You are on page 1of 6

1

İNSAN YARATMAK

İnsan, malzemesini fiziksel evrenden alır ama yaşadığı evren tarihsel bir evrendir.
Dolayısıyla, maddi olan varlığı bir biçimde düzenleyerek oluşturacağımız şey asla
bu tarihsel varlık alanına çıkmayacaktır. Felsefede ise, insanın fiziksel ve düşünsel
iki dünyasının yanı sıra bir de aşkın dünya varsayılır. İnsanın maddi ve düşünsel
tarafı bilgiye dayandığı için, benzetim kurulabilir. Ancak bilgi konusu yapılamayan
üçüncü tarafın benzetimi de kurulamayacağından, yarattığınız şey insan değil,
ancak "insana benzer" bir şey olacaktır.
Makine bağlantısı ile düşündüğümüzde ise, insanın simüle edilmesindeki en
büyük sorun karşımıza “bilgi seviyesi” olarak çıkmaktadır ya da bilginin genel
geçerliliğinin yanı sıra Bauman’ın da belirttiği üzere sağduyu bilgilerinin de söz
konusu olmasıdır. Yani bireysel bir bilgi işleme formülünün zihnimizde çalıştığı su
götürmez bir gerçektir. İnsan bilgisinin tümü açık bir bilgiyse (explicit knowledge),
yani bildiğimiz her şey açık seçik formüle edilebilir ve akış şeması çıkarılabilirse,
bunun kopyası da yapılabilir. Ama öyle olmadığını ve insanın daima bildiğini
sandığından ve farkında olduğundan fazlasını bildiğini söyleyenler de var. Bu
bilgiye örtük bilgi (tacit knowledge) denir. Örtük bilgi, kodlanmaz bilgi
olduğundan, herhangi bir makine diline dökülmesi oldukça güçtür. Çünkü örtük
bilgiyi ne denli açık kılarsak kılalım, tıpkı iki gerçek sayı arasında sonsuz gerçek
sayının olması gibi, insan beyninde asla açık kılınmamış bazı bilgiler kalacaktır. Bir
makine, içinde ne varsa onu verebileceğinden, örtük bilginin tümü açık bilgiye
çevrilmeden yapay zekânın gerçekleştirilebilmesi ilkece olanaksız gibi görünüyor.
Eğer bilgi dediğimiz şeyin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte örtük bilginin, beyin
fizyolojisi, kimyası ve yapısıyla ilgili özellikleri açıklanabilirse, insanın benzerinin
yapılabileceğine dair bir umut doğabilir.
İletişimdeki en önemli elemanlar elbette ki, nöronlardaki akson dendritlerdir.
Dendritler gelen mesajı hücre gövdesine iletirken, aksonlar hücre gövdesinde
değerlendirilen bu mesajı başka bir nörona iletirler. Bir nöronun birden çok
dendrite sahip olması onun vücudunun değişik yerlerindeki nöronlarla birebir
iletişim halinde olmasını sağlar. İnsan bedenindeki 100 milyar nöron göz önüne
alındığında ve bunların her birinin birden fazla dendrite sahip olduğu
düşünüldüğünde, sinir sisteminin, ne kadar karmaşık olduğu daha iyi
anlaşılacaktır.
Beyin ve sinir sisteminde fiziksel katmana bakıldığında, işlemci, sinyal iletim
ortamı ve yol verici olarak, sinir sisteminin temel öğesi olan nöron, ya da sinir
hücresi görülmektedir. Dendritler sinaptik sinyalleri girdi olarak almakta, hücre
gövdesi bu sinyalleri -bilindiği kadarıyla- analog bir yöntemle işlemekte ve
üretilen denetim sinyali ya da sinyalleri aksonlar aracılığı ile denetlenecek hedef
hücrelere iletilmektedir.
2

Ortalama bir beyinde milyarlarca sinir hücresi vardır. Bu sayı arttıkça beynin işlevi
de artar. Nöron sayısı kadar nöronların uzantıları aracılığıyla kurdukları iletişim de
çok önemlidir. Bilgi alışverişinin yapıldığı bu ilişki noktaları nöron başına 1.000 ile
10.000 arasında değişir. Sinapslar, etkiye akım var / akım yok şeklinde tepki
gösterir. Demek ki, bir nöron 103 hatta 104 tepki verebilir. 1010 nöron olduğuna
göre, sinir sisteminde tepki sayısı ya da bilgisayar deyimiyle söylersek bit sayısı,
10 trilyon ile 100 trilyon arasında değişecektir. Bu bit sayısı 500 sayfalık, bir
milyon kitabı dolduracak büyüklüktedir. (Yaklaşık 116.416 GB.) ( 2004 :
www.yapay-zeka.org)

