Professional Documents
Culture Documents
HAZIRLAYAN
HDÂYET REHBER
Bidâyetü'l-hidâye
insan yaynlar: 389
irfan ve tasavvuf: 50
özgün ad
bidâyetü'l-hidâye
gazâlî
hidâyet rehberi
hazrlayan
veysel akkaya
ISBN 975-574-377-4
içdüzen
insan
kapak düzeni
ndvan kuyumcu
bask-cilt
kurti matbaas
www.kurtismatbaa.com
insan yaynlar
keresteciler sitesi, mehmet akif cad.
kestane sok. no: 1 merter/istanbul
tel: 0212. 642 74 84 faks: 0212. 554 62 07
www.insanyaymlari.com.tr
insan@insanyayinlari.com.tr
HDÂYET REHBER
I
Bidayetü'l-hidâye
GAZÂLÎ
Hazrlayan
VEYSEL AK KAYA
MÂM-I GAZÂLÎ (Ebu Hâmid Muhammed Gazâlî)
VEYSEL AKKAYA
Önsöz 9
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET . 21
I. Hidâyet Nedir? _ 23
II. Hidâyetin Çeitleri 26
v III. El-Hâdî (cx.) 28
IV Hidâyet-Dalâlet likisi „ „..„ 31
HDÂYETN BALANGICI 75
birinci bölüm
l.A.-TÂATLER *••••••••••*•• ••«••••••«•••••••»••••••I ..... 83
I.A.I.- Uykudan Uyanma Âdâb 86
I.A.2.- Tuvalete Girme Âdâb 87
I.A.3.- Abdest Âdâb • • ••• o"
I.A.4.- GusülÂdâb 93
I.A.5.- Teyemmüm Âdâb 94
I.A.6.- Mescide Gidi Âdâb 95
I.A.7.- Mescide Giri Âdâb 96
l.A. 8.-Günein Douu ile Zevâl Vakti Aras Âdâb 104
I.A.9.- Dier Namazlara Hazrlanma Âdâb 108
l.A. 10.- Uyku Âdâb 111
1.A.11.- Namaz Âdâb 114
l.A. 12.- mamlk ve Cemaat Olma Âdâb 120
l.A. 13.- CumaAdâb 121
1. A. 14.- Oruç Âdâb 123
KNC BÖLÜM
2. A- GÜNAHLARDAN KORUNMAK 129
2.A.I.- Gözü Korumak 130
2.A.2.- Kula Korumak 131
2.A.3.- Dili Korumak 131
2.A.3.a. Yalan 133
2.A.3.b. Sözü Yerine Getirmemek 133
2.A.3.C Gybet 134
2.A.3.d. Münâkaa, Cedellemek Tartmak ve 135
2.A.3.e. Kiinin Kendini Temize Çkarmas ve Övmesi 136
2.A.3.f. Lanet Etmek ve Küfretmek 136
2. A.3.g. Varlklara Beddua Etmek 137
2.A.3.L Haddi Aan aka ve nsanlarla Alay Etmek 137
2.A.4.- Karn Korumak 138
2.A.5.- Namusu Korumak 139
2.A.6.- Elleri Korumak 140
2. A. 7.- Ayaklar Korumak 140
SONUÇ 167
BBLYOGRAFYA
NDEKS • ' 173
- Bana emei geçen bütün bocalanma,
- Hakk'm rahmetine kavuan sevgili kardeim Hafz Selman Hoca'ya,
- Sabr ve metanetle bana destek olan eime ve oluma
ithaf olunur.
ESERN TANITIMI
lay onunla alay eder, notlarn da geri verir. Bu alay, Allah'n bir uya-
rs sayan Gazâlî, üç yl içinde notlarnn tamamn ezberler.
se, sûfîler için bir hankâh yaptrd. Ömrünün son demlerini ders
önemi üzerinde durur. Allah rzas için olmayan ilmin kiiyi Hak'tan
uzaklatracan belirtir. Ayrca kiinin bilgi sahibi olmas, ancak âhi-
rete hazrlk yapmak ve hidâyete ermek niyeti ile birlikte övgüye layk-
tr. Aksi takdirse insan bilgi deposu olmaktan öteye geçemeyecektir. Bu
durumu ematik olarak öyle gösterebiliriz:
cüme ettiini belirtir. Bahriye Dairesi Sbyan Taburlar için bir ders ki-
•
* slam'a davetin ilk yllaryd. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) en yaknlarndan
•'balayarak insanlara, Allah'n birliini ve kendisinin elçi olarak
gönderildiini anlatyordu. Çok az müstesnâ çevresi davetini reddet-
mi ve her geçen gün tepkileri büyümütü. Efendimiz (s.a.v.) bu kut-
sal vazifesini, can pahasna da olsa sürdürmede srarlyd.
Hac mevsimi, insanlarn Arap yarmadasnn her tarafndan Mek-
ke'ye gelmesini büyük bir frsat biliyor ve onlara slam' anlatyordu.
Allah'tan baka eylere iiahlk yaktran mürikler ise, Peygamberi-
miz'in (s.a.v.) çalmalarn boa çkarmak için, O'nun aleyhinde söz-
lü saldrda bulunuyorlard. Onlara göre Resül-i Ekrem sihirbaz, deli,
bunam idi. Tebli yapaca kimselere, Muhamme?d diye birinin çk- '
tn, yeni bir din getirdiini, putlar hiçe saydn söyleyerek, dâve-
tine engel olmaya çalyorlard. Resulüllah Efendimiz (s.a.v.) bunla-
rn hiç birine aldrmadan, kutsal görevini* yerine getirmeye devam
ediyordu.
I. HDÂYET NEDR?
mam Gazâlî'nin tercüme ettiimiz bu kitab, hidâyete giden yolu
anlatmaktadr. Bu sebeple "hidâyet" konusu, imandan balayarak ihsana
doru; baka bir deyile zahiri ve bâtn yönü ile birlikte ele alnacaktr.
açklama), yol iaretleri, irâd (doru yoldan gitme, doru yolu bul-
ma, düünme, akl ve temyiz sahibi olma) ve imâmet (önderlik et-
i anlamda
:1er ve
8 . Seyyid erif Cürcânî, Kitâbü't-ta'rîfât, Hidâyet md. trc. Ârif Erkan, stanbul,
1997, et-Teârîf, I, 739
9. Ramazan Altnta, a.g.e., 77
10. bn Manzûr, Lisanu'l-arab, IV, 356
11. Ebu Bekir Zekeriyya Râzî, Muhtâru's-sthah, I, 288, stanbul, 1980
12. Ebu'l-Abbas ihâbüddin, Et-tibyan fî tefsiri garîbi'l-Kur'ân, I, 51, Kahire,
1992
13. D..A, XVII, 474 Hidâyet md. Y evki Yavuz.
14. Manay açklamak ve kendisinden önceki kapal olan eyi izah etmektir.
(Cürcânî, Ta'rîfât)
15. Tanmak, tecrübe ve amelle elde edilen, ruhani halleri yaayarak ulalan bil-
dâyet demektir. (Cürcânî, Ta'rîfât) Rüd, saadet yoluna tevik eden ve o ta-
rafa yönelten hidâyetten ibarettir. (Gazali, hya, iy 204) Rüd, insann yü-
zünü iine veya gidecei yola döndürmesi, hayatn belirli bir istikamette
22. Bilal Temiz, Kur'ân'da Hidâyet Kavram, 12, Dr. Tezi, zmir 1996'.
TL HDÂYETN ÇETLER
Hidâyet, hayr istemeye hastr. Meselâ hrsza yol göstermeye hi-
dâyet denmez. Hidâyet, her istenilen eye hemen rehberlik etmek ol-
mayp, doru yola klavuzluktur.
2. Hak ile bâtl, iyi ile kötüyü fark ettiren deliller koymak.
3. Peygamberler göndermek ve kitaplar indirmekle hidâyet etmek.
sine baldr.
31
Tevfik, Allah'n kulunu imana bal, Rabbânî lü-
tuflara erdirmesi. Gösterilen yolda sonuna varncaya kadar 'yar-
dm etmesidir. 32 Tevfîkî hidâyet, meru hidâyete uygun bir hayat
33
tarzn daha da yükseltecek ilâhî bir lütuftur.
28. Yakîn kesin ve açk Terim olarak, her türlü üpheyi ortadan kald-
bilgidir.
rp tasdik edilen gaybn hakîkatne ermektir. Yakîn gâib olan hakknda öy-
le kesin bir bilgidir ki o gâib gözle görülse bu bilginin kesinliinde ve do-
IH. EL-HÂDÎ
Çöl çok tehlikeli bir yerdi. En tecrübeli klavuzlar bile bir nokta-
da arp sapabilirlerdi. armadan rehberlik görevini yapmak, bir
klavuz için gurur ve övünç vesilesiydi.
dikey kjrtulu
35
El-Hâdî, Allah Teâlâ'nm isimlerindendir. Hüdâ, reâd, delâlet j
36 eden
(yöl gösteren) hâyr ve mutluluk veren bir hedefe rehberlik
37
manasna gelir.
34. Toshihiko Izutsu, Kur'an'da Allah ve nsan, 137-138 trc Süleyman Ate,
Ankara, tarihsiz.
Çünkü hidâyetin altndaki, her nimet geçici ve yok olucudur. Kii hi-
dâyeti ölçüsünde dünyada mutlu olduu gibi, âhirette de güzel bir ya-
Cennet
hidayet etti hidâyet buldu cennete gider
her âyeti kiiye gidecei bu yolda özel bir tarif yapar. Bu nedenle
Kur'an'n tamamndan istifade etmeye çalmak gerekmektedir.
