You are on page 1of 7

Accelerat ing t he world's research.

Göç ve Kadın Sağlığı


Hilmiye Aksu

Related papers Download a PDF Pack of t he best relat ed papers 

Sociology of healt h and migrat ion


gizem demirt as

GÖÇ VE KADIN: "GÖÇÜN FEMİNİZASYONU" VE KADIN GÖÇMENLERİN DURUMU


Abdurrahman YILMAZ

GÖ ÇMENLERİN SAĞLIK SORUNLARI: EV HIZMET LERİNDE BİR ALAN ARAŞT IRMASI


Kuvvet LORDOGLU, Nilay Et iler
Göç ve Kadın Sağlığı

Hilmiye AKSU* , Ümran SEVİL**

ÖZET
Göç her zaman önemli bir toplumsal değişim nedenidir. Ülke içinde kırsal alandan kentsel alana göç,
daha iyi iş bulma ve ekonomik koşullarını iyileştirme için yapılır. Aynı şekilde düşük gelir düzeyine
sahip ülkelerden, geliri daha iyi ülkelere de dış göç olabilmektedir. Bireylerin iç göç ve dış göç
yaşamalarında birçok neden ileri sürülmektedir. Kadınlara özgü göç nedenleri arasında sıklıkla
ailenin göç etmesi yer almaktadır. Kadını göçe zorlayan bir diğer önemli neden de evliliktir. Göçün
kadın sağlığına etkileri çeşitli olabilmektedir. Çoğunlukla göç, kadınların sağlığını olumsuz
etkilemektedir. Pek çok dünya ülkesinde göç eden kadınların statüsü düşüktür ve göç kadının
statüsünü erkeğe göre iki kat daha olumsuz yapabilmektedir. Göçmen kadınlar hem kadın oldukları,
hem de göçmen oldukları için cinsel taciz, tecavüz ve şiddet benzeri sorunlarla
karşılaşabilmektedirler. Göçmen kadınların karşılaştıkları bir diğer sorun da fuhşa zorlanmalarıdır.
Bu durum aynı zamanda kadınları cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV enfeksiyonu açısından da
risk grubuna sokmaktadır.
Göçmen kadınların sağlığının korunması ve geliştirilmesinde sağlık personelinin ve özellikle
hemşirelerin görev ve sorumlulukları vardır. Sağlık bakımı sunanların bölgelerinde yaşayan
göçmenlerin özelliklerini bilmeleri, kadınların sağlık gereksinimlerini belirlemede ve bakım hizmetini
sunmada kolaylık sağlayacaktır.
Bu makalede, göç çeşitleri, nedenleri, göçün kadın sağlığı üzerine etkileri ve kadın sağlığının
iyileştirilmesinde sağlık çalışanlarının rolü ele alınmıştır.
Anahtar kelimeler: Göç, Kadın sağlığı, Hemşirelik

ABSTRACT
Migration And Women’s Health
Migration is always a significant reason for societal change. Internal migration from rural to urban
areas stems from the aim of finding a better job and improving economic conditions. Similarly,
emigration can also be observed from countries with a low standard of living to countries providing a
higher level of income. Various justifications are put forth for the internal and external migration
experiences of individuals. The most common among the reasons specific to the migration experiences
of women is migration in accompaniment to their families. Another important reason that forces
women to migration is marriage. Migration has various effects on women’s health. Migration mostly
creates adverse effects on women’s health. In many countries of the world, women have a lower status
and being a female migrant potentially doubles the negativity of the situation. A female migrant can be
subject to sexual abuse, rape and violence by reason of being both a woman and a migrant. Another
problem faced by female migrants is being forced to prostitution, which also places them into a risk
group in terms of sexually transmitted diseases and HIV infection.
Healthcare professionals, especially nurses, have duties and responsibilities in the protection and
improvement of female migrants’ health. For providers of healthcare, being aware of the specificities
of the migrants living in their local area of service will facilitate the determination of women’s health
needs and the provision of the necessary care services thereto.

