Professional Documents
Culture Documents
Bu
sorunun en yalın, en genel ve en popüler cevabı bilinç'tir, duyusal ayırt etme
gücünün, dış nesneleri aşikâr özelliklere göre algılamanın ve kendince
değerlendirmenin, yani böyle bir bilincin hayvanlarda olmadığım söylemek
mümkün değildir.
Dar, kesin anlamda bilinç, sadece bir özün kendi cinsini, varlığını kendi
nesnesi* yaptığı yerdedir.
Hayvanın nesnesi birey olarak kendisidir -bu yüzden benlik duygusuna
sahiptir- ama cins olarak değil; bu nedenle onda adını bilmekten alan bilinç
noksandır.
Bilinç neredeyse bilim için yetenek oradadır. Bilim cinsler bilincidir. Yaşamda
bireylerle, bilimde cinslerle ilişki içinde oluruz. Ama sadece cinsini, varlığının
kendi nesnesi yapan bir öz** öteki şeyleri ya da özleri esas doğalarma göre
nesne haline getirebilir
Nesne (Aim. Gegenstand, Objekt): Öznenin dışında bulunan ve onun
bilmesine konu olan.
Bu yüzden hayvanın sadece tek, insanın iki yaşamı vardır: Hayvanda iç yaşam
dış yaşamla birdir; insanın bir iç ve bir dış yaşamı vardır.
İnsanın iç yaşamı kendi cinsiyle, kendi özüyle ilişki içindeki yaşamdır.
İnsan düşünür, yani evirir (konversiert), kendisiyle konuşur.
Hayvan kendi dışmda başka bir birey olmaksızın bir cins-işlevini yerine
getiremez; oysa insan başka biri olmaksızın cinsin düşünme, konuşma işlevini
-zira düşünme ve konuşma dnsin gerçek işlevleridir- yerine getirebilir. İnsan
kendidir, aynı zamanda Ben ve Sen'dir; o kendini başkasının yerine koyabilir,
yalnız bireyselliği değil cinsi, özü kendi nesnesi olduğu içindir bu.
Ancak din sonsuzluk bilincidir; demek ki din, insanın kendi, hem de sonlu,
sınırlı olmayan, tersine sonsuz özüne ilişkin bilincinden farklıdır ve başka
türlü de olamaz. Gerçekten sonlu bir öz, sonsuz bir özün bilinci hakkında en
ufak bir fikre sahip değildir, zira özün engelleri bilincin de engelleridir
Yaşamı ve özü belirli bir bitki türüyle sınırlı tırtılın bilinci bu sınırlı alanın
dışına çıkamaz; o gerçi bu bitkiyi öteki bitkilerden ayırt eder ama daha
fazlasım bilmez. Bu tür sınırlı ama sınırlılığı nedeniyle yamimayan, güvenli bir
bilince bu yüzden bilinç değil, içgüdü diyoruz. Dar, kesin ya da esas anlamda
bilinç ile sonsuzluk bilinci birbirinden ayrılmaz; sınırlı bilinç, bilinç
değildir;hilincin doğası her şeyi kapsar, sonsuzdur. Sonsuzluk bilinci, bilincin
sonsuzluğuna ilişkin bilinçten başka bir şey değildir. Ya da: Sonsuzluk
bilincinde, kendi özünün sonsuzluğu bilincin nesnesidir
Bu yüzden her gezegen kendi güneşinde kendi özünün yansısını bulur. İnsan
bu yüzden nesne üzerinde kendmin bilincine varır:
Nesne bilinci insanın özbilind'dir.
Nesneden hareketle insanı tanırsın; nesnede insanın özü sana görünür: Nesne
insanın açk, belirgin özüdür, onun hakiki, nesnel Ben'idir.
Ve bu durum yalnız manevi değil, duyusal nesneler için de geçerlidir.
İnsana en uzak nesneler de olsalar, onun nesneleri olduklan sürece ve
oldukları için insani özün görünen yüzleridir.
Ay da, Güneş de, yıldızlar da insana, kendini bil, gnothi seauton, diye
seslenirler.
İnsanın onları görmesi ve nasıl görüyorsa öyle görmesi kendi özünün bir
kanıtıdır. Hayvan yaşam için zorunlu ışık tarafından, insan ise en uzaktaki
yıldızın zayıf ışığı tarafından da etkilenir.
