You are on page 1of 6

Bilincin Birliğ i

İki tür görüş vardır: DENEYSEL KISIMLAR VE DENEYSEL OLMAYAN KISIMLAR

Deneysel Kısımcılar: Bilincin aslında deneyimlerin toplamı olduğunu savunurlar.

Deneysel Olmayan Kısımcılar: Bilincin deneyimlere sahip olduğunu söylese de deneyimlerin


parçalarından ibaret olmadığını söyler.

Eğer ayrı ayrı cisimlere ilişkin tek bir bilincimiz olmasa, nesneleri kıyaslayamazdık. Kıyaslamak için
nesnelerin aynı anda bilincine sahip olmak gerekir.

İçeriklerin birlik bilincine karşı ikinci bilinç türü vardır:

1- Deneyim eylemine ilişkin bir bilinç: Dikkat etmek gerekirse bu bilinç herhangi bir şeyin
deneyiminin bilincinden farklıdır. Buna fenomenal bilinç de diyebiliriz. Bu bilinç türünü kabul
etmeyenler vardır. Derler ki bir ses duyunca ses deneyiminin kendisi üzerine bir bilince sahip
değiliz. Sesin niteliği üzerine bir bilince sahibiz. (O halde bu görüşü savunanlar deneyim
niteliğinin aslında deneyimlenen nesne niteliği olduğunu savunuyor olabilir mi?)

İçerim (Subsuming)
Bilincin birliğini savunanlar şöyle destekler görüşünü: Bir ya da birden fazla deneyime sahip
olduğumuzda, bu deneyimler daha yüksek tek bir deneyimin parçası olurlar. Örneğin aynı anda ses
duyup görüntü görmek bizde yeni bir bilinç hali meydana getirir. Yani hem duymak hem de görmek
ayrı ayrı bilinç durumuna sebep olsa da bunlar tek bir bilinç halinde birleşir. Yani yeni bilinç hali, o
deneyimlerin toplamı değildir fakat onları içeren tek bir haldir.

Bilincin Zamanda Birliği


Husserl şu ayrıma dikkat çekiyor: Bir andan diğerine geçerken sahip olunan bilinç hali ile ikinci anı
deneyimlerken birinci anı hatırlamak arasında bir fark var. İşte birinci duruma bilnicin zamanda birliği
ya da bilincin devamlılığı denilmektedir.

Dinamik Akış:
Her bilinç durumu arasında tutarlılık var. Bilinçli hal sürüp giderken, örneğin satranç oynarken her
bilinçli an arasında bir uyumluluk söz konusudur. Eğer böyle olmasaydı satranç da oynayamazdık.
Bilinç, bu özelliği ile kendi kendisini yaratan ve organize edip düzenleyen (autopoietic) bir
sistemdir.

https://plato.stanford.edu/entries/identity-personal/

https://plato.stanford.edu/entries/consciousness/
https://plato.stanford.edu/entries/kant-mind/

https://plato.stanford.edu/entries/kant-hume-causality/

https://plato.stanford.edu/entries/consciousness-intentionality/

https://plato.stanford.edu/entries/consciousness-representational/

https://plato.stanford.edu/entries/kant-spacetime/

https://plato.stanford.edu/entries/kant-transcendental/

https://plato.stanford.edu/entries/kant-reason/

https://plato.stanford.edu/entries/identity-ethics/

https://plato.stanford.edu/entries/other-minds/

https://plato.stanford.edu/entries/perception-contents/

https://plato.stanford.edu/entries/zombies/

https://plato.stanford.edu/entries/laws-of-nature/

conflate: birleştirmek, bir araya getirmek, bir noktada bağlamak

Zamanı Algılamak
Zamanı hangi duyumuzla algılıyoruz? Aslında zamanın içindeki değişimi ve hareketi algılıyoruz.

Eşzamanlı olmama deneyimi, zamanın sırası olduğu deneyimiyle aynı değildir. Birbirine çok yakın iki
olay gerçekleşse ikisinin aynı zamanda gerçekleşmediğini fark ederiz ancak hangisinin önce geldiğini
söylemek zor olabilir.