* * Yrd.Doç.Dr .Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın Sağlık Yüksekokulu, Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği A.D.
**
Prof.Dr Ege Üniversitesi, Hemşirelik Yüksekokulu, Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği A.D.
134 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:2,Sayı:3.2010

The present paper aims to address types and reasons of migration, the effects of migration on
women’s health and the relevant role of healthcare professionals in the improvement of women’s
health.
Keywords: Migration, Women’s health, Nursing

GĠRĠġ
Göç, insanlık tarihinin bütün dönemleri boyunca var olan bir olgudur. Göç kavramı bireylerin veya
toplulukların bir bölgeden başka bir bölgeye taşınması olarak tanımlanabilir. Sonuçları itibariyle
sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik birçok öğeyi içinde barındırır (Sağlam 2006). Göç her zaman
önemli bir toplumsal değişim nedenidir. Ülke içinde kırsal alandan kentsel alana göç, daha iyi iş
bulma ve ekonomik koşullarını iyileştirme için yapılır. Aynı şekilde düşük gelir düzeyine sahip
ülkelerden, geliri daha iyi ülkelere de dış göç olabilmektedir. Burada da göçün ana nedeni ekonomidir
(Adanu and Johnson 2009).
Göçler genel olarak iç ve dış göçler şeklinde ele alınmaktadır. İç göç, bir ülkenin kendi sınırları
içerisinde belirli bir bölgeden bir başka bölgeye gerçekleştirilen göç hareketidir. Dış göçten ise bir
ülkeden başka bir ülkeye yapılan göç anlaşılmaktadır (Sağlam 2006; Topcu ve Başer 2006; Çelik
2007) .
1.GÖÇ NEDENLERĠ
Bireylerin iç göç ve dış göç yaşamalarında birçok neden ileri sürülmektedir. Bu nedenler işsizlik,
yoksulluk, toprak bölünmesi, kan davası, deprem, kuraklık– çevre felaketleri, terör, insan hakları
intihalleri, din veya etnik ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, tarımda mekanizasyon, aile birleşmesi,
evlilik, istihdam olanakları, kentin sunduğu hizmetlerdir( Sağlam 2006; Tılıç 2010; Topcu ve Başer
2006).
Kadınların göç etme nedenleri arasında en sık bağlantılı göçe rastlanmaktadır. Bağlantılı göç ailenin
herhangi bir nedenle (iş bulma veya iş tayini) göç eden erkek üyelerini takip eden kadınların hareketini
tanımlayan bir olgudur. Burada kadının bağımsız bir göç kararından ziyade aile içindeki konumuna
bağlı olarak göç etmesi söz konusudur. Kadına özgü göç nedenlerinden biri de ise evliliktir
(İlkkaracan ve İlkkaracan 1998). Amerika Birleşik Devletleri’nde iş bulma amacı ile göç etmede,
erkeklerin kadınlardan daha çok göç etmeye gönüllü olduğuna inanılmasına rağmen, son kırk yılda iş
nedeni ile göçte kadınlar ile erkeklerin aynı oranda olduğu belirtilmektedir (Adanu and Johnson 2009).
Türkiye geneline bakıldığında, göçlerde evlilik, eğitim, iş değişikliği, tayin, memlekete geri dönüş ve
emeklilik gibi nedenlerden oluşan bireysel nedenler ile yapılan göçlerin en yüksek paya (%47,1) sahip
olduğu görülmektedir. Ebeveynin yanına gitmek, ebeveynin iş değişikliği/tayini, ebeveynin iş araması,
eşinin iş değişikliği/tayini, eşinin iş araması gibi ailevi nedenlerin ikinci sırada (%28,3), iş bulamama,
işinden kazandığı paranın yetmemesi, iş arama, para biriktirme, daha iyi bir yaşam isteme gibi
ekonomik nedenlerin ise üçüncü sırayı (%18,1) aldığı görülmektedir. Güvenlik nedenleriyle yapılan
göçlerin son yirmi yılda yapılan göçler içindeki payı %2,8dir. Güvenlik nedenleriyle gerçekleştirilen
göçler sonrasında göç edilen yerleşim yerine geri dönmek için yapılan göçlerin payı ise %0,2’dir.
Güvenlik nedenleriyle yapılan göçlerin yüzdesinin erkekler arasında kadınlardan daha yüksek olduğu
görülmektedir (Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması 2006). Ülke genelinde güvenlik
nedeni ile göç etmenin oranı çok düşük olmasına rağmen Deveci ve arkadaşlarının Elazığ’da yaptığı
çalışmada (2010) kadınlar göç nedeni olarak ilk sırada terör olaylarını (%38.6) ikinci sırada ekonomik
sıkıntıyı (%30.7) belirtmişlerdir (Deveci, Açık ve Rahman 2010).
Diğer nedenlerle (deprem, sel gibi çevresel nedenler, kan davası, töre/namus cinayeti, sağlık nedenleri)
yapılan göçlerin toplam göçler içindeki payı ise %3,4’tür. Ülkemizde son yirmi yılda erkeklerin
gerçekleştirdikleri göçlerde birinci sırayı ekonomik nedenler almaktadır. Erkek göçlerinin %59’u
ekonomik nedenlerle gerçekleştirilmiştir. Kadınlarda ise, göçlerin daha çok bireysel ve ailevi
Göç ve Kadın Sağlığı 135

