Professional Documents
Culture Documents
Fraqmanlar Kishilighi Doktririni Alinmasi Ksenophanes Y.gurur Sev 68
Fraqmanlar Kishilighi Doktririni Alinmasi Ksenophanes Y.gurur Sev 68
KSENOPHANES
Eski Yunancadan Çeviren
Y.Gurur Sev
22
PiNHAN
Ksenophanes
Fragmanlar
Kişiliği, Doktrini, Alımlanması
info®pinhanyayincilik.com
Sertifika No: 40676
ISBN: 978-605-7768-02-5
Ksenophanes
Eski Yunancadan Çeviren
Y. Gurur Sev
İçindekiler
Çevirenin Önsözü+ 7
Fragmanlara Anahtar+ 9
P Fragmanları: Kişiliği+ 13
D Fragmanları: Doktrini + 21
R Fragmanları: Alımlanması+ 43
Çevirenin Önsözü
Kolophonlu Ksenophanes'ten kalan tüm kırınhların (hem tes
timonia, hem fragmenta, hem de imitationes) ilk kez Türkçeye
kazandırıldığı bu çalışmada, geleneksel Diels-Kranz edisyo
nundan1 daha güncel, çok daha kapsamlı ve daha iyi terkip
edilmiş olduğunu düşündüğüm için Andre Laks ve Glenn W.
Most'un hazırladığı edisyonu (2016) kullandım. 2 Çeviriyi ay
rıca J. H. Lesher'in3 (2011) İngilizce tercümesiyle karşılaştır
dım.
Ksenophanes'in kişiliğine dair (P Fragmanları), doktrinine
dair (O Fragmanları) ve alımlanmasına ilişkin (R Fragmanla
rı) kırıntıları tematik bir şekilde düzenleyen söz konusu edis
yonda geleneksel DK fragmanlarının(: A ve B) kolayca bulu
nabilmesi için de bir tablo hazırladım.
Ksenophanes'in uzun yaşamı,4 tüm Yunan dünyasını kent
kent dolaşıp okuduğu alaycı şiirler, Homerosçu geleneğe yö
nelik taşlamaları, bin dizelik ünlü Taşlamalar'ı [Silloi], insan
biçimli5 tanrı a.nlayışına yönelik eleştirileri, ilke [arkhe] olarak
toprağı öne sürmesi, toprağın yerin alhnda sonsuza kök sal
ması, bulutlara özel bir ilgisinin olması, hiçbir şeyin sağlam
bir bilgisinin edinilemeyeceği görüşü, ortaya koyduğu bir ya
da her şeye kadir "tek tanrı," onun doğmamış ya da oluşma
mış olması, onun kavraması güç bir şekilde "ne sınırlı ne son
suz" olması, bu görüşe yöneltilen eleştiriler. . . Kısacası, Elea
Verlagsbuchhandlung, 1954.
2 Laks, Andre & Most, Glenn W. Early Greek philosophy Volume III (Loeb Clas
7
okulunun kurucusu Kolophonlu Ksenophanes'e ilişkin her
şeyin bulunabileceği bu kitabın alana katkı yapmasını umu
yorum.
Y. Gurur SEV
8
Fragmanlara Anahtar
9
A33 P7, 022, R20
A34 R23
A35 Rl6, R21a, R22
A36 06c, 027, Rll, R24, R25, R26
A37 R7
A38 036
A39 039
A40 028
A41 031, 034, 035
A42 033
A43 029
A44 037
A45 040
A46 032
A47 042, 043, R13
A48 045
A49 RlO, R18
A50 047
A51 048
A52 015a, 015b
Bl 059
B2 061
B3 062
B4 063
B5 060
B6 069
B7 064
B8 066
B9 067
BlO 010
Bll 08
B12 09
B13 011
B14 012
B15 014
B16 013
B17 055
B18 053, Rl2
Bl9 R6
B20 065
B21 056, 068
B22 PlO, 054
10
823 016
824 017
825 018
826 019
827 027
828 041
829 025
830 06a, 046
831 030
832 039
833 026
834 049
835 050
836 051
837 044
838 052
839 06b, 057
840 070
841 058
11
P Fragmanları: Kişiliği
Pl. (< Al) Diog. Laert. 9.18-20
füvocpıivrıç ME,iou iJ, Wç A:rı:oMObwQoç, OQ0oµivouç, KoAoq:ıWvtoç
[. . . ]. ou'toç EK7tWWv n)ç nmQlboç EV ZıiyKAr;ı n)ç ElKEAiaç btETQ$E
Kal EV Kmıivı;ı. [. . .] Kll� Wç Ewı:iwv cprıa� ı<a't' AvaE,iµavbQov Tjv. [.
. .] µaKQ0(3l!{rrm6ç TE yiyovev, Wç nou Kal aıh6ç cprımv· [. . . 066].
=
14
Pl. (< Al) Diogenes Laertios, 9.18-20
Kolophonlu Ksenophanes, Deksios'un oğlu, Apollodoros'a göre
Orthomenes'in... yurttan sürüldükten sonra günlerini Sicilya'run
Zankle kentinde ve Katanya'da geçirdi ... Sotion'un dediğine göre
Anaksimandros ile aynı dönemde yaşadı... kendisinin de bir yerde
( D66) söylediği üzere, uzun yaşadı ... Altmışıncı Olimpiyat (MÖ
536-540) sırasında sivrildi.