Augustine’in Confessions kitabında ortaya koyduğu şuydu: Bir olayın kısa ya da uzun olduğunu
söylüyoruz. Uzun ve kısa olarak aslında söylediğimiz nedir? Geçmiş mi? Ancak geçmiş her an yok
olmaktadır. Bir devamlılığı yoktur. Şu an mı? Şuanın da bir devamlılığı yoktur. Demek ki uzun ve kısa
olarak değerlendirdiğimiz şey, aslında hafızamızdaki o olaydır.

An dediğimiz nedir? Örneğin bir pervanenin bir anda 1000 kere döndüğünü söylüyoruz. Bu bizim için
bir an olsa da her bir dönüş farklı zamanlarda gerçekleşiyor. Bu an algısı, “specious present” yani
aldatıcı andır. Bu an, hem şu anı hem de geçici olarak uzatılmış süreyi kapsar.

Geleceği neden algılayamıyoruz? Çünkü algılamak nedensel bir süreçtir. Örneğin görmek için ışığın
gözümüze girmesi gerekir. Geleceği göremiyoruz çünkü onlar henüz gerçekleşmedi. Yani neden sonuç
olarak henüz yaşanmadı.
Olayların eş zamanlılığı ya da önceliği zamanla alakalı değildir.

Nedensellik neden asimetrik? Sonra olan olaylar neden öncekileri etkileyemiyor? Belki de simetriktir
ancak bazı psikolojik algılarımız nedenselliği asimetrik olarak yorumluyordur.

Öncelik ve sonralık zamandan bağımsız gibi duruyor. Mekanik nedensellikte öncelik, zaman
bakımından ilk baş geliyor. Ancak ereksel nedensellikte zaman bakımından sonra olan “önce”
statüsüne sahiptir.

Fizik kuralları nedenselliğin doğasını belirliyor. Nedensellik ise öncelik ve sonralığı belirliyor. Bu ise art
ardalık anlamına geliyor ki art ardalığı biz zaman olarak algılıyoruz. Hafızamızda art ardalık birikiyor.
Biz de nedenselliği bu yüzden tek yönlü algılıyoruz.

Eğer fizik kurallarının doğası değişse nedenselliğin doğası da değişecektir. Yani entropinin artması
yerine azalmasını sağlayan fizik kuralları olsaydı bizim şu anda neden-sonuç olarak gördüğümüz süreç
tersine işleyecekti. Ancak bu nedensellik de onu fark edenler için normal bir neden-sonuç ilişkisi
olacaktı.

O halde nedensellik evrenseldir.

Kualia
1- Fenomenal Deneyim: Kırmızıyı deneyimlemek ve kırmızı deneyimini yaşamak farklıdır. 2.si
fenomenal bir deneyimdir.
2- Duyu verisi: Bir resmin rengini, şeklini, uzaysal ilişkilerini algılamaktır. Bunu savunanlar resim
deneyimini yaşamanın bunlardan ibaret olduğunu söyler.

Hangi zihin durumları QUALIA sahiptir?

1- Duyu algıları: koklamak, tatmak, görmek, duymak, dokunmak


2- Bedensel algılar: Acı hissi, ağrı hissi, açlık hissi, sıcak hissi
3- Her türrlü yönelimsel duygu : öfke, kıskançlık, nefret, üzülme, sevinç
4- Modlar: depresif, sıkılmış, gergin, melankolik hissetmek
5- Düşünceler: anlamak, düşünmek, hatırlamak, fark etmek, bilincine varmak vs.

5.ye itiraz yapılabilir. Bir düşünceden duyguları hisleri, görüntüleri, modları vs. kaldırınca geriye
hiçbir fenomenal nitelik kalmaz.

Kualia ve zihin
Kaleme ilişkin bir görsel deneyimin niteliği ile o kalemin görsel deneyimine ilişkin deneyim niteliği
aynı şey değildir.

