You are on page 1of 103

Şamanlar ve Semboller

Kaya R e s m i ve G ö s t e r g e b i l i m

M ih a ly H o p p â l

©DO
YAPI KREDİ YAYINLARI

Çeviren: F a tih Sel


Şamanlar ve Semboller

M ihaly Hoppâl I9 4 2 'd e eski Macaristan topraklarında olup b ugün Slovakya nın doğusuna düşen
Kassa şehrinde doğdu Budapeşte Eötvös Lorând Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nın Halkbilimi,
Müzecilik, Macaı Dılı ve Edebiyatı bölümlerinde öğrenim gordu ( 1 9 6 1 - 1 9 6 6 ) 1 9 6 7 'd e Macar Bi­
limler Akademisi ndc ış hayatına haşladı 1972 de doktor unvanını alıp 1 9 90 'd a aynı üniversitenin
Halkbilimi B ölü m ü ne doçent olarak atandı Finlandiya da bilimsel araştırmalarını sürdürdükleri
sonra 1 9 9 8 de Avrupa Folklor Enstitüsü müdürlüğüne seçildi 2 0 0 3 'te Macar Bilimler Akademisi
Halkbilimi Araştırmaları M c ık e z î’m n başkanlığına geçti 2 0 0 6 yılında profesör oldu Macar h a l k ­
bilimi, etnik gelenekler, köylü toplumlarda kültürel kimlik, Asya ve Avrupa da inanç sistemleri
konularında bir kısmı U N E S C O tarafından da desteklenen çalışmalara imza attı 1 9 7 1 - 2 0 1 0 yılları
arasında Ingılteıc, Almanya, Fransa, İsveç, İtalya, Norveç, Finlandiya, Estonya, D anim arka Po­
lonya, Rusya, Çıtı ve Japonya da çeşitli üniversitelerde dersler verdi Belgesel filmlerde görev aldı
S h am an -Jou n ıal o f the International Society j o ı SJuııritmısfıc R esea n h , T thn ologu a U rahca. S zem ıotıkaı
Tanulmûnyok ve Folhlûr Archtvum gibi dergilere editörlük yapmasının yanısıra özellikle Ş a m a n iz m
\e dinler tarihi alanlarında yayımlanmış çok sayıda kitabı makalesi ve belgesel filmleri b u lu n ­
maktadır Şaıııanlık ve şaman kulluru alanında Fınceden Japoncaya kadar geniş bir dil yelpaze­
sinde araştırmalarını surdürmektedu Kendisi aynı zamanda Macar Flalkbılımı Film Jurısı b a ş ­
kanlığı Halk Hekimliği Araştırmaları Kuıumu başsckreterlığı, Macar Bilim Akademisi Uralısıık
Kompleks ve Macar Bilim Akademisi Semıyotık Araştırmaları üyeliği, Macar U N E b C O Jurtsı Kül­
türel Araştırma Topluluğu başkanlığı gibi görevleri de sürdürmektedir

Başlıca e s erleri: Studies on Sham anism (Şamanizm Üzerine Araştırmalar, 1992), Studies on M ytho­
logy and Uralıc Shamanism (Mıtolo)i ve Ural Şamanizmı Üzerine Araştırmalar, 2 0 0 0 ) . Sûm dnok
T urdzuaban (Avrasya'da Şamanlar, 20 05), S ham an s an d Traditions (Şamanlar ve Gelenekler, 2 0 0 7 )
Sham anic Songs and N arratives a s /ntungıble H eritage o f M ankind (insanlığın Somut Olmayan Mirası
Olarak Şamanık Şarkılar ve Anlatılar, 2 0 0 8 ) , Uralıc M ythologies an d S ham an s (Ural Mitolojisi ve
Şamanlar, 2010), Sdmanofe Vıldga (Samanların Dünyası, 2010)

Ba şlıca B elg eselleri S am an ok nyom âban (Şaıııanların izinde, 1975, Belgeler ve senaryo Mihaly
Hoppal, Yönetmen Racz Gabor), Pusztafalu ligy m agyar falu 1939-bcn es 1979-ben ( 1 9 3 9 ve 19 79
Yılları Arasında Bıı Macar Köyü, 1979, 3 Bolum Halk Bilimi Danışmanı Mihaly Hoppâl, Y ö ­
netmen Istvan Szakaly), A sam an E uıazsıaban (Şamanlar Avrasya'da, 1 9 8 5 - 8 8 , Yazan ve yöneten
Mihaly Hoppal ve Marcell Jankovıcs), Sam anızm us. regen es m a (Şamanizm D ün ve Buğun, 1 9 9 4 ,
Yazan ve yöneten Mihaly Hoppal, Montaj Kovacs Bela)

Fatilı Sel 199 0 yılında Bursa’da doğdu 201 İ de Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları
bölümünden mezun oldu Şu anda İstanbul Şehir üniversitesi Kültürel Çalışmalar bölüm ünde
yüksek lisans eğitimine devam etmektedir
M ihaly H op p a l )n
Y K Y ’d ek i es e r le r i

A v ra sy a ’d a Ş a m a n la r ( 2 0 1 2 )
MIHÂLY HOPPÂL

Şamanlar ve Semboller
Kaya Resmi ve Göstergebilim

Çeviren

Fatih Sel

OQO
YAPI KREDİ YAYINLARI
Yapı Kredi Y a yın ları - 4 3 8 4
Sa n a t - 211

Ş a m a n la r ve S e m b o lle r - K ay a R e sm i v e G ö s te rg e b ilim / M ih â ly H o p p âl
Ö zg ü n adı S h a m a n s an d S y m b o ls - P r e h is to r y o f S e m io lic s in R o c k A rt

K itap e d itö rü D a rm in H a d z ib e g o v iç
Ç e v ire n F a tih Sel
D ü zelti F iliz Ö z k a n

K a p ak t a s a r ım ı N a h id e D ikel
Sayfa t a s a rım ı M eh m et U lu se l
G r a fik u y g u la m a İ lk n u r Efe

B a s k ı M as M a t b a a c ı l ık S a n a y i ve T i c a r e t A Ş.
H a m ıd ıy e M ah S o ğ u k s u Cad No 3 K a g t t h a n e - I s t a n b u l
Telefon ( 0 2 1 2 ) 2 9 4 10 0 0 e - p o s t a ı n f o @ m a s m a t c o m ır
S e r t if i k a N o 1 2 0 5 5

Çev iriy e temel a lın a n b a s k ı In t e r n a t io n a l S o c ie ıy for S h a m a n ı s t ı c R e s e a r c h , B u d a p e ş t e , 2 0 1 3


1 b a s k ı İ s t a n b u l, M a y ıs 2 0 1 5
ISBN 9 7 8 - 9 7 5 - 0 8 - 3 1 9 0 - 4

© Yapı K red i K ültür S a n a l Y a y ın c ılık T i c a r e t ve S a n a y i A Ş 2 0 1 4


S e r t ifi k a No 1 2 3 3 4
C o p y rig h t © M ıh â ly H o p p â l, 2 0 1 3

B ü tü n yay ın h a k l a n s ak lıd ır.


K a y n a k g ö s te rile re k t a n ı t ı m için y a p ıla c a k k ı s a a l ı n t ı l a r d ış ı n d a
y a y ı n c ı n ı n yazılı izni o l m a k s ı z ı n h i ç b ir yolla ç o g a l t ı l a m a z

Yapı K red i K u lıü r S an at Y a y ı n c ı lı k T i c a r e t ve S a n a y i A Ş.


İstik la l C ad d esi N o 142 O d a k u l e İş M e rk e z i Kat 3 B e y o ğ lu 3 4 4 3 0 İ s t a n b u l
Tele fon ( 0 2 1 2 ) 2 5 2 4 7 0 0 ( p b x ) F a k s . (0 2 1 2 ) 2 9 3 0 7 2 3
h ttp ://w w w .y k y k u ltu r .c o m .tr
e - p o sta y k y k u l tu r @ y k y k u ltu r .c o m .tr
I n te rn e t s a tış ad resi h t t p ://a lis v e r i s .y a p ik r e d i.c o m .t r
İÇİNDEKİLER

Tü rkçe Baskıya Önsöz • 9


Önsöz • 11

Birinci Kısım: Araştırm alar Labirentinden


1 Kaya Resmi ve/veya Petroglif Çalışmaları * 1 5
2 Artan Eleştirilere Dair Kısa Bir Değerlendirme • 4 0

İkinci Kısım: Şamanlar, Semboller ve Göstergebilim


1 Şam anizm 'in Başlangıcına Giriş • 4 9
2 Erken Donem (Sibirya) Ş a m an la rın m Ayırt Edici Özellikleri •
3 Kaya Resmi Analizlerinde Göstergebilimsel Yöntem • 61
4 Kadım Çağ Gösterge ve Sembolleri Üzerine Görüşler • 72
5 Resimlerde Anlam Nasıl Oluşturulur? • 7 7
6 Avcı Topluluklarında Erginleme Törenleri • 85
7 Tedavinin ve Müziğin Şaman ık Kökenine Dair • 8 9
8 Bilişsel Evrimin ve Toplu Ayinlerin Görsel Temsilleri • 97

Teşekkür • 105
Kaynakça • 107
Resim Kaynakçası • 135
Torunlarım Á kos, Magor, Abel, B en edek ve M arcelle
TÜRKÇE BASKIYA ONSOZ

1 9 7 5 ’te Moskova'da altı ay geçirdiğim zaman, Fin-Ugor (Ural) halklarının m i­


tolojisini incelemiş, en eski verileri de tanımak amacıyla karşılaştırmalı m a­
teryaller derlemiştim. Yazılı kaynaklar elbette çok eski değil, çü n k ü güvenilir
folklor derlemeleri ancak 19. yüzyıl ortalarından itibaren başlamıştır. Ne var
ki Ruşca literatür incelenirken oldukça kısa zaman içinde anlaşıldığına göre,
Sibirya ve O rta Asya (ya da daha uzak Yakutya ve Amur Nehri bölgesindeki)
kaya resimlerinin yorum lanması esnasında Rus araştırmacılar resim ve oy­
maları an lam lan d ırm ak için sık sık o bölgelerde yaşayan halkların mitoloji ve
folklorundan alınan verilere dayanmıştır, zira onların görüşüne gore mitolo­
j i k semboller ile folklor m etinlerinin kimi motifleri yüzyıllar, hatta binyıllar
boyun ca bile pek değişmemiştir. Ayrıca Avrasya halkları arasında yayılmış
(din!) bir olgu olan Ş a m a n izm bu uçsuz bucaksız bölgelerde kuşkusuz çok
eski geçmişlere kadar uzanır, ilk resımleştirilmeleri ise kayalarda bulunabilir.
Bu medeniyet tarihi varsayımına dair, özellikle A. R Okladnikov ve A. I.
Martinov'un çalışm alarında birçok ilginç örneğe rastlanır.
1 9 7 5 - 7 6 ’da Moskova'da geçirdiğim altı ayda Sibirya'daki kaya resimlerine
yer veren kitapları bilinçli olarak toplamaya başladım. Şansıma, akademisyen
A. R O klandnikov ile çalışm a arkadaşlarının o sıralarda keşfedilen resimler
konusu n daki kitapları art arda yayımlandı. Bu zengin ve titiz eserlere bu ki­
tabın İngilizce baskısında her zaman atıf yaptım. Örneğin A. R Okladnikov
ile A. I. Martinov'un Tom Nehri civarındaki kaya resimlerini konu alan ortak
eseri 1 9 7 2 ’de yayımlanmıştır. O n yıl geçtikten sonra bu kitap Budapeşte’de
C orvina Kıadö (Yayınevi) tarafından bu satırların yazarı tarafından hazır­
lan m ış uzun bir giriş makalesiyle yayımlanmıştır. Sibirya/Avrasya kaya re­
simleri h a k k m d a k ı bilgilerimi (ve kütüphanemi) zenginleştirmek uğruna
m ü m k ü n olan her şeyi yapmaya çalışıyordum. Zira kaya resimlerinde sadece
şam anlarla ilgili değil, mitolojik motiflerle ilgili sembollerin başlangıcının da
yakalanabileceğinden em inim : Bu resimlerde ilkel sembol k u llanım ının ve
d in m başlangıcına tanık olabiliriz.
Sibirya yolculuklarımda 1 9 9 5 ’te Tuva’da kaya resimlerini asıl yerlerinde
gördükten çok sonra Azerbaycan inceleme gezim sırasında oldukça k ü çü k
bir bölgede binlerce kaya resm inin bulunduğu ünlü G obu stan ’a gitme fırsa­
tına kavuştum . Gene aynı şekilde Kuzey İtalya’daki Valcamonica’dakı b i n ­
lerce kaya resm inin fotoğraflarını 2 0 1 5 ilkbaharında çekebildim. Birkaç defa
1 0 S a m a n l a r ve S e m b o lle r

işaret ve sem bolleri yerlerinde inceleme


jıtu g im Cm’de kayalara oyu mu özelHkle önem li olurdu, çünkü Q n
im kânına henüz kavuşm uş d egth rn m
yayınlarının kalitesi oldukça uşu ■halk lan n ın alaıa n ta
Betıım için ayrıca buğun u ^ resimıcrt yardımıyla bulup bulamayaca-
m lan ilk işaret veya sembolleri -ay ^ ^ atalanm ızm sembol

gım ız sorusu ayrı bir önem laSÇ hol kullam m ının çeşitli halk ve medeni-
kullam m m a nasıl vardıkları, se soruları da gittikçe daha ilginç
vetler bağlamında nasıl gehşiıg- V°lundaK

buluyorum.
Budapeşte, Nisan 2015
Mihâly Hoppâl
ONSOZ

Gü nümüzde Şamanizm bir araştırma konusu olarak (hatta bazı New Age
gruplar arasında bir kentsel pratik olarak da) oldukça popüler hale geldi.
Ş a m a n iz m ’in kökenlerine dair teorilerin sunulduğu çok sayıda yeni kitap ya­
yımlandı. Bu teorilerden bırı de mağara/kaya resminin, iarih öncesi çağlarda
Ş aman izm'in varlığı konusunda açık bir kanıt sağladığı iddiasındadır. Son
zamanlarda, Şama nizm'in sözde ilkel ve evrenselci formlarına ve kayalardaki
imgelerin sanatsal değerlerine dair eleştiriler de giderek artmaktadır. Goster-
gebılimsel bir anlayışa göre, Sibirya kaya oymalarındaki figürler temel gös­
tergeler vc basit semboller olarak yorumlanabilir. Bu gösterge/sembol üretim
faaliyetleri, belirgin biçimde evrensel şamanik olguların kanıtı olarak değil,
belli doğal ve sosyal ilişkilerin bilişsel modellemesınin oldukça erken temsil­
leri olarak görülebilir.
Giriş yapmak amacıyla şu alıntıyı paylaşayım: “Ş am an ve antropolog, ger­
çekliğin kavranması ve düzenlenmesinin kültürel araçları olan sembollerin
yorumlayıcısı olma statüsüne sahiptir. Göstergenin ve gösterme işlevinin
çoklu anlamlarının yorumlayıcıları olarak, sembollerin - d i n i , tıbbi, sosyal
ve e k o n o m i k - sistem örüntülerini üretme ve üsluplaştırma işlevi yüklenerek
bütüne katılmasında da rol oynarlar. Bu sebeple, yapılar üreten bir kuvvetin
önemli vektörleridirler...” (Romanuccı-Ross 1989: 35).
Bu kitap, yazarının onlarca yıllık araştırmalarının bir sonucudur. Sibirya
kaya çizimleriyle ilgilenmeye ilk. olarak yetmişlerde, A. P. Okladnikov ve A.
I. Martin ov’un, Macarcada on yıl sonra yayımlanan eserleriyle tanıştığım za­
man larda başlamıştım (Okladnikov - Martinov 1 9 72 , 1983). Yetmişlerde esas
olarak göstergebilim ve ikili karşıtlıklar yardımıyla mitolojik sistemlerin ya­
pılarını anlamaya çalıştığım karşılaştırmalı çalışmalar yaptım (Hoppâl, 1975,
1979, 1 9 8 3, 1 99 2 , 1993, 2 0 0 3 ) . Kaya çızımlerine olan ilgimin, bu gizemli
eserlerin - v e muhteşem kaya resimlerinin (Clottes - Lewis-Williams 1 9 9 6 ,
1 9 9 8 , 2 0 0 1 ) - insanlığın bilinçli sanatsal faaliyetlerinin ilk sonuçları olması
ve bazı yönlerden ş a m a n la r m eserleriyle bağlantılı olması pek muhtemel ol­
duğundan, daha ço k son yirm i yıl içinde arttığını kabul etm em gerek.
Şüphesiz bu bağlantıları reddedenler de vardır ve biz de on ların görüş­
lerine atıfta bulunacağız, a n ca k her görüş, makale, kitap veya çalışmaya de­
ğ i n m e m i z de elbette m ü m k ü n değildir. Beliren sorulara dair yeni analizlere
vermiş olduğumuz kaynakçayla katkıda bulunmaya çalışacağız.
12 Şamanlar ve Semboller

Kaya çizimlerini anlama


yoruz. Kadim gösterge ve semboll ^e i ^ e °laraksa göstergebilımi öneri-
ğımız için, bir sem bol inceleme e n n ° rtaya ve kullanımım konuşaca-
teyiz. Elbette başkaları da aynı sonu T ™ 0 ^ara^ £ östergebilimi tercih etmek-
miştir; ne var ki kadım sembolleHnm T 7 * ™ ' * ^ Söstergebilimden bahset-
yöntemin sağladığı olanakları tutarlı yardımcl olabilecekse de,
Okurların a r a n m a l a r ı m d a n açıkça aî ™ kullanmam,5İardl1'
sembollerin anlamların ı arama isinin yacağl üzere’ hayalara ka z ın m ış
şüphe duym uyorum . Her şeyi
tırmaya devam etmek zorunda kalm ay.z Bir ? Çynku sonrasında araş-
daha zahmetsizdir. Neyse k, ben

değilim; bu konudaki yen. literatürü, özellikle de Rus P o b n y a î, ve diğer yâ"

d c8e r 8t,r“ y o r ™ v e n m " ı” 'sı” 1" « '« »

Tem m uz-A ğustos 2 0 1 3 , Budapeşte


BİRİNCİ KISIM
ARAŞTIRMALAR LABİRENTİNDEN
BİRİNCİ BÖLÜM
KAYA RESMİ VE/VEYA PETROGLÎF
ÇALIŞMALARI

Yirm inci yüzyılın son çeyreği boyunca kaya resmi üzerine yapılan araştır­
malara karşı giderek artan bir ilgi vardı. Avrupa tarihöncesi sanatının en er­
ken temsillerinin genel taslakları mevcuttur (Kühn 1952, Laming-Emperaire
1959, Leroi-Gourhan 1964, 1965, 1982). Şam an izm ’i sanatın başlangıcına
bağlama çabaları olmuş (Şommel 1967a, 1967b), buna ek olarak medeniyet ile
sanatın kökenlerine dair araştırmalarda (Marshack 1972, 1979, 1991, 1997,
Sher 1 9 9 8 , 2 0 0 0 , Martinov 1991, Stolyar 1978) din ve Şam anizm (Metraux
1 9 4 9 ) birbirleriyle ilintilendirilmiştir.
Herhangi bir genelleme yapabilmek ve yeni teoriler inşa edebilmek için
daha fazla veriye ihtiyaç olduğu açıktır (Anati 1980, 1989, 1997, Drossier
1 980 , Sher 1980). Yalnız kaya resmine dair değil, erken dönem insanları­
nın “d in i” dünyalarına, onları çevreleyen doğa ve kozmos ile olan ilişkilerine
(Hadingham 1984, Tcdlock D. 1995) dair de yeni verilere ihtiyaç vardır. Din
(Bowie 2 0 0 0 ) ve Şam an izm (Flaherty 1991, Hultkrantz 1989, 1993, Atkinson
1 992 , Vitebsky 1995, Hoppâl (ed.) 1994, 2 0 0 2 , 2 0 0 3 , Siikala 2 0 0 2 ) hakkında
yakın zam anda pek çok çalışma yayımlanmıştır. Bu çalışmada Şam an izm ’i,
Finli bilimci Anna-Leena Siikala tarafından tanımlandığı klasik biçimde a n ­
lıyoruz:

te m e l o l a r a k e s r i k b i r rol ü s t l e n m e t e k n i ğ i v a sıtasıyla b u d ü n y a ve öte d ü n y a

a r a s ı n d a k i e t k i l e ş i m h a l i n i n y a r a t ıc ı s ı o l a n ş a m a n t a r a f ı n d a n k u l l a n ı l a n i l e t i ş i m

y ö n t e m i ( S i i k a l a 1 9 7 8 : 2 8 , rol ü s t l e n m e i ç i n b k z . H o n k o 1 9 6 9 ) .

Mağara resimleri san al olarak adlandırılmaya başladığından beri, Şam anizm


üzerine çalışan öğrenciler, görsel imgeler (Boas 1955, A rnheim 1969, G o m b -
rich 1982) ve görsel zekâ (Hoffman 1 9 9 8 , Gardner 1982) üzerine yazılmış
kitaplardan faydalanmışlardır. Tüm bu konu başlıkları, yeni yeni öne sürülen
a k im evrim i teorileriyle (Eccles 1989, Plotkin 1997), beyindeki değişimlerin
dilin gelişimiyle bağlantılı olduğu teorileriyle (Fodor 1 983 , Greenberg 1 9 9 2 ,
G ardner 1985, Donald 1993, W hitley 199 8) yakından ilişkilidir. Kimi b ilim ­
cilerse fosfen (Hedges 1 982 , Hodgson 2 0 0 0 a , 2 0 0 0 b ) ve içgörü (Zeki 2 0 0 0 )
teorileri geliştirmişlerdir.
Fosfenin bir adım ötesinde, k ısm en etnografya temelli h alüsin ojenik Şa-
16 Şamanlar ve Semboller

manız m teorisi bulunur (Reıchel-Dolmatoff 1961, .1975, 1976, 1978, 1987)


Genel bir olgu olarak, mantar yoluyla (Samorini 1990, 1992) “değişen bilinç
durumları" da ayrıca kabul görmüştür (Heusch 1965, 1 9 8 6 , La Barre 1972,
Cordy Collins 1977, Chıppındalc - Smıth - Tacon 1993) Şam an ik olguların
esrik doğası (Elıade 1964) kapsamlı hır şekilde tartışılmıştır (Boyd - Derıng
1996, Bongard-Levın - Grantovskıj 1981).
Rusya'da, yeni keşfedilip kayda geçirilmiş veriler üzerine pek çok ayrıntılı
çalışma ve yayın bulunmaktadır. Yeni nesil arkeologlar da bu yeni materyal­
leri daha hassas yöntem ve tekniklerle toplayıp tetkik etme konusunda ol­
dukça etkinler. Rusya’nın çeşitli bölgeleriyle ilgili şimdiden onlarca monograf
ve makale yayımlamış dürümdalar
Öncelikle, Sovyet döneminde 1 9 5 0 ’lerın başlarından 1 9 8 0 ’lere kadar ar­
keoloji ve kaya resmi (petroglıf) çalışmalarının en önemli ısmı olan A P.
Okladnikov'dan bahsetmemiz gerekiyor (sayısız yayınlarından yalnızca bir­
kaçını sıralamak gerekirse; Okladnikov 1947, 1955, 19 6 6, 1971, 1980). Ok-
ladmkov, genç çalışma arkadaşlarının da yardımıyla, kaya oymalarım kop­
yalamak için özel bir teknik geliştirmiş, bazı bolgesel/yerel kaya sahalarıyla
ilgili yayınlar yapmıştır (Okladnikov ve dığ 1979, Okladnikov - Martınov
1972, Okladnikov - Mazın 1979, Okladnikov - Zaporozhskaya 1970). Ken­
disinin “Baykal petroglıflcrfnden bazı eşsiz resimler: (Okladnikov 1974)
(Resim 1 la, 1b, lc, İ d )
A P. Okladnikov, Sovyet döneminde “Amur Bölgesi Antik Sanatı" üzerine
bir kitap yazmış guçlu bir figürdü. Bu kitapta kaya çizımlerıyle çömleklerin
üslubunu özetliyordu.

En eski p etroglıflcrın hepsi, Neolitik d o n e m in k a ra k te ristik özelliği olan aynı

gagalama ya da baskı rötuş yö n tem im kullanırlar Sa n a tk â r, b ir taş balta üzerinde

nasıl çalışırsa çızım lerd e de öyle çalışıyo rd u Yuzeyde tek bir leke ya da çizgi

m eydana getiren ufak ç u k u rla r o lu ştu ran a dek taşları b irb irin e vurarak art arda

k u ç u k parçalar ufalıyordu Bu nu n so n u c u n d a , k ım ı z a m a n neredeyse uç boyutlu,

y ü k s e k kab artm a (rölyef) resim ler elde ediyordu Ç iz im le r ç o k eski dönemle­

rin izlerini taşırlar G en ellikle o k ad ar p ü rü z sü z c e a ş ın d ırılm ış la rd ır kı tek tek

figürlerin ana hatların ı takıp e tm e k zordu ı. Ç oğu d u ru m d a ç iz im yalnızca do­

k u n m ay la b ulu nabilir Bu kad ım dön em lerd e ufalam aya tabı tu tu lm u ş kısımlar,

kaba kayanın geriye kalan , in san eli d e ğ m e m iş y ü z e y in d e n d ah a pürüzsüzdür

A sya'daki b ildiğim iz diğer b en ze r ark e o lo jik eserlerle k arşıla ştırıld ığ ın d a , Sıkaçı-

Alyaıı petroglıflerı, alışılm ad ık ve hey ecan verici eserler olarak göze çarp ar Meç­

hul bir h eykeltıraşın ellerin d en ç ık m ış bu h a r ik a m ask eler, y ıla n la r ve tuhaf yara­

tık lard an ne öğrenebiliriz? T arih ö n cesi Sikaçı-A lyan ç ız ım le rin d e , gizem li, stilize

in san sı yuz veya m ask eler m erkezi hır yer tutar O kad ar çe şitlilik gösterirler kı

bu n ları belli gru plard an h erh angi b irin e dah il e tm e k zordur. Her m aske ayrı bir
Kaya Resmi ve/veya Petrogtıf Ç alışm aları

1.1.1a. Ayın sahneleri 1.1.1b. Ayın sahneleri

1.1.1c. Ayın sahneleri 1.1.1d. Ayın sahneleri


18 Samanlar ve Semboller

sınıfı temsil eder, a n c a k yine de belirli b i r form ve uslu p birliği gösterir ve belirli
sabit özelliklerine gore s ı n ı f l a n d ı r ı l a b i l i r l e r ( O k l a d n i k o v 1981- 13). (R esim 1 2 )

Sibirya'daki kaya resmi çalışmalarında faal araştırmacıların çoğu, A. P


Okladnıkov’un ya öğrencileri ya da öğrencilerinin öğrencileridir, bu sebeple
Sibirya’nın fı tarihinden itibaren şam anık alana ait olduğu görüşünü payla­
şırlar Rus bilimcilerin büyük çoğunluğunun kaya çızımlerme dair şamanık
teorilerin taraftarı oldukları söylenebilir (Samashev 1998). Okladnıkov’un,
kendisi de birtakım saha keşiflerinde (1979, 1 9 8 4 , 2 0 0 5 ) bulunmuş olan kızı
E. A. Okladnikova, kaya resimlerindeki imgelerin, kaya sahalarının yakının­
da şaman ayinlerinin düzenlendiğini kesin olarak kanıtladığına dair fıkrmı
benimle paylaşmıştı (1995'te bireysel görüşme). Okladnikova, mevcut arkeo­
lojik delilleri önceki hipotezleri teyit etmem iz ya da reddetmemiz içm yeterli
görmektedir. Bu da, - ö n c e k i hipotezleri d oğru lam am ızı ya da reddetmemizi
sağlayabilecek o la n - Torn Nehri bölgesindekiler de dahil olm ak üzere, Sibir­
ya kaya çizimlerini ortaya çıkaran O kladnikov ve arkadaşlarının çalışmaları
sayesindedir.

