Professional Documents
Culture Documents
Dil Kültür Ve Eğitim
Dil Kültür Ve Eğitim
Hikmet ASUTAY
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Yabancı Diller Eğitim Bölümü
Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı
KONYA–2007
Eğitim Kitabevi Yayınları
5846 sayılı ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasaları ve Türk Ticaret Yasa-
sı gereğince; fotokopi, tarama, yazma vs. herhangi bir yöntemle bir kitabı çoğal-
tarak satın alan, satan veya bir kitaptan yayınevinin yazılı izni olmadan alıntı ya-
pan kişi ve kurumlar;
Her bir kopya için 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası (para cezasına çevril-
meksizin)
10.000 YTL’den 150.000 YTL’ye kadar mahkemenin kara vereceği para ce-
zası,
Meslekten men ve kopyalama ve basım cihazlarına el konulması, cezaları ile
cezalandırılırlar.
Kapak Tasarımı
babos yayın tasarım
Sayfa Düzeni
KALEM yayın tasarım
(0332) 3500 531
Baskı ve Cilt
Pozitif Matbaa / Ankara
(0312) 397 00 31
ISBN : 978-975-8890-34-7
ŞİİRİN DÜNYASI..................................................................................................65
KAYNAKÇA
1
Oluşum Dergisi; Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi, sayı 16 Edirne
1996 s. 8’de yayımlanmıştır.
14 / Dil, Kültür ve Eğitim
Yönteme Hayır
P. Feyerabend, “Yönteme Hayır” adlı kitabında anar-
şist bilgi kuramını savunur. Bu kuram, bilim yönteminin öz-
gürleşme çabasıdır. Anarşizm; Ahmet İnam’ın da belirttiği
gibi, “erk yokluğu, iktidar yokluğu” anlamlarına gelir.
Feyerabend’in gözünde ise, “bireyin kendi kendisinin efen-
disi olmasıdır”. Bilimde akıl evrensel olamaz ve akıldışı da
tümüyle dışlanamaz. Bu özelliği ile bilim, anarşist bilgi ku-
ramını gerektirir”(Feyerabend 1991, s.185).
“Bilim kutsal bir varlık değildir” der Feyerabend. Bi-
limin dogmatik bir inanç düzeni(sistemi) haline getirilme
çabasına karşı çıkar. Ussalcılığın, ya da akılcılığın ise, gele-
neklerin bir hakemi değil, kendisinin geleneklerden biri ol-
duğunu savunur(Feyerabend 1991, s.37). Anarşist bilgi ku-
ramıyla P. K. Feyerabend, bilginin özgürleştirilmesini, böy-
lece araştırmaların önüne konan kurallar dizgesini kaldır-
mayı amaçlar. Ona göre ilerlemeyi engellemeyen tek ilke:
“Ne olsa gider” (Feyerabend 1991, s.29). Ayrıca batı bili-
minden de I. Dünya bilimi olarak söz eder. Bu söylemiyle
yazar, batı uygarlığının ve biliminin tekilciliğini vurgular.
Bununla birlikte genel olarak bilimi katı kalıplara sokarak,
kendi bilim yorumlarını, daha doğrusu “uzman bilgisini” bi-
ricik “doğru” yorum sayma yaklaşımına karşı çıkar.
A. İnam da P. Feyerabend’i bu açıdan ele alarak bili-
mi yaşam üstü, kültür üstü bir yapı olarak gösterip, zulüm
aracı olarak kullanılmasına karşı çıkar. Bunu da zulmün,
sömürünün, haksızlığın, toplu cinayetlerin meşrulaştırılma-
sında bilimin ve aklın payı ile temellendirerek biraz daha
Türkiye gündemine çekmeye çalışır. Farklılığı, çoğulluğu
savunarak kültürel çeşitliliğe ve azınlıkların yaşam biçimle-
rine saygıya(ya da saygısızlığa) dikkatleri çeker. P.
