You are on page 1of 67

sinema dergisi / mart 1966

aleksandra slaska andrzej


m unk’un pasazerska/yolcu’
sunda yıl 1 sayı 1 m a rt 1966

içindekiler

yazılar ro b erto rossellini 4 akıllı davranm aya başlarsam ., françois tru ffa u t 5
rossellini yaşam ı yeğler m- cesare zavattini 7 filim sanatında yeni gerçekçilik
jerzy jurczynski 8 polonya filim yapım ında yirm i yıl — ™ stanislaw grze-
lecki 9 yeni b e lirtile r«— tuncan okan 13 neden yeni dalga —— m arcel m artin
18 luis bunuel ve filim leri =»™ baykan sezer 26 luis b u n u e l-"-=*» yvonne baby 30
yeryüzünün en büyük sinem atek’i ---------- ----- --

haberler 35

gösteriler giovanni scognam illo 3 8 i vitelloni/aylaklar = . giovanni scognamillo 3 9 india/


hindistan — » tuncan okan 4 0 paris vu p a r/a ltı yönetm en gözüyle paris gio­
vanni scognam illo 42 viaggio in italia/italyada yolculuk — onat ku tlar 46 toni
giovanni scognamillo 4 8 paisa/hem şeri — cevat çapan 4 9 otto e mezzo/
sekiz buçuk giovanni scognamillo 50 germ ania anno zero/alm anya sıfır yılı

kaynaklar n ijat özön 51 İtalyan yeni gerçekçilik akım ının senaryocuları

filim ler ta rik kakınç 62 the ipcress file/ani tehlike 1ülkü tam er 63 m arnie/hırsız kız
— sungu çapan 63 the killing/son darbe - ta n ju akerson 65 topkapı ——

yeni sinem a ® sinem atek derneğinin organı olarak yayınlanır aylık sinem a dergisi
e sahibi: sinem atek derneği adına şakir eczacıbaşı • yazı işleri sorum lusu: hü-
seyin hacıbaşıoğlu e yazı kurulu: onat kutlar, hüseyin baş, giovanni S\îOgnamillo,
sungu çapan 9 dergide yayınlanan yazılardaki düşüncelerin sorum luluğu yazarla­
rına aittir, dergiyi bağlam az ® yönetim yeri: sinem atek derneği, sahne sokak ali
han no. 51 g alatasaray/İstanbul • sayısı beş, yıllığı kırk lirad ır • her çeşit yazış­
m a için p.k. 307 beyoğlu/İstanbul e dizgi, baskı: çeltüt m atbaacılık koli. şti. o
basım tarih i : 18/3/1966
çıkarken

G ünüm üzü n en e tk ile y ic i sa n a tı S in e m a ’nın, ü lk em izd e o ld u k ça uzu n bir


g e ç m işi vardır. « A y a stefa n o s A b id esin in Y ık ılışı» film in d e n b u y a n a b in lerce
filim çev rild i T ü rk iyed e. A ncak b u y a rım yü zy ıla y a k la şa n g e ç m işin h e ­
m en h em en b ü yü k b ir b ö lü m ü g e n e a y n ı d ereced e uzu n sü ren b ir so r u m ­
su zlu ğ u n k ö tü iz le rin i ta şım a k ta d ır . B irk a ç sin e m a c ın ın ve sin e m a y aza­
rın ın iy in iy etli, gö zü p ek ç ık ışı b ir y a n a b ıra k ılırsa , iy iy i k ö tü d en a yırab ilen ,
k ök lü , sü r e k li b ir sin e m a sa n a tı o rta m ın ın y a ra tıla m a d ığ ı g erçek tir. B u
u zu n g e ç m işin ü rü n lerin in b ile k o ru n m a d ığ ı ü lk em izd e, h em b u k o ru m a ve
a ra ştırm a g ö re v in i y erin e g etiren , h e m d e sin e m a ’ya b ir sa n a t o la ra k k en ­
d isin e en y a r a şa n o n u rlu , sa y g ıd eğ er k im liğ i k a za n d ırm a y a ç a lışa n bir k u ­
ru m u n d o ğ m a sı gerek li, h a tta zo ru n lu y d u . B u a m a çla k u ru lan S in e m a te k
D ern eği, d u ru m u n b ilin c in d e o la n b ü tü n sin e m a -d ostların ın g e re k sin m e ­
lerin e ceva p v erm ey e ç a lıştığ ı iç in k ıs a zam an d a g en iş ilg i ve d e ste k kazandı.

«Y eni Sin em a » , b u ç o k y ö n lü ça b a n ın ik in ci ad ım ıd ır. S in e m a ’n ın ü lk e m iz ­


d e ta n ın m a y a n b a şe se rle rin in sü r e k li g ö ster ile r d e su n u lm a sın ın y a n ısır a bu
eserlerin v e g en el o la ra k sin e m a sa n a tın ın d e rin le m e sin e k a v ra n m a sın a
ya rd ım ed ecek , a ra ştır ıc ı, e le ş tir ic i b ir k ayn ak o la ca k tır. B u y ü zd en ele a l­
d ığı k on u la rd a m ü m k ü n o ld u ğ u ö lç ü d e ilk e ld en k ayn a k la ra b a şv u ra ca k ,
en y e tk ili yaza rla rın d ü şü n ce in c e le m e v e y o ru m la rın ı y a y ın lıy a ca k tır. D er­
gin in içer iğ i ö n ce d e n sa p ta n m a k ta , yaza rlard a n b u p ro g ra m a göre yazılar
isten m ek ted ir .

B u sa y ım ız d a k i yazılar, b e ş a n a k o n u ç ev r esin d e to p la n m a k ta d ır Ç ağdaş


P o lo n y a S in e m a sı, y e n ig e rç e k ç ilik v e R o sse llin i, Y en i D alga, B u n u el, ve
S in em a tek . P o lo n y a S in e m a sı ile ilg ili ik i yazı, ü n lü ik i P o lo n y a lI e le ş tir ­
m en ta ra fın d a n «Y eni S in em a » iç in h a zırla n m ıştır. R o sse llin i v e Z avattin i
ile ilg ili yazılar b u sa n a tç ıla rın a m a çla rın ı ilk eld e n a ç ık la y ıcı b ir n ite lik
ta şım a k ta d ır. « Y en ig erçek çiliğ in S en a ry o cu la rı» u lu sla r a r a sı b ir k a y n a k d e ­
ğerin d ed ir. Y en i D a lg a ile ilg ili y azı, S in e m a te k g ö ste r ile r i d o la y ısıy la ü z e ­
rin d e ço k ta r tışıla n b ir a k ım ın d ah a iy i a n la şılm a sın a y a rd ım ed ecek tir.

«F ransız S in em a tek » in i a n la ta n d erlem e ise, h erh a n g i b ir k u ru lu şu n in c e ­


le n m esin in ç o k ö te sin d e a n la m la r ta şım a k ta d ır . B u y a zı h em g e r çe k b ir Si-
n e m a te k ’in n e o ld u ğ u n u g e n iş ö lçü d e b e lir tm e k te , h e m de S in e m a te k seyir-
c is i’n in bir b a k ım a en o lu m lu ta n ım ın ı ya p m a k ta d ır.

R en k li sa y fa la ra g e lin c e ... «Y eni S in em a » , y ed in ci sa n a tla ilg ili so y u t a r a ş­


tırm a la r ya p a n b ir d erg i o lm ıy a ca k tır. G örü lm eyen filim le r k o n u su n d a y o ­
ru m lar y a p m a k y erin e, içer iğ in i, g ö ste r ile n ö rn ek lere u ygu n b ir b iç im d e
d ü zen liy ecek tir. B u y ü zd en elin iz d e k i d erg i ayn ı zam a n d a , S in e m a te k G ö s­
terileri iç in b ir ç e şit y a rd ım cı k a y n a k n ite liğ i ta şım a k ta d ır. R en k li sa y fa la r ­
da h er a y ın « S in em a tek filim leri» ile ilg ili a y lık p ro g ra m ı v e b u filim le r in
ö zetlerin i, in c e len m e sin i, y ö n e tm e n le ri h a k k ın d a g e n iş b ilg ile r i b u la ca k sın ız.

D erg in in so n b ö lü m ü 15 O cak -1 5 Ş u b a t ta rih leri a ra sın d a İs ta n b u l s i­


n em a la rın d a o y n a y a n filim le r in e le ştir m e le r in e a y rılm ıştır. S o n d a k i ta b lo ­
da ise b ü tü n b u filim le r in g en el d e ğ e r le n d ir ilm e si y a p ılm a k ta d ır. F ilim le ­
rin yan ların d a k i yu v a rla k la r «Y en i S in em a» n ın y a r g ısın ı y a n sıtm a k ta d ır.

«Y en i Sin em a » , y a y ın la n ışın ı ilg i v e d este k ler in ize b o rç lu o ld u ğ u iç in h er


yen i sa y ısıy la d ah a gü çlü , d ah a o lu m lu b ir ça b a g ö ste r ec e k , b u ilg iy e yara­
şır b ir ya y ın o rg a n ı o lm a y a ça lışa ca k tır.
B u n u b a şa ra ca ğ ın a in an ıyoru z.

yeni sinema

3
akıllı
davranmaya
başlarsam...
roberto rossellini
B eni g en e deli san acak lar belki, oysa film im i çek m eğe başlad ığım gün n asıl b itirece­
ğim i hiç düşünm em . B ir korse ile çalışm ayı becerem em . Adım adım izlen ilecek bir
senaryo, tam donatılm ış bir stüdyo, önceden h azırlanm ış dekorlar, ışıklar. B ütün bunlar
benim için dünyanın en iğrenç şeyleridir. N a sıl m ı çalışıyoru m ? in sa n nasıl ç a lıştı,
ğın ı bilir m i hiç? E m in olun ki y en i bir film e başladığım da onu izler, beni n ereye sü-
rükliyeceğini hiç düşünm em . D ünyada beni ilgilendiren tek şey İnsan ve her birim iz
için ayrı bir serüven olan H ayat. Her şeyd en önce bireyciyim . H er insan, başkasına
benzem ekle beraber kendi türünde tek sa y ılır ... Bu biyolojik bir olaydır. Y üreğim ,
ciğerlerim , dam arlarım b aşk a bir insana uym az, o ysa herkesin bir yüreği, dam arları
v ar... Gerçeklerden korkm adığım , in san la ilgilen d iğim için beni büyük bir gerçekçi
sayıyorlar. G erçekçilik k işiy i alıcının k arşısın a bırakıp kendi h ik âyesin i serb estçe a n ­
latm ası dem ekse gerçek çiyim , ilk çekim gününden başlayarak ele aldığım k işilerin
ark asına geçip a lıcıyı p eşlerin e tak ıy o ru m ...

G eçenlerde I.D .H .E .C .’e g ittim ... D uygulu, görkem li, lâyık olm adığım bir tören hazır­
lad ılar... Ç içekler asıp, duvarlara «Y aşasın R ossellini» y a zd ıla r... G eldiğim de beni
büyük bir salona götürdüler, büyük, gü zel bir k o ltu ğ a yerleştird iler... B ir anda, ü z e ­
rim e dikilen, içim i delen, k esk in bak ışları h isse ttim ...

Sonra biri sordu: «B ay R osellin i’ye birkaç soru sorabilir m iyiz acab a?» B en de «ta­
biî, evet» dedim . O zam an en stitünün genç, ak ıllı bir öğren cisi a y a ğ a k a lk tı bana;
P a isa ’nın bilm em h an gi bölüm ünde bir panoram ikten sonra neden bir baş plân k u l­
landığım ı, sonraki ü st açı çekim inin h an gi sebeple dekorun fa la n n ok tasın a dikilip
filân n ok tasın a dikilm ediğini sordu.

itir a f edeyim k i bu sorular beni çok şa şırttı. V erecek hiç bir açıklam am yoktu. K or­
kuyorum k i bu genç günün birinde filim çevirirse sin em ayı cebir ile k a rıştıra ca k ...
B akın, sinem anın en büyük düşm anları stü d y o la r... Zorunlu kalm ad ık ça stü d yoya g ir­
mem . Bu m akinelerin içine girdiğim de belirli bir şekilde giy in m eğ e, bu pantolonu, şu
g ö m leğ i g iym ek zorunda k alıyoru m ... Sinem anın üniform ası işte!
Sonra m akinelerin, tekniklerin g e ç it töreni başlıyor. B una da alışm ak gerek . A rtık
a k ıllı davranm aya başlam alıyım , o y sa ak ıllı d avran m aya başlad ığım an yandığım gü n ­
dür... B akın, C a m e’y e söylem ek isted iğ im bir şe y var: bence kendisi Clouzot ile be­
raber A vrup a’nın en büyük yöneticisidir, o y sa stüdyonun kıskacından kurtulm ası,
d ışarıya çıkm ası, sok ağın yüzünü daha yakından tan ım ası lâzım d ır...

în g ilte r e y e g itm iştim ... Londra’da bana en gü zel, en m odern stü d yoları gezd ird iler...
O lağanüstü, büyük, şa şırtıcı şe y le r... in sa n bu kusursuz, dayalı döşeli canavarlardan
n asıl k u rtu la b ilir? ...

K oca bir m akineyi kurdular, onu beslem ek, y a şıy a b ilm esi için karnını doyurm ak lâ ­
zım ... B u yüzden stüdyoda çalışan yön eticiler her gü n bilm em k a ç plân çek m ek zo ­
runda k a lıy o rla r... Ş a y et on plân yerine sek iz plân çek ersen iz saçın ı başını yolan, bir
platonun günde şu k adar p araya m al olduğunu köpürerek an latan yapım cı ile ç a tı­
şırsın ız... iy i b eslenilm ediği zam an stüdyo öcünü a lır...
R. R.

«Ecran F rançais» dergisinin 2 k asım 1948 gü n lü 175. sayısından.

Ç eviren: GIOVANNI SCOGNAMILLO


rossellini
yaşamı
yeğler

françois
truffaut
Y edi ya da sek iz yıldır tan ırım R o ssellin i’yi, P a ­ R ossellin i her P a ris’e gelişin d e bizi bulur, am atör
ris’te cesareti kırılm ıştı bütün bütün; A lm an ya’da filim lerim izi görür, ilk senaryolarım ızı okurdu.
S tefan Z w eig’dan uyarlad ığı La P a u r a /A n g st’ı 1959’da F ra n sız yapım cılarının şaşıra ra k farkına
bitirm işti, sin em ayı da ciddî olarak b ırakam yı dü­ vardıkları bütün y en i a d la n R ossellin i uzun za-
şünüyordu; L ’A m ore’den bu ya n a bütün filim leri m andanberi tanıyordu: R ouch, Godard, R eichen-
tecim sel b aşarısızlığa uğram ışlardı, Ita ly a n e le ş­ bach, R iv ette, R ohm er, A urel. B eau S erg e’le Q uat­
tirm enlerince de b aşarısızdı bu filim ler. K im i genç re C ents C ou p s/D örtyü z D arbe’nin senaryolarının
F ransız eleştirm enlerinin son filim lerin e — F ran ­ ilk okuyucusu R ossellin i idi. L es M aîtres fou s adlı
cesco G iullare di Dio, Strom boli T erra di Dio, V iag- fü m in i gördükten sonra Jean R ouch’a Moi, un
gio in tta lia benzeri açık ça çok «lanetli»lerine — N oir’in özünü esin leyen de o'ydu.
olan tutkunlu kları avutuyordu onu biraz. F ilim
R o ssellin i’nin bana derin bir e tk isi oldu m u? E vet.
çevirm eye karar veren b irtakım gen çlerin k en d isi­
Y eğin liği, a ğ ırb aşlılığı, düşünm e b içim iyle A m e­
n i u sta olarak seçm eleri, aslın d a sınırsız olan şe v ­
rikan sin em ası için beslediğim k a y g ısız ca h ayran ­
kini uyandırdı yeniden, onu bu yaln ızlık tan k ur­
lığım ı dizginledi. K urnaz, h ü eci ta n ıtm a y azıların ­
tardı.
dan, ta n ıtm a yazılarından önceki sahnelerden, g e ­
R ossellin i bana yanında çalışm ayı bu evrede öner­ riye dönüşlerden v e kişilerin özellik lerin i y a da
di; kabul ettim ve g a ze te c ilik uğraşım ın yan ısıra film in özünü verm eyen bütün süslem elerden g e ­
bir m etre filim bile çek ilm ed iği üç yıl boyunca n ellik le n efret eder R ossellin i. E ğ e r filim lerim de
yardım cısı oldum. A m a iş olm uyor değildi ve iliş­ nam usluca, yalın olarak yaln ız bir k işiy i a şa ğ ı y u ­
kim izden çok yararlandım . karı b elgesel bir biçim de izlem eyi denediysem sa ­
R oberto R ossellin i bir senaryo yazd ığı zam an h i­ nırım bunu ona borçluyum . V igo a y n tu tu lu rsa ço­
k âye kurm ak gü çlü ğü y le k arşılaşm az; çık ış nok­ cu k lu k tan k u rtu lm a dönem ini sulu gözlü bir y u ­
ta sı yeterlidir onun için. R o ssellin i’nin ta sarlad ı­ m u şa k lığ a k ap ılm ak sızın verebilen biricik sin e­
ğ ı kişinin ulusu, dini, yiyip içtikleri, u ğraşı bel­ m acı R o ssellin i’dlr, Q uatre C ents C ou p s/D örtyü z
liy se ne gibi gerek sinm eleri ne gib i istek leri ola­ Darbe de onun G erm ania anno zero’suna çok şe y ­
cağı da kestirilebilir. Bu g erek sin m elerle istek ler ler borçludur.
arasm daki derecelenm e kendi kendine g elişecek
R o ssellin i’nin çalışm a yaşam ın ı yorucu kılan, sa ­
bir çelişk i doğurur. Y aşad ığı yerin ırksal, toplum ­
nıyorum çok akıllı, çok diri canlı bir insan oldu­
sal, tarihsel ve coğra fy a yönünden gerçeklerini
ğu halde h erkese «eşit» davranm ası olm uştur, hiç
gözden ırak tu tm am ak şa r tıy la elb ette. R o sselli­
açıklam az, döndürüp gen işletm ez, işlem ez; çabu­
ni için film e bir son bulm ak da gü ç değildir; son
cak birbiri arkasından açık lar düşüncelerini.
bütün tarafından oluşturulur iyim ser y a da k ö ­
Jacques R iv e tte ’in d eyişiyle «belirtm ez, gösterir»
tüm ser, çelişkin in tüm öğeleri tarafından. Ö zet­
o; sezg isin in k esk in liği, şa şm a z m an tığı, o la ­
le R osselin i için önem li olan gerçek , insanı bizden
ğ a n ü stü özüm lem e y e ten eğ i çokluk seyircinin önü­
u zak laştıran eğ reti ayrın tılard an sıyrılm ak, d os­
ne geçm esin e, onlardan u zak laşm asın a y o l açar.
doğru b elgesel olarak y a k la şm a y la insanı tek rar
Bu özüm lem e yeten eği, çağd aş sorunlarla ilg ili g e ­
bulm ak sonra çok düz bir örgüye dökm ek, m üm ­
nel sonuçlara varm a tu tk u su filim lerinin y alın ta ­
kün olduğunca yalın lık la an latm ak tır.
nım ında açık seçik tir: R om a c itta a p erta bir k en ­
B öylece Jacques F lau d ’un dediği gib i F ran sız Y e­ ti ele alır, P a isa gü n eyd en k u zey e bütünüyle sa ­
ni D alga akım ının babası R ossellin i olm uştur. vaş İtalyasıd ır, G erm ania anno zero y en ik v e y ı­

5
büyük ülkeyi, Europe 51 a h lâk ça de-
m addece yeniden kurulan k ıtam ızı g ö ste-
cesare
r. -.¿¿-rilini'nin son büyük sin em alık serüveni Hin- zavattini
i-scan'ı bulm asıdır. A ltı a y içinde H in d istan ’daki
her şey i gördü, sa lt seçm e görünülerin y a da o la y ­
la n n sunuluşu olm ayıp dünyanın gen el görüm ünü
-rS
veren, yaşam üzerine, doğa üzerine, hayvanlar
üzerine derin bir düşünüşü dile g etiren o la ğ a n ü s­
tü ak ıllılık ve duruluktaki India’yı yap tı. India
öbür filim leri gib i belli bir yerde, belli bir zam anda
geçm ez, R ossellin i burada b elki bu yoğun düşünü­
şün, ek sik siz bir sevin cin örneği olan Francesco
Giullare di D io’y la k ıya sla n a ca ğ ı, u zay ve zaman
dışı bir özgür şiir kurar.
T ehlikeli bir şey sö y leyeceğ im i biliyorum am a g e r ­
Bu yazı Z a v a ttin i’rıin b ir Ita ly a n ga­
çek: R ossellin i gen elde bütün san atları olduğu g i­
zete cisi ile y a p tığ ı ko nu şm a d an a lın ­
bi sinem ayı da hiç sevm ez. Y aşam ı y eğ ler o, in ­
m ış tır ve ilk defa 1951 de «La Ri-
san ı yeğler. H iç bir zam an bir roman okum az, z a ­
v is ta del C inem a Ita lia n o » d e rg is in ­
m anını b ilgi top lam ak la geçirir; geceleri hep ta ­
de ç ık m ış tır
rih, sosyologi kitapları, bilim sel eserler okur. D a ­
ha çok bilm eyi sever, g ittik ç e de kendini kültür
filim lerine adam ayı düşünüyor. A slında R o sselli­ in san la rın günlük g erçek için söyled ik leri ilk ve
ni doym az bir adam gib i etk in değildir; m erak lı­ son en üstünkörü söz, hiç kuşkusuz «günlük g er­
dır, bilgi edinen, kendinden daha çok başk alarıyla çeğin can sık ıcı olduğu»dur. R uh ve düşünce tem ­
ilgilen en bir adam dır. N için yönetm en olduğu, si­ belliklerinden k u rtu lm ayı başaram azsak, günlük
nem aya n asıl g eld iğ i sorulabilir; bir k ızı sevişi yü ­ g erçek bize hep böyle kuru g ö rü n ecek ... S in em a­
zünden y a da raslan tıy la g elm iştir. Y ap ım cıla­ nın, h eyecan ya ra tm ak için k açın ılm az bir zorun-
rın d ik k atin i çek erek bir filim çevirm ek için ba- lu k olan «kornoyu g erçeğ e b enzetm ek istem esin e
ğım lanan bir genç k ıza tu tk u n du ... şa şm a m a lı...
R ossellin i’nin ilk filim leri balıklar üzerine belge B ence, «yeni gerçek çilik »in en önem li özelliği ve
filim lerdi, sanıyorum M agnani’ye olan tutkunluğu yen iliği, «konu» zorunluğunun b aşarısızlığı m a s­
yüzünden konulu sin em ayı kabullendi. S avaş Ita l- k elem ek için bilinçaltı tarafın d an kulanılan bir
yasın ın bir şeyler yap m aya k ışk ırtan havasının k açam ak yol ve h ayal unsurunun, y a şa y a n toplum ­
da bir itk isi oldu bunda. sal g erçek leri ölü form üllerle yam am ak için k u l­
A slında R ossellin i’nin son yıllard ak i tek başarısı lan ılan bir tek n ik olduğunu anlam asıdır. G erçe­
U G enerale della R overe de bizi haklı çıkarıyor, ğ in zen g in liğ i, doğrudan doğruya onu sey retm e­
büyük sinem a sey ircisiy le eleştirm en ler R osselli- nin y ete r liliğ i ve sa n a tçı görevinin insanları h a­
n i’yi ancak yabanıl ve sert savaş filim leri yap tığı ya lî olaylarla etk ilem ek değil, başkalarının y a p ­
zam an tutar. tıklarını, g erçek şey leri y a n sıtm a k (v e iste r se ­
niz böylece etk ilem ek ) olduğu artık kabul edilm iş­
R osşellin i’yi seven, ona hayran olan; kendisinin
tir.
aile k avgalarını, fran sisk en papazlarının zıp la y ış­
larını (F ran cisco G iullare di D io.ı, B engal m a y ­ B u benim için büyük bir za fer oldu. Bunu y ıllar­
m unlarım da sok ak sa vaşları gibi, savaş içindeki ca önce b aşarm ayı çok isterdim . A m a bu buluşu
ve her zam anki haber filim leri gib i çekm esinde ancak sa v a şın sonunda kullanabildim . Bu düzene
haklı olduğunu san an bizler yan ılıyor m uyuz? yönelen bir istek ti. Önümde duran şey leri gördüm,
R ossellin i’yi son k ez gördüğüm de dem ir üzerine « gerçek»ten kaçm anın ona ih an et olduğunu a n ­
yüz sa y fa lık bir sen aryo okuttu bana. Ö ğrenciler ladım .
için beş sa a tlik bir filim , televizyon için üç saatlik Örnek: E sk id en bir filim yap m aya k arar verince,
bir füim , sin em a salonları için de bir buçuk sa a t­ bir g rev hakkında diyelim , kendim i hem en bir
lik bir filim çevirm eyi tasarlıyordu. «konu» b u lm aya zorlardım . V e grev, film in arka
B üyük bir zev k ti bu sen aryoyu okum ak ve filim plânında kalırdı. B ugün yap m ak isted iğ im iz «m ey­
herhalde çok gü zel olacaktı, am a kendi kendim e dana çıkarm ak»tır. G revin kendisini anlatırız, k u ­
sorm adan edem edim : h erşeye karşın, bir g ü n B ra- ru ista tistik lerd en ald ığım ız olaylardan müm kün
silia, P la to n ’un k onuşu lan , S o k ra tes’in ölüm ü gib i olduğu k adar beşerî, ahlâkî toplum sal, ekonom ik,
asıl büyük tasarıların ı gerçek leştireb ilecek m i şairan e d eğerler çık arm aya uğraşırız. B ilin ça ltın ­
R ossellin i ? da göm ülü olan g erçeğ e gü venm ezken (ald atıcı
Ç eviren: SUNGU ÇAPAN bir k açam ak ) varlıklara, olaylara, k işilere karşı
gü n ü ... G erçeği bir hik âye an latıyorm u ş gib i g ö s­
term eli, h a y a tla perde arasında ayrılık olm am a­
lıdır.
FİLİM SANATINDA
Bir örnek vereyim :
YENİ GERÇEKÇİLİK
B ir kadın bir ç ift ayak k ab ı a lm ak için dükkâna
girer. A yakkabının fiy a tı 7000 lirettir. K adın p a ­
zarlık etm eye k alkar. Sahne bir ik i dakika sürer.
Ben bundan iki sa a tlik bir filim yapm alıyım . N a ­
sıl yaparım ?
G erçekleri m eydana g etiren öğeleri, y a n i o andan
önceki, son rak i ve o andaki olayları o rtaya ç ık a ­
rırım. Gerçek, k endi h ik âyesin i an la tm a y a başlar.
K adın ayak k ab ı sa tın alıyor. O sırada oğlu ne y a ­
p ıyor? B u ayak k ab ılarla ilg isi olan H in d istan ’da­
k i insanlar ne y a p ıyor? A yak k ab ın ın fiy a tı 7000
liret. K adın bu 7000 lireti n asıl elde etm işti? Bu
sonsuz bir inanç duym aya başladık. B u durum, b i­ parayı kazan m ak için ne kadar ça lışm ıştı? Kadın
zi şim diye değin hiç düşünm ediğim iz g erçeğ i d eş­ için bu paranın değeri n e?
m eye, güçlü bir biçim de gösterm eye, ya n sıtm a y a
itti. V ar olan şeylere k arşı duyduğum uz bu g er­ A yak k ab ıyı sa ta n dükkânın sahibi k im ? B u iki
çek ilg i ,en g iz li insan lık değerlerini aram ak is ­ k işi arasında ne gib i ilişk iler v ar? N e dem ek is­
teğin i doğurdu, iş te , bu yüzden, sinem anın, yalnız tiyorlar, pazarlık ederken kim in çıkarını düşünü­
akıllı insanları değil, herşeyden önce «yaşayan» yorlar? D ükkân sahibinin ik i oğlu var. Onlar ne
insanları, ah lâkça zen gin insanları kendine çek ­ diyor bilm ek iste r m isin iz? iş t e burada, önüm üz-
m esi gereğin e inanıyoruz. d eler...
M esele ş u : g erçek bir olayın n asıl oluştuğunu k a v ­
II
ram ak ve altında gizlen en şeyleri bulm ak.
Sinem anın görm ek, incelem ek isteğ i, gerçek ten B öylece, «bir ç ift ayak k ab ı sa tın alm ayı» çözü m ­
bıkm azlığı, insanlara ve olaylara k arşı duyduğu lem ek, önüm üze toplum sal, ekonom ik, psikolojik
saygıd an ileri geliyor. V e hem en söyliyeyim , «ye­ nedenleri v e değerleri zen gin olan bir dünya a ç ı­
ni gerçek çiliği» A m erikan sinem asından ayıran yor, b ay a ğılık ortadan kalkıyor. Her an, her k işi
da bu işte. sorum luluklarla yüklüdür; insan y a şa y ışın d a her
A m erika’lılarınki bizim tezim izin tam tersi. Biz anın sonsuz bir zen g in liğ i vardır.
çevrem izdeki gerçek le ilgilenirken ve onu öğren ­ K azdın mı, her gerçek, bir m aden gib i o rtaya çı­
m eye, an lam aya çalışırken, A m erikan fillm lerin- kar. A ltın arayıcıları g erçeğ in sonsuz m adenini
de gerçek sü zgeçten geçirilip «tem izleniyor». A m e­ k a zm a y a başladıkları gün, sinem a toplum un g ö ­
rika’da filim lere konu bulm ak bir gü çlü k y a r a tı­ zünde büyük bir önem kazan acak tır.
yor. O ysa bizim için böyle bir şey olam az; g erçe­
ğin bol olduğu yerde konu sık ın tısı çekilem ez. Bu uydurulm uş k işilerle de yapılabilir; am a ben
y a şa y a n g erçek insanları, y a şan tıların a k atılab il-
Günün her saatinde, herh an gi bir yer, herhangi bir d iğim k işileri kullanırsam , y aratılan h eyecan da­
insan an latılm ağa değer bir konudur; ancak an la ­ ha etkili, daha güçlü, daha yararlı olur.
tanın, bunların içinde sak lı değerleri araştırm ası,
görebilm esi ve ayd ınlatab ilm esi gerek ir, ö y le y s e S a n a tta gerçek bir ism i v e soyadı olan k işileri y an ­
konu buhranı diye bir şey söz konusu olam az, y a l­ sıtm a k ta n çekinm em elidir. H ayalî kahram anlar­
nız g erçeğ i anlatabilm enin gü çlü ğü olabilir. dan bıktım artık. Günlük y a şa y ışın g erçek k a h ­
ram anlarını tanım ak isterim , onların biçim lerini
III görm ek isterim , b ıyığı var mı yok mu, boyu k ısa
mı uzun mu bilm ek isterim , g özlerin i görm ek is ­
D em ek ki, hayalî olayları «gerçeğe» çevireceğim i­
terim , o k işilerle görü şm ek isterim .
ze ve «gerçekm iş» gib i g ö sterm ey e ça lışa ca ğ ım ı­
za, olayın kendi özellik lerin i o rtaya çıkarm alıyız. Onları, tıp k ı bir sabah telâ şlı telâ şlı k oşu şan k a ­
H a y a t «hikâyeler»de a n latıld ığı gib i değildir, ha- lab alığı görünce «N e oluyor?» diye sorduğum a n ­
bam başkadır. Onu anlam ak, inceden inceye, k i m erakla, h eyecan la perdede görm ek isterim .
am ansız ve sabırlı bir araştırm a ister. D oğal olm ayan kahram anlara k arşıyım . Seyirciye,
g erçek kahram anların kendileri olduğunu sö y le­
S m :ma. bu yolla g erçeğ e y a k la şırsa sorum luluğu­
m enin zam anı g elm iştir. Gerçek k işileri h ayalî k i­
nu yerine getirm iş olur. Sinem anın sorunu, g e r ­
şilere b enzetm ek çok tehlikelidir. K endim izi k en ­
çekten hayal çık arm ak ta değil, g erçeğ i görebil-
dim ize benzetelim .
Sinem a g eçm işe yönelm em eli, çağdaş
elan seçm elidir. Hep bugünü, bugünü, bu­ Ç eviren: ŞAKİR ECZACI BAS’I

7
Jerzy Jurczynski / Polonya Filim Yapımında Yirmi Yıl

1964 yılının Polonya sinemasında özel bir nıtlamışlardı. Polonya filim yapımının
yeri vardır. O yıl, ülkenin özgürlüğünü ka­ 1/4 ü tutarındaki 50 filim Cannes, Venedik,
zanışından bu yana 200. filmin tam am lanı­ Moskova, Karlovy Vary, Kahire, San Se­
şı kutlandı. 17 yıl ve 200 filim bu, sayı azım- bastian, Mar del Plata, Edinbourgh, Lon­
sanabilir; ancak 1945’de Polonya sinema­ dra, Locarno, Rio de Janeiro U luslararası
sının hiç yoktan başladığı unutulm am alı­ filim şenliklerinde lOO’e yakın ödül ve m an­
dır. 1947 yılında Y asak Şarkı çeşitli güç­ siyon almıştır. Bu da Polonya filimlerinin
lükler içinde tamamlanabildi. Teknik ge­ dünya sinemasındaki yerini belirlemekte­
reçler yoktu, yapım evleri, sinemalar, yı­ dir : Kanal, Sudaki Bıçak, Küller ve Elm as­
kıntı görünümündeydi. Y aşayan filim ya­ lar, Suçsuz Büyücüler, Erocia, Nasıl Sev­
pıcıları oyuncular, yöneticiler, teknik gili Olunur, Olağan Bir Gün, Başkam Ziya­
adam lar y u rt içine ve Avrupanın çeşitli yö­ ret, E va Uyumak İstiyor, Yolcu, Tren, Me­
relerine dağılmışlardı. Savaş sonra düzen­ leklerin Jeanne Anası, Bu Gece B ir K ent
sizliği ülkenin politik ve sosyal yaşamında ölecek, Trendeki İnsanlar, N üfus Kâğıdı,
bir yeniden doğuşu oluşturuyordu. Bu ko­ Boğazlanmış, Cinayet Girişimi vb. gibi fi­
şullar Polonya Sinemasında da yeniliğin limler 40 ülkenin sinema ve televizyonunda
hazırlayıcısıydı. 1947-52 arası, hiç yoktan gösterilm iştir. Bunlarla; her biri yerli ve
başlamanın çeşitli uğraşılarıyla geçti. O za­ yabancı bir çok ödül almış filimlerle yer-
m anlar yılda 2-4 filim yapılabiliyordu. Ama yüzündeki çeşitli filim eleştirmenleri bir
bu filimler Polonya içinde ve dışında güç­ Polonya Sinema Okulundan söz edebilmek­
lerini kabul ettirecek nitelikteydi. 1948 de tedirler. Munk’un ölümünden sonra a rk a ­
W anda Jakubow ska’nm Oswiecim (Hit- daşları tarafından tamamlanabilen Yolcu
lerin ölüm kampı) deki yaşamını görüntü­ bu gün dünyada çeşitli sinem alarda göste­
lediği Son Sahne san at yükü ve coşkun an­ rilmektedir.
latım ıyla dünya sinemasına kendini kabul
Andrzej W ajda, Jerzy Kawalerowicz, Ro­
ettirdi. M arianski Lazniada büyük ödülü
man Polanski, Ja n Rybkowski, Tadeusz
aldıktan sonra Avrupanın ve diğer dünya
Chielewski, Stanislaw Rozewicz, Wojciech
ülkelerinin — toplam 43 ülke — sinem ala­
Has, Ja n Batory, W anda Jakubow ska,
rında oynatıldı. Filim yalnızca yaratıcısı­
Aleksander Ford, Tadeusz Konwicki, Jerzy
nın değil Naziler tarafından yığınlarla yok
Passendorf gibi filim yöneticileri ve B eata
edilen m üyonlarca PolonyalInın, Çek’in
Tyszkiewicz, Elzbieta Czyzewska, Wien-
Fransız’ın, Belçikalı’nm, Rus’un ve diğer
czyslaw Glinski, Lucyna Winnicka, Gus-
ülke insanlarının savaş yaşantılarını gö­
taw Holoubek, Tadeusz Lomnicki, Vieslaw
rüntülemekteydi. Son Sahne başarılarıyla
Golas, B arbara K raftow na, Zbigniew
birilkte Polonya sinemasının iyi geleceğini
Cybulski gibi oyuncular Polonya dışında
de getiriyordu. Onu izleyen yıllar filim yapı­
da tanınmışlardır.
mı artarak yılda 25’i buldu. Yabancı ülkeler­
le yapılacak bir karşılaştırm ada — ki onlar Bu filimler savaş sonrası Polonyasında in­
yılda 100 filim yap m ak tay d ılar— bu sayı san ve topluma özgü bütün sorunları işle­
azımsanabilir. F ak at 56-64 yılları arasında­ miştir. Çünkü savaş sonrası ülkenin ve sa­
ki Polonya sinemasının ürünleri Avrupanın natçılarının ruhunda derinliğine izler bı­
örnek alacağı bir düzeyde olduklarını ka­ rakm ıştır.

Ç evirenler: İLKAY ALPTEKİN - ALTAN KÜÇÜKYALÇIN


KÜLLER VE E LM A S /P O P O L I D IA M A N T ( 1 9 5 8 ) / ANDRZEJ WAJDA

PO LO N Y A S İN E M A S IN D A

YENİ B E L İ R T İ L E R
1965, P o lon ya filim ciliğin d e b aşarılı ve etk iley ici
bir h a sa t yılı olm adı. Her ne k adar bütün önem li
S T A N I S LAW u lu slarası filim şenliklerine P olon ya ürünü filim ­
ler k a tıld ıy sa da, ne kısa, ne de uzun filim ler her
G R Z E L E C K I yerde ilgi görm edi. O ysa son zam anlarda k ısa f i­
lim ler uluslararası alanda P olon yayı tem sil etm e
sorum luluğunu üzerlerine alm ış bulunuyorlar.
Po lo n ya lı ta n ın m ış sinem a ya za rla ­
P olonyanın profesyonel filim yapım cıları ve da­
rın d a n . Ç ok ü n lü g ü n lü k Z ycie W ars-
ha önem lisi eleştirm enleri, g en e de 1965 yılının
z a w y /V a rş o v a H ayatı gazetesinde u-
P olon ya sinem a san atın d a bir çürüme, bir g e r i­
zun y ılla rd a n b e ri y a z ıy o r. Son y ıl -
lem e yılı olduğunu düşünm üyorlar. P olon ya f i ­
lard a Polonya g a ze te cile r b ir liğ in in
lim ciliğin d e uluslararası ilerlem eyi sağ lıy a ca k ,
f ilim e le ş tiris i k u lü b ü n ü n b u n d a n ö n ­
üm it verici d eğişm e belirtilerinin o rtaya çık tığ ın a
ce Jerzy P lazew skî, B oleslaw M icha - inanıyorlar. D ünya filim c iliğ iy le k a rşıla ştırıld ı­
le k , KrzysztoF T e o d o r T o e p litz , A le k- ğında, P olon ya sinem asının bugünkü durumunun
sander Jackievvîcz'e v e rile n K a rol Ir- g elec ek için iy i şey ler öndeyileyen, seçk in bir du­
z y k o w s k i a rm a ğ a n ın ı a ld ı. 3 0 0 0 m et- rum olduğunu söylüyorlar.
ro w s e n s a c ji/3 0 0 0 m e tre dehşet 1965’te P olon ya 24 uzun filim , 536 d eğişik kon u ­
(k o rk u filim le r i ü ze rin e ilg in ç b ir lu k ısa filim , ve 45 televizyon film i yap tı. Bu y a ­
ç a lış m a ), Dlaczego w la sn îe James pım sa y ısın ı göz önüne alırsak, P olon ya filim en­
D e a n ? /N îç in James Dean? (s in e m a düstrisinin geçen yıl da her zam anki k a p a sitesin ­
o y u n c u lu ğ u n u n b ir m it d u ru m u n a de ça lıştığ ın ı, h a ttâ televizyon için yapılan f i­
g e liş in in to p lu m b ilim ve r u h b ilim lim leri de sayarsak bu k a p a sitey i bile a ştığ ın ı g ö ­
açısın d a n in c e le n m e s i) a d lı b a sılı rürüz.
sinem a k ita p la rı v a rd ır. Bu üm it verici d eğişm e b elirtileri filim ya p ım ­
cılığın ın en ya y g ın alanında, konulu filim lerde
görüldü, ö z e llik le ik i tarih sel filim den söz etm ek
gerekir. K onw icki ve S k olim ow sk i’nin çevirdiği bu
filim lerin konusu k lâ sik P olon ya edebiyatından
alın m ıştır. Y apım büyüklüğüne oranla alçak gö-
nüllü birer atılım sayılan bu filim ler form y a ra t­ rihçiler, edebiyat tarihçileri, m üze bilim inden u z­
m ada gösterd ik leri üstü n lü k ten ötürü ilg i ç e k ti­ m an olanlar, h a ttâ a sk er din-bilim ciler bile v a r­
ler. dı. Ve ü stelik ta rtışıla n konu çağd aş bir sorun de­
ğil, 160 önceki P olon ya ve A vrupa tarihinden a lı­
P olon ya edebiyatının k lâ sik leri ancak son zam an ­ nan çok küçük bir bölümdü.
larda filim yapım cılarını etk iley en bir k ayn ak ol­
m aya başladı. B irkaç yıl önce ilk olarak A lexan ­ Bu ta rtışm a y ı kavrayab ilm ek için N ap olyon d ev­
der Ford, H enryk Sienkievvicz’in P olonyada çok rinin, P olonyada bugün bile y a şa y a n bir efsane
okunan K ryzaey / K uzey Ş ö valyeleri adlı rom anı­ y a ra ttığ ın ı unutm am alı. Bu ülke için N apolyon
nı senaryo haline getirerek bu akım a öncülük etti. devri köklü d eğişim ler çağıdır: P olon ya halkı için
Sonra W ojciech J. H as, Jan P o to ch i’nin R ekopis tarih sel bir dönüm noktasıdır; P olon ya ulusu bu
znaleziony w S ara g o ssie / S a ra g o ssa ’da Bulunan politik, toplum sal ve ekonom ik d eğişik lik ler d ev­
E l Y azısı adlı eserini sin em a y a uyguladı. B ir 18. resinden yeni bir ülke olarak çık tı. «Tiran», «sö­
yü zyıl eseri olan bu rom an ilk d efa F ra n sızca ola­ mürücü» N apoleon B onaparte, oltasın ın ucuna y e ­
rak F ransa'da basılm ış v e 19. yü zyıld a ününü ya p ­ niden kurulacak bir P olo n y a d evleti h ayalin i ta ­
m ıştı. Geçen yıl A ndrej W ajda, S te fa n Z erom ski’ karak P olonyalIları avla m a y a ç a lıştı. Sonradan
nin rom anı P opioly / K üller üzerine büyük bir P olonyanın kom şu kuvvetlerinden üçü tarafından
ta rih sel panoram a film i çevirdi. Son aylarda da yok edilen bu adam , zam anın A vrupasında v er­
Jerzy Kavvalerowicz, 19. y ü zy ıl P olon ya yazarı diği sözü verine g etirecek tek k işi gib i görünüyor­
B olcslaw P ru s’un F ara o n / F iravu n adlı rom a­ du. Ve PolonyalIlar onun am acıyla kendilerini bir­
nını perdeye aktararak en büyük eserini yarattı. leştirdiler. A m a İm parator sonunda sendeledi ve
S arago ssa’d a Bulunan E l Y azm ası adlı film i çe­ düştü. N ap olyon devrinin trajik sonuyla birlikte
kerken W ojciech J. H as, yep yen i bir form ül buldu. bütün ü m itler dağıldı ve PolonyalIlar g en e y en il­
E serin özündeki fe lse fi bildiriyle, gözalıcı dış g ö ­ gilerini çok p ah alıya ödediler. G eriye k alan u lu s­
rüntüleri arasında u sta ca bir denge kurdu. H as ça verilen kurbanların derin, örtülü anisiydi.
bu film inde, felsefi bir güldürünün öğelerini, gro­
K üller film inde A ndrzej W ajda iş te sadece bu ta ­
tesk kostüm leri, balad m otiflerini ve rom antik
rihsel verileri o rtaya koydu. P o lon ya’da hiç k im ­
bir peri m asalı h avasın ı bir araya getirdi. B öylece
se bunlara k a y ıtsız kalam azdı. Son iki yü zyıl bo­
R ené C lair’in ve C hristian Jacque’in bazı eserle­
yunca PolonyalIlar durm adan özgürlükleri için
rinin an latım ıyla bir yak ın lık kurduğu söylen eb i­
savaşm ak ve yan ılgıların ı kan larıyla ödem ek zo ­
lir, am a bu açık bir etk ilen m e değildir.
runda kaldılar. B öylece filim eşine az rastlan ır g e ­
H a s’ın film in i hem halk, hem de filim eleştirm en ­
n ellik te bir ta rtışm a y a yol açtı.
leri beğendi. D ış basında da film i tu ta n yazılar
çıktı.

A ndrzej W ajda’m n filim leri ise, köklerini bir bü­


tü n olarak P olonyanın bilinç yapısından ve ona
özgü davranışlardan alır. S an atçı kendisinin de
bir parçası olduğu toplum la dialoga g irişm ek te­
dir. Y argıları toplum a karşı olsa bile, şid d etli tep ­
k iler uyan dırsa bile, gen e de bu dialog herhangi
bir aile içinde geçeb ilecek tartışm an ın bütün can­
lılığını, içten liğin i taşır. V e ailenin tarih çesin e
dayanan konular içinde g elişir. W ajda’mn ilk
önem li film i K anal’da da, L otna’da da durum a y ­
nıdır. Bu tutum P apiol i d iam ent / K ül v e E l­
m as da daha bir a çık lık ve gü ç kazanır. Ve y a l­
nızca çağd aş sorunlara yönelen N ieıvinni Czarod-
izcjo / Suçsuz B üyücüler de daha da belirgin h a ­
le gelm iştir.

