Professional Documents
Culture Documents
Merhabalar.
Sizlerle ilk merhabalaşmamız olan 01.06.2005 tarihinden bu
yana, iki dünya yılınızı aşkın bir dünya zamanı geçmiş
durumda. Bu zaman içinde, sizlere dört kitaplık sesleniş ve
bir kısım yazışma tarafımızca iletildi. Ortak dostumuz
aracılığı ile. Ayrıca İstanbul, Ankara, Bodrum ve İzmir'de
birçok dostumuzla buluştuk ve kalplerimizi BİRLEŞTİRDİK.
Ve bu buluşmalar vesileyle dostlarla birlikteliklerimiz ve
paylaşımlarımız oldu. Yanı sıra farklı illerden hatta yurt
dışından dostlarla da tanıştık ve yazıştık. Ve yaklaşık BİR
Yıldırda seslenişlerimizi ve ilgili çizimler ve
yazışmalarımızı www.onlardan.com sitesi ile dileyen
herkesin erişimine açtık.
Ve son 6 aydır da sizlere seslenmemizdeki asıl muradımız
olan 12 li Hizmet Çemberlerini de işledik, ilettik ve sizlerle
paylaştık. Ki son iki aydır da Köy Evinde ( Can Evi Sevgi
Yolunda ) bu çemberlerle ilgili buluşmalarımızı
gerçekleştiriyoruz da.
Velhasıl bizler ( Atlanta Koordinasyon Kurulu ) esas olarak
OLANDAN razıyız. Bu vesileyle ortak dostumuza ve sizlere,
hepinize de hem şükranlarımızı iletmekte hem de O olan
Yüceden hepiniz için Rızalık dilemekteyiz. Ki O olan Yüce
de - biliyoruz ki - hepinizden Razıdır.
Dostlarımız,
Beşinci Kitap seslenişlerinde her ne kadar yine Galaktik
Dostlarımız ( Tayra ve Ekibi ), Evrensel Dostlarımız (
Andromeda Bilinç Bütünlüğünden dostlar ) ses vermeye
devam edecekler ise de, bu son kitap seslenişlerinde asıl
olarak bizler, ATLANTA KOORDİNASYON KURULU ve
Kurulumuz adına da Kurul Bileşenleri İlahi Boyut Bilinçleri
ses vereceklerdir.
Çünkü bu son Kitap seslenişlerinde size,
ATLANTA BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜ
ATLANTA OLUŞUM KEYFİYETLERİ
ATLANTA YARATILIŞ BOYUTLARI
ATLANTA YAYILIM PROJESİ
ATLANTA YAŞAM ORTAMLARI
ATLANTA YAPAY YAŞAM ALANLARI İNŞASI
ATLANTA ŞİFALANDIRMA VE ORİJİNAL KILMA
ÇALIŞMALARI
İLAHİ BOYUTLAR - EVRENSEL ORTAMLAR -
GALAKTİK AÇILIMLAR
ÇEKİRDEK DÜNYANIZ VE ATLANTA VAR OLUŞ VE
VAR EDİŞ YASALLIKLARI VE PLANLARI
GALAKTİK - EVRENSEL - İLAHİ BÜTÜNLEŞME
Hakkında açılımlar sunacağız.
ATLANTA İLERİ MEDENİYETLERİNİN, FİZİKSEL
EVRENİNİZE VE KÂİNATINIZA AÇILAN
PENCERESİNDEN BİZLER, SİZLERE LİSAN İLE
ANLATILMASI OLASI OLMAYAN, ATLANTA BİLİNÇ
BÜTÜNLÜKLERİNİN VAR EDİCİLERİ
ATLANTALILARIN ATALARI HKKKINDA DA BİR SES,
BİR RENK, BİR KOKU HİSSETTİRMEYE
ÇALIŞACAĞIZ.
Dostlarımız,
Size en yakın çeperlerde yaşayan Galaktik ( ama Evrensel
Yönelimli ) Dostlarınız ve daha yakın çeperlerde yaşayan
Evrensel ( ama İlahi Yönelimli ) Dostlarınız hakkında da
açılımlar sunacağız ya da sunacaklar. Bizler, Merkezde ve
Merkeze en yakın ilk üç çeperde yer alan ATLANTALILAR
da size KENDİLİĞİMİZDEN açılımlar sunacağız.
Öncelikle sizlere bu mini " program akışı " ile birlikte 12 li
Hizmet Çemberleri ile ilgili az ama öz bir aktarımda
bulunmak istiyoruz.
Bildiğiniz üzere, sadece İstanbul, Ankara ve İzmir ve/veya
Bodrumda ve en az 1 en çok da 12 adet hizmet çemberi
oluşturmak muradındayız. Ve de bir 12 li hizmet çemberi üç
kişilik çekirdek ile kurularak, çalışmasına başlayabilir ve üç
kişi olarak devam edebilir demekteyiz.
Görün lütfen,
1+2+3 = 6 ( DÜNYASAL BİRLEŞİM )
1x2x3 = 6 ( EVRENSEL BİRLEŞİM )
Yani ancak üç kişilik BİR BÜTÜNLÜK, hem dünyasal
birleşim de hem de Evrensel Birleşimde AYNI GÜCÜ
OLUŞTURABİLMEKTEDİR.
1+2+3+4 = 10 ( DÖRT DOSTUN DÜNYASAL
BİRLEŞİMİNDE ON = 10 DEĞERİNE ULAŞILIR. VE
BURADA DEVREYE BİZLER GİRERİZ. O NEDENLE
DÜNYSAL BİRLEŞİMLERDE DÖRT VE DÖRDÜN
KATLARI MUTEBERDİR.)
1x2x3x4= 24 ( DÖRT DOSTUN EVRENSEL
BİRLEŞİMİNDE İSE 24 =YİRMİDÖRT DEĞERİNE
ULAŞILIR. BU 2X12 DEĞERİNDEDİR. BU NEDENLE
EVRENSEL BİRLEŞİMLERDE HEP ÜÇLÜ KOT ESASTIR
VE ÜÇLÜ KOT İLK BAŞLANGICI OLUŞTURURKEN
ÜÇÜN KATLARI AÇILIM VE YAYILIM İÇİN
MUTEBERDİR.)
Şimdide gelin en az ilk üç dostun kuracağı bir 12 li Hizmet
Çemberinin Evrensel Birleşim ile oluşturacağı değerleri tek
tek hesaplayalım.
1x2x3 = 6 ( HENÜZ DÜNYASAL İLE EVRENSEL OLAN
SINIRINDA ÇEMBER )
1X2X3X4 = 24 ( EVRENSELE ADIM ATILDI. YÜCELER
MECLİSİNE VASIL OLUNDU. DÖRT DOST EVRENSEL
BİRLEŞİM İLE YÜCELERİN KAPILARINI
ÇALABİLİRLER. BU YÜCELER HER ALLAH
DOSTUNUN 12 HAVARİSİ İLE HER HAVARİNİN
DESTEKÇİSİ HAMİLERDİR. )
1X2X3X4X5 = 120 ( BEŞ DOST KENDİNDE 10 = ON
DÜNYASAL ÇEMBERİ İÇERİR. BEŞ DOST ARTIK
DÜNYA ATMOSFERİNİ DENKLEMİŞ DEMEKTİR.)
1X2X3X4X5X6 = 720 ( ALTI DOST Kİ GALAKTİK
BAŞKANLAR KURULUNA DENKTİR, ARTIK
SEMALARDA YOL ALAN VE SATÜRN MAKAMLARINA
MERHABA DİYEBİLEN DOSTLARDIR. )
1X2X3X4X5X6X7 = 5.040 ( YEDİ DOST İLE SATÜRN -
OMEGA - ÇIKIŞI İZNİ İÇİN BAŞVURULARINI YAPTI
ÇEMBER DEMEKTİR. )
1X2X3X4X5X6X7X8 = 40.320 ( SEKİZ DOST İLE
OMEGA ÇIKIŞI İLE EVRENSEL BOLLUK
ORTAMLARINA GİRİŞ YAPTI ÇEMBER DEMEKTİR. )
1X2X3X4X5X6X7X8X9 = 362.880 ( DOKUZ DOST
SİRİUS DA YERLEŞİK LYRA - SİRİUS ANA İLETİŞİM
KONSEYİ TERRA KONSÜLLÜĞÜ İLE İLETİŞİMDE
DEMEKTİR. )
1X2X3X4X5X6X7X8X9X10 = 3.628.800 ( ON = 10 DOST
ARTIK, SİRİUSUN LYRA YA AÇILAN KAPISINDA YER
ALAN TERRA YA VE LYRA YA MERHABA DEDİ VE O
N L A R L A BÜTÜNLEŞTİ ÇEMBER DEMEKTİR. )
1X2X3X4X5X6X7X8X9X10X11 = 39.916.800 ( 11 = ON
BİR DOST İLE, LYRA’DAN ALTIN GALAKSİ
İMPARATORLUĞUNA VARDI ÇEMBER DEMEKTİR. )
1X2X3X4X5X6X7X8X9X10X11X12 = 479.001.600 ( 12 =
ON İKİ DOST, AH DOSTLARIMIZ, BÜTÜNLEŞMİŞ BİR
ÇEMBER - TEK BİR NEFES; TEK BİR NABIZ; TEK BİR
KALP - OLMUŞ OLAN ÇEMBER, ALTIN GALAKSİ
İMPARATORLUĞUNDAN, ALTIN IŞIK YILLARI VE
YOLLARINDAN ALTIN BİLİNÇ BÜTÜNLÜKLERİNE
ATLANTA YA VARDI DEMEKTİR. BİZLERLE BİR OLDU,
TEK OLDUK, O'NA VASIL OLDUK DEMEKTİR. )
İşte dostlarımız,
12li Hizmet Çemberleri aslında,
Sizlerin SİZLERLE,
Her bir bileşenin diğer bileşenlerle BÜTÜNLEŞECEĞİ,
Bu BÜTÜNLERİN DE DİĞER ÇEMBERLERLE
BÜTÜNLEŞEREK
BÜTÜNSEL BÜTÜNLERİ OLUŞTURACAĞI,
BU BÜTÜNSEL BÜTÜNLERİNDE BÜTÜNLENMİŞ
BÜTÜNLERE KATILACAĞI
Ortamlardır.
Her bir 12 li çember,
Yukarıdaki hesaplama ışığında
Oluşturacağı BÜTÜNSEL ENERJİ + MANYETİZMA +
BİLİNÇ = GÜÇ ALANI ÖLÇÜSÜNDE,
DÜNYANIZA BİR PENCERE AÇACAKTIR.
SİZİN VOLTRANINIZIN OLUŞTURDUĞU GÜÇ ALANI
SAYESİNDE AÇILACAK BU PENCEREDEN
15 GÜNDE BİR PERŞEMBE GECELERİ DÜNYANIZA (
ÇEKİRDEK DÜNYANIZLA İLGİLİ VE İLİŞKİLİ TÜM
ORTAM VE BOYUTLARA )
ATLANTA BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜNDEN
ATLANTA YARADILIŞ BOYUTLARINDAN
ALTIN GALAKSİ İMPARATORLUĞUNDAN
ALTIN IŞIK = İLAHİ BİLİNÇ = O' NUN ENERJİSİ VE
BİLİNCİ
AKACAK, AKACAK, AKACAKTIR.
İLAHİ BİR RAHMET, İLAHİ BİR LÜTUF, İLAHİ BİR HAK
EDİŞ OLARAK.
Ve bu akan Altın Işık = İlahi Bilinç ile
Cuma günleri dünyanız yıkanacak, yıkanacak, yıkanacaktır.
Niçin perşembe geceleri buluşulacağı ve cuma günleri
ülkenizde nerelerin yıkanacağı ( öncelikle ve önemle ) bizim
dostlarımızla yüz yüze ve kalp kalbe paylaştığımız ve
paylaşacağımız bir olgu.
Ancak biliniz ki, cumaları ( ve hafta sonu ) ülkenizdeki Üç
Ana Korku = Kaos Alanının NÖTRLENMESİ için BU
IŞIKLAR = BİLİNÇ
ŞİFA OLARAK SİZLERİN VARLIĞINIZ VE HİZMETİNİZ
SAYESİNDE AKACAK VE DEVA OLACAKLARDIR.
Dostlarımız,
Sizler Bizsiz
Bizler Sizsiz
BİR ELMANIN YARISI GİBİYİZ.
ELMANIN BÜTÜNLENECEĞİ VE İNSANI YOLDAN
ÇIKARAN(!) BU ELMANIN,
İNSANI ASLINA ERDİRECEĞİ ZAMANLAR YAKINDIR.
Hepinizi AŞKLA, BİLGELİKLE, İLÂHİLİKLE
KUCAKLARIZ.
AŞK, SEVGİ, NEŞE, BİLGELİK, CANLILIK, ŞİFA
OLASINIZ. DAİMA. Ki öylesiniz.
ATLANTA KOODİNASYON KURULU (*)
K / 1 ALYON - K / 2 ........ - K / 3 ORGON - K / 4 .......
- K / 5 ........ - K / 6 ....... - K / 7 ALTON - K / 8 ..... - K
/ 9 ATON - K / 10..... - K /11 .... - K / 12 .....
* Dostlarımız,
Bizim 12 x 12 Bilinç Bütünlüğü olarak ( A.K.K ) verdiğimiz
ses(!), ne galaktik dostların sizinkine çok benzer seslerine, ne
de evrensel dostların kalplerinizde yankılanan seslerine
benzemez. Bizlerin sesleri, her ne kadar özel Güç Alanı
içinde mikron düzeylerine indirgenerek iletilse de ve bu ileti
" hiper - tele - por akışı " ile ve " ışık - foton " sahalarına
uyarlanmış olarak aktarılsa da, hem ÇOK zorlayıcıdır hem
de İŞİTİLMESİ ÇOK GÜÇTÜR. Bu nedenle lütfen sizlerde
özellikle birlikteliklerinizde oluşturacağı nız Güç Alanı ile
hem ortak aktarıcı dostumuzu destekleyesiniz hem de bizlere
ses verecek alan yaratasınız, Lütfen. Bu bizim sizlerden,
sizler için ricamızdır.
5/1 – 03.08.2007
" Dostlarımız,
Merhaba. Atonon Yıldız Medeniyetleri Bütünlüğü Ana İdari
Komutasına Bağlı, Atonon Bilim - Keşif - Koleksiyon
Yıldız Gemisinden Ben Aton ( K/9), tüm gemi ekibi adına
hepinize saygı ve sevgilerimizi iletirim. Hepinizi Bilgelikle
selamlıyorum. Sizlerin Bizlere yansıyan Bilgeliğinizle. Ama
Bilgelik o dur ki, bunun farkında oluna.
5/2 – 16.08.2007
" Dostlarımız,
Derisi Kızıl olan ve derisi beyaz olanın TARİHSEL (
evrensel ) HIŞMINA uğramış olan O Bilge İnsanların,
Lisanlarını hiç merak ettiniz mi?
Hiç Kızıl Derili İnsanların Alfabelerini merak ettiniz mi?
Bir AL FA BE leri var mıydı? Bu insanların...
Dilinizde ALFABE olarak adlandırılan sözcüğün işaret ettiği
manayı hiç merak ettiniz mi?
AL FA BE. ALFA giriş OMEGA çıkışsa, çıkış nereye?
BETA ya ise eğer
ALFA BE.
Ya da acaba
AL = LA yani O olan ALLAH’IMIZIN FREKANS
BÜTÜNLÜĞÜ LA
ve
FA = AF
ile
BE = BETA varış
Olmaya.
Ve acaba OL dedi OLDU da
OL diyen O, kendi Frekans Bütünlüğü ile Kendi UD unu yani
SES ALETİNİ mi tezahür ettirdi.
Dostumuz bile yazmak istemezken sizler okumak bile
istemeyebilirsiniz.
Ama kızıl insan
Dumanla haberleşmeyi sadece uzaktan uzağa yapmazdı ki,
duman ile oluşan şekiller LİSANINA güç katardı.
Ve her şeyden de çok HAYVANLARLA Lisanlarına Renk,
Koku ve Ses katarlardı.
Hayvanların hem ŞEKİLLERİ, hem SEMBOLLERİ ( sahi siz
hayvanlar krallığının sembollerine vakıf mısınız? Yoksa
halen şekillerinde misiniz?) hem SESLERİ hem de
MANALARI ile LİSANLARINA hem konuşurken hem
yazarken GÜÇ katarlardı.
Sahi siz kızıl insanın yazı yazdığını bilmiyor musunuz?
Dumanı ne olarak düşünmüştünüz?
Ya totemlerini?
Ya O harikulade İŞLEMELERİNİ.
İşte onlardan biri, BİR BİLGE
Bir SİYU ( ki yaman savaşçılardır )
Der ki sizlere
" OLMAK İSTEDİĞİNİZ DEĞİLSİNİZ
OLACAĞINIZ DA DEĞİLSİNİZ
OLDUĞUNUZ HİÇ DEĞİLSİNİZ "
" KİA NAW RUSTRE
KİAN NAW RUSTRE
Kİ KİA NAW RUSTRE "
Ve aslında diyor
" TARW KİA Kİ SATRW "
" SADECE OLDUĞUNUZSUNUZ "
" Mİ TİA SU SUTRE "
" HEP OLUNDUĞU ÜZERE "
Dostlarımız,
OL MUŞ OLANLAR, OLANLAR, OL DEDİ OLDU
OLANLAR.
Merhabalar,
Denge, Neşe, Aşk Sizinle Ola, Siz Ola.
Çünkü artık hem Amerika da hem Orta doğuda hem de
ülkenizde
" kızıl derili insan "
" öteki "
" unutulmak istenen "
" bilge "
" aşk eri "
ÇOCUKLARDAN VE GENÇLERDEN HAREKETLE -
ÖZELLİKLE -
SAHNEYE ÇIKMAK ÜZERE, ÇIKIYOR, ÇIKTI.
Sizlerde SEYİRCİ değil AKTİF DESTEKÇİLER, AKTİF
KORUYUCULAR, AKTİF SEVENLER OLASINIZ.
Yerin Yerlileri için GÖĞÜN ASİLLERİ
Dünyanızda BAŞLARINI VE KALPLERİNİ KALDIRMAK
ÜZERELER, KALDIRIYORLAR, KALDIRDILAR.
Ne mutlu YERE , NE MUTLU GAİAYA, NE MUTLU
BİZLERE.....
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Dostlarımız,
Heyecan verici bir yolculuğun içinde yol almakta olan sizler
için, heyecanın giderek artacağı 2009 ve sonraki yıllara
doğru hızla yol alırken, sizlerden ricamız ve sizlere önerimiz
ESAS OLARAK ODAĞINIZA DENGEYİ almanız....
DENGE.... DENGE.....DENGE.....
SU.......... NEFES..... NEŞE.....
Kalpleriniz Ferah,
Zihinleriniz Berrak,
İçiniz Aydınlık ola...
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
5/4 – 26.08.2007
Dostlarımız,
Merhabalar.
Bugün TERRA 2 Zaman Mekân Bilinç Sürekliliğinizde
günlerden 18.09.2007 ( yani siz öyle sanıyorsunuz. ) ( oysa
1999 dan beri MUTLAK olarak ancak çok daha önceden beri
KESİN olarak, ZAMAN EĞRİLERİNİZ VE
KOORDİNATLARINIZ devre dışı kalmış durumdadır. O
nedenle astroloji ve zamana dayalı başkaca disiplinleriniz de
zor işlemektedir. Ve de zamanla ilişkinizde giderek
zorlaşmaktadır. Yok zamanın sanal zamanlı çocukları olarak,
yine de oldukça başarılısınız ZAMAN SARMALLARINI
SANAL OLARAK TEZAHÜR ETTİRMEKTE. )
Neyse, bugün 18.09.2007
Yani 9.9.9
Aynı 27.09.2007 de olacağı üzere.
Bu Eylül ayınızda
Üç adet 9.9.9
EŞKENAR BİR ÜÇGEN İLE
TERRA 2 ZAMAN MEKÂN BİLİNÇ SÜREKLİLİĞİNİZİ
SİRİUS YILDIZ SİSTEMLERİ BÜTÜNLÜKLERİNİN
GALAKTİK ZAMAN ( KESİN ZAMANLAR ) EĞRİLERİ
VE KOORDİNATLARI İLE UYUMLAMIŞ VE
BİRLEŞTİRMİŞ OLACAKTIR.
