Professional Documents
Culture Documents
ELİSABETH BROOKE
Elisabeth Brooke
GÜN YAYINCILIK
Çevirmen: Bülent Akcan
ISBN 9758122193
Baskı Sayısı 1. Baskı
1
GİRİŞ
5
Tanrıça her yerde bulunur ve her yerde içkindir.
Evrenin yarahcısıdır ve tüm yaşamın başlangıcında ve
soı:mnda o vardır. Buyük ana tüm canlılara yaşam verir
ve onlar ölerek ona geri dönerler. Tanrıçadan yayılan
doğasal dünyanın gücü ve güzelliğidir. Cadıların, içle
rinde bulundurdukları da bu güç ve bu güzelliktir.
Tanrıça özellikle kadınlara güç verir bu yüzden mo
dern cadıların birçoğu feministtir. Büyücülük, insanın
kendine bütünsel bir açıdan bakmasını sağlar ve hem
�ranlığı hem de aydınlığı içine alır. Bu Babatanrı (Hı
ristiyanların, Müslümanların ve Yahudilerin tanrısı)'nın
tanımadığı bir bütünselliktir. Babaerkil dinde kadın şey
tani olan her şeyle ilgiliyken, Babatanrı yanlız iyi olanı
kapsar. tanrıça ise tam tersine bilgeliği, açıklığı, gücü,
ırıerhameti, acıyı ve zevki vaad eder. Bize gösterdiği
dengeli bir dünyadır.
tanrıça üzerine, üçüncü bölümde onun Baba Tanrı
tarafından nasıl tahtından indirildiğini anlattım. Persep
hone mitinin iki ayn versiyonunu anlatarak tanrıça ola
rak kadından köle olarak kadına nasıl geçildiğini ve te
cavüzün iki anlamda nasıl geliştiğini göstermeyi amaçla
drm. mitler bize değerler ve yaşamak için kurallar öğre
tirlerdi. Yani eskiden öyleydi. Yunanlılar ise asla bir is
tisna değilerdi. Persephone miti bir kadının kendi de
rinliklerine doğru olan yolculuğunu anlatan anaerkil bir
mitten, tecavüz ve kaçırılmayı anlatan babaerkil bir mite
dönüştürülmüştür. Bu mit bize tanrıçaya tapan insanla
rın barışçıl değerlerinin nasıl Babatanrının zoruyla yer ·
·;
tilerinin çarpıtılması temelindedir. Bizim sanatımızın
onlara duyabileceği tek şey nefrettir.
Büyücülük törensel olarak, bütün babaerkil dinler
den önce gelir. Ve onlardan tamamı ile ayrı ve bağım
sızdır. ·Tanrıçanın yerine Hıristiyan tanrısını geçinnek
için bilinçli bir kampanyayla Pagan/Wiccan gelenekle
rinden gelen bir çok Hıristiyan şenliği ön plana çıkarıl
dı. (bkz. Bölüm 5) tanrıçayı tahtından indinek için ya
pılan bu kampanyanın bir bölümünde kadınlardan ruh
sal ya da maddi tüm güçleri almak üzerineydi. Bunun
için kadınlar yaşama karşı, kötü, pis ve şeytani olmakla
suçlandılar. Bu suçlamaların sonunda kadındaki şeytan
lığa dünya çapında bir inanç sonucu ortaya cadı avı çık
tı. Kadın düşmanlığının kökeni doğrudan babaerkil din
lerin başlangıcına dayandırılabilir. Bu inançlar artık kül
türümüze öylesine yerleşmiştir ki varolmadıklan bir za
manı düşünmek hayli zordur. Bilinç dışı bir şekilde cadı·
korkusu güçlü ve engelleyici bir korku olarak durmakta
dır. Cadılar şeytanın yansıması kara büyüleyici ananın
cisimleşmişi ve en önemlisi kaosun güçleri olarak görü
lürler. "Büyü yapmak isyan etmek demektir." (Samu
el' in kitabı).
Adalarımızın yeşil kadın ve erkekleri, Hıristiyaıda
nn dinsel baskılarından kurtulmak için dağlara _çekildi
ler ve yaşamaya devam ettiler. Dünyanın vücudu kanla
rını emdi. Kuzey rüzgarı yakıldı.klan odunların küllerini
höyüklere ve kutsal kuyulara sürükledi. fı.cı çeken ka
dınların çığlıkları bulutların üzerine güneşe doğru yük
seldi. Aşağılanan ve ezilen taşralıların kederli yüzlerinin
teri zengin ve kırmızı toprakla kaynaştı... Meşe ağacı
doğdu.
Cadılar ölmediler; Hıristiyanlann boyunduruğunun
biraz gevşeyeceği zamana dek yeraltına çekildiler. Ana-
8
ya tapınmanın güvenli olduğu, tekrar yıl çarkını ve ge
cenin ortasında ayin yckuluğunu kutlayabilecekleri ve
yaz ortası çayırlarında dans edebilecekleri zamana dek
beklediler.....
Sihir güçtür. Bilinmeyen güçlerle uğraşmaya başla
dığım�da, bu güçleri nasıl kullanacağımız sorusuyla
karşılaşırız. Bizler güçsüz olmaya ya da kendimizi öyle
sanmaya alışığız. Feminist büyücüler bize başkalarını
ezmeksizin kişisel ya da kolektif bir güç sağlayacak yeni
bketik oluşturuyorlar. Büyüyle ilgili davranışlarımız ke
sinlikle bu etiğin ışığında değerlendirilmelidir. Büyüleri
miz, ayinlerimiz ve düşünce biçimlerimiz zararsız olma
lıdır.
Babaerkil dinin genel içeriğini kadın düşmanlığı,
doğanın ve zayıf olan her şeyin köleleştirilmesi ve sö
mürülmesi oluşturur. Bu da bize üzerinde yürüdüğü
müz toprağa ve soluduğumuz havaya tecavüz edip onu
zehirleme hakkını verir. Büyücülük ve tanrıça bilgisi bi
ze; yavaş yavaş önlenemeyen bir şekilde yok oluşa doğ
ru kayışa; bir alternatif sunar geleneklerimizi yeniden
inşa etmek bizim bireyler olarak, gezegenimizi kurtar
mak için yapabileceğimiz en büyük yardımdır. Büyücü
lüğün değerleri eğlendirici, doğru dostu, banşçı ve hoş
görülüdür. Bab(Jtannnın mirası olan bu •ölüm kültürün
de bu değerlere şimdi ve burada ihtiyaç vardır.
Benim tanıdığım cadılar pratiklerinin çoğu
1960-70'li yıllardaki ikinci feminizm dalgasına dayanan
feminist cadılardı. Genel tarihimizi incelediğimizde ba
baerkil inancın tanrıça inancının yerine geçtiğinden beri
süregelen bir kadın soykınmı olduğunu fark ettik. Bul
duklarımızın korkunçluğu birçoğumuzu tarih öncesine
dönerek eşitliğin ve saygının doğuştan geldiği zamanla
n aramaya yöneltti.
9
Araşhrdığımız eski bir zamandı. Babatann'nın yaşa
ma karşı kurallarının öncesindeki bir zaman, yıllar geç
tikçe kadınlara tapılan, saygı duyulan ve kadınların
ruhsal ve dünyasal güçlerinin olduğu bir zaman oldu
ğuna inanmak için yeterli kanıt birikti.
Bu yüzden feminizm büyücülüğü canlandırmakta
dır. Ama aynı zamanda da Babatanrı' nın yarattığı ma
teryalist kültüre karşı bir isyandır. Materyalizmin aşırılı
ğıyla doldurulmuş ve çoğu kez bundan zarar görmüş ya
da materyalizmin ürünlerini reddeden insanlar giderek
karşıt kutbun yani ruhsal alanın daha çok farkına var
maktalar.
Din ve ruhsal yaşantı materyalist dünyanın cazibesi
nin altında yatanı göstermekte ve çaresini sunmakta. Şu
bir gerçektir ki zor zamanlarda insanlar acılarının sebebi
için açıklama beklerler. Ve yaşamları için anlam ararlar.
Cadılar serbest bir şekilde örgütlenmiş, belli inanç
ları ve deneyimleri paylaşan, benzer düşünceli insanlar
dır. En çok paylaştıkları şey ise sekiz şenliğin ve on üç
dolunayın kutlanışıdır. Çoğu kahinlikle ilgilenirler ve
astroloji konusunda bilgi sahibidirler. Bitki bilgisinden
anlarlar ve bahçıvanlıkla uğraşırlar. Birçoğunun kedisi
vardır.
Tek bir büyücülük şekli yoktur. Bütün cadılar tanrı
çaya anlattığım şekilde tapmazlar. Örneğin bazıları tan
rıçanın eril çoğulu olarak tanrıya taparlar. Ancak ruhsal
yaşantımız Babatanrı' yı hiyerarşik bir Şekilde Anatanrı�
nın yerine geçirmemiştir. Bunun dışında biz içkenliğe
ve içimizdeki tanrıçaya inanırız. Bu inanç her şeyi kut
sal olarak kavrar ve hiç kimse bir başkasından daha de
ğerli değildir.
Üçüz tanrıça üzerine olan üçüncü bölümde, cadılık
taki "ruhsal" kavramını anlattım. Demeter ve Persepho-
10
ne mitinde üçüz tanrıça, bakire, anne ve kron ortaya çı
kar. Görüldüğü gibi onun üç yüzü ayın durumlan ve
güneş yılının büyüyüp küçülmesinde belirlenebilir.
Büyücülük doğa olaylan ile çok yakından ilişiklidir.
ve bilge kadınlar Güneş ve Ay'ın dönüşlerini kendi dö
nüşümse! gelişmeleri için denek taşı ve referans olarak
kullanırlar Ay, kadın yaşamına yakındır ve kadının dö
nüşümleri bir gizemli gezegenin hareketlerini yansıtır.
Ay'ın büyüme ve küçülmeleriyle vücutlanmızın
akışkan doğasını çözüyoruz ve daha da ileri giderek bu
değişimleri daha yaratıa biçimlerde kullanmayı da öğre
nebiliriz. Altıncı bölümün konusu, Zodyak'ın her işare
tindeki dolunaylar ve astrolojik yılda büyüsel uğraşın
en iyi· nasıl gerçekleştirileceği üzerinedir.
Büyücülük yaşamın kutlanışıdır, yıllık şenlikler (8.
bölüm) değişen mevsimleri ve yaşamımızdaki değişik
basamakları gösterirler. Sekiz ana şenlikte olduğu kadar
yeniay ve dolunay ayinlerinde de ruhsal yaşantımızı
sağlamlaştınnz. Güneşin. Zodyak yılı etrafındaki yolcu
luğuyla belirlenen yaşamın küçülmesi ve büyümesi bü
tün yaşamın, ölüm ve yeniden doğuşun çemberini yan
sıtır.
Ay'ın üzerine olan yedinci bölümde Ay'ın değişen
yüzünün aylık aybaşı döngüsünü ve bakire, anne ve
kronun yaşam döngüsünü nasıl yansıttığını göster
ı liııı .Hitkiler ve tüm doğal yaşam, bu dev yuvarlağın bü
11
ği konusunda bir fikir verebilirler ve kendi ayinlerini
yaratmak isteyenler için şablon olarak kullanabililer.
Unutulmamalıdır ki yeni bir ayin yaratırken� en çok
dikkat edilmesi gereken şey ayinin canlı olmasıdır. Kül
tüıeel olarak biz değişimlerin en şiddetlisine maruz kal
maktayız ve birçok insan bu kaos içinde kendini yaban
cılaşmış ve güçsüz hissetmektedir.Eski geleneklerin bü
yük bir bölümü yok oldu ve onların yerini tüketimcilik
ve açgözlülük üzerine kurulu yapay bir televizyon kül-
·
türü aldı.
Cadılar doğayı, paraya çevrilebilecek şeyler toplamı
olarak değil kendi içinde değerli birşey olarak görürler.
Biz, tarımda ve endüstride ekolojik olarak sağlıklı uygu
lamalar ve bu güzel gezegeni paylaşmanın sorumlulu
ğunun bilinmesini istiyoruz. Feminist cadıların etrafında
birleştikleri etkinlikler barış hareketleri, ekoloji ve insan
haklan kampanyalan gibi şeylerdir.
Bitki bilgisi, yöneten sınıfların devre dışı bırakmak
için yaptıkları toplu saldııılara rağmen hala yaşatılan bir
büyü uygulamasıdır. Bitkiler dünya ananın en derinle
rindeki eserleri .ortaya çıkarabilirler ve hiç kuşkusuz bü
yü uygulamalarının bütünleyicisidirler.
Büyücülüğün işlevi yanlızca bireyin güçlerle donatıl
ması değil onun toplumda yararlı ve değerli bir kişi ol
masının sağlanmasıdır. Etikle ilgili dokuzuncu bölümde
özellikle hizmet kavramı önemlidir. Kendini geliştirme
için yapılan her çalışma yaşama daha fazla de"stek ol
mak için yapılır kendi içinde sonlanması için değil.
Yanlızca kişis�l deneyim sahibi olduğum ya da üze
rinde daha önce çalışhğım şeyleri yazmaya çalıştım. Bu
yüzden insan merkezli beceriler tamamı ile açıklanmış
tır. Birçok cadı ruhsal enerjinin yeniden kazanımı için
bire bir çalışma yapmayı seçer. Ruhsal beceriler ve Ta-
12
rot üzerine olan onbirinci ve onikinci bölümler bu iki
alanın tadına varmanızı sağlayacaktır. Tarot' taki imajlar
gizemli ba� geleneklerinin anahtarlandırlar.Onlan anla
mak isteyen kötü niyetli gözlerden korumak için de an
lamlan resimlerde saklanmıştır.
Astroloji ve Tarot büyüsel geleneğimizin en önemli
köşe taşlarıdır ve onların çözülmesinin sırrı babaerkilli
ğin beşyüz yıl baskısına rağmen korunabilmiştir. Ta
rot hakkındaki bölüm kartların tarihlerini ve Minör ve
Majör Arkana kartları hakkındaki yorumlarını içerir.
Enerjilerini bilinçli bir şekilde kullanabilmek için ca
dılar bedenlerinin karmaşık doğasını anlamak duru
mundadırlar. Çakralar, eterik ve astral düzlemler bize
kendi iç işleyişimizi ve başkalarıyla nasıl etkileştiğimizi
gösterirler. Ozellikle çakralar çevremizle olan enerji alış
verişimiz konusunda yol göstericidirler. Onbirinci bö
lüm eterik beden, çakra sistemi ,ve ruhsal beceriler ko
nusunda bilgiler verir ve aynca ruhsal becerileri geliştir
mek için bazı uygulamalar gösterir.
Bir cadı olduğumu söylediğimde insanlar bazen. şa
ka bazen ciddi olarak kendileri için bir büyü yapıp ya
pamayacağımı sorarlar. Büyüler gerçeğe çevrilebilen is
i cm eylemleridir. Büyü becerisi üzerine onuncu bölüm
dl' büyülerin nasıl yaşanılan değiştirebileceğini anlat
tım. Aynı zamanda da iş veya sevgili bulmak için ya da
l.ı·ndimizi korumak için bazı küçük büyüler ekledim.
t-;,ıılınlar vahşi ve meteryalist kültürümüze karşı bu tip
lwn·riler geliştirmek ve yaratıa yollar bulmak zorunda
' lırl.ır. Bu bakımdan büyücülük pasifliği ve zavallı bir
� ıı l ıa nolmayı kabullenişi değil kararlılığı ve sorumlulu-
f 11.ırl lırıcı bir rol oynamaktadır. lltı kitap tanrıçaya;
şöminenin üzerindeki güllerin ıı;l-111 g iksclliğine, bir
arkadaşın yetiştirip bana getirdiği
13
iyileştirici otlara, sandal ağacının kokusuna, pişmiş el
maların yumuşak aromasına adanmıştır. Bütün bu şey
ler bana onun yaşamımdaki varlığını anlatır. Kesici Si
birya rüzgarı ve çiğ mavisi gök, geçen kışın karanlığını
anlatırken bahar ve yeni başlangıçlar vadederler. Yıl
çarkı yaşamlarımızı da beraberinde götürerek döner.
Hepsi onun sımdır.
Düşleyerek yarat
Ayışığı gölgelerini
Görkemli basamaklarmda danset
Bu sırrın.......
Elizabeth BROOKE
Beltone, 1993
14
2
ONUN HİKAYESİ
15
ruhlar olarak gördüler. Güneş hep aynı yönde hareket
ediyor ve hep aynı şekilde kalıyordu. Ama Ay, karanlı
ğın gizemli ışığı, şeklini değiştiriyordu. Kabilenin kadın
larına benzer şekilde bazen sanki ruhlarla doluymuş gi
bi şişiyor,pazen de ortada görünmüyordu ve gece koyu
bir karanlığa gömülüyordu. Kabiledeki insanlar, yaşlı
kadinlar ve ilk kanamalarından önce kızlar bedenlerine
artık anne sayılan Ay'ı alırken, genç erkekler de deriler
giyip boynuzlar takarak bedenlerine Av Tanrı' sını alı
yorlardı. Bu kutsal işçiler, gölgeler. dünyasına, ruh
alemlerine yolculuklar yaptılar. Ay onları öptü ve Gü
neş kemiklerini ısıttı. Bütün sırlan orada öğrendiler.
Onlara hastalan iyileştirmek için ·yapılacak içeceklerin
tarifleri ve av işaretlerinin nasıl okunacağı öğretildi.
İnsanlar önceleri mağaralarda yaşıyorlardı, ama son
ra gittikçe daha çok aile bir araya geldi ve böylece ağaç
lardan ve taştan barakalar yaptılar, ovalara yerleşmeye
başladılar. Topluluklar büyüdükçe kabile kuralları ka
nunlara, kabile büyükleri de konseylere dönüştü. Kabi
leye sağlık ve bolluk getiren büyük göğüsleri ve göbe
ğiyle herşeyin büyük anasını simgeleyen kutsal heykel
cikler yapıldı. Mağaralara avın iz sürücü tanrıları ve
Güneş ile Ay'ı taşıyan eskilerin resimleri çizildi.
Bin yılar geçtikçe eski olanlar büyüklere dönüştü
ler. Sümer, Mısır ve Atlantis'de uygarlıkları gelişti. Yıl
dızların hareketlerini izlediler ve bu yıldızlan haritaladı
lar. Böylece dinsel astroloji bilimi doğdu. Sayıların kut
sal simetrisini hesapladılar ve kaydettiler. Ölenlerin
ruhlarına ve yeni doğanların gelişine bakarak ruhun
cennetlerden geçişini incelediler. Sağlık ve hastalık du
rumlarına bakarak iyileştirici bezler ve iksirler yaptılar.
Yaşamlarının iniş çıkışlarını, vebaları, selleri, lanetleri
ve lütufları anlamak için işaretleri ve belirtileri öğrendi-
16
ler. Tanrılarını isimlendirdiler ve onlar için ibadet yerle
ri inşa ettiler. İbadet yerleri tapınaklara dönüştü ve so
nunda tanrıçaya şehirler adanmaya başlandı.
Kutsal şöhretleriyle büyüklerin güçleri korkunç ve
dehşetliydi. Aynca bütün küçük tanrıların arkasında,
göğüsleri gökkubbeye süt veren ve yeni yıldızlar doğu
ran herşeyin kozmik anası vardı. Onun yuvarlak ve çe
kici vücudu üzerinde yürüdükleri dünyanın ta kendisiy
di. Onun dalg�nmalanyla meydana geliyordu. Or
man, koruluk, çalılık ve bahar mevsimi, o içkin olarak
her yerdeydi. Her kayada her yaprakta, en küçük ve en
büyük hayvanda o vardı. O hepsine baktı, onlara ya
şam verdi, onları büyüttü, doyurdu, korudu ve vakti
gelince yeniden içine aldı.
Zamanla kaya oyukları, taş sütunlar, tapınaklar ve
yüksek kuleler yapıldı Alanlarda, koruluklarda,
kasabalarda ve deniz kıyılarında ona ibadet edildiToprak ta
hıl, herçeşit meyve ve tatlı şurupla doldu. Tüm hayvan
lar ve gökteki kuşlarla bu bir şenlikti belki de.
Tapınaklar gelişti. Tanrıçanın çeşitli isimlerde olan
··
17
Ananın okşayıcı mavi sularıyla tehlikeli bir şekilde
sallanan dünya yolunu değiştirdi ve çaresiz insanlarını
çılgınca kan ve demirin ateşine attı.
Erkekler güneydeki çöllerden yığınlarla geldiler. Ku
zeydoğunun uçsuz bucaksız arazilerinden dalga dalga
aktılar. Önceleri tanrıçanın büyüsüne yenildiler, ama
sonra daha' çok, daha çok geldiler ve ellerinde kılıçlarıy
la geçtikleri yeri yakarak, kadınlara tecavüz ederek gel
diler. Böylece babaların yönetimi geldi ve ananın cenne
ti parçalandı. Dünyanın heryeri çılgınlıkla doldu. İşgal
ciler aşağılara doğru indiler ve tecavüz, yağma ve kan
dalgası önüne geçilemez bir hal aldı. Artık ne kutsal
işaretler ne de kurbanların bir yaran oluyordu. Bir kez
başlamış olan, tanrılar yerine savaşı, güzellik yerine kan
ve demiri bilen yığınlar, bütün kadınlara tecavüz ettiler,
mallarım ellerinden aldılar ve hepsini köleleştirdiler. Ra
hibeler kutsal koruluklara saçlarından asıldılar, tapınak
lar ve ibadet yerleri yakıldı ve kirletildi.
Erkekler korku ve nefretle ele geçirdikleri yönetimi
demir yumrukla ellerinde tuttular. Cüretlerinin sınırı
yoktu Ana tanrıçanın yerine bir baba geçirdiler .. İnsanlar
korkuyorlardı; alanlarda, pazaryerleıinde, ibadet yerle
ıinde ve mağaralarda Tanrı' çanın ne yapacağım, ne gibi
ölümcül bir lanetle öcünü alacağını korkuyla beklediler.
İlk lanet, bir anda yayılan korkunç bir hastalık ol
du. Veba. İnsanlar sokaklarda tarifşiz acılar içinde kıvra
narak,şişmiş kara dudaklar ve ölümcül çıbanl;:ı.rla, kendi
kanlarında boğularak öldüler. Kara ölüm peleriniyle sü
pürdü toprağı. Cesetlerin gözleri kargalar tarafından
oyulurken Murrigam azametle yürüyordu toprağın üs
tünde. Gece zamanı geldiğinde Hecate in sanlan isyana
çağırıyordu. Babanın sevgi diye bilinen çıbanı pat.ladı ve
içinden türlü türlü şeytanlıklar fışkırdı. İnsanlar işkence
18
çekerek öldüler, ekinler yok oldu ve savaşlar patladı.
Babatanrı'nın ölüm maskı heryeri karar�tı ve tüm umut-
lar yokoldu.
Söylenene göre Babatann tek oğlunu, barışın pren-
si, sevginin görüntüsünü yeryüzüne gönderdi. Babatan
n' mn cemaati onu da öldürdü hem de o dine yapıldığı
gibi bir haça çivileyerek. Oğul tefecilerin iğrenç ticareti
ne karşı durdu ve kendine en yakın kişi olarak kutsal
fahişe Magdalane'yi seçti. Sözleri ise ne yazık ki kurak
bir çöle düşen yağmur damlaları gibi oldu. Babanın ra
hipleri onun bıraktıklarını çabucak çarpıttılar ve eskisi
gibi devam ettiler. ·Sevginin yapay bir görüntüsünü taşı
yan yobazlıkları durmak bilmedi. Hiçbiryer batmaları
için yeterince derin olmadı.
Babaerkiller zor ve gözdağı yoluyla işgal ederek ber
bat bir lekeyi dünyaya yaydılar. Hiçbiryer güvenµ değil
di, en uzak ülkelerin en ücra yerlerindeki insanlara dek
ulaştılar ve onları katlettiler.
İkna ve konuşma işe yaramayınca eskiler tepelere
çekildiler. Yaldızlı ve görkemli şehirlerden ananın kut
sal kokularına ve dağ yamaçlarına taşındılar. Düşünce
lerini ise sakladılar ve korudular.
Korkunun yazmalarım engellediği eskiler, gezginler
olarak çevrede dolaştılar, hikayelerini yaydılar, hastalık
ları tedavi ettiler ve öğütler verdiler. Kutsal nesillerden
eski mitler anlatarak, kendilerini hoş karşılayan her oca
ğa ve her bahçeye kutsal koruluklardan haber götürdü
ler. Bu sırada eski yöntemleri ayakta tutmaya devam
ediyorlardı. Halen yıldızlan izliyor ve sekiz kutsal şenli
ı'.c bağlı olarak yaşıyorlardı. Karanlıktan dolunaya Ay' ın
< 1 urumlarım izleyerek şiirsel ölçüler kurdular ve tanrıça
19
Parlak büyüler yaptılar ve insanları iyileştirdiler. İnsan
ları iyileştiren, ölüleri gömen, çocuk doğuran ve klanla
ra annelik eden kardeşlerini gözettiler.
Karanlık arttı ve onunla beraber habaerkillerin, in
sanların artık yalanlarını yutmayacakları ve boş ayinlere
daha fazla kanmayacaklan yolundaki korkusu da arttı.
Artık insanların yüreklerini ne güzel heykeller ne kilise
ler ne de azizlerin kemikleri canlandırabiliyordı. Böylece
babaerkiller kendi tannçalannı aramaya başladılar ve or
taya kısır bir Meryem çıktı. Ananın doğurgan bacaklan
ve kamının vahşi ve derin sırlarının solgun bir karikatü
rüydü bu. Küçük kuyularda ve türbelerde taptılar Mer
yem'e. Rahipler insanların asıllarını unutacaklarını tah
min ederek şenliklerin isimlerini değiştirdiler ve bu şen
Jiklerde heykellerin etrafında dansettiler. Ama öz nere
deydi? Sözünü ettikleri tannnın sevgisi neredeydi.? İn
sanlar cehennem ateşi ve cezalar üzerine, ne kadar ah
laksız ve günahkar oldukları üzerine seramoniler dinli
yorlardı. Ama bu sırada başka şeylere karşı da kör de
ğildiler.Rahiplerin üşüştükleri genelevleri, meyhaneleri
görüyorlardı. Onların bir kanser gibi etrafı zehirleyen
hırslarını, nasıl en kaliteJi ipek ve satenden urbalar giy
diklerini, dev gibi mücev hederi olan yüzükleri ve haçla
n nasıl taktıklannı, nasıl altın kadehler ve işlemeli tepsi
lerle şölen düzenlediklerini gördüler. Rahipler bu şata
fatlı hayatı sürerken, insanlar dışanda eski püskü elbi
selerle soğuktan donuyor, karda yaJınayak yürüyor ve
yiyecek ekmekleri yokken ağır vergiler vermek zorunda
bırakılıyorlardı. Derken babaerkiller tüm kafirlere karşı
şavaş Han ettiler. Erkekler, kadınlıir, papazlardaıt olu
şan dev ordular gönüllü ya da zorla kutsal şehir Ku
düs'e doğru ilerlediler. Arkalannda bıraktıklan ise ku
rak ve yakılıp yıkılmış topraklardı. İsa'nın savaşçılarına
20
sonraki 'yaşamlannda nimetler vadedilirken aileleri açlık
çekiyor ve bırakhklan topraklarda anarşi kol geziyordu.
Tanrıçanın kutsal dünyası gittikçe daha çok yok edildi.
Zenginler daha zengin oldular ve uzak topra�ardan
muazzam servetler getirdiler ve tabiki y ol<şullar için
'z tu rkıye.
hastalık ve kıtlıkta.
Kutsal savaşlar sırasında, veba üzerine veba yayıldı
ve insanlann çoğu yok oldu. Babaerkiller daha da az
gmlaşblar ve bazılan bu belalan onlara gönderen güçlü
tannçaya karşı isyan ve intıkam planlan kurdular.
İnsanlar dağ koruluklarında, gizli mağaralarda ve
ayışığı varken sahillerde toplandılar. Korkuyorlardı, ya
şananların hepsi ananın lanetiydi. Toprak çınlçıplak kal
dı, hiçbirşey yetişmedi, ne yeşil sürgünler kaldı ne de
bir ışık sızıntısı. Çaresizlik içinde anadan ve diğer inti
kamcı tanrılardan Ava Hern, intikamcı Hecate ve bilge
Themis'ten yardım istediler. Babatann onlara hiç bir
umut vermemiş yanlızca cehennem denen karanlık bir
YLtfde daha fazla acı ve işkence vadetmişti. Böyle
n·,gerçeği arayan banş,huzur ve kansız bir düzen iste
wn topluluklar ve kadın dernekleri kuruldu.
21
lum baştan aşağıya çürümüştü. Artık hiçbirşey güvenli
değildi. .
Cadı, cadı, cadı. Her kadının damarlanda buz gibi
·
22
3
ÜÇÜZ TANRIÇA
23
Yunan kültleri için de geçerliydi. Yarattıkları mitlerde
Yunanlıların özellikle saflıktan bahsetmesi de birşeylerin
örtbas edildiği gerçeğini doğrular nitelikteydi.
Bachofen mitler hakkında şunu gündeme getirmek-
teydi. '........ eski tarih hakkındaki herhangi ciddi bir ça-
lışma için başlangıç noktası olmalıdır. Mit otjinaUeri
kapsar ve kendi içinde onlan açığa çıkarmaktadır.
Benzer hikayeleri anlatan birçok mit olmasına rağ
men; Örneğin, Innana, lsis, kelt küresi gibi çeşitli ne
denlerden dolayı bir Yunan miti olan Persephone'yi
seçtim. Öncelikle bu mit üzerinde yapılan yakın tarihli
çalışmalar, onu nispeten ulaşılabilir kıldı, ama bu miti
seçmemde daha etkili olan eski Yunanlıların kendileri
nin asimile olmuş olmalan ve bu miti değiştirmiş olma
larıdır. Şu açıkça anlaşılmalıdır ki Persephone'ye teca
vüz edilişi hikayesi gerçekte, anaerki) kültüre tecavüz
edilişinin aynasıdır. Onun kirletilişi aslında kuzeyli iş
galcilerin Güney Avrupa'ya gelişiyle anaerkil kültüriin
kirletilişidir. Tecavüz miti, asıl anlamı toprağın altına
gömmüştür. Bu anlamı bir kadının kendinde gömülü
olan hazineyi bulmak için kendi içine doğru olan yolcu
luğuyla ilgilidir. Bachofen'e göre Anne hakkı kültürii;
24
anneleri birleştirdi sonra da babalan böldü, anaerkil
devletlerin en bilinen yönleri uyuşmazlıktan uzak oluş
larıydı. Aile kavramı bu devletlerde gelişti ve büyük
şenliklerle kutlandı. Bu devletler başka insanlara ve
hayvanlara zarar vermeyi ciddi suçlar olarak nitelediler.
(Hanibal, Galli'lerle olan antlaşmasında uyuşmazlıkların
Galli Kadınşefler tarafından çözülmesini şart koşmuş
tu.) Demeter ve Persephone (kare) arasındaki ilişkinin
gösterdiği gibi kutsal anaya tapılan yerlerde kadınların
yüksek bir statüsü vardı. Bu statü onlara kadının sırla-·
nyla bağlantılı bir şekilde dini görevler yüklüyordu.
'....Gizem Demeterci annelik prensiplerinin yapısında
vardır. Gizem kadına tahıl tohumunun dönüşümleri
yok oluş, ve var oluş arasındaki karşılıklı ilişkiyle veril
miştir.
Üstünlük tohumu, bu kültürde tohumu besleyip
büyüten döl yatağına aittir ve gündüzden çok geceye
dayanmaktaydı. Gece toplanma, mahkeme ya da ayin
yapına zamanıydı. Anaerkillik Güneş yerine Ay'a önem
vl'riyordu. Bu sistem yaşamın aydınlık yüzünü kapatan
11liıınü, neşeyi gölgeleyen kederi tanıyordu. Sadakat ve
.ıd.ılctin de dişil kavramlar olmaları kaynaklarının, aynı
• lı ıı�ruluk, dindarlık ve kültür gibi, anaerkil kültüre da
,.. ıııd ığını gösterir.
Yl'rleşik hayatı, erkeklerin göçebeliği dayatmasına
• ·•ı'.ııwn, ısrarla isteyen kadınların birçok örneği vardır.
1111 \'llzden şu söylenebilir: Uygarlık ve kültür, kadının
. ıı .1ı1111Lı gelişmektedir. Çocuklar da yerleşikliğe, sürek
lı lnı l w.,in kaynağına ve eğitime ihtiyaç duyarlar. Bir
ı ..1.ıııııı 1-.adınlara değer veriyorsa bu alanlara eğilecektir
· • l 011 d.ı kültürü ilerletmede çok olumlu birşeydir. Bu-
111111 1.1111 ll'rsine de babaerkil bir toplumda yerleşik
• .ı,1111!11 lıır y.ı�aın değil savaş ve işgal ön plana çıkar.
25
Strabo ( M.Ö. 63 -M.S. 24) kültür birikimi üzerine
ve kadınlann yumuşak gücü hakkında şöyle der:
' ... Tann korkusu, öna? kadının iÇine yerleşen ve onwı da er
keklere geçirdiği bir korkudur. Eskiden kadının Tann' ya er
kekten daha yakın olduğuna ve ilahi gücün onlara ahn yazısı
nı okuma gücü verdiğine inanıhyordu. Kadın eşyanın doğası
nı içinde taşıyordu v e adaleti lilinçsiz olarak ama· tam bir ke
siıılikle gösteriyordu. Kadın insanlığııı vicdanıydı ..... Bu ne
denlerle kadınlar kutsal sayıldı, adaletin koruyucusu ve keha
netin kaynağı olarak kabul edildiler. Savaşlar onların buyruk
lanna göre düzenlendi, rahibeler milJetler arasındaki prob
lemlerin çözümünde söz sahıôi oldular. Bu anaerkilliğin dini
olarak belirişiydi. İlk iıygarbğm kaynağı hiç kuşkusuz kadın
dı.
26
PERSEPHONE'NİN KRALLIGI
27
şımaktadır. Onuncu günde yine bir meşale taşıyan (Üç
oldu) Hecate ile karşılaşır. Persephone'ye ne olduğunu
sormak için birlikte tek tanık olan Helios' a (Güneş) giderler.
Güneş onlara Persephone'nin yeraltı Tanrısı Hades
tarafından kaçırıldığını söyler.
Demeter tüm dünyayı titreten bir çığlık koparır ve o
andan sonra hiçbir şey yetişmez, toprak çıplak kalır. Kızı,
kendisinin bir parçası, bir bakire yabancı bir güç tarafından
kaçırılmış ve tecavüze uğramıştır.
Bunun kızına yapılışını her anne izler. Kızları onlardan
koparılır ve erkeklerin dünyasına çekilirler. Erkekler
onlara tecavüz eder ve kölelik yaptırırlar ama aynı
zamanda onlara bir yaşam verirler. Böylece Persephone
tanrısal bir çocukla geriye döner, onun olmayan fakat
onun vücudundan doğan bir çocukla o artık ,büyük sırrın içine
çekilmiştir.
Demeter, Persephone miti babaerkil mitler öncesi
üçüz tanrıça ve kutsal ana mitlerini yansıtır. Üçüzlük
Bakire Persephone, Anne Demeter ve Kron Hecate'i
kapsar. Bu mitte Hecate bir krona ya da gölgelerin kara
tanrıçasına yaraşır bir şekilde mağaradadır. Tecavüzü
görür ve Demeteri elinde bir meşaleyle karşılar. Üç meşale
ve hiçbir zaman eski masumluğuna dönmeyecek
olan Persephone'yi arayan iki tanrıça, ana, bakire ve
kron oğlan doğunca dördüz olan büyük tanrıçanın üç
eski yüzüdürler.
Persephone krallığının yönetimini almak için ölmek
zorundadır. (Bu yüzden o krallığın kölesi değil kraliçesidir.)
Bu şu soruyu akla getiriyor: Acaba tecavüz psikolojik
bir ölümün mü sembolü? Ya da düşünceye saygısızlık mı?
Eski biçimleri parçalamak için karanlıklardan fırlayan
Hades/Pluto gibi mitin biZe bahset zenginlikler
28
için özgürleştirilen, talep edilen ödül ve karşılık yerin
çok altında saklanmıştır. Nedir o zaman yerin altında
saklı olan? Persephone'nin kazandığı krallık mı? Onun
Pomegranate'i tanrıça için kutsal olan, Hades/Pluto ta
rafından onu bağımlı kılmak için verdiği meyveyi, yedi
ğini öğrendik. Bu tohumlan bir kez yerse her yılın üçte
birinde yer altına dönmek zorundadır. Peki ya unutur
sa? Ya da kendine öğretilenleri uygulamak istemezse?
Aynca, Persephone bir yaşam hediyesi, bir çocukla or
taya çıkar ama bu bir oğlandır, başka bir yabana varlık
tır.
Persephone'yi umutsuzca ararken Demeter geze ge
ze Eleusis' e gelir. Saray duvarlarının yanındaki kuyu
29
derine geri döner, oruç tutar, aa çeker. Bu sırada dün
ya kuraklaşır. Derken Persephone tekrar ortaya çıkar.
(Onu aramaya bazı mitlere göre Hecate, bazı mitlere gö
re Hermes gitmiştir.) Ama artık bir annenin çocuğu de
ğil, bir çocuğun annesidir. Anne ve kızı çemberi dön
müştür.
Persephone dünyaya döndüğünde Hecate tarafın
dan karşılanır ve o andan itibaren bir daha ayrılmazlar.
Persephone, daha önce mağarada, gölgelerin içinde
olan kronu görür. Onu tanır, benimser ve ondan sonra
yaşamını onunla paylaşır. Artık anne olan bakire kronla
karşılaşmıştır. Ve onlar bir olmuşlardır.
Buna göre Hecate de bir tanrıça olduğundan Per
sephone ona tanrıçanın yaşlı çirkin yüzünü görme gücü
veren bir deneyim yaşamıştır. O gönderilmiş ve ateşin
içinde de bulunmuştur.
Yer altında kim yaşar? Bu babaerkil tanrılar tarafın
dan tahtından indirilinceye dek yer altının kraliçesi He
cate idi onun krallığı yer altındaydı. Ama şimdi bir ma
ğarada, yine karanlıkta ama yeryüzünde. Ancak meşa
lesiyle Persephoneyi arayan, onu bulmak için ölüler ale
mine inen de Hecate'dir. Yer altı dünyasında bakireyi
bir kabus beklemektedir. Gerçekten kabus olan bir ka
dın, Gorgon, kafasında kıvrılarak hıslayan yılanlarla, iğ
renç yüzü ve ölüm saçan gözleri erkekleri taşa döndü
ren kadın. O kan kusan, doymak bilmez annedir. Bü
yük adil olandır, hem kralı hem hizmetçiyi aynı şekilde
taşlaştım. Onun bakışından hiçkimse kaçamaz ve o ta
bii ki Persephone' nin ta kendisidir." Hayal edilemez bir
güzelliğin, en çekici olanın en çok istenenin karanlık,
canavar yüzü."
Persephone kendisini görmüştür. En karanlık en
kuytu yerde. Bütün dayanaklardan ve serbestlikten
30
uzakta, kabusla yüzleşmiştir. Kaçırma, tecavüz ve Gor
gon'un kafasının dehşeti, en sonunda ise bu karabasan
dan uyandığında hamiledir. Yaşam doludur ama d�ğiş
miştir, artık yanlızca annesini değil yeni krallığının dev
rik kraJiçesi Hecate'i de içine almıştır. Persepoone geri
ye yanlızca anne olarak dönmez tohumu ( ölümsüzlük
tohumu mu?) yemekle sonsuza dek Gorgon'un kafası
na 00.ğımlı kalmıştır. Persephone yer altında başına ge
lenleri asla unutmayacaktır.
