You are on page 1of 49

DrTus.

com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

HORMONLAR
KİMYASAL YAPILARINA GÖRE
¾ Peptid hormonlar
¾ Steroid hormonlar
¾ Aminoasid hormonlar

1) PEPTİD hormonlar: Suda çözünürler.

Ön hipofiz Arka hipofiz Hipotalamik Periferik

9 FSH / LH 9 ADH 9 GnRH 9 İnsülin


9 TSH 9 Oksitosin 9 TRH 9 Glukagon
9 GH 9 GHRH 9 PTH
9 Prolaktin 9 Somatostatin 9 Kalsitonin
9 Plasental laktojen 9 CRH 9 Relaksin
9 ACTH 9 İnhibin
9 α / β-MSH 9 Eritropoetin
9 β / γ-LPH 9 ANP

; Peptit hormonlar içinde en büyüğü; koriyonik gonadotropin, en küçüğü ise; α-MSH’dır. Bu kaynak
drtus.com’da yayınlanmaktadır.

2) STEROİD hormonlar: Yağda çözünürler.


9 Glukokortikoidler
9 Aldosteron
9 Testosteron
9 Adrenal androjenler
9 Östrojen / Progesteron

3) AMİNO ASİT hormonlar:


9 Tiroid hormonları: Yağda çözünür.
9 Katekolaminler: Suda çözünür.

; Eğer bir madde suda çözünüyorsa plazmada abumine bağlanır mı? Suda çözünüyorsa, plazma da
sudan oluştuğu için herhangi bir aracıya ihtiyacı yoktur. Suda çözünmüş olarak taşınabilir. Suda
çözünen hormonlar plazma albüminlerine bağlanmaz, buna karşılık yağda çözünen hormonlar
plazma albüminlerine bağlanırlar. En fazla bağlanan %99 oranında tiroid hormonlarıdır. Eğer bir
hormon plazma proteinine bağlanıyorsa etki süresi uzayacaktır. Ne kadar fazla bağlanıyorsa o
kadar uzun etkili olur.

170
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Peptid h. Suda çözünür


Katekolaminler (plazma proteinlerine bağlanmaz)

Steroid h. Yağda çözünür


Tiroid h. (plazma proteinlerine bağlanır)

Yarı-Ömür:

Suda çözünen hormonlar kısa etkilidir


En kısa etkili: Katekolaminler
Yağda çözünen hormonlar uzun etkilidir
En uzun etkili: 24,25 (OH)2D3 ve daha sonra tiroid hormonları

Reseptörler:

Suda çözünen hormonların reseptörleri (hidrofilik oldukları için membranı


geçemezler) hücre membranındadır
Yağda çözünen hormonların reseptörleri (lipofilik oldukları için membranı
kolaylıkla geçerler) hücre içindedir

Hormon Bağlayan Proteinler:


; Kortikosteroid Bağlayan Protein (KBP): Kortizol, aldosteron, progesteron
; Seks Hormonu Bağlayan Globulin (SHBG): Testosteron ve östrojen
; Tiroid Bağlayan Globulin (TBG): Tiroksin ve daha az olarak T3’ü bağlar.
; Östrojenler her üç proteinin yapımını artırır, androjenler ise SHBG ve TBG yapımını azaltır.

I. Hücre İçi Reseptörlere Bağlanan Hormonlar:


9 Glukokortikoidler
9 Mineralokortikoidler
9 Progesteron
9 Östrojen
9 Androjen
9 Tiroid hormonları
9 Kalsitriol
9 Retinoik asid

II. Hücre Yüzeyindeki Reseptörlere Bağlanan Hormonlar:


İkinci Habercici cAMP ve cGMP Olanlar:
9 ACTH

171
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

9 ADH (V2)
9 FSH / LH
9 Glukagon
9 TSH
9 Somatostatin
9 PTH
9 CRH
9 hCG
9 Kalsitonin
9 Anjiotensin II (AT2)
9 β ve α2 adrenerjik reseptörler

İkinci Habercisi Ca / Fosfotidilinozitol Olanlar:


9 ADH (V1)
9 GnRH
9 Kolesistokinin
9 Gastrin
9 Oksitosin
9 TRH
9 Anjiotensin II (AT1)
9 Platelet kaynaklı büyüme faktörü (PDGF)
9 Substance P

İkinci Habercisi Kinaz / Fosfataz Şelalesi Olanlar:


9 İnsülin
9 İnsülin benzeri büyüme faktörü (IGF-I, IGF-II)
9 Prolaktin
9 GH
9 Eritropoetin
9 Koryonik Somatomammotropin
9 Epidermal büyüme faktörü (EGF)

Biyoritm:
; Hormonların bir kısmının salınımı biyoritm gösterir. Buna pulsatil salgılanma denir. Örneğin;
¾ FSH ve LH salınımı ortalama 80 dakikalık bir siklus gösterir.
¾ ACTH ve buna uyarak kortizol salınması ise, gün içi ritm gösterir. Kortizol salınımı sabaha karşı
maksimum düzeye ulaşır ve sonra gece yarısına kadar giderek azalır.
¾ GH ise özellikle geceleri salınır.

Hormonlar Arasındaki Çapraz Reaksiyonlar:


; Diyabetli annenin bebekleri iridir. Çünkü fetusta insülin düzeyi çok yüksektir. İnsülin de insülin like
growth faktör 1 = somatomedin C ile çapraz reaksiyona girer. Dolayısıyla insülin somatomedin C
reseptörlerini uyarır ve fetus iri olur.
; Akromegalide aşırı salınan büyüme hormonu, prolaktin reseptörlerini uyarır ve galaktore oluşturur.
; Koriokarsinomda aşırı salınan HCG hipertiroidi ortaya çıkartır.

172
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

İNSÜLİN

β hücresi İnsülin
α hücresi Glukagon
∆ hücresi Somatostatin

; A ve B olmak üzere iki parçadan oluşur ve aralarında disülfit köprüsü vardır. A ve B olmak üzere
sentezlenen bu maddenin ismi proinsülindir. Proinsülin; pankreas β hücrelerinde granüllü
endoplazmik retikulumdan sentezlendikten sonra golgi aparatına gelir. Golgi aparatında
proteazların etkisi ile C peptidini kaybeder. C peptit kaybolunca insülin oluşur ve insülinde çinko ile
depolanır.

A-S-S- B

C-peptit

İnsülin
+
Zn

Çinko İle Depolanan Maddeler

İnsülin çinko ile pankreasta depolanır

A vitamini çinko ile karaciğerde depolanır

; Uyarı geldiği zaman insülin dolaşıma salınır. İnsülinle birlikte C peptit de salınır. C peptidin varlığı
önemlidir. C peptit neyi ayırt eder? İnsülin eksojen mi verilmiş, yoksa vücuttan mı salınmış, yani
endojen mi, bunu ayırt eder.

Salınımı:
; İnsülin salınımını çok karakteristik bir özelliği vardır. İnsülin salınımı bifazik bir karakter gösterir.
Bifazik olmasının nedeni şudur: Kişi yemek yediği zaman insülin salınımı olur. Bu insülin
pankreasta depolanmış insülindir. İlk önce depolanmış insülin birdenbire salınır ve biter. Dolayısıyla

173
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

insülin düzeyi azalmaya başlar. Bu sırada pankreastan yeniden insülin sentezlenir ve ikinci bir
dalga halinde yeniden sentezlenir ve salınır. Bu da yeni sentez insülindir. Dolayısıyla insülin
salınımının özelliği bifazik olmasıdır.

Yeni Sentezlenen İnsülin


Depo İnsülin

İnsülinin salınımında en önemli faktör; ATP-bağımlı K kanallarıdır

; İnsülin salınımını düzenleyen mekanizma nedir? Pankreas β hücrelerinde K kanalları vardır ve bu


K kanalları ATP bağımlıdır. ATP varsa bu kanallar kapatılır, yoksa açık kalır. O halde insülin
salınımının primer düzenleyicisi ATP bağımlı K kanallarıdır.
; İstirahat durumunda (hücre içi ATP düşükken) K+ bu kanalı kullanarak hücre dışına çıkar ve
hiperpolarizasyon oluşturur. Membran hiperpolarize olduğu için insülin salınımı minimaldir. Kanda,
dolayısıyla da β hücrelerinin içinde glukoz konsantrasyonu arttığında ATP üretimi de artar ve K+
kanalları kapanır. Potasyumun dışa çıkışı engellenince, hiperpolarizasyon ortadan kalkacağı için
depolarizasyon oluşur. Böylece hücre içine Ca++ girerek veziküllerden insülin salınımını başlatır.

Glukozun hücreye girmesi



Glukozun metabolizması sonucu ATP sentezinde artış

+
ATP bağımlı K kanallarının kapanması

Voltaj bağımlı Ca kanallarının açılması ve hücrelere Ca++ girişi
++


İnsülin salınımı

174
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Sülfonilüreler
K+ kanalı - (kapatır, depolarizasyon)

K+

(kapatır, Ca++ kanalı


Glukoz
ATP depolarizasyon) (depolarizasyonda açılır)
taşıyıcısı

Glukoz Metabolizma Ca++

Miyozin İnsülin
filamanı granülleri

; İnsülin tirozin kinaz reseptörleri üzerinden etki gösterir. cAMP miktarını azaltır.

İnsülin molekülü
α subunitler

İnsülin bağlanma bölgesi

β subunitler Hücre dışı


Membran
ATP Hücre içi
Tirozin -P P- Tyr
kinaz
IRS

P
ADP
Tyr

IRS
Fosfotidilinositol-3 MAP kinaz
kinaz yolu + + yolu
İnsülin etkisi
IRS: İnsülin reseptör substratı, Tyr: Tirozin, MAP: Mitojen aktive eden protein

175
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Yıkımında ise glutatyon transhidrogenaz enzimi tarafından parçalanır. Bu enzim, disülfit köprüleri
parçalayan redükte edici bir enzimdir. Fizyolojik şartlarda salınan insülinin %60’ı karaciğerde, %35-
40’ı böbrekte proksimal tubülüs hücrelerinde yıkılır. Ancak DM tedavisinde ekzojen olarak
uygulanan insülinin %60’ı böbrekte proksimal tubülüs hücrelerinde yıkılır.

GLUKOZ TAŞIYICILARI, BULUNDUKLARI DOKULAR VE FONKSİYONLARI


Taşıyıcı Bulunduğu dokular Glukoza afinitesi (Km) Fonksiyonu

GLUT 1 Eritrositler ve beyin dahil +++ Glukozun bazal alımı; kan beyin
olmak üzere tüm dokular bariyerinden glukoz taşınması
GLUT 2 Pankreasta β-hücreleri, + İnsülin salgılanması ve glukoz
karaciğer, böbrek, homeostazının diğer
bağırsak basamaklarının düzenlenmesi
GLUT 3 Beyin, böbrek, plasenta ++++ Nöronlara ve diğer dokulara glukoz
ve diğer dokular alınması
GLUT 4 Kas, yağ dokusu ++ İnsülinle kontrollü glukoz alınması
GLUT 5 Barsak, böbrek +++ Fruktoz emilmesi

İnsülin Salınımını Artıran Faktörler:


; İnsülin pür anabolik bir homondur. Yani karbonhidrat, lipid ve proteinleri alır, hücre içine çeker ve
korur.
; Yemek yediğimizde;
¾ Karbonhidrat, yağ ve protein alırız. Besin öğeleri alınca dolayısıyla insülin salınımı artar.
¾ Aldığımız aminoasitler insülin salınımını artırır. İnsülin salınımını en fazla artıran aminoasit
lösindir
¾ GİS’den gastrin, sekretin, kolesistokinin gibi hormonlar salınır. Bunlar da insülin salınımını
artırırlar.
; Vagus uyarılır ve insülin salınımı artar.
; Barsak hormonları: Gastrik inhibitör polipeptid, gastrin, sekretin, kolesistokinin ve glukagon like
peptid-I gibi hormonlar glukoza bağlı insülin salınımını artırırlar.

İnsülin Glukagon

; β-adrenerjikler de insülin salınımını artırır.

