You are on page 1of 12

T.C.

İSTİNYE ÜNİVERSİTESİ
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ
1.SINIF

TV VE GÜNDELİK YAŞAM ELEŞTİRİSİ DERSİ


VİZE ÖDEVİ

BÜŞRA DOKUR
200402006

DOÇ. DR. AYBİKE SERTTAŞ

2020
ARAŞTIRMA SORULARI

1. Televizyonda neden her yayın döneminde trendler oluşur? Farklı bir iş

üretmek neden zordur? Televizyon programlarının (dizi, haber, sabah

programı, vb.) üretimini etkileyen faktörleri açıklayarak yazınız. Bu

bağlamda televizyon yayıncılığının mevcut durumu ve geleceği

konusundaki öngörüleri açıklayınız.

2. İzlediğiniz filmde (Nightcrawler, V For Vendetta veya Truman Show)

medyaya dair nasıl bir mesaj verilmektedir? Medya iktidar ilişkisi nasıl

betimlenmektedir? Haber üretimi konusunda nasıl bir yapı tasvir

edilmiştir? Medya ve etik konusunda neler gözlemlediniz? Filmde sizi en

çok etkileyen ve düşündüren sahne hangisiydi, anlatınız.


1. TELEVİZYON YAYINCILIĞI

Geleneksel medyanın önemli bir araçlarından biri olan televizyon günümüzde hala

popülerliğini koruyan; bilgilendirme, haber verme, eğlendirme gibi özellikleri bulunan kitle

iletişim aracıdır.1 Televizyon programları da genellikle bilgilendirme ve eğlendirme üzerine

kurulu televizyon dizileri, belgeseller, show programları, yarışmalardan oluşan yayınlardır. 2

Televizyon eski bir kitle iletişim aracı olmasına rağmen günümüzde de popülerliğini

korumakta ve gelişen teknoloji ile ekonomik büyüme karşısında tüketici konumundaki

seyirciler her geçen gün televizyona ayırdıkları vakit artmaktadır. 2 Bunun nedenleri ise

reklamların uygun kitlelere göre tasarlanması, programların sürelerinin kısaltılması,

içeriklerin yenilenmesi ve günümüz şartlarındaki internetin sağlamlaştırılmasıyla hedef

kitlenin konforlu bir şekilde televizyonu izlemesidir. Gelişen teknolojiyle birlikte televizyon

geçmişten günümüze teknik olarak büyük değişimler göstermiştir.3 Bu teknik gelişmelerden

biri televizyonun popülerliğinin arttırılması, reklamların ve yayıncılığın kişiselleştirilmesi ve

izlenmeyi kolay hale getirilmesi için yeni nesil teknoloji olan İnternet Protokol

Televizyonudur (IPTV). IPTV’lerin teknolojinin medya yakınlaşmasında önemli bir rolü

olduğunu söyleyebiliriz.1 Bu teknoloji sayesinde insanlar daha kişiselleşmiş televizyon izleme

ve medya sektöründeki yenilikleri kaçırmama imkânına erişeceklerdir. Teknik olarak

gelişmeler olsa da içerik olarak kolay kolay yenilikler tercih edilmemektedir. Bunun sebebi

televizyonun bir işletme olması ve seyircileri bir müşteri gibi görmesidir. Televizyonda her

yayın döneminde belli trendler oluşur ve bu trenleri oluşturan ve yönlendiren seyircilerdir.

