Professional Documents
Culture Documents
Öğrenme Psi̇koloji̇si̇ Ders Notlari - Kpss Özetleri (Pdfdrive)
Öğrenme Psi̇koloji̇si̇ Ders Notlari - Kpss Özetleri (Pdfdrive)
**Büyüme ve vücutta değiĢik etkilerle oluĢan geçici değinmelere atfedilmeyecek, yaĢantı ürünü olarak
meydana gelen davranıĢta potansiyel davranıĢtaki nispeten kalıcı izli değiĢmedir.
DĠKKAT: Sınav için ders çalıĢan bir öğrenci kazandığı ediminleri sınavdan önce unutursa kalıcı izli özelliği kaybolur
2007 ÖSYM TANIMI: YaĢantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranıĢ değiĢikliği.
**BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN AġAĞIDAKĠ SORULARA CEVAP VERMESĠ GEREKĠR
1-DavranıĢ tekrar ya da yaĢantı yoluyla mı oluĢmuĢtur?
2-DavranıĢta değiĢiklik meydana gelmiĢ midir?
3-DeğiĢiklik oldukça kalıcı izli midir?
DĠKKAT: Bu sorulardan herhangi birine HAYIR yanıtı veriliyorsa o davranıĢ öğrenme ürünü değildir. Mesela bazı
psikolojik rahatsızlıklarda ve tiklerde de davranıĢ değiĢikliği ortaya çıkmaktadır ve bu davranıĢ değiĢiklikleri de oldukça
kalıcıdır fakat öğrenme ürünü değildir, çünkü bireyin kendi isteğiyle meydana gelmemiĢtir ve tekrar ve yaĢantı sonucu
oluĢmamıĢtır.
BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN SAHĠP OLMASI GEREKEN ÖZELLĠKLER:
1-DavranıĢta gözlenebilir bir değiĢme meydana gelmeli.
2-DavranıĢta değiĢme nispeten kalıcı izli olmalı.
3-DavranıĢta değiĢme yaĢantı sonucu meydana gelmeli.
4-Kazanılan davranıĢ farklı durumlarda kullanılabilmeli.
5-Önceki öğrenmelerden farklı olmalı.
6-DavranıĢ: Sakatlık, hastalık, yorgunluk, ilaç, alkol, uyuĢturucu kullanımı sonucu ortaya çıkmamalı.
7-Refleksif ve içgüdüsel davranıĢlar olmamalı. DoğuĢtan getirilmemiĢ olma.
8-Büyüme ve olgunlaĢma sonucu ortaya çıkmamalı.(yürüme, ayakta durabilme, değiĢik sesler çıkarma gibi) DĠKKAT:
9-Öğrenme sonucu yeni farklı sonuçlara varılmalı-eskisinden farklı tepkilerde bulunma.
10-Öğrenme sonucunda yaĢantıya dayalı iliĢkiler kurulabilmeli.
11-Geçici davranıĢ değiĢiklikleri öğrenme değildir. Kolu kırıldığı için yüzemeyen bir çocuğun durumu
12-DavranıĢ değiĢmesinde birey aktif ve etkileĢim içindedir.
NOT: Eğitim ile kazanılmıĢ davranıĢların tamamı öğrenilmiĢ davranıĢlardır.
BĠRLĠKTE KARAR VERELĠM:
1-Bir annenin bebeğinin altını değiĢtirmesi,,__________________________________________
2-ĠĢine hep zamanında giden bir kiĢinin çalar saati bozulduğu için iĢine geç kalması_________
3-Bir bebeğin annesini görünce gülümsemesi,,_______________________________________
4-Bisikletten düĢen bir çocuğun ayağını incitip pedal çevirememesi______________________
5-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması,,______________________
6-Bir bebeğin biberondan emdiği süt çok sıcak olduğunda ağzından püskürtmesi___________
7-Bir bebeğin hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip etmesi______________________
8-Bir bebeğin değiĢtirilmek için alt bezi açıldığında ellerini ayaklarını oynatması______________
9-Bir bebeğin elini,ayağını ısırarak seven bir yetiĢkini görünce ağlamaya baĢlaması(Ö.Y.),,___________
10-Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi_______________
11-Limon kelimesini duyan bir kiĢinin ağzının sulanması,,_________________________
12-Alkolün etkisiyle ya da hastalığından kaynaklanan ateĢin etkisiyle bir kiĢinin sayıklaması_____
YAġANTI: Taklit-Tekrar-Deneyim
Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir. Büyüme ve olgunlaşma düzeyine erişen
organizmanın çevresi ile etkileşime geçmesi.
**Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması.
Dikkat: Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu davranışında meydana gelen değişim ise öğrenme yaşantısı
olarak açıklanır.
Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması, YAŞANTI iken aynı şekilde
yazmayı öğrenmesi ÖĞRENME YAŞANTISI olarak ifade edilebilir.
*-*-Günlük yaşantımızda sokak ve caddelerde yüzlerce kişi ile karşılaşırız. Ancak bu etkileşimler, yaşantı
eşiğini aşmadığı için kalıcı izli olmazlar. SAYFA 1
DAVRANIġ:
**Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki U->T
**Organizmanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleĢtirdiği her türlü etkinlik
NOT: Aynı uyarıcıya bütün organizmalar aynı tepkiyi göstermek zorunda değildir. Aynı uyarıcıya
farklı tepkiler gösterilebilir.
Davranışlar;
1. Doğuştan gelen davranışlar (içgüdüsel-Refleksif)
2. Geçici davranışlar (alkol, ilaç, vb. etkisiyle oluşan davranışlar).
3. Sonradan kazanılan davranışlar (öğrenme ürünü davranışlar)- istendik ve istenmedik davranış
DAVRANIġ TÜRLERĠ
ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar ÖğrenilmiĢ DavranıĢlar
DoğuĢtan Gelen DavranıĢlar Sonradan Kazanılan DavranıĢlar:
(İçgüdüsel-Refleksif Öğrenme Ürünü Davranışlar
-Kuşların yuva yapması-arının bal yapması ĠSTENDĠK-ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR
-Gök gürültüsünde irkilme
Geçici DavranıĢlar: ĠSTENDĠK DARANIġLAR:
Alkol-ilaç-narkoz alma-uyuĢturucu kullanımı- Planlı eğitim ürünü davranıĢlar
hastalık yorgunluk gibi durumlarda gösterilen A-Ġnformal-aile, akran, TV, internet
davranıĢlar. B-Formal-okul kurs v.b
Büyüme Sakatlanma-OlgunlaĢma Sonucu ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR:
Ortaya Çıkan DavranıĢlar: Eğitimin hatalı yan ürünü davranıĢları
Yürüme-dik durma-ses çıkarma-sesin Argo konuĢma-kopya çekme
kalınlaĢması,üreme sistemini kazanma
ÖNEMLĠ UYARI:
**AlıĢma ve duyarsızlaĢma sonucunda kazanılan davranıĢlar öğrenilmiĢ davranıĢ değildir.
-Sürekli aynı kokunun olduğu ortamda çalıĢan bir kiĢinin bir süre sonra o kokuya alıĢması
**Çocukluk ve ergenlikteki benmerkezci düĢünme eğilimine bağlı olarak ortaya çıkan
davranıĢlar da öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir.
-Kıskançlık sahiplenme kuĢkulanma saldırganlık
ĠÇGÜDÜ:
Ġnsanlarda OLMAYAN (Ġnsanlarda içgüdüsel davranıĢlar vardır(TARTIġMALI BĠR KONUDUR)-en
güzel örneği ise ANNELĠK içgüdüsü),doğuĢtan getirilen türe özgü ve bir türün tüm üyelerinde
aynı olan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. Çok kısa bir ifade ile Doğal Güç
NOT: Ġnsanlarda görülen cinsel istek tepkileri-yemek yeme, nefes alma korunma, beslenme gibi
davranıĢları da içgüdüsel (ĠÇGÜDÜ DEĞĠL) davranıĢ olarak açıklayanlar vardır
Temel Özellikleri:
1-DoğuĢtandır-kalıtsal
2-Bir türün tüm üyelerinde vardır ve aynıdır
3-KarmaĢık davranıĢ örüntüsü olmalıdır.
4-BaĢka türlerde olmamalıdır.
5-Ertelenemezler.
6-Amaca yöneliktir, düĢünme yoktur, kendiliğindendir.
Arıların bal yapması-kuĢların göç etmesi-hayvanların depremi önceden hissetmesi v.b
REFLEKS:
**DoğuĢtan getirilen belirli bir uyarıcıya karĢı organizmanın gösterdiği hızlı tutarlı ve basit istem
dıĢı öğrenilmemiĢ davranıĢlardır.
**Bilinçli ve iradeli olarak yapılmazlar.
**Sonradan öğrenilmez.
**Bir süre ertelenebilirler fakat engellenemezler. Organizma rahatladığı ilk anda refleks ortaya
çıkacaktır.
ÖRNEKLER: ÜĢüyen birinin titremesi-tozlu ortamda hapĢırma-ani gürültü karĢısında irkilme-
karanlıkta gözbebeğinin büyümesi-Soğan doğrayan birinin gözlerinin sulanması-bir bebeğin ağzına
gelen bir nesneyi emmesi-köpeğin eti görünce salya akıtması SAYFA 2
ĠÇGÜDÜ-REFLEKS KARġILAġTIRMASI
ĠÇGÜDÜLER REFLEKSLER
1-ERTELENEMEZ-ZAMANI GELDĠĞĠNDE ORTAYA ÇIKAR 1-ERTELENEBĠLĠR
Örümcek ağ yapmayı erteleyemez Nefes alma ile oksijen alma ihtiyacımız bir süre erteleyebiliriz
2-KARMAġIKTIR 2-BASĠTTĠR
3-BELLĠ BĠR UYARICI YOKTUR 3-UYARICI VARDIR
4-TÜRE ÖZGÜDÜR 4-TÜRE ÖZGÜ DEĞĠLDĠR
KuĢlar bal yapamaz Nefes alma-kabin atması bütün türlerde vardır
UYARICI: Organizmayı harekete geçiren organizmada tepkiye yol açan iç ve dıĢ etkilerdir.
Açlık susuzluk-ĠÇSEL UYARICILAR
Isı ıĢık ses v.s-DIġġAL UYARICILAR
TEPKĠ: Organizmanın uyarıcılara karĢı göstermiĢ olduğu davranıĢlardır. Uyarıcı ile tepki
arasındaki iliĢki karĢılıklıdır. Bir durumda tepki olan bir davranıĢ baĢka bir durumda uyarıcı olabilir.
Aynı uyarıcı farklı organizmalarda farklı tepkilere yol açabilir.
Gülme: Fiziksel tepki
Terleme: Biyolojik tepki
Hayal Kurma: Psikolojik tepki
KARġILIK: Organizmanın tepkisinin ortaya çıkardığı sonuçtur. KarĢılık üç türlü sonuç doğurur.
Görmezden Gelme Veya
PekiĢtirme Ceza KarĢılık Vermeme
DavranıĢın tekrar edilme DavranıĢın tekrar edilme DavranıĢ ile ilgilenmeme
olasılığını artırıyorsa pekiĢtirme olasılığını azaltıyor ya da durumu
ortadan kaldırıyorsa ceza Ġstenmeyen davranıĢı azaltmak
**Sorduğu soruya doğru cevap için kullanılır.
veren öğrenciye öğretmenin **Öğrencinin verdiği yanlıĢ **Sınıfta ders anlatırken
aferin demesi cevaba karĢılık öğretmenin öğretmenin öğrencinin dikkat
öğrenciye bağırması çekmek için yaptığı davranıĢı
görmezden gelerek ona pirim
vermemesi
UYARICI----------------------------TEPKĠ-----------------------------------KARġILIK
Bir soru soruldu Soru cevaplandı Aferin denildi
EDĠM-PERFORMANS: Öğrenilenlerin gözlenebilir duruma gelmesidir. Öğrenmenin gerçekleĢip
gerçekleĢmediğini anlamak için performansa bakmak gerekir.
DOĞRU-YANLIġ-BOġLUK DOLDURMA
1-Alkol kullanan bir kiĢinin sokakta nara atması______________öğrenilmemiĢ davranıĢa örnektir.
2-Limon sözcüğünü duyan bir kiĢinin ağzının sulanmasının öğrenilmiĢ bir davranıĢ
olabilmesi için aynı anda limonu görmesi gerekir.________________
3-Kartalın yuva yapması, örümceğin ağ örmesi ve ani bir gürültü karĢısında irkilme
sonradan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. _______________
4-Ertelenebilir ve engellenebilir niteliklere sahip davranıĢlar reflekslere ait özelliklerdir____
5-Refleksler organizma için uyum sağlayıcıdır, hem de organizmanın rahatsız edici
uyarıcılardan kaçmasını sağlar.____________
6-Uyurgezer bir kiĢinin gece dıĢarı çıkması bir davranıĢ değiĢikliği olduğu için bir öğrenmedir._____________
7-Bir kuĢun uçması, kuĢun yuvanın kenarına gelmesini, yuvanın üstüne ya da uçabileceği bir açıklığa
çıkmasını, etrafına bakmasını ve kanatlarını çıkmasını gerektirir ve ani bir gürültüde irkilen bir insanın
davranıĢı kadar basit değil ________________davranıĢ örüntüsüdür.
*********************************************************************************************************************************
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk
almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.." Bu
herhalde bir çeşit oyun olmalıydı.
Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50´lerinde falan olmalıydı. Ama adını
nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına
dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden
farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve ´Merhaba´ demeniz
gerekse bile...
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 3
ÖĞRENMEYĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
Not=Dikkat: Öğreten ve öğrenme ortamı da öğrenmeyi etkileyen faktörler arasında yer alır.
Öğretmenin niteliklerin, niteliklerine bağlı olarak kullanacağı öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan araç-
gereç ve materyaller, ortamın öğrenme için uygun olup olmaması gibi faktörlerinde öğrenmeyi etkilediğini
bilmeliyiz.
A-ÖĞRENEN ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER
1-TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ (DoğuĢtan donanım)
*-Kaz uçar Laz uçamaz- KuĢ uçabilir ama insana uçmayı öğretemezsiniz.
*Bir papağana konuĢmayı öğretebilirsiniz fakat serçeye öğretmezsiniz
*Öğrenme organizmanın genetik donanımıyla sınırlıdır.
*Türe özgü hazır oluĢ: Organizmanın öğrenilecek davranıĢı öğrenebilmesi için gerekli biyolojik
donanıma sahip olarak dünyaya gelmesini ifade eder.
*6 yaĢındaki Sevgi ile 3 yaĢındaki Harun tenis öğrenmeye baĢlarlar aradan geçen zaman içinde
Sevgi raketi kavramayı kardeĢinden çabuk ve iyi öğrenmiĢtir. Dikkat: Çocukların raketi kavrama
ve temel hareketleri yapma hızları arasındaki farkın nedeni ne olamaz diye bir soru sorulmuĢ.
TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ nedeni olamaz kardeĢler doğuĢtan gerekli donanıma sahipler ve
eksiklikleri yok, beklenen davranıĢı yapabilirler. Burada kardeĢler arasındaki temel fark
olgunlaĢma ve ayrıca hazır bulunuĢluk, ilgi düzeyi yetenekler sayılabilir
*Bir kedinin elleri olmadığı için muz soymayı öğrenememesi türe özgü hazır oluĢ a örnektir.
*Bir banka reklamı için rakunlardan yararlanmaya karar verilmiĢtir. Bu hayvanlara, bozuk paraları kumbaraya atmaları
öğretilmeye çalıĢılmıĢtır. Köpekler kısa sürede bu beceriyi kazanmıĢlar, bozuk paraları ağızlarıyla kumbaraya
atmıĢlardır. Rakunlar ise parayı kumbaraya atmak yerine ön ayakları arasında tutmuĢlardır. Pek çok deneme
yapılmasına karĢın, hiçbir rakuna bu beceri öğretilememiĢtir.
Köpekler ile rakunlar arasında gözlenen bu fark aĢağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir? TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ
2-OLGUNLAġMA:
**Organizmanın bir davranıĢı öğrenebilmesi için belirli bir olgunluğa yani geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢması
gerektiğini ifade eder.
**Fiziksel, yaĢ ve zekâ anlamında olgunlaĢma Ģeklinde de ifade edilebilir.
**Bireyin herhangi bir organının, o organdan beklenen görevi yapabilecek duruma gelmesidir.
**Mesela 3 yaĢındaki bir çocuk okuma yazmayı öğrenmez.
YAġ: Örneğin çocuğun yürümeyi öğrenebilmesi için yaklaĢık on aylık olması gerekmektedir. Genellikle en iyi öğrenme yaĢı genç
yetiĢkinlik yaĢıdır. Ne çok gençler ne de çok yaĢlılar genç yetiĢkinler kadar kolay öğrenemezler.
ZEKÂ: Bir insan yaĢ olarak ne kadar olgunlaĢmıĢ olursa olsun, zihinsel anlamda yeterli düzeye ulaĢmamıĢsa
öğrenme gerçekleĢemeyecektir. Zihinsel anlamdaki bu olgunluk kendini zekâ olarak gösterecektir. SAYFA 4
3-GENEL UYARILMIġLIK HALĠ VE KAYGI:
UYARILMIġLIK HALĠ:
**Bireyin dıĢarıdan gelen uyarıcıları alma derecesidir. Birey dıĢarıdan yeterli düzeyde uyarıcı
almıyorsa bireyin uyarılmıĢlık hali yok ya da çok düĢüktür. (Örn, Uyku hali ).
**Birey çok sayıda uyarıcı alıyorsa genel anlamda uyarıcılara açıktır ve genel uyarılmıĢlık hali
yüksektir. (Örn; Panik hali).
Dikkat: UyarılmıĢlık halinin düĢük ya da yüksek olması öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler. Bu
nedenle iyi bir öğrenmenin meydana gelebilmesi için uyarılmıĢlık halinin orta düzeyde olması
gerekmektedir.
ÖRNEK: Yatarak, uykulu halde, isteksiz, yorgun bir Ģekilde sınava çalıĢma uyarılmıĢlık halini
düĢüreceği için öğrenme olumsuz yönde etkilenir.----Kalabalık ortamlarda, tv izleyerek ya da müzik
dinleyerek ders çalıĢma genel uyarılmıĢlık halini artıracağı için öğrenme yine olumsuz yönde
etkilenecektir.
** Öğrenme için oldukça önemli bir Ģarttır.
** ―Bugün canım ders çalıĢmak istemiyor‖ diyenlerin genel uyarılmıĢlık hali düĢüktür.
*-*-* Genel uyarılmıĢlık düzeyi ile öğrenme hızı arasında çan eğrisi biçiminde iliĢki bulunmaktadır.
Bunun anlamı ise genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, öğrenme hızını bir noktaya kadar olumlu, bir
noktadan sonra olumsuz etkilemektedir.
*-*-*ÇalıĢma ortamını düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına bir masa ve sandalyede
çalıĢılmasına özen gösteriniz—Bu tavsiyenin temel dayanağı olarak uyarılmıĢlık halinin ayarlanması
gösterilebilir.
KAYGI:
**Kaygının öğrenmeye etkisi uyarılmıĢlık hali ile benzerdir.
**Kaygı, güçlü bir istek ya da dürtünün, ihtiyacın karĢılanmayacak ya da gerçekleĢmeyecek gibi
görüldüğü durumlarda ortaya çıkan tedirgin edici bozucu duygudur.
**Kaygıda uyarılmıĢlık hali gibi orta düzeyde olmalıdır.
**Sonuç: Kaygısızlık öğrenmeyi olumsuz etkilediği gibi aĢırı kaygıda öğrenme için zararlıdır.
EK YORUM:
1- Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların
öğrenmelerini pek fazla etkilemez. Çünkü öğrenme iĢlemi o birey için çok kolay bir iĢtir.
2- Akademik yeteneği düĢük olan öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için baĢlı baĢına
bir nedendir. Söz konusu edilen birey öğrenirken çok fazla zorlanır. Buna bağlı olarak kaygı düzeyi de
yükselir
**Ġleriye ya da geriye her iki durumda da hatırlamaya bozucu etki söz konusudur. OLUMSUZ TRANSFER ĠLE
YAKINDAN ĠLGĠLĠ GĠBĠDĠR. Olumsuz transfer ile ileriye ket vurma bazen çok karıĢtırılmaktadır.
Olumsuz transferin ―öğrenmeyi‖,
Ġleriye ket vurmanın ise ―hatırlamayı‖ engellediği unutulmamalıdır
**Ket vurma iki türlü gerçekleĢir.
1. Ġleriye ket vurma: ESKĠ YENĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma
2. Geriye ket vurma: YENĠ ESKĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma
1-Otomobil kullanmayı öğrenen bir kiĢi, değiĢik bir model ya da marka otomobili de kullanabilir._____________
2- Ġki parmak yöntemiyle klavye öğrenen birisi, on parmak ile yazmaya çalıĢtığında zorlanarak daha yavaĢ yazması.
Ya da F klavyeyle yazmaya alıĢmıĢ bir kiĢinin Q klavye ile yazarken zorlanması_________________
3-Yeni aldığımız bir telefonun numarasını söylerken aklımıza sürekli eski telefon numaramızın gelmesi____________
4-Bir yabancı dil bilen bir kiĢinin yeni bir yabancı dili daha kolay öğrenmesi_____________________
5-Yeni evlenen birinin eĢine dikkatsiz bir anında eski sevgilisinin adıyla hitap etmesi__________________
6-Matematik dersindeki eksikliklerini tamamlayan bir öğrencinin fizik dersinde de baĢarılı olmaya baĢlaması ya da
öğrenme psikolojisini çok iyi kavrayan bir öğretmen adayının geliĢim psikolojisi dersini almamıĢ olmasına rağmen
deneme sınavlarında netlerinin öncekine göre daha yüksek olması_______________________________
7-Ġngiltere ye yerleĢen bir gurbetçimizin daha önce Türkiye de araba kullandığı için, Ġngiltere de araba kullanırken sık
sık kaza yapması___________________________
8-Sıddıka Hanım yeni taĢındığı evde mutfağının uygun olmaması nedeniyle sağa doğru açılan buzdolabı kapağını
sola doğru açılacak Ģekilde ayarlamıĢtır. Ancak kapağı açması gerektiğinde uzun bir süre dolap kapağını önce sağa
doğru açmıĢtır__________________________________
9- Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin atılması sık karĢılaĢılan bir hatadır_______________
5-GÜDÜ (MOTĠVASYON)
**Organizmayı harekete geçiren, onu davranıĢa yönelten güçtür.
**Güdüler organizmanın ihtiyaçlarından doğar ve bu ihtiyaçların giderilmesi için organizmayı
harekete geçirirler.
**ĠHTĠYAÇ: Organizmada herhangi bir eksikliğin hissedilmesidir. Bu ihtiyaçların giderilmesine
yönelik organizmada oluĢan iç gerilime ise DÜRTÜ denir. Dürtüler organizmada bir DENGESĠZLĠK
oluĢtururlar.
**Güdüler insanları harekete geçiren güçlerdir. Yani davranıĢı bir amaca doğru baĢlatan ve
sürdüren bir iç Ģarttır.
**Organizmanın öğrenmeye güdülenmiĢ olması bireyin öğrenmesini kolaylaĢtırır.
**Güdülenme; önce ihtiyacın hissedilmesi, sonra ihtiyacın giderilmesi için harekete geçme ve
ihtiyacın giderilmesiyle rahatlama Ģeklinde süreklilik göstermektedir.
**Acıkmayan insan yemek yemeye güdülenmemiĢtir.
**Yeterince güdülenmeyen bir kiĢi, diğer koĢulların (yaĢ, zekâ vb.) uygun olduğu durumlarda bile
gerekli olan, beklenen öğrenmeyi gerçekleĢtiremeyebilir
**Fizyolojik ihtiyaçlar birincil güdü, sevme, sevilme. BaĢarı gibi güdülerde ikincil güdü
olarak adlandırılır.
**Güdüler öncelikle organizmayı uyarır sonra uyarılan organizmayı eyleme sevk eder ve eylemde
bulunan organizmayı belli amaçlara yöneltir.
**Ġnsan öğrenmesindeki güdülenme, yalnızca fizyolojik gereksinimlerin karĢılanmasına yönelik
değildir. Onaylanmak, beğenilmek vb. güdüler insan yaĢamında çok fazla önem taĢır.
ĠHTĠYAÇ>>>DÜRTÜ>>>>GÜDÜ>>>>>DAVRANIġ SAYFA 6
BAġLICA GÜDÜLER
BĠRĠNCĠL ĠKĠNCĠL ĠÇTEN DIġTAN
GÜDÜLER GÜDÜLER GÜDÜLENME GÜDÜLENME
**DoğuĢtan ve **Sonradan kazanılan- *Birey kendi içinden *Birey dıĢarıdan bir
fizyolojik kökenlidirler sosyal ya da psikolojik geldiği için davranıĢta ödül almak için
kökenlidirler bulunur. davranıĢta bulunur.
**ÖğrenilmemiĢlerdir.
*Öğrencinin merakını *Öğrencinin öğretmenin
**Açlık, susuzluk, gidermek için ders gözüne girmek için ders
çalıĢması
cinsellik, ısıyı koruma, **ÖğrenilmemiĢlerdir çalıĢması
sevgi **Bilme anlama tanıma **BaĢarılı olma, merakı **BAġKASI-etkili
Kendini gerçekleĢtirme giderme, kiĢilerin
ihtiyaçları, yetenekleri **Ödül alma, iyi not alma,
****BaĢkasını cezadan kaçma, göze
**Para baĢarılı olma beklemez, kendi girme, dikkat çekme
dikkati çekme, mevki, harekete geçer
Statü,
ÖRNEKLER
1-Günlük yaĢamdan örnekler sunma-öğrencilerin yakın çevresinden örnekler sunma, güncel olayları sınıfa taĢıma
2-Ġlginç durumlar resimler Ģekiller örnekler sunma
3-Birbirlerinden farklı uyarıcıları kullanma, hareketlilik, zıtlık, beden dili ses tonu araç gereç soru
4-Sınıfta farklı oturma düzenleri oluĢturulabilir.
5-TartıĢma, panel soru cevap v.s
6-Öğrencinin öğreneceklerini nerede kullanabileceği, ne iĢe yarayacağını söyleme v.b
7-FĠZYOLOJĠK DURUM:
**Öğrenmenin gerçekleĢmesi kiĢinin sağlığıyla da doğru orantılıdır.
**Özellikle görme, iĢitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık
bozukluğu durumlarında öğrenmenin tam olarak gerçekleĢmesi mümkün değildir.
B-ÖĞRENME MALZEMESĠ-KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER:
(Öğrenilen ġey)
1-ALGISAL AYIRT EDĠLEBĠLĠRLĠK
**Etraftaki diğer uyarıcılardan ayırt edilmeyen bir uyarıcının öğrenilmesi zor olacaktır.
**Öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilmesidir.
**Zıtlıklar ve farklılıklar ayırt edilebilirliği güçlendirir.
**Konuyu anlatırken öğretmenin konunun önemini vurgulayıp sınavda çıkabileceğini söylemesi
buna örnek gösterilebilir
**Öğrenilecek metindeki bazı cümlelerin renkli ya da koyu yazılması, öğretmenin bazı konulara
dikkat çekmesi algısal ayırt edilebilirliğe örnektir.
2-ANLAMSAL ÇAĞRIġIM:
**Zihinde bir takım çağrıĢımlara yol açan öğrenme malzemesi öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır.
Ġnsanlarda çağrıĢım genellikle zıtlıklarda ve eĢ anlamlılarda görülür
**Öğrenme malzemesinin öğrencinin zihninde çeĢitli çağrıĢımlar yapması, öğrencinin önceki
öğrenme ve yaĢantılarıyla ilgilidir, öğrenmede transferi sağlar.
**Mesela KPSS KAVRAMI ZĠHĠNDE NELER CANLANDIRIR? Yazınız
1- 4-
2- 5-
3- 6-
**Öğretmenlerin algısal ayırt edilebilirliği kullanması aynı zamanda bilgilerin kalıcılığı açısından
anlamsal çağrıĢımı güçlendirecektir. KAVRAMLARIN BĠRBĠRLERĠNĠ ÇAĞRIġTIRMASI
3-KAVRAMSAL GRUPLANDIRMA
**Öğrenilen konunun benzerliklerine göre gruplandırılması öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır.
**Kavramsal gruplama bilginin zihinde somut ve görsel bir Ģekilde düzenlenmesini ve öğrenilmesini sağlar
**Novak tarafından geliĢtirilen kavram haritaları bu amaç için kullanılmaktadır. Anlamlı öğrenmeyi sağlayan önemli
tekniklerden biridir. Mesela canlıların sınıflandırılması-ġEMAYI OLUġTURUNUZ-uygulama
**Öğrenilen konunun kavramsal benzerliklere göre gruplandırılması, bütünleĢtirilmesi örgütlenmesi söz konudur.
4-TELAFFUZ EDĠLEBĠLĠRLĠK:
**Dil ile düĢünce arasında sıkı bir iliĢki vardır. Dile getirilemeyen, telaffuz edilemeyen öğrenme
malzemesi öğretici tarafından aktarılmaz, öğretilemez
SAYFA 8
C-ÖĞRENME YÖNTEMĠ / STRATEJĠSĠ ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER
1-Konunun Yapısı,
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci Aktivitesi
1-Konunun Yapısı
**Genel kural önce bütün sonra parçalara bölerek ve daha sonra tekrar bütün olarak öğrenilmesidir.
Öncelikle konunun bütünü hakkında bilgi sahibi olduktan sonra konuyu parçalara bölerek çalıĢmak ve son
aĢamada toparlamak bütünleĢtirmek tavsiye edilir
**Fakat konunun yapısına göre bu genel kural değiĢim gösterir. Konunun uzun ya da kısa olması bunda etkili
olabileceği gibi Öğrencinin düzeyi de burada etkili olmaktadır. Hangi yöntemin daha faydalı olacağı konuya
göre değir.
**Eğer öğrenilecek konu kısa ve birbirleriyle bütünleĢmiĢ ise parçalara ayrılması durumunda tekrar
bütünleĢtirmede ve anlamlı hale getirmede zorluk çekilecektir. Konu uzun ise parçalara ayırmak
daha faydalı olacaktır.
**Unutulmaması gereken öğrenci yapısı ve düzeyine göre ve konunun yapısına göre yöntem
değiĢecektir.
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)
**Öğrenmeye ayrılan ve bunun nasıl kullanılacağı önemlidir. Bu durum karĢımıza 2 Ģekilde çıkar.
1-ARALIKLI ÇALIġMA: Konuların belirli programa göre düzenli aralıklarla tekrar edilmesidir. Konu
ya da derslerin zamanında günü gününe çalıĢılması ya da haftalık düzenli tekrarların yapılmasını
ifade eder.
2-TOPLU ÇALIġMA: Sınavlardan önce yapılan sıkıĢık ve yoğun çalıĢması buna örnektir. Vize ve
final haftalarındaki yoğun çalıĢmalar buna örnektir
Not: Her iki durumunda olumlu ya da olumsuz yanları vardır. Genel olarak aralıklı çalıĢma
tavsiye edilir. Parçalara bölerek yapılan öğrenmelerin genelde öğrenmeyi kolaylaĢtırdığı
söylenebilir.
**AMAÇ YÜKSEK NOT ALMAK VE BĠLGĠLERĠ DAHA SONRA KULLANMAK NĠYETĠ YOKSA-TOPLU
**AMAÇ BĠLGĠLERĠN KALICILIĞI ĠSE-ARALIKLI ÇALIġMA
KPSS: Bir hafta sonra gireceği sınava hazırlanan öğrencisine ―Her gün yarım saatini ayırıp
çalıĢman sınavdan bir gün önce 15 saat çalıĢmandan daha yararlı olur.‖ Biçiminde öneride
bulunan bir öğretmen, Öğretmen burada aralıklı-toplu öğrenme üzerine vurgu yapmıĢtır.
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)
**Sonuç hakkında bilgi verme-Öğrenen öğrenme durumu hakkında bilgi sahibi olur. Öğrenenin ne
düzeyde öğrenip öğrenmediği hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Öğrenmesi yeterli mi yetersiz
mi? Öğrenen bunu fazla gecikmeden öğrenmelidir.
**Öğretmen, öğrencilerini ne kadar öğrenip ne kadar öğrenemedikleri konusunda mutlaka
bilgilendirmelidir. Bunu da öğrencinin derse motivasyonunu kaybetmeden yapması doğru olacaktır.
**Öğrenciye öğrendikleri hakkında bilgi vermeye ne kadar doğru ya da yanlıĢ yaptığını bildirmeye
Geri Bildirim-Dönüt denir.
**Aferin denilerek pekiĢtirilmesi de güdülenmeyi artırır.
**Sınav sonuçlarının öğrencilere zamanında duyurulması, sınav kâğıtlarını dağıtılarak kontrol
ettirilmesi bu açıdan önemlidir.
**Skinner in Programlı Öğrenmesi ve Bloom un tam öğrenmesi bu konuyu çok önemser.-dönüt ya
da anında dönüt kavramları vurgulanır.
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci
Aktivitesi
**Öğrencilerin duyu organlarıyla öğrenmeye katılması önemlidir. Öğrenmede en yüksek kalıcılık
aktif katılım ve yaparak yaĢayarak yapılan öğrenme ilkelerindendir.