K üller’den önce A ndrzej W ajda’nm y a ra tıcı g ü ­


cü ve zek âsı böylesine g en el ve yoğun bir ta r tış­
m ayı verebilecek büyüklüğe erişm em işti. Tam
uzunlukta iki kısım dan m eydana gelen K üller’in
ilk gösteri gecesinden ve çok okunan bir eleştir­
m eden sonra filim konusunda, sert bir ta rtışm a
alevlendi. K ısa zam anda san atçı çevresin i de aşan
tartışm a, toplum un d eğişik düzeylerinde ve de­
ğişik m esleklerinde heyecanlı tep k iler uyandırdı.
T artışm a ya katılan lar arasında gazeteciler, ta ­ KANAL ( 19 5 7 J / A N D R Z E J WAJDA

10
Gene 1965’te Jerzy K aw alerow icz, B oleslaw P ru s’
un eserinden u ygu lad ığı F iravu n adlı film in i bi­
tirdi. Bu, 1965’te yapılan üçüncü g ö ste r işli filim -
di. B oleslaw P ru s rom anında hayal ürünü bir f i ­
ravunun, Y irm inci Sülâleden X III. R a m ses’in kısa
k rallığını anlatm ak tadır. R om an g erçek dışı bir
ülkeyi h ik âye eder am a bu ü lk e 19. y ü zy ıl Polon-
y a sın ın gerçek leriyle ilg ili ayrıntılardan k urul­
m uştur. P ru s eserini 1895’te yazm ıştı.
Jerzy K aw alerow icz senaryoyu yazark en en çok
rom anın fe lse fi içeriğ i ve bildirisi üzerinde durdu.
E serde dile getirilen k u vvet ve k u vvetler ç a tış­
m ası K aw alerow icz’i en çok etk ileyen dram atik
öğeydi. F iravun R am ses X III trajik bir k işilik tir
çünkü çağdaşlarının henüz bilincinde olm adıkları
v ey a k avrıyam adık ları düşüncelerle toplum un ba­
şın a geçm iş, yeryüzüne çok erken inm iştir. Bu
yüzden hep yen ilgin in acısını çekm ek zorundadır.
B ü tü n açıklam alardan K aw alerow icz, C leopatra
gib i dev bir filim yapm ak istem ed iğin i özellikle sık
sık belirtti. V e gerçek ten F iravu n bir görüntü fil­
m i değil, bir düşünce film idir. A m a bu K aw ale-
row icz’in görü ntü ye önem verm ediği an lam ın a g e l­
m ez. A çık m ekânları ve büyük in san kitlelerini
sık sık kullanarak güçlü bir u sta lık la y a ra ttı f il­
m ini. R om a İm paratorluğunun Çöküşü gibi filim le-
re özgü olduğu söylenen bu dış etkenlerden isted i­
ğ i gib i yararlanm ayı da başardı. F iravu n ’un dra­
m atik özünden gelen garip bir havası vardır. A r­
k a plânda da anlatım ın görüntüsel g ü zelliğ i süre
gider: renk, güçlü k itle sahneleri, d eğişik bölüm le­
rin bir arada düzenlenişi. Küller m üzik siz bir fi-
lim dir am a gen e de gü zel seslerle doludur. K uş­
k usuz Jerzy K aw alerow icz bu film iy le sanatında
ileriye doğru yürekli bir adım a tm ıştır.
Y ukarıda sözü edilen yapım lardan b aşk a 1965,
iddialı ve büyük çap ta üç önem li filim getird i. A m a
bunlar para yatırım ı bakım ından daha alçak g ö ­
nüllü sayılabilir. Bu üç filim T adeusz Konvvicki’nin
S a lto ’su, g en ç sinem acı J erzy S k o lim o w sk i’nin
R ysop is ./ H a y a t H ik âyesi ve W alkover / Terk ad­
lı eserleridir. Ü çü de Cannes ve V enedik fe s tiv a l­
lerine katıldılar.
T adeusz K onw icki tanınm ış, çağd aş bir yazardır.
Y azarlık m esleğin i bugün de bırakm am ıştır. B ir
yandan rom an ve senaryo yazm a k ta , bir yandan
da kendi filim lcrini çevirm ektedir. H em yazar,
hem sinem acı olan iki san atçı daha var P olonya-
da. Biri A lcxsanilcr S cibor-B ylsk i (filim leri: le h
dzicn pow szedni / Onların Günlük İşleri, P ozne
popoludnie / A kşam Ü stü ve y ak laşan olim piyat
yanlarıyla ilgili Jutro M ekslıy / Y arın M ek sik a),
ae tanınm ış senaryo yazarı Jerzy S. S ta -
'■s-nrki : lim lori: R ozw odow nie bedzie / B oşan-
İzin Yok, P rczed sw iateczn y w ieczor / B a y ­
ram L r : P ingw ln P en g u en ).
.'nln O statni dzien lata / Y a-
Guzü k ısa filim ler arası St.
A sla n arm ağanını kazan d ı) ve

3.“.. ,
JO AN N A CO A N IO L O W
(1 9 5 1 ) /JE R Z Y KAW ALER O W ICZ
Zaduszki / K ıyam et Günü adlı eserleridir. Ü çü n ­
cü film i olan Salto, K om vicki’nin sö y led iğ i g ib
geçen yılların m itoslarından kurtulm uş, arınm ış
bir bilinç yaratm ak, bütün PolonyalIların düşün­ ANDRZEJ
celerini tu tsak eden sa v a ş anılarını yenm ek ve
sava ş sonrası P olonyasın m yen i gerçek lerin e u y a ­ W A J D A
bilm ek am acıyla çevirdiği k işisel bir açıklam adır.
K arm aşık, uyarıcı, a ğır bir h a va içinde sim gesel
görüntülerle yüklü olan bu filim , töresel bir ku r­
tarıcı olarak düşünülm üştür. E leştirm enlerin de
W ajda 1926’da S u w a lk i’de doğdu. 1939’da sa v a ş
yakınd ığı ve uzun bir süreden beri hem K om vicki’
yü zü n d en o k u lu b ıra k a ra k ç e şitli işle r d e ça lıştı.
nin hem de çağdaşlarının sırtlarında a ğır bir yük
1942’de Lond.radaki ö zgü r P o lo n y a h ü k ü m etin in
gib i duran geçm işle u ğ ra şm a yönetim inden tam
em r iy le u lu sa l d iren m e h a rek etin e k a tıld ı.
bir sıyrılıştır.
K u rtu lu şta n so n r a bir sü re r e sim le ilg ile n d i ve
Jcrzy S k olim ow ski’nin filim leri ise sadece çağdaş L odz sin e m a ok u lu n a girdi. P arlak b ir öğ ren ci
sorunlarla uğraşır. San k i genç bir adam ın h ik â­ değild i. O kuldan 1952’d e y ö n e tm e n d ip lo m a sıy ­
y esin i anlatırlar. T oplum daki yerini arar genç.
la m ezu n o ld u . Ö ğ ren ciyk en ü ç k ıs a filim le b ’r
G erçek ve canlı bir şekilde y a şa m a y a atılm asını
ç o k sen a ry o h azırlad ı. A lexan d re F o r d ’u n y a r­
önleyen bir toplum daki yerini bulm aya çalışır.
d ım c ısı o la ra k ç a lıştık ta n so n r a k en d i filim -
Skolimovvski filim lerinde hem senaryo yazarı,
lerin i çev ir m e y e b a şla d ı. F ilim leri: P o k o le n ie /
hem yönetici, hem de oyuncu görevlerini bir a ra ­
B ir g en ç kız k o n u şu y o r 1954, K a n a l 1957, Po-
da gerçekleştirm ekted ir. Lodz Sinem a Okulunu
p o l i d ia m e n t/K ü lle r v e e lm a s 1958, L otna 1959,
bitirm iş olan Skolim ow ski, P olonyanın Jean Luc
N ie w in n i c z a r o d z ie je /S u ç s u z B ü y ü cü ler, S a m -
Godard’ı sayılab ilecek g ü çte bir yaratıcıdır. Po-
so n 1961, S ib ir sk a led i M a g b et/S ib iry a lI ley d i
lonyanın filim eleştirm en leri kendisine ve seçtiğ i
M acb eth 1962, M ilo sc D w u d z ie sto la tk o w /Y ir m i
yola um u tla bakm aktadırlar.
y a şın d a a şk 1962 (b ir b ö lü m ), P o p io ly /K ü lle r
K om vicki ve Sk olim ow sk i’nin filim leri, J an R yb- 1965.
k ow sk i’nin son film i Sposop b ycia / Y aşam anın
Gidişi, yapım çapı bakım ından alçak gönüllü fa ­
k a t günüm üzün töresel, toplum sal ve ruhbilim sel
sorunlarını derinlem esine işley en yen i P olon ya fi-
lim leridir.
1985 P olonya film in in en önem li ö zelliği sa v a ş k o ­
nularından kurtulm uş olm asıdır. Son zam anlarda
sav a şla ilg ili yaln ızca ik i filim çevrildi: A lek san -
dre F ord’un P ierw szy dzien w oln osci / Ö zgürlü­
ğü n ilk Günü ve Jcrzy P assen d orfer’ın B arw y
w alki / S avaşın R enkleri adlı filim leri. P assen d or-
fer ayn ı zam anda Zam ack / Y aşa m a Ç abası ve
W yrok / Y argı adlı eserleriyle de tanınır.
Konulu ve uzun filim lerde g ittik ç e daha başarılı
eserler veren P olonya sinem ası, büyük ün k a za n ­
dığı k ısa filim ler alanında tam bir duraklam a
dönem ine girm iştir. P o oln ya k ısa filim leri geçen
yıllarda olduğu gibi ulu slararası festiv a llerd e bir
varlık gösterem ediler. Gene d eğerli birkaç yapım
ortaya çık tı bu arada: Jaroslaw B rzozow sk i’nin
Jajko / Y um urta ve In terp retacje / Y orum lar ad­
lı eserleri, L udw ik P er sk i’nin P o rtret d yrygen ta
/ B ir O rkestra Y ön eticisin in P ortresi, Jerzy P o -
m ianow ski’nin D ialog ve Jan L om nicki’nin Spot-
kanie z W arszaw a / V a rşo v a y la K arşılaşm a adlı
eserleri.
Son yılların ürünlerini tarihlerine göre sıralam ak
zorunluğu y azıya alışılm ış bir biçim verdi. Bu bi­
çim sinem a gibi h arek etli bir alanın olaylarını
değerlendirm ede b elki de çok yararlı bir ayraç ANDRZEJ WAJD^
olm ıyacaktır.
Ç eviren: SEVİL KUTLAR

12
neden yeni dalga/kısa bir tarihçe ve sinematekteki yeni dalga f ilimleri

tuncan okan
H em en her ülkenin sinem ası, tarih sel g elişim i için­ sı, biraz da F ra n sız sinem asının özel şartlarına
de zam an zam an genç ve yen i sin em acı k u şa k la rı­ bağlanabilir. B unların başında F ra n sa ’nın In s ti­
na varlığını duyurabilm ek im kânını sağlayarak tu t des H au tes E tu d es C iném atographiques — k ı­
bir çeşit «kabuk değiştirm iştir» am m a filim cilik sa ad ıyla ID H EC — denilen bir y ü k sek sin em acı­
tarihinin b aşlangıcından bu yan a F ran sızların lık okuluna sahip oluşu gelm ek ted ir. Y üksek S i­
Y eni D a lg a sı kadar kadar gen iş, sürekli, hızlı ve nem acılık Okulu Y eni D a lg a rejisörlerinin çoğun­
dinam ik bir gençleşm e, yenilenm e, daha doğrusu luğunun yetişm esin d e büyük rol oynam ıştır. B u­
bir silkinm e h areketine k o la y ca rastlan m am ıştır. nun y a n ısıra F ransa, özellik le P aris, zen gin sin e­
S inem a san atın a çok köklü y en ilik ler getiren, e t­ m a m üzelerinde, filim arşivlerine, bir S in em atek ’e
k ileri çok yaygın , okul n iteliğin d ek i bazı toplu sahiptir. Genç sinem acı adayları buralarda esk i
davranışlar ya da akım lar, örneğin A lm an sin e­ ustaların yapıtlarını g e reğ i gib i incelem ek, onlar­
m asının B irinci D ünya S avaşın ı izleyen yıllardaki dan bir şey ler kapabilm ek im kânını bulm uşlardır.
exp ression ism e’i, daha sonra yin e resim sanatının D ik k a ti çeken bir b aşk a n ok ta da, Y eni D a lg a re­
etk isiy le sin em aya yerleşen av a n t-g a rd e’çılık, jisörlerinden bir k ısm ın ın sin em a cılığ a atılm adan
İk in ci D ünya Savaşının hem en bitişinden sonra önce sin em a san atın ın tem el sorunları üzerinde
İta ly a n sinem asının yön eld iği Y eni G erçekçilik çalışan eleştirm eciler oluşudur. İk in ci D ünya S a ­
belirli bir sürenin sonunda gücünü yitirm işken, vaşından sonra F ra n sa ’da sinem a eleştirm eciliğ i­
Y eni D a lg a birkaç yıldır yapım p olitik asın a h â­ nin y o ğ u n la ştığ ı inkâr edilm ez bir g erçek tir. B ü­
kim olduğu F ran sız sinem asının kaderini daha tün bunların dışında, F ra n sa ’da 1948'den beri u y ­
uzun bir süre elde tu ta c a ğ a benzem ektedir. Yeni gulanan sin em aya yardım kanununun da etk ileri­
D a lg a ’nın ilk b ak ışta pek şaşırtıcı, p ek sihirli g ö ­ ni hatırdan çıkarm am ak gerekir. B u kanun, b aş­
rünen bu özelliğinin nereden g eld iğ in i an layab il­ la n g ıçta yaln ızca k ısa filim leri d estek leyen b içi­
m ek için, öncelikle n asıl o rtaya çık tığ ın ı ve ne m iyle Y eni D a lg a akım ının tem el gücünü sa ğ la ­
tür bir anlam taşıd ığım bilm ek gerek. m a k ta önem li bir rol oynam ış, Y eni D a lg a ’nın genç
sinem acılarına k ısa filim leri köprü yapm ak im ­
Y eni D alga denilince, 1950’lerin ortalarında ilk
kânını verm iştir.
adım larım atan ve 1958’den bu yana F ran sız sin e­
m asın a el koyan bir g en ç sinem acı k u şağın ı an lı­ Yeni D a lg a ’nın o rta y a çıkışını bir de F ran sız si­
yoruz. Y eni D a lg a ’nın «yen i»liği sin em aya bir n em asının g en el görünüşü içinde inceleyelim . 1950’
okul olarak yenilikler getirm esin d en değil, hemen lere, h a ttâ İk in ci D ünya Savaşını hem en izleyen
tam am en yen i sinem acıları, yaş ortalam ası otuzu y ıllara dönm ek gerek. F ran sız sin em ası o yıllarda
aşm ayan iste k li ve dinam ik bir sinem acı kuşağını en um utsuz bir çağın ı y a şam ak tayd ı. S avaş ön­
belirtm esinden geliyor. Y eni D a lg a yıllardır s a ğ ­ cesinin u sta sinem acıları esk i güçlerini, enerjile­
lam bir sinem a k ültürüyle beslenm iş gen ç sin em a­ rini tük etm işlerk en , onların hem en ardından gelen
cı adaylarının topluca F ra n sız sinem asını ele g e ­ orta k u şak sinem acıları da pek dar ve alışılm ış
çirm esinden doğm uştur. B u h arek etin yaln ızca ticarî ölçüler içinde bocalam aktaydılar, ö t e y a n ­
F ran sa’dan m eydana gelm esi, sin em ası gelişm iş dan, çevrilen filim lerin m a liy eti alabildiğine a r t­
hiç bir ülkede Y eni D a lg a ’y la k ıyaslan ab ilecek tığ ı halde, yapım cıların, değil dış pazarlardan g e ­
bir genç sinem acı topluluğunun o rtaya çık am am a­ lir sağlam aları, günden g ü n e iç pazarları daha

13
tu tam az bir durum a düşm eleri bazı yen i form ül­ SOL YAKA YÖNETMENLERİ
lerin bulunm asını zorunlu kılıyordu. Y apım k o ­
şullarının m alî yükünü h afifletm ek , çevirim süre­
sin i bazı rasyonel ölçüler içinde k ısaltm ak , hele
astronom ik ü cretli yıldızların oynam adığı filim -
lerc de kazanç sağlayab ilm ek bu form üler ara­
sındaydı. iş t e yeni dalga bu sorunlara çözüm yo l­
ları bulm ak çab asıyla h arek ete geçm iş, çözüm yo l­
ları buldukça da F ran sız sin em asın a yerleşm iş,
zam anla bir çığ gib i büyüm üştür. Şu halde, Yeni
D a lg a ’yı su yüzüne çıkaran öncelikle ekonom ik e t­
kenler olm aktadır. F ran sız sinem ası ekonom ik so ­
runlarına çözüm yolu bulabilen enerjik, dinam ik
yen i sinem acılara gerçek ten m uhtaç olm asaydı,
böylesine gen iş bir gençleşm eden, kabuk d eğ iştir­
meden söz edilem ezdi ta b iî... Y eni D a lg a ’cıların
buldukları form üller o kadar alışılm am ış, şa şır­
tıcı ve çek ici özellikler taşıyordu ki, F ran sız sin e­
m ası, eninde sonunda kaderini onların eline bırak­
m aktan başk a bir çare bulam adı.
Y eni D alga sinem acılarının belirli birkaç k a yn ak ­
tan gelm eleri, sıkı bir dayanışm a sonucunda toplu­
ca ortaya çıkm aları bu harekete sosyolojik bir
anlam da kazandırm aktadır. F a k a t, Y eni D alga
sinem a san atın a g etird iğ i yen ilik ler açısından in ­
celendiği zam an, aynı toplu davranış karakterine
rastlam ak im kânsızdır. F ran sız sinem asının bu
reform cu gen ç sinem acıları daha b aşlan gıçtan bu
yana, aşırı bir k işisellik çabası gösterm işlerdir.
Y eni D alga'd a ne kadar sinem acı varsa, o kadar
d eğişik sinem a anlayışı, o kadar d eğişik sinem a
yap ıtı vardır.
Y eni D a lg a ’nın ortay a çıkışım F ransız sin em ası­
nın gen el görünüşü içinde izlem eye devam ede­
lim : 1956 yılında R oger Vadim'in Ve A llah Kadını
Y a ra ttı / E t D ieu Créa La F em m e ile o rtaya çık ­
m ası, o yıllarda harekete geçm eye hazır genç si­
nem acı adaylarını um utlandıran ilk olay oldu. O
güne kadar rejisör yardım cılığı ve senaryoculuk
yapan gen ç V adim bu ilk film inde, dört erkek
arasında k alm ış, toplum un a lışılm ış bütün kural­
ları dışında cinsel sorunlarım isted iğ i gib i çözüm ­
lem ek istey en k im sesiz bir genç kızın hikâyesini
perdeye aktarm aktayd ı. Ve A llah Kadım Y arattı
sonradan Y eni D a lg a ’nın kolayca b en im seyeceği
yen i bir kadın tipini, B r ig itte Bardot'nun k işiliğ in ­
de ilk d efa ortaya koyduğu gibi, filim y ap ım cıla­
rına önem li bir g erçeğ i kabul ettirm eye de yeterli
sayılırdı: Gençlere güvenm ek, gençlere para y a ­
tırm a k ... D oğrusu V adim gibi, rejisörlük alanın­
da adı duyulm am ış bir gencin daha ilk film iyle iç
ve dış pazarlarda yapım cısına inanılm az bir g e ­
lir sağ la y a b ileceğ i kim senin aklına gelm ezdi. Ve
A llaîı K adm ı Y arattı sinem a tarih çisi G eorges Sa-
doul’un belirttiğine göre, 1957-1958 m evsim inde
A m erikan sinem alarında, R en au lt otom obillerinin
A m erika’daki bir yıllık sa tış gelirini aşan bir k a ­
zanç sağlam ıştı.
H er ne kadar Y eni D a lg a ’dan söz ederken, Vadim JACQUES DEMY VE AGNES VARIA

14
VE SAG K IYID A K ILER .. ve V e A llah H adım Y a ra ttı ile F ra n sız sinem asını
g ençlere doğru y ön eltm ek bakım ından, bu hare­
k etin o rta y a çıkışında büyük rol oynadığı sö y le­
nirse de, V adim ’i kendi başına, Y eni D a lg a ’nm
g erçek çekirdeğinin dışında kabul etm ek gerekir.

Vadim aslın d a filim yapım ının çeşitli bölüm lerin­


de çok gen ç y a şta n beri çalışan, bu arada kendi
kendini y etiştirm iş, Y eni D a lg a ’cılarla hiçbir z a ­
m an gü çlü bir ilişk i kurm am ış, kelim enin tam
an lam ıyla «profesyonel» bir sinem acıydı. Bütün
g en çliğin e ve y en ilik çi ya n ın a rağm en, p rofesyo­
nel bir n ite liğ i vardı. Bu yüzden de V e A lla h K a ­
dım Y a ra ttı’nın ardından y en i filim tek lifleriy le
k a rşıla ştı. O ysa yarının Y eni D a lg a ’cıları hâlâ iş ­
başına g eçecek leri günü beklem ekte, aralarında
sık ı bir d ayan ışm a yap m aya devam etm ek tey d i­
FRANCOIS TRUFFAUT
ler. Genç sinem acılar b aşlıca iki grup m eydana
getirm işlerd i: C ahiers du C iném a ve A r ts d ergi­
sinin sin em a cılığ a yönelen genç eleştirm ecileri:
F ran çois T ruffaut, C laude Chabrol, P ierre K ast,
Jacques R iv ette, Jean-L uc Godard, E ric Rohmer,
Claude de Givray, C harles B itsch , Jacq u es D oniol-
V a lcroze... ve gen ellik le, P a r is’in S ein e ırm ağıyla
ayrılan sol yak asın d a bir a ra y a g elm iş g en ç sin e­
m acılar topluluğu: A la in R esn ais, G eorges Franju,
A g n es Varda, Jacq u es D em y, Chris M arker, Jean
R ouch, Jacq u es R o zier... C ahiers du C iném a P a ­
ris’in sa ğ yak asın d a Cham ps E ly sé e s’de yay ın la n ­
dığı için birinci gruba « sağ y a k a sinem acıları»,
ikinci gruba «sol y a k a sinem acıları» d en ecek ti...

F r a n s ı z filim yapım cıları, V e A llah K adım Y arat-


tı’nın k azan d ığı inanılm az ticarî başarının ardın­
dan gen çlere gü ven m ek g erek tiğ in i kabul etm ele­
rine r a ğ m e n , yine de bilm edikleri, tanım adıkları,
p r o f e s y o n e l tecrübelerinden em in olm adıkları k im ­
selere d ö r t e l l e sarılm adılar. T ru ffa u t olsun, Go­
JEAN-LUC GODARD
dard olsun, Chabrol olsun, R esn a is olsun, o güne
k a d a r yaln ızca am atör sin em aya yak ın k ısa filim ­
ler çevirm işlerdi. Y ap ım cıların güvenebildikleri
genç sinem acılar, yin e m esleğin içinden y etişm iş
o l d u . Bu arada rejisör yardım cılığından g elen yir-
m ialtı yaşın d ak i L ouis M aile İdam Sehpası / A s­
censeur P our L ’E chafaud ile o rtaya çık tı. V e A l­
lah K adım Y a ra ttı F ran sız sin em asın a n asıl y ep ­
yeni bir B rig itte B ard ot’yu g etird iyse, İdam Seh ­
pası da bugünün en ilg i çek ici kadın oyuncuların­
d a n Jeanne M oreau’yu g etiriyord u .ld am Sehpası’
n ı n ardından çevrilen  şık la r / L es A m a n ts ile
g enç rejisör M aile de, oyuncu Moreau da F ran sız
sin em asın a yerleştiler.

Y eni D a lg a ’nın asıl çekirdeğini m eydana getiren


sin em acılar da C laude Chabrol’ün cesu rca bir adı­
m ından yararlandılar. C ahiers du C iném a’nm
eleştirm ecilerinden C laude Chabrol bir m irasını
p araya çevirip kendi adına Y ak ışık lı S erge / Le
B eau Serge, film in i çevirm eseydi, Y eni D a lg a ’cılar
belki uzun bir süre daha beklem ek zorunda k a la ­
CLAUDE CHABROL caklardı. Y ak ışık lı S erge’in gerek F ra n sa içinde,

15
gerek F ran sa dışında büyük ilg i uyandırm ası ö n ­
celik le C ahiers du C iném a’nm eleştirm ecilerin e
sin em acılığın yolunu a çtı, ö n cü lü ğ ü yapanlar P ie r ­
re K ast, F ran çois X ruffaut, Jacques R iv ette, E ric
R ohm er, Jacques D oniol V alcroze oldu. Onların
arasına son k atılan lar da C laude de G ivray ve
Jean-L uc Godard’dı. Sol y a k a sinem acılarının pro­
fesyon el im kânlara k a vu şm ası biraz daha y a vaş
olacaktı. Çünkü T ru ffau t’lar, Chabrol’lar ilk hi-
k âyeli uzun filim lerin i çevirirlerken gen iş ölçüde
kendi m alî im kânlarından yararlanm ışlar, y a da
biribirlerine bunları sa ğ la m a k ta yardım cı olm uş­
lardı. A yrıca, filim çevirirken, konu seçim inden
çevirim le ilg ili belli başlı problem lere kadar, k a r­
şılaşılab ilecek bütün konuları birlikte çözüm lem e­
y e çalıştık ları da gözden k a çm ayacak bir g erçek ­
ti. P a ris’in sol yak asın d a küm elenen gen ç sin e­
m acıların önderliği A la in R esn a is ve G eorges
F ranju tarafından yap ılm ak tayd ı. Onlar, daha çok
sin em aya yardım kanununun uzun filim lerle il­
g ili desteklerinden yararlanarak profesyon el a la ­
n a k aym ak fırsa tın ı buldular. R esn a is v e F ran ju ’
yü Jean R ouch, Jacques D em y, A g n è s V arda, H en ­
ri Colpi izledi.

Y eni D a lg a ’nın bir okul olm adığı o r ta d a ... Yeni


D a lg a ’mn topluca bir davranış olarak taşıd ığ ı an­
GEÇEN YIL MARİENBAD'DA/L'ANNEE DERNIERE A
lam ı, daha çok Yeni d a lg a ’cıların filim lerin çev i­
MARIENBAD (1962)/ALAIN RESNAIS
rim iyle ilg ili ortak özelliklerinde, y a ş o rtalam ala­
rının otuzu geçm em esinde, sin em aya geçerk en a şa ­
ğ ı yukarı aynı b asam akları kullanm alarında ve
en önem lisi aralarında sıık bir d ayan ışm a y a p a ­
rak hep birden ortaya çıkm alarında aram ak g e ­
rekir. Y eni D a lg a ’mn bu ekonom ik ve sosyolojik
yönünün dışında sin em a a n layışı ve dünya g ö ­
rüşü bakım ından y erleşm iş ortak özellikleri y ok ­
tur: Y eni D a lg a ’cıların belirli birtakım konular
üzerinde durmaları, bu konuları o rtaya koyarken
ya da yorum larken zam an zam an aynı paralele
'V 'W *' gelm eleri, daha çok aynı k u şağın ve aynı çevrenin
insanları olm alarına bağlanabilir. V e Y eni D a l­
g a sinem acılarının sınırsız özgürlük tu tk u su ve
h ele a lışılm ışın dışına çık m ak kom p lek sleriyle,
ellerinden geld iği kadar k işisel olm aya çalıştık ları
gözden kaçacak gibi değildir. N itek im T ru ffau t
da, L ouis M alle de. Jacques D em y de, örneğin J ea n ­
ne M oreau’yu filim lerinde kullanırken, tiplem ede
zam an zam an ne kadar ortak çizgilere varırlarsa
varsınlar, gen ellik le biribirlerinden çok a yrılm ak ­
tadırlar.

Yeni D alga sinem acılarının b aşlan gıçtan bu y a ­


na, konularını çokluk içinde yaşad ık ları çevreden
ve bu çevrenin genç k u şağın ın günlük y a şa n tısın ­
dan aldıkları dik k ati çeker. F a k a t Y eni D a lg a ’cı-
lar ne bunları o rtaya koyarken, ne de yorum lar­
ken, hiçbir zam an gerçek çilik k a y g ısın a k ap ılm a­
dıkları gibi, an lattık ları olayların ardındaki asıl
önem li toplum sorunlarını eşelem ek, incelem ek y o ­
KOTJ'NUN GOZU/L'OEIL DU MALIN (1961)/ lunda da gitm em işlerdir. A çıkçası, hem k arşım ıza
CLAUDE CHABROL toplum sal bir çevreden b irtakım insanlar ve olay-

16
lar çıkarm ak ta, hem de toplum a sırt çevirm ekte, rol’lerden daha hırslı bir sinem acı olarak o rtaya
bir tür «boşverm ek felsefesi» yapm aktadırlar. çıkan Jacq u es R iv ette, bu ik i arkadaşının m alî
d esteğ i ile m eydana g e tird iğ i P a ris B izim dir /
Toplum u olduğu ya da olm ası g e re k tiğ i gib i, k en ­
P a ris N ou s A p p artien t de kendi k u şağın ın çeşitli
di düşlerindeki g ib i görm ek isterler. T öre k u ral­
a k tü el sorunlarına, bunalım ına uzanıyor, am a fil­
ları, kendine özgü bir düzen taşıyan , cinsel sorun­
m i çevirirken serüvenini a n la ttığ ı o kişilerden
ları kendine özgü bir a n la y ışla çözüm leyen, k işi­
fark lı bir durum da olm adığı için, kendini bir y er­
sel bir evrenleri vardır her birinin...
de çıkm azdan kurtaram ıyordu. P a ris B izim dir’in
Sin em atek ’in ilk gösteri dizisinde sey rettiğ im iz yapısındaki sağlam lığa, değindiği konuların ilg i
örnekleriyle Yeni D alganın bu özelliklerini an la y a ­ çek iciliğin e ve daha önem lisi, bu konuları işle ­
bilm ek pekâlâ m üm kün oldu. Y eni D a lg a g ö ste r i­ m ek tek i cid d iyet ve içten liğ e rağm en, y a ln ızca S i­
lerinin A stru c’ün bir film iyle, D u ygu sal E ğ itim / n em a tek gösterisin d e değil, b a şta F ra n sa olm ak
E ducation Sentim en tale ile başlam asın ı herhalde üzere, hem en bütün ülkelerde Y eni D a lg a ’nın en
çok iy i bir raslan tı olarak kabul etm ek gerekir. şan ssız film i say ılm a sı da buradan gelm ek teyd i.
R iv ette bu şan ssızlığ ın ı uzun bir süre işsiz k a l­
B urada Y eni D a lg a ’nın tarih öncesi çağından da
m ak la öd eyecek ti. Gerçi R iv ette, 1965’in sonların­
söz etm ek fırsatın ı bulabilseydik, A stru c’ün savaş
da A nna K arina ile R ahibe / L a R elig ieu se film ini
sonrası F ran sız sin em asın a yenilik g etirm ek için
çevirm eye b aşlayarak sin em aya döndü amm a,
n asıl bir çaba gösterd iğ in e de d eğin ecek tik . A s­
E ric R ohm er A slan B urcu / S ig n e de L ion’un ti­
truc’ün bir yazar ve sin em acı olarak, Y eni D a lg a ’
carî fiy a sk o su yüzünden F ran sız sinem asından
nın ortaya çıkm asından önce, sa ğ y a k a sin em acı­
silindi. O ysa A sla n B urcu R ohm er’in duygulu, in ­
larına olsun, sol yak a sin em acıların a olsun ışık
sancıl yanını orta y a k o y m a y a y eteb ilecek n itelik ­
tu ttu ğu bir gerçektir. R esn a is Y eryüzünün Tüm
te, ilg i çek ici bir çalışm aydı. D aha b aşlan gıçtan
B elleğ i / T ou te L e M ém oire du M onde ve Chris
beri rahat yapım im k ân larıyla ça lıştığ ı halde a şı­
M arker Sibirya M ektubu / L ettre de Sibérie ile
rı bir orijinalite ve k işisellik kom p lek si yüzünden
belge sinem acılığının en iy i örneklerini verirler­
zam anla F ran sız yapım cılarının ilg isin i kaybeden
ken V arda da B eşten Y ed iye Cléo / Cléo de 5 à 7
P ierre K a st’ın tipik filim lerinden biriydi Güzel
ve M utluluk / Le Bonheur adlı f ilim leriyle Y eni
Ç ağ / Le B el A g e ... F ra n ço is T ruffaut, L ouis M al­
D alga içindeki yerini k esin lik le o rta y a k oyu yor­
le ve Jean L uc Godard kendilerinden çok şey
du. Sol yak an ın en önem li sin em acısı R esn a is ise,
k aybetm eden yapım cıların istek lerin e de cevap
M arienbad'da G eçen Y ıl / L’A nnée D ernière A
verebildikleri halde Chabrol’ün a y a k ta durabil­
M arienbad ile S evgilim H iroşim a / H iroshim a Mon
m ek çab asıyla b a y a ğ ılığ a yöneldiğini a çık ça an la­
A m our’un ardından yön eld iği yolu açık lık la be­
yabilm ek için Y eğen ler / L es C ousins’i seyretm ek
lirtm ekteydi.
yeterdi. B ugün K aplan H a fiy e / Le T igre serisinin
Y eni D alga gösterilerin in en şa şırtıcı filim leri, an lam sız filim leriyle rejisörlük serü ven in i sürdü­
özellik le sa ğ y a k a sinem acılarından seçilen ör­ ren Chabrol Y eğen ler de ilg i çek ici bir k işilik le or­
nekler oldu. B a şla n g ıçta T ru ffa u t’lardan, Chab- ta y a çıkıyordu.

JA N D A R M A LA R /LE S CARABINIERS ( 1 963 )/J E A N -L U C GODARD


«Sinem aya g itm e k te n h o şla n m a m .

marcel martin Am a sine m a yı b ir a n la tım aracı o la ­


ra k ç o k s e v e rim . Bence h e r gün d o ­
LUIS BUNUEL kunm ak im k â n ın ı b u la m a d ığ ım ız b ir

VE gerçeği ondan iy i göste rece k b ir baş­


ka araç b u lu n a m a z .»
FİLİMLERİ
LUIS BUNUEL

L uis B unuel 22 ocak 1900’de Teruel bölgesinde Ça­ L uis Bunuel 1923 yılında P a r is’e yerleşti. B ir süre
landa köyünde doğdu. A ilesi, bu köyde oldukça g e ­ Jean E p stein tarafından kurulan Sinem a A kade-
niş bir toprağın sahibiydi. B üyük burjuvaziye m isi’nin derslerini izledi. D aha sonra M auprat ve
m ensup olan ve S arag o ssa ’da oturan aile, çocuk­ L a C hute de la M aison U sh er (1928) adlı filim ­
larına iyi bir din ve hüm anizm eğitim i görm e im ­ lerinde E p stein ’ın yardım cısı olarak çalıştı. Bu
kânı sağladı. Sekiz yaşın d a şehrin «C ezvit Koleji» arada G erçeküstücülük-Surröalism e akım ını k e ş­
ne giren Luis, parlak bir öğrenci olarak bakalor­ fe tti:
yasını kazandı. Çok dindar bir çocuktu Luis. E sk id en gerçek ü stü cü leri ciddiye alm adı­
 yinlerde görev alır, k ilise korosunda şarkı sö y ­ ğım , onlarla a la y e ttiğ im halde şim di yarı
lerdi. y a rıy a g erçek ü stü cü olm uştum . B ir y ıl son ­
— K atolik dini karşısın d a tutum unuz n e­ ra gerçek ü stü cü bir top lu lu ğa katıldım .
dir? Sonra da Salvador D a li ile b irlik te bu işin
— B öyle bir tutu m u m olam az. Çünkü için­ sonuna kadar g id erek E ndülüs’lü B ir K ö­
de büyüdüm . Ş öy le bir k arşılık verebilirdim pek / U n Chien A ndalou’y u çevirdim .
size: «T anrıya şükür hep tanrısızım .» B en ­ B u ilk film im in bütün yap ım paralarını ben
ce tan rıyı insam n içinde aram alı. ödedim . D ah a doğrusu annem ödedi. O gü n ­
(«L ’E xpress», 12 m ayıs 1960.) lerin «Y eni D alga» yön etm en i de bendim .
B unuel her yıl C alanda’y a uzun yolculuklar y a p ı­ Çünkü bu film i annem bana b eş bin douros
yor ve böcekler üzerinde araştırm alara girişiy o r­ (o günün yü z k ırk bin fran k ’ı) gönderdiği
du. B öcek bilim i L uis’nin özel bir tutkusuydu. Ve için çevirdim .
Sierra eteklerinde y a p tığ ı bu araştırm alar iler­ (L u is B unuel ocak 1961)
deki filim lerini köklü bir biçim de etk ileyecek , bir E ndülüslü B ir Köpek, 1928 yılında ve onbeş g ü n ­
çok filim lerinde rastlad ığım ız böcek görü n tü le­ de çevrildiği, Studio 28’de g ö sterilm ey e başlandı­
rinin k a y n a ğ ı olacaktır. Gene C alanda’da, «K ut­ ğ ı günden itibaren hem aydınlar, hem de özentili
sal H a fta» törenleri sırasın d a dinlediği bitip tü ­ çevreler üzerinde büyük bir etk i yap tı. F ilim ba­
kenm ek bilm eyen davul sesleri, A ltın Ç ağ / L’A ge şarı kazandı.
D ’Or da yankılarını bulacaktır. E ndülüslü B ir K öpek, her bakım dan bir b aş­
1917 yılında Madrid Ü n iv ersitesi’ne kaydoldu, ö ğ ­ eserdir: Sahne düzenindeki u sta lık , düşün­
rencilerin kaldıkları sited e F ederico G arcia Lorca, sel v e g örsel çağrışım lar k onusunda yetkin
O rtega y G asset, Gom ez de la Serna, J orge Guil- bir b ilgi, sa ğ la m bir düş m a n tığ ı, bilinçle
len, B a fa e l A lb erti g ib i g en ç sa n a tçıla rla tanıştı. b ilinçaltının h ayran lık verici bir biçim de
B ir süre sonra devam e tm ek te olduğu T arım M ü­ k a rşılaş tırılışı.
hendisliği bölüm ünü bıraktı, fe lse fe ve edebiyatla (J ea n V igo, «Toplum sal S inem aya D o ğ ­
u ğraşm aya başladı. A m a böcek bilim i ile olan iliş­ ru», 1930).
k isin i kaybetm edi. 1920 yılında S ite ’de bir sinem a «B aşarılı bir filim .» F ilm i gören herkes böy­
kulübü kurdu ve 1923’e kadar yön etti. le diyor. N e ya p a y ım ben şim di bu yenilik

18
budalalarına? B u yenilik onların en derin D aha sonraki y ıllar Buñuel, P a ris’te P aram ou n t’
duygularına sövdüğü halde beğeniyorlar. un dublaj işlerinde ça lıştı. 1935 yılında isp a n y a y a
Bu satılm ış ve ik iyü zlü basm a, tu tk u lu ve dönerek W arner’in ortak-yapım larım y ö n etti ve
um utsuz bir cin a y et ça ğ r ısı olan bir film i dostu R icardo U r g o iti’nin yardım ıyla ken d isi ba­
gü zel v e şiirli bulan bu ahm ak k alab alığa zı filim lerin yap ım cısı oldu. İsp an ya savaşın ın b aş­
ne diyebilirim ? ladığı sıralarda, C um huriyetçi hüküm et ta ra fın ­
(L u is Bunuel, 15 E ylü l 1929). dan P a r is’e a teşe olarak atandı. 1938 yılında da
H ollyw ood’da, Isp an ya iç sa v a şı üstüne çevrilm iş
A r k a d a n A ltın Ç ağ / L ’A g e d’Or bom bası geldi.
filim leri denetlem ek le görevlendirildi. F ran co’nun
F i l i m V icom te D e N o a illes’ın yardım ı ile çevrildi
zaferi, B unuel’i A m erik a’da parasız ve işsiz bı­
v e 1 9 3 0 yılının ekim ayında Studio 28’de g ö ste r il­
raktı. Bir süre N ew Y ork’ta M useum of Modern
d i. F ilim herhangi bir sansür engeline u ğram am ış­
A rt'ın S in em atek ’inde, N a z i aleyh tarı filim lerin
tı. A m a sa ğ cı basın aleyh te şiddetli bir k am p an ya­
kurgusunu yaptı, ordu için k ısa propaganda filim ­
y a g irişti ve film in yasak lan m asın ı isted i. 3 A ra ­
leri çevirdi, A m erikan filim lerinin İsp an yolca kop ­
l ı k t a yahudi aleyhtarları ve fa şistle r salonu b as­
yalarının dublajında spiker olarak çalıştı. 1947 y ı­
tılar. A ltın Ç ağ 11 a ra lık ta yasaklandı, k o p y a la ­
lında W arner ortak lığın ın yap ım cısı olarak M ek­
r ı n a elkonuldu.
sik a ’y a gönderildi. Oradayken bir F ran sız yap ım ­
B ankaların iflâ s e ttiğ i, ayaklanm aların her cısı tarafından L orca’nın Bernarda A lb a’nın E vi
yerde p atlak verdiği, fabrikalardan top adlı oyununu film e a lm ası için P a r is’e çağrıldı,
nam lularının u zan m aya b aşlad ığı şu gü n ler­ am a bu tasarı gerçek leşm ed i. T am bu sırada
de çevrilm iş olan A ltın Ç ağ’ı gazetelerd e çı­ M eksikalI bir yapım cıdan Oscar D an cigers’den iki
kan ve sansürce göz yum ulan haberlerden filim te k lifi aldı. B u yap ım cı için 1947’de Gran
k orkm ayan herk es seyretm elidir. B unuel’in C asino’yu, 1949’da da E l Gran C alavera’yı çe­
film inin, k u tsa l M arki’nin hapishane par­ virdi.
m aklıkları arkasından savurduğu k ü fü rle­
U nutulm uşlar / L os L ovidados’dan önce ba­
rin bir yan k ısı oluşu r a stla n tı değildir.
zı k ötü filim ler çevirdiğiniz söyleniyor...
(G erçeküstücülük B ildirisi / M an ifes­
te des Su rréalistes.) — E vet... A m a hiç bir zam an şu gerçek ü s­
tü cü ilkeden ayrılm adım : «G eçim zorunlu­
B u filim bugünlerde benim an lad ığım an­
lu ğu h iç bir zam an sa n a t orospuluğunu ba-
lam da top tan bir sevgin in y ü celtild iğ i tek
ğışla ta m a z.» Y irm i film im den ik i y a da üçü
eserdir. V e P a ris’te g ö sterild iğ i zam an f il­
g erçek ten k ötü olabilir, a m a bunlarda bile
m e yapılan şid d etli saldırılar, bende, film i
sa n a t ah lâk ım a ih a n et e tm iş değilim . (...)
daha çok beğenm em e yol açan duygular
E lb ette k ötü filim ler yaptım , am a gene de
uyandırdı.
h a y siy e tli kalarak.
(A ndré B reton, «L,A m our Fou», 1937)
(L u is Buñuel, Ocak 1961)
Bu skan dal’la karışık başarı M etro-G olwyn-M a- E l Gran C alavera’m n kazan d ığı tica ri başarı Bu-
y er’in dik katin i çekti. Bunuel, bir filim çevirm ek nu el’e aynı yapım cı hesabına çok sevd iği bir k o ­
üzere kontrat yapılarak H olyw ood’a çağrıldı. B u ­ nuyu film e alm a olanağını sağlad ı: L os Olvidados.
nuel orada hiç bir filim çevirm edi. Çünkü her tü r­ Filim , yönetm enine 1951 Cannes filim şenliğinde
lü tavizi reddediyordu. B ir süre sonra A vrupaya «En iy i Y önetm en» ödülünü kazandırdı. B öylece
döndü. Ve a n arşist bir Ispanyol işçi dostunun p i­ Buñuel, yirm i y ıllık bir u n utuluştan sonra, y en i­
yangoda kazand ığı p arayla E k m ek siz Toprak / den yeryüzünün en büyük birkaç sin em acısı ara­
L as H urdes’i çevirdi. sındaki sa y g ın yerini kazandı.
B unuel’in gerçek ü stü cü filim lerin in tem ası, B enim için L os O lvidados doğrudan doğruya
insanın, kendisini boğan v e sa k a tla y a n ger- toplum sal çatışm an ın film idir. K endim e
ç ek lik ’le olan savaşıd ır. L a s H urdes’iıı t e ­ k arşı dürüst olm am , toplum sal özü olan bir
m ası ise aynı g erçek liğ in in san üstünde k a ­
zan dığı in sa fsız zaferdir. D o la y ısile bu bü­
yü k b elge film ini, B ım uel’in önceki eserleri­
nin bir devam ı saym ak gerekir.
(O ctavio P a z, 1951).
A d aletsizlik , iy i ve k ö tü gib i en ilk el ad alet
k avram ları ü stü n e kurulm uş p alavraların
yardım ı ile gerçek yü zü g izlen en bir düze­
nin ürünüdür. B unuel bu m a sk ey i a la şa ğ ı
ediyor ve p arm a ğ ıy la çiçekbozuğu bir sura­
tı, hıristiyan lığ ın çarm ıha g erd iğ i bir y er­
yüzünün irinli ,açık yarasım gösteriyor. ENDÜLÜSLÜ BİR KOPEK/UN CHIEN ANDALOU ( 1928)
(F redd y B uache, «Luis Bunuel», 1960.) /LUIS BUNUEL

19
O / E l’in b aşk işisi, trpkı bir ka ra fa tm a y a da
bir sivrisin ek gib i ilg im i çekiyordu... B ö ­
cek lere k a rşı özel bir tu tk u m vardır. Böcek
bilim i ile çok ilgilendim . (...) F ilm i y a p a r­
k en L’A g e d’Or’u düşünm edim . B ir a şk ve
k ısk a n çlık film i çevirm ek ti n iyetim .
R ü zgârlı B ayır. B u film i L ’A g e D ’or’u y a p ­
tığ ım sırada çevirm ek istem iştim . R om an
gerçek ü stü cü ler için bulunm az bir fır sa t­
tır. Oradaki çılgın aşk, herşeyin ü stüne ç ı­
k an aşk duyarlığı b aşk a hiç bir romanda
A L T IN Ç A Ğ /L 'A G E D'OR ( 1 9 3 0 ) /L U IS BUNUEL yoktur. (.) E sk i tasarım d a d eğişik lik y a p ­
m adan film i çevirdim . B u yüzden 24 yıl g e ­
cik m iş bir eser çık tı ortaya. A m a g en e de
filim çevirm em g erek tiğ in e inanıyordum .
E m ily Bronteı’nin dün yasın a sad ık k a ld ı­
B iliyorum , yolum bu benim . A m a bunun dı­
ğ ım ı sanıyorum .
şında bir «tez» film i yapm ak k a y g ısı ta ş ı­
(L u is Bunuel, H aziran 1954)
mıyordum.
1953 ve 1954 yıllarında çevirdiği ik i önem siz filim ­
(L u is Bunuel, H aziran 1954)
den sonra (L a Ilusion V iaja en Tranvia, E l R io y
A yn ı yıl çevirdiği Susana, b am başka bir filim ol­ la M uerte) gözk a m a ştırıcı g ü zellik te bir eser v er­
du. T am bir m elodram görünüşünde, garip bir di B unuel: A rchibaldo D e L a C n ız’un Suçlu H a y a ­
eserdir Susana, iy i bir açık lan m ası yapılm adığı tı / E n sa y o D e U n Crimen.
için de hep ters anlaşıldı. B unuel’in bütünüyle gerçek ü stü cü çılg ın lı­
B unuel şö y le diyor bu film i için: «Susana en ğ ı bu filim d e sessizliğ in tep esin i attırıyor.
k ötü eserim dir.» E ğ er y ön etm en i d ikkate (A d o K yrou)
alınm adan yorum laiursa S u san a gerçek ten Bundan sonra B unuel’in F ra n sa dönem i başlıyor,
en kötü film idir B unuel’in. E n b a y a ğ ı m e­ ö n c e Cela S ’appelle L’aurore’u sonra da ortak
lodram özelliklerinin bir a ra y a geld iğ i bu yapım biçim inde gerçek leştirilen L a M ort E n Ce
a p talca filim d e B unuel’in y a p tığ ı tek şey bu Jardin ve La F ièv re M onte à E l P a o ’yu çeviriyor.
a p ta llığ ı son n o k tasın a kadar götürerek k a ­ H em tem aları, hem de anlatım biçim leri bakım ın­
ra bir m izah ya ra tm ış olm asıdır. dan birbirinden bütünüyle ayrı olan bu üç film in
(A do K yrou) tek ortak yanı üçünün de B unuel’in hem en fark e-
1951 yılında çevirdiği L a H ija D el E n gan o ve Una dilen dam gasını taşım alarıdır.
M ujer Sin A m or adlı filim lerin ardından Subida F ran sa dönem i filim leri hem bir g elişm ey i
A l Cielo geldi. Subida A l Cielo, h a fif anlatım lı, se ­ hem de bir g erilem eyi belirler. Bunuel a ç ık ­
vim li bir aşk m asalıdır. lık yolunda ilerlem iştir, toplum sal ve töresel
düşünceleri bir n etlik kazanm ış, kedi’y e k e ­
Subida A l Cielo’y u çok severim . H iç bir ola­
di, a y n a sız’a a yn asız d em eye b aşlam ıştır.
y ın geçm ed iği sahnelerini, «A teşin izi verir
Y alınlıkla, am a b a sitliğ e düşm eksizin, g e r ­
m isin iz?» diyen adam ı çok severim . B u tü r­
çek ten devrim ci, in san lığın durum u ü stüne
den şeyler ilg im i çekiyor. « A teşin izi verir
bir filim y ap m ıştır. G erilem eye gelin ce, bu
m isiniz» çok ilg im i çekiyor... y a da «yem ek
biraz k a rışık bir sorudur. B u filim leri se y ­
y er m isin iz?», « S a a t k a ç? » . Subida A l C ie­
rederken gö zy a şla rım ı tutam adım . A m a ba­
lo’yu biraz da bunlar için yaptım .
n a öyle geld i k i Bunuel, F ran sız seyircisine,
(L u is Bunuel, haziran 1954)
ta n ıtıld ığ ı gib i bir yön etm en olm adığını
Sonra, gen e M ek sik a’da verim li bir dönem e g ir ­ gö sterm ek istiyor. «Ben sanıldığı gib i ç ıl­
di Bunuel. E l B ruto, R obinson Crusoe, O / E l, L es gın, tu tarsız bir san atçı değilim » dem ek is ­
H aut de H urleven t / R ü zgârlı B a y ır gib i dikkate tiyor. Bunuel, bu filim lerinde sertliğ in i y i­
değer filim ler bu dönem in eserleridir. tirm em iş olsa bile «Şiddetsinden bir şeyler
R obinson Crusoe’y u bir çok b a şk a konular ek silm iştir.
arasında bana te k lif etm işlerdi. R om anı sev ­ (A do K yrou)
m iyordum . S adece R obinson k işiliğ in i sev i­ L a F ièv re m on te à E l P a o ’daki reform cu,
yordum, çünkü bu k işilik te a n , tem iz bir lâ ik bir erm iştir. D em okrasinin günün birin­
yan vardı, bu yüzden kabul ettim . E lim den de y a v a ş yavaş, y u m u şak lık la F a şizm ’in ü s­
g eld iğin ce iy i ya p m a y a ç a lışta n film i. Ö zel­ tesinden g eleceğ in e inanıyor. Ç ocukça bir
lik le insanm yaln ızlığın ı, top lu m dışında k a ­ düşüncedir bu. A dam , ap talca idealizm ’inin,
lın ca ç ek tiğ i sık ın tıy ı b elirtm eye çalıştım . d ik tatörlü ğü n en büyük gü v en cesi olduğu­
B ir de a şk konusunu işledim ... yani aşk - nun fark ın d a bile değil.
sızlığı ,bir d o stta n yoksunluğu. (A do K yrou)

20
V IR ID IA N A ( 1 9 6 1 J /L U IS BUNUEL

La M ort ile La F ièvre arasında Bunuel, b a şeserle­ A m a ta v iz verm eyi, ilkelerim den fed ak âr­
rinden birini gerçekleştirdi. N azarin, düşünce y a ­ lık etm ey i her zam an reddettim . Isp an ya’ya
pısının derinliği, din karşısın d ak i kökel tavrı ile benim ülkem olduğu için v e orada özgürlük
Bunuel'in en belirleyici eserlerinden biri oldu. içinde ça lışab ileceğim için gittim .
A rtık k ilisey e k arşı olan bir dindar değil (L u is Bunuel, H aziran 1961)
B unuel. D üpedüz bir tan rısız. Sonunda din­
Viridiana, 1961 C annes F ilim Ş en liğ i’nde, Isp an ­
gin liğ i buldu, k ök lü bir başkaldırm a yo lu ­
y a ’da p olitik olaylara y o l açtı. Isp an yol Sinem a
na girdi, bizi ezen burjuva v e k u tsa l düze­
Y önetm eni, işinden atıldı. F ilim sansür tarafından
nin yaln ız ü st görünüm lerinin d eğil tem el-
yasaklandı. B unuel ise M eksikaya dönerek yeni
leıinin de altın a din am it k oyarak a ltü st e t ­
bir film e başladı: L’A n ge E x term in ateu r / E l A n-
m eye girişti.
g e l E xterm inador. B unuel için arm ağanlar döne­
(A do K yrou)
mi b aşlam ıştı. Bu yen i film i de 1962 Cannes F IP -
İnsan ancak kendini Tanrıdan, K u tsa l M er­ R ESC I, 1963 A capulco A N D R E B A Z IN , 1962 Ses-
yem ’den, Oğul’dan, K u tsal R uhtan, p ey g a m ­ tri L evan te büyük ödüllerini kazandı.
berlerinden v e kom isyoncularından k u rtar­
dığı ölçüde «İn san sa doğabilir. G öreceğiniz filim size an laşılm az, garip g e ­
(F red d y B uache) lirse şaşırm ayın ız. Çünkü y aşam am ız da
öyledir. T ıpkı yaşam am ız gib i tekrarlarla
1960 yılında Bunuel, yirm idört yıllık bir ay rılık ­
doludur bu filim v e g en e yaşam am ız gib i
tan sonra yeniden vatanına, Isp a n y a ’y a döndü.
bir çok yorum ları yapılabilir. Y önetm en size
Hem çok sevd iği anasını görm ek, hem de Franco
bildirm ek iste r ki, n iy eti birtak ım sim geler­
rejim inde h issedilen yum uşam adan yararlanarak
le oynam ak değildir. E n iy i yorum , E l A n gel
bir film çevirm ek istiyordu. F ilim bir İspanyol-
E xterm inador’un bir yorum unun olm adığı­
M eksika ortak yapım ı olacaktı, iş t e bu ta sa n ,
dır.
bir yıl sonra bütün yeryüzü sinem asında bir bom ­
(L u is Bunuel)
ba gibi p atlıyacak bir başeserin ilk adım ı oldu. B u­
nuel, en gü zel film in i çeviriyordu: Viridiana. L uis B unuel daha sonra çevirdiği ik i filim le (L e
Viridiana, benim için, L’A g e D ’or g ele n e ğ i­ Journal D ’une F em m e de Chambre, Sim on del
nin bir devam ıdır. B u ik i filim yirm idört y ıl D esierto) sinem anın y a şa y a n birkaç büyük u sta ­
ara ile çevirdiğim ik i özgür filim oldu. A z sından biri olarak seyircilerin i b ü yülem eye devam
çok başarı kazan dığım filim lerim oldu, g e ­ etti.
çinebilm ek için sıradan filim ler de yaptım . Çeviren: O N A T KU TLA R
tom milne
meksikalı bunuel