Kaleme ilişkin görsel deneyim ile kalem halüsinasyonu deneyiminin nesne niteliği aynı mıdır?

Temsili Olarak Kualia


Eğer bir kaleme iki kişi aynı bakış açısından baksa biri o eşyayı çubuk olarak diğeri de kalem olarak
görebilir. Ancak kalemin görüntüsü her ikisi için de aynı olacaktır.(Kalemin fenomenal görüntüsü)
Temsilcilere göre bunun sebebi, aynı üç boyutlu yüzeyin, şeklin, rengin bize sunulmasıdır. Peki
halüsinasyon görenlerin kualiası gerçek ya da fiziki midir?

Bilinç

Dört bilinç çeşidi vardır:

1- Durum bilinci: İçinde olduğun durumun farkında olmak


2- Niteliksel durum bilinci: Kualia durumlarında olmak ya da ham duyu hislerine sahip olmak:
tatmak, koklamak, görmek, duymak vs.
3- Fenomenal durumlar: Bütün deneyimleri kapsar ve kualia deneyiminden daha fazlasıdır.
Düşünme, hatırlayıp farkında olma, aklına gelme, aydınlanma vs.
4- Nagel’in “what is it like” durumu. Yani o halde olmak nasıl olurdu sorusunun bizde yarattığı
farkındalık ya da bilinç hali

Varlık olarak bilinç:


Bilinç ve bilinçlilik arasındaki ayrım: Nasıl ki kare olmaklık ya da kırmızı olmaklık değil de kare ve
kırmızı olanlar varsa bilinçlilik diye de kendinde bir varlık yoktur ama bilinçli olmak vardır.

Bilincin Fenomenal Yapısı:


Deneyimin fenomenal yapısı sadece qualia niteliklerini ve duyu algılarını değil fakat zaman, uzay,
nedensellik, kendilik, dünya gibi karışık kavramları ve organize gerçeklik yapılarını da kapsamaktadır.

Bilişsel durumlar ve bilinç durumları vardır. Bilişsel durumlara düşünmek, inanmak, aydınlanmak,
çıkarım yapmak vs. giriyor.

Fenomenal niteliklerin sadece ham duyu verilerinden oluştuğunu söyleyenler var. Bunlara göre
bilişsel durumlar fenomenal nitelik değil. Ancak diğer bir görüşe göre bilişsel durumlar da fenomenal
niteliktir.

Öznellik:
Bilinci anlamak içsel bir bakış açısının var olmasını gerektirir.(John Locke) Yani özne, nesne dünyasının
deneyime açık olduğu bakış açısıdır.(Wittgensetin)

Self-Perspectival Organization:
Bilinçli deneyimler izole parça parça deneyimlerden oluşmaz. Bir ağrı hissettiğimiz zaman bu deneyim
bir bütündür. Bir renk gördüğümüzde bu algı deneyimi bütündür.
Yönelimsellik ve Şeffaflık
Bilinçli olmayan hallerin yönelimsellik sergilediğini öne sürenler vardır. Şeffaflık ise var olan tek
deneyimin algılanan nesnenin nitelikleri olduğunu belirtir. Yeşil çim deneyiminden ayrı bir deneyim
yoktur. Sadece var olan yeşil çim deneyimi vardır.

Bilinçli düşünceler ve deneyimler de şeffaftır. Çünkü var olan tek deneyim, düşüncedir. Bu yüzden
doğrudan düşündüğümüz şeyin bilincine varırız.

Bilincin Nedensel Yapısı


Bilincin eğer nedensel olarak dış dünyaya bir etkisi yoksa, burada bir epifenomenalizm görüşünü dile
getirebiliriz.

Felsefi zombiler varsa, yani tüm beyin yapıları, fonksiyonları ve buna göre davranışları zihin yapısı
olan bizlerle tıpatıp aynıysa, zihin ve bilinç hallerinin aslında bir etkisi olmadığı savunulabilir. Yani
zihni ve bilinci olmayan bu zombiler de tıpkı bizim gibi davranıyorsa zihin ve bilincin işlevi nedir?