β2 İnsülin salınımını ↑
α2 İnsülin salınımını ↓

İnsülin Salınımını Azaltan Etkenler:


; α2’ler ve somatostatin en önemli nedenlerdir.
¾ Somatostatin hem glukagon, hem de insülin salınımını azaltır.
; Bazı ilaçlar:

176
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ Diazoksid
¾ Vinblastin
¾ Kolşisin
¾ Fenitoin
¾ β-blokörler
¾ Ca kanal blokörleri

BARSAK
Sindirilmiş gıda

KAN

Aminoasitler Glukoz Yağ asitleri


Sülfonilüreler
GİS
+ + + + + hormonları


hücresi
Parasempatik sinirler
-
Somatostatin β
- +
hücresi
+ -
α Glukagon
hücresi
- α2-adrenoreseptörler
PANKREAS

İnsülin

Streptozosin / Pentamidin / Alloxan:


; Selektif olarak Langerhans adacıklarında β hücrelerini parçalarlar. DM tablosu oluşturabilirler.

ETKİLERİ
; İnsülin anaboliktir. Bütün besin öğelerini hücre içine çeker. Glukozu hücre içine çekip glikojen
olarak depolar veya glukozu Crebs siklusuna sokar ve ATP sentezi için kullanılır.
; Hücre içine giren glukoz, glikolitik yol ile yıkılır. Glikolitik yol enzimleri insülin tarafından stimüle
edilirken, glukoneogenez enzimleri inhibe edilir.
; İnsülinin glikojen sentezini artırırp, glikojen yıkımını inhibe eder.

177
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Aminoasitleri hücre içine çeker. Orada protein sentezinde kullanılmasını sağlar. Özellikle dallı
zincirli aminoasitlerin (valin, lösin, izolösin) hücre içine alınmasını artırır.
; Lipogenez ortaya çıkartır. Yağ asitlerini hücre içine çeker. Lipogenezde kullanır.
¾ Hormon duyarlı lipoprotein lipazı inhibe eder. Endotel bağımlı lipoprotein lipazı stimüle eder.
Lipidleri hücre içinde biriktirir.

Lipolizi İnhibe Edenler Lipolizi Stimüle Edenler

♦ İnsülin ♦ Glukagon
♦ Somatomedinler ♦ Katekolaminler
♦ Oksitosin ♦ Prolaktin
♦ Adenozin ♦ Sekretin
♦ Gastrik İnhibitör Peptit ♦ β-Lipotropin
♦ GH
♦ Glukokortikoidler

; Sadece lipogenez yapmakla kalmaz. Kolesterol sentezinde hız kısıtlayıcı basamak olan HMG CoA
redüktaz enzimini de stimüle eder ve kolesterol sentezini artırır.
; Potasyumu da hücre içine çeker. Potasyumu hücre içine sokan en önemli güç, insülindir.
; Fosfatı da hücre içine çeker. Dolayısıyla kanda fosfat düzeyi düşer.
; Dolayısıyla insülin salınınca glukoz, aminoasit, yağ asidi, potasyum ve fosfat düzeyi düşer.
İnsülin pür anabolik bir hormondur. Her şeyi korur, saklar, hücre içine çeker ve biriktirir.
; Aminoasitleri hücre içine çeker. Özellikle dallı zincirli aminoasitleri kullanılır. Yani lösin, izolösin,
valini hücre içine çeker ve korur. Dolayısıyla insülin salınımını en fazla artıran aminoasit lösindir.
; İnsülin benzeri ve insülin karşıtı hormonlar vardır.
¾ İnsülinin tam zıttı olan hormon hangisidir? İnsülin pür anaboliktir. O halde pür katabolik hormon
nedir? Steroidler. İnsülinin tam karşıtıdır.
¾ Tiroid hormonlarının etkileri bifaziktir. Tiroid hormonları normal konsantrasyonda ise; insülin
benzeri etki gösterirler. Buna karşılık hipertiroidi gibi suprafizyolojik dozlarda ise insülin karşıtı
etki gösterirler. Tiroid hormonları fizyolojik dozlarda ise kemik yapımını artırırlar, suprafizyolojik
dozlarda kemik yıkımını artırırlar. Tiroid hormonları fizyolojik dozlarda protein sentezini artırırlar.
Suprafizyolojik dozlarda protein yıkımını artırırlar.

İnsülin karşıtı hormonlar İnsülin benzeri hormonlar

Glukagon Progesteron
Steroidler HPL
Katekolaminler
GH
Östrojen
Somatostatin

İNSÜLİNİN ANTİKATABOLİK VE ANABOLİK ETKİLERİ


ANTİKATABOLİK ETKİLER

178
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Karaciğer Kas Yağ dokusu


Glikojenoliz ↓↓ Protein yıkımı ↓↓ Lipoliz ↓↓
Glikoneogenez ↓↓ Aminoasit salgılanması ↓↓
Ketogenez ↓↓
Protein yıkımı ↓↓
Lipoliz ↓↓
ANABOLİK ETKİLER
Karaciğer Kas Yağ dokusu
Glikoliz ↑ Amino asit alınması ↑↑ Gliserol sentezi ↑↑
Glikojen sentezi ↑↑ Protein sentezi ↑↑ Yağ asidi sentezi ↑↑
Yağ asidi sentezi ↑↑ Glikoliz ↑ Trigliserit sentezi ↑↑
Glikojen sentezi ↑↑ Glukoz alımı ↑↑
Glukoz alımı ↑↑

İNSÜLİN PREPARATLARI

İnsülin Tipi Etki başlangıç Etki süresi


süresi (saat) (saat)

Kısa
Lispro 0.25 2-5
Regüler 0.5-0.7 5-8

Orta
NPH 1-2 18-24
Lente 1-2 18-24

Uzun
Ultralente 4-6 20-36
Protamin çinko 4-6 24-36
Glargine 2-5 18-24

; Lispro insülin: Etkisi en çabuk başlayan ve en kısa sürendir. Parenteral kullanılabilir (nötral
regüler insülin gibi). Rekombinant DNA ile üretilmiş modifiye insan insülinidir.
; Protamin çinko insülin: En uzun etkilidir.
; Glargine: En az hipoglisemi oluşturan insülindir.

İnsülin Preparatlarının Yan Etkileri:


; Hipoglisemi:
¾ En sık görülen yan etkidir.

179
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ 50 mg/dL’nin altına düştükten sonra belirti verir. 35 mg/dL’nin altına inildiğinde konvülsiyonlar
başlar. 20 mg/dL’nin altı ise hayatla bağdaşmaz.
; Lipodistrofi: Lipoatrofi ve lipohipertrofi şeklinde görülür.
; Allerjik reaksiyonlar ve görme bozuklukları (birden bire gliseminin düşürülmesi ile gözde osmotik
dengenin bozulması sonucu) oluşturur.

ORAL ANTİDİYABETİKLER
; Bu ilaçlar sadece TİP II DM’de kullanılırlar ve iki gruba ayrılırlar:

SÜLFONİLÜRE TÜREVLERİ
; Pankreas β hücrelerinde; ATP bağımlı K kanallarını bloke edip (dışarıya K çıkışı azalır), insülin
salınımını artırırlar.
; Kronik uygulamada hedef hücrelerde insülin duyarlılığını artırırlar.
; Serum glukagon düzeyini düşürürler.
; Glukozu normal düzeyinin de altına indirip hipoglisemi ortaya çıkartabilirler (Biguanidler hipoglisemi
yapmazlar).
; Laktat düzeyini azaltırlar (biguanidler ise laktat düzeyini artırır).
; Antilipolitik etkilidirler (biguanidler ise lipolitiktirler).

Tolbutamid:
; En kısa etkilisidir.
; Kısa etkili olduğu için yaşlılarda en güvenlisidir.

Klorpropamid:
; En uzun etkilisidir.
; ADH ile etkileşir ve onun etkisini potansiyalize eder. DI tedavisinde kullanılır.

Gliburid (Glibenklamid):
; Etki gücü en yüksek olanıdır.

Gliklazid:
; Diğerlerinden farklı olarak diyabetik retinopati ve mikroanjiyopatinin gelişmesini geciktirir.
; Antiagregan etkisi vardır.
; Diyabetik hastalarda azalmış olan doku plazminojen aktivatörü etkinliğini artırır.

Glimepirid:
; Pankreastaki K+ kanallarını diğer dokulardakine göre selektif olarak bloke eder ve kardiyak K+
blokajı yapmaz.

; Klorpropamid ve tolbutamid; disulfiram benzeri reaksiyon oluştururlar.


; Teratojeniktir.

İnsülin Teratojenik değildir

OAD Teratojeniktir

180
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Heparin Teratojenik değildir

OAK Teratojeniktir

; Sülfonilüreler guatrojen etki gösterirler. Neden? Çünkü sülfonilüreler sülfonamid türevidirler.


Sülfonamid türevleri guatr ortaya çıkartırlar.

BİGUANİD TÜREVLERİ (Metformin / Buformin / Fenformin)


; Karaciğerde glukoz üretimini azaltırlar ve insülinin yağ ve kas dokusunda etkisini artırırlar.
; Laktik asidoz oluşturabilirler.
; B12 vitamin eksikliği oluşturabilirler.
; Ketonüriye neden olabilirler.
; Teratojeniktir.

MEGLETİNİDLER (REPAGLINID / NATEGLINID)


; ATP bağımlı K kanallarını bloke edip (sülfonilüreler gibi) insülin salınımını artırırlar.

TROGLİTAZON / ROSIGLİTAZON / PIOGLITAZON

; Nükleer peroksizom prolifatör-aktive reseptör-γ’nın (PPARγ) selektif olarak agonistleridir.


; Hedef hücrelerde insülin duyarlılığını artırırlar.
; Etki gösterebilmesi için vücutta insülin bulunması şarttır.

α-GLUKOSİDAZ İNHİBİTÖRLERİ (AKARBOZ / MİGLİTOL / VOGLİBOZ)

; Disakkaritler alınınca α-glikozidaz enzimi tarafından monosakkaritlere parçalanır ve


monosakkaritler vücuda absorbe edilirler.
; Akarboz α-glikozidazı bloke eder. α-glikozidaz bloke olunca disakkarit monosakkaride çevrilemez.
Disakkarit vücuda absorbe edilemez. Atılır gider.
; Tip I diyabette insülinle beraber, tip II diyabette ise tek başına veya başka bir oral hipoglisemik
ilaçla beraber kullanılabilir.
; Kendisi hipoglisemi yapmaz ancak özellikle postprandiyal hiperglisemiyi önler.
; Barsakta emilemeyen karbonhidratlar, yoğun bakteri faaliyetine neden olarak gaz, gerginlik ve
zomotik ishale neden olur.

ALDOZ REDÜKTAZ İNHİBİTÖRLERİ (TOLRESTAT / ALRESTATİN / SORBİNİL)


; Glukozdan sorbitol oluşumunu inhibe ederler.
¾ Hiperglisemi durumlarında sorbitol bazı hücrelerde birikerek diyabet komplikasyonlarının bir
kısmını oluşturur. Lenste, retinada, sinir hücreleri ve böbrekte sorbitol dehidrogenaz
bulunmadığı için sorbitol fruktoza dönüşüp kullanılamaz, hücre içinde birikir, bu da intrasellüler
osmolariteyi artırır.
; Diyabetik nöropati ve retinopati gelişimini önlemek amacıyla kullanılırlar.

GLUKAGON
; Glukagon salınımını artıran en önemli faktör hipoglisemidir.

181
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Salınımının Arttığı Durumlar: Salınımının Azaldığı Durumlar:

♦ Açlık ♦ Glukoz
♦ Hipoglisemi ♦ Ketonlar
♦ Aminoasitler ♦ Serbest yağ asitleri
♦ Egsersiz ♦ α-reseptörler
♦ Stres ♦ Sekretin
♦ Barsak hormonları
♦ Sempatik stimülasyon (β)
♦ Vagal stimülasyon (Parasemp.)

