You are on page 1of 85

ÖĞRENMEDE BİLİŞSEL YAKLAŞIMLAR

GESTALT ÖĞRENME YAKLAŞIMI

 Gestalt Kuramı, 1900’lü yılların başlarında


“Davranışçı ve yapısalcı yaklaşımlara“ tepki
olarak ortaya çıkan, bilişsel temelli bir kuramdır.

 Teorinin öncüleri arasında;


• Max Wertheimer,
• Kurt Koffka,
• Wolfang Köhler,
• Kurt Lewin yer almaktadır.
 Gestalt psikolojisi adını, Almanca bir sözcük
olan “Gestalt“tan almıştır ve hiçbir dilde tam
karşılığı bulunmamaktadır.

 Sözcüğe genellikle; biçim, şekil, form, yapı,


örüntü, entegre olmuş bütün gibi anlamlar
yüklenmektedir.
 Gestalt Kuramı’na göre “Bütün kendini
oluşturan parçaların tümünden farklı ve daha
fazla bir anlam ifade eder.“

 İnsana ve dış dünyaya ilişkin geçerli bilgiye


ancak ve ancak bütün göz önünde tutularak
ulaşılabilir. Parçalar, bütün hakkında bilgi
vermez.
 Kuram “bütüncül yaklaşım“ olarak da ifade
edilmektedir. Buna göre insanlar, herhangi bir
uyaranı bütünlük içinde algılama
eğilimindedirler.

 Gestaltçılara göre dünyayı bütün olarak


algılarız. Bize gelen uyarıcıları birbirinden
ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı
bütünler halinde örgütlenmiş bir biçimde
görürüz.
Gestalt Yaklaşımının Temel İlkeleri

1. İnsanlar gördüklerini bir bütün olarak algılar.


Bütünü oluşturan parçaların aralarındaki
ilişkiler algılamada önemlidir.

2. Bütün, kendini meydana getiren parçaların


toplamı olmayıp, onların toplamından daha
fazla bir anlam ifade eder.
3. Öğrenme, uyarıcı-tepki bitişikliğiyle
açıklanacak kadar basit değildir. Öğrenmede
organizmanın algılaması önemlidir. Dolayısıyla
öğrenme, uyarıcı-algısal örgütleme-tepki
şeklinde gerçekleşmektedir.

4. Davranış, kişinin karşılaştığı durumu


algılamasına ve bu durumu kendi amaçları
açısından yorumlamasına bağlıdır. Öğrenme
de bu belirtilen algı ve yorumdaki değişmedir.
5. Gestalt yaklaşımı öğrenmeyi algı ve algılama
yasalarından yola çıkarak açıklamıştır. Algı
yasalarına başlangıç oluşturacak olan geniş
kapsamlı kavram pragnanz yasasıdır.
Gestalt Yaklaşımı - Algılama

 Gestalt Yaklaşımı, öğrenmeyi algı ve algılama


yasalarından yola çıkarak açıklamıştır.

 Gestalt psikologları yaptıkları çalışmalarda;


şekil-zemin ilişkisi, tamamlama, yakınlık,
süreklilik, benzerlik, basitlik vb. yardımcı
algılama yasalarını ortaya koydular. Bu yardımcı
yasaları, genel bir yasa altında (Pragnanz Yasası)
kümelendirdiler.
 Koffka’ya göre, pragnanz yasası kontrol edici
koşullar izin verdiğinde organizmanın ‘daha iyi
bütüne’, ‘daha iyi bir şekile’, ‘daha iyi bir biçime’
yönelme eğilimidir.

