You are on page 1of 14

itüdergisi/a

mimarlık, planlama, tasarım


Cilt:8, Sayı:2, 37-50
Eylül 2009

Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

Elâ GÖNEN *, Filiz ÖZER


İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Tarihi Programı, 34437, Beyoğlu, İstanbul

Özet

18. Yüzyıl’ın ikinci yarısında Geç Barok ve Rokoko’ya tepki olarak Avrupa’da ortaya çıkan
Neoklâsisizm akımı antik yapıların listelenmesi ve sınıflandırılmasıyla birlikte, klâsik üslûba ve An-
tik dünyaya duyulan hayranlıkla Eski Yunan ve Roma Antik mimarilerini ve 16. Yüzyıl’da İtalya’da
gelişmiş olan klâsik eğilimi, yani Rönesans’ı taklit eden mimarlık anlayışı olarak tanımlanmıştır.
Neoklâsisizm’de yapının bölümlerinin birbirleriyle orantılı ve ahenkli olmaları hedeflenmiş ve Antik
mimarideki düzenler tasarım diline ve kurgusuna tekrardan dahil edilmiştir. Geçmiş üslûpları tasa-
rımlarına dahil etmeyi kendilerine ilke edinen ve Post-Modernizm akımı doğrultusunda ürün veren
mimarların Neoklâsisizm’i de repertuarlarına almalar,ı akımın geçmiş mimarî üslûplardan biri ol-
ması nedeniyle kaçınılmazdı ve nitekim de öyle oldu. Zira Neoklâsisizm’in 1980’li yıllardan bu yana
çağdaş mimarlık tarihinde Post-Modernizm akımı çerçevesinde dünyada deyim yerindeyse ‘canlan-
dığı’ bir gerçektir. Bu canlanma sürecinde 1990’lı yıllarda aralarında Leon Krier, Demetri
Porphyrios, Aldo Rossi, Robert Stern, Quinlan Terry, Robert Adam, Giorgio Grassi, Charles
Jencks, Christian Norberg-Schultz, Colin Rowe’ın bulunduğu mimar ve mimarlık tarihçileri Klâsi-
sizm’in türleri ve tanımlarını yeniden masaya yatırmışlardır. Böylece tarih kavramının kendisi de
tekrar sorgulanmıştır. Son yirmi yıldır dahil edilen yapılarda, düzenler, kemerler, arşitravlar ve
damlalık türü klâsik repertuarın ögeleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu makalede Post-Modernizm
akımı dahilinde ürünlerini veren Yeni Klâsisizm’in tanımı ve dünyadaki örnekleri verildikten sonra,
İstanbul’da rastlanılan uygulamalardan yola çıkılarak özelliklerine odaklanılmış ve dünyada ‘Ser-
best Üslûp Klâsisizmi’ şeklinde anılan akımın ‘Fibrobeton Klâsisisizmi’ne geçişinin nedenleri ör-
nekler üzerinden açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Klâsisizm, Neoklâsisizm, Post-Modernizm, Yeni Klâsisizm, Historisizm.


*
Yazışmaların yapılacağı yazar: Elâ GÖNEN. ela@msu.edu.tr; Tel: (212) 252 16 00 dahili: 277.
Bu makale, birinci yazar tarafından İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Tarihi Programı’nda tamamlanmış olan "İs-
tanbul mimarî dokusunda Modern-Sonrası uygulamalar” adlı doktora tezinden hazırlanmıştır. Makale metni 28.12.2007
tarihinde dergiye ulaşmış, 18.04.2008 tarihinde basım kararı alınmıştır. Makale ile ilgili tartışmalar 31.12.2009 tarihine
kadar dergiye gönderilmelidir.
E. Gönen, F. Özer

Neoclassicism in contemporary Post- current Free Style Classicism and the limits of classi-
cism. in general.
Modern architecture in Istanbul
After giving the definitions and examples of the style
Extended abstract in the world in general, the focus is made on the
Neoclassicism which appeared in the second half of characteristics and varieties of the different tenden-
18th century in all over Europe along with the clas- cies within Post-Modernism. On this occasion it
sification of Antique monuments as a reaction to late should be stressed that along with Venturi, Jencks
Baroque and Rococo, is defined in classical terms as and Portoghesi’s definitions, Robert Stern’s under-
the style which reinterpreted the Roman and Greek standing of the term has been presented too. Among
Antique architecture and the classical tendency or the examples presented are Ricardo Bofill’s and
Renaissance which developed in 16th century in It- Taller de Arquitera’s ‘Les Arcades du Lac’, Michael
aly. The aim of Neoclassical architecture was to Graves’ Humana Buliding and Michael Wilford &
achieve a demonstrable harmony and proportion of Associates’ Staatsgalerie in Stuttgart. Thus the neo-
the parts of the building and the orders were again classicist component of Post-Modernism is being
introduced to the language and structure of the ar- handled and its main aim is being dealt upon. It is
chitectural design. It was inevitable for the archi- important to stress on this occasion that the main
tects who include historic styles to their designs and aim of Post-Modern Neoclassicism is to communi-
who work according to post-modernistic principles cate directly but in a suggestive way with the user of
to take Neoclassicism into consideration as the style the buildings instead of communicating with them
is in fact one of the historic tendencies. It is a well openly. In order to communicate with the user,
confirmed fact that from 1980s onwards the style metaphor, ornament and polychromy is introduced
has come to life again within the limits of Post- to design. The reason to name this tendency Classi-
Modernism in contemporary history of architecture. cism is the fact that classical elements such as col-
It has been observed for twenty years now that Neo- umn, arch, dome develop the international gramer
classicism has reappeared on the Turkish architec- and syntax. After a general presentation and sam-
tural scene and that the examples in Istanbul merit pling is realised, the stambouliote examples and the
to be analysed. Thus in buildings classified under reasons for the change of the movement’s name from
‘Newclassicism’ such elements of the classical rep- ‘Free Style Classicim’ to ‘Fiberconcrete Classicism’
ertoire as orders, arches and architraves are being are explained. Among examples which are analysed
used again. we can cite Celal Sultan Hotel by Koç Mimarlık,
Toprak Studio by Dimtaş A.Ş.,, Taksim Plaza Hotel
by Hamdi Şensoy, Seres Hotel by Tahsin Ertürk,
During this process of revival, in the 1990s, archi-
Taksim Park Plaza Hotel by Site A.Ş., Orjin Boss by
tects and architecture historians such as Leon Krier,
Ömerler A.Ş. and Arap-Turkish Bank by Site A.Ş.
Demetri Porphyrios, Aldo Rossi, Robert Stern, Quin- The main purpose to present these samples is to un-
lan Terry, Robert Adam, Giorgio Grassi, Charles derlie the different aspects Post-Modern Neoclassi-
Jencks, Christian Norberg-Schultz and Colin cism presents in Istanbul.
Rowe’ın discussed the kinds and definitions of Clas-
sicism. While the concept of history was being ques- In the article presented below it is concluded that
tionned once more, the style of Neoclassicism was while the style appears in mainly touristic buildings
handled too. Namely the historian and author in 1980’s it spreads to almost every social layer and
Charles Jencks broadened the conventional defini- that it even appears in ‘infill’ buildings within the
tion of the tendency because he thought that today’s city. It seems important to note that the examples
classical revival is so unlike any other that it forces encountered in Istanbul do not carry the responsa-
architects and critics to reassess the basic meaning bility to necessarily communicate with the user and
of the term, and thus to change the meaning of clas- that it mainly has a historicist character. It is dealt
sicism. Accordingly Jencks argued that classicism is on the other hand that the movement is being pref-
defined broadly as a tradition more than a Greco- ered for stylistic reasons more than ideological
Roman style, a tradition which includes some peri- ones.
ods, such as Gothic and Mannerist, which are often
regarded as anti-classical. This redefinition thinks Keywords: Neoclassicism, Post-Modernism, New
Jencks has the virtue of illuminating the ideas behind Classicism, Historicism.

