You are on page 1of 11

Gerçeklik, Sanallık ve Fıkıh

Reality, Virtuality and Fiqh

AHMET BAYRAKTAR1

Özet

Trans-hümanizm, yapay zeka ve diğer teknolojik meseleler, temelinde gerçeklik ve

sanallık ile de ilişkilidir. Türk akademiası, bu kavramları derinlemesine tartışmaya,

öğrenmeye, irdelemeye yenice başlamıştır. İbadet ve muamelata sıkıştırılmayan fıkıh;

anlam, hakikat ve bilinci içerdiğinden, gerçek ve sanal kavramları için pek çok şey

söyleyebilir. Kişinin ve ötekinin hak ve sorumluluğuna dair tutarlı düşünceleri, ifadeleri ve

tespitleri olan pozitif ve sosyal bilimcilerin görüşleri de fıkhın ilgi ve bilgi alanında

değerlendirilebilir. Çalışmamız meseleye bu geniş açıdan bakacak; insanlığın gelecekteki

sorunlarına fıkhın ne tür çözümler üretebileceğini tartışacak; bugünün problemlerine

yetişmekte zorlanan fıkhın geleceğin daha girift problemleri karşısında işlevselliğini

korumasının usul ve yöntemlerine odaklanacaktır. Analog aletlerin dijitalleştiği, yüz yüze

ilişkilerin uzaklaştığı bu sürecin nasıl ve nerede sonuçlanacağı net tahmin edilememektedir.

Sağlamcı bilgi modelini benimseyen fıkıh, dijital alanın ve kuantum dünyanın belirsizliğine

nasıl tepki vereceği ve aynı zemini paylaşacağı belirsizdir. Çalışmamız öncelikle bu

belirsizliği tespite odaklanacaktır. Sonrasında zıtlık gibi görünen durumların uyuşabilmesi

için günümüz bilimlerinin gerçeklik yorumlarını değerlendirmeye çalışacaktır. Bu açıdan

metnimiz klasik fıkhın yöntem ve sınırlarını esnetebilecektir. Bu esneme, konumuz ve

geleceğimiz açısından ayrıca önem arz etmektedir. Kitap, sünnet, icma ve fıkıh literatürü ile

yetişmiş fıkıhçılar, son yüz yılda ortaya çıkan gelişmeleri anlayamamakta, ahkam ve fıkıh

1*
Dr. Öğr. Üyesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi,İslami İlimler Fakültesi, ahmetbayraktar@ahievran.edu.tr
https://orcid.org/0000-0002-4909-0233
üretmekte geriye düşmektedir. Fıkıh birikimimiz bu problemlere ilke bazında temel

oluşturabilse de ahkam ve yöntem olarak esnemek ve gelişmek zorundadır. Ebu Hanife’nin

öncülüğünü yaptığı kurgusal ve analitik fıkhı hayata geçirdiğimizde dijital dünya, metaverse

gibi sanal evrenler için de fıkhın ahkam, ilke, tavsiye, fetva, hüküm üretebileceğini

düşünüyoruz. Çünkü insan ve onun beyninin potansiyelinin yaratıcısı ile fıkhın dayandığı

usul ve ilkelerin koyucusu aynı aşkın varlıktır. Ahkam için gerekli tasavvur, tahlil, teşhis ve

tespit yeteneklerimiz ihmal edilmediğinde fıkhın üstesinden gelemeyeceği herhangi bir

sorun olamayacağını düşünüyoruz. İnsanın sorunlarını yine insan çözebilir.

Anahtar kelimeler: Fıkıh, yapay zekâ, gerçeklik, sanallık

Summary

Transhumanism, artificial intelligence and other technological issues are also

fundamentally related to reality and virtuality. Turkish academy has only just begun to

discuss, learn and examine these concepts in depth. Fiqh, which is not confined to worship

and treatment; Since meaning includes truth and consciousness, it can say a lot about the

concepts of real and virtual. The views of positive and social scientists, who have consistent

thoughts, expressions and determinations about the rights and responsibilities of the

person and the other, can also be evaluated in the field of interest and knowledge of fiqh.

