You are on page 1of 98

AYAAN HIRSI ALI

Đslam'da kadın olmak itaat etmek demektir: ĐTHAM EDĐYORUM


Allah'a, babaya, erkek kardeşe ve kabileye. Müslüman Kadınlara
Baskı Bitsin!

WWW.DINSIZEKITAP.CO.NR
Bir görüntü dünyayı sarstı: Öldürülen film rejisörü Theo van
Gogh'un göğsüne katili bir tehdit mektubu iliştirmişti. Ayaan Hirsi
Alî'ye yönelik bir mektup; çünkü aslında ölmesi gereken bu
kadındı. Ayaan Hirsi Ali baskı altındaki Müslüman kadınlar için
verdiği mücadelenin hayatına malolabileceğinĐ biliyor, fakat -bu
krtabıyla da ispat ettiği gibi - yılmıyor. »Đlerideki, erkek evlat
üreten bîr fabrika olma görevlerini olabildiğince iyi yapabilmeleri
için kızlara küçük yaştan itibaren itaat etmeleri öğretiliyor.
»Allah'a, babaya, erkek kardeşe ve kabileye itaat. Bir kadın bunu
ne kadar başarırsa, fazileti de o ölçüde yüksek sayılıyor." Ayaan
Hirsi Ali nelerden söz ettiğinin farkında: Babasının kendisi için
planladığı zorunlu evlilikten ancak kaçarak kurtulabilmiş bir kadın;
attığı bu adımın sonucu, ailesiyle ve o zamana kadarki bütün
arkadaşları, bütün çevresiyle arasına bir uçurumun girmesi olmuş. O
zamandan beri kendi kader ortakları olan kadınlar için mücadele
ediyor. Sadece »oğul fabrikası- olmaktan kurtulsunlar,
okuyabilsinler ve nasıl yaşayacaklarına - şimdiye kadar olduğu gibi
erkekler değil - kendileri karar verebilsinler diye.
WWW.DINSIZEKITAP.CO.NR

AYAAN HIRSI
AYAAN HIRSI ALI ĐTHAM ALI ĐTHAM
EDĐYORUM
EDĐYORUM
Müslüman Kadınlara Baskı Bitsin!
Ayaan Hirsl AN kitabını birlikte yazdığı Theo van Gogh'un uğradığı
suikasttan sonra gizlenmek zorunda kaldı. Bu kitaptaki son yazısını
da saklandığı yerde yazdı. Daha 2002'de şöyle demişti: Mücadeleye
devam edersem - ki devam edeceğim - ağır darbelere hazırlıklı
Flamanca'dan çeviren: A. Kadir ve Aliye Remzi olmalıyım. Şu an herkes başıma üşüşüyor: Ulam'ı eleştiren bir zenci
kadın. Fakat gün gelecek, asıl konuşulması gereken konu da tekrar
ortaya dökülecek: kadınların bağımlılığı ve entegrasyonun her
şeyden önce, Đslam'ın kadın düşmanı kültürel ve dinsel yönleri
yüzünden başarısızlığa uğradığı gerçeği.

Üter büyük yankı uyandıran »Đtaat- (Submission) filminin senaryosu


sözkonusu olsun, ister Ayaan Hirsi AM'nln kendi hayat hikâyesi, ister
Đslam'la ilgili analizleri: Bu kitaptaki metinler tabuları yıkıyor ve
bakış biçimimizi değiştiriyor. Aynı zamanda, Ayaan Hirsl Ali'nin
Avrupa'nın orta yerinde bile niçin ancak polis koruması altında
yaşayabildiğini, konuşup yazabildiğin! gözler Önüne seriyor; bununla
Piper da kalmıyor, giriştiği mücadelenin baskı artındaki Müslüman
kadınlar için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
München Zürich
ZentnüSöibHothek
Özgün basım 2004 yılında, »De Đçindekiler
maagdenkooi« başlığıyla
Amsterdam'da, Uitgeverij Augustus
tarafından yayınlandı.
Giriş 7
»Đtham Ediyorum» Piper Verlag yayınları
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum 15
arasında, Almanca olarak, »leh klage an.
Plâdoyer fiir die Befreiung der
Bizi yalnız bırakmayın, bizi de VoltaĐre'e layık görün 28
muslimischen Frauen« başlığıyla da
yayınlandı.
Niçin kendimizi sorgulamayı başaramıyoruz 36
l.-13.ve 15. bölümler A. Kadir,
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak
14. bölüm Aliye Remzi tarafından çevrildi.
entegrasyon 45

Politika idealimle çelişiyor 71

ISBN 3-492-04836-6 Bin Ladin'in kâbusu 81


© 2004 Ayaan Hirsi Ali en Uitgeverij Augustus, Amsterdam
(ayrıca bölümlerdeki ilgili notlara bakınız) Garip durumlar - Đkinci Dünya Savası kurbanlarını anma
Türkçe basım: günü konuşması 86
© Piper Verlag GmbH, Münih 2005
Baskı ve cilt: Clausen & Bosse, Leck Bakire kafesi 92
Printed in Germany
Somali - Đslam pratiğinden dört vaka incelemesi 112

www.piper.de
II Đçindekiler

Müslüman kadın, haklarım iste! 125 Giriş


Aile Đçi şiddete karşı daha etkili
önlemler alın 132

Cinsel organların tahribine müsamaha gösterilemez 138

Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on


tavsiye 148

Đtaat-Bölüm I 160 11 Eylül 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ger-


çeklesen saldırı sonrasında batıda, Müslümanların kendi dinleri
Đslam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu 170 ve kültürleri üzerine iyice düşünüp taşınmaları için yoğun
çağrılar yapıldı. Müslümanlar bu teşvik edici çağrıya
Notlar 183 kızgınlıkla tepki gösterdiler. On dokuz genç erkeğin isledikleri
suçtan dolayı kendileriyle bu durumdan sorumlularmış gibi
konuşulmasını uygunsuz buldular. ABD devlet başkanı Bush,
Đngiltere başbakanı Blair ve bir çok batılı lider Müslüman
örgütlerden, on dokuz teröristin fanatikçe propagandasını
yaptıkları Đslam'la bir ilgilerinin olmadığını açıklamalarını
talep ettiler. U Eylül sanıklarının Müslüman olmaları ve
dünyanın her yerindeki Müslümanların 11 Eylül öncesinde de
Amerika Birleşik Devletleri'ne büyük bir nefret duymaları
beni, içinde büyüdüğüm dinde kötülüğün köklerini, kay-
naklarını araştırmaya yöneltti: saldırganlık, nefret Đslam'ın
kendi içinde mi vardı?
Ben annem-babam tarafından bir Müslüman, hem de iyi bir
Müslüman olarak yetiştirildim. Đslam ailemi ve ailemin
yaşayışını en küçük detaylara kadar belirliyordu. Đslam bizim
ideolojimiz, bizim politikamız, bizim etik anlayışımız, bizim
hukukumuz ve bizim kimliğimizdi. Biz ilk önce Müslüman,
sonra Somaliliydik. Bana Đslam'ın bizi dünyanın geri
Giriş
kalanından, Müslüman olmayanlardan ayırt ettiği öğretildi. Đlk unsur, Müslümanların Allah'la ilişkilerinin korkuya
Biz Müslümanlar, Allah'ın seçkin kullarıydık. Diğerleri, kâfirler, dayanmasıdır. Müslümanların tanrı kavramı mutlaktır. Bizim
inançsızlar kaba, kirli, barbar, sünnetsiz, ahlaksız, acımasız ve Tanrımız tam bir teslim oluş ister. Eğer O'nun kurallarının
hepsinden de öteye açık saçık, müstehcen kişilerdi; onlar hepsine uyarsan seni ödüllendirir. Eğer O'nun kurallarını
kadınlara karşı saygısızdır; kızları ve kadınları orospudur, çok çiğnersen hem bu dünyada hastalıklar ve doğa felakeüeriyie
sayıda erkek eşcinseldir, erkekler ve kadınlar evlenmeden cinsel hem de öbür dünyada cehennem ateşiyle insafsızca ceza-
ilişkiye girerler. Đnançsızlar lanetlenmiş kişilerdir ve Allah landırılırsın.
onları öbür dünyada en ağır şekilde cezalandıracaktır. Đkinci unsur, Đslam'ın tek bir etik kaynağının olmasıdır:
Kızkardeşim ve ben küçükken arada sırada Müslüman peygamber Muhammed. Muhammed yanılmaz. Neredeyse
olmayan iyi insanlardan konuşurduk, ama annem ve büyük onun kendisinin bir Tann olduğu söylenebilir, ama Kuran
annem her zaman: »Hayır onlar iyi insan değildim, diye çok açık biçimde Muhammed'in bir insan olduğunu, ama en
müdahale ederlerdi. »Onlar Kuran'ı ve Peygamber'i ve Allah'ı mükemmel, en iyi insan olduğunu, Tanrı düzeyinde olduğunu
biliyorlar, ama gene de bir insanın olabileceği tek şeyin Müs- söyler. Biz onu örnek alarak yaşamalıyız. Kuran'da yer alanlar,
lümanlık olduğu düşüncesine ulaşmamışlardır. Onlar kördür. Muhammed'in, Tanrı'nm söylediğini söyledikleridir. Binlerce
Eğer bu kadar sevimli ve iyi insanlar olsalardı Müslüman olur- hadiste — Muhammed'in söyledikleri ve yaptıkları, verdiği
lardı ve Allah onları kötülüklerden korurdu. Bu onların öğütler, kalın kitaplar yoluyla bize miras kalmıştır - bir
bileceği bir is. Müslüman olsalar cennete giderler." Müslüman'ın yedinci yüzyılda nasıl yaşaması gerektiği yer
Hıristiyan ve Yahudilerden de çocuklarını Allah'ın seçkin alır. Sofu Müslümanlar yirmi birinci yüzyılda nasıl
kulları olma bilinciyle yetiştirenler vardır ama gene de, Müs- yaşamaları gerektiğine ilişkin sorularının yanıtlarını her gün
lümanlar arasında Allah'ın onlara özel bir uhrevi mutluluk bunlarda ararlar.
tahsis ettiği duygusu çok daha yaygındır. Üçüncü unsur, Đslam'ın, Peygamber'in Allah'ın buyruklarını
Yaklaşık on iki yıl önce, zorla evlendirilmek istemediğim aldığı dönemdeki Arap kabile değerlerinden alınmış cinsel
için kaçarak Batı Avrupa'ya geldim. Kısa sürede, Allah ve ahlak anlayışının baskın olmasıdır: bu kadınların babalarının,
gerçeğinin insancıllaştırıldığını gördüm. Müslümanlar için bu erkek kardeşlerinin, amcalarının, büyükbabalarının,
dünyada yaşam öbür dünyadaki yaşama giden yolda sadece vasilerinin malı olduğu bir kültürdür. Kadınların varlığı kızlık
bir duraktır; Batı Avrupa'da ise insanlar, bu dünyadaki zarına indirgenmiştir. Kadının çarşafı dış dünyaya sürekli olarak,
yaşamlarını zenginleştirebilirler. Üstelik burada cehennem Müslüman erkekleri kadınların sahibi yapan ve onlan
yürürlükten kaldırılmış gibidir, Allah cezalandıran gaddar bir annelerinin, kız kardeşlerinin, teyzelerinin, gelinlerinin,
hükümdardan daha önce sevginin bir tannsıdır. Ben gittikçe kuzinlerinin ve eşlerinin cinsel ilişki kurmalarını Önlemekle
dinime daha eleştirici bakmaya başladım ve Đslam'ın daha yükümlü kılan, bu boğucu ahlak anlayışını hatırlatır: Ve
önce özel olarak dikkatimi çekmeyen üç önemli unsurunu yalnızca cinsel ilişkiyi değil, ama aynı zamanda erkeklere bak-
»keşifettim«. mayı, kolunu koluna değdirmeyi, erkeğin elini sıkmayı da
Giriş
önlemeyi yükümlü kılan bir anlayışı. Erkeğin saygınlığı ve mak istiyorum. Bir Đslam Spinoza'sı Voltaire'i, bir J. S. MilPi, Bir
namusu kız ve kadın aile üyelerinin özenli, söz dinleyen dav- Kant'ı ve bir Bertrand Russel'i olmaması gerçeği Müslümanların
ranışlarıyla yükselir veya azalır. bu düşünürlerin çalışmalarından yararlanmayacakları anlamına
Bu üç unsur bizim batıya ve şimdilerde Asya'ya göre de geri gelmez. Batılı düşünürlerin okunması günümüzde Peygamber
kalmamızı büyük oranda açıklar. Müslümanların ço- Muhammed'e ve Allah'ın kelamına bir sadakatsizlik olarak
ğunluğunun içine kapatıldığı bu üç unsurun oluşturduğu görülüyor. Bu çok ciddi bir yanlış anlayıştır. Muhammed'in bizi
düşünsel çerçeveyi kırmak için kendimizi eleştirici bir gözle teşvik ettiği (örneğin yoksullara ve öksüzlere karşı merhametli
incelemeye başlamalıyız. Ama kim bir Müslüman olarak olmayı teşvik etmesi gibi) iyi şeyleri korumak ve etik
doğmuş ise ve Đslam'a yönelik eleştirel sorular sorarsa, ona anlayışımızın kaynaklarını diğer başka filozoflarla
derhal >dönek< etiketi yapıştırılır. Peygamber Muhammed'in zenginleştirmek neden yasak olsun? Bizim Müslüman Wright
yanı sıra başka etik kaynaklardan da yararlanılmasını Đsteyen kardeşler ortaya çıkarmamış olmamız gerçeği '> uçağa
bir Müslüman ölümle tehdit edilir. Bakire kafesinden kaçan binmemizi engellemiyor, değil mi? Yalnızca batı teknolojisini
bir kadın orospudur. almak ama batının bağımsız düşünme cesaretini almamakla Đslam
Yaşam deneyi, çok okuma ve çok sayıda kişiyle konuşma kültürünün zihinsel durgunluğu devam eder, bu böylece
sonucunda, Allah'ın, meleklerin ve şeytanın varlığı ve öbür kuşaklar boyu sürecektir.
dünyadaki yaşamın en azından tartışmalı olduğu, benim için Biz Müslümanların içinde bulunduğu maddi ve manevi geri
açık hale geldi. Allah gerçekten varsa O'nun sözü mutfak kalmışlığın belki de en Önemli izahı bize küçük yaşlardan beri
değildir, tersine, eleştiriye çok açıktır. Dini inancım hakkında öğretilen cinsel ahlak anlayışıdır (bak. Bakire Kafesi). Ben, -
duyduğum tereddütleri yazdığımda ve bir tartışma başlatmayı benim gibi Đslam'la yetiştirilen - kader arkadaşlarıma, örneğin
düşündüğümde, Müslüman erkek ve kadınlar beni Müslüman J. S. Mill'in 1869 yılında yazılmış Subjection of Women
cemaatinin dışına atmak için hemen hazır bekliyorlardı. Onlar (Kadınlar Üzerinde Tahakküm) denemesini peygamber
daha ileri gittiler ve Allah'ın kelamının mutlak olduğu Muhammed'in kadın üzerine öğretisi ile kıyaslamaları için
hakkında şüphe duymaya cesaret etmiş olduğum için ölümü okumaya çağırmak isterdim. Doğal olarak Muhammed ve
hak ettiğimi söylediler. Đçinde doğduğum dini inanış hakkında Mili arasında dünya kadar fark vardır, ama kadının rolü
eleştiride bulunmamı, Allah'ın Elçisi'nin bize dayattığı tanrılar tartışmasız her iki erkeği de meşgul etmiştir.
ve kurallar üzerine sorular sormamı yasaklatmak için beni Bir Müslüman tarafından Đslam'ın bu üç unsurunun
mahkeme kapılarında süründürdüler. Ve Muhammed B., araştırılması korkunç bir ihanet ve çok acı verici bir şey gibi
kökten dinci bir Müslüman, Îtaat-Bölüm /'in yapılmasında algılanır. Bu güçlü duygular dışardan kişiler ve benim üze-
bana destek veren ve yardım eden Theo van (îogh'u öldürdü. rimde de etkide bulunuyor. Özellikle yığınlar tarafından dışa
Ben yalnızca Kuran ve Peygamber'in hadisleriyle yetinme vurulduğunda. Ben kendim, Müslümanların Allah'ın mutlak
yerine, daha fazla bilgi, etik ve hayal gücü kaynaklarım kullan- kelamını göreceleştiren veya başka diğer etik kaynakları pey-
gamber Muhammed'in etik kaynağına eşit ve hatta ondan
10 11
Giriş

daha önemli bulan kişilere karşı kızgınlıklarına yol açma layıcılığına karşı direnen kişiler, laik liberaller (kimi ülkelerde
yükümlülüğünü anlayabiliyorum. Bunun yanı sıra, bu boyutta bir >solcu< olarak tanımlanırlar) beni ve başka liberal Müslü-
anlayış değişiminin yalnızca uzun zaman alan bir süreç değil, manları eleştirici düşünmeye teşvik ettiler. Fakat batıdaki sol
aynı zamanda direnme ve hatta kan dökülmesiyle el ele giden bir kesim dikkati çekici bir eğilime, kendi kendini suçlama ve geri
süreç olduğunu tarihten biliyorum. Theo van Gogh'un kalan dünyayı, örneğin Müslümanları, kurban gibi yorum-
öldürülmesini, benim Ölümle tehdit edilmemi, bana yönelik lama eğilimine sahiptir; kurbanlar zavallı insanlardır ve bütün
hukuki adımları ve yoğun biçimde reddedilişimi bu çerçevenin zavallı ve baskı altındaki insanlar ilke olarak bağrımıza
içinde değerlendiriyorum. Đslam tarihine kısa bir bakış bize bastığımız iyi insanlardır. Bu kesimin eleştirisi batıyla sı-
Đslam'ın kendi içinde bir eleştiride bulunanların hemen nırlıdır. ABD'yi eleştirir, ama Đslam dünyasını eleştirmez,
tamamının öldürüldüğünü veya sürgüne gönderildiğini öğretir. tıpkı geçmişte Gulag takımadalarını eleştirmemiş olmaları
Ben kendim iyi dostlarla bir arada sayılırım: Salman Rushdie, gibi. Çünkü ABD batıya özdeştir ve Đslam dünyası batı kadar
Irshad Manji, Taslima Nasreen, Mubamnıed fi Abu Zeid; bunların güçlü değildir. Đsrail'i eleştirirler ama Filistinlileri eleştirmezler
hepsi dindaşları tarafından Ölümle tehdit ediliyor ve Müslüman çünkü Đsrail batıya dahildir ve Filistinliler zavallı bulunurlar.
olmayanlar tarafından korunuyorlar. Batılı ülkelerdeki yerli kökenli çoğunluğa yönelik eleştirileri
Biz gene de bu duygusal duvarı yıkmak veya duvara tırma- vardır ama Müslüman azınlığa yönelik eleştirileri yoktur. Đslam
narak öbür tarafa geçmek için güç toplamalıyız, ta ki eleştirici dünyasına, Filistinlilere ve Müslüman azınlığa yönelik
grup önemli bir karşı güç oluşturacak kadar büyük boyutlara eleştiriler Đslam fobisi ve yabancı düşmanlığı olarak yorum-
ulaşabilsin. Bu yolda bizim, Đslam'ın reformundan en büyük lanır. Bu kültür izafiyetçilerinin görmediği şey, batı kültürünün
çıkarı olan liberal batının yardımına gereksinimiz var, ama dışındaki kültürleri özenle eleştiri dışı bırakarak, bu kültürlerin
özellikle biz birbirimize yardım etmeliyiz. taşıyıcılarını kendi geri konumlarına hapsettikleridir. Bu en iyi
Esasen ben reformlar konusunda iyimserim. Bu iyim- niyetlerle yapılır, ama bilindiği gibi cehenneme giden yol iyi
serliğim, Suudi Arabistan'da yapılan belediye meclisi seçimleri niyet taşlarıyla döşenmiştir. Bu ırkçılığın en saf, katıksız
(her ne kadar kadınların katılması yasak olsa da gene de bir biçimidir.
seçimdi), Đrak'ta ve Taliban rejiminden sonra laik bir Đslam dinine ve kültürüne eleştirilerim bazen »sert«,
hükümetin işbaşına geldiği Afganistan'da başarıyla yapılan »aşağılayıcı« ve »incitici« bulunuyor. Ama yukarıda belirtilen
seçimler, Fas'ta bilim adamlarının ve gazetecilerin Đslamcı kültür izafiyetçilerinin tutumu gerçekte çok daha sert^
partinin terörüne karşı gösterileri ve Saron ile Abbas arasında aşağılayıcı ve inciticidir. Onlar kendilerini aslında daha üstün
Đsrail ve Filistin'in geleceğine ilişkin çok şeyler vadeden hissediyor ve Müslümanları eşit düzeyde konuşulabilecek
anlaşmalar gibi sinyaller üzerinde yükseliyor. Tabii ki bu kişiler değil ama nezaket gösterilecek »başka biri« olarak yo-
gelişmelerin henüz çocukluk döneminde olduklarını ve rumluyorlar. Ve Müslümanların eleştirilerden dolayı daha
olgunlaşmadıklarını görüyorum. fazla kızabilecekleri ve şiddet kullanabileceklerinden duy-
Eskiden beri batıda dini inancın ve geleneklerin zor- dukları korkuyla, Đslam'ın eleştirilmesinden kaçınılması
13
Giriş
gerektiğini düşünüyorlar. Gerçekten liberal olabildikleri
kadarıyla kültür izafiyetçileri yurttaşlık anlayışımızı göster-
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
memiz için yapılan çağrıya olumlu karşılık veren biz Müslü-
manları tamamen yüzüstü bırakıyorlar.
Ben batıda 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan kendi üzerine
düşünme talebine uymakla ve kamusal alanda tartışmalara
katılmakla çok büyük bir riziko aldım. Peki kültür izafiyetçileri
ne söylüyorlar? Bana, sen başka türlü ifade etmeliydin,
diyorlar. Ama Theo van Gogh'un öldürülmesi sonrasında ben,
söyleyeceklerimi yalnızca benim kendi tarzımda söylemem ve
eleştirilerimi benim kendi tarzımda yapmam gerektiğine her »Yeraltı« dönemimden sonra Hollanda'ya geri döndüğümde
zamankinden daha fazla kailiyim. (2002 yılı kastediliyor - yayıncının notu) bütün medya önce-
likle benim şahsımdan bahsediyor, tartışmanın içeriğinden
değil; ama bir gün beni çerçeveleyen esrar dağılacak. Şimdi
medya keyifle ellerini oğuşturuyor: Đslam'ı eleştiren siyah bir
kadın. Bir süre sonra bunun önemi azalacak ve içeriğin kendisi
gittikçe ön plana çıkacak; batı toplumuna uyumun
başarısızlıkla sonuçlanmasının, büyük oranda kadın düşmanı
Đslam kültürü ve diniyle ilişkisi olduğu gerçeği.
Yaptıklarıma tepkiler geleceğini biliyordum. Gelen olumsuz
tepkiler beni şaşırtmadı. Konunun kendisi anlaşmazlıkları da
beraberinde getiriyor. Devam ettiğim koşullarda - ki devam
edeceğim -, çok sert tepkilerin geleceğini dikkate almalıyım.
Kızgınlığı anlıyorum. Değişim sürecinde bulunan her grup bu
karışıklıktan geçmek zorunda. Benim stratejim şu: fırtına
zayıflayıp geçene kadar sorunu sürekli gündeme getirmek. Bir
gün, şimdi söylediklerimi toplumda yoğun gerilimlere yol
açmadan söyleyebileceğim. Şimdi artık, bağımlı, yarı okur-
yazar göçmen kadınların eşit hakları ve kadının bağımsızlığı
için sesini çıkaran ve bu doğrultuda güçlü adımlar atan
başkaları da var. Üçüncü feminizm dalgası gelmekte ve ben
bunu dört gözle bekliyorum.
14 15
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
Emansipasyon, kadının bağımsızlaşması bir mücadeledir. iyi niyetle, Müslüman kadınların şimdiki konumlarını koru-
Ben bunu, mücadele yolunu seçtim ve mücadelemi şimdiki ması için çaba harcar. Bunun onların kişilikleri için olumlu
partim olan VVD saflarında sürdüreceğim. Bu adımı PvdA'mn olduğunu düşünür. »Bu kadınlar kendi kültürlerinde mutlu-
gerçeklerden kaçmasını kabul edemediğim için attım. Sosyal- dur«, der. Çocuklar da tümüyle »Pis Faslı« oluncaya kadar göz-
demokratlar toplumda büyüyen rahatsızlıklara gözlerini den kaçırılır, unutulur. O zaman da sorunlar başlar. Rob Oudkerk
kapattı. Kadın üzerindeki baskılar ikincil önemde. Ben top- HP/De TĐjd adlı magazinde, aile doktoru ola rak bir Müslüman
lumsal ve kültürel problemlere ilgiyi PvdA'da göremiyorum. kadının kendisine geldiğini ve »kocasının böyle
VVD'yĐ seçmem sosyal duyarlılığınım azalmasından ileri hastalanmasının Allah'ın isteği olduğunu« söylediğini anlattı.
gelmiyor. Tersine ben, sosyal adaletin kişisel değerler ve özgür- Yaşamının Allah'ın elinde olduğu düşüncesi belki ölüm
lüklerle başladığını gördüm. Bütün toplumsal yapı bireylere döşeğinde bir teselli verebilir, ama insanın ölüm döşeğine
uyarlanmış durumda; sınavları yalnız yapıyor, vergi formülünü düşmesine de yol açabilir. Fakat Rob Oudekerk, bunu »olumlu
yalnız dolduruyor, hakimin karşısına birey olarak çıkıyorsunuz. bir anlayış« olarak görüyor. Kendisi Allah'a inanmaz, ama bu
Her şeyde kendi sorumluluğunuz en önde. Peki PvdA ne çeşit anlamsızlığa inanmak kendisine sevimli geliyor. Bunun
yapıyor? O göçmenlere daima bir grup olarak yaklaşıyor. Peki gerçekteki ifadesi ise onlar, kendi geri kalmışlık hakkına sahiptir.
neden? Çünkü onun gerçeklikle ilişkisi kalmamış. Benim VVD'ye geçmemde belirleyici olan, parti başkanı
Bir örnek. Ben sosyal yardımlarda yolsuzluk yapan göç- Zalm'ın verdiği, göçmen kadınların entegrasyonu ve ernansi-
menlere çevirmenlik yaptım. Sosyal yardım için eşlerin her pasyonu konularım gündeme getirmede istediğim kadar geniş
ikisinin de imzası zorunludur. Müslüman kadın eşinin emri bir hareket alanına sahip olacağım güvencesidir.
doğrultusunda imza atar. Eşi imzalanacak kesik çizgili yeri Kararımın çok fazla duygusal tepkilere yol açmasını
gösterir: imzala. Ama kadın ne için imzaladığını bilmez. Kendi anlamıyorum. »Đhanet« gibi kelimeler kullanılıyor. Sanki ben bir
ülkesinde hiçbir zaman, bir şeyi imzalaması gerek-memiştir. suç örgütüne üye olmuşum gibi. Hem de bu 8 yıllık Paars
Bir süre sonra polis kapıya gelir. Kadın ve erkek sosyal yönetiminden sonra (Hollanda'da PvdA, VVD ve D66 hükümet
yolsuzluktan dolayı zanlı durumundadırlar. Erkeğin meğer bir koalisyonuna takılan isim, ç.n.) VVD ve PvdA arasında şok
işi varmış. Kadın bu durumu bilmemektedir. Erkek her sabah edici farklılıklar yokken oluyor. Đnsanların kişisel olarak hayal
evden ayrılıp gece geç saatte eve geri dönmektedir, ama bir kırıklığına uğradığını anlıyorum. Ama gerçek şu ki, PvdA'mn
Müslüman erkeğin yaptıklarından dolayı karısına bir benim için çok şeyler yapmış olması, partinin görüşlerinde
açıklamada bulunması, hesap vermesi gerekmez. Sonra kadın ve kendimi bulamadığım anda, o partinin güvenilir bir üyesi
erkeğin kırkar bin gulden geri ödemeleri gerekir. Kadın olarak kalmam için bir gerekçe oluşturmaz. Neden herkes
böylece kocasının yolsuzluklarına ortak edilmiştir. Söz konusu sanki bu duygusal ve ani verilmiş bir karar gibi davranıyor?
olan sadece bir örnek değil, böyle yüzlerce örnek var. Ben daha Ağustos ayı içerisinde PvdA'ya memnun olmadığımı
PvdA'yı kadınların bağımlı konumdan kurtarılmaları konu- ve ayrılmak istediğimi ilettim.
sunda ikna etmeyi bir kere deneyin. Başaramasınız. Bu parti en
17
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
Tabii ki şu veya bu şekilde öğrenmem gerekenler var. Kimi Ben gerçekte babama çok bağlıyım. Bizim yanımızda
zaman uzlaşmalar yapmam, stratejik düşünmeyi öğrenmem kaldığı kısa dönemlerde özellikle bana karşı sevgi doluydu ve
ve bazı şeyleri daha dikkatli dile getirmem gerektiğini beni göklere çıkarırdı. Benim için yola koyduğu birkaç şeyden
anlıyorum, ama mücadelemden vazgeçmek gibi bir pianım dolayı bu güne kadar ona karşı şükranla doluyum. Mesela
yok. Ben bunun için ödemem gereken hesapla birlikte Etyopya' da annem kızkardeşimin ve benim okula gitmemize
yaşıyorum. Fiziki olarak korunduğum sürece devam edecek izin vermedi. Nasıl olsa birkaç yıl içerisinde evlendirilecektik
zihni gücüm var. Ne var ki her şeyin çok çabuk gerçek- ve okulda öğrendiklerimizin bize bir yararı olmayacaktı. Daha
leşmesini istememeliyim. Sabırsızlığım benim zayıf noktam: iyisi, ev işlerine yardım etmeliydik. Ama babam bizim okula
istediğimin burada ve şimdi gerçekleşmesini istiyorum. Bana gitmemiz için diretti. Eğer annem okula gitmemizi yasaklarsa
bunun yarın da olabileceğini anlatacak insanlara ihtiyacım bütün yaşamı boyunca ona beddua edeceğini söyledi. Aynı
var. zamanda, bizim sünnet edilmemize bütün gücüyle karşı çıktı.
Babamın beni sevdiğini biliyorum, ama onun inandığı her Ama babamın bilmediği şey, ninemizin ondan habersiz bu işi
şeye kökten karşı çıkan bir seçim yaptım. Onun hiçbir zaman gerçekleştirdiğidir.
tehdit telefonları almadığına ilişkin, Vrij Nederiand'da çıkan Erkek kardeşim, kız kardeşim ve ben sürekli uzakta
demeçleri, eğer doğruysa, yüzüme atılan bir şamardı. Ka- olduğunu onun yüzüne söyledik. O bizi dünyaya getirdi,
muoyuna yönelik her adım sonrasında, Somalili Müslümanlar babamızdı, ama bunun sorumluluklarını üstlenmedi. Onun
ona telefon açarak şikayette bulundu. Babam başlangıçta bu politik faaliyetlerini olumlu buluyor, bundan gurur da duyu-
telefonlara pek önem vermedi. Sadece bir kere bana yorduk, ama gerçek bir baba da istiyorduk. O bu tür eleştirileri
anlatılanlardan nelerin doğru olduğunu sordu. Ben ona bizim seviyemize yakıştırmıyor, günlük yakınmalar olarak
Đslam'da kadın haklarını savunduğumu anlattım. Tepkisi, görüyordu. Babama göre biz onun bu yola baş koyduğunu ve
»Kimi, hangi hakkı savunmak istiyorsan savun, ama bunu bizim de bu yolda gözümüzü kırpmadan feragatte bulun-
Allah'ın adına yap«, oldu. Şimdi kamuoyu önünde Allah'tan mamız gerektiğini görmeliydik. Allah ona bu şerefli görevi
yüz çevirmem, onda ağır ve derin, neredeyse affedilmez bir bahsetmişti.
hayalkırıklığına yol açtı. Ben Đslam'ı ve böylece onun ismini ve Doğduğumda babam cezaevindeydi. Onu ilk gördüğümde altı
şerefini kirletiyorum. Bana sırtını dönmesinin ve karşı yaşındaydım. Yanımızda olmamasına rağmen, politik
çıkmasının nedeni budur. Ben bir yandan babam için üzü- çalışmalarının beraberinde getirdiği gerilimleri hissediyorduk.
lüyorum, diğer yandan da ona karsı öfkeyle doluyum. Yaz- Somali'deki bu dönemi her zaman » fısıltı dönemin olarak
makta olduğum kitabımı ona yönelik bir açık mektupla biti- adlandırdım. Hep fısıl fısıl, çünkü hiç kimse yüzde yüz
receğim. Bu mektupta ona çocuklarını koşulsuz olarak güvenilir değildi. Kapıya vurulan yumrukları, ninemin kapıyı
sevmediği suçlamasını yöneltiyorum. O her zaman toplumla açışım ve yere itilmesini, sözlü saldırıları, ev aramalarını hala
çocukları arasında bir seçim yapma durumunda ilkini, top- hatırlıyorum. Bunlar bir çocuk için anlaşılmaz şeylerdi. Altı
lumu seçer. Bu acı veriyor. yaşımda - daha önce Somali'den kaçmış olan -
18 19
U Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
babamın peşi sıra Suudi Arabistan'a gittik. Annemin dışında - Benden büyük bir erkek kardeşimin yamsıra benden iki yaş
Suudi Arabistan'daki katı dini kuralların egemen olduğu top- küçük, hayranlık duyduğum bir kız kardeşim vardı. Kız
lumsal yaşam ona yaramıştı - hiçbirimiz orada mutlu değildik. kardeşim isyankârdı. Đstediğini yapardı. Bundan dolayı dayak
Oysa annem de, Suudileri aptal bulduğundan dolayı oniarı yiyeceğine aldırmazdı. Ben daha korkak ve uysaldım. Uyum-
koyun ve keçilere benzetiyordu. Biz uzun kollu yeşil elbiseler luydum. O asla. Ergenlik döneminde mini etek giymek isterdi.
ve başı sıkıca saran başörtüleriyle okula gitmek zorundaydık. Bu tabii ki ahlaksızlık sayılıyordu. Annem bu etekleri parçaladı,
Sıcaktan sırtımız su topluyordu. Dışarda oynamamız yasaktı. ama her defasında kız kardeşim yenisini satın aldı. Lisede, ikinci
Bir yıl sonra, Somalili muhaliflerin büyük çoğunlukla yaşadığı sınıfta okulu bıraktı. Herkes kızmıştı, ama o buna aldırmadı.
Etyopya'ya, bir buçuk yıl sonra da Kenya'ya taşındık. Kendi girişimiyle, sekreterlik eğitimi veren bir okula devam
Babamın dört kadından beş kız, bir erkek çocuğu vardı. etti ve eğitimini parlak bir şekilde tamamladı. Daha sonra
Annem babamın ikinci eşiydi. Babam annemle ilk esi Marjan Birleşmiş Milletler'de is buldu. Annem onun çalışmasını
Amerika'dayken tanışmıştı. Marjan oraya, öğrenim görmesi yasakladı, ama kız kardeşim her türlü sözlü ve fiziksel saldırıya
için babam tarafından gönderilmişti. Okulda çok başarılı ola- karsı Đşte çalıştı.
madı, ama babam onun diplomasını alıncaya kadar orada kal- Kızkardeşim güçlü bir kadındı. Ev hariç, her yerde hayranlık
masını istedi. Bu arada, babamın da katıldığı bir girişim ve saygı uyandırıyordu. Zorla evlendirilme tehdidiyle karşı
sonucu okuma yazma kampanyaları başlamıştı. Babamın karsıya kaldığında, benim peşim sıra Hoüanda'ya geldi.
kendisi de ders veriyordu ve annem onun öğrencisiydi. Babam Geldiğinde 1994 yılının ocak ayıydı ve bir buçuk yıl sonra Hol-
annemi akıllı ve hırslı buldu ve onunla evlendi. Arka arkaya üç landacası üniversiteye başlayacak kadar ilerlemişti bile. O
çocukları oldu ve bir gün Marjan kapıya dayandı. Amerika'dan dönemde ağlama krizleri başladı ve davranışları gittikçe ga-
dönmüştü. Babamın ikinci evliliğini bilmiyordu ve buna çok ripleşti. Çevresindekilere zor tahammül ediyordu, ama yalnız
kızdı. Babamdan bir seçim yapmasını istedi. Babam annemi da yapamıyordu. Görülecek bir şey olsun olmasın, saatlerce
seçti ve Marjan'dan ayrıldı. televizyona bakıyordu. Günlerce yataktan çıkmıyor, bir şeyler
Babam 1980 yılında Etopya'ya gitti. Bir yıl sonra da bizi yemiyordu. Bir gün, dinine yeterince önem vermediğinden
ziyarete geldi. Annem ona »Eğer şimdi bir kere buradan gidersen dolayı mutsuz olduğunu anlattı. Başörtüsü taktı, namaz
bir daha dönmene gerek yok, ben senin esin değilim«, dedi. kılmaya çalıştı. Kimi gün bunu başardı, kimi gün başaramadı;
Babam gitti ve on yıl sonra geri döndü. Annem ona selam bile bu ondaki suçluluk duygusunu arttırdı, çünkü kaçırılan her
vermedi. Annem bu tutumunu o günden bu yana sürdürüyor. namazın bir cezası vardı. Sürekli olarak şunu söylüyordu:
Babam daha sonra bir Etopyalı, sonra da bir Somalili'yle »Ben ceta çekiyorum, ama kimse benî anlamıyor.» Anneme
evlendi - şimdi bu iki kadının nerede olduklarını bilmiyorum -, karşı geçmişteki davranışlarından dolayı utanç duyuyor, kav-
ve en sonunda Marjan'la, ilk eşiyle, yeniden evlendi. Şimdi galarına korkunç düzeyde üzülüyordu.
Londra'da birlikte oturuyorlar. Bir gün psikoza girdi ve hastaneye kaldırıldı. Đlaçlara
olumlu tepki gösterdi, ama yan etkilerden rahatsızdı. Huzur-
20 21
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum

suzluk, acı, kasılmış kaslar, garip refleksler. Gözümün önünde, »bir« diye yanıtlardı. Halbuki onun dokuz kız bir erkek
benim güçlü, güzel kardeşim eriyordu. çocuğu vardı. Bizim ailemiz hakkında da böyle konuşurdu.
Temmuz 1997'de kardeşim Kenya'ya geri döndü. Orada Ailemizde yanlızca bir çocuk vardı. Kız kardeşim ve ben, »Peki
ilaçlarına daha fazla devam etmedi, bunun yerine Đslam alimleri biz neyiz?« diye sorardık. »SĐz bizim için erkek çocuklar
onu psikozlarından kurtarmak için toplandılar. Onlar doğuracaksınız", diye yanıt verirdi. Ben ümitsizliğe ka-
kardeşimden sakinleşmesi için Kuran okumasını talep ettiler. pdırdım. Bu dünyada nasıl yaşayacağım? Erkek çocuk doğurarak!
Üvey annemin beddua etmiş olduğunu düşünerek cinlerden Erkek çocuk doğurma fabrikası olarak. O zamanlar dokuz
kurtarmak için onu bir cinci kadına götürdüler. Kardeşim yaşındaydım.
kadına şunu söyledi: »Eğer cinleri kovacak gücün varsa bunu Kız çocuklara, gelecekteki erkek çocuk doğurma görevini
önce çürümüş dişlerini tedavi etmede kullansan ya.« Has- en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için, küçük yaştan itibaren,
talığında bile o keskin yargılama gücünü koruyordu. Kimi kendi konumlarının Allah, baba, erkek kardeş, aile ve kabile
dönem kardeşim sakinleşmesi için yatağa bağlanıyor veya karşısında ne olduğu öğretilir. Kadın, kendi yerini ne kadar iyi
dövülüyordu, ama bunların bir yararı olmadı. Psikozlar git- bilirse o kadar erdemli görülür. Kocan senden en olmayacak
tikçe ağırlaştı. Kendisinin izlendiği hayaline kapıldı ve hiçbir şeyleri bile arzuladığında, kadın olarak sen her zaman sabırlı
şey yememeye başladı. 8 Ocak 1998'de öldü. olmalısın. Bundan dolayı sen öbür dünyada ödüllendirileceksin.
ölümü yaşamımın en zor anıydı. Babanı onun ölümünü Ama bu ödülün bir anlamı yoktur. Kadınlar için cennette
haber vermek için telefon açtığında ağır bir ağlama krizine hurma ve üzüm var. Başka bir şey yok.
kapıldım, bunun üzerine babam: »Niye bu kadar zorluk Suudi Arabistan'dayken erkek kardeşim babamla birlikte
çıkarıyorsun? Hepimiz gene Allah'a kavuşacağız değil mi?« her yere giderdi. Biz kızlar evde kalmak zorundaydık. Ama
dedi. Nairobi'ye giden ilk uçağa binmeme rağmen kardeşimin ben ve kız kardeşim meraklı çocuklardık. Biz de beraber gitmek
cenazesine yetişemedim. Çok büyük bir olasılıkla bitkin isterdik, gidememeyi adaletli bulmazdık. Babam adalet
düşmekten ölmüştü, ama bundan emin değilim, çünkü otopsi kelimesine çok duyarlıydı. Bunu biliyorduk. Babam hemen
yapılmadı. Bizim kültürümüzde ölüm sebebine ilişkin soru tepki verirdi: »Allah kadınlara şerefli bir yer verdim diye
sormak tabudur. Ne zaman bu konuda soru sormaya başlasam buyurur. Cennet onların ayakları altındadır." Biz önce annemin
sürekli yakınan bir çocuk durumuna düşürüiüyo-rum. ayaklarına sonra da babamın ayaklarına bakıp gülmekten
Söylenen tek şey: »Yaşamı veren de alan da Allah.« kırıldık. Babamın ayaklarında, her zaman olduğu gibi, pahalı
Daha küçük yaştayken, erkek kardeşimize sürekli saygılı deri italyan ayakkabıları vardı, ama annemin ayakları ucuz
davranmamız zorunluluğu benim ve kızkardeşimin dikkatini sandaletlerle yapılan uzun yürüyüşlerin sonucunda şahrem
çekmişti. Ağabeyim benden sadece on ay büyüktü, ama biz şahrem yarılmış, yara bere içinde, çıplaktı. Babam da bizimle
yanlızca erkek olmanın geçerli olduğunu farkettik. Sahip birlikte gülerdi, ama annem kızardı, bizi tokatlayarak odadan
olduğu erkek çocuk sayısı arttıkça Müslüman kadının statüsü kovardı. Allah'ı küçük düşürücü sözler söylenmesinden ödü
de yükseliyordu. Nineme kaç çocuğu olduğu sorulduğunda, kopardı.
22 23
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
Kenya'da, ilkokuldan sonra Müslüman kız ortaokuluna O dönemde bir erkek arkadaşım oldu. Bu yasaktı, öpüştük.
başladım. Okula Kenya'nın yanı sıra Yemen'den, Somali'den, Bu tümden yasaktı. Erkek arkadaşım dinibütün birisiydi.
Pakistan ve Hindistan'dan kız öğrenciler de devam ediyordu. Kadın ve erkek ilişkilerinde öğretiye katı biçimde bağlıydı,
Aralarında akıllı, her şeyde - derslerde ve sporda - gayet iyi ama yaşamda kurallara uymazdı. O dönemde ilk defa bende
olan çocuklar vardı. Sabahleyin isim yoklaması yapılırdı. tereddütler belirdi. Yalan söylemem ve onun yalan söylemesi
Burada diye yanıtlamalıydınız. Belirli bir yaştan itibaren, git- gerçeği. Ne kadar çok dindar olursam o kadar çok yalan söy-
tikçe artan sayıda kız öğrenci için yok denirdi. Hiç kimse leyip aldatıyordum. Bunda bir çelişki vardı.
onların nerede kaldığını bilmezdi. Daha sonra evlendi- Daha sonra Somali ve Kenya sınırında bir mülteci kampına
rildiklerini duyardık. Kimi zaman, bir iki yıl aradan sonra, gittim. Savaş sırasında tecavüze uğrayan kadınların nasıl
onların bazılarıyla karşılaştım. Üstlerinde geçmişe ilişkin kendi kaderlerine terkedildiklerini gördüm. Kendi kendime
hiçbir iz kalmamıştı. Hepsi birer erkek çocuk doğurma fab- sordum: Eğer Allah varsa neden bunlara izin veriyor? Bırakın
rikası olmuşlardı: şişman, hamile veya kollarında bir çocuk. ifade etmeyi, bunu düşünmek bile yasaktı, ama benim inanç-
Mücadele arzulan, gözlerindeki parıltı, enerji kaybolmuştu. Bu larım giderek artan oranda yıkılıyordu. Gene de kendimi
kızlar arasında, depresyon ve intihar olayları çok sık görü- Müslüman olarak tanımlıyordum.
lüyordu. Şansını varmış ki, o zamanlar babam bizimle birlikte 11 Eylül 2001 belirleyici bir dönüm noktası oldu, ama altı ay
oturmuyordu. Eğer otursaydı, çok büyük olasılıkla ben de on gecikmeyle, Herman Philipse'nin Ateist Manifestosunu oku-
altı yaşımda görücü usulüyle evlendirilecektim; o yaşta da duktan sonra, yüksek sesle artık inanmadığımı itiraf etmeye
kaçamazsın ki. Nereye gidebilirdim ki? cesaret ettim. Bu kitabı bana daha 1998'de, Hollanda'da üniver-
Seksenli yılların ortalarından itibaren Kenya'da Đslamcılık sitedeyken aşık olduğum Marco hediye etmişti, ama o zaman
dalgası gündeme geldi. Ben de diğer gençler gibi bir okumak istememiştim. Ateist manifestosu şeytanın manifes-
arayıştaydım, özel olarak da Đslam doçentimiz olan kadın beni tosudur diye düşünmüş, içimde bir direnme hissetmiştim.
etkilerdi. O başkalarından farklıydı. Siyah başörtüsüyle kontrast Fakat altı ay önce artık hazırdım. Koşullar oluşmuştu. Allah'ın
içerisindeki solgun, kalp biçimli yüzü ve uzun siyah elbisesi. uydurma bir şey olduğunu ve kendini Allah yoluna adamanın
Allah sevgisini ve bizim Allah karşındaki görevlerimizi büyük gerçekte kendini güçlünün isteklerini yerine getirmeye ada-
bir coşkunlukla anlatırdı. O dönemde ilk defa şehit olma maktan başka bir anlamına gelmediğini görüyordum.
gereksinimini duydum. Bu beni sanki Allah'a yaklaştırdı. Teselli kaynağı olarak dine karşı değilim. Dini dualar ve
Kendini tümüyle Allah yoluna adayış: hersey onun çevresinde ayinler insana tutunacak bir şey sunarlar ve ben kimseden
dönüyordu. Bir mürit gibi durmadan aynı cümleyi bundan vazgeçmesini istemem. Ama dini bir yaşam modeli, bir
tekrarlıyorduk: Kendimizi Allah yoluna adadık. Birden çarşaf ahlak ölçüsü olarak reddediyorum, özellikle de Đslam'ı, çünkü
giymeye başladım. Okul üniformamın üstüne siyah dini elbi- bu din hayatın her alanını kapsamakta ve insanın yaşamındaki
semi giyiyordum. Annem bu kıyafetimi çok beğeniyordu, kız her adımını belirlemektedir.
kardeşim pek memnun değildi. Bana din ve kültür arasında bir ayrım yapmadığım suçla-
24 25
Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum

ması yöneltiliyor. Kadınların sünnet edilmesi Müslüman top- sinde dönüp durduktan sonra ikimizde de ateş bacayı sardı.
lumların hepsinde görülmediğinden, bu korkunç adetin Bunu anneme-babama anlatmadım. Ağabeyime söyledim. . O
Đslam'la bir ilişkisi yokmuş. Fakat Đslam dini kızın bakire olarak derhal bu ilişkiyi bitirmemi istedi, ama onun isteğine uymadım.
evlenmesini ister. Bakirelik dogması kız çocukların eve Marco ile beş yıl birlikte yaşadık. Sonuçta, ikimizin de iradesinin
kapatılmasıyla ve vajina dudaklarının birbirine dikilmesiyle güçlü olmasından ve birbirimizin isteklerine boyun eğmeyi
garanti altına alınır. 'Kadınların sünnet edilmesinin ikili amacı kabul etmememizden dolayı ilişkimiz yürümedi. Bu durum
vardır. Kadınların seks hayatını sınırlamak için klitoris kesilerek beraberinde kavgaları getirdi. Üstelik ben dağınığım, o ise
alınır ve bakireliklerini garanti altına almak için vajinanın dış dakik ve düzenliydi. Bu da problemlere yol açtı. Birbirimizi
dudakları birbirine dikilir. hala seviyorduk, ama ilişkiyi yürütemiyor-duk. Çevremizdeki,
Đslam dininin ortaya çıkışından önce kimi animist kabi- baskıyla ayakta tutulan ilişkileri ve bunun sonuçlarını görmüştük.
lelerde kadınların sünnet edilmesi adetinin var olduğu Đlişkimizin böyle olmasını istemedik. Benim onunla birlikte
doğrudur. Kenya'daki belirli kabilelerde, sanki doğum kalmaya başlamam zaten başlı başına bir adımdı. Bu bizim
esnasında klitoris çok büyüyerek çocuğun boğulmasına yol kültürümüzde geçerli olan bakire olarak görücü usulüyle
açabilirmiş gibi, bundan duyulan korkuyla, kadınlar sünnet evlendirilme değerine tamamen karşıydı.
edilmekteydi. Ama varolan yerel gelenekler Đslam'la birlikte Ailem tarafından görücü usulüyle evlendirilmek isteme-
geniş bir çevreye yayıldı, güçlendi ve kutsallastırıldı. Sudan, mem gerçeğinin - ne Kanadalı uzaktan kuzenimle ne de başka
Mısır ve Somali gibi Đslam dininin etkisinin çok büyük olduğu birisiyle - konuşulması bile mümkün değildi. Babam diyordu
ülkelerde bakire olmanın önemi kuvvetle vurgulanmaktadır. kĐ: »Kızım, bunun senin için en iyi şey olduğuna inan.« Buna
Đslam'a ilişkin olumsuz bakışımın kendi travmalarımdan ileri inanmadım ve Almanya üzerinden Hollanda'ya kaçtım.
geldiği suçlamaları da yöneltiliyor. Mutlu, huzurlu bir gençlik Babama, bana göre içten, ama çok açık bir dille beni kendi
yaşadığımı söylemiyorum, ama bütün acılara dayandım. halime bırakması için yalvardığını bir mektup yazdım. Babam
Deneyimlerimi ve bakış açımı kendime saklamam egoistlik bu mektubu geri gönderdi. Mektubun kenarına, kırmızı
olurdu. Böyle yapamazdım. O zaman, örneğin, haberleri kalemle, bu olanları ihanet olarak yorumladığını, beni bir
izlememeliydim. Hollanda'ya yerleştiğimden beri her şey daha görmek istemediğini ve artık benim onun ismini
göçmenlerin göç ve entegrasyon problemlerine i bağlanıyor, taşıyamayacağımı yazmıştı. Onunla altı yıl konuşmadım. 1997
ama problem Đslam'ın kendisidir. Bu reddedilemez. Gerçekler yılında bir akşam telefon çaldı. Marco telefonu aldı, dinledi ve
gözümüzün önündedir ve göçmenlere kendi kültürlerinde bana verdi. »Sanırım babann, dedi. Telefonu ondan aldım ve
olmayan şeyi vermeliyiz: bireysel haysiyet. Hol-landa'daki gözleri »A be«, »Çocuğuma sözünü işittim. Beni affetmiş, ayrıca
henüz pırıl pml parlayan Müslüman genç kızların benim kızkardeşime iyi baktığımdan dolayı benimle gurur duyduğunu
yaşadıklarımı yasaması gerekmemeli. bildirmek istemişti. Ağladım, ağladım. Bu, ömrümün en güzel
Marco - bana Ateist Manifesto'yu vermişti - benimle aynı günlerinden biriydi. Beni kızı olarak yeniden kabul etmişti.
öğrenci evinde kalıyordu. Đki ay boyunca birbirimizin çevre-
26 27
Bizi yalnız bırakmayın, bizi de nimleri vardı. Bu zemini, Đslam dünyasında günlük yaşamda
Müslümanlara aktarıldığı biçimiyle, Đslam dini oluşturur.
Voltaire'e layık görün Bundan dolayı ilk önce Đslam'ın kaynaklarına bakmalıyız.
Müslümanlar arasındaki farklılıklar ne kadar büyük olursa
olsun, Đslam'ın kuralları ve pratikte bunlara uygun yaşayış,
köktendinciliğin ve en sonunda da terörizmin büyüyüp
geliştiği verimli toprağı oluşturabilir.
10 Kasım tarihli Het Parool gazetesinin eki olan Let-
ter&Geesî'te, yazar Leon de VVinter Müslüman dünyasının bir
kesiminde, praktikte görülen bazı kötü yanlara işaret ediyor.
11 Eylül'den beri gazeteleri, televizyon kanallarını ve tartışma De VVinter'in üçüncü dünya savaşının yaşandığına ilişkin
toplantılarını izleyen herkes gerek Hollanda'da gerekse de düşüncesine katılmamakla birlikte, Đslam dünyasının tasvi-
diğer batılı ülkelerde tslam dinine yönelik eleştirilerin yo- rinde ona hak veriyorum.
ğunlaştığı sonucundan başka bir sonuca varamaz. Şimdiki Yazısının girişinde De Winter, 11 Eylül sanıkları ve taraftar-
haliyle Đslam dininin Hollanda'da tanığı olduğumuz demokrasi larım harekete geçiren ideolojiyi mükemmel olarak can-
ve hukuk devletiyle bağdaşıp bağdaşmadığı sorusu sürekli landırıyor. Bu ideoloji kendisine Đslam kaynaklarını dayanak
gündeme geliyor. Yoksa Đslam dininin bir aydınlanma ve alır. Bu dini bir ideolojidir ve çerçevesi »güçlülük ve zayıflık,
modernleşme çağına mı ihtiyacı var? egemenlik ve ezilme, sonsuzluk ve geçicilik, saflık ve kir-
Böyle bir tartışma geçtiğimiz hafta Amsterdam'daki De lenme« kavramlarıyla belirlenir ve bir bütün olarak sadece ve
Balie kültür merkezinde, Van Gennep Yayınevi ve günlük sadece tanrısal adaletle savunulur.
Trouw gazetesi tarafından Voltaire ve Đslam baslığı altında Kendi deneylerimle, Đslam dünyasının güçlü bir hiyerarşiye
düzenlendi. Soru, Đslam'ın bîr Voltaire'e gereksinimi olup sahip olduğunu doğrulayabiîirim. Allah her şeye kadirdir,
olmadığı sorusuydu. Đslam'a yönelik keskin eleştiriler nerede? insanlar onun kullarıdır ve onun koyduğu kurallara
Voltaire'in eleştirici ruhu yoksa batı kültürüne mi yönelmelidir? uymalıdırlar. Kuran'da her yazılana ve Allah'a inananlar,
Bugünkü islam dünyası ve batı dünyasının birlikte olup Muhammed'i peygamber olarak tanıyanların yeri Hristiyan-
olamayacakları sorusuna bir yanıt vermek için belki her iki lardan ve Yahudilerden üstündür, »kitap ehli« olarak HrĐsti-
dünyayı yan yana koymakta yarar var. yanlar ve Yahudiler de inançsız ve döneklerden daha üstün-
Đslam köktendinciliği ve politik Đslam yoktan varolmadı. Bu dürler. Erkek kadından üstündür ve çocuklar anne-babalarma
akımların, kök salacakları ve beslenecekleri, kendilerini çok itaat etmelidirler. Kurallara uymayan insanlar Allah adına
tehlikeli biçimlere dönüştürebilecekleri, ki bu biçimlerle 1l aşağılanman ya da öldürülme! idirler.
Eylül'den beri karşı karşıya kalmaktayız, bir zemine gereksi- Bu dünyadaki yaşam geçicidir ve sadece, inananların
Allah'tan duydukları korkuyu Allah'ın koyduğu kurallara
28 29
Bizi yalnız bırakmayın, bizi de Voltaire'e layık görün

tamamen uygun yaşayarak kanıtlamalarına ve böylece cennete yasaların, yasa yapanlar kendilerini maddiyatla sınırladıkları
gitmeye hak kazanmalarına hizmet eder. Đnançsızlar bu ve dini ve ahlakî değerleri ihmal ettikleri için, eksik ve yetersiz
dünyada, inananlara nasıl yaşanmayacağını gösteren bir örnek olduğunu belirtir. Al-Qaradawi'nin bu yolla batılı Müslüman
olarak vardırlar- Helal (izin verilen) ve haram (yasak olan) okurların gözünde demokratik yasa sürecini ne kadar
Müslümanların günlük pratiklerinde ana kavramlardır. zayıflattığını batılılar kolay kolay tasavvur edemez.
Dünyanın neresinde olursa olsun, her Müslüman için geçerli De Winter haklı olarak, Đslam pratiğini »dizi dizi evliyanın,
olan bu kavramlar yaşamın bütün alanlarıyla ilişkilidir. Her ruhların, meleklerin ve iblislerin« önemli yan rolleri oy-
konuda ayrıntılı olarak ve nasıl düşünülmesi ve düşünülme- nadıkları bir tiyatro gibi tanımlar. Tutucu Müslüman
mesi, hissedilmesi ve hissedilmemesi, davranılnıası ve dav- düşmanlarının doğaüstü güçlere sahip olduğunu, bunlarla
ranılmaması gerektiği belirlenmiştir. Bu yaşam kuralları Müs- komplolar kurduğunu ve böyle güçlere karşı sıradan bir
lümanların hem özel hayatlarında hem de onların toplumsal mümin olarak karşı koyamayacağı olasılığını hesaba katar.
hayatla ilişkilerinde geçerlidir. Şeriat - islami yasalar - insan- Bununla ilişkili olarak De VVinter köktendincilik üzerine
ların koyduğu bütün yasa ve kuralların üstündedir. Şeriatı araştırma yapan Đsrailli profesör Emnıanuel Sivan'dan şu
mümkün olduğunca saf biçimiyle uygulamak her Müslü- alıntıyı yapar: »Dünya ölülerin ruhlarıyla, iyi ve kötü cinlerle
man'ın görevidir. Kökten dinciler bunu, ılımlı Müslümanların (görünmeyen varlıklarla) doludur; baştan çıkarıcı şeytan ve
yaşayışının Đslam öğretisiyle çelişki içerisinde bulunduğuna hizmetindekilerinbüyüleriyle köşeye sıkıştırılan ve insanların,
sürekli işaret ederek kullanıyorlar. melekler ve hatta gerekirse mucize tarafından kurtarıldığı bir
Bütün bunları biz Müslümanlar çok genç yaştan itibaren dünya; ölülerle (özellikle ayni aileden ölülerle) iletişimin gün-
evde, anne ve babalarımızdan, Kuran okullarında ve camilerde delik bir şey olduğu, doğaüstü güçlerin varlığının neredeyse
Öğreniriz. Avrupa ve ABD'deki Müslümanlar bunların elle tutulabilecek bir gerçek olarak kabul edildiği bir dünya.«
ötesinde ayrıca, örneğin Arapbilimci Marcel Kurpershoek Müslüman birisi olarak benim için bu karakteristikler
(NRC Hatıdelsblad gazetesi, 3 Kasım) tarafından ılımlı bir tanıdıktır. Dünyanın her yerinde Müslümanlar bu çeşit
Đslam düşünürü ve batılı kurumların dialoğa girebilecekleri bir doğaüstü görüşlerle yetiştirilir. Müslümanların günlük ha-
kişi olarak yorumlanan Yusuf AI-Qaradawi' nin yazılan yatında öbür dünya sürekli hesaba katılır. Şehit olanın cen-
aracılığıyla bilgilendirilirler. Gerçekte Al-Qaradawi kesinlikle netle ödüüendirildiği düşüncesi de bu anlayışa uyar. Đslam
ılımlı değildir. O, The Lawful and the Prohibited in islam adlı pratiğindeki bu akılcı düşünme eksikliği bu kadar çok Müslü-
kitabında - ki bu özel olarak batılı Müslümanlara yöneliktir - man'ın Bin Ladin'in ideolojisine yönelmesindeki sebep olarak
Allah'ın düşmanlarına karşı kendilerini savunabilmek ve görülebilir.
Đslam'ın onurunu korumak için askerliği öğrenmenin Müslüman Yahudilere karşı akıldışı bir kin ve inançsızlardan nefret çok
cemaatinin bir görevi olduğunu yazar. Ona göre bunu yerine sayıda Kuran okulunda öğretiliyor ve her gün camilerde
getirmeyen Müslümanlar ağır bir günah işlerler. Bunların tekrarlanıyor. Bunun da ötesinde: kitaplarda ve makalelerde,
ötesinde kitabında insanlar tarafından yapılan bütün kasetlerde ve medyada Yahudiler sistemli bir şekilde, kötülüğe
30 31
Bizi yalnız bırakmayın, bizi de Voltaire'e layık görün

sebep olanlar olarak tanıtılıyor. Bu doktrinin ne kadar derine rumluluk, bağımsızlık ve bu dünyadaki yaşama yatırım yap-
işleyebileceğini ben kendim yaşadım. Đlk defa bir Yahudi manın zorunluluğu vurgulanır. Eğitim ve iş başarının temelidir,
gördüğümde onun da et ve kemikten oluşan normal bir insan kişinin dindarlığı değil. Batılı toplumlarda bir tek ideolojinin
olduğunu farkedip çok şaşırmıştım. egemenliği yoktur, değişik ideolojiler birbirleriyle yan yana
De Winter, çok sayıdaki Müslüman'ın duyduğu kızgınlığın -ki vardırlar. Anayasa Allah'ın kutsal kitabından daha önemli
bu kızgınlık güçlü anti-amerikanci duygulara ve komplo teo- bulunur ve Allah ancak özel yaşamda bir yere sahiptir. Đnsanlar
rilerine yol açar - sadece batılı Hristiyanlar ve Yahudilere göre arasındaki ilişkiler insanlar tarafından düşünülmüş olan ve
sosyal-ekonomik geri kalmışlıktan ileri gelmediğini yazıyor. »Bu yüzyıllar boyunca aynı kalmayan, tersine, yeni kurallarla
kızgınlık aynı zamanda, şeytanın yasayan bir canlıya dönüştüğü, tamamlanabilir ya da değiştirilebilir olan yasa ve kurallarla
irrasyonel tutucu dini duygulardan da ileri gelir.« Ben De Win- düzenlenmiştir. Yasa önünde bütün insanlar, çoğunluktan farklı
ter'den daha da ileriye gidip, bu dini duyguların sadece radikal bir yaşam tarzı olanlar dahil, eşittir. Kadınların her yerde her
Müslümanlarda ve köktendincilerde gözükmediğini, ama aynı şeye katılma hakkı (her zaman gerçekleşmese de) ilke olarak
zamanda sıradan Müslümanlar arasında da ortak olarak vardır ve eşcinsellik ölüm cezasını gerektiren, insanlığın
paylaşıldığını vurgulamak istiyorum. Bunların arasındaki fark, geleceğini tehdit eden bir günah değil, tersine, tıpkı
fanatiklerin sadece kin duymakla yetinmeyip bunu teröre kadar heteroseksüellerin arasında ne kadar normalse o kadar normal
götürme kararlılığında olmalarındadır. olan aşkın bir biçimidir. Üstelik aşk sadece evlilikle
Biz Müslümanlar bu dünyadaki yaşamımızın, Allah'ın sınırlandırılamaz, insanların karşılıklı anlaşmasıyla da yaşana-
koyduğu kurallara ve iradesine uyarak öbür dünyaya yatırım bilir. Hamileliği Önlemek ve planlamak, aynı zamanda cinsel
yapmak olduğunu görmeyi öğreniriz. Toplumun değerlen Đlişki yoluyla bulaşıcı hastalıklara karşı korunmak için çok
namus ve itaat - bireyin özerkliğinden çok daha fazla geçerlidir. değişik yöntemler ve araçlar vardır.
Din birey için yaşama anlam veren bir araç değildir, tersine, Yahudiler Müslümanlara karşı düşmanca davranan, onlarla
birey kendisini dine uydurmalı ve Allah'a adamalıdır. Bu Đslam savaşmak, umutlarını yok etmek ve korku salmak isteyen
kelimesinin tam karşılığına da uymaktadır: Allah'ın isteğine canavarlar değildir, tersine, Avrupa'da korkunç bir tarihi olayı -
teslim olma. soykırımı - yaşamış olan normal insanlardır. Refah ve yoksulluk
Đslamî pratik içerisinde yaşayan ve büyüyen çok kimse kök- Allah'tan gelmez, bunlar insanların eylemlerinin sonucudur.
tendincilik ve radikalizmin etkisine açıktır, ama aynı zamanda Toplumsal yaşam inşa edilebilir, insan çevresini değiştirebilir.
pasif bir yaşam biçimine ve kaderciliğe de yatkındır. Đslam Ve öbür dünyanın fazla bir önemi yoktur. Kim öbür dünyaya
öğretisini pratiğe geçirmek isteyen ve aynı zamanda batı top- inanmak istiyorsa kendi bilir, ama bunun için hazırlıklara
lumuna uyum sağlamak isteyen herkes zorluklarla karşılaşır. girişmek söz konusu olamaz. Đslam'da yasak olan birçok şeye
Müslüman göçmen batılı ülkelerde tersine dönmüş bir batılı toplumlarda değer verilir ve Müslümanların zorunlu olarak
dünyayla karşılaşır. uymaları gereken birçok şey de burada gerilik olarak reddedilir.
Đslam dünyasından farklı olarak, batıda özellikle kişisel so-
33
Bizi yalnız bırakmayın, bizi de Vohaire'e layık görün

Kim Müslümanların 11 Eylül eylemlerine ilişkin tepkilerinin 11 Eylül'den beri islam'a yöneltilen eleştiri ve soruların Müs-
bir dökümünü çıkarırsa ve kim Müslümanların Đslam'a yönelik lümanlara da yardımı dokundu. Her ne kadar herkes kabul
eleştirilere tepkilerine bakarsa, sınırlı sayıda Müslüman'ın etmese de, azınlıkların entegrasyonuna yönelik ağır istemler
Đslam'ı eleştirel olarak yorumladığını farkeder. Hollanda'da gelmeye başlaması da olumlu bir gelişmedir. Aykırı düşüncelere
Afshin Ellian ve ingiltere'de Salman Rushdie istisnalardır. buradaki tartışma ortamında yer verilmesi milyonlarca
Özeleştirinin yerine, bir dizi yadsımayı veya Müslüman Müslüman'ın her gün duyduğu tek yanlı ve insan ruhunu
dünyasında yanlış olan her şeyin »gerçek nedeninin" komplolar felce uğratan dini nutuklara karşı bir denge unsuru oluştu-
ve bir dizi dış faktör olduğunu duyarız. rabilir. Bırakın, zamanımızın Voltaire'leri güvenli bir ortamda
Kendini yargılamadaki bu sınırlılık çok sayıda batılı dü- Đslam'ın aydınlanması yolunda çalışsınlar. Kendi vatanımızda
şünür ve politikacının tutumuyla da güçlenir. Fanatizmden bize bu şans çoğu zaman verilmedi. Đslam bir aydınlanma
Đslam'ın şiddet kullanmayı beraberinde getiren bir yan görü- sürecinden geçmedi, Đslami toplumlar hâlâ, Hris-tiyanlık'ın
nümü olarak, büyük bir ihtiyatla söz ederler. Ya da rahatça yenileşme süreci öncesindeki sorunların aynılanyla
arkalarına yaslanıp şöyle konuşurlar: »Aman boş ver, bir za- boğuşmaktadırlar. Akıl ile tanışma bir birey olarak Müslü-
manlar bizde de böyleydi; korkmana gerek yok, Đslam da man'ın ruhunu öbür dünyaya ilişkin boyunduruktan, sürekli
sonuçta kendiliğinden düzel i r.« gündeme gelen suçluluk duygularından ve köktendinciliğin
Bugünkü Đslam'ın batılı hukuk devletiyle bağdaşmayacağı çekiciliğinden kurtarırdı. Gerikalmışlığımızın ve sorunla-
açık olmalıdır. Đslam'ın acilen bir aydınlanma çağına gerek- rımızın sorumluluğunu taşımayı da öğrenirdik. Bundan
sinmesi vardır. Aydınlanmanın Đslam dünyasının kendi iç dolayı, bizi yalnız bırakmayın. Bizi de Voltaire'e layık görün.
dinamikleriyle oluşması olasılığı yok gibidir. Eleştiri yapan
yazarlar, gazeteciler, bilimciler batıya kaçmak zorunda
kalıyorlar. Eserleri kendi ülkelerinde yasaklanıyor.
Ne yapılmalıdır? Uluslararası düzeyde, Blair ve Bush gibi
hükümet liderleri Đslam'ın terörist bir azınlık tarafından rehin
alındığını söylemekten vazgeçmeliler. Đslam kendi kendisi
tarafından rehin alınmıştır. Bu hükümet liderlerinin Suudi
Arabistan'ın baskıcı rejimini nüfus artışının baskısının ve tek
yanlı dini eğitim sisteminin aşırı dincileri ürettiği gerçeğiyle
yüzleştirmeleri daha yararlı olabilirdi.
Avrupa ve Hollanda'da »yerli» çoğunluk Müslüman
azınlığa Đslam'ın şimdi içinde bulunduğu - Afshin Ellian
tarafından karanlık olarak tanımlanan - durumunun ciddiyetini
hafife almayıp tersine, tartışmaya açarak yardım edebilir.
»4 35
Niçin kendimizi sorgulamayı sunduğu eyleme yardımcı olması amacıyla Allah'a kendisine
kuvvet vermesi için yalvardığı bir dua da yer alıyordu.
başaramıyoruz Bir süre sonra Mohammed Atta'nın babası televizyona
çıktı. Oğlunun eylemiyle karşı karşıya bırakıldı. Baba Atta
öfkeli, ama aynı zamanda üzüntülüydü. Çaresiz, ne dediğini
bilmeyen bir kişi etkisi bıraktı, oğlunun 11 Eylül katliamı
suçlusu olduğuna inanamıyordu, inanmak da istemiyordu.
Dediğine göre, oğlu yardımsever, barışçı bir gençti. Ayrıca bu
korkunç eyleme katılması için tek bir neden bile yoktu. Mısır
ölçüleri içerisinde çok yüksek eğitimliydi. Mohammed Atta'nın
Tek bir Đslam olmadığına, neredeyse bezdirinceye kadar, Alman profesörü de gerçekten onun geleceği parlak bir mimar
işaret edildi. Ne kadar Müslüman varsa o kadar da Đslam olduğunu doğrulamıştı. Kısacası, Mohammed babasının
vardır. Bir Müslüman Đslam'ı kendi kişiliğinin bir parçası, bir olağanüstü gurur duyduğu, parlak bir geleceği olan genç bir
başkası kendi kültürünün bir parçası, bir üçüncüsü ise katıksız adamın bütün özelliklerine sahipti. Babası, hayır, hayır diye
bir inanış meselesi olarak görür ve gene bir başkası için de konuştu, oğlumun bu eylemlerle bir ilişkisi olamaz: Yahudiler,
Đslam bunların hepsidir: kimlik, kültür, politik ve sosyal C1A, her şey ve herkes suçludur ama oğlum değil. Kötü niyetli
model. Ama bütün bu Müslümanların ortak paylaştıkları şey, insanlar oğlumun ve benim isimlerimizi kötüye çıkarmak
Đslam'ın temel prensiplerinin elestirile-meyeceğine, gözden istiyorlar ve şerefimizi lekeliyorlar.
geçirilemeyeceğine veya nasıl olursa olsun karşı Gene 11 Eylül'den sonraki günlerde Müslüman yazarlar,
çıkılamayacağına dair katı bir görüşe sahip olmalarıdır. Müslüman din adanılan, imamlar, sıradan Müslüman erkek ve
Gündeme getirmek istediğim, Đslam'dan korkmamız gerekir kadınlar aynı sorularla karşılaştılar: Nasıl oldu da on dokuz
mi gerekmez mi sorusunun arkasında yatan, budur. Benim inanmış Müslüman, inançları uğruna bu korkunç eylemi ger-
için önemli olan temel prensiplerdir. Đslam'ın kaynakları çekleştirebildi? Bin Laden neden bütün Müslümanları inançları
Kuran ve peygamberin yaşam biçimidir (sünnet); Müslüman adına Đnançsızlara karşı savaşa çağırıyor? Niçin Endonezyalı,
ahlaki olarak ve günlük pratiğinde bu yaşam bici-. minin Pakistanlı ve hatta Đngiliz Müslümanlar Đslam adına
gereklerini mümkün olduğunca yerine getirmekle görevlidir. yaşamlarım feda etmek istiyorlar ve böylece Bin Ladin'in
11 Eylül'deki dehşet verici saldırılardan sonra, bu sal- çağrısına uyuyorlar?
dırıların muhtemel baş zanlısının adının Mohammed Atta Müslümanların tepkileri Atta'nın babasının tepkisi ile
olduğu açıklandı. Bu genç adam, Allah adına ve cennette onu kıyaslanabilir: şaşkınlık ve Đslam'la terörizm arasında kurulan
bekleyen ödül için bu terör eylemini gerçekleştirdiğini ilişkiden duyulan öfke. Koro halinde, hayır, diye haykırdılar:
açıklayan bir mektup bırakmıştı. Mektupta, yapmayı dü- Bunu yapanlar Müslüman olamazlar; gençlerin bazıları içki
içip fahişelere gidiyorlar; bunlar Müslüman adetlerine uymaz,
36 37
Niçin kendimizi sorgulu mayı başaramıyoruz

bu adetleri çürümüş batıdan almışlardır; Kuran'daki sureleri niçin öfke ve memnuniyetsizlikle doluyuz, kendi içimizde ve
kendi bağlamından koparmışlardır. Tabii ki Bin Ladin Müs- başkalarına karsı içimizde bu kadar çok düşmanlık ve nefret
lüman değildir; bu bağırıp çağıran gençler Đslam'ı yanlış taşıyoruz? Niçin kendimizi sorgulamayı başaramıyoruz?
anlamışlardır: Đslam barışçı, hoşgörülü ve sevgi dolu bir dindir. Eğer Đslam'ı karakterize etmem gerekse, onun Atta'nın
Kim Allah'ı sever ve onun peygamberini izlerse, başka babası gibi olduğunu söylerdim: kızgın, travmaya uğramış,
inançtan olanlara ve inançsızlara, bırakın öldürmeyi ve terör çaresiz ve bir saplantı içinde. Baba Atta'dan nasıl oğlu
eylemlerine katılmayı, hiçbir zaman zarar vermez. Mohammed olduysa, Đslam da, kimi zaman köktendincilik,
Ama bu doğruysa biz şu gerçekleri nasıl açıklamalıyız? Bir kimi zaman da politik Đslam olarak adlandırdığımız bir akımı
Müslüman olarak şunları okuduğumda ne düşünmeliyim? ü doğurdu. Nasıl baba Atta oğlunun karanlık, şeytanca bir
Müslümanlar 1983 ile 2000 yılları arasında gerçekleştirilen on yanının olduğunu görmediyse, biz Müslümanlar da uzun
altı uluslararası büyük terör eyleminin on birinden, süre, bir zamanların barışçıl, güçlü ve sağlam yapısının fana-
muhtemelen de on ikisinden sorumludurlar; n teröristleri tizm ve şiddet kullanmaya yönelik unsurları kendi içinde
destekleyen ve bundan dolayı Amerika dışişleri bakanlığının taşıdığını görmek istemedik. Her şeyin ayrı bir Müslümanca
listesinde yeralan yedi devletten beş tanesi Müslüman çözümünün olmasını istedik, hâlâ da istiyoruz. Yaşamımızın
ülkelerdir. Aynı listedeki yabancı örgütlerin çoğunluğu da rotasını, toplumsal yaşamın inşasını, ekonomik politika-
Müslüman örgütlerdir; larımızı, çocuklarımızın yetişmesini ve kadın-erkek arasındaki
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'ne (Londra) göre ilişkileri her zaman Allah'a havale ettik. »Đnşallah",
Müslümanlar, dünya nüfusunun beşte birini oluşturmalarına Müslümanlar arasındaki konuşmalarda en çok kullanılan
rağmen, 2000 yılında otuz iki silahlı çatışmaya yol açan krizin deyimdir.
üçte ikisine karışmışlardır. Allah yetersiz mi kaldı? Biz Müslümanlar dinle akılcı
düşünme yeteneği arasındaki dengeyi tümüyle gözden kay-
Đslam'da herhangi bir sorun yoksa, o zaman niçin çok sayıda bettik. Sonuç yoksulluk, şiddet, politik dengesizlik, ekonomik
Müslüman ülkesinden kaçıyor? Hollanda'ya en fazla mültecinin durgunluk ve insani acılar oldu. Baba Atta'nın oğlundan
geldiği ilk on ülkeden dokuz tanesini Müslümanların çok gurur duyması gibi, biz Müslümanlar da dinimizden gurur
büyük çoğunlukta olduğu ülkeler oluşturuyor. Biz Müslü- duyuyoruz; Allah'ın sorularımıza artık cevap vermediğine
manlar batıyı mahkûm ederken neden batıya geliyoruz? Batı inanamıyoruz, inanmak ta istemiyoruz. Ve eğer Allah'ın bir
bizim sahip olmadığımız neye sahip? Müslüman ülkelerde yanıtı varsa o bu yanıtım açıklamak istemiyor.
neden kadın kötü bir konumdadır? Eğer biz Müslümanlar bu Her şeye rağmen, tereddütleri olan ve dikkatli bir biçimde
derece toleranslı ve barışçıysak, neden Đslam ülkelerinde bu kendi araştırmalarına başlayan, mahkûm olduğumuz labi-
kadar çok etnik, dini, politik ve kültürel bölünmüşlük ve kriz rentten kurtulmak için bir arayış içinde olan bir grup Müs-
var? Biz neden ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu lüman var. Onlar şimdi hâlâ azınlıktalar ve içinde
göremiyoruz, ya da görmek istemiyoruz? Biz Müslümanlar bulunduğumuz labirentten kurtaracak bir yol arıyorlar.
18 39
Niçin kendimizi sorgulamayı baf aramıyoruz

Bugün henüz azınlıktalar ve hem yokluğa, hem köktendinci- Bu yolda anahtar, Müslümanların kendi kendilerine çözüm
lere karşı mücadele etmek zorundalar. Ama sadece bunlara bulmaları için onlara yardım etmek, temel soruları sormaktan
karşı değil. Hollanda'daki gibi iyi isleyen demokrasilerdeki kaçınmamak, onları kapıldıkları hezeyanla baş başa bırakma-
(anayasal) özgürlükleri becerikli bir biçimde kullanan ve maktadır. Bireysel acılara duyulan duygusal yaklaşım ve
Müslüman yığınların sahip olduğu düşünceleri, kuruntuları anlayış, tam da bu bireysel acıların Đslam'ın temel prensiplerinin
ayakta tutmak için bütün araçları başarıyla harekete geçiren evde, okulda, günlük yaşamda ve (devlet) medyasında
gerici güçlere karşı da savaşmak zorundalar. gündeme getirilme biçiminin kaçınılmaz sonuçlan olarak
Đslam'dan korkmalı mıyız, sorusunu Atta'nm babasından ortaya çıktığı gerçeğini gözden kaçınmamalıdır. Sorun, Müs-
korkmalı mıyız, sorusuna çevirebiliriz. Kafası karmakarışık lümanların iste bu can alıcı noktayı gündeme getirmeye cesa-
bir kesime karşı duyulan korku ne kadar haklıdır ve bu kor-, retlerinin ve isteklerinin olmamasıdır. Kabullenme sürecinde
kuya karşı ne yapılabilir? Bir dinin aşırı uç ve fanatizm gibi Baba Atta'nm durumuyla Đslam'ın durumu arasındaki en
olumsuz yanlarından korkmak insancadır, ama Müslümanların önemli farklılığı düşünmeliyiz. Baba Atta oğlunu kay-
acısını anlamak ve onlara yardım etmek istemek de insancadır. betmiştir; acısını kabullenme sürecini zaman içinde, yavaş
Ortadoğu'nun gerici rejimleri Amerika Birleşik Devlet-. yavaş yaşayabilir. Bu lükse Đslam ve biz Müslümanlar sahip
lerĐ'ni mücadele edilmesi gereken asıl kötülüğün Đslam kök- değiliz.
tendinciliği temelinde yükselen terörizm olduğuna ikna etmeyi Ne yapılmalıdır? Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar
başardılar. Amerika Birleşik Devletleri asıl bu rejimlerin ve onları için ilk görev, 11 Eylül eylemlerinin bir dışavurumunu
güç odağında ayakta tutan din adamlarının fanatizmi, veya Suudi oluşturduğu nefret dolu o aşın ucu küçümsememektir. Đslam'ın
Arabistan'ın adlandırmak istediği gibi, Vahabilik'i ortaya bu akımından korku duymanın haklı bir gerekçesi vardır.
çıkaran nedenlerden biri olduğunu görmüyor. Gerici rejimlere Đslam'da fanatizm bir gerçektir ve gittikçe yeni taraftarlar
karşı köktendincilerin tek ve üstelik haklı bir muhalefet kazanmaktadır. Bununla birlikte batılılar ve fanatizmi reddeden
oluşturması gerçeği ABD'nin izlediği politikaların ters sonuçlar Müslümanlar birbirlerini suçlamamalı ve karşılıklı güvensizlik
vermesine yol açacaktır. Bin Ladin gibi fanatiklerin yaymam alıdırlar. Bu bir şey çözmez. Daha ötesi, fanatikler
canlandırdıkları düşman görüntüsü ABD'nin davranışlarıyla bundan yararlanırlar.
doğrulanmaktadır. Şu acı bir gerçektir: Müslüman halk Đslam'ı Đkinci görev, Müslümanların kendileri için, bir aydınlanma
baskıcı rejimleri devirmek için politik bir araç olarak çağına girme görevidir. Biz Müslümanlar din ile akılcı
kuüanıyor, ama Müslüman köktendincilerin verdikleri sözler düşünme arasındaki dengenin yeniden kurulmasının ne kadar
geleceğe ilişkin hiçbir perspektif içermiyor. Bundan dolayı acil önemli ve acil olduğunu yavaş yavaş görmeliyiz. Bunu
olarak Müslümanların dinlerini, dış yardımla, Đçerden gerçekleştirmek için yoğun olarak çalışmalıyız. Müslüman
eleştirmeye başlamaları ve yeniden gözden geçirmeleri dünyasının içinde bulunduğu ciddi durum için din uygun bir
zorunludur. çözüm önermiyor. Biz dinin ait olduğu gereken yere, camilere
ve özel yaşama geri dönmesi için çaba harcamalıyız. Biz Müs-
40 41
Niçin kendimizi sorgulamayı başaramtyoruz

lümanlarm bireysel özgürlükleri ve kadm-erkek eşitliği gibi Ortadoğu'daki rejimler ABD desteğini egemenliklerini sağ-
evrensel değerleri, sadece batıya özgü değerler olarak yorum- lamlaştırmak için kullanmayı başardıkları gibi, Hollanda'da da
lama eğilimimiz var. Bu yanlıştır. Bu değerleri biz de uygula- çok sayıda Müslüman Örgütü örneğin kadının konumu
maya başlamalıyız ve bu değerleri koruyup geliştirecek politik ve konusundaki tutucu görüşlerini korumayı başarıyor. Devlet
hukuki kurumları oluşturmak için çalışmalıyız. Bir şeyleri organları da bu gerici güçlerin arkasına takılanlara dahil. Bu
değiştirme idealini biz de beslemeliyiz; akılcı ve bilimsel ana- konuda bir örnek, dinin birleştirici gücünü yeniden can-
lizlerle uğraşmalıyız. Her ne kadar bu değerler ve metotlar ilk landırma çağrısıyla Müslümanların Hollanda toplumuna
önce yaygın biçimde batı dünyasında uygulanmış olsa da, bu uyumuna katkı sağlayacağını düşünen Amsterdam belediye
durum bu değerlerin dünyanın başka bölgelerinde yaşayanlar başkanı )ob Cohen'dir. Ama biz Müslümanlar doğduğumuz
için daha az önemli oîduğu anlamına gelmez. Öyle olsaydı bu andan itibaren dinle yattık, dinle kalktık ve tam da bu durum
insanlar yığınlar halinde ülkelerinden kaçarak batıya gelmez- bizim geri kalmışlığımızın bir nedeni. Cohen bu çağrısıyla bizi
lerdi. Yukarıdaki amaçlara ulaşma, Müslümanların düşünce dinin çıkısı mümkün olmayan yalıtılmış hücresinde tutmak
sistemlerinde köklü bir değişikliği gerekli kılar. Bu değişiklik istiyor gibi görünüyor. Bundan dolayı gericilerin o şerefli
Đslam kaynaklarının eleştirel bir gözle incelenmesinden »şeyh« unvanını kazanıyor. Başka bir örnek de, Đslami eğitim
başlamalıdır. tam da bizim geriliğimizi ayakta tutarken bu eğitimi inatla
Üçüncü görev, özellikle, aydınlanmanın meyvelerini uzun savunmaya devam eden bakan Roger van Boxtel'dır. Bundan
süreden beri toplamış olan Batı'nın Müslüman olmayan dolayı da Van Boxtel tepkiciler arasında »molla« unvanını
kesimleri için geçerlidir. Onlar biz Müslümanlara, aydınlan- hakkediyor.
madan pay alma çabamızda yardım edebilirler. Düşünürler ve Şeyh Cohen ve Molla Van Boxtel'in görmek zorunda ol-
toplumda ağırlığı olanlar, örneğin Hollanda'da, akılcı düşünme dukları şey, bizim zaten inanç ve batıl inançla adamakıllı
yolundaki arayışımızda bize destek olabilirler. Buradaki problem yoğrulduğumuzdur. Bizim ihtiyacımız olan şeyler felsefe
onların zor bir ikilemle karşı karşıya kalmalarıdır: Nasıl bir okulları ve kadınlarımızın kurtuluşudur. Şeyh Cohen hiç kendi
yandan açık, hoşgörülü ve hukuka dayalı toplumsal yaşamı şehrindeki bir kadın sığınma evini ziyaret etti mi? Eğer
koruyup, aşırı sağa ve hoşgörüsüz dini akımlara karşı mücadele ı ettiyse, Müslüman kadınların, islam en Burgerschap (Đslam ve
ederken, diğer yandan Müslümanların kendi aydınlanma Vatandaşlık) Vakfi'nın hakkında hiçbir şey söylemediği, çoğu
sürecine katkıda bulunabilirler? Şimdiye kadar, politikacılar, zaman gizli kalan, ama bu evlerde yoğun olarak su yüzüne
karar noktalarında bulunanlar, ama aynı zamanda düşünürler çıkan acıyı, kendisinin hemen hemen sonsuz olan dinleme
bu zor seçim karsısında, Müslümanları, Đslam dininden kapasitesiyle, bir parça da olsa farketmiştir. Kadınların çektikleri
kaynaklanan, ama kendileri ve toplum için çok zararlı bu acı hakkında Müslüman toplumu ve parasal yardım alan
sonuçlara yol açan gelenek, görenek ve görüşlerle 753 Đslam'ı örgütün hepsi, sanki üzerlerine ölü toprağı
yüzleştirmekten korku duymuşlardır. serpilmiş gibi susuyorlar. Yanlızca RIAAG (Bölgesel Ambu-
Şu sıralar hâlâ, Đslam içindeki gerici güçler kazanan taraftır. lant Psikiyatri Enstitüsü) ve Aanmeldpunt Kindermishande-
42 43
Niçin kendimizi sorgulamayı başaramıyoruz

ling (Çocuklara Kötü Muameleyi Đhbar Merkezi) gibi yardım


kurumları çekilen bu acının farkındalar. Bu kurumlara çok
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış
sayıda Müslüman başvuruyor. Ama bu kurumlar da, başka olarak entegrasyon
yardım kurumları da verilen bilgileri gizli tutma zorun-
luğundan dolayı, bu konuda hiçbir şey söyleyemiyorlar.
Müslüman ailelerde doğum kontrolü, kürtaj ve cinsel şiddet
konularında yoğun bir tabu vardır. Bu tabu direkt olarak bizim
dinimizden ileri gelmektedir. Hamile kalan bir kız evde bu
konuda hiç konuşmaz. Dîninin birleştirici gücü sadece baskı
uygulama olarak, negatif yönde çalışır. Sonuç destekleme,
beraberlik değil, insanın içten bir şeylerin kırılması hissi, Entegrasyon sorunu normlara uyum sorundur. Göçmenlerden
korkunç bir yalnızlık duygusudur. Tek çıkış yolu Müslüman fiilen, Hollanda'da geçerli olan değer ve normları benimsemeleri
kızların düzenli olarak yardım gördüğü kürtaj klinikleridir. Bu ve bunlara uygun davranmaları beklenir. Entegrasyon
müdahalenin yükünü de yalnız başlarına taşırlar. Hollanda'da tartışmalarında Müslümanların bu norm ve değerlere uymayan
kürtajların yüzde altmışını, aralarında çok sayıda Müslüman davranışlarını hoş görmeme, ama bu aykırı davranışların
kökenlilerin bulunduğu, etnik kökeni yabancı olan kadınlar kaynaklarım da hiç eleştirmeme ve hatta haklı gösterme
yaptırmaktadır. eğilimimiz vardır. Çok eşli evliliği, namus cinayetlerini ve
Görüldüğü gibi Hollanda'da Đslam'dan duyulan bir korku kadının eziyet görmesini mahkum ediyoruz, eğitim ve işe
mevcuttur. Hollanda'da politikacılar ve karar noktalarındaki katılım oranındaki geriliğe karşı mücadele etmek istiyoruz;
kişiler biz Müslümanları kendi saplantımızla karşı karşıya tamamlanmayan eğitimle suça eğilim arasındaki bağı görüyoruz.
getirtmekten çok korkarlar. Bu yolla incitmekten duyulan Buna rağmen, bu toplumsal adaletsizlik ve problemlerin
korku, haksızlığın ve insani acının devam etmesine yol açar. arkasındaki kültürel ve dini etkileri tartışmamayı tercih ediyoruz.
Eski geleneklerin ve ortodoks, tutucu dini görüşlerin en-
tegrasyonu zorlaştırdığını kolayca unutuyoruz.
Müslümanlar arasındaki bu »eski gelenek ve düşüncelerin"
çok uzun bir süre varlığım devam ettireceği açıktır. Tutucu
imamlar, ithal damat ve gelinler, Đslami eğitimin yaygın-
laşması ve köktendinciliğe eğilimli televizyon yayınlarının
izlenmesi bunu sağlıyor. Bundan dolayı büyük Müslüman
grupların kültürel geriliği ile toplumsal geri kalmışlıkları
arasındaki üzücü etkileşim, entegrasyon tartışmalarında daha
fazla görmezden gelinmemelidir.
44 45
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

Konunun dini-kültürel yanlan bu denemenin birinci bölü- Toplumsal önem


münde ele alınıyor. Üç yazara - Armslrong, Lewis ve Pryce
Jones - dayanarak Đslam dininin modern toplum öncesi gelenek Niçin bu denemede sadece Müslümanların entegrasyon prob-
ve görenekleri korumaya çok elverişli olduğunu göstermeye lemleri üzerinde duruluyor? Şüphesiz ki, (Müslümanların
çalışacağım. Özellikle Đslam'da din ve kültür birbirine sıkıca dışında bir kaç grubu daha belirtirsek) Surinamlılar, Antililer,
bağlıdır. Batılı ölçülere göre kabul edilemiyecek uygulamalar (Hristiyan) Ganalılar ve Çinlilerde de entegrasyon problemleri
Kuran surelerine gönderme yapılarak kabul edilebilir duruma bir ro) oynamaktadır. Ama Müslümanların Hollanda gibi
getirilir, yasallaştırlrır. Đslamm zihinsel dünyası, bu dînin modern batılı bir topluma uymada kendilerine özgü, dinleri ve
varoluşundan birkaç yüzyıl sonra içine girdiği durgunluğu kültürlerinden kaynaklanan sorunları vardır. Müslümanların
yansıtmaktadır. dini ve kültürel temellerine ilişkin bilgi sahibi olmadan yapılan
Bunun devamında kısaca, Hollanda'daki Müslüman her konuşma muğlaklaşır. Bu çerçevede »Müslüman*
göçmenlerin arka planım tasvir edeceğim. Yanı sıra, modernlik kavramından bir tek tanrıya, yani Allah'a ve Muhammed'in
öncesi zihinsel yapının etkileri de ele alınacak. Daha sonra onun peygamberi olduğuna ve onun öğretisinin Kuran'da yazılı
entegrasyon sorununa ilişkin, son on yılda Hollanda yöneti- olduğuna inananlar anlaşılır. Burada söz konusu olan, »ilahi
minin politikalarına etkide bulunan dört yaklaşım gündeme hakikatten türetilmiş bir normlar ve değerler sistemi ile bu
gelecek. Burada sözkonusu olan politik-hukuksal, (saf) sosyo- sisteme dayanan ve üstün bir ahlaki düzenin apaçık yansıması
ekonomik, çokkültürlü ve sosyo- kül türel yaklaşımlardır. Bu sayılan bir toplum biçimi içeren, kültür oluşturucu' faktör
yaklaşımlar daha sonra eleştirel olarak ele alınacak, bunu olarak din«dir.' Müslüman gençlerin giderek azalan oranda
yaparken de, Müslüman göçmenlerin ilk bölümde belirtilen camiye gitmesi, kesinlikle onların kendilerini Müslüman
arka plandaki dini-kültürel özelliklerini ne oranda dikkate saymadıkları anlamına gelmez. Aynı zamanda dinin gereklerini
aldıklarına bakacağım. pratikte yerine getirmeyen çok sayıdaki Müslüman için de, dini
Benim hipotezim sudur: geleneksel Đslam'ın temel ilkeleri, inançları kişiliklerinin özü, değer ve normlarının kaynağı olarak
belirli bir etnik grubun eski gelenekleri de ona eklenmiş olarak, kalır.
Hollanda toplumunun temel değer ve normlarıyla çatışır. Üzerinde konuştuğumuz Müslümanlar en basta Türkiye ve
Gelinen toplumun geçerli değerlerini devralmamak, berabe- Fas'tan işçi göçüyle gelenler ve (genellikle Hollanda'da doğan)
rinde geürilen kültürel değerlere tutunmak Hollanda'daki çocuklarıdır. 2000 yılında, resmi olarak kayda geçmiş
Müslümanların içerisinde bulunduğu sosyal-ekonomik ba- Türklerin sayısı 309.000, Faslıların da 262.000'dir. Yamsıra
kımdan geri kalmışlıklarını büyük oranda açıklar. son on yılda ilticacı göçü, örneğin Đrak'tan (38.000),
Somali'den (30.000), Afganistan'dan (26.000) ve iran'dan
(24.000), önemli boyutlara ulaşmıştır. Pakistan, Tunus ve
Cezayir'den 2000 yılında yaklaşık 35.000 kişi Hollanda'ya
gelmiştir.2 Doğumlar ve evlenerek gelmeler sonucu olarak
47
Çarpışan normlar - modern yafama açthş olarak entegrasyon

önümüzdeki on yılda bu gruplar büyük bir artış gösterecektir. ailelerinin baskısıyla görücü usulüyle evlendiriliyor ve
Bazı olgular: dolasıyla sıkça eğitimlerini yarıda bırakıyorlar. Müslümanlar
Bugün Müslümanlar, göçmenler arasında en büyük yeni, arasındaki işsizlik »yerlilerin« iki-üç katı yüksekliğinde-dir. Đş
dünya görüşü farklı gruptur.3 Burada sözkonusu olan, sahibi olanlarının çoğu mağaza, lokanta, pastane veya
mutlak rakamlarla 736.000 Müslümandır. Çoğu Müslüman kahvehane gibi, ekonominin konjonktüre duyarlı sek-
yoğun olarak kendi cemaatine yönelik kalır. Bu, ithal evli- törlerinde çalışmaktadır. Sosyal yardım ödeneklerine
liklerin çok yüksek oranda (Türk ve Faslılarda nerdeyse başvuranları nispeten yüksektir. Suç işleme orantısız olarak
yüzde yetmiş beş oranında) ve »yerli« Hollandalılarla yüksektir. Hatta, Bovenkerk ve Yeşilgöz, suç işleme rakam-
yapılan evliliklerin düşük oranda olmasıyla (muhtemelen larını alarm verici olarak adlandırıyorlar.5 11 Eylül'de Đkiz
yüzde beşten daha az) kanıtlanmaktadır. Đktisatçı Prof. Arie Kuleler'e yapılan saldın ve 15 Mayıs seçim sonuçlarından
van der Zwan »büyük çoğunluk açısından, özellikle de beri Müslümanların entegrasyon sorunu aciliyet kazandı.
Đslami ülkelerden gelenler açısından yakınlaşma söz konusu Tartışmanın tonu bile ürkütücü oldu. Đslam'ın politik
değildir" tespitinde bulunuyor. »Onların demografik radikal kesimi medyada yoğun ilgi topluyor. Aynı
profilleri gelenekseldir, birinci ve ikinci kuşak arasında bu zamanda, Hollanda'daki Müslümanların bir bölümünün,
alanda bir farkın olmaması da özellikle dikkat çekicidir."4 Đslam'ın bu politik radikal kesimine karşı duyarsız
Van der Zwan'a göre, geleneksel kurallara bağlı kalmak olmadığına dair duyumlar da vardır.
(örneğin küçük yaşta evlilik ve çocuk sahibi olma) modern
bir toplumda sosyal hareketliliğin ve entegrasyonun önünde
önemli bir engeldir. Bu, anne ve babanın az eğitimli olduğu Đslam'ın dünyası
büyük ailelerden gelme çocukların anne ve babalarının
yolundan yürümelerinden ileri gelmektedir. »Ve sosyal Đslam'ı anlama yolundaki çabalarında araştırmacılar bu dini
hareketlilik için bir defa uzun bir eğitim süresi şarttır ve bu, başlangıçtaki sosyal oluşumundan koparma eğilimindeler. Bu
genç yaşta evlenmek ve çok çabuk çocuk sahibi olmakla dine ilişkin teolojik çeşitlilik, Đslam felsefesinin tarihi veya
çelişkilidir." Đslam'ın insanın içinde manevi bir yolculuk olma niteliği tasvir
Müslümanlar Hollanda'da özellikle büyük ve orta bü- ediliyor. Bu dünya dininin oluşma sürecine ise nadiren
yüklükteki şehirlerin geri kalmış mahallerinde yerleşmiştir. sosyolojik bir gözlükle bakılıyor.
Müslüman göçmenler genel olarak düşük eğitimlidirler. Đtalyan araştırmacıları Allievi ve Castro'ya göre bu anlaşılır
Türk ve Faslılarda çoğunluk yurtları olan ülkenin en düşük bir şeydir, çünkü Đslam yakın zamana kadar Batı-Avrupa'da
sosyal-ekonomik kesimine mensuptur. Đlticacı göçmenlerin yoktu. Kapsamlı analizlerin yokluğunu onlar şuna bağlıyorlar;
de bir bölümü pek okuma-yazma bilmez. Müslüman Đslam, araştırma konusu olarak klasik doğubilimcilerin
çevrelerden çocuklarda okula devamsızlık nispeten yüksektir. dünyasına özgü kalmıştır, bundan dolayı da onların araştırma
Hatta, orta ve yüksek eğitime başlayan kız çocukları metotlarına ve ilgilerine mahkûm olmuştur. Bunun da Öte-
49
Çarpişan normlar- modem yaşama açılış olarak entegrasyon

sinde, Đslam dünyasında bilimle uğraşanlar tarafından ger- Kabile veya halkla ilişkili olarak: Aynı bölge veya aynı ülke-
çekleştirile, Đslam'a yöneiik sosyolojik araştırmaların hemen den birisi uzak bir ülkeden birisine göre daha yakındır. Bunun
hemen olmadığını saptıyorlar.6 Đslam dünyasında Đslam kültü- için aynı ulustan olmak (modern bir kavram) gerekmez. Tür-
rünün sosyolojik ve psikolojik oluşma tarihine yönelik olarak, kiyeli bir Kürt, uzun tarihsel bir mücadele ve düşmanlığın
Alman sosyolog Norbert Elias'ın çalışmasıyla karşılaştırılabi- sonucu olarak kendini Türk komşusuna değil, Đranlı veya
lecek bir araştırmanın hiç olmaması dikkat çekicidir.7 Iraklı bir Kürt'e daha yakın hisseder.
Lewis ve Pryce'in çalışmalarında, geleneksel Đslam'ın ruhsal Aile ve kabile (ve alt birimleri) açısından: Aile ve kabile
dünyasının birbiriyle yakın bağlantılı üç özelliği gündeme gelir. atmosferinde çok sayıda erkek çocuğa sahip olma bir şeref
Müslüman'ın dini-kül türel kimliği şu özellikleriyle ayırt edilir: kaynağıdır. Bu çok sayıda erkeğin, erken ve birden çok kadınla
hiyerarşik-otoriter yapı (»Patron herşeyi yapmaya kadirdir, evlenmesi için bir gerekçedir. Kadının erkeğe tabi konumu iki
diğerleri sadece ona itaat edebilir"); nedenden dolayı çok sayıda erkek çocuk sahibi olma isteğinin
grup kimliği (»Grup her zaman bireyin üstündedir»; kim de bir sonucudur. Đlk olarak, kadının çocukları her zaman
kabileye/aşirete dahil değilse güvenilmezdir, ya da en iyimser babalarının adını taşır, hiçbir zaman annenin değil (daha
yaklaşımla, ciddiye alınmaz); yakından tanımlarsak, kadının babasının adını değil). Sülalenin
ataerkil yapı ve utanma kültürü (kadının yeniden üretme görevi dışında bir evliliğin anlamı, kadının çocuk doğurmak yoluyla
vardır ve kocasına itaat borçludur; itaat göstermediği zaman rakip aşiretlerin çıkarlarına hizmet etmesidir. Başka sülalelere
ailesini utanç verici bir duruma düşürür), -ü... duyulan güvensizlikten ötürü (Hiç belli olmaz, güçlenip
azabilir ve bize saldırabilirler) kuzin ve kuzenler arasında
Đslam'ı kimliğe biçim veren toplumsal birimler namus" ve ayıp evlilik teşvik edilir. Çok sayıda erkek çocuk sahibi olma isteği
veya utanmanın merkezi kavramlar olduğu kontrolsüz nüfus artışına yol açabilir. Ayrıca, yakın akraba
birimlerdir.»Namus« doğrudan grupla ilişkilidir. Önem taşıyan evlilikleri ciddi sağlık rizikolarını beraberinde getirir.9
gruplar sırasıyla aile, aşiret, kabile ve en büyük birlik: Đkinci olarak, kadın, genellikle beraberinde gelen korkunç
inananların. cemaatidir (ümmet). sonuçlarla, babasının namusunu ve böylece de kabilesinin
Đnananların cemaatiyle ilişkili olarak: bir kişinin Müslüman namusunu kirletebilir. Bunu, örneğin uygun olmayan kıyafetle
olduğunu söylemesi bile, onun Müslüman olmayan birisine evden çıkarak veya evlilik öncesi cinsel ilişkiye girerek
göre daha yakın olarak yorumlanması için yeterlidir. Kişi yapabilir. Bunu takip eden cezalar, sözlü uyarı ve eziyetten
dünyanın herhangi bir yerinde baskı altında yaşıyan Müslü- toplum dışına atma ve öldürmeye kadar varabilir. Sonuçta,
manlarla duygusal yakınlık hisseder. Đnananların cemaati hemen hernen daima, hiç kimse artık bu kadınla evlenmek
sıkça, başka yerlerde aynı inançta olanlar acı çektiği ya da istemez. Yalnızca aile sahip olduğu saygıyı yitirmekle kalmaz,
baskı altında tutulduğu zaman (Kaşmir, Filistin) kanayan ve kadın mali bir yük olarak da ailenin başına kalır. Kadının
acı duyan bir vücut olarak tasarlanır. anne-baba evindeki varlığı, onun ailesine ve kabilesine
getirdiği ayıbı sürekli hatırlatır.
60 51
Çarpışan normlar - modern yaşama açthş olarak entegrasyon

