You are on page 1of 18

Ergonomi İşbilim Fatih C.

BABALIK

Bölüm 8
YORULMA VE MOLA

8.1 Yorgunluk
Genel olarak herhangi bir iş yapma isteksizliğinde "yorgunum, bu işi yapamam" diye genel
yorgunluğumuzu ifade ederken,

bir perdeyi kornişine takarken "kolum çok yoruldu, perdeyi tutacak, takacak halim kalmadı" derken
sadece kolumuzun yorulduğunu, hatta bu yorgunluğun belirli bir rahatsızlık derecesine ulaştığını ifade
ederiz.

• Birinci durumdaki genel yorgunluk ataletimizden, isteksizliğimizden, belki motivasyon


eksikliğinden de kaynaklanan bir duygu iken,

• Ikincisi kol kaslarının fazla zorlanmasından doğan, ağrılı, yeri belli olan bir histir.

Yukarıda tanımlanan iki farklı yorgunluk halinin fizyolojik nedenleri de farklıdır. Bu nedenle yorgunluğu

• Kas yorgunluğu (organ yorgunluğu)

• Genel yorgunluk

olarak incelemek bu bakımdan doğru olacaktır.

Yorgunluğu işbilim açısından

"iş yükü nedeniyle bir organın, bir kasın veya tüm organizmanın işlevsel yeteneğinin, performansının
azalmasıdır, bu azalma dinlenme ile geri giderilebilen bir azalmadır"

şeklinde tanımlarız.

Sürekli performans sınırının üstünde çalışırken, artan oksijen gereksinimi yeter düzeyde
karşılanamadığından anaerobik glikolizin oluşturduğu laktik asit artmaya ve kas lifleri de fazla asit
yüzünden şişmeye başlar.

Lifler katı bir zarfla sarılı olduklarından ağrı algılayan sinirleri de bu sargı içinde sıkıştırmaya başlarlar.

İster iş olsun, ister spor olsun bedensel faaliyet uzun bir zaman aralığında, ancak aerobik bölgede
sürdürülebilir, çünkü sadece bu bölgede yeterli ATP sağlanabilir.

Solunumla alınan oksijen akciğerde kana, orada da hemoglobine bağlı olarak yine kan yardımıyla
akciğere ve böbreklere taşınır. Yine yanma esnasında ortaya çıkan ısı da kan sayesinde vücudun
çekirdek bölgesinden dış bölgesine, geriye doğru ilerler.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

8.2 Kas Yorgunluğu


Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çok sayıda deneyle bir kasın iş yapabilme yeteneğinin,
performansının, zorlamanın artmasıyla azaldığı kanıtlanmıştır.

Zorlama arttıkça, performans yavaş yavaş azalmakta, sonunda uyarıya rağmen kas artık görevini
yapamamaktadır.

Örneğin verilen elektrik sinyalinden sonra bir yükü kaldırması istenen iş görende zamanla o kütleyi
kaldırma yüksekliği azalmakta,

kasın kasılma, daha ziyade de gevşeyip rahatlama süresi uzamada, sinyal ile kasın kasılmaya başlaması
arasında geçen süre de artmaktadır.

Kasın kasılma sürecinde kimyasal bir süreç yaşanmaktadır, bu süreçte yapılacak mekanik iş için gerekli
enerji kasa sunulmakta, bundan sonra gelen gevşeme sürecinde de enerji depoları doldurulmaktadır.

Çalışan bir kasta enerji harcama ve enerji yenileme ardı ardına sürer gider.

Yüksek zorlamalardan sonra yorulan kaslarda şeker ve fosfor bileşenlerinin (enerji taşıyıcılarının)
azaldığı, buna karşılık atık madde laktik asit ve karbonik asidin arttığı görülür.

Tıp alanındaki araştırmalarda asıl yorulmanın merkezi sinir sisteminde oluştuğu iddiaları ile yorulmanın
kas liflerinde oluştuğu iddiaları karşılıklı olarak sürdürülmektedir.

Kas yorgunluğu hissedilmeye başlandığında, beyinden gelen emirle, bilinçli bir şekilde daha fazla
gayret sarf edilerek performansın düşmesi belirli bir süre önlenmektedir. Elektromiyografik yöntemle
yapılan kas aktivitesi ölçümleri de bu sonucu vermiştir.