 Birey uyarıcıları belli örgütleyici yasalara göre,


(pragnanz yasası-denge durumu) algılar. Yani
beyin kendine gelen uyarıcıları, pragnanz
yasaları çerçevesinde aktif bir şekilde tam ve
anlamlı bir forma-biçime dönüştürerek algılar.
DUYUM ALGI

Duyumların beyin
Uyarıcıların beyne
tarafından yorumlanma
ulaşmasıdır. Ancak
sürecidir. Algılama, dış
organizmanın uyarıcıyı
dünyadan duyu
fark edebilmek için
organlarımız yoluyla
sağlıklı duyu
duyusal bilginin beyin
organlarına sahip
tarafından seçilip
olması gerekmektedir.
örgütlenerek
(5 duyu)
yorumlanması
sürecidir.
 Önce duyum, sonra algı vardır. Duyum, algının
ön şartıdır. Duyum olmadan algı olmaz. Algı
özneldir.

 Ses duymak (DUYUM)


 Uçak sesi olduğunu anlamak (ALGI)

 Bir nesneyi görmek (DUYUM)


 Tren olduğunu tanımlamak (ALGI)
Algıda Organizasyon - Örgütleme

 Birey kendisine gelen uyarıcıları tek tek değil,


anlamlı ilişkiler bütünlüğü içinde algılar. Buna
algıda organizasyon denir.

 Şekil-zemin ilişkisi
 Yakınlık yasası
 Tamamlama yasası
 Benzerlik yasası
 Süreklilik yasası
 Basitlik yasası
Şekil-Zemin İlişkisi

 Genelde nesneleri şekil, nesnelerin üzerinde


bulunduğu ortamı ise zemin olarak algılarız.

 Organizmanın ihtiyacına bağlı olarak algı


alanına giren ve organizma için daha fazla dikkat
çeken uyarandır.

 Zemin ise, şeklin gerisinde kalan, dikkat


edilmeyen şeydir.
 Şekil, zeminden daha dikkat çekici ve daha
çarpıcı özelliklere sahiptir.

 Şekilde olan uyaran zemindeki nesneye göre


daha etkilidir ve daha iyi anımsanır.

 Tahta zemin üzerindeki yazılar


 Gökyüzündeki yıldızlar
 Sınıftaki sıralar
 Bazı durumlarda şekil ve zeminin birbiriyle yer
değiştirdiği, hangisinin şekil hangisinin zemin
olduğuna karar verilemediği durumlarda
olabilir.
Yakınlık Yasası

 Yerleştirilme yerlerine göre birbirine daha


yakın olan nesneler birlikte kümelendirilerek
algılanırlar.
 Yakınlık yasası okuma ve yazmada da etkilidir.

Örneğin;

Buc ümle yiok umakt azo rland ını zmı?


Tamamlama Yasası

 Bir nesne, şekil vb. uyarıcının tümü görülmese


bile, tümü görülüyormuş gibi algılama tam olur.
 Tamamlama yasası yalnızca görsel algılamada
geçerli değildir. Diğer duyu organlarının
kullanıldığı algılarda da etkilidir.

 Sözlerini daha önceden bildiğimiz bir şarkıyı,


kısık sesle dinlerken tam olarak duyamasak bile
tamamlayarak algılarız.
Benzerlik Yasası

 Bazı özellikler (şekil, renk, doku vb.) yönünden


birbirine benzer olan nesneler birlikte
kümelendirilerek algılanma eğilimi gösterirler.
Süreklilik Yasası

 Algı alanında bulunan ve aynı yönde giden


birimlerin birbirleriyle ilişkili görünme eğilimine
süreklilik yasası denir.
İçgörüsel Öğrenme

 Köhler, maymunlarla yaptığı deneylerde


karmaşık öğrenmelerin bazen iç görü yoluyla
aniden oluştuğunu bulmuştur.

 Muzlar, kafeste maymunların ulaşamayacağı ve


yeni teknikler kullanarak alabileceği biçimde
yerleştirilir.
 Deneylerin sonucunda, öğrenmenin bilişsel bir
fenomen olduğu sonucuna varıldı. Buna göre,
birey problemin çözümünü bir süre
düşündükten sonra bulur.

 Problemin çözümü için gerekli bütün araç-gereç


ve yolları problem çözülünceye kadar düşünür.
Problemin çözümünü aniden bulduğunda,
problemin çözümü için iç görü kazanmış olur.
Üretici Düşünme

 Wertheimer, problemler için denenen iki çözüm


biçimi olduğunu belirtmiştir.