Sonuçta birey kollektifin altına koşulmuş bir konumdadır. Đslam ve kabile zihniyeti
Her çocuk özünü namus ve ayıp kavramlarının oluşturduğu
utanma kültürü Đçerisinde sosyallesin Özgürlük ve bireysel Đslam kabile toplumunda doğmuştur. Đslam'ın tektanrılılığı o
sorumluluklar gibi değerler bu düşünce dünyasında bir rol zamana kadar Arap yarımadasında varolan çoktanrılılıktan
oynamazlar. Çocuğun öğrendiği ilk erdem ailenin yetişkin kesin bir kopuş anlamındadır.11
üyelerine itaat etmektir. Erkek çocuklara çok küçük yaştan iti- Yeni din Muhammed'in kabilesini çevredeki diğer kabile-
baren, başkalarını korkutup kaçırma öğretilir. Bu kültürde lerle sürekli mücadelelere körükledi. Bu arada Muhammed
saldırgan davranış, topluluk içerisinde başkaları tarafından merhamet edilmesini öğütledi. Yenilen kabileler Đslam dinine
küçük düşürülmekten kaçınmayı sağladığı için, işlevseldir. geçtikleri zaman köleleştirilmeyip, Müslümanlarla birlikte,
Burada anlatılan kültür Jan Romein tarafından geliştirilen Đslam'a inanmayan diğer komşu kabilelere karşı savaştılar. Bu
Genel Đnsan Modeli'ne (GĐM) çok benzer. Van der Loo ve Van yolla Đslam güçlü bir yayılmacı karakter kazandı; bu dinde,
Reijen GĐM'in en Önemli unsurlarını şöyle özetlerler: Bu, inançsızları yenmeye ve onları Müslüman yapmaya büyük
modern toplumlar hariç, her toplumda karşılaşılan bir değer verildi. Manevi karakter taşıyan Đslam öncesi âdetler,
modeldir, insan kendini doğanın bir parçası olarak hisseder. örneğin dua etme, oruç tutma ve sadaka verme gibi, Đslam
Doğayı kullanmak ister, ama doğanın sırlarını kapsamlı olarak dinine alındı. Muhammed ve Allah arasındaki ilişki dikeydir,
araştırma saplantısında değildir. GĐM insanı belirli bir Allah herşeye kadirdir, o tektir, o emreder ve Muhammed
biçimde, somut ve görüntüyle düşünür, soyut ve kavramlarla uyar. Muhammed ve onu izleyenler arasındaki ilişki basittir:
değil. Mücadele etmek zorunda olduğu birçok güvensizlik Muhammed'in iradesi yasadır.
bilinçli örgütlenme ve planlamanın alıştığımızdan çok daha az Arzulanan toplumsal düzen Kuran'da yazılıdır. Uyulması
önem taşıdığını gösterir. Güç ve otorite GĐM'de mutlak ve gereken kurallar özellikle, varolan kabilevi anarşinin, yani
dokunulmazdır. Ceza görmeksizin insan otoriteye karşı kabile ve sülaleler aralarında süren yoğun şiddetteki
çıkamaz. En son olarak, bu modelde is faydalı bir şey değil çatışmaların son bulması amacına yöneliktir. David Pryce
lanetli ve insanın üzerinde bir yüktür. Hiçbir şey yapmamak ]ones,The Clossedde'de (Kapalı Döngü) kabileler sisteminin
herkesçe arzulanan, ama ancak sınırlı bir kesimin ger- nasıl işlediğini anlatır. Bir kabilenin diğer kabileyi egemenliği
çekleştirebildiği bir lükstür.10 altına almaya çalıştığı, kabilelerin, sülalelerin ve ailelerin kendi
içlerinde güç kazanmak için sürekli mücadeleler yürüttüğü,
sınırsız bir şiddetin hüküm sürdüğü bir döngü. Her aile, sülale
ya da kabilenin başında bir erkek vardır. Reis bu konumunu
çoğu zaman entrika ve şiddetle kazanmıştır. Muhammed'in
büyük başarısı uyulması gereken önemli politik ve sosyal (hatta
daha sonra ekonomik} kuralları, bir grup kabileye kabul
ettirebilmesindeydi. Bu kurallar kabilenin
53
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

kabile şerefinin korunması, mal ve mülkün bölüşülmesi gibi uygarlığı ise tümüyle başka türdedir. Müslümanlar çok kimlikli,
temel değerlerine uyumluydu. Bu yasalar, kabilelerin kalıcı çok ırklı ve evrensel bir dünya uygarlığı yaratmışlardır.13 Lewis,
biçimde birleşmesini mümkün kıldı. Çatışmalar devam etti, Müslüman halkların şimdiki durumlarından üzüntü duyar.
ama Đslam çemberine giren, Đslam dinini kabul eden kabilelere Hristiyan dünyasıyla karşılaştırıldığında Đslam dünyası yoksul,
karşı değil. güçsüz ve bügisiz bir duruma düşmüştür.
Kuran'da uyulması gereken çok sayıdaki kural arasında, Lewis'e göre, »Yanlış olan neydi?« sorusunu yanıtlamaya
grup içerisindeki toplumsal barış en önde yer alır. Bu kural- yönelik, başlıca iki yaklaşım vardır. Birincisi, seküler-laik
ların birçoğu erkeğin ailesinin veya sülalesinin şerefi, namusu yaklaşımdır. Bunlar Đslam toplumlarında dinin yerini
ile ilişkilidir. Şerefin, namusun karşıtı şerefsizlik, namussuz- tartışmaya açarlar. Onlara göre batının ilerlemişliğine din ve
luktur, ayıptır: erkek, utanç duymaktan veya rezil olmaktan devlet işlerinin prensipte ayrılığı ve dünyevi yasalara bağlı sivil
kaçınmak gerektiğine öyle saplanmıştır ki, büyük bir tutkuyla, toplumun yaratılması yol açmıştır. Đkinci yaklaşım sosyal-psi-
erkek gibi, namusunu korur. Burada da inkâr ve yalan büyük kolojiktir ve başkalarının yanısıra çoğu feminist tarafından da
bir rol oynar. Utanma kültüründe gerçek bir olayı görmezden benimsenir. Taraftarları Đslami toplumlarda cinsiyetçiliği,
gelme veya düpedüz inkâr etme çok olağandır. Bu, çok güçlü (kadının eşit olmayan posizyonunu vurgular. Đslam dün-
gelişmiş olan güvensizlik duygusuyla - sadece yabancılara jyasında nüfusun yarısının enerji ve yetenekleri yanhzca kul-
yönelik değit aynı zamanda kendi ailesine veya sülalesine de lanılmadan kalmaz, aynı zamanda çocukların yetistirilme-
yönelik - birlikte gider. Grup içinde grubun namusunun sinde çok daha derin bir problem vardır: Çocuklar okuma
korunmasına hizmet etmesi gereken kuralların çiğnendiğine yazması olmayan ve baskı altındaki kadınlara emanet edilirler
ilişkin yapılan dedikodulara dayanan güvensizlik ve yoğun bir (downtrodden mothers).
sosyal kontrol vardır. Lewis, »Böyle bir eğitimin ürünleri... gayet büyük bir ihti-
malle, küstah ve itaatkâr yetişkinler, dolayısıyla hür ve acık bir
toplum için elverişsiz bireyler olacaktır«, diye düşünür ve
Đslam'ın yükselişi ve çöküşü devamla, »Yanlış olan neydi?« sorusunun Müslümanlar
Sarasında popülerliği artan, çarpık bir cevabını belirtir. Cevap,
Bernard Lewis bilgisiz ve anarşi içindeki Arap kabilelerinin bir (kötülükler bizi buldu, çünkü biz Đslam'ın yüce mirasım ihmal
araya gelerek Đslam sancağı altında bir dünya uygarlığına yük- Jettik, biçimindedir. Bu yanıt basit olduğu kadar ölümcüldür
selmesine hayranlık duyar. Yedinci yüzyılda Suriye, Filistin, ide, çünkü bunun anlamı, çoğu kez sadece bir varsayım olan
Mısır ve Kuzey Afrika ele geçirilmişti. Yeni dinin yayılmasını leskiye bir dönüştür.14 Đran devrimi ve kimi Müslüman ülke-
durdurabilecek hiçbir şey gözükmüyordu. Đslam'ın yükseliş llerdeki köktendinci akımlar ve rejimler bu konudaki örnek-
döneminde, onunla karşılaştırılabilecek tek bir uygarlık vardı, o Blerdir. Bunlarla karşılaştırıldığında laik demokrasi daha fazla
da Çin'di. Lewis, Çin uygarlığını, kendisini bir tek bölge ve bir perspektif sunar. Lewis Kemal Atatürk tarafından kurulan
ırkla sınırlayan bir uygarlık olarak tanımlar. Đslam Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı olumlu bir tutum alır. Buna
55
Çarpışan normlar - modern yafama açılış olarak entegrasyon

karşı Pryce Jones, sekülarizm/laisizm ve başka batılı gelişmelerin rini geçmişte kanıtladıklarını düşünür. Müslümanlar bir za-
durağan kabilevi halklar tarafından ne oranda anlaşılabileceği manlar içlerinden büyük filozoflar çıkardılar, çok büyük top-
konusunda kötümserdir. raklan ele geçirdiler ve bir dünya uygarlığı kurdular. Ona göre
Lewis'in pozisyonu.açıktır, kitabının alt başlığı »îslam- problem Müslümanlarda ve dinlerinde değil, daha ziyade
Modernite Çatışması ve Ortadoğu« çok anlamlıdır. Bir za- batının Müslüman ülkelere karşı tavrındadır. Emperyalizm ve
manlar Đslam uygarlığına dahil olan halklar, yaşamlarını ABD'nin büyük ticari gücü Müslümanların kendi kendilerini
derinden etkileyecek, değiştirecek, acılı ama aynı zamanda problemlerden kurtarma şanslarını ellerinden almaktadır.
özgürleştirici modernleşme sürecine girmeyi başaramadılar. Lewis bu konuda daha tereddütlüdür. O, Đngiliz ve Fran-
Bunu komşuları ve rakipleri olan Hristiyan batı başardı. Lewis sızların on dokuzuncu yüzyılda Müslüman halkları politik ve
kin ve intikam, öfke ve acınma, fakirlik ve baskıdan oluşan ve ekonomik olarak egemenlikleri altına aldığından şüphe etmez.
gittikçe aşağıya doğru ilerleyen bir girdaba girilmemesi için Böylece yirminci yüzyılda şehirlere göç gibi büyük kültürel
uyarıyor ve Müslümanların yeteneklerini ve enerjilerini ortak değişimlerin de önü açılmıştır. Ve aynı şekilde, bu gelişmenin
bir amaca yönelteceklerini ve bu yolla belki de gelecekte yeniden Müslümanların yaşamını, olumlu ve olumsuz olarak, değişime
önemli bir uygarlık olabileceklerini umut ediyor. uğrattığı görüşüne de karşı çıkmaz. Lewis ayrıca, Amerikalıların
Bu konuda Lewis Pryce Jones'den daha iyimserdir. Lewis'in bölgedeki stratejik çıkarlarım savunduklarını da kabul eder
Đslam'a inananlardan beklediği şey en önemli değerlerini, gece (petrolün istikrarlı biçimde temini dahil). Ama Lewis'e göre,
gündüz çocuklarına aktarmaya çalıştıkları değerleri, bir kenara bütün bunlar Đslam ülkelerinin geri kalmışlıklarının asıl
bırakmalarıdır. Ama bu onların, namus ve gruba bağlanmış nedeni olarak geçerli değildir. Bu durum öncelikle, tıpkı on
düşüncelerini ve ataerkil aile yapısını terketmeleri anlamına üçüncü yüzyıldaki Moğol istilasının da o zamanki Đslam
gelecektir. Oysa Pryce (ones'e göre tam da bunlar kabilenin imparatorluğunun Đç zayıflığının bir sonucu olduğu gibi,
en önemli ayırt edici özellikleridir ve çemberi oluştururlar. Bu sebep değil sonuçtur.
kabile değerleri ve kimliği öyle tabii algılanır ki, bunları Levvis, ama örneğin Pryce Jones gibi diğer eleştirel
içselleştirmiş olanlar uzun vadeli feci sonuçlan görmek yaklaşıma sahip olanlar da, çöküşün asıl nedeninin Müslü-
istemezler. Bu değerlerin apaçıklığı büyük ölçüde, her türlü manların bireysel özgürlükleri garanti altına almak, bilimsel
modernlik öncesi tasavvurun Kuran'dan alınmış ve durmadan bÜgi ile dini inancı dengeye getirmek (bilimsel araştırma
tekrarlanan surelere dayanarak meşrulaştırılm asına dayanır. genellikle, dini dogmaları tehdit etmeye başladığı zaman dur-
Muhammed'in kabilesinin düşünce ve âdetleri, tarihsel durulur) ve kadının baskı altına alınmasının getirdiği sosyal
çerçeveleri anlaşılmadan, günümüzün endüstri ve şehir ve piskolojik sonuçları ortadan kaldırmak için gereken de-
toplumuna uyarlanır. mokratik kurumlan oluşturmadaki güçsüzlüklerinde olduğuna
Đslam'ı kabile kimliğiyle modernleşme sürecinin birlikte işaret ederler. Đslam düyasının büyük bir bölümündeki üzüntü
yürümesine ilişkin görüşler farklı farklıdır. Armstrong Müslü- verici durumun din olarak Đslam'ın sonucu olduğunu iddia
manların akılcı düşünceyle dini birbirinden ayırdedebildikle- etmezler. Ama analizlerinden Müslüman
86 57
Çarpışan normlar- modem yaşama açılış olarak entegrasyon

dünyasında (ortodokslar ve köktendinciler arasında) egemen Bizim Müslüman göçmenlerimizin geldiği ülkelerde (Türkiye
dini pratiğin toplumsal gelişme ve özgürleşmeye ciddi bir engel önemli bir istisna olmak üzere) kabilevi kültürle uyumlu olarak,
oluşturduğu sonucu çıkar. egemenlik tek politik lider (devlet başkam veya kral), ordu
komutanları ve dini liderler (ulema) üçgeninde yo-
Birleşmiş Milletler Gelişme Programı'nın Temmuz 2002'de ğunlaşmıştır. Bu üç sektör birbirlerini (kararsız) bir dengede
yayınlanan Arab Hutnan Development Report'unda (Arap tutar. Bunların üyeleri genellikle ayni aile, sülale veya kabile-
Đnsani Gelişme Raporu) yirmi iki Đslam ülkesinin top- dendir ve evlilikler yoluyla birbirlerine bağlanmışlardır. Egemen
lamındaki ortalama yaşam süresi, eğitim düzeyi ve yaşam güç olmaları kısmen bu bağlantılar üzerinde yükselir. Đslam
standardı değerlerinin araştırması yer aldı. Bu rapor Pryce bu güç odaklan için mevcut güç ilişkilerinin sürekliliğini
Jones ve Lewis'in haklılığını gösteriyor. Rapor araştırmanın sağlamaya yönelik bir araçtır. Mısır, Irak ve Suriye gibi
yapıldığı ülkelerde kökleşmiş kurumsal yetersizliklerin, insani ülkelerde önde gelen din adamları dünyevi otoritenin
gelişmenin hızlanmasının önünde bir engel olduğuna yer kontrolü altında olduklarından buralarda bir devlet islamı söz
veriyor. Bu rapora göre bölgenin üç »anahtar eksiği« var: O konusudur. Bunun ötesinde, iktidar sahipleri hükümet ve
Özgürlük eksiği ö Kadın hakları eksiği ü Đnsan kaynakları ordu üzerinden silahlı kuvvetleri, gelir kaynaklarını (vergiler
eksiği15 ve ticaret), medyayı (radyo, televizyon, gazeteler) ve ekono-
miyi tamamen ellerinde tutarlar ve bu arada, bağımsız bir
yargı gücü bulunmaz. Bütün bunların sonucu ise toplumsal
Halkın kaderi durgunluktur.'6

Halkın Lewis'in belirttiği çöküşe pratikteki tepkisi nasıl? Bu Yığın üçgeni halkın tepkisini sematize ediyor:
tepki altta şematik olarak yığın üçgeniyle veriliyor. Yanında
ise, aşağıda ilk başta ele alınacak olan, iktidar ve seçkinler Rüşvet ve duyarsızlık açısından: Kamu hizmetleri kabile ve klan
üçgeni görülüyor: ilişkileri aracılığıyla halkın bir kesimine açıktır.17 Kişi bü-
Seçkinler Üçgeni Yığın Üçgeni rokrasi ve ticari yaşamdaki o ülkeye özgü rüşvetten çıkar
sağlar. Zengin batılı ülkelerden veya uluslararası kuruluşlar-
dan gelen yardımların bir bölümü de böylece kaybolup gider.
Egemen gruplar kendilerini zenginleştirmeye çalışırlar ve bu
uğurda satın alma ve şantaj yollarına da başvururlar. Halkın
büyük çoğunluğu mevcut durumu olduğu gibi kabul eder,
çünkü kinişe durumun bir zamanlar başka türlü olduğunu
hatırlamamaktadır.
ordu din adamları köktendincilik mültecilik/göç
devlet başkanı/kral rüşvet/duyarsızlık
59
Çarpışan normlar- modern yaşama açıltş olarak entegrasyon

Köktendindlik açısından: Köktendinciler haîkın hızla güçlenen ve getirilmiştir. Yanısıra çok fazla insan iç savaşların ve açlığın
mevcut güç ilişkilerini reddeden kesimidir. Yüksek eğitim hüküm sürdüğü ülkelerden kaçmıştır. Bu grupdan ilticacı
görmüş meslek sahipleri (avukatlar, doktorlar vb. gibi). veya insani nedenlerle göçmen olarak Avrupa'ya gelenlerin
arasında da kökten dincilik gelişmektedir, çünkü bunlar liberal sayısı nispeten sınırlıdır. Mültecilerin çok büyük bölümü
demokrasi, milliyetçilik ve komünizm gibi seküler ideolojilerden komşu ülkelerde, genellikle UNHCR (Birleşmiş Milletler
hayal kırıklığına uğramışlardır. Köktendinciler, Lewis'in Mülteciler Yüksek Komiserliği) tarafından yönetilen mülteci
»Yanlış oian neydi?« sorusunun yanıtının, toplumun perişan kamplarında kalmaktadır. Bunun da ötesinde, Arab Human
durumunun açıklamasının, Đslami değer ve normların Development Report'nn tespitlerine göre, çok sayıda insanda
yaşatılmamasmda olduğuna inanırlar. Bunların Örnekleri zengin batı ülkelerine göç etme isteği özellikle yüksektir.
Müslüman Biraderler örgütü, Bin Ladin'in El-Kaide'si, Tür-
kiye'de Erbakan'ın Milli Görüş Teşkilatı'dır. Bu gruplar özellikle
ABD'yi kendi ülkelerindeki despotları desteklemekle itham Hollanda'da Müslümanlar
ederler. Kimi zaman köktendincilerĐn Đslam dünyasında tek
otantik muhalefet olduğu - bir çok ülkede demokratik ve Hollanda'ya gelen Müslümanların en büyük kesimi (Türkler,
seküler bir muhalefetin de varolduğu gerçeği göz ardı edilerek- Faslılar ve ilticacı göçmenlerin bir bölümü) Hollanda'yı
belirtilir. KöktendincilerĐn güçleri çok etkin misyonerlik, devlet bilinçli olarak seçmemiş, zorunluluktan buraya gelmiştir, Bu
destekli din adamlarına karşı duyulan tepki, umutsuzların göçmenler, hala kabilevi ilişkilerin egemen olduğu kırsal
şiddet eylemleri (terör ve şehitlik mertebesi) ve Mısır'daki Al kesim kökenlidir.
Azhar üniversitesi gibi kendi dini merkezleri üzerinde Kültürü bîr topluluğun bilgisi, sembolleri, görenekleri,
yükselmektedir. görüşleri, becerileri ve davranış kurallarından oluşan bir
repertuar olarak tanımladığımız zaman,ıs Müslümanların
Mülteciler ve göçmenler açısından: Durgunluktan en fazla zarar çoğunluğunun hala modern dönem öncesinde bulunduğunu
görenler kırsal kökenli topraksız köylülerdir. Şehirlere göçmenin görürüz. Kültürel yapılarının üç ayırt edici özelliği vardır. En
sonucunda köklerini kaybedip »düsük« düzeydeki işlerde başta, hiyerarşik-otoriter tutum. Đkinci olarak, ataerkil aile
çalışmaya mahkûm olmuşlardır, bundan dolayı da namus ve kültürü, ki bu kültürde kadının yeniden üretim işlevi vardır ve
utanma kültürünün içinde, çoğunlukla çok sert ve insanlık dışı kocasına itaat etmekle yükümlüdür, eğer itaat etmezse ailesini
davranışlara maruz kalırlar. Genellikle okuma yazmaları utanç verici bir duruma düşürür. Üçüncü unsur gruba bağlı
yoktur veya eğitim düzeyleri sınırlıdır. Yoksulluk güçlü bir düşünmedir: grup her zaman bireyin üstündedir; yoğun bir
kabile veya aşirete dahil olmayan başka kesimleri de (küçük ve sosyal kontrol vardır; insanların kendi namuslarını, şereflerini
orta esnaf, basit bir meslek edinmiş olanlar, düşük düzeydeki koruma saplantısı, ayıptan kaçınmayı sabit fikir haline getirir;
memurlar ve benzerleri) tehdit eder. Kırsal kökenli bir kesim bu amaçla gerçeği görmezden gelmek veya düpedüz reddetmek
altmışlı yıllardan itibaren Batı-Avrupa'ya misafir işçi olarak çok normal ve kabul edilebilir bir şeydir.
60 61
Çarpışan normlar - modem yaşama açılış olarak entegrasyon

Bu geleneksel düşünme dünyası taşlaşmış dini görüşlerle iç toplumda ayakta kalabilmek için, kendi kararlı »iç pusulasım«
içe geçmiştir. geliştirmelidir.
Bundan dolayı entegrasyon alanında büyük problemler Bir başka iyi örnek de kadın-erkek Đlişkileridir. Çoğu Müs-
ortaya çıkacağı tabiidir. Đşyerinde otoriter düşünme biçiminin lüman'ın yoğun ataerkil değerleri açısından normal görünenler
olumsuz işlevi bu konuda bir örnektir. Büyük bir süpermar- kesinlikle modem toplumla bağdaşmaz, modern toplumda
ketin Faslı depo şefi kendi yönetimi altında çalışanları kor- aşılmış ve insanlık dışı olarak görülür. Bakire/fahişe kültü,
kutma ve sözlü şiddetle yönettiği zaman, kendi grup kültü- olabildiğince çok sayıda erkek çocuk sahibi olma isteği, kızların
ründe geçerli olan normlara göre hareket eder. Bu yolla sünnet edilmesi (genellikle dine başvurarak savunulur), kız
otoritesini yerleştirmeye ve şerefini korumaya çalışır; yanında çocukların görücü usulüyle evlendirilmesi tamamen namus
çalışanları »kollektif çözüm üretme« ile yönlendirmek bir anlayışının parçalarıdır. Bir grup olarak Müslümanlar -hem
zayıflık işareti olacaktır. »Lütfen şunu, sunu yapar mısın?« kadınlar, hem de erkekler - bu uygulamalardan ve arkasında
biçiminde bir istekte bulunma kendi kütüründe alt düzey yatan değerlerden vazgeçmelidirler. Bu yavaş veya
görevlilerinin üstlerine karşı kullandıkları bir biçimdir ve üst yetersiz olarak gerçekleşirse, Müslümanların özgürleşmesi de
düzey görevlilerin kendi altındaki görevlilere karşı kullandığı sınırlı kalır. Ya da, Arie van der Zwan tarafından formüle
bir biçim değildir. Hollandalı çalışanların bakış açısından ise edildiği gibi, »... batı kökenli olmayan göçmenlerin kapalı
Faslı depo şefinin davranışı çalışmayı olanaksız kılan ve kabul çevresi ile katıldıkları batı toplumlarının arasındaki uçurum,
edilemez bir davranış biçimidir. Faslı uyum göstermez ve Hol- içinden geldikleri toplumun geçirdiği durgunluktan ayrı
landalı çalışanlarının değerlerini devralmazsa kaybeden o görülemez. Bu göçmenler bilindiği gibi hâlâ çoğunlukla
olur. Devamında işini koruyamaz ve işsiz duruma düşer. Đslam dünyasından geliyorlar ve Đslam dünyasının düşüşüne
Böylesi durumlar her gün görülür, karşılıklı anlayışsızlığa yönelik olarak, »Yanlış olan neydi?« sorusunun sorulduğu,
ve güvensizliğe yol açar; bazı Müslümanlar »ayrımcılıktan» gittikçe büyüyen bir uluslararası literatür bolluğu var. Bilim,
şikayet ettiğinden işverenler de »Faslın birisini işe almak iste- kültür ve ekonomi alanlarında Đslam dünyasında, daha önceki
mez. Bundan dolayı Hollanda'da bir Müslüman için, istişare dönemlerde çığır açıcı sonuçlar alınmışken, on sekizinci
görüşmeleri ve gerekirse pazarlık (her iki taraf için de kârıyla yüzyıldan itibaren çok sınırlı bir ilerleme görülmüştür.
ve zaranyla) prensibi azami otoriter davranışından daha Van der Zwan burada isabetli olarak, konunun hem uluslararası
yararlıdır. Hollanda'da haklı olduğunu kanıtlama veya kendi tarafını (göçün itici gücü olarak durgunluk), hem ulusal tarafını
çıkarlarına uygun davranma belli sosyal kurallara bağlıdır ve iş (entegrasyonda kültürel sorunların bütünleşilecek toplumun
arkadaşlarının bireysel haklarını ve çıkarlarını dikkate almayı karşısına ödev olarak çıkması) dile getiriyor. Makalesinde gerek
gerektirir. Aslında bu, yeni gelenin birey olarak kimliğini göç olgusunun, gerek Müslümanların modern topluma
geliştirmesinin ve geleneksel namus ve utanma kültürünü »uymayan« değer ve normlara bağlı kalmasının ortak
terketmesinin zorunluluğu anlamındadır. »Başkaları ne der? nedenlerini açıklıyor.
(şeref ve utanç) diye düşünmek yerine, modern batılı
62 63
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

Đlk başta Hollandalı politikacılar ve karar sahipleri Müslü- teklenmesidir. Đnsanın sosyal yardım olanaklarından yarar-
man dünyasından {Fas ve Türkiye) iş göçünü geçici bir olgu lanma hakkını kolaylıkla almasının da zararları vardır. Çok
olarak yorumlamışlardı. Yeni gelenler »misafir* işçilerdi. fazla göçmen bundan dolayı hayatını sürgit bir sosyal yardım
Müslümanların kendileri de buna uygun bir davranış göste- ödeneği ile sürdürme bağımlılığına düşmüştür. Ayrıca poli-tik-
riyordu. Onlar da yabancı bir ülkede geçici olarak para kazan- hukusal yaklaşım Hollanda'daki Müslümanların arka planlarını
mayı ve daha sonra kendi ülkelerinde geleceklerini inşa etmeyi dikkate almaz. Bu yaklaşım - içinde politik hakların ve
düşünüyorlardı. Müslümanların, tıpkı batı kökenli olmayan vatandaşlık haklarının yüzyıllar boyunca süren ve değişik
diğer yabancılar gibi, Hollanda'da kalıcı oldukları açıkça grupların birbirinin önüne geçme çabalarının bir sonucu olarak
ortaya çıktığı zaman, onların nasıl en uygun şekilde Hollanda ortaya çıktığı - kendi tarihini bakış çerçevesi olarak alır.
toplumuna uyumlu hale getirileceği tartışması yapılmaya Müslüman göçmenlerle Hollanda toplumu arasındaki zihniyet
başladı. Bu tartışmada dört yaklaşım ayırt edilir. farklılığını yeterince göremediği için de, yukarıda belirtilen
dezavantajın barındırdığı tehlikeyi hiç görememiştir.
Politik-hukuksal yaklaşım
Sosyoekonomik bakış açısı
Bu yaklaşıma göre, Hollanda'ya yeni gelip yasal olarak
yerleşenler, toplumunun bir parçası olabilmek için, yerli Batılı ülke kökenli olmayan göçmenler diğerlerine göre sosyal
kökenli Hollandalıların sahip olduğu bütün sosyal ve politik yönden dezavantajlı vatandaşlar olarak tanımlanır. Yönetim
hak ve yükümlülükleri otomatik olarak kazanmalıdırlar. Top- bundan dolayı eğitini, iş ve gelir, sağlık ve konut alanlarında
lusal yaşama bütünüyle katılım için bu en önemli koşuldur. fırsat eşitliği yaratmalıdır. Bu alanlardaki yetersizliklerin
Irkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele önemini korumakla sebebi grubun kültüre! veya dini inanç özelliklerinde değil,
beraber, devletin ayrıca çok fazla bir şey yapması gerekmez. sadece sosyoekonomik etmenlerde aranır.20 Sosyoekonomik
Bu bakış açısının problemi bir yanda biçimsel haklar ile yasalar geri kalmış vatandaşlara yeni olanaklar yaratmalıdır.
diğer yanda gerçekten vatandaşlığa kabul, katılımcılık ve Bu yaklaşımın bir avantajı yoksul halk mahallelerindeki
özgürleşme arasındaki uçurumdur. Vatandaşlık haklarının ve yoğunlaşma ve siyah okulların oluşması gibi dışlama meka-
politik hakların kulanımı pratikte çok sınırlıdır. Örneğin nizmalarını ve ayrışma sürecini dikkate almasıdır. Ama bu
seçimlere katılım oranı çok düşüktür. Hollanda toplumunu yaklaşım da Hollanda'nın sosyal tarihinden, özellikle de emek
tanımaya yöneliş kısıtlı olduğu için, kendi haklan hakkında ve sermaye arasındaki mücadeleden ve Đkinci Dünya Savaşı
bilgi sahibi olma da çok yaygın değildir. Üstelik pratikte sonrasındaki sosyal devlet oluşumundan ortaya çıkmıştır.
biçimsel haklar entegrasyon için değil, tam tersine, dini inanç Bunun sayesinde işçi sınıfı orta tabakaya dönüşerek öz-
(etnisite) temelinde, bir topluluğun toplumdan kendisini gürleşmesini gerçekleştirdi. Hollanda'daki çoğu Müslüman için
ayırması yönünde kullanılıyor, ki bu paradoksaldır. En trajik eşitsizliğin arkasında yatan nedenler geçmişin »yerli« kökenli
örnek, Đslami eğitimin yönetim tarafından parasal olarak des- Hollanda alt sınıfmdakilerden tümüyle farklıdır. Bun-
64 65
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

dan dolayı bu bakış açısı iki büyük Đtirazla karşılaşır. Đlk başta rin bozulmasına yol açar; ayrıca gereksizdir, çünkü daha iyi
bu, bütün problemlerin dış faktörlere (yönetim, Hollanda bir çıkış noktası on dokuzuncu yüzyıl filozofu John Stuart
toplumu gibi) bağlandığı kurban zihniyetine ve kendi grubunun MilTin zarar prensibidir, ki içeriğini insanların özgürlüklerini
dışındaki dünyaya güven duyulmayan negatif bir grup kullanırken başkalarına zarar veremeyecekleri oluşturur.21
kimliğinin oluşmasına yol açar. Bu karşılıklı gerginliklere ve Çokkültürcülük Hollanda devletinin politikaları üzerinde en
suçlamalara neden olur. çok etki gösteren akım. Bu, Hollanda toplumunun tarihte
Üstelik, sosyal devletin sosyal ödenek ve kira yardımı gibi (Protestan, Katolik ve laik olmak üzere) paralel toplumlara
olanakları kişinin topluma ayak uydu ram ay ıs mm sonuçlarını bölünmüş olmasının ve Đkinci Dünya Savaşı ve sömürgeci
hafifletir. Yaşamım devam ettirmek için Hollanda toplumuna geçmişe yönelik tepkinin bir sonucudur. Bu yaklaşımın
uymak mutlak bir zorunluluk olmaktan çıkar. Bu yolla büyük zayıflığı Müslümanların özgürleşmesini frenleyen kültürel ve
Müslüman grupların modernleşme süreci, toplumsal yaşamın dini normların olumsuz sonuçlarım kabul etmemesidir. Bu bir
kenarlarında, kendi özgürleşmelerini engelleyen değer ve sürpriz değÜdir, çünkü bu düşünce silsilesinde kültürel
normlara tutunup kaldıkları bir sosyal ödenek bağımlılığına olgular »iyi« veya »kötün kavramlarıyla tanımlanamaz; bunlar
saplanma noktasına gelebilir. hiç birbirleriyle karşılaştırılacak şeyler değildir. Kendini kesin
çizgilerle, paralel bir dünya olarak diğer gruplardan ayırmış
Müslümanların teşvik edilmesi, Müslüman kadınların
Çokkültürcütük:: kentli kimliğini koruyarak entegrasyon
bağımlılığının Đstenmeden de olsa pekiştirilmesi anlamına
Çokkültürcülük bir devlet çerçevesinde kültürlerin eşitlik gelir. Özel eğitimin parasal olarak desteklenmesi Müslü-
temelinde, yanyana, barış içerisinde ve karşılıklı saygı kural- manların kendi özel okullarını, kız ve erkek öğrenciler için
larına göre yaşamalarım hedefler, ama çokkültürcülüğün ayrı yurtlar kurmalarını olanaklı kılar. Bu okul ve yurtlarda
taraftarları azınlıklar için özei ayrıcalıkları savunuyorlar. Bu kız çocuklar gelecekteki annelik ve evkadmlığı görevleri için
yaklaşım başlangıçta Kanada (Kızılderililer ve Đnuitler) ve yetiştirilirler.
Avustralya (Aborijini) gibi ülkelerin yerli halklarının haklarını
garanti altına almak için geliştirildi. Hollanda'da hâlâ bu
Sosyokültürel yaklaşım
yaklaşımı savunan çok kişi vardır. Örneğin Rot-terdam'h
hukuk filozofu M. Galenkamp başbakan Balken-ende Van der Zwan yakın geçmişte objektif sosyoekonomik faktör-
tarafından yapılan, Hollanda değer ve normlarının insan hakları lerin, entegrasyonun durağanlaşmasını açıklamada yetersiz
veya temel hakların ve din ile devlet işlerinin ayrılığının kaldığını saptadı. Bu yazara göre sosyokültürel faktörler aynı
entegrasyon politikaların da temel olarak yorumlanması ölçüde önemlidir, çünkü bu faktörler reel sosyoekonomik geri
önerisini reddediyor. Ona göre bu olanaksızdır, çünkü kalmışlıkla etkileşim içerisinde entegrasyon sorunlarına neden
Hollanda artık homojen bir toplum değildir; bu arzulanan bir olurlar. Van der Zwan batı ülke kökenli olmayan yabancılar
şey değildir, çünkü kutuplaşmaya ve sosyal dengele- arasında ayrım yapar: bir yanda Surinamlılar ve Antilhler,
66 67
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

diğer yanda da Faslılar ve Türkler. Daha önce belirtilen Hükümet düzeyde bulunduğunu ve bulunduğu ülkenin değer ve norm-
Politikaları Bilimsel Konseyi çalışmasına22 atıfla, ilk iki larına uygun davranarak daha ileriye gidebileceğini görebilir.
grubun yerli kökenli Hollandılıların alt tabakasından fazla Bu kendisinden bir şeylerin alındığı duygusundan daha çeki-
farklı olmayan bir alt tabaka oluşturduğu sonucuna varır. cidir. Uygarlaşma süreci kavramından hareketle konuşmanın
Faslılar ve Türklerde ise, sosyokültürel konumlarından ileri üçüncü bir yaran, yerli etnik kökenli Hollandalıların kendilerini
gelen nicel ve nitel farklılıkları saptar. Faslı ve Türk nüfusun göçmenlerin yerine daha rahat koyabilmeleridir. Göçmenin
ancak üçte biri entegre olmuş nüfusa dahil edilebilir. Üçte ikisi sarsıcı bir zihniyet değişikliği sürecinden geçtiği bilinirse, iki
için entegrasyon perspektifi kısaca yok sayılabilir. insan birbirine karşı daha fazla anlayış gösterebilecektir.
Bu grubun yarısı, çok büyük kesimi artık çalışmayan 45 Hollandalı yığınların modern değerleri benimsemesi yüz
yaşının üstündeki insanlardan oluşur. Đkinci ve üçüncü kuşak yıldan fazla zaman almıştır. Bu yüzden onlar, Anadolu
Faslılar ve Türkler diğer yansını oluşturur. Van der Zwan bu kırsalından veya Rif dağlarından gelen kadın veya erkekten
grubu ulaşılmaz olarak tanımlar: »Bir taraftan topluma en- farklı olarak, batılı toplum için daha uygun bir zihinsel
tegrasyon henüz tamamlanmamıştır ve bunun gerçekleşeceği dünyada hareket ederler. Bu gerçeklerin kabul edilmemesi
de şüphelidir, öte taraftan kendi etnik grubuna kenetlenmesi verimsiz olacaktır, oysa bu anlayış biçimi göçmenleri gelenek ve
de artık söz konusu değildir.» Bu hassas, köklerinden kopmuş değerlerini bunlara b i r defa sahip oldukları için sürdürmeye
grup bir yanıyla batılı toplumun çekiciliğine (özgürlük, teşvik etmekten çok farklıdır. Hoüanda yönetiminin
uyuşturucu, boş zaman kültürü) açıktır, ama bu toplumun Müslümanların geri kalma durumunun kültürel boyutunu
davranış kontrol mekanizmalarına sahip değildir. Sosyal olarak bunca zamandır ciddiye almaması üzüntü vericidir. Son
raydan çıkma tehdidi altındadır: eğitim ve iş hayatına yıllarda en etkili olan yaklaşımlar politik-hukuksal, (saf)
katılım sosyal yükselmeye yol açabilir, ama suça yönelişleri ve sosyoekonomik ve çokkültürcülük yaklaşımlarıydı. Her üç
köktendinci gruplarla flörtleri bu gelişmeye rakip rotaları yaklaşım da belirgin oiarak Hollanda'nın tipik politik, ekonomik
oluşturur. ve kültürel geleneklerinin izlerini taşıyordu. Mesela çok-
kültürcülük yaklaşımının taraftarları toplumda kesin çizgi-
lerle ayrılmış bir Müslüman »sütunun« oluşmasını olumlu
Sonuç
buluyorlar, çünkü böyle bir paralel dünya oluşumunun
»Entegrasyon« kavramını, belli Müslüman grupların kendilerini özgürleşmeyi hızlandıracağı hayalindeler. Diyorlar ki: »Kato-
içine alan batı toplumu içindeki uygarlaşma süreci olarak likler de aynı yoldan geçti ya!« Bu, Hoüanda'daki Müslü-
anlamak açıklık sağlar. Bu sayede kültürlerin eşitliği üzerine manların ezici çoğunluğunu şekillendiren kültürel özelliklerin,
yürütülen sudan tartışma gereksizlesin Göçmenin kültürlerden tehlikeli biçimde yanlış anlaşılma sidir. Hollanda gibi bir
birini ya da diğerini benimsemesi veya reddetmesi girilen toplumda böyle kendini diğerlerinden ayıran bir »sütun«
toplumun iyi işleyebilmek için ortaya koyduğu istemler sadece insanların »kendi grubuna« daha fazla yönelme eğilim-
tarafından belirlenir. Üstelik göçmen gelişmede belirli bir lerini güçlendirecektir. Ancak sosyoekonomik geri kalmışlığın
68 69
Çarpışan normlar - modern yaşama açılış olarak entegrasyon

ve kültürel faktörlerin karşılıklı etkileşiminin önemini vurgu- Politika idealimle çelişiyor


layan bir yaklaşım başarılı bir entegrasyon perspektifi sunar.
Bu iki sorun alanı arasındaki ilişki analiz edilmelidir. Yoksa
entegrasyon pek başarılı olmayacaktır. Bu durum da özellikle
Hollandalı Müslümanlar arasındaki en zayıf gruplar için
kadınlar ve kızlar - felaket olacaktır.

1. Emir
Ben senin Allahm, Rabbînim. Karsımda başka ilahların
olmayacaktır.

»Benim inancım bir korku inancıydı. Hatalı şeyler yapmaktan


korku. Allah kızabilir diye korku, cehenneme gitmekten korku.
Alevlerden korku, ateşten korku. Allah devlet gibiydi: her
yerde ve her zaman hazır, babamı alıp götürüp hapse atmak
için hazır. Benini Allah'la ilişkim şöyleydi: bana dokunmadığı
sürece memnundum. Evet, acı duyduğum zaman dua etini,
annemin beni dövmeyi bırakmasını sağlaması için Allah'a
yalvardım, ama çocukların bir gün Noel Baba'nın gerçekte var
olmadığını anlamaları gibi, ondan çok fazla şey beklememem
gerektiğini kabul ettim. Ben ateistim, sanıyorum bu benini
doğamda var, bu kanaati bir yerlerde yazılı olarak görmemden
önce de bu böyleydi, ama bunu anlamam sadece biraz zaman
aldı. Belki küstahlık gibi gelir ama, kendisini Đnançlı olarak
adlandıran insanların çoğunun Özünde ateist olduklarını
düşünüyorum. Allah'a gerçekten inanıp inanmadıkları
sorusundan kaçınıyor ve teferruatın içinde kayboluyorlar. Biz
Hollanda'da şu soru üzerine bir tartışma yürütmeliyiz: ahlaki
değerlerimiz insanlardan, mı geliyor, yoksa herşey Allah
tarafından mı verilmiş? Ve sonra biz Jan Peter Balkenende'nin
tutumunu analiz etmeye başlamalıyız.

