Professional Documents
Culture Documents
Bu eser
http://genclikcephesi.blogspot.com
tarafından yayınlanmaktadır.
http://genclikcephesi.blogspot.com 1
BRAKHAGE’IN SESLİ SİNEMA’YA SESSİZ MİRASI
http://genclikcephesi.blogspot.com 2
daha iyi anlatmak istedi. Bence Brakhage’in aktif beyin konsepti bisküvinin
krukslamasıdır. İşte sebebi bu.
Ritmik bir fenomen bize bir duyu yolu ile ulaştığında bu yol göz ya da
kulak, belki de bize bu ritmi ulaştıran kanaldan başka bir şey değildir.Fenomen,
bir kere kulak veya göze ulaştığında beynin herhangi bir bölgesine ulaşıp motor
fonksiyonlara bağlanırsa, sadece bu düzeyde bir ritm olarak algılanır. (Chion
1994:136)
http://genclikcephesi.blogspot.com 3
Bu tür devamlı eğilimler aynı zamanda, müziğin neden her zaman
diğer duyulara nazaran duyma ve dinlemeyle bağdaştırıldığı kadar , müziğin ne
olması gerektiği anlayışımızı da etkiliyor. İlk olarak çoğumuzun halen ses ve
müzik arasında yaptığı ayrım vardır. John Cage gibi besteciler tüm seslerin müzik
gibi göz önünde bulundurulması gerektiğini ve hangi seslerin güzel olmasının
beklendiği ve hangilerinin hoş karşılanmasının beklenmesi gibi sosyallikle birlikte
oluşmuş mefhumlarımızdan sakınmamız gerektiği fikrini benimsemiştir.
Brackhage’in sessiz filmlerinde uzun süre boyunca sessiz şekilde oturan bir
seyirciye sahip olmanın sebep olduğu, ve bu yüzden normalde filmin müziğiyle
kendinden geçmiş olması beklenen bir tiyatro dolusu insanın Cagean ‘ın bir yan
oluşumu söz konusudur. Bu Cage’ın kesin etkinin peşinde olduğu 4’33’üyle ve
Michael Snow’un bunu geliştirdiği filmi “Şu anlar/Hediyeler” (1981) ile
karşılaştırılabilir. Fakat bu etkiler Brakhage’in sessiz film yaratmasında ana amaç
değildi. Daha çok Brakhage’in arzusu olan deneyimin alanlarını keşfetme,
çoğunlukla tasarım amaçlarına ters düşen bir teknoloji kullanımıyla birleşerek
genel olarak sinemada temsil edilmemiştir. Bu yüzden Brakhage’in
deneyimlememizi istediği müzik seyircinin ‘gürültüsü’ değil filmin kendi içindeki
görsel öğelerle birlikte bulunan müzikti.
Müzik konseptinin bizi götürebileceği başka bir nokta daha var. David
Bordwell ‘Müzikal Analoji’ de Batı müzik pratiğinin standartlarıyla uymayan ses
kompozisyonunu anlamak için çok az çaba gösterildiğinden, Batı müzik
teorisinden olan konseptlerin, tekrar tekrar film sounduyla ilgili olarak
kullanıldığını belirtir. Buna mukabil, Bordwell’in söylediği şey müzik fikrinin bir
bütün olarak filme uyarlanmasının yaralı bir yolu olduğudur. Müziği sistemlerin
bir sisteminden başka bir şey olmayan , birbirleriyle ardışık olarak çalışan çok
sayıda unsurun bir düzenlenme yolu olarak tanımlar. Batı kompozisyonunda bu,
müziğin bireyler alet grupları arasındaki tüm çeşitli etkileşimler olduğu kadar,
aynı zamanda ritm, melodi ve harmoni sistemlerini de düzenleyen hakim
vücuttur. Bordwell, bu fikrin filme uyarlanabileceğini , bu sayede filmin kendisinin
hem görüntü hem de ses sitemlerinin etkileşimlerini bütün içkin unsurlarıyla
beraber yöneten müzikal sistemler olarak anlaşıldığını belirtir. Bu fikirdeki önemli
nokta, bu tarz kapsayıcı bir sistemde, hiçbir element diğer bir elementi
yönetemez. Bildiğimiz gibi medyanın doğuşuyla filmdeki görüntü, diyaloglar ve
soundtrackler tarafından domine edilmiştir. Sesin ve görüntünün birlikte olduğu
formda da anlatıcı domine edilmiştir. Bordwell bütün unsurların eşit olarak
kullanıldığı, etkilendiği bir medyanın, daha bütüncül bir bakışın film analistleri ve
yapımcıları için karlı olduğunu söyler.
http://genclikcephesi.blogspot.com 4
Müzik olarak film fikri, ses ve müziği sadece işitsel olarak düşünen
mirasın cezasını halen çekmektedir. Bu kulaklar için olan büyük Batı
kompozisyonları ile karşılaştırılabilecek görünen saf müziğin neden olmadığı
sorusu üzerine düşünen Peter Kivy tarafından açıkça işaret edilmiştir. Önerisi,
bütünüyle soyut , temsil edilemeyen modeller ve renkler dizisi güzelce görsel
müzik şeklinde tarif edilebilir. Bu görsel müzik herhangi bir önemli uzunluğa
kadar devam ettiremez en azından normal bir dinleyici için. Granted,
Brakhage’in sevenlerinin fanatik sınıfına gireceğini söyler. Kivy şu şekilde
devam eder:
http://genclikcephesi.blogspot.com 5
Temsil sorusu aynı zamanda işitsel müziğe ilişkin olarak da
sorulabilir. Kivy’nin argümanları, bir dereceye kadar,saf müzikal deneyimin
zorunlu olarak temsili olmadığını belirtir. Bu yüksek gerilimli bir alandır ve bir
yazarın bütün kitabımı işgal edebilir. Müzikte neyin temsil edilebildiği sorusu bir
konudur; belki de sunum algısının dünyadaki nesnelerle sınırlandırılmamaya
ihtiyacı vardır, bu fikir insanın deneyimlediği diğer alanlara da genişletilmelidir,
mesela duygular gibi. Bu büyük olasılıkla gerçeklik hakkındaki kesin bilimsel
bilgi terbiyemizden kaynaklanır, duyguların ise , insan duyguları bir sandalyenin
sunumu gibi sunulabilecek bir şey değildir.
http://genclikcephesi.blogspot.com 6
ayrıntılı bütünlük, puslu anlaşılabilirliği ve akıcı görüntüleriyle sadece müzikle
anlaşılabilir. (Eisenstein 1987:217)
http://genclikcephesi.blogspot.com 7
işitmenin hakimiyeti ötesinde işleyebilen, yürüyebilen bir konsept olarak
araştırdı.
http://genclikcephesi.blogspot.com 8