; Açlık durumunda vücutta ne oluşur? Ketoasidoz. Açlıkta neden ketoasidoz oluşur? Çünkü en
önemli ketojenik hormon glukagondur.
; İki tane primer fonksiyonu vardır;
¾ Ketozdan sorumludur.
¾ Glukoneogenezden primer olarak sorumludur.
; Glikojenoliz yapar.
¾ İnsülin ne yapar? Glikojen depolar. Glukoneogenezi inhibe eder. Glukagon ne yapar? Glikojen
depolarını parçalar. Glukoneogenezi ortaya çıkartır.
; Pozitif inotrop etkisi vardır. Pozitif intorop etkisi önemlidir; β blokör zehirlenmesinde kalpte ne
oluşur? Aşırı bir depresyon ortaya çıkar. Kalpte aşırı bir depresyon olduğu durumlarda, β-blokör
zehirlenmesinde tedavide en son tercih glukagondur. Oldukça da belirgin ve güçlü bir etki ortaya
çıkarmaktadır.
; İnsülin karşıtı hormonlar vardır: Üç tanesi önemlidir; glukagon, steroidler ve katekolaminler.
; İki tanede insülin karşıtı olay vardır; glikojen depolarının parçalanması ve glukoneogenez.
; Glikojen depolarını parçalayan en önemli hormon; hipoglisemi ortaya çıkınca sempatik
hiperaktivasyon vardır. Dolayısıyla da katekolaminlerdir.
; Glukagon özellikle karaciğerde karnitin açil transferaz I’i stimüle eder. Karnitin açil transferaz I
enzimi; CoA’yı bağlar ve mitokondri membranından geçirir. Böylelikle CoA’yı yağ asidi sentezine
sokar.

İnsülin Karşıtı Hormonların Etkileri:


Glukagon Kortizol Adrenalin Tiroksin

Glukojenoliz ↑ - ↑ ↑
Glukoneogenezis ↑ ↑ - ↑
Ketogenez ↑ ↑ ↑ ↑
Proteoliz - ↑ ↑ ↑
Lipoliz ↑ ↑ ↑ ↑

KORTİKOSTEROİDLER
; Kortikosteroid sentezini başlatan kolesteroldür.

182
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; ACTH ne yapar? Adrenal korteksten salınan hormonların sentezini artırır. ACTH’ın etki
mekanizması şudur; hücre içi kolesterol düzeyini yükseltir, steroid hormon sentezini başlatır.

183
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

170
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Mineralokortikoid yolu Glukokortikoid yolu Seks hormonu yolu


Aminoglutetimid

-
Kolesterol 17-α hidroksilaz
Pregnonolon 17-Hidroksipregnonolon Dehidroepiandrosteron
+
ACTH
3-β OH steroid 3-β OH steroid 3-β OH steroid
Anjiyotensin II
Trilostan - dehidrogenaz dehidrogenaz dehidrogenaz

17-α hidroksilaz
Progesteron 17-Hidroksiprogesteron Androstenedion

21-β hidroksilaz 21-β hidroksilaz


Testosteron
17-α hidroksilaz
11-Deoksikortikosteron 11-Deoksikortizol

Östradiol Östron

Metirapon - 11-β hidroksilaz Metirapon - 11-β hidroksilaz

17-α hidroksilaz
Kortikosteron Hidrokortizon Östriol
Aldosteron
+
Anjiyotensin II

171
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Kolesterol

20,22 Desmolaz

Pregnenolon
3β-hidroksisteroid dehidrogenaz

Progesteron

21-hidroksilaz Renin-anjiotensin
Aldosteron

Androjen Kortizol
ACTH

Sentez
; Tüm steroid hormonlar progesterondan türerler.
1. İlk önce kolesterol esterleri, kolesterol esteraz enzimi tarafından serbest kolesterole çevrilir.
2. Daha sonra serbest kolesterol; 20,22 desmolaz enzimince pregnonolona dönüştürülür. Bu hız
kısıtlayıcı reaksiyondur.
3. Pregnonolon ise; 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz enzimince progesterona dönüştürülür.
4. Progesteron ise sırasıyla; 17-, 21-, 11-hidroksilaz enzimleri ile kortizole dönüşür.
; Aldosteron; 17-hidroksilasyon yerine farklı olarak 18-hidroksilasyona uğrar. 17-hidroksilaz
eksikliğinde; aldosteron etkilenmez ve vücutta mineralokortikoid etki aşırı artar.
; DHEA ve seks hormonları; 21-hidroksilasyona uğramaz.

; Doğuştan adrenogenital sendromlular vardır. En sık rastlanan hangisidir? 21-hidroksilaz


eksikliğidir. Bu enzim eksik olunca progesteron bütün gücüyle androjen sentezine yol açıcaktır.
; Adrenal korteksten kortizol ve androjen salınımından ACTH sorumludur. Aldosteron salınımında
ACTH’ın bir etkisi yoktur. Renin-anjiotensin sistemi rol oynar.
; ACTH gün içi ritm gösterir. Sabaha karşı maksimumdur. Gece yarısı minimumdur. O halde kortizol
ve androjen ACTH etkisiyle salındığı için sabaha karşı maksimum, gece yarısı minimumdur. Ama
aldosteron gün içi ritm göstermez. Çünkü salınımında rol oynayan renin-anjiotensin sistemidir. O
halde adrenal korteksten salınan hormonlar içinde gün içi ritm göstermeyen aldosterondur.
; Aldosteron sentezinde şöyle bir özellik vardır. Dezoksikortikosteron (DOC) isminde bir madde
vardır. DOC aldosterona dönüşür. DOC’a kadar olan aşamalarda ACTH rol oynar. DOC’dan
aldosterona çevrilişte 18-hidroksilaz enzimi rol oynar. Adrenogenital sendromlardan hipertansiyonla
seyredenler vardır. Hipertansiyonun en belirgin olduğu 18-hidroksilaz eksikliğidir. 18 hidroksilaz
eksikliğinde DOC aldosterona çevrilemez ve vücutta DOC birikir. DOC da vazokonstrüksiyon yapar
ve hipertansiyon gelişir.

Metabolizma:
; Steroidlerin primer metaboliti tetrahidrokortizol glukronattır. Bu esas olarak safrayla atılır. İdrardaki
metaboliti ayrıdır. 17-kortikosteroidler idrarla atılır.

170
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

GLUKOKORTİKOİDLER

ETKİLERİ
Karbonhidrat Metabolizması:
; Steroidler iki tane hormonun tam antagonistidir. İnsülin ve D vitamini.
¾ Glukoneogenez enzimlerini indükler. Dolayısıyla insüline zıt etki ortaya çıkartır.
¾ Hücre içine glukoz girişini azaltır.

Protein Metabolizması:
; Tamamen kataboliktir. İnsülin anaboliktir, steroid kataboliktir.
; Her yerde protein yıkımını artırır. Bir istisnası vardır; karaciğer protein sentezini artırır.

Yağ Metabolizması:
; Lipoliz ortaya çıkartırlar. Steroidlerin vücutta yüksek konsantrasyonda bulunmalarıyla seyreden
hastalık Cushing sendromudur. Cushing’de vücutta yağ birikimi olur (Supraklavikular bölge, gövde
ve yüzde). Cushing’de steroid düzeyi yüksek, steroidler lipoliz oluşturur. O zaman neden
Cushing’de yağ birikir? Steroidlerin aşırı arttığı durumlarda reaktif olarak anabolik bir hormon olan
insülin salınımı artar. Dolayısıyla Cushing’de steroid artar, reaktif olarak da insülin salgılanır.
Steroidler lipoliz yapar, insülin ise lipogenez yapar. Lipoliz ve lipogenez yapan iki hormon karşı
karşıya gelince ortaya böyle ucubik bir tablo çıkar. Periferde yağ incelmesi, santralde yağ
toplanması olur. Cushing’de yağ birikmesinin nedeni steroidler değil, reaktif olarak salınan
insülindir.

Anti-İnflamatuvar Etki:
; Araşidonik asit oluşumunu fosfolipaz enzimi sağlar. Steroidler lipokortin 1 (makrokortin) isminde bir
protein sentezletir. Lipokortin 1 de fosfolipaz enzimlerini inhibe eder.
; Steroidler NOS-2 (indüklenebilir nitrik oksit sentetaz) ve COX-2 (indüklenebilir sikloksijenaz)
enzimini inhibe ederler.

Hemopoetik Sistem:
; Lökosit yapımını artırırken, lenfosit sayısını azaltır. Lenfosit sayısını azalttıkları için hücresel
immüniteyi bozarlar. Hemoglobin, eritrosit ve trombosit yapımını artırırlar. Trombosit yapımını
artırıdığı için agregasyona eğilimi yükseltir.

SSS:
; Uzun süre kullanılırsa paranoid reaksiyonlar ortaya çıkarabilir.

Böbrekler:
; Mineralokortikoidlere (yani aldosterona) benzer etkileri ortaya çıkarır. Aldosteron toplayıcı tübülde
Na’u alır, K ve H’i atar. Steroidlerde aynı etkiyi ortaya çıkartırlar.

Kardiyovasküler sistem:
; Steroidler katekolamin duyarlılığını nasıl artırır? Noradrenalin sinaptik kavşaktan plazmaya
karıştığında plazmada noradrenalini parçalayan enzim yoktur. Noradrenalin endotel hücresi içine
alınır ve COMT tarafından parçalanır. NA’nın endotel hücresi içerisine reuptake’ini bloke eden
madde steroidlerdir. NA’nın plazmada uzun süre kalmasını sağlarlar. Dolayısıyla duyarlılık artar.

Ca metabolizması:
; Steroid iki hormonun antagonistidir. İnsülin ve D vitamini. Sonuçta osteoporoz ortaya çıkartır.

Endokrin etkiler:

171
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; T4’ü T3’e dönüşümünü sağlayan 5-deiodinaz enzimini bloke eder.

T4 → T3 DÖNÜŞÜMÜNÜ BLOKE EDEN EN ÖNEMLİ İLAÇLAR


¾ Propiltiourasil
¾ β-blokörler
¾ Steroidler
¾ Amiodaron

PREPARATLARI
Kortizon:
; Bir ön-ilaçtır. Kortizole çevrilir.
Hidrokortizon (kortizol)
Prednizon:
; Ön ilaçtır. Pednizolona çevrilir.
; Hem kortizon, hem de prednizon lokal olarak kullanılmaz. Çünkü karaciğer aktif metabolite
çevrilemez.
; En kısa etkili steroid preparatı; Kortizol
; En uzun etkili steroid preparatı; Betametazon ve Deksametazon
; Glukokortikoid etkisi, dolayısıyla antiinflamatuvar etkisi en yüksek olan glukokortikoid preparatı;
Betametazon’dur.

KISA ETKİLİLER ORTA ETKİLİLER UZUN ETKİLİLER

9 Hidrokortizon (1/1) 9 Prednizon (4/0.8) 9 Betametazon (25/0)


9 Kortizon (0.8/0.8) 9 Prednizolon (4/0.8) 9 Deksametazon (25/0)
9 Metilprednizolon (5/0.5)
9 Triamsinolon (5/0)
9 Parametazon (10/0)
9 Fluprednisolon (15/0)
(antiinflamatuvar etki / su tutucu etki)

Kullanım Endikasyonları:
; İki önemli gruba ayırabiliriz;
¾ Birincisi adrenal fonksiyon bozukluklarıdır (Addison hastalığı). Addison’da adrenal korteks,
steroid üretemediği için yerine koyma tedavisi uygularız.
9 Addison hastalığında hangi steroid preparatını kullanırız? Kortizol ve kortizon. Neden?
Çünkü kortizonu verince vücutta mineralokortikoid / glukokortikoid oranı değiştirilmemiş olur.
¾ İkinci grup diğer endikasyonlardır (kollajen doku hastalığı, ARA, allerjik hastalıklar).
9 Diğer endikasyonlarda ise en fazla kullanılan prednizondur.

Kullanım Kontrendikasyonları:
Kesin Kontrendikasyonlar Rölatif Kontrendikasyonlar

♦ Aktif tüberküloz ♦ Viral ve fungal infeksiyonlar

172
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

♦ Gözdeki herpes simpleks ♦ DM


♦ Trombofilebit
♦ Osteoporoz
♦ Hipertansiyon
♦ Peptik Ülser
♦ Psikoz eğilimi
♦ KKY (AER’a bağlı olan hariç)

MİNERALOKORTİKOİDLER
; Aldosteron salınımında ana düzenleyici; renin-anjiotensin sistemidir. Bu kaynak drtus.com’da
yayınlanmaktadır.

Metabolizma:
; Aldosteronu parçalayan enzim 5α-redüktaz enzimidir. Bu enzim aynı zamanda testosteronu
dihidrotestosterona çeviren enzimdir.