70 71
Politika idealimle çelişiyor
Onu şimdiye kadar iyi bir şekilde dinleyen var mı? Her zaman
3. Emir
incil'deki değer ve normlardan bahseder, asla Allah'ın bizden
Allah'ın, Rabb'ln ismini boş yere ağzına almayacaksın
yapmamızı veya yapmamamızı istediği şeylerden değil. Bal-
kenende, bir bilim adamı, belirli bir gerçeğe ulaşmak için bir »Peygamberine, Muhammed'e, hakaretin cezası ölüm cezasıdır.
şeyin yanlışlığını kanıtlamanın zorunluluğunu Öğrenen kişi, Bunu doğrudan, peygamberin kendisi Allah'tan haber
dünyanın altı günde yaratıldığına mı inanıyor? Ve Havva'nın almıştır, tıpkı kendisine uygun düşen mesajları sık sık aldığı
Adem'in kaburga kemiğinden yapıldığına? Bu olanaksızdır. gibi. Kuranı oku: O, Zeyneb'i, öğrencisinin karısını, bu Allah'ın
Bilim adamları inanmaz. Ben, Balkenende'nin Hristiyan bir emridir diyerek çalar. Ve daha kötüsü: Ayşe'ye aşık olur, en
olmadığına em inim.« iyi arkadaşının dokuz yaşındaki kızına. Kızın babası, ıLütfen
kızım ergenliğe erişinceye kadar bekle<, der, ama
Muhammed bu kadar uzun süre beklemek istemez. Sonuçta
2. Emir
ne olur? Allah'tan, Ayşe Muhammed için hazırlanmalıdır, diye
Kendin için yukarıda, göklerde olanın, yahut aşağıda yerde
bir mesaj alır. Muhammed'in öğretisi anlaşılan budur: en iyi
olanın, yahut yerin altında, sularda of an in hiç suretini
arkadaşının kızını elinden alma iznin var. Muhammed, bizim
yapmayacaksın
batı ölçülerimizle ölçüldüğünde, sapık bir adamdır. Bir des-
»Allah'ın birinci buyruğuyla Muhammed aklıselimi hapsetmek pot. Fikir özgürlüğüne karşıdır. Eğer dediğini yapmazsan
istedi, ikinci buyruğu ile de insanlığın güzel, romantik yanı sonun iyi olmaz. Bana bütün bunlar Ortadoğu'nun mego-
boyunduruk altına alındı. Ben bu kadar çok sayıda insanın lamanyak iktidar sahiplerini düşündürüyor: Bin Ladin,
sanat karşısında duygusuz kalmasını gerçekten tüyler ürpertici Humeyni, Saddam. Saddam Hüseyin'in var olmasını garip mi
buluyorum. Bu anlamda Đslam devrini tamamlamış bir buluyorsunuz? Muhammed onun örnek aldığı kişidir.
kültürdür. Bu şu anlama gelir: değiştirilemez olmuş, taşlaşmış. Muhammed, bütün Müslüman erkekler için örnektir. Bu
Bir defa herşey Kuran'da yazılmış olarak vardır ve bu ilkeye kadar çok Müslüman erkeğin zorba olması garip değil mi? Size
dokunulamaz. Kişisel olarak hâlâ, Muhammed'in öğretisini bunları anlattığım zaman dehşete düşüyorsunuz, ama siz de
geçerliliğini yitirmiş buluyorum, fakat politikacı olarak yeni doğma büyüme Hollandalıların çoğunluğunun yaptığı hatayı
rolümde, beni sürekli olarak, kendilerine geri kafalı demekle yapıyorsunuz: Benim nereden geldiğimi unutuyorsunuz. Ben
suçlayan insanlarla bir tartışmaya giremediğimden dolayı bu Müslümandım, ne hakkında konuştuğumu biliyorum.
ifademi geri aldım. Ya da, bu ifademe belli bir nüans getirdim Düşünce özgürlüğü hakkının en değerli varlığımız olduğu,
desem daha doğru olur: Đslam'ı - kendini Allah'ın iradesine demokratik bir ülkede yaşıyan ben, hâlâ peygamber Muhammed
teslim etmeyi - geri bir hareket noktası buluyorum, arna bu, bu adına yapılan şantajlarla karşı karşıya kalmamı korkunç
dine inananları da geri kafalı buluyorum anlamına gelmez. buluyorum. Hollanda'da Sayın Aboutaleb {Amsterdam Sosyal
Onlar zamanın gerisinde kalmışlar. Bu farklı bir şey. Hâlâ ileriye Daire şefi) Kuran okuyabilir ve bu Muhammed harika, diye
gidebilirler.« düşünebilir. Ben de, Muhammed'i birey olarak aşağılık bula-
72 73
Politika idealimle çelişiyor

bilirim. Muhammed, kadın evde kalmalıdır, çarşaf giymelidir, vardır: eğer senin Allah'a artık inanmaman istenirse. Đslam'-
belirli işleri yapmamalıdır, kocasıyla aynı miras haklarına dan kopmamı dışarıya yansıtmada uzun süre bekledim. Bera-
sahip değildir, zina yapan kadın taşlanmalıdır diyor - ben, berinde getireceği sonuçlardan korktuğundan: ailemi kaybet-
Suudi parasının yardımıyla bütün dünyada yayılan >gerçek< mekten. Bütün hayatım boyunca her ikisini, hem kanaatimi,
dışında başka bir gerçekliğin de var olduğunu göstermek hem aile bağlarımı korumak istedim - ta ki artık yürümeyin-
istiyorum. Biliyorum ki kendilerini Müslüman olarak ceye kadar. Bir ayağım önde, diğer ayağım arkada kalmış olarak
tanımlayan kadınlar beni henüz anlamayacaklar, ama bir gün şimdi yaptığım, yazdığım ve söylediğim hiçbir şey mümkün
onlar da etraflarına cesaretle bakacaklardır. Biz bütün sosy- olmazdı. Şimdi büyük, boş bir Allah bizim aramızda duruyor
alleşme kanallarını -aile, eğitim, medya - Müslüman ailem beni artık görmek istemiyor. Dini bir inanç ancak bu
kadınların serbest ve gelir bakımından bağımsız olmalarını kadar çarpık olabilir: en yakın ilişkilerin içine sızıyor ve
sağlamak için, harekete geçirmeliyiz. Bu çok uzun yıllar ister, ebeveynleri, çocukları ve Allah arasında bir seçime zorluyor.
ama bir gün her kadın bir zamanlar benim de anladığım gibi,
Onlar hiç aklımdan çıkmıyor, özlüyorum. Bir kayıp var,
anlayacak: Annem gibi yaşamak istemiyorum."
üzüntü. Ve buna rağmen şimdi itaatsizliğimin karşılığını
cehenneme gitmekle ödemek zorunda olduğuma inan-
4. Emir madığımdan dolayı, suçluluk duygularımı daha iyi kontrol
Altı gün işleyeceksin, fakat yedinci gün Rab bin Allah'ın dinlendiği edebiliyorum. Bütün bunların ne kadar gereksiz olduğunu
gündür, hiçbir iş yapmayacaksın düşününce üzülüyorum: beni neden olduğum gibi kabul
etmiyorlar? Babamın, ben parlamentoda yemin ederken
»Đşlerin fazla yoğun olduğu zamanlar düşünürüm: şimdi ken-
yanımda olmasını istiyorum. Babamın eskiden olduğu gibi
dime gelmeliyim. Ve o zaman yalnız kalmak isterim. Pijamayla
sarılıp beni bağrına basmasını istiyorum. Bu olmayacak.
dolaşıp kitap okumak. Veya yataktan çıkmamak. Sonuçta iş
Anneme para göndermek istiyorum, ama para ona ulaşmayacak.
tembellik etmeye varıyor. Üç gün arka arkaya aylaklık ettiğim
Annemin iyi olup olmadığını bilmek istiyorum, ama ona telefon
bir zaman oldu, ama son aylarda bu olmadı. Pazar günlerini
açmaya cesaret edemiyorum. Annem Allah'ı seçiyor, beni değil.
Hristîyardar gibi geçirmenin benim çok işime geleceğini
Annem katıdır, çok azimli bir kadın. Çevresini istediği gibi
düşünüyorum.«
çekip çevirmeye çalışır, bunu başaramadığı zaman da vurur,
elinin altında ne varsa fırlatır. Bizim evde her şey kırıktı.
5. Emir Soğukkanlı, mesafeli ve mükemmelliyetcidir. Eğer okulda on
Babana ve anana hürmet edeceksin sorudan dokuzunu doğru yanıtladıysam o yalnızca, neden bir
soruyu hatalı yanıtladığımı sorardı. Ondan korkardım, ama
»Allah buyurur ki: önce bana, sonra peygamber Hazreti
ona hayranlık da duyardım. O bizim için her zaman hazırdı ve
Muhammed'e ve daha sonra da babana ve annene itaat ede-
ceksin. Her şeyde. Đtaat etmeyeceğin yanlızca bir durum
74 75
l Politika idealimle çelişiyor

üstüne üstlük her şeyi tek başına yapmak zorundaydı. Babam G. Emir
annemi tanıdığı zaman Somali'de en Önemii adamdı. Bu, Kati etmeyeceksin
bağımsızlıktan hemen sonraki dönemdi. Babam günde yirmi
»Bir dini fanatik beni öldürmek isteyecek, çünkü ben ateist
dört saat politikayla meşguldü, parlementonun kurulmasıyla,
oldum ve çünkü o beni öldürerek cennete gideceğine inanıyor.
okuma yazma seferberliğiyle. Demokratik hareket durdu-
Ama ben Özellikle, benim Hollandalıların düşüncesini
rulduğu ve babam cezaevine girdiği zaman annem ona
değiştirebileceğimden ve böylece, etnik gruplara verilen belirli
tümüyle bağlı kaldı. Babamın her gün ziyaretine gitti ve ona
parasal teşviklerin iptal edileceğinden ya da Đslam okullarının
yiyecek götürdü. Ama annemin güçsüz olduğu anlarda,
kapatılacağından korkan Müslümanlar için bir tehdit
babama ihtiyacı olduğunda, babam onu yalnız bıraktı. Bu hâlâ
oluşturduğum kanısındayım. Kimse yanılgıya kapılmasın: çok
böyle. Babam başka ülkelere gittiğinde biz de beraber gittik,
sayıda Hollandalı Müslüman benim tarafımda, fakat sadece
oralarda annem - önde gelen bir yargıcın gururlu kızı - dilini
henüz açıkça ortaya çıkmıyorlar. Onlar açıkça ortaya çıkar
bümediği bir ülkede yarım yamalak bir Arapça'yla alış veriş
çıkmaz, birtakım şeyler değişip yasa olur olmaz, beni öldür-
yapmak için, Allah onun evde kalmasını buyururken, dışarı
menin hiç bir anlamı kalmayacak. Benim için sorun sebat
çıkmak zorundaydı. Annemin neden böyle kızdığını anlıyorum.
etme sorunu. Daha ne kadar süre korunmaya ihtiyacım var?
Dürüst bir karşılaştırma değil ama yapmadan duramam:
Pek uzun değil. Burada söz konusu olan yalnızca ben değilim.
babamı annemden daha çok özlüyorum. O sevecendi, bizi
Birleşmiş Milletler'in raporlarında yazılı olduğu gibi, Đslam ve
bağrına basardı, bizimle oynardı. Babam güzel olduğumu
Muhammed'in öğretisini savunmak için insanların ve partilerin
söylerdi. Ve akıllı olduğumu. Beni çok överdi. Eğer babam
verdikleri uğraşın yöntemi uluslararası bir konu olmuştur. Bin
evdeyse ben mutluydum. Ama sık sık evden giderdi. Doğru
Ladin ve taraftarları önceden amaçlamış olduklarının tam tersine
dürüst vedalaşmadan. Son defasında babam şunları söyledi:
ulaştılar. Đlk başta her şey daha da kötü olacak — Đrak'a saldırı
>Gelecek hafta sonu geri geleceğimi, ama bir daha on yıl sonra
bu kötünün ne kadar kötü olduğunu gösterecek- ama 11 Eylül,
ortaya çıktı. Ama yine de ... evet belki de, babamla ilişkimin
inanın bana, Đslam'ın sonunun başlangıcıdır.»
kopması ödemem gereken en büyük ceza. Onu aramaya çıkmak
istiyorum, ama kapıyı yüzüme kapatacağını biliyorum. Onun
benim ruh hastası olduğum saplantısına bağlanmayı tercih
7. Emir
edeceğini biliyorum, ama ona bir kere daha gideceğim, sonra bir
Zina etmeyeceksin
kere daha. Onu Özlersem. Onunla konuşma isteği duyarsam.
Onun beni bir kere daha sıkıca sarmasını istersem. Ben, onun »Uzaktan bir kuzenimle evlendirildim. Onunla Kanada'da bir
beni dinlemeyeceğini bilecek kadar gerçekçiyim, ama ben aile kurmam isteniyordu. Kaçtığım zaman babam beni
onun bir gün bana yeniden kapısını açacağı umudunu evlatlıktan reddetti. Bir süre sonra, babam aldığı karardan
koruyacak kadar da idealistim.» pişmanlık duydu ve eşimden ayrılmamı ayarlamak için her
şeyi yaptı. Yeniden evlenmem gerektiğini düşünüyordu,
76 77
l Politika idealimle çelişiyor

çünkü çocuk sahibi olmadan ölebileceğim düşüncesi onun içîn zorunlu kıldığı renkli kalemler için de geçerliydi. Annem çan-
dayanılmaz bir şeydi. Bu yaz boşanma işlemleri bitti, ama bu iyi tasından para kaybolduğunu anlar anlamaz beddua etmeye
haber, doğaldır ki, benim eşime yıllarca sadık kalmadığım başlardı, saçlarımdan tutup beni odanın içerisinde döndü-
gerçeği karşısında önemini kaybetti. Değişik erkek rürdü. Vücudumun her yeri, her zaman yara bere içindeydi.
arkadaşlarım olmuştu ve beş yıl boyunca birisiyle birlikte Beni elleriyle, sopayla veya eline geçen ne olursa onunla
yaşamıştım. Babama anlatmadım, ama Hollanda'dakî Somalili döverdi. Bize dilenmek için gelen insanlara vermek için, anne-
cemaati - ki beni şua mı sıkı göz hapsinde tutarlar - bu bilgiyi minkÜerinden yiyecek de çaldım. Đlk seferinde annem buna
şüphesiz iletmişlerdir. Bu benim için iyi bir durum değil: yasak gülebildi, ama bir gün bütün bir dilenci alayı kapıya da-
cinsel ilişkiye girme suçunu işlemekle Kuran'a göre yüz kere yandığında - ve bu ayki yiyeceğimizin dolaptan kaybolmuş
kırbaçlanmayı hakederim ve zina suçunu işlemekten dolayı da olduğunu anladığında - çok öfkelendi.
taşlanabilirim. Tehditlerden bahsediyorduk ya ... Azize miyim? Ben mi? Hayır, kesinlikle değil. Ben kötü
Din bağlamını bir kenara bırakırsak, ben her zaman sadık şeyler yaptım. Okulda kızları kızdırdım, evlerin zillerini
kaldım. Đnsanlara benimle bir ilişkiye girmenin zor geldiğini çaldım, ninemi zıvanadan çıkardım. Bunlar yeteri kadar kötü
farkettim. Marco, birlikte yaşadığım adam, her zaman eîe gelmez değil mi? O zaman sana Kuran öğretmenimin başını nasıl
birisi olduğumu söylerdi, içindekileri dışına vurmuyor-sun<, yaktığımı anlatacağun. Annem bizim Kuran okulunda pek bir
derdi, senin içîn ne ifade ettiğimi asla bilnıiyorum.< Bu doğru. şey öğrenmediğimizi anlayınca, evde bize ders vermesi için
Birisine bağlanmayı zor buluyorum, ama gene de özel öğretmen tuttu. Bu adam bizden kendimiz mürekkep
bağlanıyorum. Đlişkinin sonu daha çok kavga yüzünden yapmamızı ve bu mürekkeple tahtaların üzerine Kuran'dan
geliyor. Şimdi Marco'yla iyi anlaşabiliyorum, o kadar iyi ki parçaları yazmamızı istiyordu. Daha sonra bu tahtalar yıkana-
neden yeniden birlikte yaşamaya başlamadığımızı merak caktı ve daha sonra biz aynı işe yeni baştan başlayacaktık. Her
ediyor, ama ben onun ne kadar çabuk öfkelendiğini biliyorum ve cumartesi yemden. Bir müddet sonra bana gına geldi, kendimi
böyle bir şeyi bir daha yaşamak istemiyorum. Kızıp zıvanadan kız kardeşimle birlikte tuvalete kilitledim, öğretmen, annem,
çıkabilen biri değilim, olmak da istemiyorum. Her zaman bağrış ninem: kim kapıya gelirse gelsin, biz kapıyı açmıyorduk. Kuran
çağrışın, gürültü patırtının olduğu bir aileden geliyorum. öğretmenine tahtaların üzerine yazmanın daha on altıncı
Bunun karşıtını istiyorum.» yüzyılda modasının geçmiş olduğu gibi korkunç şeyler
söyledim. Bir noktadan sonra annem öğretmeni gönderdi: ılşte
paran, bunlar Kuran dersi istemiyorlar. Ben yorgunluktan
8. Emir
öldüm, bırak ne istiyorlarsa yapsınlar, ne yapalımN Üstünden pek
Çalmayacaksın
geçmemişti, ben evde yalnızdım, Kuran öğretmenimin bizim
»Annem spor dersini ahlaka uygun bulmazdı. Bu ders için faz- eve geri geldiğini gördüm. Hemen büyük giriş kapısına
ladan istenen parayı vermek istemezdi. Bundan dolayı gerekli koştum, ama geç kaldım. O beni evin içine çekti, gözlerimi
parayı çalardım. Aynı, şey müzik dersi veya okulun almamızı bağladı ve bana vurmaya başladı. Vurdu, ben gözlerî-
78 79
Politika idealimle çelişiyor

min bağını çözmeyi başarıncaya kadar vurdu. O zaman


başımdan tuttu ve başımı duvara vurdu. Ve bir kere daha. Çat
Bin Ladin'in kâbusu
Ayaan Hirsi Ali'nin Kanadah-Ugandalı kadın yazar Irsiıad Manjl'yle
diye bir ses duydum ve bayıldım. Kafatası çatlaması. Hasta-
söyleşisi
nede geçirdiğim on iki günün parasını onun ödemesi gerekti.
Artı tazminat. Bir daha hiçbir yerde yüzünü gösteremedi. Bu
olay onun yaşamının akışını belirledi. Vicdanım rahat değil:
Bir insanı zıvanadan çıkacak hale getirdim.«

9. Emir
Komşuna karşı yalan söylemeyeceksin
Kitabında »Müslüman kardeşlerine» seslenmen dikkatimi çekti.
»Yalan söyleme sanatına hakimimdir, fakat yalan söylemeye Kendini hâlâ Müslüman olarak görüyor musun?
artık ihtiyaç kalmadığında - Allah yoktur, Allah benden öyle
istiyor diye doğru konuşmama gerek yok - bilinçli olarak, bir Evet, ben Müslümanım. Böyle de olmak istiyorum, çünkü
daha asla yalan söylememeyi seçtim.* islam'ı reform edebileceğimiz kanısındayım. Bana inan, okuldan
atıldıktan sonra Đslam'ı kendi başıma, bütün bu Müslü-
10. Emir
manların okul duvarları arasında öğrenebildiklerinden çok
Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut
daha fazla öğrendim. Eğer daha çok Müslüman böyle yapsaydı,
kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut
bağımsız düsünseydi, dinimiz çok farklı bir görünüm alırdı.
komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin
Çok sayıda genç Müslüman'ın da bunu istediğini farkettim.
Üniversitelerde konuşma yaptığım zaman öğrenciler konuşma
»Bu, insanın neyi arzuladığına bağlı. Ben, örneğin Kari Pop- sonrasında bana gelip »Bize yardım et«, diyorlar, »Bu boğucu
per gibi, felsefi yazılar yazmak isterdim. Paradoksal olarak bu dinde havaya ihtiyacımız var.« Bundan dolayı bu kitabı yazdım.
adım - politikaya girmek - benim idealimle çelişiyor. En fazla
filozof olmak ve kendi teorilerimi ayrıntılarıyla oluşturmak Ama kendini Müslüman olarak hisssetmen, Müslümanh'ın
isterim. Yazmak için bir yer, benim için temizlik yapacak kimliğinin bir parçası olmasından mı yoksa bu sistem içerisinde
birisi, ekmek parası kazanma derdinin olmaması, boş yetiştirilmenden mĐ ileri geliyor?
konuşmalar yerine gerçek tartışmalar yürütmek. Sonuçta beni
mutlu kılacak şeyler bunlar.« Hayır, sorun benim için kimlik sorunu değil. Bu benini için
insan hakları sorunudur. Ben Đslam adına kadınların
aşağılandığını gördüğüm zaman sessiz kalamam. Müslüman
kardeşlerime de sürekli söylüyorum: Böyle egoist davranma.
8O 81
Bin Ladin'in kâbusu
Ayağa kalk ve tavır takın! Başörtüsü ve çarşaf giymek isteyen Ve bundan dolayı Đslam'da reform çok zor. Arap kültüründe
kadınlar her zaman bana bunun kendi tercihleri olduğunu bağımsız düşünme teşvik edilmez. Gene de bu, Đslam'ın sahip
söylüyorlar. Ama benim yanıtım da şu: Giyeceğin elbiseleri olduğu tek fırsat. Milyarlarca Müslüman'ı bağımsız
seçebilmen senin için iyi bir şey. Ama, rejimin baskısını üze- düşünmeye ikna etmek, hayır bu başarılmaz. Ama biz
rinde hisseden ve baş örtüsü takmak zorunda olan, bunu yap- eleştirici kitleyle birlikte ilerleyerek geri kalanları arkamızdan
madiği zaman baskı altına alınan ve fiziksel saldırıya uğruyan . çekmeye çalışabiliriz. Asıl mesele, küçük bir grup mollanın
kızkardeşlerini de bir düşün. Onlar Đçin mücadele et. Peygam- bizim ne düşünmemiz gerektiğini bize anlatmamasıdır; tersine
ber Muhammed'in kendisi söyler: din, bizim başkalarına karşı biz batılı Müslümanların — çünkü umudum onlardadır —
davranma biçiminıizdir. Kısaca: eğer sen sorumluluğundan Kuran'ın nasıl çift anlamlı ve çelişkili olduğunu farketmemiz
kaçarsan Müslüman değilsindir. ve bizim kendimizin bu konuda ne düşündüğümüzdür.

Ama Muhammed dokuz yaşındaki bir kız çocuğuyla evlendi. Bu Batıh Müslümanlar bu konuma nasıl getirilir?
korkunç değil mi?
Bizim konuşmaya cesaret eden politikacılara gereksinimimiz
Elbette. Muhammed'i tanımıyorum, bu adamla hiç ta- var. Farklı olmaktan veya ırkçı olarak tanımlanmaktan kork-
nışmadım. Onun feminist veya tersine kadın düşmanı mayan politikacılara. Nasıl Kuran yazıldığı gibi ele alınamazsa,
olduğunu kanıtlayamam. Ama Kuran'da onun bir grup çok çokkültürlü toplum da bir dogma değildir. Đnsanlar, Müslüman
ilerici sözleri vardır. Onun için, Müslüman erkeklere hep olsun ya da olmasınlar, sadece ve sadece başkalarına saygı
soruyorum: niçin sakal bırakıp on yedinci yüzyıl Arap elbiselerini duydukları zaman, saygıyı hakkederler. Sonuçta, insan hakları
giyiyorsun da, Muhammed'in Kuran'da yazdığı ilerici fikirlerini sözkonusu olduğu zaman çifte standart kullanılamaz.
izlemiyorsun?
Teoride Đslam harika, hoşgörülü bir dindir. Gerçekte prob- Liberal, seküler anlayıştaki batılı insanlar neden Đslam içindeki
lem bu harika dinin Arap kültür emperyalizmine boyun yanlış anlamalara karsı çıkmaktan korku duyuyorlar?
eğmesidir. Arap kültür emperyalizmi kadınların ailenin na-
musu, şerefi için birey olmaktan vazgeçmelerini dikte eder ve Onu bir bilsem! Bunu kendi kendime çok uzun süredir
onları ortak mülk yapar. Tecavüze uğruyan bir kız evlilikten soruyorum. Batılı dostlarıma, neden bu kadar çok korkuyor-
önce cinsel ilişkiye girdiği için yüz seksen kırbaç cezası alır. Biz sunuz, diye soruyorum. Neden Đslam ülkelerindeki insan
artık bundan kurtulmalıyız. hakları ihlallerine karşı çıkmıyorsunuz bunlar ABD ve Đsrail'de
olursa karşı çıkıyorsunuz?
Ama gene de bu çok zor. Đslam arap kültür değerleri içinde
oluştu. 610 yılından önce, bir kişi bir mağarada bazı şeyler Burada, Hollanda'da Müslümanlar basının kurbanları olduk-
düşünmeden önce islam yoktu. larını söylüyorlar. Basın onları terörizmin kucağına itiyormuş.
82 83
Bin Ladin'Đn kâbusu

Hiçbir gazeteci hiçbir kimseyi bir şeye zorlamaz. Yoksa senin miras hakkından mahrum etmedi. Ama sünnet olmadı ya da
kafan sana ait değil de bir başkasına*mı ait? Burada, özgür görücü usulüyle evlenmek istemedi diye miras haklarından
batıda yaptığın herşey senin kendi seçimindir. Yetişkin ol mahrum bırakılan kız çok. En kötüsü, ırkçılık yapmaktan
artık! Kendi sorumluluğunu üstlen. Müslümanların asıl sorunu duyulan korkunun, Müslüman kadınları bulundukları kuyuda
da bu zaten, onlar bu noktada asla iyi olmadılar. Bizim daha derine ilmesidir. Bu konuda susmakla kime hizmet
medreselerde kafamıza hep, Đslam'ın en üstün olduğu sokul- edilmiş olur acaba? Irkçı olmayı istememek egoistliktir.
maya çalışıldı. Kuran tarihsel olarak bakıldığında Yahudilerin
Tevrat'ından sonra geldi ve bundan dolayı da Allah'ın en son Đnternette senin Bin Ladin'Đn kabusu olarak adlandırıldığını
kelamıdır. Bu bakış açısı tehlikelidir çünkü bundan dolayı okudum.
Đslam adına yapılan yanlışlıklar asla eleştirilemez. Hiçbir Müs-
lüman, ılımlı olanı da, yüksek eğitimli olanı da, dinlerinin her- Ben açıkça lezbiyenim. Bunun bir günah olduğu, Müslü-
hangi bir yanı üzerine bir tartışma açamaz. Bu sadece ve manlara dayatılmış bir görüştür. Yüzyıllardır böyle dü-
sadece, bizim Kuran hakkında tek bir soru bile sormayı asla şündüklerini söylüyorlar. Bu eşcinselleri reddetmek için bir
öğrenmemiş olmamızdan dolayıdır. gerekçe mi? Çok uzun süredir böyle düşündüğünüz için mi?
Kuran'da doğada çeşitliliğin Allah'ın bir lütfü olduğu yazılı.
Burada, Hollanda'da Müslümanlar, eğer birisi Đslam'a eleştiri Şimdi ne söyleyeceksiniz?
yöneltirse, derhal ırkçılık suçlamalarında bulunuyorlar.

Bu korkunç bir ikiyüzlülük. Batı dünyasında yaşayan Müslü-


manların ırkçılıktan çektikleri, Arap dünyasında yaşayan Arap
olmayanların uğradıkları eziyet ile kıyas kabul etmez. Burada
Müslümanlar bir engelle karşılaşmadılar. Tam tersine: örneğin
kadınların sünnet edilmesine çok açık biçimde karşı çıkmaya
bile izin yok, çünkü »bu onların kültürüdür». Kültür insanın
eziyet görmesine izin vermenin bir nedeni olamaz, değil mi?
Eğer bir baba sünnet olmak istemediğinden dolayı kızını
ölümle tehdit ederse neden polisin müdahalede bulunma yetkisi
olmasın? Buna verilen genel yanıt batılı kadınların da, egemen
olan güzellik idealleri aracılığıyla mani-püle edildikleridir. Bu
durum onları estetik ameliyat olmaya zorluyormuş. Fakat arada
büyük bir fark var: Şimdiye kadar hiçbir ebeveyn, göğüslerini
büyütmek istemedi diye kızlarını
84
Garip durumlar - den fazlası Yahudi olmak üzere, 240.000 insan öldü. Ben o
zaman neye evet demişmişim, biliyor muydum? Doğuştan
ikinci Dünya Savaşı kurbanlarım anma Somalili ve yalnızca 10 yıldır Hollanda'da olan ben, böyle
günü konuşması kurşun gibi ağır bir günde ne söylemeliydim? Bay Bakx, 4
Mayıs'ın anlamına uygun bir başka kişi bulamaz mıydı?
Örneğin direniş hareketinden biri. Belki direnişçilerin
yakınlarından bir kişi. Öyle ya yaklaşık 25.000 insan direnişte
aktifti. Ve eğer konu ifade özgürlüğü için mücadele ise, bunun
için korumalarla birlikte parlamento binasına gidiyor olmaktan
daha fazla şeylere ihtiyaç var. O dönemde yaklaşık 12.000
Kimi zaman tesadüfen garip durumların içine düşerim ve yasadışı gazete yayınlanmıştı. O zaman Hollanda'da bu
yaşam beni bir yerlere çeker, götürür, örneğin ben böyle poli- gazeteleri doldurmak için, basmak için ve dağıtmak için
tikacı oldum, daha da önemlisi: VVD'li oldum. Kimin aklına yaşamını ortaya koyan insanlar var olmalıdır. Korunma lük-
gelirdi? Her halükârda benim değil. süne sabip olmayan. O zaman bunlara niye sorulmadı?
Birkaç hafta önce öğle yemeği için Nieuwspoort'ta oturuy- Simdi 4 Mayıs ve ben bu garip bir konuma düşmüşken, siz
ordum. Niuwspoort parlementonun bodrum katında, gazete- davetliler benden anlamlı bir konuşma yapmamı bekliyorsunuz.
cilerin politikacılara, onlardan alıntı yapma izni olmasa da, bir Bir göçmen 4 veya 5 Mayıs üzerine anlamlı bir şeyler söyleyebilir
içecek ısmarlayabildikleri bir lokantadır. Otururken sevimli ve mi? Hollandalıların veya Avrupalıların ortak hafızasında
canayakın birisi bana 4 Mayıs'ta düşünce özgürlüğü hakkında benim de payım var mı ki? Üstelik, benim ülkemde ve kıtamda
bir şeyler söylemek isteyip istemediğimi sormaya geîdi. her gün, asla anılmayan sayısız insan ölürken, niçin ben sizin
Bu canayakın insanın ismi Caspar Bakx'dı ve Nieuws- ölülerinizi anayım?
poort'un çiçeği burnunda müdürüydü. Benim Hollanda'da ne Ama daha yakından balonca belki, bir göçmenin çağrılması
istiyorsam onu söyleme hakkımı kullandığımdan dolayı tehdit hiç de öyle garip değil. Savaş elli sekiz yıl önce bitti. Çoğu Hol-
edilmemi garip bulduğunu söyledi. Ve, halkın bir temsilcisi landalı savaşın gerçekten bittiği duygusuna sahip. Resmi olarak
olarak yanımda sürekli korumaların bulunmasının garip olup Almanlarla barış yapıldı. Ve savaş sonrası genç kuşaklar
olmadığım sordu. savaşın giderek geride kaldığını düşünüyorlar, özgürlük Hol-
Bence de bu garip bir dururn ve ilk başta bu nedenden landa'da günlük yaşamın bir parçası oldu, düşüncenin özgürce
dolayı konuşma teklifine evet yanıtını verdim. ifadesi özgürlüğü de öyle. Şimdinin Avrupasmda söz hâlâ güçlü
Bir müddet sonra, konuşmaya hazırlanırken, konunun 4 bir etkiye sahip olabilir. Đnsanlar sözcüklerle kırılırlar,
Mayıs olduğunu idrak ettim. 4 Mayıs, ölüleri anma günü! incinirler, aşağılanırlar. Fakat bu nadiren kovuşturma veya
Yılın en hassas ve yüklü günü. Hollanda ve Avrupa tarihindeki tehditlere yol açar. Fikir özgürlüğü çok doğal bir şeydir. Belki
en dehşetli dönemin sembolü. Yalnızca Hollanda'da, yüz bin- de çok fazla doğal.
86 87
Garip durumlar

Tam da çoğu göçmenin edindiği baskıcı ve özgür olmayan polis operasyonlarına geri götürüyor: Hayır, bir daha asla
bir ortam deneyimi ölülerin anılmasının zaman içinde Auschwitz! Avrupa'da, Filistin'deki sözümona kardeşleriyle
anlamını kaybeden bir törenden öte bir şey olmasına bir kendilerini özdeşleştiren üçüncü kuşak Araplar, haddinden
katkıda bulunabilirdi. "Özgürce konuşma kültürü göçmenlerin fazla ikna olmuş olarak, Amsterdam' daki Dam meydanında
bütün kuşaklarını şekillendiriyor ve çok kimseyi eski slogan atıyorlar: »Hamas, Harnas, Yahudiler gaz odasma!«
gelenekleri üzerine yeniden düşünmeye ve bazen bunları red- Her göçmen içinden, terkettiği ülkeye, ailesine ve geçmişine
detmeye zorluyor, ama bu konuşma özgürlüğü onlar bağlılıkla şu andaki ve gelecekteki ülkesine bağlılık arasında
tarafından, yıllar boyunca Hollanda'da oluşan kollektif ha- parçalanmıştır. Çocukluğumdan beri Yahudiler hakkında
fızaya sorular yöneltmekte de kullanılıyor. Birbiri ardı sıra kötü şeylerden başka bir şey duymadım. Đlk anılarım yetmişli
sorulan soruların ancak zorlukla ilerleyebildiği bir hafıza. yılların ortalarında Suudi Arabistan'dandır. Bazen musluktan
Öyle sorular ki, bazısı ilk defa savaştan ancak elli yıl sonra, su gelmezdi. Sonrada annemin komşu kadınla, Yahudilerin
Kraliçe (5 Mayıs 1995'te yaptığı «Elli Yılın Ardından Anma« gene kötü bir işler çevirdiği konusunda bütünüyle aynı
konuşmasında) Ridderzaal'da şunları söylediğinde resmen görüşte olduğunu duyardım. Yahudiler Müslümanlardan
kabul edebilmiştir: »Doğru bir fikir edinebilmek isteniyorsa, öyle nefret edermiş ki, bizi susuzluktan kırdırmak için herşeyi
cesurca eylemden başka, edilgen kalma ve işgalci gücü etkin yaparlarmış. »Yahudi«, Somalice ve Arapça'da en ağır küfürdür.
olarak destekleme tutumlarının da görüldüğü gözardı edile- Sonraları ergenlikte, seksenlerin ikinci yarısında, Kenya ve
mez." Somali'de her namazda, Yahudilerin kökünden yok edilmesini
Ve gerçekten, Hollanda hâlâ kolonici geçmişiyle bo- dilerdik. Bir düşünün: günde beş kere.
ğuşuyor. Daha da önemlisi, göçmenlerin bakış açısından, Biz içtenlikle onların yokedilmesi için dua ederken, hiçbir
Afrika'da koloniler edinen ve hatta bunları Đkinci Dünya zaman bir Yahudi'yle karşılaşmamıştık. Bu geçmişimle ben
Savaşı sonrasında da koruyanlar Avrupalılardı. Alman işgalinden (ve benim gibi milyonlarca insan) Đslam'ın geçmişinden almış
kurtulduktan sonra Endonezya'da acımasız davrananlar olduğum politik, kültürel ve dini bağlılığı koruyarak buraya
Hollandalılardı, değil miydi? Bunu anlamakta hâlâ zorluk geldim. Burada Yahudilere ilişkin bütünüyle farklı bir bakış
çekiyorum. açısı edindim. Đlk başta insan olarak. Ama daha sarsıcı
Özgürlük, güvenlik ve özellikle fikir özgürlüğü üzerine bulduğum, » Yahudi" olarak damgalanan insanlara yapılmış
yenilenen tartışma göçmenlerin gelişinden sonra bütün olan ölçüsüz haksızlıktı. Holocaust ve öncesindeki anti-semi-
yoğunluğuyla yeniden gündeme geldi. Đkinci Dünya Savaşı'na tizm, etnik temizliğin hangi biçimiyle olursa olsun kar-
ve Avrupalılara ilişkin farklı hatıraları olan, değişik ülkelerden şılaştırılamaz. Avrupa'daki Yahudilerin tarihi bu bakımdan
göçmenler arasında büyük ve küçük anlaşmazlıklar oluyor ve özel bir yere sahiptir.
hemen her anlaşmazlık doğma büyüme Hollandalılarda O kadar özel olmayan şey ise, nerede olursa olsun insan-
Đkinci Dünya Savaşı'yla ilişkili bir şeyleri çağrıştırıyor: aşın ların soykırım yapmada gösterdikleri istek ve azimdir.
sağcı partilerin politik programları ve sloganları bizi Hitler'in Ruanda'da Hutulann Tutsilere ve eski Yugoslavya'da
88 89
Garip durumlar

Sırpların Müslümanlara yaptıkları, insanların nefreti örgüt- tanışması burada, Avrupa'da olmuştur. Hâlâ hergün, bazen
leme ve buna uygun davranmadaki yeteneklerinin kanıtlandır. acılı biçimde, sözün etkisini öğreniyorum: sözün incitmek,
Saldırganlığın patlamasının öncesinde tacizler, baskı ve aşağılamak, yanlış anlamalara yolaçmak, ama öbür tarafta
özgürlüklerin kısıtlanması gündeme gelir. Kimi zaman devlet açıklık getirmek, açıklayıcı olmak, aydınlatmak gibi etkilerini.
yönetimi tarafından, kimi zaman da (ve gittikçe daha sık Düşünce serbestliğinin bulunmadığı ülkelerden gelen
olarak) yönetimin güçsüzlüğünden dolayı. Nefret ekilmesi, göçmenler için, bu özgürlüklerle ilişkilerini düzenlemek zor
Örgütlenmesi ve buna uygun davranma süreci uzun bir düşünce olacaktır. Zor ama zorunlu.
dönemi gerektirir. Yokedici eylemlerin hazırlanmakta Bizim bugünü anlamamız için söze ihtiyacımız var. Bizim
olduğunu gören politik muhalifler buna karsı çıkarlar ve geçmişimizi anlamak için söze ihtiyacımız var. Göç deneyiminin
uyarmaya, başkalarım buna katılmamaları için yönlendirmeye beraberinde getirdiğ, birbiriyle çatışan sadakatlere, iki dünya
çalışırlar. Bunun için özgür konuşmayı garanti eden kururn arasında kalmanın verdiği parçalanmışlık duygusuna işaret
ve kuruluşları olan politik iklime Đhtiyaç vardır. etmek için söze, evimizi, ocağımızı terketmemize yol açan
Özgürlük arayışında Hollanda'ya, Avrupa'ya veya batıya nedenlerden biri olan kültürümüz ve dini inançlarımız
gelen tek göçmen ben değilim. Bunun için gelen milyonlar hakkındaki görüşlerimizi anlatmak için söze ihtiyacımız var.
vardır. Sahip oldukları her şeyleri satıp insan kaçakçılarına Avrupa'da bir göçmen olduğumdan dolayı, terkedip
vererek, uçaklarla geliyorlar. Özgürlüğün olmadığı ülkelerden geldiğim ülkedeki yaşam biçimini benim geleceğimin ülkesi
göçmenler kamyonlarla, günlerce yürüyerek veya köhne ile karşılaştırabilecek bir konumdayım. Gözlemlerimi kader
teknelerle denizden geliyorlar. Binlerce insan Avrupa yolunda arkadaşlarımla paylaşmak için söze ihtiyacım var. Onlara
öldü. şunu söylemek için ihtiyacım var: Belki ebeveynlerimizin
Avrupa'nın, geçen ellisekiz yılda Ölülerini anma ve değer ve normları, dini inançları, hep sandığımız gibi mükemmel
özgürlüğünü kutlama ile başardığı, özgürlüğün ve onunla birlikte değil.
barışın kalıcı bir çaba ve düzenli olarak bakılıp korunma Daha önce de belirttiğim gibi: Son zamanda düzenli olarak
gerektirdiği bilincidir. Kendi kimliğini yaşamak ve çoğulculuğu acaip durumlann içine düşüyorum ve hayat beni bir yerlere
tanımak, ancak bireyin haklan garanti altına alınmışsa, çekip götürüyor. Ama bu yaşamın nerede başladığını biliyo-
toplumsal beraberliğin anlaşmazlıklara çözüm aramaktan başka rum: Mogadişu'da, şimdilerde savaştan ağır derecede hasar
bir şey olmadığı bÜinci yerleşmişse mümkündür. Bunun görmüş Dügfeer hastanesinde. Hala kendi kendime şu soruyu
için konuşmak gerektiği bilinci. Bundan dolayı sözün, soruyorum: orada, benimle aynı zamanda doğan çocukların
özgürce konuşmanın düzenli bir toplumsal yaşamın anahtarı kaç tanesinin sonu iyi oldu?
olduğu bilinci.
Benim gibi göçmenlerin toplum dışına atılma, cezaevi,
kitap yakmalar, okuma yasaklan ve kafanın kesilmesi gibi
ciddi tedbirlerle karşılaşmaksızın ifade özgürlüğüyle
90 91
Bakire kafesi tümüyle dışında bırakıldıkları ve evlilik, ayrılma, miras ve zina
ile ilgili yasaların kadınların aşırı zararına olduğu yer alıyor.
Đslam dünyasındaki durum, daha sınırlı olarak, Batı
Avrupa'daki ve Hollanda'daki Müslüman3 göçmenlerin
durumuna yansır. Batı Avrupa'ya göç eden Müslümanlar kendi
dini inançlarını beraberlerinde getirdiler. Burada dikkat çekici
olan, batılı Müslüman erkeklerin cezaevlerinde ve Müslüman
kadınların da eziyet gören kadınlar için açılmış sığınma
evlerinde ve sosyal çalışmanlık kuruluşlarında, toplum içeri-
sindeki oranlarının üstünde temsil edilmeleridir. Çok sayıda
Arap kültürü-ki Đslamiyet aracılığıyla Arap olmayan toplumlar Müslüman'ın eğitim ve iş piyasasında durumu iyi değildir.
arasında da yayılmıştır - birçok bakımdan batının gerisinde Batının sunduğu eğitim ve iş piyasası olanaklarını sınırlı olarak
kalmıştır. Gelişme umudu vardır, ama gelişme zorlukla değerlendiriyorlar ve kendi ülkelerinde alabildiğine kısıtlı olan
olmaktadır. Birleşmiş Milletler'in, Arap bilim adamları özgürlüklerden burada da yeteri kadar yararlanmıyorlar.
tarafından hazırlanan Arap Đnsanî Gelişme Raporları olumlu Peki ama, Müslümanların Üerlemesinin önündeki engel ne?
yönde atılan ilk adımdır. Bu raporlar 2002 ve 2003 yıllarmda Niçin batı ile aralarındaki uçurumu kapatamıyorlar, ve niçin
yayınlandı, yazarlar bu raporlarda çok önemli noktalara parmak batılı toplumla kolayca bütünleşemiyorlar?
basıyor1. Arap dünyasında hâlâ (bireysel) özgürlük, eğitim ve Müslümanların geri kalmışlığı, uzmanlara göre, batı
kadın haklan sorunu olduğu sonucuna varıyorlar. Şimdilik var emperyalizmi, elverişsiz iklim koşulları gibi değişik faktörlerle
olan zenginlik yalnızca batılı şirketler tarafından işletilen açıklanır. Bunların yanı sıra, Đsiami ulus devletlerin çok ani ve
petrolün varlığı üzerine yükselmektedir, ekonomik büyüme yapay biçimde kurulması ve diktatörlüğe dönüşerek
dünya Ölçüsünde en geri düzeydedir (Afrika'nın güneyi hariç) yozlaşması gerçeğiyle de açıklanır. Bu ülkelerdeki diktatörlerin
ve okuma ve yazma bilmeme çok yaygın ve giderilmesi güç bir başa gelmesine ya batılı güçler tarafından yardım edilmiştir, ya
sorundur. Bütün Arap dünyasında bir yılda en fazla 300 kitap da bunlar sadece Amerika Birleşik Devletleri'nin gayretli
başka dillerden Arapçaya çevrilerek yayınlanmaktadır (yalnızca desteğiyle ayakta durabilmektedir.
Hollanda'da bu miktar yılda 5000 kitaptır).2 Aynı şekilde insan Yukarıda belirtilen faktörlerin Müslümanların dünya
hakları konusu da çok kötü bir konumdadır. Arap yönetimleri çapındaki geri kalmışlıklarının nedeni olduğu varsayımı tarihçi
kendi halklarına karşı ve farklı grupları da birbirlerine karşı Bernard Lewis tarafından ikna edici bir şekilde çürütülür. O bu
şiddet kullanmaktadır. Đnsanlar baskı altındadır ve kadınların varsayımın öncelikle batılılar karşısında Müslümanların sahip
konumu bana göre hiçbir yerde, Đslam dünyasında olduğu kadar oldukları bir çeşit haksızlığa uğramışlık duygusuyla ilişkili
kötü değildir. BM raporlarında, kadınların genel ve politik olduğunu açıklar. Yüzyıllar boyunca Müslümanlar batınları
yaşamın hemen hemen aptal ve geri kafalı olarak görmüşler -
92 93
Bakire kafesi
dir. Ama on ikinci yüzyıldan itibaren Yahudi-Hristiyan batı töre yetersiz yer veriliyor: Đslam'ın cinsel ahlak anlayışı.4
islam uygarlığının seviyesine yetişmekle kalmadı, onu geçti Modern çağ öncesi kabile toplumlarına ait olan, ama Kuran'da
de. kutsallaştırman ve daha sonra peygamberin hadislerinde daha
Müslümanların kendi içinden bu durumun bir açıklaması, kapsamlı Đfade edilen bir ahlak anlayışı. Çok sayıda
radikal Đslam'ın temelini atan Sayyid Kutb ve Hassan al Banna Müslüman'da bu ahlak anlayışı kızlık zarı saplantısında açığa
gibi islamcılar tarafından yapılıyor. Onlara göre ümmet, çıkar.5 Kızlık zarına öyle büyük değer verilir ki, insan bu
müminlerin topluluğu, yalnızca, Kuran'a ve peygamber saplantının toplumsal ve insansal yıkıcı sonuçlarına gözlerini
Muhammed'in hadislerine harfi harfine bağlı kalırsa gelişebilir. kapar.
Müslümanların, peygamberleri Muhammed'in göstermiş »Kızlık zarı bozulmuş bir kız kullanılmış bir eşya gibidir»
olduğu doğru yolu terk ettiklerini ve böylece içinde bulundukları deyimi M üslüman kızlara sık sık söylenir. Ancak bir defa kul-
sefilliğin kendilerinin eseri olduğunu düşünüyorlar. Bu tez, lanılabilen ve daha sonra sonra tümden değersizleşen bir şey.
çeşitli ülkelerdeki taraftarları tarafından, Đslarn geleneklerine »Kullanılmamıştır" mührünü kaybeden bir kız artık evlenecek
harfi harfine uymak iddiasında bulunan köktendinci rejimler bir eş bulamaz ve yaşamının geri kalan kısmını ebeveyninin
oluşturularak pratikte denenmiştir. Đran ve Suudi evinde geçirmeye mahkûm edilmiş olur. Üstelik kızlık
Arabistan'daki rejimlerin çökmek üzere bulunmalarından ve zarının bozulması evlilik dışında olduğundan, kız, belki
Bin Ladin tarafından desteklenen Afganistan'daki Taliban onuncu dereceden akrabalarına kadar, ailesinin namusunu
rejimi devrildiğinden dolayı Đslamcı teori, gerçekte çürütülmüş lekelenıiştir. Bundan böyle başka aileler bu kız hakkında dedi-
olarak görülmelidir. ĐsĐamı harfi harfine izleyen politika kodu yapacaklardır. Onlar, sözkonusu ailenin kadınlarının,
dramatik bir şekilde iflas etmiştir. Ve tslam inandırıcı ve kendilerini karşılarına çıkan ilk erkeğe kucağına atlamalarıyla
uygulanabilecek bir politik modele sahip değildir. Ama ben »bilinen« kadınlar olduklarını söyleyeceklerdir. Sözkonusu
Đslamcılara, Müslümanların çok büyük çoğunluğunun Allah'ın kız bu yüzden ailesi tarafından cezalandırılır, ceza küfür
bütün buyruklarına ve yasaklarına titizlikle uyan koyu sofu etmekten aile dışına atmaya veya eve hapsetmeye, hatta kızlık
müminler olarak yaşamayı başaramadıkları tezlerine hak zarını bozan erkekle veya ailenin »utancını« gizlemeye hazır
vermeden edemiyorum. olacak kadar iyi olan yabancı bir erkekle zorunlu evliliğe kadar
Beş kıtaya dağılmış, 1,2 milyar Müslüman'ın büyük değişik biçimlerde olabilir.6 Böyle »iyi erkekler" genellikle
çoğunluğunun karşı karşıya bulunduğu sorunlar - saldırganlık, yoksul, geri zekalı, yaşlı, cinsel iktidarı olmayan ya da bunların
ekonomik ve bilimsel alanlarda durgunluk, baskı, salgın hepsinin birlikte görüldüğü erkeklerdir. En kötü durumda kız
hastalıklar ve sosyal huzursuzluklar - kolayca bir veya iki öldürülür. Birleşmiş Milletler, aralarında sözde liberal
faktörle açıklanamaz. Kim kesin, mutlak bir açıklama ararsa Ürdün'ün de bulunduğu Đslami ülkelerde yılda 5000 genç
bunu, zamanla değişen ve kısmen bölgesel olan çeşitli kadının öldürüldüğünü bildiriyor.
faktörlerin bir kombinasyonunda bulacaktır. Benim gözümde Bu zalim kaderden kaçınan Müslüman aileler kız çocuk-
durumu açıklayıcı faktörlerle ilgili mevcut yayınlarda bir fak- larının kızlık zarlarının bozulmasını önlemek için her şeyi
94 95
Bakire kafesi
yaparlar. Kullandıkları yöntemler ülkeye, içinde yaşanılan anlattı. Đçki içtiğini, evliliğinin dışında ilişkilere girdiğini ve
özel koşullara ve sahip olunan araçlara göre değişir. Arna her Đslam'ın şartlarına nadiren uyduğunu. Bir kaç yıldan beri,
yerde kızlık zarının korunmasına yönelik tedbirler kızlara, kendi deyişiyle, dinîne geri dönmüş. Kuran okuyormuş ve
kızlık zarının sahiplerine, yöneliktir, kızlık, zarını bozabilecek kızını Đslam'a göre yetiştirmek istiyormuş. Ona niçin yedi
olan erkeklere değil. yaşında bir çocuk o i an kızının başörtüsü takmak zorunda
Đslam kültüründe, cinsellikleri sözkonusu olduğunda bütün olduğunu sordum. Ona, »Đslam'ı biliyorum, başörtüsü kız
erkekler, bir kadın gördüğünde hemen kendi kontrolünü ergen olunca takılıra, dedim. »Evet, ama kızım başörtüsü kul-
kaybeden sorumsuz, korkunç yabaniler olarak görülür. Bu lanması gerektiğini öğrensin, ki sonra kendiliğinden başörtü-
bana çok küçükken yaşadığım bir şeyi hatırlatıyor. Ninemin bir sünü taksın«, diye yanıtladı. Bana Đslam'ın başörtüsüyle ilgili
tekesi vardı. Biz evin önünde oynardık ve karanlık basmadan kurallarını açıkladı ve dedi ki: »Burada, Hollanda'da, kadınlar
önce çevredeki bütün keçiler uzun bir sıra halinde eve doğru yazın neredeyse çıplaklar. Bundan dolayı kazalar oluyor.«
gelirlerdi. Çok sevimli bir görüntü. Ama ninemin tekesi diğer Achmed, kendisinin böyle bir kazaya şahit olduğunu anlattı.
keçileri görür görmez bir hışım onlara doğru koşardı ve ilk ele Geçen yaz bir kamyonun başka bir kamyonla nasıl çarpıştığını
geçirebildiği keçinin üzerine atlardı. Bizim çocuk gözümüzde görmüştü. »Kazaya sebep olan kamyon şoförü yola değil,
bu büyük bir adilikti. Ninemize sorardık: »Bu teke böyle ne yanından geçen güze) bir kadının çıplak bacaklarına ba-
yapıyor?« Onun yanıtı ise bunun kendisini ilgilendirmediği kıyordu.»
olurdu; eğer komşular, keçilerine atlanmasını istemiyorlar Bunun için kızlar örtünmeli ve görünmez olmalıdır; bunun
idiyseler, onları başka bir yoldan eve getirmeliydiler. için de kendilerini sürekli suçlu ve utanca batmış hissederler,
Islamda erkek bir teke gibi tasavur edilir. Örtünmemiş bir çünkü normal bir yaşam sürmek ve erkekler Đçin gözükmez
kadın gördüğünde hemen üzerine atlar. Bu varsayım kendini olmak mümkün değildir. Kızlar sürekli olarak yanlış bir şeyler
doğrular. Müslüman erkeğin kendini kontrol etmesini öğren- yapacaklarını düşünür. Yalnızca istedikleri yere gitme ve iste-
mesi için bir neden yoktur. Bunu öğrenmesi gerekmez. Ayrıca dikleri yerde durma özgürlüğü değil, aynı zamanda kendi içle-
bu ona öğretilmez de. Müslüman erkekler cinsel eğitim rinde içsel özgürlükleri de frenlenir. Teyzem bir gün bir koyun
almazlar. Bazen her şey iyi gider, ama bu tamamıyla şans ese- yağı parçasını güneşin altına koydu. Yağın başına kol kol
ridir, tesadüftür. Cinsel ahlak sadece kadınlara yöneliktir. halinde karıncalar ve sürü halinde sinekler üşüştü. Teyzem o
Daha çok küçük yaşta kızlar bir güvensizlik çemberine zaman şunları söyledi: Erkekler şu karınca ve sinekler gibidir;
alınırlar. Çok erken yaşta, kabile için bir tehlike oluşturabilen bir kadın görünce isteklerine karşı koyamazlar. Ben, yağ par-
güvenilmez varlıklar olduklarını öğrenirler. Onların sahip çasının güneşte, karınca ve sineklerin istilası altında eridiğini
oldukları bir şey erkekleri delirtmektedir. Geçen yıl bir Đslam gördüm. Geriye kirli bir iz kaldı. Ve yalnızca yerde değil...
okulunda Achmed adlı bir babayla tanıştım, bana geçmişte Kızların bakirelikleri değişik yöntemlerle korunur. Bunlardan
dinin gereklerini yerine getirmeyen bir Müslüman olduğunu bir tanesi ergenlikten itibaren ev hapsidir. Bakireliklerini
garanti almak için milyonlarca Müslüman kadın ev işleri yap-
96 97
Bakire kafesi

