Professional Documents
Culture Documents
Dizi Editörleri
İçindekiler
Dostlarım George ve Helen Welsh'e
TEŞEKKÜRLER
Din dışı eleştirinin temeli şöyledir. İnsan dini yapar, din insanı
yapmaz. Diğer deyişle, din ya kendini bulmamış ya da
halihazırda tekrar kaybetmiş İnsan'ın öz-bilinci ve öz-
duyusudur. Fakat insan dünyanın dışında bir yerde
mevzilenmiş soyut bir varlık değildir, insan, Insan'ın
dünyasıdır, devlettir, toplumdur. Bu devlet, bu toplum,
tersine çevrilmiş bir dünya bilinci olan dini yaratır, çünkü
onların kendileri tersine çevrilmiş bir dünyadır. Din, bu
dünyanın genel kuramı, onun ansiklopedik özeti, halkın
düzeyine indirgenmiş mantığı, onun coşkusu, ahlâki
yaptırımı, tesellinin ve haklılaştırmanın evrensel temelidir.
O, insani özün düşsel gerçekleşmesidir, çünkü insan özü
doğru gerçekliğe sahip değildir. Bu nedenle dine karşı
mücadele, ruhani aroması din olan öte dünyaya karşı
dolaylı bir savaşımdır.
Weberci Sosyoloji
Durkheim’in Sosyolojisi
Yirminci yüzyılın ilk onyıllarında sosyal bilimciler arasında
evrimsel kurama karşı belirgin bir tepki ortaya çıkmıştı.
Amerika'da Boas ve Lowie, İngiltere'de Malinowski ve Rad-
cliffe-Browr kültürel evrimciliği tamamen reddetmemekle
beraber, ilk antropolojik kuramlara, özellikle de bunların din
gibi spesifik kurumların evrimini ortaya koymayı
amaçlayanlarına bütünüyle eleştirel yaklaşmaktaydılar.
Radcliffe-Brown, örneğin Spencer'in evrimciliğini geçici
olarak kabul etmiş, ancak onun “yarı-tarihsel spekülasyonlar”
olarak adlandırdığı eklemelerini reddetmiştir (1952: 8).
Din ve Toplum
Dugong
Erginleme
[memeli Domuz Yam
ritleri
balıgı-ç.j bitkisi
boyunca gıda
Balık Uçan Meyvalar
sınırlamaları
tilki Monitor
|bir kertenkele
türü-ç]
Din ve Psikoloji
Din ve Duygular
Radin gibi birinci sınıf bir etnograf olan Robert Lowie de,
dine açık bir şekilde psikolojik bir bakış açısından
yaklaşmıştır. O, dini anormal olgulara bir yanıt, “kaynağı Do-
ğaüstü'nde, Sıradışı'nda, Esrarengiz'de, Kutsanmış'ta,
Kutsal'da, Ilahi'de olan” bir şaşkınlık ve korku hissi olarak
tanımlamıştır (1948). Din, “gerçekliğin korku-uyandıran,
sıradışı ifadeleri” ile eşitlenmiştir. Durkheim, dinin bu şekilde
sıradışı bağlamında tanımlanabileceği düşüncesini, dinsel
kurumların kolektif nitelikli olup, asli olarak alışılmadıkla
değil yaşamın normal, düzenli olaylarıyla ilgili olduklarını
ileri sürerek çoktan bertaraf etmişti. Kuşkusuz, Lowie'nin
önerisi dinsel kurumlar ya da davranışlar olmadığım, yalnızca
dinsel duygular olduğunu ima eder. Evans-Pritchard, haklı
olarak Crow Yerlilerinin hayaletlerin varlığına olan inancının
Lowie için dinsel bir inanç olarak alınmadığını, çünkü bunun
onlara bir duygusal getirisi olmadığını kaydetmiştir. Her ne
kadar “korku tanrıları yarattı” tezine karşı kuşkucu olduğunu
belirtmek gerekirse de, Lo-wie, dine bu fazlasıyla bireyci ve
duygusal yaklaşıma, Crow yerlileri arasındaki deneyimleri
nedeniyle eğilim duymuş olabilir. Çünkü hayal arayışı
temeline dayanan Crow dini, aşırı ölçüde bireycidir. Lowie,
onu “en yüksek güce erişmiş öznelcilik” olarak tanımlamıştır.
Ölümden sonra bir kişi iki şekilden birinde var olmaya devam
ederdi. Kişi kosi ya da hayalet, yani geçici bir hayata sahip
olan ve bir süre ölenin yaşadığı yerlerde takılarak yaşayanlara
çeşitli oyunlar oynayan bir ruh olabilirdi. Varolmaya devam
etmenin daha önemli bir biçimi, baloma ya da vücudu ölümde
terk eden ve Trobriandların on mil kadar uzağındaki Turna
adasına giden bir ruh olmaktır. Tuma'daki bir yeraltı
dünyasında baloma ruhları dünyadakine oldukça benzer bir
hayat yaşarlardı, yine de bunun daha mutlu ve tatminkâr bir
hayat olduğu söylenirdi. Ruhlar dünyasındaki ruh giderek
yaşlandıkça, onun derisi gevşer ve buruşurdu. Sonuçta bir
yılanın derisinde olduğu gibi dökülür ve ruh bir baloma
kadını tarafından bir sepetin içinde Trobriandlara geri
götürülecek ya da orada denizde yıkanacak olan bir embriyo
olurdu. Sonuçta bir kadının vajinasına girer ve kadın hamile
kalırdı. Bunlar Trobriand-lıların inançlarıydı. Yeniden bedene
bürünme düşüncesini içermesinin yam sıra burada Trobriand
Yerlilerinin babalığın fizyolojik gerçekleri konusunda
bilgisizliklerinin ima edilmesi söz konusudur; pek çok
Avustralya yerli topluluğu benzer inançlara sahip olduğu için,
bununla bağlantılı olarak antropologlar arasında “bakire
doğum” üzerine bir tartışma gündeme gelmiştir. Ancak
Malinowski'nin tartışmasından açıkça ortaya çıkmaktadır ki,
Trobriand Adalıları döllenmenin doğası hakkında çelişkili
görüşlere sahiptirler ve cinsel ilişkiye hiç girmemiş bir
kadının çocuk sahibi olamayacağı gerçeğinden de tam olarak
haberdardırlar. Gerçekte mitosta babanın çoğalmadaki
rolünün görünürdeki inkârı toplumun anasoylu akrabalık
örüntüsünü yansıtır.