eskiden teknolojik gelişmeler toplumsal dönüşümleri yönlendirirken artık önce


toplumlar dönüşmekte ve teknolojik dönüşümü tetiklemeye başlamaktadır.
Dönüşümün hızı düşünüldüğünde bu durum, daha da vahimleşmektedir.
Toplumların dünyaya ayak uydurabilmeleri; teknolojik, sosyolojik, politik ve
kültürel gelişmeleri anlık takip edebilme kabiliyetleri ile doğru orantılı hale
gelmektedir. Avcı toplumdan tarım toplumuna geçişin ne kadar sürdüğü net
olarak bilinmemektedir. Tarım toplumundan 1. sanayi toplumuna geçiş ise
yaklaşık 5000 yıl kadar sürmüş iken, 2. Sanayi devrimi ondan 200 -300 yıl sonra, 3.
Sanayi devrimi de ondan 80-100 yıl sonra gerçekleşmiştir. Değişimin hızı
dördüncü devrime geçişte daha da artmış ve 30-40 yıl gibi bir sürede bu
dönüşüm kendisini göstermeye başlamıştır. Öyle görünüyor ki dünya kısa sürede
“bilgi toplumuna” oradan da “inovasyon ve bilgelik (hikmet) toplumuna” doğru
hızla yol almaktadır (bkz. Şekil 1). Hiç şüphe yok ki bilgi toplumu ile endüstriyel
yaşam da tetiklenecek ve 5. Devrim ortaya çıkacaktır. Bu devrimin temel
kazananlarının kimler olacağı henüz açık değildir.
Tarım toplumunda ağalar, sanayi toplumunda patronlar, enformasyon
toplumunda dijital yatırımcılar çok önemli kazanım ve güç sahibi olmuşlardır. 5.
Toplumda şu an için bir betimleme yapmak güç olsa da daha çok olayların
arkasındaki temel nitelikleri bilen ve yorumlayabilen “bilge rehberlerin” güç ve
kazanım sağlayabilecekleri değerlendirilmektedir. (Öztemel 2020; s. 99-100)
Ercan Öztemel (2020), Bilişim Teknolojileri ve İletişim: Birey ve Toplum Güvenliği,
(Ed: Muzaffer Şeker, Yasin Bulduklu, Cem Korkut, Mürsel Doğrul), Ankara: Türkiye
Bilimler Akademisi, 299 sayfa, 2020.

Transhümanizm kavramına, günümüzde yüklendiği anlama en yakın kullanımın


Julian Huxley’in 1957 tarihli “New Bottles for New Wine” (Yeni Şarap için Yeni
Şişeler) adlı kitabında rastlanır. Kitabın bir bölümünde transhümanizm kavramını
kullanan yazar; “insanın insan kalarak, yeni olasılıklarla, kendi doğasını aşması”
3

anlamında kullanmıştır.5 Huxley’in bu açıklamaları kavramın günümüzde


kullanıldığı şekliyle yakın bir anlamda kullanılsa da terimin çağdaş transhümanist
hareketin kullandığı anlamda daha sonra ortaya çıktığı görülür.6 Günümüzde
kullanıldığı şekliyle transhümanizm, 1990 yılında fütürist düşünür Max More’un
“Fütürist Bir Felsefeye Doğru” adlı makalesinde tanımlanmıştır.7 Max More,
yaşanılan bu dünyada biyoteknolojik gelişmeler ile fiziksel ve zihinsel
yetkinleşmeyi içerecek şekilde transhümanizm kavramını terimsel anlamda ilk
defa kullanan kişinin kendisi olduğunu ifade eder.8 Dolayısıyla transhümanist
felsefesinin kurucusu Max More olarak kabul edilir.
5 Nick Bostrom, “A History of Transhumanist Thought”, Journal of Evolution and
Technology 14/1 (2005), 1,7; Lee, “Brave
New World of Transhumanism”, 3; Büşra Kılıç Ahmedi, “İslam ve Transhümanizm
Bağlamında Süper Müslüman
Kavramının Analizi”, Kocatepe İslami İlimler Dergisi 4/2 (2021), 241.
6 Anders Sandberg, “Morphological Freedom –Why We Not Just Want It, but
NeedIt”, The Transhumanist Reader:
Classical and Contemporary Essays on the Science, Technology and Philosophy of
the Human Future, ed. Max More- Natasha
Vita-More (West Sussex UK: Wiley-Blacwell Publishing, 2013), 8.
7 Max More, “Transhumanism: Towards a Futurist Philosophy”,
https://web.archive.org/web/20051029125153/http:/www.maxmore.com:80/tra
nshum.htm (22 Şubat 2022); Sandberg,
“Morphological Freedom –Why We Not Just Want It, but NeedIt”, 8-11; Augusta
L. Wellington, “The (R)Evolution of
the Human Mind”, The Transhumanism Handbook, ed. Newton Lee (Switzerland:
Springer, 2019), 51; Refii Edman,
“İnsan, Teknoloji, Türkiye, Tekno-Kültür ve Transhümanizm”, Transhümanizm ve
Karşılaştirmalı İzdüşümü, ed.
Timuçin Buğra Edman (İstanbul: Kastaş Yayınevi, 2019), 30.
8 More, “Transhumanism: Towards a Futurist Philosophy” (22 Şubat 2022); Sara
Sedeeq, “Tarih, Mitler ve Antik
Transhümanizm”, Transhümanizm ve Karşılaştirmalı İzdüşümü, ed. Timuçin Buğra
Edman (İstanbul: Kastaş Yayınevi,
2019), 30.
9 Wellington, “The (R)Evolution of the Human Mind”, 51.