İlyada da bahsi geçen Persephone çok ürkütücüdür.
Bu yer altı tanrıçası okunan lanetleri duyar ve gerçek
leştirir. Toprak işlenirken çağrılan da bu tanrıçadır. O
ölüm leydisidir. Gorgon'un yüzünü görmüş·ve onu içi
ne almıştır, bu yüzü, yaşam hediyesini ( çocuğu ) taşı
dığı gibi gittiği her yere taşır.
Persephone annenin kanını görmüştür ve kadının
sırn kandadır.
31
nı biçimde meyveye de hayat verir. Doğa ve yaşam
döngüseldir ve ölümsüzlük ancak ateşten gelir, geriye
dönüş ise hiç yoktur. İleriye karanlık geçide, bilinmeze
doğru bir adım atamazsak güvensizlik içinde, acıklı bir
kısırlık tarafından korunarak taşlaşmış bir şekilde derin
lerde bekler dururuz. En dipteki dünyanın içinde kalı
nz. Hayali sisler içinde, ne ölü ne de canlı, yanlız.ca ne
Eleusis
32
ıun kara ayinleri savaşçılann caniliklerine açık değildi.
Beusis ayini her yıl yapılır, güç ve sırla yenilenirdi.
Persephone (arrhetos koura- muhteşem bakire)'nin
kabusu ve Demeter (Meyve taşıyan)'in yaşadıklan her
yıl Attica'run tohum ekme zamanında temsil edilirdi.Bu
temsil Boedromion (Bu yüzyılın başında araştırmalar ya
pa� İngiliz Antropolog Jane HARRİSON, pyanepsion
der.) ayına denk düşüyordu. Aynı zaman bizde eylül -
ekim yani Samhaindir. Ayin , ayın üçüncü bölüm ünde,
onbirinci günden onüçüncü güne kadar yapılırdı. Bu
zaman; 'Ay'ın soyulduğu ve çalınan parçasını ararken
zifiri karanlığa dek gittiği zamandır.'
Genellikle tanrıça ayinleri gece başlardı.
şaleler tutan katılımcılar, yas �ıyafetlerine bürünür ve
mersin çelenkleri taşıyarak sessizce Eleusis' e yürürlerdi.
Bazı kadınlar kafalannın üstünde dallardan örülmüş se
petler ya da sandıklar taşırlardL Sepetler tanrıça için
kutsal olan söğütten örülür; büyük sepetin (cista mysti
ca) çevresinde de döl yatağını sembolize eden bir yılan
sarılı dururdu. tannça için kutsal olan domuzlar kaya
oyuklanna atılarak kurban edilirlerdi. (Persephone'nin
içine düştüğü yarığa onunla beraber bir çobanın ve do·
ınuzlanrun da düştüğüne inanılıyordu.) Domuzlar gele
n•k sene tekrar yukarı çekilir ve mihrabın üzerine konu
lurlardı v e kutsanmış cesetleri, ekilmeden önce tohum
l.ı rla karıştırılırdı.
Atina'run kenarındaki küçük agrai sırlarının katılım
' ıl.111 gece hazırlanırlar, Demeter ve Hecate'nin ölüler
h.ıli�csi Persephone'yi ararken kullandıkları meşaleler
ı:ıl ıı nwşaleler yakarlardı. Üstlerine örtüler konur ve her
l ıu ı J".t•n•ııin güçlerine tesl�n olan ölüm gelinlerine dö·
1111·,.tı lı·nli. Demeter gibi oruç tutarlar, karanlığın içinde
ı.ıı·:··v .mynrmuş gibi dolaşD"lardı.
33
Birinci gece katılımcılar gizli bir ayine çağrılırlar,
ikinci gece ise Demeter'in güzel danslar kuyusu yanın
daki mutsuz kayanın üzerine oturmasını temsilen topra
ğın üzerine çöker ve oruç tutarlardı. Bu sessiz ve keder
li bekleyişin ardından bir çığlık duyulurdu: " Ağır sus
kunluğunuzu koruyun! Ağır suskunluğunuzu koruyun!
Demeter' e ve Kore' a, iki Thesmophori' ye dua edin."
Sonra katılımcılar, kendilerini vaftiz etmek ve yeni
lemek için nemli büyük anayla birleşir denize atlarlardı.
Daha sonra da Demeter'in Eleusis'teki tapınağı için ha
zırlanırlardı. Kutsal binanın en kuytu yerlerine gönderi
len katılımcılara sırrın üç yüzü gösterilirdi: Yapmak,
söylemek ve göstermek, Burada katılımcının itirafı baş
lardı: " Oruç tuttum, karışımı içtim, cista (küçük gö
ğüs)'dan aldım, kullandım sonra sepete ve sepetten
tekrar cistaya koydum." Böylece anneden çocuğa, ço
cuktan anneye, göğüsten sepete ve tekrar göğüse sır ta
şınırdı. Ama karışımı, suyu, şarabı ya da kanı ve sütü
veren; karanlık, kısır, oruç tutan anaya saygı gösterilerek
yapılırdı bunlar.
"Olgunlaşmak, sırra katılmak" kapatmak anlamına
gelir. Gözleri, kulakları ve ağzı kapayarak diğer duyu
yu, gizemli olanı, sırların en büyüğünü açmak. Bu Ele
�sis'in kutsal dansını izlemek, güzelliği karşısında bü
yülenmek ve sonra sanki hiç ışık yokmuş gibi görmek
ya da gönpemek demekti.
Meşaleler söndüğünde rahip ve rahibeler kutsal ev
liliği canlandınrlardı. Tecavüz, Persephone'nin değil
ama Zeus'la evlenmeye zorlanan annesi Demeter'in te
cavüze uğrayışıydı canlandırdıkları. " Kederli ananın te
cavüzüyle aldığı yaralar iyileşir. Kore'u yer altından ça
ğırmak için zifiri karanlıkta bir gong vurur. Ölüler diya
rı yarılarak açılır ...
11 Birdenbire meşalelerden bir ışık de-
34
nizi oluşur ve çığlık duyulurdu: " Soylu tannçanın kut
sal bir çocuğu oldu .. Ateşle oluşan ve karanlıkla biçim
kazanan yaşam yukan doğru fırlar; mutlu sonun yeri,
Eleusis'in kıyısında bu çığlık yankılanıp dururdu. Ayi
nin sesleri ve suyun üzerinde yansıyan ışıklan tüm Ati
na' dan görülür, inanmayanlar bile bu sırn paylaşırdı.
Hikayede ki kimdir? İki tecavüze uğramış kadınını
vardır.? Yoksa, iki kutsal çocukmu? Yoksa bu kendini
tekrarlayıp duran eskimiş bir mitten başka birşey değil
mi ?
Tahıl tanesi sessizlik içinde kabhmolara gösterilir.
"Anlatılamayan"dan gelen büyük, mükemmel ışık."
Bu mitteki kaçırma ve tecavüz etme, yabancı bir gücün
zorla sahip olması ve kutsal çocuğun doğumu; bir yeni
den doğumu ya da anneyle birleşimin erkek tarafından
zorlanmasını değil; kadının kendini çoğaltmasını temsil
ederler."
35
buğdayı dünyaya yaymakla görevlidir. Bir erkek olarak
chatonic(yeraltıyla ilgili olan)'le uğraşamaz ve kadınlan
tohumlayamaz. Ama bir kadın ona çiftleşmenin ürünü
nü verebilir. Triptolemus'a ejderlerin koşulduğu bir sa
vaş arabası verilmiştir. Altın tane sırrın paha biçilmez
öğretisidir. Eleusis' in sırrına alınan erkekler sonsuza dek
işaretlenirler.
Bir kadın önce anne sonra kızdır. Bu bağların bilinci ise onda
nesiller üzerine yayılmış olduğu duygusunu uyandırır. Zama
nın dışında olmaya, ölümsüzlük duygusunu yitiren hızlı ya
şantı ve zorunluluğa doğru ilk basamaktır bu . . . . Bu tip bir
deneyim nesillerin yaşamında bireye bir yer ve anlam kazan
dırır; böylece içine karıştığı yaşamın akışındaki tüm gereksiz
engeller ortadan kalkar. Aynı zamanda birey yanlızlıktan kur
tulmuş ve bütünlüğe ait olmuştur. Bütün ayinsel kaygılar son
tahhlde bu amacı ve sonucu kapsarlar.
36
ağzı hilal şeklindedir ve ekin biçmek için kullanılır. Per
seus babaerkil bir tarzda G orgon'un kafasını vücudun
dan ayırarak onu yoketti. Ya da öyle olmasını um.d u.
Gorgon yanlızca daha derinlere indi. Labirentler biraz
daha dolanbaçlı, engeller biraz daha büyük oldu . Ama
ölmedi: Korkunç kafasıyla savaşları seyreder; cadıların
yakılmasıyla yok edilmek istenen; çılgın kahkahalarını
atar, engizisyoncuların olduğu kadar faşistlerin, katille
rin, tecavüzcülerin ve yobazların dostu olan ma
got-kafalı G orgon hala gölgeli ara dünyalarda yaşar.
Onun ölümcül tıkırtıları dünyalar arasındaki boşlukta
yankılanır durur.
Üçüz tanrıça, herşeyin kozmik anası, benim ve bir
çok cadının inançlarının temellerini oluşturur. Onun üç
yüzü yaşamımızdaki üç aşamayı anlatır. Bakire, anne ve
Kron, aynı yeniay, dolunay ve karanlık ay gibi (bkz. bö-
·
l i"ın 6 s .61)
ANNE
Ezen, sömüren birşeyin varlığı karşısında, biri deneyiminin
büyüklüğünden dolayı sessiz kalırsa; o gizemlidir. Çünkü an
la tılamaz, onu açıklayacak kelimeler yoktur. Kelimelerle anla
l ılamayan deneyim, genellikle sırlara ilgisiz bir dünyaya in
dirgenmektedir. Ne varki bu dünya varoluş şekli dişil olanla
r.ı ruhsal zarar verir. Bu kişiler hayatlarının büyük bir kısmını
k.ıdın işlerine ayırmışlardır. Çocuğu taşıyan, erkeğe bakan,
c ı l ı ı w k üzere olana hizmet eden hep bunlardır. Bu insanlar
l· c · ı ıc l i iizgül değerlerini sorgulamaya itilmişlerdir. Çünkü ön
' ı ı l c l ı·nl'yimleri kelimelerde ifadesini bulamamaktadır.
37
maımzın sebebinin o olduğunun bilinciyle kollarına gö
müldüğümüz kadındır. Ancak anlaşılmaz olan Babatan
n inananlarının anneye olan bağlılıkları karşısında tir tir
titremeleridir. Gaz çıkaran, pisleyen, huysuz bebekler
yetişkin bir kafadan, temiz ve giyimli olarak fırlayıp çık
mazlar. Aksine kan, pi�lik ve mukus içinde, annelerinin
terlemeleri, ıkınmalan, hızlı nefesleri ve doğumun müt
hiş aası yüzünden attıkları çığlıklar arasında doğarlar.
Bazı erkekler kadınlarını doğum halinde görmenin şo
kundan asla kurtulamazlar. Kaldı ki bazı kadınlar bunu
kendileri de atlatamazlar.
Babatann inananları kadının bu ilk, son ve en bü
yük sır kontrol etmeye uğraştılar. Bazı yerlerde ka
dınların ebelik yapması yasaklandL Babalar ve destekçi
leri, kendileri doğum yaparak deneyim kazanan kadın
lan engellediler ve kadının bu son kutsal ayinini zor ve
baskıyla yavaş yavaş geri plana ittiler. Kutsal olan aşa
ğılık sayıldı ve kadınlar sırrı öğrenmemeleri için doğum
öncesi bilinçsizleşmeye itildiler. Bu Havva ile başlamıştı
ama Lilith onun hizmetçisi ve ebesiydi. Gölgelerin yol
cusu eşikte yaşayan Lilith ölümün sıcak nefesini tanı
yordu. Havva'run bu tehlikeli yolculukta yaşadığı her
sorunda, elinden tuttu . Çünkü bu canlının ölüme en
yakın olduğu zamandır. Afrikalılar şöyle der: "Doğuran
bir kadın çılgınca akan bir nehirde, bir kütüğün üzerin
de duran kadına benzer. Diğerleri nehrin kenarından
ona yüreklendirici sözler söyleyebilirler, ancak o kütü
ğün üzerinde yalnızdır." Babatann nehri kurutur, kütü
ğü parçalar ve başlar biranönce bitirmesi için kadını
dürtüklemeye. Kadın yalnızdır ve teselli edecek kimsesi
yoktur. Çünkü ona destek olmak isteyenlerin elleri bağ
lanıp ağızlan kapatılmış, hepsi kıskıvrak yakalanmışlar
dır. Kadın yüzükoyun yatarak yerçekimine karşı iter,
38
traş edilmiş bacakları Baba tanrı' nın sırrını görmesi açıl
mış, bir ortasayfa fotoğrafı gibi durmaktadır. Babatann
bu sırrın röntgenciliğe değil ortaklığa bağlı olduğundan
habersiz, asıl noktayı görmeden bistürisini biler.
G öbek bağım keserken bir kadının yeni doğmuş oğ
luna söyledikleri:
39
sekiz yaşındayken evi terketmiştL: · ( Alberto'nun ne
den erkekleri öldürmediği ise karanlıkta kalmışhr; belki
de onlardan çok korkuyordu.)
Ana-oğul arasındaki ilişki her zaman babaerk.ilerin
fantezilerindeki gibi değildir. Örneğin; Adrienne Rich
tam. da bunu akla getirir biçimde babanın yönetimi, ya
ni yetişkin bir erkek olmadan üç erkek çocukla geçirdiği
bir yazı anlatır:
40
ama hastalandığımız ya da yaralandığımızda bizi saran
ve koruyan ellerini hatırlayarak adını andığımız hep an
nemizdir.
BAKİRE
1 1 "lı ı. 1 ı l1
41
Cadıların ve eski Trakya, Libya ve Makedonya
Amazon savaşçılarının tanrıçaları; bulutlara binen avcı,
arslan terbiyecisi, lezbiyen tanrıça Diana-Artemis;
Efes' in bin memeli Artemis' i ve kavşakların karanlık
Kron'u Hecate' di. Büyüyen, küçülen ve karanlık ayın
yüzleri olan tanrıça, Bronz Çağı' nda Akdenizdeki Mar
seiles ve Syracus' da ortaya çıktı. M. Ö . 900' de Amazon
savaşçıları Efes' te an kovanı şeklinde bir tapınak yaptı
lar. Burada ayinler Essenes ( iğdiş edilmiş rahip ) ler ve
Melissal(an)lar tarafından yürütülüyordu . Yine Efes' e
kafasının üzerinde kutsal neolitik taş 'Diopet' i taşıyan
bir kara Diana yapılmıştı. Bu heykel M. S . 400 yılında
' Şeytan Diana' yı yokettiğini düşünen bir Hristiyan ta
rafından kırıldı. Orta Avrupa'da bulunan siyah Meryem
heykellerinin de; kökleri taa siyah Mısır tanrıçası İsise
kadar uzanan bu kara Diana' dan geldiği düşi1nülüyor.
Roma' da Diana ezilenlerin, dışlanmış,lann, kölele
rin, yabancıların, hırs11ların ve kadınların koruyucusu
olarak biliniyordu . Kuzeybatı Afrika ( şimdiki Fas )'nın
Amazonları G orgonlar diye anılıyorlardı ve kraliçelerin
den birininde adı Medusa idi. Yıkıcı Gorgon mitinin
Yunan babaerkileriyle bu Amazonların gerçek savaşları
nı anlatıyor alınası muhtemeldir. Bu Amazonlar keçi
derisinden giysiler yapıyor ve keselerinde sihirli yılanlar
taşıyorlardı. Suetonius _Amazonların Asya'nın büyük bir
bölümüne hükmettiklerini yazar. (M. S .SOO' e kadar Ka
radeniz'in adı Amazon deniziydi) M . Ö . beşinci yüzyılın
büyük tarihçisi" Heredot Libya Amazonlanndan sözeder.
Bu savaşçıların ilk olarak atlan evcilleştirmelerini ve at
üstündeki becerileriyle kazandıkları ünü anlatır. Barbara
Walker Amazonların anaerkil inancın merkezleri olan
Smyrna, Efes, Cymes, Myrine ve Paphos'u kurdukları
nı iddia etmektedir. Amazonlar anaerkil Troya zor du-
42
nıma düştüğünde yardıma gitmişlerdi. Kraliçeleri Pent
hesileia' da; kadın yönetimini küçümsediğini göstermek
için cesedini çiğneyen, vahşi Akhiles tarafından bir sa
vaşta öldürülmüştü. Akhilles cesedini çiğneyerek onun
intikamcı ruhunu durdurmak istemişti.
Ölü Amazonların 'güzel olanlar' diye adlandırılan
ruhları için Trojan'lar, mezarlar inşa eder ve kurbanlar
verirlerdi . Bir gün Attica Kralı Thesus, Amazon Krali
çe' si Hippolyta' yı kaçırdı ve amazon kurallarına aykırı
olarak onu kansı olmaya zorladı. Öfkelenen Amazonlar
Yunan sahillerini yakıp yıkblar ve Atina' yı kuşattılar.
Bu olaydan sonra Yunanlılar ve Amazonlar düşman ol
dular ve Yunanlılarla savaşmak için Amazonlar M . Ö .
480' deki Salamis birlikte Kraliçe
· · ı
Ar.t emısıa ya katıldılar.
Lesbos, Taurus ve Lemnos adalarının kadınlara ait
olduğu söyleniyordu . Taurus savaşçıları adaya ayak ba
san her erkeği kurban olarak öldürüyorlardı . Bir efsane-.
ye göre de Lemnos' taki kadınlar ayaklanmış ve kocala
rının hepsini bir anda öldürmüşlerdi. Bu kadınlar er
keksiz yaşıyor ve erkeklerle yanlızca ayinlerde hamile
kalmak için beraber oluyorlardı.
Kuzey Avrupa'nın Amazonları da Valkyr'ler, Kelt
v ı · İrlandalı savaşçı kraliçelerdi. Bu yerlerde birçok sa
v.ı�çı kadın gelenekleri oluşmuştu . Lewis Spance Cadı-
1 . ı rı n hangi soydan geldiği konusunda nettir:
43
!erle uğraşmasıyla dişil bir din oluştuğu sonra doğal olaylara
olan hayranlık nedeniyle yerini tamamıyJe sihiısel Ye gizemli
bir inanışa buakbğı yolundaki kanılamnı güçlendirdi.· Bunun
Iberian kökenli olması da yüksek bir ihtimal gibi görünüyor.
44
isis sırlarının kutlanması hakkında yazılmış bir. hikaye
dir. Bu ilahinin adı da 'Persephone'ye tecavüz' dür. An
cak erken Olimpos mitinde bu tecavüzden bahsedilmez.
Bu yüzden sırrın Mısır-İsis kültünde 'Yunan via crete'
sine adapte edildiği akla gelmektedir. 'Dem eter' in şöle
ni konusunda . . . . . Danaus'un kızları bu ayini Mısır' dan
getirdiler ve Pelasgian kadınlarına öğrettiler.
Mısır, tanrıça İsis' e inanılan anaerkil bir ülkeydi.
İ sis, cennetin kraliçesi olarak yer altına özgürce girip çı
kabiliyordu. Mısır'lı kadınların ülkedeki yeri Oedi
pus' un kızlarından söze den S ophokles tarafından şöyle
dile getirilir:
45
Persephone'nin bir adı da Phesephatta'ydı , Atti
ca' daki yer altı tanrıçası. Şu açıkça anlaşılıyor ki onun
tecavüze uğraması kuzeyli barbarların istilasını anlatan
mitin bir yansımasından başka bir şey değildi.
Charlane Spretnak' a göre mit şöyledir: Başlangıçta
Dünya kıştan habersizdi. Çiçekler ve meyveler sürekli
açar ve olgunlaşırlardı. (Cennet bahçeleri ) Sonra insan
lar avctlıktan yerleşik hayata geçtiler ve onları gözeten
tanrıçaları Demeter kadınlara yetiştirmeleri için Tahıl
(Buğday) armağan etti. Kızı Persephone de onunla be
raber ekinleri bekledi. Özellikle de taze bitkiler ve yeşil
buğday başakları onun hoşuna gitmişti.Ekinler yaz gü
neşiyle olgunlaşınca; Persephone, tepelerden Demeter
için nergis, sümbül, mersin çiçeği; kendisi içinde buğ
dayların arasından kırmızı gelincikler topladı. Persepho
ne bu sırada dünyadayken yaşadıkları evlerin çevresin
de huzursuzca dolaşan ruhlar gördü . Sonradan annesi
ne yer altında neden yeni ölmüşleri alacak, onları rahat
ettirecek ve yuvalarında olduklarını hissetmelerini sağ
layacak biri olmadığını sordu. Demeter yer altınında
kendisinin olduğunu ama yaşayanları daha önemli bul
duğunu söyledi. Persephone bu ruhların kederini hep
hissetti, artık onların acılarını düşünmekten dünyanın
zelliklerinden zevk alamaz oldu. Sonunda kendi başına
yer altına inerek bu ruhları kendisi kabul etmeye karar
verdi. Üç gelincik ve üç demet buğday topladı ve De
meter' den, bir yarıktan aşağı inmek için izin aldı. · Per
sephone annesinin verdiği fenerle yanlız başına, yavaş
yavaş yer altına doğru indi. Karanlık ve nemli geçidin
kıvrımlarında ilerledi ve ölülerin yakarışlarını duyunca
ya dek tek ses çıkarmadı. Bir köşeyi dönünce azap çe
ken ruhlarla dolu bir çukur gördü. Ölüler umutsuzluk
içinde geziniyorlardı, bu çukurun içinde .
46
Persephone, alçak düz bir kayanın üzerine �esi
nin verdiği fener ve bir kova dolusu pomagranete tohu
mundan oluşan mihrabını koydu. Yaklaşan her ruhu to
humlarla kutsadı ve şöyle dedi:
ı, l<ON
47
büyümez . tohumlar. Doğumdan önce uzun ve sesiz bir
hamilelik vardır. Fikirlere gebe kalma, biçimlerin üretil
mesi de böyle olur. Acı ve ' Artık bitsin' çığlıkları sonun
kılpayı aşılacağının işaretleridirler. Karanlık kabuslar di
yarıdır, ancak aynı zamanda da anlatılamaz zenginlikle
rin ve sırlarla yaşamanın başladığı yerdir. Hecate'in fe
neri ya da Persephone'nin ölülerin ruhunu kabul etme
si olmadan denge bozulur, ışık gereğinden fazla artar.
Yaşam fazla güzel fazla kansız olur.
Karanlıkta ilerleyen,
Yarım kalmış hayatlar
Gorgon'un kafasına dönüşen
Musa' dan destek alıyorlar
Ona tutunuyorlar.
48
cinsel organlannı yiyen, kısırlaştırıcı cadıydı. Şaman
olarak o dünya kutbundan ya da yaşam ağaandan ge
len, bir karga veya bir ejderha olarak uçabilen, ölümü
yeniden doğumu ve iyileşmeyi bilen, hasta ve ölülerle
uğraşırdL
Ama o aynı zamanda kabilenin bilgeliğinin ve efsa
nelerinin koruyucusuydu. Kron, düş örücü, vahşi de
nizlerin kadını, kutsal ateşlerin koruyucusu, kazan ka
rıştırıcısı, yaşam damarıydı. Kurtlarla koşan, yol kav
şaklarında bekleyen ekşi ve aa otanın tanrıçasıydı o.
Kron adaletin delinmesinin şeytani izleyicisi, yuva yı
kan ana; dünyevi çocuklukla ve anneyle ilgili olan her
şeyi geride bırakmış, yollar, tepeler ve ormanlarda göl
geler içinde yaşayan ay çıkınca sahile re inen yaşlı sa
natçıydı.
O vahşetin Hecate'i, gecenin kraliçesi, kadife gece
lt•r içinde gelişen herşeyin tatlı efendisi, kan içici, ölü
lıl'l<leyici; yeni yaşamın bahçıvanıydı. &zılan ona eşikte
v•ı�yan, büyü okuyan kader ipliğinin eğiricisi de dedi
lı·r. Fransız devrimi sırasında yakalanıp giyotine gönde
ı ılı•n ve kafaları uçurulan devrik aristokrat kocakarılar;
49
savaşçılar kimin yüzünü görürler? Kron'u, herzaman o
korku ve acıdan rahatça sıynlıp kurtuJmayı sağlayan
tannçaydı.
Sümer, Babil, Asur, Pers, Arap, Tüton ve Hebrew
Mitolojilerinde bulunan Lilith'in vampir kadın, tüm be-
KELİMELER
50
denlerin sonu, öten baykuş, köpek ve yılan olduğuna
inanılırdı 'Lilith dişinin iç güdüsel, dünyevi varlık duru
mudur' .... O sarsılan ilk ve anlatılamaz olan varlık du
rumudur. O Adem'in altında kalmak ve ona bağlı ol
mak yerine vahşeti ve şeytanla ortaklığı seçmiştir
.ıııııı·likte ve menapozda.
11.ılıacrkiller Havva ile Lilith arasında bir düşmanlık
.
. t,l11r .ıııı11 düşünmüşlerdir. Havva ihtiyaçlarını ilişkile
' ' " '' ' ' l',ıılı·rcbilir ama Lilith bunu yapamaz. O sonsuza
51
ğildirler. Olgun kadınlar, ayın her iki yüzüne ayrılmış
kökün her iki yanına da ihtiyaç olduğunu bilirler.
Köle olmadığınız zamanı hatırlayın. Yanlız ve neşe
içinde yürür, çırılçıplak yıkanırdınız. Onunla ilgili tüm
anılarınızı yitirdiğinizi söylüyorsunuz; hatırlayın . . . . .
.
52
4
.... 111 r.ı·... 1111 ve kadın vücuduyla ortaya koyan dişil il
• t· ••1 .w..ı �;avaşını anlatır. Geçmişe doğru ilerledikçe
53
işaretleri okuyuşumuzun artarak tarafsızlaşmasma rağ
men; mitin ve gerçekliğin geçerli uygulamalarını biçim
lendiren olaylan anlamak zorundayız. Nasıl olursa ol
sun mitler ve efsaneler bize yansıttıkları kültürü ve ke
sin kanıtlar olmaksızın kabul edilmeyen yönlerini anla
tırlar.
Tarih öncesindeki tanrıça hakkındaki çalışmalarında
Marija Gimbutas anaerkil değilse bile kadın merkezli
olan toplumları itinayla incelemiş ve ortaya çıkarmıştır .
tanrıça merkezli dinin kökleri verimlilik tanrıçasına tapı
lan Paleolitik çağa dek uzanır. Mağara resimlerinde ve
tanrıça heykellerinde tanrıça,büyük ana biçimiyle çok
memeli, çok karınlı ve bazen hamile olarak gösteriliyor
du. Farklı adlarda da olsa büyük anaya tüm kültürlerde
tapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
54
otoritenin; ana ve baba figürlerinin semboJleriydiler.
Buzlar eriyip otlaklar daha güneye doğru yayıldıkça ka
bileler balıkçıhlda ve şifah otlarla da ilgilenmeye b�ladı
lar. Yeni aletler geliştirildi ve ayn ayn duran aileler ya
vaş yavaş küçük köylerde toplanmaya başladılar. Şa
manlar ve rahipler de bu köylerde ha!Jclanınn maddi ve
ruhani iyiliği için çalışmaya başladılar.
55
Tanrıçanın tapınaklarının yıkılmasının ardından ra
hibeleri dinlerini babaerkilerin kıskanç bakışlarından
koruyabilecekleri taşra toplulukları arasına karıştılar.
Kendilerinden sonraki kadınlara bırakmak için gelenek
lerini devam ettirdiler. Eski bilgi, cadı avı köprüyü yı
kıncaya dek anadan kıza geçti.
İyileştirici olarak kadın (Woman as Healer) adlı kita
bında Jeanne Achterberg, Danimarkalı bir şamanı anla
tır. Hayranlık uyandıran efsane Thorbioga:
56
Kabile Suriye' den gelen bir işgal dalgası sonucu Yuna
nistan üzerinden kuzeye gelmiş, Danimarka yoluyla İr
landaya ulaşmış ve Bronz Çağı' nın ortalarında İrlan
da'yı işgal etmişti. İrlanda'ya varışı eski kayıtlara İ.Ö.
1472 olarak geçmişti. Bu kabile tanrıça Danu'ya tapıyor
du. Argos'taki tapınakları Phoenician'lar tarafından ele
geçirilmeden önce Peleponesse' nin dini başkentiydi.
İrlanda işgaller kitabında adı geçen ve Bede'nin dini
tarihince (F.cclesiastical History) desteklenen başka bir
işgal de Danaan'lardan 200 yıl sonra gerçekleşti. Bu in
sanlar bahdan, Trakya'dan, Akdeniz ve Atlantik yoluy
la geldiler. Karaya Wexford Körfezi'nde çıktılar ve ora
ıla onları Kuzey Britanya'ya geçmeye ikna eden Dana
.m'lılarla karşılaştılar. Bu kabileye Piktler (Pixi) denildi.
K;ıbilenin kadınlan, Amazonlar gii b savaşta yer alıyor-
1.ııdı. Graves eski İngiliz, Yunan ve İbrani kültürleri
.ır;ısında sıkı bağlar olduğunu iddia eder. Ona göre
M .Ü. 2000 yıllan civarında denizci bir kabile kuzey, gü
' '"Y ve Doğudan gelen işgalciler tarafından Ege' den ko
\·ıılclu. Böylece bir bölümü kurulu ticaret yolunu izleye
• ··� kuzeye doğru giderek Britanya ve İrlandaya ulaşh.
57
rak, eğitim için şiir, mit ve sihirden yararlanarak eski
dinlerini ayakta tuttu . İrlanda'nın şiir okulları ve Druid
okulları da bu halkla bağlar taşırdı. Şiir ve şarkıyla tan
rıça halkı geleneklerini korudu . Ağaçların savaşı (Cad
Goddeu) adlı şiirin aşağıdaki parçalan bunu çok iyi an
latmaktadır.
58
hında toplanmışbr: ' Şiiri zenginleştiren üç şey: mitler ,
şiirsel güç ve eski biçimin bilgisi' aynı zamanda kanun
uygulayıcı ve rahipte olan bu şairler, {rlanda' da fıli (ka
hin) ve derwydd (meşe kahini) olaıak da anıJırlardı.
Onlaıa saygı duyulur ve bir o kadar da onlardan korku
lurdu.
11niki uzun yıl çalışıp tarih bilgisi, mit, gizli din ve ka
ııııular öğrenerek şair oluyorlardı. Şiirlerinin kaynağı
. .ıı·t...i dünyaydı ve üyeliğe kabul törenleri de şamanla
ııııl·.i gibiydi Bu tören sırların deneyimle öğrenildiği ve
• •1ılo�ın tüm basamaklannın çözümlendiği bir yolculuk
. ı. 1111" 1-..t i.
59
bl'lbaerkil düşünceden uzaklaşmışlardı. Erkek Yunan
Tl'lnrısı Dios, tanrıçaları Hera tarafından evlat edinilmiş
ve adı Zeus olmuştu . Ancak gittikçe daha çok kabile
g�neye indi ve bu iki farklı gelenek karşı karşıya geldi
ve ' . . . Bu noktada kültürel savaşlar kaçınılmaz hale gel
mişti. Acheanların lideri, Zeus' un bir annesi olmadığını
iddia edince bir din savaşı patladı. Zeus ve Hera (Bü
yök tanrıçanın adlarından biri) arasındaki mücadeleler ,
taın da babaerkiler ve anatanrıça arasındaki savaşı yan..
sıtınaktaydılar. Troya'nın yağmalanma sıyla (M. Ö . 1200)
yı.ınan egemenliği biraz azaldı.Yaklaşık 200 yıl sonra da
bit Hint-Avrupa kabilesi, yollarının ü zerindeki herkesi
öldürerek, her yeri yağma ederek, yakıp yıkarak geldi
ve barışçıl anaerkil kültürlere saldırdı. B u barbar sürü
sünden kurtulabilenler dört bir yana dağıldılar. İrlan
d a' nın. Kralı Heremon (M. Ö . 1267 civan hüküm sürdü)
M.Ö.2000 yılında Crete'den geçerek Yunanistan' dan İs-
. p anya'ya geçen Milesian kabilelerinden birin �en geli-
yordu. .
Rhea ve A thena' nın baş rahibeleri Rhea' dan vazge-
çip Pios' u kabul edene dek ayaklarina birer örs bağlana
ra� saçlarından meşe ağaçlarına asıldılar. Atina' daki elli
paJ1antid rahibesi yeni babaerkil dine teslim olmak yeri
ne kendilerini denizin kollarına bıraktılar. Zsuzsanna
B udapest' in belirttiği gibi, işgalciler arasındaki ilk sorun
Parıt eon' un birleşmesi konusunda çıktı. Sonunda Po
sef den ormanlardan denize taşındı. Zeus en yüce tanrı
oldU . Üçüz tanrıçanın Nymphe yönü demirci Hephais
to s'la evlendirilerek adı Aphrodite olarak değiştirildi.
BaJ<lretanrıça, vahşi hayvan avcısı Artemis oldu ve Tan
rı ;.pollon statüsünün yükselmesi için onunla ikiz sayıl
dı. tanrıçaları Artemis olduğu ve onun için daha yüksek
60
'
61
dww.facebook.com
MasaJan düzenlemek, defne dallarından aksesuar yapmak.
Ayak izlerinden anlamlar çıkarmak Ocağın içindeki kütüğün
üzerine meyve ve şarap koymak, kuyunun içine ekmek at
mak hep böyle şeylerdendi .. Kadınlar birşey tasarlarken Mi
neıva'mn yardımını istediler. Düğünlerde Venüs gününü
esas aldılar ve halk arasına ne zaman çıksalar tannçarun ko
ruculuğundan yararlandılar.
62
Orta Çağ'ın son bulmasıyla birlikte; durağanlığı teh
dit edenlere karşı 30 yıllık tüyler ürpertici bir canilik
başladı. Komplo teorileri varsa bile bunları ispatlama
şansımız hiçbir zaman olmayacak. Belki de cadı avını
yöneten sınıfların kendi qurumlarını güçlendirmek için
başlattıkları bilinçli bir kampanyaydı. Bazıları da bunu
iç uyuşmazlıkların bilinçsiz bir yansıması olarak gördü
ler. Nedeni ne olursa olsun kadınlar, Yahudiler ve tüm
diğer yabancılar serbestçe avlanan hayvanlar olarak gö
rüldüler. Saygısızca avlandılar, işkence gördüler ve mil
yonlarca ölü verdiler. Hristiyan zulmünün en fazla ya
şandığı yer Protestan ve Katoliklerin birbirlerine karşı
savaştıkları ülkeler ve çevreleriydi.
63
yeri saran duman bana bir Kron'un öğütünü hatırlattı.
'Dumanı içine çek, daha çabuk ölürsün, dumanı içine
çek!' Hayatın nefesini, kendi etin kavrulurken çıkan ze
hirli ama delicesine hoş kokulu dumanı içine çekmek,
hatırlıyorum. Nasıl unutabilirim ki? O anda, ıstırabın
doruğunda, en vahşi işkence aletlerinden daha kötü bir
biçimde ezen, zonklatan ve burkan bir aa içinde, bu
kor ·ve harın erkeklerin peygamberlerinin bir sözünü
hatırladım. İnanılmaz bir şekilde bunu yineleyip dur
dum:
64
5
BABATANRININ YÜKSELİŞİ
65
rüyordu. Pahalı savaşların karşılanması için yüksek ver
giler konuyordu. Halkın çoğunluğu ya açlığa terkedil
mişti ya da toprak sahiplerinin ordularına kaydediliyor
lardı. Yerel dük ve baronların varlığına rağmen toprak
ların alınıp geri verilmesi yüzünden doğan önemsiz
kavgalar bu düzensizliği adet haline getirdi. Ö nceleri
taşranın güzelliğini sağlayan düzenli askerlerin çoğu,
haçlı seferlerimizde, savaşlarda veya orduları da etkile
yen salgınlarda ölmüşlerdi. Matilda G oge'in tahminleri
ne göre haçlı seferlerinde yedi milyon kişi hayatını kay
betmiştir. Birçok kırallığın yok olması ve geride kalanla
rın göçebe paralı askerler yüzünden kendilerini koruya
maz hale gelmeleri anlamını taşıyordu.
Kilisenin rahip mezhepleıi arasında sürekli bir an
laşmazlık vardı, öyle ki bir ara ortada iki Papa bile var
dı. Kilisenin bir kolu Hristiyan inancı olan yoksulluk ve
alçak gönüllülüğü şiddetle savunurken, çürümüşlüğü
ve açgözlülüğüyle tanınan parasal mutlakiyetçilik ve sı
radan insanların zihinlerine korku çalarak güç kazan
mıştır. Daha dünyevi bir mezhep tarafından sertçe sal
dırıya uğramaktaydı. Yeteri kadar ezilmiş olan kitlelere
birde kilise tarafından ağır vergiler konmakta ve bu pa
ralar birçok rahibin masraflı hayat tarzının karşılamasın
da kullanılmaktaydı. Bütün Avrupa' da dine aykırı hare
ket çıkmıştı ve bunlar kilisenin birliğini sürekli daha da
kötüye sürüklemekteydi. Bir grubun bastırılması sadece
bir başkasının onun yerini almasına yol açmaktaydı. Ö r
neğin Fraticelli, Frankiskonların Hristiyanlık karşıtı ola
nın kilise olduğunu iddia eden ayrılıkçı bir grubuydu .
Bu grup yokaluncaya dek takip edilmiş ve acımasızca
katledilmiştir. Magnalatta köyünün tüm halkı öldürül
müş ve köyde Papa V. Martin'in emirleri dahilinde taş
taş üzerine bırakılmamıştır.
İnsanlar kilisenin hükümlerine ve İsa' nın öğretileri
ni çarpıtmasına karşı isyan ettiler. Kilise inananlara ne
bir rahatlık ne de acılarına bir teselli vadediyordu . Aksi
ne, acı çekmenin Tanrı'nın bir hükmü ve insanların -
özellikle kadınların - günahlarının cezası olduğunu va
dediyordu . İnsanlar doğal olarak bu felaket ve üzüntü
habercilerine, özellikle de birçok vezir kadılarıyla aynı
sefil talihi paylaşmıyor olduğundan, isyan ediyorlardı.
Örneğin, Aziz Bernard, buz gibi bir ifadeyle : Ki buna
-
67
Çünkü Hristiyanlık herhangi bir meydan akımına daya
namayacak kadar güçsüzdü. Hristiyanlığın yok etmeye
çalıştığı paganlar ve büyücüler, eski dinin temsilcileri
nin çok büyük bir bölümünü oluşturuyorlardı. Avrupa
halkı kiliseye saygı gösteriyor olsalar bile eski gelenekle
rinden vazgeçmemişlerdi. Din değiştirme diye adlandı
rılan geçişten uzun süre sonra bile gerçekte hala pagan
dılar. Bu durum saldırgan bir kilise için: İlerde kan ve
teröre bağımlılık yaratacak olan; bir ölüm - kalım mü
cadelesi idi. Kilise yeni yerler fethedip daha da fazla
Tanrı düşmanı buldukça zorbalık onu baştan ayağa sar
dı.
68
ğe izin verildi. Crimen excephım fikri yarabldı, suç sivil halk
. için çok tehlikeli oldu öyle ki bu korkunç suçlara; savunma
nın geleneksel rutin korunmasını ortadan kaldırmakta ve ül
keyi en tehlikeli düşmandan korumak amacıyla kanunlaş tırı
lan en aamasız ve kab işkencenin yolunu açmaktadır. 16.
yy'dan itibaren sadece kainlik değil sihir ve büyükcülüklere
doğru daha az rastlanan suçlar haline gelmiştir.