1.1.2. A m ur Havzası ndakı petrogtıfterı ve s ah aları g ö ste re n kılavuz h a r ita s ın d a n


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Ç alışm aları 1 9

Çizim lerın neolitik dönemde başladığını gösteren birtakım veriler b u lu n ­


sa da Ş am an izm ’in yükselişini - d m fenomenolojisiyle bağlantılı değerlendir­
melerden yola ç ık a r a k - Bronz Ç ağ ına tarıhlememizı sağlayabilecek veriler de
mevcuttur. Şam an izm ’in Sibirya formunu, bilhassa Orta Asya, Tibet ve Moğol
türlerini analız ederken, Lâszlö Vajda, Şam an izm ’in din tarihi bakım ın dan bir
hayli geç bir donemin olguları gibi görünen bir dızı unsuru ihtiva ettiğini b e ­
lirtmiş, bu sebeple de, bu özel ve oldukça organize inanç sisteminin, neolitik
dönemin avcıları arasında ortaya çıkabileceğini olumlayan bir hipotezin ihti­
mal dışı olduğu sonucuna varmıştır (ayrıca bkz. Potapov 1978 ve Ozols 1983).

1.1.3. Savaşçı figürleri


20 Şam anlar ve Sem boller

, \

10

.1.4. Ayın başlıklı insanlar

Rusya’da kaya resmi öğrencisi bir b a ş k a aile d a h a vardı: Anne kız araş­
tırmacılar Marianna A. Devlet ve E k a te rin a G . Devlet. M a r ia n n a A. Devlet,
Tuva’dan (Devlet 1 9 8 0 , 1 9 9 5 , 1 9 9 7 ) O rta Asya'ya (Devlet 1 9 9 2 , 1 9 9 8 , 2000,
2 0 0 1 ) kadar tüm Sibirya'da çalışm ıştı. K endisi, şu an da k a rşıla ştırm a lı çalış­
malara temel olmuş m ü k e m m e l saha m ateryalleri ortaya çık a rm ıştır. Eti ıkıiı
ayrıca, yakın bir zam anda, bıı* k ıs m ı İngilizceye ç e v r ile n ve Avıusvu AntrofV-
lojisi ve A rkeolojisi (A n lhropology an d A rch eolog y o f E u r a s ia , ed. Marjorie Mam
Kaya Resmi ve/veya P etrogl'f Ç a l;sm atar 21

1.1.5. Güneş sembollu hayvanlar

delstam Balzer, Georgetown Üniversitesi, Devlet 2 0 0 1 ) dergisinde ç ık m ış en


iyi makalelerinden mürekkep bir derleme yayımlamıştır. (Resim 1.1.3 ,1.1.4.)
Yaşamı boyunca devam etmiş olduğu petroglif çalışm alarının ardından,
M. Devlet ilgisini imge karşılaştırm alarına yöneltmiştir. Bunlardan ikisi için:
Resim 1.1.5. ve 1.1.6.
İzi zam anda geriye doğru sürülebilecek kadim şam an kultur kompleksi
fikrinin savunucularından bir diğeri de E. G. Devlenir. Kendisi, röntgen fil­
mini andıran bedenlere sahip antropomorfık figürleri gösteren bir dizi resim ­
le ilgili şunları söyler:
“Ş a m a n ın kendi iskeletini seyrederken düşündükleri, Kuzey’m farklı to p ­
lulukları arasında görülen benzer röntgen tarzı imgelerde ifade bulur. Bazı
22 Samanlar ve Semboller

0
1?

* O vc
' / »NS

.1.6. Güneş sembolleri

bilimciler şaman atama törenleri ile topluluğun sıradan bireylerinin ergenliğe


geçiş törenleri arasındaki benzerliklere işaret etmişlerdir. Özellikle, ölüm ve
yemden dirilme tecrübesinin, tü m dünya dinleri, kültürleri ve mitlerinin ta­
biatında bulunduğuna dikkat çekilmiştir.
Röntgen tarzı antropomorfik kaya resm i im gelerinin yorumlanmasında,
şam anlık yeteneğini edinme anı temel ö n e m e sahiptir. Bu da, şaman ada­
yının, mistik düzeyde beden inin ru hlarca par çalanıp etinden sıyrıldığı ve
kendi iskeletini seyrettiği aşamaları y a ş a m a k üzere transa geçtiği ana tekabül
Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Ç alışm aları 23

eder. Ö lm e ve tekrar dirilme deneyimi, şamanlık yapma gücünü elde edebil­


m enin en önemli şartıdır: Bir şaman ancak bu deneyimden sonra, yardımcı
ruhunun kendisine görünmeyi uygun bulduğu seviyeye ulaşabilir. Şamanın
kendi iskeletini seyretmesi, güçlerinin son haddinde toplanmasını gerektirir.”
(Devlet 2 0 0 0 b : 88). (Resim 1.1.7.)
Devlet, antropomorfık figürlerin şamanları temsil ediyor olabileceği ve
Sibirya’da yerel şaman folklorunun kesintisiz olmasından dolayı bu ıskelet-
leşmiş, boynuzlu figürlerin proto-şamanları tasvir ettiği yönündeki tezini
desteklemek için bazı örnekler sunmuştur (Hoppâl 1992: 143). Birer sem ­
bol olarak bu antropomorfik figürler, toplumun sıradan bireylerinden ayrı,
önemli bir üyesini temsil ediyor olabilir. (Resim 1.1.8.)
Sibirya ve Moğolistan 'petroglıf sanatı” (Jakobson 1990) alanında fevka­
lade çalışkan ve faal bir bilim insanı olan Esther Jacobson, antik Sibirya “G e ­
yik T anrıçası” hakk ında mükemmel bir kitap yazmıştır (Jakobson 1993). Bu
monografi ve Orta Asya’daki “doğuran kadın” resimlerine (Jakobson 1997)
ve Moğol Altayları'ndakı diğer antropomorfik imajlara (Jakobson 2 0 0 1 ) dair
makaleleri, metodolojik açıdan türünün en iyileri arasında sayılabilir. (Resim
1.1.9.)

1.1.7. İskelet biçim li (röntgen tarzı) insan figü rle ri


24 Şamanlar ve Semboller

1.1.8. Mantar biçimli başlıklar takmış antropom orfık fig ü rle r


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Ç alışm aları 25

1.1.9. Moğolistan dakı sahalardan, ayın yaparı fıgur ve mantar başlıklı fıgur petroglıflerı

Esther Jak o bson un yaklaşımı, en azından Moğol Altayları’ndakı ça lış­


m alarındaki ilk biçimiyle, kültür ekolojisinin (Jakobson 2 0 0 0 ) , inançların
(Ja k obson 1993) ve Şam anizm'in (Jak ob son 2 0 0 1 ) yeniden inşası üzerine k u ­
rulmuştur. (Resim 1.1.10.)
Moğolistan, 1 9 7 0 ’lerın sonlarından itibaren gerçekleştirilmeye başlanan
Sovyei-Moğol akadem ik işbirliğine dek, uzun bir sure boyunca petroglıf araş­
tırmalarında bir lerra incognıla olarak kalmıştır. A. R Okladnıkov'un en iyi
öğrencilerinden biri, Moğolistan’da yaptığı saha çalışmalarındaki bulgula­
rı üzerine bir dızı kitap yazmış olan E. A. Novgorodova’dır (Novgorodova
19 8 0 , 1984, 1989). Novgorodova'nm eserleri, onları başka araştırmalar için
m ükem m el kaynaklara dönüştürecek şekilde bolca illüstrasyon içerir. Kitap­
larında insansı figürlerin ve farklı dönemlerden tipik sembollerin karşılaştı­
rıldığı ilgi çekici tablolar bulunur. (Resim 1.1.11., 1.1.12., 1.1.13.)
Elena Novgorodova kültürler ve çağlar arasında, örnekler üzerinde ola­
ğanüstü karşılaştırm alar yapmıştır. Bu piktograf ve petroglıfler insanoğlu­
nun gösterge/sembol üretme eyleminin daha iyi anlaşılm asında etkili olabilir.
26 Şamanlar ve Semboller

$ ? ( ? ? %

.1.10. Ayın savaşı ve ayın avı petroglıflen

Jl İ 4-
' AK

\ f ,'' ^ ^ ' 4 e)
¿h A> Aü" A t \A/ 1JY A
jH x -f~r W ^ A &
70 70 :o

1.1.11. Erken çağlardan 10. yüzyıla dışı ataların sembolleri


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Çalışmaları 27

Novgorodova, k a rşıla ştırm a la rı için, birb irine be nz ey en ön emli imgeler b u l ­


ma ko n u s u n d a yetenekliydi. (Res im 1.1.14 ,1.1.15., 1.1.16.)
Ç ın sanat tarihi u z m a n ı arkeolog Paola D cm a tte'n ın de Iç Moğolistan (Çın)
petroglillerı üzerine, C a m b rid g e A rcheological Jou rn cıl'da y a y ı m l a n m ı ş iyi bir
m akalesi b u lu n m a k ta d ır . Deıııaitö kaya resm in i in celem ek için İç Moğolistan
ve N in gxıa bölgelerine gitm iş ve Çın dünyası ile göçebe ko m şu ları arasın d aki
ta rihöncesi ve tarihsel etk ile şim leri anlamaya çalışmıştır. M akalesin de, kaya
resm ini bütü nüyle şam an is t bir olgu olarak gören yo rum lara karşı m es afe­
lidir. Ben de, kaya r e sim le rinin yalnızca ç o k k ü ç ü k bir m ik ta r ın ın (yüzde
b irin d e n d a h a a z ın ın ) insansı figürler içeriyor olması sebebiyle bu ya k la ş ım a
katılıyorum. D e m atte şu sözlerinde ol dukça haklıdır:

P e tr o g lı f le r ın d in i ö n e m i , ta b u v arsa eğer, ü r e t im l e r i n d e n ziy ad e, im g e le r in ı s ­

m a r l a n m a s ı ve s u n u l m a s ı n d a y a tıy o r o la b ilir R e s im le r i y a p t ır a n la r ve y a p a n

k iş i l e r de i n a n ç l ı l a r a v ey a u z m a n l a r a te k a b ü l e d iy o r o la b ilir R e s im le r in f o n k s i ­

y o n u d a , d in i o la y la r ı ya d a m i t i k , d e s t a n s ı, h a tta ta r ih i t ın ıla r ta ş ıy a n d i d a k t i k

a n l a t ı l a r ı k a y d e d e n b ir ta p ı n m a p ratiğ i ile a la k a lı o la b ilir İm g e le r in d in i b a ğ ­

la m d a k u l l a n ı m ı s ö z d e " y ü k s e k ” m e d e n iy e t le r in d in i iç e r ik li s a n a tı iç in s ır a d a n

b ir d u r u m o ls a d a k a y a r e s m i ç a l ı ş m a l a r ı n d a n a d ir e n d ik k a t e a l ı n ı r B u d ist k ay a

r e s m i, d in i im g e le r i m e y d a n a g e tire n s ü r e ç le r h a k k ı n d a o ld u k ç a b ilg il e n d ir ic i

o la b ilm e k te d ir B u d is t k a y a r e s m i n i n fark lı ifad e fo r m la r ı, B u d a ve B u d h ıs a tt-

va t e m s i l l e r i n d e n b a ğ ış ç ı ta s v ir le r in e ve e fs a n e v i ve ta r ih i o la y la r ın a n l a t ı l a r ı n a

k a d a r d e ğ i ş m e k t e d i r B u n la r k ay a r e s m i n i n a r d ın d a g izli fa rk lı a n l a m l a r a g ö z ü ­

m ü z ü a ç m a k t a d ı r i l g i n ç t i r kı b u tıp im g e le r in a d a k iş le m in d e k u l l a n ı l d ı k l a r ı n a

d a ir b u l g u l a r H e l a n s h a n k ay a r e s m in d e b u l u n m u ş t u r Q ı n g t o n g x ı a , Zhongvveı

ve S h i z u ı s h a n e y a l e t l e r i n i n fa rk lı b ö lg e le r in d e , L a m a ıs t B u d i z m ’e b a ğ lı ç o b a n l a r

t a r a f ın d a n d in i b ir s a ık le g ö m ü le n s e r a m i k p a g o d a m o d e lle r in e b e n z e r k u ç u k

p a g o d a o y m a l a r ı b u l u n m a k t a d ı r . Bu b u lg u b iz e , e n a z ı n d a n b u ö r n e k t e , k ay a

ü z e r i n d e k i b ir o y m a n ı n , a d a k o la r a k g ö m ü le n b ir o b je y e te k a b ü l e t tiğ in i d ü ­

şü n d ü rm ek ted ir H e la n k o u g ib i d iğ e r b ö lg e le r d e , k a y a y a k a z ı n m ı ş B u d a is m i

b u fig ü r e s e s l e n ı l d ı ğ ı n ı a k la g e t ir m e k t e d ir , b u s e b e p le y a z ıla r ta p ı n m a i ş l e m i n i n

a s ıl o d a ğ ı o lm u ş t u r ... P e tr o g lı fle r ın b a z e n d in ve a y in le iliş k ili o ld u ğ u n a d a ir

iş a r e t le r b u l u n m a k t a y k e n , b u n l a r ı n d a h a s ır a d a n e y le m le r in o d a ğ ı o l d u k l a r ı n a

d a ir b u l g u l a r d a v a rd ır. Iç A sy a ile ilg ili e t n o g r a f ı k k a y n a k l a r , k a y a r e s m i n i n ,

a y ı n s e l - d ı n s e l b a ğ l a m l a r d a n , m i t s e l - t a r ı h s e l ve ( a n ı m s a t ı c ı g ö s te r g e le r o la r a k )

t a m a m e n s e k u l e r b a ğ l a m l a r a k a d a r ç e ş itli b a ğ l a m l a r d a ü r e t i l d i ğ i m g ö s t e r m e k t e ­

dir. A y ı n s e l - d ı n s e l b o y u t u n a ğ ır b a s ı y o r o lm a s ı m ü m k ü n s e de, b u n la r , m u t l a k a

“ş a m a n i s t e y l e m l e r ’’ i ç e r m e k z o r u n d a o l m a y a n , y a ğ m u r , a v l a n m a , e r g e n l i k , d o ­

ğ u r g a n l ı k , b a ş l a n g ı ç tö r e n le r i g ib i o l d u k ç a ç e ş i t li k o n u l a n k a p s ıy o r d u ( D e m a t t £

2004: 16)
28 Samanlar ve Semboller

1.1.12 Doğum imgelen

Son yirmi beş yılda, Çin'deki akademik dünyada, bizzat tanıklık ettiğim
bü yü k değişiklikler yaşanmıştır. 1 9 9 0 ların başlarında Şam anizm Çin'de
neredeyse tabu bir kelimeyken, sonraları uluslararası Ş a m a n iz m konferansı
C h an gchu n ’da düzenlenmiştir. Bir defasında b ana “Kaya Resminde Şaman­
lar'7 başlıklı konferansımın ardından, (o zam an lar yeni olan) iki kitap veril­
mişti. Bunlardan biri, X in jia n n g d a , Hu Xiaohui'nun R ock Art and Reproducti­
ve M agic (Kaya Resmi ve ü r em e Büyüsü) kitabıydı (Hu 1993). Yazar, “üreme
büyüsü" ya da daha net hır ifadeyle erotik b ü y ü n ü n aç ık işaretleri sayılabile­
cek imgelerin görülebildiği Yınshan bölgesinden bıı* dızı resim yayımlamıştı
(Hu 1993: 153) (Resim 1.1.17., 1.1.18., 1.1.19.)
1998'de, Wang Dayoıı tarafından yazılmış, gizemli E m blem s o j Chmese To­
tem s (Çın Totem Sembolleri) adıyla, oldukça iyi bir b aşka çalışm a yayımlandı.
Toiem'in, etnolojide olduğu kadar Çin sosyal bilim lerinde de özel bir anlamı
vardır, İngilizce özetinden birkaç satır pay laşmak istiyorum:

Ç in 'd e totem sim gesi, a ta la ı m d ü ş ü n c e le r in i g e le c e k n e s ille re a k ta r m a k için ta­

s a rla n m ış bir tü r göstergedir Ü zerlerind e a talara ya d a k la n la r a ait imgeler bulu­

n a n ve atalara ta p ın m a d a k u lla n ıla n k a y a lık r e s i m l e n , r e n k li seram ik ler, yeşim

ve b ro n z o b je le rin hepsi to tem o larak k a b u l e d ilir K la n la r ın ve ataların isimleri­

ni, yerleşim y e rle rin in ö z e llik le rin i, m e s le k tü r le r in i, ic a tla r ı, in s a n yaratımlarını

te m sil ed en d e s e n le r de to tem o la ra k gö rü lü rler, ç u n k u yer. g ök ve in san hakkın­

da k a p s a m lı bilgiler k a y d etm iş, tem sil e t m iş ve a k t a r m ı ş l a r d ı r Bıı o ld u kça yoğun

kü ltıirel göstergeler, h a lk ın o rta k p s ik o lo jis in in k a n ıtıd ır . ( W a n g 1 9 9 8 : 11)


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Ç alışm aları 29

1.13. Uc k ü ltü re ait pıkto g ra m la r


30 Şamanlar ve Semboller

1.1.15. Uç parmaklı ve kuş başlı antropom orfık figürle r


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Çalışmaları 31

Erken
Eneolitik Bronz Çağı dönem
göçebeleri
Güneş
é sembolü

Doğum
&
» w- >»r

H Dişi
figür

Erkek figür

* Maske

M
um m p  v
rf\-.

Ü
Boğa

Geyik

ı
%? f At

Savaşçı
■ “ ...... ................ .
£S t ...... . ■
Araba

P ^ T .....
>

Boyunduruk

Koyun
k i i V T

s£ -
—-
Yaban domuzu

Yılan

1.1.16. Kuzey ve Kuzeybatı Moğolistan'da petroglıflerın evrimi

“Totern’in bu şekilde tanımlanmasının modası biraz geçmiştir. Totemle­


rin, kayaların üzerindeki ikonik göstergeler yerine kullanıldıkları bile söylene­
bilir (Resim 1.1.20., 1.1.21., 1.1.22.)
C h in a s Ethnie Groups ( Ç i n in Etnik Grupları), bolca illüstrasyon barın dı­
ran ve İngilizce yayın yapan bir “kültürel coğrafya dergisi”dir. Bu dergide,
Gao W e i ’nin (Jiangsu eyaleti, Liangyungang bölgesindeki) Jiang ju nlin g Ka­
yalıkları üzerine (Wang Hongzhen in fotoğrafları eşliğinde) bir makalesi ya­
yımlanmıştır. Bu saha, Çin’de kaya resminin sahip olduğu, neredeyse hiç
32 Şamanlar ve Semboller

1.1.17. Karmaşık ayın sahnesi

1.1.18. Dı$ı ve er kek figürler

1.1.19. Ymshan kaya sahasından erotik sahneler


Koya Resmi v®/vey# P *lro g lıf

¡g2))
Ko>

- U -

* ® S \ T
o?o » t#
m m o
o i

10 II

1.1.20. İnsanları te m sil eden m askeler


3 4 Şamanlar ve Semboller

n IA 1*>

1.1.21. Sakachı Alyan imgelerine benzer maskeler


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf C atı$m alan 35

/
I
i

1.1.22. Jıanjunlıng Kayalıklarındaki izleri7)

keşfedilmemiş ve yayım lanm amış eşsiz zenginliğin küçük bir örneğidir sa­
dece. (Resim 1.1.23.) Bu imgelerin tarihi ve anlamı bilim insanlarınca şöyle
açıklanmaktadır:

1.1.23. Ufak halkalar - estetik beceri gerektiren şekiller


3 6 S a m anlar ve Semboller

K a y a l ık , J u M a n g ve S h a o H a o laraf ınclan yön etilen ve C m u l u s u n u n hır kolu

olan b i r ka b ile t a r a f ı n d a n a s t r o n o m i gözlem ev i o la r a k k u l l a n ı l ı y o r d u . Kayalıktan

a y r ıc a . G ö ğ e ve k a b i l e n in a t a l a r ı n a a d a n m ı ş bir s u n a k o l a r a k d a faydalanılıyordu

K a y a lığ ın te p e s i n d e k i , kartal gagası ş e k l i n d e k i b u y u k b i r kay a, G o g u yahut Ev-

r e n in y ü c e h â k i m i n i te m sil e d e r O n u n ö n ü n d e k i u ç k ay a d a k a b i l e n i n sem bo-

lık te m e l i n i o l u ş t u r u r B u n l a r d a n k u ş b i l i m i n d e k i b iri, ü z e r i n d e iki adet insan

y ü z ü n ü - W a n g D ayo u ’ya gore J u M a n g ve S h a o H a o ’n u n r e s i m l e r i n i - meydana

ge tiren ıkı y ıld ız g r u b u ta ş ır ' K u ş u n b o y n u n d a ıkı t a k ı m y ı l d ı z , B ü y ü ka yı ve

A nıares kazılıdır

S u n a ğ ı n batı b ö l ü m ü n d e k i d o k u z g ü n e ş , D o n g Yı k a b i l e s i n i n d o k u z kolunu

te m s i l ed er; o ı t a k ataları o lan Ju M a n g ve S h a o Hao d a , b u r a d a k u ş a benzeyen

i n s a n y ü z leriyle r e s m e d ı l m ı ş l e ı d ı r P r o f e s ö r W a n g D a y o u , b u r a d a k i ‘rüzgâr,’ ' i n ­

sanlar,' ‘i n s a n - y ü z l ü a t a l a r ’ a n l a m ı n a g e l m e s i m u h t e m e l y a z ı n ı n , k a b i l e n i n yazı

d ı l ı n m en eski b içim i o l d u ğ u n u d ü ş ü n m e k t e d i r A y r ı c a k a y a l ı k t a k azılı olan

S a m a n y o l u ’n u n J u M a n g ’ın a s t r o n o m i k g ö z l e m l e r i n i n b i r k a y d ı , k u ş resim lerinin

de D ı n g Y ı k a b i l e s i n i n to tem le r i oldu ğu s o n u c u n a v a r ı r

W a n g ve diğer u z m a n l a r , net k a b ile göste rgeleri, t o t e m l e r i ve ya z ılı kayıtları

ile s a h a n ı n , Ç in 'd e - v e m u h t e m e l e n d ü n y a d a - ş i m d i y e k a d a r k e ş f e d i l e n en eski

a s t r o n o m i g öz le m e v i ve s u n a k o ld u ğ u k o n u s u n d a b i r l e ş i r le r B u r a s ı Ç in de ast­

r o n o m i k g ö z l e m l e r i n e n az yedi b i n y ıl o n c e b a ş l a m ı ş o l d u ğ u n u k a n ı t l a r (Gao

2 0 0 7 7 5 - 7 6 ) ( R e s i m 1.1 2 4.)

Petrogliflcrm bir özelliği olarak guneş-başm onemı, yalnızca Amur Bölgesinde


değil Orta Asya'da da geçerli görünmektedir. A. M. Mariyashev, 1994'te, ilKa-
zakıstan ve Yedısu Petrogliflerı” hakkında ilk yazan olmuştur:

1.1.24. Uç farklı kaya sahasından benzer t a rz d a m a s k e l e r


Kaya Resmi ve/veya Petroglıf Ç alışm aları 3 7

T a m g a l ı , Y e d ı s ı r d a k i e n e s k i t a p ı n a k l a r d a n hırıdır. T a m g a l ı k a y a l ı k ç ı z ı m l e r ı

B r o n z Ç a ğ ı i ç i n n a d i r s a y ı l a n ve d iğ e r kaya r e s m i ö r n e k l e r i y l e b e n z e r l i ğ i b u ­

l u n m a y a n k o n u l a r i ç e r m e k t e d i r . V a d id e y ıl l a r b o y u n c a s i s t e m a t i k a r k e o l o j i k ç a ­

l ı ş m a l a r d ü z e n l e n m i ş , b u s e b e p l e de T a m g a l f n ı n a n t i k e s e rle r i K a z a k i s t a n ' d a ­

ki d i ğ e r b e n z e r a n ı t l a r d a n d a h a iyi i n c e l e n m i ş t i r . T a m g a l ı p e t r o g l ı f l e r i B r o n z

Ç a ğ ı n d a n k a l m a d ı r . S ö z k o n u s u t a p ı n a k S a y m a l ı t a ş ' t a n s o n r a o r t a y a ç ı k m ı ş o ls a

d a S a y m a l ı t a ş ’ta b i l i n e n p e k ç o k t e m a b u r a d a da k e ş f e d i l m i ş t i r . Ö r n e ğ i n : B o ğ a

ç ı z i m l c r i , g ı i n e ş - t a n r ı l a r , t a p ı n m a k o n u m u n d a k i i n s a n l a r ; ç if t le r h a l i n d e d i k i l e n

i n s a n l a r , evli ç if tle r, s a v a ş a r a b a l a r ı ve g ü n e ş s e m b o l l e r i . B u n l a r a r a s ı n d a , g e n i ş

c o ğ r a f y a d a k i k a d ı m ç a ğ i n s a n l a r ı n ı n fe lse fe le r in i y a n s ı t a n , h e m O r t a A s y a h e m

K a z a k i s t a n ' d a iyi b i l i n e n d ı m t e m a l a r d a b u lu n u r . T e m a l a r ı n o r t a k ö z e l l i k l e r i ve

b i ç e m s e l b e n z e r l i k l e r i , p e t r o g l ı f l e r ı n a y n ı d ö n e m e ait o l m a l a r ı d u r u m u y l a a ç ı k ­

l a n a b ilir . T a m g a l ı p e t r o g l i f l e r ı , O r t a A sy a k a y a r e s i m l e r i ile p e k ç o k o r t a k n o k t a

b a r ı n d ı r s a l a r da O r t a A s y a 'd a b i l i n m e y e n p e k ç o k te m a y a da s a h i p t i r l e r ( M a r ı -

y a s h e v 1 9 9 4 . 2 1 - 2 2 ) . ( R e s i m 1 . 2 5 , 1 . 2 6 . , 1 27., 1 . 2 8 .)