Bugün sahip oldugumuz bilgiler kas yorgunluğunda hem merkezi sinir sistemindeki süreçlerin, hem de
kasta enerjinin harcanması, atıkların ortaya çıkması gibi kimyasal süreçlerin rolü olduğunu
göstermektedir.

8.3 Zihinsel Faaliyetlerde Yorgunluk


Nasıl fiziksel zorlanmalar kişiye göre az çok değişen yük ve zaman sınırları aşıldığında yorulma
oluşturuyorsa, aynı şekilde zihinsel zorlanmalar da yorgunluğa neden olur.

Zihinsel faaliyet sonucu yorgunluğun sonuçları da bedensel faaliyet sonrası yorgunluğun sonuçlarına
benzer. Zihinsel zorlanma sonucu, örneğin duygusal nedenlerle işten soğuma, işi reddetme istemi
nedenlerinden çok kısa zamanda yorgunluk hissedilebileceği gibi, bunun tam tersine de rastlanılır;
etkin bir motivasyon mevcut ise yorgunluk uzun süre fark edilmeyebilir.

Psişik açıdan yorulmanın belirtililerini Schmidtke şöyle sıralamıştır:

Resepsiyon bozukluğu:

• Gözlerin yanması,

• Yorgunluktan kaynaklanan şaşı bakma,

• Uzun süren gözleme faaliyetlerinde görüş alanının daralmaya başlaması,

• Akkomodasyon genişliğinde azalma


Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Algılama bozukluğu:

• Optik aldanmalar,

• Reel olayları algılayamama,

• Hayal görme ki bu karanlık ortamda uzun süren araç kullanımında sıkça karşılaşılan bir olgudur.

Koordinasyon bozukluğu:

• Göz-el arasında koordinasyonun zayıflaması ve bunun sonucunda yanlış hareketler,

• Merkezi sinir sisteminde entegre işlem mekanizmalarında yavaşlama, zayıflama.

Konsantrasyon ve dikkat bozukluğu:

• Zaman zaman ne yaptığını unutma,

• İşten kopma,

• Ne yapacağnı bilememe (bu davranış beyni fazla yükten korumak için otomatik olarak devreye
giren bir koruma mekanizması olarak kabul edilmektedir.)

Sürekli aynı işi yapan işçi hata yaptığını fark ettiğinde veya ona hata yaptığı söylendiğinde, yorgunluğu
nedeniyle hemen kendini toparlayamayacak ve ardından yeni hatalar yapabilecektir.

Bu bakımdan uyarılarda da dikkatli olmak gerekir, uyarı yerine kısa süreli de olsa dinlenme olanağı
vermek daha doğrudur.

Düşünme bozukluğu: Çağrışım, hatırlama özelliklerinin yavaşlaması. Zihinden hesap yaparken


hataların başlaması, artması veya hesap hızının yavaşlaması gibi.

Çalışma ve kontrol gücünde azalma hissi: İş yapma istememe, çocukça davranma, ilgisizlik.

Sosyal ilişkilerde bozukluk: Bilgi iletiminde isteksizlik, duygusal dengesizlik, kolay öfkelenme.

8.4 Genel Yorgunluk


Genel yorgunluk halinde kişi kendisini kısıtlı, işini yapmaya hevessiz, ileri derecelerde ise sanki felç
olmuş gibi hisseder.

Ne bedensel, ne de zihinsel faaliyet için insanın içinde bir arzu vardır, tembel, hareketlerde
ağırlaşmış bir hal söz konusudur.

Eğer dinlenebilme olasılığı varsa genel yorgunluk hissi büyük bir sorun oluşturmaz, ama bu olanak
yok ise genel yorgunluk hali şiddetini arttırır.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Yorgunluk hali hissetme aslında insanı koruyucu bir özelliktir, bu sayede çalışan kişi kendini daha
fazla zorlamayacak, tüm organizmasının dinlenmesi için gerekli uyarıyı aldığı için gerekli molayı
verecek, sağlığını, iş potansiyelini koruyacaktır.