; Üç tane mineralokortikoid preparatı vardır:


¾ Aldosteron
¾ Fludrokortizon
¾ Dezoksikortikosteron

ACTH
; Hipotalamusta proopiomelanokortinden sentezlenir. POMC uzun bir peptittir. İki noktadan kırılır. Üç
tane madde açığa çıkar. Bunlar; ACTH, β-endorfin ve MSH’dır.
; ACTH’ın en önemli, tercih edildiği endikasyon şudur; Çocuklarda steroid preparatlarından kaçınılır,
çünkü büyümeyi süpresse edici etkisi vardır. ACTH çocuklarda büyümeyi daha az süpresse eder.
Çocuklarda tercih edilir.

Kosintropin:
; ACTH preparatıdır.

Kortikorelin:
; CRH (Kortikotropin Releasing Hormon) preparatıdır.

Antialarmin:
; CRH-1 reseptör blokörüdür.

STEROİD SENTEZ İNHİBİTÖRLERİ

Metirapon:
; 11β-Hidroksilazı inhibe eder.

Aminoglutetimid:

173
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Kolesterolün pregnenolona dönüşümünü inhibe eder. 20,22-Desmolaz enzimini bloke eder. İlk
reaksiyonu kestiği için, aldosteron, kortizol, androjen sentezini keser. Yani medikal adrenalektomi
yapar.

Amphenone B:
; 11/17/21-Hidroksilaz enzimlerini bloke eder.

Mitotan:
; Adrenal bezi parçalar. Kimyasal adrenalektomi ortaya çıkartır. Deneysel Addison tablosu ortaya
çıkartmak için kullanılır.

Ketokonazol:
; Seks hormonları ve steroid hormon sentezini inhibe eder.
; 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz, 11β-hidroksilaz, 17,20 liyaz ve kolesterol yan zincirinin
ayrılmasını sağlayan enzimleri inhibe eder.

Siproheptadin:
; Asetilkolin, serotonin ve histamin salınımını bloke eder. Setotonin ve histamin blokörü olduğu için
iştah normal derecede artar. Çünkü serotonin ve histamin iştahı azaltır.
; Hipofizden ACTH salınımını inhibe eder.

Trilostan:
; 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz enzimini inhibe eder.

STEROİD RESEPTÖR BLOKÜRLERİ

Mifepriston (RU 486):


; Progesteron ve glukokortikoid reseptör blokörüdür.

TİROİD HORMONLARI
İki tane tiroid hormonu bulunmaktadır:
♦ T3 (triiyodotronin): Gravimetrik etki gücü daha fazladır.
♦ T4 (tiroksin): Yarı ömrü daha uzundur (7 gün)
; Tiroid hormonlarının reseptörleri (TRα ve β); hücre membranında, nükleusta ve mitokondri iç
membranında bulunmaktadır. Na, K-ATPaz pompasını indüklerler.
; Tiroid hormonlarının %99’u Tiroid Bağlayıcı Globulin’e (TBG) bağlı olarak bulunur.
; T4, ayrıca plazmada prealbümin (transtiretin) HDL2 ve 3’e de bağlanır.

Artmış Bağlanma Azalmış Bağlanma

İlaçlar

Östrojenler Glukokortikoidler
Metadon Androjenler
Klofibrat L-asparajinaz
5-FU Salisilatlar
Eroin Mefenamik asit

174
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Tamoksifen Fenitoin, karbamazepin


Selektif östrojen reseptör modülatörleri Furosemid

Sistemik faktörler

Karaciğer hastalığı Kalıtsal


Porfiria Akut ve kronik hastalıklar
HIV infeksiyonu
Kalıtsal

; İyot, uptake yoluyla tiroid bezi içine alınır. Tiroid bezinde iyot aktif iyoda çevrilir. Aktif iyoda çeviren
enzim tirozin peroksidaz enzimidir. Peki neden iyot aktif hale çevrilir? Çünkü iki tirozinin birleşmesi
ile oluşan tironin sadece aktif iyotla bağlanabilir. Tironinin aktif iyotla bağlanmasını da tirozin
peroksidaz enzimi stimüle etmektedir. Bu birleşme sonucunda MIT ve DIT oluşur. MIT’de bir tane
DIT’de iki tane iyot vardır. MIT ve DIT birbirleriyle birleştirilir ve T3 ve T4 olarak depolanır.

TSH

2Tirozin
(+) (+) (+)

Tirozin Tironin
peroksidaz T4
T4
I- I2 MIT T3
DIT T3
T4
MIT+DIT=T3
2DIT=T4

; Bütün tiroid fonksiyon bozukluklarında, yani tiroid bezi yeterince hormon sentezleyemiyorsa
(örneğin iyot alım eksikliğinde) tiroid bezi aktif olan hormonu direkt sentezlemeye çalışır. Yani T3
sentezi artar. T3 sentezlemek için MIT gereklidir. İyot alım eksikliği gibi bütün hipotiroidi
durumlarında MIT / DIT oranı artar. En patognomonik bulgulardan biridir.
; Tirozin peroksidaz enziminin blokörü; propiltiyourasildir. Bir kişide hipertiroidi krizi var. Hipertiroidi
krizinde PTU kullanılır mı? Kullanırsak tirozin peroksidazı bloke eder. Tiroid hormonu
sentezlenemez. Daha önce sentezlenip depolanmış hormonlar ne olacak? Dolaşıma karışmaya
devam eder. Dolayısıyla PTU hipertiroidi krizindeki akut tedavide kullanılmaz. Ne kullanılır? İyodu
yüksek dozda veririz. Bunun ismi Wolff-Chaikoff etkisidir. İyodu yüksek dozda verirsek tiroid
hormonlarının kana karışmasını bloke eder. Etki hemen ortaya çıkar.
; Peki TSH nerede etki gösterir?
¾ İyot uptake’ini stimüle eder.
¾ Tirozin peroksidaz enzimini stimüle eder.

175
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ Tiroid hormon salınımını stimüle eder.


; T3 ve T4, karaciğerde iyodlarını kısmen kaybederek (deiyodinasyon) biyotransformasyona uğrarlar.
Deiyodinasyondan sorumlu enzimin üç alt tipi vardır;
¾ Tip I deiyodinaz
9 PTU ile inhibe edilir.
9 Tiroid, karaciğer ve böbrekte bulunur.
9 Hipertiroidizmde indüklenir, hipotiroidizmde inhibe olur.
¾ Tip II deiyodinaz
9 Beyin, hipofiz ve kahverengi yağ dokusunda bulunur.
¾ Tip III deiyodinaz
9 Cilt, plasenta ve beyinde bulunur.

T4 → T3 DÖNÜŞÜMÜNÜ BLOKE EDEN EN ÖNEMLİ İLAÇLAR


¾ Propiltiourasil
¾ β-blokörler
¾ Steroidler
¾ Amiodaron

ETKİLERİ
; Oksijen tüketimini artırırlar. Kalorijenik etki ortaya çıkartırlar. Sonuçta bazal metabolizmayı
düzenlerler. O halde bazal metabolizmadan tiroid hormonları sorumludur. Eğer dış ortam
soğuk ise vücut ısısını yükseltip sabit tutabilmek için kişide bazal metabolizma artar.
Dolayısıyla hava soğuk ise tiroid hormonları artar.
; Somatik ve mental gelişmenin olabilmesi için tiroid hormonları şarttır. GH’nin epifiz plağında etki
gösterip boyu uzatabilmesi için veya mental gelişme için tiroid hormonu varlığı şarttır (Doğuştan
hipotiroidili çocuklarda mental retardasyon ve kısa boy vardır).

176
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

TİROİD HORMONLARININ BİFAZİK ETKİLERİ


Fizyolojik Konsantrasyon Hipertiroidi (yüksek doz)

Protein sentezini ↑ Protein yıkımını (katabolizma) ↑


Osteoblastik aktiviteyi ↑ Kemik yıkımını ↑
İnsülinin etkisini ↑ Anti-insülinik hormonların etkileri ↑

; Tiroid hormonları kolesterol düzeyini azaltır. Hipotiroidide kolesterol düzeyi yüksek olur.
; Periferde androjenden östrojen dönüşümünü artırır. O halde hipertiroidili erkelerde östrojen bol
bulunacağı için jinekomasti ortaya çıkabilir.

TİROİD PREPARATLARI

Levotiroksin Sodyum:
; T4 (Tiroksin) preparatıdır.
; Etkisi liyotironinden daha uzun sürer, ancak geç başlar.
; Rutin tedavide kullanılır.

Liyotironin sodyum:
; T3 (Triiyodotironin) preparatıdır.
; Etkisi levotiroksinden daha çabuk başlar. Ancak eliminasyon yarı ömrü daha kısadır.
; Miksödem koması gibi acil durumlarda tercih edilir.

Liyotriks:
; Levotiroksin ve liyotironin’in kombinasyonudur.

ANTİTİROİD İLAÇLAR

TİYOÜRE TÜREVLERİ

♦ Propiltiourasil
♦ Metimazol
♦ Karbimazol

; PTU en önemlisidir. PTU tirozin peroksidaz enzimini inhibe eder. Periferde T4’ün T3 dönüşümünü
keser.
; Guatrojen etkili ilaçlar vardır.

GUATROJEN ETKİ OLUŞTURAN


NONENDOKRİN İLAÇLAR
¾ Barbitüratlar
¾ Lityum

177
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ Fenilbutazon
¾ Sülfonamid ve türevleri
¾ Sodyum natriprussit
¾ Amiodaron

; Etkisi en çabuk başlayan, en kısa süren, süte ve plasentaya en az geçen propiltiourasildir. Bu


nedenle hamilelikte ilk tercihtir.
; En önemli yan etkileri agranülositoz ortaya çıkartmalarıdır.

İYODÜR

; İyodür alınımı ile, tiroid hormonlarının sentezi ve salıverilmesini azaltır.


¾ Bu nedenle, hipertiroidizm olgularında ve tirotoksikoz krizinin tedavisinde antitiroid ilaç olarak
kullanılabilir.
; İyodür, Wollf-Chaikoff etkisi ile, tiroid hormonu sentez ve salıverilmesini bloker eder. Bu etkiyi çok
çabuk ortaya çıkartır.
; Hastayı subtotal tiroidektomiye hazırlamak amacıyla da kullanılır. Tiroidin vaskülaritesini belirgin
olarak azaltır.
; Bu grupta en fazla, doymuş potasyum iyodür solüsyonu ve Lugol solüsyonu kullanılır.
; Gebelerde kontrendikedir; fötal tiroid gelişimini bozarlar.

RADYOAKTİF İYOD
; I131; tiroid bezini parçalayan bir maddedir.
; En önemli yan etkisi kalıcı hipotiroidizm ortaya çıkartabilmesidir.
; Kanser gelişim insidansını artırmadığı söylenir.

İYOD GİRİŞİNİ İNHİBE EDEN ANYONİK İLAÇLAR

; İyodun tiroid bezine uptake’ini bloke ederler. Hipofonksiyon oluştururlar ve guatr oluşturabilirler.
; Bu gruptaki ilaçlar; tiyosyonat, perklorat, perteknatat ve nitrat organlarıdır.
¾ En güçlüsü perklorattır. Ancak irreversibl aplastik anemi yapabileceği için pek kullanılmaz.

KALSİYOTROPİK HORMONLAR
; Kalsiyum regülasyonu üzerine etkili en önemli üç hormon;
¾ D vitamini
¾ PTH
¾ Kalsitonin
; Üçünün salınmasında da ana düzenleyici faktör iyonize Ca’dır.

; D vitamini ve PTH barsaklarda ne yapar? Barsaklarda kalbindin isminde bir proteini sentezletirler.
Kalbindin sentezini artırıp kalsiyum ve fosfatın vücuda absorbsiyonunu artırırlar. D vitamini ve
PTH’nın barsaklardaki etkisi aynıdır. Kalsiyum ve fosfat absorbsyonu. Peki fark nerede?
Böbreklerdedir. D vitamini, kalsiyum ve fosfatın reabsorbsiyonunu artırır. Buna karşılık PTH,
kalsiyum absorbsiyonunu, fosfat atılımını artırır. Aralarındaki tek fark budur.

178
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Barsaktan Ca ve PO4 Reabsorbsiyonu

Vit D / PTH

Kalbindin

Ca PO4

Böbrekten Ca ve PO4 Reabsorbsiyonu

Vit D PTH

Ca
PO4
Ca
PO4

; D vitamini ve PTH, ikisi de kalsiyum düzeyini artırır. D vitamini fosfatı artırır, PTH azaltır. Kalsitonin
her ikisini birden azaltır.