Bu, belki mistik durum için doğru olabilir, ancak böyle bir
düşünceyi yazıöncesi kültüre uygulamak oldukça yanlıştır.
Malinowski ve diğerlerinin gösterdikleri gibi, insan yaşamına
ilişkin pragmatik ve maddi bir boyut vardır ve “kutsal” asla
tümel değildir. Çağdaş insan kültürü ise, Eliade tarafından
karşıt yönde, “insan ruhunun tarihinde yakın bir keşfi”,
dünyaya tamamen dindışı bir tutum alışı ifade ediyor olarak
düşünülür. Modern Avrupalılar “kutsallığını yitirmiş bir
kozmos”ta yaşarlar. Mekanik bilimin doğuşunun, böylece
Weber'le aynı doğrultuda dünyanın büyüsünün bozulmasını
ifade etmekte olduğu düşünülür; ortaklaştıkları bu bakış açısı,
hem Weber hem de Eliade temel öncülleri itibariyle Alman
idealizmine yakın oldukları için anlaşılırdır. Yine de Weber,
bu bakış açısının ötesine geçmek için çabalamıştır. (Doğaya
bu kutsayıcı bakışın eleştirel değerlendirmesi için, benim
1978 ve 1979 yazılarıma bkz.) Pek çok yazar bu yaklaşımının
Eliade hakkında teolojik değerlendirmelere yol açacağını öne
sürmüşlerdir. Şöyle ki o, bu sekülerleşme sürecine bir tür
“düşüş” olarak bakmakta ve böylece düşüş öncesi durumun
gerçekliği konusunda ısrar etmektedir (Altizer 1963). Aynı
durumun Jung için de doğru olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Levy-Bruhl
Antropoloji ve Tarih
Ruh Dünya
Yukarı Aşağı
Ruh insanlar
Aydınlık Karanlık
Sağ Sol
Kuvvet Zayıflık
iyi Kötü
Doğu Batı
Peygamber Rahip
Erillik Dişillik
anaphaa Balıkçıl
chasidah Leylek
dukiphat İbibik
ez Keçi Keçi
Dört
Sürüngenler
ayaklılar
Metinde
Murdarlar Murdarlar Murdarlar
yenilir
Dağ Akrep,
Sırtlan Fare
tavşanı vs.
Eddeks Kirpi
Afr. ceylanı
Dağ keçisi
“Bir Yemeğin Şifresini Çözmek” başlıklı denemesinde
Douglas (1975), tbranilerin hayvanları kabaca üç kategori
altında sınıfladıklarını öne sürer: Yenilebilir olarak
düşünülenler ve sunak için (kurban olarak) uygun
olanlar; dindışı bir bağlamda yenilebilir olarak
düşünülenler; pis ve yenilemez olarak düşünülenler. Bu
kategorizasyon, aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde
örneklenebilir.
Su
Dört
Kuşlar Sürünenler c .1
ayaklılar
niıları
Yenilebilir öküz
Üvevik
Sunak Koyun
Güvercin
için uygun Keçi
Dağkeçisi
Cevlan
Baykuş Deve
Yılan
Yenilmez: pis Almaca Tavşansı Karides
Domuz Sansar
hayvanlar Akbaba Dugoııg*
Yabani Kertenkele
ibibik tavşan
Artan temizlik/saflık—>
İnsan Levililer
Yabancılar İsrailliler
kategorileri (rahipler)
Karı : Anne
Kirli : Temiz
Günahkâr : Günahsız
Orman : Bahçe
Erkekler : Kadınlar
Av Eti : Pirinç
Savaş : Analık
Avcılık : Ekim
1
Levililer, “Eski Ahit"in (Tevrat'ın) üçüncü, Tesniye ise beşinci
kitabıdır iç.].
Ritüel Süreç
Yapı Communitas
Eşitsizlik Eşitlik
Mülkiyet Mülksüzlük
Kutsaldışı Kutsal
Gurur Tevazu
Karmaşıklık Basitlik
Sınıflama Anonimlik
VI
Dinsel Düşünce:
Yapı ve Yorumlamacılık
cıcfl
lobi
Levi-Strauss ve Totemcilik
Yaban Düşünce
Güvenlik Tehlike
Sert Yumuşak
Tambiah, S. J., The Buddhist Saints of the Forest and the Cult
of Amu-lets [Ormanın Buddhist Ermişleri ve Muska Kültü],
Cambridge Üniversitesi Yayınları. Tai Buddhizmi üzerine
yazarın diğer çalışmalarını tamamlayan bu eser günümüzün
Tai orman ermişlerini ve onlarla ilişkili muska kültünü ele
alır. Tambiah bu orman keşişlerinin devletle, birbirine karşı(t)
konumlanmış köy ve kent keşişleriyle ve de sıradan Buddhist
ahali gibi toplumun diğer kesimleriyle ilişkisini ortaya serer,
1984.