nedenlere bağlı olduğu gözlenmektedir. Bu göçlerin oldukça önemli bir bölümünü evlilik veya kocaya
ve ebeveyne bağlı göçler oluşturmaktadır (Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması 2006).
Türkiye’de yaşanan göç olgusu çoğunlukla ekonomik nedenlerle kırsal alandan kentsel alana ve doğu
illerden batı illere doğru yapılmaktadır. Son yıllarda ekonomik nedenli göçe ilave olarak güvenlik
nedeni ile de göç durumu yaşanmaktadır. Ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kırsal
alanlarından bu bölgelerin kent merkezleri ile batıdaki büyük kentlere doğru gerçeklesen bir hareket
yaşanmaktadır. Terör ortamı, can ve mal güvenliğinin olmaması, geçim kaynaklarının daralması, sivil
halkın bölgeden hızlı bir şekilde uzaklaşmasına yol açmaktadır (İlkkaracan ve İlkkaracan 1998;
Sağlam 2006; Yılmaz 2005).
2.GÖÇ SONUÇLARI
Göç sonuçları olarak; göçmenlerin konut ve barınma, işsiz kalma, yoksulluk sınırının altında hayatını
devam ettirme, yoksulluk nedeniyle çocukların çalışması ya da dilendirilmesini karşımıza
çıkarmaktadır. Bu durum aynı zamanda başta zorunlu temel eğitim olmak üzere, çocukların okula
devam etmesine ve eğitimlerini tamamlamalarına da engel olmaktadır. Göçmenlerin oldukça sağlıksız
koşullarda yaşıyor olmaları, dengesiz ve yetersiz beslenmeleri ciddi sağlık problemleri yasamalarına
neden olmaktadır. Dil problemi ve yoksulluk nedeni ile sağlık ve diğer kamu hizmetlerinden
yararlanamama olumsuz göç sonuçları olarak belirtilmektedir. Bununla beraber göç edilen yerde de
olumsuz göç sonuçları görülmektedir. Öncelikli olarak göç edilen yerlerin nüfusunda ciddi artışlar
meydana gelmiştir. Ülkemizin hemen her yerinde yaygın olan issizlik sorunu göç edilen bölgelerdeki
işsizliğin daha da çok artmasına neden olmuştur. Şehirlerde hızlı ve çok çarpık bir yapılaşma ve
gecekondulaşma ortaya çıkarken, şehirlerin zaten yetersiz olan alt ve üstyapı sorunları daha da
artmaktadır (Kentsel Yoksulluk, Göç ve Sosyal Politikalar 2009; Topcu ve Başer 2006; Yılmaz 2005)
3.GÖÇ VE KADIN SAĞLIĞI
Göçün kadın sağlığına etkileri kötüleşme ya da iyileşme yönünde olabilmektedir. Kadının düşük gelir
düzeyine sahip bir ülkeden yüksek gelire sahip bir ülkeye göç ettiği durumlarda sağlık hizmetleri
açısından kadının durumu iyileşecektir. Ancak kadının sağlık hizmetinden yararlanabilmesi için o
ülkenin dilini bilmesi ve iş sahibi olması gerekmektedir. Pek çok dünya ülkesinde kadının statüsü
düşüktür, düşük statüye kadının göçmen olma durumunun eklenmesi sorunları daha da
arttırabilmektedir. Göçmen kadınlar hem kadın oldukları hem de göçmen oldukları için cinsel taciz,
tecavüz ve şiddette maruz kalabilmektedirler (Adanu ve Johnson 2009). Göçmen kadınların
karşılaştıkları bir diğer sorun da fuhuşa zorlanmalarıdır. Bu durum aynı zamanda kadınları istenmeyen
gebelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV enfeksiyonu açısından risk grubuna sokmaktadır
(Miller, Decker, Silverman ve Raj 2007).
Göçün ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirten birçok çalışma vardır (Sır, Bayram ve Özkan
1998; Akdeniz ve Öz 2009). Özellikle zorunlu göçün ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği ve kadın
göçmenlerin erkek göçmenlere göre daha fazla duygusal zorlanma yaşadığı belirtilmektedir (Sır,
Bayram ve Özkan 1998; Akdeniz ve Öz 2009). Bir diğer çalışmada göç eden kadınların stresle baş
etmede diğer bireylere göre daha yetersiz olduğu belirtilmektedir (Topcu ve Başer 2006).
Rio Sanchez ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında İspanya’da yaşayan Doğu Avrupa ve Afrikalı
göçmen kadınlarda perinatal mortalitenin, İspanyol kadınlara göre daha fazla olduğu belirtilmiştir.
Loeber (2008) Hollanda’da yaşayan Türk göçmen kadınlarda kontraseptif kullanım oranın düşük
olduğunu ve adolesan gebeliklerin de yüksek olduğunu bildirmektedir. Loeber bu durumu Hollanda’ya
gelen Türk’lerin daha çok Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sundan geldiklerini ve bu bölgeleri de
gelişmemiş alan ve burada yaşayan halkın da çok fazla geleneksel özellikleri olması dolayısı ile
Hollandalı kadınlardan üreme davranışları açısından oldukça farklılık gösterdikleri şeklinde
açıklamıştır.
136 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:2,Sayı:3.2010

