You are on page 1of 8

Derleme Makalesi

Sigmund Freud’un
Vak’alarının Gerçek Yüzü
Prof. Dr. M. Kerem Doksat*, Yrd. Doç Dr. Neslim G. Doksat**

*Psikiyatr
**Çocuk Ergen ve ÖZET
Genç Psikiyatrı
Beykent Üniversitesi
Psikanalizin kurucusu ve öncüsü olan Sigmund Freud, şöhreti yakalarken yazdığı binlerce mektupta ve eserlerinde
Psikoloji Öğretim Üyesi pek çok vak’adan bahsetmiştir. Bunların psikanalizle iyileştiğini yazmıştır. Hâlbuki bilhassa sekter psikanalistlerin ıs-
rarla gizledikleri bir gerçek, hiçbir hastasının iyileşmediğidir. Bu makalede bunlardan önde gelenleri anlatılarak, konu
Valikonağı Cd. 109/4 hakkında farkındalığın artması amaçlanmıştır.
Nişantaşı 34390 Anahtar Kelimeler: Sigmund Freud, Freud’un hastaları, Freud’un yalanları
İstanbul
T&F: +902122402421
2401603, 2192174-5 ABSTRACT
Mobil: +905323110015 Sigmund Freud, the founder of psychanalysis, has mentioned of many cases in his thousands of page long letters
E-posta: and books. He wrote that they were cured by psychoanalysis. Contrary to the secter psychanalysts’ hiding the re-
doksat@superonline.com;
keremdoksat55@gmail.com
ality, none of his patients were cured. In this rewiev, the most well known cases will be discussed my aim is to in-
neslimg@superonline.com crease the awareness about the subject.
Keywords: Sigmund Freud, Freud’s patients, Freud’s lies

G‹R‹fi maz? Hangi çocuk kardeşini kıskanmaz? Hangi bebek


sikanaliz, Sigismund (s harfini iyi telâffuz edeme- dayak yiyerek yetiştirilirse ve ilgilenilmezse, ileride so-
P diğinden dolayı, sonraları kendisi ismini kısalta-
rak Sigmund demiştir) tarafından kurulan ve bilimsel-
runlu bir kişi olmaz? Hayatın ilk altı senesinde bebe-
ğin yaşadığı muhteşem gelişme, öğrenme ve büyüme-
lik iddiasıyla bütün dünyaya yayılan bir Yeniçağ akı- nin ihmâl edilmesi söz konusu olursa, onarılması
mıdır. Şamanların vs. uygulamalarını bir tarafa bırakır- mümkün olmayan hasarlar ve eksiklikler bırakacağını
sak, ilk dalga psikoterapiler akımının başlatıcısıdır. insanlık tarihi boyunca hemen herkes fark etmemiş
Bu akımın dayandığı teori tamamen Freud’un ki- midir? Fiziksel, cinsel ve duygusal tâciz, tecavüz, istis-
şisel gözlemlerine ve yorumlarına dayanmıştır. İleride marın yâhut ihmâlin bir çocukta hayat boyu silinme-
de bahsedeceğim üzere, aslında akılcı ve deneysel me- yecek kadar derin ve acı izler bıraktığını pek çok kişi
todolojinin tamamen hâricinde, tamamen büyüsel dü- fark etmemiş midir? Tabii ki evet (Feist ve Feist
şünceye dayanmaktadır. Din, rasyonalitenin önüne 2002)…
geçmedikçe, varlığının ortadan kaldırılması mümkün Bunlar aklıselîmin de işaret edeceği gibi, doğru-
olmayan, hâttâ çoğu insan için sığınılacak güvenilir bir lukları su götürmeyecek şeylerdir. Bütün dünyadaki
liman sunan toplumsal bir oluşumdur. Ama her şey bebekler doğduklarında mânen ve maddeten muhtaç
aklın rehberliğinde değerlendirilmelidir. ve biçâre durumda olup, süratle büyüyüp gelişmezler
Yanlışlanabilir olmayan hiçbir şey “bilim” veya “bi- mi? Bu açıdan hayatın bilhassa ilk 6 senesi, hâttâ 9 se-
limsel” değildir, cilâsı ne kadar parlak olursa olsun nesi çok önemli değil midir ve bunu inkâr eden olmuş
(Gilman 1994, Grünbaum 1979, 1985)! Deney önce- mudur?
si (a priori) doğruluğu kabûl edilen bilgilerin hatasız Peki, illâki bir erkek çocuk, annesine âşık oldu
olduğu düşüncesiyle, deney sonrası (a posteriori) bil- diye, 4 ilâ 6 yaş arasında babasının penisini keserek
gilerin buna göre yorumlanması tamamen dogmadan kendisini cezalandıracağından korkar mı? Veya acaba
ibârettir. Çünkü bunlar “yanlışlanamaz” ve Sir Karl kaç kız çocuğu, gene aynı yaşlarda, babasına âşık ol-
Popper, Freud’un da, Marx’ın da fikirlerini bu açıdan duğu için penisinin zâten kesilmiş olduğunu ve klito-
tamamen çürütür. risinin güdük bir penis olduğunu düşünerek az geliş-
Meselâ şu temel şeyleri bir sorgulayalım: Hangi miş ve yetersiz bir kişilik organizasyonu geliştirir?
çocuk ebeveyniyle çatışmalar yaşamaz? Hangi kız ba- Hele, bu gibi “şeylerin” bütün insanlar için geçerli
basına, oğul da anasına âşık olmaz? Hele baba kız aşkı olduğunu iddia etmek akla uygun bir iş midir?
dünyanın en eşsiz sevgisi değil midir? Hangi bebeğe Minnacık bebeğin anasının memesini iyi ve kötü
iyi bakılıp şefkatle büyütülmezse ileride sorun çık- olarak algılayıp, sonra şizoid, paranoid ve depresif dö-