maya ve asırlar boyunca can sıkıntısı çekmeye mahkum edilir. ulaşır. O gece canalıcı test gerçekleşir: Müslüman gelin bakire
Bir kız için dışarı gitmek gene de kaçmılrnazsa, buna ancak kız mi değil mi? Kadınları toplumsal yaşamdan sürüp atan cinsel
başını örttüğü ve her yerini kapatan bir elbise giydiği zaman ayrımcılıktan dolayı Müslüman erkek âşık olabileceği bir
izin verilir. Bu kızın cinsel bir obje olarak kullanıma kapalı kadınla tanışamamıştır. Kendisine evlenecek bir eş bulun-
olduğunun erkeklere sinyalidir.7 masını ailesine bırakır, çünkü sadece ailesi nerede hala gerçek
Kızlık zarım korumada ikinci yöntem birinci dereceden bakire bir kız bulunduğunu bilir. Sonuçta, yeni evlenmiş çift
akraba olmayan erkek ve kadınların ev içerisinde ayrı oda- birbirleriyle çoğu zaman tanışmadan önce, evlilik gecesi cinsel
larda kalmalarıdır. Eve mahkum edilmenin daha da ilişkiye girmek zorunda kalırlar. Kız istemese de ve vücudu
ağırlaştırılmış hali. Allah'ın iki kutsal evinin (Mekke ve korkudan veya tiksintiden kilitlense de, bu ilişkide buluna-
Medine) bulunduğu, Đslam'ın en önemli ülkesi Suudi Ara- caktır. Ve belki eşi de istemiyordur, ama o da gerçek bir erkek
bistan'da bu ayrılık en uç noktasına kadar uygulanır. Keza, olduğunu, yapabÜdiğini göstermelidir. Düğün davetlileri kanlı
nispeten zengin petrol şeyhlikleri ve Đran'nın yanı sıra Pakistan, çarşaf gösterilinceye kadar dışarıda beklerler. Bu zorlama
Sudan ve Yemen de bunu uygulamak için çaba gösteriyor. cinsel ilişki demek ki aslında, onaylanmış bir tecavüzdür ve
Bakireliğin korunmasını garanti altına almada en aşırı yön- böylece bireysel onurun kabaca çiğnenmesidir.
tem, kızın klitorisinin ve vajinanm girişindeki dış ve iç du- Evlilik zaten basit bir şey değildir, ama Müslüman evliliği
dakların kesilip alınması ve en sonunda da vajina duvarlarının hemen doğrudan bir güvensizlik belirtisiyle başlar, şiddet
keskin bir şeyle - bir cam kırığı, traş bıçağı veya patates eylemi bunu izler. Güvensizlik ve şiddetin bu senaryosunun
soymada kullanılan bir bıçakla - kazınmasıdır. Bunun içinde gelecek kuşağı oluşturan çocuklar yapılır ve büyütülür.
devamında vajina duvarlarının birbirine yapışık büyüyebil- Batı ülkelerinde oturan çok sayıda Müslüman kız evlilik
mesi için bacaklar birbirine bağlanır. Mısır, Somali ve Sudan da öncesi cinselliğin zevkini çıkarmak için, ve gene ailenin kızlık
dahil olmak üzere otuzdan fazla ülkede görülmektedir. Gerçi zarına saplantısını da dikkate alarak, birçok hileler bulmuştur.
Kuran'da böyle bir kural yoktur, ama kızın ev dışında Örneğin gerdek gecesi kanamayı gerçekleştirmek için cinsel
çalışmasına ihtiyacı olan Müslümanlar için, aslı kabile adetine organlarına sert cisimler yerleştirirler. Katı kontroller uygu-
dayanan bu yöntem hemen hemen dini bir yükümlülük layan titiz ailelerden kızlar için batı ülkelerinde, Hollanda'da
olmuştur ve böyle de savunulur. Bu yöntemin taraftarları, da, — bir müddet öncesine kadar masrafları genel sağlık sigortası
kızların sünnetinin Muhammed'den önce ve Muhammed tarafından karşılanan - ameliyatla kızlık zarı tamiratı olanakları
döneminde varolduğuna ve Muhammed'in bunu özel olarak vardır. Kızların sünnet edildiği kültürlerden gelen ve evlilik
yasaklamadığına işaret ediyorlar. Infibuhtion (kelimenin tam öncesi cinsel ilişkide bulunmuş kızlar, bir erkeğin evlilik teklifi
anlamıyla iğneyle kapatma) veya dikiş annelerin, teyze ve üzerine yeniden dikiş attırırlar. Avrupa'da Somalili bir kadın
halaların, ninelerin ve diğer başka kadın bekçilerin dikkatli vajinal dikişlerini Đtalya'da Sudanlı bir jinekologa yeniletir;
gözlerine ek olarak fazladan garanti sunar. eğer Sudanlıysa Đtalya'da Somalili bir doktora gider. Bunların
Kadına yönelik güvensizlik en yüksek düzeye zifaf gecesi adresleri bellidir.
98 99
Bakire kafesi
Evlilikte kadına yönelik güvensizlik devam eder. Gelinin Anneleri örneğin dışarıya yalnız gittiğinde, doğruyu söylerse
kızlığı bozulur bozulmaz kocasının korkusu çok ciddi boyut- kaynanası ve kocası kızacaktır. Bu demektir ki, yalan söylenir ve
lar alır. O şimdi, karısının başka birisiyle yatıp yatmadığını doğru yadsınır. Đtiraf mümkün olamaz, bu itibar kaybına ve
kontrol etme şansını kendi marifetiyle yoketmistîr. Karısının muhtemelen şiddete yolaçar. Birçok ailede çocuklara cep
kendisini aldatmasını önlemenin tek yolu onun dış dünyayla harçlığı verilmez. Ev harcamaları için ayrılan paradan bir miktar
ilişkisini mümkün olduğunca sınırlamaktır. Evin dişini çalan bir oğlan, bundan dolayı sıkıştırıldığında, aldığını
atacağı her adımda eşinin iznine ya da refakatine gereksinim kabul etmez. Kabul ederse aşağılanır, hakarete uğrar. Kabul
vardır. Koca bu yetkiyi Allah'dan almıştır.8 etmediği sürece başını dik tutabilir. Suçu yadsıdığı sürece
ĐyĐ kadın eşine itaatli ve onun hizmetindedir. Büyük ve babası da dışarıya karşı yadsıyabilir. Çocuklar anneleri
hürmet edilen halife Ömer'in, Umar Al-Khattab'ın, (sünniler tarafından cezalandırılmak istemiyorlarsa, bir hikaye uydur-
için saygınlığı neredeyse peygamber Muhammed'inkine mayı öğrenirler. Dernek ki, yalan söylemek de yarar sağlamak-
eşittir) buyruğuna göre, dört Müslüman erkek bir kadının tadır.
yalan söylediğine şahitlik ederse, kadın üç yüz kırbaç yeme Bakire kafesinin sadece kadınlara yönelik sonuçları yoktur,
cezası alır. Đyi kî kırbaçlama üç güne yayılır da böylece yaral- aynı zamanda erkekler ve çocuklar için de vardır. Bakire kafesi
anmalar sınırlı kalır. gerçekte iç içe geçmiş iki kafestir: en iç kafese kadınlar ve kızlar
Ama doğaldır ki, Müslüman kadınlar da sonuçta insandı ve kapatılmışlardır. Kadınlar kafesini çevreleyen, bütün Đslam
bunlara karsı b îr şeyler uydururlar. Müslüman erkeklerin âdet kültürünün kapatılmış olduğu, başka daha büyük bir kafes
görmekte olan bir kadınla sevişmeleri caiz değildir. Bu vardır. Bakireliği korumak için olan kadın kafesi beraberinde
Kuran'da yazılıdır ve sonuçta kadına mükemmel bir korunma ilgili bireylere yalnızca hayal kırıklıkları ve şiddet değil, ama
sunar. Müslüman bir kadının canı sevişmeyi ve bilmem- ayni zamanda bütün topluluğun sosyal ve ekonomik
kaçıncı defa hamile kalmayı istemiyorsa, esine âdet bakımdan da geri kalmasını getirir. Hapsedilmiş kadınlar
gördüğünü söyler ve âdet görme süresini uzatır. Bu, Müslü- tarafından yetiştirilen çocuklar, özellikle de erkek çocuklar
man kadınlar arasında yaygın bir mazerettir, tıpkı batılı üzerinde çok olumsuz etkiler yapar.
kadının başının ağrıması gibi. Veya kadın eğer doğum kontrol, Đslam dünyasında kadınların çoğunluğunun eğitim olanak-
araçları mevcutsa, eşinden habersiz., bunları kullanır. Hatta larından dışlanmasından dolayı kadınlar bile bile cahil tutu-
eşlerinin haberi olmadan kürtaj yaptıran evli kadınlar vardır.' luyor. Ama bu kadınlar yalnızca çocuk doğurmuyor, çocukları
Bütün bunların hepsi en kişisel şeylerde sürekli yalan söy- yetiştirenler de onlar. Yalan yanlış bilgilerini çocuklarına
lendiği anlamına gelir. Bu hayatta kalma stratejisi, bir hayat aktarıyorlar ve dolayısıyla erkeklere de. Böylece kuşaktan
anlayışı olur. Eğer erkek karısının yalan söylediğini anlarsa, bu, kuşağa geçen bir cehalet kısır döngüsü oluşuyor.
onun karısının şeytan gibi olduğu düşüncesini bir kez daha Batı ülkelerinde ilk kuşaktan müslüman annelerin büyük
doğrular. çoğunluğunun ya en fazla ilkokul eğitimi vardır, ya da okuma
Çocuklar her gün annelerinin nasıl yalan söylediğini görür. ve yazması bÜe yoktur ve içinde kendi yollarını aramak
100 101
Bakire kafesi

zorunda oldukları toplum hakkında hiç bir şey bilmezler. yönelmelidirler, ama aynı Kuran Allah'ın herşeyi bildiğini ve
Çocukların şansı varsa, ilerki yaşlarda yine de eğitime başlarlar, bütün bilginin kaynağının Kuran'm gene kendisi olduğunu
ama bu sosyo-kültürel, cinsel ahlak anlayışı yönlendirici söyler. Her iki istemi aynı zamanda yerine getirmek ola-
olarak var olduğu sürece sosyal ve ekonomik yönden ilerleme naksızdır. Mesela Müslüman çocuklar Đçin okulda biyoloji ve
zorlukla gerçekleşir, ya da hiç mümkün olmaz. tarih derslerini izlemek çok kafa karıştırıcı olabilir. Zira tarih
Çok sayıda Müslüman için Đslam içindeki cinsel ahlak Kuran'm başladığı zamandan önce başlar ve evrim teorisi Ku-
anlayışının daha da ağır sonuçlan vardır. Küçümsenemeyecek ran'daki yaraddış hikayesiyle çelişki içerisindedir. Ulemanın
sayıda kadın, kocalarına karşı duydukları nefreti kocalarına çoğunluğu Müslümanlara, bu garip çelişkiyle karşılaştıkları
karşı dile getiremeyip çocuklarına yöneltirler. Tabii ki bu zaman, Kuran'da bilgiyi aramak ile şunun kastedildiğini
bütün kadınlar için geçerli değildir, çocuklarına bir teselli açıklarlar: Kuran'ı, bilginin kapıları beklenmedik bir anda
kaynağı olarak yaklaşan kadınlar da vardır, ama anne ve baba- kendiliğinden açılıncaya kadar, (kendini vererek) okumaya
larla çocuklar arasındaki ilişki hemen hemen hiç bir zaman devam etmelidirler.
Hollanda gibi bireye dayanan toplumlarda olduğu gibi Kuran'm değerleri gerçekte, insanlar için ulaşılmazdır. Bir
değildir.1" genç oğlan veya kız evleninceye kadar cinsel ilişkiye girmeme
Đslam'ın Müslümanların uymasını Đstediği insanlık dışı katı kuralını yerine getirmek isterse, hormonları onları Kuran'la
kurallarla, Müslümanların bir insan olarak uyabilecekleri çelişkisi dolayısıyla günah olan eğilimlere ve düşüncelere ite-
arasında büyük bir gerilim vardır. cektir. Böylece insan, Kuran'daki katı kuralların hayata geçi-
Kuran'da güven, gerçek ve bilgi gibi değerlere çok önem rilmesinin mümkün olmadığı düşüncesine varır varmaz
verilir. Gündelik hayatta güven duymanın ve gerçeğin nasd bir şüpheler uyanmaya başlar. Fakat Kuran'da yazılanlara ve sün-
konumda olduğuna ilişkin bir parçayı yukarıda gördük. Bu nete (Muhammed'in yaşamına ilişkin hadislere) ilişkin bir
berbat bir durumdur. Güvensizlik her yerde egemendir ve şüphe duymak yasaktır. Zira Muhammed'in yaşamı Örnek
yalan yönetir. alınacak bir yaşamdır. Şüphe derhal cezalandırılır, sosyal
Đslam'da kural olan kati cinsel ahlak anlayışını kısmen göre, çevre tarafından cezalandırılmazsa her halükârda Allah
celileştirmek için, bu ahlak anlayışının uygulamadaki sonuç- tararından. Fakat şüphe duymadan, entelektüel bir tutum
larmı incelemek ve araştırmak bir zorunluluktur. Cinsler takınmadan insanlar bilgi edinemezler de. Yani inançlarını
arasındaki ilişkiler objektif ve eleştirel olarak tanımlanmalı ve ciddiye alan Müslümanlar bir açmaz içindedir.
çözümlenmelidir. Ulaşdan sonuçlar temelinde kadınların ve Bu manevi açmaz çoğu zaman Müslüman kadın ve erkekleri
erkeklerin birbirleriyle ilişki biçimlerini değiştirmek için öner bir iç dengesizliğe düşürür. Kuran'm ve Muhammed'in
rilerde bulunulmalıdır.. kurallarına göre yaşayan bir toplum, kaçınılmaz biçimde hasta
Sistematik bilgi birikiminde Arap-Islam ülkelerinin güçlü bir toplum olur. Fakat çoğu Müslüman, Đçinde bulundukları
olmadığı daha önce sözü edilen Arap Đnsani Gelişme Rapor çözümsüzlüğün suçunu kendi toplumlarının içinde değil,
'unda gözüküyor. Kuran'a göre inananlar durmadan bilgiye dinlerinin onlara yüklediği cinsel ahlak anlayışında
102 103
Bakire kafesi

değil, ama her zaman kendi dışında arar; Allah, Şeytan ya da Đslam kökenli kimi yazar ve düşünür şimdiden, batıda sahip
koşullardır bu durumu getiren. oldukları düşünce özgürlüğü alanım kullanıyor. Hollanda'da
Buna ilişkin bilinen açıklama kalıplan bu çekilmez duru- bunun örnekleri romancı Hafid Bouazza ve filozof Afshin
mun sorumlusunun Yahudiler, Amerikalılar ve sömürgecilik Ellian'dır. Çalışmaları belki bir gün Arapça ve Farsça'ya çevri-
olduğudur. Ve Müslümanlar kutsal kitapları temelinde bir lecektir, ama Đslam ülkelerinin çoğunluğunda şimdilik yasaktır.
yaşam sürme özlemlerinin, yoksulluklarının asıl nedenini Bu acı veren noktaya en iyi parmak basan kişi aslen Pakistanlı
oluşturduğunu yadsırlar. Buna rağmen birçok Müslüman'ın olan, Why I am not a muslim'm (Niçin Müslüman Değilim)
rahat yaşaması, bir çıkış yolu bulmuş olmalarından ileri gel- yazarı filozof Ibn-Warraq'dır. Bu cesur kişinin takma adla
mektedir. Bunlar şöyle söylerler: »Kesinlikle eşime bakire olup yazması gerçeği, kendisini batıda da güvenlikte hissetmediğini
olmadığını sormayacağım. Bu beni ilgilendirmez. Bunu Allah'a gösterir.
bıraktım.« Böylece hayatta kalırlar. Đkinci olarak, batı ülkelerinde yasayan Müslümanlar bilgiye
Müslümanların tek gerçek umudu özeleştiri yapmaları ve daha kolayca ulaşma olanağına sahiptirler. Böylece kütüpha-
Kuran'dan kaynaklanan ahlaki değerleri sınamalarıdır. Ancak o neler, üniversiteler ve başkalarıyla fikir alışverişi yoluyla bilgi
zaman karılarının ve dolayısıyla kendilerinin mahkûm olduğu birikimlerini arttırabilir, ki bu da Müslümanların kendi dinlerine
kafesi kırabilirler. Batı ülkelerinde yerleşik on beş milyon eleştirel bakmasını olanaklı kılar. Bunun yanı sıra batıda
Müslüman bu umudu gerçekleştirmek için gayet elverişli çoktan beri yerleşmiş bir din eleştirisi geleneği vardır.
koşullara sahiptir. Müslümanların niçin özellikle batıda özeleştiriye yönelebi-
Koşullar en başta, batı ülkelerinde vatandaşlık hakları ve leceklerinin son bir gerekçesiyse, ABD başta olmak üzere batılı
özgürlüklerin ve tabii düşünce özgürlüğünün varlığından devletlerin Đslam terörizmine karşı bir savaş yürütmeleridir.
dolayı mevcuttur. Bir Müslüman'ın Avrupa'da, dini inancının Çelişkili bir şey, ama 11 Eylül saldırıları, amaç bu olmasa da,
temel prensiplerini eleştirdiğinde, cezaevine girmekten, veya A Đslam'a yönelik çok büyük bir ilgiye yol açtı. Bu ilgi - kısmen
rap-Đslam ülkelerinde olduğu gibi, devletçe ölüm cezasına batının kendi varlığını koruma içgüdüsünden ileri gelir -
çarptırılmaktan korkmasına gerek yoktur. batıdaki Müslümanlara ruhsal kafeslerini kırmaları için fazladan
M Putes Ni Soumises adlı grup, Fransa'da dindaşları ta- bir fırsat sunmaktadır.
rafından işlenen grup tecavüzlerine karşı ayağa kalkan Müslü- Elverişli koşullara rağmen yazık ki batılı Müslümanlar,
man kadınların oluşturduğu düşünce ifade etme özgürlüğünden sosyolog Fatima Mernissi gibi liberal düşünürlerin düşüncele-
yararlanıyor. Gruba önayak olan Samira Bellil'in kendisi de grup rine kıyasla, tutucu Đslam düşüncesinden daha fazla etkilen-
tecavüzünün bir kurbanı. Buna benzer bir protesto herhangi bir mekteler.
Đslam ülkesinde hemen hemen imkânsızdır. Tabiî ki on beş milyon Müslüman'ın hepsinin peygamber-
Bir başka örnek de Đran'dan gelen Chahdortt Djavann adlı lerine karşı birdenbire eleştirici bir tutum takmamayacağım ve
kadının Çarşafa Son.'başlıklı bildirişidir. Bu bildiri herhalde, aralarından bazılarının tehdit ve sindirmeye yöneleceğini, hatta
çarşaf giyme zorunluluğu olan Đran'da, yaymlanamazdı bile. belki adaleti kendileri yerine getirmeye kalkıp cinayete
104 105
Bakire kafesi

bile başvuracaklarını biliyorum. Daha da önemlisi, çok sayıda batılı kültür relativistleri ve bunların etkili olduğu ırkçılıkla
kadın değişime karşı, örneğin gösteri yaparcasına başörtüsü mücadele bürolarıdır. Şöyle de derler: »Đslam onların kültürünün
takarak, sert bir direniş gösterecektir. Birçok kadının Tür- bir parçasıdır, ellerinden almak olmaz." Böylece kafes daha
kiye'de başörtüsü takmazken Hollanda'ya geldikten sonra da uzun süre kapalı kalmış olur. Batılılarla Müslümanlar
taktıklarını anlattığına dikkatinizi çekerim. Bu ifadelerle sü- arasında şeytani bir pakt kurulmuştur. Batılı taraf lobi
rekli karşı karşıya gelen yenilikçi Avrupa müslümanları umut- çalışması, sosyal yardım ve gelişme amaçlı işbirliği ile geçinir,
suzluğa düşeceklerdir. Müslümanlarsa kafesten faydalanır. Đki taraf kısa vadeli, ego-
Batıda üç çeşit Müslüman ayırt edilebilir. Đlk önce sessiz istçe, kendi avantajına yönelik bir çıkar ilişkisinde
azınlık, ki belki artık Đslam'ın kurallarına göre yaşamamak- birleşmiştir.
tadır ve geleceğin bireysellesmekte olduğunu çok iyi kav- Beş yıl önce ben daha suskunlar kategorisindeydim. Şöyle
ramıştır. Bu insanlar sessiz bir şekilde Đslam'dan uzaklaşmak- düşünüyordum: »Biz şimdi özgür bir ülkede yaşıyoruz. Eğer
tadır. Bir işte çalışmakta ve eğer durumları elverirse daha iyi bir kadın olarak dövülüyorsan, kendi talihsizliğinden sen kendin
mahallelere taşınmakta, çocuklarını üniversiteye göndermekte sorumlusun. Senin yerinde olsaydım evden kaçardım. Kızlık
ve batıda Đslam hakkında süren sert tartışmalara zarımı ameliyatla yeniden eski haline getirtmezdim. Eğer
karışmamaktadırlar. senin yerinde olsaydım burada ve hemen şimdi kendi
Đkinci gruptakiler dini inançlarına dışarıdan yapılan istediğim gibi yaşamımı sürdürürdüm." Şimdi bu konuda
eleştirilerden kendini ağır hakarete uğramış hissetmekte ve farklı düşünüyorum. Şimdi eğitimin ne kadar önemli ol-
eleştirileri şahsen üzerlerine almaktadır. Bu Müslümanlar duğunu görüyorum, çünkü bununla sadece yaşam başlamıyor,
kuşaklar boyunca, çektikleri sıkıntının suçunun kendi Đslam kültürü içinde o kafes de kuruluyor. Birçok Müslüman
dışlarında, fakat ayrıca Kuran'ın ve peygamberleri Mu- kız Kuran'a ve peygamberleri Muhammed örneğine uygun
hammed'in de dışında olduğunu öğrenmişlerdir. olarak itaatkâr, bağımlı bir hayat sürdürmek için yetiştirildiler
Son olarak da yenilikçi Müslümanlar vardır. Bu grup, »biz ve onlar için ileri yaşlarda bu durumdan kendini kurtarmak
asıl dönüp kendimize bakalım da hatanın ne olduğunu anla- çok zor. Her Müslüman'dan Allah'ın iradesine tabi olması
maya çalışalım» diye konuşan birkaç kişiden oluşmaktadır. beklenir. Ama gerçekte, kız ve kadın en fazla tabi olması
Bunlar, kafesi yavaş yavaş kırabilirler ve böylece daha fazla gerekenlerdir. Şimdi, böyle yetiştirilmenin kadınlar üzerindeki
insanın kafesten kaçmasını sağlayabilirler. Ama benim, bunun etkisinin çok kuvvetli olabildiğini, bundan dolayı da
batıda gerçekleşmesi umut ve hayalim batılıların, üstelik kadınların hiçbir zaman kafesin dışına çıkamadığını
dikkatinizi çekerim, seküler anlayışlı batılıların sert ve negatif görüyorum. Onlar, üzerlerindeki baskıyı kendilerinin bir parçası
tepkileriyle boşa çıkıyor. Bir avuç aydınlanmış Müslüman'ın yapmışlardır ve böylece bu baskıyı dışardan yapılan bir baskı
yoluna taş koyanlar, »Đslam'ı eleştiren, bu dinin müminlerine gibi değil, tarn tersine, manevi bir kalkan gibi hissederler. Bu tür
hakaret etmektedir, öyleyse ya ırkçıdır, ya Đslam düşmanıdır, ya hayatta kalma stratejilerine vakıf olan kadınlar bundan belirli
da aydınlanma fanatiğidir", diye konuşan bir gurur duyarlar.
106 107
Bakire kafesi

Kendilerini ziyaret ettiğim Türk Milli Görüş hareketinden gelmez, bireyin kendisinin o dini toplumdan kurtulması
kadınlar kendilerine güvenen ve neredeyse saldırganlık anlamına gelir. Birey olarak kurtulmak için herkesin - erkek
düzeyine varacak kadar da gürültücü kadınlardı. Kızgın bir olsun, kadın olsun - öncelikle cinsellik üzerine farklı bir tutum
şekilde uğradıkları baskıyı savunuyorlardı: »Ben başörtüsü geliştirmesi gerekir.
takmak istiyorum, ben kocama itaat etmek istiyorum.". Đslam kültürü, içerisinde bulunduğu geri kalmış konumdan
Tanıştığını Faslı kadınlar da şunları söylüyorlardı: »Ben en iyi şekilde nasıl kurtulabilir? Geri kalmışlık durumunun
başörtüsü takmak istiyorum çünkü yüce Allah bunu buyu- suçunu başkalarına yüklemekten vazgeçip kendisi ve başka
ruyor.n Ben, »Peki, ama sen yüce Allah'ın söylediği her şeyi türlü düşünmeye başlayarak, hakim olan cinsel ahlak anlayışı
yapmak istersen, kafesinin içinde kalırsın«, diye yanıtladım. tam olarak çözümlenmelidir. Bunun devamında, öngörülen
Bu, rehin alanların rehinelerine karşı yakınlık hissetmeye ahlak anlayışının hayatla ilişkisi incelenmelidir. Ne kadar
başladıkları ve derin, içten bir ilişki kurdukları Stockholm insan Allah'ın herkesin bakir ve iffetli olarak evlenmesi
sendromu olarak bilinen durumla karşı laştırılabilir. Ama bu buyruğuna uymayı başarıyor? Eşlerin birbirleriyle nasıl geçi-
tabii anormal bir ilişkidir. Bu, sadece fiilen değil ama ruhen de neceği üzerine, Kuran'ın ayrıntılı olarak getirdiği kuralları ve
köle olmuş olan ve kölelik hayatında her şeyin önceden belli Muhammed'i izleyen geleneği biliyoruz. Ama gerçeklikte
olduğu ortamı, önceden belirlenmiş bir kesinliğin olmadığı erkeklerin ve kadınların birbirleriyle ilişkileri nasıl? Nereye
özgürlüğe tercih eden kölelerin tutumuna benzer. kadar aile içi şiddet ve kadınlara yönelik şiddet, ulaşılmaz bir
Bu arada bir çok kişi Đslam'a bir Aydınlanma'nın gelmesini ideale - öbür dünyada güzel bir yer ele geçirmek - ulaşma
bekliyor. Ama bu Aydınlanma kendiliğinden gelmez. Bunun isteğinin istenmeyen sonuçlarıdır? Đslam ülkelerindeki nüfus
için Müslümanların Đslam'a ilişkin düşünme biçimi fazlalığı var olan cinsel ahlak anlayışının doğrudan bir sonucu
değişmelidir. Müslümanlar dini inançlarıyla, yaşamla, varlığın mudur? Bu, zührevi hastalıklar, özellikle AĐDS konusunda var
yorumlanmasıyla ve kendilerinin cinsel ahlak anlayışıyla olan tabu için de geçerli midir? Ve batıda Müslüman kadınlar
ilişkilerinin nasıl olacağı üzerine başka türlü düşünmeyi arasında gittikçe yaygınlaşan kürtaj için de geçerli midir?
öğrenmelidirler. Bireysellikleri için mücadele etmiş olan bir Belki de öbür dünyadaki yaşama daha çabuk kavuşmak için
avuç Müslüman içerisinden geldikleri topluma ayna tutabilir. - Pakistan ve Đran'ın yaptığı gibi - daha büyük atom bombasının
Bu topluluğu yeteri kadar gelişmemiş bireysellikleri Đle karşı geliştirilmesine enerji ve para harcamak yerine, Đslam
karşıya getiren bir ayna. Hala baskı altında tutulan ve dünyasının kendi cinsel ahlak anlayışını ve kendi toplumunun
dogmalar, kurallar ve Müslüman toplulukların çoğunda boğucu rolünü eleştirici bir gözle gözden geçirmesi ve değişim
egemen olan o boğucu dedikodu kültürü tarafından sürekli için öneriler üretmesi daha yararlı olur.
bastırılıp engellenen »Ben« ile yüzleştiren bir ayna. Demek ki, bilimsel araştırma yeterli değilse de zorunludur.
özgürleşme dini toplumun dışarıdan gelen şeytanca güçlerden Büyük insan gruplarının davranışlarım değiştirmek için
- sömürgecilik, kapitalizm, Yahudiler ve Amerikalılar gibi - cesurca kültürel teşvikler çok önemlidir. Müslümanların Đslam
kurtulması ya da bu güçlere karşı korunması anlamına hakkında yazdıkları kitapların hemen hemen tamamı,
108 109
Bakire kafesi
Kuran ve hadislere göre bir Müslüman'ın nasıl davranması yapılmalıdır. Ben Muhammed'i gerçek bir kişi olarak, dokuz
gerektiğine ilişkin ders kitapları ve yol gösterici rehberlerdir. karısıyla birlikte, Ben Hur gibi bir filmde görmek istiyorum.
Kısıtlı bir yaratıcılıkla süslenmiş ilahiyatçı risaleler. Bunların Arap şairler sık sık kendilerinin Shakespeare'dan çok daha iyi
yanı sıra tabii ki Müslümanların aşk, politika ve polisiye konular yazdıklarını düşünürler. Peki ama bir Đslam Romeo vejülyet'i
üzerine yazılmış romanları da var. Fakat bunlarda Đslam'ın ve nerede?
peygamber Muhammed'in rolüne değinmekten özenle kaçınılır. Batı ülkelerinde yaşayan on beş milyon Müslüman bu kül-
Kıssadan çıkarılacak hisse daima, insanın din kurallarına türel değişimi başlatmak için en elverişli durumdadır. Bu,
uyması, yoksa sonunun kötü olacağı yolundadır. Günümüzde Türkiye, Fas, Endonezya ve diğer ülkelerde modernleşme
uydular aracılığıyla bütün dünyada izlenebilen pembe dizilerin yolunda yoğun adımların atılmadığı anlamına gelmez. Đslam'ın
ortak noktası sadece kötü oynanmaları değil, aynı zamanda modernleşmesinin taraftarları doğal olarak yoğun direnmeyle
başrol oyuncuları arasındaki ilişkilerin belli bîr şemayı Đzlemesi karşılaşacaklardır. Bu direnci göre göre güçlenmek
ve Đslam'ın cinsel ahlak anlayışına uygun olmasıdır. Mesaj durumundadırlar. Direniş, daha yüzyıllarca kafeste kalmayı
şudur: Eğer genç adamla genç kız birbirlerini severek birlikte tercih eden Müslüman erkek ve kız kardeşlerden gelecektir.
olmak isterlerse sonları kötü olur; bir araya gelmeleri aileleri Burada yerli kökenîi Avrupalılara önemli bir görev
tarafından ayarlanmışsa, o zaman her şey yolunda gider ve düşmektedir. Bunlar »incinmiş" Müslümanlara kol kanat ger-
takılan altınlar ve sevinç gözyaşlarıyla dolu şahane bir düğünle menin çekiciliğine kapılmamalıdırlar. Müslümanlar arasında
mutluluğun doruk noktasına ulaşılır. geiişen eleştiri kültürünü teşvik etmek ve bunu olabilen her
Fakat Müslüman kültürünün ihtiyacı olan şey gerçek yerde desteklemek Đslam ve batı dünyasının kendi çıkarınadır.
yaşamda ne olduğunu gösteren kitaplar, pembe diziler, şiirler Đslam dünyası batıyı da tehdit eden büyük bir kriz içerisindedir.
ve şarkılar örneğin Đslam'da Töreler ve Adetler ve Đslamî Eğiti Bu tehdit sadece terörizmden değil, aynı zamanda göç dalgalan
min Elkitabı gibi kitaplarda yer alan dini kurallarla dalga geçen ve batı için en büyük petrol kaynağı olan Ortadoğu'da iç
eserlerdir. Ölümden sonra bizi nelerin beklediğini anlatan savaşların çıkması rizikosundan da ileri gelmektedir. Bu tehdit,
Cehennem'e Şöyle Bir Bakış kitabının harika bir film parodisi - baünın yardımıyla da olsa - Müslüman dünyası kendisi kendi
yapılabilirdi. Başrolde Muhammed'in oynadığı, Arap bir içinden bir kültür reformunu gerçekleştirirse ortadan
Theo van Gogh'un rejisörlüğünü yaptığı Life of Brian kaldırılabilir. Đslam dünyasının bir reformdan geçmesi her iki
(Brian'm Hayatı) filmi ortaya çıktığı zaman biz Đleriye doğ tarafın çıkarınadır.
ru çok büyük bir adım atmış olacağız. Peki Faslı bir
Madonna'nın Like a prayer (Dua Gibi) şarkısı ne zaman
çıkacak? Arap bir kadının dudak rujunun bir Đranlı generalin
yakasında görüldüğü bir film yapan David Potter gibi bir reji
sör Đslam dünyasında düşünülebilir mi?
Alay etmek acı bir zorunluluktur, ama daha fazla
110 111
Somali - Đslam pratiğinden dört vaka 1993 yılında ilticacılar yardım merkezinden ayrıldım ve
Utrecht'teki Hollanda tercüme merkezine iş başvurusunda
incelemesi bulundum. Sınavlarda iyi sonuç almama rağmen onlar
benimle, ben Hollanda'da üç yılımı doldurduktan sonra
ilişkiye geçebileceklerdi. Hollanda'ya gittikçe daha fazla
Somali'nin geldiğini fark ettiğim zaman Göç ve Vatandaşlık
Hizmetleri'nĐn (IND) kapısını çaldım. Bu bölüm tarafından
cağrılabilecek çevirmenler listesine alındım ve o andan itibaren
başımı kaşıyacak zamanım olmadı. 1995 yılından 2001 yılına
kadar tercümanlık yaptım. Düzinelerce vaka - AĐDS, frengi,
1992 yılında babam tarafından, görücü usulüyle, Kanada'da belsoğukluğu, chlamidia gibi - cinsel yolla bulaşan hastalıklara
oturan, kabilemden bir adamla evlendirilecek oldum. Her ne yakalanmış erkek ve kadınlarla ve istemeden hamile kalmış
kadar babamın planlarına itiraz ettiysem de, babam kararından kadınlarla ilgiliydi. Cinselliğin bir tabu olduğu Üçüncü Dünya
dönmedi. Kanada'ya giderken, uçağın Almanya'da bir ara inişi ülkelerinden yeni gelenler arasında, Hollanda gibi cinsellikle
yapmasını fırsat bilerek ailemden kaçtım ve Hollanda'ya geldim. ilgili anlayışın serbest olduğu toplumlara göre, çok daha fazla
Burada Zeevrolde' deki iltica başvurucuları yurduna gönderildim. sayıda istenmeyen hamilelikler görülüyor.
Buradakiler içinde, kaçış hikâyesini Đngilizce anlatabilen tek Aşağıda benim tercümanlık dönemimden dört hikâyeyi
kişiydim. Benimle aynı konutta kalan Somalili iki genç kız bulacaksınız.
kendilerine tercümanlık etmem için birlikte iltica işleri bürosuna
gelmemi istedi. Bu iş oraya gitmekle kalmadı, kısa bîr süre sonra
bu kızlarla birlikte her yere gitmeye başladım. Bit-lenmişlerdi, »Hamile değilim, bakireyim»
dolayısıyla tıbbi yardım merkezine gitmemiz gerekti. Onlarla
birlikte yabancılar polisine, hukuksal yardım bürosuna, sosyal 19 yaşında Somalili bir kız 's-Gravendeel'deki iltica başvuru-
çahşmanlığa gittim. Birçok Somalili ilticacı beni keşfetti. Bir cuları yurdunun sağlık merkezine gelir. Bir doktor idrar tahlili
süre tercümanlık yaptıktan sonra yardım görevlileri bu işi yapar ve kızın hamÜe olduğunu anlar. Hekim sonucu kıza
profesyonel olarak yapmamı önerdiler. Ben ücretsiz anlatmak ister ve benim telefon aracılığıyla tercüme etmemi
çalışmıştım, oysa profesyonel çevirmenler çok para rica eder.
kazanıyorlardı. Başlangıçta Hollandacam iyi değildi. Ben Kız dehşete düşer ve ağlamaya başlar. Ben onun telefondan
Somaliceden Đngilizce'ye ve Đngilizce'den Somaliceye çeviri- ağlamasını duyar ve konuşamadığını fark ederim. Tamamen
yordum. Buna bir ödeme öngörülmemişti. Yardım görevlileri ümitsiz bir durumdadır. O anı hatırladıkça hala tüylerim
benim için buna da bir çözüm buldular: »Çevirmeye Hollan- diken diken oluyor.
daca başla, zorlandığın yerde Đngilizce devam ederiz. Devamında kız şunu söylen »Mümkün değil, ben baki-
112 113
Somali -Đislam pratiğinden dört vaka incelemesi

reyim, hamÜe değilim.« Hamile olduğunu bir türlü kabul ede- hamile kalma ihtimalinin çok yüksek olduğu bir zamana rast-
mez. Bakire olduğunu kanıtlayabileceğini söyler: »Benim cinsel lamış olmasıdır, belki de bir damla sperma yetmiştir.
organıma dikiş atıldı.« Bir erkekle cinsel ilişkiye girmiş olamaz, Kızın tepkilerinden cinsel ilişki ve üreme konularında
çünkü dikişler hala yerinde durmaktadır. hiçbir bilgisi olmadığı anlaşılır.
Hekim onu sakinleştirmeye çalışır ve idrarını bir daha tahlil Hekim ona önündeki değişik seçenekleri anlatır: kürtaj
edeceğine söz verir. yaptırabilir, çocuğuna doğumundan sonra kendi bakabilir veya
Bir süre sonra bana yeniden telefon edilir. Aynı hikâye. çocuğunu doğduktan sonra evlatlık verebilir.
Hekim Somalili kıza ikinci idrar tahliline göre de gerçekten Kız tümüyle hayretler içerisinde kalmıştır. »Ben daha bir
hamile olduğunu anlatır. Kıza cinsel konularda daha önce bil- aydır buradayım«, diye histerik bir şekilde bağırmaktadır.
gilenip bilgilenmediğini sorar. Kızın yanıtı şöyledir: »Cinsel »Bunu yapamam. Ailem benim Hollanda'ya gelebilmem için o
bilgilere ne lüzum var, ben zaten bakire olarak evlenecektim.« kadar çok para harcadı ki, şimdi ben onları bu şekilde ödül-
Kız henüz bir aydır Hollanda'da olduğunu anlatır. Uzun bir lendiremem. Onları rezil ettim. Bu affedirilir bir şey değil. Ben
süredir Hollanda'da olan ve Hollandaca konuşan Somalili bir gĐzlenmeliyim.«
genç adam kıza her işinde yardım etmiştir. Her zaman kızın Doktor kürtaj yaptırma olanağına işaret ettiği zaman, ki
avukatına birlikte gitmişlerdir. Bir gün oğlan kızı ve kızın iki cenin daha çok küçüktür, kız: »Hayır, hayır, hayır, ailemin
Somalili kız arkadaşını Dordrecht'te ki evine davet etmiştir. rahmetini kaybettim, bebeği öldürerek Allah'ın rahmetini de
Orada kızla yatmaya çalışmış, iki kız arkadaşı oturma odasında kaybedemem«, diye konuşur. Kürtajı kesinlikle istemez. Lafını
bırakarak kızı yatak odasına götürmüştür. Onunla yatmak için işitmek bile istemez. »Yoksa cehennemde yanarım.«
kızın elbiselerini çıkarmış, kızlığını bozmayacağına söz vermiş, Đslama göre evlilik dışı hamile kalma aile için her ne kadar
durmadan kıza yardım etmiş olduğunu tekrarlayıp şimdi büyük bir ayıpsa da, Allah'ın gözünde yeniden düzeltilebilecek
bunun karşılığını vermesi gerektiğini söylemiştir. bir şeydir. Fakat kürtaj, suçsuz bir bebeğin öldürülmesi,
Hekimin bu hikâyeyi kızın ağzından çeke çeke alması gere- affedilmesi mümkün olmayan, ölümcül bir günahtır.
kecektir. Kız doktora oğlanın penisiyle içine girmediğini, Bunun üzerine hekim çocuğunu evlatlık verebileceği
sadece üzerinde gidip geldiğini anlatır. Oğlan kızın üstünde yolunda öneride bulunur. Genç kadın birkaç dakika
boşalır, ama kızın dikişleri bozulmamıştır. Gerek kız gerekse düşündükten sonra bu yolu da kabul etmez. »Ben bir hata
oğlanın bildiği, kızın bakire kaldığıdır. yaptım« der, »bunun sorumluluğunu kendim taşımalıyım."
Hekim kıza bir kadının nasıl hamile kaldığını, bunun için Hekim genç kadına düzenli olarak kontrole gelmesini
bir erkek ve bir kadına ihtiyaç olduğunu açıklar. Bir kadının gerektiğini ve ayrıca psikoterapi görebileceğini söyler.
diğer bir kadına göre daha kolay hamile kalabileceğini ve Çocuğun babasının da bu sürece dahil edilmesini önerdiği
hamile kalma ihtimalinin daha çok ya da daha az olduğu zaman kız bunu onaylar. Buradan kızın gene de oğlandan
dönemlerin olduğunu anlatır. Kızın talihsizliği bu olayın pekâlâ hoşlandığı çıkarılabilir.
Bu kız hiçbir şey bilmiyordu. Cinsellik üzerine bilgilendiril-
114 115
Somali - Đtslam pratiğinden dört vaka incelemesi

memişti, çünkü onun kültüründe buna ihtiyaç yoktur. Evlilik Anab'ın hikayesi
öncesi seks nihayet kesinlikle yasaktır, kızlar bakire olarak
evlenir. Cinsel bilgilendirme insanları sadece kötü düşüncelere Anab ve Shukri reşit olmayan iki ilticacı kızdır. Hollanda'ya
götürebilir. geldiklerinde onlara burada bir akrabalarının olup olmadığı
Bu tabu Müslümanların gerçekte AiDS'in ne olduğunu ve sorulur. Karısıyla birlikte beş yıldan beri burada oturan üvey
AĐDS hastalığına nasıl yakalanabileceklerini de bilmemelerine ağabeyleri Said'in yanına giderler. Resmi bir vekil yerine, üvey
de yol açıyor. Bu hastalığa sadece homoseksüellerin, Hristi- kardeşe De Opbouw vakfı tarafından vasilik »yetkisi» verilir.
yanların ve inançsızların yakalandıklarını düşünüyorlar. Bu vakıf o zamanlar reşit olmayan ilticacılara vasi tayini
Müslümanların ya da Somalililerin değil. Ben aktif cinsel işinden sorumluydu ve sadece bir denetleme işlevi vardı.
yaşamları olan ve fahişelere giden erkeklere tercümanlık Her iki kız da Said tarafından uzun süreli ve yoğun cinsel
yaptım. HIV virüsünü kaptıkları anlaşıldığinda söyledikleri tecavüze uğrar. Daha büyük olan Anab bu işe daha uzun bir
şuydu: »Bu mümkün değil, ben Müslüman'ıma Sanki HIV zaman ve daha ağır biçimde maruz kalır. Bu durum kız
virüsü senin Müslüman olduğunu bilirdi! kardeşlerin küçüğü olan Shukri'nin De Opbouw vakfının
Somalili kızlar şu vecizeyle yetiştirilirler: Dikişin bozul- sosyal yardım görevlisine gitmesi ve her şeyi anlatmasıyla
masın, yeter! Dikişin bozulup bozu l madiği zifaf gecesi anlaşılır. açığa çıkar. Vakıf suç duyurusunda bulunur ve gençtik dairesini
Dikişlerinin olmadığı anlaşılırsa sen bir orospusun-dur. devreye sokar. Said yakalanıp cezaevine konur.
Kadınların cinsel organının girişinin dikilmesi Đslami bir Lahey ahlak polisinin merkez bürosunda Anab ve
uygulama değildir. Kendisine Kuran'ın vahyolunduğu Shukri'nin bir ablasıyla tanıştım. Hamileliğinin ileri
Muhammed oğlanların sünnet edilmesi kuralını koymuştur, aşamasında olan ve başı örtülü bu Somalili kadına tercü-
ama kızlar için koymamıştır. Dikiş atma pratiği Đslam öncesine manlık yapmak için çağrılmıştım. Kadın beni selamlar ve
ait bir uygulamadır, ama Đslam tarafından devralınmıştır, tıpkı doğrudan sorar: »Kimlerdensin?" Bunun anlamı: »Hangi
Hristiyanlık öncesinden gelen Noel ağacının Hristiyan-lar kabiledensin?« demektir. Ben her zaman, profesyonel bir
tarafından devralınması gibi. Đslam uleması dikiş uygu- çevirmen olarak bu tür soruları yamtlayamayacağımı söylerim.
lamasını hiçbir zaman reddetmemiştir, çünkü Đslam'da Ama o, Somalili bir kadın olduğum için, gündeme gelecek
kadınların bakire olarak evlenmesi son derecede önemli bulu- konulardan dolayı bunu bilmek ister. Cevap vermemekte
nur. Bir kabile geleneği olan kız dikişini görünce şöyle direnirim ve ona benim konuşulanları anlatılanları gizli tutma
düşünmüş olmalılar: »Bakireliği garanti etmek için harika bir zorunda olduğumu açıklarım.
usul. Mükemmel!« Kızların dikilmesi Somali, Eritre, Sudan, O, iki kız ve üvey erkek kardeşiyle aynı baba soyundan gel-
Mısır ve hatta Endonezya gibi Đslam ülkelerinde çok sık görül- diklerini anlatır. Bu soy çizgisindeki üvey erkek kardeş aynı
mektedir. anne ve babadan olan erkek kardesmiş gibi yorumlanır. Polis
ona sanık hakkında ayrıntılı soru sorar: cinsel tacizden haberi
var mıydı, sanık daha önce başka kadın ve kızları kötüye kul-
116 117
Somali - Đslam pratiğinden dört vaka incelemesi

landı mı, sanık her zaman aynı yöntemi mi izliyor vs, vs. maya ve orada görülen o sapıkça şeyleri yapmaya zorluyor.
Kadın bu ve benzeri sorulardan sonra yarım saat ailesinin ne Anab anal tecavüze uğruyor, başına korkunç şeyler geliyor.«
kadar temiz olduğunu anlatır. Bu olanlar yalnız erkek kardeşe Bu anlatılanları daha önce duymuşumdur: Bu kız benim
özgüdür. Zaten Somalililerde cinsel taciz hiçbir zaman görül- Den Haag polis dosyasından Anab olarak bildiğim kişiyle aynı
mez. Bu bir bedduadır. Ve ayrıca, böyle bir şeyin gerçekten kişidir. Ona tecavüz eden kişi cezaevinde yatarken, ailesi çok
olup olmadığının yeniden araştırılmasını ister. Kadın tümüyle ağır eziyet görmüş olan Anab'ın, artık bakire olmadığından,
allak bullaktır. Kendi kendine, bu olanları nasıl düzelteceğini bir kuzeniyle evlendirilmesini ayarlamıştır. Cinsel kötüye
sorup durduğunu söyler. kullanmanın, ki «bizim ailemizde zaten hiç görülmez«, üstü
Ben bu olay hakkında ayrıntılı bilgi sahibi oldum: ne zaman Örtülmüştür. Ailenin ismi temizlenmiştir.
başladığını, nasıl başladığını, kimin suç duyurusunda bu- Sorunca Anab'ın on sekiz yaşına girdikten sonra zorla
lunduğunu, adamın sadece iki kızı kötüye kullanmakla kal- evlendirildiğini öğrendim. Bu yastan itibaren De Opbouw
mayıp karısına da düzenli olarak tecavüz ettiğini ve eziyette vakfının denetimi biter. Kızın kuzeni muhtemelen »evde
bulunduğunu öğrendim. kalmıs«, bir türlü eş bulamayan birisiydi. Aile ona, »sana ala-
Yaklaşık bir hafta sonra kuzinim Maryan benim yanıma bileceğin bir kadın bulduk, ama onun başına gelenler konu-
kalmaya geldi. Maryan bana hafta sonu onu güney Hol- sunda ağzını sıkı tutacaksın" demiştir. Yıllarca üvey ağabeyi
landa'da bir tanıdık evinden alıp alamayacağımı sorar. Kuzinim tarafından kötüye kullanıldıktan sonra Anab, şimdi de evlen-
orada, Hollanda'ya yeni geldiğinde tanıştığı bir kız dirildiği kuzeni tarafından kötüye kullanılıyor.
arkadaşında misafirdir. O zamanlar her ikisi de De Opbouw Anab birkaç defa evden kaçmış ve sosyal yardım kurumundan
vakfinın gözetimi altındadırlar ve arkadaş olmuşlardır: birlikte ilgi görmüş, ama o her seferinde geri dönmüş. Bir komşu
eğlenen ve yüksek topuklu ayakkabılar giyen genç kızlar. kadının araya girmesiyle bir süre için bir kadın sığınma evinde
Utrecht'deki adreste korkunç bir dağınıkla karşılaşırım. kalmış, ama kocası onu sığınma evinden geri almış. Said
Bütün ev idrar kokmakta, iki yaş civarında iki küçük çocuk Anab'ı kötüye kullandığı için cezaevinde, ama onu en az Said
uzun süredir değiştirilmemiş bezlerle etrafta dolanıp durmak- kadar kötüye kullanan kocası elini kolunu sallaya sallaya
tadır. Kirli bezler odanın her tarafina atılmıştır. Yeğenimin dolaşabiliyor.
misafirliğine gittiğimiz arkadaşının isminin Anab olduğu Bu iki kızın ailesi çocuklarının Hollanda'da okula gidebil-
anlaşılır. Bize çay içmek isteyip istemediğimizi sorar. Mutfağa meleri için insan kaçakçılarına iyi para ödemişti. Aile bunu
gider ve uzun süre geri gelmez. umutla ve iyimserlikle yapmıştı ve şimdi kızlarının sonu böyle
Ben Maryanla kanepede otururken ve Anab çay yaparken olmuştu. En iyi niyetlere rağmen.
(sanırım gerekli malzemeleri bulamamıştır çünkü biz o çayı Anab'ın hikayesi bir kızın bakirelik kültü adına, ailenin
hiç görmedik), Maryan şunu söyler: »Video bantlarını görüyor namusunu kurtarmak için nasıl kurban edildiğim gösterir. Ve
musun? Bunların hepsi porno filmi. Sert porno filmleri. Bunları bakirelik mitinin kurbanı sadece Anab değildir, kocası ve
Anab'ın kocası kiralıyor ve Anab'ı filmlere bak- çocukları da bu mitin kurbanıdır. Kocası Anab'a sapıkça
118 119
H Somali - tslam pratiğinden dört vaka incelemesi