Orta Asya resimlerdeki ayrıntıların daha bütünlemesine incelendiği bir yer


olmuştur. Kenneth Lymer’ın Orta Kazakistan’daki özel bir sahayı, bir hac
yerini incelerken kaydettiklerine katılabileceğimizi düşünüyorum:

T e r e k t ı - A u l i e t o p l u m u n farklı b i r e y l e r i n i n farklı t e c r ü b e l e r le k a r ş ı l a ş a b i l e c e ğ i

bir kutsal m e k â n G e ç m i ş t e im ge le r, b a k s ı l a r ı n ( ş a m a n l a r ı n ) ve o n l a r ı n r u h l a r

d ü n y a s ı ile e t k i l e ş i m l e r i n i n g ö r ü n t ü l e r i y d i G ü n ü m ü z d e , yerli M ü s l ü m a n h a c ı l a r ,

p e t r o g l ı f l e r i n ü z e r i n e d i k i l m i ş bir t a p m a ğ ı , d in i p r a t i k l e r i n i n b i r p a r ç a s ı o l a ­

r a k ziyaret e d iy o rla r. G ü n c e l e t k i l e ş i m l e r m e k â n ı n k u t s a l l ı ğ ı n ı a y a k ta t u t u y o r ve

T e r e k t ı - A u l i e n ı n t a r ı h o n c e s ı n d e n b u y a n a gelen m e l e z n i t e l i k l e r i n i n s ü r e k l i l i ğ i m

g ö s t e r i y o r P c t r o g l ı f l e r , bu b ö l g e d e özel b ir a l a n ı n s ı n ı r l a r ı n ı ç i z m i ş l e r d i ; p e t r o g -

lıf le r ve k o n u m l a r ı , s o s y a l g e r ç e k l i k l e r i n ü r etilip te sis e d i l m e s i n e a r a c ı l ı k e d e n

p r a t i k l e r ve d e n e y i m l e r i n a k t i f b i r e r p a r ç a s ı y d ı kı b u d u r u m h â l â b ö y le d ır.

K ay a r e s m i i n c e l e m e l e r i n d e k i g e l e n e k s e l y a k l a ş ı m , e d il g e n b ir rol b e n i m s e ­

m e k ü z e r i n e k u r u l u o l m u ş t u r . B a z ı l a r ı ( L e w i s - W ı l l ı a m s 1 9 9 7 ; Do\vson 1 9 9 4 ;

C r o o k 1 9 9 9 ), p etrog lıflerin, a n tik top lu m ların m itlerini sessizce tasvir e d e n d o n ­

m u ş t a b l o l a r ya d a y i n e b ö y l e t o p l u m l a r ı n d ü ş ü n c e l e r i o l a r a k i n c e l e n e b i l e c e ğ i n i

ifade e t m i ş l e r d i r . Bu a r a ş t ı r m a c ı l a r k a y a r e s m i m d ü ş ü n m e b i ç i m i m i z i n d e ğ i ş m e ­

si g e r e k t i ğ i m s a v u n u r l a r ; i m g e l e r a ç ı k h av a s a n a t g a le rileri d eğil, d a h a ç o k m a d d i

k ü l t ü r ü n , b u i m g e l e r i ü r e t e n ve k u l l a n a n t o p lu ı u l a r d a a k t i f rol o y n a m ı ş özel b ir

biçim idir. (L ym er 2 0 0 0 : 311)

Doğal su kay nak ların a yakın yerlerdeki belli kaya yüzeylerinde petroglif im ­
gelerinin oldukça yoğunlaştığı bir gerçektir. Bu yüzden, Terekti-Aulie’nin
eski bir iktidar ve hac m ekânı olduğu açıktır. Önceleri yerli baksılar tara-
3 8 Şam anlar ve Sembolle

mm w
1.1.25. Tamgalı Vadisi tapınağı

fından ziyaret edilmiştir, son zamanlarda da İslam in a n cın a sahip pek çok
kimse tarafından ziyaret edilmektedir.
Şu ana dek, özellikle 1 9 9 0 ’larda olmak üzere, b ü y ü k miktarda çalışma,
makale, kitap ve resim derlemesi yayımlanmıştır. Rus meslektaşlarımız ulaş­

ı n . 26. Tamgalı tapınağı merkezi bolumu


Kaya Resmi ve/veya Petıoglıl Ç alışm aları 39

tıkları sonuçları duyurma konusunda olduk­


ça aktiftiler: Kazakistan (Mariyashev 1994,
Mariyashev - Goryachcv 1998, Mariyashev
- G oıjachev - Potapov 1998), Kuzey Asya
• •
(Martınov 1991), Saymalıtaş (Martinov - Ma-
rıyashev - Abetekov 1992), Moğolistan (Nov-
gorodova 1980, 1984, 1989, Jak o bson 1990,
1993, 1997, 2001), Shalabolino pctroglıflerı
(Pjatkin - Martinov 1985), antik Slav paganiz­
m inin bazı özellikleri üzerine (Rybakov 1994),
Okunev kültürü üzerine (Savinov 1997, Savi-
nov - Podol’skij 1995, 1997, Vadeckaja 1983,
1996, Studzinskaja 1995, Bokovenko 1995,
1.1.27. Güneş başlı ilah
Esin 1995), Orta Asya ve Iç Asya bölgeleri üze­
rine (Francfort 1994, 1995, 1998, 2 0 0 1 , Sher
1980, 1994, 1995, Kubarev 198 8 , Kubarev - J a c o b s o n 1996), Hakasya (Leon-
tev 1978, 1995), Pazırık Şamanizm ı üzerine (Cheremism - Zaporozhchenko
1996).
A m acım ız t um bu çalışmaları değer­
lendirmek değilse de, Rus bilimcilerin Av­
rasya kaya resmi h a k k ın d ak ı bulgu, keşif
ve açıklamaları h ak k ın d a daha derin bir
bilgi sahibi o lm an ın önemli olduğunu
düşünüyorum. Muhtemeldir ki, Ruhlar ve
Taşlar: Ş am an izm ve K ay a Resmi (ed. A Roz-
wadowski ve Maria M. Kosko 2 0 0 2 ) b aş­
lıklı m uhteşem makale derlemesinin de
böyle bir saklı amacı vardı. Polonyalı edi­
törler, “yıllardır O rta ve Kuzey Asya kaya
resmi üzerine çalışan araştırmacılar, k ü ­
resel çapta bir araştırma haline çok alışık
sayılmazlar, tabii tam tersi de geçerlidır:
B a tın ın Asya kaya resm ine dair farkındalı-
ğı da oldukça yüzeysel k a lm ıştır” (A. Roz-
wadowski, Giriş) derken Rusya ve B a tın ın
en iyi u z m a n la rın ı davet ediyorlardı.

1.1.28. Güneş başlı ilah ve yaban eşeıjı


•t m•

ik in c i b o lu m

ARTAN ELEŞTİRİLERE DAİR


KISA BİR DEĞERLENDİRME

2 0 0 0 'l c r , “evrensel Şamanizm teorisi" denen görüşe karşı giderek artan eleş­
tirilerle başladı. 4. Uluslararası Şamanistık Araştırmalar Topluluğu Uluslara­
rası Konferansı nın (Fransa'da, Chantılly’de, 1-5 Eylül 199 7'de düzenlenmiş­
tir) tarihöncesi çağlara ayrılan bölümünde sunulan tü m bildiriler, B ıblıothaa
S ham an istica'n m onuncu cildinde yayımlanmıştır (Francfort - Hamayon ed.
2001)
Kitabın bu bölümü, “ilkel" ve/veya “yerli" sanatı “trans teorisi” ya da “ev­
rensel Şamanizm teorisi" üzerinden yorumlayan, dünyanın neredeyse tama­
m ım kapsayan on bildiriye dairdir. Bildiriler, geçmiş toplumların ve sanatın
yorumlanışındakı genelleştirilmiş Şamanizm üzerine eleştiriler ve alternatif
görüşler one sürmektedir. Kitabın editörlerinden biri, H . - P Francfort, kitabın
giriş bölümünde, evrensel Şamanizm teorisinde uç temel varsayım ya da id­
dia bulunduğunu ifade ed er

1 H om o S ap ien s sa p ien s beyııı ve norofızyolo|ik s is te m in d e m ev cu t evrensel ruh,

o n un "d eğişik biline d u ru m ları” (trans) b e c e ris in d e g ö rü lm e k te d ir;

2 Bu evrensel tran s kapasitesini ve b u n u izleyen, b asit g e o m e trik biçimlerden

tersine çevrilebilir dönüşüm lere (insan < = > h ay v an ) d o ğ ru gid en evrensel bir

“e n to p tık ” goru ş dizisi kav ram ın ı tem el a la n , in s a n lığ ı n e v re n s e l ilkel başlangıç

din i,

3 Yukarıda b ah se d ile n “e n to p tık ” görü ş d iz isin i sanat b iç im le r i içinde doğrudan

ve an ın d a ifade edebilm eyi sağlayan ev re n se l içsel kap asite.

Kitaptaki b ild irilerin tem el eleştirel n o k ta la r ım ö z e tle m e k g e re k irse , hepsi böyle

b ir Ş a m a n iz m fik rin in geçerliliğim gu çlu b ir ş e k ild e s o rg u la m a k ta d ırla r Temel­

de şu no k talara işaret cdeıler 1 D u r u m s a llık ve g ü n c e l e ğ ilim le r Bu tur bir

“Ş a m a n iz m ” Batı to p lu m ların d ak ı ç a ğ d aş a k ım la r ın (n ew age, postmodernızm,

post-su reçsel arkeoloji) u ru n u d u r, 2. H e m e n h e m e n a ç ık b ir ş e k ild e ifade edilen

ku ltu rlerarası doğası ve insan ru h u n u n e v re n s e lliğ i id d ia la r ın a rağm en, bu tur

bir “Ş a m a n iz m 'in ta n ım la rı ve k u lla n ım la r ın d a g ö rü le n tu ta rs ız lık la r, 3 Varsayı­

lan , psiko lojik an la m d a evrensel e n to p tık g ö rü ş d iz i s i n in ve b u n u n doğrudan ve

a n ın d a sanat eserlerin d e s o m u tla ştırılm a sı d u r u m u n u n s o r u n lu doğası, 4 Sanat

ü r e tim in in k ö k e n in d e b u lu n m a sı m u h te m e l k ııltu re l faa liy e tle rin çeşitliliği, 5

“Ş a m a n iz m ’ le ılışk ıle n d irile b ıle ce k ta r ih ö n c e s i im g e le r in s ın ır lı sayısı ve bunla


Artan Eleştirilere Dair Kısa Bir Değerlendirme 41

rın şüp heli y o r u m la r ı; 6 Kaya re s im le rin in ifade b iç im le rin in ve b u r e s im l e n or­

taya ç ık a r a n sa n a ts a l d ü rtü le rin ç e şitliliğ i, 7. “Ş a m a n iz m 'i n ta r ih s e llis i ve za m a n

ve m e k â n a göre d eğışeb ılirlığı (F ra n c fo rt 2 0 0 1 : 31-32)

Özelle, tartışma ıkı bilinç kavramı arasında geçmektedir: Biri (ruh) kendili­
ğindene!, içgüdüselci, içsel bir yaklaşım iken; diğeri (akıl), geltşmecı, sorgu-
lamacı, dışsal bir yaklaşımdır. Ilkı (ruh) insanlığın evrenselliğini farklı bi­
linç durum larında bulurken, İkincisi (akıl) bunu kadim toplumların zaman
içerisinde, sanatsal ifadeleri de dahil olmak üzere her boyutta gösterdikleri
bilinçli bir gel işme-karmaşıklaşma içinde bulur.
Henrı-Paul Francfort savını tersi yönde kurmuştur;

H o m o - o n c e s ı b e y n i ya da hay van (k u şla r, m em eliler) b ey ni için o lm a sa da Sa-

p ıe n s -o n c e s ı için de bu e v ren sel d e n e b ile c e k b ilin ç d e ğ iştirm e b e c e r is in in var­

lığı t a n ın m a k zoru nd ad ır. A n c a k y a ln ız c a S a p ien s sap ien s sanat ü re tim in d e b u ­


lu n m u ştu r. Bu rad a b ey n in farklı bölgelerin in ç a lış m a sı söz k o n u s u d u r S a p ien s

sa p ıen s'm e v re n s e l olarak paylaştığı, çeşitli yerel sanat eseri b içim leri ü retm e b e ­

c e risi, b ilin çli a k ıld a a ra n m a k zo ru n d a d ır

Bu se bep le, Ş a m a n iz m ’in , evrensel tran s h alin d e n farklı bir ta n ım ın a ihtiyaç

v ard ır A rkeologlar ve sanat tarih ç ile ri, işlevsel b ir ta n ım ı etn o log lard an b e k le ­

m ektedirler. K ad ım Ş a m a n iz m ’e b ilim sel bir y ak la şım ı m u m k u n kılan ve eğer

gerekiyorsa, k a v ra m ın bizzat k e n d isin i ilerıkı a ra ş tırm alar ıç m k u rta ra c a k bir

ta n ım (F ran cfo rt 2 0 0 1 : 43)

Şaman izm üzerine “yem teorıler’m en ateşli eleştirmeni Paul G. Bahn, söz
konusu kitap için, “Son Esrimeyi Bana Bırak: Şam an izm’in Kaya Resmi Ç a ­
lışmalarındaki Yanlış Kullanımı Üzerine Bir Değerlendirme” isimli temel bir
makale yazmıştır (Bahn 2001: 51-93). Çalışma, Şamanizm hipotezinin kaya
resimlerine uygulanmasının tarihine kısa bir genel bakış içerir; bunun Pa-
leolitık sanat çalışmalarında yakın zamanda gerçekleşen tezahürlerinin ya­
nında, özellikle de bu hipotezin en çok uygulandığı üç bölge, Güney Afri­
ka, A BD ’nın batısı ve Texas üzerinde durur. Bahn, buradaki “sürüye katılma
o l g u s u n u n geçici bir yoldan ç ık m a olgusu olduğunu ve bize tarihöncesinin
sanatçıları ile ilgili herhangi bir şey öğretmekten çok bu olgunun failleri h a k ­
kında bir şeyler öğrettiğini savunur (ayrıca bkz. Bahn 2001).
Paris-X Nanterre Üniversitesi, Maison René Gınouves'de Afrika Üzerine
Araştırmalar Laboratuvarı’nda çalışan Jean-Loıc Le Quellec ise “Ş a m an iz m ve
Marslılar: Aynı Mücadele!” başlığı altında iğneleyici bir makale yazmıştır (Le
Quellec 2001). Bildirisi şunları gösterir: 1. Sahra kaya resminin “ş a m a n ı k ”
oku m asının ortaya çıkışına yol açan hipotezin basamakları resimlerin çok
ufak bir kısmını ilgilendirir; 2. Bu resimler, tartışmalı varsayımlar ve dai­
resel akıl yürütm e vasıtasıyla “aydınlatılmıştır”; 3. Sonuç, bu o k u m a n ın ge-
w
42 v'Omdnlar ve Semboller

1.2.1. l-n-Awanghet ten yuvarlak bast' fıgur resmi 1.2.2. Mataten-Ama?an dakı b.r yuvarlak başlı
fıgur resmi

• ı

1.2.3 Sefar dan yuvarlak başlı fıgur resimler

çerlılığıni gösterdiği iddia edden, fakat gerçekte o k u m ay ı örneklemekten baş­


ka işe yaramayan, amaca yönelik hır fikirler toplamı.
Cape Town Üniversitesi Arkeoloji Bö lü m ü n d en A n n e Solomon, sunumu
için gizemli bir başlık seçmiştir: “Açıklama ne demektir? Güney Afrika, Gü­
ney San Kaya Resmi Yorumlarında inanç ve Kozm oloji” (Solomon 2001: 161-
Artan E leştirilere Dair Kısa Bir D eğerlendirm e 4 3

178). G ö r ü n e n o ki, hepsi d eğilse de bazı S a n kaya re sim le ri ç o ğ u kez d in i


in a n ç l a r ve rıtüellerle i l ı ş k i l e n d i r ı l m e k ı e , a n c a k bu d u r u m s ı k l ı k l a , b u t u n
kaya r e s i m l e r i n e d a ir b i r “a ç ı k l a m a ” k ı l ı ğ ı n a girerek g iz le n m e k te d ir , “i n a n ­
c ı n ” izah e t m e d e yetersiz k a ld ığ ı kaya r e s m i n i n a n l a ş ı l m a s ı n ı n ö n ü n d e k i k ı ­
s ıtla m a la r ise S o l o m o n ’u n y a z ı s ı n ı n k o n u s u n u oluşturur. ( R e s i m 1.2.1., 1 2 . 2 . ,
1 . 2 . 3 . , ! . 2 . 4 . , 1.2.5., 1.2.6.)
“Ş a m a n i z m ’le K a r ş ı l a ş m a l a r d a M ic h e l L o r b l a n c h e t, s ü s l e n m i ş m a ğ a r a
ik o n o g ra f is in d e n ve a ç ık hava ka ya o y m a l a r ı n d a n ö r n e k l e r ku llan ır . Yazar,
Avrupa p a le o litik s a n a t ı n a u yg u la n d ığ ı şekliyle ş a m a n ı k teoriyi d e s t e k l e y e ­
c e k i k n a e d ic i savların y o k l u ğ u n a ve a r g ü m a n l a r ı n s ü b je k t i f d o ğ as ın a d i k k a t
çeker. D a h a s ı , H i n d i s t a n ’da ş a m a n l a r ta r a f ı n d a n üretilen g ü n ü m ü z r e s i m l e ­
rine yapılan b i r g ö n d e r m e ile, resim leri ya p anla ra dair dolaysız bir b i lg in in
yokluğu d u r u m u n d a böyle b ir y o r u m l a m a n ı n i m k â n s ız l ı ğ ın ı gösterir. ( L o r b ­
lanchet 2 0 0 1 : 9 5 - 1 1 5 )
Elbette y u k a r ı d a b a h s e t t i ğ i m i z kita pta n ö n ce de kaya r e s m i n i n m esele leri
üzerine k e n d i g ö r ü ş le rin i gözden g e ç i r m e k isteyen o k u y u c u n u n ilgisine layık
başka eleştirel sesler de o l m u ş t u r ( B a h n 1 9 8 8 , 1 99 1, 1 9 9 2 , 1 9 9 8 , 2 0 0 1 , B a h n
- Vertut 1 9 8 8 , 1 9 9 7 , B u ry 1 9 9 9 , H a m a y o n 1997, Le Q u e lle c 1 9 9 9 , W h i t e
2 0 0 0 ) . “K u z e y O jı b v a Yerlileri: Ş a m a n i k / E n t o p t ı k T eorinin E v r e n s e l l i ğ i n i n
S ı n a n m a s ı ”, J a c k S t e m b r m g ’ın, Kuzey A l g o n k i n avcıları arasın da yaptığı o n ­
larca yıl s ü r e n s a h a ç a lı ş m a l a r ı n ı özetlediği b o lü m e verdiği isimdir. Ç a l ı ş ­
ma, b a şk a k ü ltü r e l, d ilb ilim sel ve p s iko lo ji k b a ğ la m la r d a n yayılan ş a m a n ı k /
en toptık y a p ıla r ın uyarlan abılırliğ inı değerlen dirmektedir. Hareketli k u z e y
avcı kü ltü rleri, d a v r a n ı ş l a r ı n e n to p tı k yapılara zıt ıhtiyaç larca yönlendirildiği
eşsiz bir dil o lu şt u r m u şt u r . Ş a m a n i z m ' i n kendisi bir m odel olarak i n c e le n ir
ve şiddetli b ire y s ellik k a r ş ı s ın d a ç ö z ü ld ü ğ ü görülür (S te in brın g 2 0 0 1 ) .
A ng u s Q u i n l a n ’in m a k a l e s i , “D u m a n ve Aynalar: Kaliforniya ve B ü y ü k
Havza'da Kaya R e s m i ve Ş a m a n i z m ” b a şlığ ın ı taşır. David W h i t l e y 'n i n B ü ­
yü k Havza ka ya resmi y o r u m l a r ı n ı n eleştirel bir ta rtışm a sı olan yazı, ş a m a -
nistik m odelle ilgili ö n e m li p r o b lem le rin altını çizer. W h i t l e y ’n in ç a lı ş m a s ı,
etnografiye d a y a n a r a k , ş a m a n i s t ı k m o d e l i n temel z a a fla r ın d a n birini - k a y a
re sm indeki, kultu rlera rası ş a m a n i k metaforlar olarak işlev gördüğü v ars a ­
yılan belli m o tif le r e d a y a n m a s ı n ı - s a v u ş tu rm a k ta d ır. A n c a k , B ü y ü k Havza
etn o gra fisın m m e c a z ı ve düz o k u m a l a r ı , W h i t l e y ’n i n kaya s a n a t ı n ı n ş a m a -
nistık pratikler b a ğ l a m ı n d a üretildiği ve k u ll a n ıl d ı ğ ı n a dair tezine ç o k fazla
destek sağlam az. W h i t l e y ’n i n bu etnografilere karşı, s ö m ürg eciliğin A m e r i ­
kan Yerli to p lu m ları ü z e r i n d e k i e tk isin i göz ardı eden ya k la ş ım ı, ş a m a n i s t i k
modelin ta r i h s e l l i k dışı ya pısını yansıtır. D a h a s ı, k e n d isin in B ü y ü k Havza
Ş a m a n i z m i ’n ı n i te l e n d i r m e b iç im i, ş a m a n i s t i k m odelin an ayurdu olan G ü n e y
Afrika’ya d a h a uygundur. Ş a m a n i s t i k p e r s p e k t ifin b e n i m s e n m e s i , a r a ş tı r m a -
A rtan Eleştir ilere Dair Kısa B ir D eğe rlen dirm e 45

cıların Büyük Havza'daki - ö z e llik le Numık dil ailesinin dağılımı konusuna


d a ir- önemli arkeolojik problemlerin üzerine gitmelerini önler. Eski Büyük
Havza toplumsal sistemlerinde kaya sanatının sahip olduğu yer ve onemı,
ş a m a m s a k perspektifin terk edilip ayin antropolisi üzerine daha m inim alist
bir yaklaşımın benim senm esiyle daha iyi anlaşılabilir (Quinlan 2001).
Cecelıa F. Klein, Eulogio G u zm an , Elısa Mandell, Maya Stanfıeld-Mazzı ve
Joséphine Volpe, “Şamanit: Bir Kolomb-oncesı Sanat Tarihi Hastalığı” başlıklı
makalede bir araya gelirler. Makale Şa m a n izm ’in, Ispanyol işgali öncesi d ö ­
nem ve Sömürge donem i M ezoamerika ve And toplumlarında sanatın anlamı
ve işlevini anlam a aracı olarak kullanılmasına karşı eleştirel bir değerlendir­
medir ilk olarak, kavramı kullanan sanat tarihçilerinin, Şam anizm 'in, analiz
ettiklerini iddia ettikleri asıl sosyal, tıbbi, dini ve sanatsal sistemler hakkında
neredeyse hiçbir şey söylemeyen, yalnız belirsiz değil aynı zamanda birçok
değişken ve tutarsız tan ım ın ı kullandıklarını gösterir. Ardından, bu el ç a ­
bukluklarının, belli toplumları irrasyonel ve beceriksiz ancak manevi olarak
ııstun “Ö t e k i"1er olarak resmetmeye hizmet ettiğini ve bu ötekilerin, kendi­
mizi değerlendirirken kullandıklarım ızdan farklı, modern Batıyı günümüz
Latin Amerıkası na üstün gösteren terimlerle tanımlandığını öne sürer (Klein
ve ark. 2001).
Bizim için en fazla önem arz edenler, son ıkı makale olacak. Özellikle
Kuzeybatı Moğolistan’da yeni kaya resmi sahaları keşfetme işine uzun zaman
harcamış olan Esther Ja co b so n , bulgularını “Moğol Altaylarının Tarihöncesi
Kaya Resminde Şamanlar, Şam an izm ve İmgelerin Antropomorfize Edilişi”
başlıklı makalesinde özetler (Jacobson 2001).
Jacobson yazısında, Kuzeybatı Moğolistan’daki Tsagaan Salaa/Baga Oi-
gor kaya resmi kom pleksinin bol sayıdaki materyalini kullanarak O rta Asya
kuzeyinin en erken kültürel katm anlarından konular ele alır. Materyaller,
boynuzlu ve antropomorfik bir ligur, doğuran kadınlar ve kadınların eşlik et­
tiği avcı figürlerini içermektedir. Bu figür tiplerinin düzenli bir şekilde çiftler
halinde bir araya gelmesi ve bunların avlanma sahneleriyle ılışkılendırilmesi,
“Ş a m a n iz m 'in çok sonraki gelişimine işaret eden yapılandırılmış ilişkilerin
kadim dönemlerdeki ortaya çıkışın a dair ipuçları sağlayabilir.
Orta Asya kaya resmi çalışm alarının onde gelen uzm anlarından Henri-
Paul Francfort ise, “İç Asya'da Sanat, Arkeoloji ve Şam anizm 'in O n t a r ih i”
başlıklı oldukça düzenli bir makale yazmıştır. Makale, Şam an izm ve trans
halinin, O rta Asya kadim sanatlarının ve zengin arkeolojik kalıntılarının
yorum lanması işleminde kullanılm ası üzerine eleştirel bir araştırmadır. Şa-
m anık “okuma'Tarın çoğu, arkeoloji ve sanat tarihinin temel metodolojik il­
kelerinden kim ilerini göz ardı etmiş, etnografik kanıtları şüpheli biçimlerde
kullanmışlardır. Bu sorun, genel bir “bilişsel arkeoloji” ve sanat psikolojisi
4 6 Samanlar ve Semboller

metodolojik çerçevesi içinde, algıdan temsile, öne sürülen şamanik/-istik y o ­


ru m ların kusur ve kısıtlamaları gösterilerek incelenir. Son bölüm, başlangı­
cından D em ir Ç a ğ ın a kadar, Orta Asya'da Ş a m a n iz m ’in öntarihine, bol mik­
tardaki materyali temel alan bir genel bakıştır.
Çalışm an ın sonunda, İç Asya’daki neredeyse tum kadim Şamanizm ka­
nıtları reddedilir.

