Professional Documents
Culture Documents
Nizamü'l-Mülk - Siyasetname PDF
Nizamü'l-Mülk - Siyasetname PDF
İP
NIZAMU'L-MULK
i)
İP
İS SİYASETNAME
İASAN ALİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSÎ
FA RSÇA A S L IN D A N Ç E V İR E N : M E H M E T T A H A AYAR
TÜRKİYE BANKASI
KültürYayınları
Genel Yayın: 1799
23 Haziran 1941
Maarif Vekili
Haşan Âli Yücel
içindekiler
Sunuş............................................................................................vii
Giriş F aslı...................................................................................... 3
Fasılların Fihristi.......................................................................... 5
Birinci F asıl........................................................... ......................11
İkinci Fasıl................................................................................... 15
Üçüncü Fasıl............................................................................... 17
Dördüncü F asıl.......................................................................... 29
Beşinci F a s ıl................................................................................41
Altıncı Fasıl................................................................................. 53
Yedinci F asıl................................................................................61
Sekizinci F asıl.............................................................................77
Dokuzuncu Fasıl........................................................................ 83
Onuncu F asıl..............................................................................85
On Birinci Fasıl...........................................................................95
On İkinci Fasıl............................................................................ 99
On üçüncü Fasıl.......................................................................101
On Dördüncü Fasıl.................................................................117
On Beşinci Fasıl....................................................................... 119
On Altıncı Fasıl........................................................................ 121
On Yedinci Fasıl................................................................. ....123
On Sekizinci F asıl....................................................................127
On Dokuzuncu Fasıl...............................................................129
Yirminci Fasıl............................................................................131
Yirmi Birinci F a sıl...................................................................133
Nizamii ’I-Mülk
IX
Hizamü’l-Mülk
E.I.J. Rosenthal, Ortaçağ’da İslam Siyaset Düşüncesi, çev. Ali Çaksu, İs
tanbul 1996, s. 99-101
Nizamü’l-Mülk, kitabın mukaddimesinde 50 fasıl olduğunu söylüyor.
N izam ü’l-Mülk
M. Taha Ayar
2009, Haziran
Los Angeles
Esirgeyen ve bağışlayan Allahü Teâlâ’nın adına
İKİNCİ FASIL
Padişahların, Allahü Teâlâ’nın kendilerine sunduğu ni
metlerin kadrini bilmelerine dairdir
ÜÇÜNCÜ FASIL
Padişahın divan-ı mezâlim’e oturuşu, adalet, güzel ahlak
ve iyiliği icrası
D Ö RD Ü N CÜ FASIL
Vezirlerin ve mutemetlerin hallerine dair
BEŞİNCİ FASIL
İkta sahipleri ve reayaya nasıl davrandıklarına dair
ALTINCI FASIL
Kadılar, hatipler, muhtesibler ve işlerinin revnak bulması
na dair
YEDİNCİ FASIL
Amil, kadı, reis, şahne ve muhtesibin vaziyetlerini teftiş
ve şartlarına dairdir
Nizamü'l-Mülk
SEKİZİNCİ FASIL
Din ve şeriat işlerinin esaslı tetkik ve teftişine dair
D O K U ZU N CU FASIL
Devlet nazırlarının maddi durumlarına ve vaziyetlerine
dair
O N U N CU FASIL
Sahib-haber, muhbirlere, beridlere ve izleyecekleri siyase
te dair
O N BİRİNCİ FASIL
Bargâhtan gelen ferman ve emirlerin saygın tutulmasına
dair
O N İKİNCİ FASIL
Padişahın hayati meseleler ile ilgili olarak dergâhtan gu-
lam göndermesi
O N ÜÇÜNCÜ FASIL
Casusları sevk ve idare; mülkün selameti ve raiyyetin iş
lerine dair
O N D Ö RD ÜN CÜ FASIL
M aslahat gereği haberci ve postacıların gönderilmesi
O N BEŞİNCİ FASIL
Ayıklık ve sarhoşluk halindeyken verilen emirlerde dik
katli davranılmasma dair
O N ALTINCI FASIL
Vekil-i has ve işlerinin niteliğinin revnakına dairdir
O N YEDİNCİ FASIL
Padişahın nedimleri ve yakınlarının işlerinin düzenlenme
sine dairdir
O N SEKİZİNCİ FASIL
Devlet meselelerinde padişahların âlimlerle istişare etme
sine dairdir
Siyasetname
O N D O KU ZU N CU FASIL
Cesur süvariler, levazımatı ve memleket için işlerinin tan
zimine dairdir
YİRM İNCİ FASIL
Envai çeşit murassa silahların yapımı ve bargâhın tanzi
mine dairdir
YİRMİ BİRİNCİ FASIL
Elçilerin vaziyet ve gidişatları; işlerinin tanzimine dairdir
YİRMİ D Ö RD Ü N C Ü FASIL
Ordunun farklı ırk ve kavimlerden teşkiline dairdir
YİRM İ D O KU ZU N CU FASIL
Hususi ve umumi görüşmeler için izin vermek
O TU ZU N C U FASIL
Şarap meclisinin tertibindeki bütün inceliklere dair
O TU Z BİRİNCİ FASIL
Bendegân ve hizmetkârlarm dergâhta tanzimine dairdir
N izam ü ’l-Mülk
O TU Z İKİNCİ FASIL
Askerlerin ihtiyaç, talep ve benzer meselelerine dairdir
O TU Z ÜÇÜNCÜ FASIL
Teçhizat, silah ve savaş pusatlarının hazırlanması ve sefe
re dairdir
O TU Z D Ö RD Ü N CÜ FASIL
Hata eyleyen yüksek mevkidekilerin paylanmasına dairdir
O TU Z BEŞİNCİ FASIL
Dergâh-ı Alî’nin ases, muhafız ve nöbetçilerine dairdir
O TU Z ALTINCI FASIL
Padişahın sofra tanzim adabı ve tertibine dairdir
O TU Z YEDİNCİ FASIL
İşlerinin ehli olan bendegân ve hizmetkârların haklarının
teslimine dairdir
O TU Z SEKİZİNCİ FASIL
Memleketteki reaya, ikta ve muktianla ilgili izlenecek si
yasete dair
O TU Z DOKUZUN CU FASIL
Memleket ve hükümdarlık meselelerinde acele edilmeme
sine dairdir
KIRKINCI FASIL
Emir-i hares, çubdârân ve memleket meselelerindeki ceza
usulüne dairdir
KIRK D O K U ZU N CU FASIL
Padişahın hazine sahibi oluşu ve onu idaresi
ELLİNCİ FASIL
Mazlumların şikâyetlerini dinleyip cevaplar vermek ve
haklarını tesUm etmeye dairdir
Melikşah kastedilmiştir.
11
N izam ü’l-Mülk
12
Siyasetname
13
N izam ü’l-Mülk
14
îkinci Fasıl
15
N izcım ul-M ülk
verir ve cennete ulaştırır; yok eğer zalim imiş ise zulmü elle
rini bağlar ve elleri boynundan zincire vurulmuş bir şekilde
onu cehenneme götürür.”
Ve dahi rivayet olunur ki, kıyamet günü bir kimse, idare
si altında bulunan bir şahıstan, halktan, ev sakinlerinden, eli
altındakilerden hesaba çekilecek; hatta koyunları güden ço
bandan sürüsüyle ilgili soruları cevaplaması istenecektir.
Rivayet olunur ki, bu fani cihandan göçmezden evvel ba
basından Abdullah bin Ömer bin El-Hattâb şöyle sual etti:
“ Babacığım, bir daha seni ne zaman ve nerede göreceğim?”
Babası: “ Öteki cihanda.” diye yanıtladı. Abdullah, “ Daha
erken görmek istiyorum."dedi. Babası, “ Birinci olmadı ikin
ci, o da olmadı üçüncü gece beni rüyanda göreceksin.” dedi.
Abdullah, tam on iki yıl babasının sözünü ettiği rüyayı gör
medi. Nihayet bir gece onu rüyasında görünce dedi ki: “ Ba
bacığım, vefatından sonra üç gün içinde seni göreceğimi söy
lememiş miydin?” Babası: “ Sevgili oğlum, Bağdat civarında
harap halde bir köprü var idi, görevliler de onarımını ihmal
etmişler idi, bir koyunun da ayağı oradaki bir deliğe denk ge
livermiş de kırılmış. Şimdiye değin onun davasıyla meşgul
idim.” diye cevap verdi."'
Alemin efendisi, saltanatı hep süresi şunu kesinlikle belle-
melidir ki, o büyük gün, hükmettiği halka dair bizatihi ken
disi hesap verecektir; bu hesabı başka birine havale etmesi
söz konusu olmayacaktır. Mademki hal böyleyken böyledir,
bu büyük meseleyi başkasına bırakmasa gerektir. Halkın iş
lerinden gafil olmasa gerektir. Elinden geldiğince, gizliden
yahut açıktan halkla hemhal olması, halka kıyan elleri kırıp
zalimlerin zulmünden halkı muhafaza etmesi sonucu gelecek
bereket onun hükümet çağlarına dokunur inşaallâhu Teâlâ.
Sözü edilen vakıanın Hz. Ömer devrinde Bağdat’ta vuku bulmuş olması
tarihsel olarak mümkün değildir. Zira Bağdat H. 145’te Abbasi halifesi
Mansur tarafından kurulmuştut
16
üçüncü Fasd
17
N izan ıü ’l-Mülk
18
Siyasetname
* İsmailîler
* * Abbasi halifesi
19
H izam ü’l-Müik
20
öiyaseıname
21
H izam ü'l-M ülk
22
Siyasetname
23
N izam ü ’I-Miilk
24
Siyasetname
25
N izam ü’l-Mülk
26
öiyasetname
27
N izam ü’l-Mülk
28
Dördüncü Fasıl
Hikâye
29
N izam ü’l-MiHk
30
Siyasetname
31
Nizamüİ-Mülk
32
Siyasetname
33
N izam ü’l-Mülk
34
Siyasetname
35
Nizamü ’l-Mülk
36
Siyasetname
37
N izam ü ’l-M ülk
38
Siyasetname
39
Beşinci Fasti
41
N iza m ü ’l-M ülk
42
Siyasetname
43
Nizam ü’l-Mülk
44
Siyasetname
45
Nizamü'l-Mülk
46
Siyasetname
47
Nizam ü’l-Mülk
48
Siyasetname
Hikâye
49
H izam ü ’l-Mülk
50
Siyasetname
51
Altıncı Fasıl
53
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
54
Siyasetname
55
Nizamii ’l-Mülk
Hikâye
56
Siyasetname
Hikâye
57
N iza m ü ’l-M ülk
Hikâye
58 ^
Siyasetname
59
Yedinci Fasıl
Hikâye
Rivayet olunur ki, Abdullah bin Tahir, adil bir emir idi.
