Professional Documents
Culture Documents
Numara 150801005
(2019-2023)
Kırsal kalkınma politikası temel olarak; kent-kır arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarının
azaltılmasını, kıra ait sosyo-kültürel özelliklerin korunmasını, kırsal nüfusu yerinde
kalkındırmayı, bir başka ifadeyle göç ve işsizlik gibi temel sorunları yerinde çözmeyi
amaçlayan kalkınma çabalarını çok disiplinli bir yaklaşımla ele alan bir politikadır. Türkiye,
dünyada sosyal ve ekonomik kalkınmasını belirli bir plan ve program içinde yürütmek için
planlı kalkınma sürecini daha l930'lu yıllarda uygulamaya koyan sayılı ülkelerden biridir.
Köylere götürülen hizmetler ve gerçekleştirilen yatırımlar, ülkemizin geçirdiği ekonomik
süreçler ve planlama açısından iki dönem halinde incelenebilir. Bunlar, “planlı dönem öncesi”
çalışmalar ile “planlı dönem sonrası” çalışmalardır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kırsal
yerleşimlerdeki yaşamın zorluklarını en aza indirmeye ve gidermeye yönelik olarak; Köy
Kanununun çıkartılması, tarım reformu ve arazi yönetimi, tapu ve kadastro düzenlemeleri,
zirai donatım faaliyetleri, köy enstitüleri, çiftçi eğitimi ve tarımsal yayım hizmetleri, köy
kalkınması, toplum kalkınması, tarım kooperatifleri, köy hizmetleri, sulama ve tarla içi
geliştirme hizmetleri, entegre kırsal kalkınma projeleri, bölgesel gelişme projeleri, kırsal
kalkınma destekleme programları gibi çok çeşitli politika ve uygulamaları hayata geçirmiştir.
Bu çerçevede yasal ve kurumsal yapılanmalara gidilmiş ve önemli miktarda kamu kaynağı
tahsis edilmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun büyük bölümü kırsal yerleşimlerde ikamet etmekte ve
tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlamaktadır. Söz konusu dönemde Türkiye’nin gerek sosyal
gerekse ekonomik yapısında kırın ve tarım sektörünün ağırlığı görece büyüktür. Türkiye’nin
1950 yılında yaklaşık 20,9 milyon olan toplam nüfusu, 2017 yılında 80,8 milyona ulaşmıştır.
1950’de yüzde 75 düzeyinde olan köy nüfusu, 2012 yılında yüzde 23 olarak gerçekleşmiştir.
Halen yaklaşık her dört kişiden birinin kırsal alanda yaşadığı ülkemizde tarım ve kırsal
kalkınma politikalarının her dönem göreli önemini koruduğu söylenebilir. Tarımsal
desteklerin yanı sıra, kırsal kalkınma destekleri hayata geçirilmekte ve böylece önemli
miktardaki kamu kaynağı kırsal kesimdeki üretim faaliyetlerine kullandırılmaktadır.
Türkiye’nin kırsal kalkınma politikası artık sadece yerel iç dinamiklerden değil, uluslararası
gelişmelerden de etkilenmekte ve kırsal kalkınmadaki hedef ve stratejiler daha müreffeh bir
kırsal toplum gayesiyle yönetilmektedir. Kırsal kalkınma politikalarının oluşturulması ve
uygulamasında, tabandan tavana kalkınma yaklaşımı zamanla yerini tavandan tabana
yaklaşıma bırakmıştır. Böylece tüm paydaşların işbirliğine dayanan daha katılımcı bir kırsal
politika yönetimine geçiş sağlanmış ve böylece politika uygulamalarının izleme ve
değerlendirme süreçlerinde hatırı sayılır ilerlemeler elde edilmiştir.
Kırsal Alan Tanımı:
Hâ kim iktisadi faaliyetin tarım olduğ u, seyrek nü fuslu ve geniş doğ al çevreye sahip
yerler genel olarak kırsal alan kabul edilmektedir. Temel gö stergeler dü şü k nü fus
yoğ unluğ u ve şehir merkezlerine uzaklık olarak ifade edilse bile, kırsalı tanımlayan
temel değ işkenler ü zerinde tam bir fikir birliğ i bulunmamaktadır. Nü fus yoğ unluğ u,
sosyo-kü ltü rel ö zellikler ve idari yapılanma gibi pek çok farklı değ işken farklı ü lkelerde
ve farklı zamanlarda kırsalı tanımlamak için kullanılmaktadır. Kırsal alan nü fus ve
demografik yapı, ü retim ve istihdam yapısı, doğ al çevre ve kü ltü rel yaşam biçimine gö re
de tanımlanmaktadır. Nitekim kırsal alan;
İstatistik ü retimi için Eurostat tarafından kentsel eşik değ er olarak, nü fus yoğ unluğ u 300
kişi/kilometrekare ve komşu kö ylerin toplam nü fusu 5 bin kişi şeklinde
belirtilmektedir. Buna gö re kırsal alanda yaşayan nü fusun oranı yü zde 50’den fazla ise
bahse konu idari birim “baskın kırsal”, yü zde 20 ila yü zde 50 arasında ise “ara kırsal” ve
yü zde 20’den az ise “kentsel alan” olarak tanımlanmaktadır.