Kaya re s m in d e k i bu u n su rlar (d oğu rgan lığın tan rısa llığ ı ve av la n m a faaliyetinin

y ü c e ltilm e si), ş a m a n ık türden bir din e sah ip to p lu m la rın , “c h a s s e a 1'âme” (ya­

ş am g ü cu ) b ilgisin e sahip avcı g ru p la rın dü nya g ö rü şü n e aittir (H a m a y o n 1990),

Bu y ü z d e n , G ü n e y Sibirya, Altay ve M o ğ o lista n 'd a k i B ro n z Ç ağ ı top lum larının

ş a m a n ıs t g ö rü n ü m lü im geleri, (en az ın d a n ) A v rasy a-A m e rık a a ltk a tm a n ı pers­

p e k tifin d e n b a k ıld ığ ın d a , elbette g ü n ü m ü z Ş a m a n i z m i ’n i n tü m bileşenlerim

iç e rm e y e n b ir tur şam an ist dünya gö rü şü n ü yan sıtırlar. Ç e liş k ili bir biçim d e, bu

to p lu m la rd a e k o n o m in in yaşadığı d ö n ü şü m le r, (tarım , m e ta lü r ji, elitler, hiyerar­

şi) b ir ö n c e k i don em d e y a ln ız c a örtu lu b ir b iç im d e var o la n b u s e m b o lik sistemin

sa n a tsa l ifa d e sin in g ü ç le n m e s in e yol açm ıştır. Y u k a rıd a b a h s i ge çe n üç özellikten

( b o l u n m u ş te m sil, tan rıç a , av lan m a) h içb iri k e n d i b a ş ın a yeterli değildir. Bunla­

rın b irle şim i ise, kab aca, Ş a m a n iz m tarzı gen iş b ir dini ç e v r e n in ta rifim yapar ve

d a h a o n c e g özlem len en A fa n a s e v o -O k u n e v o im geler (m a sk e le r, b o y n u zlar, sü­

tu n la r, tüyler, yarı in sa n yarı hay van v arlık lar) k o m p le k s in c e de desteklenir. Peki

“Ş a m a n iz m " h a k k ın d a b ir yargıya v a r m a k için bu k a d a rı yeterli m idir? Kesinlikle

h a y ır A sy a -A m c rık a a ltk a tm a m n d a n yola ç ı k a n g e n e llem e vasıtasıyla elde edi­

len “Ş a m a n iz m ”, fazla zayıf, fazla k ap sa y ıcı ve n ih a y e tin d e işe y a ram azd ır Bu

y ü z d e n de a ltk a tm a n g e n e lle m e s in i ve b u g e n e lle m e n in sığ Ş a m a n ı z m ı ’ni kabul

e tm iy o ru z . (F ra n c fo rt 2 0 0 1 ; 2 5 9 )
İKİNCİ KISIM
ŞAMANLAR, SEMBOLLER VE
GÖSTERGEBİLİM
BİRİNCİ BÖLÜM
ŞAMANİZM'İN BAŞLANGICINA GİRİŞ

Bilimadamları, Ş a m a n iz m ’in kökeni konusunda fikir birliği etme eğiliminde


değil Mircea Eliade gibi saygın bir yazar dahi, son zamanlardaki araştırm ala­
rın paleolıtik avcıların dinindeki “ş a m a m s a k " unsurları meydana çıkardığını
varsaymaktadır. Eliade, Kari J. Narr’ın, “Bârenzeremoniell” ile Avrupa'daki
Taş Cağı Şam an izm ı arasındaki olası bir bağlantıya dair teorisine atıfta bulu­
nur ve şu sonuçlara varır:

Avrupa Paleolitık (tak rib en 5 0 , 0 0 0 - M Ö 3 0 . 0 0 0 ) alan ların d a b u lu n a n h ayv an

k a f a t a s ı ve k e m i k l e r i a y i n l e r d e s u n u l m u ş k u r b a n l a r [...] ve ay n ı tö r e n l e r l e b a ğ ­

la n tı l ı ş e k i l d e , h a y v a n l a r ı n t e k r a r h a y a ta d ö n ü ş l e r i n i n b ü y ü s e l - d i n s e l k o n s e p t -

lerı o l a r a k y o r u m l a n a b i l i r l e r [ ..] K ısa b i r su r e s o n r a , m u h t e m e l e n M Ö 2 5 0 0 0

c i v a r ı , A v r u p a , k u ş , y a r d ı m c ı r u h ve e s r i m e te m s i l l e r i y l e , Ş a m a n i z m ' i n e n e s k i

b i ç i m l e r i n e d a i r k a n ı t l a r ( L a s c a u x ) s u n a r " (E lia d e 1 9 6 4 : 5 0 3 ) .

Kuş, yardımcı ruh ve şam ana dair bu ifadeler - s ö z d e “Olu Adamın resm i”-
Annette L am in g kitabında şamanlardan hiç soz etmemesine rağmen litera­
türde oldukça kabul görmekteydi. (Laming-Emperaire 1959, Tablo 35)
1 9 5 0 ’lerde, Avrupa mağara sanatının zengin materyallerini temel alarak
dinin tarihöncesi üzerine kitap yazmak, akademide moda haline gelmişti. Bu
kitaplarda her insansı yaratık, “Zauberer,” diğer bir ifadeyle şeytani figür ola­
rak etiketlenirken, faaliyetlerine de “Jugdmagie” (Kuhn 1952, Kırchner 1952)

11.1.1. Buyucu
50 S a m a nlar ve Sem boltei

deniyordu. Macar arkeolog Janos Makkay da, 1953 yılında, Les I roıs l ivres
mağarasının maskeli insan tasvirim, Şamanizm'in tarihöncesi ıcm önemli hır
kanıt olarak yorumladığı bir makale yayımlamıştır. Bu iyi bilinen boynuzlu
yaratığın bir buyucu ya da şaman olduğu varsayılır (M akkay 195 Ç I 9 9 9 ’da
yeniden basılmıştır: 56-71). (Resim ll .l .l .)

Ş a m a n bir d a n s sergiler: E s r i m e h a l in d e d ir . Bu hale u l a ş t ı k t a n s o n r a , ru hu bede­

n i m t e ı k eder. R u h la ilgili Usl Pal eolııik i n a n ı ş l a r h a k k ı n d a ç o k fazla şey bilmi­

y o r u z . O r i j i n a l g ö r ü ş e göre, h a y v a n p o s t l a r ı n a b u r u n m u ş o l a n ş a m a n ı n esrime

s ı r a s ı n d a b e d e n i n i değil, y a l n ı z c a k o s t ü m ü n ü te r k e t t iğ i n i hile v a rsa y a biliriz Şu

rası n e tti r ki h a y v a n p o s tl a r ı g i y i n m e k , kült b a ğ l a n tı l ı b i r rolde hile Şam aniz m 'in

e v r i m i n d e n o n c e g e lm e k te d ir . İlkel i n s a n l a r b ü y ü k i h t i m a l l e h a y v a n maskeleri

ve k ı y a f e tl e r in i h u y u t ö r e n l e r i n d e n ö n c e de k u l l a n m a k l a y d ı l a r . İ n s a n vücudu

yahut i s k e l e ti n in k o s t ü m l ü o l a r a k ta s v ir i, ş a m a n ı n k ı y a f e t l e r i n e ya da bedenin

r u h a geri d ö n ü ş ü n ü g ü v e n c e a l tı n a a l m a k a m a ç l ı y d ı . K a y n a ğ ı m ı z g e r ç e k bir şa­

m a n k o s t ü m ü değil b ir m a ğ a r a resm i o l d u ğ u n d a n , t a s v i r i n , r e s m i n arkasındaki

b i r a d a m ı n , y an ı ş a m a n ı n v a r l ı ğ ın a işaret e t m e y i a m a ç l a m a i h t i m a l i n i hesaba

katm alıyız. (M ak k ay 1999: 71)

Andréas Lommel, erken dönem avcılara dair Meciizinnuiner, Sc h aım n cn , Kims­


iler (Tıp Adamı, Şaman, Sanatçı] adlı kitabında, desteksiz varsayımlar konu­
sunda daha da ileri gitmiştir (Lommel 1967a, b, Haydu 1970), Lommel çağı­
mız mesleklerinin kökeninin, yaklaşık 5 0 . 0 0 0 - 1 0 . 0 0 0 yıl önceki tarihöncesi
avcılar (udcr frûhen Jager”) dünyasında yattığını iddia eder. “Zanaat ve Şa­
m anizm " başlıklı bölümde, okuyucuyu, Fran co-C an tabrian tarihöncesi ma­
ğara sanatının meşhur röntgen tarzı resimlerinin Ş a m a n iz m ’le bir bağlantısı
olduğuna ikna etmeye çalışır. L o m m el’in kitabı, uzun bibliyografyası, hem
Paleolııik mağara sanatı ile alakalı en önemli eserleri hem de bu konuda daha
önce yayımlanmış (altmışların ortalarına kadar) Rusça kitapları içermediğin­
den ayrıca eleştirel bir gözle okunmalıdır.
Batı sanatının öntarihi üzerine değerli eserler vermiş olaıı André Leroi-
G ourhan, Paleolilik dönem boyunca Ş a m a n iz m ’in varlığını göstermenin
zorluğuna dikkat çekmiştir. Örneğin, bu konuya dair yayınlarda, (stealopik
özelliklere sahip) tüm dişi figürlerin “Venüs”, erkek figürlerin ise büyücü (Re­
sim 11.1.2.), bazen de “şam an” olarak etiketlendiği belirtilir. (Leroi-Gourhan
1964, 1965, 1982)
Ne var ki Şam an iz m ’in başlangıcını saptamak daha da zordur. Kimi bilim
insanları, kesin tarihleri belirlenemeyen bellibaşlı bazı mağara resimlerinin,
şamanları ve kullandıkları nesneleri tasvir ettiklerine inanırlar. Ayrıca, çeşitli
metallerin, Bronz Ç ağ ınd a önemli bir rol o y n a d ık la rın d a n , tarihleri sapta­
maya yardımcı olabilecekleri de öne sü rü lm ü ştür (Vajda 1959, Voigı 1977).
Şamanizm ın B a ş ta n a u n a Gır»-. 51

11.1.2. Les Trois Frères mağarasından bir başka yarı msan yarı hayvan fıgur
52 Samanlar ve Semboller

Bu ihtimal im kânsız görünmese de, kaya resminde - g e r ç e k le n varsa eğer-


somul kanıt olarak değerlendirilebilecek pek çok yeni veri, ancak yeni yem
gerçekleştirilen araştırmalarca sağlanmaya başlanmıştır.
Farklı bölgelerden kaya sanatı materyallerim temel alarak çizimler, oyma­
lar ya da resimlerle “sanatçıların” büyülü-dınsel inançları arasında bağlantı­
lar k u rm ak ve teorilerin geçerliliğini yargılamak uzmanlara düşmektedir. Ke­
sin görünen bir şey varsa (en azından Şa m an izm ’in locus classicus'unda, yanı
Sibirya’da), o da, şamanistik ayinler ve sembollerin ilk temsillerinin Orta ve
Kuzey Asya kayalarında bulunmasının teorik bir olasılık olduğudur Dahası,
Sibirya kaya resimleri, Avrasya Şam an ızm i’nın öntarihi hakk ında elimizdeki
en eski belgeler olarak görülebilir, ya da daha kesin bir ifadeyle söylemek ge­
rekirse, bu resimler Sibirya Şamaııizmi m doğuran ve gelişimini başlatan dini
inanç sistemlerine ışık tutabilecek veriler olarak görülebilir.
Son birkaç onyılda Rus bilim adamları Sibirya'da pek çok kaya çizimi
(petroglif) keşfetmiş ve bunlara dair yüzlerce makale ve kitap yazmışlardır
Bu yepyeni kaynaklar henüz sistematik olarak incelenmiş değildir, ancak
arkeolojik veriler yardımıyla, Sibirya'da Ş a m a n iz m ’in başlangıcını belirleme
teşebbüsleri olmuştur. A. P Okladmkov Şamanizm'in, Baykal bölgesinde MÖ
ikinci binyıl ortalarında (Okladnikov 1955: 3 4 4 - 3 4 8 ) , Ural ve Obi nehri böl­
gelerinde de birinci binyıl cıvan, karmaşık bir buyüsel-dinsel pratik olarak
başladığını söyler (Okladnikov - Martinov 1972: 219, ayrıca bkz. Martinov
1991). Bunun dışında bazı araştırmacıların, erken Ş am an iz m ’e ait olması
muhtemel, MÖ 2 0 0 0 - 1 5 0 0 arası Okunev Kültürüne ait erken donem ant-
ropomorfik imgeleri çözümleme çabasında bulundukları da olmuştur (Mat-
yusehenko 1962, Leontiev 1978, Bokovenko 1995).
Rus etnologlar arasında, erken donem Şamanizm'in problemleriyle ilk ola­
rak ilgilenenler, din tarihi öğrencileriydi, özellikle de Türkı halkların dinlen
üstünde çalışanlar (Potapov 1978). Buryat Ş a m a n iz m i’m n öntarihi hakkında
kaynak bulabildiğimiz bir başka kitapta, T. M. Mikhajlov’un, petrogliflere
yansıdığı şekliyle bereket kültleri, anaerki, totemizm, güneş kültü, atalar
kultu ve ‘büyüsel-dınsel inançlar' ile ilgili görüşleri herhangi bir kabile ya
da kültür belirtmeyen, tipik belirsiz ifadeler olmaktan öteye gitmemektedir.
Fakat kitaptaki bu genel duruma bir istisna olarak Mikhajlov, Glazkovo do­
nemi (MO 2 0 0 0 - 1 0 0 0 ) şamanları ve sonraki ş a m a nla rm tipik imgeleri ola­
rak, başlıklarında boynuz bulunan insan figürlerinden bahseder (Mikhajlov
1980: 56).
N. A. Alekseev, Sibirya'nın Türki halklarının erken din formları hakkın-
dakı kitabında, sonraki Budizm'in etkisi altında oluşmuş olmaları sebebiy­
le, Sibirya Şamanızmi çalışmaları için olası kaynaklar olarak petrogliflcrden
bahsetmez (Alekseev 1980). Ancak bu görüş herkes tarafından kabul görme-
Ş a m anizm 'in Başlangıcına Gınş 53

mektcdir. Ö rn e ğ in , A. N. Bern stam , ş a m a n ik ayinlere kanıt olarak Fergana


Dağları kayalarından ilgi çekici oym a örnekleri (M Ö V ll.-I. yüzyıllar) yayım­
lamıştır (Berstam 1952: 6 5 - 6 8 ) .
Sonraki bölüm lerde, bazı eleştirel ve metodolojik görüşler eşliğinde
Sibirya’dan farklı imge türlerini ele alacağız ve nihayet bazı etno-sem iyotık
yorumlar yapacağız.
İKİNCİ BÖLÜM
ERKEN DÖNEM (SİBİRYA)
SAMANLARININ AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ

Şam an iz m ’in başlangıcına dair bir uzlaşı yokken, varsayılan büyücü ya da


şamanların karakteristik özelliklerine dair fikirlerin çok daha çeşitli olacağı­
nı tahmin etmek zor değildir. Şimdi, Rus bilim insanlarının eserlerini temel
alan, giriş niteliğinde, geçici bir tipolojı sunacağız. Bütün bölgesel müzeler |
ya da araştırma enstitüleri ve üniversitelerin yayınlarına erişmek neredeyse
imkânsız olduğundan, literatüre dair oluşturduğumuz taslağın eksiksiz ol­
madığını da belirtmemiz gerekiyor.
Burada, Sibirya kaya resminde bulunan neredeyse sınırsız sayıdaki hay­
van imgelerini dikkate almayacak, yalnızca antropomorfık ya da insansı fi­
gürleri değerlendireceğim Yalnızca insan figürlerinin, b u nla rın da yalnızca
bir ya da birkaç bellibaşlı özelliğe sahip olanlarının sayılabileceği de elbette
açıktır. Erken donem şamanların da, sonraki meslektaşları gibi, toplumları-
nın sıradan bireyleri olmamaları nedeniyle, bazı ayırt edici özelliklere sahip
oldukları fikri makul bir varsayımdır. Peki, ne tür özellikleri aramak gere­
kiyor?
Söz konusu antropomorfık figürler, Rus arkeologlar tarafından, özellikle
de bütün bir beden tasviri şeklinde - a y a k ta duran ya da hareketli (dans eden)
insansı figürler ş e k l i n d e - şamanları işaret eden göstergeler olarak çözüm­
lenen özel imleyicılere sahiptir (Resim 11.2.1. ve 11.2.2). Figürler ayrıca ya
hayvan başlıdır ya da kımı zaman boynuzlu, basit bir insansı kafaya sahiptir.
Hayvan başlı resim grupları ise kendi içinde ikiye ayrılır; Kuş başlı ve ayı
başlı yaratıklar. Sibirya'da Tom nehri yakınındaki kayalarda, Okladmkov ve
Martinov tarafından şaman olarak ta n ım lana n kuş başlı ş e m a tik figürler b u­
lu nm u ştu r (M O ikinci binyıl sonu - birinci binyıl başına tarıhlenmişlerdır,
bkz. Resim 11.2.1. a ve b) (Okladmkov - Martinov 1972: 188). İkili bu iddiayı,
Sibirya'da ku ş tipi şam anlar ın bilindik olması ve geçen y ü z y ılın sonuna dek
faaliyette b u lu n m a sın a dayandırarak one sıtrer. 19. y ü z y ı ld a n ya k ın bir ör­
nek, bir Hakasya kaya çizimi de net bir şekilde kuş başlı bir yaratığı (Kyzlasov
- Leontıev 1 9 8 0 , Tab. 48), m uhtemelen bir şa m a nı tasvir e tm e k te d ir (Resim
II.2.5). Ayrıca figürlerin elleri de ayırt edici özelliklere sahiptir, ör neğin bazen
bir nesne, yuvarlak bir çalgı (davul? ok ve yay - Resim 11.2.3., 11.2.4.) ya da
sopa şeklinde bir alet (Resim 11.2.9) tutan k u ş pençeleri ya da i n s a n elleri gibi.
Erken Donem (Sibirya) S am anlarının Ayırt Edici Ö ze llikle ri 55

11.2.1 Kus basb antropom orfık figürler

II.2.2. Antropom orfık figü rle r

II.2.3. Aleti, (ok ve yaylı) insan figürler. H-2.4. Bir şahın ve dans eden figürler
56 Samanlar ve Sem boller

O ym a tarzları da, kaya resmi imgelerinin ayrıntılı hır tanımı için hır başka
ayırt edici özellikler serisi sunar. Örneğin, erkek ve kadın ayrımı kadar, in­
san bedeninin (röntgen tarzı dediğimiz) şematik çizimlerıne karşı "gerçekçi"
çızimierı de kolayca görülebilmektedir Erkek figürler, erekte olmuş hır fallus
ile tasvir edilirler (Resim 11,2.6). Baykal bölgesinin kaya çızimierı fallık bir
karaktere sahiptir (Okladnikov - Zaporozhskaya 1970: 76). Rus araştırmacı­
lar bu imgelen, bereket kültü ya da fallik özellikli insan figürlerini simgele­
yen yılan ve boğa kültleri açısından açıklama çabalarında bulunmuşlardır
Dıger bir ayırt edici özellikler dizisi de hareketli figürlerin tasvirlerinden
ve bağlamdan elde edilebilir. Burada bağlam derken, belli bir kayanın tutar­
lılık oluşturan bir yüzeyindeki birbirine komşu imgeler dizisini kastetmek­
teyiz. Bu bağlam, insanların ve Sibirya’nın farklı kültürel bölgelerine ait hay­
vanların çizimlerını içerir vc kaya oymalarının temel aldığını varsaydığımız
dünya görüşlerindeki keskin farklılıkları net bir biçimde gösterir (Okladnı-
kov - Martınov 1972),
Saymış olduğumuz bu ayırt edici özellikler vasıtasıyla (bkz. şema 1 ve 2),
her bir kaya çizımının her bir figürünün oldukça ayrıntılı ve az çok kapsamlı
bir tarifi yapılabilirken, Sibirya kaya resimlerindeki antropomorfık figürlerin
de geçici bir tıpolojısini çıkarm ak mümkündür. Rus araştırmacılara göre Si­
birya kayalarında şu tur şamanısiık imgeler bulunabilir:
(1) Kuş kafa (dans eden kuş benzeri figürler) (Resim II 2 1.)
(2) Falluslu insan figürleri (Resim II 2.1, 2.2.)
(3) Boynuzlu antropomorfık figürler (Resim 11.2.8.)
(4) Boynuzlu ve geyik boynuzlu maskeler (Resim II. 3.1., II.3.2., 11.3.3
11.3.6)
(5) Davullu şamanlar (Resim II.3.4, 11.3.5.)

ilk iki çizim grubundan bahsetmiştik, ancak butun Sibirya bölgesinde, ka­
yalara, -geyik tipi şamanlar seansları sırasında boynuzlu başlıklar giydiklerin­
d e n - boynuzlu şamanlara tekabül ettiği varsayılan boynuzlu antropomorfık fi­
gürler oyulduğunu kanıtlayacak veriler de bulunmaktadır (Leontiev 1978. 111).
Antropomorfık şekillerin başlarında pek çok kuçuk boynuz ya da “etrafa saçı­
lan ışınlar" bulunması halinde, bunlar, şaman başlıklarındaki tüyler (Dıöszegı
1968: 310) ve Sibirya şaman davullarındaki şaman imgeleriyle karşılaştırılabi­
lirler (Hoppâl 1983: 28, bkz. Resim X XXI, XX X II, Hoppâl 2 0 0 2 : 44-47).
Bütün bir figürü temsil eden maskelerin bulunduğu kaya resimleri de var­
dır. Bu resimlerde maskenin, şam anın yardımcı atasının sem bolik bir temsili
olduğu düşünülür (Leontiev 1978: 109). Boynuzlu maskeler Sibirya'da uzun
bir geçmişe sahiptir.
1961 yılında Rus arkeolog V. I. M atyuschenko, üzerinde antene benzer
Erken Donem (SibiryaI Samanlarının Ayırt Edici Özellikleri 57

- Tek boynuz - Anten


Boynuzsuz Süslü
- Çift boynuz -
Basit
İnsan Boynuzlu —
başı Üç boynuz
ikiden fazla —
Çok sayıda Igünesbaş7)
Ayı başı
r Baş -

Hayvan
başı
— Pençeli kuş
L Kuş başı
— insansı parmaklı kuş

r Şematik- Röntgen tarzı (iskelet)


insan
resimlerinin r Kalçada delik
-Beden- r Dişi
ayırıcı
- Gerçekçi
özellikleri Öbür özellikler

- Erekte fallus
-Erkek-
Fallus resmi yok

r_ Yukarı Dual?)
r Boş dönük
Aşağı dönük
r Davul
L Eller-
r Oval
L Nesne tutan
L Yay ya da ok
_ Mızrak
— Çubuk
benzeri - Davul tokmağı (?)