Feyerabend bağlamında bilim, tek bilme uğraşı değil, farklı
kültürlerin, farklı yaşam biçimlerinin, farklı bilme biçimle-
ridir. Söz konusu olan genel ya da çoğunluğun kültürü değil,
çoğul ya da çoğunlukta olanın yanında, azınlığın da
16 / Dil, Kültür ve Eğitim
KAYNAKÇA
Feyerabend, Paul Karl: “Akla Veda”; Farawell to Reason, çev. Ertuğrul Başer,
Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995
Feyerabend, Paul Karl: “Yönteme Hayır / Bir Anarşist Bilgi Kuramının Ana
Hatları / Against Method: Outline of an anarchistic theory of
knowledge, London: NLB, 1975, çev: Ahmet İnam, Ara Yayınları 2. Bas-
kı, İstanbul 1991
Feyerabend, Paul Karl: ”Bilim Kilisesi / Özgür Bir Toplumda Builim / Science
in a free Society, çev: Cevdet Cerit, Pınar Yayınları, İstanbul 1991
İnam, Ahmet: “Akla vedanın zamanı geldi mi / Hoş geldin akıl, hoş geldin
Feyerabend”; Varlık; aylık kültür ve sanat dergisi, sayı: 1055, Varlık
Yayınları, İstanbul 1995, s.2
Varlık Dergisi, sayı 1055, Ağustos 1995
Varlık Dergisi, sayı 1056, Eylül 1995
AZINLIK KÜLTÜRÜ
VE AVRUPA TÜRKLERİ
Frankfurt, kültür açısından, bana göre diğer Alman
kentlerinden biraz farklı bir yere sahip. Kültürden kastım,
çok kültürlülük. Her ülkeden, her ulustan insana rastlamak
mümkündür. Goethe’nin kenti olarak Frankfurt, bu
çokkültürlü manzarasıyla özel bir önem kazanmaktadır bana
göre. Yolda, sokakta yabancılık sendromları duyulmuyor,
unutuveriyorsunuz çoğu zaman. Kulağınıza daha bir hoş ge-
liyor multi-kulti sözleri.
Burada yaşayan Türk’leri(daha çok da gençliği) göz-
lemliyorum. Çarşıda, pazarda, sokakta, kahvede, üniversi-
tede vb. Alman dili ve kültürü hepsinde ortak küme. Ama
konuştukları Türkçe, Türkiye Türkçe’si değil. Ana (kay-
nak)dilde geldikleri yöre ağızları özelliklerinin izlerini taşı-
salar da... Olsa olsa Almanya ağzı. Elbette bu tür bir olu-
şum son derece doğaldır. Ağız değişimi(dildeki) ya da olu-
şumu işitsel olarak göze çarpan ilk özelliklerden biridir. Do-
layısıyla, Almanya’daki azınlık gerçekliğinin bir sonucu ola-
rak, kültürel değişimler de söz konusu olmuştur. Daha doğ-
rusu kendi öznel kültürünü oluşturmuştur. Bu öznel kültür
kavramından genel olarak, öncelikle dilsel ağız şeklini, ya-
zını(edebiyatını), günlük yaşam özellikleri ve yaşayış biçim-
lerini, oluşturmuş oldukları iktisadi yapıları(Örn: Türk işyer-
leri), kendi ve ötekiler(diğer azınlıklar ile Almanlar) arasın-
daki sosyal-kültürel, siyasal ve parasal ilişki ve iletişimlerin
tümünü anlıyorum. Bir tür küreselleşme hareketi yaşandığı-
nı söylemek, sanırım pek de yanlış olmasa gerek. Tabi bu
küreselleşme anlamında değil, tam tersine kendi içine ka-
panarak oluşan bir harekettir.
18 / Dil, Kültür ve Eğitim
1
R. L. Sutherland: Baacke, D.: Jugend und Jugendkulturen. Darstellung und
Deutung. Weinheim/München 1987
Azınlık Kültürü ve Avrupa Türkleri / 19
2
EATA’nın 20 Nisan 1999’da Frankfurt Üniversitesi bünyesinde
gerçekleştirdiği tanıtım toplantısı programından alıntı.
Azınlık Kültürü ve Avrupa Türkleri / 21
KAYNAKÇA
Baacke, D.: “Jugend und Jugendkulturen”. Darstellung und Deutung.
Weinheim/München 1987
Bell, R. R. : “Kultur und Jugendlichen”, in: Friedeburg L.v., s.83ff
EATA’nın 20 Nisan 1999’da Frankfurt Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirdiği
tanıtım toplantısı programı.
3
Aralarından bazıları da üçüncü kuşak Türklerindendir.
4
Aynı programdan alıntı.
SANAL SAYILAR VE DUYGULAR1
Reklâmları izliyor musunuz? İster istemez evet diye-
ceksiniz. İzlemeyin demiyorum zaten, tam tersine biraz
farklı bir gözle bakın bakalım, neler göreceksiniz? Özellikle
de, ismi hiç lazım değil, bir banka reklâmında Şener Şen’e
değişik bir açıdan bakınız. Sanıyorum tipik bir modern insan
imgesi çizmektedir Şener Şen ya da reklâmın kurgusu. Tabii
hemen belirtmek gerekir ki ‘modern’ kavramını burada
olumlu bir anlamda ele almıyorum. Bu imge görselinde da-
ha çok modern insanın sorunsallarına değinmek istiyorum.
Özellikle de reklâm filminin/metninin kurgusunda. Dikkat
ettiniz mi hiç bilmem, bu öykülerde hep bir geçmişle şimdi-
ki zaman arasındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya konmak-
tadır. Özellikle de insan ilişkileri açısından. Ve bu ilişki de
elbette bir banka reklâmında sunulan bir hizmet olarak gös-
terilmektedir; daha doğrusu kaybolan ya da ekranda şimdiki
zaman boyutunda göremediğimiz insan ilişkilerinin, duygu-
ların yerini almaktadır. Ben burada yalnızca insanın kendi
motifine, o metin bağlamında kurgulanan ve çizilmeye çalı-
şılan bir insan modeline değinmek istiyorum.