N işabur’daki türbesine gidip ziyaret eyledik. Ahali daima bu
türbeyi ziyaret edip dua ederler ve Tanrı azze ve celleden ha
cetlerinin giderilmesini dilerlerdi. Abdullah bin Tahir, haksız
lık yapılmasın diye ancak dindarlara, zahitlere ve dünya ma-
61
Hizam ü’l-Mülk
Hikâye
Hikâye
62
Siyasetname
63
N izam ü’l-Mülk
Haber
Hikâye
Hadis-i Şerîf
64
Siyasetname
Hikâye
65
N izam ü’l-Mülk
66
Siyasetname
<C7
N izam ü’l-Mülk
Adam:
“ Düçar olduğum derdi kime desem kâr etmez, bir Tanrı
azze ve celle feryadıma ses verit” dedi.
Derviş:
“ Hele sen bir söyle bakalım, vesile oluruz belki...”
Adam:
“ Ey derviş, halife dışında derdimi açmadığım şehrin eşra
fından ekâbirinden kimse kalmamıştır. Ama gel gör ki bey
hude, sana söylesem ne fayda...”
Derviş:
“ Sen yine de içini dök, en azından bir parça rahatlarsın.”
dedi.
Dervişin haklı olduğuna hükmeden adam, başından ge
çenleri bir bir anlattı.
Derviş:
“ Behey adam bak derdini dökünce ferahladın, için rahat
olsun, şimdi sana söyleyeceklerimi yaparsan hemen bugün
altınlarına kavuşursun.” dedi.
Adam;
“N e yapmalıyım?”
Derviş:
“ İmdi falan mahallede minareli bir mescid var, mescidin
hemen bitişiğinde bir büyük bir kapı, kapının yanı başmda
bir dükkân, dükkânda yamalı elbiseler içinde sökükler diken
bir pîr-i fânî, bu pîrin yanında terzilik yapan bir çırak var,
oraya git, pîre selam eyle, yancağızına çökerek, hallannı be
yan et, maksadın hâsıl olduğunda da bizi bir hayır dua ile
yâd et am a bunları yapmayı sakın ihmal etmeyesin.” dedi.
Adam mescidden çıkarak kendi kendine şöyle fikir yürüttü:
“ Çok tuhaf, şehrin ekâbirinden emirlerine, emirlerinden
kadılarına kadar kapısını aşındırıp ricacı eylediğim kimse
ciklerin elinden bir şey gelmezken, bir derviş tutup beni ihti
yar bir terziye yollayarak muradımın hâsıl olacağını söylü
yor. Hayret ki ne hayret! Hele gidip ne imiş bir bakayım.”
68
Siyasetname
69
N izam ü’l-Mülk
71
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
72
Siyasetname
73
Nizcnnü’l-Mülk
74
Siyasetname
75
Hizamü’l-Mülk
76
Sekizinci Fasıl
77
Nizam ü’l-Mülk
Hadis
Hikâye
Hikâye
78
Siyasetname
Hikmet
79
Hizam ui-M ülk
Hikâye
80
Siyasetname
81
Dokuzuncu Fasıl
83
Onuncu Fasıl
85
N izam ii’l-Mülk
Hikâye
86
Siyasetname
89
H izam ü’l-Mülk
90
Siyasetname
91
Nizamüİ-Mülk
92
Siyasetname
Hikâye
93
On Birinci Fasti
Hikâye
95
Hizamü’l-Mülk
Hikâye
96
Siyasetname
97
On İkinci Fasıl
99
On Üçüncü Fasıl
Hikâye
101
Nizam ü’l-Mülk
İdi. Günlerden bir gün bir casus ona şöyle bir haber ulaştırdı:
“ Emir buyurduğunuz meselenin halli için yolladığmız şu ben
deniz, şehir kapısından iki yüz adım kadar yol almıştım ki yol
kenarında beti benzi atmış, surat ve boynu yara bere içinde
bir delikanlı gördüm. Beni görünce selam verdi. Selamım al
dıktan sonra ona orada ne diye dineldiğini sordum.”
Delikanlı; “ Adaletle hükmeden padişah ve kadısı olan bir
şehre gitmek için yoldaş aramaktayım.” dedi.
Ben:
“ Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu, Adudu’d-dev-
le’den daha adil ve âlâsını, şehrimizin kadısından daha âlimi
ni nereden bulacaksın?” dedim.
Delikanlı:
“ Eğer padişah adil ve meselelere vâkıf olaydı, atadığı ka
dı da doğru dürüst olurdu; kadının nizamsızlığından hü
kümdarın pek ihmalkâr olduğunu anladım.”
Ona:
“ Padişahın ne ihmalini ve kadının ne nizamsızlığını gör
dün ki.?” dedim.
Delikanlı:
“ Hikâyesi uzundur, lâkin yol aldıkça kısahr.” dedi.
Ben:
“ H ay hay, bana her şeyi anlatabilirsin.” dedim.
Delikanh:
“ Hadi öyleyse, kıssayla yolu kısaltalım.” dedi.
Yolda ilerledikçe hikâyesini anlatmaya koyuldu: “ Bil ki
ben falanca tüccarın oğluyum. Babamın konağı bu şehirde
falan civardadır. Babamın nasıl bir adam olduğunu ve d a
hi malik olduğu mal ve mülkün ne idüğünü şehirde bilme
yen yoktur. Babam cihandan göçünce ben de birkaç yıl
kendimi gönül eğlencelerine, iyş ü işrete, şaraba verdim.
Nihayet hayattan ümit kesesiye çetin bir hastalığa müptela
oldum. Tanrı azze ve celleye eğer bu hastalıktan kurtulur
sam hacca gideceğimi ve Allah rızası için gaza eyleyeceğimi
102
Siyasetname
103
N izam ii’l-Mülk
104
Siyasetname
105
N izam ü’l-Mülk
106
Siyasetname
107
N izam ü’l-Mülk
odanda sağlam alt geçidi olan bir sığmak inşa edesin. Zin
dandan çağırttığım katli vacip olmuş 20 katilin sırtına malı
yükleyip senin sarayına getirerek sığınağa bırakıp geri dön
sünler; ardından kimsenin ruhu duymasın diye bu canilerin
boyunlarını vurmalarını emretmem içün inşayı bitirdiğinde
beni haberdar kılasm.” Kadı: “ Başım üstüne efendim, elim
den gelen azami gayreti sarf ederim.” dedi.
D aha sonra Adudu’d-devle, bir hadimi çağırarak “ Koş,
hazîneden 200 mağribî altın dinarı bir surreye koy ve derhal
getir!” dedi. Hadim bir koşu giderek altını getirdi. Adudu’d-
devle surreyi kadının önüne koydu ve: “ Şunu al ve hemen o
sığınağı yapmaya koyul; bu yetmezse başka da yollarım.”
dedi.
Kadı: “ Padişahım, müsaade buyrun da bu hizmeti biz gö
relim.” dedi.
Adudu’d-devle; “ Masrafları kendi cebinden karşılaman
gerekmiyoı; sen sadece tez elden bu işi halletmeye bak.” dedi.
Kadı, “ Baş üstüne efendim.” diyerek o 200 mağribî altın
dinarı yenine yerleştirek oradan ayrıldı. Sevinçten çocuklar
gibi şen bir halde, “ Ömrümün bu son faslında bahtım açıl
dı; talih yüzüme güldü. Olur da Adudu’l’un başına bir hal
gelirse bütün bu mal, mücevherat bana ve çoluk çocuğuma
kalıp hanem altınla dolup taşacak.” Ardından sığınağın ya
pımına koyulup bir ay gibi kısa bir sürede hemencek müs
tahkem bir sığınak inşa ettikten sonra Adudu’d-devle’nin sa
rayına bir gece yarısı vardı. Adudu’d-devle onu huzuruna
kabul ederek: “ Bu saatte hayırdır.^” dedi. Kadı ona, “ Sığına
ğın inşasını bitirdiğimden sultanı haberdar kılmak istedim.”
dedi. Adudu’d-devle: “ Ellerine sağlık kadı efendi, iyi etmiş
sin, dört elle işe sarıldın ve yüreğimize su serptin. Sana sözü
nü ettiğim miktarı tamamlamak için 500.000 dinar daha ge
rekmektedir. Libasından ûduna, anberinden kâfuruna ne
varsa hepsini nakite çeviriyorum. Bir iki güne sabret hazır
olur, yarın gece de sığınağı bir görmek için gelirim. Şöyle bir
108
Siyasetname
109
Nizamü ’l-Mülk
110
Siyasetname
Hikâye
111
Nizam ul-M ülk
112
Siyasetname
113
N izam ü’l-Mülk
114
Siyasetname
115
On Dördüncü Fasıl
117
On Beşinci Fasıl
119
On Altına Fastl
121
On Yedinci Fasıl
123
N izam ü’l-Mülk
124
Siyasetname
125
On Sekizinci Fasti
127
Nizamii'l-Mülk
128
On Dokuzuncu Fasti
129
Yirminci Fasıl
131
Yirmi Birinci Fasıl
133
Nizam ü’l-Mülk
134
Siyasetname
Hikâye
135
N izam ü’l-Mülk
136
Siyasetname
1^7
Yirmi İkinci Fasıl
139
Yirmi Üçüncü Fasti
Gazneliler
141
Nizamü ’l-Mülk
142
Yirmi Dördüncü Fasıl
Hikâye
143
NizamiVl-M ülk
144
Yirmi Beşinci Fasıl
145
Yirmi Altına Fasıl
147
Yirmi Yedinci Fasti
Bendegânın îçtiması ve
İşlerinin Tanzimine Dair
Orduda görevlendirilmiş olan bendegân ok atışı gibi bir
ihtiyaç hâsıl olması durumunda içtimaya çağrılırlar: Bir vazi
fe için bir yerlere gönderilmelerinin ardından işleri bittiğinde
derhal geri dönmelidirler. Kati ferman çıkınca bir iki talimat
la kendilerine emredildiği şekilde herhangi bir zahmete ma
hal vermeden harekete geçmeliler. Buna mukabil âbdâr, si-
lâhdâr, şarabdâr ve câmedâr yahut hacibliğe yahut emirliğe
yükselmiş gulamlar gibi dergâhta istihdam edilenlerin bir ba
zısı tespit edilip her gün huzurda hazır bulunmaları; her gün
visâktan belirlenen sayının nöbet tutması sağlanarak aynı
uygulama havas için de yapılarak yığılmanın önüne geçilmiş
olur. Öte yandan diğer gulamlann satın alındıkları günden
yaşlılık dönemlerine kadar eğitimlerine olsun terfilerine ol
sun kadim zamanlardan beri azami özen gösterilirken günü
müzde bu usule riayet edilmemektedir. Biz efendimizin bu
durumdan haberdar olmaları ve kitabın hedefine ulaşması
için konuya bir nebze temas etmekle iktifa ettik.