— Diğer
(balta, çekiç)
Şema 1

Ne yaptığı
r- Hareketsiz - belirsiz
Dua eder
halde
— Hayvanlarla
Antropomorfik
Avlanırken
figürler
-Hareket Dövüşürken- Öbür insanlarla
halinde Tek başına
Dans Sıra halinde
ederken — Grup halinde
l— Daire halinde

Sema 2
58 Şam anlar ve Sem boller

11.2.5. Şaman imgesi kartal başlı insan bedeni 11.2.6. Şamanlar ve atalarının yardımcı ruhu

11.2.7. Antropomorfık figürler

11.2.8. Boynuzlu başlıklarıyla insan figürleri 11.2.9. Güneşe tapama l7i


Erken Donem (Sibirya) Samanlarının Ayırt Edici Özellikleri 59

.2.10. Gunes bas.li figürler 11.2.11. Ayı bası maskeli 11. 2 .1 2 . İnsan figürleri
antropom orfık fıgur

11.2.13. Gunes sembollu m askeler 11.2.1 A. Guneş-ba$ maskesi

bir başlık yahut taç b u lu n an antropom orfık figürlerle bezeli, Samus IV d ö­


nem inden (M Ö 2 5 0 0 - M S 2 0 0 ) kalm a bazı çöm lek parçaları bulduğunu d ü n ­
yaya duyurdu. Söz konusu boynuzlu başlar, Bronz Çağı - M Ö ikinci bınyılın
ilk y a r ıs ı- tarihli Mugur-Sargol petroglifleriyle karşılaştırılabilir (M atyusc-
henko 1961: 16 8 -2 6 9 ). Bu kadim tapınak petroglifleri, Yenisey nehri Sayan
K anyonunun gü n eyin deki Mugur-Sargol alanında (Tuva Özerk C u m hu riye­
ti) keşfedilmiştir. Mugur-Sargol tapınağı, ıkı yüzden fazla insan maskesi ve
başka imgeleri içerm ektedir. M. D evlete göre bu maskeler, ataların ru h la rın ı
temsil eder, ancak m askelerin özellikleri, b oyn u zu m su başlıkların şam anla-
rın boynuzlu taçları ile kıyaslanm asına im kân verir. Mugur-Sargol petroglif­
leri Sibirya Bronz Çağı ndan kalm adır, çizim ler de başlangıç ritüelleriyle ılış-
kilendirilir (Resim 11.3.4.). Kayalardaki maskeler, k lan ın atalarını temsil eden
imgeler olarak anlaşılabilir (Devlet 1980). Kayalarda, atalar, kahram anlar,
toplumun önem li ve güçlü kişileri ya da şam anlar resm edilm iştir; Rus bilim
adamları tarafından ileri sürü len sav bu şekildedir. Nihayetinde, şam an ları
davullarıyla birlikte gösteren kaya o y m aların ın varlığında şaşırtıcı bir d uru m
bulu nm am aktad ır.
60 Ş am anlar ve S em boller

. diicnnctc, Y'cnısey’in sol kıyısınd a ve


H akaslar, A bakan ve Ç ulun nehri va ^ k û ç ü k ve kathm blt
Güney Sibirya'nın Altay ve Sayan g ^ y y€rel k ü ll,
Turkı topluluktur Bura arda a k ı u ^ ^ { ^
m ve bereket kü ltler.) d ır Bu ayin le n n k a t. im a la r ı, kat,-
çu k oym alar, yan. i m gaU,r bu un k r b ıra k m a la rd ır
ln n la n m n hatırası olarak t a ı s a l U J davullar ve in san ya da hayvan form-
Başka bir çizim grubu da şam an , ^ ö r n e & n , k a rta l b a şlı insan ,m-
la n n d a k i yardım cı ruh lar, ile b u l. şarnanla n n alası ve koruyuctı-
oes, oldukça ilginçtir (Resim l U ^ J - k a rta l k a n a lla r, iliştirilir,
su olduğuna in an ılır, şam an g » s . DavuUarıyla b irlik te tasv ir edilen d,ger
başlığı da kartal kalas, ile s u s t o ^ ^ u , , } ve d ah a onCek, kaya
şam an im geleri ise 0 larak ^ a n ı l a b i l i r l e r ,
o y m aların ın görsel paraleııe
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KAYA RESMİ ANALİZLERİNDE
GÖSTERGEBİLİMSEL YÖNTEM

Şam anları tasvir ettiğ in d e şü p h e b u lu n m a y a n ve n isp e te n yak ın tarih lerd e


(ıkı yüzyıl önce - b k z. resim I I .3 .4 ve 11.3.5.) y ap ılm ış b ir grup kaya ç iz i ­
mi d ışın d a k i diğer Sib iry a kaya re sim leri (ve b u n la r ın imge ya da erken
dönem Ş a m a n ız m i'n ın b e lg e le n o la ra k y o ru m la rı), çö z ü m le m e işlem in d e
k u llan ılan m etod olojiye d air b azı cid d i s o ru la rın so ru lm a sın a sebep o l­
maktadır.
Burada en azından şu uç soruyu tartışm ak n iyetin d ey im - Soz konusu ant-
ropomorfik figürlere, hangi tem ellere dayandırılarak şam an denmektedir?
Bu resimlerin. Şam an izm denen in an ç sistemi ile herhangi bir bağlantısı var
mıdır? Sibirya kaya çizım leri neden sanat olarak ad land ırılm aktadır ve ger­
çekten sanat mıdırlar?
Araştırmacılar, Sibirya kaya resm im a n lam ak ve ş a m a m s a k olarak tan ım ­
lamak için, sıklıkla etnologların ve folklor araştırm acıların ın yardım larına
başvururlar Kayalarda oyulu sahn elerin gizli m an aların a ışık tutm ak üzere
bu sahnelerin mitler ve rıtûellerle paralellikler kullanılır. Kaya resmi araş­
tırmaları alanında onde gelen isim lerden olan A. P. O kladm kov da erken
donem insanları ile aram ızda akıl ve düşü nm e biçim leri açısından çok büyük
farklar olm adığına dair güçlü bir kanıya sahiptir (O kladm kov ve ark. 1979:
3). Bu nedenle, yakın zam anda toplanan folklor m etinlerinin, Sibirya Bronz
Çağı nda yaşayan in sa n ların dünya görüşlerim ve dım pratiklerim anlam ada
yardımcı olabileceği ç ık a rım ın d a bulunulur.
“Etnografik an alojiler” Rus araştırm acılar tarafından kasıtlı olarak ku lla­
nılmıştır. Ö rn eğ in , O ka n ehri (Irku tsk un kuzeyi) yakınlarındaki kayalar­
da bulunan dans eden iskelet b enzeri hır fıgıır (Resim 11.3.3.), bazı Sibirya
şam anlarının giysilerinde iskeletim si süslemeler bulunabilm esine dayanıla­
rak şam an olarak ta n ım la n m ış tır (O kladnikov 1974: 81-82). André Leroi-
Gourhan'ın, ne Avustralya ne de başka bir yerin mitleri ve rituellen - b u ikisi
kesinlikle aynı şeyler d e ğ ild ir - açısından erken dönem in san ını anlam am ıza
hiçbir katkısı olm ayan, m u ğlak etnografik karşılaştırm a ku llan ım ın a yönelik
sert eleştirisine biz de katılıyoruz (L eroi-G ou rhan 1 9 64: 148-149, bkz. Pay­
ton 1987).
En iyi m onograflarda bile, bir şekilde, erken dönem insanının tarihöncesi
62 Şamanlar ve Semboller

dinim ve büyuscl-ayınsel dünya görüşünü yeniden inşa etmek amacıyla folk­


lorla paralellikler kurmak gibi bir hataya duşulmektedır Belki Sibirya'nın hır
tur nulus devamlılığının bulunduğu bir yer olması kuvvetli bir ihtimaldir,
ancak bu durum kesin doğru olduğunda bile, kayaların üzerindeki her şey
Şamanizm'le yahut dinsel düşünceyle bağlantılı olmadığından dikkatli ol­
mak zorundayız.
M A Devlet şunları ifade eder

A ldı-M ozaga k a y a lık la r ın d a k i p r o to -ş a m a n fig ü r ü n ü n , S ib iry a B ıo n z Çağı pet-

ıo g lıfle rı arasın d a h erh an gi h ır b e n z e ri b u l u n m a m a k t a d u

M od ern e tn o g r a lık d ö n e m d e , S ib iry a k a y a lık r e s im le r in d e k i ş a m a n imgeleri­

nin say ısı o ld u k ça fazladır. B u n la r g e n e llik le , bu d o n e m i n k a y a lık resimlerinin

a n a k ısım la rı gibi in ce, k esik çizg ilerle y a p ılm ış t ır C h ın g e n e h r in in sol kıyı­

sın d a k i U sııu -M ozaga p ctro g lifle rı a ra s ın d a , k e s ik ç iz g ile r le o y u lm u ş , davuluyla

hır s e a n s (k a m la n ıc ) icra e tm e k te olan hır ş a m a n lig u r u b u lu n m u ş tu r. Bu tıp

resim ler, H akasya ve A lta) k a y a lık la rı ve t a ş la r ın d a k i im g e le r a ra s ın d a ıyı bilinen

\e şa m a n im g elerin in e v r im in in in c e le n m e s i a ç ıs ı n d a n ç o k ö n e m li imgelerdir

(D evlet 2 0 0 1 d)

Kaya resminin yorumlanması işleminde sıkça yapılan ciddi bir hata vardır

D in ta rih i ç a lış m a la r ı ile k u r u la n b e n z e r lik le r in , b e lli b ir to p lu m u n bireylerin­

d en sözlü ) a da yazılı o la ra k a lın a n r a p o r la r ın in c e le m e le r iy le k a r ış m a s ı, teorik

d üzeyde gizli k a la n , la rk ın a v a rılm a sı o ld u k ç a z o r b ir h a t a d ır (N o rd b la d h 1978a

202)

Bu durum genellikle, yalnızca Ruslarla sınırlı o lm am ak la beraber Rusların


kullandığı etnografık raporlar için geçerlıdir Rus bilim insanları tarafından
oldukça rağbet goren bir tur "bilimsel folklor'' vardır ki buna göre,

B ro n z Çağı kaya o y m a la r ı, d u z g u n bir ş e k ild e y o r u m l a n d ı ğ ı n d a d o n em in dıııı

hayatı h a k k ın d a ç o k değerli b ilg ile r v e rm e k a p a s it e s in e s a h ip , a n la m la rla dolu

hır işaret d ilini k u lla n a n m u h t e ş e m hır im g e le m i ve s iılız e b i r s a n a n ortaya dök­

m ekted ir. (G lo b 1 9 6 9 386)

Kayalardaki imgelemde yalnızca dinin yansıtıldığı fikri ısc şüphesiz kesin


olmayan bir durumdur. Muğlak din kavramları yerme yeni ve daha doğal bir
kavram önerilmelidir: “İnanç sistemi'' (Hoppâl 1980).
inanç sistemi, belirli bir k ub u ru n ideolojik alan ın ın butıinu için kullanışlı
bir terim gibi görünmektedir (bu anlamda \Vcltanschauıuıg ya da dünya görüşü
terimlerine yakındır). Kültür, yeniden üretim vasıtasıyla kendim sürdürebil­
mek için birtakım altsistemlere (ekonomi, sosyal yapı, ideoloji vs) sahiptir.
Bir inanç sistemi, hır toplum ya da topluluk içindeki mitsel-clmsel fikirlerin
Kaya Resrm Analizlerinde Gostergebıhmsel Yöntem 63

yeniden ü retim in d en sorum ludur, in a n ç sistem i, ayinler, bayram lar, “bereket


kültleri", “av b ü y ü leri” v b'lerın in ve belki de petrogliflerin organize ed ilm e­
sindeki yol gösterici guç olarak çalışır. Kaya resm inin m odern ve sııreç odaklı
analizinde, yalnızca gösterge olarak kaya imgeleri değil, aynı zam anda gös­
terge üretim i, yaln ızca dini faaliyetler değil belli hır çerçevede işleyen butun
kült faaliyetleri d ikkate alınm alıdır.
Genel olarak p e iıo g lif a ra ştırm a ları, m etodolojik yönden b akıld ığınd a
pek de etkileyici görü n m em ek ted ir, ç u n k u (iki İskandinav arkeologun ifa­
desiyle)'

Eski bilimsel geleneklere d a y a n m a d u r u m u oldukç a guçludur Ek o no m i, sanat ve

dm gibi kavr am lar durağan referanslar olarak, kesinlik ve b üt ü n l ü k gözetilmeden

kullanılırlar. So n uç lar da in c e le n m e m iş hipotezlerle bir araya getirilmiş ayrıntılı

b eti ml em ele r ile sınırlıdır. (Nordb ladh - Rosvall 1974. 4 9 - 5 0 )

Kaya oym a alan ların ı bir resim derlem esinden fazlası olarak ele alm ak, a n ­
cak yeni yeni daha yapıcı bir ç ık ış noktası olarak görülm ektedir. Resim le­
rin, m uhtem elen kutsal alanlarda gerçekleşen k a rm a şık sosyal faaliyetlerden
birinin kalıntıları olduğu fikri m aku l bir varsayım olur (Siikala 1984). Jarl
N ordbladh’m dediği gibi, “Bir sosyal olgu olarak petroglıfler, tarihöncesi top­
lumsal bağlamda m esajların ya da iletişim in bir parçası olarak görülebilir"
(Nordbladh - Rosvall 1974: 64). Bu yönden b a k ın ca, “üslup’ a sosyal/etnik
sınırlara dair bir işaret olarak değil, sınırları m uhafaza etme işlem inin bir
bileşeni olarak o d aklan an yeni ve daha d in am ik bir yaklaşım oldukça ay­
dınlatıcı görü n m ekted ir (C onkey 1 9 80: 2 2 9 ) Göstergelerle sem bollerin ve
aynı zam anda in an çların yeniden üretim i, etno-kııltürel sınırları muhafaza
etmeye, başka bir deyişle, topluluğun etn ik kim liğini ve bağlarını sürdür­
meye yardım cı olur. A raştırm acın ın ilgisi yalnızca “bireysel" uslup kalıpları­
na od aklanm az; aynı zam anda, görsel mesaj iletim şem asın ın anlaşılm asını
sağlayacak olan ve kendisi de tekrar inşa edilm esi gereken bir iletişim sureci
olarak kalıpların üretim ine de odaklanır.
Erken dönem in san ın ın imge üretim faaliyetleri üzerine W h itn ey Davis
tarafından yirm i yıldan fazla bir süre once oldukça başarılı bir m akale yazıl­
mıştır. Davıs m akalesind e şunları söyler:

S p o n t a n e imge üretimi, genel insan ev rim i süre cin de tutarlı bir şekilde k o n u m ­

la nd ırı lm as ı gere ken ön gör ü leb il ir bir adaptasyondur. İmge üretimi, farklı ve

özel bir kültürel başarıdır, basit ve arka ik algısal ve bilişsel süreçler s o n u c u n d a

m a n tı k s a l ola rak türetilebilir. K ö k en le ri n i n a ç ık la n m a s ı için, bilişsel e v r im veya

sanatsal duyarlılığa dair s p e k ü la ti f ya da aş k ın psikolojik, ant rop olo jik yahut e s ­

tetik v ar sa yı m lar a gerek yoktur. (Davıs 19 8 9 : 193)


64 Samanlar ve Semboller

11.3,1. Maskele'

II.3.2. Boynuzlu maskeler

".3.3. Gey.k boynuzlu antropomorfık f]


gürler
Kaya Resmi Analizlerinde Gostergebılımsel Yöntem 65

11.3.5. Davullu şamanlar


66 Ş am anlar ve Sem boller

11.3.6. Maskeler ve insan figürleri


Kaya Resmi Analizlerinde Gostergebıtımsel Yöntem 67

11.3.7. Boynuzlu maskeler

Davis, im lem edeki imge üretim i (imge üretimi için bkz. Lewis-\Villıams 2 0 0 4 :
181-203) ile çok yakınd an ilişkisi bu lu n an “sem bolleştirm e tek n o lo jisi'n in bir
tipolojisini çıkarır.
68 Ş a m a nlar ve Sem boller

İşaretler

Semiyotık olmayan Semiyotık


(izler)

Kendi başına anlaşılır Semantik

Temsili olmayan işaretler Temsili (imgeler)

Göstergeler Semboller

Şema 3 İmleme türleri

Yıllar once, göstergebılimsel metodolojiyi etnografi alan ın d a, özellikle


halk sanatının analizinde (Hoppâl 1975, 1979) uygulam a teşebbüsleri ol­
muştu. 1975 yılında aynı şeyi Kuzeyli bir bilim adamı İskandinav petrog-
lifleri üzerinde denedi. Jarl Nordhladh 1 9 7 8 ’de, Leicester’da sunduğu bildi­
risinin daha ayrıntılı bir versiyonunu yayımladı.

G ö s te r g e s i s t e m l e r i n in p a r ç a l a n o la r a k t a r i h ö n c e s i im g e le r - k ı b u n la r ı illa­

ki s a n a t o la r a k a d la n d ı r m a k z o r u n d a d e ğ i l i z - g o s t e r g e b ı l ı m ya d a d a h a geniş

b ir ifa d e y le to p lu m s a l ile tiş im a ç ıs ı n d a n ç ö z ü m l e n e b i l i r İ l e t i ş i m her zam an

k ü l t ü r e d a y a n ır ve b u y u k ö lç ü d e , g ö ste rg e ya d a s e m b o l l e r i n m e y d a n a geldiği

g e r ç e k b a ğ la m la r a b a ğ lıd ır Bir im g e te k b a ş ı n a h e r a n l a m ı ı l a d e e d e b ilir k e n ,

k a y a r e s m i n d e d u r u m fa rk lıd ır. B u r a d a b a ğ la m r e s i m l e r i n d o ğ a l o r t a m ı ve daha

b e l i r g i n o la r a k k a y a d a k i im g e le r in b i r b ır iy le d ı ş k ı s ı d ı r ( N o r d b l a d h 1 0 7 8 b 6 6 ’>

Sovyetler Birliği nde, etno-sem iyotık çalışm alarla ilgilenen ve metodolojisi­


ni kaya resmi analizinde uygulamak isteyen birkaç arkeolog ve dilbilimci
bulunuyordu. 1 9 8 0 ’d e J . A. Sher yalnız metodoloji m eseleleri değil seman­
tik so ru n la rın ı da ele alan bir kitap yazm ıştır (Sher 1 9 8 0 , 8. bolum). V. N
Kaya Resmi Analizlerinde Gostergebılımsel Yontern 69

Toporov da P aleolıtık d ö n e m in b ellib aşlı bazı şiirsel sem b o lle rin in k ö k en le­
r in in gostergebılım sel ç ö z ü m le m e s i ile ilgileniyordu (Toporov 1976).
Etno-sem iyotik d erk en , b ir etn o -k u ltü rel toplulukça k u llan ılan gösterge
sistemlerinin ü r e tim in in ve a n la şılm a s ın ın tarifini kastediyoruz. G österge-
bılnnin (Ch. S. Peirce ve C h . M orris tarafın d an yazılm ış) klasik eserlerine
gore, farklı gösterge s is te m le rin in (etn o-)sem iy otık tarif ve/veya an alizin in
(bkz. Voigt - H oppâl 2 0 0 3 ) üç düzeyi b u lu n m ak tad ır. B unlar şoyledir:
(1) S en taktik (sözdizim sel) p etro g lif araştırm a la rı, b irb irine kom şu kaya­
lardaki göstergeler a ra sın d a k i ilişkilerle ve gösterge kom pleksleriyle ilgile­
nir. Tek bir resim çerçevesi içe risin d e k i göstergeler arasındaki olası bağlan ­
tıları düzenleyen k u ra lla rın varlığı m uhtemeldir.
(2) S em an tik ça lışm a la r, gen ellikle gösterge ile kayaya resm ed ilm iş (ya­
hut oyulm uş) şey a rasın d ak i ilişkilerle ilgilenir. Başka bir ifadeyle, farklı
göstergeler ve sem b o llerin a n la m lı olm aları m uhtem eldir, düpedüz hır m e­
sajı iletmek istem ektedirler. Buradaki ana problem ise henüz çö z ü lm e m iş­
tir: Kaya çizilirlerin in b ü y ü k bir çoğu nlu ğu , kaya san atın ın içeriğinin ve
gerçekle olan ilişk isin in a n la şılm a sın d a k u lla n ılm ış değildir.
Burada asıl sorun şudur: Güneydoğu Fransa'da, Monte Bego'da 3 8 .0 0 0
kaya üzerinde 1 0 0 .0 0 0 resim keşfedilm iş, yalnızca birkaç yuz tanesi yayım ­
lanmıştır (Nordbladh - Rosvall 1974: 10-26). Sovyetler Birliği nde de 2 0 .0 0 0
kaya çizimi yay ım lanm ışsa da b u n d an çok daha fazlası bulunmuştur.

Sema U
70 Şamanlarve Semboller

Kaya resmi ile ilgilenen bilim adamlarına, yayım lanan verilerin yalnızca
küçük bir kısmı, karşılaştırmalı mitoloji ya da Ş am an izm u zm anlarına ise
bundan bile azı ulaşmıştır. Bu da kaya resmi h ak k ın d a ortaya atılan teori­
lerin çoğunun temelsiz olduğu anlamına gelmekledir, ç u n k u uzmanların
ıyı bildikleri üzere kaya çizim lerim n yalnızca parçalar halinde ‘sembolik
bir anlama’ sahip olduğu (ya da böyle bir anlam ı ilettiği) kabul edilir (bkz.
Şema 4).
Motiflerin ayrıntılı bir sem aniık analizi vasıtasıyla kaya sanatının altın­
da yatan anlamları anlamak için hatırı sayılır çabalar gösterilm iştir. Örne­
ğin, Anna-Lena Siıkala, haklı olarak. Fin kaya resim lerin in avcı kültürler
ve bunlarla ilişkili şam anislik inanç geleneklerine ozgu bir hayvan toren-
cıliğı temelinde yorumlanabileceğini öne sürer (Sıikala 19 84). Kendisinin
yöntemi de bizim yukarıda önermiş olduğumuza b en zer bir metottur (bkz.
Şema 1-2). Siıkala aynı zamanda göstergelerin k u lla n ıc ıla rın ı da anlamak
istemekte, bu yüzden de analizine soz konusu kü ltü rlerin genel özellikleri
ile başlamaktadır Bu çeşit çalışm alar göstergebılımde pragm atık analız ola­
rak adlandırılırlar
(3) P ragm alık çalışmalar genellikle, imgeler ve k u lla n ıcıla r arasındaki
ilişkiler, göstergeler ve sembollerin nasıl ve kim ler tarafın d an kullanıldı­
ğı, kullanıcılar arasında ne tur ilişkiler bulunduğu gibi konularla ilgilenir.
Kaya çizim lerim n sözde “d ım ” kullanım ı ile alakalı tum k on u ların (etno-)
semiyoıik analizin bu pragmatık safhasına ait olduğu söylenebilir.
Kaya “sanatı" göstergeleri ve sembolleri, erken d onem in sa n ın ın kullan­
dığı iletişim sistemi türlerinden bırı olarak görülebilir. Özel bir gösterge
sistemi olarak, kayalarda gerçekleştirilen ayinler sırasın d a insanları bir
araya getirmek, bir cemaat ve müşterek bir atm osfer o lu ştu rm a k işlevi bu­
lunur (Nordbladh 1978b: 75). Jarl Nordbladh, kaya resm i, d m ve toplum
arasındaki ilişkiye dair bazı meselelere m etodolojik yönden eğilirken, pet-
roglıflerın genellikle, içinde bulundukları zam an ın farazi toplumlarında-
kı yerleri tanım lanm adan, az çok izole olgular olarak su n u ld u k la rım ifade
eder (Nordbladh 1978a: 195). M akalesinde, kaya s a n a tın ın -g e r ç e k te n bir
“sanat" ise eğer - yorum lanm asındaki m etodolojik ve teorik zorluklara dair
önemli düşünceler bulm ak m ümkündür. Ayrıca, Eggil B ak k a'n ın , kutup
bölgesi kaya çizim lerim n pragmatık değeri h a k k ın d a k ı m ütevazı düşünce­
lerini de paylaşabiliriz

... çeşitli soyut kalıplar ve figürler, in sa n figürleri ve c i n s e l s e m b ol le r, kaya

r e s m in in yalnızca av b ü y ü l e n a ç ıs ın d a n a ç ı k l a n m a m a s ı ge re k ti ğ in i gösterir.

Cins ellik , doğurganlık ve hay va n ç if tle ş m e le r i de b u r e s i m l e r i n a n l a m dünya­


Kaya Resmi Analizlerinde Gostergebılımsel Yöntem 71

s ın ı n b ir p a r ç a s ı o la r a k k a b u l ed ilm e lid ir . B u n u n av bu yu sti fikriyle ç e l i ş e c e ğ i ­

ni d ü ş ü n m ü y o r u m ; a k s i n e , kaya r e s m i n i n a m a c ı n ı n k a r m a ş ı k l ı ğ ı m , Taş veya

B ron z Ç ağ ı a v c ıl a r ı için h a y a n ö n e m e s a h ip olup res im ler , ka lı pl ar ve a yi n le ri n

k u l l a n ı m ı y l a b a ş a r ı l a b i l e c e k şeyleri d e s t e k l e d i ğ i m de gös tererek b u fikri t a k v i ­

ye e d e c e k t i r ( B a k k a 1 975 . 5)

Bu üç farklı gostergebılım sel çö zü m lem e düzeyi, kayaların gösterge sistem ­


lerinin a n la şılm a sın d a sağlam tem elli m etodolojik araçlar olarak g ö rü n m e k ­
tedir. Ş a m a n iz m ’in kay n ağı soz kon u su olduğunda, an cak daha a y rın tılı bir
biçem sel ve s e m a n tik analız yoluyla, uydurm a teorilerden d ah a gelişm iş
ve sağlam tem elli hipotezlere v arılabileceği söylenebilir. G östergebilim sel
yaklaşım , a ta la rım ız ın gösterge ü retim faaliyetlerinin “e v r im in i” ve b elk i de
sonunda, gösterge k u lla n ım ın ı içeren b ilişsel sü reçlerin bir p a rça sın ı a n la ­
m am ızda bize y ard ım cı olabilir.