şeyler yapar ve buna şu gerekçeyi bulur: »O zaten bakire burada yalnız olduğu dönemde, muhtemelen ya çok hareketli
değildi, demek ki orospuydu.« Ve Anab'ın iki çocuğu harfiyen bir cinsel hayat yaşamış, ya da düzenli olarak fahişelere
bir enkaz üzerinde büyür. Onların geleceği ne olacak? gitmiştir.
Anab'ın küçük kız kardeşi Shukri bir daha geri dönmemek
üzere kaçtı. O kurtuldu ve ailesiyle artık hiçbir Đlişkisinin
olmasını istemiyor. »Çocuk alındıktan sonra bakire kalmalıyım

Bir hekim tarafından telefonla aranırım. »Burada reşit olmayan


Mazbut ev kadını Somalili bir ilticacı kız var«, diye anlatır, » çok ciddi bir şey
anlatmak istiyor, ama tercüman istemiyor, Onu en sonunda
Otuzlu yasların ortalarındadır, iki çocuğu vardır ve üçüncü-- telefon aracılığıyla tercüman kullanmaya razı ettik. Bu işi
süne hamiledir. Hekim ona hamileliğinden dolayı kan tahlili: yapmak ister misiniz?«
yapıldığım ve bunun sonucunu açıklamayı önemli bulduğunu Kızbir çevirmen istemez, çünkü bir Somalili olarak başka bir
anlatır: Ona HIV virüsü bulaşmıştır. Somalili'nin yanında sorunlarım anlatmaya utanır. Onun
Kadın hayretler içerisinde kalır: »Olamaz. Benim mazbut, güvenini kazanmak için benim bir çevirmen olarak anlatılanları
temiz bir hayatım oldu. Đslam'ın ve ailemin sıkı kurallarına gizli tutma yükümlülüğüm olduğunu belirtirim. Đsmini
uydum. Genç kızken oğlanlara asla bakmadım bile. Hiçbir söylemek istemez. Kız on yedi yaşındadır, ama anasının gözüdür.
zaman bir erkekle yalnız kalmadım. Benim cinsel ilişki yoluyla Ona, anlatacağı hiçbir şeyi başkasına aktarmayacağımı
bulaşan bir hastalığa yakalanmam söz konusu olamaz.< söyleyince şöyle yanıtlar: »Bunu sana zaten hiç tavsiye etmem.«
Bunun üzerine hekim onun gene de HIV virüsünü ta- Kız hekime şöyle der: »Ben hamileyim ve bebeği aldırmak
şıdığını söyler ve sorar: »Ya kocanızın cinsel yaşamı nasıl?« istiyorum.«
Kadın, kocasının kendisine karşı çok iyi olduğunu, çocuklara »Hamile olduğunuzu nerden biliyorsunuz?« dîye sorar
iyi baktığını, çok sorumlu davrandığını ve iyi bir aileden doktor.
geldiğini anlatır. Kocasının böyle bir hastalığa yakalanması Kız, »Eczaneden bir test aldım, sonucu hamile olduğumu
kesinlikle mümkün değildir. Üstelik bu hastalık Müslü- gösterdi«, der ve devam eder: »Bir süredir adet görmediğim
manların yakalanabileceği bir hastalık değildir. Bu hastalık H için tahmin edĐyordum.«
ris uyanlar a ve özellikle de eşcinsellere özgü bir hastalıktır. Ne Bunu üzerine doktor ona daha reşit olmadığını ve bunun
kendisi, ne de kocası kan alıp vermiştir, dolayısıyla bu yolla da için de kendisini bir düşük kliniğine sevkedemeyeceğini belirtir.
bulaşması söz konusu olamaz. De Opbouw vakfının vasisine haber verilip onayının alınması
Kocasının tahlillerinden, virüsün ona da bulaşmış olduğu gerekmektedir.
görülür. Kocası kadından önce Hollanda'ya yerleşmiş, kadın »Sözkonusu olamaz«, diye yanıtlar. »Ben onun bilmesini
aile birleşimi çerçevesinde daha sonra gelmiştir. Kocası istemiyorum."
120 121
Somali - îslam pratiğinden dört vaka incelemesi

Doktor bu durumda ona yardım edemeyeceğini söyler. Kız düşük işleminde vajinanm girişindeki dikişlerin ko-
Kız, »tamam« der, »o zanıan ben de Rotterdam'a giderim. parılmamasını talep eder. Dikiş, işlevini korumalıdır. Doktor
Orada Kap Verdeli bir kadın bu işi yapıyor." dikişlere bakar ve bunun mümkün olmadığını söyler. »O
Hekim »Tamam« der, Rotterdam'da neler olabileceğinden zaman, düşükten sonra yeniden dikiş atılmasını istiyorum",
duyduğu korkuyla kızın isteğine razı olur. »Sana yardım ederim, der.
ama bir çevirmenin de hazır bulunmasını istiyorum. Çünkü Düşükten sonra doktor, ilk önce kendine gelmesi ge-
benim bir doktor olarak görevim sana bir sürü şeyi rektiğini ve ancak bundan sonra dikiş için geri gelebileceğini
açıklamaktır." söyler. Muhtemelen bu gerçekleşmedi. Kız çok büyük
Kız hamileliğini kendi cemaatinin nasıl karşılayacağını olasılıkla bir daha düşük kliniğine giderek dikiş yaptırmak için
anlatır: »Bu durumu anlarlarsa, beni dışlarlar." Kız ilticacılara izin alamamış, bunu bir başka doktor yapmış olmalıdır. Hol-
yardım merkezinde odasını başka iki Somalili kızla paylaşmak- landalı doktorlar böyle şeyler yapmaz.
tadır. Onların bu durumu bir süre sonra anlamalarını önlemek Hollanda yardım kuruluşları Müslümanların sahip oldukları
için, mümkün oian en kısa zamanda aldırmak istemektedir. problemlere yeterince hazırlıklı iyi bir bakış açısına sahip
Kız beni tercüman olarak kabul eder ve ben doktorla değildir, bu da ister istemez bakire kafesinin devamına katkıda
birlikte, Hollanda'da hemen istediği zaman kürtaj bulunur. Hollandalı psikologlar haklı biçimde, hastalarını
yaptıramayacağım anlatmak için, kızın ziyaretine giderini. birey olarak tedaviye yönelmeye alışmışlardır. Tercümanlık
Kızdan, ona sorulacak sorular üzerine iki gün boyunca iyice yaparken, Hollandalı psikologların Müslüman kadınlara da
düşünmesini isteriz (»Ne kadar zamandır hamilesiniz?", böyle yaklaştıklarını gördüm. Sürekli sorulan önemli bir soru
»Çocuğun babasının bilgilendirilmesini ister misiniz?«). O bir şöyleydi: »Siz kendiniz ne istiyorsunuz?" Birçok kadın bu
karar alabilmek için sakin kafayla her şeyi düşünmelidir. soruya hiçbir şekilde yanıt veremiyordu. Çok sessizleşip,
Düşük yapmak istediğine kesinlikle emin olmalıdır. Ama kız omuz silkerlerdi. Utangaç utangaç, »Kocam ne derse«, veya
aldığı kararın doğruluğundan emin gözükür: Leiden'e, düşük »Allah nasıl isterse«, derlerdi; hatta aralarında, sosyal çalışman
kliniğine gidecek ve ben de onunla birlikte gideceğim. hanıma, »Siz nasıl uygun görürseniz», diyenler de olurdu.
Kliniğin bekleme odası farklı etnik kökenlerden kadınlarla Kendileri için bir şey istemeyi hiçbir zaman öğrenmemişlerdi.
doludur. »Kendine gelme odalan« olarak bilinen odalarda da »Çocuklarınız için ne istiyorsunuz? Onlar için hangi kararı
hemen hemen sadece göçmen kadınlar, özellikle Türk ve Faslı almak istersiniz?« Müslüman kadınlar bunu da öğren-
ama Çinli kadınlar da vardır. Tercümanlığını yaptığım kıza memişlerdir, cevap veremezlerdi. Sosyal yardım görevlileriyse bu
yine aynı sorular sorulur ve burada da düşünme için bir zaman durumu anlamazlardı, kafalan karışır, hayal kırıklığına
tanınır. Çocuğun babasını bilgilendirip bilgilendirmeyeceği uğrarlardı. Yapabildikleri tek şey, onları başka kuruluşlara
sorusuna şöyle yanıt verir: »Hayır, o içime girmeyeceğine dair sevketmek olurdu, ama bir kişiyi nereye kadar sevkedebilirsin
söz vermişti, ama gene de girdi. Onun haberi olmasını ki?
istemiyorum.« Sosyal çahşmanlık alanında böylece kültûrlerarası esirgeme
122 123
Somali-lslam pratiğinden dört vaka incelemesi

filan olarak adlandırılan bir alt alan oluştu. Bu çerçevede, kötü


muamele görmüş Müslüman kadınlar için, Rotterdam Saadet
Müslüman kadın, haklarım iste!
sığınma evi örneğinde olduğu gibi, ayrı barınma evleri
oluşturuluyor. Bu barınma yerlerindeki kadınlar ne var ki,
gelecekte nasıl direnebileceklerini, nasıl müstakil olabileceklerini
öğrenmezler. Hayır, kendinden emin olmaya yönelik bir eğitim
ve kurslar yalnızca şiddet kurbanı yerli kökenli Hollandalı
kadınlar için öngörülmüştür. Göç edip gelmiş olanlar
sözkonusuysa, şiddet kurbanı kadın, kadının ailesi ve kocası
arasında »arabuluculuk" tek çözüm olarak görülür. Sosyal
çalışmanların bu tutumu, azınlıkların çıkarlarını savunan ve Ben Somali'de doğdum ve Müslüman bir ailede büyüdüm.
bazen dini bazen de etnik temelde örgütlenen sayısı?, çıkar Müslüman bir genç kız olarak bir kuzenimle, sonrasında gün-
grubunun tavsiyesi temelinde oluşmuştur. Ulusal ve yerel lerimi yalıtılmış koşullarda bir ev kadını ve anne olarak olarak
yönetimler tarafından parasal olarak desteklenen, kâh etnik, geçirmek üzere, evlendirildim. Ama ben kaçtım ve Hol-
kâh dinsel yönelişlere sahip bu kuruluşların sözcüleri statükonun landa'ya geldim. Bu on yıl önceydi. Hollanda'da eğitimime
devamından çıkarı olan (aralarına ancak son zamanlarda birkaç devam edebildim ve çalışabildim. Burada düşüncelerimi de
kadın katılmıştır) erkeklerdir. açıklayabiliyorum. Bu düşünce her zaman anlaşılmıyor. Bana
sürekli olarak, niçin özellikle Đslam'ı ve onun içinde kadınların
durumunu bu kadar eleştirdiğim soruluyor. Tutumum ve
konuşmalarımla bu dinin itibarını zedeliyormuşum, onu sanki
bütün olumsuzluklar ondan ileri geliyormuş gibi
tanıtıyormuşum. Ayrıca ben bütün Müslüman erkeklerin
»eşlerini baskı altına alan, aptal ve zorbalar« olduğu imajını
yaratıyormuşum. Bana, popülistlerin ve ırkçıların ekmeğine
yağ sürdüğüm ve onların Müslümanları baskı altına almak
için benim görüşlerimi kötüye kullanacakları suçlaması da
yöneltiliyor. Bu yüzden, Müslüman toplumu içerisinde
kadınlara yönelik davranışı neden eleştirdiğimi açıklamam
gerektiğini hissediyorum. Yaptığım eleştirinin dört sebebi var:
Đslam dinine ilişkin bilgini ve deneyimimle, Müslüman kadın
ve kızlara yönelik insanlık dışı davranışları durdurmaya katkıda
bulunabileceğimi ümit ediyorum. Bütün içtenliğimle,
124 125
Müslüman kadın, haklarını iste!
insan evrensel insan haklarının geçerliğine inanıyorum. Ulus- Yetiştirilirken »erkeklik« lehine yapılan güçlü vurgudan ve
lararası Af Örgütü'nün yönetim kurulu üyesi olarak, Müslü- cinsiyetler arasına konan fiziksel ve zihinsel mesafeden dolayı
man kadınların çok büyük bir çoğunluğunun hâlâ bakirelik erkeğin, uyumlu aile ilişkileri için gerekli olan iletişim beceri-
dogması Đle zincire vurulmasını çok endişe verici buluyorum. lerini geliştirme fırsatı hiç yok gibidir. Bu durumda, Hol-
Bu, kadınların hiç tecrübe geçirmemiş olarak evlenmesi zorun- landa'da çok sayıda Müslüman kadının eşlerinden, kendile-
luluğu anlamına gelir: evlilik öncesi aşk ve cinsellik deneyimi riyle nadiren konuşuyorlar diye şikayet etmesi şaşırtıcı
mutlak bir tabudur. Erkekler için böyle bir tabu geçerli değildir. değildir.1 Ailelerin çok küçük yaştaki kızlar için ayarladıkları
Genel olarak, erkek ve kadın özgül Müslüman kültürleri içeri- evlilikler erkeğe kendi seçmediği, hatta doğru dürüst
sinde hiçbir biçimde eşit hak ve imkanlara sahip değildir. Çok tanımadığı bir eşle ilgili olarak ağır bir sorumluluk yükler.
sayıda kadın yaşamlarını bağımsızca veya kendi istekleri Büzün bunlar sık sık anlayışsızlığa, kızgınlığa ve bir yetersizlik
doğrultusunda düzenleme imkanından düpedüz yoksundur. duygusuna yol açar. Ve eğer erkek buna ek olarak kadına
Benini Đslam'a özel bir kinim yok. Bu dinin taşıyıp aktardığı dayak atma hakkı olduğu düşüncesiyle yetiştirildiyse, şiddet
merhamet, misafirseverlik, yoksul ve muhtaçlarla dayanışma kullanmakla arasında küçük bir adım kalmış demektir. Hol-
gibi soylu değerlerin bilincindeyim. Ama kadınlar açısından, landa'daki sığınma evlerine günümüzde Müslüman kadınların
Đslam dininin sadece iyi ve barışçıl unsurlardan oluşmadığını büyük bir akını var. Hatta, evlerinden kaçan Müslüman kızlar
tam bir açıklıkla görmek gerekiyor. Đslam adına gaddarca, için ayrı sığınma evleri kuruldu.
korkunç uygulamalar yapılıyor. Bir insanın kadınların sünnet Bunun yanı sıra, kadınların büyük bir bölümünün baskıya
edilmesi ve toplum dışına atdması gibi böyle olumsuz durum- uğraması durumu başka kadınlar tarafından ayakta tutulmak-
ları, gündeme getirmek için çaba harcaması bütünüyle normal tadır. Eşini dövme hakkı veren sure hakkında Amster-
değil mi? Margo Trappenburg gibi saygı duyulan bir bilim kadım dam'daki Türk kadın »imam« Fatma Katırcı'nın ne söy-
NRC HandelsblacTdaki köşe yazısında, yeni kabinedeki lediğini okuyalım:2 »Erkek kadını dövebilir, evet, ama akşam
Hristiyan-demokratlar ı n kadın düşmanı planlarını eleş- yemeğinin ne olacağı gibi görüş ayrılığında değil. Ciddi bir
tirdiğinde, hakkaniyet sahibi hiçbir insan onu Hristiyanlara konu olmalıdır, mesela namus veya aldatma gibi. Eğer kadın
karşı nefret taşıyor diye suçlamayacaktır. davranışlarıyla ailesinin namını lekelerse. Bakın, kimi ka-
Tabii ki bütün Müslüman erkekler kadına saygısız ve gaddar dınlar için yapıcı bir konuşma yeterlidir, başkaları yataklar
değildir. Annelerine, kızkardeşlerine ve eşlerine karşı iyi ayrıldığında kendine gelir, kimileri de gerçek nevrotiklerdir.
davranan sayısız harika Müslüman erkek tanıyorum. Üstelik Bu sonuncuları, hatalarını görmeleri için azıcık dövmek en
erkekler de aynı şekilde, bakirelik kültünün dolaylı olarak kur- son başvurulacak bir araç olabüir. Beni iyi anlayın, ben buna
banıdır. Bu yüzden sağlıklı, dengeli ve iyi eğitimli bir anne karşıyım. Dayak atmak aşağılayıcıdır, ama gerçekten başka
tarafından yetiştirilme fırsatını kaçırıyorlar ve bu eğitim türlü olmuyorsa, o zaman lazımdır.«
eksikliği, iş ve sosyal gelişme alanlarında geri kalmalarını bera- Bu yazılanlar, okumuş kadınların bile küçüklüklerinden
berinde getiriyor. beri edindikleri görüşlerden oldukça zor vazgeçebildiklerini
126 127
Müslüman kadın, haklarını iste!

gösteriyor. Geleneklere göre yapılanmış Müslüman topluluk- dolayısıyla cinsel bilgilendirme üzerindeki tabunun bir
larda, genellikle kızlarını sıkı kontrol altında tutanlar anneler devamı olarak, Müslüman kızlar ve kadınlar istemeden
ve gelinlerine hayatı zindan eden kaynanalarıdır. Kuzinler, hamile kalıyorlar veya cinsel hastalıklara yakalanıyorlar.
teyze ve halalar birbirleri ve başkaları hakkında sonsuz dedi- Düşükler Faslı ve Türk kadınların sayısının artışıyla beraber
kodu yaparlar. Bu sosyal kontrol kadınların kendi üzerlerin- artıyor.
deki baskıyı kendi marifetleriyle ayakta tutmalarına yol açar. Sesimi yükseltmemin üçüncü gerekçesi ise, Müslüman
Eleştirimin ikinci gerekçesi Müslüman kadınların kadınların sesine kulak kabartan pek kimsenin olmamasıdır.
özgürleşmesi gerçekleşmedikçe, Müslümanların toplumsal Grup çıkarlarının resmi savunucuları hemen hemen tama-
geri kalmışlıklarının devam edeceği tehlikesidir. Bir yanda men erkeklerdir. Müslüman kadınların çektiği acının boyutları
Müslüman kadınların alt konumları ve diğer yanda Müslü- düşünülürse, kaderlerini düzeltmek için gerçekten uğraşan çok
manların eğitim ve iş piyasası, gençlik suçlaruıdaki oranlan ve az sayıda toplumsal kurum ve politik parti vardır. Đslam örgütleri
sosyal yardım kurumlarına büyük bağımlılıkları arasında ve Müslüman kökenli göçmen politikacıların sözcüleri ile
doğrudan bir ilişki görüyorum. Gerçekten, Müslüman diğer »grup baklam savunucuları Hollanda'daki Müslüman kız
kızların yetiştirilme biçimi kendi bağımsızlıklarını ve kendi ve kadınların büyük sorunlarım yadsımakta, hafife almakta
sorumluluklarını üstlenmelerini önlemek amacına yöneliktir, ki veya görmezden gelmekte birbirleriyle yarışıyorlar.
bunlar da Hollanda gibi bir ülkede yükselebilmek için temel Sosyalist parti milletvekili KhadĐje Arib, Müslüman ka-
önemde olan değerlerdir. dınların konumu üzerine bir söyleşide şunları söylüyor:
Son yıllarda evlendirilme yaşının gittikçe düşmesi Müslü- »Đnsan göçmen kadınların yalıtılmış bir halde, bütün gün evde
man kadınların özgürleşmesi açısından tehlikeli bir oturmak istediklerini düşünüyor, ama bu en başta, nereye
gelişmedir. Evlendirmek demek bir kız ya da genç kadını, gideceklerini bilemeyişlerinden ileri gelir.« Amsterdam'ın Bos
yabancı bir erkeğe vererek cinsel amaçla kullanmasına imkân en Lommer semtinde bu ilkbaharda anne ve çocuk kreşinin
tanımak demektir. Gelin ne kadar gencse bakire olma olasılığı o açılışında Khadija Arib, kadınların bütün gün faaliyetlerde
kadar yüksektir. Gerçekte burada, genç kızın bütün ailesinin bulunabileceği özel kurumların oluşturulmasını önerdi. Bunu
onayıyla ırzına geçilmesi sözkonusudur. Evlendirilme genellikle, söylemekle, sorunun özünü gözardı ediyordu. Müslüman
kızın eğitimini tamamlamasına irnkân veya izin verilmemesi toplumun geniş bir kesiminde hâlâ kadınların ev dışında
anlamına gelir.Yazık ki, hâlâ sayısız Müslüman kız bu hareket etme Özgürlüğüne sahip olamayacağı düşüncesi
uygulamadan geçiyor. yaşıyor. Müslüman kadınlar özel »faaliyet merkezleri«
Bakireliklerini korumayı başaramayan kızlar veya zifaf açılmasından çok, bu yasakçı anlayışa yönelik sert eleştirilerden
gecesi (daha önce hiç sevişmemelerine rağmen) kan gel- fayda görürler.
meyeceğinden korkanlar çıkış yolunu ameliyatla kızlık zarı Son gerekçem: Bir Müslüman kimliğini vurgalamanın
tamiratında arıyorlar. Tahminlere göre Hollanda'daki hasta- Müslüman kadınlar için zararlı olduğundan kesin emin
nelerde her ay bu çeşit 10-15 ameliyat yapılıyor. Seks ve
128 129
Müslüman kadın, haklarım iste!

oldum. ABD'de politoloji profesörü ve feminist Susan Moller teşvik etmek isterdim. Bu onların kendi çıkarına ve şimdilik
Okin 1999'da, Đslam (veya başka) grup kültürlerinin korun- gelişme fırsatları az olan kader arkadaşlarının çıkarınadır.
ması ve teşvik edilmesi yanlısı olan çokkültürlülük taraftarları Khadija Arip, Nebahat Albayrak, Naima Azough ve Fatima
ile, kendisinin de dahil olduğu, çokkültürlülük karşıtları Elatik gibi milletvekillerine sorumluluklarım hatırlatıyorum,
arasında bir tartışma başlattı. Okin, birçok batılı hükümetin önceliklerin belirlenmesi mantığı en önemli olanın en önce
kendi anayasalarıyla çelişkili olarak grup kültürlerinin korun- ele alınmasını gerektirir. »Đslam inıajı« gibi daha az önemli
masına yönelik bir politika izlediğini saptıyor: anayasalarda konular asıl konunun önüne geçmemelidir. Herşeye kadir
nihayet, bireysel özgürlükler ve erkek-kadın eşitliği ilkeleri yer olan Allah, kendi imajı hakkında endişelenir, diye düşünmek
almaktadır. Okin'in eleştirileri arasında, çokkültürcülerin, gülünç değil mi?
savundukları kültürlerdeki özel hayatı gozardı edişleri bulu- Çokkültürlü toplumun savunucularım din adına ev içinde
nuyor. Oysa güç dağılımındaki adaletsizlik ve kadınlara köle edilen kadınların çektikleri acılar konusunda bilgi edĐn-
yapılan baskı en belirgin biçimde özel hayatta kendini göster- meye davet ediyorum. Çokkültürcülerin, kendilerini bir
mektedir. başkasının yerine koyabilmek için, şahsen kötü davranışla
Hollanda'daki Müslüman kadınlar halkın çok büyük kesi- karşılaşmaları, tecavüze uğramaları, eve kapatılmaları ve
minin kültürü olan hakim batı kültüründen sonuçta daha baskıya uğramaları mı gerek? Đnsan bir yandan insanlığın iler-
fazla yarar görecektir. Bu kültür onlara kendi hayatlarını lemesinin getirdiği özgürlüklerden yararlanırken, sözkonusu
kendi tasarladıkları gibi biçimlendirebilmeleri yolunda iyi bir uygulamaları zararsız göstermek veya hoşgörmek ikiyüzlülük
fırsat sağlar. Bunun yaşayan kanıtı benim. Bunun için, kendim olmaz rnı?
çok şey borçlu olduğum demokratik sistemin kollanması ve Başbakan B alken ende'ye, 2002 mayıs seçimleri öncesinde
korunması için sorumluluk da duyuyorum. Bütün Hollandalı verdiği, çokkültürlü toplumu kendi başına bir amaç olarak
Müslümanlar aslında ilkece aynı insan haklarına sahiptirler ama görmeyeceği vaadini hatırlatırını. Kendilerini toplumun diğer
çoğu bu hakları, zamanı geçmiş dini görüşlerden dolayı kesimlerinden ayırmaya yönelen ve böylece kadınlar ve
hayata geçirmekte engellerle karşılaşır. Bu durumun özellikle çocuklar üzerinde, sonu gözükmeyen bir despotizmi sürdür-
kadınları etkilemesi bana çok endişe veriyor. meye yardım eden Đslam okullarına ve bütün diğer islam
Bana göre, baskı altındaki kadınlarla aynı dini inançta olan örgütlerine karşı ne yapacak? Yoksa bu boş bir seçim vaadi
ve Hollanda toplumunda başarılı olan göçmenler (ki bunların miydi?
sayıları çok fazla değildir) kız ve erkek kardeşlerini daha fazla
savunur durumda olmalıydılar. Kadınlar ve cinsellik özerine
cesaretle yazan yazar Naima El Bezaz gibi kadınları, yerleşmiş
geleneği kabul edivermek yerine, dinsel engelleri aşmaları ve
bakirelik kültünün kaynaklarını (Kuran, hadis, gelenek ve
bunlardan kaynaklanan uygulamaları) sorgulaması yönünde
130 131
Aile içi şiddete karşı daha etkili hala bütüncül bir tedbirler katalogu yoktur. Aile içi terörekarşı
kararlılıkla yürütülen bir mücadele söz konusu değildir. Çeşitli
önlemler alın çalışmaların varlığına rağmen savcılığın, Hol-
llanda'da namus cinayetlerinin ne kadar sık görüldüğü konu-
sunda, en ufak bir fikri bile yoktur, çünkü bunlar hâlâ normal
cinayetler gibi kayda geçirilmektedir. Kadınların cinsel or-
ganlarının tahribata uğratılması ve zorla evlendirilmeler
Hakkında da çok az şey biliyoruz. Kültürel değerlerdeki
farklılıklar aile içi şiddette kendi başına bir sorundur. Yerli
kökenli Hollandalılarda aile içi şiddet genelde ahlakdışı bulunur.
Hollanda'da her yıl ortalama seksen kadın, kırk çocuk ve yirmi Bundan dolayı yerel yönetimin izlediği politikalar (sanığın
beş erkek aile içi şiddet yüzünden ölüyor, ama buna karşı tedavisine yönelik) bazen başarılıdır, ama ne yazık ki ülke
devlet ne tepki göstereceğini bilemiyor. Eğer bir de bu aile içi yönetimi bu yerel politikayı (örneğin Utrecht'te uygulanmakta)
şiddeti kültürel öğeler belirtiyorsa, o zaman bütünüyle bir ülkesel bir seferberlik düzeyine çıkarmayı başaramıyor.
bekle-gör davranışı gündeme geliyor ve net kararlar sözko- Babası tarafından öldürülen Almelolu Türk asıllı kız Zarife,
nusu olmuyor. kültürel ya da dîni olarak onaylanan aile içi şiddet kurbanlarına
Son yıllarda hükümetçe yeteri kadar iyiniyet açıklamaları bir örnektir. Babanın davranış biçimi kendi toplumu içinde
yapıldı. Şiddeti usulen kınamanın ve mahkûm etmenin ahlaken onaylanır. Daha da kötüsü, sanık çoğu zaman şiddete
dışında, yıllar boyunca parlamentoya her türlü sözler verilip kışkırtılır. Kendisinden bekleneni yerine getirmezse, kendi
belirli aralıklarla araştırma raporları yazılıyor ve düzinelerce toplumu içerisinde kelimenin tam anlamıyla »el Đçine
sempozyum ve konferansta aile içi şiddet konuşuluyor. çıkamaz« hale gelebilir. Ne zaman ki sanık, ailesi ve ar-
Yukanda belirtilen rakamlar bu arada görevden çekilen kabi- kadaşlarının bilgisi ve onayıyla eylemini başarıyla gerçek-
nenin 2002 yılının Mart ayında yayınladığı bir raporda yer leştirmişse, sadece kendi namusunu kurtarmaz, aynı zamanda
almaktadır. Hatta Hollanda hükümeti uluslararası düzeyde, kendi toplumu içerisinde saygı da kazanır. Bu kültürden kız ve
namus cinayetleri hakkında, »yasal, eğitici, sosyal ve diğer kadınlar için bu, yönetimin özgürleşme politikalarının yürü-
başka tedbirlerle bu çeşit suçların aktif olarak önlenmesi ve mediğinin dehşet verici bir örneğidir.
mücadele konusu edilmesi" çağrısının yer aldığı bir kararın Sorunun kökü Đslamî topluluklarda evlilik öncesi cinsel
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesini ilişkinin kabul edilmez olarak yorumlanmasıdır. Bunun dolayı,
başardı. Bunların hepsinin inandırıcılığı azdır, çünkü biribir- cinsellik üzerine tartışmaları başlatmak için kalıcı kültür
lerini izleyen kabineler iyiniyet açıklamalarını kararlı bir poli- kampanyaları yürütmek zorunludur. Evlilik öncesi seks,
tikaya dönüştürmeyi başaramadılar. Daha 1981 yılında aile içi yetişkinler arasında olmak koşuluyla, cezai bir eylem değildir.
şiddete karşı ilk önergenin kabul edilmiş olmasına rağmen,
132 133
Aile içi şiddete karşı daha etkili önlemler alın

Kişi bunu ahlaken kabul edilemez bir şey olarak görüyor da önleyici, başvuru ve sevk, bilgi toplama, danışmanlık,
olsa, şiddet asla bir yanıt olamaz. soruşturma, kovuşturma talebi ve mağdurlar için rehberlik
Hedef gruplardan örgütlerin kendilerinin böylesi kampan- görevleri olmalıdır. Başka yerlerin yanısıra Utrecht'te yukarıda
yaları yürütebileceklerini düşünmek bir hayaldir. Böylesi belirtilen biçimde çalışan böyle bir koordinasyon kuruluşu,
örgütlere kulak veren Holandah sosyal çalışmanlar sorunu mücadele zincirinin halkaları çeşitli kuruluşlar arasında
yalnızca örtbas etmiş olurlar. Bunlar mesela, tehdit altındaki dağılmış da olsa, olumlu sonuçlar vermiştir.
genç kadınların a n ne-babaların a, sosyal koruma altındaki Toplanı bütçe ve koordinasyon tek bir bakanlığın sorum-
kızlarının iffetli, kızoğlankız olduğunu temin etmek Đçin dil luluğunda toplanmalıdır.
dökerler, oysa o kızın kızlık zarı tabiplerin yardımıyla tamir Mağdurların güvenliği, şimdiki uygulamada olduğu gibi
edilmiştir. mağdurların saklanması yerine, sanıkların gözaltına alınması ve
Kimse aile içi şiddetin karmaşıklığını inkâr etmiyor, ama tedavi olma zorunluluğuyla garanti edilmelidir.
yönetimin bu sorunu çözme yaklaşımı çok dağınıktır. Yirmi
bir yasa temelinde, en az altı bakanlık bu sorunla uğraşıyor. Vurgu mağdurların acısını dindirici politikalara kaymalıdır.
Yerel düzeyde, her biri aile içi şiddet sorununun bir yönüyle ABD'deki gibi, aile içi şiddet kullananların ceza davalar için
uğraşan bir kuruluşlar keşmekeşi mevcuttur. Denetim, uzmanlaşmış aile mahkemeleri kurulmalıdır. Soruna böyle
başvuru, inceleme, yardım, soruşturma, kovuşturma ve önlem bir yönelimin kazancı polis, savcılık ve sosyal çalışmanlık
alma işleri birçok kuruluş arasında dağılmıştır. Aile Đçi şiddete kuruluşlarının birbirleriyle hızlı, etkili ve verimli bir işbirliği
müdahale etmek veya koruyucu önlemler almak bu kurum ve içine girebilmelerinde ve masrafları düşürücü olması
kuruluşlardan hiçbirisinin asıl görevi değildir. Aile içi şiddete gerçeğinde yatar. Üstelik, devlet tedbirlerinin sonuçlan ni-
maruz kalmış kişi bu labirentte, şiddet uygulayan çevreden hayet ölçülebilir olur. Sonuçta, aile içi şiddete karşı daha etkili
uzaklaşmak için zaten cesaret ve çabaya gereksinimi varken - bir mücadele özgürleşme ve gençlik suçları gibi sorunlarda da
çünkü sorun daha fazla şiddete maruz kalmaktan duyulan olumlu bir değişim sağlıyacaktır. Hükümet aile içi şiddete
korku sonucu olarak, gizlilik ve utanma duygularıyla karşı etkili mücadeleye başlamadan önce, kaç kadın Zarife'nin
perdelenmiştir - kolayca yolunu kaybeder. kaderini paylaşmalıdır?
Nisan 2003'te parlamento, aile içi şiddete karşı mücadelede
daha belirgin bir rota izlenmesi için, l Eylül'den önce bir Ek: Temmuz 2004'te durum
çözüm planının hazırlanması doğrultusunda bir önerge kabul
etti. Alışılmış olduğu üzere, bu çözüm planının ortaya kon- Şimdilerde parlamentoda namus cinayetleri ve aile Đçi şiddetin
ması şimdiye kadar iki kere ertelendi. etnik köken temelinde kaydedilmesi için bir çoğunluk oluştu;
Aile içi şiddeti önlemek için şu tedbirler alınmalıdır: böylece sorun en sonunda netleştirildi. Bu yakınlarda adalet
Mağdurlar için tek bir başvuru yeri, aile içi şiddete karşı tek bakanlığının talimatı doğrultusunda bir de araştırma
bir koordinasyon kuruluşu olmalıdır. Bu kuruluşun
134 135
Aile içi şiddete karşı daha etkili önlemler alın

yayınlandı, araştırmaya göre her dört yabancı etnik kökenli kazandıkları para organize suç örgütlerinin cebine girer.
kadından birin aile içi şiddete maruz kalmaktadır. Ben, Müs- Avrupa iltica politikasının ve batılı olmayan ülkelerden süre-
lüman ülke kökenli çoğu ailelerde dayağın bir terbiye aracı gelen göçün önceden hesaplanmayan etkisi, sayısız kız ve
olarak geçerli olduğu dikkate alındığında, gerçek rakamların kadının seks endüstrisi kurbanı olmasıdır. Kadın ticaretinin
daha yüksek olduğunu tahmin ediyorum. uluslararası niteliği gözönüne alındığında, bu suça karşı
Adalet bakanı Piet Hein Üonner parlamentonun baskısı Avrupa düzeyinde ortak yaklaşımın zorunluluğunun yanı sıra,
altında, (gelecekteki) namus davalarına yardımda bulunan suç Avrupa ülkeleri arasında iltica politikalarının uyumlu hale
ortaklarının (en geniş anlamda akrabaların) nasıl getirilmesi de en azından kadın ticaretinin boyutlarını daha açık
yargılanabileceğim araştıracak bir komisyonun kurulması bir hale getirecektir. Ama tam da bu noktada ortak
üzerine düşüneceğini söyledi. bir Avrupa yaklaşımı yoktur.
Sosyal yardım ve çalışma bakanı Aart-Jan de Geus ile enteg-
rasyon ve yabancılar bakam Rita Verdonk, bu kabine döne-
minde, aile içî şiddete karşı daha etkin yönelecek, bütün ülkeyi
kapsayan bir organizasyon yapısını (sade dille: »başvuru mer-
kezi") gerçekleştirmek için söz verdiler. Aynı şekilde hükümet
üyeleri farklı etnik kökenden yabancıların kadınlara uygu-
ladığı ve bulundukları çevrelerde kendi kültürleri tarafından
meşrulaştırılan şiddete karşı tutarlı bir yaklaşım gösterilmesini
yakından takip edecekleri tahaatünde bulunuyorlar.
Ayrıca bu hükümet insan ticaretine karşı daha hızlı ve etkili
müdahalede bulunacağı sözünü veriyor. Đnsan ticareti kadınlara
yönelik şiddetin korkunç bir biçimidir ve çoğunlukla toplumun
gözünden uzak olarak yapılır. Kızlar (Asya ülkelerinde S
yasından itibaren) ve kadınlar doğdukları yoksul ülkelerden
(Arnavutluk, eski Yugoslavya, Azerbaycan, Afga-
nistan.Tacikistan, Çeçenistan, Sierra Leone, Sudan, Kongo,
Latin Amerika'dakî çeşitli ülkeler, Çin, Vietnam, Filipinler
vb.) kaçırılır ya da kandırılırlar ve zengin batı ülkelerinde seks
köleleri olarak satılırlar ve sömürülürler. Oturma izni ala-
mayan ilticacı kadınlar pezevenkler tarafından »iş« sözü verilip
kandırılırlar ve daha sonra çeşitli Avrupa şehirlerin deki
genelevlerde fahişe olarak çalıştırırlar. Bu kadınlarıB|Đ
136 137
Cinsel organların tahribine müsamaha sürüldü. Acil kollektif sonuçlan dolayısıyla yoksulluk, savaş,
doğal afetler ve AĐDS gibi başka sorunlar bu ülkelerde daha
gösterilemez öncelikli bir yere sahiptir.
Böylesi felaketlerin dikkati çekmediği zengin ülkelerde cinsel
organların sakatlanması olgusu şimdilerde göç dolayısıyla
gündeme giriyor. Başlangıçta kamuoyu şoka uğradı ve
örneğin Hollanda'da bu uygulama hemen ahlaken mahkum
edildi ve ceza gerektiren eylemler kapsamına alındı. Ama bu
Afrika'dan ve Asya'daki bazı bölgelerden gelen ebeveynlerin
kız çocuklarını Hollanda'da ve Avrupa'da artık sakatla-
Kızların cinsel organlarının tahrip edilmesi dünya çapında en az madıkları anlamına gelmiyor. Yönetimin de bildiği gibi kız
ilgi gören insan ve kadın haklan ihlalidir. Uluslararası Af çocuklarını, sakatlama törenini gerçekleştirmek için, geldikleri
Örgütü'nün 2002 yılı raporlarına göre sayıları yüzle yüz kırk ülkeye götürüyorlar. Bu uygulamaya müsamaha göstermek
milyon arasında değişen kız ve kadın cinsel organından mahrum için hiçbir mazeret olmaz.
bırakdmıstır. Uluslararası toplum HIV virüsünün yayılmasının Arnsterdam'daki Serbest Üniversite Tıp Merkezi'nin Ekim
sonuçlarının o kadar etkisi altında ki, kızların cinsel 2ÛÛ3'te yayınlanan, kızlarda sünnetin önlenmesi için stratejiler,
organlarımı! sakat bırakılması gibi korkunç bir uygulamaya sayısal döküm ve öneriler raporunda kız çocukların sünnetinin
gözlerini kapatıyor. Hollandalı ürolog Hans de Wall Gana'da nasd önlenebileceği konusunda ağırlığın koruyucu tedbirlere
çalıştığı dönemde, sünnetten dolayı ileri yaslarda ortaya ve bilgilendirmeye verilmesinin ve hukuksal tedbirlerin
çıkabilen korkunç komplikasyonlarla karşılaştığını anlatır. sadece destekleyici tedbirler olarak görülmesinin gerektiği
Örneğin ona, yirmi altı yaşında, çaresizlikten perişan bir kadın ileri sürülüyor. Hollanda parlamentosunda VVD grubunun
muayene olmaya gelir, kadın on yaşındayken bir cam görüşüne göre, suçun kurbanlar üzerindeki büyük etkileri ve
parçasıyla sünnet edilmiştir. Kadın, çocuğunun ölü ağırlığı göz önüne alındığında, yasaların uygulanması temel
doğmasından beri, fistülleri yüzünden idrar ve dışkısını tuta- önemdedir. Bundan dolayı kızların sünnet edilmelerini
mamaktadır. önleyecek bir kontrol sisteminin kurulmasını talep ediyoruz.
Kadınlara yönelik şiddetin başka biçimlerinde olduğu gibi Riziko ülkelerinden kızlar yılda bir defa sünnet kontrolünden
cinsel organların sakatlanmasında da mücadele kınamalar- geçirilmelidir.
dan, BM kararlarından ve buna benzer kâğıttan silahlardan Cinsel organların sakatlanmasına illişkin şimdiki tartışma
öteye gidemiyor. Bu uygulamaları yok edecek somut tedbirler yanıltıcıdır. Cinsel organların sakatlanmasının ayrı bir suç
henüz ufukta gözükmüyor. Her zaman, yoksul ülkelerde olarak ceza yasalarına alınmasını talep eden bir grup insan
sorunun zaman içerisinde etkili bir bilgilendirme ve sosyal vardır. Bundan dolayı cinsel organların sakatlanması sanki
gelişme sonucu, kendiliğinden kaybolacağı gerekçesi ileri şimdi suç değil gibi gözüküyor. Başkaları ise sakatlamaların
138 139
Cinsel organların tahribine müsamaha gösterilemez

ilgili cemaatler içinde »tabu olmaktan çıkarılmasma« ağırlık tedbirler almazsa, bu gerçekte, ağır bir suçla ilgili olarakmüsa-
vermek istemekle ve yine başkaları da bilgilendirmenin öne- hamacı politikanın devamı anlamına gelecektir.
mini vurgulamaktadır. Üstelik, şimdiki Balkenende hükümet protokolünde güvenlik
Bunların hepsi iyi niyetle ileri sürülen şeylerdir, ama bizim ve yasaların uygulanması kabinenin önceliklerinden biri olarak
görüşümüze göre cinsel organların sakatlanmasına karşı yer aldığına göre, bir kontrol sisteminin oluşturulması
mücadele ilk başta mevcut yasaların uygulanması sorunudur. zorunludur. Adalet bakanlığının 2004 yılı bütçesinde şu vardır:
Nihayet, cinsel organların sakatlanması kasıtlı ağır yaralama »Güvenliğin sağlanmasında önemli bir unsur, vatandaşların
suçuna, ayrıca yetkisiz tıbbi müdahale suçuna girer. çoğunluğunun genellikle yaptığı gibi yasalara uyulmasıdır."
Hollanda'daki »Bireysel Sağlık Hizmetleri Alanındaki Çeşitli Ayrıca: »Yasalara uymada tespit edilen eksiklik gelecek yıllarda
Meslekler Yasasın uyarınca, sünneti bizzat yapan veya azaltılmalıdır." Bundan başka, hükümet kendisinin güvenlik
yapılmasına katkıda bulunan hekimlerin bu eylemleri yetkili programında çok ağır suçların izlenmesine ve »etkisi büyük
tıbbi disiplin kuruluna götürülür. Ayrıca kızların cinsel suçlarda mağdura yöneltilen dikkatin yoğun lastırılmasma«
organlarının sakatlanması »Gençlik Esirgeme Yasası «n da büyük önem verileceğini belirtmektedir.
belirtilen, çocuklara yönelik kötü muamele sucu kap- Cinsel organların sakatlanması »çok ağır suçlarn kategorisine
samındadır. girer ve mağdurda etkisi büyüktür. Cinsel organların sünnet ve
Hollanda'da yaşayan kız çocuklarının yaz tatili sırasında dikiş gibi yollardan sakatlanma sonuçlarını hükümet biliyor.
hem Hollanda'da, hem de dış ülkelerde sakat edildiklerine Amsterdam Serbest Üniversite araştırmasında bu sonuçlar şöyle
dair ciddi şüpheler olmasına rağmen, şimdiye kadar hiç kim- sıralanıyor: »şok, kanama, fıstül oluşması, sonraki dönemde
senin yakalanmaması dikkat çekicidir. Daha da Önemlisi, ceza idrar yolları ve doğum kanalında komplikas-yonlar, genç
yasasında ağır suçlar sınıflandırmasına giren hiçbir suç için bir kızların ve kadınların yaşamında psikiyatrik, psi-kosomatik ve
kontrol mekanizmasının olmaması kabul edilemez. psikososyal etkiler [...] Ameliyat sonrasında kızlar içlerine
Dolayısıyla, cinsel organların sakatlanması konusunda Hol- kapanırlar, sessizleşirler, içe kapanmış bu kızlar yemek yeme
landa hükümetinin tutumu bir çeşit müsamaha gösterme bozuklukları ve korku gibi davranış bozuklukları gösterirler.«
politikasına benziyor. Kızların cinsel organlarının sakatlan- Bunun ötesinde cinsel organların sakatlanması »posttravmatik
ması hukuki olarak yasaktık, ama uygulamada buna göz stres sendromuna yol açar. Zira kızın kendini çok güçsüz
yumuluyor. Serbest Üniversite'nin raporunda yer alan bütün hissetmesi, kontrol yetersizliği, düşüncelerini ifade etmede
önerilerin uygulanması bile (kesin sözleşmeler, yönlendirme, yetersizlik, bilgi eksikliği ve şiddetli ağrılar yaşaması söz
koordinasyon ve her bir cemaatin içinde yapılacak konuşma konusudur.»
ve tartışmalar) sakat kalma rizikosu altındaki kızların ebe- Yasada kontrol sistemi oluşturmayı mümkün kılan yönler
veynlerinin yasalara uygun davranacaklarını garanti etmez. öngörülmüş müdür?
Eğer kabine l Nisan 2004'ten önce netleştireceği sözünü Hollanda anayasasının II. maddesi herkesin kişinin do-
verdiği görüşlerin içine yasaların korunması için etkili kunulmazlığı hakkına sahip olduğunu belirler. Bu yasa mad-
140 141
Cinsel organların tahribine müsamaha gösterilemez

desi, herkesin özel hayatına saygı duyulması hakkı olduğunu durumda bir zorunluluk olduğu önceden kanıtlanmak zorun-
belirleyen, anayasanın 10. maddesinin »küçük kardeşi«dir. dadır.
Her iki madde de bizim önerimiz için çok önemlidir. Bu mad- Zorunluluk denince orantı da akla gelir. Haklarda ya-
deler, uluslararası hukuk alanındaki anlaşmaların, Avrupa pılacak kısıtlamanın büyüklüğü bir suçun önlenecek olması
Đnsan Haklan Sözleşmesi'nin (AĐHS) 8'inci maddesinin ve durumuyla makul bir orantı içinde midir? Başka bir deyişle:
BM Genel Kurulu'nun 16.12.1966'da kararlaştırdığı, Kişisel Bu önlem fazla ileri gitmiyor mu?
ve Siyasal Haklar Üzerine Uluslararası Sözleşme'nin 17. mad- Cinsel organların sakatlanmasının önlenmesi hakkındaki
desinin karşılığını oluşturur. hukuksal tartışma da zaten bu sorunun yanıtı çevresinde dön-
WD grubunun cinsel organların sakatlanmasıyla mücade- mektedir. Burada WD tıbbi kontrol yükümlülüğü olmadan
lede bir kontrol sistemi getirme önerisine karşı sıkça duyulan cinsel organlann sakatlanmasının etkili biçimde önlene-
bir itiraz şudur; zorunlu kontrol tıbbi bir tedbirdir ve bu da meyeceği görüşündedir. Sözkonusu tedbir bu durumda bize
insan vücudunun dokunulmalığının ve özel yaşamın ihlal göre zorunludur. Üstelik, anayasanın 11. maddesinin pozitif
edilmesidir tezidir (bir kişinin ağız boşluğundan bir kulak bir yanı vardır (pozitif kelimesi burada harekete geçme
temizleme çöpüyle numune alınması bile böyle bir tıbbi tedbir yükümlülüğü anlamındadır). Bu, kişinin dokunulmazlığına
sayılmaktadır). yönelik ihlallerin önlenmesi için devlete görev yükler.
Ama özellikle AĐHS'nin 8. maddesinin 2. fıkrasında hangi Bizim önerimiz açısından, 11. madde devleti cinsel organ-
koşullarda ve hangi yolla yönetimin yasayla temel hakları lann sakatlanmasına karşı tedbirler alması için görevlendirici
sınırlayabileceği sıralanmıştır. Bu kısıtlama için yönetimin niteliktedir. Orantı ilkesi bakımından, Şehir Sağlık Servisi'nin
elbet, yeteri kadar ağırlıklı şüpheleri olmalıdır, yoksa anayasal bir hemşiresinin yılda bir kere yapacağı bir kontrolün, bu
hakların belirlenmesinin hiçbir anlamı olmazdı. AĐHS'e göre yapılmadığı takdirde sözkonusu olan ağır sakatlama ola-
yönetim birkaç nedenden dolayı temel hakları sınırlayabilir. sılığına karşı yeteri kadar dengeli olduğu görüşündeyiz. Bu
Bu nedenler şöyle sayılmaktadır: ulusal güvenlik veya kamu açıdan biz, önerimize karşı yapılan başlıca itirazları çürüten
güvenliği, ülkenin ekonomik esenliği, kamu düzeninin hukuksal bir gerekçeye sahibiz.
korunması, suçların önlenmesi, sağlığın veya ahlakın korun- Bir kontrol sisteminin yürürlüğe girmesine karşı olası bir
ması ve başkalarının haklarının korunması. hukuksal itiraz da, bunun Anayasanın 1. maddesiyle çelişki
Demek ki 8. maddenin 2. fıkrası, eğer suç işlenmesini önle- içerisinde olmasıdır. Söyle kî, önerilen kontrol sistemi herkes
mek için gerekliyse, yönetimin müdahale edebileceğini öngö- için geçerli olan, genel bir önlem değil, Özel bir önlemdir.
rüyor. Cinsel organların sakatlanması suçtur (kasıtlı ağır yara- Riziko ülkelerinden kişilere uygulanacak zorunlu kontroller
lamadır). Demek ki istisna yapma olanağı vardır. AĐHS, eğer ayrımcılığın bir biçimidir.
cezayı gerektiren eylemleri önlemek için zorunluysa, kızların Ayrıca, yıllık kontroller biçimindeki hak kısıtlayıcı tedbirin
tıbbi kontrolden geçirilmesi yükümlülüğünü getirecek bir ebeveyn için afişe edici olacağı ve çocuğun kendisi için ağır bir
yasal düzenleme yapma olanağmı sunuyor. Ancak, böyle bir yük oluşturacağını düşünen hukukçular da olacaktır. Onlar
142 143
Cinsel organların tahribine müsamaha gösterilemez