«E ğer fark lı bir so n y a p a b ilsey d im ço k daha


ilg i ç e k ici olurdu.»
B u n u el - S u sa n a hak k ın d a
«İşe yaram az.»
B u n u el - A b ism o s de P a sio n için

B u n u el’in k en d i filim le r in i ra sg e le silip a tışın ı yor: B u n u e l’in iste d iğ i «çok daha ilg i ç e k ic i s o ­
o n y ıl ö n ce b elk i b ir i cid d iy e alab ilird i; am a bir nuç» ne o lab ilird i?
çırp ıd a ç ık a rılm ış erk en M ek sik a d ö n e m i filim - B u n u el, erk en M ek sik a filim lerin d e, L os O lvi­
leri u su l u su l A vrupada y a y ıld ık ça iy ic e a n la şıl­ d a d o s b ir ö lçü d e b ir ya n a b ıra k ılırsa , g en el­
dı ki, k im se on u n y a p tığ ı h erh a n g i b ir iş e yan lik le sın ır la n m a la r ı k a b u l ¡e tm iştir . Ç okluk
çizem ez. E l rio y la m u e r te b ile d o k to r K ildare- sen a ry o la r m elo d ra m d ır, d erm e ç a tm a bütün-
v ari k ah ram an ın a «yedi ö lü sü , d ö rt cen a ze tö ­ len m iştir , o yu n sa rsa k tır ve filim le r in ço ğ u n u n
ren i v e b ilm e m k aç ta n e cen a ze h azırlığı» na k ısa zam an d a az p a ra y la çek ild iğ i b esb ellid ir.
k a rşın e sa s lı sa h n eler ta şır. U y g a rlığ ın yara rla ­ A ncak, b u sın ırla n m a la r h iç d e o n u n rah atın ı
rı ü zerin e ç o cu k su b ir b ild ir i g etire n sen a ry o y a k a ç ırm a m ıştır . L’Age d ’Or d ü n y a n ın en iy i o y ­
s in si alayın ı k atarak film e d a m g a sın ı vu ru r B u ­ n a n m ış film i d eğild ir, n e N azarin , ne de Viri-
nu el. B u n u e l’in b ö y le sin e d ü rü stçe k o n u ştu ğ u diana, öyled ir. Çok k ıs ıtlı b ü tçe sin e k a rşın
S u sa n a ’n m b itiş i d e o n u n ren k v erm ey en a la y ­ S im o n del D e sie r to ’n u n da ö n c e k i b a şe se r le r in ­
cılığ ın ı g ö sterm e y olu n d a en ö zen li ç a lışm a la
den daha az u sta lık lı o ld u ğ u sö y len em ez. E l’le
rın d an b irid ir.
N a z a rin ’in ilk b ö lü m le r in in k a ra rsız sen oryola-
B ö y le c e B u n u el m u tlu v e m o ra l so n u çla r iste rından söz etm ey e b ile d eğm ez. A m a A b ism o s
yen tica rî k aygılara göz göre göre b o y u n eğ er­ de F a sio n ’dak i y ü rek ler a c ısı oyu n , B u n u el'in
ken, arada, N a za rin ’in ü n lü so n sa h n esi gibi film in i, W yler’in p arlak , g ö ste r işli W uthering
te o rid e b ir ç o k a n lam a g elen , olg u d a ise kesin H e ig h ts’m dan d ah a d o ğ ru b ir E m ily B ro n te
olan sa h n eler eld e ed er. S u sa n a ’m n burjuva y o ru m u o lm a k ta n alık o y m a z. S u b id a el C ielo’-
aile d ü zen in e k a sted e n çab aları ta m m eyvasın ı da B u n u e l’in g erçek v e m a k et o to b ü s p lâ n la rı­
verecek k en , ta m b ab a, an a v e o ğ u l silâh ların ı nı ard arda sıra la m a k ta n d u yd u ğu se v in ç (o to ­
S u sa n a ’ya d o ğ ru ltm u şk e n b ir d e u s ex m a ch in a bü s m a k etin i g erçek b ir y o k u şu n ik i k a tı dik
gelerek on u ısla h h a n e y e götü rü r. A ilen in şerefi bir b ayıra tırm a n d ırıp , k a r şıtlığ a b a sa ra k ) e le ş­
k urtulur v e B u n u el ep ilo g u n u sa k in gök yü zü tirm ey e m ey d a n okur. B u n u e l’d e ola n , n e y i d i­
çek im leri, şim d i h u zu r y a y la sın d a o tla m a k ta o- le g etirm ek iste r se is te sin k u lla n d ığ ı ısır ıc ı ve
lan örd ek v e k eçi g ö rü n tü leriy le açar. U zla şm a zeki an latım d ır.
sık k ın a iley i y em ek m a sa sın ın b a şın d a b u lm u ş­ « E l’de de M ek sik ad ak i a lışılm ış y o lu m u izle -
tur, y en id en b iraraya g e lm iş efe n d ile rin e m u t­ dim ; b an a bir film v e r ilm işti v e b ü tü n ü y le s ı­
lu lu k için d e h izm et ed erk en , im a m b ü tü n y a şlı
radan bir ta v ırla b u film i çev ir m e k te n se , b en
h izm etçi F eliza, M ek sik a d ilin d e k a b a ca k a r şı­
de o n lara k a rşı bir şey v erm eğ e ça lıştım . T ica ­
lığ ı «T anrı k en d i â lem in d e, d ü n yad a işle r y o lu n ­
ri n iteliğ in e rağm en , b u o rta m ı, b en i ilg ile n ­
da» a n la m ın a g elen b ir d ize m ırıld a n a ra k film i
d iren b azı şey leri a n la tm a k ta u y g u n buldum .»
kapatır. B u rad a in sa n ın a k lın a h em e n terb iy eli V e h erza m a n bu «bazı şey ler i a n latm ayı» b e ­
a k şa m y e m e ğ i d a v etlileri geliyor; L.Age d ’O r’da
c erm iştir. E l (1952) b u g ü n B u n u e l’in b a ş e se r ­
G aston M od ot b ir ley d iy e to k a d ı b a sın c a b o zu ­ lerin d en b iri sa y ılm a k ta d ır. S u sa n a (1950) ise
lu rlar da, av b ek çisi k a fa sı k ızıp k en d i oğlu n u y a ra tıc ılığ ın aynı a şa m a sın a e r işe m e m iş o lsa
bir ta v şa n gib i vu ru n ca k ılla rı b ile k ıp ırd am az.
b ile, g en e de E l’le ay n ı d ü zlem d e y er alm aya
K u rallar g en e k oru n m u ştu r. h a k k a za n m ıştır. E l’in k ısk a n ç lık n ö b etlerin i
S u sa n a ’d ak i aile s a f sa f b irb irlerin e g ü lü m ser, a n la tm a d a k i ç a rp ıcılığ ı S u sa n a ’da yok tu r:
gök yü zü n e m em n u n lu k işa re tle r i atarlark en , (F r a n sisc o ’nun k a ra n lık ta m erd iv en b a sa m a ğ ı­
S u sa n a ’n m a çtığ ı arzu y a rığ ı h â lâ yan ıb aşla- n a o tu ru p , k o rk u lu k la rı d eli d eli tık ır d a tışı, y a ­
rın da g ern eşip du rm a k ta d ır. İn sa n m era k ed i­ n ın a iğn e, ip, jile t ve k lo r o fo rm a larak sü rü n e

22
sü rü n e k a rısın ın o d a sın a g id işi). B u n a k a rşılık ce, k en d isin e yardım ' ed en k ızla a c e m ic e v e h ır s­
S u san a, e le ald ığı tem a y ı y o ru m la m a b a k ım ın ­ la k u ca k la şm a y a k a lk ışır. A m a, h er ik is i d e
dan h ep sin i a şan bü yü k b ir tu ta r lılığ a sa h ip tir. k u ra lla rla k ısıtla n m ışla r d ır . A lb erto b a b a sın -
E l, b ir zirved en öbü r zirv ey e a tla y a ra k gelişir. dan, J e su s da e fe n d isin d e n k ork ar. T a lih siz
Ö yle ki, F ra n sisco 'n u n b ir s o s y e te erk eğ i ik en J esu s ç iftlik te n k o v u lu rk en , A lb erto da p en ce­
b ir k ısk a n çlık h ey u la sı h a lin e g e lişi sıra sın d a resin i k u şa ta n p a r m a k lık la rd a n ö zle m le d ışa r ı­
g eç e n ara olayları g ö rem ezsin iz. F r a n sis c o ’nun ya b ak ak alır.
d ik k atin in , p ap azın y ık a y ıp , ö p tü ğ ü ayak tan S u sa n a , a la şa ğ ı e d ile c e k k u ralın ta k e n d isi ola n
G lo ria ’n m b iç im li b a ca k la rın a k a y d ığ ı k ilise ve y ü zd en d e sa v u n m a y e te n e k ler i en g en iş
sa h n esin in h arik a ero tiz m i, F r a n sis c o ’n u n bir o la n b a b a G u ad elu p e ile za fere u la şm a k ü zere­
örgü tığ ın ı an ah tar d e liğ in d en so k a ra k , m u h a y dir. G u ad elu p e iy ic e g e v şe y in c e, k a d ın la r o r -
y el b ir rö n tg en ciy i şişle m e y e ç a lıştığ ı balayı m an k u ra lla rın a b a ş vururlar: ev in h a n ım ı k ır­
sa h n esiy le b irleşir. G erçek ten b a şta n sa v m a b a c ı k a p tığ ı gib i sa d istç e b ir h a zla a şiftey i
o la n tek sah n e, tren k o m p a r tım a n ın d a F ran ­ d ö v m ey e k o y u lu r, S u sa n a d a elin e g eçirdiği
s is c o ’nu n m u tlu lu ğ u n u n ilk k u şk u b e lir tisiy le o ra k la y u v a sın ı k o ru m a k ü zere s o n h a m lesin i
b u lan ışıd ır. B u n u el, k ısk a n ç lık ö fk e sin in n ed e­ y a p a n d işin in ü z e r in e sa ld ırır. G u a d elu p e’un
n iyle, h an gi b içim i a la ca ğ ı v e n erele re kadar g ittik ç e a rta n iç ç a lk a n tısı h er ik i k a d ın la iliş ­
varacağı so ru n u y la ilg ili o ld u ğ u k adar ilg ili d e­ k isi çerçev e sin d e u sta lık la işle n m iştir . U slu
ğildir. S u sa n a ’da, d en siz, g ü zel y o sm a n ın bir u slu d o la n ıp d u ran S u sa n a ’y ı b a b a ca b ir ta s -
b u rju v a a ilesin e g irişi b e sb e lli b ir k arg a şa lığ a v ip le sü ze n G uad elu p e, b ird en k a r ısın ı h ırsla
seb ep o la ca k tır. B u n u e l’de b u o la y ı in ce d e n in ­ öp m ey e y elten ir. B u a n i ç ık ış h er ik isin i d e çok
cey e, ta d ın ı çık ara çık a ra işler. F ilm , k ilise d e şa şırtır. G uad elu p e, «H ava ço k sıcak » d iye
k ötü n iy etli bir k işiy le b a şla r v e b iter. Isla h h a ­ özür d iler y o llu m ırıld a n ır v e b ir ta ra fta n da
n en in sıça n la r ve y a ra sa la rla d o lu h ü cresin e şa p k a sıy la yelp a zelen ir. S ilâ h d o la b ın ın ö n ü n e
a tılm ış o la n S u san a, p a rm a k lık lı p en cered en çö m e lip , ca m la rı o k şa r gib i ov a n S u sa n a ’y a ta ­
sü zü len a y ışığ m ın yere d ü şü rd ü ğ ü h a çı farke- sa lı b ir h a zla g ö zlerin i d ik er, so n r a k a rısın a k ı­
d ene kadar ça resizlik için d e k ıvran ır. K en d in i zın d ah a k a p a lı e lb ise ler g iy m e si gerek tiğ in i
p en c e r e y e atıp da «H ey âd il T an rım , b ir m u c i­ sö y ler. K ızın y ere d ü şü rd ü ğ ü m e n d ilin k o k u su ­
ze g ö ster, b en i kurtar» d iy e dua ed er etm ez n u d erin d erin için e çek erk en , k a rısın ın m en d il
p arm ak lık lar elin d e kalır, k en d in i d ışa rd a fır tı­ h a k k ın d a k e n d isin i m a su m m a su m so r g u y a ç e ­
nalı g ecen in o rta sın d a b u lu verir. Ç iftliğ e v a rd ı­
k işin d e h ır ç ın b ir a n la m a zlık g ö ste rir . V e s o ­
ğın d a gözü yaşlı, ısla k , ezik , ça m u r için d e bir
n u çta , b ir y a n d a n a şk la rın ın ayan b ey a n o lm a ­
m erh a m et ob jesid ir; v e a ile b u o lta y ı y u ta r sın ı g ö ze a larak S u sa n a ’y ı k u cak lark en , öb ü r
(L ’Age d ’Or, L os O livid ad os, V irid ia n a v e d iğer
y a n d an d a S u sa n a ’d an o n u te r k e tm e sin i ister.
filim le r in d e B u n u el’in g elen ek se l m e r h a m e t o b ­
O lan lard an h em h a z d u y m u ş, h e m d e ü rk m ü ş
jelerin e, k ö rlere k a rşı d u yd u ğu n e fr e t h a tır la ­
o ld u ğ u n d a n k ö şe s in in g ü v en in i a ra m ışca sın a ,
m a lı). B ir k â se ço rb a y la b esle n ip , y a şlı h iz m e t­
b a şı elle ri arasın d a, y o rg u n k o ltu ğ u n a çö k er,
çi F eliza ’d an an aca b a k ım g ö ren S u sa n a , Feli-
kalır.
za o d ad an çık a n a k ad ar rah at durur. O çık ar
çık m a z om u zu n a k o n a n şa lı sa v u rd u ğ u gibi F ilim d e k i g ü çlü p a ro d i u n su ru , ö zel M eksika
b em b eyaz ya ta k ça rşa fla r ın ın a r a sın d a k en d in ­ d u ru m la rın ı g ü lü n ç u z a n tıla ra götü rü r. Ö zel­
den geçerek k erk in m eye b a şla r. E r te si gü n evin lik le S u sa n a ’n ın k ü çü k p en c e r esin d en sıza n ış ı­
a n a sı on u n «ne d e m a su m , n e de u y sa l» o ld u ■ ğın b ir işa r et fe n e r i gib i av lu y a d ök ü ld ü ğü ,
ğunu sö y lerk en , S u sa n a ü ze r in d e te r ü ta ze bir b ab a v e o ğ lu n k en d i p e n cerelerin d en y iy e c e k ­
e m p rim e e lb ise, elin d e y u m u rta se p e ti, u slu u s ­ m iş g ib i g ö zler in i d ik d ik leri, J e s u s ’u n d ışa rın ın
lu gelir, am b ara d o ğ ru sa lın ır. O rada ya n a şm a
J e s u s ’u b ir arzu d eliliğ in e sü rü k liy ecek tir.
S u sa n a ç iftlik te k i sa k in d ü zen e e n i k on u
k a stetm iştir. E v in erk ek ler in e h er sü rtü n ü şü n ­
de e lb ise sin i sıyırara k o m u zu n u o y n a tışı B u -
n u el’in in ce b u lu şla rın d a n b irid ir. F ilim b o y u n ­
ca b u h a rek etin d efa la rca tek rar e d iliş i on a alı-
şilm iş cilv e n iteliğ in i a şa n b ir a n la m verir. S u ­
san a d işiliğ in i ortaya k o y m a k ta v e ç ıp la k o -
m u zları gu ru rlu b ir isy a n b ayrağı g ib i dalga-
lan m ak td ır. J esu s v e g en ç A lb erto (e v in o ğ lu )
k en d i yolların d a bu ça ğ rıy a u yarlar. J e su s en
k estirm e y o ld a n on u sa m a n lığ a atar, A lb erto
is e k ita p lığ ın ı d ü zeltirk en , m erd iv en d e v r ilin ­ SOKAK K IZ I SU SANA/SUSANA ( 1 9 5 D / L U I S BUNUEL

23
k a ran lığın d a bir ağacın a rd ın a g izlen d iğ i sa h n e ­ sı g elin liğ i için d e ter k e d ilm iş, su la rın yü zü n d e
lerd e. N a tio n a l F ilm T h e a tr e’da g ö ste r ile n , bu- ça lk a la n ıp durur. G erçek te O liverio b u n eşe li
d an d ığı b esb elli kop y a d a b ile, (S u s a n a ’n ın şe h ­ serü v en d en so n ra k a rısıy la y e n id en b irleştiğ i
v etle yu m u rta ak ın ı b a ça k la rm d a n a şa ğ ı sız d ır­ za m a n m u tlu lu k duyar. B u n u e l’in O liv erio ’nun
dığı sa h n e g ittiğ i gib i, A lb erto ile k u y u d a geçen k a rısıy la h iç ilg ile n m e d iğ i b esb e llid ir, b u yüz -
sa h n ed en de b irşey ler k ır p ılm ış) d erin e işley en d en k a d ın ç iz ik tir ilm iş b ir figü r o la ra k kalır.
e ro tik b ir ç a rp ıcılık var. Ö nüne g eç ilm ez c i n ­ B ü y ü k b ir o la sılık la O liverio o k ısa ih tira s d e­
se l itilim , S u sa n a ’d a B u n u e l’in öbür filim lerin - n em e sin i k a rısıy la a sla eld e ed em iy ecek tir. B u ­
d ek in d en d ah a soyu n u k , d ah a u ta n m a zca sın a n u e l’in ö zel o la ra k ü stü n d e d u rm a d ığ ı b u so -
tek rar b eliriyor. n u ç y e te r in ce işle n m e m iştir . Z aten b ü tü n filim
o ld u k ça h avad a k alm ak tad ır.
L’A ge d ’O r'un tü m ü n d e b elir tile r i se z ile n üç te ­
m a - cin sellik , p o litik a , k ilis e - B u n u e l’in b ü tün 1952’de S u b id a el C ielo ’y la E l a ra sın d a ya p ıl
ç a lışm a sü r e sin c e d e ğ işik d ev rele rin i b elirler. m ış ola n E l B ru to , b ir b irey in d iğ erin in in sa n ­
Î95Ö-55 a ra sı filim le r in an a e ğ ilim i cin sellik tir, lığ ın ı y a v a ş y a v a ş k a v ra y ışın ı g ö ster e n ilginç
b u n u n n e d en i d e b e lk i M ek sik a p iy a sa sın ın ö r­ am a y er y er b a şa r ılı ilk d en em e a tılım ıd ır. S o n ­
d eğ in su y a d ü şk ü n lü ğ ü g ib i c in se lliğ e d ü şk ü n r aları R o b in so n C ru so ’d a B u n u el, b u k avrayışı
o lm a sıd ır. P o litik a e ğ ilim i 1957’de y a p ılm ış R o b in so n la C um a a ra sın d a k i ilişk id e d ok u n a k ­
o la n F ran sız-M eksika o rta k y a p ım ı ü ç le m e ’de lı ve in ced en in cey e işle d i. E l B r u to ’yu ev v elce
- Cela s ’A ppelle l ’A urore, La M ort en c e Jardin, g ö rm ü ş o la n T on y R ich a rd so n 1954’te S ig h t
L a F ievre M on te a E l P ao - tek rar o rta y a çıkar. an d S o u n d ’d ak i y a z ısın d a şö y le d iyord u : «Kara
(B e lk i d e d a h a in ce eley ip sık d o k u y a n F ransız h oro zla r, k a sa p d ü k k â n ın d a a sılı d u ra n leşler
y a p ım cıla rın d ah a a y rın tılı, d a h a fe ls e fi ve ed e­ a ra sın d a g eç e n a y a rtm a sa h n e si k a ra k teristik
b i sen a ry o la r g etirm e le ri yü zü n d en .) D in de, gö rü n ü y o r v e bir y a fta d a şu ç ift a lım lı sö zler
N a za rin ’d en S im o n d el D e sie r to ’ya d eğ in u z a ­ var: « b ü y ü lercesin e h ayvanca.»
n a n u sta e se r le r d iz is in d e " gözü n ü b ü d a k ta n
B u n u el sa lh a n e d ek o ru n u k u lla n m a d a k etu m
sa k ın m a y a n b ir e le ştir m e y le işlen ir.
davranır. V e film in g ü çsü zlü ğ ü de buradadır,
(B e lk i d e B u n u el a rtık ta m bir a n la tım özgü r­ y eter in c e azgın d eğ ild ir. E l B ru to , .salh an ed en
lü ğü n e, b ir u sta d o k u n u lm a zlığ ın a e r işm iştir .) tu tu lm u ş k ira lık k a til, m a su m b ir gen ç kıza
Ç ılgın a şk ın g e rçek ü stü k a v ra n ışı bu erk en fi­ â şık o lu r. O nu k en d i ç e v r e sin e sü rü k liy eceğ in e
lim le r in tü m ü n d e b ü tü n a çıla rıy la ele alınır o k ızın ev ren in e girer. P ed ro A rm en d ariz ro ­
k ış tır tm a (S u s a n a ), sa p ık lık (A rch ib a ld o ), k ıs­ lü n e u y m a d ığ ı için sa lh a n e k o k u su n u b irlik te
k a n çlık ( E l) . L os O lv id a d o s gib i g ö rü n ü rd e g etirm iy o r. E l B r u to ’n u n o m u zu n a b a ta n çiviyi
su çlu g en çlik so ru n u n u işle y e n b ir filim b ile, g en ç kız çık arır v e b ö y le c e filim b ir g ü z e l’le bir
e ro tik d o k u y la g ü çle n m iştir . H a fif bir filim y a b a n cın ın a şk ı o la ra k b aşlar. A m a so n u ç ta ro ­
o la n S u b id a e l C ielo’n u n te m e l sa h n e si b ile k a ­ m a n tik k u ra la g ö re g elişir. Ü ste lik R o b in so n
ran lık b ir sahned ir: k a h ra m a n d ü ğü n g ecesi C ru so ’n u n in ce lik ve e sp risin d e n yok su n d u r.
fırtın a lı b ir d a ğ tep e sin d e , m ü th iş a y a rtıcı bir B a şla n g ıçta k i to p lu m sa l b ilin ç h ik â y esi (E l
o ro sp u y la ç ılg ın b ir g ece geçirir. S u b id a e l Cie- B ru to , m ü lk sa h ib i b ir ad am ın , k ızla b a b a sın ı
lo (1951), rah at b ir h ik â y ey e sa h ip , k e y ifli, k ay­ v e y o k su l k ira cıla rı e v ler in d en a tm a k iç in k u l­
g ısız b ir filim d ir. H ik â y e, ö lm e k te o la n a n a sı­ lan d ığı k ab a d a yıd ır) p ek b a şta n sa v m a an la -
n ın v a siy etin d e h azır b u lu n m a k ü zere bir av u ­ tılm ıştır . A yrın tıların ço ğ u (y a şlıc a m ü lk s a ­
k a t alıp g etirm ek zo ru n lu lu ğ u n d a k i b ir adam ın h ib in in şeh v e t d ü şk ü n ü m e tr e si P a lo m a ve m is ­
u zu n o to b ü s y o lcu lu ğ u n u an la tır. F ilim bazı k in m o r u k b a b a sıy la b irlik te y a şa d ığ ı ev h a y a ­
sa h n eleriy le k ab a lâ tin k o m e d isin e yak laşır. tı) B u n u e l’in en d er ra sla n a n a y d ın lık tu tu m u
Ö rn eğin o to b ü s, tra k tö r v e ök ü z sü rü sü n ü n hep için d e iş len m iştir. B u yü zd en E l B r u to ’ya ih a ­
b ird en ırm a ğ a sa p la n d ık la rı o m ü th iş h en g a ­ n et e ttik te n so n ra P a lo m a n ın a n sızın ö n ü n e ç ı­
m en in , b ir ip le ö k ü zleri ç e k e n k ü çü cü k b ir kız kan ve o n u d eh şete d ü şü ren k ara h o ro z görü n ­
ta ra fın d a n ç ö z ü m len işin i g ö ste r en sah n e. tü sü sa n k i b a şk a b ir filim d en alın m ad ır.
B u n u el’i h er şey d en ç o k ilg ilen d ir e n o to b ü s te ­ E k sik o la n E l B r u to ’n u n a şk ın d a k i çılg ın lığ ın
ki k ısa a m a c o şk u n se v işm e sa h n e sid ir v e a sıl o n u ö lü m e sü rü k ley işid ir. O ysa b u d u ygu Abis-
g ü çlü k d e b uradadır, çü n k ü ö y le sin e u sta lık la m o s d e P a sio n ’da A leja n d ro ’y la C ata lin a ’yı k e­
işle n m iştir k i film in d e n g esin i a ltü st ed er. Ge­ sin lik le ö lü m e sü rü k lem ek ted ir. Y e te rsiz o y n a ­
n e çılg ın a şk b aşlar, O liverio k en d isin i sa rm a ­ n ışın a k a r şın A b ism o s de P a sio n (1953) B u -
şık la rın k ap lad ığı b ir d ü ş o to b ü sü n d e o rk estra n u e l’in ç ılg ın a şk ı e n arı, en b a şa r ılı b içim d e
e şliğ in d e sev işir k e n görür. O ysa g er ç e k te h er d ile g etird iğ i film id ir. W u th erin g H eig h ts sa p ık ,
yerd en k ilo m etre lerc e u za k d ü n y a m n te p e sin ­ sa y ık la y a n bir ta sa rın ın ro m a n ıd ır. H eath-
de d uran bir o to b ü ste sev işm e k te d ir . V e dışar- c k liff’e k a şla rın ı ç a ttır ıp , C ath y’y i fo to je n ik
d a fırtın a kudurur. O liv erio ’n u n d ü şü n d e k a rı­ b ir y a b a n ta v u ğ u g ib i sa lın d ırm a k la o la ca k iş

24
k ard ığı b ir tra m v a y ı bir g ece sa r h o ş kafayla
çalarlar. T ram vayı bir k ere y o la çık a rın ca b ır a ­
k ıp g itm e n in ne k adar gü ç o ld u ğ u n u an larlar
v e e r te si gü n ü n ç o ğ u n u b u b a şb e lâ sı araçtan
k u rtu lm a y ı d en em ek le geçirirler. T u h a f d u ru m ­
lard a y o ld a n a lm a k zo ru n d a k a ld ık la rı y o lc u ­
lar h a rik a b ir tip ler k o le k siy o n u m eyd a n a g e ­
tirir: d a lav era a m a cıy la ellerin d e b ir İsa h e y ­
k eli ta şıy a n ik i se v im li k o ca k a rı, b ir h a y la z o ğ ­
lan lar gu ru b u yla b irlik te ev d e k a lm ış bir ok u l
d a d ısı, ik id e bir k a lb i tu ta n işg ü za r b ir tra m ­
v a y şir k e ti e m ek lisi, sırtla rın d a d o m u z k e lle ­
leri, b ö b rek ler, sığ ır b u tla rı ta şıy a n m ezb ah a
O /E L ( 1 953 ) /L U IS BUNUEL işçileri. Z am an za m a n g e ç ic i b en zerlik le r i o l­
m a k la b ir lik te E a lin g k o m e d ile r in in te rsin e La
Ilu sio n , g ü ld ü rü ö ğ e le r in i ne şişir ir n e de tü ­
d eğild ir bu. C eh en n em in so lu ğ u d eğ m eli ona,
k etir. Ö rneğin bir m ısır k ıtlığ ın ın d oğu rd u ğu
tıp k ı B u n u e l’in ça tla m ış to p ra k la r, k a v ru lm u ş
y o k su llu k la ilg ili to p lu m c u y o ru m bir d ü k k a­
ağaçlard an ku rulu ta ş k e sm iş d o ğ a sıy la v erd i­
n ın d ışın d a e k m ek sizliğ i g ö ste r e n k ısa bir
ği gibi. B u g ö rü n tü M arv ell’in ü n lü b e y tin i y a ­
p la n la a n la tılırk en , öb ü r y a n d an b ü y ü k b ir
lanlıyor: «M ezar özel ve h o ş bir y er am a. S a­
k a ra b o rsa m ısır is tifi r a sla n tıy la o r ta y a çık ın ­
n ırım h iç k im se orad a k u cak laşam az.»
c a b ü tü n b ir M exico k en tin in y a ğ m a y a k o ş ­
F ilm in b a şın d a ve so n u n d a k u ru d allara tü n e­ m a sı m ü th iş k o m ik g ö rü n tü lerle v erilir. Aynı
m iş a k b ab aları h avala n d ıra n ik i tü fe k patlar şe k ild e h er tü rlü d u y g u sa llık e ğ ilim i d e sık ı
v e b ö y le c e A lejan d ro ’ya C atalin a’n ın m ezard a d e n etim a ltın a a lın m ıştır.: Ö ksüz b ir o ğ la n a ar­
so n b u lan a şk la rın a e şlik e d en ö lü m k o k u su k a d a şla rı y o l k ıy ısın d a filim çe v ir e n dolgun
b ü tü n b ir film e siner. B u n u el y a ln ızca so n b ö ­ b ir k a d ın a k tr isti g ö ste r er e k «B ak, iş te senin
lü m leri sev d iğ in i sö y le r k e n film e h a k sızlık e t­ a n an bu» d iy e alay ed erler. O ğ la n ın az son ra
m ek ted ir. A leja n d ro ’n u n C ata lin a ’n ın tü rb esin e b u sö z le r e k an arak ç o ra b ın ı d ü z e lte n k ad ın ı
girip k en d in i o n u n c e se d i ü zerin e a tışın ı ve d ik k a tle sü zd ü ğü görülür. B u n u e l’in y a ra d ılı­
çıld ıra n C atalina'nın ru h u sa n d ığ ı R ica rd o ta ­ şın d a k i iğ n e ley ici ya n , y a d ırg a tıcı k a rşıtlık la rı
rafın d an v u ru lu şu n u g ö ste r e n so n sa h n e, e ş ­ o la n g ö rü n tü lere y er verir: b ir d in se l tö ren a la ­
sizd ir. A m a a şık la rın h em k en d ilerin e h em de y ı sa y g ısız c a k a h k a h a la rla çın la y a n b ir ş e n ­
b a şk a la rın a k arşı g ö ster d ik le r i k o rk u n ç za lim ­ lik h a lin e gelir, ecza cı ö lü m d u ru m u n d a g etiri­
lik filim b o y u n ca işle n m e se y d i, s o n sa h n e bu len h a sta y a k ılı k ıp ırd a m a k sızm «Para ödiye-
kad ar iyi olam a zd ı. Ç ılgın a şk k en d in i u z la ş­ b ilir m i?» d iy e so ru v erir.
m az b ir b içim d e sö m ü rd ü ğ ü için za lim d ir. Ve
B u n u el’in za m a n a yarı o k adar g ü v en lid ir ki
ö lü do ğaya eg em en o la n zu lü m budur.: K e le­
en b a y a t k o m ik ö ğ eler d e n b ile k a çın m a z ve
b ek ler can lı ca n lı E d u a r d o ’n u n r e sim ta h ta sı­
b u n la rı u y g u la m a d a b a şa r ı g ö sterir. (Ö rneğin
n a iğn elen ir, b ö cek ler ayak a ltın d a ezilir, bir
b ir kız tra m v a y d a n o to m o b ille o n u izley en a şı­
b ü yü olarak can lı bir k u rb ağa k a za n için e a tı­
ğın a el k o l işa r etle r i yap ar, a d a m k ız la ta r tı­
lır, sin ek ö rü m ceğ in a ğ ın a d ü şer. B ir isi «Bunu-
şa y ım d erk en bir yü k a ra b a sın a b in d irir.) La
e l’in h a şa ra tn a m esi» d e m iş. W agner m ü ziğin in
Ilu sio n V ia ja en T ranvia, b a şın d a a çık la y ıcı­
a ld atıcı y u m u şa k v u ru şla rıy la u ğ u ld a y a n A bis­
n ın da b e lir ttiğ i gib i gü lü n çlü b ir fık ra d a n fa z­
m o s de P a sio n ’da b u ta sv ire u yar b ir şeyler
la bir şe y o lm a k id d ia sın d a d eğ ild ir. U zak bir
yok değil. B u d ö n em in k a p a n ışıy la y u m u şa k
M ek sik a k ö y ü n d ek i kan d a v a sın ın m istik y a n ı­
bir ara d ö n em b aşlar. R o b in so n C ru so ’d a o l­
n ı e le ala n E l rio y la M u erte’y e (1954) g elin ­
duğu gibi y a ln ızlığ ın v e k ırg ın lığ ın d o stlu ğ a y e ­
ce b u k a za y a g e lm iş iy i b ir filim d ir. B u n u e l’in
nik d ü ştü ğü bir d ö n em d ir bu. A rch ib ald o de
en iy i r a stg ele ci ü slû b u y la ç e k ilm iş o la n bu
la C ruz’da k ah ram an zih n in i ra h a t b ıra k m a ­
filim , b irin in b ir b a şk a sın ı te m iz le d iğ i son ra
yan m ü zik k u tu su n u a ta ra k m u tlu lu ğ a e r işe ­
b ileceğ in i b ird en fark ed er. B u d ö n em e F ran ­ o n u n da h a k la n d ığ ı, so n r a ö b ü rü n ü n d e ö l­
d ü rü ld ü ğü so n u g e lm ey en bir cin a y etle r se r i­
sız p o litik a d en em eleri ü ç le m e sin d e n ö n c e y a ­
siy le g ü lü n ç b ir şek ild e b a şla r sa d a gid erek
pılan iki filim d aha girer. B ir i ta tlı bir filim ,
b u n u n k a çın ılm a zlığ ı iç in d e d e h şe t v eric i h a le
ö b ü r ü ise açık ça yam a lı b ir b ohça: La Ilu sió n
V iaja en T ranvía, E l R io y la M uerte. La gelir. K an d a v a sı h e rşe y d e n ç o k ö fk e siz c e y ü ­
Ilu sió n V iaja en T ranvía, S u b id a el C ielo ’nun r ü tü len b ir d in sel tö ren d ir.
k aygısız sev in cin e bir d ö n ü ştü r . B ir v atm an M istik o la n ın o rta sın d a k ara b ir ırm a k akar,
bir de b iletçi şirk etin o g ü n lerd e ısk a rta y a ç ı­ b ir k ıy ıd a k öy, öb ü r k ıy ıd a y sa k u rb a n la rın ç i­

25
ç e k li kayık larla g ö m ü lm ey e g ö tü rü ld ü k leri m e ­
za rlık vardır. V e k a tiller vu ru lm a d a n y ü zü p ır­
m a ğ ı g eçeb ilirlerse b u m eza rlık o n la ra k u tsa l
b ir sığ ın a k olur. Y arın ö b ü rg ü n y a k ın ların d an
b irin in ö cü n ü a lm a k iç in b irin i ö ld ü r m e si g e­
rek eceğ in i b ile n b ir k a sa b a lı, a v ım b ek lem ek
ü zere h em en eşy a la rın ı to p la y ıp m ez a rlık k ıy ı­ L U IS
sın a geçer. Ö ldürülen a d a m ın d o stla r ı eğer
k a tilin cin a y eti ta m b ir in a n çla iş le d iğ i k an ı­
BUNUEL
sın d a y sa la r o ırm a ğ a a tla d ığ ı sır a d a sila h la r ı­
n ı za ra rsızca h avaya b o şa ltırla r . Ö len adam ın

cen aze a la y ı k a tilin ev in e so n b ir p r o te s to z i­ baykan
y a reti yap m ak için so k a k la rd a d o la n ıp durur.
E l rio y la M u erte’n in b ü tü n h a v a sı, ik i k a ­ sezer
tilin k ısa b ir d o stlu ğ a k a p ıld ık la rı sa h n ed e tü ­
m ü y le belirir. S ev ilen b ir k ö y ih tiy a r ın ın cen a ­
ze tö ren in d e, sa y g ı d u ru şu sıra sın d a , k a rşı c e p ­
h elerd en ik i k a til b irb irlerin i ö ld ü rm e işin i
k ıs a b ir sü re iç in b ir ta rafa b ırak ırlar. Ama
so n u n d a «kurallar» ga lip gelec ek , h er ik isi de
taze d o stlu k la rın ı u n u tu p iste m e d ik le r i oyuna L uis Bunuel 22 Şubat 1900’da Ç alanda (A ra g o n )d a
d ö n m ek zoru n d a k alacak lard ır. H ik a y e yazık doğdu. B ir burjuva ailesin in çocuğudur, ö n c e p a ­
k i b ir geriy e d ö n ü ş b iç im in d e a n la tılır. D o k to r pazların yanında, sonra da Madrid Ü n iv ersitesin ­
o lm a k iç in k öyü n ü terk ed ip M e x ic o ’y a giden de okudu. B oks yapıyordu ve o günlerden böcek­
zek i b a k ışlı gen ç b ir k a h ra m a n d ır o la y ı h a tır ­ lerin y a şa y ışın a bir ilg i b aşlam ıştı kendisinde (bir
layan . Ş im d i iy ice p a la zla n m ış b ir id ea list'tir. böcek k oleksiyonu var o s ır a la r ). O kuldayken r es­
Can k u rtarm an ın ca n alm a d a n d ah a ço k y ü rek ­ mi, erkek gü zelliğin e örnek diye basılıyor.
lilik iste d iğ in i k a n ıtla m a k için k ö y ü n e dön er.
H en ü z g eçird iğ i u fa k b ir fe lç y ü zü n d en has- H em en b aştan bir ilg i unsuru olarak yüzyılım ızda
ta h a n ed ed ir ve o la y ı p a tla k g ö zlü bir h e m şir e ­ en çok n efret e ttiğ i üç k işiy i de sayalım : B aşk an
ye a n latm ak tad ır. E n k o y u n e o -r e a list’leri b i­ Trum an, Kardinal Spellm an ve A denauer (en sa y ­
le ü rk ü tecek ağız d o lu su p alavra sa v u ra n bu dığı üç k işi ise Lenin, F reud ve E in stein ).
tip ’ten ö tü rü film in b a şla n g ıç v e k a p a n ış sa h ­ B unuel 1925’de F ran sa'ya g e ç ti ve sü rrealistlerle
n eleri b erb a t olur. bağlandı. 1928’de U n Chien A ndalou’yu çevirdi,
B u n u el e lb e tte E l rio y la M u erte’de yen id en gerisin d en de L’A g e d’or ve L es Hurdes'i. O
günden bu yana bütün sinem am n b elki en ilgin ç,
b ir a çık la m a gerek tiren e n te lle k tü e l ta r tışm a
en k işilik sahibi y a p ıtı zen gin leşm ek ten kesilm edi.
v e fik irlerle ta m iste d iğ in e e r iş m iş d eğild ir.
B ir yanda eğer B unuel ulu slararası bir boyut ka-
(Irm a ğ ın m istik liğ i v e m eza rlığ ın k u tsa l bir
zanabildiyse öte yanda da bütünüyle Ispanyol k a l­
y er o lu şu y o ru m la m a y ı zo ru n lu k ıla r.) G ene bu
m ıştır. Y apıtı Isp an ya an ılarıyla izlenm iştir. (A n ­
n ed en d en d o la y ı so n ra k i p o litik filim le r ü ç le ­
cak burada sözünü ettiğ im iz iz gü n eş altında dans
m e si sen a ry o y la sın ırla n m ış gib i görü n ü r. Ö zel­
eden çingene kızlarından, boğalarla gü reşen d e­
lik le La m o rt en ce J a rd in ’de a sıl k o n u y a g eç­
likanlılardan ve Goya'dan öteye bir iz d ir ). Bu ne­
m ed en , k işileri b elirle m ed en ö n ce bir yığın
denle B unuel’in y a p ıtın ı tartışm ad an önce Isp an ­
gerek siz g ö rü n tü ler verir. B u n la rla k a r şıla ştı­
y a ’nın, B unuel terk ederkenki durumundan söz
rıld ığın d a A b ism os de P a sio n , S u sa n a v e E l
açm ak gerek.
d oğru d an d o ğru ya k o n u n u n ö zü n d en b aşlarlar.
Ö yle sa n ıy o ru m k i B u n u el gib i ç ılg ın lık n ö ­ Y akın kom şularıyla k arşılaştırılırsa Isp an ya g eri
b etlerin i işle y e n b iri için b u tek çık a r yold u r. k alm ış bir ülkedir. T oplum sal ve ekonom ik ala n ­
larda büyük bir gecik m esi vardır. S iy a sa l alanda
C asino (1946) B u n u el’in o n u «Ş a rk ılı bir filim .
ise en k ö tü d iktatörlükler biribirilerini izlem ek te­
T angolar ve n e b iley im d ah a n e le r sö y lü y o rla r
dirler. Genç bir k ap italizm doğm uştu. Büyük em el­
h er h ald e b ir sü rü şey» d iy e a çık la d ığ ın a b a k ı­
ler taşıyordu. A ncak g elişm esi için g erek li k oşu l­
lırsa h o ş b ir a ca y ip lik te o lm alı; E l G ran Cala-
ları y a ratacak g ü çte değildi. E sk i düzen — m onar­
vera (1949) v e U n e M u jer S in A m or (1951)
şi ve din — toplum daki güçlü yerine rağm en ar­
h ak k ın d a P a ris’ten b ü y ü ley ici o ld u k la rı rap oru tık halk h oşnutsuzluklarını bastıram ıyordu. ö n ­
geliyor; ve La H ija del E n g a n o (1951). B elk i celik le dışarıdan gelen etk ilerle proletarya, bü­
bir gün yard ım a k o şa rla r d a o n d a n so n ra tam yük bir hızla, gücünün bilincine varm ıştı. A ncak
b ir B u n u el y a zısı yazılab ilir. o da bölünm üş, kendi hüküm etini kuram az durum­
Ç eviren: SEZER TANSUĞ daydı. G eriye ordu kalıyordu. Ordu Ispanya'da en

26
iy i örgütlen m iş siy a sa l gü çtü . A n cak ik tid ar k a v ­ ken gösteriyor. Bu insanı vuran, ted irgin eden bir
gasın d a ordu da ik tidarsız k alm ış, C um huriyetçi görüntüdür. V e böyle olm ası da isten m işti. B unuel
m u h alefeti ezebilm ek için H itler’in, M u ssolini’nin skandal çıkarm ak için skandal arıyordu. A ncak
suç ortak lığın a ihtiyacı olm uştu. K ısacası Isp an ­ bu skandal için skandal yaln ızca kendisini g ö s­
y a ’da durum hiç de parlak değildi, in s a fsız v e term ek, kendisini bilm ezden g elen toplum a k en ­
sert k av g a la ra gebeydi. K ahram anlar ise h a y a l­ disini kabul ettirm ek iste ğ in i doyurabilirdi.. Ç ev­
lerle doluydu, ancak hepsi de Isp an ya’da bir çıkar resiyle u y u şm azlığı göze çarpıyordu. A n cak bu
yol b ulm ak ta iktidarsızdı. u yu şm azlık bütün Ispanyol aydınlarının ortak y a ­
nıydı. Ç oğunlukla burjuvaziden g elen bu aydınlar
B unuel’in bütün yap ıtı boyunca bu h ayal ve ik ti­ yabancı kü ltü rle eğitilm işlerd i. F a k a t Ispanyol
darsızlık İkilisi görülür. Bu h ayaller ve ik tid ar­ burjuvazisi, örneğin F ran sız burjuvazisi için çok
sızlık; rüyalarında daha iy i bir dünya peşinde k o­ değerli olan aydın yardım ına pek k u lak asm ıyor­
şan k â ğ ıt üstü ih tilâlcileri sü rrealistlere y a k ın la ş­ du. Y abancı bir kü ltü rle tarih sel bir ödeve hazır­
m asını, öte yanda, bir etken rol oyn am aktan aciz lanm aları ve Ispanyol toplum undaki görevlerinin
siy a sa l partilere neden yazılm ad ığın ı bize a çık ­ h içliğ i aydınların içine düştükleri dram ın nede­
layabilir. H ayallerden, ik tid arsızlık tan söz eder­
niydi. Gerçeklerden kopm uş Bunuel, aydınların h a ­
ken, bize bu konuda ışık tu ta ca k bir ik i n o k ta y a
yald ek i çıkışlarını film e a lm ıştı. A n cak bunun b oş­
değinm ek gerek. B unuel bu h ayalciliği, y e te r siz­
luğunu sezecek , aslında öldürm eyi um utsuz, tu t­
liğ i kendi yaşayışın d a da tanım ış, bu h ayalciliği,
kulu bir çağrıyı g ü zel ve şiirli bulan budalalardan
yetersizliğ i aşm a sorusunu ya şa y ışın d a kendi k a r­
yak ın acak tı.
şısın a da dikm iştir. B irinci örnek B unuel’in
okulda başından geçen bir olay. H a fta sonların­ Y alnız, B unuel bu çelişm e y i çabuk atla ta ca k , da­
da okuldan çıkm adan önce dışarıda uslu durm a­ ha üçüncü film iy le olum lu bir tutum k azan acak ­
ları için papazlar B unuel ve arkadaşlarını M er­ tır. O günden bu ya n a B unuel’in Isp an yol g erçek ­
yem A n a heykelinin önüne götürür, onları M er­ leri y a da k ısa ca g erçek ler k a rşısın d ak i görüşü
yem A n aya bakarak kendi kendilerine cin sel is ­ hayallerden, ik tid arsızlık kom plekslerinden s ıy ­
tek lerin i doyurm aya zorlarlarm ıç. İk in cisi Bu- rılm ış bir kişinin görüşüdür.
nuel’in gençliğin de boks yapm ası. B ugün Bunuel,
Isp a n y a ’da iç sa v a ş henüz bitm edi. F ranko hükü­
filim lerinde sporu k işilerin doğal yollarda harcan­
m eti ancak bu sa v a şın bir an ıd ır... B unuel’in bü­
m ayan erkeklik güçlerinin b oşaltılm ası için bu­
tün y ap ıtı bu uzun, aralık sız sa v a şı canlandırıyor.
lunm uş yapm a bir yol olarak tanım lıyor. S u san a’
Bu, bir adam ın dikatörlüğe, insanların söm ürül­
da ihtiyar baba a v a gidiyor. K işi bir de genç
m esine, yoksulluğa, b ilg isizliğ e savaşıdır. Y apıtı
olursa av yetersiz kalıyor. L e journal d’une
söm ürm enin, dik tatörlü ğü n her biçim ine (din, or­
F em m e de Cham bre’ın kahram anı bir de odun
du, polis, vb.) karşı derin bir n efretle doludur. S i­
kırıyor (bizdeki futbol h asta lığ ı, özellikle stadlar-
nem ada E isen stein 'ın film leri bir yan a böylesine
da ses soluk k esilin cey e kadar bağırıp tepinm eler
ih tilâ lle bir olm uş b aşk a bir y a p ıt bulam azsınız.
biraz da olsa aydınlan ıyor).
Bunuel, Charlie Chaplin’le üzerine en çok y a z ıl­
B unuel’in sinem ada ilk çek tiğ i sahne bize k en d i­ m ış sinem acı. E leştirm ecilerin bu ik i sinem acının
sini elinde bir ustu ra bir gen ç kızın gözünü k eser­ film leri k a rşısın d ak i tutum larında birden çok or­

27
tak yön var. B ütün eleştirm eciler, B unuel ve Chap- şında bir etik etten gelm esi ilerideki çık m azları­
lin ’i bütün zam anların en büyük iki sin em acısı o la ­ nın tohum unu taşıyor. İlerde de g erçeğ e her han­
rak tan ıtm ak ta sözbirliğindedirler. İsim leri g ö k ­ gi bir etkiden yoksun olacak, etik etleri içinde
lere çıkarılıyor. A n cak bu, yapıtlarının özünü d a­ kendi k endisini hayran lık la seyretm ek zorunlu-
ha iy i gizleyebilm ek, anlam larından soyabilm ek ğu n a d üşecektir. D aha o günden annesinin elbi­
için. B aş vurdukları yol da artık b a y a tla m ış bir selerini giyerek cinsel ilişk ileri de toplum sal iliş­
yol: G eçm işleri üzerine büyük sa y g ı g ö ste r ile ­ k ilerin bir devam ı olarak değil kendi billûr k ö ş­
rinde bulunurken son filim lerinin önem ini k üçüm ­ künde sürdürm ek istey ecek tir. D ışarıda ih tilâl
sem ek. L e Journal d’une F eu ım e de Cham bre da vardır, am a A rchibaldo’nun evinde h a yat normal
bu kuraldan kaçam adı. Bu, boşuna onları m üzelik a k ışıy la devam etm ektedir. Archibaldo toplum sal
eşy a yapm a çabalarına rağm en onlar en iy i k a v g a g erçek ten kopm uştur. H a y a tta ilk iste ğ i de bil­
araçları olarak kalıyorlar. lûr köşkün sorum lusu öğretm eninin ölüm ü o lacak ­
tır.
B unuel’in yap ıtım savunan, ona b ağlı k alan bir de
sü rrealistler var. A ncak B unuel’le sürrealistlerin Archibaldo büyüyünce bir ik tid arsız olacaktır.
kopuşu çok eskidir ve köklüdür. Bugün de B unuel’i H ayalleriyle yaşam ak tad ır. B irçok kadınla k a r­
çılgın aşk la açıklam aya k a lk ışm a k ek sik ve ya n ­ şıla şır v e o n la n öldürm ek ister: ö n c e K en­
lış olur. B ugüne kadar çılgın aşkın övgüsü olarak disine ik tid arsızlığın ı h atırlattık ları ve sonra sa ­
görülen L ’A g e D ’or g erçek te çılgın aşkın y ık ıl­ m im î olm adıkları için. A rchibaldo kadınların y a ­
m ası v e d em istifikasyonudur. E l’in m esajı a çık ­ nında özgürlüğü yerine kendisini ik tid arsız yapan
tı. Bugün ise, L e Journal d ’une F em m e de şeyleri bulm aktadır. Örneğin rahibe inancında sa ­
Cham bre’den sonra kim B unuel üzerine çılgın m im î değildir. A rchibaldo kendisine biran önce
a şk tan söz etm eye yeltenebilir. B unuel hiç şü p ­ T anrısına k avu ştu rm ayı te k lif edince korkuya k a ­
h esiz a şk tan yana. B ütün insan g elişm esin i en gel­ pılıyor. Y ine düğün sahnesinde, kadınların k ızlığ ı
leyen h erşeye karşı olduğu gibi. A n cak am açları üzerlerinde taşıd ık ları bir etik et, bir elbisedir.
daha yukarısını gözlüyor. Bu nedenle de eleştir m e­ E tik etler g erçek leri hapsedebildikleri sürece a s ­
leri tehlikeli sayılıyor. ker, polis ve papaz hayatlarından mem nundurlar.
A rchibaldo da görüntünün tam am lan m ası için ö l­
B unuel’in T ürkiye’deki kaderi ise daha da garip: dürm eden önce gelin e S te-V ierg e’in önünde dua
B ilinm em ezlikten, tam m am azlık tan geliniyor. okutturuyor.
H albuki Bunuel, seyircilerim izin yap ıtım ta n ıy a ­
bilm ek fırsa tım bulduğu ender kalbur ü stü sin e­ B öylece filim de kadınları öldürm ek aşk yapm anın
m acılardan b ilisi. E n azından dört film i sin em a­ ve davranm anın anlam ım taşıyor. Çünkü bir k a ­
larım ızda oynatıldı (S u san a, E l Bruto, Robinson dını öldürm ek som ut bir olaydır. A ncak A rchibal­
Crusoe, E l). T ek film iy le B ergm an üzerine öv g ü ­ do bir iktidarsızdır. Toplum sal olarak da ik ti­
ler düzülürken B unuel’i unutm anın te k anlam ı a n . darsızdır.
cak yapıtının g etird iğ i sorunları ta rtışm a y a pek
Bu, m üzik kutusunu (toplum daki aile b ağı) ve
gönüllü olm adığım ızdır.
bir kadının om uzuna dayanm ak için bastonunu
(artık kendi kendisine yetm iyor) a tm ca y a kadar
İK İ D E V FİLÎM : E N S A Y O D E U N sürecektir. A ncak hikâyenin burada bitm ediğini,
CRIM EN ve EL. E l'i hatırlam akla, anlam ak müm kün. A rchibal­
do’nun serüveni F ran cisco ile sürüyor.
B ununel’in yapıtındaki ilk M eksika dönem inde
(1947-1955) iki büyük filim öncelikle g ö ze çarpı­
yor. E n sayo D e U n Crim en ve E l. H iç çekinm e­
den bu ik i filim sinem anın şah eserleri olarak g ö s­
terilebilir. İk i filim biribirini tam am lam aktadır.
D aha doğrusu E nsayo D e U n Crimen, E l’in açık ­
lam ası, yan lış anlaşılm aların ortadan silin m esi­
dir. İk i filim arasındaki y ak ın lık öncelikle filim -
lerin baş k işileri arasındaki ak rab alık tan g elm ek ­
tedir. F rancisco, m üzik kutusunu a tam am ış Ar-
chibaldo’dur. Bu yüzden, E l daha önce çevrilm iş
olm asına rağm en söze E n sayo D e U n Crim en’le
b aşlayacağım .