11.3.8. Mantar biçim li başlıklı savaşçılar


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KADİM ÇAĞ GÖSTERGE VE
SEMBOLLERİ ÜZERİNE GÖRÜŞLER

Kuzey Avrasya'daki ve burada da Balı Sibirya’daki Neolitik kaya resminin


özelliklerine dikkatle baktığımızda ana temanın -P a le o lıtık petroglıfierindc
olduğu g i b i - hayvan tasvirleri olduğunu söyleyebiliriz. A. P. Okladnikov ve
A. 1 Marıinov (1972) canlı bir realizmin bu sanatın başat özelliği olduğu­
nu söylerler. Ancak, Bronz Çağında tamamıyla yem imge metotları ortaya
çıkm ıştır. Bu iki yazar, Neolitik Çağ sonunda ve Bronz Çağı’nda, dönem sa­
n a tın ın soyut ve alışıldık sembollerle dolduğuna, sem bollerin rolünün ve
gösterge kullanım larının giderek arttığına birden çok yerde vurgu yaparlar
(Novoromavo Kayaları uzerme - Resim 11.4.1., 11.4.2.). Daha önceki resim­
lerin anlamları belirsizleşmiş ve erken donem imgeleri gösterge ve sembol
olarak kullanılmıştır. Ancak bu dönemin sem bollerinin analizi ve anlamlara
ulaşm a çabası pek çok zorlukla karşılaşır. Bu noktada, gösterge ve sembol
kavram larına kısa bir dönüş yapmak mecburiyetindeyiz.
Tarihöncesi sanat alanı uzm anlarının sık sık başvurduğu bir kurama,
sanatın gerçekçi resimlerden soyut sembollere doğru bir gelişim hareketi
gösterdiğini one suren kurama tekrar göz atm ak yerinde olacaktır (Toporov
1976). Kimi yazarlar, insanoğlunun birbiri ardına gelişen an cak basit bir geli­
şim çizgisinden ibaret olmayan çeşitli gösterge türleri kullandığı yönünde bir
görüş benimsemiştir. Başka bir deyişle, sem bolün “icad ın ın ” izi, Neolıtık'ten
ç o k daha önceki bir çağda aranabilir (Ivanov 1982). Mağara resimlerinde­
ki aslına fevkalade sadık “çizimden” içeren Paleolitik “realizm i”, basit grafik
göstergelere doğrudan doğruya zıt değildir, ç ü n k ü kaya resminde butun bir
se m b o lik temsiller dizisi bulunabilmektedir. Bunlardan en önemlisi de av
buyusudur. Yapılan son araştırmalar, gösterge sistem lerinin erken Paleolitik
Ç a ğ ’dakı varlığını kanıtlamaktadır.
O k lad n ik o v ve Martınov, Sibirya kaya çızim lerin in atalardan miras kalan
p e k çok göstergeyi kullandığını belirtir ki bu d u ru m Alexander Marshack’ın
araştırm asıyla daha da netleşir ( 1 9 7 2 , 1979, 1997). M arsh ack, arkeolojik bul­
gular temelinde Paleolitik Ç ağ’m sonunda gösterge k u lla n ım ı ve Rusya'da ta­
n ın a b ilir pıktogram ların tik kez ortaya çıkışı k onu ları ile ilgilenir. Kendisi,
ç o k k u çu k nesneler üzerindeki (örneğin, m am ut dışı parçaları) balık şekil­
lerim andıran çizgileri ortaya çıkarm ıştır. M arshack, bu çizim le rin sanatsal
Kadım Ça^ Gösterge ve Sembolleri Üzerine Görüşler 73

11.4.1. Hareketli etk tablosu

II. 4.1a.

II.4.2. Novoromanovo kayalarındaki bir gorset ifade


74 Şamanlar ve Semboller

iaalıyctlcr olarak görülmemesi gerektiğine, bilişsel bir surecin parçaları ol­


duklarına inanır (Marslıack 1979) Bu, insanların basit zikzak çizgileri ayırt
edebilmelerini sağlamış, sonraları mevsimlerin tekrar edişinin bu tıp göster­
geler vasıtasıyla anlatılabileceğini fark etmelerim sağlamıştır Bu hipotezlere
göre, bu tür çizikler, ilk tarihöncesi takvimin hır kaydı olabilir. Ortak algı,
sembol un bilinçli kullanımı, tanımlı motifler ve lekrarlar soyutlama kabiliye­
tinin gelişimine yol açmış ve uzunca bir surede, Sibirya'da mağara resminin
ve kaya sanatının oluşmasına neden olmuştur.
Şüphesiz, Rus yazarlar için, sanatın erken donem gelişimine dair yukarıda
bahsi geçen argümanlar, realizmin sembolik sanattan daha yü k sek bir dere­
cede kabul edildiği bir estetik yaklaşımı ifade eder. Sem bolik göstergeler aynı
zam anda insan becerilerinin gelişiminde önemli bir adım, sembollerin icadı
da insanın aklı gelişiminde önemli bir noktadır. Bu sebeple, gösterge ve sem­
bol kullanımı açısından erken çağların sanatını inceleyen p ek çok çalışma
yapılmış olması şaşırtıcı değildir (Leroı-Gouıhan 1964, 1 9 8 2 ; Ivanov 1982).
Gostergebılımsel yorumlama olanağı ise, kaya çızım lerınin üretildikleri do­
nemde, diğer insanlara, toplumun bireylerine bir şeyler bildirmeye yarayan
iletişim amaçlı göstergeler oldukları yönündeki bariz düşünceyi temel alarak
ortaya çıkmıştır. Bize düşen de bu kadım gösterge dilini an la m ak ve açıkla­
mak olacak
Erken donemde gösterge kullanımının oluşumunu açıklamaya katkıda
bulunan bir başka yaklaşım daha vardır. Neolitik insanı - v e onun ataları ve
hatta bugüne kadarkı avcı halefleri- göstergelerle her gün e n basit formla­
rında karşılaşmaktaydılar: Avladıkları hayvanların ayak izleri şeklinde (Fin-
Ugor dillerinde gösterge için kullanılan kadim terim için bkz. - Voıgt 2003:
23) Gostergebılım dilinde, bu tür göstergeler belirti (index) olarak bilinmek­
tedir: Belirti, gösterge nesnesine, diğer bir deyişle hayvanı işaret eden ayak
izlerine doğrudan bağlı olan ya da bağlanan göstergedir. Elbette, bundan faz­
lası da vardır; izler fevkalade özellikler taşırlar, bunları nasıl okuyacaklarını
bilenler için hayvana dair bilgi taşırlar (hayvanın ağırlığı, cinsiyeti, büyüklü­
ğü ve yaşı gibi). Bu basit gösterge grubunun, gösterge k u lla n ım ın ın oluşma­
sına ve göstergelerin ıkonık karakterinin tan ın m asın a b ü y ü k çapta katkıda
bulunm uş olan guçlıı bir ıkonık öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Kaya resminde, ayak izlerinin ya da onları temsil eden el baskılarının ya
da çizımlerın görünmesinin muhtemelen büyüsel bir onemı de vardır, ancak
biz b unları daha çok insanın bilişsel becerilerinin gelişimi olarak görmek­
ten yanayız (Marshack 1972, 1991). Gostergebılım açısından, gösterge daha
ikoniktir, yanı en azından bazı ayrıntıları ile nesneye benzem ektedir fakat
nesneden kopmuş durumdadır. Bütün bir fıgur değil, y aln ızca bir ayrıntı,
bir biçim ya da el baskısı tasvir edilir. Bu türden göstergeler için yarı sembol
Kadım CaÇ Gösterge ve Sembolleri Üzerine Görüşler 75

diyebiliriz; b aşk a bir ifadeyle, gelişigüzel seçilm iş bir sem bol. B unu n, O k-
ladmkov ile M artın ov ’un in a n d ık la rı gibi, N eolitik dönem sonu n da, D em ir
Ç ağın a geçiş d önem in de (yanı M Ö birinci biny ılın başlangıcınd a) gerçek leş­
miş olduğu fikri ise henüz teyit edilm eyi beklem ektedir.
Göstergebilim terim lerini ve ikon u n bu kitapta nasıl ku llan ıld ığın ı b e ­
lirtm emiz gerekiyor. Belki de b u n u n için Marge E. L and sberg’ın başarılı bir
şekilde s ık ıştırılm ış tan ım ın ı alın tılam ak en iyisi olacak:

“G ö s te r g e b i li m ” te rimi iş ar e tl e ş m e s is te m le r in in bilimsel analizi a n l a m ı n a gelir,

gösterge ve gösterge k u l l a n ı m da v r a n ış la rı n ı inceler, “d i l ” terim i ta m olara k, k o ­

nu ş m a , işaretler ve ya zm ayı da içine alan her tur insanı iletişim s is tem in e d e ­

nir; “i k o n ” t e r im in e ilk kez L o c k e ( 1 9 6 5 116901) da h a son ra da Peırce ( 1 9 3 1 )

taraf ınd an göstergebılımsel bir a n l a m atfedilmıştır. Pe ırce’a göre iko n, gelişigüzel

ol m ay a n kasıtlı bir göstergedir, gösterdiği n e s n e n i n ö n em li bir dereceye kada r

temsilcisi, bir dereceye ka d a r e ş bı ç ım lıs ıd ır ya da bu nesneyle içsel bir ben zerliği

bulunur. ( L a n d s b e r g 1 9 8 0 ' 9 3 )

Batı Avrupa mağara resmi alanınd a u zm an bü yü k Fransız bilim adamı André


Leroı-Gourhan'ın da Fra n k o -K a n ta b ria mağara resm i araştırm alarında orta­
ya döktüğü gibi k on u n u n birden fazla yönü bulunm aktadır. G ourhan, MO
yirmi bin yıldan bile fazla sure önce, gösterge olarak anlaşılabilecek şekil ya
da gerçekçi imgelere ek olarak basit çizim lerin ortaya çık tığın ı göstermiştir.
Bunların arasında açık ça dişi ve erkek özellikleri gösteren ikonlar da dahildir.
A nlam larının netliği, bir yandan göstergelerin ikon ık karakteriyle ilgiliyken
diğer yandan da ortaya çık tık ları resim sel ortam a bağlıdır. G ou rhan ’ın araş­
tırması, sonuçları itibariyle, sözde gerçekçi (ikonık) sanat ile sem bolik san a­
tın birlikte geliştiğim net bir şekilde ortaya koymuştur.
Bahsi geçen (ayak izi gibi) belirtiler dışında, gösterge ile gösterge n esn e­
si arasındaki b en zerlik üzerine kurulu göstergeler ikonık iken, ü çü ncü bir
ana gösterge türü daha bu lu n m aktad ır: Tam am en gelişigüzel seçilm iş ve
kullanım ları topluluğun bireyleri arasında bir ön (ve örtük) anlaşm a ü stü ­
ne kurulu göstergeler olan semboller. Elbette bu tür, en gelişm iş ve en bi­
linçli gösterge k u lla n ım ın a tekabül eder. Tü m b u n ların anlam ı ise, aslında
bu bilginin insanoğluna oldukça erken bir zam anda gelmiş olduğudur. Bu
nedenle de, örn eğ in, sem bolik ürem e sahneleri - i k o n ı k özellikleri sebebiyle
anlaşılabilirdirler- bir hayli erken dönem lerde çizilm iştir (M akkay 1953). in ­
sanlar, bu göstergeler yardımıyla hayvanların çoğalm asını ve bereketi garanti
altına alacakların a inanm ışlardır. Tarihöncesi in san ların ın , yalnızca “n a if”
materyalistler değil, bilinçli bir şekilde gösterge kullanan sosyal varlıklar ol­
duklarını söyleyebiliriz. V. N. Toporov, geç dönem Taş Çağı kaya resim lerim
incelerken, Paleolitik in sa n ın ın sem bol ku llan ım ları h akk ın d a, bu dönemde
7 6 S am anlar ve Sem boller

. . . . M dadıfcm ı söyler. Toporov, kadım çağ


>anki şiirsel sem bollerin gorunm ><-■ •■ - slergcyc aıl b ir guç algısının
in san ın ın ku tsal-ay ın sel faaliyet e n Avrupa m ağara resim lerin i inceler.
gelışuği “yeraltı tapınağı rcsm ,n ^ ’ * ‘ lasv ırlerlc b ağ lan tısı, ardındaki ga-
G u n eş göstergesinin ortaya çı W M1ım esi olduğunun ilk b arız ipucudur
y en in daha k arm aşık b ir tur m esajın iletilm esi 8

(Toporov 1976). ^cim leriy le ıleıh olarak, resımsel mater-


İsveçli bir araştırmacı da, a> aracl olduğunu ve bu nu n tas-
y al m tarih ö n cesi in san ları için mesaJ ola uğunu gösterm iştir. Tüm bir
vıvlerle ilgilenen bızler için c c a> nı «m elin «dir, figürler ve göstergeler pek
kom p ozisyon kend i b aşın a o n u n ı a n laşılab ilir ya da al-

« * *>' M f « * * * « »“ ^ Î S İ Z jt lm * m . W I » yandan
gd anabd n a n la m la n a e n y b en zerlik lerle, dıger yandan da

...
, r , n form ülasvonunun başlangıcı diyebiliriz
BEŞİNCİ BÖLÜM
RESİMLERDE ANLAM
NASIL OLUŞTURULUR?

Bu bolüm ün tem el varsayım ı, en azın d an baz, kaya resm , im g e ler,n in b ir


şeyler .letm ey, veya ıfade etm eyi) am açlad,ğ,d,r. Burada sorulacak ,lk soru
ise hangi resim ler,,, bu tur b ir resim gru bu na an olduğudur.
Görünen o k i, kaya oym aların , üretm iş olan atalarım ız gibi, dünyanın
fark , yerlerinde yaşayan insanların ayn, şeyler, ayn, şekillerde tasvir ettiği
-d ıllerd ekıne b e n z e r - olgular mevcuttur. İçinde önem i, bır tarihsel kayıt o l­
duğunu d üşünd üğüm üz net b ir gösterge kullanım ı barındıran “av büyüsü" ol­
gusu da boyledır. Basitçe an latm ak gerekirse, avdan once, avlanacak olan hay­
van. ardından da hayvanın vücuduna kullanılacak silahın (m ızrak ya da ok)
göstergesi çızılır Bu ik, göstergenin bır araya getirilmesi, bir eylem in resimler­
le ifadesi olarak anlaşılabilir; daha kesin bır ifadeyle, “soz e d im i” gibisinden
bır talep (Austin 1 9 6 2 ) veya resimlerde gerçekleştirilen “eyleme” dair bır dilek
biçiminde. (R esım 11.5.1.) Ö rn e k olarak, L ascaux duvarlarındaki, üzerlerinde
oklar bulunan vahşi at ve bufalo resim lerim verebiliriz (Lanııng - Em peraıre
1959. 16.). O n beş bin yıldan fazla bır zam an once, bu resimler b u gü nkü nd en
çok daha geniş b ir an lam d a söz yerine geçmekteydiler. (Resim 11.5.2 5 3)

11.5.1. Şaton Noır/Sıyah Salon duvarından


18 Samanlar ve Semboller

f devle av ey lem in in kaya üzerine oyul-


Bir resm m çizim i, daha ^ ' " g ü l m e k l e y k e n , aynı zam and a daha sıra-
“ b ir büyü faaliyeti olarak gor b e sın m genç nesle aktarım ı.
r S e de sahipti. ^ U y ^ ^ şekUm alıyordu, . s t e r avc.hk
Bu genellikle resm ilerin dıUnde b u ^ ayin folkloru seman-
Yöntem leri isterse tas-k ü rek Y « fevkalade ö n em li b ir rolu v a rd f
i l e dolu m alzem e uretunm d gel &^ ^ a y in le n gel,Şm ,ç tr
ırh e rn e tso v 1975- 9 5 ). Bu görse ıfad w n “Tayga Lordu baslıkl,
' A p. O k la d n ık o v ve A. 1. M am ı; ^ ^ ^ Slb lrya N eolitik kaya
Bölüm ünde m u h te m e le n av âÇlklar. Bir resim d e, ü stte, ık , ge-
ç ız ım le r m d e av bü yü sü n ü n ortaya ç S ^ la sv ın n d e n n et b ir sek , İde
, m ü . duran a d a m -e rk e k o & r i l e r d e n b irin m vucuduna

a'ıd asılm ak tad ır- tem sıh ozelldde i l g « ^ sapU dır. B u n u n la ilg ili olarak,
-y a ra la n m ış olduğunu işaret eden b feunun avm ongoruletı
h a yva n bedenine ölüm cül bir s üah e bu lu k la d gıbrrya
sonucunu ifade elliğ in e dair y ı b d . ^ ^ alu n a ald,klarm a

r * sssS£ ^ « o r d u . - ^

11.5.3. Tom nehri y an i,' Kayalanndak.yaral,elM er


Resimlerde Anlam Nasd Oluşturulur? 7 9

olguyu A frika kabileleri arasın d a g örm ü ş ve h a k k ın d a yazılar y a z m ıştır (Fro-


benıus 1913). F r o b c n ıu s ’u n an lattığı haliyle av bü yü sü , in anç sistem lerin in
bır parçası olarak Sib iry a o rm a n avcıların d a da m evcuttu. (Resim 11.5.4.)
Av büyüsü “te o r is in i” eleştiren ler olduğu da m u h a k k a k tır B un lard an biri
de, daha sonraları “yem ş a m a n ik h ip o tez”ın bu tu n türlerini tenkit etm iş olan
Paul Bahn'dır (199 1). B ahn şu sonu çlara varır:

Yazılı kayı tla ra s a h ip o l m a y a n lo pl uı nla rda şeylerin a n l a m l a n sabit değildir ve

elbette z a m a n için de de ği ş e c e kt ir , b u y ü z d e n ta ri h ö n c e s i hır m ot if in veya r e s ­

m in “a n l a m ’Tnı k e ş f e t m e k için yapılan her te ş e b b ü s sadece i m k â n s ı z değil aynı

za m a n d a ab sü rd bır çabadır. Diğer kü ltürlerden, b a ş k a dü n ya l ar d an m esajlardır

b un la r ve b ızl er r e s m i y a p a n ı n e sa s niyeti ya da r e s m in geçirdiği a n l a m d e ğ iş ik ­

liklerine dair hi çb ir şey b i l m e d i ğ i m i z d e n , tek bır doğru y o r u m da y o k tu r A n c a k ,

karanlığa lanet o k u m a k t a n s a bır m u m y a k m a k d a h a iyi ol a c a ğ ı n d a n , elbette i m ­

gelere dair de ğe rle nd irileb ilir ve s o n u n d a terk edilebilir gözlemler, y o r u m la r ve

hipotezler o n e sürülebilir. Pek ç o k a n a h t a r n o k t a n ı n b u lu nd uğ u ta ri h ö n c e s i s a ­

natı tek bir b ü y ü k ve birleştirici teori tara fı nd an k a p s a n a m a z Kaya r e s im le ri ni n

keşfedildiği s a h a la r a gelince, b u n l a r da m u h t e m e le n her türden a m a c ı b a r ın d ı r a n

yerlerde B a r ı n m a , kilise, ta p ı n a k , o y u n alanları, okul, k ü tü ph an e , ku lu p ve t o p ­

la n m a yerleri gibi m e k â n l a r a eşdeğerdi. Kaya resmi illaki kutsal ve gi ze m li o l m a k

zoru nda d eğ ildir O y u n , y a ş a m ı n k u t s a n m a s ı , anlatı a m aç lı yapı lmış olabilir veya

bölgesel sın ırlar a n l a m ı n a da gelebilir Ruhsal ya da dinsel alanda bile, re simlerin

geniş bir yelpazede de ği şe n pe k ç o k a n l a m ı olabilir Kabile hikâyeleri, yaratılış ve

yen il enm e m itler i, ku tsal varlıklar, ergenlik, olum ve yeniden d o ğ u m gibi geçiş

törenleri, kabile sırları, yasalar, tabular, sevgi, b ü y ü c ü l ü k ve d o n u ş u m , yağmur

ve bereket dua lar ı, a s t r o n o m i k işaretler ve hayvan totemleri gibi. ( B a h n 2 0 0 9 : 92 )

Öncelikle, ik o n ık özelliklere sahip, görüntüleri an lam ların a benzeyen im ge­


lerin kolayca seçilebileceği ortadadır. Şekilleri zorlanm adan tan ın ıp an laşı­
labilm ededir. Ö rn eğ in , b ir gem i, k u ş ya da erotik bir imge in san lar için her
yerde (hem en hem en ) aynı a n lam a gelir.
Kaya çizım lerin ı ilk m itlerin tasvirleri, başka bır deyişle bir in an ç sistem i­
nin resimlerdeki form ulasyonu olarak da görebiliriz (“inanç sistem i” kavram ı
için bkz. Hoppâl 2 0 0 0 . 3 9 -6 0 ). Buna ilişkin oldukça iyi bir örnek olarak ölü­
lerin ruhlarını otckı dünyaya götüren gemileri (mavna) gösterebiliriz. Üstle­
rinde insan b u lu n an m avna tasvirleri, kaya çizim lerınde, bazı Sibirya top­
luluklarının m itlerinde yeraltım n ya da ölüler dünyasının cisım leşm ış halı
olan büyük bir elk figürünün yanında yer bulur. Bu da gösterge kurgusunu
anlamlı ve kavran abilir kılar. Mit ile görsel m etin olarak resim birbirlerinden
ayrılamaz, çü n k ü ikisi de kültürel olarak belirlenm iş gösterge sistem lerinin
parçalarıdır. (R esim 11.5.4., 11.5.5., II.5.6., II.5.7., II.5.8.)
80 Samanlar ve Semboller

Vüı

yu m *'

W lliü Ü l/

N ım J

11.5.4. Kayık tem siller, H-5-5. Maskeler ve kayıklar

• ijk A L *

\ Ü k*

11.5.6. Şaman (?). kayık ve gunes sembolle elkler 11.5.7. Sakachı-Alyan. Am ur nehri
t ıtfto &*+?*><?> v fM tm *
fa rtı '? ■ # f 1 * * Ş v W ' 'M it / y W T-/A ¡¡»>1
ıpw.Y*tt ■%'*?]*¡^*1+" ' s / x i+tfâ\
f jrf 5f--.^î m Y*?A\'Ü
¿ tv rt'S i'ttft f f ' t v K ' t f c u t f r r r * 'V,
f + t f a f r f * 'l**f-y*y* 4 w * +
/ı« ** ' * ftu
X t â f
jr /M "*t¥\'A t Arf r#|*i i1*/
tJP’V + t * '■*v V *f /v

r*(i t i * A f \t f ^ / '> ' '

*, /ttt Af-. r * t f * ‘ ry -
f {
f\ I f t t t i f f * ' .* *& * ' k ’T A t î* .r-
* * ? y +■", * * y t ' 'jt
*c_ % s ^ / 7 r y ', n
$ ?•/> >
>
4 / /. • - {' /

•?;*/, ^ S £ ^ £ *& *ffL l ' ^ > 7v


i f t ÎS '^ , '* ff - fVV }.'* " S J \

U SA * (Af-, s W . V ,? f " fû if'J/A y

'y \ ,) , - , ' / / > y f ^ A h 1 :7 t A ib h

f> ►/, ^ +Mğ U* |K ^ .


■ ¿ Z 'j

*ÛfiT t k * * & '* M A f f & x 'A / < "<«r " i

* / * ı 1 ‘4 İ 'y. '/ * 'ı ✓ >. 0 " ', s


<
fVv ^>7’^ , •(■«-^r f
■ t .* - * f7 .,r .'

6ra ", V ı r y r> ' 's,' " i ' ' >✓ / i 'İ S
U " ^.>

r K '* t ; ' /* * # f J% s X 1 - x A 1f .* si / v / -.i i*'


Âf '} y ✓
' ■■* ' < ■f bf ' < *: Târ# / "
'? i ^ Â / J$ ' Ff .<
i»v^; K> y V y y l i ) ' 'i> / î ' '¿a stir ;:jr, su ab r
V''.' .¿V , V / y<‘7 1 r4> i * '>Fir r . .' >

'/!* .' *& •*>4 ; ' ' /'•'T ', '.*>*'i / - Ü ' ' ı7i
) * * & /& , '■«,'.*/. ■<r,v.r|f , ;*İ| t e tc * ? r . brr r x * ' i, ..." . i i ' G r * r r -
M to v i >7 i
^ ' v V " '. '. £ " i
, V *> s ' * ✓ i ' ? l â î t ¿•r vr, r.-'Ter ' 'A .W r* r
*,r?» f > sv , z /k . Wj> '♦* 2 0 0 * . rî > > i i t W 0Û£f'7îtı
mm r.avıT ^r.f, icâliıâ^çi f& tr jtıu tn z " ' SSj '< ' ' ' .''''
* *</ v.v kj^lâ^iintakıaikf Ancjfc lawfaiawdbfc --r " ,K' M
-İ* ->**
ı<■ »*><•,
İT^*

€iîf4& M,*h d&ff* bcnrifcCT- mK ' <3C â ' .'


82 Şamanlar ve Semboller

11.5.9. Karmaşık bir mitık sahne

li. 5.10. Mıtık kuşlar


Resimlerde Anlam Nasıl Oluşturulur''' 83

11.5.12. Erotik sahneler 11.5.13. Erotik sahneler

gulanm am ıştır. Rus bilim cilere gore, Kuzey Avrasya bölgesinde kaya çizilirle­
rinde sem bol k u lla n ım ın ın giderek sıklaştığı Neolitik dönem in ortalarında,
insanların d ü şü n ce dünyası b ereket kav ram ı ve buna bağlı olarak erotik ayin
pratikleri ile m eşgu ld ü . H ayvan d oğurganlığı fikri, böylece av büyüsü ile bir
araya gelir (R esim II.5.11., I I.5.12., 11.5.13.). Rus bilim insanlarının argüman­
ları, Baykal G olü b ölg esin d ek i b ir b aşk a kaya çizim i bulgusuyla desteklen­
mektedir: K ayalard aki pek ç o k elk çizim i, ürem e fikrinin m üm kün olan en
basit ifadesidir. (D o ğ u m yapan k a d ın la r için bkz. Jaco b so n 1993: 285. Levha
XV: d; 1 99 7 ). Bu işlem , ç o ğ u llu k fik rin in asıl kelim enin tekrarı ile ifade edil­
diği bazı A frika d ille rin in yap ısın a benzer. Bu sayede, çoğul hayvan çızımle-
riyle ürem e ve b erek et en basit haliyle ifade edilm iş olur. Bilim insanları doğ­
ru hır şekilde, Sibiry a k ad ım avcı kü ltü rlerin d eki muhtemel “bahar=bereket”
(elk y av ru ların ın d oğu m u ) e ş itliğ in in k u lla n ım ın a işaret eder. Genel hava ve
8 4 Şam anlar vo Semboller

11.5.14. Çiftleşen elkler

biyoloji eşitlik leri (bahar-yaz, gün-gece, güneş-ay, erkek -d işi gibi) bu insanlar
için doğaldı ve yalnız m itolojik düşünce dünyalarına değil, gü n d elik faali­
yetlerin e de nüfuz etm işti (bkz. “göstergebilımsel zıtlık lar ü z e rin e” - Hoppâl
2 0 0 0 ) . (R esim 11 5.14., 11.5.15., 11.5.16.)
T ü m bu ikon ık tem sillerin (göstergebilim teorisinde ik o n la r için bkz.
L an d sberg 198 0) kadım zam anlarda güçlü m esajlar taşıdığı ve g ü n lü k hayat­
la u y u ştu k ların d a n an lam ların ın herkes için açık olduğu barizdir.