Bir dier vesile ise sahâbe ve âlimlerdir. Burada kastedilen âlim
sadece bilgi sahibi olan deildir. Çünkü sadece ilmi olan yol hakkn-
da iaretlerle ilgili bigiler verebilir. Ancak bu hidâyetin yolu göster-
mek aamasnda bir giritir. Yolu göstermek için o yol hakknda bilgi V
sahibi olmak yetmez.* Daha önceden o yolda yürümü olmak gerek-
mektedir. Bu da ilimle birlikte amel etmek demektir. O halde ilmi ile
Muallim Nâcî
50. Mevlânâ Fîhi Mâ Fh, trc. A. Avni Konuk, haz. Selçuk Eraydn, stanbul,
1993
51. Âl-i mran, 96
34 «HDÂYET REHBER
lamnadr. "Doru yola yöneltme (hidâyet)" ifadesi ise, bunu hak eden
kiiye baar ve destek salamas anlamna gelmektedir. 59
Hidâyet için bütün ardar meydana geldikten sonra asl admn yine
kul tarafndan atlmas gerekmektedir. nsan bu adm kendisine Hak ta-
60
rafndan verilen iradesiyle atmazsa Sünnetullah gerei dalâlette kalr.
I. Allah'a özür beyân etmek için döndüü gibi, nefsini slah etmek
için de döner.
II. Söz vermek için döndüü gibi, sözünü yerine getirmek için de
III. Allah'n dâvetine sözlü olarak icabet ettii gibi, hal ve gidiât ile
1. Allah' sevmek
2. O'na boyun emek
3 . O'na yönelmek
4. O'ndan bakasndan yüz çevirmek 70
73. Yezid bnu Hayyan, Zeyd bnu Erkam radyallahu anh'tan naklen anlatyor*.
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki:
'Haberiniz olsun! Ben size iki arlk brakyorum. Bunlardan biri Allah Te-
âla'nn Kitab'dr. O, Allah'n (sema-arz arasna uzanm) ipi olup, kim ona
tutunursa hidâyet üzere olur, kim de onu terkederse dalâlete düer. kinci-
si itretim, Ehl-i Beytimdir.' Biz, Zeyd bnu Erkam'a sorduk:
'Kadnlar da Ehl-i Beyt'inden midir?'
'Hayrl dedi, Allah'a yemin olsun, kadn bir müddet erkekle beraber olur.
Sonra (kocas) onu boar, o da babasma ve kavmine döner. Resûlullah aley-
hissalâtu vesselâm'n Ehl-i Beyt'i asl ve kendinden sonra sadaka haram
olan asabesi'dir.'
Müslim, Fezailu's-Sahabe 37, (2408).
74. "Bir kiinin hidâyete ermesine vesile olmak büyük bir servete kavumaktan
daha hayrldr." (Müslim, lim, 11)
75. Ramazan Altnta, a.g.e., 151-220
76. Müslim, Sahih, Cihad ve Siyer, 74, c. 3, s. 1396
77. Ramazan Altnta, a.g.e., 222
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • 39
a. Psikolojik engeller:
reddetmek.
• Hidâyet ümidini yitirmek.
yüklenenler.
• MePe: Toplumun hayat ile ilgili görü belirtme mevkisinde olan-
lar. Devlet bakannn etrafndaki yetkililer.
m,
78. Geni bilgi için bkz. Ramazan Altnta, a.g.e., 151-220, Bilal Temiz, a.g.e.,
"
195
40 «HDÂYET REHBER
Hüdâ, bir ilâhî nurdur ki, Allah onu diledii mü'minin kalbine
atar. Mü'min o nur ile hayr ve erri; hidâyet ve dalâleti; hak ve bât- S
l tanr. Böylece o kii hayr, yoluna, Hûda'ya 93
gider.
Ma'rûf olan (tannan Zât) hisler alanna dahil olan veya hayallerin d-
rak ettii biri deildir. Allah Teâlâ bunlardan münezzehtir.
92. Suyut, el-îtkân, II, 186, Süleyman Ate, ârî Tefsir Okulu, 33 stanbul,
1998
93. Bursevî, Kitâbü'n-netîce, % 75 Hazrlayanlar, Ali Naml, mdat Yava, s-
tanbul, 1997 ^
94. Feyzu'lKadtr, c. II, s. 220, Camiu's-Sagtr, c I, s. 5
95. Tirmizi, man, 18; Ahmet bin Hanbel 11, 176
42 »HDÂYET REHBER
96. Yunus, 25
O'ndan bakasn dost edinirler, "Biz bunlara srf bizi Allah'a da-
ha çok yaklatrsnlar diye kulluk ediyoruz." deri er.... Allah [ken-
srar gösteren
106. 7
Saff,
107. Ahkaf 10
108. Tevbe 19
109. Bakara 264, Maide 67
110. Tevbe 37
111. Nahl 104
112. -Nahl 107
113. Zümer 3, âfir 28
114. Tevbe 80
44 • HDÂYET REHBER
man edip hakikati inkar eden ve tekrar iman edip yeniden ha-
eden ve sonra da inkarlarnda ileri gidenleri Allah
kikati inkar
balamayacak ve hiçbir ekilde doru yola eritirmeyecek-
3- ¥asklar, sapknlar:
115. Nahl37
116. Nisa 137
117. Tevbe 24
118. Bakara 26, Maide 108, Saff 5
119. Münafikûn5-6
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • 45
XII. MUTASAVVIFLARIN
HDÂYET HAKKINDAK GÖRÜLER
manalarnn yannda daha derûnî mana-
Sûfiler, hidâyeti bilinen
zamanki gibi yine bir gün atma binip, köpeimle birlikte avlanmak
için ormanlara gittim. Bir ara ceylan izine rastladm. Tam silahm çe-
. .
120. brahim 27
121. Gâfir 34
122. Gâfir 74
123. smali Hakk Bursevî, Kitâbü'n-netîce, I, 216,
46 »HDÂYET REHBER
keceim bir srada, kimin söylediini bilemediim bir ses iittim. Ba-
na öyle söylüyordu: "Seni bunun için yaratmadlar! Bununla emro-
lunmadn!"
rkildim ve durakladm. Bu ses üç kere tekrarlad. Bu hadiseden
sonra oradan uzaklatm. Yolda babamn çobanlarndan birine rastla-
dm. Elbiselerimi, atm ve silahm çobana verip, onun abasn giydim
ve Mekke'ye doru yola çktm."
Bir düün bakalm, Edhem'in arzusu ne idi ve Hakk'n
ibrahim b.
maksad ne idi. O ceylan avlamak istemiti; Hak ise, onu ceylan ile
avlayp, gönül âleminde bir sultan olmann yolunu göstermiti. 124
124. Selçuk Eraydn, Tasavvuf ve Tarikatlar, 64, stanbul, 1994; Kueyrî, Ku-
eyrî Risalesi, 112; Hucvûrî, Kefu'l-Mahcub, 201, Süleyman Uluda,
trc.
134
Et-Tüsterîye göre hidâyet, beyân anlamna gelir. bnü'l Arabi
de beyân anlamndan hareketle hidâyeti izah eder. "Eer Allah dik-
seydi hepinizi hidâyete erdirirdi" (En'am, 6/149) âyetindeki hidâyetin
"beyân" anlamna geldiini söyler. Ancak buradaki beyân daha önce
anlattmz beyan anlamlarndan daha yüksek bir mana ifade eder.
Buna göre âyetin manas, "Eer Allah'n dilemesi olsayd, hepinize ki-
min hidâyet ve kimin de dalâlet üzere olduunu açklard." Bu neden-
le bazs bildi bazs bilemedi. 135
lemezse, çok kere âhiretini harab eden eyin, âhiretini slah edeceini
zannedip aldanr.
tayl olarak ele alnmtr. Bu nedenle âyetin iârî tefsiri, konunun da-
ha iyi anlalmasna k tutacaktr.
Ali b. Ebi Tâlib (r.a.)'a göre: "hdinâ" "Doru ve hak olan yolda
147
bizi sabit kl. " demektir.
"hdinâ"
Denildi ki: u
manaya da gelebilir: "Gafleti bizden kal-
drarak rzana ulama yolunu göster" Tüsterî: "Yardmnla bizi sana
giden yola yönelt." eklinde tefsir eder. 148 Burada istenilen yardm'
basirettir. 149
• Yersiz hsan, âsi bir kölenin, güya adalet ediyorum, ihsanda bulu-
nuyorum diye, pâdiâhn maln ekyaya datmasna benzer.
Seyr-i filiah'da ise matlûbu için bir nihayet yoktur. Seyri aslâ bit-
i anlalr. kinci olarak, "bize her eyi, senin zatna, sfatlarna ve fiil-
lerine delâleti üzere tant ve öret." demektir. Bir de "te benim do-
ruyolum budur." 159 âyeti gerei, Allah'tan baka her eyden yüz çevir-
mek ve tamamen Allah'a ve O'nun emirlerine yönelmek, anlamna ge-
lir. Böylece kii Hz. brahim çocuunu kesmek yada Hz smail gi-
gibi,
Hz. Yunus gibi kendini denize atmak gerekirse atar. Hz. Musa gibi en
üst makama Hz. Zekeriyya gibi, iyilii emretmek uruna öldürülmek,
ikiye bölünmekle kar karya kalrsa buna derhal rza gösterir. te bu
makam gerçekten ehil olmayanlar için zor bir makamdr. Ancak dikkat
edilirse "kendilerine nimet verilenlerin yoluna" denildii halde "dövü-
lenlerin ve öldürülenlerin yoluna" denilmemesi peygamberlerin ve ve-
160
lilerin makamlarna bir tevik ve kolaylk olsun diyedir.