 A türü çözümler, yaratıcılık ve içgörünün olduğu


çözümlerdir.

 B türü çözümler, eski kuralların uygunsuz bir biçimde


uygulandığı çözümlerdir.

 İki çözüm türü de geçmiş yaşantıya bağlıdır. Fakat A


türü çözümde problem yaratıcı bir biçimde örgütlenir.
Alan Kuramı

 Kurt Lewin’in geliştirdiği kurama göre,


insanların davranışları o anda yaşanılan birçok
psikolojik durumdan kaynaklanır. Psikolojik
durumlar bireyin yaşam alanını oluşturur.

 Bireyin davranışını etkileyen durumlar olumlu


(+) ve olumsuz (-) değerler alır, sürekli olarak
değişir ve bir durumdaki değişiklik öteki
durumları da etkiler.
 Liseyi yeni bitiren bir genç, askeri okula gitme
durumuyla karşı karşıya geldiğinde, değişik
psikolojik durumların etkisi altında kalır.

Olumlu Davranışlar Olumsuz Davranışlar


Yüksek sosyal statü Askeri disiplinden sıkılma
Yaşam için yeterli para kazanma Mezun olunca zorunlu hizmetin
olması
Okurken çok para harcamama Askeri mesleklerin yorucu olması
Vatana hizmet etme Ölüm tehlikesinin olması
Mezun olunca iş bulma sorunu Aileden uzak olma
yaşamama
Basitlik Yasası

 Algının bütüne yönelik olduğuna ve düzenli


olanın öncelikli olarak algılandığına ilişkin bir
yasadır.
Algıda Değişmezlik

 Daha önce bilinen ve tanınan nesnelerin,


değişik koşullar altında farklı görünmesine
rağmen, söz konusu nesnelerin ilk halleriyle
algılanması durumuna denir.

 Örneğin; Gökyüzünde uçağın küçük bir nesne


gibi görünmesine rağmen bizim onu büyük
haliyle algılamamız.. (Büyüklük-Hacim
değişmezliği)
Algıda Seçicilik

 Bireye gelen binlerce uyaran içinde dikkatini


sadece birine yöneltmesi durumuna denir.

 Algıda seçiciliği sağlayan süreç dikkattir.


Dikkatimizi yoğunlaştırdığımız uyarıcıları
algılar, diğerlerini algılamayız.
Derinlik Algısı

 Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasına


denir.

 Derinlik algısını, çevresel etkenler ile gözün


yapısal özellikleri etkilemektedir.
Algı Yanılmaları

a. İllüzyon (Yanılsama) : Uyarıcıların yanlış


yorumlanarak algılanmasıdır.

b. Halüsinasyon (Sanrı) : Nesnel gerçekliği


olmayan bir uyarıcıyı varmış gibi algılamaya
denir.
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM

 Kuramın temsilcileri; Piaget, Vygotsky,


Leontev, Vico ve Dewey’dir.

 Yapılandırmacı öğrenme, insan öğrenmesinin


nasıl oluştuğu ile ilgili bir yaklaşımdır. Bu
kuram, öğrenen kişinin öğreneceği bilgiyi
kendisinin oluşturduğunu belirtir.
 Yapılandırmacı öğrenme kuramında, bireyin
önceden bildikleri önemlidir. Öğrenme, bireyin
eski bildiklerinin yeniden yapılandırılmasıdır.