OECD tanımında ise kentsel eşik değ er için nü fus yoğ unluğ u 150 kişi/kilometrekare
olup, buna gö re kırsal alanda yaşayan nü fusun oranı yü zde 50’den fazla ise sö z konusu
birim “baskın kırsal alan”, yü zde 15-50 arasında ise “orta kırsal alan” ve yü zde 15’ten az
ise “baskın kentsel alan” olarak tanımlanmaktadır. OECD tanımında ayrıca, çok seyrek
nü fuslu olsa dahi kent çeperlerinde yer alıp kentle işlevsel ilişkisi gü çlü olan alanlar da
belli koşullar dâ hilinde, kır yerine kent işlevsel alanı içine dâ hil edilmektedir. OECD
kendi tipolojisinde belirli nü fus hacmindeki bir kentsel merkeze 60 dakika içerisinde
erişim imkâ nı olan yerleşimleri bu çerçevede değ erlendirebilmektedir60. Gerek OECD
gerekse Eurostat tarafından geliştirilen tanımların ü ye ü lkeler arasında karşılaştırılabilir
istatistiklerin elde edilmesine yö nelik olduğ u unutulmamalıdır.
Tü rkiye’de kırsal alanlar esasen ilk kez 18.03.1924 tarihli ve 442 sayılı Kö y Kanunu ile
nü fus bü yü klü ğ ü ö lçü tü kullanılarak yapılan kö y ve kasaba tanımlarıyla işaret edilmiştir.
Bu Kanuna gö re nü fusu; 2.000’den az yerleşmeler “kö y”, 2.000 ila 20.000 arasında
olanlar “kasaba” ve 20.000’den fazla olan yerleşmeler ise “şehir” olarak tanımlanmıştır.
Gü nü mü zde, Tü rkiye’de mekâ nsal istatistik ü retimine esas kırsal alan tanımlarında,
nü fus eşiğ i ve idari statü ö lçü tlerini esas alan iki farklı tanım kullanılmaktadır. TÜ İK
tarafından nü fus eşiğ i ö lçü tü ne gö re (kır-kent tanımı), nü fusu 20.001 ve ü zeri olan
yerleşim yerleri “kent”, 20.000 ve daha dü şü k nü fusa sahip olanlar ise “kır” olarak
tanımlanmaktadır. Yine TÜ İK tarafından idari statü ö lçü tü ne gö re (kö y-şehir tanımı), il
ve ilçe merkezleri “şehir”; belde ve kö yler ise “kö y” olarak kabul edilmektedir. Kısaca,
“kırsal istatistikler” kır-kent tanımını, “kö y istatistikleri” ise kö y-şehir tanımını esas
almaktadır. Ü lkemizde kırsal kalkınma politikalarına temel teşkil eden tanım, Ulusal
Kırsal Kalkınma Stratejisinde (2014-2020) ifade edildiğ i ü zere, nü fus eşiğ i ö lçü tü nü esas
alan kırkent tanımıdır. Diğ er bir ifadeyle 20 binden dü şü k nü fusa sahip tü m yerleşim
yerleri kırsal yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir. Bu yerleşimler sırasıyla kö yler,
beldeler ve bazı ilçe merkezleridir. 2012 itibarıyla yerleşim yerlerine gö re kırsal
nü fusun dağ ılımı incelendiğ inde; yaklaşık 21 milyon bü yü klü ğ ü ndeki kırsal nü fusun
yü zde 57’si kö ylerde, yü zde 24’ü beldelerde (belediye teşkilatı bulunan kö yler) ve yü zde
19’u ilçe merkezlerinde yaşamaktadır.