Our study will look at the issue from this broad perspective; will discuss what kind of

solutions fiqh can produce to the future problems of humanity; It will focus on the methods

and methods of preserving the functionality of fiqh, which has difficulty in keeping up with

today's problems, in the face of more complex problems of the future. It cannot be

predicted exactly how and where this process, where analog instruments are digitized and

face-to-face relations are getting away, will result. It is uncertain how fiqh, which adopts

the robust information model, will respond to the uncertainty of the digital field and the
quantum world and share the same ground. Our study will primarily focus on detecting this

uncertainty. Afterwards, he will try to evaluate the reality interpretations of today's

sciences so that the situations that seem to be contradictory can be matched. In this

respect, our text will be able to stretch the methods and limits of classical fiqh. This stretch

is also important for our subject and our future. Fiqh scholars trained in the literature of

books, sunnah, ijma and fiqh cannot understand the developments that have emerged in

the last hundred years and fall behind in producing morals and fiqh. Although our

knowledge of fiqh can form the basis of these problems on the basis of principles, it has to

stretch and develop as a moral and method. When we implement the fictional and

analytical fiqh pioneered by Ebu Hanife, we think that fiqh can produce morals, principles,

recommendations, fatwas, and judgments for virtual universes such as the digital world and

the metaverse. Because the creator of the potential of man and his brain and the creator of

the methods and principles on which fiqh is based are the same transcendent being. We

think that there can be no problem that fiqh cannot overcome if our imagination, analysis,

diagnosis and determination skills necessary for moral judgment are not neglected. Humans

can still solve human problems.

Key concepts: fiqh, artificial intelligence, reality, virtuality

Çalışmanın Problemi ve Önemi

Bilimi insanlar açısından önemli yapan, gelişmesi için milyarlarca doları, milyonlarca

insanın ömrünü, emeğini harcamasını makul ve meşru gösteren onun insan hayatına kattığı

değerlerdir. İnsan hayatını anlamlandırma, kolaylaştırma, yeni teknikler ve buluşlar ile

insanın merak, hayranlık, adrenalin ihtiyacını karşılamak dahil hayatı daha güzel kılan her

şeyin altında bilme ve üretme yatar. Geçmişte İslam toplumlarının bilgi ihtiyacının büyük
bölümünü üstlenen fıkıh bilimi, gelişen teknolojiler ve insanların bilgi ihtiyaçlarını farklı

mecra ve yöntemlerden karşılamasıyla birlikte toplumdaki merkezi kabiliyetini yitirmiştir.

Bu yitimde fakih unvanlı kişilerin; halkın, kitlenin ve dünyanın gündeminden uzaklaşıp

kendi sorunlarını halka benimsetmek, bugünü görmeyip geçmişi didikleyerek bilim

ürettiklerini düşünmeleri önemli rol oynamıştır.

Bugün de yine benzer bir krizle karşı karşıyayız. Bu krizin geçmiştekilerine benzeyen ve

onlardan ayrılan birtakım vasıfları vardır. Geçmişe benzeyen tarafı fırsatlar çıkarılabilecek

ölçüde zengin imkanlarla gelmesi, benzemeyen tarafı ise hiç görülmemiş bir şekilde yoğun

bilgi ve analiz yeteneği gerektirmesidir.

Çalışmanın Sınırları ve Yöntemi

Çalışmamız fıkıh literatürüne değil, onu üreten, geliştiren düşünce ve yöntemleri gündeme

getirecektir. Klasik ulemanın görüş ve fikirlerinde yapay zekaya dair ipucu bulmaya

girişmeyeceğiz. Bunun yerine her devirde insanları fıkha yönelten ya da ondan uzaklaştıran

ilke, usul ve yöntemlere odaklanıp, onlardan faydalanmaya çalışacağız. Bu hususta da

şüphesiz en önemli literal kaynağımız Kuran, maddi kaynaklarımız bilimsel veriler

olacaktır. Fıkıh açısından her ikisinin de kaynağının tek bir yaratıcı olduğu kabul edildiği

dikkate alınırsa bu yöntemin tutarlı ve geçerli olduğu kabul edilecektir. Çalışmada Türkçe,

İngilizce, Arapça ağırlıklı kaynakları tetkike çalışacağız. Bunun dışındaki dillerdeki

çalışmalara çok gerekmedikçe başvurmayacağız. Çalışmamız literatür ağırlıklı değil,

tutarlılık temelinde eleştiri, düşünce ve vizyon eksenli olacaktır. Doğruluk tanımı olarak bir

bilginin başkasının söylemine atıftan önce veri, bilginin tutarlılığı ölçüt alınacaktır.