Artık Terra 2 de hiç bir şey eskisi gibi olamayacağından,
Yeni Yılda ( galaktik = kesin zamanların yılbaşında ) yani
18.02.2008 de
Terra 1 zaman Mekân Bilinç Sürekliliğinin YAŞAM
ALANINIZ OLARAK DEVREYE GİRİŞİ İLE
BİRLİKTE
ON LAR IN YILI BAŞLAYACAKTIR...
2008 = 0N YILI AYNI ZAMANDA DA
8. 8 = SONSUZLUK VE BOLLUĞA AÇILAN BİR
KAPIDIR.
Bugün BİLİNÇTE ( NEFESTE ) VE CAN ENERJİSİNDE (
SU DA ) VE DE HÜCRESEL BÜTÜNLÜKTE ( FORM
TEZAHÜRÜNDE )
GALAKTİK AÇILIMLARIN
KENDİLERİNİ EYLEMEYE VE İFADEYE
BAŞLAYACAĞI
ZAMAN SEKMESİNİN ( ÇEKMECESİNİN ) AÇILACAĞI
GÜNDÜR.
BUGÜN HEM ÖĞLEN 12.00 DE
HEM GECE 00.00 DA
12 DAKİKA
KENDİNİZE SESSİZLİK VE OLMA İZNİ VERİN.
KALABALIKTA VE GÜRÜLTÜDE OLSANIZDA.
Ve bugünden sonra
dünyasal akıl mantık ve şuur dan kopmadan
Ama EVRENSEL ( KALBİ ) ZEKÂ VE GÜVENLE
Kendinize OLDUĞUNUZU ( SANDIĞINIZI DEĞİL ) ( Kİ
HAKKINIZDA SANDIKLARINIZ ÇOĞUNLUKLA
SANDIĞINIZIN AKSİNE OLUMSUZ DİNAMİKLER VE
NİTELİKLER DİR ) OLMAK İÇİN AÇILIM VE İFADE
İZNİ VERİN...
Ve artık küçük değil BÜYÜK DÜŞÜNÜN.
Ve artık küçük değil BÜYÜK HİSSEDİN...
Ve artık KENDİNİZE, KARDEŞİNİZE, HAYATA VE AKIŞA
GERÇEKTEN GÜVENİN, GÜVENİN, GÜVENİN.
Bunlar elbette demekle olmaz... Hele bizlerin demesiyle
asla...
Artık zamanlar
BOL VE FARKINDALIKLI SU İÇME,
BOL VE FARKINDALIKLI NEFES ALMA
VE DAİMA NEŞELİ OLMA
ZAMANLARIDIR...
Çünkü Galaktik Zaman
Bir ayağı ile SU DA, bir ayağı ile NEFESTE ve diğer ayağı
ile NEŞEDEDİR...
Hadi canım diyenlere bakın deriz
YUNUSLARA VE KEDİLERE.....
9.9.9
18.09.2007
27.09.2007
HAYIRLI OLA.
SİZLERE, BİZLERE VE TÜM EVRENLERE.
Ki öyle de oldu.
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
" Dostlarımız,
Lyra' dan,
Manyetik Kayıtlarla Örülü ve Örtülü Galaktik Yaşam (!)
Bölgesinin ( Samanyolu ve benzeri "yapay" galaktik alanların
)
Orijinal Yaşam Alanlarına Açılan =
Andromeda Galaksisine ( Merkezi Evrenine ) ( Doğal Yaşam
Alanına )
Açılan Geçiş Kapısından
Merhabalar....
Hepinize
Andromeda Merkezi Evreninin, Icepptha ( İYİLİK ALANI ) (
- + nötr ) ve Farpptha ( VARLIK ALANI ) ( + - nötr )
Orijinal Yaşam Alanlarındaki
Orijinal Çekirdek Keyfiyetlerinizden ( Atlanta Bilinç
Bütünlüklerindeki KENDİLİKLERİNİZİN
YANSIMALARINDAN )
Lyra aktarımıyla
Merhabalar....
Asaldan Esasa
Esastan Tezahür etmişe,
Tezahür edenden Gerçekleşene
Merhabalar....
Merhabalar,
Çünkü bugün ANDROMEDA YAPAY YAŞAM ALANININ
EN DIŞ TAŞRASININ EN DIŞ PLANETİNDE
zaman/mekan 111. 9 ile KOTLU.
Ya da biraz sakinleşirsek,
bugün yaşadığınız( ı sandığınız) dünyanızın zamanı ile
günlerden 1.11.2007...
Ki bu Andromeda da "kurulu" bulunan Merkezi Evren
Matriksi Ana Bilgisayarında, Yapay Yaşam Alanları Dış
Taşrası Dış Planeti için zaman eğrisi koordinatlarının 111. 9
olduğu anlamına gelmekte.
Ki sizlere daha önceki bir seslenişimizde de, 1 Kasım
gününün işlev ve dinamiklerine ilişkin minik aktarımımız
olmuştu.
111 Kot Zaman Eğrisi ( 1 = zaman değişkeni; 1 = mekân
değişkeni; 1 = Bilinç değişkeni )
Yapay Galaktik Yaşam Alanlarının Dış Taşrasını İfade eden
Samanyolu Galaksisi ile bir Kül = Bütün halinde Merkezi
Galaktik Yapay Yaşam Alanlarının giriş çıkış ( Orijinal ve
Doğal yaşam alanları başlangıç alanı olan Andromeda
Merkezi Evrenine ) kapısı olan
Omega Boyut Katmanlarının ve bu Katmanların Enerjilerinin
çekirdek dünyanıza açıldığı zaman/mekân sekmesidir. (
penceresidir ).
Ki
111.9 zaman/mekân sekmesi ise,
Omega Boyut Katmanlarının
Yerleşik (!) son skalası olan
ALFA - RA Düzleminin ( ki bu demektir ki BETA - ON
Düzleminin de ilk skalasıdır burası )
Yoğun ( Omega ) Enerjilerinin çekirdek dünyanıza açılacağı
ve akacağı bir gündür, bu gününüz.
Ki öyleyse
1 Kasım 2007 ( 111. 9 ) günü Orijinal Çekirdek Dünyanız
için BİR İLAHİ RAHMET ( 111 ) günüdür.
Ve dostlarımız,
Bugünle birlikte 2007 zaman/mekân/bilinç düzleminin son
AS - Lİ kayıtları da ( askı ya ) alınarak, mini GEÇİŞ
devresine yönelecek olan zaman bandının kapatılışı
başlatılacaktır. Kasım ayının bitimi ile artık önünüzde TAM
ANLAMIYLA BİLİNMEZLER / BİLİNMEYENLER ve
BİLİNMEZLERE ve BİLİNMEYENLERE YOLCULUK
açılacaktır.
Bu demektir ki mini geçiş devresince ( 2008 – 2012 ) artık
EVRENSEL ANA MATRİKS sizleri ve yolculuğunuzu değil,
SİZLER VE YOLCULUĞUNUZ evrensel ana matriksi
OLUŞTURACAKSINIZ. ( ıcepptha ve farpptha dinamik ve
ne’ likleri dahilinde )
Daha önce de ilettiğimiz üzere, bu dönem sizlerden
esasınızın dinamikleri olan yani olduğunuzun Kalbi
tezahürleri olan
SEVGİ - GÜVEN - CESARET - ZEKÂ - AŞK ile
VAROLMANIZI talep edecek olan bir dönemdir.
Mini Geçiş devresinde
Fapptha Varlık Alanının içerdiği, kendiliğinize dair Elektro
Moleküler Orijinal Yaşam Kalıplarının Hayatiyeti,
Sizlerin bu kalbi tezahürleri YAŞAYIP
YAŞAMAYACAĞINIZLA
Ana evrensel matrikse iletilecek verilerle
BELİRLENECEKTİR.
Bu nedenle artık herkesin VARLIK TEMİNATI kendi
ELLERİNDEDİR. ( Kalplerindedir )
Her ne kadar 2008 yılı, 18.02.2008 den sonra yaklaşık 6
aylık bir ANA MATRİKSLE ETKİLEŞİMSEL SÜREÇTEN
sonra
8.8.8 den sonra ANA EVRENSEL MATRİKSİ biçimlemek
üzere DEVREYE alınacaksa da,
Kasım ayınızın bitişi ile artık,
VARLIKLARIN TEMİNATLARI KENDİ ELLERİNE
(KALPLERİNE) TESLİM EDİLEREK
YAŞAMIN ÇİÇEKLENİŞİ ANA PROGRAMININ
DİNAMİK VE NE’ LİKLERİ
ATLANTA ORJİNAL YAŞAM KEYFİYETLERİ
GEREĞİNCE
Hüküm sürmeye başlayacaktır.
Sizleri kendiliğinizin Lyra’ dan aktarımla, Andromeda Ana
Evrensel Orijinal Yaşam Keyfiyetlerinizin Hayatiyetiyle BİR
OLMAYA açacak olan,
Bu Bilinmez Yolculuğunuzun Başlayışı HAYIRLARA
VESİLE OLA Kİ ÖYLEDİR.
Ve de dostlarımız,
Bu ana düzlem de,
5/7 – 01.11.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar...
Atatürk’le EŞ değildir.
Bu Kadim Yüce,
Bedenini
10.11.1938 de
Yani
10.11.10.11 de
Yani
Vazifesini nihayetlemiştir.
Ve ne dersiniz,
Desek ki,
Buradaki Yurt aslında Galaksiniz,
ve
ÇEKİRDEK GALAKSİNİZ DE Evreninizin EŞDEĞER
ENERJETİK TEZAHÜRÜDÜR.
Sevenleri ve anlayanlarına(!)
SULH VE KARDEŞLİĞİ
5/8 – 10.11.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Bugün sizlere kısa bir merhaba ile hem ses vermek istedik,
hem de 11.11 e dikkat çekmek...
11.11. 9
Yarın,
İnşallah hepiniz,
TANRISALLIK / TANRIÇASALLIK
TANRIÇASALLIK / TANRISALLIK
Kayıtlarını
ve
Ve ama
YARIN DA LÜTFEN
SEVGİ – ZEKÂ – BİLİNÇ İLE
Olasınız.
Ki,
Yine bu nedenle,
Dileyen dostlarımız
Ve yine
Gece
TEK ya da BİRLİKTE,
Diledikleri şekilde...
Dostlarımız,
Dünyanızın da,
HAYIR OLASINIZ...
SEVGİ OLASINIZ....
BİLGELİK OLASINIZ...
AŞKLA....
5/9 – 10.11.2007
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
İşte dostlarımız,
Dostlarımız,
ZEKÂYA
CESARETE
AŞKA
VESİLE OLACAĞIZ.
Kİ ÖYLEDİR.
5/10 – 10.11.2007
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
SEVGİYE
ZEKÂYA
CESARETE
AŞKA
VESİLE OLACAĞIZ.
Kİ ÖYLEDİR.
5/11 – 11.11.2007
" Dostlarımız,
HAKİKAT ÂLEMLERİNİN, GERÇEKLİK ÂLEMLERİNE
Ve de
Açıldığı Kapıdan,
HAKİKAT İLE GERÇEKLİĞİN BAĞININ VE
BİRLİKTELİĞİNİN SÜREKLİ DEVREYE ALINDIĞI ANA
SANTRALİZASYON ALANINDAN,
GERÇEKLİK ÂLEMLERİNE?
YANİ
ATLANTA DOĞAL YAŞAM ALANLARININ ORİJİNAL
KEYFİYETLERİNİ (NE’LİK VE DİNAMİKLERİNİ )
YAPAY YAŞAM ALANLARINDA İÇKİN KILMA
MURADIYLA,
Dostlarımız,
Kendinizin Kendiliğinizden
Seçileceği bu GÜNLER,
Aynı zamanda ÇEKİRDEK DÜNYA ANA EVRENSEL
HASAD momentinin HÂSIL olacağı ANA doğru
SEYREDERKEN,
DEVREYE,
ORİON
( O R İ – O N ) ( O N DIŞI O – Rİ )
Yani,
BEYİNDE VE TUTUMDA
YERİN YÜZEYİNDE,
SİZLER
ANCAK VE ANCAK
VE HATIRLASINIZA,
HAYATI,
HAYATTARLIĞI,
SEVGİYİ,
ZEKÂYI,
BİLGELİĞİ
YA DA ŞİMDİ VE BURADA.....
CANLA OLASINIZ... CANLI OLASINIZ...CAN
OLASINIZ....
ATLANTA OLASINIZ. ATLANT OLASINIZ.... O
OLASINIZ..
5/12 – 13.11.2007
" Dostlarımız,
Merhabalar....
Hepinize sevgiler, saygılar ve selamlar...
İlahi Bütünlüğün ve Yüce Âlemin,
Atlanta Koordinasyon Kurulunun Yönlendirme ve
Denetiminde devreye alacağı
ve
Atlanta Bilinç Bütünlüklerinin,
Atlanta Doğal Yaşam Alanlarının Yayılımı Projesi ile
Yaratılan
Yapay Yaşam Alanlarının
Atlanta Doğal Yaşam Alanlarına Uyumlanması Açısından da
önemle üzerinde durduğu
12 Li Çember Çalışmalarının başlamasına az bir zaman
kalmışken,
Gerek dostlarımızın ortak aktarıcı dostumuza sordukları
sorular gerekse de düşünce zincirlerinin taranması ile elde
ettiğimiz veriler nedeniyle,
Lyra - Sirius Terra Konsüllüğü İletişim Komünü olarak,
Lyra - Sirius Terra Konsüllüğünün isteği ile aşağıdaki ricayı
iletmekteyiz.
A - Yarından sonraki tüm olası 12 li Çember dostlarının
yapacakları ilk 12 Li Çember Hazırlık Çalışmasında 12 Li
Çemberlerle ilgili olarak verilmiş olan Seslenişlerin
okunması ve üzerinde durulması dileğimizdir. Yani siz
dostlarımızın 4.Kitaptan 34 – 41 – 59 – 61 – 66 ve 75.
seslenişleri ve 5. Kitaptan da 1 – 10 ve 11. seslenişleri,
5/13 – 22.11.2007
Dostlarımız,
Merhabalar. Hipokrat Şifa Yıldız Gemisinden, tüm yıldız
gemisi personeli (!) ve şifa ekibi adına, BEN TAYRA,
Hepinizi VENÜSYEN SEVGİLERİMİZ VE VEGA
SAYGILARIMIZLA selamlarım.
Hiç Sevginin Venüsyeni ya da Siriusyeni olur mu? Değil mi?
Bazı bazı nasıl da saçmalıyor ve ikilik âleminin koyu
tabakalarından adeta sizlere sesleniyoruz. (!)
Oysa çok şükür sizler sevginin KOŞULSUZ VE SIFATSIZ,
ne ise O olan Olduğunu bilenler olarak, bizlerin bu
açmazlarını şıp diye yakalıyorsunuz.
Hoş görün, bizlerse halen Sevginin Venüsyen, Siriusyen,
......... yenin de takılı kalmış durumdayız...
Yine de size şu kadarını iletelim ki, hem bu serzenişimiz
sizlerin ÇOK GÜÇLÜ SEVGİ POTANSİYELLERİNİZİ,
kâğıttan kaplan olan zihinsel kurgularınız ve dirençleriniz
nedeniyle Evrensel ailenizin dilediği derinlikte ve
yoğunlukta EYLEMEYİŞİNİZLE ilgilidir hem de evet
Sevginin hem Venüsyen hem Siriusyen ve de Saygının hem
Vega hem Lyra “görünümleri“ ile ilgilidir.
Şimdilerde sizler nasıl ki zekâyı, matematiksel, duygusal,
sözel v.b olarak tanımlamaya başladıysanız, sevginin de
ESTETİK – ŞİFA kaynaklı olanı ile MATEMATİK – İLİM
kaynaklı olanı arasında ( ancak tamamlandığında yani
birbirlerini BÜTÜNLEDİKLERİNDE AŞK I OLUŞTURAN
) “görünüm“ farkları vardır. Aynı Saygı da olduğu gibi...
Ve sizlerin âlemlerinize iki koldan ( Vega Venüs – Lyra
Sirius ) akan Galaktik ve Evrensel ailelerin sevgi ve
saygıları, ÖZDE AYNI olsa da, görünümde farklıdırlar. Ve
sanal âlem de unutulmaya lütfen, görünüm gerçekliğin
ayrılmaz bir bileşenidir.
Her neyse, niçin bunca söz derseniz, bugünlerde ( ŞİMDİ DE
) sizlerin yaşam alanlarınızda en çok eksikliği HİSSEDİLEN
ŞEY VENÜSYEN SEVGİ de ondan deriz. Ülkenizin
bütününde ve yakın coğrafyanızda, yaşanılanların İLACI
VENÜSYEN SEVGİDİR. Hesapsız, kitapsız sadece ve
sadece ESTETİK ve ŞİFA bazlı SEVGİ. Estetik bizler için,
zarafet, nezaket, duyarlılık, anlayış, denge ve uyumla
ilgilidir. ŞİFA ise bütünlük, bütünleşme, TAMLIK, denge ve
uyumla ilgilidir. Ve her ikisi de elbette SANATSAL BİR
ZEKÂ İLE oluşmuş AŞK BİLİNCİNİ ve HALİNİ gerektirir.
Bunun özünde ise TEK BİR ALTIN ( İLAHİ ) YASA YATAR;
“ HER CAN AZİZDİR. HER OLUŞ AZİZDİR. HER CAN
VE HER OLUŞ ANCAK SULH İÇİNDE AZİZ KALABİLİR.
“
Ve Altın Galaksi İmparatorluğunun, Andromeda geçişli
olarak devreye aldığı SULH MAKAMI VE ALANININ tek
muradı da, HER CAN VE OLUŞUN, AZİZLİĞİNİ
İDRAKİNİ OLANAKLI KILACAK BİR YAŞAM
ALANININ TESİSİDİR.
Artık, SULH, Atlanta Koordinasyon Kurulunun dileği ile
DÜNYANIZA EL KOYACAKTIR. El Şifa Yansıması için
kullanılır. Sulh da 18.02.2008 den sonra SULH FREKANSI
ile dünyanızı YOĞUN OLARAK YIKAYACAKTIR.
Artık, kendinde, çevresinde ve toplulukta SULH ile UYUM
içinde olmayanları ZORLU ANLAR beklemektedir.
İşte bizler, Venüslü Şifacılarda, Venüsyen Sevgimizle sizleri
ve dünyanızı daha da yoğun yıkayacağız. Kendinde,
çevresinde ve toplulukta ( Venüsyen ) Sevgi ile UYUM
içinde olmayanları ZORLU ANLAR beklemektedir.
Dostlarımız,
Bu ön girişten ve merhabalaşmadan sonra, asıl konumuza
dönelim istiyoruz. Umarız Bizleri özlemişsinizdir. Ve de
A.K.K namına verilen o seslenişlerden sonra, bizlerin
değerini ve sadeliğini anlamışsınızdır. (!!!)
Yine bugün sizlerle, zorunlu(!) müfredatımızı tamamlamaya
doğru adımlar atacağız. Ve de Sevgi ve Korku ile ilgili bazı
dinamiklere işaret edeceğiz. Girişimizle uyumlu olmasını da
gözeterek.
Dostlarımız,
Sevgi yaşanılanı Sindirmeyi sağlar. Korku ise hazımsızlığa
yol açar. Sizlerin biyolojik üniteleriniz açısından, aldığınız
besinleri (ve aslında yaşadığınız tüm deneyimleri) sindiren
organ bağırsaklarınızdır. Daha da uygunu İnce
Bağırsağınızdır. Besinler (ve deneyimler) ince bağırsakta
bileşenlerine ayrıştırılarak özümlenirler. İnce bağırsak,
çözümler, ayrıştırır ve ayrıntıları belirler. Bu bölgedeki
hastalık ifadeleri bu nedenle bu kişinin çok fazla analiz
yaptığı ve ayrıntılara kapıldığı anlamına gelebilir. Yani
analiz ve eleştiride bir aşırılık iması vardır. Bu kişiler
açısından, şikâyetçilik, eleştiricilik ve karamsarlık esas
haldir. Bu da aslında Korku içinde olduklarının
göstergesidir. Bu korku da özünde Var olma, Yaşama
korkusudur. Nadiren ince bağırsak hastalık ifadesi, analiz ve
ayrıntılar konusundaki yetersizliğe de işaret edebilirler.