Transhümanizm; modern bilim ve teknolojik araçlar vasıtasıyla insanların evrimin


getirdiği mevcut biyolojik, psikolojik ve bilişsel
4

yeteneklerinin geliştirilmesi ve yetkinleştirilmesi amacını güden fikir ve


uygulamalara inanan ve bunları hayata geçirmeye çalışan bir insan hareketidir.10
Teknolojilerin kullanımı, vaatleri sonuçları ve etik meseleleri irdelediği için
entelektüel, sosyal ve kültürel boyutları olan ideolojik bir hareket olarak kabul
edilir.11

- 10 Dağ, İnsansız Dünya Transhümanizm, 144; Aysel Demir, “Ölümsüzlük ve


Yapay Zekâ Bağlamında Trans-hümanizm”,
Online Academic Journal of Information Technology 9/30 (2018), 94; Muhammet
Özdemir, “Posthuman Kavramının
Çerçevesi ve Transhümanizm ve Posthümanizm Literatürlerinin Tarihçesi”,
Transhümanizm & Posthümanizm, ed.
Mustafa Tekin - Muhammet Özdemir (Ankara: Eskiyeni Yayınları, 2021), 22;
Aytepe, “Transhümanizm ve
Posthümanizmde Varlık”, 340; Sandberg, “Morphological Freedom –Why We Not
Just Want It, but NeedIt”, 3.
- 11 Nick Bostrom, The Transhumanist FAQ: A General İntroduction (PDF:
World Transhumanist Association, 2003), 4;
Sandberg, “Morphological Freedom –Why We Not Just Want It, but NeedIt”, 3;
Blackford, “The Great Transition
Ideas and Anxieties”; M. J. McNamee - S D Edwards, “Transhumanism, Medical
Technology and Slippery Slopes”,
General Ethics 32 (2006), 357; Ahmet Dağ, Transhümanizm İnsanın ve Dünyanın
Dönüşümü (Ankara: Elis Yayınları, 2020),
133.

“Ölüm artık bulunduğunu sandığımız yerde değildir. O artık biyolojik, psikolojik,


metafizik ve hatta ölümcül bir şey de değildir. Ölüm, bu dünyanın sahip olduğu
belleğin tamamen sterilize edilip, saydam bir tabut içinde dondurulmasıdır” der
Baudrillard (Baudrillard, 2011: 337).

Baudrillard, J., (2011). Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm, Çev: O. Adanır, Boğaziçi
Üniversitesi
Yayınları, İstanbul.

Trans-hümanizm, 1990’lı yıllarda Ray Kurzweil tarafından popülerleştirilmiştir ve


Akıllı Makinelerin Çağı adlı eserinde kendisi, teknoloji temelinde 2045 yılı
civarında yapay süper zekânın gerçekleşmesini öngörmektedir. New York’ta
düzenlenen ‘Küresel Gerçekler Kongresi’nde Kurzweil; teknolojik gelişmelere
bağlı olarak, insanlığın ulaşmaya çalıştığı ölümsüzlük durumunun dijital dünyada
5

gerçek olacağını iddia eder. Teorisinde, 2045’e gelindiğinde, teknolojinin insan


beynini aşacağını savunur. Kurzweil, insan beyninin işleyişinin bilgisayarlara
yüklenmesiyle, insanlığın dijital olarak ölümsüzlük kaynağını ortaya çıkaracağını
belirtir (Özkul, 2013).