Ca PO4

D vitamini ↑ ↑
PTH ↑ ↓
Kalsitonin ↓ ↓

PARATİROİD HORMON
; PTH sentezinde ana düzenleyici faktör;
¾ Kalsiyum düzeyi azalınca PTH artar
¾ Fosfat düzeyi artınca PTH artar

179
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

ETKİLERİ
; cAMPüri
; PTH kemikte osteoklastik aktiviteyi artırır. Osteoklastlarda kemik yapıyı parçalarlar. Kemik yapıda
matriksi oluşturan bazı önemli proteinler ve aminoasitler vardır. Matriks, yani kollajen oluşumunda
en önemli aminoasitler hidroksi birimleridir. Peki bunlar ne yaparlar? Kemik matriksini parçalar,
hidroksiprolin idrara karışır. Yani önce plazmaya geçer, sonra da idrarla atılımı artar.
Hidroksiprolinüri olur.
; Fosfatüri
; Bikarbonatüri (=metabolik asidoz); metabolik asidozda plazma düzeyi yükselen elektrolit klordür.
¾ Hiperparatiroidide; Cl / PO4 oranının 33'ün üstünde olması tipiktir.

D VİTAMİNİ
; İki şekilde bulunur;
1. KALSİFEROL (D2): Bitkisel kaynaklıdır. Ergosterol şeklinde besinlerle alınır ve ciltte
depolanır. Cildin UV ışınlarına maruz kalması ile kalsiferole dönüşür. Bu madde ilk önce
karaciğerde 25-hidroksilasyona uğrar. Böbreklerde ise 1α-Hidroksilaz enzimince
hidroksillenerek aktif şekli olan 1,25 (OH)2 D2 vitaminine çevrilir.
2. KOLEKALSİFEROL (D3): Bu madde hem hayvansal besinlerle alınır hem de vücutta
sentezlenir. Bu madde vücutta da sentezlendiği için, aslında bir vitamin değil bir hormondur.
; Koleskalsiferol; cildin stratum granulosum tabakasında bulunan 7-Dehidrokolesterol'ün UV'ye
maruz kalması ile sentezlenir.

7-Dehidrokolesterol

Kolekalsiferol (D3)

25-Hidroksilaz
25-OH D3 1α-Hidroksilaz

1,25-(OH)2 D3

25-OH D3 1,25-(OH)2 D3

; Bu madde karaciğer ve böbreklerde 1α-hidroksilaz enzimi tarafından aktif şekli olan 1,25 (OH)2D3'e
çevrilir.
; 1α-hidroksilaz enziminin en güçlü stimülanı parathormondur.

180
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

1α-Hidroksilaz Enzimini Stimüle Eden Faktörler:


♦ Hipofosfatemi
♦ PTH
♦ GH / prolaktin

D vitamini Parathormon

ETKİLERİ
; Barsaktan Ca / fosfat ve Mg emilimini artırır.
; Böbreklerden Ca / fosfat reabsorbsiyonunu artırır.
; Kemiklerde hem osteoklastik, hem de osteoblastik aktiviteyi artırır. Eskimiş kemik dokuyu yıkar ki
oraya yeniden taze kemik dokusu yerleşebilsin.
; Hematopoetik kök hücrelerin farklılaşması ve olgunlaşmasında rol oynamaktadır. Bu nedenle D
vitamini eksikliğinde bu olgunlaşma gerçekleşemeyeceği için anemi ortaya çıkmaktadır.

Kalsitriol (1,25(OH)2D3):
; Etki gücü en yüksek olan ve en çabuk başlayan D vitamini türevidir.
; Kullanım amacı; hipoparatiroidiye bağlı hipokalsemiyi hızlı bir şekilde düzeltmektir.
; Ostoeporoz profilaksisinde kalsiyum ile birlikte kullanılır.
; En önemli yan etkisi hiperkalsemi ve metastatik kalsifikasyon gelişmesidir.
Alfakalsidol:
; Kronik böbrek yetmezlikli hastalarda gelişen renal osteodistrofilerin proflaksisinde kullanılır.
Kalsifediol:
; Malabsorbsiyon sendromu, kronik hepatobiliyer hastalıklar ve fenitoin veya fenobarbital kullanan
hastalarda gelişen D vitamini eksikliğine bağlı osteomalazi tedavisinde kullanılır.
; Teratojenik etkisi nedeniyle gebelerde kontrendikedir.
Kalsipotriol:
; Psöriasisde lokal olarak kullanılan D3 vitamini türevidir.

; Tüm vitaminlerin en toksik olanı D vitaminidir.


¾ Oluşturduğu hiperkalsemi ölümcül olabilir

PTH D VİTAMİNİ
GIS Ca ve PO4 emilimini ↑ Ca ve PO4 emilimini ↑
BÖBREK Ca atılımını ↓ Ca atılımını ↓
PO4 atılımını ↑ PO4 atılımını ↓
KEMİK Ca ve PO4 rezorbsiyonunu ↑ Ca ve PO4 rezorbsiyonunu ↑
Net eki: Serum Ca düzeyi ↑ Serum Ca düzeyi ↑
Serum PO4 düzeyi ↓ Serum PO4 düzeyi ↑

KALSİTONİN

181
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Tiroid bezinde parafolliküler C hücrelerinde sentezlenir ve salınır.


; Sentezinde ve salınımında rol oynayan primer düzenleyici kalsiyum ve gastrin düzeyidir.

ETKİLERİ
; Paratiroid hormonun fizyolojik antagonistidir.
; Osteoblastik aktiviteyi artırır. Osteoklastik aktiviteyi baskılar.

Salkatonin:
; Kalsitonin preparatıdır.

BİFOSFONATLAR
; Kemik dokusunda hidroksiapatit'e bağlanırlar ve osteoklastların yaptığı kemik rezorbsiyonunu
inhibe ederler.
; Bugün osteoporoz tedavisi ve engellenmesinde kullanılan en etkili ilaçlardır.

Etidronat / Alendronat / Pamidronat / Klodronat

DİĞERLERİ
; Erkek ve dişi seks hormonları kalsiyumu her zaman pozitifte tutarlar, yani osteoporozu inhibe
ederler.
; GH de seks hormonlarına benzer etki gösterir.
; Glukokortikoidler; insülin ve D vitamininin antagonistidir. Osteoporoz ortaya çıkartır.
; Tiroid hormonları; fizyolojik konsantrasyonlarda kemik yapımına, hipertiroidide ise kemik yıkımına
yol açmaktadır.

ANDROJENLER
; 19 C atomlu steroid türevleridir.
; LH; Leydig hücrelerinden testosteron salınımına yol açar.
; FSH’ın erkeklerde herhangi bir hormonal karşılığı yoktur. FSH sperm olgunlaşmasında rol oynar.
; Sertoli hücrelerinden salınan inhibin FSH’ın salınımını keser. (-) feedback etki oluşur. Bu kaynak
drtus.com’da yayınlanmaktadır.

Metabolizma:
; Tüm androjenler karaciğerde metabolize edilir. Metabolitleri 17-ketosteroidlerdir.

ETKİLERİ
; Erkeklerde primer ve sekonder seks karakterlerinin gelişiminden sorumludur. Cinsiyeti belirler.
Fötusta testosteron varsa erkektir. Testosteron yoksa dişidir. Östrojenlerin cinsiyet üzerinde
herhangi bir etkisi yoktur.
; Testosteronun anabolik etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle erkelerde kas kitlesi daha fazladır.

182
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Testosteron HDL ↓, LDL ↑

Östrojen HDL ↑, LDL ↓

; Erkeklerde ateroskleroza eğilim belirgindir. Dişiler menapoza kadar ateroskleroz yönünden doğal
olarak korunmuştur.

Su ve tuz retansiyonu Su ve tuz atılımı

Androjen Progesteron
Östrojen

; Testosteron trombositlerin agregasyona eğilimini artırır. Erkeklerde trombosit agregasyonuna


eğilim artmıştır. Buna karşılık dişilerde östrojen etkisi ile karaciğerde pıhtılaşma faktörlerinin sentezi
artar. Dişilerde koagülasyona, erkeklerde agregasyona eğilim daha yüksektir.

Testosteron busiklat:
; En uzun etkili testosteron preparatıdır.

; Testosteron preparatlarının en önemli yan etkileri virilizasyondur. Kolestatik sarılık da yaparlar.


; En fazla kolestatik sarılık yapan metil türevleridir. Yani metiltestosterondur.

ANTİ-ANDROJENİK İLAÇLAR
Danazol:

183
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Antigonadotropik

(+)

SSS

FSH/LH
Perifer

Testosteron Danazol

(+)

Zayıf androjenik

; Normal fizyolojide SSS’de nöronlardan FSH ve LH salınır. LH periferden testosteron oluşturur.


Testosteron; reseptörlerine bağlanır ve etki oluşturur. Ayrıca SSS’ye gider ve nöronlardaki
reseptörleri etkiler. Gonadotropin salınımını azaltır. (-) feedback etkisi oluşturur.
; Danazol; zayıf androjenik bir maddedir. Periferde testosteron gibi reseptörleri uyarır. SSS’ye de
geçer. Testosteron reseptörlerini orada da uyarır. Gonadotropin salınımını keser. Androjenik, buna
karşılık antigonadotropik bir maddedir.
; En önemli kullanım endikasyonları endometriyozis ve idiopatik trombositopenik purpura’dır. Bu
kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.

TESTOSTERON RESEPTÖR BLOKÖRLERİ

3S
¾ Simetidin
¾ Spironolakton
¾ Siproteron asetat

Ketokonazol:
; Seks hormonlarında sentez inhibisyonu ortaya çıkartır.

Flutamid:
; Testosteron reseptör blokörüdür.

Finasterid:

184
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; 5α-redüktaz enziminin inhibitörüdür.

DİŞİ SEKS HORMONLARI

ÖSTROJEN
; 18 C'lu steroidlerdir.
; Üç tane östrojen vardır:
¾ Etki Güçleri: Östradiol > Östron > Östriol
; Plasentadan salınan östriol en zayıf etkilisidir.
; Kadında östrojenlerin büyük kısmının sentezi yeri follikülün granüloza hücresidir.
; Östrojenlerin prekürsörü androjenik maddelerdir.
¾ Androstenedion overlerde östrona ve kısmen de testosterona dönüştürülür.
¾ Testosteron ise demetilasyon ve aromatizasyon sonucu östradiole çevrilir.
; Overlerden başka aşağıdaki yapılarda da östrojen sentezi gerçekleşir;
¾ Plasenta
¾ Adrenal korteks
¾ Testisler
¾ Diğer dokular
9 Başta yağ dokusu olmak üzere; karaciğer, böbrek, akciğerler, cilt, beyin, çizgili kaslar.
; Premenopozal dönemde, östrojen %75 over, %25 over dışı kaynaklıdır. Postmenopozal dönemde
ise östrojenin ana kaynağı adrenal korteksten salınan androstenediondan oluşan östrondur.
¾ Androstenediondan östron veya testosterondan östradiol oluşumu aromataz enzimi tarafından
katalizlenir.
; Östrojen, plazmada albümine ve seks hormonu bağlayan globulin (SHBG) adı verilen β-globuline
büyük oranda bağlanır.
¾ SHBG karaciğerde yapılır ve sentezi östrojenler tarafından artırılır; artma, sentez yapan
enzimlerin indüksiyonuyla gerçekleşir.
; Östrojen progesteronun etkisini artırır. Progesteron ise östrojeni baskılar.

Progesteron Östrojen

; Güçlü östrojeni zayıf östrojene çeviren enzim 17-β hidroksisteroid dehidrogenazdır. Bu enzimin en
güçlü stimülanı progesterondur.

17 β-hidroksisteroid
dehidrogenaz
Östradiol Östron

; Üç östrojen de karaciğerde sülfotransferaz enzimleri tarafından parçalanır. Bu enzimin en güçlü


stimülanı da progesterondur.
; Progesteronun antiöstrojenik etkileri;

185
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ Östrojeni parçalayan enzimi indükler.


¾ Güçlü östrojeni zayıf östrojene çeviren enzimi stimüle eder.