Bazı araştırmalarda göçmenlerin sağlık bakımı hizmetlerinden yararlanmalarını ve sağlık bakımı


almalarını etkileyen önemli faktörlerden birinin dil problemi olduğu belirtilmektedir (Fassaert,
Hesselink ve Verhoeff 2009). Sağlık bakımını almayı etkileyen bir diğer faktör de sosyal güvencenin
olmasıdır. Göçmen kadınların %40’ı sigortasız olduğu ve sigortası olmayan kadınların koruyucu
sağlık hizmeti, diş ve acil bakım hizmetlerini en az oranda kullandıkları belirtilmektedir. Devlet
sigortası olanlarında özel sigortası olanlara göre yine sağlık bakımından daha az yararlandıkları
bildirilmektedir (Fuentes-Afflick ve Hessol 2009).
Bir diğer çalışmada göçmen kadınların % 65’i sağlık durumlarını zayıf-kötü olarak belirtmiş ve en sık
görülen sağlık sorunları olarak da psikolojik ve jinekolojik yakınmalar olduğunu ifade etmişlerdir
(Schoevers, Muijsenberg ve Largo-Janssen 2009). Domingo Puiggros ve arkadaşlarının (2008)
çalışmasında göçmen kadınların daha çok multipar ve daha az doğum kontrolü uyguladıkları
belirtilmektedir (Domingo Puiggros, Figora Volta, Loverdas Eseverri, Costa Colomer, Badia Barnusell
2008).
İsveç’te göçmen kadınlarla yapılan bir çalışmada 35-49 yaş grubu Polonyalı ve Bosnalı, 50 yaş üstü
Güney Amerikalı kadınlarında serviks kanseri riski yükselmektedir. İran ve Iraklı kadınlarında serviks
kanseri riski düşük bulunmuştur. Sağlık personeli riskli gruplara karşı uyanık olmalı özellikle ileri
yaşta göç eden kadınlara karşı dikkatli olunmalıdır. Diğer yandan over ve endometrium kanserinde
göçün bir rolü olmadığı görülmüştür (Beiki, Allebeck, Nordqvist, Moradi 2008).
Göçmen kadın alan Avrupa ülkelerinde yapılan pek çok epidemiyolojik çalışmada gebelik sonuçları
çelişkili olarak verilmektedir. Gelişmiş ülkelerde, göçmen annelerin gebelik sonuçlarının yerli
annelere göre daha kötü olduğu belirtilmektedir. Bollini, Pampallona, Wanner ve kupelnick (2009),
1966-2004 yıllarında 12 ülkeden 65 çalışmayı inceleyerek yaptıkları çalışmada göçmen kadınların
%43’ünün Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek (DDAB) doğurma, %24’ünün preterm doğum, %50’sinin
perinatal mortalite, %61’inin konjenital anomali risklerine sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Göçmen
kadınlar ülkenin toplumuna dahil edilmeli kadın ve bebeklerin sağlıklarının iyileştirilmeye ve
geliştirilmeye ihtiyaçları vardır. Bu riskler ulusal politikalar ile azaltılabilir.
Özetle göç alan bölgelerde yeterli sağlık kuruluşu olmaması, göç edenlerin gelir düzeylerinin düşük
olması, dil engeli, sağlık sigortalarının olmaması, geleneksel yaşam kalıplarına sahip olmaları göç
edenlerin sağlık koşullarını olumsuz etkilemektedir.
Ülkemizde göçmen kadınlarda en sık karşımıza çıkan sağlık sorunları ise; bulaşıcı hastalıklar, aile
planlaması hizmetlerinden yararlanamama, doğum öncesi bakım hizmetlerinden yararlanamama,
hastanede yapılan doğumların düşük, evde sağlık personeli olmaksızın yapılan doğumların yüksek
olması, düzensiz adet kanamaları, kimi zaman kendiliğinden olan düşükler, çok sayıda ve kısa
aralıklarla olan gebelikler şeklinde özetlenebilir (Topcu ve Başer 2006).
4.GÖÇMEN KADINLARIN SAĞLIĞINI ĠYĠLEġTĠRME VE KORUMA
Göçmen kadınların sağlığının korunması ve geliştirilmesinde sağlık personelinin ve özellikle
hemşirelerin görev ve sorumlulukları vardır. Sağlık bakımı sunanların bölgelerinde yaşayan
göçmenlerin özelliklerini bilmeleri, kadınların gereksinimlerini belirlemede ve bakım hizmetini
sunmada kolaylık sağlayacaktır. Göçmen kadınların sağlığını koruma ve geliştirmede uygulanabilecek
girişimler şu şekilde özetlenebilir.
*Sağlık personeli seks ticareti içinde olan kadını tanımlama ve desteklemede eşsiz bir
pozisyona sahiptir. Bu konularda sağlık personelinin eğitilmesi ve bilgilendirilmesi gerekmektedir
(Miller, Decker, Silverman ve Raj 2007).
* Klinikler ve politikalar sağlık bakımı kullanımındaki engelleri ortadan kaldırmalı özellikle
göçmen bürosuna kayıtlı olmayan kadınlara yardım edilmelidir (Fuentes-Afflick ve Hessol 2009).
*Sağlık personeli kayıtsız göçmen kadınların sağlık problemleri konusunda bilgilenmelidir
(Schoevers, Muijsenberg ve Largo-Janssen 2009).
Göç ve Kadın Sağlığı 137