158 New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3


nemler yaşadığını iddia eden bir insanın bu fikirlerinin gal edenler), hem de bilim adamları (müsbet bilimle
hangi akla göre doğruluğu savunulabilir? Onun teori- uğraşanlar) için kullanılır ki, bu kullanım ikisi arasın-
sini de aynı zihniyetle eleştirenlerin ve daha da ileri gi- daki farkı bulanıklaştırır. Meselâ Freud fizyolojiyle il-
denlerin fikirleri ne kadar akılcıdır (Grosskurth gilenirken bilim adamı vasfına sâhiptir ama daha son-
1985)? raları Psikanalizi kurduğunda âlim, hatta guru olur.
Beş (5) yaşında altına işediği için haftada üç (3) ilâ Hayatının tamamını, tıpkı felsefede olduğu gibi, sayı-
beş (5) kere Psikanaliz seanslarına başlanan bir çocu- ya dökülemez ve tekrarlanamaz bir işe adar.
ğun on (10) sene sonra hâlâ altını ıslattığını görüp de, Psikanalitik hipotezlerden pek azı bilimsel yöntemler-
bunu yapan psikanaliste “peki, neden iyileşmedi” diye le incelenip ispatlanabilir veya ispatlanamaz olmasına
sorduğunuzda “biz semptomlarla uğraşmıyoruz” ceva- rağmen, o, psikanalizin bilim olduğu konusunda ıs-
bını alınca acaba kafanıza neler üşüşür? Bu arada, bil- rarcı olmuştur. Psikanalitik psikoterapi sırasında yapı-
meyenler için, 5 yaşındaki bir çocuğa altını ıslattığı lan gözlemler aynı zamanda bu kuramın temellerini
için psikiyatrik tedavi uygulanmaz çünkü fizyolojik sı- oluşturmaktadır. Ancak, her bir terapi seansı bir kere-
nırlarda gecikme olarak kabûl edilir (Grosskurth ye mahsustur ve tekrarlanamaz; üstelik bu seans sıra-
1985). sında gözlemcinin kişisel peşin hükümleri veya gör-
Aynı şekilde, tekrarlayan intihar girişimleri olan bir mek istediğini görmesi gibi sebeplerle, çarpıtılmaya
vak’aya 8 sene Psikanaliz yapılmasına rağmen dört uğraması kaçınılmazdır. Yani sınanabilme, ölçülebilme
kere daha aynı denemeyi yapmasının sebebini sordu- ve yanlışlanabilme temel ilkelerine uymadığı için, bi-
ğunuzda aynı cevabı alırsanız ve bu hastanın âdeta ta- limsel geçerliliği yoktur. Bu sebeplerle, müsbet bilimle
parcasına Psikanalistine devam ettiğini fark ederseniz uğraşanlar ve filozoflar psikanalizi bilim olarak hiçbir
acaba ne yaparsınız (Doksat 2007, 2008, 2011)? zaman kabûl etmemişlerdir. Eğer Freud psikanalizin
Malûm, kelime psiko ve terapi kelimelerinin izdi- geçmiş olaylar ve etkileri çerçevesinde insan davran-
vacından oluşur. Yunanca psukhē “ruh, zihin” de- mışlarını açıklayan, yorumlayıcı bir sistem olması id-
mektir ve kelebek anlamındaki psukhē’den köken al- diasıyla yetinseydi, belki de bilim adamlarının saygısı-
mıştır; therapeia da “iyileştirme, şifa verme” demektir. nı daha fazla kazanabilirdi. Yani, kısacası, psikanaliz
Meselâ bir psikiyatrın, şiddetli tekrarlayıcı ve me- çağdaş bir dindir! Aynı şeyleri tamamen Marx ve
lânkolili majör depresyon epizodlarından mustarip Marksizm için de söyleyebiliriz.
olan çok yakını birisine “teoriye uymuyor” diye ilâç Sonuçta, dogmatizmin hapishânesi sözüm ona ka-
bile verdirmediğini, kadıncağızın sonunda şehirdeki patılmıştı ama Pandora’nın Kutusu da açılmıştı.
havagazı şebekesinin hortumunu burnuna takarak in- Nitekim sekterlikten ve yobazlıktan kurtulmak adına,
tihar ettiğini okursanız ne tepki verirsiniz? önemli bir kısmı birer Yeniçağ Dini hâlinde kat’î ve
inkâr edilmesi “günah” olan yeni dogmaları sokaktaki
Psikanalizin Doğuşu insana dayattılar! Kendilerinden olmayanı “ötekileştir-
1800’lerin sonuyla 1900’lerin başında, Batı Âle- mek” bu sefer din adına değil, sözüm ona bilim adına
mi’nde bütün bilim, sanat ve felsefe alanlarında âdeta yapılır oldu. Eskiden iblisler, Şeytan, cin veya
bir inovasyon ve paradigma patlaması oldu. Poltergeist şehveti ve saldırganlığı doğururdu; şimdi
Tabii ki bunun öncesindeki Rönesans ve bölgesel anatomik yeri “Limbik Sistem ve amigdala”
Reformasyon süreçlerinin de bu patlamada büyük ha- oldu ve İd dendi. İrade ve nefse hâkimiyet kişiyi bun-
zırlayıcı tesiri oldu. Homo sapiens sapiens, yani biz in- lardan korurdu; şimdi bölgesel anatomik yeri prefron-
sanlar, binlerce senelik dinî baskının zulmünden kur- tal korteks oldu ve Süperego dendi. Güçlü bir şahsiyet
tulup, teoriler yaratma müsabakasına girdik. Herkes, ve karakter dengeleri sağlardı; şimdi bölgesel anato-
her şeyin hikâyesini yeniden yazma derdine düştü ve mik yeri bütün beyin (ensefalon) oldu ve Ego dendi.
dünyayı sarsacak bollukta yeni senaryolar kaleme alın- Tabiat bilimlerinde bu gibi “ben dedim oldular”
dı. Dinî baskıdan yani dogmadan kurtulan ve bilimsel pek zordu ama beşerî ilimlerde (psikoloji, sosyoloji,
düşüncenin ana ilkelerini de henüz tam anlamıyla antropoloji vs.) çok kolaydı! Tek yapmanız gereken ta-
oturtamayan bu azgın boğalar, her yöne hücum ettiler. buları sarsmak ve yepyeni bir “her şeyi izah eden”
Almanca’da bilim (İng. science) kelimesinin ideoloji yumağı yani dogma (nass) “yaratmaktı”.
İngilizce’de kullanılandan farklı anlamları vardır. Yani herkes için geçerli olan, her şeyi izah eden

lanmıştı; başka bir ifâdeyle, Theoria (θεωρία),


Naturwissenschaft bizim bildiğimiz doğa bilimleri için omnipotan Hakikat yoktu ama bâzılarına göre yaka-
kullanılırken, Geistwissenschaft beşerî bilimleri ifâde
eder. Wissenschafter ise hem âlimler (beşeri ilimle işti- Hakikatin ta kendisi olup çıkmıştı… Hâlbuki kelime-