**Öğrenci sürece aktif olarak katılmalıdır.
**Dinlemeli okumalı yazmalı sormalı tartıĢmalıdır. Kısaca öğrenci yaparak yaĢayarak öğrenmelidir
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 9
ÖĞRENME KURAMLARI
DAVRANġCI 1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel-------------ĠVAN PAVLOV
2-Edimsel KoĢullanma-Operant-----------SKĠNNER
ÇAĞRIġIMCI
3-BitiĢik kuramlar------------------------------WATSON-GUTHRĠE
BAĞSAL 4-Bağ Kuramı-----------------------------------THORNDĠKE
KURAMLAR 5-Sistematik DavranıĢ Kuramı-------------HULL
1-Gestalt Kuramı--------------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka
BĠLĠġSEL 2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı-----------------------GAGNE
KURAMLAR 3-Yapılandırmacı Kuram----------------------PĠAGET-VGOTSKY
BĠLĠġSEL
AĞIRLIKLI 1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN
DAVRANIġCI 2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA
KURAMLAR (Gözlem Yoluyla Öğrenme)
ĠNSANCIL
DUYUSAL 1-Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi----------------------MASLOW
KURAMLAR 2-Benlik GeliĢimi------------------------------ROGERS
3-Ahlak GeliĢimi-------------------------------KOHLBERG
BEYĠN TEMELLĠ
ÖĞRENME 1-Nöro-Fizyolojik Kuram-------------------HEBB
KURAM
J.LOCKE Felsefi alt yapıyı oluĢturmuĢtur. Öğrenme uyarıcı tepki arasındaki bağın kurulması
ve pekiĢtirilmesi ile açıklanabilir. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değiliz.
Bilinen kuramı klasik koĢullanmadır. BaĢlangıçta tanınmayan bir uyaranın
ĠVAN yaĢantılar yoluyla tanınarak koĢullu uyarıcı haline gelmesi olarak öğrenme
PAVLOV açıklanır. Doğal uyarana gösterilen tepkinin yapay uyarana da gösterilmesi.
GUTHRĠE BitiĢiklik-Bir uyarana verilen tepki, uyaran her görüldüğünde ya da benzer uyaran
görüldüğünde tekrarlanır, tekrar ortaya çıkar.
THORNDĠKE Öğrenme deneme-yanılma yoluyla problem çözme süreci olarak açıklanır.
BAĞ KURAMI
-Otomatik tepki yok iradeli davranıĢlar vardır
-Operant: KarmaĢık uyarıcılara karĢı gösterilen edim
SKĠNNER -Bu edimler sonucu etkiler ve pekiĢtirildikçe davranĢın devamı sağlanır Bu durum
ise EDĠMSEL KOġULLANMA olarak adlandırılır.
-Programlı öğrenme-Anında dönüt-Düzeltme
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 11
BĠLĠġSEL VE DAVRANIġCI KURAMLARIN
KARġILAġTIRILMASI
DAVRANIġCILAR BĠLĠġSELCĠLER
DavranıĢçıların açıklayamadıkları ve eksik
Gözlenen ölçülebilen davranıĢlara ilgi bıraktıkları konuları tamamlamıĢlardır. Zihinsel
duymuĢlardır. Uyaran-tepki arasındaki bağa yapıdaki (algılama, kavrama, bilme, düĢünme)
dikkat çekmiĢlerdir değiĢmeleri, içsel süreçleri, bilgiyi iĢleme
tarzındaki değiĢmeyi ve öğrenmeye etki eden
bireysel özellikleri ele almıĢladır.
DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın Bilgideki değiĢme davranıĢa yansır ve davranıĢı
gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır yönlendirir.
PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan PekiĢtireç; baĢarılı olma, belirsizlikten kurtulma,
verilen pekiĢtireç önemlidir. keĢfetme gibi içsel özelliklerdir
Öğrenci öğrenme sürecinde pasiftir. Birey yeni Öğrenci dikkatini kullanarak, uyarıcıları seçerek
bir problem durumuyla karĢılaĢtığında deneme ve anlamlı hale getirerek kavrama yoluyla
yanılma yoluyla çözüm üretir. öğrenmede aktiftir.
Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar
üzerinde araĢtırmalar yaparak öğrenmeyi Bireyin doğal çevre içinde, değiĢik ortamlarda
açıklamıĢlardır. Ġnsan öğrenmesi ile diğer nasıl öğrendiğini ele almıĢlardır
canlıların öğrenmesi benzerlik göstermektedir
Kavram ve ilke öğrenme, problem çözme,
Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde eleĢtirel düĢünme gibi biliĢsel yönü ağır basan
durmuĢlarıdır. karmaĢık davranıĢların öğrenilmesinde kullanılır
DavranıĢçılar, öğrenmenin oluĢumunu, uyarıcı BiliĢselciler, öğrenmeyi, algıların belli kurallara
ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak göre zihinde yeniden organizasyonu olarak
nitelendirirken ifade etmektedirler.
1-Somut sonuç-ürün önemli 1-Süreç nasıl öğrendiği önemli
2-Bilginin nasıl elde edildiği-olgulara dayalı bilgi 2-Kuramsal bilgi-sebep ve niçin önemli
önemli
3-Sınama-yanılma yoluyla öğrenme 3-KeĢfetme-problem çözme öğrencinin
kendisinin sonuca gitmesi önemli
4-Geri bildirim ölçme değerlendirme amaçlı 4-Geribildirim ve ölçme değerlendirme bilgi
yapılır vermek ve geliĢtirmek amaçlı yapılır.
PAVLOV UN DENEYĠ
ĠġLEM SAYISI 1.UYARICI 2.UYARICI TEPKĠ
1 Zil (Nötr) *** YOK
2 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya
(ġartsız Tepki)
3 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya
(ġartsız Tepki)
4 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya
(ġartsız Tepki)
5 Zil (ġartlı) Salya
*** (ġartlı Tepki)
6 Zil (ġartlı) Salya
*** (ġartlı Tepki)
AÇIKLAMA-1: Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol
açmayan bir uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte
verilmesi durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür.
Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil sesini (nötr
uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda vererek
köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine vermesini
sağlamıştır.
AÇIKLAMA-2:Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal
uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce
zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya
tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu
ya da şartlı tepki denilmektedir. SAYFA 14
Klasik KoĢullanmanın Temel Kavramları
Nötr Uyarıcı: Organizma için bir tepkiye neden olmayan, henüz koĢulsuz uyarıcı ile
iliĢkilendirilmemiĢ olan uyarıcılardır. BaĢlangıçta organizma için bir Ģey ifade etmez. ZĠL
KoĢulsuz(ġartsız-Doğal) Uyarıcı: Organizma için doğal olan tepkilere yine doğal olarak
ortaya çıkaran uyarıcılardır. Organizmanın doğası gereği tepki gösterdiği uyarıcılar. DoğuĢtandır,
öğrenilmemiĢtir. ET
KoĢulsuz (ġartsız-Doğal)Tepki: Organizmaya sunulan koĢulsuz uyarıcının oluĢturduğu doğal tepkidir.
Organizmanın doğası gereği gösterdiği tepkiler. DoğuĢtandır, öğrenilmemiĢtir. ETE KARġI SALYA
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Uyarıcı: Zil gibi önceden nötr olan bir uyarıcının; et gibi koĢulsuz, doğal
bir uyarıcı ile iliĢkilendirilerek aynı tepkiyi oluĢturmasıdır. Burada zil koĢullanmıĢ bir uyarıcıdır.
YaĢantılar sonucu öğrenilmiĢtir.
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Tepki: Organizmanın koĢullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Zil sesine
verilen salya tepkisi. YaĢantılar sonucu kazanılmıĢ, öğrenilmiĢtir.
EK BĠLGĠ: Konorski tipi Ģartlı tepki:
Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra deneyci tarafından
bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam eden tekrarlardan
sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir. Buna sinyal öğrenme denir.
UYGULAMA SORULARI: Tablo OluĢturunuz. Tüm Kavramları Gösteriniz
1-Kullanılacak Kavramlar: El-Soğuk Sus-Vuvuzela Sesi-Kan Damarlarının BüzüĢmesi
2-Öğretmen-Ceza-Korkma
3-Okul-Güler Yüzlü Öğretmen-Sevinme
4-Sıcaklık-Terleme-KarĢı Cins
AĢağıdaki Açıklamaların DOĞRU-YANLIġ Olup Olmadığına Karar Veriniz. HATA VARSA ALTINI
ÇĠZEREK DOĞRUSUNU YAZINIZ.
1- KoĢullu uyarıcıya gösterilen tepki de koĢullu tepkidir. Et ve salya arasında görülen doğal iliĢki,
zil sesi ve salya arasında da yaratılmıĢtır. Bu durumda, zil sesi koĢullu uyarıcı, zil sesini duyunca
salya salgılama ise koĢulsuz tepkidir.____________________________________________
2- koĢulsuz uyarıcı organizmada doğal ve otomatik olarak tepkiyi oluĢturan uyarıcı, koĢulsuz tepki
ise koĢulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve öğrenilmiĢ tepkidir.____________
3-Özetle klasik koșullanma önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile tepki arasında
bağ kurulması sonucu oluĢur. Koșullanma nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıyla eșleșmesi sonucu
oluĢan koĢullu uyarıcıya doğal tepkinin verilmesiyle gerçekleșir.___________________________
4-KoĢulsuz tepki yaĢantıya bağlı değildir ve doğal bir davranıĢtır. DoğuĢtan geldiği için öğrenilmiĢ
değildir. KoĢulsuz uyarıcı karĢısında gösterilen yapay tepki otomatiktir._____________________
OKUMA PARÇASI: Klasik koĢullanma olayı anlatılırken örnek olarak salya koĢullanmasının seçilmesi, bu olayın
her günkü hayatta çok önemli bir rol oynamasından değil, önemli koĢullanmaların nasıl meydana geldiğine bir
örnek oluĢturmasındandır. Aslında çoğumuz bu tür koĢullanmaya maruz kalmıĢızdır. Günümüzde artık, eski
büyük Amerikan çiftliklerinde olduğu gibi, çalıĢanlarda masaya koĢuĢma ve ağız sulanması davranıĢlarına yol açan
büyük sirenler ve ziller çalınmıyor ama, modern hayatta da yiyeceğin kokusu, yemekten söz edilmesi, hatta
yemeğin düĢünülmesi bile ağzımızı sulandırmaya yetiyor.
Diğer bir tür koĢullanma, korku koĢullanması, gündelik hayatta daha önemli bir rol oynar. Çoğumuz korku
koĢullanması türünde deneyimler geçirmiĢizdir; bu deneyim ve korkular çevreye yaptığımız uyum (veya
uyumsuzluğun) temelini oluĢturmuĢtur, insanlarda korku koĢullanmasının psikolojide çok ünlü bir örneği, Albert
adlı 11 aylık bir erkek çocuğun vakasıdır (VVatson ve Rayner, 1920).
Deneyin baĢlangıcında Albert'in hayvanlardan korkusu yoktur. Kendisine beyaz bir tavĢan sunulduğunda sevinç
gösterilerinde bulunmuĢ ve hayvandan uzaklaĢmak için hiç bir çaba göstermemiĢtir. Ancak daha sonra kendisine
bir fare gösterilirken çok Ģiddetli bir gürültü duyması sağlanmıĢtır. ġiddetli gürültüler genellikle çocuklar için, hatta
hepimiz için, korku uyandırıcı uyarıcılardır. Ses Albert'in geriye doğru çekilmesine neden olmuĢtur. Beyaz farenin
gösterilip hemen arkasından Ģiddetli bir gürültünün verilmesi iĢlemi, birçok kez tekrar edilmiĢtir. Daha sonra,
önceleri korku uyandırmamıĢ olan beyaz tavĢan Albert 'te yeniden gösterilince, bu kez tavĢanın sadece
görünümünden bile korkan Albert ondan uzaklaĢmaya çabalamıĢtır. Hatta bu korku diğer tüylü beyaz nesnelere,
örneğin bir insanın yüzündeki beyaz sakala karĢı da gösterilmeye baĢlamıĢtır. TavĢana ve diğer
tüylü beyaz nesnelere bu geçiĢ, bir sonraki bölümde ele alınacak olan uyarıcı genellemesi olayını göstermektedir.
ġu halde, korkuyu koĢullanmak için gerekli olan Ģey nötr bir uyarıcıyı, doğal ya da koĢulsuz bir korku
uyarıcısıyla eĢleĢtirmektir. Korku koĢullanmasının önemli bir özelliği çok çabuk, adeta bir anda oluĢmasıdır. Salya
koĢullanmasının gerçekleĢmesi için birçok tekrar gerekir, oysa korku koĢullanması birkaç tekrarda oluĢur.
Boğulma geçiren bir insanın suya karĢı çok Ģiddetli bir korku geliĢtirmesi sık sık görülen bir olaydır. "The
Locomotive God" (Leonardo, 1927) adlı kitapta Ģöyle bir yaka anlatılmaktadır: Evinden birkaç sokak uzakta
dolaĢırken tren raylarına çok yaklaĢan bir çocuk, geçen bir trenin çıkardığı buharla haĢlanmıĢtır. Yıllar sonra, bir
profesör ve ozan olan bu aydın kiĢi evinden ya da evinin yakın çevresinden uzaklaĢması gerektiğinde çok Ģiddetli
bir korku göstermektedir. SAYFA 15
KLASĠK-TEPKĠSEL KOġULLANMA YOLUYLA ÖĞRENME
ÖRNEKLERĠ
1-Korkular ve fobilerde klasik koĢullanma yoluyla kazanılmaktadır.
-Öğretmen, köpek, enjektör görünce korkma.
2-Duyusal davranıĢlarda klasik koĢullanma yoluyla oluĢmaktadır.
-Birini sevme, birinden hoĢlanma, birinden nefret etme.
3-Kapı zili çaldığında kapıya yönelme. Teneffüs zili çaldığında ayağa kalkma.
4-Kırmızı ıĢık gördüğünde durma, bayrak görünce saygı duyma, polis görünce heyecanlanma.
5-Otobüs görünce midenin bulanması, limon görünce ağzın sulanması, fren sesi duyunca
heyecanlanmak, sınav sırasında heyecanlanmak,
6-Sevdiğimiz bir insanı ya da karĢı cinsi gördüğümüzde mutlu olmamız
7-Ağlayan çocuğun annesini görünce susması. Ayakları yerden kesilen birinin tedirgin olması
8-Parfümün bir yakını hatırlatması, Ģarkı sözlerinin sevdiğimiz birini çağrıĢtırması.
KOġULLANMA-ġARTLANMA ĠLKELERĠ
--Klasik koĢullanmada koĢullanmanın gerçekleĢmesi için nötr uyarıcı ile koĢulsuz
uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için
temel ilke nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir.
--KoĢullama sürecinde, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanının
birbirine yakın olması önem taĢımaktadır. Genel olarak, koĢullu uyarıcı, koĢulsuz
uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koĢullamanın
BĠTĠġĠKLĠK oluĢtuğu ileri sürülmektedir. Fakat genel süre ortalaması 5-30 saniye arasındadır
-- Watson‘a ait bir açıklama: KoĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine
Uyaranlar çok yakın olmalıdır. KoĢullanma da koĢullu uyaran, koĢulsuz uyarandan önce
Arasındaki verilmelidir. Yani önce zil sonra et verilmelidir. Klasik koĢullanma yoluyla kazanılan
Zaman Aralığı- davranıĢlar koĢullu uyarıcı – koĢulsuz uyarıcı bitiĢikliği ortadan kaldırıldığı zaman
Yakınlığı giderek azalır ve kaybolur, söner.
ÜÇ AYRI ġEKLĠ VARDIR:
>ĠZE KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra
koĢulsuz uyarıcı verilir.
>GEÇĠKMELĠ KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden
koĢulsuz uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir.
>AYNI ANDA KOġULLAMA: Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki
gösterilence nötr uyarıcı kesilir. SAYFA 16
**BÜTÜN KOġULLU UYARICILAR AYNI ZAMANDA HABERCĠ NĠTELĠĞĠ TAġIR.
**Koşullu uyarıcı kendisinden sonra gelecek koşulsuz uyarıcının haber vericisi nitelikte
olmasıdır. Zil, etin geleceğinin habercisidir. Koşullu uyaranın (zil) kendisinden sonra
koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya anımsatmasıdır.
>>Gök gürültüsünden korkan insanların, gök gürültüsünün habercisi olabilen şimşek
çakması, havanın kararmasından da korkması olarak verilebilir.
*OLUMLU HABERCİLİK: İleriye Yönelik Koşullanma
-Zil etin geleceğinin habercisidir. Saatin zil sesi uyanma zamanının geldiğinin
habercisidir.
-KoĢullu uyarıcının kendisinden sonra gelecek olan koĢulsuz uyarıcıyı
haber vermesidir.
-Uyarıcının olumlu haberci olabilmesi için haber verdiği durumun olumlu olması
gerekmez.
Örnek: Siren sesi duyulduğunda tehlikenin geleceğini anlamak
-Sönme tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir. Sönmeyi takip eden bir
süreçten sonra koĢullu tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır.
-KoĢullu uyaran yada koĢullu uyaranı çağrıĢtıran bir uyaranın ortaya çıkması
durumunda koĢullu tepki yeniden ortaya çıkabilir. Bu tepki az ve kısa sürelidir.
KENDĠLĠĞĠNDEN ÖRNEKLER:
GERĠ GELME -Caddede kaza tehlikesi geçirdiği için o caddeden uzun süre geçemeyen, bir
daha kaza yaĢanmadığında o korkusunu üzerinden atan (sönme) bir bireyin
korkuyu yenmiĢ olmasına rağmen aynı caddeden geçiĢinde aynı korkuyu
duyabilir (kendiliğinden geri gelme).
-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek onlara
her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının
durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine
bu davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk
arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır
giderim‖ demeye baĢlamıĢtır.
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi
-KoĢullanma boyunca (yalnızca) koĢulsuz uyarıcı kullanılıp bu koĢulsuz
uyarıcı organizmaya eĢ zaman aralıklarıyla verilir. Artık eĢ zaman aralıkları,
GEÇĠCĠ koĢullu uyarıcı hale gelir.
KOġULLANMA -Sadece koĢulsuz uyaran verilir.
ÖRNEK:
-Köpeğe 2 saat aralıklarla et verilir. Bu durum belirli aralıklarla tekrarlanır. Belli
bir süre sonra köpeğin zamanı geldiğinde ağzının sulandığı görülür. Burada
aradaki zaman köpek için koĢullu uyaran haline gelmiĢtir
-Rosenthal literatüre "Pygmalion Etkisi" kavramını getiren kiĢi. Mitolojiye göre,
Pygmalion bir kadın heykeli yarattı ve ona öylesine bir sevgi gösterdi ki, Afrodit''in
müdahalesi ile heykel bir canlıya dönüĢtü ve onun sevgisine yanıt verdi. Kendini
gerçekleĢtirme kehanetine göre de neyi beklersek onun gerçekleĢme olasılığı daha
yüksektir. Teorinin gerçek hayattaki karĢılığına bakarsak, kendisine saygı duyulmadığını
KENDĠNĠ düĢünen bir kiĢi, gerçekte böyle bir durum söz konusu olmasa da, bu algısı nedeniyle
GERÇEKLEġTĠREN çevresindeki insanların tavırlarını düĢmanca algılayacak, pek çok durumda aĢırı hassas
Pygmalion etkisi davranacak ve çevresine karĢı Ģüpheci yaklaĢacaktır. Bu durumda çevresi de ona
düĢmanca davranacaktır. Yani kehanet gerçekleĢir.
-Her sınıftan eĢit sayıda öğrenci iki gruba ayrılır. Rosenthal, gruplardan birine "zeki
grup" der. Öğretmenlere "zeki grubun" içinde yer alan öğrencilerin adını vererek, bu
öğrencilerin öyle olmadığı halde "ileri zekalı" olduğunu ve yüksek potansiyelleri olduğunu
söyler. Bir yılın sonunda bu çocukların diğerlerine oranla akademik açıdan çok daha fazla
geliĢtikleri görülür. Üstelik zeka puanları bile anlamlı derecede artar. Rosenthal''a göre,
öğretmenlerin yüksek performans beklentisi, öğrencilere söyledikleri Ģeyler, yüz ifadeleri,
gibi sözel ve sözel olmayan çeĢitli Ģekillerde iletilmiĢ olabilir. Bu deneyde her iki grup
arasında öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği süre açısından bir fark bulunmamaktadır,
ancak öğrencileri ile kurdukları iliĢkinin niteliği daha farklıdır. Bu Ģekilde gruba hissettirilen
olumlu beklentinin öğrencilerin benlik kavramları üzerinde etki etmiĢ ve motivasyonlarını,
kavrama becerilerini yükseltmiĢ olduğu düĢünülmektedir. Yani bir hastaya uzmanından
KENDĠNĠ aile bireylerine kadar herkes "sen Ģizofreniksin ve de iyileĢemezsin" derse, o hasta hayat
KEHANET boyu Ģizofren gibi davranmaya devam eder.
Pygmalion etkisi -Bir çocuğa baĢarabileceğine inandığınızı belli ederseniz baĢarılı olma ihtimali
artar. Yani kehanet gerçekleĢir.
-Yoksa ya "kötü" ya da "deli" olacağım. Einstein "Neyi gözlemleyebileceğimizi teorimiz
belirler" derken aynı Ģeyi kast ediyordu.
-Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsü bu. Nick güçlü, sağlıklı bir iĢçi
manevra sahasında çalıĢıyor. ArkadaĢlarıyla iliĢkisi iyi ve iĢini iyi yapan
güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her Ģeyin kötüsünü bekler ve
baĢına kötü Ģeyler geleceğinden korkar. SAYFA 22
Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaĢının doğum günü nedeniyle bir saat
önceden serbest bırakılırlar. Tamir için gelmiĢ olan ve manevra alanında
bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlıĢlıkla içerden kapıyı
kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler. Diğer iĢçiler Nick'in kendilerinden
önce çıktığını düĢünürler. Nick kapıyı tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz,
duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak
vermezler. Nick burada donarak öleceğinde korkmaya baĢlar. Eğer buradan
çıkmazsam, burada kaskatı donacağım, diye düĢünmeye baĢlar. Ġçerde yarısı
yırtılmıĢ bir karton kutunun içine girer. Titremeye baĢar. Eline geçirdiği bir
kağıda karısına ve ailesine son düĢündüklerini yazar: Çok soğuk, bedenim
hissizleĢmeye baĢladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir?
Ertesi günü soğutucu vagonun kapısını açan iĢiler, Nick'in donmuĢ bedenini
bulurlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir.
Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun
bozuk ve çalıĢmıyor olmasıydı. Vagonun içindeki ısı 18 C idi, ve vagonda bol
hava vardı. Nick'in korkusu, kendini gerçekleĢtiren bir kehanet oluĢturmuĢtu.
MEMURLAR NET TARTIġMA FORMUNDAN: DĠKKAT
ÖğrenilmiĢ çaresizlikte bir iĢi defalarca denersin ve o iĢte baĢarısız olursun ve sen
bu baĢarısızlığını bu deneyimlerin sonucunda kabullenirsin.
ÖRNEK: matematik yazılısına sürekli çalıĢan ama bir türlü iyi not alamayan biri
öğrenilmiĢ çaresizlik yaĢar.
Kendini gerçekleĢtiren kehanette ise kiĢi deneyimleriyle değil
düĢünceleriyle hareket eder. Yani bir olaya karĢı sürekli olumsuz tavır takınır.
ÖRNEK: Bir kızın erkekler beni beğenmez düĢüncesiyle hareket etmesi ve bu
olumsuz düĢünceleri sonucunda gerçekten de erkekleri kendinden uzaklaĢtırması.
Hiç bir deneyim yok sadece olumsuz düĢüncelerin kendini doğrulaması vardır.
ÖRNEK: Ben bu yazılıdan zaten 1 alacağım demek öğrenilmiĢ çaresizlik yazılıya
girdikten sonra 1 alıp ben zaten demiĢtim, biliyordum 1 alacağımı demek kendi
KENDĠNĠ kendini gerçekleĢtiren kehanettir. Bu örneği unutmazsan sınava kadar tamamdır
KEHANET bu konu abicim
Pygmalion etkisi ÖRNEK: K.G.K de kendini olmayacağı konusuna Ģartlıyorsun olmayacak
olmayacak diyorsun, beyin de senin emirleri yerine getirdiği için evet sonuçta
olmuyor. örnek vereyim; cafede oturuyorsun karĢında güzel bir kız var, bu kız
benim neyime baksın asla bakmaz diyorsun. bakmayacağına eminsin ve ona göre
davrandığın için o kız sana bakmıyor.
KENDĠNĠ SONUÇ: K.G.K. Bir kiĢi neyi beklerse onun gerçekleĢme ihtimali yüksektir
KEHANET Ģeklinde açıklanır. Yani duygu ve düĢüncelerimiz hangi yönde ise baĢımıza da
Pygmalion etkisi muhtemelen bu örnekler gelir.
ÖĞ. ÇARESĠZLĠK ĠLE K.G.K arasında yakın iliĢki vardır. ÖğrenilmiĢ
çaresizliğe sahip kiĢiler ne yaparlarsa yapsınlar durumun değiĢmeyeceğine
inanırlar, çaresizliği, imkansızlığı kabullenirler(ÖğrenilmiĢ çaresizlik). Böylece
beklentileri de bunun üzerine kurulur, pasif duruma geçerler ve bu noktada artık
baĢarısız olurlar ve K.G.K gerçekleĢir.
Ben zaten baĢarısız olacağım der ve yatmaya baĢlar, direnmez-Öğr. çaresizlik
Yatan insan zaten baĢarısız olur ve kehanet gerçekleĢir
-Daha önce çok sık pekiĢtirilen ya da sürekli pekiĢtirme tarifesi kullanılarak
kazandırılan tepkinin Ģiddetinde bir süre sonra azalma olur. Alışma etkisi denir.
ALIġMA -Tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının sürekli verilmesi sonucunda, bu
uyarıcının tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması durumudur.
ÖRNEK: Zile ilk etapta gösterilen tepkinin Ģiddeti ile sonradan gösterilen
tepkinin Ģiddeti arasında azalmaya dönük bir fark vardır.
DĠKKAT: AlıĢmada tepki devam etmektedir ve bitmemiĢtir sadece görülme
sıkılığı azalmıĢtır. Sönme ile karıĢtırmayınız.
2006-KoĢullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi
sonucunda, bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma kuvvetinin
azalması-ALIġMA SAYFA 23
2009-Ġrem öğretmen bir öğrencisine düzenli olarak ödev yapma alıĢkanlığı
kazandırmak amacıyla her ödev yapıĢında onu arkadaĢlarının önünde
ödüllendirir. Bunun sonucunda öğrenci ödevlerini düzenli olarak yapmaya
ALIġMA baĢlar. Ancak bir süre sonra, ödüllendirme devam etmesine rağmen
öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye baĢladığı görülür. ALIġMA
-Çıkan 2 sorudan da anlaĢılacağı gibi bir doyum söz konusu.
-Önceden öğretmeninin aferin demesi ile gaza gelen öğrencinin sürekli aferin
duyması sonucu artık eskisi kadar önemsememesi
-Çocuğa yeni cep telefonu aldığında telefonu ilk eline aldığında göstermiĢ
olduğu tepkiyi bir süre sonra göstermeyecektir.
--Balık pazarındaki satıcıların balık kokusundan rahatsız olmaması- ĠnĢaat
iĢçilerinin gürültüden rahatsız olmaması
DAHA ÇOK FĠZĠKSEL
-AlıĢmanın tersi olan tepkideki artıĢa da Duyarlılaşma etkisi denir. KoĢullu
uyarıcının hoĢa gitmesiyle verilen tepkinin Ģiddetinin artmasıdır.
DUYARLILAġMA ÖRNEK: Normal koĢullarda nabzı ortalama 70 atan bir genç kızın sevgilisini
gördüğünde nabız atıĢlarının
- 90 Olması-DuyarlılaĢma
-73 Olması-AlıĢma
-70 Olması-Sönme
-DuyarsızlaĢma; Olumsuz uyarıcılara baĢlangıçta verilen tepkinin
verilmemesi durumudur. En bilineni acil servis örneğidir. Daha çok biyolojik
örnekler karĢımıza çıkar
DUYARSIZLAġMA -Yeni atanan doktorlar önceleri kan-revana dayanamazken sonraları bu durumu
kanıksarlar. Hastaneye ilk giden bir kiĢi oradaki kokuyu hemen fark eder ama
orda çalıĢanlar o kokudan habersizdir
-Kadavra görmeye alıĢan bir doktor ya da hemĢire duyarsızlaĢır çünkü sürekli
aynı ortamda bulunurlar.
DAHA ÇOK DUYGUSAL
DĠKKAT
Küçük çocuk evde canı sıkılmıĢtır ve etrafı dağıtmıĢtır. Annesi mutfaktan döndüğünde her Ģeyi çok dağınık görür ve
sinirlenir çocuğu terlikle döver. Küçük Ġsmail annesinin mutfaktan dönüĢüne denk gelen zamanlarda birkaç defa daha
dayak yemiĢtir sonra. Küçük Ġsmail‘in daha sonra misafirlikte iken mutfaktan çıkan bayandan korktuğu saptanmıĢtır. Evde
mutfağın yakınından geçerken tedirgin olduğu gözlenmiĢtir. Ayrıca annesinden baĢlangıçta korkmayan Ġsmail‘in dayak
yediği için annesinden korktuğu saptanmıĢtır. Artık annesi ne zaman mutfaktan terlikle çıksa anlar ki dayak yiyecek,
annesi elinden terliği bıraktığında anlar ki tehlike geçti. Uzun bir zaman geçtikten sonra Ġsmail annesinden korkmaktadır
fakat önceki kadar değildir. Zavallı Ġsmail‘in terliğe benzer nesnelerden ve elinde terlik gördüğü bayanlardan korkması da
bir baĢka çilesidir. Annesinin mutfaktan gelip Ġsmail‘Ġ dövmesinden dolayı mutfağın yanından geçip tuvalete gidememesi
daha da düĢündürücüdür. Aradan yıllar geçer Ġsmail de bu korkuların hiçbiri kalmaz. Aradan yıllar geçer Ġsmail Okulu
bitirir öğretmen olarak atanır ve gider bir baĢka memlekete bir gün arkadaĢları Koskoca Ġsmail‘in mutfağın yanından
geçerek tuvalete gidemediğini anlayınca baĢlarlar gülmeye. Ġsmail o an düĢünür aklına çocukluğu gelir ve anlar mutfaktan
neden korktuğunu çünkü annesi mutfaktan çıktıktan hemen sonra onu döverdi. Derin bir ah çeker ve bu andan itibaren
bayanlara annelere, onların yaptıkları iĢlere nefretle bakmaya baĢlar. DüĢünür yine ben demiĢtim der bütün bayanlar
kötüdür, beni sevmezler zaten diye ve bu düĢüncesinden yola çıkarak, bayanları kırmaya baĢlar, birde ne görsün bu
hareketleri tüm bayanları kendinden uzaklaĢtırmıĢ ve gerçekten sevilmeyen biri olmuĢ bayanlar Ġsmail‘den uzaklaĢmıĢ.
KÜÇÜK ĠSMAĠL‘ĠN ÇOCUKLUĞU ADLI PARÇADAN 1‘ER
BĠTĠġĠKLĠK:____________________________________________________________________
ÜST DÜZEY KOġULLAMA:_______________________________________________________
______________________________________________________________________________
UYARICI GENELLEMSESĠ:_______________________________________________________
SÖNME_______________________________________________________________________
KENDĠLĠĞĠNDEN GERĠ GELME:___________________________________________________
ALIġMA:_______________________________________________________________________
GARCĠA ETKĠSĠ:________________________________________________________________
KENDĠNĠ GERÇEKLEġTĠREN KEHANET:____________________________________________
OLUMLU HABERCĠLĠK:__________________________________________________________
GERĠYE YÖNELĠK KOġULLANMA:_________________________________________________
OLUMSUZ HABERCĠLĠK_________________________________________________SAYFA 24
KLASĠK KOġULLANMA YOLUYLA
ÖĞRENĠLEN DAVRANIġLARI ORTADAN
KALDIRMA YOLLARI
Klasik koĢullamada koĢullu tepkileri (korku, sınav kaygısı, huzursuzluk, mide bulantısı gibi) ortadan
kaldırmada kullanılabilecek beĢ ayrı teknik vardır. Bu teknikler:
-Bir tepkinin oluĢmasına neden olan uyarıcılar değiĢtirilerek karĢı tepkinin
oluĢturulması sürecine denir.
- KoĢullu uyarıcı, istenmeyen koĢullu tepki yerine zıt bir tepki yaratan bir uyarıcı ile
eĢlenmektedir
- Ġstenmeyen bir davranıĢı bu davranıĢla uyuĢmayan karĢıt uyarıcılar ile koĢullayarak
önceki koĢullanmanın etkisinin zayıflatılması böylece koĢullu tepkinin tersi olan
davranıĢın ortaya çıkartılmasıdır.
ÖRNEKLER:
KarĢıt - Okulunda sinirli, suratı asık ve sürekli bağıran öğretmenler olduğu için nefret eden
KoĢullanma ve devamsızlık yapan bir öğrenci için, öğretmenlerin sevecen ve yakın ilgi gösterdiği
TERSĠNE bir okulu olan nefret ve devamsızlık davranıĢları okula olan ilgiye dönüĢür.
-Sürekli saldırdığı ve havladığı için bir köpekten korkan çocuk için uyumlu ve sevecen
köpekle etkileĢime geçtiğinde köpeğe olan nefretin yerini köpek sevgisi alır.
- Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek karĢıt koĢullanma etkisi
yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise, bu
olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir.
-2010-Sınav kaygısından yakınan bir öğrenciye verilebilecek ‗‘Kaygı duyduğun anda
sınavla ilgili geçmiĢteki hoĢ yaĢantılarını düĢünmelisin‘‘ yanıtı karĢıt koĢullamadır.
- DiĢçiye dönük korkunun sevgiye dönüĢtürülmesi
DiĢçi + DiĢin Çekilmesi can yanması.. Korku
DiĢçi + Çocukla ilgilenme oyun oynama.. Sevgi
Dikkat: Bazen olumlu bir tutum olumsuz bir tutuma da yol açabilir.
ÖRNEK: Havuzda yüzmeyi çok seven Ġsmail bir gün havuzda boğulma
tehlikesi geçirir ve o günden sonra bir daha havuza gitmez ve havuzdan
korkmaya baĢlar.
- KoĢullu tepkinin ortadan kalkması için koĢulsuz uyarıcı ortamdan çekilmeli ve
uzun süre verilmemelidir. Böylelikle davranıĢ sönecektir.
- PekiĢtirilmeyen davranıĢlar söner. KoĢullu uyarıcı bir süre (zil) tek baĢına verildiğinde,
(koĢulsuz uyarıcı olan et verilmeden) bir süre sonra koĢullu tepki (salya) görülmez
DavranıĢın ÖRNEKLER:
Sönmesini 2007-Bir bebeği annesi, ayağında sallayarak uyutmaya alıĢtırmıĢtır. Bir
Bekleme psikoloğun tavsiyesi üzerine anne bebeği ayağında sallayarak uyutmaktan
vazgeçmiĢ ve onun ağlamasına aldırmadan yatağında kendi kendine
uyumasını beklemeye baĢlamıĢtır. Ġlk günlerde bebeğin ağlama davranıĢında
bir artma olmuĢ ama daha sonra ağlama davranıĢı azalarak ortadan
kalkmıĢtır.
— Daha çok korkuların ve fobilerin ortadan kaldırılmasında kullanılan
sistematik duyarsızlaĢtırma, korku veren uyaranın korku vermeyen durumlarda
Sistematik alıĢtırarak verilmesini tanımlar.
DuyarsızlaĢtırma —KiĢi korktuğu uyarıcı ile kendisi için korkutucu olmayan bir derecede karĢı
karĢıya getirilir. Bu düzeye alıĢtıktan sonra uyarıcının düzeyi, "kiĢiyi rahatsız
etmeyecek" derecede artırılır.
—Ardından kiĢi çok fazla tedirgin olmadan uyarıcının düzeyi artırılmaya devam
eder ve bu Ģekilde aĢamalandırılarak korku tedavi edilmiĢ olur.
—Bu yolla öğrenilen korkular ve fobiler tedavi edilir.
ÖRNEKLER:
—Topluluk karĢısında konuĢmaktan korkan bir öğrenciye, önce tanıdığı ve
sevdiği arkadaĢlarına, sonra çok kalabalık olmayan ve yabancıların da olduğu
gruba en sonunda kalabalık bir gruba karĢı sunu yapmasını sağlayarak
kalabalık karĢısında konuĢma korkusunu ortadan kaldırmak mümkündür .
SAYFA 25
Sistematik --Köpek korkusu olan bir çocuğa önce sevimli köpek resimleri gösterme, daha
DuyarsızlaĢtırma sonra evci hayvanların satıldığı yerde köpek gösterme, daha sonra köpeğe
dokundurma sonucunda çocuğun köpek korkusunu yenmesi.
-2007- Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce
köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiĢtir. Bunların
ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaĢarak
izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu
sevmiĢtir.
AġAMA-KADEME-AĞIR AĞIR YAKLAġTIRMA KELĠMELERĠ ĠPUCUDUR
EDĠMSEL KOġULLAMADA DETAYLI ĠġLENECETĠR
- KoĢullu tepkinin sönmesi için koĢullu (korkulan) uyarıcı ile kiĢi belli bir süre
KarĢı karĢıya bir arada tutulur. Bir süre sonra koĢullu tepkinin sönmesi beklenir.
Getirme - KoĢullu tepkinin sönmesi için korkulan uyarıcı ile organizma uzun süreli
olarak bir arada tutulur.
ÖRNEKLER
- Balon fobisi olan bir çocuk içi balon dolu bir odaya konur
- Kediden korkan bir çocuğun kedi olan bir odaya sokularak orada bir
süreliğine kalması sağlanır. Kedi korkusunun bir süre sonra ortadan kalkması
beklenir
** KORKUNLA KARġI KARġIYA GEL
- Bazı uyarıcılar çekici olduğu için organizma tarafından tercih edilir.
Ancak bu durum bazı problem davranıĢları ortaya çıkarır. Problemli
davranıĢı ortadan kaldırmak için bu uyarıcının çekiciliği ortadan kaldırılır.
- Bazı uyarıcılar kiĢi için çekici durumda olduğundan tercih edilmektedir. Bu
çekicilik bazı problem durumlarının yaĢanmasına da sebep olur. Ortaya çıkan
bu problemli davranıĢı ortadan kaldırmak için uyarıcının çekiciliğini azaltmak
gerekir.
Ġtici uyarıcılara ÖRNEKLER:
KoĢullama - Alkol bağımlısı birine alkolün çekiciliğine karĢı kokusuyla mide bulantısı eĢleĢtirilerek
tedavi yapılır. Önce mide bulantısı yapan ilaç verilir hemen arkasından alkol verilir bu
birkaç kez tekrarlanınca bireyin alkole dönük alıĢkanlığı ortadan kaldırılır.
- Sigara içmekten hoĢlanan bir bireye sigara içmeden önce mide bulantısına yol açan
bir ilaç verilir. Bir süre sonra bireyin içtiği sigara ile mide bulantısı arasında bir iliĢki
kurması sağlanır. Böylelikle itici bir uyarıcıyla iliĢkilendirilen sigara çekiciliğini yitirecek
ve sigara istenmeyen bir uyarıcı haline dönüĢecektir.
-Tırnak yeme alıĢkanlığı olan çocuğun tırnaklarına oje sürülmesi
Teddy’den Üç Mektup
Tedyy Stallard’ı 15 yıl önce, beĢinci sınıfta, iki yıllık bir öğretmenken tanıdım. Sınıfıma ilk girdiği günden beri
Teddy’den nefret etmiĢtim. Hiçbir çocuğa özel bir antipati göstermemem gerektiğini biliyor. Ama insan doğası
gereği, parlak, güzel ve zeki insanları tercih etme eğilimindedir. Tedyy pis bir çocuktu. Hem de ara sıra değil, sürekli
olarak pis kokan bir çocuktu. Ayrıca, bir türlü adlandıramadığım tuhaf bir kokusu vardı. Fiziksel kusurlarının
çokluğuna ek olarak, zihinsel durumu da pek parlak değildi. Ġlk haftanın sonunda, onun sınıftaki diğer çocuklara
göre umutsuz bir biçimde geri kaldığını anlamıĢtım. Yalnız yetersiz bilgiye sahip olmakla kalmıyordu, yavaĢ öğrenen
bir çocuktu. Hızla ondan uzaklaĢmaya baĢladım. O yıl en iyi öğrencilerim ve onları izleyenler üzerinde yoğunlaĢtım.
Ġtiraf etmeye utanıyorum, kırmızı kalemimi kullanmaktan sapıkça bir zevk alıyor ve ne zaman Teddy’nin ödevlerini
kontrol etsem, zaten bol kullandığım yanlıĢ iĢaretlerini iyice koyu kırmızı yapıyordum. “Yetersiz bir çalıĢma” diye
yazıyordum kağıtların üstüne. Çocuğu açıkça hırpalamadığım halde, sınıf tutumumu fark etmiĢti. Kısa sürede Teddy
sınıfın günah keçisi oldu. Sevilmeyen ve sevilmesi mümkün olmayan, dıĢlanmıĢ bir kiĢi haline geldi. Ondan
hoĢlanmadığımı biliyor, fakat nedenini anlamıyordu. Aslında ben de ona karĢı neden böyle yoğun bir hoĢnutsuzluk
duyduğumu bugün bile anlayabilmiĢ değilim. Tek bildiğim, bu küçük çocuğa kimsenin aldırmadığı ve benim de
durumu düzeltecek hiçbir Ģey yapmadığımdır. Bir yılbaĢı günü çocuklardan gelen hediyeleri açıyordum. Sıra
Teddy’ninkine geldi, paketin içinden taĢların çoğu dökülmüĢ gösteriĢli bir bilezik ve yarısı boĢalmıĢ bir kolonya
düĢtü. Bileziği koluma taktım ve kolonyayı sürdüm. Teddy yanıma gelerek “Tıpkı annem gibi kokuyorsunuz, bileziği
size çok yakıĢtı, beğendiğinize sevindim.” dedi ve hızla sınıfı terketti. Ben kapıyı kilitleyip, masama oturdum ve
ağlayarak, Teddy’ye çektirmiĢ olduğum yoksunluğu telafi etmeye, ilgili bir öğretmen olmaya karar verdim. Teddy ile
özel olarak ilgilendim. Ders çalıĢtırdım, ödevlerini kontrol ettim ve eksikliklerini tamamlamaya çalıĢtım. Hızlı fakat
emin adımlarla sınıf seviyesine yetiĢiyordu. Notlar giderek yükseldi, sınıfın en iyileri arasına girdi. O yıl okuldan
ayrıldı. Daha sonra üç mektup aldım. 15 yıl sonra aldığım üçüncü mektubunda “Bugünden itibaren ben tıp doktoru
Theodore J. Stallard’ım.” diyordu ve beni nikâhına davet ediyordu. Ben de kendisini tebrik ettim ve “kutlarım,
baĢardın, hem de kendi baĢına, benim gibilere rağmen” diye cevap yazdım. Nikâhında SAYFA 26
KLASĠK(TEPKĠSEL)KOġULLANMA
GENEL ÖZELLĠKLERĠ VE EĞĠTĠM AÇISINDAN DEĞERLENDĠRLMESĠ
--Okula, derse, öğretmene, ders çalıĢmaya karĢı ilgi ve tutum geliĢtirmede kullanılır
--Bazı durum ve varlıklara karĢı olan korku, kaygı, sevgi, nefret, olumlu, olumsuz düĢünceler gibi duygular koĢullanma
yoluyla öğrenilir. Ödev yapmayan öğrenci azar iĢitirse öğretmenden korkmayı öğrenir.
--Bazı alıĢkanlıklar ve fobiler de koĢullanma ile oluĢur.
--Otonom sinir sistemine bağlı fizyolojik tepkiler klasik koĢullanma yoluyla olur (fare görünce irkilme)
--Refleksif bazı davranıĢlar da klasik koĢullanma yoluyla öğrenilir, (limonu gören ya da ismini duyan birinin ağzının sulanması)
--Korku koĢullanması kolay olan ama zor ortadan kaldırılan bir Ģartlanmadır.
--KoĢullanma ile ilk ve basit düzeydeki öğrenmeler zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaygın olarak kullanılır
--KoĢullanmada organizma pasif durumdadır. Olayı ya da durumu değiĢtiremez. KoĢullanma otomatiktir.Tepkiyi
seçmek için düĢünememektedir.
--Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve koĢullanmanın sağlanabilmesi için davranıĢa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir.
--Tepkisel koĢullanmada doğal uyarıcı nötr uyarıcı ve bunların iliĢkilendirilmesi Ģarttır. Ayrıca bitiĢiklik ilkesi de gereklidir.
NOT: Garcia etkisi bu durumun dıĢındadır. BitiĢiklik ilkesi olmadan gerçekleĢebilmektedir.
--Duygusal tepkilerin hepsi doğaldır. Hangi tepkilerin hangi uyarıcıya karĢı yapılacağı ve tepkilerde görülen zenginlik
öğrenmenin sonucudur. Bazı öğrencilerin okula, bazı öğrencilerin öğretmenlere ya da belli derse karĢı kaygıları ve
yersiz korkuları, okul içi ve okul dıĢı yaĢantıları meydana gelen Ģartlandırmaların bir sonucudur.
Örnek: Bir üniversite öğrencisinin sezonun ilk maçında hakemin baĢlangıç düdüğü ile birlikte binlerce kuĢun sahaya
dolmasını sağlamak amacıyla yaptığı iĢlemler Ģartlanmadır.
Klasik koĢulmamanın eğitim öğretim ortamında kullanımı sınırlıdır. Buna karĢın duyuĢsal
özelliklerin kazandırılmasında önemli roller üstlenebilir. Örneğin;
---Öğrencilerde kendilerine olan özgüvenin, olumlu benlik kavramının geliĢtirilmesi,
---Okula karĢı olumlu tutum oluĢturulması, sınav korkusunun, kaygısının azaltılması,
ÖRN. Matematik dersine karĢı olumsuz tutum geliĢtirmiĢ bir öğrenciyi klasik koĢullanma ile matematik
dersini seven baĢarılı olan bir duruma getirmek mümkün olabilmektedir.
ÖRN. Küçük çocuklara yaramazlık yaptıkları zaman iğneciye, polise vereceklerini söylemek çocukların
hemĢirelerden polislerden korkmalarına (koĢullanmalarına) neden olmaktadır. Çocukların normal olarak
yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmamak gereklidir.
ÖRN. Klasik koĢullanma ilkeleri eğitim alanından çok reklam sektöründe oldukça etkili bir Ģekilde
kullanılmaktadır. Bir banka reklamında güven verici bir kiĢi ile birlikte kredi kartı birleĢtirilmekte ve kredi
kartlarına karĢı bir süre sonra tek baĢına güven biri hizmet olarak algılanmasına neden olmaktadır.
Diğer önemli bir nokta ise öğrencileri öğrenilmiĢ çaresizlikten kurtarıp, kendilerine olan özgüven
kazandırılabilir. Öğrencilere yapabilecekleri problemler verip kendilerine özgüven kazanmaları sağlanabilir.
--Klasik koĢullama ilkelerinin, sınıfta öğretme-öğrenme ortamında kullanılma alanının sınırlı olduğu ileri
sürülmekle birlikte, duyuĢsal ve duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemli rol oynamaktadır. Okullarda ilgi,
olumlu tutum, olumlu benlik kavramı, akademik özgüven ve diğer olumlu duyguların geliĢiminde, öğrenilmesinde,
klasik koĢullanma etkili olmasına rağmen, bu tür öğrenmeler tesadüfen oluĢmaktadır. Oysa, bu özelliklerin
kazandırılması için klasik koĢullanma ilkelerinin etkili bir Ģekilde iĢe koĢulmasını sağlayacak eğitim programlarının
düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece tesadüfen değil, bilinçli bir Ģekilde, çocuklarımızın okulu,
öğrenmeyi, okumayı seven, olumlu tutumlara sahip, öğrenilmiĢ çaresizlikten uzak, özgüveni yüksek olan bireyler
olarak yetiĢmelerine yardımcı olabiliriz.
-- Bazı çocukların mutlu ve istekli bir Ģekilde, bazılarının da ağlayarak ve korkarak okula gitmelerinin nedeni
acaba nedir? Çocukların farklı duygulara sahip olmalarının nedeni; okul ile çevrelerinde, kendilerine mutluluk veren
ya da kaygı, korku yaratan uyarıcıları iliĢkilendirmeleridir. Okul, baĢlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk, okula, ilk
gittiği gün, kendisini seven, yumuĢak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle karĢılaĢtıysa, bu sevecen
öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle birlikte olan okul tarafından da paylaĢılacak, öğretmenin oluĢturduğu
mutluluk duygusunu okul da meydana getirecektir. Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu öğretmenle
iliĢkili diğer uyarıcılara da genellenebilir. Örneğin; ders çalıĢmaya, kitap okumaya, diğer öğretmenlere v.b.””
• Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi okulda yaĢanan olaylarla ilgili olumsuzluk, okul ve okulla ilgili diğer öğelere
genellenebilir. Hatta bu etki öyle güçlü olabilir ki (garca etkisi) çocuk yaĢamı boyunca eğitime, okula, öğretmenlere
karĢı olumsuz tutum geliĢtirebilir; eĢyalarına zarar vermek isteyebilir.
• Öğrencilerin duyuĢsal ve duygusal özelliklerinin olumlu hale getirilebilmesi için, öğretmenler, öncelikli
çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı, onlara karĢı duyarlı olmalıdırlar. Böylece, çocuklara her
herhangi bir Ģeyi sevme, ilgi duyma, olumlu tutum geliĢtirme, mutlu olma gibi olma özellikler, onların daha önce
istedikleri, sevdikleri, hoĢlandıkları durumlarla, nesnelerle, olaylarla iliĢkilendirilerek kazandırılabilir. SAYFA 27
EDĠMSEL –OPERANT ġARTLANMA
SKĠNNER
DavranıĢ bilimlerine sayısız katkısı bulunan Skinner gerek deneyleriyle gerek geliĢtirdiği edimsel
koĢullanma gibi kavramlarla özellikle davranıĢçı yaklaĢıma öncülük etmiĢtir. Programlı öğretimin
kurucusu olarak tanınmaktadır. YaĢamının son dönemine kadar etkin olarak ders vermeye ve
araĢtırma yapıp yayın hazırlamaya devam etti. 1990 yılında lösemi nedeniyle hayata veda etti.
KLASĠK-TEPKĠSEL EDĠMSEL-OPERANT-VASITALI-ARAÇSAL
KOġULLANMA KOġULLANMA
U-T Bağı vardır T-U Bağı vardır.
ġartlanma sürecinde önce uyarıcı(Et) verilir, KoĢullanma sürecinde davranıĢ yapıldıktan sonra
1 sonra tepki beklenir. pekiĢtireç verilir.
Organizma pasiftir, sadece dıĢarıdan gelen Denetim organizmanın kendi elindedir. Organizma
uyarıcıya tepkide bulunur. Mevcut durumu davranıĢının sonucuna göre hoĢnutsa davranıĢı
değiĢtiremez. ĠstemdıĢıdır. Kontrol kendi elinde tekrarlama sıklığını artırır, hoĢnut değilse
2 değildir. Genellikle tepkisel olarak yapılan ve davranıĢtan kaçınır. Uyarıcı durumunda yapılan
doğuĢtan gelmedir rastlantısal davranıĢlardır ve baĢlangıçta çeĢitlilik
gösterirler.
Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için Vasıtalı koĢullanmada davranıĢa neden olan
davranıĢa neden olan uyarcının mutlaka uyarıcı net olarak tahmin edilemez. Belirli bir olay
3 bilinmesi gerekir. Bir ıĢık ya da ses gibi bir olaydır değildir. Çok daha uzun süreli ve birçok öğesi olan
ve kısa bir süre için sunulur durumdur.Uyarıcıyı görmek mümkün değil.
4 DuyuĢsal, psiklojik davranıĢlarda ve Psikomotor davranıĢlarda kullanılır. Bilgi ve
reflekslerde kullanılır. becerilerde kullanılır.
PekiĢtirme, organizmanın yaptığından bağımsız PekiĢtirme davranıĢa bağımlıdır. Denek doğru
5 olarak koĢullu uyarıcıdan hemen sonra yapılır. davranıĢı yaparsa pekiĢtirilir, aksi halde
PekiĢtirme yapılan davranıĢtan bağımsızdır. pekiĢtirilmez.
6 Klasik koĢullanmada aynı türlerden aynı Bireysel ayrılıklar edimsel koĢullanmada
tepkiler beklenir. etkilidir, aynı türler aynı tepkiyi vermeyebilir.
Otonom sinir sistemi tarafından yöneltilen Organizma aktif olduğu için merkezi sinir
7 davranıĢlardır.(Kalp atıĢı, salya salgılama, sistemi tarafından bilinçli ve kasıtlı yöneltilen
mide bulantısı)-Ġstemsiz davranıĢlardır.
PekiĢtireç davranıĢtan önce verilir. KoĢulsuz Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür
8 uyarıcı birincil koĢullu uyarıcı ikincil pekiĢtireç vardır ve yapılan davranıĢa bağlı
pekiĢtireçdir. olarak organizmaya verilir.
Kontrol eden uyarıcıların davranıĢtan sonra
9 Organizmada var olan ve bir uyarıcı verilmesi ve organizma tarafından bilinçli
tarafından ortaya çıkarılan davranıĢlardır. istemli olarak ortaya konan uyarıcılardan
bağımsız davranıĢlardır.
Operant KoĢullama Genel Açıklamalar-Örnekler
1-Skinner, iki tür koĢullanmadan söz etmektedir. Bunlar; tepkisel ve edimsel koĢullanmadır. Skinner,
tepkisel ve edimsel davranıĢın ayrımını yaparak geleneksel uyarıcı-tepki psikologlarından büyük ölçüde
ayrılmıĢtır. Watson‘dan beri geleneksel uyarıcı tepki psikolojisine göre, uyarıcının olmadığı yerde tepki de
yoktur. Oysa Skinner bu görüĢü meydana getirilen tepki ve meydana gelen tepki ayrımını yaparak farklı
hale getirmiĢtir. Skinner‘e göre tepkisel davranıĢlar bir uyarıcı tarafından oluĢturulur. Klasik koĢullanmada
koĢulsuz tepki, koĢulsuz uyarıcı tarafından meydana getirildiğinden tepkisel davranıĢa örnektir ve tepkisel
davranıĢlar tüm refleksleri kapsar (Senemoğlu, 2005).
Klasik Ģartlanmayla birçok öğrenme durumunu açıklamak mümkün değildir. Çünkü insanlar sadece
çevrelerindeki uyaranlara tepki vermekle kalmayıp bilinçli ve açık bir Ģekilde birçok davranıĢlar
sergilerler. Klasik Ģartlanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için, yapılan bir davranıĢa neden olan uyarıcının
bilinmesi gerekir. Edimsel koĢullamada karmaĢık bir yapı söz konusudur.
Ama insan davranıĢlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. Bu gibi
durumlarda edimsel koĢullanma karĢımıza çıkmaktadır SAYFA 28
2-Skinner‘e göre, tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeĢit davranıĢ vardır.
-Tepkisel davranıĢa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulur.
Örnek; Etin salya meydana getirmesi Tüm refleksler tepkisel davranıĢa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin
büyümesi bir tepkisel davranıĢtır.
-Edimsel davranıĢa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz;
organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir.
3-Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T)
Edimsel davranıĢta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U)
4- DavranıĢın sonunda organizma için hoĢa giden ya da gitmeyen bir durum vardır.
DavranıĢ sonucunda organizmanın hoĢuna giden bir durum ortaya çıkar. HoĢa giden sonuç
oluĢabilir. Bu durumda davranıĢın tekrar ortaya çıkma, yani öğrenilme olasılığı artar.
ÖRNEK: Skinner deneyinde, edimsel davranıĢ olarak manivelaya basmayı kullanmıĢtır. Skinner edimsel koĢullama
ile öğrenmeyi açıklamak amacıyla Skinner Kutusu olarak bilinen bir deneysel düzenek geliĢtirmiĢtir. Bu düzenek,
içeriye doğru çıkıntılı bir pedal ve altındaki yemek kabından oluĢmaktadır.
Skinner'in deneyde kullandığı fare kutuya bırakıldığında, merak güdüsüyle sağa sola hareket eder ve çevreyi
inceler. Bu esnada rastlantısal olarak pedala dokunur ve böylece yiyeceğe ulaĢır. Fare yiyeceği yedikten
sonra, tekrar pedala basar. Bu süreçte yiyeceğe ulaĢma, pedala basma davranımını pekiĢtirir. Böylece pedala basma
fareyi amaca ulaĢtırdığı için pedala basma davranımı daha sık yapılır. Ancak Skinner, deney sırasında kutu içerisinde
değiĢiklikler yapar ve bazen fare düğmeye bassa bile yiyecek gelmez. Bu durumda farenin pedala basma hızı düĢer.
Yani davranım pekiĢtirilmezse, klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel öğrenmede de sönme baĢlar
--Aç olan hayvan, manivelaya basarak yiyeceği elde eder, yiyeceği elde eden hayvan manivelaya
basma davranıĢını sürdürür
--Yeni aldığınız bir kazağı giydiğiniz zaman arkadaĢlarınız ―Kazağın çok güzel, sana çok yakıĢmıĢ‖ derse, o
kazağı giyme davranıĢınız devam eder.
DavranıĢın sonucunda organizmanın hoĢuna gitmeyen bir durum ortaya çıkar. HoĢa
gitmeyen bir sonuç oluĢabilir. Bu durumda davranıĢtan kaçınma durumu ortaya çıkabilir.
ÖRNEK: Yeni kazağınızı giydiğiniz gün değer verdiğiniz bir arkadaĢınız size yakıĢmadığını söylerse, o
kazağı giymek istemezsiniz.
5- Thorndike gibi Skinner de davranıĢ ve sonuç iliĢkisi üzerinde durmuĢtur. Örneğin, bireyin davranıĢı hoĢ
bir Ģeyle sonuçlanırsa o davranıĢı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. HoĢ veya hoĢ olmayan sonuçların
bireyde yarattığı değiĢikliklere edimsel koĢullanma denir.
Gereksinimleri organizmayı eyleme iterken, davranıĢlarına yön veren kuvvetlerin de güdüler olduğu
bilinmektedir. Herhangi bir güdünün etkisiyle eyleme geçen organizma hedefine ulaĢabilmek için
güdülenmenin etkisiyle çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunacaktır. O anda içinde bulunduğu Ģartlarla ilgili
önceden öğrenmiĢ olduğu deneyimleri yoksa hedefe varmak için çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunarak
denemeler yapacaktır. Duruma göre belli sayıda deneme yanılmanın sonunda hedefe ulaĢacaktır.
Böylelikle organizma ya bir ödül elde edecek ya da bir cezadan kurtulacaktır. Süreç içinde yaĢanan
tekrarlar sonucu hedefe ulaĢtırıcı tepkilerin sayısı artarken sonuca götürmeyen davranıĢlar elenir ve hedefe
ulaĢtırıcı tepkiler giderek öğrenilmiĢ davranıĢ durumuna gelir
KPSS SORULARINDAN
1- Matematik sınavına hazırlanıp sınavdan iyi bir puan alan öğrencinin matematik dersine daha
fazla çalıĢmaya baĢlaması, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002)--- Edimsel
(Operant) koĢullanma
2-AĢağıdakilerden hangisi edimsel (Operant) koĢullanmanın temelidir? (KPSS 2002)--- DavranıĢ,
ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenir.
3-Bir davranıĢın tekrarlanma olasılığını edimsel (Operant) koĢullanma yoluyla kontrol edebilmenin
önkoĢulu aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003)--- DavranıĢın en az bir kere yapılmıĢ olması
4- Bir psikolog utangaçlık Ģikâyetiyle kendisine baĢvuran bir kiĢiye tedavi sürecinin ilk adımı olarak,
oturduğu apartmandaki komĢularına her rastladığında "Merhaba, nasılsınız?" demesini söyler.
KomĢularının bu tür bir yakınlığa olumlu tepki verdiklerini gören bu kiĢi, karĢılaĢtığı kiĢilere çekinmeden
selam vermeye ve onların hatırlarını sormaya baĢlar. Bireyin selam verme davranıĢında görülen değiĢme,
aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisiyle açıklanır? (KPSS 2004)--- Edimsel koĢullanma
5-Edimsel koĢullanma yoluyla öğrenmede pekiĢtirece iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi
doğrudur? (KPSS 2006)
A) DavranıĢın sonunda ortaya çıkar. B) DavranıĢla eĢ zamanlı olarak verilir. C) DavranıĢı
engeller. D) DavranıĢtan önce verilir. E) DavranıĢtan bağımsız olarak ortaya çıkar.
6-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden
yakınmaktadır. Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan
kaldırılabilmesi için babaya aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (KPSS 2007)---
Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi
7-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullanmanın özelliklerinden biri değildir? (KPSS 2007)
A) DavranıĢ ayırt edici bir uyarıcı tarafından kontrol edilir. B)PekiĢtireç alma iĢlemi, tamamen,
öğrenenin denetimi dıĢındadır. C) PekiĢtireç belirli bir davranıĢı izler. D)Öğrenilecek davranıĢ,
pekiĢtireç almayı sağlayan bir araçtır. E) Edim, istemli olarak ortaya konur.
8-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullama yoluyla öğrenme sürecinde davranıĢın özelliklerini
ve ortaya çıkma sıklığını belirleyen etkenlerden birisi değildir? (KPSS 2008)
A) DavranıĢtan önce gelen çevresel koĢullar B) DavranıĢın bir sonucu olarak değiĢen çevresel
olaylar C) Organizmanın doğuĢtan getirdiği potansiyel D) Organizmanın çevreyle ilgili geçmiĢ
yaĢantıları E) DavranıĢla birlikte bulunan çevresel koĢullar
9- Edimsel koĢullama yoluyla öğrenme ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin
derslere katılmasını sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden
hangisidir? (KPSS 2008)---Öğrencinin derste konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını
pekiĢtirmek
SAYFA 30
10-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya baĢladığı ilk gün oynadığı
oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o
günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine
oyuncakları toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları
toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla
aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?--- (KPSS 2009)--- Edimsel koĢullanma – Ayırt
etmeyi öğrenme
11-Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip oyuncuyu oyundan
atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak rakibini oyundan
attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği diğer maçlarda da kendini
yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu denemelerde baĢarısız olan futbolcu
sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği maçlarda bu numarayı denemeye devam
etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki
kavramlardan hangileriyle açıklanabilir? (KPSS 2009)---Edimsel KoĢullama-Genelleme-Ayırt Etme
SONUÇ OLARAK:
Ġnsanlar çevrelerinden karmaĢık birçok uyarıcı almaktadır. Bu uyarıcılara karĢı organizma değiĢik
tepkilerde bulunur. ĠĢte bu tepkisel davranıĢları uyarıcılar meydana getirir. Bunun yanı sıra
organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlarda edimsel (Operant) davranıĢlardır.
Bu bağlamda Ģu yargıya varmak doğru olacaktır; iki tür koĢullanma vardır.
a) Tepkisel KoĢullanma b) Edimsel KoĢullanma
Tepkisel KoĢullanma Önceleri etkisiz olan bazı uyarıcıların sonraları organizmada bazı tepkileri
uyandırmaya baĢlamasıdır.
Edimsel KoĢullanma B.F. Skinner tarafından geliĢtirilen bir diğer öğrenme yolu da edimsel
koĢullanmadır. Edimsel koĢullamada uyarıcı, yapılan tepkinin sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Edimsel koĢullanmada önemli olan nokta; davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Bir davranıĢın sık olarak
ortaya çıkmasında, davranıĢın sonucu önemlidir.
Bütün bu bilgiler ışığında; Organizmayı, ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine
ya da bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine Edimsel Koşullanma denir.
EK BİLGİLER:
1-Skinner‘in edimsel-operant-vasıtalı koĢullanma kuramı THORHDĠKE‘nin ETKĠ YASASI ‗na dayanmaktadır
2- Kuramın Kapsamı / Uygulamaları
Edimsel davranıĢ bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz. Organizma tarafından ortaya konur. Edim, herhangi bir
ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢtır. Edimsel davranıĢ kendiliğinden ortaya
çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel koĢullanma özellikle çocuk eğitiminde sınıfta disiplinin
sağlanmasında Psikomotor ve duyuĢsal davranıĢların kazanılmasında önemli rol oynar.
3-Herhangi bir ihtiyaç durumunda, organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlara edim denir.
4- Klasik koĢullamayla edimsel koĢullama arasındaki en önemli fark, klasik koĢullamanın refleksif davranıĢlarla,
edimsel koĢullamanın ise bilinçli ve kasıtlı davranıĢlarla ilgilenmesidir.
5- Edimsel (operant) koșullanma da davranıĢ sonuçları tarafından kontrol edilir. Olumlu sonuçlanan davranıĢ devam
ettirilir. DavranıĢın olumlu sonuç olușturması (pekiĢtirilmesi) tekrar yapma olasılığını güçlendirir.
Olumsuz sonuçlanan davranıĢ (pekiĢtirilmeyen) ise söner
6- Skinner (1904-1990); edimsel koĢullama kuramını Thorndike'nin etki kanunu uyarlayarak oluĢturmuĢtur.
Klasik koĢullamanın birçok davranıĢı açıklamada sınırlı kaldığını belirtmiĢtir. Skinner, Pavlov'un klasik koĢullamayı
açıklamada kullandığı temel ilkeleri kabul etmekle birlikte bu ilkelerin yalnızca psikolojik ve duygusal öğrenmeler için
geçerli olduğunu düĢünmektedir. Tepkiler yüksek düzeydeki organizmaların davranıĢlarının ancak çok küçük
bir kısmını meydana getirir. Ġnsanlar çevrelerinde karmaĢık uyarıcı durumlarıyla karĢılaĢırlar. Bu durumda
organizmanın kendisi tarafından yapılan davranıĢ önemlidir. Bunlara edimsel (operant) davranıĢ adı verilir. "Operant"
kelimesiyle hayvanın çevresi üzerinde bir iĢlemde, edimde bulunduğu kastedilir
7- Edimsel koĢullama durumundaki bir organizma bir takım davranımlar ortaya koyar; etrafta dolaĢır, koklar,
nesnelere bakar, onları iter, fakat belirli bir uyandırılmıĢ davranım göstermez. Sonunda yaptığı davranımlardan biri bir
ödül alır ya da cezadan kaçınmasını sağlar.