15
PS. (< Al) Diog. Laert. 9.18
bu']KOUCTE bi: Ka'C ' EVLOUÇ µE:v oubEVÜÇ, Ka'C' EVLOUÇ bi: B&ı:wvoç
ASrıva(ou t),Wç nvEç,AQxEMou.
CtKOÜCTaL
16
P8. ( <Al) Diogenes Laertios, 9.18
Bazı kaynaklara göre kimsenin yanında bulunmadı, bazılarına göreAti
nalı Boton'un, bazılarına göreyseArkhelaos'un öğrencisi oldu.
ı Ya da "Ploutarkhos."
17
P18. (A14) Arist. Rhet. l.15 1377a19-21
ı<al TÜ rnu .=.t:v0<pavouç ilQµ&ı:nı, Ö'Cl ouK tarı TIQÔKAT]atÇ llUTTJ
aat:�t:i TIQÜÇ t:Uat:�ij, MA 6µoU:x KllL El laxuQCıç aa8t:vij TClt'rı:iE,m fı
'
TIArryfJvm TCQOKC(,\fomw.
18
P18. (Al4) Aristoteles, Retorik, 1377al9-21
Ksenophanes'in, bir kafirin dindar birine yemin ettirmesinin, güçlü
birinin güçsüz birine dayak atma ya da yeme konusunda meydan
okumasından daha adil olmadığı<sözü akla> uygundu.
19
D Fragmanları: Doktrini
Dl. (< Al) Diog.Laert. 9. 18, 20
yiyQmpr bt i.v inwt Kal EAfydaç Kal iaµf3ouç Ka8' 'Haı.OOou Kal
'Oµt']QOU, E7lLK07l'CWV a1rrWv ı:a 7lfQL 8EWv riQrıµiva.aMa KllL auı:Oç
EQQmpciX>n ı:a fouı:oü. [ ...] Enoirıar bt Kal KoAocpc;:ıvoç Kı:iatv Kal
ı:ov dç 'EMav ı:ı)ç lı:aALaç anmKtaµov farı bmxLAta.
06.
a.(cf. ad 830) Schol. Genav. ad il. 21.196
füvoq:>ıiVT}ç EV ı:<fı IlrQl q:ııJarwç [. .. 046).
=
22
Dl.(< Al) Diogenes Laertios, 9. 18, 20
Destan ölçüsüyle <şiirler> ve Hesiodos ile Homeros'a karşı, onların
tanrılar hakkında söyledikleriyle alay eden elegeia ve iambos'lar yaz
dı. Aynca bir rhapsodos gibi kendi şiirlerini okudu .. Kolophon'un Ku
.
06.
a. (bkz. 830) İlyada'ya Skholia, 21.196
Ksenophanes Doğa Hakkında'sında . . . (D46)
23
09. (812) Sext. Emp.Adv.Math. 1.289
'OµT)QOÇ bt ı<aL 'Ha(oboç ı<a-ra -rov KoAo<pwvmv 3rvocpavrı
wı; n.\EiaT' €cp8ty�vw 8EWv a8rµiaua EQya,
tlETt'rELV µmXflJELV 'rE Kai ıU.\t']Aovç ana'troELV.
015.
a. (A52) Aet. 5.1.2
24
09. (812) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 1.289
Kolophonlu Ksenophanes'e göre Homeros ve Hesiodos
tanrıların pek çok gayrimeşru işini mırıldandılar,
hırsızlık, zira ve birbirini kandırma.
015.
a. (A52) Aetios, 5.1.2
Ksenophanes ve Epikouros kehaneti reddettiler.
25
017. (824) Sext.Emp.Adv. Math. 9.144
ouA.oç OQij., oiıA.oç bt voEi, ouA.oç bE. T' ı:İKOUEL
26
017. (824) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 9.144
Hep1 görür, hep akleder, hep işitir.
27
111.1. (d. /\12) l's.-Plut. Strom. 4
1 -iNi ı.ürnq:ıa(w:ı:aı bt Kal ı:4J XQÔV<tJ Kaı:aq:>EQoµivrıv ouvqwç
11:ııi ı.:m·6Myov ı:�v yiiv dç ı:�v 8aAaaaav XWQEiv. q:>TJCTl bt Kal
Tı'ıv ı'jALov EK µıKQWV Kal nAn6vwv 7ı:UQLÔLwV it8Qoü:w8aı. [ . . .]
anoq:ıa(vnm bi:: Kal n']v yf]v U7ı:HQOV dvaı Kal Kaı:a mxv µEQOÇ µfı
7ı:EQLEXW8aı ima aEQOÇ" yivw8aı bt anavı:a EK yf]ç, ı:ov bt tjAL6v
<fJTJCTL Kal ı:a aMa aaı:Qa EK ı:wv VE<fJWV yi.vw8aı.
annpi]vaı:o Ö'n 7ı:clV 1:0 YLVOµEVOV q:ı8aQı:OV ECTı:l Kal TJ \jıUXTJ 'TTVEܵa.
b.
füvoq:ıavrıç i::K 7ı:UQLbLwv µtv ı:Wv ouva8QOL[.oµivwv EK ı:iiç UyQÜÇ
ılva8uµLliaEwç, ouva8QOL[.6vı:wv bt ı:ov ı'jALov.
b.