XIV. SÛFÎLERE
rr, ruhani olan varlk nûruna erdirirsin ve onlar doru yola iletirsin.
Nitekim Rabbimiz: "imdi Allah'tan size bir nûr ve apaçk bir ilâhî
kelam ulamtr ki onunla Allah, kendi rzasn arayan herkese kurtu-
lua götüren yollar 169 170
gösterir.
173
5. Cisimlerin hidâyeti; kudretin iaretleri içindir.
bn sa Saruhanî 174
Hâdî ismine mazhar olanlar iki türlüdür. Biri genel rahmete maz-
har olur. Dieri ise, özel rahmete erer. Genel rahmet eriat ilmidir ve
karanlk çöker, istedii ey ona çok zor gelir ve adeta göklere trma-
nyormu gibi kötü bir hale düer Allah muhafaza buyursun. 189
Hâdî, kullarndan dilediinin önüne koyan ve
iyilik sebeplerini
188. eyh lâhî, Esmâ-i Hüsnâ erhi, n, 61a-b, Süleymaniye ktp, Hac Mah-
mud, nr.4001
189. bn Bereccan, a.g.e., 451
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • 59
Kulum bana bir kar yaklarsa ben ona bir arn yaklarm... di-
ye devam eden hadis-i erif, "kulum bana azmi ve cehdi le bir arn
yaklarsa, ben onu hidâyet ve himayemle kendime bir kulaç yaklat-
rrm, " demektir. 191
190. Mahmud Seyyid Hasan, erhu meânî fi esmâillahi'l-hüsnâ, 228, 229 îs-
kenderiyye, 1990
191. Kelâbâzî, et-Taarruf, H.z. Süleyman Uluda, Dou Devrinde Tasavvuf, 32,
stanbul, 1992
192. A. Avni Konuk, a.g.e.,iy 141 ve Mu'cemu's-sûfî, Suad el-Hakim, 1101,
Beyrut, 1981
Kelâbâzî, Ta'arruf 197-198, trc. Süleyman Uluda,(Do«$ Devrinde Ta-
savvuf) stanbul, 1992
60 «HDÂYET REHBER
emrin sonu yoktur ki bir yerde dursun. O zaman hüdâ, insann övü-
len hayrete ermesidir. Arif görür ki vücûd birdir. Bu sûretler onun
isimleri hasebiyle daimî tecellîsinden ibarettir. Bu tecellînin sonu ol-
hillik haline hayret eder. Sonra da önüne baktnda ilim sahasnn so-
nunu göremez. Bu hal nihâyeti olmayan "Allah'ta seyr"dir. lim yol-
cusu lâhî tecellîde tekrar olmadn "O her gün yeni bir tedir"
(Rahman, 29) ayeti gerei, Hakk'n tecellîlerinin her an yenilenerek
meydana geldiini görür. simlerin birbirinin zdd olmasndan dolay
arasnda inkâra ve tercihe sebep olacak bir hal göre-
çeitli tecelliler
mez. Meselâ, Hâdî isminin hükümleri ve eserlerinin gerei olduu gi-
bi, Mudili isminin de ayndr. lim mertebesinde akl gözüyle gören
âlim birini dierine tercih edemez. Böyle olunca Allah' ârif olan in-
san "hayrete" erip, sonsuza dek iin nihâyetine ulaamaz. Bu hayret
övgüye lâyk olan hayrettir. Peygamberimiz (s.a.v.) bunun hakknda
"Rabbim! Benim senin hakknda olan hayretimi artr buyurmutur.
Âyette "Rabbim! lmimi artr." (Tâhâ, 114) buyruldu ki, buradaki
"ilim" Allah'ta seyre ait olan ilimdir. Bunun neticesi hayret ve akn-
lktr. Bu hayret cehaletten kaynaklanan hayretle kartrlmamaldr.
Meselâ bir köylünün hiç görmedii bir âletle karlnca hayrete dü-
195
mesi gibi.
ne göre muhabbet zevk u safâda helâk olmak, marifet ise hayret için-
de x temââ ve heybet içinde fenâ halinde olmaktr. 199 Allah hakknda
marifet, sürekli olarak akln hayret içinde kalmasndan Ve Hakk'm
inayetinin kulu üzerine yönelmesinden baka bir ey deildir. 200
Bundan dolay iblî der ki: "Ey hayrete düenlerin delili, hayretimi
artr." 201
arp kalp da kendi varlndan geçersen hâl dili ile: "Yâ Rabbi
bizi doru yola götür. " demi olursun.
Ey Hakk yolcusu! Sen; akl, zekay sat da hayranl satn al! Çün-
kü zeki olmak, akll olmak; bîr fikir yürütmekten, bir zanna ka-
plmaktan ibarettir! Halbuki hayranlk; Hakk'n güzelliini, kud-
retini, san'atn görmek, arp kalmaktr! 203
* * *
202. efik Can, Konularna Göre Açklamal Mesnevî, W„ 314, stanbul, 1996
203. efik Can, age, IV, 232
204. efik Can, age, 21
I,
5
• Allâh'n büyüklüü, san at, güzellii ve yaratma gücü ile hayrete
düer de, aknlkla akln bandan giderse, o zaman, saçnn her
teli bir ba olur, bir âkil kesilir!
• Ötelerde, sevgilinin yannda zihin, düünce zahmeti çekmez! Öte-
lerde bulunan mânâ ovalar, bahçeleri de hep zihinler bitirir, akl
206
fikir üretir!
[Ey Kabbimi Lütfunu daima bana yol gösterici kd, sana ulama-
bana gösterme!] 209
olmad zamanlarda ise bu kudsî görev Nebilerin vekili olan kâmil in-
sanlarndr. Allah Teâlâ, âyette "...Ve onlar temizleyecek (bir peygam-
ber)..." (Bakara, 29) buyurur. Burada tezkiye Nebî'ye riisbet edilmi-
210
tir. Çünkü Hakk'a vastadr. Velî de böyle olup, Resule vastadr.
• Zira bu testi, iyiden iyiye arap küpü ile bitiiktir. O mutlu testi,
mü olur.
• Böylece, o
ce mum
mumun
yaklsa, sonuncu
, yüz muma nakledilse,
mumun aydnln
o mumdan yüzler-
gören bile asl ilk
ibi olsa da
Nefsin Fir'avn gibi ululuk iddiasnda ise karncadan daha alçak olur
Acizliini, güçsüzlüünü anladtnsa kymetsiz bir amelin da gibi olur
Çürük, hata ilerin dorulur, ac (hallerin) tatllar
Çorak dalar meyveli baf bütün dünya sana bahçe olur.] 215
No.237/2,
218. smali Hakk Bursevî, Kitâbü'n-netîce, I, 370
219. Mücâhede, mücâdele etmek, savamak demektir. Terim olarak, eriatça is-
tenen fakat nefse zor gelen eyleri emmâre olan nefse yükleyerek onunla
savamaktr. Nefse kar açlan sava büyük cihattr. Mücâhede, nefsi ez-
mek, onu etkisiz hale getirmek, çile çekmektir.
(S. Uluda, Tasavvuf Terimleri Sözlüü)
gibi olur mu?" 221 "Allah, kimin gösünü slâm'a açm ise ite o,
Rabbinden bir nur üzerinde deil midir?" 222 buyrularak üçüncü
mertebedeki hidâyet anlatlmaktadr. 223
5. mam (anlay, idrak) mertebesidir. Davud (as) 'm gördüü bir dava-
da cezay fazla sert bulan Süleyman (as) yeni bir çözüm teklifinde
bulunur. Davud (as) olunun çözümünü kendisininkinden daha adil
bulduu için davay bu yönde karara balar. Cenâb- Hak âyette bu-
nu öyle belirtir: "Bu olayda Süleyman'n dava konusunu (daha de-
rinden) fehmetmesini, anlamasn saladk." (Enbiyâ, 79) Fehm, Al-
lah'n kuluna verdii bir nimet, kalbine koyduu bir nurdur. Kul bu
nûrla bakasnn idrak edip bilemediini bilir. Âyetlerden bakas-
nn anlayamadn anlar, manann aslna vakf olur. Bedir ehlinden
sahabilerinde bulunduu bir toplulukta Hz. Ömer "Allah'n yard-
m ve fethi geldii zaman" 227 âyetini sorar. Herkes bir mana verir.
çlerinde en genç bn Abbas (ra)dir. En son ona sorulur. "Allah Te-
228. Allah'n hidâyeti ancak buna ulamak isteyenler vadettii rahmetin belir-
tisinden ibarettir. •
^
229. Buhari, Ta'bir, 4
230. îbn Kayyim el-Cevziyye, a.g.e.,53
70 »HDÂYET REHBER
dan kaçyormu gibi, bir daa doru kaçyordu. Birisi onun arkasn-
dan koup: "Hayrola, ku gibi ne kaçyorsun; arkanda kimse yok?"
diye sordu. I Iz. sa, o kadar hzl kouyordu ki, acelesinden ona ce-
vap veremedi. O
adam bir müddet onun arkasndan kotu, peini b-
rakmad. Ve Hz. sa (as) 'a kuvvetlice bararak: "Allah rzas için bir
an olsun dur! Böyle hzl kaçn bana dert oldu. Ey kerem sahibi ar-
kanda ne aslan var, ne düman, ne de bir korku, kimden bu tarafa
doru kaçyorsun? dedi. Hz. sa; "Bana ba olma, ben bir ahmaktan
kaçyorum. Brak da kaçp kendimi kurtaryorum.