69
varlığına olan inancından beslenen engizisyon görevlile
ri ve onların vekilleri bu korku ve nefreti kışkırtarak
halkı terörize ettiler. Öyleki kısa süre içinde düşmanlar
birbirini ihbar ·etmeye başladılar, aslında toprak ya da
mal üıerine çıkmış olan itilaflar, tarafından birinin ya
da ikisinin engizisyon hücrelerine girmeleriyle sona er
di.
Çoğu suçlamanın temel amacı kar idi. Tutuklandı
ğında sanığın bütün mallarına kilise tarafından el konu
luyor ve hiçbiri bir daha geri verilmiyordu. Suçlular üs
tüne üstlük bir de kendilerine uygulanan işkence için
de belli bir para ödeniyordu . Örneğin İskoçya' da suçlu
lar yasaya yapılan damga için altı şilin ve sekiz peni
ödemeye mahkum edilmişlerdi . Ölüler bile rahat değil
di: Öldükten sonra dinsizlikle suçla!labiliyorlar, kemik
leri mezarlarından çıkarılıp yakılıyordu . Bütün mallarına
da el konuyordu. HiÇbir iş veya aile serveti emniyette
değildi. Cadıların yakınlan da mahrum bırakılıyorlardı
ve hiç kimse onlara yardım etmeye cesaret edemiyordu .
İntiharlar da mallara el konulmasına bir sebep teşkil
ediyordu . Üstünden baskı görenler karşılık olarak altın
dakilere baskı uyguluyorlardı. Kilisenin kasten düşmanı
öğretileri kadına nefreti uygun görmekte ve milyonlarca
kadının ve çocuğun öldürülmesini aktif olarak destekle
mekteydi.
Kiliseye göre kadın maddenin - dünyaya ait olan
- simgesi iken, erkeklerin Tanrıya daha yakın olduğu�
na, ruhani gerçeklerin koruyucusu ve yayıcısı olduğuna
inanılıyordu. Fakat birçok sıradan insanın anlayışına gö
re gerçek tam tersiydi. Bu insanlar kadınların olağanüs
tü dünyalarında bağlantıları olduğunu düşünüyorlardı.
Onlara göre görünmez 'güçler' kullanarak büyü yapıp
şifa verenler erkekler değil kadınlardı. Kilise doğal ha-
70
yatı ölçüp düzenlemek ve ruh dünyasını bir düzene
sokmak için çok çaba harcıyordu. Kadınlar doğuştan
daha anarşizan daha değişken, daha özgür, mücadeleci
ve muhalif görülüyorlardL
Kab ve faşist dünya görüşüne sahip olan erkeklere
göreyse, böylesine düşünce özgürlüğü hem tehlikeli
hem de korkutucuydu. Kadınlar Orta Çağ erkeklerinin
sistemleştirilmiş dünya görüşünü sona erdirecek bir ka
os olası.hğını gözönünde bulunduruyorlardL 1b yüzden
de kadınlar ayartıcı bir etken olarak görülüyorlardL Ka
dınların, erkeklerin düşüncelerini Tann' dan Şeytan' a
doğru yönlendirecek güçlere sahip olduklarına inanılı
yordu. İtalyan adı gelenekleriyle ilgilenmiş olan Charles
Godfrey Beland Arodia adlı kitabının ekler bölümünde
şunla n yazmıştır:
Bu despatizm anlayışı, çok büyük oranda hoşnutsuz
insanı isyana sevk etti ve meydanda da savaşarak yene
meyince kinlenmiş her nasılsa: Üstü kapalı bir biçimde
batıl itikatlar ve eski geleneklerden alıntılarla karışık, bir
tür gizli a� biçiminde açığa çıkarmışlardır.
71
(Şeytanbilirn) in saçma ve iğrenç aynnhlannın değişmez
'
olduğunu düşünenler M . S . 2. yy da Aleksandiyalı Aziz
Klementin Carpokcates cermaatine yapılmış iddialarını
'
ya da Aziz Epiphazivson M. S . 4. yy da Gnostik dinsiz
ler hakkında yazdı.klan. . . Manchean dinsizler için Aziz
Augustine'nin öne sürdüğü suçlamalara faydalanma
amacıyla göz atabilirler. Bu tekrarlanan imgelenme iğ
renç ayrıntılar genellikle özdeştir ve bunların özdeşliği
kıyıcı Ortadoksluk ve cinsel şehvet arasındaki psikolojik
bağlantıya bir nebze ışık tutmaktadır. Kutsallık taslama
nın ve sadizmin ortaya çıkışları da bundan ayn değildir.
Cadılık merakının gerçeği, Feminist filozof Mary
Dalg' nin aşağıda belirttiği gibi, katledilen bu kadınların
bir şekilde yenilemez olmalarıdır.
72
olarak cadılara eziyet edilmektedir. 1928'de bir Macar
köylü ailesi yaşlı bir kadını cadı olduğu iddiasıyla öldü
resiye dövmüştür. Mahkeme ise bu aileyi dayanılmaz
bir baskı sonucu bu suçu işledikleri gerekçesiyle serbest
bırakmıştır. Engizisyonun gücü ile birlikte anılan silahlı
işkence 1257' de resmi olarak onaylanmış ve 1816 'da Pi
us VII kaldırıncaya dek Katolik kilisenin başvurduğu bir
yöntem olarak devam etmiştir. Engizisyon 1834' e dek
aktif kaldı ve yerli topluluklar, özellikle Latin Amerika
Katolikliği kabul etmeyen insanların işl.<enceyle öldürül
melerine maruz kaldı. Her zaman bir misyoner ile bir
likte bir de engizisyon memuru gönderiliyordu. Kilise
hiç pişmanlık duymazdı. Pius X tarafından desteklenen
Kardinal Lepicier şunları söylemiştir:
1- Prosedür gizlidir.
2- Söylentiler suç delili olarak kabul edilebilir.
3- Sanığı suçun niteliği veya yasal savunma hakla
n konusunda bilgi verilmez.
4- Tanıklar gizli tutulur.
73
5- Yabana şahitler, aforoz edilmişler ve çocuklar
delil sunabilirler. 6- Sanığın lehinde hiçbir delil
kabul edilmez; sanık
lehinde konuşanlar ise suç ortağı olarak tutukla
nırlar.
7- İşkence her zaman kullanılır, f.ğer bir itiraf var
ise bu sefer de bunu onaylatmak için işkence
yapılır.
8- Işkence altında suç ortaklarının isimleri mutlaka
doğrulanmalıdır.
9- Hiçbir sanık masum bulunmaz .
BÜYÜCÜLÜGÜN ÇAGIMIZDAKİ
CANLANIŞI
.
74
edilen I<ral'ın konu edildiği 'İngiltere'deki İlah Kral' adlı
kitaplarında bu teorilerini ilerletmiştir. Birçok kadın ay
dının başına geldiği gibi, hem de doksan yaşında bir ki
tap yayınlayan biri olduğundan kendisine öfkeyle saldı
rılmış ve deli bir ihtiyar olmakla suçlanarak dışlanmış
tır. Bulguları geniş ve ayrıntılı olduğu ve uzun süre et
kisini sürdürdüğü halde -bunlara ancak yakınlarda bir
kez daha göz atılmıştır. Bugün şu bir gerçektir ki, mah
keme raporları ve işkenceyle verilen itiraflar büyücülük
ten çok işkenceci ve onun ansel fantezileri hakkında bil
gi verebilir.
Margeret Murray'ın çalışması gözden düşmektedir,
çünkü yaptığı çıkarımlar, işkenceyle verilen itirafların
oluşturduğu mahkeme metinlerinden alıntılardır. Ben
zeri belgeler güvenilir deliller olarak gösterile mez. Her
şeye rağmen, Margeret Murray bir öncüdür ve diğerle
rini kendi araştırmalarını yapmaya teşvik etmiştir.
Eğer Margeret Murray itibar görmemiş olsaydı bir
başka önemli halkbilimci Charles Leland gözümüzden
kaçmış olacaktL Leland 1899' da 'Aradia ya da Cadıların
İncili' kitabını yazdı. Bir Amerikalı olan Leland kıztlderi
li kabileleri arasında yaşamış çingeneler üzerinde araş
tırmalar yapmış, Kelt terekecilerinin falını öğrenmiştir
ve 1899'da ilk Avrupa Halkbilim Kongresi'nin başkanlı
ğını yapmıştır. İtalya' da eski bir cadı ailesinin üyesi ol
duğunu iddia eden Maddalena ile tanıştı. Maddelena
Leland'a Latinceden çevrilmiş bir kitap (bölgeler kitabı)
getirmişti. Kitap Güneş- Luafer ve kızı Aradia ile birlik
te dünyanın ezilen insanlarına büyücülüğü öğretmeleri
için gönderilen, cadılar kraliçesi Diana cemaatinden sö
zetmekteydi. Leland'a. göre o sıralarda Romanya' daki
köylerin hepsi büyücülükle uğraşıyordu.
Aradia' da karşımıza tanrıçanın emri çikar.
75
Şimdi kötü ırkı (zalimleri) yok etmesi için büyücülü
ğü öğrenen Aradia onlara seslenmektedir:
76
açıklama yapmamışsa da kendi itiraflarında "Anı, karşı
koyulmaz bir takınb beni alıyordu ... Zihnim bütün gece
dizginsiz bir şek.ilde işledi. Bu durum sonraki gün de
sürdü öyle ki kalemim bu hıza güçlükle erişiyordu. Her
kitabın ilk yetmiş bin kelimelik taslağını üç haftada bi
tirmiştir ve beyaz tanrıçanın talep ettiği bedelin de bilin
cindedir. "Kendinize ben kimim? diye soracaksınız; sizi
uyarıyorum o ya tüm zamanınızı ister, ya da hiçbir şey."
77
irsel duyarlılığı modern hayatın değersizliği karşısında
bıkkınlık içindedir.
MODERN CADILAR
78
kalkması ile Gardner açığa çıkb ve kitabı yüzünden
meslektaşlannm ağır eleştirilerine hedef oldu. Meslek
taşlannm iddialarına göre Gardner'in büyücülük hak
kında anlatbklan yetersizdir. Gardner cadıları başrahi
beler yönetiminde buluşup Üçlü Tannça'ya, Pon'a ya
da Ormanlar Tannsma ibadet eden gruplar olarak ta
nımlamıştır. Cadıların dokuz adım çapındaki bir çember
içinde, çıplak olarak ibadet ettiklerini, dans, şarkı ve
meditasyon yoluyla da güçlerini artbrdıklarını anlatma
mışbr. Yine ona göre cadılar Murray'ın anlatbğı aynı
sekiz şenliği kutluyorlardı. Gardner kendisine eski di
nin eksik öğre� olabileceğini onu büyü ve giz hak
kındaki geniş bilgisiyle bu eksiği kapattığım iddia etmiş
tir. Saf bir Wicca olmaması dolayısıyla saldırıya uğrama
masına rağmen, Gardner yok olma tehlikesi içinde bu-
1 unduğu düşündüğü eski tinin korunması yolundaki İs·
teği konusunda samimiydi. Diğer kaynaklarca oııaylan
masa da Gardner bazı ayinlerin yazılması için Aleister
Cro� tubnakla suçlanmakt�dır.
Odağında bulunduğu tartişma ortamında Gardner,
ne olursa olsun, ya eski bir cadı tarikatına dahildir ya
79
Gardner'in yaptığı caçlılann gerçek mirası hakkında
ve eski cadı neslinin iddialan ile bunlara karşı iddialar
arasında bir tartışma başlatmaktı. Bu tartışma Margot
Adler'in "Ayı cezbetmek " adlı kitabında incelenmiştir ama
bulgularının hepsini burada anlatmak mümkün değil.
Adler bu kitapta yirminci yüzyıldaki canlanışını ve son
yirmi yılda Avrupa ve A.B.D'deki gelişimini sayısız bi
rinci el kaynaklan değinerek, günümüzde büyücülüğün
ne eski bir sanatla ya da Avrupa cadı mahkemeleriyle
ilgili olduğuna ne de antropolojik veya etnolojik bir
araştırmadan çıktığını çünkü buna bir kanıt getirileme
yeceği sonucuna vardı.
Caitlin ve John Mattheus "Batı Yolu " adlı kitapların
da modern Pagan'lığın canlanışını ve bunun eski din ile
bağlantısını tartışırlar:
Geçmiş zamanın eski dini ile modern büyücülük
arasında çok büyük bir boşluk olduğu görülüyorsa, bu
aralarındaki bağlantının ya görünmez ya da varolmamış
olmasandandır. Ama eğer bir şaman mirasçısı varsa bu
·
80
sım yapmak gibi işlerle uğraşırlar. Bonewitz' e göre go
tik cadılar ise cadı avı sırasında işkence görüp öldürülen
ve Hristiyan4ğın gizli ya da bastırılmış yönlerini sergile
yen, satanizmin modern tamamlayıcılarıdırlar. En son
kategorideki yeni - paganlar ise Gardner'in anlattığı
tipler yani paganlar, feministler vb . . dir. Ailevi ve ye
ni - pagan cadılar konusuna katılabilirim ama şu gotik
cadıların; hiçte öldürülmüş olanlarda, mahkeme tuta
naklarının yansıttığı, mahkum kadınların suçlandığı fa
aliyetlerden çok işkenceci ve hakimlerin sado - muzoşist
fantezilerinin mağdurlarının oluşturduğu; kitleyi temsil
etmediklerini düşünüyorum .
Günümüzde büyücülük paganların, feminist cadıla
rın, Tanrıça cemaatinin ve diğerlerinin eklektik bir bile
şimi durumundadır. Ne egemen bir akım vardır ne de
kendiliğinden ortaya çıkmış bir lider. Kadinlara özgür
lük hareketinin kurduğU ağ sayesinde feminist ve ana
erkil ruhanilik devam edebilmektedir. Feminist cadılar
ise hem eski dünyanın rahibelerinin hem de Amazonla
rın dolaylı tems;mcileridirler.
81
6
ASTROLOJİ VE AY
83
lamına gelen Albian' dı. Veda'lar (Kutsal Hint Metinleri)
ruhların ölümden sonra Ay'a döndüğünü yazıyorlardı,
ayni iddia daha sonra Ortik mezhepler ve Pisagorist ta
rikatlar tarafından da ortaya atılmıştı. Ay; ruhların, yıl
dızların cennet turlarına geçtiği, yoki'nin kapısıydı.
Ölüleri ve doğmamış olanları koruduğuna inanılırdı. Su
gelgitleri Ay tarafından yönetilir. Bir mite göre ancak
sular yükselme doğabilir ve karanlık ay da ölebilirdiniz.
İskoçya' da kadınlar yalnızca Dolunay zamanında evle
nirler ve " İyi bir Ay bu Tanrı onu kutsasın " diyerek
Ay'ı selamlarlardı. Afrika kadınlan da Ay'a "yaşamları
mızı seninki gibi yenile " diyerek dua ederlerdi.
Dönemsel büyüyerek parıldama ve geri çekilip sön
me gereksinimi özünde dişidir ve Ay' ın durumlarını
göstermektedir. Bilge Too te Ching şöyle der: "Erilin
bilgine rağmen dişil olanı tercih eden dünyanın tüm bil
gisini taşır. " Ateş yerine Ay' a tapılacağının ilk belirtisi
Atlantis'in batmasıydı. Sibyl Leek, Mayalann A tlantis
battığında 64 milyon kişinin öldüğünü kaydettiklerini
yazar: " Bu iki kez temelinden sarsıldı, sonra da ateşle
kurban edildi. " Deprem tarafından sallanırken patladı.
Yazar aynı zamanda Platon'un Ekinoks'un arslandan
yengeçe kaydığı sırada, kendi zamanından 9000 yıl önce
battığını söylediği Poseidonis (Atlantis)'ide ekler. Böyle
ce Dianacı Ay ana kültleri doğdu ve Wicca gelişti. Ay'la
birlikte serpmek ve vaftiz etmek gibi su kültleri oluştu.
Şekil değiştirici Ay'a, bilinç ateşe tapan güneşçi uygar
lıklara bir denge unsuru oldu . Atlantis'in cinsellik bü
yüsünün kötüye kullanılması ve rahiplerinin ahliiksızlığı
sonucu yok olduğunu anlatarak mit de bunu_ destekle
di. Kalde onların Ay'ın şekilleri ve Zodyak'ın 12 işareti
üzerine kurulu bir Ay Çarkı vardı. Ana tannç alan, her
şeyi içeren bir, İ sthar'ın kuşağında Zoryak'm 12 işareti-
84
ni taşıdığına inanılıyordu. Büyük Mısır Tanrıçası İsis,
Ay'ın anası ve Mısır'ı Atlantis geleneklerine bağlayan
sıiların koruyucusuydu. Ay gemisi alt dünyadaki ruhla
rı ışıkla kurtarılmaları için taşırdı. Hristiyan kilisesi
Ay'ın önemini anladı ve Vatikaru Büyükanaya adanmış
kutsal bir yer olan Vaticanus dağının üzerine kurdu.
Mary: Kilisemizin Ay' ı, bizim Ay' ımız ruhsal Ay olarak,
bilinir. Paskalya Hristiyan takvimindeki en önemli şen
lik bahar dolunayından sonraki ilk pazarda kutlanır.
TAKVİMLER VE AY
85
olsun hiçbir şey Ay'ın iyiliği olmaksızın yapılamaz ...
hangi ay hangi mevsim olursa olsun.
ASTROLOJİK AY
86
ADET GÖRME VE AY
87
andır. Adet görme öncesi ve adet görme sırasındaki an
lar kadınlar için en büyülü anlardır. Sınırsız gücümü
zün yakıp yıkmaması için diğer kadınlarla birlikte geçi
rilmesi daha iyidir; Gorgon'un avladığı yalnızca erkek
lerdir. Adet görmek için barınaklar ve kuytuluklar ka
dınlara, biran önce eve koşmanın ezici yükü yerine to
parlanmak için zaman verirdi. Beraber yaşayan kadınlar
genellikle aynı zamanda adet görürler, hikayeler anlatıp
kara büyü yaparlar ve kirletici etkilerden kendilerini
arındırırlar. İlk kez adet gören genç kız kadınların büyü
dünyasına girer, diğer dünyanın eşiğinden geçmiş olur.
Adet görürken, düş görür, daha yaratıcı oluruz ve eğer
ruhsal etkinliğimiz engellenirse çµgınlaşınz. Doktorlar
buna adetlenme gerilimi derler, ama cadılar bunun deli
lik (Lunacy - ay çarpması) olduğunu bilirler. Elleri ve
dizleri üzerinde sürünerek bir kurt gibi ulumak doğru
sal eril bilincine karşı iyi bir adetsel panzehirdir. Çiğ et
yiyerek yüzünüzde Gorgon maskesiyle sokaklarda av
lanmak da fena değildir. Bildiğim hiçbir soyguncu size
yaklaşamaz. Bu onların kanlarını dondurur ve onları to
za çevirir.
16. yy' da cadı avının revaçta olduğu bir dönemde
yazan Ficino, Ay hakkındaki çağdaş bilgiyi anlatır. Ay'ı
kuruluktan ve soyutluktan uzak deneyimsel, duygularla
ıslanmış, gezegenlerin en nemlisi olarak tanımlar. Ay'ın
daha çok doğa ve bedenle ilgili olduğunu, bahçıvanların
onun döngüsüne göre ekim yapmalarını ileri sürer. Ay
büyümeyi ve yok olmayı ifade eder. Ficino iyi :?amanla
ma ve vücut ile ruh hakkında tam bir kontrol sağlayan
bu hızla ilerleyen gezegeni dikkatle izlememizi buyurur.
Yeni ay ilk çeyreğe kadar gençliği ve yeni başlangıç
ları ifade eder, ilk çeyrek ergenliği ve olgunluğu, dolu
naydan ikinci çeyreğe kadar olgunluk ve yaşlılığı, son
88
çeyrek yeni aya dek ölümü ve çürümeyi anlahr. O za
man Ay'ın değişimleri bizim değişimlerimizi ve yaşa
mın dinamiğini etkiler; doluluk, yenilik, büyüme, kü
çülme, ölüm . Ficino, aysal ruhu şöyle anlatır: "Bir ejder
ya da boğa üzerinde, boynuzlu, kafasında ve ayakları
nın altında yılanlar olan genç bir kadın il .
Ay ve yılan doğanın ve Ay' ın akışkan, değişken ya
pısını anlatırken boğa da doğanın verimliliğini anlatır.
Ay enerjiyi yansıhr ve emer. Ay derinliklerden emir alır
ve diğer gezegenlerin ruhlarını kontrol eder. Işığa (Gü
neş' e) geri giden yol karanlıklardan geçer. Ay küçül
dükçe boşalarak, kendini akıtır. Eş - yayılım, son bul
ma, yok olma, ölüm işlemleri daha büyük bir modelin
parçası olarak görülürler, boşalma önemlidir, kişisel ya
şam dolulaştığı kadar boşalır da, ışık kadar karanlık da
vardır.
Ay, içimizde bir hareket olmasının garantisi olma
dan, yaşamımıZı yüzeyde dolu görteren amaçlar plan
lar; yorumlar ve açıklamaları boşaltır. Boşaltma, doğal
olarak dolulaşmak kadar iyi bir duygu vermez; yaratıcı
ve 'üretken görülmez . . . Ay'ı gözleyen çiftçiler ürünleri
nin ne zaman olgunlaştığını, ağaçtan düştüğünü, iyileş
tiğini ve mayalandığını bilirler. Psikolojik olarak düzgün
kişi doğanın Ay'la birlikte azalarak, tam karanlığa düşe
ceğini bilerek ruhunun toprağına aynı anlayışla bakar.
Ölüm her zaman yaratıcılığa yakındır, Ay parlak,
doğurgan ve gelişkin olduğu kadar karanlık, kısırlık ve
boşluktur. Bir paradoks . Güneşsel evrim ölümün ve
yok olmanın reddi ve ona karşı dirençtir. Ay bilgeliği
şeylerin yaşamın başlaması için ölmesi gerektiğini bilir.
Ay yalnızca anların en kısasında dolunaydır.
89
DELİLİK (Lunacy)
90
Toplumumuz Güneş ve Tanrı bilinci yönünde ku
tuplaşıyor olduğu için cadıların koruduğu aysal bilinç
dengeyi düzeltmek için vazgeçilmezdir. Cadılar Ay'ı
gözlerler, , özellikle de dolunay ve yeni ayı çünkü bu za
manlar büyü için, başlangıçlar ve bitişler için en güçlü
zamanlardır.
DOLUNAY
91
AYSAL ÇEMBERLER
92
KARANLIK AY
93
YENİ AY
DOLUNAYLARIN GÖRGÜLENİMLERİ
94
nay görgülenimleri çok yararlı olurken şehirlerde enerji
genellikle yaşamın manik hızıyla sarsılır. Ruhsal olarak
iyi hazırlanmış kadınlar nerede yaşarlarsa yaşasınlar do
lunay zamanının yüksek enerjisine olumlu karşılık ve
rirler.
Ayinin ya da büyünün amacı için ay,ın farklı enerji
lerini ayırmak zorunludur. Kendi incelemelerinizi ya
pın. Sizin ve çevrenizdekilerin, genel olarak halkın tep
kilerine bakarak her ay hakkında kendi tanımınızı çıka
rın .
95
Su Ayları (Balık, Akrep, Yengeç)
DOLUNAYLAR
96
İkizler Yazma, iletişim, fikirler. Ö ğrenci bir aydır.
-
Arslan -
Ün, yaratıcılık, şans. Çok fazla parıltılı ve
süsle, bir sürü gürültü ve enerjiyle, gösterişle tiyatrosal
bir aydır. Egoistlik değilse bile bencillik vardır. Büyük
düşünün; büyük ayinler, projeler, büyük gösteriler.
Enerjiyi, şeylerin merkezinde olmak için, yaşamınızı bü
yütmekte kulanın. Yaratıcı ayinler yapın. Yaratıcılığınızı
engelleyen şeylerden uzaklaşarak sizi özel yapan şeyleri
hatırlaym.
97
ve olumsuz düşünceyi uzaklaştı ın. Bah�l·yk toprakla
veya saksıdaki çiçekle le ilgilenin.
98
Oğlak - Kariyer, statü . Ayın ciddi yakın ve geniş
halidir. Yılın doruk noktasının en uç noktasını müjdele
mesini hatrrlatan zamandrr. Planlar yapın, ölü toprağını
silkin sonbahara hazırlanın, ürünlerinizi toplayın .
99
7
AYİN (DUA)
101
yan, boş, pahalı ve yabancılaştırıcı bir deneyim haline
gelmiştir. Noeller ve doğum günleri bize daha çok yal
nızlığımızı ve öz kültürümüzden, kendimizden uzaklaş
tığımızı hatırlatır. Kendimizi en yakın hissettiklerimiz,
kanbağıyla bağlı olduklarımız değil, görüşlerimizin
uyuştuğu arkadaşlarımızdır.
Birçok insan ayinleri boş, geçmişe ait anlamsızlıklar
ve günümüzde yeri olmayan şeyler olarak bir yana bı
rakmalardır. Ne olursa olsun ayin çok önemlidir. Kişisel
bazda bir parça düzen ve sürekli yapılan şeyler zihinsel
dengemizi yerinde tutar. Hiç kimse tam bir düzensizlik
le yaşayamaz. Ne kadar düzensiz olursa olsunlar; aklın,
sürekli olarak niteleyip, dayanacağı durumlar her za
man ortaya çıkar. Örneğin sabah içilen kahve ve yatma
dan önce alınan duş gerçekte, hakikatten ne kadar uzak
olurlarsa olsunlar, gün içindeki bölümlemeleri imgeler
ler. Aklımız böyle şeyleri herşeyin olması gerektiği gibi
olduğuna inanmak için nirengi noktaları olarak kullanır.
Adet gören tüm kadınlar uysal döngülerimizi iyi bi
lirler. Hormonsal düşüş ve yükselişlerdeki olaylar za
manı belirler ve enerjisel olarak yüksek noktalan ve al
çak içe dönük günleri, ayın durumlarıyla çakışabilir. Be
ralrer yaşıyan kadınlar belli bir süre sonra aynı zaman
larda adet görmeye başlarlar. Öyleki topluluğun yaşan
tısı onların ritmine göre ve durağan ve hareketli olan
değişken doğalığıyla belirlenir. Eğer bu Ay'ın durumla
rım yansıtıyorsa, doğa kendi döngüsünde topluluğun
döngüsünü yansıtır ve artırır. Böylece Ay'ın oluşur.
Çünkü bunun onları, adetsel kanamanın sırrıyla çalıştığı
için Ay'ın büyüme ve küçülmesine dayandırılır. Kana
ma karanlık bir zaman haline gelir. Yani sımn en gizli
olduğu büyümenin heryerde olduğu ve kadının içine
102
TANRIÇANIN BEŞ DURAGI
DİNLENME
103
KADININ BEŞ DURAGI
- DOGUM
ERGENLİK
MENAPOZ
OLGUNLUK
104
Doruğa ulaşmanın ardıı:ı.dan yavaş yavaş kaybolma
çok fazla ışık ve genişlikten sonra aşağ].ya ve kendi içine
doğru çöküş gelir. Hala ışık vardır ama giderek azalır.
Nasıl yazdan sonra kış, çiçek açmadan sonra solma ge
lir, ve öyle karanlık hranışa geçer, gölgeler uzar. Ya
şam ağırlaşır, hantallaşır ve daha içe dönükleşir. Kadın
ların vücudu kalınlaşır, daha sessiz düşünceli hayatın
gürültü patırbsına karşı daha duyarlı, giderek daha sa
bırsız olurlar. İç dünyanın gelişmesine ilgi artar, dış
dünyanın işlerine daha dışardan bakılır, ışık önemini
kaybeder ve gölgeler daha baştan çıkarıcı olur. Bu fazla
lıklardan geçici gereksiz şeylerden kurtulup yaşamı te
mellerine dek soyutlama zamanıdır. Ve sonra bu kanla
çizilen çembere yeniden başlamak için bir kez daha ka
ranlığa düşeriz.
· Cadılar ayın bu döngüsünü, özellikle de 13 doluna
yı kutlarlar. Dolunay büyük ruhsal duyarlılık zamanı
dır, edebi olarak da, görüşün ve sezginin arttığı bilinç
üstü ve bilinçaltımızın yakınlaştığı, en büyük ışıktır.
Dolunay aynı zamanda güneş ve Ay'ın iki büyük ışığın
birbirinden en uzak olduğu zamandır ve ayrılık duygu
0
su bu zamanda en yüksek noktasına ulaşır. Dolunayın
yansıtıcı doğasını kullanmamız hem bütünlüğümüzü
hem de ayrılığımızı anlamamıza yardımcı olur.
Sebtler ve Esbatlar
105
13 tani Sebt vardır. Esbatlar dolunay ayinleridir. Yıl, 31
Ekim' de Samhain'le başlar. Anlamlı bir şekilde yıl ka
ranlıkla, ataların ziyaretinden sonra ilk Ay' da ölüler gü
nünde başlar. Samhain Ay'ından sonra yıl çarh ölüm
den yaşama sonra tekrar ölüme doğru bir dönüş yapar.
Her Ay dolunayda başarılar kutlanır; büyük büyüler,
özel sihirler yapılır, ilerlem eler için şükredilir ve artık
ihtiyaç olmayan şeylerden kurtulunur.
Dolunay Duası
106
parken şunları söyleyin : Kim var burada? Nasıl geldin?
Ne getirdin? O da ismini söyleyecek; eksiksiz sevgiyle
geldiğini ve eksiksiz barış getirdiğini söyleyecektir. Her
kadın dairedeki yerini alsın ve Widdershins yönüne dö
nerek daireyi kurun. Bu yön saat yönünün tersi, Ay yö
nüdür. Bunu yaparken yavaşça mırıldanmaya başlayın
sonra giderek bu bir ilahiye dönüşsün ve sesinizin dal
galanışıyla bir güç konisi oluşturun. Böylece güvenli,
kutsal bir alan yaratın . . . . Çemberin içinde durarak dört
öğenin ruhlarını çağırın .
Su, su
Soğuk, kristal su;
Vahşi, yıkıcı su,
Derin, karanlık su,
107
Bizi yıka
Yıka bizi
Bulutların süzülüşü,
Derenin çağlamasıyla,
Tavşanın koşuşu,
Kurdun ulumasıyla,
Ana, seni çağırıyorum
Sesinin yumuşa.klığı,
Şeklinin yuvarlaklığı,
Saçının kokusuyla
Panldayan ve titreşen her şeyle;
Zillerin çalışı,
Ve güvercinlerin uçuşuyla,
Şimdi, seni çağırıyorum.
108
Ana sizinle olduğundan sihirle ilgili işinizi halledin .
Birşey üzerine büyü yapalibilir ya da meditasyon yap
mayı tercih edebilirsiniz.
ANAYA YOLCULUK
109
miş bir daire var. Odanın içine giriyor ve dairenin mer
kezine doğru yürüyorsunuz . . .
Oturuyor ve bekliyorsunuz . . . Başrahibe size doğru
geliyor. . . (Başrahibeyi dinlemek için on dakika harca
yın. Kendinizi onun kontrolüne bırakın) .
. . . Şimdi sizi kuleden çıkarıp suyun kenarına götü
rüyor. . . Sizi suyun diğer yanına götürmek için bekleyen
bir kayık var . . . Kayık yavaşça suyun üzerinde kaymaya
başlarken veda sözcüklerinizi söyleyin . . . Sahile ulaştığı
nızda kayıktan inin ve yavaşça gözlerinizi açın . . . Zama
na ve odanın içine geri dönün . . .
Bu uygulamayı birebir ya da grup halinde (hikayeyi
anlatmanın ne kadar uzun süreceğine bağlıdır) tartışabi
lir veya bir sonraki aşamaya geçebilirsiniz . .
Hep birlikte, ayağa kalkarak, grup olarak yoğunla
şın (Enerjinizi yeniden bedeninizde toplayın ve hazır ol
duğunuzu hissedin) ve birleşin. Işık dairesinin herbiri
nizin içinden geçtiğini hissedin . Bu gecede tüm dünya
da grupların dolunayı kutlamak için toplandığını ve
sevgi, ışık ve güç enerjileriyle birleştiğini unutmayın.
Bir süre bu birleşmeyi koruyun. Sonra gücü arttırarak
tekrar ilahiye başlayın . Mümkün olduğu kadar uzun sü
re buna devam edin . . . Davullar çalın . . . Dansedin . . .
Sonra enerjiyi Danya' da ihtiyaç duyulan yere gön
derin, sevgiyle yapın bunu .
Bir süre bekleyin .
Ekmeğin çevresinde dönün, her kadın yanındakinin
ağzına bir lokma ekmek koyarak "hiç aç kalına" demeli
ve ekmeğin kalanını başkasına vermelidir. Sonra şara
bın çevresinde her kadının içmesini sağlayıp "Hiç susuz
kalma" diyerek dönün .
Son olarak her kadın yanındakini öpsün ve "Her
zaman sevil" desin .
110
Artık yiyip için ve sohbet edin, toplantı işlerinizle
ve diğer konulai-la ilgilenin; yalnız bu sırada dairenin
içinde kalın. En sonunda ise saat/Güneş yönünde üç
kez dönerek daireyi çözün.
Tanrıça Sizi kutsasın! .
Eğer büyüler bittiyse, bütün mumları, erırnış mum
parçalarını diğer araç gereci, bitkileri, şeritleri, artık yi
yecekleri toplayın ve hepsini bir akarsuya atın (bir ne
hir, çağlayan ya da deniz olabilir) sonra da geriye bak
madan uzaklaşın.
AYİNİN YAPISI
1 - Hazırlık
Birçok açıdan hazırlık ayinin en önemli parçasıdır.
İyi planlama ve ayinin konusu üzerinde yapılan medi
tasyon herkes için deneyimi derinleştirir; sihri güçlendi
rir ve hedefine yöneltir. Eğer bir grupla beraberseniz ve
dolunayda bir ayin yapmayı planlıyorsanız bunun üze
rine daha yeni Ay' da düşünün . Bu size araştırma yap
mak, özel araçları toparlamak, tütsüler ve yağlar yap-
111
mak için yeterli zaman yaratır. Başlangıç olarak, tanrıça
nın değişik isim ve görüntülerini öğrenmenizi ve bunu
araştırmak için üyeler seçmenizi tavsiye ederim . Kendi
nizden emin oldukça daha özel konularda da ayinler
yapabilirsiniz. Örneğin; yarahcılık, güç, adet görme, an
nelik ve ölüm ayinleri gibi. Uzmanlaştıkça ayinde kimin
ne yapacağını belirleyin; kimin başrahibe olacağı, öğele
ri kimin çağıracağım� kimin mihrap, yiyecek ve şarapla
ilgileneceği gibi. Her kadının bir işle uğraşması önemli
dir. Böylece kimse gereğinden fazla sorumluluk almış
olmaz. Ayin gecesi sıradan sorunlarınızdan kurtulmak
için vücudunuzu ve saçınızı yıkayın. Temiz giysilerinizi
ya da özel ayin kostümünüzü giyin. Mihrabı, devrilme
yeceği ve üzerindeki mumların sönmeyeceği bir yere
koyun . Mihrabın üzerine Ay'ın ilgili durumunu anlatan
tanrıçayı (bu Bakire, Ana ya da Kron' dur) temsil eden
bir model ya da resim koyun. Çiçekler mumların rengi
ne ve mevsime uygun olmalıdırlar. Mihrabı şeritler, ka
buklar, tahtalar ve elinize geçen herşeyle dekore edin .
Mihrabınız odaksa! bir noktadır; bir ilham kaynağı ve
çekici bir güçtür bu yüzden onu kurarken bütün sevgi
nizi ve enerjinizi kullanın. Yakılacak tütsüleri yerleşti
rin . Mihrabı kuranın havayı arındırmak için yanan tüt
süyle odanın dört köşesini dolaşması ya da açık alan
daysa büyük bir daire çizmesi; büyü işlemine de tütsü
yü etrafta dolaşhrarak başlaması yararlıdır. Sonra mum
lan yakın ve yiyecek, içecekleri mihrabın çevresine yer
leştirin.
112
üzerine, döl yatağına, ellerine ve ayaklarına arındırıcı
yağ sürer. Her kadın dairedeki yerini alır. Sonra daire,
·
Widdershins (saat yönünün aksi) yönüne üç, beş ya da
dokuz kez dönülerek kurulur. Bu sırada kadınlar ayin
için meditasyon yaparlar Daire, içindeki kadınlar için
koruyucudur, hiçbirşey . içeriye giremez ve eğer kadın
lardan biıi daire çözülmeden çıkmak isterse, başrahibe
bir kapı açmak ve kapatmak zorundadır.
113
5 - Çalışma, büyü yapma
Güç konisinin olşutunılmasından sonra büyüsel ça
lışma yapılabilir. Yapılacak büyü varsa; ya da iyileştir
me veya yaratıcılık gibi bir amaç varsa bunlar yapılabi
lir. Aksi halde başrahibe ayinin genel amacını yansıta
cak bir çalışma bulur.
6 - Temel eğitim
Burada, kadınlar çalışmaları ya da ayinsel konulan
tartışabilirler. Eğer tanrıça bilgisi öğreniyorsanız bilen
biri size yol gösterir. Eğer grupla ilgili bir şey varsa or
taya atılabilir. Brrakın kadınlar konuşsunlar, paylaşsın
lar ve sorular sorsunlar.
7 - Yiyecek ve şarap
Yiyecek ve şarap (meyvesuyu ya da bitkisel içkiler
de olabilir, alkol zorunlu değildir) elden · ele dolaştırılır,
son olarak işler, düşünceler ve duygular açığa vurulur.
Zamanı tutan üye ayini bitirme zamanının geldiğini bil
dirince herkes ayağa kalkar.
8 - Tanrıçaya veda
Başrahibe tanrıçaya kendileriyle birlikte olduğu için
şükranlarını sunar ve veda eder. Dört yöne; doğu, batı,
kuzey ve güneye de şükredilir ve veda edilir.
9 - Daireyi çözmek
Son olarak daire çözülür; bu başfangıçta yapılan sa
yıda dönüşün saat yönünde tekrarlanmasıyla yapılır.
1 14
Genel kural olarak, özellikle de koven yeniyse ya
da üyeler büyü işinde usta değilse eyinleri uzun tutma
yınız; çünkü enerji dağılabilir ve kadınların dikkatleri
başka yönlere kayabilir. Ayinin kısa ve dinamik olduğu
nu unutmayın! Bu iş ciddi ama eğlencelidir; bırakın
kontrol ayinler babaerkillerin olsun.
YENİ AY
115
sanız böyle çalışmalar amaçlarınıza yeniden bağlanma
nız için yararlı olur.
Kaynağa Dönüş
Kendinize en az 20 dakika rahatsız edilrneyeceğiniz
bir oda bulun. Uzanın ve rahatlayın . . . Birkaç derin ne
fes alın ve nefes verirken bedeninizdeki gerilimi de dı
şarı atın. Vücudunuzun yavaşça yerin içine gömülmesi
ne izin verin . . . Rahatlayın . Bırakın yer sizi içine çeksin,
kendi içinizde gittikçe daha derine gömülün . . . Bir deniz
kıyısında yürüyorsunuz . . Gece . . . Dalgalar hafifçe kıyıya
vuruyor ve hilal gökyüzünde daha yeni görünmeye
başlamış . . . Ilık bir akşam rüzgarı yüzünüzü okşuyor;
bir yerlerde bir baykuş ötüyor . . . Ay'ı gözden kaçırma
dan yavaşça sahilde yürümeye başlıyorsunuz . . Uzaklar
da bir yerlerde yanan bir ışık görüyorsunuz . . . Merakla
narak ona doğru yürüyorsunuz . . . Yaklaştıkça bunun
kumların üzerinde yanan bir şenlik ateşi olduğunu gö
rüyorsunuz . . . Alevlerden sıçrayan kıvılcımlar göğün ka
dife karanlığında sürükleniyorlar. Daha da yaklaşınca
ateşin başında oturan çok, çok yaşlı bir kadın görüyor
sunuz . . . İyice yaklaşıyorsunuz . . . Kafasını kaldırarak ce
saret verici bir şekilde gülümsüyor . . . Ateşin sıcaklığını
hissederek ona doğru yaklaşıyor ve onu selamlıyorsu
nuz . . . Pelerininin altından kristal bir küre çıkararak size
veriyor . . . İçinde geleceğinize dair imajlar görüyorsunuz.