149
Yirmi Sekizinci Fasıl
151
N izam ü ’l-Mülk
152
Siyasetname
Hikâye
153
Nizam ü’l-Mülk
154
Siyasetnarne
155
Nizam ü’l-Mülk
1S6
Siyasetname
157
N izam ü’l-Mülk
158
Siyasetname
159
Nizamü'l-Mülk
160
Siyasetname
161
N izam ü’l-Mülk
162
Siyasetname
163
Nizatnü ’l-Mülk
164
Siyasetname
165
Nizamü ’l-Mülk
Özge yol yok ise diyeceğim o ki, her kim bana muhalefet ve
isyana kalkar ve buyruğuma boyun eğmekte eksiklik göste
rirse cümleniz benle birlik ol kişiyi katlediniz.” Bütün emir
ler bunun üzerine ant içerek sağlam bir aht ve biatta bulun
dular. Ardmdan Sebüktigin’i Alptigin’in tahtma geçirip ona
bir emir olarak selam ederek altm ve gümüş saçtılar.
Sebüktigin’in giriştiği her iş, bulunduğu her akm başa
rıyla sonuçlanıyordu. Sebüktigin daha sonra Zâbulistan
melikinin kızını istedi. Sultan M ahmud işte bu kadından
dünyaya geldiğinden ötürü kendisine Mahmud-i Zâbulî de
denmektedir. M ahm ud büyüyünce babasıyla nice akınlara
çıktı. Bağdat halifesi büyük savaşlar neticesinde nice mü-
sellah orduları bozguna uğratıp Hindistan diyarını zapt ü
rapt altına aldığından ötürü Sebüktigin’e N âsıru’d-dîn un
vanını bahşetti.
Sebüktigin cihandan göçünce yerine bütün saltanat adab
ü erkânını babasından öğrenmiş, okuma yazma bilen ve her
daim padişahların kıssalarını dinlemekten hazzeden, bütün
güzel vasıfları nefsinde toplamış olan oğlu Mahmud-i Zâbu-
lî’yi geçirdiler. Mahmud-i Zâbulî Nîmrûz vilayetini fethede
rek H orâsân’ı zapt etti. Ardından Hindistan’a yürüyerek Sü-
menat’ı ele geçirdi; Menât adını verdikleri putu da getirip ce
maat ayaklarıyla basarak içeri girsin diye Cuma mescidinin
eşiğine serdi. İşte böylece Hind şahlarını dize getirerek gör
kemli bir saltanata hükmetti.
Bendenizin bu kıssaları rivayetten maksadı efendimizi, iyi
bir kulun nasıl olması ve gönlünde ihanetten bir eser olma
dan sayelerinde saltanatının perçinleşip pekişerek devletin
selamet bulup muzaffer olduğu, ona bendelik eyleyenlerin
kalplerini kırmaması ve gönüllerini hoş mtması ve kendileri
ne daha fazla itimad edip, herkesin sözüne itibar etmemesi
gerektiğinden kendisini haberdar kılmaktır. Zira hanedan,
şehir ve memleketler her zaman için bir şahsa tabidir ve bu
şahıs ortadan kalkar yahut bir kenara atılırsa mülkün idare-
166
Siyasetname
167
Yirmi Dokuzuncu Fasıl
169
Nizamü'l-Mülk
170
Otuzuncu Fasıl
171
N izam ü’l-Mülk
172
Otuz Birinci Fasıl
173
Otuz İkinci Fasıl
175
Otuz üçüncü Fasıl
177
Otuz Dördüncü Fasd
Hikâye
179
Hizam ü’l-Mülk
Hikâye
Hikâye
180
Siyasetnatne
181
Otuz Beşinci Fasıl
183
Otuz Altıncı Fasıl
185
Nizam ü’l-Mülk
Hikâye
186
Siyasetname
187
N izam ü’l-Mülk
188
Otuz Yedinci Fasıl
Hikâye
189
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
Hikâye
190
Siyasetuam e
Hikâye
191
Otuz Sekizinci Vasıl
193
Otuz Dokuzuncu Fasıl
Hikâye
195
Nizamü’l-Mülk
sın) bir vakit Herat’a gitmiş ve bir müddet orada ikamet et
mekteydi. Bu pîr-i fâninin evinde konaklamakta olan Abdur-
rahman H al sultanın meclisinde bir gün şarap içerken;
“ Bu pîrin bir evi var. Akşam oldu mu oraya giderek gece
boyunca ibadetini yapar. Bugün evinin kapısını açınca orada
küflenmiş bir şarap testisiyle birlikte som pirinçten bir put
gördüm. Meğerki herif gece boyunca şarap içerek bu putun
önünde secdelere kapanıyormuş. Şarap testisiyle putu da be
raberimde getirdim.” Abdurrahman hal bu laflan sarf edin
ce, sultanın derhal o âlim kişinin boynunu vuracağını sandı.
Sultan, Bikrek’e dönerek:
“ Derhal birini yollayarak o piri buraya çağırın!” dedi.
Ben de derhal birini yolladım.
Ardından sultan:
“ Yolladığın şahsı geri çağır ve kimseyi buraya getirmele
ri için gönderme!” dedi.
Ertesi gün sultana:
“ Dün o piri önce huzurunuza çağırmaya niyet edip ar
dından bundan caymanızın hikmeti ne idi?” diye sual eyle
dim.
Sultan:
“ Abdurrahman H al’m o küstahça tavrından yalan söyle
diğini anlayınca, ona, ettiği laflardan dolayı o âlim efendiyi
çağırmayacağımı lâkin ellerini verip bana sarf ettiği sözlerin
doğru olup, yalan söylemediğine dair yemin etmesini iste
dim. Bunun üzerine Abdurrahman Hal yalan söylediğini iti
raf edince, ben:
‘N e diye yalan konuşup böylesi âlim bir şahsiyete iftira
da bulunarak canma kastettin gidi namussuz herif!’ dedim.
Abdurrahman bunun üzerine şöyle dedi:
‘Çünkü ben onun evinde bulundum. Gayetle nezih bir evi
olduğunu görünce eğer sultana böyle bir şey söylersem sul
tan da onu öldürüt Böylece o evi de bana bağışlar diye dü
şündüm.’ dedi.”
196
Siyasetname
199
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
200
Siyasetname
201
Nizam ü’l-Mülk
202
Siyasetname
203
N izam ü’l-Mülk
204
Kırk Birinci Fasıl
205
Nizamü'l-Mülk
206
Siyasetname
Hikâye
207
N izam ü ’l-M ülk
208
Siyasetnamc
209
N izam ü ’l-M ülk
Hikâye
210
Siyasetname
211
N izam ü ’l-M ülk
Hikâye
212
Siyasetname
Hikâye
213
N izam ü H-Mülk
214
Siyasetname
Fasıl
Aynı Mevzu Üzerinde Söylenmiştir
215
Hizamü’l-Mülk
Fasıl
Unvanlar ve Tertibine Dairdir
216
Siyasetname
Hikâye
217
N izam ü ’l-Mülk
218
Siyasetname
219
N izam ü’l-Mütk
220
Siyasetname
tuna bir parça bahsetmiş idi. Kısaca arz etmek gerekirse ben
denizin kcx:ası ölünce ortağı olan kişi Hıtay’a taşınan malla
rın geri götürülmesi yakışık almaz diyerek malları Hıtay’a
görürdü. Arta kalan bir kısmını da Hoten hatunu aldı. Bir
kısmını da Kâşgâr hanma takdim ettim. Geri kalanmı da yol
daki masraflarıma harcadım. Elimde avucumda bir parça
r.iynet eşyası, birkaç hayvan ve şu yetim yavru kalmıştır. Eğer
ki ulu hakan beni hatun hazretlerinin âlicenaplıkla kabul ey-
If'tiiği gibi köleliğine kabul eylerse bendeniz yaşadığı müddet
çe sîzlerin hizmetinde bulunmaktan şeref duyacaktır”
Hakan birçok güzel sözden sonra öyle yapacağını söyle
yerek kadının kabul olunduğunu söyledi. Kadın daha sonra
üç günde bir hakanın huzuruna varıyor ona lal, yakut ve fi
ruzeden yüzükler takdim ediyor; hatuna da bir yandan ke
ton kumaşlardan elbiseler, şallar ve değerli taşlar armağan
ediyor, diğer yandan da nefis hikâyeler ve kıssalar anlatıyor
du. H akan ve hatunla öyle samimi olmuşlardı ki bir günü bi
le birbirlerinden ayrı geçirmiyorlardı. H akan ve hatun ona
karşı mahcup oluyorlar, yaptığı iyiliklerin altında kalmamak
için ona mamur köyler, bağlar, bahçeleı; mezralar hediye et
mek istiyorlardı am a kadın bunları kabule yanaşmıyordu.
İkamet etmesi için kendisine tahsis edilen saraydan toprak
satın alma maksadıyla birkaç günde bir aynlıyoı^ üç ila dört
fersah mesafedeki civar köylere uğrayarak oralarda üç dört
gün kalıyor; buralarda bir kusur ve ayıp bularak satm al
maktan vazgeçiyor ve şehre geri dönüyordu. Hatun ve ha
kan onu davet için birisini yollayarak, “Neden burayı şeref
lendirmiyorsunuz?” diye haberler sahyorlardı. Kadın da ce
vaben: “ Falanca köye toprak satm almak maksadıyla gitmiş
orada birkaç gün kalmıştım.” diyordu. Bunun üzerine hatun
ve hakan “ Kadının gönlü buraya bağlanmıştır.” diyerek de
rin bir nefes alıyorlardı. Kadın onların hizmet ve nezdinde 6
ay kadar bulundu. Derken bir gün hatun, kadma: “Hakan
bana sizin bizler için çok zahmetlere katlandığınızı söylüyon
221
N k a m ü ’l-M ülk
222
Siyasetname
223
N izam ü ’l-M ülk
tine dair bir kurt düştü ama artık her şey için çok geç olmuş
tu. Hakan, “ Bu kadar cömertlik bize mi kalmıştı!” deyip ha
yıflanıyordu. Kadın da Belh şehrinden nihayet Gazne’ye va
rarak ahdnâmeyi M ahmud’un önüne koyup olan biten her
şeyi sultana tek tek anlattı. Mahmud, hiçbir erkeğin başara
madığı bu işi şu kadının yapmasından ötürü hayretlere düş
müştü. Kadının dirlik düzeni için ihtiyaç duyduğu her şeyi
karşılayarak, ona armağanlar verip onu hasslarından kıldı.