11.5.16. Bereket ve gündelik yaşam hakkında


11.5.15. Geyik nesilleri karmaşık bir hikâye
ALTINCI BÖLÜM
AVCI TOPLULUKLARINDA
ERGİNLEME TÖRENLERİ

Beslenme içgüdüsü diye de bilinen yiyecek bu lm a zorunluluğu, daim a temel


hır gereksinim olm uştur. Bu da ilk ınsan(sı) toplulukların becerikli avcılara
ihtiyaç duyduğunu ve av cılığın giderek daha k a rm a şık bir eylem ya da birbi­
rine bağlı bir eylem ler dizisi haline geldiğim gösterir Avcılıkta yardım laşm a
giderek yaygınlaşm ış ve yeterli yiyeceği b u lm a k için önem kaz an m ıştır Ay­
nısı toplayıcılık için de geçerlıdir. Toplayıcılar yiyecek b u lm ak için pek çok
yenebilir bitkiyle ve aynı zam an d a şifalı, zehirli ve hatta halusm ojen otlarla
tanışmışlardır.
Polonyalı arkeolog A ndrej W iercirisk i, 1 9 8 9 'd a y ay ım lan m asın a rağmen
buğun itibariyle pek fazla b ilin m ey en şam a n ıstık bir erginlem e törem [ınitıa-
tıon rıtej m odeli geliştirm iştir. Şu fikirlerim paylaşabiliriz:

Birleşik bir aile v a s fı m ta ş ıy an g ö ç e b e gr u p la r ar as ın d a top layıc ılığın ve avcılı­

ğın y o ğ u n l a ş m a s ı , ıkı c in s iy e t ve farklı yaş kategorileri a r a s ın d a k i bıyo-kültürel

rollerin net şe ki ld e a y r ı ş m a s ı n a s e b e p ol m u ştu r. Diğer ç o c u k l a r ı n yardı mıyla da

olsa ç o c u k l a r a b a k a n veya h a m i l e k ad ın la r, temel o la ra k , geçici bir b a r ı n m a yeri

çe vr es in de to p la y ıc ıl ı k ışını ger çe kleştiriyor, ateşle ilgileniyor ve y e m e k h a z ı r ­

lıyorlardı; e r k e k l e r ise u z a k m esa fe le rd e av k e ş i f l e r i m üstle niyo rdu . Yaşam lar ı,

ka ps am lı ve a yr ın tıl ı bir çe v r e, h a y v a n , bitki, toprak, hava ve g ö k y ü z ü gözl emi

gere ktiren te hlike li olaylarla doluydu. T u m veriler, belirti nit e liğ in de ki işaretler

(dal ç at ırt ıl ar ı, h a y v a n ses ve izleri vs) d ik k a te a lı n a r a k a n l a m l ı bi r m n e m o t e k n ı k

b u tu n iç in de birbırleriyle ıl ı ş k ıle nd ır ılm el ıy dı . Bu d u r u m u n bilişsel gelişim ve

d ü ş ü n c e y e z e m i n h a z ı r la y a c a ğ ın ı söyleyebiliriz. Bu n e d e n le , o ld u k ç a ge ni ş k a p ­

s amlı bir çe v r e , alet ü r e t i m i ve av d a v ra n ış ı bi lg isi n in nesild en nesıle a k ta r ı lm a s ı

ek bir s o r u n o la r a k or tay a çıkar. B u n d a n b a şk a , avcı, fiziksel y o r g u n lu k , term al

sınırlar, a ç lık , acı, k o r k u gibi şeylere d a y a n a b i le c e k etkili bir o r g a n iz m a sa hibi

o l m a k ve k e n d i n i k o n tr o l e d e b i l m e b e c e r is i g e li ş ti rm e k z or u nd ay dı . S o n ola rak

da, av k eş if le ri, hepsi ayn ı c in s iy e t t e n , çeşitli şe killerde bırbırıvle b ağı b u l u n a n

de ğiş ik yaş g r u p l a r ı n ı n k o o r d ı n e l ı ve f ed ak âr lık isteyen işbirliğini g erektiriyor du

Ayrıca m e c b u r i özve ri o d a k l ı d a v r a n ı ş b iç i m l e r i de gerekliydi. Yeten ekl i bir av c ı­

nın ye ti ş ti r il m es i ve e ğ i t i l m e s i n i n bir y a n d a n a v c ılı k zanaatı ve çevre b il gi s in in

nesiller arası a k t a r ı m ı n ı di ğ er y a n d a n da k a p s a m l ı algı ve d a y a n ı k l ı l ı k sın av l ar ın ı


86 Sam anlar ve Semboller

Sema 5: Wierctñski nın erginleme modeli


Avcı Topluluklarında Erginleme Törenleri 87

içermesi bu ne de n le di r. Ş a m a n i z m ' i n k ö k e n i n e dair ay rıntılı bir mo del bir s o n r a ­

ki ş e m ad a g ö rü le b il ir ( W i e r c i ı i s k ı 1 9 8 9 ; 2 2 )

Erginleme törenleri, bireyleri hayatta k a lm a k için verilecek günlük kavgaya


hazırlayan ve acı, y o rg u n lu k ve açlığa dayan m a güçlerini artıran önemli bir
toplumsal işleve sahipti (h â lâ da öyledir). E rginlem e törenleri, bireyleri guç ve
bilgi toplarken topluluklara guç kazan d ırır.
Erginleme s u re c in in k a r m a ş ık lığ ı ve zorluğu sebebiyle, başarılı olanlar
nihayetinde topluluğun lideri olm aktayd ılar. Kultürlerarası etnolojik araştır­
malarımızdan b ild iğim iz kad arıyla, şa m an (şim di de olduğu gibi), grup için
fiziksel düzeyde k o ru m a sağlayan gayrıresm i topluluk önderiydi. Karizm atık
bir birey olarak da ru h a n i m eselelerde d üşü nsel anlam da önderlik yapm ak­
laydı. Michael W in k e lm a n şu n la rı ifade eder:

Şam an gr u p f aa liy et le rin in en ö n e m l i s i n i , r u h l a r dünyasıyla do ğ ru d an bir ka rş ı­

laşma sağlayan, tedavi a m a ç l ı , t u m gece s u r e n gr u p to p la ş m as ın ı yönetirdi. Ş a ­

ma n e s r im e ha l in d e d a n s e d e re k ve davu l ç a la r a k ruhlarla ya şa nan etkileyici bir

ka rşılaşm ayı an latırdı. Y o r g u n l u k t a n yere dev ril in ce , ko tu güçlerle s av aş ma k için

ru hlar d ü n y a s ın a giriş t e c r ü b e s i n i yaşadığı “r u h u ç u ş u ’’ ya da “r u h yolculuğu'’

a ş am as ın a geçerdi Ba ş ar ılı olur sa , ko t u güçleri yener ya da h a s ta n ın ru hu nu onu

esir al m ış olan r u h l a r d a n k u r t a r ı r d ı ( W i n k e l m a n 2 0 0 2 ; 72)

Bilmem m istik ve dini h allerin e dair psikobıyolojik anlayış geliştikçe, Şam a­


nizm insanlığın orijinal ( W in k e lm a n ’ın 2 0 0 4 'te bir m akalesinde adlandırdığı
şekliyle) “nöroteolojTsı ve biyopsikososyal tedavi uygulam ası olarak ortaya
çıktı. W ın k elm a n , Ş a m a n iz m 'in , b ey n in sem b o lik düşünce, m anipülasyon ve
entegre etme işlevlerim g ü çlen d iren m e k a n iz m a la r üreterek insanın sosyal ve
bilişsel evrim ine k atkı sağladığını one sürm ü ştü r:

Dünya ç a p ın d a av cı -t op lay ıcı to p lu m la rl a ilişkili dinsel pratikler, belli başlıbazı

özellik, u y g u la m a ve Ş a m a n iz m o la ra k b ili n en in an çla rı içerir. Şam an iz m 'e ait

evrensellerin te mel leri, te m si l, tedavi ve m a n e v i te cr übe ler sağlayan içsel temsili

yapılar ve işlemlerde yatar

Bu m a k a le , n o r o t e o l o j i n ı n ş a m a n ı k p a r a d i g m a s ı n ı n an a hat larını verirken,

Ş a m a n i z m ’i i n s a n ı n bilişsel e v r im i ve ru h s al te c rü b e le ri n i n temelinde ko n um -

l a n d ır m a k ta d ır Ş a m a n i z m ’e temel o lu ş tu ra n içsel temsil m od ü lle ri m ve doğal

süreçleri a ç ı k l a m a k t a d ı r . Ş a m a n ı n ay ın faaliyetleri ve tecrübeleri (ruh uçuşu,

m uhafız ru h arayışı, ö l ü m ve y e m d e n doğuş), temel idrak ve bilinç yapılarını,

tin ve b e n l i k t e m s i ll e r in i içerir. Ş a m a n i z m , farklı bilinç d u ru m l a r ı n ı n topluluk

bütü nle ştiric i, k iş il ik geliştirici ve tedavi am aç l ı ol ara k sağladığı biyolojik p o t a n ­

siyelleri k u l l a n a n sosyal a d a p t a sy o n la rı iç m e alır. Ş a m a n ı k işlemler, lımbık sis-


8 8 Samanlar ve
1V- Semboller
—-—

,.u , badanaları pekittirerek senkron,ze bmuncül


vc aU beyin y a ^ r . a r a ş ı p (Wmkelman 2004: 194)
w»»*>v^ \ ı ıtrin i on u t ) * ııw o
yavaş dalga (ıheıa) yuw „ ^ u la m a la rın bir yanılgı olduğunu
C nizm ’ıtı evrensellen, soz konusu ^ ^ ŞamamznVin ev-
Şamanız baktş açısı Kin b b m k rce yıl boyunca merkez,

srensel
wu S7 lke , u y a rla n a b il ureımbiy°?kbıt
mı> onun uyumluluk değerini

a U y a p ,y ıU s' u r- ^ ^ e n t n e m U toplumsal işlevi ise tedavidir


oosterrr Şamanlarm ilk
YEDİNCİ BÖLÜM
TEDAVİNİN VE MÜZİĞİN
ŞAMANİK KÖKENİNE DAİR

Son zam an lard a m ıız ık ve ted avin in ş a m a n ık köken in e vurgu yapan yeni
çalışm alar yapılm ıştır.
Bir tedavi ay in in in ilk ad ım ı, şa m an ın yard ım cı ru h ları çağırm asıd ır. Bu,
çoğu d uru m da şarkı vasıtasıyla gerçekleştirilir ve çağrı m elodilerine gen ellik­
le çalgı aletleri e şlik eder (H oppal 2 0 0 2 : 17-20).
Sibirya şam an a y in lerin in en güvenilir b etim lem eleri, soz konusu u lusla­
rın kendi bireylerinden olan ve daha da önem lisi, hâlâ kendi toplulukları ile
birlikte yaşam ak ta olan ara ştırm a cılard an gelmektedir. Leonıd Lar, bu ta ri­
fimize uyan ve saha ça lışm a la rın d a topladığı verilerden oluşan ciltler dolusu
metin yay ım lam ış olan N enets kökenli bir araştırm acıdır. Bu ç alışm alard an
birinde, şam a n şa rk ıla rın ın ayinlerdeki rolüne dair otan tik bir a çık lam a ge­
tirir:

Ş a m a n ı k s e a n s ı n o l m a z s a o l m a z b ö l ü m l e r i n d e n biri de ş a m a n ı n şa rk ıs ıd ı r Ş a ­

ma nlar, t u m s ür e ç b o y u n c a o n la r a eşlik e de n davulları ile birlikte ş a r k ı l a r ı n d a

ya rd ım cı r u h l a r ı n ı ç a ğ ı r ı r ve onlarla konuşurlar. (Lar 1 9 9 8 ' 39)

Nenetsler, davulun sesiyle şa m a n ın şarkısın ın bir aradayken yardım cı ru h la ­


rın yardım ını çek eceğ in e in an ırd ı; bu nu n da tum bir seansın sonu cu ü z e rin ­
de olumlu bir etkisi vardı.
Tedavi seansı sırasında, h astalığın sebebinin bulunm ası gerektiğinden, şa­
man hem “yu k arı" h em “aşağı" dünyalarda, hastanın bunlardan birinde b u lu ­
nan ruhunu getirm ek için sem bolik bir yolculuk yapm ak zorundaydı (Kaza-
kevitch 2001). Bu yolculuk şarkılarda ayrıntılı bir şekilde betim leniyor; şarkı,
çağrılan ve davete icabet eden yardım cı ru h ların isim lendirilm esini içeriyor­
du. Ruhların ezgileri b irbirlerind en farklıydı ve melodi yapısına ve ritm e gore
kolayca ayırt edilebiliyordu (Seykin 19 96, 2 0 0 0 ). Bu şarkılar, hayvan k ılığ ın ­
daki yardımcı ruhları (ayı, dalgıçkuşu , rengeyiği ya da fare gibi) çık ard ık ları
sesleri taklit yoluyla tem sil ettiğinden, yansım a sesleri (ononıatopeık sesler) de
şarkıların ayırt edici ozelliklerindendi (D obzhanskaya 2 0 0 2 : 84).
Ö ncelikle sesin ruhsal gücu ile bağlantılı Nganasan şam an m ü ziğ in in te­
mel özelliklerine birk aç ayrıntıyla girelim . O ksan a D o b z h a n sk a y a n ın ( 1 9 8 0 -
2010 yılları arasın d aki) saha araştırm ası şam an m üziğinin ayinsel işlevlerce
90 Şam anlar ve S em boller

belirlendiğini kanıtlamaktadır. Saman müziğinin tüm unsurları (melodi, ri­


tim, tempo gibi) ayinsel amaçlarca yönetilmektedir.
Samoyed şaman müziğinin temel özellikleri şunlardır:
1. Şamanın şarkısına, şaman kimliğinin esas tanımlayıcısı davul eşlik
eder.
2. Şam anın şarkısı, bir tür cemaat biçiminde karşılıklı söylenen bir şarkı­
dır: (şaman tarafından icra edilen) solo kısmı, şamanın yardımcıları tarafın­
dan icra edilen toplu (veya koro) kısm ından farklıdır
3. Şaman metinleri sekiz heceli dizelerdir. Samoyed müziğinin sekuler
türleriyle bağlantılı olan dizelerse altı hecelidir.
4. Bu sekiz heceli biçim, şaman şarkılarının ritminde, ritmik formüller
aracılığıyla somutlaşır.
5. Her şaman melodisi, hayvansı bir biçime sahip bir yardımcı ruhun ezgi­
sidir. Bu nedenle, yansımalar şaman ayinlerinin müzikal kompozisyonunda
önemli bir yere sahiptir; kayıtlarda rengeyığı, kuğu, kaz, dalgıçkuşu, ayı ve
kurt seslerim bulmak mümkündür.” (Dobzhanskaya 2 0 0 8 : 269-270)
Yansıma sesler aslında müziğin başlangıcıdır; insanın müzikal yeteneği­
nin ilk ortaya çıkışınım ifade ederler. Etno-müzikologlara gore, şaman şarkı­
ları, bu yolla, müziğin ortaya çıkış zamanlarının hatıralarını saklamaktadır
(Rouget 1985).
iyileştirici şaman müziğinin önemli bir özelliği de her bir yardımcı ruhun,
bazen birden fazla olmak üzere, kendi ayırt edici ezgisinin bulunmasıdır ve
bu durum Avrasya’da olduğu kadar Güney Amerika'da da böyledır (Walker
2003).
Bu sebeple, şamanların güçlerinin bildikleri şarkı sayısına göre ölçülmesi
çok da şaşırtıcı değildir (şaman şarkıları hakkında daha fazla bilgi için bkz.
Hoppâl - Sıpos 2010). Başka bir deyişle, şamanın gucu şarkılarındadır ve
enstrümanların gücü yalnızca ilave bir kuvvet demektir. Şubat 2 0 0 3 ’te bir
Daur kadın şamanını gördüğümde edindiğim izlenim de boyleydi (Hoppal
2 0 0 5 ): Tedavi seansından sonra, şaman, etkileyici şarkısını gözyaşları için­
de dinleyip sesinden yayılan iyileştirici gücü almakta olan kıza talimatlar
ve öğütler vererek uzunca bir süre daha hastaya şarkısını okumaya devam
etmişti. İzlenimlerime göre, iyileştirici güç şarkıyı okuyan sesten (Newman
1998: 267-272) ve davuldan yayılıyordu (Harner - Tryon 1992).
Konunun “tarihöncesi resimli mağaralar ve kayaların ses boyutu” şek­
linde ifade edilebilecek ilginç bir yönü daha vardır (Reznikoff 1995). insan
evrenselini göz önüne alırsak, tüm avcı-toplayıcı kabilelerde her ayin şarkı
söyleme ve anlatım içerir. Rezm koff’un hipotezine göre, Paleolıtik kabileleri
mağaralardaki ayinleri sırasında dahi şarkılar okuyorlardı. Rus bilim adamı,
Güneybatı Fransa’da tarıhöncesinden resimli uç mağarayı çalışmıştı (Ariege
Tedavinin ve Müziğin Şamanık Kökenine Da:r 91

bölgesinde: N iaux, F on tan et, Le Portel). Resim lerin konum u arasındaki ilişki
ve yerlerin akustiği açısın d a n şu genel ilkeler ortaya çık m ıştı:

1. Ç o ğ u re s im , y a n k ı y a p a n yerlerde ya da b u n la r ın h e m e n y a k ı n ı n d a k o n u m -

lanmıştır. 2. E n ideal y a n k ı yerleri res im m e k â n la r ıd ır (uygun en y a kı n k o n u m d a

bir r e s im b u l u n m a k t a d ı r ) , ideal y a n kı yerleri arasında en iyileri d ai m a s ü s le n m iş

veya en a z ı n d a n iş ar e tl e nm iş ti r . 3. Belli göstergeler, y al n ız c a seslerle alakalı ol a ­

rak a ç ık la n a b ı lm e k t e d ır . t R e z n ı k o f f 1 9 9 5 : 5 4 6 - 5 4 7 )

Reznikoff d aha sonra, a çık havadaki kayalardaki tarihöncesi resim lerin k o ­


num larının ses değerlerini in celem ek amacıyla Finlandiya’ya gitmişti. Yak­
laşık olarak M Ö 3 5 0 0 - 2 0 0 tarih in d en kalm a kaya resim lerinin bulunduğu
Mikkeli bölgesine gitm işti, iyi bir yankı etkisi elde edebilm ek için resim
m ekânlarında a çık havada y ü k s e k sesle şarkı söylem ek suretiyle ses k u l­
lanmıştı. İyi bir ses kon u m u için kıstas, en azından üçlü yankı oluşmasıydı
(Reznikoff 1995: 551). R e z n ik o f f un vardığı "göstergebilımsel sonu ç”ta, doğal
mağaralar, doğal kayalar ve b u n la rın ses değerleri arasında net bir bağlantı
bulunduğu vurgulanıyordu (R e zn ik o ff 1995: 554).
Doğal ortam ve ses boyutu arasında, kayalarda ya da mağaralarda ayinler
düzenleyen topluluğun ister Ş am an ları ister sıradan bireyleri olsunlar, in sa n ­
lar tarafından ü retilm iş açık b ir örtü şm e vardır.
Bu yüzden. K en n eth L ym er’ın da karşılaştığı gibi, aynı olguların O rta
Asya’da da m evcut olm ası bir rastlantı değildir:

G ey ik petroglıfleri doğal o r t a m l a ve S ak o - Is k i t to p lu m u n u n bu o r ta m ı al gı lam a

biçimiyle d e r in d e n b a ğ la nt ılı S a k o - Is k i t ş a m a n ı k g e rç e k li ğ i n in bir parçasıydı.

A r p a u z e n 'd e t ü m petroglifler. Karatau s ır a da ğl a r ın ın a ş a ğı s ın d a ki bir bi rin e bağlı

b ir k a ç dağ e te ğin i içi n e al a n özel bir top ogr af ık k o n u m içinde am aç l ı bir şek ilde

yer leştiril miştir. Bu, k u r g a n bulgul ar ıy la birlikte d ü ş ü n ü ld ü ğ ü n d e , bu y ö re n in

S a k o - İs k i t to p lu m u a ç ı s ı n d a n k o z m o l o ji k ö n e m e sahip b ir yer old u ğ u n u kuvvetle

d e s te k le m ek te d ir . Petr ogl if le r doğal o r t a m ı n ö n e m li no k ta la rı o l m a k l a birlikte,

im ge le rin , ç e v r e n i n diğer öze llikleriyle d i n a m i k ve ç o k b o y u t l u e t ki le ş im le re g i­

re n k o n u m l a n m a b i ç i m l e r i n c e belirlenirlerdi (L ym er 2 0 0 2 : 92). ( R e s im 11.7.1.)

Lymer, kaya y ü z e y le rin e y ap ılan resim lere dair a ç ık la m a s ın ı şöyle so n la n -


dırır:

G e y i k pe tro g lif le ri, to p lu l u ğ u n özel şa rkı ve öykül er i t a n ı m a s ı ve h a t ır la m a s ı içi n

b ır a k ı l ı r k e n , m u h t e m e l e n ş a m a n ı n doğ aüstü g ü ç le ri n e o d a k l a n m a s ı n a da yar­

d ı m c ı oluyordu.

A r p a u z e n ge y iğ in e bağlı p e t e k ve spiral şekiller, b u im g e le ri n , r u h l a r ı n gü cü yl e

d o ğ r u d a n ilişkili s o m u t g ü ç l e r i n bir yönü ol d u ğ u n a işaret eder. Petroglifler, r u h ­

lar d ü n y a s ı n ı n c a n l ı g ö r ü n t ü l e r i ve tasvir ettikleri t e c r ü b e ve g e r ç e k l i k l e r i n a k ti f


92 Samanlar ve Semboller

11.7.1. Arpauzen, Kazakistan

t v
'-*** « ,t|T,*•.*
>*» ..t
c-t î' ^ \

S
i

II.7.2. Arpauzen V. yüzeyden


Tedavmm ve Muz*ğm Saman k Kökenine Da»r 9 3

11.7.3. Kazakistan, Tamga'u dan dans eden fig ü rle r

•1-7.4. Gagatama tekniği


94 Samanlar ve Semboller

bir parçasıydılar. E r k e k geyik pe ıro g lı f le rı n in , S a k o - l s k ı t ş a m a l ı l a r ı n ı n doğadaki

ru hl ar la ve kendi top lulukl arıyla g ö r ü l ü r k e n y ö n e tt ik le ri p ra ti kl e r repertuarının

hır parçası o lm a s ı olasıdır. Da has ı, petroglıf s a h n e l e r i , s a n a t ç ı l a r ı n bu ruhları

tasvir e tm e y ü k ü m l ü l ü k l e r i n i n bir pa rçası o la r a k da gö rü leb ili r Trans halının

fevkalade du y u sa l te c rü b e s i, k a d ı m sanat eserleriyle k a r ş ı l a ş m a l a r ı n gucunu

m u h te m e le n a r tı r m a k ta y d ı İmgelerin varlığıyla m e k â n ı n g u c u gen işlerken pet-

roglıfler A rp auz en bö lg es in in özel k o n u m u n u p e k iş ti rm iş ti r ( L y m e r 2 0 0 2 93)

( R e s i m II 7.2 .11 7.3 , 1 1 . 7 4 )

M oğolistan'da dans resim lerinin varlığına dair verinin mevcut olduğunu bi­
liyoruz. El ele tutuşm uş, sıra halinde d ans eden insan figürleri Neolitik ten
Hun göçlerine kadarki çağ ve dönem lerin tipik özellıklcrindend ır. Eleano-
ra Novgorodova d ans eden figürleri hır grafikle bir araya getirm iştir (Resim
1175.)

Esasında dans, oldukça uyum isteyen bir grup d avran ışıd ır ve topluluğun
bireylerinin zihninde birliktelik hissini ku v vetlen d irm ek ted ir Grup dansla­
rının (ya da sıra halinde d ansın) ana özelliği ise tekrardır.
Tekrar, insanın işaretleşm e davranışının d oğu şu n u n, diğer bir ifadeyle
gostergebılımin doğuşunun ön tarihindeki m üzikten konuşurken bahsetm e­
miz gereken bir başka önem li özelliktir. Uzak Kuzey'de yaşayan Nganasan
h alkın ın son şamanları lıakkınd aki hır film, şam an şark ısın ın en onenılı
özelliklerinden birinin m uzık olduğunu net hır şekilde göstermektedir. Tay-

Hunlar
donemi

Erken donem
göçebeler

Bronz çağı
r

Neolitik çağ t i
f i t m
r f f f T 5
) : | . M
ı • J

11.7.5. Sıra halinde dans eden figürler


Tedavinin ve Müziğin Şamanık Kökenine Dair 95

mır Y a rım a d a sın d a yaşay an N g an asa n lar arasın d a, şarkı söylem ek şam a n ın
yard ım cısının (tou ptusi) göreviydi (H elım sk ı 2 0 0 5 ) . Aynı olgu Ç in ’de dc b u ­
lunabilm ektedir. C a ro ly n e H u m p h re y ’n in , D aur şam a n şarkısıyla bağlantılı
sözlerim paylaşalım :

Bu tu n bi r d i n l e y i c i g r u b u n u y ö n e t e n y e t k i n y a r d ı m c ı l a r ta ra f ın d an t e k r a r l a n ­

m ası g e r e k e n n a k a r a t l a r , ş a m a n ı n r u h e n e r j is in i y ü k s e lt e b il m e s i için elzemdi.

Ş a m a n ı n b e d e n i n d e k i k a n a ll a r , r u h e n e r j i s i n i n dışarı ç ı k m a s ı ve kuts al r u h la r ın

e n e r j i s i n i n içeri g i r m e s i n i s a ğ l a m a k için, k u is al bir b a k ı n ı n d u m a n ı vasıtasıyla

açılırdı. R i t m i k sözler, m el o d i ve ti t re ş im , ru h e n e r j is in i u ya nd ır ır dı . ( H u m p h r e y

1996: 234)

Aynı fikir, Finli bir e tn o -m ü z ık o lo g tarafından, Selku p şam an şarkıların ı tah ­


lil eden bir m akaled e geçer. “Ş a m a n şarkıları tekrar eden nabız yapısına sahip
gibidir” (Niemi 2 0 0 1 : 1 5 6 ) ve n ihayetind e insan vücu du nda endorfın üreti­
mine yol açarlar ( P n n c e 1982).
Bu, Paleolıtık d ön em d eki atala rım ızın bilişsel evrim leri üzerine yapılan
son dönem a r a ş tırm a la rın k an ıtlam ayı am açladığı hipotezdir. A m erikalı
araştırmacı W in k e lm a n 'd a n alın tıla m a k gerekirse:

Bir dızı b u lg u , ş a m a n i s t i k u n s u r l a r ı n O r t a P a lc o lı t ık ’m kültürel pra ti kl e rin in z a ­

ten bir parça sı o l d u ğ u n a işaret etm ek te di r. Bu bul gu lar ş u n la rı iç e rm e k t e d ir 1.