Yeni trendlerin oluşumunda dünyanın veya ülkenin ekonomik durumu, sosyal yaşantısı,

eğitimi, kültürü ve sağlık sorunları gibi etkenler yer alır. Şu anki trendlerden örnek verirsek

dünyada Covid virüsü yüzünden pandemi koşulları yaşanmaktadır. Bu virüs insanları eve

kapatmış ve televizyona daha da bağımlı hale getirmiştir. Özellikle bazı ülkelerde kişi başı

televizyon izleme sürelerinde kayda değer artışlar yaşanmıştır.4 Bu yüzden de dünyada sağlık
haberleri, sağlık programları veya salgın ve virüs adlı dizi filmler trend olmuştur. Buradan

çıkarım yapacak olursak insanların mevcut koşullarının trendleri etkilediğinden söz

edilebiliriz. Medya çalışanları mevcut trend içerikler üzerinde yoğunlaşırlar fakat farklı

içerikler üzerinde durmazlar. İçeriklerin kolay kolay değişmemesini etkileyen faktörler

reklam gelirleri, sponsorlukların korunması gibi ticari kaygılardır. Bu sebepten ötürü medya

çalışanları kolay yolu seçerler ve riske girmezler. Reklam gelirleri ile faaliyetini sürdüren

ticari bir işletme olan televizyon yayıncılığı, televizyon kanallarının reklam gelirlerinden daha

fazla pay alabilmesi ve seyircilerin kendi kanallarını izlemeleri için program arayışına

çıkarlar.2 Bu durum televizyon kanalları arasında rekabeti ortaya çıkarır. 2 Seyirci tarafından

popüler olan formatların taklit edilmesiyle birçok kanalda yayınlanır. Televizyon kanalları

farklılık yapmak için yurt dışından sözleşmeli programları formatları satın alırlar ve

televizyonda yenilik yaparlar. Daha sonra formatlar tükenince durgunluk dönemine girilir ve

bu döngü böylece devam eder. Bu yüzden de insanlar farklı bir iş üretmek yerine trend

programları bu döngü ile tekrar ekranlara sunarlar. Farklı bir iş üretmenin risklerini göze

almazlar. Bu yüzden de ekranda orijinal içerikler görememekteyiz. Televizyon, statü fark

etmeksizin her kesimden insanların izlediği bir araçtır. İnsanların televizyon karşısında

geçirilen zamanın da oldukça fazla olduğu kanıtlanmıştır.5 Böylece televizyonların toplumları

yönlendirmede önemli bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca televizyon programları (dizi,

haber, sabah programları vb.) toplumların aynası olmakta büyük rol sahibidir. Televizyon

programlarının üretimini etkileyen faktörlere gelirsek televizyon programlarının yapısını

biçimini ve yapım yaklaşımını belirlemek adına formatı bulunmalıdır. Televizyonlardaki

program formatları genellikle iki başlık altında adlandırılır. Bunlar: iç yapımlar ve dış

yapımlardır. Bir televizyon kanalı personelleriyle (yapımcılarıyla), kendi bünyesinde çalışan

kişilerle bir program formatı oluşturup yayınlıyorsa buna iç yapım denir. Dış yapım ise

genellikle medya ajanslarından satın alınan programlara denir. Formatlar toplumsal ve


kültürel altyapı gibi bazı mihenk taşlarının yerine oturmasıyla birlikte oluşturulur. Bu ister

daha kolay yol olan dış yapımla yapılır ya da daha çetrefilli yöntem olan iç yapımla olur.

Televizyon programlarının yayınlanması için bazı kriterlerin önceden belirlenmesi gerekir.

Bunlardan biri de bütçedir. Yapım sürecinde bütçenin önemi yüksektir. Bir programın

fikirden sunuya geçmesi için üretim süreci oluşturulmalıdır. Bunun için de para gerekli bir

kaynaktır. Yapım ekibinden teknik araçlar ve ekipmanlara, mekân giderlerinden ön

görülemeyen en büyük ayrıntılara kadar tüm harcamalar önceden ayrıntılı bir şekilde

hesaplanır. Bütçenin seviyesi programın hayata geçmesinde büyük önem arz eder. Eğer açık

bir şekilde yüksek bütçeli bir program fikri varsa bunun hayata geçme olasılığı düşüktür