D aha film in başında k ısa bir sahne bize A rchibal-


do’yu tanıyor. Şım artılm ış, zen g in bir a ile­
nin çocuğudur. Y alm zca böyle bir ailenin ço ­
cuğu olduğu için sevilm e ve şım artılm ası; k ısa c a ­
sı çevresiyle olan ilintilerin kendi çabalarının d ı­ O /E L ( 1953) LUIS BUNUEL

28
E l’deki F ran cisco m üzik kutusunu a ta m a m ış Ar-
chibaldo’dur. Y aşı kırkı geçkindir. P ap azın a ğ zın ­
dan öğrendiğim ize göre henüz hiç bir kadınla iliş­
k isi olm am ıştır. K ısacası o güne kadar h ayal ku r­
muş, hayalleriyle doym uştur.
F rancisco toplum ca görevin i yitirm iş bir sın ıfın
kalıntısıdır. T oplum sal g erçek le ilin tisi anılarını
hatırlam akla, hayal yolu yla oluyor. T ek işi filim
boyunca, yüzyılları aşan esk i bir b elgeyle k en d isi­
n i toplum a kabul ettirm ek. F ild işi k ulesine çek il­
m iş, kendi hayalin i yaşam ıştır. Çan kulesinde Glo-
ria ile geçen konuşm alarından öbür insanlara k a r­
şı tutum u açıklanıyor, ö n c e toplum sal ik tid arsız­
lığı kendisini başkalarının yap tık ların ı seyreder
durum a itm iş. H em gün d elik y a şa y ışa k atılam a-
m aktan doğan k ısk an çlık (a t yarışları d olayısıyla
halkın m utluluğunun kendisini rah atsız e ttiğ in i
söylüyor) hem de hayale k u v v et y ü k selttiğ i fild işi
k ulesin e inancı (yü ce kişilerin egoizm inden söz
ediyor) kendisini, başkalarının y aşayışların ı k ü ­
çüm seyerek durumunu doğrulam aya götürüyor. A R C H IB A LD O DELLA CRUZ'UN SUÇLU H A Y A T I/E N S A Y O
F ild işi kulesinde bir de ideal bir kadın var. Onun DE UN C R IM EN ( 1 9 5 5 ) /L U IS BUNUEL
etrafında «çılgın aşk efsan esi»n i kurarak boş g e ­
celerini değerlendiriyor. T oplantıda a şk konusun­ dan geçen aşk serüvenlerini an latm asın ı âdeta
da söylediklerinin sürrealistlerin söylediklerinin yalvarıyor. Öte yanda ek sik siz bütün kadınları
tıpa tıp eşi olm ası da bize B unuel’in bu akım ü ze­ h ayalinde büyük bir k o la y lık la elde edebildiği
rine, çılgın aşk üzerine neler düşündüğünü g ö ste ­ için aynı işlem şim di kendisine k arşı dönüyor.
riyor. K arısının da ayn ı u cuzlukla başka erkeklerle dü­
F ilm in başlarında geçen bir olay bize F ra n cisco ’ şüp k alk m ası gerekir. A yrıca Gloria g erçek te ne
nun kadınlara olan tutum unu açıklıyor. F ra n cisco ’ yap arsa yap sın F ran cisco’nun k a fa sın d a ken d isi­
nun dünyası hayaller, düşünceler, kalıplar dün­ ne tak ılan davranışlardan sorum lu değildir. S o­
yasıdır. için d e bulunduğu toplum un kalıplarını da n u çta F ran cisco için k arısın ın cinsel uzuvlarını
birer gerçek olarak kabullenm iştir. K ısa ca sı dün­ d ikm ekten başk a çık ar yol kalm ıyor.
y a sı burjuva ve hıristiyan ah lâk ın a kapanm ıştır. F ran cisco’nun h a y a lciliğ i karısını öldürm e oyu ­
B u yüzden F ran cisco’nun bir kadına dokunabil­ nunda da devam ediyor. K afasın d a kurulu sah n e­
m esi için önce o kadına âşık olm ası, sonra da o lerin, bir ih tira s cinayetiriin, u şa ğ ı tarafın d an
kadınla evlen m esi gerekm ektedir. A n cak kendi k a ­ onaylanm am ası da kendisini üzüyor.
fasından taşan gerçek k arşısın d ak i ik tid arsızlığı
F ilm in sonunda F ra n cisco ’yu gerek en yerinde, h a ­
bu gerçeğ i su çlam aya götürüyor. K afasın d a ona
y a lci ve iktid arsızların toplandığı yerde, m an as­
verdiği yere uym ayan kadın orospudur. U şa ğ ı hiz­
tırda buluyoruz. P ap azın F ran cisco için iy ile şti­
m etçiye saldırınca u şağ ı yerine h izm etçiy i k ovu ­
ğ in i söylem esi ancak bize din kurum unu ay d ın la t­
yor (biz de «dişi köpek k u yruk sallam ad ık ça...»
m aya yarar. Y oksa m erdivenlerdeki yürüyüşünü
diye atasözleriyle işin kolayın ı b u lm u şu z).
tek rarlam asıyla, çocuğunun R aoul’dan olduğuna
B irgün idealindeki kadını bulduğunu sanıyor, am a inancındaki in a tla F ra n cisco ’da bir d eğişik lik yo k ­
yanılıyor. İdealindeki kadın bir hayal, bir düştür. tur.
Y aln ızca F ran cisco’nun k afasın d a ve onun için El d olayısıyla S ad e’den çok söz edildi. A n cak E l
yaşam aktadır. M utluluğu için k afasın d ak i bu k a ­ bütünüyle bir an ti-S a d e’dir. M utlak bir isim den
lıbı karısın a uygulam aya çalışıyor. A n cak k arısı söz edilm ek isten iliyorsa bu DostoyevskT (B a şk a ­
y aşayan bir canlıdır ve bir düşe hapsolm uyor. sının K arısı, Ebedî K oca - bu arada B unuel’in bir
Bundan sonra herşey F ran cisco için bir k ısk a n ç­ sıralar «Ebedî K oca»yı çevirm eyi tasarlad ığın ı h a­
lık konusudur. K arşılaşm alarından önce kadının tırlatalım ) olabilir.
bir y a şa n tısı var, bunu k ıskanıyor; birlikte olm a­ Y alanlarla g er iy e atılm a k isten ilen gerçeğ in k en ­
dıkları anlar karısı ya şa m a y a devam ediyor, bu­ di ak ışın ı bulm ak çabasıdır. K arşılığın ı da ancak
nu k ıskanıyor. D o sto y ev sk i’nin rom anlarındaki kriz bölüm lerin­
D aha ilk geceden başlıyor hikâye. Ortada iki şey de bulabiliriz.
var. F ran cisco’nun hayal dünyasının yık ılm am ası A rchiba’do ve F ran cisco ik i canavardır. E n sayo
için karısının aşağılan m ası gerek. B öylece bunca D e Un Crimen ve E l h a sta bir toplum un ürünü
yıllık yaşayışı, hayal dünyasının k uralları doğru­ (buna sürrealizm ve çılgın a şk da dahil) kişilere
lanm ış olacak. Gücünü kazanabilm ek için karısm - B unuel’in am ansız saldırısı ve g erçeğ e dönüştür.

29
F ran sız S in em a tek ’i «hâzinelerini» 1949’dan bu
yan a iş te bu beton sığ ın a k ta saklar. B eton sığ ın a k ­
ta k i «hâzinelerin» sırları ise P a ris’in «Courcelles»
sok ağın d a bulunan S in em atek ’in m erkez binasın-
dadır. Zemin k a tta telefon lar aralık sız işlem ek te­
dir. Tokyo, B uenos A ires, L ondra aram aktadır.
M ary M eerson on diliyle cevap verir telefonlara
M ary, A lexandre Korda, K in g Vidor, R ené Clair,
Jacq u es F eyd er gib i ünlü u sta la rla çalışm ış bü­
yük sin em a dekorcusu L azare M eerson'un k a r ı­
sıdır. T ah ta korkuluklu m erdivenleri, sinem a m ü­
zesin in ilk hâzineleri olan afişler süsler. Birinci
k a tta dekor değişir. S inem a tarihinin paha b içil­
m ez belgeleri buradadır. V itrinlerin ardında Mur-
nau'nun, Ophuls'ün yazdıkları orijinal «Scripts»
1er var. Bunu M etropolis’in, N ieb elu n gen ’in ve Ca-
lig a ri’nin esk izleri izliyor. A z ötede bir k ayık de­
seni: «Yer sarsılıyor» için V iscon ti çizm iş. Bu
k at, biraz da, L otte E isn er’in dünyası. A rkeolog,
sa n ’a t tarih çisi, sinem a yazarı, ayn ı zam anda da
ünlü bir A lm an exp resyon izm i uzm am olan B a .
yan E isn er S in em atek ’in g ezg in ci elçisidir. M üze­
y i zen gin leştirm ek için dünyayı dolaşır yorulm a­
dan. B ir bakarsınız R om a’dan dönm üştür: D a ğ a r­
cığın d a G iu letta M assin a’nın elbiseleri vardır. B ir
bakarsınız Stockholm dönüşü çantasından B erg-
m an’ın, S jöb erg’in el yazm aları çıkm ıştır.
HENRI LANG LO IS

SE SSİZ b i r d ü n y a
M üze binasının sonuncu k a tı S in em atek ’in beyni­
dir. K itaplık, fo to tek , program asyon, doküm an­
tasyon , güm rük, m uhasebe, tarih sel araştırm a bö­
lüm leri bu k a tta toplanm ışlardır. K apılardan bi­
rinin ardında Jean E p stein ’in k ızk a rd eşl ve «La
M aternelle» adlı film in ortak yön etm en i M arie
E p stein vardır. F o to te k ’i yön eten ise sinem a y ö ­
n etm en i J. B. B runius’ün k ızk ard eşi Sim one C ot-
ta n ce’tır. B itişik te, ç ift k a n a tlı kocam an kapım n
ardında da, Jean C octeau’nun «hâzinelerim iz ko­
ruyan yedi başlı efsa n e canavarı» diyerek y ü celt­
yeryüzünün tiğ i F ra n sız S in em atek ’inin kurucusu ve gen el
sek reteri H enri Longlois'in odası bulunm aktadır.
en büyük «CERCLE D U C tN E M A »D A N SİN E M A T E K ’E

sinema teki H enri L an glois 1914 te İzm ir’de doğm uş. A m a y a ­


şını belli etm iyor. M elankolik yüzü daim a harek et
halin d e...
H enri L an g lo is’in büyük bir tu tk u su var: S in em a­
te k ... Ondan, büyük bir a şk la sözediyor. H a y a tı­
D e r le y e n H Ü S E Y İN BAŞ nı adam ış ona.
F ran sız S in em a tek ’i niçin ve nasıl kuruldu?
P aris yakınında, B ois d’A rcy ’de, beton bir askerî Çok b a sit b u ... L um ière’in, M eliès'in, Zecca’mn
sığm a k sanki gizli atom sırları sak larm ışçasın a o rta y a attık la rı bir sa n a t vardı: S essiz sin em a ...
büyük bir dikkat ve k ısk an çlık la korunm aktadır. V e birdenbire bu sa n a t S esli Sinem anın d oğu şu y­
B uraya hiç bir yabancı adım ını atam az, içer d e la k ayb olm ak teh lik esiy le k arşı k a rşıy a kaldı.
binlerce filim yöneticisi, ünlü y a da unutulm uş Ciné-Club’ler h arek eti ise gid erek tavsad ı, ö n c ü
binlerce oyuncu, m ilyonlarca kilom etre uzunluğun­ filim ler gösteren salon lar «Hiç oynanm am ış» f i­
daki filim şeritleri üstüne geçirilm iş, yeniden B e­ lim ler g ö steren sin em alar k im liğin e büründüler.
yaz P erde’ye çıkıp «oyun»a devam ed ecekleri g ü ­ B u devirde y a şa ya n ve benim gib i sessiz sin em aya
nü beklem ektedirler. gönül verm iş olanlar böylece, kendilerini birden­

30
bire ıssız bir Çölün ortasın d a buldular... E p stein n ega tiflerin in yokedilm esi için yap ım cı­
— O tarihte ne yapıyordunuz? lara y etk i verdikleri halde, bizim varlığım ızı ö ğ ­
— Hiç. renince düşüncelerini d eğiştirerek n egatiflerin i b i­
— Sinem ayı seviyor m uydunuz? ze verdiler. F ilim leri nerede saklıyabilirdik, çö ­
— E vet seviyordum . H epsi bu. Sadece seviyordum . züm ü zor bir m eseleyd i bu. A m a son derece bü­
— T ahsilin iz? yü k olan (1 0 x 6 ) banyo dairem h atırım a geldi. S i­
nem ateklerin çoğu, İta ly a ’da y a da L a tin A m eri-
— Y ok ... K ötü bir öğrenciydim . En gerisindeydim
k a ’dakiler olsun, böyle apartm an dairelerinde işe
sınıfın. B itirm e im tihanlarının hiç birini de b aşa­
koyulm uşlardı hep. S in em a tek ’ler bir bakım a,
ram adım . A m a aldırm ıyordum buna, vız g eliy o r­
sessiz san atın içinden geçip «Öncü Sanatı» y a r a ­
du. Sadece sin em ayla ilgileniyordum . 1935’te Geor­
tan bir büyük dalganın son sıçram aları olm uşlar­
g es Franju ile Cercle du C iném a’y i kurduk.
dır. S esli sinem a çölü önüne geldiğim izde, sonra­
— Bu bir Ciné-Club m üydü?
dan bulup çıkarm ak için heyk ellerin i göm en P u t-
— E vet, M arignan yakınında 150 k işilik bir sa ­
londu. H aftad a bir sessiz filim gösteriyorduk. Bu
san atı özleyen sinem aseverlerin hem en hepsi g e l­
diler. ilk sean sa katıla n la r arasında E lie Faure, 5 0 BİN FİLİM
André Gide, Sim one S ignoret, Jacques B ecker,
1936 yılında H enri L anglois, G eorges F ran ­
Y ves A llégret, P révert k ard eşler vardı. Sonra
ju ve P. H. H arlé tarafın d an kurulan F ra n ­
gen çler... S inem a her zam an gençleri ilgilendir­
sız S in em atek i d evletten yardım gören, onun
m iştir.
kontrolü altın d a bulunan ve 1901 kanunu
Program da, sanıyorum , bir kom ik filim ler seçm e­
çerçevesinde çaü şan özel bir dernektir. Léon
siy le «Sept ans de M alheue» y er a lm ıştı. B azı
M athot başk an lığın d ak i F ran sız S in em ate­
seanslar 5 sa a t sürüyordu. B ir a k şa m h atırlıy o ­
ki, üyelerinin y a rısıy la veznedar ü y ey i dev­
rum, biri M au d it/L a n etli olm ak üzere F ritz
letin tâ y in e ttiğ i bir yön etim kuruluyla ida­
L an g’ın üç film iyle, A y d a Kadın’dan bir parça
re edilm ektedir. K ültür B akanını tem silcisi
gösterm iştik . L an etli’nin g ö sterilm esi b aşlad ığın ­
olan bir hü k ü m et kom iseri yön etim kuru­
da sa a t sabahın l ’iydi. Ü ç seyirci g it ti sadece.
lunda veto hak k ın a sahiptir. F ilim leri top ­
Ö tekiler kaldılar. G erçek bir ayindi bu.
lam ak ve m u h afaza etm ek le görevli olan
— G österilerden önce a çık ta rtışm a yapılıyor sin em atek ayrıca bir de sinem a m üzesi m ey ­
muydu ? dana getirm ek le yüküm lüdür.
— H ayır, hiç bir zam an yapılm adı. B ir prensip F ran sız S in em atek i elli bini a şk ın filim (kop
m eselesi yap m ıştım bunu. P aram ız azdı ve ben y a ve n e g a tif), beş bin ciltlik bir kitaplık,
filim leri kendim takdim etm ek zorundaydım . K e­ yüzbin fo to ğ ra flık bir fo to te k bir b a sk ı ve
lim eleri birbirine karıştırıp duruyordum. A m a a l­ developm an laboratuvarı, a fiş, el yazm ası,
dırm adım ... D oğru dürüst konuşm ayı hiç bir z a ­ m aket, dekor eskizlerine sahip bulunm akta­
m an b ecerem em iştim z a te n ... İşte a şa ğ ı yukarı dır. S in em atek a y rıca sin em a kültürünün
bu sıralardaydı. F ransız sinem ası m eslek g a z e te ­ ya y ılm a sı için ta rih sel araştırm a, F ra n sa ’
sinde çalışıyordum . G azetenin direktörü Harlé, da v e F ra n sa dışında sergiler düzenlem e,
sessiz filim lerin korunm ası ve bir sin em a tek ’in u lu slararası festiv a lle r e k atılm a, sinem a
kurulm asının gerek li olduğu hakkındaki düşünce­ tarihi dersleri gib i çalışm alar da y a p m ak ta
lerim le ilgilendi. Bana, bazı kopyaları satınalm a- ve sürekli filim gö sterileri düzen lem ek te­
m a yardım eden 5000 fran k lık bir kredi te k lif e t­ dir. Sinem atek, ulu slararası ik ili a n laşm a­
ti. S in em atek ’in edindiği ilk film i, D oktor Cali- larla, dış ülkelerden serb estçe «filim » k a ­
g a ri’nin M uayenehanesi'nin bugüne k adar gelen bul etm ek ve d eğ iş-to k u ş yap m ak y e tk isi­
harikulâde bir kop yası oldu. B öylece, H arlé’nin ne de sahiptir.
yardım ıyla, 1936 da F ran sız sin em a tek ’i kuruldu.
B ugün dünyada otu z kadar sin em a tek bu­
— B azı sessiz filim leri bitpazarından sa tın ald ı­
lunm aktadır. Ü nlü sin em atek ler arasında
ğınız söyleniyor?
Londra’da B ritish F ilm In stitu te, N ew
— E vet, am a bitpazarından değil. Oralarda ancak
Y ork’ta G eorge E a stm a n H ouse v e F ilm
şim di bulunabiliyor. O tarihlerde ellerinde sessiz
L ibary o f M useum of M adern A rt Torino
filim bulunan bazı k im seler onlardan kurtulm ak
m üzesi, MUano C inem ateca Ita lia n a , Kus,
istiyorlardı. Ticari n iteliğ i olm ıyan filim lerin p i­
Ç ek oslovakya, D anim arka Sinem atek leri
yasası da yoktu, iflâ s halinde olan şirk etler elle­
yer alm aktadır.
rindeki k op yalan , aralarında benim de bulundu­
ğum , birtakım kaçıklara satıyorlardı. F ra n sız S in em atek i P a r is’te C ourcelles so-
kağm dadır. F ilim gö sterileri ise U lm sok a­
B A N Y O D A SA K L A N A N H A Z İN E
ğındaki P ed agojik m üze ve C haillot S arayı
— F ilim leri banyoda depoladığınız doğru m u? salonlarında yapılm aktadır.
— E vet, doğru. Örneğin, Germ aine D ullac, Jean

31
perestler gib i yaptık. İşte uluslararası d eğiş to- ruz. F ilm i ç a lış tır m a k g e re k ir. F ilim g ö s te rilm e k
kuşlar problem i o zam an kendisini gösterd i. Bu için y a p ılm ış tır . G ü n ü m ü z d e f ilim le r in k o r u n m a s ı ,
m eseleyi, 1938 de P a ris’te, Londra’nın B ritish Film o n la r ın yeni, ö zellik le y an m az» tü rd e k i p elik ü l­
In stitu te, N ew Y ork’un M useum of M odem lere g e ç ir ilm e s iy le y a k ı n d a n ilg ilid ir B u ise k r e ­
A rt ve B erlin’in R eich film archiv’i tem silcilerinin d i y e o l d u ğ u g i b i i ş i n önemi ni a n l a m ı ş o l m a y a d a
de katıldıkları uluslararası bir toplantı düzenliye- bağlıdır.
rek çözüm lem eye k arar verdik. — F i l i m l e r s i n e m a t e k ' e o t o m a t i k o l ar a k mı b ı r a ­
İşgalde, S inem atek zor durumda kaldı: F ilim lere k ılırlar ?
el kondu. B azılarını F ran ju ’nun apartm anında ve — Hayır, her şey dostluk çerçevesi içinde ya p ı­
hele gü n ey bölgesinde F ig e a c şatosu n d a sak lam ak lan anlaşm alara bağlıdır. A m a si ne ma endüst risi
m üm kün oldu. B unlar k u rtu lu şa kadar kaldılar her zam an bize yardım cı oldu. B u g ü n en çok fil­
orda. N e yazık k i A lm anların alıp götürdükleri me F ran sız sin em atek i sahip b u l u n ma k t a d ı ı B u ­
filim lerin bir kısm ı bulunam adı. B unlar arasında na rağm en sin em atek filim toplam a işine bütün
önem li 20 kadar p ozitif k op yayla E clair şirketinin h ızıyla devam etm ektedir. D epolarım ızda 50 bin
sessiz n egatiflerin in bir k ısm ı yer alm aktaydı. filim var. A yrıca 25 bin filim de depolanm ak için
K urtuluştan sonra M essine A venüsündeki binaya sıra beklem ektedir.
yerleştik. Sin em atek sonunda bu yere k a v u şm u ş­
tu. D evlet bize yardım olarak ilk d efa 100.000 FİL İM SEÇİM LER İ VE M EDY UM ’LUK
frank verdi. Bu rakam g ittik ç e artarak 1946 da 8 D E N İL E N B İR M ESLEK
m ilyon fra n g a yükseldi. O tarihlerde personel bul­ — F ilim lerin hepsini görm eniz elb ette k i m üm kün
mak, sin em atek ’in servislerin i organize etm ek g e ­ olm uyor ?
rekiyordu. T ek k elim eyle her şey i yeniden yapm ak — Olm uyor tabiî. B ir bakım a «m edyum » rolü o y ­
gerekiyordu. Gençtim , istersen iz sa ftım diyelim nuyorum . F ilim lerin listeleri var. A m a listelerde
buna, tehlikelere, zorluklara, engellere, hele iftir a ­ bazen yön eticilerin adı geçm iyor. O zam an filim ­
ların yol a çacağı k ötü lü k lere aldırm ıyor, bunla­ lerin adına bakıyorsunuz. Ö rneğin bir gü n Le
rın yaratabilecekleri teh lik eleri düşünem iyordum . R etapeur de C ervelle isim li bir film e rastladım .
B ir dostum şö y le diyordu: «Seni anlam ıyorum . İçim den bir ses, «bu film i çekip çıkarm ak gerek»
U çurum un ü stüne gerili bir ip te yürüyorsun ve diyordu. 1909 sıralarında yapılm ış trükajlı bir k o­
yürüm ekte devam ediyorsun.» E v e t işte, sin em a­ m ik tir herhalde d iye düşünüyorduk. O ysa çok
tek yürüdü. B öyle yürüdü. Y ıllarca bir uyur g e ­ geçm eden film in E m il Cohl’un şah eseri olduğu an ­
zer gibi yürüdü ve kam u oyuna neler b aşarabile­ laşıldı. B unun yan ısıra elim izdeki filim lerin n e­
ceğin i gösterd i.
g atiflerin d en çok sayıd a fo to ğ ra fla r da çekiyoruz.
KORUM AK SA K LAM A K E S A S F otoğraflard an film in önem i hakkında bir şeyler
— Bu başarılar nelerdir? öğrenm ek m üm kün olabiliyor.
— Sin em atek düşüncesi, hiçbir çağd aşın d eğeri­ — P rogram larınızı n a sıl hazırlıyorsunuz ?
ni şim diden k estirem iy eceğ i bu ele avu ca sığm az — B ir yandan k lâ sik bir sıralam aya d ik k at edi­
«maddeyi», sin em atogra fik sa n a tı korum ayı, m u­ yorum . ö b ü r yandan da bunun tam tersini ya p ı­
hafaza etm eyi içerir. S a n a tta sadece zam an seçer. yorum . M etropolisi g österirk en bilinm eyen «şa­
B öylece her şey i m u hafaza etm ek esastır. A yrıca, heseri» de ihm al etm iyorum . M u m au ’nun dört
elde hâlâ k im lik leri tesb it edilm em iş filim ler v a r­ önem li film in i g ö sterm ek ten çok onun eserinin tü ­
dır. B u ise filim arşivleri' yan ısıra filim dışında münü ta n ıtm a y ı y e ğ görüyorum . S in em atek bir
kalan b elgeleri de top lam ayı g erek tirir (dergi, bel­ b akım a L ouvre’la «Modern sa n atlar m üzesi» k a ­
ge, fo to ğ ra f v.b.) rışım ıdır.
Sinem atekin tem el m eselesi filim lerin m u h afaza­ — B azı yön eticileri sizin o rtaya çıkardığınız sö y ­
sı olduğuna göre bu işe u ygu n beton sığınakların leniyor.
yapım ı im kânları araştırılm alıdır. — Y öneticilerin y eten eğ in i y a da film in i ortaya
— Sizin sığın ağın ız y eterli m i? çıkaran daha çok S in em atek ’in seyircileri olm uş­
— B izim beton sığın ağ ım ız harikulâde d eğil am a tur. B ergm an y a da A ntonioni’y i o rta y a çıkaran
«koleksiyon» işin i g eri bırak m ayacak k adar g e ­ ben değilim , gen çlik tir. A ntenlerim iz bütün dün­
niş. Şim dilik önem li olan da budur. E n iy i m u h afa­ y a y a gerilidir. H iç bir m odaya da kurban etm eyiz
za şek li için tezim şu: B ir so y u tla m a v a r ... Yani k endim izi. İş te bu yüzden değerli sa n a t eserlerini
k u ram ... B ir de gerçek v a r ... Y ani deney. İdeal bulup çıkarabiliyoruz. B enim d iktatörlüğüm , ça ­
beton m uhafaza sığm ak ları yapım ı için g erek li lışm a arkadaşlarım ın çoğunda olduğu gibi, h oşu ­
her şeyden yararlanan k im yacılar bir şey ler unu­ m a g itm ey en filim lerin gö sterilm esin i en gellem ek ­
tuyor olm alılar. Zira filim lerin, bozuldukları olu­ ten çok p rogram lara zam an zam an «sevdiğim »
yor. Bu g erçek ... N için ? B ilm iyorum . B an a öyle bazı filim leri dahil etm ek ten ibarettir.
geliyor ki, filim lere u ygu n olm ayan bir ortam da — B ir örnek verebilir m isin iz?
sönüp gidecek canlılar gibi davranm ayı u n u tu yo­ — André A n toin e’nin «Suçlu»su, başk a yerlerde

32
gösterilm esind en utanılan S troh eim ’in «Queen diyordu. T ıklım tıklım dedikleri 50-60 kişiden ib a­
Kelly»i, değeri uzun süre teslim edilm eyen İta l­ ret. O ysa önem li olan da bu 50-60 k işi. îlerd e m u ­
yan sessiz sinem ası, bazı w estern ’ler, C avalcan ti’ hasebeci, m ü fettiş olduktan sonra, içlerinde h ari­
nin «Sim on le Borne»u. kulade hatıralar ta şıy a ca k seyirciler yerine, s a ­
A m a asıl önem li olan sürekli bir biçim de ilg ili k a ­ londa g eleceğ in T ruff a u t’sunun Chabrol’ünün,
labilm ek, sin em ayı aram ak, bıkm adan arayab il­ Torre N ilsson , N ich olas R a y ’ınm bulunm ası y eğ
m ektir. ö rn eğ in Oxbow incident (1943) gib i ü n ­ değil m idir? Öyle sanıyorum ki F ran sız sinem a-
lü filim leri olan büyük A m erikan yön eticisi W il­ te k ’i özellikle bu alanda başarılı oldu.
liam W ellm an’i ele alalım . İş te k im secik ler çıkıp
da bu W ellm an’in eserinin tüm ünü ta n ıtm a y ı akıl B İR S İN E M A M Ü ZESİ
etm edi. Bu n ok talara beni m erak çılgın lığıyla — S in em atek ayn ı zam anda bir sinem a m ü zesi­
suçlayanlarla, ince eleyip sık dokum adan filim dir. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Sinem a
gösteriyor diye yerenleri cevaplam ak için d eğ i­ m üzesini tan ım lar m ısınız?
niyorum . K rauss’un «Le Chemineau», D en ola’mn
«Rocambole», Leonce P erret’nin «L 'E nfant de Pa- —■ Sinem a m üzesi bir girişim gibidir. Şunu demek
ris»ini sadece isim lerine gü ven d iğim için «çekip» istiyoru m . İşe başladıktan sonra birtakım evreler­
çıkardım . Şim di kim se bu eserlerin değerini ya d ­ den g eçilir. Son evre ise g ö steri salonudur. îlk si­
sım ıyor... A caba bu «ince eleyip sık dokum adan nem a m üzeleri tek n ik h ü v iy et taşırlardı. Ç eşitli
film gösterm ek» m idir? araçların top lan m asıyla yetin ilird i. B enim için
sinem a m üzesi tam am en başk a bir şeydir. B en ­
GELECEĞ İN T R U F F A U T L A R I ce, sin em a m üzesi tek n ik le onun dışında kalan
— Seyircilerinizin bütün bu filim lere sizin duy­ her şe y i içeren bir bütünün tem sil e ttiğ i sin em a­
duğunuz ilg iy i gösterd ik lerin i sanıyor m usunuz? to g ra fik san atın m üzesidir. S in em atografik sa n a ­
— S in em atek ’e her h an gi bir g ö steriye, eğ len ce­ tı kendine özgü bir hava, «am biance,» içinde y e ­
ye gidilir gibi gidilm ez. S in em atek ’e g itm ek sine- niden o rta y a k oym ak hiç bir zam an düşünülm e­
m a’yı sevm ek, bazı riskleri, örneğin, bir Japon m işti. F ran sız sin em a tek ’i 1945 te bunu denedi.
film ini, ya zısız bir R us film ini, Çek dili k op yasın ­ V e öyle sanıyorum k i F ran sız sin em a tek i’nin sin e­
dan seyretm eyi göze alm ak dem ektir. m a san atın a en orijinal k a tk ısı da budur. M esele­
A yrıca önem li olan seyircilerin sa y ısı da değildir. nin bu yönü ilk başlarda pek iy i anlaşılm adı. B i­
B ugün herkesin teslim e ttiğ i bir şey vardır. S i­ rini hatırlıyorum . «Bütün bunlar iyi hoş, titiz ve
nem atek gen ç F ran sız okuluyla ö tek i sinem a ok u l­ z e v k li... A m a P a ris’li b a sit bir kız ne anlar, bun­
larının form asyonunda son derece büyük roller lardan,» diyordu. S an k i P a ris’li b a sit k ız bir Re-
oynam ıştır. N için ? G ayet b asit. Zira biz sey irci­ noir’ı duyam azm ış gib i. T am tersine, sa n a ta an ­
nin sayısından çok k alitesin e önem verdik. D aha la tım la varılm az; sa n a ta duyu ile varılır. Sine-
çok sayıda seyirci elde etm ek için değil, eserlere m a tek ’te hep bunu yap m ak istedim . S eyirciyi her
seyirci bulm ak için gösterd ik bu filim leri. zam an, şu y a da bu film i küçük şem alardan ya-
rarlanm aksızın ve hele ilk g ö sterild iğ i ta rih te k a ­
N itek im sin em atek seyircisinden sin em a y ö n eti­
lem e alınm ış bir analizini de verm eksizin, yalın bir
cileri son derece mem nun. Ç eşitli ülkelerden en
an layış h avası içinde, filim le yalnız başına bırak­
azından on kadarı bana şöyle dediler: Bu sey irci­
m ak istedim .
nin dünyada eşi benzeri yok. B enim için sinem a-
te k ’in gerçek rolü laboratuvar çalışm asındadır. S in em atek B erlin’de, M ünih'te, C harleroi’da se r ­
Geçen gün ku lağım a şö y le bir şey çalındı. Biri g iler açtı. Bu sergilerde halk salondan salona g e ­
«Sinem atek program ları öylesin e ilg i çek ici oldu çerek sinem a tarihini izliyordu. Sin em atografik
k i herkes gelecek . Salon tık lım tık lım dolacak.» san atın büyülü dünyasıydı bu. E şyalar, dekor ve

FRANSIZ SİNEMATEKİNİN 1937'DEN BU YANA YAPTIĞI ÖZEL GÖSTERİLER

A llegret, A ntonioni, A u tan t-L ara, B ecker, B ergm an, Brown, Bunuel, Capra, Carné,
C avalcanti, Chaplin, Clair, C lém ent, C louzot, Cocteau, Cohl, C ousteau, D elluc, D isn ey,
D onen, D ovjenko, D ulac, D reyer, E isen stein , E p stein , F eyder, F la h erty , F ranju, Gan­
ce, G aum ont, Grémillon, G riffith, H itchckock, îv en s, K eaton, K elly, Korda, K urosaw a,
L ang, L osey, Lum ière, M éliès, M elville, M izoguchi, P ath é, Pudovkin, P . P revert, N .
Ray, S. R ay, R enoir, R ossellin i, de San tis, S en n ett, de Sica, Sjöström , Sternberg, Von
Stroheim , T edesco, Ç ukray, Tourneur, V isconti, Y u tk eviç, Zeman, Zinnemann.

Sin em atek ay rıca şu ak törler için de özel program lar düzenlem iştir:

S essiz Sinem a S a n a tçısı L ou ise B rooks (1958), Gérard P h ilip e (1960)

33
renk bu harikulade dünyanın yaratılışın d a k en ­ B İR A N K E T
dilerine düşen ödevleri en iyi bir biçim de yerine A n k eti cevaplıyanların ortalam a y a şı 24’tü. Ü çte
getirm işlerdi. Örneğin 1955 P a r is’te açılan se rg i­ ik isi edebiyat y a da bilim dallarında öğren ciyd i­
de İsveç okulu gri-m avi renkle an latılm ak iste n ­ ler. G eriye k alan lar ise çeşitli m eslek sah ip leriy­
m işti. diler. Y abancı uyruklular da a n k eti cevap lıyan la-
Bu bir raslantı değildi. R enklerin esrarlı sim yası rın b eşte birini teşk il ediyorlardı. T unus’lu bir ö ğ ­
içinde m avi-gri, benim için, o tarihlerde İsv eç si­ renciye göre sin em asever «R usça y azılı bir Çin
nem asının ta kendisiydi. film ini, hiç bir k elim e an lam ak sızın seyreden ve
— Sin em a m üzesinin ulu slararası bir h ü v iy eti o l­ bundan zevk alan» insandır. Ondokuz yaşın d ak i
m asına ta ra fta r m ısınız ? bir F ran sız öğrencisine göre ise, sin em asever «sev­
d iği y a da tanım ak iste d iğ i bir eseri görm ek için
—■ E vet. Onun sadece F ran sız san atın ın m üzesi
yağm u r altın d a bir sa a tlik bir yürüyüşü göze alan»
değil, sinem anın ta k aynaklarından b aşlıyarak
kim sedir. B a şk a bir öğren ci sin em aseverleri iki
bütün dünyadaki g elişm esin i adım adım izliyen
k a teg o riy e ayırıyor: B irinci k ısım d a bütün filim ­
uluslararası n itelik te bir m üze olm asını istiyoruz.
leri yiy ip -y u tm a k istiy en , tarih m eraklısı barbar­
E Ş StZ B İR SE Y İR C İ TOPLULUĞ U lar var. İkinci kısım da ise yedinci san atı ciddiye
S in em atek gösterilerin i P anthéon yakınında, U lm alan, ince ruhlu, u y g a r düşünceli seyirciler yer
sokağında bulunan ulusal pedagoji m üzesinin a lt a lm ak ta. Seyircilerin U lm so k a ğ ın a g ö sterd iğ i il­
salonunda yapm aktadır. (Ş im d i P a la is de Chaillot' g i daim a şa şırtıcı olm uştur. S in em atek seyircisi
da da bir salonu var.) ortalam a h aftad a 2 ilâ 5 d efa U lm so k a ğ ın a g it ­
m ektedir.
P ed agoji m üzesinin sakin havası ak şam a doğru
H aftan ın a ltı günü gidenler de yok değil. Bunun
birdenbire değişir. Sin em atek seyircileri gruplar
n edenlerini de iki k ategorid e top lam ak müm kün.
halinde U lm sok ağının yolunu tutm uşlardır. M er­
B ir yön eticin in eserinin tüm ünü tan ım ak y a da
divenlerde kuyruk olanlar bir süre sonra gösteri
k lâsik leri yeniden görm ek. A n k eti cevaplıyan s i­
salonunun iki sadık ve d eğişm eyen yü zü yle k a r şı­
nem atek sey icileri şim d iye kadar gördükleri
laşırlar. B iletlerin k esilm esi sona erince kapılar
program lardan en çok etkilendiklerini şöylece sı­
kapanır. B ay Gion m akina dairesindeki görevine
ralıyor: E isen tsein , F ritz L ang, A k ira K urosaw a,
koşar. G österi başlam ıştır.
Gene K elly, H itchcock, M izoguchi, B ergm an, D o ­
Gion, sin em atek seyircilerin i h erk esten çok ta n ı­ nen, W ells, Renoir, Stroheim , N . R ay, R ossellini,
yan adam dır. B urada her şe y i çekip çeviren odur. Capra, Bunuel, M elville, B u ster K eaton. E n çok
A nıları m ı dediniz? E lb ette v a r... K orkunç İvan ’ anılan filim ler arasında ise B unuel’in «A ltın çağ»ı
ın renkli olan üçüncü kısm ın ın F ra n sa ’da ilk g ö s­ S troheim ’in eserleri var. B ununla birlikte ce ­
terilişi nasıl u n u tu lu r? ... vaplar oldukça çeşitli, A lb ert Lewiin’in L ivin g
P an th eon ’un önünden başlıyordu k u y ru k ... 5 bin İdol’ünden M urnau’nun Ş a fa k ’ına, D. W . G riffith ’
k işi 18,30 sean sı için sa a t 16’dan itibaren k u yru ­ in Bir U lusun D oğu şu ’n a kadar gidiyor.
ğ a girm işlerdi. Gion, polis çağırm ak zorunda k a l­ Sinem atek'in genç seyircileri arasında eski ve y e ­
dı. İk i sa a t süren bir sa v a ş sonunda Korkunç İvan ni d algaların tem silcileri filim yön eticilerin e ras-
gösterilebildi. K alabalık gö sterileri g eceyarısın a lam ak ta m üm kün: R ené Clair, A bel Gance, Jean
kadar aralık sız devam ed ileceği vaadiyle y a tıştı- R enoir, G eorges Franju, F ran çois T ruffaut. Bu
rab ilm işti... A m a hepsi bu d eğ il... E isen stein ’den ünlü sin em a adam larının hepsi de «Sinem atek p a ­
başkaları da bu şerefe nail olm uşlardı. F ritz Lang, ram ızı ebediyen yatırd ığım ız bir bankadır» diyor.
S ta n ley D onen, A lfred H itchcock, M ack Sennet Jean R enoir’a göre L anglois ve arkadaşlarının bü­
ve son B u ster K eaton ... Gion 270 k işilik küçücük yük lü ğü ticari filim lerle ticari olm ıyan filim lere
salonun hem en bütün k oltuklarını tek er tek er ta ­ eşit bir yer verm eyi b aşarm ış olm alarındadır.
nırdı. V e kim ler geçm em işti k i bu sa lon d an ... Gion F ranju ise b aşarıyı L a n g lo is’nın m an yak lık dere­
h a tırlıyor... A laycı bıyıkları ardından... A lain cesindeki k olek siyon tutkusunda buluyor. B ir çok
R esnais, T ruffaut, R iv ette d iyor... A struc, K ast, arkadaşı gib i kendisi de sin em a tek ’te y etişen T ruf­
V ard a... d iyor... fa u t «Sinem atek sey retm ey i ö ğretiyor onun sa ­
Seyircilerin büyük çoğunluğu öğrenci. Y aşları on- yesinde büyükleri tanıdık. U sta la rın düzeyine eriş­
dokuzla yirm i arasında. A m a «eskiler» de var se ­ m eye sa v a ştık . B ir filim ne kadar çok görülürse
yirciler arasında. L um iere’i M elies’i, M ax Linder nasıl yap ıld ığı o k adar iy i anlaşılır» diyor.
y a da Chaplin’i h atırlıy a m a r... Y abancılar da ek ­
sik değil ta b iî... Geçen yıllarda V a tica n ’dan gelen
bir sosyolog altı a y süreyle gö sterileri izlem işti.
Ona göre S in em atek ’e devam etm ek bir çok se ­ Y azının k a y n a ğ ı Y V O N N E B A B Y ve E LV İR E DE
yah atin yerine geçm işti: D ünya avucunun için ­ B R İS S A C ’ın 1962 yılında L e Monde gazetesin d e
deydi orda. U lm sokağın d a aradığını fa zla sıy la yayın lad ık ları «SİN E M A N O T ER İ F R A N S IZ S İ­
bulm uştu. N E M A T E K ’!» adındaki röportaj dizisidir.

34
d eğ in oy n a d ı, s e s li filim ç ı­ L U M İE R E ’L E R ÎN
k ın ca b azı s e s li k ısa filim ler C IN E M A T O G R A P H E !

HABERLER | y a p tı, te k tü k filim le r ç e v ir ­


d i. O yu n cu lu ğu n u n ilk y ılla ­
70 Y A ŞIN D A
A ralık a y ın ın 28’in d e Lum ie-
rın d a n için h iç g ü lm ed iğ i s o ­
re ’lerin C in em a to g ra p h e’ın m
ru su n a g ü lm e d iğ in in fa rk ın ­
h a lk a ilk g ö ste r ile r in i su n u ­
d a o lm a d ığ ın ı sö y lerd i. 1920
şu n u n 70’in ci y ıld ö n ü m ü P a­
lerd e yü zü L in co ln ’ü n yü zü
r is te ilg in ç g ö ste r ile r le k u t­
k ad ar y a y g ın d ı A m erik ad a.
lan d ı. N a p a le o n v e D ragon s i­
Y a p ısı v e o y u n u ö y lesin e s e s ­
n em a la rı o gü n ü c r e tsiz s e ­
siz filim a n la tım ın a u y u y o rd u
a n sla r d ü zen led iler. S ab ah
k i, g ü lü m se m e si k a r şıt bir
10’dan a k şa m 24’e d eğ in d ö rt
tep k i d o ğ u ra b ilird i. G özönün-
b in se y irc i b ir ço k k ısa filim ­
d en g itm ey en , g ü zelce a m a
le b ü yü k sin e m a k lâ sik le rin ­
g ü lü n çlü ğ ü a şıla m a y a n , g ü l­
d en a ltısın ı y e n id e n g ö rm ek
m en in ö te sin d e b ir şe y le r v e ­
im k â n ın ı bu ld u . B u filim ler
ren özg ü n v e garip b ir yü zü
a ra sın d a P o te m k in z ırh lısı,
vardı. İn ce k en a rlı şa p k a sı da
R o m a açık şeh ir , M avi m e ­
bu donuk g ü lü n çsü lü ğ ü n ü
lek v e b ir d e y e n i filim b u lu n ­
p e k iştirirird i. G ü lm ezliğin i
m ak tayd ı: G enç İsp a n y o l y ö ­
v a ry ete g ö ste rile r in d e ed in ­
n e tm en i C arlos V ila rd eb o ’n u n
m işti. Y o ğ u n b ir b u ru k su lu -
B ü y ü lü A dalar a d lı film in in
ğu n d ib in d e ü r p ertici b ir m e ­
d ü n ya g a la sı o gü n y ap ıld ı.
! la n k o li ta şır d ı yü zü n d e. B u s­
te r K ea to n , d u ygu yu ç a lışm a ­ F ra n sız S in em a tek iy se o gü n ­
sın ın d ışın d a b ıra k a ra k b a şa ­ kü g ö ste r ile rin e L eon M ath-
rıya varan te k b ü yü k g ü ld ü ­ o t ’y la J ea n Luc G od ard ’ı ç a ­
rü cüdür. G ü ld ü rm ek iç in f i­ ğ ırm ıştı. İk i sin e m a c ı 1895
lim çev irird i, sa lt fiz ik y ö ­ 1905 a ra sın d a çe v r ilm iş ilk f i­
n ü n d en gü ld ü rü yü d oru ğu n a lim le r i k ısa a çık la m a la rla
ALAIN R E S N A IS ’N İN çık a rd ı. Ö n em li filim leri: se y ir c iy e su n d u lar. A k şam
Y E N İ FİL M İ 1920 - 23 a ra sı «M alec» se r isi, F ra n sız telev izy o n u d a b u tö ­
1924 S h er lo c k Ju n ior, 1927 ren ler e k a tıld ı. S u la n a n Su-
A lain R e sn a is’n in d örd ü n cü
T he G eneral, 1929 Le Figu- c u ’y u (L ou is L u m iere) g ö s ­
u zu n film i La G uerre e s t
ran t, 1935 Le r o i d e C h a m p s- terd i, yara rlı b ilg iler verdi.
fim e / S a v a ş B itti, P a ris s o ­
k ak ların d a b ir a y lık çek im ­ E ly se e s, 1964 P a n s d a n s la
lune.. ROMAN P O L A N SK I’N İN
d en so n ra S to c k h o lm stü d y o ­ SA N SÜ R LE B A Ş I D E R T T E
ların d a ta m a m la n d ı. S en a r­ 1964’d e S a m u e ll B e c k e tt’in
y o su n u g en ç İsp a n y o l yaza rı y a zd ığ ı F ilm ’de o y n a d ı A lan S in e m a te k g ö ste r ile r in d e S u ­
Jorge S em p ru n ’ü n y a zd ığ ı S c h n e id er ’in y ö n e tim iy le . Ö - d ak i B ıça k ad lı film i T ürk
La G uerre e s t fin ie, C um hu­ lü m ü n d en ö n ce R ich ard Les- sin e m a se v e r ler in e su n u la n P o ­
te r ’le ça lışıy o rd u . lonyalI g en ç y ö n e tm e n Ro-
riy etçi b ir İsp a n y o l m ilita n ı­
n ın P a ristek i ü ç gü n lü k y a ­
şa n tısın ı y a n sıtm a k ta . R e s­
n a is ’n in o yu n cu ları Y v es Mon-
tan d , In g rid T h ulin , Jean
P ierre K erien ve A nouk Fer-
jac.