38
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

Post-Modernizm’in tanımları Modernizm terimini telaffuz etmemekle birlikte,


1960’lı yıllardan itibaren mimaride önce kuram- Modern Mimari’nin dayandığı genel ilkeleri
sal düzeyde, daha sonra uygulamada sorgulayarak eleştirmekle kalmamış, kendi ta-
Modernizm’e tepkiler başlamış ve bu tepkiler sarladığı örnekler üzerinde durarak kendisine
Post-Modernizm adı altında, tek bir nitelemeyle göre geçerli kriterlere dayanan bir mimari
bütünleşmiştir. Modernizm’in yaklaşık elli yıl önermiştir. Venturi günümüzde en basit konum-
süren hegemonyasından kurtulabilme çabası lardaki binalarda bile mimarinin program, strük-
içinde ortaya çıkan ve bünyesinde barındırdığı tür, mekanik teçhizat ve ifade türünden girdile-
eğilimlerin çeşitliliği nedeniyle hudutları kesin rinin daha öncelere göre hayal edilemeyecek
olarak belirlenmiş bir tanımlama dahilinde çer- şekilde çeşitlilik ve zıtlık içerdiği düşüncesinde-
çevelenemeyen bu akım, bütün dünyada mimar- dir. Bu zorluklara “mimarinin şehirsel ve bölge-
lık literatüründe pek çok tartışmaya neden ol- sel plânlamada artan önemi ve ölçeği de eklen-
muştur. Post-Modernizm’in bir akım olup ol- mektedir. Venturi için geçerli bir mimari, birçok
madığı bile sıklıkla sorgulanmıştır. Ancak ne anlam düzeyini hatırlatmalıdır: mekânı ve ele-
var ki günümüzde varlığı tartışılamaz biçimde manları aynı zamanda birkaç yönde okunabil-
ortadadır. Bugün ülkelerarası giderek artan ileti- meli ve uygulanabilmelidir. Dışlayıcı bir mimari
şim ve karşılıklı etkileşim sonucunda bu akım, yerine toparlayıcı bir mimaride parçalanma, çe-
merkez ülkeler ve çevre ülkeler tarafından bir- lişki, doğaçlama ve bunların yarattığı gerilime
likte, eşzamanlı olarak yaşanmaktadır. de yer vardır” (Venturi, 1990).

Mimarların yapılarında anlam arama, geçmişle Venturi’nin, ortakları Denise Scott Brown ve
bütünleşme türü olguların temel ilkelerini oluş- Steven Izenour ile birlikte 1972’de kaleme aldı-
turduğu Post-Modern mimarlık akımı, birçok ğı Learning from Las Vegas’ta (Las Vegas’ın
disiplinde Modernizm’e karşı gelen, onun temel Öğrettikleri) yukarıda bahsedilen canlılığın
ilkelerine tepki olarak ortaya çıkan, ya da is- ipuçlarının 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısında gelişen
minden de anlaşılacağı gibi, Modernizm’in ye- Amerikan ‘vernaküler’ mimarisinde bulunaca-
rini alan bir stili veya kuramsal bir bakış açısını ğından söz etmiştir (Wolfe, 1983). Mimar ‘yeni-
tanımlamaktadır (Jencks, 1991). Akım, genel likçi’ bir mimariye karşılık ‘çirkin ve sıradan’
olarak hem popüler zevkten kopan 20. Yüzyıl bir mimariyi savunmaktaydı. Venturi mimarlı-
Modern Mimarisi’nin seçkinciliğine, tekdüzeli- ğın kuramsal düzeyden gerçek hayata çekilme-
ğine, soyut karakterine, çok sıkıcı boyutlara va- sini, üniversitelerin seçkin dünyasından çıkartı-
rabilen mekân sadeliğine, hem Uluslarası Üs- larak sıradan insanlara çekici, tanıdık kılınması
lûp’a, hem de modern şehircilik uygulamaları ve gerekliliği üzerinde durmuştur (Wolfe, 1983).
sonuçlarına bir karşı çıkıştır. Post-Modernizm
taraftarlarının eleştirileri, Modern Mimarlık’ın Yukarda bahsedilen çoğulculuk ve karmaşa kav-
anlatımsızlığını, anonimliğini ve anlatımının, ramları Post-Modern mimarinin tanımının çe-
sözüm ona yegâne tasarım aracı olduğu ileri sü- kirdeğini oluştursa da, bu iki kavram Post-
rülen teknik işlevselliğe indirgenmesini hedef Modern mimariyi tümüyle açıklamak için yeter-
almaktadır (Joedicke, 1980). li değildir. Bu paralelde Jencks’e göre Post-
Modernizm mimaride Modernizm’den yola çı-
Önceleri edebiyat, sosyoloji, felsefe gibi disip- karak gelişen değişik yaklaşımları, çeşitli ekol-
linlerde beliren, mimariye yansıması ise leri kapsayan bir kavramdır (Jencks, 1989).
1970’lere rastlayan Post-Modernizm kavramının Eleştirmene göre Post-Modernizm akımı doğ-
çeşitli mimar ve mimarlık tarihçilerine göre bir- rultusunda tasarlanmış yapılar, hem kullanıcının
birinden değişik tanımları vardır. Aynı durum anlayacağı, hem de aldığı eğitim nedeniyle ister
akım içindeki eğilimlerin tasnifi için de geçerli- istemez bakış açısı profesyonelleşen mimarın,
dir. Örneğin Venturi Complexity and modern tekniklerle geleneksel inşa sistemlerini
Contradiction in Architecture (Mimaride Kar- birleştirerek uyguladığı dillere göre şekillenir;
maşa ve Çelişki) isimli kitabında (1990) Post- bu tanımlamaya göre Post-Modernizm çift kod-

