You are on page 1of 266

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
DOĞU DĠLLERĠ VE EDEBĠYATLARI ANABĠLĠM DALI
FARS DĠLĠ VE EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

TA„BÎRNÂME-Ġ FÂRSÎ
(ÇEVĠRĠ-ĠNCELEME)

Hakan YAMAN

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman
Doç. Dr. Nuri ġĠMġEKLER

Konya-2013
ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ........................................................................................ I

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU............................................................... II

ÖNSÖZ ...................................................................................................................... III

ÖZET ...........................................................................................................................V

SUMMARY .............................................................................................................. VII

KISALTMALAR ....................................................................................................... IX

TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ ..................................................................................X

GĠRĠġ ............................................................ 1
ESKĠ ÇAĞLARDAN GÜNÜMÜZE RÜYA ...............................................................2
ĠSLÂMĠYET‟TE RÜYA VE RÜYA TÂBĠRĠ .............................................................9
PSĠKOLOGLARA GÖRE RÜYA .............................................................................40

ĠSLÂMÎ EDEBĠYATLARDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ .................... 49


TÜRK EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ ...................51
ARAP EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ ...................53
FARS EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ ....................54

I. BÖLÜM

1. TA„BÎRNÂME-Ġ FÂRSÎ ADLI ESERĠN DEĞERLENDĠRMESĠ ....................... 56


1.1. DERLEYEN, DERLEME SEBEBĠ VE YILI ............................................57
1.2. NÜSHA TAVSĠFĠ VE ÜSLUBU ...............................................................58
1.3. ĠMLA ÖZELLĠKLERĠ................................................................................60

II. BÖLÜM

2. TA2B$RN>ME-İ F>RS$ ....................................................................................... 62


2.1. TÜRKÇE ÇEVĠRĠSĠ ..................................................................................63
2.2. TIPKI BASIM ..........................................................................................157
III. BÖLÜM

3. ĠNDEKSLER ....................................................................................................... 196


3.1. ÂYET VE HADĠSLER .............................................................................197
3.2. ÖZEL ĠSĠMLER .......................................................................................199
3.3. ESERDE AÇIKLANAN RÜYALAR (ALFABETĠK SIRAYLA) ..........200

SONUÇ .................................................................................................................... 205

KAYNAKÇA........................................................................................................... 208
II
ÖNSÖZ

Ġnsanın yaradılıĢından günümüze kadar tüm insanlığın ilgisini çekmiĢ,


günümüzden sonra da kuvvetle muhtemel insanların ilgisini çekecek olan Ģey,
bilinmeyen olgu ve olayları gün yüzüne çıkarmak ve onlar hakkında daha geniĢ
bilgiler elde etmektir.
Bu bilinmeyen ve insanların merakını celbeden olgulardan birisi de rüyalardır.
Uyku esnasında cereyan eden rüya, eski çağlardan beri farkında olunsun ya da
olunmasın bütün insanların uykularında gördüğü bir gerçektir. Öyle bir gerçek ki çok
uzak yerlere gidildiği, birçok kiĢiyle görüĢüldüğü, farklı mekân, zaman ve olaylar
içinde bulunulduğu, ölmüĢ insanlarla bile sohbet edildiği görüldüğü bir anda
uyanılıyor ve uykuya dalınan yerde hareketsiz olarak yatıldığının farkına varılıyor.
Görülen rüyalar üç kısma ayrılmaktadır. Birincisi, müjde ve korkutma
mahiyetindeki sâdık rüyalar; ikincisi, insanları üzmek için Ģeytan tarafından îka
edilen rüyalar; üçüncüsü, insanın gün boyunca meĢgul olduğu Ģeylerin etkisinde
kalması sonucu onlarla ilgili gördüğü rüyalardır. Ġnsanları üzmek için Ģeytan
tarafından oluĢturulan korkunç rüyalar ve insanın uyanıkken meĢgul olduğu Ģeylere
ait gördüğü rüyalar dıĢında görülen sâdık rüyalar, bazen perdesiz olarak görüldüğü
Ģekliyle aynen meydana gelir bazen de perdeli olarak görülür. Perdeli olarak
görüldüğünde, o rüyanın asıl anlatmek istediği manayı öğrenmek için o rüyanın tâbir
edilmesi gerekir. Yapılan tâbir sonucunda rüyanın asıl vermek istediği mesaja
ulaĢılabilinir.
Tez konusu olarak seçilen “Ta2b4rn<me-i F<rs4” adlı eser de, görülen rüyaların
yorumlarını insanlara sunan rüya tâbirlerini içeren Farsça bir eserdir. Hicri X.
yüzyılda Yusuf b. Muhammed b. Ahmed tarafından bazı değerli kiĢilerin isteği
üzerine “K<milü‟t-ta2b4r” adlı eserden seçilerek oluĢturulmuĢtur. Ayrıca eserin son
kısmında ekâbir, filozof ve üstatlardan rivayet edilen, duyulan ve nakledilenlerin de
bu eserde bir araya getirildiği belirtilmiĢtir.
ÇalıĢmamız GiriĢ ve üç bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ kısmında, ilk olarak eski
çağlarda rüya ve rüya tâbiri hakkında bilgiler verilmiĢ, Ġbn Arabî, Mevlânâ, Ġbn
Haldun vb. gibi âlim ve mutasavvıfların görüĢleri ıĢığında Ġslâmiyet‟te rüya ve rüya
tâbiri ele alındıktan sonra Freud, Adler, Jung vb. gibi psikologların görüĢlerine yer

III
verilmiĢtir. Son olarak da Ġslâmî edebiyatlarda tâbirnâme yazma geleneği konusu
üzerinde durulmuĢtur. Birinci bölümde, çalıĢmamız kim tarafından kaleme alınmıĢ,
nasıl meydana getirilmiĢ, yazılma sebebi, yılı vb. gibi konular üzerinde durulduktan
sonra eserin dili, üslubu vb. gibi konuları kapsayan nüsha tanıtımı yapılıp imla
özelliklerine değinilmiĢtir. Ġkinci bölüm, eserin Türkçe çevirisi ve tıpkı basımından
oluĢmaktadır. Son bölümde ise, eserde geçen ayet ve hadislerin, özel isimlerin ve
rüya maddelerinin indeksi yer almıĢtır.
Tez konusu seçiminden tezin tamamlanmasına kadar geçen süreçte, her konuda
bana yardımcı olan değerli danıĢman hocam Doç. Dr. Nuri ġimĢekler‟e, Fars Dili ve
Edebiyatı A.B.D. BaĢkanı Doç. Dr. Ali Temizel‟e, bilgisayar ile ilgili sıkıntılarda
destek olan Uzman Dr. Sinan TaĢdelen‟e ve Arapça kısımların çevirisinde yardımcı
olan ArĢ. Gör. Ġhsan Doğru‟ya sonsuz teĢekkürlerimi sunmayı bir borç bilmekteyim.

Hakan YAMAN
Konya-2013

IV
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Hakan YAMAN Numarası:


Öğrencinin

094209021001
Ana Bilim / Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı / Fars Dili ve
Bilim Dalı Edebiyatı Bilim Dalı
DanıĢmanı Doç. Dr. Nuri ġĠMġEKLER
Tezin Adı TA„BÎRNÂME-Ġ FÂRSÎ (ÇEVĠRĠ-ĠNCELEME)

ÖZET

Bu çalıĢma, Yusuf b. Muhammed b. Ahmed tarafından kaleme alınan Farsça


bir eser olan Ta„bîrnâme-i Sultânî (Ta„bîrnâme-i Fârsî) adlı eserin çeviri ve
incelenmesinden oluĢmaktadır. Ta„bîrnâme-i Fârsî, Kâmilü‟t-ta„bîr adlı eser baĢta
olmak üzere muhtelif eserlerden istifade edilerek derlenmiĢtir. Bu derleme esnasında
üstat ve büyüklerden duyulan ve nakledilenlere de yer verilmiĢtir. Rüyalar tâbir
edilirken alfabetik sıra takip edilmemiĢtir. Rüyalar konularına göre tasnif edilerek
bablar halinde tâbir edilmiĢtir. Elli beĢ babdan müteĢekkil bu eserin baĢında Farsça
olarak kaleme alınan on bir beyitlik naat yer almaktadır.
XVI. yüzyılda yazılan Ta„bîr-nâme-i Fârsî isimli eser çalıĢılarak hem bu
yüzyılda kullanılan Farsça hakkında bilgi sahibi olmak hem de bu yüzyılda yapılan
rüya tâbirleri araĢtırılarak bu konuya değiĢik yaklaĢımlarda bulunmak amaçlanmıĢtır.
Aslı Farsça olan bu eserin Türkçeye tercüme edilmesiyle günümüz rüya tâbirleriyle
mukayese etme imkânı da elde edilmektedir.
Bu çalıĢma, GiriĢ ve üç bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ kısmında, Eski
çağlardan yakın tarihimize kadar olan süreç içerisindeki din ve kültürlerde, rüya ve
rüya tâbirine bakıĢ hakkında kısa bilgiler verilmiĢ, Ġslamiyet‟te rüya ve rüya tâbirine
değinilerek Batıdaki psikologların rüya hakkındaki düĢüncelerine yer verilmiĢtir.

V
Birinci bölümde nüsha tavsifi, üslup ve imla özellikleri açılarından eserin
değerlendirmesi yapılmıĢtır. Ġkinci bölüm eserin Türkçe çevirisi ve tıpkı basımından
oluĢmaktadır. Son bölümde ise, eserde geçen ayetlerin, hadislerin, özel isimlerin ve
rüya maddelerinin indeksi yer almaktadır.
ÇalıĢma sonucunda XVI. yüzyıl Farsçasının genel özellikleri ortaya
çıkarılmıĢ, bu yüzyılda rüya ve rüya tâbiri hakkında yazılan eserler konusunda bilgi
verilmiĢ ve sonraki yüzyıllardaki eserlerle mukayese edebilme imkânı ortaya
çıkmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Yusuf b. Muhammed b. Ahmed, Ta„bîrnâme-i Fârsî,


rüya, rüya tâbiri, Kâmilü‟t-ta„bîr.

VI
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Hakan YAMAN Numarası: 094209021001


Öğrencinin

Ana Bilim / Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı / Fars Dili
Bilim Dalı ve Edebiyatı Bilim Dalı
DanıĢmanı Doç. Dr. Nuri ġĠMġEKLER
Tezin Ġngilizce Adı INTERPRETATION OF DREAMS (TRANSLATION-
INVESTIGATION)

SUMMARY

This study consists of translation and investigation of Persian book titled


Ta„bîrnâme-i Sultânî (Ta„bîrnâme-i Fârsî) written by Yusuf b. Muhammed b.
Ahmed. Ta„bîrnâme-i Fârsî. It was compiled by using various books, notably
Kâmilü‟t-ta„bîr. During this compilation process, what was heard and retold from
masters and notables were also included. An alphabetical order was not used in the
interpretation of dreams. Dreams were classified on the basis of their topics and
interpreted in sections. At the beginning of this book, which is composed of fifty-five
sections, is an eleven-couplet eulogy written in Persian.
The purpose in studying the book titled Ta„bîrnâme-i Fârsî written in the 16th
century is to obtain information about Persian used in this century and using different
approaches by investigating interpretations of dreams made in the century in
question. By translating this book, whose original version is in Persian, into Turkish,
there will be an opportunity to make a comparison with today‟s interpretations of
dreams.
This study consists of an Introduction and three chapters. Brief information
about dreams and interpretations of dreams is presented in the introduction covering
the period from the prehistoric times to recent times; dreams and interpretations of

VII
dreams in Islam were mentioned and then views of psychologists in the West on
dreams were given. In the first section, the book was evaluated in terms of
description, style and spelling. The second section consists of the translation of the
book into Turkish and a copy of the original. The last section includes an index for
the verses from the Quran, hadith, proper names and dream items in alphabetical
order.
As a result of the study, general characteristics of 16th century Persian, were
revealed, information was given about books on dreams and interpretations of
dreams and thus it has become possible to make comparisons with books written in
subsequent centuries.

Key Words: Yusuf b. Muhammed b. Ahmed, Ta„bîrnâme-i Fârsî, dream,


interpretation of dream, Kâmilü‟t-ta„bîr.

VIII
KISALTMALAR

b. : Oğlu
c. : Cilt
çev. : Çeviren
d. : Doğumu
DĠA.  : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
haz. : Hazırlayan
hĢ.  : Hicrî ġemsî
ktp. : Kütüphane(si)
m.  : Miladi
no.  : Numara
ö. : Ölümü, ölüm tarihi
s. : Sayfa
sy. : Sayı
t.s. : Tarihsiz
vb. : Ve benzeri
vd. : Ve diğerleri

IX
TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ

Kısa sesliler : ‫ ـــَـــ‬: a, e; ‫ـــِـــ‬ : ı, i; ‫ـــُـــ‬ :u, ü, o, ö

Uzun sesliler :‫ آ‬, ‫ي‬


َ :ā ‫ي‬ : 4 ‫ و‬:5

Sessizler :

‫ء‬ : ‟ ‫ ص‬: 6
‫ ب‬: b ‫ ض‬: @
‫ پ‬: p ‫ ط‬: 0
‫ ت‬: t ‫ ظ‬: *
‫ ث‬: x ‫ع‬ : 2
‫ ج‬: c ‫غ‬ : ğ
‫ چ‬: ç ‫ف‬ : f
‫ ح‬: q ‫ ق‬: _
‫ خ‬: 1 ‫ ک‬: k
‫ د‬: d ‫ گ‬: g
‫ ذ‬: w ‫ل‬ : l
‫ ر‬: r ‫م‬ : m
‫ ز‬: z ‫ ن‬: n
‫ ژ‬: j ‫و‬ : v
‫س‬:s ‫ه‬ : h
‫ش‬:6 ‫ی‬ : y

X
GĠRĠġ

ÇalıĢma konusu olarak seçilen eser, rüya tâbirlerini konu alan, XVI. yüzyılda
Farsça olarak kaleme alınmıĢ bir eserdir. YaklaĢık beĢ asır önce yazılmıĢ olan bu
eser, öncelikle bizlere o zamanın rüya tâbirleri hakkında bilgi vermesinin yanında,
özellikle o dönemin Farsçası hakkında da bilgi verecek olması göz ardı edilemeyecek
kadar önem arz etmektedir. Bulunan farklılıklar ya da benzerlikler, daha önce yapılan
çalıĢmalar sonucunda ortaya çıkarılan farklılık veya benzerlikleri ya teyit edecek ya
da yeni bulguların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Öncelikli olarak eser, dil, üslup, imla özellikleri vb. gibi konularda incelendi
ve eserin çevirisi yapıldı. Bu incelemenin değerlendirmesi ayrı bir bölümde yapıldığı
için burada o konuya girilmeyecektir. Eser, rüya tâbirleriyle ilgili olduğu için rüya
olgusu da bizi yakından ilgilendirmektedir. Ġnsanlığın yaradılıĢından bu yana var
olan rüya olgusunun da uykuda gerçekleĢmesi, ayrılmaması gereken bir silsile
olduğunun göstergesidir. Eski çağlarda da uyku ve rüyanın varlığı bu silsilenin ne
kadar geriye gittiğini gözler önüne sermektedir. Bu yüzden eserin daha iyi
anlaĢılması için giriĢ kısmında, eski çağlardan yakın tarihimize kadar olan süreç
içerisinde yaĢamıĢ olan din ve kültürlerde, rüya ve rüya tâbirine bakıĢ hakkında genel
bilgiler verildi. M. Ö. 5000 yılında Babil ve Eski Suriye‟deki rüya geleneği, mağara
insanlarında rüya, zamanının en ileri gelen rüya yorumcusu Artemidorus ve
yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulan eseri “Oneirocnita”, Hititliler, Babil, Asur ve
Eski Mısır‟da rüya olgusu, Budist toplumlarda rüya, Eski Amerika yerlilerinin
rüyaya bakıĢı, Hıristiyan, Yahudi inançlarında rüya vb. gibi din, medeniyet ve
kültürlerden kısa örnekler verilerek, eski çağlarda, rüyanın algılanıĢı ve hayata tatbiki
hususunda genel olarak bilgi verilmeye çalıĢıldı.
Daha sonra günümüze kadar getirilmeye çalıĢılan bu silsilenin bir ucu,
Ġslamiyet‟te rüya ve rüya tâbiri konusuna iliĢtirildi. Kur‟ân-ı Kerîm ve Hadisler baĢta
olmak üzere, Ġbn Haldun, Ġbn Arabî, Ġmam-ı Rabbânî, Ġmam Gazâlî, Mevlânâ,
Erzurumlu Ġbrahim Hakkı, Ġbn RüĢd, Farâbî, Ġbn Sîna vb. gibi eserlerinde rüya ilgili
görüĢleri bulunan, Ġslam dünyasının tanınmıĢ simalarının rüya hakkındaki
düĢüncelerine yer verildi.

1
Son olarak da batıdaki psikologların rüya hakkındaki düĢüncelerine değinildi.
Yani Sigmund Freud, Carl Gustav Jung, Alfred Adler, Erich Fromm vb. gibi
psikologların görüĢlerine yer verildi. Ġlk olarak Psikanaliz kuramının kurucusu olan
ve hastalarının tedavisinde hastalarının gördüğü rüyalara büyük önem veren Freud ve
psikanaliz kuramı üzerinde duruldu. Sonra diğer sayılan psikologlar ve onların rüya
ve rüya analizi hakkındaki görüĢleri üzerinde duruldu.

ESKĠ ÇAĞLARDAN GÜNÜMÜZE RÜYA

“Milattan önceki dönemlerde, insanlar rüyanın meydana geliĢ


mekanizmasını anlamadan yorumlamasını yapmaya baĢlamıĢlardı. Rüya yorumu
konusunda yazılmıĢ en eski eser, M.Ö. 2000 ile 1790 arasında hüküm sürmüĢ
bulunan on ikinci sülaleye ait bir Mısır papirüsüdür. Kayıtlardan birinde “Tanrı
rüyayı gözleri karanlıklarda olan uyuyana yol göstermek için yaratmıĢtır”
denilmektedir. Bu kayıtlarda 200 çeĢit rüya yorumu yapılmıĢ, rüyaların ifade ettiği
anlam, iyi ve kötü olarak nitelendirilmiĢtir. Örneğin; bir kimsenin kendisini
rüyasında odun keserken görmesi pozitif olarak değerlendiriliyordu. Çünkü bu
rüya, tanrının, o kiĢinin günahlarını affedeceği anlamına geliyordu. Eğer insanları
uzakta görürse; bu negatif bir anlam taĢıyordu çünkü yorumu, ölümünün yakın
olmasıydı. Derin bir kuyuya bakıyorsa; anlamı kötüydü, hapse atılacaktı. Kendini
ölü görürse; yine iyiydi çünkü uzun yaĢayacak demekti.
Firavun 4. Thutmos'un M.Ö. 1400 yıllarında gördüğü bir rüya o kadar
önemliydi ki, taĢ bir tablete kazılarak Gize‟de Büyük Sfenks‟in ön tarafına
yerleĢtirilmiĢti. Tablette anlatıldığına göre, Thutmos genç bir prens iken öğle
uykusuna yatmıĢtı. Rüyasında Tanrı Hormakhu, onunla konuĢmuĢ ve Ģöyle demiĢti:
“Varlığımın sürdüğü bölgedeki kum, benim üzerimi örttü. Gönlümün arzusunu
yerine getirmeyi bana vaat edersen, seni yardımcım ve oğlum olarak kabul ederim.
Firavun olduğunda Thutmos, Sfenks‟in üzerini kaplayan kumu temizletti. Bu Sfenks,
Hormakhu için kutsaldı. Thutmos‟un saltanatı, tanrının söz verdiği gibi uzun ve
zenginliklerle dolu bir Ģekilde yıllarca sürdü.” (Yücesoy, 2001: 77-78).
Uyku ve beden dıĢı deneyim arasında özel bir iliĢki olduğu fikri çağlar kadar
eskidir. Ġlkel kültürlerin birçoğunda uyku sırasında ruhun bedenden ayrılarak

2
dolaĢtığına inanılır ve bu yüzden uyuyan kiĢiye asla dokunulmazdı. (Rogo, 1998:
179).
Bazı rüyaların dini anlamda bir yardımcı pozisyonunda olduğu da kabul
edilmiĢtir. Çünkü rüyada bir vahyin alınma özelliği söz konusudur. Örneğin Eski
Suriye‟de kralların ve din adamlarının gördüğü kötü rüya ve ardından gerçekleĢen
olaylarla ilgili rüya kitabı da bulunmaktadır. M. Ö. 5000 yılında Babil ve Eski
Suriye‟de bir rüya geleneğine göre kim bir yerden baĢka bir yere uçtuğunu görürse,
bu rüyayı mal ve mülkünü kaybedeceği Ģeklinde yorumlandığı ifade edilmektedir.
(Evginer, 2010: 9).
Malezya yarımadasında medeniyetten uzak yaĢayan Senoiler gördükleri
rüyaları zengin birer bilgi ve rehberlik kaynağı olarak görmüĢ ve rüyalarını ailece bir
araya toplanarak tartıĢmıĢlardır. Ayrıca aralarındaki duygusal ve iletiĢimsel
problemlerin önemli bir kısmını beraberce paylaĢtıkları rüya ortamında
çözümlemeye çalıĢırlar. Mesela bir Seneoli rüyasında arkadaĢı tarafından hakarete ya
da saldırıya uğrarsa takip eden gün söz konusu arkadaĢına giderek, olası düĢmanlık
tohumlarını ortaya çıkarmak üzere rüyayı beraberce tartıĢmalıdır. (Talbot, 1998: 84).
Anadolu‟nun ilk tarihi milleti olarak düĢünülen ve dini çok tanrılı bir din olan
Hititliler (M.Ö. 1800), tanrıların iradelerini öğrenmek için çeĢitli usullere
baĢvururlardı. Bunlardan biri de Ģuydu: Rahip, mabette istihareye yatar ve gördüğü
rüyaları krala tefsir ederdi. (Sarıkçıoğlu, 2002: 51). Ayrıca Tanrılara muhtaç
oldukları yiyecek ve içecek sunulduktan sonra, hizmet karĢılığı olarak uzun ömür,
sağlık ve refah, savaĢta zafer vb. gibi insanî dileklerde bulunulurdu. Mesela bir
kraliçeye rüyasında görünen tanrı “Kalbinde yaĢattığın kocana bir asırlık ömür
veriyorum”, diye müjde vermiĢ ve kraliçe de ona “Eğer kocam yaĢarsa sana yağ, bal
ve meyve vereceğim”, diye vaatte bulunmuĢtu. (Sarıkçıoğlu, 2002: 50).
M.Ö. 1000 yıllarında yazıldığı sanılan Hintlilerin Atharvaveda isimli rüya
kitabı, çok sonraları Freud ve diğer araĢtırmacılar için de sürekli baĢvurulan bir
kaynak olmuĢtur. Günlük olaylardan etkilenerek ortaya çıkan sıradan rüyaların
dıĢında, sembollerle bezenmiĢ geniĢ anlamlar içeren mistik rüyalar Hintlilere göre
daha önemliydi. Bu tür rüyalarda tanrısal gücün ortaya çıktığına inanılırdı. (Yücesoy,
2001: 78-79).

3
Budist rüya deneyimine en kolay Ģekilde, Hindistan ve Tibet‟in zengin ve
çeĢitli kutsal biyografileri aracılığıyla eriĢilebilmektedir. Rüyalar bu metinlerde göze
çarpan bir rol oynamaktadır. Maya‟nın rüyasında beyaz bir fil sağ tarafına
hortumuyla vurarak rahmine girebilmektedir. Ġlk Budist ikonografisinde ve
metinlerinde birçok versiyonu saklanmıĢ olan bu rüyanın resimleri, Budizm ile aynı
hızda yayılmıĢtır. (Bulkelly, 2008: 9).
“Hinduizm‟in kutsal kitabı Veda‟da uğurlu uğursuz sayılar yanında rüya
listeleri de bulunmaktadır. Yine kötü rüyaların sebebiyet vereceği kötü olaylardan
kurtulmak için çeĢitli ayinler yapılmakta ve özel hazırlanmıĢ sularla yıkanılmaktadır.
Rüya görme ile rüya gören kiĢinin karakteri arasında bağlantı olduğu kabul
edilmektedir.” (Günay, 2011: 118).
Günümüze kadar ulaĢan zengin arkeolojik buluntuları, yazı ve takvimiyle
köklü bir uygarlık olduğu kabul edilen Eski Mısır‟da insanlar, yaĢam hakkındaki
anlayıĢlara doğrudan deneyimle sahip olurlar, olayları birebir kabul ederlerdi. Onlara
göre rüyalar, uyanık yaĢamdan daha farklı muhtevalar içeriyordu. O halde onların da
deneyimleri daha farklı bir dünyaya ait olmalıydı. Rüyanın kendisi dıĢında daha ileri
bir kanıta ise hiç gerek yoktu. Rüyalar, rüya görenin uyanık deneyimleri dıĢında gibi
görünen bilgiler taĢıdıkları için, daha erdemli üstün varlıkların, hatta tanrıların
kendileriyle konuĢtuğu durumlar olarak kabul edilirdi. Ġletilen bilgilerin hoĢ
olmaması durumunda, rüyayı gören kiĢinin kötü tesirlerin etkisi altında olduğu
düĢünülürdü. Ġnsanlarda iyi etkiler bırakan ve kendilerini koruyan rüyaların Uyku
Tanrısı Bes’ten geldiğine inanılırdı. Eski Mısırlılar iyi etki bırakan rüyalar görmek
için, Eski Mısır‟ın baĢkenti olan Memfis‟de bulunan Ġmhotep ve Ġsis tapınaklarında
dua eder, oruç tutar ve hastalarını iyileĢtirmek için özel çalıĢmalar yaparlardı.
(Yücesoy, 2001: 76).
Ġbraniler rüyaları kutsal isteğin bir göstergesi olarak kabul ediyordu. Eski
Ahit‟in birçok yerinde Allah‟ın insanlarla, özellikle Yakup (a.s.) ve Süleyman (a.s.)
ile rüyalar aracılığıyla konuĢtuğu geçmektedir. (Telesco, 1999: 18). Ġbranice‟de
çeĢitli dinsel konular ve sorunlar üzerine hahamların tartıĢmalarını derleyen bir kitap
olan Talmud Ģöyle der: “YorumlanmamıĢ bir rüya, okunmamıĢ bir mektuba benzer.”
Musevilerin ilk devirlerinde, rüya yorumlarına çok değer verilirdi. Talmud‟a göre
Ġsa‟nın yaĢadığı dönemlerde, Kudüs‟te tam 24 ayrı rüya yorumlayıcısı vardı ve bu

4
uğraĢ, çok ciddi bir meslek haline gelmiĢti. Ġsa‟nın doğumunu haber veren üç kiĢi de
aynı zamanın yorumcularındandır. Yine Talmud‟da Ģu ifadelere rastlıyoruz: “Haham
Chis-da Ģöyle dedi: Oruç sonucu oluĢanların dıĢında, her rüyanın bir anlamı vardır.”
Buna göre her rüyanın bir anlamı vardır ve ayrıca her rüya, bizlere bazı mesajlar
iletmektedir.” (Yücesoy, 2001: 238).
“Kur‟ân-ı Kerîm‟de okuduğunuz Yûsuf‟un rüyası zaten Tevrat‟ta da aynen
geçmektedir. Ayrıca Tevrat‟ta Tanrı‟nın, eğer Ġsrailliler arasında gerçek bir
peygamber varsa rüyasında onunla konuĢacağını Harun (Aaron) ve Meryem‟e
(Miriam) söylediği de geçer.
Leo Oppenheim‟in Eski Ortadoğu‟da “Rüya Yorumları” isimli eserinde
belirttiğine göre Ġncil‟de Allah‟ın emirlerinin; insanların tahminlerinden ve
kehanetlerinden çok daha üstün olduğu belirtilmiĢ, böylece rüya yorumcuları
suçlanmıĢtır. Hristiyanlık ve Yahudiliğin tek tanrı ve ahlaki sorumluluk anlayıĢı;
rüya yorumuna karĢı ilk tepkileri doğurmuĢtur. Buna rağmen haberci rüyaların Ġncil
tarafından tanındığı hakkında günümüze dek gelen bilgiler mevcuttur. Ġncil‟de
uyaran ve ilerisi hakkında bilgi veren 70 rüya kayıtlıdır. Ġncil'de yazılanlara göre;
Yusuf rüyasında bebek Ġsa‟nın baĢına gelecek tehlikelere karĢı Tanrı tarafından
uyarılmıĢtı. Pilate‟nin karısı Ġsa‟ya bir Ģey yapmaması için Pilate‟yi uyardı ve dedi
ki: “Onun yüzünden rüyamda çok acı çektim.” (Yücesoy, 2001: 237).
M.Ö. VIII. yüzyıl da Yahuda krallığında, Kudüs‟te yaĢamıĢ olan Hz. ĠĢaya
(YeĢayahu) mabette gördüğü bir rüya ile peygamberlik görevine çağrılır.
(Sarıkçıoğlu, 2002: 263).
Babil ve Asur medeniyetleri rüyalar konusunda biraz daha farklı inanıĢlara
sahiptiler. Onlara göre Babil rüya tanrıçası Mamu, tüm kötü tesirli rüyaların
etkilerinden kurtulabilmek için birebirdi. Ninova‟da M.Ö. 669- 626 yılları arasında
yaĢamıĢ olan Asur imparatoru Asurbanibal‟in kitaplığında, rüya ile ilgili taĢ basması
bazı eserler bulunmuĢtur. Bu eserlerde sadece rüyaların yorumları değil, kötü
rüyalardan nasıl kaçınılacağı ve nasıl iyi rüyalar görülebileceği hakkında da bilgiler
yer almaktadır. Ayrıca bu belgeler, rüyalar ve cinsellik iliĢkisini ilk ortaya koyan
toplumların Asur ve Babil uygarlıkları olduğunu ve olumsuz rüyaların etkilerinden

5
korunmak için adak törenleri düzenlediklerini de göstermektedir. (Yücesoy, 2001:
79-80).
M.Ö VI. yüzyılda Babil sarayında yaĢayan Yahuda kabilesinden olan Hz.
Danyal‟a hikmet ve rüyaları anlama yeteneği verilmiĢti. Eski Ahid‟de yer alan
kitabında Hz. Danyal‟ın yaĢadığı altı hikaye anlatılır. Bunlardan “ben” üsluplu olan
Kitab‟ın 2. kısmının M.Ö. 605‟ ten önce Babil‟e götürülen Danyal tarafından
yazıldığı iddia edilir. Ġçinde bazı rüya ve vizyonların bulunması Yahudi ve
Hıristiyanlar tarafından âhir zaman hakkındaki kehanetleri olarak algılanır.
(Sarıkçıoğlu, 2002: 31).
Kadim Mısır‟da rüyaları yorumlayabilecek yetenekteki kimseler büyük itibar
görmekteydiler. Özellikle Firavun'un bir rüyasını yorumladığı için peygamber
Yakup'un oğlu Yusuf un nasıl imrenilecek bir kimse haline geldiği Tevrat‟da da
kayıtlıdır. (Yücesoy, 2001: 78)
Eski Yunan, Roma ve Yahudi medeniyetleri, Âsur ve Mısırlıların rüya yorum
metotlarını almıĢlardır. Eski Yunan‟da önemli Tanrılardan biri olan Hermes, Zeus'un
oğlu ve tanrılar elçisi olarak tasavvur edilirdi. Süratin temsilcisi ve ruhların yöneticisi
sayılırdı. Ġnsanların ruhlarını Hades'e götüren o idi. Yine rüyaları gösteren, insanların
gözlerine sopasıyla dokunarak uyutan ve uyandıran da o idi. (Sarıkçıoğlu, 2002: 84).
Modern fizikte atom fikrinin babası Demokritus (M.Ö. 460-370), rüyaların
dıĢ dünyadaki diğer ruhların açık deliklerinden bedene girmesi ile meydana geldiğini
söyler. Bugün dahi insan tabiatına dair yazdığı eserlerle bilinen Yunan filozofu
Plutarch, Symposiac adlı eserinde rüyalardan bahseder. (Akot, 2010: 216).
Aristo, (M.Ö. 384-322) Rüyalar ve Onların Yorumları Üzerine (On Dreams
and Their Interpretation) adlı eseriyle bu konuda ilk bilimsel eseri yazmıĢtır. O
rüyaları üç bölüme ayırmıĢtı: Demonik-Ģeytani asıllı olanlar. Bunlar, Tanrı tarafından
gönderilmemiĢlerdir, yani tanrısal bir nitelik taĢımazlar. Geleceği haber verenler
(profetik). Uyuyanın zihinsel aktivitesini gösterenler.
Aristo, rüyaların bazı niteliklerinin farkında idi. Bunlar arasında, küçük bir
stimulusun nasıl abartılarak hissedileceğine dair Ģunları demiĢti: “.. Ġnsanlar, sanki
ateĢte yürüyormuĢ gibi hissedebilirler, hâlbuki vücudun bazı kısımlarında hafif bir
sıcaklık yükselmesi mevcuttur.”

6
Daldis'li Macrobius ve Artemidorus‟a göre (M.Ö. 2. yüzyıl) rüyalar iki sınıfa
bölünmüĢlerdi:
GeçmiĢe yönelik rüyalar. "Ġnsomnia" (uykusuzluk), tam tersi bir yorum
verebilir, örneğin susuzluk veya onun giderilmesi. "Nightmares" (kâbuslar), zihinde-
ki bir fikrin uzantısı olabilirler.
Geleceğe yönelik rüyalar. Bunlar da: Oraculum: Direkt “prophecies”
(kehanet) rüyaları, Visio: Öngörü (pre-vision), ve Symbolism: Yoruma gereksinimi
olan rüyalar olarak üçe ayrılırlar.
Artemidor, zamanının en ileri gelen rüya yorumcusu idi ve bu konuda
bıraktığı eser Oneirocnita, yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulmuĢtu.” (Ersevim,
2012: 498-500). Bu kitap o kadar popüler olmuĢtur ki 1700‟lerde 20 kadar baskısı
yapılmıĢtır. (Telesco, 1999: 15).
Eski Amerika yerlilerinin katliamlardan kurtulabilenleri sömürgeciler
tarafından tarıma yaramayan çöl ve dağlara doğru sürüldüler. Genelde
HıristiyanlaĢtırılmıĢ olmakla birlikte, “Ruhlar Dansı” ismiyle bir hareket ortaya çıktı.
Günümüzde “Peyote Kültü” ismiyle devam etmektedir. Ruhlar Dansında, mehdi-
mesih beklentileri ve ümitleri vardır. Buna bir lütufla dolu olarak gelecek bir liderin,
kendilerine cennet hayatını atacağına inanırlar. Bu lider ve yöneticiyi Tanrı‟nın bir
an önce göndermesi için Kült dansları yaparak, ata ruhlarıyla ve Tanrısal âlemle
iliĢki kurmaya çalıĢırlar. Zaman zaman aralarında Gökle ve Ata Ruhlarıyla iliĢki
kurduğuna inandıkları liderler de çıkmıĢtır. Bunlar genelde, eğitimli, istiğrak
durumuna çabuk geçebilen yetenekli kiĢilerdir. Bazıları dağlarda inziva hayatı
yaĢayan bu kiĢilerin rüya ve istiğrak yollarıyla ruhsal gök seyahati yaptıklarına
inanılırdı. (Sarıkçıoğlu, 2002: 107).
Batı ülkelerinde yaygın Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliseleri gibi
Hıristiyanlığın ana kollarına tepki olarak veya dinsel problemlere getirdikleri farklı
yorumlarla yeni mezhep ve cemaatler oluĢmaktadır. Bu mezheplerden
Swedenborgianlar mezhebinin kurucusu olan Emenual Swedenborgian da gördüğü
bir rüya neticesinde 1744 yılında Londra‟da ilk cemaatini kurdu. (Sarıkçıoğlu, 2002:
397). 1921 yılında Simon Kimbangu tarafından kurulan Ġsa Mesih Kilisesine
(mezhebine) göre ise, Zulu geleneklerinde rüya ve vizyon vahiy sayılır. Meleklerin
veya kutsal ruhun mesajı sayılır. Rüyada görülen ıĢık, parlak elbise, nehir ve su

7
manevi mesajlar olarak yorumlanır. Ġnananların en büyük arzusu rüyada Ġsa‟yı ve
Tanrı‟yı parlak elbiseler içinde görmektir. (Sarıkçıoğlu, 2002: 402).
Ġran mitolojisinde de rüya ile hareket edilen sahneleri görmek mümkündür.
Mesela ġehname‟de geçen Zal hikayesi örnek olarak gösterilebilir. Oğlunun beyaz
saçlı doğduğunu gören Sam, baĢkalarının alay edecekleri düĢüncesiyle onu uzak bir
dağa bıraktırır. Sîmorg bu çocuğu bir kayalık üzerinde bulur ve yavrularına yiyecek
yapmak üzere yuvasına götürür. Fakat duyduğu bir ilahî ses nedeniyle bu çocuğu
besleyip, büyütür. Çocuk büyüyüp gençlik çağına geldiğinde bir gece Sam rüyasında
Hindistanlı olduğunu söyleyen bir pîr görür. Pîr, ona, çocuğun Sîmorg tarafından
beslenip büyütüldüğünü, bir an önce gidip oğlunu bulmasını ve adını “Zal”
koymasını öğütlemiĢtir. Bunun üzerine yola koyulur ve Elburz Dağı‟na gider.
Simorg‟u bulur ve oğlunu teslim alır. (Korkmaz, 2010: 170-171).
Ġslam öncesi Ġran Edebiyatında Sasaniler döneminden kalma tamamen dünya
hayatının dıĢında, rüya âleminde ve metafizik bir ortamda gerçekleĢmiĢ iki
seyahatten söz edilir. Birincisi Mûbed Kerdîr‟in yolculuğu, ikincisi ise, Mûbed
Ardâvîrâf‟ın cennet, araf ve cehennem yolculuğudur. Kerdîr, baĢlangıçtan beri
tanrılar ve kutsalların hizmetinde olduğunu söyler ve tanrılardan ölümünden sonra
ruhunun hangi makamlarda bulunabileceğini kendisine göstermelerini ister. Bunun
üzerine, öteler dünyasına gitmesini sağlamak için ölüme benzer bir hale girer ve bir
yolculuğa çıkar. Ardâvîrâf ise, din önderlerinden alarak üç kadeh meng içip baj
okuduktan sonra uykuya dalmıĢ, yedi gün yedi gece boyunca iki büyük meleğin
eĢliğinde cennet, cehennem ve arafı gezmiĢ iyilere yaptıklarının karĢılığında verilen
ödülleri, günahkârların da kötülükleri karĢılığında çarptırıldıkları cezaları
ayrıntılarıyla görmüĢ, son olarak da Ahura Mazda‟nın huzuruna kabul edilmiĢ,
yedinci gün dünyaya geri dönerek gördüklerini bilge bir kâtibe yazdırmıĢtır.
(Ardâvîrâf, 2011: 14-19).
Araplar, korkulu hallerde, ihtilaflı oldukları konularda kâhinlere koĢar ve
onlara danıĢırlardı. Edebiyata ve edebiyat tarihine dair eser yazan Edeb ehlinin
eserlerinde bunun birçok örnekleri mevcuttur. Bunlar içinde cahiliye döneminde
kehanetle meĢhur olanlar: ġıkk b. Enmar b. Nizâr ve Satih b. Mâzin b. Gassân idi.
ġıkk ve Satih‟ten nakledilen meĢhur hikayelerden biri, Rabia b. Nadr‟ın gördüğü
rüyayı tevil ve tâbir ederek, Yemen‟de HabeĢ hakimiyetinin kurulacağını, onlardan

8
sonra buranın Mudar‟ın mülkü olacağını ve KureyĢ‟te nübüvveti
Muhammediyye‟nin zuhur edeceğini ona haber vermeleridir. MeĢhur hikayelerden
biri de, Mobedân tarafından görülen ve Satih tarafından yorumlanan rüyadır. O da
Ġslamiyetin doğacağını ve Ġran mülkünün harap olacağını Kisra‟ya haber vermiĢtir.
(Ġbn Haldun, I, 2012: 303).

ĠSLÂMĠYET‟TE RÜYA VE RÜYA TÂBĠRĠ

Rüya ( ‫ٌب‬ٚ‫ ) ض‬lügatte, görmek, anlamak, düĢ, gerçekleĢmesi beklenen Ģey,


umut (Develioğlu, 1996: 902). anlamlarına gelen ( ‫ ) َضأَی‬sülasi kökünden türemiĢ
Arapça bir kelimedir. Ġmam-ı Gazâlî, “insanın uyku halindeyken, Ruh âleminde ve
Levh-i mahfuzda saklı olan, ilerde olacak Ģeyleri ya açıkça, hiçbir tâbire lüzum
kalmadan veya bir tâbire ihtiyaç olacak Ģekilde bilip, görmesidir” diye tanımlar. Bir
de rüya ile aynı anlamda olan “hulm” kelimesi vardır. Sözlükte, “rüya(da) görmek ve
derin derin düĢünmek” anlamlarına gelen ( ََُ ٍَ‫ ) َح‬kökünden türemiĢtir. Çoğulu ( ََ‫) اَحال‬
olan bu kelime daha çok korkunç düĢler için kullanılır. Bu konuda
Peygamberimiz‟den (s.a.v.) Ģöyle aktarılır: HoĢ ve doğru rüya Allah tarafındandır
(yani O‟ndan gelen enfüsî bir telkin ve talimdir). Hulm de Ģeytandandır. (Sofuoğlu,
XV, 1989: 6860).
Rüyalar, Ġbni Mâce‟nin, Avf Ġbni Mâlik‟ten rivayet ettiği bir hadîs-i Ģerife göre
üç kısımdır:

1. Ġnsanları mahzun etmek için Ģeytan tarafından îka edilen korkunç rüyalardır.
Yüksek bir yerden düĢmek, köpek tarafından ısırılma gibi. Bunlar esassız Ģeylerdir.
Ġnsan böyle bir rüya görünce Cenab-ı Hakka sığınmalı ve bunu baĢkalarına hikaye
etmemelidir.
2. Ġnsanın uyanıkken ehemmiyetle meĢgul olduğu Ģeylere ait gördüğü rüyalardır.
Bunlar da birer kuruntu veya inhiraf-ı mizaç neticesi olduğundan esassız Ģeylerdir.
3. Nübüvvetin kırk altı cüz‟ünden bir cüz‟ü olarak addolunan rüyalardır. Bunlar
taraf-ı ilâhîden birer beĢaret (müjde) veya inzar (korkutma) mahiyetinde olup, bunları
bir kısım melekler Ümmü‟l-kitaptan telâkki ederek uyuyanların ruhlarına ilham
ederler. (Köksal, 2008: 37-38).