(erh: Ahmak temyiz 232 sahibi olmayan kimsedir. Zahirî ilim ve
fennde kl krk yaran fakat bu esrarengiz vücudunun nereden geldi-
O kimse dedi ki: Nefesi ile körler ve sarlarn ifa bulduu o Me-
sih deil misin? Hz. sa: Evet, dedi. O kimse: Peki dedi, gizli srlara,
efsûnlara sahip o mânâ padiah, sen deil misin? O efsunu bir ölü
üzerine okuduun vakit, av bulmu aslan gibi sçrayp dirilir! sa (as)
dedi ki: Evet o söylediin de benim. O kimse cevap verdi: Ey güzel
yüzlü! çamurdan kular yapp canlandran sen deil misin?
sa (as) buyurdu ki: Evet! Soran tekrar: O halde, ey pâk ruhlu
her ne istersen yaparsn, korku kimdendir? Bu çeit mucizelerin ol-
231. brahim ener, Türk Edebiyatnda Manzum Esmâ-i Hüsnâlar, 148 Dr. Te-
zi. zmir, 1985
232. Temyiz, fark anlayp idrak etme, iyiyi kötüden ayrma, birini benzerlerin-
den ayrp tercih etme, ayrdetme, üstün tutma, yeleme, seçme, farketme
anlamlarna kullanlmtr
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • 71
O kimse dedi ki: Peki Hakk'n smi baka eylere etkisi olduu
halde, o ahmaa tesir etmemesinin hikmeti nedir? O da hastalktr bu
da. Hakk'n ismi ona deva oldu, buna olmad? sa (a.s.) dedi ki:
Niçin
Ahmaklk hastal Allah'n kahrdr. Körlük hastal ise kahr deil,
belki bir belâdr. Bela merhameti celbeden bir hastalktr. Ahmaklk
ise zahmet getiren, bakalarn yaralayp inciten bir hastalktr.
Ebu Osman demitir ki: "Hem söz hem fiil yönünden sünneti
nefsine amir klan hikmet incileri söyler, söz hem fiil yönünden heva
ve hevesi kendine amir klan, bid'at olan eyleri konuur. Zira Allah
Teâlâ, "Eer O'na itaat ederseniz doru yolu bulmu olursunuz." bu-
yurur. (Nûr, 54) 230
mazlar. 237
Veysel AKKAYA
ÜSKÜDAR-2003
240. K. Ziyâeddin Coan, . Hakk Bursevi. Fatiha Tefsiri, 121, Y.L.T., stanbul,
2001
HDÂYETN BALANGICI
bn Atâullah
KTABA GR
Bütün hamdler Allah'a, salât ve selâm varlklarn hayrls, Al-
lah'n kulu ve resulü Muhammed'e (s.a.v.) âli ve ashabna olsun.
Her eyden önce unu bilmen gerekir: "lmin neticesi olan hidâye-
tin ba, sonu, zâhiri ve bâtn vardr... Balangcn salamlatrmadan
sonuna ulaamazsn... Dn örenmeden, özünü kavrayamazsn..."
den sakn. Seni gurur ipiyle çekip aldatmasna uyma. lim örenme-
yen cahile bir kez, örendii bilgilerle amel etmeyen âlime ise bin kez
yazklar olsun!..
ne yakn olmakla olur. Allah'n kula yaknl ise bu dünyada özel surette
1 '
84 »HDÂYET REHBER
zaman iiten kula, gören gözü, konuan dili, tutan eli ve yürüyen
aya olurum..." 3
Ey tâlib! Allah Teâlâ'nn emirlerini yerine getirmeye, ancak sa-
bahtan akama kadar (her annda ve her nefesinde) kalbini, organla-
ona ilim ve irfan vermesi, âhirette ise kendisine cemâlini müahede imkan-
n ihsan eylemesi ve bu meyanda çeitli lütuf ve ikramlarda bulunmas sure-
tiyle oIud Hak Teâlâ ilmi ve kudreti ile her eye ve herkese lütfü ve yardm
ile sadece mü'minlere yakndr.
Allah kullarna zat ile yakn olmaktan münezzehtir. Çünkü o snr, bölgele-
ri, sonu ve miktar olmaktan mukaddestir. Hiçbir mahluk onunla birlee-
mez, sonradan olan hiçbir ey ondan (zatndan) kopmu deildir. u halde
"zâtlarn yaknl" manasnda kurb Allah'n vasf olamaz. Fakat ilmi ve su-
retiyle yakn olma zaruri bir vasftr. Bir de lutfu ile mt^unele t- 1 1 1
1
^ i\ \\ 1 1 1 1
adm alan kurbu var ki bunu Allah kullarndan dilediine tahsis eder."
(Kueyrî, Risale, trc. Süleyman Uluda, 216) Geni bilgi için bknz. M. Erol
Klç, Muhyîddin bnü'l-Arabi'de Varlk Mertebeleri, 152, 153, Baslmam
Doktora Tezi, M. Ü lahiyat Fakültesi, stanbul, 1995
3. Buhârî, Sahih, Kitâbu'r-Rikâk, 37. bab Tercümesini verdiimiz hadiste "üzn"
kulak, "ayn" göz kelimeleri geçmemektedir. bnü' Arabi buna dikkate alarak
"sem" ve "basar" kelimeleri geçtiini söyler. Bu da türkçeye "iitme duygu-
su ve görme duygusu" eklinde karlanabilir. Bu da Türkçede bir allm
ifade tarz deildir. Ancak hadisin doru anlalmas için bu mana göz önün-
de bulundurulmas gerekir.
Bu açklamalara göre cümle öyle anlalmaldr: "Nihayet Ben onu seve-
rim, (ite o zaman fark eder ve uuruna varr ki) Ben onun iiten iitme
duygusu, gören görme duygusu, tutan eli ve yürüyen ayaym...." Trnak
içinde ilave ettiimiz cümleden u
anlalacaktr: Farzlar ve nafileleri ifa
ede ede kul Halde' a yaklaacak ve öyle bir idrak seviyesine ulaacaktr ki,
daha önce fark etmedii ve idrak etmedii eyi artk idrak edecektir. Onun
bu idrakine göre artk Hak onun iitme duygusudur, görme duygusudur,
tutan elidir ve yürüyen ayadr. Bu yoruma göre deime ve olma kula
aittir. Çünkü Allah "zât" itibariyle deime ve bakalamadan münezzeh
ve uzaktr. Hadis'te sözü edilen yaknlama kulun tâat ile Hakk'a yaknla-
masdr. Hakk'n zaten kullarna yaknl olup eit ve hepsini kapsar. u
halde kul, farzlar ve nafileleri yerine getirmekle Hakk'n yaratklarna
olan yaknlnn idrakine ulam olur. Hakk'n kullarna olan bu yaknl-
da "Ben onun iiten iitme duygusuyum " cümlelerinde ifade edilmi-
mektedir.
5.
gayb alemidir.
6. Burada kastedilenin kiinin günahlarn düünüp Hak'tan haya etmesi ve
kendinde bir varlk görmemesi olduu düünülebilir. Meviânâ (k.s.) Hak hu-
zurunda duruu ve önemini öyle anlatr:
* b 1 ctL ^^111 ,y£ >^J1 ^ ^l£Uj tin U^l 41*. j jJ- -^ 4^1a «illi ^.L^
7. ÂDÂB
Kökü itibariyle dâvet, çar anlamna gelen edep, dinin gerekli gördüü ve
akln güzel sayd
bütün söz ve davranjarn tamamdr. Edeb, terbiye, in-
celik, nezaket ve kabul gören kurallara uymaktr. En iyi hal ve hareketler, Öl-
çülü davranlar, göz önünde tutulmas gereken esaslar gibi anlamlara gelir.
Âdab çerçevesinde mütalaa edilen davranlar, farz ve vacibe bir ilave oldu-
u için nafile; Allah ve Rasülu tarafndan tevik edildii için müstehap; kar-
lnda sevap vadedildii için mendup; dini bir mecburiyet olmakszn ya-
pld için tatavvu; yaplmas yaplmamasndan daha olduu veya yapa- iyi
maktan sana snrz. Bir müslüman kötülüe sevk etmekten veya bi-
rinin bizi kötülüe sevk etmesinden sana snrz. Bu günün ve için-
dekilerin hayrn ister, errinden sana snrz." ,.
Rabbim! affna snrm. Bana eziyet veren eyi gideren ve fayda ve-
reni brakan Allah'a hamdolsun." de. htiyacn gidermeden önce te-
mizlik ta hazrlaman ve def-i hacetini yaptn yerde su ile istincâ
9
nrm."
Sonra abdest almaya veya namaz için abdeste niyet et. Niyetin,
12. Tuhfetü'l-Ahvez, Sivâk Bâb, "Misvak kullanlarak klanan iki rek'at na-
maz, misvak kullanlmadan klnan yetmi rek'atlk namazdan daha fazilet-
eklinde, Câmiu's-Saîr, 4, 4466. hadis, Kefu'l-Hafâ, No: 1399
lidir."
X —X
nsna kadar ulatr. Bütün abdest fiillerinde üç kez tekrara riâyet et.