* Göç ile oluşan bu yeni toplulukların özellikleri sağlık personeli tarafından bilinmesi ve
ihtiyaçları olan sağlık bakım desteklerinin sağlanması gereklidir (Domingo Puiggros, Figora Volta,
Loverdas Eseverri, Costa Colomer, Badia Barnusell 2008).
* Göçmen kadınların dil problemi çözümlenmeli, en kısa zamanda ülkede konuşulan dili
öğrenmeleri konusunda desteklenmeleri gerekir.
* Sosyal güvencelerinin olması sağlanmalıdır.
* Ülkemizdeki göçmen kadınlar çoğunlukla Doğu, Güneydoğu Anadolu’dan ve kırsal alandan
kentsel alana göç etmektedirler. Bu bölgelerde yaşayan kadınların çoğunlukla multipar, kontraseptif
yöntem kullanmama, adolesan gebelik vb içeren üreme sağlığı konularında desteklenmeye ve yardıma
gereksinimleri olduğu bilinmektedir ve sağlık personeli bu konularda göçmen kadınlara yardım
etmelidir.
SONUÇ
Sonuç olarak; göç büyük bir problem olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanmaktadır.
Göçün sağlığa olumsuz etkisi, erkeklere oranla kadınları daha çok etkilemektedir. Kadınların sağlığını
iyileştirme ile tüm göçmenlerin sağlığı korunmuş olacaktır.
Sağlık personeli içinde hemşireler eşsiz bir pozisyona sahiptir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde
çalışan ebe ve hemşireler, göçmen kadınların doğurganlıkla ilgili sorunlarını çözmede, kontreseptif
kullanmalarında ve perinatal mortaliteyi azaltmada önemli rolünün olduğunu bilmeli ve kadınlara
yardım edebilmelidir. Ebe ve hemşirelerin de sağlık sistemi tarafından desteklenmeye,
bilgilendirilmeye ve eğitim gereksinimlerinin karşılanmasına ihtiyaçları vardır.
KAYNAKLAR
Adanu RMK, Johnson TRB (2009). Migration and women’s health. Iİnternational Journal of
Gynecology and Obstetrics, 106: 179-181.
Akdeniz EB, Öz F (2009). Koruyucu ruh sağlığı açısından göç ve kadın. Kriz Dergisi, 17 (1): 27-36.
Beiki O, allebeck P, Nordqvist T, Moradi T (2009). Cervical, endometrial and ovarian cancers among
immigranst in Sweden: importance of age at migration and duration of residence. Eur J Cancer, 45 (1):
107-118.
Bollini P, Pampallona S, Wanner P, Kupelnick B (2009). Pregnancy outcome of migrant women and
integration policy: a systematic review of the international literature. Soc Sci Med, 68 (3): 452-461.
Çelik F (2007) Türkiye’de İç Göçler: 1980-2000. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 22 (1): 87-109.
Deveci SE, Açık Y, Rahman S (2010). Elazığ’ın kenar semtlerinde yaşayan kadınların yaşam koşulları
ve sağlık riskleri. TAF Preventive Medicine Bulletin, 9 (1): 45-50.
Domingo Puiggros M, Figaro Volta C, Loverdos Eseverri I, Costa Colomer J, Badia Barnusell J
(2008). Immigrant pregnancy and neonatal morbidity. An Pediatr (Barc), 68 (6): 596-601.
Fassaert T, Hesselink AE; Verhoeff AP (2009). Acculturation and use of health care services by
Turkish and Moroccan migrants: a cross-sectional population –based study. BMC Public Health, 10
(9):332.
Fuantes-Afflick E, Hessol NA (2009). Immigration status and use of health sevices among Latina
Women inthe San Francisco Bay Area. J Womens Health (Larchmt), 18 (8): 1275-1280.
İlkkaracan P, İlkkaracan İ (1998). 1990’lar Türkiye’sinde kadın ve göç. Bilanço 98: 75 yılda
köylerden şehirlere kitabı. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 305-322.
Kentsel Yoksulluk, Göç ve Sosyal Politikalar (2009). TC Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Kentleşme
Şurası. Ankara.
138 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:2,Sayı:3.2010