9
Birinci ve ikinci kısım rüyalar, birer rüya-yı bâtılâdır. Bunlar yukarıda
bahsettiğimiz “hulm” kısmına girer. Bunlar karmakarıĢık Ģeyler olduğundan “Adgası
ahlâm” da denir. “Adgas”, yaĢı kurusuna karıĢmıĢ ot demetleri demektir. Üçüncü
kısım rüyalara ise “rüyayı sâdıka” denilir. Bu sadık rüyalar, doğru sözlü, temiz
yürekli, nezih itikatli zatlara nasip olur. Resul-i Ekrem aleyhisselâtü vesselâm
Efendimize yirmi üç sene nazil olan vahy-i ilâhî, ilk altı ay zarfında rüya-yı sâdıka
suretiyle tecelli etmiĢtir. (Nablûsî, :39-40).
“Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü yayılıp çalıĢma
(zamanı) yapan O'dur.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Furkan: 25/47). ve “Uykunuzu bir
dinlenme yaptık.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Nebe: 78/9). ayetlerinden de anlaĢıldığı üzere
uyku bizlere rabbimiz tarafından ihsan edilmiĢ gün boyunca yorgun düĢen aza ve
uzuvlarımızın istirahat ve dinlenme vasıtasıdır. Bu dinlenme esnasında insan yeme,
içme, konuĢma vb. gibi bu dünya ile ilgili bütün gereksinimlerinden arınıp beden
kafesini bu dünyada bırakıp baĢka âlemlerde yolculuğa çıkar. Bu yolculuğa çıkan
dünyadayken beden kafesinde mahkûm olan ruhtur. Nitekim Kur‟ân-ı Kerîm‟de de
“Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra
haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiĢ bir süreye
kadar salıverir. ġüphesiz ki bunda düĢünecek bir kavim için nice ibretler vardır.”
(Kur‟ân-ı Kerîm, Zümer: 39/42). ayetinde de belirtildiği üzere ruhumuz uykudayken
bedenimizden ayrılır ve uyanıncaya kadar diğer âlemlerde dolaĢır. Ve Allah
tarafından takdir edilmiĢ yaĢam süresinin sonuna gelmemiĢse insan uyandığı anda
ruhu bedenine geri döner.
Uyku esnasında ruhun bu gezintisinde geçmiĢte olmuĢ ya da gelecekte olacak
olayları müĢahede etmesi de rüya olarak isimlendirilir. Tabî ki rüyalar sâfi bir kalp
ve temiz bir ruha sahip olan kullara Allah katından gönderilen armağanlardır.
“Gafilin kalbi dünyaya bağlıdır. Zâhidin kalbi ahirete bağlıdır. Ârifin kalbi Mevla‟ya
bağlıdır.” (Erzurumlu Ġbrahim Hakkı, 2003: 399). sözünden rüyayı gören kiĢinin iç
âleminin önemi anlaĢılmaktadır. Mesela dünyaya bağlanmıĢ, gaflette olan bir insan
rüyada günlük yaĢamında baĢından geçen Kur‟ân‟da da edgasu ahlam (Kur‟ân-ı
Kerîm, Enbiya: 21/5). (karıĢık rüyalar) olarak zikredilen karmakarıĢık rüyalar görür.
Kalbini dünyaya bağlamamıĢ ibadetle ömrünü geçiren kiĢiler ise uykularında,

10
Peygamber Efendimiz‟in (s.a.v.) “mübeĢĢirât” (Sofuoğlu, XV, 1989: 6863). diye
haber verdiği; Kur‟ân‟da da “Dünya hayatında da, âhirette de müjde onlara!”
(Kur‟ân-ı Kerîm, Yûnus: 10/64). ayetinde işaret edilen sâlih rüyalar görürler.
Tâbir dilimize geçmiĢ Arapça bir kelimedir. Bu kelime Arapça'da da rüyayı
tefsir etme, yorumlama manalarında kullanılır. Tâbir kelimesi lügatte, bir halden
diğer bir hâle geçmek manasına gelen “‫ ”ػجط‬kökünden gelir. Ġbret ( ‫ ) اِث َطح‬ve itibar (
‫ ) اِػزِجَبض‬kelimeleri de aynı kökten gelmektedir, (Mutçalı, t.s.: 546). bunlar da görülen
Ģeyin bilgisinden, görülmeyen Ģeye ulaĢmayı sağlayan hâleti ifade ederler. Yani tâbir
rüyada görülen zâhir olayların bâtınına nüfûz etmektir. Rüya tâbiri Allah‟ın bazı
kullarına ihsan ettiği bir ilimdir. Zira Hz. Yûsuf (a.s.) “Bana rüyaların tâbirinden bir
ilim öğrettin” (Kur‟ân-ı Kerîm, Yûsuf: 12/101). diyerek o ilmin kendisine Allah
tarafından verildiğini belirtmiĢtir. Bu yüzden görülen rüyaları bu konuda ehil olan
kiĢilere yorumlatmalı ve bu konuda bilgi sahibi olmayan kiĢilere rüyalar
anlatılmamalıdır. “Rüya yorumlanıncaya kadar, bir kuĢun ayağındadır,
yorumlandığında gerçekleĢir. Rüyayı sevdiğiniz ve aklı baĢında bir kimseye
anlatınız.” (Tirmizî, Rüya: 5). Hadis-i Ģerifinde de belirtildiği üzere görülen rüya
tâbir edilene kadar gerçekleĢmiyor.
Rüyayı, rüya tâbir ilmine en iyi vâkıf olan kiĢinin tâbir etmesi gerektiği, iki
cihân sultanı Peygamber Efendimiz‟in (s.a.v) bile rüyanın tâbirinden sonra sessiz
kalmayı yeğlediği aĢağıda zikredilen hadiste daha iyi anlaĢılmaktadır.
Ġbn Abbas (r.a.) Ģöyle tahdîs ediyordu: Bir kiĢi Resûlullah‟a (s.a.v.) geldi ve
Ģöyle dedi: Ya Resûlullah! Ben bu gece rüyamda yerle gök arasında bir bulut
gördüm, ondan yere yağ ve bal yağıyordu. Ġnsanların da bu yağdan ve baldan avuç
avuç almakta olduklarını görüyordum. Kimi çok, kimi az topluyordu. Bu sırada
yerden göğe bir ip uzandığını gördüm. Onun ardı sıra Seni görüyordum ki Yâ
Resûlullah, Sen o ipe tutunup yukarıya (göğe doğru) yükseldin. Sonra o ipi baĢka bir
kimse tuttu, o da yükseldi. Sonra baĢka bir kimse daha tutup bu (üçüncü kimse) de
yükseldi. Sonra (dördüncü) biri tuttu. Fakat bu defa ip koptu. Sonra ip bağlanıp
bitiĢtirildi. Bunun üzerine Ebû Bekir: Yâ Resûlullah, müsâade ediniz de, bu rüyayı
ben tâbir edeyim! dedi. Resûlullah da: "Haydi tâbir et!" diye izin verince, Ebû Bekir
Ģöyle yordu: Bu zâtın gördüğü bulut, Ġslâm'dır. Ondan yağan yağ, bal Kur‟ân-ı

11
Kerîm‟dir. Onun tatlılığından çok veya az kabiliyet derecelerine göre, Müslümanlar
faydalanacaklardır. Gökten yere eriĢen ip de, üzerinde bulunduğun hak ve adalet
ipidir. Sen onu tutuyorsun. Allah da Sen‟i yükseltiyor. Sen‟den sonra o hak ve adalet
ipini baĢka birisi tutacak ve o iple yükselecek. Sonra baĢka birisi daha tutacak, o da
yükselecek. Sonra bir kimse daha tutacak, fakat ip kopacak. Sonra onun için
bağlanıp, o da yükselecek. Bu tâbirin sonunda Ebû Bekir: Bu tâbirimde isabet mi
ettim, yoksa hata mı ettim? diye sordu. Resûlullah: “Bazısında isabet, bazısında hata
ettin” buyurdu. Ebû Bekir: Yâ Resûlullah, hata ettiğim ciheti Allah rızası için bana
haber versen! dedi. Resûlullah: “Allah adına and vererek ısrar etme!” buyurdu.
(Sofuoğlu, XV, 1989: 6911).
Peygamberlerin gördüğü rüyalar genelde görüldüğü Ģekliyle ya çok kısa bir
zamanda ya da belli bir süre sonra aynen çıkar. Peygamber Efendimize (s.a.v.) altı ay
boyunca ilahî emirler rüyasında bildirilmiĢtir. Ve gece gördüğü rüya sabahında aynen
vukû bulmuĢtur. Ebû Hureyre‟den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Nebî (s.a.v.) Ģöyle
buyurdu: “Zaman yaklaĢınca müminin rüyası yalan çıkmaz. Müminin rüyası
nübüvvetin kırk altı cüz‟ünden biridir. Nübüvvetten cüz‟ olan Ģey ise yalan çıkmaz.”
(Sofuoğlu, XV, 1989: 6889). Burada 23 sene boyunca gelen vahiylerin ilk altı ayı
kastedilerek, müminin rüyası peygamberliğin kırk altı cüzünden biri olarak
nitelendirilir.
Diğer yandan Hz. Yûsuf‟un (a.s.) rüyasında onbir yıldızla güneĢi ve ayı
kendisine secde ederken görmesi, (Kur‟ân-ı Kerîm, Yûsuf: 12/4). babası Hz.
Yakup‟un tâbiriyle netlik kazanmıĢ ve yıllar sonra vukû bulmuĢtur. Bu rüyanın
tâbirinin ortaya çıkması da Kurân-ı Kerîm‟de Ģöyle anlatılmaktadır: Anasıyla
babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yûsuf için secdeye
kapandılar. Bunun üzerine Yûsuf dedi ki: “ĠĢte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır.
Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. ġeytan benimle kardeĢlerimin arasını
bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana
hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütfunu ihsan eder. ġüphesiz O,
her Ģeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Yûsuf: 12/100). Hz.
Ġbrahim‟in (a.s.) rüyasında biricik çocuğunu boğazladığını görmesi (Kur‟ân-ı Kerîm,

12
Saffat: 37/102). de Kur‟ân-ı Kerîm‟de geçen Peygamber rüyalarına verilebilecek
örnekler arasındadır.
Rüyalar felaketlerden haber veren, geleceği görmek için kullanılan
vasıtalardır. Görünenin ardındaki görünmeyene ait ipuçları rüyalarda ortaya
çıkmaktadır. (Yücesoy, 2001: 231). Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dedesi
Abdulmuttalib, rüyasında “Kalk tayyibe‟yi kaz” diyen bir zatı görür. Ertesi gün aynı
kiĢinin, “Kalk berre‟yi kaz” dediğini, diğer gün de “Kalk mednuneyi kaz” dediğini
ve dördüncü gün ise “Kalk zemzem‟i kaz” dediğini görür. Zemzem adı çokça
zikredilen fakat yeri bilinmeyen bir kuyuydu. Kuyunun yeri de rüyasında kendisine
Ģöyle bildirilir: O Kâbe‟de kesilen kurbanların kanlarının döküldüğü yer ile
terslerinin gömüldüğü yer arasındadır. Alaca kanatlı bir karga gelip orayı gagalar.
Orada karınca yuvası da vardır. Bu rüya sayesinde, söylenilen yere gider ve o
zamana kadar adı olan fakat kendisi bulunamayan Zemzem kuyusunu bulur.
(Bozgeyik, 2009: 51).
Mekke‟nin hatırı sayılır tüccarlarından olan Hz. Ebu Bekir, Efendimize
(s.a.v.) risaletin veriliĢinden on iki sene önce ticaret amacıyla gittiği ġam‟da, ayın
gökten inip kucağına düĢtüğünü ve onu bağrına bastığını görür. Rüyasını Yemliha
adındaki rahip Ģöyle yorumlar: Gökten inen ay son Peygamber (s.a.v.)‟dir. Yakında
ortaya çıkacak. Sen de hayattayken onun veziri, vefatından sonra da halifesi
olacaksın.
ġeriat ve tarikatta nihai noktaya ulaĢmıĢ, züht ve aĢkta terakki etmiĢ Cüneyd-i
Bağdâdî‟nin ünü her yere yayılınca artık meclis kurup vaaz etmesi gerektiğini
düĢünen Ģeyhi Serî-i Sakatî, ona bu düĢüncesini bildirir. Ayrıca müritleri ve Bağdat
Ģeyhlerinin arzusu da bu yöndedir. Cevaben “ġeyh varken benim vaaz etmem edebe
muvafık değildir.” der. Fakat gördüğü bir rüya kararının değiĢmesine sebeb olur.
Rüyasında Peygamber Efendimizin (s.a.v.), ona vaaz etmesini söylediğini görür.
Bunun üzerine Serî‟nin evine gider ve onun kapının önünde beklediğini görür. Serî
ona “vaaz et” sözünü baĢkalarından duymayı mı gözlüyordun? diye sorar. Çünkü
Serî de rüyasında Allah‟ı görmüĢ ve rüyasında Allahu Teâlâ, “Kürsüye çıkıp vaaz
etmesini Cüneyd‟e söylemesi için Resûlü gönderdim.” demiĢti. (Attâr, 2007: 390).

13
Adamın birisi Cüneyd-i Bağdadî‟nin meclisinde dileniyordu. Bu durumu
gören Cüneyd aklından “Adamın vücudu sıhhatli, çalıĢıp kazanabilir, niçin dileniyor
ve bu zilleti çekiyor” diye geçirdi. O gece rüyasında dilencinin ölmüĢ ve tepsiye
konulmuĢ bir Ģekilde kendisine sunulduğunu ve “haydi ye” denildiğini gördü. “Ben
ölü eti yemem” dedi. “Peki dün gece mescitte niye yedin” denildi. O bu rüyadan
mü‟mini kalben tenkit etmenin bile doğru olmadığını anlamıĢtı. (Attâr, 2007: 396).
Rüya insanî nefsin özelliklerinden olup umumiyetle insanlarda mevcuttur,
insanlar içinde rüya görmeyen hiç kimse yoktur. Hatta her insan, uyanık iken
kendisinden sâdır olan Ģeyleri, daha evvel rüyasında bir kere değil, birçok defa
görmüĢ ve bu suretle uykuda iken nefsin gaybı idrak ettiğine, vaziyetin mutlaka
böyle olduğuna dair kendisinde kesin bir kanaat hâsıl olmuĢtur. (Ġbn Haldun, I, 2012:
297).
Psikologlar, rüyayı incelerken ruhun etkinliğini genelde göz ardı etmiĢlerdir.
Rüya olgusunu bilimsel olarak açıklamaya çalıĢmıĢlar ve Allahu Teâlâ‟dan kullarına
gönderilmiĢ olan ilahi bir mesaj oluĢunu fark edememiĢlerdir. Ne tam olarak kabul
etmiĢler ne de tam olarak inkar etmiĢlerdir. Mesela Jung, rüyaların içeriğinde hep
yeni mesajlar olduğunu düĢünür ancak ilahî bağlantıyı kurup ötenin ötesine vâkıf
olamamıĢtır. (Merter, 2012: 315). Mutasavvıfların birçoğu rüyayı bir müjde, ikaz ve
tevfîk mahiyetinde, uykuda bütün his ve Ģuur hallerinin tamamen yok olmadığı bir
sırada kalbe gelen hatıralar ve zihinde canlanan haller olarak tanımlamaktadır.
Tasavvufî açıdan kiĢi, uyanık olduğu müddetçe, ruhu bedende hapsedilmiĢ haldedir.
Uykuya dalınca kudsî rûh da aslî vatanına, ledünnî ve ilâhî kaynağına gider. Gayb ve
mânâ âlemini tanımanın, rûhlarla mülâkî olmanın verdiği huzurla dinlenir. Melekût
âlemine gittiği zaman orasını Ģahadet âlemindeki misalleriyle görür. (Akot, 2011: 97-
98).
«Dinle bu ney nasıl Ģikayet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor.
Asıl vatanından ayrı kalan herkes tekrar kavuĢma gününü arar.» (Mevlânâ, I,
2007: 1,4).
Mevlânâ (1207-1273)‟da ney, nefsanî arzulardan kurtulmuĢ, nefsini yok
etmiĢ, ilahî sevgi ile dolmuĢ kâmil insanın sembolüdür. Ney kamıĢlıktan ayrı düĢtüğü
için inlemektedir. Ġnsan da ezel âleminden, Ruhlar âleminden dünyaya sürgün
edilmiĢtir. Allah‟tan ayrı düĢtüğü için muzdariptir. Dünyada yaĢadığı müddetçe,

14
acılar, hastalıklar, belalar içinde çırpındıkça insan, ruh âlemindeki mutluluğunun
özlemini duyacak, yabancı olduğu ve sürgün gibi yaĢadığı dünyadan kurtuluĢ
yollarını arayacaktır. (Can, 2011: 13).
Bu âlemi terk etmenin yollarından birisi, geriye dönüĢü olmayan, dünya
imtihanının neticelendiği, ruhun beden kafesinden geriye dönmemek üzere ayrıldığı
ölüm vasıtasıyladır. Ġnsan öldüğü zaman ne perde kalıyor, ne her Ģey tamamıyla
gizemini korumaya devam ediyor, ne de gayb âlemi tüm sırlarını gizlemeye devam
ediyor. Fakat bizleri yaratan yaratıcı o kadar merhamet sahibi ki, içimizde
anlayabilenler için, hikmetlerinden birisi gündüz yorulan bedenimizin istirahat
ettirme zamanı olan uykuyu yaratmıĢtır. Nitekim Kur‟ân-ı Kerîm‟de de mealen,
“Uykunuzu bir dinlenme yaptık.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Nebe: 78/9). ayetinde de
uykunun amacı belirtilmiĢtir. Ölümün küçük kardeĢi olan uyku esnasında ruh,
hasretini çektiği asıl vatanı olan Ruhlar Âlemine açılan bir pencereden o âlemi
seyreder.
Mevlânâ, uyku esnasında ruhun beden kafesinden ayrıldığını, özgür
olduğunu, herkesin eĢit olduğunu, bu dünyanın tamamen unutulduğunu, aĢağıdaki
beyitlerinde ifade etmektedir.
«Her gece ruhları beden tuzaklarından kurtarıyor, levhaları kazıtıyorsun.
Ruhlar her gece bu kafesten kurtulur. Özgürdürler. Ne kimseye hâkim ne de
kimseye mahkûmdurlar.
Geceleyin zindandakiler, zindandan habersizdir. Sultanlar devletten habersiz
Ne fayda, ziyan üzüntüsü ve düĢüncesi vardır, ne de falanın filanın hayali.»
(Mevlânâ, I, 2007: 388-392).
Sonra ruhun beden kafesine geri dönüĢünü de Ģu Ģekilde anlatır:
«Sabahları meydana çıkaran Allah, Ġsrafil gibi herkesi o diyardan bu madde
dünyasına getirir.» (Mevlânâ, I, 2007: 399).
Hikmetlerinden diğeri ise, Mevlânâ‟ya göre, uyku, gören gözlere ve düĢünen
akla bir Ģeyler anlatmak istiyor. Çünkü uyku esnasında, ruh baĢka âlemlere gidiyor,
oralarda geziyor. Sıkıntılı durumlara giriftar olduğunda normal dünyevî yaĢamındaki
gibi acılar çekiyor. O an o durumdan kurtulmak istiyor. Ama uyanıncaya kadar da bu
hal mümkün olmuyor. Mevlânâ bu durumu ve sonucunu bir örnekle Ģu Ģekilde
anlatmaktadır: “Birisi rüyada bir Ģehirde garip kaldığını, orda bir tek tanıdığı

15
olmadığını, baĢıboĢ dolaĢıp durduğunu görür. Ne kimse onu tanır, ne o kimseyi.
PiĢman olur adam; tasalara dalar, hasretlere düĢer de ne diye bu Ģehre geldim, bir tek
dostum yok demeye, elini eline vurmaya, dudağını ısırmaya koyulur. Derken uyanır;
bir de bakar ki ne Ģehir var, ne halk. Anlar ve bilir ki o tasalanma, o eseflenme, o
hasret faydasızmıĢ; o hale piĢman olur, yiten zamana acır. Fakat bir kere daha
uykuya dalınca rastgele kendini tekrar öyle bir Ģehirde görür, yine gamlanmaya,
hasret çekmeye koyulur, piĢman olur o Ģehre geldiğine; hiç düĢünmez, hiç aklına
gelmez de demez ki ben uyanıkken gam yediğime piĢman olmuĢtum, bu bir rüyaydı,
faydası bile yoktu; Ģimdi de öyle iĢte. Tıpkı bunun gibi insanlar da dünya hayatında
kuruntusunun, tedbirinin asılsız olduğunu, boĢa çıktığını, hiçbir iĢi dileğince
yürümediğini yüz binlerce kez görmüĢtür. Fakat Yüce Allah, onlara bir unutmadır
verir; hepsini unuturlar da kendi dileklerine uyarlar.” (Mevlânâ, : 161).
Mevlânâ‟ya göre, rüya, âĢıkların, gerçeklerin, özleyenlerin rüyasıdır.
YoruluĢu da öbür dünyada meydana çıkar. Zaten bütün dünya hayalleri rüyadır;
yoruluĢu da öbür dünyada meydana çıkar. Hani bir rüya görürsün, ata binmiĢsin.
Umduğunu bulacaksın derler. Atla umudun ne ilgisi var? Sana tertemiz paralar
verirler, bunu görürsün. Bir bilginden, güzel, temiz Ģeyler duyacaksın diye yorarlar.
Para, söze ne diye benzesin? seni darağacına asmıĢlar görürsen; bir topluluğun baĢı
olursun. Darağacı, ne diye baĢlığa, baĢbuğluğa benzesin? Böylece dedik ya,
dünyanın halleri bir rüyadır. Dünya, uykuya dalmıĢ kiĢinin saçma-sapan rüyasına
benzer. YoruluĢları da öbür dünyada bir baĢka çeĢit olur; buna benzemez. Onu da
Allahu Teâlâ yorumlar. Çünkü her Ģey O‟nun tasarrufundadır. (Mevlânâ, : 100-101).
Mevlânâ, Firavun‟un sihirbazların elleri ve ayaklarının kesilmesine aldırıĢ
etmemelerini anlatırken de bu konuya değinmiĢtir. Mevlânâ, “GörünüĢte ayakta
duran bu dünya için Peygamber (s.a.v.) uyuyanın rüyası, dedi.” (Mevlânâ, III, 2007:
1729). demiĢtir. Yani, nasıl ki rüyada baĢımıza gelen bir Ģeyden etkilenmiyorsak,
ölümümüze kadar devam edecek olan bir rüya olan bu dünya hayatında da Allah
rızası için baĢımıza gelen Ģeyler de bizi etkilemez. Mesela rüyada baĢının kesildiğini
ya da bedeninin ikiye bölündüğünü görsen de acı ve sıkıntıların, uyandığında
sapasağlam olduğunu görene kadardır. Allah‟a isyankâr olmamak için Firavun‟a
boyun eğmeyen el ve ayakları kesilen kiĢiler, bir rüya olan bu dünya hayatının
sonunda rüyadan uyanıp öldükleri zaman ahirete gittiklerinde hiçbir acı çekmemiĢ

16
olacaklar. Aksine o kadar büyük mükâfatlara nâil olacaklar ki, gerçekten rüyadan
uyandıklarını o zaman anlayacaklar.
«O Ģu an uyudum sanmıĢtır, o ikinci uykuda olduğundan habersizdir.»
(Mevlânâ, III, 2007: 1733).
Mevlânâ, bu beyitte yine dünya hayatının bir uykudan ibaret olduğunu
belirtmiĢtir. “Ġnsanlar, hayatta iken uykudadırlar,” hadis-i Ģerifiyle bağlantılı olarak,
biz rüyalarımızı uykuda gördüğümüzü düĢünürüz, demektedir. Fakat Mevlânâ,
rüyaları, zaten uykudan ibaret olan dünya hayatımızdaki uykunun içindeki ikinci bir
uykunun içinde gördüğümüzden habersiz olduğumuzu anlatmaktadır.
Dünya, uyuyanın gördüğü rüyaya benzer. Birisi rüyada bir Ģey yer ya, dünya
ve dünyada nimetler elde etmek, tıpkı buna benzer. ġu halde dünya hacetlerinden, bir
Ģey dilemek de sanki birisinin rüyada bir Ģey istemesidir. Ona verirler. Fakat
uykunun sonu uyanmaktır. Rüyada yediği Ģeyden ona hiçbir fayda yoktur. (Mevlânâ,
: 185).
“O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Nebe: 78/18).
Ayetinde de belirtildiği üzere nasıl ki sûr‟a üflendiğinde ölüler Allah‟ın huzuruna
çıkacaklar. Sanki bir nevi ölümün küçük kardeĢi olarak tanımlanan uykudan da her
uyanıĢımızda Allah‟ın huzuruna tekrar kabul ediliyoruz. Aslında bize verilen bu
dersin farkına varabilsek, hayatımızın nasıl değiĢeceğini tahmin bile edemeyiz.
Mesela öldüğümüzü düĢünsek ve Allah korusun menfi bir sonuçla karĢılaĢtığımızı
varsaysak; herhalde ilk aklımıza gelen Ģey, bir Ģansım daha olsaydı dünyaya gidip
tekrar imtihan olsaydım, olurdu. Bu bağlamda uykuyu incelediğimizde, uyku
esnasında gördüğümüz rüyalar bağlantısıyla, bu dünya gözüyle göremediğimiz
âlemleri müĢahede ediyoruz. O âlemlerde geziyor, ölmüĢ kiĢilerle görüĢüyor, sohbet
ediyor ve birçok olaylarda yer alıyoruz. Burada insanın sadece maddi âlemden ibaret
olmadığının ispatının yanında, Mevlânâ, her gün insana verilen dersten, insanın
bîhaber olduğunu vurgulamaktadır.
Mevlânâ, Firavun‟un Musa‟yı (a.s.) rüyasında görmesi ve onun doğmaması
için aldığı tedbirleri anlatmıĢtır. (Mevlânâ, III, 2007: 840-975). Firavun, Hz.
Musa‟ya (a.s) karĢı galip gelme arzusuyla her yere sihirde en iyi olan kiĢileri
getirmeleri için adamlarını yollar. Sihirde oldukça ileri gitmiĢ olan iki genç vardı.
Onları da davet ederler. Fakat onlar Hz. Musa‟nın (a.s) yaptığı Ģeyin sihir mi? Yoksa

17
Allah‟tan gelen bir hal mi olduğu konusunda emin olamazlar. ÖlmüĢ olan babaları
rüyalarına girer ve Hz. Musa (a.s.) uyurken asasını almalarını ister. Eğer asayı
alabilirlerse O‟nun sihir yaptığı kanaatine varacaklardı. Çünkü babaları rüyada
onlara, uyuyunca sihrin bir tesirinin kalmadığını söylemiĢti. (Mevlânâ, III, 2007:
1160-1257).
Mevlânâ‟nın eserlerinde hikâyeleri rüyalarla dokuyarak bizlere sunduğu
görülmektedir. Mesela padiĢah ve hasta cariye hikâyesinde, padiĢahın ava çıktığında
gördüğü bir cariyeye kalbini kaptırması sonucu onu satın alır. Fakat cariye hastalanır.
PadiĢah tamamen çaresiz kaldığı bir anda rüyasında bir pîr görür ve onun dediklerini
yaparak cariyeyi hastalığından kurtarır. (Mevlânâ, I, 2007: 35-216). Peygamber
Efendimizin (s.a.v.) kıldırdığı namaza yetiĢemeyen birisi cami giriĢinde gönülden bir
âh çeker. Ġçeriden çıkan birisi de durumu anlar ve “o âhı bana ver, benim namazımı
sen al” der. Aralarında anlaĢırlar. Namazı verip âhı alan kiĢi gece bir rüya görür.
Rüyasında “Sen ab-ı hayatı ve Ģifayı satın aldın. Bu alıĢ veriĢin sebebiyle, bütün
halkın namazı kabul oldu.” denilir. (Mevlânâ, II, 2007: 2757-2765). Peygamber
Efendimize misafir olan iri adamın hikâyesini anlatırken, iri adamın rüyasında
kendisini bir viranede gördüğünü anlatır. Bunun sebebi olarak da, o adamın aklından
virane bir yer geçtiği için rüyasında da kendisini böyle bir yerde görmüĢtür, der.
(Mevlânâ, V, 2007: 64-87). PadiĢah ile Ayaz hikâyesinde, padiĢah, çok değerli bir
inciyi vezir ve diğer saray erkânına verir ve onlardan inciyi kırmalarını ister. Hiç
kimse inciyi kırmaya kıyamaz. Çünkü çok değerli bir incidir. Fakat padiĢahın
emrinin yanında onun bir değerinin olmadığının da farkına varamazlar. Sıra Ayaz‟a
geldiğinde hiç düĢünmeden o anda inciyi, yanında bulunan taĢlarla parçalara ayırır.
Mevlânâ, Ayaz‟a göre bu doğruydu ya da bunu rüyada görmüĢtü ve bu yüzden iki
taĢı yanına almıĢtı, der. (Mevlânâ, V, 2007: 4035-4057).
Mevlânâ, bedendeki ruhun varlığını anlatırken, bayrağın üstündeki aslan
resminin, rüzgar esmesiyle hareket etmesi örneğini vermektedir. Bayrağın üzerinde
hareketsiz olan aslanın, rüzgar esmesiyle hareket ettiği gibi, bedenin hareketini
sağlayan da ruhtur. Ġnsan öldüğünde ruhun bedenden çıkması sonucunda, bayrağın
üstündeki aslan misali beden de hareketten yoksun bir hal alır. Mevlânâ‟ya göre
bedende bulunan gözümüzle nasıl ki ay ve güneĢi müĢahede edebiliyorsak, kalp
gözümüzle de yani ruhumuzla da beden olmaksızın onları müĢahede edebiliriz. Buna

18
örnek olarak ta rüyalarımızı vermektedir. Rüyada ay ve güneĢi görürüz ama
uyandığımızda ne ay vardır ne de güneĢ vardır. Ölümü anlatırken de uykunun,
ölümün küçük kardeĢi olduğunu söylemektedir. Bu küçük kardeĢe bakıp, bu küçük
kardeĢten öbür kardeĢi anlamamızı istemektedir. Ayrıca Hak erlerinin rüyalarını,
Allah‟ın kulunu sevdiğinin ve ona yakınlığının bir göstergesi olarak görmektedir.
(Mevlânâ, IV, 2007: 3050-3066).
Mevlânâ, ahirette herkesin amel defterlerinin karıĢmadan nasıl sahiplerine
geleceğini anlatırken de uyku ve rüya örneğinden istifade etmiĢtir. Burada hem bu
sorunun cevabını vermiĢ hem de rüya hakkında da bilgi vermiĢtir. Kendisi Ģöyle
anlatır: Öbür dünyada amel defterleri uçacak, kimi insanın sağ eline, kimi insanın sol
eline verilecek. Melekleri, arĢı, cehennemi, cenneti, mîzânı, soruyu, kitabı anlatırlar;
bunları bir örnekle anlatmadıkça hiçbiri de anlaĢılmaz. Bunlara Ģu dünyada eĢit
yoktur. Ama örnekle anlaĢılır. Bu dünyada örneği Ģudur: Gece herkes uyur;
ayakkabıcının, padiĢahın, hâkimin, terzinin, bunlardan baĢka herkesin bütün
düĢünceleri, varlıklarından gider. Hiç kimsede bir düĢünce bile kalmaz. Günün
ağarması, Ġsrafil‟in sûru üfleyiĢi gibi onların beden zerrelerini diriltir. Her birinin
düĢüncesi, uçup gelen amel defterleri gibi sahibine gelir, hiç yanılmaz. Terzinin
düĢüncesi terziye, demircinin düĢüncesi demirciye, zâlimin düĢüncesi zâlime gelir.
Hiçbir kiĢi yoktur ki gece terzi olarak yatsın da gündüz ayakkabıcı olarak kalksın.
Çünkü onun iĢi buydu, bununla uğraĢmadaydı; gene onunla uğraĢır. ĠĢte böylece bilir
ve anlarsın ki öbür dünyada da böyle olacak. Bu akla sığmaz bir Ģey değildir. Bu
dünyada da oluyor iĢte. (Mevlânâ, : 166-167).
Ġbn Arabî (1165-1239) Fusûsu‟l-Hikem kitabının rüyada kendisine
Peygamber tarafından veriliĢini ve sonrasında izlediği yolu Ģöyle anlatır: Hicrî 627
senesi Muharrem ayının son on gününde bir gün ġam‟da gösterilen bir rüyada Hz.
Peygamber‟i (s.a.v.) gördüm. Elinde bir kitap vardı. Bana “Bu, Fusûsu‟l-Hikem
(Hikmetlerin KaĢları) kitabıdır, onu al ve yararlanmaları için insanlara ulaĢtır” diye
emretti. Ben de “Bize emredildiği gibi, Allah‟a, Peygamber‟ine ve içimizden olan
yöneticilere itaat ederiz ve sözlerini dinleriz” dedim. Böylece amacı tam olarak
anladım, niyetimi temizledim, herhangi bir ekleme ve çıkarma yapmaksızın Allah'ın
elçisinin belirttiği tarzda bu kitabı insanlara ulaĢtırmak için kastımı arındırdım. (Ġbn
Arabî, 2008: 19).

19
Ġbn Arabî‟ye göre varlığın beĢ mertebesi, aĢağıdaki gibidir:
- Zat Mertebesi (gayb-ı mutlak/mutlak bilinmez)
- Sıfatlar ve Ġsimler Mertebesi (ulûhiyyet makamı, bu konumun bir baĢka ismi
de “akıllar mertebesidir”)
- Ef‟âl/aksiyon Mertebesi (Rubûbiyyet/Rab olma makamı, bu konumun bir
baĢka ismi de “Ruhlar mertebesidir”)
- Emsal ve Hayal Mertebesi (âlem-i misâl)
- Hisler ve MüĢahede veya ġuhûd Mertebesi (âlem-i Ģuhûd)
Bu sıralamadan yola çıkılırsa en alt “hisler âleminde” (normal güncel duyu ve
duygular) bulunan her Ģey, bir üst mertebeye, yani hayal mertebesine göre ikincil bir
zuhurat (çıkıĢ) hükmündedir. Bu zuhurat ya da oluĢun derununda, misal âleminden
kaynaklanan hal gizlidir ve bu hal onun sırrıdır. Bu sır veya hal açığa çıkarılmayı
bekler, ĠĢte eĢyanın ardındaki hakikati görmek, keĢif diye tanımlanan, aslî insanî
kabiliyettir. Uyku halinde duyu kapıları kapandığında (âlem-i Ģuhûd terk edildiğinde)
insan, misâl âlemiyle zaman ve mekân ötesindeki temas haline geçer. Bu noktada
rüya âlemine geçiĢ yapılmaktadır.” (Merter, 2012: 323).
Ġbn Arabî, Allah‟ın, her Ģeyin bilgisini insanın içine yerleĢtirmiĢ olduğunu
kabul eder. Kur‟ân‟daki “Âdem‟e isimlerin tümünü öğretti” cümlesinden de bu
sonuca varılabilir çünkü isimler, müsemmayı da temsil etmektedir. Ancak Allah,
sonra içine yerleĢtirdiği her Ģeyi Âdem‟in görebilmesini engellemiĢtir; bu yüzden
yalnızca yaklaĢık fikirler mümkün olabilmektedir. Rüya tâbiri sayesinde insan,
kendisine rüyada gösterilen suretler, kiĢiler ve imgelerin ne anlama geldiğini
öğrenebilir böylece rüyanın Ģifreli mesajı, deyim yerindeyse “tâbir sandalı”
yardımıyla öbür taraftaki kıyıdan günlük yaĢama getirilebilmektedir. Ġbn Arabî,
imgelem (muhayyile) kavramına baĢvurmaktadır. Ġmgelem berzah, yani bir ara bölge
gibidir. Ne vardır, ne yoktur, ne bilinir ve ne bilinmez. Bu Gazâlî‟deki ayna
yansımasına benzemektedir. Hem gerçek, hem de gerçek dıĢıdır. (Schimmel, 2005:
37).
Ġbn Arabî, rüyasında, altın ve gümüĢ tuğlalardan yapılmıĢ olan Kâbe‟yi görür.
Ancak bir altın tuğla ile bir gümüĢ tuğla eksiktir. “ĠnĢaat bitmiĢ, hiçbir Ģey
kalmamıĢtı. Onun seyrine dalmıĢ, güzelliğine hayran kalmıĢtım. Sonra Yemen
köĢesiyle Suriye köĢesi arasındaki tarafa döndüm. Bir de baktım ki, o duvarda Suriye

20
köĢesine daha yakın bir yerde, iki sırada birer tuğlalık yer boĢ kalmıĢ. Üst sırada bir
altın tuğla, alt sırada ise bir gümüĢ tuğla eksikti. Sonra, o iki eksik tuğlaya ayrılmıĢ
yere kendimin yerleĢtirildiğini gördüm. Ben Kâbe‟yi eksiksiz ve kusursuz kılan o iki
tuğlaydım. Ayağa kalktım, gayet bilinçli bir Ģekilde, ayağa kalktığımı gözlüyordum,
aynı zamanda hiç Ģüphe duymaksızın, o iki tuğla olduğumu, o iki tuğlanın ise ben
olduğunu biliyordum. Sonra uyandım ve Allah‟a Ģükrettim.” Bu rüyayı yorumlarken,
Ġbn Arabî, Muhammed‟in peygamberler arasındaki yeri neyse, kendisinin evliya
arasındaki yerinin o olduğu tespitini yapar; yani kendisi, Hâtemü‟l-Evliya, veliler
arasındaki en yüksek ve en son otoritedir. Bu rüya, üstadın ilk muazzam rüyası
değildir. Genç bir delikanlıyken; rüyasında muazzam bir kıyamet günü rüyetine Ģahit
olmuĢ, burada Allah‟ın tahtını yanında görmüĢ, Allah ona dokunmuĢ ve kendisi de
O‟ndan, doğrudan cennete gönderilmeyi dilemiĢ, ayrıca aynı onuru çevresindeki
insanların dördü için daha istemiĢtir. Ġbn Arabî, rüyasında gökyüzündeki tüm
yıldızlarla ve alfabedeki tüm harflerle evlendiğini görmüĢtür. Bir arkadaĢı rüyayı bir
yorumcuya anlatmıĢ, yorumcu çok ĢaĢırmıĢ ve Ģöyle cevap vermiĢ: “Bu dipsiz bir
denizdir. Bu rüyayı gören kimse, kendi zamanından kimsenin bilemeyeceği semavî
hikmetlerin, gizli ilimlerin, yıldızların ve harflerin sırlarının bir kısmına nâil
olacaktır.” Eğer bu rüyayı gören kiĢi, Ģehirdeki biri ise bu, Ġbn Arabî‟den baĢkası
olamaz. (Schimmel, 2005: 213-214).
Ġbn Arabî, Hz. Ġbrahim‟in rüyasından Ģu Ģekilde bahsetmektedir: Ġbrahim
Halil (a.s.) oğluna Ģöyle dedi: “Ben rüyamda kendimi seni boğazlarken gördüm.”
(Kur‟ân-ı Kerîm, Saffat: 37/102). Uyku, hayal mertebesidir. Ġbrahim ise rüyasını
tâbir etmedi. Koç, rüyada Ġbrahim'in oğlunun Ģeklinde görünmüĢ, Ġbrahim de
rüyasını tâbir etmesi gerekirken doğruladı. Bu nedenle Allah, Ġbrahim'in yanılgı-
sından oğlunu büyük bir kurban vasıtasıyla kurtardı. Büyük kurban, Hz. Ġbrahim‟in
rüyasının Allah katındaki tâbiriydi ve Ġbrahim bunun farkında değildi; çünkü ha-
yaldeki tecelli, Hakk‟ın o suret ile neyi kastettiğini açıklayan baĢka bir bilginin varlı-
ğına gerek duyar. Allah, Hz. Ġbrahim‟e nida ederken “Ġbrahim, sen rüyanı tasdik
ettin” (Kur‟ân-ı Kerîm, Saffat: 37-105). dedi. Halbuki, rüyanda gördüğün kiĢinin
oğlun olduğu konusunda doğru söyledin, demedi. Çünkü Hz. Ġbrahim, rüyasını tâbir
etmek yerine gördüğü Ģeyin zâhirî anlamını dikkate aldı. Rüya ise tâbir gerektirir.
Tâbir, görülen Ģeyin suretinden baĢka bir Ģeye geçmek demektir. Hz. Ġbrahim rüyası

21
hakkında doğru söylüyor olsaydı, hiç kuĢkusuz çocuğunu keserdi. Ġbrahim, gördüğü
Ģeyin oğlunun aynı olması anlamında rüyasını onayladı. Halbuki gördüğü Ģey, Allah
katında oğlunun suretinde büyük bir kurbandı. Böylece Ġbrahim‟in zihninde öyle
geçtiği için onu feda etti. Yoksa o gerçekte Allah katında bir kurban değildi. Duyu,
kurbanı ve hayalin suretlerini Ġbrahim'in oğlu diye biçimlendirmiĢti. Ġbrahim
hayalinde koçu görmüĢ olsaydı, onu oğlu veya baĢka bir Ģey diye yorumlayacaktı.
Sonra Ģöyle demiĢtir: “Bu apaçık bir imtihandır.” (Kur‟ân-ı Kerîm, Saffat: 37-106).
Yani apaçık ve bariz bir sınanmadır. BaĢka bir ifadeyle Ģunu öğrenmekle ilgili bir
sınanmadır: Sınanan kiĢi rüya mertebesinin gerektirdiği tâbiri biliyor mu, bilmiyor
mu? Çünkü Ġbrahim, hayal mertebesinin tâbir gerektirdiğini biliyordu. Halbuki gafil
davranmıĢ, bu nedenle rüyasını olduğu gibi kabul etmiĢti. (Ġbn Arabî, 2008: 86).
Ġbn Arabî, dünya hayatını, rüya hâline benzetir. Bu bağlamda, “Bütün
insanlar uykudadırlar; ancak öldüklerinde bu uykudan uyanırlar.” hadisinden
hareketle, gerçek sanılan bu âlemin aslında bir rüya olduğunu düĢünür. Fusûsü‟l-
Hikem‟de, rüya tâbiri “rüyada gördüğü suretten baĢka bir hüküm çıkarmak” olarak
tanımlanır. Ona göre hayat, bir rüyadır ve anlaĢılması için tevil edilmesi
gerekmektedir. (Yılmaz ve Çetin, 2007: 1069).
Ġbn Haldun (1332-1406), sahih vicdan ve sağlam bâtınî his ile nefsimizde üç
âlemin varlığına Ģahit olduğumuzu söyler. Bunlardan ilki “his âlemi”, ikincisi
“âlemi nüfûs, âlemu‟l-fikr” dir. Üçüncüsü ise “ruhlar ve melekler âlemi” (âlem-i
ervah ve melâike) dir. Üçüncü âlemde bir takım idrak sahibi zatların (zevat-ı
müdrike) olduğunu fakat onlarla bizler arasında cevher itibariyle bir mugayeret
(uygun olmama durumu) olduğunu söyler. Ve Ģöyle devam eder: Birçok defa, ruhanî
olan bu yüce âlemin ve oradaki zatların varlığına, rüya ve uykuda gördüğümüz
Ģeylerle inanırız. Uyanık iken, gâfil olduğumuz ve farkına varamadığımız hususlar,
rüyada bize birtakım bilgi suretleri Ģeklinde aktarılır ve bunlar sıhhat itibarıyla
vakaya mutabık düĢer. Böylece bunun hak olduğunu ve hak (gerçek) bir âlemden
geldiğini biliriz. Adgas denilen karıĢık ve asılsız rüyalara gelince, bunlar bir takım
hayalî suretlerden ibaret olup, idrak onları bâtınında saklar ve insan rüya yoluyla
hissi idrakten gaip olduktan sonra bunların içinde faaliyete geçer. Ġbn Haldun rüya-yı
sâdıkayı, sözünü ettiği ruhanî âlemin varlığına açık bir delil olarak sunmaktadır. (Ġbn
Haldun, II, 2012: 771).