İnce bağırsak dendiğinde, akla ilk gelen hastalık ifadesi
İshaldir. İshal, istisnasız KORKU YA işaret eder. Kişi eğer
bir korku hali içindeyse, elde ettiği verileri çözümlemek
yerine, olduğu gibi kurtulmayı tercih ederek, tümünden
kurtulmak üzere boşaltım sistemini devreye alır. Bu durumda
kişi, ister istemez özel bir yerde beklemeye geçer ve zorunlu
olarak kendisini oluşun akışına bırakır. Bu durumda oluşan
su kaybı, suyun bilinci ve esnekliği ifade edişi ile de
ilgilidir. Korku, katılık ve darlık yarattığından, şifası da
esnemek ve genişlemektir. İşte bu nedenle bol su, ishalin
gerçek ilacıdır. Geçici ya da uzun süreli ishal, kişilere
korkularını görmelerini ve korkularını salmalarını işaret
eder.
Kalın bağırsak safhasında ise, sindirilemeyen besinlerin (ve
deneyimlerin) suları emilmektedir. Ve de sonra kalan atıklar
atılmaktadır.
Bununla ilgili ilk akla gelen hastalık ifadesi de kabızlıktır.
Kabızlık, güvensizlik ve hırsla bağlı olarak, saklamak ve
biriktirmek dinamikleri ile ilgilidir. Daha çok da maddi
korkularla bağlı olarak kendini güvende hissetmek adına
biriktirmek hırsının bir yansımasıdır.
Ayrıca, ince bağırsak işlevi gereği Bilinçle ilgili iken, kalın
bağırsak ise bilinçsizlik (bilinç dışılık) ile ilgilidir.
Bilinçsizlik ise Cansızlıkla, Ölülükle ilişkilidir. Kalın
bağırsak bu anlamda cansızlıkla ilişkilidir. Bu durumda
atıklar yani dışkılar da bilinç dışı ile ilgililer demektir. Bu
da demektir ki, kabızlık bir de bilinç dışındaki konuları
bilince çıkarmaktan duyulan korku ile de ilgilidir. İnsan
kendisini gölgeli alanından uzak tutmak istemektedir ve bu
alandaki etkiler ve olgular birikir ve blokaj yaratırlar. Bu
nedenle kabızın yoğunluğuna göre, kişinin bu anlamda da bir
yardıma ihtiyacı olduğu da düşünülmelidir.
Karın ağrıları, kanlı ishalle başlayarak, ardından süreklilik
arz eden kalın bağırsak iltihaplanması yani Kolit ise, Kanla
ilişkilidir. Kan, Yaşamla ilgilidir. Her türlü kan kaybı, esas
olarak kişinin hayatını yaşamaktan ve kendini
gerçekleştirmek ve ifade etmekten kaçtığını, korktuğunu ifade
eder. Hayatını yaşamak, ister istemez başkalarına karşı tutum
ve hal almayı gerektirir. Bunun içinse belli ölçülerde
yalnızlık ve sakinlik gerekir. Kolit hastalık ifadesini ifade
eden kişi de, yaşamak ve kendini gerçekleştirmek ve ifade
etmekten korktuğundan, kan ve su kaybı ile bunu ifade eder.
Bu kişinin tek gerçek ilacı ise, HERKESİN KENDİ
HAYATINDAN SORUMLU OLDUĞU VE KENDİ
HAYATININ EFENDİSİ OLDUĞUDUR. Bu nedenle de
herkes en başta da KANINA VE SUYUNA sahip çıkmalıdır.
Kan, yaşama sevinci ve isteğini, su ise bunun için gerekli
bilinç ve esnekliği ifade eder. Kan yaşama gücü ve bilgisini,
su ise Var oluş muradı ve bilgeliğini ifade eder.
Aynı şekilde sindirimle ilgili bir diğer organ da pankreas
olup, hem sindirim için gereken enzimleri salgılar hem de
insülin üretir. İşte düşük insülin üretimi, sizlerin Diyabet
dediğiniz hastalık ifadesine yol açmaktadır.
Şeker, sevgi ile ( yaa hem de venüsyen sevgi ile ilgilidir.
Acaba ne siriusyen sevgi ile ilgili olabilir?) ilgilidir. Bu
hastalık ifadesi nedeniyle, kişi besinlerdeki şekeri bünyesine
alamaz ve şeker, idrarla birlikte dışarıya atılır. Şimdi lütfen,
şeker yerine SEVGİ sözcüğünü koyun. Aslında kişi, yaşam
deneyimleri içinden Sevgiyi özümseyip, varlığına dâhil
edememektedir. Daha da aslında, kendindeki Sevgiyi ifade
ederek, yaşayamamaktadır. Yani bu kişiler aslında,
yaşamlarında sevgiyi ifade etmek ve sevgi vermek ve almak
konusunda sorunlu olan kişilerdir. Aslında bu hastalık
ifadesinin gerçek ilacı kişinin yaşamında Sevgiye yer ve izin
vermesidir. Katılık ve acılığı bırakarak, içindeki sevgiyi
yaşaması ve kendisine sunulanı da almasıdır. Şeker hastaları
sevgi açlığı olan kişiler olarak, dışarıdan ilgi ve sevgi
beklerler. Ancak kişi olmadığını ve vermediğini alamaz. O
nedenle bu kişilerin öncelikle sevmeleri, sevgiyi vermeleri
gerekir. Bizler şeker hastalığı ifadesi yaşayan sevgili
varlıklara, bir kedi ya da bir köpeğin sorumluluğunu
üstlenerek, onlarla yaşamalarını ve de ayrıca çocuklar için
karşılıksız zaman ve emek harcamalarını öneririz. Bu
onlardaki acılık, katılık ve kızgınlığı azaltarak, sevgilerini
ifade edebilmeleri için yol ve alan açacaktır. Ah, aslında
yaşadığınız birçok hastalık ifadesinin, öncel
ENERJİLERİNİZ VE HALİNİZ olan Hayvanlardan
KOPMUŞ olmakla ne denli yakından ilgili olduğunu bir
bilebilseniz.
Ve bağırsak, pankreas demişken, Karaciğere değinmemek
olmaz. Buradan sakatat sevenlere, kokoreç, ciğer, beyin,
kelle paça seven dostlara da bir selamla, Biyolojik
Ünitenizi seviyorsanız eğer, lütfen bu besinleri olabildiğince
az tüketin. Hele hele lütfen, alkol eşliğinde tüketmeyin. Ve de
ne olur, az pişmiş ve kanlı hiç tüketmeyin.
Karaciğer, en mucizevî organlarınızdan biridir. Çünkü birçok
dinamiği ve işlevi, denge ve uyumla bir arada yürüten ve
gerçekleştiren bir organdır. V e de hücresel yapısı kendi
içinde farklılık arz eden nadir organlarınızdandır. Yakın
zamanda, KUANTUM ALTI ŞİFA TEKNOLOJİSİ TIBBA VE
ÖZELLİKLE DE CERRAHİYE daha çok uygulandıkça,
Karaciğerin adeta iki ayrı Yapının Bütünsel bir Organı
olduğunu da anlayacaksınız.
Karaciğer öncelikle enerji bankanızdır. Besinlerden elde
edilen enerjiler burada saklanır.
Ve ama aslında Enerji Santralidir. Çünkü bedende elde
edilen enerjilerin hemen tamamı burada üretilmektedir.
Ve de insanı, hayvan ve bitkiye bağlayan yapıdır. Amino
asitleri, parçalarına ayrıştırır ve de yeniden birleştirir.
Böylelikle insan ve bitki hayvan proteinlerinin birbirlerine
bağlanarak bir devamlılık halkası oluşturabilmesini sağlar.
Ve de bir arındırma ünitesidir. Hem dışarıdan alınan hem de
bedenin kendisinin ürettiği tüm zararlı maddeler, burada
etkisiz hale getirilirler.
Tüm bu işlevleri, yaşam deneyimleri açısından ele
alındığında, arındırma ünitesi olarak işlev görebilmek,
maddelerin zararlı ya da yararlı olarak
değerlendirilebilmesi, anlaşılması anlamına gelir. Karaciğer
hastalık ifadeleri, öncelikle kişinin kendisi için neyin yararlı
neyin zararlı olduğu konusunda karışmış olduğuna, ayırt etme
ve değerlendirme yeteneğinin zayıflığına işaret eder.
Karaciğer hep aşırılıklardan dolayı rahatsızlandığından,
kişinin kendi içinde bir uyum ve dengeden yoksun olduğu ya
da bu uyum ve dengenin yetersiz olduğu anlaşılır.
Karaciğer enerji üreticisi olduğundan, hastalık ifadeleri
kişinin aşırı bir güven, aşırı deneyimler ve beklentiler içinde
olduğuna ve ama aslında bunları gerçekleştirebilecek yeterli
güç ve anlayışa sahip(!) olmadığına da işaret eder.
Böylelikle, karaciğer hastalık ifadesi, olan enerji ve gücünde
azalmasına yol açarak, kişinin hayatını her alanda
sınırlayarak, aşırılığı yokluk ile dengeler.
Ve bu durumda genellikle kan pıhtılaşması sorunu da devreye
alınarak, kanamalar gündeme geldiğinden, hasta kan = yaşam
gücü kaybetmeye başlar. Ve bu kişi zorunlu olarak
yoksunluğu, sınırlılığı, az deneyimi yaşayarak öğrenir.
Ve de Karaciğeriniz, Kalp ve Beyninizden sonra, en ZEKİ
Biyolojik Bütünlüğünüz olarak, İdeolojik ve Dinsel
Yönelimlerinizle de ilgilidir.
Karaciğer, bitki, hayvan ve insanı birbirine bağlayan
işleviyle, İnsanın kökleriyle olan bağını ve Şimdi de hayat ve
var oluşla Bütünlüğünü de simgeler, temsil eder. Bu nedenle
ayrılıkçı ve çatışmacı ideolojik ve dinsel düşünüş ve
inanışlar karaciğerde hastalık ifadelerini desteklerken,
birlikçi ve bütünleyici yaklaşımlar ise karaciğeri destekler
ve güçlendirir.
Dostlarımız,
Dünyanız maddi olanla manevi olan ve maddi olanla diğer
maddi olan ve manevi olanla diğer manevi olan arasında
öyle YOĞUN KUTUPLAŞMALAR içindeki ve insanlık
yaşamla ilgili olarak o denli ZORLANIM, KARAMSARLIK
VE UMUTSUZLUK içindeki, karaciğer hastalık ifadeleri çığ
gibi büyüyor.
İnsana, yaşam sevinci ve isteği verecek ve yaşamı bir
armağan olarak yaşamasına katkıda bulunacak her şey aynı
zamanda karaciğerini de destekleyecek ve güçlendirecek.
Dileriz bizler, karaciğerlerinizin dostları olalım...
Karaciğer hastalık ifadesi yaşayan dostlar kendilerine şu
soruları sorarlarsa, bir iç görü elde edebilirler sanırız.
1 – Neyi ve neleri uygun değerlendiremiyorum?
2 – Benim için zararlı olan yararlı olan neyi, neleri ayırt
edemiyorum?
3 – Aşırıya kaçtığım şeyler neler? Neden?
4 – Köklerimle bağım ne durumda? Çokluk ve sanallık içinde
durumum ne? Sade ve berrak ve bütünlüklü neden ele
alamıyorum hayatı ve hayatımı?
5 – İdeolojik ya da ruhsal düşünüş ve inanışlarım beni
destekliyor mu yoksa zayıf mı düşürüyor?
6 – İçsel zekâ ve anlayışımla ne ölçüde uyumluyum? Yoksa
dışsal akıl ve onun kalıplarına çok mu tabiyim?
7 – İyimser, sevinçli, canlı mıyım yoksa karamsar, neşesiz ve
cansız mı?
Biraz gevezelik yapıp, sözü uzattıysak af ola... Ama sizleri
özlemiştik. Biraz olsun özlem giderdik ve gidereceğiz..Hangi
dostumuz, hangi an ve alanda bu seslenişi okursa okusun
bizde orada onunla olacağız. Her zaman olduğu gibi.
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
5/14 – 25.11.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar. HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ
BÜTÜNLÜĞÜ Hipokrat Ana Şifa Yıldız Gemisinden, tüm
yıldız gemisi personeli (!) ve şifa ekibi VE DE TÜM
HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ adına,
BEN TAYRA,
Hepinizi ANDROMEDA / VEGA – VENÜS GALAKTİK
İNSANLIK AİLESİNİN ( EVRENSEL BİRLEŞİK
İNSANLIK REALİTESİNİN ) ŞİFACI BİR ÜYESİ olarak
Tüm EVRENSEL BİRLEŞİK İNSANLIK REALİTESİ =
GALAKTİK İNSANLIK AİLESİ adına
SAYGI ve SEVGİ ile KUCAKLARIM.
Bugünkü seslenişimizin önemli bir boyutuna birazdan
değinmek üzere belirtmek isterim ki, aynı AN DA
ANDROMEDA / LYRA – SİRİUS GALAKTİK İNSANLIK
AİLESİ, ELBETTE EVRENSEL BİRLEŞİK İNSANLIK
REALİTESİNİN ( ELMANIN YARISI MİSALİ )
TEZAHÜRÜDÜR. Ki sizlere seslenen
LYRA – SİRİUS TERRA KONSÜLLÜĞÜ işte bu tezahürün
SESLERİNİ SİZLERE iletmekte.
Ve aslında ANDROMEDA EVRENSEL TEKNOLOJİK
BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜ VAROLUŞ ALANLARINDAN
İTİBAREN ( Kİ YARADILIŞ SAHASI DÂHİLİNDEDİR )
ATLANT = İNSAN ( İLAHİ ) HÜKÜM SÜRMEKTEDİR.
( HÜKMÜ, HÜKMETMEKLE İLİŞKİLENDİRMEYİN
LÜTFEN. HÜKÜM, ATLANTA ADINA VE O OLAN
YÜCEMİZ (YÜCE MATU) ONAYIYLA ATLANTA’YI
ÇOĞULLAMAK VE YEŞERTMEK YANİ AŞKI VAR
KILMAK OLARAK HİSSEDİN. LÜTFEN )
İşte Kasım ayı içindeki bir seslenişinde Lyra - Sirius Terra
Konsüllüğü sizlere kasım ayınız boyunca
“ ŞİFA HALİ = ( Sağlık - Hastalık ) ( Vücut tamlığı -
Sakatlık ) ( Denge / Dengesizlik ) ( ........ / ........ ) ile ilgili
tüm paralel ifadeleriniz TOPARLANARAK VE
KAPATILARAK, ÖZ ENERJİLERİ VE ÖZ BİLİNÇLERİ,
Andromeda Evrensel Orijinal Yaşam Alanındaki Orijinal
Çekirdek Keyfiyetinize eklenecektir.” Bilgisini iletmişti.
Bizlerin bugünkü seslenişi ve kendi ŞİFA AKTARIMIMIZI
KAPATANA DEK ileteceğimiz seslenişler bu nedenle daha
da bir önem taşımakta...
Önemi şuradaki sevgili dostlar,
ARTIK HİÇBİRİNİZ ESAS OLARAK HSATALIK İFADESİ
TEZAHÜR ETTİRMEK DURUMUNDA DEĞİLSİNİZ.
Esas olarak HER BİRİNİZ ARTIK HEP ( HER AN DA VE
HER MEKÂNDA ) ŞİFA ( UYUM DENGE NEŞE ) İÇİNDE
OLABİLİRSİNİZ...
YETER Kİ BUNA İZİN VERESİNİZ. YETER Kİ BUNU
BİLESİNİZ..
İşte bizim seslenişlerimiz de aslında Büyülü ( alfa centrai
etkili ) seslenişlerdir.
Eğer dilerseniz ve izin verirseniz, seslenişlerimizin kendisi
bile BAŞLI BAŞINA ŞİFADIR.
Bu nedenle ve bunu destekleyen dinamiklerin aktivasyonu
için bizler, sizler ATLANTA OLUŞUMU ile ilgili
seslenişleri beklerken, yine de ŞİFA AKTARIMLARIMIZI
tamamlayacağız. Af ola, anlayış gösterile, lütfen.
Dostlarımız,
Sizler Biyolojik Ünitelere sahip olan varlıklarsınız. Bizlerin
kendi aramızda kullana geldiğimiz üzere, Biyolojik Robotik
Mekanizmalar ile dünyanızın sakinleri olmaktasınız. Ki
bizler bu Robotik Mekanizmaları “ İnsan Faktörü “ ve “
İnsansı “ olarak adlandırırız.
İşte bu biyolojik yapınızın en önemli organlarından olan
Duyu Organlarınıza değinmek istiyoruz bu akşam.
Bu organlarınız, sizin yani farkındalığınızın ve bilincinizin
Maddi Âlem ile buluştuğu, birleştiği ve bütünleştiği
KAPIDIR. Ya da penceredir. ( İnsan Faktörü için pencere,
İnsansı için kapıdırlar. ) Farkındalık ve bilinciniz maddi
âleme bu organlarınız aracılığıyla açılırlarken, bir yandan
maddi âlemden veri alırlar ve bir yandan da maddi âlemi
inşa ederler.
Ancak aslında hepiniz bizlerin DÜŞÜNCE PORLARI (
MADDİ ÂLEM İNŞA YAPI TAŞLARI ) dediğimiz, sizlerin
şimdilerde Parçacık ve dalgalar olarak ifade ettiğiniz
ELEKTRO MANYETİK DALGALANIM ALANLARINDA
yol almaktasınızdır. Ve bu alan TAMAMEN SÜBJEKTİF
POTANSİYEL İNŞA ALANIDIR. Ve insan ( faktör ya da
insanımsı ) , bu düşünce porlarını kendi ZİHİNSEL
AYGITININ İNŞA DİNAMİKLERİ ile KENDİ
GERÇEKLİĞİ OLARAK TEZAHÜR ettirir. Sizlerin
deneyim sabitesi oluşturabilmek üzere BİRLİKTE İNŞA
EDEREK TEZAHÜR ETTİRDİĞİNİZ ORTAK ( NESNEL!)
YAŞAM ALANLARI dahi yoğun öznellikler taşımakla
birlikte, asıl olarak bu alanlar içinde BİREYSEL
YAŞAMLARINIZLA İLGİLİ İNŞA SÜREÇLERİNİZ VE
TEZAHÜRLERİNİZ tamamen ÖZNELDİR. İşte bu öznelliği
yaratan ZİHİNSEL YAPINIZ olup, bu yapı kendisini DUYU
ORGANLARI aracılığıyla İZLEMEKTE VE
DENEYLEMEKTEDİR.
Ve murat gereği, herkesin kendi öznel hayatını yaşayabilmesi
için de aynı anda bu duyu organları herkese bir BEN duygusu
ve SINIRLILIĞI yaratmaktadır. Daha doğrusu, zihinsel
aygıtınızın yarattığı bu BEN i sizlere yaşatmaktadır. Ve Ben
ile maddi âlemi de iki ayrı olgu olarak yaşamınızı
sağlamaktadır.
Oysa dostlarımız, beninizde, beninizin ayrı olduğu yaşam
alanınızda ve yaşamınızdaki her şey de KENDİLİĞİNİZİN
YARATIMLARI olup, SİZİN SİZE ayanınızdır, beyanınızdır.
O nedenle yaşamınızda her ne varsa hepsini büyük bir
DİKKAT ile ve büyük bir SEVGİ ile ODAĞINIZA alın ki,
siz SİZE AÇILAN BİR KAPI OLASINIZ.
İnsanın hayat yolunda yürümekle ve aşmakla mükellef olduğu
üç aşama vardır.
1 – İç ile Dış’ın tamamen ayrı olduğu ve dışın düşman
olduğu yaşam dilimi.
2 – İç ile dışın etkileşim içinde olduğu ve dışın dost olduğu
yaşam dilimi.
3 – İç ile dışın bir ve bütün olduğu ve için de dışında
İNSANIN KENDİSİ olduğu yaşam dilimi...
Üçüncü yaşam dilimini aşmak, İNSANIN KENDİ
KAPISINDAN KENDİLİĞİNE UZANMASI anlamına gelir
ki, işte VELİLER, NEBİLER, BİLGELER..... bu
dostlarımızdandırlar.
Her üç yaşam diliminde de bu deneyimi yaşamayı olanaklı
kılan duyu organlarınızdır. Ve aslında duyu organlarınız,
sizden size taşıdıkları bilgiler ile sizin BİLGELİĞE VE
KENDİLİĞİNİZE ulaşmanızı sağlayacak olan köprülerdir.
Ve işte sizler, seslendiğimiz dostlar ŞİMDİ üçüncü yaşam
diliminin SONLARINDASINIZ. Ve SİZLERİ HEP AMA
HEP bu GERÇEĞE uyanmaya davet edişimiz, bir adım sonra
KENDİNİZDEN KENDİLİĞİNİZE ULAŞMAK ÜZERE
olanlar oluşunuzdandır.