39
E. Gönen, F. Özer

ludur. Jencks’in bu saptamasının nedeni (1993) niyle yüklendiği toplumsal ve kültürel sorumlu-
mimarinin kodlar aracılığıyla algılanan bir araç luktur. Geleneksel Post-Modernizm tarihin etki-
olduğu ve kodların ve dolayısıyla da algılama- lerini kişisel gelişim üzerinde bir baskı olarak
nın her kültüre göre değiştiği inancıdır. görmemektedir. Stern (1980) mimaride bu doğ-
rultuda çalışan mimarlar arasında saydığı
Venturi, Moore, Graves, Cohen, Smith,
Mimaride Post-Modernizm’in çeşitli Arquitectonica ve kendisininin geleneksel dilleri
eğilimleri ve akımın Neoklâsisizm yeniden canlandırma tuzağına düşmeden kul-
bileşeninin tanımı ve dünyadaki landıkları düşüncesindedir.
örnekleri
1960’lardan 1970’lere kadarki on yılı Post- Jencks (1991) 1950’lerin sonlarında Portoghesi,
Modernizm’in ‘tarihçi evresi’ olarak değerlendi- Venturi gibi belirli kişilerin tekelindeki tarihçi
ren ve bu bağlamda Philip Johnson’ın AT&T denemelerle ortaya çıkan üslûbun 1980’li yıllar-
Binası’nı ilk Post-Modern bina olarak örnek ve- da M. Graves, J. Stirling, M. Botta, A. Rossi, R.
ren Jencks (1993), 1978’de yirmi sene öncesine Venturi ve M. Ungers gibi, görüşleri birbiriyle
nazaran daha derin bir tarihçilikle yüklü ve ek- pek uyuşmayan mimarları bünyesinde barındıra-
lektik biçimini araziden, kültürden ve işlevden cak kadar genişlediğini ve bu kişilerin hepsinin
alan bir mimariyle karşılaştığımızı iddia etmiş- bir tür Post-Modern Klâsisizm / Serbest Üslûp
tir. Eleştirmen (1991) 1970’li yıllarda mimaride Klâsisizm’i (Free Style Classicism) uyguladıkla-
akım içinde Radikal Eklektisizm, Doğrudan rını iddia etmektedir. Tarihçiye göre böylece
Canlandırmacılık, Antropomorfizm ve Neo- Post-Modernizm, 1970’lerin ortalarından başla-
Rasyonalizm tutumlarından, şehircilikte ise A- mak koşuluyla onar yıllık aralarla çeşitli deği-
dhocism, Kontekstüalizm ve Sürrasyona- şimlere uğrayarak günümüze kadar ‘bir gelenek’
lizm’den bahsetmektedir. Jencks (1991) Post- haline dönüşmüştür. Jencks’e göre (1982) Post-
Modern mekân anlayışı içinde Graves’in simetri Modern Klâsisizm olarak nitelenen ‘gelenek’ ilk
içinde asimetrik veya alınsal/rotatif düzenlerin- defa 1980 yılında gerçekleştirilen Venedik Bie-
den, Gehry’nin yer ve düzlem değiştiren eksen- nali çerçevesindeki İlk Uluslararası Mimarlık
lerinden, Pasanella’nın katmanlaşan ve muğlak- Sergisi’nde kendini göstermiştir.
lık barındıran mekânlarından söz etmektedir.
Post-Modern Klâsisizm’in ana hedefi kullanıcı-
The Doubles of Post-Modernism (Post- larıyla doğrudan iletişim sağlamakla birlikte,
Modernizm’in İki Yönlülüğü) isimli makalesin- iletilen mesajı açıkça belirtmek yerine onu ima
de Stern (1980) ise, başlıca iki tür Post- yoluyla aktarmaktır. Bu mimarî, betimsel tema-
Modernizm üzerinde durmaktadır. Bunlardan ları soyutlayarak ve bunları hem stilize ederek
bir tanesi Batı Hümanizması’ndan kesin bir ko- hem de anlaşılabilir bir hale sokarak kullanmak-
puş ile Modernizm’in devamı niteliğindeki tadır. Bu eğilimde kullanıcıyla iletişim kurabil-
Şizmatik (Ayrılıkçı) Post-Modernizm, diğeri ise mek amacıyla, tasarıma mecaz, süsleme ve çok
Modernizm’den kesin bir kopuş ile özellikle renklilik de dahil edilmektedir (Jencks, 1997).
1750–1850 arasında ortaya çıkan Batı Hüma- Eğilime Klâsisizm adının verilmesinin nedeni
nizması’nın Modern öncesini karakterize eden kolon, kemer, kubbe türünden klâsik elemanla-
Romantik gelenek evresiyle hemhal olmayı ar- rın evrensel grameri ve sentaksı geliştirmeleri-
zulayan Geleneksel Post-Modernizm’dir. Stern dir. Eğilimin başlıca temsilcileri M. Graves, J.
mimaride Şizmatik Post-Modernizm’e örnek Stirling, H. Hollein ve R. Bofill’dir. Ne var ki
olarak P. Eisenman’ın eserini vermektedir. burada belirtilmesi gereken bir husus Charles
Jencks’in (1982) genelde klâsik karşıtı olarak
Stern için (1980) Geleneksel Post-Modernizm’i değerlendirilen Gotik ve Manyerizm’i de Klâsi-
yalnızca kendisine referansta bulunan, soyut sizm hudutları içinde gördüğü ve çağımızın ge-
Şizmatik Post-Modernizm’den ayıran özellik, reği ortaya çıkan zaman sıkışması sonucunda
sanatsal üretimi halka ulaşılabilir kılması nede- mimarların, mimarinin bütün klâsik dönemlerini

40
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

göz önünde bulundurarak stilistik referanslarını rından esinlenerek ortaya konan devasa konut
birbirlerinden farklı zamanlara oturtabilecekleri kompleksleri, gerçekte mütevazı gelir düzeyine
görüşüdür. Eleştirmen Klâsisizm’in bir akım hitap eden apartman ünitelerini (Habitation à
şeklinde değerlendirilmemesini savunan Demet- Loyer Modéré) barındırırlar. Les Arcades du Lac
ri Porphyrios’a (1990) veya Nicolas Penny’ye projesi arkadları, klâsik plânı ve seri olarak üre-
(1990) karşıt görüşler geliştirmektedir. Klâsi- tilen karmaşık süslemeleri ile geçmiş mimarinin
sizm, Jencks’in tanımlamalarında alışılagelmiş düzenini, insanî ölçeğini ve mekânsal dengesini
tanımları ve sınırlamaların ötesinde daha geniş çağrıştırdığından, alışılagelinmiş prefabrike ko-
bir perspektifte değerlendirilerek, farklı bir çeh- nutlardan farklıdır (Jensen, R. ve Conway, P.,
reye bürünmektedir. Bu doğrultuda Jencks’in 1982).
Klâsisizm’i, geleneksel Klâsisizm’den farklı
olarak yalnızca Roma ve Grek’le kısıtlanmayıp
Antik Mısır’ı da kapsar ve Asurlular’dan bu ya-
na varolan, daima değişen bir dil şeklinde de-
ğerlendirilir. Eleştirmen (1990) bügünkü Klâsi-
sizm’in ya da ‘Serbest Üslûp Klâsisizm’i şek-
linde nitelendirdiği Post-Modern Neoklâsi-
sizmi’nin de Grekler’in ve Romalılar’ın Klâsi-
sizm’i gibi hem yeni teknolojilerle, hem günlük
konuşmayla ilgili olduğunu, eğilimin belirli te-
maların gelişimine, kuram ve uygulamalara Şekil 1. Les Arcades du Lac,
odaklanan bir bütün olduğu üzerinde durmakta- Ricardo Bofill ve Taller de Arquitectura,
dır. Bu üslûp Doğrudan Canlandırmacılar’ın du- Saint-Quentin en Yvelines,1974–1981
rumunda görüldüğü gibi statik bazı formüllerin
uygulanmasından ibaret değildir. Bu gelenek Post-Modern Klâsisizm örnekleri arasında sayı-
mimarî gerçeklerin keşfinin ve ‘eskilerin’ otori- lan Michael Graves’in cephenin üçe bölünme-
siyle Kentucky Louisville’deki Humana Merkez
tesini teslim eden, toplumsal gerçekleri yeni
Binası (1982–1986), Graves’in küçük ölçekli
malzeme kullanımıyla tasarıma dahil eden, hata
binalardan büyük ölçekli binaya geçişin nasıl
ve umutlarla dolu yaşayan bir gelenektir
yapıldığını gösteren bir örnektir. Bu örnekte
(Jencks, 1990).
Post-Modernizm, Venturi’nin ifade ettiği gibi
şehir hayatının karmaşıklığını farklı üslûp ve
Post-Modern Neoklâsisizm’e verilen örnekler işlevlere sahip binaları onaylayarak birleştirici
arasında, İspanyol mimar Ricardo Bofill ve bir özellik arzeder (Şekil 2).
Taller de Arquitectura’nın Paris’e 25 kilometre
uzaklıkta, Versailles yakınlarındaki uydu şehir
Saint-Quentin-en-Yvelines’de gerçekleştirmiş
oldukları ve suni bir gölün kenarında yeraldığı
için ‘Göl Arkadları’ (1974–1981) ismini alan
yapı grubu gösterilmektedir. Bülent Özer’in
(1993) kâh bilinçli, kâh bilinçsiz olarak başvu-
rulmuş abartma, karikatürize edilmiş öğe ve de-
tay kullanımıyla elde edilen tarihçi Eklekti-
sizm’e örnek olarak gösterdiği yapılar bütünü,
toplam 322 birimden oluşan bir toplu konut
kompleksidir (Şekil 1).

Binaların dış duvarları ön dökümlü betondandır


yani prefabrikedir. Özer’e göre (1985) kütlesel Şekil 2. Humana Merkez Binası, Michael
düzenleri Fransa’nın en tanınmış tarihî sarayla- Graves, Louisville, 1982–1985

41
E. Gönen, F. Özer

Stuttgart Müzesi’ne ek bina (1977–1984) James manlı bir şehrin çok zamanlılığı ve çok mekânlı-
Stirling, Michael Wilford & Associates’in şehir lığı da gözönüne alınarak, hangi yapıda nasıl bir
dokusuna titizlikle uyarladıkları, tarihî alıntıların üslûp referansı bulunacağıdır. Şehrin mimarî
biraraya getirildiği bir çalışmadır. Stirling Stutt- yapısı, çoğul bir tarihsel ve kültürel sürekliliği
gart Müzesi’nin solundaki galerinin Schinkelvarî yansıtırken, yeni tasarımlar bu sürece hangi ve-
klâsik U şeklindeki plânını kendi tasarladığı mü- rilere göre eklemlenecektir? Kısa sürede oluştu-
zede tekrarlayarak eski müzeye yansıtmaktadır rulan çevrelerde yaşanmışlık hissi yaratılabilir
(Jencks, 1991). Yarışmanın şartnamesinde bina- mi? İstanbul gibi parçalı bir plânlamanın uygu-
nın içinden geçecek bir yol ve otoparkı saklaya- landığı ve değişik kent mekânlarından oluşan
bilecek bir podyum istenmiştir (Şekil 3). bir şehirde, anakronizmalara neden olmamak ya
da Marc Augé’nin deyimiyle yok-mekânların
oluşmasına sebebiyet vermemek, toplumların
topraksızlaşmalarını ve belleklerini yitirmeleri-
nin önüne geçilebilmesi için hangi semtte, hangi
üslûp ve doku belirleyici olmalıdır? Post-
Modernizm bu arayışlara ne dereceye kadar çö-
züm üretebilmiştir?