22
Ġbn Haldun, mevcudat içinde âlemlerin en Ģereflisi ve en yücesinin beĢerî
âlem olduğunu söyler ve bu âlem içinde de dört tavırdan bahseder. Birincisi, cismanî
(maddî) âlemdir. Ġnsanın geçim düĢüncesi ve sair faaliyetleri ile ilgili âlemdir.
Ġkincisi, uyku ve rüya âlemidir. Rüya, bâtınında dolaĢan tasavvurlara nüfuz eden
hayalin, bunlar üzerindeki tasarruf ve tasavvurudur. O vakit, insan bu tasavvurlardan
bir kısmını o âlemde zahirî hisleriyle belli zamanlardan, mekânlardan ve diğer
cismanî ahvalden mücerret olarak idrak eder ve onları kendisinin fiilen bulunmadığı
bir yerde müĢahede eder. Rüyada, hayalî olarak bir takım Ģeyler görür, sesler iĢitir,
koku ve tat alır, acı veya zevk duyar. Bu tasavvurlardan sâlih ve rüya-yı sâdık
olanlara, dünya ve ahiretle ilgili olmak üzere bir müjde hasıl olabilir. Üçüncüsü,
nübüvvet tavrı ve dördüncüsü, ölüm tavrıdır. Ġbn Haldun, ilk iki tavrın Ģahit ve
delilinin vicdanî olduğunu söyler. Ġnsanın, uyku ve rüya tavrı olan ikinci tavrındaki
idrakleri, zâhir histeki idraklerin aynısıdır. Fakat uyanık iken olduğu gibi organlarda
değildir. Ancak rüyada bir Ģey gören rüyasında gördüğü her Ģeyi, hiçbir Ģüpheye
mahal bırakmayacak Ģekilde yakînen idrak eder. (Ġbn Haldun, II, 2012: 846-847).
Ġbn-i Haldun‟a göre, müĢahede edilen unsurlar âlemi derece derece ve
birbiriyle ittisal halinde arzdan su unsuruna sonra hava unsuruna sonra da ateĢ
unsuruna varmakta ve bu durum felekler âlemine kadar böylece devam etmektedir.
Sonra yaradılıĢ âlemi (âlem-i tekvin) madenlerden baĢlamakta, sonra bitkilere, sonra
da tedricen hayvanlara geçilmektedir. Madenler ufkunun sonu, bitkiler âleminin
ilkine bitiĢmektedir. Mesela madenler âleminin son noktasında bulunan maddeler,
bitkiler âleminin ilk basamağında yer alan otlar ve tohumsuz bitkilere bitiĢmektedir.
Hurma ve asma gibi bitkiler âleminin nihayetinde bulunan nebatat, sadece dokunma
duyusu bulunan salyangoz ve midye gibi hayvanlar âleminin ilk ve en aĢağı
basamağında bulunan canlılara bitiĢmektedir. Hayvanlar âlemi ve insanlar âlemi
arasında da bitiĢik olma esası mevcuttur. Sonra insanlar âlemiyle melekler âlemi
arasında da bitiĢik olma bağlantısını nefis ile kuran Ġbn Haldun, nefsin ruhanî zatı
bilfiil kemale erdikten sonra melekiyet haline gelme istidadına sahip olur ve
beĢeriyetten sıyrılıp melekler cinsinden olma yolunda ilerler, der. Melekler âlemine
ittisali olan nefis, bu vasıta ile ilmî ve gaybî idrakler kazanır. Ġbn Haldun‟a göre,
nefisler üç sınıftır: Ġlk sınıf, tabiatı itibariyle ruhani âlemi idrakten uzak olan sıradan
insanlardır. Onların nefsi aĢağı evrene dönüktür ve duyu ve hayal ile idrak ederler.

23
Ġkinci sınıf velilerdir ve nefisleri yüksek evrene dönüktür. Üçüncü sınıf ise
peygamberlerdir. Bunlar riyazet gibi dıĢ sebep ve vasıtalara muhtaç olmadan
meleklik makamına çıkarak bir anda yüce evrene ulaĢırlar. (Ġbn Haldun, I, 2012: 283-
291). Burada vurgulanan nokta insan nefsinde, beĢeriyetten sıyrılarak, bitiĢik olduğu
onun üstündeki ruhaniyete geçme istidadı ve kabiliyeti mevcuttur. Nitekim uyku
esnasında, her insan için gayba ait bazı Ģeyleri bilme hali vardır. (Ġbn Haldun, I,
2012: 294).
Ġbn Haldun, rûhânî âlemin varlığı için, rüyâ-yı sâdıkadan daha açık bir delil
bulamaz. Bu yüzden âlemi umûmî bir Ģekilde bilip, ayrıntılarını idrak edemediğimizi
söyler ve Ģöyle devam eder: “Ġslâm filozoflarının o âlemdeki zâtî varlıkların tafsilatı
ve onlarca akıllar ismi verilen tertipleri hakkında ileri sürdükleri iddialardan hiçbiri
yakîn ve kesinlik ifade etmez. Zira mantık ilminde tespit etmiĢ oldukları tarzda,
nazarî burhanda aranan Ģart, onda mevcut değildir. Çünkü kaziyelerinin evveli ve zatî
olması, burhanın Ģartlarındandır. Hâlbuki sözü edilen rûhânî zatlar, zatları itibariyle
meçhuldürler. ġu halde onlara dair kesin bir delil ve burhan getirmenin yolu tıkalıdır.
Akılla bu varlıkların teferruatı hakkında bilgi sahibi olamayacağımıza göre bizim
için, o âlemin tafsilatı hakkında Ģeriattan yaptığımız iktisaplar dıĢında herhangi bir
idrak vasıtası kalmamaktadır. ġeriatı vazıh ve muhkem hale getiren ise imandır. O
halde imanı olmayanlar Ģeriat vasıtasıyla onlar hakkında idrak sahibi
olamayacaklarına göre, onlara dair hiçbir Ģekilde bilgi elde edemezler. (Ġbn Haldun,
II, 2012: 771).
Rüya görmenin hakikati, nefs-i nâtıkanın (bizatihi maddeden mücerret ama
maddeyle faaliyette bulunan cevher) (Uludağ, 2005: 275). ruhanî olan kendi zatında
bir an için vakaların suretlerini görmesidir. Nefs-i nâtıka, cismanî maddelerden,
bedene ait hallerinden tecerrüt ettiği zaman ruhanî bir hal alır. Ruh, dıĢtaki
duyulardan çekilir, iç kuvvetlere döner. Bu hal uyku esnasında bir an için vukua
gelir. O an içinde istikbalde meydana gelecek iĢlerden merak ettikleri hakkında bilgi
iktibas ederek, kendine has idrak vasıtalarıyla, bu bilgi ile döner. ġayet bu iktibas
zayıf ise, bu durumda iktibasın husule gelebilmesi için hayal gücündeki misal ve
simge ona yardım eder ve bu yüzden rüya tâbire muhtaç olur. Bu iktibas, simgelere
ihtiyaç duyulmayacak kadar kuvvetli olursa, misal ve hayalden arınmıĢ olur ve halis
olması sebebiyle tâbire de muhtaç olmaz. Ġdrak etmekte olduğu anı, tam olarak idrak

24
etmeden önce dıĢ âleme ait hafızadaki suretler üzerinde nefsin terkip ve tahlil
faaliyetine giriĢmesi, karıĢık rüyaları (adgasu ahlam) oluĢturur. (Ġbn Haldun, I, 2012:
295-297).
Ġmâm Gazâlî (1058-1111) insanı yaratılıĢ bakımından ikiye ayırır: Zahirî
(görülen) el, ayak, göz vb. gibi organlar ve batınî (görünmeyen) nefs, ruh, kalp vb.
gibi insanın aslını teĢkil eden Ģeyler. Bâtınî Ģeylerin tümünü kalp olarak zikreder ki
kalp kelimesini kullandığında bunların akla gelmesini ister. Ve zâhiri Ģeylerin de
kalbin askeri ve hizmetçileri olduğunu söyler. Kalbin de gayesinin her daim Allah‟ı
daha iyi tanıması olduğunu ifade eder. Yani Marifetullahta terakki asıl maksattır.
Kalbin sıfatı Yüce Allah‟ı görmektir. Gazâlî kalbin tanımı ve önemiyle ilgili Ģunları
söyler: “Her türlü teklif, hitap, kınama ceza onadır. Saadet ve felaket de onun içindir.
Bütün organlar onun emir ve komutasındadır. Onun aslını bilmek ve tanımak, Yüce
Allah‟ı tanımanın anahtarıdır.” (Gazâlî, 1961: 12). Kalp ve ruhun aslının ve ona ait
sıfatlarının neler olduğunu tam anlamıyla anlamaya dinimiz müsaade etmemiĢtir.
Nitekim Yüce Allah Peygamber‟e Ģöyle buyuruyor: “Ve sana ruhtan sorarlar. De ki:
“Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir Ģey verildi.”
(Kur‟ân-ı Kerîm, Ġsrâ: 17-85).
Gazâlî, kalbin içinden ruh alemine açılan bir pencerenin bulunduğunu söyler.
Bunun delillerinden birincisi olarak ta uykuya iĢaret eder. Kendisi Ģöyle anlatır:
“ġahıs öldüğünde, mülk ve Ģehâdet âleminden gayb ve melekût âlemine
naklolunmuĢ demektir. Bu yüzden görür göz onu görmez. BaĢka bir gözle ancak
görünür. O göz ise, her insanın kalbinde yaratılmıĢtır. Fakat insan onun üzerine,
Ģehvet ve dünya meĢguliyetleriyle kalın bir perde germiĢtir. Bu perde sebebiyle insan
o gözle artık göremez. O perde kalbinin gözünden yırtılmadıkça, melekût âleminden
herhangi bir Ģeyi görmesi düĢünülemez. Böyle bir müĢahede, peygamberlerden ve
dereceleri peygamberlerin derecesine yakın olan Allah‟ın velî kullarından baĢkası
için umulmaz. Bizim gibilerden mümkün olanı ancak baĢka ve zaif bir müĢahededir.
Yani rüya âleminde olan müĢahededir. Bu da bir inkiĢaftır ki, ancak perdenin kalpten
yırtılmasıyla meydana gelir. Bu sırra binaen ancak sâlih ve sâdık bir kimsenin
rüyâsına güvenilir. Yalanı çok olan bir kimsenin rüyası doğru olamaz. Fesad ve
günahı çoğalan bir kimsenin kalbi kararır. Bu yüzden onun gördüğü karıĢık
rüyalardır. Rüya, melekût âleminin varlığına delâlet eden delillerin en açığındandır.

25
Halbuki halk tabakası, kalp ve âlemin diğer acaibliklerinden gâfil oldukları gibi,
bundan da gâfildirler. (Gazâlî, IV, 2007: 895-896).
Fakat burada zikredilmesi mümkün olan miktar, sana maksadı anlatan bir
misaldir. O misal de kalbin misali, kendisinde birçok suretler ve emirlerin hakikatları
görünen aynanın misali olduğunu Cenâb-ı Hakkın âlemin yaradılıĢının
baĢlangıcından sonuna kadar takdir buyurduğu herĢeyin yazılmıĢ ve Cenâb-ı Hak
tarafından yaradılmıĢ bir mahlûkta (defterde) tesbit edilmiĢ ki, o mahlûka Kur‟an‟da
vârid olduğu gibi, bazen “Levh-i Mahfuz”, bazen “Açıklayıcı Kitab”, bazen de
“Açıklayıcı Ġmam” denilmektedir. Âlemde cereyan etmiĢ ve edecek her Ģey, o levhte
yazılmıĢtır. ġu gözle görülmeyen bir bakıĢ o levhin üzerine nakĢedilmiĢtir. Misalde
levh, içinde suretler beliren bir ayna gibidir. Eğer aynanın karĢısına baĢka bir ayna
konursa, aralarında perde gerilmezse, o aynanın sureti Ģu aynada da görünecektir.
Yani kalp, ilmin resimlerini kabul eden bir aynadır. Levh, ilim resimlerinin
aynasıdır. O resimlerin hepsi onda mevcuttur. Kalbin Ģehvetleri ve istekleriyle
meĢgul olması, kalp ile melekût âleminden olan levhin müĢahede edilmesi arasında
gerilen bir perdedir. Eğer Ģu perdeyi sallayıp kaldıran bir rüzgar eserse, kalbin
aynasında çakan ĢimĢek gibi melekût âleminden birĢey parlayacaktır. Bu parlayan
bazen sabit kalıp devam eder. Bazen de devam etmez. Devam etmemesi, daha
galiptir. KiĢi uyanık oldukça o, havaslar tarafından mülk ve Ģehadet âleminden
kendisine gerilen nesnelerle meĢguldür. Uykunun mânası; hâssaların kiĢi üzerinde
sükûnete kavuĢması ve mülk âleminden herhangi bir Ģeyi alıp kalbe getirmemesi
demektir. KarĢılıklı konulan iki aynada birisindeki görüntü diğerine nasıl
aksediyorsa, Levh-i mahfuzdaki görüntü de kalbe öyle yansır. Ancak bunun için
kalbin saf olması, duygularından kurtulması ve Levh-i mahfuzla iliĢki kurması
gerekir. Kalp hislerle uğraĢtığı sürece, ruh âlemiyle iliĢki kuramaz. bu âleme
çıkabilmek, düĢünebilmek için hislerden kurtulmak lazımdır. Ġnsan ölünce hayal da,
his de kalmaz. O zaman olanlar perdesiz örtüsüz görünür. Uyku, ancak hayalin
dıĢında diğer havasları çalıĢmaktan menedicidir. Fakat hayali ise çalıĢmasından ve
hareketinden menedemez. Kalbe düĢeni hayal derhal kapar. Onu, ona yakın bir misal
ile aksettirir. Böylece hayal ezberde kalır. Ġnsan uyandığında hayalden baĢkasını
hatırlamaz. Bu yüzden muabbir (tâbirci) bir kimse, Ģu hayale bakmaya ve
manalardan hangisini hikâye ettiğini dikkate almaya muhtaçtır. Bu yüzden hayal

26
edilen nesne ile manalar arasındaki uygunluk vasıtasıyla manalara dönüp bakacaktır.
(Gazâlî, IV, 2007: 895-897).
Ya da hayattayken bütün his ve duygularını öldürüp Allah‟a müteveccih
olunabilirse, ölmeden de ruh âlemiyle bağlantı kurulabileceğini Gazâlî‟nin Ģu
sözlerinden anlayabiliriz: “Bir kimse uyanık iken arzularını teper, kalbi öfke, Ģehvet,
kötü huy ve dünyanın aĢağılık hallerinden kurtarır ve bir yerde oturup gözlerini
yumar, dudaklarını kapatır, kalbini ruhlar âlemiyle münasebete geçirirse bu
dünyadan kopar, kendisini unutur. Yüce Allah'tan baĢka hiçbir Ģey düĢünmez. Böyle
olunca kalbinin penceresi açılır, baĢkasının rüyada gördüğünü o uyanıkken görür.
Meleklerin ruhları güzel Ģekillerde ona görünür. Peygamberleri de görür. Onlardan
yararlanır, yardım alır, yerdeki ve gökteki bütün melekleri ona gösterirler.” (Gazâlî,
1961: 25).
ÇeĢit çeĢit hallere itibar edilmez. Onlar o kadar kıymetli değildir. Kalbe
gelenlere, gidenlere, söylenilenlere ve iĢitilenlere bağlanmamalıdır. Çünkü gaye
bunlar değildir. O görülmez, kalp ile müĢahede edilmez. Ondan söz edilmez ve
iĢitilmez. Böyle Ģeylerden münezzehtir, müberrâdır. Hallerin çelik çomağıyla tarikat
çocukları teselli olur. Akıllı olan, yüksek himmet sahibi olmalıdır. Çünkü iĢ,
bunların da ötelerindedir. Bunlar, hep rüya ve hayaldir. Bir kimse rüyada kendini
padiĢah görebilir. Fakat gerçekte padiĢah değildir. Fakat bu rüya, bir ümit uyandırır.

NakĢibendiyye tarîkatinde, rüyalara kıymet verilmez. ġu beyit, onların


kitaplarında yazılıdır:

GüneĢin kölesiyim, yalnız onu anarım.


Geceyi, rüyaları, hep arkaya atarım. (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 269).

Ġmâm-ı Rabbânî (1563-1624), ġeyh Hasan ve arkadaĢlarının getirdiği Berk‟li


Molla Ahmed‟e yazılmıĢ mektuplardan ikincisinde mektubu gönderenlerin kabul
edilip edilmedikleri sorusuna verdiği cevapta, “Sizin hâlinizi araĢtırdım. Oradaki
insanların size doğru koĢtukları ve size sığındıkları göründü. Sizi, oradaki insanların
saadete kavuĢmaları için vâsıta yaptıkları ve o yerleri size bağladıkları anlaĢıldı.”
demiĢtir. Ve “Bu görüĢümüzü, rüya, hülya sanmayınız! Rüya ve hülya Ģüpheli olur.
Ġkisine de güvenilmez. Bizim yazdıklarımızı, gözle görülür, elle tutulur gibi sağlam

27
biliniz” (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 624). demekle rüyaya itibar edilmemesi
gerektiğini vurgulamıĢtır.
Rüyaların kıymeti olsaydı, rüyada görülenlere güvenilseydi, müritlerin
rehberlere hiç ihtiyaçları olmazdı. Allahu Teâlâ‟nın marifetlerine kavuĢmak için,
tarikatlardan birine bağlanmak gerekmezdi. Çünkü her mürit, rüyasında ve uykuda
ne gördüyse, ne bulduysa ona göre hareket ederdi. YaĢayıĢını, rüyalarına göre
düzenlerdi. Rüyaları, rehberin yoluna uygun olsun ya da olmasın, rehberi beğensin
beğenmesin, onlara uyardı. Böyle olunca, Ģeyhlik müritlik zinciri kopar, her hevesli
kendi anlayıĢıyla bir yol tutardı. Sâdık olan bir mürit, Ģeyhi varken, binlerce doğru
rüyaya yarım arpa kadar değer vermez. Akıllı, uyanık olan bir tâlib, pîr nimetine
kavuĢmuĢ iken, rüyaları hayal sayar, hiçbirini hatırına bile getirmez. (Ġmâm-ı
Rabbânî, I, 1999: 617-618).
Ġmâm-ı Rabbânî, Ģeytanın kuvvetli düĢman olduğunu, onun hile ve
tuzaklarından uyanıkken bile haberdâr olamadığımız halde uykudayken nasıl olurda
Ģeytanın rüyamıza dâhil olmadığından emin olabiliriz, diyerek rivayet edilen Ģu olayı
anlatmıĢtır:
“Bir gün Seyyid-ül-beĢer (aleyhi ve alâ âlihi ve eshâbissalâtü vesselâm)
ashâbı ile oturuyordu. KureyĢ‟in ileri gelenleri ve kâfirlerin Ģefleri orada idiler.
Seyyid-ül-beĢer onlara (Vennecmi) sûresini okudu. Onların putlarını anlatan âyet-i
kerimeye gelince, melûn Ģeytan putları öven birkaç sözü, o Serverin sözüne ekledi.
Dinleyenler, bunları da o Serverin sözü sandılar. ġeytanın sözlerini âyet-i kerimeden
ayıramadılar. Orada bulunan kâfirler bağırmaya baĢlayarak, Muhammed bizimle sulh
yaptı, putlarımızı övdü dediler. Orada bulunan Müslümanlar da, okunan sözlere
ĢaĢakaldılar. O Server Ģeytanın sözlerini anlamadı. Ne oluyorsunuz? diye sordu.
Ashâb-ı Kirâm, siz okurken bu sözler de araya karıĢtı dediler. O Server düĢünceye
daldı ve çok üzüldü. Hemen Cebrâîl-i emîn vahiy getirdi: Senden önce hiçbir resûl
ve nebî göndermedik ki, bir Ģey temenni ettiği zaman, Ģeytan onun bu temennisine
dair vesvese vermiĢ olmasın. Ama Allah, Ģeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah,
âyetlerini sağlamlaĢtırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Kur‟ân-ı Kerîm, Hacc: 22/52).
Görülüyor ki, o Server hayatta iken, uyanık iken ve Ashâb-ı Kirâm arasında,
Ģeytan-ı laîn o Serverin sözüne kendi bozuk Ģeylerini karıĢtırıyor ve hiç kimse bunu

28
ayıramıyor. O Server vefat ettikten sonra bir kimse uykuda hisleri çalıĢmaz iken ve
yalnız iken, nasıl olur da, rüyanın Ģeytanın karıĢmasından korunduğunu ve onun
değiĢtirmediğini anlayabilir. (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 618-619).
Fakat Ġmâm-ı Rabbânî, “ĠĢin sonuna varanlar korunmuĢlardır. ġeytanın
hükümranlığından muhafaza edilmiĢlerdir. Ama iĢin baĢındakiler veya yolun
ortasındakiler böyle değil. Bunların görmüĢ oldukları rüyalara itimat edilemez.
Çünkü o rüyalar, düĢmanın hilesinden, inatçı Ģeytanın tuzağından korunmuĢ
değillerdir.” (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 618). diyerek “iĢin sonuna varanlar” olarak
nitelendirdiği kiĢiler dıĢında rüya gören kiĢilerin rüyalarına itimat edilmemesi
gerektiğini özellikle vurgulamıĢtır.
Bu dünyada olan her Ģey, sûret ve hayaldir. Burada matlûbun, maksûdun
kokusunu bile duymuyorum. Dünya ahiretin tarlasıdır ve tohum ekecek zamandır.
Matlûbu burada aramak, boĢuna uğraĢmaktır. Ele bir Ģey geçmez. Yahut baĢka
Ģeyleri matlûb sanarak, insan rüyâ ile hayal ile oyalanıp kalır. Nitekim birçok kimse,
bu hâle düĢmüĢtür. Dünyada asıldan haber veren yalnız namazdır. Matlûbun kokusu,
yalnız namazda duyulur. Namazdan baĢka Ģeylerde, bu koku yoktur. Ondan gerisi
çer çöptür. (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 540-542).

Ġmam-ı Rabbânî, Hâce Muhammed EĢref-i Kâbilî‟ye yazdığı 174. mektupta


rüyasının Ģeytanın bâtıl bir tasarrufu ve zuhuratı olduğunu ve Ģeytanın bu tür
tasarruflarının ve ortaya çıkardığı durumların, talebeler arasında çokça vuku
bulmakta olduğunu söylemiĢ ve bunun bir sakıncası olmadığı konusuna değinmiĢtir.
Tekrar böyle bir durumla karĢılaĢması halinde, “Kelime-i temcîd” (Lâ havle ve lâ
kuvvete illâ billahil'aliyyil'azîm) sözünü sıkça tekrar ederek bu tür ifsat edici
durumları def etmenin yolunu göstermiĢtir. Ve hiç üzülmeyiniz diyerek; “Ġman
edenler Allah yolunda savaĢır; küfredenler de sapıtan Ģeytan yolunda cenkleĢir. O
halde siz, Ģeytanın dostları ile savaĢın. Muhakkak ki Ģeytanın hilesi zayıftır.”
(Kur‟ân-ı Kerîm, Nisa: 4/76). ayetini hatırlatmıĢtır. (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 328).
Ġmam-ı Rabbânî, Mevlana Muhammed Sıddık BedahĢi‟ye yazdığı 212.
mektubunda bazı soruları cevapladıktan sonra BedahĢi‟nin gördüğü rüyanın çok
güzel olduğunu söylemiĢ, rüyanın bir kısmını yorumlamıĢ ve “kalanını da
karĢılaĢtığımızda açıklarız” demiĢtir. Rüyanın yorumunu Ģu Ģekilde yapmıĢtır:

29
Rüyadaki su, ilimden kinayedir. Suya elini sokman ise, ilmî kudretin oluĢmasına
iĢaret eder. Hz. Âdem (a.s.) ile beraberliğiniz bu oluĢuma destektir. Çünkü Hz. Âdem
(a.s.), Rahman‟ın talebesidir. Allah (c.c.) Âdem‟e bütün her Ģeyin isimlerini
öğretmiĢtir. Bu rüyadaki ilimden maksat, manevi ilimdir. Hatta ehl-i beytle bağlantısı
olan manevi ilimdir. (Ġmâm-ı Rabbânî, I, 1999: 390).
Genellikle rüyalara ehemmiyet verilmemesi gerektiğini söyleyen Ġmam-ı
Rabbânî‟nin, 212. mektupta BedahĢi‟nin rüyasını yorumladığı görülmektedir. Demek
ki Ġmam-ı Rabbânî genellikle rüyalar hakkında söylediği sözleri “iĢin sonuna
varanlar” diyerek ima ettiği kiĢilerin dıĢında kalanlara söylemiĢtir. Hatta Ģeytanın
hilelerinden iĢin sonuna ermiĢ olanların bile emin olamadıklarını, onun tuzaklarından
devamlı korkup, endiĢe ettiklerini söyleyerek, onların bile azîm bir tehlike içinde
olduklarını belirtmiĢtir. Durum böyleyken, iĢin baĢındakilere veya yolun ortasında
bulunanlara ise söyleyecek sözü olmadığını yinelemiĢtir.
Erzurumlu Ġbrahim Hakkı (1703-1780), uykuyu anlatmaya Allahu Teâlâ‟nın,
az uyuyup geceyi ibadetle geçirmenin faziletlerinden bizleri haberdâr ettiği Kur‟an-ı
Kerîm ayetleriyle baĢlamıĢ (Âl-i Ġmran 3/17; Furkan 25/64; Müzzemmil 73/1-4, 20;
Ġnsan 76/26; Ġsrâ 17/79), Ģu kutsi hadisle de sözlerine devam etmiĢtir: “Ey
Âdemoğlu! Çok uyumakla gönül aydınlığını nasıl istersin? Uykunu toprağa göm,
kalbinin nurunu az uykuda ara ve geceyi ibadetle geçir. Kim beni sevdiğini söyleyip
de, gece bastırdığında Beni unutup uykuya dalarsa, o yalancıdır.” (Erzurumlu
Ġbrahim Hakkı, 2003: 269).
Avamın uykusunun gaflet ve yokluk olduğunu, gafletin ise gönle çöken zifiri
bir karanlık gibi olduğunu, irfan yolunu isteyenler için gece uyumalarının doğru
olmadığını söyler. “Arif olanın uykusu ise müĢahede ve murakabedir. Ruhlarla
tanıĢma ve onlarla lütufkâr muamele etmektir. Allah dostlarına kavuĢmak ve onlarla
seviĢmektir.” der. Geceyi, saadetimizin sermayesi, âĢıkların dert ortağı, âriflerin
sırdaĢı olarak tanımlar. Her Ģeyden habersiz olan kiĢilerin ise uyku denizinde
yüzdüğünü söyler. Ayrıca mealen “Uykunuzu bir dinlenme yaptık” (Kur‟ân-ı Kerîm,
Nebe: 78/9). ayetini hatırlatarak uyku, bedene rahatlık verdiği gibi ruhu da rahatlatır
demiĢtir. (Erzurumlu Ġbrahim Hakkı, 2003: 272-278).
Bazı rivayetlere göre Allahu Teâlâ kendi nurundan oldukça hoĢ ve büyük bir
cevher var edip, ondan kâinatın tümünü derece derece ve düzenli bir biçimde ortaya

30
çıkarmıĢtır. Bu “ilk cevher”, Nur-u Muhammedî, Cevher-i Mahfûz, Akl-ı Küll diye
adlandırılır ki, bütün ruhların ve cisimlerin baĢlangıcı ve kaynağı bu cevherdir. O bu
özden ilk olarak “Külli Nefs‟i” yaratmıĢtır. Sonra sırasıyla meleklerin,
peygamberlerin, velîlerin, âriflerin, âbidlerin, Ģeytanların, hayvanların, bitkilerin,
tabiatların ruhlarını yaratmıĢtır. Ruhlar ve Melekler Âlemi bu on dört ruhla
tamamlanmıĢtır. Bu âlemin en yüksek, en saf ve en güzel olanını Gayb Âlemi,
Ceberut Âlemi, Lâhut Âlemi diye adlandırırlar. Ortasına; Ruhlar Âlemi, Mânâlar
Âlemi, Emirler Âlemi derler. Alt kısmına yani en kesif ve cisimlere yakın olan
kısmına Mücerret Âlemi, Berzah Âlemi, Misal Âlemi, derler. (Erzurumlu Ġbrahim
Hakkı, 2003: 15).
Ġnsan ruhu, Hak Teâlâ‟nın ezelî ilminde olan sûretlerin bulunduğu Ehadiyet
mertebesine iĢaret eden mânâlar âleminden (ama âlemi) ruhlar âlemine getirilmiĢtir.
Bu âlemin ehli, melekler, büyük melekler, akıllar, nefisler ve ruhlardır. Ġnsan
ruhunun ruhlar âleminden sonra geldiği yer ise mülk âlemi diğer ismiyle Ģahadet
âlemidir. Gayb âlemi (melekût âlemi) ve mülk âlemi arasında iki âlem vardır ki; biri
misal âlemidir, diğeri hayal âlemidir. KeĢif ehli, misal âleminde bütün ruhları
görürler. Rüya ve vaka da bu âlemde meydana gelir. (Erzurumlu Ġbrahim Hakkı,
2003: 244-245).
Ġnsan, o ulvi âlemden (ruhlar âlemi) bu süflî âleme (mülk âlemi) yabancı bir
Ģekilde gelmiĢ ve hayvanî nefsin iĢleriyle uğraĢır olmuĢtur. Onun menfaati için
uğraĢır, zararını engellemeye çalıĢır. Ona bağlanmıĢ ve bedene tutulmuĢtur. Bu
yüzden bu dar ve zor dünyada tutsak kalmıĢtır. Bedeni uyku bastırdığı zaman, ruhun
kendi saltanatına yükselmesinde iki çeĢit fayda vardır. Ġlki; bu minnet ve rezalet
âleminde çektiği gurbet zahmetlerinden ve bedenin iĢleriyle uğraĢmaktan
kurtulmuĢtur. O yüksek âlemde karĢılaĢtığı baĢka ruhlarla zevk ve huzur içinde kendi
ezelî baĢlangıcı ve ebedî sonu üzerine sohbet ederek, öz vatanından emin ve mesrur
olmuĢtur. Diğer faydası Ģudur ki: o ulvi ruh, kendi vatanına yükseldiğinde bazı
sırlara ulaĢarak, berzah âleminde mahpus olunca da pek çok manalar elde etmiĢ ve
Ģahadet âleminde benzerleriyle îzâha kavuĢmuĢtur. Yani geçmiĢ iĢlerin uyarıcılığı ve
geleceğin müjdecisinin, doğru bir rüya halinde bilinmesidir. Eğer uyuyanın ruhu
berzahtan geçip akl-ı kül ile karĢılaĢırsa, o vasıtasız bir müĢahede ile birçok
ilhamlara nâil olur. Ġnsan bedeni uyku esnasında çakılmıĢ bir tahta gibi olur. Ruhu

31
ondan kurtarıp baĢka yerlere götürürler ki bu âlem içinde baĢka bir âlemin var
olduğunu görsün de aklı baĢına gelsin ve o âlemden geldiğini ve yine bedenin ölümü
durumunda o âleme döneceğini anlasın. Böylece bu aĢağılık âleme eğilim
göstermeyip, o yüksek vatanın sevgisi ve hasretiyle dolsun. (Erzurumlu Ġbrahim
Hakkı, 2003: 279).
Uyuyanın kalbi, nefsin ağında ise kiĢi kendi olgunluğunu kazanmaya
yönelmekte tembelleĢir. Âlem-i Berzah‟ta hapsedilip karıĢık rüyalar ve kâbuslarla
baĢ baĢa kalır. Uyuyanın gönlü nefisten kurtulmuĢ ve bağımsız kalmıĢsa, o kiĢi
Berzah‟tan geçip kendi ülkesine, Ġlahî huzura yükselip asla uyumaz. Uyku tembellik
ve gaflettir. Ruhanî uyku, Mevla‟nın huzuruna yükselmektir. Cahilin uykusu ise bir
nevi ölümdür. Ârifin uykusu zihni açarken avamın uykusu dert ve periĢanlık
oluĢturur. Havasın uykusu tam bir muhabbettir. OlgunlaĢmamıĢ adamların uykusu
vakit geçirmek, olgunlarınki ise öz itaattir. (Erzurumlu Ġbrahim Hakkı, 2003: 281).
Âlemde insan ahlâkı, türlü hayvanların Ģekil ve suretlerinin benzer ve
misalleri, insan nefsinde de vardır ki bunlar, hayvanî kötü ahlâklardır. Meselâ kibir
sureti, kaplana benzer. Rahatsızlık sureti, aslana benzer. Haset, kurda benzer.
Nitekim hazreti Yakub aleyhisselam evlatlarını Hazreti Yûsuf aleyhisselama olan
hasetlerinden, ayrılık olayından önce rüyasında, yedi kurt suretinde Yûsuf
aleyhisselamın üzerine hamle ile hücum eder görmüĢtü. Onun için çocukları ona:
Onu bizimle gönder, dediklerinde, onlara: Onu kurt yemesinden korkarım. demesiyle
bahane buyurmuĢtu. ġu halde, gönülde gazap sureti, köpektir; hile sureti, tilkidir;
gaflet sureti, tavĢandır; ferce yönelik Ģehvet sureti, eĢektir; arkadan yaklaĢma sureti
domuzdur; midevî Ģehvetin sureti, koyundur; oburluk Ģehveti, inektir; tamâ, kırmızı
devedir, cimrilik, faredir; kin, beyaz devedir; düĢmanlık, yılandır; vesvese, sarı arıdır
ve diğer ahlâk suretleri, sair hayvanların Ģekillerine benzerdir. Hatta kötü ahlaktan
birine galip olan gönül, rüyada kendini o surette olan hayvana dahi galip görür.
Mesela ferce yönelik Ģehvete üstün gelen kimse, rüyasında bile eĢeğe binici olur.
Eğer mağlup ise, kendini eĢeğin altında bulur. Diğer ahlaklar dahi bu kıyas ile bilinir.
Çünkü insan, toplayıcı, berzah ve her Ģeyin ortaya çıktığı yerdir. Bu durumda, bütün
hayvan suretleri ve kâinatın Ģekilleri, insanın içinde ve dıĢında suret bulup,
ĢekillenmiĢtir. Gereğince meydana gelmiĢlerdir. Ahlakını güzelleĢtiren gönül, ayna
gibi sâfi olup, her Ģeyi kendinde bulur. Sâfi olmayan gönül, uyku halinde rüya ile

32
geçmiĢ ve gelecek iĢlerden haber alır; ya misal ile veya tâbir ile bilir. AnlaĢılması
güç olan rüya, bu manzume ile açıklanmıĢtır.
NAZIM
Çün buhâr-ı gıda dimağa gelir Evvel havâs buruna hâil olur
Rûh-u hayvânî ol zaman ne eder Zâhir-i cismi kor derûne gider
Pes havâss-ı burun muattal olur Hâlet-i nevmi cism onunla bulur
Çün dimağın havâssı kalbe iner Kalp o dem enderûn-u rûha döner
Kalbe ilhâm olur iĢâretler Asıldan kalp alır beĢâretler
Bî vesâit bulursa nâfiadır Aynı vâki olur ki vâkıadır
Kalp eğer vâsıta ile olsa habîr Gördüğü düĢten olunur ta'bîr
Pes gelir kalbe gördüğü rüyâ Ya iĢâret veya beĢâret ona
Arabî ismin evveli alınır Ne ise ol hurûf ile bilinir
Elif ululuğa iĢâret olur Ref'at-i gadrine beĢâret olur
Ba ise cism ve cana rahattır Ta ise ol husûl-ü hâcettir
Se ise düĢman üzere nusrettir Cim ise fırsat ve ganimettir
Ha ise izzet ve saâdettir Hı ise her murâda vuslattır
Dal ise zahme ve meĢakkattir Zel ise mal ü mülk ü devlettir
Ra dahi devlete delâlet eder Zı metin itikâde kalbi yeder
Sin emin olmağa alâmettir ġın ise fiiline nedamettir
Sat kâm olmağa beĢârettir Dad mal bulmağa iĢârettir
Tı ise düĢmanı helâk olacak Zı ise kalbi hüzün ile dolacak
Ayn ise dilde bula teĢviĢi Gayn ise zulmü nefs olur iĢi
Fe ise rütbesi olur âli Kaf ise bula devlet ve malı
Kef ise kaybı gelir hurrem Lam ise ol emin olur hoĢ dem
Mim olursa murâdını alacak Nun ise hâtırı melül olacak
Vav ise iĢleri olur âsân He ise hüzün ile olur giryân
Ya ise taâte muvaffâk olur Hep bu ta'bîrler muhakkak olur

“Gıdanın buharı beyne geldiğinde, önce burun hislerine ulaĢır. Hayvanî ruh o zaman
ne yapar? Vücudun dıĢını bırakıp içine gider, O an burun hisleri boĢalır. Uyku halini
cisim, onunla bulur. Beynin hisleri kalbe indiğinde, kalp o an ruhun içine döner.

33
Kalbe iĢâretler ilhâm olur. Asıldan kalp muĢtular alır. Vasıtasız bulursa faydalıdır.
Aynısı çıkarsa vâkıadır. Kalp vasıta ile haberdar olursa, gördüğü düĢten tâbir olunur.
O an gelir kalbe gördüğü rüya; ona ya iĢâret veya müjdedir. Rüyada görülen Ģeyin
Arapça isminin ilk harfi alınır. Ne ise o harflerle bilinir.
“Elif”, ululuğa iĢarettir. Kadrinin yükseleceğine müjdedir.
“Be” ise, cisim ve cana rahattır.
“Te” ise, hâcetin elde edilmesidir.
“Se” ise, düĢman üzere yardımdır.
“Cim” ise, fırsat ve ganimettir.
“Ha” ise, izzet ve saâdettir.
“Hı” ise, her murada kavuĢmaktır.
“Dal” ise, zahmet ve meĢakkattir.
“Zel” ise mal, mülk ve devlettir.
“Ra” ise, devlete delalettir.
“Ze”, metin itikade kalbi yeder.
“Sin”, emin olmağa alâmettir.
“ġın”, yaptığına piĢman olmaktır.
“Sad”, kâm almağa müjdedir.
“Dad”, mal bulmaya iĢarettir.
“Tı” ise, düĢmanı helak olacak demektir.
“Zı” ise, kalbi hüzün ile dolacak.
“Ayn” ise, gönülde karıĢıklık bulacak.
“Gayn” ise, nefsine zulüm olur iĢi.
“Fe” ise, rütbesi yükselir.
“Kaf” ise, devlet ve malı bulacaktır demektir.
“Kef” ise, kaybettiği sevinçli gelir.
“Lam” ise, o emin olur hoĢ dem.
“Mim” olursa, isteği olacak demektir.
“Nun” ise, hatırı kırılacak.
“Vav” ise, iĢleri kolay olur.
“He” ise, hüzün ile gözyaĢı döker.
“Ye” ise, tâate muvaffak olur.

34
Bu tâbirler tamamıyla gerçektir.” (Erzurumlu Ġbrahim Hakkı, 2003: 91-93).
Ġnsanın uyku ve düĢ tavrı zâhir histeki idraklerin aynısıdır. Lakin idrakler
uyanıkken organlarda olduğu gibi değildir. Ancak rüyada bir Ģey gören, rüyasında
gördüğü her Ģeyi, hiç Ģüpheye mahal bırakmayacak Ģekilde yakînen idrak eder, bu
idrak için duyu organlarını kullanmadığı halde yine de idrakinde tereddüte düĢmez.
Bu halin hakikatinde halk iki fırka olmuĢtur:
1. Filozofların iddiasına göre hayal fikrin hareketi sayesinde hayalî sûretleri
zahiri hisle bâtınî his arasında müĢterek fasıl olan müĢterek hisse gönderir. Netice
olarak müĢterek his, dıĢ âlemdeki bütün duyu organlarında olduğu gibi hissî olarak
tasavvur eder. Buna göre filozofların önüne çıkan sorun Ģudur: Allahu Teâlâ‟dan
veya melekten olan doğru rüyanın idraki, Ģeytânî hayale dayanan rüyadan daha sabit
ve köklüdür. Bununla beraber filozofların da tespit etmiĢ oldukları veçhiyle her
ikisinde de hayal bir ve aynıdır.
2. Kelâmcılar, bu hususta özet konuĢarak: “Rüya, Allahu Teâlâ tarafından
uyku esnasında duyu organında yaratılan bir nevi idraktir. Bu idrak tıpkı, uyanık
olma halindeki idrak gibi meydana gelir.” demiĢlerdir. Her ne kadar keyfiyetini idrak
edemesek bile, en uygun olan bu açıklama biçimidir. (Ġbn Haldun, II, 2012: 847).
Ġbn Sînâ, Hayy b. Yakzan adlı risalesinde, Ģöyle bir açıklamada
bulunmaktadır: “Peygamberler ve velilerin nefisleri, çok güçlü oldukları için, bedene
ait iĢler, onları gayb âlemine ulaĢmaktan alıkoyamaz. Bu Ģekilde, bir baĢkasının
uykuda gördüğü Ģeyleri onlar uyanıkken de algılarlar. Bu duruma “vahiy” ismi
verilir. Bu durumda olan peygamberlerin gözleri önünde sûretler belirir ve
kendilerine Ģeriat hükümlerinden emirlerin buyrulduğu sesler iĢitilir. (Ġ. Erdoğan,
2003: 68-69).
Benzer ifadeleri Fârâbî‟de de görmek mümkündür. O da uyanıklık halinde
iken uykuda elde edilen Ģeylerin bilgisine ulaĢılabileceğini belirtmektedir. Yani
kâmil insanların nefisleri uyanıkken de faal akıl ile birleĢerek ondan birtakım bilgiler
elde edebilirler. (Ġ. Erdoğan, 2003: 69).
Ġslam Filozofları, rüyada görülen Ģeylerin açık-seçik veya karmaĢık
olmalarını Ģöyle izah etmektedir: Nefislerde izlenim bırakan sûretlerin bazıları cüz‟î
ve bazıları küllîdir. Uyuyan bir kimsenin mütehayyilesi, sûretleri tahayyül eder ve
onu hayal kuvvetine aktarırken küllîden cüz‟îye doğru bir değiĢim gerçekleĢtirir.