Şimdi bu genel yaklaşımımızın ışığında gelin tek tek duyu
organlarınıza bir göz atalım. Ve de öyleyse GÖZLERDEN
başlayalım.
GÖZLER ( çünkü onlar KALBİN AYNASIDIRLAR. )
Ancak sevgili dostlar aslında sizlerin Görme organınız
Gözler değildir. Gözler sadece kayıt yapan kameralardır.
Gözler saniye de 100.000 den fazla veri kaydederek
beyindeki ilgili bölüme aktarırlar. Oradan ZİHİNSEL
DİNAMİKLERİNİZİN YÖNLENDİRMESİYLE İŞLEMDEN
GEÇİRİLENLER, beyninizce görüntüler olarak zihninize
aktarılır. Aslında sizlerin ASLİ GÖZLERİNİZ, üçüncü göz
olarak adlandırdığınız ve şu an için İŞLEV dışı olan
organınızdır ki, bu organ TAMAMEN KALP ESASLI VE
İLİŞKİLİDİR. Ve aslında Kalbin aynası olan gözler işte bu
gözlerinizdir.
Neyse, gözleriniz çift taraflı iş gören bir organdır. Hem
dışarıdan (!) veri alır hem de dışarıya(!) veri aktarır. Ve
desek ki, aslında topladığı veriyi aslında önce yansıtır ve
sonra da alır. Yani aslında, gözleriniz gördüklerinizi önce
yaratır ve sonra da size geri yansıtır, ne dersiniz. İşte aslında
YARATIM DİNAMİKLERİNE VE NELİKLERİNE VAKIF
BİR İNSAN, GÖZLERİNE DE HÂKİM OLARAK,
DİLEDİĞİNİ GÖRMEK ÜZERE, DİLEDİĞİNİ İNŞA
EDEBİLİR.
Yine neyse, gözlerinizde en çok ifade ettiğiniz iki hastalık
ifadesi de işte bu inşa realitesinin, bilinçsiz işleyişinin
sonuçlarıdırlar. Yani miyop ve hipermetrop.
Miyop sıklıkla genç yaşlarda görülmektedir. Diğeri ise ileri
yaşlarda. Ne de gençlik çağları, insanın AT GÖZLÜĞÜ ile
dolaştığı zamanlardır. Derin ve geniş görüşlülükten uzak, dar
ve sınırlı ve katı bir görüşün hüküm sürdüğü zamanlar. İleri
yaşlardaki insanlar ise, artık hayata karşı uzak ve donuk bir
haldedirler.
İşte bu nedenle miyop olan ( genç ), kendi yaşam alanında ve
kendisine yakın olan şeyleri görür(!). Kendi yaşam alnında
olmayan ya da yaşam alanında ama kendisine uzakta olanları
görmez. Bu aslında hat safhada bir BENCİLLİK ve KİBİR,
özünde ise KORKU ifadesidir. Ki aynı anda yoğun bir
ÖZNELLİK anlamına da gelir. Genç, her şeyi kendine göre
görür. Aslında hemen hemen hiç bir şeyi görmez. Kendi ile
yüzleşmek ve kendini bilmek için gerekli dinamiklerden uzak
olduğundan, görme sorunları yaşar. Oysa gelişim aşamasının
başlangıcında bu durum normalse, genç yetişkinliğe adım
atabilmek yani büyüyebilmek için bunu aşmakla mükelleftir.
Miyop söz konusuysa, akla gelen hemen neyin görülmek
istenmediğidir. Yanıt bellidir, kendini.
Bir insanın kendisini ne ölçüde bilmek yani görmek
istemediğini gözlük derecesinden anlayabilirsiniz.
Ve de acımasızca(!) belirtelim ki gözlük, lens ve şimdilerde
lazer tedavileriniz, GERÇEĞİNİZDEN KAÇIŞ
ARAÇLARINIZDIR. İşin kolayına kaçış ve cehaletin
ataletine sığınıştır. Göz hekimleri, göz aletleri üreticileri ve
satıcıları bizleri pek de sevmezlerdi, çünkü bir tane gözü
bozuk Venüslü yoktur. Çünkü hiç birimiz cehaletten ve
sahtelikten hoşlanmıyoruz.
Bir saatliğine çıkarın gözlüklerinizi, lenslerinizi ve bakın
kendinize ve etrafınıza... Dayanaklarınız ve kaçısınız
olmadan nasıl görüyorsunuz dünyayı. İşte bu görüş
bozukluğu, azlığı, bulanıklığı ve diğerleri, sizin sizle ve sizin
dünyayla ilgili ANLAYIŞINIZDAKİ bozukluğa, azlığa,
bulanıklığa işaret etmektedir.
Derseniz ki, ama benimkisi GENETİK. O zamanda ait
olduğunuz GEN ZİNCİRİNDEKİ ve GEN AİLESİNDEKİ
sorunlara işaret ederdi ki, bu ifadenizde siz tezahür
ettirdiğinize göre, tüm GEN ZİNCİRİNİZ VE GEN AİLENİZ
ADINA üstesinden gelmekle mükellefisiniz. Neyin,
BİLİNÇSİZLİĞİNİZİN.
İleri yaşlarda ise, yaşam birikimleri sayesinde belli bir biliş
ve derinlik oluştuğundan miyop görülmese de, yaştan
(aslında yaklaşan sondan) ileri gelen soğuk, katı ve uzak
tutumları yakını görmelerini zorlaştırmaktadır. Adeta
geldiğinde Azrail i görmek istememektedirler. Oysa
yakınlarındaki daha genç insanları görmek ve onların da
kendilerini görmelerine katkıda bulunmak yönündeki
niyetleri bile kendi başına bu sorunu engelleyebilir. Ve de
elbette, son korkularını yenip, Azrail’le merhabalaşacak
cesareti göstermeleri. Bu durumda aslında, Azraillin de ne
olup ne olmadığını yakından görecekleri için, korkularını
salmakla ne denli doğru yaptıklarını da göreceklerdir. (
ÖLÜM LORDLARININ DİNAMİK VE NELİKLERİ
KONUMUZ DIŞI OLMAKLA BİRLİKTE, AZRAİL BİR
EVRENSEL DÖNÜŞÜM MEKANİZMASININ ORTAK ADI
OLUP, HER İNSANIN AZRAİLİ ONUN HEM
KENDİLİĞİNİN HEM DE AİLESİNİN KOLLEKTİF BİR
TEZAHÜRÜDÜR VE ASLINDA AZRAİL, İNSANI
DOĞUM YATAĞINA TAŞIYAN AYNI MEKANİZMANIN
EMANETİ GERİ TESLİM ALMA İŞLEVİNİN ADIDIR DA.
Ve biline, son nefesini verirken gülmeyen bir tek CANLI söz
konusu değildir aslında.)
Bu düzlemde,
Renk Körlüğü, kişinin kendisinin ve hayatın renklerine ve
olasılıklarına, potansiyellerine karşı oluşan kapalılığın
ifadesidir. Bu kişiler kendilerini ve hayatı tek düze ele
aldıklarından, esas renkleri gridir. Ve herkesi ve her şeyi gri
yaparlar. ( Kimseler alınmaya ama HİTLERİN Renk Körü
olduğunu ve Ressamlıkta yol alamamasının bununla da ilgili
olduğunu biliyor muydunuz? Ya Stalin in de renk körü
olduğunu? Bu nedenle sosyalist resim sanatının da siyah ve
beyaz üzerine şekillenmesi gerektiğini savunduğunu? )
Konjonktiv İltihabı; Göz kapakları altında bulunan ve gözleri
koruyan zarın iltihaplanması, diğer iltihap ifadelerinde
olduğu gibi bir çatışmaya işaret etmektedir. Bu iltihap
gözlerde ağrı ve sızıya neden olduğundan, gözler kapalıyken
kişi kendisini daha iyi hisseder. Kişi, çözemediği çatışmadan
bu yolla kaçmaya çalışmaktadır. Görmüyorsam, yok
demektir. Oysa tam da bu durumda gözlerini dört açmak ve
çatışmanın anlayışı ile onu aşmak durumundadır.
Şaşılık; Görmek, iki gözün varlığını ve bu gözlerin birbiriyle
uyumlu ve bütünlüklü görmelerini gerektirir. Eğer iki göz
birbiriyle uyumlu ve bütünlüklü görmezlerse şaşılık
oluşmaktadır. Aslında bu ikilik âlemlerinde, ikiyi bir kılmak
ile ilgilidir. Gözler, aynı anda siyah ile beyazı, kısa ile uzunu
...... birlikte ve ayrı ayrı görmekte ve ikiyi bir ederek hem
kısa hem uzunu hakkıyla ve de aslında birbirleriyle ilişkisi
içinde görmektedirler. Şaşılıkta ise, gözlerden biri devre dışı
olduğundan tek gözle görmeye çalışan kişi, ikilikleri bir
edemediğinden, şeyleri derinliğiyle algılayamamakta ve buda
tek boyutluluğa ve şaşılığa yol açmaktadır. Bu da görünürde
ikiliğe yol açmaktadır. Bu kişilerin olanı her hali ve
ifadesiyle kabullenmek ve ilişkilenmek ihtiyaçları söz konusu
demektir.
Katarakt; Daha çok yaşlı insanlarda görülen bu hastalık
ifadesi, yaşlı kişilerin etraflarında yaşanılanları
kabullenemediklerine işaret etmektedir. Bu rahatsız
olmaktansa görmeme tercihi ile ilgilidir. Oysa kişinin her
ANI kendisini KENDİLİĞİNE yaklaştırmak için fırsatlarla
doludur. Yeter ki, kişi yaşamı olduğu ve geldiği haliyle
yaşamayı GÖZE alabilsin.
Karasu; Ah bazıları ağlayamaz. (onlar yerine bizler ağlarız!
Buralarda) (ağlayamamak MEKANİKLİĞİN EN BARİZ
İŞARETİDİR.) O ya da bu nedenle ağlayamayan kişide, bu
durum göz torbaları üzerinde basınç yaratır. Bu da göz
tansiyonunu arttırır ve bulanık görmek oluşur. Burada temel
dinamik, kişinin başkalarına ve hayata tabi bir KÖLE
ROBOT değil, KENDİLİĞİNDEN TEZAHÜR ETMİŞ BİR
CAN olduğunu idrakle ağlaması, ağlaması, ağlamasıdır.
Özellikle erkekler sırf “ihtiyaç“ duydukça ağlayarak bile
KOLEKTİF ATAERKİL BİLİNÇTE gedikler açarak, hem
İNSANİLİĞE katkıda bulunurlar hem de gözlerinin sağlığına.
Ve zirve körlüktür ki, görmek istememek artık en üst safhada
demektir. Ki bir anlamda körlük, kişinin istese de istemese
de kendini içerden görmeye doğru attığı en büyük adımdır
da. Çünkü körlük çokça da içsel körlüğün sonucudur.
Gözlerden söz etmişken, Kulakları ihmal etmek olmaz...
Sizler henüz pek bilmemektesiniz ama GÖZ VE KULAK,
TEK BİR ORGANIN İKİ AYRI İFADESİDİR.
BU NEDENLE BİRİNİN YAŞADIĞI SORUNLAR
DİĞERİNİ GÜÇLENDİRİRKEN, HER İKİSİNDE DE
SORUN YAŞAYAN BİR İNSAN PSİKOLOJİK OLARAK
ÇOK BÜYÜK SORUNLAR YAŞAYACAK DEMEKTİR.
Kulaklar da aslında çift taraflı işlev görürler. Onlar
görüntüden daha farklı bir MANYETİK BANDDA veri alır
ve veri yayarlar.
(ve desek ki aslında asıl işitme organınız kulaklar değildir.
Onlar daha çok duyarlar, ama işiten KALP
HÜCRELERİNİZİN BÜTÜNSELLİĞİDİR. O Kalple
dinlemekten ve işitmekten söz edersiniz.)
Ve kulaklar, dinlemekle, alıcılıkla ilgilidirler. Yani belli
ölçülerde pasiftirler.
İşitme ile ilgili hastalık ifadeleri yaratan ve yaşayanlar, itaat
ve söz dinlemekle ilgili dinamiklerden hareket etmektedirler.
Dinlemek, kabullenmek, uymak istemedikleri şeyler nedeni
ile işitme sorunları oluştururlar..Bu da aslında bir yanıyla
öznellik ve kibirle ilgilidir de.
Nitekim büyüme döneminde çocuklarda sık sık kulak ağrısı
ve iltihabı yaşanır. Çocuklar bir yandan büyüklerinin
sözlerini dinlemek ve yapmak zorunluluğu duyarlar bir
yandan da kendi istekleri bunlarla çatışır. Ve çatışma kulak
iltihabı ve ağrılarına yol açar.
Yaşlılık zamanlarında ise işitme sorunları yaşanır. Çünkü
yaşlılar da arık katı, inatçı ve ben bilirimcidirler.
Ancak bizim itaat ya da söz dinleme dediğimizi, lütfen
koşulsuz tahakküme boyun eğme olarak ele almayın. Biz
uyum, denge ve esneklikten söz ediyoruz. Çocuklar büyürken,
kendileri ile çevreleri arasında uyumlu, dengeli ve esnek bir
ilişki oluşturmakla mükelleftirler. ( ikinci yaşam dilimi )
Yaşlılar ise her şeyin kendi tohumlarının ürünleri olduğunu
idrakle mükelleftirler. ( üçüncü yaşam dilimi.)
İşitme kaybı ise, çoğunlukla içsel sağırlığın dışsal
tezahürüdür. Kişi artık istese de istemese de iç sesinle baş
başa kalacaktır.
Dostlarımız Göz rahatsızlıkları ile ilgili hastalık ifadeleri
yaşayan dostlarımıza samimiyetle öneririz ki,
Bir saatliğine, on saatliğine, bir günlüğüne gözlüklerinizi,
lenslerinizi çıkarın... Durumunuzu bir görün önce. Ve bu
durumun neleri beraberinde getirdiğini bir görün. Bu size
kendinizle ilgili önemli bir açılım sağlayacaktır.
Ardından da şu sorular yararlı olabilir
1 – NEYİ GÖRMEKTEN KAÇIYORUM?
2 – NE ÖLÇÜDE ÖZNEL VE BENCİL VE KİBİRLİYİM?
3 – YAŞADIKLARIM BENİ BANA MI GÖTÜRÜYOR
YOKSA BENDEN Mİ UZAKLAŞTIRIYOR?
4 – OLDUĞU HALİYLE GÖRME YETENEĞİMİ NE
ÖLÇÜDE GÖRMEK İÇİN KULLANIYORUM?
5 - BAKMAKTA MIYIM GÖRMEKTE Mİ?
6 – ÜZÜNTÜ, KORKU V.B HİSLERİNE YOL AÇACAK
ŞEYLERİ GÖREBİLİYOR MUYUM?
7 – OLAN HER ŞEYİ GÖREBİLMEKTE MİYİM?
GÖREBİLSEM NE HALDE OLURUM?
8 – KENDİMDE HER ŞEYİ GÖRMEYE CESARETİM VAR
MI?
9 – KENDİ GÖZLERİMLE VE KENDİ GÖRÜŞÜM İÇİNDE
MİYİM? YOKSA BAŞKALARININ GÖZLERİ İLE VE
BAŞKALARININ GÖRÜŞÜ İÇİNDE MİYİM?
10 – GÖZLERİM KALBİMİN AYNASI MI?
Ve dostlar,
Kulak hastalık ifadeleri içinde, bir saatliğine, on saatliğine,
bir günlüğüne işitme cihazlarınızı çıkarın... Durumunuzu bir
işitin önce. Ve bu durumun neleri beraberinde getirdiğini bir
görün. Bu size kendinizle ilgili önemli bir açılım
sağlayacaktır.
Ardından da şu sorular yararlı olabilir
1 – Neden başka birine ya da birilerine kulak veremiyorum?
2 – Kime, kimlere ya da neye uyum sağlamakta, dengeli ve
esnek bir ilişki kurmakta zorlanıyorum?
3 – Ne ölçüde öznel, bencil ve kibirliyim?
4 – İçime yeterince kulak vermeye cesaretim var mı?
5 – Kulaklarım kalbimin aynası mı?
Dostlarımız,
Bir Lyra lı bir Kartal keskinliğinde gözlere sahipken, bir
Vega lı da bir Kedi hassasiyetinde kulaklara sahiptir. Ve her
ikisi de Andromedalıdır. Ya sizler?
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
5/15 – 02.12.2007
Dostlarımız,
Merhabalar. HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ
BÜTÜNLÜĞÜ Hipokrat Ana Şifa Yıldız Gemisinden, tüm
yıldız gemisi personeli (!) ve şifa ekibi VE DE TÜM
HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ adına,
BEN TAYRA,
Hepinizi SAYGI ve SEVGİ ile KUCAKLARIM.
Peki dostlarımız,
Şimdi,
5/16 – 02.12.2007
" Dostlarımız,
Merhabalar. HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ
BÜTÜNLÜĞÜ Hipokrat Ana Şifa Yıldız Gemisinden, tüm
yıldız gemisi personeli ve şifa ekibi VE DE TÜM
HİPOKRAT ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ adına,
BEN TAYRA,
Hepinizi SAYGI ve SEVGİ ile KUCAKLARIM.
Malum bugün bir pazar gününüzü yaşamaktasınız ama bizler
epeydir sizlerle pazar asparagasları paylaşmıyoruz ve
bugünde paylaşmayacağız.
Neden derseniz, paylaşımlarımızın hepsi ASPARAGAS da
ondan deriz...
Ama bu paylaştıklarımızın bizim açımızdan “uydurma”
oluşundan ileri gelmiyor. Nereden ileri geliyor dersiniz? (
ara ara, gerek yazılı gerekse sesli seslenişlerimizde sizlere
takılıyorsak bilesiniz ki dostluğumuzdandır. Ne de olsa dost
acı söyler. )
Önceki seslenişimizde hatırlarsınız sizlere Dokunun ve
Cinselliğinizi Yaşayın demiştik... Elbette bir emir ve kural
kipiyle değil... Böylesi zaten olanaklı da değil... Bir dost
önerisi ve bir Şifa Dinamiği olarak... Kaldık ki, herhalde
sizler yaşadığınız ANDA bunu nasıl
ŞEKİLLENDİRECEĞİNİ ve EYLEYECEĞİNİ BİLMEKLE
MÜKELLEF VE MEMUR VE MUKTEDİR olan TEK
KİŞİSİNİZ...
Bizler GENEL HATLARI aktarırız, bunu ÖZEL ve SOMUT
KILACAK OLAN ( eğer uygun görürseniz elbette)
sizlersiniz...
İşte bu seslenişimizde de sizlerle bu açılımdan hareketle
Cinsellik ile ilgili hastalık ifadelerini paylaşmak istiyoruz...
Ancak önce sizlere birer cümleyle bazı aktarımlarımız
olacak;
1 – DÜNYA İNSANI İLK TASARLANDIĞINDA VE
ÜRETİLDİĞİNDE ANLADIĞINIZ ANLAMDA CİNSİYET
VE CİNSELLİK İÇERMİYORDU...
2 – BUNDAN YAKLAŞIK 1.000.000 yıl önce, ASANA
döneminin kapanışı ile birlikte, SİRİUS – ANDROMEDA
İŞBİRLİĞİ İLE Biyolojik Aygıtlarınız CİNSİYET ve
CİNSELLİK içerecek şekilde DEĞİŞTİRİLDİ.
3 – BU, KUTBİYETİN ÇATIŞMACI İKİLİK HALİNİN
DENEYİMİNİN DEVREYE ALINMASI VE BİYOLOJİK
CEVHERİN ÖZ YARATIM DİNAMİKLERİNE
KAVUŞTURULMASI MURATLARI İLE UYUMLU İDİ.
4 – YİNE DE HER CİNS, HER İKİ CİNSİYETİNDE NELİK
VE DİNAMİKLERİNİ İÇERMEKTE VE ASLINDA ADETA
ÇİFTLER ÇİFT TARAFLI BÜTÜNLEŞME İLE
BÜTÜNLÜK BİLİNCİNİ DE DENEYİMLEMEKTE
İDİLER.
5 – BUNDAN YAKLAŞIK 400.000 YIL ÖNCE, ASİ ORİON
KOLU OLAN MARSLI KANARLAR ( karıncalar ) ve
işbirlikçileri PLAİDES ASİLERİ MALDEKLİLER birlikte,
İNSANI KENDİ MİTLERİNE VE VAROLUŞLARINA TABİ
KILMAK ÜZERE DÜNYAYA EL ATTIKLARINDA,
A – Biyolojik olarak Cinsleri tek parçalı kılacak
B – Düşünüş ve hissediş olarak da Cinsiyetçi kılacak
Cerrahi ( Genetik ) ve Dinsel ( Düşünüş )
DEJENERASYONU devreye aldılar...