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3 159


nin gizli bir mânâsı daha vardı: Theós’un (Tanrı buy-
ruğunun yani dogmanın: nass’ın) dediğinden uzakla-
şıp arayışa girmek…
İşte, burada, Yeniçağ’ın insanı, onun davranışlarını
ve normâlden sapmalarını izah etmek iddiasındaki
psikolojik ve dolayısıyla da psikiyatrik teoriler, bilhas-
sa da bunların “yaratıcılarının” özellikleri mercek altı-
na alındı. Çünkü klâsik dinlerden daha fazla vaat dolu
ve hepsi de son derecede iddialıydılar.
Bu makalede peşin hükümle değil, eleştirel mantık
ve akılcılık içerisinde konuya yaklaştım ve teorisyenle-
rin samimiyet dereceleri, tarafsızlıkları ve bilimsellik
yeterliliklerini mercek altına aldım. Çok ilginç ve
bâzen de inanılmayacak kadar basit hatalar, uydurma-
lar, saptırmalar tesbit ettim. Sigmund Freud’la başla-
yan bu serüvenin, günümüzdeki ümitsiz ve mutsuz
insanını büyük bir rant ve inanç karmaşasına nasıl it-
tiği dikkatimi çekti. Mânevî değerlerini kaybeden
Batılı insana “tedavi” diye yeni yeni dinler nasıl daya-
tılmış, bunu gördüm. reçte bebek, varlığının birbirinden ayrık algı ve duy-
Ama işte bilim budur: Kuşkuculuk (scepticism), guların yardımıyla farkındadır; ancak bunların hiçbiri
çok yönlü düşünme ve diyalektik tartışma ile Hakikate henüz bir “Ben” bütününe oturmamıştır. Bebek kendi-
biraz daha yaklaşmak… Bu asla gerçekleşemeyecek sini bir bütüne hâline getirilmemiş, henüz tamamlan-
olsa da, yani Hakikat asla yakalanamayacak olsa da, mamış bir bulmaca gibi algılamaktadır. Ayna karşısın-
ebediyete kadar sabırla, sebatla hâttâ inatla aramak ve da tutulduğunda ilk olarak kendisini çevresinden ve
araştırmak… en yakın hissettiği varlık olan annesinden (veya yerini
Birkaç yıldır aldığım onlarca kitabın hemen hepsi tutan birincil kişiden) ayrı bir bütün olarak görür. Ben
en son baskılarını yapmış durumda. Ülkemizde her kavramının ilk ortaya çıktığı bu Birincil Süreç’te bebek
mânâda yaşanan kargaşa ve keşmekeş maâlesef bilime kendisini aynadaki görüntüsüyle özdeşleştirir ve ken-
de bulaşmış vaziyette; her tarafta kayıkçı kavgaları ya- disini ideâl, organik ve mükemmel olarak hisseder.
pılıyor. Dilerim bu makale her kesimden okuyucuda Lacan, bebeğin içerisinde bulunduğu aynayla yüz-
ve entelektüel dünyamızda iz bırakan pencereler açar. leşmeden önceki zihinsel süreci 0 olarak ifâde eder ve
Ve dilerim ki yeni dogmatizmlerden korunmamızda aynadaki görüntüyle özdeşleşen Ben kavramının ar-
bir nebze tesiri olur. dından bu değer 1’e ulaşır.
Sâdece Sigmund Freud’un vak’alarını ele alacağım, Lacan için bebeğin kendisini aynadaki Ben’le bir
Melanie Klein’ın ve Wilhelm Reich’in hayatlarını ve tutması bir illüzyondur (yanılsama); çünkü aynadaki
teorilerini başka makalelerde anlatacağım çünkü ko- Ben sanal bir görüntüden fazlası değildir. “Aynaya
nunun en dikkat çekici ve ilginç isimleri onlar. bakan Ben” ile “aynadaki Ben” aynı değildir; biri ger-
İşbu noktada Lacan’dan ve yanılgısından burada çek bir varlık diğeri ise sanal bir görüntüdür. Kendiliği
çok kısaca bahsedeceğim, gerisini merak edenler veya Ego’su bölünmüş, parçalara ayrılmıştır ve bebek
Tura’nın (1989, 2010) kitaplarından okuyabilirler. hiçbir zaman yaşadığı psikolojik süreçleri aynada algı-
ladığı tek bir fiziksel bütüne indirgemeyi başaramaz.
Ayna Merhalesi (Evresi) İdeâl Ben idrakı aslında ulaşılamayacak bir illüzyon-
İlk olarak 1936’daki 14. Uluslararası Psikanaliz dur. Egonun veya Ben idrakinin bir yanılsamaya da-
Kongresi’nde Fransız Psikanalist Jacques-Marie Emile yandığı gerçeği Egoyu bir kurgu ve illüzyon olma du-
Lacan tarafından ortaya atılan bir psikanaliz teorisidir. rumuna itmektedir. Bu epikritik dönemde insan yav-
Bahsedilen teori hayatın ilk 6-18 aylık dönemindeki rusu şempanzeye büyük bir fark atarak, kendini tanır
psikolojik gelişim süreçlerini ele almaktadır. Bu döne- ve Kendilik duygusu gelişir.
min öncesinde, çocuk çevresindeki nesne ve bireyler- Lacan’ın bu görüşleri sonradan çok ciddi eleştirile-
den ayrı bir varlık olduğunu idrak etme düzeyine re mâruz kalmıştır. Bütün primatlar arasında, dünyaya
henüz erişememiş bir ihtiyaçlar ve istekler bütünüdür gelirken gelişimi en az tamamlanmış olan insandır.
ve şempanzelerle insanlar arasında fark yoktur. Bu sü- Şempanzelerdeki motor koordinasyon (hareketlerin