[ . . ] füvoq:ıavrıç [ .. . ] lbLOV auı:fıv EXHV q:>Wç.
.
c.
28
023. ( bkz. A32) <Sahte> Plutarkhos, Kırkyama, 4
. .. ( R9) Yeryüzünün zamanla çöktüğünü ve sürekli bir biçimde ve
ufak ufak denize yer açtığını öne sürüyor. <Aynca> Güneş'in pek
çok küçük alevin/kıvılcımın toplamı olduğunu söylüyor. . . . öte
yandan yeryüzünün sınırsız olduğunu ve onun her kısmının havay
la çevrili olmadığını; her şeyin yeryüzünden/topraktan doğduğunu,
Güneş ve diğer yıldızların ise bulutlardan oluştuğunu öne sürüyor.
b.
Ksenophanes Güneş'in üflenen nemlerden oluşan alevle
rin/kıvılcımların toplamı olduğunu <yazdı.>
b.
. . . Ksenophanes . . . <Ay'ın> kendi ışığı olduğunu <söylüyor.>
c.
29
1 HO. (ini) Heracl. Alleg. 44.5
ı°JiAıoç ff' iınrQu'.µnıoç yaUiv T' tm0a.\nwv
b.
3rvoq:ıavrıç bE: Myrı ı:olıç ıiaı:iQaç EK vrq:ıWv auvraı:avm tµnıJQWv
Kal. al3ivvua8m Kal. ıivanı:w8m Wc:ravü iiv8QaKaç, Ka� &ı:r µE:v
amovı:aı, q:ıavı:aaiav i]µaç ı"xrıv ıivaı:oAi]ç, öı:r bE: al3ivvuvı:aı,
Marwç.
30
030. (83 1 ) Herakleitos, Homerosçu Alegoriler, 44.5
Yer'in üzerinden geçen ve onu ısıtan Güneş.
b.
Ksenophanes yıldızların yanık bulutlardan oluştuğunu ve sönüp
kömür/köz gibi tekrar tutuştuklarını, tutuştuklarında bir yükselme,
söndüklerinde ise bir batma izlenimine sahip olduğumuzu söylüyor.
31
037. (A44) Aet. 3.2.11
3t:Vü<pUVf)Ç" 7tUVW 'rCt wıaıJ-ra VEcpWv 7tE 7tUQWµı'.vwv CJ1Jcrnlµarn fı
KLvrjµaw.
32
037. (A44) Aetios, 3.2.11
Ksenophanes <gökcisimleri> vb. her şeyin yanmış bulutların küme ya da
hareketleri <olduğunu söyledi.>
33
047. (ASO) Macr. in Somm. 1 .14.20
( . . . ] Xenophanes ex terra et aqua [ . . .].
049. (834) Sext. Emp. Adv. Math. 7.49, 7.1 10, 8.326
Kai 'tO µi:v oöv aacpi:c; oi'ıuc; ıiviıQ yivf't' ouôi 'tLÇ fo'tm
Eiôwc; ı.iµcpi 0fWV 'tf Kai aaaa Myw 7tfQl TtctV'tWV"
Ei yı.iQ Kai 'ta µt\Am'ta wxm 'tf'tfAEaµivov Einwv,
au'toç öµwc; ouK oiôf· ôoKoç ô' i:ni nam 'tETUK'taL
34
047. (ASO) Macrobius, Scipio'nun Rüyası, 1 .14.20
. . . Ksenophanes <ruh için> topraktan ve sudan <dedi> . . .
049. (834) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 7.49, 7.1 10, 8.326
açık olanı bilen adam ne oldu ne de olacak
ne tanrıları ne de evren [pan] hakkında söylediklerimi;
biri hasbelkader mükemmel bir şey söylese bile,
bizzat biliyor olmaz; <lc/s>anı bulaşmışhr hepsine.
35
057. (839) Pollux Onom. 6.46
[. . . ] KEQlm ov ı:o bivbQ ov tv ı:ıfı CTEQicpuaEwç füvocpıiv ouç EUQWv .
36
057. (839) Polydeukes, Onomastikon, 6.46
... kerason [kiraz] sözcüğü Ksenophanes'in Doğa Hakkında'sında ağaç ola
rak bulunur.
37
D61. (B2) Athen. Deipn. 10.6 413F
MA' d µE:v 'taxu'tl)'tL nobwv vi.KTJV 'tLÇ ilQOL'to
fı 7tEV'ta8.\n'.ıwv, i:v8a ÔLoç 'tiµrvoç
naQ Ili.aao QOtjcr' tv 'O.\uµnit;ı, dn na.\ai.wv
fı Kai 7tUK'tocrtJvrıv ilAyLvot:crcrav i:xwv,
El'tf "CO buvov at:8.\ov ö 7taYKQti'tLOV KMfoumv,
aO'tOlOlV K' ELTJ KUÔQO'tfQOÇ 7tQOOOQIİV
Kal Kf 7tQOEÔQlTJV cpaVt:QfıV EV ayWOLV ClQOL'tO
Kai Kt:v cri't' drı brıµocriwv Knavwv
EK no.\t:wç Kai ÔWQOV ö oi KuµiJ.\wv drı·
El'tf Kai L7t7tOlOLV, 'taÔ'ta Kf nav'ta .\axm,
OVK twv fü;,wı; W07tfQ tyw. Qwµrıç yilQ aµt:ivwv
avbQwv t'Jb' innwv iJµt:'tfQTJ crocpirı.
il.\.\' ELKtJ µti.\a 'tOÔ'tO voµi.Ct:'tm, ovbt bi.Kmov
7tQOKQivuv Qwµrıv n)ç ilya8t)ç crocpirıç.