Giriş

Gelecekte insanlığı meşgul edecek en önemli mesele yine insan olacaktır. Bugün bilişim,

sanayi, kültür, bilgi, tıpta hızına yetişilemeyecek bir ivme yakalayan insanoğlu, geleceğini
tahmin edememekte ya da tahminleri kötüleşmektedir. Malzeme, bilişim ve iletişim

teknolojilerinin gelişimi sayesinde insan ile bilgisayarın iletişimden öte bir bütünleşme

yaşayabileceği düşünülmekte, matrix filminde kurgulanan internetten bilgisayara program

indirme gibi insanın zihnine de bilgilerin kablolu ya da kablosuz indirilebileceği ön

görülmekte neuralink2 ile bunun ön denemeleri yapılmaktadır.

Sürecin nasıl seyredeceği herkesin merakını celp etmektedir. Görünüm, insanın ve

makinelerin ortak bir ara yüzle buluşabileceği, insan beyninin bilgisayarlar ile iletişim

kurabileceği, bilgisayarların yapay zekâ ve türevleri sayesinde şu andakinden çok daha

karmaşık işlem ve hesapları daha kısa zamanda yaparak insanlara olan ihtiyacını bir gün

sonlandırıp kendi enerjisini üretebilecekleri, başka bir yaşam formuna doğrudan ihtiyacı

kalmaksızın varlıklarını sürdürebilecekleri iddia edilmektedir, hatta Matrix filminin ana

mesajlarından biri budur.

Makinelerin düşünebileceğine dair ifadeler, 20.yy’ın yarılarında dillendirilmiştir. Alan

Turing’in “Computing machinery an intelligence” isimli makalesi, bu konuyu özel olarak

işleyen ilk çalışmalardandır. Türkiyede ise ilk kişi Cahit Arf “Makine düşünebilir mi” isimli

konfiransıyla bu konuya zamanında eğilen ilk kişi olmuştur.3

1. Gerçeklik ve Boyutları

Gerçeğin Arapçada hakk ile karşılanması ya da hak kavramının gerçek ile

Türkçeleştirilmesinde

1.1. Gerçeklik Kavramı

Gerçek kelimesinin Türkçe köküne dair iki görüş kaydedebildik. Bir görüş kir/gir kökünden

söz verme, yemin, sav, bağlama, anlaşma, uyuşma, birleşme, içeri girme anlamlarına geldiği,

3
Cahit Arf, Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir, SERİSİ, No. 1, (Erzurum: Atatürk Üniversitesi Çalışmalarını
Muhite Yayma Ve Halk Egitimi Yayınları Konferanslar 1959)
4
-çek son ekiyle kurala uyma, daha öncekine uyma gibi anlamlara geldiği, diğer bir

söylemde doğru anlamına gelen kertü sözcüğünden +çAk son ekiyle türetildiğini

belirtmiştir.5

Bugünkü dilde de kertmek, tahta ya da benzeri sert bir maddeye sivri bir cisimle işaret

koymak, çentik atmak anlamında kullanılmaktadır.6 Buradan çıkarımımız, Türk

muhayyilesinde gerçeklik duyumlanabilen, gösterilebilen, eşya ya da insanda iz bırakandır.

Bu bağlamda doğruluk ve gerçeklik eş anlamlı kullanılmaktadır. Bir şey varsa doğru

olmalıdır, doğru olan da gerçektir. Bunun dilimizdeki başka bir görünümü de bir şeyin

olumsuz halinin yok sayılmasıdır. Örneğin birine ahlaksız dendiğinde onda ahlakın yokluğu

değil, kötü ahlakın varlığı kastedilir.

Halkın gerçek üzerine birleştiği bu yorum şüphesiz bilimsel açıdan kıymetli olmakla birlikte

hüküm ve bilgi değil, folklorik ya da etimolojik bir veri olarak değerlendirilebilir. Daha

sağlam ve tutarlı bir yorum elde edebilmek için gerçekliği kurumsallaşmış bilimlerin ıstılah

ve yorumlar üzerinden değerlendirmeye çalışacağız.