Şaka, mizah ve karikatürizasyon unsurlarının


tasarıma dahil edilmediği, ‘cartoon mimarisi’nin
ve Pop-Architecture’ın da örneklerine çok az
Şekil 3. Staatsgalerie James Stirling, Michael
rastladığımız İstanbul’da toplanan ve incelenen
Wilford & Associates, Stuttgart,1977–1984
örneklerde, ağırlıklı olarak historisist bir tutu-
mun sergilendiğini iddia etmek mümkündür.
Galeri mahallerinin ve binanın ortasından geçen
İstanbul’da eğilim içinde rastlanılan davranış
yol, heykellerin sergilendiği merkezî rotundanın
şekilleri ‘yeni bir tarihselcilik’, ‘serbest biçim
odağını teşkil etmektedir (Stevenson, 1997).
denemeleri ve ‘belirgin metafor’a dahil edilebi-
Müzenin idarî binaları yapının arkasında yeralır.
lecek Post-Modernizm türleridir. Ancak belir-
Müzenin cephesinde görülen duvar işçiliğinin ve
tilmesi gereken bir husus rastlanılan Histo-
sıvalı yüzeylerin yapının içindeki betonarme in-
risizm’in, iki ayrı uç arasında çok çeşitli biçim-
şaat sistemiyle hiçbir ilgisinin bulunmaması
lere bürünmesidir. Bu Historisizm’in bir ucu
Tietz (1999), Stirling’in kendisinin de onayladı-
ğı Modernizm’in inşaî sisteminin gösterilmesi birebir kopyadır veya Filiz Özer’in deyimiyle
etik gerekliliğini eleştirdiğinin bir kanıtı olarak geçmişin formlarını ve mimarî mirasın dilini
değerlendirilmektedir. Burada Stirling kullandığı aynen yineleme eylemi ya da ‘dolaysız tarihçi-
melez dil vasıtasıyla ne geçmişi ne de alışı- lik’, diğer ucu ise geçmiş üslûpların analizini
lagelinmiş güzellik ile günümüzün teknik ve yaparak yeni bir senteze gitme eylemi veya yine
toplumsal gerçeğini inkâr edemeyeceğimiz kar- aynı tarihçiye göre ‘dolaylı tarihçilik’tir. Bu iki
maşık bir dünyada yaşadığımızı söyler gibidir uç arasında, ‘yorumlu diriltmecilik’ şeklinde
(Jencks, 1989). nitelendirilebilecek bir ara yöntem bulunmakta-
dır. Burada gözlemlenen kakofonik seyir içinde
ise Post-Modern Historisizm içinde Neoklâ-
İstanbul’daki gelişmeler sisizm’in istikrarı ise bu makalede bu üslûp üze-
İstanbul, günümüzde yerellik ile küreselleşme rine yoğunlaşmamızı kaçınılmaz kılmıştır.
söylemleri arasında kalışının ortaya çıkarttığı
karmaşa, çelişki ve belirsizlik kavramlarının Bu minvalde aşağıdaki satırlarda şehiriçinde ve
toplandığı melez bir görüntü sergilemektedir. çevresinde uygulanan bazı Post-Modern Neo-
Mimarların İstanbul’da gerçekleştirecekleri ya- klâsisizm örneklerinin seçimi ve sınıflandırıl-
pıları tasarlarken karşı karşıya kaldıkları sorun- ması Filiz Özer’in Historisizm’i Post-Moder-
lardan biri, kimlik arayışı içinde olan çok kat- nizm hudutları içinde değerlendirerek (1990,

42
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

2000), tarihçiliğin akım içinde tasarım yöntemi de yeni melodiler” yaratımına eşdeğer olarak
olarak dahil edilmesine ve tasniflendirmesine görmektedir. Strüktürlerinde betonarme, perde
temellenen bir modellemedir. Filiz Özer duvarlarında gaz beton bloklar kullanılan çağdaş
Historisizm’in çeşitli derecelerinin Post- geleneksel inşaî sistem ürünü blokların cephele-
Modernizm’de kullanıldığı düşüncesindedir. ri, burada yeralan farklı elemanlara göre farklı
Dolayısıyla Charles Jencks’in statik bazı for- yapım teknikleri sonucunda karma bir kons-
mülleri uygulamaları nedeniyle Post-Modern trüktif sistemle gerçekleştirilmiştir. Bazı parça-
Neoklâsisizm hudutları içinde görmediği Doğ- lar prefabrike olarak şantiyeye getirilip monte
rudan Canlandırmacılar’ın (Straight Revivalists) edilirken pencere söveleri, denizlik, silme türü
uygulamaları da diğer davranışlarla birlikte bu elemanlar şantiyede dökülmüştür (Atabarut,
başlık altında tasniflendirilmiştir. 2004). Şantiyede dökülen elemanlar arasında
cephelerde görülen kaplama (fugalı sıva), alın-
Akımın historisist kanadına gösterebileceğimiz lık, pilastr, kitabe, balkon korkuluğu türü mima-
en erken örneklerden biri Cevher Özden’in 1987 rî süsleme elemanlarının yapımında beyaz çi-
yılında Çiftehavuzlar Cemil Topuzlu Caddesi mento, traverten tozu ve agregalarından elde
üzerinde yaptırdığı Kastelli Blokları’dır (Şekil4) edilen bir malzeme kullanılmaktadır. Üçüncü el
durumundaki formların oluşturduğu üslûbun
kendi gibi, kesme taşı taklit eden malzemenin
bilinen adı da ‘imitasyon’dur.

Eminönü’nde yakın çevresinde 1940 yıllarında


inşa edilmiş belirgin bir üslûbu olmayan yapı-
larla çevrelenen Celâl Sultan Oteli’nin (1996)
mimarı Kâzım Koç (2002), binanın konumu ve
işlevi itibariyle, civardaki oteller örneğinde gö-
Şekil 4. Kastelli Blokları, Rıdvan Işıl, rüldüğü gibi çevre dokuyla uyumlu bir bina inşa
Caddebostan, 1987 edebilmek amacıyla, tasarım aşamasında tarihî
unsurların devreye sokulduğu bir bina yapmayı
Kastelli Malikâneleri olarak da adlandırılan site amaçladığını ifade etmiştir. Betonarme karkas
Art Nouveau stilinde gerçekleştirilmiş Cemil binanın eski cephesi olduğu gibi muhafaza
Topuzlu Paşa’nın ahşap köşkünün içinde bulun- edilmiş, içerideki strüktür tamamen yıkılmış,
duğu parka inşa edilmiştir dolayısıyla burada yerine betonarme karkas strüktür inşa edilmiş ve
uyulması gereken bir çevre hali hazırda mevcut- eski cephe de bu yeni strüktüre bağlanmıştır.
tur ancak her ne kadar sitenin stilinin Histo- Çevresinde değerli eski yapı bulunmadığı halde
risizmi’nin köşkün Art Nouveau stilinden kay- kartonpiyer ustası marifetiyle ortaya çıkan yapı
naklandığı iddia edilse de, plânimetrik, strüktü- Bülent Özer’in tabiriyle (2005) Batılılaşma son-
rel ve mekânsal açıdan rasyonel ilkelere göre rası İstanbul yerel mimarisi kapsamında ‘yerel
çözülmüş bulunan ve dört bloktan oluşan yapı- mimarî mirasın canlandırılması’na örnektir. Bu-
lar grubu neoklâsik ağırlıklı bir ‘Neoeklek- rada Rasyonalizm ilkelerine göre tasarlanmış
tisizm’ yönünde tasarlanmıştır. varolan bir plâna ve mekâna historisist bir cephe
monte edilmeye çalışılmıştır (Şekil 5).
Rıdvan Işıl Historisizm’i “bir klâsik müzik par-
çasının her devirde aynı coşkuyla yorumlanma- Dolayısıyla yapının Post-Modernlikle olan iliş-
sı” şeklinde değerlendirmekte (Atabarut, 2004), kisi cephesinde kullanılan alınlık, pilastr türü
Bülent Özer (1985) ise bu durumu “geçmişte, mimarî bezeme unsurlarının cepheye monte
gelenekte üstünlüğünü kanıtlamış makamlara, edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ana giriş ka-
modalitelere göre kompoze edilmiş yepyeni me- pısı lentosu üzerine yerleştirilmiş bulunan ve
lodiler çıkarmak yerine, tanınmış melodilerden uzmanlara okutulmaya çalışılan tuğranın hiçbir
şu veya bu şekilde değiştirilerek aktarılmış söz- anlama gelmemesi, başka bir deyişle biçimlerin