Sadece insan saf, anlaksal,* çıkarsız bir sevinç ve heyecan duyar; sadece
insan, gözüyle teorik şenlikler kutlar. Gökyüzündeki yıldızların, yeryüzüyle ve
onun ihtiyaçlarıyla ortak yarn olmayan yararsız ve zararsız ışığına bakan göz
bu ışıkta kendi özünü, kendi başlangıcını görür. Gözün doğası gökseldir. Bu
yüzden insan yeryüzünün üzerinde sadece gözle yücelir; bu yüzden teori
gökyüzüne bakışla birlikte başlar. ilk filozoflar birer astronomdu. Gökyüzü
insana belirlenimini, onun sırf davranmak değil, bakmak için de belirlendiğini
anımsatır.
Öyleyse, bu sizin düşündüğünüz gibi maddesel bir evren değildir. Sadece siz
onu öyle tanımlarsınız. O ruhtan (spirit) ortaya çıkmıştır ve ruhsaldır. Bu
düzenli, gerçek, temel bir şeydir. Eğer düzenliyse, bilimseldir de; eğer
bilimselse, zekidir de, o zeki yaşamla birleşmiş yaşamdır. Zeka ile birleşmiş ve
onun tarafindan yol gösterilen yaşam irade haline gelir ve, iradeyle, o insanın
yeteneği ve işi haline gelir. Ruh (Spirit) esas, titreşen, yaratan güçtür; ve siz
sadece onu kabul ederek ya da onun var olduğunu bilerek o titreşime girip
onun gücünü kullanabilirsiniz; sonra onun ortaya çıkmasına izin verirsiniz, ve
onun tümü sizin emrinizde olur. Sizin için o içinizde bulunan, daima-güçlü ve
sürekli bir yaşam kaynağı olur. ·
Tanrı, dışınızda bulunan, sizin onu içinize getireceğiniz ve sonra dünyaya
sunacağınız bir varlık değildir. Tanrı, kendi düşünce eyleminizle üretip
canlandırabileceğiniz o güçtür. Bu gücün sizin içinizde ve tüm çevrenizde
olduğu doğrudur, ama siz onu düşünüp onun var olduğunu bilene dek o
hareketsiz kalır. Ancak siz onun var olduğunu bildiğinizde, o sınırsız bir
biçimde sizin içinizden akar. Brianna Beach
Rizom (felsefe)
Ağaç biçimli düşüncenin en temel özelliklerinden bir tanesi de, belirli bir
temeli/kökeni referans alan açıklama biçiminde görülür. Köken referanslı
açıklama biçimi, farklılığı temsil aracılığıyla özdeşliğe dönüştürme
eğilimindedir. Ağaç bütün bağlantı noktaları bir önceki bağlantı noktasına geri
götürülebilecek bir gelişim seyri izler ve bütün bağlantı noktaları bir kökende
toplanır. Dolayısıyla her bağlantı bir önceki bağlantıyı, köken ise bütün
bağlantıları temsil eder. “Heterojen halde hareket eden, farklılaşan birimlerin
birinden bir diğerine sıçrayan”[5] bir seyir izleyen rizomun ise, bağlantı
noktaları başka bağlantı noktaları tarafından sürekli kesintiye uğrayarak
çatallaşır ve bu nedenle rizom geriye doğru götürülemeyecek bir “oluş”un
ifadesidir. Bu özelliğinden ötürü rizom, temsile ve özdeşliğe karşı bir direnç
göstererek sürekli yersizyurtsuzlaşır ve böylece kodlama sistemlerinden
kaçan bir hareket tarzı izler
Köken referanslı açıklama biçimi, bütün bir süreci kökenin gelişim seyrinden
hareketle anlamlandırmaya çalışarak, şeyleri kendi farklılığı ve tekilliği
içerisinde ele almak yerine kökenin izdüşümü olarak telakki eder. Özdeşliğin
egemenliği altındaki böyle bir düşünce, kökende temsil edilemeyecek bir
gelişim seyri izleyen olguları ise, olması gereken modelden bir tür “sapma”
olarak görür ve farkı pejoratif anlamda tanımlar. “Böyle bir köken aramak,
‘önceden olmuş olanı’, kendine tamamen uygun bir imgenin ‘aynı’sını
bulmaya çalışmaktır; bu, meydana gelebilecek beklenmedik olguların
tümünü, tüm hileleri ve gerçeği peçeleyen her şeyi arızi olarak kabul
etmektir.”[6] Rizomatik düşünce ise, retrospektif bir şekilde olguları bir
temele götürmeye ve böylece farkı ‘bir’in egemenliğinde totalleştirmeye
çalışan yaklaşımları yapıbozuma uğratarak, farkı ön plana çıkarır ve düşünceyi
temsil sisteminden kurtarmaya çalışır. “Asıl önemlisi, rizom ya da çoğulluğun
asla aşırı kodlanmaya izin vermemesidir, çizgilerinin ya da çizgilerine bağlı
sayı çoğulluklarının üstünde destekleyici bir boyut yoktur.”[7]
Kısa dönemli hafıza ile uzun dönemli hafıza arasındaki farkın gösterdiği üzere,
rizomun temel özelliklerinden birisi de onun yeni olana, dışarıya açıklığıdır.