35
Eğer bu değiĢim sadece bu Ģekilde kalır, yani baĢka bir değiĢim olmaz ise bu tür
rüyalar sâdık rüya olup, tâbir edilmeye ihtiyaç duymazlar. ġayet sûretler hayal
kuvvetine aktarılırken değiĢime uğrar, yani sûretin kaynağındaki Ģekli ile hayalde
izlenim bırakan Ģekli birbiriyle çeliĢir ise, bu tür rüyalar yoruma ihtiyaç duyarlar. Bu
tür rüyalara Hz. Yûsuf‟un rüyasını örnek gösterebiliriz. Zira Hz. Yûsuf‟un rüyasında
güneĢ, ay ve on bir yıldızın kendisine secde ettiğini görmesini, babası, Yûsuf‟un
Allah tarafından peygamber olarak gönderilmesi ve yüksek makamlara getirilmesi
Ģeklinde yorumlamıĢ ve bu yorum aynen gerçekleĢmiĢtir. Yine Mısır hükümdarının
gördüğü rüya da, her ne kadar adamları tarafından yorumu bilinemeyen bir rüya
olarak görülse de, Hz. Yûsuf tarafından yorumlandığı Ģeklinde gerçekleĢtiği için,
tâbire ihtiyaç duyulan rüya biçimine örnek olarak gösterilebilir. Görüldüğü gibi, bu
rüyalar, yorumlanmaya müsait oldukları için, rüya tâbirinden anlayanlar tarafından
yorumlanmıĢ ve yorumlandığı Ģekilde olaylar meydana gelmiĢtir. Bir de
yorumlanamayacak derecede karmaĢık olan rüyalar vardır. Bu rüyalar da Ģu Ģekilde
izah edilmiĢtir: Eğer sûretlerin kaynağı ile hayale yansıyan Ģekli arasında hiçbir
benzerlik bulunmaz ise, bu tür rüyalar karmaĢık rüya olup, tâbire bile ihtiyaç
duymazlar. Bu tür rüyalara, çoğu insanın gördüğü rüyaları örnek olarak
gösterebiliriz.
Rüyada görülen Ģeylerin açık veya karmaĢık olmalarının, bu Ģeylerin
sûretlerinin nefiste bulundukları izlenimden kaynaklandığını iddia eden Ġslam
filozofları, bu izlenimlerin niçin farklı Ģekillerde algılandığını iki sebebe
bağlamıĢlardır: Bunlardan birincisi, belli bir Ģekli olan ve bu âlemde bize yabancı
olmayan soyut varlıkların sûretleridir. Bu sûretlerinin belli bir Ģekli bulunduğu için,
bu varlıkların sûretleri rüyada farklı biçimlerde görülmezler. Mesela, insan, hayvan,
bitki gibi cismi bulunan varlıkların sûretleri rüyada açık seçik olarak görülür. Çünkü
bu varlıkların sûretleri bizim ortak duyumuza yabancı değildir. Onları bu âlemde de
algılamaktayız. Bir de mücerret akıllar âleminde resmedilmiĢ sûretleri bulunduğu
halde, bizim ortak duyumuza nakĢedilme imkânı olmayan sûretler vardır. Mesela,
rüzgâr, tat, renk, hareket, sükûn, yazmak, büyüklük, küçüklük, geliĢme, büyüme ve
buna benzer maddî olarak belli bir Ģekli olmayan Ģeylerin sûretleri, rüyada, bize
farklı biçimlerde görünür. Çünkü bu tür sûretlerin insan zihninde belli bir Ģekli

36
bulunmamaktadır. Bu sebeple, bu ve benzeri sûretler ortak duyuma aksederken,
farklı sûretlerde müĢâhede edilirler. (Ġ. Erdoğan, 2003: 70-71).
Ġbn RüĢd‟e göre uyuyan kiĢi o anda dıĢ dünyada duyu objesi olmamasına
rağmen görüyormuĢ, iĢitiyormuĢ, kokluyormuĢ, tadıyormuĢ veya dokunuyormuĢ gibi
hissedebildiğine göre uykudaki bu hareket uyanıklıktaki hareketin bittiği yerde
baĢlıyor olmalıdır. Uykudaki bu hareket; uykuda ve uyanıklıkta devamlı aktif olan
mütehayyile gücünde baĢlıyor olmalıdır. Ġbn RüĢd rüyanın oluĢumunu hafızanın
hayal gücüne bağlamaktadır. Ona göre rüyaların amacı; insanın olacaklara kendini
daha çabuk alıĢtırması ve hayatında gelecekte olacak Ģeylerle karĢılaĢtığında Ģoka
girmemesidir. Bu amaçla rüyalarda kiĢi kendisiyle ilgili iyi ya da kötü Ģeyler
gördüğünde bir nebze de olsa olacaklar karĢısında tedarikli davranmıĢ olacaktır.
Nitekim buna örnek olarak Kralın gördüğü ve Yûsuf‟a (a.s.) yorumlattığı rüya buna
örnektir. Kralın gördüğü rüya Kur‟ân-ı Kerîm‟de Ģöyle anlatılmaktadır: “Kral bir
gece rüyasında yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeĢil baĢak ile kuru
baĢak gördüğünü söyledi. Hz. Yûsuf bu rüyayı, yedi yıl bolluk ve bereket olacak
ardından yedi yıl da kuraklık olacak Ģeklinde yorumladı ve yorumladığı gibi de ilk
yedi yıl bolluk ve bereket daha sonraki yedi yıl ise kuraklık görülmüĢtür. Bolluk ve
bereket zamanı yapılan yiyecek stoklarıyla kuraklık döneminde sıkıntı çekilmemiĢtir.
(Kur‟ân-ı Kerîm, Yûsuf: 12/43, 47-49). Rüya tâbircisi ise yapısı bakımından rüyada
olan benzer sûretleri ve sembolleri anlamada kabiliyetli olan bir kiĢidir. Rüya
tâbircilerinin tüm toplumlar için ortak olan sembolleri bilmesi yanında bulunduğu
topluma has olan sembolleri de bilmek zorundadır. Ġbn RüĢd‟ün iyi bir rüya
tâbircisinde olması gereken özellikleri sosyolojik açıdan önemlidir. Çünkü ona göre
iyi bir tâbirci, kendisini düĢünmeye ve araĢtırmaya vermeli, bedenini temizliğe
alıĢtırmalı ayrıca iffetli ve ruhânî olmalıdır. Bir kiĢinin görmüĢ olduğu bir rüyanın
anlamını bazen bir baĢka rüyasında öğrenmesi mümkün olmaktadır. Bazı insanlar
hayal güçlerinin üstünlüğünden dolayı daha fazla rüya görmektedirler. Bu insanlar
melankolik bir yapıya sahip olmalarından dolayı daha sık rüya görürler. Ayrıca Ġbn
RüĢd rüyalara çeĢitli sınırlılıklar getirmiĢtir. Bu sınırlılıklar zaman dilimi ve rüyaların
konularıyla bağlantılıdır. Zaman dilimi ile ilgili sadece gelecek zamana ait bilgilerin
değil geçmiĢ ve Ģimdiki zamanla ilgili olay ve bilgilerin de rüyalarda
görülebileceğini vurgulamıĢtır. Ona göre konu bakımından amelî sanatlar ve cüz‟i

37
pratik güçlerin bilgisinin rüyalarda elde edilebileceğini fakat nazarî yani teorik
bilimlere ise rüyalarda ulaĢmanın zor olduğunu ve uzak olduğunu bildirir. Ġbn RüĢd
yalancı rüyaların iki sebeple görüldüğünü belirtir. Birincisi, bu rüyalar dıĢ dünyadaki
duyu objelerinin, ortak duyuda bıraktıkları izlerden dolayı hayal gücünün etkisiyle
oluĢmaktadır. Ġkinci sebep ise bu tür rüyalar nefsin isteklerinin doyurulmamıĢ
olmasından kaynaklanır. Örneğin susamıĢ insanın rüyasında kendisini su içerken
görmesi gibi. Ġbn RüĢd‟ün rüya ile ilgili bu açıklamaları onun duyu ve akıl dıĢında
baĢka bir bilgi kaynağını da kabul ettiğinin göstergesidir.” (Evginer, 2010: 70-71).
Fârâbî‟nin rüya hakkındaki görüĢleri Ģöyledir: “Rüyada rol oynayan
muhayyile kuvvetidir. Uyanıkken iĢitme, konuĢma yeteneğiyle ortaklaĢa çalıĢan
muhayyile kuvveti, bu organların kendisine verdiği Ģeyleri kaydeder. Uyku halinde
tam bir serbestliğe kavuĢunca, yanında bulunan mahsulleri resmetmeye baĢlar ve
onlarla meĢgul olup kimisini birbirinden ayırır, böylece âdi ve sâdık rüyalar görülür.
Farabi, uykuda olagelen rüyaların çoğunun akla uygun olmadığını ve buna karĢılık
uyanıkken görülenlerin az, fakat daha isabetli olduğuna iĢaret etmektedir. Yani rüya,
insanın kendi hayal kuvvetinin ortaya koyduğu Ģeylerdir, rüyaya ilahi bir müdahale
söz konusu değildir.”der. Felsefecilerden birçok kimse Ģöyle demiĢtir: “Rüya, ufuk-u
mütehayyile‟den düĢen suretlerin, görüntülerin hissi müĢtereğe yansımasıdır.
Rüyaların sâdık olanları, nefsin melekût âlemiyle iliĢkisinden ortaya çıkar. Nefis,
bedeni idareyi, çok az bir süre bıraktığında aralarındaki münasebetten dolayı melekût
âlemiyle iliĢkiye girer ve orada bulunan manalardan kendisi ile ilgili olanı alır, sonra
mütehayyile onu uygun bir Ģekle benzetir ve hissi müĢtereğe geri gönderir. Böylece
biz rüya görürüz. Eğer, bu iliĢki, külliyet-cüziyyet iliĢkisi hariç herhangi bir farklılık
olmayacak kadar Ģiddetli ise tâbire gerek kalmaz aksi takdirde tâbire ihtiyaç duyulur.
(Akot, 2005: 122).
Fârâbî‟ye göre rüya ve vahiy olayı, aynı psikolojik mekanizma ya da süreç
içerisinde oluĢur. Peygamberin yaĢadığı vahiy tecrübesini anlamak için rüya olayı bir
anahtar görevi görür. Nitekim her iki olay da hayal gücü vasıtasıyla gerçekleĢir.
Hayal gücü, duyum ve düĢünme gücünün ara yerinde bulunan ve normal uyanık Ģuur
durumunda her ikisinin faaliyetinden de etkilenen arzu etme gücünü harekete geçiren
bir orta güçtür. Uyku anında olduğu gibi, Ģuurlu faaliyet geçici olarak durduğu
zaman hayal gücü tam serbestliğe kavuĢur ve diğer güçlerle olan iliĢkisini koparır.

38
Bu durumda, bağımsız olarak faaliyete geçer ve kendi hafızasında kayıtlı bulunan
izlerle meĢgul olur. Daha önce Ģuuru iĢgal etmiĢ bütün duyumlar, kavramlar, istek ve
heyecanlar onun çalıĢma alanını meydana getirir. Hayal gücü, duyulur nesnelerin
resimlerini saklama, bunları birleĢtirme ve ayırma, benzetme ve taklit etme suretiyle
yeni hayaller geliĢtirir veya zihinde saklanmıĢ olan tasavvurlardan yeni Ģekiller
oluĢturur. Bunu yaparken, etkilendiği Ģeyi ya olduğu gibi, kendisine arz edildiği
Ģekilde kabul ederek yapar ya da onu kendi türünden kalıbı içerisinde ifade eder.
Böylece rüyalar, saklanmıĢ hatıraların, tatmin arayan ya da tatminsiz kalmıĢ
arzuların, insandaki mizaç ve eğilimlerin, çeĢitli bedenî-ruhî hallerin bir ifadesi
olarak gerçekleĢir. Bundan dolayı ruh halimizin sakin olduğu zamanlar rüyada su
görür ya da yüzeriz. Rüyalar bazen birtakım arzuların gerçekleĢmesini yahut bir
korkudan sakınmayı temsil ederler. Uyuyan bir kiĢi belli heyecanlara tepki
göstererek, yatakta sağa-sola döner, yatağını terk eder veya bilmediği bir kimseyle
dövüĢür veya onu kovar. Hayal gücü, düĢünceye konu olan ruhanî duyular dıĢı soyut
gerçekleri de, kendi türünden duyulur Ģeylerin en üstün ve mükemmeli olan güzel
Ģeylerle ifade eder. Bu arada hayal gücü, “Faal Akıl” ile de irtibat kurabilir ve onun
kendi üzerine taĢan gücü sayesinde, Ģuurun aracılığına ihtiyaç duymadan bazı
tasavvurlar oluĢturabilir. Faal Aklın hayal gücüne sunduğu cüz‟iyât türünden bilgiler,
âdi veya sâdık rüyalarla kendisini ifade eder. Bunların bir kısmı bugüne, bir kısmı ise
geleceğe aittir. Hayal gücü, faal aklın ilham ettiği Ģeyleri rüyalarla taklit edebildiği
gibi, ilahî Ģeylerle ilgili kehanetler Ģeklinde de ifade edebilir. (Evginer, 2010: 71-
72).
Nasîruddîn-i Tûsî, filozofların isteğe bağlı olarak rüya görebileceklerini
savunduklarını iddia etmektedir. Bu iddiaya göre nefis uyumadan önce bir Ģeyle çok
meĢgul olursa, bu Ģeyi rüyasında görebilir. Rüyanın isteğe bağlı olarak
gerçekleĢebileceği hususunda en net ifadeleri, Ġbn Haldun‟da bulmaktayız. O‟na göre
uykuda iken görülen rüyaların çoğu, insanın irade ve isteğine bağlı olmayan
Ģeylerdir. Ancak onun bu ifadelerinden, isteğe bağlı olarak da rüya görülebileceğini
anlayabiliriz. Çünkü o, rüyaların çoğunluğunun istek dıĢı olduğunu söylerken, bazı
rüyaların da isteğe bağlı olarak da görülebileceğini ima etmektedir. (Ġ. Erdoğan,
2003: 67).

39
Müfessir Fahruddin er-Râzî ise, rüya için Allahu Teâlâ, nefsi natıkanın
cevherini felekler âlemine çıkmaya ve levh-i mahfuza muttali olmaya uygun bir
Ģekilde yaratmıĢtır. Buna mani olan Ģey, nefsin bedenin iĢlerini yürütmekle meĢgul
olmasıdır. Uykuda bu meĢguliyet azaldığından nefsin felekler âlemine ve levh-i
mahfuza olan ilgisi kuvvetlenir. Ruh, böyle bir durumda idrak ettiği ruhî algılara
özgü ve orada gördüklerine uygun izler bırakır. Yorumcu da hayal âlemine bırakılan
bu izlerden, ruhsal algılara intikal eder, demiĢtir. (Akot, 2005: 120).

PSĠKOLOGLARA GÖRE RÜYA

Din, felsefe ve tasavvuf gibi birçok ilmi disiplinin ilgi alanına giren rüya,
psikolojinin de ilgi alanı içindedir. Ancak her bilim dalı rüyayı kendi ilmî prensipleri
doğrultusunda izah etmeye çalıĢmıĢtır.
Modern fizyoloji ve psikoloji, araĢtırmalarını rüyaların oluĢmasında dıĢ ve iç
etkenlerin rolleri üzerinde yoğunlaĢtırmıĢtır. Ġnsan hayatının yaklaĢık üçte birinin
geçtiği uyku esnasında meydana gelen rüya ise daha çok hızlı göz hareketleri (REM)
adı verilen ara evrelerde görülür. Uyku ve rüyanın vücudun dinlenmesi, duyguların
ve mizacın düzenlenmesi, bilinçaltının açığa çıkması gibi biyolojik, fizyolojik ve
psikolojik iĢlevleri vardır. (Çelebi, 2008: 308).
On dokuzuncu yüzyılda ve yirminci yüzyılın ilk yarısında, rüyalar psikolojik
ifadeler olarak kabul edildi. Bunların kiĢisel korkular, baskılar, tavırlar ve
gerçekleĢtirilemeyen ümitlerden kaynaklandığı söylendi. Bu tanımlara uymayan,
geleceği gören veya yaratıcı çözümler sunan rüyalar ise mantıksal çıkarsama veya
rastlantı eseri kabul edilerek bir kenara atıldı. GeçmiĢte rüyalara akılcı yaklaĢım
Yunanlı filozoflarla baĢladı. Eski çağlardan beri, aklın gizemi insanları ĢaĢırtmıĢ ve
günümüzde pek çok anatomik ve fizyolojik buluĢtan sonra bile Shakespeare‟in
“Rüyalar neden yapılmıĢtır?” sorusu hala cevaplanmamıĢtır. Filozoflar görme,
duyma, dokunma, koku ve tat alma duyularımızın bizi zaman zaman aldattığına,
rüyalarımızın bu aldatmacayı bize açıklamaya çalıĢtığına inanırlardı. Platon ise, bize
idea kelimesini verdi. Ġdea, onun gerçek olarak kabul ettiği, aklın belli özellikleri ve
özüydü. Bunlar arasında güzellik, gerçek, inanç, ümit ve diğer tüm soyut düĢünceleri
saydı ve ona göre rüyalarımızı dolduranlar bu soyut düĢüncelerdi. Platon'un öğrencisi
Aristoteles‟in yaklaĢımı farklı idi. Bedende besinsel, duygusal ve akılsal üç değiĢik

40
unsurdan oluĢan bir ruh bulunduğuna inanırdı. Besinsel ruh, vücudu canlı tutar;
duygusal ruh, hisseder ve algılar, hafızanın temelidir; akılsal ruh düĢünür, yargılar ve
muhakeme eder. Bu üçü birleĢerek aklı oluĢtururlar. (Dee, 1997: 47-48).
Bilimsel olarak XIX. yüzyılın sonlarına doğru rüya konusunda ayrıntılı
incelemeler yapılmaya baĢlanmıĢtır. Bu konuda ilk araĢtırma, Alfred Maury
tarafından yapılmıĢtır. XX. yüzyılda ise psikoloji ve fizyoloji bilim dallarının
araĢtırmacıları tarafından sürdürülmüĢtür. Bu konuda akla ilk gelen isim Freud‟dur.
Freud‟dan sonra, Alfred Adler aĢağılık duygusuna dikkat çekmiĢ ve rüyaların
geçmiĢten çok geleceğin planlanmasına yardımcı olma iĢlemini üstlendiğini ileri
sürmüĢ; Ġsviçreli Carl Jung ise toplumsal Ģuuraltının etkilerine dayanarak simgelerin
kiĢi için özel bir anlam taĢıdığını vurgulamıĢtır. (Malakçı, 2009: 50).
Avusturyalı doktor ve düĢünür Sigmund Freud (1856-1939), ruhla bilincin
ayrı Ģeyler olduğunu ve bunların birbirine indirgenemeyeceğini ileri sürerek
Psikiyatri denilen Ruh hekimliğini kurmuĢtur. Freud‟un bu buluĢuyla Hekimlik
biliminin bu dalı, felsefeyle bağlanmıĢtır. Çünkü eski bir felsefe sorunu olan ruhun
sınırları sorunu yepyeni bir açıdan ortaya atılmıĢtır. Bilinçsiz ruh düĢüncesi, bilinçle
ruhu aynı Ģey sayan öğretilere karĢı yeniden ele alınmıĢ ve nevroz hastalarının
iyileĢtirilmesinde temel yapılmıĢtır. Freud‟a göre nevroz adı verilen hastalık bir
bilinç hastalığı değil, bir ruh hastalığıdır ve bilincin denetinden kaçan ruhtan
doğmaktadır. Her nevroz erginin yaĢamıyla uyuĢmayan bir çocukluğa dönüĢ olayıdır.
Dönülmek istenilen çocukluk unutulmuĢtur. Doktorun yapacağı Ģey bu unutulan
çocukluğun hatırlanmasını sağlamaktır. Hasta bu unutulanı hatırlayınca bilinç olaya
el koyacak, yön verecek ve nevrotik durum da böylece iyileĢmiĢ olacak.
(Hançerlioğlu, : 133).
“Freud‟un psikanalize yönelmesinin en temel nedeni bu yöntemi bulmadan
önce histeri hastalığı konusunda yapmıĢ olduğu araĢtırmalardır. Histerinin sinir
sisteminde biyolojik bir sebebinin olmadığını gören Freud bunun zihinsel kaynaklı
bir rahatsızlık olabileceğine karar verdi. Freud‟un öğrencilik yıllarında Viyana‟da
histeri tedavisinde ünlü bir nörolog olan Josef Breuer ile yapmıĢ olduğu araĢtırmalar
sonucunda bu rahatsızlığın zihinsel kaynağının geçmiĢte yaĢanan tecrübeler
olabileceğini düĢündü. Breuer ve Freud birçok hasta ve vaka üzerinde çalıĢtılar.
Ancak bu kuramın temelinin atılmasını sağlayan hasta Anna O. vakası idi. Josef

41
Breuer, 1880-1882 yıllarında daha sonra Anna O. takma ismini alacak Bertha
Pappenheim isimli bir kadını tedavi etti. Kadında birçok histerik semptom mevcuttu.
Sinirsel öksürük, boĢluğa dalma, iĢtahsızlık, felç, duyu yitimi, çift kimlik ve
konuĢma düzensizliği bunlardan bazılarıydı. Anna O.‟nun hatıraları, ağır hasta olan
babasının bakımını üstlendiği zamanlardaki aĢırı duygusal tecrübelerle ilgiliydi.
Kolundaki felç, babasının yatağında halüsinasyon halinde büyük siyah bir yılan
gördüğünde gerçekleĢmiĢti. Eliyle yılanı yataktan atmaya çalıĢmıĢ fakat
baĢaramamıĢtı. Bertha hipnoza meyilli birisiydi. Hatıraları aĢırı derecede duygu
yüklüydü. GeçmiĢ tecrübelerini hipnozla hatırlamak onu rahatlatıyor ve bir gerilim
boĢalması yaĢıyordu. Breuer, bu gerilim boĢalmasını ilk defa Aristo tarafından
kullanılan bir terim olan “catharsis” ile ifade etti ve bu metodu, “konuĢan tedavi”
veya “baca temizleme” tâbiriyle tanımladı. Freud, Anna O.‟yu sonra tek baĢına
tedavi etmeye baĢladı. Artık Anna O. Psikanalizin ilk ve belki de en önemli vakası
olmuĢtu. Anna‟nın durumu, psikanalitik tedavi yönteminin ana unsuru olan “serbest
çağrıĢım- free association” tekniğinin ortaya çıkmasını sağladı. Bu hastadan
hareketle Freud, henüz bilinçaltı kavramını oluĢturmadan insan bilincinde gizli kalan
güçlü bir zihinsel sürecin olabileceğini düĢündü ve psikanalize temel teĢkil edecek
iki önemli prensip belirledi. Birincisi, çatıĢan bir duygunun bastırılması rahatsızlık
doğurur. Ġkincisi ise zihinsel enerji kullanılması gereken yerde kullanılmayınca
rahatsızlığa dönüĢür. Bütün bunların yanında Freud, bastırılarak nevroza sebep olan
rahatsızlığın kaynağının sıradan bir duygusal tecrübe olmadığı, cinsel bir duygu
olduğu gibi çok yeni bir fikir ortaya attı.” (Köse, : 29-32).
Freud‟a göre, kapsamı daha geniĢ olan üreme organlarıyla iliĢkisiz bir hayli
etkinliği de içeren cinsel yaĢam, buluğla baĢlamayıp doğumdan kısa süre sonra açık
seçik dıĢavurumlarla etkin duruma geçer. Cinsel istekler yönelten ilk organ, daha
doğumdan baĢlayarak, emme eyleminde beslenme amacının yanında haz elde etmeye
yönelik bir doyum gereksinimi kendini erkenden açığa vurur. Ġkinci olarak diĢlerin
çıkmasıyla saldırgan eylemlere meyil baĢlar ve bunu, ileride belirlenen cinsel
yaĢamın öncüsü olacak penis evresi izler. Bu düzenli tırmanıĢ sonunda yaklaĢık beĢ
yaĢına gelinir. BeĢ yaĢın sonunda bir unutma dönemi baĢlar ve pek çok Ģey unutulur.
Uyuklama dönemi diye nitelenen bu dönem buluğla birlikte geride bırakılır. (Freud,
2012b: 85-88).

42
Freud‟a göre, penis evresinden sonra erkek çocuğun annesine olan sevgisi
daha da artar ve babasını rakip olarak görmeye baĢlar. Bu duruma Oedipus
Kompleksi denir. Oedipus, babasını öldürüp annesiyle evlenen, Yunan mitolojisinin
belli baĢlı isimlerinden biridir. Fakat çocuk, babasının karĢısında fazla Ģansının
olmadığını ve babası tarafından ceza olarak erkeklik organının kesileceğini düĢünür.
Mecburen Oedipus kompleksini bastırır ve içine atar. Kız çocuğu ise kendisinde
penis olmaması durumunu bir eksiklik olarak görür ve bunun sorumlusu olarak da
annesini bilmektedir. Bu eksiklikten dolayı babasıyla daha yakından özdeĢleĢerek bir
erkeğimsi-kadın halini almaya baĢlamaktadır. Bu özdeĢleĢmenin gücü ve baĢarısı,
süper egonun meydana getirilmesini etkileyecektir. (Hall, 2010: 126-129).
Freud, id-ego-süper ego üçgeninden oluĢan kiĢilik teorisiyle asıl Ģöhretine
1920‟lerden sonra kavuĢtu. Buna göre kiĢilik bu üç gücün karĢılıklı etkileĢimiyle
oluĢur. Ġd biyolojik istekler içeren ham dürtülerle, arzularla doludur. Bu arzulardan
en güçlüsü cinsel (libido) olanıdır. Ġdin karĢısında dıĢ dünyanın, ailenin, toplumun,
kültürün ölçülerini dikkate alan ve zamanla özümsenen süperego vardır ve bu iki güç
devamlı çatıĢma halindedir. Ego ise çatıĢma halinde olan bu iki güç arasında dengeyi
sağlayan uzlaĢtırıcı görevi görür. Freud‟a göre nevroz (saplantılar, fobiler) egonun
içgüdüsel dürtüleri id bölgesine hapsetmesinden kaynaklanır. (Köse, : 33-35).
Freud, “herkesin hipnoza sokulamayacağı” savıyla hipnozu kabul etmemiĢ,
serbest çağrıĢımı kullanmıĢtı. Serbest çağrıĢımda hastanın serbestçe söylediği her
söz, hastanın bilinçaltına bastırdığı malzemenin belirtisi olarak görülür ve terapist
tarafından bu malzeme yorumlanarak hastaya içgörü kazandırılır, ego bütünlüğü
oluĢturulmaya çalıĢılır. Hastanın bilinçaltındaki malzemesinin ortaya çıkarılmasında
terapistin rolü nötrdür. Bu süreç içinde hasta, zaman zaman terapistiyle duygusal
iliĢkiye girer ve kendi duygularını terapistine aktarır. Buna “transferans” denir.
Bilinçaltındaki malzeme ortaya çıktığında ego rahatlar ve libido enerjisinin olumlu
davranıĢlar için kullanılma olanağı doğar. Bu malzemenin ortaya çıkması kiĢinin
kendini tahrip edici eğilimini ortadan kaldırmıĢ olur. Ego bu bastırılmıĢ malzemeyle
baĢ edebilmek için uyum düzeylerini geliĢtirir. Psikanalizde rüyaların analizi yapılır.
Freud'a göre rüyalar: “insan ruhuna giden kral yoludur.” Rüyalar aracılığıyla,
engellenmiĢ ve tatmin olmamıĢ arzular tatmin yolu bulur. (Bu birincil proses olarak
adlandırılır.) Böylece id‟in arzuları herhangi bir kiĢiye zarar vermeden, beden

43
pasifken tatmin edilmiĢ, birikmiĢ olan enerji sarf edilmiĢ olur. Rüyalarda görülen
nesneler bir takım olayların ve içgüdülerin birer sembolü olarak görülürler. Örneğin;
yılan, balık gibi nesneler penisin; oyuk, çukur nesneler vajinanın sembolü olarak
yorumlanırlar. (Sarı, 2008: 17).
Freud‟a göre, genç bilim, rüyalardan daha özgün, daha dikkat çekici hiçbir
öğreti vermemiĢtir. Ayrıca bu anlamda hiçbir öğreti onunla kıyaslanamaz. O halk
inanıĢları ve gizemcilik ülkesinde ele geçirilen bilinmeyen bir torak parçasıdır.
(Freud, 2010: 15).
Rüya, bir sanat eseri gibidir, dıĢarıdan apaçık göründüğü halde, kendisini
hiçbir zaman açıklamaz ve hiçbir zaman açık bir anlam taĢımaz. Rüya, hiçbir zaman
Ģunu yapmalısın ya da hakikat budur demez. Rüya, sadece tabiatın bir bitkiyi
yetiĢtirdiği gibi bize bir imge sunar; sonuç çıkarmayı ise bize bırakır. Freud, rüya
görene sorular sorarak gördüğü rüyanın kaynağına inebilmektedir. Serbest çağrıĢım
metodunda rüyalarda görünüĢte bağlantısız, saçma gibi görülen karmaĢık hayaller
hep Ģuur dıĢının maskeli görünüĢünden ibarettir. Ona göre bütün mesele, bunları
tefsir edebilmektir. (Akot, 2010: 224).
Freud, kullandığı serbest çağrıĢım (Free Association) metodunda kiĢiden rüya
ile ilgili aklına ilk gelen Ģeyleri söylemesini istemektedir. KiĢinin söylediği spontane
ifadeler ıĢığında rüya anlamlandırılmaya çalıĢılmaktadır. Rüyadan sonra söylenen
spontane ifadeler ıĢığında Freud, rüyanın oluĢumuna neden olan kompleksi
keĢfetmeyi amaçlamıĢtır. KiĢilikteki komplekslerin varlığını ortaya koyma temelinde
iĢleyen serbest çağrıĢım metodu kiĢiye rüyanın anlamlı bir Ģeyler sunup
sunmadığıyla hiç ilgilenmemektedir. (Evginer, 2010: 88).
Psikanalizin bilinçaltının derinliklerine giden yoldaki en önemli aracı, ego
tarafından bastırılan id bölgesinde neler olup bittiğini anlamanın en önemli
yöntemlerinden birisi rüyaların yorumuydu. Uykudayken egonun bastıran karĢı çıkan
gücü aktif olmadığı için bastırılan arzular rüyalarla ortaya çıkabilirdi. Ancak ego
uyku esnasında az da olsa etkisini sürdürebilirdi. Böyle bir durumda da arzu bilince
aynen çıkamıyor ve bilinç eĢiğinde değiĢikliğe uğruyordu ve yorumlanmaya
gereksinim duyuluyordu. (Köse, : 36).
Freud, rüyaların oluĢum sürecinde ruhun etkisinin olmadığını düĢünmektedir.
Ayrıca Freud ve onun gibi düĢünenler rüyanın ruhsal olmasını pek rasyonel

44
bulmadıklarından ötürü, gelecekten haber veren rüyalara karĢı Ģüpheci ve ihtiyatlı bir
tavır ile onu ne tamamen reddediyor ne de tamamen kabul ediyorlar. (Akot, 2010:
222-223).
Freud‟da rüyaların ilk planda göze çarpan (manifest) anlamlarının dıĢında, bir
de gizli (latent) anlamları vardır. Freud‟cu rüya yorumu, rüyaların bu çift yönlü
iliĢkisini araĢtırır. Rüyanın gizli anlamı, “rüya sansürcüsü” tarafından çeĢitli metotlar
ile örtülür ve rüya kiĢiye bu sansürlü haliyle sunulur. Freud‟a göre, rüya görürken
gün boyunca yaĢanan ve ilk bakıĢta önemsiz gibi görünen olaylardan bir tanesi rüya
bilinci tarafından seçilir. Bu seçim, çocuklukta yaĢanmıĢ ve bilinçdıĢına itilmiĢ bir
duygu ile ilintilidir. Böylece rüyanın bir ayağı bugünde, bir ayağı da çocukluktadır.
(Merter, 2012: 313). Freud‟a göre rüyanın görülen ya da açık içeriği onun örtülü ya
da gizli içeriğinden farklıdır ve rüyayı yorumlamak demek, örtülü olan temel içeriğe
ulaĢmak demektir. (Yücesoy, 2001: 140).
Freud, rüyanın bilgi vermeyi değil, hazzı hedeflemesi ölçüsünde, rüyayı
anlamaya çalıĢmanın doğaya karĢı bir giriĢim oluĢturduğu görüĢündedir. Bu açıdan
Freud, uyanıklık yaĢamında izin verilmeyen doyumu elde edecek biçimde sansürden
kaçmaya yönelik temel hedefte yoğunlaĢtırır. Rüya dili aracılığıyla; kılık değiĢtirme
iĢlevinin incelenmesinde, her Ģeyin Ģüpheli bir dürtü doyumunun sansürden
kaçabilmesi için, örgütlenmiĢ gibi göründüğünü vurgular. Rüyaların çoğunluğunda
ortak olan, uyanınca çarçabuk unutulma, silinme özelliğinin de buna bağlı olduğunu
düĢünür. Unutma, uyanıklıktaki sansürden kaçma amacının belirtisidir. Bir rüyanın
unutulmaması rüyanın normal iĢlevinin gerçekten ihlal edilmesidir ve bu istisna
kâbusta doruk noktasına varır. Kâbus rüya ekonomisinin bir tür baĢarısızlığının, iĢin
içindeki travmatik yükün fazlalığını taĢıyamamasının iĢaretidir. (Malakçı, 2009: 52).
Önceleri Freud‟cu iken sonradan 1912‟de Bireysel Psikoloji ekolünü kuran,
tanınmıĢ Alman psikoloğu Alfred Adler‟e (1870-1937) göre rüya, herhangi bir
durum karĢısında oluĢturularak vaziyet alıĢın bir ön provasıdır. Ayrıca rüya, düĢünce
sürecinin bir parçasıdır ve bireyin yaĢam tarzıyla uygunluk gösterir. Onun rüya
yorum teorisi, insanın sürekli olarak kendini geleceğe hazırladığı anlayıĢından
kaynaklanır. Rüyalar, rüya görenin “burada ve Ģimdi” olan yaĢama bakıĢıyla
gelecekteki amaçları ve onlara ulaĢma planlarının birleĢimidir. (Apaydın, 1997: 266-
267).

45
Adler, Freud‟un aksine cinsiyetin rolünü azaltıp Ego‟nun rolünü arttırmıĢtır.
Ona göre, bütün rüyaların temelinde hayata karsı takınılmıĢ olan genel bir tavır
mevcuttur. Uyku anında insan düĢüncesini iĢgal eden rüya, dün ile yarın arasındaki
bir köprüden baĢka bir Ģey değildir. Adler, “Bir insanın rüyalarından o insanın
karakteri ile ilgili sonuçlar çıkarabilmek için, bu sonuçların bireyin baĢka ayırt edici
nitelikleriyle desteklenmesi ve rüyalarla ilgili yorumumuzu bunlarla doğrulamamız
gerekmektedir” der. (Adler, 2007: 94). Adler, rüyaların çok azını anlamanın mümkün
olduğunu, o rüyanın kiĢi üzerinde belli bir izlenim bıraktıktan sonra çabucak
unutulacağını söyler ve rüya tâbirinde usta olmayan bir kiĢinin onun arkasında
gizlenen Ģeyi, kolayca anlamasının mümkün olmadığını belirtir. Rüyaları, bir ferdin
faaliyet ve davranıĢ kalıbının sembolik ve mecazi bir yankısı olarak görür. (Adler,
2007: 102).
Adler‟e göre rüya, bir heyecanı Ģiddetlendirmeye veya belli bir durumun
çözümlenebilmesi için gerekli olan sevki yaratmaya çok uygundur. Rüyayı gören
Ģahsın aradaki bağlantıyı anlamıĢ olması hiçbir Ģeyi, değiĢtirmez. Gereken materyali
ve bir itici kuvveti bulması yeterlidir. Rüya, o sahsın davranıĢ kalıbını dile getirdiği
için düĢünce sürecinin nasıl gerçekleĢtiğini ortaya koyacağından bir psikiyatrist, o
sahsın tabiatı ile ilgili sonuçlar çıkarabilir. Adler‟e göre rüyalarda kudret dürtüsü,
yani iktidar isteği esastır ve geleceğe yöneliktir. Rüyalar, kiĢilerin hayat
problemlerinden birine çözüm yolu aradığı gibi bu problemleri ne Ģekilde ele
aldıklarını da gösterir. Sosyal duygu ve güçlü olmak için gösterilen çaba rüyalarda
açık bir Ģekilde ortaya çıkar. (Akot, 2005: 89).
Carl Gustav Jung, rüya hakkındaki görüĢlerini ilk kez 1931‟de, Dresden‟de
bilimsel bir toplantıda “Rüya Analizinin Pratik Kullanımı” adındaki raporuyla
açıkladı. Ona göre eğer bir kimse nörozların etiyolojisinde bilinç ötesinin önemli bir
rol oynadığına inanıyorsa, bilinç ötesinin direkt ifadesi olan rüyalara önem vermek
zorundadır. Yok, eğer bilinç ötesine ve onun önemine inanmıyorsa rüya analizine de
önem vermeyebilir. Jung, rüya ile bilinçaltındaki komplekslerle bireyin ne yaptığını
ve komplekslere karĢı bireyin kendisini nasıl hazırladığını bilmek istemektedir. Ona
göre rüya bireye o kompleksten kurtulmasının yolunu gösteren bir mesaj
vermektedir. Bu anlamda rüyadaki imaj ve sembollerin birey için ifade ettiği özel
anlam üzerinde yoğunlaĢarak, rüyanın yorumunun bizzat rüyada gizli olduğundan

46
hareket etmektedir. Rüyanın baĢka yerlerde olabilecek paralel anlamlarını ve
motiflerini aramaktadır. Rüyasal motifleri ve imajları zengince anlamlandırmak için
her türlü sembol, efsane ve mitten yararlanmaktadır. (Ersevim, 2012: 538-544).
Jung, açıklanamayan psiĢik fenomenleri incelerken, onların ruhsal ıztıraplarla
iliĢkisini de göz önüne almıĢ yani daha baĢlangıçta Freud‟un yaklaĢımından farklı bir
yol izlemiĢtir ve yeni bir teori ortaya atmıĢtır: Kollektif Ģuur altı teorisi. Jung‟a göre
Ģuur altı, sadece içinde kiĢisel tecrübelerin olduğu, baskı altına alınan belli belirsiz
bir yer değildir; orası ayrıca dünya hafızasının bir bölümüne, yaĢamaya devam
imkânını sunma görevini de yüklenmektedir. ġuur altı, dünya hafızasına ait çeĢitli
sembollerin, onların ihtiyaçlarına uygun olarak bizim varlığımızda da ortaya
çıkmasına hizmet etmektedir. (Yücesoy, 2001: 150).
Jung‟a göre rüya, aklın idraki içinde psikoloji ile izah edilemez. O‟na göre
rüya, Ģuurlu hedef seçme, maksat, istek ve arzudan müstakil olarak belirli bir
fonksiyon görmektedir. Ġstek dıĢı bir olaydır; tabiî olan her Ģey gibi. Jung, “Sürekli
rüya görmemiz çok muhtemeldir, ancak uyanıkken aklımız çok gürültü yaptığı için
bu rüyaları duyamıyor olabiliriz. Devamlı kayıt tutmayı baĢarabilseydik bütünün
kesin bir yöne uzandığını görebilecektik” demektedir. (Günay, 2011: 125).
Jung‟a göre rüya, bilinmeyen sestir, bir elçidir. Yine ona göre rüya, doğal ve
normal psiĢik bir olgudur. Rüya, bilinçdıĢı gerçeğin, kendiliğinden, kendine özgü ve
sembolik tablosudur. Freud‟un sandığı gibi bir belirti veya kılık değiĢtirme değildir.
Rüya, nesnel veya öznel yorum düzeylerine sahiptir. Nesnel düzeyde rüya, çevredeki
gerçek insan iliĢkileri ağına göre, öznel düzeyde ise, figürlerin rüyayı görenin
kiĢiliğinin belli yanlarını temsil etme ihtimaline göre yorumlanır. Jung‟un rüyaya
getirdiği bu özgünlükte, rüya sahibi ile doğrudan iliĢkisi olmayan kolektif
bilinçdıĢına ait rüyaların da olabileceğini, buradaki sembollerin eski atalarımızın,
yaĢantılarına, tarihe ve mitolojiye uzanabileceğini, söylemesidir. Uslar da benzer
Ģeyleri dile getirmektedir. (Apaydın, 1997: 266).
Erich Fromm rüyaları tıpkı masallar ve mitoslar gibi semboller dili olarak
niteler ve bunun unutulan bir dil olduğunu belirtir. Fromm‟a göre insanlık tarihinin
en eski eserlerinden olan mitoslarla günlük yaĢantının ürünleri olan rüyalar birbiriyle
ĢaĢırtıcı benzerlik göstermektedir. Günümüz insanı onlara gereken değeri vermeyi ve
onları bir tecrübe hazinesi olarak görmeyi unutmuĢtur ve bu sebeple onların dilinden

47
anlamamaktadır. Alman ekolu psikologlarının çoğu Freud‟un yaklaĢımını hatalı
bulmaktadır. Munich Kliniği hekimlerinden Bumke, “Psikanaliz ölmüĢtür, mersiyesi
bile okunmuĢtur” demektedir. (Çelebi, 2008: 308).
Fromm‟a göre, Freud‟un kuramının en yaratıcı ve temel baĢarısı bilinç dıĢı
kuramını ortaya koymasıydı. Bu, Freud‟un kendisinin de gözlemlediği gibi,
Copornicus ve Darwin‟in (Fromm, buna Marx‟ı da ekler) çalıĢmalarının bir
devamıydı. Onlar bu gezegenin evrendeki, insanın da doğa ve toplumdaki yeriyle
ilgili olarak insanoğlunun genel yanılsamalarına saldırmıĢlardı ki, dokunulmadan
bırakılmıĢ bu son kaleye de –insan bilincinin ruhsal yaĢantı için en temel veri olarak
ele alınmasına da- Freud saldırdı. (Fromm, 2005: 14).
Freud ve psikanaliz, Freud'cu olsun veya olmasın, Batı dünyasının düĢünce
yapısını, hayata ve insana bakıĢ tarzını derinden etkilemiĢtir. Bu etki sadece Batı
medeniyeti ile sınırlı kalmamıĢtır. Özellikle Hollywood film endüstrisi ve televizyon
vasıtasıyla bütün dünyaya yayılması söz konusudur. Freud‟un öne sürdüğü gibi
doğuĢtan fıtrî yetersizlik taĢıdığına (penis kıskançlığı!) inanmıĢ veya inandırılmıĢ
zavallı bir kadın, bilmeden bir ömür boyu bu yetersizliği aĢmaya çabalayacaktır. Fıtrî
(ilk yaratılıĢ) yapısına uymayacak bir Ģekilde, maddi güç, etkinlik, mevki ve iktidar
peĢinde aĢırı derecede koĢarsa kadın, farkına varmaksızın “erkekleĢmeye”, bir tür
erkek karikatürü olmaya baĢlar. Asli güzelliklerini, yani bilgeliğini, yaratıcılığını,
sezgiselliğini ve merhametini bu erkeksi varoluĢ tarzıyla yitirdiği için, asli
yapısından giderek uzaklaĢır ve bilmeden aslına ihanet etmiĢ olur. Böylece Batı
dünyasında ve ABD'de gittikçe artan oranlarda izlediğimiz, “emansipe” olmuĢ
“erkek kadınlar” meydana çıkar. Bu “erkek kadın” her alanda erkeği aĢmaya
çalıĢarak penissiz olma kompleksini, erkek dünyasındaki erkeksi baĢarılarıyla telafi
etme arayıĢındadır. Bu kadınlar için kadın-erkek iliĢkisi zoraki bir “dürtü tatmini”
sürecine dönüĢmüĢtür. Kadın, kendi özüne ihanet ettiği için hem kendinden hem de
erkeklerden nefret etmektedir. Uzun ve istikrarlı iliĢkiler sıkıcı, kısıtlayıcı, bunaltıcı
gelir. Giderek erkekleĢen bu “değersiz kadın”, değerli olma çabalarını bir baĢka
yönde sürdürerek kendini teĢhir etmeye baĢlar. DoğuĢtan gelen (Freud'a göre)
“yetersizliği” ile kadın, değer kazanabilmek için, diĢiliğini aĢırı derecede sergilemeli,
erkeklerin dünyasında bedeninin mahrem yerlerini görüntü olarak sunarak Ģerefini
kurtarmaya çalıĢmalıdır. Esasen burada da insani değerler açısından trajik bir süreç

48
yaĢanır. Batı dünyasının sözde özgür, çağdaĢ kadını; farkına varmadan, değerli
olayım derken cinsel nesne haline dönüĢür; kendi bedenini erkek dünyasında pazarlar
hâle gelir. Belki de en kötüsü, nefsini karartma pahasına, “Can”ından uzaklaĢıp
kendine yabancılaĢır. (Merter, 2012: 22-23).

