You are on page 1of 1

Nurullah Ataç: “Fotoğraf Albümü”

“Fotoğraf albümü… Hani şu beyaz kalan kâğıttan yapılıp hafif sarılaşmış albümler vardır; işte
onlardan biri… İçindeki kırmızımtrak ‘glase’ fotoğraflar da hayli solmuş, hayli uçmuştur.
Adeta bir rüya halini almıştır. Hatıralara solukluk, o uçukluk ne kadar da yaraşır! Akşam,
masanın başına çocuğu ile beraber oturup fotoğraf albümünü karıştırırken: ‘İşte ninen, işte
deden… Sen ona ne kadar benzersin… Bu da halandı, seni görse kim bilir ne kadar severdi…
Bu da ben; bak elimde çantamla, sefer tasımla mektepten geliyorum… Ya ben de bir
çocuktum. Çok mu değişmişim? Bana daha dün gibi geliyor. Annen de mi çok değişmiş? Sen
de değişeceksin. Bak bebeklik resimlerine, şimdi böyle misin?’ diyen babanın hali,
kıskanılacak şey değil midir? Çocuk o rüya rengi resimlere bakarken yavaş yavaş uyur; baba,
içinde bütün o eski âlem canlanır, hüzünle zevkin birbirinden ayrılmaz bir suretle birleştikleri
bir haz bütün ruhu kavrar. Mazi ile hal birleşivermiş, en acılı, en esrarengiz rüya, uyanıkken
görülen rüya başlamıştır. Fotoğraf albümü yılları birbirine karıştıran, gönlümüzde büsbütün
sandığımız hisleri şiddetle uyandırıveren bir büyücüdür.”

You might also like