B U S T E R KEATO N ÖLDÜ
S e ss iz filim ça ğ ın ın ü n lü
« m ek a n ik gag» o y u n cu su
B u ste r K ea to n O cak için d e
öld ü . 1895 d o ğ u m lu K ea to n ,
F a tty A rb u ck le’la, M ack Sen-
n e t’le ç a lıştık ta n so n r a «Ma-
lec» se r isiy le M etro'n u n en
ön em li, en ç o k k azan a n o y u n ­
cu ların d an o lm u ştu , 1935’e BUSTER KEATO N, B E C K E TT/S C H N E ID E R 'İN F İL M 'İN D E .

35
m an P o la n sk i, İn g ilte r e ’de
çev ird iğ i R ep u lsio n ad lı y e n i
film in d e, so n u n d a ç ıld ıra n
ya ln ız b ir k ızın y a şa n tıla rın ı
g ö rü n tü lem işti. F ilm in b a zı
b ö lü m leri F ran sız san sü rü n-
c e ço k sert, sin ir b o zu cu b u ­
lu n d u ğu n d an F ra n sa d a g ö ste ­
r ilm e si g ü çleşti. Y a p ım cın ın
bu sa h n elerin m a k a sla n m a sı­
n a razı olu p o lm a y a ca ğ ı b ilin ­
m iyor.

UÇAN H O LLA ND A LININ


D Ö N Ü ŞÜ T O ka n , A. Başak, Jacques R ob e rt, O. K u tla r a ç ık o tu ru m 'd a .

67 y a şın a giren ü n lü H o lla n ­


dalI b elg e filim c is i J o ris S İN E M A T E K D E R N E Ğ İN İN
Iv en s y en i b a şe se r le r ç ev ir m e ­ «Y E N İ DALGA» AKIM I
y e d evam ed iyor. V ie tn a m ’ın AÇIK OTURUMU
g erçek yü zü n ü o rta y a koyan K atılan lar: O nat K u tla r /S in e m a te k y ö n e tm e n i, Jacq u ­
Y eryüzü G ökyü zü (L eip zig es R o b e r t/F r a n sa sin e m a k u lü p leri fe d era sy o n u baş-
filim şe n liğ i ö d ü lü ) n d en so n ­ | kanı, T u n can O k a n /e le ştir ic i, A ffan B a şa k /ç e v ir m e n ,
ra şim d i d e k en d i ü lk esin d e j S in e m a te k D ern eğ in in ça lışm a la r ı h ak k ın d a b ilg i ve-
bir filim y ap tı. Z u y d erzee’yi ! ren O nat K u tla r ta r tışm a lı Y en i D a lg a a k ım ı a çık
çev ird iğ in d en bu ya n a o tu z o tu ru m u n u n n e d en lerin i açık la y a ra k to p la n tıy ı açtı.
yıldır H o lla n d a ’da ç a lışm a y a n | O tu ru m u J a cq u es R o b ert y ö n etiy o rd u . İk in c i sö z
Iv en s, H o lla n d a r e sm i m a ­ ala n T u n can O kan k o n u n u n n ed en Y en i D alga o larak
k am la rın ca p e k sev ilm iy o rd u . se ç ilişin in g erek çelerin i d ah a b ir g e n işle te r e k Y en i
K esin ve se r t p o litik d ü şü n ­ D a lg a ’n ın ta r ih ç esin i a n la ttı k ısa ca. J a cq u es R o b ert
d e ö z etle şu n la rı sö y le d i «1945-50 a ra sın d a F ra n sız
cele rin i a çık ça sö y lem e k te n
sin e m a sı d ü n yan ın en b a şa r ısız sin e m a sıy d ı. R en oir,
çek in m ey en Iv e n s, 1946’da
çevirdiği, B u ra sı E n d o n ezy a C arne, C ayette d ışın d a b ir ç o k sin e m a c ı ç a ğ ın en
k ö tü filim le r in i y ap ıyorlard ı. F ra n sız sin e m a sın ın b ü ­
ad lı b elg e film in d e d e H o l­
y ü k p a za rla rı o rta d a n k a lk m ıştı. Y a p ıla n filim le ri
landalIlara k arşı E n d o n ezy a
g ö rm ek F ra n sız sin e m a c ılığ ı a d ın a u ta n ıla c a k bir
b a ğ ım sızlığ ım sa v u n m u ştu .
şeyd i. E sk ile r in y e r in i a lan lar o rta y a ese r çık aram ı-
B u yıl R o tterd a m b eled iy e si, yorlard ı. O sıra la rd a bir g en ç iç in filim ç ev ir m ek im ­
b ü tü n b u zları k ırarak Iv e n s ’e k ân sızd ı. S in e m a d a b ir g e ç m işi, d en ey i y o k sa , ta ­
b ir filim ısm arlad ı. F ilm in k o ­ n ın m a m ışsa b ir filim çev rilem ezd i. Y en i D alga ü stü n ­
n u su yeryü zü n ü n en b ü yü k d e etr a flıc a ta r tışa b ilm e k iç in ilk in so r u n u etra flıca
lim a n ı R o tterd a m o lacak . o rta y a k o y m a k gerek . B a ğ d a şm ış ik i eğ ilim in ; S ein e
ırm a ğ ın ın sa ğ k ıy ısın d a k i G odard, T ru ffau t, C habrol
Iv en s k on u yu U ça n H o lla n d a ­
R oh m er, R iv e tte’ler b ö lü ğ ü y le s o l k ıy ıd a k i R esn a is,
lI m ito su n d a n y ararlan arak
F ran ju , M ark er’ler b ö lü ğ ü n ü n v arlığı ç o k b elirg in d ir.
a n latm ayı d en ed i.
Y en i D a lg a ak ım ın d a.» D u ru m u n b ö y le c e o rta y a k o ­
n u lm a sın d a n so n ra J a cq u es R o b ert d in ley icilerin
ç e şitli so r u la r ın ı cevap lad ı.
Z. G ü vem li
F A H R E N H E IT 451
400 D arbe, P ia n isti V urunuz,
F E R D IN A N D ZECCA’N IN T Ü R K İY E D E B İR FİL M İ
J u le s’le Jim , Y u m u şa k T en ’-
BULUNDU
d en so n r a ü n lü F r a n ç o is Truf-
fau t, A m erik alı R ay B rad- Y eryü zü n ü n ilk sin em a cıla rın d a n ü n lü F ra n sız y ö n e tm e n
b u ry’n in rom a n ın d a n u y a rla ­ v e o y u n cu su F erd in an d Z ecca ’n ın 1902’d e çev ir d iğ i La F ée
dığı F ah ren h eit 451 ad lı so n P r in tem p s a d lı k ısa filim , sin e m a e le ştir m e c isi C ü n eyt Ş e­
film in i İn g iltered e O scar W er­ r e f ta ra fın d a n Ista n b u ld a b u lu n d u . S in e m a ta rih i b a k ım ın ­
ner v e Ju lie C h ristie’y le çe ­ d a n ö n em i b ü y ü k o la n film in b u lu n a n k o p y a sı o çağd an
virm eye karar verdi. k alan b ir ç o k filim ler e g ö re iy i d u ru m d ad ır.

36
sinematek derneği
filim gösterileri
mart 1966
programı
FED E R İC O P E L L IN I

aylaklar
i vitelloni
3, 4, 5 M art

CHABROL, D O U CH ET, GODARD, POLLET,


R O H M ER , ROUCH

altı yönetmen gözüyle paris


paris vu par...
7, 8, 9 M art

R O B ER T O R O S S E L L IN I

İtalya’da yolculuk
viaggio in italia
10, 11, 12 M art

JE A N R E N O IR

toni
14, 15, 16 M art

R O B ER T O R O S S E L L IN I

hemşeri
paisa
17, 18, 19 M art

R O BER TO R O S S E L L IN I

Hindistan
india
21, 22, 23 M art
F E D E R İC O R O S S E L IN I

6 7.
24, 25, 26 M art
R O BER TO R O S S E L IN I

almanya, sıfır yılı


GÖSTERİLER germania anno zero
28, 29, 30 M art
G ö steriler Ş iş li K ervan S in e m a sı’n d a sa a t 18,30 dadır.

37
AYLAKLAR ve sa tm a ğ a çalışır, satam az, heyk el bulu­
I V IT EL L O N I y ö n e tm e n / FED E R IC O nur ve olay büyür.
F E L L IN I senaryo / F E L L IN I, E N N IO U zun k ış aylarında aylâk lar çetesi değiş-
F L A IA N O , TULLIO P IN E L L I g örü n tü ­ m iyen y a şa n tısın a devam ediyor; hiç eski-
ler / LUCIANA TRASATTI OTELLO m iyen şakalar, boş caddelerde, ıssız plâjlar-
M ARTELLI, CARLO CAR LINI m ü zik / da gezin tiler, kahvelerde geçen saatler, k u ­
N IN O ROTA d ek o r / M ARIO CHIARI rulan plânlar, düşler. A lberto annesinin, kız
oyu n cu lar / FRANCO IN T E R L E N G H I, kardeşinin sırtından geçinir, kom şuların
ALBERTO SO R D I, FRANCO FA B R IZ I, h izm etçisin e âşık olan Leopoldo bir tra ­
LEOPOLDO T R IE S T E , RICCARDO F E L ­ jed i yazar, M oraldo boyuna kasabadan u zak ­
L IN I, LEONORA R UFFO y a p ım / PEG laşa ca ğ ım söyler, R iccardo sürünür, F a u sto
FILM -CITE FIL M S 1953. da eşini, çocuğunu, m esu liyetlerin i unutup
onlara k atılır.
F ÎL M ÎN K O N U SU K asab aya g elen bir sey y a r tiy a tro k u m ­
İta ly a ’nın bir k ı y ı kasab asın d a yaz m ev si­ p an yası aylâk lar için u m u t dolu bir olay
mi, anîden kopan fırtınanın a lt ü st ettiğ i, olur; Leopoldo y a şlı bir oyuncunun peşine
bir balo ile kapanır. Gerçi baloyu a lt ü st takılıp yazd ığı eserden söz açar, o ysa son
eden sadece fırtın a değü, F a u sto ’nun se v ­ dakikada adam ın cin si sapık olduğunu an-
lıyarak zor kaçar; A lberto ve F a u sto kum ­
g ilisi Sandra’nın bayılm asıdır. Kızı m uayene
eden doktor Sandra’nın hâm ile olduğunu panyanın dansözlerine asılırlar, bu yüzden
açık layın ca F au sto artık esk i özgü r g ü n le­ F a u sto evine g eç döner, üstünde dudak bo­
rin tarihe k a rıştığ ın ı anlar. E vlenm ek, bir yası bulan eşi ile m ü n ak aşa eder.
yu va kurm ak, bir iş sahibi olm ak, düzgün Günün birinde F a u sto ’nun hareketlerinden
bir h ayat sürm ek zorundadır artık ve ev i­ usanan Sandra çocuğunu alıp evi terkeder.
ne dönünce babası bütün bunları kendisine D eh şete düşen F a u sto n ih a y et onu bulur,
oldukça sert bir şekilde anlatır. barışırlar.
F a u sto ’yu en çok üzen şe y yakm ark ad aşla­ Bu olaydan sonra M oraldo n ih ayet karar v e­
rı Moraldo, A lberto, Leopoldo ve R iccardo’ rip k a sab ayı şa fa k ta terkeder ve R om a’ya
dan ayrılm ak, a ylak lık günlerine bir son doğru yol alır, arkadaşlarını, sürdükleri boş,
verm ektir. an lam sız yaşa n tıy ı arkasında b ırak ır... Bir
V e F au sto evlenir, balayı seyah atin e ç ı. bakım a Moraldo, onaltı yaşın d a iken R im i-
kar, bir süre sonra döner. D öner am a k a ­ n i’den k açan F ellin i’nin kendisi, y a da b aş­
yınpederinin ilk işi onu sa tıcı olarak dinî k a bir yorum la «Tatlı H ayat»ın g en çliğin i
eşyalar satan bir dükkâna y erle ştirm ek ­ bir ta şra kasabasında geçiren g a z e te c isi­
d ir...
tir. A rtık F au sto sabahleyin erkenden k a l­
kıyor, dükkânı açıyor ve ak şam üstü, dük­
k ân ı kapadıktan sonra, eşi ile b irlikte eve FİL İM H A K K IN D A
dönüyor. O ysa F a u sto ’nun bu ilk m eşg u li­ «Burjuvazinin çöküşü v e a y lâ k olm aktan
y e ti fa zla sürm ez; kendini kadın avcısı sa ­ çok g eri k a lm ış olan, bu tiplerin toplum sal
nan genç çok geçm eden dükkân sahibinin bir v e sik a sı olan bu filim belki de Y eni-G er­
orta yaşlı, g ü zel eşine asılır ve işinden olur, çek çiliğ in şaheseridir. B ir h ayli b a şk a fUmin,
ö cü n ü alm ak için de, arkadaşları ile an la­ sık ıcı olm ak p ah asın a bile, ifa d e ed em edikle­
şarak, dükkândan d eğerli bir heykel çalar ri boşluğun, usanm anm anlam ım A ylâklar,

38
bu işsiz , güçsüz tak ım ın ın davranışlarım A çık Şehir» v e «P aisa»nın senaryolarına
tu tk u ile açık lam ak su retile veriyor.» katıldı. L attu ad a ile b irlikte y ö n ettiğ i «Var­
J E A N M ITRY y e te İ ş ık la r ın d a n sonra F ellin i özellik le
«A ylaklar» da kendini ta n ıttı, on yıl içinde
«A ylaklar çene çalarak, çocu k su şak aları dünya sinem asının sa y ılı k işileri arasında
tekrarlıyarak otuzuna m erdiven d a y a tm ış­ önem li y er k azan m asın ı bildi.
lar. Y az aylarınd a parlıyor, y ıl boyunca o F ellini, yen i-gerçek çi y ö n eticiler arasında,
a y la n bekliyorlar. B urjuvazinin iş siz ta k ı­ gerçek bir ortam ın içinde şiirsel bir h a ­
mı, annelerinin k u zu la n bunlar. A yn ı z a ­ vayı arayıp bulan te k sanatçıdır. D e S ica ’
m anda sevd iğim arkadaşlardır. F laian o, nın şiirsel gerçek çiliğin e k a rşıt olarak F e l­
P in elli v e ben bunlardan b a h setm eğ e b a ş­ lini tüm dünyasını, kahram anlarının d avra­
ladık, üçüm üz de e sk i aylak lard an olduğu­ nışlarım , estetik denem elerini sadece açık,
m uzdan an latılacak bir sürü şe y bulduk. sam im î, iy im ser bir lirizm e dayatm aktadır.
B ir h ayli eğlen celi hikâyelerden sonra, derin «V aryete I ş ık la r ın d a n «Cabiria’nın G ece­
bir h a sret h avasın a kapılıp bunlardan bir le r i n e k adar F ellin i kahram anlarını olum ­
filim çıkardık.» suz tiplerden çıkarm akta, en suçlan ılacak
F ED E R IC O F E L L IN I davranışlarda bile bir kurtuluş p ayı bul­
m aktadır. A slında zam anla, şair ve m ora-
Y Ö N ET M E N list bir k işilik kazan m ak ta, insan olm anın
F ederico F ellin i 20 Ocak 1920 de R im in i’de gü çlüğünü anlayıp daha fa zla insanlara
doğdu. Onaltı yaşın d a iken o ta şra k a sa b a ­ ya k laşm ak ta, duygu ile onları izlem ektedir.
sından kaçıp R om a’y a y erleşti, lo k a n ta la r­ G erçekçilikten şiire, şiirden m oralist bir tu ­
da, kahvelerde k arik atü r çizip geçin m eye tum a ve n ih ayet k işise l sorunlarına eğilip
başladı. B ir süre A ldo F a b rizi’nin y ö n ettiğ i gen el bir sonuca u laşm ak g a y esi: F ellin i’nin
tiyatro topluluğuna k atıld ı. «M arc’A urelio» yolu bu dört safh ad an geçm iştir. Oysa
dergisine girdi, radyo için sk eçler yazdı, n i­ aslında, san atçın ın her denem esi aynı nok ­
h ay et sin em aya geçip F ab rizi için filim h i­ ta y a u la şm a k ta — ve b öylece m ensup oldu­
k âyeleri, senaryolar hazırladı. Senaryocu ve ğu akım a b a ğ la n m a k ta d ır— : insanı izle­
yön etici yardım cısı olarak R ossellini, Ger­ mek, tanım ak, derinleştirm ek, in san a in an ­
mi, L attuada ile çalıştı, bu arada «Roma, mak, güvenm ek.

HİNDİSTAN/1NDIA

roberto rossellini

H İN D İS T A N tü topluluğu izleyip hem m asalsı, hem de


IN D IA y ö n etm e n / R O B ER T O R O S S E L ­ gerçek hikâyelerle halkın ya şa n tısın ı can ­
L IN I sen a ry o / R O S S E L L IN I, SONALI landırıyor.
SE N R O Y DAS GUPTA, F E R E Y D O U N B om bay’ın kalab alık sokakları, büyük şeh ­
H O VEY DA g ö rü n tü ler / ALDO T O N TI rin hızlı y a şa n tısı ve ötelerde yü ce orm an­
m ü zik / ALAIN D A N IE LO U y a p ım / larda in şa edilen bir b a ra j... Bu top rak lar­
A N IE N E FİLM U N IO N G E N ER A LE da fil te k b aşına a ğ ır san ayin in en gelişm iş
CINEM A TO G R APH IQ U E 1957. cihazı sayılm ak tad ır ve yaşlı H in tliler de,
belki bu yüzden ,esk i m asallardan doğan
FİL M İN K O N U SU inançlara b ağlı k a lm a y ı u ygu n görüyorlar.
R ossellin i’nin bu ilk uzun m etrajlı b elgesel G üney’in k ızg ın bölgelerinde ise gerçek H in­
film i H indistan halkını teşk il eden, çeşitli d ista n ’la k arşılaşıyoru z, insanların, h ayvan ­
ırklara .çeşitli dinlere m ensup bu olağan ü s­ ların serüvenlerine şa h it olu yoru z...

39
ALTI YÖNETMEN GÖZÜYLE PARİS/PARİS VU PAR...

F. B ille td o u x , J. - L. G o d a rd, Y Baby


ve J. D ouchet

c. chabrol, j. douchet, j - 1, godard, j.d . pollet, e. rohmer, j. rouch

îlk defa 1965 C annes F estiv a lin d e özel ola­ ve canlı köşesinin, m a sk esi kaldırılınca,
rak gösterilen, daha sonra B erlin F e stiv a ­ gündüzleri n asıl göründüğünü o rta y a k o y ­
linin ilk gecesin d e yarışm a dışı program a m ak istiyor. C ahiers du C iném a’nm eleştir­
konan «P aris Vu P a r ...» 16 mm. lik n e g a ti­ m ecilerinden Jean L ouis Comolli için «Dou-
fe çekilm iş, renkli a ltı k ısa filim den m ey ­ c h et’nin bu film i, k işilerin in d avranışların­
dana gelm ekted ir. K ısa filim lerin yapım daki tab iiliğ e sa y g ısı ve titizliğ i, y a rı-alay-
koşullarına u ygu n bir çalışm a düzeni içinde lı ve y a rı-a teşli tonu, fa y d a lı v e g ü zeli bir­
çevrilen bu skeçlerin her biri ayrı bir «Y e­ leştir m e si...» açısından ilg i çekici.
n i D alga» sinem acısın a a ittir. H er skeç P a ­
M O N T PA R N A SSE LEV A LLIO S
ris’in bir yerinde g eçm ek te ve orada r a stla ­
nabilecek günlük bir olayı konu olarak a l­ Y önetm en: Jean-L uc Godard. Senaryo: Jean
m aktadır. Bu sebepten skeçlere o yerlerin Luc Godard. Oyuncular: Johanna Shim kus
adı verilm iştir. (M on ik a), P hilippe H iquilly (Iv a n ), S erge
D avri (R o g e r ). G örüntü yönetm eni: A lbert
LA M U ETTE M aysles.
Y önetm en: Claude Chabrol. Senaryo: C lau.
tle Chabrol. O yuncular: Step hane A udrane P a risli bir g en ç k ızın ik i â şığ ı v a r ... Günün
birinde, gen ç kız çok ciddî bir h a ta y ap tığı
(K ad ın ), Claude Chabrol (K o ca ), G ilíes
C husseau (ço cu k ), D inah Saril (h izm etçi). k u şk u su n a kapılır. B irine y azd ığı m ektubu
Görüntü yön etm en i: Jean R abier. yan lışlık la ötekinin zarfına, ötek in e yazd ığı
m ektubu da y a n lışlık la birincisinin zarfına
P ara ve h izm etçi yüzünden sürekli bir k a v ­ koyup gönderdiğini sa n ır... H atasım ö rt­
g a içinde bulunan bir burjuva ailesinin g ü n ­ m ek için iki erk eği de görm ek ister. F a k a t
lük y a şa n tısı... A ilenin her k işisi kendi ba­ sonunda böyle bir h a ta olm adığı o rta y a çı­
şına yaşıyor. «Cinéma 65’»in eleştirm eci­ k acak tır. Godard’ın bu sk eci «Ciném a 65’in
lerinden G ilíes Jacob ’a göre film in en ilgi eleştirm ecisi G illes Jacob ’a göre ‘P ierrot Le
çekici skeçlerin d en ... F ou ’yu çeviren Godard’a yak ışır bir anı bı­
rakab ilecek n itelik te değildir. Jacob aynı
S A İN T -G E R M A IN -D E S -P R E S
h ikâyenin Godard’ın ikinci uzun film i ‘U ne
Y önetm en: Jean D ouchet. Senaryo: Jean
F em m e E st U n e F em m e’de çok daha iy i
D ouchet ve G eorges K eller. Oyuncular: B a r­
an latıld ığın ı belirtm ektedir. P o sitif dergi­
bara W ilkind (K a th erin e), Jean -F ran çois
sinin eleştirm ecilerinden R obert B enayoun
Chappey (J ea n ), Jean -P ierre A ndréani
da Godard’ın sk ecin i yerenlerdendir. B izce
(R aym on d ). G örüntü yönetm eni: N ésto r
film in ilg i çek ici yanı çevirim düzeninden
A lm endros.
gelm ek ted ir. Godard, C ahiers du Ciném a’da
A m erikalı gen ç bir kızla, Saint-G erm ain- bu film i nasıl m eydana getird iğ in i şöyle
d es-P rés’nin tip ik delikanlılarından birinin açık lam ıştır: ‘A k lım da k urgu yapm ak dü­
a şk ı... Jean kendini M eksika elçisinin oğlu şü n cesi y o k tu ... O rtada bir olay vardı, der­
olarak tanıtıyor, fa k a t çok geçm eden A m e­ leyip toparlayıp bir h ik â y e biçim ine so k ­
rikalı K atherine, sevgilisin in , resim a tö ly e ­ tum . Sonra oyuncuları v e kam eracım ı y a ­
lerinde çıplak m odelik yapan, kendi halin ­ nım a çağırdım ‘iş t e h ik âye ş u ... Olanların
de, m eteliksiz biri olduğunu anlıyor. «Saint- da anlam ı ş u ...’ d ed im ... O yuncular bunu
G erm ain-des-P rés’de ak şam ları görd ü ğü ­ isted ik leri gib i yaşatacak lard ı. Onlar dekor
m üz insan lar günlerini n asıl geçirirler, olarak seçtiğ im iz bir yerde oyunlarına b a ş­
gündüzleri neler yaparlar, bunu g österm ek layınca, A lb ert M aysles de bir ak tü a lite
istedim » diyor D ouchet. P a ris’in bu renkli filim leri k am eracısı gib i çalışm a y a başladı.
B ir m izansene başvurm adık. M aysles ile g a ­ P a ris’in E to ile m eydanı özellikle iş sa a tle ­
yet iyi anlaştım . Onda g erçek ten bir ressam rinde herkesin te lâ şla k oşu ştu ğu , h arek etli
gözü vardı. K am erayı nerede harek et e ttir ­ bir y erd ir... Jean Marc adlı bir genç adam,
m ek içim den g eçiyorsa, o da orada k am era­ işine y etişm ek isterk en birine çarp ar... İk i­
sını harek et ettiriyordu. K am eranın yerin ­ si arasında bir k a v g a çıkar, Jean-M arc k a v ­
den oynam ası im k ân sız olunca oyuncular g a e ttiğ i adam ı öldürdüğünü sanarak, ora­
kam eranın önünde harek et ediyorlardı... dan sıvışır, işinin başın a döner. Korku için ­
Onunla aynı düzende bir filim daha çevir­ de yaşarken, günün birinde m etroda aynı
m ek istiyoru m ...» adam a rastlar. Bu d efa b aşk alarıyla ta r tış­
m akta, k a v g a etm ektedir. G illes Jacob’un
R U E S A IN T -D E N IS pek önem sem em esine rağm en, P a r is’li s i­
Y önetm en: Jean -D an iel P o llet. Senaryo nem a eleştirm ecileri gen ellik le R ohm er’in
Jean-D aniel P ollet. Oyuncular: M icheline sk ecin i beğenm işlerdir.
D ax (fa h işe ), Claude M elki (L éo n ). Görün­
tü yönetm en i: A lain L event. GARE D U NORD
Y önetm en: Jean R ouch. Senaryo: Jean
P a ris’li kaldırım fah işelerin in barındığı
R ouch. O yuncular: N ad in e B a llo t (O dile),
S ain t-D en is sokağın d ak i lokantalardan bi­
B arb et Schroeder (J ea n -P ierre), G illes
rinde çalışan bir gen cin h ik â y e si... D elikanlı
Q uéant (bir ad am ). Görüntü yönetm eni:
bir akşam çevresin d ek i fah işelerd en birini
E tien n e B ecker.
odasına götürür ve beklenm edik olaylarla
Odile evlenm ek üzereyken, bir yolunu bu­
k a rşıla şır... C iném a 65’in eleştirm ecisi Gil­
lup evini terkeder, ne yap acağın ı bilem ez
íes Jacob bu skeci film in en iy i sk eci olarak
bir durumda kendini P aris'in K uzey Garı’n-
gösterm ektedir. Jacob’a göre iy i a n lat lm ış,
da (G are du N ord) bu lu r... B urada intihar
iyi oynanm ış, rahat, canlı v e y er y er alaycı
etm eye karar verm iş bir gen ç adam la k a r­
bir anlatım ı olan bir film dir b u ... O ysa Ca-
şılaşacak tır. Genç adam Odile’e her is te ­
hiers du Ciném a’dan Jacques Bontem ps,
diğini v ereceğin i vaad eder. T ek iste ğ i Odi-
Com bat gazetesin d en H enri Chapier, A rts
le ’in ona elini uzatabilm esidir. Odile bunu
dergisinden Jean-L ouis B ory film i b a şa rısız­
kabul etm ez, erkek de kendini tren yoluna
lık la n itelem ekted irler...
atar. G illes Jacob’a göre «Gare du Nord»
P L A C E D E L ’ETO ILE «Cinéma V érité»nin öncülüğünü yapan Jean
Y önetm en: E ric R ohm er. Senaryo: E ric Roh- R ouch’a yak ıştırıla m a y a ca k bir b a şa rısız­
mer. Oyuncular: Jean-M ichel R ouziére lıktadır. R obert B enayoun da film i ilgi çek i­
(Jean-M arc) M arcel Galon (ö tek i a d am ). ci bulm am ıştır. F a k a t Cahiers du C iném a’
K am eracılar: A la in L even t v e N ésto r A l­ nm yazarları R ouch’un çalışm asın ı kusursuz
mendros. bir y a p ıt olarak alk ışlam ak tad ırlar...


JEAN D OÜCH ET ŞE H R İM İZ D E T u n can O kan (S in e m a y a za rı), G iovan n i
S c o g n a m illo (S in e m a y a z a r ı), R ek in Tek-
Al:: Y ö n etm en G özü yle P a r is’in y ö n e t­
so y (S in e m a y a za r ı). D u ygu S a ğ ıro ğ lu
m en lerin d en ve C ahiers D u C in ém a y a ­
(Y ö n e tm e n ), H a şa n A k b elen (R o b ert K o­
zarların d an Jean D o u ch et, film im Sine-
lej S in em a K ulübü B a şk a m ), O nat K u t­
m a:ek D ern eği ü y elerin e su n m a k ü zere
lar (S in e m a te k y ö n e tm e n i) k atıld ılar.
Is ıa n a u la üç gü n lü k b ir z iy a ret yap tı. İs-
F ra n sız ca y a p ıla n b u ta rtışm a n ın ta m
rar.buldaki k on u k lu ğ u sıra sın d a D ou ch et,
m e tn i g elec ek sa y ım ızd a yay ın la n a ca k tır.
S m em a tek 'ıe h em k en d i film in i h em d e
Sacha G u itry’n in «Les P erles d e la
Courcrm e T acın İn cileri» ad lı film le r i­
ni soru la n so ru la rı cevap lan d ırd ı.
Obür yand an 8 M art salı günü S in em a tek
D em eği'n ir. F ran sız K ü ltü r M erk ezi s a ­
lon u n d a d ü zen led iğ i ö zel bir otu ru m d a
da Jean D ou ch et hazır b u lu n d u . Ö zel o tu ­
ru m da «sin em a sa n a tı b a k ım ın d a n g e liş­
m iş ü lk elerd ek i ilerlem eler ve az g e lişm iş
ü lk elerd ek i d u ra k la m a ’m n n ed en leri» F ra n sız K ü ltü r M e rk e z in d e 8 M a rt günü
ta rtışıld ı. T a rtışm a y a Jean D ou ch et, D o u c h e t’ n in y ö n e ttiğ i o tu ru m .
İTALYADA YOLCULUK cerasından söz eder, kendisine â şık olan,
VIAGGIO IN ITALIA y ö n e tm en / onun için şiirler yazan arkadaşı C harles’
R O B ER T O R O S S E L L IN I se n a ry o / R O S­ ten bahseder. Bu esk i olay anîden A le x ’in
S E L L IN I, VITALIA NO BRANCATI g ö ­ k ısk an çlığın ı uyandırır. Bu A lex için yen i
rü n tü ler / EN Z O S E R A F IN m ü zik ve şa şırtıcı bir duygudur.
R EN Z O R O S S E L L IN I d ek o r / P IE R O A lex villâd a iken îsa b e lla yakın bir m üzeyi
F IL IP P O N E oyu n cu la r / IN G R ID gezer, dönüşünde önem siz bir neden y ü zü n ­
BER G M A N , G EO RG E SA N D E R S , TONY den yeniden m ünakaşa ederler. A ralarında­
LA R E N N A , N ATALI E RAY, ANNA k i gergin liği, g ittik ç e sık laşan gerilim i g i­
PRO CLEM ER, PAUL M ULLER, FR A N ­ derm ek g a y e sile bir b aloya k a tılm a y ı kabul
Ç O ISE ARNOUL y a p ım / ITALAI ederler. O ysa A lex, eşin e yapılan iltifa tla ra
P R O D U Z IO N E - JU N IO R FILM - SV EV A şa h it olunca daha da kıskanır, n ih a y et tek
F IL M SOC. G EN . C IN E M A T O G R A P H I­ başına Capri’ye g itm e ğ e k arar verir.
Q U E 1953. Capri’de A lex, M aria ile tanışır, bir m acera­
y a atılm a y ı tasarlar, M arla’nın ev li ve k o ­
F İL M İN K O N U SU casın a bağlı olduğunu an layın ca bozulur,
geri döner.
Sekiz yıldan beri evli, bu süre zarfında eşi
ile bir tek defa sey a h a te çıkm ıyan, duygu­ A lex ’i, nedenini henüz bulam adığı bir h a s­
suz gib i görünen, işin e fa zla sile bağlı, latin - retle bekliyen îsa b e lla kocasın ın ayrılm ak
lerden hoşlanm ıyan, zen gin İn giliz arm atö­ isted iğ in i duyunca şaşırır, am a hiç itiraz e t­
rü A lex, am casından k alan ve N a p o li’nin m ez A le x ’in kararını m akul karşılar.
yakınlarında bulunan bir villâ ile bir arazi­ Pompei'den dönerken A lex v e îsa b e lla dinî
y i satm ak g a y esile eşi îsa b e lla ile Londra’ bir törene katılırlar, m ucizeye y ak ın bir
da İta ly a ’ya gelir. olaya şa h it olurlar. Coşan k alab alığın ara­
A lex bir an önce villâ y ı satıp g eri dönmek, sında k alan ç ift anîden günlerce devam eden,
Îsab ella ise bu beklenilm iyen fırsa tta n y a ­ onları iten huzursuzluğun g erçek nedenini
rarlanarak not d efterin e k a y d e ttiğ i bazı il­ keşfeder, belki de ilk d efa olarak a şk ­
ginç yerleri z iy a re t etm ek niyetindedir. larını itir a f ederler.
Y ol boyunca, bu sey a h a tta n fa zla sile ra h a t­
sızlık duyan A lex yerli yersiz şik â y e t eder­ FİL İM H A K K IN D A
ken, Îsab ella düşüncelerine dalıp, m utsu z g e ­ «Çok sevd iğim bir filim dir. İta ly a ’yı, N ap o­
çen evlilik yıllarının m uhasebesini yap m ak ­ li’yi gösterm ek , dünyam ızda a rtık tüm ü İle
tadır. Otelde geçirdik leri ilk g ece m ü n ak aşa­ kaybolan, çok gerçek, araçsız, çok derin bir
ya başlarlar, beraber geçirdik leri yılların duygu olan «sonsuz y aşan tı» duygusunun
boşluğu, an lam sızlığı bir k ez daha o rta y a çı­ k a rıştığ ı o h avayı canlandırm ak benim İçin
kar. Birbirlerini tanım ıyorlar, birbirlerini önem li bir şey idi.»
anlıyam ıyorlar.
ROBERTO R O SSE L L IN I
E rtesi sabah am calarının yak ın bir arkada­
şı olan B artolo ile villâ y ı z iy a re t etm eğe g i­ « İtalya’da S ey a h a t’ın o rta y a çık m a sı ile
derler. îsa b ella vilâdan çok hoşlanır, A lex tüm filim ler aniden on y ıl yaşlandılar: g en ç­
ise her şeyden, h erk esten bir a la y konusu lik kadar, çağd aş sinem anın bu k esin ara­
çıkarır. B ir ara yalnız kaldıklarında Isa- y a g ir işi kadar in sa fsız şey yok tu r; bir
bella evlenm eden önce y aşad ığı bir aşk m a­ k a rışık lığ ın içinde b ek lem ek te olduğum uz

42
olayla n ih ayet karşılaşıyoru z... F ilim ç e ­ FÎL ÎM L ER İ:
virm eyi öğrenen bizlerin sin em ası iş te bu-
1936 — F A N T A S IA SOTTOM ARINA / D e­
dur.»
niza ltı fa n tezisi — B elg e film i.
JA C Q U ES R IV E T T E
1937 — P R E L Ü D E A L ’A P R E S -M İD t D ’U N
«Bu ruh hareketlerinin içten gelen , oldukça
F A U N E — B elg e film i.
h asret dolu an alizi ça ğ d a ş sinem anın en in ­
ce tahlillerinden biridir. E ntrikalardan ve 1940 — IL r u s c e l l o d i r i p a s ö t t i l e /
rom aneskten sıyrılıp, olayların şartlan d ığı R ip a so ttile D eresi — B e lg e film i.
bir «iç» serüveni izleyip, «davram ş»ın g e r ­
1941 — L A N A V E B IA N C A / B ey a z Gemi
çek bir tah lilin e g ittik ç e yönelen ruhbilim sel
Y önetici: R oberto R o ssellin i — K o­
sinem anın yeni şek lin i ilân ediyor.»
nu: F ran cesco D e R ob ertis — S e­
J E A N M ITRY naryo: F ran cesco D e R obertis, R o ­
«İta ly a ’nın, ‘tu rist’ görüşünün k olayca d e­ berto R ossellin i — Görüntü Y ön et­
form e e ttiğ i bir İtalya'nın, N ap oli’nin y a k ın ­ m eni: E m an u ella Caracciolo — M ü.
larında kayn aşan, k alab alık sokakları, içli zik: R enzo R o ssellin i — K urgu:
insanları, Capri’nin den izi ile y a şıy a n bu Eraldo D a R om a — Oyuncular:
İta ly a ’nın k eşfi, m anzaralara h a y a t ve ölüm A m atörler — Y apım : Scalera.
k ok an bir hava verm esin i bilen R ossellin i’
1942 — U N PILO TA R IT O R N A / B ir pilot
nin en şiirsel keşfidir.»
dönüyor — Y önetici: R oberto R o s­
EDO ARDO BRU NO sellin i — Konu: T ito Silvio M ursino
— Senaryo: M ichelangelo A ntonio-
Y Ö N ET M E N ni, R osario Leone, M assim o Mida,
R oberto R ossellini 8 M ayıs 1906 da R om a’ M argherita M aglione, R oberto R o s­
da doğm uştur. L ise öğrenim ini tam am lad ık ­ sellin i — Görüntü Y önetm eni: Vln-
tan ve çeşitli işlerde çalıştık tan , sonra si­ cenzo Sera trice — M üzik: Renzo
n em aya tek n ik dekoratör ve kurgucu ola­ R ossellin i — O yuncular: M assim o
rak girdi. D uce E n stitü sü için dört belge G irotti, M ichela B elm onte, G aetano
film i yön ettik ten sonra 1941'de, F rances- M asier, P iero Lulli — Y apım : A.C.I.
co D e R ob ertis’in yardım ı ile, ilk konulu fil­ 1943 — L ’UOMO D E L L A CROCE / H açlı
m i olan «B eyaz G em i»yi çekti. 1945’te «Ro­ A dam — Y önetici: R oberto R o sseli­
m a, A çık Şehir» ile yen i-gerçek çilik a k ım ı­ ni — Konu: A svero G ravelli — S e­
nın örnek yapıtını verdi. O tarih ten bugü­ naryo ve konuşm alar: A svero Gra­
ne değin ç e şitli türlerdeki denem elerinde velli, A lberto C onsiglio, G. D ’A li-
k işiliğ in i ve dünya görüşünü açıklıyan R o s­ candro, R oberto R ossellin i — D ekor:
sellin i savaş sonrası yıllarında y ö n e ttiğ i y a ­ G astone M edin — Görüntü Y ön et­
p ıtlarla yeni bir akım ın tarihçesinde ön m eni: G uglielm o Lom bardi — M ü­
plânda kalan, sa y ısız genç sin em a sa n a tçı­ zik: R enzo R o ssellin i — Oyuncular:
sını etk iliyen bir k işi olm uştur. A lberto T a vazzi (R h osw ita Sch-
G enellikle R osselini p olem ikçi bir yönetm en m idt, A lberto Capozzi, Zoia W ene-
sayılm aktad ır; senaryoya, film in hazırlam - da, D oris Hild, A n ton io M arietti,
sm a teknik im kân lara fa zla önem v er­ P iero P a sto re — Y apım : Continen-
m ez, özellikle insanlarla ilgilenir, onları g e r ­ talcine.
çek bir şekilde canlandırm ağa, y a şa tm a y a
bakar. G ayesi insanları retorikten kurtarıp, 1944/45 — ROMA, Ç IT TA ’ A P E R T A / R o­
kendilerinde, davranışlarında, tecrübelerin­ ma, A çık Şehir — Y önetici: R ober­
de .şiirsel bir gerçek çilik k eşfetm ek tir. Bu to R ossellin i — Konu v e Senaryo:
yüzden eleştirm en leri şa şırta n denem elere Sergio A m idei, F ederico F ellin i —
girişm iştir. B una rağm en R o ssellin i’nin her Görüntü Y önetim i: U baldo A rata —
yap ıtı ayrı bir ilgin çlik taşım ak tad ır. D e­ M üzik: Renzo R ossellin i — O yuncu­
nem elerin her biri, her yönden v e her şe ­ lar: A ldo F abrizi, A nna M agnani,
kilde, çağın ı anlam ıya, k e şfe tm e ğ e çalışan M arcello P agliero, M aria Michi,
bir sanatçının endişesinden doğm aktadır. H arry F eist, F ran cesco Grandjac-
Y er yer bu endişe sa n a tçıy ı u çlara itiyorsa quet, G iovanna G alletti, V ito A nni-
dahi bugüne değin y ö n e ttiğ i filim lerden ç a ğ ­ chiarico, Carla R overe — Y apım :
daş toplum um uzda insanların evrim ini iz le ­ E x c elsa F ilm .
m ek müm kündür. 1946 — P A IS A ’ / H em şeri — Y önetici: Ro-
berto R ossellin i — Konu: Sergio lini — Senaryo: R. R ossellini, Carlo
A m idei, F ederico F ellin i, R oberto L izzani, M ax K olpet — Görüntü Y ö­
R ossellin i — Senaryo: S. Am idei, n etm eni: R obert Juillard — M üzik:
F. F ellini, R . R ossellini, A lfred H a ­ R enzo R ossellin i — K urgu: Finden-
yes, K laussm ann, M arcello P a g lie- sein — O yuncular: Edmund M es-
ro — Görüntü Y önetim i: Otello chke, F ranz Cruger, B arbara H int-
M artelli — M üzik: R enzo R o sselli­ ze, In gestrau d F in ze — Y apım : Te-
ni — Y ön etici yardım cısı: Federico v er F ilm -S ad fi.
F ellini, M assim o M ida — O yuncu­ 1949 — FRA N C ESC O , G IULLAR E DI
lar: M aria Michi, Gar Moore, M ar­ DIO / Tanrının Ozanı F ra n cesco —
cello P agliero, D ots M. Johnson, Y önetici: R oberto R ossellin i — K o­
H arriet W hite, R enzi A vanzo, W il­ nu: A ziz F ran cesco’nun dualarından
liam Tubbs, D ale E dm onds — Y a ­ — Senaryo: F . F ellini, R . R o sselli­
pım: O FÎ — R ossellini, R ogers. ni —■ Görüntü Y önetm eni: Otello
1944/46 — D E SID E R IO / A rzu — Y önetici: M artelli — M üzik: R enzo R o sselli­
M arcello P a g liero ve R oberto R o s­ ni — Dekor: V irgilio M archi — Y ö­
sellin i — Konu: A .I. B en ven u ti — n etici yardım cısı: F. F ellin i —
Senaryo: S an tan gelo, M. P agliero, Oyuncular: A ldo F abrizi, A rabella
M ario M onicelli, G iuseppe D e S an ­ L em aitre ve am atör oyuncular —
tis — G örüntü Y önetm eni: R odol­ Y apım : A m ato — R izzoli.
fo ve G uglielm o Lom bardi — Oyun­ 1950 — STROM BOLI, T E R R A D I DIO /
cular: E lli P arvo, M assim o Girotti, Strom boli, T anrının T oprağı — Y ö­
Carlo N inchi, R. S m ith — Yapım : netici: R oherto R o ssellin i — Konu:
SA F İR . R. R ossellin i — Senaryo: R. R o ssel­
1947/48 — L’AM ORE / A ŞK . (I-L A VOCE lin i ve A rt Kohn — Görüntü Y ön et­
U M A N A : 2 — IL MIRACOLO / meni: O tello M artelli — M üzik:
1 — in sa n Sesi; 2 ■— M ucize) — Y ö­ R enzo R ossellin i — K urgu: R oland
netici: R oberto R ossellin i — 1) in ­ Gross — Oyuncular: Ingrid B erg ­
san Sesi: Konu: Jean C octeau’nun man, Mario V itale, Renzo Cesana,
bir perdelik sahne oyunundan — Gö­ M ario Sponza — Yapım : B e-R o
rüntü Y önetm eni: R obert Juillard F ilm — R.K.O.
— D ekor: C hristian Bérard — Oyun­ 1952 — L ’IN V ID IA / îs te k (L E S SE PT
cu: A nna M agnani — 2) M ucize: P E C H E S C A P IT A U X / Y edi Gü-
Konu: F ederico F ellin i — Senaryo: nah ’ın bir bölüm ü) — Y önetici: R o ­
F ederico F ellini, T ullio P in elli — berto R ossellin i —• Konu: C olette’in
Görüntü Y önetm eni: A ldo T onti —• «Kedi» hikâyesinden — Oyuncular:
Y önetici Y ardım cısı: F . F ellin i — A ndrée Debar, Orfeo Tam buri —
O yuncular: A nna M agnani, F. F e l­ Y apım : F ilm costellazion e— Franco
lini — Y apım : R ossellini. London F ilm .
1948 — LA M A CC H IN A AM M AZZACAT- 1952 — E U R O P A 51 / 1951 A vrupasi — Y ö­
T IV I / K ötüleri öld ü ren M akine — netici: R oberto R o ssellin i — Konu:
Y önetici: R oberto R ossellin i — K o­ R. R ossellin i — Senaryo: Sandro
nu: Eduardo De Filippo, F abrizio Sa- D e Feo, D iego Fabbri, M ario Pan-
razani — Senaryo: Sergio Am idei, nunzio, Ivo P erilli, R. R o ssellin i —
G iancarlo V igorelli, B rusati, Ferri Görüntü Y önetm eni: Aldo Tonti.
— M üzik: R enzo R o ssellin i — Gö­
1952 — DOV’E L A L IB E R T A / Özgürlük
rüntü Y önetm eni: Pino Santoni, E n ­
N ered e? — Yön: R oberto R o sselli­
rico B etti B eru tto — Oyuncular:
ni.
G iovanni A m ato, M arilyn Buferd,
P ietro Carloni, John F a lletta , Gen- 1952 — SIAM O D O N N E / B iz Kadınlar —
naro P isano, H elen Tubbs, B ill Yön.: R. R ossellini.
Tubbs — Y apım : R o ssellin i — F in ci- 1953 — VIAGGIO IN IT A L IA / İta ly a ’da
ne. S eya h a t — Y önetici: R oberto R o s­
1948 — G E R M A N IA A N N O ZERO / A l- sellin i — Senaryo: R. R ossellini, Vi-
m anyam n Sıfır Y ılı — Y önetici : R o ­ taliano B ran cati — Görüntü Y ön et­
berto R o ssellin i — Konu: R. R o ssel­ m eni: E nzo S erafin — Oyuncular:
Ingrid B ergm an, G eorge Sanders, Fabbri — Görüntü Y önetm eni: Car­
M arie Mauban, P aul M uller, F ra n ­ lo Carlini — M üzik: R enzo R ossel-
çoise A rnoul — Y apım : İta lia Pro- lini — Oyuncular: G iovanna R alli,
duzione — Junior F ilm ■ — S veva R en ato S alvatori, L eo Genn, Sergei
F ilm — Soc. Gen. C iném atographi­ Bondarchuk, P e te r Baldw in, P aolo
que. Stoppa, E nrico M aria Salerno, H an-
n ess M essem er, Sergio F a n to n i —
1954 — J E A N N E A U B U C H E R / Y aküan
Y apım : Intern ation al G oldenstar —
Jeanne D ’A rc — Y önetici: R oberto
F ilm s D ism ages.
R ossellin i — Konu: P au l Claudel'in
sahne oyunundan ve A rthur H oneg- 1960 — V IV A L’IT A L IA / Y a şa sın İta ly a —
g e r ’in oratoryosundan — O yuncu­ Y önetici: R oberto R o ssellin i — S e­
lar: Ingrid B ergm an, Tulio Carmi- naryo: Sergio A m idei, P etrucchi,
nati, M iriam P ierazzini, M ario Pran- P isa n i — Görüntü Y önetm eni: Lu-
delli, Saturno M eletti — Yapım : ciano T ra sa tti (E astm an color) —
Produz. Ciném a A ssociata. M üzik: R enzo R ossellin i — O yuncu­
1954 — A N G ST / K orku — Y önetici: R ober­ lar: R enzo R icci, P aolo Stoppa, Ti-
to R ossellin i — Konu: S tefan n a Louise, G iovanna R alli .F ranco
Z w eig’ in h ikâyesinden — Senaryo: in terlen g h i — Y apım : C ineriz-Tem -
Sergio A m idei, F ranz T reuberg — po F ilm -G alatea-F ran cin ex.
Görüntü Y önetm eni: Carlo Carlini
1961 — A N IM A N E R A / K ara R uh — Y ö­
— Oyuncular: Ingrid B ergm an, Ma-
netici: R oberto R ossellin i — Konu:
thias W iem an, R en ate M annhardt,
Giuseppe P atron i G riffi’nin h ik â y e­
K urt K reuger — Y apım : A niene
sinden — Senaryo: R. R ossellin i, G.
F ilm — A riston Film .
P atron i G riffi — Görüntü Y ön etm e­
1954 — AM ORI D I MEZZO SECOLO / Y a ­ ni: Luciano T ra sa tti — Oyuncular:
rım Y üzyıl A şk la rı — B ir bölüm — V ittorio G assm an, A n n ette Stroy-
Y önetici: R oberto R ossellin i — berg, N ad ia Tiller, Yvonne Sanson,
O yuncular: A ntonella Lualdi, F ran ­ E leonora R o ssi D rago — Y apım :
co İnterlen gh i — Y apım : E xcelsa- D ocum ento F ilm .
R om a F ilm .
1961 — V A N IN A V A N IN I — Y önetici: R o­
1958 — IN D IA / H indistan — B elg e film i berto R ossellin i — Konu: S ten d h al’
— Y önetici: R oberto R o ssellin i — ın hikâyesinden — Senaryo: R o ssel­
Senaryo: R. R ossellini, Sonali Sen- lini, Solinas, Trombadori, Gruault
roy D as Gupta, Fereydoun H oveyda — Görüntü Y önetm eni: Luciano
— Görüntü Yön.: A ldo T onti — T ra sa tti (T echnicolor) — M üzik:
M üzik: A lain D aniélou — Y apım : R enzo R o ssellin i — Oyuncular: S an ­
A niene F ilm — U nion Générale Ci­ dra Milo, L aurent T erzieff, M artine
ném atographique. Carol, P aolo Stoppa, İsabetle Corey
1959 — IL G E N E R A L E D E L L A RO V ER E — Yapım : Zebra F ilm - Orsay iF lm .
/ General D ella R overe — Y ön eti­
ci: R oberto R ossellin i — Konu: în - 1962 — B E N IT O M U SSO L IN I — B elg e fil­
dro M ontanelli’nin bir hikâyesinden m i — Y önetici: P asq u ale P ru n as ve
— Senaryo: Sergio Abim di, D iego R oberto R ossellin i — K urgu: M ario
Fabbri, îndro M ontanelli — Görün­ Serandrei, R om eo C iatti — M üzik:
tü Y önetm eni: Carlo Carlini — D e­ R oberto N ico losi — A çık lam a: En-
kor: Piero Z uffi — M üzik: Renzo zo B iagi, S ergio Z avoli — Yapım :
G alatea.
R ossellin i — Oyuncular: V ittorio D e
Sica, H annes M essem er, Sandra Mi- 1932 — ROGOPAG / B ir bölüm — Y ön eti­
lo, G iovanna R alli, A nne Vernon, ci: R oberto R ossellin i — Senaryo:
V ittorio Caprioli, L ucia M odugno — R oberto R ossellin i — Görüntü Y ö­
Y apım : Zebra Film , Gaum ont. netm eni: L uciano T ra sa tti — D ekor:
1960 — E R A NOTTE A ROM A / R om a’da F lavio M ogherini — M üzik: Carlo
G ece — Y önetici: R oberto R o sselli­ R u stich elli — Oyuncular: R osanna
ni Senaryo: S ergio A m idei, R. Sch iaffin o — B ruce B alaban — Y a ­
R ossellin i, B runello Rondi, D iego pım : Arco F ilm - Cineriz - Lyre.
TONÎ F ra n sız sinem asında k ötü bir a n latım g e le ­
T O N I y ö n etm e n / JE A N R E N O IR se n a r­ neğin i tem sil eden P a g n o l g en e de R enoir’
yo / CARL E IN S T E IN , JACQUES ın niyetlerin i an lam ış v e ilk dört film i ba­
L E B E R T görü n tü ler / CLAUDE R E N O IR şarılı olm ayan bu yön etm en e yen i bir şan s
m ü zik / BOZZI d ek o r / BO U RELLY verm işti. F ilim bütünüyle g erçeğ e dayan ­
oy u n cu la r / C A T H E R IN E BLA V ETTE, m aktadır. G örüntüleri v e o laylarıyla ilk a n ­
EDOUARD DELM ONT, M AX DALBAN, da d ik k ati çek m eyen bu alçak gönüllü f i­
lim den bazı sahneler b elleğim ize k azılm ış
JE N N Y H E L IA , A N D R E X , CELIA MON-
olarak çıkarız. D urm adan h atırlarız bu sah ­
TALVAN, K O V E C H E V ITC H , BOZZI y a ­
neleri. Toni’de her şe y günlük y a şa n tım ız­
p ım / MARCEL PAGNOL 1934.
daki gibidir. A m a aym zam anda şiirle yü k ­
F İL M İN K O N U SU lüdür. Z am anla esk iyen b azı yan ların a k a r­
M artigues yakınlarındaki Crau tepelerinden şın filim , İta ly a n yen ig erçek çilik akım ının
biri üstünde, B erre gölü k ıyısın d a parlak ve çağd aş sinem anın an ah tar film idir. T o­
güneşi, sert sıca k ik lim i ile in san a gözü- ni’nin yen igerçek çilik v e çağd aş sin em ayla
peklik ve bezginlik, onurluluk ve zayıflık olan parelelliğini, gerçek bir olayı an la tm a ­
gibi ters özellikleri aynı zam anda veren bir sına, adsız oyuncular ku llan m asın a b a ğ la ­
doğanın ortasında İta ly a n ve Ispanyol a sıl­ m ak biraz ek sik bir y a rg ı olur. B öyle bir
lı küçük bir topluluk yaşar. E rk ek ler de­ y a rg ı Toni’nin bir an ek d ot v e bir oyuncu
m iryolunda, ta ş ocaklarında y a da küçük kullanm a yöntem inden ib aret olduğu san ı­
tarlalarında çalışırlar. K adınlar onlara y a r­ sını uyandırır. O ysa gerçek olaylar Toni’
dım eder, evlerini pansiyon haline g e tir e­ nin en güçlü yanı değildir. B u olaylar k a ­
rek bir k aç kuruş kazanırlar. ra k teristik olm aktan çok a n ek d o t olarak
T aş ocaklarında çalışan Toni, aynı zam an ­ kalıyorlar. F ilim d e gerçek çi v e güçlü olan
da oturduğu evin sahibi M arie'nin de se v ­ yan top lu m sal ortam ’ın ayd ın lığa çık arılı­
gilisidir. Toni bir süre sonra Josepha adlı şıdır. İta ly a ’da yen ig erçek çiliğ in yen i ba­
genç bir Ispanyol kadınına delice tutulur. şarıy a u la ştığ ı yıllard a R ossellin i, D e Sica
Josepha k olay elde edilen bir kadındır. Tam ve Z avattin i’y e ilk sorum şu y d u : Toni’y i gör­
bir yosm adır, ö n ü n e gelen le düşüp k alk ab il­ dünüz m ü ? Ü çü de adım bile duym am ışlar­
m ek için taş ocağının patronu A lb ert’i çe­ dı. R enoir Ita ly a n y en ig erçek çiliğ i ü zerin­
şitli olaylardan sonra öldüren Josepha, To­ deki etk ilerin i daha son rak i filim leriy le de
ni ile ilişk isin i sürdürür. Toni, J osep h a’yı g ö sterecek ti. A m a L a p a rtie de cam p agn e’
çok sevm ektedir. Bu yüzden kadının suçu­ da R enoir’ın yardım cılığım yapan büyük y ö ­
nu üstüne alır. V e hayatım fed a eder. Jo­ n etm en V isconti, Toniklen habersiz d eğ il­
sepha da bir süre sonra suçunu itira f eder di. Gerek O ssessione, g erek se L a Terra Tre-
ve hapsedilir. m a, Toni’y le akraba füim lerdir. A n a h ta r-fi-
lim Toni ile Ita ly a n y en igerçek çiliğin d en de
Jean R enoir burada k ısa ca ve k ab aca ö zet­
önce, F ra n sız gerçek çiliğin e giden yo l a ç ıl­
lenen konuyu binlerce psikolojik ayrın tıy la
m ıştır. 1934-39 arasın d a san atın ın en yü ce
zen gin leştirm iştir.
n ok tasın d a bulunan R enoir, 1939’dan bu y a ­
FİLİM H A K K IN D A n a Toni’y le k ıyaslan ab ilecek bir eser v ere­
«Toni oyuncu yön etim i bakım ından biraz m edi daha.»
esk im iştir. A m a oyuncular g en e de çok ba­ GEORGES SA DO UL
şarılı. Toni’nin y ap ım cısı M arcel P a g n o l’du. (L ettres F ra n ça ises 21.6.1956)