O ANDAN BU ANA, Dünya İnsanı için Cinsiyeti ve
Cinselliği bir engel ola gelmiştir. Ve bu düzlemde,
Cinsiyet ve Cinsellik ile ilgili her türlü SINIRLAYICI –
ÇATIŞTIRICI – KETLEYİCİ olgu temelini buradan
almaktadır.
Kutbiyetin Çatışmacı İkilik deneyiminden murat, TEZ –
ANTİTEZ - SENTEZ iken, bu SAPTIRMA ile durum TEZ –
ANTİTEZ - ANTİTEZ – TEZ SARMALINA
HAPSOLMUŞTUR.
Bu nedenle iyice anlaşılması için vurgulamak istemekteyiz
ki, cinsiyetleriniz ve cinselliğiniz şu an için KÖLELİK
DİNAMİKLERİ iken, sadece FARKINDALIK İLE
ÖZGÜRLÜĞÜNÜZE açılan KAPI HALİNİ alabilir...
Dostlarımız,
Bu paylaşımdan sonra bir elmanın iki yarısı ile ilgili
hikâyemize başlayabiliriz.
Her insan, diğer cinsle BİRLEŞTİĞİNDE büyük bir HAZ
yaşar. Bu özünde ANLIK DA olsa, BÜTÜNLENMİŞLİK ile
ilgilidir. Ancak bu HAZ kısa sürer çünkü biyolojik yapı bu
Bütünleşmenin sınırlılığına yol açmaktadır. Ne de olsa
madde ZAMANLA sınırlı ve kayıtlıdır. Birleşme ve
bütünleşme, biyolojik zeminde ele alındığı ve yaşandığı
sürece, Zamanla sınırlı olmak durumundadır. Oysa insan eğer
Birleşme ve Bütünleşmeyi, biyolojik olanı içerecek ama
aşacak olan Bilinç Bedende GERÇEKLEŞTİRİRSE bu HAZ
süreklilik arz edecektir.
İşte hem TANTRA YOGA nın hem de diğer Yoga ve
Meditasyon Tekniklerinin özünde yatan dinamik budur. Tantra
Yoga, Cinsellikten ilhamla ve hareketle İkiyi Zamansız Bir
etmedir. İnsan deneyiminde, Kutuplaşmanın Çatışmacı İkilik
halinin ( üstelik dejenere edilmiş halde ) EN YOĞUN ve
ZORLAYICI olarak yaşandığı alan, CİNSELLİK olduğundan,
ikilik ile ilgili hastalık ifadelerinin birçoğu da kendisini
cinsellik ile ilgili tezahür ettirmektedir. Ve aynı nedenle,
DENGELİ ve UYUMLU BİR CİNSEL YAŞAMDA, insanı
ikilikten Birliğe ulaşmakta çok destekleyecektir.
Bu nedenle sizlerle bazı somut hastalık ifadelerinizi
paylaşmadan önce, belki şifacılarınızın üzerinde durmak ve
faydalanmak isteyebileceği bir bilgi aktarmak istemekteyiz.
Dünyanızda yaşayan tüm dişilerin Cinsel Organlarının
etrafında (!) MANYETİK BİR HALKA yer almaktadır.
Benzetmek açısından, bunu Taç Çakranızın etrafında yer alan
manyetik halkanız ya da auranız benzeri ama Cinsel Organa
özel ve onunla ilgili bir manyetik halka olarak
imgeleyebilirsiniz. Bu halka da o dişinin Cinselliği ile ilgili
kayıtlar yer almakta olup, olasılıklar, olanaklar ve zorluklar
okunabilmektedir. Aynı şekilde mükellef olunan uygun
adımlar, haller ya da kaçınılması uygun adımlar, haller yer
almaktadır. Bu manyetik halka o dişi ile ilgili öngörü ve
müdahale açısından büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Belki
bir gün tüm hekimleriniz dâhil şifacılarınız bu halkadan
yararlanarak şifada büyük bir rahatlık ve yoğunluk
sağlayacaklardır. Neden sadece dişilerde var derseniz, erkek
dişiye tabi olduğundan deriz. Yani bir diğer deyişle, erkekle
ilgili kayıtlarda gerek biyolojik annesinde gerekse de birlikte
olduğu ya da olacağı olası dişilerde meknuzdur.
ADET GÖRME VE RAHATSIZLIK İFADELERİ:
Su, dişidir. Dişi, Su prensiplidir. Suyun özelliği, DERİNLİK,
KABUL, İÇİNE ALMAK, GÜVENLİK SAĞLAMAK ve
bunlarla ilgili VERİCİLİKTİR. Kadında tüm bu özelliklere
sahiptir. İşte adet kanaması da tüm bu özelliklerin ifadesidir.
Sancılı, ağrılı adet görme, kadınlığında belli ölçülerde
sancılı ve ağrılı yaşandığına işaret etmektedir. Bu da aynı
anda cinsellikle ilgili sorunlara da işaret eder. Suyun
teslimiyet ve güven prensibi gereği cinsel yaşamda esneklik
ve akışa gösterilen direnç ve özellikle kendisine orgazm izni
ve serbestîsi vermemek, adet kanamasının da esnek ve
akışkan olmasını engeller. Adet kanaması aynen orgazm gibi
bir mini ölümdür. Ama Ben in sahte sınırlarına tutunan biri,
ne orgazm olabilir ne de rahat bir kanama yaşayabilir. Ve
genellikle bu sahte sınırlar bahsettiğimiz saptırmanın dinsel (
düşünsel ) argümanları ile doludurlar.
Aynı zamanda, adet görmek, çocuk yapabilme yeteneği ile
ilgilidir. Ve çocuk sahibi olmak isteyen bir kadın, adet
gördüğünde bu adet onun için isteğinin gerçekleşmemesi
olduğundan, sorunlu ve sıkıntılı yaşanabilir. Eğer tersi bir
durum söz konusuysa, yani çocuk yapmak istenmiyorsa, adet
kanaması iple beklenir. Hatta bu gergin bekleyiş âdeti
geciktirebilir, kanamayı uzatabilir, ağrılı ve sancılı olabilir.
Ki bu cinsel birleşmeyi engeller bu da çocuk oluşumunu.
Bu arada daha önce de söz ettiğimiz üzere adet kanı çok özel
bir bileşen olarak aslında güçlü bir şifa iksiridir de. Nitekim
ilkel(!) kabileler de saklanarak, kurutulup toz olarak ilaç
niyetine kullanılmıştır da.
Sahte Gebelik:
Sahte gebelik ile gerçek gebelik arasında belirtiler açısından
hiçbir fark olmayabilir. Bu da aslında gebelikle ilgili
belirtilere ve sonuçlara asıl yol açanın bununla ilgili Bilinç
olduğunu ortaya koymaktadır. Ki aslında bu hastalık ifadesi
az rastlanmakla birlikte, sizlerin Bilinçlerinizin Kudreti
açısından çok öğreticidir. Güçlü bir çocuk isteğine sahip
olan bir kadının aynı zamanda farkında olmadığı bir
sorumluluk korkusu da yaşaması durumunda, bu çatışma sahte
gebeliğe yol açmaktadır. Tıpkı, birçok insanın birçok alanda
ve konuda sahte gebelik hali içinde olması gibi(!)
Eğer tek başına yaşayan bir kadında sahte gebelik görülürse,
bu da annelik isteği ile cinsellik korkusu arasındaki
çatışmaya işaret edebilir. Ne de olsa ANNELİK İLAHİ,
SAYGIN BİR OLGU İKEN, seks hiç de İLAHİ, SAYGIN bir
olgu değildir.(!) Oysa Cinsellik içerdiği üreme potansiyeli
ile sınırlı olmaksızın ATLANTA PATENTLİ ilahi bir
dinamikken, sizlerin genetik kodlarınızın yeniden ve
dejeneratif programlanışı ile Şeytanın(!) bir tuzağı halini
almıştır.
Gebelik Sorunları:
Hiç sözü dolandırmadan belirtelim ki, gebelikle ilgili
sorunlar ve rahatsızlıklar ÇOCUĞUN REDDİ ile ilgilidir.
Dolandırmayalım, çünkü dolandırmak sizlere yüklenmiş
sahte kurgularla ilgili. Bu nedenle de hiçbir anne adayı bu
gerçeği kabul etmek istemez bu nedenle de çoğu daha sonra
da çocuğu ile dengeli ve uyumlu bir ilişki de kuramaz.
Eğer çocuk tam olarak kabullenilememişse, kadın farkında
olmadan çocuktan kurtulmak ister ve bu da kendisini en
hafifinden mide bulantısı ve kusma ile ifade eder. Aslında
burada ana etken korkudur. Kişi çocuğun getireceği
yeniliklerle bilinçli olarak yüzleşirse korku azalır ve bu da
kabullenmeyi getirir.
Ve son olarak açıklıkla söyleyelim ki KADINLARIN
HEMEN TAMAMININ KORKUSU ASLINDA ANNELERİ
GİBİ BİR ANNE OLMAKTIR. Yani çocuklarının kendileri
gibi bir çocukluk yaşamalarından korkarlar. Ve aslında
ANNESİNİ AŞAN HER KADIN, KENDİSİNİ AŞAN BİR
VARLIKLA HAYATA BÜYÜK BİR KATKIDA
BULUNACAKTIR.
En bariz olanı gebelik toksemisidir. Bu hastalık ifadesi
protein kaybı, yüksek tansiyon ve kasılmalar ile kendisini
ifade eder. Aslında böbrekler yolu ile atılan proteinler
bebeğin ana besinleridir. Böylelikle bebeğin büyümesi
engellenmek istenir. Kasılmalar ve kramplarda aslında
bebeği vücuttan atma çabalarıdır.
Doğum ve Süt Verme:
Aynı şekilde doğumla ilgili olarak, doğumu geciktiren ya da
zorlaştıran tüm sorunlar, bebeği içeride tutma isteği ve
çocuğa vermekten kaçınma nedeniyle oluşurlar. Oysa doğum
bir yanıyla annenin çoğullaşması ve Yaradanlaşmasıdır da.
Bu da aynı anda, kişinin kendi yaratıcı potansiyellerinden ve
varsıllığından duyduğu korkuyu da ya da bu gerçeğe ne denli
uzak olduğunu da ortaya koymaktadır.
Yine süt verme ile ilgili sorunlarda, annenin sorumluluk
üstlenmekle ilgili sıkıntılarına işaret eder. Eğer sıkıntılar çok
derinlerde ise, bu sütsüzlüğe de yol açabilir.
KISIRLIK:
Bir dişi çocuk doğurmak istiyor ama hamile kalamıyorsa, ya
farkında olmadığı çok kuvvetli bir direnç ve savunma
içindedir ya da aslında çocuk sahibi olmak istememektedir.
Ayrıca çoklu yaşantılarınızla bağlı olarak, eş değer
ifadelerdeki dinamikler sonucu da, genetik ve biyolojik
olarak da kısırlık programlanmış da olabilir.
MENAPOZ:
Kadının çoğalma yeteneğini kaybetmesi aynı anda dişiliğinin
yeni bir nelik ve dinamik kazandığı anlamına gelir. Bu
durumda bir kadının nasıl bir hal alacağı ise, o ana dek
oluşturduğu kadınlık algısına ve cinselliğin yaşamındaki
yerine bağlıdır.
Eğer dişiliği üreme ile sınırlamışsa ve de cinsellik onun için
bütünlüğü içinde dengeli bir alan oluşturuyorsa bu dönem
sorunsuz yaşanır. Aksi halde ise ciddi ruhsal ve bedensel
sıkıntılar yaşanabilir.
Ancak, menapoza bağlı olan sıcaklık artışı aslında cinsel
ateşle ilgilidir ve adet bitse de kadınlığın devam ettiğinin
göstergesidir. Kadın kadınlığının devam ettiğini beyan
etmektedir. Bu dönemde oluşan kanamalar ise, kadının adetin
temsil ettikleri ile ilgili olarak kendisini teskin etmesidir.
Cinselliği ile ilgili karşılanmamış tüm istekleri kadınlara,
menapoz döneminde bir ruhsal yük olarak geri döner. Bu ise
bazı kadınlarda paniğe ve telafi etme isteğine yol açabilir.
Yine bu zamanlarda rahimde ortaya çıkan iyi huylu tümörler
hamileliği simgelemektedirler. Rahimde gelişen ve sonra da
bir operasyonla alınan bu tümörler, farkında olunmayan bir
hamilelik isteğinin ifadesidirler.
CİNSEL İSTEKSİZLİK VE İKTİDARSIZLIK:
Hiç sözü dolandırmadan, her türlü cinsel zorluk ve
zorlanımın ardında KORKU yer alır. Ve sizlerin cinsellikle
ilgili en temel korkunuz, KONTROLÜNÜZÜ YİTİRME
korkusudur. Ne de olsa sizler saygın, medeni dindar
insanlarsınız. Oysa içkinin şişede durduğu gibi durmaması
misali, iki insanın yataktaki birlikteliğinin de nerede nasıl
duracağı bilinmez. Hem orgazm aynı anda küçük bir ölüm
olduğundan, benlerinize de ne olacağı belli olmaz, değil mi?
Aslında sizleri SAHTEKÂRLAŞTIRAN TOPLUMSAL
ARENANIN(!) DEJENERASYONUNU giderebileceğiniz
bir yerde, SEVGİYLE PARTNERİNİZE SARILIP BİRLİKTE
OLDUĞUNUZ YATAKLARINIZDIR.
Yine cinsellikle ilgili en temel bir diğer korkunuzda,
ÇIPLAK kalmanızdır. Yani biyolojikten öte duygusal ve
ruhsal olarak çıplak kalmak.
İşte gündelik yaşantısında kontrol ve giyiniklik ile ilgili
endişe ve korkularıyla yaşayan ve ayrı ve ikilik algısı
içindeki bir insanın, cinsellik söz konusu olduğunda akması,
esnemesi ve Birleşmesi de çok zordur.
Eğer bir kadın, dişilliğin SU prensipleri ile barışık değilse,
erkeğe atfettiği prensiplere sahip olmak istiyorsa bu durumda
cinsel soğukluk = isteksizlik ortaya çıkar. Ki bu durumda
kendi kendini tatmin ile orgazm olabilmeleri, erkeklik
isteklerinin bir tezahürüdür.
Aynı şekilde, bir kadın toplumsal sahtekârlığın çok etkisi
altında ise yani bastırılmış kadınlığın pençesinde ise bu
durumda da cinsel isteksizlik kaçınılmazdır.
Erkek içinse, cinsellik Güç ile eşleşmiştir. Bu durumda
iktidarsızlık güçsüzlüğe işaret eder. Erkek eğer dayatılmış
olan erkeklik ve saldırganlıktan rahatsızlık duyuyor ve
korkuyorsa ya da aslında istemekle birlikte kendisini
yeterince erkek ve saldırgan olarak görmüyorsa iktidarsızlık
kaçınılmazdır.
Aynı zamanda ateş prensiplerini ifade eden bir erkek, Sudan
yani kadından korkuyorsa ( gücünü elinden alacağını,
kendisini söndüreceğini, yutacağını, boğacağını ....
düşünüyorsa) yine iktidarsızlık oluşur. İktidarsızlık erkek
için, Güç, Başarı, Saldırganlık konuları ile ilgili sorunlara
işaret eder böylelikler.
Ve son söz unutulmaya, her şeye rağmen her insan da hem Su
hem de Ateş prensipleri vardır ve aslında insan önce
kendinde bütünlenmelidir. Bununda yolu insanın öncelikle
kendi cinsiyeti ile tanışık ve barışık olmasıdır. Kendi
cinsiyetini kabul eden ve yaşayan bir insan, bu durumda
ancak karşı cinsle yaşayacağı UYUMLU VE DENGELİ (
SEVGİ DOLU ) bir BİRLİKTELİKLE, İÇİNDEKİ DİĞER
CİNSİYETİ UYANDIRACAK VE KENDİNDE
BÜTÜNLEŞEREK, DİĞERİNİ DE KENDİ KILACAKTIR.
Dostlarımız,
Sevgi, Saygı, Uyum ve Dengeyle elbette,
BOL DOKUNMALI, BOL SEVİŞMELİ GÜNLER
DİLERİZ.....
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
0 N L A R ( O' n dan gelenler - ON ON gelenler -
O'n larla gelenler - O' nunla gelenler - O' na gelenler ) adına
VENÜS ANA İDARİ KOMUTASINA BAĞLI HİPOKRAT
ŞİFA YILDIZ GEMİLERİ BÜTÜNLÜĞÜ HİPOKRAT ANA
ŞİFA YILDIZ GEMİSİNDEN ŞİFACI TAYRA.
5/17 – 09.12.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Dostlarımız,
Önünüzdeki
12.12. 9 dur.
Yani 12 Aralık 2007.
İşte dostlarımız bu nedenle sizden yine sizin için zor (!) bir
şey dileyeceğiz,
12.12.9 da, ( aslında hep olması murat edileceği üzere )
NE İSENİZ O OLASINIZ.....
DİKKAT...DİKKAT....DİKKAT.....
Dürüstlükle Kalın....
Doğrulukla Kalın....
İnsanlıkla Kalın....
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
O N L A R ( O' n dan gelenler - ON ON gelenler -
O'n larla gelenler - O' nunla gelenler - O' na gelenler ) adına
ve ATLANTA KOORDİNASYON KURULU NAMINA
ALTIN GALAKSİ, ATONON YILDIZ MEDENİYETLERİ
BÜTÜNLÜĞÜ ANA İDARİ KOMUTASINA BAĞLI,
ATONON BİLİM - KEŞİF - KOLLEKSİYON YILDIZ
GEMİSİNDEN K/9 ATON. ( ANDROMEDA
TEKNOLOJİK BÜTÜNLÜK ARACILIĞIYLA )
5/18 – 09.12.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
01.01.2008
1. 1. 1
10. 10. 10
Ve de 2008 Yılı
1 ve 10 Yılı.
Dönemin Başlangıcıdır.
Bu nedenle
10 = 1 Yılında
Evrensel Makamlar
Ve
Galaktik Merciler
Artık Sadece
İşte dostlarımız
Lütfen
Dostlarımız
VE DE BİLESİNİZ Kİ
ZORLUKLAR
VE DE
İLGİLİDİR.
Ve de GEL VE GEÇTİR.....
Yeni Yılınız,
HAYIRLI OLA....
NE MUTLU SİZLERE
GÜNEŞİN SOL BOYUTUNDAN TÜM BİR SİSTEMİNİZİ
ŞELALERLE YIKAYARAK
LYRA'YA GELİYORSUNUZ.....
5/19 – 31.12.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Ancak,
Dostlarımız,
3x3=9
9 x 9 = 81
A -
1 – İLLÜZYON = GALAKTİK
2 – GERÇEK = EVRENSEL
3 – HAKİKAT = İLAHİ ve ötesi
B–
C–
Dostlarımız,
2008 le birlikte ( 8.8.8 )
Dileyen dostlar
Ve de
Dostlar,
Ki sonrası
BİLE
Ve
VARLIKTAN OLMAYA
POTANSİYELDEN EYLEMEYE
YOL ALABİLDİNİZ....
Saygıyla.....
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
O N L A R ( O' n dan gelenler - ON ON gelenler -
O'n larla gelenler - O' nunla gelenler - O' na gelenler ) adına
ve ATLANTA KOORDİNASYON KURULU NAMINA
ALTIN GALAKSİ, ATONON YILDIZ MEDENİYETLERİ
BÜTÜNLÜĞÜ ANA İDARİ KOMUTASINA BAĞLI,
ATONON BİLİM - KEŞİF - KOLLEKSİYON YILDIZ
GEMİSİNDEN K/9 ATON. ( ANDROMEDA
TEKNOLOJİK BÜTÜNLÜK ARACILIĞIYLA )
5/20 – 31.12.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar....
Biz olan Bizlere
Siz ATLANTLARA
Şimdi SİZLER
VE
VE BİZLER
VARLIKTAN OLMAYA
VAROLUŞTAN YARATMAYA
POTANSİYELDEN EYLEMEYE
AZ KALA
SİZLERE SESLENMENİN HUŞUSU İLE
Merhaba....
Dostlarımız,
Yeni Yılda söz etmek üzere Şimdi sizlere Atlanta Bilgilerine
Giriş olarak bir ANA KALIBI vermeden önce
Şimdi dostlarımız,
VE J OLANDAN GELENDİR.