 Kuramın en önemli özelliği, bireyin yeni bilgiyi


kendisinin keşfetmesine, oluşturmasına,
yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat
vermesidir.
Yapılandırmacı Öğrenme Kuramının
Temel Prensipleri

1. Bilgi, öğrenen kişi tarafından yapılandırılır.


2. Öğrenen sahip olduğu bilgi yapısına göre
öğrenir.
3. Bilgi çevreden pasif biçimde alınmaz, birey
tarafından aktif olarak yapılandırılır ve bu
yapılanma sosyo-kültürel ortamda gerçekleşir.
4. Yapılandırmacı yaklaşımda ‘öğrenciye ne
öğretilmeli?’ sorusu yerine ‘öğrenci nasıl
öğrenir?’ sorusu önemlidir.
5. Bilgiye ulaşmak, bireyin yaşamını düzenleyen
bir uyum sürecidir; bilen kişi zihni dışında var
olan bağımsız bir dünyayı keşfetmez.

6. Yapılandırmacılık etkin öğrenme, eleştirel


düşünme ve problem çözme becerilerini
geliştirir.
Yapılandırmacı Öğrenme Faaliyetlerinin
Beş Aşaması

1. Dikkat çekmek aşaması : Soru sormak, bir


problemi tanımlamak vb.
2. Keşfetmek aşaması : Deney yapmak, araştırmak
vb.
3. Açıklamak aşaması : Yetersiz-eski düşüncelerin
daha doğru- yeni olanları ile değiştirilmesidir.
4. Bilgiyi Derinleştirmek aşaması : Kavramların
genişletilerek, ilgili kavramlar ile ilişki kurulması
sürecidir.
5. Değerlendirme aşaması : Elde edilen bilgi ve
becerilerin değerlendirilmeye tabi tutulduğu
süreçtir.
Yapılandırmacı Sınıfın Temel Özellikleri

1. Kütüphane kaynaklarını kullanmak


2. Yönergeleri bırakıp model olmak
3. Değerlendirme araçları geliştirmek
4. Gürültüye izin vermek
5. Sabırlı olmak
6. Öğrenen olmak
7. Verileri haftalık toplamak
Yapılandırmacı Sınıflarda Öğretmenin Rolleri

1. Öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir yardımcı, dost ya da


danışman olmak

2. İşbirliği ve etkileşimi kolaylaştıracak tutum ve


davranışlar sergilemek

3. Gerçekleştirilecek öğrenmelerin, öğrenci merkezli


olmasını sağlamak

4. Öğrencilerin ön bilgilerini açığa çıkarmak

5. Açık uçlu sorular sormak


6. Öğrencilerin seviyelerine uygun etkinlikler
düzenlemek

7. Öğrencileri problem çözmeye ve araştırmaya


teşvik etmek

8. Açık fikirli olmak

9. Bireysel farklılıkları dikkate almak

10. Öğrenme ortamını, öğrencilerin gelişimine uygun


şekilde düzenlemek
Yapılandırmacı Sınıflarda Öğrencinin Rolleri

1. Öğrenci, öğrenme sürecinde sorumluluk alır.

2. Öğretimin planlanması, uygulanması ve


değerlendirilmesi aşamalarına etkin biçimde katılır.

3. Bilginin işlenmesi tamamen öğrencinin kontrolü


altında olmalıdır.

4. Öğrenci aktiftir.

5. Eleştirel ve sorgulayıcıdır.
6. Meraklı ve girişimci bir ruha sahiptir.

7. Özgürce düşünür.

8. Öğrenmeyi öğrenir.

9. Bilgiyi araştırır, keşfeder, yorumlar ve çevresi


ile etkileşim kurar.
İŞARET VE BEKLENTİ YAKLAŞIMI

 Temsilcisi Edward Chace Tolman’dır.

 Tolman, davranışçıların davranışı çok küçük


birimlere bölüp analiz ederken, bütünü gözden
kaçırdıklarını savunmuştur.

 Davranışçıların savunduğu gibi küçük davranış


birimleri ile değil, bütüncül davranışlarla
çalışılması üzerinde durmuştur.
 Davranışları bir bütün olarak ele almayı
amaçlayan bu kuram, davranışçılık ile gestalt
kuramını birleştirmeye çalışır.

 Tolman’ın kuramı yöntem olarak davranışçıdır.