8- Klasik koĢullamada öğrenme, davranıĢın nedeni olan uyarıcı temeline dayandırılırken, edimsel koĢullamada
davranıĢın sonucu önem kazanmaktadır. Çünkü davranıĢın nedenlerini tahmin etmek ve kontrol etmek mümkün
değildir. SAYFA 31
OPERANT ġARTLANMANIN
ĠLKELERĠ VE KAVRAMLARI
1-Önemli olan nokta davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Yani bu tür koĢullanmada öneli olan tepkidir.
Tepki olumlu ve doğru olduğunda pekiĢtirici uyarıcı verilir ve davranıĢın tekrarlanma olasılığı artırılır.
2-Edimsel koĢullama insan davranıĢlarının biçimlendirilmesinde kullanılır.
3-Derse katılımın pekiĢtirilmesi, soru sormak için parmak kaldırma davranıĢının pekiĢtirilmesi, arkadaĢının
kalemini geri verirken teĢekkür etmesinin pekiĢtirilmesi
4-Skinner kutunun içine koyduğu farenin düğmeye basarak yiyecek almayı öğrenmesini istemiĢtir.
Aç olan fare kutunun içinde rastgele dolaĢırken ve tesadüfen düğmeye her yaklaĢtığında yiyecek
verilmiĢtir. AĢama aĢama yaklaĢtıkça yiyecek alan fare daha sonra düğmeye basma davranıĢını
göstermiĢtir. Daha sonra fare her acıktığında düğmeye basarak yiyeceğini almıĢtır.
Daha sonra farenin bir ceza karĢısında nasıl davrandığını öğrenmek için kutu içine birkaç düğme
daha koyulmuĢ ve bunlardan birine elektrik Ģoku verilmiĢtir. Aç fare Ģok olan düğmeye bastığında
Ģok sonrası o gün tekrar düğmeye basmamıĢtır.2.günde aynı uygulama devam etmiĢ fare yine
Ģoklanan düğmeye basmıĢ yine o gün baĢka düğmeye basmamıĢtır. 3.günde Ģok verilmemiĢtir.
Böylece ceza ortadan kalktığında farenin davranıĢının nasıl değiĢeceği görülmek istenmiĢtir. Fare
düğmeye bastığında Ģok olmadığını anlamıĢ ve davranıĢın tekrarlanma olasılığının arttığı
gözlenmiĢtir.
SONUÇ: PekiĢtireç davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırmaktadır, Ceza istenmeyen
davranıĢı ortadan kaldırmaz o an için bastırır ve yapılma olasılığını azaltır, Ceza ortamdan
çekildiğinde istenemeyen davranıĢta artma görülür.
5-Organizmanın ihtiyaç hissetmesi gerekir ve deneyde de görüldüğü gibi farenin aç olması onu
arayıĢa ve davranıĢa sürüklemiĢtir.
6-Edimsel Ģartlanmada davranıĢ organizma tarafından baĢlatılır ve tesadüfen rastlantısal olarak
baĢlayan davranıĢ zamanla bazı ipuçlarından yararlanarak tam sonuca gider. DavranıĢın sonunda
edinilen doyum pekiĢtireç niteliği taĢır ve davranıĢın tekrarlanmasını sağlar. Unutulmaması
gereken nokta davranıĢın sonundaki baĢarı ya da baĢarısızlık organizma için DÖNÜT niteliği taĢır.
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI
1-PEKĠġTĠREÇ: DavranıĢı izleyen ve organizma üzerinde hoĢa gidici bir tepki yaratarak
davranıĢın (edim) ortaya çıkma olasılığını arttıran uyarıcılara pekiĢtireç denir.
-PekiĢtireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba
ayrılmaktadır.
1. Olumlu PekiĢtireç: Ortama konduğunda belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.
HoĢa giden uyarıcıların ortama konulmasıdır. Para-bisiklet-not-sinemaya gitmek, yiyecek, içecek,
cinsellik, uyku
2. Olumsuz PekiĢtireç: Ortamdan çıkarıldıklarında belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.
HoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılır. Azar-düĢük not-yüksek rahatsız edici ses-gürültü-tokat-elektrik
Ģoku, ateĢ, ütü
UYARI-1: Unutmamak gerekir ki hem olumlu, hem de olumsuz pekiĢtireç organizmanın hoĢuna giden
bir etki yaratır ve davranıĢın tekrar ortaya çıkma olasılığını arttırır. PekiĢtireçler yoluyla istendik veya
istenmedik yönde davranıĢlar öğrenilebilir. Bu nedenle pekiĢtireçler çok dikkatli kullanılmalı ve sadece
doğru davranıĢlar pekiĢtirilmelidir.
ÖRNEKLER:
OLUMLU PEKĠġTĠREÇ OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ
-Sınıfta soruya doğru cevap veren öğrenciye, aferin -Bir çocuğun arkadaş ve aile ortamındaki
denmesi huzursuzluktan kaçarak okula gelmesi
-Bayramlarda el öpen çocuklara şeker veya para -Ayakkabısı sıkan bir çocuğun ayakkabısının
verilmesi çıkarılması
-Yerdeki çöpü kaldıran bir öğrencinin başının -Dişi ağrıyan bir çocuğa ilaç verilmesi
okşanması -Bir çocuğun, annesinin kendisine kızmaması için
-Odasını toplayan çocuğa annesinin aferin demesi odasını toplaması
-Ödevlerini sürekli ve düzenli olarak yapan -Arkadaşına küfür eden öğrenciyi öğretmen
öğrenciye +10 puan verilmesi çağırarak bir tokat attı.(Öğretmen açısından tokat
olumsuz pekiştireçtir) SAYFA 32
BĠRĠNCĠL(KOġULSUZ) PEKĠġTĠREÇLER ĠKĠNCĠL(KOġULLU) PEKĠġTĠREÇLER
-Birincil pekiĢtireçlerle birlikte ortaya çıkan
-Organizma tarafından öğrenilmemiĢ olan bir değiĢkendir. pekiĢtireçlerdir, bu nedenle koĢullu pekiĢtireçler de
Ġnsanların temel fizyolojik-biyolojik ihtiyaçlarını denilebilir.
karĢılayanlardır -Ġkincil pekiĢtireçler; organizma tarafından öğrenilen
-YaĢamsal nitelik taĢır
ve onu amaca ulaĢtıran kuvveti tanımlamaktadır
- Yiyecek, su, kendine güven, hava, cinsellik ve yakınlık
duygusu gibi. - Para ve not ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü
tek baĢlarına bir değerleri yoktur. Sadece birincil
pekiĢtireçlerle beraber veya çok iyi yapılanmıĢ ikincil
pekiĢtireçlerle beraber bir anlam ifade etmektedir.
BĠRĠNCĠL OLUMLU ĠKĠNCĠL OLUMLU BĠRĠNCĠL OLUMSUZ ĠKĠNCĠL OLUMSUZ
PEKĠġTĠREÇ PEKĠġTĠREÇ PEKĠġTĠREÇ PEKĠġTĠREÇ
-Organizmanın sahip Önceden nötr olan, YaĢamı tehdit Önceden nötr olan ve
olmak istediği hoĢa sonradan birincil edebilecek, organizmaya sonradan birincil olumsuz
pekiĢtireçlerle zarar verebilecek pekiĢtireçlerle
giden yaĢamsal nitelik iliĢkilendirilerek hoĢa giden, iliĢkilendirilerek kaçınılan
taĢıyan uyarıcılardır uyarıcılardır
öğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir. durumlardır. Organizmaya
ÖRNEKLER ÖRNEKLER:
ÖRNEKLER: fizyolojik olarak zarar
Elektrik çarpması, ateĢ,
Yiyecek, su, cinsellik, Para, aferin, not aferin, vermeyen fakat yinede
marka, jeton, sinemaya ya dayak, yüksek tonda organizma tarafından
sevgi gibi biyolojik ses, radyasyon, gibi
da tatile gitmek, istenmeyen uyarıcılardır.
ihtiyaçlardır bilgisayarda oyun durumlardır. ÖRNEKLER:
oynamak, oyuncak araba, Azar, küfür, hakaret, kötü
kalem söz, düĢük not
V
ĠKĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇLER 4 E AYRILIRLAR.
SOSYAL ETKĠNLĠK-FAALĠYETSEL SEMBOLĠK NESNEL
PEKĠġTĠREÇ-2010 KPSS PEKĠġTĠREÇ PEKĠġTĠREÇ PEKĠSġTĠREÇ
Bireyin onura edilmesi Bireylerin yapmayı istediği YaĢamsal önemi olmayan Somut nesnelerdir.
vardır. Sosyal açıdan faaliyetlerdir. fakat elle tutulabilir-gözle ÖRNEK
bireyin desteklenmesi- ÖRNEK: görülebilir maddesel Kalem, top, silgi
olumlu tepki verilmesi. Yüzmeye gitme, saz pekiĢtireçlerdir.
ÖRNEK: çalma, tatile gitme ÖRNEK:
Gülümseme, aferin tebrik Kart, para, jeton, yıldız
NOT: Ġkincil pekiĢtireçler tepkisel koĢullamadaki koĢullu uyarıcılara karĢılık gelirler ve fizyolojik ihtiyaç
karĢılamazlar. Sonradan öğrenme yoluyla nötr uyarıcı olmaktan çıkıp koĢullu uyarıcı durumunu alırlar.
Bütün koĢulsuz uyarıcılar birincil ve bütün koĢullu uyarıcılar ikincil pekiĢtireçtir
ÖRNEK:
Para ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü yeni doğan bir çocuk için paranın hiçbir değeri yoktur ama çikolata birincil pekiĢtireçtir.
Zamanla çocuk para ile çikolatayı iliĢkilendirir ve para ikincil pekiĢtireç değerini alır. Nötr uyarıcı olan para koĢulsuz
uyarıcı olan çikolata ile eĢleĢmiĢ ve koĢullu uyarıcı olmuĢtur yani ikincil pekiĢtireçtir
2-PEKĠġTĠRME VE CEZA
Bir pekiĢtirecin (olumlu veya olumsuz) ortama eklenmesi ya da çıkarılması durumunda dört
faklı olay meydana gelir.
1-Olumlu pekiĢtirme
2-Olumsuz pekiĢtirme
3-I. Tip Ceza
4-II. Tip Ceza
PEKĠġTĠRME CEZA
OLUMLU OLUMSUZ I.TĠP CEZA II. TĠP CEZA
-Organizmanın -Organizmanın hoĢuna Olumsuz pekiĢtireç- -Organizmanın istediği
hoĢuna giden bir gitmeyen uyarıcı organizmanın hoĢuna bir uyarıcı ortamdan
uyarıcı ortama eklenir- ortamdan çıkarılır - gitmeyen uyarıcı çekilir.
olumlu pekiĢtireç olumsuz pekiĢtireç ortama eklenir. Olumlu pekiĢtireçten
mahrum edilir.
DAVRANIġLARDA ARTIġ GÖRÜLÜR DAVRANIġLARDA AZALMA GÖRÜLÜR
SONUÇ OLARAK
Cezaya alternatif uygulamalar:
14-Gürültüde ders çalıĢan bir çocuk giderek gürültüye alıĢır ve etkilenmeden dersine çalıĢmaya
devam eder_______________. Çok sevdiği bisiklete kavuĢan bir çocuk bisiklet sürekli yanında olduğu için
artık ona karĢı bir heyecan davranıĢı göstermez _____________________./_______________ daha çok
fiziksel,____________ ise duygusaldır.
15-Nötr olan ve genelleĢtirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte uygulanması, sonra
da birisinin koĢulsuz uyarıcı ile birleĢtirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının da tepki yaratma gücü
kazanmasıdır___________________________
16-Ali bir kafeteryada Ahmet ile tanıĢır. Bir gün Ahmet‘le yolda yürürken bir arabanın çarpması sonucu Ali
yaralanır ve bu olaydan sonra büyük bir korku yaĢar. Daha sonra Ali, Ahmet‘le tanıĢtığı kafeteryaya
gittiğinde yanında Ahmet olmadığı halde aynı korkuyu yaĢadığını hisseder. Bu durum bir
_______________________________dır.
17-Bir koĢulsuz uyarıcının güvenilir bir yordayıcısı olarak bir koĢullu uyarıcı öğrenilirse, örneğin güvercin
ıĢık yandıktan sonra elektrik Ģoku geldiğini öğrenirse, Ģokun hemen baĢında verilen ve Ģokun geldiğini
gösteren baĢka bir koĢullu uyarıcıyı öğrenmeyecektir. Buna _______________________denir
18-Çocuğa iğne yaparak onun canını acıtan hemĢire çocuktan özür diler ve ona bir çikolata verirse bu da
bir __________________________./ Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek
_______________________ etkisi yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise,
bu olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 42
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI
**Organizmanın istediği bir etkinliğe yönelmesidir.
**AYIRT ETME VE OLUMLU PEKĠġTĠRME ÖNEMLĠDĠR.
YANAġMA ÖRNEK:
YAKLAġMA **Derse katıldığı için öğretmeni tarafından ödüllendirilen öğrencinin o öğretmenin
dersinde sürekli derse katılmak istemesi
**Farenin iki maniveladan birine bastığında elektrik şokuyla, diğerine bastığında
yiyecek alacağını bilerek yiyecek düğmesine basıp yiyecek alması yaklaşmadır.
**Kaçma ve kaçınma birbirleriyle iliĢkili ancak farklı kavramlardır.
** Kaçma, bireyin bir nesneyi ya da herhangi bir fiziki, psikolojik, sosyal durumu tehdit
olarak algılayarak o durumdan korunmak amacıyla yaptığı davranıĢtır. Organizmanın
istemediği uyarıcıya maruz kaldığında ondan kurtulmak için giriĢimlerde bulunmasıdır.
Kaçma durumunda bir itici uyarıcı ortama girdiğinde yapılan davranım o uyarıcının sona
ermesini sağlar.
**Kaçınmada ise daha önce kaçma davranıĢıyla ilgili bir yaĢantı söz konusudur.
Tehdit olarak algılanan uyaran yoktur ancak ortaya çıkma ihtimali vardır. Organizmanın
istemediği bir uyarıcıya maruz kalmamak için uyarıcının ortaya çıkmasını engelleyecek
davranıĢlarda bulunmasıdır.
---BaĢka bir deyiĢle kaçma durum ortaya çıktıktan sonra, kaçınma ise durum ortaya
çıkmadan önce uzaklaĢmadır. Yani kaçınma ise; Ġtici uyarıcının baĢlamasını engeller ya
KAÇMA da geciktirir. Uyarıcının kötü olduğu öğrenilmiĢtir. Artık organizma o kötü uyarıcıya maruz
kalmamak için o uyarıcı ile karĢılaĢmak istemez ve o uyarıcıya karĢı tedbir alır.
Ve ÖRNEKLER:
**Çok sıcak bir havada gezen bir kiĢinin geziyi bırakıp eve gitmesi bir kaçmadır. Bu
KAÇINMA durum olumsuzluğu ortadan kaldırmıĢtır.
** Havanın sıcak olduğunu bilip, dıĢarıya çıkmamak bir kaçınma durumudur.
çocuğun sobaya dokunur dokunmaz elini çekmesi kaçma, bir daha sobaya yaklaĢmaması
**Bir
da kaçınma davranıĢı olarak adlandırılır
KPSS-2007 Anaokulu öğrencisi Çiçek bir sabah uyandığında okula gitmek istemediğini
söylemiĢ ve ağlamaya baĢlamıĢtır. Böyle bir durumla ilk kez karĢılaĢan anne ve baba okula
giderek Çiçek‘in öğretmeniyle görüĢtüklerinde, bir gün önce öğretmeninin Çiçek‘i azarladığını
öğrenmiĢlerdir. Çiçek‘in okula gitmek istememesi, aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Kaçınma DavranıĢı
Burada Çiçek öğretmeni tarafından azarlandığı için I.tip cezaya maruz kalmaktadır. Ve
Çiçek Okulu öğretmenle eĢleĢtirek bu durumun doğal sonucu olarak okula gitmek
istememektedir.
KPSS-2006 Kaçınma davranıĢının kazanılmasında edimsel koĢullanmayla ilgili,
Kademeli yaklaĢma-Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme-Sönme
CEVAP: Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme
ÖRNEK: Yağmur yağarken daha az ıslanmak için eve koşarak ya da eve gitmek
KAÇMA iken bulutlara bakıp yağmur yağacağını anladığı için eve koşarak giden
kişinin davranışı ise KAÇINMADIR.
** Batıl davranıĢların birçoğu edimsel koĢullama ilkelerine göre meydana gelir.
Organizma, tesadüfen bir davranıĢı yaptığı sırada, o davranıĢla iliĢkili olmamasına
BATIL rağmen, olumlu bir pekiĢtireç alırsa, zaman içersinde aldığı bu pekiĢtireci davranıĢla
DAVRANIġ iliĢkilendirir ve o davranıĢı yapma eğilimi gösterir.
BATIL ĠNANÇ **Edimsel koĢullanmada pekiĢtirme gösterilen tepkiye bağlı olarak yapılır. **Batıl
davranıĢlar, davranıĢ ve çevresel olay arasında izlerlik iliĢkisinin bir sonucudur ve
davranıĢın tesadüfen pekiĢtirilmesi sonucu ortaya çıkar.
ÖRNEKLER:
** Hayvan pekiĢtirilen davranıĢı yapma eğiliminde olur. Fare tesadüfen baĢını kaĢıdığında yiyecek
verilirse ve bu durum tekrar edilirse, arasında hiçbir iliĢki olmamasına rağmen yiyecek elde etmek
için baĢını kaĢıma davranıĢı tekrar eder. SAYFA 43
Tesadüfen yan yana gelen iki olay gerçekle iliĢkisi olmayan batıl davranıĢların meydana
gelmesine sebep olur.
** Sol ayakla gider ve iĢi ters giderse gelecek sefer sağ ayakla gider. – uğurlu gün –
uğurlu sayı – solundan kalkma – merdiven altından geçmeme GĠBĠ BATIL ĠNANÇLAR
BU DAVRANIġLARA SEBEP OLUR.
KPSS 2003-ArkadaĢından aldığı kalemle girdiği bir sınavda çok baĢarılı olan bir öğrenci, daha
sonra girdiği sınavlarda aynı kalemi kullanmıĢtır. Öğrencinin daha sonraki sınavlarda aynı kalemi
kullanması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
BATIL CEVAP: Batıl davranıĢ
DAVRANIġ KPSS 2006-Bir iĢ adamı, iĢ görüĢmesi yapacağı kiĢileri etkilemek için görüĢmeye yeni aldığı
Ģık bir takım elbiseyi giyerek gitmiĢ, ancak görüĢme baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. Bu olaydan
BATIL ĠNANÇ sonra bu iĢ adamı iĢ görüĢmelerine giderken yeni bir Ģey giymemeye özellikle dikkat etmeye
baĢlamıĢtır. Edimsel koĢullama yaklaĢımında bu tür davranıĢ ne olarak nitelendirilir?
CEVAP: Batıl
KPSS 2007-Ebru otobüsle okula giderken yaĢlı bir hanıma yer verir ve o gün okuldaki zor bir
sınavı çok iyi geçer. O günden sonra Ebru ne zaman önemli bir sınavı olsa otobüste büyüklerine
yer vermeye özen gösterir. Ebru‘nun bu davranıĢı aĢağıdakilerden hangisine örnektir?
CEVAP: Batıl davranıĢ
KPSS 2008-Bir futbolcunun gol attığı bir maçta taktığı kolyeyi, daha sonraki maçlarda da
mutlaka takması ve kolyeyi takmadan maça çıkmak istememesi aĢağıdaki kavramlardan
hangisiyle en iyi açıklanabilir?
CEVAP: Batıl davranıĢ
** Büyük Annenin Kuralları-DavranıĢçı psikolog David Premack tarafından geliĢtirilen bir
ilkedir. Ancak bu ilke aileler tarafından çok eski zamanlardan beri kullanıldığı için
'büyükannenin kuralı' olarak da bilinmektedir.
**Bu ilkeye göre çok sık görülen (tercih edilen-ĠSTENĠLEN) davranıĢ pekiĢtireç olarak
kullanılarak, az gösterilen (tercih edilmeyen-ĠSTENĠLMEYEN) davranıĢ tipĠ ortaya
çıkarılmaya çalıĢılır.
** Bu ilke kullanılırken az gösterilen davranıĢtan baĢlanılır.
ÖRNEKLER:
** Sebze yemeğini sevmeyen, ancak tatlıyı çok seven bir çocuğa, sebze yedirmek için
"Sebze yemeğini bitirdikten sonra, tatlı yiyebilirsin" denebilir.
**Okulda öğretmen, yazı yazmada isteksiz olan, ancak oyun oynamaktan zevk alan
çocuklara 'Yazı yazarsanız, teneffüse çıkabilirsiniz" diyerek onların yazı azı yazmalarını
sağlayabilir
** Oyuncaklarını toplarsan top oynayabilirsin. – Yemeğini yersen bilgisayarda
PREMARCK oynayabilirsin.
ĠLKESĠ ** Annenin, çocuğuna; matematik dersini yaptıktan da sonra çikolata yiyebileceğini
BÜYÜK ANNE söylemesi
KURALI ** Eğer yemeğini bitirirsen çikolata yiyebilirsin
UYARI: Premack ilkesini kullanırken öğrencinin hangi davranıĢları çok sık, hangilerini
daha az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın ilk önce yaptırılması
gerekir. Örneğin öğrenciye "Teneffüsten döndükten sonra ödevini tamamla" dediğimiz
zaman, öğrenci ödülünü önceden aldığı için davranıĢı göstermeyebilir.
KPSS 2004-Bir anne, bisiklete binmek isteyen çocuğuna odasını düzeltirse bisiklete
binebileceğini söyler. Annenin kullandığı davranıĢ kontrol tekniği aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS 2004-Öğrencilerinin fizik güçlerini artırıcı idman yapmayı sevmediklerini, buna karĢılık
antrenmanı kendi aralarında maç yaparak geçirmekten çok hoĢlandıklarını fark eden bir beden
eğitimi dersi öğretmeni, onlara fizik gücü artırıcı idmanı gereken biçimde yaptıkları günlerde kendi
aralarında maç yapmalarına izin vereceğini, bunu yapmadıkları günlerde ise izin vermeyeceğini
açıklar. Öğretme ilkeleri çerçevesinden bakıldığında, öğretmenin temel amacı aĢağıdakilerden
hangisi olabilir?
CEVAP: Yapılma olasılığı yüksek olan davranıĢları, yapılma olasılığı düĢük olan davranıĢları
kazandırmak için kullanmak. BURADA DA PREMARCK KULLANILMIġTIR.
SAYFA 44
KPSS 2006-Ders dinlemek yerine oyun oynamak isteyen öğrencilerine sessiz bir biçimde ders
dinleme alıĢkanlığı kazandırmayı amaçlayan bir ilköğretim 1. sınıf öğretmeninin Premack
ilkesinden yararlanarak izleyeceği yol aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Öğrencilerine sessizce dersi dinledikleri takdirde oyun oynamalarına izin vereceğini
söylemek.
KPSS 2007-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin uygulanmasına örnektir?
CEVAP: Çocuğun pek hoĢlanmadığı sebze yemeğini bitirdikten sonra dondurma yemesine izin
verme.
KPSS 2008-Matematik ödevini yapmamak için bahaneler öne süren kızına; ―Ödevini bitir de
birlikte gezmeye çıkalım.‖ diyen bir annenin bu yaklaĢımı aĢağıdakilerden hangisine örnek
olabilir?
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS 2009-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin kullanılmasına bir örnek olabilir?
CEVAP: Fazla mesai yapmak istemeyen bir çalıĢana, fazla mesai yaptığı takdirde ertesi gün
tuttuğu takımın maçına gidebilmesi için iĢten erken çıkmasına müsaade edileceği sözünün
verilmesi.
KPSS 2010 Bir annenin ödevlerini yapmak yerine arkadaĢlarıyla oyun oynamak isteyen oğluna,
ödevini bitirdiği takdirde arkadaĢlarıyla oyun oynayabileceğini söylemesi. AĢağıdakilerden hangisi
ile açıklanır.
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS-2010-Bir fen ve teknoloji öğretmeni laboratuar dersi bitiminde öğrencilerin
laboratuvarı temiz bırakmalarını istemiĢ ancak öğrenciler temizlik yapmaktan
hoĢlanmadıkları için temizlikten kaçmıĢlardır. Bunun üzerine öğretmen de temizliği
yaptırmak için masasını temizleyen öğrencilerin bir sonraki teneffüse çıkabileceğini
söylemiĢtir. Bu öğretmen öğrencilerin masaları temizlemelerini sağlamak için
aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır?
CEVAP: Premack ilkesi
**Bireyin belli bir davranıĢı göstermesi için yapılan sözleĢmedir. Birey belli bir Ģekilde davrandığı
takdirde pekiĢtirilir. Diğer durumda ise pekiĢtirilmez. Yani istediği Ģeyi elde edemez. Çocuğun
istediklerini elde etmesi için belli davranıĢları ve etkinlikleri yapması gerekir.
** KoĢullu anlaĢma bireyin kendi kendisiyle de olur.
ÖRNEK:
Dersimi bitirirsem sinemaya gideceğim. / bu gün hiç sigara içmezsem
akĢam____________Yapacağım vs. demesi
ÖRNEK SORU
-I. Uyku vakti gelmesine rağmen uyumak istemeyip oyun oynamak isteyen bir çocuğa
babasının―Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖ demesi,
II. Ġstediklerini bağırarak yaptırmak isteyen bir çocuğa annesinin ―Bağırmadan
istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ Demesi. Sırasıyla aĢağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiĢtir? I ve II numaralar sırasıyla hangi seçenektedir?
**Edimsel koĢullanmada pekiĢtirilmediği için sönen bir davranıĢ (tepki) bir süre
sonra pekiĢtirme ya da herhangi bir sebep yokken geri gelebilir.
ÖRNEK
**Pavlov‘un deneyinde ödüllenmeyen (et verilmeyen) köpeğin salya akıtmamakla
birlikte bir süre sonra tekrar zil+et verilmesi halinde salya akıtması kendiliğinden
geri gelmeye örnek oluĢturur.
KPSS-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek
onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının
KENDĠLĠĞĠNDEN durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine bu
GERĠ davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk
GELME arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır giderim‖
demeye baĢlamıĢtır.
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi
KPSS-2010-Kırmızı ıĢık yandığında kafesinin duvarında bulunan renkli bir daireyi
gagaladığı takdirde yiyeceği elde edeceğini öğrenen bir güvercinin bu davranıĢı
kırmızı ıĢığın yanmasının ardından daireyi gagalamasına rağmen yiyecek
verilemeyerek söndürülmüĢ ve güvercin artık daireyi gagalamaz olmuĢtur. Ancak
aradan birkaç gün geçtikten sonra, güvercin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık
yanar yanmaz, daireye doğru yönelmiĢ ve gagalamaya baĢlamıĢtır.
Güvercinin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık yanar yanmaz renkli daireyi tekrar
gagalamaya baĢlaması neyin sonucudur?
CEVAP: Kendiliğinden geri gelme
** Edimsel koĢullamada organizma baĢlangıçta rastgele bir takım davranıĢlarda bulunur.
Bu davranıĢlardan bazıları pekiĢtirilir. Ancak burada istediğimiz davranıĢın ortaya
çıkmama ihtimali de vardır.
BĠÇĠMLENDĠRME
**DavranıĢın en küçük biriminden baĢlanarak kademe kademe ara davranıĢların
ġEKĠLLENDĠRME
pekiĢtirilmesiyle organizmaya yeni bir davranıĢın kazandırılması tekniğine ―kademeli
KADEMELĠ yaklaĢma‖ adı verilir.
YAKLAġTIRMA
** Kademeli yaklaĢtırma, beklenen tepkiye yakın olarak görülen bir tepkinin
pekiĢtirilmesiyle baĢlayan ve kademeli bir Ģekilde daha yakın tepkilerin pekiĢtirilmesiyle
sağlanan bir süreçtir.
UYARICI GENELLEMESĠ
**Tepkisel KoĢullanma da
**ÇeĢitli uyarıcılara benzer tepkilerin gösterilmesi-Y
**Farklı uyarıcılara aynı ya da benzer tepkiler verilmesidir-Ġ
**Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir-YE
ÖRNEKLER:
** Küçük bir çocuğun annesine verdiği tepkiyi ve annesinin eĢarbını takmıĢ olan
baĢka bir bayana verdiği tepkinin aynı olması
** Bir köpek ısırması sonucu o köpekten korkarken daha sonra tüm köpeklere
karĢı korku tepki vermesi...
**Zil sesine salya tepkisi veren köpeğin, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi
**Fareden korkan bir çocuğun, bütün tüylü hayvanlardan korkması
**Denizde boğulmanın eĢiğinden dönmüĢ bir kiĢinin havuzdan da korkması
2010 KPSS-Oğuz öğretmenin okuttuğu bir derste zorlanan öğrencilerin, onun
verdiği diğer derslerden de ürkmeye baĢlaması AĢağıdakilerden hangisi ile
açıklanabilir?
CEVAP: Derslere uyarıcı genellemesi oluĢması
KPSS-2004-AĢağıdaki özdeyiĢlerden hangisi koĢullanma yoluyla öğrenmede
gerçekleĢen UYARICI GENELLEMESĠ olgusunu çağrıĢtırmaktadır?
CEVAP: Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer SAYFA 49
TEPKĠNĠN GENELLENMESĠ
**-Edimsel KoĢullanma da
** Benzer uyarıcılara farklı tepkilerin gösterilmesi-Y
**Organizmanın bir uyarıcı karĢısında farklı tepkiler sergilemesi-Ġ
**GerçekleĢtirdiği davranıĢın ardından pekiĢtirilen organizma, zaman içinde pekiĢtirilmesine
neden olan davranıĢa benzer nitelikte yeni davranıĢlar yapması-YE
ÖRNEKLER:
**Ellerini yıkadığı için babası tarafından bisiklet ile ödüllendirilen Betül‘ün diğer
günlerde ayaklarını da yıkamaya baĢlaması
**Kendi baĢına ayakkabılarını bağlayan çocuğun annesi tarafından
ödüllendirilmesinden sonra birçok iĢini kendi baĢına yapmaya baĢlaması
**Çocuğun annesini öpmesi sevmesi ısırması
**Kırmızı ıĢığı her gördüğünüzde farklı tepkiler vermemiz
KPSS-2010 Notaları sırasıyla eksiksiz olarak okuyabildiği için müzik
öğretmeninden övgü alan bir ilköğretim okulu öğrencisinin daha sonra girdiği
GENELLEME derste öğretmenine alfabedeki harfleri sırasıyla söyleyebileceğini göstermeye
çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Tepki genellemesi Fakat seçeneklerde Uyarıcı genellemesinin de
olduğu unutulmamalı
ÖĞRENMENĠN GENELLENMESĠ
**Edimsel koĢullanma da
**Organizmanın bir durumda öğrendiği davranıĢı benzer diğer durumlarda da
kullanmasıdır.
ÖRNEKLER:
**Tarih dersine geç kaldığında öğretmenine-dedem rahatsızlandı o yüzden geç kaldım
diyerek azarlanmaktan kurtulan bir öğrencinin baĢka bir gün matematik dersine geç
kaldığında aynı yalanı kullanması
KPSS-2003 Okula geç kalan bir öğrenci, hasta olduğu için uyanamadığını söyleyerek
azar iĢitmekten kurtulmuĢtur. Aynı öğrenci birkaç gün sonra sözlü sınavda sorulan
cevaplayamayınca, düĢük puan almaktan kurtulmak için, öğretmenine hasta olduğundan
sınava iyi çalıĢamadığını söylemiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
ÖRNEK SORU ĠĢe geç kalan Ahmet, patronuna arabasının lastiğinin patladığını söyler
ve patronu ona tepki göstermez. Bir gün evine de geç kalan Ahmet aynı yalanı eĢine de
söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢır. Ahmet‘in eĢine de patronuna söylediği yalanın
GENELLEME aynısını söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle
açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
KPSS- Ders zili çaldığı hâlde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam ettiği için
öğretmeninden azar iĢiten AyĢe, izleyen hafta sonunda gittiği sinema da filmin
baĢlayacağını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona doğru
koĢmaya baĢlamıĢtır. AyĢe‘nin sinemada zil sesini duyunca salona doğru koĢması
aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
ÖRNEK SORU Öğretmen ilköğretime yeni baĢlayan esma‘nın yapmıĢ olduğu ödevinde
yanlıĢların üstünü bu hatalı diyerek kırmızı kalemle çizmiĢtir. Ġlerleyen zamanlarda
annesiyle alıĢveriĢe giden esma annesinin onun için beğendiği kırmızı elbiseyi bu hatalı
diyerek istememiĢtir. Esma‘nın elbiseyi reddetmesi nasıl açıklanır.
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
SONUÇ:
Tepki genellemesinde tepkiyi genelliyorsun
Öğrenme genellemesinde öğrenmeyi genelliyorsun
Uyarıcı genellemesinde uyarıcı genelliyorsun. SAYFA 50
AYIRT ETME: Organizmanın uyarıcıları ayırt etmeyi öğrenmesidir. Uyarıcılar
arasındaki farkı anlaması bilmesi öğrenmesidir. Genellemenin tersi ayırt etmedir.
* Ayırt etmede, genellemenin tersine organizmanın koĢullama sürecinde
kullanılan uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir.
