Professional Documents
Culture Documents
Akademi
YARATICILIK
Eleştirel bakmak, yeni önermelerde bulunmaktır. Daha önce aralarında ilişki kurulmamış
nesneler ya da düşünceler arasında ilişki kurulmasıdır. Alışılmışlığın, bilinenin dışında, farklı,
yeni, özgün olmak, problemi görmek, farklı çözüm yollarından giderek yeni sonuçlar
çıkarmaktır.
Blatner, yaratıcılığın yalnızca yenilik olmadığını, artı bir değere doğru önemli ölçüde bir
değişim gerektirdiğini söyler. Ona göre, insanlar çoğu zaman, yaratıcı kişinin düşündüğünü,
planladığını, dikkatle mantık yürüttüğünü varsayarlar. Oysa gerçekte yaratıcı süreç çoğu
zaman bir tür oyun oynamayı, kurcalamayı, çiziktirmeyi, eğlenerek doğaçlamayı gerektirir.
1
S.E.M. Akademi
Rollo May “Geçmişte öğrendiklerimize sıkı sıkıya bağlıysak, yeni unsurun bilincimizde
ortaya çıkmasına asla izin vermeyiz. İçimizde, bir başka düzeyde varolmakta olan bir bilgi
vardır. Onun dışarı sızabilmesi için biraz gevşemeye ihtiyaç vardır
“Yaratıcılığın bir olmazsa olmazı sanatçıların kendilerindeki tüm unsurları, “yaratıcı istem”
in önünü açabilmek için özgür oyuna verebilme özgürlükleridir.”
“Picasso, “Her yaratma edimi bir yıkma edimidir” der. Bu hamle kendi içinde bir kaygı
unsuru taşır. Çünkü hem daha önceki varsayımı yıkmış, hem de kendi dünyamızla ilişkimizi
sarsmıştır. Bu sarsıntının belli bir dereceye kadar olmadığı bir durumda yeni bir şeyin
oluşmasına olanak yoktur. Yaratıcı hamleyle gelen esas duygu ise coşkudur.
Oyun oynarken, gerçeğin içinde gerçek ötesini yaratmakla kalmayıp, onun da içine girer ve
orada bir süreliğine yaşarsınız. Etinizle, kemiğinizle, canınızla, kanınızla yaşar ve sonra da
çıkıp gidersiniz. Bu, gerçek ötesinin izleyicisi olmaktan ya da onun içine yuvarlanmaktan çok
farklı bir durumdur. Oyun, kendine özgü yaşamsallığı olan bir tür “ara gerçeklik” tir. Onun
asıl büyüsü, ciddiyetten uzak gibi görünürken, ciddi bir biçimde ve gerçeğin ta kendisi kadar
etkilemesidir insanı. Oyun güldürür, kızdırır, öğretir, ağlatır, iyileştirir, olgunlaştırır…
İnsanın iki temel gereksinimi vardır: “Kendisi olmak” ve “birlikte olmak”… Her ikisinin de
bir arada yer aldığı sürece en iyi örnek, çocukların oyun yaşantılarıdır.
2
S.E.M. Akademi
örtüşür. Bu alanda oyun ne içseldir, ne de büsbütün dış gerçekliğe aittir. Çocuk, içsel
fantazilerinden gerçek dünyaya adım adım geçmelidir. Oyun, bu geçişin en emin yoludur.
Fantazi ve gerçek arasındaki bir geçiş alanıdır. Winnicott, sağlığın göstergesi olan ve evrensel
olan şeyin oyun olduğunu söylerken, oyun oynamanın büyümeye, dolayısıyla da sağlığa
katkıda bulunduğunu vurgular.