Fakat davranış, amaç doğrultusunda bilişsel
süreçlerle keşfedilir.
Tolman’a göre organizmanın davranışlarının üç
yönü vardır;

Davranışlar Davranışlar Davranışlar


amaca yönelik bütüncüldür. bilişseldir.
etkinliklerdir
Amaçlı davranışçılık

 Tolman’a göre davranış, amaçlı etkinliklerdir,


yani amaca yönelik davranışlardır.

 İnsan ya da hayvan sadece uyarıcıya tepkide


bulunmaz; inançlarıyla, tutumlarıyla etkinlikte
bulunur ve amaçlarına ulaşmak için çaba harcar.
 Örneğin; bir öğrencinin ders çalışması,
labirentte bulunan bir farenin yiyeceği elde
etmesi için çaba harcaması, su içmek, telefon
açmak vb.

 Bu esnada yapılan kas hareketleri önemli


değildir. Önemli olan organizmayı amaca
ulaştıran etkinliktir.
 Davranış aynı zamanda organizmayı amaca
ulaştıracak şekilde değişen koşullara göre
değişir, uyum sağlar.

 Örneğin, birey işyerine kendi otomobiliyle


gidebilir. Eğer otomobili o gün yoksa taksiyle, bir
arkadaşının aracıyla ya da bisikletle gidebilir.
Davranışlar bütüncüldür

 Bütüncül davranışın özelliği amaçlı oluşudur.


Tolman’a göre davranışı küçük birimlere bölerek
çalışmak, davranışın bütünlüğünü, anlamını
kaybettirir. Bu nedenle davranışlar bütün olarak
ele alınmalıdır.
Davranışlar bilişseldir

 Organizmanın uyarıcılara karşı gösterdiği


tepkileri basit olarak U-T bağı ile açıklamak
yeterli değildir. Davranışların bilişsel yönü söz
konusudur.

 Tolman’ın amaçlı davranışlı kuramında


davranış amaçlıdır, bütüncüldür, bilişseldir.
Tolman’a göre öğrenme

 Temel olarak çevreyi tanıma ve keşfetme


sürecidir.

 Organizma, araştırma yoluyla bir işaretin diğer


bir işarete götürdüğünü keşfeder ve bunları
kullanarak amacına ulaşır.

 Organizmanın bir davranışı yapmadan önce o


davranışın sonucu ile ilgili bir beklentisi vardır.
 Örneğin, bir öğrenci gündüz saat 12.00 (uyarıcı)
olduğunda, bunu öğle yemeğinin (uyarıcı)
izleyeceğini öğrenir.

 Bu nedenle, Tolman bir uyarıcı-tepki kuramcısı


değil, uyarıcı-uyarıcı kuramcısı olarak anılır.
Tolman’ın Öğrenme Kuramında Ortaya
Koyduğu Kavramlar

 Beklenti : Bireyin bir işaret gördüğünde, bir


sonrakinin onu izleyeceğini öğrenmesine denir.

Örneğin;

Su vanası açıldığında suyun gelmesi beklenir.


Suyun gelmesini beklemek bir beklentidir.
 Denence : Yaşantı geçirmeden önceki ilk geçici
beklentilere denir. Denenceler yaşantılarla
doğrulanır ya da doğrulanmaz. Doğrulandığında
ise beklenti devam eder. Doğrulanmadığında ise
terk edilir.

Örneğin;

Lezzetli yemek - Lezzetsiz yemek


Güdülenme : Organizmanın çevredeki hangi
olaylara dikkat edeceğini belirtir.

Örneğin;

 Aç bir organizma çevrede yiyecekle ilgili


olaylara dikkat eder, susuz bir organizmada su
ile ilgili uyarıcılara dikkatini yöneltir.
 Bilişsel harita : Organize edilmiş bilgiye denir.

 Denenceleri test etme süreci, bilişsel haritaların


gelişiminde önemli bir yere sahiptir.