Bu öykülerde geçmiş zaman boyutunda hep birkaç in-
san vardır(Dayı veya dede öykülerinde olduğu gibi). Gele-
neksel insan ilişkilerinden kesitler görebiliyoruz. Bir zaman-
lar geçmişte varolmuş olan insan ilişkileri. Kalabalık aile-
lerden günümüzün yalnız insanına doğru gelişen bir çizgi
oluşmaktadır. Şimdiki zaman boyutunda ise yalnızca tek bir
insan görmekteyiz. Daha doğrusu modernizmin yalnız insa-
nını. Tek başına varolmaya çalışan, kimlik arayışı, parça-
1
Tömer Dil Dergisinde yayımlanmıştır; “Sanal Sayılar ve Duygular”
A.Ü.Tömer Dil Dergisi, Sayı:77- Mart 1999, s.40-50
24 / Dil, Kültür ve Eğitim
3
Radikale Pluralität und Verabschiedung des ‘Ganzen’
Nedir Postmodernizm? / 29
4
Lyotard, F: “Beantwortung der Frage: Was ist Postmodern?” In: Tumult
1982, s. 131-142
5
“transversale Vernunft”
6
Baudrillard, J. : “Agonie des Realen”, Berlin 1978
ay. : “Der Tod tanzt aus der Reihe”, Berlin 1979
ay. : “Die fatalen Strategien”, München 1985
7
“ Posthistorie”
8
“kosmische Katastrophe” ve “Apokalypse”
30 / Dil, Kültür ve Eğitim
9
ay. : “Das Imaginäre Selbst der Adoleszenz: Der Jugendliche zwischen
Subjektentfaltung und dem Ende des Selbst” In: W. Helsper(Hg.) “Jugend
im Diskurs und Postmoderne” Opladen 1991, s. 73
32 / Dil, Kültür ve Eğitim
10
Zinnecker(1985) ‘in araştırmalarından da yararlanarak bu sonuçlara ulaşılır.
11
“Recherche-Ich” – Zufalls-Ich”
Nedir Postmodernizm? / 33
12
Bakz. Kültürel değişim için: Baacke, Dieter: “Jugend und Jugendkulturen.”.,
Weinheim 1993
Helsper, Werner(Hg.): “Jugend zwischen Moderne und Postmoderne”, Op-
laden 1991
Schulze, Gerhard: “Die Erlebnisgesellschaft”. Kultursoziologie der Gegen-
wart, Frankfurt 1992
Spinnler, Rolf: “Styling”. Über den neuen Easthetizismus in der Jugendkul-
tur: Aesthetik und Kommunikation, H.70/71, Jg. 18, 1989, s.51-55
13
McInerney, Jay: “Ein starker Abgang”(Bright Lights, Big City 1984, Alm.
Nikolaus Hansen; Hamburg, Rowohlt 1990
Nedir Postmodernizm? / 35
14
Ellis, Bret Easton: “Unter Null”(Less Than Zero 1985), Alm; Sabine
Hedinger, Hamburg; Rowohlt 1990
aynı: “Einfach unwiderstehlich!”(The Rules of Attraction, 1987), Alm.
Wolfgang Determann; Hamburg, Rowohlt 1988
aynı. “American Pscho”(1991), Alm; Clara Drechsler ve Harald Hellmann,
Köln; Kiepenhauer 1991
36 / Dil, Kültür ve Eğitim
15
Schulte, Miriam: “Glücklose Identitätssuche” D. Chidolues “Magic Müller”
und Jill Eisenstadts “Rockaway”; H.-H. Ewers(Hg.)/Jugendkultur im
Adoleszenzroman, Juventa V. Weinheim 1994, s. 63-86
16
Miriam Schulte, G. Hoffmann’ın incelemesinden yola çıkmaktadır: Hoff-
mann, Gerhard(Hg): “Der zeitgenössische amerikanische Roman”. Von der
Moderne zur Postmoderne. 3 Bände, München 1988, Hoffmann, G:
“Situationalismus als epistemologisches bzw. etisches Grundmuster des
zeitgenössischen amerikanischen Romans und die Umwandlung der er-
zählten Situation ins Fantastische”, Bd. 1, 1988, ve aynı dizide yer alan
çalışması: “Das narrative System der Postmoderne und die Auflösung des
Charakters im Erzähltext”: Die Reduktionsformen von Handeln und Be-
wusstsein., Bd. 1, 1988
17
“Dezentrierung und Dekonstruktion”; Derrida
Nedir Postmodernizm? / 37
18
bkz. Andy Warhol: “a”. Oberflächlichkeit.
