You are on page 1of 3

Ord. Prof. Dr.

Cahit Arf'ın Cahit Arf'ın


Yapay Zekâya Bakışı

Makinaların düşünebilmesi konusunu araştırdığımda ilk olarak 1950’lerde, İngiliz bilim insanı
Alan Turing tarafından “Makineler düşünebilir mi?” sorusuyla kavramsal olarak  ortaya
atılmış ve cevabı aranmaya çalışılmıştır. Bundan üç yıl sonra Prof. Dr. Cahit Arf Makine
Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?’ başlığıyla Erzurum’da Atatürk Üniversitesinde
düşüncelerini paylaşmıştır. Öncelikle ülkemizin dehalarından ünlü matematikçi Cahit Arf’ın
dünyada yapay zekânın daha yeni açıklandığı yıllarda dünya ile aynı zamanda bu konulara
çalışma ve kafa yorması bizim gurur kaynağımızdır. Biz genç nesiller olarak ülkemizde böyle
değerli bilim insanları görünce aslında her şeyin anlaşılabilir olduğunu ve bizlerin de değerli
büyüklerimiz gibi akıl yorup emek vererek istediğimiz başarıları elde edebileceğimize
inanabiliyoruz. Genç üretimcilerimizin dünya çapında yenilikler yapmaması için hiçbir sebep
görmüyoruz. Değerli bilim insanımız Cahit Arf konferansa daveti için teşekkürlerini sunarak
konuşmasına başlıyor ve Erzurum’un köklü kültürünü ve tarihinden bahsederek ileride bilim
konusunda gelişeceğini umut ettiğini belirtiyor. Hatta bilim konusunda ilerleyeceğimiz
konusunda imkânsız olmadığını belirterek Tiflis’i örnek vererek batı ülkelerinin de bilimde
yavaş ilerlediğini eleştiriyor. Hocamız kendi aklımıza güvenmediğimizi eleştiriyor ve herkesin
kendi aklını kullanıp değerlendirme yapmak yerine bilgisine güvendiği insanlara danıştığını
söylüyor. Gerçekten de bu şekilde kendi bakış açımızı köreltiyoruz. Kendimizi eleştirerek belki
yaptığımız hatayı değerlendirsek çok daha gelişebileceğiz fakat kolay yolu seçip bilgiyi
kullanmıyoruz. Hocamız bu zihniyetin hala devam ettiğini ve bildiklerimizi anlatmak veya
farklı bilgileri anlamak yerine onları yenme çabasında olunduğundan bahsediyor. Bu
durumun en üzücü yanı ise bu zihniyetlerin yalnız o dönemlerde olmayışı ve hala devam
etmesidir. Hocamız düşünme ve anlamanın zor olmadığından da “Karışık gördüğümüz
hadiselerin veya tertiplerin birçoklarını anlamak hiçte zannedildiği kadar güç değildir.”
diyerek bahsediyor. Ezberci eğitimin düşünmeyi öldürdüğünü söylüyor. Aslında günümüzün
büyük sorunu olan ezberci sistemin hala devam ediyor olmasıdır. Ezberci eğitimin yok olduğu
bir sistemde düşünebilmenin ve bilimin ilerleyebilmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum.
Hocamızdan anlama konusunda çok acele davranmamamız gerektiği ile ilgili ilk radyo
vericisini yaptığı kabul edilen Marconi ve bir kadın arasında geçen konuşma üzerinden örnek
verilerek anlatılıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası bilimde 3 büyük gelişme olduğundan
bahsederek sözlerine devam ediyor. “Bunlar atom enerjisi, duruma göre düşünen ve karar
veren makineler ve sun’i peykler yani yapay uydular.” Cahit Arf aslında burada düşünen
makinelerin imkânsız olmayacağını söylüyor. Bu makinelere cep telefonu ve alarmı örnek
veriyor. Cep telefonunda kişisel bir asistandan bahsetmesi hocamızın bilimde önsezilerinin ne
kadar yüksek olduğunu bir kez daha anladım. Aslında günümüzde kullandığımız, gayet bize
normal gelen ‘’Siri’’ gibi telefon asistanından bahsediliyor. Telefonumuzda birilerini