OU'tf yilQ fl 7tUK'tTJÇ aya8oç .\aoiOL µt:'tt:i.TJ
ou't' d nt:v'ta8.\Eiv OU'tf na.\mcrµoOLJvrıv,
OVÔE µtv d 'taXU'tfı'tL 7tOÔWV, 't07tfQ Ecr'tl 7tQO'tLµov
Qwµrıç öaa' aVÔQWV EQy' tv aywvL 7tfAEL,
'tOUVfKfV av bfı µıi.\.\ov EV EVvoµit;ı 7t0ALÇ ELTJ.
crµLKQOV b' av 'tL 7t0AEL XtiQµa yiVOL't' E7tl 't<fı,
El "CLÇ tXf8AftJWV VLK<fı Ilicrao 7taQ' ox8aç•
ov yilQ maivu 'taô'ta µuxouç no.\rwç.
38
061. (B2) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 10.6 413F
Ama eğer biri ayak çabukluğuyla bir zafer kazanırsa
ya da pentatlonda, Zeus'un mıntıkasında
Olympia'daki Pisa akıntısının yanıbaşında, ya da güreşle
veya ağrılı yumruk dövüşüyle,
ya da serbest dövüş' denen korkutucu şeyle,
hemşehrilerine daha şanlı göriinecek
ve yarışmalarda kendine ön sıralarda yer bulacak
ve yiyeceği halkın cebinden karşılanacak
kentten de ailesine yadigar bırakacağı hediyeler alacak;
at binerek de <Zafer kazansa,> bunların hepsini alacak,
ama benimki kadar değerli olmayacak. Zira kuvvetinden daha iyi
adamların ya da atların bizim bilgeliğimiz.
Ama bu gelenek özensiz, adil de değil
kuvveti yeğ tutmak iyi bilgeliğe.
Zira insanlar arasında iyi bir yumruk dövüşçüsü olduğunda
ya da <İyi bir> pentatloncu ya da güreşçi olduğunda,
veya çabuk ayaklı biri olduğunda, (ki bu, en çok onurlandınlanı
oyunlarda erkeklerin kuvvet gerektiren işlerinin),
bu kişi sayesinde kent daha iyi yönetilen bir yer olmayacak.
Kent ondan pek az memnuniyet duyacak,
eğer biri Pisa kıyılarında yarışıp zafer kazanırsa;
sonuçta kentin hazinesini zenginleştirmeyecek.
1 Pankreas dövüşü.
39
065. (B20) Diog. Laert. 1 . 1 1 1
�Louç [ . .], Wç [ . ] favocpıiVT]Ç 6 KoAoq:ıWvtoç ıiKT]KOivm cprıa�
. . .
40
065. (820) Diogenes Laertios, 1.111
Kolophonlu Ksenophanes'in işittiğini söylediğine göre, <Epimeni
des> yüz elli dört <yıl> yaşamış.
41
R Fragmanları: Alımlanması
Rl. (< A29) Plat. Soph. 242d
[3E.] ı:a bf. naQ ' i]µiv 'EArnnKav ESvoç, ana füvocpıivouç 1:E Kal En
nQ6a8t:v aQÇtiµı:vov, Wç tvOç övı:oç ı:W\I nıivı:wv ıcaAouµivwv oüı:w
bLı:�iQxı:ı:m ı:oiç µuElmç.
ı:a yaQ Ev ı:oüı:o Kal miv ı:av ElEav iAEyEv 6 3ı:vocpavrıç· öv f.va
µf:v ÔELKVUCTLV EK ı:oü navı:wv KQıinaı:ov dvm. nAn6vwv yaQ,
<f>T]CTLV, övı:wv oµo(wç unıiQXELV aVUYKTJ nam ı:a KQaı:Eiv· ı:a bf:
navı:wv KQclı:LCTı:OV Kal UQLCT'l:OV ElE6ç.
ouı:E bf. U7IELQOV OUı:E nEnEQaaµivov dvm, ÔLOı:L iinELQOV µf:v ı:a
µt'] öv wç ouı:t: aQxi]v ixov ouı:E µfoov ouı:E ı:iAoç, mQa(vnv bt
nQOç iiM.rıAa ı:a nAELw.
44
Rl. ( <A29) Platon, Sofist, 242d
ELEALI YABANCI: Ksenophanes'e, hatta daha bile öncesine dayanan
Elealılar topluluğumuz [ethnos], hikayelerinde "her şey" ya da "evren"
[pan] denen şeyin bir olduğunu anlahr.
Ne sınırlı ne sonsuz olması da, bir yandan sonsuzun bir başı, ortası ya da
sonu olmaması dolayısıyla bir var olmayan olmasından, diğer yandan
da çokluğun birbirini sınırlamaya işaret etmesinden ileri geliyormuş.