ĠSLÂMÎ EDEBĠYATLARDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ

Sözlükte “bir kenarından diğer kenarına geçmek; rüyayı yorumlamak”


anlamlarındaki “abr” kökünden türeyen “ta„bîr” ifadesi ıstılahta, uyku esnasında
görülen hayalî Ģekillerin enfüsî ve âfâkî taraflarını ayırt edip bir karine ile onların
ötesindeki hakikate, vakaya mutabık olana geçmektir. (ġahinoğlu, 1997: 602).
Rüyalarda görülen Ģeylerin neleri sembolize ettiğini açıklayan ilme tâbir (ilm-i ta„bîr,
ilm-i ta„bîr-i rü„yâ), rüyaları yorumlayanlara ise muabbir denir. (Mutçalı, t.s.: 546-
547). Bu konuda kaleme alınan eserlere de ta2bîrnâme, ta2bîrât-ı vukûât, ta„bîrât-ı
rü„yâ, rü„yâ-nâme, vâkıa-nâme, segir-nâme, guzârişnâme gibi isimler verilir. Tâbir
ilmi, önceden tedbir alma ya da müjdeleme bakımından dünya ve âhiret için muteber
olan dînî ilimlerden sayılmıĢtır. Tarihi Asurlular‟a (M.Ö. 5000) uzanan tâbirnâmeler
eski Mısır, Hindistan ve Yunan medeniyetlerinde de mevcuttur. Ġbn Haldûn‟un
Mukaddime, TaĢköprizâde‟nin Mevzûâtü‟l-ulûm ve Kâtib Çelebi‟nin KeĢfü‟z-zunûn
adlı eserlerinde tâbir ilmi ve literatürü geniĢ yer tutar. Kâtib Çelebi KeĢfü‟z-zunûn‟da
Aristoteles (M.Ö. 384-322), Eflâtun (M.Ö. 427-347), Öklid (M.Ö. 330-275),
Batlamyus (M.S. II. yüzyıl) ve Câlînûs (Galen) (ö. M.S. 200) gibi Ģahsiyetlere ait
rüyalardan ve tâbirlerinden söz eden eserleri kaydetmiĢtir. (Gökyay ve CoĢkun,
2010: 331).
Ġslam kültüründe rüyanın bu denli merkezi bir konumu olduğu göz önüne
alındığında, Müslümanların erken zamanlardan beri rüya tâbirine ilgi duydukları
anlaĢılmaktadır. Yalnızca Peygamberin (s.a.v.) kendisi değil ilk halife Ebû Bekir ve
onun kızı Esma da rüya tâbiri konusunda tecrübeliydi. Güvenilir tarihsel kaynaklar,
Ġbnü‟l-Müseyyeb‟den (ö. 713) ve Ġbn Kuteybe‟den bahsederler. Cafer-i Sâdık, önde
gelen rüya tâbircilerinden birisi olarak bilinmektedir. Fakat rüya tâbiri denince akla
gelen en büyük isim 728 yılında vefat eden Ġbn Sîrîn‟dir. Ġbn Sîrîn, rüya tâbirciliğinin
ilk örneğidir. IX. ve X. yüzyılda, çoğu günümüze ulaĢmamıĢ birçok tâbirname
yazılmıĢtır. Bu eserler içinde Ebu Ġshak Ġbrahim Kirmânî‟nin eserleri ile Ebu Sad

49
Dinaverî‟nin (ö. 1009) “el-Kâdirî fi‟t-ta2bîr adlı eseri özel bir öneme sahiptir.
Dinaverî, bugüne kadar baskısı yapılmamıĢ olan bu eserinde, el-Hallal isimli eski bir
yazarın, bugün kayıp olan, 7500 rüya tâbircisinden söz ettiği eserinden yüz tanesini
seçmiĢ ve bunlar hakkında bilgi vermiĢtir. Bu yüz kiĢi arasında, Hz. Yûsuf (a.s.)
baĢta olmak üzere altı Peygamber, Ebu Bekir baĢta olmak üzere on üç sahabi, on iki
tabiin, on fakih, dokuz zahit, sekiz rüya kitabı yazarı, altı filozof, beĢ hekim, üç
Yahudi, üç Hıristiyan, altı ZerdüĢt, yedi Arap, beĢ Ģeytanî yaratık, üç büyücü, dört
fizyonomist bulunmaktadır. Ġbnü‟l-Verdî‟nin “Elfiyye” adlı eseri, El-Cezirî‟nin
kaleme aldığı eser, Ebu‟l Fazl Hüseyin Tiflisî‟nin “K<milü‟t-Ta2b4r” adlı eseri,
Fettahî‟nin eseri, Ġbn ġahin Zâhirî‟nin “ĠĢar<t f4 ilmü‟l-2ib<r<t” (Tâbir Ġlminde
ĠĢaretler) isimli eseri, Abdulganî en-Nablusî‟nin “Te2s4rü‟l-En<m f4 Ta2b4rü‟l-
Men<m”, Seyyid Süleyman el-Hüseyin‟nin “Kenzü‟l-Men<m” adlı eseri de önemli
eserler arasındadır. (Schimmel, 2005: 21-27).
Ġslam kültüründe rüya tâbirciliğinin, antik rüya tâbirciliğinin önemli
eserlerinden biri olan Artemidor‟un Oneirokritikon‟u Arapça‟ya tercüme
edilmesinden etkilenerek baĢladığı söylenebilir. Yahudi ve Hıristiyan kültüründe de
rüyanın önemine dikkat çekilmiĢ ve birçok rüya tâbircisi yetiĢmiĢtir. Ġslam dininde
de rüya tâbirine büyük önem verildiği Kur‟ân-ı Kerîm‟de ve hadislerde yer alan
bilgilerden anlaĢılmaktadır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de Hz. Yûsuf‟a rüya yorumu öğretilmiĢ
(Yûsuf 12/6,21) Hz. Ġbrahim ile Yakûp ve Yûsuf‟un gördükleri rüyaları tâbir edip
ona göre hareket ettikleri (Yûsuf 12/4-6; es-Saffat 37/102) belirtilmiĢ Hz. Yûsuf‟un
zindandayken iki gencin ve daha sonra Mısır kralının rüyalarını tâbir ediĢi de
Kur‟ân-ı Kerîm‟de haber verilmiĢtir. Resul-i Ekrem‟e ilk vahyin sâlih rüya Ģeklinde
gelmesi hadis kitaplarında rüya ve tâbirin yer almasına vesile olmuĢtur. (Çelebi,
2008: 307).
Ġslam kültüründe Hz. Yakûp ve Dânyâl‟ın muabbir oldukları kabul
edilmektedir. Abbâsî halifesi Mehdî-Billâh döneminde (775-785) her Ģeyi iyiye
yorma ve tâbircileri ödüllendirme bir gelenek haline gelmiĢtir. (Schimmel, 2005: 68).
Tarihin ilk çağlarıyla baĢlayıp günümüze kadar devam etmiĢ olan tâbir ilmi Ġslam
edebiyatında önemli bir yer edinmiĢtir. Ġslamî edebiyatta önemli bir yere sahip olan
bu tâbirnâme yazma geleneği Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında yerini almıĢtır.

50
Ġslam edebiyatında tâbirname yazma geleneği Türk, Arap ve Fars edebiyatında
tâbirnâme yazma geleneği baĢlıkları ile incelenecektir.

TÜRK EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ

Türk kültüründe rüya ve tâbir hem Ġslâmiyet‟ten önce hem de sonraki


dönemde büyük öneme sahip olmuĢtur. Uygur TüreyiĢ, Oğuz Kağan ve Dede Korkut
destanlarında rüya önemli bir unsur olarak yerini almıĢtır. Türk edebiyatındaki
tâbirnamelerin çoğu Arapça‟dan tercümedir. Ġbn Sîrîn, Cafer es-Sâdık‟ın
tâbirnameleri Türkçe‟ye ilk tercüme edilen tâbirnamelerdir. (A. Erdoğan, 1993: 3).
Özbekçe, BaĢkırtça ve diğer Orta Asya dillerinde tâbirnâmeler de kaleme alınmıĢtır.
(Schimmel, 2005: 27). Türk Edebiyatında önemli bir yere sahip olan tâbirnâmeler
baĢvuru kitabı olarak kullanıldıklarından sade bir dille kaleme alınan, söz varlığı ve
halk inançları bakımından zengin kaynaklar olarak değerlendirilir. Manzum
olanlarına rastlanmakla birlikte tâbirnâmelerin çoğunluğu mensur eserlerdir.
(Gökyay ve CoĢkun, 2010: 332).
Tâbirnâmeler, Türk Edebiyatına, Arapça ve Farsça‟dan tercüme Ģeklinde
XIV. yüzyılda bir tür olarak girmiĢtir. Türkçe‟ye tercüme edilen tâbirnâmelere kadar
rüya tâbiriyle ilgili herhangi bir Türkçe eser mevcut değildir. Kataloglara göre,
yazarı, müstensihi ve yazım tarihi belli olmayan, “MüĢkil GuĢâ” isimli eser, en eski
eserdir. Tarihi bilinen en eski eser ise, 1380 yılında yazıldığı tahmin edilen,
Muhammed b. Hasan b. Aliyyi‟l-Hüseyn tarafından yazılan “Kit<bu‟t-ta2b4r<t” isimli
eserdir. I. Murad zamanında yaĢayan müellif, eserinin ismini “Tuhfetü‟l-Mül5k”
koyup, Orhan oğlu Murad Bey‟e sunmuĢtur. Ondan sonra en eski eser, Ahmed-i Dâi
tarafından kaleme alınan, Germiyan sultanı Yakup adına Farsça‟dan Türkçe‟ye
tercüme edilen “Ta2b4rn<me-i Türk4” adlı eserdir. (Balaban, 2011: 8).
Türk Edebiyatında ilk uzun mesnevi olarak kabul edilen ve Ġslami dönemin
ilk Türkçe eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig‟de rüya olayına farklı yönlerden
oldukça geniĢ yer verilmiĢtir. Bu eserde rüyanın içeriği, rüya yorumları ve rüya
örnekleri manzum diyaloglar halinde anlatılır ve bunun bir ilim olduğu belirtilir.
Oğuz Kağan Destanında, Oğuz‟un yurdunu ikiye bölüp oğullarına teslim etmesi bir
rüya ile baĢlar. Eski Türk kavimlerinden Kırgızların Manas Destanında da, bir
kavmin oluĢmasında rüyaların oynadığı rolü görürüz. (Yücesoy, 2001: 90-92).

51
Timur, zafer müjdelerinin ilkini rüyasında alır. Sonra, rüyasında, Sirderya
Nehri‟nin Hocend yakınlarında yatağından taĢtığını görür, Timur bir sala binmiĢtir
ve baygın düĢer, uyandığında ise, kendini Semerkant'ın karĢısındaki nehir kıyısının
yakınlarında bulur. Timur bu rüyadan, geleceğinin Semerkant‟ta olduğu sonucunu
çıkarır. Daha sonra Semerkant‟ı baĢkenti yapar ve en görkemli yapılarla süsler.
Timur‟un tarih sahnesine çıkacağı, Kubilay‟ın ve Orta Asya‟daki bir beyin rüya-
larında önceden haber verilmiĢtir ve onun tüm yaĢamı, rüyalar yoluyla belirlenir.
Kadı Burhaneddin için de aynı Ģey geçerlidir. Onun siyasi kararlarını gördüğü
rüyalar yönlendirmektedir. Burhaneddin‟in rüyalarında sık sık derviĢler ortaya çıkar.
Gördüğü tedirgin edici rüyalardan birinde, moral vermek amacıyla olsa gerek,
kendisine, büyük veli Bâyezid-i Bistâmî‟nin sarığı armağan edilir; aynı zamanda
Peygamber görünür ve Ali ona kılıç kuĢandırır. (Schimmel, 2005: 324-325).
Uygur TüreyiĢ efsanesinde, Böğü Han bir gece uyurken rüyasında beyazlar
giyinmiĢ bir ihtiyar gördü, ihtiyar ona yaklaĢtı ve çam kozalağı büyüklüğünde bir
yeĢim taĢı vererek, “Eğer sen bu taĢı muhafaza edebilirsen, dünyanın dört köĢesi hep
senin buyruğun altına girecektir,” dedi. Böğü Han‟ın veziri de aynı gece aynı rüyayı
görmüĢtü. Şecere-i Terakime‟den naklen ToğurmuĢ isimli bir bey göğsünde bir ağaç
büyüyüp, yükseldiğini, dallarının yapraklarla dolduğunu rüyasında görür, sabah
rüyasında gördüklerini Miran, kâhine anlatır. Kâhin bunun çok iyi bir rüya oldu-
ğunu, kimseye anlatmamasını söyler. Yıllar sonra ToğrulmuĢ‟un oğlu Togrıl, han
olur. Türk Moğol devri yadigarı sayılan Ģu rivayet de rüyada görülen birtakım
sembollerin Allah emri olarak kabul ediliĢine örnek olarak verilebilir. Hitay
sülalesinin kurucusu olan imparator bir gece rüyasında, baĢında çiçek ve yaprak-
lardan yapılmıĢ bir çelenk taĢıyan bir tören alayına baĢkanlık eden bir Tanrı görür.
Üzerinde beyaz bir elbise ve bir altın kemer olan Tanrı peĢindeki garip 12 hayvanla
gökten yere indiğinde 12 hayvandan biri olan kara bir tavĢan töreni izleyen Hitay
imparatorunun göğsünden içeri girerek kaybolur. Bu sırada gökten inen Tanrı,
Ġmparatora chin sülalesinden gelecek elçiyi kabul etmesini söyler. Ġmparator ertesi
gece de aynı rüyayı görünce, bir ġamana rüyayı tâbir ettirir. ġaman imparatora
Tanrı‟nın emriyle Chin sülalesine yardım etmesini söyler. Ġmparator da daha sonra
gelen yardım çağrısını kabul eder. (Günay, 2011: 121-122).

52
Altı asır üç kıtada hüküm sürecek olan bir imparatorluğun müjdesi, Osman
Bey‟in rüyasıyla haber verilmiĢti. III. Murad‟ın Ģehzadeyken Manisa‟da gördüğü bir
rüya, ġüca Dede‟nin (ö. 1582) tâbiriyle onun cülusunu haber vermiĢti. Bunun
üzerine III Murad, rüyalarıyla olan yakın iliĢkisini ömür boyu sürdürmüĢ,
gördüklerini ġeyh ġüca‟ya ve sonrasında ġeyh Mahmud Hüdaî‟ye yazılı olarak
iletmiĢ ve bunlar, bir kitapta derlenmiĢtir. (Kafadar, 1994: 33-34).
Halvetîlikte rüyaya büyük önem verilir. Bu türden tâbirnâmeler arasında
rüya günlükleri ve gördükleri rüyaları mektupla şeyhlerine bildiren dervişlerin
aldıkları cevaplardan meydana gelenleri vardır. (Gökyay ve Coşkun, 2010: 332).
Asiye Hatun‟un pîrine yazdığı mektuplar, onun, rüyalar yoluyla sülûkuna ilişkin bu
tür bir günlük oluşturmaktadır. (Schimmel, 2005: 30). Rüyaların günlük hayatla
ilgisi, Aşçı İbrahim Dede‟nin XIX. Yüzyıla ait Aşçı “İbrahim Dede‟nin Hatıraları”
adlı eserinden öğrenilmektedir. (Gökyay ve Coşkun, 2010: 332).

ARAP EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ

Ġslamiyet öncesi devirde, ġıkk, Satih gibi kâhinler, kafiyeli rüya tâbirleri
yapıyorlardı. Kullandıkları teknikler, Ġslam‟daki kehanet sanatında da benimsenmiĢti.
(Schimmel, 2005: 21).
Peygamber Efendimize (s.a.v.) vahiy, ilk altı ay boyunca sâdık rüya Ģeklinde
gelmiĢ ve bu süreçte gördüğü rüyalar gördüğü Ģekliyle aynen vukû bulmuĢtur. Bu
durum da sâdık rüyalara verilecek önemin bir göstergesiydi. Çünkü uğruna kâinatın
yaratıldığı, hâtemü‟l-enbiya olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), rüyayı bizzat tasdik
etmiĢti. “Ümmete, nübüvvetten sonra sadece mübeĢĢirât kalmıĢtır”. Ashâb:
MübeĢĢirât nedir? diye sorunca, Resûl-i Ekrem: “ Sâlih rüyadır” buyurdu. (Sofuoğlu,
XV, 1989: 6863). Sâlih bir kiĢi (veya sâliha bir kadın) tarafından görülen güzel rüya,
peygamberliğin kırk altı cüz‟ünden bir cüz'‟üdür. (Sofuoğlu, XV, 1989: 6859). hadis-
i Ģeriflerinde de rüyanın ne kadar ehemmiyet arz ettiği ve rüyaya verilmesi gereken
önem vurgulanmıĢtır.
Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, bilsin ki, o Allah tarafından (bir
telkin)dır. Rüya sahibi bu rüyası üzerine Allah‟a Ģükretsin ve onu baĢkasına da
söylesin. Buna aykırı, hoĢlanmadığı bir rüya gördüğünde de muhakkak ki, bu rüya da
Ģeytandandır. Bu halde rüya sahibi, rüyanın Ģerrinden Allah‟a sığınsın ve rüyasını

53
kimseye söylemesin. Çünkü bu suretle o rüya, sahibine zarar vermez. (Sofuoğlu, XV,
1989: 6910). hadis-i Ģerifinde belirtildiği üzere, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
zamanında, görülen güzel rüyaların anlatılması istenmekteydi.
Resûlullah (s.a.v.), sahabelerine hitaben: “Sizlerden herhangi biriniz rüya
gördü mü?” diye sormayı çok yapardı. Bunun üzerine Resûlullah, Allah'ın anlatması-
nı istediği kimselere karĢı anlatır, tâbirini yapardı. (Sofuoğlu, XV, 1989: 6915).
Abdullah b. Zeyd bugünkü ezan Ģeklini rüyasında görmüĢ ve Resûl-i Ekrem de
“ĠnĢallah bu, gerçek bir rüyadır.” buyurarak, namaza davetin bu Ģeklini tasvip
etmiĢtir. (Suruç, 2011: 348).
Kur‟ân-ı Kerîm‟de de rüya ve rüya tâbiri ile ilgili kıssaların (Kur‟ân-ı Kerîm,
Yûsuf: 12/4-6, 36, 41, 43, 46-49, 100; Saffat: 37/102; Fetih: 48/27). anlatılması,
Ġslam dininde rüya tâbirine verilen önemin en sağlam ve muteber göstergesiydi.
Rüyaların, Kur‟ân-ı Kerîm‟de anlatılan kıssalarda yer alması, Allahu Teâlâ‟nın,
Resûlüne vahyi, ilk altı ay süresince sâdık rüya Ģeklinde göndermesi ve Peygamber
Efendimizin (s.a.v.) ashabının gördüğü rüyaları dinleyip bizzat kendisinin tâbir
etmesi, Ġslam dinine bağlı olan, Kur‟ân-ı Kerîm ve hadisler doğrultusunda hayat
çizgisini belirleyen âlimler ve diğer insanlar için yeterli delillerdi. Bu deliller ıĢığında
âlimler tarafından, rüyalar ve onların tâbirleri dikkate alınmıĢtır. Bunun üzerine rüya
tâbirlerini içeren tâbirnameler yazılmaya baĢlanmıĢ ve tâbirnameler, Arap
Edebiyatında da yerini almıĢtır.
Arap Edebiyatının en tanınmıĢ tâbirnamesi, Ġbn-i Sîrîn‟e (m. 653-729) ait
olan “Kit<bu‟t-ta2b4rü‟r-rüy<” isimli eserdir. Bundan baĢka Ġmam Nablusî‟nin (m.
1641-1731) “Ta2tirü‟l-En<m Fî Ta2b4ri‟l-Men<m” adlı eseri de ilk kaynaklardandır.
(Balaban, 2011: 6). Cafer- es-Sâdık‟ın “Kit<b f4 ta2b4ri‟r-rüy<” adlı eseri, Ġbn Ebü‟d-
Dünya‟nın “er-rüy<” isimli eseri, Nasr b. Yakub ed-Dîneverî‟nin “et-Ta2b4rü‟l-K<dir4
f4‟l-ahl<m”ı da tâbirnâmelere örnek olarak verilebilir. (Gökyay ve CoĢkun, 2010:
331).

FARS EDEBĠYATINDA TA„BÎRNÂME YAZMA GELENEĞĠ

Ġslam‟dan önce Ġran‟da rüya tâbirciliğinin yaygın olduğu görülmektedir. O


zamanlardan bugüne ulaĢan herhangi bir yazılı metnin olmamasının yanı sıra, Yunan
mitolojisinde anlatılan KûruĢ ve benzeri kiĢilerin rüyalarından yola çıkıldığında, o

54
zamanlarda da rüya ve rüya tâbirine önem verildiği anlaĢılmaktadır. Ġslam‟dan önce
olduğu gibi Ġslam‟dan sonra da Ġran‟da rüya tâbirciliği önemini korumuĢ ve devam
etmiĢtir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de anlatılan kıssalarda rüya ve rüya tâbirinin geçmesi de
rüyaların ve onların tâbirinin hak oluĢunun bir teyidi olmuĢ ve bu dönemde, Ġbn Sînâ,
Gazâlî, Suhreverdi vb. gibi birçok Ġranlı âlim ve HubeyĢ et-Tiflisî, Kadı Ġsmail vb.
gibi Ġranlı müellifler, rüya ve rüya tâbiri hakkında ya müstakil eserler kaleme
almıĢlar ya da eserlerinin bir bölümünü bu konuya ayırmıĢlardır. Farsça tâbirname
yazımı, H. VI. yüzyılda baĢlamıĢtır. Bu tarihten sonra, Farsça tâbirnâmeler telif
edilmiĢ ya da diğer dillerden Farsça‟ya tercüme edilmiĢtir. Fars Edebiyatı‟nda
tâbirnâmeler, mensur ve manzum olarak kaleme alınmıĢtır. Farsça yazılmıĢ en eski
mensur eserlerden olan, ġahmerdan bin Ebu‟l-Hayr tarafından kaleme alınan
“Nuzhetn<me-yi 2Al<yi” isimli eserin, “Rüy< tab4ri” adlı on ikinci bölümünde, rüya
tâbirlerinden bahsedilmektedir. On dört babdan müteĢekkil bu bölüm, Farsça
yazılmıĢ en eski mensur tâbirnâme olarak kabul edilmektedir. H. 506 yılından sonra
yazılmıĢ olduğu düĢünülmektedir. Bu dönemdeki eserlerin genelinde olduğu gibi, bu
eserde de, tâbirnâmelerin baĢında rüya tâbiri hakkında bilgiler verilip, rüya tâbirinde
dikkat edilmesi gereken hususlara değinilmiĢ ve konularına göre tasnif edilerek
bablar halinde rüya tâbirleri verilmiĢtir. H. VI. yüzyılda yazılan müellifi bilinmeyen
“Bahr‟ul-fev<yid” adlı eserde, “Kit<b-ı Ta2b4r er-Rüy<” baĢlıklı bir bölüm mevcuttur.
“Nef<yisu‟l-2ul5m”, “Bost<nu‟l-siy<he” vb. gibi eserlerde de rüya tâbiri ile ilgili
bölümler bulunmaktadır. Aynı yüzyılda kaleme alınmıĢ, mütercimi bilinmeyen, rüya
tâbirini konu alan en eski müstakil eser, “Hˇ<bgoz<r4” adlı eserdir. “el-Tahb4r f4
2ilmu‟t-ta2b4r” ve HubeyĢ et-Tiflîsî‟nin “K<milu‟t-ta2b4r” adlı eseri de H. VI.
yüzyılda yazılmıĢ tâbirnâmelerdendir. Kadı Ġsmail b. Nizamulmülk tarafından 763
(h.Ģ.) yılında kaleme alınan “Ta2b4r-i Sult<n4” isimli eser de Farsça yazılan önemli
tâbirnâmelerdendir. (Kâmîlî, H. 1387: 152-164).

55
I. BÖLÜM

1. TA„BÎRNÂME-Ġ FÂRSÎ ADLI ESERĠN DEĞERLENDĠRMESĠ

56
Bu bölümde, XVI. yüzyıla ait olan “Ta„bîrnâme-i Fârsî” isimli eserin
değerlendirmesi yapılacaktır. Ġlk olarak eser kim tarafından kaleme alınmıĢ, nasıl
meydana getirilmiĢ, yazılma sebebi ve yılı vb. gibi konular üzerinde durulacak. Daha
sonra ise eserin dili, üslubu vb. gibi konuları kapsayan nüsha tanıtımı yapılacak ve
imla özelliklerine değinilecektir.

1.1. DERLEYEN, DERLEME SEBEBĠ VE YILI

Eserin sonunda verilen bilgiye göre, bu eser Yusuf b. Muhammed b. Ahmed


isimli birisine aittir. Yusuf b. Muhammed b. Ahmed‟in kim olduğu hakkında
herhangi bir bilgiye ulaĢılamadı. Fakat derleme yaptığını söylediği eserle ilgili
Ģunları söyleyebiliriz: Eserimizle alakalı olabilecek aynı isimli iki eser tespit edildi.
Birincisi, Ebu Bekir b. Abdullah el-Vâsıtî‟nin Arapça olarak kaleme aldığı eserdir.
Arapça aslından Farsça‟ya çevrilen bu eser, XIV. Yüzyıl Ģairlerinden Ahmed-i Dâî
tarafından da Germiyanoğlu II. Yakup Bey için oldukça sade bir dille Türkçe‟ye
çevrilmiĢtir. (Gökyay ve ÇoĢkun, 2010: 332). Süleymaniye Kütüphanesi'nde
(Hekimoglu Ali Pasa, nr. 588) ve Atatürk Kitaplığında (Eski Belediye Kütüphanesi,
Muallim Cevdet, nr. 026) olmak üzere iki nüshası olan bu eser incelendiğinde bizim
eserimizle fazla bağlantısı olmadığı görüldü. Ġkincisi ise Ebu‟l-Fazl HubeyĢ b.
Ġbrahim et-Tiflisî‟nin Farsça olarak yazdığı ve Sultan II. Kılıç Arslan‟a ithaf ettiği
eserdir. (Tehrânî, t.s.: 253-254). Bizim eserimizden farklı olarak bu eserin baĢında
rüya ve rüya tâbiri hakkında Hz. Danyal, Ġbn Sîrîn, Cafer-i Sâdık vb.lerin düĢünceleri
çerçevesinde geniĢ bir bölümde bilgi verilmiĢtir. Rüya tâbirleri alfabetik sıra takip
edilerek, Hz. Danyal, Ġbn Sîrîn, Cafer-i Sâdık, Ġbrahim Kirmânî ve Câbir el-Magribi
gibi rüya tâbirciliğinde önde gelen isimlerinin yorumlarına yer verilerek
sunulmuĢtur. Ayrıca bu eserde ayetlerden oldukça fazla istifade edilmiĢtir. Bizim
eserimizle kesiĢen noktası ise bazı rüya tâbirlerinin yorumunun yakın manalar
içermesidir. Birebir aynı manalarda ve aynı kalıpta oluĢturulan bir eser görünümü
tespit edilememiĢtir.
Yusuf b. Muhammed b. Ahmed‟in eserde verdiği bilgilere göre, derleme bir
eser olduğu anlaĢılmaktadır. Eserin baĢında verilen bilgiye göre, o zamanın önde
gelen kiĢilerinin isteği üzerine, “Kâmilü‟t-Ta„bîr” adlı eserden derleyerek bu eseri

57
oluşturmuştur. Fakat eserin sonunda verdiği bilgiye göre ise tanınmış üstatlardan,
ekâbir ve filozoflardan rivayet edilen, duyulan ve nakledilenleri, okuyucuların
istifadelerine sunmak üzere, bu eserde bir araya getirdiğini söylemektedir. Yine
eserin sonunda bitiş tarihi, 28 Recep 953 (24 Eylül 1546) olarak kaydedilmiĢtir. Bu
eserin, anılan tarihte, Yusuf b. Muhammed b. Ahmed tarafından, zamanın büyükleri
ve önde gelen Ģahıslarının istekleri üzerine derlenerek meydana getirildiği net bir
Ģekilde söylenebilir. Fakat sadece “Kâmilü‟t-Ta„bîr” adlı eserden mi yoksa tanınmış
üstatlardan, ekâbir ve filozoflardan rivayet edilen, duyulan ve nakledilenlerin mi bu
eserde bir araya getirildiği konusunda net bir Ģey söyleyemiyoruz. Çünkü eserin
baĢında farklı sonunda da farklı bir bilgi verilmiĢtir. Muhtemelen “Kâmilü‟t-Ta„bîr”
isimli eser baz alınmış yani çoğunluğu bu eserden olmak üzere, diğer söylenilen
kiĢilerden rivayet edilen, duyulan ve nakledilenlerden de seçilerek bir araya
getirilmiş ve bu eser vücut bulmuĢtur.

1.2. NÜSHA TAVSĠFĠ VE ÜSLUBU

Bursa Ġnebey Yazma Eserler Kütüphanesi, genel koleksiyon bölümü 1172


numarada kayıtlı olan bu nüsha, elimizde bulunan tek nüshadır. Eserin baĢka bir
nüshasına ulaĢılamamıĢtır. Oldukça sade bir sayfa yapısına sahip olan bu nüshanın
kenarlarında zencirek, motif veya miklap bulunmamaktadır. Herhangi bir tezhibe de
rastlanmamıĢtır.
Nüsha 20.5x13.5 (13.5x7.6) cm. ölçülerinde 73 varak olup, her sayfada 15
satır vardır. Rüyalar tâbir edilirken alfabetik bir sıra takip edilmemiĢtir. Bablar
halinde konulara ayrılarak rüyaların tâbiri verilmiĢtir. Eser elli beĢ babdan
müteĢekkildir. Bab‟lar ve rüya baĢlıkları kırmızı ile yazılmıĢ olup, metin siyah ve
yazı ta„liktir.
Eserin adı kapak kısmında net bir Ģekilde “Ta„bîrnâme-i Sultânî ya da
Ta„bîrnâme-i Fârsî” olarak yazılmıĢtır. Ayrıca eserin iç kısmında “Ta„bîr-i Hˇâb be
Fârsî ve Ġhtilâcnâme” Ģeklinde kaydedilen bir baĢlıkta yer almaktadır. Eserde rüya
tâbirlerine baĢlamadan önce yazılan on bir beyitlik bir naat yer almaktadır. Eserin iç
kısmında kaydedilen bu baĢlık bahsedilen naatın baĢ kısmında bulunmaktadır.
Nüshanın ilk yaprağında rüya ile hiç ilgisi olmayan Ģeylerden bahsedilmiĢtir.
Osmanlı Türkçesiyle yazılmıĢ olan bu kısımda, et sancısı, yakmaca hastalığı veya

58
bundan baĢka hastalıklar için bazı karıĢımlar hakkında çok kısa bilgi verilmiĢtir.
Ġkinci varakta da rüya ile ilgili bir Ģey yoktur. Osmanlı Türkçesiyle yazılmıĢ, “Fevrî
el-Merhûm” notundan anlaĢıldığı üzere Fevrî‟ye ait olan beyitlerle baĢlanılmıĢ
sonrasında kime ait olduğu bilinmeyen Farsça birkaç beyit yazılmıĢ ve sonrasında da
ne rüya ile ne de bu beyitlerle ilgisi olmayan, Osmanlı Türkçesiyle “Bir yağ küpünde
fare ölüsü bulunsa bu yağı temiz kılmanın yolu nedir?” diye soru sorulmuĢ ve bunun
cevabı verilmiĢtir. Üçüncü varakta ise, Osmanlı Türkçesiyle balgam ve Mayasıl
hastalığına (kronik bir egzama türü) Ģifa olacak bir karıĢımın tarifi verilmiĢtir. Sonra
Arapça olarak devam edilen bölümde, “Kim bu üç ayeti üç parça ekmek üzerine
yazar ve yerse bu, ölüm dıĢında tüm hastalıklara Ģifadır” deyip, o üç ayet yazılmıĢtır.
Sonra sırasıyla “ed-Dürer”, “el-Hidâye”, “Muhît” ve “Hizânetü‟l-Fıkh” adlı
eserlerden birbiriyle ilgisi olmayan, muhtelif konularda alıntılar yapılmıĢ ve bu
konular örneklerle desteklenmiĢtir. Mesela “Ebu Hanife‟ye göre, kendini öldüren
yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazı kılınır. Ebu Hanife‟nin öğrencileri Ebu Yusuf
ve Muhammed, bu kiĢinin eĢkiya ve bağiler gibi cenazesi yıkanmaz ve cenaze
namazı da kılınmaz.” diyerek Hanefi fıkıh kitabı olan “El-Hidaye” adlı kitaptan
alıntı yapmıĢtır. Eğer içinde fıskın, gulamın vb.lerinin zikri geçmiyorsa Ģiirlerin
kıraati kerih görülmez (hoĢ görülür). (ed-dürer) dedikten sonra Hz. Ali‟den (r.a.) Ģu
sözü aktarır: Zaman kötülük zamanı ve insanlar da kurtlar gibi olduğunda, kurt gibi
olana karĢı bir köpek gibi ol. Çünkü kurt, köpeklerle kovulur.
Arapça yazılan bu ve buna benzer mevzulardan sonra yukarıda zikredilen on
bir beyitlik Farsça naat gelmektedir. Naat kısmına kadar olan bölümdeki konuların
rüya ile ilgisi olmadığı ve eserin yazısıyla da herhangi bir benzerlik taĢımadığı tespit
edildiği için eserin çeviri kısmına dâhil edilmemiĢtir. Yukarıdaki kısımda yaklaĢık iki
varak olan çeviriye dâhil edilmeyen bu notlar hakkında bilgi verilmeye çalıĢılmıĢtır.
Naattan sonra da, besmele, hamdele ve salvele ile esere baĢlanılmıĢtır. Rüya
tâbirlerine geçmeden önce kısaca, rüyanın yorumlanması gerektiğine ve herkesin
rüyasının yorumunu merak ettiğine değinilmiĢ ve eserin yazılıĢ sebebi söylenmiĢtir.
Elli beĢ babdan müteĢekkil olan bu eserde, alfabetik bir sıra takip edilmemiĢtir. Her
bâbda konu tasnîfi yapılmıĢ ve bu konulardaki rüya tâbirlerine yer verilmiĢtir. Eserde
rüya tâbirleri bazen ayet ve hadislerle bazen de kısa hikâyelerle süslenerek
okuyucuya sunulmaya çalıĢılmıĢtır. Bazı kelimeler farklı bölümlerde aynen verilerek

59
birkaç defa farklı Ģekilde tâbir edilirken bazen de aynı anlama gelen farklı kelimeler
muhtelif yerlerde değiĢik Ģekillerde yorumlanmıĢtır. Eserin birkaç yerinde rüya tâbiri
denilince akla gelen isimlerden olan Ġbn Sîrîn ve Hz. Danyal gibi kiĢilerin tâbirlerine
yer verilmiĢtir. Eserin sonunda da bu eserin çok değerli olduğu, bu esere sahip olan
birisinin baĢka bir rüya tâbiri kitabına ihtiyaç duymayacağı söylenmiĢ ve eserin
tamamlanma tarihi verilmiĢtir.

1.3. ĠMLA ÖZELLĠKLERĠ

1. “‫ ثبی َربکٍس‬pekiĢtirme ‫ ة‬si” ya da “‫ ثبی َظٌٕت‬süsleme ‫ ة‬si” adı verilen “‫”ة‬


harfi yoğun olarak mazi-yi mutlak yapısında kullanılmıĢtır. “‫( ”ثٍفکٕسی‬4b/6),
“‫( ”ثکفزی‬51a/4, 60b/2)
2. Genelde “‫ ”زض‬yerine “‫ ”أسض‬edatı kullanılmıĢtır. (4b/1, 14a/6, 50b/9,
66b/6)
3. “‫ ”سائل‬gibi aslı Arapça olan mehmuz kelimeler, genelde “ًٌ‫( ”ؼب‬3b/9)
Ģeklinde yazılmıĢtır. Bazen de hem “‫ ”ء‬hem de “‫ ”ی‬ile yazılmıĢtır. (3b/11)
4. ġimdiki zaman (‫ )مضارع اخباری‬ve Ģimdiki zamanın hikayesini ( ‫ماضی‬
‫ )استمراری‬gösteren “‫ ”ِی‬nin yerine nâdiren “‫ ”ّ٘ی‬kullanılmıĢ. “‫( ”ّ٘یَجؽذ‬9b/1)
Eserin genelinde “‫ ”ِی‬edatı fiile bitiĢik yazılmıĢtır. “‫( ”ٍِفسی‬20b/4),
“‫( ”ٍِگطٌؽزی‬39a/3), “‫( ”ٍِرطز‬51b/14), “‫( ”ٍِزطؼٍس‬60b/5).
5. Ek fiil 3. tekil Ģahıs eki olan “‫ ”اؼذ‬bazen elif düĢürülerek bitiĢik
yazılmıĢtır. “‫( ”زًٌٍَآٔؽذ‬37b/2)
6. Ġsimlerin baĢına getirilen olumsuzluk eki “ ‫ ” ٔب‬bazen ismine bitiĢik
yazılmıĢtır. “َ‫ٍِس‬ٛٔ ” (38a/1), “‫ ”ثی‬ise genelde ayrı yazılmıĢtır. “‫( ”ثیَگٕب٘ی‬36a/4)
Bazen de isimlerin baĢına “ ٗٔ ” olumsuzluk eki getirilerek kelimeye olumsuz
anlam yüklenmiĢtir. “َ‫( ” ٍَٔٗٔک‬16a/9, 38b/7)
7. Farsça‟ya özgü “‫”پ‬, “‫”چ‬, “‫ ” َژ‬harfleri genelde tek noktalı (8a/5, 24b/8,
27b/8, 32a/1, 66a/7) bazen de noktasız olarak yazılmıĢtır.
Özellikle “‫ ”ة‬harfi “‫ ”ی‬harfi sonrasında ya da öncesinde geldiği
durumlarda, “‫( ”پٕس‬4a/9, 24b/6, 41a/11, 60a/6) Ģeklinde bir tablo ortaya çıkmıĢ ve
ilk bakıĢta “‫ ”پ‬harfine benzemesi sebebiyle bazen anlam karıĢıklığına yol
açmıĢtır.

60
Yine Farsça‟ya özgü olan “‫ ”گ‬harfi her yerde “‫ ”ک‬olarak yazılmıĢtır.
(28b/3, 43a/13, 50a/10, 68b/11)
Eserin genelinde “‫ ”غ‬harfi, altına üç nokta koyularak gösterilmiĢtir.
(7a/6, 26b/9, 51b/10, 71a/15)
8. Harf-i nişâne “‫ ”ضا‬ve qarf-i izâfe “ٗ‫ ”ث‬genelde ismine bitişik
yazılmıştır. “‫( ”ؼٍطبٔطا‬28a/4), “‫غ‬ٛ‫( ”ثبفؽ‬50b/12)
9. Eserde az da olsa fazla harf yazımı “ٍٓ‫( ”اثطٔج‬31b/3), eksik harf yazımı
“ٓ٘‫( ”پطا‬32b/12), yanlıĢ harf yazımı “‫( ”ؼجٍس → ؼفٍس‬28b/4), harflerin noktalarının
unutulması (29b/6), veya fazla nokta konulması (47b/15) gibi müellif hatalarına
da rastlanmaktadır.
Eserin bir yerinde daha önce tâbir ettiği rüyada akbaba görmeyi tekrar tâbir
etmiĢ ve bu tâbirin üzerini kırmızı kalem ile çizmiĢtir. (58a/7)
Eserin bir yerinde de yanlıĢ yazmıĢ olduğu kelimenin doğrusunu
numaralandırarak yan tarafta belirtmiĢtir (20b/4) ve yine sadece bir yerde
unuttuğu bir kısmı yan tarafa eklemiĢtir. (43a/8)
10. Arapçada (kapalı) “‫ ”ح‬ile biten kelimeler “‫ح‬ٛ‫( ”ل‬31b/4) Ģeklinde
yazıldığı gibi bazen de “‫د‬ٛ‫( ”ل‬36a/9) Ģeklinde açık olarak yazılmıĢtır.
11. Ha-yi mahfî ile biten kelimeler “‫ ”٘ب‬ya da “ْ‫ ”ا‬ile çoğul yapıldığında,
çoğunlukla bu harf düĢürülmüĢtür. “ٖ‫ط‬َِٙ→َ‫ط٘ب‬ِٙ” (31b/3) “‫ب‬ٙ‫( ”فطـز‬4b/4)
Aynı kelime bazen “‫ ”٘ب‬ile “‫( ”ؼزبض٘ب‬6b/13), bazen de “ْ‫ ”ا‬ile “ْ‫”ؼزبضگب‬
(7a/4) çoğul yapılmıĢtır.
12. YazılıĢları aynı olan fakat okunuĢlarına göre farklılık arz eden
kelimeleri “‫( ” ُِم ِطة‬4a/15) ya da okunuĢu kolaylaĢtırmak amacıyla “َٖٚ ‫( ” َغع‬17a/13),
b
“‫ز‬ُٛٙ ‫”ج‬
ُ (72 /2) gibi bazı kelimeleri harekelemiĢtir.
13. Duyulan (miĢli) geçmiĢ zamanın (‫ )ماضی نقلی‬üçüncü tekil Ģahıs
çekiminde kullanılan “‫ ”اؼذ‬ek fiili yerine nadiren “‫ ”ثبـس‬kullanılmıĢtır. “َ ٖ‫ٔسٌس‬
‫( ”ثبـس‬35a/5)
14. Farsçanın ilk dönemlerinde “‫ ”ز‬gibi kullanılan “‫ ”ش‬harfi, nâdiren bu
Ģekilde kullanılmıĢtır. “ْ‫زَآِس‬ٚ‫شَآِسَْ→َفط‬ٚ‫( ”فط‬47b/15)
15. Fiillerin iltizami zamanların çekiminde baĢa gelen “‫ ”ة‬harfi nâdiren
ayrı yazılmıĢtır. “‫( ”ثَٗثٍٕس‬4b/14)

61
II. BÖLÜM

2. TA2B$RN>ME-İ F>RS$

62
2.1. TÜRKÇE ÇEVĠRĠSĠ

(2a) NAAT
-Nasıl nazla geçiyorsun ey benim nazlı güzelim
Ben göz kırpmaktan gafil, senin gözün bana tuzak kurmuĢ.
-Ey sevgili! Senin gamınla gönül ateĢin evi oldu
Yazık ki benim ateĢli gönlümden dıĢarı çıkmıyorsun.
-O haldeyken kendi elimle göz yaĢımı siliyorum
Ciğerimin kanı benim yakamdan damlıyor.
-Eğer kanlar içinde inlememim yardımı olacaksa
Sana kavuĢma arzusuyla bir damla kanda bir nefeste can vereyim.
-Vefat günü senin üzüntün benim alnımda olursa
Oynayarak mezardan dıĢarı çıkarım.
-O âlemlere gidip, oraları dolaĢıp, Allah‟ı göremediğinde
Cennetinden mahrum olacak ve buluĢmayı göremeyeceksin.
-Ey can marifet nuruyla enginleri gören
ama bütün mahlukatta seni göremeyen o göz nereye gider.
-Senin aĢkın benim varlık diyarımda çok gezdi
Senin yüzünün sevgisi olmayan bir zerre yer görmedi.
-Ey mum göz yaĢından bahsetme. Çünkü gözüm
böyle bir geceye gitmedi ve yüz macera görmedi.
-Ey gönül benim yârimin âdeti cefa değildir
O halde âĢıklık göster. Çünkü dilberden cefa görmedi.
-Ya Rabbi lütfun ile bize bir nesim rüzgarı gönder
Öyle bir gül bahçesinden olsun ki onun kavuĢma goncasını saba rüzgarı bile
görmemiĢ olsun.

63
(2b) Rahmân ve Rahîm olan Allah‟ın ismiyle ve O‟nun yardımıyla
Âlemlerin Rabbine sonsuz hamd olsun ve Salât ü Selâm, mahlukâtın en
hayırlısı olan Hz. Muhammed‟in (s.a.v.) ve onun bütün âl ve ashâbının üzerine olsun.
Bu zübde bazı değerli kiĢilerin isteği üzerine Kâmilü‟t-ta2bîr‟den seçilmiĢtir. Birisi
rüya görürse, o rüyanın yorumlanması gerekir. Eğer rüya güzel mânâlar içeriyorsa
mutluluk kazancı olur ve Yüce Allah‟a sonsuz hamd eder. Eğer kötü mânâlar
içeriyorsa o rüyadan korkulur. ġeriat ilmi gibi rüya ilmini de bilmek son derece
gereklidir. Çünkü mü‟min olsun kâfir olsun, Allah‟u Teâlâ‟nın, “ĠĢte bunlar
hayvanlar gibi, hatta daha da aĢağıdadırlar. ĠĢte bunlar gâfillerin ta kendileridir”1
ayetinde belirttiği güruh hariç rüyasının tâbir edilmesini ister. Bu kitap elli beĢ
bâbdan müteĢekkildir.
BĠRĠNCĠ BÂB

Rüyanın mahiyetini, yılın bölümlerini, sahih rüya ve sahih olmayan rüyayı


bilmek, anlamak ve her birinin yorumu hakkında Allah‟ın izniyle bilgi vermekle
ilgili bölümdür. (3a)
Rüyada ağaç görmek, erkeğe iĢaret olarak tâbir olunur. Rüyada yüksek bir
dağ, yırtıcı hayvan, kuĢlar, yük hayvanı, deniz, ırmak, nehir, gölet, haĢereler, elbise,
böcekler, minare, GüneĢ, yıldız, Venüs, Süheyl Yıldızı, geleneksel takılar, yüzük,
kılıç kını, sandalet, çizme, terlik ve elde edebildiği her Ģeyi ve süs alameti olan
Ģeyleri görmek, kadına iĢaret olarak yorumlanır. Göz, yüz, burun, kulak, el, ayak,
parmaklar, diĢ, saç, erkek ve yumurta rüyada görülürse, çocuk diye tâbir olunur.
Rüyada deri, et, tüy, saç, yağ ve kemik görmek nadiren göbek olarak yorumlanır.
Rüyada tahıl, un, yaprak, ağaç, dağ, toprak, kum, yağmur, kar veya saf su görmek
mal elde etmeye iĢarettir. Tabî ki en iyisini ve doğrusunu Cenâb-ı Hak bilir. (3b)

ĠKĠNCĠ BÂB

Birisinin gördüğü rüyayı tam anlamıyla yorumlayabilmek için rüyayı birkaç


cihetten ele almak gerekir. Usul ve âdâbındaki hassas olma sorumluluğunu bilmek
gereklidir. Perdeli ve perdesiz rüyanın, Müslüman ve kâfirin rüyasının, âlim ve
câhilin rüyasının arasındaki farkı iyi ayırt etmek gerekir. Bir zamanlar birisi üstadın
1
Kur‟ân-ı Kerîm, Âl-i Ġmrân, 7/179

64
huzuruna gelir ve “Rüyamda vaktin ezanını ben okuyordum.” diyerek gördüğü
rüyanın yorumunu arzular. Bu rüya o kiĢinin hac görevini yerine getireceğine iĢaret
olarak tâbir edilir. Sonra tam o sırada bir diğeri gelir ve o da “Rüyamda vaktin
ezanını ben okuyordum” diyerek aynı rüyayı gördüğünü beyan eder. Onun rüyası ise
seni yalancılıkla itham edecekler Ģeklinde yorumlanır. Günahsız, gariban talebeler
ĢaĢkın bir Ģekilde sorarlar: Ey üstat aynı rüyaları farklı yorumlamanızın hikmeti
nedir? Üstat cevaben, ilk soranın simasında hayırlar gördüm. Allah‟u Teâlâ da ayet-i
celîlesinde Ģöyle buyuruyor: “Ve insanlar arasında haccı ilan et ki yaya olarak sana
gelsinler”2 Ġkinci soranın simasında ise Ģerler gördüm.

ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada Hak Sübhanehu ve Teâlâ Hazretlerini, melek, peygamber, cennet,


cehennem, sırat köprüsü, arĢ-ı âzam, gökyüzü, kıyamet günü veya hesap gününü
görmekle ilgili bölümdür.
ALLAHU TEÂLÂ3 (4a) ‫ذسایَرؼبٌی‬
Rüyada Allahu Teâlâ‟yı (c.c) görmek, yedi vecihle tâbir olunur: Affedilme,
rahmete vâsıl olma, ihsanlar, nimet, iki cihânda da büyüklük, tövbe, günahlardan
içtinap etmek, iyilik ve kurtuluĢ, gam ve sıkıntıdan kurtulmak, iki dünyanın da mal
ve Ģerefine nâil olmak. Eğer kâfir veya müĢrik ise Müslüman olur. Fâsık ise tövbe
eder ve onun kalbi tenevvür eder. O rüyanın görüldüğü Ģehir, mahalle ve hususen ev
hayır ve berekete gark olur, padiĢahı adâletli, halkı insaflı olur ve bozguncu halk
intibâha gelir. Ġnsanlar arasındaki ayrılık, ihtilaf bertaraf olur. Birisi rüyasında Allahu
Teâlâ‟nın Celâl isminin tezahürünü müĢahede ettiğini görürse, (Allah‟a sığınırız)
rüyasının üç veçhi vardır: Birincisi, o Ģehrin kadısı (hâkimi) dînî vaka ve hükümlerde
hatalı davranıyordur. O Ģehrin emirleri halka zulmediyor ve o Ģehrin âlimleri de sâfî
bir dine sahip olmadığı halde kendisiyle iftihar edip mütekebbir bir kiĢiliğe sahip
kiĢiler olduğuna iĢaret eder. Eğer bu rüyayı gören kiĢi hırsız ise onun idam
edileceğine ya da el ve ayağının veya uzuvlarından birinin kesileceğine delâlet eder.
Ġkinci veçhi ise, rüyayı gören kiĢinin insanları günaha davet eden birisi olduğuna ve
Allah‟ın o kiĢiden hoĢnut ve razı olmadığına iĢarettir. (4b) Üçüncüsü ise rüyanın

2
Kur‟ân-ı Kerîm, Hacc: 22/27
3
Eserde tâbir edilecek rüyada görülen Ģeyler kırmızı ile yazılırken “ALLAHU TEÂLÂ - ‫”ذسایَرؼبٌی‬
maddesi kırmızı ile yazılmamıĢtır. Fakat kırmızı yazılmıĢ gibi kabul edilmiĢtir.

65
görüldüğü mahallede intikam, aĢağılık duygusu, yıkım, fitne ve cinayetlerin
olacağına iĢaret eder.
MELEK - ٗ‫فطـز‬
Rüyada melek görmek dokuz Ģekilde yorumlanır. Melekler semada ve
yeryüzünde Allah‟ın emirlerini harfiyen yerine getiren sadık mahlûklarıdır.
Rüyasında Melek görmek, hayır ve berekete nâil olunacağına ve rüya sahibinin
adaletli ve insaflı bir kiĢi olacağına iĢaret eder. Rüyada ölüm meleğinin canını
kabzettiğini gören kiĢinin eceli yakındır ve artık tövbe etmesi için çok az vakti
vardır.
PEYGAMBERَ- ‫پٍغّجط‬
Rüyada peygamber görmek onbir Ģekilde tâbir edilir: Rahmet, nimet, izzet,
Ģeref, zafer, saadet, liderlik, kuvvet, dîn, iki cihânın da nimetlerine eriĢmek, o Ģehri
ve Ģehrin insanlarını iyilik ve güzelliklerin çepeçevre sarması. Rüyada peygamberin
kızgın bir Ģekilde görülmesi, bunların tam tersi olacağına iĢarettir. Rüyada Allah‟ın
ya da peygamberlerinden (salavâtullâhi aleyhim ecmaîn) birinin görülmesi rüyanın
kesinlikle sahîh olduğuna iĢarettir. Çünkü Ģeytan onların olduğu rüyaya müdâhil
olamaz. (5a)
CENNET – ‫فذ‬ٙ‫ث‬
Rüyada cenneti görmek, ilim, züht, uğur, mutluluk, güven, hayır ve bereket
olarak yorumlanır. Rüyasında cenneti gören kiĢi, her iki dünyada da arzu ettiği
Ģeylere ulaĢır, birçok hayırlara vesile olacak iĢler onun eliyle yaptırılır. Veya o kiĢi
hastalıklar, belalar ve musibetlere giriftâr olur ki cenneti kazanabilecek olgunluğa
eriĢebilsin ve cennete girmek ona farz olsun.
CEHENNEM4 - ‫ظخ‬ٚ‫ز‬
Rüyada cehennem görmek, Allah Azze ve Celle‟nin gazabının ziyadeleĢtiğine
ve derhal tövbe etmek gerektiğine iĢaret eder. Rüyada cehennemde olduğunu
görmek, sultan tarafından adaletsizlik göreceğine ve kendi isteğiyle birçok günaha
gireceğine delâlet eder. Birisi rüyada cehennemden çıktığını görürse, tövbe
edeceğine iĢarettir.

4
Eserde “CEHENNEM - ‫ظخ‬ٚ‫ ”ز‬kırmızı ile yazılmamıĢtır.

66
SIRAT - ‫لطاد‬
Birisi rüyasında sırat köprüsünü görürse altı Ģekilde yorumlanır: Doğru iĢ,
kuvvetli olma, tehlike, meslek, uğraĢı ve korku. Rüyada sırat köprüsünün üzerinde
oturduğunu gören kiĢi, dürüst insanların iĢleriyle iĢtigal eder, çoğu nimetlere vâsıl
olur, iki dünyanın iĢlerinde de doğru bir yol üzere gider. Rüyada sırat köprüsünden
geçtiğini gören kiĢi, (5b) muhtemel bir beladan muhafaza olacak demektir. Sırat
köprüsünden geçerken cehenneme düĢtüğünü gören kiĢi, bela ve musibete giriftâr
olur, sultanın iĢleriyle meĢgul olur ve birçok günah iĢler.
MĠZAN5 - ْ‫ٍِعا‬
Rüyada mizanı görmek, hâkim, âlim, fakir, orta yolun yolcusu, kadı ve yargıç
olarak altı Ģekilde tâbir edilir. Rüyada hassas ölçülü mizanı gören kiĢi âlimse, o
Ģehrin kadısı olur ve âdil bir yargı sistemi icra eder. Rüyada hassas ölçülü olmayan
mizanın görülmesi, o Ģehrin kadısının haksız kararlar vereceğine iĢaret eder.
HESAP - ‫حؽبة‬
Rüyada hesap altı vecihle yorumlanır: azap, meslek, gam, kötü durum,
utanmazlık ve itikatsızlık.
ARġ - ‫ػطؾ‬
Rüyada arĢı görmek, beĢ Ģekilde yorumlanır: liderlik, güzellik, yücelik,
bereket ve Ģeref. Birisi rüyasında arĢta oturduğunu görürse, veliliğe ve büyük bir
saltanata sahip olur, iĢleri yolunda gider, iĢlerinde ilerleme kaydeder ve düĢmana
karĢı zafer kazanır.
TAHT - ‫کطؼی‬
Rüyada taht görmek, adalet, ilim, izzet, yücelik, Ģeref ve makam olmak üzere
altı Ģekilde yorumlanır. (6a) Rüyasında taht üzerinde oturduğunu gören kiĢi, bütün
arzu ve isteklerine ulaĢır, insanlar arasında saygın bir konuma gelir, onlara hak ve
adaletle hükmeder ve halk mabeyninde izzet ve Ģerefe nâil olur.

5
“MĠZAN - ْ‫ ”ٍِعا‬8b de aynı isimle tekrar tâbir edilmiĢtir. Fakat burada cennet, cehennem, sırat vb.
gibi ahiretle ilgili yerleri rüyada görmenin tâbiri kısmında verildiğine göre ahirette sevap ve
günahların tartımında kullanılacak olan mahiyeti meçhul olan ölçü aleti kastedilmiĢ olması
muhtemeldir. Aynı Ģekilde 8b de geçen “MĠZAN - ْ‫ ”ٍِعا‬da yıldızlar ve burçlar kısmında geçtiği için
terazi burcu kastedilmiĢ olmalı.

67
GÖKYÜZÜ - ْ‫آؼّب‬
Rüyada gökyüzünde olduğunu gören kiĢi, rahata erer, yaĢadığı yerin ileri
gelen kiĢileri arasına girer, herkesin ihtiyaç duyduğu birisi haline gelir ve birçok Ģey
onun eliyle insanlara ulaĢır.
KIYAMET GÜNÜ - ‫ظَلٍبِذ‬ٚ‫ض‬
Rüyada kıyamet gününü görmek, sayısız faydaya, iĢlerin ilerlemesine, hayırlı
bir bayanla evlenmeye, iyi insanlarla karĢılaĢmaya, sultan ve reis tarafından halk
arasında hak ve adaletin yayılmasına iĢaret olarak yorumlanır.

DÖRDÜNCÜ BÂB

Rüyada güneĢ, ay, yıldız, bulut, yağmur, rüzgar, gök gürültüsü, kar, dolu, çiy,
buz, pus ve aydınlık görmekle ilgili bölümdür.
GÜNEġ6 - ‫آفزبة‬
Rüyada güneĢ görmek dokuz Ģekilde yorumlanır: Ģeyh, imam, sultan, reis,
âlim, âdil kiĢi, baba, anne, kadın ve koca. Rüyada güneĢin kendisine secde ettiğini
görmek, (6b) sultan ya da büyük birinin rüyayı göreni önemseyeceğine ve ona
yakınlaĢacağına iĢaret eder.
GÜNEġ IġIĞI - ‫ـؼبعَآفزبة‬
Rüyada güneĢ ıĢığı görmek rüyada güneĢ görme tâbirinin tam tersiyle
yorumlanır.
AY7 - ‫لّط‬
Rüyada ay görmek on beĢ Ģekilde yorumlanır: padiĢah, vezir, nedim, reis,
Ģerif, arkadaĢ, cariye, kız, köle, batıl iĢ, müfsit âlim, sultan, baba, anne ve kadın.
Birisi rüyasında ayın yanına ya da evine düĢtüğünü görürse, kendisi ve yanındakiler
büyük bir mevkiye ulaĢırlar, ihtiĢama sahip olurlar, mutluluk kazançları olur ve divan
baĢkanı ya da üyelerden iyilik görürler. Gizli bir Ģey varsa ortaya çıkacağına ve rüya
sahibinin ekâbire yakın olacağına delâlettir. Çocuğu olursa erkek olacağına, küçük
bir köle ya da yaĢlı bir cariye sahibi olacağına veya bir dostunu göreceğine de iĢaret
eder. Rüyada ay görmenin anne ve babasına daha iyi bakacağına ya da onlardan
fayda göreceğine iĢaret ettiği de söylenir. Rüyada yıldızları görmek, rüya sahibinin

6
“GÜNEġ - ‫ ـّػ ”آفزبة‬kelimesi kullanılarak 8a da tekrar tâbir edilmiĢtir.
7
8a da ‫ لّط‬kelimesi aynen verilerek tekrar tâbir edilmiĢtir.

68
tutum, davranıĢ ve niyetinin iyi olduğuna iĢaret eder. Ayrıca akrabalar, kardeĢler,
çocuklar, dostlar ve kadınlar olarak da yorumlanır. Kadınlar için ise hayırlı eĢe iĢaret
olarak tâbir edilir.
YILDIZLAR8 - ‫ؼزبض٘ب‬
Rüyada yıldızları görmek rüya sahibinin durumu ve niyetinin iyiliğine
iĢarettir. Ayrıca kardeĢlere, çocuklara, arkadaĢlara, kadınlara ve kadınlar için kocaya
iĢaret ettiği de söylenmiĢtir.
AY VE GÜNEġ TUTULMASI - ‫ف‬ٛ‫َکؽ‬َٚ‫ف‬ٛ‫ذؽ‬
(7a) Rüyada ay veya güneĢ tutulması görülmesi, nâdiren, fesat ve fitneye
delâlet eder. Ve denilir ki: Ay sultana iĢarettir. Çünkü ay gecenin sultanıdır. Gece
karanlıktır ve karanlıkta küfürdendir. Nurdan yani Ġslam‟ın nurundan olan güneĢ ise
gündüzün sultanıdır. Ayrıca güneĢ âlime, ay, âlimeye, yıldızlar ise Ģakirtlere iĢaret
eder. Ayın Cebrail‟e (a.s.) iĢaret ettiği de söylenir.
YILDIZLAR - ْ‫ؼزبضگب‬
Rüyada yıldız görmek fakihler, âlimler, kadılar ve onların talebelerine iĢaret
eder. Aslında bunlar, Allah‟ın esmasının tecellilerini müĢahede etme yerleridir. Bir
nevi gece lambalarımız olan gökyüzünün ziynetleri olan yıldızlar, yeryüzünün süsleri
olan nebatat, denizin incisi, mercanı olan balıklar, dağlar ve kırlarındaki
manzaraların her birisi, Allah‟ın isimlerinin tecessümüdür. Burçlardan birini
rüyasında gören herkes, rahata, mutluluğa ve bir dosta eriĢir. Burçlar bir gruba
mensup değillerse, fıkıhçılara, âlimlere, kadılara, halifeye, saray kâtiplerine,
hazinedârlara, savaĢçı, halk ve komutanlara iĢaret eder. Birisi rüyasında yıldızlara
ulaĢtığını görürse, halkın ileri gelenleriyle birlikte olacağına, onlar arasında önemli
bir konuma geleceğine, onun sözünün halk arasında mûteber olacağına (7b) ve
kadılar ve fıkıh âlimlerinin, onun sözüne değer vereceklerine iĢaret olarak
yorumlanır.
ZÜHAL - ً‫ظح‬
Rüyada Zühal yıldızını görmek, padiĢahlar, büyükler, âbidler, kendini
bilenler, aĢağılık kiĢiler, ulular, kötü kiĢiler, yırtıcı hayvanlar, ölüler, katiller, kötü

8
Birkaç cümleyle rüyada “YILDIZLAR - ‫ ”ؼزبض٘ب‬görmek tâbir edildikten sonra araya “AY VE
GÜNEġ TUTULMASI - ‫ف‬ٛ‫َکؽ‬َٚ‫ف‬ٛ‫ ”ذؽ‬nın yorumu girmiĢ ve sonrasında yıldızların tâbirine devam
edilmiĢtir. Arıca yıldızlar kırmızı olarak yazılmamıĢtır. Fakat kırmızı yazılmıĢ gibi alınmıĢtır. 8b de de
ٖ‫ ؼزبض‬Ģeklinde tekil olarak tâbir edilmiĢtir.

69
yâd edilen kiĢiler, hilekârlar, Ģeytanlar ve devlere iĢaret olarak yorumlanır. Zühal
yıldızını gördüğünde hâlet-i ruhiyyesi güzelse iyiye, güzel değilse kötüye
yorumlanır. Efendi (padiĢah) oğlak veya kova burcudur.
JÜPĠTER - ‫ِفزطی‬
Rüyada Jüpiter görmek, dokuz vecihle tâbir edilir: Melikler, vezirler,
büyükler, kadılar, bilginler, zâhidler, âlimler, tüccarlar ve halkın kendisine
müteĢekkir olduğu kiĢiler. Eğer hoĢ bir Ģekilde görülürse neticesi de hoĢ olur diye
tâbir edilir. Kötü durumda görülürse, neticesi de tam tersi olarak yorumlanır.
Efendiler yay ve balık burcudur.
MARS - ‫ِطٌد‬
Rüyada Mars‟ı görmek, altı Ģekilde yorumlanır: PadiĢahlar, savaĢçılar, atlılar,
gaziler, silah ve toplumun dıĢında kalan kiĢiler. Rüyada bu kiĢilerle iyi iliĢkiler
içinde olunduğu görülürse, bu kiĢilerden iyilik görülür. Tam tersi görülürse, neticesi
de tam tersi olur. (8a)
GÜNEġ- ‫ـّػ‬
Rüyada güneĢ görmek, yedi Ģeye iĢaret eder: Melikler, emirler, komutanlar,
baĢkanlar, efendiler, kadılar, bilgeler ve müneccimler. Eğer müspet bir Ģekilde
görülürse iyiye yorumlanır, aksi halde tam tersi olarak tâbir olunur.
VENÜS - ٖ‫ظ٘ط‬
Rüyada Venüs görmek, hükümdarlar, varlıklı insanlar, meliklerin eĢleri,
vezirler ve bilginlere iĢaret eder. Eğer iyi bir surette görünürse iyiye, kötü bir surette
görülürse kötüye iĢaret eder.
MERKÜR - ‫ػُطب ِضز‬
Rüyada Merkür‟ü görmek, tüccarlar, ressamlar, Ģairler, cömert insanlar,
köleler ve kaptanlara delâlet eder. Eğer güzel bir Ģekilde görülürse, hayra yorumlanır.
Aksi olursa, tam tersiyle yorumlanır.
AY - ‫لّط‬
Rüyada ay görmek, melikler, asiller, soylu kadınlar, hamile kadınlar, varlıklı
kiĢiler ve misafirlere iĢaret olarak tâbir edilir. Eğer iyi bir surette görülürse, yani ayın
parlak ve görkemli olduğu görülürse, gören kiĢinin iyilik kazancı olur. Karanlık ve
sönük bir Ģekilde görülürse, bu kiĢilerden kötülük geleceğine iĢaret eder.

70
KOÇ BURCU - ًَّ ‫َح‬
Rüyada koç burcunda olduğunu görmek, meliklere ve zarafet sahibi insanlara
iĢarettir. Rüyasında bu burçta olan kiĢileri gören, bu kiĢilerden iyilik görür.
BOĞA BURCU - ‫ض‬ٛ‫ث‬
Rüyada boğa burcu, buğday tüccarları ve büyüklerin vekilleri olarak
yorumlanır (8b) ve bu kiĢilerden fayda görüleceğine iĢaret eder.
HAVZA - ‫ظا‬ٛ‫ح‬
Rüyada havza görmek, sultanlara, öğretmenlere ve oyunculara iĢarettir.
KANSER - ْ‫ؼططب‬
Rüyada kanserle ilgili bir Ģey görmek, kaptanlar, mimarlar ve sanatkârlara
iĢaret eder.
BAġAK BURCU - ٍٗ‫ؼٕج‬
Rüyada baĢak burcu, vezirler, kâtipler, ileri gelenler ve mürĢit olarak
yorumlanır ve bu topluluktan huzur bulunur.
TERAZĠ BURCU - ْ‫ٍِعا‬
Rüyada terazi burcu, kadı, vezir, mühendis ve tüccarlara iĢaret eder.
AKREP - ‫ػمطة‬
Rüyada akrep görmek, doktor, büyücü ve kaptanlara delâlet eder.
OĞLAK BURCU - ‫جسی‬
Rüyada oğlak görmek, avcı ve kölelere iĢarettir.
KOVA BURCU - ٌٛ‫ز‬
Rüyada kova burcu, halka birçok faydası dokunmuĢ insanlara iĢaret olarak
yorumlanır.
BALIK BURCU - ‫د‬ٛ‫ح‬
Rüyada balık burcu, âbidler, mürĢitler ve âmâ insanlar gibi en değerli
insanlara iĢarettir.
YILDIZ - ٖ‫ؼزبض‬
Rüyada yıldız görmek, çocuk beklentisi varsa erkek olacağına ve rüyanın
görüldüğü mahallede saygın bir halkın ortaya çıkacağına iĢaret eder.

71
BULUT - ‫اثط‬
Rüyada bulut görmek, bilgelik, liderlik, (9a) memleket, rahmet, nimet,
dindarlık, kıtlık, azap, bela ve fitne olarak yorumlanır. Birisi rüyasında bulutların
üzerinde oturduğunu görürse, izzet ve Ģeref sahibi olur, bilginlik ve ilim kazancı olur.
Siyah bulut, zehir, korku ve zorluk ile yorumlanır. Ya da tam tersine birçok fayda
göreceğine iĢaret olarak tâbir edilir. Beyaz bulut ise, hayır, bereket ve rızıktaki
bolluğa iĢaret eder. Bulutun yağıĢ getirdiği görülürse, hayır, bereket ve rahatlığa
delâlet eder. Çünkü bulut beyazdır. Eğer siyah olursa bu onun gölgesidir.
YAĞMUR9 - ْ‫ثبضا‬
Rüyada sağanak bir Ģekilde yağan yağmur görmek, rahmet, bereket, yardım
istemek, iki bela meydana gelmesi, kıtlık, iman, küfür veya yalan söylemek gibi
değiĢik Ģekillerde yorumlanır. Birisi rüyasında Ģehrin her yerine yağmur yağdığını
görürse, o Ģehrin ve o kiĢinin sorunlarının çözüleceğine iĢaret eder. Rüyada
mahallesinde ya da evinde yağmura ihtiyaç duyulduğunu ve aynı zamanda diğer
yerlerde de yağmur yağmadığını görürse, o mahalle veya o evi, sultan ya da
mahallenin muhtarı tarafından gelecek olan sıkıntılar bekliyor demektir.
RÜZGAR - ‫ثبز‬
Rüyada rüzgar görmek dokuz Ģekilde tâbir edilir: müjde, velilik, mal, kuvvet,
azap, ölüm, hastalık, Ģifa ve huzur. Birisi rüyasında rüzgarın kendisini uçurduğunu
görürse, velilik, (9b) büyüklük ve padiĢahlık makamına sahip olur. Rüyada rüzgarı
aradığını görürse, malının artacağına iĢarettir. Rüzgarın evi salladığını görmek, o
yerin karıĢıklıklarla karĢı karĢıya kalacağına delâlet eder. Meltem estiğini gören kiĢi,
huzur ve Ģifa bulur. Rüzgarın güneyden estiğini görmek, mal varlığının artacağına
iĢarettir. Kuzeyden estiğini görmek ise, o yerde hayırlı Ģeylerin olmayacağına iĢaret
eder. Rüzgarın hafif bir Ģekilde estiğini gören kiĢi, huzur bulur ve mutlu olur.
GÖK GÜRÜLTÜSÜ - ‫ضػس‬
Rüyada gök gürültüsü duyduğunu görmek, azap, bilgelik, huzur, adâletsiz
sultan ve öfkeye iĢaret olarak yorumlanır. Ayrıca yağmur yağacağına, o yere hayır ve
bereket vâsıl olacağına ve rüyayı gören kiĢinin huzur bulacağına iĢarettir. Rüyada

9
Kırmızı ile yazılmamıĢtır. Ama kırmızı yazılmıĢ gibi tâbir edilmiĢtir. Yani ayrı bir konu ihtiva ettiği
için müstakil rüya maddesi olarak alınmıĢtır.

72
yağmur, kar, gök gürültüsü ve ĢimĢeğin aynı anda görülmesi, sultanın zehrine delâlet
eder.
ġĠMġEK - ‫ثطق‬
Rüyada ĢimĢek görmek, sultanın zulmüne, gam ve üzüntüye iĢaret eder.
KAR - ‫ثطف‬
Rüyada kar görmek, bela ve fitne olarak yorumlanır.
KAR ve BUZ - ‫ٌَد‬َٚ‫ثطف‬
Rüyada kar ve buz gören kiĢi mutlu bir yaĢam sürer ve bol mal kazanır. (10a)
Rüyada kar ve buzun birbirine karıĢmıĢ olduğunu görmek, helal rızka iĢaret eder.
Eğer bunu yazın görmüĢse hoĢ bir hayat süreceğine iĢaret eder. KıĢın da olsa aynı
Ģekilde yorumlanır.
DOLU - ٌٗ‫ژا‬
Rüyada dolu görmek altı vecihle yorumlanır: bela, düĢmanlık, ordu, kıtlık,
güven ve felaket. Birisinin rüyasında mahallede ya da evinde dolu yağdığını görmesi,
o yerde sultan veya vezir tarafından zorluk, düĢmanlık ve zarar görüleceğine iĢaret
eder. Rüyada dolu, yağmur, rüzgar, gök gürültüsü ve ĢimĢek birlikte görülürse, o
yerde kıtlık olacağına, azim bir belaya giriftâr olunacağına ve zarar görüleceğine
iĢaret olarak yorumlanır. Rüyada yağmurun yerini doluya bıraktığını görmek, sıkıntı
ve belaya ve yıldırım düĢeceğine iĢaret eder. Rüyada buz yediğini gören kiĢi, varlıklı
ve huzurlu bir yaĢam sürer, iyilik bulur ve cömertlik zemininde, kıtlıktan, beladan,
muhtaçlıktan, zorluk, sıkıntı, fitne ve beladan hâli olur. Ayrıca rüyada buz görmenin,
rahatlığa, mala ve zenginliğe iĢaret ettiği söylenir.
TOZ TOPRAK- ‫َغجبض‬َٚ‫کطز‬
Rüyada toz toprak görmek, bela ve hastalığın yanında ordu, fayda, iĢ, güzel
haber olarak da yorumlanır. Rüyasında toz toprağa karıĢtığını gören kiĢi,
düĢmanından zarar görür. (10b) Rüyada tozlu bulut görmenin kabul edilmeyen amele
ve kötü bir habere iĢaret ettiği söylenir.

BEġĠNCĠ BÂB
Rüyada deniz, su, nehir, ırmak, havuz, gölet, gemi ve pınar görmekle ilgili
bölümdür.

73
DENĠZ - ‫زضٌب‬
Rüyada deniz görmek, melik, vezir, mal, yüce padiĢah ve mal olarak beĢ
Ģekilde tâbir edilir. Rüyada denizden su içtiğini gören kiĢi, arzu ettiği Ģeyi elde eder.
Ġzzet, makam ve mal sahibi olur ve âlimler zümresine girer.
SU - ‫آة‬
Rüyada üstüne su döküldüğünü görmek, bilgili olma, kuvvet, zor iĢ, ileri
gelenlerle çekiĢme ve vezir ya da ekâbirden önce iĢ yapma olarak beĢ vecihle
yorumlanır. Rüyada suya girdiğini gören kiĢi, kuvvetli bir bedene sahip olur, büyük
iĢlerle iĢtigal eder ve o yerde sözüne itibar edilir. Onun fikri yaptığı iĢte aĢikar
olmasına rağmen, gizlenirse dinin gücüne iĢarettir ve Allah‟a tevekkül etmesi
gerektiğine ve iki cihânda da onun istikamet üzere olduğuna delâlet eder.
NEHĠR - ‫ز‬ٚ‫ض‬
Rüyada nehir görmek, mal, mülk, saltanat, iĢ, yalan ve ticaret olarak altı
(11a) Ģekilde yorumlanır. Nehirden su içtiğini gören kiĢi, mal mülk sahibi olur, ilim
öğrenir, ticarette birçok fayda elde eder ve o yerin ileri gelenlerinden olur.
IRMAK - ‫ٌی‬ٛ‫ج‬
Rüyada ırmak görmek, fayda sağlayan ve bereketli erkek ile yorumlanır.
Birisi rüyasında ırmaktan su içtiğini ya da ırmağın üstünde oturduğunu görürse,
kendisine iyi bir kiĢiden yardım gelir, mutluluk ve büyüklük kazancı olur.
YÜZMEK - ْ‫ـٕبَکطز‬
Rüyada temiz bir suda yüzdüğünü görmek, kendi gayret ve çabasıyla
geçimini sağlayacağına iĢarettir. Bulanık su ya da girdap olsa da aynı Ģekilde
yorumlanır. Fakat ikincisinde kendi gayret ve çabası olmaksızın geçimini
sağlayacağına iĢaret vardır. Temiz suda boğulduğunu gören kiĢi, dünyanın izzet ve
Ģerefinde aklına bile gelmeyecek bir noktaya eriĢir.
SEL - ًٍ‫ؼ‬
Rüyada sel görmek, büyük bir düĢmana, galip orduya, korku, bela, sıkıntı,
fitne ve zorluğa iĢaret olarak yorumlanır.
KUYUYA (ÇUKURA) DÜġMEK - ْ‫زضَچبٌَٖبَزضَکٕسَٖافزبز‬
Rüyada kuyu ya da çukura düĢtüğünü görmek her ne kadar düĢüĢ olsa da
ızdırâptan mutluluğa çıkıĢa iĢaret eder.

74
HAVUZ - ‫ن‬ٛ‫ح‬
Rüyada havuz görmek, toplanmıĢ mal, faydalı insan, yararlı ilim ve liderlik
olmak üzere dört Ģekilde yorumlanır. (11b) Birisi havuzdan su içtiğini görürse, helal
mal kazanacağına ve iĢlerinin yolunda gideceğine iĢaret eder.
PINAR - ‫ذبٔی‬
Rüyada pınar görmek, büyüklük, azamet, baĢkanlık ve zenginliğe iĢaret eder.
Birisi temiz sudan içtiğini, aldığını ya da baĢka birine verdiğini görürse, Ģimdiki ve
gelecek yaĢamında birçok faydalı Ģeye nâil olacağına delâlet olarak yorumlanır.
GEMĠ - ‫کفزی‬
Rüyada gemi görmek, çocuk, baba, anne, binek hayvanı, sıkıntıda suhûlet,
gamdan kurtulma, zahmet, ayrılıklardan güvende olma ve zenginlik olarak on Ģekilde
tâbir olunur. Birisi rüyasında, kendisini gemide oturuyor ya da geminin dıĢına çıkmıĢ
görürse, bütün sıkıntılarından kurtulacağına, dostlarından uzak kalacağına ve zengin
olacağına delâlet eder. Ayrıca zengin olursa mutlu olur. Ġleride sıkıntılı günleri
gelirse, sıkıntılarından kolayca kurtulur. Bekârsa evlenir ve hayırlı bir evlat sahibi
olur. Geminin battığını ya da hasarlı olduğunu veya su aldığını görmek, bunların tam
zıddı olacağına iĢarettir.

ALTINCI BÂB

Rüyada aydınlık, karanlık, güneĢ, kandil ve lamba görmekle ilgili bölümdür.


(12a)
AYDINLIK - ‫ـٕبٌی‬ٚ‫ض‬
Rüyada aydınlık görmek, hediyeye, Ġslam‟ın gücüne, hayırlara ve karanlığın
geleceğine iĢaret eder.
KARANLIK - ‫ربضٌکی‬
Rüyada karanlık görmek, küfre, hayırsızlığa, iĢlerin bağlanmasına, batıl
Ģeylerin zuhûr edeceğine delâlet eder. Rüyasında karanlıktan çıktığını gören kiĢi,
fakirlikten kurtulup zengin olur, dert ve sıkıntılardan hâli olur.
ATEġ - ‫آرؿ‬
Rüyada ateĢ görmek, savaĢ, fesat, fitne, yangın, taun (veba), samyeli, çiçek
hastalığı, telaĢ, fetih, fesâhat, güven, haram mal, rızık ve menfaat olarak tâbir edilir.

75
Rüyasında ateĢ yaktığını gören kiĢi, güvende ve sultana yakın olur. Rüyada ateĢin
alevlendiği görülürse, mal sahibi olunur. Birisi rüyasında ateĢin etrafa zarar verdiğini
ve kendisinin de bundan korktuğunu görürse, güvende olur ve iĢ kapıları kendisine
açılır. Rüyada ateĢ yediğini görmek, haram mala ve haksızca yetim malı yemeye
iĢarettir. Rüyada bir Ģeyler aranıldığı görülürse, hoĢ olmayan sözler duymaya ve
zahmet çekmeye delâlettir. Birisi rüyada ateĢ içinde kaldığını görürse, o yerde ortaya
çıkacak çiçek hastalığı, veba, iltihaplanma ve ölüme iĢarettir. Korku verici büyük bir
ateĢ (12b) veya sultan cenahından gelen bir sıkıntı çekildiğini görmek, korku ve
dehĢete iĢaret eder. AteĢin alevlendiği ve o yere düĢtüğü görülürse, kumar ve
uygunsuz haram iĢlerin ortaya çıkacağına delâlet eder. Rüyada ateĢin çarĢıya
düĢtüğü, orada alevlendiği ve çarĢı halkının da iĢlerinde yalan söyledikleri görülürse,
ilim, armağan ve bilgelik sahibi olunacağına yorumlanır. AteĢin elbiseye düĢtüğünü
görmek, sultanın o yerdeki halka sıkıntı çektireceğine iĢaret eder. Rüyada ateĢ
yaktığını gören kiĢi, haram mal kazanır ve sıkıntıya girer. AteĢin ev eĢyasına
düĢtüğünü görmek, vehim, musibet ve korkuya delâlettir. Rüyasında ateĢe düĢtüğünü
gören kiĢi, sultanın fitne ve zulmüne maruz kalır.
KÜL - ‫ذب ِکؽزط‬
Rüyada kül görmek, fitne üzere amel etmektir ve düĢmanlık, hile, fısk ve
hayırlı olmayan iĢlerle meĢgul olmaya delâlet eder.
DUMAN - ‫ز‬ٚ‫ز‬
Rüyada duman görmek, azap, iĢkence, zahmet ve sıkıntı olarak yorumlanır.
Alevli bir ateĢ gören kiĢi, zekâttan ve sultanın dostlarının iĢinden mahrum kalır.
KANDĠL ve MEġALE - ٍٗ‫َِفؼ‬ًٌَٚ‫لٕس‬
Rüyada kandil ve meĢale görmek on üç Ģekilde tâbir edilir: Sultan, kadı, (13a)
çocuk, izzet, Ģeref, velilik, büyüklük, mutluluk, âlim, zenginlik, mutlu bir yaĢam,
kadın ve koca. Mum, kandil ya da meĢale evde, mahallede veya Ģehirde görülürse, o
Ģehrin sultanının adâletli olacağına iĢarettir. Rüyaya erkek çocuk müdâhil olur ve
mutluluk hâsıl olursa, sonsuza kadar mutlu olunur. Bekârsa evlenir veya cariye satın
alır ya da velilik ve büyüklük sahibi olur. Birisi seyahatte olduğunu görürse, kınama
alır ve o Ģehrin âlimleri zâhit olur veya o Ģehirde zâhitlik zuhûr eder. Ve kandil
görmenin kadın veya hizmetkâr olarak da yorumlandığı söylenir.

76
YEDĠNCĠ BÂB

Rüyada dağ, tepe, ova, çöl, kum, kireç, kerpiç, tahta, alçı, toprak ve duvar
görmekle ilgili bölümdür.
DAĞ - ٖٛ‫ک‬
Rüyada dağ görmek, sultan, kahramanlık, pehlivan bir reis, yücelik ve zafer
olarak tâbir edilir. Birisi rüyasında dağın tepesinde oturduğunu görürse, büyük bir
reis ya da büyük bir sultan ona muradına eriĢmesi için yardım edecek, (13b) ona
güvenecek, büyüklük ve bol mal sahibi olacak ve düĢmanlarına karĢı muzaffer
olacak demektir. Dağın sağında oturduğunu görmek, büyük bir saltanat ve liderlik
demektir. Dağdan düĢtüğünü görmek, üzüntüden kurtulacağına iĢarettir.
TEPE - ً‫ر‬
Rüyada tepe görmek, yücelik, mal, kuvvet ve büyüklük olarak yorumlanır.
Hiç kimsenin gidemeyeceği kadar zorlu ve kuru bir tepede gidildiği görülürse,
ümitsizliğe delâlettir. Görülen tepe sulu ve yeĢil ise mal, yücelik ve güç sahibi
olunur.
ÇÖL - ْ‫ثٍبثب‬
Sıkıntı, tehlike ve hileye iĢarettir. Rüyasında çöl gören kiĢi, bunlardan hâli
olur.
KUM - ‫ضٌگ‬
ĠĢ ve mesleğe iĢaret olarak tâbir edilir. Mal, menfaat ve yücelik
kazanılacağına da iĢarettir. Ayrıca zahmet ve sıkıntıya da delâlet ettiği söylenir.
KĠREÇ ve KERPĠÇ - ‫َذفذ‬َٚ‫آ٘ک‬
Rüyada kireç ve kerpiç görmek, bela, kötülük, hoĢ olmayan söz ve iĢe delâlet
olarak yorumlanır.
ALÇI VE TOPRAK - ‫َذبک‬َٚ‫گچ‬
Mal, menfaat ve dünya iĢine iĢaret eder. Ayrıca sultan ya da bir kadın
tarafından gelecek olan faydaya ve (14a) reis veya akılsız halk tarafından bir iyilik
hâsıl olacağına yorumlanır.

77
DUVAR - ‫اض‬ٌٛ‫ز‬
Duvarın büyüklüğü ölçüsünce, büyüklüğe sahip olan insanlara iĢaret eder.
Rüyada eski bir duvar görmek, malın harap olmasına ve az da olsa menfaate iĢaret
eder. YıkılmıĢ duvar ise musibete delâlet eder.

SEKĠZĠNCĠ BÂB

Rüyada Ģehir, il, hisar, mescid, minber ve minare görmekle ilgili bölümdür.
ġEHĠR - ‫ط‬ٙ‫ـ‬
Rüyada Ģehir görmek, hak dine, temiz iĢe, hoĢ bir yaĢama, Ģehir ve ülke
fethetmeye iĢaret eder.
ĠL - ْ‫طؼزب‬ٙ‫ـ‬
Rüyada il görmek, mal ve mülke, sultana, emir ve vezirliğe, liderliğe, dinin
kuvvetine, îmâna, güvene, düĢman karĢısındaki galibiyete ve büyük insanlarla
olunacağına iĢaret eder. Rüyasında ilde olduğunu gören kiĢi, dini inancını güçlendirir
ve korkudan güvende olur, düĢmana karĢı zafer kazanır, sultanın yakın hizmetinde
bulunur ya da büyüklerin baĢkanının hizmetinde bulunur. Ġl dıĢında olduğunu
görürse, bunların tam tersiyle yorumlanır.
KALE VE HĠSAR (14b) - ‫َحمبض‬َٚٗ‫لٍؼ‬
Rüyada il görmekle aynı tâbir olunur. Ayrıca rüyada kale duvarı görmek,
Ģehrin reisi olarak yorumlanır. Harap olmuĢ bir kalenin alındığı görülürse, kendi din
ve dünyasının yok olacağına iĢaret eder.
CAMĠ - ‫ِؽجس‬
Rüyada mescid görmek, sultan, kadı, âlim, Ģehrin reisi, imam, müezzin ve
güvende olmak olarak yorumlanır. Bilgi, bereket ve iyilik olarak da tâbir olunur.
Camiyi süslediğini gören kiĢi, o Ģehrin insanlarının kendisinden memnun kalacağı bir
iĢ yapar. Cami imar ettiğini gören kiĢi, dostları için kimsenin haberi olmayacak
Ģekilde sırf Allah rızası için iyilik amacıyla bir iĢ yapar ve mukabilinde de onlardan
iyilik görür. Cami yaptırdığını görürse, yaptırdığı caminin yeri kadar Cennet‟te o kiĢi
için yer ayrılır ve yaĢadığı yerin halkından da hep iyilik görür. Caminin içinde
olduğunu görürse, bütün belalardan güvende olur, Ģehrin reisi olur, vâizlik ve
imamlık yapması muhtemel olur, yükseklik, izzet ve makam sahibi olur. Elbette her
Ģeyi en iyi bilen Allah‟tır. (15a)

78
YOL - ٖ‫ضا‬
Yol, hak dîne, iyi, hayırlı ve bereketli iĢe ve iĢlerin kolaylığına iĢaret eder.
MĠNBER VE MĠNARE - ٖ‫َِٕبض‬َٚ‫ِٕجط‬
Rüyada minber veya minare görmek, mukaddes dîne iĢarettir. Ayrıca zor iĢe,
hoĢ olmayan söze ve uhrevî ve dünyevî önemli iĢlerde zorluğa iĢaret eder.

DOKUZUNCU BÂB

Rüyada saray, bahçe, köĢk, oda, çatı, dam, oluk, merdiven, saray içinde
dükkân, su değirmeni ve hamam görmekle ilgili bölümdür.
SARAY - ‫ؼطای‬
Rüyada saray görmek, zenginlik, güvenilirlik, hoĢ bir yaĢam, mal, velilik,
izzet, dürüstlük ve evlenme olmak üzere sekiz Ģekilde tâbir edilir. Rüyasında sarayın
içinde olduğunu gören kiĢi, bir gün gelir mutluluğa eriĢir. Ama onun görkem ve
ihtiĢamı zarar görür. Bekârsa evlenir ve güzel huylu ve hayırlı bir eĢi olur. Zenginlik
ve güven sahibi olur, velilik mertebesine çıkar, mutluluk, büyüklük ve ihtiĢam elde
eder. Bir kadın rüyasında saray görürse, zengin, yakıĢıklı ve güzel ahlaklı bir eĢ onun
karĢısına çıkar. Saray çalıĢanlarını10 rüyada görmek padiĢaha delâlet eder. Rüyada
hol, saray meydanı, dört kemer, eĢik, hela ve mutfağı11 aynı anda görmek, kadın,
çocuk, (15b) siyah göz, cariye, hoĢ bir yaĢam, mal, menfaat ve mutluluk olarak
yorumlanır. Rüyada saray bahçesinde meyve dolu yeĢil ağaçlar olduğunu görmek,
kadın, çocuk, mal ve mutlu bir yaĢam olarak tâbir edilir. Ayrıca rüyayı gören kiĢinin
o sarayda vezir olacağına ya da sarayın ileri gelenlerinden biri olacağına iĢaret
olduğu da söylenir.
KÖġK - ‫کفک‬
Rüyada köĢk görmek beĢ Ģekilde yorumlanır: kadın, velilik, yücelik,
güvenilirlik ve menfaat. Birisi rüyasında köĢkte ya da hücrede olduğunu görürse,
iĢinde oldukça fazla ilerleyeceğine delâlet eder.

10
Sadece “çalıĢanlar – ‫ ”ِطافك‬kelimesi kırmızı olarak yazılmıĢtır. Sarayın yorumunun içinde yer
aldığı düĢünüldüğü için ayrı bir baĢlıkta yorumu verilmemiĢtir.
11
“Hol, saray meydanı, dört kemer, eĢik, hela ve mutfak – ‫دهلیز و صحن سرا و چهار طاق و آستانه و مستراح و‬
‫ ”مطبخ‬kelimeleri kırmızı olarak yazılmıĢtır. Öncesinde rüyada saray görmenin yorumu bulunduğu ve
sonrasında da sarayın yorumuna devam edildiği için kırmızıyla yazılmamıĢ gibi kabul edilmiĢtir.