ETKİLERİ
; Siklusun birinci döneminde belirgin etki ortaya çıkartırlar. Östrojen mitotik aktiviteyi artırır. Mitotik
aktiviteyi artırdığı için endometriyum kalınlığı artar. Endometriyumda hiperplazi ortaya çıkar. Bu
etkinin bir şekilde dizginlenmesi gerekir, yoksa bu etki kanserojeniktir. Bunu dizginleyen
progesteronun antimitotik etkisidir.
; Östrojen endometriyum kalınlığında artış ve hiperplazi yapar. Sadece enrometirumda değil, vajina
epitelinin kalınlaşması ve keratinizasyon olur. Östrojen etkisi altında ortamın asidofilik özellik
göstermesi östrojenin etkileridir.
; Servikste sulu mukus salınımına neden olur. Buna bağlı olarak elastikiyette artış olur.
; Meme dokusunda iki yapı vardır. Bunlardan birincisi asinüslerdir. Asinüslerde süt proteinleri ve süt
sentezlenir. Daha sonra asinüslerde sentezlenen bu süt duktuslar aracılığı ile taşınır. Duktuslar
birleşir ve dışarıya sütün atılmasını sağlarlar. Demek ki birinci yapı asinüsler, ikinci yapı duktuslar
ve bunun arasındaki bağ dokusu yani stromadır.
¾ Süt sentezinden sorumlu hormonlar; progesteron ve prolaktindir. Buna karşılık, duktusların ve
stromanın gelişiminden sorumlu olan ise östrojendir.

Meme Dokusu
Progesteron
Prolaktin

Östrojen

; Dişilerde primer ve sekonder seks karakterlerinin gelişiminden östrojenler sorumludur.


; Östrojenler kemik matriksinin normal şekilde sürdürülmesi ve matrikse kalsiyum çökmesi için
gereklidir. Kemikten kalsiyum rezorbsiyonunu inhibe ederler.
¾ Postmenapozal dönemde östrojen salgısının durması, osteoporoza ve kemiklerin frajilitesine
neden olur.
; Karaciğerde faktör II, VII, IX ve X gibi koagülasyon faktörlerinin sentezini artırırlar. Antitrombin III
sentezini azaltırlar ve plazma düzeyini düşürürler. Kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırırlar.

186
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Östrojen kanın koagülasyonunu artırır. Testosteron ise trombositlerin


agregasyonunu artırır. Bu nedenle kadınlarda koagülasyona, erkeklerde
agregasyona eğilim fazladır.

; Antiaterosklerotik etkinlik gösteren yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) ve çok düşük dansiteli
lipoprotein (VLDL) sentezini ve plazma düzeyini artırırlar. Düşük dansiteli lipoprotein (LDL)
sentezini ve onun plazma düzeyini azaltırlar.
¾ Östrojenler, HDL düzeyini artırmaları sonucu dokulardan karaciğere kolesterol taşınmasını
artırmaları nedeniyle safra içinde kolesterol itrahını hızlandırır ve kolesistopatiye zemin hazırlar.

Testosteron HDL ↓, LDL ↑

Östrojen HDL ↑, LDL ↓

ÖSTROJEN PREPARATLARI

Östradiol sipionat:
; En uzun etki sürelidir.

Östradiol benzoat:
; En kısa etki sürelisidir.

Etinil östradiol:
; En yaygın kullanılan östrojen preparatıdır.

Dietilstilbestrol:
; En önemli özelliği kanseroejnik ve teratojenik etki potansiyelinin olmasıdır.

Yan Etkileri:
; Östrojenlere ait en sık görülen yan etki bulantıdır.
; Kolestatik sarılık, hepatik adenoma ve primer karaciğer kanseri oluşturabilirler.
; Kolesistopati
; Tromboemboli insidansında artış

ÖSTROJEN KULLANIMI
; Östrojenik ilaçlar şu amaçlarla kullanılır;
¾ Endojen östrojenlerin etkisini taklit etmek veya geliştirmek
¾ Eksilmiş hormonu yerine koymak (replasman)
¾ Disfonksiyonel kanamalarda olduğu gibi östrojen/progesteron düzeyindeki dengesizliği
düzeltmek
¾ Anormal bir proçesi baskı altına alarak düzeltmek (hirsutizm ve endometriyoz gibi)
¾ Gebeliği önlemek

ÖSTROJEN ENDİKASYONLARI

187
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Oral kontrasepsiyon
; Menapozal ve postmenapozal bozukluklara karşı hormon replasman tedavisi
; Amenore
; Dismenore
; Kız çocukların aberant büyüme durumları
; Hirsutizm
; Disfonksiyonel uterus kanamaları

ÖSTROJENLERİN YAN ETKİLERİ


; En sık görülen yan etkisi bulantı ve kusmadır.
; Uzun süreli tedavi ile endometriyum hiperplazisine neden olur.
; Karaciğer fonksiyon yetmezliği olan hastalarda yetmezliği artırabilir.
; Kolesistopati insidansını artırır.
; Su ve tuz tutulması nedeniyle hipertansiyon ve kalp yetmezliğini şiddetlendirebilirler.
; Migren ve epilepsi nöbetlerini sıklaştırabilirler.
; Tromboembolik yan etkiler oluştururlar.
; Östrojenlerin teratojenik etki potansiyelleri vardır. Erkek fetusta feminizasyona neden olabilirler.

ÖSTROJEN KONTRENDİKASYONLARI
; Endometriyum kanseri ve premenapozal dönemdeki meme kanseri
¾ Kanserin büyümesini hızlandırdıklarından kullanılmazlar.
; Tromboembolik hastalık
; Karaciğer yetmezliği
; Porfiria
; Hipertansiyon
; Migren
; Gebelik

ANTİÖSTROJENİK İLAÇLAR

KLOMİFEN SİTRAT
; Hipotalamusta, östrojenin negatif feed back mekanizmal ile FSH ve LH salınımını kestiği östrojen
reseptörlerini bloke eder.
¾ Östrojen reseptörüne bağlanamaz, FSH ve LH’ın salınımını kesemez. FSH ve LH artarak
devam eder.
9 Dolayısıyla santral düzeyde gonadotropik etki ortaya çıkartır.
; Periferdeki östrojen reseptörlerinde de aynı blokaj etkisini ortaya çıkartır ve antiöstrojenik etki
yapar.
; Gonadotropin düzeyinin artması overlerin aşırı şekilde stimülasyonuna neden olur. Overler büyürler
ve kistler oluşur. Her bir siklusta birden fazla follikül aynı zamanda olgunlaşabilir ve bunun sonucu
multipl ovülasyon olur.
; En önemli kullanılış yeri kısırlık tedavisidir.
; Sıcak basması, görme bozukluğu, bulantı ve kusma yapabilir.
; Overlerde büyüme ve kist oluşumuna sebep olabilir.
¾ Buna bağlı karın ağrısına, karında asit oluşmasına sebebiyet verebilir.
; Karaciğer hastalıklarında ve over kisti olanlarda kontrendikedir.

188
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Gonadotropik

(-)

SSS

FSH/LH
Perifer

Klomifen
Östrojen (-)
Tamoksifen
(-)

Antiöstrojenik

AROMATAZ İNHİBİTÖRLERİ
; Aromataz enzimi östrojen sentezi sırasında androstenedionun östrona ve testosteronun östradiole
dönüşümünü katalizler.
; Bu enzimi inhibe eden ilaçlar hem premenapozal, hem de postmenapozal kadınlarda östrojen
oluşumunu azaltırlar.
; İlerlemiş meme kanseri ve metastazlarının tedavisinde selektif aromataz inhibitörlerinin terapötik
değeri vardır.
; Steroid yapıda olanlar; formestan, eksemestan, 4-asetoksiandrostenedion, noretisterondur.
; Nonsteroid selektif aromataz inhibitörleri ise anastrozol ve letrozoldur. Bu kaynak drtus.com’da
yayınlanmaktadır.

SELEKTİF ÖSTROJEN RESEPTÖR MODÜLATÖRLERİ


Tamoksifen:
; Hedef hücrelerdeki östrojen reseptörlerinin parsiyel agonistidir.
¾ Agonistik etkinliği, kemiklerde ve lipoprotein metabolizmasında belirgindir.
; Pre ve postmenapozal dönemdeki östrojen reseptörü pozitif metastazlı meme kanseri olgularının
palyatif tedavisi için ve ayrıca mastektomiden sonra adjuvant olarak kullanılır.
¾ Meme kanserli hastanın ömrünü uzatır, postoperatif nüks riskini azaltır.
; Kronik kullanımı halinde koroner kalp hastalığı insidansını %20 dolayında azaltır ve osteoporozu
yavaşlatır.
; Amenore veya anovulatuvar menstrüel siklus nedeniyle kısır olan kadınların tedavisi için klomifen
gibi kullanılabilir.

189
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; En sık yan etkisi sıcak basması, bulantı ve kusmadır.


; Lökopeni ve trombositopeni oluşturabilir.
; Yüksek dozda seyrek de olsa retinopati yapabilir.
; Kemik metastazı olan hastalarda hiperkalsemi yapabilir.

Toremifen:
; Tamoksifene benzer, ancak ondan farklı olarak;
; Kemik mineral dansitesini artırmaz, biraz düşürür.
; Total ve LDL kolesterolu düşürdüğü halde, HDL kolesterolu azaltır.

Raloksifen:
; Meme kanseri hücresinin çoğalmasını antiöstrojen etkisiyle inhibe eder.
; Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi için kullanılır.
¾ Vertebra ve kalça kırıklarının insidans hızını düşürür.
; Premenapozal kadınlarda endometriyum kalınlığını artırmaz ve menstrüel siklusu bozmaz.
; Derin ven trombozu riskini artırır.

Droloksifen:
; Tamoksifenden vücutta aktif metabolit olarak oluşur.
; Peri ve postmenapozal meme kanserini baskılar.
; Endometriyumda proliferasyon yapar.

PROGESTERON
; 21 C atomlu bir steroiddir.
; Esas olarak overlerden ve siklik bir şekilde salınır.
¾ Menstrüel siklusun ikinci yarısında corpus luteum’un teka interna ve diğer hücreleri asıl
kaynaktır.
; Kolesterolden oluşan pregnolondan sentezlenir.
; Gebelerde 7. haftadan itibaren plasenta tarafından giderek artan bir hızla progesteron salgılanır.

FİZYOLOJİK ETKİLERİ
; Progesteron antiöstrojenik etkinlik gösterir. Bu etki üç nedenle ortaya çıkar;
¾ Hedef hücrelerde östrojen reseptörü sentezini azaltır.
¾ 17β-hidroksisteroid dehidrogenaz enziminin etkinliğini artırır.
9 Bu enzim, östradiolün zayıf bir östrojen olan östrona dönüşümünden sorumludur.
¾ Sülfotransferaz enzimini aktive ederek östrojen metabolizmasını hızlandırır.
; Progesteronun başlıca üç fizyolojik işlevi vardır;
¾ Ovumun fertilizasyonunu kolaylaştırır.
¾ Fertilize ovumun uterusta endometriyum üzerine implantasyonunu yani nidasyonu sağlar.
¾ Gebeliğin sürdürülmesini sağlar.
; Siklusun ortasında progesteron artışı ile, endometriyumda mitotik etkinlik süpresse edilir, hücrelerin
farklılaşması stimüle olur ve kalınlaşma durur.
; İmplantasyon progesteron tarafından kolaylaştırılır.
¾ T lenfositleri inhibe eder ve embriyolojik red reaksiyonunu önlerler.
; Serviks bezlerinin salgısını miktarca azaltır. Mukusun vizkositesini artırır ve elastikliği azaltır.
; Progesteron, uterus düz kas hücrelerini inhibe ederek gevşetir. Miyometriyum içinde kontraksiyon
oluşması ve yayılmasını bloke eder.

190
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Progesteron Fallop tüplerinin motilitesini azaltır, östrojenler ise artırır.


; Progesteron, östrojen ile birlikte pubertede memelerin gelişmesini ve gebelik sırasında memelerin
süt salgılayan bezlerinin asinuslarının daha da gelişmesini sağlar.
; Menstrüel siklusun ikinci yarısında temparatürün 0.5-1°C kadar yükselmesi progesteron salgısının
artmasına bağlıdır.
; Progesteron böbrek tubuluslarında aldosteronu kısmen antagonize eder.
¾ Natriüretik ve diüretik etki yapar.