Kırsal kalkınma politikalarının merkezi düzeydeki daha etkin bir şekilde yönetilebilmesi için,
GTHB koordinasyonunda 2007-2013 ve 2014-2020 dönemlerini kapsayacak şekilde birbirini
takip eden iki farklı dönem için Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (UKKS) ve Kırsal Kalkınma
Eylem Planı (KKEP) belgeleri hazırlanmıştır. Türkiye’de kırsal kalkınma politikasının genel
hedef ve esaslarına temel oluşturan politika belgeleri UKKS ve KKEP belgeleridir. UKKS’ler,
aynı zamanda ülkemizin katılım öncesi süreçte kullandığı AB kırsal kalkınma fonlarının
kullanımını düzenleyen IPARD I ve IPARD II programları için referans belge mahiyetindedir.
Bahse konu strateji ve eylem planları gereğince oluşturulan izleme komitesi vasıtasıyla
önemli deneyimler elde edilmiştir.
.
ULUSAL KIRSAL KALKINMA STRATEJİSİ
Onuncu Kalkınma Planının (2014- 2018) yıllık uygulama programlarından ilki olan 2014 Yılı
Programının ilgili hükümleri gereğince, 2012/23 sayılı Başbakanlık Genelgesine göre Kırsal
Kalkınma Planı İzleme Komitesi (İzleme Komitesi) ihdas edilmiştir. UKKS belgesi, GTHB’nin
koordinasyonunda, Kalkınma Bakanlığının teknik desteğinde, Avrupa Birliği Bakanlığı, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Türkiye
İstatistik Kurumu ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu işbirliğinde ve Komitenin
diğer üye kurumları ile kamu dışı kesimlerin ortak katkılarıyla hazırlanmıştır. Onuncu
Kalkınma Planı hedefleri ışığında; kırsal politika önceliklerinin belirlenmesi ve bu minvalde
uygulanacak tüm kırsal kalkınma faaliyetlerini tespit edilen ortak amaç ve hedeflere
yönlendirmek, bu faaliyetlerin uygulama, koordinasyon, izleme ve değerlendirme süreçleri
bakımından takip edilmesi gereken genel hususları belirlemek üzere bir stratejik çerçeve
belgesine ihtiyaç hâsıl olmuştur. Bu doğrultuda, GTHB koordinasyonunda ilgili kamu ve kamu
dışı kesimlerin katkısıyla hazırlanan UKKS belgesi özel olarak aşağıda belirtilen ihtiyaçları
karşılamayı amaçlamaktadır;
UKKS (2014-2020); belgesinde yer alan beş stratejik amaç, ülkemizin kırsal politika stratejik
çerçevesini oluşturmaktadır. Bunlar sırasıyla; kırsal ekonomi, kırsal çevre, kırsal yerleşimler,
kırsal toplum ve yerel kalkınma kapasitesidir. Strateji belgesinde ülkemizin kırsal kalkınma
politikasının temel amacı, kırsal kesimdeki asgari yaşam kalitesinin ülke ortalamasına
yaklaştırılması hedefiyle kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının kentsel alanlarla uyumlu
olarak kendi yöresinde geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınmasıdır. Bu temel amaca yönelik alt
amaçlar ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;
▪ Kırsal ekonominin üretim ve istihdam temelinde büyümesi için tarım ve tarım dışı ekonomik
faaliyetlerin birlikte değerlendirilmesi
▪ İklim değişikliğine adaptasyon ve yeşil büyüme ilkeleri çerçevesinde kırsal çevrenin ve doğal
kaynakların korunması
İklim değişikliğinin etkileri dikkate alındığında kırsal alanlar gelecekte önemi giderek artacak
olan stratejik nitelikteki doğal kaynaklara ev sahipliği yapmaktadır. Bu kaynaklar su, gıda,
enerji ve temiz çevredir. Ancak, kırsal alanlardaki üretim faaliyetlerinde doğal kaynaklardan
kısa vadede azami ölçüde yararlanma ve bunları ekonomik değere dönüştürme çabası doğal
çevrenin tahrip edilmesine ve kaynakların hızla tükenmesine yol açmaktadır. Su ve toprak
kaynakları kullanımında çevre dostu olmayan tarım teknikleri nedeniyle görülen
olumsuzluklar, çölleşme, kuraklık, erozyon, orman yangınları, sel baskınları, heyelanlar ve
biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevre sorunlarının artma eğiliminde olduğu görülmektedir.