Sultan M ahm ud o ahdnâmeyi âlim, faziletli ve mümtaz
bir şahsiyetle birlikte Emirül-mü’mînin el-Kadir Billah’a
gönderdi. Ahdnâmenin kenarına da bir bir kâğıt iliştirerek
şunları yazdı: “ Âlemin efendisi (Allah devletini ebedi kılsın)
şöyle bilsinler ki bendeniz M ahm ud’un bir hizmetkârı var
idi. Bu hizmetkârım Semerkand pazarında ahdnâmenin ço
cukların elinde bir o yana bir bu yana çekiştirilerek horla
nıp çiğnendiğini görünce, ‘Böylesi yüce bir ahdnâmenin ço
luk çocuğun elinde ne işi var?’ diye esef etmiş. Bir parça
meyve karşılığında hizmetkârımız ahdnameyi satm aldı ve
Gazne’ye getirerek bendenize takdim edip hadiseyi beyan
etti. Bendeniz ahdnâmeyi öpüp başına koyduktan sonra siz
efendimize yolladı. Bendeniz böyle nice kulluklar eyliyor ve
size bunca muhabbet besler iken bendeye bir unvanlar ba
ğışlamaktan geri durup hakkında bir ferman buyurmama
nızın sebebi hikmeti ne ola? Eğer bendesine unvanlar bah
şederse ve mübarek ağzıyla bize bir unvan verirse bendeniz
onu gözü gibi sakınıp aziz tutar; başının tacı bilir ve onu
kendi hâzinesinde en muteber yerde saklar. Onun hilat ve
fermanının kadr ü kıymetini bilmeyenler kendi zilletlerinin
akıbetine düçar olurlar!”
Bu âlim şahsiyet Bağdat’a varınca Emirül-mü’mîninin
huzuruna varıp götürdüğü hediyeleri sundu. Daha sonra
ahdnâmeyi öpüp başına koyarak Emirül-mü’mînine takdim
edince Emirül-mü’mînin duruma oldukça şaşurıp hakana bir
itabnâme yazılmasını emretti.
224
Siyasetname
225
N izam ü İ-M ü lk
226
Siyasetname
227
Kırk îkinci Fasıl
229
Nizamü’l-Miilk
230
Siyasetname
231
N iz a m ü ’l-Müîk
Hikâye
232
Siyasetnanıe
233
N izam ü ’l-Mülk
Hadis
234
Siyasetname
Hadis
Hadis
235
N izam ü ’l-M ülk
Hadis
Hadis
Hadis
236
Siyasetname
Hikâye
237
N izam ü ’l-M ülk
Hikâye
238
Siyasetname
239
N izam ü'l-M iilk
Hikâye
240
Siyasetname
241
Mizamü ’l-Mülk
242
Siyasetname
243
N izam ü ’l-M ülk
244
Siyasetnanıe
Hikâye
245
N iz a m ü ’l-Mülk
246
Siyasetname
247
N izam ü ’l-M ülk
Hikâye
248
Siyasetname
249
'Hizamü’l-Mülk
250
Siyasetname
251
Nizam ul-M ülk
252
Siyasetname
253
N izam ü’l-Mülk
254
Kırk Üçüncü Fasıl
255
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
256
Siyasetname
257
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
258
Siyasetname
Hikâye
Hadis
Hikâye
259
Nizamü’l-Miilk
Hikâye
260
Siyasetname
261
N izam ü’l-Mülk
262
Siyasetname
263
Hizamü’l-Mülk
Hikâye
Hikâye
264
Siyasetname
265
Kırk Dördüncü Fasıl
267
Nizamü't-Mülk
268
Siyasetname
269
Kırk Beşinci Fasıl
271
Nizam ü’l-Mülk
272
Siyasetname
273
N izam ü’l-Mülk
274
Siyasetname
275
'Hizamii’l-Mülk
276
Siyasetnanıe
277
Nizamü'l-Mülk
278
Siyasetname
279
N izam ü ’l-Mülk
280
Siyasetname
281
N izam ü’l-Mülk
282
Siyasetname
283
Nizcımü ’l-Mülk
284
Siyasetname
285
Hizamü ’l-Miilk
286
Siyasetname
287
N izam ü’l-Mülk
288
Siyasetname
289
Nizam ü’l-Mülk
290
Siyasetname
291
Nizamü ’l-Mülk
292
Kırk Altına Fasıl
293
N izam ü’l-Mülk
294
Siyasetname
295
Kırk Yedinci Fasıl
297
Nizam ü’l-Mülk
298
Siyasetname
299
Nizamü ’t-Mülk
300
Siyasetname
301
N izam ü’l-Mütk
302
Siyasetname
303
Nizamü’l-Mülk
304
Siyasetname
305
N iz a m ü ’l-M ülk
306
Siyasetname
307
Nizam ü’l-Mülk
308
Siyasetname
309
Nizamü ’l~Mülk
310
Siyasetname
hepsininin kellesini uçurdu. Her birisi dört bir yana çil yav
rusu gibi dağıldı. Ebu Abdullah Şam şehirlerinden bir şeh
re sığınarak keçe bir cübbe giyip kılık kıyafetini değiştire
rek kerli ferli bir görünüşle tekrar sahneye çıkarak yaşam ı
na devam etti. Ahali ona saygıda kusur etmiyordu. Sahi-
bu’l-hâl de sürekli onlara elçiler yollayarak onu kendisine
göndermelerini talep ettiği halde bir bahane öne sürerek
oyalayıp yollamaya yanaşmıyorlardı. Diğer yandan Ebu
Abdullah da ahalinin padişahtan korkup kendisini ona
yollayacaklarından ötürü daim a bir korku içindeydi. Deniz
adalarından bir adaya çekilerek orada kendisine bir saray
inşa etti. Bunu gören halk ona kendi mallarının zekâtını
yolluyor o da bu şekilde hayatını idame ediyordu. Abdul
lah Muhtesib öldüğünde yerine babasının izini sürdüren
oğlu geçti.
311
N izam ü’I-Mülk
312
Siyasetname
313
Hizamü’l-Mülk .
314
Siyasetname
315
N izam ü’l-Mülk
316
Siyasetnam e
317
Nizamü ’l-Mülk
318
Siyasetname
319
Nizamü ’l-Mülk
320
Siyasetname
321
N izam ü’l-Mülk
322
Siyasetname
323
Nizam ü’l-Mülk
324
Siyasetnanıe
325
Kırk Sekizinci Fasıl
327
Nizamü'1-M.ülk
328
Siyasetname
329
Nizamü'l-Mülk
330
Siyasetname
331
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
332
Siyasetname
333
N izam ü ’l-Miilk
.^34
Ktrk Dokuzuncu Fasıl
Hikâye
335
Nizcımul-Mülk
336
Siyasetname
337
Ellinci Fasıl
Hikâye
339
N izam ü’l-Mülk
Hikâye
340
Siyasetname
Hikâye
341
Nizamü’l-Mülk
Beyit:
Tahtını göğe kurarsan meşhur
Kuşağında yıldızlar olursa dillere destan olursun.
Söz sözleyeceksen güçlü ve etkili sözler söylemeye çalış
Meşhur olmak için çileye katlan ki meyvesi tatlıdır:
UNSURÎ
342
Elli Birinci Fasıl
343
N izam ii’l-Mülk
344
Kitap
345
N izam ii’l-Mülk
346
Sözlük
A b -D â r : S a r a y d a p a d işa h ın iç e c e k le r in i h a z ır la m a k la v e şa r a p
v e y a su y u n u d o ld u r m a k la g ö r e v li h iz m e tk â r.
m â n ’a h â k im o lm u ş, a y n ı d ö n e m d e isy a n h a re k e ti b a şla ta n B â b e k
H u r r e m e - d in ’e k a rşı sa v a şm ış v e o n u y e n m iş tir .
O n u n z a m a n ın d a B ü v e y h î h a n e d a n ı k u v v e t v e k u d re tin in d o r u k
n o k ta sın a v e e n g e n iş s ın ır la r ın a u la ş tı.
A m id : E sk id e n p a d işa la r ın v e z ir v e y a y ü k se k r ü t b e li b ir is i iç in
A m il; D iv a n d a d a h a ç o k m a li işle re b a k a n , v e rg i v e h a r a ç ta h
sili y a p m a k la g ö r e v li k iş ile r e d e n ir .
A m m â r B in H a m z a : P e y g a m b e r im iz H a z re ti M u h a m m e d ’in
a m c a sın ın o ğ lu .
A se s: G e c e b e k ç isi.
 v e : İ r a n ’ın o r t a k e s im in d e b u lu n a n S a v e y a k ın la r ın d a b ir şe h ir.
B a h t: B ir tü r sa z .
B â m i y â n : A f g a n i s t a n ’ın k u z e y d o ğ u su n d a , B e lh v e G a z n e a r a
sın d a k i d a ğ lık b ö lg e d e k u r u lm u ş o la n b ir şe h ir d ir . B u d is t le r in m e ş
h u r h e y k e lle r i b u şe h ird e d ir . (D İA )
B â r v e rm e k : P a d işa h ın h u z u r u n a ç ık m a k iç in p a d işa h ın iz in
v e rm e sid ir.
347
Nizanıü ’l-Mülk
B e d a h ş a n : K u z e y d o ğ u A f g a n i s t a n ’d a b ir İd a rî b ö lg e . A fg a n
T ü r k ista n ! o la r a k d a b ilin e n b ö lg e n in k u z e y in d e A m u d e r y a , g ü n e
K u n d u z ır m a ğ ı b u lu n u r. (D İA )
v â n ’m n e d im v e o rd u k o m u ta n la r ın d a n b ir id ir . Ç o k z a y ıf o ld u ğ u
iç in “ ç û b în ” d e n m iş tir .
B e lh : A f g a n is t a n ’ın k u z e y in d e b ir şe h ir v e e y a le t. B e lh şe h ri
A m u d e r y a ’n m g ü n e y in d e k i D e h â s ır m a ğ ı ü z e r in d e v e K û h ib â b â
d a ğ ın ın e te ğ in d e k u r u lm u ş tu r . E s k i F a r s ç a d a (P e rsç e ) B â h tr iş , A v e s-
t a ’d a B â h -d i (B a h d r î) v e G re k ç e d e B a k tr a şe k lin d e g e ç e n B a k -
t r e s ’t e n (m u h te m e le n D e h â s ır r n a ğ ın ın e sk i a d ı) a lır. A r a p c o ğ r a f
la m ın a g e le n “ ü m m ü ’l B ilâ d ” te r im iy le a n a r l a r . B e l h ’t e b a şta M e v -
B e n i A ğ la b ; A b b a s ile r e b a ğ h o la r a k k u z e y A f r ik a ’d a h ü k ü m
sü re n b ir s ü la le . S a lt a n a t m e r k e z le r i K a y r a v a n o lu p 9 0 8 y ılın d a F a -
h a so n r a b a şta A b b a si v e S e lç u k lu d e v le tle r in d e d e y a y g ın o la n
r id i g ö n d e r e n k iş iy e ise sa h ib - i b e rid d e n ir d i.
la r ın ın S â sâ n î D e v l e t i ’n i n ilk z a m a n la r ın d a n itib a r e n v e z ir le r i o l
d u k la r ın ı v e b u g ö re v in b a b a d a n o ğ u la g e ç e re k a sır la r c a d e v a m e t
u z a k tır .