Su ve tuz retansiyonu Su ve tuz atılımı

Androjen Progesteron
Östrojen

PROGESTERON İLAÇ TÜREVLERİ:

Progesteron Türevleri Testosteron Türevi Sentetik Projestinler

Hidroksiprogesteron kaproat Noretindron (Noretisteron)


Medroksiprogesteron asetat Didrogesteron
Jestonoron kaproat Alilestrenol
Noretinodrel
Linestrenol
Etnodiol diasetat
Norgestrol
Dezogestrel
Jestoden

PROGESTERON ENDİKASYONLARI:
; Oral kontrasepsiyon
¾ Bir östrojenle kombine veya tek başına kullanılır.
; Disfonksiyonel kanamalar
¾ Hiperplastik endometriyum varsa, progesteronlarla tedavi yapılır.
¾ Atrofik endometriyum varsa, östrojen ve progesteron kombinasyonu ile veya kombine oral
kontraseptiflerle tedavi yapılır.
; Dismenore
; Endometriyozis
; Habituel abortus veya düşük tehdidi
¾ Pregnandiol ölçümlerinin progesteron salgısının azlığını gösterdiği durumlar dışında,
progesteron kullanımının aborsiyonu önleme yönünden fazla bir değeri yoktur.
; Kız çocuklarda erken puberte
; Premenstrüel gerginlik
; Endometriyum kanseri
; Antiandrojenik kullanımı
; Anabolik steroid olarak kullanımı

191
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Hipoventilasyon
; Teşhis amaçlı kullanımı

PROGESTERONUN YAN ETKİLERİ:


; Akne ve saçlarda yağlanma
; Memelerde duyarlılık
; Hirsutizm
; HDL düzeyinde azalma, LDL düzeyinde yükselme
; Teratojenite
; Kolestatik sarılık

ANTİ-PROGESTERONLAR

Epostan:
; Progesteron reseptörleri üzerinde oldukça selektif antagonist etkilidir.

Mifepriston:
; Progesteron reseptörlerini bloke eder; bu nedenle progesteron antagonistidir.
¾ Daha düşük affinite ile glukokortikoid reseptörlerine de bağlanır ve antagonize eder.
; Menstrüel siklusun luteal döneminde verildiğinde endometriyum üzerindeki pogesteron etkinliğini
yok ederek menstrüasyonu başlatır ve implantasyon olmuşsa onu bozar. Gebeliğin ilk haftalarında
verildiğinde aborsiyon yapar.
¾ Menstrüel siklusun son günlerinde periyodik şekilde kullanılarak veya beklenen menstrüasyon
gününü geçirmiş kadınlar tarafından alınarak “kontraseptif” olarak kullanılabilir.
9 Gerçek anlamda kontrasepsiyon (döllenme önleme) değil, fakat kontrajestiyondur (oluşmuş
gebeliğe son verme).

HİPOTALAMO-HİPOFİZER HORMONLAR

GONADOTROPİNLER

; Ön hipofizden gonadotropin olarak follikül stimüle edici hormon (FSH) ve luteinleyici hormon (LH)
salınır.
; Kadınlarda overlerin, erkeklerde testislerin gametojenik ve endokrin etkinliklerini düzenlerler.
; Gonadotropinler glikoprotein yapıdadır.
¾ Her biri birer peptid zincirinden oluşan iki alt birimden (α ve β) oluşur.
¾ FSH ve LH’nın α alt birimleri birbirine çok benzer ancak aynı değildir. Ancak bu fark hormonal
etkinliği değiştirmez.
¾ FSH ve LH’nın β alt birimleri, molekülün biyolojik etkinlik ve immünolojik etkinlik için spesifik olan
kısmını oluşturur.
; Ön hipofizin gonadotrof hücreleri, hipotalamustan pulsatil bir şekilde ve insanda ortalama 90
dakikada bir salgılanma hızı maksimuma çıkacak biçimde salgılanan gonadotropin salıverici
hormon (GnRH) tarafından stimüle edilir.
; Puberte öncesi dönemde GnRH düşük miktarda ve devamlı salgılanır; pulsatil bir şekilde ve yeterli
miktarda salgılanmaya başlaması ile puberteyi tetikler.

192
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Kadınlarda östrojen ve progesteron, erkeklerde testosteron ve inhibin, kısmen direkt olarak, kısmen
de hipotalamustaki GnRH salınımını etkileyerek indirekt bir şekilde, FSH ve LH salınımını negatif
feedback mekanizması ile inhibe eder.

Fizyolojik Etkileri:
; Overlerdeki etkileri
¾ Menstruel siklusun ilk yarısında (folliküler dönem) FSH seviyesi daha yüksektir. Luteal dönemde
LH, FSH’nın üstüne çıkar. LH, ovülasyondan hemen önce pik yapar ve ovülasyonun
gerçekleşmesini stimüle eder. LH’nın bu pikinden 16 saat sonra ovülasyon olur.
¾ FSH’nın esas fonksiyonu folliküllerin porliferasyonudur. Gelişen folliküllerin östrojen
salgılanımını stimüle eder. Salınımı artan östrojende folliküllerin gelişmesinde FSH’ya yardım
eder.
¾ LH, olgunlaşan follikülün patlamasını, ovumun periton boşluğuna atılmasını sağlar. Patlayan
follikül gene LH etkisiyle corpus luteum’a dönüşür. LH, corpus luteum’dan progesteron
salınımını da stimüle eder.
; Testislerdeki etkileri
¾ FSH, testislerdeki seminifer tubulusları etkiler ve spermatozoidlerin oluşumunu düzenler. Yani
gametojeniktir. LH ise gametogenezi direkt etkilemez. LH, testisin Leydig hücrelerini etkiler ve
testosteron sentez ve salınımını stimüle eder.

Etki Mekanizması:

193
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; FSH ve LH, over ve testisleri etkileyerek, sitoplazmik memebranların üzerindeki reseptörlerin


aktivasyonuna, adenilat siklazın aktivasyonuna ve hücre içinde cAMP düzeyinin yükselmesine
neden olur.

Preparatları:
; FSH içeren bir gonadotropin ürofolitrofindir. LH etkinliği göstermez.
; Postmenapozal idrar kaynaklı karma FSH preparatı, insan menapozal gonadotropini veya
menotropindir (Humegon).
; FSH ve LH enjeksiyonu, overleri stimüle eder. Bu stimülasyonla overler büyür ve kist oluşumuna
neden olur. Bazen yüksek dozlarda overler yırtılabilir ve intraperitoneal kanama olabilir. Sonuçta
karın ağrısı, assit, plevrada sıvı toplanması, hipotansiyon ve oligüri görülebilir. Tromboembolizm
oluşabilir.
; Kısırlık tedavisi amacıyla uygulandığında multipl doğum insidansını artırır.
; İnsan koryonik gonadotropini (HCG, Pregnyl) ağırlıklı olarak LH preparatıdır. Gebe kadınların
idrarından elde edilir.
; Gonadotropinlerin üç önemli endikasyonu; kadında kısırlık tedavisi, in vitro fertilizasyon için
ovülasyonun indüksiyonu ve erkek çocuklarda kriptoorşitizm tedavisidir.
; Glandüler kistik endometriyum hiperplazisine bağlı uterus kanamalarının tedavisinde de
kullanılırlar.

GnRH

; Hipotalamustan salınır.
; GnRH ve GAP (GnRH-associated peptide), portal sisteme birlikte salınır.
¾ Bu iki peptid, FSH ve LH salınımını farklı güçlerde stimüle eder. GnRH’nın LH üzerindeki gücü
GAP’ın yaklaşık 10 katıdır. FSH üzerindeki ise, ikisinin etki gücü hemen hemen aynıdır.
; GnRH bazal salgılanması pulsatil bir şekildedir ve 60-120 dakikada (ortalama 90 dakika) pik yapar.
¾ Bu maddenin sürekli İV infüzyonla verilmesi, plazma FSH ve LH düzeyini belirgin yükseltmez.
Halbuki aynı toplam doz intermitant olarak uygulanırsa, gonadotropin düzeyleri belirgin yükselir.
9 GnRH’nın pulsatil salınımı, ön hipofizden FSH ve LH’nın da pulsatil olarak salınımına yol
açar.

Kullanılış Endikasyonları
; Fonksiyonel hipotalamik amenore ve buna bağlı kısırlık tedavisi
; Hipogondotropik hipogonadizmde teşhis amacıyla
; Her iki cinsiyette gecikmiş veya durmuş pubertenin indüklenmesi amacıyla

GnRH ANALOGLARI

Buserelin / Goserelin / Histrelin / Löprolid / Nafarelin / Triptorelin:


; Bu ilaçlar suprafizyolojik dozlarda sürekli uygulanırsa ilk 1-2 gün gonadotropini stimüle eder, ancak
daha sonra desensitizasyon gelişir. Sonuçta antigonadotropik etkinlik görülür.
¾ Gonadotropin inhibisyonu ile, kadınlarda overlerden östrojen ve progesteron salınımını
durdururlar ve “tıbbi overektomi” yaparlar. Erkeklerde aynı şekilde spermatogenezi ve
testosteron salınımını inhibe ederler. Yani “tıbbi orşiektomi” geliştirirler.
9 Sonuç olarak “tıbbi kastrasyon” oluştururlar.

GnRH ve analoglarının endikasyonları:

194
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Endometriozis
; Hipogonadotropik ve hipotalamik amenore ve kısırlık tedavisi
; Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri tedavisi
; Miyoma uteri
; Polikistik over sendromu
; Puberte prekoks
; Tıbbi overektomi ve orşiyektomi

Yan Etkileri:
; Kadınlarda östrojen , erkeklerde testosteron azalmasına bağlı olarak sıcak basması (flushing)
gelişir.
; Erkeklerde testosteron azalması sonucu, libido azalması, impotans, jinekomastiye neden olabilir.
; Uzun süreli uygulamalar osteoporoz geliştirebilir.

GnRH RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ

Setroreliks / Ganireliks:
; Gonadotropin salgılatıcı hormon antagonisti özelliğine sahip sentetik dekapaptitlerdir.
; Over stimülasyonu yapılan kadınlarda prematür LH piklerini engellemek için kullanılırlar.

PROLAKTİN (PRL)

; Ön hipofiz laktotrof hücrelerinden salınır.


; En önemli fonksiyonu; gebelik sırasında meme bezlerinin laktasyon için hazırlanması ve
postpartum dönemde laktasyonunun başlatılması ve sürdürülmesidir.
¾ Östrojenler, progesteron, glukokortikoidler, tiroksin ve insülin süt salınımında prolaktine
yardımcı olur.
; Meme asinüs hücrelerinde salgı granüllerinin sayısını artırır ve stimüle eder.
; FSH ve LH yapımını ve salgılanmasını inhibe eder. Bu nedenle hiperprolaktinemi durumlarında,
kadınlarda amenore ve erkeklerde libido azalması, impotans, oligospermi ve kısırlık gelişir.
; Süt proteinleri yapımını hızlandırır ve laktoz sentezi ile ilgili enzimleri indükler.
; İmmün sistemin düzenlenmesinde katkısı vardır.
; Postpartum dönemde meme başlarının uyarılması, prolaktin salınımının en güçlü uyaranıdır.
; Ön hipofizden prolaktin salgılanmasında kontrolu sağlayana esas faktör dopamindir (prolaktin
inhibiting faktör).

Birlikte Salınan Hormonlar

Prolaktin / TRH

ADH / Oksitosin

; Prolaktin salınımını uyarıcı en önemli faktörler ise;


¾ Oksitosin
¾ VİP (Vazoaktif intestinal polipeptid)
¾ PHİ (peptid histidin izolösin)

195
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

¾ Anjiotensin II
¾ Substans P
¾ Nörotensin
¾ TRH
¾ Östrojenler
¾ Serotonerjik stimülasyon
; Hipofiz adenomu gibi hiperprolaktinemiye neden olan durumlarda, kadınlarda oligomenore ve
amenore, galaktore ve hirsutizm gelişir.

Bromokriptin:
; Ergot alkaloididir.
; D2 reseptörleri üzerinde güçlü agonistik etki gösterir.
; Ön hipofizde prolaktin salgılayan hücrelerin dopamin reseptörlerini aktive ederek prolaktin
salınımını inhibe eder.
; Kadınlarda ve erkeklerde hiperprolaktinemi ve buna bağlı hipogonadizm ve kısırlığın tedavisinde
kullanılır.
; Endokrinolojide üç önemli endikasyonu vardır;
¾ Hipofiz adenomları
9 Bromokriptinin bu endikasyonda kullanımı sadece hiperprolaktinemiyi düzeltmez. Aynı
zamanda tümörü de küçültür.
9 Kadınlarda tedavi sonrası menstrüel siklus ve ovülasyon başlar ve kadın gebe kalabilir.
¾ Galaktore
9 Postpartum ve aborsiyon sonrası laktasyonun engellenmesinde kullanılır.
¾ Akromegali
; En sık görülen yan etki bulantı-kusma (KTZ uyarımına bağlı), baş dönmesi ve ortostatik
hipotansiyondur.
; Uzun süreli kullanımla plörezi, perikardit ve retroperitoneal fibrozis bigi inflamatuar olaylar
gelişebilir.