- Özkul, İ. S. (31 Mayıs 2013). 2045 İnisiyatifinin ölümsüzlük projesi. Erişim


tarihi: 20.11.2017,
http://her-an.org/2013/05/2045-inisyatifinin-olumsuzluk
projesi/#sthash.Ep8aiuvD.dpuf.
https://cosmosmagazine.com/technology/fighting-thecommon-fate-of-humans-
to-better-life-and-beat-death

“Dijital ölümsüzlük” için, 5 bin kişi sıraya girdi


Erişim Tarihi: 10 Eylül 2023:
[ https://www.bilisimdergisi.org.tr/s179/pdf/40-41.pdf ].
Şunları yazmaktadır:
Eter9 adlı yapay zekâ, kişinin tüm özelliklerini bünyesine alarak, kişinin
ölümünden sonra “sanal” dünyada yakınlarıyla iletişim sürdürmesini sağlıyor.
Portekizli yazılım geliştirici Henrique Jorge tarafından başlatılan, yapay zekâ
sistemine dayanan Eter9 uygulaması, kullanıcılar ile etkileşime girebilen bir sanal
varlık olarak değerlendiriliyor.
cumhuriyet.com.tr’da yer alan habere göre, bilim-kurgu filmini aratmayan
teknoloji konsepti olan bu uygulama, şimdilik beta aşamasında olmasına rağmen
5 bin kişi, sıraya girerek dijital ölümsüzlüğe imza atmak istiyor.
BBC’ye konuşan Jorge, “Şu anda Eter9’a bilgi yükleyebilmek için Facebook gibi
diğer ağlardan daha hızlı bilgi toplayabilen bir ağ sistemi oluşturmak için
çalışıyoruz” dedi.
Eter9 sitesinde yapılan açıklamaya göre ise, “Bu ağ, bir insanın siber ölümsüzlüğü
elde etmesi için var olacak” denildi.
Çoğunlukla Facebook’u andıran Eter9’da, diğer kullanıcılardan gelen mesajlar
görünüyor ve tıpkı Facebook gibi bir “newsfeed” uygulaması yer alıyor. Kişilerin
fotoğrafları ve yorumlarını görebildiğiniz gibi, bu kişilere yorumlar
yapabiliyorsunuz.
Dijital ölümsüzlük 2045’te
Haziran 2013’te “Küresel Gelecekler 2045 Uluslararası Kongresi”nde, bilim
insanları 50 yıl içinde ölümsüzlüğün gerçeğe dönüşme ihtimalini tartışmıştı.
Peter Diamandis ve Marvin Minsky gibi tanınmış fütüristler, 2045 yılına
gelindiğinde insanların “zihinlerini bilgisayarlara aktararak” dijital ölümsüzlük
elde edebileceğini savunmuşlardı. Panele katılan Google mühendislik direktörü
6

Ray Kurzweil, “2045 yılında, teknolojinin insanın beyin gücünü aşarak süper zekâ
seviyesinde bir noktaya ulaşacağını”
belirtmişti.
Rus milyarder Dimitri Itskov’un gerçeğe dönüştürmek için 100 bilim insanından
oluşan bir araştırma ekibi kurduğu “dijital ölümsüzlük”, Google tarafından da
destek görmüştü. Itskov, ölümsüzlüğü kovaladığı “Avatar” projesinde başarılı
olması halinde, dünyanın en zengin 1226 insanına “ölümsüzlük satmayı” teklif
edeceğini söylemişti.
Itskov ve aynı fikri paylaşanlara göre insanlar, onlarca yıl sonra zihinlerini
bilgisayara aktarabilecek ve “biyolojik vücutlarından dijital ortama geçiş
yapacaklar”.

“Global Future 2045 International Congres”, 15/16 June 2013, NewYork Lincoln
Center
Erişim Tarihi: 10 Eylül 2023:
[ https://www.thekurzweillibrary.com/global-futures-2045-ray-kurzweil-
immortality-by-2045 ]and [https://www.youtube.com/watch?v=f28LPwR8BdY ].
Ray Kurzweil:
"Yalnızca radikal bir yaşam uzatımına sahip olsaydık, son derece sıkılırdık, derin
bir varoluşsal bıkkınlık yaşardık, yapacak şeylerimiz ve yeni fikirlerimiz tükenirdi,
ama olacak olan bu değil. Radikal yaşam uzatımına ek olarak, radikal yaşam
genişlemesine sahip olacağız, keşfedecek milyonlarca sanal ortamımız olacak,
beynimizi tam anlamıyla genişleteceğiz."
"Rutin olarak bedenlerimizi ve sanal gerçeklikteki ortamlarımızı çok hızlı bir
şekilde değiştirebileceğiz, ancak bu bize çok gerçekçi gelecek. Nihayetinde bunu
gerçek gerçeklikle de yapabileceğiz, örneğin kendi kendini organize eden nanobot
sürüleri kendilerini sanal bir bedene bağlayabilecek." diyor Ray Kurzweil.

Mehmet Emin Koç – AMEA -

You might also like