çünkü bu büyük bir risktir. Bundan dolayı da küçük bütçeli kalitesiz program fikirleri

sıklıktadır. Günümüzde ülkemizi baz alarak konuşmak gerekirse yüksek bütçeli programlar

yok denecek kadar azdır. Olanlar da halk tarafından sevilen ünlü yapımcılar tarafından

oluşturulan ve çok rağbet gören yapımlardır. Bütçe her ne kadar önemli olsa da program

üretimi tamamen buna bağlı değildir. Bir programın yayın kuşağı, izleyici kitlesine göre

belirlenir. Eğer kadınlara yönelik bir program yapmak isteniyorsa yayın saatleri ev

hanımlarının rahatça televizyon başına geçeceği yani eşlerinin işte olduğu saatlerde yapılır.

Dini bir program yapılmak istenirse genellikle o dinin gününde veya ayında yapılır. Ya da bir

çizgi film yapılırsa çocukların okul çıkış saatine denk getirilir. Programın alabileceği

reklamlara göre de programın içeriği değiştirilebilir.

Televizyon yayıncılığının geçmişini, mevcut durumunu ve geleceğini ele alalım.

Televizyonun teknik olarak geçirdiği önemli aşamalardan biri analog yayıncılıktan sayısal

(dijital) yayın teknolojisine geçişi olmuştur.1 Eski zamanlarda televizyonlarda sadece tek

kanal bulunuyordu. Siyah beyaz ekranlarda sekiz kanal tuşuna sahip televizyonlarda günün

belli zamanlarında izlenirdi. Türkiye’de yayıncılıkta 50. Yılını dolduran TRT yayını akşam

belli saatlerde biter ve sonrasında kareli ekranda televizyonu kapat uyarıları verilirdi.
Teknolojinin en hızlı değişim gösteren alanlardan biri olan yayıncılık internet teknolojilerinin

gelişmesiyle paralel olarak televizyon yayıncılığı önemli bir dönüşüm göstermiştir. 6,7 Bu

dönüşümle TRT kanal sayısını arttırdı ve özel kanallar çıkmaya başladı. Çok kanallı ve zengin

içerikli hayata 90’larda geçiş yapıldı. Yaratıcı içerikler oluşturulmaya başlandı. Eski nesil

televizyonlar yeni döneme ayak uymayınca yeni nesil televizyonlar ortaya çıktı. İnsanlar

televizyon başında aileleriyle daha çok vakit geçirmeye başladı. İnternetin her şeyi

değiştirdiğinin basit bir örneğini gördük. Günümüz yayıncılığında ise internet platformu da

değiştirmiştir. İnternet sayesinde artık seyirciler yayıncının sunduğu yayınları değil kendi

istedikleri yayınları istediği yerde ve saatte izlemektedirler. Örnek verirsek Youtube gibi bir

kanalda insanlar istediği her konuda bilgi sahibi olabilir, video izleyebilirler. İzleme listesi

oluşturup kanalları kişileştirebilirler ve bu şekilde televizyon yayıncılığının yeni medya

yayıncılığına dönüştüğüne şahitlik ediyoruz. Televizyonlarda yeni yayıncılık türlerinin

çıkması, dijital platformlarının ortaya çıkışı televizyon yapımcılarının sosyal medya

platformları üzerinden izleyicilerle iletişim kurması Sosyal TV yayıncılığını ortaya

çıkarmıştır.1 İşin başka bir boyutu da izleme deneyimimizin değiştiğidir. Türkiye’de veya

dünyanın çeşitli ülkelerine hizmet veren Netflix ve benzeri oturumların oluşmasıyla

insanlarda aşırı ve arka arkaya izlenme alışkanlıkları oluşmuştur. Eski alışkanlıklarımızda

izleyeceğimiz bir dizinin yeni bölümünü izler ve gelecekteki bölümü haftaya verileceği

zamanda izlemek için beklerdik. Oysa bugünkü Netflix, Digiturk, Tivibu gibi dijital