1.2. Fiziksel gerçeklik

Fiziksel gerçekliğin net bir tanımı yoktur. 7

1.3. Düşünsel gerçeklik

1.4. Algısal gerçeklik

4
İsmet Zeki Eyüpoğlu, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, (İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1988), 133
5
https://www.etimolojiturkce.com/arama/gerçek (Erişim tarihi: 10.11.2021)
6
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlükleri ()
7
Born, Max. "9. Physical Reality" In Interpreting Bodies: Classical and Quantum Objects in Modern Physics
edited by Elena Castellani, 155-167. Princeton: Princeton University Press, 2021.
https://doi.org/10.1515/9780691222042-012
2. Sanal ve Yapay Kavramları

2.1. Zan ve Sanmak

2.2. Sanal Gerçeklik

2.3. Yapay Zeka

3. Gerçeklik, Sanallık ve Fıkıh

3.1. Hak ve Gerçek

3.2. Batıl ve Sanal

3.3. Bilinç, Zeka ve Fıkıh

4. Yapay Zekâ Çağında Fıkhın İmkân ve Problemleri

Sonuç

İnsanoğlunun kendini ve kendinden olan her şeyi yegane gerçek, hakikat sanma meyli,

ihtiyacı; onun onayladıklarının gerçek, onaylamadıklarının sahte yapay olduğuna dair bir

yanılgı oluşturmuştur. Öteki, ben probleminin bir uzantısı olmuştur. Kutsal kitaplar,

Adem’in ben probleminden bahsederken, sonraki neslin öteki problemini bizim


gözlerimizin önüne sermiştir. Adem kendini arayan, Habil ve Kabil ötekinden ıstırap çeken

kişidir. Benliğini ararken cennetinden kaçan insan, ötekini cezalandırırken kendini

vicdanına mahkum eden bir çelişkiler bütünüdür.

Kendini anlamak için kendini aşmak, ötelemek, yabancılaşmak zorunda kalan insan tarihin

belirli dönemlerinde ibretlik faciaların önünü açmış, bunu da hakikatin sahipliği iddiasıyla

yapmıştır. Sanayi devriminde siyahi insanları angarya çalıştıran, daha fazla pamuk

toplamadıkları için beş yaşındaki çocukların bileklerini kesen Belçika hükümeti, zamanının

en büyük bilim ve teknik sahibi ülkelerinden biriydi. Bugün dahi Amerika’da polisin siyah

tenli vatandaşlara özel şiddet uyguladığı görüntüler yanı başımızda durmaktadır. 8

Kutsal kitaplardaki ilk şiddet sahnesi olarak bize sunulan Kabil kıssasından bugünün faşist

uygulamalarına hepsinin ardındaki temel düşünce “Biz asıl onlar sahte, yapay, öteki”

düşüncesidir. Yapay zekanın insan varlığına tehdit oluşturacağı düşüncesinin temelinde

kanaatimizce kendini tanımamak, güvenmemekten kaynaklı bir korku oluşturup kendi

varlığını sağlama alma refleksi olarak düşünülebilir.

Gelecekte makinaların insanları tahakkümü altına alacağı düşüncesi, insanların dün, bugün

ve gelecekte “Hristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler bizi yok edecek” şeklinde öznesi değişen

fakat yüklemi değişmeyen cümlelerin devamı olarak değerlendirilebilir.

Teknoloji geliştikçe insan hayatının bazı alanlarının kolaylaştığı, bazı alanlarda nitelik

kaybına gidildiği görülmektedir. Her ekonomik faaliyet bir kaynağın yok oluşu ve olmayan

bir değerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır. Düne kadar sosyal medyanın insan

ilişkilerini bitireceği düşüncesindeyken, bugün sosyal medya sayesinde eskisinden daha

nitelikli insanlarla tanışma imkanının ortaya çıktığı görülmüştür.

Tarih, insanlığın karşılaştığı çok büyük zulümleri kaydetmiş, insanoğlunun irade ve aklının

galip geldiği bize kıssalanmıştır. Gelecekte bizi nasıl bir dünya beklediği bugün sinema,

edebiyat gibi hayal gücünün eserleri ile belirlenmeye çalışımakta ise de buna ne kadar itibar

8
Haber linki koyulabilir
edebileceğimiz tartışmalıdır. İnsanın kuracağı bir geleceği, insanın belirleme çabası, merakı

takdire şayan olarak değerlendirilebilir.

Geleceği makinelerin kuracağı fikrini temalayan kitlesel yapımlardan Matrix filmi, insanla

makinenin savaşını insanların güçle değil, İsavari bir fedakarlıkla kazanacağını

görselleştirmiştir. Ex machina, Tau, I robot gibi diğer filmlerde de yapay zekanın

insanlaşmasının onu bilgisayar olmaktan çıkartarak insanın başına bela olacak bambaşka bir

mahiyete dönüştereceğini söylemektedir.