İşbilim literatüründe sekiz farklı yorgunluk türü tanımlanmıştır:

1. Statik veya dinamik kas işinden doğan kas yorgunluğu,

2. Fiziksel zorlanmadan doğan tüm organizmanın yorgunluğu: Genel bedensel yorgunluk

3. Görme organının fazla zorlanmasından doğan yorgunluk: Göz yorgunluğu

4. Beyinsel çalışmadan doğan yorgunluk: Mental yorgunluk

5. Psikomotor fonksiyonların tek yönlü zorlanmasından oluşan yorgunluk: Sinirsel yorgunluk,


beceri yorgunluğu

6. İşin veya çevrenin tek düzeliğinin verdigi yorgunluk: Monotonluk

7. Arka arkaya gelen yorgunluk hallerinin birikmesi: Kronik yorgunluk

8. Biyolojik gece-gündüz ritminin doğurduğu, uyku isteğini doğuran doğal periyodik yorgunluk.

8.5 İşyerinde Yorgunluk


Yorgunluğu içine çeşitli musluklardan su dolan bir kaptaki suyun seviyesi olarak düşünürsek, suyun
seviyesini yükselten (yorgunluğu artıran) kaynaklar olarak;

 Bedensel ve/veya beyinsel faaliyetin yoğunluğu ve süresi;


 Işık, gürültü, klima gibi çevre koşulları;
 Gece-gündüz değişimi,
 Sorumluluk, problemler, ast ve üst ile çatışmalar,
 Hastalık halleri ve
 Beslenmeyi
sayabiliriz.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Yorgunluğun işaretleri hem objektif hem de subjektif karakterlidir. En önemli yorgunluk işaretleri
şunlardır:

• Subjektif yorgunluk, uyku hali, işten kaçış duygusu algılamaları

• Kolay düşünememe

• Dikkatin azalması

• Algılama hızının düşmesi

• Bedensel ve mental faaliyetlerde performans düşüşü.

İş görenlerde kronikleşmiş yorgunluğa da sık sık rastlanır. Kronik yorgunluk fazla zorlanma karşısında
değil, süreklilik arz eden, her gün tekrarlayan iş yükünden doğar.

Kronik yorgunluğun belirtileri işi yaparken veya işten sonra değil sürekli olarak kendini gösterir, daha
uyanırken başlayan bu yorgunluk hissi işe başlarken de mevcuttur.

Kronik yorgunluk hisseden kişilerde şu belirtiler görülür:

• Asosyal davranma

• Kolay öfkelenme

• Kolay depresyona giriş

• Genel halsizlik ve hastalıklara karşı dirençsizlik.

Bu semptomların yanı sıra;

• baş ağrısı,

• baş dönmesi,

• uykusuzluk,
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

• kalp atış düzensizliği,

• sebepsiz terleme,

• iştahsızlık,

• sindirim bozukluğu

gibi çeşitli rahatsızlıklar, kronik yorgunluğun sonucunda en sık görülen rahatsızlıklardır.

Klinik yorgunluk olarakta adlandırılan kronik yorgunlukta sebep ve sonucu birbirinden ayırmak
kolay değildir.

İşe, amirine veya iş yerine karşı antipati duyan bir iş gören kısa sürede klinik yorgunlar sınıfına
katılabileceği gibi, klinik yorgunluk hisseden kişi ise, amirine veya iş yerine antipati duymaya
başlayabilecektir.

8.6 Yorgunluk Ölçme


Yorgunluğu, hele mental faaliyetler sonucu yorgunluğu doğrudan ölçecek bir yöntem yoktur.

Bedensel işte harcanan enerjiyi Joule cinsinden ölçmek olanağı vardır ama yorgunluğun ne bir ölçüsü,
ne de bir ölçüm yöntemi vardır.

Ancak yorgunluğun belirtilerini, göstergelerini ölçmek mümkündür. Bu ölçümler:

• İş performansının nicesel ve nitesel ölçümü

• Elektroensefalografişe EEG

• Subjektif yorgunluk algılaması

• Psikomotor testler

• Mental testler şeklinde gerçekleştirilebilir.