zorunlu kontrolü orantılı bulmuyorlar. Ötesinde, terkedi- ebeveyn sıfatıyla kıza ve kendi çevrelerine karşı yerine getir-
len ülkedeki sakatlamaların yüksek oranın, Hollanda'da meleri gereken bir yükümlülük olarak algılarlar.
yerleşmiş kişilerin sakatlama suçunu işleyeceklerine delil Ebeveynlerin afişe olma ihtimali konusunda hükümet, bir
sayılamayacağı görüşünde olan hukukçular da vardır. Bu iti- yanda ebeveynlerin özel hayatına müdahale olasılığı, diğer
razlara karşı biz şunu diyoruz: cinsel organların sakatlanması yanda da çocuğun kişi dokunulmazlığının korunması
ilgili çocuğun sağlığı için o kadar ağır sonuçları beraberinde gerektiği şıklarından hangisinin ağır bastığı konusunda iyice
getirmektedir ki, devletin anayasanın 10. ve 11. maddelerine düşünüp taşınmalıdır. Burada WD - cinsel organların sakat-
l'inci maddeye göre öncelik vermesi gerekir ve hatta cinsel lanmasının ciddiyetini göz önüne alarak - çocuğun çıkar-
organların sakatlanmasının çok büyük olasılık olmadığı larını seçiyor. Tabii ki, kontrol sisteminin Şehir Sağlık Servisi
zaman da önleyici tedbir olarak kontroller orantılıdır. Onun gibi uygulayıcı organları, ebeveynler ve çocuklar hakkında
dışında, riziko ülkelerinden ebeveynleri olan kızların (çocuk- topladıkları bütün verilerin korunmasında özenli olmalıdırlar.
ların) sakat bırakılmaları, ebeveynlerinin geleneklere verdikleri Sadece cinsel organların sakatlanmasının insanı lekeleyici
değerin büyüklüğü dikkate alındığında, gerçek bir rizikodur. bir uygulama olakar kuıanmasıyla sorun ortadan kaybol-
Serbest Üniversite'nin araştırmasında belirtildiği gibi, genç muyor. Bilgilendirme ve eğitimin koruyucu etkisi törenin
kızların okul tatillerinde sakatlandıklarına dair yeterli belge mahrem ve inatçı karakterinden dolayı çok sınırlıdır ve
vardır. Törenin saklı karakterinden dolayı — cinsel organlar kanıtlanacak gibi değildir. Terkedilen ülkedeki ailenin baskısı
kesinlike vücudun kapatılan bölgeleridir - her ne kadar toplum (aile bağları coğrafi sınırlar tarafından bölünemez) bu uy-
bu suçu onaylamasa da başını kolayca başka tarafa çevirebilir. gulamanın bilgilendirme ve eğitim aracılığıyla ortadan
Eğer burada sözkonusu olan, çocuklarda diyelim ki burun kaldırılmasına engel olacak ölçüde yoğun ve kalıcıdır. Bundan
veya kulağın bir parçasının kesilip alınması olsaydı, o zaman dolayı zaman içerisinde bu geleneğin tükeneceği, ya da Hol-
şüphesiz, böyle bir müsamaha gösterme politikası söz konusu landa'da yasaca yasaklandığı için artık uygulanmayacağı
olmazdı. gerekçesi tutarlı bir gerekçe kesinlikle değildir.
Cinsel organların sakatlanması işi tanımı gereği yasadışı Kontrol sistemi tavsiyesi mükemmel değildir, ama yasa-
olarak yapılır. Hollanda'daki ebeveynler cinsel organlann sa- ların uygulanması ve bu iğrenç uygulamanın önlenmesi söz
katlanmasının ceza gerektirdiğini bilirler. Bu, ebeveynlerin konusu olduğunda, azami sonuçlara ulaşmayı olanaklı
neden kî mi zaman yaz tatilinde, kimi zamanda sakatlama işini kılmaktadır. Ayrıca, ebeveynler ve vasiler için saydam bir
memleketlerinde yaptırmalarının nedenidir, dışarıdan kimse çözümdür: kendilerinden neyin istendiğini tam olarak bilirler.
farketmeden kızın yaraları geçebilecektir. Sakatlamanın çocuk Bu tavsiyenin iki olumlu yan etkisi vardır: Bir yandan, bil-
için iyi bir şey olduğu görüşünün geçerli olduğu, dışarıya gilendirme ve eğitim etkili ve somut ihtiyaca uygun bir
kapalı gruplardan açık olmaları beklenemez. Bu görüşteki biçimde sunulabilir. Aynı zamanda, biz bu modelle Avrupa ve
ebeveynler sakatlamayı suç olarak değil, bir sevgi göstergesi, dünyanın geri kalan bölgeleri için örnek olabiliriz ve böylece
144 145
Cinsel organların tahribine müsamaha gösterilemez

cinsel organların sakatlanması uygulamasına bir gün bütün Ek: Temmuz 2004'te durum
kıtalarda son verilebilir.
Kontrollerin yararları ve zararları üzerine yoğun tartışmalardan
Kontrol sistemi için önen sonra, periyodik kontrollerin belirli bir biçiminden yana olan
sosyaldemokratlar (PvdA) sayesinde, parlamentoda çoğunluk
WD Hollanda'da kız çokcukların sünnetine karsı sağladım. Öneriyi her ne kadar PvdA grubunun tümü
koruyucu önlem olarak bir kontrol sistemi talep ediyor. desteklediyse de, grup üyesi Ella Kalsbeek'Đn belirleyici
Hükümet şu adımları atmalıdır: önemde bir rolü oldu. Hangi kuruluşların kontrolleri yapacağı
Af Örgütü ve Birleşmiş Milletlerle işbirliği içerisinde, ve kızların hangi sıklıkta kontrolden geçirilecekleri daha sonra
riziko ülkelerinin bir listesi hazırlanır. ele alınabilecek detaylardır. Sağlık bakam Hooger-vorsten en
Riziko ülke kökenli çocuklar zorunlu bir muayeneyle başından beri yalnızca kızların cinsel organlarının
taranır. sakatlanmasından duyduğu nefreti dile getirmekle katmadı,
Đki liste hazırlanır. A listesine sakatlanmış çocuklar, B lis- aynı zamanda, en kısa sürede bir kontrol sistemini yürürlüğe
tesine henüz sakatlanmamış çocuklar girer. Yeni doğan kız koymaya hazır olduğunu açıkladı. 23 Nisan 2003 tarihinde
çocuklar kendiliğinden B listesine girer. parlamentoya gönderdiği mektupta, cinsel organların sakat-
A listesindeki kızlar, gerekliyse, tıbbi ve psikolojik lanmasını çocuklara karşı kötü muamelenin çok özel bir
yardım alırlar. biçimi olarak tanımlayan bakan aynı mektubunda, 2. Balken-
B listesindeki kızların ebeveynleri, yaptırılması yasal olarak ende hükümetinin Halk Sağlığı Konseyi'ne bağlı, etkili bir
zorunlu kılınan kontrole gelmeleri için, çocukları 18 yaşım kontrol sistemini ve etkili muayene, soruşturma ve uygulama
dolduruncuya kadar her yıl çağrı alırlar. olanaklarını araştırmakla yükümlü özel bir komisyon
Riziko ülkelerinden gelen yeni göçmenler otomatik olarak oluşturulması görüşünde olduğunu açıklıyor. Sadece Hollan-
çağrı alırlar. dalılar değil, Hollanda'da oturan ve başka ülkelerde cinsel
Kontrol Şehir Sağlık Servisi (GGD) tarafından yapılır. B organların sakatlanmasını teşvik eden veya bu işleme
listesindeki bir çocuğun sakatlanmış olduğu görülürse, bu doğrudan katılarak suçlu duruma düşen yabancılar hakkında
durum Gençlik Esirgeme Dairesi'ne bildirilir. Bu kurum da (bazı ülkelerde, örneğin Somali'de cinsel organların sakat-
ebeveynlere karsı kovuşturma işlemlerini başlatır. lanması serbesttir) Hollanda'da kovuşturma açılabilecektir.
Balkenende hükümeti l Nisan 2004 tarihine kadar, kız 2004 yılı sonbaharında parlamentoyla hükümet arasında,
çocukların sünnet edilmelerinin en etkili olarak nasıl önle- yürürlüğe girecek kontroller üzerine bir görüş alışverişi
nebileceği sorusuna ilişkin görüşünü belirtmelidir. yapılacaktır.
146 147
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve Evden kaçmayı başarmış Müslüman kadınların bir süre
sonra yoldan çıktıkları da görülür. Bağımsız yaşamaya
kadınlara on tavsiye alışmamış olan bu kadınlar özgürlüklerinin sürekli gezmeye
eğlenmeye giderek tadını çıkarırlar, uyuşturucu ve gece
hayatından oluşan bir dünyaya bağımlı hale gelirler. »Lovers-
boys« bu kızları hedef seçerler. Çoğu kez bu kızların sonu
trajik olur: bu durumdan bir çıkış yollarının olmadığını
düşünürler ve intihar ederler. Kaçış esnasında veya kaçtıktan
sonra akrabaları tarafından »yakalanan» kadınlar da vardır, o
zaman onlar için kâbus yeni baştan başlar. Sık sık bu Müslü-
Son zamanlarda sığınma evlerine gittikçe daha çok Müslüman man kadınlar ebeveynlerinin memleketlerinde tatil yapmaya
kadın geliyor. Bazıları liseyi başarıyla bitirmişler ve üniversi- »özendirilirler». Bir defa oraya gidince, pasaportları ellerinden
teye gitmek istiyorlar, ama evden ayrılmak için izin alamıyorlar. alınır ve hareket imkanından tamamen yoksun kalırlar.
Ebeveynleri onları bağımsız yaşamaya hazırlamamış. Başlarına gelebilecek olan en kötü şey ise, Almelo'da yaşıyan
Bağımsız bir gelecek arzuladıklarını belli ettikleri zaman Türk asıllı Zarife örneğinde olduğu gibi, öldürülmeleridir.
bütün akrabalar şaşırıyor. Aile bu durumu ciddi bir yoldan Evden kaçan kadınların hikâyeleri beni aşağıdaki, evden
çıkış olarak yorumluyor. kaçmak isteyen Müslüman kadınlara yönelik 10 tavsiyeyi içeren
Bağımsız bir yaşam sürmek için eşini terketmek istiyen evli açık mektubu yazmaya teşvik etti.
Müslüman kadınlar da ailelerinden bunun çok büyük bir hata
olduğu suçlamasını duyuyor. Yalnızca eşi ve eşinin ailesi değil, Sevgili Müslüman Kız/Kadın
kendi ailesi de kadının ayrılmasını yasaklayacaktır. Bazen Aşağıdaki tavsiyeler bütün Müslüman kızlara veya kadınlara
kadın ve her iki aile arasındaki gerginlik, kadının düşüncesini yönelik değildir. Bunlar sadece sana yöneliktir. Kendi başına
değiştirmeye ve yeniden eşinin yanında kalmasına ikna yaşamak isteyen ve özgürlüğü ailen, kocan veya cemaat
olmasıyla, barış içinde çözülür. Ne var ki aile bu arada sık sık tarafından engellenen sana. Ailenden veya kocandan ayrılmak
şiddet kullanır. Şiddetin ağırlığı ve boyutları durumdan istiyorsun, çünkü sen kendi yaşamını kendi istediğin gibi kurmak
duruma değişir. istiyorsun. Geçinmek için kendin para kazanmak istiyorsun. Sen
Müslüman kadınlar bazen evlerini telaş içinde terketîikle- kendin, kendi (hayat) arkadaşını seçmek istiyorsun. -Ne zaman
rinden, ortaya bir çok güçlük çıkar. Genellikle yardım ve kiminle evleneceğine anne ve baban, topluluk veya başka
kuruluşlarına giderler ve uzun zaman bu kuruluşlara bağımlı birileri değil, sen kendin vereceğin kanaatindesin. Ve kaç çocuğun
kalırlar. Kimi zaman bir sosyal çalışman »evden kaçan kadım' olacağı senin bileceğin bir is. Kaç yaşında çocuk sahibi olacağını
ile ailesi arasında arabulucuk yapmaya çalışır. Bu gençlikle ve onları nasıl terbiye edeceğini sen kendin belirlemek istiyorsun.
kadının terkettiği eve geri dönmesiyle sonuçlanır. Arkadaş edinirken kendini tesadüfen doğduğun
148 149
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on tavsiye

çevreyle sınırlamak istemiyorsun, bu küçük çevrenin dışındaki kalmandan da daha ağır sonuçları. Bundan dolayı, bu soruya
insanlarla da ilişki kurmaya açıksın. Seyahttt etmek ve dünyayı tatmin edici bir yanıt vermek için kendine zaman ayırman çok
tanımak istiyorsun. Yaşamının geri kalan bölümünde önemlidir. Şüphesiz ki aileni seviyorsun. Attığın adım anne ve
sevmediğin bir adam için çocuk doğurmaya mahkûm olmak babanı üzecektir. Onları rezil ettiğin ve ayrılıp gitmenin bütün
istemiyorsun. Ve temizlik, alışveriş yapmaya ve günde üç kere ailyi etkileyeceği suçlamaları gelecektir. Ailen seni geri döndürmek
yemek pişirmeye. Her hafta sonu, seni görmeye gelmiş olmayan için her şeyi yapacaktır: seninle kararından vazgeçirmek için
birilerine çörek pişirmeye, çay yapmaya. Çamaşır yıkamaya, ütü konuşacak, evlatlıktan reddetmekle, bedduayla ve şiddetle tehdit
yapmaya ve perde modelleri ve çarşaf kenarlarının süsleri üzerine edecektir. Bu duygusal ve ahlaki baskıyı hiç küçümseme. »Sen evi
konuşmaya. Boş zamanlarını bir ömür boyu bir araya gelip terkedeli annen öyle hasta oldu ki, uyuyamıyor», gibi suçlamalarla
dedikodu yapan kadınlarla birlikte geçirmek istemiyorsun. karşılaşacaksın. Buna hazırlıklı ol.
Kızkardeşlerinin ve kuzinlerinin anlama yeteneklerini, yanhzca, Olanaklarını araştır. Evdeki durumuna iyi bak. Aklında,
bilmemkaçıncı çörek tarifini mükemelleştirmek için kullanma- olabilecek rizikoların bir listesini çıkar. Eğer şereflerine,
larından bıkmışsın. Kızların kültür ve sanattaki babanlarından namuslarına çok bağlı ve çok sofu, çok sayıda erkeğin bulunduğu
dolayı değil, bu arada çoktan boşanmış olan gelinlerin avuç içlerine büyük bir aileye sahipsen, bu çok büyük bir rizikoya giriyorsun
yaptıkları kına motiflerinden dolayı övüldükleri düğünlerde yeteri demektir. Eğer baban aile içerisinde önemli bîr yere sahipse, bu
kadar bulundun. Gelin ve damadın üç gün süren düğününden senin için en büyük rizikodur. Eğer
sonra kısıldıkları kapanın şahidi oldun. ailende, her ne kadar namusa önem verseler de, az sayıda erkek
Sen daha fazlasını hakkettiğini biliyorsun. Düşünüyorsun ve bulunuyorsa, az rizikoya girersin. Ama kadınların dedikodusunu
özgürlüğünü hayal ediyorsun. Arada bir dışarı çıkmak, derinde küçümseme. Onlar herşeyi konuşurlar ve böylece erkekleri sana
güneşi ve saçlarında rüzgarı duymak istiyorsun. Aile içi baskıyı karşı kışkırtırlar.
daha fazla kabul etmiyorsun; evi terketmeye karar vermişsin. O Eğer böyle bir dedikodu çemberinin nasıl çalıştığını, kimin
zaman aşağıdaki tavsiyelerin, eğer sen daha kendin akıl etme- kime hangi lafı yetiştirdiğini ve neyi onaylamadığını bilirsen
dîysen, belki bir hayli yaran olur. kendinin de dedikodu konusu olmasını önleyebilirsin. O zaman
bir şansın var demektir.
Zayıf noktalarını görmelisin: Sağlık durumun nasıl? Nasıl bir
1. Özgürlük bir karar meselesidir
karaktere sahipsin? Çabuk öfkelenen biri misin, yoksa kendini
Kendi kendine şu soruyu sor: Gerçekten ayrılmak istiyor kontrol edebilir ve yeni koşullara çabucak uyabilir misin? Kendine
muyum? Başka olanaklar yok mu? Uzlaşmayı denemenin hakim olman sana iyi hazırlanmış olarak evden ayrılmak (ve
anlamlı olup olmadığını araştır. Anne-baba evini ya da kocam bunda ısrarlı olmak) için daha fazla olanaklar sunar. Unutma: her
terketme kararı için insanın, evdeki durumdan duyulan şeyi öğrenebilirsin.
rahatsızlıktan Öteye, daha sağlam sebepleri olmalıdır. Çünkü Evden ayrılma planım en uzun süre nasıl gizli tutabileceğin
ayrılmanın senin için ağır sonuçları olacaktır. Belki de, evde üzerine düşün: kendin için günde kaç saat ayırıyorsun? Bir kaç
150 151
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on tavsiye

saatliğine dışarı çıkman ailenin dikkatini çekiyor mu? Đyi baha-


3. Arkadaşlar
neler uydurmada, anne ve babanın duymak istediği şeyleri
anlatmada başarılı mısın? Belki de terkedinceye kadar, »evde Arkadaş edinmen senin için yaşamsal önemdedir. Aileni
huzuru korumak« için başörtüsü takman gerekebilir mi? arkada bırakma noktasındasın. Bu durumda arkadaşsız yapa-
Evini bir defa terk ettikten sonra (şimdilik) geri döne- mazsın. Evi terketmeden çok önce arkadaşlar edinmeye bak.
meyeceğini bilmelisin. Kendine sorman gereken en önemli Güvenebileceğin, iyi arkadaşlar. Yeni bir yasama başlıyorsun
soru sudur: Gerçekten ayrılmak istiyor muyum? ve bu yaşama yeni insanlar gerekir. Şüphesiz ki, aile üyeleri
veya seninle aynı inançtan olanlar arasında durumunu bilen ve
seni destekleyeceklerini söyleyen kişiler vardır, ama gerçekte
2. Güven
işlerin başka türlü gelişebileceği ihtimalini asla gözardı etme.
Yanlız yaşamaya karar verdin. O zaman güven duymalısın. Onlar gruplar içerisinde yaşarlar ve birbirlerine çok şey
Öncelikle kendine. Şüpheye düştüğün ve korku duyduğun anlatırlar. Onlardan birisi seni anlıyor veya destekliyor bile
anlar olacaktır. Hatta pişman olduğun anlar. Bu normaldir. olsa, dikkatsiz bir anında bildiği şeyleri ağzından kaçırabilir.
Çünkü - ne kadar korkunç da olsa - alıştığın ortamdan ayrılma Ayrıca, böyle bir kişiyi ne yardan ne serden vazgeçebileceği bir
noktasındasın. Aileni belki bir daha asla göremeyebi-lirsin. duruma sokmuş olursun. Sen daha ne olduğunu anlamadan,
Günün birinde içini şüphelerin kemireceğini bilmelisin, ama kaçma planlarının olduğunu herkes öğreniverir. Đyi dikkat et.
yapacağın şeyin senin kendi iyiliğin için olduğunu unutma. Müslüman arkadaşlarının olmaması gerektiğini söylemiyo-
Đstediğin yaşam biçimi, ailenin senin için istediği yaşam rum, ama onlara evden ayrılma planlarının olduğunu anlatma.
biçimiyle bağdaşmaz. Kendine güvenin olmalı. En ufak bir riske bile giremezsin. Bunun sonuçları senin için
Başkalarına da güven duymalısın. Kime güvenebileceğini çok ağır olabilir.
düşün. Seninle aynı cemaatin dışında, olgun ve kendi hayatını Arkadaşlık karşılıklılık esasına dayanır. Arkadaşlarına
iyi yoluna koymuş birisini seç. Bununda ötesinde, bu kişi yatırım yap. Onlara sana güvenebileceklerini ve senden
senin bağımsız olmana yardım eden ve sana doğru bir şey yardım isteyebileceklerini bildir, hissettir. Yeni arkadaşların
yaptığın duygusunu veren biri olmalıdır. Seni destekleyen, kadınlar hakkında genellikle başka görüşlere sahip olacağından
üzerinde hak iddia etmeyen birisi olmalıdır. Yanında hatalar ilk başta seni belki anlayamazlar. Ailende ve mensubu olduğun
yapabileceğin birisi olmalıdır. »Dünya kötülerle dolu« diye bir toplulukta suç ve utanç konusunda nasıl düşünüldüğünü
şey yoktur. Herkese güvensizlik duyma, ama eleştirici ve dikkatli açıkla. Dürüst olmayı öğren: yaptığın hataları söyleyebilirsin,
ol. erkek arkadaşların, randevuların vb. hakkında yalan söylemen
gerekmez.
162 153
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on tavsiye

4. Adres gibi, kimi şehirlerde senin için güvenli mahallelerde ucuz


Evden ayrıldığın zaman kalabileceğin bir yerin olmalıdır. kiralık daireler vardır. Böyle konutlar - bir tür idealizmle -
Öğrenci veya ev kadını olarak az bir gelirin vardır veya hiç sanatçılar, müzisyenler gibi az gelirli özel bir grup insan için
yoktur. Belki hiçbir zaman (kendine ait) bir paran olmamıştır. düşünülmüştür.
Ev ararken, seni tanıyabilecek ve hakkında anne ve babana ya Eğer bir oda veya daire bulmayı başarırsan, zamanında
da başka aile üyelerine bilgi verebilecek insanların oturduğu yerleş. Taşınacağın zamanı gözden kaçırma. Odanın aylarca
semtlerden kaçınmalısın. Paranın azlığından ve güvenliğin bos kalmamasını sağla. Parana yazık olmasın.
için dikkatli olma zorunluluğundan dolayı, ev seçme olanak- Adresini ve varsa telefon numaranı hemen öyle iş olsun
ların çok sınırlıdır. Bunun için zamanında, güvendiğin diye birilerine vermemeye de dikkat et. E-mail günümüzde,
arkadaş ve tanıdıklarına sana yardım etmeleri için ricada adresini belli etmeden ilişkilerini sürdürmek için iyi bir yön-
bulun. temdir.
Üniversite şehirleri senin için çekici olabilir, çünkü bu
şehirlerde ucuz ama güvenli ev, oda gibi yerler bulabilirsin, 5. Güvenlik
öğrenci yurtlarında hemen hemen sadece beyazlar kalır ve
oda kirası nispeten düşüktür. Olumsuz yanı ise, böyle yurtlara Ailen tarafından tehdit edîliyorsan, yerleşmek istediğin şehir
girebilmek için önce o şehrin üniversitesine kaydolmanın üzerine iyi düşün ve en iyisi, en az dikkat çekeceğin şehri seç;
gerekmesidir. Kimi şehirler için ikinci, bir olumsuz yanı eğer öğrenim göreceksen bu büyük ya da orta büyüklükte bir
vardır: Yurtlar dairelere bölünmüştür ve yeni kiracı olarak bir şehir olmalıdır; çalışmak istiyorsan anne ve babanın oturduğu
odaya girebilmek için, önce öbür odaların sakinleriyle bir şehire çok uzak mesafede küçük bir şehir daha iyi korunma ve
»görüşme* yapıp onların beraberce olurunu alman gerekir. daha çok fırsat sunar.
Dolayısıyla sen, şu an oturanların seçtiği kişi olmayabilirsin. Belediyeye kaydolurken, senin gibi yalnız başına oturmak
Eğer üniversite öğrencisi değilsen, veya bir oda için isteyen ve erkek kardeşlerinin, eşlerinin veya babalarının
bekleme sırasının uzun olduğu bir öğrenci şehrini seçtiysen, takibi sonucu hayatları tehlike altında olan kızların durumunu
başka birtakım olanaklar söz konusu olur. Bir odalarını az bilen özel memuru sor. Adresinin gizli kalması senin için
gelirli bekârlara - genellikle kadınlara - düşük bîr kirayla seve hayati önem taşır. Bunun için polisle ilişki kur ve yazılı
seve kiraya vermek isteyen çiftler veya bekârlar vardır. Bu şikâyette bulun. Çünkü şikâyette bulunduğun zaman sana bir
genellikle kısa bir dönem için geçerlidir, çünkü onların çocukları şifre verirler, sen de bu şifreyi kullanarak vergi numarası,
büyüyüp evden ayrılmıştır veya eşleri yoktur. Bu ve benzeri sosyal sigorta numarası, sigorta belgeleri, ikamet kayıt daire-
durumlarda evsahibinin kurallarına uymalısın. Öte yandan, sindeki özlük bilgileri gibi verilerini gizli tutabilirsin.
onunla özel hayatınla ilgili iyi bir anlaşmaya varabilir ve Gerektiğinde hukuksal yardım alma hakkının olup olmadığını
böylece kendi sınırlarını belli edersin. Amsterdam'da olduğu öğren.
Arkandaki tehlike hakkında, aynı evde kalan diğer kişilerin,
154 155
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on tavsiye

iş arkadaşlarının, arkadaşlarının bilgi sahibi olmalarım sağla: zamanında bir staj kadrosu ara ve işvereninle staj Ödeneği,
sen aranıyorsun, onlar senin güvenliğin konusunda daha çalışma saatleri ve eğitiminin için alabileceğin puanları açık
uyanık olmalılar. Kendileri de dikkatli olmalılar ve senin adresini seçik bir anlaşmaya bağla.
kimseye vermemeliler. Eğer eğitim sana ağır geliyorsa, zamanında kendi öğrenci
rehberine veya öğrenci danışmanlığına git. O sana nasıl
okuyacağını, sınavlara nasıl hazırlanacağını, sunumlarım
6. Gelir
yazacağını vb. öğretebilir. Okumak, disiplinli olman anlamına
Evi terketmeden bir gelirinin olmasını ayarla. Üniversiteye gelir: zamanım iyi şekilde değerlendir, zamanında yatağa gir,
gitmeyi düşünüyorsan, zamanında devlet öğrenci kredisi için zamanında çalışmaya başla.
başvuruda bulun. Eğer henüz nereye yerleşeceğini bilmiyorsan, Eğitimin boyunca seninle aynı dinden olan insanların
geçici olarak, örneğin bir arkadaşının adresini ver. Oku- dışındaki başka insanlarla da ilişki kurmayı öğrenirsin: onların
mayacaksan ve bir gelirin de yoksa, o zaman yerleşeceğin senden beklentilerini, ama aynı zamanda ilişkilerdeki yazılı
şehirdeki belediyeye sosyal yardım başvurusunda bulun. Fakat olmayan kuralları da öğrenirsin. Bir öğrenci derneğine üye ol,
belediye senden çalışmanı, bir vatandaşlık kursuna katılmanı bir şeyler içmek için bir yerlere gidildiğinde sen de git (alkollü
veya iş piyasasında kendine bir is aramam isteyebilir. Bütün Đçki içmen gerekmez).
bunları zamanında hallet. Şimdiden, gelecekte oturacağın
şehirdeki asıl veya yan iş olanakları hakkında bilgi
8. Eşyaların
edinmelisin. Đş arayanlar listesine yazıl. Mümkün olduğu
kadar, ödünç para almaktan kaçın. Evi terkederken her şeyi yanına alamazsın: Yakınlarda evden
En önemlisi ise: parayı nasıl kullanacağını öğren; özel bütçe kaçacağın gizli kalmalıdır, dolayısıyla yatak, masa, sandalye
yapma kursları vardır, belediyenin sosyal yardım kuruluşu bu gibi büyük eşyalar veya bütün giyeceklerini beraberinde götü-
konuda sana yol gösterebilir. remezsin. Gerçekten neye ihtiyacın varsa onu seçmelisin.
Senin için çok değerli olan fotoğrafları ve kumbaranı unutma.
Ve pasaportunu unutma. Bütün bu isleri birbiri ardınca yap-
7. Eğrtim olanakları
man gerektiğini düşün: Çok ağır çantalarla evden çıkman, ya da
Yan bir işte çalışmak güzeldir, ama sınavlarını vermeyi dolaplarında birdenbire boş yerler belirmesi dikkati çeker.
başarmalısın. Bir dersi asmak için her türlü bahane bulabilirsin, Kendi odanı ya da evini döşemen gerektiğine göre, ucuz
ama bunu mümkün olduğu kadar az yapmalısın! Senin için eşyalar satın alabileceğin yerleri araştır.
tamamlanmış bir eğitim, uzun süreli bir bağımsızlık biletidir.
Mümkün olduğunca, eğitim olanaklarını arttırmaya çalış. Eğer
bir eğitim görüyorsan, buna staj olanakları da dahildir. Bundan
mümkün olan en iyi şekilde yararlan,
156 157
Evden kaçmak isteyen Müslüman kız ve kadınlara on tavsiye

9. Ruh hali evden dışarı kaçırdın. Bütün bunlar kimsenin dikkatini çek-
medi. Örnek alınacak bir şekilde davrandın. Gün kaçma
Evi terketmek büyük bir sınavdır. Kendini güçlü hissedersin,
günüdür. Hava güzel, ya da yağmurlu olmuş, fark etmez. Bu
gerçekleşme anının gelişini sevinçle beklersin, ama aynı
akşam ilk defa kendi evinde uyuyacaksın. Kendi odanda ya da
zamanda, kolay incindiğin bir dönem geçirmektesindir. Bazen
nasıl adlandırıyorsan orada. Đşte şimdi o an geldi. Hoşça kalın
moralin bozuk olur, kendini yalnız hissedersin, her yerden de
bile demeden, öylesine kapıya doğru yürür, sonra arkandan
anlayış görmezsin, yeni arkadaşların da bazen seni
kapıyı çekip kapatır mısın?
anlamayabilir. Sana sırdaşlıkla görevli, yardım kuruluşları
Evet, çünkü davranışın kimsenin dikkatini çekmemeli.
tarafından ombudsman tayin edilen ve senin güvenebileceğin
kişi ruhi durumunun güçlenmesinde sana destek olabilir.
Ve kaçtın.
Dışardan alabileceğin bütün yardımlara rağmen, sen yine de
Bundan sonra ne olacak?
her zaman bütün bu olumsuzluklara karşı tek basmasın: bunun
bilincinde ol. Đyi ve kötü günlerinin olacağını dikkate al ve
Anne ve baban senin nerede olduğunu bilmiyorlar, dolayısıyla
kendini daha da kötü duruma sokma, kendi kendine acıma
huzursuz olacaklardır. Onlar senin kendi isteğinle ayrıldığını
batağına saplanma. Ailenle konuşma isteği duyacaksın. Sıcak,
bilmelidirler. Onlara bir mektup yaz, onları sevdiğini, hayatım
huzurlu, tatlı ortamı, tabiiliği, rahatlığı özleyeceksin: Her
onlarınkinden farklı düzenleyeceğini, onların yaşayışına
ailenin önem verdiği şeyler vardır: doğum günleri, cenaze
saygı duyduğunu, ama kendi yolunda gitmek istediğini açıkla.
törenleri, şeker bayramı vb. Böyle günlerde kendini daha da
Onlara telefon aç. Onlarla düzenli ilişki kurmak isteyeceksin,
yalnız hissedeceksin. Fakat bilmelisin ki, ailenle ilişki kurman
ama telefon açarken dikkat et. Telefon numaranın görül-
senin için ağır sonuçları beraberinde getirebilir.
memesini sağla: genel telefonları veya numarayı karşı tarafa
Fakat teselli edici bir şey var: senin gibi olup da aileleriyle
gösterme işlevinin olmadığı telefonları kullan. Çevrende ins-
yeniden iyi ilişkiler kurabilmiş birçok kadın olduğunu düşün;
anların olmasını sağla, böylece konuşmayı kısa ve nesnel tutman
ne var ki bu genellikle yıllar alır.
daha koEay olur.
Toplum içerisinde üstüne düşen işleri halletmeyi öğrenme-
lisin. Problemlere rağmen, gördüğün yetişme tarzı sana belirli
10. Ayrılış
şeyleri de Öğretmiştir: Başkalarına uyabilirsin, ev işleri konu-
Şimdi her şeyi ayarladın. Kaçmak istediğinden hâlâ eminsin. sunda deneyimlisin. Zor koşullar altında yaşamayı ve her
Sana yardıma hazır iyi arkadaşların var. Kendine, istediğini yapamayacağını da öğrenmiştin. Çok sayıda erkeğin
arkadaşlarına ve geleceğine güvenin var. Her şeyi düşündün. tersine, sen şımartılmadın. Ama hâlâ öğreneceğin çok şey var.
Bir adrese, bir gelire sahipsin ve bir meslek eğitimi için kayıt Buna açık ol. Bu zorluk çekmeye değer.
oldun. Belki hâlâ okula ya da bir yüksek öğretim kurumuna
devam ediyorsun. Senin için çok önemli olan eşyalarını gizlice
158 159
Đtaat-Bölüm I Kişiler
Amina Baş rol (namaz sırasında Allah'la konuşur) yüz sopa
Aisha yemiştir ve bir cenin gibi büzülmüş olarak
yatmaktadır
Safiya evliliğinde cinsel temas ona ırza geçme gibi gelmek-
tedir
Zainab kocasına itaat etmediği için dayaktan yüzü gözü
mosmordur yüzü peçeli, ensestzede.
Fatima

Giriş Beş kadın yerlerini alırlar. Amina ortada oturmaktadır, başınt


eğmiştir. Ayağa kalkar, yerde, önünde dürülü bir namazlığa
Amina şeriat kurallarına sıkı sıkıya uyan, dindar bir Müslü- yönelir, namazlığı açar. Yüzü, seccadesinin baktığı yöne,
man. Etrafını, kendilerine Allah'ın adı kullanılarak kötü mua- Ktble'yeyönelmiştir. Kollarını kaldırır, avuçlarım açarak seslenir:
mele edilmiş kadınlar sarmış - eziyet, evlilikte tecavüz, ensest, »AHahü ekber«. Sonra kollarını karnının üstünde kavuşturur,
dayak. Böyle muameleye maruz bırakılan kadınların karşısına sağ elini sol elinin üstüne koyar. Ardından gözlerini namazlığın
her zaman Kuran'dan, yapılan gaddarlığı haklı gösterecek bir ön ucuna diker. El Fatiha suresi okunup bitene kadar böyle
ayet çıkarılıyor. Bu kadınların kaderi Amina'nm yüreğini kalır. »Aaaammiiin«i duyunca, sadece başınt kaldırıp
dağlıyor, kısmen onun kendi kaderi bu. Her gün yüzünü Allah'a kameraya bakar.
dönüyor ve bu kadınlara daha iyi bir hayat bahsetmesi için
yakarıyor; oysa Allah susmakta ve gaddarlıklar sürmekte.
1. Yüz sopa eezasma çarptırılan Aisha
Günün birinde Amina garip bir şey yapar, kıldığı namazın sabit
düzeninden ayrılır. Kuran'ın okunması gereken başlangıç sure- Amina aşağıdaki, Aisha adlı, hayali bir kadının kaderini söz-
sinden sonra, Allah'a boyun eğmekle yetinmek yerine, onunla konusu eden sözlerini söylemeye başlar. Bu arada kamera
bir »sohbete« girişir. yavaş yavaş Amina'dan Aisha'ya kayar. Aisha cenin gibi
büzülmüş olarak yatmaktadır. Vücudunda sopa darbelerinin
Yer bıraktığı yara izleri görülmektedir. Yaraların üzerinde,
ĐslamĐstan (Halkının çoğunluğu Müslüman ve şeriatın geçerli Kuran'dan alınan şu metin okunmaktadır: yirmi dördüncü
hukuk olduğu, hayali bir ülke). sure, Đkinci ayet (Nur veya Işık suresi).
160 161
ttaat- Bölüm I

Amina'mn sözleri: »Biz onlara aldırmayalım, Allah'ın bağışlayıcılığına güvene-


lim», dedik birbirimize, Rahman'la ben. Çocuksu, tecrübesizce,
Ey Allahım, burada yatıyorum, yaralı ve kanadı kırık, yatarken aşıkça bir düşünceydi belki, ama sanıyorduk ki, senin ulviyetin
de, bana suçlu olduğum hükmünü veren hakimin sesini bizden yanadır. Rahman'la benim duygularımız ortaktı,
duyuyorum. Benini hakkımda verdiğin karar senin kendi söz- birbirimize güvenimiz ortaktı ve birbirimize derin bir saygı
lerinle şöyle: duyuyorduk, öyleyse Allah bunu niçin kınayabilirdi ki? Niçin
kınasındı?
»Ahlaksız ilişkide bulunan kadın ve erkeğin her birine yüzer
değnek vurun. Allah 'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın Đste böyle, sinsi dillerin söylediklerini duymazdan gelip, öncekinden
dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, daha büyük bir gizlilik içinde, rüyamızı yaşamaya devam ettik.
inananlardan bir topluluk da şahit olsun.« (Eğik yazıyla Ey Allahım, mahkemeye çağrılana, ahlaksız ilişkiyle suçlanana kadar
dizilmiş bu cümleler Aisha'nm vücuduna yazılıdır.) böyle sürdü bu!
Rahman, hakim karşısına çıkmamızdan bir gün önce bana
Đki sene önceydi, güneşli bir günde çarşıya gittiğimde, telefon etti.
Rahman'la bakışlarımız karşılaştı; o güne kadar gördüğüm en Dedi ki, babası kendisini ülke dışına kaçırmış. Ne yazık ki,
yakışıklı adamdı. Bu günden sonra, ne zaman çarşıya gittiy- benim babam içinde Allah korkusu olan biri, dedim kendi
sem, onun da orada olduğu geldi aklıma. kendime.
Çarşıda olmasının tesadüf olmadığını öğrendiğimde deli gibi Rahman bana, beni sevdiğini ve benim için dua edeceğini söy-
sevindim. ledi. Kuvvetli olmamı telkin etti, Sana inanmamı söyledi. Ey
Günün birinde bana gizlice buluşmayı teklif etti, ben de kabul Allahım, nasıl inanayım ki Sana?
ettim. Sen ki benim aşkımı ahlaksızlık saymışsın, Sana mı inanayım?
Şurada yatıyorum, kırbaçlandım, itilip kakıldım, hakarete
Aylar sürdü Rahman'la buluşmalarım, beraberce ne güzel şeyler uğradım: hep Senin adına.
yedik, içtik. Benim sevgiye olan inancımı öldüren karar Senin kutsal
Danslar ettik, hayallere daldık ... evet, hayallerin en güzellerini kitabında yazılı.
kurduk. Sana inanç ... Senin emrine itaat ... bunlar bana sanki ... sanki
Ve seviştik, her gizli buluşmamızda. Aylar geçtikçe ilişkimiz değil, düpedüz insanın kendini aldatması.
derinleşti. Ve aşkımızdan yeni bir hayat büyümeye başladı.
Mutluluğumuz gizli kalmadı; kıskanç gözleri çok geçmeden
kötü diller izledi.
162 163
Itaat-Bölüml

2. Evliliğinde düzenli olarak tecavüze uğrayan Saftya Allah 'm size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima
îevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.«
Amina, Safiya adlı hayali bîr kadının kaderini dile getiren söz-
lerini söylemektedir. Bu arada kamera yavaş yavaş Amina'dan
Ben de o zaman, aybaşımı uzatabildiğim kadar uzatıyorum,
Safiya'ya doğru kayar.. Beline kadar dekolte, beyaz bir elbise
fakat bir gtin geliyor, soyunmak zorunda kalıyorum.
giymiş, güzel bir kadının sırtını görürüz. Sırtında ve bacak-
Kocam emrini veriyor, ben de itaat ediyorum -
larında (elbise uzundur, fakat önü yırtmaçlıdır) Kuran'datı şu
ona değil, sana.
alıntı yazılıdır: Đkinci sure, iki yüz yirmi ikinci ayet (Bakara veya
Son zamanlarda kocama katlanmam gittikçe zorlaştı.
inek suresi):
Ey Allahım, bana güç ver de ona katlanayım, yoksa inancım
Amina'nm sözleri: zayıflayacak.
On altı yaşımdaydım, babam mutfağa gelip haberi verdi:
»Aziz'le evleneceksin", dedi, «faziletli bir ailenin çocuğudur,
3. Kocasından eziyet gören Zainab
sana iyi bakar.»
Aziz'in resimlerini gördüğümde sevinemedim; bana hiç çekici Amina bir figüranın canlandırdığı, Zainab adlı, hayali bir
gelmedi. kadının kaderini dile getiren sözlerini söylemektedir. Bu arada
Bütün olarak alındığında iyi bîr insan olduğuna inanmaya kamera yavaş yavaş Amina'dan Zainab'a doğru kayar. Zai-
çalıştıysam da, hep kusurları göründü gözüme: dudağındaki nab'm şişmiş, yer yer morarmış yüzünü görürüz. Birisi üstündeki
yara izi, burnunun kıvrıklığı, kıvır kıvır kaşları. elbiseleri çekip yırtmıştır. Vücudunun meydana çıkan yerlerinde
(kollarının üst kısmında, omuzlarında, belki karnında)
Düğünüm benim için olmaktan çok ailem için mutlu bir gün Kurandan şu alıntı yazılıdır: Dördüncü sure, otuz dördüncü
oldu. ayet (Nisa veya Kadınlar suresi):
Eve geldiğimizde kocam yanıma sokuldu.
O gün bu gündür her dokunuşundan irkiliyorum. Amina'nm sözleri:
Kokusundan iğreniyorum, az önce banyo yapmış bile olsa.
Gene de, ey Allahım, senin buyurduğun gibi, kocamın emrine . Ey yücelerin yücesi Allahım.
itaat ediyorum. Diyorsun ki: »Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü
Ona teslim oluyorum, çünkü reddedecek olursam, bana senin •, erkekler kadınlar üzerine hakimdirler.«
sözlerini aktarıyor: Haftada en az bir kere kocamın gücünü yumruk halinde
yüzümde hissediyorum.
»Sana kadınların aybaşı hakkında da sorarlar, de ki: >O bir Ey Allahım, yücelerin yücesi.
ezadır.< Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenme- Kocamla hayat katlandır olmaktan çıktı,
lerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, fakat ben senin iradene boyun eğiyorum.
164 165
Đtaat-Bölüm I

Kocam kazancıyla beni doyuruyor, 4, Peçeli Fatima


bu yüzden ona mahviyetle boyun eğiyorum ve senin korun- Amina Fatima adlı, hayali bir kadımn kaderini dile getiren söz-
masını emrettiğini kocamın bulunmadığı zaman da koruyo- lerini söylemektedir. Bu arada kamera yavaş yavaş Amina'dan
rum; fakat benim efendim ve koruyucum olan kocam kötü Faüma'ya doğru kayar. Tamamen örtünmüş, bir pencereden
olduğumdan, ona ihanet ettiğimden şüpheleniyor. Beni nan- bakarmış gibi yüzündeki peçeden dışarıya bakan, oturmuş bir
körlükle suçluyor. kadın görürüz. Çarşafın dökülüşünden kadının vücudu belli
Savaş meydanında bir kumandanmış gibi, her keyifsizliğinin olmaktadır. Peçenin üstüne beyaz matbaa harfleriyle yirmi dör-
acısını benden çıkarıyor, beni yatağıma bir daha asla gelme- düncü surenin otuz birinci ayetinden bir parça (Nur veya Işık
mekle tehdit ediyor, her gece yalnız bırakıyor. Sanırım, başka suresi) okunmaktadır.
bir kadına gidiyor, arna bunu ona sormaya cesaret
edemiyorum. Her ne kadar akrabalar, arkadaşlar fısıl fısıl
kocamla öbür kadının hikayelerini anlatıyorsa da, kocam eve Amina'nın sözleri:
dönünce hep bîr bahane buluyor, benim sadakatsizliğimden
şüphe ediyor. Bir dizi ihtardan, tehditten sonra başlıyor beni Ey esirgeyen ve bağışlayan Allahım.
dövmeye, önce hafif hafif kollanma, bacaklarıma vuruyor,
tıpkı eyyüce Allahım, senin kutsal kitabında söylediğin gibi, Dindar bir kadından istediğin gibi, gözlerimi indiriyor, mah
yoksa buyurduğun gibi mi diyeyim? Ama en çok da yüzüme viyet gösteriyorum.
vuruyor. Niçin mi? Güzelliğimi, süslerimi hiç açmıyorum, hatta yüzümü veya
Emirlerini onun istediği kadar çabuk yerine getiremediğim için, ellerimi bile göstermiyorum.
yanlış gömleği ütülediğim için, yemeğe tuzu az koyduğum için, Gizli süslerimin bilinmesi için ayaklarımı yere vurduğum da
kız kardeşimle telefonda fazla konuştuğum için. Ey Allahım, yok, bir eğlenceye gitmiş bile olsam.
ulu Allahım, senin iradene boyun eğmek bana öbür dünyada Çok mecbur kalmadıkça evden çıkmıyorum, çıkarsam da
daha iyi bir hayat sağlar. ancak babamın izniyle çıkıyorum.
Fakat bana öyle geliyor ki, bunun için ödediğim bedel, Evden çıkınca, senin buyurduğun gibi, başörtümü yakamın
kocamın korumasına ve beslemesine muhtaç olmak, üstüne salıyorum.
fazla yüksek.
Acaba daha ne kadar itaat ederim? Bazen günah isliyorum. Hayal kuruyorum: rüzgarın saçlarımı
uçurduğunu, güneşin mesela bir kumsalda derimi ısıttığını
düşünüyorum. Bir dünya yolculuğu hayal ediyorum, çeşit
çeşit yerler, insanlar gözümün önüne geliyor. Tabiî, bu yerleri
hiç göremeyeceğim, bu kadar insanla karşılaşmayacağım,
çünkü seni hoşnut etmek için, ey Allahım, mahviyet göster-
mem gerekiyor. Ben de onun için, senin benden istediğini seve
166 167
Đtaat - Bölüm I

seve yerine getiriyor, evde değilsem veya akrabalarımla beraber Sen bütün müminleri, saadete ersinler dîye,
değilsem, vücudumu tepeden tırnağa örtüyorum. Genelde senin hükmüne dönmeye teşvik edersin.
hayatımdan memnunum. Ben ömrüm boyunca senin hükmüne
yönelmekten başka bir şey yapmadım.
Fakat Hakim amcam bizimle beraber oturmaya başlayalı Şimdi de, çarşafımın altında beni kurtarman için dua ederken,
her şey değişti! kavuşmaya can attığım o mezar gibi susuyorsun sen.
Hakim evde yalnız kaldığım zamanı gözlüyor, odama geliyor. O Soruyorum kendime, daha ne kadar boyun eğebilirim ki!
zaman benden garip şeyler istiyor, mahrem yerlerine
dokunmamı filan. O bize geleli beri çarşafi evde de giyer oldum,
onu uzak tutmak için. Ama bunun da faydası olmadı. Đki kere
çarşafımı da, elbisemi de çekip indirdi, bana tecavüz etti.
Olanları anneme anlattım, o da babamla konuşacağını söyledi.
Babamsa anneme de, bana da kardeşinin şerefine dil uzatmayı
yasak etti. Amcam ne zaman yanıma gelse ağrılar içinde
kalıyorum. Kesilecek bir hayvan gibi hissediyorum kendimi.
Suçluluk duyuyorum, utanıyorum. Akrabalarımın,
arkadaşlarımın ortasında bile terkedilmişim gibi geliyor. Ey
Allahım, Hakim gitti artık, bense hamile kaldığımı anladım.
Şimdilik karnımı çarşafla örtebiliyorum, ama er veya geç birinin
dikkatini çekecek. Babam beni alenen reddedecek, kızlığımı
kaybettim diye öldürecek.
Bunu düşündükçe, hayatıma kendim son vereyim diyorum. Oysa
biliyorum ki,
intihar edenler öbür dünyada senin affına sığınamaz.
Ey Allahım, canı sen verirsin, sen alırsın.

