Aziz kardeşlerim, kulak ver dinle! Sende bu kıssadan bir hisse al ibretle... Bir sofi kardeşimiz anlatıyor: "Görev yaptığım beldede yaşı ilerlemiş ümmi bir sofi amcamız vardı. Okuması-yazması bile yoktu. Ölümünden 6 ay evvel mürşidine gidip intisab etmişti elhamdülillah. Fatihay-ı şerife'yi dahi bu mübarek kapıda öğrendi. Namaz kılmasını da bilmiyordu.. onu da öğrettiler. Bu sofi amcamız 65-70 yaşları arasındaydı aziz kardeşlerim. 3-5 ay hatmelere devam etti. Birgün haber geldi, sofi Mehmet amcamız çok kötü hastalanmıştı. Önce doktora götürmüşler, tansiyonun sıfır olduğu, artık hayat belirtilerinin kalmadığı, götürün son nefeslerini evinde versin demiş doktorlar... Bize haber verdiler. Sofi mehmet Amcamız sekerata düşmüştü aziz kardeşlerim... Vardığımda herkesle ilgisini kesmişti. Yasin-i Şerifler okuduk. Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme ve sadat-ı Kiram'a hediye ettik. Bakın ki, tıbbın ölü dediği insanla 6.5 saat konuştuk Aziz kardeşlerim. Bazen elleriyle, sanki havada bir şey almaya çalışıyordu, biliyorduk ki, son anda insanın konuşması imanının halavetidir (tatlılığı)... Ve insan makamını görmeden ölmez. Dedim ki ona; "Mehmet amcam, aziz amcam ne görüyorsun... " Buyurdu ki: "Azizim sen görmüyor musun?" dedim ki; "Benim gözüm kör kulağım sağır.." "sen gördüklerini anlat amcacığım.. Kimler var, kimler yok?" Buyurdu ki: "Azizim, sadatların hepsi burda.. ALLAHU EKBER!" Dedim ki: "Kimler burada?" Hepsini saymaya başladı.. Sâdatlar hep burada... Dedim ki: "Mehmet amcam, başka ne var ne yok?" Dedi ki: "Kapı dışında çirkin suratlı, uzun kulaklar var... Onlar da girmek istiyor lakin sadatlar onlara musade etmiyor azizim... ALLAHU EKBER! "Onlar kimdir? Seydaya sor" dedim... Dedi ki: Azizim bilir misin, onlar şeytanmış, şeytan... imanımı çalmaya gelmişler.. Mürşidim musade etmiyor.. İnşa'ALLAH imanlı öleceğim..." Bu arada çocukları "baba baba..." diyerek seslendiler.. hiç birisine tepki vermedi. Sübhanallah... Sadece bizimle meşguldü... Bu bize sadatın bir ikramıydı aziz kardeşlerim... Bir ara gözünü karşıya dikince, tekrar sordum. Dedim: "kurban ne görüyorsun..." Buyurdu ki: "Azizim, şimdi şu anda cennetteki makamımı gösteriyorlar. Huri güzeli imiş.. bana işaret etmekte olan..." O an şu mübarek hadis-i şerif aklıma geldi "Kişi makamını görmeden ölmez.." Hamdettim Rabbime... Mürşidin son anda sofisine yardımının ne kadar büyük olduğunu anladım. Daha anlatacak çok mesele var, lakin lafı uzatmayacağım.. Mehmet amca elini uzattı bir kitap açıyormuş gibi yaptı. Sordum.. "Şimdi ne yapıyorsun Mehmet Amcam?" Dedi ki: "Güzel Kur'an-ımızı okuyorum" dedi. "Nereyi okuyorsun diye sorunca? Dedi ki: "Azizim, Yasin-i Şerifi okuyorum." Dedim ki: "Mehmet amcam, sen okuma yazma bilmezsin ki, Sübhanallah! Bu nasıl oluyor kurban.. Nasıl okuyorsun..?" Diye sorunca, dedi ki: "Azizim, Sultan Hazretleri söylüyor ben okuyorum..." Bakın ki, tıbbın ölü dediği Sofi Mehmet amca, tam 3.5 saat Kuran okudu, hafız efendiler gibi, aziz kardeşlerim. Bundan hepimiz ibret alalım, kendimize bir ders çıkaralım. Bu ibretlik manzaraya ne de çok hayret etmiş ve gayr-i ihtiyari dilimde "ALLAH'u EKBER, ALLAH'u EKBER, ALLAH'u EKBER" düşmüyordu. Cenabı ALLAH'ın izniyle, Mürşid-i Kamillerin ne kadar tasarruf ehli olduğunu, ölüm halindeki Sofisine nasıl da himmet ettiğini, aynel yakin olarak gördüm aziz kardeşlerim... Cenabı ALLAH''a olan teslimiyetim Rasulullaha, sallallahu aleyhi veselleme ve onun varsileri olan evliyaullaha, gönül muhabbetim, binlerce kez artmış oldu.... selam olsun o zat-ı âlilere... Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah... Aziz kardeşlerim....