43
E. Gönen, F. Özer

keyfî bir şekilde yalnızca kendileri için (per se) le kesintiye uğramaktadır. Cephe, konsollu üç
varolmaları da, bu görüşü destekler. Bu örnek silmeli bir korniş sayesinde noktalanmıştır.
Los Angeles’ta 1972 yıllarında iç tasarımcılar
tarafından Jencks’in tabiriyle eleştirmenin Post-
Modernizm’e dahil etmediği neo-stillerin dev-
reye sokulduğu bungalov tipi konutlarla aynı
paraleldedir.

Şekil 6. Toprak Studio, Dimtaş A.Ş.,


1989–1990, Aytaç Manço'nun inşa edilmesini
arzu ettiği yapının Rumeli Caddesi cephesi
Şekil 5. Celâl Sultan Oteli, Koç Mimarlık, 1996,
bugünkü cephe ve otelin girişi Modern eğitim almış bir mimarın, modern ya-
pım teknikleri ve modern malzeme kullanarak
Dimtaş A.Ş. Topluluğu’nun 1989–1990 yılla- gerçekleştirdiği binada cephede süslemeyi ve
rında mağaza olarak tasarladığı Toprak Studio sembolizmi (T harfinin Toprak Stüdyo’yu sim-
Stüdyoları’nın kiraladığı yapıda eldeki beto- gelemesi) tasarım aracı olarak kullanması,
narme karkas strüktür yıkılmamış, aksine tüm Manço’nun binasını Post-Modernizm’e dahil
taşıyıcı sistem çelik çerçeve, perde, beton ve ek eder. Burada kendisinin de belirtmiş olduğu gibi,
kirişlerle takviye edilmiştir. Taşıyıcı betonarme Art Déco’dan alınan biçim (T harfinde), renk ve
karkas ve özgün dökme mozaik merdiven ile iki boyutluluk mevcuttur. Ancak süslemeciliğin
korkuluğu dışında, yapının iç ve dış duvarlarının önemli ölçüde devreye sokulduğu tasarımda,
tamamı sökülmüştür. Dimtaş A.Ş. Topluluğu çatının silme ve damlalık kullanımıyla
adına Aytaç Manço’nun tasarımını gerçekleştir- neoklâsikleştirilmesi, ya da erken Cumhuriyet
diği strüktürün özelliği, Toprak Holding’e bağlı Modernizmi’nin kıstasları doğrultusunda uygu-
Toprak Stüdyoları zincirinin ilk çok katlı show- lanan konutlardaki lombozların kurguya dahil
room’u olmasıdır. Aytaç Manço, yapının tasa- edilmesi, yapıyı Manço'nun iddia ettiği gibi bir
rımında temel amacın, şehir merkezlerinde en Art déco Revivalı’ndan veya kitsch’ten ziyade,
değerli köşelerin seçilerek işverenin firma ima- Radikal Eklektisizm’e/ ‘Neoeklektisizm’e dahil
jını ve tüketiciye saygıyı simgeleyecek görkem- eder. Sonuçta “ben geçmiş ile bugün arasında,
li, dışavurumcu görünüşler elde etmek şeklinde bugünün işlevine bazı tatlar taşımaya çalışıyo-
(1990) ifade etmiştir (Şekil 6). rum” diyen Manço’nun uygulanmasını arzuladı-
ğı cephe, aşama aşama neoklâsisist bir çerçeve
Mimarın orijinal çizimindeki cephede, temelde içinde historisist göndermenin daha az olduğu,
binaya ticarî işlev yüklenmesinden doğan iki daha ‘pür’ bir Art déco’dan Cacharel’in müda-
bölümlenme gözlemlenir. Rumeli Caddesi tara- haleleri sonucunda melez yönü daha ağır basan
fında üst bölümden dört dilimli bir silmeyle ay- bir ‘Neoeklektisizm’e geçmiştir (Şekil 7).
rılan zemin kat, sergilemeyi mümkün kılacak
şekilde şeffaftır, yani cam bir yüzeydir. Yapının Hamdi Şensoy’un kendisinin bizzat “Reich mi-
birinci katından üçüncü katına kadar olan gövde marisi” diyerek dolaylı olarak teslim ettiği gibi,
bölümü, yarı sağır bir cephe olarak kurgulan Talimhane’de gerçekleştirmiş olduğu Taksim
mıştır. Bu cephe yapının her iki sokak kabuğun- Plaza Oteli’nin anıtsal tasarımı, bir yeni
da da Toprak Seramiği simgeleyen bir T harfiy- Neoklâsisizm örneğidir, dolayısıyla da Bülent

44
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

Özer’in deyimiyle (2005) “evrensel mimarî mi-


rasının canlandırılmasına” örnektir. Yapının ge-
niş bir alana yayılması dışında buradaki kütlesel
etkiye, süslemeye başvurulmadan ulaşılmıştır.
Ancak silmeler, kilit taşları, damlalık, korniş tü-
rü neoklâsik mimarinin oranlama ögelerine
mümkün olduğunca sadeleştirilerek başvurul-
maktadır (Şekil 8).

Şekil 8. Taksim Plaza Oteli, Hamdi Şensoy,


Talimhane, 1997

ikincisi Seres Oteli (1997–98), üçüncüsü ise


arastada Sultanahmet’teki Eresin Crown Ote-
li’dir (2002). ‘Bir yeniden işlevlendirme’ projesi
olan Seres Oteli’nin orijinal cephesi bir geç
Rasyonalizm cephe örneğidir. Burada Tahsin
Ertürk binanın mevcut dış cephesini ve iç bö-
Şekil 7. Toprak Studio, Dimtaş A.Ş., lümlenmelerini söktüklerini, betonarme karka-
1989–1990, Cacharel’in uyguladığı yapı sını bıraktıklarını, depremin o zamanki yönet-
meliğine göre takviyelerini yaptıklarını ve yeni
Yapının cephesinin ayak, gövde ve baş şeklinde fonksiyona uygun bölümlenmeleri sağlayarak
üçe bölümlenmesi, yaratılan anıtsal ve ağır etki binaya yeni bir kimlik kazandırdıklarını belirt-
burada Art déco stiline yapılan üstü kapalı atıfla- miştir (Şekil 9).
rı, giriş kapısı üzerindeki saçağın mimarın öğ-
rencisi olduğu Eldem’in repertuarını anımsatma-
sını, tasarım dilinin melez karakterini ikinci plâ-
na itmektedir. Hamdi Şensoy (2001) bize projeyi
başka bir mimardan devraldığını, tasarımı sil
baştan yaptıklarını, yapının biraz da çabuk inşa
edilebilmesi için cephede bütünüyle giydirmeye
gidildiğini anlatmıştır. Şensoy “giydirme derken,
burada monoblok levhalar mevcut demek istiyo-
rum. Bu bir odaysa, odanın bütün cephesi pence-
resiyle beraber dökülmüştür. Bu prekast sistem-
dir” demiştir.