platformlardan istediğimiz zaman istediğimiz yerde bütün bir sezonu izleyebilme imkânımız

oluyor. Amerika gibi yurt dışı bazı ülkelerde ise Netflix, Amazon Prime gibi platformlarda

orijinal içerikler çıkmaya başlanıyor. Yayıncılığı bu değişimler karşısında nasıl bir gelecek

bekliyor? Amerika’nın trendleri belirlediğini göz önüne alırsak Amerika’da yavaş yavaş

klasik TV olan kablolu TV ve benzeri teknolojilere karşı rağbet görülmüyor. Hatta ileriki

zamanlarda çok fazla satış bile yapılmamaya başlanacaktır. İnsanlar Netflix, Youtube gibi
platformlardan istedikleri içeriklere sahip oluyor ve artık televizyonlar yerine cep

telefonlarından izlemeyi tercih ediyorlar. Böylece izlemek daha çok bireysel bir aktivite

haline geliyor ve aileyle birlikte televizyonda bir şeyler izleme devri bitmeye başlıyor.

Türkiye’de Amerika’daki insanlar kadar klasik TV dışlanmamıştır ve halen talep görmektedir.

Fakat Türkiye’de de Netflix, PuhuTv, Tivibu gibi platformlar çok gündemde olup kendi

içerikleriyle popülerliğini korumaktadır.


2. V FOR VANDETTA: FİKİRLERE KURŞUN İŞLEMEZ

“Peki ya o adam? Adının Guy Fawkes olduğunu ve 1605 yılında Parlamento Binası’nı

havaya uçurmaya çalıştığını biliyorum. Ama aslında kimdi o? Nasıl biriydi? Bize adamın

kendisini değil, savunduğu fikri unutmamamız söylendi. Çünkü bir insan başarısız olabilir.

Yakalanabilir, öldürülebilir ve unutulabilir. Ama bir fikir 400 yıl sonra bile, dünyayı

değiştirebilir. Fikirlerin gücüne doğrudan şahit oldum. İnsanların bir fikir uğruna

birbirlerini öldürdüklerini hayatlarını feda ettiklerini gördüm. Ama bir fikri öpemezsiniz.

Ona dokunup sarılamazsınız. Fikirler kanamaz. Onlar acıyı hissedemez. Ve onlar sevemez.

Ve özlediğim bir fikir değil bir adam... 5 Kasım’ı unutmamamı sağlayan adam. Hatırla, 5

Kasım’ı hatırla. Barut ihanetini ve komplosunu… Zaten aklım almaz barut ihanetinin

neden unutulacağını. Ama ya adam? Biliyorum, adı Guy Fawkes idi… Bu ülkeye neyin

unutulduğunu anımsatmak için. 400 yıldan fazla bir süre önce, bu vatansever, Kasım’ın

5’ini ebediyen hafızamıza kazımayı diledi. Hayali, eşitlik, adalet ve özgürlüğün

kelimelerden öte olduğunu dünyaya anımsatmaktı. Kelimeler görece kavramlardır. Eğer

bir şey görmüyorsanız.’’


16. yüzyılın devrimcisi sayılan Guy Fawkes atıfta bulunarak başlayan film hükümetin ölçüsüz

kontrolü ve vatandaşların toplumda olması gereken güce yönelik sorunlara odaklanılmış.

Filmdeki V karakterinin amacı baskıcı hükümeti devirmeye ve İngiltere liderlerinin suçlarını

ortaya çıkarmaya adanmıştır. Filmi izledikten sonra yaşadığınız toplumda kendinizin ve

hükümetin rollerini düşünmeye başlıyorsunuz. V karakterinin bahsettiği devrimciden kısaca

bahsedersek Guy Fawkes, 5 Kasım 1605 tarihinde Katolik kilisesine bağlı bir grubun İngiliz

kraliyetine kurduğu Barut komplosu suikastın başrollerinden biriydi. Amaçları İngiliz

hükümetini Katolikliğe dönüştürmekti. Suikastın fikir kurucusu olmamasına rağmen Guy