Herhangi bir yargıda bulunmadan izleyin . . . Bittiğinde
eğer ihtiyacınız varsa Kron'la konuşarak biraz zaman
harcayın izin isteyin ve yavaşça uzaklaşın . . . Odaya geri
dönün ve yaşadıklarınızı yazın .
116
KARANLIK AY
117
Herşey sessiz ve durağan . . . .
Ormanın içinde gittikçe daha dednlere yuruyorsu
nuz . . Yalnız olmadığınızı diğer kadınların da sizinle ay
nı yere doğru ilerlediğini hatırlayın . Sessizce ormanın
merkezine doğru ilerliyorsunuz. Güçlükle, üç patikanın
birleştiği ve orada toplanmış diğer kadınlan seçiyorsu-
nuz . . . Bu kavşağa balık ve yumurta sunulan bırakıl-
mış . . . Ellerinizi birleştirerek ilahi söylemeye başlıyorsu-
nuz. . Sesiniz ağaçların sessizliğini yırtarak yukan cen
netlere ve aşağıdaki derinliklere ulaşıyor . . . Kanat sesleri
ve rüzgarın uğultusu duyuluyor . . . M:ekate geliyor . . . (Et
rafınızı sarması 5-10 dakika sürecektir. . . Diğer kadınlar
la birleşerek ellerinizi daireye yaklaştırın . . . Bitince arka
nıza bakmadan uzaklaşın . Odaya geri dönün ve neler
olduğu hakkında konuşun .
Ayin, büyümek, öğrenmek, iç dünyamızı ve tanrı
çanın nefesini �anımak için bir fırsattır. Olabildiğiniz ka
dar yaratıcı olun ve özellikle mihrabınızı ya da sizi süs
leyen mevsim çiçekleri, kuşaklar, mumlar ve diğer şey
ler arasında uyum oluşturmaya çalışın . Tanrıça güzelliği
sever. Benzer şekilde hazırlanırken, çağıracağınız tanrı
çanın yüzü (bakire, Q.na ya da Kron olabilir) . Üzerine
önceden araştırma yapmaya zaman ayırın . Notlar tutun
ve bunları diğer üyelerle paylaşın, böylece grubunuz
kendi gölgeler kitabını ve geleneklerini oluşturabilir.
Geleceği belirlemek için geçmişin irdeleniş şekli de bu
dur.
GÜNDELİK AYİNLER
118
ğer önemli zamanları da kutlar ve önemli sayarlar. Do
ğum, ergenlik, menapoz Ay'ın dönüşüne uyarla, aynca
bunlar bir kadının yaşamındaki en önemli zamanlardır.
Biz aynı zamanda aşkı, sevgililiği, doğum günlerini ve
yakınlarımızın kayıp gitmesini (ölmesini) de kutlarız.
Büyük ana!
Tüm yaşamın tannçası.
Bugün burada, başka bir anne ve çocuğu
Senin büyük klanına katmak için toplandık
Biz tanrıça anneler... (isim)e klavuzluk etmeyi
Ve ona senin yolunu ve sırlannı öğretmeyi üzerimize aldık
O, tanrıçanın çocuğudur, onu kutsuyor, senin kollarına
bırakıyor
Ve senin yolunda bu yeni anneye klavuzluk ediyoruz.
Bu çocuğu kutsal
Bu anneyi kutsa
Ailemizi kutsa!
Tüm insanlığı kutsa!
119
Ergenlik Ayini
Genç kızın ilk olarak adet görmesinden sonraki ilk
yeni ayda o ve adet görmeye başlamış olan arkadaşları
birar'aya toplanırlar. Mihrabı ilk adet görmelerine neyi
uygun görüyorlarsa onunla süslerler. Diğer kadınlar,
Kronlar, arkadaşlar ve aile toplanır. Kadınlan tercihen
bir Kron karşılar:
Ayın dönüşleri ve
Bu dönüşlerin büyük sırrından
Yılın dönümünden ve yalın görkemliliğinden
Annenin iradesinden ve yannlann yazılışından
Sana hoş geldin diyorum . . . (isim)
Sırların en büyüğüne.
Kana, kana ve hiç boş kalma
Hep yeniden dolsun içine yaşam
Sizden yaşam derinleşir
Tohum sizde büyür
Benim karanlık kırallığıma,
Annenin dünyasına girin
Bakireler! Sizi selamlıyor ve eve hoşgeldiniz diyoruz.
120
Eksilen yıllara hoşgeldiniz kardeşler.
Derin öğretilerimizin girdabına hoşgeldiniz.
Anneliğin uzun yıllarından,
Dünyasal kaygılardan kurtulduğmuza göre,
Kron annemizin bizim için sakladığı
Gizli bilgeliği gölgemizi ışığın önüne koyacak
Ve bir giysi dokuyacağız.
Kutsal bir Goblen.
Yıl bitti
Büyük çember tamamlandı.
Ekin biçildi ve yeni tohumlar ekildi.
Dinle anne,
Yeni yılda senden istediklerimi dinle . . . (hepsini sayın)
Beni duy ve is tediklerimi yap
Gelecek olan yılda gelişmeme izin ver!
Mutlu olmama izin ver!
121
Sonra gelecek yıl için Tarot, kristal küre, I Ching
vb. kullanarak tahminde bulunun, sonra da parti yapın .
Ölüm Ayini
Bu ayin yalnızca kişi evde öldüyse yapılabilir; aksi
halde bunu alternatif bir cenaze töreni ya da anma ola
rak yapın.
Eğer kişiyi ölüm döşeğinde bekliyorsanız odanın
içinde bir sürü taze çiçek olmasına dikkat edin ve yak
mak için biraz öküzgözü yağı ve beyaz mumlar bulun-
122
durun. Kişi öldüğünde camı açın, mumu yakın ve ayrıl
makta olan ruhu şu sözlerle kutsayın :
Yüksek ruh!
Bulutların çok üstüne yüksel
Karanlık boşluğa doğru
Anneye, başlangıcı yaphğın kutsal yere geri dön.
123
KOVENLER, RAHİBELER VE USTALIK
124
Üçüncü kural dürüstlüktür. Kendinize ve grup üye
lerine karşı dürüst olmalısınız. Bu genellikle, üyelerin
kendilerini, öfkeli, zayıf ya lia tartışmacı olabilecek ka
dar güvende hissettikleri bir ortam gerektirir. Bunu ya
ratmak doğal olarak zaman alır, ama her üyeyi denle
mek, her üyenin sözlerine ve düşüncelerine eşit önem
vermek ve grup içinde ikiliklerin oluşmamasına dikkat
etmek işi kolaylaştıracaktır. Üyelerden bazıları otomatik
olarak birbirlerine yakınlaşacağı için bu zordur ama dü
rüstlük başkalarına karşı olan tavırlarımıza bir doğruluk
getirerek bunu dengeleyecektir.
Dördüncü kural dedikodu ile ilgilidir. Herkes arası
ra fısıldaşmayı sever ve kendini buna az ya da çok kap
tırabilir. Ama grup çalışması sırasında, özellikle de biri
etkili enerjilerle uğraşırken fiskos önlenmelidir. Bu za
rarlı ve yaralayıcı olabilir, ayrılıklara ve şüphelere yol
açabilir. Eğer üyelerden biri dedikodu yapıyorsa ve
özellikle de söyledikleri bölücü bir nitelikteyse, bütün
grup yaptığının kabul edilemez bir şey olduğunu onun
yüzüne karşı belirtmelidir. Çoğunlukla dedikoducu kişi
güçlü olmadığını hissediyor ve bu gücü gizlice elde et
meye çalışıyordur . Eğer durum buysa ona, onu doyuma
ulaştıracak sorumluluğu ve statüyü vermeye çalışın .
Oybirliği diğer bir kuraldır. Kararlar sadece oybirli
ğiyle ve eylem öncesi tüm üyelerin onayıyla alınmalıdır.
Eğer oybirliğiyle karar alınmazsa, karan onaylamayanlar
kırılacak ve kendilerini dışlanmış hissedeceklerdir; bu
da ileride ayrılıklara ve kilitleşmelere yol açabilir. Oybir
liğini sağlamayı başarmak uzun bir zaman alır, sabırlı
olmalısınız; çünkü uzun vadede en iyisi budur. Asla ka
rarlan dayatmayın, konu önemliyse özel bir toplantı
için zaman ayırın. Alternatif olarak konudan bir kişiyi
125
sorumlu tutabilir ve karar verip gruba bildirmesini sağlı-
yabilirsiniz . .
, ... . ' '·.
126
duygusundan ya da başkalarını eleştirmek veya bastır
mak ihtiyacından dor;ır. Bu genellikle yalnızca daha de
rin ·bir konunun yüzeysel bir ifadesinin alhna gizlenmiş
tir. Eğer uyuşmazlık tilin grup içinde değilse, diğerleri
ni gerçek sorunu ortaya çıkarmakla, kelimelerin ötesini
araşbrmakla görevlendirin . Eğer ortada çözfunlenmeye
cek genel bir uzlaşmazlık varsa iki karşıt grubu ayırın
ve yeni bir Koven başlatın. Bu şekilde Koven' de derin
çatlaklar ortaya çıkinayacakbr, çünkü uzlaşmazlıklar ay
rılmayla sonuçlanacaktır. Her zaman için bir uzlaşmaz
lık olduğunda taraftan anlaşmaya ikna etmek ya da zor
lamak yerine her şeyi durdurup soruna bir çözüm ara
mak daha iyidir. Her zaman herkes aynı fikirde olamaz,
her z�an insanların düşüncelerini değiştiremeyiz ama
var olan farklılıkların uyumunu yaratabiliriz. Farkhlıkla
rın kabulü sürtüşmeleri durduracakbr.
Tanrıça cömertliği sever ve Cimrilikten nefret eder.
Cön:ıertlik insanlardaki güvensizliği ortadan kaldırır, on
lara iyi güdüler verir. Paylaşmak; maddi, duygusal,
ruhsal ya da akılsal olarak sahip olduklarınızı insanlara
sunabilmektir. Mutluluğunuz kadar acınızı da, güçlü
yanlarınız kadar güçsüz yanlarınızı da paylaşmanız ve
diğer insanların sizinle paylaşbklarını da sevecenlikle
k!'lbul etmeniz gereklidir. Koveninizin çalışmalarından
kendi Gölgeler Kitabınızı yazın. Bu kitaba ayinleri, öğ
retileri ve. üyelerin deneyimlerini yazabilirsiniz.
127
Ben büyücülüğün kırsal ve doğaya bağlı bir kolun
dan olduğum için doğal ve mevsimsel nesneleri kullan
mayı, ucuz ve sade ayinleri tercih ederim . Büyü işinin
doğrudan mevsimlerle ve ayin durumuyla ilgili olduğu
nu düşündüğümden ayin için kullandığım gereçlerin
çoğunu doğadan bulurum ya da kendim yaparım. Hatta
bazı cadılar şaraplarını bile kendileri yaparlar. Bence bu
deneyimi arttıran, derinleştiren ve kutsallığı hergün bi
raz daha günlük yaşama sokan birşeydir.
Becerebiliyorsanız ve zamanınız varsa asalarınızı,
kupalarınızı ve pelerinlerinizi kendiniz yapabilirsiniz.
Mihrabınız herhangi bir şey olabilir; bir raf, pencere
kenarı ya da bir masa gibi. Mihrabın üzerine örtü kon
malıdır. Eğer isterseniz özel bir mihrab da yapabilirsi
niz. Mihrabın üzerinde şu malzemelerin olması gerekir:
Topraktan, camdan ya da gümüşten; bilgi kazanını ya
da su öğesini temsil eden bir kupa (sunular için dolu
tutun) tütsü yakmak için bir kaba ihtiyacınız olacak, tüt
sü çok sıcak olacağı için kap metal olmalı ve mihrabı
yakmaması için seramik üzerine konmalıdır. Bu kap ha
va öğesini temsil eder. Ateş öğesini temsile n de devril
meyecek ve Çevreyi yakmayacak güvenli şamdanlar kul
lanır.
Ben toprak öğesini temsilen çiçekler, mevsim mey
veleri, yapraklar, ağaç kabuklan, deniz kabuklan, ceviz
veya fındıklar kullanırım . Mihrabımdaki çiçeklerin her
zaman taze olmasına dikkat ederim . A ynca daireyi Çöz
mek ve dört yönü işaret etmek için kullanacağımız fın
dık ya da mürver ağacından bir asa ya da bir otheme
(kutsal bıçak) veya normal bir bıçak edinebilirsiniz. Tan
rıçanın temsili bir resimi, heykel, taş ya da tanrıçayı evi
nize getiren herhangi birşey bulundurmak zorunludur.
Eğer Tarot' da ilgileniyorsanız kartları mihrabın üzerine
128
koyun. Ben kazandığım parayı da harcamadan önce
oraya koyarım . Bu, tanrıçaya verdikleri için bir tüşekkür
anlamına gelir. Mihrabın üzerine başka kutsal şeyler,
onamalar, dualar, şiirler ve resimler de koyabilirsiniz.
Mihrabınızı, evinizin odağı olarak düşünün . Kendi
nizi üzüntülü, mutlu, yolunu şaşırmış ya da öfkeli his
setiğinizde bir mum yakın ve mihrabın üzerine koyı,ın.
Mihrabınız siz, arkadaşlarınız ve evinizle birlikte yaşı
yan ve nefes alan kutsallığın bir parçasıdır. Mihrabı dü
zenli olarak temizleyin, birşeyler ekleyip çıkarın ve onu,
tanrıçanın sizinle birlikte olan; yaşıyan, nefes alan bir
cisimlenişi haline getirin!
129
8
YILLIK BAYRAMLAR
YIL ÇARKI
131
Buradaki ayinler birinci el kaynaklara dayanarak İn
giltere' nin kırsalından alınmıştır. Buralarda şenlikler ge
nellikle tarımsal yaşamlarından kaynaklandığından doğ
rudan toprak ve sırlarıyla, özellikle de verimlilik, gebe
lik, doğum ve ölümle ilgiliydi.
Yıl Somhain'le başlar, yani ölüm ve çözülmeyle.
SAMHAİN - 31 EKİM
Ruh - günü, ruh - günü
Göçmüş ruhlar için dua ediyorduk.
Dua edin iyi insanlar ve bize bir çörek verin,
Çünkü biliyorsunuz biz yoksul insanlarız ·
Merhamet, bize bir çörek verin
Hayır dualarımızı bırakalım biz de kapınıza.
132
'\�)__,a.
Kış � Ortası
;j
J2
o
ı-.
<tl
..c:
<tl
..o
ı:
o
r:.rı
ŞENLİKLER
133
(bonefire) kelimelerine dayanır. Bu ateşler arıtmak için
pis olanı yakarlardı.
Samhain elmalar, fındıklar ve fındık ağaçlan ile bir
likte anılırdı ve Kuzey İngiltere' de fındıkkınna gecesi
olarak bilinirdi Bu gecede fındıklar kavrulur, elma şara
bı yapılırdı. Fındık büyülü, akıl sembolü bir ağaçtı. Gra
ves bir kaynaktan, Tipperary yakınlarındaki Connla ku
yusundan ve üzerindeki aynı anda hem çiçek açan (gü
zellik) hem meyve veren (akıl) dokuz meyva ağacından
söz eder. Fındıklar sanat ve bilimin tüm bilgisini taşır
lardı ve fındık çubuklan yer altı sulan ve gömülü hazi
nelerin yerini bulmak için kullanılırdı. Fındık İrlanda
koruluklarının yedi kutsal ağacından biriydi. Bir diğeri
de ölümsüzlük sembolü olarak kabul edilen elmaydı:
"Cellydon Ormanında saklanan elma ağaa, kızarsın
meyvelerin."
Elma ağaa ruha, yaşam meyvesiyle beslenip sonsuz
bir mutlulukla yaşayan, ölümsüzlerin ülkesine giden
yolu gösterirdi: Kral Arthur'un ölümcül yaralan, elma
ağaçlarıyla dolu kutsal Elma adası, ya da Avalanda iyi
leşmişti Elma sırlardan birini belirtir . Bu Pentagram
(beş köşeli yıldız)' dır. Ve doğum, giriş, tamamlama,
dinlenme ve ölümü temsil eden tanrıçayı anlatır. Yani
ölümden doğuma ve geriye tekrar ölüme gidişi.
Pentagram aynı zamanda sabah ve akşam yıldızı
Venüsü temsil eder. Kent efsanelerinde fındık kabuğun
içinde yoğunlaşmış aklı temsil eder. Sert bir kabuk fın
dığın besleyici olan içini korur. Bu üç ağaan kutsallığı
İrlanda üçlüklerinde belirtilmiştir. Bu .ağaçların yasaya
aykırı olarak kesilmesinin cezası ölümdü: "Üç nefes al
mayan şeyin bedeli yalnız nefes alan şeylerle ödenir. El
ma ağaanın, fındık ağaanın ve kutsal koru."
134
Graves fındık ağacını sözü edilmesi yasak olan Mer
kör'le özdeşleştirir. Bilgeliğin olduğu ve anlayışın bu
lunduğu yer için şöyle der: "Bir elma ağacının altında
saf meditasyonla. Cuma gecesi, elma toplama zamanın
da, dolunay olduğunda; arayan kişi Fındık/Merkürün,
Çarşambanın çocuğu olacaktır. "
Samhain şenlikleri elma bahçelerınde yapılırdı ve el
ma, şeker, bira ve fındık şenliğin ayrılmaz öğeleriydiler.
İçinden neşelendirici maltı suyunun aktığı güzel, bronz
dan bir fıçı olurdu; fıçı meyvelerinin ağırlığıyla ezilen
bir elma ağacının altına konurdu . Elmalar fıçının içine
düşer, herkes bir elma alır ve bira içerdi. Bu kökensel
olarak Samhain' den gelen fakat sonra 12. geceyle bağ
daştırılan bir elma şenliği biçimiydi. Konuklara elma şa
rabı sunulurdu.
Şarabın aynı zamanda Kelt devresinde İrlanda' da
kutlanan Tara şenliğiyle de bağdaşır. Bu şenlik üç yılda
bir yapılır ve onbeş gün sürerdi. Soygunculuk ya da
katliam yapan suçlular yakılarak kurban edilirdi. İrlanda
da bütün ateşler 31 Ekim' de söndürülür eski şeytanları
uzaklaştırmak ve yeni yılı karşılamak için saman ya da
odunlar yakılıp yukarı kaldırılırdı. Ateşlerin közlerinden
bü}'ük bir mum yakılır ve ayin mum ışığında yapılırdı.
Sabah insanlar Drvit rahiplerinden kutsanmış ateş ala
rak ocaklarını yeniden yakardı.
-
Kasım yas ayıydı. Bu ayda Druidler siyah bir koyun
kurban eder ve geçmiş yıl içinde ölenler için sunular ya
parlardı. Bazen son demet Samhain' de (ya da sonbahar
ekinoksunda) kesilirdi, ama kimse bunu kesen kişi ol
mak istemez bu yüzden oraklar uzak�an fırlatılırdı. Son
ra bu demet toplanır; tahıl ruhlarım sakinleştirmek için
bir ekin arabasıyla taşınarak ibadet edilen evlere ve yer
lere asılırdı. Kasım Tütan ve Anglo'lar tarafından da
135
ölüm ve kurban (Bloth manath) ayı olarak bilinirdi ve
koyun kurban etmeler bu ayda yapılırdı.
Cadılar için Samhain dünyalar arasındaki duvarın
en ince olduğu zamandır. Ölüler ve yaşayanlar birbirine
k,arışır ve böylece göçmüş ruhlarla konuşup Hekate
krallığının gizlerini öğrenebiliriz . Çünkü ölüler onun
yönetiminde olduğu gibi bu şenlik de onun şenliğidir.
Balık ve yumurta Hekate için kutsaldır ve Hekate'in ye
mekleri üçyol ağızlarına tanrıçaya hediye olarak bıı-akı
lır. Hekate bizi vahşi yerlere, kan ayinlerine, çürümeye
ve ölüme, uluyan kurtlara ve Aya doğru sürükler. Yılın
bitiminde eski dertler biter; borçlar silinir ya da ödenir
ve yeni bir yılda tekrar doldurmak üzere dişbudak lev
hası silinir.
Hekate'in kutsal ağacı söğütler ve söğüt kelimesinin
İngilizcedeki kökü cadı (witch) ve büyülü (wicked) keli
melerinin kökü (wike)'la aynıdır. Bir cadının sopası ve
süpürgesi boğulmayı önleyen dişbudak tahtasından ve
kötü ruhları uzaklaştıran kayın çubuklardan yapılır ve
anlan birbirine bağlamak için Hekate'in kutsal ağacı sö
ğüt kullanılır. Druidler dolunayda sepetler (wicker) için
de insan kurban ederlerdi.
Söğüt Ay için kutsaldır ve suya yakınlığı da bunun
doğal kanıtıdır. Sögüt büyü yapma ağacıdır. Baykuş
Hekate için kutsaldır. Kasımda en yüksek sesleriyle öter
ve sonra şubata kadar sessiz kalırlar. Onlar Hekate'in
habercileridir ve tanrıça onlara kehanet yeteneğini ver
miştir. Tanrıçanın Kron bilgeliği üzerine olan ünleri bu
radan gelir.
Samhain Ayini:
Mümkünse bu ayini dışarıda, rahatsız edilmeyeceği-
136
miz bir yerde ve bir üçyol ağzında yapınız. Ayini müm
kün olduğu kadar geç yapınız. Gece yansı da olur ama
en iyisi şafaktan önceki birkaç saattir. Bir mihrap kurun
ve elma, fındık çubuklan, fındıklar, sögüt dallan; bir se
pete koyduğ�uz kırmızı ve siyaha boyanmış üç yu
murta ve biraz balıkla süsleyin. Aynca siyah, kırmızı v e
tanrıça için bir tane gümüş renkli m u m dikin. Adaçayı
tütsüsü ya da Hekate'e ve mevsime uygun tütsüler ya
kın. Çınpçılak soyunun ya da kırmızı veya siyah w
nin. Kırmızı şarap ya da gülhatmi ve kuşburnu gıbi ko
yu kırmızı veya siyah giyinin. Kırmızı şarap ya da gül
hatmi ve kuşburnu gıbi koyu kırmızı içecekler; tarçın,
ka,ranfil, baharat vb. hazırlayın. Demirden, kalaydan ya
da ateşe dayanıklı sentetik olmayan maddelerden bir
kazan getirin. Misk otu ve güzelarrat otu yakın. Herza
manld gım daireyi oluşturun ve yere vurarak Tanrıça
Hekate'i uyandırın. Başlangıçta fısıldayarak sonra da gi
derek sesinizi yükselterek şunları söyleyin:
Tatlı sır •
Karanlık bı1gi
Saklı akıl
Kaosu ve deliiği getiren
Seni anlamak için dünyana girmek istiyoruz.
137
Karanlık yüzünü göster bize
Kanlı sırlarını
Bizi gölgelere
En karanlık geceye götür.
Ateşle arıtıyor
A teşle yakıyorsun
Yıl çarkı dönerken
Seni geride bırakıyorum
Yeni yılın şafağı sökerken
Senden ayrılıyorum.
Tanrıça seni kutsasın!
138
Tanrıçaya şükranlarınızı sunup daireyi çozun. Yu
murta · ve balı!$ sunulannızı kavşağa götüıüp bırakın,
sonra da geriye bakmadan uzaklaşın.
139
Noel' de dullar için sadaka toplanırdı. Erkekler Hod
dening atlan gibi büyük beyaz çarşaflara sarınır ve köyü
gezinirken şunları söylerlerdi:
140
Çoban püskülü, karanlık yeşillik,
Azimle dayandı.
Eli yaralayan dikenleriyle silahlıydı.
141
raklı bitkilerden biridir. Diğerleri de asma, böğürtlen ça
lısı, incir ve çinardır.
NOEL AYİNİ
ş ortasi tannças
Bizler kışın kraliçesi
Sarkıtların efendisi
Kırağının iyi kalpli kadını
Seni çağırırken bizi dinle
Bu gecelerin en soğuğudur.
Güneşin saklı olduğu
142
Çıplak aylardı.
Bu gece burada toplandık
Karanlığı ve ışığın gelişini
Kutlamak için
Güneş toprağın çok altına tattı
Büyük çemberini çizerek
Tekrar doğmak için
Sırını getir bize
Ve kutlamamıza izin ver
Kışın şanını
Ve Güneş'in yeniden doğuşunu.
IMBOLC - CANDLEMAS
143
kadınlar onun gelip gelmediğini anlamak için ocaktaki
küllerde ayak izleri ararlardL Bu gelenek İskoçya'run
dağlarında ya da .Keltlerin yurdu Comwall'da uygula
nırdı. Gelin ya da Brigit'in İrlanda'da büyük etkisi ol
muştur. Bu. sadece bir kadm kültü haline gelmiş ve er
kekler dışlanmıştır. Bu kültün merkezi sonsuz ateşin
yandığı Kilare Brigit gününe de İmbakh denilebilir:
ÜVez çubuğu,
İşaret parmağı
Kehanetin gücüyle,
Onu bir sırla düzeltti.
Anahtarın kwbarunL
144
Canolemas ayini
145
Yortusu Pagan kökenini hatırlahrcasına ekinoksdan
sonra gelen dolunaydan sonraki ilk pazarda yapılır.
Eostre ilkbaharın ve şafağın tanrıçasıydı. İlkbahar şenli
ği, kışın bitişinin, ilkbahar çiçeklerinin ve toprağının ye
ni örtüsünün kutlanmasıydı.
Eski ateşler söndürülür ve iki çubuğu birbirine sür
terek yere ateşler yakılırdı . Bütün ateşler söndürülme
liydi yoksa, söylendiğine göre, çubuklar asla yanmazdı.
Sonra ocaklar temizlenir, boyanır ve çubuklardan ateş
ler yakılırdı.
146
Barbara Walker 16. yy'ın sonlarında Paskalya zama
nında ellerinde yumurta ve elmayla (yaşam ve ölümün
pagan sembolleri) haçın önünde eğilen İngiliz kralını,
kraliçesini ve saray halkını anlatır.
Sıcak haç çöreklerinin kökeni; RomaWar, Saksenlar
ve YunanWar tarafından ilkbahar şenliğinde yapılan
buğday çöreklerine dayanır. RomaWar bu kutsal çörek
leri şenliği ayn zamanlarda yapılan Diana için pişirirler
di. Bu geleneğin İngiltere' deki merkezi ise Cambrid
ge' ti. Burada İkneld Caddesi ve Amynge Caddesi'nin
çakıştığı yerde Romahlar tarafından Diana için yapılmış
bir mihrap vardı. Kutsal çörekler burada pişirilir ve tan
rıçaya sunulurdu . Birçok baharatla yapılarak baden ez
mesi ile süslenen Simnel çörekleri parası olanlarca yapı
lır ve fakirlere dağıtılırdı. Paskalya tavşanı tanrıçanın ay
tavşanını temsil eder. Britanya' da tavşan öldürülmesi
yasak olan kutsal bir hayvandı. Bodicca savaşa giderken
yanında tavşan götürürdü . (İrlanda'nın Cerry bölgesin
de iri.sanlar hala tavşan eti yemez ve bunu insanın ken
di anneannesini yemesi olarak görürler.) Cadılar kendi
lerini tavşana dönüştürebilirlerdi.
147
Bahar zamanı ayini
Mihrabı bahar çiçekleri; pembe, mavi ve san mum
lar ve bir tanrıça mumu ile süsleyin . San, kırmızı ve ye
şil şeritlerden çelenkler ve aynı renklere boyanmış yu
murtalar hazırlayın . Daireyi kurarak ilkbahar tanrıçasını
çağırın.
148
Mayıs öncesi her semt, kasaba ve köyde halk toplanır; kadın
lar, erkekler, yaşlılar ve gençler. Hep beraber ya da gruplara
ayrılarak ağaçlıklara ve ormanlara, tepelere ve dağlara, deği
şik yerlere giderler ve geceyi orada geçirirler. Sabahleyin ka
yından yayla ve ağaç dallarıyla geri dönerler. Her ev mayısın
ilk baharında getirilen yeşil dallarla süslenirdi. O gün tatil
olurdu. Ö ğleden sonra bir panayır kurulur ve akşam da hiz
me tkarlar için bir mayıs balosu düzenlenirdi. Kadınlar ve er
kekler çiçekler takarak köyleri dolaşırlar, her kapıyı çalar ve
her evin önünde dansederlerdi. Kadınlar diz kırarak, erkekler
eğilerek gelen yazı selamlarlardı.
Büyüler boşunaydı.
Kocakarı üvez ağacının
Olduğu yerde cadıların hiç gücü
Olmadığını üzüntüyle haykırarak yeşilliklere geri döndü.
149
Mayıs arifesi aynı zamanda afacanlık zamanıydı,
dükkanların levhaları değiştirilir, kapılar menteşelerin
den sökülür ve basit şakalar yapılırdı. Cinleri uzak tut
mak için kapı önüne çuha çiçekleri konurdu.
İlk peri dansı 2 Mayıs'ta pencerelererin kış uyku
sundan uyanmalarını kutlamak için yapılırdı; bu dans
en son da Samhain de yapılırdı. Eğer 1 Mayıs' ta Güneş
battiktan sonra bir kuyudan su içerseniz periler tarafın
dan kaçırılır ve bir yıl bir gün boyunca periler ülkesinde
tutulursunuz.
1 Mayıs tören alayları, çelenkler, şenlik ateşleri ve
tepe doruklarında ya da kulelerde söylenen korol şarkı
larıyla kutlanırdı. (Bu zamana kadar 1 Mayıslarda hala
Oxford' daki Magdalen kulesinde korollar söylenir.) Bu
tip kutlamalar 17. yy' da Britanlar tarafından canice en
gellenmiş ve takvimdeki 11 günlük değişmeden etkilen
miştir. Bu Akdiken çiçeklerinin Mayıs' ta henüz pek gö
rülmediği bir tarihti. Suffolk' ta da eski bir gelenek olan
baş hizmetçiyi çiçek açmış bir akdiken dalı ve bir tabak
kı"ema getineye göndermek de böylece terk edilmiştir.
1 Mayıs aynı zamanda Yeşil Adam Robin Hood ve
Bakire Marion'la da ilgilidir. 8. I-Ienri karılarından biri
olan Katherine ile birlikte bir at gezisindeyken büyük
bir çeteyle karşılaştı.
150
alaya katılırdı. Bir adam kürek ve maşayla bir tür müzik
yapar ve iki üç adamda bağış kutulan taşırlardı. Lady
dışında herkes yüzünü siyaha boyar; şerit ve çiçekler
takarlardı. Yaşlı baca temizleyicileri için bağış toplanır
dı. Londra ve Manchester' da da araba atı geçitleri olur
du. Büyük atlar; çiçekler, çelenkler ve parıldayan at nal
lan ile süslenirdi. (Orjinal at nalları, yeni aylar ve yıl
dızlarla birlikte uğurlu sayılırdı. Arabalar defne dallan
ve yapraklarla süslenirdi.
Mayıs direği çevresindeki çelenklere Büyük Tann
ça'nın kan ve süt sımnı yansıtan beyaz ve kırmızı çiçek
ler konurdu. Mayıs direği mayıs sabahında ağaçlıklar
dan getirilirdi. Stubbes bunu şöyle anlatır:
Beltane ayini
Mihrabı akçalı çiçekleri, leylak, taze çiçekler ve yeşil
tomurcuklu dallarla süsleyin . Birçok kırmızı ve beyaz
şerit; kırmızı, yeşil ve beyaz mum kullanın. Sandal ağa-
151
cı ya da Melissa tütsüsü yakın. Bir süıi tatlı, şekerli yi
yecek, çörek ve pestil hazırlayın . Bu büyük bir parti
mümkünse kutlamayı dışarıda meyve bahçelerinde,
ağaçlıklarda, hatta yakınınızdaki bir parkta yapın. Peri
ve cinlere dikkat edin. Akşam yıldızı Venüs yükselince
başlayın.
Bakire tanrıçayı uyandırın:
Çiçek bakire
Çiçek tanrıça
Yazın kokusu
Azgın şehvet
Bu sihirli gecede dans ederken
Cömertliğini bize sun .
152
lambalar sabaha dek yanardı. Kapılara rezene ve binbir
delik otu çelenkleri asılırdı. Güller, sedef otu, mine çi
çeği ve üçgüllerle bezenmiş bakire grupları sokaklarda
dans ederdi.
Sheakspeare'in Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda yazdığı
gibi yazortası Arefesi büyülemelerin, etkilemelerin, şa
kaların zamanıdır. Bu gecede toplanabilecek birçok si
hirli bitki vardır. Çok küçük oldukları için çıplak göz
için görünmez olan eğrelti tohumlarının, onları topla
yanları görünmez yaptıklarına inanılır. Yaz ortası arefe
sinde eğrelti otu yetişen bir tarladan geçen bir adamı
anlatan Alman hikayesi şöyle devam eder: Adamın
ayakkabısının içine birkaç tohum düşer ve farkında ol
madan görünmez olur. Ve eve döndüğünde kendisi gö
rünmediği, yalnızca sesi duyulduğu için kansı ve ço
cuklarını çok korkutur. Bu tohumlar bitkiye dokunma
dan toplanmalıdır. Charles Hardwick yaz ortası arefe
sinde eğrelti tohumu toplamaya çıkan üç adamı ve bu
sırada onlara görünen pelerinli, karanlık bir figürün hi
kayesini anlatır:
Karanlık bir anda bastırdı. Eğrelti otlan sallandı, ba
kır kap parçalandı ve kalaydan olanı eridi... Yürüyen
giizel çocuklar göründü ... Zarif dişi şekilleri kederli ve
bi ıyüleyici türküler söylediler.
Yıl ortası ateşleri her zaman neşeyle yakılırdı. Bu
aı'..11� tüm şimşek tanrıları ve Roma ocak tanrıçası Ves
t.ı'11111 ateşleri için kutsaldı. Yaz ortasında meşe-kral
c '' "" ı·anlı yakılarak kurban edilir ve kışın karanlığı bek
)1·1111 ıli. Aşıklar yaz ortasında yakılan şenlik ateşlerinin
11:1·1111ılı• birlikte atlar ve alevlerin üzerine çiçekler atar
J.ı ,, lı l !ııl uşulur ve çiftleşilirdi.
153
Yat ortası ayini
Mihrabı gül, mine çiçeği ve diğer yaz çiçekleriyle,
birçok kırmızı, san ve turuncu mumlar ve ilkyaz mey
veleriyle süsleyin. Güneşsel tütsü yakın. Sunu olarak
koyu şarap ya da bitkisel içecek ve lezzetli yaz meyvele
ri hazırlayın.
Yaz tannçasıru uyandırın:
LAMMAS - 1 Ağustos
1 Ağustos'ta kutlanan Lammas ekinin ilk kaklmlışı
ru temsil ederdi. Lammas'tan sonra küçük işlerin yapıl
dığı yazın en sıcak günleri gelir. Bu kuşkusuz ekin biç
mekle uğraşmayanlar için tatil ve dinlenme demektir:
Ama ekin biçenler için yılın en zor çahşma zamanıdır.
Bu aynı zamanda sıcak Güneş albnda uzun saatler bo
yunca birlikte çalışılan komünal bir eylemdir. Lammas
aynı zamanda somun kütlesi olarak bilinirdi. Ekin kal
dırmak, talulm nasılsa sonunda öğütülüp pişirilmesi ve
154
yılın ilk somununun tanrıçaya şükranları bildirmek için
sunulması anlamına gelir. Lamaş'ta işsizler sap ve tane
nin biçilmesi arasında eski ölü bekleme ya da kiralama
panayırlarına giderlerdi. Ölü bekleme törenleri biçilmiş
olan ölü tahıl kralının yasını tutmak için yapılırdı. Bu
kral adına yapılan şenlik Lugnmass olarak biliiıen Kelt
Güneş Tanrısı Lugh' tu. Yakın zamana dek İrlanda yas
ayinlerinde Lugh nasadh gözlenmiştir. Bu, çember şek
linde çelenkler taşıyan genç erkeklerden oluşan yas tu
tan tören alaylarıyla, bir ölüler şenliği olarak kutlanıyor
du . Graves bu şenliğin Orta Çağ İngilteresinde de genel
olduğunu yazar. Ölen William Rufus gömülmek için
Yeni Orrnan' a götürülürken cenaze alayı Lugh'un ölü
müne ağlayan köylülerle karşılaşır. İrlanda' daki Tailte
on oyunları kökensel olarak tamas' ta oynanan araba
yarışları ve kılıç karşılaşmalarından oluşan cenaze oyun
larıydılar.
Lammas kahramanın ölümünü, güneş tanrısının
güçlerinin doruğundayken kurban edilişini ve ölüme
doğru başlayan yavaş çöküşü temsil eder.
LAMMAS AYİNİ
155
-
Yol dönümü
AGAÇ TAKVİMİ
156
İşimiz bitiyor, yıl sona eriyor.
Yaz güneşi kayboluyor.
SONBAHAR EKİNOKSU
Sonbahar ayini
Mihrabı sonbahar yapraklan, mirver çiçeği meyvele
ri, alıç, üvez ve bir tahıl destesi (bakire) ile süsleyin .
Kuru üzüm ve bal katılan özel ekmekten pişirin ve hafif
bir şarap ya da bitkisel içki hazırlayın . Kahverengi, tu-
157
runcu ve san mumlar ve Tanrıça için bir tane beyaz
mum kullanın. Topraksal yani kökler ve ağaç kabukla
rından oluşan tütsü yakın.
Sonbahar tanrıçasını uyandırın:
İş te llleyveleriniz
İşte ellleğilliz
İşte sana adanllıŞ işlerillliz
Bakır dal ve altın ella,
Buğday dellleti ve tatlı fındık
158
9
ETİK
159·
bu kapsayan dünya çapında bir hareket olarak görüyo
rum . Bu konu katılımcıların kişisel hayatlarında olduğu
kadar grupları içindeki doğrudan hareketleriyle de göz
lemlenebilmektedir.
Batı gizemli geleneklerinin çoğu cadı avlan ve bun
ları takip eden bastırma çalışmalarıyla imha edilmiştir.
Büyücüler derin araştırmalar yapmış, keşfetmiş ve baş
ka öğretilerden yararlanmışlardır. Bu yüzden gizemli
sistemlerimizin çoğu başka kültürlerden özellikle de do
ğudan gelir. Bu bilginler Çin, Hindistan, Tibet ve daha
yakın çağlarda Kuzey Amerika yerlileri, Orta ve Güney
Amerika ve Meksika dan gelmiştir. Bu konuda politik,
ahlaksal ve kültür bileşiminin Avrupa düşüncesine ak
tarımı konusunda ilk olarak şu soruyu sormalıyız. Bu
çevirileri kim yapmıştır ve ruhaniliğin hakkını verebil
mişler midir? Ancak orjinal dili bilmeden bu soruyu ce
vaplamak neredeyse imkansızdır.