İŞTE DOSTLARIMIZ
YANİ
YANİ
ALİON - ................... - OROGON - ................... -
AMONİA - ..........................
DEVREYE ALINMAKTA
LYRA ( BİLİM )
VEGA ( SANAT )
PENCERELERİNDEN OLMAKTADIR.
Hayırlarla İnşallah.
5 / 21 – 31.12.2007
“ Dostlarımız,
Merhabalar....
1.1.1
10.10.10
ATLANT,
İNSAN
1.10.0
DEĞİL MİDİR?
1E
VE ORADAN
10 A GEÇEN
VE
TEKRAR
OA
DÖNMEK ÜZERE
ÇEVRİMDE OLAN
O DEĞİL MİDİR?
VE O NEDENLE
HER ATLANT IN
BİLGELİKLE VE İNSANCA.......
AŞK OLSUN....
5/22 – 01.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar....
Ne yi mi?
Dostlarımız,
5/23 – 01.01.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
Merhabalar....
Dostlarımız, Merkabalar.
Merkaba şimdilik sizlere uzak da olsa, ŞİMDİ DE ( 2012 )
SİZLERİN OLAĞAN BİR HALİ olarak hayatlarınızdaki
Bilinçli yerlerini alacaklar, inşallah....
AYÇİÇEĞİ BAŞLIKTA,
VE
ZAMANDIR.
VE
18.02.2008 DE SONLANDIRIRKEN
AÇIKLIKLA İLETİRİZ....
Her dost
VE DE
.
5/25 – 01.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar. Hipokrat Şifa Yıldız Gemisinden, tüm yıldız
gemisi personeli ve şifa ekibi adına, BEN TAYRA,
Hepinizi ANDROMEDA OLUŞUM İLKSEL BİLİNCİMİZİN
TÜM YOĞUNLUĞU ile selamlarım.
Sanırız Bizleri özlemişsinizdir. Ne de olsa bizlerin ilettikleri
de iç açıcı(!) şeyler değilse de, anlaşılır şeyler, değil mi?
Bu akşamda dostumuz aracılığıyla sizlere sıkıcı ama anlaşılır
aktarımlar ileteceğiz...
Öncelikle dost acı söyler misali, sizlere 2008 ile 2012
yıllarınız arası ile ilgili olarak hatırlatmak isteriz ki,
Bu dönem boyunca özellikle de
HAREKET SİSTEMİNİZ VE MEKANİZMANIZ İLE
BUNLARIN ESASLI ÖĞESİ OLAN SİNİRLERİNİZ ile
ilgili hastalık ifadeleri ile
SİZLERİN RUHSAL RAHATSIZLIKLAR OLARAK
ADLANDIRDIĞINIZ ( bizlerin ise Ruh – Akıl – Beden
Bütünlüğü Dengesizliği ve Uyumsuzluğu Tezahürleri
dediğimiz ) hastalık ifadelerinde
Belirgin artışlar olacak
Hem nicel hem de nitel olarak...
Neden mi?
1 – Robotik Ünitelerin çoğunun hücresel yapıları, bu
dönemde muhatap olacağınız yoğun RADYOAKTİF
IŞIMALAR ile OMEGA ENERJİSİ ve JÜPİTER KUŞAK
TESİRLERİ ile rezonansa girecek uyum ve dengeye sahip
değil de ondan.
2 - Çoğunuzun biyo – bilgisayarı, yeni alanların işletim
sistemi ile işleyiş prensiplerine direnç gösterecek şekilde
İLKELLİKTE ısrar ediyor da ondan...
3 – Halen kendiliğinizden kaynaklanmayan kutbiyet ürünü
olgulara aidiyetlik ve taraftarlık, AŞIRI BAĞIMLILIK ve
BAĞLILIK hâkimde ondan.
Böylelikle sizlere her üç madde içinde,
SU – NEFES – NEŞE yi,
YARGISIZLIK – ZEKÂ – CESARET i
AÇIKLIK – FARKINDALIK - SEVGİ yi
Hatırlatarak,
Bizlere ayrılan son üç seslenişimiz de, öncelikle hareket
sistemi ile ilgili aktarımda bulunacağız..
Sonra Ruh – Akıl – Beden Bütünlüğü Dengesizliği ve
Uyumsuzluğu Tezahürleri ile ilgili aktarımda ve en son da
sizlere veda (!) ederken, sözü toparlayacağız.
Dostlarımız,
Omurganız, sizin ( size has ) düz ve dik durmanızı ve de bu
pozisyonda hareketli olabilmenizi sağlayan ( temel bir )
organınızdır.
Bel kemiği olarak da adlandırdığınız bu organ çift S
biçimindedir ( Evrensel Helezonik Boyutsal İşleyiş ve
Yükselişi sembolize edecek şekilde ) ve de tamamen
amortisör prensibine göre çalışır. ( sonra bizler biyolojik
taşıyıcılarınız için Robot deyince bizlere kızıyorsunuz.)
Sabit omurlar ile hareketli ( yumuşak ) omurlar arasındaki
disklerdeki karşıtlık, omurganıza hareketlilik ve esneklik
kazandırmaktadır.
Ve de omurganızın duruşu sizin içsel halinizin de ( içsel
duruşunuzun da ) aynasıdır.
Bir insanın dış duruşu ile iç duruşu arasında uyum varsa, bu
o kişinin bilinçli ve samimi olduğuna işaret eder.
Uyumsuzluk ise kişinin yadsıdığı bir karanlık alana işaret
eder.
Örneğin sık rastlanan kamburluk, kişinin bilincinde olmadığı
ve kör kaldığı bir BOYUN EĞMEYE işaret eder. Omurga
kamburlaşarak, kişiye kendinin aleyhine olan bir boyun
eğmeyi göstermeye çalışmaktadır.
Aynı zamanda kamburluk, kişi de öz değersizlik ve öz
güvensizlik ve bunlara bağlı güçsüzlük ile de ilgili olabilir.
Sizlerde en çok rastlanan bir diğer rahatsızlık ifadesi olan
fıtık ve siyatik de ise, omurların arasında yer alan diskler
zorlanım nedeniyle özellikle de bel bölgesinde yerlerinden
oynayarak, yuvasından çıkar ve sinirler üzerinde basınca ve
ağrıya yol açarlar. Burada asıl dinamik AŞIRI
YÜKLENMEDİR. Sırtına kendince ve kendiyle uyumsuz çok
yük alan kişi, bunun da farkında olmadığı oranda, bunun
yarattığı baskıyı bedende, disklerde bir zorlanma ve ağrı
olarak yaşar. Ve bu zorlanma ve ağrı, kişiyi hareketsizliğe
zorlar çünkü her hareket ağrıyı arttırmaktadır. Bu durumda
çoğu kişi olağan yaşantısını sürdürebilmek için ağrı
kesicilere sığınır. Oysa kişi bir fırsatla karşı karşıyadır.
Kendisine aşırı yüklendiğinin farkındalığı fırsatı ile. Hangi
alanda, hangi şekilde ve neden kendisine aşırı yüklendiğinin
farkındalığı kişiyi kendiliğine daha da yakınlaştıracakken,
yapay yollarla bedenin çağrısı bastırılmaya çalışılır.
Kendine aşırı yüklenmek çoğunlukla kendine güvensizlik ve
değersizlikle ilgilidir. Kişi aşırı çalışarak ya da aşırı yük
yüklenerek hem kendisine hem de dışına ne denli güçlü ve
değerli olduğunu göstermeye ve kanıtlamaya çalışmaktadır.
Oysa bunun farkına varan kişi ve sadece OL uşunu yaşayan
insan, bir şey başarmak ve ispatlamak gereği duymaz. Sadece
OL ur... Bu durumda bir zorlanma ve ağrı da söz konusu
değildir.
Ve de bu mekanizmada en önemli olgu kişinin sevgi ihtiyacı
ve arayışıdır. Aşırı çalışmanın ya da yük yüklenmenin en
önemli dinamiklerinden birisi hatta birincisi SEVİLME
İSTEĞİ VE SEVGİ ARAYIŞIDIR. Ancak, sevilmek için aşırı
çalışmak ya da aşırı yük yüklenmek hep karşılıksız
kalacaktır. Çünkü SEVGİ, bir şeyle, bir eylemle, bir
hizmetle, bir işle ......ilgili değildir. SEVGİ
KENDİLİĞİNDENDİR. SEVGİ ŞARTSIZ VE
NEDENSİZDİR. Hele hele PAZARLIK ya da ALIM
SATIMLA hiç ilgisi yoktur. Bu durumda olan kişi, BİR AN
DURUP SAKİNLEŞEREK KALBİNİ İŞİTEBİLSE, ilk adımı
atmış olacaktır.
Kendine değer vermeyen ve güvensiz bir kişi, kendisinin
olduğu haliyle SEVİLMEYE VE KABULLENİLMEYE değer
biri olmadığına inandığından, DAHA akıllı, başarılı, zengin,
çekici, çapkın, ...... Olmaya çalışır ki, sevilsin ve kabul
edilsin. Ancak bu bir kısır döngüdür. Daha akıllı, başarılı,
zengin, çekici, çapkın ..... Olamazsa iyice çöker kişi. Olduğu
kadarıyla ise çıtayı hem içte hem dışta hep yükseltmek
zorundadır. Bunun sonu SİNİRSEL İFLASA kadar gidebilir.
Ki ne yazık ki bugün inanılmayacak sayılarda kişiler, bu
durumdadırlar.
Bu nedenle tek çare, kişinin kendisiyle yüzleşmesi ve
değersizlik ve güvensizlik duygularını kabul etmesidir. Sırf
bu kabul bile, kişinin kendisini inanılmaz değerli bulmasını
ve kendisine güvenmesini sağlayarak büyük bir dönüşüm için
gerekli rahatlamayı sağlayacaktır.
Bu rahatsızlık ifadesi, yani disklerin omurlar arasında
ezilmesi kişinin boyunun kısalmasına neden olur. Ağrılar ise
kambur duruşa. Bedeniniz daima size SİZİ gösterir.
Disklerin görevi hareketliliği ve esnekliği sağlamaktır.
Diskler içi içe geçen omurlar arasında sıkıştırıldıkları zaman
duruş sertleşir ve hareketlilik zorlaşır. Ruhsal düzlemde de
işleyiş aynıdır. Sıkışan insan esnekliğini ve hareketliliğini
yitirir. Sertleşir, donuklaşır. Nasıl ki bedensel durumda,
masaj ya da fizik tedavi ile omurlar güçlü ve ani hareketle
çekilerek ya da itilerek disklerin konumu doğal haline
getirilmeye çalışılırsa, ruhsal düzlemde de güçlü ve ani bir
hareketle, tutum değişikliği ile ruhsal alan esnek ve akışkan
kılınır.
Aslına bakarsanız kendinizle yüzleşmemek için gösterdiğiniz
çaba, harcadığınız güç ve de cesaretin çok azı ile
kendiliğinizle uyum içinde HARİKALAR yaşayabilirsiniz.
Eklemleriniz ise, hareketle ilgilidirler. Eklem sorunları,
hareket sorunlarına yol açar ki, bu daima ruhsal alandaki
tıkanma ve hareketsizliğe işaret eder.
Eklemin kasılması örneğin, kişinin belli bir konuda sertlik ve
katılık içinde olduğuna, inatçı ve dirençli olduğuna işaret
eder. Sertleşen eklemin işlevsizleşmesi gibi, inatçılık ve
direnç de kişiyi o alanda işlevsiz kılar.
Ensedeki sertlik, inatçılığa işarettir.
Ayaklardaki sertlik dirençlere...
Boyundaki sertlik ise katılığa...
Ve de bir organınızın yerinden çıkması, oynaması eklem
yerindeki pozisyon değişikliği anlamına gelir. Ve de organın
tekrar yerine oturtulması ile eklem de yeni ve farklı bir
pozisyona oturmuştur.
Ki buz ruhsal düzlemde yaşananla aynıdır. Çoğu kişi,
değişmekten, yaşamının değişmesinden korkar. Bu nedenle
alıştığına, bildiğine (!) yapışır, kalır. İnsanların hemen
tamamı, orta yolcu ve tutucudur bu nedenle. Ve de değişime
dirençlidirler. Oysa farklılıkları deneyimleyerek ve bilerek,
savrularak gelinen denge düzlemi kişiyi kendi kılacak ve tüm
potansiyellerini ifade ve eylemesine olanak sağlayacaktır.
İşte eklemlerde ortaya çıkan sorunlar, nerelerde hareketsiz
olunduğunun, nerelerde dirençle sıkışıp kalındığının ama
bazen de nerelerde aşırıya gidildiğinin ve dengeye
kavuşulamadığının işaretçisidirler.
Bu düzlemde belirtelim ki, tıbbın olanakları ile hastalık
ifadelerinin tedavisi için kullanılan yapay araç ve gereçler
konusunda dikkatli olunmalıdır. Çünkü beden ile ruh
dengesinin ve uyumunun bozulması, telafisi güç ya da
olanaksız sonuçlara yol açabilir. Özellikle zorunlu olanlar
dışında hele de sırf estetik nedenlerle plastik cerrahi
müdahalelerle dışsal yapay araç ve gereç kullanımı, sonunda
insanının yüzleşmek zorunda kaldığında kaldıramayacağı ve
yıkıcı olacak beden – ruh uyumsuzluklarına yol açabilir ya da
olanları besleyebilir. Bu nedenle en uygunu, bilinç ( ruhla )
beden arasındaki uyum ve dengeyi bozmamaktır.
İşte romatizmal rahatsızlık ifadeleriniz de, özellikle
eklemlerde ve kaslarda ortaya çıkmaktadırlar. Ve de
romatizma, hep iltihaplanma ile ilgilidir. Yani ÇATIŞMA... (
iltihaplarla ilgili aktarımımızı hatırlatırız.) Romatizma,
dokularda geçici ya da kalıcı şişlere, eklemlerde ise şekil
bozukluğu ile sertleşmeye yol açar. Hareket yeteneği
sakatlığa varacak denli azabilir. Ağrılardan dolayı.
Bu hastalık ifadesinin temelinde, hasta kişinin geçmişindeki
aşırı etkinlikler ve hareketlilik yatmaktadır. Zamanında
kendilerini zorlayacak ve kendilerini geride bırakacak (!)
denli aşırı hareketlilik ve etkinlik içinde olan ve böylelikle
ruhlarından kopanlar, şimdi bedensel zorunlulukla durmaya
ve kendilerini dinlemeye ( ruhları ile buluşmaya )
zorlanmaktadırlar. Bu tür rahatsızlık ifadesinde, en etkili
çözüm hızı ve etkinliği azaltmak, esnemek, dinginleşmek ve
bilince kulak vermektir.
Çünkü aslında bu çok hareketli ve aktif insanlar, katı ve
hareketsiz kişilerdir. Bilinç düzeyinde katı, sert ve hareketsiz
olan bu kişiler, kendilerini ve diğerlerini kandırabilmek
adına bedensel olarak aşırı hareket etmişlerdir. Ancak artık
telafisi olmayacak denli ruh ( bilinç ) ile beden arasında
kopma oluştuğunda, bedensel olarak da hareketsizlik ve
sertlik kaçınılmaz olmaktadır... Önemli olan aşırı hareket ya
da hareketsizlik değildir. Önemli olan kişinin ruhsal
değerleri ve gerçeği ile uyumlu ve dengeli bir bedensel ifade
içinde olmasıdır. Romatizma buna bir çağrıdır, eğer geç
kalınmadıysa.
Ve de aslında romatizmal rahatsızlık ifadelerinin de
kökeninde SALDIRGANLIK ve CİNSELLİK vardır. Bu
kişilerin bir bölümü, saldırganlıklarını kabullenerek bunu
yapıcı biçimlerde ifade edeceklerine hareketsel düzlemde
bunu engelleyen, enerjilerini kaslarda biriktiren kişilerdir. Ve
de cinsel istek ve beklentilerini uygun biçimlerde yaşayarak
ifade edeceklerine, kundaliniyi bastırarak bu enerjiyi de
kaslarda biriktirerek ve kilitleyerek kendileri için yıkıcı
kılmış kişilerdir.
Uygun şekillerde ifade edilemeyen bu enerjiler, eklem ve kas
bölgelerinde birikerek, iltihaba yol açarlar. Bu da ağrıya. Ve
de unutulmaya ağrı, uygun şekillerde ifade edilmeyen ya da
reddedilen saldırganlığın kişinin kendine dönmüş halidir,
bumerang misali. Her ağrıda, gerçekte kime, neye, nasıl bir
saldırganlığın engellendiği ve reddedildiği düşünülmeli ve
bu bulunarak, uygun yollarla ifadesi sağlanmalıdır.
Bazı romatizmal rahatsızlık ifadelerinde, kişinin eli yumruk
şeklini alır ve o halde kalır. Bu açıktır ki, engellenmiş
saldırganlığa ve hiç değilse masaya bir kez olsun vurmak
isteyen ama vuramamış ele işaret etmektedir. Açık el barışa,
sıkılı el ise savaşa işarettir, her zaman.
Bu tür kişilerin duydukları ama reddettikleri saldırganlık
dürtüleri, onlarda bilinç dışı olarak suçluluk duyguları
yarattıklarından, bu kişilerde bir yardımseverlik (!) ve
fedakârlık açığa çıkar. Ve de özellikle de işte bu
olanaklardan mahrum kalındığında yani bir nedenle
başkalarına yardım etme ve fedakârlık ifadesi
engellendiğinde romatizmal hastalık ifadesi ortaya çıkar.
Uygun şekilde ödünlenemeyen saldırganlık, kendisini
uygunsuz şekilde ifade edeceği korkusuyla hastalık ifadesine
dönüşür.
Nitekim romatizmal hastalık ifadelerine çoğunlukla eşlik
eden, mide ve bağırsak şikayetleri, kalp rahatsızlıkları,
cinsel soğukluk ve iktidarsızlık, korku ve depresyon da,
engellenmiş saldırganlık ve cinsellikle ilgili ve ilişkili
ifadelerdir.
Her ne kadar tıp biliminiz, romatizmal rahatsızlık ifadelerini
toksin birikimine bağlarsa da, toksinler zaten çözülmeyen,
reddedilen sorunların, sindirilmemiş, yüzleşilmemiş ve
bilinç dışına atılmış ve biriktirilmiş olguların tezahürüdür.
Orucun bir işlevi ve muradı da budur. Bir süre olabildiğince
az besin alınarak, biriken toksinlerin boşaltılması,
azaltılması.
Romatizmal hastalık ifadesi yaşayan kişi, kendisi ile
yüzleşmekten, saldırganlığı, cinsel istekleri ve eğilimleri,
hükmetme isteği, uyumsuzluğu, kibri ile tanışmaktan öylesine
korkar ki, bunları gölgelemek üzere bedensel sertlik ve
hareketsizlik ile uğraşır. Hem de böylece bunları ifade
olanağı ya da tehlikesini de bertaraf ederek, mağdurun
postunu giyinir. Hem de bu yolla, sağlığında (!) yapmak
zorunda kaldığı yardımlar ve fedakârlıklardan da kurtulur.
Ne denli hainiz değil mi? Zavallı (!) hastalara ve içinde
çırpındıklara hastalıklara karşı ne denli zalim, anlayışsız ve
acımasızız?
Yo, öyle demeyin, aktarıcı dostumuza gelen 10 kadar geri
dönüşte, bize bunları söyleyen dostlarımız oldu.
Onlara ve sizlere diyeceğiz ki, dost acı söyler.Ve de
hastalıkların nelik ve dinamikleri hakkında verdiğimiz
aktarımları hep göz önünde bulundurarak işitin bu
seslenişlerimizi ve de CESUR VE ZEKİ olarak.....
Hepinizi ŞİFA olan DOĞANIZA sarılarak sevgiyle
kucaklarız...
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
Merhabalar.
A.K.K olarak sizlere ilettiğimiz ilk S. E.S lenişte demiştik ki;
VE HAKİKAT ORTAMLARINDA
SONSUZLUĞA DENKTİR.
5/28 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
O
SES – ATEŞ – IŞIK OLANDIR.
VE J OLANDAN GELENDİR.
İŞTE DOSTLARIMIZ
YANİ
İşte
K / 1 ALYON - AŞK
K / 2 ... . - RAHİM
K / 3 ORGON - RAHMET
K / 4 ....... – RAHMAN
K / 5 .AMON ( RA ) - . RAB
K / 7 ALTON - SES
K / 8 ..... - IŞIK
K / 9 ATON - İLİM
K / 10..... - ATEŞ
Örneğin
BEN ALYON,
( VE DE ..... )
.