Kırsal yerleşimlerde yaşayan fertlerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla; kırsal nüfusun
kamusal hizmetlere erişimini, kırsal yerleşimlerin cazibesini ve kırsal ekonominin kentsel
pazarlarla entegrasyonunu güçlendirecek fiziki ve sosyal altyapının geliştirilmesi
gerekmektedir. Nüfus seyrelmesi nedeniyle kırsal yerleşimlerin ölçek ekonomilerinden
uzaklaşması neticesinde sürdürülebilir ve kaliteli bir hizmet sunumu için yöresel koşulları
gözeten yenilikçi modellerin geliştirilmesi zorunludur. Bu ihtiyaçlardan hareketle "kırsal
yerleşimlere” yönelik tedbirlerle; köylerin bağlı bulundukları il ve ilçe merkezlerine nitelikli
bir ulaşım ağıyla bağlanarak erişilebilirliğin güçlendirilmesi, sağlıklı ve yeterli içme suyuna
erişim sağlanması, atıkların halk ve çevre sağlığını tehdit etmeyecek şekilde bertaraf
edilmesi, uzaklıktan kaynaklanan bilgiye erişim zorluklarını azaltacak bilişim teknolojileri
kullanımının yaygınlaştırılması, kırsal çevreyi ve doğal kaynakları kirletmeyen yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanılması, kırsal yerleşimlerin peyzaj değerini yükseltecek yöre kültür
ve ekolojisiyle uyumlu geleneksel mimarinin yaygınlaştırılması, deprem ve diğer doğal
afetlere dayanıklı kırsal yerleşim deseni ve konut yapısına geçilmesi, Türk kültürünün
geleneksel olarak önemli bir parçasını oluşturan köy kültür mirasının korunması ve
yaşatılması, yöresel zenginliklere ilişkin genel veya tema odaklı yerel müzeciliğin
geliştirilmesi, sosyal ve kültürel faaliyetler altyapısının geliştirilmesi ile gezici hizmetler için
ihtiyaç duyulan donatıların sağlanması amaçlanmaktadır.
Kırsal alanda yoksullukla mücadele ve sosyal içerme temel hedefiyle; kamusal hizmetlerin
sunumunda sürdürülebilirlik temelinde dezavantajlı grupları kapsayan daha yapısal nitelikli
tedbirlere başvurulması gerekmektedir. Bu çerçevede, başta sosyal hizmet ve yardımlar
olmak üzere sosyal politika uygulamalarının köylere arz yönlü sunumu büyük önem
taşımaktadır. Bu çerçevede yoksulluk sınırı altındaki haneler ile uzak kırsal yerleşimlerin
öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçlardan hareketle “kırsal topluma”
yönelik tedbirlerle; temel nitelikteki eğitim ve koruyucu sağlık hizmetlerinin kaliteli ve
kesintisiz şekilde sunulması, kırsal işgücünün mesleki niteliklerinin geliştirilmesi, mevsimlik
gezici tarım işçilerinin çalıştıkları yörelerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kadınlar başta
olmak üzere tarım sektörü çalışanlarına yönelik sosyal güvenlik, iş güvenliği ve işçi sağlığı
hizmetlerinin etkinleştirilmesi, yoksullukla mücadelenin süregelen demografik değişime ve
risk gruplarına duyarlı araçlarla desteklenmesi, yoksullukla mücadele desteklerinin üretim ve
istihdam artışına katkı sunacak şekilde programlanması, kadınlar ve gençlerin işgücü
piyasasında yaşadıkları dezavantajların azaltılması, yaşlılara ve çocuklara yönelik bakım ve
diğer sosyal hizmet sunumlarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.
Yerel kalkınma kapasitesine olan ihtiyaç iki yönlüdür. Birincisi, kırsal nüfusa hizmet götüren
yerel idarelerdeki kurumsallaşma düzeyinin artırılması iken, ikincisi yerel kalkınma
aktörlerinin kırsal kalkınma programı hazırlama, uygulama ve izleme kapasitesinin
geliştirilmesidir. Geçmişten günümüze kırsal kalkınma çoğunlukla merkezi idare tarafından
yürütülen ve finanse edilen bir politika alanı olduğundan yerel toplumun kırsal kalkınma
faaliyetlerine ilişkin katılımcılık ve sahiplenme düzeyi düşük kalmıştır. Ancak kırsal toplumun
kendi problemlerine ilişkin sorun çözme ve örgütlenme kapasitelerinin gelişebilmesi
tabandan tavana kalkınma yaklaşımının benimsenmesine bağlıdır. Nüfus seyrelmesi
neticesinde kırsal alana yönelik hizmet ve yatırımların birim maliyetlerinin artması nedeniyle
hizmetlere erişimde yaşanan aksaklıklara karşı, arz yönlü bir hizmet sunumuna geçilmesi ve
bunun için ihtiyaç duyulan kurumsallaşmanın merkezi ve yerel idarelerin işbirliğiyle
gerçekleştirilmesi elzem hale gelmiştir. Bu ihtiyaçlardan hareketle “yerel kalkınmaya” yönelik
tedbirlerle; ilçe düzeyinden kırsal alana hizmet sunum kapasitesi için ihtiyaç duyulan
kurumsallaşmanın sağlanması, hizmet sunumunda kırsalın yeni demografik yapısını ve coğrafi
dezavantajlarını gözeten yenilikçi yöntemlerin geliştirilmesi, mahalli idarelerin hizmet sunum
kapasitesinin güçlendirilmesi, yerel yönetişimi güçlendirmek üzere kamu ve özel kesim ile
STK’ların işbirliği ve ortaklığına dayanan kırsal kalkınma girişimlerinin harekete geçirilmesi,
sivil nitelikli yerel kalkınma girişimlerinin kurumsallaşması, yerel ve kırsal kalkınma için ulusal
ve uluslararası ölçekte bilgi ve deneyim paylaşımının sağlanmasına yönelik ulusal ölçekteki ağ
platformunun oluşturulması amaçlanmaktadır.