38 / Dil, Kültür ve Eğitim
19
“multiperspektivische Ich-Erzählung”
20
“Multiperspektivik”
Nedir Postmodernizm? / 39
21
Schweikart, Ralf: “Kleine Torte statt vieler Worte”, Über Sprache und Stil in
der aktuellen Literatur für Jugendliche; 1001 Buch 2/Februar 1999
42 / Dil, Kültür ve Eğitim
KAYNAKÇA
1
“9 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Haftası “ etkinlikleri çerçevesinde
düzenlenen “Gençlerin boş zamanlarını Değerlendirmesinde
Kütüphanelerin Rolü” konulu panelde sunulmuş ve 14 sayılı Oluşum
dergisinde yayımlanmıştır; Edirne Mayıs 1996, s.9
46 / Dil, Kültür ve Eğitim
1
15.11.1999’da Edirne’de düzenlenen “Dünya Çocuk Kitapları Haftası”
çerçevesinde sunulan bildirinin metnidir.
50 / Dil, Kültür ve Eğitim
2
Bkz. Gündüz: “Meşrutiyet Romanında Yapı ve Tema I-II”
Çocuk ve Gençlik Yazını ve Okuma Edimindeki İşlevi / 53
3
Yapı Kredi yayınları, Can Y.vd.
54 / Dil, Kültür ve Eğitim
4
Ewers burada son on beş–yirmi yıl içersinde özellikle görsel işitsel medyalar
alanında gerçekleşen hızlı gelişmelerden yola çıkarak, birincisinin artan ve
giderek çeşitlenen özel-resmi ekran kanalları ve ikinci olarak da bilgisayar
dünyasındaki baş döndürücü gelişmelerle ortaya çıkan disket ve özellikle de
CD olanakları olduğuna işaret etmektedir. Ve tüm bu teknolojik gelişmelerin
geleneksel yazını da doğrudan etkilediğini öne sürmektedir. Bu etkileşimler
sonucu yazın alanında da köklü değişimler söz konusudur artık. Bu deği-
şimleri Ewers üç grupta toplamaktadır: “Yazınsal, işlevsel ve sistem değişi-
mi”.
Çocuk ve Gençlik Yazını ve Okuma Edimindeki İşlevi / 55
KAYNAKÇA
KAYNAKÇA
ELGER, Dietmer: (1988) ”Expressionismus”, Benedikt Tascn V. GmbH. Köln
RICHARD, Lionel: (1984) ”Expressionizm Sanat Ansiklopedisi”, Remzi Kitabevi
İstanbul, Çev: B. Madra, S. Gürsoy, İ. Usmanbaş.
ŞİİRİN DÜNYASI
KAYNAKÇA
Frank, Horst: “Wie interpretiere ich ein Gedicht?” A. Francke V. GmbH
Alkan, Erdoğan: “Şiir Sanatı”, Yön Yayınları, İstanbul 1995
YARATICI YAZMA ÇALIŞMALARI1
Okul sıralarını anımsamaya çalışırsak, genellikle “kom-
pozisyon” adı altında Türkçe derslerinde herhangi bir özlü
söz, özdeyiş ya da atasözü verilir ve ardından da “kompozis-
yon” yazmamız istenirdi bizden. Ama nasıl yazı malzemesi
toplayıp, ne şekilde yazacağımızı bilemediğimizden, dakika-
larca düşünüp, ilham perilerinin gelmesini beklerdik. Bu an-
lamda yazı derslerinde ortaya çıkan sorun, yöntem sorunu-
dur. Yazmayı öğrenmek, başlı başına bir iştir. Bunun için de
adım adım uygulanabilecek uygun bir yöntem geliştirilmeli-
dir. Serbest yazı ya da yaratıcı yazma çalışmaları pek çok
yerli ve yabancı yazarlar tarafından zaman zaman çeşitli
“Work-shop” larla gösterilmektedir. Elbette genelleme yap-
mak yanlış olur, ancak yazın ve dil dersi öğretmenlerine de
bu türden seminerler sunulmalıdır. Böylelikle klasik yazın ve
yazı derslerinin yerine, katılıma ve üretime yönelik bir yazın
dersinin uygulanması gereklidir. Böyle bir yazı dersi modeli,
hem öğrenciyi düşünmeye, araştırmaya, hem de bilinçli ola-
rak üretime yöneltecektir. Herhangi bir konuda ve türde bir
yazı nasıl yazılır? Yazı malzemesi ne demektir, nasıl toplanır
ve bir yazı nasıl ortaya çıkar? Amaç bir yerde bu sorulara bir
yanıt bulma çabasıdır. İyi veya kötü bir yazı ortaya çıkarma-
ya çalışarak yazmayı tanımak, anlamak amaçtır. Bu bağlam-
da yöntem ise oyunla yaklaşmaktır. Başka bir deyişle dil öğe-
leriyle oyun oynamak. Bu, hedef kitle de gözönünde bulun-
durulduğunda hem eğlendirici ve sevdirici hem de neredeyse
tamamen uygulamaya dönük olduğundan son derece verimli-
dir. Bu çalışmaların başarısı, hedef-kitlenin bir bütün olarak
bu oyuna katılımıyla olanaklıdır.