B u h a r a : M â v e r â ü n n e h r ’d e ta r ih î b ir şe h ir. Z e r e f ş â n ır m a ğ ın ın
a şa ğ ı h a v z a sın d a k i b ü y ü k v a h a d a y e r a lır; b u g ü n Ö z b e k is ta n
r id ir . ( D İ A )
348
Siyasetname
C a fe r B e r m e k : Y a h y a b in B e r m e k ’in o ğ u lla r ın d a n b ir id ir . K a y
n a k la r d a h a k k ın d a ç e ş id i h ik â y e le r a n la t ıla n C a fe r B a ğ d a t ’t a n h iç
fe ile İ lm î v e e d e b î so h b e d e r y a p ıy o rd u . F a z i d o ğ u e y a le r ie r in e v a li
M e ’m û n ’u n h o c a sı o la r a k d a ta y in e d ilm iştir . (D İA )
C a m e g i: A sk e r v e g u la m la r a v e rile n a y lık m a a ş.
C e y h u n : O r ta A s y a ’n ın en b ü y ü k ik i n e h rin d e n b iri. K u z e y d e n ,
v e S u rh â n , g ü n e y d e n d e K ö k ç e su k o lla rın ı a la r a k K u n d u z -B e lh h i
b o z k ır la r iç in d e , h e r h a n g i b ir k o l a lm a d a n k u z e y b a t ı y ö n ü n d e ile r
y e r ah r.
A m u d e r y a ’y ı ç e ş it l i m i ll e t l e r in d e ğ iş ik is im le r le a n d ık la r ı g ö r ü l
m e k te d ir. (D İA )
Ç e v g â n : Ö z e llik le o r ta ç a ğ d a O r ta v e U z a k d o ğ u sa r a y la r ın d a
o y n a n a n v e b u g ü n k ü p o lo o y u n u n a b e n z e y e n a tlı t o p o y u n u .
Ç ig il: T ü r k b o y la r ın d a n b iri
h e p b ü n y e s i iç in d e h ü c c e tte n so n r a g e le n ö n e m li b ir m e v k iy e s a h ip
lile r iç in d e e n y ü k se k rü tb e y e s a h ip b u lu n a n , h a z a n d â î- i e k b e r v e
y a b a b u n v a n ıy la d a a n ıla n v e im a m ın sö z c ü sü d u r u m u n d a o la n
349
N iz a m ü ’l-M ülk
r in i y ü r ü t m e k o n u su n d a b ir ü st rü tb e o la n h ü c c e te k a rşı so ru m lu
d u r. (D İA )
e d e n , H a z a r d e n iz iy le K a z v in a ra sın d a k i d a ğ lık b ö lg e n in v e b u b ö l
g e d e y a şa y a n k a v m in a d ı.
tıla r . ( D İ A )
m i. A r a p k a y n a k la r ın d a D e y r u ’l C e s ş e k lin d e g e lm iş tir . (D e h h o d a )
D iz d a r: K a le m u h a fız ı. K a le b e k ç isi.
n e d a n h ğ ın ın k u ru c u su d u r. T a m a d ı E b u A li M u h a m m e d b in İly a s
b in a l- Y a s’ S e m e r k a n d i o lu p 9 6 7 v e f a t e tm iş tir . A y n ı y ıl B ü v e y h o -
E b u C a fe r M a n su r B u D e v a n ik î: 7 5 4 - 7 7 5 y ılla r ı a ra sın d a k i
d u ğ u z a m a n k ü ç ü k b ü y ü k , k a d ın e rk e k b ü tü n K ü fe h a lk ın a p a r a
d a ğ ıta c a ğ ın a d a ir s ö z v e rd i. P a r a y ı d a ğ ıttık la r ın d a k iş i b a ş ın a sa d e
n in ç o ğ u lu o lu p a ltıd a b ir a n la m ın a g e lir.
k o r u m a k v e h ü k ü m d a r ın v e re c e ğ i c e z a la n in fa z e tm e k le g ö re v li
b ir liğ in e m îr i.
fa M u a v iy e ta ra fın d a n k u r u lm u ş tu r . (D İA )
E rd e m H u r d a b e : A l p a r s l a n ’ı n ta h ta ç ık m a sın d a ç o k e tk ili ro l
o y n a m ış o la n b ü y ü k S e lç u k lu k o m u ta n la r ın d a n b iri.
G ü r g a n , R e y , K a z v in v e A la m u t k a le s in i e le g e ç irm iştir.
F a r y â b : F a r a b d a d e n m e k te d ir. S e y h u n ır m a ğ ın ın b a t ı s a h ilin d e
B e lh y a k ın la r ın d a b u lu n a n şe h rin a d ı. M e ş h u r filo z o f F a r a b i b u şe
h ir d e n d ir . T i m u r b u ş e h ir d e v e f a t e tm iş tir .
350
Siyasetname
F u z a y i B in İ y a z : H ic r i 1 0 7 ’d e (M . 7 2 5 ) d o ğ d u . T e m îm k a b ile
K ü fe li b ir a ile d e n o ld u ğ u n u , b a b a s ın ın S e m e r k a n t ’t a d o ğ d u ğ u n u v e
İ b n ü İ- C e v z î, sö z le r i v e y a ş a m a t a r z ı ile s o n r a k i s û f î l e r ü z e r i n d e d e
rin e t k ile r b ır a k a n F u d a y i h a k k ın d a b ir m e n â k ıb n â m e k a le m e a l
m ıştır.
G a r c ista n : b k z . G u r ista n .
d im İra n d ille r i u z m a n ı İ b r a h im P u r d a v u d ’a g ö r e a s lı A r a m ic e o la n
“ G e v u r ” sö z c ü ğ ü n ü n k ö k ü b u k e lim e d ir .
G e rd e k u h : D a m g a n y a k ın la rın d a b ir d a ğ ın a d ı. O d ö n e m d e İs-
m a ilîle r in k a le le r in d e n b iri b u d a ğ d a id i.
G u la m : D iv a n ıstıla h ı o la r a k sa r a y h iz m e tk â rı, a sk e r v e u şa k
a n la m ın a g e lm e k te d ir . (ıs tıla h a t- ı d iv a n i)
G u lâ m â n - ı H a s s (K a p ık u lu ): S a r a y d a p a d işa h ın a r k a sın d a sü
re k li o la r a k a y a k ta b e k le y e n sa r a y h iz m e tk â r la r ın d a n b ir g ru p tu r.
(D e h h o d a )
G u r ; B k z . G u r ista n
G u r ista n : B u g ü n A fg a n ista n ’d a K a n d e h a r y a k ın la r ın d a , H o r a
m e k te d ir. B u b ö lg e d e y a şa y a n h a lk a G u r î v e y a G u r îy a n d e n ilm e k
te d ir . B u b ö lg e d e 1 1 4 8 - 1 2 1 5 y ılla r ı a r a s ın d a G u r lu la r d e v le ti a d ıy
la b ir T ü r k d e v le ti k u r u lm u ş tu r .
H â c e : S e lç u k lu v e G a z n e lile r d ö n e m in d e v e z ir le r iç in v e rile n
u n v a n .
H a d b : P e r d e d a r v e d e rb â n o la r a k d a is im le n d ir ilm iş tir . H a lk ın ,
y a h a b a , ik i te re k li k ü la h v e a ltm k e m e rd e n o lu ş m a k ta y d ı. H a c e -
g a n h a c ib i siy a h a b a y e rin e re n k li a b a g iy e r d i. H a c ip le r in r e is v e
b a şla r ın a “ H a c ib - i B ü z ü r g ” d e n ir d i.
H â m â n : F ir a v u n ’u n v e z ir id ir .
351
Nizamii't-Mülk
H a r iz tn : A ra l g ö lü n ü n g ü n e y in d e u z a n a n to p r a k la r a v e X III.
y a c ıla r ı H â r iz m ’i (H â - r e z m . H a r z e m ) b a tıd a O ğ u z T ü r k le r in in ü l
k e si, g ü n e y d e H o r â s â n , d o ğ u d a M â v e r â ü n n e h r , k u z e y d e y in e T ü r k
b a şlıc a şe h ir v e k a sa b a la r ı: A m u d e r y a (C e y h u n ) n e h r in in sa ğ ta r a
h ir G ü r g e n ç (C ü r c â n iy e ) v e b ö lg e n in M o ğ o l istilâ sın d a n so n ra k i
m e rk e z i o la n H îv e ile (H îv a k ) H e z â r e sb , D e r g â n , B e r k a n , K e rd e r,
Z e m a h - şe r , C ig e r b e n d , S e d v e r (S e d û r ), K e r d e r â n h â s, Z e r d û h , E ıte -
h u şm ise n , D e r h â s, B e r a tig in , Ç a ğ m în , H â m c e rd , G â v h â n e , N e v -
k e fâ ğ , M e d m in iy e v e G i t ’t ir .
a k ın la r ı b a şla d ı. I. Y eZ Îd d e v rin d e (M . 6 8 0 - 6 8 3 ) S e lm b in Z iy â d
H â r iz m h a lk ın d a n 4 0 0 .0 0 0 d ir h e m a la r a k o n la r la a n la ştı (B e lâ z ü -
b e b in M ü slim k u m a n d a s ın d a k i İsla m o rd u su 9 3 ’t e (M . 7 1 2 ) b ö l
g e y i fe th e tm iştir .
H a r u n R e ş id : A b b a s î h a life si (M . 7 8 6 - 8 0 9 ) . Y a y g ın g ö r ü şe g ö
re M u h a r r e m 1 4 9 ’d a (M . Ş u b a t- M a r t 7 6 6 ) v e y a 3 0 Z ilh ic c e 1 4 5 ’t e
(M . 2 0 M a r t 7 6 3 ) R e y ’d e d o ğ d u . B a b a sı H a life M e h d ı- B illâ h , a n
n e si H a y z ü r â n b in t A tâ o lu p H z . A b b a s ’ın y e d in c i g ö b e k te n to r u
n u d u r. K ü ç ü k y a şta n itib a r e n sa r a y d a iy i b ir e ğ it im g ö re r e k b ü y ü
id i. H e n ü z g e n ç ik e n B iz a n s ’a d ü z e n le n e n ik i s e fe r i k o m u t a e tti. İ s
H a s s a k iy a n : S u lta n a y a k m v e b a ğ lı o la n k iş ile r . S ü r e k li s u lt a n ın
h iz m e tin d e o la n k iş ile r .
k a b ile s in in r e is id ir . B a b a s ı A b d u lla h o h e n ü z ç o c u k k e n ö lm ü ş , k e n
d isin i z e n g in v e c ö m e r t b ir k a d ın o la n a n n e si G u n e y y e (In e b e ) b in t
a n n e sin d e n g e lir. H a t i m m e n k ıb e le r d e İ s l a m i y e t ’t e n ö n c e k i m e rt v e
c ö m e rt A r a p t ip in in id e a l ö rn e ğ in i o lu ştu r u r . B u g ü n d a h i b irin in
352
Siyasetname
c ö m e r tliğ i ö v iilü r k e n , “ H â t im ’d e n d a h a c ö m e r t” (e c v e d m in H a
tim ) d e n ilm e k te d ir .