İlkeler
Uygulayıcı kurumları ve finansman kaynağ ı bakımından bir ayrıma gidilmeksizin
Tü rkiye’de tü m kırsal kalkınma faaliyetleri aşağ ıda belirtilen ilkeler çerçevesinde
uygulanacaktır. Bu ilkelerle ilgili olarak aşağ ıda yer alan tanımlamalar kırsal kalkınma
politikalarına ilişkin tasarım ve uygulama tecrü besi gö zetilerek oluşturulmuştur. Buna
gö re;
IPARD I Programında yer alan tedbir seti IPARD II Programı için revize edilmiştir.
IPARD I kapsamında da bulunan ancak uygulaması gerçekleştirilemeyen tarım-çevre ve
yerel kalkınma (Leader) tedbirlerinin bu programlama dö neminde akreditasyon alması
beklenmektedir. Bunların yanı sıra, makine-ekipman destekleri makine parkları
şeklinde revize edilmiş, tarımçevre tedbirine iklim ve organik tarım konuları dahil
edilmiş, kırsal altyapı tedbiri kapsamına ise yenilenebilir enerji desteğ i dahil edilmiştir.
IPARD II Programı için 801 milyon Avro AB katkısı ve 244 milyon Avro ü lkemiz katkısı
olmak ü zere toplamda 1 milyar 45 milyon Avro hibe desteğ i sağ lanması
ö ngö rü lmektedir. IPARD II Programı kapsamındaki tedbirler sırasıyla;
- Teknik destektir.
Hizmet sunumu:
Tü rkiye’de kırsal yerleşimlerin sayıca fazla, az nü fuslu ve dağ ınık bir yerleşme yapısına
sahip olması; kırsal kesime gö tü rü len hizmetlerin kapsamı, sü rekliliğ i ve kalitesi
bakımından etkin ve ekonomik tedbirlerin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Kırsal
nü fusun yaşam kalitesinin iyileştirilmesi sunulan hizmetlerin niteliğ iyle yakından
ilişkilidir. Bu çerçevede, kırsal nü fusun ö zellikle temel kamu hizmetlere erişimini sü rekli
kılacak ilave ö nlemlerin alınması gö ç ve yoksullukla mü cadele bakımından da
zorunluluk arz etmektedir. Kırsal kesime hizmet sunan bakanlıkların, mahalli idarelerin
ve birliklerinin kırsal kesim koşullarına ve taleplerine uygun tedbirler geliştirmeleri
oldukça ö nemlidir. Nü fus azalması nedeniyle kırsal yerleşimlerin ö lçek ekonomilerinden
uzaklaşması neticesinde sü rdü rü lebilir ve kaliteli bir hizmet sunumu için yö resel
koşulları gö zeten yenilikçi uygulamaların geliştirilmesi gerekmektedir. Sü rdü rü lebilir
toplum anlayışına dayalı kalkınma yaklaşımı için ulaşım ağ larının iyileştirilmesi, eğ itim
ve sağ lık imkâ nlarının geliştirilmesi, bilişim teknolojileri kullanımının yaygınlaştırılması,
sağ lıklı içme suyu altyapısının iyileştirilmesi, kırsal atık yö netimi hizmetlerinin
artırılması, kö y koşullarına uygun yerleşme dokusunun korunması ö nem taşımaktadır.