160 New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3


düzenli ve düzgün olarak yapılabilmesi) insanlara göre Küçük Hans
oldukça erken olgunlaşır. Freud’un konsültanlığında babası tarafından ana-
Yani insan yavrusunun aynaya bakıp, makûl ve liz edilmiş (1909) beş yaşında bir çocuktur. Hans’ın
mantıklı hareketlerde bulunabilmesi için bir şempan- atlar tarafından ısırılma veya yolda giderken yere dü-
zeden daha uzun zamana ihtiyacı vardır. Dolayısıyla şeceğine dâir korkuları mevcuttur. Bu durum, babası
da bu Ayna Merhalesi keşfi aslında Psikanalitik değil, tarafından, annesine yönelik cinsel arzuları sebebiyle
evrimsel kodla ve gelişmeyle alâkalı bir durumdur. babası tarafından kastre edilme korkusu olarak yo-
Diğerleriyle ilgili bilgilere ulaşmak için ise yerli ve rumlanmıştır. Freud, bu vak’ayı kendi Oedipus
yabancı pek çok eser var ama bahsettiğim psikanalizin Kompleksi teorisine bir delil olarak sıklıkla ileri sür-
kurucusu olan en önemli kişilerin, Freud’dan başlaya- müş, ancak Hans’ın kendisi dahi sonradan bu yoruma
rak teorilerini de etkileyen bâzı özelliklerini açıkladım. katılmamıştır. Hans’ın anksiyetesine katkıda bulunan
Sâdece iyice mistifiye edilmeye başlanan bir ko- pek çok başka sebebin mevcut olduğu son derece net-
nuyu iyice incelemek, irdelemek ve anlamak, an- tir: Semptomları ortaya çıkmadan önce tonsillektomi
latmaktır amacım. Müsaadelerini alarak, Psikolog operasyonu geçirmiştir ve o dönemde cerrahlar böyle-
Yavuz Erten ve Psikiyatr Saffet Murat Tura’ya yö- sine bir operasyon geçirecek olan bir çocuğun duygu-
nelik bâzı eleştirilere yer verdim. Yavuz’a aynı eleş- sal ihtiyaçlarına karşı hassasiyet göstermemektedir.
tiriyi daha önce neşredilen kitabımda da (Doksat Gerçekte de Hans, pipisini ellediği takdirde onu kes-
2011) yapmıştım; hiç de kızmadı ve Ulusal Aile mekle kendisini tehdit etmekte olan annesinden daha
Terapileri Kongresi’nde de birbirimizin konuşma- fazla korkmaktadır. Annesi onu aynı zamanda dayak-
larını dinledik, kucaklaşıp hasret giderdik. Bunlar la ve terk etme senaryolarıyla tehdit etmektedir. Bu
bir bilimsel tartışmada en normal şeydir… analizden kısa süre sonra anne ve babası boşanır ve
Buradaki bütün bilimsel varsayımlar, teoriler ve id- annesini sâhiden de kaybeder; hâttâ ileride, Hans da
dialar, tabii ki benimkiler de dâhil, yanlışlanabilir Freud’un iddialarını yalanlar. Freud ise bu durumu
hüsn-i zanlardan (goodwill suppositions) ibârettir. kendi vak’a sunumunda ifâde etmemiştir. Daha da il-
Buna mukabil, kişilerin hayatları ve özellikleri hakkın- ginci, bütün bu analiz boyunca Küçük Hans’ı da hiç
daki bilgiler literatürdeki bilgilerden derlenmiştir. görmez (sonra birkaç fotoğraf çektirir)! Bu vak’a,
Freud’la başlayıp devam eden psikanaliz akımı- Oedipus Kompleksi’ni desteklemekten ziyâde,
nın ne kadar bilimsellikten uzak olduğu ama ne Hans’ın korkuları daha çok tonsillektomi şeklinde bir
kadar da câzip bir Yeni Çağ dini olarak kitleleri ar- fiziksel zarar ve dövülme, terk edilme ve kastrasyon
kasından sürüklediği bir vâkıadır. Psikanalitik yön- tehditleri ile ilgilidir. Zâten bütün çocuk psikiyatrları-
temlerle iyileşen, salâh veya şifa bulan hemen hiç- nın bildiği gibi, bu yaşlarda sebepli sebepsiz korkula-
bir gerçek hasta yoktur (Storr 2001), Breger rın, fobilerin görülmesi mutattır.
(2012), Fisher ve Greenberg (1977), Fisher
(1985)! Bilimselliğin hiçbir tanımına uymayan ama Dora
büyüsel düşünce ve sübjektiviteyi sonuna kadar Genç bir hanımdır. Freud onun semptomlarını, kendi
beslediği için, her geçen gün yeni guruları da orta- babası ve karısı babasıyla ilişki içinde olan yaşlı bir adama
ya çıkan bir inanç sistemidir. Tıpkı diğer dinler yönelik bilinçdışı Oedipal-cinsel arzularının bir örneği ola-
gibi, farklı mezheplerin mensupları da zamanla di- rak yorumlamıştır ve “acting in” Ego savunma mekaniz-
ğerlerini dışlar ve düşman ilân eder hâle gelmiştir masının üzerinde durmuştur; yani Dora’ya karşı kendi bi-
ve gelecektir… Ayrıca, ciddi bir ekonomik pazar linçdışı hamlesini... Freud’un izahına göre bütün bu kişi-
da oluşturmaktadır yukarıda anlattığım gibi. ler, kendi ihtiyaçlarını tatmin etmek üzere Dora’yı tuzağa
Herkes birilerini analiz etmekte, bununla ilgili düşürmüştür. Yaşlı adam 13 yaşında iken onu iki kere baş-
kurslara ve sertifikasyon programlarına gidenler tan çıkarmıştır. Bu esnâda annesi kendi temizlik kompul-
gittikçe artmaktadır. siyonlarıyla meşgul olduğu için Dora’yı koruyamamıştır.
Gerçekte Dora’nıni istediği şey kendi Oedipal arzularının
Sigismund Freud’un Ünlü tatmin edilmesi değil, bütün bu yetişkinlerin kendisini
Vak’alarının İçyüzü kullanmayı ve bu konuda yalan söylemesini engellemek-
Bu örneklerin hepsi gayet bilimsel ve “neyse o” tir!
düsturuyla neşredilen bir dergi olan Psychodynamic
Psychiatry’den alınmıştır (Breger 2012). İsmi Meçhûl Bir Genç Kız
18 yaşında bir genç kız, babası tarafından, “sosyete