8.7 İş Molaları
İşbilimde mola bir vardiya süresi içerisinde işe ilişkin faaliyetlerin durdurulduğu zaman dilimi şeklinde
tanımlanır.

Mola tüm bedenin çalışmayacağı süreç anlamına gelmez. İş kanunları gereği, 15 dakika veya daha uzun
süreli olarak kahvaltı ve/veya yemek için öngörülmüş molaların dışında iş içerisinde de molalar vardır.

Bu molalar süresine göre ve vardiya içindeki dağılımına göre sınıflandırılabilir.

Süreye göre sınıflandırma:

• Çok kısa molalar: Yarım dakikadan daha kısa olan molalar


Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

• Kısa molalar: Yarım dakika ile 5 dakika arasındaki molalar

• Mola: 5 dakikadan daha uzun olan molalar.

Mola ile kısa mola arasındaki fark, moladan sonra işe yeniden başlandığında kısa da olsa normal iş
hızına, iş düzenine ulaşmak için bir sürenin gerekmesidir.

5 dakikadan uzun süren molalardan sonra tekrar işe başlarken vücudun oksijen gereksinimi ilk iki dakika
süresinde biraz daha fazladır, ikici dakika sonuna doğru normal düzeye iner, Şekil 8.2.

Molanın etkenliği süresi arttıkça azalır, molanın dinlendirme değeri azalan üstel bir fonksiyon
biçimindedir, Şekil 8.3.

Yorgunluk, iş yükünün ağırlığı ve süresi ile üstel fonksiyon ilişkisi içerisinde artar, dinlenme ile de aynı
şekilde azalır. Şekil 5.8'de 150 W ve 50 W performans gerektiren iki işte yorulma nedeniyle kalp atış
frekanslarının nasıl farklı şekilde arttığı ve dinlenme sürecinde yine farklı ama üstel fonksiyon şeklinde
azaldığı gösterilmiştir.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Eğer belirli bir zorlanma fazından sonra gelen dinlenme süresi yeterli değil ise yorgunluk tamamen
ortadan kalkmaz, kalp atış frekansı başlangıç düzeyine dönemez;

yorgunluk tamamen ortadan kalkmadan gelen yeni bir zorlanmada organizma çok kısa sürede
performans sınırına ulaşabilir.

Bunun güzel bir örneği bisiklet deneyidir. Lehmann, Karrasch ve Muller tarafından yapılan deneyde (
Şekil 8.4) 5 dakika bisiklet kullanan denek 7,5 dakika dinlenmiştir. Dinlenme süresi çalışma süresinin
%150'sidir. Bu iş 200 W'ltk performans gerektiren bir iştir yani ağır bir kas işidir.

Daha deneyin ikinci tekrarında kalp atış frekansı dakikada 180'e, performans sınırına ulaşmıştır.
Deneğin yapabildiği işin değeri 120 kJ'dur. (İş süresi 600 saniye, İş = Güç x zaman = 200 W x 600 sn =
120000 Joule.)

• İkinci beş dakikalık bisiklet kullanımından sonra kalp atış frekansı 180'den başlangıçtaki 65
değerine yaklaşık bir saatlik süreden sonra inebilmiştir.

• Aynı deney 2 dakika bisiklet sürme, 3 dakika dinlenme (iş süresi/dinlenme süresi oranı
değişmedi) şeklinde yapılmıştır. Deney ard arda tekrarlanırken her seferinde deneğin kalp atış
frekansı yükselmiştir. 12. deneyden sonra yine 180 sınırına varmış , deney kesilmek zorunda
kalınmıştır, kalp atışlarının normale dönüşü yine uzun zaman almıştır. Deneğin yaptığı işin
değeri bu sefer 288 kJ'dur. Deney süresi 1 saattir.

• Üçüncü deney dizisi ise 0,5 dakika bisiklete binme ve 0,75 dakika dinlenme şeklinde
düzenlenmiştir. Deney yine 1 saat sürdürülmüş. Bir saatin sonunda kalp atış frekansı 120
civarında kalmıştır, istendiği takdirde denek deneye devam edecek durumdadır.