Post-Modernizm’in Neoklâsisizm kanadına di-


ğer bir örnek, Batı’da 19. Yüzyıl’da örneklerine Şekil 9. Seres Oteli, Tekno Yapı,
sıkça rastlanılan eklektisist bir cephe anlayışına Hüdavendigâr Caddesi, Sirkeci, 1997–1998
sahip bulunan Seres Oteli’dir (1997) Seres Oteli,
binanın mimarlarından Tahsin Ertürk’ün anlat- Ertürk fazladan odaları büyütebilmek amacıyla,
tıklarına göre (2005), şirketin gerçekleştirdiği üç ikinci kattan altıncı kata kadar strüktüre bir
otelden oluşan zincirin orta halkasıdır. Bunlar- çıkmanın ilâve edildiğini sözlerine eklemiştir.
dan ilki Nihat Güner’in asistanlığında uygulanan Ertürk cephenin dekoratif elemanlarını ken-
Topkapı’daki Eresin Oteli (1989–1995), dilerinin beyaz çimento, mozaik ve donatıyla

45
E. Gönen, F. Özer

şantiyede ürettiklerini ve bunları fiber kalıplara sonucunda alınan imar kararları netice-sinde
yerinde döktüklerini belirtmiştir. Tahsin ortaya çıkan ölçeğinin değil İstanbul’un,
Ertürk’ün belirttiği gibi bu binanın bu şekilde nispeten yeni bir yerleşim olan Talimhane’nin
ortaya çıkış nedeni, turistlerin zihinlerinde bile mimarî dokusuna aidiyeti fevkalâde tartış-
varolduğunu iddia ettiği oryantalist imgelerdir. malıdır. Burada, müellifin “biz her binamızda el
Bir anlamda burada turiste bina bazında kendini işçiliğini mümkün olduğunca azaltmaya çalışı-
başka bir memlekette olduğunu varsayacağı bir yoruz” doğrultusundaki açıklamalarından anla-
atmosfer yaratılmıştır ancak burada yakın şıldığı kadarıyla, inşaat mantığına dayandırılan,
çevreyle değil, cepheye monte edilen karyatid- bezeme ögelerinde tarihçi Post-Modern çizgi-
ler, korent başlıklı pilastrlarıyla Beyoğlu’ndaki lerin bulunduğu sürece, cephelerin de Post-
bina stokunun diliyle bağlantısı bulunan yepyeni Modern bir görünüme büründüğü, bir yapı
bir dekor hazırlanmıştır. stilinden bahsetmek mümkündür.

Bu kategoriye başka bir örnek, Site A. Ş.’nin Ömerler Mimarlık ltd. şti.nin 1999 yılında
1998 yılında Talimhane’de gerçekleştirdiği Tak- Teşvikiye’de gerçekleştirdikleri Hugo Boss-
sim Park Plaza Oteli’dir (1998). Yapım sistemi Orjin Büro ve Mağazası müelliflerinden Ömer
Seres Oteli’nkine paralellikler gösteren otelin Lütfi Somer (2000), arsa değerinin özellikle çok
cephe kaplama elemanları için Vitaş “burada
yüksek olduğu bu bölgede, zamandan tasarruf
cephe kalıbı çok az çıktığı için, fibrobeton kul-
edebilmek amacıyla, varolan betonarme strük-
lanılmadı. Çünkü dar cephelerde fibrobeton kul-
türün, geleneksel bir inşaat sistemine oranla beş
lanımı bize kalıp zorluğu çıkartıyor. Bir cephe
kalıbını olduğu gibi kullanmamız gerekiyor. Bu- katı kadar zaman kazandıran fibrobeton yapım
rada pilastrlar verdiğimiz ölçülere göre yapılan sistemi sayesinde giydirildiğini izah etmiştir.
kalıplara dökülen taştır. Taş dediğiniz belli bir Somer, “bilindiği gibi fibrobeton, alkaliye da-
ölçüde pirinç, özellikle çok taze beyaz veya si- yanıklı özel cam elyafıyla güçlendirilmiş,
yah çimentodur. Bunlar cepheye monte edilen çimento kum karışımı bir betondur. Portland
kaplamalardır. Bu kaplamalarda fibrobetondaki çimento harcında dağılmış olan alkali cam
ısı yalıtımı bulunmamaktadır. Fibrobeton daha fiberleri donatı görevi görmektedir. Fibro-
hafif bir malzemedir ve onu boyamak gerekir. betonun mimarlara en cazip gelen yönlerinden
Kullanılan döküm taş boyanamıyor” demiştir biri teknik özellikleri nedeniyle büyük bir
(2002). tasarım esnekliğine sahip olmasıdır”. Ürünü
tanıtan bir broşürde, klâsik formların imalatının
Yapının sahibi Turgay Ciner’in mimarları bu yanısıra, fibrobetonun mimarın yaratıcı gücünün
binayı tasarlamaları için Milano, Cenova, oluşturacağı yeni ve özel formları elde etmesine
Paris’e gitmelerini istemesi üzerine oluşturulan olanak sağladığı üzerinde durulmaktadır. Bu
tasarım için Yaşar Vitaş’ın “esasında bina bu özelliği dışında, demir donatılı betonda elde
civardan çok oradan geliyor. Ama bunun burada edilen basınç direnci, çarpma direnci, dönme
da benzerleri var, örneğin Pera Palas gibi. Bu momentleri gibi değerleri sağlaması yanında
bina bizim bu çevreden farklı ama yine de malzemenin hafifliği de önemli bir üstünlüğü
bizden biri gibi duruyor” şeklinde yorumladığı olarak sayılmaktadır. Ayrıca doğal hammadde
yapı, Oksidantalizm’e örnektir. Oksidan- içermesi, çevre dostu olması nedeniyle, mimar-
talizm’den Doğu’nun Batı’yı görme, yorumlama ların fibrobeton prekast kullanımı son yıllarda
ve aktarma şekli anlaşılmalıdır. Bu aktarma artmıştır. Fibrobeton su ve diğer sıvılara,
biçimi mimarın ait olduğu kültürel kimliğin erozyona, ateşe, dış etkenlere karşı brüt beton-
değer yargıları sonucunda oluşan bir aktarma dan daha yüksek dirence sahip bir malzeme
biçimidir dolayısıyla sübjektiftir. Zira otelin olarak anılmaktadır (Şekil 10).
Haussmann döneminde gerçekleştirilen Paris
şehir konaklarıyla mimarî açıdan benzerliği gibi Cephenin modülasyonu açısından Giulio
Talimhane’nin kongre turizmine hizmet etmesi Mongeri’nin Milano Palazzoları üslûbunda ger-

46
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

çekleştirdiği Maçka Palas’la kurulan paralellik- Arap-Türk Bankası’nın yöneticilerine daha


lerden dolayı ‘evrensel mimarî mirasın canlan- köklü bir Türk bankası imajı gerekmiş olduğu
dırılması’ kapsamında değerlendirilen Hugo için, 2002 yılında çelik profilli taşıyıcılar ve
Boss-Orjin Mağazası ve Büro Binası (1999), epoksi yapıştırıcılarla cepheye asılan askı sistem
cepheden de görülebileceği gibi inşa edildikleri üzerine taş kaplanarak gerçekleştirilen Arap-
1920’li yıllarda, anıtsal ebadı ve masif kütleleri Türk Bankası’nın ikinci cephesi, neoklâsik Post-
ile şehir yapı morfolojisinden ve özellikle de Modernizm’e gösterilebilecek son örnekler-
bulundukları semtteki konak türü yapıların bo- dendir. Bu yapıda örnek alınan cephe, görül-
yutlarından ve arsaya konumlandırılmalarından düğü gibi Bankalar Caddesi’ni çevreleyen
dolayı farklılaşan Maçka Palas ile İtalyan Sefa- binaların üslûbundadır. Binanın cephesine
ret Binası örnekleri paralelinde, yakın çevredeki uygulanan süsleme programı, bölümlerin
binaların dar parselasyon sonucunda ortaya çı- birbirlerinden ayrılması, devreye sokulan beze-
karttıkları hareketli sokak duvarını tek bir menin dili, Bankalar Caddesi’nde örneklerine
monoblok kütle kullanımıyla kesintiye uğratan sıkça rastladığımız 19. Yüzyıl’ın neoklâsik
bir binadır. Yapının mimarlarından Ömer Lütfi dilinin diriltilmesinden ibarettir. Bu özelliğiyle
Somer’in “binayı tarih kopyacılığı yapmamaya yapı, Bankalar Caddesi Revivalism’i sonucunda
gayret ederek gerçekleştirmeye çalıştık ama elde edilen ‘evrensel mimarî mirasın diril-
kopyacılık kısmen oldu tabiî, öyle bir anlayışa tilmesi’ne örnek olarak gösterilebilir (Şekil 12).
yöneldik” şeklinde benzerliği onaylaması, yapı-
nın Maçka Palas’la kurulan paralelliği doğrular
niteliktedir (Şekil 11).