Yapabileceğimiz en iyi şey aynı eseıin mümkün ol
duğu kadar çok çevirisini okumaktır. Kadınların manevi
gelenekleri konusundaki çevirileri yapan erkekler bunla
rı değersizleştirmiş ve toplum içindeki önemlerini en
aza indirgemiştir. Orjinal metinlerin bu kadın düşmanı
çevirileri son yıllarda feminist aydınlar çeviri konusun
/
da araşhrmalara başlayıncaya dek tartışma konusu ol- ·
mamışlardır.
İkinci ve daha da önemli olan nokta şudur ki, batı
nın, daha ırkçı ve baskın bir kültür olarak, tüm siyah
kültürlere son derece duyarlılık göstermesi gerekmekte
dir. Aksi halde topraklan, dilleıi ve . kültürleri batı tara
fından çoktan çalınmış olan bu kültürlerin ruhani uygu
lamalarında parçalanma riski ortaya çıkacaktır. Bu gü
nümüzde özellikle, beyaz Kuzey Amerikalıların, kızılde
rililerin ruhani geleneklerini, koka koka pazarlar gibi
160
pazarladıkları A .B .D için geçerlidir. Muhteşem makalesi
" Ö nceki hayatında kızılderili olan herkes için" de bir
Cherokee kadını olan Andy Smith ruhani gelenekleri
nin adaptasyonunu çok eski olan kızılderililere karşı be
yaz ırkçılığı ve soykırım öyküsünün bir parçası olarak
anlatır. Hiçbir gerçek ruhani öğreticinin onların öğretile
rinden yararlanamadığını vurgular. Kızılderili geleneği,
kızılderili topluluğu içinde uygulanır ve bu topluluktan
dışarıya sızdırılmaz. Beyaz feministler kendilerini beyaz
ırkın soykırımcılığından ayırmak için kızılderili olmak
isterler ama sadece bir yere kadar. Fakirliği, mütevazi
hayat beklentilerini, alkolizmi ve anlaşma hakları için
savaşmayı göze alamazlar oysa bunlar kızılderililer için
günlük gerçeklerdir. Bunlar kızılderili maneviyatını de
ğersizleştirerek yok oluşu hızlandırırlar. Şimdi bu beyaz
kadınlarla uzman olanlar bağlantı kuruyor bu da kızıl
derili kadının sıradışılığını arttırıyor.
Kızılderili kadınlan, onları manevi uygulamaiarıyla
ilgili herşeyi anlatmaya zorlayan ve anlatmadıkları tak
dirde onları açgözlülükle suçlayan beyaz feministler ta
rafından soğukkanlı ve maneviyatçı olarak görülürler.
Ancak 47 yıllık yaşam süreleri ve yüzde yetmişbeşlik bir
i şsizlik oranıyla karşı karşıya olan bu soğukkanlı ve ma
neviyatçı kadınlar hiçbir zaman kendi manevi gelenek
leıinin pazarlanmasından çıkar sağlamamışlardır. Onla
rın yerine locaları dolduran, mücevherleri satan, kitap
yazan, konferanslar düzenleyen hep beyaz kadındır.
Ancak yine de kadınların maneviyatını pazarlayan
l ı ı ı kadınlardan birinin bile kızılderili halkları için kam
l '·ı nyalar yürüttüğü duyulrnamış ya da kızılderilileri sa
\' l l nan konferanslar düzenlediği görülmemiştir.
Bu durum gelişen dünyanın tümünde manevi alan
' l . ı , müzikte sanatta, tıpta, hatta kozmetikte bile görü-
161
lür. Kültürel alışveriş hoş ve faydalıdrr ama bu bir alış -
veriş olmalıdrr. Eğer batılılar etniklik istiyorlarsa o za
man bahlılann ülkeye sağladığı bu etniklikten bir şekil
de batılılar çıkar sağlamaktadır. Bu çıkar Andy Smith'in
belirttiği gibi parasal bir ödeme olmak zorunda değildir
- ancak bir şekilde ödeme yapılınalıdrr - hangi yolla
olursa olsun. Belki sömürüye karşı sesini yükselterek ya
da makaleler yazarak yapılmalıdır.
Bu nedenle kimi dinlediğimize dikkat etmeli ve ki
min bize ruhani sırlan kimin sattığının ve neden sattığı
nın bilincinde olmalıyız. Etnik olan herşey faydalı ve
yardımcı demek değildir, hatta doğru bile olmayabilir.
Bu şekilde kazanılınış ruhani öğretiler amaçlarından
sapmış, hatta zararlı, öğreticileride aldatılmış veya soy
suzlaşnilş olabilirler.
Gelişmekte olan bir ülkede yaşarken, bu ülkenin ru
hani liderlerinin araştırmacılara kendi ruhani uygulama
ları hakkında hikayeler uydurarak saatlerce nasıl eğlen
diklerini gördüm . Çoğunlukla gülünç ve abartılı olmala
rına rağmen bu hikayeler tamamiyle sindirilmiştir ve
gelişen dünyanın heryerinde akademik gerçekler oldu
ğu iddia edilen doktoralar halinde bulunmaktadtr. Bu
topluluktan olan bir bayan arkadaşım belki de benim bu
düşüncemi yansıtabilecek olan bir yumurta hikayesi im
lattı. Topluluktaki ruhani liderlerden biri olan bu bayan
dan bir Topan araştrrmacı sunağını göstermesini ister.
Sunağın üzerinde bir yumurta vardır ve yumurtalar ba
zı büyüler ve iyileştirme ayinleri için kullanılmaktadır.
Araştırmacı yumurtanın işlevini sorduğunda ise kadın
ciddi bir şekilde yumurtaları daima çocukların erişem i
yeceği bir yere koyduğunu yoksa yumurtaları kırabill'
ceklerini söyler. Bu cevapla kafası karışan araştrrmacı �·ı
kar ve içeriye gülmekte ' olan köylüler girer.
162
Batıda kendi geleneklerimiz vardır; yine de bunlar
geçmişle diğer kültürlerden daha az bağa sahiptirler.
Eski Çağ hakkında yapılan araştırmalar denizcilik yapan
birçok kabilenin varlığını gösterir. (Keltler- Vikingler,
Hindistan yerlileri, Çin ve Amerika' nın yerlileri) Bu de
nizci kabileler birbirlerini tanıyıp karşılıklı fikir ve ruha
ni uygulama alışverişi içinde bulunmuşlardır. Birbirleri
ne öylesine karışmışlardır ki benzerlikleri farklılıklarını
aşmıştır.
Örneğin Hornshire' in "Murnrner" oyunlarına, Ha
iti'nin " Ga Ga" sında rastlanabilmektedir. Hepimiz ken
disiyle çoğalan ilmekler ve kollarla sürekli yeni desenler
yaratan zamanın parçalarıyız.
Bunlar Alice Bailey'in "Yeni Dünya Dini" olarak ad
landırdığı dünya çapında bir ruhani gerçekliğin kökleri
ve dallarıdır. Benim anladığım kadarıyla Baileyin dernek
istediği zorla üzerimizde kurulan egemenliği ve ölüm
kültürünü değiştirecek olan yeni bir düzeni getirecek
ortak ruhani uygulamalar keşfedeceğirnizdir.
Bunu başarmak uğruna, biz yani batılılar ruhani ge
leneklerimizi yeniden kazanmak için en çok çaba gös
termesi gerekenleriz. Bizim tarihimiz kendimizden daha
az savaşçı olanların topraklarını, kültürlerini ve yaşam
larını çalmanın, egemenliğin, kan dökmenin ve acıma
sızlığın tarihidir. Birçok duyarlı beyaz insanın hissettiği
suçluluk duygusunun onarılmasına daha önceden öl
dürdüğümüz, tecavüz ettiğimiz ve soydtiğunnız insan
ların soylan tarafından kabul edilebilecek şekilde yeni
den yapılanmasına ve kitleler arasında yeniden köprü
ler kurulup olumlu amaçlarla hareket edilmesine ihtiyaç
vi.lrdır. Suçumuz bize sahiplenilmesi ve beraber yaşan
ı ı ı ası çok güç olan bir kendini sevmeme bedeli getirrniş-
1 i r . Çoğu bununla yüzleşmektense suçluluk duygularını
)',İdt•rmek için batılılıklarını inkar etmeye çalışmış ve
163
kendilerini gururlu siyahlar yani Tibetli, Hindistanlı ya
da Kızılderili olarak tanımlamayı seçmişlerdir.
Ölümcül liderlerimizi izleyerek içine düştüğümüz
bu materyalist bataklıktan çıkmamızın tek yolu kültürü
müzün manevi öcünü yeniden yaratmaktır. Bu aynıza
manda umutsuzluğa ve nihilizme bu kadar çabuk teslim
olan kültürümüzün tek umududur.
· Büyücülüğün; barışçıl, uysal, yatay örgütlü, doğayı
seven, kadın merkezli ruhani bir uygulama olarak, duy
gularını kaybetmişlere ve hayalkırıklığına uğramış olan
lara verebileceği çok şey vardır. Bizim üzerine titrediği
miz bireysel değer, topluluk ve hür irade gibi kavram
lar, baskı ve yasakların dini olan babaerkil dinlerin asla
sağlıyamıyacağı, bir hoşgörü getirmektedirler.
Babaerkil dinler (Hristiyanlık, Musevilik, İslam) bin
•
yıldır barışçıl insanların felaketi olan ölüm kültürünün
en ön saflarında yer almışlardır. Ama artık etkileri azal
maya başladı (Dinciliğin yükselişi endişe verici gibi gö
rünse de bence sadece geçmişteki birkaç kişinin kan ve
şiddetle kıtaları yönettiği 'altın çağ' a olan özlemin
umutsuz bir dışavurumundan ibarettir. )
Sonunda dünya olgunlaşmaya baladı. Acılı b ir er
genlik döneminden geçiyor olmamıza karşın: Babatan
n' nın egemenliğinin reddi ve tanrıçanın değerlerine du
yulan yürekten bir ihtiyaç ortak bir bilinçaltını doğurdu .
�ugün Babatann etiğinin sonuçlan gözler önündedir.
Dünyanın üçte ikisi açlıktan ölürken, zenginlerde şiş
manlık ve aşın beslenmeden doğan bozukluklar görülü
yor. Her yıl milyonlarca bebek ve çocuk kirli su içmek
ten ölürken zenginler yüzme havuzlan yapıyor, çim biç
me makinalan, bulaşık, çamaşır makinalan alıyorlar.
164
Londra' nın en eski koruluğu olan Oxleas koruluğu, ha
vaya daha fazla zehir saçacak olan bir yol yapımı için
kesilmekten son anda kurtuluyor. Her yıl metropollerde
her yaştan astım hastalarının sayısı artıyor. Devletin
nükleer güç sanayii için ayırdığı bütçe yanlış kullanılı
yor ve kokuşmuşluk yüzünden zararsız hale gelmesi
15000 yıl süren ölümcül radyoaktif madde sızıntısı ha
berleri gizleniyor. Bu haayı soluyan çocuklar da tiroid
kanserinden ölüyorlar. Fakirlik, yabancılaşma, şiddet ve
televizyon arasındaki nedensel bağlan kurmaktansa kü
çük çocukları ıslahevlerine tıkan bir kültür, bu bizim ya
şadığımız.
Ozünde Babatanrı sadece seçilmiş insanlar ile ilgile
nir yani onun Yahudileri. Hristiyanları, Müslümanları
ya da Komünistleri ile . Geri kalanlar yanabilirler. Dev
korumalarla gezer engizisyon görevlileri gibi, dünyada
ki tüm acımasızlığın ve haksızlığın arkasındaki erkekler,
insanların gazabından korunan yüzsüzlerdir. Kullandık
ları kuklalar da ister din adamı ister politikacı olsun
dünya çapındaki uyuşturucu, kadın ticareti ve silah sa
tışı ağım maskelerler. Bu insanlar bizleri bir uçuruma
doğru götürüyorlar. Bin yılın sonuna gelirken, türümü
zün geleceği için mücadele etmek ve kazanmak için bel
ki de son bir şansımız olacaktır.
Önümüzdeki görevin alçaklığı çoğu kez bizi umut
suzluğa düşürür. Ancak bu alçaklık Babatanrı tarafın
dan yaratılmış bir kandırmacadan başka bir şey değil
dir. İnanmamızı istedikleri gibi, yöneten her zaman er
kekler değildir. Belki biz şu an pasif kitleleriz ama her
birimiz birey olarak önemimizin farkındayız.
Dünyanın değişimine katkıda bulunmak için kendi
mize bir çok yol bulabiliriz. Psikolog Roberto Assagioli
kendini gerçekleştirme için Alice Bailey' in yedi ışığım
yansıtan yedi yol olduğundan sözetmiştir. Bunlar güzel
liğin, iradenin, kendini adamanın, somut bilimin, aktif
165
zekanın, sevgi erdeminin ve dinsel ayının yollarıdır.
Büyücüler bu yedi ışının hepsini tanır ve çoğu birden
fazlasıyla yaşarlar. Ayinin yolu adından da anlaşıldığ].
gibi, kutsal tören yapmak, bu tören aracılığıyla da bü
tünlük, anlam ve duygu bulmaktır. Bu yol, bağlantıla
rın, mevsimlerin, ayin durumlarının, yıldız ve gezegen
lerin üzerine ayinler yaparak; bir kez daha iyiye doğru
ya ve güzele bağlanmamız için bizi destekler.
Ülkenizde gelişen gelenekleri araştırın. Hristiyanla
rın derinlere gömdüğü geçmişi açığa çıkarın ve kültürü
nüzden kaçmayın. Pagan özünüzü yalan mitlerden ve
saçma hikayelerden arındırın . Tüm tanrıça dinleri inanç
ve uygulamada ortak noktalar taşırlar. Kendi uygulama
larınızı bularak bunları diğer kültürlerle iletişim için bir
dil olarak kullanın . Bu sayede hayata saygıya ve Büyük
Ana'ya tapınmaya dayanan uluslararası bir ağ kurabili
riz.
GÜÇ
166
doğru olan deneyimli herhangi bir kişi bu güçleri kullu
nabilir. Aleister Crowley büyünün irade ve itaatle yapı
labilecek değişimlerin sanatı ve bilimi olduğunu iddia
eder. Büyüde yapılması gereken ilk şey yoğunlaşma ve
ikincisi de meditasyondur.
Zihnimiz güçlü ve doğal bir gereçtir. İyiye ya da kö
tüye kullanılmak üzere eğitilebilir. Olduğu gibi enerji
den ibarettir. Büyü çalışmalarında yeni olanlar genellik
le ustalaştıklarında güçlerini suistimal edeceklerinden
ve güçlerini diğer insanlara zarar vermek için kullanabi
leceklerinden endişe ederler. Ya da kendini kandırma
nın gizemli labirentlerinde kaybolmaktan korkarlar.
Bunlar iyi ve haklı düşüncelerdir. Asıl tehlikeli olanlar
büyü çalışmalarına bu tür endişelerle ginneyenlerdir.
Deneyimlerime dayanarak şunu söyleyebilirim : Amaçla
rını sorgilİlayan ve kendi dürüstlüğünde şüphe edenler
hiçbir zaman gücün tutsağı ve kölesi olmazlar.
Biz bir güç kültüründe büyüdük. Her ne kadar bu
kültürün değerlerinden vazgeçsek de bir kez annemizin
sütüyle bu gücün öğretisi bize verilmiştir. En önemlisi
hareketlerimize ve amaçlarımıza sürekli ve titiz bir dik
kat uygulamamızdır.
Büyü eğitim genellikle gruplar halinde yapılır. Bu
tip grup çalışmaları biraz zorla da olsa gücü nasıl eli
mizde tutacağımıza dair bilgiler edinmek için bize fırsat
lar verir. Bu gruplardaki kontrol gelişim için en iyi de
netimi sağlar. Çoğumuz için içimizdeki klavuz başkala
rıyla sağlıyamadığımız bir samimiyetle bizimle iletişim
kurup bilgileri öğretebilir. Ve eğer bu gruplarda dürüst
lük ve güven ortamı yaratılabilirse, oluşan karşılıklı des
tek havasıyla bu gruplarda da şüpheler dışavurulabilir.
167
GÜNLÜK GÖZDEN GEÇİRME
168
sal gezilerine çıkmalarını sağlarlar. Siyasal ve sosyal ko
nularda çalışanlar haksızlıkları ve gücün dengesizliğini
düzeltmek için daha büyük gruplarla çalışmak isterler.
Bu yaratıcı kişiler bizi etkileyerek hayat hakkında iyice
düşünmemize, aydınlığa çıkarılmış olan sırlarını sorgu
lamamıza neden olurlar ve bize güzelliği armağan ola
rak verirler ki, o olmadan hiçbirimiz hayatta kalamayız.
Ve annelerimiz bize yaşamımızı ve geleceğimizi verirler.
Ataerkil ruhani uygulama bireyin gelişimini içerir.
Tanrıça ruhaniliği ise kentteki tek cadı (bildiğiniz kada
rıyla) bile olsanız topluma dayanır. Ataerkil ruhaniliğin
temel inancı ayrılmadır; aklın bedenden, ruhun madde
den, erkeğin kadından, bilgenin cahilden ve rahiplerin
tebaadan ayrılması. Tanrıça ruhaniliği ise şeyler arasın
daki bağlar üzerinde durur, mevsimlerin, Ay ve doğa
evrelerinin, gezegenlerin, tanrıça isimlerinin, doğumun,
ölümün bağlan gibi. Ataerkil din ölümün, yaşamın do
ğal bir parçası olduğunu kabul etmez . Ölümü bir çeşit
ödül ya da ceza olarak görür. Cehennemin ateşlerinde
yanar, arafta dolanıp durur ya da cennette tembel tem
bel oturursunuz. Öbür yandan Anaerkil din, yaşamları
mızı büyük bir daire olarak görür. Bizler atalarımızın
ruhları (Karmalarımız) ile doğuyor, yaşıyor, bu ruhlara
saygı göstererek yolumuzda ilerliyor ve sonra da ataları
mıza (diğer dünyanın ruhları) dönmek için tekrar ölü
yoruz.
Ruhsal olarak evrim geçirmekteyiz. Herkesin kendi
kabuğuna çekildiği yaşam tarzı artık sona erdi, ve artık
insan ailesine ve içindeki bağlılığa yoğunlaşmamız gere
kiyor. Ancak bu şekilde hayatta kalabiliriz. Batıdaki
oburluk, doğudaki açlığın sebebidir. Eğer dürüst oldu
ğumuzu iddia ediyorsak bunu kabul etmeliyiz. Dünya
nın verdiği zenginlere, en büyük tahıl dağları da obur-
169
luğa ve hırsa yeterli olmaz. Bahlı olmak nasıl bize kom
şularımızı makinalı tüfekle kurşuna dizme hakkını ver
miyorsa. Dünyadaki kaynakların üçte ikisini tüketme
hakkanı da vermez. Ve eylem, burada; kalabilmek, bey
nimizde, mutfağımızda, işyerimizde ve kişisel yaşantı
mızda başlamalıdır. İnsanlara zulmetler, baskı uygular
sak ya da kendimizi üstün görür, insanlar arasında ay
nın yaparsak, dünyadaki baskıları sona erdirmek için
boşuna çabalar dururuz. "Kişisel olan siyasaldır. " Sözü
1970' deki Kadın Özgürlük Hareketinin sloganıydı. Ve
kadınların sözünü ettiği yalnızca cinsiyet sorunu değil
di. .
Kadınlar da en az erkekler kadar, diğer kadınlara
kötü davranıyorlar. Kadınlardan nefret eden bir kültü
rün içinde büyüdüğümüz bize kendi ezik benliğimizi
yansıtan kardeşlerimizden elimizde olmadan nefret edi-
yoruz. ,
Farklılıkları kolayca bulubiliriz ama zor olan berzer
likleri algılamak ve kabul edmektir. Diğerlerinin farklı,
özel, değersiz olduklanm söylemek · kolaydır, fakat bu·
duygulan kendimize yöneltmenin pek de kolay olduğu
söylenemez. Babaerkil ruhaniliğin yaptığı en büyük al
datmaca aynlıklanmızın üzerinde ısrarla durması ve bir
birimizle hiçbir zaman anlaşamaya.cağımızı savunması
dır. Tanrıçanın en büyük gerçeği ise hepimizin tek bir
aile olduğu, birbirimizle bağlantılı olduğumuz, bedeni
mizde ortak bir kanın dolaştığı ve ortak deneyimlerin
bizi birleştirdiğidir.
Hepimiz muhaliflerin mezarları üzerine kurulu, ay
yuka çıkmış yalanlarız. Tabii ki korkuyoruz ve bazen de
eski önyargılara ve inançlara doğru kayıyoruz. Yalana
karşı . çıkmanın tehlikelerinin bilincindeyiz, ama kalbimi
zin derinliklerinde gerçek yatıyor. Hepimiz doğumun
170
sırrını öğrendik ve hepimiz öleceğiz. Kendimizi koru
mak için taktığırız maskeler, ne renge boyarsak boya- ·
171
günlük yaşamlarına kattıklarını bize göstererek; bunu
kendi parçalanmış kültüıümüzde ncı.sıl yaratacağımıza
dair ip uçlan verebilirler.
RE - ENKARNASYON
172
hangi sorunla sık sık ilgilenmeniz gerektiği konusunda
derin bir terapi olması açısından; de gerlidir.
173
Bu çalışma çok yoğun bir çalışmadrr ve en iyisi bu
nu bir klavuzun yol göstericiliğiyle yapmaktrr. Daha ön
ceki yaşamlarınıza uzanan sorunlarınızı anlayabilmek
için bu çalışmayı birçok kez yapmak gerekebilir. Bu de
neyimleri özümsemek için kendinize zaman tanımalısı
nız ve bu y(izden de çalışmayı haftada bir yapmak sizin
için en doğiusudur. Bu çalışma çok ciddidir, bu yüzden
dikkatli ilerlenmelidir.
DOGUMA DÖNÜŞ
174
Bu çalışma, ö nceki gibi, hayatınızdaki sorunlara ve
esas problemlere değişik bir açıdan yaklaşmanızı sağlar.
Kendinizi kaybolmuş hissettiğinizde ya da çok önemli,
yaşamsal bir karar vermeniz gerektiğinde size çok yaran
olacaktır.
AHLAK
Her istediğini yap, kimseye zarar verme. (Geleneksel Wic
cam)
175
lü kadınlar" dergisindeki yazısında tecavüzlerin lanet
lenmesi konusunda şunları söyler: "Aydın feministlere
size saldıran ve tecavüz eden her erkeğin lanetlenmeyi
hakkettiğini ve sizin bunun on katı zarar görmeyeceği
nizi anlatmak için zihnimin tüm yeteneklerini kullan
maktayım" Budapest ayrıca Koven üyelerinden birine
tecavüz eden adamı lanetlemek için yaptıkları bir ayini
anlatır. Adam yakalanır ve daha önce o bölgede yedi
kadına tecavüz ettiği ortaya çıkar. Biz kadınlar şiddet,
tecavüz ve mesela nükleer güç hakkında hiçbirşey yapı
lamıyacağına inandırılarak sosyalleştik (daha doğrusu
beynimiz yıkandı) Ataerkil bizleri pasifliğe iter; böyle
ce biz de kafamızda korku ve umutsuzlukla evlerimize
hapsoluruz .
Hiçbirimiz aziz olmaya çalışmadığımıza ve insani
hatalar yapabileceğimize göre ahlaki yolumuz mümkün
olduğu kadar gerçekçi olmalıdır. Deneyimlerini bana
öğrettiğine göre intikam kendi kendinden doğar ve kim
ne kadar yaratıcı olursa olsun öc duygusunun varlığı
sonuçlan olumsuz kılar. Bu nedenle ne kadar haklı
olursam olayım asla intikam duygusuna teslim olmam :
Yalnızca beklerim . Kişisel deneyimlerim bana kötü ni
yetli insanların hep kendi düşüşlerini hazırladıklarını
öğretti: Bir düşüşün öncesinde hep gurur bulunur.
Bunlar kişisel düzeydedir. Toplumsal olanda ise bizı·
zarar veren herkese karşı birlikte hareket etmeliyiz.
Bir Wicca geleneği para için büyü yapılmaması gı·
rektiğini iddia eder ve bizim puriton kültürümüzde pa
ranın kötü birşey olduğuna inanilmaktadır. İnsanın p.ı
raya karşı olan tutumunu düşünerek buna bir · uyan P k
lemek istiyorum . Gizemcilerin de bize gösterdikleri gil • ı
yalnızca yoğunlaşmış emek enerjisidir: Yani iyi yad.ı
kötü doğal birşeydir. Kötülüğün kökeni para hırsıd ı ı
176
paranın kendisi değil. Cömertseniz ve paranızı tanrıça
yolunda kullanılacak bir araç olarak görüyorsanız; para
yı yükselmeniz için bir araç ya da başkalarının üzerinde
bir güç olarak kullanmıyorsanız; o zaman paranın çok
luğu ancak kutsal çalışmaya yararlı olur. Güdüler
önemlidir.
Aşk büyüsü de başka bir şüpheli olandır. Aşk bü
yüsü ise yara, hem de fazlasıyla . Sevgilinizi daha ilgili
yapmak için hazırladığınız büyünün sonucu kapınızda
aşkından eriyen bir aşık olabilir. Peki size aşık olan in
sandan sıkıldığınızda ne olacak. Aşk büyüleri gerçekten
çok emin olmadıkça yapılmamalıdır. . . Zaten bundan
nasıl tam emin olabilirsiniz ki?
Büyü en iyi genel iyilik ve kişisel gelişim için kulla
nılır. Eğer kendinizle barışık değilseniz, kendinizi daha
çok sevmek için büyüler yapın, eğer kendinizi sevmez
seniz başkaları da sizi sevemez. Biri sizi incitirse onun
ı iim negatif enerjisini geri yollayın ya da kalp çıkmazını
.ıçarak (bkz. s . 162), koparın . Çalışmanız gerekiyorsa
l ı • k bir meslek üzerine yoğunlaşmayın, daha çok iş bul
ıııa k için genel bir büyü yapın . Bu yolla ilgi alanlarınızı
l ıi ·ı y ü lüğün lanetlere ve iyileştirme çalışmalarının içinde
� .ıybolmaktan kurtarmış olursunuz. Bir arkadaşınızın
l 1 1 1 yü yle yapabileceğiniz bir yardıma ihtiyacı olduğunu
ı · ı · ilgilendiği konulara bağlanması gerektiğini hissedebi-
177
Eğer yalan ve aldatmaca yaparsanız, başkaları da
sizden çalar ve sizi aldatır. Açıkça söylediğimiz gibi,
vergilerimizi öderken küçük hileler yapar, bazen kitap
yürütür, çalışırken devletten yardım alır, arkadaşlarımı
zın adım ve desteğini kullanır ve onların bize ihtiyacı
olduğunda ortadan kayboluruz. Bunların hepsi hırsız
lıktır. Pcıra, eşya, enerji; değişim aracı ne olursa olsll'tl
tanrıça ahlakı aldığımız herşeyin karşılığını vermemizi
gerektirir. Dürüst olmanın, bir suistimali açıkça söyle
�enin, ilgilerinizi açıklamanın, hatalarımızı ve yanlışla
rımızı kabul etmenin sorumluluğunu taşımak zorunda
yız. Bu acı verici ve ayırıcı görülebilir fakat ne kadar ra
hatsız edici ve zorlayıcı olursa olsun gerçek ilişkiler ve
sağlıklı bir toplum için dürüstlüğün varlığını hissitrneye
ihtiyaç vardır. Dedikodu ve iftira yıkıcıdır ama ,yapıcı
eleştiri olumlu destek dernektir. İlki bir ayırıcı olarak,
gücün üzerinde bir teknikle ikincisi ise sevgiyle yapıl
mıştır. İnsanlar dedikodu yaptıkça, yabancılar yaratan
ve namussuzluğu destekleyen bir ahlaka göz yummuş
oluyorlar. Yapıcı eleştiri ise ilişkilerin ve iletişimin çok
önemli olduğu bir ahlak anlayışını gösterir. Dedikodu
alçaltırken yapıcı eleştiri güçlendirir. Dürüstlük çoğaltır;
hilekarlık, kimden çalarsak çalalım, ancak azaltır.' J?ük
kanlardan birşeyler çalıyorsak; gerçekte kimden çalrnıŞ
oluruz? Toplumun diğer bireylerinden . Dükkan sahiple
ri bunu umursamaz çalınmaya karşı fiyatlar biraz artar
o kadar. Bedava yemek yeme diye birşey almadığı için
cebimizde para taşıyoruz. Kağıdı ve camı yeniden kulla
nılması için ayırıyarak, kolaylık olsun diye plastik
kaplı mallar olarak dünyamızı yağmalayan açgözlü ka
pitalistlere karşı sesimizi yükseltemeyiz. Agresit ve göz
korkutucu olmak bizi silahlı askerlere b�nzetir. Bu da
bizi zararsızlığa götürür.
178
ZARARSIZLIK
HİZMET
179
mızda, .protesto mektuplan yazdığımızda, çöpleri temiz
lediğimizde, kamu için çalıştığımızda, işimizi iyi yaptığı
mızda ya da toplumda iletişim ağlan kurduğumuzda
hizmet etmiş oluruz. Yardımı; minnettarlık bekleyerek,
aydınlanmamış kitleye büyük armağanlar dağıtmak ola
rak gören kilisenin bozukluklarından dolayı, birçoğu
muzun hatalı bir yardım anlayışı vardır. Yardım ettiği
niZde, bu sizi ahlaki olarak üstün (Sadece iyi değil) his
settiriyorsa; ya da size, :;izden daha şanssız insanlara
karşı güç veriyorsa, karşılık düşüncesi olmadan yardım
etmek size daha eğlenceli gelmiyorsa; Siz, Ortadoks di
ninin yolundan gidiyorsunuz dernektir. Gerçek hizmet
özgürce verilir, karşılığında hediye beklenmez . . Gerçek
hizmet yardım ettiğiniz insanlardaki gücü ve kendi ken
dilerini yönetebilme yeteneklerini teşvik eder. Bağımlı
lık gücü çürütür ve boşaltrr. Hizmet edenler yardım et-;
mek istediklerini insanlann tahmin ettikleri ihtiyaçlarını
karşılamaz onlarla konuşarak istediklerini karşılarlar. Yi
ne, yardım içkinlik prensibine göre işler; eğer birine
yardım ederseniz sizin ihtiyacınız olduğunda size yar
dım edilir. Bu tanrıça mantığıdrr ve ben kişisel olarak
bu mantığın hem benim hem de tanıdığım insanların
yaşamında işlediğini gördüm. Genelde yardım e ttikle
rim bana yardım edenler değilerdir ama bir kontrol ve
dengeler listesi de tutmuyorum . Bana yardım edilmişse
önemli olan kimin yardım ettiği değil, yardım edildiği
dir. Açık yürekli ve · cömert insanlar davranışlannın
meyvelerini toplarken;' kendini feda etme ve görev ruhu
öldürmektedir. Benmerkezli isteklerin inkan acıya ve iç
çatışmalara neden olurken; bu istekleri hizmek için aş
mak ve değiştirmek özgürlük yaratır.
İnsanın kendisi için yapabileceği en faydalı şey baş
kasına faydalı olmaktrr. Bilinçli benmerkezcilik ise; ayn
180
ve bireyci dünya görüşünü devam ettirir ve her ne ka
dar kısa vadede tatminkar olsa da tamamen yabancılaş
tıncıdrr. Başkalarına fayda sağlamak bize en yoğun sevi
yelerde fayda sağlar.
Bir hayatın gücünün tüm hakkı hizmetkarların elle
rine geçmesini sağla .
Bir ruhun sevgisinin büyük olanlara yardıma çalı
şanların yaşamlarını canlandırmasını sağla.
Payıma düşen affedicilik, zararsızlık ve doğru sözle
bitirmemi sağla .
181
10
BÜYÜCÜLÜK
183
KARARLILIK
184
ren uzun bir yoldu. Ay gökyüzünde, henüz alçaktaydı.
Kızıl, altın renkli, yuvarlak ve dev gibi bir ha sat ayı idi
bu . Bu uzun, düz yolu yürürken tam önümde duruyor
du . Tam önümde duruyordu ve bunu engelleyemiyor
du. Ay gökte parlarken yapmak istediğim ayin üzerinde
düşünmeye başladım . Işık beni rahatsız etmeye başladı.
Bu çok olağandışıydı çünkü dolunayda doğmuştum ve
kendimi bu enerjiye yakın hissediyordum . Yolda yürü
dükçe planladıklarını hakkandı kafamda şüpheler doğ
maya başladı; daha önce olduğu kadar kararlı değildim .
Zihnimi inceledikçe gerçekte o adamı suçlamadığımı da
ha çok gerçekçi olmadığım için kendime kızgın olduğu
mu farkettim . Yürüdükçe aslında çok net olmadığım or
taya çıktı. İkimiz de suçluyduk. İçimdeki öç alma isteği
sönmüştü. Yolun sonuna geldiğimde onu lanetliyebile
ceğirni biliyordum. Gücüm vardı ama daha da önemlisi
buna artık ihtiyacım olmadığının bilinci vardı. Büyük
bir ders almıştım . Eve gittiğimde ayin için topladığım
şeyleri toparlayıp yaktım (anlaştırma) ve küllerini evi
min yanındaki nehre attım . Onları nehre atarak onun
bana gönderdiği olumsuz enerjiyi geri gönderdim ve
kendi adıma onunla barıştım . Bu hem bir büyüydü hem
de değildi. Ama benim için önemli bir deneyimdi.
Büyülerimi; büyü yapana, sadece sanatını değil, ay
nca kendisi hakkında bilgileri de öğreten eğitim kürleri
olarak görürüm . Sihirle herşey, herşey mümkündür
ama yalnız güvenimiz ve yoğunlaşmamız dağları yerin
den oynatabiliyorsa. Yaptığımız sihrin sonuçlarını dik
katle izlerseniz ihtiyaçlarınızı daha çok ayırdedebilir ve
özlernlerinizin bu ihtiyaçlara nasıl engel ya da destek ol
duğunu anlayabilirsiniz. Bir tohum ektiğinizde yetişme
si için gerekli koşullan da hazırlamalısınız; uygun çevre
ve ısı, yeterli su gibi; ama en önemlisi tohumun büyü-
185
yüp büyümemeye kendisinin karar vermesine izin ·verip
onu rahat bırakmalısınız. Köklenip köldenmediğini an
lamak için ikide bir dibini eşelemek büyümesini sağla
maz, aksine bitkiyi öldürür. Büyüler ile aynı kurallara
göre yapıhr. Z.emini hazırlayın, ahlan canlandırın sonra
yalnız bırakın! Onları unutun ve günlük hayatınıza de
vam edin. Eğer filizlenirlerse bu tanrıçanın iradesidir,
ölürlerse de öyle.
KUTSAMA BÜYÜLERİ
Bu evi kutsa
Bu duvarlaD\ arasında ya�ayan heıkesi
Bur.ııda büyü ve g�
Eskisi gibi bilgelikle
Ruhlannı yüa?lt
Ve bağlannı güçlendiı.
Cennetin k�lan
186
Ve tanrıların melekleri
Seni örtsün ve korusun
Tüm kötülüklerden
Bu evi kutsa
Kutsama Ayini
Bir Cuma akşamında, akşam yıldızi yükseldikten
sonra içimde birkaç damla sandal ağacı yağı bulunan bir
küvette yıkanın. Kurulanın ve işaret parmağınıza, gırt
lağınıza, kalbinize ve dölyatağınıza misk yağı sürün; be
yaz bir mum yakarak şöyle söyleyin:
KORUNMA BÜYÜLERİ
187
Kin; çünkü kendimizi kontrolsüz ve umarsızca zarar ve
ren erkeklerden korumak zorundayız. G eceleri yürüdü
ğüm çok olmuştur ve eğer izlendiğimi hissedersem Kro
nu, içimdeki vahşi yönü, kini, ortaya çıkanrım ve şansı
nı bende denemek isteyen beklenmedik bir adama ya
pabileceklerimi düşünürüm. Hiçbiri asla bunu yapmaz.
İki cadı arkadaşımın koruyucu büyünün gücünü
gösteren şöyle d�neyiınleri olmuştur: İlki kentin, vahşe
tin ve saldırıların çok rastlandığı bir bölgesinde, geç va
titte bir otobüsün ikinci katında yolculuk ediyordu . Beş
altı tane genç otobüse bindiğinde yalnızdı. (O bölgede,
yakın bir zamanda bir kadın benzer bir çete tarafından
öldürülmüştü.) Ö n tarafda oturuyordu ve otobüsten in
mek için kalktığında gençler yolunu kestiler. Gittikçe
daha da vahşileşerek; ona cadı, kocakarı diye küfrede
rek aşağılamaya başladılar. Onu ölümle tehdit ettiler.
O, kendini büyük bir yılan olarak, s'anınm bir kobra
olarak hayal etti ve anlan buz gibi bakışlarıyla süzmeye
başladı. Ona sataşmaya devam ettiler ama o hiç yerin
den kıpırdamadı. Birden bire cüretleri yokoldu ve sa
kinleşerek otobüsten inmesine izin verdiler.
İkinci arkadaşım kendisiyle beraber bir adamın daha .
indiğini sonradan farkettiği tenha bir istasyonda tren
den indi. Adam onunla konuşmak istedi ama o aldır
madı. Bunun üzerine adam yolunu keserek onu korkut
maya başladı. Arkadaşım kendini beyaz bir ışığın ardı
na gizledi, adam kendine doğru hamle yaptığında be
yaz ışığı düşünmeye devam etti ve adam geriye savrul
du. Çantasına hamle yaptı ama · birkez daha geriye sav
ruldu. Arkadaşım hiç kıpırdanmadan durdu . . . Adam
sanki onun enerjisiyle savaşıyor, ona doğru ilerlemeye
çalışıyor ama yapamıyordu . Sonunda küfrederek karan
lıkta kayboldu.
188
Bunlar korunma tekniklerinin işe yaradığını göstetj
yor, ama işe yaramaları için kararlılığa ihtiyacımız var.
Kin, daha önce söylediğim gibi korunma büyüsü için
çok önemli bir gereçtir. Ne kadar süre için olursa olsun,
evimden aynlırken, kapıları ve gereçleri beyaz ışıkla
kutsarım ve sokak kapısını dışarıdan kapatırken şöyle
derim :
EVİMİZİ ARINDIRMAK
189
AŞK BÜYÜLERİ
190
Tanrıça, kalbini esirgesin
Çarparken
Tanrıça karnını esirgesin
Yiyeceğini taşırken
Tanrıça ayaklarını esirgesin
Rahatça bas toprağa
191
Oluşan rµhum
Senin gibi parlayabilsin
İyileştinne Ayini
Bazı cadılar yeni ay ve dolunayda biraraya gelerek
iyileştirme grupları oluştururlar ve hasta kadınlar için
ayinler yaparlar. Genellikle bu çalışma, bitkiler, masaj ,
sağaltım ve diğer hayat veren iyileştirme sanatlarıyla
desteklenir. Ayin, hasta için ona hastalığının içeriğinin
bilgisini ve yavaş yavaş iyileşmesini, enerjisini besleye
rek yoğunlaştırmasını sağlayan boşalımsal bir öğrenim
yaşantısı olabilir. Tek başına olan cadılar iyileştirme
ayinlerini birebir ya da hasta kişi olmadan da yapabilir
ler.
192
dek bu sürer sonra iyileştirilen kişi bir sonrakinin daire
nin ortasına oturması için kalkar. Eğer iyileşmesi gere
ken Koven üyeleriyse enerjiyi almak için tek tek daire
nin içine geçerler. İyileştirilenler isterlerse yaşadıklarını
gruba ya da koven üyelerinden birine anlatabilirler, her
iki durumda da bunun için zaman ayrılır sonra tanrıça
ya ve dört öğeye şükredilir ve daire çözülür.