1
ÇYDD Edirne şubesince düzenlenen “Yaz Okulu”nda(1998) uygulanmıştır.
72 / Dil, Kültür ve Eğitim
sevinç
mutluluk
aşk
... güzel
Sevgi
......
sevinç
mutluluk
aşk
... güzel
Sevgi
......
iyi
....gibi.
sevinç
sevmek
...
Sevgi kardeşlik
......
güzellik
....... .....
.......
....gibi.
mutluluk
aşk
güzel
Sevgi
....gibi.
76 / Dil, Kültür ve Eğitim
Şiir Çözümlemesi
Yedi dizeli, kısa tümcelerden oluşan açık ve anlaşılır
bir dille yazılmış, başlığın açımlaması ya da yorumu niteli-
ğinde bir şiir ile karşı karşıyayız. Dilbilgisi öğeleri kullanıla-
rak söz oyunu tarzında; kişi zamirleri(ben, sen, o, biz ve
kimse gibi) ve “İstemek” eyleminin çekimi gibi. “Ne istiyor-
sak” dizesi orta noktada yer alıyor ve içerik olarak şiiri iki
bölüme ayırıyor. Birinci bölümü bir tez ve ikinci bölümü de
karşı tez şeklinde yapılandırılmıştır. Şiir başlıksız düşünül-
düğünde örtük anlamlıdır. Bir bütün olarak ele alındığında
ise, demokrasinin yetersizliğini ya da aksaklıklarını vurgula-
yan eleştirel bir yaklaşım olarak kabaca yorumlanabilir.
Değerlendirme Ölçütleri Ve Uygulama
Şiir, denek grubuna iki aşamalı olarak sunulmuştur.
Birinci aşamada şiir, öğrencilere başlıksız olarak sunulmuş
ve “yukarıdaki dizeler Size neyi ya da kimi çağrıştırıyor?”,
ile “niçin böyle düşünüyorsunuz?” şeklinde bu iki soruyu ya-
nıtlamaları istenmiştir.
İkinci aşamada ise, denek grubuna şiirin başlığı belir-
tilerek metni yorumlamaları istenmiştir. Sonuçta birinci
aşama temel alınarak bir çağrışım tablosu hazırlanmış ve bu
tabloda başlıksız olarak sunulan şiirin öğrencilerde çağrış-
tırdığı nesne ya da kişiler içeriklerine göre sınıflandırılmış-
tır.
İkinci aşamada ise öğrencilerin, başlık verildikten
sonra şiir üzerine yorumları derlenerek, bunların ne kadarı-
nın eleştirel yaklaşım açısından, “Demokrasi” bağlamında
konuya yaklaştıklarına ilişkin verilerin saptanması amaç-
lanmıştır.
Kaynak dil olarak Alman dilinde yazılmış olan bu şiir,
öğrencilere Türkçe’ye aktarılarak sunulmuştur.
78 / Dil, Kültür ve Eğitim
İçerik Ayırımı:
—Hoşnutsuzluk: Doyumsuzluk, olanlarla yetinmeme,
benmerkezcilik, istem, gayret gibi konular ele alınmış. (40
Öğrenci)
—Kararsızlık-Tutarsızlık: Bu özellikleri taşıyan insanla-
rın betimlenmesi ya da eleştirisi yapılmış. (8 Öğrenci)
—Beklenti-Umut: “İstenilen” şeylerin, insanların
umutları, çeşitli beklentileri gibi konuların olduğu belirtil-
miş. (4 Öğrenci)
—Spor: Spor fanatikleri olarak da niteleyebileceğimiz
bu grup, ilgilendikleri spor kulüpleri ve karşılaşmaları ile il-
gili istemlerini belirten bir şiir ya da yorum yazmışlardır(4
öğrenci).
—Metin Çözümlemesi: Dilbilgisi düzleminde parçayı
ele alıp, bir çözümleme yapmaya çalışmışlardır(3 Öğrenci).
—Metni değiştirerek özgün bir şiir yazanlar: Bu grup-
taki öğrenciler, şiirdeki dilbilgisi öğeleriyle (ben sen, o gi-
bi...) yeni bir şiir oluşturmuşlardır. (3 Öğrenci)
—Bir grup öğrenci ise metni kısaca özetleyerek geri
sunmuşlardır. Bu tutum, birşeyler yazmış olmak için veya
metni tam olarak kavrayamadıklarından ötürü yazılan yazı-
lardır.
II. Aşama: Şiirin başlığı belirtildikten sonra ortaya çı-
kan sorunlardır:
80 / Dil, Kültür ve Eğitim
Diğer Konular:
— Bilinçsiz istem,
— Kötü beklentiler,
— Düşünce birliği,
— Ders
II. AŞAMA
Saptama II ve Sonuç:
Değerlendirme I ve II gözönüne alınırsa, okuma edimi ve
alınım, gruptan gruba hatta kişiden kişiye farklılıklar gösterir.