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3 161


hanımefendisi” veya “koket” olarak tanımlanan yaşlı beraber eziyet de etmiş olup, yetişkin olmasından kısa
bir hanıma yönelik bağlılığı sebebiyle, homoseksüali- süre önce intihar etmiştir. Freud, Kurtadam’ı inatçı bir
tesinin tedavisi için Freud’a getirilir. Babasının onları bebek olarak görmüş, “infantil nöroz” hakkındaki yo-
yolda yürürken yakalaması ve kızgın şekilde bakma- rumlarını kabûl ettirmek için onu zorlamış ve kandır-
sı, kızda intihar teşebbüsüne yol açmıştır. Freud’un mış, ilişkilerini sonlandırma tehdidiyle son bir tarih
bu genç kızla çalışması tamamen kendisinin işine ge- belirledikten sonra onu bu yorumlarının doğru oldu-
lecek yorumlar yapmak ve kişisel ihtirası ile ilgilidir ğuna dâir itaat ettirmiştir. Buna, günümüzde, “hasta-
ama bu arada, kızın yaşlı kadına olan bağlılığını anne nın duygusal istismarı” deniyor.
sevgisi arayışına bağlamakta da haklıdır. Zira annesi
kendi üç tâne oğluna aşırı şekilde düşkünken, kendi Sıçan Adam
kızına ters davranmaktadır. Babası, Freud’un nezdin- Sıçan Adam’a (Ratman), âşık olduğu kadına ve
de “değerli” ve “yumuşak kâlbli” bir insan olmakla ölmüş babasına yönelik sıçanlarla ilgili sadistik bir iş-
beraber homoseksüaliteye öfkelenmiş ve bu duruma kence uygulanacağına dair obsesif bir düşüncesi ol-
şiddetle karşı çıkmıştır. Freud bu ailevî dinamikleri duğu için bu isim verilmiştir. Bu fikri bir seri kom-
açığa çıkardıkça, genç kadın terapiye olumu cevap pulsif ritüeli, kelime oyunları ve dualarla engellemeye
verir, bu analizin ona mutlu bir hayat sağlayacağına çalışmıştır. Bu sebeple psikanaliz yapması için Freud’a
dâir umutlanır; Freud’u parental bir figür olarak ka- müracaat eder. Freud, kendisinin bütün kitaplarını
bûllenir. Ancak, Freud, olayı bu noktada bırakamaz. okumuş olup, tedaviye riayet eden bu adamı pek sev-
Kardeşleriyle olan rekabetini “penise imrenme/haset” miştir. Beraberce, söz konusu olan karmaşık obses-
olarak yorumlar ve kendisinin “gerçekte bir feminist yonların ve kompusiyonların anlamını çözmeye çalı-
olduğunu” ileri sürer. Hasta, bu noktada geri çekilir. şırlar; Freud’un özellikle iyi olduğu ve keyif aldığı
Pozitif rûyaları kaybolur. Freud, bu çok kritik nokta- fikir ve kelimeler üzerinde dururlar. Freud, oğlunun
da onu “yalancı ve dirençli biri” olarak karakterize hayatını ciddi şekilde kontrol etmekte olan hastanın
edip, tedaviye âniden son verir, yani hastayı cezalan- annesini âcilen devre dışı bırakır. Aynı zamanda etki-
dırır aslında! leyici yeteneğiyle, oğlunu 3 yaş gibi küçük bir yaştay-
ken dövmüş olan “askerî tavırlı” babanın hasta üze-
Kurt Adam rindeki tesirinin de üzerinde hiç durmaz. Hastanın
“Wolfman” zengin bir Rus aileden gelen ciddi ruh- kendisinden altı yaş büyük olan ablasına çok yakın
sal sorunları olan genç bir adamdır. Gerçekle bağlantı- olduğunu, beraberce cinsel oyun oynadıklarını, abla-
sı zayıf, hipokondriyak ve depresif belirtileri olan, ha- sının bundan sonra hastalanıp öldüğünü bildirmiş,
yatının hemen hemen her alanında işlevsellikte sorun cinsel itkilerine kapıldığı takdirde ne olacağı korku-
yaşayan bir insandır. Çocukluğunda, ağaçta oturmak- suna dehşetengiz bir gerçeklik payı vermiştir.
ta olan kurtların kendisini yiyeceğine dâir korkuları
barındıran rûyaları sebebiyle “Kurtadam” rumuzuyla Anna O
anılmaktadır. Bu vak’ayla ilgili olarak, Freud, çocukla- (Storr 2001, Teber ve Ayla 2004)
rın bir buçuk yaşındayken kendi ebeveynini anal bir- Breuer, Viyana’nın en ünlü hekimlerinden bir ta-
leşme esnasında yakaladıktan sonra gece korkuları ya- nesidir. Çok parlak bir klinisyendir ve Freud’un bir tür
şayacağına dâir bir makale yazmıştır. Bundan hareket- yedek baba olarak kabul ettiği bir insandır. Ona maddî
le, Freud, “ilk sahneye tanık olmanın” olumsuz etkile- ve manevî olarak çok büyük yardımları dokunur,
rine dâir teorisini geliştirir, hastasının semptomlarının Viyana’nın önde gelen kişileriyle tanıştırr vs. ama en
çoğunu “infantil seksüalite” ile açıklama çabasına girer. büyük yardımı 1882 Kasım ayında ona 18 ay önce te-
Hâlbuki hastanın kendi bakış açısı da dâhil, sonraki davi ettiği bir hastasından söz etmesiyle gerçekleşir:
birçok hikâye, bu spekülasyonların geçerliliğinin Daha Paris’teyken, Breuer’in kendisine anlattığı Anna
mümkün olmadığına işaret etmiştir. Hastanın yoğun O.. Vak’ayı Charcot ile konuşur ama nedense Charcot,
psikiyatrik bozukluğunu doğrudan izah edebilecek Freud’un bu anlattıklarını ciddiye almaz, tartışma ko-
başka delil mevcuttur. Rûyaları gördüğü dönemde nusu dahi yapmaz. Aslında Freud da, Anna O.’yu hiç-
sıtma hastalığından mustariptir. Korkuları bu hastalık- bir zaman görüp tanımamıştır. Bilgileri, Breuer’in ken-
la ilgili olan ateşli hâli nedeniyle ortaya çıkmış olabilir. disine anlattıklarını dinlemek ve notlarını okumaktan
Babası da gerçek anlamda hayatında olmayan bir kişi- öteye gitmemiş ama çok parlak çıkarsamalar yapıp ve
dir. Annesi ise çocuğuna yakın olamayan depresif bir bu vak’aya odaklanan Histeri Üzerine Çalışmalar kita-
insandır. Değişken nitelikteki bakıcılar tarafından ye- bını birlikte kaleme alırlar. Kitap, ilk 13 yılda sadece
tiştirilmiştir. Büyük ablası onunla ilgilenmiş olmakla 622 tane satar.