İŞ BÜYÜLERİ
193
yeniden ortaya çıkarılabilir) hepimizin icinde bir ateş gi
bi yanar yeniden ortaya çıkarılabilir) hepimizin içinde
bir ateş gibi yanar. Özbeğeninin ortaya çıkması için ilk
şart kendini sevmedir.
30 dakika rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer bulun ve
yanınıza iki sayfa kağıt alın kağıtlardan birine kırmızı
mürekkeple sevdiğiniz yönlerinizi yeteneklerinizi bece
rilerinizi iyi niyetlerinizi yazın en önemlisinden en
önemsizine tek kendinizde iyi olduğunu düşündüğü
nüz her şeyı yazın. Ekinci kağıda da siyah mürekkeple
kötü ve zararlı bulduğunuz yönlerinizi yazın (bu kolay
olacaktır ikinci bir kağıda da ihtiyaç duyabilirsin) bütün
huylarınızı, başarısızlıklarınızı, cahilerinizi, kötü yap
tığınız her şeyi yazın bitirdikten sonra her iki kağıdı
önünüze koyun bir beyaz bir de mavi mum yakarak
başlayın.
194
PARA BÜYÜLERi
Çokluğun tanrıçası
Cömertliğin sahibi
Şimdi istiyorum
Dinle beni
Parayı . . . . (nedeni) ihtiyacım var.
Duy beni
Çokluğun tanrıçası
195
11
TASARIMLAMA (YÖNTEM)
197
1 - İmajlar ve fikirler kendilerine uygun durumlar
ve dışavurumlar üretmeye eğilimlidirler.
2 - Tavırlar, hareketler ve eylemler, imajlar ve fikir
ler yaratmaya eğilimlidirler.
3- Fikirler ve imajlar, kendilerine uygun duygular
ve güdüler uyandırırlar.
4 - Bu duygular ve güdüler de tepki vererek kendi
lerine uyan imaj ve fikirleri şiddetlendirirler.
Bu nedenle Assagioli fikir ve· imajlarımızın hisleri
mizi beslediğini ve hislerimiz tarafından da beslendiği
ni, bunun kapalı bir daire oluşturduğunu düşünür. Bir
şeyi düşündükçe ona bağlanırız, ona bağlandıkça da
onu daha çok düşürünüz. Dürtüler ya da güdüler doğ�
rudan dışarı vurulur ya da sembolik eylemlerle sembo
lik olarak dışa vurulurlar. Burada da işin içine büyü gi
rer. Tasarlı;ı.dığımız bir şeyi sembolik eylemlere dökerek
içimizdeki derin bir ihtiyacı dışa vururuz. Kadınlar me
ditasyonu hem kendi içsel çevrelerini (iç dünyalarındaki
yaşantıları) hem de dış dünyayla olan ilişkilerini değiş
tirmek için kullanırlar. Meditasyonun birçok değişik
amacı olabilir ama genel amacı günlük yaşamı zengin
leştiren ve ona yardımcı olan daha derin bir özbilincin
elde edilmesidir.
198
Yere uzanın, rahatsız giysilerinizi çıkarın ve rahatla
yın... Ağırlı&.mzı zeminin taşımasına izin verin ve be
deninizdeki gerilimi atmak için birkaç derin nefes alın ...
Sıcak bir yaz gününde olduğunuzu ve bir çayırda bu
lunduğunuzu düşünün. Etrafınızdaki bitkileri seyredin,
tatlı sıcak meltemin derinizi okşadığım hissedin... Çayı
rın köşesinde bir kapı göreceksiniz. Kapıya doğru yürü
yün ve öbür tarafa geçin ... Bit patika göreceksiniz. Pati
kaya bakın ve izlemek isteyip istemediğinize karar verin
izlemeye karar verirseniz, yukarıya doğru patikadan yü
rümeye başlayın .
Patika yukarıya, dağa doğru çemberler çiziyor... Pa
tikada yürürken etrafınıza dikkat edin, herhangi bir bit
kiyi, hayvanı ya da havanın durumunu izleyin... Sizi
yavaş· yavaş yukarı tınnanırken güneş parıldamaya de
vam ediyor... Yolunuzdan ayrılmayın ... Zirveye yakla
şırken havanın daha temiz ve açık olduğunu farkediyor
sunuz, uzaklardan hafif bir müzik sesi duyuluyor. Siz
yukarı çıktıkça müziğin sesi artıyor ve artık bir çağlaya
nın sesi duyuluyor... Sonunda zirveye tırmanıyorsu
nuz... Bir kemerin altından geçerek, ortasında bir çağla-
yan olan tapınağa geliyorsunuz ... Dinlenmek için çağla-
yanın kıyısında duruyorsunuz... Bu sırada size yaklaşan
bir karaltı görüyorsunuz... Bu sizin klavuzunuz. Onu
selamlayın ve siıe söyleyeceklerini dinleyin ... Ona dile
diğiniz soruyu sorabilirsiniz... Bir süre onunla kalın ...
(10 dakika bek.leyin - imajın bedensel güç olmadan ser
bestçe gelişmesine izin verin) sonra artık gitme zamanı
zın geldiğini hatırlayın... .Klavuzunuz size, istediğiniz
199
Taççakra
A)la
Merkezi
Güneş sinir
ağı çakrası
200
şekilde bir ağrı; örneğin başağrısı konusunda, ağrıyı ta
sarımlayın, ona bir renk, hatta bir yüz verin ve sizinle
konuşmasını sağlayın. Ağrının size söyleyeceği şeyler
vardır, ona ses verin. Hatta ağrıyla aranızda bir diyalog
başlahn . . . Deneyin, yaratıcılığınızı kullanın.
Bir kez klavuzunuzla ilişki kurduktan sonra daha
farklı bedenlerde çalışmaya başlayabilirsiniz.
201
zin çevresinde bulunan bir sis ya da ışıltı olarak düşü
nülebilir. Eterik beden kişinin ruhsal ya da ruhani sağlı
ğına bağlı olarak parlak ya da solgun, lekeli ya da temiz
olabilir. Ruhani enerjiler bedende bir sel gibi akabilir ya
da buhar gibi damlayabilir, bu eterik bedenin ve çakra
lann ne kadar bkalı olduğuna bağlıdır.
Çakralar dönen ve titreşen küçük tekerleklere ben
zerler. Çoğu kez çiçeklere benzetilmişlerdir. Cw Lead
bearter onları saplan omurgadan çıkan çan şekilli kah
kaha çiçeklerine benzetir. Sanksrit metinleri, özellikle
de Patanjalı metinleri belli sayıda yapraklan olan çakra
lardan bahsederler. En bilinenleri ise bin yapraklı lotus
olarak adlandırılan taç çakrasıdır. Çiçek benzetmesi çak
ralann durumlarını anlatırken de kullanılmıştır. Bazıları
çiçekler gibi açılmış, bazıları filizlenmiş gibi ya da biraz
açılmış olarak anlatılmışlardır. Akkor halinde de olsalar,
küçük gri çukurlar gibi de olsalar bu yedi çakra, yedi
değişik şekilde üretilen yaşam enerjilerini verir ve alır·
lar.
Çokra sist�mi, eterik ikizi ve farklı enerjiler dünya
sını açıklayan şeylerden yalnızca biridir. Aslında yaşadı
ğımızı sandığımız aldatıcı dünyada değil, bu dünyada
yaşarız. Carlos Castenada'nın Don Jiıan'ı bizleri ışılda
yan iplerle şeylere ve insanlara bağlı varlıklar olarak ta
nımlar. Tonal ve Nagual olan dünyalar vardır, yani ger
çek olan ve aldatıcı olan Don Juan, gerçek dünyayı gör
mesi ve gerçekliğin müsvettelerini geride bırakması için
yıllarca Castaneda'yı ikna etmeye çalışır.
Her büyü sisteminin bu iki dünya hakkında kendi
açıklaması vardır; bazıları daha karmaşık ya da daha ba
sit olabilir ama temel hep aynı kalır. Her zaman için iki
düzlem vardır, biri bizim tek gerçeklik olarak görmeye
koşullandığımız düzlem diğeri ise hakiki gerçekliğin
202
düzlemi, yani çocukların, mistiklerin, şairlerin, kahinle
rin ve . . . cadıların dünyası.
Büyü bu ikinci düzlemde, hakiki gerçekliğin baş
aşağı dünyasında yaşanır. Fakat burada bir büyü olarak
değil yalnızca normal ve mantıklı bir şey olarak görülür.
Sadece gözlerimizle görmeye ve yalnızca beynimizin
mekanik bölümleriyle düşünmeye koşullandığımızdan,
bu asıl gerçek dünyaya geçmek çok zor bir iştir.
Bizim kendi batı gizemli öğretilerimizin çoğu cadı
avlan arasında yokedildiği için, gerçekliğin hakiki doğa
sı üzerine olan öğretilerimiz zorunlu olarak başka kül
türlerden, genellikle doğudan, Çin' den, Hindistan ve
Tibet'ten gelmektedir. Yakın zamanlarda bu öğretiler
den bazıları bize ABD'li kızılderililerden, Orta ve Gü
ney Amerika' dan ve Meksika' dan ta bize ulaşmıştır.
Ancak etik bölümünde de belirtildiği gibi ruhani gele
neklerin başka kültürlerden alınması, pratikteki sakınca
larının yanında pratik ve ahlaki sakıncalar da içerir.
Çalışmalarımda Doğu G eleneklerinden yararlandı
ğımdan yıllar süren seminer çalışmalarımı, iyileştirme
ve gizemlilik üzerine olan araştırmalarımla birlikte Doğu
kavramlarını da kullanacağım .
Yedi büyük çakra vardır, isimleri aşağıdan yukarıya
doğru şöyle sıralanırlar: Kök çakrası, güneş sinir ağı
çakrası, kalp çakrası, gırtlak çakrası, üçüncü göz çakrası
(yüz çakrası) ve taç çakra. Çakralann kesin tanımları ya
pılmamıştır, elimizde yalnızca öğretilerde ve eski metin
lerin çevirilerindeki önermeler vardır. Çakralar hakkın
daki temel öğretilerin hepsine katılıyor olmamama kar
şın özel bazı ayrıntılarda onlara ters düşmem kaçınıl
mazdır. Kendi gerçeklerinizi keşfetmek için başka kay
naklan inceleyin.,.. yalnız ya da grup olaral<. meditasyon
lar ve çalışmalar yapın . En sağlıklısı bu olacaktır.
203
KÖK ÇAKRA
204
Kök Çakra Meditasyonu
Rahat bir yere oturun (yere uzanmayın) ve gereki
yorsa arkanıza bir . destek yerleştirin. Gözlerinizi kapatın
ve birkaç derin nefes alın. Fiziksel bedeninizi hissedin
ve dikkatinizi yoğunlaştırarak gergin yerlerinizi gevşe
tin. Düzenli olarak nefes alıp verin . . . Omurganızın en
dibine doğru yönelin. Orada gördüğünüz renkleri ince
leyin. Çakranın durumuna, etrafında ne kadar enerji ol
duğuna, nasıl açılmış olduğuna bakın . . . Sonradan çak
radan çıkıp toprağa uzanan köke yoğunlaşın . . . Bu kökü
bulun ve ne durumda olduğuna bakın . İyi ve sağlıklı mı
görünüyor? Yoksa inece ve zayıf, katı ve sımsıkı kapalı
mı görünüyor? Hayalgücünüzü kullanarak kökü değişti
rin; onu inceltin, kalınlaştırın, besleyin, ne gerekiyorsa
yapın . Sonra ne kadar sağlam olduğunu ne kadar emin
ve bağlı olduğunu duyumsamak için birkaç dakika yo
ğunlaşın . . . Sonra bu duyguyla günlük yaşamınızda ne
ler yapabileceğiniz üzerine yoğunlaşın . . . Odaya geri dö
nün ve keşfettiğiniz şeyleri yazın.
205
malann, tecavüzlerin, ameliyatların ve zor doğumların
izleri kök çakrada görülebilir. Kramplar, kasılmalar ve
ağrılarla ızdırap çeken döl yataklarına ve cinsel prob
lemlerle doğumsal sorunlara bu çakradan yaklaşılır. Bir
arkadaşım, Mary Swale, annelerin ve kızlarının döl ya
takları arasında bir bağ hissettiğini söyler. Çin kutulan
gibi dölyatağı içinde döl yatağı. Kendi çocuğumuzu döl
yatağımızda taşımak bize kendi annemizin döl yatağın
da bulunduğumuzu hatırlatır, çocuğumuz da bu duygu
yu yaşar. Bu duyguda eski zamanlara giden gizli bir ge
çit vardır.
Döl yatağı çakrasımn turuncu renkle ve Merkür ge
zegeniyle ilgisi vardır.
206
COELİAC ağına ve sindirim sistemine bağlıdır. " Gut
tepkileri" insanların yaydığı bilinçaltı ve bilindışı sinyal
ler güneş sinir ağı tarafından gönderilir ve algılanırlar.
Bu ağ dev bir algılama merkezidir ve enerji yüzünden
kolayca tıkanabilir veya basbrılabilir. Bu sinir ağıyla, in
sanlarla gündelik ilişkiler kurarız ve bazit duygularımızı
dışa vururuz. Öfke, hırs, kızgınlık, kendine acıma ve
depresyon gibi duyguların hepsi güneş sinir ağından
kaynaklanır. Enerjimiz buradan çekilebilir, canlılığımız
buradan akıp gidebilir ya da biri tarafından soğurulabi
lir . Güneş sinir ağımızın durumu diğer insanlarla olan
ilişkilerimizi yansıtmaktadır. Fiziksel olarak güneş sinir
ağı sindirim organlarına; yani ciğere, öd kesesine, mi
deye, pankreasa ve bağırsaklara bağlıdır. Güneş sinir
sistemi çakrası san renk ve Venüs gezegeniyle bağdaşh
nlır .
207
Yukarıda sözü geçen üç çakra herkeste açıkbr ve
otomatik merkezler olarak adlandırılırlar. Bunlar insanın
evrimi sırasında açılmışlardır ve herkes bunların enerji
sini kullanabilir. Yukarıdaki diyagramda gösterilmiş
olan diğer dört çakra, ilgili kişinin duygusal akılsal ve
ruhsal gelişimine bağlı olarak çeşitli seviyelerde açılmış
lardır. Bu açıdan daha az otomatiktirler ve bilincin kont
rolüne bağımlıdırlar. Bazıları bu çakraların açılması ge
rektiğini düşünürler ama ben bunu pek akılıca bulmu
yorum . Onların durumunu kontrol etmek ve günlük
yaşantımızda geliştirmek istediğimiz aşk, şefkat, açıklık
gibi özelliklerimizi dışa vurmaya çalışmak, bence daha
güvenli ve daha etkilidir.
KALP ÇAKRASI
208
yaşadığımız bir idealdir. Kalp çakrası, fiziksel kalbe ve
akciğerlere bağlıdır.
Kalp merkezi yaşam ipliğinin bedene bağlandığı
yerdir; büyük bir şok bu bağı zayfılatıp insanın yaşam
enerjisini ve ruhunu uzaklaştırabilir. Bir kişi öldüğünde
bu ip kopar. Bazen ölüm sırasında görülen ışık da bu
yüzden meydana gelir.
Kalp çakrası yeşil renkle ve Güneş'le ilgilidir.
GIRTLAK ÇAKRASI
209
ve korkuyla, ağlayan ses metalin ve üzüntünün, şarkı
söyleyen ses, toprak ve sempati, bağırma sesi ağaç ve
öfkeyle ve gülme sesini ateş ve zevkle bağdaştınyorlar
dı. Normalde de insanlann fiziksel özelliklerden sonra
en çok hahrladıklan şey sesimizdir. Sesimiz çoğunlukla
görüntümüzden daha hakiki bir imaj uyandırır. İnsan
sesi iyileştirmek ya da zarar vermek için müthiş bir güç
tür. Hepimiz zengin, derin bir sesi çekici, zayıf bir sesi
ise itici buluruz. Ses aynı zamanda gücü de ifade eder.
Mitolojiye göre STONE HENGE'in ağır taşlarını büyü
cüler ilahiler söyleyerek kaldırmışlardı. Ayinlerinde ca
dılar da güç konisini sesleriyle oluştururlar.
Gırtlak çakrası soluk mavi, ses ve gırtlakla ilgili tüm
hastalıklarla ilişkilidir.
YÜZ ÇAKRASI
210
merkez edebi olarak "açık görüş" anlamına gelen gele
cegi görme ile ilgilidir. Hakiki medyumluk bu merkez
den gelir. Ama aktanm, kendini aldatıcı dileksel düşün
cenin, hayal gücünün ve güneş sinir ağın astral derece
lerinden gelen düşünce kalıplarının -bir karışımıdır. Ga
ipten gelen mesajlar kişisel ya da yargılayıa değildirler,
ve ne de suçlama içerirler ve içgüdüsel bir nitelik taşır
lar.
Ruh klavuzlarıyla çalışmak klavuzun niteliğine bağlı
olarak yararlı olabilir. Bütün Tibetli, Mısırlı ya da yerli
Amerikalılar ruhsal olarak gelişmiş değildirler. Kuşkucu
davranın. En iyi aktarım bu işi profesyonelce yapma
yan, daireler içinde oturmayan, öğrettiklerinden çıkar
gözetmeyen kişilerce yapılmışbr. Birçok medyum fizik
sellik.le ilişkilerindeki sorunları gösterircesine aşın kilolu
olurlar. Aşın yemek kendilerini fiziksel çevreden koru
mak için bir yol haline gelmiştir. Diğerlerinden daha
duyarlı ve açık olanlar daha çok korku hissederler ve
dünyamızdaki sürekli vahşeti ve tehlikeyi görürler;
bunları unutabilmek için yiyebildikleri kadar çok yerler.
Büyü çalışması yüz çakrasıyla başlar. Buradan ener
jimizi ve özellikle de düşünce kalıplarımızı dışarı yansı
tırız. Astral düzleme çıkabilir ve kendimizi başka dün
yalara ve gerçekliklere yansıtabiliriz. Bunların hiçbiri
güçlü ve sağlıklı bir kalp çakrasıyla sıkı bir ilişki sağlan
madan başarılamaz. Meditasyon; düşünce kalıbı oluş
turduğu için yüz çakrasıyla yapılır ama öncelikle kalp
açılmalıdır. Sevgisiz irade tehlikeli olabilir.
211
TAÇ ÇAKRASI
212
ASTRAL BEDEN VE ASTRAL DÜZLEM
213
rir. (bkz . Ek. B) Karanlık lekeler auranızda bir yara ol
duğunu gösterir ve bu yaralardan enerji kaybediyorsu
nuzdur. Auramzı değiştirebilir; parıltılı bir beden olabi
lir ya da gri sisler içinde kaybolabilirsiniz. Bu işi kendi
mizi depresyonda hissettiğimiz ya da kronik olarak öz
güvensizlik hissettiğimizde bilinçsiz olarak yaparız. Hiç
kimse bize dikkat etmez ve neredeyse görünmez olu
ruz. Auralanmızı bulanıklaştırabilir ya da çevremize uy
durabiliriz. Özellikle tehlikeli bir durumdaysanız ya da
yoldaki sarhoşlardan sakınmak istiyorsanız bu çok ya
rarlıdır. Benzer şekilde kendimizi aşık, coşkun ve kısaca
iyi hissetiğimizde insanlar bizi farkeder ve bize yakınlık
duyarlar. Gümşığı genellikle ilk aurayı gözleyerek ikini
ciyi ortaya çıkarır, ama yine de enerjimizi yansıtma şek
linizi değiştirebiliriz. Bunu yapmak için enerji gerekir ve
eğer kendimizi kötü hissediyorsak auralanmızı bir an
için bile parlak!aştırmak çok zor bir iştir. Ama bazen
parlaklık kalabilir ve bir süre kendimizi ne kadar kötü
hissettiğimizi unuturuz .
İYİLEŞTİRME
düşmezler.
İyileştirme teknikleri basittir; asıl uğraş iyileştiriciyi
yolun üzerinden çekmek için verilmektedir. İyileştirme,
iyileştirici kanalıyla gelen ama ondan kaynaklanmayan
ruhsal enerjiyle yapılır, iyileştirici yalnızca taşıyıcıdır,
214
kaynağın kendisi değil. Ne yazık ki yalnızca iyileştirciler
değil iyileştirici enerjiyle uğraşanların çoğu bu gerçeği
unutmaktadırlar. Enerjiyle uğraşınak, nasıl muslukçular
ya da makineciler ayrıcalıklı değillerse� sizi de ayrıcalıklı
kılmaz. Bu sadece diğer yetenekler gibi iyleştiricinin ge
liştirdiği ve kullandığı bir yetenektir, dahası herkesin
sahip olduğu bir yetenektir.
Bu yüzden iyileştirmenin birinci kuralı aynlrnayı öğ
renmektir. İyileştirdiğiniz kişi ve kendiniz için umutları
nızdan, duygularınızdan, arzulannızdan aynlrnalısınız .
İyileştirdiğiniz bir kedi; bir bitki, hatta bir araba bile ola
bilir. Kendinizi sınırlamayın.
Odaklanma, Netleştinne
Rahatsız edilrneyeceğiniz rahat bir yere oturun. Bir
kaç derin nefes alın . . . Bedeninizi hissedin . . . Dişleriniz
de, omuzlarınızda , kollarınızda ve ayaklarınızdaki geri
limlere odaklanın . . . Tam çakranıza odaklanın . . . Yavaşça
açıldığını, altın bir ışığın yavaşça başınızı doldurduğu
nu; sonra tüm bedeninize, ellerinize ve ayaklarınıza ya
yıldığını hissedin . . . Bir süre bu duyguyu koruyun. Bir
kanala dönüşeceksiniz ve sizden daha büyük bir kay
naktan gelen enerji bedeninizde akmaya başlayacak . . .
Diğer çakraların özellikle kalp çakrasının açıldığı�ı his
sedin . . . Şimdi bedeninizde akan enerjinin rengini altın
sarısından yeşile çevirin . . . Yeşil eneıjinin bedeninizde
aktığını hissedin . . . sonra çiğ mavisi. . . gül pembesi. . .
günbatımı sansı. . . fes rengi . . . çivit rengi . . . sonra enerji
nin rengini tekrar alhn rengine dönüştürün. Eğer teda
viye başlamayacaksanız taç çakradan başlayarak tüm
çakraları kapatın . Çiçekler gibi kapandıklarını tasarımla
yın . . . birkaç dakika odaklanın.
215
İyileştirme Tekniği
Bazı iyileştiriciler hastaya dokunarak elleriyle bazıla
rı da dokunmadan aura yoluyla iyileştirirler. Çok hasta
olanlarla ilgilenmeniz gerekiyorsa deneyimli olmanız
şarttır. Ama çocuklar, hayvanlar, bitkilerle ilgili basit so
runlar için aşağıdaki yolu izleyebilirsiniz.
İşleme başlamadan önce düşüncelerinizde net olup
olmadığınızı kontrol edin. Mümkün olduğu kadar ken
dinizi duygularınızdan soyutlayın. Kendinizi odakla}rın
ve algılarınızı açın . İyileştirici enerjiyi ellerinizde hisset
tiğinizde iyileşmesi gereken yere dokunun ya da yalnız
ca elinizi yaklaştırın . Örneğin sorun baş ağrısıyla başa
dokunun ya da ellerinizi etrafında tutun . Hiçbir şey
yapmayın yalnızca ellerinizi açarak iyileştirici enerjinin
akmasına izin verin. Elma yeşili başlamak için iyi bir
renktir. Sizin dışınızdaki bir yerden enerjinin hastaya
aktığını hissedin. Konuşmayın; uyanık olun ama bir şey
düşünmemeye, kendinizi düşüncelerden soyutlamaya
çalışın . Sezgileriniz size hastanın başka yerlerinin de
iyileşmesi gerektiğini söyleyebilir, onları dinleyin . . . An
cak ne olursa olsun kendinizi fazla yormayın . Yeterli ol
duğunu düşündüğünüzde durun. Az iyileştirme çok
fazla olmasından daha iyidir. Daha sonra . da . devam
edebilirsiniz. İyileştirdiğiniz kişinin aurasını temizleye
rek çalışmayı bitirin . Aurayı iki elinizle toz ya da kum
te.mizler gibi temizleyebilirsiniz. Ardından çekmiş olabi
leceğiniz enerjileri temizlemek için mutlaka ellerinizi yı
kayın ve çakralannızı kapatın.
216
12
KEHANET YA DA TAROT
217
bilir. Tarot'la kahinlik üzerine yoğunlaşmamın temel
nedeni çok hoşuma gitmesi ve ona saygı duymamdır.
Hiç kuşkusuz böyle geniş bir konuyu kısa bir bölümde
anlatmak çok zordur. Bu yüzden yalnızca kartların tari
hini, anahatlarını ve bana göre . anlamlarını anlatmaya
karar verdim . Benim bu kartlara verdiğim anlamlar baş
kalarınınki ile uyuşmayabilir ancak unutulmamalıdır ve
Tarot' ta kesin tanımlar yoktur ve bu belki de bu siste
min en güzel yönüdür. Tarota Jungian' ca bakabilir ya
da Gnostik bir açıdan sadece gizemli bir sistem olarak
tanıyabilirsiniz. Astroloji, Kabbalistik sistem ve daha
birçok öğreti bu kartlarla uyuşabilir. Denebilir ki: Yer
yüzündeki ruhani sistemlerin çeşitliliği kadar çeşitli Ta
rot destesi vardır.
Bütün bu alanlan kapsamak onların derinliğine ine
memek ve hiç kimseye bir yarar s'ağlayamamak demek
tir. Bu nedenle seçtiğim dar bakış açısı yeni başlıyanlar
için bir klavuz, kartlarla tanışık olanlar için de yeni bir
yorum anlamına gelecektir.
KARTLARIN ANAHATLARI
218
rülebilmektedir. Batıya da sayı felsefesi Mısrr tapınaklq__
nnda sırlan öğrenen Pisagor tarafınçian getirilmiştir. Tq__
rih öncesinde yazılan Thoth'un kutsal yazıtları mitle:r,
ayinler, inanışlar, gizemli ilaçların yapılışları, dinsel ge_
ometri, astroloji ve tebaalık bilgileri konusunda birçok
metin içeriyordu .
Yahudilerin dinsel metinleri Mısrr tebaasından olq_n
Musadan gelmişti. Yine dinsel metinler KABALA Ve
TORA (tora = taro) çingeneler tarafından Eski Mısrr ve
Hint kültürlerine Atlantis'in kayıp kavimlerinden geç
miş olarak kabul ediliyordu. Pisagor da bu metinler için
·
219
Kimileri de bu kartların Mısır' ın Thoth kitabının bir
kalıntısı olduğunu iddia edmişlerdi, Aliester Crom
ley' de Tarot destesini bu iddia ışığında hazırlanmıştı.
(Thoth sihir tanrısıydı) . Bazılarına göre ise bu kartlar
Avrupa' ya Çingenelerce getirilmişti. Oysa kartlar Avru
pa' ya Çingenelerden yüzyıl önce ulaşmıştı. Bazıları bu
kartların Haçlılar tarafından getirildiğini bile öne sürdü
ler. (Aslında son Haçlı seferi 1291' de olmuş ve kartlar
Avrupa'ya 1390'dan önce gelmemişti) .
Çingeneler kökeninde Hintlidirler ve 15. yüzyılda
Orta Asya'nın Müslüman fatihi Timurlenk tarafından
1 Iindistandan sürülmüşlerdir. 1417' de Hamburg' da,
1 422'de Roma'da 1427' de Barselona ve Paris'te Çinge
neler hakkında tutulmuş kayıtlara rastlanmıştır. Racog
ı.i'ye göre Hristiyanlar Pagan kültürünü yok ederken,
l 'agan rahipler (sic) bilgilerini çingenelerin ellerine bı
rakmışlardır. Onlar da bu bilgileri taşımış, gizlemiş ve
yalnızca kendi nesillerine aktarmışlardır. Bu }'üzden on
la r Kalden , Mısır ve Druid sırlarının, Doğunun yoga öğ
rl' lilerinin, Gnostikler, Katar, Albigensiyon, Bogomik ve
l 'a laıini gizlerinin koruyucularıdırlar. Çingene dilinde
" saray yolu 11 anlamına gelen 11Tahoti 11 , Hitçe' de de 11 Raja
Yı ıga 11 olarak aynı şeyi anlatır. Çingeneler Tarot kelime
�. i ı ı i n Thoth' den geldiğini bu yüzden de Thoth'uri
Trnlh'un kutsal kitabı olduğunu düşünürler. Çingeneler
.ıl l·�li zamanlarda sırlarını onlara güvenen cadılarla, si
l ı i rle ilgili işlerde beraber çalışmışlardır. (Göçebe olmala-
11 nedeniyle çingeneler cadı avının ölümcül etkisinden
k ı ı rl ulmuşlardı.)
Çingene kültüründe erkek Güneş'le Kadın ise Ay'la
ı ıı.de�leştirilir. Her kabilede bir çingene anne vardır. Bu
220
Paganların dinsel baskı altına alınmasının giderek
arttığı onbirinci ve onüçüncü yüzyıllardı. Yakın ve Uzak
Doğu'ya ticaret yollan açıldı. (Örneğin Marco Polo ve
ailesi 1266' da Pekin' e bir tüccar olan Kubblar Klon' la
birlikte yitmişlerdi.) Moğullann tüm dinlere ve inanışla
ra karşı olan hoşgörüsü sebebiyle Pekin, Budistlerin,
Konfüçyonistlerin, Taoistlerin, Şamanistlerin Müslü
manların, Yahidelerin, Nestoryunlann, Hristiyanların
ve Gnostiklerin toplanma yeri olmuştu.
Aynı süreçte Iskandinavya, Rusya ve diğer Kuzey
ülkeleriylede ticaret başladı. Müthiş bir kültürel etkile
şim başladı ve tüccarların ulaştığı yerlere hemen ardın
dan rahipler de gittiği için birçok düşünce kaynakların
dan uzakta yeşillenmeye başladılar.
Bu sırada birçok klasik Yunan ve Pers metinleri,
özellikle skolastik merkezler olan İspanya'nın Toledo
kentinde ve Fransa' nın Montepiller kentinde çevrildi .
1066' daki Normun İstilası içine kapalı Kelt Krallıklarıyla
Avrupa düşünccesini karşılaştırdı. 1145-53' de Bernard
Sylvester'in yazdığı da Mundi Universttate büyük bir
ilerlemeydi. Sylvester Kitabında doğayı, doğurgan ana
tanrıyı, ayn ve yıldızları anlattı. Onikinci ve Onüçüncü
yüzyıllarda Güney Fransa ve Kuzey İtalya' da Gnostik
ya da Katar uygarlığı gelişti. Fransa'nın Tauluse bölge
sinin yanındaki merkezleri Albi dolayısıyla . bu uygarlığa
Albigensianlar da .denmiştir. Bu uygarlıkta Taoculardaki
gibi ikinci bir inanış vardı. Aynca Arkana Majör'ün 22
kartı ile de ilgiliydiler. Çoğunlukla Hristiyan olmalarına
karşın inanışlarında Pagan yan ağır basıyordu. Bu in
sanlar engizisyon tarafından ezildiler ve yokedildiler.
Topraklan da engizisyonculann ellerine geçti.
Tarot kartlarından ilk olarak sözedilişi ondördüncü
"
yüzyıla rastlar. 1377' de yazdığı kitabında Papaz Brefield
Switz kart oyunlarından bahseder. 1379' da da Belçıkalı
221
Duke Brabont kart destesi satışım anlatir. O zamandan
sonra tüm Avrupa' da, kilise tarafından pagan sembol
cülüğü korkusuyla yasaklanana dek, kart oyunlarına
göndermeler devam etti. (Yasaklar 1397' de Paris'te,
1440' da Studdgart' ta konuldu.)
Bilinen en eski kart desteleri onbirinci yüzyılda Çin
ve Kore' de görülmüştür. Bu desteler dört ve sekiz seri
den oluşabiliyordu. Günümüzedki kozların da bu seri
lerden ayrılıp evrilerek ortaya çıkmış olmaları muhte
meldir. Dört adet seri modern oyun destesinin temelini
oluşturur.
En eski Tarot destesi ise 1415' de Milan'lı Visconti
Ailesi için yapılan "Bembo" destesidir . Bu deste "Tar
rochi" adlı bir oyun için kullanılıyordu . Ve 14 kartlık
dört seri ile 22 renkli karttan oluşuyordu . Sonra Röne
sans zamanına denk gelen Marseiles destesi gelir. En
çok kullanılan deste ise 1910'da A .E. Waite'nin yardı
mıyla Pamela Coleman Smith'in çizdiği RİDER WAİTE
destesidir. Bu kişilerin ikisi de gizli Golden Dawn (Alhn
şafak) hareketinin üyesiydiler. (bkz. Tarot bölümü bibli
ografyası.) www .facebook.com/pagani zmturkiye
DELİ
DELİ normal bir kart destesinde olduğu gibi arkana
majör'ün de en şiddetli kartıdır. Numarası yoktur ama
222
Tarot' un ı:ınlattığı kendi içine yolculuğun başlangıcı sa
yılır. DELi kişinin farkındalık derecesine göre iki şekilde
düşünülebilir. Kimseye aldırmayan, meleklerin bile git
meye cesaret edemediği yerlere gidin. Ve gittiği heryer
de sürekli zarar veren aptal, düşüncesiz bir kişi anlamı
na gelebilir. Kişinin aptalca bir karar verdiğini ya da ve
rebileceğini gösterir. Kişi kararının bedelini en iyi ihti
malle utançla, en kötü ihtimalle bir felaketle ödeyecek
tir. Eğer dert kartların özellikle KULE, ŞEYTAN ve bazı
durumlarda AY; DELİ'nin çevresine düşerse bu sonu
cun olumsuz olacağını gösterir. Eğer etrafındaki kartlar
olumluysa, örneğin KADER ÇARKI; KUVVET; GÜNEŞ
veya YILDIZ, her şey iyi gidecektir. Yani sezgilerinize
güvenerek ilerlemek size yarar sağlıyacaktır.
Daha derin bir anlamda DELİ iç tepkilerinize duy
dugunuz güven, ruhunuzdaki azimlilik ve yaşamdaki
ilerleyişinizle ilgilidir. Tüm gizemli geleneklerde bilgelik
yolunda ilerlerken hileli ya da aldatıcı yollarda karşıla
şacağınız bir acemilik dönemi vardır. Hakikatı arayan
kişi sıradan yaşamını terkederek kendi kendini bilmenin
ayrı yolunda ilerlemelidir. Eğer DELİ kutsal bi yolculu
ğa başladığınız sırada gelirse bu iç ya da dış yolculuğa
yalnız gidilmelidir ve klavuzunuz yalnızca içgüdüleriniz
olmalıdır. www.focebook.com/paganizmturk iye
1 - SİHİRBAZ
Astrolojik Sembolü: Ay
Bu numarası olan ilk karttır. Ben SİHİRBAZ'ı hile
kar olarak da adlandınnrn . Orta Çağda o taşrada yaşı
yan seyyar sihirbazdı. Hokkabaz, şarlatan ve üçkağıtçı
olan sihirbaz nasıl dalavere yapacağnı bilen 'kişidir. Bir
şeyleri gösterip kaybedebilir, optik aldatmacalar, kart
. 223
hileleri yapabilirler. Ama şu da var ki, SİHİRBAZ aynı
zamanda tanrıların, bize günlük yaşamın aldatmacadan
ibaret olduğunu gösteren, habercisidir. Günlük yaşam
daki bayağı kazanımlar yerine gerçek hazineler vaade
der. Bu kart genellikle yeni bir haberin geleceğini göste
rir. Sorunların üzerindeki örtü kalkacak ve herşey netle
şecektir. Daha derin bir anlamda SİHİRBAZ olayların
arkasındaki nedenleri görmek, gerçekliğin doğasını an
lamak, ruhani olanı günlük yaşama geçirerek ruhani
enerjileri harekete geçirmek için aldatmaca örtüsünün
arkasını görme ihtiyacını anlatır.
2 BAŞRAHİBE
-
Astrolojik sembolü: Ay
Başrahibe büyük ananın kahin yönüdür. Tüm bilin
cin, bilmenin ve görmenin ötesinde bir akıl, ihtiyaç du
yulan dişidir. Derin, gizemli anlaşılmaz, nadir ve akış
kandır. O, çağların zihni, hakikatleri'n koruyucusu Tan
rısal kadındır. BAŞRAHİBE eski destelerde PAPA'nın
dişi karşılığı olan Papess olarak ta adlandırılmıştır, ama
bana kalırsa bu onun gücünü sınırlamak anlamına gelir.
Onun kökleri, eski öğretilerin koruyucuları toplumun
etrafında döndüğü merkezler olan Mısırlı Başrahibelere
dek gider. Tılsımları okuduğu için bir kahin olabilir ama
asıl işi rahibelikti. Tarot falında karşımıza çıkması: de
neyimlerimizi derinleştirene ve yaşamımızda daha derin
ve anlamlı olan şeylerle ilgilenm� zamanının geldiğini
gösterir. Aynı zamanda inzivaya çekilme, meditasyon,
iç huzuru sağlama veya yoğunlaşma anlamına da gelir.
Artık düşler daha önemli olacaktır, bu yüzden onları
dikkate alın. Şiir yazın, dansedin, müzik dinleyin ve
derinlerinizden gelecek olan mesajlara açık olun.
224
3 - İMPARATORİÇE
Astrolojik Sembolü: Venüs
İMPARATORİÇE toprak ana, doğurganlık, Verimli
lik, bolluk ve toprağın bize verdiği tüm güzellikleri an
lahr. Duygusal zevkleri, fizikselliği, cinselliği bir bebeğe
ya da fikire gebeliği, bütün derecelerde yaratıcılığı tem
sil eder.
İ1PARATORİÇE aynı zamanda İmparator' u n eşi,
dişil önder, gücünü elde etmek ve tutmak için dişiliğin
den vazgeçmeyen kadın gücü ve otoritesidir. Bu onun
eril ve sert olmadığı, kadınsal yöntemlerle güç kazandı
ğı anlamına gelir. Fiziksel anlatım genellikle anne ya da
dansöz, atlet, Hatha yogasının öğrencisi ve masözdür.
İ1PARATORİÇE kişinin bedeniyle daha iyi bir ilişki
kuracağı ya da buna ihtiyacı olduğunu gösterir. B eslen
me sorunu olanlara dünya ana gücünü canlandırm aları
için meditasyon yapmaları gerektiğini anlatır. Dah a de
rin bir anlamda ise fiziki dünyayla ortak noktalar bul
mak, ama bunu onu küçümsemeden; Halize etın eden1.
beslenme, cinsellik, para ya da güç konusunda huzurlu
olmak demektir.
4 - İMPARATOR
Astrolojik Sembolü: Mars
İ1PARATOR; lider, bilgece yönetim, eril otorite ve
baze ı:ı kanun bazen kılıçla yönetim demektir. Bu yüz
den Th1P ARA TOR her zaman bir devlet adamı olduğu
kadar savaşçıdır da. Ne yazık ki bu konuda olumlu ör
nekler sayılıdır. Bu olumlu örneklerden biri Britanya
Kralı Arthur' dur. Arthur akılı ve iyi bir yöneticiydi, şö
-
225
valyeleri de zayıfları kötülere karşı savunmalarıyla ün
kazanmışlardı.
Kral Arthur içimizde var olan akıllı ve cesur otorite,
isteklerimiz ve eteklerimizdir. Ama ne olursa olsun İM
pARATOR çoğunlukla kadınlan ezen babaerkil güçleri
temsil eder. O tecavüzcü, zorba istila ordularının, güçlü
olan haklıdır mantığının temsilcisidir.
