You are on page 1of 35

DUYGULAR

DUYGULAR

❑ Güdüler gibi duygular da, basit yaklaşma


veya kaçınma tepkilerinin çok ötesinde
karmaşık davranışları harekete geçirirler.
DUYGUSAL DENEYİMLERİ ANLAMAK

Duygular genellikle hem fizyolojik hem de bilişsel


öğeleri olan ve davranışı etkileyen hislerdir

Her zaman duyguların bilişsel yönü olmayabilir;


bazen korkarız fizyolojik değişiklikler yaşarız ancak
bilişsel farkındalık olmaz (neden korktuğunu bilmeme)
Duyguların işlevleri:

Bizi harekete hazırlamak


Gelecekteki davranışlarımızı
şekillendirmek
Diğer kişilerle etkin iletişim kurmak
Duyguların işlevleri:

Bizi harekete hazırlamak:


Çevremizdeki olaylar ve tepkilerimiz arasında
bağlantı görevi görür.
«size doğru koşan öfkeli bir köpek
gördüğünüzde, sempatik sinir sistemi uyarılır –
savaş ya da kaç-»
Gelecekteki davranışlarımızı şekillendirmek:
uygun tepkiler vermemizi sağlar.
«olumsuz duygusal deneyimler yaşadığınız
durumlardan kaçınmanız»

Diğer kişilerle etkin iletişim kurmamız:


duygularımızı sözel-sözel olmayan davranışlarla
iletiriz
«bizi gözlemleyenler gelecekteki davranışlarımızı
tahmin edebilir»
Duygu yelpazesini belirlemek:

Duyguları tarif eden en az 500 kelime vardır


Araştırmacılar duyguların sınıflandırılması
konusunda ortak bir noktada buluşamamışlardır.
Bir kısmı sınıflandırmaya karşı çıkmış, bir kısmı önce
olumlu ve olumsuz olarak ayrılması gerektiğini
vurgulamıştır.
Ancak çoğunluğu temel duyguların; mutluluk-
öfke-korku-üzüntü-tiksinti-şaşkınlık olduğunu
belirtmiştir
(Görkem)
DUYGU KURAMLARI
JAMES LANGE KURAMI (önce fizyolojik tepki)

CANNON-BARD KURAMI (fizyolojik uyarana gerek yok)

SCHACTER-SİNGER KURAMI (bilişsel süreç)


JAMES-LANGE KURAMI
Duyguların doğasını keşfeden ilk araştırmacılardır
Çevredeki uyarıcılar, bedende fizyolojik uyarılara neden
olur ve duygular bu fizyolojik değişimlere ilişkin tepkilerdir.
Kuram duyguya ait bilişsel deneyimin , fizyolojik
deneyimden sonra ortaya çıktığını savunur.
«ağladığımız için üzülürüz»
«saldırdığımız için kızarız»
«titrediğimiz için korkarız»
Örn; bir ayı gördüğümüzde, kaçmaya başladığımız için
korkarız. İçgüdüsel olarak kaçmaya başlarız. Kalp ve
solunum hızlanır. Bedenin tepkisi sonucu korku ortaya çıkar
JAMES-LANGE KURAMI

Duyguya
Uyarıcı Fizyolojik Ait Bilişsel
Deneyim Deneyim
JAMES-LANGE TEORİSİ
James-Lange teorisi, son yıllarda yalnızca gülümsemenin
bile insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini
sağladığını gösteren araştırmalardan destek almıştır.
2008’de botoks tedavisi uygulanan kadınlar üzerinde
yapılan bir çalışmada öfkeli bir yüz ifadesi takındıklarında
beyinlerinin duygu merkezinde her zamankine göre
daha az hareketlilik fark ettikleri bulunmuştur.
Bilim adamları botoksun kadınların bazı yüz kaslarını felç
edip bedensel geri bildirimin duygusal etkisini azalttığını
ileri sürmüştür.
James-Lange Kuramı kısıtlılıkları:
1. Duygusal deneyimler bazen fizyolojik tepkiler ortaya
çıkmadan gerçekleşebilir (karanlıkta aniden
yabancı bir ses duyduğumuzda yaşanan korku)
2. Fizyolojik uyaran her durumda duygusal tepki
oluşturmaz (koşu yapan bir kişideki fizyolojik
değişiklikler)
3. Birçok duygu benzer fizyolojik süreçlerle ilişkili
olabilmektedir
CANNON-BARD TEORİSİ
Duyguların oluşumu için fiziksel uyaranlara gerek
yoktur. «felçli hastalar»
Yoğun duygusal değişiklikler «savaş ya da kaç»
tepkisini ortaya çıkarır
Ağaçlar arasında bir ayı gördüğünüzde beyin
duyusal mesajları alır, ayı olduğu mesajını yorumlar
ve korku deneyimi yaratır. Aynı zamanda kalp-
akciğer-bacaklara hızlanma mesajı iletir.
Yani bir adım atmadan da korkarız.
Omuriliği parçalandıktan sonra
bedensel mesajları alamayan
köpeklerin duygularını yine de
yansıttıklarını gösteren korkunç
deneyler yapmıştır
SCHACHTER-SİNGER TEORİSİ
Dış etkiler duyguların ana kaynağıdır ve bilişsel
yorumlamayla da duygu tanımlanır
İlk basamak algılamadır.
Duygular nispeten belirsiz bir fizyolojik uyarım ve
uyarımın çevredeki ipuçları ile yorumlanması
tanımlanır
Yaşadığımız duyguları, çevremizi gözlemleyerek ve
kendimizi diğerleriyle karşılaştırarak tanımlıyoruz
Deney
Deney gruplarındaki deneklere sempatik sistemi uyaran
adrenalin verilmiş ve rastgele üç gruba ayrılmışlardır.
I.Grup: Maddenin etkileri konusunda bilgi verilmemiş
II.Grup: Doğru bilgi verilmiş (kalp atışı hızlanacak
gerginleşeceksiniz)
III.Grup: Yanlış bilgi verilmiş (ilaç kaşınma, uyuşukluk ve baş
ağrısı yapacak)
KONTROL GRUBU: Adrenalin yerine hiçbir fizyolojik etkisi
olmayan bir sıvı verilmiştir.
İki farklı ortam koşulu yaratılmış ve tüm gruplar (Deney
I.,II.,III. Grup ve kontrol grubu) sahte deneğin bulunduğu
iki ortamda gözlemlenmiştir.
Sahte denek
1. ortamda sinirli duygusal tepkiler göstermiş.
2. ortamda mutlu tepkiler göstermiş.
 SONUÇLAR
 İlaç verilip hiç bilgi verilmeyen veya yanlış bilgi verilenler:
Bedenlerindeki fizyolojik değişimi ortama atfetmişlerdir.
 Kızgın ortamda kızgın
 Mutlu ortamda mutlu