Fawkes parlamentoda tonlarca barutlarla birlikte yakalanınca idam edildi. Komplo başarısız

olsa da Guy Fawkes 19. Yüzyılda da yönetime karşı duranların sembolü olmuştur. Filmde ise

komplo gerçekleştirilmiştir. V karakteri halkı yanına çekerek hükümete karşı gelmiş, halkın

kendi devletlerinden korkmaması, devletlerin kendi toplumlarından korkması gerektiğini

vurgulamıştır. Filmde de asıl çıkarılması gereken konu fikirlerin gücü olduğu ve fikirler adına

ölen insanların unutulmaması gerektiğidir. V, “Korku, bu hükümetin esas aracı haline

geldi.” diyerek hükümetin korku imparatorluğu kurduğunu söyler. Devlet başkanı Sattler,

kendi otoritesini güçlendirmek amacıyla tüm kitle iletişim araçlarını kullandı.8 Toplum

üzerinde etkisini göstermek için şehrin her yerinde büyük televizyonlar koydu.8 Hükümet,

televizyonun toplumlar üzerinde büyük bir etkisi olduğunun ve insanların düşüncelerini

yönlendirebileceğinin farkındadır. Böylece televizyonun sadece eğlendirme, vakit geçirme

veya bilgi verme işlevlerinin olmadığını anlıyoruz. Filmde tek bir kanal vardır ve bu kanal

hükümetin tarafındadır. Bu tek kanal olan BTN, iktidarın propaganda aracı haline gelmiştir. 8

Ülkede her ne olursa olsun halka olumlu yansıtılmış ve bir sorun olarak gösterilmemeye

çalışılmıştır.8 Medya etik davranmayarak olanı yansıtmak yerine olması gerektiğini yansıtarak

insanları manipüle etmeye çalışmış ve halktan birçok şeyi gizlemiştir. V, “Siyasiler gerçeği

örtmek, sanatçılar ise gerçeği göstermek için yalan söylerler.” diyerek filmde bunu
belirtmiştir. Bunun bir örneği olarak V, filmin başında adalet heykelini klasik müzik ve havai

fişekler eşliğinde patlatmıştır. Fakat bunu medyaya bu şekilde yansıtmamışlar. Başkan

durumu lehine çevirerek adalet heykelinin yıkılması gerektiğini ve bunun gösterişli bir şekilde

yapmaları gerektiğini söylemişlerdir. Bu şekilde hükümet, medyaya yoğun bir sansür

uygulamıştır. Her şey başkana önceden gönderilir ve başkanın onayında geçmeyen hiçbir şey

medyada yayınlanmaz. Haber üretiminin kontrolü tamamen hükümetin elindedir. Tüm kitle

iletişim araçlarının yönetimini ele almış, her sokağa hatta her eve dinleyici koymuştur. 8 Belli

saatlerden sonra sokağa çıkma yasağı koyarak insanları kısıtlamıştır. Filmdeki sistem bunu

gerektirmiş ve bu şekilde hükümet insanlar üzerinde haklar edinip insanların algılarını kontrol

etme eğilimi göstermiştir. Bunu da insanların başlarına bir salgın veya bir metro patlaması

gibi olayları ortaya çıkararak insanların bir kurtarıcı aradıkları ortam yaratmışlardır. Halkın

ihtiyacı olduğu zamanda ortaya çıkıp kahraman rolüne bürünüyor ve insanların algılarını bu

şekilde olaylarla kapatıp kendilerinin o konumda olmaları gerektiğine inandırmışlardır.