(c- ) grubunda’de oran % 37,5 ve (b- )’de 3,5 iken bu oran ge-
nel verilerde % 13 gibi bir değere ulaşmıştır. C grubu oldukça
sevindiricidir. Uygulamanın 1. aşamasında(Değerlendirme 1)
başlıksız olarak örtük anlamlı biçimde sunulan şiir, birçok boş
alan(Leerstelle) içerir. Başlığın da boş alanları doldurduğunu
söyleyemeyiz. Okur bu boş alanları kendi sosyal-kültürel bağ-
lamında doldurmaya çalıştığından, her okurun alımlaması, bir
diğerinden doğallıkla farklı olacaktır. Bu yüzden genel bir öl-
çüt koymak ve buna göre bir genelleme yapmak sanırım pek
doğru olmaz. Ayrıca henüz 1. aşamada ‘Demokrasi’ kavramı-
nın ortaya çıkacağı beklentisi de kanımca yanlış olur.
Amacımız bir noktadan(hareket noktası) birçok nokta-
lara ulaşmak olmalıdır. Değerlendirme 1’de görüldüğü gibi
herhangi bir genellemeye gidilmemiş, elde edilen sonuçlar
içerik ayırımına göre veriler halinde saptanmaya çalışılmıştır.
Değerlendirme II’de ise ‘eleştirel yaklaşım’ ele alınarak
veriler saptanmaya çalışılmıştır. Elde edilen veriler elbette tüm
Türk öğrencileri adına bir genelleme sayılamaz. Ancak araştır-
manın yapıldığı gruplar bağlamında değerlendirilebilir. Bu kü-
çük araştırma okuma edimi ve kültür bağlamında, alınım konu-
sunda bizlere sınırlı da olsa az çok bir fikir verir sanırım.
STRUWWELPETER VE
KÜLTÜR-ZAMAN BAĞLAMI
Struwwelpeter gibi tüm dünyaca tanınan ve neredey-
se tüm dünya dillerine aktarılan bu neşeli çocuk kitabının
yüz elli yıldır Türkçe’ye aktarılmamış olması, doğrusu
2000’li yıllara girdiğimiz bugünlerde oldukça düşündürücü-
dür. Hemen tüm dünya çocuklarının yüz elli yıldır, değil
Struwwelpeter, çok çeşitli sürümlerini bile tanıdığı çocuk
ve gençlik yazınının klasiklerinden olan bu ünlü haylaz kah-
ramanla artık ikinci bin yılda da olsa tanışmasını bekliyoruz.
Bu çalışmada, Struwwelpeter’in Türkçe’ye aktarımı sırasın-
da kültür-zaman bağlamı açısından karşılaşılan güçlükler
üzerinde durulmuş ve tarih-toplumsal koşullar bağlamında
eserdeki eğitim anlayışı değerlendirilerek yorumlanmaya
çalışılmıştır.
Struwwelpeter’i Türkçe’ye kazandırma çalışmaları
çoğu zaman çeşitli nedenler ve olanaksızlıklar yüzünden
gerçekleşememiştir. Yalnız 1985 yılında Heinrich Hoffmann
müzesinin düzenlediği bir çeviri yarışmasıyla bu anlamda
bir girişim başlatılmıştır. Açılan çeviri yarışması sonucunda,
akademisyenlerden oluşan seçici kurul, birinciliğe Mehmet
Emin Ertürk’ün(Ankara) “Savruk Peter” başlığıyla yaptığı
çeviriyi layık bulur. Ancak ilgisizlik ve çeşitli olanaksızlıklar-
la çeviri yayımlanamaz. Elimizdeki bu çeviri ise,
Struwwelpeter Müzesinin1 manevi desteğiyle ortaya çıkmış-
1
Struwwelpeter Müzesi, Dr. Heinrich Hoffmann’ın orijinal eserleri
koleksiyonu. Schirn, Römerberg, Bendergasse I, 60311 Frankfurt am Main,
Tel: (069) 28 13 33, Fax: (069) 55 56 32; Dr. Heinrich Hoffmann’ın orijinal
eserleri koleksiyonu, Frankfurt’lu hekim ve dünyaca ünlü çocuk kitabı yazarı
Dr. Heinrich Hoffmann(1809-1894)’ın geride bıraktığı eserlerinin asıllarını
toplar ve sergiler. Kurucuları ise, H. Hoffmann’ın torunları Else Hessen-
86 / Dil, Kültür ve Eğitim
4
Struwwelpeter Müzesi ve Sinemis Yayınevi yetkilisi; Sinemis Verlagsgesell-
schaft mbH, Frankfurt am Main, 1996 ISBN 3-921345-09-X
88 / Dil, Kültür ve Eğitim
5
Ewers, Hans-Heino: “Alte Helden im neuen Gewand”. Überlegungen zum
Stellenwert parodistischer Verfahren in der Kinderliteratur. In: K. Dode-
rer(Hg): “Neue Helden in der Kinder- und Jugendliteratur”. Juventa V.