79
ÇATI - َ‫ثب‬
Rüyada çatı görmek kadın, tehlike, mertebe, hile ve iĢlerin büyümesi olarak
beĢ Ģekilde tâbir edilir. Rüyasında eski veya yıkıntı bir çatıda olduğunu gören kimse,
tehlike ve hileyle karĢı karĢıya kalacak demektir.
OLUK - ْ‫زا‬ٚ‫ٔب‬
Rüyada oluk görmek, Ģehrin reisi veya saray büyüklerinden olunacağına
iĢarettir. Bazen de faydalı iĢe delâlet eder.
MERDĠVEN - ْ‫ٔطزثب‬
Güce iĢarettir. Merdiven gören kiĢi, izzet, Ģeref ve velilik sahibi olur, iĢinde
baĢarılı olur ve kendine uygun dostlar edinir. Ve denilir ki: Çok değerli arkadaĢları
olur.
DÜKKÂN - ْ‫زکب‬
Rüyada dükkân görmek, izzet, makam, yücelik ve büyüklük sahibi olunacak
bir yaĢam ile tâbir olunur.
SU DEĞĠRMENĠ (16a)َ - ‫آؼٍبة‬
Mülk, reislik, zenginlik, büyüklük, yiğitlik ve ihtiĢam olarak yorumlanır.
Reisin dostlarının su değirmeninde halka yemek verdiğini görmek, halkın vefalı
olacağına iĢarettir. Rüyasında su değirmeninin bulunduğu yere mensup birisi
tarafından tahrip edildiğini gören kiĢi, ayrılık acısı çeker. Değirmenin sahibini
tanımıyorsa, müĢkül bir sıkıntı çekeceğine, zarar görüp, ayrılığa düĢeceğine
delâlettir.
HAMAM - ٗ‫گطِبث‬
Rüyada hamam görmek, kadın, keder, dîn, günaha girme (zina), cehennem,
borç ve arkadaĢ olarak yedi Ģekilde tâbir olunur. Birisi rüyasında daha önce hiç
gitmediği bir hamamda olduğunu ve orada da bir kadın görürse, o kadına iyi gözle
bakılmaz. Zira orada günaha girilir. Rüyada hamamda olduğunu gören kiĢi, borca
girer, gam ve sıkıntı çeker. Hamamda gusül abdesti aldığını görürse, borçtan
kurtulur, gam ve sıkıntıdan hâli olur. Sıkıntılıysa sıkıntısından arınıp mutlu olur. Bir
muradı varsa tam olarak istediği gibi muradına eriĢir. Hamamda veya baĢka bir yerde
temizlendiğini gören kiĢi, borçlarından kurtulur ve kedersiz bir yaĢam sürer. Rüyada
saçının bir kısmını yıkadığını görmek, borçlarının bir kısmını ödeyeceğine iĢarettir.
(16b)

80
ONUNCU BÂB

Rüyada misk, kar, köpekler, yağ, hoĢ koku ve hoĢ olmayan koku görmekle
ilgili bölümdür.
ESANS - ‫ػطط‬
Söz dinlemek, faydalı ilim, güzel ahlak, ilim meclisi, edîp insanlar, hak dîn ve
iyi haber olarak yedi Ģekilde yorumlanır.
MĠSK VE GÜL SUYU - ‫َگالة‬َٚ‫ِفک‬
Rüyada misk görmek, kadın, âlim insanlar, dost, ahlaklı cariye, dîn, bol mal,
hoĢ sözler ve kadınların süsüne iĢaret eder.
KÖPEKLER - ‫کالة‬
Rüyada köpekler görmek, övgüye, huzura, Ģifaya ve muradına nâil olacağına
iĢarettir.
SUSAM YAĞI12 - ‫ؾ‬ٛ‫غَٓذ‬ٚ‫ض‬
Rüyada susam yağı, iyi kadın ve cariye, övgü, menfaat, hoĢ sözler iĢitme ve
güzel huy olarak altı Ģekilde tâbir edilir.
BOZUK YAĞ - ‫ؾ‬ٛ‫غَٓٔبذ‬ٚ‫ض‬
Rüyada bozuk yağ kendisinden nahoĢ koku gelen kadına, fâsık erkeğe ya da
hoĢ olmayan sözlere delâlet eder.
PETROL - ‫ٔفط‬
Rüyada petrol, çirkin simalı, hoĢ olmayan hareketleri olan esmer kadına iĢaret
eder. Ayrıca tehlikeli hastalığa delâlet ettiği de söylenir.

ON BĠRĠNCĠ BÂB (17a)

Rüyada insanlar, erkek çocuk, delikanlı, köle, cariye, çocuk ve kadın


görmekle ilgili bölümdür.
ERKEK ÇOCUK - ‫ِطزَپؽط‬
Rüyada erkek çocuk görmek, Ģans ve talihe iĢarettir.
DELĠKANLI - ْ‫ا‬ٛ‫ِطزَج‬
Rüyada delikanlı görmek, hile, vefasızlık ve dik baĢlılığa yorumlanır.
KÖLE - َ‫غال‬
Rüyada köle, müjde ve mutluluğa iĢaret eder.
12
“‫ؾ‬ٛ‫غَٓذ‬ٚ‫”ض‬, 70b /7 de “‫ؾ‬ٛ‫غَٓذ‬ٚ‫ ”ض‬olarak aynı Ģekilde verilerek farklı bir yorum yapılmıĢtır.

81
CARĠYE - ‫کٍٕعک‬
Rüyada cariye görmek, hayır, zafer kazanma, muradına erme, rahatlık ve
mutluluğa iĢaret eder. Rüyasında cariye alıp sattığını gören kiĢi, sıkıntılara giriftâr
olur.
KÜÇÜK ÇOCUK - ‫زک‬ٛ‫ک‬
Rüyada küçük çocuk görmek, uzun bir ömre ve bu dünyanın iĢlerine delâlet
eder.
GENÇ KIZ - ْ‫ا‬ٛ‫ظَْج‬
Rüyada genç kız görmek, mutluluğa ve iyi yaradılıĢlı insanlardan istekte
bulunulacağına iĢarettir.
ON ĠKĠNCĠ BÂB

Abdest almak, gusül, elini ve yüzünü yıkamak, ezan okumak, namaz kılmak,
rükû ve secdeye gitmek, oruç tutmak, Kur‟ân-ı Kerîm okumak, hacca gitmek, hac
esnasında iĢine yarayan bir Ģey eda etmek, gazve, zekât, sadaka vb. Ģeyleri rüyada
görmekle ilgili bölümdür.
GUSÜL - ً‫غؽ‬
Rüyasında gusül abdesti aldığını gören kiĢi, sıkıntılarından kurtulur,
zindandan dıĢarı çıkar ve hastalıktan Ģifa bulur. Rüyasında boy abdestini
tamamladığını gören kiĢi, (17b) sıkıntı ve üzüntüden kurtulur. Borcu varsa borcunu
öder ve muradına erer.
EL VE YÜZÜ YIKAMAK - ٓ‫یَـؽز‬ٚ‫َض‬َٚ‫زؼذ‬
Rüyada elini ve yüzünü yıkadığını görmek, iyi duruma ve bir iĢin
önemseneceğine iĢaret eder.
NAMAZ KILMAK - ْ‫ّٔبظَکطز‬
Rüyada namaz kıldığını görmek, güvenilirlik, dürüst kiĢi, hac, liderlik, Allah
rızası için iyilik yapmaya çabalamak, endiĢe ve sıkıntıdan kurtulmak olarak yedi
Ģekilde tâbir edilir.
NAMAZ KILMAK VE KUR‟ÂN-I KERÎM OKUMAK - َْ‫َلطآ‬َْٚ‫ّٔبظَکطز‬
ْ‫أس‬ٛ‫ذ‬
Rüyada teĢehhüde oturduğunu yani tahiyyatı okuduğunu görmek, bütün
korku ve ayrılıklardan güvende olmak demektir. Rüyada ibadet ettiğini görmek,

82
adaletli yönetici, Allahu Teâlâ‟nın farz kıldıklarını yerine getirmek, takvada kâmil
noktaya doğru gitmek, mütevazı olmak, nimetten Mün'im-i Hakiki‟yi bulmak ve
muhabbetullahta terakki etmek olarak tâbir edilir.
RÜKÛ VE SECDE - ‫ز‬ٛ‫َؼج‬َٚ‫ع‬ٛ‫ضک‬
Rüyada rükû ve secde yaptığını görmek, Allah‟a yakın olmak demektir. Zafer
kazanma, galip gelme, mutluluk ve güvende olmak olarak da yorumlanır. Kâbe
karĢısında namaz kıldığını gören kiĢinin, iki dünya için de yaptığı duaları kabul olur
ve muradına eriĢir. Gece (18a) namaz kıldığını görürse, bütün kötülüklerden arınır ve
rahata kavuĢur ve nimetlere gark olur. Bu rüyayı gören kiĢi ileri gelen zevattan ise
velilik mertebesine ulaĢır. Rüyasında oturarak namaz kıldığını gören kiĢi, hasta olur
ya da yolculuğa çıkar. Rüyada gökyüzünde namaz kıldığını görmek ecelinin yakın
olduğuna iĢarettir. Doğuya doğru namaz kıldığını görürse eğer rüya-yı sâdıka ise
hacca gideceğine iĢarettir. Rüya-yı sâdıka değilse, o kiĢi muhalifleriyle tartıĢacak
demektir. Mekke‟ye doğru namaz kıldığını veya o tarafa doğru yöneldiğini görmek,
dîni için savaĢacağına, hac sevabını kazanacağına ya da itibar kazanacağı bir iĢ
yapacağına iĢaret olarak yorumlanır. Kuzeye doğru namaz kıldığını görürse, geri
dönme ümidi olan bir seyahate çıkar.
ORUÇ - ٖ‫ظ‬ٚ‫ض‬
Rüyada oruç tutmak, saltanat, hükümet, liderlik, izzet, Ģeref ve tövbe etmek
olarak yorumlanır. Ayrıca rüyada oruç tuttuğunu gören kiĢi, düĢmanlara karĢı zafer
kazanır, ziyadesiyle nimete sahip olur, yolculuğa çıkar, hacca gider ya da dîni için
savaĢır. Erkek çocuk isteği varsa Allah ona erkek çocuk bahĢeder. Mutlu olacağı bir
haber alır. Rüyada orucunu (18b) açtığını görürse, yolculuğa çıkar veya hafıza kaybı
ile ilgili bir hastalığa yakalanır ve helal rızıkla geçimden uzaklaĢır.
KUR‟ÂN OKUMAK - ْ‫أس‬ٛ‫لطآَْذ‬
Rüyada Kur‟ân okuduğunu görmek, her Ģeyin yolunda olacağına, bütün
korku, bela ve sıkıntıdan kurtulmaya, güvende olmaya ve zenginliğe iĢaret eder.
F>TĠQA - ‫اٌحّس‬
Rüyada Fatiha suresini okuduğunu görmek, bu dünyada ve diğer dünyada
bütün iĢlerinin açılacağına iĢarettir.

83
BAÉARA VE >L-i 2ĠMR>N - ْ‫َآيَػّطا‬َٖٚ‫اٌجمط‬
Bu sureleri rüyasında okuduğunu gören kiĢinin ömrü uzun olur ve Allah, ona
rahmetiyle muamele eder. Kıyamet gününün dehĢetinden kurtulur ve onun baĢının
üstünde gölge olur. Çünkü Peygamber-i zîĢan Efendimiz (s.a.v.) Ģöyle
buyurmuĢlardır: “Bakara ve Âl-i Ġmran sureleri dünyadayken onları çok okuyan
kiĢinin (baĢının) üzerinde iki parça bulut gibi gölge meydana getirir.”13
AYETE‟L-KÜRS$ - ‫آٌذَاٌکطؼی‬
Rüyada Ayete‟l-Kürsî‟yi okuduğunu görmek, bütün felaketlerden güvende
olunacağına iĢarettir. Rüyayı gören kiĢi, hasta ise Ģifa bulur. Sıkıntısı varsa
sıkıntılarından arınır ve mutlu olur. Köle ise âzâd olur ve borcu varsa borcunu öder.
ġEH$DALL>HU - ‫سهللا‬ٙ‫ـ‬
Rüyasında (Âl-i Ġmrân suresinin 18. ayeti olan) “Ģehîdallahu”14 diye baĢlayan
Ayet-i Kerime‟yi okuduğunu gören kiĢi, Allah Azze ve Celle hazretlerinin
nimetlerine Ģükreder (19a) ve Ģükreden kullardan olur. Kadere inancı tam olur.
Merâtib-i îmanda ve Marifetullahta terakkî eder. Mâsivâ-i dünyadan içtinap eder.
Borcu varsa borcundan kurtulur. Ġki cihânda da mesut olur.
ÉULĠLL>HUMME M>LĠKEL MULKĠ - ‫َُِبٌکَاٌٍّک‬ٌٍٙ‫لًَا‬
Rüyada “_ulillahumme mâlikel mulki”15 diye baĢlayan ayeti okuduğunu
görmek, liderlik ve itibar sahibi olmaya iĢaret eder.
NĠSA SURESĠ - ‫ضَٖإٌؽب‬ٛ‫ؼ‬
Rüyasında Nisa Suresi‟ni okuduğunu gören kiĢi, helal miras sahibi olur.
EN2>M SURESĠ- َ‫أؼب‬
Rüyasında En2âm Suresini okuduğunu gören kiĢi, birçok muhtelif faydalara
nâil olur.
NEML SURESĠ - ًٌّٕ‫ضَٖا‬ٛ‫ؼ‬
Bu sureyi rüyasında okuduğunu gören kiĢi, birçok ganimet bulur ve
düĢmanlarına karĢı muzaffer olur.

13
Ġbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, II, s. 143
14
Kur‟ân-ı Kerîm, Âl-i Ġmrân, 3/18
15
Kur‟ân-ı Kerîm, Âl-i Ġmrân, 3/26

84
HUD SURESĠ - ‫ز‬ٛ٘
Rüyasında Hud suresini okuduğunu gören kiĢi, bir gün gelir çok huzurlu olur
ve onun nesli daima onunla irtibat halinde olur.
YÛSUF SURESĠ - ‫ؼف‬ٌٛ
Rüyada Yûsuf suresini okuduğunu gören kiĢiye babasının akrabaları
tarafından bir sıkıntı ulaĢır.
ÉUL HUVALL>HU EQAD (EQADUN) - ‫َهللاَاحس‬ًَٛ٘‫ل‬
Rüyada “Kul huvallâhu ehad (ehadun)” ayetini okuduğunu gören kiĢinin, bu
dünyadan imanlı, ihlâslı ve tevhid inancına sahip bir kul olarak ahrete intikal
edeceğine iĢarettir. Ve o kiĢi ruhunu asıl sahibine teslim ederken “Ell< Te1<fū ve l<
taqzenū ve ebĢirū bi‟l-cenneti”16 (Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaat
edilmekte olan cennetle sevinin.) ayetinin sadâsını iĢitir. (19b) Ayrıca Allah onu iki
dünyada da azabından uzak tutar. Birisi rüyasında bir cemaate Kur‟ân okuduğunu
görürse, iki dünyada da Allah‟ın rahmetiyle muamele ettiği kullarından olacağına
iĢarettir.
HACCA GĠTMEK - ْ‫حجَکطز‬
Sekiz Ģekilde tâbir edilir: Evlenme (evlendirme), cariye satın almak, sultanın
yönetiminde adaletli olması, birçok iyilik, iki dünyanın iĢinde de Allah‟ın
kendisinden hoĢnut olacağı Ģekilde çabalamak, amellerin karĢılığını ve sevabını
almak, Ģeyhi ziyaret etmek, ilim ehlini ziyaret etmek. Kâbe‟nin üzerinde namaz
kılmak dıĢında hac görevi esnasında yapılan her Ģey hayır ve bereketle yorumlanır.
Dünyanın her tarafındaki insanlar kâbe‟ye yöneldiği için kâbe‟nin üzerinde namaz
kıldığını gören kiĢi, dîn ya da mezhep değiĢtirmeyle karĢı karĢıya kalabilir.
KÂBE - ٗ‫کؼج‬
ġeyh, adaletli sultan, reis ve iyi dost olarak yorumlanır. Rüyasında Kâbe‟de
olduğunu gören kiĢi, reis olur, büyük bir iĢ sahibi olur ve iki cihanda da mutlu olur.
KÂBE‟YĠ TAVAF ETMEK - ٗ‫افَکطزَْکؼج‬ٛ‫ط‬
Rüyada Kâbe‟yi tavaf ettiğini görmek, rahatlığa ve Ģifa bulmaya, nimet,
mutluluk, sevinç ve iki dünya iĢinde de isteğine ulaĢmaya iĢaret olarak yorumlanır.
(20a)

16
Kur‟ân-ı Kerîm, Fussilet-41/30; Nüshada bu ayet kırmızı ile yazılmıĢtır.

85
MAKÂM-I ĠBRÂHÎM - ٍُ٘‫ِمبََاثطا‬
Rüyada Makâm-ı Ġbrâhîm‟i görmek hem âvam hem de havas tabakasında
namdâr olmaya iĢaret eder. Rüya sahibi büyük bir iĢ yapar ve iki cihanda da kazançlı
olanlardan olur.
ZEMZEM KUYUSU VE HACILARA SU VERMEK - َ ‫ َؼمبٌذ‬َٚ َ‫چبٖ َظِع‬
‫اٌحبج‬
Rüyada zemzem kuyusunu ve hacılara su verdiğini görmek, müĢkül bir iĢin
aĢikâr olacağına, mutluluk ve sevince, mertebe ve veliliğin ziyadeleĢmesine, büyük
bir iĢin zuhûr etmesine ve sevaptaki kesrete iĢaret eder.
UMRE, SAFÂ VE MERVE - ٖٚ‫َِط‬َٚ‫َلفب‬َٖٚ‫ػّط‬
Rüyada umre yaptığını veya safa ve merve tepelerini görmek, çabalamak,
velilik, zenginlik, dîn ve îmân kuvvetine, Allahu Teâlâ‟nın nimetlerine Ģükretmeye
iĢarettir. Rüyada inek, deve ya da diğer hayvanlardan birini kurban ettiğini görürse,
köle ise âzâd olur, esirse esaretten kurtulur, sıkıntılı ise sıkıntısından kurtulup mutlu
olur, borçlu ise borcunu öder, korkuyorsa güvende olur. BaĢı belada ise, Hz. Ġsmaîl
(a.s.) ve Hz. Ġshak‟ın (a.s.) kâfirlerin Ģerlerinden kurtuldukları gibi rüya sahibi de
beladan kurtulur ve Allah‟tan talep ettiği her arzusuna tam olarak kavuĢur.
Rüyasında tekbir getirdiğini, “Lâ ilâhe illallah” dediğini, Allah‟ı andığını, Allah‟a
Ģükrettiğini, (20b) tövbe ettiğini ve Peygamberimize (s.a.v.) salâvat getirdiğini gören
kiĢi, huzura kavuĢur ve hayır ve bereketi ziyadeleĢir. Rüyasında bayram günü ya da
eyyâm-ı teĢrîkin son günü (zilhiccenin 13. günü) dağa çıktığını gören kiĢiyi Cenâb-ı
Hak iki cihânda da güvende kılar, onun yaptıklarının karĢılığını fazlasıyla verir ve
onu bağıĢlar.
BAYRAM GÜNÜ - ‫ظَػٍس‬ٚ‫ض‬
Bayram günü görülen rüyanın tatlı bir yorgunluğu vardır. Fakat bayram
günleri diğer günlerden faziletlidir. Rüyada bayram günü oruç açtığını görmek,
kıtlık, bela ve sıkıntıdan kurtulmaya ve muradına ermeye iĢaret eder.
GAZA ETMEK (SAVAġMAK) - ْ‫غعاَکطز‬
Rüyada gazada olduğunu görmek, hayır ve berekete, Peygamberimizin
(s.a.v.) sünnetine ittiba edildiğine, düĢmana karĢı zafer kazanmaya, huzur ve Ģifaya,
ibadet etmeye, âdil sultana ve ganimet elde etmeye iĢaret olarak yorumlanır.

86
ZEKÂT VE SADAKA VERMEK - ْ‫َلسلَٗزاز‬َٚ‫ح‬ٛ‫ظک‬
Rüyada zekât ve sadaka vermek, mutluluk, sevinç, zor iĢlerin kolaylaĢması,
ibadetteki istikrar, kendisi, ailesi ve yakın çevresindeki hayır ve berekete iĢaret
olarak yorumlanır. (21a)
ON ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada kadı, vâiz, fakih (fıkıhçı), Ģeyh, müezzin ve doktor görmekle ilgili
bölümdür.
KADI - ‫لبضی‬
Rüyada kadı görmek, Allahu Teâlâ‟ya iĢaret olarak tâbir edilir. Adaletsiz
hüküm veren kadı, güvensizliğe, adaletli kadı ise güvenilirliğe delâlet eder. Birisi
rüyasında kadı, fıkıh âlimi, âlim, Ģeyh, vâiz, tabib, reis ya da vezir olduğunu görürse,
eğer değilse, o kiĢi iĢinde yükselir, liderlik vasfına eriĢir, hayır ve bereket kazancı
olur, malı ziyadeleĢir, dînine hizmet eden bir âlim olur ve arzu ettiği Ģeylere nâil olur.
Ehil değilse, onu korku sarar ve kendini rezil edecek bir iĢ yapar.
DOKTOR - ‫طجٍت‬
Rüyada doktor görmek, itikâdı sağlam âlime ve hak dîne iĢaret eder.

ON DÖRDÜNCÜ BÂB
Rüyada kalem, divit, kurĢun kalem, defter, mektup ve senet görmekle ilgili
bölümdür.
KALEM - ٍُ‫( ل‬21b)
Rüyada kalem görmek, bilgelik, ilim, bilgi, velilik ve doğru haber olmak
üzere beĢ Ģekilde tâbir edilir.
DĠVĠT - ‫اد‬ٚ‫ز‬
Divit, evlendirme, cariye satın alma, düĢmanlık, hayırlı kadın olarak dört
Ģekilde yorumlanır.
HATTAT - ‫ِحجط‬
Rüyada hattat, imanlı âlime ile tâbir olunur ve güçlü bir kadından fayda
sağlamaya iĢarettir.
KURġUN KALEM - ‫ِساز‬
Rüyada kurĢun kalem görmek, velîlik, izzet, azâmet, büyüklük ve mutluluk
olarak yorumlanır. BaĢka birinin kendisinden geçimini sağlayacağı anlamına da gelir.

87
Rüyada geçimini sağlamak için kalemle bir Ģeyler yaptığını görürse, arzusuna ulaĢır
ya da hasta olur. Ama çabuk Ģifasına da kavuĢur. Kalemin yere düĢtüğünü görürse,
ziyana uğrar veya kâtip olur.
DEFTER VE MEKTUP - ِٗ‫َٔب‬َٚٗ‫ُک ّطاؼ‬
Ġkisini de rüyada görmek olumlu Ģekilde yorumlanır. Kuvvet ve gücüyle bir
iĢte isim yapmak olarak da tâbir edilir.
KĠTAP - ‫ِمحف‬
Rüyada kitap görmek, helal miras, emanet bırakmak, çocuk ve bilgelik olarak
yorumlanır.
SENET VE TAPU - ٌٗ‫َلجب‬َْٚ‫ٔفب‬
Kanıt ve delil anlamına gelir. Ayrıca deveci kavimde bilgelik ve liderlik
yapma ve onlardan fayda sağlama olarak yorumlanır.
MEKTUP MÜHÜRLEMEK - ِٗ‫طَکطزَْٔب‬ِٙ
Harita ya da benzer iĢlerle uğraĢma, iĢinde ilerleme, dînin kuvvetlenmesi,
(22a) liderlik, velilik, olayların mahiyeti, dindeki hoĢgörü, mal, nimet, Ģans, sevinç,
mutluluk ve Allah‟ın kudretine karĢı teslimiyet olarak tâbir edilir.

ON BEġĠNCĠ BÂB

Rüyada kalabalık insan topluluğu, baĢ, alın, göz, kulak, ağız, dil, et, deri,
kemik, boyun, yüz, kafa, kol, el, mide, bacak, ayak, parmak ve tırnak görmekle ilgili
bölümdür.
KALABALIK HALK - ‫ِطزِبَْثؽٍبض‬
Rüyada kalabalık insan topluluğu görmek, güzel elbiselerle, huzurlu, mutlu,
neĢeli ve rahat bir yaĢam sürmek olarak yorumlanır.
BAġ17 - ‫ؼط‬
Rüyada baĢ görmek, liderlik, önderlik, baba, anne, Ģeyh, mürĢid, âlim, on bin
dirhem, çocuk, köle, cariye ve kadın olmak üzere on iki Ģekilde tâbir edilir.
Rüyasında ileri gelen insanlardan oluĢan bir topluluğun lideri olduğunu gören kiĢi,
zahmet ve sıkıntı çekmeksizin bol para kazanır. Birisi rüyasında kesilmiĢ baĢlar
görürse, büyüklerin bulunduğu meclise girer. BaĢının bedeninden ayrıldığını görürse,
büyüklerin meclisinden ayrılacağına iĢarettir. Elinde insan baĢı (22b) olduğunu ya da

17
72a /12 de “‫ ”سر‬olarak tekrar tâbir edilmiĢtir.

88
insan baĢı bulduğunu görürse, oldukça fazla miktarda para bulur. BaĢına hoĢ bir koku
sürdüğünü görürse, kendisi hakkında iyi Ģeyler iĢiteceğine delâlettir. BaĢına nâhoĢ bir
koku sürdüğünü görürse bunun tam tersiyle yorumlanır.
SAÇ - ‫یَؼط‬ِٛ
Rüyada saç görmek, hacca gideceğine iĢarettir. Rüyada saç gören, güvende ve
mutlu olur, dünyada kader ve kazaya iman edenlerden olur. Sultanın, dostlarını ve
çalıĢanlarını görevden alması olarak da yorumlanır. Efendinin çalıĢanının rüyasına
girmesi, o kiĢinin iĢten çıkarılacağına iĢarettir. Saçın salındığı görülürse, iyilikle tâbir
olunur. Rüyada görülen saç uzun ama siyah değilse, gam, musibete ve sıkıntıya
delâlet eder. Bunu bir bilge görürse, onun bâtıl Ģeylere inanacağına ve zillete
düĢeceğine delâlettir.
ZÜLÜF - ٛ‫گٍؽ‬
Mal, izzet, makam, çocuk ve gelecek nesle iĢaret eder.
BEYĠN - ‫ِغع‬
Rüyada beyin görmek gömülü mal, zeka ve iĢlerde sabretmek olarak üç
Ģekilde yorumlanır. Ayrıca dîn ve güvenilirlik olarak da tâbir edilir.
KULAK - ‫ؾ‬ٛ‫گ‬
Rüyada kulak görmek, kadın, kız çocuğu, arkadaĢ, dost, erkek çocuk ve köle
olarak altı Ģekilde yorumlanır. Görülen Ģeyler istenildiği gibi çıkar.
ALIN - ‫پفبٔی‬
Makam, izzet, menfaat, dîn ve amel olarak tâbir edilir.
GÖZ - ُ‫چف‬
Altı ayrı tâbiri vardır: Nur, Ġslam dîni, (23a) hidayet, çocuk, ilim ve malın
artması.
BURUN - ‫ثٍٕی‬
Rüyada burun görmek, mal, çocuk, izzet, makam ve hoĢ bir yaĢam olarak
yorumlanır.
AĞIZ - ْ‫ز٘ب‬
Ġnsanların toplandığı yer, hazine, ilim, iĢ kurmak, malın ziyadeleĢmesi, dîn,
vezir ve kapıcı olarak yorumlanır.

89
DĠL - ْ‫ظثب‬
Rüyada dil görmek, bilgelik, liderlik, tercüman, ihtiyaç, sevgili ve vekile
iĢarettir.
DĠġ - ْ‫زٔسا‬
Rüyada diĢ görmek, akrabalara iĢarettir. Sağa doğru çıktığının görülmesi
babanın akrabalarına, sola doğru ise, annenin akrabalarına delâlet eder. DiĢinin
düĢtüğünün görülmesi, helal mal kazanılacağına iĢarettir. DiĢlerin çoğunun
düĢtüğünün görülmesi, gıybete veya musibete delâlet eder.
BALGAM, KAN, AĞIZ SUYU - ْ‫َآةَز٘ب‬َْٚٛ‫َذ‬َُٚ‫ثٍغ‬
Birisinin rüyasında kanla karıĢık tükürdüğünü görmesi, iĢinde harama
gireceğine ve çok yalan söyleyeceğine delâlettir. Ağzının kaynadığını görmesi,
sıkıntıya düĢeceğine iĢarettir. Balgam tükürdüğünü görmesi ise derde müptela
olacağına delâlet eder. (23b)
ET VE DERĠ - ‫ؼذ‬ٛ‫َپ‬َٚ‫ـذ‬ٛ‫گ‬
Miras, zenginlik ve iyi sözler söylemek olarak yorumlanır. Musibet ve
gıybete iĢaret ettiği de söylenir.
KEMĠK - ْ‫ا‬ٛ‫اؼزر‬
Mal, akrabalar ve değerli dostlara iĢaret olarak yorumlanır.
SAKAL - ‫ضٌؿ‬
Rüyada sakal görmek, ev halkı, izzet, makam, mertebe, görkem, iyilik,
evlenme, mal, çocuklar ve cömertlik olarak yorumlanır.
GÖĞÜS - ٍٕٗ‫ؼ‬
Ġlim, ticaret, güven, küfür, ölüm, hayat, cimrilik ve eli sıkılık olarak
yorumlanır.
OMUZ - ‫ؾ‬ٚ‫ز‬
Kuvvet, güç, kardeĢ, sevgili, sultan, oruç, hac, züht, baba ve çocuğun malı
olarak yorumlanır. Eğer rüya sahibi bunlara layık değilse, meĢhur olacağı, sıkıntı ve
derde düĢeceği bir iĢe delâlet eder. Rüyayı gören kâfirse, îmâna gelir. Fâsık ise, tövbe
eder. Büyücü ise hak yolunu bulur.
EL - ‫زؼذ‬
Erkek kardeĢ, kız kardeĢ, ortak, dost, çocuk, sevgili, güç, kuvvet, velilik ve
hac olarak on Ģekilde yorumlanır.

90
EL AYASI - ‫کفَزؼذ‬
Mutluluk, liderlik, çocuk, mal varlığı, güzellik, (24a) kahramanlık ve
haramdan uzak durmak olarak yorumlanır.
MĠDE - ُ‫ـک‬
Rüyada mide görmek, ilim meclisi, hazine, hoĢ bir yaĢam, mevziler ve sırlara
iĢaret eder.
KALP - ‫زي‬
Rüyada kalp, güç, Ģehvet ve sır sahibi olmaya delâlet eder.
CĠĞER - ‫ جگط‬18
Rüyada ciğer, mal toplamak, çocuk ve çocukluk arkadaĢlarına iĢaret eder.
BAĞIRSAK VE GÜBRE - ‫َآٔچَٗثساَِْبٔس‬ٍَٚٓ‫َؼطگ‬َْٚ‫ضز٘گب‬
Haram mal olarak yorumlanır. Ayrıca ev halkı, izzet, sultan, makam arzusu,
kuvvet, zafer ve muradına eriĢmeye de delâlet eder. Bir kadın rüyasında, eĢi
olduğunu görürse, çocuk sahibi olur, o yerin ileri gelenlerinden olup meĢhur ve
tanınan birisi olur.
BACAK - ْ‫ضا‬
Rüyada bacak görmek, ev halkına iĢarettir. Ayrıca ihtiĢam ve kendilerine
güvenilen dostlara iĢaret eder.
AYAK - ‫پبی‬
Mutlu bir hayat, sıkıntı, çabalamak, mal arzusu, binek ve yük hayvanı satın
almak, kadın, kavimler ve yaĢam olarak sekiz Ģekilde yorumlanır. Ayrıca rüyada el
ve ayak görmek, kadın ve cariyeye delâlet eder.
PARMAKLAR - ْ‫أگفزب‬
Rüyada parmaklar, çocuk, sevgililer, hizmetliler, kardeĢler, yeğenler ve beĢ
vakit namaz olarak tâbir edilir. Rüyada yüzük parmağını görmek, yatsı namazına,
baĢparmak akĢam namazına, orta parmak ikindi namazına, (24b) iĢaret parmağı öğle
namazına, serçe parmak ise sabah namazına iĢaret eder.
TIRNAK - ٓ‫ٔبذ‬
Rüyada tırnak, dünyadaki insanların miktarına, kuvvete, kahramanlığa,
çocuklara, fayda ve erkek kardeĢlere iĢaret eder.

18
“‫ ”جگط‬kelimesi 52a/2 de farklı bir Ģekilde tekrar tâbir edilmiĢtir.

91
HADIM - ‫ذمی‬
Rüyada hadım görmek, meleğe, zâhid ve âbid insanlara iĢaret eder. Ayrıca
kendini büyük gören insanlara iĢaret ettiği de söylenir. Bir erkek rüyasında kadın
olduğunu görürse, sıkıntıya giriftâr olacağına ve düĢman sahibi olacağına delâlettir.

ON ALTINCI BÂB

Rüyada odun, kapı, anahtar, açmak, kilitlemek, eyer, bina, torba, dolap, çaba
ve bir yerden iyilik geldiğini görmek ile ilgili bölümdür.
ODUN - ‫ة‬ٛ‫چ‬
Rüyada görülen odun düz ise iyiliğe, eğri ise münafık insanlara ve yalan
söyleyen kadına delâlet eder.
KAPI - ‫زض‬
Rüyada kapı, sarayın efendisine iĢaret eder. Ayrıca vezire, sarayın ileri
gelenlerine ve hizmetlilere iĢaret eder.
ANAHTAR - ‫کٍٍس‬
Melik, sultan, kuvvet, liderlik, evlenme, ilim, huzur, iĢlerin yolunda olması,
kabul edilmiĢ davet ve sıkıntıdan kurtulmaya iĢarettir.
KAPI KAPAMAK VE AÇMAK - ْ‫َگفبز‬َٚٓ‫( زضَثؽز‬25a)
Ġzdivaç, izzet ve dürüst insana iĢarettir.
SANDIK - ‫ق‬ٚ‫لٕس‬
Rüyada sandık görmek, izzet ve makama delâlettir.
TAHT VE KÜRSÜ - ‫َکطؼی‬َٚ‫ررذ‬
ġeref, izzet, velilik, liderlik, yücelik, makam ve iĢlerin ilerlemesine iĢaret
eder.
BĠNEK VE YÜK HAYVANININ EYERĠ - ‫ض‬ٛ‫ظٌَٓؼز‬
Rüyada taht ve kürsü görmenin yorumuyla aynı Ģekilde tâbir edilir.
SEDYE - ‫ػّبضی‬
Rüyada sedye görmek, saltanat, izzet, makam, Ģeref, huzur ve ileri gelen
kiĢilerle sohbet etmek olarak yorumlanır.

92
KESE VE MAHMĠL VE BEġĠK - ‫س‬ًََِّٙٚ‫َِح‬َٚٗ‫کٍؽ‬
Rüya sahibi layık ise saltanat, liderlik, yücelik ve memleket, sıkıntıdan
kurtulma, hoĢ bir yaĢam, kadın, cariye ve güven olarak yorumlanır. Layık değilse
zindan, gam ve sıkıntılı yer olarak yorumlanır.

ON YEDĠNCĠ BÂB

Rüyada kan almak, saç kesmek, bir hastalığa yakalanmak, insanların


bedeninde aĢırı ĢiĢliklerin ortaya çıkması, eksiklikler ve insanlarda zayıflığın zuhûr
ettiğini görmekle ilgili bölümdür.
KAN ALMAK - ْ‫ضگَظز‬
KiĢi ehil ve layık ise sıkıntıdan kurtulacağına ve iĢlerinin açılacağına iĢarettir.
Ayrılık ve yolculuk yoksa vücuttan çıkan kanın miktarı ölçüsünce iĢlerinde zarara
girer. Vücudundan bütün kanın çıktığını görürse (25b) ecelinin yakınlığına iĢarettir.
Hasta ya da rahatsız ise o sıkıntıdan kurtulmasına veya tehlikeye iĢarettir.
HACAMAT YAPMAK - ْ‫حجبِذَکطز‬
Emaneti koruyup sahibine geri verme olarak tâbir olunur. Ayrıca emanet
Ģartlarının yazılı olduğu belgeyi okumak, mutlu olmak, Ģeyhlerle sohbet etmek olarak
da yorumlanır. Rüyasında hacamat yaptırdığını gören kiĢi iĢçi ise iĢinden atılacağına
ve içinde bir korku belireceğine iĢarettir. Hacamatçı genç ise ve hastalıklarla dolu bir
hayatı geride bırakmıĢsa rahata erecek demektir. Onun sırtında bir iz görülürse, âdil
bir Ģahit nezdinde bir senet imzalayacağına delâlettir. Hacamatçı fazla yaĢlı değilse,
Yalancı bir Ģahide düĢer. Sonunun ölüm olabileceği de söylenir.
SAÇ KESMEK - ٓ‫یَاظَؼطَگطفز‬ِٛ
Rüyada saçının kesildiğini gören kiĢi sıkıntılara alıĢkın birisi ise rahat edecek
demektir. Onun ordusu, hizmetlileri ve arkadaĢları ona alıĢmıĢ ise ondan
kurtulacaklarına delâlettir.
BEDENDE AĞRI - َ‫زضزَاظَأسا‬
Rüyada bedeninde bir ağrı olduğunu görmek, kendisine dostları ve ailesi
tarafından sıkıntı çektirileceğine iĢaret eder.
SAKAL VE ġĠġĠN ARTMASI - ‫َِبغ‬َٚ‫ظٌبزریَضٌؿ‬
Rüyasında sakalının çıktığını gören kiĢinin malı ziyadeleĢir ya da o kiĢi hoĢ
olmayan sözlere maruz kalır. Ġnsanların rüyada bedenlerinde ĢiĢkinliklerin meydana

93
geldiğini görmeleri güce, zafere, mala ve halk arasında adlarının iyilikle anılacağına
iĢaret olarak yorumlanır. (26a)
YÜKSEK YER - ‫ثبال‬
Rüyada yüksek yer görmek, iyiliğe yorumlanır. Fakat aĢırı derecede yüksek
bir yerde olduğunu görmek, ecelinin çok yakın olduğuna delâlettir. Ayrıca hastalığa
yakalanma, velilik mertebesine ulaĢma, izzetin azalması ve karısını boĢamak olarak
da tâbir edilir.
ĠNSANLARIN BEDENĠNDE EKSĠKLĠK - َ‫ٔممبَْزضَرَِٓطز‬
Rüyada insanların bedeninde eksiklik olduğunun görülmesi hastalık ve zarara
delâlettir.
UZUNLUK - ‫زضاظی‬
Rüyada boyunun uzun olduğunu görmek, fazilet, kuvvet, menfaat ve Ģerefe
iĢarettir.
ON SEKĠZĠNCĠ BÂB

Rüyada idrar, insan gübresi ve hayvan gübresi görmekle ilgili bölümdür.


ĠDRAR - ‫گٍّع‬
Rüyada idrarı kendi bulunduğu yerde görmek, çocuğa ve sıkıntıdan
kurtulmaya iĢarettir. Bulunduğu yerde değilse tam tersine iĢaret eder. Rüyada
elbisesine idrar bulaĢtığını görmek, kendi çocukları için harcama yapması
gerektiğine, akrabalara haksız yere düĢmanlık besleneceğine ve ticarette zarar
edileceğine iĢarettir. Rüyada idrarını yaptığını gören fakir ise zengin olur, köleyse
âzâd edilir, hasta ise Ģifa bulur, sıkıntıda ise sıkıntısından kurtulur, misafirse misafir
olduğu yerden geri döner, iĢçi ise iĢten çıkarılır, halife ya da kadı ise adâletle
hükmeder, zengin (26b) ya da tüccar ise zarar eder.
KAZURAT - َ‫ؼطگٍَِٓطز‬
Rüyada insan kazuratı görmek iyiliğe bazen de haram mala iĢaret eder.
Hayvan gübresi görmek ise helal mala iĢarettir.
BĠNEK VE YÜK HAYVANININ GÜBRESĠ
Helal mala iĢaret eder.

94
KESKĠN KOKU VERMEK - ْ‫رٍعَزاز‬
Rüyada kendisinden keskin bir kokunun çıktığını görmek, Ģefaate iĢarettir.
Koku kasten verilmemiĢse, Ģikâyete ve hoĢ olmayan sözlere delâlet eder.
HĠNTLĠ - ٚ‫ٕ٘س‬
Rüyada hintli görmek, tatlı bir zorluğa, hoĢ bir yaĢama, hazine ve definenin
bulunduğu yere, eĢ isteğine iĢaret olarak yorumlanır.

ON DOKUZUNCU BÂB

Rüyada meyve ağaçları, üzüm, fesleğen, bitki ve odun görmekle ilgili


bölümdür.
AĞAÇ - ‫زضذذ‬
Tâbir edilirken meyve miktarı, ağacın büyüklüğü vb. gibi birkaç hususa
dikkat edilir. Rüyada bir ağacın kırıldığını ya da düĢtüğünü veya kesildiğini görmek,
musîbete, bela ve sıkıntıya delâlet eder. Rüyayı gören kiĢi ve o rüyadaki ağaçla ilgisi
olan kiĢi ağaçta bulunan her kök, meyve ve dal adedince fayda ve menfaate nâil olur.
Rüyada kuru ağaç görmek, yoksul insanlara ve edepsizlik ve sıkıntıların hâsıl
olacağına iĢaret olarak yorumlanır. Rüyasında süslenmiĢ bir ağaç gören kiĢi bu
dünyadan fayda sağlayacak demektir. En güzel ağaçları görmek kendi faydasına
olacak Ģeylerin zuhûr edeceğine iĢarettir. (27a) En iyi ve en güzel ağaç ise hurma
ağacıdır. Rüyada zeytin ağacı, insanlara sayısız iyiliğin ulaĢtığı kiĢiye iĢarettir.
Ayrıca o kiĢinin hastalıktan Ģifa bulacağına ve sıkıntılardan kurtulacağına iĢaret eder.
Nar ağacı, tez canlı, yumuĢak tabiatlı insana, güzel yüzlü kadına, hoĢ yaĢama ve bol
mücevhere iĢaret olarak yorumlanır. Ġncir ağacı, zengin insana delâlet eder. Dut
ağacı, mal, menfaat ve kadın tarafından çıkarılacak anlaĢmazlığa iĢaret eder. Elma
ağacı, Ģerefli ve asil insana yorumlanır. Ayva ağacı, iĢ arzusu olan Ģerefli ve
yumuĢak baĢlı ve insanların iĢlerinin kendisinde güvende olacağı insana delâlet eder.
Birisinin kendi sera veya bahçesinde sedir ağacı olduğunu görmesi, iyi ahlaklı bir
çocuğunu olacağına iĢarettir. ġeftali ağacı, fakir insanlardan birçok fayda sağlayan
zengin insanlara delâlettir. Erik ağacı insanları Ģifa ve huzura kavuĢturan doktor ile
yorumlanır. Fındık ağacı, değerli ve yüce insanlara iĢaret eder. Ayrıca evinde
fâsıkların, yalancıların ve fesat insanların dolaĢtığı ya da yerleĢtiği, yüksek sesli ve
kötü düĢünceli insanlara da delâlet eder. Hünnap ağacı, (27b) dinini yaĢayan, temiz

95
ve hoĢ mizaçlı insanlara iĢarettir. Ayrıca kadın tarafından kullanılan insanlara da
delâlet eder. Ceviz ağacı, bilgisiz, gâfil insanlara iĢarettir. Badem ağacı, yabancı
insanlara, fıstık ağacı, Ģerefli, hoĢ seciyeli ikram sahibi insanlara iĢaret eder.
Bergamot ağacı, basîretli, tevhid inancına sahip, ihlâslı zengin insanlara iĢaret
olarak yorumlanır. Öd ağacı, hoĢ simalı, latîf, kuvvetli ve hoĢ mizaçlı kiĢilerin zarar
göreceğine delâlet eder. Abanoz ağacı, kibirli zengin insanlara ya da bu özelliklere
sahip bir kadına veya Hintli bir cariyeye delâlet olarak yorumlanır. Servi ağacı, çam
kozalağı ve çınar zengin ve doğru sözlü insanlara ve rüya sahibinin bir meclisin
baĢkanı olacağına iĢaret eder. Rüyada kendi zamanında ya da kendi zamanı dıĢında
taze veya kurumuĢ meyve görmek, menfaate, huzura, mutluluğa, helal rızka ve
arzularına ulaĢmaya iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada nar nâhoĢ söze, derde,
sıkıntıya, zorluğa, hastalığa ve düĢmanlığa delâlet eder. Rüyada hurma görmek,
kesinlikle faydalı Ģeyler elde edileceğine iĢaret eder. Ayrıca helal mala iĢarettir. Ve
hurmanın yetiĢtirilmesinde katkısı olan her Ģey az ya da çok bolluk ve berekete
vesiledir. (28a) Kuru hurma helal mala, taze hurma ise göz nuru olacak çocuğa
iĢarettir. Bazen de dinar ve dirhem olarak da yorumlanmıĢtır. Ayrıca cennette Hz.
Âdem‟in (a.s) sofrasına misafir olunacağına iĢaret olarak da tâbir edilir. Rüyada nar
görmek, sultan için veliliğe, reis için istek ve arzulara, fakir için paraya, tüccar için
daha fazla kazanmaya, orta sınıf insanlar için geçimini sağlamaya iĢaret eder. Tatlı
nar, ekĢi nara göre daha olumlu Ģeyler olacağına iĢaret olarak yorumlanır. Rüyada
nar yapraklarının etrafa saçıldığını görmek, musîbete, derde, sıkıntıya, kılıç ya da ok
yarasına ve kötü sözlere iĢaret eder. Yaprakların dıĢarıya saçıldığını görmek, çiçek
hastalığı ve sağırlığa delâlet eder.
CEVĠZ KABUĞU - ‫ظ‬ٛ‫ؼذَج‬ٛ‫پ‬
Ceviz kabuğu, sıkıntı ve zorluğa iĢarettir.
CEVĠZ YAĞI - ‫ظ‬ٛ‫غَٓج‬ٚ‫ض‬
Rüyada ceviz yağı elde etmek, feragat ettiği mala delâlet olarak yorumlanır.
HĠNDĠSTAN CEVĠZĠ - ‫ظَٕ٘سی‬ٛ‫ج‬
Rüyada hindistan cevizi görmek, barıĢ dînine ve faydalı ilim öğrenmeye
iĢarettir.