 Çevreyi keşfetme süreci sonunda ise bilişsel


haritalar oluşur. Çevreye ilişkin bilişsel haritalar
bellekte saklanır.
 Örneğin, bir öğrenci okula gitmek için hangi
yolu kullanacağını, hangi durakta otobüse
bineceğini, hangi durakta ineceğini bilişsel
haritalar oluşturarak bilir.

 Bilişsel haritalar, bireyi amacına ulaştıracak


ipuçlarını taşır.
 En az çaba ilkesi : Organizmanın bilişsel
haritasını kullanarak, diğer koşullar eşit
olduğunda kendisini en kısa şekilde amaca
ulaştıran yolu seçmesine denir.
 Ara değişkenler : Davranışı yönlendiren ve
çevresel uyaran ile gözlemlenebilen tepkiler
arasında arabuluculuk eden psikolojik
süreçlerdir.

 Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki


ilişkiyi ortaya koyan bilişsel süreçler, beklentiler,
amaçlar, varsayımlar ile istekleri kapsar.
 Zihinsel deneme yanılma : Organizmanın
seçimden önce seçme noktasında durup, karar
verme ögelerini bilişsel olarak geçirdiği süreçtir.

 Bu bilişsel deneme yanılma süreci çözüm


bulununcaya kadar devam eder.
Tepki Öğrenmeye Karşı Amaç Öğrenme Kanıtları

1. Ödül Beklentisi : Tolman’a göre organizma, belli


bir yere giderse belli bir pekiştireci elde edeceğini
öğrenir. Eğer pekiştireç ödül beklentisine uygunsa
performansı artar, değilse performansı azalır.

2. Yer Öğrenme : Tolman’a göre yer öğrenme


deneyleri, uyarıcı-tepki psikologlarının dediği gibi
belirli uyarıcılara karşı belirli tepkilerin
öğrenilmediğini, organizmanın içinde bulunduğu
çevresel koşullara göre uygun alternatif
davranışları, bilişsel haritasını kullanarak sergiler
ve en az çabayla amacına ulaşmayı öğrenir.
 Örtük (gizil) öğrenme : Performansa
dönüştürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme,
performansa dönüştürülünceye kadar bellekte
saklı kalmaktadır.

 Bu tür öğrenmeler, organizmanın bilinçsizce,


farkında olmadan ve istemeden gerçekleştirildiği
öğrenmelerdir. Organizma öğrenmiş olduğunu
sonradan öğrenir.
 Örneğin; Üniversiteyi yeni kazanan ve
ailesinden ayrılarak başka bir kente yerleşen bir
gencin, evde yemek pişirmeye başlayınca, daha
önce hiç yemek pişirmediği ve yemek pişirmeyi
öğrenmek için özel bir çaba göstermediği halde
birçok yemeğin nasıl pişirileceğini biraz bildiğini
fark etmesi gibi.
 Örneğin; Bir şarkının sözlerini özel olarak
ezberlemediği halde, ders çalışırken söylemeye
başlayan bir öğrencinin şarkının sözlerini
öğrenmiş olduğunu fark etmesi gibi.
 Örtük sönme : Öğrenmenin organizmayı amaca
ulaştıramaması durumudur.

 Tolman’a göre sönme, organizmanın davranışların


amaca götürmemesini öğrenmesiyle gerçekleşir.
 Bilişsel senaryo : Organizmanın bir durumla
karşı karşıya geldiğinde, nasıl davranacağına
ilişkin zihninde önceden sahip olduğu bilişsel
proje-tasarımdır.
Öğrenmenin Değişkenleri

a. Çevresel değişkenler

 Beslenme programı
 Amaç nesnenin uygunluğu
 Verilen uyarıcıların tür ve biçimleri
 Öğrenme durumunda gerekli olan motor
tepkilerin türü
 Labirentte ilerleme ve başarılı olma biçimi
 Deneme sayısı ve bu denemelerin birlik doğası
b. Bireysel Farklılık Değişkenleri

 Kalıtım
 Yaş
 Önceki Eğitim
 Organizmanın hormon, ilaç ve vitamin koşulları
c. Ara değişkenler : Ara değişken, bağımsız
değişken ve bağımlı değişken arasındaki ilişkiyi
açıklamaya yardımcı olmak üzere oluşturulmuş
bir yapıdır.