H a y i: A sk e r , o r d u . B ir g r u p s ü v a r i. T a ife , k a b ile , a ş ir e t, a k r a b a ,
y a k m çev re.
ır m a ğ m m k e n a r m d a ç o k e sk i d ö n e m le r d e k u r u lm u ş tu r . A d m a ç i
sın d a H e r a t ’t a n d a b a h se d e rle r . B ü y ü k İ s k e n d e r ’d e n so n r a b u
ö n c e O r ta A s y a ’d a n g e le n E ft a lit le r ’in (A k h u n - la r ) h â k im iy e ti a l
tın d a y d ı.
A h n e f b in K a y s id a re sin d e k i o r d u H o r a s a n ’ı 3 1 (M . 6 5 2 ) y ılın d a
d e y a şa m ış v e b u d ö n e m d e o r ta y a ç ık a n H e r a t e k o lü O sm anlIlar
d a n B â b ü rlü le re k a d a r b ü tü n İsla m sa n a t m e r k e z le r in d e e tk is in i
k e lim e n in k ö k e n in i v e c o ğ ra fy a y ı ta m o la r a k b e lir le m e k o ld u k ç a
ta n ’a itla k o lu n u r . “ H it a ” v e y a “ H o te n ” M o ğ o l b o y la r ın d a n b iri
n in a d ıd ır. U z u n sü re b u b ö lg e d e h ü k ü m sü rd ü ğ ü iç in b ö lg e b u a d
la a n ılm ıştır .
H o r â sâ n : H o r â s â n ism i e sk i F a r s ç a ’d a h u r (g ü n e ş) v e â sâ n
(â y â n “ g e le n , d o ğ a n ” ) k e lim e le r in d e n m e y d a n a g e lm iş tir v e “ g ü n e
z a m a n d a y a y g ın la şm ıştır. H o r â s â n t a r ih t e İ r a n ’ın k u z e y d o ğ u su n d a
y e r a la n ç o k g e n iş b ir c o ğ r a fî b ö lg e n in a d ı id i. G ü n ü m ü z d e b ö lg e
ra h s y ö r e si T ü r k m e n ista n , B e lh v e H e r a t y ö r e si A fg a n ista n , k a la n
ile C ü rc â n ; k u z e y d e n d e T ü r k m e n is t a n ’ın b ir b ö lü m ü , H â r iz m v e
so n la r ın a d o ğ r u H o r â s â n G a z n e lile r in e lin e g e ç ti v e 4 2 7 ’d e (M .
1 0 3 6 ) S e lç u k lu la r ın C e y h u n ’u a ş a r a k b u ra y a g irm e sin e k a d a r o n
1 0 4 0 ) a r d ın d a n H o r â s â n b ü tü n ü y le b ir S e lç u k lu t o p r a ğ ı h a lin e g e l
d i v e 1 0 0 y ıld a n u z u n b ir s ü r e d e v le tin e n ö n e m li e y a le ti o la r a k b a
r ış v e sü k û n iç in d e y a ş a d ı. Ö n c e Ç a ğ rı B e y ’i n , d a h a so n r a A lp a r s
la n v e M e lik ş a h ’m y ö n e tim in d e k a la n b ö lg e , M e r v ’i b a şş e h ir se ç e n
S e n c e r ’in a lt m ış y ıl s ü r e n id a re sin d e d e re fa h d ü z e y in i k o r u d u .
H o te n : D o ğ u T ü r k i s t a n ’ ın g ü n e y in d e ta r ih î b ir şe h ir v e b ö lg e .
O r ta A s y a ’y a b a ğ l a y a n en ö n e m li m e r k e z i te ş k il e tm iştir . Ç in lile r t a
m ışla rd ır. Ö te y a n d a n H in d is ta n v e T i b e t ’e y a k ın o lm a s ı şe h ri b ir
k u r u la n B ü y ü k U y g u r K a ğ a n lığ ı sın ır la r ın a d â h il o la n H o te n , b u d e
m a sı ü z e r in e b ö lg e n in y o ğ u n b iç im d e U y g u r g ö ç m e n le rin c e isk â n
H u r re m e -d in (H ü rr e m d in - H ü ır e m iy y e ): M e z d e k ta ra fın d a n
c u sîlik le e şa n la m h o la r a k k u lla ru la n v e “ iy i, is a b e t li d in ” a n la m ın a
m u b a h sa y d ık la r ım g ö z ö n ü n d e b u lu n d u ra ra k k e lim e n in F a r s ç a
s. 2 5 ). B u a r a d a M e z d e k ’i n , ö ğ r e t i s i n i n e sk i b ir m e r k e z i o la n E rd e -
b il y a k ın la r ın d a k i H ü r re m k a sa b a sın a , H ü r re m iy y e a d h b ir d a ğ a
354
Siyasetname
d a n ö n c e M e d â in ’e, d a h a so n r a R e y ’e k a ç a n v e m e z h e b i o r a d a
ism i a ld ığ ı d a s ö y le n m e k te d ir . H ü r re m iy y e b a z e n M e z d e k iy y e ile
H ü r r e m iy y e ’d e n M u h a m m ir e d iy e b a h se d e n İb n ü ’n - N e d îm , b u
is im le m e z h e b in b ir b ö lü m ü n ü d e ğ il, g e n e l o la r a k M e z d e k ’in h a re
n in d e o n la r ın d e v a m ı o la n B â b e k iy y e v e M â z y â riy y e fır k a la r ı o l
d u ğ u n u sö y le m e k te v e b u İk in c ile ri H ü r r e m d în iy y e a d ıy la z ik re t
m e k te d ir.
H û z is tâ n ; İ r a n ’ın g ü n e y b a tısın d a b ir e y a le t. Ç ö l g ö rü n ü m lü
y a y la la r ın d a d o la şa n b e d e v î A r a p k a b ile le r in d e n d o la y ı İra n h la rm
n e y in d e B a sr a k ö r fe z i, k u z e y in d e Z a g r o s s ır a d a ğ la r ı y e r a lır. M ü s
M a k e d o n la ı; P a r th - A r s a k ile r (E ş k â n iy â n ) v e S â s â n î l e r ’i n id a re sin
n e h ri b o y u n c a İle rle y e r e k ö n c e A h v a z ’d a , d a h a so n r a Ş ü s t e r ’d e
H ü r m ü z â n ’ı y e n e n B a sr a V a lis i E b û M û s â e l - E ş ’a r i i d a r e s i n d e k i İ s
m iy e ti, 1 5 3 4 - 1 5 3 5 k ışın d a H e m e d a n v e B a s r a ’y a k a d a r g id e n K a
Ç e le b i B a sr a K a tîf, B a h re y n a d a la r ıy la b irlik te M ü ş a ’ş a ’ t o p r a k l a
r ın ın d a ta h r ir in i y a p t ır d ı. ( T a b a k â t ü ’l- m e m â lik , v r. 2 7 2 b ) . O s m a n -
lı k a y n a k l a r ı n d a b u b ö lg e y e D iy â r - ı m ü ş a ’ş a ’ d a d e n ilm iştir .
o ld u ğ u , so n ra la rı İr a n lıla r ın b u r a y a I r a k is ta n d a d e d ik le r i b ilin
m in e d ilm e k te d ir .
H u r d â z b ih (ö lü m ü H . 3 0 0 / M . 9 1 2 - 1 3 )
355
N izm nü 'IM ülk
m a n ın d a (M . 8 1 3 - 8 3 3 ) T a b e rista n v a lis i id i. M u h te m e le n H o r a
s a n ’d a d o ğ m u ş o la n İb n i H u r d â z b ih B a ğ d a t ’t a b ü y ü d ü v e e ğ itim
g ö r d ü ; a y r ıc a İsh a k e l- M e v s ilî’d e n m û s ik i d e r s le r i a ld ı. Ö n c e C ib â l
v e Ç in g ib i ü lk e le r ta n ıtılm ıştır .
İk ta : K a m u o to r ite s in in , ta s a r r u fu n d a k i a r a z i v e t a ş ın m a z m a l
m e si. S ö z lü k te “ k e sm e k , a y ır m a k ” a n la m ın d a k i k a t’ k ö k ü n d e n tü
r e tile n ik t â ’ k e lim e s i, te r im o la r a k , d e v le t b a ş k a n ı v e y a o n u n a d ın a
la r la m a d e n o c a ğ ı v e b e n z e r i ta b ii k a y n a k la r ın m ü lk iy e t (te m lik ),
la r ın ın y a d a b ir b ö lg e n in v e r g i g e lir le r in in u y g u n g ö r d ü ğ ü k im s e
d â r , m u k t a ’ le h (m u k ta ’ ) d e n ir ; m u k t a ’ a y n ı z a m a n d a “ ik tâ e d ile n
şe y ” d e m e k tir.
îta b n a m e : A z a r la m a m e k tu b u . B ir h ü k ü m d a rın b ir b a şk a h ü
k ü m d a rı su ç la m a k v e k ın a m a k iç in k a le m e a ld ığ ı m e k tu p .
K a d ı: H u k u k î u y u şm a z lık la rı v e d a v a la r ı k a r a r a b a ğ la m a k ü z e
r e d e v le tç e t a y in e d ile n g ö r e v li, h â k im .
A r a p ç a d a k a z a (k a d â ) k ö k ü n d e n ism - i fa il o la n k â d î, fık ıh te r i
m i o la r a k in sa n la r a ra sın d a m e y d a n a g e le n ç e k işm e v e d a v a la r ı
ş e r ’î h ü k ü m l e r e g ö re ç ö z ü m le m e k iç in y e tk ili m a k a m c a ta y in e d i
d e n ir . ,
K a la ç û r : T ü rk le r e h a s b ir tü r u z u n k ılıç .
356
Siyasetname
K a rm a tîle r (K a r â m ita ), K û f e ’d e ic i I s m a i l î d â î s i H a m d a n b in E ş ’a s
K a r m a t ’a (Ö lü m ü H . 2 9 3 / M . 9 0 6 ) n isb e tie b u a d ı a lm ış la r d ır . İb n
M a n z û r o n la r ı a y r ı b ir k a v im o la r a k ta n ıtır . T a b e r î, 2 5 5 (M . 8 6 9 )
g e ld iğ i, K a r m a tîle r in v e l id e r le r i H a m d â n ’ı n A r a p a sıllı o ld u ğ u d a
su p o lu p K ü fe y a k ın la rın d a k i D ü r k ö y ü n d e n d ir v e b ü y ü k ih tim a l
le 2 6 4 ’t e (M . 8 7 7 - 7 8 ) A b d u lla h b in M e y m û n ’u n y a h u t o ğ lu A h -
K â ş â n : İ r a n ’d a ç in ile r iy le ü n lü t a r ih î şe h ir. M e r k e z î İ r a n p la to
su n d a , d e n iz se v iy e sin d e n 9 4 5 m . y ü k se k lik te , İ s f a h a n ’ı T a h ra n ’a
ö n e m li b ir şe h ir o ld u ğ u n u y a z a rla r. V . (M . X I .) y ü z y ılın o r ta la r ın
d a b ü y ü k S e lç u k lu D e v le ti’n in k u r u lm a s ın d a n so n r a K â ş â n ’m ö n e
d a c o ğ ra fy a c ı Y a k u t e l- H a m e v î, k e n d i z a m a n ın d a b u ra n ın b a şk a
Ş iî o ld u ğ u n u k a y d e d e r.
h a n e d a n ın a (M Ö . 2 0 6 - M S . 2 2 0 ) k a d a r g ö tü r ü le b ilir . O ta rih te n
T a n g h a n e d a n ın a k a d a r (M , 6 1 8 - 9 0 7 ) Ç in k a y n a k la r ın d a Ş u le
a d ıy la z ik r e d ile n K â şg a ı^ Ç in lile r in o tu r d u ğ u H a n ç e n g (Ş u le ) v e
d a n a g e liy o rd u .