ÖRNEK:
**Evde her Ģeyi ağlayarak yaptıran bir çocuğun anaokuluna baĢladığında da
öğretmenine ağlayarak her Ģeyi yaptırmaya çalıĢması genelleme, daha sonra
anaokulunda ağlamanın fayda etmediğini görmesi de ayırt etmedir.
**Daha önce maydanoza da çiçek diyen çocuğun daha sonra çiçeğe çiçek
maydanoza, maydanoz demeyi öğrenmesi
KPSS-2009-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya
baĢladığı ilk gün oynadığı oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı
için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o günden sonra yuvadayken
her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları
toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları
toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi,
AYIRT ETME sırasıyla aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?
AYIRT EDĠCĠ CEVAP: Edimsel koĢullanma – Ayırt etmeyi öğrenme
UYARICI
AYIRT EDĠCĠ Ayırt Edici Uyarıcı:
EDĠM **Organizmanın hangi uyarıcılarda davranıĢı göstereceğini öğrenmesidir. DavranıĢı
gösterdiği uyarıcı ayırt edici uyarıcıdır. Organizmanın davranıĢına yön veren uyarıcı
UYARICI
KONTROLÜ
ÖRNEK
**Ahmet Bey eĢini ve çocuklarını rahatsız etmemek için sigara içeceği zaman balkona
çıkmaktadır. Bir süre sonra baĢka sebepler için bile balkona çıksa sigara yaktığını fark
eder. Burada BALKON sigara içmek için Ayırt Edici Uyarıcı, Balkona çıktığında sigara
yakması ise Ayırt Edici edimdir. Genel olarak ise burada bir uyarıcı kontrolü vardır.
KPSS-2010-Salih Bey trafikte aracını sıkıĢtıran bir kamyonet sürücüsüne korna
çalmıĢ ve küfür etmiĢtir. Bu sırada araçta bulunan oğlu bu olaya tanık olmuĢtur.
Daha sonra babasının her korna çalıĢında çocuk küfür etmiĢtir. Korna sesi
çocuğun küfür etme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
KPSS-2006-Ücreti düzenli bir biçimde her haftanın son iĢ günü ödenen bir çalıĢan,
diğer günlerde değil, sadece haftanın son iĢ gününde ücretini almak üzere muhasebe
bürosuna gitmektedir. Bu durumda haftanın son iĢ günü söz konusu çalıĢanın muhasebe
bürosuna gitme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
KPSS-2010-Bir çalıĢan patronundan maaĢına zam istemeye karar verir, ancak o
sırada patronun telefonda öfkeyle birini azarladığını duyduğu için zam istemeyi
erteler, çalıĢanın zam isteme davranıĢını kontrol eden bir uyarıcı vardır. Edimsel
koĢullanma sürecinde bu tür uyarıcılara ne ad verilir?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
Ayırt Edici Edim: Sadece belli bir durumda yani belli bir ayırt edici uyarıcıya
yapılan edimsel tepkidir. AYIRT EDĠCĠ UYARICININ kontrolündeki davranıĢ AYIRT
EDĠCĠ EDĠM‘ dir
ÖRNEK:
Yolda karĢıdan karĢıya geçerken kırımızı ıĢık (ayırt edici uyarıcı) gördüğümüzde bekler
(AYIRT EDĠCĠ EDĠM) kaza geçirmekten kurtuluruz SAYFA 51
UYARICI KONTROLÜ:
**Ayırt edici uyarıcının sunulması ya da ortamdan çekilmesine göre organizma
belirli bir davranıĢta bulunur, Skinner bunu uyarıcı kontrolü olarak görmektedir.
AYIRT ETME
DavranıĢın gerçekleĢme olasılığı ayırt edici uyarıcının kontrolündedir.
AYIRT EDĠCĠ
UYARICI KPSS-2010-AĢağıdaki davranıĢlardan hangisi bir ayırt edici uyarıcı tarafından
AYIRT EDĠCĠ kontrol edilmesi söz konusudur?
EDĠM CEVAP: Hatice ne zaman resim çekilecek olsa saçını düzeltmektedir (Resim
UYARICI çekimi Hatice için ayırt edici uyarıcıdır.)
KONTROLÜ GENEL BĠR ÖRNEK: Bir çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve ambulans siren sesleriyle
karıĢtırmaması AYIRT ETME, duyduğu sesin itfaiye aracının siren sesi olduğunu söylemesi
davranıĢı AYIRT EDĠCĠ EDĠM, itfaiye aracının siren sesi ise AYIRT EDĠCĠ UYARICI, Bu arada
çocuğun sesi bir uyarıcı tarafından kontrol edilmektedir. DavranıĢa sebep olan davranıĢı
yönlendiren bir uyarıcı vardır. Bu duruma ise UYARICI KONTROLÜ denir.
ALIġMA: PekiĢtireç devam eder ama davranıĢ yine de ortadan kalkar. PekiĢtireç
verilmesine rağmen davranıĢın ortadan kalkmasının nedeni organizmanın pekiĢtirece
alıĢması ve pekiĢtirecin değerinin azalmasıdır. AlıĢmayı önlemek için sürekli aynı
pekiĢtireç kullanılmamalı ara sıra değiĢtirilmedir
UYARI-1:AlıĢmada sürekli aynı pekiĢtirec verildiğinden dolayı gücün azalmasından
kaynaklı davranıĢın yapılma durumunun azalması ya da yok olması vardır. Sönme de
ise pekiĢtireç verilmediği için davranıĢın yok olması söz konusudur.
ÖRNEK: Öğretmeni öğrencisine derse katıldığında sürekli aferin dediği halde derse
katılmamaya baĢlaması ALIġMA-Nasıl olsa katılıyor diyerek aferin demeyi kestikten
ALIġMA sonra öğrencinin bir süre sonra derse katılması ise SÖNME dir
UYARI-2-AlıĢmanın önlenmesi için sürekli aynı pekiĢtireç kullanılmamalı, pekiĢtireç
ALIġKANLIK
değiĢtirilerek davranıĢ pekiĢtirilmeye devam edilmeli, bazı davranıĢlar bu Ģekilde bazen
KAZANMA uzun süre pekiĢtirmeyi gerektirebilir.
UYARI-3 Farklı pekiĢtireçler kullanarak davranıĢı kazanana kadar devam ettirmeye ise
ALIġKANLIK KAZANMA denir
ALIġKANLIK KAZANMA: AlıĢkanlıklar uzun sürede kazanılır ve otomatik hale gelir.
Kazanılan bir alıĢkanlıktan vazgeçmek çok zordur ve alternatifleri göremeyiz.
Kazandığımız alıĢkanlıkları otomatik olarak yaparız.
Tilki dersinden vazgeçer de alıĢkanlığından vazgeçemez-AlıĢkanlıklar insanların ikinci
huylarıdır sözleri de alıĢkanlıkların otomatik hale geldiğine iĢaret eder.
KPSS-2010-AyĢegül Hanım akĢam evdeyken elektrikler kesilmiĢtir. DıĢarı çıkacak olan
AyĢegül Hanım hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu bilmediğini fark etmiĢtir. Odaların
düğmelerini tek tek kontrol etmiĢ ancak hangi yöne doğru açıldıklarını hatırlayamadığını
görmüĢtür. Emin olmak için odalara ilk kez giriyormuĢ gibi yapıp düğmelere basmıĢ
böylelikle düğmeler hangi yöne doğru basılı olduklarında ıĢığın açık olduğundan aĢağı
yukarı emin olmuĢtur. AyĢegül Hanım‘ın hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu
anlamak için bilmeden öğrenme ile ilgili aĢağıdaki süreçlerin hangisinden yararlanmıĢtır?
CEVAP: AlıĢkanlık
KPSS-2003-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna
bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın
sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını
düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ
yavaĢ yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle
açıklanabilir?
CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin
gerekmesi
KPSS-2005- Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir
öğretmen, onların bu davranıĢını aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı
pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler kullanmasının nedeni
aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek
PROGRAMLI ÖĞRENME__SKİNNER
PROGRAMLANDIRILMIġ ÖĞRETĠM
GUTHRIE
BĠTĠġĠKLĠK
UYARI-1: Sonunculuk ilkesi WATSON ile aynıdır. Fakat tekrara gerek yoktur diyerek
Watson ile görüĢ ayrılığına düĢer.
UYARI -2:Tekrar sadece beceriyi geliĢtirir.
Örnek: Arabayı kullanmak çok sayıda hareketi gerektirir.(Gaza basma, debriyaj, vites kolu,
direksiyon hareketi v.b) bu hareketler arasında bağlantı tekrar ile oluĢur. Hareketler tek
baĢlarına TEK DENEME ile öğrenilir.
**ġehir dıĢına ÖSS tercihi yapmasına kesinlikle izin verilmeyen bir kız öğrenicinin babasını
EĢik Yöntemiyle ikna etmesi mümkündür. Önce Ģehir dıĢında tercih edeceği okulların
artılarından bahseder, daha sonra yaĢadıkları Ģehirdeki okulların olumsuz yanlarını anlatır.
Bu Ģekilde baĢka olumlu yanları bulur ailesine anlatır. Aileyi sonunda ikna eder.
** Okula korktuğu için gitmek istemeyen çocuğa eğlenceli okul öyküleri anlatılır, okul
GUTHRIE
arkadaĢlarının eve gelmesi sağlanır, okula yakın yerlerde gezintiye çıkılır, okul
BĠTĠġĠKLĠK bahçesinde oyun oynanır ve çocuk alıĢtırılır.
**Ona göre öğrenmek bir defa da ve son yaĢantı sonucunda meydana gelmektedir.
**Günlük yaĢamda insanların isimlerinin bir kez söylendiğinde öğrenilmesi beklenir.
**Bir öğretmenin öğrencisine istemediği halde yaptığı ödevi yeniden yaptırdığını düĢünelim.
Öğretmen bir daha ödev verdiğinde öğrenci en son yaptığı ödevi yeniden
hatırlayacaktır.
**GUTHRĠE‘ göre öğrenciler sınavlara en son eğitim gördüğü yerde girmelidir.
**Yaparak yaĢayarak öğrenmeye önem verir ve Yaptığımız Ģeyi öğreniriz ifadesi
ile destekler.
**Öğrenmenin aktarılması-transfere eğitim sürecinde fazla önem vermemektedir.
ÖRNEK: Tahtada matematik problemini çözen bir öğrenci benzer hatta aynı problemi
sırada otururken çözemeyebilir. Çünkü uyarıcılar birbirlerinden farklıdır.
GUTHRIE *Yaptığımız Ģeyi öğreniriz, tekrarlar beceriyi geliĢtirir.
BĠTĠġĠKLĠK * Öğrenmede ödüle ve pekiĢtirmeye gerek yoktur.
* Ceza bitiĢiklikle ilgilidir.
ÖRNEK
Eve her girdiğinde mantosunu ve çantasını yere atan çocuğunu annesi her
seferinde azarlar ve onları yerine astırır. Ve bu hep böyle devam eder. Daha sonra
annesi kızının manto ve Ģapkayı atmasını sağlayan uyarıcının onu azarlaması
olduğunu anlayarak diğer seferinde manto ve Ģapkasını alarak dıĢarı çıkmasını ister
ve içeri girer girmez azarlamaksızın manto ve çantayı asmasını ister; bu kez
davranıĢ düzelir.(BURADA CEZANIN PEK ĠġE YARAMADIĞINI VURGULAMAKTADIR)
AZARLIYOR FAKAT DOĞRU DAVRANIŞI YAPTIRMIYOR(Tahrik edici). SON DAVRANIŞ OLAN
YERE ATMA DAVRANIŞIDA DEĞİŞMİYOR. SON AŞAMADA İSE MANTOYU KIZMADAN
ASTIRIYOR. SON DAVRANIŞ ASMA DAVRANIŞI OLDUĞU İÇİN DEVAM EDİYOR. SAYFA 57
EġĠK YÖNTEMĠ KADEMELĠ ZĠNCĠRLEME SĠSTEMATĠK
YAKLAġTIRMA DUYARSIZLAġTIRMA
ALIġTIRMA
BĠÇĠMLENDĠRME
PekiĢtireç yok PekiĢtireç var. PekiĢtireç var PekiĢtireç yok
AlıĢkanlıkların ve tutumların AlıĢkanlık beceri kazandırma Seri birbirini takip eden Korkuların giderilmesi-
söndürülmesi-genellikle kötü becerilen kazandırılması-iĢlem davranıĢ ok etme-Basit
alıĢkanlıklar ĠĢlem sırası önemli değildir. adımları-basamakları sıra ile refleksif davranıĢlar
yapılır, önceden planlanır.
Organizmaya hissettirmeden ĠĢlem sırası önemlidir.
anlamayacağı Ģekilde verilir.
Uyarıcı küçük dozlarda verilir.
Kademeli yaklaĢma: Yeni bir davranıĢ kazandırma sürecidir ve her davranıĢtan sonra
pekiĢtirme yapılır.
ÖRNEK: Kalabalık önünde konuĢamayan bir öğrenciyi önce 2-3 kiĢinin önünde konuĢturup
alkıĢlarız(PekiĢtirme) sonra 5-6 kiĢinin önünde konuĢturup alkıĢlarız daha sonra kalabalık bir topluluk
da konuĢtururuz ve alkıĢlarız gibi.
EĢik Yöntemi: Bu yöntem kademeli yaklaĢtırma gibi yani bir davranıĢ kazandırma da
kullanılır tek farkı asla pekiĢtirme yapılmaz. YavaĢ yavaĢ küçük adımlarla davranıĢ kazandırılır.
AlıĢkanlığın değiĢtirilmesi için Guthrie'nin önerdiği yoldur. Uyarıcıyı belli belirsiz verir, zamanla artırırsın.
Aynı uyarıcıyı artırırısın. BĠREYĠN ĠSTEMEDĠĞĠ UYARICI AZDAN ÇOĞA DOĞRU BELĠRLĠ DÜZEYDE VERĠLĠR.
ÖRNEK: Bütün olarak zeytini yiyemeyen ve tüküren çocuğa,zeytin çok ufak parçalara bölünerek azar
azar verilir.Tadı sevimsiz gelse de tükürme tepkisini uyandırmaz.hatta zamanla zeytini zevkle yiyebilir.
ÖRNEK SORU:
Evde çiçek bulundurulmasından hiç hoĢlanmayan Naim Bey’in eĢi Sevgi Hanım, önce salonun uzak bir köĢesine
küçük bir süs çiçeği yerleĢtirmiĢtir. Sevgi Hanım, diğer haftalar geldiğinde de salonun ve evin diğer yerlerine Naim
Bey’in tepkisini çekmeye neden olmayacak büyüklükte birkaç saksı daha yerleĢtirmeyi baĢarmıĢtır. Sevgi
Hanım’ın evini çiçeklerle donatma çabası aĢağıdaki yöntemlerden hangisine uygun bir davranıĢ sayılabilir?
A) EĢik yöntem B) KarĢıt koĢullanma C) KoĢullu tepki D) Ayırt etme eğitimi E) Kademeli yaklaĢma
ÖRNEK SORU: Yüksel doğduğunda ailesinin ekonomik sorunlarından dolayı bir aileye evlatlık olarak
verilmiĢtir. Aradan yıllar geçtikten sonra onu evlatlık alan ailesi Yüksel'e gerçeği anlatmak ister. Bu
amaçla bu konuyla ilgili filmleri seçerek onunla birlikte izler. KonuĢmalarında evlatlık verilen
çocuklardan bahsederler. Belli bir süre sonra onu öz ailesinin olduğu yere götürürler. Evlerini olduğu
çevreyi gösterirler ve en sonunda durumu anlatarak ailesi ile tanıĢtırırlar.
Bu süreçte kullanılan teknik hangisidir?
a)Kademeli yaklaĢma b)Sistematik duyarsızlaĢtırma c)Zıt tepki d)EĢik yöntemi e)KoĢullu anlaĢma
1-HazırbulunuĢluk Kanunu:
**Deneyler sırasında aç hayvanların kafesin dıĢındaki yiyeceklere ulaĢmak için daha çok çaba
gösterdiğini farkeden Thorndike, öğrenmede güdülenmenin etkili olduğunu ileri sürmüĢtür.
** Bu kanun üç bölüm halinde açıklanır.
--Bir kiĢi etkinlik göstermeye hazırsa etkinliği yapması da mutluluk verir.
--Etkinliği göstermeye hazır, fakat etkinliği yapmasına izin verilmez ise bu durum kızgınlık yaratır.
--Etkinliği yapmaya hazır değilken etkinliği yapmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.
ÖRNEK:
**Hazır bulunuĢluk ilkesine örnek verecek olursak; çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ve buna izin
verilirse kullanmaktan haz duyar. Çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ancak bilgisayar kullanmasına
izin verilmezse çocukta kızgınlık yaratır. Çocuk bilgisayar kullanmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.
KPSS-2009-Bir ilköğretim okuluna bu yıl atanan Stajyer Öğretmen Mehmet Bey, müdür tarafından
2A Ģubesinin sınıf öğretmeni olarak görevlendirilir. Mehmet Öğretmen, öğrencilerin ileriki yıllarda
girecekleri önemli sınavları düĢünerek sadece öğretim programındaki konuların yeterli
olmayacağına inanmaktadır. Bu nedenle öğrencilerinden her hafta en az 50 sayfalık bir hikâye
kitabı okumalarını ve bu kitabın özetini çıkarmalarını istemektedir. Öğretmenin bu davranıĢı,
Thorndike‘ın öğrenme ve eğitimle ilgili görüĢlerinden hangisine uygun değildir?
A) Tekrar yasası B) Etki yasası C) Tepki analojisi D) Ait olma yasası E) HazırbulunuĢluk
**Thorndike göre, uyarıcı ve tepki arasında bağ ** Tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi,
kullanıldıkça güçlenir (Kullanılma Yasası) ve ―tekrar‖ kullanmamada bağın gücünü azaltmaz. Bununla
devam etmediğinde uyarıcı durumlar ve tepkiler birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme
arasındaki bağlaĢım zayıflar (Kullanılmama Yasası). sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol
açabilir.
**Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygundur ** Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun
değildir.
DĠKKAT:
**Uyarıcı ile tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir. Tekrar devam etmediğinde ise bağlaĢım
zayıflar. Yani yaparak öğrenir yapmayarak unuturuz. (Daha sonra bu görüĢünü değiĢtirmiĢtir.
Tekrar az bir geliĢme sağlar tekrar etmeme ise az bir unutmaya sebep olur demiĢtir.)
**Öğrenme sürecinde tekrarlama ezberlemeden daha önemli bir etkilidir.
** Thorndike, tepkilerin doğruluğu hakkında geribildirim verilmeden yapılan tekrarların etkili
olmadığını ortaya koymuĢtur.
3-Etki Kanunu:
** Thorndike'in etki kanunu, yani davranıĢın, sonuçları tarafından Ģekillendirildiği ilkesi, Skinner'in
edimsel koĢullanma teorisinin temellerini oluĢturmuĢtur.
** Öğrenme psikolojisine getirdiği en önemli katkı, "etki kanunu" dur. Araçsal koĢullanma adı
verilen etki kanununa göre tepki sonuçları tarafından kontrol edilir. Eğer bir davranıĢ o çevrede bir
doyuma ulaĢıyorsa, aynı ortamda o davranıĢın oluĢma olasılığı artmaktadır..
**Eğer uyarıcının yol açtığı tepkinin sonucu haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir.
**Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar.
SONUÇ: Etki pekiĢtirilirse uyarıcı tepki arasındaki bağ güçlenir. Tepki cezalandırılırsa uyarıcı
ve tepki arasındaki bağ zayıflar.
**DavranıĢları değiĢtirmede ödül cezadan daha önemlidir.
ÖRNEK:
**Ders çalıĢarak yüksek not alan bir öğrenci bundan haz alır ve çalıĢmaya devam eder.
KPSS-2008- Okula yeni baĢlayan öğrencilerine çalıĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir sınıf
öğretmeni verdiği ödevleri yapan öğrencileri çikolatayla ödüllendirmekte, yapmayanları ise
teneffüste dıĢarı çıkarmayarak cezalandırmaktadır. Öğretmenin öğrencilerine ders çalıĢma
alıĢkanlığı kazandırmak için izlediği yol Thorndike‘ın hangi ilkesiyle uyuĢmamaktadır?
****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu ****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu
rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ
zayıflar. zayıflamaz
UYARI:
**Yukarıdan da anlaĢılacağı gibi etki kanununu yarı yarıya değiĢtirmiĢtir
**DavranıĢlar ortaya çıkardığı sonuçlardan etkilenir
**PekiĢtirme cezadan daha etkilidir.
**DavranıĢ sonuca bağlıdır. Sayfa 60
ÖRNEK SORU: BağlaĢımcılık öğrenme kuramına iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Öğrenme birdenbire içgörüsel bir Ģekilde gerçekleĢir.
B) Öğrenmenin en temel formu amaca yönelik deneme- yanılma öğrenmesidir.
C) Organizmanın hazırbulunuĢluk düzeyi öğrenmenin niteliğini etkilemez.
D) Ceza uyarıcı - tepki bağını zayıflatmaz.
E) Uyarıcı - tepki arasındaki iliĢki sinirsel düzeyde oluĢan bir bağlantı değildir.
** Ġlgilendiği konu sadece uyarıcı koĢullar ve davranıĢ eğilimleri değil, aynı zamanda
uyarıcı ve tepkiyi bir arada tutan Ģeyin ne olduğudur. Thorndike, uyarıcı ve tepkinin
sinirsel bir bağla bağlandığına ifade etmiĢtir
**Thorndike‘a göre iki uyarıcı arasında çağrıĢımsal bir iliĢkinin oluĢması için bu
öğelerin bitiĢik ya da yakın olması yeterli değildir. Aynı zamanda bu iki öğenin
birbirleriyle anlamlı bir Ģekilde bir arada olup olmadıkları da önemlidir.
ÖRNEK:
**Tuba bir kız, Orhan bir erkektir. Bu cümlede kız ve Orhan kelimeleri
Ait Olma birbirlerine yakındır fakat bu cümle çok sayıda tekrarlansa yine de bitiĢik ve
yakın olmalarına rağmen Orhan‘a ait olan erkek olma özelliğinden dolayı
ORHAN-ERKEK çağrıĢımı daha güçlü olacaktır.
Ait Olma Örnekleri
Kedi-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok
Köpek-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok
Köpek-Havlar-ÇAĞRIġIM VAR. BĠRBĠRLERĠNE AĠT ÖZELLĠKLER.
**Bir uyarıcı durumda iki öğe birbirine aitse, ikisi arasında bir çağrıĢım
olmakta, bitiĢik olmasına karĢın bir birine ait olmayan öğeler arasında
çağrıĢım meydana gelmemektedir.
.**Ayrıca tepkinin meydana getirdiği etki organizmanın ihtiyaçlarıyla iliĢkili ise,
öğrenme daha kolay yani tepki ihtiyacı karĢılamalıdır. ÇağrıĢım ve
bağlaĢımcılığı etkiler ve güçlendirir.
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 61
**Thorndike bu kavramı Ģu örneklerle açıklamaya çalıĢmaktadır. Bireyler alfabedeki
harfleri ileriye doğru daha kolay tekrar ederken geriye doğru daha zor söylerler.
ÇağrıĢımsal Ġngilizce Türkçe öğrenen bir kiĢi ―Ġngilizce-Türkçe‖ sözlüğe bakmaya alıĢmıĢsa,
Zıtlık ―Türkçe-Ġngilizce‖ sözlüğe bakmakta zorlanabilir. Çarpım tablosunu ileriye doğru
öğrenen kiĢinin geriye doğru sayması zordur.
Dikkat: Uyarıcı tepki arasındaki bağların tek yönlü olduğunu söyleyerek mekanik bir öğrenme
görüĢü ortaya sürmüĢtür.
Dikkat: Organizma biliĢsel kuramlarda olduğu gibi genel ilkeleri değil, tek bir durumu öğrenir.
Öğrenmede ** Öğrenme küçük adımlarla oluĢur‖ ilkesi: Öğrenme birden bire değil, küçük
Küçük Adımlar ve sistematik adımlarla oluĢur. Organizma davranıĢları parça parça yaparak
Ġlkesi sonuca ulaĢır.
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler öğrenilir.
*****Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için önemli
olması gerekmektedir.
**Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri
etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını
düzenlerken, çocuğun ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve
iliĢkiler kurmasını sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.
****Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün
gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik,
resim, fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.
**Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.
****KoĢullanma yoluyla öğrenmede uyarıcı-tepki gruplarının bir arada olmasını ve uyarıcı gruba
yapılan tepkilerin doyumsal sonuçlar vermesi gerektiğini savunmuĢtur.
**Organizmayı öğrenmeye götüren ihtiyaçlardır. Ġhtiyaçlar dürtü ve güdülenmeyi etkiler ve davranıĢ
ortaya çıkar.
****Hull‘a göre karmaĢık davranıĢlar aĢama aĢama öğrenilir ve öğrenmenin temel mekanizması
koĢullanmadır.
**Bu kurama göre öğrenmenin temel kavramı alıĢkanlıktır. AlıĢkanlık tepki ve ipuçları arasında
öğrenilmiĢ bağ gücünü geliĢtirir. SAYFA 64
SĠSTEMATĠK KURAMIN TEMEL KAVRAMLARI
**DıĢ uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç
saniye daha sürer. DıĢ çevreden gelen uyarıcılar önce organizmanın sinir
sistemini uyarmakta, bu uyarıcı ortamdan kalksa bile sinir sistemi üzerindeki
etkisi birkaç saniye devam etmektedir. Bu duruma UYARICI ĠZĠ denir.
DıĢsal Uyarıcı
Hull‘a göre öğrenme uyarıcı tepki iliĢkisi değildir.
ve
**DAVRANIġ DĠZGESĠ =UYARICI-UYARICI ĠZĠ-TEPKĠ Ģeklinde formüle edilir.
Uyarıcı Ġzi **Göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢının gelmesi, vücut sıcaklığı düĢtüğünde
titreme gibi. Eğer bir tepki ihtiyacı azaltmıyorsa, bir baĢka tepki biçimi denenir.
**Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı
ve tepki arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça, güdü azalır ve uyaran-
tepki bağı güçlenir. BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı - tepki bağını ―alıĢkanlık‖
haline getirmek mümkündür. Hull‘a göre PekiĢtireçler, dürtüyü azaltabilen
uyarıcılardır.
**Önceki yaĢantılar yeni öğrenmeleri etkiler. Benzer uyarıcılar benzer Ģartlı
tepkiler meydana getirir. Hull bu transfer sürecine GENELLENMĠġ
GenellenmiĢ ALIġKANLIK GÜCÜ adını vermektedir.
****Uyarıcı tepki arasındaki bağın gücüdür. Bu bağ pekiĢtirildikçe güçlenir. Yani bir
davranıĢ pekiĢtirildikçe alıĢkanlık gücü de artar.
DĠKKAT: AlıĢkanlık gücü azalarak artar yani baĢlangıçta alıĢkanlık gücü hızlı artar
fakat sonraki pekiĢtirmeler alıĢkanlık gücünü artırsa da baĢlangıçtaki kadar olmaz.
ÖRNEK: Karnı çok aç olan bir kiĢi için bir tabak yemek çok önemlidir. Fakat bir
tabak yemeği yedikten sonra ki tabağın gücü bir önceki tabak kadar olmaz.
KISMĠ- ÖNCE KISMĠ- ÖNCE GELEN AMAÇ TEPKĠ Farenin yiyeceği almadan önce,
GELEN AMAÇ labirentte daha önce karĢılaĢtığı uyarıcıların meydana getirdiği koĢullu tepkiye
TEPKĠ ―kısmi- önce gelen amaç tepkisi‖ adı verilmektedir.
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler
öğrenilir. *Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için
önemli olması gerekmektedir.
**Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni
öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını düzenlerken, çocuğun
ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve iliĢkiler kurmasını
sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.
**Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün gün
değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik, resim,
fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.
**Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.
**Öğretmenler öğretme-öğrenme durumunda çok çeĢitli faktörlerin öğrenmeyi çeĢitli durumlarda
engelleyebileceğini bilerek, öğrenme engellerine karĢı gerekli önlemleri almalıdırlar.
KAHRAMAN ÖZKUL
obsesyon52@hotmail.com
68
BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR
BĠLĠġSEL
AĞIRLIKLI 1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN
DAVRANIġCI 2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA
KURAMLAR (Gözlem Yoluyla Öğrenme)
**Tolman'a göre davranıĢa yön veren umulan amaçtır. En basit görülen bir öğrenme bile aslında
karmaĢıktır. Öğrendiğimiz Ģey alıĢkanlık değil beklentidir. Hipotez bir beklentinin ifadesidir. Eğer bir
beklenti doğrulanırsa tekrar olasılığı artar.
** Tolman‘a göre davranıĢ, amaçlı etkinliktir yani amaca yönelik etkinliktir.
ÖRNEK: Telefon etmek, su içmek, ekmek almak vs. Farenin amacı yiyeceği elde etmekse,
yiyeceği arama davranıĢı, buluncaya kadar devam eder. Farenin davranıĢı amaçsaldır.
SAYFA 69
**DavranıĢ, organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢebilir.
ÖRNEK: Birey iĢe her gün arabayla gidiyordur. Arabası o gün bozuksa taksiyle, yaya veya
bisikletle gidebilir. Bu tepkisel bir refleks değildir. Organizma değiĢen koĢullara kendi bilgisini
kullanarak, amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular.
**Öğrenmede biliĢsel süreçleri ilk ele alan psikologdur.
**Tolman‘a göre bilgi edinimi, iki ya da daha fazla uyarıcı olaylar arasındaki iliĢki (klasik
koĢullanma) olabilir.
ÖRNEK: saat 12 olduğunda öğle yemeği yeme beklentisi oluĢur. Bu nedenle Tolman uyarıcı –
uyarıcı kuramcısı olarak alınır.
** Organizma çevreden çok Ģey öğrenir ancak bu öğrendiklerini etkinlik olarak göstermez. Bu
bilgiler onlara ihtiyaç duyuluncaya kadar bellekte kalır.
ÖRNEK: Bankanın yerini biliriz ancak bu bilgiyi ihtiyacımız olana kadar kullanmayız.
**Öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir
davranıĢa dönüĢmesine performans denir.
** Tolman'a göre davranıĢı küçük parçalara, elementlere ayırarak çalıĢmak, davranıĢın anlamını
kaybettirir. Bu yüzden anlamlı bütünlüğü olan amaca yönelik davranıĢlar üstünde çalıĢmak
gerekmektedir
** Küçük davranıĢ birimleriyle değil, bütüncü davranıĢlarla çalıĢmak gerektiğini savunmuĢtur.
BÜTÜNCÜL
Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere analiz ederken, bütünü gözden
(MOLAR)
kaçırdıklarını ifade etmiĢtir. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç
DAVRANIġ
doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢtirilebilir, uyum sağlayabilir bir özelliğe sahiptir.
Tolman, yöntem bakımından davranıĢçı, metafizik yönünden biliĢsel bir kuramcıdır. Diğer bir
deyiĢle, davranıĢı biliĢsel süreçleri keĢfetmek amacıyla çalıĢmıĢtır.
**Beklenti: Kapı ziline basıldığında zil sesinin duyulması beklenir. Kapı ziline basıp da zil
sesinin duyulmasını beklemek bir beklentidir
BEKLENTĠ
VE ** Denence: YaĢantı geçirmeden önceki ilk geçici beklentilere denir. YaĢantılarla doğrulanır ya
DENENCELER da doğrulanmaz. Doğrulandığında beklenti devam eder. Doğrulanmadığında ise terk edilir.
ÖRNEK: Lezzetli bir yemek yeme beklentisiyle lokantaya giden kiĢi eğer yemeği beğenmemiĢse
denence doğrulanmamıĢtır. Ve gelecek sefer aynı lokantaya gitmez.
YER **Organizmanın amaçlarına ulaşabilmek için çevre hakkında bilgi edinmesi, ipucu ve çevre
ÖĞRENME kaynaklarını kullanarak en kısa yoldan amacına ulaşmasıdır.
(ĠĢaret) ÖRNEK: Aç olan birey zihninde yer alan karnın doyurmayla ilgili şemaları harekete geçirir ve
karnını doyurur. SAYFA 70
** Yer öğrenme deneyleri organizmanın içinde bulunduğu koĢullara göre uygun alternatif
davranıĢı seçerek amacına ulaĢmayı öğrendiğini göstermek üzere düzenlenmiĢtir. Bir
labirentteki fare yiyeceğe ulaĢabilmek için tüm yolları dener en kısa yolu bulduğu zaman
YER hep o yolu kullanır.
ÖĞRENME DENEYĠN AÇIKLAMASI: Fareyi, amaç olan yiyecek kutusuna götüren üç yol vardır. Bunlardan
en çok tercih edilen ve en kısa olan yol birinci yoldur. En uzunu ve en az tercih edileni, ise
(ĠĢaret) üçüncü 'yoldur. Birinci yol A engeli ile kapatıldığında, fareler ikinci yolu tercih etmekte; ikinci yol B
engeli ile kapatıldığında, bir ve ikinci yol birlikte kapatılmıĢ olduğundan bu durumda zorunlu
olarak en az tercih edilen üçüncü yolu seçmektedirler. Elde edilen bu bulgular, farelerin kör bir
alıĢkanlık, ya da alıĢkanlık hiyerarĢisinin otomatik bir performansı olarak değil, duruma göre
oluĢturdukları biliĢsel haritaya göre etkinlikte bulunduklarını desteklemektedir.