Şekil 12. Arap Türk Bankası, Seyaş Sey.


Mim. Müh.Müş. A.Ş., Şişli 2002

Şekil 10. Taksim Park Plaza Oteli, Yukarıdaki binaların ortak bir özelliği bilinçli
Site A.Ş., Talimhane, 1998 bir tarihçi Post-Modern kuramından yoksun
oldukları için, ‘tesadüfî tarihçi Post-
Modernizm’e’ örnek teşkil etmeleridir. Bu ör-
neklerin hiçbirinde çifte kodlama unsuru
tasarıma dahil edilmemektedir. Burada bina
mimarın kullandığı referans unsurları, meta-
forlar ya da sembolik ögelerle ya da kullanıcının
veya şehirlinin Post-Modernizm’in savunucuları
tarafından anlayacağı varsayıldığı türden
kodlarla yüklü değildir. Ertürk’ün tasarımının
cephesinde tarihçi bir kompozisyona başvu-
rulmasının nedenleri haklı gerekçelere dayan-
dırılsa da, devreye sokulan karyatid türü 19.
Şekil 11. Orjin Boss Mağazası, Ömerler Yüzyıl Neoklâsisizmi’nin bezeme unsurları ve
Mimarlık ltd. Şti., Şişli, 1999 bunların cephedeki dağılımının binaya yüklediği

47
E. Gönen, F. Özer

konotasyonlar, turistin zihnindeki Doğu ile veya fibrobetonun ortaya çıkarttığı profillerden olu-
mimarın iddia ettiği gibi Bizans ile ilgili şan, bu malzemenin yapılarda ağırlı olarak kul-
imgelere tekabül etmemektedir. Dolayısıyla bu lanılması nedeniyle bizim de ‘fibrobeton Neo-
örneklerde Post-Modernizm hedeflenmediği klâsisizmi’ tabirini uygun gördüğümüz bir stilin
halde sonuçta bu akımın niteliklerini taşıyan örnekleri de çoğalmaktadır. Yukarda incelenen
cephe özellikleri açısından tarihçi bir Post- Post-Modern Neoklâsisizm’in spektrumu,
Modernizm’le karşı karşıya kaldığımızı öne 1987’de Rıdvan Işıl’ın tasarlayıp uyguladığı
sürebiliriz. neoklâsik Historisizm örneği Kastelli Blokla-
rı’ndan başlamış, Celâl Sultan Oteli’nin yerel
Neoklâsisizmi’nden ve Aytaç Manço’nun neo-
Sonuç eklektisist Neoklâsisizmi’nden geçerek, Orjin
Görüldüğü üzere yukarda incelenen örneklerde Boss Mağazası’nda Mongeri Neoklâsi-sizmi
çeşitli inşaat yöntemlerine dayanan birkaç veya Taksim Plaza Oteli’nde ‘Reich’ Neo-
davranış şekline tanık olunmuştur. 1980’li
klâsisizmi’nden, Taksim Park Plaza Oteli’nde
yıllarda karşımıza turistik yapılarda ve yüksek
Haussmann Neoklâsisizmi’ne öykünen karma
yatırım gerektiren, genelde şehir dışında ve
bir Neoklâsisizm’e kadar uzanmıştır.
çevresinde binalarda kullanılan ve ender görülen
bir stil olmaktan, 2000’li yıllarda İstanbul
İstanbul örneklerinde eğilimin bu yaygınlığı,
mimarisinde hemen hemen bütün sosyal
çeşitliliği ve evrensel yapısı 19. Yüzyıl İstanbul
katmanların kullanmayı tercih ettiği şehrin içine
Neoklâsisizmi’nin çokyüzlü yapısında aranabi-
serpiştirilmiş, sokak aralarında ufak ölçekli
lir. Diğer yandan Aytaç Manço’nun “kornişteki
‘infill’ yapılarda dahi rastlanabilen harcıâlem bir
konsollar nitelikli usta bulma sıkıntısından do-
akım haline gelen Post-Modernizm’in, İstan-
bul’da toplanan ve incelenen örneklerinde, layı sacdan imal edilmiş, bunlar akrilik boya ile
ağırlıklı olarak historisist bir tutumun sergilen- boyanmıştır” sözleri temel bir gelişmeye işaret
diğini iddia etmek mümkündür. Bu Historisizm etmektedir: usta ve zanaatkar bulunamadığın-
hem mimarlık tarihinin herhangi bir zamanından dan, standart ve büyük miktarlarda neoklâsik
devranılan unsurların tasarımda devreye soku- unsurların üretimini gerçekleştiren bir inşaat
larak elde edildiği bir eğilimdir, hem de çağdaş malzemesi endüstrisinin oluşması kaçınılmaz
evrensel mimariden esinlenme yoluyla ulaşılan, olmuştur.
ikinci elden varılan bir Historisizm türüdür.
Geçmişten devranılarak tasarımda en fazla Kastelli Malikâneleri’nde uygulanan inşaî yön-
kurguya dahil edilen üslûp ise hiç kuşkusuz temin karma yapısı, kalıplara dökülerek gerçek-
İstanbul’da rastlanılan Neoklâsisizm’dir. Ne var leştirilen ve cepheye monte edilen tezyinî
ki bu gözlemlerin İstanbul’da rastlanılan tüm ögelerden geçerek günümüzde fibrobeton kulla-
Post-Modern örnekler için geçerli olmadığını da nımına kadar ulaşmıştır. Fibrobetonla uygulanan
belirtmek gerekmektedir. Nitekim akımın İs- bu yapıların ortak özelliği, prekast sistemin dev-
tanbul örneklerinde plânında diyagonal bir yer- reye sokularak rasyonel anlamda kurgulanmış
leşim düzenini hedefleyerek, binanın kulla- strüktürlere neoklâsik stilde kılıf geçirilmiş ol-
nıcısının hareketini yönlendiren ve şaşırtıcı, masıdır. Bu yapım sistemi sonucunda fibrobeton
alışılmamış post-modern mekânların yaratıldığı firmalarının profilleri tekrar tekrar üretebilmele-
üçüncü boyutta Post-Modern yapılar da ri nedeniyle aynı binanın bazı mimarî süsleme
mevcuttur. Binaların kesitte döşemeleriyle elemanlarının birebir kopyaları ya da binanın
cephe düzenlemelerinin birbirlerini tutmadığı, tümüyle replikaları aynı şehirde yer alabildiği
dolayısıyla Modernizm’in iç-dış birliği esasını gibi, dünyanın herhangi başka bir şehrinde de
konstrüktif açıdan yerine getirmeyerek mekân- ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla deyim ye-
sal açıdan tutarsızlıkların bilinçli olarak yara- rindeyse bu tarihçilik örnekleri yeni bir replikacı
tıldığı Post-Modernizm örnekleri de vardır. ‘Uluslararası Üslûp’ hüviyetine bürünebilmek-
tedir. Bu replikacı ‘Uluslararası Üslûp’un’ yerel
Son dönemlerde İstiklâl Caddesi üzerinde veya bazı başkalaşımlara uğrayıp uğramadığı ayrıca
Nişantaşı’nda örneklerine sıkça rastladığımız araştırılabilir. 19. Yüzyıl Eklektisizmi’nin, çok