18. Bu ekil afiilere göredir. Hanefilerde ise ilk dördü farzdr. Niyet, dier üç
mezhebe göre, ayrca abdeste balarken besmele çekmek Hanbeliler'e göre
farz ve bu ilemlerin ara verilmeden yaplmas Mâlikî ve Hanbeliler'e göre
farzdr.
TÂATLER • 93
yun zayi' olmamas için en sona brak. 23 Abdestten sonra cenabet ne-
19. Kii öldüünde farzlardan eksii varsa nafileler onu tamamlar. (arih)
20. Bu tavsiye israftan kaçnma alkanl kazanmak açsndan çok önemlidir.
21. Bakr kaplarda kimyevî deiim olmakta ve suya zarar vermektedir. Ancak
plastik kap olur ve güne suya direk temas etmezse, bu ekilde snan
suyla abdest alnabilir. Ayrca bu gün kullanlan güne enerjisi sistemlerin-
ayaklar her halükârda pis su içinde kalaca için en son ayaklarn ykanma-
s tavsiye edilmitir.
94 »HDÂYET REHBER
1. Niyet etmek
2. Bedendeki pisliin ve kirin giderilmesi
3. Bedenin hiç kuru yer kalmayncayadek ykanmasdr.
'
Abdest aldktan sonra ayet fecir domusa evde iki rek'at sa-
24 Çünkü Resulullah
bah namaznn sünnetini kl. Sonra camiye git.
24. Sabah namaznn sünnetinde, KâfirÛn suresi ile îhlas suresi veya nirah su-
resi ile Fil suresi okunûr.
25. Sabah namaznn farzn arasnda sa veya sol tarafa biraz uzan-
sünneti ile
mak -sa daha efdaldir- sünnettir. Bunun hikmeti, günün balangcnda ka-
birde yat hatrlayp, kiiyi âhiret amellerine rabet ettirmektir. Veya da
acziyetin bir ifadesi olarak uzanlr. Bu haldeyken "Cebrail, Mikâil, srafi,
,
Salât, 118
29. Tahiyyetü'l-mescid, mescidin selamlanmas, sayg gösterilmesi demekse de
esasnda mescidlerin sahibi olan Allah'a sayg ve tâzimdir. Bu bakmdan ha-
diste "Biriniz mescide girdii zaman, oturmadan önce iki rek'at namaz kl-
sn" buyrulmutur. (Müslim, Salâtü'l-müsâfirin,ll) afii mezhebine göre
mescide ne zaman girilse bu namazn klnmas müstehaptr. Hanefî ve Mâ-
likî'lere göre kerâhet vakitlerinde mescide giren kimsenin bu namaz kl-
ise
dua ettii
(sav)'in gibi sabah namaznn sünnetinden sonra
öyle dua et: ,.
• ' - t
'.'° ' • 1 ''11'*'' £ i** S* " 11
*
-* •* *
f^-j
" " 1*1
^i->J j^j^aJü
1
«H
*
t
"**
ii
1
u istiyorum.
Allahm! görüüm zayf, amelim az da olsa ihtiyacm sana arzedi-
yorum. Rahmetine muhtacm.. Ey ileri yapan, kalplere ifa veren! Bi-
tiik olduu halde denizlerin arasn ayrdn gibi, beni cehennem
azabndan, kabir fitnesinden, maherde helake çaran nidadan, ara-
m ayrman istiyorum. Allahm! görüüm zayf, amelim az, niyet ve
hayâlim ulamasa da kullarndan birine vadettiin veya mahlukatn-
dan birine verdiin hayr ben de senden talep ediyorum ey âlemlerin
rabbi olan Allahm!.
nda ona uymaktan baka bir ey yapma. Farz namaz, nasl klnma-
s gerektiini ve âdabn öretilecei ekilde kl. Namaz bitirince:
s
j|j SLil
£o ü a v s/ jlvî
£
dir ve onun için asla ölüm yoktur. Hayr onun kudreti iledir ve O her-
eye kadirdir. Nimet, fazl ve güzel övgü sahibi Allah'tan baka ilah
yoktur.. Kafirler ho
görmese de dini sadece O'na has klarak, Al-
lah'tan baka kimseye tapmayz."
dJUu U tiITuulj / jlilclj Ja^-j J>û <>> L4J1 ujÎj Uj jLlJI ^ < jUIc.1\j
TÂATLER • 101
"Allahm! Ho
görmediim eyi def etmeye ve arzu ettiim fay-
daya sahip olmaya gücüm yetmez. , bakasnn deil senin elinde.
Amelimden baka elimde bir ey yok. Sana benden daha muhtaç olan
yok. Bana senden daha müstani olan yok. Allahm! dümanlarm se-
vindirecek belâ, dostumun üzücek musibet verme. Musibetimi dinim-
de klma, dünyay en büyük kaygm yapma, dünyay ilmimde hedefim
yapma. Günahm sebebiyle acmayacak kimseyi bana musallat etme. 36
1. Dualar,
3. Kur'an okumak.
4. Tefekkür etmek. (Tefekkürün u konularda youulas; Günah-
larn... hatalarn... ibâdetindeki eksiklerin... elim cezaya çarptrl-
man... büyük gazaba uraman...)
-
* * ~ s - '
Allah' tenzih ederim, hamd O'na aittir. O'ndan baka ilâh yok-
tur. Allah en büyüktür. Yüce ve büyük olan Allah'tan baka güç
ve kuvvet sahibi yoktur.
6. -j^-lî cfi^
<JJI ^
h^-" Allah' tenzih eder ve O'na hamde-
derim. Büyük olan Allah' tenzih ederim.
7.
"
P« <Uj 'çJM ^Jl ^ '<JJ
V
baka ilah olmayan, Hayy (diri) ve Kayyum olan (her eyi ayakta
^
O'ndan 4l ^-î
37. Sabah namazndan sonra güne douncaya dek oturup, bu tür zikirlerle
megul olmak müstehabdr. Enes b. Malik (ra)'den nakledilir: Resulullah
(sav) buyurdu ki: "Kim sabah namazn cemaatle klar sonra da güne do-
uncaya dek zikrederek-oturur, ardndan iki rek'at namaz klarsa ona tam
olarak hac ve umre sevab verilir." (Tirmîzî, Kitâbu's-Salât, 295)
.
onu ören ve gereince amel et. Sonra öret ve ona davet et.
tersen,
Kim faydal olan ilmi örenir, gerei gibi amel eder, sonra da öretir
ve ona davet ederse semalarn melekû tunda sa (as)'n ehadetiyle
"büyük bir insan" olarak isimlendirilir.
lklara katlmakdr...
sahibi isen öüt ve efkatle Allah' anmay unutmayarak sanatn icra etme-
lisin. (ârih)
41. Genellikle insanlarla beraberken gybet, riya, iyilii emredip kötülüü ya-
saklamayarak sukut etmek ve insan dünya hrsna iten kötü amel ve ahlak-
la tabiatn bozulmas (ârih)
42. Uzlet, halka karmamak, onlardan ayr yaamaktr. Günaha girmemek, da-
ha çok ve daha ihlasl ibâdet etmek için, toplumdan ayrlp ssz ve kimse-
siz yerlere çekilmek. Mutasavvflarn' uzletten maksatlar, ihtiyaçtan fazla
önce ve sonra dört rek'at namaz klmay brakmazsa Allah ona atei haram
klar."
45. Hanefî'de ise sünnet-i gayr-i müekkededir.
46. Ebu Davud, Tatavvû, 8; Tirmîzî, Mevâkit, 201
TÂATLER • 109
vakit en iyi ekilde nasl mümkün oluyorsa öyle geçir. Nefsini hesa-
ba çekmen, gece ve gündüz yapacan vazifeleri düzenlemen gerekir,.
Ve her vakit için ondan vazgeçmediin ve baka eylere tercih etme-
diin iyi bir meguliyet belirlemelisin. Böylece zamann bereketini
görürsün.
Sonra farz ve iki rek'at sünnet namaz kl. Bu iki rek'atta Secde
ve Mülk veya Yâsîn
suresini ve Duhan suresini
oku. Bunlar
Resulullah'tan (sav) naklolunmutur. ki rek'at sünnetten sonra dört
rek'at daha namaz kl. 50 Hadisler bu namazn faziletinin büyüklüü-
ne delâlet etmektedir. Sonra iki selam veya tek selamla üç rek'at vitri
kl. Resulullah (sav) vitir namaznda Â'lâ, Kâfirûn, hlas, Felak ve Nas
surelerini okurdu. Gece kalkmaya azimli isen, geceleyin en son kld-
n namazn "vitr namaz" olmas için vitri en sona brak.