Ayrıca ö zellikle tarımsal ü retimde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yö nelik
çalışmaların artırılması anahtar unsurlardan bir tanesidir. Bu konudaki potansiyellerin
belirlenmesi, ortaya çıkarılması ve çevre dostu yatırımlarla hayata geçirilmesi ö nemlidir.
Altyapı ve hizmetlerin sunumunda dikkat edilmesi gereken en ö nemli husus
sü rdü rü lebilirlik ilkesinin gö z ardı edilmemesidir. Gerek sektö rel yatırımlarda (tarım,
sanayi, turizm, enerji gibi) gerekse imar hususunda kırsal çevrenin ve doğ al kaynakların
korunması azami ö lçü de gö z ö nü nde bulundurulmalıdır.
Temel kamusal hizmetler bakımından ise eğ itim, sağ lık, asayiş, sosyal gü venlik, sosyal
yardımlar ve sosyal hizmetler ö ne çıkmaktadır. Mahalli mü şterek nitelikli gü ndelik
hizmet ihtiyaçları arasında ise; ambulans, itfaiye, toplu taşıma ve çö p toplama hizmetleri
kilit ö nemdedir. Kırsal ekonominin temelini oluşturan tarımsal hizmetler bakımından
ö ne çıkan ana konular sulama, çiftçi ö rgü tlenmesi, çiftçi eğ itimi, arazi toplulaştırma, tarla
içi geliştirme hizmetleri ile ü rü n pazarlama ve depolama altyapısı ihtiyaçlarıdır.
-Rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörü için politikalar geliştirmek ve uygun
politika araçlarını belirlemek
- Uluslararası alanda daha etkin bir şekilde yer almak ve uluslararası örgütlerin karar
süreçlerine dahil olmak
Tarımda arz güvencesinin sağlanması, öncelikle yeterli ve kaliteli gıda ile yemin uygun
maliyetlerde üretimi olmak üzere tarımsal üretime dayalı tüm sektörlere erişilebilir ve
sürdürülebilir tarımsal ürün arz edilmesini, çiftçilerin ve doğal kaynakların korunmasını
geliştirecek sistem ve uygulamaları içerir. Kaynakların etkin kullanımı ilkesi çerçevesinde
ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu bütüncül bir yaklaşımla ele
alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulması
amaçlanmaktadır. Gıda ve tarım alanındaki problemler uluslararası platformlarda ele alınarak
çözümler aranmaktadır. Bu alanda en çok çalışma yapılan konular arasında küresel gıda
güvencesi ve güvenilirliği, sürdürülebilir tarımsal üretim, tarımsal ve kırsal kalkınma, tarım
ürünlerinin uluslararası ticareti, biyogüvenlik, doğal kaynakların yönetimi, hayvan ve bitki
genetik kaynaklarının korunması, gıda kayıp ve israfları yer almaktadır. Öncelikli olarak bu
alanlar olmak üzere gıda ve tarım sektöründe uluslararası bilgi paylaşımı önem arz
etmektedir. Ülkemizde arz açığı olan ve bu açığın ithalat yoluyla karşılandığı ürünlerde
üretimin artırılmasına yönelik yürütülen çalışmalarla rekabet gücünün artırılması
hedeflenmektedir. Milli Tarım Projesi kapsamında Havza Bazlı Destekleme Modeli ile 941
havza bazında iklim, toprak, topografya, su kısıtı ve ekim nöbeti dikkate alınarak hangi
ürünün, hangi havzada, ne kadar üretileceği belirlenerek, tarımsal hasılayı artıracak planlı
üretim amaçlanmaktadır. Mevcut proje ve proje kapsamındaki destekler, gıda ve yem
güvencesinin sağlanmasına ve sorunların çözümlenmesine büyük ölçüde katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan tarımsal ve ekolojik kaynakları ile insan sağlığını koruyan, hayvan sağlığı ve
refahı ile çevreye önem veren, tarladan sofraya izlenebilirliği hedefleyen iyi tarım
uygulamaları ile organik tarım gibi faaliyetleri önemseyerek, üretimde verim ve kaliteyi
artırmak için uygun yöntem ve teknolojilerin geliştirilmesi planlanmaktadır. Tarımsal
üretimde risk yönetiminde; üretim aşamasında her türlü teknik, kültürel ve biyolojik
tedbirlerin alınması yanında finansal argüman olarak da tarım sigortaları önemli bir araçtır.
Tarımda risklerin yönetilebilirliğini sağlamak ve üretici zararlarını asgariye indirmek için tarım
sigortası uygulamaları büyük önem arz etmektedir. Modern bir risk yönetim şekli olan Tarım
Sigortaları Havuzu (TARSİM) ile yaşanan risklere maruz kalan üreticilerin ürünleri teminat
altına alınarak, üretimin sürdürülebilir olması sağlanacaktır. Tarım sektörünün ulusal ve
uluslararası alanda rekabet edebilirliğini artırmak için uygun politika araçları belirlenecektir.