Weinheim, München 1986, s. 75-96
6
H. Hoffmann’ın torunu olan Else Hessenberg’in, “Struwwelpeter” öykülerinin
esin kaynağı olarak nasıl ortaya çıktığını, geliştiğini anlatan ve baskılarda
sonsöz olarak hazırlanan yazısıdır.
7
E. Hessenberg: “Geçen yüzyılın ortalarında Frankfurt’ta modern bir
kanalizasyon düzeni henüz yoktu. Atık sular, cadde ve sokaklar arasından
akardı. Dışarıda oynayan çocuklar da, pislenmiş parmaklarını ağızlarına
götürürlerdi. Böylelikle de bazen iyileştirilemeyen kötü hastalıklara
yakalanırlardı. Çünkü o zamanlar, bugün bizim bildiğimiz etkili ilaçlar henüz
yoktu. Tabi büyükbabamın resimli kitabının ortaya çıkışında, elbette
rastlantının da etkisi olmuştur”.
Struwwelpeter ve Kültür-Zaman Bağlamı / 89
8
Reimerich Kinderlieb adlarının anlamları da ilginçtir. “Reimerich”, uyak
demek olan “Reim”den türetilerek son ekle isimlendirilmiştir. “Kinderlieb” ise,
çocukların sevgilisi anlamına gelmektedir.
Struwwelpeter ve Kültür-Zaman Bağlamı / 93
KAYNAKÇA
Heidtmann, Horst: “Digital, multimedial, interaktiv”. KJL auf CD-ROM und im
Internet. In:
Renate Raecke(Hg.)/ “Kinder- und Jugendliteratur in Deutschland”,
Arbeitskreis für
jugendliteratur e.V. München 1999, s. 262–267
Sinemis Verlagsgesellschaft GmbH, Frankfurt am Main, 1996 ISBN 3–921345–
09-X
Ewers, Hans-Heino: “Alte Helden im neuen Gewand”: K. Doderer(der): “Neue
Helden in der
Kinder- und Jugendliteratur”. Juventa V. Weinheim, München 1986, s. 75–96
Hessenberg, Else: Sonsöz; “Struwwelpeter”
Guy, Rosa: “Heroes und Sheroes”. Oder: Wie eine Farbige kolonialistische und
rassistische Züge in der westlichen Jugendliteratur entdeckte. In: K.
Doderer(Hg): “Neue Helden in der Kinder- und Jugendliteratur”.
Juventa V. Weinheim, München 1986, s. 110–115 Reiner Kunze ve Eski
Doğu Alman Yazını10
9
Mark Twain(1835-1910), asıl adı Samuel Langhorne Clemens. Amerikalı
yazar. Okulu terkettikten sonra önce basımevinde çırak, sonra Mississipi
ırmağında kılavuz olarak çalışır. Başlıca eserleri, “Huckleberry Finn’in
maceraları” ve “Tom Sawyer’in serüvenleri”, 19. Yüzyıl Amerikan yazınının
en başarılı düzyazı örnekleri sayılır. Mark Twain uzun yıllar Avrupa’da
yaşamıştır. 1891/92 sonbahar ve kışını geçirdiği Berlin’de, “Struwwelpeter”i
İngilizce’ye aktarmıştır.
10
Reiner Kunze’nin “Die wunderbaren Jahre” adlı eserinin çevirisinde önsöz
olarak yer almaktadır. Ayrıca "Eski Doğu Almanya’da Gençlik Hareketi ve
Gençlik Romanları" başlğı ile Ankara Üniversitesi Tömer Dil Dergisinde Sayı
114 – Mayıs-Haziran 2002’de yayımlanmıştır.
KIRK YILLIK YAZIN:
ESKİ DOĞU ALMAN YAZINI1
1
Bu çalışma "Eski Doğu Almanya’da Gençlik Hareketi ve Gençlik Romanları"
başlığı ile Ankara Üniversitesi, Tömer Dil Dergisi, Sayı 114 – Mayıs-Haziran
2002’de yayımlanmıştır.