**Öğrenmeler öğrenme amacı olmadan, hatta kiĢi farkında olmadan gerçekleĢir. Yapılan
çalıĢmalar, gizil öğrenmenin zihinsel imge ya da biliĢsel harita olarak depolandığını
göstermektedir. Organizma ilgili bir problemle karĢılaĢtığı zaman bu haritalara baĢvurur
ve onu kullanır. Performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme, performansa
dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.
ÖRNEK: Bir organizmaya yaptığı davranıĢtan dolayı ödül verilmiyorsa bu organizmanın
davranıĢında hiçbir farklılık meydana gelmez ancak ödül veriliyorsa daha iyi bir
performans gösterir
ÖRTÜK ÖĞRENME
Tolman ve Honzik (1930) tarafından yapılan bu deneyde fareler üç gruba ayrılmıĢtır. Ġki kontrol
grubundan birinde fareler deney boyunca ödüllendirilmiĢ, yiyecek verilmiĢtir. Diğer kontrol
GĠZLĠ grubunda deney boyunca hiç ödül verilmemiĢtir. Deney grubunda ise onbirinci güne kadar
(ÖRTÜK) ödülsüz deneme yapılmıĢ, onbirinci günden itibaren farelere yiyecek verilerek düzenli bir Ģekilde
ÖĞRENME ödüllendirilmiĢlerdir. Deney 17 gün sürmüĢtür. Elde edilen bulgular Ģöyledir: Hiç yiyecek ödülü
almayan kontrol grubundaki farelerin hata sayısında bir düĢme olmakla birlikte, hata sayısı
düzenli olarak ödül alan kontrol grubundaki kadar azalmamıĢtır. Ancak, onbirinci güne kadar
yiyecek ödülü almayan, onbirinci günden itibaren ödül alan deney grubundaki farelerin hata
sayısı, yiyeceği aldıktan sonra birden bire azalmıĢ, hatta düzenli olarak ödül alan gruptaki
farelerden daha iyi performans göstermiĢlerdir. Bu durum, ilk 10 denemede de öğrenmenin
meydana geldiği, ancak yiyecek alıncaya kadar bunu performans olarak göstermediğini ifade
etmektedir.
DENEYĠN AÇIKLMASI: Bu bulgu, aynı zamanda Tolman'ın pekiĢtirmenin bir öğrenme değiĢkeni
değil, performans değiĢkeni olduğuna iliĢkin görüĢünü de desteklemektedir.
Sonuç olarak, örtük öğrenme, performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme,
performansa dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.
**Organizma belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireci elde edeceğini öğrenir. Tolman
hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının düĢeceğine
inanmaktadır.
** Tolman'a göre, organizma eğer belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireç elde edeceğini
ÖDÜL öğrenir. Tolman hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının
BEKLENTĠSĠ düĢeceğine inanmaktadır. Ödül beklentisiyle ilgili ilk önemli gözlemlerden birisini
Tinklepaugh yapmıĢtır. Deneyinde maymunun gözü önünde iki kutudan birinin altına muz
yerleĢtirmiĢtir. Ancak, maymunun kutuyu ve muzu hemen alması engellenmiĢtir. Birkaç
saniye sonra maymun hiç yanılmadan doğru kutuyu seçerek muzu almıĢtır. Bu davranıĢ
kazanıldıktan sonra, deneyin diğer aĢamasında; önce muz bir kabın altına saklanmıĢ
sonra maymun görmeden muz kabın altından alınarak, yiyecek olarak sevilmeyen marul
yaprağı konmuĢtur. Maymun yiyeceğin saklandığı doğru kabı bulmasına rağmen, tercih
ettiği muz yerine marul yaprağını bulunca ĢaĢkınlık ve kızgınlık göstermiĢ yiyeceği
reddetmiĢtir. Deney sonucu organizmanın elde edeceği ödülü bilerek tepkide
bulunduğunu doğrular niteliktedir. SAYFA 71
** Tolman'ın kuramına göre, organizma kendisine verilen gözlem yapma fırsatlarıyla
Tepki-Uyarıcı beklentisini öğrenmektedir.
ÖRTÜK **Fakat daha sonra organizma, artık bu tepkinin, yiyeceğe götürmediğini gözlerse, bu
(GĠZĠL) gözlemler sönmeyi meydana getirir. Bu koĢullarda meydana gelen sönmeye örtük sönme
SÖNME adı verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, daha önce de açıklandığı gibi organizmanın
öğrenilmiĢ beklentilerinin karĢılanmamasıyla sönme oluĢmaktadır.
ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ
**Tolman, öğrenmenin bağımsız değiĢkenleri olarak çevresel değiĢkenleri ve
bireysel farklılık değiĢkenlerini ele almaktadır. Tolman ayrıca psikolojiye ara
değiĢken kavramını getirmiĢtir. Bireysel farklılık ve çevresel değiĢkenler ara
değiĢkenlerle etkileĢerek bağımlı değiĢkeni yönlendirmektedir.
Çevresel DeğiĢkenler:
Beslenme programı amaç nesnenin uygunluğu, verilen uyarıcıların tür ve biçimleri,
ÖĞRENMENĠN öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü labirentte ilerleme ve baĢarılı
DEĞĠġKENLERĠ olma biçimi, deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.
1. Beslenme programı: Bu kavram hayvanın yoksun bırakılıma tarifesine iĢaret etmektedir.
Örneğin; hayvanın yemek yemesinden itibaren geçen zaman miktarı
2. Amaç nesnenin uygunluğu: Verilecek pekiĢtirici uyarıcının hayvanın dürtü durumuna uygun
olmasıdır. ÖRNEK: Susuz bir hayvan için yiyecek pekiĢtirici olamaz.
3. Verilen uyarıcıların tür ve biçimleri: Öğrenme durumunda hayvana sağlanan iĢaret ve
ipuçlarının uygunluğu, açıklığıdır.
4. Öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü: KoĢma, keskin dönüĢler vb.
5. Labirentte ilerleme ve baĢarılı olma biçimi: Deneyi yapan kiĢi tarafından belirlenen, bir
labirenti çözümlemek için gerekli olan yol, dönüĢ biçimi
6. Deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.
Bireysel Farklılık DeğiĢkenleri:
**Tolman, davranıĢı etkileyen çevresel değiĢkenlere ek olarak bireysel farklılık değiĢkenlerini ele
almıĢtır. Bireysel farklılık değiĢkenleri, her bir çevresel değiĢkenle etkileĢimde bulunur ve ara
değiĢkenlerin de etkisiyle bağımlı değiĢken olan davranıĢ meydana getirilir.
Tolman'ın ele aldığı bireysel farklılık değiĢkenleri Ģunlardır:
1. Kalıtım
2. YaĢ)
3. Önceki eğitim
4. Organizmanın hormon, ilaç ve vitamin koĢullan
ÖĞRENMENĠN
DEĞĠġKENLERĠ
Ara DeğiĢkenler:
*Ara değiĢken, bağımsız değiĢken ve bağımlı değiĢken arasındaki iliĢkiyi açıklamaya
yardımcı olmak üzere oluĢturulmuĢ bir yapıdır. Tolman ara değiĢken olarak biliĢi
görmektedir. BiliĢ, hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir.
**Organizma, verilen bir hedefe tek bir yolu kullanarak değil, çok çeĢitli alternatif yolları
değerlendirerek ulaĢmaktadır. Bu durumda Tolman, amaca ulaĢmada kullanılan karmaĢık,
bütüncü davranıĢ çeĢitliliğinin nedenlerini açıklamaya çalıĢmıĢtır. Tolman, bu sorunu ara değiĢken
kavramını kullanarak cevaplamıĢtır.
**BiliĢ hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir. Bireyin çevresindeki dünyaya
iliĢkin algıları, inançları onun etkinliklerini etkilemektedir.
Ara DeğiĢken Örnekleri: BiliĢleri, beklentileri, amaçları, varsayımları ve istekleri
kapsar.
Beklentiler Ara DeğiĢkenini Açıklarsak: Tolman’a göre bir beklenti, her bir
baĢarılı tepkiyi bir ödül takip ettiğinde ortaya çıkar. Bir beklenti bir kere ortaya çıktığı
zaman, davranıĢın yön bulmasında ve kontrolünde rol oynar.
Zihinsel **Tolman organizmanın seçimden önce seçme noktasında durup karar verme öğelerini biliĢsel
olarak gözden geçirdiğini belirtmektedir. Bu sürece de zihinsel deneme-yanılma adını
Deneme vermektedir.
**Fare labirentte yiyeceğe en kısa yoldan nasıl gidebilirim gibi çözümler ararkenki hareketleri,
Yanılma alternatif bir yol araması zihinsel deneme yanılmadır. Bu deneme-yanılma çözüm bulununcaya
kadar devam etmektedir.
**Uzun süreli bellekteki iĢlemsel hafıza bilgilerine denir. Bir olayın nasıl
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryo vardır. Bireylerin zihinlerinde bir olayın nasıl
BĠLĠġSEL
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryoları vardır. Fakat bu senaryolar farkında olarak
SENARYO
öğrenilmez. Durum ya da olayla karĢılaĢınca uygun Ģekilde hareket ederiz
**Eğer organizmaya çevresini keĢfetme imkânı verilirse, çok sayıda uyarıcı ve uyancı
tepki bağlaĢımları kazanabilir. Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız
birimler halinde değil, organize edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye
iliĢkin organize edilmiĢ bu bilgi türüne biliĢsel harita adı verilmektedir.
BĠLĠġSEL **BiliĢsel harita denencel nitelikte olan geçici beklentilerin test edilmesi yoluyla geliĢir.
HARĠTA Denence test etme süreci, biliĢsel haritanın geliĢiminde önemli bir yere sahiptir.
Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini en kısa
Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir. Bu duruma en az çaba ilkesi denir.
SAYFA 73
**Tolman‘a göre öğrenmede fizyolojik dürtülerden çok sosyal dürtülerin
doyurulması önemlidir. Bazen alt amaç gerçek amaçla aynı etkiye sahip
olduğunda alt amaç eĢ değer inancı oluĢturmaktadır. Organizmanın açlık,
susuzluk gibi fizyolojik dürtülerine göre saygı ihtiyacının karĢılanması daha
önemlidir.
Eġ DEĞER ÖRNEK:
ĠNANÇLAR ** ĠĢ yerinde baĢarılı olma algısı çalıĢanın saygı ve kabul görme ihtiyacını
karĢılar. Yüksek not alma saygı ihtiyacını doyurur
** Alt amaç, ana amaçla aynı tepkiye sahip olduğunda, alt amaç, eĢdeğer inanç
oluĢturur. Bu durum, uyarıcı-tepki kuramlarında ikincil pekiĢtirme kavramına
çok benzemekle birlikte, bu öğrenme çeĢidi fizyolojik dürtülerden ziyade ―sosyal
dürtülerin‖ tatmini ile iliĢkilidir
**Tolman, pekiĢtirme olarak, sevgi – saygı ihtiyacının karĢılanmasını görürken,
U-T kuramcıları açlık, susuzluk gibi fizyolojik dürtülerin doyurulmasını tercih
etmektedirler.
TOLMAN DERKĠ: 1949'da bu durumla ilgili Ģu örneği vermektedir. Yüksek not alma algısı,
öğrencinin bir müddet sevgi ve kabul edilme ihtiyacını tatmin edecektir. Hatta arkadaĢlarına
aldığı notlardan söz etmese bile, öğrenci için A almak, sevilme ve kabul edilmeye eĢdeğer olarak
görülecektir.
**Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir iĢaret gördüğünde onu,
belli bir diğer iĢaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye uyarıcı-uyarıcı
öğrenmesi de denir. Bu tür öğrenmenin gerçekleĢmesi için tek pekiĢtirme
ALAN beklentinin doğrulanmasıdır.
BEKLENTĠLERĠ
ÖRNEK: Zil çalması dersin baĢlaması için bir iĢarettir. ġimĢek gök gürültüsünün
iĢaretidir
**Alan-biliĢ yolu, bir problem çözme stratejisi olarak belli durumlarda algısal alanı
düzenleme eğilimi olarak tanımlanır. Problem çözme stratejisinde önemli olan
ALAN BĠLĠġ nokta, bir problemi çözmede etkin olan bir stratejinin gelecekte benzer
YÖNTEMLERĠ durumlarda da kullanılmasıdır.
**Problem çözme yaklaĢımı ya da yolu da denebilir. Tolman‘a göre en az güvenli
öğrenme türüdür. Bir problemi çözmede kullandığı stratejiyi diğer
problemlerde de kullanmadır.
SAYFA 75
SOSYAL ÖĞRENME-ALBERT BANDURA
(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI ÖĞRENME)
** Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram
hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini
de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde
ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve
başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır.
**Sosyal öğrenmede asıl olan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin
modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme
olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine
kullanılamayacağını da vurgulamaktadır.
**Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken,
taklit de ise iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz
konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni
tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka
bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları
gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır.
**Sosyal hayatta karĢılaĢtığımız birçok öğrenme durumları sadece koĢullanma teorileriyle açıklanamaz.
Ġnsanlar birçok karmaĢık davranıĢlarını uzun pekiĢtirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri
görülmektedir. Bebekler, konuĢmayı çevresinde bulunan kiĢileri taklit ederek öğrenir. Cinsiyet rolleri;
anne, baba ve kardeĢlerden öğrenilir. Gençler ilgi duydukları alanlarda ünlü kiĢileri model alarak
davranıĢ oluĢturur ve geliĢtirirler. Bandura, çevrenin davranıĢ üzerinde etkili olduğunu ancak
davranıĢında çevre üzerinde etkisi olduğunu ileri sürer. Buna karĢılıklı gerekirlilik adını verir. Daha
sonra daha da ileri giderek kiĢiliğe üç Ģey arasındaki iliĢki olarak bakmaya baĢlar. Bunlar; çevre,
davranıĢ ve kiĢinin psikolojik geliĢimi.
BANDURA’NIN DENEYĠ
Bandura, üç grup çocuğa deney yapmıĢtır. Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karĢı
saldırgan davranıĢlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiĢtir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir.
Birinci grup çocuğa; bu saldırgan davranıĢlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa;
saldırgan davranıĢtan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne
ceza ne de ödül verildiği son izletilmiĢtir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun
odasına bırakılmıĢtır ve Bandura bu çocukların davranıĢlarını gözlemlemiĢtir.
DENEY SONUCUNDA:
BĠRĠNCĠ GRUP: Sonunda ödül alan grup: Yüksek derecede saldırganlık
ĠKĠNCĠ GRUP: Sonunda cezalandırılan grup: DüĢük seviyede saldırganlık
ÜÇÜNCÜ GRUP: Sonunda ne ödül ne ceza: Orta seviyede saldırganlık
DENEYĠN YORUMU:
**Davranışın gözlenmiş olması yapılması için yeterlidir. Pekiştirmeye ihtiyaç yoktur-KANIT 3.GRUP
**Pekiştirme performansı etkiler. KANIT 1.GRUP
**Pekiştirme olmadan da davranış öğrenilir, fakat pekiştirme ile davranış güçlenir ve performans artar.
Burada öğrenme ile performans ayrımı vurgulanmaktadır.
** Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise,
davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan
kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana
yani modele verilmektedir. SAYFA 77
**Birçok duygu gözlem yoluyla kazanılır. Birçok insan doğrudan zarar görmedikleri
halde fareden, köpekten, yılandan, hocadan, sınavdan korkmaktadırlar. Bu korkuların
nedeni söz konusu korkulara sahip modellerin gözlenmesidir.
ÖRNEK: Böcek gördüğü zaman çığlık atan annesini gören çocuk, annesini taklit eder
DOLAYLI ve böceğin korkulacak bir yaratık olduğu sonucuna ulaĢır
DUYGU **Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları
DUYGUSALLIK nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize
yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde
oluruz.
**Bireyin baĢkalarının tepkilerine aldırmadan kendi amaçlarını kendi doğrularını
belirlemesi ve uygulamasıdır. Kendi kendini güdüler kendine ve düĢüncelerine önem
ĠÇSEL verir.
PEKĠġTĠRME KPSS-2009 KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına
aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖
diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık duygusu, sosyal öğrenme
kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme
DOĞRUDAN Dolaylı pekiĢtirmeden sonra gözleyenin gözlemlediği davranıĢı taklit etmesiyle
PEKĠġTĠRME birlikte, gösterdiği taklitten sonra davranıĢının ödüllendirilmesi doğrudan
pekiĢtirme olarak adlandırılır. Model alınan davranıĢın pekiĢtirilmesi
**Bandura‘ya göre bireyin davranıĢı ile çevre, karĢılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun sonucunda bireyin
sonraki davranıĢları belirlenmektedir. Hem çevre davranıĢı, hem de davranıĢ çevreyi değiĢtirebilir .
● PekiĢtirme ve ceza çevrede potansiyel olarak vardır. Ancak onların ortaya çıkıĢını
davranıĢlar belirler.
ÖRNEK: Sürekli problem yaratan birey olumsuz bir sosyal çevre yaratmaktadır.
● Bandura‘ya göre insanlar çevreyi belli yollarla etkilemekte, değiĢtirmektedir. Çevre de
insanların daha sonraki davranıĢlarını etkilemektedir.
ÖRNEK: Saldırgan bireylerin olduğu bir yerde saldırganlık uygun görülür. Saldırganlığın
KarĢılıklı uygun görüldüğü ortamdaki birey de saldırgan davranıĢları seçebilir
Belirleyicilik **Öğrenmeyi; birey, çevre ve davranıĢ olarak üç temel faktör birlikte oluĢturur. Bireyin
karakteristik özellikleri, kiĢiliği, düĢünceleri, beklentileri ve inançları üçgenin bir köĢesinde
yer almaktadır.
-Diğer köĢede ise davranıĢ vardır.
KiĢi kendi davranıĢı ile hem kendi kararlarını etkilemekte, hem de diğerlerinin kiĢiye
göstereceği tepkiye neden olmaktadır.
-Üçüncü köĢede ise; çevre yer almaktadır. Bir yandan çevresel faktörler bireyin
kararlarını etkilerken diğer yanda çevrede olan olaylar, bireye nasıl davranması gerektiği
ile ilgili olarak yol gösterici olabilmektedir SAYFA 78
**GeçmiĢi hafızasında TUTABĠLME, TAġIYABĠLME, meydana gelmemiĢ olayları
da zihinde sembolik KODLAYABĠLME, TEST EDEBĠLME
**Bandura insanların, düĢünme ve dili kullanma gücüme sahip olduğundan geçmiĢi
kafasında taĢıyabilmekte, geleceği iĢi test edebilmektedir. Eğer insanoğlunun
kafasında bir video kaydedici olduğu ve kendisine gelen her Ģeyi kaydettiği düĢünülürse
bu video kaset, her yaĢantının biliĢsel temsilcisini ya da sembolünü hatırlama
SembolleĢtirme kapasitesi olarak düĢünülebilir. Aynı Ģeyler, geçmiĢ için olduğu kadar gelecek için de
Kapasitesi geçerlidir. Henüz meydana gelmemiĢ olaylarda zihinde temsil edilir. Gelecekteki
muhtemel davranıĢlar zihinde sembolik olarak yapılır, beklenir, merak edilir, test edilir.
**GeçmiĢ ve geleceğin sembolü ya da biliĢsel temsilcisi olan düĢünceler, sonraki
davranıĢları etkileyen ya da onlara neden olan materyallerdir
** Bandura'ya göre insanlar çevreye uyum sağlamak ya da çevrelerini değiĢtirmek
için dünyada gördüklerini zihinlerinde sembolleĢtirirler.
**Semboller insanların zihninde dünyadaki gördüklerinin temsilcileridir. Bu
durum, insanlara düĢünme ve düĢüncelerini ifade etmede rehberlik
etmesini sağlar.
**Diğerleri ise deneyim ve düĢünce olarak zihnindeki sembollerdir. Ġnsanın
beyninde kendi kapasitesine uygun sanki bir kayıt cihazı vardır ve her Ģeyi
kaydeder, kaydettiklerini hatırlamak içinse sembollerle kodlama yapar.
**SembolleĢtirme özelliğinden dolayı geçmiĢi zihinde tutabilme geleceği zihinde
tasarlayabilme
Öngörü **Öngörü Kapasitesi: Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, baĢkalarının
Kapasitesi kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir.
Geleceği **Sosyal öğrenme kuramı, sembolik kapasiteyi kullanmanın yanı sıra gelecek için
DüĢünme plan yapabilme kapasitesini de gerektirir. Ġnsanlar, gelecekte baĢkalarının
kendilerine nasıl davranacaklarını tahmin edebilmeli, hedeflerini belirleyebilmeli,
geleceğini planlayabilmelidirler. Kısaca, düĢünme etkinlikten önce geldiğinde,
insanlar ileri düĢünebilmelidirler.
**GeçmiĢte öğrenilenlerden faydalanılır, birleĢtirilir
**Ġnsanlar özellikle çocuklar, genellikle baĢkalarının davranıĢlarını ve davranıĢlarının
sonuçlarını gözleyerek öğrenirler. KuĢkusuz kendileri de bazı Ģeyleri yaparak ve kendi
Dolaylı davranıĢlarının sonuçlarını görerek çok Ģey öğrenebilirler. Ancak, yaĢam sadece
Öğrenme insanların kendi yaptıklarından öğrenmelerini içerseydi çok sınırlı kalırdı. Oysa insanlar
Kapasitesi baĢkalarının deneylerimi gözleyerek çok Ģey öğrenmektedirler. Bu nedenle, dolaylı
öğrenme kapasitesi sahip olma sosyal öğrenmede önemli bir ilkedir.
KPSS-2010 Ablasının tırnakları kesilirken canı yandığı için ağladığını gören Taylan sıra
kendisine geldiğinde tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmiĢtir. Taylan‘ın
tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmesi aĢağıdaki kavramlardan hangisi ile
açıklanır? CEVAP: Dolaylı Öğrenme
**Ġnsanların kendi davranıĢlarını kontrol edebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. Ġnsanlar
ne kadar çalıĢacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne yiyeceklerine, nereye
Öz gideceklerine kendileri karar verirler ve davranıĢlarını kontrol ederler.
Düzenleme ĠNSANLARIN KENDĠ HAYATLARINI KENDĠLERĠNĠN DÜZENLEMESĠ
Kapasitesi **Bireyin kendi davranıĢlarını gözlemleyip, kendi ölçütleriyle karĢılaĢtırarak yargıda
bulunması ve gerekiyorsa davranıĢlarını ölçütlerine uygun hale getirmesidir. Yani bireyin,
(Kendini) kendi davranıĢlarını etkilemesi, yönlendirmesi, kontrol etmesidir. DıĢarıdan baĢkalarının
kontrolüne ihtiyacı yoktur. Kendi planını yapar ve uygular. ĠÇSEL PEKĠġTĠRME
**Birey kendi kendini değerlendirme sonucunda, kendini içsel olarak pekiĢtirir.
DavranıĢların düzenlenmesinde içsel pekiĢtirmeler dıĢsal pekiĢtirmelere göre daha etkilidir.
**Birey, kendi davranıĢlarını gözleyip, kendi ölçüleriyle karĢılaĢtırarak değerlendirir ve
kendini pekiĢtirerek ya da cezalandırarak davranıĢlarını düzenler. SAYFA 79
** Bireylerin kendileri hakkında düĢünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma
kapasitesine sahip olması. Bireyler etkinliklerin sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. (Bu
yargıya öz yeterlik denir)
**Bireyin, farklı ve güç durumlarla baĢ etme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine,
kapasitesine iliĢkin kendini algılayıĢıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme,
yarıĢmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuĢma vb.
● Bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.
** Bireyin öz yeterliliğime iliĢkin algısı kendi gerçek yeterliliğini yansıtmayabilir. Ancak,
algılanan öz yeterlilik bireyin davranıĢlarını düzenlemede önemli bir role sahiptir. Öz
yeterlilik, bireyin etkinliklerinin seçimini, bir etkinlikle harcayacağı çabayı, bir güçlükle
karĢılaĢtığında göstereceği sebat süresini, duyacağı kaygı ya da güven düzeyini
etkiler(Bandura,1982)
Öz Yargılama
Kapasitesi-Öz ** Öz yeterliğe, teknik olarak ―algılanan öz yeterlik‖ denmektedir. Bireyin, becerisini
Yansıtma kullanarak yapabildiklerine iliĢkin yargıların bir ürünüdür, sonucudur. Öz yeterlik, bireyin,
farklı durumlarla baĢetme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine, kapasitesine iliĢkin
kendini algılayıĢıdır, inancıdır, kendi yargısıdır.
AÇIKLAYICI ÖRNEK: Annesini tatlı yaparken izleyen Sevim daha sonra kek yapmaya çalıĢmıĢtır.
Annesi kızının çabasını görmüĢ ve sevinmiĢtir. Gülümseyerek kızına iyi bir tatlı yaptığı takdirde,
arkadaĢlarıyla gezmeye gidebileceğini söylemiĢtir.
1-Annesini tatlı yaparken izleme-DĠKKAT
2-Tatlı yapmaya çalıĢması-HATIRLAMA-UYGULAMA
3-Annesinin arkadaĢlarıyla sinemaya gidebileceğini söylemesi-GÜDÜLEME
Not: Canı tatlı yemek isteseydi bu durumda GÜDÜLEME olurdu
Model alma yoluyla kazanılan ürünler
1. Birey baĢkalarını gözleyerek yeni biliĢsel beceriler ve psikomotor becerileri öğrenebilir.
ÖRNEK: Masa tenisi oynama
2. Önceden öğrenilmiĢ olan yasaklar ya güçlenir ya da zayıflar. Kendisinin yapmaktan çekindiği bir
davranıĢı model gösteriyor ve pekiĢtiriliyorsa, gözlemci de bu davranıĢı gösterir hale gelebilir.
3. Gözlemci yeni değerler ve inançlar kazanabilir. Model, gözlemci için sosyal bir harekete geçirici olabilir.
ÖRNEK: Gösteri, miting vs.
4. Modeli gözleyerek çevrenin ve eĢyanın nasıl kullanılacağını öğrenir. YetiĢkinler de bu yöntemi kullanır.
ÖRNEK: Kahve fincanı
5. Duygusal tepkilerin nasıl gösterileceğini de bu yolla öğrenebilir. Özellikle çocuklar bu yolla öğrenirler.
EK BĠLGĠLER
**Bandura‘ya göre gözleyerek öğrenme, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak
taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir.
● Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde.
ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören
bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda
öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir.
● Öğrenmenin etkili olmasında, gözlenen davranıĢların taklit edilmesi ve bunun sonucunda alınan
ödül veya ceza etkilidir. SAYFA 82
Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi
● Özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların gözünde saygın bir yere sahip olan anne-baba ve
öğretmenler, kendileri iyi birer model olarak, çocuklara pek çok istendik davranıĢları kazandırabilirler.
ÖRNEK: Yere tükürmemesi isteniyorsa büyüklerde tükürmemelidir
● Öğretmenler çocuğa yaratıcılığı, etkili öğrenme ya da çalıĢma stratejilerini, problem çözme becerilerini
öğretmede, kendileri model olmalıdırlar.
● Gözlem yoluyla öğrenmenin temel süreçlerinden biri dikkat etmedir. Bu nedenle anne-baba ya da
öğretmenler, çocukların model almalarını istediği davranıĢları dikkat çekici hale getirmelidirler.
Modelin Nitelikleri ve Model Alma
Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranıĢına yön veren
önemli bir ölçüttür.
* YaĢ: Model alınan kiĢinin yaĢı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranıĢı o kadar
artacaktır.
* Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kiĢilerin davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle
çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için önlerinde kendi cinslerinden
bir modelin olması gereklidir.
* Karakter: Ġçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama
açısından baskın karakterlerin davranıĢlarının model alınması daha yüksektir. .
* Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düĢündüğü kiĢilerin
davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaĢ gruplarında bireylerin birbirinden nasıl
etkilendiği ve giyim, konuĢma, yürüyüĢ vb. gibi davranıĢların birbirine ne kadar çok benzediğine
dikkat edin.
* Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model
toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranıĢlarının model alınması daha yüksek bir
ihtimaldir. .
ÖRNEK SORULAR
1- Bir öğrenci çantasını çok sevdiği bir arkadaĢı gibi, köĢesinden tutarak taĢımaya baĢlamıĢtır.
Öğrencideki davranıĢ aĢağıdakilerden hangisine örnektir? KPSS 2002
CEVAP: Modelden öğrenme
2-Semra, ablası Yasemini model almakta ve onun birçok davranıĢını taklit etmektedir. Ancak, ablasının
aĢırı makyaj yapması nedeniyle cildinin bozulduğuna tanık olduğu için, hiç makyaj yapmamaktadır.
Semra'nın makyaj yapmaktan kaçınması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2003)
CEVAP: Ġstenmeyen bir durumla sonuçlandığı görülen davranıĢın taklit edilme olasılığı azalır
3- Çocukların Ģiddet içerikli film veya dizilerin kahramanlarını izleyerek olumlu ya da olumsuz
birçok davranıĢ öğrendikleri iddia edilmektedir. Bu iddia aĢağıdaki yaklaĢımlardan hangisinin ön-
görüleriyle tutarlıdır? (KPSS 2007)
CEVAP: Sosyal öğrenme
4- ―Anasına bak kızını al‖ Ģeklindeki özdeyiĢte aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisinin önemine
dikkat çekilmektedir?(KPSS 2007)
CEVAP: Model alma yoluyla öğrenme
5-Sosyal öğrenme kuramına göre, aĢağıdakilerden hangisi gözlem yoluyla öğrenmede rol oynayan
süreçlerden biri değildir? (KPSS 2006)
A) Güdülenme B) Tekrar C) Zihinsel Ģema D) Hatırlama E) Dikkat
6- Sosyal öğrenme kuramı, öğrenmede farklı stratejilerin olması gerektiğini savunur. Bu
stratejilerden birisi de gözlem yoluyla öğrenmedir. AĢağıdakilerden hangisinin gözlem yoluyla
öğrenmede yer alması beklenmez? (KPSS 2007)
A) Dikkat etme
B) Hatırda tutma
C) DavranıĢı ortaya koyma
D) Güdülenme
E) Uyarıcı-tepki bağı kurma SAYFA 83
7- Ceren annesini kek yaparken izlemiĢtir. Birkaç hafta sonra arkadaĢlarını eve davet ettiğinde
onlara kendisi kek yapmıĢtır. Annesi yaptığı keki çok beğendiğini söyleyerek Ceren‘i arkadaĢlarının
yanında övmüĢtür. Annesinin bu davranıĢından sonra Ceren daha sık kek yapmaya baĢlamıĢtır.
Buna göre, Ceren sırasıyla hangi öğrenme süreçlerini yaĢamıĢtır? (KPSS 2007)
CEVAP: Sosyal öğrenme – edimsel koĢullanma
8-KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o
da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖ Diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık
duygusu, sosyal öğrenme kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2009)
CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme
9- AĢağıdakilerden hangisi Bandura‘nın sosyal öğrenme kuramına uygun bir öğrenmedir? (KPSS 2009)
A) Atletin, çekici doğru biçimde fırlatması
B) Atletin yarıĢın baĢında yavaĢ, sonuna doğru hızlı koĢması
C) Basketbolcunun, antrenörü gibi basket atması
D) Kalecinin atılan topu yakalaması ve golü engellemesi
E) Futbolcunun kurallara uygun oynaması
10-Sosyal öğrenme kuramlarına göre, çocukların gözledikleri modellerin davranıĢlarını taklit edip
etmeyecekleri birçok etken tarafından belirlenir. Bu etkenlerden bir tanesi de modelin davranıĢlarının
sonuçlarıdır. AĢağıdaki ifadelerden hangisi bu duruma bir örnek olabilir?(KPSB 2009)
A) Ali‘nin konuĢma tarzı, çok sevdiği beden eğitimi öğretmeninin konuĢma tarzına benzemektedir.
B) Hasan, kendisine örnek aldığı abisinin sigara içtiği için hastalandığını duyunca sigara içmemeye karar vermiĢtir.
C) AyĢe, küçük ablasından çok, büyük ablasının giyim tarzının kendisine daha çok yakıĢacağını düĢünmektedir.
D) Genç bir futbolcu takıma girince, uzaktan hayranlık duyduğu tecrübeli takım arkadaĢının kendini
beğenmiĢ tavırları karĢısında ona öfke duymaya baĢlamıĢtır.
E) Emre saçını, sevdiği bir pop Ģarkıcısının saçlarına benzer Ģekilde kestirmektedir.
11- Televizyondaki reklâmları hiçbir zaman dikkatle izlemeyen bir kiĢi, bir gün kendi kendine
reklâm filminin müziğini sözleriyle birlikte tekrarlamaya baĢlamıĢtır. Bu durum aĢağıdakilerden
hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2002)
CEVAP: Bazı öğrenmelerin, bilinçli bir çaba gösterilmeden gerçekleĢebilmesiyle
12- Kibrit kutularıyla Ģekiller oluĢturma oyununu çok seven bir çocuk, kendisine verilen aynı renk
ve büyüklükte, fakat farklı bir marka (yazı) taĢıyan kibrit kutusunu "bu farklı" diye kabul etmemiĢtir.