Rizomun çeşitlenerek, genişleyerek, yeni yollar bularak ilerlemesi, onun
yaratıcı gücünü gözler önüne serer. Bu çerçevede rizomatik düşünceyle,
Deleuze ve Guattari’nin yaratıcılıkla karakterize olan felsefe anlayışı arasında
bir paralellik söz konusudur. Deleuze ve Guattari’ye göre “ her zaman yeni
kavramlar yaratmak; felsefenin amacı budur.”[10]
KP04217874959
O zaman anlıyorum ki, bu ev coğrafi bir konum değil, Tanrı ile bağlantının ta
kendisi. Bu, her zaman sahip olduğum ama erken çocukluk yıllarımdan beri
unutmuş olduğum bağlantı. Bütün deneyimi sözcüklere dökmek oldukça zor,
çünkü onu zihinsel düzlemde yaşamıyorum. Gerçekte, nefes seansı sırasında
aklıma gelen düşüncelerin hiçbiri, aktarılabilir geleneksel düşüncelerden
değil. Tam aksine, değişim daha önce hiç ziyaret etmemiş olduğum bir
seviyede gerçekleşiyor. Transformal Nefes 'te yaptığımız ilk şey, insanlara
nasıl tam olarak ve derinden nefes alınacağını öğretmektir. Onların kendi
kısıtlı nefes alma kalıplarını keşfetmelerine ve sonra yeniden eğitmelerine
yardımcı oluyoruz. Bir saat uzunluğundaki adanmış seanslarda uygulanan
Transformal Nefes, insanın kendisinin sorumlu olduğu bir şifa yöntemidir,
düşük titreşimli hastalık yükünü ve kısıtlı hücresel hafızayı temizlemek için
nefes ile yaratılan yüksek titreşimli enerjiyi kullanır.
Ruhsallık, şifa ve duanın gücü üzerine sayısız çalışmaları olan yazar Larry
Dossey, buna "mekansız zihin" adını veriyor. İmanla dua ettiğimiz veya
onaylayıcı ifadeler söylediğimiz zaman, kendi düşüncelerimizin akışını bilinçli
olarak yeniden yönlendiriyoruz. Bu, sırasıyla evrensel zihni ve böylece tüm
bireysel zihinleri etkiliyor
bütünlüğe özbilinç demiştiniz ki bu özgürlük olarakmı kendisini ortaya koyar
bu ise
bir ...birlik ve bütünlük kavramlarını kullanırken özbilinç bütünlüktedir
dediniz..... dışsallıkta tin doyurulamaz ve kendisini bütünleyemez
sadece içsellikte kendisini bütünleyebilir dediğimizde bu kendisini özgürlük
olarakmı ortaya koyar
yani özbilinç özgürlükmüdür
Her Yerde Hazır ve Nazır Olan olduğumuzu görmek için -Eyüb'e o vizyonda
gösterilen- o bilinç 'merdivenini' tırmanmamız gerekir. Eyüb'ün vizyonunda,
ona yerden yükselip göğe erişen bir merdiven gösterilmişti. O, Tanrı'nın
meleklerinin o me
rdivenden inip çıktıklarını -yani, Tanrı'nın fikirlerinin Ruh' tan forma
indiklerini ve tekrar yükseldiklerini- görmüştü