5/29 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
YANİ
İşte
VARLIKTAN OLUŞA
BİLİŞTEN EYLEME
BU YAŞAM ALANLARINDAN
ATLANT LAR
O OLAN YÜCENİN
OLDURANLARDIR.
5/30 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Bu geceki bir seslenişimizde belirttiğimiz üzere;
K / 1 ALYON - AŞK
K / 2 ... . - RAHİM
K / 3 ORGON - RAHMET
K / 4 ....... – RAHMAN
K / 5 .AMON ( RA ) - . RAB
K / 7 ALTON - SES
K / 8 ..... - IŞIK
K / 9 ATON - İLİM
K / 10..... - ATEŞ
İşte,
Yani
Yani
ATLANT LARCA
TÜM KENDİLİKLERİNE doğru
VARLIKTAN OLMAYA
POTANSİYELDEN REELE
Kİ
Örneğin,
SON PEYGAMBERİNİZ
VE DE ELBETTE
TÜM CANLARINDA DA
BU OLUŞUM KEYFİYETLERİNİ
KENDİLİĞİ İLE UYUMLU OLARAK OLDURMAK
MURADINDADIR Kİ,
5/31 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
İşte
KENDİLİKLERİNİ,
VARLIKTAN OLMAYA
POTANSİYELDEN REELE
BİLİŞTEN EYLEMEYE
DEVREYE ALDILAR.
ALTONADAN SESLENİLEREK
AMONİA YA
VE.
5/32 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
İŞTE ALTIN GALAKSİNİN VAR ETTİĞİ DÖRDÜNCÜ
HALKA = DÖRDÜNCÜ ÇEMBER DE
DEVREYE ALINMAKTA
LYRA ( BİLİM )
VEGA ( SANAT )
PENCERELERİNDEN OLMAKTADIR.
İşte
İŞTE
ATLANTLAR
BU ŞEKİLDE
OLUŞTURDUKLARI VE ADINA
DEDİKLERİ
ATLANTA PRENSİPLERİNDEN
1 – HAK
2 – AŞK
3 – BOLLUKTUR.
ATLANT için
ASAL OLAN
YEŞERTİLMESİ VE DERİNLEŞTİRİLMESİDİR.
5/33 – 05.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Vega – Venüs Hipokrat Şifa AKADEMİSİNDEN, tüm
AKADEMİ ŞİFA BÜTÜNLÜĞÜ adına,
BEN TAYRA,
Hepinizi K/11 in Bendeki Bilincinin Tüm Farkındalığı ile
selamlarım.
Ki K/11 adına, Andromeda / Lyra / Sirius HAYATLAR (*)
(**) EKER, HAYATLAR YEŞERTİR VE HAYATLAR
HASAT EDER,
Bizlerde K/11 adına, Andromeda / Vega / Venüs olarak, bu
HAYATLARIN UYUM, DENGE VE NEŞE İLE
YAŞANMASINI GÖZETİR, KORUYUCU VE ONARICI
ŞİFA EYLERİZ.
Neyse,
Nasıl? Bizleri gerçekten de özlüyorsunuz değil mi?
Ki bu akşam bizde eğlenceli (!) de bir aktarımda
bulunacağız.
Böyle bir konuya ve bu denli sınırlı bir alanda girme
cüretimizi Deliliğimize verin lütfen...
Ne demiştik bir önceki buluşmamızda,
“ 2008 ile 2012 yıllarınız arasında
SİZLERİN RUHSAL RAHATSIZLIKLAR OLARAK
ADLANDIRDIĞINIZ ( bizlerin ise Ruh – Akıl – Beden
Bütünlüğü Dengesizliği ve Uyumsuzluğu Tezahürleri
dediğimiz ) hastalık ifadelerinde
Belirgin artışlar olacak
Hem nicel hem de nitel olarak...”
Öncelikle sizlere hastalıkların nelik ve dinamikleri ile ilgi
aktarımlarımızdan hareketle ve açıklıkla belirtmek isteriz ki,
Sizlerin Psikiyatri Kapsamında ele aldığınız rahatsızlık
ifadelerinin Hiç Birini,
Varlığın hem PARALEL İFADELERİNİ,
Hem de diğer enkarnasyonlarını
Dikkate almadan TAM OLARAK ANLAMAK VE ÇÖZMEK
OLASI değildir.
Ve de sizin PSİKİYATRİNİZLE.
Bizler ( Venüslü Hekimler ) Dünyalı Hekim Dostlarımızı çok
sevmekle birlikte, İSTİSNALAR HARİÇ, Psikiyatrları
HEKİM kabul etmemekteyiz... Çünkü özellikle onlar, Varlığa
NESNE işlemi yapmaktadırlar... Halen.
Ve de halen PSİKİYATRİ, normal ve olağan olanı AYAKTA
ÖLÜ OLARAK TUTMAK adına,
Varlıkların BİRİCİKLİKLERİNE VE EŞSİZLİKLERİNE
KÜFREDEREK HÜKMETMEYE VE YOK ETMEYE
devam etmektedir.
İnsanı Bütünselliği ve Varlıksallığı ile ele alan Hümanist
Psikiyatrik yaklaşımları ve hekimleri ayrık tutarak,
sözümüzün arkasındayız.
Aynı şekilde halen Psikiyatri,
Yoğun olarak yaşanan OBSESYON Vakalarında, koyduğu
tanılar ve uyguladığı tedavilerle (!), obsesyon altındaki
varlığa iyice bağımlı olacak şekilde GÜÇ kaybettirmektedir.
Aslında bizler Psikiyatriyi olduğu haliyle Venüs Şifa
Akademisinin kapısından dahi geçirmeyiz ama bir başka
AKADEMİDE pek revaçta olduğunu iyi bilmekteyiz.
Sizlerden de ricamız eğer Ruhsal Hastalık İfadeleri ile ilgili
olarak kendiniz ya da sevdikleriniz için hekime başvurma
gerekliliği içinde olursanız, İNSANI BÜTÜNSELLİĞİ
İÇİNDE VE İNSAN OLARAK ELE ALAN HÜMANİST
HEKİMLERE başvurunuz...
Dostlarımız,
Bizim tabirimizle Ruh – Akıl – Beden Bütünlüğü
Dengesizliği ve Uyumsuzluğu Tezahürleri ile ilgili olarak
size bazı temel açılımlar aktarmak istiyoruz...
1 – Bu tür hastalık ifadesi içinde olan dostlar, Bütünlüklerini
kısmen ve geçici olarak da olsa yitirdiklerinden ( ENERJİ
BEDENLERİNDE YIRTIK VE ÇATLAKLAR
OLDUĞUNDAN ) bu tür dostlara yüksek frekanslı etkiler
asla iyi gelmez. Örneğin bu tür kişilere Kur’an ve benzeri
yüksek frekans içeren metinlerin okunması, okutulması tam
tersi parçalılığı ve uyumsuzluğu güçlendirecektir.
2 – Bu tür hastalık ifadesi içinde olan dostların, SU İLE
ÇEVRİLİ ALANLARDA BİR SÜRE DE OLSA yaşamaları
bozulmuş bütünlüklerinin ve dengesizlikleri ile
uyumsuzluklarının olası risk ve zararlarını oldukça
azaltacaktır. Bu nedenle bu tür dostlar için yapılan şifa
haneler ADALAR DA ya da BÜYÜK SU KÜTLELERİNİN
YANLARINDA OLSA, tedavi süreci çok olumlu
etkilenecektir.
3 – Aynı zamanda İlksel ve Doğal Bilinçle iletişim ve
etkileşim KOPUKLUĞU ile ilgili olan bu hastalık ifadelerini
geliştirmiş olan dostların, KENTLERİN YOĞUN
MANYETİK ALANI dışında ve yeşilin bol olduğu doğal
ortamlarda ki şifahaneler de tedavilerinin yapılması çok
destekleyici olacaktır.
4 – Bu tür hastalık ifadesi içindeki dostların kendilerine
verebilecekleri olası zararlar engellenmek koşuluyla bu
dostların belli bir süre diğer dengesiz ve uyumsuz dostlarla
temaslarının engellenmesi ve dostların belli bir süre kendi
başlarına olmalarının sağlanması önemlidir.
5 – Bu dostların hücresel olarak KABUL edildiklerini
HİSSETMELERİ çok önemlidir. Bu HİSSİ onlara
BİLDİRECEK gerçek hekimler ile bir arada olmaları
elzemdir.
6 – Sizlerin kendi yaşam alanınızda belli bir Uyum, denge ve
neşe içinde oluşunuz, dolaylı olarak bu dostlara şifa
verecektir.
Dostlarımız,
Aslında bu alanda daha çok açılım için,
DNA/RNA müdahaleleri ve BİLİNÇ AKIŞ KETLEMELERİ
ile ilgi sohbet etmemiz gerekir ki, muradımız bu değil...
Muradımız o ki,
Delilerinizin Kıymetini Bilmenize vesile olabilelim...
Delilik ile Velilik arasındaki ince çizginin, şimdilik bu
yanında olan dostlara Velilik Saygı ve Sevgisini esirgemeyin
lütfen...
Hepinizi ŞİFA olan DOĞANIZA sarılarak sevgiyle
kucaklarız...
Şifayla kalın. Bütünün doğası ve esası olan dengeyle ve
güçle.
Bilgelikle Kalın. Evrensel Zekânın Her Oluşta ve Oluşumda
Kendisini İfade Eden Bilgeliğinin Farkındalığı ve
Hayranlığıyla.
Aşkla Kalın. Hayata ve onun tüm ifadelerine aşkla.
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Vega – Venüs Hipokrat Şifa AKADEMİSİNDEN, tüm
AKADEMİ ŞİFA BÜTÜNLÜĞÜ adına,
BEN TAYRA,
Hepinizi KARDEŞÇE SEVGİLERİMLE kucaklarım.
Böylelikle sondan bir önceki birlikteliğimizde ( sizlerde
alası ve fazlası da olsa ) bizlerde sizlere Biyo – Robotik
Ünitenizle ilgili bir çizelge iletmek istiyoruz...
Bir şekilde hayrınıza olması muradıyla...
Ancak en başta belirtelim ki,
SİZLER KALPLERSİNİZ... SİZLER KALBİ
VARLIKLARSINIZ... VE DE HER ORGANINIZINDA mini
bir KALBİ vardır...
Sevgi sizi SİZE açık ve yakın kılacaktır.
Sevgi sizi İNSAN olduracaktır.
Sevgi sizi ŞİFA, NEŞE ve DENGE içinde olduracaktır.
Ancak ALİON’DAN İNTİŞAR EDEN VE SİZLERE DEK
ULAŞAN
DOĞASI ŞEFKAT
HALİ MERHAMET
ASLI AŞK
Olan sevgiden söz eylemekteyiz.
ALİON’DAN İNTİŞAR EDEN VE SİZLERE DEK ULAŞAN
DOĞASI ÖZGÜRLÜK
HALİ KABUL VE ONAY
ASLI BİLİNÇ
Olan sevgiden söz etmekteyiz.
Ancak ALİON’DAN İNTİŞAR EDEN VE SİZLERE DEK
ULAŞAN
DOĞASI ZEKÂ
HALİ CESARET
ASLI HAYAT
Olan sevgiden söz eylemekteyiz.
Şimdi sevgiyle çizelgeyi iletelim.
ORGAN RUHSAL DİNAMİK – NELİK
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
BEN TAYRA.
KENDİLİĞİNİN ASALI, HAYAT İNTİŞAR ALANI
ATLANTA YAŞAM ALANINDA OL AN,
ASLI ALTIN GALAKSİ İMPARATORLUĞUNDA ALTIN
SES ÜNİTELERİNDE KAYITLI VE SAKLI,
ESASI ANDROMEDA BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜNÜN, ŞİFA
TEKNOLOJİSİ VE UYGULAMASI ALANINDA
BAŞHEKİM OLAN,
DİĞER 11 BENLİĞİ VEGADAN AÇILIŞLA ALT ÂLEM
SAÇAKLANMALARINDA SEYİR HALİNDE OLAN
VE
DİĞER 12 BENLİĞİ İSE LYRADAN AÇILIŞLA ALT
ÂLEM SAÇAKLANMALARINDA SEYİR HALİNDE
OLAN,
VEGA – VENÜS YILDIZ SİSTEMLERİ BÜTÜNLÜĞÜ
ŞİFA PLANETİ ANRONİA’ DAN
( ŞİFA AKADEMİSİ VARLIK ALANINDAN )
ŞİFACI TAYRA.
DERİNLİKLE VE YOĞUNLUKLA DA
GENEL ALAN ŞİFACISI VE CAN TOHUMLARI
REJENERATÖRÜ TAYRA.
Hepinizi aşkla kucaklıyorum...
Hissedenleriniz olacaktır, biraz “ hüzünlüyüm ”.
Artık HOŞÇA KAL ANI.
Elbette şimdilik ve elbette alıştığınız şekildekine.
Dostumuz ys, 18 Şubat”a dek yanıtlayacağı maillerde
gerektiğinde BİZLERDEN aktarımlarda bulunacak. Ama
doğrudan seslenişlerimiz şimdilik bu kadar.
Elbette dilerse dostumuzla birlikte Venüs Beşlemesi tezahür
ettireceğiz ve bizden bir esinti gelecek sizlere.
Ve elbette 2009 dan itibaren fluu ve ama Hipokrat Şahidimiz
ola, 2012 den sonra ise berrak bir şekilde birlikte de
olacağız....
Dileriz varlığımızla VARLIĞINIZA,
Esintimizle BENLİĞİNİZE
Dokunabilmiş ve KALPLERİNİZDE İÇKİN SEVGİYE
ulaşabilmişizdir.
Şimdiye dek yaptığımız paylaşımlarımızı BÜTÜNLEYEREK
sisteminizden ayrılacağız. 2009 18 Şubatına dek bizlerin
işlevi tamamlandı Terra’ da.
Ayrılık sizlerden değil, Sisteminizden.
İlettiklerimizle ilgili olarak,
Peki Ne? Nasıl? Ne zaman? Diye soran dostlarımıza,
GÖRMEK. KALPLE. HEMEN ŞİMDİ...
Sizlerin her türlü hastalık ifadesi tezahürleriniz olduğunuzla
KAVGALI oluşunuzdan ve bu nedenle de
HER ZAMAN DEĞİŞMEK VE BAŞKALAŞMAK
İSTEĞİNİZDEN KAYNAKLANIYOR.
Oysa siz sandığınızla kavgalısınız ve kavga eden de
sandığınız. OLDUĞUNUZSA OLDUĞU GİBİ, DAİMA.
Ve ama illa bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız
GÖRÜŞÜNÜZÜ değiştirin. Baktığı her yerde
EKSİKLİK – YETERSİZLİK – SORUN ÜRETEN
BAKIŞLARINIZI
GÖRDÜĞÜ HER ŞEYDEKİ MUHTEŞEMLİĞİ GÖREN VE
EYLEYEN BAKIŞLARLA DEĞİŞTİRİN.
Yaşadığınız dünyada aslında YAPTIĞINIZ HİÇ BİR ŞEY
YOK...
HER ŞEY KAYITLI VE TAMAM. ANCAK HANGİSİNE
VE NASIL ODAKLANDIĞINIZA GÖRE AÇILACAK VE
EYLENECEK KAYITLAR BELİRLENMEKTE
SİZLERCE...
Ah aslında o kadar BASİT Kİ...
Belki de bu yüzden çok ZOR.
Sadece bakışınızı ve baktığınızı değiştirmeniz yeterli...
İnanın, yaşadığınız (açılan kayıtlar) ın hemen ardında ÇOK
BAŞKA YAŞAMLAR ( KAYITLAR ) sizlerce görülmeyi (
açılmayı, eylenmeyi ) bekliyorlar.
Ve sizler bu illüzyonda belki de sadece GÖRMEYİ
deneyimlemek için bulunuyorsunuz.
Merhabalar....
Daha önceki bir seslenişimizde belirttiğimiz gibi
İşte dostlarımız,
Sizlerin de
İlgili olup,
Program gereği
Ama
Gerçeklikle Temas Halinde
Ve Hakikate Açık
OL ACAĞINIZ YA DA OL ACAĞINIZ
Dünyanızı
Ve ama
SEZGİLERİNİZ VE BİLİŞLERİNİZE DE
Mükellefsiniz.
Hepinizi AŞKLA, BİLGELİKLE, İLÂHİLİKLE
KUCAKLARIZ.
AŞK, SEVGİ, NEŞE, BİLGELİK, CANLILIK, ŞİFA
OLASINIZ. DAİMA. Ki öylesiniz.
ATLANTA KOODİNASYON KURULU
5/38 – 08.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
YANİ
ALİON - ................... - OROGON - ................... -
AMONİA - ..........................
İşte
VARLIKTAN OLUŞA
BİLİŞTEN EYLEME
BU YAŞAM ALANLARINDAN “
RAHİM ( K/2 ) - O’ NUN VARLIKTAN
YARADILIŞA MURADININ TOHUMLARININ
ÇEKİRDEKLERİNİN ÜRETİLDİĞİ ALANDIR. BURASI
ANAÇ (!) VE DİŞİL (!) TABİATIYLA ÂLEMLERİN İLK
NEDENLERİNİN VE SON HASATLARININ VARDAN
YARATILDIĞI OLUŞUM ALANIDIR.
ATLANT LAR
O OLAN YÜCENİN
OLDURANLARDIR.
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
İşte
5/40 – 08.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
İşte böylelikle,
5/41 – 08.01.2008
" Dostlarımız,
Merhabalar...
Hatırladınız mı bizleri.
Sizlere de.
Dostlarımız,
Dostlarımız,
5/42– 08.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
İllüzyon âlemleri kapalı âlemlerdir.
( Sakinleri )
Gerçeklik âlemleri
( Sakinleri )
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Bu dünya (*) bir DÜŞ KAPANI.
Dostlarımız,
Bu nedenle LÜTFEN,
KALBİNİZİ FERAH
ZİHNİNİZİ BERRAK
İÇİNİZİ AYDINLIK
KILARAK VE TUTARAK
Ve LÜTFEN
ALANLARINA VE YAŞAYIŞLARINA
YA
AKSİ HALDE
YAKALARLAR .............
Ve de dostlarımız,
YAŞAYANLARINIZ
Dostlarımız,
Merhabalar.
BİZLER ALTIN (*) VARLIKLARIZ...
BİZLER ........
Ya Sizler .......
Buralarda
KALPTE YAŞAYANLAR
KALPLE YAŞAYANLAR
KALPTEN YAŞAYANLAR
ALTIN IŞIKLA IŞIYACAKLAR...
Bir de buralarda
HAYATI YÜCELTENLER
HAYATI ÇOĞALTANLAR
HAYAT BULACAKLAR.
5/45 – 11.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Dostumuz malum 2008 Şubat 18 den sonra ses vermeyecek
ya, bizde şimdiden size bir 2008 takvimi sunalım istedik...
ŞUBAT
02.02.2008
28.02.2008
Her iki günde de kendinizle, yakınlarınızla ve ilişkide
olduğunuz herkesle dengeli, üretken ve güçlendirici
birlikteliklerle ilgili yoğun destekler alacaksınız. Dilerseniz
ve dilediğiniz ölçüde.
MART
03.03.2008
28.03.2008
Her iki günde de kendinizle, yakınlarınızla ve ilişkide
olduğunuz herkesle ilgili olarak, kendinizi dengeli, üretken
ve güçlendirici bir şekilde ifade etme ile ilgili yoğun
destekler alacaksınız. Dilerseniz ve dilediğiniz ölçüde.
NİSAN
04.04.2008
28.04.2008
MAYIS
05.05.2008
28.05.2008
Her iki günde de kendinizle, yakınlarınızla ve ilişkide
olduğunuz herkesle ilgili olarak, ilişkilerinizi dengeli,
üretken ve güçlendirici bir şekilde ve ÖZGÜRCE yaşamakla
ilgili yoğun destekler alacaksınız. Dilerseniz ve dilediğiniz
ölçüde.
HAZİRAN
06.06.2008
28.06.2008
TEMMUZ
07.07.2008
28.07.2008
Her iki günde de kendinizle, yakınlarınızla ve ilişkide
olduğunuz herkesle ilgili olarak, olan ve yaşanan her şeye
nasıl katkıda bulunduğunuz ve bulunacağınızla ilgili olarak
ZEKÂNIZI aktive etmek ve eylemekle ilgili yoğun destekler
alacaksınız. Dilerseniz ve dilediğiniz ölçüde.