357
Niztimii’l-Mülk
7 1 5 ) F e r g a n a b ö lg e sin e k a d a r ile r le m iş v e K â ş g a r ’ı 6 2 9 ’d a n b e ri e l
le r in d e tu ta n Ç in lile r d e n a lm ış tı. D a h a ö n c e b u ra n ın s a h ib i o la n
K a r lu k la r 7 5 0 ’d e şe h r i t e k r a r e le g e ç ir d ile r v e b ö lg e d e T ü r k id a re
sin i y e n id e n k u r d u la r. A rd ın d a n şe h re U y g u rla r h â k im o ld u ; 9 2 0
c iv a r ın d a T a g a n T e g in a d lı b ir T ü r k d ih k a n ın ın id a r e sin d e y d i, K â ş -
d a n A b d u lk e r im S a tu k B u ğ ra H a n ’d ır (Ö lü m ü H . 3 4 4 /M . 955).
K e re c : T a h ra n y a k ın la rın d a , K e re c ır m a ğ ın ın k e n a rın d a , K a z -
v in y o lu ü z e r in d e k u r u lm u ş b ir y e r le ş im y e ri.
y a b e n z e y e n b ir a tk ı.
K i r m a n : İ r a n ’d a b ir şe h ir v e b u şe h rin m e r k e z o ld u ğ u İd a rî b ö lg e .
d a ğ lık k e sim d e , M . 2 4 0 y ıh n a d o ğ r u S â sâ n î İm p a r a to r u 1. E r d e ş û r ’ in
ç e v r e s in in fe th in e H z . Ö m e r ’i n h ilâ fe ti s ır a s ın d a 1 7 (M . 6 3 8 ) y ılın
K u b â t: S â sâ n î İ m p a r a t o r lu ğ u ’n u n 1 9 . p a d işa h ıd ır . S â sâ n île r in
ü n lü p a d iş a h la r ın d a n N û ş ir e v â n ’m b a b a sı 4 3 y ıl p a d işa h lık y a p
m ıştır. M e z d e k K u b â d ’ın z a m a n ın d a z u h u r e tm iş v e K u b â d M e z -
d e k ’in d in in i k a b u l e tm iştir .
H e r a t a r a sın d a y e r a lm a k ta d ır .
K u m : İ r a n ’ın e n ö n e m h d in î m e r k e z le r in d e n b iri. B a z ı y a z d ı b e l
g e le r d e n , n e z a m a n k u r u ld u ğ u b ilin m e y e n K u m ’u n B ü y ü k İsk e n
6 4 4 ) y ılın d a E b û M û sâ e l - E ş ’a r î k u m a n d a s ı n d a k i İ s l a m o rd u su n u n
fe th e ttiğ i sö y le n e n şe h ri ç o k d a h a so n r a , 9 4 ’t e (M .7 1 2 - 1 3 ) K ü fe li
Ş iî A r a p la r ın k u r d u ğ u y o lu n d a b ir d e g ö rü ş b u lu n m a k ta d ır. B u n a
g ö re K ü fe li Ş iî A r a p la r b u r a d a b ir b ir in e y a b n y e d i a y r ı y e r le ş im
m e rk e z i k u r m u ş lr r v e b u n la r ı b ir su rla k o r u m a a ltın a a lm ış la r d ır .
K u m ism i d e b u y e d i m e r k e z d e n b irin in a d ı o la n K u m îd â n ’d a n , o
358
Siyasetname
k a y n a k la r ın d a y e r a la n K u m a d ın ın K â im la k a b ıy la a n ıla n M u -
h a m m e d e l- M e h d î t a r a ft a r la r ın c a v e r ild iğ i y a h u t H z . P e y g a m b e r ’in
M a ç in : K u z e y Ç i n ’e , y a n i T ü r k is t a n ’a v e rile n a d . İb n B a y ta r,
R a v e n d k e lim e sin i a ç ık la r k e n ş ö y le d iy o r : “ P a r s la r K u z e y Ç in , y a
n i T ü r k is t a n ’a Ç in M a ç in d e r le r .” A slın ın , “ Ç in v e m a v e ra -y i Ç in ”
o lm a ih tim a li v a r d ır (D e h h u d a ).
M â v e r â ü n n e h r: C e y h u n n e h r in in k u z e y v e d o ğ u su n d a k a la n
A r a p k a y n a k la r ın d a T u ra n ı v e İra m k a v im le r a r a s ın d a sım r o la r a k
v e rd ik le r i k a y d e d ilm e k te d ir. M â v e r â ü n n e h r ta b ir i IX . (M . X V .)
A r a p ç a m e tin le rd e M â v e r â ü ’l- C e y h û n y a d a H a y ta l, B a tı k a y n a k
la r ın d a T r a n so x ia n a (T r a n s o x a n ia ) d iy e a n ıla n b ö lg e y e b a z ı T ü r k
h ir v e b ö lg e le ri k a p s a d ığ ı k o n u su n d a b ilg i v e re n A r a p c o ğ r a fy a c ı
la r ın d a n İsta h rî g ü n e y d e C e y h u n n e h r iy le s ın ır la n a n b ö lg e n in B u -
h â r a , S e m e rk a n t, S o ğ d to p r a k la r ı, Ü şrü se n e (U şr u sa n a ), Ş â ş (T a ş
k e n t), F e r g a n a , K e ş (K iş), N e s e f (N a h ş e b ), S a g â n iy â n (Ç a g â n iy â n ),
H u t t a l (H u tt a lâ n ), T ir m iz , G u v â z iy â n , A h s îk e s , H â r iz m , F â r â b , İs-
b îc â b . T a la ş, îla k v e H u c e n d ’i k a p s a d ı ğ ı m ; İ b n H a v k a l d o ğ u su n d a
P a m ir , R e s t v e d ü z b ir ç iz g i ü z e r in d e H u t t e l ’e sın ır H in t to p r a k la
S ü tk e n t, S e m e r k a n t ’a ta b i S o ğ d , B u h a r a v e ta b i y e rle r , H â r iz m v e
H â r iz m d e n iz in e (A r a l g ö lü ) k a d a r y a y h a lin d e k i b ir ç iz g i ü z e r in d e
O ğ u z la r v e K a r lu k la r ü lk e s in in k u z e y in d e F e r g a n a ’ n m d o ğ u u c u n
d a n T a r a z ’a k a d a r u z a n a n d ü z b ir ç iz g i ü z e r in d e k i K a r lu k to p ra k -
la r ım n , g ü n e y in d e ise B e d a h şa n v e H â r iz m d e n iz in e k a d a r d ü z b ir
ç iz g i ü z e r in d e C e y h u n n e h r in in y e r a ld ığ ın ı v e H u t t a l’in d e M â v e -
r â ü n n e h r ’e d â h il o ld u ğ u n u k a y d e d e r.
M e d a in : S â sâ n île r in b a şş e h r i. B u g ü n k ü B a ğ d a t ’ı n 3 0 k m . k a d a r
g ü n e y d o ğ u su n d a D ic le n e h r in in h e r ik i y a k a s ın a P a rtla r v e S â sâ n î-
359
HizamiVl Mülk
n e th â a d ın ın A r a p ç a y a u y a r la n m ış şe k lid ir.
M e h a rik : Z e k e r iy a R a z i ’y e n is b e t e d ile n “ M e h a r ik u ’l E n b iy a ”
a d lı k ita p tır .
d ir d iğ in e g ö r e (N e c m su re si; 1 9 -2 0 ), p u tp e re st A r a p la r ta r a fın
M e n â t a d lı p u ttu r. M e n â t, S â m î p a n te o n u n u n e n e sk i ilâ h la r ın
le r in d e n b iri o la n M e n u tu m şe k liy le S a r g o n ö n c e si d ö n e m d e d e
n ı b ö lg e d e b ir y e r a d ı.
M e n şu r : H ü k ü m d a r ta ra fın d a n y a p ıla n b ir ta y in i, b ir g ö r e v v e
se d u y u r u lm a k , a ç ık la n m a k v e y a y ılm a k a m a c ıy la y a z ıld ığ ı iç in b u
b e lg e le r e m e n ş u r d e n ilm iş tir .
M e r d â v îc b in Z iy a r ; (Ö lü m ü M . 9 3 5 ) Z iy â r î h a n e d a n ın ın k u
R û y â n sip e h sa la r m a m e n su p tu r. Z a m a n ın d iğ e r h a n e d a n la r ı g ib i
Z iy â r île r d e so n r a la r ı, İsla m ö n c e si ta n ın m ış b ir n e se b e b a ğ la n m a k
iste ğ iy le Z iy a r ’m b a b a sı V e r d â n ş a h ’ın S â sâ n î İm p a r a to r u H ü sr e v
z a m a n ın d a G îlâ n k ra lı o la n A rg ü ş F e r h â d â n ’m so y u n d a n g e ld iğ in i
z a n m ıştır .
m iştir .
rın a k u r d u k la r ı b ü y ü k b a ğ la r ı v a rd ı.
360
Siyasetname
M e z d e k : S â sâ n ile r d ö n e m in d e o r ta k m ü lk iy e t d ü şü n c e sin i s a
d a n ö ld ü r ü lm ü ş tü r .
M ih r ig â n b a y ra m ı: H e r a y ın o n a ltın c ı g ü n ü n e d e n ir . K a d im
in a n ç la r ın a g ö r e m ih r ig â n g ü n ü n ü n b a y r a m o la r a k k u tla n m a s ın ın
m ü c a d e le e d e r k e n m e le k le r o n a y a r d ım iç in y e r y ü z ü n e in m iş v e F e
rid u n ta h ta o g ü n o tu rm u ştu r.
M û b e d : M e c u s î d in a d a m ı. M e c u s îlik te k a d ılık g ö re v i b u lu n a n
d in a d a m ın a v e rile n isim .
M û b e d 'i M û b e d â n : M e c u s îlik te e n ü s t d e r e c e d e k i d in a d a m la
r ın a v e rile n isim .