Bu durum, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002)
A) Yer öğrenme
B) Uyarıcı - tepki zinciri oluĢturma
C) Kavrama yoluyla öğrenme
D) Gizil (örtük) öğrenme
E) Uyarıcı - tepki bağı kurarak öğrenme
13- Bir gezi sırasında arkadaĢlarının ısrarı üzerine, sözlerini tam olarak bilmediğini düĢündüğü,
son günlerin popüler bir Ģarkısını onlarla birlikte söyleyen bir kiĢi, Ģarkı bitince Ģarkının sözlerini
baĢtan sona kadar eksiksiz söyleyebildiğini hayretle fark eder. Bu kiĢinin Ģarkının sözlerini farkında
olmadan öğrenmiĢ olması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2004)
CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme
14- Her gün aynı otobüse binip aynı güzergâhtan evine giden bir birey güzergâh üzerindeki otobüs
yazıhanelerinin yerlerini, dikkat etmemesine rağmen öğrenmiĢtir. Bu bireyin daha önce hiç bilet
almadığı yazıhanenin yerini kolayca bulabilmesi aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2005)
CEVAP: Örtük öğrenme
15-ÇalıĢmak için ailesinden ayrılarak baĢka bir kente yerleĢen bir genç, evde yemek piĢirmeye baĢlayınca
daha önce hiç yemek piĢirmediği ve yemek piĢirmeyi öğrenmek için özel bir çaba göstermediği hâlde birçok
yemeğin nasıl piĢirileceğini biraz bildiğini fark eder. Bu gencin, çok iyi olmasa da birçok yemeğin nasıl
piĢirildiğini bilmesi aĢağıdakilerden hangisinin sonucu olabilir? (KPSS 2007)
CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme
16-Deneyde fareler iki gruba ayrılmıĢ ve sadece bir grup farenin deneyin yapılacağı labirentte önceden dolaĢmasına
izin verilmiĢtir. Daha sonra, labirentin sonuna yiyecek konulmuĢ ve iki grup fare de labirente bırakılmıĢtır. Deneyin
sonunda, daha önce labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin yiyeceğe daha hızlı ulaĢtığı gözlenmiĢtir. Önceden
labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin ödüle daha hızlı ulaĢması, aĢağıdakilerden hangisinin önemini ortaya
koymaktadır? (KPSS 2009)
CEVAP: Gizil öğrenme SAYFA 84
BĠLĠġSEL KURAMLAR
1-Gestalt Kuramı-------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin
BĠLĠġSEL 2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı----------------GAGNE
KURAMLAR 3-Yapılandırmacı Kuram---------------PĠAGET-VGOTSKY
**BiliĢsel akım, DavranıĢçı akıma tepki olarak doğmuĢtur. Ġlk çalıĢmalar Gestaltçılar tarafından
yapılmıĢtır. Özellikle algı ile ilgili çalıĢmaları vardır. Daha sonraki yıllarda Piaget, Ausubel, Bruner,
Atkinson ve Gagne‘nin çalıĢmaları ile de desteklenmiĢtir.
**BiliĢ kelimesi, insan zihninin dünyayı anlamasını ve kavramasını içeren tüm zihinsel faaliyetleri
kapsamaktadır. Algılama bilgilerin karĢılaĢtırılması, yeni bilgilerin oluĢturulması, belleğe
depolanması, hatırlanması ve değerlendirilmesi gibi birçok etkinliği içermektedir
**BiliĢsel kuramlar, insanların biliĢsel davranıĢları nasıl öğrendiklerini araĢtırmaktadır. BiliĢsel yaklaĢım,
davranıĢçı yaklaĢımın uyarıcı-tepki iliĢkisinden farklı olarak, uyarıcı-organizma-tepki üçlemesini
vurgulamaktadır. Öğrenenin zihinsel süreçlerinin, öğrenme üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir.
**BiliĢsel kuramlar; öğrenmeyi hafıza, dikkat, algı, problem çözme ve kavram öğrenme gibi
baĢlıklarla inceleyip açıklamaktadırlar.
• Bazı öğrenme süreçleri insana özgü olduğundan, tüm biliĢsel araĢtırmalar insanlar üzerinde yapılır.
• Hafıza, dikkat, problem çözme gibi zihinsel etkinlikler araĢtırmaların temelini oluĢturur.
• Ġnsan öğrenmesi, nesnel ve bilimsel bir biçimde araĢtırılır.
• Bireyler, öğrenme sürecine aktif bir Ģekilde katılırlar.
• Öğrenme, her zaman gözlenebilen davranıĢ değiĢikliklerine yol açmayan zihinsel bağlantıların oluĢmasıdır.
• Bilgiler örgütlenir.
• Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgiyle yeni öğrenilen bilgiyi iliĢkilendirme sürecidir.
Gestalt Kuramı
Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin
GENEL BĠLGĠLER
● Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliĢtirilmiĢtir
● Gestalt, Almanca, bütün, Ģekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların
toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıĢtırarak değil, bütünlük içinde algılar.
ÖRNEK: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek
değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalıĢırız.
● Gestaltçılar, organizmanın dıĢarıdan gelen duyumlara kendisinden bir Ģeyler katarak, yaĢantıyı
yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden
ayrılmıĢ bir Ģekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz.
● ĠçebakıĢ yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlıĢ
kullandığını belirtmiĢlerdir. ĠçebakıĢ, yaĢantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taĢıyan
yaĢantıları incelemek için kullanılmalıdır. (Ġnsanların dünyayı nasıl algıladığını öğrenmek için)
SAYFA 85
● DavranıĢsal yaklaĢımı eleĢtirmiĢlerdir. DavranıĢların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının
insan davranıĢlarını basitleĢtirdiğini savunmuĢlardır.
● Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermiĢlerdir.
Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileĢim içindedir.
● Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmiĢlerdir.
Öğrenmeyle ilgili görüĢleri, algılamayla ilgili çalıĢmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme
yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım eder.
● Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (Ģekil-zemin, yakınlık, benzerlik,
tamamlama, basitlik)
● Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba
harcamıĢlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermiĢlerdir.
Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır.
** Bunlardan Wertheimer, Koffka ve Köhler'in yanı sıra "YaĢam Alanı‖nı öne süren ve bireyi
gereksinimleri, istekleri ve amaçları ile bir bütün olarak ele alan Kurt Lewin de Gestalt
psikologlarındandır.
ÖRNEKLER:
** Herhangi bir yemek piĢtiği zaman, içine konulan yiyeceklerin toplamından değiĢiktir.
**Bir portreye bakarken teker teker burun, göz, dudak, saç gibi parçaları değil, bir portre görürüz.
Gestaltçılar ile davranıĢçılar arasında görüĢ farklılıkları bulunmaktadır.
**Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını kaybetmesine
yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar.
**DavranıĢçı yaklaĢımda öğrenen pasif ve çevresel uyarıcılara bağlı olarak ele alınırken, Gestalt
yaklaĢımında birey aktiftir ve çevrenin yorumlanmasında doğuĢtan algısal kolaylığa sahiptir.
**DavranıĢçılıkta uyarıcı-tepki bağının öğrenildiği, Gestalt'ta algısal yeniden organizasyonların
aracılığıyla anlamlı bütünlerin kazanıldığı ileri sürülmektedir.
ALGI
ALGI VE DUYUM
DUYUM: Uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir.
ALGI: Ġçten ve dıĢtan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesidir.
Örnek: Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum
iken, kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır.
DUYUM ĠLE ALGI ARASINDAKĠ FARKLAR
• Duyum basit fizyolojik bir olaydır. Algı ise karmaĢık psikolojik bir olaydır.
• Duyumda uyarıcılar tek tek değerlendirilir. Algıda ise bir bütün olarak değerlendirilir.
• Duyum her bireyde aynı Ģekilde gerçekleĢir. Algı ise bireyden bireye farklılık gösterir.
1-ALGISAL ÖRGÜTLEME –ORGANĠZASYON YASALARI-PRAGNANZ
**Gestalt kuramcıları algısal örgütlemeye yardımcı olan yasaların hepsini kapsayan daha
genel bir yasa oluĢturmuĢlar ve buna pragnanz yasası adını vermiĢlerdir. **Kofka bunu
Ģu Ģekilde açıklamaktadır : ‖Psikolojik örgütlemeler kontrol eden koĢullar izin verdiği
ölçüde olabildiği kadar iyi olacaktır.‖ Her psikolojik olayda anlamlı tam ve basit olma
PRAGNANZ eğilimi vardır. Gestaltcılara göre psikolojik yaĢantı ile beyinde var olan süreçler arasında
YASASI izomorfizm(eĢ bilimcilik) vardır. DıĢsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta ve
bunun sonucunda yaĢantı kazanılmaktadır.
Anlamlılık **Gestaltçılar beyinin kendisine gelen duyusal uyarımları Pragnanz yasasına göre
VEYA aktif olarak iĢleyip anlamlı ve tam olan yeni bir forma dönüĢtürdüğünü ileri
ĠYĠ ġEKĠL sürmektedirler.
**Kofkaya göre dıĢarıdan gelen duyusal uyarımları anlamlandırma ve örgütlemede
sadece pragnanz yasası değil aynı zamanda bireyin inançları, değerleri, gereksinmeleri,
tutumları da etkili olmaktadır. Bu nedenle aynı fiziksel çevrede bulunan kiĢilerin çevreyi
yorumlamaları ve tepkileri farklı olabilmektedir. Bunun için de bireyin davranıĢının
gerisindeki nedenleri anlayabilmek için coğrafi çevresinden çok davranıĢsal çevresi
bilinmelidir.
**Bu yasaya göre psikolojik alanda bir dengesizlik olduğunda pragnanz yasa bu dengeyi
tekrar sağlamaya çalıĢır.
**Her psikolojik olayın anlamlı basit ve tam olma eğilimi, buna göre pragnanz yasası
algılama öğrenme ve belleği incelerken yol gösteren bir ilkedir.
NOT: Bütün algı yasalarının özünde algının bütünselliği vardır, bütünlük insanın doğasında vardır.
2-ALGIDA DEĞĠġMEZLĠK- Algısal DeğiĢmezler
**Bir kez algılanan nesnelerin Ģekilleri, renkleri, büyüklükleri değiĢtiği halde, organizma o nesneleri hep aynı biçimde algılar.
**Nesnenin içinde bulunduğu fiziksel koĢullardan dolayı olduğundan farklı görünmesine rağmen
bizim onu orijinal Ģekliyle algılamamıza denir.
• Biçim DeğiĢmezliği: Daha önceden Ģeklini bildiğimiz bir nesneye hangi açıdan bakarsak
bakalım hep aynı Ģekilde görürüz.
ÖRNEKLER
**Felsefe öğretmenine hangi açıdan bakarsak bakalım hep Felsefe öğretmeni olarak algılarız
**Tabakları hangi mesafeden olursa olsun yuvarlak görmemiz
• Renk DeğiĢmezliği: Parlaklık değiĢmezliği, nesnenin üzerine düĢen ıĢık miktarından bağımsızdır
ve daha önce bildiğimiz rengi ile nesneyi hatırlarız
ÖRNEKLER
**Portakalın rengini aydınlıkta da karanlıkta da hep turuncu olarak algılarız.
** Gölgedeki karın beyaz, güneĢ ıĢığındaki kömürün siyah görüldüğü gibi değiĢik ıĢık Ģiddetleri
altındaki renkler ve parlaklıkları aynı algılamamız renk ve parlaklık değiĢmezliğine örnektir.
**Ay Yıldızlı Bayrağımız akĢama doğru kahverengine yakın bir görüntü ile görünse bile biz onu
yinede kırmızı rengi ile ve aynı parlaklıkta algılarız
• Büyüklük DeğiĢmezliği: Büyüklük değiĢmezliği: Bizden uzaklaĢan ya da uzak nesneleri hep aynı büyüklükte
görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklığının bilinmesi büyüklük değiĢmezliğinin korunmasını sağlar.
ÖRNEKLER
** Uzaktaki ve yakındaki telefon direği hep aynı boyda algılanır.
** Masadaki bardakları değiĢik uzaklıklarda aynı büyüklükte görmemiz
NOT 1: Algıda değiĢmezliğin gerçekleĢebilmesi için o nesnenin daha önceden algılanması gerekir.
NOT 2: Algıda değiĢmezlik olmasaydı, algısal dünyamız karmakarıĢık olurdu. Algıda değiĢmezlik
algısal dünyamıza istikrar kazandırır. Sayfa 88
3-ALGIDA SEÇĠCĠLĠK ( Dikkat )
**Organizma, dikkatini etrafındaki uyarıcılardan yalnızca bir tanesine yoğunlaĢtırıp onunla
ilgili özellikleri algılamasıdır.
** Organizmanın pek çok uyarıcı içerisinden belli uyarıcıları algılamasına denir. Algılanan
uyarıcıların seçilmesinde bireyin ilgi ve ihtiyaçları, uyarıcının büyüklüğü ve Ģiddeti rol oynar.
** Kiralık ev arayan bireyin boĢ evler dikkatini çeker
**Canin dondurma istemesi nedeniyle bütün baĢlıkların içerisinde dikkati "algida" kelimesinin çekmesi
**Bizzat tecrübe ettiğim en net örneğini paylaĢmak isterim efendim algıda seçiciliğin. Hamile olduğumu
öğrendiğim andan doğum yaptığım ana kadar ne zaman dıĢarı çıksam sokakta hep hamile kadınlar
vardı. evet her yerdeydiler; durakta, dolmuĢta, otobüste, alıĢ veriĢ merkezlerinde, kuaförlerde her köĢe
baĢında bir hamile kadın vardı. Sonra doğum yaptım ve sihirli değnekle yok edilmiĢlercesine
kayboldular ortalıktan. Her yerde bebekli kadınlar görmeye baĢladım bu sefer, sırtını dönüp emzirenler,
pusetle gezintiye çıkanlar, kısaca gittiğim her yerdeydiler. ġimdi bebekli kadınlar da yok oldu ortalıktan
2-3 yaĢında çocuğu olan kadınlar var etrafta. Evet, Ģimdi onlar var nereye kafamı çevirsem onları
görüyorum. Bunun iki açıklaması olabilir ya ben hep aynı kadınlar tarafından nereye gitsem ciddi
Ģekilde 3 senedir takip ediliyorum; ya da ben durumumla bağlantılı olan kadınları görmeye
ĢartlanmıĢım etrafta. Ġyi ki algıda seçicilik diye bir kavram var yoksa paranoyak olmamız kaçınılmaz
olurdu maĢallah.
ALGIDA SEÇĠCĠLĠĞĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
DıĢ Faktörler:
• Uyarıcının Ģiddeti ve Büyüklüğü: Bir kasa elma içerisinde büyük olan seçilip alınır.
• Tekrar: Ambulansın siren sesi diğer sesler içerisinde seçilerek algılanır.
• Zıtlık: Kısa boylu kiĢilerin içerisinde uzun boylu kiĢiler algılanır.
• Hareketlilik: Otoparkta seyir halindeki aracın algılanması
• Ani DeğiĢiklik: Babanızın bıyığını kesmesi hemen algılanır.
• Tuhaflık: Sokakta pijama ile gezen kiĢi hemen algılanır.
Ġç Faktörler:
• Ġlgi ve Ġhtiyaçlar: Acıkan bir kiĢinin dikkatini yemeklerin üstüne yöneltmesi. Bir insanın
dikkatini mesleğiyle ilgili haberlere yöneltmesi
• Kültür: Almanya’da Ģalvarlı bir kiĢi hemen dikkatimizi çeker.
• GeçmiĢ YaĢantılar: Yıllar sonra memleketine dönen bir kiĢinin okuduğu liseyi algılaması
NOT: Algıda seçicilik üzerinde iç faktörler, dıĢ faktörlerden daha önemlidir.
Dikkat
Duyu organlarının tek bir uyarıcı üzerinde toplanmasıdır. BaĢka bir deyiĢle; Psikofizik enerjinin
bir noktada toplanmasıdır.
Dikkatte Kayma: Organizma dikkat halindeyken, dikkati etkileyen iç ve dıĢ faktörlerden
dolayı, dikkat bir noktadan baĢka bir noktaya yönelmesi.
Örnek: Sınıfta ders dinleyen öğrencilerin, kapı çalınca dikkatlerinin dersten kapıya yönelmesi
Sürekli Dikkat: Dikkatin belli bir noktaya odaklanması, bir noktadan baĢka bir noktaya gidip gelmemesi
Örnek: Fanatik bir taraftar Fenerbahçe Galatasaray maçını izlerken, dikkatini hiçbir uyarıcının dağıtamaması
Derinlik Algısı
• Derinlik Algısı: Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasına derinlik algısı denir. Bu algıya
çevresel etkenler ve gözün yapısal özellikleri neden olmaktadır.
Çevresel Etkenler:
- Paralel hatların (tren rayları) uzakta birleĢiyormuĢ gibi görünmesi.
- Yakında olan nesnelerin açık ve net olarak algılanırken, uzaktaki nesneler ayrıntısız ve
puslu algılanır.
- Yakındaki nesnelerin normal, uzaktaki nesnelerin küçük boyda algılanması
- Birbirini kapatan nesnelerden tam görünenin daha önde algılanması
Gözün Yapısal Özellikleri:
Ġki göze sahip olmak derinlik algısına sebep olur. Çünkü iki gözün aldığı ayrı görüntüler
beyinde birleĢtirilir. Gözler uzaktaki ve yakındaki nesnelere bakarken farklı açılar oluĢturur. Bu
fark nesnenin uzakta veya yakında olduğunu belirtir.
Monoküler Ġpuçları: Tek gözümüzü kullanarak algıladıklarımız
Binoküler Ġpuçları: Ġki gözümüzü kullanarak algıladıklarımız
Konveryans: Baktığımız bir nesnenin bize doğru yaklaĢtığında görüntünün netleĢmesi için
gözbebeklerimizin birbirine yaklaĢması SAYFA 89
Algıda Bütünlük: Nesneler tek tek parça halinde değil de bir bütün olarak algılanır.
Ġnsan çevresindeki nesne ve olayları önce bir bütün olarak algılar, sonra ayrıntılar algılanır.
Algıda Organizasyon
Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır. Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında,
gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse Ģekil - zemin iliĢkisi içinde
algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir.
Özellikle çocukların boyama kitaplarındaki kesik çizgili Ģekillerin bir bütün olarak algılanması, farklı
formalar giyen iki takımın ayrı ayrı gruplar olarak algılanması algıda organizasyona birer örnektir.
Uzay ve Zaman Algısı
Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değiĢen sürenin göreli algısı da zaman algısını
ortaya koyar. Buna göre ´önde, ´arkada, ´yanda ifadeleri uzay algısını; ´önce, ´biraz ´sonra,
´yakında gibi ifadeler de zaman algısını belirtir.
ÖRNEK: Siirt, Türkiye‘nin doğusundadır yargısı uzay algısını, 90 dakikalık bir futbol maçında son 5
dakikanın galip olan takım için hiç geçmeyecekmiĢ gibi algılanması, mağlup olan takım ise çok
çabuk geçecekmiĢ gibi algılanması zaman algısını örneklendirir.
ALGI YANILMASI
**Algı yanılmaları fiziksel olayların yanı sıra sosyal durumları, insan davranıĢlarını da içermektedir. DıĢtan
gelen bir uyarının yanlıĢ algılanması veya bir ifadeyi gerçek amacından saptırarak yorumlamak algı
yanılmalarına açıklar
**Bazen bizden veya algı özelliklerinden dolayı uyarıcılar olduğundan farklı olarak ya da hiçbir
uyarıcı yokken bir uyarıcı varmıĢ gibi algılanabilir. Ġki tür algı yanılması vardır.
Bunlar: Ġllüzyon ve Halüsinasyondur.
Ġllüzyon:
Ġllüzyonda gerçekte bir uyarıcı vardır. Fakat bu uyarıcılar olduğundan farklı algılanmaktadır.
Ġllüzyon, fiziksel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılır.
Fiziksel Ġllüzyon:
Algılanan uyarıcının özelliklerinden kaynaklanır. Bütün insanlarda aynıdır
ÖRNEKLER:
** Bardaktaki çay kaĢığının kırıkmıĢ gibi gözükmesi.
**Tren raylarının uzakta birleĢiyormuĢ gibi algılanması veya ufukta gökyüzü ile yerin birleĢmiĢ gibi görülmesi
Psikolojik Ġllüzyon:
**Algılayan kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklanır.
**Psikolojik yanılsama ise açık seçik olarak algılanamayan uyaranların zihinsel olarak tamamlanmasına dayanır.
Tamamlama yapılırken korkular, kaygılar, geçmiĢ yaĢantılar uyaranın örgütlenmesinde rol oynar.
ÖRNEKLER:
** Yerdeki dal parçasının yılanmıĢ gibi algılanması.
** Asılı olan palto ve Ģapkayı alaca karanlıkta insana benzetmek, hortumu yılana benzetmek,
arkadan gelen ayak sesini takip edilme kuĢkusuyla yorumlamak gibi örnekler verilebilir.
NOT: Fiziksel illüzyon, uyarıcının kendisinden kaynaklandığı için tüm insanlarda aynı Ģekilde algılanırken,
psikolojik illüzyon ise kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklandığı için kiĢiden kiĢiye değiĢir.
Halüsinasyon(sanrı):
**Hiçbir uyarıcı yokken kiĢinin bir uyarıcı varmıĢ gibi algılamasıdır.
**Halüsinasyon bireyin akıl sağlığında bir dengesizliği iĢaret eder. Burada algılamayı meydana getirecek hiçbir
uyarıcı yoktur ve hayal ürünüdür
**Herhangi bir uyarıcı olmamasına rağmen, bireyin algıda bulunmasıdır. Akıl hastalarında ve ateĢli hastalık
geçirenlerde görülür. AĢırı alkol alındığı durumlarda da görülebilir. Sanrı (halüsinasyon), algı yanılmasına benzese de
gerçek algı yanılması değildir. Bunlar tamamıyla zihnin yarattığı imgelerdir
ÖRNEKLER:
**KiĢinin vücudunda örümceklerin yürüdüğünü söylemesi
**Ortalık sessiz olmasına karĢın, kiĢi kulağına sesler geldiğini bildirebilir.
NOT: Ġllüzyonda gerçekte bir dıĢ uyarıcı varken halüsinasyonda yoktur. Sanrıda ise bir dıĢ
uyaranın yoktur, zihnin ürettiği imgelerle ortaya çıkmasıdır.
**Sanrılar ruhsal hastalıklar, alkol ve uyuĢturucu etkisi, yüksek ateĢ, aĢırı korku, kaygı vb.
anormal durumlarda ortaya çıkar. SAYFA 90
KAVRAMA YOLUYLA –ĠÇGÖRÜSEL-SEZGĠSEL ÖĞRENME
ÖZEL UYARI: Ġçgörüsel öğrenme ile kavrayarak öğrenme kaynakların çoğunda aynı kavramlar
olarak verilmektedir. Fakat dikkat edilmesi gerekir.
1-Evine televizyon alan bir kiĢi bu televizyonu odada istediği yere koyduğunda kablosunun elektrik
prizine yetiĢmediğini görür. Mobilyaların yerini değiĢtirme, prizin yerini değiĢtirme gibi farklı çözüm
yollarını düĢündükten sonra, bir uzatma kablosu alması durumunda sorunun çözülebileceğini
anlar. Bu kiĢinin bir uzatma kablosu alarak sorunu çözebileceğini anlaması aĢağıdakilerden
hangisine örnek olur?(KPSS 2004)
CEVAP: Ġçgörü Kazanma
10- Daha önce bilgisayarlarla herhangi bir yaĢantısı olmayan bir kiĢinin aldığı bilgisayarın
kutusundan çıkan fiĢleri ve parçaların arkasında bulunan fiĢ yuvalarının Ģekillerini karĢılaĢtırarak
bilgisayar, ekran ve yazıcıyı birbirlerine doğru olarak bağlamayı baĢarması, aĢağıdakilerden
hangisine örnek olabilir? (KPSS 2009)
CEVAP: Kavrama yoluyla
NOT: Seçeneklerde Ġçgörü kazanma da vardır
KAVRAMA YOLUYLA ÖĞRENME ĠÇGÖRÜ YOLUYLA ÖĞRENME
**Eğer uyarıcılar karĢılaĢtırılır, incelenir **Organizma birkaç baĢarısız deneme ardından
aralarında iliĢki kuruluyorsa ve doğrudan bir bekleme süresine girer bekleme süresinin
çözüme ulaĢılır(Y-Ġ) ardından birden çözüm aklına gelir.(Y-Ġ)
**0rganizma ipuçlarından faydalanarak çözümü **Ġçgörü kazanma-geliĢtirmede ise önceki
zihinde bulur ve problemi çözer. sınama-yanılma deneyimlere bağlı olarak
Bu durumda 2009 Kpss sorusunda her iki zihinde çözümlere ulaĢma vardır.
kavram aynı soruda verilmiĢ fakat daha *Her iki kavram birlikte verildiğinde bu
önce herhangi bir yaĢantısı olmadığı ifadesi uyarılara dikkat edilmesi gerekir eğer birlikte
açıktır bundan dolayı cevap kavrama yoluyla verilmemiĢse zaten sorun yoktur.
öğrenmedir.
3. Anlama: Problemin mekanik bir Ģekilde, eski alıĢkanlıkları ya da ezberlenen kuralları kullanarak
değil, kavrayarak, sezerek, yapısal olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Fiziksel deneme
yanılma değil, içgörüsel deneme yanılma kullanılmalıdır. Çözüm için kullanılan ilke keĢfedilmelidir.
4. Transfer: Bir durumda keĢfedilen ilkelerin bir baĢka durumda da kullanılabilmesidir. Transferi
etkileyen Thorndike‘nin dediği gibi, iki durumun öğeleri arasındaki benzerlikler değil, problemin ve
kullanılan ilkenin anlaĢılmasıdır.
5. Unutma: Unutmada iki öğe rol oynamaktadır. Birinci neden, geriye getirme için kullanılan
ipucunun zayıf bir ipucu olması, yani bellekteki izle iliĢki kurmayı sağlayamamasıdır. Diğer neden
ise, bellekteki izin yeni örgütlenmeler sırasında giderek büyük ölçüde değiĢikliğe uğramasıdır.
● Gestalt psikologlarına göre öğretmen, dönem baĢında öğrenciye önce bütün olarak dersin temel
çerçevesini organize edilmiĢ anlamlı bir bütünlük içinde vermesi daha sonra ayrıntıya inmesi
gerekmektedir. Ders yılı için yapılan bu planlama her bir ünite için de yapılmalıdır.
● Konular basitten zora, bilinenden bilinmeyene doğru aĢamalı olarak bir bütün halinde öğrencilere
sunulmalıdır. Bu Ģekilde öğrenciye nerede olduğu ve ne kadar öğrendiği konusunda bilgi verir.
● Öğrencinin içgörüsel problem çözmesi için uzunca bir çözüm dönemine ihtiyacı vardır. Bu
nedenle öğretmen, öğrenciye problemle ilgili yeni bilgi araĢtırması yapması, problemi yeniden
kurması, olası yolları geliĢtirip biliĢsel olarak denemesi için yeterli zamanı vermelidir.
● Eğitime yaptığı en önemli katkılardan biri içgörüsel öğrenme ve üretici düĢünmedir. Yani
problemin çözümü için tüm öğeler öğrenciye verilmelidir.
● Öğrenci ihtiyaç duyduğunda küçük ipuçlarıyla rehberlik etmelidir. Ancak çözümü öğrenci bulmalıdır.
● Öğrenmeyle ilgili yapılan tekrarlar, öğrencilerin yeni iliĢkileri keĢfetmesini, bellekteki izlerinin
daha sağlam olmasını sağladığı için çokça problem çözülmelidir. Bu Ģekilde problem çözme
sürecide kısaltılmıĢ olur.
● Transferi kullanmaları için yani öğrenilenleri farklı durumlarda kullanmasını sağlamak için
öğrencilere alıĢılmamıĢ problemlerle karĢılaĢtıracak ödevler verilmelidir.
● Dersin baĢında önceki öğrenmeler hatırlatılmalıdır.
● Hatırlamayı kolaylaĢtırmak için algı ilkeleri kullanılmalıdır. SAYFA 92
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com
GESTALT ĠLE ĠLGĠLĠ DĠĞER BAZI KAVRAMLAR
ÜRETĠCĠ DÜġÜNME
Wertheimer iki çeĢit problem çözümünden bahseder.
A türü çözümler, Gestalt ilkelere dayalıdır ve içgörüseldir. Problemin temel yapısını anlamayı
gerektirir, çözüm bir baĢkası tarafından değil, birey tarafından bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve
uzun süre hatırlanabilir.
B türü çözümler ise, anlamadan ezberlemeye yöneliktir. Böyle bir öğrenme çeĢidi ise, esnekliğe
sahip değildir ve kolayca unutulur, sadece sınırlı durumlarda uygulanır.
ÖRNEK: Bir hemĢirenin, gece uyuyan hastaları uyandırıp onlara uyku ilacı vermesi
Paralel Kenar Problemi:
Wertheimer çocuklara verdiği bir geometri problemi ile bunu kanıtlamayı düşünmüştür. Önce deneklere bir
dikdörtgenin alanının nasıl hesaplanacağını göstermiş; “taban ölçüsünün yükseklikle çarpılması” formülü yerine,
dikdörtgeni küçük karelere bölmüş ve alanın bu karelerin alanlarının toplamı olduğunu göstermiştir. Daha sonra
çocuklara kağıttan bir paralel kenar vermiş ve bunun alanını bulmalarını istemiştir. Bazıları bunun yeni bir problem
olduğunu söylemiş ve çözümü bulamayacaklarını belirtmiştir. Bazıları bir kenarı diğer kenarla çarpan formülü
kullanmıştır (B tipi çözüm). Bir çocuk ise, problemi zor hale getirenin 2 çıkıntılı uç olduğunu fark etmiş, makasla bir
ucu kesmiş, diğer ucun üstüne yerleştirmiş, böylece paralel kenarı bir dikdörtgene dönüştürmüştür.
A-TİPİ ÇÖZÜM:
B-TİPİ ÇÖZÜM:
ZİHİNSEL KURGU:
PROBLEM ÇÖZMEDE KARġILAġILAN SORUNLAR
Problem çözme durumuyla karĢılaĢtığımızda, önceki bilgi ve denemelerimizden faydalanırız. Önceki
deneyimlerimiz problem çözmede bize yardımcı olabildikleri gibi, bazı güçlükler ve engeller de yaratabilirler.
Bu güçlükleri aĢağıdaki biçimde özetleyebiliriz.
ĠĢleve Takılma: Daha önceki deneyimlerimiz bize nesnelerin belirli iĢlevlerini öğretmiĢtir,
**Kalem yazı yazmak için, çanta kitap taĢımak için, ayakkabı giymek içindir. Biz nesnelerin bu
ĠĢleve takılma örnekleri. Çizimdeki kiĢiye, sarkan iplerin uçlarını birbirine bağlaması söylenmiĢtir. (A)
ĠĢlevsel takılmaya saplanan kiĢi, bir süre denedikten sonra bunun olanaksız olduğunu ifade eder ve
vazgeçer. (B) ĠĢlevsel takılmaya saplanmayan kiĢi, makası ipin ucuna bağlar ve makası sallayarak ipi
yakalar ve uçların bağlar.
**Yorgun olan bir kimse otobüs durağında beklerken çantasını iskemle gibi kullanıp oturarak
dinlenebileceğini akıl edemez. Çünkü çantayı kitap taĢımak için gerekli bir araç olarak öğrenmiĢtir, bu
nedenle onun üstüne oturulabileceğini akıl edemez.
Zihinsel Kurgu: Bir sorunu belirli bir yöntemle çözdükten sonra, o yönteme bağlanırız. Bu tür algısal
bağlılığa zihinsel kurgu adı verilir. Zihinsel kurgu benzer problemlerde yeni çözüm yöntemleri uygulamamızı
engeller, sürekli daha önce kullanmıĢ olduğumuz yöntemleri uygulamaya yöneliriz
Alan Kuramı (YaĢam alanı):
** Yaşam alanı, kişinin kendisi ile, onun davranışını etkileyen her şeyden oluşan davranıĢsal çevresini
kapsamaktadır. Yaşam alanında özel bir öneme sahip olanlar ise kişinin peşinde koştuğu amaçlar, kaçınmaya çalıştığı
şeyler ya da durumlar ve onun bunlardan uzaklaşması ve yakınlaşması için hareketini kısıtlayan engellerdir.
** YaĢam alanı kiĢinin bilinçli olarak farkında olduklarından oluĢabileceği gibi, bilincinde olmadığı
faktörlerden de etkilenebilir. Bireyin davranıĢını etkileyen durumlar olumlu (+) ya da olumsuz (-)
değerler alır, sürekli olarak değiĢir ve bir durumdaki değiĢiklik öteki durumları da etkiler
** Dolayısıyla, fiziksel olarak çok yakında olsa bile, kişinin farkında olmadığı ve kişiyi etkilemeyen bir nesne onun
yaşam alanında bulunacaktır. Benzer biçimde, fiziksel olarak bulunmasa bile, kişinin var olduğunu düşündüğü ve
varmış gibi tepki gösterdiği herhangi bir şey onun yaşam alanı içinde bulunur. Eğer bir çocuk yatağının altında
kaplan olduğunu sanıyorsa, bir baĢkası kaplanın yalnızca hayal ürünü olduğunda ısrar etse bile, kaplan
çocuğun yaĢam alanının bir parçasıdır.
ÖRNEK: Bir lise öğretmeni yöneticilik görevi almak isteyebilir ve bu iĢi yapabileceğini hissedebilir.