45
RS. (< A31) Simpl. ln Phys., p. 23.14-20
[ . . . R4] NLKÜAaoç b[ 6 �aµamcrıvüç Wç ı'im:IQOV Kal aKLVTJ'tOV
=
[4] rcAnovwv ouv övı:wv, d µ[v dEv ı:a µ[v MAt']Awv KQÜı:ı:ouç ı:a
bE ijı:ı:ouç, OUK av dvm 8rnı'.ıç· m:<pUKEVm yaQ ı:o 8Eiov µi)
KQan:ia8m.
[6] iva b' övı:a öµmov dvm rcıivu;ı, OQWV'l:a Kal aKouovı:a ı:ıiç ı:E
ı'iAAaç aia8t']aELÇ EXOV'l:a TCUV'tl:J" El yaQ µt'], KQan:iv av Kal
KQaı:ı:ia8m UTC . MAi]Awv ı:a µEQ11 8rnü övı:a, ÖmQ abı'.ıvaı:ov.
46
RS. (< A31) Simplikios, Fizik Şerhi, 23.14-20
... (R4) Damaskoslu Nikolaos Tanrılar Hakkında'sında Ksenophanes'in ilke
için "sonsuz ve hareketsiz" dediğini söylüyor, Aleksandros ise sınırlı ve küre
şeklinde olduğunu söylediğini anımsatıyor. Ancak, daha önce söylenenler
den, onun ne sonsuz ne sınırlı olduğunu gösterdiği, açık. Öte yandan, "her
yandan eş" dediği için, <ilke> ayru zamanda sınırlı ve küre biçiminde de olu
yor. Aynca " . . . " (D18) diyerek onun her şeyi ya da hep aklettiğini de söylü
yor.
(1) Tann hakkında konuşurken, eğer bir şey varsa, onun doğmasının
imkansız olduğunu söylüyor. Çünkü oluşanın ya benzerden doğması gereki
yormuş ya da benzemezden; ama ikisi de mümkün değilmiş. Zira benzerin
benzer tarafından <t>üretilmesi, onun benzeri <t>üretmesinden daha uygun
değilmiş (ne de olsa en azından eşit şeyler için, hepsi aynı ve birbirlerine
benzer durumda), ne de benzemez benzemezden oluşabilirmiş.
[2] Nitekim eğer güçlü güçsüzden, büyük küçükten ya da daha iyi daha kö
tüden oluşsaymış, ya da tersi sözkonusu olsaymış, daha kötü daha iyiden,
var olmayan varolandan oluşabilirmiş-ki bu da imkansızmış. Bu sebepler
den de tann ezeliymiş.
[3] Ama eğer tann her şeyden güçlü ya da her şeye hakim (kratiston] ise, onun
bir olmasının makbul olduğunu söylüyor. Zira eğer iki ya da daha fazla ol
saymış, artık her şeyden güçlü ya da en iyi [beltiston] olamazmış. Çünkü bu
çokluğun her biri tanrı olduğu için, ona benzer şekilde olurmuş. Ne de olsa
tann ve tanrının gücü buymuş: Hükmetmek [kratein], ama hükmedilmemek,
her şeye hakim olmak. Dolayısıyla daha hakim olmadığı derecede, tann da
değilmiş.
(4) Birden fazla oldukları durumda da, eğer bir bakımdan birbirlerinden da
ha fazla, başka bir bakımdan ise daha az hakim olsalar bile, tanrı olamazlar
mış, çünkü tanrının doğasında hükmedilmemek varmış.
(5) Eşit oldukları durumda da, bir tanrı doğası taşıyamazlarmış, çünkü bu
doğa en hakim olmayı gerektiriyormuş. Eşit ise eşitinden ne daha iyi ne de
daha kötü olabilirmiş. Dolayısıyla eğer tanrı böyle bir şeyse, ancak bir olabi
lirmiş. Aksi takdirde istediği her şeyi yapma gücüne sahip olamazmış-€ğer
<tann> birden fazla olsaymış. Dolayısıyla <tann> yalnızca bir taneymiş.
(6) Bir olarak her yandan benzer ya da eş imiş; görmeye, işitmeye ve diğer
duyulara her yerinde sahipmiş. Aksi takdirde birer tann parçası olan parça
larının biri diğerine hükmedebilir ya da bir diğerinin hakimiyetine girebilir
miş, ki bu imkansızmış.
47
[7] 7tav-n;ı b öµmov övı:a acpaLQonbi] dvaL" ou yaQ nj µi:v nj b ou
· ·
[8] ıHbınv bi: övı:a ı<at [va ı<at acpaLQOELbi] ouı:E ıimLQOV omE
7tE7tEQıiv8aL U7tELQOV µi:v ö µJı ôv dvaL" ı:oüı:o yaQ ouı:E µfoov OUı:E
UQXtlV Kat ı:iAoç ouı: ' ı:L\Ao oubi:v µiQOÇ EXELV, ı:moüı:ov bi: dvm ı:o
U7tELQOV" oiov bi: ı:o µJı öv, OUK av dvm ı:o öv· 7tEQlllVELV be 7tQÜÇ
MAT]Aa, Ei MELw ELTJ. ı:o be EV ouı:E ı:<fı OUK övn OUı:E ı:oiç 7tOMoiç
wµoı.Wcr8m· EV yaQ OUK EXELV, 7tQÜÇ öı:L 7tEQllVEi
R8.
a. (< Al) Diog. Laert. 9.19
[. . . 024) ouatav 8rnü acpaLQonbf], µrıbev öµmov ixovaav
=
ıiv8(>W7tftl [ 020).