O gelişen ülkeleri parçalayan, toprağı kirleten, öz
gür düşünceyi yokeden kurumdur. Bu kart geldiğinde,
özellikle de HİEROPANT ya da ADALET kartları yanın
daysa, ağabeyinizle, polisle, sosyal güvenlikle, vergi
memurlarıyla, üniformalı zorbalar ya da zorbaca davra
nan kişilerle aranızda sorun çıkabileceğini işaret eder.
Eğer kartın etrafında KUVVET ya da GÜNEŞ gibi
olumlu kartları da göremiyorsanız bu kişi ya da kurum
lar size zarar vermeden kendinizi güvence altına alın.
Aynı zamanda bu kart yaşamımıza güçlü ve sağlıklı bir
erkeğin gireceğini de gösterebilir, bize bizim gücümüz
ve diğer insanların güçleri hakkında bilgi verir. ·
5 - HİEROPANT YA DA PAPA
Astrolojik Sembolü: Satürn / Oğlak
HİEROPANT başka bir sorunlu karttır. O başrahip,
Büyücü Merlin, geleneğin koruyucusu, büyük patron,
çingene prenstir. Gerçekte BAŞRAHİBE'nin eril karşılı
ğıdır. Peki nerededir? Ne yazık ki çok iyi gizlenmiştir.
Çağdaş toplumda rahiplere saygı duyulmaz . Yüzyılar
boyunca güçlerini kötüye kullandıklarından, insanlar ki
liseleri ruhani hakikatlerin öğretilmesi ile değil ikiyüzlü
lük, samimiyetsizlik önyargılılık ve aldırmazlıkla özdeş
leştirmişlerdir. Zorba İMPARATOR gibi PAPA'da ka
dınlara ve dişi olan herşeye karşı olan nefretiyle eril ru-
226
haniliği modelinin ven çarpıtılmış halini temsil eder. Bu
nedenle PAPA kadınlar için kötü bir karthr ve sistem,
duygusuzluğu, eğilmez bürokrasiyi, özellikle dinde,
dogma ve kurallarda erkek caniliğini anlatır. Polisle sür
tüşme, özellikle ADALET kartı yakındaysa meclis üyele
ri; politikacılarla ve küçük memurlarla sorun çıkacağını
gösterir. Bu kart aynı zamanda kadınların dinsel görev
lerini yerine getirmek için erkek dinsel hıyerarşisiyle
olan mücadeleleriyle de ilgili olabilir. Daha derin bir an
lamda ise BAŞRAHİBENİN ruhani ekin için başvurdu
ğu sezgi ve yoğunlaşma yerine çalışma, uygulama ve
araştırmayı temsil eder.
İMPARATOR gibi HİEROPANT'da kutsal erkeği
temsil eder. Nasıl İMPARATOR dünyevi güçse HİERO
pANT' da ruhani ya da dinsel güçtür. İki bin yıllık kanlı
bir babaerkil dönemi erkekliğin olumlu yanlarını bul
makta bizi hayli zorlamaktadır. Belki gelecekti olumlu
luk yine erkeklerce sağlanacakhr ama biz bugünle ilgile
niyoruz ve şu bir gerçek ki bu kart kadınlar için genel
lil<le dert demektir.
Sonraki iki kart seçmeyle ilgilidir. Gücü kullanmayı
öğrendikten sonra yaşamımızda ve değer sistemlerimiz
de yapacağımız değişiklikler için seçeneklerle karşılaşı
rız .
6 - AŞIKLAR
Astrolojik Sembolü: İkizler
AŞIKLAR insanların hakkında coşkun duygular
besledikleri bir karttır ama aşkla olan bağlantısına kar
şın bildiğimiz anlamda aşkı temsil etmez. Aslen seçe
nekler ve parçalarımızın uyumuyla ilgilidir. Aşk daha
doğrusu aşık olma durumu, bizi tamamlayan karşıtımızı
227
bulmamız ve ardından onu yaşamımızın bir parçası ha
line getirmeye çalışmamızla ilgilidir. Bu durum genellik
le alışma ve uzlaşmayı zorunlu kılar, bu yüzden acı ve
rebilir ve statükoyu yıkabilir.
Aşk birleştirir ve yönetir, bize alçakgönüllülüğü ve
sevecenliği öğretir. Kutsal aşk iyileştirir, dünyevi aş� ise
alçakhr. Hangi yolu izleyeceğimiz ise bize kalmıştır. İf
fetimiz bizi aşkımızı kutsallaştırmaya ve en yüksek ne
deni aramaya iter. Eğer bu kart karşınıza çıkarsa ya ya
şamınıza yeni bir aşık girecektir ya da olaylar sizi, ilişki
lerinizi ve kendinize ya da başkalarına nasıl davrandığı
nızı, değerlendirmeye itecektir. Daha derin bir anlamda
AŞIKLAR bize yüreğimizle davranmayı, bağlardan ve
beklentilerden uzak bir aşkı amaçlamayı, koşulsuz aşkı
öğretir.
7 SAVAŞ ARABASI
-
228
SAVAŞ ARABASI'nın gösterdiği kişiler, onları dol
duran enerjinin daha büyük bir kaynaktan geldiğini öğ
renmek zorundadırlar. Biz bu enerjilerin kaynaklan de
ğiliz, yalnızca araçları ve kanallanyız. SAVA Ş ARABA
Si'nın düşünün sebebi gücünün kendinden kaynaklan
dığını sanmasıdır; düşüşten önce ise mutlak gurur var
dır.
Daha yüksek bir seviyede SAV AŞ ARABASI eril ey
lem ve katılım enerjilerinin, dişil sevecenlik ve aşk ener
jileriyle kaynaşmasını anlahr. Sürücü bu iki kutbu gös
termek için arabaya iki at koşmuş olarak çizilmiştir. Öğ
retisi d�nge ve uyumdur.
İlk yedi kart SAVAŞ ARABASIYLA sona erer. Yedi
kutsal bir sayıdır. Bitirme ve tamamlamayla ilgilidir. İlk
yedi kartla yolculuğumuza başladık ve gelişecek olan
günlük sorunlar ile ödülün görünüşleriyle (BAŞRAHİBE
ve SİHİRBAZ) karşılaştık. Sonraki yedi kart bizi içleri
mize, daha derinlere götürecektir.
8 - ADALET
Astrolojik Sembolü: Terazi
İsminin de belirttiği gibi ADALET, dengeyle, alınan
ve verilenin oranıyla, bir ortayol bulma, denge kurma
çabasıyla ilgilidir. Sıradan seviyede bu kart polisle ya da
konunda sorun, bir iş hakkında dürüst olma ihtiyacı gi
bi anlamlara gelebilir. (Sonuç hakkında yargıda bulun
mak için ertafındaki kartların olumlu olup olmadığına
bakınız.) Belki kişiye dürüstçe davranılmıyordur ya da
kişi konu üzerinde daha dengeli bir bakış açısına gerek
sinim duymaktadır. Aynı zamanda bu kart kişinin den
geli olduğu, bir eşitlik durumuna ulaştığı ya da böyle
bir duruma ihtiyacı olduğunu da gösterebilir. Kişinin
229
zihninde dürüstlükle tarafsızlık ve soruna kendini dü
şünmeyerek bakma konusunda tartışmalar olabilir.
ADALET kartı yapılmış seçeneklerin sorumluluğunu al
mayı ve kişinin kendi hatalarını affetmesini ve kontrolü
nü eline almasını ifade eder. Bu kart pasif değil, aksine
aktiftir, eğer yaşamımız tek yanlıysa dengeyi kurmak
için harekete geçme gerekliliğini gösterir. Daha derin
bir anlamda ise KARMA kurallarını anlatır. Ne ekersek
onu biçeriz, her eylem karşıtını doğurur, başımıza gelen
herşeyden sorumluyuzdur.
9 - HERMİT
Astrolojik Sembolü: Başak
ADALET'in değerlendirmesinden sonra HERMIT'in
başlangıcı gelir. SİHİRBAZ' dan sonra akıl spiralinin da
ha derin bir döngüsünü temsil eden bu kart bir akıl kar
tıdır. Estetik pratiğe yönelmiş aklı, meditasyonu, oruç
tutmayı, gizli kanunları öğrenmeyi, yalnızlığı ve yoksul
luğu anlatır. Eğer bu kart bir "dağılım " (b.k.z. s . 196) da
gelirse, genellikle kişinin bir süre kendini dünyadan so
yutlamaya gereksinim duyduğunu gösterir. Kişi yaşamı
nı yalnızlaştırmalı ve derinleştirmelidir. Aynı zamanda
başlanacak olan yeni bir öğrenimi de gösterebilir ama
bu öğrenim yalnız ve günlük yaşamdan ayn yapılacak
tır. HERMİT mutlaka kişinin fiziksel olarak geri çekile
ceği anlamına değil, enerjisini ve dikkatini kendi içine
odaklayarak ruhani kişiliğini beslemesi anlamına gelir.
Daha derin bir anlamda bu kart ruhun karanlık gecesini
temsil eder. Kişi kendini yalnız, terkedilmiş ve kimse
nin ulaşamayacağı kadar uzakta hisseder, kendi kişisel
enerjisiyle iyileşmek zorundadır.
230
10- KADER ÇARKI
Astrolojik Sembolü: Jübiter
Yanyolda karşımıza KADER ÇARKI çıkar. Bu kartla
beraber şanslar, değişimler, süprizler ve üzüntüler gelir:
Bu kart genellikle iyi haberler, açılan bir kapı, görülen
bir fırsat, yakın gelecekteki değişimler anlamına gelir.
Kişiden daha büyük güçler faaliyet halindedir. Kendini
zi olayların akışına bırakın, haya tımıza giren yeni etkile
re açık olun. Yapabilirseniz seyahate çıkın; bakış açınızı
değiştirin, yeniliklere açın; eski görüşlerinizden huyları
ruzdan, kalıplarınızdan uzaklaşın. Daha derin bir an
lamda bu çark KARMA'nın çarkıdır ve amaç çarkın asıl
hareketli yeri olan dış kenarına ulaşmak, bağımsızlığın
ve özgürlüğün sabit merkezine yerleşmektir. Çoğunluk
la bu yolda ilerleyenlerin yaşamı Karmik oluşumlarla
doludur. Eşyalar, insanlar ve mekanlar korkunç bir hız
la gelip geçerler, bu insanlar, dışsal değişimlerin ne ka
dar etkili olurlarsa -olsunlar kısa ömürlü olduğunu öğ
renmişlerdir. Tek durağan olan ve istenen güvenlik
duygusunu veren ruhun ya da canın değişmez doğası
dır. Aman bütün bunları ancak tekrarlanan şoklarla, de
ğer verdiklerimizi kaybederek öğreniriz. Ne olmadan
yaşayamayacağımızı ve neyin gereksiz olduğunu böyle
ce biliriz.
231
İMPARATORİÇE' den KUVVET' e ilerleyişimiz bize
çoğumuzda içgüdüsel olarak bulunan mücadele içgüdü
müzü gösterir. Problemlerin (para yiyecek, . . . . ) üstesin
den nasıl geldiğimizi anlatır. Sapkınlıkların üstesinden
gelerek enerjimizi bize zarar veren değil yaşamı destek
leyen eylemliliklere yöneltmek için gerekli bilgiyi KUV
VET' te buluruz. Hırsı çözümlediğimiz onu HERMİT'in
esteti.kelliği ile destekleyip her ikisinin de var oldğu
ama hiçbirinin fazla olmadığı ortak bir zemini KUV
VET' te bulmaya çalışırız. DİLBER'in ruhani gücü (aşk)
yenilmez arslan (ormanlar kralı)'ın üstesinden gelir ama
hiçbiri boyun eğmez, beraberdirler ama kavga yoktur,
yalnızca karşılıklı bağımlılığın, biri olmazsa diğerinin de
olmayacağının bilinci vardır. Doğanın bize öğrettiği şey
de budur, onu yenebiliriz ama kaybeden biz oluruz,
onunla ortaklaşa yaşamayı öğrenirsek de her ikimizde
kazanırız.
232
karlık yapmanız gerekebilir, size daha önce değ�rll ge
lenler artık değersiz görüneceklerdir. ASILMIŞ ADAM
beklemeyi, sessizliğin sesini dinlemeyi normal eylemi
azaltmayı gösterir. Yapabileceğimiz tek şey ruhuı:n uzun
sesini dinlemektir.
13- ÖLÜM
Astrolojik Sembolü: Akrep
ÖLÜM'ün gelişi her zaman şok edicidir. Bu �rt en
der olarak fiziksel ölümü anlatır o da etrafıncJ.a kötü
kartlar (Büyük değişim ya da .zorlama) varsa KlJLE ya
da çok fazla KILIÇ bu tehlikeyi gösterirler.
Genellikle ölüm günlük hayatımızdaki ölümleri an
latır; örneğin bir ilişkinin, arkadaşlığın, işin, e\'in, bir
kimliğin, kötü bir huyun ölümü, yaşamımızdcı.ki dö
nemsel bitişler, bir sanının ölümü. ÖLÜM; ASILMIŞ
ADAM' dan sonra kişinin gereksiz olarak bel rlediği
yanlarının ölümü anlamına gelir. Eski gizemli Il\e tinler
de "alt ben"in ölümünden de bahsedilir. Anlatı.lın ak is
tenen bunların ölümü değil sonbaharda yeni bir doğum
için bitkilerin daldığı uykuya dalmalanydı. Eğer doğa
mızda var olan zararlı bir yanımızı beslemeYi kesip
enerjimizi yaratıcı yönlerimize kaydırırsak bu Olumsuz
yan sonunda enerji eksikliğinden ölür. Ama untı tulma
mi'-lıdır ki burada anahtar kafamızdaki cinlerle doğru
dan savaşmak değil; iyi, hakiki ve güzel olana Odaklan
maktır. ÖLÜM bize yaşamın döngüsel olduğunı.ı. birşe
yin doğması için bir başkasının ölmesi gerektiğini öğre
tir. Bu doğanın da bahçıvana öğrettiği ilk derstir. Herşe
yin kendi mevsimi vardır.
233
14- ÖLÇÜLÜLÜK
Astrolojik Sembolü: Jubiter
15-ŞE\:TAN
Astrolojik Sembolü: Oğlak
234
ŞEYTAN'la ÖLÇÜLÜLÜK'ün ruhani yükselişi ve
iyileştirici enerjisi sınanır. ŞEYTAN kartında gölgemiz
le, doğamızın karanlık, kötü yönleriyle karşılaşırız.
ŞEYTAN bizi iyiden uzaklaştıran herşeyi, cinselliği, pa
rayı ve gücü temsil eder. Ayartıcı ve çoğunlukla doy
mak bilmez olan bu özellikler birçok disiplinde en bü
yük saptırıcı engellerdir. Aşksız seks, para sevgisi ve
güç hırsı bizi doğrudan ŞEYTAN' a götürürler. Bunlar
bizi esir eder ve şeytana bağlı kılar, çünkü hiçbir zaman
doyurulamazlar. Örneğin, eğer paranın boyunduruğu
altındaysanız hiçbir zaman sizin için yeterli parayı kaza
namazsınız iyi bir kazanç bir süre doyum sağlar ama
sonra aynı tiryakilik gibi daha fazlası için uğraş başlar.
Aynı şey aşksız seks ve güç için de geçerlidir. Tüm
bunlar bizi gittikçe hakikatten uzaklaştıran olanaksız
düşlerdir. Tüm tiryakilikler ŞEYTAN'la beraber yürür;
son bir içki, son sigara, başka bir son çikolata . . . Böylece
içine düşdüğümüz isteğin kısır döngüsünde anlık do
yumlar ve aynı istekler devam eder. Barış yalnızlık ve
sessizlik ŞEYTAN'ın nefret ettiği şeylerdir. ŞEYTAN,
aklı açmazlar üzerine odaklar böylece eylemlerimizin
akılcılığını sorgulamaya vaktimiz kalmaz. Tüm bunlar
zararlı davranışlardır. Korkuya yol açan ÖLÜM kartının
tersine herkes ŞEYTAN'ı bilir ve tanır. ŞEYTAN gizli
dilde "eşikte oturan" olarak bilinir. Olgunlaşmadan ön
ce karşı karşıya gelmemiz gereken kabusun ta kendisi
dir.
M�ry Swale ŞEYTAN'ın LİLİTN (bkz. bölüm 3)'in
erken bir açılım olduğunu ileri sürer. LİLİTN M.Ö.
2000' de ŞEYTAN kartının hemen hemen aynı biçiminde
bir BAŞ kabartmasında işlenmiştir. Bu nedenle babaer
. ki.ilikte şeytansal olarak görülen vahşi, dizginlenemeyen
ilkel kadım temsil ediyor olabilir. ·
235
16 - KULE
Astrolojik Sembolü: Uranüs
Kule insanın yaşamındaki gereksiz yapılan yıkar.
ŞEYTAN' la karşılaştığımızda bir kişilik olarak kurduğu
muz kağıttan ev yıkılır . Bu çoğunlukla beklenmeyen,
bir yıldırımın her şeyi yıkması gibi aniden olan birşey
dir. Eğer kumun üzerine kurulmuşsa KULE evi yıkar
ama biz, yani ruh sağlam kalır. Çoğunlukla böyle deği
şiklikler, kendimizi bulduğumuz ve genellikle hareket
ettiğimiz kırk yaş civarında yaşanır. Aslında hayal etti
ğllniz gibi olmadığımız büyük bir şok yaratır; birçok in
san bunun ayırdına varınca rahatsız · olur; tedirginlik
hissederler. KULE'yi bize gereksizlik, ayrılık, yas tutma
gibi şeyleri yaşatan dünya olarak hissedebiliriz. Bir has
talık birdenbire ortaya çıkıp yaşantımızı darmadağın
edebilir. KULE' yi gördüğümüzde yapabileceğimiz tek
şey nazikçe vazgeçmektir. Hayatımızıda KULE'nin gös
terdiği ne varsa yok olup gitmelidir. Bunun sonucunda
ki değişimler bize u yumsuz, sebepsiz ya da akıldışı ge
lebilir ama yapabileceğimiz yegane şey anlayamadığımız
güçlerin faaliyette olduğuna güvenmek ve ileride herşe
yin düzeleceğine inanmaktır.
17- YILDIZ
Astrolojik Sembolü: Balık
Kabustan sonra umut gelir. YILDIZ, sağlık; ışık, ba
rış, sakinlik ve netlik vadeder. Donuk enerjisi yorgun
yolcuları canlandırır ve net ışığı onlara klavuzluk eder.
YILDIZ, sağlık, derinlik, açık dişi enerjisi, durgunluk ve
boşluktur. Kendini şeytani duygulardan arındırmak bir
boşluk yaratır ve ruhun enerjisi buraya yönelerek onu
236
doldurur. Kişi tazelenir ve yeniden dolulaşır. Tarota ba
karken YILD IZ h astalıktan sonra sağlığın düzelmesini,
çaresizlikten son:ta umudu ve depresyondan sonra
enerjiyi temsil eder.
18 - AY
Astrolojik Sembolü: Ay
Ay'ın kendisi gibi bu kart da ikili bir doğaya sahip
tir. Normalde ay sanalliği, aldatıcılığı, çarpılmışlığı, kar
maşayı, bazen histeri ve takıntılar gibi istenmeyen ruh
sal görüngüleri anlatır. Acemi kişi için ay, çok fazla
düşlerde yaşama ya da gizli enerjilerle bilinçsizce uğraş
mayı gösterir; aytıca çocuksu, gerilemiş, büyümeye ve
sorumluluklarıyla yüzleşme ihtiyacında olanları da anla
tır. Sihrrsel enerjilerle uğraşanlar için ay fazla duyarlı
oldukları ya da di.i.şündükleri kadar yetenekli olmadıkla
rını anlatır.
Ay kartı geldiği zaman sihirsel enerjilerle uğraşmak
için iyi bir zamandır ama kendinizi dış etkilerden koru
mak için fazladarı dikkat gerekebilir. Düşlerinizi, içgü
dülerinizi ve se'.gilerinizi dinleyin, çevrenizde neler
olup bittiğine daha çok dikkat edin . Gözlerinizi ve ku
laklarınızı açık tu tun . Ay aynı zamanda sihirsel işin al
datıcılığını da te msil eder. Sizi olduğunuzdan daha güç
lü olduğunuzu sa.nmaya iten sihirsel bir benlik geliştire
bilirsiniz. Bu şekilde yaptığınız işin sihirselliğinde kay
bolabilir, işin ken disini unutabilirsiniz.
19 - GÜNEŞ
Astrolojik Seillbolü: Güneş
237
Güneş yeniden doğum, bir çocuğun kalbi ve sonsu
zun kuvvetidir. Yeni ve önemli birşeyler olmaktadır.
Tohumlar köklenmiş ve yeşermeye başlamıştır. GÜ
NEŞ , geniş, sıcak, iyimser ve zevkli bir duygu verir. İyi
zamanlar, ortaklıklar, güven, yeni dışa vurum biçimleri,
büyük yarahcı patlamalar ve bilincin, genişlemesi GÜ
NEŞ 'le olur. Kişi ateşten geçmiştir ve şimdi ışıkla yıka-
·
nıyordur.
20 - YARGI
Astrolojik Sembolü: Satürn
Yeniden doğumdan önce yücelme gelir. GÜNEŞ iç
ve dış dünyalar arasındaki yapay duvarları yıkar ve
YARGI kişiyi daha anlamlı bir hayata doğru evrilmeye
çağırır. Bir kavşağa erişilmiştir; eski ben kaybolur ve ye
nisi ortaya çıkar. Bu acemiliğin sonudur, çember başlan
gıcına döner; bu YARGI' yla anlaşılır ve yaşam devam
eder.
21 - DÜNYA
Astrolojik Sembolü: Yay
DÜNYA, tekerleğin dönüşünü, hareketi, değişimi,
yeni başlangıçları, yeni insanları, yeni yerleri, yeni de
neyimleri temsil eder. Kişi, kendi evresinin merkezidir
ve dört öğe onun etrafındadır; güç asasını taşır ve yaşa
mın dansını yapar. DÜNYA, kozmos, hakikat ve özdür.
Dişil prensibin bayrağı zaferle dalgalanmaktadır artık,
çember tamamlanmıştır. Çark bir kez daha döner.
238
- Kule
Sihirbaz
Savaş arabası
Aşıklar
Kuvvet
Adalet
N
UJ Almış adam
l.O Güneş
Yıldız
Dünya
·
TILSIMLAR - TOPRAK
Tılsımlar ve modern destedeki karolar, mad.di dün
ya, para ticaret ve tüccarlarla ilgili olduğu kadar duygu
sallıkla da ilgilidir. Tılsımların sonbahar ve Satürn geze
geniyle bağlan vardır. Büyücülükte tılsım insanlığın,
beş köşeli yıldızın ve kozmosun sembolüdür. Masonlar
la, işadamlanyla, ustalarla, işçilerle ilgilidir. Tılsımlar
duyum özellikleriyle ilgili olarak devamlılık, sağlamlık
sağlar, pratik çözümler bulurlar. Tılsımlar fiziksel ger
çeklikle ne kadar rahat ve usta olduğumuzu gösterirler.
240
Maddi yaşam çevresinde para, yiyecek ve duyumsal ge
reklerimizi nasıl doyuracağımızla ilişkilidirler.
ASALAR - ATEŞ
Asalar modern destedeki sineklere denk düşer ve
ateş ögesini temsil ederler. Asalar sihirli çubuk, psiko
posun asası, çobanın değneği, papazın sopası olarak da
görülebilirler. Asalar girişkenliği, gelişmeyi, ilerlemeyi,
ustalığı, keşfi, enerjiyi ve gururu temsil ederler. Bu seri
yaz mevsimiyle, sinirlilikle, Jubiter gezegeniyle ve Gü
neşle ilgilidir. Asalar doğru, güvenilir ve dürüst insan
ları simgelerler. Sezgisel özelliğe bağlı olarak herhangi
bir yöne yöneltilebilen güçlü enerjileri, irade gücünü ve
kendinizi nasıl yansıttığınızı anlatırlar. Asalar emir çu
buklarıdırlar ve otoriterdirler. Ateş aynı zamanda özge
lişirnini ve kim olduğunuzu öğrenmeyi simgeler.
KILIÇLAR - HAVA
Kılıçlar genellikle kötü haberler verir; anlaşmazlık,
kaygı, tartışma ve kötü kaderi belirtirler. Bu seri savun
manın ve saldırının ikiz gücünü temsil eder. Asalar, ce
saret, yiğitlik, zor ve hırsla ilişkilidirler. Kılıçlar liderle
ıin ve savaşçıların serisidir. İlkbahara, Merkür' e ve
Mars' a bağlıdırlar. Bu serinin kartları düşünmeyi; ne
denlemeyi, analiz etmeyi, sözlü iletişimi, dedikoduyu,
iftjrayı, rivayetleri, söylentiyi anlatırlar.
KUPALAR - SU
Kupalar aşkla, duygularla ve mutlulukla ilgilidir.
241
Kupa kutsal kasenin ve yüreğin sembolüdür. Genellikle
kupalar karh zevki, şehveti derin duyguyu ve sevecenli
ği anlatır. Mısırlılar yüreği ruhun bulunduğu yer olarak
düşünürlerdi ve birçok kültürde kalbin ölümsüzlük içe
ceğini taşınığına inanılır. Kupalar aristokratları, din
adamlarını, duygulu insanları, semp;:tiyi ve romansı
gösterir. Bu seri kişinin duygusal ihtiyaçları ile olan iliş
kisini yansıtır. Kupalar kış, Ay ve Venüs'e bağlıdır.
AS(BİR), İKİ, ÜÇ
Aslar serilerin temelini ya da özünü oluştururlar ve
genellikle iyi kartlardırlar.
Tılsımların ası, gelen parayı ve maddi şeyleri anla-
tır.
Asaların ası, enerji yenilenmesini, yeni projeleri ve
ya sezgileri gösterir. Kılıçların ası, düşünce açıklığını,
problemler ve durumlar karşısında eyleme geçmeyi, ka
rarsız eylemleri gösterir.
Kupaların ası duygusal yoğunluğu, aşkı, mutlulu
ğu, yüreğin iyi zamanlarını anlatır.
İkiler çokluğu, dengeyi, gelişmeleri, asta başlananın
devamını gösterirler.
Tılsımların ikisi fazla para veya kaynak ya da iki iş
anlamına gelir.
Asaların ikisi kuvvetinizin ölçüsünü, ne kadar ileri
ye gidebileceğinizi gösterir.
Kılıçların ikisi ılımlı barışı, yüzleşilmeyen problemle
ri anlatır.
Kupaların ikisi birliği, aşkı, kalplerin karşılaşmasını,
yeni bir arkadaşı ya da sevgiliyi gösterir.
Üçler genellikle uyuşmazlığı, üçüncü bir durumu
temsil ederler. Bunlar işleri dinamikleştirebilecekleri gibi
242
��
yalpalamaya da yol açab r e� .
Tılsımların üçü zor bır ışın başlan ğıcmı, yıpranmayı,
yeteneklerinizin arınm asını göste�r . ·
Asaların üçü bereket, erdem, ileriye dönük plan de
mektir.
Kılıçlaıi.n üçü üzüntü, söylentiyle yaralanma, dedi
kodu, ye rinize geçen biri, güç m ücadelesi anlamına ge
lir.
Kupaların üçü eğlenceyi, kutlamayı, iyi zamanlan,
kadınların birliğini, bereketi belirtir .
Üçlerden sonra belirsiz bir ba şlangıç durumuna ge
çiyoruz ve artık gerçekleştirmeye do ğru ilerlenmelidir.
243
Asaların beşi kişinin kendisiyle ve başkalarıyla olan
kavgalarını, kendi kuyruğunu kovalamayı, gereksiz sür
tüşmeye ayrılan zamanı ve harcanan enerjiyi anlatır.
Kılıçların beşi aldatılmayı, fikirlerin çalınışını, sinsi
davranışı ve sürtüşme sonucu kazanmayı gösterir.
Kupaların beşi duygusal kaybı, acıyı, üzüntüyü, ke
deri, depresyonu belirtir.
Altılar özedönüşü anlatırlar. Kaybolmuşluğunuz bi
ter, zararı tamir eder, bir şekilde uslanarak serinin der
sini öğrenirsiniz.
Tılsımların altısı yardımseverliği, borç istemeyi, iyi
likleri, bağışları, parasal olarak desteklenmeyi ya da
desteklemeyi gösterir.
Asaların altısı, bir zaferi, beliren bir lideri, önünüz
de açılan yollan, gösterir. Doğru yoldasınızdır.
Kupaların altısı, masumluğu, çocukluk anılarını, ço
cuksu sevgiyi, yavaş ilişki başlangıçlarını, basit mutlu
lukları belirtir.
Kılıçların altısı travma yaşamayı, duygusal karışıklı
ğı, karar verip devam etmeyi gösterir. Aklın rahatlığı
için büyük bir bedel ödenir.
Bu bedel, keder, kaybetme, üzüntü ve yenilgidir.
244
Asaların yedisi sorumluluk altında ezilmeyi, insan
lara mesafeli davranmayı belirtir. Yaptıklarınız sizi aş
maktadır.
Kılıçların yedisi dengesiz çabalamayı, baş kalarının
fikirlerini çalmayı, boş eylemliliği gösterir. Bunlardan
hiçbir yarar gelmeyecektir.
Kupaların yedisi çok fazla seçeneği, kendini kandır
mayı, çekiciliği kararsızlığın ve yanılsamaların içinde
kaybolmayı anlatır.
Tılsımların sekizlisi; yetenekleıin artması, ders al
ma, ustalık ve teknik için çalışma, ufak tefek şeyleri ya
pabilişi gösterir.
Asaların sekizi akla gelen yeni fikirleri, bağlantıları,
iyi . çalışan sezgileıi gösterir. Sezgileri dinlemek ve edil
genlikle ilgilidir.
Kılıçların sekizlisi işlerin kötüye gitmesini, tuzağa
düşmeyi, bağlanmayı, tıkanmayı, çözümü olanaksız so
runu, çıkış yolu bulamamayı, pasifliği gösteıir.
Kupalann sekizlisi yalnız bir yolculuğu, geıide ka
lan sevilenleri ve tanıdık şeyleri, sadece Ayın klavuzlu
ğunda bıkkınlıkla ilerlemeyi, problemlerden uzaklaşma
yı belirtir.
Tılsımlann dokuzu, uyumu, maddi iyiliği, büyük
yaratıcılığı, güzelliği ve doğal çevreyi gösterir.
Asaların dokuzu çok fazla değişik olanla uğraştığını
zı gösterir. Planlarınızın kötü gitmesiyle kendinizi yenil
miş ve yaralanmış his sediyorsunuz ama hala ayaktası
nız ve ne kadar güçlü olduğunuzu biliyorsunuz .
Kılıçların dokuzunda bela devam e d er. Bu kart ka
bus ögelerini, büyük korkuyu, sürekli endişeyi, kötü
dü şleri, yersiz korkulan, açıklık ve netlik için ışığa du
yulan ihtiyacı, yardıma muhtaçlığı, umutsuzluğu anla
tır .
245
Kupaların dokuzu tatmini gösterir ama hala bir bu
lanıklık kuşku vardır.
ONLAR
Onlar bir mücadelenin bitişini ve kanunun iyi ya da
kötü çözümlenmesini temsil ederler.
Tılsımların onu sağlığı, maddi güvenliği, hoşnutlu
ğu, aileyi, kurulan örgütleri, grupları ve ortaklık.lan be
lirtir.
Asaların onu tüm yükün sizin üzerinizde olduğunu,
bireysel uğraş şeklinizin herşeyi tek başına taşımak ol-
·
SARAYLI KARTLAR
Bu kartlar, sanılanın aksine, sadece hayatınıza gire
bilecek insanları ya da onlarla aranızdaki konulan gös
termezler.
Uşaklar, genç insanlar, yeni projeleri, başlangıçları
anlatırlar.
Tılsımlar uşağı başlamış olan maddi projeleri göste
rir. İyi bir işarettir, devam ederseniz maddi dünya hak
kında yeni şeyler bulacaksınız.
246
Asalar uşağı artan enerjiyi, biten hastalık ya da dep
resyonu, geleceğe bakıŞtaki olumluluğu anlatır.
Kupalar uşağı duygusal yaşamımızda ortaya çıkan
yeni şeyleri belirtir. Bu yeni arkadaşlar ya da ilişkileri
nizde bir olgunluk devresi anlamına gelebilir.
Kılıçların uşağı yeni fikirler edinmeyi, enerjiyle do
lup taşmayı gösterir. Sabırsızlığa ve öfkeye kapılmama
ya dikkat etmelisiniz.
Şovalyeler daha olgun insanlardır yaşam merdiveni
nin orta basamaklarındadırlar. Çoğunlukla araştırıcı,
sorgulayıcı ve hareket halindedirler.
Tılsımların şovalyesi çok çalışmayı, gayretliliği ve
azmi anlatır.
Elinizdeki proj e üzeıinde tüm kalbinizle çalışın,
ödüller yoldadır.
Asaların şovalyesi havanızda ve eyleme hazır oldu
ğunuzu gösterir.
Anı değerlendirin, sezgilerinize ve yıldızınıza güve
nin.
Kılıçların şovalyesi dikkatli olmanız için bir uyarıdır.
Çok sabırsız ve çabuk parlıyan bir kişi olduğunuzu gös
terir. Eğer sakinleşmezseniz kavgalar çıkarabilirsiniz.
Dikkatsizleşebilirsiniz, kazalara dikkat edin.
Kupaların şovalyesi, aşk hediyesinin bir kişi ya da
tasarım yoluyla size sunulduğunu, sakinliği, odaklan
mayı gösterir. Duygularınızın derinleşmesini yaşıyacak
sınız.
Kraliçeler genellikle kendi doğrularıyla yaşayan oto
riter kişilerdir. Saygı uyandırırlar, kontrolllüdürler ve
en önemlisi liderdirler.
Tılsımların kraliçesi İMPARATORİÇE' nin arkana
minördeki karşılığıdır. Bu kart verimliliği, yaratıcılığı,
belki anneliği, aynca anle merkezli doğasever kadını
247
temsil eder. Elleıiyle çalışan, modacı, sanatçı ya da pa
rayla ilgili kadını anlatır.
Asalar kraliçesi doğayı ev edinmiş bir ateş cadısını
gösterir. Güçlü, aydın ve kuvvetlidir, etrafındakileıi
coşturur. Başkaları onun enerjisine, coşkusuna, esnekli
ğine, fiziksel dinamizmine ve eğlendiriciliğine hayran
kalırlar.
Kılıçlar kraliçesi entellektüel bir kraliçeyi, keskin bir
zekaya sahip olan ama sevecenlik ve sıcaklıktan yoksun
bir kadını anlahr. Bu kadın sakin, soğukkanlı, açık,
mantıklı ve zekidir.
Kupalar kraliçesi BAŞRAHİBE' nin karşılığıdır. Bu
kart aşık, yaratıcı, çoklukla ruhsallığa önem veren kadı
nı anlatır. Duygusal olarak nettir ve etrafındakilere ya
şam verir, kaybolmuşları ve sersemlemişleri kurtarır.
Krallar kişinin hayatındaki erkekleri anlatabileceği
gibi kendi alanında iyi olan kadınlan da anlatır. Bunlar
hareketleri konusunda biraz düşüncesiz olmalarına rağ
men içgüdüsel lider ve güçlü insanlardır.
Tılsımların kralı maddi dünyaya çok bağlı parasını
çalıştıran ya da biriktiren zengin bir kişiyi temsil eder.
Bu kişi, iyi yemek, iyi şarap, iyi seks isteyen ve bunlara
kolayca ulaşan bir doyumcudur. Olumsuz olarak da
maddi şeylerden başka birşey düşünmeyen bir kişi,
hayvansal, kaba bir kişidir bu .
Asaların kralı gücü getirdiği maddi şeyler için değil
gücün kendisi için isteyen dinamik, yenilikçi bir kişiyi
simgeler. Bu kişi sezgisel işlerle uğraşan yaratıcı biri, bir
yazar, bir şairdir. Olumsuz olarak da bu kart tam bir
kontrol isteyen bir megalomanyağı, dışa dönük, yüz
süz, gürültücü ve zorba bir kişiyi belirtir.
Kıhr:lann kralı entellektüel bir devi, bir akedemisye
ni, düşünürü, konuşmacıyı, medya içinde ya da kelime-
248
lerle ilgili bir işte çalışan kişiyi temsil eder. Bu kişi ço
ğunlukla duygusal olarak bağımsızdır ama aynı zaman
da sevecendir. Olumsuz olarak ise zorbaca ve yaralayıcı
konuşmayı, aklı herşeyin üzerinde tutmayı, duyguları
ürkütücü ve gereksiz görmeyi soğukluğu ve düşünce
sizliği yansıtır.
Kupaların kıralı duygu dolu, <:luygulanna sığınan
bir kimseyi gösterir. Duygularla uğraşanları, iyileştirici
leri, psikoterapistleri, engellenmiş, aşağılanmış, dışlan
mış ve baskı altında olanlarla ilgilenenleri yansıtır.
Olumsuz olarak da bu kart duygusal bir yöneticiyi, dra
ma kraliçesini, duygu emen bir vampiri anlatır.
DAGILIM
Tarot dağılımı
1- Belirteç
2- Yardımcı etkenler
3- Engelleyici etkenler
4- Geçmiş
250
TAROT DAGILIMI
5- Yakın gelecek
6- Kök, temel
7- Olabilir gelecek
8 tu d
- Tu m, avranış
9- Umutlar ve korkular
10- Çevre
1 1- Sonuç
252
13
BİTKİ BİLGİSİ
253
Nasıl bir kadının yaşamı döngüselse ve aylık büyü
me ve küçülme dairesine göre yaşıyorsa, cadı takvimi
de kaçınılmaz bir şekilde yıl büyüme ve küçülmeye
bağımlıdır. Bitkiler, çok derine gömüldükleri için ancak
bilgeliğin bulup çıkarabileceği, büyükannelerimizin sır
larını taşırlar.
Bitkilerin iyileştirici olduğunu herkes bilir, ama aynı
zamanda öğretici oldukları pek bilinmez. Her bitkinin
derinliklerinde; bir efsane, kavrayıp takip ettiğinizde si
zi bitki ruhsallığının derinlerine ve kendi derinliklerini
ze götürecek bir hikayenin fısıltıları vardır. Çiçekler so
ru sorduğunuzda sizinle konuşurlar, ancak; ihtiyatsız,
aptal ve zayıf değilseniz.
Benim bitkilerle olan ruhsal çalışmam bir yanlışlıkla
başlamıştı. Bitkibilim, kariyerimin başlarında, iyileştirici
bitkiler hakkında bilgi isteyen kadınlara seminerler veri
yordum. Aynca birçok yetişkin-eğitimi sınıfında da bit
kisel ilaçlar hakkında dersler verınekteydim . Bir yaz sa
bahı kadınlar grubu toplandığında, kalbime zamanın bir
türlü geçmemesinden doğan bir sıkıntının saplandığını
hissettim . Öğretme yöntemim beni bıktırmıştı. O sabah
erkenden kalkıp kanalın kenarından kucaklar dolusu ta
ze ot toplamıştım ve yemyeşil yaşam dolu bitkilerle,
derste öğrettiğim kuru gerçekler arasındaki zıtlığın ne
kadar büyük olduğunu farkettim. O sıralar arkadaşım
Susan Marionehild'la birlikte ruhsal güçler üzerinde ça
lışıyorduk ve o hafta da psikometri (nesnelerle geleceği
görme) üzerine çalışmıştık. Bu üç öğe kafamda bir şim
şek gibi birleşiverdi; bir şeylerin değişmesi gerektiğini
hissediyordum, bitkilerin ve yaptığım işin düşünce ka
lıplan ya da içeriğinin fiziksel gerçekliği belliydi. Böyle
ce bitkilerle sezgisel olarak ilgilenmeye varar verdim.