 Doğruyu bilen denekler ise ortamı kendi fizyolojilerindeki


değişim ile birleştirmemişlerdir.
 DUYGUSAL YORUM YAPMAMIŞLARDIR.

 Kontrol grubunda da denekler herhangi bir fizyolojik değişim


hissetmediğinden DUYGUSAL BİR YORUM YAPMAMIŞLARDIR.
DUYGULARI İFADE ETMEKTE KÜLTÜREL
FARKLILIKLAR

Temel duygular evrenseldir


Neden farklı kültürdekiler benzer duygu
ifadeleri kullanır?
Psikolog Paul Ekman, Batılılarla neredeyse hiç iletişimi
olmayan Yeni Gine Orman Kabilesinde araştırma
yapmıştır
Batıyla etkileşimleri olmamasına ve farklı bir dil
konuşmalarına rağmen benzer duygusal tepkiler
verdiklerini tespit etmiştir
Yüz duygulanım programı: bir dizi sinir gruplarının
harekete geçirilerek yüzde uygun ifadenin
gerçekleşmesidir.
Doğuştan ve evrensel var olduğu düşünülür.
Her duygu kendine özgü kas hareket kümesi üretir
Dr. Paul Ekman’ın çalışmalarından esinlenerek yapılan
Lie To Me dizisinden görüntüler
Yüzsel geri bildirim hipotezi:
Yüz ifadelerimizin sadece duyguları yansıtmadığı,
aynı zamanda duyguları deneyimleme ve
tanımlamasına yardım ettiği hipotezidir.
Teoriye göre yüz kaslarımızdan gelen geri bildirimler
beynimiz tarafından farklı duygular olarak
yorumlanmaktadır

Yani beynimiz gerçekleşen bir eylemin ardından


yüzümüzdeki kasların aldığı şekle göre bir duygu
üretir.
Örneğin sokakta yürürken bir köpek ile karşılaştığımızı
hayal edelim. Ağzını kocaman açmış, dişlerini gösteriyor
ve hırlayarak bize yaklaşıyor . Bu durumda ‘korku’ duygusu
sırasıyla şu basamakları izleyerek oluşur:
1- Uyarıcı (köpek) yüz kaslarımızda değişim oluşmasına
neden olur.
2- Beyin yüz kaslarımızdan geri bildirim alır ve değerlendirir.
3- Farklı uçlardan gelen geri bildirimler farklı duyguların
hissedilmesini sağlar (korku).
4- Artık duygu açığa çıkmıştır. Duyguya bağlı olarak tepki
gösterebiliriz ya da gösteremeyiz.
Yüzsel geribildirim teorisi James-Lange teorisine
oldukça benzemektedir.
Ancak: James-Lange teorisi beynimizde gerçekleşen
fizyolojik değişimlerin sonucu duyguların ortaya çıktığını
belirtmiştir.
Yüzsel geri bildirim ise James-Lange teorisinden farklı
olarak yüz kaslarıyla, daha mikro düzeyde bir alanla
ilgilenir.

Eğer teorinin iddia ettiği gibi yüz kaslarımızda gelişen bir


değişiklik duygulara neden olsaydı yüz felci geçiren
insanların duyguları hissedemiyor olması gerekirdi

You might also like