AB uyum çalışmalarının doğru ve etkin şekilde yürütülmesi için, Bakanlığın sorumlu olduğu
müzakere fasıllarında yer alan konular başta olmak üzere, Bakanlık çalışanlarının AB hakkında
yeterli ve doğru bilgiye sahip olmaları amaçlanmaktadır. Bakanlık politikalarının,
faaliyetlerinin ve sunduğu hizmetlerin kamuoyuna ulaşımını kolaylaştırmak, toplumun bilgi
ve bilinç düzeyini yükseltmek, üreticilerin yeni teknolojileri öğrenmesini ve benimsemesini
sağlayarak toplumun refah seviyesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amaçlanmaktadır.
Çiftçilere sunulan eğitim-yayım ve danışmanlık çalışmaları ile çiftçilerin bilgi ihtiyaçlarının
zamanında karşılanması, kaliteli üretim ve birim alandan daha fazla verim alınmasını da
beraberinde getirecektir. Ayrıca tarımsal yeniliklerin yaygınlaştırılması çalışmaları ile çiftçi,
araştırmacı ve yayımcı işbirliği sağlanarak, yeniliklerin çiftçiye ulaşması ve çiftçi
problemlerinin çözümü yoluna gidilecektir.
GIDA GÜVENİRLİĞİ
Amaç (A2): Uluslararası standartları gözeterek, üretimden tüketime kadar doğal
kaynakların ve insan sağlığının korunması amacıyla gıda ve yem güvenilirliğini
sağlamak:
- Gıda güvenilirliğine ilişkin doğru ve güncel bilgi sunmak, okullarda gıda güvenilirliğine
yönelik uygulamaları geliştirmek
Birincil üretim de dahil olmak üzere gıda ve yemlerin üretiminden tüketimine kadar geçirdiği
tüm aşamalarda güvenilirliğinin sağlanması ile tüketici sağlığının en üst düzeyde korunması
önem arz etmektedir. Gıda ve yem resmi kontrollerinin etkin olarak gerçekleştirilmesiyle,
insan ve hayvan sağlığı ile tüketici menfaatinin en üst seviyede korunması için güvenilir gıda
arzının sağlanması ve sektörde haksız rekabetin önlenmesi amaçlanmaktadır.
Gıda ve yem güvenilirliği alanındaki olası risklerin tespiti yapılarak bu konularda uluslararası
standartların gözetildiği, bağımsız, tarafsız, şeffaf ve bilimsel esaslara göre yürütülen risk
değerlendirmesi çalışmalarına devam edilmesi hedeflenmektedir. Güvenilir gıda konusunda
tüm taraflarla işbirliği yapılması, güvenilir gıda bilincinin toplumun tüm kesimlerince
benimsenmesi son derece önemlidir. Bu açıdan tüketicilerin de gıdaları güvenilir bir şekilde
nasıl tüketeceklerini bilmeleri ve bu yönde bilinçlendirilmeleri hedeflenmektedir.
- Bitkisel üretimde çevreye duyarlı bitki sağlığı tedbirleri ile kaliteyi koruyarak
verimi artırmak
Ü retime ilişkin istatistiki veriler ve saha gö zlemlerine gö re, kirlilik, aşırı avcılık, iklim
değ işikliğ i vb. nedenlerle avcılık yoluyla elde edilen su ü rü nlerinin miktarında ö nemli
bir artış yaşanmayacağ ı tahmin edilmektedir. Bu nedenle ü retimin avcılık yolu ile
artırılması imkâ nı bulunmadığ ından, avcılığ ın sü rdü rü lebilirlik ilkesi doğ rultusunda
yapılması ve su ü rü nleri yaşama alanlarının korunması bü yü k ö nem taşımaktadır. Bu
kapsamda kaynakların korunması, su ü rü nleri ü retiminin devamlılığ ını sağ lamada
belirleyici faktö rdü r. Su ü rü nlerinin yaşam alanlarının ve kaynakların korunmasını,
kullanım dengesi gö zetilerek işletilmesini sağ lanmak amacıyla; su ü rü nlerinin avcılık
miktarlarının izlenmesi, stoklar ve avlanılacak miktarlara ilişkin bilgi edinilmesi, tü rlere
ilişkin yö netim planlarının hazırlanması, alıcı ortam izleme çalışmalarının yapılması,
lagü n yö netim planlarının hazırlanması ve ü lkemiz balıkçılarının uluslararası sularda
avcılık yapabilme imkanlarının genişletilmesi amaçlanmaktadır.