46
O ysa bizim hikâyem izd e bir cin a y et söz «Toni bazı bölüm lerinin a k ışın ın a ğ ır oluşu
konusuydu, k an da akıyordu. C eset ç a ­ bir yan a bırakılırsa ender raslanan n itelik ­
m aşırların arasında gizleniyordu. B ütün tek i bir sinem a eseridir. R enoir’ın sessiz f i­
bunları filim den çık arm ak g erek ti. V e y a ­ lim ler evresinde eld e e ttiğ i u sta lık , T oni’de
zık oldu. İyi bir sahneydi çünkü. daha da g elişm iş olarak o rta y a çıkar. H iç
bir n o k ta y ı unutm az R enoir, hiç bir önem li
H ik âye konusunu şöyle buldum. O yıllarda ayrın tıy ı da dışarda bırakm az. Görüntüler­
M artigues’de kom iserlik yapan Jacques deki iç hareketin büyük bir gü çle verild iği
M ortier adında bir dostum vardı. Çok iy i ve p lâ stik h arek etle se s hareketinin o la ­
yazılar yazıyordu. Y eşil M aym un adlı bir ğan ü stü bir uyuşum içinde b irleştiğ i böyle-
polis rom anı da y a z m ıştı h a ttâ . M ortier sine bir filim k arşısın d a duygulanm adan du­
M artigues’de L atin a sıllı a zın lık arasında rulam az.
geçen ve cin ay etle sona eren bir k ısk an çlık
olayıyla ilg ili her ç e şit b elgeyi topladı. İk i­ Renoir, dolaysız, yalın, arınm ış ve h eyecan ­
m iz de bu olaylar birbirine bağlan ın ca de­ lı bir a n latım la bütün bu kadınların v e er­
yim yerindeyse, dram atik olm ayan bir dra­ keklerin psikolojisini yan sıtır. K im ileri onur­
mın, günlük olayların ak ışı ve d oğallığı için ­ lu davram larıyla, k im ileri ilk el hayvan sı-
de gelişm esin den ilg in ç bir filim çık ab ilece­ lık la n y la k im ileri de burjuvazi v e onun g e ­
ğin e inanıyorduk. Konu üzerinde uzun uzun tird iği düzenin hem sinik, hem de şiddetli
düşündük. G erçek olayın kahram anlarının b askılarının kurbanı olm aya k adar götüren
h a y a tta k alan yak ın ları tan ım asın lar falan gözü p ek lik leriyle k arşım ızd a y a şa m a y a
diye bazı d eğişik lik ler yap tık . A m a olayın b aşlıyorlar. B u te p e g erçek ten inanılm az
özüne, çevreye, in san lara dokunm adık. H alk derecede y a şa y a n bir y er oluyor: bu tep e­
film i görünce görünm eyen bir alıcının g er­ nin alın yazısm ı avucum uzun iç i gib i bili­
çek olaylar m eyd an a geld iğ i sırada gizlice yoruz: hem top ografyasın ı, hem de izlen im ­
oralarda dolaştığım v e her şe y i olduğu gib i lerini. K okularım biliyoruz, titreyişlerin i,
saptadığım sansın istiyorduk. B u türden bir zengin ışık değişim lerini biliyoruz. B u sad e­
is te ğ i duyan yönetm enlerin ne ilk iyd im ne lik çabası v e d olaysız a n latm a gü cü (sin e­
sonuncusu. A m a bu filim d e yap m ak isted ik ­ m acıların belge-fU im d ü rü stlü ğü dedikleri
lerim i bir süre sonra İta ly a n yen igerçek çi- şey) rol k esm eyen oyuncuların da yard ım ıy­
lerinin m ükem m elliğe ulaştırd ık ların a tan ık la büyük bir d eğer kazanıyor.»
oldum.»
LEO N M O U SSIN AC
JE A N R EN O IR 1935

JE A N R E N O IR N u it d u C a r r efo u r/K a v şa k G ecesi 1932, M a­


d a m e B o v a ry 1934, T on i 1934, Le C rim e d e M on­
15 E y lü l 1894’te P a r is’te d o ğ a n J ea n R en oir
sieu r L a n g e /B a y L an ge’in S u ç u 1935, La V ie
ü n lü em p r e sy o n ist r e ss a m A u gu ste R e n o ir ’in
e s t a N o u s / H a y a t B izim d ir 1936, L es B a s -
ik in ci oğlu d u r. 1919’d a sa v a şta n d ö n d ü ğ ü n d e o
F o n d s / A yak T a k ım ı 1936, U n e P a rtie de
da b a b a sı g ib i p lâ s tik sa n a tla r la ilg ile n iy o r ve
C a m p a g n e /B ir K ır G ezin tisi 1936, La G rande
S era m ik çi olm ak istiy o r d u . A ncak, o yılla rd a
Illu sio n 1937, La reg le d u J e u /O y u n u n K u ralı
görd ü ğü N ew Y ork esra rı, K or A teş gib i film ­
1939.
ler b ir d e ö zellik le C h ap lin ’in film le r i g en ç
R en o ir’in yön ü n ü sin e m a y a çevirdi. 1940’d a A m erik aya g id en R en o ir o rad a Fransa-
d a p ek b e ğ e n ilm e y e n a ltı filim çev ir d i. 1950’de
U ne vie sa n s j o ie /N e ş e s iz h a y a t ad lı film in H in d ista n ’da y a p tığ ı Le fle u v e /I r m a k ’ta n s o n ­
sen a ry o su n u yazd ık ta n so n ra 1924’te La fille ra 1954’d en b u y a n a g en e v a ta n ı F ra n sa ’d a f i­
de l ’e a u /S u K ızı ad lı film in i çevird i. 1925 lim ler ç ev ir m ey e d ev a m etti.
te gördüğü F o lies d es fe m m e s/K a d ın la r ın
Ç ılgınlığı, R en o ir’i d erin d en etk iled i. B u etk i Jean R en oir b u g ü n y a ln ızca F ra n sız sin e m a sı­
R en o ir’in so n ra k i y ılla rın d a ed in e c e ğ i b ü tü n n ın d eğ il, b ü tü n ü y le y ed in c i sa n a tın en b ü yü k
an la tım araçların a E ric v on S tr o h e im ’in d a m ­ ya ra tıcıla rın d a n b iri sa y ılm a k ta d ır. S o n filim -
g a sın ı vu racak tır. Jean R en o ir en ö n e m li fi- l e r i : Le D ejeu n er su r l ’H e r b e /K ır la r d a K ah ­
lim lerin i 1926 1939 a ra sın d a çevirdi: N a n a v a ltı 1959, Le T e sta m en t d u D o cteu r C ardelier -
1928, Le P etite M arch an d e d ’A llu m e te s/K ib r it- D o k to r C o rd elier’n in V a siy eti 1960, Le C aporal
çi K ız 1928, La C h ien n e/ D işi K ö p e k 1931, La E p in g le E n se le n e n O n b aşı 1962.

47
HEMŞERİ/PAISA

r o b e r to r o ss e lin i

H EM ŞERl bir a sk eı altı a y sonra izinli olarak şehre


P A ISA y ö n etm e n / R O BER TO R O SSE L ­ döner. G ayesi K urtuluş Gününde tan ıd ığı bir
L IN I k on u / SE R G IO A M ID E I, F E D E R ­ genç kızı bulm aktır. Kızı bulur oysa, geçen
ICO F E L L IN I, R O S S E L L IN I sen a r y o / süre zarfında, kız artık so k ağa düşm üştür.
A M ID E I, F E L L IN I, R O S S E L L IN I, R O S­ Geceyi beraber geçirirler. E rtesi sabah, a s­
S E L L IN I, ALFRED H A Y E S, MARCELLO ker daha uykuda iken, kız ayrılır ve d elikan­
PAG LIERO, K LA USM A NN g ö rü n tü ler / lıya eski adresini bırakır, ilk buluştukları
OTELLO M ARTELLI m ü zik / RENZO odaya dönüp askeri bekler. Adresi, okum a­
R O S SE L L IN I ses / O V ID IO DEL dan, cebine atan a sk er b a şk a bir arkadaşı
G R A ND E o yu n cu la r / S icilya b ölü m ü ile buluşur. K â ğ ıt p arçası m eydana çıkınca
R O B E R T VAN LOON, CARMELA SAZIO arkadaşı üzerindeki adresin k im e a it oldu­
n a p o li b ö lü m ü : D OTS JO H N SO N , ğunu sorar. D elikanlı «Hiç, sad ece bir oros­
A LFO N SIN O ro m a b ö lü m ü : GAR punun adresi» deyip k â ğ ıt parçasını yırtıp
M OORE, MARIA M IC H I firen ze b ölü m ü : atar.
H A R R IE T W H IT E , R EN Z O AVANZO D ördüncü bölüm :
ik iy e ayrılan, bir k ısm ı A m erikalılar, bir
m a n a stır b ölü m ü : B IL L T U B S ro m a g n a
k ısm ı A lm anlar tarafından işg a l edilen F i­
b ölü m ü : DALE ED M O N D S, CIGOLANI
renze şehrinde A m erikalı bir h astab ak ıcı
y a p ım / O.F.I. CAPITANI FILM
partizanlarla savaşan sev g ilisin i arıyor.
F O R E IG N FIL M PRO DU CTIO NS INC.
B eşin ci bölüm :
F ÎL M tN K O N U SU
Ü ç ask eri papaz — biri K atolik, biri P ro­
A ltı ayrı bölüm de filim İta ly a ’nın çeşitli testa n ve biri M usevi — küçük bir dağın
şehir ve bölgelerinde A m erikan ordusunun tepesinde bulunan bir m an astıra gelip g e c e ­
ilerleyişin i izliyor. y i orada g eçirir ve d iğer p ap azlarla ta n ışır­
B irinci bölüm : lar.
S icily a ’ya ayak basan bir A m erikan bölüğü A ltın cı bölüm :
SicilyalI bir gen ç k ızın yardım ından yarar­ Po nehrinin deltasın d a p artizanlardan ve
lanır. A m erikalılar tarafından, yan lışlık la, A m erikalı kom andolardan birleşik bir grup
ihan etle suçlandırılan kız daha sonra A l­ cephanesiz kalıp A lm anlar tarafından sa rı­
m an kurşunlarına kurban gider. lır. B a tak lık lard a hepsi A lm anlar ta ra fın ­
İkin ci bölüm : dan kurşuna dizilir, asılır, elleri b ağlı o la ­
N ap oli’de sarhoş bir zenci M.P. sokaklarda rak nehre atılır, ya da in tih ar ederler.
sürünen bir çocu ğa rastlar. Zencinin, N ew F lL lM H A K K IN D A
Y ork’un şan ı ve y ü celiğ i hakkında, an lam ­ «P aisa u fa k kusurları v e büyük m eziy etle­
sız, k arışık konuşm alarını sabırla dinliyen ri olan bir filim dir. A n latım ı dağınık, kur­
çocuk sonunda askerin çizm elerin i çalıp g u su kötü, yer yer anlam sız, çoğu bölüm ­
kaçar. E rtesi gün çocu ğa yeniden ra stlıyan lerin izlen ilm esi güç, seyirciden talep e t ­
zenci tehd itlerle çizm elerinin iadesini ister tiğ i k a tılış sınırsız. O ysa g eriy e bir çok şey
ve çocukla birlikte yüzlerce kişinin, hayvan k a lıy o r ! R om a bölüm ündeki dengeli, tu tu m ­
gibi, korkunç bir se fa le t içinde yaşadıkları lu, um utsuz trajedi; m an astır bölüm ündeki
m ağaralara gelir. T üyler ürpertici m an za­ çarpıcı in sa n iy et d u ygu su v e özellikle, son
ranın karşısınd a zen ci deh şet içinde, u ta n a ­ bölüm ünde u m utsuz o y sa sonuna k adar y ıl-
rak uzaklaşır. m ıyan m ü cah itlerle bir birlik kuran deltanın
Ü çüncü bölüm : acı, boş, m erh am etsiz görüntüleri.»
R om a’nın kurtuluşuna k a tıla n A m erikalı V E R N O N JA R R A T

48
S E K İZ BUÇ UK büyük bir günah olduğu kendisine u n u tam a­
8 1 /2 (OTTO E M EZZO) y ö n e tm e n / y a ca ğ ı bir y ılg ıy la anlatılır. Guido artık y e ­
FED E R IC O F E L L IN I sen a ry o / FEL- tişk in bir erkektir. A m a içm elerde bir k a r­
L IN I, E N N IO FLAIANO, TULLIO dinale m utluluğu nasıl bulabilirim diye sor­
duğu zam an, K ardinal g erçeğ e yalnız k ili­
P IN E L L I, B R U N E L L O R O N D I g ö rü n tü ­
se yolu yla varılacağım söyleyin ce iste r is­
ler / G IA N N I D I V EN A N Z O m ü zik /
tem ez ürperir Guido. K ilise u zlaşm asız iki
N IN O ROTA d ek or, g iy siler / P IE R O
yol gösterir: Tanrının yolu, Ş eytan ın yolu.
G H E R A R D I k u rg u / LEO CATOZZO
F ellin i’nin görüntülerle çağrışım tek n iğ i
oyu n cu lar / MARCELLO M A STR O IA N N I,
burada en b aşarılı örneklerinden birini v e ­
CLAUDIA CARDINALE, ANO UK A IM E E,
rir: C aesar’ın adının an ılm a sıy la ham am
SA ND RA MILO y a p ım / C LEM ENTE
bölüm üne geçilir, havludan togaların a sarın ­
FRA CA SSI 1963.
m ış R om alıların buharlar içindeki yüzleri
F İL M İN K O N U SU görünür. Bu görüntü M ichelangelo’nun «Ce­
F ilim yön etm eni Guido’yu hekim ler bir k a p ­ h en n em im i an ıştırarak sey irciy i kardinal’le
lıcaya gönderm işlerdir. B üyük bir k aram ­ k arşılaşm a sah n esin e hazırlar. Ş eytan ın y o ­
sarlık içinde olan Guido son film i üzerinde lu ise içm elerdeki şık kadınların ve m odayı
çalışam am aktadır. Ü stelik çevresin i saran y a n sıta n sokakların p a rıltısıy la verilir.
yakınları — karısı, m etresi, filim y ap ım cı­ Guido şey ta n ın yolunu seçm iştir, çünkü
sı, senaryocusu — da an layışlı davranm a­ m utluluğu genç .lekesiz bir kızın g ü zelliğ in ­
m aktadırlar. ö n celer i bu insanların d avra­ de bulur.
nışları Guido’yu uzun boylu ted irgin etm ez. P ro u st’un «Y itirilm iş zam anı ararken»inde
Çünkü bulunduğu yer onu durm adan b irta ­ küçük bir «M adeleine» bisk ü itin in kendini
kım anılara, görüntülere, düşlere, y a n g er­ neden onca m u tlu lu ğa boğduğunu a çık la y a ­
çek leşm iş güzellik lere doğru itm ektedir. m am ası gib i Guido da m utlu oluşunu ancak
Bu görüntüler daha çok y aşlı ve g en ç k a ­ «herşey eskiden olduğu g ib i... Kendim de
dınların görüntüleridir. Bunların g erisin ­ olm ak isted iğ im gib i d eğil de olduğum g ib i­
d eyse bir ana ve k ilise sap lan tısı Guido’nun yim » diyerek açıklayabilir. F ilm in sonunda
hayal gücünü etkiler. D üşlerinde an asıyla Guido’nun h ayatın a k arışm ış olan bütün in ­
karısı birbirlerinin yerini tutar, harem de sanlar bir sirk şen liği içinde el ele tu tu şa ­
halayıklar Guido’yu çocukluğunda yık an d ı­ rak bir h alk a yaparlar. Guido ancak kendisi
ğ ı bir teknede yıkarlar, içm elerde ise k a . de bu h alk aya bugünkü ve çocukluğundaki
dınlar aşırı derecede sü slü şapkalarıyla, g örü şü yle k atılarak kendisini yıkım dan kur­
unutulm uş bir çağın soluk g iy sileriy le k u t­ tarabilir. Onun y a p acağı filim kendisini, y a ­
sal sudan içerek dolaşırlar. lanları, korkuları, sa p la n tıla rıy la — olduğu
K iliseye gelin ce — bu san atçın ın p ortresin ­ gib i — g ö steren bir filim olm alıdır.
de de, Jam es Joy ce’un S tep h en ’inde olduğu M antık dışı ö ğeler girm elidir k i uydurm a
gibi, genç adam a kadınlardan k orkm ası ö ğ ­ bir sim gecilik ağı, zorlam a anlam lar o rta ­
retilm iştir. Guido çocukluğunda papazların dan kalksın, yala n sız ve içten görüntüler
yönetim indeki bir okulda okurken arada bir belirsin. K arısının «Yalan da doğru da aynı
ark adaşlarıyla kaçıp deniz k ıyısın d a L a Sa- şe y m i senin için» sorusuna Guido y a la n la ­
raghina adlı dev anası gib i bir yosm ayı o y ­ rın v e k açışların da bütünün bir parçası,
natırlar. Guido bu k açam aklarından birin­ g erçeğ i aram anın bir p arçası olduğu k a rşı­
de p apazlara yakalan ır ve y a p tığ ı işin ne lığın ı verebilir.

49
j ALMANYA SIFIR Y IL I/GERM ANIA ANNO ZERO

roberto rossellini

A L M A N Y A S IF IR Y ILI F İL İM H A K K IN D A
GER M AN IA A NN O ZERO y ö n e tm en / «A lm an ya’nın S ıfır Y ıh belirli bir yen ilik
R O B ER T O R O S S E L L IN I k o n u / R O S­ taşım ayıp , anlam lı bir g elişim çizgisin in en
S E L L IN I se n a ry o / R O S S E L L IN I, u ygu n n ok tasın d a y er alıyor. B undan önce­
CARLO LIZZANI, M AX KO LPET gö rü n ­ k i ik i film in d e olduğu gibi, R ossellin i A l­
tü ler / R O B E R T JUILLARD m ü zik / ınanlara k arşı duyduğu derin ilg iy i belirtip,
R EN Z O R O SS E L L IN I k u rgu / F IN D E N - onlara işg a l altın d ak i İta ly a ’da, olayların
S E IN o yu n cu la r / E D M U N D M E SC H K E , kenarında duran, otoriter nazilerin u şa k la ­
FRANZ CRUGER, BARBARA H IN T Z E , rı pozunda fa ş is t k u vvetlerinden çok daha
IN G E ST R A U D F IN Z E , SA NR A M A NY S, önem li v e fa a l bir rol veriyor. Bununla R os­
E R IC G U H N E , E R N S T PITTSC H A U , sellin i g erçek olaylara k arşı hürm etini bir
H E D Y B L A N K N E R y a p ım / T E V E R kez daha belirtiyor.
FILM SA D FI 1948. S a n a tçı d âvayı derinleştirm ek, konuyu g e ­
liştirm ek ih tiyacım duyup A lm an ya’y a g ö ç
F İL M İN K O N U SU ediyor.
K oehler ailesi, Berlin'in harabelerinde güç, B u k arşılaşm ad an g ü z e lliğ i zam an la an la ­
sefil bir ya şa n tı sürdürüyor. B ab a K oehler şılacak , bugüne d eğin çoğu eleştirm en ler
usandırıcı, oy sa k u şa ğ ın ın sorum luluğunu tarafından tu tu lm ıyan , olağan ü stü bir y a p ıt
ta şıy a n («B iz A lm anlar servetim izi en flâ s­ doğuyor.»
yona, oğullarım ızı da H itler’e verdik») bir G IU S E P P E F E R R A R A
kim sedir. B üyük oğlu Kari, cepheden dönen, (Y eni Ita ly a n Sin em ası F irenze, Le
tev k if edilm ek korkusu içinde saklanan, işi M onnier 1957)
gücü olm ıyan esk i bir N azi; k ızı E v a ise
A lm anya'nın S ıfır Y ıh k arşısın d a duyduğum
gündüzün ev işlerile m eşgu l olan, geceleri
hayal k ırık lığın ın nedenini k e şfe ttiğ im i sa ­
eğ len ce yerlerinde k endisini satan, güçlü
oysa uçurum a sürüklenm iş bir kadındır. nıyorum : bu bir filim değil, R osselin i’nin
K oehler’lerin bir de küçük oğulları var: on- b ize verm ek iste d iğ i ya p ıtın eskizidir. H a k ­
lı olarak denilebilir k i çok k ısa olan bu f i­
ik i yaşınd aki Edmund. Günlerini B erlin so ­
lim , ayn ı zam anda fa z la uzundur. B u şekli
kaklarında, harabelerde geçiren, çeşitli iş­
lerle, karaborsacılık la a ilesin e yardım etm e­ ile, v e P a isa ’y a y a k ışır bir tarzda, bir sin e­
ğ e çalışan Edmund. m a h ik â y esi için y eterli m alzem e taşıyor.
B u yönden filim bir y oğu şu m ek sik liğ in e
Edm und’un güç, sefil, anlam sız, dengesiz
kurban gidiyor.»
yaşan tısın ı daha da k arıştıran bir kim se
A N D R E B A Z IN
var: esk i öğretm eni.
(L ’E cran F ra n ça is N o. 189, 1949)
N azi, cinsi sapık öğretm enin sözlerine k a ­
nan Edm und günün birinde öz babasını öl­ R ossellin i y a şa ttığ ı dünyadan daha a cı ve
dürecektir. ö ld ü recek tir çünkü, öğretm enin g erek li bir şekilde kopuyor; gördüklerini,
d eğim i ile, baba K oehler gerek siz, hiç bir gördüğü gib i anî v e em p rovize bir şek ild e
işe, hiç k im sey e yaram ıyan, ailesin e yük an latıyor; k işiler yaratm ıyor, insanları g e ç ­
olan bir yaratık tır. m işleri v e a n la m la n ile kabul ediyor. R os­
C inayetten sonra Edmund, yararlı bir iş sellin i g en ç çocuğun cesedini kucak layıp
yapm ış olm anın heyecan ı içinde, ö ğ retm e­ A vrupa’y a gösteriyor; R om a’lı papaz, S icil-
n i ile karşılaşıyor; o y sa k en d isin i teşv ik y a ’lı kız, F iren ze’li p artizan gib i za v a llı A l­
eden, cin ayetin nedenlerini a çık lıyan ö ğ ret­ m an çocu ğu da bir kurbandır, ayn ı d üşm a­
m en ondan kaçıyor, onu suçluyor. Y ap tığı nın kurbanı. Y ıl sıfırla kapam yor.»
hareketin anlam sızlığını, kötülüğünü anlı- G IA N LUIG I R O N D I
yan Edm und harabelerde in tih ar ediyor so­ (İtaly a n S in em ası B ugün - Roma,
nunda. B e r te tti 1953)

50
nijat özön • İtalyan yeni gerçekçilik
akımının sanaryocuları

İta ly a n y en i g e r çek çilik a k ım ı ü zerin e irili u fa k lı in c e le m e ­


ler yayım lan d ı; y en i g e r çek çilik ç e şitli açıla rd a n e le alın d ı,
a n ca k n ed e n se b u a k ım a b ü y ü k e m e ğ i g eçen sen a ry o cu la rın
d u ru m u b u g ü n e kadar k a ra n lık ta k ald ı. B u ih m a l b ir d e­
recey e k ad ar m azu r gö rü leb ilir, n e d e n i d e şu: H er h a n g i bir
y e n i g e rçek çi film in se n a ry o su n u k im in ya zd ığ ın ı m erak
ed ip d e göz a ta rsa n ız orad a bir ya da ik i ad d eğil, a şa ğ ı yu ­
k a rı y a rım d ü zin ey e y a k ın ad g örü rsü n ü z. G erçek te b u y e ­
n i g erçek çi a k ım a d eğ il İta ly a n sin e m a sın a özgü b ir n ite
lik tir; en e sk isin d e n en y en isin e, en k ö tü sü n d e n en iy isin e
kadar b ü tü n filim ler için b u b ö y led ir. D o la y ısiy le b ö y le bir
ç a lışm a için d e h er sen a ry o n u n p a y ın ı d eğ erle n d irm ek ya
i ç o k güç y a da ço k v a k it im k â n sızd ır. N e var ki, b ü tü n b u n ­
la ra ra ğ m en y e n i g erçek çi ak ım ın sen a ry o cu la rın ı to p lu ca
ta n ıtm a k y in e d e yerin e g e tir ilm e si gerek en bir g örevd ir. A-
şa ğ ıd a k i k ü çü k b iy o -film o g ra fi n o tla r ı b u am a çla h a zırla n ­
m ıştır. B u ra d a b u sen a ry o cu la rın ç a lışm a sın d a k i b a şlıc a ö-
z e llik le r i de b e lir tm e k y erin d e o lu r. Y u k arıd a d a b e lir ttiğ i­
m iz gib i, b u se n a ry o cu la r h er filim iç in k a la b a lık b ir ta k ım
o la ra k ça lışm a k ta d ırla r. Y in e b u ta k ım la r ç o k k ez ay n ı k im ­
se le rd e n m ey d a n a g elm ek ted ir. B u n u n o lu m lu yan ı, b ö y le
b ir ta k ım ç a lışm a sı so n u n d a çık a n filim ler in b irlik , b ü tü n ­
lü k g ö ste rm e sid ir . O lu m su z y ö n ü de b a za n tek ra ra y o l a çm a ­
sıd ır . B ir b a şk a ö zellik , öb ü r bir ço k sin em a d a k in in a k sin e
İta ly a ’d a y ö n e tm e n in se n a ry o ç a lışm a la rın a m u tla k a k a tıl­
m a sıd ır. B a za n b u k a tılış, b ir y ö n etm en -sen a ry o cu ik izin e
y o l a ça ca k k ad ar a m a ç ve d e y iş b irliğ in e varab ilm ek ted ir:
(D e S ica-Z avattin i, V iscon ti-C ecch i d ’A m ico, F ellini-F laiano-
P in elli, D e S an tis-P u ccin i, B o lo g n in i-P a so lin i...) Y en i g er­
çe k ç i b ir sen a ry o cu n u n g e lişm e si g en e llik le şu y o lu izle m ek ­
ted ir: S in e m a eleştir isi-sen a ry o -y ö n etm en lik . S en aryolard an
ço ğ u n u n ö zg ü n sen a ry o o lu şu da b ir b a şk a ö zellik tir. Ama
bu du ru m , e d eb iy a t ile sin e m a iliş k isin in ile ri b ir d ereceye
v a rm a sın a da en g el o lm a m a k ta d ır. Y en i g e rçek çiliğ in sin e ­
m a k adar ed eb iy a t ala n ın d a da yer a lm a sı b u ilişk iy i hem
k o la y la ştırm a k ta h e m d e k a çın ılm a z şe k le so k m a k ta d ır.
M oravia, P a so lin i, P ra to lin i, B ra n ca ti, A lvero, F a b b ri... gibi
y a za rla rın y a ln ız m a lzem e v erm ek le k a lm ayıp d oğrudan
d o ğru y a sen a ry o ça lışm a la rın a k a tılm a la rı, h a tta b u n u n di-
şm d a y ö n e tm e n y a rd ım clığ ı, o yu n cu lu k , y ö n etm e n lik y a p ­
m a la rı b u n u a çık ça g ö ste rm e k te d ir. A şağıd a g ö rü lece ğ i gi­
bi b ü tü n b u ça lışm a la rı yap an sen a ry o cu la r ik i d ü zin eyi
zor a şm a k ta d ır. B u n la rd a n da sü r e k li o la ra k y en i g erçek çi
filim le r d e ça lışa n la r b ir d ü zin e k adardır.
(NOT: A şağıd ak i film o g r a filer d e yaln ız b a şk a y ö n etm en ler
iç in y a p ıla n sen a ry o ça lışm a la rı y er alm ak tad ır; sen a ry o cu ­
la rın k en d i filim le r i y a d a k en d i filim le r i için y a p tık la rı se ­
n aryo ça lışm a la r ı b u n u n d ışın d a b ıra k ılm ıştır. F ilim lerd e
ç o k kez b e ş a ltı sen a ry o cu ç a lıştığ ın d a n , b ir film in b ü tü n
sen a ry o cu la rı an cak b ir k ere g ö ster ilm iş, on d an so n r a «or­
ta k la şa » sö z ü y le b e lir tilm iştir . Y en i g erçek çi a k ım ın d ışın ­
KAYNARLAR d a k alan y a da ö n e m siz filim le r d e d e y in e ça lışm a n m «or -
ta k la şa » y a p ıld ığ ı b e lir tilm e k le y e tin ilm iştir . «Y» y ö n etm en
k ısa ltm a sı, «S» sen a ry o k ısa ltm a sıd ır .)

51
ALVARO, Corrado re P a rig i — P a ris hep P a ris’tir (Y : Em m er, S:
O rtak laşa), 1952: L a ra g a zze di p iazza di S p ag-
Yazar, gazeteci, sinem a eleştiricisi, 15-4-1895’te na — Ispanyol alanındaki kız (Y: Em m er, S: E m ­
San L uca’da doğdu, 11-6-1956’da R om a’da öldü.
m er), 1953: A nni fa c ili — K olay y ılla r (Y: Zam ­
1915’ten b aşlıyarak şiir ve hik âye kitapları, ro­
pa, S: B rancati, Talarico, Z am pa), C ronache di
m anlar yayım ladı. Ç eşitli yazıların d a sinem a ve
poveri a m an ti — F a k ir âşık ların h ik âyesi (Y : L iz­
tiyatro konularım ele aldı. 1938’den sonra doğru­
zani, S: D agnino, Mida, L izza n i), 1954: T erza li-
dan doğruya hem sinem ada, hem de tiyatrod a ça ­
ceo — L isenin üçüncü sın ıfı (Y: Em m er, S: B er-
lışm a ğ a başladı.
nari, P ratolini, E m m e r ), L a p a u r a /D ie a n g st —
FİLİM LER İ: 1938: T erra di nessunu - Issız top ­ K orku (Y: R ossellini, S: T reu b erg), 1955: R ac-
rak (Y: B a ffico ), 1947: C accia tra g ica - F eci av con ti rom ani — R om a hik âyeleri (Y : Franciolini,
(Y: De Santis, S: A ntonioni, Lizzani, Z avattini, S: M oravia, A ge, Scarpelli, R o si), II bigam o —
Barbaro, Pinelli, De S a n tis), 1950: P a tto col diavo- ik i karılı (Y : Em m er, S: A ge, S carp elli), 1957:
lo — Ş ey ta n la a n tlaşm a (Y : Chiarini, S: A m idei, II m om ento piu bello — E n gü zel an (Y: Em m er,
Cecchi d’A m ico, Serandrei, C hiarini), 1952: R o­ S: G. Am idei, P ra to lin i), 1959: II gen eral della R o-
m a ore 11 — A cı lokm a (Y: D e Santis, S: Sonego, vere — General della R overe (Y : R ossellini, S:
Franchina, P uccini, P etri, Z a v a ttin i). M ontanelli, Fabri, R o ssellin i); 1960: E ra n o tte a
A lvaro’nun im zası yen i gerçek çiliğ in yalnız iki f il­ R om a — R om a’da geceyd i (Y: R ossellini, S: Fab-
minde (F e c i av, A cı lokm a) yer alm ak ta, ü stelik bri, Rondi, R o sse llin i), 1961: F a n ta sm i a R om a —
A ntonioni, Z avattini, C ecchi d’A m ico, P in elli... g i­ R om a’da h a yaletler (Y : P ietran geli, S: O rtakla­
bi u sta senaryocuların adıyla birleşm ektedir. Bu şa) , 1962: II p rocesso di V erona — V erona duruş­
bakım dan A lvaro’nun bu çalışm alard ak i payını m ası (Y : Lizzani, S: P irro ), A nni ru g g en ti —
değerlendirm eğe çalışm anın rem il a tm ak tan fa r ­ Cüm büşlü yıllar (Y: Zampa, S: O rtak laşa), 1963:
kı olam az. D oğrudan doğruya A lvaro’nun bir k o ­ L iolâ (Y: B la setti, S: O rtak laşa), 1964: L a v ita
nusundan geliştirilen Ş ey ta n la a n tla şm a ’nm sı­ a g ra — A cı h a y a t (Y : Lizzani, S: L. B ianciardi’
radan bir filim olm ası bu değerlendirm eyi g ü çleş­ nin romanından, V in cen zon i), L a fu g a — Kaçrş
tirm ektedir. (Y: Spinola, S: O rtak laşa).
A m id ei’nin önem li çağı, R om a nazilerin elindey-
A M ID E I, Sergio ken R ossellin i ve F ellin i’yle g izlilik içinde h azır­
lad ığı R om a açık şeh ir’le başlar, yin e R ossellin i
Y apım cı. 30-10-1904’te T rieste’de doğdu. 1924’te
ve L izzan i’nin filim leriyle devam eder. A ncak A m i­
sinem anın çeşitli kollarında çıraklık dönem inden
dei bu dönem de de ilk senaryoculuk çağın ın b a ş­
geçm eğe başladı. B ir yandan da ik tisa t ve ticaret
lıca ö zelliği olan özü zayıf, biçim ve ritm i güçlü
öğrenim i yapıyordu. 1938’de senaryoculuğa b a şla ­
senaryolarının biraz daha iyicelerin i Zam pa ve
dı; M argadonna, Gambino, M alasom m a, Campo- özellik le E m m er’in filim lerinde sürdürür. B ö y le­
gallini, Gallone, B ra g a g lia ... gib i yönetm enlerin lik le A m idei çalışm asın ı bir a y a ğ ı yeni g erçek çi­
önem siz filim lerinde senaryo çalışm a la rıy la bu
lik te öbür a y a ğ ı «senaryocu film i» denebilecek ve
alandaki tecrübesini artırdı. E m m er’in filim lerin-
senaryocu ustalık ların ın yer aldığı filim ierde g ü ­
den bazılarının ayrıca yap ım cılığın ı üstlendi.
nüm üze kadar sürdürm üştür.
B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1938: P ietr o M icca (Y:
Vergano, S: O rtaklaşa), 1940: Cuori n ella torm en- A N T O N İO N İ, M ichelangelo
ta — F ırtın alı gönüller (Y : C am p ogallin i), 1942:
G elosia — K ıskançlık (Y : P oggioli, S: o r ta k la şa ), Y önetm en. 29-9-1912’de F errara’da doğdu. İk tisa t
1943: T risti am ori — K ederli aşk lar (Y : G allone), ve tica ret öğrenim inden g eçti. F errara’da g a zete-
T ’am ero sempı-e — Seni hep sev eceğ im (Y: Ca- ciilk yaptı, sonra R om a’y a g itti. Sin em ayla g a z e ­
m erini, S: o rta k la şa ), 1945: R om a c ittâ ap erta — te c i ve eleştirici olarak ilgilendi. Ö zellikle «Bian-
R om a açık şehir (Y : R ossellini, S: F ellini, R os- co e Nero» ve «Cinema» gibi sin em a dergilerinde
sellin i), 1946: Sciu sciâ — K aldırım çocukları (Y: yazıları çıktı. R o ssellin i’nin U n p ilo ta ritorna’sıy-
De Sica, S: Franci, V iola, Z avattini, De S ica ), P a - la sen aryocu lu ğa başladı. Fulcignorû'nln I due
isâ (Y: R ossellini, S: F ellini, H aines, R o ssellin i), fo sca ri’sinde yönetm en yard ım cılığı yap tı. 1943'
1948: A nni d ifficili — Güç y ıllar (Y: Zampa, S: te başlad ığı G ente del P o adlı b elge film i ancak
B rancati, F ulcignoni, E v a n g e listi), L a m acchina 1947’de tam am lıyabildi. 1950’de C ronaca d i un
am m azzaccattivi — Y aram azları öldüren m akina am ore ile ilk uzun film in i verdi.
(Y: R ossellini, S: V igorelli, B rusati, F erri), S o t. FİL İM L ER İ: 1942: U n p ilo ta ritorno — B ir pilot
to il sole di R om a — R om a gü n eşi a ltın d a (Y : Cas- dönüyor (Y : R ossellini, S: Leone, B etti, Mida, Ghe-
tellani, S: E. Cecchi, M argadonna, T o zzi), 1950: rard i), I due F o sca ri (Y : F ulcignoni, S: O rtakla­
D om enica d’a g o sto — A ğ u sto sta bir pazar (Y: şa ), 1947: C accia tra g ic a — F e c i a v (Y: D e S an ­
Em m er, S: B rusati, M acchi, Z avattin i, E m m er), tis, S: O rtak laşa), 1952: Lo sceicco bianco — B e­
Strom boli, terra di D io — Strom boli (Y: R o sselli­ y a z şeyh (Y : F ellini, S: P inelli, F ellin i).
ni, S: R ossellini, A rt K ohn), 1951: P a r ig i e sem p- 1950’den sonra dünya sin em asın ın en önem li sa-

52
natçılarm dan biri olarak o rtaya çıkan A ntonioni’ tin i), V ulcano — K ahpenin in tik am ı (Y : D ieter-
nin yeni gerçek çilik le ilk ilişk isi «Biaco e Nero» le ), 1951: Guardie e ladri — Jandarm alar v e hır­
ve «Cinema» dergilerindeki eleştirm e ve k u ram ­ sızlar (Y: Steno ve M onicelli, S: F laiano, M acca-
sal yazılarıyla olm uştur. 1943’ten sonraki b elge ri, Fabrizi, Steno, M onicelli), Signori, in carroz-
filim lerinde bu görüşleri u ygu la m a y a geçirm iştir, za! — B aylar, arabalara! (Y : Zampa, S: O rtak­
ö z e llik le F e c i a v ’a bu iki d eğişik tecrübesinin a ğ ır­ la şa ), 1952: T re storie proibite — Ü ç y a sa k hikâ­
lığın ı k a ttığ ı söylenebilir. ye (Y: Genina, S: 1. ve 2. bölüm lerin konusu, P a t-
ti, M accari, D e Feo, P erilli, G enina), A ltri tem pi
B A R B A R A , U m berto — Geçm iş zam an (Y: B la se tti), 1953: A nni fa ci-
li — K olay y ıllar (Y: Zampa, S: o rta k la şa ), 1954:
Y azar, sinem a kuram cısı, yönetm en. 3-1-1902’de D o v ’è la lib ertâ — T oto kaldırım yo sm a sı (Y:
A cireale’de doğdu. 19-3-1959’da R om a’da öldü. R ossellini, S: P ietran geli, R o ssellin i), V ia g g io in
Genç y a şta tiy atro çalışm aların a başladı, oyun, Ita lia — İta ly a ’da gezi (Y : R ossellini, S: R o ssel­
lar yazdı, gazetecilik yap tı. 1933’te b elge filim - lini) , L’a rte d’arrangiarsi — Z am ana u ym ak san a­
lerle sinem aya g eçti. 1937’de ilk uzun film i L’ul- tı (Y : Zampa, S: Z am pa).
tim a n em ica’yı çevirdi. A yn ı yıl «Centro Sperim en-
Y eni g erçek çiliğ in gid işi üzerinde B rancati, sa ­
ta le di C inem atografia» adındaki Ita ly a n Sinem a
n a t yönünden çok getird iğ i ahlâk an la y ışıy la e tk i­
E n stitü sü ’nde öğretm en liğe başladı, ça lışm aları­
de bulundu. Ç ağdaş Ita ly a n edebiyatının en önem ­
nın çoğunu sinem a eğitim in e ve kuram larına ayır­
li kişilerinden olan B rancati, yerg ici tutum unu
dı. R oberto L onghi ile sa n a t üzerine filim ler çe­
sin em aya da y a n sıttı; alışılm adık durum ları, k i.
virdi.
şileri rom anlarından perdeye aktardı. B undan do­
F lL lM L E R l: 1940: L a p eccatrice — G ünahkâr la y ı B ra n ca ti’nin en b aşarılı senaryoları, yen i
(Y: P alerm i), 1941: P au re d’am are — Sevm ek gerçek çilik akım ının yergi ve m izahla karışım ını
korkusu (Y: A m leto), 1942: V ia delle cinque lu- veren Zam pa’nın filim leri için hazırladıklarıdır.
ne — B eş ay sok ağı (Y : C hiarini), 1948: C accia
tra g ica — F eci av (Y : D e Santis, S: O rtak laşa). CECCHİ D ’AMICO, S u so (G iovanna)
Barbaro, senaryolarından ve filim lerinden çok si­
nem a konusundaki kuram sal çalışm aları, eleştir i­ 21-7-1914’te R om a’da doğdu. T anınm ış edebiyatçı,
leri ve öğretm en liğiyle yen i gerçek çilik üzerinde senaryocu ve yapım cı E m ilio C ecchi’nin k ızı. Ro-
etkide bulunm uştur, h a ttâ bu akım ın isim baba­ m a ’daki Chateaubriand F ran sız lisesin d e okudu,
sı da B arbaro’dur. E isen stein , Pudovkin, B alazs C am bridge’te In giliz edebiyatı öğrenim i yaptı. D ış
gib i ünlü sinem a kuram cılarının eserlerini Ita l- T icaret D airesi’nde çalışırken İn g ilizce ve Fran-
yan caya kazandırdığı gib i ken d isi de sinem a ü ze­ sızcadan çeviriler yap tı. S avaşın bitim inde V iscon-
rine bir çok kitap yazm ıştır. B unlardan biri de t i’nin sah n eye koyduğu yabancı oyunları (H e-
senaryoculuk üzerine yazılm ış «Film : so g e tto e m ingw ay'den «B eşinci kol», C aldw ell’den «Tütün
scen eggiatu ra»d ır ve konunun tem el k itap ların ­ y o lu » ...) çevirdi. F la ia n o ’nun yardım iyle g a z e te ­
dan sayılm aktad ır. A ncak çok kez rastlan d ığı g i­ ciliğe başladı. Y ine F laiano ve M oravio ile Théop­
bi, Barbaro da sağlam k u ram sal görüşlerini aynı hile G autier’nin «A vatar»ını senaryo biçim ine g e ­
gü çle u ygu layam am ıştı. F eci a v ’ın yarım düzüne tirdi, 1946’da C astellan i’nin M io fig lio professore
senaryocusu arasından B arbaro’nun payını a y ır­ film inin sen aryosu yla sin em aya g eçti.
m ak im kânsızdır. Y ine ken d isi kadar güçlü bir B A ŞL IC A F lL lM L E R l: 1946: Mio figUo p ro fes­
kuram cı olan Chiarini'nin filim lerindekl senaryo sore — P rofesör oğlum (Y: C asteilani, S: orta k ­
çalışm aları ise pek parlak sayılam az. laşa) , V ivere in pace — Y aşam ak arzusu ( Y: Zam ­
pa, S: T ellini, Fabrizi, Z am pa), R om a c ittà lib é­
B R A N Ç ATI, V italiano ra — R om a özgür şehir (Y : P agliero, S: Flaiano,
M ercanti, P a g liero ), II d elitto di Giovanni E p is-
R om ancı, oyun yazarı. 24-7-1907’de P a ch in o ’da copo — G. E .’nun suçu (Y: L attuada, S: Fabrizi,
doğdu. 25-9-1954’te T orinc’da öldü. 1928’de ede­ Fellini, Telli, L attu a d a ), L ’onorevole A n gelin a —
b iyat h ayatın a atıldı, fa k a t en önem li ça lışm a , S a ygıd eğer A n gelin a (Y : Zampa, S: Tellini, M ag-
la n 1941’den sonraki dönemdir. 1942’de F red a’nın nani, Z am pa), 1948: Ladri di b iciclette — B isik let
D on C esare di B azan film inde sen aryocu lu ğa b a ş­ hırsızı (Y: D e Sica, S: B iancoli, Franci, Gherar-
ladı. di, Guerrieri, Z a v a ttin i), 1950: E ’ P rim avera —
B A ŞL IC A F lL lM L E R l: 1942: L a bella addorm en- iş t e ilkbahar (Y: C asteilani, S: o rta k la şa ), 1951:
ta ta — U yu yan gü zel (Y : Chiarini, S: O rtak laşa), M iracolo a M ilano — M ilano’da m u cize ( Y : De
1943: E nrico IV — Dördüncü H anri (Y: P astin a, Sica, S: Chiari, Franci, Z avattini, D e S ica ), 1952:
O rtaklaşa), 1944: Silenzio, si gira — Susun fi­ B uongiorno, e lefa n te — Günaydın fil (Y: Francio-
lim ç e\T iliy o r ÎY: C am p ogallin i), 1948: A nni dif- lini, S: Z a v a ttin i), B ellissim a — E n gü zel (Y: V is-
ficili — Güç yıllar (Y: Zampa, S: Kendi h ik â y e­ conti, S: R osi, V isco n ti), A ltri tem pi — Geçm iş
sin ¿in. crtaklaşE i, 1950: E ’prim avera — İş te ilk ­ zam an (Y: B la setti, S: o rta k la şa ), P ro cesso alla
bahar Y C asteilani, S: Cecchi d’A m lco, Z avat- c ittà — Şehre açılan dâva (Y : Zampa, S: Gianni-