Böylece halkın otoriteye uyum sağlamalarını kolaylaştırmışlardır. V, böyle bir sistemde

liderlerin cezalarının çekeceği bir mahkemenin olmadığını şu cümleyle vurgulamıştır: “Eğer

iktidar yozlaşmışsa ve onu yargılayabilecek bir mahkeme kalmamışsa, şiddet meşrudur.”

diyerek kendi adaletini kendi uygulamıştır. V, böyle bir sisteme son verebilmek için bütün

televizyonları ele geçirmiş ve halka gerçekleri anlatan bir CD yayınlamıştır. Ülkenin

kurtuluşu için halkı teşvik etmeye çalışmıştır. Bu CD’den sonra terörist olarak adlandırılan

V’nin etkisiz hale getirildiğini ve öldürüldüğünü televizyonlara vermiştir. Oysa öldürülen kişi

sadece V’nin maskesini takan halktan bir kişidir. İnsanlar bu görüntülerden sonra V’nin

maskelerini takarak özgür düşünceyi savunmuş ve bir başkaldırı yapmışlardır. Filmin sonunda

da V ideallerine kavuşarak suçlulara kendi yöntemiyle cezasını verip parlamentoyu

patlatmıştır. Filmde beni en çok etkileyen şey V’nin “Bu maskenin altında bir yüz var,

ancak benim değil. Ne altındaki kaslardan daha ‘ben’dir o yüz… Ne de altındaki


kemiklerden. Bu maskenin altında etten daha fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir

var! Ve fikirler kurşun geçirmez.” sözleri olmuştur. Fikirlerin hiçbir şekilde acıyı da sevgiyi

hissedemeyeceğinden, fikirlerin ölümsüz olduğundan ve bu fikirlerin unutulmaması

gerektiğini söyleyerek davasında savaşmıştır. Filmde V’nin kim olduğu sorulunca Evey’in

“Edmond Dantes‘ti. Babamdı ve annemdi. Erkek kardeşimdi. Arkadaşımdı. O sizdi, bendi.

O hepimizdi. O geceyi ve onun bu ülke için anlamını kimse unutmayacak. Bense o adamı

ve onun benim için anlamını hiç unutmayacağım.” sözleriyle aslında V’nin herkesi

yansıttığını ve herkes için savaştığını belirtmiştir. Filmde beni en çok düşündüren olay ise

V’nin bu sisteme dur diyebilmesi için parlamento binasını patlaması doğru bir hareket miydi?

V, binayı sadece bir sembol olarak görüyordu ve bir ihtiyaç olarak görmüyordu fakat bunun

çözümü patlatmak mıdır? V’nin adalet sisteminde şiddeti eğitim aracı olarak kullanmak ne

kadar doğrudur? Vandalizm bir çözüm müdür? gibi sorular ise sorguladığım kısımlar

olmuştur.

KAYNAKÇA

1. Soydan, A. (2011). Televizyonlarda içerik planlaması. T.C. Radyo ve Televizyon Üst

Kurulu.

2. Er, S. (2019). TELEVİZYON Program Formatlarinin ve Televi̇ zyon Programlarinin Teli̇ f

Hukuku Kapsaminda Korunmasi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Dergisi, 239–261. https://doi.org/10.34246/ahbvuhfd.609104.

3. Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo televi̇ zyon televi̇ zyon yayinciliğinin temelleri̇ 213GIM102

(2011).

4. https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/televizyonun-yeniden-kesfi/

5. Mayis, A. (2011). Televizyon Haberciliğinde Magazinleşme Olgusu. Art-e Sanat Dergisi,

4(7), 1–47. https://doi.org/10.21602/sgsfsd.86317.


6. TRT AKADEMİ (2019). Geçmişten Geleceğe Televizyon Yayıncılığı. ISSN 2149-9446.

7. Dikmen, E. Ş. (2017). TÜRKİYE’DeTelevi̇ zyon Yayinciliğinin Dönüşümü: Sosyal Tv

Yayinciliği. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 5(1), 425–448.

8. Serttaş, A. (2014). V For Vendetta Filminin Alımlama Analizi ile Sinemada Televizyon.

Global Media Journal, 5(9), 303–321.

You might also like