Öte yandan bilinç nedensel bir etkiye sahipse bu tam olarak nasıl olacak? Yani bilincin olmadığı zihin
durumları ile olduğu zihin durumları arasında nasıl bir fark olacak?

Kişisel Ö zdeşlik
Bir kişinin, bir zamandan diğerine aynı kişi olarak kalmasını sağlayan nedir? Bu kişilik özelliği neden bir
zamandan diğerine yok olmuyor? (PERSİSTENCE)

Geçmişteki kişilerin lerin şuanki “sen” olduğunu belirleyen nedir? (KANIT)Bir vücuda başka bir kişinin
hafızasını nakletsek, o kişi de hatırladığı olayları kendisinin yaşadığını söylese, yanlış bir inanca sahip
olduğunu söyleriz. O halde geçmişte “ben” gibi hatırlamak, kişisel özdeşliğe bir kanıt sağlamaz.

Öldükten sonraki yaşayacak olan kişinin, şuanki ben olmasını sağlayacak ortak zemin nedir? O iki kişiyi
birbirine bağlayan nedir?

Geçmişteki kişiyi ben yapan nedir sorusu ile benliği zaman boyunca koruyan nedir sorusu farklıdır.
Örneğin geçmişteki kişinin “ben” olduğunu söyleyebiliriz. Buna kanıt olarak hafıza, fiziksel bütünlüğü
verebiliriz. Bir sonraki sorumuz ise persistince ile alakalı olacaktır. Hafıza ya da fiziksel bütünlük, beni
nasıl koruyabilir? Ben nasıl yok olmaz.

Gelecekte “ben” olacağımı varsaydığım kişiyi neden umursarım? Belki de o başka bir kişi olacak ancak
benimle aynı fizyolojik bir yapıyı sürdürmeye devam edecektir.

Süreklilik Sorununu Anlamak


Biz, bir zaman aralığında bir şeye işaret ederken, örneğin a1 ve a2 zamanlarındaki bir şeye iki kere mi
işaret ediyoruz yoksa iki farklı şeye iki işaret mi söz konusudur?
Hafıza ya da fiziksel bütünlük, süreklilik sorusuna bir cevap olarak verilebilir. Ancak maddi olmayan
varlıklar varsa (melekler, tanrı vs.) bunların sürekliliğini sağlayan ne olacaktır?

Sonsuzluk:
Pisagorcu Archytas, eğer kozmos sonlu olsaydı onun sınırının dışına çıkabileceğimizi söylüyordu. Bu
çıktığımız yerde boş uzay olmalıydı. Demek ki o da kozmosa dahildi. O halde kozmosun bir sınırı
yoktu. Sonsuzdu. (Gerçi burada sınırsız ve sonsuz kavramları birbirinden farklıdır)

İteration: tekrarlama

Aristoteles sayıların, cisimlerin, unsurların, evrenin vs. sonlu olduğuna inanıyordu. Ancak “potansiyel
sonsuzluk” diye bir kavram vardı. Potansiyel sonsuzluk, bazı örneklerin sonsuza kadar tekrarlanması
anlamına geliyordu.

Bilinç ve Yö nelimsellik
“Ne gibi olmaklık” bilinçli hal için tanımlanan iyi bir tabirdir. Bir deneyim halinin bizim için “nasıl
olduğu, o bilinçli halin ne olduğunu belirleyen şeydir.

İçinde bulunduğun hali deneyimlemek (yani hislerimizin bize nasıl hissettirdiği) onlara sahip olmanın
nasıl bir şey olduğudur.

Proprioception: iç algı

Yönelimselliğin Yorumu:
Örneğin bir ses duyduğumuzda ya da bir şeye dokunduğumuzda, zihnimizin o nesne hakkında olması
ile, o sese ya da dokunduğumuz şeye ilişkin düşüncemizin yönelmesi aynı şey midir?

Bir şeyi arzu etmek, o şeyi düşünmek ve onu deneyimlemek aynı türden bir yönelimsellik midir?

You might also like