=
ytyvmı:o ı:oüı:o, cprıa(v, avayı<aiov TIQÜ ı:ouı:ou µJı dvm· ı:o µJı ôv bi:
OUK av yivmı:o ovb' av ı:o µJı ôv 7tOLtjam n OITTE U7t0 ı:oü µJı övı:oç
yivmı:' av 'rL cX7tücpaLVEı:m be Kat ı:aç aia8tjaELÇ \(ıwbEiç Kat
ı<a86Aou aUv auı:aiç Kat auı:ov ı:ov A6yov bınf3ı1MEL [ . . . 023)
=
48
[7] Her yanda eş olduğu için, küre biçimindeymiş; zira şurada şöyle, bu
rada başka türlü değil, her yerinde <aynıymış.>
R8.
a. ( <Al) Oiogenes Laertios, 9.19
. . . ( 024) tanrının varlığı küre biçiminde, insana hiçbir benzerlik taşımaz
( 020).
49
Rıt. (< A36) Theod. Cur. 4.5
füvoq:ıavrıç [ . . .], 6 Tijç 'EAE:anKf)ç aiQfoEwç t'JY'loıiµEvoç, Ev dvaı ı:o
rcav Eq:>TJCTE, oq:ıalQOELÔEÇ Kal TCE TCEQaoµtvov, ov YEVTJTOV, aM ,
albLOV Kal rcaµrcav CtKLVTJ'l:OV. TCMLV b' av ı:WvbE ı:wv Aüywv
im Aa86µEVOÇ, EK Tijç yfJç q:ıüvm iircavı:a ELQT]KEV. auı:oü yaQ bt'J
ı:ooı:: ı:o fooç ioı:(v· [ . . . D27].
=
oi µf:v yaQ blil ı:aüı:a amLQov ı:o Kıiı:w ı:f]ç yfJç ı::Iva( q:ıamv, in'
UTCELQOV auı:t'Jv EQQLl;wa8aı Myovuç, WOTCEQ füvoq:ıavrıç 6
KoAoq:>WvLDç, 1'.va µt'J TCQc:iyµaı:' [xwm Crıı:oüvuç ı:t'Jv alı:tav.
[1] TIQWWV µf:v ouv Aaµpavn ı:o yLyvoµEvov Kal ouı:oç a, 6vı:oç
ytyvrn8a ı, WaTCEQ 6 MEALCTCTOÇ. Kal'l:OL TL KWAUEL µtjı:' a, 6µo(ou
<µrıı:' a, avoµoiou> ı:o yLyvoµEvov ytyvrn8m Ct,\A' EK µt'J 6vı:oç; En
oubf:v µaMov 6 8E6ç aytvrıı:oç iı Kal ı:ı\Ma rcc:ivı:a, dmQ arcavı:a
a, 6µo(ou iı a, avoµoiou yiyovEV (ÖmQ aMvaı:ov)· WO'l:E iı oub[v
fon TiaQa ı:ov 8E6v iı Kal ı:a at\Aa aibLa rcavı:a.
50
Rll. (< A36) Theodoretos, Yunan Hastalıklarının Tedavisi, 4.5
Ksenophanes . . . Elea okulunun öncüsü, evrenin bir, küre biçiminde
ve sınırlı, doğmamış, ezeli ve tümüyle hareketsiz olduğunu söyledi.
Bir de, bunları söylemiş olduğunu unutarak, her şeyin topraktan
doğduğunu söyledi. Şu söz onun sonuçta: " ... " (D27).
51
[3] 'tO 'tE KQıinawv dvaı 'tOV 8Eov oux OÜ'tWÇ
un0Aaµ13avuv AiyE'tm, Wç nQOç MAo n wıaı'.ı'tff T] wü 8rnü
cpı'.ımç, aMa TCQOÇ TI)v au'toü bui8rntv, im( w( YE TCQOÇ hEQOV
oüb(v av KWAVOL µiJ � aU'tOÜ imKQa'tElq Kal QWµlJ UTCEQEXELV,
aMa btit TI)v 'tWv MAwv aa8ivEıav. SiAm b' av oubdç OÜ'tW 'tOV
8Eov cpavm KQanawv dvaı, ıiM Ö'tt au'toç EXEL Wç ofov 'tE
'
aQLU'ta, Kal oub(v iMdnu Kal EU Kal KaAwç EXELV aÜ'tcfJ' aµa yaQ
tawç <OÜ'tWÇ> ixovn KUKELVO av auµ13a(vm. [ . . . ]
[6] in 'tOLOÜ'tOÇ wv btit 'tl acpaLQOELbfJç d:v ELT'), ıiM oux hiQaV nva
'
µaMov ixwv ibfov, Ö'tt nav'tff aKovu Kal nav'tTf KQa'tEl; WaTCEQ
yiı:Q Ö'tav MywµEv 'tO \jJLµu8tov Ô'tl TClXV'tTf iml AEUKOV, oub(v
MAo oııµa(voµEv fJ Ön iv anaatv aU'tOÜ 'tOLÇ µiQWLV
iyKEXQWU'tm Tı AEuKO'tTfÇ' 'ti biJ KwAı'.ıu oü'twç KıiKEi 'to nav'tTf 6Qav
Kal UKOUELV Kal KQa'tÜV Myw8aı, ön anav ô av nç auwü
Aaµl3ıiV1J µE'QOç, wü't' fornt mnov86ç; WaTCEQ b( oub( 'tO
ıjJLµufüov, oub( 'tOV 8Eov avayKT) dvaı btit 'tOÜ'tO acpaLQOEtbf].