96 / Dil, Kültür ve Eğitim
2
Bühler, s.78
Kırk Yıllık Yazın: Eski Doğu Alman Yazını / 97
KAYNAKÇA
Gansel, Carsten: “Stationen der zerwicklung-Adoleszenz-Romane in der DDR”;
Beiträge jugendliteratur und Medien, Juventa V. Weinheim 1994, H. 2,
s. 80–91
Bühler, Arnim Thomas: “Ihm war nicht zu helfen!”. Verweigerung bei
Jugendlichenfiguren der DDR-Prosa der siebziger Jahre, Kletsmeier
1995
Emmerich, Wolfgang: Einleitung; “Kleine Literaturgeschichte der DDR
Literatur”. Kiepenheuer V. Leipzig 1996
BİLİM DİLİ OLARAK TÜRKÇE
Türkçe Bilim
Türkçe’nin bilim dili olarak düşünülmesi, genç Türki-
ye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına dayanır. Latin abece-
siyle resmi dil olarak kabul edilen Türkçe’nin, bilim, sanat,
felsefe ve diğer alanlarda da kullanılması ve geliştirilmesi
öngörülmüş, çok değerli çalışmalar başlatılmıştır. Ancak el-
lili yıllarla birlikte başlayan yabancı dille öğretim konusu,
tüm bu çalışmalara sekte vurmuş, yabancı dili amacından
farklı olarak öne çıkarmıştır. Nihayet uzun bir aradan sonra
ikibinli yıllara doğru, yabancı dille öğretimin aksaklıkları ve
olumsuzlukları görülmüş, yeniden bilim dili olarak Türk-
çe’nin yaygın kılınması ve bu alanda çalışmalar yapılması
gereği ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, ağırlıklı olarak yabancı
dille öğretimin olumsuzluklarına yer vererek, bilim dili ola-
rak Türkçe’nin gerekliliğini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde “dünyanın en büyük 500 üniversi-
tesi sıralamasında Türk üniversiteleri yok” başlıkları ve tar-
tışmalarına sıkça rastlamıştık basın-yayın organlarında. Bi-
lim dili olarak Türkçe’den söz edeceksek, bilimle uğraşılan,
bilimin üretildiği ya da üretilmesi gerektiği yerler olarak
üniversitelerimize bir de dil açısından bakmamız gerekir.
Bana göre Türk üniversitelerinde çok değerli bilim insanları
ve çok değerli çalışmaları mevcuttur. Ancak başlı başına bir
dil sorunumuz, özellikle de bilim dili olarak Türkçe sorunu-
muz olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.
Dünyadaki bir kaç sömürge ülkesi hariç, kendi ana dili
dışında bir yabancı dilde öğretim yapan ülke hemen hemen
102 / Dil, Kültür ve Eğitim
1
01.11.1928 tarihinde “Yeni Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki hakkında
kanun çıkmıştır. 1927’de açılan Halk Dershaneleri, 21 kasım 1928’de Millet
Mektepleri olarak yeniden örgütlenir. 16-45 yaş arası okur yazar olmayan
yurttaşlara dört ay süreli okuma-yazma kursları düzenlenir. Ordudaki Ali
Okulunda erlere okuma-yazma öğretilir. 1930’da Halk Okuma Odaları açılır.
Haftalık “Halk Gazetesi” çıkarılır. 1931’de Şehit Kubilay olayından sonra
Türk Ocakları kapatılarak yerlerine “Halk Evleri” açılır. Türk Dili açısından
önem taşıyan bir diğer gelişme olarak da 12.07.1932’de “Türk Dili Tetkik
Cemiyeti” kurulur ve 1936’da da “Türk Dil Kurumu” adını alır. İlk Dil
Kurultayı ise, 26 Eylül 1932 yılında toplanmıştır(Demircan: 2003).
2
Bu anlamda en önemli yasalardan biri de hiç kuşkusuz Soyadı
Kanunu’dur(02.07.1934). Bu yasa sayesinde halk, sözcük düzeyinde Türk
Diline katkıda bulunur.
3
Ataç öncülüğünde “Telif ve Tercüme Bürosu” çevirileriyle yeni sözcükler
yazınsal metinlere girer. Ayrıca 1938 yılında Milli Eğitim Bakanı olan Hasan
Ali Yücel 1940 yılında MEB “Tercüme Bürosu”nu yeniden örgütleyerek
1946’ya kadar 500 dolayında Batı Klasiğinin Türkçe’ye çevrilmesini sağlar.
4
Bu çalışmalarda Atatürk’ün bizzat üretmiş olduğu terimler de bulunmaktadır.
5
23 Ocak 1957 ve 27 Mayıs 1959’da birinci ve ikinci ODTÜ yasaları kabul
edilmiştir.
104 / Dil, Kültür ve Eğitim
6
Bu kanun öylesine katı bir biçimde uygulanır ki, 60’lı yıllarda hizmetliler bile
açılan İngilizce kurslarından geçirilir (Gönenç: 2003).
7
Kendilerinden iki metin yazmaları istenen öğrenciler, birinci ve üçüncü
sınıflardan seçilmiştir.
Bilim Dili Olarak Türkçe / 105
8
Yabancı dil değil, DİL MERKEZİ olarak düşünülmüştür.
9
Örneğin Edirne ilinde İngilizce ve Almanca’nın yanı sıra Yunanca, Bulgarca,
Rusça gibi bölge koşulları, kültürü ve ticaretinin de gerektirdiği dillere yer
verilmelidir.
Bilim Dili Olarak Türkçe / 109