48
Çağdaş İstanbul Post-Modern mimarisinde Neoklâsisizm

benzer bir biçimde profil katalogları aracılığıyla özellikle de Modern Mimarimizi bile eklektisist
örneğin İstanbul’a gelerek bir üslûp oluşturması üslûplardan biri şeklinde yorumlayan, Batı’yı
bu oluşuma benzer bir tutum olarak değerlendi- her tür mimarî üretimin ve söylemin ilk elden
rilebilir. üreticisi olarak gören bir düşüncenin ürünüdür.
Ne var ki Post-Modernizm Batı’da da zamanla
Yukarda yapılan incelemeden varabileceğimiz düşünce bütünlüğüne kavuşmuştur. Nitekim
diğer bir sonuç, akımı incelediğimiz 1983–2004 Robert Stern ve Paolo Portoghesi örneklerinde
tarihleri arasındaki yirmi bir yıllık dönemde, görüldüğü gibi yurtdışında Colin Rowe, Charles
belirli bir üslûp bütünlüğüne doğru gitmeyen Jencks gibi eleştirmenler konuya parmak bastık-
stilin Neoklâsisizm boyutunda ise aksine kendi tan sonra ancak, mimarlar eserlerini belirli kalıp
içinde az çok çeşitlenmelere dayanan bir üslûp nitelemeler altında görebilmişler hatta kendi uy-
bütünlüğü gösterdiğidir. Ancak bu eğilimin is- gulamalarından hareketle kendi Post-
tikrarının nedeni felsefî bir temele değil, kulla- Modernizm kavramlarını geliştirmişlerdir. Post-
nılan malzemenin özelliklerine dayalıdır. Bu Modernizm’in yurt dışındaki gelişiminde de
malzeme pahalı ancak pratiktir ve hızlı, kusur- gözlemlenen bu çok yönlülüğü ve belirli bir ni-
suza yakın bir üretim sağlamaktadır. Tuğla gibi telendirmeyi kaldırmayan yapısı, bilindiği gibi
yağmur sonrası temizlenebilmekte, iyi yaşlan- akıma yöneltilen eleştirilerin başlıca nedenle-
makta ve tamir edilebilmektedir. Nitekim Batı rinden birini oluşturmuştur. Post-Modernizm’in
ülkeleri ile karşılaştırıldığında, İstanbul’da ger- İstanbul örneklerinde de belirli bir kalıba soku-
çekleştirilen uygulamaların büyük çoğunluğun- lamamasının, akımın kuramsal temelsizliğinden
da Jencks’in verdiği örnekler göz önünde tutu- kaynaklanmadığını, aksine bu olgunun stilin
lursa, Post-Modern Klâsisizm’in kullanıcıyla karmaşık yapısının belirleyici unsurları arasında
herhangi bir iletişim kurma kaygısı taşımadığı sayılması gerektiğini vurgulamakta fayda vardır.
görülmektedir. Burada insanlara herhangi bir Dolayısıyla işin bu yönü büyük ölçüde akımın
mesajı ima ederek aktarmak ta söz konusu de- kendi doğasından kaynaklanmakta ve akımın
ğildir. Burada kullanıcıyla iletişim kurabilmek İstanbul örneklerindeki varlığını çelişkili de ol-
amacıyla, tasarıma mecaz, süsleme ve çok renk- sa, bir kere daha kanıtlamaktadır.
lilik dahil edilmemekte, akım yalnızca stilistik
bir tercih sonucunda oluşmaktadır.
Kaynaklar
Atabarut, M., (2004). Historisist Mimari ve Örnekle-
Akımı incelediğimiz 1983–2004 tarihleri ara-
ri, yayınlanmamış inceleme, İTÜ.
sındaki yirmibir yıllık dönemde, Post- Ertürk, T. (2005). Kişisel görüşme.
Modernizm’in belirli bir üslûp bütünlüğüne Jencks, C., (1991). The language of Post-Modern
doğru gitmediği, kakofonik bir seyir izlediği Architecture, Rizzoli, New York.
görülmüştür. Bu çok yönlü gelişimin nedeni bir Jencks, C., (1989). What is Post-Modernism?, Acad-
ölçüde, akımın felsefî ve düşünsel altyapısının, emy Editions/St. Martin’s Press, London.
fikrî kökeninin bizden çıkmamasına bağlanmak- Jencks, C., (1982). Free Style Classicism, AD Pro-
tadır. Nitekim 1960’lı yıllardan bu yana Türki- file, 52, ½, 5-21.
ye’de birbirinden farklı mimarlık kuramı üreti- Jensen, R., Conway, P., (1982). The New
minin Post-Modernizm’in kesinkes doğru ve Decorativeness in Architecture & Design,
tarafsız bir tanıma oturamamasına, terimle ilgili Ornamentalism, Clarkson N. Potter, New York.
Joedicke, J., (1980). Günümüz mimarlık eğilimleri
ciddi bir kavram kargaşasının yaşanmasına ne-
hassas bir denge, Yapı, 37, 25–41.
den olduğu ileri sürülebilir. Batı’yla karşılaştı- Koç, K., (2002). Kişisel görüşme.
rıldığında, İstanbul’da gerçekleştirilen uygula- Manço, A., (2000). Kişisel görüşme.
maların büyük çoğunluğunun çeşitli nedenler- Özer, B., (2005). Kişisel görüşme.
den dolayı Batı’da görülen ve Batı’da da zaman- Özer, B., (1993). Yorumlar Kültür Sanat Mimarlık,
la bilinçli hale gelen bir Post-Modernizm kura- YEM Yayını, İstanbul.
mı paralelinde tasarlanmadıkları ileri sürülebilir. Özer, B., (1985). Post-Modernizm’e sınıflandırıcı bir
Bu düşünce tarzı bizdeki mimarî gelişmeleri, bakış, Yapı, 63, 26–44.

49
E. Gönen, F. Özer

Özer, F., (2000). Mimarî Miras ve Post-Modernizm, Venturi, R., (1990). Complexity and Contradiction
Celâl Esad Arseven Anısına Sanat Tarihi Semi- in Architecture, The Museum of Modern Art
neri Bildirileri, Mimar Sinan Üniversitesi Türk Papers on Architecture, New York.
Sanat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Vitaş, Y., (2002). Kişisel görüşme.
Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, İs- Watkin, D., (1992). A History of Western
tanbul, 7-10 Mart 1994, 298-303. Architecture, Laurence King Publishing, Great
Özer, F., (2000). Çağdaş Eşya Tasarımında Tarih- Britain.
sellik, Semra Ögel’e Armağan-Mimarlık ve Sanat
Tarihi Yazıları, Ege Yayınları, İstanbul, 159–162.
Özer, F., (1990). Çağdaş Mimaride Geçmişin Değer- Şekil Kaynakları
lendirilmesi, Tasarım, 7, 99–101. Ertürk, T. Şekil 9.
Porphyrios, D., (1990). New Classicism, Rizzoli, Gönen, E. Şekil 4., Şekil 5., Şekil 7., Şekil 10., Şekil
New York. 11., Şekil 12.
Portoghesi, P., (1983). Postmodern the Architecture Graves, M. (1982). Buildings and Projects, 1966-
of Postindustrial Society, Rizzoli International 1981, Rizzoli, New York.
Publications, Inc., U.S.A. Şekil 2.
Somer, Ö., L., (2000). Kişisel görüşme. Jencks, Jencks, C., (1991). The language of Post-
Stern, R. A. M., (1980). The Doubles of Post- Modern Architecture, Rizzoli, New York.
Modern, The Harvard Architecture Review, Şekil 3.
Cambridge, 74-87. Jensen, R. ve Conway, P., (1982). The New
Stevenson, N., (1997). Annotated Guides Decorativeness in Architecture & Design,
Architecture, Dorlnig Kindersley, London. Ornamentalism, Clarkson N. Potter, New York.
Şensoy, H., (2000, 2001). Kişisel görüşme. Şekil 1.
Tietz, J., (1999). The Story of Architecture of the Manço, A. Şekil 6.
20th Century, Könemann, Cologne. Taksim Plaza Oteli Kataloğu. Şekil 8.
Venturi, R., (1994). Brown, D., S., Izenour,
Learning from Las Vegas, the MIT Pres.

50

You might also like