168

169
Đslam'ın kendini gözden geçirme Birey olarak bir Müslüman'ın hesaba katılmaması hiçbir
konuda cinsiyetler arasındaki ilişkide olduğu kadar bariz
zorunluluğu değildir. Đslam'ın cinsel ahlak anlayışı iffete çok güçlü bir
vurgu yapar. Sekse yalnızca evlilik içerisinde izin vardır.
Bununla birlikte, uygulamada kadınlar erkeklere göre daha çok
kısıtlanmıştır. Örneğin erkekler dört kadınla evlenebilir, ama
bunun tersi geçerli değildir. Müslüman kadınların konumu,
Müslüman olmayan birçok kadınla kıyaslandığında, kesinlikle
daha kötüdür.
Tıpkı başkaları gibi Müslümanlar da bilimsel ilerlemeden
Annem-babam beni Đslam'ın - ahlaki, sosyal ve ruhsal etkilenirler. Ödeyebilecek durumda olan Müslümanlar araba, uçak
bakımdan — en güzel yasam biçimi olduğu düşüncesiyle gibi teknolojik gelişmelerden sonuna kadar yararlanırlar. Modern
yetiştirdi. Yıllar sonra Đslam'ın güzelliğinin benlerle çir- evlerde oturur, makine ve bilgisayar kullanırlar. Fakat
kinlesmiş olduğunun farkına vardım. Oysa Đslam dininin Hristiyanlık ve Yahudilikten farklı olarak, Müslümanların ahlak
güzelliğini bozan bu hatalar annem-babamın din kardeşlerinin sistemi değişmemiştir. Her Müslüman, tıpkı Đslam'ın başlangıç
gözüne hiç görünmez. Onlar bu çarpıklıkların Đslam dininden döneminde olduğu gibi, bütün bilginin Kuran'da yazılı olduğu,
ileri gelmediğini, kabahatin bu dine inananlarda olduğunu Kuran'a yönelik eleştirel soru sorulamayacağı ve her Müslüman'ın
tekrarlayarak Đslam dinini aklıyorlar. (2004'te de) Đslam'ın kurucusunun yaşamını mümkün olduğunca
Đslam ahlak anlayışında birey şeriat ve müminler topluluğu taklit etmesi gerektiği inancıyla yetiştirilir. Ama gerçek hayatta 7.
yoluyla bütünüyle Allah'ın iradesine tabi kılınmıştır. Müslüman yüzyıldaki Đslam peygamberi gibi davranmayı başarmak,
bireyin kararına hiçbir şey bırakılmaz: Nasıl oturacağını, yemek doğaldır ki, çok az sayıda insana nasip olur.
yiyeceğini, uyuyacağını, seyahat edeceğini, hangi duygu ve Bu yetiştirme tarzı, Müslümanlarda insana özgü merak
düşüncelere sahip olabileceğini ve olamayacağını, kiminle duygusunun ciddi biçimde kısıtlanmasına yol açmıştır. Birey
ilişkisinin olması ve kiminle olmaması gerektiğini düzenleyen olarak bir Müslüman'ın gerçekleştirdiği her ilerleme, diğer
kurallar vardır. Allah ve peygamberinin düşünmediği noktalar Müslümanlar tarafından, dini inançlarla çelişki içerisinde olan bir
ise, aile çevresinden dünyadaki bütün diğer Müslümanlara şey gibi, yadırganır ve reddolunur. Din durağan kalmıştır
kadar uzanan bir müminler topluluğu tarafından belirlenir. Bu durumun böyle olduğunu inkâr edenlere 11 Eylül’den
Böylece Faslı bir Müslüman başka bir Faslı'mn olmadığı bir sonra, dışardan eleştirici gözle bakan kişiler tarafından, bilim ve
ortamda bir bira içse, herhangi bir Sudanlı veya Afganistanlı teknik alanında kesifte bulunmuş tek bir Müslüman, sanat
tarafından eleştirilebilir; bunun için kendiliğinden denetimde dünyasında değişimlere yol açmış tek bir Müslüman göstermeleri
bulunan kişinin tesadüfen Müslüman olması yeter de artar bile. çağrısı yöneltildi. Böyle Müslüman yoktur. 1,2 mil-
170 171
islam'ın kendim gözden geçirme zorunluluğu

yarlık bir dini topluluk bilgi, ilerleme ve refahla dikkati çekmiyor, vinçle karşılamayacaktır. Onlar yuvalarını kirletenler, hainler,
tersine yoksulluk, şiddet ve gerilemeyle dikkati çekiyor. Bu mürtedler olarak görüleceklerdir.
gidişatı değiştirmek için, Müslümanların çocuklarını yetiştirdiği Bu kendini sorgulama nasıl olacaktır? Ben, fiziki ve sözlü
etik çerçevenin değişmesi zorunludur. saldırı dışında her şeyin serbest olduğunu düşünüyorum. Söz
Müslümanların kendi esenlikleri açısından Đslam'a eleştirel bir (rornan, şiir, çizgi roman,...}, görüntü (film, çizgi film, resim,
gözle bakmaları sadece zorunlu değildir, dünyadaki bütün öbür sanat vb.) ve ses aracılığıyla bu yapılabilir. Theo van Gogh ile
insanlar için de acil bir zorunluluktur, çünkü Müslümanlar birlikte yaptığım Submission Part l (itaat-Bölüm I] kısa filmi
dünyada bugün yaşanan hemen hemen bütün savaşlara benim yetişmemde temel öneme sahip olmuş olan ahlaki anlayışı
karışmışlardır. Müslümanların çoğu sefalet içinde yaşamaktadır: sorgulama çabalarıma uygundur. Amacım Müslümanları
açlık, hastalıklar, nüfus fazlalığı, işsizlik, içinden geldikleri büyüleyerek ateist yapmak değil, onlara Đslam'ın doğuştan gelen
ülkelerde Müslümanlar, şeriata dayanan veya dayanmayan, çirkin lekelerini göstermektir, mesela kadınlara yönelik kötü
baskıcı rejimlerin kurbanıdır. Müslümanların çoğunluğu iyi bir muamelesini. Kuran'da Đtaatsiz kadınların dövülmesi gerektiğini
eğitim olanağından yoksundur ve genellikle okuma-yazma bilmez. belirten kurallar ve bunların hadislerdeki açıklamaları ile saldırgan
Şurası artık inkar edilemez: Bu zaruretten, bu sefaletten genelde Müslüman erkeklerin, davranışları için kendilerine hesap
Müslümanların kendileri (kesinlikle böyle olmasını istemeden) sorulunca, Kuran'ı göstermeleri arasında bir bağlantı bulunduğunu
sorumludur. Đslam'ın kapsamlı bir analizi ve bu dinin inananları tespit ettim. Şiddet kurbanları ise, dayak yemeleri gerçeğini yine
şiddet ve yoksulluk çemberine mahkûm eden birçok dogmasının Kuran'a gönderme yaparak yumuşatıyor, kocalarına geri dönüyor
gözden geçirilip düzeltilmesi Müslümanlara, birey üzerindeki ve gelecekte hatalarını düzelteceklerine söz veriyorlar.
baskıyla hesaplaşma ve erkekle kadının, heteroseksüelle Đtaat —Bölüm I filminin Zomergasten [Yaz Misafirleri] adlı
homoseksüelin eş değerde olacağı bir cinsel ahlak anlayışına televizyon programında gösterilmesi üzerine gelen eleştirilerin
ulaşma olanağı sunacaktır. çoğunda, Müslüman kadınların ezilmesine karşı girişilen
Bu eleştiri içeriden yapılmalıdır, bunu yapacak olanlar mücadele onaylanıyor, fakat benim bu amaçla seçtiğim stratejinin
Đslam'la yetiştirilen ve kendi kültürlerindeki lekelerin farkında olan, de gerçekten yapıcı olup olmadığı sorusu soruluyor.
iyi bir eğitim görmüş, Müslüman olmayanlarla da ilişki kurmuş Arnsterdamlı tarihçi Lucassen ve başkaları Đslam'ın olumsuz
olan insanlardır. Bireysel mutluluklarına ulaşmaya çalışmış ve taraflarının eleştirilmesinin bir bozguna uğramışlık havası
içlerindeki özgürlüğe yönelik eğilimi izlerken, aynı zamanda iyi bir taşıdığını ileri sürüyor. Đslam'ı eleştirenleri kötümserlikle kınıyor
Müslüman olarak kalmanın ne kadar zor olduğunu görmüş ve bütün gününü camide geçirmeyen üçüncü kuşak
olanlardır, özgür bir ülkede yaşayan ve bu nedenle, düşüncelerini Müslümanların ve bunların arasıra başörtüsü takıp göbeklerini
kamuoyuna açıkladıklamakla hemen yaşamlarını tehlikeye atmış açıkta bırakan bluzlar giyen genç kızların da olduğuna işaret
olmayanlardır. Đslam'ın bu eleştirmenleri iyice bilmelidir ki, ediyorlar. Ben kötümser değilim. Tersine iyimserim. Eleştiri
kendini sorgulama diye bir şey tanımayan bu bin küsur yıllık Đslam'ı insanileştirecektir. Lucassen ve diğerleri dini ve
kültür ortaya çıkmalarını se-
172 173
Islam'm kendini gözden geçirme zorunluluğu

Bunlardan başka, Đtaat gibi bir filmin Müslümanlar


dine inananları birbirine karıştırıyor. Đslam bir yaşam biçimi, tarafindan incitici ve acı verici olarak algılanacağı ve onların
bir anlayışlar sistemidir. Bu dine inanan, bu sistemi bütün olarak da o zaman daha ağır toplarla saldırıya geçeceğini söyleyenler
kabul etmeyi öğrenmiştir. Kadınların dövülmesine izin veren, de vardır. Böyle yüzleştirici yöntemler ters tepki yaratırmış.
ama merhametli sayılan Allah düşüncesinin kendi içindeki Ben stratejimi gözden geçirmeliymişim. Sosyaldemokrat
tutarsızlığına işaret edilmesi, Müslümanları dinlerindeki PvdA'lı Müslüman politikacılar olan Arib ve Albayrak'ın da
yetersizlikleri görmeye, dünyevi bir ahlak anlayışı da olabi- aralarında bulunduğu bu grup eleştiricilerde dikkati çeken
leceğini kabul etmeye zorlar ve onların dinlerini gerçekliğe nokta, etkili bir alternatif strateji önermemeleridir. Onlar bu
uydurmalarına olanak verir. Đslam'ın eleştirisi bu dine inan- dünyanın, ağızları laf yapmayı pek bilen AEL (Avrupa Arap
anların reddedilmesi anlamına gelmez, sadece, uygulamaya Ligası) yöneticileri ve Tonca'larinin sözümona hissettikleri
konduğunda insanlık dışı sonuçlara yol açan Đslamcı dünya acıya kendilerini öyle vermişler ki, şiddetin kurbanlarının
görüşünün reddedilmesi anlamına gelir. duyduğu acıyı görmezlikten geliyorlar ve bu da kurbanları
Başkaları beni, Đtaat'e gösterdikleri tepkilerde, Đslam'ın yeni baştan, perişan hallerinin sebebi olan doktrine »gönüllü"
eleştirisinin arzulanmayan bir etkisi olabileceği yolunda olarak itaat etmeye yönlendirici bir beyin yıkamaya maruz
uyardılar: Đslam fobisi olanlar, dediler, benim eleştirilerimi bırakıyor. Bu Đslamcı »sosyal demokratlar» kadınların acısını
Müslümanlara karşı ayrımcılık yapmada ve onların değersiz- hafifletme çabası yerine, onları köleleştiren doktrinin
liğini göstermekde memnuniyetle kullanacaklardır. Olabilir, korunmasına ve savunulmasına katılmayı tercih ediyor. Yirmi
ama benim amacım Đslam fobisi olanların ekmeğine yağ sür- üç yaşındaki, okuma yazması olmayan Müslüman kadını görmek
mek değil, tersine, kışkırtıcı metinler ve görüntülerle Müslü- istemiyorlar. Bu kadın, Hollanda'da bir yerlerde, bir sığınma
manları, içerisinde bulundukları geri kalmışlık durumu için- evinde bir köşede iyice büzülmüş halde oturmaktadır. O, üç
deki kendi payları üzerine ciddi olarak düşünmeye teşvik yıl bile olmamıştır, önce, bir günden diğer güne, Müslüman
etmektir. Đslam fobisi olanların veya ırkçıların benim bir ülkenin kırsalındaki ailesinden koparılmıştır. Evlenmek
çalışmalarımı amacından saptıracak olmaları riski benim Sub- zorunda olduğu, kendisinin hiç tanımadığı bir adamla birlikte
mission part-I’i yapmamı engellemez. Tıpkı, liberal bir demo- büyük bir şehrin bir yerlerindeki sosyal problemlerle dolu bir
kraside ısrarla gerçeklerin açıklanmasını (Guantanamo Kör- mahallede bir apartman dairesine yerleştirilmiştir. Kocası ona
fezi) isteyen bir gazetecinin, hükümetin bu saydamlık düzenli olarak dayak atmaya başladığında, polis tarafindan
politikasının özgürlüğün düşmanları tarafindan kötüye kul- kadın sığınma evine götürülmüştür. Şimdi kadınlar evinde bir
lanılma olasılığından duyduğu kaygılar nedeniyle suspus köşede oturmakta ve görmez gözlerle stresli bebeğinin nasıl
olmayacağı gibi. Ben de aynı, gazetecilerin ve vatandaşlık emeklediğine bakmaktadır. Evde birlikte kaldığı kişilerin kızgın
haklar savunucularının ölçüp biçtikten sonra yaptıkları seçimi bakışlarına ve sosyal çalışmanın çocuğuyla ilgilenmesi
yapıyorum. Çarpıklıkların (dini çarpıklıkların da) görünür yolundaki ısrarlarına pek tepki göstermemektedir. Bu kadın
hale getirilmesi, başkaları tarafindan kötüye kullanılması sadece evsiz değildir, artık
olasılığı karşısında daha ağır basar.
174 175
islam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu
doğduğu ülkedeki ailesinin yanına da dönemez, çünkü o şimdi olumlu bir şey. Ama bu yapılan, dindarlar için büyük bir
kocasına aittir. Kendinin ve çocuğunun geleceğine ilişkin şoktur ve içlerinden çoğu insan hemen savunmaya geçecektir.
olarak, bir tercüman aracılığıyla güçlük içinde yapılabilen Bununla Hollanda'daki tartışma ortamı zehirlenmiş oluyor.
konuşmalarda, Allah'a güvendiğini söyler. »Allah istediği Đçin Normal ilişkilere yeniden geri dönmek iyi olurdu. Hirsi
ben bu durumlara düştüm ve eğer sabredersem Allah beni bu 'Ali'nin gerekçelerinin ne olduğunu bilmiyorum, ama bunu
durumdan kurtaracaktır. Yapmam gereken tek şey ona boyun filmi tam bir provokasyon olarak yorumluyorum.» Düşünce
eğmektir." Đtaat-Bölüm-I’de ben de işte Allah'ın iradesine bu Özgürlüğüne her şeyden önce saygı duymak isteyen ve Stich-
itaatin ne demek olduğunu göstermeye çalışıyorum. iting Đslam en Burgerschap'ın (Đslam ve Vatandaşlık Vakfi)
»Müslümanları incitmeme stratejisinnin bir başka varyas- başkanı olan Muhamed Sini'nin bakışı günlük Volkskrant
yonu, Müslüman kadınlar örgütü Al-Nisa'nın başkanı olan gazetesinde böyle yer aldı.
Bayan Weber'den geliyor. O'na göre Müslümanlar 11 Ey- AEL'in Hollanda kolunun Başkam Nabil Marmouch şunları
lül'den beri ağır bir baskı altındadırlar. Kendilerini köşeye söylüyor: »Đslam'ın konumu hakkındaki tartışma Hirsi
sıkıştırılmış hissetmektedirler. Kendilerinin Müslüman ol- Ali'nin provokasyonları dolayısıyla zehirleniyor. Theo van
duğunu söyleyen ve uzak ülkelerde kötü şeylerle uğrasan ins- Gogh'dan bu beklenebilir. O asla yapıcı düşünmez. Ama Hirsi
anların eylemlerinden sorumlu tutulmaktadır. Müslüman Ali milletvekilidir. Hollanda'daki bir milyon Müslüman'ı
kadınların konumuna ilişkin eleştiri kendi başına olumludur, aşağılamak nereden aklına eser, anlamıyorum.» Marmouch,
fakat benim zamanlamam yanlıştır. aşırılıklar bir kenara bırakılırsa, Đslam dünyasında kadının
Weber'in iddiaları doğru değil. Hollanda'da Müslümanlar hiç konumu çok da kötü değildir, diyor. Ve devam ediyor »Bu konu
de bir köşeye sıkıştırılmış halde değil. Onlar burada batılı hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyen Hollandalılar sadece
seküler devletin din özgürlüğünden ve sonuna kadar yarar- Hirsi Ali'nin söyledikleriyle yetinmemelidirler. Hirsi Ali kendi
lanıyorlar. Üstelik: Müslümanlar burada karar verme işini acı deneylerini, sanki bütün grup için de gecer-liymiş gibi
kendi ellerine geçirmedikleri sürece kendilerini hep incitilmiş yansıtıyor."
hissedecekle rdir. Bu tiradın ardından, Marmouch'un filmi bir kere bile gör-
Birçok Müslüman'ın, Đslam'ın doğuştan gelen çirkin lekele mediği ortaya çıkar: » Bu aptallıklarla zamanımı çarçur ede-
rini gün ışığına tutanlara karşı tepkileri şiddetli ve olumsuz mem.«
dur. Kaba kuvvetle tehdit etmedikleri zaman, sözlü şiddete »Bu filme kesinlikle ilgi duymuyorum" - Contactorgaan
başvururlar. Đtaat – Bölüm-I’de de farklı olmadı. Hol- Moslims en Overheid'tan (Müslümanlar ve Hükümet Đlişki
landa'daki birkaç Müslüman örgütünün resmi temsilcileri Kurulu) Ayhan Tonca, filmin yayınlanmasından hemen önce
(tam olarak kimi temsil ederler, kimse bilmez) film hakkında bunu söylüyor ve devam ediyor: »Görmek de istemiyorum;
aşağıda yazılanları söylediler: zaten içeriği gerçeğe uymayacak. Hirsi Ali'nin provokasyondan
»Hirsi Ali bu filmi yapmakla çizmeden yukarı çıkıyor. başka bir şeyle uğraşmamasını çok gülünç buluyorum. Buna
Đslam'da kadının konumu üzerine konuşmak kendi başına artık bir son verilmelidir." Tonca, Hirsi Ali ve Theo van
176 177
islam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu

Gogh'u »tümüyle yok saymayı" seçiyor. En iyi strateji budur, diyor, inkâr ederler. Müslüman örgütlerin liderleri Müslümanların,
zamanla bu isleri bırakırlar. Zaten tepki göstermeye de değmezler.« üzerlerinde Kuran'dan metinlerin yer aldığı kadın görüntülerini
(Troıııv) kabul etmeyecekleri konusunda uyarıda bulunuyorlar.
Türk Müslüman örgütü Milli Görüş başkanının Rotterdam Müslüman Örgütlerin ve Müslümanların yüzyıllardır sessizce
Dagb!ad’da su sözleri yer alıyor: »Eğer Hirsi Ali bir din savaşı kabul ettikleri şey ise, Đtaat filmindeki oyuncuların vücut-
yürütmek istiyorsa, bu kendisinin bileceği bir iştir. Bu film larındaki metinlerin gerçek yaşamda uygulanmasıdır.
beni hiç ilgilendirmiyor." »Ahlaksız« kadınların bedenlerinin kırbaçlanması, »itaatsiz«
Nederlandse Moslim Raad'ın (Hollanda Müslümanlar kadınların sistemli olarak dövülmesi, kadınların evlilik içi
Konseyi) başkanı Bay Maddoe, Đtaat hakkında şunları söyler: tecavüze uğramaları ve aileden/cemaatten atılmaları ve hatta,
»Bu Đslam toplumunun kabul sınırını aşar. özellikle muhafa- ensest kurbanı kızların ve kadınların aile »namusunun temiz-
zakâr Müslümanlar buna katlanmayacaklardır.« lemek için öldürülmeleri.
Unie van Marokkanse Moslim Organisaties in Neder- Müslüman örgütlerin temsilcileri yalnızca Đtaat filminin
land'dan (UMMON) (Hollanda Faslı Müslüman Örgütler mesajını görmezlikten gelmiyorlar, aynı zamanda büyük bir
Birliği) Driss El Boujoufi'nin sözleri söyle: »Ayaan Hirsi Ali grup Müslüman kadının sığınma evlerinde geceledikleri
yarışmak istiyor ve bu amaçla kendine bir rakip arıyor. Ama gerçeğini de görmezlikten geliyorlar. Birçok Müslüman kadının
biz katılmayacağız, çünkü bir yarışma yapıldığı zaman bu kocaları tarafından, geldikleri ülkede, beş parasız olarak,
yarışmaya seyirciler gelir ve bu bizim arzulayacağımız en son çocuklara bakmaları için bırakıldığı gerçeğini de. Müslüman
şeydi r.« örgütlerinin baskıları sonucunda, toplam kaç kadının namus
Nederlandse Moslim Omroep'un (Hollanda Müslüman cinayeti kurbanı olduğu adalet sistemi tarafından kaydedilmez,
Radyo Televizyonu) bir sözcüsü olan, Frank Wilriams'm söy- yoksa bu örgütlerin taraftarları belki kendilerini incinmiş
ledikleri şöyle: »Hirsi Ali'nin Kuran metinleriyle bir sorunu hissedebilirler. Riaag (ayakta psikiyatrik tedavi enstitüleri) ve
var. Fakat kadınlara dayak atılmasına çağrı yapan Kuran değil, diğer ruhsal sağlık merkezleri, psikiyatrisi Carla Rus'un
erkeklerdir. Dolayısıyla Hirsi Ali erkeklere yönelmeli ve bu Trouwve Volkskrant gazetelerinde yazdığı gibi, bir çok
konuda onlarla bir diyaloga girmelidir. Özgürleşme insanın Müslüman kızın ensest ve zorlama yoluyla yapılan evliliklerin
içinden başlar. Eğer insanların sevgi besledikleri şeylere kurbanı olduğunu ve bir çok kızın babaları tarafından
saldırırsan, o zaman onlar da sana güvenmeyeceklerdir.« geldikleri ülkeye öldürülmek için götürüldüğünü biliyorlar.
Bu tepkilerin her şeyden önce bir niteliği vardı: gayet beklenir Müslüman örgütlerinin sözcülerinin gizli gündemleri Müslüman
tepkiler olmaları. Đtaat filmi hakkında bir şeyler söyleyen okullarmınkiyle aynıdır: Hollandalı Müslüman erkeklerin
kişinin filmi görmüş olup olmaması önemli değildir. Bunun Müslüman kız ve kadınlara istedikleri gibi davranma
bir film, bir metin ya da Đslam'ı eleştiren başka bir biçim özgürlüğünü korumak. Bu örgütlenmiş kadın düşmanları
olması hiç farketmez. Hepsi Đslam'daki en büyük lekeyi, islam ülkelerinde de geçerli olan, »kızlarla kadınlara ne
kadınların nasıl görüldüğünü ve onlara nasıl davramldığını yapılacağını aileleri bilir« yollu fikir birliğini doğru bulurlar.
178 179
Đslam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu

Eğer kızların ve kadınların davranışları ailenin namusunu; biraz Ama ne yazık ki bu Müslüman eleştirmenler kıyaslamalı
olsun tartışma konusu edecek gibi olursa, o zaman babalar, erkek araştırmalarını daha ileriye götüremiyor. Çünkü o zaman
kardeşler veya başka erkekler, söz konusu kıza veya kadına ne kelama köle olanların Hristiyan ve Yahudi dünyasında, Đslam
yapacaklarına kendileri karar verirler. Kuran metni kadına karşı dünyasına göre çok daha az sayıda olduğunu görürlerdi. Hris-
şiddet kullanmayı haklı kılmakla kalmaz, aynı zamanda tiyan ve Yahudi Allahı uysallaştırılmış ve taraftarlarının özel
saldırganların ve pasif seyircilerin vicdanlarını susturmada da vicdanına kapatılmıştır. Şimdilerde bu Allah'a »sevgi« ya da
kullanılır. Kutsal kitap eleştirinin üstünde olduğundan, Müslüman başka adlar veriliyor ve taraftarları cehennemi yürürlükten
örgütlerin sözcüleri gerek Hollanda' da, gerekse Hollanda dışında, kaldırmış bulunuyor. Hristiyan ve Yahudi cemaatleri birey
kadınlar üzerindeki baskıyı pratikte ve teoride korumayı üzerindeki etkin güçlerini kaybettiler. Rahipler, papazlar ve
başarıyorlar. hahamlar bunu gönüllü olarak yapmadılar. Kişinin vicdan
Konunun özü, Müslüman erkeklerin çoğunluğunun ka- Özgürlüğü, bilgiye yönelik arayışı ve doğayı etkileme çabaları
dınlara yönelik kendi davranış biçimlerini »baskı«, »eziyet« yoğun bir mücadeleyle ilerledi. Sözle başlayan bir mücadele.
veya »cinayet" olarak değil, hatalı kadınların davranışlarına Yahudi-Hristiyan ülkelerde doğan kadınların çoğu yakını tek
verilen adaletli bir yanıt olarak yorumlamalarıdır. Müslüman başlarına korkusuzca sokağa çıkabilirler, en azından
kadın nasıl davranması ve davranmaması gerektiğini bilir. erkekler kadar bir eğitim görebilirler, çalışmalarının meyvelerini
Đslam'ı kurallara uymayan davranışlarda bulunursa, hemen toplarlar, yaşamı kiminle paylaşacaklarına kendileri karar
arkasından ceza gelir. Marmouch'un »aşırılıklar bir kenara verirler, cinsel yaşamlarını kendileri belirlerler, çocuk sahibi
bırakılırsa, Đslam dünyasında kadının konumu çok da kötü olup olmayacaklarına veya kaç çocukları olacağına kendileri
değildir* sözleri burada çok anlamlıdır. karar verirler. Yahudi veya Hristiyan ailelerde doğan ka-
Müslümanlardan Đslam'ın olumsuz yönlerine çok fazla dikkat dınların çoğunluğu bütün dünyayı gezer, ev, ve mal mülk
çektiğim yönünde tepkiler de aldım. Yahudilik ve Hrîsti- sahibi olurlar. Bu elbette hepsi için geçerli değildir, ama büyük
yanlık'taki hoşgörüsüzlüğü niye sorun yapamadığımı soru- çoğunluk için geçerlidir. Oysa aynısı, Müslüman bir ailede
yorlar. Vardıkları sonuç şu: Senin için önemli olan, kadınların doğan kadınların yalnızca çok küçük bir azınlığı için geçerlidir.
durumunun düzeltilmesi değil, Đslam'ın kötü gösterilmesi. Yahudi ve Hristiyan erkek ve kadınlar bu konuma kutsal
Doğrudur, Đncil ve Tevrat'ta da kadınlara yönelik düşmanca kitaplarını eleştirerek, onunla dalga geçerek, Đncil ve Tevrat'ta
metinler vardır. Hollanda'da (ve dünyanın başka yerlerinde) yazılı bir çok şeyin bir işe yaramadığını göstererek ulaştılar.
kutsal metinleri, tıpkı birçok Müslüman'ın Kuran'ı kelimesine Metinler korunmuş olarak kaldı, ama cinsler arasındaki ilişki
uyguladığı gibi izleyen Hristiyan toplulukların var olduğu bir üzerine düşünceler ilerleyip metinleri geçti. Yahudi ve Hristiyan
gerçektir. Bu Hristiyan topluluklar da, tıpatıp şeriat ülkesi insanlar resmi keşfettiklerinde, onu inançlarını ve kültürlerini
Suudi-Arabistan'daki cinsel ahlak anlayışına benzeyen bir gözden geçirip eleştirmede kullandılar. Eski durumdan çıkarı
anlayış güderler. Bu grup da kadınlara kötü davranır, her türlü olan kişiler her zaman, tekrar tekrar, eleştiricilerin
ilerlemeyi reddeder ve homoseksüellere karşı hoşgörüsüzdür.
180 181
Đslam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu

ortaya koyduğu metinlerin, resimlerin ve davranışların »incitici", Notlar


»günah« ve »radikal» olduğunu söylediler. Uzun bir dönem
kilise Hristiyanlara bu eleştiriciler sanki yokmuş gibi
davranmaları yönünde telkinlerde bulundu. Tıpkı Müslüman
örgütlerin benim filmim hakkında şimdi söyledikleri gibi.
Yahudilik'in ve Hristiyanlık'ın, kendini ve davranışlarını
gözden geçirme yoluyla aydınlanma arayışı tarihinde, kutsal
metinlerin ne kadar gülünç, insafsız veya adaletsiz olduğunu
göstererek çözümlenmesi stratejisinin ters tepki göstereceğini
söyleyen insanlar da şüphesiz vardır. Ben stratejimde, dini
inançlar üzerinde yükselen mutlakçılığa yönelik Yahudi-Hris-tiyan Burada ve şimdi gerçekleşsin istiyorum
eleştirisinden sonuna kadar yararlandım. Đtaat - Bölüm I bu Sayfa 15
çerçevede değerlendirilmelidir. Benim stratejimin ne kadar
Bu yazı feminist Opzı)'dergisinde, Aralık 2002'de yayınlanan söyleşinin
etkili olduğunu batıdaki din eleştirisi tarihini tanıyan herkes bilir. genişletilmişidir. Konuşmayı Colet van der Ven (© C. van der Veıı)
yapmıştı. Giriş Rutenfrans'a teşekkürler. Bu yazı ayrıca De zaon-
jesfabrick'de de (Oğul Fabrikası; © 2002, 2004 Ayaan Hirsi Ali and
Augustus Fublishers) yer almıştır.

Ayan Hirsi AH Somali'de, diktatör Mohamed Siad Barre'ye karşı müca-


delesiyle tanınan muhalefet lideri Hirsi Magan'ın kızı olarak 1969 yılında
doğar. Babasının 1976 yılında zorunlu olarak yurtdışına kaçmasıyla birlikte
ailesi de onu takip ederek yurtdışına çıkar. Suudi Arabistan ve
Etyopya üzerinden Kenya'ya ulaşırlar, 22 yaşındayken, istememesine
rağmen evlendirilir. Kendi katılmadığı düğününden hemen kısa süre
sonra Almanya üzerinden Hollanda 'ya kaçar, iltica başvurusunda bulunur,
Hottandaca öğrenir, başka işlerin yanısıra kürtaj kliniklerinde ve kadın
sığınma evlerinde tercümanlık yapar ve siyasal bilimler okur. Eğitimini
tamamladıktan sonra PvdA'mn (Hollanda Đşçi Partisi) bilim kuruluşu
niteliğindeki Wiardi Beckman Vakfında çalışmaya baslar. Gazete ve
dergilerde, radyo ve televizyon kanallarında islam'a ve Đslam toplumuna
yönelik keskin eleştirileriyle kendinden söz ettirir. Toplumsal heyecan
yükselir ve Ayaan Hirsi Ali aldığı ölüm tehditlerinden dolayı yurtdışında
gizlenmek zorunda kalır. Ekim 2002' de sürpriz bir kararla PvdA'dan
VVD'ye (LiberalParti) geçer.
182 183
Notlar

Bizi yalnız bırakmayın, bizi tfe Vortaire'e layık görün S. Allievi ve F. Castro, »The Islamic presence in Italy: social rooted-
Sayfa 28 ness and legal questions«, in: S. Ferrari ve A. Bradney (yay.), islam
andEıiTOpean legal systems, Vermont, 2000, s. 158. Toplumsal
Bu makale daha önce 24 kasım 2001 tarihli Trouw gazetesinin »Letter bütünleşme süreci, Elias'ın uygarlaşma kuramı temelinde, gittikçe
Geest« ekinde yayınlanmıştır. Ayrıca De Zoontjesfabriek (2002) adlı daha karmaşıklaşan bir toplum içinde az veya çok olarak
kitapta da yer almıştır. karşılıklılık gösteren bağımlılıkların yaratılması olarak tasvir
edilebilir. Bu toplumsal değişikliğin ruhsal bileşeni gittikçe daha
kapsamlı, daha homojen ve daha etkili bir biçim alan bir Özdenetimin
ve öz-egemenliği n oluşması eğilimindedir, özdenetimin artışının
Niçin kendimizi sorgulamayı basaramıyoruz kanıtı Avrupa'da töre ve ahlakın yüzyıllar geçtikçe katılığını
Sayfa 36 kaybederek incelmesinde görülür. Yeni davranış kuralları başlangıçta
toplumsal kurumlarca dayatılmış, fakat bir süre sonra, gittikçe artan
Buraya alınan metin 16 Mart 2002'de Trouw gazetesinin »Letter Geest« biçimde, içsellestirilmiştir. Elias'a bu gelişme Erken Ortaçağ'ın
ekinde yayınlanan makalenin ilk biçimidir. serbest, bağımsız şövalyeleri, sarayda yaşamaya zorlan-malarıyla,
yüzyıllar geçtikçe hükümdarlara bağımlı hale geldikten sonra
başlamıştır. Bunlar sarayda duygularına hakim olmayı ve
diplomatik davranmayı öğrenmiştir. Yüksek kültür önce yüksek
Çarpışan normlar - modem yaşama olarak entegrasyon burjuvazi tarafından taklit edilir, sonra, yirminci yüzyılda Đse, hiç
değilse kısmi olarak, geniş kapsamlı bir uygarlaşma seferberliğinden
\ sonra, geniş toplum tabakalan arasında yayılır. Bu
Sayfa 45 »kendiliğinden" olmaz. Đşçiler ve topraksız köylüler modern bir
endüstri toplumunun gereklerine uymaya zorlanır (askerlik
Kaynak: Transnaîionaal Nederland. Immigratie en integratie. Het 23ste yükümlülüğü, okul yükümlülüğü, standart dilin öğrenilmesi
jaarboek voor democratîsch socialisnıe. De Wiardi Beckman Stichting & zorunluluğu gibi yollardan). N. Elias, Het dvilisatiepmces: Socio-
De Arbeiderspers yayınevi, Amsterdam 2002. De zoontjesfabriek genetische em psychogenetische onderzoekingen, Amsterdam,
(2002) adlı kitapta da yer almıştır. 2001 (1939). [Norbert Elias, Uygarlık Süreci. Sosyo-oluşumsal ve
Psiko-oluşumsal Đncelemeler, iki cilt. Đstanbul 2002.] Peyce Jones
1 T. von der Dıınk, ı De West en de Rest: över de gelijkwaardigheid Đslam dünyasına özgü namus/şeref [honor] kavramını söyle anlatır:
van culturen*., in: Socialisnıe en Democratie, Sayı 9, Eylül 2001, s. »Namus/şeref hayatı yaşamaya değer kılan şeydir: ayıp yaşayan bir
391-399. ölümdür, katlanılmaz bir şeydir, öcünün alınmasını ister.
2 Bütün veriler şu kaynaktan; Integmtiein het perspectiefvan immi- Namus/şeref tanınmayı, başkalarınca açık biçimde dile getirilmesi
gratie. Regeringsnota (Hükümet Raporu) 2002, s. 66. gereken ve insanı gerek kendi özünde, gerek başkalarının gözünde
3 Wetenschappelijke Raad voor het RegeringsbeleĐd, Nederland als güvenli ve önemli kılan saygıyı içerir (...) Namus/şeref ve bunun
immigratiesamenleving. Rapporten aan de regerîng nr. 60, Lahey, tanınması, bir itaat ve saygı hiyerarşisi içinde, mümkün olan en katı
2001 davranış modellerini ortaya koyar.« (David Pryce-Jones, The closed
4 A. van der Zwan, »Waar blijft de ombuiging in het immigratiebe- circle: An interpretation of me Arabs, London, 1989, s. 35)
leid?«, in: Sotialisme en Democratie, Yıl 59, Sayı 4, Nisan 2002, s. Yeni yayınlanan Arab Human Development fieporr'ta 22 Arap ülke-
43—54. Ayrıca bkz.: A. van der Zwan, »Alarmerende uitkomsten! sindeki demografik gelişmeler üzerine duruluyor. Bu ülkelerin toplam
De wrr-studie integratie van etnische minderheden«, in; Sodalisnte nüfusu 280 milyon, bunun % 38'ĐO ilel4 yaş arası ve yalnızca
en Democratie, Yıl 58, Sayı 9, Eylül 2001, s. 421-425.
5 F. Bovenkerk en Y. Yeşilgöz, »Multiculturaliteit in de strafrechtple-
ging?<ı, Tijdschrift voorBeleid, Politiek en Maatschappij, (1999) Sayı 4,
s. 232.
184 185
Notlar

% 6'sı 60 yaş ve üstüdür. 2020 yılma kadar yapılan tahminlerde iki Bin Ladin'in kâbusu
senaryo vardır. Birinci senaryoda Arap nüfusu 2020 yılında 459 Sayfa 81
milyon ve ikinci senaryoda 410 milyon olacaktır. UNDP, Arab
Human Development Report, NewYork, 2002, s. 37. Ayaan Hirsi Ali ile Irshad Manji'nin Carine Damen'in asis-
10 H. van der Loo en W. van ReĐjen, Paradoxen van modernisering, tanlığıyla yaptığı bu konuşma 19 Haziran 2004'te, Algemeen Dag-
Bussunı, 1997, s. 70. ' Uad gazetesinde yayınlandı (© Interview by Colet van de Ven).
11 K. Armstrong, islam. Geschiedenis van een wereldreligie, Amster-
daın, 2001, s. 58. Ayrıca bkz.: K. Armstrong, Een Geschiedenis van Uganda asıllı Kanadalı yazar Irshad Manji on dört yaşında Đslam
God. Vierduizend jaar jodendom, christendom en Đslam, Baarn, hakkında eleştirel sorular sorduğu için okuldan atıldı. Ama eleştirici
1993. yaklaşımından vazgeçirilemedi. Dini incelemeye evde, odasında tek
12 D. Pryce Jones, The closed cirde. başına devam etti. Sonra da, birçok Müslüman'ın gözünde bir hain duru-
13 B. Lewis, What went wrong? The clash beîweenislam andmodernity in muna geldi. Çünkü Irshad Manji gazete makalelerinde, kitaplarda ve
the Middle-East, Londra, 2002, s. 6. söyleşilerde Đslam'a sert eleştiriler yöneltiyor. Bununda ötesinde lezbiyen
14 B. Lewis, What went wrong?, s. 158 yaratılıştı olduğunu açıkça dile getiriyor.
15 UNDP, Arab Human Development Report. Manji'nin »Het Islamdilemma« adlı kitabının çevirisinin Hollanda'da
16 H. lansen, »Bush versus Bin Laden, bet Westen tegen de îslam?«, yayınlanması dolayısıyla Ayaan Hirsi AH yazarla bir söyleşi yaptı.
Internationale Spectator, Sayı 11, Kasım 2001.
17 N. N. AyubĐ, Over-stating the Arab state: politics and society in the
MĐddie-East, NewYork, 1995, s. 125.
18 N. Wilterdink ve B. van Heerikhuizen, Samenlevingen: een verken- Garip durumlar
ning van het terrein van de sociologie, Groningen, 1993, s. 24. Sayfa 86
19 A. van der Zwan, »Waar blîjft de ombuiging in het immigratiebe-
leîd?« 5 Mayıs 2003 tarihinde NRC Handelsblad'du yayınlanan »Vrijheid
20 P. de Beer, »PvdA moet terug naar de oorsprong«, in: NRC Han- vereist permanent onderhoud« başlıklı yazının genişletimiş metnidir
delsblad, 6 Temmuz 2002. (© 2002, 2004 Ayaan Hirsi Alî and Augustus Publishers).
21 M. Galenkamp, »Multiculturele samenleving in het geding«ı lusti-
tiele Verkenningen (2002), Sayı 5.
22 Wetenschappelijke Raad voor het Regeringsbeleid, Nederland als im
migra tieianı enleving. Bakire kafesi
Sayfa 92

Bu yazı daha Önce De Maagdenkoofde (2004) yer almıştır (© 2002,


Politika idealimle çelişiyor 2004 Ayaan Hirsi Alî and Augustus Publishers).
Sayfa 71
l Arab Human Report'ta belirtilen üç eksik yan - bireysel özgürlük-
ilk yayınlanışı: 25 Ocak 2003'te, günlük Trouw gazetesinin »De Verdie- lerdeki eksiklik, bilgi eksikliği ve kadın haklarındaki eksiklik- Đslam
ping« ekindeki »De TienGeboten* [On Emir] dizisi içinde. Konuşmayı dinini benimsemiş ve Kuran'daki kuralları ve hadisleri (Toplumsal
yapan: Arjan VĐsser (© Interview by Arjan Visser) düzen nasıl olmalıdır, sorusuna cevap olarak) politik ve ekonomik
bakımdan yönlendirici olarak kullananan ve Arap olmayan ülke-
lerde de görülüyor. Pakistan, Đran gibi ülkelerde ve—daha az oranda
186 187
Notlar

olmakla birlikte - Endonezya'nın, Malezya'nın, Nijerya'nın ve demektedir: »Đyi yetiştirilmiş kadın (...) kocasının çok açık izni
Tanzanya'nın bazı bölgelerinde, toplumun Đslam'a göre düzenlen- haricinde evden ayrılmaz, ayrılırsa da çekici olmayan, eski elbiselere
mesiyle bireysel özgürlüklerde, (bilimsel) bilgi birikiminde ve bürünür." Ve: »Kadın her zaman, kocasının haklarını kendisinin ve
kadın haklarında gözle görülür bir şekilde gerileme gözleniyor. kendi ailesinin haklarının önünde görür. Temizdir ve kocasına
2 Stichting Speunverk, Titelproductiestatistiek 1997 cinsel zevkler tattırmak için her zaman hazırdır.»
3 Burada Müslümanlardan, Allah yoluna kendini adayan ve bu yolu 9 Kuran, 4. Sure, 34. Ayet: Erkekler kadınların velileridir, çünkü
Kuran'da ve Đslam peygamberi Muhamnıed'e atfedilen sözlerin Allah birini diğerinden daha üstün yaratmıştır ve çünkü kadınlar
toplamı olan Hadis'in yol göstericiğinde bulan insanları anlıyorum. onların zenginliklerini tüketirler. Demek ki erdemli kadınlar itaat
4 Aslında bu bir kabile ahlak anlayışıdır, Đslam'da dogma düzeyine eden - Allah'ın onların koruması altına verdiği şeyleri - gizleyip
çıkartılmıştır. saklayanlardır. Ve itaatsizliklerinden endişelendiğin kadınlara öğüt
5 Kadının cinselliğini yönetme saplantısı yanlızca Đslam'a özgü
ver, onları, yataklarında yalnız bırak ve döv.«
değildir. Hristiyanlarda, Yahudilerde ve Hindularda olduğu gibi
10 Batılı ailelerde de kadına karşı şiddet uygulandığı çokça görülmek-
başka dini inançlarda da bu durum gözükmektedir.
6 Yalanlarda Türkiye adalet bakanlığı sözcüsü, Prof. Doğan Soyaçan tedir, ama batılılar şiddeti açıkça reddederler, buna karşılık Müslüman
bütün erkeklerin bir bakire ile evlenmek istediklerini ve bu gerçeği ailelerin çok büyük çoğunluğunda kadınlara yönelik şiddet,
kabul etmeyenlerin ikiyüzlü olduğunu açıkladı. Sözcüye göre, teca- kadının kurallara uymamakla kendisinin neden olduğu bir şey olarak
vüze uğrayan bir kadının yapacağı en iyi şey, zamanın bütün yaraları görülür. Aile ve sosyal çevre kadına karşı şiddeti reddetmez ve şöyle
kapatacağı gerekçesiyle, kendisine tecavüz edenle evlenmesidir. gerekçelendirir: Kocan tarafından dövülüyorsan buna sebebiyet
Zamanla kadın kendine tecavüz edeni sevebilir: birlikte çok mutlu vermiş olmalısın. Batılı komşular, aile ve arkadaşlar kadınlara kötü
olabilirler. Bir kadın değişik erkekler tarafından tecavüze uğradığı muameleyi kabul edilir bir terbiye aracı olarak görmezler.
zaman böyle bir evliliğin başarı şansı az olur, çünkü kocası ona
namussuz bir kadın gibi bakacaktır.
7 «Evlerinizde kalınız ve güzelliğinizi göstermeyiniz.« (33. Sure, 33.
Ayet. »Ve inançlı kadınlara söyle ki, onlar gözlerini aşağıya indirsinler Somali - islam pratiğinden dört vaka incelemesi
ve tutkularını kontrol etsinler ve güzelliklerini, görünmesi zorunlu Sayfa 112
olanın dışında gösTermesinler, ve onlar başörtülerini göğüslerini
kapatacak şekilde sarkıtsınlar ve güzelliklerini eşi veya babası veya Đlk defa, De maagdenkooie [Bakire Kafesi] başlıklı denemeler kitabında
eşinin babası veya kendi erkek çocukları veya esinin erkek yayınlandı. © 2002,2004 Ayaan Hirsi Ali and Augustus PublĐshers. Kişi
çocukları veya kendi erkek kardeşleri veya erkek kardeşinin erkek ve yer adları değiştirilmiştir.
çocukları veya kızkardeşlerinin erkek çocukları veya köleleri veya
cinsel gücü olmayan erkek hizmetçiler veya kadın çıplaklığından bir
şey anlamayan küçük çocukların dışında kimseye göstermesinler (24.
Sure, 31. Ayet). Ve 33. Sure, 60. Ayet: »Ya peygamber! Kadınlarına Müslüman kadın, haklarım iste!
ve kız çocuklarına ve inananların kadınlarına söyle kĐ, onlar 1
Sayfa 125
sarındıkları örtünün bir kısmını baslarından geçirsin-ler. Bu iyidir,
böylece onlar ayırt edilebilirler ve rahatsız edilmezler." Bu yazı ilk defa feminist OpzĐj dergisinin Eylül 2002 sayısında
8 Marcel Kupershoek Wie luîdt de doodsklok över de Arabieren? yayınlandı, ayrıca De zootjesfabriek [Oğul Fabrikası], & 2002, 2004
[Arapların Ölüm Çanlarını Kim Çalar? Amsterdam, 2001] başlıklı Ayaan Hirsi Ali and Augustus PublĐshers
denemelerinde on birinci yüzyıl alimi, her yerdeki ortodoks ulema
tarafından tanınan El Gazali'den ayrıntılı alıntı yapar. Gazali şöyle l NRC Handelsblad, 8 Temmuz 2002.
188 189
Notlar

2 Aynı yazıda, NRC Handelsblad, 8 Temmuz 2002. Tek basına oturmak isteyen yetişkin bir kadın için garip bîr
tanımlama. Ama ailesi ona, kırk yaşının üstünde bile olsa, her
3 NRC Handelsblad, 8 Temmuz 2002 zarnan çocuk muamelesi yapacaktır. Ailesi için «evden kaçan« bir
kadın olarak kalır.

»Loverboys« Hollanda'da, kızları ve genç kadınları hediyeler ver-


erek, sempati göstererek kendilerine bağımlı kılan, sonra da
Aile içi şiddete karşı daha etkili önlemler alın
fahişeliğe zorlayan genç adamlara verilen isimdir.
Sayfa 132

Đlk olarak NRC Handelsblad'm 8 Temmuz 2002 sayısında yayınlanan bir


yazının elden geçirilmiş biçimi. Ayrıca De maagdenkooie'de [Bakire
itaat - Bölüm l
Kafesi] yayınlandı. © 2002,2004 Ayaan Hirsi Ali and Augustus Publishers.
Sayfa 160

itaat-Bölüm i filmi ilk defa 29.8.2004'te Hollanda televizyonu üçüncü


programı VPRO'nun Zomergasten l Yaz Misafirleri] dizisinde
Cinse! organların tahribine müsamaha gösterilemez
yayınlandı. © 2002, 2004 Ayaan HĐrsi Ali and AugusTus Publishers
Sayfa 138 •''

7 Şubat 2004 tarihli Volkskrant gazetesinde yayınlanan »Sünnete


müsamaha gösterilemezi; yazısının gözden geçirilmiş biçimidir. Ayrıca
islam'ın kendini gözden geçirme zorunluluğu
De maagdenkooie'de [Bakire Kafesi] yayınlandı. © 2002, 2004 Ayaan
Hirsi Ali and Augustus Publishers. Sayfa 170

1 Kızların cinsel organlarının sakatlanması kimi zaman «sünnete olarak Ayaan Hirsi Ali'nin Đtaat - Bölüm J üzerine gelen eleştirilere cevabı
adlandırılıyor. Bununla dolaylı biçimde, erkek çocukların sünnet 10.10.2004 tarihli günlük De Volkskra n t gazetesinde basıldı.
olmasıyla bir benzerlik kuruluyor. Eğer erkek çocukların sünneti
penislerinin başının kesilip alınması, hayalarının çıkarılması ve
penisin geri kalanının bos torbaya dikilmesi anlamında olsaydı, o
zaman bu benzetme bir anlam taşırdı.
2 StefFıe Kouters'ın, 10.04.2004 tarihli, Volkskrant gazetesinin hafta
sonu eki olan Volkskrant Magazine 'de yayınlanan yazısına bakınız.

Evden kaçmak isteyen Müslüman kadınlar için 10 tavsiye


Sayfa 148

l Đlk defa, De maagdenkooie'de [Bakire Kafesi] başlıklı denemeler


kitabında yayınlandı, © 2002, 2004 Ayaan HirsĐ Ali and Augustus
Publishers.

190
inci Y.
Erstickt an euren Lügen
Eine TürkĐn in Deutschland erzahlt. 304 Seiten.
Klappenbroschur

Nach aufen hin sieht es aus, als mirde sie ein ganz normales Leben führen,
in Deutschland. Sie lebt in einer Mieıwoh-nung in unserer Nachbarsuhaft.
Ihre Kinder gehen mit unse-ren zur Schııle. Aber inci Y, 34, ist Türkin, und
was ihr ganz normales [.eben zu sein har, bestimmt die Familie. Ganz
normal ist die erzwungene Heirat mit dem Sohn deş Geliebten der Mutrer.
Die Vergewaltigung durch den eigenen Mann vor der Hochzeitsnacht. Der
Betrug mit dem Jung-frauentuch. Ganz normal ist, dal? die Familie ihres
Mannes versııcht hat, sie in dem anacolischen Dorf zu töten, als sie nach der
Scheidung das Sorgerecht für die Kinder durchsetzen wollte, Ganz normal ist
a u eh, dafî sie b is zu ihrem 29. Ge-bıırrstag mit keinem Mann freiwillig
geschlafen hat, dafür ha-ben ihr Mânner aus dem engsten Umkreis der
Familie Ge-walt angetan. Ganz normal wâre, da.K inci ihren Mund halt -aus
Gründen der Ehre. Aber sie redet -..

You might also like