Loeber O (2008). Sexual and reproductive health issues of Turkish immigrants in the Netherlands. Eur
J Contracept Reprod Health Care, 13 (4): 330-338.
Miller E, Decker MR, Silverman JG, Raj A (2007). Migration, sexual axploitation and women’s
health: a case report from a community health center. Violence against Women, 13 (5): 486-497.
Rio Sanchez I, Bosch Sanchez S, Castello Pastor A, Lopez-Masida A, Garcia Senchermes C, Zurriaga
LIorrens O, Juarez S, Rebagliato Ruso M, Bolumar Montrull F (2009). Perinatal mortality assessment
in native and immigrant women: influence of exhaustiveness and quality of the registries. Gac Sanit,
23 (5): 403-409.
Sağlam S (2006). Türkiye’de iç göç olgusu ve kentleşme. Türkiyat araştırmaları, 5: 33-44.
Schovers MA, Muijsenbergh ME, Largo-Janssen AL (2009). Self-rated health and health problems of
undocumented immigrant women in the Netherland: a descriptive study. J Public Health policy, 30
(4): 409-422.
Sır A, Bayram Y, Özkan M (1998). Zoraki iç göçün ruh sağlığına etkileri üzerine bir ön çalışma.
Klinik Psikiyatri Dergisi, 1 (2): 83-88.
Topcu S, Başer A (2006). Göç ve sağlık. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10 (3): 37-41.
Tılıç RH (2010). Göç dinamikleri ve kadın. Göç ve Kadın Sempozyumu, Ankara
http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/Default.php Erişim: 16 Nisan 2010.
Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması (2006). Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü Ankara. http://www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/Default.php Erişim: 16 Nisan 2010.
Yılmaz TT (2005). Göçün kadın yaşamı üzerindeki etkileri. Sosyoloji AD Yüksek Lisans tezi,
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Van.

ĠletiĢim adresi:
Hilmiye AKSU
Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Sağlık Yüksekokulu, AYDIN (Yrd.Doç.Dr)
Tel:02562148041, 05396440693
Fax: 02562124219
hilmiyeaksu@yahoo.com

View publication stats

You might also like