196
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Kabergolin:
; Farmakolojik etki profili bromokriptine benzer ancak daha uzun etkilidir.
Lizurid:
; Bromokriptinden daha kısa etki süreli ancak çok daha potenstir.
Kinagolid:
; Etki profili bromokriptine benzer; gravimetrik etki gücü daha yüksektir.

SOMATOTROPİN (GH)

; Ön hipofiz eozinofil somatotrop hücrelerinden salınır.


; DNA rekombinasyon teknolojisi ile üretilmiştir (somatropin).
; Salgılanması hipotalamustan salınan iki faktörler kontrol edilir;
¾ Büyüme hormonu salıverici hormon (GHRH, somatorelin, sermorelin)
¾ Büyüme hormonu salıverilmesini inhibe eden faktçr (SRİF, Somatostatin)
; Çocuklarda günlük salgılanma miktarı erişkinlerden daha yüksektir. Hedef hücrelerin büyüme
hormonuna ve somatomedin C’ye duyarlılığı, erişkinlerdekine göre yüksektir. Yaşlılıkta büyüme
hormonu salgısı azalır.
; Üç tür uyarı ile hipofizden büyüme hormonu salınımı artar; Bu kaynak drtus.com’da yayınlanmaktadır.
¾ Metabolik uyarılar
9 Hipoglisemi (açlık)
9 Bazı aminoasitler (özellikle arginin)

Lösin İnsülin

Arginin GH

9 α2 reseptör uyarısı
¾ Nonspesifik uyarılar
9 Soğuk
9 Korku
9 Egzersiz
¾ Uyku (özellikle NREM’in III ve IV fazı)
; Salınımı inhibe eden faktörler
¾ Yüksek doz glukokortikoid
¾ Glukoz yüklemesi
¾ β reseptör aktivasyonu

197
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

Fizyolojik ve Farmakolojik Etkileri:


; Büyüme hormonu dokuları doğrudan etkilemez.
¾ Bu etkiye aracılık eden somatomedin C’dir. Diğer ismi IGF-I’dir (İnsülin like growth faktör I).
; Büyüme hormonu IGF’ler aracılığı ile epifiz plağında hücre proliferasyonuna ve plağın
kalınlaşmasına neden olur.
¾ Ancak bu etkinin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için ortamda mutlaka tiroid hormonu
bulunmalıdır.
; Büyüme hormonu anabolik etkinlik gösterir.
¾ Hücre proliferasyonunu artırarak çizgili kas kitlesini büyütür.
; Yağ dokusu hücrelerinde trigliseridlerin hidrolizi ile yağ mobilizasyonuna neden olur.
; Diyabetojenik etki ortaya çıkartır.
; En önemli kullanılış yeri hipofizer cücelik tedavisidir.

Somatrem:
; GH preparatıdır.
; Cücelik tedavisinde kullanılır.

198
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

SOMATOSTATİN

; Somatostatin 14; hipotalamustaki eminentia media’dan salınır ve hipofizden büyüme hormonu


salınımını inhibe eder
; Somatostatin 28 (intestinal somatostatin); GİS kanal çeperinde ve pankreastaki delta hücrelerinde
bulunur.
¾ Pankreastan insülin ve glukagon salınımını, pankreasın ekzokrin salgısını ve mide
mukozasından gastrin salınımını ve dolayısıyla asit salınımını inhibe eder. Pepsin
salgılanmasını da azaltır.
¾ Mide barsak motilitesini inhibe eder.
; Normal ve tümöral dokularda büyüme faktörü salgısını inhibe eder. Antiproliferatif ve antitümöral
etkinlik gösterir.
; Somatostatin 14 ve okstreotid başlıca akromegali tedavisi ve yukarı gastrointestinal kanamaların
durdurulmasında kullanılır.
¾ GİS kanamalarındaki terapötik etkinliği, mide asit ve pepsin salınımını inhibisyonuna, mukus
salgısının artışına, vazokonstrüksiyon yapmasına ve gastrointestinal motiliteyi azaltmasına
bağlıdır.
; Özefagus varis kanamasını, splanknik damar yatağında yaptığı selektif vazokonstrüksiyon sonucu
portal kan akımının hızını azaltması nedeniyle durdurur.
; Somatostatin; VİPoma, insülinoma, glukagonoma, karsinoid tümör gibi gastroenteropankratik
endokrin tümör tedavisinde kullanılır.

Oktreotid:
; Sentetik somatostatin analoğudur.
¾ Farmakolojik etki kalıbı somatostatin gibidir.
; Gastroenteropankreatik endokrin tümörler ve akromegalinin tedavisinde kullanılır.
; Kolesistokinin salgısını süpresse ettiği için safra kesesi tembelliğine bağlı safra taşı insidansını
artırır.

ANTİDİÜRETİK HORMON (ADH)

; Hipotalamusta supraoptik nükleus ve paraventriküler nükleusta sentezlenir. Buradan nörohipofize


(arka hipofiz) gelir ve veziküller içinde nörofizin II ile birlikte depolanır.
; Hipofizden ADH salgısının azalması santral DI’ye neden olur. Renal tubuluslardaki hedef
hücrelerdeki ADH reseptörlerinin ve transdükleme mekanizmasının bozulması nefrojenik DI
oluşturur.
; ADH salınımını kontrole eden faktörler;
¾ Plazma osmolalitesi
9 Subfornikal organ ve lamina terminalis’in organum vasculosum’u, plazmanın osmolalitesini
algılayan osmoreseptör hücreler içerirler.

199
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

İştah merkezi Paraventriküler nükleus

Kusma merkezi Area postrema (4. ventrikül tabanı)

Termoregulatuvar merkez Preoptik alan (hipotalamus)

Osmolarite merkezi Subfornikal organ (3. ventrikül)

9 Plazma osmolalitesi arttığında vazopressin salgısını artırırlar.


9 Osmoreseptör uyarılması aynı zamanda susama duygusu oluşturur.
9 Böbreklerden su atılmasının azalması ve su içilmesi osmotik basıncı düşürür ve sonuçta
ADH salgılanması azaltılır.
¾ Dolaşan kan hacmi, düşük basınç baroreseptörleri ve klasik yüksek basınç baroreseptörleri
9 Baroreseptörler normalde aktive durumda iken hipotalamustaki ADH salgısı inhibe olur.
Hipovolemi sonucu bu reseptörlerin etkinliğinin azalması, ADH salgısını artırır.
¾ Anjiotensin
9 Supraoptik nükleustaki nöronlar üzerinde anjiotensin stimülasyon oluşturur ve deşarj
frekansını artırarak, ADH salınımını da artırır.
¾ Orofaringeal stimülasyon
9 Su ve benzeri içeceklerin içilmesi orofaringeal refleksle ADH salınımını inhibe eder.
¾ Diğer faktörler
9 ANP, ADH salgısında negatif feedback baskı yapar.
9 Opioid peptidler, negatif feedback etki ile akson ucundan ADH salınımını inhibe ederler.
9 Noradrenerjik aksonlar, α1 reseptör etkisi ile ADH sentez ve salınımını artırır.
9 Prostaglandinler; osmoreseptör stimülasyonla ADH salınımını inhibe ederler.
9 Arteriyel kandaki CO2 basıncının artması (hiperkapni) ve O2 basıncının düşmesi (hipoksi)
ADH salınımını artırır.
9 Ağrı, stres ve vücut sıcaklığının artması da ADH salınımını artırır.

ADH RESEPTÖRLERİ
; V1 (Gq) reseptörleri; düz kas ve karaciğer hücrelerinde bulunur.
¾ Düz kasların kasılması (vazokonstrüksiyon gibi) ve karaciğer hücrelerinde vazopressinin yaptığı
glikojenoliz bu reseptörler aracılığı ile olur.
; V2 (Gs) reseptörleri; böbrek distal tübül ve toplayıcı kanal hücrelerinde bulunurlar ve antidiüretik
etkiden sorumludurlar.
¾ Diğer bir bulunduğu yer damar endotelidir. Bu reseptörlerin aktivasyonuyla endotelden NO
salınır ve vazodilatasyon ortaya çıkar.

FİZYOLOJİK ETKİLERİ
; ADH, böbrekte toplayıcı kanal hücrelerinin suya karşı geçirgenliğini artırır ve bu segmentten su
reabsorbsiyonunu artırır.
¾ Böylelikle vücutta su retansiyonuna ve idrarın konsantre edilmesine neden olur.
; Damar düz kaslarının V1 reseptörlerini aktive ederek vazokonstrüksiyon ortaya çıkartır. En belirgin
olarak cilt ve çizgili kas damar yataklarında bu etkiyi ortaya çıkartır.
; Splanknik bölgeden geçen kan akımını azaltır. Buna bağlı olarak portal kan basıncını düşürür.

200
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; V1 reseptörleri üzerinden barsak peristaltik hareketlerini hızlandırır. Aynı reseptör etkisiyle uterusta
kasılma ortaya çıkartır.
; ACTH ve büyüme hormonu salınımını artırır.
; Plazma faktör VIII düzeyini artırır. Doku plazminojen aktivatörünün kana salınımını artırır. Böylelikle
fibrinolitik etkinliği artırır ve pıhtı oluşumunu bozar.

Desmopressin:
; V2 reseptörler üzerindeki etkisi; V1 reseptörleri üzerindekinden daha güçlüdür.
; DI tedavisinde kullanılır.
; Plazmada, faktör VIII ve vonWillebrand faktörü düzeyini artırdığı için, hemofili ve vonWillebrand
hastalığı tedavisinde kullanılır.
Felipressin:
; Lokal vazokonstrüksiyon oluşturmak için kullanılır.
; Özefagus varis kanamalarında kullanılır.
; Ayrıca lokal anesteziklerle beraber vazokonstrüksiyon yapmak için de kullanımı vardır.
Terlipressin:
; Özefagus varislerinin kanamasını durdurmak için kullanılır; halen bu endikasyonda en etkili ilaçtır.
Vazopressin:
; Böbrekteki etkiler için kullanılır.
; Etki süresi kısa olduğu için diabetes insipidus tanısında kullanılır.
Lipresin:
; DI tedavisinde kullanılır. Nasal sprey olarak kullanılır.

ADH salınımını ve duyarlılığını ADH salınımını azaltan (DI tablosu


artıran ilaçlar oluşturanlar) ilaçlar

Klofibrat Lityum
Karbamazepin Alkol
Klorpropamid Demekloksiklin
Vinkristin Metoksifluran
Progesteron Tiazidler
β-agonistler α-agonistler
Nikotin Fenitoin
Antikolinesteraz Naloksan
Morfin (yüksek doz) Morfin (düşük doz)

OKSİTOSİN
; Paraventriküler nükleuslarda sentezlenir ve salınır.
; Salınımı düzenleyen en önemli faktör; uterus, vajina ve meme başının mekanik olarak gerilmesi ve
uyarılmasıdır.
¾ Bu nedenle sezaryenle doğum yapan hastalarda doğum yollarında mekanik gerilme
gerçekleşmediği için çocuğun çıkmasından hemen sonra oksitosin infüzyonu başlanmalıdır.

201
DrTus.com
İlk ve tek tus portalı
FARMAKOLOJİ

; Doğum indüksiyonu için kullanılabilir. Ancak daha önceden sezaryen operasyonu geçirmiş
hastalarda, sefalopelvik uyuşmazlık öyküsü olanlarda uterus rüptürü oluşturabileceği için
kullanılmamalıdır.
; Meme bezinin salgı yapan epitel hücrelerinden oluşan alveollerin çevresindeki miyoepiteliyal
hücreleri kasar.

Salkatonin Kalsitonin

Etidronat Bifosfonat

Humegon Gonadotropin

Buserelin/Goserelin GnRH

Somatrem GH

Oktreotid Somatostatin

202

You might also like