[13] i'tt 'tL KwAı'.ın TCETCEQıiv8aı Kal ixnv niQa'ta Ev Öv'ta 'tOV 8Eov;
wç Kal 6 CTaQµEvLbT)Ç Myn EV öv dvaı aU'tOV navw8Ev EUKUKAou
acpa(Qaç ivaAlyKtov OyKCtJ, µwa68Ev iaonaMç [ . . . PARM.
=
08.48-49]. 'tO yiı:Q TCEQaÇ nvüç µ(v avıiyı<:T) dvaı., ou µiv'tOL TCQOÇ 'tl
yE, oubE: avıiyı<:T) 'tO ixov TCEQaÇ TCQOÇ 'tl EXELV TCEQaÇ, Wç
TCETCEQaaµivov nQOç 'tO icpEÇf]ç amLQOV, ıiM fU'tl 'tO TCETCEQıiv8aı
'
foxa'ta EXELV, foxarn b' ixov OUK avaYKT) TCQOÇ 'tl EXELV. [ . . . ]
52
[3] Tanrıyı en hakim kabul etmek, onun başka bir şeye göre böyle ya da
tanrı doğasına sahip olduğu değil de, kendine göre konumu bakımından
öyle olduğu anlamına gelir, çünkü başka bir şeye göre öyle olsaydı, onun
başka bir şeyi kendi hakimiyet ve kuvvetiyle değil de, o şeyin zayıflığı
sebebiyle aşmasına hiçbir engel olmazdı. Oysa kimse tanrının bu anlam
da en hakim olduğunu söylemek istemez, daha ziyade <herkes> onun
olabilecek en iyi [ariston] halde olduğunu ve hem iyi [eu] hem de güzel
[kalos] olmak bakımından hiçbir eksiği olmadığı için <en hakim olduğu
nu> söylemek ister; herhalde aynı zamanda öbür <özellikler> de böyle
birinde bulunurdu . . . .
[6] Dahası, böyle bir şey olarak, niçin küre biçiminde de başka bir şekle
sahip değil, her yerinde işitip her tarafından hükmettiği için mi? Tıpkı
üstübeçin her yerinde beyaz olduğunu söylediğimizde, onun her kıs
mında beyaz rengin olduğundan başka bir şeye işaret etmediğimiz gibi.
"Her yerinde görmek, işitmek ve hükmetmek" derken, bununla aynı şe
kilde, onun alınan herhangi bir kısmının bu özelliklere sahip olacağını
kastetmemize bir engel var mı? Yani, bpkı üstübeçin de olmadığı gibi,
tanrının da küre biçiminde olması şart değil.
[7] Dahası, bir cisim olan ve büyüklüğe sahip olan bir şey nasıl "ne son
suz ne sınırlı" olabilir? Eğer sonsuz, bir sınır alabilecekken sınıra sahip
olmayan ise, sınır da bir büyüklükte, bir çoklukta ve niceliği olan her
şeyde ortaya çıkabiliyorsa, o da sınırı olmayan bir büyüklükse, neden
sonsuz olmasın?
[8] Eğer küre biçimindeyse, bir sınırı olması şart; zira uçları vardır-eğer
<her şeyin> sabit bir uzaklıkta olduğu bir merkezi varsa. Küre biçiminde
olanın da merkezi vardır; nitekim "küre biçiminde" demek merkezden
uçlara aynı <uzaklıkta> olan demektir. Cisim için de uçlara sahip olmak
la sınıra sahip olmanın bir farkı yoktur . . . .
[13] Dahası, bir olan tanrının sınırlanmış ve sınırlara sahip olmasına en
gel ne ki? Parmenides'in de dediği gibi, o bir'dir, "her yandan yusyuvar
lak küre yığını gibi, merkezden her yana eş . . . " (Parmenides, D8.48-49).
Zira sınırın bir şeyin <sınırı> olması gerekir, ama bir şeye göre olması ge
rekmez, bir sınırı olanın da başka bir şeye göre bir sınırı olması gerek
mez, sonsuz bir diziye göre sınırlanmış gibi, ancak sınırlanmış olmak uç
lara sahip olmaktır, uçlara sahip olanın da uçlara bir şeye göre sahip ol
ması gerekmez . . . .
53
(18) i'n Ei Kai bıit ı:oüı:o µt'] KLVEi'tm 6 8E6ç 'tE Kll i 'tO iv, &n Ta
noMa KLVEiTm T<;ı Eiç ıXMrıAa iivm, TL KwAun Kal Tov 8Eov
KLVELCT8m ELÇ at\Ao; OUÔa<µoıJ yaQ AiyEL> Ön <EV fon> µoVOV, cl,\,\'
ön dç µ6voç 8E6ç.