 Tolman, ara değişken olarak bilişi görmektedir.


Tolman’ın Kuramının Eğitime Katkıları

1. Öğrencilerin eğitim amaçları dikkate alınarak,


eğitim ortamlarında buna yönelik düzenlemeler
yapılmalıdır.
2. Tolman’a göre öğrenme, çevreyi keşfetme
sürecidir.
3. Öğrencilere birtakım davranışlar kazandırılırken,
sonuçta elde edecekleri ödül hakkında
bilgilendirilmeli ve her ödül öğrencinin
özelliklerine göre belirlenmelidir.
4. Öğrencilere sunulan eğitim-öğretim etkinlikleri
kendi bilişsel haritalarını geliştirecek düzeyde
olmalıdır.
5. Tolman’a göre ders, ünite ya da başka bir
öğrenme birimi olarak öğrenmeye karşı istek ve
ihtiyaç yaratmalıdır.
6. Tolman’a göre, gerek programın
hazırlanmasında gerekse öğretimin
düzenlenmesinde çevresel faktörler, bireyin ve
ara değişkenlerin özelliklerine uygun olmalıdır.
NÖROFİZYOLOJİK YAKLAŞIM
Beyin Temelli Öğrenmenin Tanımı

 Beynin işlevini en iyi yapacak kuralların


oluşturulması, beyin gücünün bütün potansiyeli
ile öğrenme, anlamlandırma, örüntüleme,
kodlama ve işleme süreçlerini dikkata alan bir
öğrenmedir.
Beynin Özellikleri

 Yetişkin bir insanın beyni yaklaşık olarak


ağırlığı 1.2 ile 1.5 kg arasındadır.

 Vücut ağırlığımızın %2’sini oluşturur.

 Beynimizde bulunan nöron hücresi yaklaşık


100 milyardır.

 Her bir beyin hücresi yaklaşık 15.000 beyin


hücresi ile bağlantı kurabilecek özelliktedir.
Beynin Bölgeleri

1. Ön Lob : Planlama, mantıksal düşünme,


duygusal ifade

2. Motor Kabuğu : Organizma hareketlerinin


kontrolü

3. Duyu Kabuğu : Vücut, his, dokunma, sıcaklık

4. Çeper Lop : Algı, uzamsal, mekansal işlem


5. Arka Kafa Lobu : Görsel işlemler

6. Beyincik : Hareket, motor beceriler

7. Wernice Alanı : Dil, öğrenme, anlam

8. Şakak Lob : İşitme süreci, öğrenme, hafıza ve


duygu

9. Broca Alanı : Konuşma


Beyin Gelişimini Etkileyen Unsurlar

1. Kalıtım : Bireyin doğuştan getirdiği birtakım


özelliklerin, kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır.
2. Çevresel Uyarım : Beynin gelişimi için ihtiyaç
duyulan uyarıcılardır.
3. Beslenme : Hücrelerin büyümesi ve beynin
gelişimi için önemli bir ihtiyaçtır.
4. Steroidler : Cinsel gelişim ve stres tepkileri
gibi birçok işleve sahip olan hormon sınıfıdır.
Beyin Temelli Öğrenme ve Bilgi İşleme Teorileri

1. Bilgi İşleme Modeli : Hatırlanacak olan bilgi


öncelikle kişinin algılarına ulaşır, sonra
algılanır, duyuşsal girişten çalışan hafızaya
transfer edilir, sonra tekrar işlenerek uzun
süreli hafızaya transfer edilir.
Duyuşsal Giriş : Bilginin saklanılması ve bilince
ulaştırılması sürecidir.

Algılama : Bilgilerin ve uyaranların zihinde


anlamlandırılması, yorumlanması sürecidir.