• Deneğin yaptığı işin değeri ikinci deneydeki ile aynı, 288 kJ'dur. Kalp atış frekansı 10 dakika
sonra normal düzeyine inmiştir. Aradaki fark ikinci deneyde denek bir saatin sonunda
performans yetenek sınırına ulaşmışken, üçüncü deneyde denek hala çalışmayı rahatça devam
ettirebilecek durumdadır.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Molanın vardiya içindeki dağılımına göre dağılımı ise planlanmış mola ve planlanmamış mola olarak
ikiye ayrılır.

• Planlanmış mola iş yasalarının ön gördüğü, işletmenin önceden düzenlediği molalardır.

• Planlanmamış molalar ise malzemenin, takımın, işe katkıda bulunacak tekniker, usta gibi
diğer bir kişinin beklendiği bekleme süreleri ile arızaların yol açtığı, yani iş akışı gereği ortaya
çıkan molalardır.

Ayrıca bir de isteğe bağlı mola vardır ki, iş gören, eğer işini diğerlerinden bağımsız olarak yapma
olanağına sahip ise, yorgunluk hissettiginde işte kısa bir mola verebilir, işini yavaşlatabilir.

Kısa molalardan sonra tekrar işe başlandığında işe normal hızında devam edilebildiğinden kısa mola
nedeniyle kaybedilen iş süresi dengelenebilir, hatta bazı hallerde üretimi arttırmak bile olasıdır.

8.8 Mola Ne Zaman Verilmelidir?


Molaların ne zaman verilmesinin doğru olacağı, doğal olarak işin şekline bağlıdır.

Akılda kalıcı basit bir kural olarak enerji harcama açısından 42 kJ/dak =700 W veya daha fazla enerji
gerektiren, sürekli performans sınırının çok üstünde olduğundan ancak kısa süre sürdürülebilen
işlerde, mola iş biter bitmez hemen verilmelidir.

Güçlü kişiler için sürekli performans sınırına yakın veya eşit, bazı işçiler için de sürekli performans
sınırının biraz üstünde olan, 16-17 kJ/dak harcanan işlerde ise mola biraz geciktirilerek verilebilir
ama bu mola genelde mutlaka vardiya süresi içinde olmalıdır.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Molaların beklenen yararı saglayabilmesi için işin koşullarına göre Molaların nasıl ve nerede
kullanılması gerektiği de belirlenmelidir:

Örneğin aşırı sıcak ortamda çalışan işçi molasını rahat klimatik ortamda geçirmeyip de, işinin
yanıbaşında aşırı sıcak ortamda geçirirse bundan bir yarar sağlamaz. Aşırı sıcak ortamda işçi genelde
fazla bir kas yükü ile zorlanamaz. Bu tip iş yerlerinde işçinin ek molaları işinin yanı başında, sıcak iş
ortamında bir sandalye veya banka oturarak geçirdigi sık sık gözlenmiştir.

Böyle bir molayla kas yükünün sebep olduğu yorgunluk ortadan kalkar ama ondan daha büyük bir
yorgunluk veren klimatik ortamın yorgunluğu, stresi azalmaz.

Aynı şekilde çok gürültülü ortamda çalışan işçiye gürültü nedeniyle verilen ek dinlenme molası da 70
dB(A)'nın altında, gürültüsüz bir ortamda geçirilmeyecekse hiçbir yarar sağlamaz.

Statik yüklemeden dolayı yorulan bir kas, kısa süre için bile dinlendirilirse (kısa, hatta çok kısa mola
verilirse) yorgunluğu ortadan kalkar ki buna kas molası denir.

Bir boya kutusunu omuz hizasında tutmak kol kaslarının statik yüklenmesine bir örnektir. Kol kasları
yoruldukça kasta oksijen azalacak, atıklar artacaktır. Bu durum damarların genişleyip taze kan
iletmesi isteğini doğuracak, ancak kas gergin olduğundan, kas iç basıncı damarların genişlemesine
izin vermeyecektir.

Kısa bir mola verildiğinde kas gerginliği ortadan kalkacak, damarlar genişleyecek, kasa taze kan
kolayca gidecek, anaerabik çevrimin sonucu olan laktikasit uzaklaştırılacak veya okside olacak, özetle
mola ne kadar kısa olursa olsun molaların sonunda kasta normal koşullara dönülmüş olacaktır.