M ı m e t ı k b e c e r i l e r ü z e r i n e k u r u l u şarkı o k u m a , m ü z i k ve p s ık o -d u yg u s a l gr u p

ayinleri fa ali ye tle rin in in s a n s ıl a r d a b u l u n a n temeli. 2. Ş a m a n ı k prat ik ler in , bir

dızı bireysel ve to p l u m s a l o r t a k k i m l i k ve iletişim ihtiyacını k a r ş ıl a m a s ın d a y a ­

tan ruhu. M ü z iğ in e t k i l e r i n d e n bırı, farklı bilin ç d u r u m l a r ı n ı n tipik bir özelliği

olan yavaş b e y i n d a l g a l a r ı n ı n te tı k le n m e s ıd ır M ü z iğ in uyarlanabilir rolu, gr up

u y u m u ve k o o r d i n a s y o n u n u ge lişti rme , gr u p üyeleri aras ınd a işbirliği ve e ş z a ­

m an lı l ığ ı g ü ç l e n d i r m e b e c e r is in i içerir (VVınkelman 2 0 0 2 : 7 8 - 7 9 )

Başka bir deyişle, ortak b ir ritim le kem ikleri birbirine vuran insan grupları
(Frolov 1 9 8 8 : 3), ş a m a n la r ın m liderliğinde basit işbirliği pratiklerini uygulu­
yorlardı. Birlikte yapılan d an slar ve toplu davul çalm a eylemi, gelişim yolun­
da, bilişsel yapıların daha da gelişm esine yol açan bir başka adım dı; bir başka
ifadeyle, grup üyeleri b ey in d e k i m ü zik modülleri vasıtasıyla farklı ritim leri
ayırt edebiliyorlardı (M ith en 2 0 0 6 :6 4 ) . Yarı insan yarı hayvan bir yaratık ta­
rafından çalın an bir yay ın kolaylıkla ayırt edilebildiği Les Troıs Freres'dekı
tapınakta b u lu n a n bir figür, kad im m ü zik tecrübelerin in görsel tem siline iyi
bir örnektir:

Üst Paleolıtık ta s v ir le r in in hepsi, farklı b ıl m ç du ru m la rı sıras ınd a ya da bu tec ­

rü b e d e n s o n r a d e n e y ı m l e n n u ş gö rü n t ü le r değildir İlk ad ım bir kez atı ld ık t a n


96 Şamanlaı ve SembolU'i

ı , vmI ,7İcnus olması muhtemeldir İlk akım, tec-


sonra, Ust Palcohtık sanatının ı yakalama çabasına devam etmiştir
rû be edilen zihinsel uır(MI„ n „ n « n t a n ardından.

İkinci akım, anımsanan zı luklerıni yemden hayal etmeyi denemışler-


kendme geldikten sonra, insanla g
„ ....., u/,ıiı*ırK 2004 195) (Resim

11.7.6. Vay çalan fıgur. buyucu ya da saman Dİ


SEKİZİNCİ BÖLÜM
BİLİŞSEL EVRİMİN VE TOPLU AYİNLERİN
GÖRSEL TEMSİLLERİ

Bu çalışmanın amacı, kaya resmi göstergeleri ve bu nların sem b olik a n lam la­
rı ılc ilgilenen yakın dönem deki araştırm alara dair bir inceleme sunmaktır.
Antropolojik ve arkeolojik y ak la şım la r birbirinden farklılık gösterir; bu se­
beple iki araştırma g rub u n u n görüşleri, m etodolojik farklılıkları ve son uçla­
rından haberdar olm ak önemlidir. Teorik olarak, kaya çızım lerınde nispeten
geniş bir gösterge grubu elim izde mevcuttur; an cak b u n la rın türlerinin sayısı
azdır, kı bu da göstergelerin a n la m la r ın ı ve işlevlerim anlam ayı zorlaştırır.
Güneş-geyik - e l k ya da r e n g e y ığ ı- Sibirya mitolojisinde sık görülen ve de­
vanı etmekte olan bir özelliktir (M artın o v 1991). Soz konusu imge Tom nehri
kıyısındaki bir kayada görülebilir; im genin bü yük ebatları, dünyevi ve dünye­
vi olmayan dünyaların bir geyik form undaki izdüşümü gibi görünmektedir.
Sibirya Tagar Kulturu nün bronz (ve altın) geyiği sayesinde, bu b ü y ü k kaya
çizımlerinin yaklaşık M Ö V.-IV. yü zy ıllara ait olduğuna dair oldukça kesin
yargılara varmak m ü m kündür. Bu dönem , M acarların ataların ın Sibirya'nın
güney bozkırlarındaki atlı gö çeb e dalgalarında görünm eye başladığı d ö n em ­
dir Ancak, atalarım ızın bu d o n em d ek i yaşam alanları ve k o ru n a k la rı h a k ­
kında az bir bilgiye sahip olsak da Tagar k ü ltü rü nesneleri ve değerli objeleri,
Tom nehri kaya çizım leri b u g u n e kadar kalabilm eyi b a şa rm ış, O b -U g rian
ve daha genel olarak Sibirya m itolojisinin yeniden inşası için önem li yapısal
unsurlardır. Bu m itolojinin Sibirya bölgesindeki Ural h a lk la r ın ın b ü y ü k dil
ailesi içinde yemden inşa edilm esi gelecek yıllarda gerçekleştirilm eyi b e k ­
leyen önemli görevlerden biridir ve bu görev gerçekleştirilirken birbirinden
uzak bölgelerin dini m e fh u m la r ın ın işe yaram ası m u h te m eld ir (bkz. Siikala
- Napolskıkh - Hoppâl ed. 2 0 0 6 ) .
Geyik ve güneş mitolojisi b a ğ lan tısın a d ö n m e k gerekirse, altın g ü n e ş-g e ­
yik motifinin, erken d ö n em g öçebeleri için b ü y ü k olasılıkla önem li olduğunu
söylemek m üm kündür. A n c a k kaya çizım leri, g ü n e ş-g e y ik se m b o lü n ü n esas
kökeni ve oluşumu Neolitik Sibirya k ü ltü rü n e dayansa da, Bronz Ç a ğ ı n ı n bir
ürünü olarak yayılıp varlığını sü rd ü rd ü ğ ü n ü işaret e tm e k ted ir (O k la d n ik o v
- Martinov 1972: 2 2 6 ).
Kaya çizimlerini y apm ış olan in s a n la rın dünya k a v r a m ın ın yenid en in ­
şasında, günüm üze u la şm ış k a d im Sibirya h a lk la r ın ın in a n ç dünyaları, mit-
9 8 Şamanlar ve Semboller

leri ve efsaneleri önem li bir rol oynayacaktır. Rus araştırm acılar bu yöntemi
soyu tü kenm iş halkların tarihsel ve folklorik kökenlerinin yeniden inşasında
kullanmışlardır. A ncak bu yöntem ve pratiğin sadece, manevi geleneklerin
yüzyıllarca ve hatta bin yıllık bir sure boyunca -yavaş da o ls a - değişmiş
olduğu akılda bulundurularak kullanılması gerekir; bu sebeple de söz konu­
su mitolojilerin kalıntıları şüpheyle değerlendirilmeli ve sıkı bir incelemeden
geçirilerek kullanılm alıdır (Crook 1999).
Sibirya avcılarının Neolitik sanatı, nihayetinde, Paleolitık donem in ger­
çekçi resim lerinin temel geleneklerinin yeni tarihsel koşullar altında gerçek­
leşm iş bir devamıydı. Bir önceki çağın sanatsal becerilerini devralmıştı. Ör­
neğin burada, Paleolitik resimlerinde formüle edilm iş bir geleneği, hayvanla­
rın profilden tasvirlerini bulabilmekteyiz.
Asya düşüncesi ve tarzının temelinin Kuzey Asya Neolitik'inde önceki ha­
lını koruduğunun vurgulanm ası gerekir, çü n k ü avcıların temel ekonomi ve
yaşam biçim leri çok az değişmiştir. Holosen evrenin başında dışsal süreksiz­
likler olduğu doğrudur. Buzullar ve mamutlar yok olmuş, Sibirya ormanları
muşlarla, tundralar rengeyikleriyle dolmuştur. Avcılık koşulları değişmiştir.
A ncak avcılık, Kuzey Asya yiyecek arama ekonom isinin m erkezindeki yerini
korumuştur.
Günüm üze kadar gelm iş olan Kuzey Asya Neolitik sanatı, temel olarak üç
yaratıcı tur tarafından temsil edilir: Süsleme, heykel ve kayalıklardaki sayısız
tasvirler. Bu sanatın konusu, çağın ekonom ik evrim ini yansıtır ve bir butun
olarak şu temel özelliklere sahiptir: (1) Petroglıflerde insan net bir şekilde
ik in ci planda iken, hayvanlar öncelikli bir role sahiptir; (2) canlı, d inam ik bir
realizm ve gelenekçiliğin kom binasyonu, imgelerin sanatsal iletiminde göz­
lem lenebilir; (3) bu sanatın düşünsel, sem antik temeli, avcılar ve av büyüsü­
nün dünya görüşüdür.
M uhtem elen, totem izm kavram ının da temelinde bu tur bir bilişsel gelişim
bu lu nm aktad ır.
Soru n ların d an henüz bahsetm em iş olsak da, bu konu literatürde detaylı
bir şekilde tartışılm ıştır (Layton 2 0 0 0 : 176-177, referansları için bkz. 184-
186). Robert Layton, Je a n Clottes ve David L ew is-W illiam s’in Tarihoncesinin
S a m a n la rı: Resimli M ağaralarda Trans ve Büyiı adlı eseri üzerine uzun ve ay­
rıntılı bir derleme m akalesi yazm ıştır (New York, 1996). Layton yazarların
konuya b a k ışın ı; Ş am an izm , totem izm , sanat ve büyu gibi terim ve kültürel
olguları, daha çok antropoloji ya da çağdaş etnografiye daha uygun olacak hır
şekilde ku llan m aları sebebiyle eleştirir ve şu sonuca varır:

C lo tt es ve L e w i s - W i l l i a m s mo tif le rin üst Paleolitik s ır as ın d a üretildiği bağlamın

b ir k a ç a n l a m a r a s ın d a n birini v u r g u l a m ış ol ab ile c e ği n i kabul eder, a n c a k mo-


Bilişsel Evrimin ve Toptu Ayinlerin Görsel Temsilleri 99

liflerin diğer a n l a m l a r ı n ı n d a im a e d il d iğ in i ılcrı sıırcr Her motifin a n l a m ı n ı n

s o n u n d a ş a m a n ı s t i k d ü n y a g o r u ş ü ile u y u m l u ok lu ğu s o n u c u n u tere ilı ederler

am a bu d ü ny a g ö r ü ş ü y l e u y u ş m a y a n m a n a l a r ı da dah a d u ş u k olasılıklı bir h i p o ­

tez olar ak kab ul e d e r le r (C l o tt e s ve LevvısAVillıams 1 9 9 6 , 1 12). Be nse, in sa n la rın

ba ğlamı, m ı i m k u n b i r k a ç y o r u m a r a s ı n d a n b irini ön e ç ı k a r m a vasıtası olarak

k u l l a n m a b e c e r i l e r i n i v u r g u l a m a y ı terc ih e d i y o r u m .. Ust Paleolıtık ç a ğ resmine

dair a lt e rn at if y o r u m l a r ı n u y g u n l u ğ u n u y a r gı la m a ö l ç ü l ü m ü z , hangi hipotezin

genel bir a ç ı k l a m a o l a r a k d a h a iyi işlediği değil, hangi hipot ez ler in birlikte s a n a ­

tın d e ğ iş ke n liğ i ile en y a k ı n e ş l e ş m e y i sağlayabildikleri o lm a lı d ır Şü ph e si z b u ­

rada ö n er i le n y a k l a ş ı m ı n , ö n g o r u s e l bir değer iddia e t m e d e n ö n c e , batı A r n h e m

Land s e k ü l e r kaya r e s m i , C o l u m b ı a Platosu ş a m a n ı k resmi ve A na s a z ı- H o p ı to-

te m ık r e s i m l e n gibi c t n o g r a f ı k a ç ıd a n ıyı b el g e le n m iş ö rn ek le re karşı d a h a fazla

ıcsi e d ilm e s i g e r e k m e k t e d i r Ş a m a n ı s t i k hi p o te z için, dü nya avcı-toplayıct kaya

r es mi n i aşırı bi r ko la yl ık la bi r ç ı r p ı d a içine ala b ile c e k açgözlü bir c a n a v a r d e n e b i­

lir Clott es ve Le vvısAVillıams b u n u d iz g in le m e y e ç a lı ş m ış l a r ; en a z ı n d a n , an l am ı

yeniden in şa e t m e t e ş e b b ü s ü n d e b u l u n m a d a n kültürel b ağ la m la r ar as ın d a fark

gözetmeye b a ş l a y a b i l e c e k bir m et o d o lo jiy i s a v u n a r a k y a k l a ş ı m la r ı n ı p e k iş ti r m iş

ol du kl ar ını u m u y o r u m . ( L a y t o n 2 0 0 0 : 1 84 .)

Robert Layton ayrıca, "Ust Palcolitık kaya resm i yoru m ların d a etnografik pa­
ralelliklerin" k u lla n ım ı ya da geçerliliği ile ilgili şüphelerini ifade eder:

Paleolıtık’ın g ü n ü m ü z e u la ş a n avcı- top lay ıcı kaya resmi ile k a rş ıla ş tı rı lm as ı, k u l­

lanışlı bir ç e r ç e v e o l a r a k , bu g e le n e k l e r i n “görsel ifade” çeşitliliği o lu ş tu r m a ka ­

pasitelerinin ö l ç ü l m e s i n e i m k â n v e r e c e k t ir Yuk arı da b a h s i ge çe n yazarlar, t o p ­

lumsal d a v r a n ı ş l a r ı n genel o l a r a k s e m b o l i k iletişimle ayn ı ü re t im sü re çle rin ce

yönetildiği k o n u s u n d a h a k l ı l a r s a n i h a y e t i n d e bu çe rçeve o ld u kç a tlgi çeke cek ti r.

Mevcut “m e t i n l e r ” iç in d e Pa leolıt ık r e s m i n i n yapı sına dair y ap ı la c ak bi r a n al iz in ,

tek bir m ot if in k e s in a n l a m ı n a u l a ş m a ç a b a s ı n d a n da h a a ç ık la y ıc ı ol m as ı m u h t e ­

meldir, Peki, b u yapı nas ıl k a v r a n a bi li r?

Bir gösterge s i s t e m i n i n k u l l a n ı m k u r a l l a r ı n a dair ıkı e k s e n ayırt edilebilir,

kolaylık o l m a s ı a d ı n a , b e n b u n l a r ı a r d ı ş ı k ve a n a lo jik ol a r a k a d la n d ır a c a ğ ım Ö r ­

neğin, “U ç avcı bi r a n t il o p s ü r ü s ü n e s a l d ı r d ı l a r ” h i k ây e s in i bi ldiren bir resim

a r d ış ık bir if a de di r ( b i r h i k â y e anlatır). G ö r s e l bi r metafor b el irt e n bir resim ise

a n a lo ji k b ir ifadedir: K r a l ı m ı z b ir as la n d ır ; bu kaya at am ız d ır Farklı d e ne yi m

alanları a r a s ı n d a k i p a r a le ll ik le r a n a l oj i yoluyla ka v r a n ır ve bu analojiler - d i n ­

sel ya da b i l i m s e l - ge ne l a ç ı k l a y ı c ı ş e m a l a r inşa e tm ey i m ü m k ü n kı l a r (Layton

198 7: 2 1 2 )

Kaya resm inde a ç ık la y ıc ı m od eller o larak etnografik “an alojilerin ” sorunları


daima tartışılagelm ıştir, a n c a k an alojileri “sav u n an ” b ilim ciler de vardır (Pe-
arson 2 0 0 2 : 151-153). Bu k ita b ın ö n ce k i sayfalarında adı geçen ve alıntılanan
1 0 0 Şamanlar ve Semboller

Rus araştırm acıların çoğu , yakın tarihli (veya b aşk a h erh an gi bir tarihten) bir
etnografik verinin, insan doğası son birkaç b in yıld a ço k fazla değişmediği
için, kayalardaki im gelerin a çık lan m a sın d a k u llan ılab ileceğ i görüşündedir
N eolitik donem de, kayalıklar genellikle kült m e k â n la rı, klan tapm akla­
rlaydılar (M artinov 1991: 12). Kadım donem av cıla rın ın , her şeye gucu yeten
gü neşi, klan h ayvanlarını koruyan ru hları ve ataların ı o n u rlan d ırm ak için
klan festivalleri d üzenlem iş oldukları açıktır. Bu avcılar, hayvan çiftleşm e­
si sah n elerin in , başarıyla so n u çlan m ış av s a h n ele rin in ve dini gösterilerde,
şarkılarda ve danslarda ru h ların y ard ım ın ın k a z a n ılm a s ın ın temsillerini
yapm ışlardı. Yine a çık tır ki, çizim ler arasında b u lu n a n , güneşi temsil eden
eşm erkezli halkalardan anlaşıldığı üzere bu festivaller (“hayvan törenciliği"
- Sııkala 1 9 8 4 ) baharda yapılm aktaydı (bkz. O k la d n ik o v - M artinov 1972
155; M artinov 1 966 : 33; 1970: 22).
Becerikli bir insan elinden ç ık a n ve kayalara k a z ın a n çizim ler, basit ve
aslına sadıktır. Tayganın başlıca sakın ı, heybetli m us im gesini canlı bir şekil­
de aktarırlar. Bu çizım lerde, hayvanın temel özellikleri - g e n ı s bağır, burnun
k arak teristik özelliği olan kemer, etli dudaklar, u zun in ce b acak la r ve sırttaki
belirgin k a m b u r - m u h teşem bir beceriyle ortaya dökülür. Ç oğu çizim yahut
oym a ustalık derecesinde işçilikleriyle one çıkar. B u n lar arasında. Tom neh­
ri üst kayalıklarınd a, hafif ve ürkekçe ad ım lar atan b ir m us ve sıçrayan bir
geyiğin h arik a tasvirleri b u lu n m aktad ır. Bu ust kay alıkta b aykuş ve turna
çizim lerı de kazın m ıştır. Bunlar o kadar doğru ve k esin çızim lerd ir kı hay­
vanların tüylerim bile h issetm ek m üm kündür, (bkz. O k la d n ik o v - Martinov
19 8 3 : 72. Resim 54)
Bu m akalede bazı topluluk ayını olgu larını, özellikle de nörobıyolojik
aracılıkla icra edilen ve k a rm a şık sosyal bağ k u r m a b içim leri olarak görü­
len tedavi törenlerim inceledik. Tıbbı antropoloji a la n ın d a k i son çalışmalar,
ayinsel tedavi d en ey im in in , sağlıkçıların kontrol ed ebild ik leri çeşitli farklı
b ilin ç d u ru m ları vasıtasıyla h astaların kendi iyileşm e süreçlerin e dayandığı­
na işaret etmiştir, iki M acar a raştırm acın ın ifadesiyle:

Ayinsel tra ns halı, d a i m a sosyal b a ğ l a m iç er is ind e g e r ç e k le ş ir ve s a ğ lık çı nı n ki­

şiliği ve toplul uğu n b e k le n ti le r i farklı b il in ç d u r u m l a r ı n ı n tc tı k le n m es ıy le de rin ­

den ilişkilidir T ran s h al ı, tör en in yarattığı stres k a r ş ı s ı n d a o r g a n i z m a n ı n sa v u n ­

ma m e k a n i z m a l a r ı n ı n e tk in hale gelmesiyle e n d o j e n o p ı a tl a r ın hare ket e geç me ­

s in i n bir s o n u c u k a b u l edilir. Diğer y a n d a n , opıat m e k a n i z m a l a r ı n ı n , özellikle

o r t a k y a ş a r bağlarda, sosyal d a v r a n ış ile ilişkili o l d u ğ u n a da ir b u lg u la r da giderek

a r tm a k ta d ı r . B a ğ l a n m a n ı n tra n s t e t ı k l e m e s m ı k o l a y l a ş t ı r m a s ı n ı n nörobıyolojik

s e b e b i n i n bu olduğu ö n e surulur. ( F r e c s k a - K u lc s â r 1 9 8 9 : 8 4 )

Toplu m sal ilişkilerin güçlü bir d üzenleyicisi olarak h o m eo sta tık faktör, za­
Bilişsel Evrimin ve Toplu Ayinlerin Görsel Temsilleri 101

man zam an, ta rıh ö n c e s in d e k ı a ta la r ım ız ın toplulukları içindeki ilişkileri tak­


viye etm ek gibi ö n e m li b ir rol de oynuyordu.
Şam an tedavi p ratik lerin d e top lu lu ğu n da hazır b u lu n m ası durum u, psi­
kolojik, sosyal ve fizyolojik düzeylerde iyileştirici etkiler üretir. Toplumsal
faaliyetler, p siko-so syal desteği ve m em elilerd eki endojen opiatların salım m ı-
nı teşvik eden b ağ lan m a sistem in i ortaya çıkarır. Bu endojen opıatlar, bağı­
şıklık sistem in in d o ğ ru d an u y arılm asın ı sağlayarak iyilik hissini güçlendirip
grup b ağlan m a te c rü b e le rin i yoğ u n laştırır. Şa m an lar fizyolojik ve duygusal
tepkiler elde etm ek ve tedavi ü retm ek için ayın faaliyetlerini ve sem bolleri
kullanırlar. O pioid sistem in e tk in hale gelm esi; baş etme b ecerilerim , beden
hom oestazının k o r u n m a s ın ı, stres toleran sın ı, grubun psıkobıyolojik sen k ­
ronizasyonunu k u v v etlen d irerek m u tlu lu k hissi ve aidiyet duygusu üretir.
Toplum sen k ro n iz a sy o n u n u n g ü çlen m esi; öbür grup üyeleriyle özdeşleşmeyi
ve bütünlüğe sahip b ir b e n lik h issin in gelişim ini teşvik eder (W in k elm an
2004: 6).
W in k elm an ’m nöroteoloji teorisi en um ıt veren teorilerden biridir ve şa­
man kültürlerinin a n la şılm a s ın d a yeni b ir b akış açısı sunar:

Ş a m a n g e le ne kl er i, p s ik o lo j ik tem elli ru h s a l b ü t ü n l e n m e , m eta for ık bilişsel s ü ­

reçler ve to p lu m s al b a ğ l a n m a sağlayan rıtûeller vasıtasıyla bir b ıl m ç bü tü nl üğ ü

üretir B ü t ü n d i n l e r i n t e m e l i n d e Ş a m a n i z m ve farklı bilin ç d u ru m la rı b u lu n m a s a

da t u m t o p l u m l a r ı n ş a m a n i s t tedavi - f a r k l ı bi lin ç d u r u m l a r ı n ı n ruhl ar dünyası

ile irtibat k u r m a yoluyla tedavi a m a ç l ı k u l l a n ı m ı - temelli dini pratikleri vardır

İnsan e v r i m i b u po ta ns iy e lle ri s e ç m iş ti r , ç u n k u b u n la r stres tep ki ler in in yön eti­

minde, p s ik o lo j ik e n t e g r a s y o n ü r e t i m i n d e ve sosyal u y u m u n gü ç le nd ir il m e s in de

d u r u m a u y a r l a n a b ı l m e öze lli ği ne sahiptirler. Şa m a n iz m 'e ait tecrübeler, di ni n

ö zü nd e ki en te m e l d u yg u s a l sezgiler arasındadır. ( W ı n k e l m a n 2 0 0 6 110- 11 1)

Bireyler üzerinde de olu m lu etkileri olan b ir tür psikobiyolojık grup terapisi


ile toplum ilişkileri takviye ed ilm iş ve güçlendirilm iştir. Döngusel ayinler
ve bitkisel h alü siııojen m add elerin k u lla n ım ı şam an ların ve açıkça şam anik
bilişsel devrim ü zerin e k u ru lm u ş b ü tü n b ir sürecin ortaya çık m asın a yardım
etmiştir (R ip in sk y -N ax o n 1 9 9 8 : 148).
Bilişsel Evrimin ve Toplu Ayinlerin Görsel TemstUen 1 03

Ek 2. Har-had kayalarındaki eski atlı Turki savaşçılar


1 0 * Samanlar ve Semboller

Ek 3. Burhantın-gazara kayalarında av sahnesi ve cenaze ı$lemı


TEŞEKKÜR

Geride kalan k ırk sene içe ıis in d e b a n a çeşitli biçimlerde destek olan pek çok
kişiye m inn ettarım .
A nn a-L eena Sıik a la (H e ls in k i, Finlandiya),
Ju h a P en tik ain en (H e lsin k i, Finlandiya),
A. V. T iv an en k o (U lan Üde, Rusya),
Andrzej Rozw ad ow ski (P o zn an , Polonya),
Maria M. K osko (P o z n a n , Polonya),
Ekaterina Devlet (M oskova, Rusya),
Loit Jo k k e ld a (T a llin n , Estonya),
Elena O k la d n ik o v a (St. Petersburg, Rusya)
V ladim ir K ubarev (N ov osibirsk , Rusya)
ve bir kon feran s vesilesiyle ta n ış tığ ım David S. W h itley (ABD) ile yine bir
sem pozyum da ta n ış tığ ım ız Inga M aria M ü lk (İsveç). Hepsine te şe k k ü r b o r ç ­
luyum.
M etnin İn g iliz c e s in in d ü ze ltm e lerin i yapan G retchen D u n n ’a da ayrıca te­
şekkür ederim .
Ülkemizde Avrasya da Şamanlar adlı çalışması
ile tanıdığımız M ihâly Hoppâl, Şamanlar ve
Semboller de tarihöncesine ait “kaya resimleri” ile
Şamanizm arasındaki ilişkiyi mercek altına alıyor.
Kaya resimlerinde tasvir edilen imgeleri gözünün
önünde canlandırabilmek için bir şaman ne türden
bilinçdışı süreçler yaşamalıydı ve bu süreçleri
deneyi J
« inlemenin *yolları nelerdi? Kaya resimleri bize

tarihöncesi toplulukların kültürleri ve insanlığın


kadim ortak hafızası hakkında ne söyler? Çin’den
Amerika’ya, Avrupa’dan O rta Asya’ya bütün kaya
resimlerini ve şamardık pratiklerini bir araya getirip
açıklayacak tek bir büyük kuram oluşturulabilir mi?

Şamanlar ve Semboller hem kadim kaya resmini


yorumlama biçimleri hem de bu konu hakkındaki
geniş literatür üzerine değerli bir kılavuz kitap.

kapak rtMni O m A n a d a n bir *gunc^ ba^lı ilah" resmi

ISBN 978-975-08-3190-4
9789750831904 14 T L

9 "7 3 9 7 5 0 8 3 1 9 0 4

You might also like