162 New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3


Anna O.’nun esas adı Bertha Pappenheim’dır. de odasında yatarken, yandaki odada da babası bir
Uzun yıllar “Anna O.” demelerinin sebebi ise, o dö- akciğer apsesinden ciddi şekilde hastadır, acılar çek-
nemlerde Breuer de, Freud da tutkulu bir şekilde mektedir ve ölümle pençeleşmektedir. Gerçekten de
Kleist okumaktadır ve Kleist’in Marcuse de O. eserin- birkaç ay sonra, 5 Nisan’da babası ölür. Kısa bir dep-
deki O.’ya ithafen Anna O. derler Bertha resyondan sonra Anna O. yavaş yavaş düzelmeye
Pappenheim’ın kişiliği onu çağrıştırdığı için… başlar. Ama kesinlikle tam sağlığına kavuşmaz.
Noel’den önceki bir haftada Breuer, Viyana’da çok Breuer’in yorumu şöyledir: “Anna O.’da bir benlik ya-
zengin bir Yahudi ailesinin yanına çağrılır. Evde 21 ya- rılması olmuştu, bir kişilik yarılması olmuştu.
şındaki genç kız hasta çok zengin bir rahatsızlıklar de- Kişiliğin bir bölümü babasıyla birlikte ölmüş, öbür
meti sunmaktadır. Örneğin bilinç bulanıklığı, kollarda bölümü yaşamaya devam etmişti. Ama ölen bölüm,
bacaklarda felçler, adale kasılmaları, öksürük nöbetle- yaşayan bölümü devamlı olarak suçladığı için, öbür
ri, uykusuzluk, konuşma bozuklukları, korkular, bölüm devamlı büyük hastalık belirtileri ile felçlerle,
görme hallüsinasyonları, su içme korkuları, unutkan- görme bozukluklarıyla, yutkunma bozukluklarıyla
lık, yemek yiyememe, yabancı insanlardan kaçma, on- veya yemek yememe, yataktan çıkamama gibi belir-
ları görmek istememe, zaman zaman en yakınlarını tilerle kendini cezalandırıyordu bir şekilde”.
bile tanıyamama, yataktan çıkamama gibi belirtiler… Oysa Freud, kendi teorisine uygun başka bir
Breuer, görür görmez hastanın organik kaynaklı belir- yorum getirir ki, aralarındaki ayrılığın başlaması bu
tileri olmadığını, bunların muhtemelen histeriden noktada belirginleşir: “Gerçekte Anna O., babasıyla
kaynaklandığının teşhisini koyar. Bertha cinsel ilişki kurma fantezileri içindeydi ve gecelerce
Pappenheim’a hipnoz terapisini uygulama ve kendi babasının başında nöbet tutar, bu nöbet tutma sırasın-
adını kullandığı konuşma kürü tedavisini uygulaması- da babasına dokunma, babasının çıplak tenine do-
na müsaade edip edemeyeceğini sorar. İzin alır ve kunma, babasının altını temizleme, muhtemelen cin-
bundan sonra ünlü tedavi başlar. Evet, burada Anna sel organlarına dokunma isteyerek veya mecburen ya-
O.’nun çok parlak bir kişilik ve çok zengin bir kültürü parak gerçekleşir. Bu sebenlerden dolayı da tabuya do-
olduğunun bir kere daha altını çizmek gerek… kunmanın suçluluk duygusu içinde histerik belirtileri
Çünkü bâzı belirtileri anlatırken Breuer’e, Anna O., ortaya çıkar”. Bir gece babasını temizlerken Anna O.,
Almanca’yı kesip, İngilizce’yi kesip Fransızca sürdürü- parmaklarının etlerinin döküldüğünü ve sırf kemik
yor, sonra İtalyanca, İspanyolca, birkaç lisanda konu- kaldığı ve parmak uçlarının kuru kafaya dönüştüğünü
şabiliyor ve çok zengin edebiyat, san’at diğer kültürel görür. Böyle bir hallüsinasyon görür. Ayrıca o sırada
alanlarındaki donanımını da ortaya sergileyerek ken- aynaya bakar, kendi babasının kafasıyla iç içe geldiği-
disini anlatmaya çalışır. Breuer tabii Anna O.’nun bu ni ve ikisinin kafalarının etlerinin döküldüğünü ve
kişiliği karşısında zaman içinde hiç de ilgisiz kalmaz kuru kafaya dönüştüklerini görür ve bayılır.
ona. Hâttâ evde o kadar çok bahseder ki, karısının kıs- Başkalarının yardımıyla odadan çıkarılıp yatağına yatı-
kançlık krizine girmesine yol açar, hâttâ intihar teşeb- rılır. Freud bunu şöyle yorumlar: “Çünkü genç kız o
büsünde bile bulunduğu rivayet edilir. Aslında sırada babasının vücuduna dokunma imkânını bul-
Breurer’in başka türlü bir ilgisi olmadığı yazılmıştır; muştu ve bu tabuya dokunmak yasağı, cinsel yasağı
kesinlikle kendisini tutar ve tedavi 18 ay kadar sürer. çiğnemek anlamına geliyordu; bunun cezası da bütün
Freud’la birlikte yazdıkları kitapta, Anna O.’nun toplumlarda ölümdü. Bu nedenledir ki o, parmakları-
bu tedavi sonucunda tümüyle sağlığına kavuştuğu nın kuru kafaya dönüştüğünü, etlerinin döküldüğünü
söylenir. Oysa bugün biliyoruz ki, Psikanaliz daha ilk ve ölüme mahkûm edildiğini duyumsar.”
hastasında, ilk yalanını söylemiştir. Anna O. kesinlik- Freud, hayatı boyunca herhangi bir vak’ayı analiz
le tedavi edilememiş, sağlığına kavuşamamıştır. etmeye kalkmadan önce, öncelikle Anna O.’yu hatırlar,
Sonra İsviçre’de başka bir klinikte morfin kürü yapı- onun bütün hikâyesini, biyografisini düşünür, sonra
lır, defalarca, en az üç dört kere, İsviçre’de ünlü bir yeni bir adım atar. Tabii, Anna O.’nun diğer bir kişiliği
klinikte, Biswanger’in babasının kurduğu klinikte ya- vardır: Bertha Pappenheim. Bir kadın hakları savunu-
pılır. Ondan sonra kısmen, yavaş yavaş sağlığına - cusu, ünlü bir yazar, ünlü bir gazeteci, ünlü bir müca-
“sağlığını” mutlaka yine tırnak içinde söylemek gere- deleci. Anna O. adının gizliliği, Ernest Jones’un kita-
kir- kavuşur, hayatı boyunca sürecek başka çalışma- bında ilk defa bütün dünya Anna O.’nun ünlü Bertha
lara dönebilir. Burada can alıcı bir nokta vardır: Anna Pappenheim olduğunu duyar ki, kadın hakları savu-
O.’daki belirtilere Breuer ile Freud’un bakışı iki deği- nucusu olarak, gazeteci olarak, yayıncı olarak başlı ba-
şik kutbu oluşturur. Anna O. bu histeri krizleri için- şına ünlü bir isimdir.