Eğer iş düzenlemesinde işin içerisinde statik iş önlenemiyorsa sık sık kısa molalar vermek
gerekecektir.

Özellikle seri üretimde zaman planlaması yaparken, işin statik iş öğeleri dikkatle analiz edilmeli, statik
işin yorduğu kasların dinlenmesini sağlayacak denge hareketlerine de gereken zaman ayrılmalıdır.

İkisi arasına konulacak, dinamik bir hareketle, yorulan kas yukarıda anlatılan şekilde dinlenme
olanağını bulacaktır.

İşletmede planlanmış , planlanmamış, ancak iş akışı gereği gerekli ve istege bağlı molaların çokluğu her
zaman iş yükünün oluşturduğu zorlanmanın uygun sınırlar altında kalmasının bir garantisi değildir.

Buna örnek alarak Hettinger'in yaptığı bir araştırma verilebilir: Aşırı sıcak ortamda çalışan işçilere
verilen mola süreleri vardiyanın % 65'ini oluşturmasına rağmen, işçilerin yarısında kalp atış frekansı
dakikada 60 artış göstermiştir ki, bu büyük artış kalp ve dolaşım sisteminin aşırı zorlandığının
ifadesidir.

Planlanmış , planlanmamış ve istege bağlı molaların dinlendirme değeri de birbirlerinin aynı degildir.

Mola düzenlemesinde şu temel kurallardan hareket etmek doğru olur:

1. Molaların ilk bölümünün dinlendirme değeri en büyüktür. Bu nedenle kısa molalar tercih
edilmelidir.

2. Vardiya süresi uzadıkça kısa molaların sıklığı ve süresi artırılmalıdır.

3. Molaların sıklığı bedensel (ve zihinsel) çalışmanın ağırlığına bağlıdır. Çok ağır işlerde birkaç dakikalık
çalışmadan sonra da mola vermek gerekebilir.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Yorgunluğun çalışma süresi arttıkça üstel fonksiyon şeklinde arttığının ortaya çıkmasıyla vardiya süresi
tartışmaları da yoğunluk kazanmıştır. 1919 yılındaki Uluslararası iş güvenliği kongresinde günlük 8 saat
çalışma önerilmiştir.

Bundan 20 yıl önce haftada 6 gün toplam 48 saat çalışma yöntemi Almanya'da Zeiss fabrikalarında
uygulanmaya başlanmıştır. Bugün bazı ülkelerde bir yandan haftada 40 saat çalışma süresinin altına
inilmişken, aynı ülkelerde -işçinin de isteği ile uyumlu olarak- fazla mesai ile günde 10, bazı özel hallerde
de özel izinle 12 saate kadar vardiya uzayabilmektedir.

8.9 SPS Üstü işlerde Ek Dinlenme Sürelerinin Belirlenmesi


Statik olsun, dinamik olsun yapılan iş sürekli performans sınırının üstündeyse iş sürecine mutlaka
dinlenmek için özel ek süreler konulmalıdır.

Çeşitli deneylerle işte uygulanan kuvvet veya harcanan enerjiye göre ne kadar dinlenme ek süresi
verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

Ergonomi literatüründe dinlenme süresinin iş süresine oranının % cinsinden ifadesine "dinlenme ek


süresi" adı verilir. Statik ve dinamik işler için deneylerle bulunan dinlenme ek süreleri denklemlerle de
ifade edilmiştir.

Kasın tamamen dinlenebilmesi için gerekli dinlenme süresi iş yükünün maksimum performansa
oranına ve işin statik iş veya dinamik iş olduğuna bağlıdır.