Bununla birlikte, bu iĢ için bir fırsat çıktığında, baĢvurmamak için bazı mazeretler öne sürer. Bu
durum birkaç kez tekrarlandığında arkadaĢları, kendine güvensizlik gibi bazı engellerin olduğunu
düĢünebilirler. Lewin'e göre bu kiĢinin yaĢam alanında kendisi ile yönetici olma amacı arasında bir
engel vardır. Burada kiĢinin psikolojik gerçekliği önemlidir. SAYFA 93
Koffka Ve Ġz Teorisi:
GeĢtalt öğretisinin bellek kavramına bakıĢı, algıların birer bellek izi olduğu Ģeklinde
özetlenebilir. Bireyin deneyimleri zihinde bir çalıĢmaya yol açar. Bu süreç deneyimin türüne göre
basit veya karmaĢık olabilir. Bu süreç bittiği zaman zihinde bir iz bırakmıĢtır. Daha sonra benzer bir
durumla karĢılaĢtığımızda bu iz davranıĢımızı etkiler. Her bir sürecin sonunda birey biraz daha
değiĢmiĢtir ve gelecek deneyimler bu durumdan etkilenir.
** Bir deneyimin hafızada (zihinde) bıraktığı iz ne kadar güçlüyse sürece etkisi o oranda güçlü
olacaktır. Bir baĢka ifade ile ne kadar çok benzer sorun çözersek o konuda problem çözme
becerisi o oranda geliĢecektir. Her karmaĢık beceri birçok alt süreçten oluĢur ve bu süreçlerin her
birinin zihinde iz bırakması söz konusudur.
** Birbiriyle iliĢkili bireysel izler topluca bir izler sistemi oluĢtururlar. Hafıza da, algı ve öğrenme
sürecinde olduğu gibi, anlamlı ve bütüncül olma eğilimi vardır. Bir baĢka deyiĢle anlamlı bilgiler
hafızaya kolay yerleĢtirilirken yabancı bilgiler anlamlı veya önceden bilinenlere benzer hale
getirilerek kaydedilmeye çalıĢılır ve böyle hatırlanır.
Bluma Zeigarnik ve Zeigarnik Etkisi
**Lewin, ―gerilim hareket denge sıralaması, ihtiyaç faaliyet rahatlama sıralamasına benzer‖ der. Her ne
zaman bir ihtiyaç hissedilse bir gerilim hali yaĢanır ve organizma dengeyi yeniden oluĢturmaya çalıĢarak bu
gerilimi çözmek için harekete geçer. Burada gerilim motivasyon veya ihtiyaç anlamındadır ve Lewin, bir
amaca ulaĢıldığında gerilimin boĢaldığını düĢünmüĢtür.
DENEY
**1927 yılında Lewin‘in öğrencisi Bluma Zeigarnik tarafından gerçekleĢtirildi. Deneklere bir dizi görev verildi
ve bunların bir bölümünü tamamlayıp kalanları tamamlayamadan çalıĢmaları bölündü. Durumla ilgili olarak
Lewin‘in sisteminden Ģunlar tahmin edilebilirdi: (1) Yerine getirmesi için bir görev verildiğinde denekte bir
gerilim sistemi oluĢur. (2) Görev tamamlandığında bu gerilim dağılır. (3) Görev tamamlanmadığında,
gerilimin sürmesi büyük bir ihtimalle görevin hatırlanması ile sonuçlanır.
Zeigarnik‘in sonuçları, deneklerin tamamlanmamış görevleri, tamamlanmış görevlerden daha kolay hatırladıkları
yönündeki tahminleri pekiştirmiştir. Dürtü davranıĢa geçirilemediğinde doyuma ulaĢılamamıĢtır.
ÖSYM SORULARI
1- Ġnsanlar gördüklerini bütün olarak algılarlar. Bütün, onu oluĢturan parçaların toplamından
fazladır."Bu görüĢ hangi öğrenme yaklaĢıma aittir? (KPSS 2002)
CEVAP: Gestalt öğrenme
2- DıĢarıdaki yiyeceği almak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze bir süre hareketsiz
olarak çevresine baktıktan sonra aniden kapının sağ tarafındaki kol kaldırıldığında açılabileceğini
fark etmiĢtir. Bu durum aĢağıdaki problem çözme çeĢitlerinden hangisine bir örnektir?(KPSS 2003)
CEVAP: Kavrama yoluyla
3- Organizma kendisini oluĢturan parçaların toplamından öte bir bütündür. Bu görüĢü savunan
yaklaĢım aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003)
CEVAP: Gestalt
4- Bir çocuk, model uçağının her bir parçasını inceleyerek bunların nasıl ve hangi sırayla bir araya
getirilmesi gerektiğini saptar ve sonuçta model uçağı yapmayı baĢarır. Çocuğun bu davranıĢı
aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2004)
CEVAP: Kavrama yoluyla
5- Murat, yatağının altına kaçan topunu almak için elini uzatmıĢ ve baĢaramamıĢ ardından yatağını çekmiĢ
daha sonra bir baĢka oyuncağını atıp topa çarptırarak dıĢarıya doğru yuvarlanmasın sağlama gibi birçok yol
denemiĢ ve topunu alamamıĢtır. Kısa bir süre düĢündükten sonra uzaktan kumandalı oyuncak otomobilini
yatağının altına yönlendirerek onunla topu dıĢarıya doğru ittirebileceğini aniden fark ederek problemin
sonucunu keĢfetmiĢtir. Murat‘ın topu bu Ģekilde alabileceğini anlaması aĢağıdakilerden hangisine örnek
olabilir? (KPSS 2005)
CEVAP: Kavrama yoluyla
7- DıĢarıda bulunan yiyeceğe ulaĢmak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze, bir süre
hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra ansızın, sol taraftaki kol kaldırıldığında kapının açılabileceğini
fark eder. ġempanzenin kapı ile kol arasındaki iliĢkiyi fark edip kendisini istediği sonuca ulaĢtıracak çözümü
bulması, aĢağıdaki problem çözme yollarından hangisine örnektir? (KPSS 2007)
CEVAP: Kavrama yoluyla
8- Öğrencisinin sorduğu matematik problemini o anda çözemeyen bir öğretmenin, evine giderken
çözümü birden bire bulması aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2008)
CEVAP: Kavrama yoluyla SAYFA 94
BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI
● BiliĢsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceler
● BiliĢsel açıdan öğrenme, bireyin zihinsel yapılarındaki değiĢme olarak tanımlanmaktadır. Bu zihinsel
yapıdaki değiĢme, bireyin davranıĢlarında değiĢmeyi ya da yeni davranıĢlar kazanmayı sağlar.
Bilgiyi iĢleme kuramı temel olarak Ģu dört soruyu cevaplamaya çalıĢmaktadır.
1. Yeni bilgi dıĢarıdan nasıl alınmaktadır.
2. Alınan yeni bilgiler nasıl iĢlenmektedir.
3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır.
4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır.
● Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenme olayı, bilgisayarların çalıĢmasına benzetilmekte,
girdilerin iĢlenip çıktılara dönüĢtürülmesi olarak görülmektedir.
●Duyu organlarına gelen bilgiyi ALMA-Alınan bilginin ĠġLENMESĠ-DavranıĢa DÖNÜġTÜRME
BĠLGĠYĠ ĠġLEME
**GeliĢtirilmiĢ olan bilgiyi iĢleme modeli iki temel öğeye sahiptir. Bu temel öğeler:
** Kapasite: Duyusal belleğin tersine, kısa süreli bellek sınırlı miktarda bilgiyi alma
kapasitesine sahiptir. Miller birçok araĢtırmayı incelemiĢ ve araĢtırma bulgularına
dayanarak kısa süreli bellek kapasitesinin sınırlarını "7" birim olarak kabul etmiĢtir.
Ortalama olarak bu bellek kapasitesinin sınırları 7+2 olarak değiĢebilmektedir. Kısa
süreli belek öğrenme sürecinin birinci aĢaması olduğu için onun kapasitesi öğrenme
güçlüğünü etkiler. Bir seferde fazla miktardaki bilginin kısa süreli belleğe gönderilmesi
durumunda ancak 7 birimlik bilgi iĢleme sistemine alınacak ve diğer bilgiler kaybolacaktır.
Kısa Süreli Bilginin daha geniĢ birimler içerisinde örgütlenmesi bellek yükünü azalttığı için kısa süreli
bellek daha fazla bilgiyi kullanabilmektedir. Simon'un yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada, birim
(ÇalıĢan) geniĢliği arttıkça bir seferde kısa süreli bellekte daha az sayıda birimin tutunabildiğini
(ĠĢleyen Aktif) ortaya koymuĢtur.
ÖRNEK: Telefon numaraları tek tek değil de ikiĢerli ya da üçerli gruplar halinde akılda
Birincil Uyanık tutulur. (3-2-1-4-5-1-5) (321-45-15) Burada yapılan iĢlem ―Gruplama‖ dır.
Bellek **Depolama ġekli: Kısa süreli bellekte bilgiler çoğunlukla görsel ve iĢitsel olarak
depolanır ve iĢitsel depolama daha baskındır. Özellikle yetiĢkinler, iĢitsel olarak depolanan
durumları daha iyi hatırlamaktadırlar. Ancak kodlama Ģekli, bireyin özelliklerine ve
durumlara farklılık gösterebilir.
ÖRNEK: ĠĢitme özürlü çocuklar muhtemelen bilgiyi görsel biçimde depolarlar. Ayrıca,
küçük çocuklar iĢitsel kodlamayı yetiĢkinlerden daha az kullanırlar
** Depolama süresi: Kısa süreli belleğin sınırlılıklarından biri de bilginin kısa
sürekli bellekte tutulma süresi yaklaĢık olarak 15-20 saniyedir. Bu süre içerisinde bilgi
iĢlenerek uzun süreli belleğe gönderilmezse unutulur ve unutulan bilgi geri getirilemez.
ÖRNEK: Rehberden bir telefon numarasına bakarak telefon edilebilir, ancak bir
kodlama yapmadan ikinci kez numarayı hatırlamak oldukça zordur ve numara
tamamen unutulur. Bu süreyi artırmanın yolu "zihinsel tekrar"dır.
** Bilgiyi iĢleme Ģekli: Kısa süreli bellek bilgiyi iĢleme merkezi olarak kabul
edilir. Kısa süreli bellekte iĢlenen bilgi uzun süreli depoya gönderilir. Bu gönderme iĢlemi
iki türlü yapılabilir.
EZBERLEME: Bilgiyi duyusal bellekten alındığı Ģekliyle aynen iĢleme ve depolama
Ezberleme yoluyla öğrenmede kullanılan temel biliĢsel süreç "tekrar" dır. Bilgi aynen
tekrarlanarak, alındığı Ģekliyle bağımsız bir birim olarak uzun süreli bellekte depolanır.
Ezberlenen bilgi depolanırken, baĢka bir Ģemayla bağlantı kurulmadığı için, hatırlama
zorluğu yaĢanır. Bir diğer öğrenme (iĢleme) Ģekli "anlamlandırma" dır.
ANLAMLANDIRMA: Uzun süreli bellekteki iliĢkili bilgi ile bütünleĢtirerek iliĢkili Ģemalar
içerisine depolama. Anlamlandırma, uzun süreli bellekteki bilginin, yeni gelen bilgi ile kısa
süreli bellekte iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verilmesidir.
NOT: Bu bilgi, etkili bir Ģekilde kodlandıktan sonra uzun süreli bellekteki iliĢkili Ģemalarla
bağlantılı olarak depolanır. Anlamlı bilgi, iliĢkili Ģemaların çağrıĢımı yoluyla
geri getirilebileceği için, hatırlanması daha kolay olur.
** Bir bilginin öğrenilmiĢ kabul edilebilmesi için mutlaka uzun süreli bellekte
depolanmıĢ olması gerekir.
Uzun Süreli • Gündelik dilde kullandığımız hafızadır.
• Kapasitesi sınırsızdır.
Bellek • Tekrar tekrar kullanılabilir.
• Bilgiler kodlanmıĢ Ģekilde bulunur.
** Uzun süreli bellek, bellek deposu olarak kabul edilir. Kısa süreli
bellekte iĢlenmiĢ olan bilgi uzun süreli belleğe gönderilerek depolanır.
Uzun süreli bellekte yer alan bilgiler tekrar tekrar kullanılabilme
özelliğine sahiptir. SAYFA 96
** Telefon rehberine bakıp da tuĢladığımız bir numarayı öğrenmiĢ
sayılmayız. Bir müddet sonra o numarayı yeniden aramak istesek numara
hatırlanmaz, yani bilgi kaybolmuĢtur.
**Uzun süreli bellek bir kütüphaneye benzetilebilir. Bir kütüphanede
binlerce kitap vardır. Kitaplar belli bir sisteme göre yerleĢtirildiği için
kullanılmak istenen kitabı bulmak çok zaman almaz. Sistem ne kadar iyi
yapılandırılırsa istenilen kitabı bulmak o kadar kolaylaĢır.
**Sınırsız kapasite ile sonsuza kadar bilgiler saklanabilir. FAKAT geri
getirmede zorluk olabilir Çünkü KarıĢma ileri veya geri ket vurma
olabilir
** Kapasite: Uzun süreli bellek kapasitesi sınırsız olarak kabul edilmektedir. Çok
farklı bilgileri kapsayabilir. Bir bilgi biriminin depolanabilmesi için bazı bilgilerin
kaybolması ve yeni gelenlere yer açılması gerekmez. Eğer çok fazla bilgi aynı
Uzun Süreli Ģema içinde yer alırsa, büyük Ģema içerisinde bilgiyi bulmak ve geri getirmek
Bellek zorlaĢır. Depolamanın etkin olabilmesi için büyük Ģema içindeki bilgilerin küçük
Ģemalar haline dönüĢtürülmesi uygundur.
** Depolama Süresi: Duyusal bellek ve kısa süreli belleğin tersine uzun
süreli belleğin depolama süresi oldukça uzundur. Hatta sınırsız olarak
kabul edilmektedir. Bilginin uzun süreli bellekteki kaydolma Ģekli de
diğer bellek türlerinden farklıdır. Duyusal bellekten kısa süreli belleğe
geçmeyen bilgi tamamen kaybolur, geri getirilemez. Kısa süreli bellek için
de aynı durum söz konusudur. Uzun süreli belleğe gönderilemeyen bilgi
kaybolur, geri getirilemez. Ancak, bilgi uzun süreli bellekte bir kez
depolandıktan sonra kaybolmaz. Sadece geri getirme zorluğu yaĢanabilir.
BĠLGĠLER 2 TÜRLÜ KAYDEDĠLĠR
A) Bildirimsel Bilgi-Bellek: Olgu ve olayların hafızasıdır. Bildirimsel bilgi;
kavramlar, olgular, tanımlar ve kurallarla ilgili olan bilgidir.
Bildirimsel bilgi içinde de 2 türlü hafıza bulunmaktadır.
1) Epizodik Hafıza Anısal Bellek: YaĢantılarla ilgilidir. Anısal (episodik)
bellek: YaĢantı içerisindeki olayların depolanmasıdır. Ġzlediği bir futbol maçındaki
olaylar, bir defile, doğum günü vb. olayların zamanı, geçtiği yer, içinde bulunan
kiĢiler, olayların akıĢı ve sonuçları anısal bellekte depolanır.
ÖRNEKLER:
**Anısal bellekteki olaylar çoğunlukla birbirine bağlı olaylardan oluĢan bir bütün meydana
getirirler ve zihinsel resimler olarak toplanırlar.
**Bireyin yaĢantısında olağan bir tarzda meydana gelen ve özel bir anlam ifade etmeyen
olayların hatırlanması zordur. Birbirinin üzerine gelen benzer olaylar öncekinin
hatırlanmasını zorlaĢtırır.
**Okula baĢlama, iĢe baĢlama, evlilik vb. olaylar, benzerleri meydana gelmediği veya çok
az meydana geldiği için benzer olaylarla karıĢmaz ve hatırlanması daha kolay olur.
2) ġematik-Semantik Hafıza-Anlamsal Bellek: Dünya ile ilgili bilgiler
** Semantik (Olgusal) Bellek: Genel olgu ve bilgilerin depolandığı sistemi
– Finaller Ocak ayında yapılır
– KıĢ ayları soğuktur
– Ġzmir Türkiye‘nin batısındadır
-Jest ve mimiklerin el kol hareketlerinin anlamları, trafik iĢaretlerinin
anlamları gibi nesne ve olayların anlamları
**Bilginin uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe getirilmesi "geri getirme" veya
"hatırlama" olarak adlandırılır.
**Fakat uzun süreli bellekteki her bilgi istenildiği zaman hatırlanamaz ve aynı zamanda bazı
bilgiler kolay hatırlanırken diğerleri ya oldukça zor hatırlanır veya hatırlanamaz. Bir bilgi ne
derece iyi kodlanmıĢsa geri çağrılması o derece kolay olur.
Geri **Uzun süreli bellekteki bazı bilgileri hatırlama zorluğu ortaya çıkar. Bu zorluk kodlamadan
Bildirim kaynaklanabileceği gibi, Ģemaların veya Ģema içindeki bağlantıların değiĢmesinden de
kaynaklanabilir. Bu durum "unutma" kavramı ile açıklanmaktadır. Unutma bilginin
Hatırlama tamamen kaybolmasından farklıdır. Kaybolmada bir daha geri getirmeme söz konusu iken,
unutmada bir hatırlama zorluğu vardır.
** Geri getirme, bilginin uzun süreli bellekten bulunarak açığa çıkarılması sürecidir.
**Birçok bilim adamına göre uzun süreli bellekte unutma yoktur. Unutma denen olay bilgiyi
geri getirmede baĢarısızlık olarak nitelendirilir. Sayfa 100
(Dilimin ucunda, tanıyorum ama nereden – Kitabın içinde herhangi bir bilginin
yazdığı yeri hatırlayıp bilginin ne olduğunu hatırlayamama)
**Geri getirmenin temel ilkesi etkili kodlamadır. Etkili Ģekilde kodlanmayan bilgi
geri getirilemez.
**Ġçinde bulunulan çevre koĢulları geri getirmede rol oynayan bir diğer faktördür.
ÖRNEK: Bir kiĢiyi iĢ ortamında tanımıĢsak, bir eğlence yerinde gördüğümüzde
adını hatırlamayabiliriz. – Öğrencinin adını sınıftaki oturma yerine göre
kodlarsak dıĢarıda unutabiliriz.
BaĢlıca geri getirme yolları
1. Bilginin öğrenildiği çevreyi ve kapsamı zihinsel olarak yeniden oluĢturma
2. Olayı zihinsel olarak aĢamalı bir Ģekilde yeniden yapılandırma (Kalemi bulmak
Geri için en son kullandığı anı hatırlamaya çalıĢmak)
Bildirim 3. Alfabeyi kullanma
4. Alt sorulara bölme.
Hatırlama **Ön sıralarda ve son sıralarda öğrenilenler daha koyla hatırlanır
ÖNCELĠK ETKĠSĠ: Ön sıralardakilerin daha kolay hatırlanması
SONRALIK ETKĠSĠ: Son sıralarda öğrenilenlerin daha kolay hatırlanması
Duyu organlarının aldığı Görsel ve çoğu zaman iĢitsel Açıklayıcı bilgi ve iĢlemsel bilgi
Ģekilde olarak depolanır Ģeklinde depolanır, olaylar
anısal bellekte, bilgiler
Depolama ġekli Depolama ġekli anlamsal bellekte saklanır
Depolama ġekli
SAYFA 103
KPSS SORULARI
1- Bir öğretmen öğrencilerine, sayıların gruplandırılarak daha kolay ve çabuk öğrenilebileceğini söylüyor ve
bir örnek gösteriyor 6, 2, 3, 8, 2, 7 sayılarının 623-827 biçiminde gruplanabileceğini belirtiyor. Öğretmenin
bu davranıĢı, öğrencilere hangi konuda yardımcı olmaya çalıĢtığını göstermektedir? (KMS 2001)
CEVAP: Hatırda Tutmayı KolaylaĢtırma
2- AĢağıdakilerden hangisi, öğrenilenin akılda tutulmasını zorlaĢtırır? (KMS 2001)
A) Ġlgi çekici olması. B) Sık kullanılması
C) KarmaĢık olması. D) Anlamlı olması E) Birden çok duyuya hitap etmesi
3- Sözel bir malzemenin öğrenilmesinde kullanılabilecek öğrenme yöntemlerinden biri olmayan
seçenek aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005)
A) Önceden bilinenlerle bağlantılandırılması
B) Bütün olarak ya da parçalara bölerek öğrenme
C) Okuma ve anlatma
D) Olumlu transfer
E) Aralıklı ya da toplu öğrenme
4- Ġlköğretim dördüncü sınıf öğretmeni, birkaç öğrencinin dikkatlerini yoğunlaĢtırmada
zorlandıklarını belirlemiĢtir. BiliĢsel psikoloji ilkelerine göre, aĢağıdakilerden hangisi bu öğrenciler
için öğretmenin uygulayabileceği yardım stratejilerinden biri değildir? (KMS 2001)
A) Dersi iĢlerken öğrencilerin ihtiyaçlarını karĢılayacak önlemler almak
B) Dikkat dağılmasını önlemek için fiziksel çevrede düzenlemeler yapmak
C) Derste öğrenilmesi gereken önemli bilgileri daha açık bir biçimde vurgulamak
D) Bu öğrencilere, bu durumları nedeniyle bazı konuları öğrenemeyeceklerini söylemek
E) Dikkat dağınıklığı ile baĢ edebilmeleri için bu öğrencilere, kendilerini gözleme ve denetleme
tekniklerini öğretmek
6- Annenize yeni aldığınız telefon numaranızı verirken rakamları gruplar halinde söylemeniz
aĢağıdaki süreçlerden hangisini kolaylaĢtırır? (KPSS 2005)
A) Kavrayarak öğrenme. B) Anlamlı öğrenme
C) içgörü kazanma. D) Hatırda tutma E) Anlam geliĢtirme
7- AĢağıdaki seçeneklerden hangisi bilgi iĢleme kuramının ilkelerinden biri değildir? (KPSS 2005)
A) Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilen bilgilerle iliĢkilendirilmesi sürecidir.
B) Uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi
C) Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi
D) Zihinsel olayları odak noktası olarak kabul etmesi
E) Bilginin örgütlendiğini söylemesi
8- AĢağıdaki öğrenme model veya görüĢlerinin hangisinde bilginin algılanması, iĢlenmesi,
kodlanması ve gerekli olduğu zaman geri getirilerek kullanılması üzerinde durulur? (KPSS 2006)
CEVAP: Bilgi iĢlem modeli
9- Gagne‘nin öğrenme yaklaĢımında öngörülen bilgi iĢleme sürecinin basamakları aĢağıdakilerin
hangisinde doğru sırada verilmiĢtir? (KPSS 2006)
A) Dikkat – geri bildirim – depolama – kodlama
B) Geri getirme – depolama – kodlama – devir
C) Kodlama – devir – dikkat – depolama
D) Dikkat – kodlama – depolama – geri bildirim
E) DavranıĢ düzenleme – kodlama – depolama – geribildirim
BİLİŞSELCİLER
Bruner-------------------------Bilişsel alan Kuramı
Gagne-------------------------BiliĢsel alan Kuramı
Wertheimer------------------Gestalt
Koffka----------------------- Gestalt
Köhler----------------------- Gestalt
Lewin-------------------------Alan(Gestalt)
DĠĞER KURAMLAR-BiliĢsel
Bilgiyi iĢleme kuramı- Miller- Neisser
Sosyal öğrenme kuramı(John Dewey, Rotter, A.Bandura)
Tam öğrenme Kuramı(Benjamin S. Bloom)
Çoklu Zekâ Kuramı(Gardner) SAYFA 104
ROTTER VE SOSYAL ÖĞRENME
Sosyal öğrenme kavramını ilk kez kullanan kiĢidir.
**Rotter insan davranıĢlarının nedenlerinin hayvanlarınkinden çok daha karmaĢık olduğunu ve bu
karmaĢık davranıĢları açıklamada davranıĢçı yaklaĢımı yararlı fakat sığ bulur. Ġnsanların belli bir
ortamda nasıl tepki göstereceğini kestirmek için algılar, beklentiler, değerler gibi
değiĢkenleri de göz önünde bulundurmalıyız. Rotter insan kiĢiliğini açıklamak için davranıĢ
potansiyeli, beklenti, pekiĢtirme gibi kavramlar kullanmıĢtır.
BiliĢsel Süreçler
**DavranıĢımızın sonucu hakkında, o davranıĢı izlemesi muhtemel pekiĢtirmenin türü ve miktarı
açısından öznel bir beklentimiz vardır. Belirli bir Ģekilde davranmanın belli bir pekiĢtirmeye
sebep olacağı ihtimalini hesaplarız ve davranıĢımızı o doğrultuda ayarlarız.
**Farklı pekiĢtireçlere farklı değerler veririz ve bunların farklı ortamdaki göreli değerini göz önüne
alırız.
**Birey olarak bize has farklı psikolojik çevrelerde yaĢamamız sebebiyle, aynı pekiĢtireç farklı
insanlar için farklı anlamlar ifade edebilir.
Rotter‘ın Sosyal Öğrenme Kuramındaki üç temel kavram Ģöyledir:
DavranıĢ Potansiyeli
**DavranıĢ potansiyeli belirli bir ortamda belirli bir davranıĢın ortaya çıkma olasılığıdır. Bir
eyleme girmeden önce bu eylemin belirli bir pekiĢtirme ile sonuçlanma olasılığının ve pekiĢtirmenin
bizim için taĢıdığı değeri hesaplarız. Eğer belirli bir eylemin pekiĢtirilme olasılığı düĢükse ya da
elde edilecek pekiĢtirmenin ödülü fazla değilse davranıĢ potansiyeli zayıftır. Ancak bir davranıĢ
karĢısında değerli bir Ģey elde edeceksek büyük olasılıkla o davranıĢı gösteririz.
Beklenti
**Beklentilerimizi büyük oranda daha önce aynı durumda yaĢadığımız olaylara göre Ģekillendiriyoruz. Rotter
insanların belirli bir davranıĢı ne kadar sık pekiĢtirilirse o davranıĢın gelecekte pekiĢtirileceğine dair
beklentileri o kadar güçlü olacağını söyler. Öte yandan davranıĢlar pekiĢtirilmediğinde ödüllendirme
beklentisi düĢecektir. Aynı durumda çok sayıda pekiĢtirme yaĢadıktan sonra beklentilerimizin ödül
getireceğine dönük güveniniz artar. Ancak beklentilerimiz ilk defa karĢılaĢtığımız durumlarda
göstereceğimiz davranıĢı nasıl açıklar? Rotter bu tip durumlarda yaĢamıĢ olduğumuz benzer durumlar
tarafından beklentilerimizin belirlendiğini söyler.
**Bunun ötesinde Rotter yeni durumlarda genellenmiĢ beklentilere baĢvurduğumuzu söyler. Bunlar,
eylemlerimizin genel olarak ne sıklıkla pekiĢtirmeye ve cezalandırmaya yol açacağına dair inançlarımızdır.
Bu kavram üzerinde yapılan araĢtırmalar insanların kontrol odağı adı verilen bir süreklilik içerisinde
belirli noktalara düĢtüklerini gösterir. Bu boyutun bir ucunda aĢırı derecede içsel yönlendirme
yaĢayan insanlar vardır, bunlar genelde baĢlarına gelen her Ģeyin kendi eylemlerinin ve özelliklerinin bir
sonucu olduğuna inanır. Diğer uçta ise aĢırı derecede dıĢsal yönlendirmeye sahip insanlar vardır
bunlarda genellikle baĢlarına gelen her Ģeyin Ģans ya da baĢka insanlar gibi kendi kontrolleri dıĢındaki
güçlerin bir sonucu olduğuna inanır.
**Eğer yeni bir durum karĢısında genelde ‗sanırım yapabilirim‘ diyen bir insansanız Rotter, bir
Ģeyler yapabilme becerinize dair beklediğiniz genellenmiĢ inancınızın olduğunu söylemektedir.
Eğer bu yeni duruma Ģüphe ile bakıyorsanız kontrol odağı boyutunda büyük olasılıkla diğer uca
daha akın yerde duruyorsunuzdur.
PekiĢtirme Değeri:
PekiĢtirmelerin eĢit değerde olduğu taktirde, herhangi bir pekiĢtirecin tercih edilmesidir. Rotter
pekiĢtirme değerini bir pekiĢtirmeyi diğerine tercih etme derecemiz olarak tanımlamaktadır. Doğal olarak
belirli bir sonuca vereceğimiz pekiĢtirme değeri, zaman ve duruma göre değiĢiklik gösterebilir. DavranıĢı
kestirmek için, davranıĢ seçeneklerinin beklentisini ve pekiĢtirme değerini bilmemiz gerekir. SAYFA 105
Rotter‘a Göre Denetim Odağı :
**KiĢinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen olayları kendi yetenek, özellik ve davranıĢlarının
sonuçları ya da Ģans, kader, talih ve güçlü baĢkaları gibi kendisi dıĢındaki güçlerin iĢi olarak
algılaması eğilimidir.
Ġçten Denetim Odağı: KiĢinin kendisini etkileyen olayların daha çok, kendi denetiminde olduğu
inancını taĢıma eğilimidir.
DıĢtan Denetim Odağı: Kendilerine olanların daha çok kendileri dıĢındaki güçlerin denetiminde
olduğu inancı taĢıma eğilimidir.
**Nesnel bir gerçeklik algısı. **YaĢamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve
**Kendi yaratılışlarını olduğu gibi kabullenme. yoğunlaĢmayla yaĢamak.
**Kendini bir tür işe adama ve sorumluluk. **Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir Ģeyler denemek.
**Davranışlarda sadelik ve doğallık. **Deneyimleri yorumlarken, geleneğin, otoritenin ya da
çoğunluğun sesinden çok, kendi duygularını dinlemek.
**Bağımsızlık, özerklik ve mahremiyet ihtiyacı.
**Dürüst olmak; ―oyunculuktan‖ ya da rol yapmaktan
**Yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler.
kaçınmak.
**Tüm insanlığa yönelik empati ve sevgi.
**GörüĢleri çoğu insanın görüĢleriyle çakıĢmıyorsa,
**Konformist bir yaşam tarzına direnç.
gözden düĢmeyi göze almak.
**Demokratik karakter yapısı. **Sorumluluk sahibi olmak.
**Yaratıcılık tutumu. **Karar verdiği Ģey ne olursa olsun o konuda çok
**Yüksek derecede sosyal ilgi. çalıĢmak. SAYFA 107
MASLOW‘UN ĠHTAYAÇLAR TABLOSU
Maslow, gereksinimleri Ģu Ģekilde kategorize etmektedir.
Rogers‘a Göre Psikolojik Olarak Sağlıklı (Kendini Tam Olarak Ortaya Koyan) Ġnsanların Özellikleri:
**Tüm yaşantılara açıklık. Her anı dolu dolu yaşama eğilimi.
**Kişinin başkalarının düşünceleri ve mantığı yerine kendi içgüdüleriyle davranabilmesi yeteneği.
**Düşünce ve davranışta özgürlük duygusu.
**Yüksek düzeyde yaratıcılık.
**Ġnsanda doğal bir öğrenme isteği vardır. Öğrenci merkezli bir eğitim yapılmalıdır.
**Öğrenilen konu öğrencilerin gereksinme ve amaçlarına uygun olarak algılandığında, anlamlı öğrenme
gerçekleĢir.
**Öğrenme tehditin ve hata yapma korkusunun olmadığı özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleĢir.
**Öğrenme, öğrencinin kendisi tarafından baĢlatıldığı ve öğrencinin hem biliĢsel hem duyuĢsal yönlerini
içerdiğinde anlamlı ve kapsamlı olur.
**Toplumsal olarak yararlı öğrenmenin, öğrenme süreci hakkında öğrenmedir. Birey için değiĢen dünyada
gereksinmelerini karĢılayacak öğrenmeleri gerçekleĢtirmek önemlidir. Öğrenmeyi öğrenmek
amaçlanmalıdır.
Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitimdeki Ġlkeleri
**İnsanın tek ve temel güdüsü kendini gerçekleştirme gereksinmesinden kaynaklanmaktadır.
**Davranış bozuklukları, güvensizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır.
**İnsan hem reaktif, hem de aktif bir yaratıktır.
**İnsanın davranışlarını kendi öznel gerçeği tayin etmektedir.
**İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir.
**İnsan davranışlarını değiştirmek için önce onun öznel gerçeğini değiştirmek gerekmektedir.
KPSS 2003-2004-2009 DA SORU SORULMUġTUR.
1-2003-Rogers‘ın Hümanistik yaklaĢımı en çok aĢağıdakilerden hangisi üzerinde durur?
CEVAP: Öğrenci merkezli eğitim
2-2004-AĢağıdakilerden hangisi özsaygısı yüksek olan bireylerin özelliklerinden olamaz?
CEVAP: Savunma mekanizmalarını sık sık kullanma
3-2009- Fakir bir ailede dünyaya gelen Cahit Bey, ekonomik sıkıntılar yüzünden çocuk yaĢta çalıĢmaya
baĢlar. Bugün büyük bir servete sahip olmasına karĢın Cahit Bey çocukluğundaki yoksul günlere
dönmekten korkar. Bu yüzden ilerleyen yaĢına rağmen iĢiyle ilgili ekonomik geliĢmeleri anlamaya ve
mesleki bilgilerini artırmaya çalıĢır. Maslow'un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisine göre, Cahit Bey‘in yaĢam biçimi
öncelikle hangi ihtiyacını doyurmaya yöneliktir? CEVAP: Güvenlik SAYFA 108
GENEL BĠR DEĞERLENDĠRME VE KAVRAMLAR