M u h a m m e d A r a b î: G a z n e li M a h m u d ’u n k o m u ta n la r ın d a n b i
r is id ir .
e d e r d i.
şe k ild e y a z ıld ığ ı y a z ı tü rü .
M u l t a n : P a k is t a n ’ ın P e n c a b e y a le tin d e b ir şe h ir.
M u te m e t: (Â m il): V e r g i v e h a r a ç to p la m a k la g ö re v li o la n m e
m u rd u r.
M ü n h i: H a b e r b ild ire n , h a b e r c i, c a s u s .
N a h şe b : B u h a r a y a k ın la rın d a b ir şe h ir o lu p İsla m c o ğ r a fy a k i
ta p la r ın d a N e s e f o la r a k g e ç m e k te d ir . T ü r k le r K a r ş i d e m iş tir .
N a ib : A sıl a n la m ı n ö b e t b e k le y e n o lu p d e v le t t e ş k ila t ın d a v e k il
v e m u a v in a n la m la rın a g e lir.
p â r e ise b a ğ ışla n a n k iş in i o to p r a k ta n e k ip b iç e r e k k a z a n ç sa ğ la y a
b ild iğ i t o p r a k t ır .”
ç o k y a k ın o la n b u k iş in in sa h ip o lm a s ı g e re k e n b a z ı ö z e llik le r i şu
361
N iz a m ü ’l Mülk
b e r d a r o lm a k .
N i m r û z : İ r a n ’ ın d o ğ u e y a le ti o la n S is t a n ’a v e rile n a d la r d a n b i
r id ir .
N iş a b u r : S â sâ n î h ü k ü m d a r la r ın d a n Ş a p u r ta ra fın d a n k u r u ld u
ğ u s ö y le n e n N işa b u r , 2 . Y e z d ic e r d d ö n e m in d e H o r â s â n ’ın ö n e m li
şe h ir le r in d e n b iriy d i. H a z r e ti O s m a n d ö n e m in d e M ü slü m a n la r ta
e sk i ö n e m in e k a v u şa n N işa b u r ; T u ğ ru l B e y ta ra fın d a n ik a m e tg â h
o la r a k s e ç ilm iş tir . S e lç u k lu la r ın so n d ö n e m in d e k u z e y d e n g e le n
O ğ u z la r v e d a h a so n ra M o ğ o lla r ta ra fın d a n y a ğ m a la n a n v e y a k ı
la n şe h ir d a h a so n ra h iç b ir z a m a n e sk i a z a m e t v e g ö rk e m in e u la
şa m a m ıştır.
b ü y ü k b ir g ü c e u la ş a n M e z d e k ’i v e ta r a fta r la r ın ı o r ta d a n k a ld ır
O ta ğ b a şı: S e k iz v e y a o n k iş id e n o lu ş a n a sk e r g ru b u n a k o m u
ta n lık e d e n k iş id ir .
P e ş a p u y e : T a h r a n ’ın g ü n e y d o ğ u su n d a b u lu n a n b ir y er.
b ir şe h ir.
R e is , R iy a s e t: S e r v e ı; se r d a r , h a lk ın ile r i g e le n i. G a z n e l i le r d ö n e
m in d e b ö lg e le re a ta n a n v e s a h ib - i b e r id , â m il v e k a d ı ile a y n ı y e t
k iy e s a h ip o la n h â k im d ir.
R e y : T a h ra n y a b n la r m d a b u lu n a n t a r ih i şe h ir. R e y şe h rin d e n
m a n ın d a fe th e d ilm iştir . A b b a s î le r z a m a n ın d a İ r a n ’d a k u r u la n m a
h a lli d e v le tle r , S â m â n î v e S e lç u k lu la r z a m a n ı n d a ö n e m li m e r k e z le r
b ir d a h a e s k i g ü n le r in e d ö n e m e m iş tir .
362
Siyasetname
tu p la r ı u la ş tır m a k la d a so ru m lu y d u .
R û d : Y a y lı ç a lg ıla r g r u b u n d a n b ir tü r m ü z ik a le ti.
S a h ib - h a b e r : H a b e r c i, m u h b ir c a su s. M e m le k e tte o lu p b ite n
d e n h a b e rd a r o la b ilm e si iç in p a d işa h ın fa r k lı b ö lg e le r e g ö n d e r d iğ i
S â v e : T a h r a n ’m g ü n e y in d e y e r a la n t a r ih i b ir şe h ir.
g iy e n g ru p la r. H a life M a n su r d ö n e m in d e o r ta y a ç ık a n v e Ş iî o la n
b u g ru p C e y h u n n e h ri ç e v r e sin d e M u k n i’ ta ra fın d a n k u r u lm u ş tu r .
ru n u n o lm a d ığ ın ı t e b liğ e tti.
T ü rk m e n ista n sın ır ın d a y e r a la n b ir ş e h ir d ir .
b u isim v e r ilm e k te d ir .
S ip a h -sâ lâ r: G a z n e lile r d ö n e m in d e o rd u n u n en ö n e m i rü tb e le
a n ılm a k ta d ır . B a r ış d ö n e m le r in d e g e n e lk u r m a y b a ş k a n ı m e v k ii g ö
re v in d e b u lu n u r. B u m a k a m b a z e n v e z ir lik o la r a k d a ta n ın ıy o rd u .
S u r r e : İç in e a ltın v e y a g ü m ü ş p a r a la r k o n u la n k ü ç ü k k e s e y e d e n ir .
S u tû d â n : M e c u s île r in ö lü le r in in k e m ik le r in i a ttık la rı k u y u la r .
M e c u s îlik te ö lü le r to p r a ğ a g ö m ü lm e z , b u n u n y e rin e y ü k se k ç e b ir
d a ğ ın te p e s in e b ır a k ılır d ı. S a d e c e k e m ik le r i k a lın c a y a k a d a r o r a d a
k a lır v e d a h a so n r a b ir k u y u y a a tıh r d ı.
ta h ta g e ç m iş v e o n u n a rd ın d a n ta h ta k e n d isi o tu r m u ştu r. K a ş g a r v e
P e n c a p b u d ö n e m d e fe th e d ilm iş o lu p a y r ıc a Ş a m ’d a k i E m e v î C a -
S ü m e n a t : H in d is t a n ’ın e n b ü y ü k d in i m e r k e z le r in d e n b irisid ir .
h e y k e l y ık ılm ıştır.
363
NİZılmü'l-Mülk
S ü fy â n e l- S e r v î: 7 1 5 y ılın d a K û fe ’d e d o ğ m u ş v e 7 7 8 y ılın d a
B a s r a ’d a v e fa t e tm iş tir . T e b e -i t a b ii n ’in b ü y ü k le r in d e n d ir .
Ş a h n e ; S u lta n ın y a n ın d a b u lu n a n v e şe h ri k o r u m a k la g ö r e v li
m a sı iç in a ta d ığ ı y ö n e tic ile r d ir . S iy a s e t n a m e ’d e b u a n la m d a k u l
la n ılm ıştır .
c ) M u h a fız .
Ş u k n â n : H in d is ta n ’ ın k u z e y in d e , M â v e r â ü n n e h r sın ır ın d a b u
lu n a n b ir y e r d ir .
T a r ih - i İ s fa h a n : M ü e llifin S iy a s e t n a m e ’y i y a z a r k e n k u lla n d ığ ı
T e v ld : B irk a ç fa r k lı a n la m a g e lm e k te d ir, a ) B u g ü n im z a o la
lu ğ u n u o n a y la m a k iç in k u lla n ıla n m ü h ü rd ü r. T e v k i’ e tm e k , p a d i
şa h v e y a h â k im in y a z ıla n b ir m e k tu b u o n a y la m a k iç in k â ğ ıd ın a lt
k ısm ın a a d ım y a z ıp m ü h ü r b a sm a sıd ır .
b ) M u tla k o la r a k p a d iş a h fe rm a n ı a n la m ın a g e lir.
c ) S u lta n v e y a h â k im in m e k tu b u n a ltın a , k e n a r ın a v e y a a r k a
sın a y a z d ığ ı y a z ıd ır .
T ir m iz ; Ö z b e k is t a n ’ın c e n u b u n d a , A m u - d e r y a ’ n ın ş im a l k ıy ı
sın d a , b u n e h ir ile S u r h u n - d e r y a n e h r in in k a v ş a ğ ın d a b u lu n a n y e
n i T irm iz şe h rin in b ir a z d a h a g a r b ın d a v e A m u - d e r y a ’n ın o r ta
A ra l a d lı a d a s ın a n a z ır , k ıy ıs ın d a h a r a b e le r i b u lu n a n e sk i b ir şe
b a z ı k a lın tıla r b u d u r u m u d o ğ r u lu y o r . (D İA .)
T û r D a ğ ı: H a z re ti M u s a ’n ın T a n n ’y a y a k a r d ığ ı d a ğ d ır. H a z -
re ti M u s a K ı s s a s ı ’n d a K t u r ’a n ’d a g e ç m e k te d ir .
T û z : F a rs e y a le tin d e , A h v a z ’a y a k ın b ir şe h ir o lu p A r a p ç a
k a y n a k la r d a T u c o la r a k g e ç e r. B u r a d a d o k u n a n k u m a şla r “ T û z î”
o la r a k m e şh u rd u r.
Ü m e râ -y ı H a s s : Ö n d e g e le n k o m u ta n v e e y a le t y ö n e tic ile r i.
e d e n S a ffâ r iy a n h a n e d a n ın ın k u ru c u su d u r. A y n ı y ıl H e r a t ’ı k u ş a t
364
Siyasetname
şa n b in Z e y d A l e v i ’y i m a ğ l u p e ttik te n so n r a A h v a z ü z e r in d e n B a ğ
sa v a şta m a ğ lu p o lm u ş v e 2 6 5 y ılın d a ö lm ü ş tü r .
Y e z d g ir d - i B e z e h g e r : 3 9 9 y ılın d a ta h ta g e ç e n S â s â n î şa h ıd ır . B i
z e h g e r (G ü n a h k â r Y e z d g ir d ) o la r a k m e şh u r o lm u ş tu r a m a y a b a n
cı k a y n a k la r o n u n iy i y ö n le r im y a z m ış tır . Z e r d ü ş t d in a d a m la rın ın
d e v le te o la n e tk ile r in i a z a lt m a k iste m iş a m a d in a d a m la rı b u n a iz in
v e r m e m iş le r , b u y ü z d e n d e g ü n a h k â r o la r a k a d la n d ır ılm ıştır . (D e h -
h u d a )
o lu p a h a lisi ş e c a a d a r ıy la m e ş h u r id i. Ş e h n a m e ’d e K a b i l i s t a n ile p e k
A la m )
Z e n a d îk : Z ın d ık k e lim e s in in ç o ğ u lu d u r . T a n r ı ’y a v e a h ire te
in a n m a y a n k im s e .
Z e r r a d h a n e : S ila h h a n e . C e p h a n e . S a v a ş m a lz e m e le r in in m u h a
fa z a e d ild iğ i d e p o .
365