Dinamik işler için Dinlenme Ek Süresi:


Rohmert tarafından bisiklet ergometer düzeniyle yapılan deney sonuçlarına göre dinamik işlerde
verilmesi gereken ek dinlenme sürelerinin işte harcanan efektif performansın (Nef), sürekli performans
sınırına (Nsps) oranına göre ne kadar olması gerektigi Şekil 8.5'de gösterilmiştir. Bu deneyde parametre
olarakta iş süresi yani iş sürecinde kasların gerginlik süresi dakika cinsinden alınmıştır. Ölçüm
sonuçlarına göre belirlenmiş dinlenme süresi denklemi şu şekilde ifade edilmiştir:
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Şekil 8.5'teki diyagramdan yararlanarak örneğin sürekli performansın 1,7 katı bir işte kas 1 dakika
gergin kalıyorsa, dinamik işten sonra gergin kasın dinlenmek için gereksinimi olan dinlenme süresinin
iş süresine oranının % 100'üne eşit olduğu yani yaklaşık 1 dakika dinlenmeye gereksinimi olduğu
diyagramdan okunabilir.

Denklemde bu değerler yerine konduğunda ise 1,15 dakika elde edilir. İşçinin aşırı bir yorgunluk
hissetmeden, sürekli performans sınırının oldukça üstündeki bu dinamik işi bir vardiya boyu
sürdürebilmesi için her 1 dakikalık işten sonra 1,15 dakika dinlenmesi gerekecektir ki bu basit sonuç
SPS üzeri yüklerin işgöreni ne kadar zorladığını göstermektedir.

Aynı deneyin sonuçlarından elde edilen ve SPS'nın 1,2 ve 1,4 katı performans gerektiren dinamik
işlerde gerekli olan dinlenme ek süresi, iş süresinin oranı olarak Şekil 8.6'da ve dakika cinsinden Şekil
8.7'deki diyagramlarda verilmiştir.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Statik işler için Dinlenme Ek Süresi:


Statik işlerde uygulanan kuvvet maksimum kuvvetin % 15'ini aştığında sürekli performans sınırı aşılır
ve bu işler için özel ek dinlenme süreleri vermek gerekir. Şekil 8.8. Bu süreleri belirleyebilmek için de
deneyler yapılmış ve statik işin süresi ve tutma kuvvetinin maksimum tutma kuvvetine oranına bağlı
olarak dinlenme süreleri elde edilmiştir. Bu deneylerin sonuçlarına göre elde edilen denklem
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Örneğin maksimum tutma kuvvetinin % 50'si kadar bir kuvvet uygulayarak 0,5 dakika süreyle statik
tutma işi uygulandığında kasın dinlenebilmesi için iş süresinin % 400‘ü kadar yani 2 dakika zaman
gerekli olduğu Şekil 8.8'deki diyagramdan okunur.

Buradan elde edilen sonucun anlamı, statik işte maksimum kuvvetinin yarısını uygulayarak 0,5 dakika
çalışan işçi 2 dakika dinlenecek ve tekrar 0,5 dakika çalışarak bu çalışma-dinlenme temposuyla 8 saatlik
vardiyayı tamamlayacaktır.

Statik zorlamalarda ek dinlenme süresini hesaplayabilmek iş için uygulanan kuvvetin işçinin ortaya
koyabildiği en büyük statik tutma kuvvetine oranına göre, o kuvveti ne kadar süre uygulayabileceğinin
bilinmesi gerekir. Statik işte maksimum tutma zamanı tmaks

F/Fmaks<O, 15 iken uygulanan kuvvet statik işin sürekli performans sınırının altında olduğundan t'nin
sonsuz olacağı, yani ek dinlenme sürelerine gereksinim olmayacağı bu diyagramda da görülmektedir.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Örnek olarak statik işlerde (F/Fmaks)=0,2; 0,4 ve 0,6 halleri için dinlenme ek süresi, iş süresinin oranı
olarak Şekil 8.10'da ve dakika cinsinden Şekil 8.11'deki diyagramlarda verilmiştir.

Örnek olarak statik işlerde (F/Fmaks)=0,2; 0,4 ve 0,6 halleri için dinlenme ek süresi, iş süresinin oranı
olarak Şekil 8.10'da ve dakika cinsinden Şekil 8.11'deki diyagramlarda verilmiştir.