Bilgi ile bilmeyi birbirinden ayırdığımız için bilgisayarların hafızalarının bilince dönüşmesi

şu anki teknikte imkansızdır. İnsan beyninin birebir kopyası yapıldığı anda bile bilincin o

yapı içerisinde nasıl oluşturulacağı halen muammadır.

İnsanın eski ve alıştığını hak, doğru, olumlu; yeni ve yabancıyı yanlış, batıl, olumsuz

nitelediğini dikkate almadan gerçeklik ve sanallık tartışmasında hüküm vermek, hakikate

yüz çevirmek olur.

Türkçe Kir, kert, gerçeğin kökleri.

İngilizce Reason, real, akıl.

Arapça hak, zan

Biyolojik gerçek nöronlarla, fiziksel gerçeklik algı ve ölçümle,


Kaynakça

Born, Max. "9. Physical Reality" In Interpreting Bodies: Classical and Quantum Objects in Modern

Physics edited by Elena Castellani, 155-167. Princeton: Princeton University Press, 2021.

https://doi.org/10.1515/9780691222042-012

W. H. Wise, "The physical reality of Zenneck's surface wave," in The Bell System Technical

Journal, vol. 16, no. 1, pp. 35-44, Jan. 1937, doi: 10.1002/j.1538-7305.1937.tb00753.x.

---
Born, Max. “Physical Reality.” The Philosophical Quarterly (1950-) 3, no. 11 (1953): 139–
49. https://doi.org/10.2307/2216882.

Leighton, J. A. “Perception and Physical Reality.” The Philosophical Review 19, no. 1 (1910):
1–21. https://doi.org/10.2307/2177636.

Helsel, Sandra. “Virtual Reality and Education.” Educational Technology 32, no. 5 (1992):
38–42. http://www.jstor.org/stable/44425644.

Snyder, Douglas M. “Mental Activity and Physical Reality.” The Journal of Mind and
Behavior 5, no. 4 (1984): 417–22. http://www.jstor.org/stable/43853054.

Werkmeister, W. H. “The Problem of Physical Reality.” Philosophy of Science 19, no. 3


(1952): 214–24. http://www.jstor.org/stable/185730.

Ladrière, Jean. “Physical Reality. A Phenomenological Approach.” Dialectica 43, no. 1/2
(1989): 125–39. http://www.jstor.org/stable/42970614.

Pikler, Julius. “The Genesis of the Cognition of Physical Reality.” Mind 15, no. 59 (1890):
394–400. http://www.jstor.org/stable/2247266.

Stout, G. F. “The Genesis of the Cognition of Physical Reality.” Mind 15, no. 57 (1890): 22–
45. http://www.jstor.org/stable/2247359.

Kupperman, Joel J. “Is the Nature of Physical Reality Unknowable?” American Philosophical
Quarterly 15, no. 2 (1978): 99–105. http://www.jstor.org/stable/20009701.
Lenzen, V. F. “Indeterminism and the Concept of Physical Reality.” The Journal of
Philosophy 30, no. 11 (1933): 281–88. https://doi.org/10.2307/2016342.

Stachow, Ernst-Walther. “How Does Quantum Logic Correspond to Physical Reality?”


Journal of Philosophical Logic 6, no. 1 (1977): 485–96.
http://www.jstor.org/stable/30227151.

Frank, Philipp. “Logical Empiricism I: The Problem of Physical Reality.” Synthese 7, no. 6-B
(1948): 458–65. http://www.jstor.org/stable/20114081.

Crawford, Matthew B. “Virtual Reality as Moral Ideal.” The New Atlantis, no. 44 (2015): 28–
36. http://www.jstor.org/stable/43551423.

Durston, Sarah, and Ton Baggerman. “What Is Reality?” In The Universe, Life and
Everything...: Dialogues on Our Changing Understanding of Reality, 7–14. Amsterdam
University Press, 2017. https://doi.org/10.2307/j.ctv8pz9v8.3.

Westen, Drew. “The Cognitive Self and the Psychoanalytic Self: Can We Put Our Selves
Together?” Psychological Inquiry 3, no. 1 (1992): 1–13. http://www.jstor.org/stable/1448784.

Nelson, Edward. “Physical Reality and Mathematical Form.” Sankhyā: The Indian Journal of
Statistics, Series A (1961-2002) 47, no. 1 (1985): 1–5. http://www.jstor.org/stable/25050512.

Einstein, Albert. “Physics & Reality.” Daedalus 132, no. 4 (2003): 22–25.
http://www.jstor.org/stable/20027877.

You might also like