AĞUSTOS
28.08.2008
EYLÜL
09.09.2008
28.09.2008
EKİM
KASIM
11.11.2008
28.11.2008
Her iki günde de YARATICILIK ve ÜRETKENLİK
(Hayatın içinde yaratmak ve yaratarak hayatı yeniden
üretmek ) ile ilgili olarak yoğun destekler alacaksınız.
Dilerseniz ve dilediğiniz ölçüde.
ARALIK
12.12.2008
28.12.2008
OCAK 2009
5/46 – 11.01.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
Dostlarımız,
A -
B–
1 – İLLÜZYON - ZAMAN / MEKÂN ( KATI? ) -
SINIRLILIK, KAYITLILIK
C–
5/47 – 15.01.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
A -
B–
C–
5/48 – 15.01.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
A -
B–
C–
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Dostlarımız,
ATLANTA OLUŞUM KEYFİYETLERİ
A–
B–
C–
D–
E–
F -
Dostlarımız,
MÜDAHALE ETMEDEN.
C – HAKİKAT
OYNAYARAK ÖĞRENME
OYNAYARAK İFADE
OYNAYARAK OL MA .
5/51 – 15.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Son seslenişlerimizde sizlere üçlü açılımlar ilettik...
Hem İllüzyon
Hem Gerçeklik
Boyutlarına – alanlarına
Ya da,
Einstein - Hakikat
Ya da
OSHO - Hakikat
Konulan ve Kalkılan,
Gelinen ve Dönülen,
5/52 – 18.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Sizlere ilk olarak 01.06.2005 de merhaba demiştik. Ve bakın
o ilk merhabamızda ne demişiz;
NEŞE,
1/1–01.06.2005
De ki;
De ki;
Çünkü dostlarımız,
Bu ne lik ve dinamiklerin
Bilesiniz ki
AŞK halidir.
Bu da
Su, nefes ve neşe ile
5/53 – 18.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Ortak Aktarıcı Dost,
Şöyle ki;
Ve de TAHAYYÜL.
Kendinize,
Kardeşinize
Ve
Tüm İnsanlara
GELİŞME VE KORUMADIR.
Ve de dostlarımız,
Yani,
Atonon ve Orogon.
Bu da artık Atonon ve Orogon Varlıksal alanının ne lik ve
dinamiklerinin daha baskın olacağı anlamındadır.
Dostlarımız,
5/54 – 18.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar...
Ev sahibince söylenecektir.
IRTRA EMAKİ
IŞIKLA BÜTÜNLENSİNLER ki ÖYLEDİR. (
Venüs dilinde bir geleneksel teşekkür ve onurlandırma deyişi
)
imnwaxa srtre tya.
KOMONA Kİ NA
La Küfre E Ma Ka Yatre
Mİ TİA SU SUTRE
Hep olunduğu
üzere.
nao ni katre biw ha ter.
Naraga Natsa Ka Ni
.
5/55 – 23.01.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Lütfen unutulmaya,
Lütfen,
Neşeyle, dostlukla ve sevgiyle, İNSANİ BİRLİKTELİKLE
aydınlık bir OLUŞ A bir pencere olmak üzere, TEVAZU VE
SORUMLULUKLA oluşturacağınız ÇEMBERLERİNİZLE
bizlere de ÖRNEK olasınız...
Dostlarımız,
SEVGİYE
ZEKÂYA
CESARETE
AŞKA
VESİLE OLACAĞIZ.
Kİ ÖYLEDİR.
5/56 – 26.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
ESAS OLARAK
ATLANT LARA,
1 – HAK
2 – AŞK
3 – SULH
Tur ki,
Üçü
5/57 – 26.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki bir seslenişimizde ilettiğimiz üzere;
Dostlarımız,
Şöyle ki;
PLUTON: Bu “gezegen” küçüklüğü ve soğukluğu ile
Evrensel İdari Sistemler tarafından “doğal” bir Buzhane
olarak kullanılmaktadır. Ne için mi? CAN TOHUMLARI ve
İLK HÜCRESEL PROTOTİPLER için. Koruması Alfa
Centrai’lilerle Orogonca müştereken yapılan bu Buzhanenin
işleyişi ise Sirius ve Andromedalı Genetik Bilim ve Teknik
İnsanlarınca gerçekleştirilmektedir. Burası bu anlamda
TAŞIMA BİR CANLI ALANDIR. BİR ÜS ALANIDIR.
Yoksa kendinde CANSIZ (!) bir alandır.
NEPTÜN: İç Katmanlarında, özellikle de 7, 8 ve 9. Eterik
Düzeylerde yaşayan Neptünlüler ( sizlerin DENİZ
İNSANLARI olarak adlandırabileceğiniz ) HÜLYALI
Varlıklar olup, ATONONDAN İNTİŞAR EDEN Düşleri ve
de ALTONADAN İNTİŞAR EDEN SES VE SANATI, Güneş
Sistemine ve Samanyolu’na ama öncelikle de Dünyanıza
aktaran varlıklardır. Bu anlamda Atlanta Company burada
yerleşiktir. Ve de gerçeklik yaşam alanıdır.
URANÜS: Özellikle Andromedalıların doğrudan
geliştirdikleri TEKNOLOJİK TASARIMLARIN MADDE
ÂLEMİNE UYARLANMASI İLE İLGİLİ çalışmaları
yaptıkları Evrensel yaşam alanıdır. Kendi sakinleri,
Arkturuslularla birlikte saman yolunda hayat eğitmenliği
yapmaktadırlar.
SATÜRN: TÜM SAMANYOLU GALAKSİNİZİN AMA
ESAS OLARAK DA GÜNEŞ SİTEMİNİZİN VE DE
ÇEKİRDEK DÜNYANIZIN İDARİ VE İŞLEYİŞ
MAKAMIDIR. Bu makamlarda yer alan Gerçeklik ve
Hakikat Boyutları varlıklarına ev sahipliği yapan Satürnün
kendi sakinleri ise EVRENSEL DİPLOMATLAR olarak
KONFEDERASYON ve FEDERASYON İÇİ İLETİŞİM VE
ETKİLEŞİMDE İŞLEVLERE SAHİPTİRLER.
JÜPİTER: Tüm bir Güneş Sisteminizi VAR ve YAŞAR
KILAN ve TUTAN ALANDIR. Direkt Atlanta ve ötesi J
Bilinci ve Enerjisini çeken ve doze ederek dağıtan alandır.
Sakinleri direkt ATLANTLAR olup, “ yapay ” bir Atlanta
hakikat yaşam Alanıdır.
MARS: An Alecta Non MATU Orionlu ( Asi kOL ) ve
Maldekli sentezi Karıncaların eski İllüzyon yaşam alanı. Şu
an CEZALI ve İBRETLİK Bir ÖLÜ ALAN olarak,
Samanyolunda TEŞHİR VE İKAZ SAHASIDIR.
VENÜS : ( VEGA Venüsle karıştırmayın lütfen ) İlahi
Tebligatların Güneş Sistemi ve Samanyolu içinde ulaklığını
yapan KUR’ANİLERİN Gerçeklik Yaşam Alanı. .
MERKÜR: Güneş Sisteminin ve Samanyolu’nun TESİRLER
İLETİM MERKEZİDİR. Altın Galaksi İmparatorluğunun
Santralizasyonunun Güneş Sitemi ayağıdır. Sakinleri
Galaktik ve Evrensel Tesirler Mekanizması İşleyişinde
uzmandırlar. Direkt Altın Galaksi ve Andromeda ile
bağlantılı olarak iş gören gelişkin Gerçeklik Varlıklarıdır.
TERRA: SİRİUS GÜNEŞLER BÜTÜNLÜĞÜ SİSTEMİNE
BAĞLI EVRENSEL BİR GERÇEKLİK YAŞAM ALANI
OLUP, SAKİNLERİ ATLANT İLE ANDROMEDA
CANLARININ SENTEZİ BİR İNSANLARDIR. VE DE BU
ÜZÜM SALKIMININ YAŞAYAN KİTAPLIĞI VE DE
BELLEĞİDİR. AYNI BİR İNSAN GİBİ.
Merhabalar.
Şöyle ki;
KALBİ ALANIDIR.
5/59 – 26.01.2008
“ Dostlarımız,
Bu SON ÇAĞRI...
Oradakiler,
Bu seslenişi işitecek olanlar ( gerçekte ŞİMDİ İŞİTMİŞ
OLANLAR ) içinden,
VARLIĞINIZ İÇİN,
FARKINDALIK,
DENGE,
UYUM,
NEŞE
ŞİFA
İÇİN
BU SON ÇAĞRI...
LÜTFEN,
Aksi halde
YOĞUN IŞIK
YOĞUN NEFES
YOĞUN SU
İLE ÖRÜLÜ
Ve de elbette,
Dostlarımız
ARAMIZA
VE DE
5/60 – 26.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Demiştik.
İşte dostlarımız,
Bu nedenledir ki,
İllüzyondan Gerçekliğe
Alfa dan Beta ya
ŞİMDİ DE....
Bu Neliğin
Yarattığı
Dinamiklerin de
Etkisi vardır.
Ülkenizde yaşanmakta olan olaylara ve bu olaylarla ilgili
AKTÖRLERE (A C ) bu gözle de bakmanızda hayırlar
vardır.
Merhabalar.
Ve bu nedenledir ki,
Ve ne demekse bu,
İstanbul Ruhsal
Ankara Rabsal
Antalya’dır.
5/62 – 27.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
2008
Anadolu Genetik Bütünlüğündeki 9 asal, 27 asıl ve 81 esas
GENİN, illüzyondaki araçlarla ifadesini bulan KAOTİK
UYUMSUZLUĞUNUN ZİRVE yapacağı bir yıl olacak.
Ancak, bu zirve ARTIK ÇIKILACAK BASAMAK
kalmayacağından BABİL KULESİNİN SONUNUN
BAŞLANGICI olacak.
2009
Anadolu Genetik Bütünlüğündeki 9 asal, 27 asıl ve 81 esas
GENİN, illüzyondaki araçlarla ifadesini bulan UYUM ve
DENGE TERCİHİNİN DİLLENDİRİLMEYE ve
EYLENMEYE başlayacağı yıl olacak. Bu siyaset, hukuk ve
iktisada ilginç yansımalar yapacak.
2010
Anadolu Genetik Bütünlüğündeki 9 asal, 27 asıl ve 81 esas
GENİN, illüzyondaki araçlarla ifadesini bulan BİRLEŞİM
ŞUURU ve TEZAHÜRÜ ile ilgili olarak önemli adımlar
atacakları bir yıl olacak. Bu merkezi ve yerel işleyiş ve
mekanizmalarınıza ilginç etkilerde bulunacak.
2011
Anadolu Genetik Bütünlüğündeki 9 asal, 27 asıl ve 81 esas
GENİN, illüzyondaki araçlarla ifadesini bulan ANADOLU
BÜTÜNLÜK ÇEMBERİNİ ifade ve eylemeyle ilgili CİDDİ
OLUŞUMLARI devreye alacağı bir yıl olacak. Bu aynı
zamanda ülkenizin AVRUPA ÇEMBERİ ile de ciddi bir
BİRLEŞİM ŞUURU ve ZEMİNİ oluşturduğu yıl olacak.
Bunun toplumsal yaşamın renkliliğinin GÖKKUŞAĞI olarak
tezahürüne ilginç yansımaları olacak. Özellikle sanat ve
kültür alanında.
2012
Anadolu Genetik Bütünlüğündeki 9 asal, 27 asıl ve 81 esas
GENİN, illüzyondaki araçlarla ifadesini bulan ANADOLU
BÜTÜNLÜĞÜNÜ devreye aldıkları yıl olacak. Ülkenizin
İnsanın ve CANLARININ hayata döndüğü yıl olacak bu yıl.
Bunun özellikle inanç ve bilim alanında ilginç yansımaları
olacak.
Dünyanız içinse
2010 Yılı yeni bir dünya ile ilgili yeni bir Bütünlükçü
anlayışın filizleneceği
Yıllar olacak.
Ancak unutulmaya,
5/63 – 27.01.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Daha önceki kimi seslenişlerimizde sizlere Atlanta Bilinç
Bütünlüklerinden ve Atlanta Yaşam Alanlarından söz ederek,
bunlardan Beş Bütünlük ve Alanla ilgili olarak da
adlandırmada ve açılımda bulunmuştuk.
Nasıl mı?
“ BU YAŞAM ALANLARINDAN
B - OROGON:
D - ALTONA:
E - ATONON:
Sevgili Dostlarımız,
Durduk yerde ve de bu denli sınırlı bir sunumla neden bu
seslenişi ilettik dersiniz?
5/64 – 02.02.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Bir önceki seslenişimizde sizlere söz ettiğimiz beş Atlanta
Yaşam Alanı ile ilişkili ve ilgili olan sınırlı sayıda varlığın
ismini iletmiştik. Her ne kadar nedenini de açıklayarak da
olsa sonunda da sormuştuk, acaba niye böyle bir şey yaptık
diye.
A - ALİON :
B - OROGON:
D - ALTONA:
Sevgili Dostlarımız,
Ve de dostlarımız,
5/65 – 02.02.2008
“ Dostlarımız,
Merhabalar.
Olacak iş değil. Bakar mısınız, bunlar SON Seslenişler ve de
sizler bizlerden kim bilir neler beklerken, bizler nelerle hem
seslenişleri heba ediyoruz hem de sizleri oyalıyoruz. (
ACABA? )
Ve kullandıkları
Ve
YILDIZ SİLAHLARINDAN
Ve
VE SONRA DA
RESMEN,
BUNA RAĞMEN MÜTTEFİKLERİN
ÖZELLİKLE DE
DRESDEN İ NİÇİN 42 SAAT BOMBALADIKLARINI
ANLATABİLİRİZ.
VE NİÇİN
AMERİKA NIN
J’ APONYA YA
VE
SANKİ SİZLER İÇİN HİPNOZ VE BİLİNÇSİZLİK
OLABİLİRMİŞ GİBİ
İSİMLER İLETİYORUZ...
3 – NE SİZİ HEYECANLANDIRIR?
4 – HEYECANINIZI NE ÖLDÜRÜR
13 – KAHRAMANINIZ KİM
* KAHRAMANLIĞA VE KAHRAMANLARA
İNANMAYAN VE KENDİSİNİN KAHRAMAN(!)
OLDUĞUNU BİLEN BİREYLER.
14 – EN ÇOK KULANDIĞINIZ KÜFÜR NEDİR
* MEKANİK AKSAM.
* CANLARIMIZLA BÜTÜNLEŞMEK
* CANSIZLIK
* BİLEREK VE DOĞARAK....
Dostlarımız,
Daha önce 9.9.9 Buluşmamız ile ilgili olarak sizlere
ilettiğimiz çağrıda demiştik ki,
“ Bu buluşmada
8.8.8 = BOLLUK (EVRENSEL - GALAKTİK -
DÜNYASAL)
9.9.9 = KAVUŞMA ( GALAKTİK = DÜNYASAL )
VE DE LÜTFEN,
ASLA..
VE SU İÇİNİZ,
NEFES ALINIZ,
NEŞELİ OLUNUZ....
5/67 – 02.02.2008
“ Dostlarımız,
BU BİR ŞAKADIR.
Niye mi şaka yapıyoruz.
ŞAKA 1:
ŞAKA 2:
ŞAKA 3:
BAĞLI ELBETTE...
5/68 – 02.02.2008
“ Dostlarımız,
Dostlarımız,
KORKU – SEVGİ
İşte bu düzlemde,
Agartha; ( SEVGİ )
Şambala : ( KORKU )
Ve
İçin
KENDİNE
KARDEŞİNE
SİSTEME
GÜVEN ve SEVGİYE
DAVET EDİYORUZ.
ÜF OLUNMAYA
KÜF OLUNMAYA
YA,
CAN OLUNA
YA,
“ Dostlarımız,
Elbette HAYIR...
HAYALİNİZDE,
DÜŞÜNCENİZDE,
HALİNİZDE,
TUTUMUNUZDA
SEVGİ ERİ
GÜVEN VARLIĞI
OLASINIZ,
DAİMA.....
5/70 – 05.02.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
% 40 ı A BÜTÜNLÜĞÜ,
% 40 ı D BÜTÜNLÜĞÜ
% 10 u C BÜTÜNLÜĞÜ
% 5 i B BÜTÜNLÜĞÜ
% 5 İ E BÜTÜNLÜĞÜ
% 40 ı E BÜTÜNLÜĞÜ,
% 40 ı B BÜTÜNLÜĞÜ
% 10 u D BÜTÜNLÜĞÜ
% 5 i A BÜTÜNLÜĞÜ
% 5 İ C BÜTÜNLÜĞÜ
5/71 – 06.02.2008
Dragon Genlerine
SİSTEMLE BİRLİKTE
5/72 – 06.02.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
5/73 – 07.02.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
( ATLANTA BİLİNÇ BÜTÜNLÜKLERİNDEN ALİON’UN
OLUŞTURDUĞU
Yeter ki
Canlarımız
Ki öyledir.
BEN ALYON ( K/1 ),
Aşk bendesi ve Aşk olan Bütünün Bendeki ifadesi olan ben,
hepinizi AŞKLA KUCAKLARIM.
AŞKLA KALIN. HAYATA VE ONUN TÜM İFADELERİNE
AŞKLA...
5/74 – 07.02.2008
“ Dostlarımız,
İlim ve Düş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Ah Dostlarımız,
Oysa
Aradıkça arayacak,
Zihinle bulamazsınız...
Zihinle göremezsiniz...
Arayışsa zihinseldir.
Ve de OL MADIĞINIZI bulamazsınız.
Artık sadece,
Ve kendiliğine
Ve
5/75 – 08.02.2008
“ Dostlarımız,
İlim ve Düş Âlemlerine Açılan kapıdan,
İşte dostlarımız,
Oysa
Varlık,
EŞYANIN TABİATINI,
HAYATIN SIRRINI
OLANIN ASLINI
Ah dostlarımız,
Yazık
5/76 – 08.02.2008
“ Dostlarımız,
Hakikatin İlmine ve Hakikatin Düşlerine Açılan kapıdan,
Çünkü dostlarımız,
İlim sağlayacak...
Artık zamanlar
İlimi de,
Ve de sizlerden ricamız,
Bizlerin aktardıklarına da
Ve bu seslenişleri
5/77 – 10.02.2008
“ Dostlarımız,
Ancak, dostlarımız,
HAL VE TUTUMLARIDIR.
VE DE UNUTULMAYA,
O OLAN YÜCE,
VE DE
İNSANLIĞIN DA O ŞEHRİN
HEMŞEHRİLERİ OLMASINI
Dostlarımız,
5/78 – 10.02.2008
“ Dostlarımız,
Aşk ve Biliş Âlemlerine Açılan kapıdan,
Ve de siz SEVGİLİLERE
Siz Benliklerimize
Siz Canlarımıza
Bu şekilde de olsa
Seslenebilmek
Dostlarımız,
Sizlerden ricamız,
Çünkü SİZLER,
HAYATSINIZ....
Ve de biliyorsunuz ki,
Dostlarımız,
Hakkınızı ödeyemeyiz...
da
ASIL SİZLER LÜTFEN
HAKLARINIZI HELAL EDİN BİZLERE.
5/79 – 10.02.2008
“ Dostlarımız,
Ses ve Müzik Âlemlerine Açılan kapıdan,
Ve de dostlarımız,
Deriz ki
Ve ilim,
O düşlerin hasları,
Dostlarımız,
Çok değil,
En geç 30 Dünya Yılı içinde, Tıbbınız Hücresel Müziği ve
Sesi Berraklıkla Keşfettiğinde,
5/80 – 10.02.2008
" Dostlarımız,
Dostlarımız,
Sanmayınız ki görmüyoruz...
Sanmayınız ki işitmiyoruz..
Sanmayınız ki kayıtsızız...
Ve RAHİM OLAN
ASLA EVLADINI
Dostlarımız,
Neşe mi?
Ve de bilesiniz,
O’nun nizamı
SEVGİ, GÜVEN VE NEŞEDİR.
Vakitler geldiğinde,
Horozlar Öttüğünde,
Ancak
OL ANLAR,
Ve de dostlarımız,
12 Lİ HİZMET ÇEMBERLERİDİR.
BURALARDAN DÖRDÜNCÜ DÜZENİN GEÇİDİ
GÖKKUŞAKLARININ DOĞUŞU
İSE
BİZLER,
SES VERDİK....
SESLERİMİZİ BÜTÜNLEMEYE.....
Ben AMON – RA ( K / 5 ),
O’nun Rabbı ve Rablık ve Rablar olan Bütünün Bendeki
İfadesi olan Ben, Amon – Ra,
5/81 – 10.02.2008