aradığımızda kişisel asistanın araması, aradığımız kişi meşgul olunca asistanın meşgul daha
sonra arayınız gibi talimatların verilebileceğinin veya alarmların bizim istediğimiz saatte
uyandırmasından örnek verilerek ileride uyanmadığımız takdirde bize bir bardak suyu
üzerimize dökebileceğini ve bu olayların çok basit bir sistem olduğundan bir mucize
olmadığından bahsediliyor. Cahit Arf makinelerin düşünmesi noktasına iki problemden yola
çıkıyor ve bu problemlerin makinelerin ve bizim benzer düşünerek çözdüğümüzü söylüyor.
Bu düşünceden sonra "Tüm problemleri çözebilen bir makine yapabilir miyiz?" sorusunu
soruyor ve beynin işleyişleri makineye uyarlanmasını söylüyor. Günümüzden 62 yıl önce
Cahit Arf’a inanmayan hatta olanaksız bir olay olarak gören insanların olduğundan eminim.
Ama bugün gerçeği biliyoruz ki evet makineler düşünebilir. Bazı kesim bunu korkunç bulabilir
bazıları da bir umut her ne olursa olsun makineler gelişmeye devam ediyor ve etmeye devam
edecektir. İlk başlarda makine ve düşünmenin çok uzak olduğu sanılsa da aslında birbirini
tamamlayıcı olduklarını birbirleri arasında bir anlam ifade ettiğini ileri sürmüşler. 62 yıl önce
bunun imkânını ispatlamışlar. Şu dönemde bile inanmayan insanlar varken o dönemlerde
böyle konulardan bahsedebilmemiz çok güzel bir olay. Sonlara doğru bir kez daha
makinelerin düşünebilmesinin zor anlaşılmayacağını vurgulayarak ‘’Görülüyor ki zamanımızın
harikalarından biri olan bu makinelerin anlaşılması için şeytanî bir zekâya ihtiyaç yoktur.
Sadece akl-ı selim kâfidir’’ diyor. Cahit Arf’ın mucize gibi duran bu makinelerin yapımının
sanıldığının aksine basit esaslara dayandığını ama bu basitlikten karmaşık yapıların
çıkarılması için sabır ve çalışmanın şart olduğunu belirtiyor. Sözlerini makine ve insan beynini
kısa bir şekilde karşılaştırarak bitiriyor. Makinelerin bazı işleri insan beyninden çok daha
çabuk yapabildiklerini ancak insanlar kadar çeşitli yapamadıklarını söylüyor. İnsan beyninin
gelişebileceğini ama makinenin yapıldığı gibi kalmakta olduğunu ancak kendini geliştirecek
makinelerin tasarlanabileceğini belirtmiştir. Cahit Arf’ın bizim bu kadar karışık gördüğümüz
ve belki de bazılarımıza hala olanaksız gelen bir yazılımı 62 yıl önce ne kadar yalın ve basit
anlatmış olması beni çok etkiledi. 62 yıl öncesi hakkında düşünceleri araştırıp görebiliyoruz
ama bu makaleden sonra 62 yıl sonrasını kafamda canlandırmaya çalıştım. Umarım 62 yıl
sonra insan beynine en yakın yazılımlar olan yapay zekâ ile tanışabiliriz. Hocamızın
konuşmasının sonunda bu işin yıllar sonra bile belki de hiçbir zaman yapılacağını
düşünmemesi insanda var olan estetik kaygı yüzündendir. Günümüzün de yapay zekâ
teknolojisinde olmamasının temel nedeni bu kaygı mı? 62 yıl önce bu teknolojinin basit ve
oluna bilinirliği konuşuluyorken bile 21. Yüzyılda bu teknoloji neden yok? İnsanoğlunun
hayatına karşı tehdit olarak mı görülüyor? Yapay zekâ insan beyninin taklidi ise ve evrendeki
en zeki varlık insansa insanlık için istenmeyen şeyler olabilir mi? Bu ve benzeri soruların
cevapları günümüzde hala çözümlenmiş değil ve tartışma konusu. Bu soruların cevaplanması
için dünyanın yapay zekâyı anlamasını, yakından tanımasını ve ilerideki gelecek tehlikelere
karşı önlem alınması gerektiğini düşünüyorum.

BÜŞRA DOKUR

You might also like