53
ni, Fabbri, V asile, Z am pa), 1953: Siam o donne — kitap ların ı yayım ladı (1935-1957). 1937 de İta ly a ’
B iz kadınlar (Y: V isco n ti), I v ln ti — Y enilm işler nın en önem li sinem a dergisi olan «Bianco v e N e-
(Y: A ntonioni, S: Fabbri, V asile, A n ton ion i), L a ro»yu kurdu, 1951 e kadar yön etti. 1940 ta senar-
signora sen za cam elie — K am elyasız kadın ( Y : yoculuğa, 1942 de yön etm en liğe başladı. Son üç
A ntonioni, S: M aselli, P.M . P a sin etti, A n ton ion i), yıldır U lu slarası V enedik F ilm F e stiv a li’nl y ö n e t­
1954: T em pi n ostri — Zam anım ız (Y : B la se tti), m ektedir.
Senso — Günahkâr gönüller (Y: V isconti, S: C. B A ŞL IC A FİLİM LER : 1940: L a p eccatrice — Gü­
B oito’dan, V iscon ti), 1955: L e am iche — K adınlar nahkâr (Y: Palerm i, S: o rta k la şa ), 1952: S tazio-
arasında (Y: A ntonioni, S: P a v e se ’den, D e C és­ ne term in i — Son ista sy o n (Y: D e Sica, S: Z avat-
pedes, A n to n io n i), 1957: Le n o tti bianche — B eyaz tini, P rosp eri), 1953: A m ore in c ittâ — Şehirde
geceler (Y: V isconti, S: D o sto y ev sk i’den, V iscon ­ a şk (Y: A ntonioni, Lizzani, R isi, F ellini, L attu a-
ti), 1958: L a sfida — M eydan okum a (Y: Rosi, da, M aselli, Z avattini, S: Z avattini, Ghione, F er-
S: Provenzale, R o si), 1959: E sta te vio len ta — reri, C orsi), Siam o donne — B iz kadınlar (Y: V is­
Şiddetli ya z (Y: Zurlini, S: P rosperi, Z urlini), conti, Guarini, F ranciolini, Zampa, R ossellini, S:
I m agliari (Y: R osi, S: Griffi, R o si), 1960: R occo Z avattini, Cecchi d’A m ico ), L a fia m m a ta — A te ş
e suoi fratelli — D üşm an kardeşler (Y : V isconti, (Y: B la setti, S: K istem a ek er’in oyunundan, Ben-
S: P ratolini, Campanile, F ranciosa, Medioli, V is­ venuti, B rancati, M ercati, P in elli), T em pi nostri
con ti), R isa te di gioia — N eşeli kah k ah a (Y: Mo- — Z am anım ız (Y : B la setti, S: o rta k la şa ).
nicelli, S: M oravia’dan Incorcci, Scarpelli, M oni- Chiarini de tıpkı çalışm a arkadaşı Barbaro gib i
celli), 1951: Salvatore Giuliano (Y: R osi, S: P ro­ İtalyan sinem asının en önem li kuram cılarından ve
venzale, Solinas, R o si), 1962: B occacio ‘70 (II la- eğitim cilerindendir, bundan dolayı da sa v a ş ön­
voro — Ç alışm a bölümü, Y: V isco n ti), 1963: Gli cesinden sonrasına kadar bir çok sinem acının y e ­
indifferenti — K ayıtsızla r (Y: M aselli, S: M ora­ tişm esinde doğrudan doğruya y a da d olayısıyla e t­
v ia ’dan), II gattopardo — Leopar Y: V isconti, S: kili olm uştur. G örüşleri bakım ından Z avattin i'yle
T om asi L am pedusa’dan, C am panile, F ranciosa, aynı şey leri savunan (bk. Z avattin i) Chiarini de
Medioli, V iscon ti), 1964: C asanova ‘70 (Y: Moni- çok v a k it Barbaro gib i kendi filim lerinde bunla­
celli, S: A ge, Scarpelli, Guerra, Salvioni, Moni- rı aynı gü çle uygu layam am ıştır.
ceili), 1965: V aghe stelle d ell’Orso — B üyük A y ı’
m n soluk yıldızları (Y: V isconti, S: Medioli, V is­
con ti), G iulietta d egli sp iriti — R uhların G iuliet- D E CONCINI, E nnio
ta ’si (Y: F ellini, S: Rondi, Flaiano, P inelli, F el-
9-12-1923 te R om a’da doğdu. F e lse fe öğrenim i
lin i).
yaptı. 1941.42 yıllarında üç güldürüsünü sah n eye
Cecchi d’A m ico senaryolarıyla gerek nicelik g e ­
koydu. S a v a şta n sonra g a ze te c iliğ e başladı. 1945
rek n itelik yönünden İta ly a n sinem dasm da ve te S ciu sciâ’da D e S ica ’nın y a rd ım cılığıyla sin em a­
yeni gerçek çilik akım ında Z avattin i’y e eş bir yer y a g eçti. C accia tra g ic a ’mn sen aryosu n a katıldı.
tu tm ak tadır. F ilm ografisi, sa v a ş sonrası İta ly a n B ir süre sinem adan uzak kald ık tan sonra 1950 de
sinem asının en önem li yönetm enlerinin ve filim - yeniden sen aryocu lu ğa döndü.
lerinin çoğunu içine alır. Ö zellikle V iscon ti’nin
1951’den sonraki bütün filim lerinin senaryosunda B A ŞL IC A F İL İM L ER !: 1947: C accia tra g ica —
Cecchi d’A m ico’nun im zası vardır. Bununla b irlik­ F e c i a v (Y: De San tis, S: o rta k la şa ), 1950: II
te C ecchi d’A m ico aynı k ola y lık la örneğin B la ­ b rigan te M usolino — H ancının k ızı (Y : Camerini,
setti, Camerinl, M onicelli, Z am pa... ile de çalışab il­ S: P erilli, S ten o ), 1951: S en su a litâ — Ş eh v et (Y:
m ektedir. Zaten ilk ününü Zam pa’nın Y aşam ak F racassi, S: o rta k la şa ), 1952: I se tte dell’Orsa
arzusu ile yapm ış ve bir «nastro d’argen to — Gü­ M aggiore — B üyük A y ı’m n y ed isi (Y: C oletti, S:
müş kuşak» k azan m ıştır. D üzenli çalışm ası, k a ­ o rta k la şa ), 1953: A ttila (Y: F rancisi, S: ortak ­
dınca inceliği, zek âsı ve zev k iy le İta ly a n sin em a­ la şa ), U lisse (Y: Camerini, S: o rta k la şa ), 1954:
sının en çok aranılan senaryocusudur. M ambo (Y: R ossen, S: o rta k la şa ), 1955: L a ri-
saia — K anlı pirinç (Y : M atarazzo, S: o rta k la şa ),
L a bella m u gn aia — D eğirm enci g ü zeli (Y : C a­
C H IA R IN I, L uigi
m erini, S: o rta k la şa ), 1956: Suor L etlzia — H em ­
Sinem a eleştiricisi, kuram cı ve yönetm eni. R om a’ şire L etizia (Y: Camerini, S: o rta k la şa ), 1957:
da 20.6-1900 de doğdu. H ukuk öğrenim i yaptı; II grido — Ç ığlık (Y : A ntonioni, S: B artolini,
edebiyat h ayatına atıldı, «Quadrivio» d ergisini ç ı­ A n to n io n i). De Concini, F e c i a v ile H ancım n k ı-
kardı, edebiyat eleştirileri yazdı. 1935'te «Centro zı’ndan sonra 1957 deki Ç ığlık’a kadar P o n ti —
Sperim entale»yi kurdu, bunun b aşına g eçti. 1935’ Le L au ren tiis yapım ı olan bir çok sıra film inin
te «C inem atógrafo» adlı ilk k ita b ıy la önem li k u ­ senaryosuna katıldı. Bu dönem deki en önem li ça ­
ram sal çalışm alara başladı, birbiri ardından «Chi­ lışm aları yeni gerçek çilik dışında k alan ve üstün
que cap itoli sul film », «La regio», «II film nei yapım n iteliğ i ta şıy a n M ambo, U lisse, Guerra e
problem i dell’arte», «II film n ella b a tta g lia delle p ace gib i filim lerdir. D e Concini yeni g erçek çi­
idee», «Panoram a del cinem a contem poráneo»... liğin ikinci derecede senaryocularındandır.

54
D E SA N T IS, Giuseppe m a’da geceyd i (Y: R ossellini, S: o rta k la şa ), 1965:
II m agn ifico cornuto — M uhteşem boynuzlu (Y:
Y önetm en. 11-2-1917 de F on d i’de doğdu. H ukuk P ietran geli, S: M accari, Scola, S tru cch i). U g o B et-
öğrenim i yaptı. Centro S p erim en tale’nin y ö n e t­ t i’den sonra çağd aş tiyatrod ak i k a to lik y a za rla ­
m enlik bölüm ünü bitirdi. G azetecilik yap tı. «Ci­ rın en önem lisi sayılan Fabbri, bir yandan da tam
néma» dergisinde eleştiriler yayım ladı. 1940 ta an lam ıyla k a to lik bir yazar değildir. Çünkü g e ­
M astrocinque’nin D on P asq u a le (Y : M astrocin- n ellik le k a to lik liğ in k a tı kalıplarından sıy rılm ış­
que), 1942: O ssessione — T utku Y: V isconti, S: tır. Bunu yalnız yazılarında değil, davranışlarında
J. M. C ain’in rom anından, A licata, P ietrangeli, da gösterm iş, bu arada fa şizm e k arşı koym uş,
Puccini, V isco n ti), 1943-46: D esiderio — İste k h ristiyan lık ile m arxism arasında bir «ortak z e ­
Y: R ossellin i), 1946: II sole sorge ancora — Gü­ min» aram ağa koyulm uş, h a ttâ zam an zam an «ko­
neş yine doğar (Y: V ergano, S: Lizzani, V ergan o), m ünist katolikler» denilen topluluğa y ak ın lık g ö s­
U ltim o anıore — Son a şk (Y: Chiarini, S: o rta k ­ term iştir. Senaryo çalışm aların d a da arada bir bu
la şa ), 1951: II C apitano di V en ezia — V enedik’li eğilim in etkilerine rastlan m ak tad ır. Örneğin da­
yüzbaşı (Y: Puccini, S: o rta k la şa ). nışm anı bulunduğu yapım evinin, senaryocusu da
D e Santis, «Cinema» «Bianco e Nero» d ergilerin­ olduğu Şehre açılan dâva ve Y enilm işler gibi filim -
de küm elenen P uccini, P ietran geli, A ntonioni, L iz­ lerde.
zani, V iscon ti... gib i gen çlerin arasında Ita ly a n
sinem asında gerçek dışı tu tu m lara k arşı en sert F E L L IN I, F ederico
hücum larda bulunan bir eleştiriciyd i. Bu yönden
yeni gerçek çiliğin doğm asında büyük payı vardır. Y önetm en, oyuncu. 20-1-1920 de R im in i’de doğ­
C accia tragica, N on c’è pace tra g li u livi gib i fi- du. D üzenli bir öğrenim yapam adı. B ir ara evin ­
lim leriyle de bu akım ın en iy i eserlerinden bir den k açarak a t cam bazhanesinde çalıştı. Sonra
kaçını verm iştir. Y eni gerçek çiliğin ilk örneği olan g azetelerd e resim li rom anlar yaptı; R om a’ya g i­
O ssessione’nin senaryosundaki payı büyüktür; derek h afta lık bir m izah dergisinde çalıştı. 1939-
aynı şey Güneş yine doğar için de söylenebilir. A n ­ 40 arasında M acario'nun oynadığı filim lerde «gü-
cak De S an tis daha sonraki filim lerinde, en çok da lütçülük» (g a g m an) yaptı. 1941 de senaryoculu-
dış b askılar yüzünden, aynı n iteliğ i sürdürem em iş­ ğ a başladı, 1950 de L a ttu a d a ’yla (L uci del varie-
tir. tâ ’yı çevirerek yön etm en liğe g eçti.
B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1941: D ocum ento Z 3 —
F A B B R Ï, D iego B elg e Z 3 (Y: Guarini, S: o rta k la şa ), 1942: Quar­
ta p agin a — D ördüncü sa y fa (Y: M anzari, Gam-
Oyun yazarı, gazeteci. 2-7-1911 de F o rli’de doğdu. bino, S: o rta k la şa ), 1943: Campo de’ fiori — Çiçek
1928-37 arasında bir çok güldürü yazdı ve doğdu­ ta rla sı (Y : Bonard, S: o rta k la şa ), 1945: B om a
ğu şehirde sahneye koydu. Sonra R om a'ya y er­ c ittâ a p erta — B om a açık şehir (Y: R ossellini,
leşti, tiyatro eleştiricilerinin d ik k atin i çeken oyun­ S: o rta k la şa ), 1946: P a isä (Y : R ossellini, S: or­
lar yazdı. 1940 ta K atolik Sinem a M erkezi’nin G e­ ta k la şa ), 1947: II d elitto di Giovanni E piscopo —
nel S ek reterliği’ne atan arak sin em ayla m eşgu l ol­ G. E .’nun suçu (Y: L attuada, S: o rta k la şa ), 1948:
m a ğ a başladı. S avaşta n sonra sin em a ve tiyatro Senza p ietâ — M erham etsiz dünya (Y: L a ttu a ­
çalışm aları daha yoğu n lştı. 1945-48 rasında «Or- da, S: P inelli, L attu a d a ), In nom e della Iegge —
bis F ilm »in san at d anışm anlığını yaptı. Kanun nam ına (Y: Germi, S: P inelli, G erm i), II
B A ŞL IC A FÎLİM LER İ: 1945 L a p orta del cielo .— m ulino del P o — Po değirm eni (Y: L attuada, S:
Göğün k ap ısı (Y: D e Sica, S: Franci, Z avattini, B ach elli’nin romanından, P inelli, L a ttu a d a ), L’
M usso, D e S ica ), 1946: U n giorno n ella v ita — am ore (II m iracolo bölümü, Y: R ossellini, S: P i­
H a y a tta bir gün (Y: B la setti, S: Chiari, Majano, nelli, R ossellini, ayrıca oyuncu), 1949: F rancesco,
B la setti, Z a v a ttin i), 1949: F ab iola (Y: B la setti, giu llare di D io — F ran cesco, T anrı’mn soytarısı
S: o rta k la şa ), 1950) : L a beau té du diable — Ş ey ­ (Y: R ossellini, S: R o ssellin i), 1950: II cam m ino
tan ın gü zelliği (Y: Clair, S: Salacrou, C lair), 1952: della speranza — U m u t yolu (Y: Germi, S: P in el­
V erginità — B akirelik (Y: De M itri, S: orta k la ­ li, G erm i), 1951: La c ittâ si difende — Suçlu g en ç­
şa ), P rocesso a la c ittà — Şehre açılan dâva (Y: lik (Y: Germi, S: Comencini, P ineli, M angione,
Zampa, S: o rta k la şa ), E uropa ‘51 — 1951 A vrupa’ G erm i), 1952: E uropa ‘51 — 1951 A vrupa’sı (Y:
si (Y: R ossellini, S: D e Feo, Pannunzio, Perilli, R ossellini, S: o rta k la şa ), II b rigan te di Tacca del
R o ssellin i), I v in ti — Y enilm işler (Y: A ntonioni, Lupo — T acca del Lupo haydutu (Y: Germi, S:
S: o rta k la şa ), 1954: Il sed u ttore — B a şta n çıkarıcı B a cch elli’nin hikâyesinden, P inelli, Tozzi, G erm i),
(Y : R ossi, S: Kendi güldürüsünden, B envenuti, 1958: F ortu n ella (Y : D e Filippo, S: Flaiano, P i­
Guerra, Leoni, Prosperi, R adice, Sonego, R o ssi), nelli) .
1957: L a diga sul P a sifico — O kyanus’a k arşı (Y: 1950 den sonraki sinem a san atçıların ın en önem ­
Clém ent, S: P erilli, C lém en t). 1959: Il general lilerinden sayılan F ellin i 1941 den sa v a şın sonu­
délia B overe — General délia B overe (Y : R o ssel­ na kadar sek iz senaryo yazdı, bunlardan bazıla­
lini, S: o rta k la şa ), 1960: E ra n o tte a Borna — B o- rında Z a v a ttin i’yle de ça lıştı. Bununla birlikte bu

55
yıllarda yeşerm eğe b aşlıyan yen i gerçek çilik a k ı­ R om a'da doğdu. «Cinema» ve «Bianco e Nero»
m ına yabancı kaldı; ancak 1944-45 te R o ssellin i’ dergilerinde sinem a eleştirileri yazdı. S avaştan
nin R om a açık şehir’iyle bu akım ına katıldı, fa k a t sonra V ergan o’nun II sole sorge ancora’sm da y ö ­
gerek bunda g erek se P a isâ ’da R ossellin i ağır b a­ netm en yardım cısı, senaryocu ve oyuncu olarak
sıyordu, L ’am ore’den sonra ise F ellin i a ğ ır b a s­ sin em aya g eçti. 1950 de belge filim ciliğin e başla-
m ağa başladı. N itek im L ’A m ore, A uropa ‘51 ve ladı, ertesi yıl A ch tu n g! B an d iti! ile uzun film e
F ran cesco’da daha sonra F ellin i’nin filim lerinde g eçti.
rastlanılan dinsel, ahlâki ve m istik öğeler y a vaş FİLİM LER İ: 1946: II sole sorge ancora — Güneş
yavaş beliriyordu. F a k a t bu arada F ellin i’nin g e ­ yin e doğar (Y : V ergano, S: o rta k la şa ), 1947:
rek senaryolarında gerek se L a strad a’y a (1954) C accia tra g ic a — F eci a v (Y: D e San tis, S: or­
kadarki filim lerinde çok kez tam bir yen i gerçek çi ta k la şa ), 1948: G erm ania anno zero — A lm anya
olarak çalıştığın ı belirtm ek gerekir. sıfır y ılı (Y: R ossellini, S: o rta k la şa ), R iso am a-
ro — A cı pirinç (Y: D e San tis, S: o rta k la şa ), 1949:
FL A IA N O , Ennio N on c’e p ace tra g li ulivi — Z eytinliklerin altında
sükûn yok (Y : De Santis, S: P uccini, D e Libero,
G azeteci, yazar. 5-3-1910 da P e sca ra ’da doğdu.
D e S a n tis), 1961: Orazi e C uriazi — H oras’lar ile
M im arlık öğrenim i y ap tık ta n sonra çeşitli dergi
C urias’Iar (Y: Baldi, S: o rta k la şa ).
ve gazetelerd e sinem a ve tiy a tro eleştiriciliğin e
başladı. 1942 de senaryolar yazarak sin em aya g e ç ­ Lizzani, «Cinema» ile «Bianco e Nero» d ergilerin­
ti. de kalem sa v a şla rıy la yeni g erçek çiliğ e yol açan
B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1942: L a d anza del fuo- genç eleştiricilerdendir. B ir sin em a koop eratifi
co — A teş dansı (Y : Sim onelli S: o r ta k la şa ), 1946: kurarak m eydana g etird iğ i A ch tu n g! B anditi! ve
R om a c ittâ libera / L a n o tte p orta con siglio — P ra to lin i’nin rom anından ak tard ığı C ronache di
R om a özgür şehir (Y : P agliero, S: o rta k la şa ), poveri am an ti akım ın en önem li filim lerinden sa ­
1948: F uga in F ran cia — F ra n sa ’y a k a ç ış (Y: Sol- yılır. L izzani m ücadeleci ve b ağım lı tutum unu
dati, S: M usso, S old a ti), 1950: Luci del v a rietâ filim lerinde olduğu kadar k atıld ığ ı senaryo ça lış­
— V aryete ış ık la n (Y: L attuada, F ellini, S: P i- m alarında da gösterdi. İta ly a n sinem asını özel­
nelli, F ellini, L a ttu ad a ), 1951: P a rig i e sem pre lik le gerçek çe açıdan ele alan önem li bir sinem a
P a rig i — P aris hep P a r is’tir (Y: Em m er, S: or­ tarihi («II cinem a italiani», 1953, 1961) k alem e
ta k la şa ), Lo sceicco bianco — B ey a z şeyh (Y: aldı.
F ellini, S: F ellini, P in elli) 1953: I V itelloni
—■ A ylak lar (Y : F ellini, S: F ellini, P inelli, M A RG AD O N NA , E tto re M aria
B arjavel, M orise) 1954: L a strad a — Son­
30-11-1893 te P a len a ’da doğdu. İk tisa t öğrenim i
suz sokaklar (Y öneten: F ellini, Senaryo: P i­
yaptı. G azeteciliğe başladı, sonra sin em aya g eçti.
nelli, F ellin i), L a donna del fiu m e — N ehir kızı
1932 de «Cinema ieri e oggi» adında bir kitap
(Y: Soldati, S: o rta k la şa ), C am illa (Y: Em m er, S:
yayım ladı. A ynı yıl A lm a n y a ’y a gid erek sinem a
Sonego, E m m er), P ecca to che sia una can a g lia —
incelem elerinde bulundu. 1935’te İta ly a ’y a döne­
Y an sokaklar kraliçesi (Y: B la setti, S: o rta k la şa ),
rek senaryoculuğa başladı.
L a rom ana — R om a’lı dilber (Y : Zampa, S: Mo-
B A ŞL IC A FİLİM LER İ: 1937: Gli uom ini non so-
ravia’m n romanından, M oravia, Z am pa), 1955: II
no in g ra ti — İnsanlar nankör değildir (Y: B r ig .
bidone — K alpazanlar çetesi (Y: F ellini, S: P i­
none, S: o rta k la şa ), 1942: M alom bra (Y : Soldati,
nelli, F ellin i), 1957: Le n o tti di Cabiria — C.nın
S: o rta k la şa ), 1946: L ’u ltim o anıore — Son aşk
geceleri (Y : F ellini, S: P inelli, F ellin i), 1958 F o r .
(Y: Chiarini, S: o rta k la şa ), II bandito — H ayd u t
tunella (Y: D e Filippo, S: o rta k la şa ), 1960: La
ıstırab ı (Y: L attuada, S: B iancoli, P inelli, T elli­
dölce v ita — T atlı h a y a t (Y: F ellini, S: Pinelli,
ni, L attu a d a ), 1947: S otto ile sole di R om a — R o­
F ellin i), 1961: L a n o tte — Gece (Y: A ntonioni,
m a gü n eşi altında (Y: C astellani, S: orta k la şa ),
S: Guerra, A nton ioni), 1962: B occacio ‘70 (L e ten-
Sonza p ietâ — M erham etsiz dünya (Y: L attuada,
tazioni del dottor A n ton io bölümü, Y: F ellini, S:
S: Kendi konusundan, o rtak la şa), 1951: D ue sol-
P inelli, F ellin i), 1963: 8 1 /2 (Y: F ellini, S: P in el­
di di speranza — İk i paralık u m ut (Y: C astelani,
li, Rondi, F ellin i), 1965: G iu lietta degli sp iriti —
S: T. D e Filippo, C a stellan i), 1953: P ane, am ore
R uhların G iu lietta’sı (Y : F ellin i, S: o rta k la şa ).
e fa n ta sia — A şk ve hayal (Y: C om encini), 1954:
Y önetm en-senaryocu F ellin i ile senaryocu F laino
Scuola elem entare — İlk okul (Y: L attuada, S:
ve P in elli’nin m eydana g etird iğ i üçlü, İta ly a n s i­
o r ta k la şa ).
nem asının en d ikkate değer senaryocu-yönetm en
Otuz yıldan beri senaryoculuk yapan M argadon-
takım ıdır. F laian o’nun kendine özgü nitelik leri en
na yen i gerçek çilik akım ına 1946 da II bandito’y la
çok P agliero’nun R om a özgür şeh ir’inde görü le­
başladı ,altı yıl bu akım a yardım cı olduktan son ­
bilir.
ra P ane, am ore e ... serisiy le sulandırılm ış, pem be­
LIZZANI, Carlo leştirilm iş, vod villeştirilm iş bir ç e şit popüler y e ­
ni gerçek çilik çığırın a yol açtı, ondan sonra da
Y önetm en, eleştirici, sinem a tarih çisi. 3-4-1922 de d ik k ate değer her h an gi bir senaryo verm edi. M er­

56
h am etsiz dünya ile İki paralık u m u t’un doğrudan Y an sok ak lar k raliçesi (Y : B la setti, S: Kendi h i­
doğruya M arğadonna’nm tasarlad ığı bir konuya kâyesinden, o rta k la şa ), R accon ti rom ani — R om a
dayandığını belirtm ek yerinde olur. hikâyeleri (Y: Franciolini, S: Kendi derlem ele­
rinden), 1958: R accon ti d’e sta te — Y az hikâyeleri
M IDA, M assim o (Y: F ran ciolin i), 1960: I delfin i — Y unus balık ­
la n (Y: M aselli, S: o rta k la şa ), L a g iorn ata ba­
A sıl adı M assim o P uccini. Y azar M ario P u ccin i’
lo n la — A p talca gün (Y: Bolognini, S: K endi h i­
nin oğlu, senaryocu ve yön etm en Gianni P u ccin i’
kâyesinden, P asolini, M arco V isconti, B ologn in i),
nin kardeşi. 5-5-1917 de F alcon ara M arittim a’da
La ciociara — K ızım ve ben (Y : De Sica, S: K en­
doğdu. H ukuk öğrenim i yap tı. Cento Sperim en-
di romanından, Z av a ttin i), R isa te di g io ia — N e ­
ta le ’nin yönetm enlik bölüm ünü bitirdi. «Cinema»
şeli kah k ah a (Y: Comencini, S: o rta k la şa ), 1963:
ve «Bianco e N ero»da sin em a üzerine yazılar y a ­
Gli ind ifferen ti — K ayıtsızlar (Y: M aselli, S: K en­
yım ladı. 1942 de sen aryocu lu ğa başladı. S avaş sı­
di romanından, o rta k la şa ), U n a dom enica d’e s ta ­
rasında H avacılık B ak a n lığ ı’nın sin em a bölüm ün­
te — B ir y a z pazarı (Y : P etroni, S: Pirro, B aratti,
de çalıştı. S avaştan sonra g a zetecilik ile senar-
M agn an i), Ieri, oggi e dom ani — Dün, bugün ve
yoculuğu b irlikte yürüttü. 1951 de Cam pione del
yarın (Y: D e Sica, S: Z avattini, D e Filippo, Zanu.
m onde ile belge filim lere başladı. Son zam anlarda
so ), 1964: L e ore nüde — Çıplak saa tler (Y: V i-
k ısa belge filim ler çevirm ektedir.
cario, S: Kendi hikâyesinden, Guerra, V icario).
B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1952: U n p ilo ta ritorno
M oravia, çağd aş İta ly a n yazarları içinde sin em ay­
— B ir pilot dönüyor (Y: R ossellini, S: o rta k la şa ),
la en içli dışlı olanı, İta ly a n sinem asını en çok et-
1946: P a isâ (Y : R ossellini, S: o rta k la şa ), 1950:
kiliyenidir. ö n c e sinem a eleştiricisi olarak, sonra
P ersian e chiuse — K apalı pancurlar (Y: Comen- senaryocu, bazan oyuncu olarak, bir ara yö n et­
cini, S: o rta k la şa ), 1951: A ch tu n g! B anditi! —
men olarak sin em ayla u ğ ra ştı. F a k a t M oravia’mn
D ik k at! H aydutlar! (Y: Lizzani, S: Sonego, D ag-
rom anlarının e tk isi daha büyüktür. R a şist reji­
nino, Giuliani, L izzani), 1952: A i m argini della
m indeki R om a’nın y a şa y ışın ı büyük bir açıklık ve
m etropoli — B aşkentin kıyısında (Y: Lizzani, S:
çıplaklıkla an latan eserleri ed eb iyattak i yeni ber-
D ’A lessandro, Ferrau, L izzan i), 1953: Cronache
çek çiliğin örnekleri olarak birbiri ardından sin e­
di poveri am an ti — F ak ir âşık ların h ik âyesi (Y:
m aya aktarıldı. B ir yandan Ita ly a n b urjuvazisi­
Lizzani, S: o rtak laşa), 1955: Lo sv ita to — K açık ­
nin boşluğunu veren, bir yandan da cinsel sorun­
lar (Y: Lizzani, S: Fo, L izzan i), 1956: Londra
ları, özellikle yeni yetm elerin ve gençlerin cinsel
chiam a P olo N ordo — C asuslar çarpışıyor (Y:
sorunlarını açık yüreklilikle o rtaya koym ası, 1960
C oletti, S: o rta k la şa ).
dan sonraki yeni k uşak yönetm enlerini de etkiledi.
Mida, yalnız senaryoculukla kalm adı gerek P a isâ ’
da, g erek se L izzan i’nin filim lerinde yönetm en y a r­
dım cılığı da yaparak bu çalışm alara doğrudan P A SO L IN I, P ier P aolo
doğruya katıldı. «Cinema» ve «Bianco e Nero»
Yazar, şair, eleştirici, yönetm en, oyuncu. 1922 de
daki yazılarıyla olduğu k adar R ossellin i üzerine
B ologna’da doğdu. B abasının sürekli olarak yer
yazd ığı bir k itap ve G. V aldarno’y la İta ly a n di­
d eğiştirm esi d olayısiyle İta ly a ’nın bir çok yerini
renm e hareketin in sinem ada işlen işin i inceleyen
dolaştı. Sonra B ologna U n iv ersitesi’ne devam e t­
«La resisten za nel cinem a italiano» (1958) k ita .
ti. 1943 te sav aş d olayısiyle annesinin m em lek eti
bıyla da yeni gerçek çiliğ i destekledi.
olan C asarsa’ya gidip 1949 a kadar burada kaldı.
A ynı yıllarda edebiyat h ayatın a atıldı. R om a’ya
M ORAVİA, A lberto
g itti, «F.agazzi di vita», «U na v ita violenta» gibi
R om ancı, sinem a eleştiricisi, oyuncu, yönetm en. yankılar uyandıran rom anlarım verdi. 1954 te se ­
A sıl adı A. P incherle’dir. 22-11-1907 de R om a’da naryocu lu ğa başladı. 1960 ta L izzan i’nin II gobbo’
doğdu. G ençliğini İta ly a v e İsviçre’deki san ator­ sunda oyunculuk da yap tı. 1961 de ilk film in i (A c-
yum larda geçiren M oravia kendi kendine ok u ya­ ca tto n e) çevirdi.
rak y etişti. 1929 da «Gli indifferen ti»yle edebiyat B A ŞL I F İL İM L ER !: 1954: La donna del fiu m e —
h ayatın a yankılar uyandırarak başladı. 1943 ten N eh ir k ızı (Y : Soldati, S: o rta k la şa ), 1956: Le
sonra sinem ada da çalışm a ğ a başladı. n o tti di C abiria — C.nın geceleri (Y : F ellini, S:
FlL İM L E R İ: 1943-45: La freccia nel fianco — B ö ğ ­ o rta k la şa ), 1957: G iovani m ariti — Genç kocalar
re saplanan ok (Y : L attuada, S: o rta k la şa ), 1951: (Y: B olognini, S: F ranciosa, C am panile), 1959:
U ltim o incontro — Son raslaşm a (Y : Franciolini, L a n o tte brava — İy i g e c e ( Y : Bolognini, S : or­
S: o rtak laşa), 1952: L a provinciale — A şk ım sa ­ ta k la şa ), M orte di un am ico — B ir arkadaşın ölü­
tılm az (Y: Soldati, S: K endi h ik âyesin d en ), 1953: m ü (Y : R ossi, S: o rta k la şa ), II bell’A ntonio —
Tempi nostri — Zam anım ız (Y: B la setti, S: orta k ­ Y ak ışık lı A ntonio (Y: B olognini, S: o rta k laşa ),
laşa) , 1954: L a rom ana — R om a’lı dilber ( Y: Zam- 1960: L a giorn ata balorda — A p ta lca gün (Y: Bo-
pa, S: Kendi romanından, Flaiano, Z am pa), L a lognini, S: o rta k la şa ), L a viaccia — T oy bir de­
donna del fium e — N eh ir k ızı (Y: Soldati, S: or­ lik an lı (Y: B olognini, S: P ratolin i, F ran ciosa,
ta k la şa ), 1955: P ecca to che sia una can aglia — C am panile), 1961: L a ra g a zza in vetrin a — Cam ­

57
daki kız (Y: Em m er, S: Sonego, M artino, M ari- eleştiriciliğin e başladı. 1952 de D e S a n tis’in A cı
nucci, E m m e r ). lok m a’sında senaryoculuk ve yönetm en yardım ­
Senaryolarından başk a «La sfida» rom anı F . R osi, cılığı yap tı. B elg e filim leri çevirdi. 1961 de A ssa s-
«U na v ita violenta» rom anı H eusch ve R ondi ta ­ sino ile yön etm en liğe başladı.
rafından perdeye ak tarıla n P asolin i, M oravia ile
B A ŞL IC A F İL lM L E R l: 1952: R om a ore 11 —
birlikte sin em ayla ilişk isi en sıkı olan bir yazardır.
A cı lokm a (Y: D e San tis, S: o r ta k la şa ), 1956:
Z aten M oravia ile birlikte çağd aş R om a’lı y a za r­
Uom?ni e lupi — İnsanlar v e k u rtlar ( Y : De S an ­
ların en büyüğü sayılır. 1957 Cannes F ilm F e s ti­
tis, S: o r ta k la şa ), 1953: U n m arito per A nna Z ac.
v a lin d e Genç k ocalar’ın senaryosu için en iy i s e .
cheo — A. Z.’ya bir k oca (Y: D e S an tis, S: Za-
naryo ödülünü ark adaşlarıyla p aylaşan P a so lin i
vattin i, Puccini, D e S a n tis), 1954: G io m i d’am o-
özellikle B olognini ile çalışm alarında başarı k a ­
re — A şk günahları (Y: D e S an tis: D e Libero,
zanm ış, şiir dolu dünyasını L a n o tte b rava'ya da
Puccini, De S a n tis), 1958: L a strad a lu n ga d’un
verm iştir. P asolin i ayn ı zam anda g en ç k u şak y ö ­
a n n o /C esta duga godinu dana — B ir y ıllık yol
netm enlerinin üzerinde en çok tartışılanıdır.
(Y: D e Santis, S: o rta k la şa ), 1960: H gobbo —
K am bur (Y: Lizzani, S: V incenzoni, Pirro, L izza-
PER IL L I, Ivo n i), L a garçonnière — G arsonyer (Y : D e Santis,
D ekorcu, yönetm en. 10-4-1902 de R om a’da doğdu. S: Guerra, Pirro, Giraldi, D e S a n tis), 1963: I
M im arlık öğrenim i yap tı. P od recca tiyatrosunda m ostri — C anavarlar (Y : R isi, S: A ge, Scarpelli,
dekorcu ve k ostüm cü olarak çalıştı. 1931 de sin e­ Scola, M accari, R isi).
m aya dekorcu olarak girdi, 1933 te senaryoculuk
1960 tan sonraki yen i k u şak yönetm enlerin en
ve yönetm enlik yap m a ğ a başladı. S av aşta n önce
önem lilerinden biri sayılan P etri, tıpkı D e Santis,
C am erini’nin filim lerinden çoğunda dekorcu, y ö ­
L izzani gib i «bağım lı» sanatçılardandır. B u y ö ­
netm en yardım ıcı, senaryocu olarak çalıştı.
n etm enler için y a p tığ ı senaryo çalışm aların d a da
B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1933:T’am ero sem pre —
aynı ö zelliğ i gösterir.
Seni hep seveceğim (Y: Camerini, S: o rta k la şa ),
1934: D aro un m ilione — B ir m ilyon vereceğim
(Y: Camerini, S: o rta k la şa ), 1938: B atticu ore —
P IE T R A N G E L I, A ntonio
Y ürek çarp ıntısı (Y : C am erini, S: o r ta k la şa ),
1948: R iso am aro — A cı pirinç (Y: De Santis, S: Y önetm en, eleştirici. 19-1-1919 da R om a’da d o ğ ­
orta k la şa ), 1950: II brigan te M usolino — H an cı­ du. Tıp öğrenim i yaptı, fa k a t edebiyat v e sinem a
nın k ızı (Y: Camerini, S: o rta k la şa ), 1951: E uro- eleştiriciliğin d e k arar kıldı. 1942 de V iscon ti’nin
pa ‘51 — 1951 A vrupa’sı (Y: R ossellini, S: orta k ­ yanında sen aryocu lu ğa başladı. 1953 te II sole
la şa ), 1953: U lisse (Y : Camerini, S: o rta k la şa ), n eg li occhi film iy le yön etm en liğe g eçti.
1954: Mambo (Y: R ossen, S: o rta k la şa ), I cava-
lieri della regina — K raliçenin atlıları (Y: B o lo g ­ BAŞLICA F İL İM L ER İ: 1942: O sse ssio n e — T u t­
nini, S : o r ta k la şa ), 1955 : L a bella m u gn aia — D e­ ku (Y: V isconti, S: o rta k la şa ), 1947: G ioventu
ğirm enci gü zeli (Y: Camerini, S: o rta k la şa ), 1956: p erduta — K aybolan gen çlik (Y : Germi, S: or­
Guerra e p ace — Harp v e sulh (Y: K. Vidor, S: ta k la şa ), 1948: F ab iola (Y : B la setti, S: ortak la­
o rta k la şa ), U om ini e lupi — İnsanlar v e kurtlar şa ), 1950: D ue m ogli sono troppe — İk i k a n fa z ­
(Y: De Santis, S: Guerra, Le S a n tis), 1957: La ladır (Y : Camerini, S: o rta k la şa ), 1951: E uropa
d iga sui P acifico — O kyanus’a k arşı (Y : Clément, ‘51 — 1951 A vrupa’sı (Y : R ossellini, S: ortak la­
S: o rtak laşa), 1958 T em p este — B üyük isyan (Y: şa ), 1952: D ov’è la lib ertâ? — T oto kaldırım y o s­
L attuada, S: o rta k la şa ), 1960: Jovaııka e le altre m ası (Y : R osselini, S: R ossellin i, S: R o ssellin i),
— Jovanke ve öbürü (Y: M. R itt, S: orta k la şa ), 1953: L a lupa — D işi k u rt (Y: L attuada, S: Ver-
1961: I briganti italian i — Ita ly a n haydutları (Y: g a ’dan, M alerba, L a ttu a d a ), 1961 : Il carabiniere a
Camerini, S: o rta k la şa ). cavallo — A tlı jandarm a (Y: Lizzani, S: o rta k ­
1931 den beri sinem anın çeşitli kollarında çalışan laşa) .
Perilli, senaryoculuk alanında çok büyük bir ba­
P ietr a n g e li «Cinema», «Bianco e Nero» d ergilerin­
şarı gösterm iş say ılm a zsa da yine de dik k ati çe­
de yeni g erçek çilik ak ım ın a yol açm ak için m ü­
ken çalışm alar yapm ıştır. Son yıllarda iş filim leri-
cadele eden genç eleştirici k u şa ğ ın en önem lilerin-
ne yönelm eden önce A cı pirinç, H ancının kızı, 1951
dendir. Bu akım ın ilk film i T u tk u ’nun sen aryosu ­
A vrupa’sı, İnsanlar ve kurtlar, senaryo tecrübe­
n a k a tıla n P ietra n g eli bunu ne kadar bilinçli ya p ­
lerini C am erini’nin başarılı güldürülerinde edinen
tığın ı 1948 de İta ly a n sin em asın ın toplu bir g ö rü ,
P erilli’nin isted iğ i v a k it y en i g erçek çiliğ e ayak
nüşünü veren gü zel bir y a zısıy la o rta y a k o y m u ş­
uydurabileceğini gösterm ek ted ir.
tur. A n cak R o ssellin i ile L attu ad a için y a p tığ ı bir
iki senaryo çalışm ası bir ya n a bırakılırsa P ietr a n ­
P E T R I, Elio
g eli bu bilinci daha sonra ne senaryolarında ne
Y önetm en. 1929 da R om a’da doğdu. T eknik öğre­ de yönetm enliğinde göstereb ilm iş, g ittik ç e daha
nim yaparken p olitik aya atıldı. 1949 da sinem a çok iş filim lerine yönelm iştir.

58
P IN E L L I, T ullio B A ŞL IC A F İL İM L E R !: 1953: T erza liceo — L i­
senin üçüncü sın ıfı (Y : Em m er, S: o rta k la şa ),
24-6-1908 de T orino’da doğdu. H ukuk öğreninıi Tem pi n ostri — Z am anım ız (Y : B la setti, S: B ö ­
yaptı. B ir yandan avu k a tlık yaparken bir yandan lüm lerden biri kendi hikâyesinden, o r ta k la şa ),
da oyunlar yazdı, özelik le güldürüleriyle d ikkati 1953: L a dom eııica della buona g e ııta — S o sy e te­
çekti. A yrıca radyo oyunları, opera m etinleri h a­ nin pazarı (Y: M ajano, S: G iagni’y le y azd ığı rad­
zırladı. S avaştan sonra sen aryocu lu ğa başladı. yo oyunundan), 1954: Cronache di poveri am an-
B A ŞL IC A FÎLİM LER Î: 1945: L ’adultera — Zina ti — F a k ir âşıkların h ik âyesi (Y: Lizzani, S: K en ­
(Y: C oletti, S: Kendi güldürüsünden, o rta k la şa ), di rom anından, o rta k la şa ), 1955: L a ra g a zze di
1946: II bandito — H ay d u t ıstırab ı (Y: L attuada, San Frediano — S. F . lu k ız (Y: Zurlini, S: K endi
S: o rtak laşa), 1948: Senza p ietâ — M erham etsiz rom anından), 1956: Ii m om ento piu bello — E n
dünya (Y: L attuada, S: o rta k la şa ), A m ore (II m i- gü zel an (Y: Em m er, S: o rta k la şa ), 1959: U n eroe
racolo bölümü, Y: R ossellini, S: F e llin i), 1949: del nostro tem po — Z am aıum ızın bir kahram anı
II m ulino del Po — P o değirm eni (Y: L attuada, (Y: Capogna, S: K endi rom anından) 1960: R occo
S: o rta k la şa ), In nom e della le g g e — K anun n a­ e suoi fra telli — D üşm an k ard eşler (Y : V isconti,
m ına (Y : Germi, S: o rta k la şa ), 1950: II cam m ino S: o rta k la şa ), 1961: L a v ia ccia — T oy bir d eli­
della speranza — U m u t yolu (Y: C astellani, S: k anlı (Y: Bolognini, S: o rta k la şa ), 1962: C ronaca
o rtak laşa), Luci del v a rietâ — V a ry ete ış ık la n fa m iliare — A ile h ik â y esi (Y : Zurlini, S: K endi
(Y: L attuada, F ellini, S: o rta k la şa ), P ersian e romanından, Zurlini, M issir o li). E d eb iy a tta yen i
chiuse — K apalı pancurlar (Y : Comencini, S: or­ gerçek çiliğin en büyük tem silcilerinden olan P ra-
ta k la şa ), 1951: E uropa ‘51 — 1951 A vrupa’sı (Y: tolini gerek rom anlarından çoğunun perdeye a k ­
R ossellini, S: o rta k la şa ), II b rigan te di T acca del tarılm asından g erek se senaryo çalışm alarından
Lupo — T acca del Lupo haydutu (Y: Germi, S: dolayı edebiyat ile sinem adaki y en i gerçek çiliğ i
o rtak laşa), Lo sceicco bianco — B ey a z şeyh (Y: birleştirenlerin başında gelm ektedir.
F ellini, S: o rta k la şa ), 1953: I vitello n i — A ylak lar
(Y: F ellini, S: o rta k la şa ), 1954: La strad a — Son­
PR O SPE R I, Giorgio
suz sokaklar (Y: F ellini, S: o rta k la şa ), 1955: II
bidone — K alpazanlar çe te si (Y: F ellini, S: o rta k ­ P azar. 1-1-1911 de R om a’da doğdu. E d eb iyat ve
la ş a ), 1957: Le n o tti di Cabiria — C.mn geceleri felse fe öğrenim i yaptı. Ç eşitli dergilerde sa n a t ve
(Y: F ellini, S: o rtak laşa ), L ’am ore in c ittâ — Ş e ­ m üzik eleştirileri yayım ladı. 1946 da sin em a ele ş­
hirde aşk (U n ’agen zia m atri — m on iale bölümü, tiriciliğin e de başladı. Oyunlar yazıp sahneye k o y ­
Y: F ellini, S: o rta k la şa ), 1958: F ortu n ella (Y: De du. 1947 de sen aryocu lu ğa başladı.
Filippo, S: o rtak laşa), 1960: L a dölce v ita — T a tlı B A ŞL IC A FÎL ÎM L ER İ: 1947: L ’ebreo erran te —
h a y a t (Y: F ellini, S: o rta k la şa ), A dua e le com - Serseri yahudi (Y: A lessandrini, S: o rta k la şa ),
pagne — A dua ile arkadaşları (Y: P ietrangeli, 1950: D om ani e un altro giorno — Y arın b aşk a
S: M accari, Scola, P ie tr a n g e li), 1962: B occacio bir gündür (Y : M oguy, S: o rta k la şa ), 1951: V er-
‘70 (L e tentazioni del dottor A ntonio bölüm, Y : g in itâ — B ak irelik (Y : D e M itri, S: o rta k la şa ),
F ellini, S: o rta k la şa ), 1963: V iolenza seg r e ta — 1952: II cappotto — P a lto (Y : L atuada, S: Go-
Gizli şid d et (Y: M oser, S: o rta k la şa ), 8 1 /2 (Y: g o l’dan, Z avattini, D alerba, L a tta u d a ), 1953: M ad-
F ellini, S: o rtak laşa), 1964: II gaucho — Goşo dalena (Y: Genina, S: o rta k la şa ), L a p a sse g g ia ta
(Y: R isi, S: o rta k la şa ), 1965: G iu lietta degli spi- — G ezinti (Y : R ascel, S: G ogol’dan, o rta k la şa ),
riti — R uhların G iu lietta’sı (Y: F ellini, S: o rta k ­ S tazion e term ini — Son ista sy o n (Y : D e Sica, S:
la şa ), L e bam bole — B ebekler (II tr a tta to di eu ge- o rta k la şa ), 1954: Senso — G ünahkâr gönüller (Y:
n etica bölümü, Y : C om en cin i). V isconti, S: o rta k la şa ), II seduttore — B a şta n ç ı.
F ellin i - F laiano - P in elli saca y a ğ ın ın F ellin i’nin k arıcı (Y: R ossi, S: o rta k la şa ), Scu ola elem en ta-
filim lerind eki ahlâkçı, m istik yönü daha da b as­ re — İlk okul (Y: L attuada, S: o rta k la şa ), 1957:
tıranı P in elli’dir. S avaş sonrası Ita ly a n sin em a sı­ A m ore a prim a v ista — Y ıldırım a şk (Y: R ossi,
na oldukça k a tı bir ahlâk anlayışı getirdi. S: O rtak laşa), 1958: L a m aja desııuda — Çıplak
M aja (Y : H. K oster, S: N . C orw in), 1959: E sta te
PR A T O L IN I, V asco violen ta — Şiddetli y a z (Y: Zurlini, E: o rta k la şa ).
R om ancı. 19-10-1913 te F iren ze’de doğdu. Ç ağdaş Centro S p erim en tale’de senaryoculuk öğretm en li­
Italyan edebiyatının en büyük tem silcilerinden ğ i de yap an P rosperi özellikle uyarlam alarda ba­
biri olara k ortaya çıktı. «II tappeto verde» (1941), şarı gösterm ek ted ir. Bunun en iy i örnekleri P a lto
ile Günahkâr gönüller’dir.
«Via de’ m agazzini» (1941), «Le am iche» (1943),
«II quartiere» (1945), «Cronache di poveri am an-
ti» (1947), «Cronaca fam iliare» (1947), «II m es- PU C C IN I, Gianni
tiere da vagabondo» (1947), «Un eroe del nostro Y önetm en, eleştirici. 9-11-1914 te M ilano’da doğ­
tem po» (1949) en tan ın m ış eserleridir. 1946 da du. E d eb iyat ve fe lse fe öğrenim i yap tı. Centro
R ossellin i’nin P a isâ ’sında «gayrı resm î» olarak ça ­ S p erim en tale’nin yön etm en lik bölüm ünü bitirdi.
lıştık ta n sonra 1953 te sen aryocu lu ğa başladı. G azeteciliğe başladı. Sinem a e leştir iciliğ i yaptı,