Statik işlerde çalışma süresi arttıkça, damarlarda kan akışına karşı direnç büyüyecek, kasın beslenmesi
gittikçe zorlanacak, dolayısıyla kasın uygulayabileceği maksimum kuvvet azalmaya başlayacaktır. Bu
gerçek Şekil 8.12'de görülmektedir. Bu diyagram matematik ifadesi ise:
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

Bu çalışmalardan şu sonuçlar çıkmaktadır:

• Eğer statik işte uygulanan kas kuvveti, kişinin üretebilecegi maksimum kas kuvvetinin % 15'ini
geçmiyorsa, yani statik işler için belirlenen sürekli performans sınırını aşmıyorsa, kas
kuvvetinde ölçülebilir düzeyde bir azalma olmamaktadır.

• İşin sonunda ölçülen maksimum kas kuvveti Fs iş süresi uzadıkça daha da azalmaktadır.

• Büyük kuvvet uygulayarak yapılan statik işlerde maksimum kas kuvvetinin azalma hızı ve oranı
daha küçük kuvvetle yapılan işlere göre daha büyüktür.

• Statik işte çok büyük molalara gereksinim duyulmaktadır. Bu da, statik işin ne kadar verimsiz,
sakınılması gereken iş olduğunu göstermektedir.

• Eğer iş dayanılabilirlik sınırına kadar sürdürülürse, o anda kastaki maksimum kuvvet, ancak
işte uygulanan kuvvet kadardır.

Örneğin maksimum kas kuvvetinin % 30'u kadar bir kuvvetle statik tutma işi yapılsa, bu işe yaklaşık 2,5
dakika dayanılacaktır ve tmaks=2,5 dakika sonunda kastaki maksimum kuvvet de başlangıçtaki
maksimum kuvvetin sadece % 30'u kadardır.

8.10 Örnek

Sürekli performans sınırı üstünde statik tutma işinde gerekli mola süresi:

Bir bayan büro çalışanının maksimum tutma kuvveti 250 N dur. İşçinin görevi ortalama 18 N
ağırlığındaki dosyaları 40 metre uzaklıktaki arşive taşımaktır. Taşıma esnasında yürüme hızı 4,8
km/saat (= 1,33 m/s) olduğuna göre, her seferinde 4 dosya taşıyan bu işçiye ek dinlenme molaları
vermek gerekir mi?
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

işçinin taşıdığı yükün maksimum tutma kuvvetine oranı

F/Fmaks = 4*18 I 250 = 0,288

Bu oran 0, 15 ten büyük olduğu için tutma işi bayan işçi için sürekli performans sınırının üstündedir.

• Statik işte bayan işçinin maksimum tutma zamanı:

işçinin yükü tutma süresi t = yol I hız = 40 m I 1,33 ms-1 = 30 s = 0,5 dakika

Dinlenmesi için işçiye verilmesi gereken ek dinlenme süresi DS (iş süresinin yüzdesi olarak):

işçinin yükü tutma süresi t = yol I hız = 40 m I 1,33 ms-1 = 30 s = 0,5 dakika

Dinlenmesi için işçiye verilmesi gereken ek dinlenme süresi DS (iş süresinin yüzdesi olarak):

Yükü tutma süresinin % 62 si kadar ek dinlenme süresi verilmelidir: 0,62 x 0,5 = 0,31 dakika ~ 18 saniye.

İşçi dört dosyayı taşıma esnasında 0,5 dakika elinde tutmakta, ardından 18 saniye dinlenmesi
gerekmektedir .

Eğer bu işçiye her seferde 4 dosya yerine 8 dosya taşıtılsaydı:

F/Fmaks = 8*18 I 250 = 0,576

Bu oran 0, 15 ten büyük olduğu için tutma işi bayan işçi için sürekli per formans sınırının üstündedir.
Ergonomi İşbilim Fatih C. BABALIK

• Statik işte bayan işçinin maksimum tutma zamanı:

İşçinin yükü tutma süresi t = yol I hız = 40 m I 1,33 ms-1 = 30 s = 0,5 dakika Dinlenmesi için işçiye verilmesi
gereken ek dinlenme süresi DS (iş süresinin yüzdesi olarak):

Her taşımada 4 dosya yerine 8 dosya taşırsa işçiye tutma süresinin

% 549 u kadar ek dinlenme süresi verilmelidir:

5,49x 0,5 = 2,75 dakika

Az yük ile daha sık dosya taşımak iş açısından daha verimlidir.

You might also like