Yats namazndan sonra ilme çalmakla, kitap okumakla megul
ol. Uykudan önce amellerinin sonu oyun ve elence olmasn. Çünkü
Yirmi dört saat olan gece ve gündüzün en fazla sekiz saatini uy-
ku ile geçir. Altm yl yaama ihtimaline karn yirmi yl kaybetmen
yeterlidir.Bu da ömrünün üçte biri yapar. Uyuyacan zaman misva-
m ve abdest alacan su hazr bulunsun. Geceleyin veya sabah na-
mazndan önce kalkmaya gayret et. Gece yars iki rek'at namaz iyi-
lik hazinelerinden bir hazinedir. htiyaç içinde olacan gün için ha-
54. Tirmîz, Deavât, 17; mam Ahmet, c. 1, s.10 Ebu Said Hudrî (ra)'den rivâ-
yetle, Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim yatmaya niyet ettii zaman üç kez
"
L
j \ * q%
c^l <jI j
**** 0 " **
^joi»
. "i-
JS
' "
^i -
0
"^lî
i^iJ)
* K *
eLa^clj o>olj
* "° % " * "uT
eU^b a^ü) *V°"
tyAi cûlj «#yi dliS JjV öâl f^JI .jijVim i o ^»'jH-a çr^j o'
|£ll
^ ^1 ^ ^fi -Lûl ^^ >kl W ^4
bir ey yoktu. Ve sen âhirsin, senden sonra da bir ey olamaz. Sen za-
hirsin, senden daha açk bir ey yoktur. Ve sen bâtnsn senden daha
gizlisi olamaz. Borcumu ödemeyi nasib et. Muhtaç olmaktan kurtar.
dir. Bir düün bakalm mesela yirmi yl rahat hayat sürmek ümidiyle
bir ay veya bir yl zorluklara ve rezilliklere nasl katlanyorsun.?! Son-
suza dek rahata kavumak arzusuyla u azck günlere nasl tahammül
edemezsin?!. ..Daha çok zamanm var diye tûl-i emel 56 beslersen iyi
56. Peygamberimiz gün üç odun ald. Birini önüne birini de yan ta-
(s.a.v.) bir
rafna dikti, dierini de uzaa att. Sonra "Burada neyi temsil ettiimi bili-
yor musunuz?" buyurdu. Ashab: Bize bildir ey Allah'n Resûlü! deyince,
Resûl-i Ekrem: "Bu, insan, bu da eceli, uzaklarda olan da emelidir. O emel-
lerin peinde koar. Fakat eceli onu yakalar, emeline ulaamaz" buyurmu-
amel yapmak çok zor gelir. Halbuki ölüm çok yakndr. Kendi kendi-
ne de "Bu gün ibâdetlerin zorluklarna katlanacam belki gece
ki:
57. Arap darb- mesellerindendir. Akbetin övgüye lâyk olmas için bir ie de-
vaml sabretmeye ve o iin huy haline gelmesine tevik için söylenmitir.
Zamahehrî, Müsteksâ, II, 168
TÂATLER • 115
tan haya et. Unutma ki Allah Teâlâ srlarn, gizli düüncelerini bilmek-
te ve kalbine nazar etmektedir. Allah namazn huüun 58 huzûun59 , , te-
62
ni görür. Buna ramen kalbin huzura ermez -Hakk'n divannda dur-
58. Huû, kalbin yurauaklL ve naziklii yannda, Allah'a kar olan tevazuu
ve boyun eiidir. Mü'minlikte asla kat kalplilik yoktur.
Hu§Û, Hakk'n heybetini gönülde hissetmektir. Cüneyd: "Kalbin gayb bi-
lene kar zillet içinde bulunmasdr."der. Huu, Hakk'n huzuru karsnda
edebe riâyet artyle (ruhen) boyun emektir. Allah'n tecellileri karsmda
kalbin soluudur.
HuÛ, Allah'n büyüklüü karsnda kulun korku ve muhabbetle onun
merhametine snmasdr. Rivayete göre Resulullah (sav) namaz esnasnda
sakal ile oynayan birini görmü ve "Bu zatn kalbi huû içinde olsayd, or-
ganlar da huû içinde bulunûrdu" buyurmutur. (Fethü'l-Kadir V, 319) Hz.
Ömer de namazda ban önüne emi birini görünce "Ey ba eik kii! ba-
laf etmilerdir. Eer huûsuz klnan namazn iade edilmesi gerektiini söy-
leyenler, bu neticeleri elde edilmesi düüncesiyle söylüyorlarsa buna hakla-
r vardr. Huûsuz klnan namazla kiinin sorumluluu düer. Ama yukar-
da anlattmz sevaplardan mahrum kalr. slam' hükümler zahire göre ve-
rilir. Gizli olan iman hakikatler ise sevaba taalluk eder. (bn Kayym, Me-
dâricu's-Sâlikn, 1,406)
59. Huû ile birlikte organlarn sükûna ermesidir.
60. Namazdaki tevâzuun güzel bir yorumunu eyh Ebu Sata Harrâz (k.s.): "Al-
lahüekber, dediin zaman gönlünde Allah'tan baka büyük varsa, sen sö-
zünde sadk deilsn"diyerek yapar. Kii Allah karsnda bir hiç olduunu
hissederek tevâzû göstermi olur. Secdeye vardnda huzûr-u ilâhîde bir
nokta kadar, hatta daha dâ*küçüldüünü düünmesi bir tevâzû iaretidir.
namazdan baka namazn sana bir faydas yoktur. Gaflet içinde kld-
n namaz ise istifara ve üzerinde düünmeye daha muhtaçtr.
Artk namaza balarken kalbinde huzuru saladnda, yalnz ol-
san bile kamet getir, cemaatle klacaksan önce ezan oku, ardndan ka-
met getir. Kamet bittiinde kalbinden, meselâ "Niyet ettim Allah Te-
âlâ'n rzas için öle namazn klmaya" diyerek niyet et. Tekbir alr-
ken bu niyet kalbinde bulunsun ve tekbir bitene kadar devam etsin. 64
63. Mutasavvflar, Allah'n isim ve sfatlarn celâl ve cemâl olmak üzere ikiye
ayrrlar. Allah'n kahr ve gazabna delâlet eden isim vc sfatlarn celâl, lü-
tuf ve rzasna delâlet eden isim ve sfatlarn da cemal tabiriyle ifade eder-
ler. Celâl Allah'n en yüksek seviyede ululuunu ifade eder. Kâânî, celâli,
Ellerini yana brak sonra Tekbir alrken ellerini omuz hizasna kadar
65
kaldr. Ellerin açk, parmaklarn aralkl olmaldr. Parmaklarn .bi-
titirmek için ve aralarn açmak için zorlama. Ba parman kulak
memesi hizasnda, parmak uçlarn kulann üstüne paralel ve avuçla-
rn da omuzunla ayn hizada olsun. Ellerin bu ekilde yerli yerinde
olunca tekbir 66
al ve onlar rahat bir hareketle indir. Ellerini kaldrr-
ken iyice arkaya, indirirken de iyice geriye götürme. Saa ve sola da
silkeleme. ndirdiin zaman sa elini sol elinin üzerine koyarak sa
eline deer ver. Sa elinin (ba§_, serçe, ve yüzük) parmaklarn sol ko-
65. Hz. Peygamberin tekbir alrken ellerini omuz hizasna kadar kaldrdna
yannda, kulak hizasna veya kulaklarn üstü hizasna ka-
dair rivayetlerin
dar kaldrdna dair rivâyetlcr de vardr. Bu rivâyetlerin birletirilmesi du-
rumunda, tekbir alrken ba hafifçe öne eerek baparmak kulak memesi-
ne deecek ekilde elleri kaldrmann uygun olduu belirtilmitir. (lmihal,
Diyanet Vakf)
66. Hanefilerde iftitah tekbirinin hemen ardndan eller balanr.
67. Hanefiler sübhaneke duasn okurlar.
68. Hanefilerde tek bana klan euzü okur. Cemaatle klan ise okumaz.
69. afii'ye göre cehri okumajc sünnettir. mam olmak ve tek bana olmak de-
imez. Hanefi'de imam için vacib, tek bana olan için sünnettir.
ise
Sabah namaznn
farznda isen ikinci rek'atm rukuundan do-
rulunca kunutu oku. 73 Sonra ellerini kaldrmadan tekbir alarak sec-
deye var. Yere önce dizlerini, sonra ellerini, sonrada açk olarak al-
nn ve burnunu koy. Dirseklerini yanlarndan ayr. Karnn bald-
rndan kaldr-kadnlar böyle yapmaz-. Ellerini yerden ayrmadan
omuz hizasmda koy. Kollarn yere yaptrma ve tek bana kl-
yorysan üç, yedi veya on kez "Yüce olan Rabbimi noksan sfatlar-
dan tenzih ederim" de. •
ayn ekilde ikinci secdeyi yap. Teehhüd okumadn her Tek' atta k-
oturuu
sa bir dinlenme yap. 75
Sonra ellerini yere koyarak kalk. Kal-
karken ayann biri önde olmasn. Kyam tekbirine dinlenme oturu-
mundan kalkarken bala ve bunu kyamn yarsna kadar uzat. Din-
lenme oturuun ksa ve seri olmaldr.
kinci rek'at kl ve bu rek'ata da euzü ile bala. 76 Ar-
birincisi gibi
77. Hanefiler her iki eli de açk bir ekilde uyluklar üzerine koyarlar.
78. Hanefiler, "lâ ilahe" derken sa elinin ehadec parman yukar kaldrp
"illAllah" derken indirirler.
79. Hanefilerde namazlardaki oturu, erkekler sol ayaklarn yere yayp üzeri-
ne oturur. Sa ayaklarn parmaklar kbleye gelecek ekilde dikerler. Kadn-
lar ise ayaklarn sa yanlarna yatk bir ekilde çkarp, öyle otururlar, (te-
verrük)
80. Ebu Davud, Kitabu's-Salât, 124
120 »HDÂYET REHBER
z, akam ve yatsnn ilk iki r ek' atnda Fatiha ve sureleri açktan okur.
Tek bana klan da böyle yapabilir. mam açktan okuduu zaman
"âmîn" de açktan söyler ve ona uyanlar da açktan "âmîn" derler. 82
Cemaat imamla birlikte "âmîn" demelidir. Sonraya brakmamaldr.