59
«Cinema» dergisini yön etti. 1940 ta senaryoculıı- gü zel (Y: V isconti, S: o rta k la şa ), 1952: P rocesso
ğ a başladı. 1951 de II capitano (li V enezia ile y ö ­ alla c ittâ — Şehre açılan d âva (Y : Zampa, S: Or­
netm enliğe g eçti. ta k la şa ), 1955: R accon ti rom ani — R om a h ik â­
yeleri (Y : Franciolini, S: o r ta k la şa ).
B A ŞL IC A F lL İM L E R l: 1940: Don P asgu ale (Y:
L a sfid a (1957) ile d ik k ati çeken, S a lvatore Giu-
M astrocinque, S: o rta k la şa ), 1942: O ssession e —
liano (1961) ile yeni g erçek çiliğ e yen i bir yön v e ­
T utku (Y . V isconti, S: o rta k la şa ), 1947: C accia
ren R osi sen aryocu lu ğu yla bu akım ı etk ilem ekten
tra g ica — F e c i a v (Y: De Santis, S: orta k la şa ),
çok, b irlik te çalışm ak fırsa tın ı bulduğu V isconti,
1949: R iso am aro — A cı pirinç (Y : D e San tis, S:
A ntonioni'den kendi filim leri için etkilendi.
o rta k la şa ), 1950: N on c ’e p ace tra g li ullvi — Zey­
tinliklerin altın da sükûn y ok (Y: De San tis, S:
T EL L İN İ, Piero
o rta k la şa ), 1953: Giorni d’am ore — A şk günleri
(Y: D e Santis, S: o rta k la şa ), U n m arito per A nna Y önetm en. 16.1.1917 de Firenze'de doğdu. 1935 te
Zaccheo — A.Z.’y a bir k oca (Y: D e San tis, S: or­ dar filim lerle sin em aya başladı, 1937 de belge fi-
ta k la şa ), D onne proibite — Y asak kadınlar (Y: lim lere g eçti. 1940 ta sen aryocu lu ğa başladı. 1953
A m ato, S: o rta k la şa ), 1958: L a strad a lu n ga d’un te P rim a de sera ile yön etm en oldu.
anno — B ir yrllık yol ( Y : De Santis, S: o r ta k la şa ). BA ŞL IC A FİL İM L ER İ: 1943: Q uattro p assi fra
P ietran geli, Lizzani, A ntonioni, V isco n ti... gibi le nuvole — B ulutlarda dört adım (Y : B la setti,
yeni gerçek çiliğin doğum unu hazırlıyan genç k u ­ S: Z avatini, De B eneditti, A m ato, B la se tti), 1946:
şak tan olan P u ccini özellikle «Cinema» dergisini II bandito — H ayd u t ıstırab ı (Y: L attuada, S: or­
bu «dâva»nın bir organı olarak y ön etti. A kım ın ta k la şa ), 1947: II d elitto di G iovanni E piscopo —
ilk eseri T utku ’nun senaryosuna katıldı, A cı pi- G. E .’nin suçu (Y: L attuada, S: o rta k la şa ), V i-
rinç’te yönetm en yardım cılığında da bulundu. Her vere in pace — Y a şa m a k arzusu (Y : Zampa, S:
ne kadar senaryo çalışm aları P ie tr a n g e li’ninkin- o rta k la şa ), L’onorevole A n g elin a — S aygıd eğer
den daha «kaliteli» filim lerde olm uşsa da, yö n et­ A. (Y: Zampa, S: o rta k la şa ), 1948: M olti sogni per
m en liği onunkinden daha şan ssız oldu. le strad e — Y ollar boyu düşler (Y : C am erini),
1951: Guardie e ladri — Jandarm alar ile hırsızlar
(Y : Steno, M onicelli, S: o rta k la şa ), 1950: Crona-
RO N DI, B runello ca di un am ore — B ir aşk ın h ik â y esi (Y : A n to ­
nioni, S: D ’A nza, G iovaninetti, M aselli, A ntonio­
Y önetm en. 26-11-1924 te T irano’da doğdu. 1946 da n i), 1955: D on atella (Y : M onicelli, S: o rta k la şa ).
senaryocu luğa başladı. Bir çok belge-filim çevir­ Tellini, yen i gerçek çiliğ in ilk dönem inde çalışan
di. 1962 de U na v ita v io len ta ’yı Paolo H eusch’le ikinci derecede senaryoculardan biridir.
çevirerek uzun film e g eçti.
F İL İM L E R !: 1946: U ltim o am ore — Son aşk (Y: ZAV ATTIN I, C esare
Chiarini, S: o rta k la şa ), 1950: F rancesco, giullare Y azar, rom ancı, sin em a kuram cısı. 20-9-1902 de
di D io — F rancesco, T anrı’nın so y ta rısı (Y: R os- L uzzara’da doğdu. 1927 de küçük bir ta şra g a ­
sellini, S: o rta k la şa ), 1952: E uropa ‘51 — 1951
zetesin d e ça lışm a ğ a başladı. 1931-40 arasında çe­
A vrupa’sı (Y: R ossellini, S: o rta k la şa ), 1959: La
şitli dergiler yayım ladı. «Bompiani» edebiyat y ıl­
dölce v ita — T atlı h a y a t (Y: F ellini, S: ortak ­
lığın ı y ön etti. R om anlar yazdı. Çocuk v e m izah
la ş a ), 1965: G iulietta d egli sp iriti — R uhların Giu-
dergilerinde çalıştı. 1935 te sen aryocu lu ğa b a şla ,
lie tta ’sı (Y: F ellini, S: o rta k la şa ).
dı. 1953 te A m ore in c ittâ ’mn bir bölüm ünü y ö ­
R ossellin i’nin F ran cesco ’sunda ayrıca yönetm en n etti, 1962 de I m isteri di R om a adlı bir belge f i­
yardım cılığı da yapan Rondi, F ellini'nin yukarıda lim çevirdi.
sayılan filim lerinin yanı sıra La strada, II bidone, B A ŞL IC A FİL İM L ER İ: 1935: D aro un m ilione —
L e n otti di Cabiria’nm sa n a t danışm anı olarak da Bir m ilyon vereceğim (Y : Camerini, S: o rta k la şa ),
yeni gerçek çiliğe önem li k atk ıd a bulundu. 1941: Scuola dei tim id i — M ahçuplar okulu (Y:
B ragaglia, S: o rta k la şa ), 1942: Q uattro p assi fra
le nuvole — B ulutlarda dört adım (Y : B la setti,
ROSI, F rancesco S : o r ta k la şa ), I bam bini ci guardano — E vlâdım a
kıym ayın (Y: D e Sica, S: V iola’nın romanından,
Y önetm en. 15-11-1922 de N a p o li’de doğdu. H ukuk o rta k la şa ), 1944: L a p orta del cielo — G öğün k a ­
F a k ü ltesi’nden ayrılarak sin em aya g eçti. A yrıca pısı (Y: De Sica: S: o rta k la şa ), 1946; U n giorna
radyoda, tiyatrod a çalıştı. V isco n ti’nin L a terra n ella v ita — H a y a tta bir g ü n (Y : B la setti, S: or­
trem a’sm da yönetm en yardım cılığında bulundu; ta k la şa ), S ciu sciâ — K aldırım çocukları (Y: De
A ntonioni, Em m er, M onicelli’nin yardım cılığını Sica, S: o rta k la şa ), 1947: C accia tra g ica — F eci
yap tı. 1950 de C am îcie rosse ile yön etm en liğe g e ç ­ av (Y : D e Santis, S: o rta k la şa ), 1948: L adri di
ti, fa k a t B ellissim a ’da başlad ığı senaryoculuğu da b iciclette — B isik let hırsızı (Y : D e Sica, S: ortak ­
devam ettirdi. laşa) , S otto il sole di R om a — R om a güneşi a ltın ­
BA ŞL IC A F lL İM L E R l: 1951: B ellissim a — E n da (Y : C astellani, S: o rta k la şa ), 1949: E ’ pri-

60
m avera — İş te ilkbahar (Y : C astellani, S: ortak ­ sorunu Z a va ttin i’yi, sa v a ş öncesinde Chiarini’nin
la ş a ), 1950: M iracolo a M ilano — M ilano’da m u­ o rtaya a ttığ ı sin em ayı «tem aşa» olm ak tan k ur­
cize (Y: D e Sica, S: o rta k la şa ), D om enica d’agos- tarm ak, yabancı öğelerden ayıklam ak, sa lt belge
to — A ğ u sto sta bir pazar (Y: Em m er, S: o rta k ­ n iteliğin e eriştirm ek düşüncesine kadar götürdü
la şa ), 1951: U m berto D . (Y : D e Sica, S: De S ica), ve 1920’lerde V ertov’un o rtaya a ttığ ı «sinem a-göz»
1952: R om a ore 11 — A cı lokm a ( Y : D e San tis, S: kuram ı bir k ez daha ele alındı. «Çağdaş insanı,
o rta k la şa ), 1953: U n m arito per A n n a Zaccheo — günüm üz toplum undaki insanın hayatın ı çözüm ­
A .Z.’ya bir k oca (Y : D e Santis, S: o rta k la şa ), lem eğ i derinleştirm ek zorunda olduğum u an lıyo­
Stazion e term in i — Son ista sy o n (Y: De Sica, rum: B enim dışım da, duygu sal bakım dan bana hoş
S: o rta k la şa ), L ’oro di N ap oli — N ap oli m ace­ gelen y a da görünen y ah u t p ratik bakım dan g e ­
raları (Y: D e Sica, S: M arotta, D e S ic a ), Siam o rekli gözü k en in dışında, beni kendine çeken, h a t­
donne — B iz kadınlar (Y : F ranciolini, R ossellini, tâ oyalandıranm dışında başkaları da var. B a ş­
V isconti, Zampa, S: o rta k la şa ), 1956: II te tto — k a la rı... B aşk aları önem lidir, en önem li şeydir.
Y uvasızlar (Y : De S ica ), L a donna del giorno — Ç evrem izde y a şıy a n insanlar ne yaparlar, nasıl
Günün kadım (Y :'M aselli, S: Bemporad, Savioli, yaşarlar, iy i midirler, acı m ı çekiyorlar, neden
M aselli), 1960: L a ciociara — K ızım v e ben (Y: iy i değildirler, niçin acı çe k iy o r la r? ... Ç evrem iz­
D e Sica, S : o r ta k la şa ), 1961: II giudizio universale de m eydana g elen her şey, uzak olsun yakın ol­
— Son y argı (Y : De S ica ), 1962: B occacio ‘70 (Y: sun en önem li olayların yanı sıra so k a k ta r a st­
D e Sica, F ellini, M onicelli, V isconti, S: orta k la ­ lanan en b a sit şeyin bile insancıl, toplum sal, dra­
ş a ), 1963: II boom (Y : D e S ica ), I seq u estrati di m atik bir anlam ı vardır ve o rtaya büyük sorunlar
A lton a — A lton a m ahpusları (Y: De Sica, S: çıkarır. Bu sorunlar kendi sorunlarım ızdır aynı
Sartre’dan, A. M ann), 1964: Ieri, o g g i e dom ani — zam anda, çünkü insan olduğum uz, in san lığın bir
Dün, bugün ve yarın (Y: D e Sica, S: orta k la şa ), p arçası olduğum uz ölçüde, çevrem izde olup b iten ­
1965: C ontrosesso — K arşı cins (Y: R ossi, Fer- lerin hiç biri bize yabancı değildir, iş te benim bü­
reri, C astelani, S: Leonardi, B envenuti, Ferreri, yü leyici, tükenm ez, tem el kaynaklarım ; ilham ,
A zcona, Guerra, S a lv io n i). düşünce, yaratıcı çalışm a k aynaklarım ; bunlar s i.
Z avattin i’nin adı bir yandan yen i g erçek çiliğe, nem ada çalışan herkesin de k a y n a ğ ı olm alıdır...»
bir yandan da bu akım ın en büyük yönetm en lerin ­ diye yola çıkan Z avattini, «Benim saplantım , s i­
den De S ica’ya ayrılm az şekilde bağlanm ıştır. B i­ nem ayı h ik âyeleşm ek ten k u rtarm ak tır. H ik âye­
sik let hırsızı, M ilano’da m ucize, U m berto D. gibi y i m a şayla tutup pencereden atm ak gerek», «B i­
akım ın «doruk»ları say ıla n filim lerde De Sica k a ­ sik let hırsızı senaryosunun onda biri, yüzde b i­
dar Z avattin i’nin de pa y ı vardır. Z avattin i ayrıca riyle bir filim yap m ağı kuruyorum . Y olda yürü­
yeni gerçek çiliğin kuram sal yönden g elişm esi ve yen ve başına hiç bir şey gelm iyen bir insanı iz­
bu gelişm en in u ygu lam a y a dökülm esi için de y o ­ lem ekle yetin m ek istiyoru m . F ilm in doksan da­
rulm ak bilm ez bir şek ild e çalışm ıştır. Bu yönden k ik asın d a da adam ın başın a bir şey gelm esin, do-
onu yeni gerçek çiliğin «fikrî babası» saym ak ya n ­ la y ısiy le film in sonunun ne olacağın ı kendim bile
lış olm az. A ncak bütün bu çalışm alarda Z avatti- bilm iyeceğim ,» «Yeni gerçek çilik terim i en gen iş
n i’nin gösterd iği çelişm eleri, akım ı bazan çıkm aza anlam ında, senaryocununki de dahil olm ak üzere
saplam ak teh lik esi ta şıy a n teşebbüsleri belirtm ek her çeşit tek n ik -p rofesyon el birlik çalışm anın da
de gerekir: Z avattini, yen i gerçek çilik belirtileri ortadan k alk m asın ı gerek tirir. E l kitaplarının, dil
ta şıy a n B u lu tlara dört adım , E vlâd ım a kıym ayın' bilgisinin, cüm le dizisinin artık hiç bir anlam ı
da çalışm akla birlikte o v a k it bu akım ın bilincine kalm ayacak, artık tek n ik terim lere y er kalm aya­
erdiği söylenem ez. D enebilir ki yen i gerçek çilik cağı gibi. İçim izden her biri kendi k işisel sen ar­
onsuz ortaya çıktı. A kım ın en önem li yılları sa y ı, yosunu h azırlıyacak. Y eni gerçek çilik bütün k a ­
lan 1945-47 arasında ancak K aldırım çocukları ile lıpları kırar, her ç e şit dogm a’yı reddeder. Y eni
F e c i a v ’la u fak bir çalışm ası oldu. B una karşılık gerçek çilik te önceden tasarlan m ış büyük çekim
aynı yıllarda Canto, m a sotto v o ce (Y: Brignone, ya da sırt çekim i olam az. Konu, uyarlam a, yöne­
1945), II m arito povere (Y: A m ata, 1945), L ’an- tim tek bir çalışm anın ayrı ayrı üç aşa m a sı olm a­
gelo ed il diavolo (Y: Camerini, 1946), Cronaca m alıdır. Bu bugün böyledir am a, norm al bir şey
nera (Y : B ianchi, 1946), Guerra a lla guerra (Y: değildir bu. Senaryocu ile u yarlam acı ortadan
M arcellini, 1946), II p a ssa to re (Y: C oîetti, 19 4 6 )... kalkm alıdır: T ek bir y aratıcıya, yön etm en e eriş­
gib i sulu güldürülerden ağd alı m elodram lara k a ­ m em iz gerekiyor: böylelik le yönetm enin de tiy a t­
dar bir sürü değersiz film in senaryosunu hazırla­ ro yön etm en iyle artık hiç bir ortak yönü kalm ı-
dı. A ncak B isik let h ırsızı’yladır k i Z avattin i yeni y acak tır»a varıyordu.
gerçek çiliği bilinçli olarak benim sedi ve g erçeği Z avattin i b ü yü k Ita lia m ia ta sa r ısın ı gerçek-
sinem ada verm ek sorunu onu bütün va rlığ ıy la u ğ ­ le ştir e m e d iy se d e b u g ü n d e I m iste r i d i Ro-
raştırm ağa başladı: «Bugün bir insanın en önem ­ m a ’y la ay n ı g ö r ü şler i sin em a d a u y g u la m a k ta
li görevi, gerçeğ i anlam ak sorununu en iy i nasıl d evam ed iyor, an cak b u ça lışm a la r ın sin em a n ın
çözebileceğini araştırm ak, daha iy isi bu sorunu bir b ö lü m ü o lm a k ta n ile r i g id em iy eceğ in i a n ­
çözebilm ektir» (1952). Bu, «gerçeği anlam ak» la m ışs a b en zem ek ted ir.

61
BAŞARILI OYUNCU M IC H A E L CAINE F U R IE 'N IN IPCRESS F ILE 'IN D A

ÜSTÜNİNSANA KARŞI H a ttâ çokluk P alm er, zavallı


bir k işi. Ö zentili. B eline tab an ­
OLAĞAN..
calar kuşanıyor, yeri gelince
I
A N İ T EH L İK E / TH E IP - yum ruklarını kullan ıyor ya;
C RESS FİL E — S Y D N E Y J. beceriksizin, ya n şa ğ ın biri.
F U R IE yönetim inde çevrilm iş Kendi halinde bir adam . S ıra­
bir İn giliz (R ank O rganisation, dan, alelade. A klı fik ri k ad ın ­
H arry Saltzm an) yapım ı 1965 larda, parada ve yem ek te. Genç
— Senaryo / Len D eigh ton ’dan biri.
B ili C anaway, Jam es Doran — Bu türde bir k işiy i kahram an
Görüntüler / O tto H eller (te- yap m aya yönelen Furie, sin e­
ch n icolor.tech n iscop e) —• M ü­ m adaki k ahram anların ölçü le­
zik / John B erry — O yuncu­ rine hiç u ym ayan bir oyuncuyu,
lar / M ichael Caine, N ig el M ichael Caine’i seçm iş. Caine
Green, Guy D olem an, Sue Lloyd, başlarda seyircisin e sevim siz
Gordon Jackson. ve itici geliyor. Ü stelik g ö zlü k ­
N edir Sidney F u rie’nin «The lü de. A ptal, p a ta v a tsız.
Ipcress F ile — A ni T eh lik e»si? Furie, iş te bu k ahram anla y o ­
B ütün dünya sinem alarını sa r­ la çıkıyor ve In g iliz g iz li h a ­
m ış Bond filim leri fu ryasın a bir ber alm a kurum unu bütün ya n ­
I örnek m i? B a y a ğ ı bir serüven larıyla a la y a alıyor. «Ipcress
film i mi ? F ile»da k işiler devletler arası
Y üzeyden bakıldığında, bunla­ casu slar üerine kendi araların­
rın hepsinin toplam ı diye g ö rü ­ daki ç ift yanlı çalışan ulusal
lür. Oysa değil. A k ıllı bir se ­ casu slarla çalışıyorlar. K endi
naryocu, işin i çok iy i bilen bir aralarında da olsa her çek iş­
fo to ğ ra f direktörü ve Furie, m eye ille de burnunu sokan
«The Ip cress F ile / A ni Tehli- A m erikan CIA ajanları da h i.
ke»yi çizgi dışına götürm üşler. kâyed e boy gösteriyorlar.
N edir o sinem a düzenlem esi ö y ­ F urie aşırı biçim ci bir sin em a­
le ? Her bir çerçevelem e, belir­ yı seviyor. Bu, çok belli. Hem
lenm iş sinem a oranlam asının g en iş perdeyi, hem ren gi bu k a ­
çok üstünde. Furie, Bond türü dar u sta lık la kullanan az sin e­
filim leri inceden inceye alaya m acıya rastlam ışsın ızd ır. Y a l.
alıyor. A lıyor ya, espri, İn giliz nız şu çelişm eyi de görm ezlik ten
esprisinde. Y ani yavaş, saklı, gelm em eli. F u rie’nin biçim ­
örtünm üş. B ond’un üstüninsan ciliği a n la ttığ ı h ik â y ey e ters
FİLİMLER kah ram an lığı F urie ile D eigh -
ton ’m ortak kahram anları
düşm ektedir. N iy e bu kadar
güçlü çerçevelem eler, n iye bu
H arry P alm er’de zerrece yok. k adar aşırı çaba?

62
R ichard L ester de B ea tle s’lar- n ileriy le d eğil, y a ra ttığ ı h a ­ rü ltü sü zce o rtaya koyduğu a la ­
la çevirdiği «A Hard D a y ’s vayla, u y a n d ırd ığ ı h a y ra n lık ­ b ildiğine k işisel, özgün bir K il-
N igh t»d a buna yak m bir aşırı la, b ıra k tığ ı izle n im ler le d e­ ler’s K iss ile bir P a th s of Glory
biçim ciliği sürdürüyordu. A klı ğ erlend iririm . ile, körpe bir dünya görüşünü
fik ri bundaydı. B ea tle s’lar ol- Y a ra ttığ ı hava, d ed im . H itc h ­ k ıvrak tek n ik u sta lığ ıy la k a y ­
m asaydılar «A Hard D a y ’s c o c k ’un tek n iğ i, h av a sıd ır. n aştırarak yan sıtan , Sparta-
N igh t» kolay çekilir bir filim cus, L olita gib i an tik ve ç a ğ ­
B a şa rılı film ler in d e o ld u ğ u g i­
olm azdı. daş üstün yap ım larla tecim sel
bi, «M arnie» n in h a v a sı da
P u rie’de her plân büyük bir k a y g ıla ra yuvarlanm azdan ön­
in c e bir d o k u y la örü lm ü ş,
özenin, büyük bir çabanın ürü­ c esiy le en parlak k işilerinden
h iç b o zu lm a d a n sü rü yor. Ak­
nü. Ü stelik açı tekrarlam aları sayılan Stan K ubrick’in sö y le­
lın y a ra ttığ ı d eğil, d u ygu n u n
da yoktur. N e Otto H eller, ne m ek isted iğ i d eğil de pek, çar­
y a ra ttığ ı bir hava bu, se y ir c i­
F u rie bir bölüm de aynı a çıya pıntılı, k a y g a n sin em alık bir
y i gerçek lerin , d o ğ a llığ ın d ış ı­
yeni baştan dönme zorunluğunıı dil kullanıp, b elgeci bir tu tu m ­
n a itiyor.
duym uyorlar. la gö sterm ek isted ik leri — söy-
«M arnie» n in u zu n uzun a n ­ lem ek ’le g österm ek çokluk bir­
«The Ipcress File», Bond türü la tıla b ile ce k ü stü n lü k leri, b ir­ leşen k avram lar sinem ada am a
filim lerde öne sürülen üstünin- k aç ta n e de a k sa k lığ ı vardır. bir ince ayrım duyuluyor gene
sanlı, gerçek dışı olaylar d izi­ Ü stü n lü k lerin d en b iri «Tippi» de— a ğ ır b asm ak ta, ilk uzun
sine karşı, alelâd e’yi, ola ğ a n ’ı H ed re n ’in b a şa r ılı oyu n u y sa y a p ıtı K iller’s K iss’te olduğu
ve gerçeğ i çıkarıyor. F a k a t su ­ ak sa k lık la rd a n en ö n e m lisi benzeri açık ça sa v a ş son rası­
yun altında gezinen In giliz u y ­ S ea n C on n ery’n in ya p m a o y u ­ nın k ara filim lerin i a n sıta n the
ruklu «espri», çoğu seyirciy i y a ­ nudur. H itc h c o c k ’un ö tek i K illin g’de.
n ıltıyor. Sinem ada g erçeğ e film le r in d ek i erk ek k a h ra ­
alışm am ışlar için, «The Ip cress L o sey ’in the C rim inal’de başka
m an lar, a d ım la rın ı sa ğ la m a-
açılardan aldığı bir hipodrom
File» y an ıltıcı, şaşırtan , soğuk tan , ne y a p tık la rın ı b ile n k iş i­
bir serüven film idir. soygununu gö sterir sa lt bütün
ler d eğild ir ç o ğ u kere. «M ar­
a yrın tılarıyla Kubrick, k işileri
t a n k k a k ın ç nie» de M ark, k en d in e so n su z ça lm aya götü ren nedenleri, so ­
gü ven i olan, ü ste lik b a şk a ruları falan deşm eden, sa lt so y ­
b irini k u rtarm ak iste y e n bir gunu önem ser, önceden hazırla-
FREUD'A ÖVGÜ erk ek tir. S ea n C onnery b u işi nışı, düzenlenjşl, u ygu lan ışı ve
sa d e c e k aş k ald ıra ra k b e c e ­ sonrasıyla; film i A m erikan s i­
H IR S IZ K IZ / M A R N IE - AL­
receğ in i sa n m ış. K im b ilir, n em asın a özgü polis filim leri-
F R E D HITCHCOCK y ö n e ti­
b elk i de H itc h c o c k y u k a rıd a nin o bildik, ağır, sta n d a rtla ş­
m in d e ç ev rilm iş b ir İn g iliz -
a n la tıla n k işiy i S ea n Con- m ış kalıp ların a ayrık sı bir ç e ş.
A m erikan (U n iv ersa l In ter ­
n e r v ’e d eğil de Jam es B o n d ’a n iyle y erleştirm ey i becererek,
n a tio n a l) yap ım ı 1964 S e n a r­
o y n a tm ıştır ilerde k işiliğ in i olu ştu racak yer
yo / W in ston G rah am ’m ro ­
m a n ın d an Jay P r e sso n Ailen ü lkü ta m er yer alaycı, iğneleyen, soğuk,
-G örüntüler / R ob ert B u rk s coşk u n lu k tan kaçınan, y etk in
M üzik / B ern ard H erm a n n bir an latıyla. A car ve gözüpek
SOYGUNUN ÖTESİNDE U S IS ’in tabusuna u ğrayarak
K u rgu / G eorge T o m a sin i
T ü rk iye’de g ö sterilm esi en g el­
O yuncular / «Tippi» H erd en , SON D A R B E / TH E KILLING
lenen filim lerden biri olan th e
S ea n C onnery, D ian e B ak er, — ST A N L E Y K UBRICK yön e­
K illin g’in kuruluşu y eterin ce
M artin G abel, L ou ise L atham , tim inde çevrilm iş bir A m erikan
sağlam , tu tarlı oturm uş, bir y a ­
B ob S w een ey , A lan N ap ier. (U nited A rtists, H arris-K ub-
pı. K ısası içeriğiyle, tek n iğiyle,
B ilm iy o ru m , b azı H itch co ck rick F ilm C orporation) ya p ı­
a k ışıy la yürekli, sa y g ın bir f i­
h ayran ları gib i b en d e ö k ü zü n m ı 1956 — Senaryo / Jim
lim n iteliğin d ek i the K illin g’de
altın d a b u zağı m ı a rıy o ru m ... T hom pson’dan S tan ley K ub­
K ubrick’In d evin gen a n la tısı­
B u y ö n eticin in film le r in e se v ­ rick — Görüntüler / Lucien
nın aralarında gidip geld iğ i s ı­
giyle eğ ild iğ im d en olacak. B allard — M üzik / Gerald F ri­
nırlar: pürüzsüz kaydırılar, so ­
Ç ünkü H itch co ck , eserlerin e ed — Kurgu / A lexandre K luge
luklandıran bir akıcılık, y e ğ in ­
sev g iy le eğ ilin m e si gerek en — O yuncular / S terlin g H a y ­
lik tutkusu, fotoğrafçılığın d an
bir sa n a tçı, h aylaz, m u zip bir den, Coleen Gray, V ince E d­
gelen görüntü b eğen isi vb. İ lg i­
sa n a tçı old u ğu k a n ısın ı u y a n ­ w ards, M arie W indsor, J a y O.
siz denebilecek çevrelerde y a ­
Flippen, E lish a Cook Jr.
d ırm ıştır bende. O nun için, şa y a n çeşitli k işilerin olayla
H itc h c o c k ’un film ler in i, onu B aşk asın ı dürtükleyip bir şey ilin tili yaşan tıların ın bir an la­
bir b aşk a açıd an y ü celten göstereb ilm ek öyle derin bir tıcı aracıyla kopuk kopuk su ­
e leştir m ecilerin ö lçü lü y a rg ı­ avunm adır ki. H ollyw ood’da n ulm asına d ayanan konuda
larıyla, k urallara b a ğ lı b e ğ e ­ 1950’lerin yeni kuşağının, g ü ­ a yrın tılar doyurucu, her şey öy-

63
leşin e hesaplı, gird isi çık tısı bir u sta lık la g ö sterm ek te, k atı paralar g ece karanlığında tr a ­
yerli yerince ki, bir yan ıltı, bir bir biçim de serm ekte. jik bir biçim de alan a savrulur,
ek sik lik bulam ıyorsunuz k o ­ Ç ıkm azlarının sınırlarını ta n ı­ C lay’le sevd iği de yırtınm adan
layca. ( iy i a tıcı N ich i’nin g ü n ­ yan, onları aşm ak gerek tiğin d e gözlerler bu görünüyü k a sk a tı.
düz ortasında yarış atını v u r­ en azından ölüm ü kabullenen Ve sonra son. «A daletin pen çe­
m ası falan dışında) bu kişiler, hazırlıkları film in sinden k im se kurtulam az!»
A m ansız A m erikan toplum dü­ yarısın ı kapsayan, dönen, yer John C lay’in g a n g stercilik oyu ­
zeninin sürekli baskısı altında değiştiren, durm adan devinen nu tükenm iştir. K ovalan m ak ta,
ezik, bilinçsiz, derinlere inem e­ bir alıcının sap tad ığı bu so y g u ­ dır. Om uzları göçük, y ık ılm ış­
yen, m utlu olm ak için iy i y a ­ nu başarırlar am a K ubrick’in tır. ö y lec e n e k a la k a lır kım ıl-
şam anın iyi yaşam ak için de ek len tisi bir ard öyküyle baş tısız, ya n i yöresi sarılı. «Koş-
yığın larla paraya sahip olm a, kişi sona tek kalır, öbürleri sam neye yarar?» A cılı bir bo­
nın g erek tiğ in i sanan — pek s a ­ ölürler. yun eğ işle bekler, tab an caları­
nan d eğil— um duğunu bulam a­ Baş k işi John C lay’de S terlin g nı sıyırarak ona yan aşan sa k ın ­
m ış, büyülü bir düzm eceliğin H ayden, bu iri k ıyım İrlandalI gan polislere döner. Bu son ’da
için için kem irdiği küçük in sa n ­ elverişli yap ısı ve film in özü. kendiliğinden T ru ffau t’nun k ü ­
lar, büyük kentlerde sürdür­ ne yatkm , yaşam ın ı soyguna çük kahram anını ça ğ rıştırırsı­
dükleri kuru yaşam aların ın k o ­ yatırm ış dolgun oyunuyla du. nız. Y eni yaşam ı yitm iştir. Ve
şullandırdığı kişiler. Iç y ık ın tı­ ru görüntüler, çarpıcı a t y a r ı­ her şey i y itm iştir. Oysa insan
nın nedenleri. N edenler yü zeye şı çekim leriyle uyuşan Gerald yenilgiden yılm ayan, k aram ­
çık tık ta onları k o la y ’a iter, ko- F ried ’in a k ıllıca m üziğinin ya- sarlığa kap ılm ayan varlıktır
la y ’a zorlar: çalm ak. Ç alm ak n ısıra başarılı bütünlüğü sa ğ la ­ derler
bir um ut, çalm ak yeniden b a ş­ yan olum lu öğelerden. U çak a la ­ su n g u çapan
lam ak herşeye, çalm ak yeni bir nı a rtık serüvenin son ev resi­
yaşam , bir anda kazanm ak. Oy­ dir, k açm ak . John C lay’in o
sa çalm ak sa lt bir aşam adır, denli uğraşıp didinip de herşe- İSTANBUL MASALI
ö lçü lü biçili, oynak, yoğun bir y i yitirm esin e seyircinin y a ­
T O P K A P I — JU L E S D A S S IN
gerilim duyusuyla dallanıp g e ­ zık lan ası g elir bu sonda, yaşlı
yönetim inde çevrilm iş bir A m e­
nişleyen th e K illin g’de görü ­ kadının fino köp eğin e sövüldü-
rikan (U n ited A rtists) yapım ı
nürde bir soygun tem asından ğünü bile işitebilirsiniz. H ipod­
1964 — S enaryo / M onja Da-
çıkarak arkada bu insansı g e ­ rom k asasından çalm an p arala­
n isch ew sk y — G örüntüler /
rekçeleri yüküm lenen, bu de­ rın tık ıld ığı çan ta orta m alı bir
H enri A lek an — Oyuncular /
rinlikleri, bu yalın durumları bulguyla, ( ‘56’dan yıllar sonra
M elina M ercouri, P eter U sti-
b elgesel bir gerçek çilik le bir V erneuil gib i bir yeten ek sizin
nov, M axim ilien Schell, R obert
çırpıda biraz yü zeysel de olsa M élodie en so u s-so l’da y a p tığ ı
verm eye çalışan Kubrick, bun­ M orley, A kim T am iroff, J ess
örneğin) am a gene de d eğ işk in ­
Hahn, E g e E m a rt.
ları yalnızca gösterm ek te, y o ­ ce olduğu ileri sürülebilir bir
rum lam adan, eleştirm eden, bir bu lgu yla açılır, aslında ağzın a ik i yıl önce bir yaz günü H ilton
k atk ıd a bulunm aksızın; giderek değin doldurulduğundan k op ça­ otelinin önüden geçenler, bir
diyeceğim azıcık duygusuzca ları kopm uştur (doyum suzluk) Türk polisinin iriyarı bir y a ­
bancıya uzun açıklam alarda
bulunm asını ulusum uza özgü
bir konukseverlik olayı olarak
n itelendirm işler, üzerinde dur­
m am ışlardır bile. O ysa polisin
Türk olm ayıp, çok uzak ü lk eler­
den g elen bir «m asalcı» olduğu­
nu, hele a n la ttığ ı «m asal»m y ıl­
lar sonra İstanbul sin em aların ­
da yığın yığın sey irciy e a k ta rı­
lacağın ı bilselerdi, herhalde o la .
ya çok b aşk a bir gözle bakm a
yoluna gid erlerd i... «M asalcı»
nın adı, Jules D a ssin idi. A m e­
rik a’dan k alk m ış gelm iş, A vru­
p a ’y a yerleşm işti. O zam anlar
k endisi için «m asalcı» falan da
denilem ezdi. A dı sanı yerinde,
bir sinem a yönetm eniydi, ö n ­
THE K IL L IN G 'İN SOYGUN SAHNESİNDE STERLING HAYDEN celeri toplum sal gerçek lere fa z ­

64
la düşkünlük gösterm iş, bu y ü z­
den de ünlü A m erikan A le y h ta ­
rı F a a liy etler k om itesi ile ç a tı­
şarak Hollyvvood’u terk etm ek
zorunda k alm ıştı. E n sevd iği
şe y filim lerinde heyecanlı, u s­
ta ca plânlanm ış soygun h ik â­
yeleri anlatm aktı. Bu işi öylesine
ileri götü rm ü ştü ki, bazı gü n ­
delik gazetelerd e resm i basılıp,
altın a soyguncuların «akıl ho­
cası» diye yakınm alar y a zılm a ­
ya b a şla n m ıştı... E ric A m bler’
in T opkapı Sarayındaki bir so y ­
gunu anlatan «Gün Işığı» adlı
rom anı eline geçtiğin d e, dep-
d eğişik bir «mekân» da olu şa­
cak bir soygunun özgünlüğü
hem en sarıverm iş olm alıydı
kendisini. Bunda belki kapı-
kom şum uz Y unanistan ’da filim T O P K A P I’DA M . MERCOURI VE MAX. SCHELL
çevirm enin, T ü rk iye’ye bir y a k ­
laşm a olan ağı doğurm asının da
payı vardı. En önem lisi, İsta n ­
dım cılarm dan biri, B a tı’nın yordu. D assin, bundan sonra
bul’u sevm iş, iyiden iy iy e be­
k ayn ağın ı bilim den alan so ğ u k ­ m asalın a iy i başlam anın, İ s ­
n im sem işti. B a tılı gözlükler
k anlı a k ılcılığın ı tem sil ediyor­ tanbul’a yerleşm enin verdiği
ardında İstanbul, ik i k ıtan ın or­
du. B ir diğeri, gelişm iş tekniğin rah atlık la olayları m ekik do­
tasın da bir m asal k en tiyd i. B a .
k arik atü rize edilm esine araç kur gib i işleyecek , ik ili.ü çlü g e ­
tılı m a sallaştırm ıştı İstan b u l’u.
oluyordu, ö t e k i ik isi ise y a l. lişim lerin altından u sta ca k a l­
İstan b u l’u anlatm ak, m asal a n ­ m zca fizik yeteneklerinden y a ­ k a ca k tı. D assin, anlatım ındaki
latm ak d em ek ti... D assin , k â ğ ıt rarlanılan birer robottan fa r k ­ çabukluğu, İsta n b u l’u iy i k u l­
kalem yerine k am erasıyla g id e­ sızdı. P lân yapılm ış, yola çık ıl­ lan m ak la yu m u şatm ış, m asal
rek sinem a sanatının ara cılığ ıy ­ m ıştı. A kdeniz rüzgârlarının s ı­ havasın a zarar getirm em işti.
la bir m asal söyleyecek ti. D as- cak lığın d a rastlayıp aralarına P lân ın u ygu lam a safh asın a g ir ­
sin ’in m asalın a işin başında ayrı k a ttık la rı — son günlerin m o­ dikten sonra D assin, m asalını
bir değer kazandıran nokta, İ s ­ da d eyim iyle — bir «üç k âğıtçı» gerilim dozu g ittik ç e artan bir
tanbul’u her türlü önyargıdan tip, yaln ızca T ürkiye insanının, coşkunlukla a n la tm a ğ a b a şlı­
kurtulup, kendi özü içinde k a v ­ tam k a rşıtı toksözlü, m ert h a­ yordu. K ahram anlarını Topka-
ram ak istem esiyd i. T ıpkı «evvel vasın ın hem en beliriverm esine pı S arayının dam larında d olaş­
zam an içinde, kalbur sam an 'yaram akla kalm ıyor; m asalı, tıran D assin, çok kere kendini
içinde» der gibilerden a n la tm a ­ b irtakım güldürü buluşlarıyla alam ıyor, k am era sıy la kubbe­
y a başlıyordu D assin, m a sa lı­ y an gelişm elere götürerek g r a ­ leri ok şa m a ğ a değin gidiyordu.
n ı... D oğu m asalların a özgü fiğ in e iniş çıkış sağlıyor, tek-
m istik unsurları yazıdan sö z­ P lânın u ygulanışını, sonuçlanı­
d üzenlilikten k u rtarıyordu...
den daha etk ileyici biçimde, s i­ şını D assin, u sta m asalcılara
nem a yoluyla derleyip top arla­ D assin, artık m asalının en g ü ­ y ak ışırcasm a an latm ıştı. D a s­
m ış, film e öyle girm işti. K ahra­ vendiği yanına, «mekân» ola ­ sin, olayı en coşkun yerinde
m anlarını, B a tı’nın en karak- rak se ç tiğ i İstan b u l’a gelm işti. «Tam bu sıra d a ...» diyip k e si­
terize tiplerinden seçm iş, fa rk ­ K am eracı H enri A lek a n ’ın fo ­ yor, başk a bir şe y anlatıyor,
lılaşm ayı daha belirgin bir y o ­ toğrafların a bakılırsa, İsta n ­ sonra tekrar olaya dönüyor ve
la sokm ak istem işti. Topkapı bul, renk olarak en güçlü ifa ­ bütün bu işleri yaparken sin e­
Sarayındaki paha biçilm ez ta ş ­ d esini tü k etim m addelerindeki m anın m ontaj tek n iğ i ile âdeta
larla süslü bir hançere gözdiken canlı, yırtık tonlarda buluyor­ k öşe k ap m aca oynuyordu. S o y ­
soygun plânını u ygu lam ak için du. B a tı’lı İstan b u l’u altında gun, B a tı düşünce v e tek n iğ i­
gerekli k işileri çevresine top la­ otom obil n asıl tararsa, D assin nin yanılm az hesaplarına u ygun
yan çeteb aşı bir kadındı. B a tı de öyle tarıyordu, ilk k ez A sya biçim de sonuçlanacak, ancak
toplum düzeninin yaşa m a tu t­ ile A vrupa'ya bakan köprü, ah ­ m asal gelen eğin in uçan y a ra tı­
kusunu yaln ızca para ve sek s şap evler, sonra h am allar m e­ ğı, bu k ez küçük bir kuş her şe ­
üzerine kurm uş eylem ci kadın rakın verdiği h ızla birbiri ardı­ yi a ltü st ed ecek ti...
örneğini veriyordu D assin. Yar- na soluk alm azcasın a sıralan ı­ ta n ju a k erso n

65
®® SO N D A R B E /T H E K ILL IN G . S ta n le y K u b rick düz, y a lın b ir so y g u n h ik â y esin i
tek n ik u sta lığ ın ın d e steğ iy le , b e lg e se l bir g erçek ç ilik le veriy o r. P a rla k görü n tü ler,
iyi oyun, sa ğ la m filim . (S te r lin g H ayd en , C oleen G ray)
TOPKAPI. Ju les D a ssin ’in İs ta n b u l’u n m a sa l ren k leri için d e g eçen e ğ len d irici am a
çab u k u n u tu la b ilir se rü v en film i. İsta n b u lu ö z liy en lerle a m a tö r so y g u n cu la ra it­
h a f olunur. (M elin a M ercou ri, P eter U stin o v , M ax. S ch ell)
• H IR S IZ K IZ /M A R N IE . T he B ir d s/K u ş la r h a y a l k ırık lığ ın d a n so n r a H itch co ck
sev erler M arnie'yle avu n u yorlar. F ilim b ü tü n ü y le H itc h c o c k ’a özgü in celik lerle
örü lü . T ip p i H ed ren sev im li, S ea n C onnery iğ reti. (T. H ed ren , S. C onnery)
• • A N İ T E H L İK E /T H E IP C R E S S F İL E. F le m in g ’d en ço k d ah a b a şa r ılı bir Len
D eig h to n ’u n Ip c r e ss F ile ’ı S id n ey F u rie eliy le, B o n d tü rü filim le r in in ü stü n in san -
lı, gerçek d ışı o la y la r d izisin e k a rşı, a le lâ d e ’yi, o la ğ a n ’ı v e g erçeğ i ö n e sü rü yor.
R engi, p erd ey i b u k adar u sta lık lı k u lla n a n bir O tto H eller, sin e m a d a d ek o ru n o la ­
n ak ların ı zo rla y a n b ir K en A dam ve p a ta v a tsız, g ö zlü k lü b ir M ich ael C aine. F i l ­
m in y a p ım cısı H arry S a ltz m a n ’dır. (M ich ael Caine, S u e L loyd, N ig el G reen, Guy
D olem an )
• KA H R A M AN IN S O N U /T H E MAN W HO SH O T L IB E R T Y VALANCE. J oh n F ord
gen e en sev d iğ i tü re el a tıyor. W estern. K la sik b içim d e b a şla y a n , yü rü y en film in
k la sik gen ellem esi: iy iler k azan ır. (J a m es S tew a rt, J oh n W ayne)
• MACERA K A D IN I / LADY L. P a ris’li b ir ça m a şırc ıy k e n a risto k r a t ve a n a rşist
b ir d ü şes ola n L o u ise'in y a şa m ın d a k i erk ek ler le geçen serü v en leri. R o m a in G ary’-
d en u y a rla d ığ ı k o n u y u U stin o v , d ağın ık bir sen a ry o ve o yu n y ö n e tim iy le v erm ey e
çab alıyor. U stin o v ’u n ta şla m a la r ın ı se v en ler iç in g ö rü leb ilir b ir filim . (S o p h ia
L oren, P au l N ew m a n , P eter U stin o v , D avid N iv en .)
ELMACI K A D IN / A POCKETFUL OF M IRACLES. 1930-40 y ılla rın ın ü n lü g ü ld ü ­
rü y ö n etm e n i F ran k C apra’n ın iy im ser, p e m b e gözlü k lü , a şın m ış a n la tım lı za ­
y ıf g ü ld ü rü sü . İy i g a n g sterler, k ızın ı İsp a n y a d a o k u tm a k için şeh rin d ile n c ile rin ­
d en haraç k e se n y a şlı elm a c ı kadın, d ilen ciler, p o lisler vb.. E sk i o y u n cu la rın
sa ğ la d ığ ı sıc a k h a v a d ışın d a bir şey yok . (G len n Ford, H o p e Lange, B e tte D a v is)
MATA-HARİ / MATA H A R I A GENT H . 31. Y ö n etm en Jean-L ouis R ich ard se n a r ­
y o cu F ra n ç o is T r u ffa u t’y la b ir lik te M ata-H ari’n in esra rlı c a su slu k serü v e n le r in ­
d en çok , bir k ad ın o la ra k y a şa y ışın a eğ iliy o r. Jean n e M orea u ’n u n o y u n u ilgi çe­
k ici. (Jean n e M oreau, Jean-L ouis T rin tig n a n t, C laude R ich .)
• ACEMİ BALIK ÇI / M AN’S FAV O R ITE SPORT. Y orgu n ve tü k en ik H a w k s g ü l­
d ürüyü d en iy o r. B a lık ç ılık ta u zm a n geçin en , am a elin e o lta a lm a m ış b iri, bir
b alık tu tm a y a r ışm a sın a k a tılm a k zoru n d a k a lırsa n e olur? Ç arp ışan tren ler b ö ­
lü m ü n ü n d ışın d a ta tsız , yavan , zo rla m a la rla d olu b ir filim . (R o ck H u d so n , P au la
P ren tiss, M aria P ersch y .)
T E H L İK E L İ F IS IL T I / T H E LOU DEST W H ÎSPE R . W illiam W yler, L ilian
H e llm a n ’ın o tu z y ıl ö n c e ya zd ığ ı ve k ü çü k bir A m erik an k a sa b a sın d a ik i ö ğ r e t­
m en gen ç k ızın dar ve b ağn az çev ren in a sılsız d e d ik o d u la rı y ü zü n d en b a şla rın a
g elen leri a n la ta n oyu n u n u b a şa r ısız b ir o y u n cu y ö n e tim iy le g ö rü n tü lü y o r. (A udrey
H ep b u rn , S h irley M ac L aine, J a m es G arner, K aren B a lk in .)
D E N İZ D E İSY A N / M U T IN Y ON T H E BO U N TY . Z alim k ap ta n la in sa n c ıl ik in ci
k ap tan ın bir u zak d en iz se fe r i sır a sın d a b a şg ö ste r e n ça tışm a la r ın ı, ta y fa la rın ayak ­
la n m a sın ı ü stü n y a p ım o la n a k la rı için d e a n latan , ç e k ici sa y ıla b ile ce k b ir filim .
L ew is M ilesto n e, F ran k L lo y d ’u n 1935’te ç ev ird iğ i v e o y ılın O scar'ın ı k a za n a ıi
D en izd e İsy a n ’ın ı y e n id e n yap a rk en d ah a b a şa rılı d eğil. (M arlon B ra n d o , T revor
H o w a rd , R ich ard H a rris.)
SO N K U ŞLAR / E rd o ğ a n T o k a tlı, z e v k li b ir g ö rü n tü d ü zen iy le a n la y ışlı b ir
k a m era ç a lışm a sın ı y a n sıta n film in d e y e rli filim c ile r in p ek ö zen d ik leri b e y lik bir
a şk h ik â y esin i ele a lm a sın a k a rşın , b u h ik a y ed e g erç eğ e u ygu n k a tı a lışk a n lık la ­
rın d an sıy r ılm ış tip ler çiziy o r. H ik â y en in b a şa r ısı g e n ellen m iş b ir şe m a tiz m için d e
k ısıtla n m ış o ld u ğ u n d a n y ö n e tm e n in tek n ik ç a lışm a sın a b ü tü n ü y le u y m u y o r. E r­
d o ğan T o k a tlı b u ilk film iy le ile r isi iç in u m u t verici. (S e lm a G üneri, E d iz H u n .)
YASAK SOKAKLAR / A şka S u sa y a n la r ’la ilg i u y a n d ıra n F ey zi T una, b u k ez ç a ­
lım lı bir k am era ç a lışm a sı d ışın d a yen i bir d eğer g etirm iy o r. (S . G üneri, S. G üney)
Uğrak Kitabevi Yayınları
MARGUERITE DURAS

Hİ ROŞ İ MA SEVGİLİM
Çeviren Cevat Çapan

H iroşim a S ev g ilim bir a çık la m a y ı gerek tirir m i, g erek tirm ez m i


konu su n d a d ik k a tli olu n m a lıd ır. F ilm de sen a ry o da d uyulup y a ­
sanan bir şey o lm a ç a b a sın d a g örü n ü yor ve k u lla n ıla n d il bu ama-
yön elen bir ç e şit so y u tla m a n iteliğ i taşıyor. A deta in sa n du-
bu özgün a n la tım d a çev ren in g ö rm ü ş g eç ir m iş a cılı anı-
.ır ın a için için sin iyor; işg a le u ğ ra m ış, h u n h a rca b o m b a la n m ış
ezik in sa n a n ıla rıy la bir o lu veriyorlar. E riyip g id en m e ­
sele le r d e sev işen , ç iftle şe n şeh irler olu yor.
H itabın b a şın d a k i sen a ry o ö zetin d e dil bu içli d ışlı o lu şu kendin-
o ezgin d u y a rlığ a u yarak b içim len d iriy o r. K ırık d ök ü k
kara kara g ö rü n tü lerin bir u m u t ışığ ın d a n y o k su n ol-
gibi.
Zaçtır. b aşın d an so n u n a bir a n ıt d ik iliy o r H ir o şim a için . N ice
r -.-irr. görüp de ezilip y o k ed ilem ey en h a y a tın y en id en ilk beliri-
b ed en lerled ir. Ve a n ıt b ü yü yor H ir o şim a için , b ü tü n in-
k alb in d e b üyüyor. H er se v iştiğ in izd e H iro şim a y ı düşü-

Sezer Tansuğ
4 lira

ORSON WELLES

YURTTAŞ KANE
Çeviren N ijat Ozön

.ta ş K ant ile ou sım sıkı kapalı kapıyı aralayan, bir top-
yüzünü dünyaya gösteren adamdır. A zcık m azcık. Ol-

Y urttaş Kane.» senaryosunu okum ak neye yarar? Bil-


üstün bir düşlem e gücü, yine üstün bir sinem a
tm .şlik gerek. Anca öyle altından kalkılır, tadına an-
çekin.ı senaryosunun.
_ .-..silerden m isin iz0
Tarık Kakınç
Bilgi Yayınevi. 6 lira

e
LO DUCA - FELLINI

TATLI HAYAT
C e. ■-en Sabiha Serim

Y 7 L o Duea, rom anlaştırm ış. T eknik yapıyı


uygulam ış senaryonun hikâyesini. P ek i
O Zaten kim se de bakm ıyor ona. U cuz p iyasa ro-
’-u'madan tatlı tatlı okutm anın sırrım Lo Duca bili-

Tarık Kakınç
Habora Yayınevi. 5 lira

You might also like