Araştırma – Geliştirme
Amaç (A6): Tarımsal üretimde kalite ve verimliliği artırmaya yönelik Araştırma-
Geliştirme çalışmaları yürütmek:
- Tarımsal iç ve dış pazar talepleri doğrultusunda yeni çeşit, ırk, metot ve teknoloji
geliştirmek
Her geçen gü n çok daha fazla nü fusu beslemek zorunda olan tarımın, stratejik bir sektö r
olduğ u gerçeğ i, gü n geçtikçe daha fazla anlaşılmaktadır. Tarımsal kaynakları korumak,
iyileştirmek, devamlılığ ını sağ lamak, ü retimde verim ve kaliteyi artırmaya yö nelik
yö ntem ve teknolojiler geliştirmek, yaygınlaştırmak, tarım ü rü nlerine erişilebilirliğ i ve
gıda gü vencesini sağ lamak hedeflenmektedir. İç ve dış pazarın talep ettiğ i yeni tü r ve
çeşitler ile modern teknolojiler sektö re kazandırılacak ve kitle yayım araçlarının desteğ i
ile yaygınlaştırılacaktır. Bö ylece ü retim, verim ve kalite artırılacak, ü rü n çeşitliliğ ine
katkı sağ lanacaktır. Çeşit zenginliğ i yaratılarak, pazara arz sü resinin uzatılmasına,
yü ksek verimli ve kaliteli, sofralık ve teknolojik değ erlendirmeye uygun, biyotik ve
abiyotik streslere dayanıklı/tolerant yeni çeşitlerin ıslahına, sık dikime uygun bodur ve
yarı-bodur anaç ıslahına, çevreye-dost yoğ un bahçecilik tekniklerinin geliştirilmesine,
hasat ve hasat sonrası ü rü n ve kalite kayıplarının azaltılması için yeni yö ntemler
geliştirilmesine yö nelik çalışmalar yapılacaktır. Araştırma enstitü lerimiz kendi gö rev
alanında ulusal ve uluslararası anlamda yapılacak işbirlikleri ile fon kaynakları
çeşitlendirilerek uzmanlaşmış bir kurum olmak ü zere gü çlendirilecektir. Ayrıca
enstitü lerimizin ilgili kamu ve ö zel sektö r kurumları ile çalışabilecek dü zeye
ulaştırılması hedeflenmekte olup, bu amaçla tü m enstitü lerimizde Ö zel Sektö r Araştırma
Ofisleri açılacaktır.
Kurumsal Kapasite
Amaç (H7): Kurumsal kapasiteyi geliştirmek:
- Bakanlık bünyesindeki birimlerin bilişim altyapısını iyileştirmek/geliştirmek
sistemleri geliştirmek
Yönetmek
standartları belirlemek
İhtiyaç duyulan doğ ru veriye hızlı erişimin bü yü k ö nem arz ettiğ i gü nü mü zde, ü retilen
projelerin kullanıcılar tarafından sorunsuz işletilmesi, projelerin birbirleri ile
entegrasyonu, verilerin gizlilik, bü tü nlü k, erişilebilirlik ilkelerini sağ layabilmesi için
bilişim altyapılarının doğ ru bir şekilde kurgulanması, yazılım uygulama ve sistemlerinin
doğ ru entegrasyonu ile mü mkü n olacaktır. Bu nedenle Bakanlık bü nyesinde bilişim
sistemlerinin gelişimini sağ lamak ve etkinliğ ini artırmak amaçlanmaktadır. İnsan
kaynaklarının gö rev, yetki ve sorumlulukları açık olarak tanımlanmış halde, liyakat ve
kariyer esas alınarak tü m teşkilata dengeli dağ ılımının sağ lanması çalışmaları devam
edecektir. Personelin istek ve beklentileri dikkate alınarak mesleki ve kişisel
gelişimlerini artırmaya yö nelik dü zenli eğ itimler gerçekleştirilecektir. Bakanlık
birimlerinde yü rü tü len İç Kontrol Sistemi çalışmaları ile kamu ve insan kaynaklarının
kaliteli, etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde yö netilmesine katkıda bulunulmaktadır.
Ayrıca personel ve diğ er paydaşlar için hizmet alanlarında fiziki ve teknik koşulların ü st
dü zeyde sağ lanması ve sü rdü rü lebilir kılınması için çalışmalar yapılacaktır.