Nefesini toplamak için imam Fatiha'dan sonra ksa bir ara verir. Bu
arada cemaat fatihay okur. 83 mama uyan sureleri okumaz. Ancak
imamn sesi iitilemiyorsa okuyabilir. mam rüku ve secde tebihleri-
ni üçten fazla yapmaz. lk oturuta tahiyyattan sonra "Allahümme sal-
li ala Muhammed" der 84 ve daha fazla uzatmaz. Son iki rek'atta fati-
te has kld ulu, mübarek bir gündür. O günde öyle önemli bir za-
man var ki müslüman bir kul o saatte Allah'tan bir istekte bulunsa,
Cenâb- Hak mutlaka yerine getirir. Perembe gününden elbiseni te-
mizle. kindiden akama kadar çok zikir ve istifarla cumaya hazrlan.
Perembe öleden sonraki vakit, cumadaki o faziletli saate denktir. Ya
Perembe, ya da cumartesi ile birlikte Cuma orucuna niyet et. Çünkü
yalnz Cuma günü oruç nehyedilmitir. 88
Sabah olunca Cuma için gusül abdesti al. Cuma günü gusletmek
her bülua erene vacip, yani müekked sünnettir. 89
mizliini iyice yap. Tra ol, byklarn ksalt, trnaklarn kes, dileri-
ni misvakla ve dier temizlikleri yap ve kokulan.
85. afiiler Gazâlî'nin. bu görüünün zayf olduunu söylerler. Sünnet olan ce-
Sonra camiye erken git. Oraya yava ve sakin bir ekilde yürü.
deve; ikinci giren bir sr; üçüncü giren büyük bir koç; dördüncü gi-
ren bir tavuk; beinci giren de bir yumurta kurban etmi gibi sevap
kazanr. mam hutbeye çknca sahifeler dürülür, kalemler kaldrlr ve
melekler hutbeyi dinlemek için minberin yannda toplanrlar." 91 "Al-
lah'n cemâlini seyretmede insanlarn yaknl cumaya erken gelme-
leri ölçüsünde" olaca rivayet edilmitir.
91. Buhârî, Cuma, 4; Müslim, Cuma, lO^Ebu Davud, Taharet, 127; Tirmîzî,
Cuma, 6;
92. Ebu Davud, Salat, 203; Tirmîzî, Cuma, 16; Nesai, Cuma, 22
TÂATLER • 123
ce oruç tutan var ki, orucundan kendisine sadece açlk ve susuzluk kal-
mtr." 93 Orucun tam olmas için bütün azalar Allah'n ho görmedii
davranlardan engellemek gerekir. Gözü kötü eylere bakmaktan, dili
bo sözlerden, kula Allah'n haram kld eyleri dinlemesinden koru-
mak gerekir. Dinleyen konuana ortaktr. O da gybet edeni dinledii
için gybet edenlerden saylr. Karnn ve ehvetini alkoyduun gibi ay-
n ekilde bütün azalarn harama dümesine engel olmasn. Bir hadiste:
1. Yalan söylemek
2. Gybet etmek
3. Kovuculuk yapmak
4. Yalan yere yemin etmek
5. ehvetle bakmak94
masn. Biri onunla kavga eder, kötü sözler söylerse "Ben oruçluyum!"
desin." 95
parsan, her akam normal olarak yediin yemei oruçtan dolay artr-
m Her zaman iki defada yediini bir seferde yersen oruçlu
olursun.
olmann dier günlerden bir fark kalmaz. Oruçtan maksat ehvetinin
krlmas, maddî kuvvetini zayflatarak takvaya ermek için manevî
kuvvet kazanmaktr. Sabahleyin yemediini de hesaba katarak akam
hepsini birlikte yersen tuttuun orucun faydasn göremezsin. Miden
fazla yemekle gereksiz yere yorulur. Allah'n en çok buzettii kap he-
lal yiyecekle tka basa doldurulan karndr. Ya haramla doldurulursa
nasl olur?!...'
larmza bakabilirsin.
1. Dil ile söyledii her eyi kalbi ve ameli ileDerûnu Hz. Pey-
gerçekletiren.
gamber'n (sav) derûnuna yakn olduundan bilgi, söz ve davranlaryla
O'nun her getirdiini tasdikte kemal mertebesinde bulunan. Her hâl u kâr-
da Hakk'a ayn derecede bal kalan. (Tasavvuf Ter. Söz.) Bu erefli vasflar
ancak u kiilerel verilmitir: Vasflar tertemiz, halleri saf, amelleri ihlasl,
2. Buhârî, man, 4, Rikak, 26, Ebu Davud, Cihad, 2, Nesâî, man, 9, îmam Ah-
raed, II, 163, 192...
3. Buhârî, Cum'a, 11, Cenâiz, 32... Müslim, mâre, 20, Tirmîzî, Cihat, 27
GÜNAHLARDAN KORUNMAK • 131
2.A.3. DL KORUMAK
Allah' çokça zikretmek, Kur'ân' 5
Dil, tilâvet etmek, insanlar Al-
lah'n yoluna davet etmek, dinî ve dünyevî ihtiyaçlarn ifade etmek
Kur'an okurken zahiren unlara dikkat etmelidir: Abdestli olarak, saygl bir
ekilde, otururken kbleye yönelip tevâzûlu halinde okumak. Eûzü ile bala-
yp tertil üzere ar ar okumak. Secde âyetlerine riâyet etmek.
Kur'an okurken dikkat edilecek bâtn hususlar: .
-
Resulullah (sav) zamannda bir savata, ehid oldu. Birisi dedi ki:
"Cennet ona hayrl olsun" Rasüllah (sav) buyurdu ki: "Nereden bili-
yorsun?!.. Belki o bo
konuuyordu, (dünya ve âhireti için
sözler
önemli olmayan, erri celbeden sözler konuuyordu) veya zenginlii-
ne zenginlik katmayacak kendisinden bir ey eksilmeyecek eylerde
bile cimrilik yapyordu." 8
Dilini u sekiz günahtan koru:
2.A.3.a. Yalan:
ster ciddi, ister aka olsun dilini yalan söylemekten koru. aka da
olsa dilini yalanaaltrma. Bu seni gerçekte de yalana sevkeder. Ya-
lan büyük günahlarn en bata gelenlerindendir. Yalanc biri olarak ta-
nnrsan adaletin 9 ortadan kalkar. Sözüne güven olmaz. Seni hakir gö-
rürler ve küçümserler. Yalann ne kadar çirkin olduunu görmek is-
tersen bakas yalan söyledii zaman bak, ondan nasl nefret ediyor-
sun, yalan söyleyeni hakir görüyor ve onun davrann ne kadar i-
renç buluyorsun. Dier ayplarn da bu ekilde karlatr. Sen kendi-
ne ait kusurlar ancak bir bakasna bakarak anlayabilirsin. Bakasn-
dagördüün kötü bir hasleti nasl beenmiyorsan, bakas da sende
gördüü zaman kesin beenmeyecektir. O halde nefsinin bu haline ra-
z olma.
Yapamayacan bir eyi sakn söz verme. nsanlara iyilii sözle de-
il, fülle göstermelisin. Eer söz vermek zorunda kalrsan, acizlik ve-
ya zaruret dnda, asla va'dinden dönme. Çünkü sözünde durmamak,
münafklk ve kötü huylarn belirtisidir. Nebî (sav) buyurdu ki: "u üç
özellik kimde bulunûrsa, oruçta tutsa, namazda klsa münafk olur;
8. Tirmîzî, Zühd, 11
9. Adalet özelliini yitiren kiinin ahitlii kabul edilmez.
134 • HDÂYETTE KEMÂL
2.A.3.C Gybet:
uzak durmadaki acizlii senin aczin gibi, özrü de senin özrün gibidir.
na eder. Kim de hakl olduu halde tartmay terk ederse Allah ona
cennetin en yüksek yerinde bir ev yapar." 12 eytann seni "Hakk or-
taya çkarmalsn. Bu konuda geveklik gösterme!" diyerek güzel söz-
ler söylemesine kanmamalsn.. Çünkü eytân, hayr yapmaya yönel-
,
Kim bu zamandaki fakih geçinenlerle 13 hemhal olursa, tartma
ve cedelleme zamanla onun tabiat haline gelir ve susmas zorlar.
Çünkü kötü bilginler ona tartmann fazilet olduunu öretmilerdir.
Münakaa ve delil getirmede kuvvetli olmak gurur verici bir durum
olduunu telkin ederler. O kötü âlimlerden aslandan kaçar gibi kaç-
mam tavsiye ederim. Çünkü münakaa Allah'n ve insanlarn buzu-
na sebeptir.
13. imam Gazâlî, sadece ilim için ilim yapp, bildikleriyle amel etmeye çalma-
yan kiileri kastetmi olmaldr.
GÜNAHLARDAN KORUNMAK • 137
koru. Biri sana zulmederse onun iini Allah Teâlâ'ya havale et. Hadis-
te buyrulur ki: "Mazlum, zulmedene onda hakk kalmayacak kadar
münden dolay ona dil uzattlar. Bunu üzerine baz selef dedi ki: Al-
lah Haccâc'a zulmünden dolay ceza verecei gibi, diliyle onu kötüle-
yenleri de cezalandracaktr.
15. En'am, 68
16. Furkan, 72
17. . Vefatndan sonra Hz. Ebu Bekr rüyada görüldü. Ona, diline neyi vird edin-
din? diye sordular. "Onunla "lâ ilahe illAllah" dedim de beni cennete gö-
türdü. "dedi. (ârih)
GÜNAHLARDAN KORUNMAK • 139
mas haramdr.