[19) Ei bf. Klll oihwç, TL KWAun Eiç ıXMrıAa Ktvouµi:vwv TWV µEQfı:ıv
ı:oü <8wü> KuKAcy cpi<qm8m Tov> 8E6v; ou yaq bt'] To TmoüTov iv,
Wc::rnEQ 6 Ztjvwv, noMa dvm cptjan. auToç yaq awµa Aiyn dvm
'tOV 8ı:6v, ELTE 'tOOE 'tO nav El'tE ö n btjnmE au'to Aiywv· aawµmoç
yaq W\I nWç av acpmqonbi]ç Eirı;
bıit ı:oüı:o yoüv Kal vnawcpov auTov Aiyn, Kal ou TiAnov ıhucpov,
b l1 WV cpf]CTL
54
[18] Dahası, eğer bu sebepten, yani çoklar birbirine doğru giderek ha
reket ettiği için, tanrı ve bir hareket etmiyorsa, tanrının başka bir şe
ye doğru hareket etmesine bir engel mi var? Çünkü hiçbir yerde yal
nızca bir şeyin var olduğunu söylemiyor, tek bir tanrı var diyor.
[19] Eğer durum buysa, tann dairesel dönüş hareketi yaparken onun
kısımlarının birbirine doğru hareket etmesini engelleyen ne? Zira
Zenon'un yaphğı gibi, böyle bir bir' in çok olduğunu söyleyecek değil.
Kaldı ki, tanrının cisim olduğunu bizzat söylüyor-buna ister bütün
desin, ister başka bir şey. Cisimsiz olan nasıl küre biçiminde olabilir
ki?
55
R17. (< A25) Cic. Acad. 2.74
Parrnenides Xenophanes [. . . R27] increpant eorum adrogantiam qu
=
asi irati, qui cum sciri nihil possit audeant se scire dicere.
56
R17. (< A25) Cicero, Academica Priora, 2.74
Parmenides ve Ksenophanes . . . (R27) hiçbir şeyin bilinemeyeceği
yerde bildiğini söyleme cüreti gösterenlerin kibrine neredeyse öfkey
le çıkışıyorlar.
57
R23. (A34) Cic. Nat. deor. 1 .28
tum Xenophanes, qui mente adiuncta omne praeterea, quod esset ınfi
nitum, deum voluit esse, de ipsa mente item reprehenditur ut ceteri,
de ınfinitate autem vehementius, in qua nihil neque sentiens neque
coniunctum potest esse.
58
R23. (A34) Cicero, Tanrıların Doğası, 1 .28
Sırada Xenophanes, evreni akılla birleştirip, sonsuz olduğu için onun
tanrı olduğunu söyleyen. Akıl konusundaki iddialan çürütülmeye
müsait, diğerleri gibi, sonsuzluk konusundaki sözleri ise daha beter,
çünkü sonsuz ne duyumsayabilir, ne de bir şeyle birleşebilir.
59
R28. (cf. A26) Phil. Prov., ed. Aucher
a. 2.39, pp. 74.31-44, 75.1-2
liJt hl n� .RuhCını.tıwCıtu, hl qwü "lwpühCıpqtu, hl qwu büuıhrın4ıtu, qwü
npp upwCıqwü WJU! wuınmwôwpwCıp, [!ÜpnCıhgwCı lı
ı;ı hp[itnqwqwCınqahCıt wuınmwôwphww. WJl uwqwJCı ınhunl[itplCı
qpCınl[ithwCıu pıCıqm[ithwüp [!Cıqwıhww, hl wn hwuwpwq qwühCıwJCı
plphwCıg qhw(ıu(ı lı pwphuıwzınnl[itplCı hl lı qnıJ.nl[itplCı wuınmwôngCı
Cınlpphww' pwpp wpp hqhCı, pwJg ı;ıhp[itnIJ.11 n� pwpıınwmpı;ı: qnpu
U!W[lUl tp p qhpnLUUl zm[ı� [!CıqwthWt zCınph p Jhpq(ıt, �wı.tıu, Cımwqu,
üwınmCıu hpqCıwınp hl wuınnlWÔWJpCı, ppp 6.zuwppın ı;ıhp[itnlwôu
[itnqnq ' ppp uqqpCıwıntıuı qpnJCı qwınwphwı, hl qhqhgpq g nJg WJtng Cı
hqhwt=
b. 2.42, p. 76.26-29
li[l1l [!lıql;0p bı.fı.qhqnqıtu , ht 'llw pılhlılırıl;u, ht l!uhlımfıwlıl;u, ht
'
hnı.fwlıw]uwtıô.n[llJ:ı;ı lınguı ı.qwpp, n� [!lıqw ıwlı hnqp bpw dzı.nwg
wuı.nntwbwpwlıhtmJ.:
60
R28. (bkz. A26) İskenderiyeli Philon, Tanrısal Öngörü
a. 2.39, 74.31-44, 75.1-2
b. 2.42, 76.26-29
Peki Empedokles, Parmenides, Ksenophanes ve tilmizleri teoloji icra
ederken niçin ilham perilerinin tanrısal esinine tabi olamadılar?
61
Fragmanlar
Kişilikleri, Doktrinleri, Alımlanmaları
Thales, Anaksimandros, Anaksimenes
Fragmanlar
Kişiliği, Doktrini, Alımlanması
Parmenides
KSENOPHANES
ISBN : 978-605-7768-02 5
1 1 1 1 1 1 1 1 1 11 1 1
� pinhanyayincilik.com
rJ /pinhanyayincilik