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3 163


Breuer’in, Anna O.’nun tedavisini kesmesi çok apar dır”. Anna O. Hahambaşı’na sorar: “Peki bunları niye
topar, korku içinde olur. Bunu söylememiştik. Haziran önlemiyorsunuz, niye kapatmıyorsunuz”? Hahambaşı
ayının ortalarında 1882 yılında tedavi kısmen bitmiş- da: “Onları çalıştıran şahıslardan gelen yardımlar ol-
tir. Breuer artık kendisinin yapacağı bir şey olmadığını mazsa şayet, ne sinagoglarımız ayakta kalabilir, ne has-
söyleyip evine gelir. Ama o sırada aynı gece eve gelen taneler ne de çocuk bakımevleri” der.
bir ulak acilen Anna O.’nun ailesi tarafından çağrıldı- Anna O., büyük ihtimâlle tek vak’a değildir, ayrıca
ğını çünkü kızın sancılar içinde kıvrandığını söyler, da Anna O.’nun, Bertha Pappenheim olarak da öğre-
karnından gelen sancılar. Breuer, apar topar kızın nildikten sonra, kişiliği artık daha da önemli olur.
evine gider ki, kız yatakta yatmaktadır ve “şimdi Çünkü Bertha Pappenheim’ın kişiliği, çalışmaları
benim bir çocuğum olacak, Dr. Breuer’den bir çocuk dünya literatürüne girişi de büyük ikilemlerle dolu-
doğurmak üzereyim” der. Bunu duyan Breuer büyük dur. Ayrıca buna biraz da analitik bir gözle baktığı-
bir panik türü korkuyla artık tedavisini kendisinin üst- mızda, daha da çıplak, daha da net görebiliyoruz bun-
lenemeyeceğini, çünkü seksüel bir skandalın ortaya çı- ları. Bütün hayatı fahişelerle, genelevleri gezmekle ve
kabileceğini düşünür, tedavinin devamını bir arkada- oradaki genç kadınlarla konuşmakla geçer. Amacı on-
şına emanet eder ve evine döner, neredeyse kaçar. lara yardım etmektir ama bütün gün neredeyse 24 saat
Bundan sonra Anna O.’nun tedavisini başka bir onların hayat hikâyelerini ve başlarına geleni dinle-
hekim, başka bir psikiyatr üstlenir ve onu İsviçre’de mekle geçirir, teker teker neredeyse. Freud, hınzırca,
bir kliniğe yatırırlar. Aslında ilerdeki yıllarda Freud bu ileri yıllarda şöyle söyler: “Bakın, daha gençliğinde
noktaların altını çizmiş ve Stephen Zweig’a yazdığı bir gösterdiği semptomatolojilerle bugünkü çalışma tarzı
mektupta “işte tam da bu noktada, Anna O., histerinin arasında aslında bir fark yok. Gene aynı işi yapıyor, bir
anahtarını Breuer’in eline verdi, fakat o, onu tutamayıp yandan kadınları kurtarmak istiyor, benliğinin bir bö-
yere düşürdü” der. Anna O.’nun asıl adının Bertha lümüyle, yani ikiye ayrılmış benliğin bir yarısı öbür ya-
Pappenheim olduğunu daha sonraki yıllarda öğreni- rısını eleştiriyor devamlı. Eleştiren taraf insanlara, ka-
riz. 59’da Freud’un aile vakanüvisi diyebileceğimiz bi- dınlara, fahişelere yardım etmesini istiyor. Ama benli-
yografisi, Ernest Jones tarafından yazıldığında onun ğinin öbür tarafı, asıl dominant olan tarafı ise, Anna O.
Bertha Pappenheim olduğunu –ki, kendisi başlı başı- ise, bir yandan fahişe gibi yaşamak istiyor. Çünkü için-
na bir ünlü, bir isimdi dünya tarihinde, edebiyatında, de kabaran yoğun cinsel duyguları dizginsiz, sansür-
kadın hareketlerinde- geçmişte gösterdiği semptoma- süz boşaltmak istiyor. Ama süperegosu, baskın kültür
tolojinin aslında ne denli birbirlerinin devamı olduğu- bunları önlüyor. Çocukluğundan beri tatmin olmamış
nu daha iyi gözleyebiliyoruz. Şöyle ki, İsviçre’deki bir ağzı, yeteri kadar doygunluk ve sevgiyle ememedi-
muhtemelen kokainin de yer aldığı tedavilerin sonun- ği anne memesini bu sefer başkalarıyla sürekli kavga
da Bertha Pappenheim için, artık Anna O. dönemi ge- ederek, herkesin çok dikkatini çeken bir tarzda ısıra-
ride kalmıştır, annesinin arzusu üzerine Viyana’dan rak konuşuyor”. Bertha Pappenheim, arkadaşlarının
Frankfurt’a taşınırlar. Frankfurt’ta bir çocuk yuvasın- tanımıyla, gerçekten “ısıran vulva” biçiminde bir hayat
da, kimsesiz kalmış kızlar yuvasında çalışmaktadır. sürdürür ve kimse onunla konuşmak istemez. Bu bö-
Sonradan İngiltere’de toplanan Fahişeleri Fahişelikten lümünü zaten kendisi de çizer: “Benim içinde iki ben-
Kurtarma Girişimi’ne katılır ve burada kendisinin bir lik var. Bir tanesi beni dizginlemeye çalışıyor ama öbür
kariyerini başlatacak ünlü bir konuşma yapar. tarafım yoğun bir cinsel açlık içinde” ama karşılık ola-
Ardından Almanya’ya dönüp benzer bir derneği rak da aseksüel bir hayat sürdürür. Hiç kimseyle ku-
Almanya’da kurar. Kadınlar Birliği’nde çalışır, Alman caklaştığı, hiç kimseyi yanağından olsun öptüğü veya
Kadınlar Birliği’nde. Dünyanın çeşitli kadın hareketle- kimseye sarıldığı görülmez Anna O.’nun. Tek başına
rinde çalışır ve bu arada pek çok ülkeyi gezer ve 8 yaşar, 77 yaşına kadar.
Nisan 1911 tarihinde İstanbul’a gelir. Burada da, Yakın bir arkadaşına şöyle der: “Duygularımı
İstanbul’da çalışan fahişelerle konuşup, onları alınır sa- aşmak için çalışmak zorundayım. Ben aşkı değil,
tılır bir meta durumundan kurtarmak için çaba göste- görevi öğrendim ve hep görev yaptım. Ben istedik-
rir. Burada Hahambaşı’yla yaptığı bir unutulmaz bir lerimi değil, yapmak zorunda olduklarımı yapıyo-
konuşma vardır. Bertha Pappenheim Hahambaşı’na rum”. Bu da içinde doğup büyüdüğü otoriter aile-
sorar: “İstanbul’da Yahudi kökenli fahişe var mıdır” nin ona ilk günden benimsettiği o anlaması kolay
diye. Hahambaşı da “aslında” der, “bizim bütün geliri- olmayan, aslında hepimizin yaşadığı kültürel bas-
miz bu Yahudi kökenli fahişelerden toplanan paralar- kının kurbanı oluyor bir yerde. Ayrıca buna bir de
dan sinagoglara yapılan yardımlar üzerinden olmakta- Yahudi ailelerindeki bâtıllığı ve tutuculuğu ekler-