Dikkat : Belli bir noktaya karşı odaklanılması


durumudur.

Kısa Süreli Bellek : Kişinin algıladığı ya da dikkat ettiği


bilgiyi hafıza sisteminin ikinci bileşenine transfer
etmesidir.

Uzun Süreli Bellek : Fazla miktarda bilginin uzun süre


boyunca saklandığı bellek bileşenidir.
Diğer Bilgi İşleme Kuramları
1. İşlem seviyeleri teorisi : Bu teori, bir uyarıcı
zihinde ne kadar detaylandırılırsa onunla ilgili
zihinsel işlemelerin o kadar çok olduğu esasına
dayanır.
2. İkili kod teorisi : Bu teoride, bilgi uzun süreli
hafızada görsel ve sözel olarak iki şekilde
bulunur.
3. Paralel ayrışan işleme modeli : Bu model, algı
girişi, çalışan hafıza ve uzun süreli hafızanın
bilgiyi aynı anda işlemesi fikrine dayanır.
4. Bağlantıcı Modeller : Bilgi beyinde bağlantı
istasyonlarında saklanır.
Beyin Temelli Öğretim İlkeleri

1. Beyin paralel bir işlemcidir.


2. Fizyolojik işleyişimizi etkileyen her şey
öğrenme kapasitemizi de etkiler.
3. Anlam arayışı doğuştan gelir.
4. Anlamlandırma arayışı, örüntüleme yolu ile
ortaya çıkar.
5. Duygular örüntülemede önemlidir.
6. Beyin, parça ve bütünleri aynı anda algılar ve
oluşturur.
7. Öğrenme, hem odaklanılmış dikkati hem de
çevresel algılamayı kapsar.
8. Öğrenme, güçlüklerle gelişir, tehditlerle
zayıflar.
9. Her beyin biriciktir.
10. Öğrenme, bilinçli ve bilinçli olmayan süreçleri
kapsar.
Beyin Temelli Öğretim İlkelerinin Eğitim İçin Uygulamaları

1. İyi bir öğretim, paralel işlemleri tüm


boyutlarıyla yönetebilmelidir.
2. Beyin temelli öğrenmede; yeniliğe, keşfetmeye
ve güçlüklerin üstesinden gelmek için açlık ve
merak duyan beyin doyurulmalıdır.
3. Öğretmenler, öğrencilerin duygularının,
tutumlarının öğrenmeyi etkileyebileceğini ve
gelecekteki öğrenmeleri belirleyeceğini
unutmamalıdır.
4. Öğretmen, öğrencinin dikkatinin dışında
kalacak materyaller de organize etmelidir.
5. Öğretmen ve yöneticiler, öğrencilerde rahat
olan bir uyarılmışlık durumu oluşturmaya
çalışmalıdırlar.
6. Öğretmenler, öğrencilerin görsel, işitsel,
duygusal tüm tercihlerini kullanmalarına fırsat
vermelidir.
7. Öğretmenler, farklı konuların etkileşimi,
drama, benzetişim, hikaye, performans, alan
gezileri, projeler ve gerçek yaşamdan kesitler
içeren sınıf içi uygulamalar kullanmalıdırlar.
Kaynakça

Aydın, B., Can, G., Ersanlı, K., Kılıç, M., Külahoğlu, Ş., Öztürk, B.,Bilge,F., Küçükkaragöz,
H., Kısaç, İ., Korkmaz, İ. ve Bilgin, M. 2002. Gelişim ve öğrenme Psikolojisi. Pegem
Yayıncılık, Ankara.
Binbaşıoğlu, C. 1991. Öğrenme psikolojisi. Kadıoğlu Maatbaası, Ankara.
Onur, B. 1997. Gelişim psikolojisi. İmge Kitabevi Yayınları, Ankara.
Selçuk, Z. Gelişim ve öğrenme. Nobel Yayıncılık, Ankara.
Yörükoğlu, A. 1997. Çocuk ruh sağlığı. Özgür Yayınları, İstanbul.

You might also like