Daha sonra grupla birlikte bitkileri dinleme üzerine ilk
254
seminerimizi yaptık. Sonuçlar muhteşemdi. Yalnızca
deneyin ortaklığı açığa çıkmadı; aynı zamanda alınan
mesajların derinliği ve renkliliği bir şeyler bulduğumu
farketmemi sağladı. Katılımcıların çoğu ruhsallık üzeri
ne deneyimliydiler; bunun sayesinde ağır bir çalışma
başlattık ve önümüze yepyeni dünyalar seriliverdi. Bitki
öğretmenimi seçtim ve onunla birlikte sistematik olarak
en çok bilinen elli bitki üzerine çalıştık. İşe yarayacağını
düşünerek sonradan ruhs al çalışmayı klavuzla yapılan
meditasyon çalışmalarıyla birleştirdim. Bu sırada psiko
sentez üzerinde de çalışıyor ve çalışmalarımda Roberto
Assagioli'nin tekniklerini de uyguluyordum . Bir zaman
sonra onun tekniklerinin bizim ruhsal çalışmamızla çok
iyi uyum sağladığını keşfe ttim .
Ruhsal çalışmayı astrolojik bilgiyle birleştirdiğimde,
bir yıl çarkı olduğunu, bitkilerle çalışmanın bir meditas
yon bütünlüğünü ortaya çıkardığını keşfettim . Her bitki
Zodyak'ın s.embollerinden biri tarafından yönetilir ve
bitkiler du sembollere uygun özellikleri taşırlar. Hafta
nın günlerini yönetenler de bu sembollerdir. Ay bir ay
sal ayda 12 sembolden geçer ve Ay yılda bir kez bitki
nin sembolünde dolunay olur ve böylece bitkinin taşıdı
ğı gezegensel enerji artar. Bitkinin özsuyu ya da yaşam
sal enerjisi ayın durumlarına göre artar ya da azalır.
Dolunayda bu enerji en üst seviyesinde olduğundan
bitkiyi toplamak için bu zaman uygundur. Ayın içinde
olduğu Zodyak sembolünün gezegensel enerjisi ve bit
kinin niteliğiyle etkilenen bitkinin özü değişimler; çekil
meler, taşmahı.r; büyümeler ve küçülmeler gösterir. Ör
neğin, Venüs'ün işaretine denk düşen bir bitki; Venüs
aylarında (Mayıs, Eylül)'ysa; Ay Boğa veya Terci
zi' deyse (Venüs tarafında n yönetilirler); zaman Venüs
günü olan cumayı ve Venüs saati olan şafaktan sonraki
255
l • ı ı saali gösteriyorsa, bu bitki en yüksek gücüne ulaşır.
M . ı y ı s ya da eylülde dolunaya rastlarsa gücü daha da
. ı ı ı . ı r. Bütün bunlarda; Güneş ve Ayın göklerdeki yolcu
l ı ı k la rın ı sürdürmeleri sırasında göksel saati yansıtan ve
) ',< ı�; l l'rcn kendini zamana yere ve bitkiye uyduran bir
o l ) ', 1 1 1 varlığı kendisini hissettirmektedir.
()yleyse, gezegen ve bitkinin dansında yalın bir si
ı ı ı l ' ! ri vardır. Webster sözlüğü (17. baskı) bitkinin latin
256
içkin olduğu bir dünyadır. Her eylem, her düşünce, iyi
liğin ya da kötülüğün oluşmasına katkıda bulunur. Ey
lemlerim önemlidir ama bunların arkasındaki amaç çok
daha önemlidir. Amaçlar etkendirler. Bitkilerle uğarşır
ken her zaman iyinin, hakikahn ve güzelliğin klavuzlu
ğuyla hareket ederim ! Bunun sizin için de geçerli olma
sını sağlayın. Tanrıça sizi korusun!
Kadınlar için Bitkiler kitabı (A Woman's Book of
Herbs) adlı kitabımda bazı bilinen otların ruhsal özellik
lerini geniş olarak anlattım . Bu konu üzerinde daha faz
la bilgi edinmek isteyen okuyucular bu kitaptan yararla
nabilirler. Buraya okuyucunun kendi başına da çalışma
sı için yararlı olacağım düşünerek bazı çiçek meditas
yonları da ekledim .
257
mi dışarıya atın. Dizlerinizi gevşetin, onların ağırlaştığı
nı hissedin. Uyluklannızı ve kalçalarınızı gevşetin. Ta
banın (ya da sandalyenin) onları taŞıdığını hissedin.
Cinsel organlarınızın ve göbeğinizin gevşediğini hisse
din. Gerilimi uzaklaştırın ve onların yumuşak ve boş ol
duğunu düşünün . Omuriliğinizin ağırlaşıp zemine doğ
ru battığını düşünün . Karnınızı gevşetin, yumuşasın ve
oradaki gerilim nefesinizle beraber çıkıp gitsin . Göğsü
nüzü gevşetin . Nefes aldığınızı duyumsayın, nefes alır
ken içinize ışığı çekin ve verirken de gerilimi dİşarı ve
rin. Omuzlarınızı gevşetin, ağırlaşıp zemine doğru bat
sınlar. Ağırlık onlardan kayıp gitsin . Kollarınızı, yukarı
dan aşağı ellerinize doğru gevşetin, gerilimin kollarınız
dan parmaklarınıza oradan da zemine aktığını hissedin.
Boynunuzu ve gırtlağınızı gevşetin, gözlerinizi serbest
bırakın ve içinize doğru döndüklerini hissedin. Baş kas
larınızı gevşetin.
Bir ağaçlıkta yürüdüğünüzü düşünün. Parlak bir
yaz günü, Güneş ağaçların arasından sızıyor ve sıcak,
yumuşak bir meltem esiyor. Etrafınızı seyredin. Toprak
tan fışkıran çiçeklere, ağaçlara, kuşlara, hayvanlara ba
kın . Sizi gittikçe ormanın derinlerine götüren belirgin
bir patikadan yürümeye başlayın . . . Yürürken etrafınızı
seyredin . . . Ormanın derinlerine doğru yürüdükçe ağaç
lar sıklaşıyor ve ormFJ.n karanlıklaşıyor. Ama korkmu
yorsunuz. Bu iyi bir karanlık, kendinizi güvende ve
emin hissediyorsunuz . . . Birdenbire ormandan bir açıklı
ğa çıkıyorsunuz, tam ortasında da bir kulübe var. Siz
kulübeye yaklaşınca biri çıkıp sizi karşılayacaktır. Ken
dinizi onun ellerine bırakın ve kulübeye peşinden gi
din . . Onunla konuşun, ona sorular sorun . . . O size bit
kileri anlatacaktır . (10 - 15 dakika onun söylediklerini
. .
258
nuz, ama biliyorsunuz ki ayrılma zamanı sizin isteğini
ze bağlıdır. Veda edin ve geldiğiniz patikadan yürüye
rek başladığınız noktaya dönün . . . En son odaya dönün
ve gözlerinizi açın, eski halinize gelince de yaşadıkları
nızı yazın .
Bitki öğretmeniniz size bitkilerin fiziksel yararlarını,
sihirsel ve duygusal özelliklerini, bitki bilgeliğini ve bit
kilerin günlük kullanımlarını öğretir. Onunla olan ilişki
nizi geliştirdikçe kendi içinizde de ilerleyeceksiniz.
259
Ben boru çiçeğiniseçmiştim . Bu bitki etkili bir gev
şetici, baştan çıkarıcı bir bitkiydi ve bilinen bir halüsino
jendi. Günün sonunda uçuyor ve Castenada'nın el di
abulo (boru çiçeği) ile ilgili anlattığı yan düş yan kabus
dünyada yaşıyordum. Arkadaşımla onun çatıkahndaki
evindeydik ve ben dünyayı birarada tutan iplikleri his
settim ya da gördüm'.. İçimde bu ipliklere tutunup uça
bileceğime dair bir duygu vardı, ama bunu denemedim;
çünkü yere düşüp düşmeyeceğimden emin değildim .
Bu olaydan yıllar sonra Castenada' nın uçan kardeşler
hakkındaki yazılarını okuduğumda deneyimin benzerli
ği karşısında şoka uğramıştım . . . Hayaller ön kapının zi
liyle kesildi. İçeriye arkadaşımın eski sevgilisi girdi. Sar
hoştu ve arkadaşımın istememesine karşın onu görme
ye kararlıydı. Olay tam bir saçmalıktı, ona engel olama
yınca polis çağırmakla tehdit ettim . Telefon bana çok
karmaşık göründüğünden numarayı sabrı tükenen
adam çevirdi. Polisler gerektiği gibi eski sevgili gittikten
birkaç dakika sonra geldiler, derin ve tehdit edici bir
şüpheyle bizi incelemeye başladılar. Biz ise hala uçar
ken onlara evde tutuklayacakları hiçkimse olmadığını
anlatmaya çalışıyorduk; arkadaşım ve ben gözyaşlarına
ve hıçkırıklara boğulduk. İç yaşantıların dışa yansıma
sından dolayı büyüde bu tip gülünç ve gerçeküstü olay
lar sıkça meydana gelir. Kullanılan enerjiler güçlü, tehli
keli ve şiddete müsait güçlerdir. O alaydan sonra daha
dikkatli davrandık. Boru çiçeğine boşuna " el diabolo " is
mi verilmemiştir.
Bir cadının uçma melheminin bitkileri boru çiçeği ve
güzel avrat otudur. İkisi de birinci derecede halüsino
jendirler ve fazla dozda alındıklarında öldürebilirler. Bo
ru çiçeği Orta Çağ cadılarının uçmakla ne kastettiklerini
260
anlamamı sağladır. Bunu bir grup olarak yapmaları ise
tek başına uçmanın korkunçluğuydu .
Don Juan'a çıraklık eden, Carlus Castenada " el di
abolo" ile yapılan birçok kabus toplantısına katılır ve us
tasına sorduğunda Don Juan bitki için şöyle der: "O er
kekleri saptırır, yüreklerini sağlamlaştırmadan güçlerini
arttırır ve bu da onları hükmedici ve güvenilmez yapar.
Onları üstün güçlerinin arasında zayıf kılar. " Meksi
ka' nın Yaqui yerlileri için güç bitkileri korkunç derecede
gerçektir, zaptedilebilecek (eğer uygunsanız) ve güç için
kullanılabilecek dev bir kaynak, bir bağlaşıktırlar:
Bir bağlaşık, dedt--mkeğin, kendisine yardım etme
si, öğüt vermesi ya da küçük, doğru ya da yanlış ey
lemleri yapmak için gerekli kuvveti sağlaması için; yaşa
mına getirebileceği güçtür. Bu bağlaşık bir ·erkeğin yaşa
mını güçlendirmek, eylemlerine ve bilgisine klavuzluk
etmek için gereklidir. Aslında bir bağlaşık bilme edimi
·
"
için vazgeçilmez bir destektir.
Bitkiler büyükannelerirnizin gömmüş olduğu ve an- ·
cak bilginin bulabileceği bilgeliği taşır ve öğretirler.
Amerika' da yetişen bir bitki olan Lobelia (lobelia
inflato) üzerinde çalışırken aydınlatıcı bir kıvılcım beni
notlarımı bir kitaba dönüştürmeye itti ve bana geleceğin
görüntüsünü verdi. (Bunun hakkında ilk olarak 1982' de
Günlük Panakeia'da yazmıştım (NO : 2, s . 19)
Aşağıdaki meditasyon bitkilerle ön çalışma .yapmak
için kullanılabilir. Deneyimlerinizi paylaŞabilmeniz için
bunu grupla ya da bir arkadaşınızla yapmalısınız.
Meditasyon
Bu yaklaşık 20 dakika sürecektir. Rahatsız edilmeye
n·�tiniz rahat bir yere oturun. Kısa bir gevşeme (bkz. S .
261
201) den sonra taze ·ya da kuru çiçeği elinize alın. Dik
katinizi kendi içinize ve bitkiye verin . Zihninizin bitki
nin zihniyle birleştiğini, sonra da onun özüne işlediğini
hissedin. Bir klavuz gelinceye dek bekleyin . . . Geldiğin
de, eğer onun hakkında iyi şeyler hissederseniz, onu
takip edin. İstediğiniz an geri dönebileceğinizi unutma
yın ve isteğinize göre hızlı ya da yavaş ilerleyin . Eğer
güçlü bitkiler üzerinde çalışıyorsanız desteğe ihtiyaanız
olacağı için bir arkadaşınızla çalışın � Bu noktadan sonra
benzer doğaya sahip olan, örneğin Venüs tarafından
yönetilen iki bitki daha sonra da zıt doğalı (Mars) iki
bitki kullanarak enerjilerini ölçüp ayarlıyabilirsiniz.
Bitki Bilgisi
Cadıların Kraliçe' si Hekate' in kendine adanmış bir
çok çiçeği vardı; güzel avrat otu, deli otu, kurtboğan,
açelya, tavşankulağı, ve nane gibi. Hekate kızlarından
ikisine, Medea ve Circe'ye bitkileri kullanmayı öğret
miştir. Cadılar genellikle süpürge sopalarını boğulmaya
karşı dişbudak ağacından, süpürgeyi de · kayın filizlerin
den yapıp sonra onları birbirine söğüt dullanyla bağlar
lardı. Hekate bahçesinde baldıran, ban otu, yetiştirirdi,
aynca beşparmak otu ve hindibayı sever ama yeşil ve
san çiçeklerden hoşlanmazdı. Mayasıl otunu, cadı çamı,
sığırkuyruğuna da kocakarı sitili denirdi. Mürver ve
üvezin, cadıları uzak tuttuğuna inanılırdı. Eski bir şiir
şöyle der: "Üvez ağacı ve kırmızı ip, alır cadıları götü
rür. " Doğaüstü hiçbir şeyin dokunamayacağı yedi ot
vardır. Binbirdelik otu, vervain, yavşan otu, gözakı
(Eyebright), ebegümeci, öz iyileştirici (self - heal) ve
kandil çiçeği. Bu çiçekler dolunay zamanında, parlak ve
262
güneşli bir günde toplanabilirler. Dört yapraklı yonca
da cazibe yoluyla görmenizi sağlar.
Dem eter kaçınlnıış olan Persephone' yi ararken ka;.
ranlıkta görebilmesi için ayaklarının altından gelincikler
fışkınyordu. Demeter onların tohumlarını yediğinde de
yorgunlaşmış ve uykuya dalmıştı. Birinci Dünya Sava
şı' nda Fransa' daki kıyımın ardından harabolm uş toprak
gelinciklerle ' kaplanmıştı. Sanki kan zehirlerini ve fizik
sel ölümün ardından yenilenmeyi sembolize edercesine
fışkırmışlardı topraktan .
Ü Ç UNSUR
263
rahatlatan bir tür asit salgılar. Eskiden bu ağacın bir ca
dı laneti olduğuna inanılırdı.
Alıç ağacını kesmek büyük bir tehlikeydi; böyle bir
eylemde bulunan adam evini ve ailesini kaybedebilirdi.
Şansızlığın, kaderin ve namusluluğun ayı olan mayıs
alıç tarafından yönetilirdi. Asma ise keltlere yabancı ol
masına rağmen zevkin, coşkunun ve öfkenin ağacı ola
rak bilinirdi.
On üçüncü ağaç çok özel bir ağaç olan mürverdir .
Mürverin ölümle çok eskiye dayanan bir ilişkisi vardır.
Megalitik dönem höyüklerinde bile mürver yaprağı şek
linde mezar taşlan bulunmuştur.
Her kutsal korulukta meşe ağaçlan vardır. Eski bir
druid ilahisi şöyle der: "Meşe ağacı büyük bir çember
boyunca döndü. " I. Elizabeth devrine kadar meşe ağaç
larını kesmek yasaktı, çünkü bu ağaçlar İngiltere' nin
kalbi olarak görülüyorlardı.
Saksonlar tapınakları için genellikle Fındık ve Kara
ağaç koruluklarını seçerlerdi. Fındık, Thor' un ağaçların
dan biriydi. İngiltere'nin Glastonbury kentinde yapılan
ilk Hristiyan kilisesinin inşaatında fındık ağacı kullanıl
mıştı. Aynca Patrik İrlanda' dan yılan (dişil akıl) lan
kovmak için fındık çubuklan kullanmışh. Fındık dallan
halen kahinlik için ve gömülü hazineleri bulmak için
kullanılırlar.
LEYDİ ÇİÇEKLERİ
264
(aptal çiçeği) , leydimizin harmaniyesi (gündüzsefası),
leydimizin başlığı (kanterbury çanı), leydimizin yüksü
ğü (çan çiçeği) leydimizin yastığı (kuduz otu), leydimi
zin şaması (sığır kuyruğu) vb. Bahçevanlar için en iyisi
leydi bitkileri için bir köşe ayırıp onun kırallığının geliş
mesini izlemektir. Topraklarımız kirlenme ve zehirlen
meyle her gün biraz daha tıkandığından; cadılar her
türlü tanrıça ve cin çiçeklerini ekmeli ve yetiştirmelidir
ler.
CİN ÇİÇEKLERİ
265
nekşesi; · şu sözü aklınızdan çıkarmayın: "Bir bahçe eki
lenden fazlasını verir. "
Cadıların nasıl kedileri varsa bahçeleri de vardır;
her ikisine de sahip olmayanlara dikkat edin.
266
Brandon Jones; birçok güçlü spansorun fikirlerinden et
kilendiğini, ancak tepkilerden ve kötü ün salmaktan
korktuklarını söylüyordu. Ama tanrıçanın işi yapıldı ve
açılış gününde Güneş üzerine vurduğunda güzelliği
herkesi sarsh. Kraliçe bile bahçeyi, görmek istedi.
Cadı bahçesi konusunun seçilmesinin nedeni, "cadı
nın toplumun önemli ve saygın bir üyesi olması, bahçe
ve içindekilerin de onun amacının malzemeleri olmasıy
dı. Cadı, bahçenin, toprağının kendi sonuna olan inan
an ve mitsel bilginin, gücünü açığa çıkarmıştı. " Konu
çağdaş ve tarihsel kaynaklardan araştırılmış ve Lances
hire'in yerel Pendle cadıları bahçeye yerel bir tad kat
maları için davet edilmişlerdi. Konu üç kader tanrıçası
üzerine temellenmişti. Her insanın doğumunda bir ha
yat ipliği eğiren Clotho, ipin uzunluğunu belirleyen
Lachesis ve it üzümü tanecikleriyle ipi kesen Atropos .
Düzenleme, ayın üçüz tanrıçası ve cadıların Kraliçe
si Hekate üzerine temellenmişti. Hekate'in müthiş hey
keli, yerel kadın heykeltraşlar tarafından; büyüyen, kü
çülen ve yuvarlak olan Ay'ı temsilen üç yüzlü olarak
yapılmıştı. Yüzlerden herbiri üç bahçeden birine bakı
yordu . Heykel tılsımlar ve çeşitli döşeme modelleriyle
süslenmiş bir büyü dairesinin içine yerleştirilmişti. Bah
çenin girişinden Clotho' nun bahçesine doğru giden pa
tikanın üzerindeki, kalın iplerden örülü örümcek ağın
dan çardak, Clotho' nun ördüğü yaşam ağını simgeliyor
du.
Clotho'nun bahçesinden Lochesis'in dolunay bahçe
sine geçiliyordu . Bu bahçede parlak renkli bitkiler,
renkli camlar ve dolunayın parlaklığını simgeleyen gü
neş şeklinde bir gölgelik bulunuyordu. Gölgeliğin üstü
açık renkli bir yelken beziyle örtülmüştü ve aksamı da
sıcak renklere boyanmışh.
267
Güneş Gölgeliği
.
,
....
"' •
/ /
/ , .·-· ,,. - l. , •. ; �'ı•• ""' 'i-·/
- ,. ',, ....
- . ....
, , -
., "-.' \�
,ı, .�
. / ,,--, .._ı
.
.,// /<.. !. ;_
/
...., .. J' -�
... '
'r' ı ı•,
1 1
L
11ıİ
••
'111 \
.ı
!_
•
·
"'�
1
1
.. .. -
·- 1) J ..y..
,.,/ 'Q,._.-
·
. '(
-.. _ -
�
..-�.:,:
·· .
,•'•.'
.. ,, ...
- �
" ,
- -J
'·-
-; :: ·.· Çab Bahçesi
. .., �
�
�� ":,, '
--- , • ..
__
r.:.� .--- - - --
.'"'- -·--.,- -- · ,I' ')_,- ..
···
:.
·. ı ·
.
-· - · - · ..
.. ,
'
..
J
�-- � - - ç' , '\
l.J
..
. -�('(-
'·· ·--'\�ı,,
•• ,
i .. ."'>
'
"·-·· .. •· •. ,j ;_,
.•
s....
ı 1
.,
J
r :, ı
.,,
.
'- "'I.
' ....
� 1 1 · :),:
1
'\._,_ · ·-- -
!
Hekuste Heyke li <L
\:>' -
. · -J
"·"' I ._ .. .
..
�' .�"'
�,,
.I' ..
· .��""
f' Atropos torkı
••· • • •
'
-· ... · ··· •
. ··· ı -
(
.. ..
- .
ı' -.- ahçt?�
i l .' .' \ / ı•.•;-
"' < •
'·
/ ·• ' ' ,,: e
-
·· .
... �� ,,. ..-•·.. •
.
. .," · . , � ,,
.: · .
'\ /" ( Ot . . .. Kulübesi
. . •.
! � /� ·��.Bahç
\., . !:!Sl ) � /
� . ... .
� -
. . -·
)
.
,.,.,.,�
.
.. . .� -- - ,.
.
.
-- . - --
. ' .'-' ' -- -·
f' l ;' - ağı giriji
' .
- --- ·
.
. . .. _ _,. I
....,..,. 4, ·.11, r.... .. -
LIV(�fbol. IJMD�PEJ: ttE�t;Al �(
WitclJ � ����·=·���=��..
. �ın:ıı� ;•ırlı•. ıt L(U:.n lrl<..,•,1'1"1·«�.ı.)
fi»: bı>'( �'(,11� LWll� �· �>Ilı\ �'Ut� il'"" Gll �il"{ fl;� 'ı".ı:
r�•nı-. '1 {')(t'ı ı. �<ıfT.ıtLl!'n'l'111{r,•ı.:� � J'f·�•�.
S.,. 1;�a
269
inandığı için gecenin gölgesine gizlemişti. Kulübenin te
pesine cadı şeklinde bir rüzgar gülü konmuştu. Kulübe
keresteden yapılmışh ve şenlikten sonra bir çocuk esir
geme kurumuna bağışlandı. Yontular büyük bir ağaçtan
enine kesilen zarif ağaç kaplamalarla kaplanmıştı ve
Ay'ın durumlarım yansıhr şekilde yontulmuşlardı. Bah
çenin çevresine ise örme çitler çakılmıştı.
Marie Mc Goldrick bir bitkisel horoskop ve ilaç çi
çekliği yapma görevini üstüne almıştı. (bkz. şekil. 211)
Yerel bahçıvan ve sanatçıların da yardımıyla. Marie bit
kilerin gezegensel yönetilişlerini gösteren bir çiçek zod
yağı düzenledi. İlaç bahçesinin yapımı beraberinde
mevsimsiz çiçekleri bulma zorluğu da getirdi, ama biraz
masrafla her iki bahçe de kuruldu ve yetişti. Ne yazık
ki kadının evreleri ve aşk iksirleri bölümlerinin eklen
mesi için yeterli kaynak bulunamadı ve zehirli bitkilerin
kamuya açık .bir alan için tehlikeli olduğuna karar veril
di. Marie'nin seçtiği ilaÇsal bitkiler ekte verilmiştir. Ma
rie kendisi de şöyle demişti:
"Cadı bahçesinde çok şey var; bitkiler, sanatsal ça
lışma ve tasarımlar. Tüm fikirler ve semboller kadınlar
tarafından yaratıldı ve bu bahçede herkes kadından da
birşeyler tanımladı. . . Katkıda bulunabildiğim için çok
memnunum ve cadı bahçesi üzerinde birlikte çalıştığım
kadınlarla yakaladığım işbirliği beni çok mutlu etti. "
Şenlik bittiğinde Murie Cadı Bahçesinin Manches
ter' a taşınmasını örgütledi. Orada, Manchester Polytek
nikte sanat ve drama eğitimi görmekte olan Chet Ale
xander'la birlikte bir bitkisel ilaç çarkının yetiştirilmesini
örgütlediler. (diagram 213) "Bir ilaç çarkı iyileştirme da
iresinin yaratılması için kullanılır. İçinde oturan bir kişi,
kendi içindeki kuvveti kullanabilecektir. " Marie ve Chet
Çarkı Manchester' daki Withenshow Parkında yetiştir-
270
Çap , 9 yarda
mek için izin aldılar ve bitkiler Liverpoll' dan Manches
ter' a taşındı.
Çarkın her parçacığı için Wirral nehrinin ağzından
kayalar toplandı. Marie o srrada şöyle yazmıştı: "Her
parçaya uygun kayayı bulmaya dikkat ediliyordu . Hatır
ladığım kadarıyla aytaşı harika bir beyaz renkli kayaydı
ve Liz Coyne tarafından seçilen anataşı hafif engebeli
bir kum kayasıydı. " 271
Olabildiğince az harcama, ama cömert yardımlarla
sonunda bahçe bitmişti.
Gerçekten iyi görünüyordu, çark gürbüz, yeşil çim
lerle düzenlenmişti, bitkiler ve taşlar tam yerlerine otur
muşlardı. Herkes neşeliydi, ilaç çarkı bitmiş ve cadı
Bahçesinin bitkileri yeni bir yuva kazanmışlardı. Çarkın
ortasındaki Yaratılış Taşına oturmak insana müthiş bir
duygu veriyordu .
TÜTSÜLER
ortaya koymaktadır.
Mısırlılar tütsülerin nasıl karıştırılacağına çok dikkat
ederlerdi ve bunu bir sanat haline getirmişlerdi. En bi
lilnen Mısır tütsüsü, özel bir ayinle hazırlanan Kyp
hi' dir. Leu Vinci, Plutarch' dan yaptığı alıntısında şöyler
der:
272
Bu tütsüde içiçe kareler halinde on altı ayn malze
me bulunur ve hepsi de geceyle ilgilidirler. Bu tütsü
nün; soluyana sakinlik ve uyku vererek onu yatıştırma,
düşlerini aydınlatma, günlük sıkıntının yarattığı gerilimi
boşaltma özelliği vardır.
Çeşitli yazarların farklı tarifeler vermelerine rağmen
tütsünün en genel malzemesi buhurdur. Eskiden buhur
ağacının Somali' de uçan yılanlarca korunduğuna inanı
lırdı. Yalnızca belli aileler reçinesini toplayabilirlerdi ve
toplamadan önce kişi arındırılmak zorundaydı.
Hindistan, zamanında parfümleriyle, özellikle de
hoş kokulu sakızları ve reçineleriyle ünlüydü . Kokulu
ağaçların belki de en tanınanı olan sandalağacı, havayı
arındırmak ve ruhsal çalışmaya hazırlamak için kullanı
lırdı. Eski Yunan' da evlerde havanın kokusunu güzel
leştirmek için sedir ve mersin ağaçlan yakılırdı. Tütsü
nün Yunanistan' a tapınaklarında tütsü yakılan Afrodit
kültüyle Fenike' den Kıbrıs yoluyla geldiğine inanılıyor
du .
Yanan otlar ve yağlar büyüsel özelliklerini serbest
bırakırlar ve büyü yapmak için gerekli ortamı hazırlar
lar.
En iyisi kendi tütsünüzü yapmanızdır ve bugünler
de malzemelere ulaşmak da eskiye göre kolaylaşmıştır.
Aşağıda mevsimlere ve istenen etkiye göre değiştirilebi
lecek standart bir tarife verilmiştir.
2 ölçek misk
3 ölçek toz süsen otu
10 ölçek sandalağacı
3 ölçek patchouli yaprağı
3 ölçek benzoin
5 ölçek tarçın
5 ölçek sarı sakız
10 ölçek buhur.
273
Hepsini kanşhnn ve kömürden bir diskin üzerine
serpin. İstediğiniz zaman yakabilirsiniz.
Bitki bilgisi neredeyse sınrrsızdrr. İlginizi çeken ko
nularda bibliyografyaya bakabilirsiniz.
274
EK A
--
Sinir sistemi
Brooklime
Coltsfoot Kabalam Tussilago farfara
Comman mallow Büyük Ebegümeci Malva Sylvestris
Mullein Sığırkuyruğu Verboscum Thapsus
Feverfew Pireotu Chrysanthemum Parthenium
Primrose Mart Çiçeği Primula vulgaris
Wild parsnip Kelemenkeşir Pasfanica
Kalp ve dolaşım
Bugle Mayasır otu Ajuga reptans
Dyers grenweed Boyacı Katırtırnağı Genisto tinctoria
Golden rod (Altın sopa) Solidago virgavera
Figwort Sıraca otu Scrophularia nodosa
Yarrow Beyaz Civan Perçemi Achillea millefolium
Göğüs ve gırtlak
Coltsfoot kabalak Tussilago Farfara
275
Elecampane Andız otu İnula helenium
Mullein Sığırkuyruğu Verbascum Thapsus
Sweet violet Menekşe Viola odorata
Comfrey Karakafes Symphtum officinale
Water mint Dere nanesi Mentha aquatica
Mide ve bağırsaklar
Herb Robert (Çoban Robert) Beranium robertianum
Herb Bennet Su karanfili Guem urbanum
Dandelion Kara Hindiba Taraxacum officinale
Angelica Melek otu Angelica archhangelica
Wild corrot Yabani havuç Davcus carota
Water mint Dere nanesi Mentlia aquafica
İdrar yolları
Wild corrot Yabani havuç Ducus Carota
barlic mustard Sarmısak otu Allaria petiolata
Alexanders Yabani kereviz Smynium olusatrum
276
Common agrimony Koyun otu Agrimonium eupatorium
St Johns wort Binbirdelik otu Hypericum perfoliatum
Cowslip Çoha çiçeği Primulo veris
Witch brass Ayrık otu Agropyrens repens
Kadın rahatsızlıkları
Leman balın Oğul otu Melisa officinalis
Catmint Kedi nanesi Nepeta cataria
Mugwort Misk otu Artemisia vulgaris
Kaspberry Ahududu Rubus ideus
Yarrow Kandil çiçeği Achillea millefolium
Aşk iksirleri
Jasmin Yasemin Jasminum officinalis
Sandalwood Sandal ağacı Santalum album
Myrtle Mersin Myrica gale
Zehirli bitkiler
Thom apple Baru çiçeği Datura stramonium
Aconite Kurtboğan Aconitum napellus
Cinq1;1efoil Beşparmak otu Potentillo reptans
Deadly nightshade Deli o tu A tropa belladonna
Henbane Ban otu Hyoscyamus niger
Mandrake Güzelavrat otu Atropa mandragara
Helebore Akçöpleme Veratrum album
277
EKB
Yaratım taşı
Merkez daire
büyüme Penettya
dönüşüm Dyers greenweed (bbyacı yeşilliği)
çürüme Cezayir menekşesi ve porsuk ağacı
İç daire
su Adaçayı, (Ayı gediği)
ateş Isırgan otu, bayır turpu, büyük kırlangıç otu
hava Fındık, kedi otu
Ana Tanrıça Gündüz sefası, misk otu, söğüt
Güneş Binbirdelik otu, öküz gözü
Ay Kurtbağrı, sardunya, gözlük otu.
Toprak (Dünya) Kandil çiçeği, boğa yaprağı, karakafes otu
Dış daire
S aflık keten, hercai menekşe, karakafes otu
279
Annma kabalak, hatmi çiçeği, kuzukulağı
Yenilenme Adaçayı, limon merhemi, karahindiba
Bilgi Haseki küpesi, pire otu, ısırgan otu
Açıklık Kandil çiçeği, mayasıl otu, gündilz sefası
Aydnnlanma Kedi otu, keçisakalı
Büyüme (Ayı gediği), yaban süseni, sardunya
Aşk Binbirdelik otu, sanmsak, heardal bitkisi
Güven Çuha çiçeği, misk otu
Deneyim Kedi nanesi, papatya
İçe bakış Nane, sarımsak, süpürge otu
Kuvvet Adaçayı, karahindiba
280
EK C
UYGUNLUKLAR
DÖRT ÖGE
TOPRAK
Yön: Kuzey
Asrtrolojik işaretler: Boğa, Başak, Oğlak
281
Gezegen: Satürn
Kurallar: Fiziksel beden, toprak, büyüyen herşey,
hayvanlar, maddi dünya doğum ve ölümün fiziksel
çemberi, para, verimlilik, şehvet
Mevsim: Kış
Renkler: Siyah, yeşil ve beyaz
Araç: Tılsım
Duygular: Durağanlık, melankoni
Tüm toprak ve verimlilik tanrıçaları: Demeter
su
Yön : Bah
Asrtrolojik işaretler: Yengeç, Akrep, Balık
Gezegenler: Ay ve Venüs
Kurallar: Duygular, düşler, aşk, üzüntü, göl, deniz,
tüm sular ve akışkanlar, bağımsızlık, ruhsal güçler.
Aşk, verimlilik (Toprakla birlikte) aile (anne - merkezli)
Mevsim: Sonbahar
Renkler: Mavi, mavi-yeşil, gri, çivit, deniz yeşili
Araç: Kupa
Duygular: Aşk, korku
Tüm deniz ve aşk tanrıçaları: Afrodit, İsis, Mari
ATEŞ
Yön: Güney
Asrtrolojik işaretler: Koç, Arslan, Yay
Gezegenler: Güneş ve Mars
Kurallar: Enerji, eylem, cesaret, tepki, büyük plan
lar, ateşler, saflaşhrrna, cinsel istek, çöller, volkanlar
Mevsim : Yaz
Renkler: Kırmızı, altın, koyu vişne, portakal
282
Araç: Asa
Duygular: Hırs, kızgınlık
Tüm ateş tanrıçaları: Brigit, Hestia, Vesta
HAVA
Yön: Doğu
Astrolojik işaretler: İkizler, Terazi, Kova
Gezegenler: Merkür, Jübiter (öğrenme ve felsefe ge
zegeni olarak)
Kurallar: Düşünce, iletişim, enerji, hız, teori, öğren-
me. Dağlar ovalar, yüksek kuleler, rüzgar ve nefes
Mevsim : İlkbahar
Renkler: San, beyaz, gümüş, mavi-gri
Araç: Kılıç
Duygular: Eğlence, endişe
Tüm hava tannçalan: Vrania, Arianrhod, Aradia,
Nuid
GEZEGENLER
Güneş
Astrolojik işaret: Arslan
Gün : Pazar
Renkler: Alhn, san
Tütsüler: Ardıç, biberiye, kadife çiçeği, öküzgözü,
karanfil, buhur, tarçın, melek otu, misk, amber, san sa
kız, portakal, limon
Taş : Topaz
Kurallar: Kalp, başarı, liderlik, cesaret, geni�kın c ,
iyimserlik, yaratıcılık, büyüme, çocuklar.
28:1
Anahtar sözcükler: Otorite, ışık, onur, sıcaklık, gör
kem
AY
Astrolojik işareti: Yengeç
Gün: Pazartesi
Genel renkler: Beyaz, gümüş, Yeni ay; gümüş, do
lunay; kırmızı, karanlık ay; siyah
Tütsüler: Yasemin, mersin, ylang ylang, beyaz san
dal ağacı
Taşlar: Aytaşı, inci, kristal
Kurallar: Üretim dairesi, verimlilik, ruhsal güçler,
düşler, yaratıcılık, doğum .
Yeni ay: Bakire, başlangıçlar, katılım, doğum, saflık.
Dolunay: Anne, doğurganlık, yaratıcılık, cinsellik,
olgunluk.
Karanlık ay: Kron� ileri yaş, ölüm, bilgi, yalnızlık,
sonlar.
Anahtar sözcükler: Akışkanlık, değişim, düşsellik,
karanlık, nemlilik, kadınsılık.
MERKÜR
Astrolojik işaretler: İkizler, Başak
Gün : Çarşamba
Renkler: Metalik, değişken renkler
Tütsüler: Lavanta, kedi otu, güzel avrat otu, meyan
kökü, anason, Hindistan cevizi yaprağı, sandal ağacı
(bazıları bunu Merküre Ay'dan daha yakın bulurlar.
Taşlar: Akik, topaz.
Kurallar: Fikirler, sözlü ya da yazılı iletişim, çabuk
luk, hırsızlık, aldatma, gülünçlük.
284
A naMar sözcükler: Meşgul, ikisel, parlayıcı, uyuII\
saıi, layan, sinirli, hızlı.
VENÜS
Astrolojikr işaretler: Boğa, Terazi
Gün: Cuma
Renk: Yeşil
Tütsüler: Kırmızı sandal ağacı, badem yağı, yase
min, gül, menekşe, mine çiçeği, çilek, elma, nane, misk
otu, inci çiçeği, mürver, kekik
Taşlar: Zümrüt, mercan, lazurit
Kurallar: Aşk, cinsel istek, arkadaşlık, uyum, güzel
lik, yaratıcılık, sevimlilik, sevinç, tiryakilik.
Anahtar sözcükler: Sevdalı, barışçıl, aşık, zarif
MARS ·
Astrolojik işaretleri: Koç, Akrep
Gün: Salı
Renk: Kırmızı
Tütsüler: Zencefil, biber, pelin otu, tüm halisünas
yonikler, sarımsak, ısırgan otu, tütün, san sakız, sapar
na, patchoili, kendir, alıç
Taşlar: Kantaşı, lal taşı, yakut
Kurallar: Savaşçılık, enerji, spor, cesaret, umursa
maz, sinirlilik, hırs
Anahtar Sözcükler: Mücadele, öfke, enerji, cesaret,
anlaşmazlık
28Ei
/ÜBİTER
Astrolojik işaretler: Balık, Yay
Gün: Perşembe
Renkler: Mor
Tütsüler: Karahindiba, hodan, ada�yı, oğul otu,
kırmızı karanfil, keçisakalı otu, süsen kökü
Taşlar: Mor yakut, turkuaz
Kurallar: Onur, zenginlikler, güç, şöhret, başan, li-
,
SA1ÜRN
Astrolojik işaretler: Oğlak, Kova
Gün: Cumartesi
Renk: Siyah
Tütsüler: Bıldıran otu, güzelavrat otu, atkuyruğu,
deli otu, tüm kötü kokan otlar, baldıran, ban otu.
Taş: Damarlı akik
Kurallar: Zaman, soyutlanma, yalnızlık, ileri yaş,
üzüntü, sinirlilik, ölüm, engeller.
Anahtar sözcükler: Çetin, muhafazakar, sağduyulu,
dikkatli, cimri, sakin, saygısız, bahtsızlık .
TÜTSÜLER
Kendi gezegensel ya ı:ia öğesel tütsülerinizi yapmak
için gezegenin ya da öğenin otlannı ve yağlannı kanştı
nn, gezegenin gününde hepsiili birleştirin. Örneğin;
güneş tütsüsü, pazar günü yapılır ve şunlan içerebilir:
286
Kadife çiçeği, biberiye, juniper yemişleri, portakal kabu
ğu, safran, · süsen kökü ve öküz gözü yağı.
MUMLAR
KUTSAMA YAGLARI
287
Lavanta: Sakinleştirme, yatıştırma, genişleme
İnci çiçeği: Utangaç, çekingen, nazik, duyarlı
Misk: Amaca bağhlık, akılcılık, erotik, duyarlı
San sakız: Sihirli, sersemletici, ruhsal, güzel kokan,
yüksek
·
- 0 -
288
I S B N 9 7 5 - 8 1 2 2 - 1 9-3
ı �m�ıı m
9 789758 1 22 1 96 > ---