164 New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3


sek, Anna O. veya Bertha Pappenheim, çok açık bir Davranış Fizyolojisi Sempozyum Kitabı. Uğur M, Balcıoğlu İ, edi-
törler. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri.
şekilde ortaya çıkar ve Bertha bunu bütün yalınlı- Sempozyum Dizisi No: 66, 111-153.
ğı, çıplaklığı, parlak zekâsı, zengin kültürü ve kişi- Feist J, Feist JF (2002) Theories of Personality, 5th Edition. New York:
liği ile bizim gözlerimizin önüne sergiler. McGraw-Hill Higher Education.
Fisher S, Greenberg RP (1996) Freud Scientifically Reappraised: Testing
Bertha’nın hayatında iki önemli erkek vardır, biri
the Theories and Therapy. New York: John Wiley.
babası -çok önemli-, bir de Breuer, bir de erkek kardeşi Fisher S, Greenberg RP (1977) The Scientific Credibility of Freud’s
ve hayatı boyunca bu üç kişiyi ne unutuyor ne affediyor. Theories and Therapy. New York: Basic Books.
“O Breuer’dir ki,” diyor, “o doktor beni doğurmak üzere Fisher S (1985) The Scientific Credibility of Freud’s Theories and
Therapy. Columbia University Press.
olan çocuğumla bıraktı.” Tabii, bu sanal bir doğumdur Forrester J (2000) Freud Savaşları, Psikanaliz ve Tutkuları. Atalay H, ter-
ama doğru sonuçta, söylediğinde haklıdır: “Ben çocuk cüme eden. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
doğurmakta olduğumu hissediyordum, sen yoktun ya- Freud A (1986) Ego Savunma Mekanizmaları. Erim Y, tercüme eden.
İstanbul: Bağlam Yayınları.
nımda, beni bırakıp kaçtın” der ve affetmez. Onlara Freud S (1996) Düşlerin Yorumu, II. Cilt. Kapkın E, tercüme eden.
benzeyen tipleri de affetmez, yanına sokmaz. Erkeklere İstanbul: Payel.
karşı genellikle zaten uzak duran bir hayat sürer. Asıl is- Freud S (1996) Olgu Öyküleri, II. Cilt. Eğrilmez A, tercüme eden.
İstanbul: Payel.
tediğinin de hep sevilmek olduğunu söyler, daha sonra Freud S (1998) Olgu Öyküleri, I. Cilt. Kapkın E, tercüme eden.
yazılarında da belirtmiş; “Beni kimse unutmasın, unu- İstanbul: Payel.
tulmak istemiyorum, sevin beni”. Bunları çok sık kulla- Freud S (2001) Düşlerin Yorumu, I. Cilt. Kapkın E, tercüme eden.
İstanbul: Payel.
nır. Ama yazık ki yalnızlık içinde yaşar ve öldüğü zaman
Freud S (2002) Totem ve Tabu. Sel KS, tercüme eden. İstanbul: Sosyal.
da yanında birkaç tane Kadın Birliği’nden arkadaşı var- Gellner E (1985) The Psychoanalytic Movement: The Cunning of
dır. Ölümü de şanslı bir günde, hâttâ saatlerde gelir, Unreason. A Critical View of Freudian Theory. London: Paladin.
çünkü vefatından önce veya tam o saatlerde Naziler tu- Gençtan E (1989) Çağdaş Yaşam ve Normaldışı Davranışlar. İstanbul:
Remzi Kitabevi Yayınları.
tuklama kararını çıkarmıştır. 1936’da tutuklanma kara- Gençtan E (1990) Psikanaliz ve Sonrası, 4. Basım. Büyük Fikir Kiitapları
rı kendisine tebliğ edilmeden ve tutuklanmadan Bertha Dizisi: 84, İstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları.
Pappenheim’ın hayatı son bulmuştur. Gerald DC, John NM (Dağ İ, editör) (2004) Anormal Psikolojisi.
Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.
Zâten bir şeyi daha daha önce de söylemiştik: Gerevich J (2005) Binarisms, regressive outcomes and biases in the drug
Psikanalistler “tedavi ettik” diye bildirdiler ama böyle policy interventions: a theoretical approach. Subst Use Misuse; 40:
bir şey yoktu aslında. Bu, Bertha’nın Anna O. olduğu 451-472.
Gilman SL (1994) The Case of Sigmund Freud – Medicine and Identity
ortaya çıkınca daha iyi fark edilir. Tedavi edilen filân at the Fin de Siècle. Baltimore: The Johns Hopkins University
yoktur sonuçta. Yoktur, belki de O.’nun kişiliğinin bil- Paperbacks Edition.
medikleri yanları da ortaya çıkıp, durumu daha da Grünbaum A (1979) Is Freudian Psychoanalytic Theory Pseudo-
Scientific by Karl Popper’s Criterion of Demarcation? American
vahim hâle gelmiştir, bilemiyoruz...
Philosophical Quarterly; 79: 131-141.
Grünbaum A (1985) The Foundations of Psychoanalysis: A
SONUÇ Philosophical Critique. California: University of California Press.
Grosskurth P (1985) Melanie Klein: Her World and Her Work. Hodder
Bilim yalanla, aldatmacayla ve Kafadan
and Staughton.
Atarak Psikiyatri (KAP) uygulayarak yapılabile- Guntrip H (2003) Şizoid Görüngü, Nesne İlişkileri ve Kendilik. Babacan
cek bir şey değildir. İ, tercüme eden. İstanbul: Metis Yayınları.
Gülenç K, Kulak Ö (2012) Marx’ın Hayalleri. Marksist Düşüncede
Buna karşılık, senelerdir dünyanın ve ülkemizin Diyalektik Bir Yolculuk. İstanbul: Kalkedon Yayınları.
psikiyatrları, aydınları bu en hafif tabirle “yanılgının” Jones E (2003) Freud Hayatı ve Eserleri. Kapkın E, Kapkın AT, tercüme
bombardımanına maruz bırakılmakta, genç beyinlere edenler. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Kaslow FW (Editor) (2002) Comprehensive Handbook of
kâzip bilim (sham science) hâlinde sürekli olarak bu Psychotherapy. New York: John Wiley & Sons, Inc.
safsatalar doldurulmaktadır. McGuire W (ed) (1979) The Freud/Jung Letters – The Correspondence
Dilerim ki bu makale ikaz edici, aydınlatıcı bir iş- between Sigmund Freud and CG Jung. Manheim R, Hull RFC,
translators. England: Penguin Books.
leve sâhip olur ve bir ışık tutar… Sadock BJ, Sadock VA, Ruiz P (editors) (2009) Kaplan & Haddok’s
Comprehensive Textbook of Psychiatry, Ninth Edition.
Philadelphia, PA: Lippincot Williams & Wilkins.
KAYNAKLAR ve TAVSİYE EDİLEN Storr A (2001) Öteki Peygamberler. Day A, tercüme eden. İstanbul:
EK KAYNAKLAR Okuyanus Yayın.
Breger L (2012) Freud: Darkness and Vision. Psychodynamic Teber S, Ayla Ş (2004) Didik Didik Freud. İstanbul: Açık Radyo Yanını
Psychiatry; 40(2):211-242. Metni.
Doksat MK (2011) Neden Psikanaliz? Bireyi ve Evreni Anlamaya Tura SM (1989) Freud’dan Lacan’a Psikanaliz. İstanbul: Ayrıntı
Yönelik Mütevâzı Teşebbüsler. İstanbul: Sokak Kedisi, Omnia. Yayınevi.
Doksat MK (2007) Evrimsel Psikiyatri. Psikiyatri Temel Kitabı. Köroğlu Tura SM (2005) Günümüzde Psikoterapi. İstanbul: Metis Yayınları.
E, Güleç C, editörler. Ankara: HBY Basım Yayın, 733-752. Tura SM (2010) Freud’dan Lacan’a Psikanaliz, Dördüncü Baskı.
Doksat MK (2008) Evrimsel Psikiyatri. Prof. Dr. Ayhan Songar II. İstanbul: Kanat Kitap.

New/Yeni Symposium Journal • www.yenisymposium.net • Ekim 2013 | Cilt 51 | Say› 3 165

You might also like