üpheli olan eyleri, helal veharam hyâu Ulûmi'd-dîn kitabn-
da, müstakil bir bölümde anlattk. Onlar örenmen gerekir. Çünkü
helalolan bilmek ve helal kazanmak, be vakit namaz gibi her müs-
lümana farzdr.
Namusunu;
• Gözünü, harama bakmaktan korumadkça
• Kalbini, kötü fiilleri düünmekten engellemedikçe
• Karnm üpheli yiyecekten ve an
tokluktan alkoymadkça ha-
ram fiilleri ilemekten muhafaza edemezsin. te bunlar, ehveti
tahrik eden ve besleyen unsurlardr.
Zâlimleri ziyaret, mal istemek içinse, bunu yapan haram elde et-
meye çalmaktadr. Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim bir kiiye zen-
ginliinden dolay boyun eerse, dininin üçte biri gider." 19 Bu hadis-
te salih bir zengin kastedilmektedir. Ya zâlim bir zengin hakknda ne
dersin?!...
seler bile, onlarn ahmak olduuna kanaat getirir ve onlarla alay eder-
sin. Ayn bu ekilde dinde basiret sahibi olanlar da, sen hiçbir gayret
göstermeden Allah'n mafiretini istediinde haline gülerler. Allah Te-
23.1. HASETLK
Müslümanlar biribirine bal tek bina gibidir. Bir uzuv rahatsz olun-
ca, tüm azalarn rahatszlk duyduu bir vücut gibidir.
2.B.2. RYA
ki irk vardr: Biri. açktan Allah'a ortak komak, bir dieri de ri-
KENDN BEENMEK,
2.B.3.
BÜYÜKLENMEK VE ÖÜNMEK
Dier bir defa hafaza melekleri kulun ameli ile çkarlar. Onun
ameli sanki nianls zifafa girecek gelin gibi süslüdür. Buradaki görev-
limelek "Durun, bu ameli yapann yüzüne çarpn ve omuzuna yükle-
yin!.. Ben hased edenle sorumlu meleiyim. O örenen ve kendisi gi-
Yine bir gün hafaza melekleri, kulun güne gibi parlak olan na-
maz, zekat, hac, umre, cihat ve oruç ibâdetleri ile göe çkarlar. On-
lar altnc kat semaya kadar geçirirler. Buradaki vazifeli melek der ki:
"Durun, bu amelleri sahibinin yüzüne çarpn!.. Bu kii Allah'n kulla-
rndan hastala yakalanm ve belaya uram
hiçbir insana merha-
Baka bir gün hafaza melekleri, kulun oruç, namaz, nafaka (Allah
lek onlara der ki: "Durun, bu amelle sahibinin yüzyüne ve bütün vü-
cuduna vurun! Ve o ameli kalbinin üzerine kapatn. Ben zikir ( öh-
ret, insanlar arasnda iyi andmay isteme, saygnlk kazanmay isteme)
Üh amel ilediine ahitlik ederler. Allah Teâlâ buyurur ki: "Sizler ku-
lumun amelini korumakla görevlisiniz. Ben ise onun kalbine bakmak-
taym. O bu ameli ile beni deil bakasn istemiti. Ona la'net olsun!.,
bunun üzerine melekler der ki: "Senin la'netin ve bizim la'netimiz
onun üzerine olsun." Böylece yedi kat göklerdeki ve içinde bulunan-
lar da ona la'net ederler...
yurdu ki:
150 • HDÂYETTE KEMÂL
Kitabn bandan beri, takvâ ilminin zahiri hakknda bir nebze ol-
sun bahsettiklerimiz "hidâyetin balangc" dr. Bu konularda nefsini
ansan, yannda bulursun... Çünkü Allah Teâlâ buyurur ki: "Ben beni
zikredenle beraber otururum." 29
yan biri olarak ve kendine yakn bulursun. Allah Teâlâ buyurur ki:
"Ben benim için (ibâdetlerindeki eksiklik ve günahlarndan dolay)
30
gönlü mahzun olan kullarmlaym."
Allah' ma'rifet31 derecesinde hakkyla bilsen, insanlar brakp
Onu dost edinirdin. Bütün vaktini O'nun dostluuna hasretmeye
(dostluun gerei olan ibâdetlere sarlmaya ve çokça zikir yapmaya)
gücün yetmezse, o zaman gece ve gündüzde Mevlâ'nla ba§ baa kala-
bilecein ve O'na münâcât ederek onunla birlikte olmann hazzna
eriebilecein, baz vakitler belirlemelisin. Öyleyse Allah Teâlâ ile
sohbetin edeplerini örenmen gerekir.
31. Ma'rifet, sûfîierin rûhânî halleri yaayarak, manevî ve ilâhî hakikatleri ta-
darak (iç tecrübe ile vatasz olarak) elde ettikleri bilgidir. Bu yoldan Hakk
Teâlâ hakknda kazanlan bilgiye raa'rifetullah, buna sahip olan kiiye de
ârif-i billah denir.
SOHBET ÂDABI • 155
10. O ayaa kalknca örencide sayg için ayaa kalkar. Söze devam
ederek veya soru sorarak hocasn takip etmez. Varaca yere ula-
özellii gözet:
nsanlar üç ksmdr:
, Onlardan bazlar gda Onsuz yaanmaz.
gibidir.
yere girdi. Oradan eri dieri düz olan iki misvak ald. Beraberinde
biri
ashaptan birisi de vard. Düzgün olan birine verdi. Eri olan kendi al-
d. O kii dedi ki: "Ey Allah'n Rasülü, düzgün misva almaya benden'
daha layksn. Aleyhissalatü vesselam buyurdu ki: "Bir kardeiniz die-
rin ile arkadalk ettiinde günün bir saati de olsa, onun arkadal sü-
buyurdu ki: "Arkadalk yapan iki kiiden Allah Teâlâya en sevgili ola-
yaçlarn gidermek.
3. Arkadann srrn saklamak, kusurlarn örtmek.
4. nsanlarn arkadan üzecek ekildeki yermelerini ona bildirme-
mek. Takdir ve övgüleri ise duyurmak.
5. Konutuu zaman dikkatle dinlemek.
6. Çekimeyi brakmak.
7. Ona en çok sevdii isimle seslenmek. Tannan iyi halleriye onu
övmek. Kendisi için yaptklarndan dolay teekkür etmek.
8. Arkadann gyabnda kötü söz söylendiinde, kendisini onûruna
dokunan durumlarda nasl savunuyorsa, onu da ayn ekilde mü-
dafaa etmek.
9. Gerektiinde ona nezaketle öütte bulunmak. Kötü bir i yapa-
caksa, usulünce engel olmak.
ederler, üstelik senin hasmn olurlar. Günah olan bir eye ilgi duyup,
cahilliklerinden dolay nefislerinin isteine boyun eerlerse, sert ve
kaba davranp azarlamadan hakk anlat. Onlardan hürmet ve hayr
görürsen, seni onlara sevdirdii için Allah'a ükret. Ama kötü bir ta-
vr sergilerlerse, onlar Allah Teâlâ'ya havale et. erlerinden Allah'a
164 • HDÂYETTE KEMÂL
.
Dümann yararlanlan arkadandandr
O halde arkadalarm çoaltmaya çalma
'
Senin de gözlemlediin gibi hastalklarn çou
38
Çok yemek ve içmekten meydana gelir.
urken elinle çokça iarette bulunma. kide bir arkana dönüp bakma.
Dizlerinin üzerine dikilme. 39 Gazabn geçtii zaman konumana bala.
Sultan sana yaknlk gösterirse de sen mzran ucunda gibi ol.
40
SONUÇ
1. Tâatlerin âdâb
2. Günahlar terk etmek
3. nsanlarla likiler (görgü kurallar)
I
BBLYOGRAFYA
No.237/2
" fi «a r-
.
hya u Ulûmi'd-dîn, TV, 201-204, trc. Ahmet Serdarolu stanbul,
1985
-GÜMÜANEVÎ, Câmiu'l-usul, trc. Rahmi Serin,Veliler ve Tarîkat-
ierde Usul, 80, stanbul, 1997
-el-HAKM Suad, Mu'cemu's-sûfî, Beyrut, 1981
-TEMZ Bilal, Kur'ân'da Hidâyet Kavram, 12, Dr. Tezi, zmir 1996
-et-TÜSTERÎ Sehl b. Abdullah, Tefsîru'l-Kur'ani-azîm, Msr, 1908
-ANONM, erh-i Esmaillahi'l-hüsna, Süleymaniye ktp, Esat Ef.
nr.3730/3
-YURDAGÜR Metin, Esma-i Hüsna erhleri, stanbul, 1996
-ZEHEBÎ, Ebu Abdullah, el-Uluvv li'l-aliyyil-gaffâr, Medine, 1968
-ez-ZERKEÎ, El-Burhân fî ulûmi'l-Kur'an, Kahire 1957
-ZAMAHERÎ, Keâf Beyrut, tarihsiz.
I
NDEKS
Basîret 66
Ebu Ahmed 46
Beyân 23, 24, 27, 30, 36, 48, 49,
Ebu Osman 72
50, 51, 53, 54, 68, 99,
Ebu Süleyman Dârânî 46
169, 170, 172
Beyzâvî26, 27,51, 169 Ebu Tâîib 35
Bursevî 41, 45, 51, 52, 53, 54, 55, En-Necdf 27, 173
57, 64, 66, 170 Es'ad Erbilî 65, 170