96
KAYISI - ٌٛ‫ظضزا‬
Görülen kayısı tatlı ise, iyiliğe, ekĢi ise hastalık, sıkıntı ve düĢmanlığa delâlet
eder.
ARMUT - ‫ز‬ٚ‫اِط‬
Helal mala, zenginliğe, arzulara ulaĢmaya ve menfaate iĢaret eder. Armut ekĢi
ise, hastalığa, felakete ve bazen de iyiliğe iĢarettir.
MANDALĠNA - ‫ٔبضٔج‬
ArkadaĢ ve çocuğa iĢaret eder, Ayrıca akrabalarıyla kendi arasında kavga,
çekiĢme, (28b) düĢmanlık ve menfaat iliĢkisi olacağına delâlet eder.
ASMA - ‫زضذذَضظ‬
Menfaate, düĢmanlığa, düzenbâz, hilekâr ve savaĢçı insanlara ve Ģüpheli mala
delâlet eder.
ÜZÜM - ‫ض‬ٛ‫أگ‬
Sarı üzüm mala ve sıkıntıya iĢarettir. Sarı ya da siyah üzümü olgunlaĢma
vaktinde görmenin mala, çocuğa ve farz olan ilme iĢaret ettiği de söylenir.
KĠġNĠġ - ‫کفّؿ‬
Rüyada kiĢniĢ görmek, üzümle aynı yoruma sahiptir.
HAM MEYVE - ٖ‫ض‬ٛ‫غ‬
Rüyada olgunlaĢmamıĢ, ham bir Ģey görmek, iyiye yorumlanmaz.
ġIRA - ‫ػمٍط‬
Rüyada Ģıra görmek, mal, bereket, mutluluk, melike yakın olma, kıtlık ve
beladan kurtulma ve yıl içinde yağmurun yağması olarak tâbir edilir. Rüyasında Ģıra
yaptığını gören kiĢi, sultan veya reise yakın olur ve varlıklı birisi olur.
SĠRKE - ٗ‫ؼطک‬
Mal, hayır ve berekete iĢarettir. Rüyada sirke içtiğini görmek iyiye
yorumlanır.
KAVUN - ٖ‫ذطثع‬
Herkes ile çok iyi geçinen, herkese katlanan kadına iĢaret olarak yorumlanır.
Ayrıca köle ve fayda elde etmeye de yorumlanır. Ve bir Ģey ne kadar tatlı ise o kadar
iyiye yorumlanır.

97
SALATALIK VE BÂD RENG19 - ‫َثبزَضٔگ‬َٚ‫ذٍبض‬
Rüyada salatalık görmek, piĢmanlık, huzur, mutluluk, yakınlarından gelen bir
fayda, dostlar ve çocuğa iĢaret olarak tâbir edilir.
KABAK - ٚ‫کس‬
Âlim insanlara, doktora ve mutluluğa iĢarettir. Rüyada kabak gören kiĢi, hasta
ise Ģifa bulur, o yörenin ileri gelen zevatından ise itibarı daha da artar, (29a) sultanın
yakınlarından ise, velilik mertebesine eriĢir. Köle ise âzâd edilir. Ayrıca cesurluğunu
noksanlaĢtıracak mala ve menfaate de iĢaret olarak yorumlanır.
FESLEĞENLER - ٍٓ‫ضٌبح‬
Rüyada fesleğenler görmek, kadınlara, kölelere, cariyelere, arkadaĢlara,
çocuklara ve ilim meclisinin sancağına iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyasında fesleğen
gören kiĢi, dert ve sıkıntıya giriftâr olur. Birisinin rüyasında evinde ya da bahçesinde
fesleğen olduğunu görmesi, mutluluk, huzur ve Ģifa bulacağına iĢarettir.
MERSĠN AĞACI - ‫ِطز‬
Rüyasında mersin ağacı gören kiĢinin uzun ömürlü olacağına ve ev halkıyla
huzurlu bir yaĢam süreceğine iĢarettir.
NERGĠZ - ‫ٔطگػ‬
Güzel yüzlü insanlara, çocuk, kadın ve bayan arkadaĢlara iĢaret eder. Ayrıca
rüya sahibi bayan ise, kendisine hayırlı bir eĢin talip olacağına iĢaret olarak
yorumlanır.
GÜL - ً‫گ‬
Rüyada gül görmek, sözüne sadık olmayan ve net bir hedefi veya ideali
olmayan insanlara delâlet eder. Ayrıca arkadaĢa, çocuğa, güzel yüze, cariyeye ve
köleye iĢaret olarak da yorumlanır. Rüyada gül gören erkekse güzel yüzlü bir eĢi
olacağına iĢarettir. Rüyada gül reyhan vb. gibi güzel kokulu bitkilerden herhangi
birini, kendi yaĢadığı yerde dağınık olarak görmek, yaĢadığı yerden ayrılacağına,
üzüleceğine, gam ve sıkıntı çekeceğine iĢaret olarak yorumlanır. Rüyada hoĢ kokulu
bitkilerin dikenini görmek, daha önceden kiĢide bulunan eksikliklerin tekrar
belirmeye baĢlamasına iĢaret olarak yorumlanır.

19
Bir tür turunç

98
OT - ٖ‫گٍب‬
Rüyada ot görmek, helal mala, çocuğa, (29b) dîndeki safiliğe, veliliğe ve
menfaate delâlet olarak tâbir edilir.
HARMAN YERĠ - ٖ‫ذطَِٓگب‬
Rızıklarını toplayan insanlara iĢarettir. Ayrıca zahmete, oyuna ve hesapsızca
harcama yapmaya iĢaret eder. Bazen de zahmet çekerek helal rızık kazanan insanlara
delâlet eder. Allahu Teâlâ da onlara zenginlik ve mutluluk ihsân eder. Tabî ki her
Ģeyi en iyi bilen Allah‟tır.
YĠRMĠNCĠ BÂB

Rüyada baharatlar, pırasa, soğan, sarımsak, biber ve tuz görmekle ilgili


bölümdür.
Bunların hepsini rüyada görmek, hoĢ olmayan sözlere ve soy ve nesebi
olmayan insanlara iĢarettir. Ve denilir ki: Biber, rüyada görüldüğü miktarın fazlalığı
ya da azlığına göre dert ve sıkıntıya iĢaret eder.
TUZ - ‫ّٔک‬
Rüyada tuzun ıslak olduğunu görmek, aĢırı korkuya, iyi iĢlere, saygınlığa ve
bol mala delâlet eder.
KURUMUġ TUZ - ٖ‫ؾَکطز‬ٛ‫ّٔکَذ‬
Tuzu kurumuĢ olarak görmek ise korkunç bir Ģeyden korkmaya, dert ve
sıkıntıya, hoĢ olmayan ve çirkin sözlere iĢarettir.

YĠRMĠ BĠRĠNCĠ BÂB

Rüyada ekmek, tirit ve Ģeker görmekle ilgili bölümdür.


Rüyada bu Ģeylerin görüldüğü ya da yenildiği miktara göre mal varlığında da
artıĢ olacağına iĢarettir. Ayrıca menfaat, ilim, bilgi ve sultan veya baĢkan tarafından
edilecek hayırlı duaya iĢaret eder.
YĠYECEK - ‫ضزٔی‬ٛ‫ذ‬
Rüyada yenilen Ģey tatlı ise iyiye, ekĢi ya da acı ise kötüye yorumlanır. (30a)
ġEKER - ‫ـکط‬
Rüyada Ģeker görmek, samimi bir arkadaĢtan gelecek olan bûseye iĢaret eder.
Eğer birisi rüyasında aĢırı Ģeker görürse, kendisine ulaĢacak olan malın çokluğuna
iĢarettir.

99
YĠRMĠ ĠKĠNCĠ BÂB

Rüyada haç, Ģarap, süt, bira, ishal olduğunu ve istifrâ ettiğini görmekle ilgili
bölümdür.
HAÇ ĠġARETĠ - ِٗ‫گب‬
Rüyada haç iĢaretini görmek sıkıntı, dert ve düĢmanlığa iĢarettir.
SAF ġARAP - ‫ـطاةَلبفی‬
Rüyada saf Ģarap içtiğini görmek uzun ömre, hoĢ bir yaĢama, çok mala ve iyi
iĢe delâlet eder.
GÜL SUYU - ‫جالة‬
Rüyada gül suyu veya onu içtiğini görmek hak dîne, menfaate, güzel ahlâka,
faydalı ilme, uzun bir hayata, hoĢ bir yaĢama, helal mala delâlet eder. Rüyasında gül
suyu gören kiĢi her zaman Allah‟ı hatırlar ve Marifetullahta terakki eder.
SÜT ĠÇMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫ـٍطَذ‬
Süt tatlı bir Ģey olduğu için rüyada süt içtiğini görmek helal rızka, dîninin
saflığına, iĢinin iyi gideceğine, fayda sağlamaya ve helvaya iĢaret eder.
EKMEK - ْ‫ٔب‬
Rüyada ekmek görmek hoĢ bir yaĢama ve kolay kazanılan helal mala iĢarettir.
Ekmeğin tâbiri rüya sahibinin mertebesine göre değiĢkenlik gösterir. Rüyasında
ekmeği gören sultan veya vezir ise Ģehir ya da vilayete iĢarettir. Eğer tüccarlar ya da
zengin insanlarsa bin dirheme iĢarettir. Eğer orta sınıf insanlarsa yüz dirheme, fakir
insanlar ise bir ya da iki dirheme delâlet eder.
KÖTÜ VE KURU EKMEK - ‫َذفک‬َٚ‫ٔبَْثس‬
Rüyada kötü ve kuru ekmek görmek (30b) yaĢamında eksiklikler olacağına
iĢaret eder. Rüyada ekmeğin çok olduğunu görmek helal yolla kazanılmıĢ çok mala,
uzun ömre, dostlara ve çocuklara iĢarettir. Dânyâl Hakîm (Hz. Dânyâl) de Ģöyle
söyler: “Helal yoldan zahmet çekmeden elde edilen ve tâbiri zenginlik olan ekmeği
rüyada görmekten daha iyi hiçbir Ģey yoktur. Çünkü ekmek kazanmak ve yemek için
çekilen her türlü zahmet diğer yapılan iĢlerle hiçbir zaman mukayese edilmez.” Eğer
birisi rüyasında ekmek parçaladığını görürse helalinden çok mal kazanır. Eğer
insanlar arasında ekmek taksim ettiğini görürse yıl içinde ekmek bol ve ucuz olur.

100
BAL - ٍٓ‫أگج‬
Helal mala, zenginliğe, hayır ve berekete, Ģifa ve hayata iĢaret eder.
TATLI VE PELUZE - ٖ‫ز‬ٌٛ‫َپب‬َٚ‫ا‬ٍٛ‫ح‬
Güzel söze, çok mala, menfaat ve çocuklara delâlet eder.
ĠNSAN SÜTÜ ĠÇMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫ـٍطَِطزََذ‬
Rüyada insan sütü içmek helal rızka, mala, çocuklara ve hayat Ģartlarından
dolayı sıkıntı çekmeye yorumlanır.
CEYLAN VE TAVġAN SÜTÜ - ‫ؾ‬ٛ‫َذطگ‬َٚٛ٘‫ـٍطَآ‬
Rüyada ceylan ya da tavĢan sütü görmek malının az olacağına iĢaret eder.
SEBĠL - ‫ـٍطآة‬
Rüyada sebil görmek adı iyilikle anılan biri olmaya delâlettir.
KEDĠ SÜTÜ - ٗ‫ـٍطَگطث‬
Kedi sütü hastalığa, düĢmanlığa, hırsızlığa, hapishâneye ve kıtlığa iĢaret eder.
KUġLARIN SÜTÜ - ْ‫ـٍطَِطغب‬
Rüyasında kuĢların sütünü gören arzu ettiği Ģeye tam olarak ulaĢır.(31a)
SÜT SAĞMAK - ْ‫ـٍس‬ٚ‫ـٍطَز‬
Rüyada eti yenilen bir hayvanın sütünü sağdığını görmek helal mala; eti
yenilmeyen bir hayvanın sütünü sağdığını görmek ise haram mala iĢaret eder.
YOĞURT - ‫ِبؼذ‬
Eğer tatlı ise helal mala, ekĢi ise gam ve sıkıntıya iĢarettir.
TEREYAĞI - ٗ‫ِؽک‬
Dürüst Ģahitliğe, ilme, iyiliğe ve helal mala delâlettir.
HURMA ġARABI (ÜZÜM ġARABI) - ‫ٔجٍص‬
Rüyada hurma Ģarabı içtiğini görmek helal mala, mücadeleye ve düĢmanlığa
iĢarettir.
ġARAP ĠÇMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫ِیَذ‬
Haram mala, gizli evlendirmeye ve bu dünya nimetine iĢaret eder. Rüyada
sarhoĢ olduğunu görmek, mekruh mala, namazda tembellik etmeye ve günah
iĢlemede rahat olmaya delâlet eder.
KAN ĠÇMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫َْذ‬ٛ‫ذ‬
Rüyada kan içmek, haram mala, savaĢa ve haksız yere ölmeye yorumlanır.

101
ĠLAÇ ĠÇMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫َذ‬ٚ‫زاض‬
Rüyada ilaç içmek, tekrar günah iĢlememek üzere nasuhî bir Ģekilde tövbe
etmeye iĢarettir.
BĠRA ĠÇMEK - ْ‫فمبعَآـبٍِس‬
Rüyada bira içmek, hizmetlilerden gelecek olan faydaya, hizmet etmeye ve
sıkıntıdan kurtulmaya yorumlanır.
ĠSHAL OLMAK - ْ‫بيَکطز‬ٙ‫اؼ‬
Rüyada kendi evinde ishal olduğunu gören kiĢi, mal ve menfaat sahibi olur,
iĢleri açılır, gam ve sıkıntıdan kurtulur. (31b)

YĠRMĠ ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada yakut, mercan, inci, kola takılan süs eĢyası, bilezik, altın boncuk gibi
mücevherler, gümüĢ, bakır, metal, kalay, kurĢun vb. Ģeyler görmekle ilgili bölümdür.
Bunları rüyada görmek, görüldüğü miktar ölçüsünce mal, çocuk, ilim ve güce
iĢarettir.
YAKUT - ‫د‬ٛ‫ٌبل‬
Rüyada yakut görmek, mal, ilim, edep ve insana yorumlanır. Yakut hakiki ise
kadına cariyeye ve köleye iĢaret eder.
ZÜMRÜT - ‫ُظ ُِ ّطز‬
Rüyada zümrüt görmek, kadınlar için mal ve süse, erkekler için kadın, cariye
ve güzel yüze iĢaret eder.
MERCAN - ْ‫ِطجب‬
Rüyada mercan görmek, süs ve güzelliğe delâlet eder.
ĠNCĠ - ‫اضٌس‬ٚ‫ِط‬
Rüyada inci görmek, ilme, Kur‟ân okumaya, edep ve helal mal kazanmaya
iĢarettir. Görülen saf inci ise, kadın, çocuk, güzel yüz, köle ve bakire cariyeye delâlet
eder.
GERDANLIK VE KOLYE - ‫ق‬ٛ‫َط‬َٚ‫گطزَْثٕس‬
Rüyada görülen gerdanlık altından ise, hacca, uzak yolculuğa, veliliğe, Ģansa,
zafere, izzet ve makama, güvenilirliğe, cariye ve köleye iĢaret olarak tâbir edilir.

102
BĠLEKLĠK - ‫َثٕس‬ٚ‫ثبظ‬
Rüyada kola takılan süs eĢyası görmek, kadınlar için süse, erkekler için
zindan, gam, sıkıntı ve derde iĢaret eder.
BĠLEZĠK - ٓ‫( زؼذَاثطٔج‬32a)
Rüyada bilezik görmek, kadınlar için izzet ve makama, erkekler için sopa,
baston ve kırbaca iĢaret eder.
BONCUK - ٖ‫ط‬ِٙ
Rüyada boncuk görmek, hizmetçi, cariye ve nâhoĢ sözlere delâlet eder.
GÜMÜġ20 - ٖ‫ٔمط‬
Rüyada gümüĢ görmek kadına ve bol mala iĢaret eder.
ALTIN SĠKKE - ‫زٌٕبض‬
Rüyada beĢ altın sikke görmek, para cezasına yorumlanır. On, yüz ya da bin
altın sikkeyi bükük olarak görmek, iyiye yorumlanır. Ayrıca hak dîne ve faydalı ilme
iĢarettir. Birisi altın sikkeyi baĢka birine verdiğini ya da bir yere koyduğunu veya
birisinden çaldığını görürse, gam ve sıkıntıya giriftâr olur. Rüyada birisinden altın
sikke aldığını görmek, yücelik ve makama iĢarettir. Ayrıca rüyada bir altın sikke
görmenin kadına, çocuğa ve cariyeye iĢaret ettiği de söylenir.
SAĞLAM DĠRHEM - ‫زضََزضؼذ‬
Rüyada sağlam dirhem görmek, doğru sözlere, veliliğe, kazanılmıĢ mala,
dosta, arkadaĢa, çocuğa, rızıkta rahatlığa, güvenilirliğe, cariye satın almaya ve
evlenmeye iĢaret olarak tâbir edilir. Rüya sahibi ehil değilse, yara, dert ve sıkıntıya
iĢarettir.
KIRILMIġ DĠRHEM - ٗ‫زضََـکؽز‬
Rüyada kırılmıĢ dirhem görmek, hoĢ olmayan sözlere, savaĢ, düĢmanlık, gam
ve sıkıntıya delâlet eder.
GÜMÜġ - ٍُ‫ؼ‬
Rüyada gümüĢ görmek, gam, sıkıntı ve tartıĢmaya iĢaret eder. (32b)

20
Burada “ٖ‫ ”ٔمط‬kelimesi kullanılarak tâbir edilen “gümüĢ”, 32a/15 de “ٍُ‫ ”ؼ‬kelimesiyle farklı bir
Ģekilde tekrar tâbir edilmiĢtir.

103
METAL, BAKIR, KALAY VE KURġUN - ‫َؼطة‬َٚ‫َاضظٌع‬َٚ‫َِػ‬َٚ‫ثطٔچ‬
Rüyada sâfi metal, bakır, kalay ve kurĢun ayrıca kandil sehpası, kandil ayağı,
leğen, ibrik, havan, bakır tas ve maĢrapa vb. görmek, erkeğe, çocuğa, demirden
yapılan silaha, süse, menfaate ve kuvvete iĢaret olarak tâbir edilir.

YĠRMĠ DÖRDÜNCÜ BÂB

Rüyada elbise giymek, taç, yüzük, çizme, sandalye, beyaz ve kırmızı sandalet
görmekle ilgili bölümdür.
Bunların tamamını rüyada görmek, hak dîne, zenginliğe, izzete, menfaate,
hayata, hayırlı amele, adaletli sultana ve kadınlar için hayırlı bir eĢe iĢaret olarak
tâbir edilir.
SARIK - ِٗ‫ػّب‬
Rüyada sarık görmek, liderlik, izzet, makam ve yüceliğe iĢaret eder.
GÖMLEK - ٓ٘‫پٍطا‬
Rüyada gömlek görmek, erkeğe, hoĢ yaĢama, mala, yük ve binek hayvanına
iĢarettir.
CÜBBE21 - ٗ‫َزضاػ‬َٚ‫لجب‬
ّ
Rüyada cübbe görmek, huzura, güce, veliliğe, makam, izzet ve arzusuna nâil
olmaya yorumlanır. (33a)
ELBĠSE22 - ‫ٌجبغ‬
Rüyada yeni elbise görmek, dîne, izzet ve yüceliğe iĢarettir. Siyah elbise,
Abbas bin Abdulmuttalip‟in aĢiretinden olan sultanın dostları, kadı, halife ve dîni
hüküm koyan kiĢilere iĢarettir. Gören kiĢi siyah elbise giymeye layık ise ya da
günlük hayatında siyah elbise giymeyi âdet edinmiĢse, elbisenin kıymeti ve rüya
sahibinin ehilliği ölçüsünce veliliğe, yüceliğe, saltanata ve halifeliğe delâlet eder.
Rüyada eski ve yırtık elbise görmek, rüyayı gören ehil değilse gam ve sıkıntıya
iĢarettir. YeĢil elbise, ücret ve sevaba, dîndeki huzura, liderliğe, izzet ve makama
iĢaret eder. Zira yeĢil, ehl-i cennetin libasıdır. Kırmızı elbise, süs, savaĢ ve
düĢmanlığa delâlet eder. Sarı elbise, hastalık ve rahatsızlığa delâlettir. Mavi, mor ve
21
“ٗ‫َز ّضاػ‬َٚ‫ ”لجب‬nin yorumunun devamında “ٗ‫ ”جج‬kelimesi verilerek “CÜBBE” neredeyse aynı Ģekilde
tekrar tâbir edilmiĢtir. Sadece kıĢın giyilmesinin daha iyiye iĢaret ettiği eklenmiĢtir.
22
“ELBĠSE - ‫ ”ٌجبغ‬maddesinin yorumu içinde geçen kırmızı olarak yazılanlar konu bütünlüğü ve
anlatım akıĢını bozmamak için ayrı rüya maddeleri olarak alınmamıĢtır. Bunun yerine “bold” olarak
iĢaretlenerek bu kelimeler belirtilmiĢtir.

104
lacivert elbise, rahatsızlık ve (33b) musîbete delâlet eder. Kirli elbise, gam, sıkıntı
ve günah iĢlemeye yorumlanır. Renkli elbise, kadınlar için ve bu Ģekilde giyinmeyi
alıĢkanlık edinmiĢ kiĢiler için iyiye yorumlanır.
PANTOLON - ‫اض‬ٍٛ‫ـ‬
Rüyada pantolon görmek, kadın, hizmetkâr ve cariyeye iĢarettir.
ÇARġAF - ‫چبزض‬
Rüyada çarĢaf görmek, makam ve arzuya ve erkek için kadına iĢaret eder.
BAġÖRTÜSÜ - ‫ِؼجط‬
Rüyada baĢörtüsü görmek, kadınlar için hayırlı eĢe ve erkekler için de hayırlı
kadına iĢarettir.
ġAPKA - ٖ‫کال‬
Rüyada Ģapka görmek, liderliğe, talihe, izzet, makam, velilik, ilim ve çocuğa
delâlet eder.
ĠPEK ELBĠSE - ‫َلع‬َٚ‫جبَِٗذع‬
Rüyada ipek elbise görmek mal, liderlik, velilik, izzet ve makama iĢaret
olarak tâbir edilir.
TAÇ - ‫ربج‬
Hükümet ve komutanlık olarak tâbir edilir. Altın yaldızlı ya da mücevherle
süslü olarak görüldüğünde saltanata iĢaret eder. Zaten önde gelen büyük insanların
tarih boyunca hep taçları olmuĢtur. Ayrıca kadınlar için tanınan ve hayırlı bir eĢe
iĢaret eder.
KÜPE - ‫ؾ‬ٛ‫حٍمَٗگ‬
Müjde, mutluluk, güzellik ve süse iĢarettir. Rüyada süslenmiĢ itaatkâr bir köle
görmek Kur‟ân-ı Kerîm‟i ezberlemeye, hadis ilmiyle iĢtigal etmeye ve büyük
insanların dînî sohbetlerini dinlemeye delâlet eder.
ĠNCĠ YEMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫اضٌس ذ‬ٚ‫ِط‬
Rüyada inci yediğini görmek ilmini ya da ezberlemiĢ olduğu Kur‟ân-ı
Kerîm‟i unutmaya, (34a) mala, çocuklara, hayırlı sözlere ve halktan uzaklaĢmaya
iĢaret eder.

105
MÜCEVHER - ‫ا٘ط‬ٛ‫ج‬
Rüyada bir yerden mücevher çıkardığını görmek iyi sözlere, hayır ve
berekete, iyi iĢlerle uğraĢmaya iĢarettir. Ayrıca bazen de ziyan ve piĢmanlığa iĢaret
eder.
YÜZÜK23 - ٌٓ‫أگفزط‬
Rüyada yüzük görmek veliliğe, saltanata, mala, izzete, cariyeye, erkek
çocuğuna, binek ve yük hayvanına, kadına ve gümüĢ veya altın eĢyaya iĢaret eder.
Kadınlar için süse ve güzelliğe delâlet eder. Erkekler için ise bunun tam tersi olarak
tâbir olunur. Rüyada yüzük kaĢı görmek süse, hizmetçiye ve veliliğe iĢaret eder.
KırılmıĢ yüzük veliliğe ve izzete delâlettir. Kırık yüzük kaĢı malının bir kısmını
kaybedeceğine iĢarettir. Çelik yüzük saltanat ve ilme delâlettir. Rüyasında boncuklu
yüzük kaĢı gören kiĢi himmeti nispetinde bazı zorluklar çeker.
ÇĠZME, AYAKKABI VE ÇARIK - ٍٖٛ‫َگ‬َٚ‫َکفؿ‬َٖٚ‫ظ‬ِٛ
Rüyada ıslak ve eski çizme, ayakkabı ve çarık görmek kadın, cariye,
hizmetçi, güç, yaĢam ve menfaat olarak tâbir edilir.
SANDALET VE SÜPÜRGE - ‫ة‬ٚ‫َجبض‬َٚ‫لٕسي‬
Rüyada sandalet veya süpürge görmek kadın, cariye, hizmetli, güç, menfaat,
mal, sevgili ve yolculuk olarak tâbir olunur.

YĠRMĠ BEġĠNCĠ BÂB (34b)

Rüyada ip, urgan, zincir, set, tuzak, pamuk vb. görmekle ilgili bölüm
ĠP - ٓ‫ضؼ‬
Rüyada ip görmek dînindeki kuvvete ve iĢlerdeki dürüstlüğe iĢaret eder.
Ayrıca yolcuya, kadına, kıza, küçük hizmetliye iĢarettir.
ZĠNCĠR - ً‫غ‬
Rüyada zincir görmek küfre delâlet eder ve ayrıca hak olmayan iĢlere
meyletmeye iĢarettir.
SET - ‫ثٕس‬
Rüyada set görmek, mensubu olduğu dînde sebat etmeye, iyiliksever birisi
olmaya, günahtan içtinap etmeye ve seyahate çıkmaya iĢaret eder. Eğer birisi

23
Bold olarak yazılan kısımlar, “YÜZÜK - ٌٓ‫ ”أگفزط‬maddesinin devamı niteliğinde olduğu için ayrı
rüya maddeleri olarak verilmeyip bold yapılarak kırmızı yazıldıkları belirtilmiĢtir.

106
rüyasında ipten yapılmıĢ set görürse iĢlerinin revaçta olacağına iĢaret eder. Set
tahtadan yapılmıĢsa onun iĢlerinin bozulacağına iĢaret eder. Eğer birisi rüyasında
ayağının tahtayla ağaca bağlandığını görürse çok iyiye yorumlanmaz. O bağlanan
Ģeyin çözüldüğünü görürse gam ve sıkıntıdan kurtulur ve kendi durumunda gözle
görülür bir iyileĢme olur.
TUZAK - َ‫زا‬
Rüyada tuzak görmek hile ve düzenbazlığa iĢaret eder. Eğer birisi ayağının
tuzakta olduğunu ya da bir yarıkta olduğunu veya bir kuyuya düĢtüğünü ya da baĢka
bir Ģeye giriftâr olduğunu görürse hile, düzen ve vefasızlıkla karĢı karĢıya kalacağına
iĢarettir. Eğer tuzağın açılmıĢ olduğu görülürse gam, sıkıntı, hile ve düzenbazlıktan
hâli olunur. Eğer birisi rüyasında hastalığına set çektiğini görürse hastalığında artık
geç kalındığına iĢarettir.
PAMUK - ٗ‫پٕج‬
Rüyada pamuk görmek yolculuğa, uzun bir hayata ve menfaate delâlet eder.
(35a)
YĠRMĠ ALTINCI BÂB

Ġğ, evlenmek, bir yere bakmak, öpmek, kucaklamak, insanla ya da yırtıcı bir
hayvanla cinsel iliĢkide bulunmak, hamilelik, sünnet olmak, boĢanmak, yemin etmek
ile ilgili bölümdür.
ĠĞ24 - ‫ک‬ٚ‫ز‬
Rüyada iğ görmek, kadın ve hizmetlilerin evine iĢarettir.
BAKMAK - ٖ‫ٔگب‬
Eğer birisi rüyasında sultanın kendisine baktığını görürse rüyayı gören kiĢi
kendi iyiliği ölçüsünce iyilik görür
EVLENMEK - ْ‫ؼیَکطز‬ٚ‫ػط‬
Rüyada evlendiğini veya baĢka birisinin düğününü gören kiĢi gam ve sıkıntı
çeker.
BÛSE - ٗ‫ؼ‬ٛ‫ث‬
Eğer birisi rüyasında kendi arzu ve isteklerini öptüğünü görürse rüyayı gören
kiĢinin iyiliği ölçüsünce çevresinden hoĢ sözler duyar.
24
Pamuk, yün ve benzerinden iplik eğirmekte kullanılan, ortası ĢiĢkin, iki ucu sivri ve çengelli olan,
ağaçtan yapılmıĢ araç, eğirmen, kirmen.

107
KUCAKLAMAK - ٓ‫ؾَگطفز‬ٛ‫زضَآغ‬
Eğer birisi rüyasında bir kadını kucakladığını görürse uzun bir ömre sahip
olur. Eğer birisi uygun olmayan bir yerde bir kadınla cinsel iliĢkiye girdiğini görürse,
hoĢ olmayan bir iĢe giriĢeceğine ve Peygamber efendimizin (s.a.v.) sünnetinden
uzaklaĢacağına iĢarettir.
CĠNSEL ĠLĠġKĠYE GĠRMEK - ْ‫جّبعَکطز‬
Birisi genç bir kadınla iliĢkiye girdiğini görürse düĢmanlarına karĢı zafer
kazanır. YaĢlı bir kadınla iliĢkiye girdiğini görmek hayır ve berekete iĢarettir. Eğer
iliĢkiye girdiği kadını tanıyorsa daha iyi olacağına iĢarettir. Eğer birisi rüyasında
annesiyle, kız kardeĢiyle, kızıyla (35b) veya Allahu Teâlâ‟nın kendisine haram kıldığı
kiĢilerden birisiyle iliĢkiye girdiğini görürse arzu etmediği bir iĢe girer. Fakat onlar
yaĢıyorsa onlardan taltif görür. Eğer hayatta değillerse umudunu yitirdiği bir iĢe
iĢaret eder ve yine de bundan faydalanmaya çalıĢmaya iĢarettir. Rüyada Hıristiyan ya
da inançsız bir kadınla beraber olduğunu görmek büyük bir saltanata, liderliğe ve bu
dünya için gerekli olan ilmi kazanmaya iĢaret eder. Eğer onlarla nikâh yapıldığı
görülürse bu tâbirin tam tersi olarak tâbir edilir. Eğer birisi rüyasında yırtıcı
hayvanlarla birlikte olduğunu görürse rüyayı gören kiĢi zafer kazanır, iĢinde ilerleme
kaydeder, istek ve arzularına ulaĢır, düĢmanlarına karĢı zafer kazanır ve kendi
malından harcamalar yapar.
HAMĠLE25 - ٓ‫آثؽز‬
Birisi rüyasında hamile olduğunu ve sonrasında da erkek çocuk doğurduğunu
görürse rüyayı gören kiĢinin dert, sıkıntı ve zorluklara giriftâr olacağına iĢarettir. Ve
ayrıca rüyada erkek çocuk doğurduğunu görmenin ecelinin yakın olduğuna iĢaret
ettiği de söylenir. Eğer kız çocuğu doğurduğunu görürse Cenâb-ı Hak o kiĢiye ileride
önde gelen kiĢilerden olacak bir evlat nasip eder.
SÜNNET - ٕٗ‫ذز‬
Rüyada sünnet olduğunu görmek karısından, çocuklarından ve akrabalarından
ayrı düĢeceğine delâlet eder.

25
Nüshada kırmızı ile yazılmamıĢ. Öncesindeki maddenin devamı gibi gözükmektedir.

108
BOġANMAK - ْ‫ذٍغَکطز‬
Eğer birisi rüyasında kadını boĢadığını görürse (36a) çalıĢtığı iĢten
kovulacağına iĢarettir. Eğer kadını boĢayacağını görürse daralıp sıkıntı çekeceğine
iĢaret eder. Kadınla boĢanıp daha sonraları alıĢ veriĢ yaptığını görmek zengin olmaya
ve bir gün rahata ereceğine yorumlanır.
YEMĠN ETMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫گٕسَذ‬ٛ‫ؼ‬
Rüyada yemin ettiğini gören kiĢinin günahsızlığı gittiği için tövbe etmesi
gerekir. Allahu Teâlâ‟nın ondan razı olması ve emin olması için dua etmesi gerekir.
Böylece hayırlı bir iĢ yapmıĢ olup korktuğu Ģeyden güvende olur. Eğer rüyasında
yalan yere yemin ettiğini görürse Allah‟ın onu affetmesi için tövbe etmesi gerekir.
YĠRMĠ YEDĠNCĠ BÂB
Rüyada silah, savaĢ aletleri ve demirden yapılmıĢ Ģeyleri görmekle ilgili
bölümdür.
SĠLAH - ‫ؼالح‬
Rüyada silah görmek güç, kuvvet, yücelik, liderlik, velilik ve saltanata
iĢarettir.
MIZRAK - ٖ‫ٍٔع‬
Rüyada mızrak görmek yolculuğa, güç, kuvvet, çocuk, torun, velilik ve
güvenilirliğe iĢaret eder.
YAY - ْ‫کّب‬
Rüyada yay görmek yolculuğa, güç ve kuvvete delâlet eder.
OK - ‫رٍط‬
Rüyada ok görmek söylenen sözler, mesajlar, isimler, haberler ve bunlara
benzer Ģeylere yorumlanır.
SAVAġ ARACI VE SÜNGÜ - ْ‫َؼٕب‬َٚٗ‫حطث‬
Rüyada savaĢ aracı ve süngü görmek zafer ve liderliğe iĢaret eder.
SAPAN VE MANCINIK - ‫َِٕجٍٕك‬َٚٓ‫فالذ‬
Rüyada sapan ve mancınık görmek hoĢ olmayan sözlere, (36b) gam ve
sıkıntıya delâlet eder.
SANCAK - ٍُ‫ػ‬
Veliliğe, zor ve gizemli bir iĢin ortaya çıkmasına ve düĢmana karĢı zafer
kazanmaya iĢarettir.

109
DAVUL - ً‫طج‬
Rüyada davul görmek ya da davulun sesini iĢitmek zor ve batıl iĢe ve doğru
olmayan habere delâlettir.
BORU - ‫ق‬ٛ‫ث‬
Rüyada boru görmek veya borunun sesini duymak korkunç bir iĢe ve yalan
habere iĢaret eder.
ORDU - ‫ٌفکط‬
Rüyada ordu görmek yağmur, sel, Ģiddetli rüzgar, tartıĢma, düĢmanlık,
husumet ve belaya yorumlanır. Birisinin rüyasında ordunun savaĢa girdiğini görmesi
veba hastalığına yakalanacağına delâlet eder. Eğer veba olduğunu görürse savaĢ ve
karıĢıklıkla yorumlanır.
KEFEN - ‫ذٍؼذ‬
Rüyada kefen görmek izzet, Ģeref, velilik, makam, liderlik, kadın ve cariye
olarak tâbir edilir.
GAZĠ - ‫غبظی‬
Rüyada gazi görmek zahmet, meĢakkat, gam, sıkıntı, dert ve yaĢam Ģartlarının
ağırlaĢması olarak yorumlanır.
GANĠMET - ‫غٍّٕذ‬
Ganimet, fiyatların artmasına ve arzu ve isteklere ulaĢmaya iĢarettir.
ÇEVGEN OYNAMAKَ- ْ‫یَظز‬ٛ‫گ‬
Sultanın arkadaĢ ve dostları için muradına ermek, düĢmana karĢı zafer
kazanmak ve velilik olarak tâbir olunur. Halkın umumu için bir kadın tarafından
kendisinin duyacağı hoĢ olmayan sözlere, yolculuğa, tehlikeye, düĢmanlık yapmaya
ve bir iĢ üzerinde tartıĢmaya iĢaret eder.
AYNA - ٌٕٗ‫آ‬
Rüyada ayna görmek kadın, erkek çocuk, arkadaĢ, güç, kuvvet, iĢlerin iyiye
gitmesi (37a) ve kadınlar için hayırlı bir eĢe iĢarettir. Eğer birisi rüyasında aynaya
baktığını görürse velilik mertebesine ulaĢır, büyük insanların arasına girer, erkek
evlat sahibi olur, bekâr ise evlenir. Liderlik ve saltanat sahibi olur. ĠĢçi ise iĢine son
verilir. Rüyada gümüĢ ya da altın yaldızlı ayna görmek iyiye yorumlanır. Aynada
güzel bir yüz görmek mutluluk ile tâbir edilir. Rüyada çirkin ve asık bir surat görmek
gam, sıkıntı, düĢmanlık ve kendi düĢmanıyla karĢı karĢıya gelmeye iĢaret eder. Eğer

110
sultan, reis veya oranın önde gelen kiĢileri kendisini aynada asık ve hoĢ olmayan bir
yüzle görürse o yerdeki iĢlerde düĢmanlık artar. Eğer birisi rüyasında sultan, reis
veya oranın önde gelen kiĢilerinden birisi olduğunu görürse Ģehirde, mahallede ve
köyde hiçte hak etmediği bir itibarsızlık ile karĢı karĢıya kalır.

YĠRMĠ SEKĠZĠNCĠ BÂB

Rüyada hastalık, hastalıktan inlemek, felaket, bela, afet, verem, çiçek


hastalığı, yara, dilsizlik ve sağırlıkla ilgili bölümdür.
HASTA - ‫ثٍّبض‬
Rüyada hasta görmek, günaha girmeye, ahlakî bozulmaya ve iki dünyanın
ücret ve mükâfatına iĢarettir. Eğer birisi rüyasında bir kadının (37b) hasta olduğunu
görürse dindeki bozulmaya delâlet olarak tâbir olunur. Eğer birisi rüyasında
hastalıktan inlediğini veya sıkıntı çektiğini görürse ahrette Cenâb-ı Hak kendisinden
razı olur ve cennete ehil bir kiĢi olarak vefat eder. Ve ayrıca denilir ki: Bu rüyayı
gören kiĢi mutlu ve zengin bir yaĢama sahip olur, sabredenlerden olur ve bunun
üzerine rızkı ziyadeleĢir.
BELAَ- ٖٚ‫ِکط‬
Rüyasında baĢının belada olduğunu gören kiĢi dert ve sıkıntı çeker ve rüyada
gördüğü bela miktarınca piĢmanlık hisseder. Eğer birisi rüyasında küçüklüğünde
böyle bir Ģey görürse cahilliğe iĢaret eder. Ġnsan bedeninde bir sıkıntı olduğunu
görmek zenginliğe, menfaate ve hoĢ olmayan sözlere delâlet eder.
ABRAġLIK (ALACA LEKE HASTALIĞI) - ‫پٍؽی‬
Rüyada alaca leke hastalığına (abraĢlık) yakalandığını görmek mala,
menfaate, ücret ve karĢılığını almaya ve ayrıca zor bir iĢin ortaya çıkmasına delâlet
eder.
ĠRĠN - ٌُ‫ض‬
Rüyada irin, mal ve menfaate yorumlanır.
YARALA(N)MAK - ٓ‫ذؽز‬
Rüyada vücudun yaralandığını görmek, mal, menfaat ve hoĢ olmayan sözlere
iĢaret olarak yorumlanır.

111
ÇĠÇEK HASTALIĞI VE YARA - ‫َضٌؿ‬ٍَٚٗ‫آث‬
Bir erkeğin bedeninde çiçek hastalığı ve yara olması, zenginliğe, faydaya,
nâhoĢ sözlere ve akrabaları tarafından gelecek olan sıkıntıya iĢaret eder.
MELAS26 - ‫ك‬ٙ‫ث‬
Rüyada insanların bedeninde siyah ve beyaz noktaların olduğunu görmek,
çalıĢarak kazanılacak zenginliğe delâlet eder.
DĠLSĠZLĠK VE SAĞIRLIK - ‫َکطی‬َٚ‫گٕگی‬
Rüyada dilsiz ya da sağır olduğunu görmek fakirliğe, kötü duruma, zayıflığa,
gam ve sıkıntıya, musîbete, hayatındaki eksiklik ve zararlara yorumlanır. Birisi
rüyasında tamamen sağır veya konuĢma özürlü olduğunu görürse rüyayı gören kiĢiye
baĢka âlemlerin kapısı açılır, (38a) olma ihtimali bile olamayan ümitsiz olarak
düĢündüğü Ģeylere sahip olur ve Allahu Teâlâ‟nın rahmetinden nasibi olanlar
arasında yer alır.
YĠRMĠ DOKUZUNCU BÂB

Rüyada sofra, halı, kilim, yastık, minder, sırmalı elbise, ipek elbise ve cilalı
elbise ve gerdek gecesini görmekle ilgili bölümdür.
SOFRA - ‫ثؽبط‬
Rüyada büyük ve geniĢ sofra görmek sofranın değeri ölçüsünce iyiliğe, izzet
ve Ģerefe, veliliğe, liderliğe, saltanata, emir ve yasaklara ve uzun ömre yorumlanır.
ġADIRVAN - ْ‫ا‬ٚ‫ـسض‬
Dünya iĢine ve uzun ömre iĢarettir. Her ne kadar büyük ve katlı olursa o
derece daha iyi olarak yorumlanır. Ve eğer rüyada karmaĢık bir yapı görülürse
ömürdeki eksikliklere delâlet eder.
HALI - ‫فطؾ‬
Veliliğe, kadına, cariyeye ve maiyetteki hizmetçi ve uĢaklara iĢarettir.
YASTIK - ‫ّٔطق‬
Liderlik ve dindeki temizliğe iĢaret eder. Ayrıca bazen kötü iĢlere de
yorumlanır ve padiĢahlığa, hak ve adalete ve insanın bu dünyada, ahirette cennete
girmesini vacip kılacak iĢlerle uğraĢacağına delâlet eder.

26
Bedendeki siyah ve beyaz noktalar.

112
GĠYSĠَ- ِٗ‫جب‬
Rüyada yaldızlı bir giysi görmek dînin iyiliğine ve rüyayı gören kiĢinin
dünyada arzu ettiği her Ģeyi elde edeceğine iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada ipek
elbise görmek sultanın arkadaĢlarına (38b) ve ipek elbise giymeyi alıĢkanlık edinen
kiĢiler için izzet, Ģeref ve makama yorumlanır. Kadınlar için daha iyi netice
vereceğine iĢarettir. Rüyada yumuĢak bir giyecek görmek iĢ yapmaya, tedbir ve
inayetlere yorumlanır.
GERDEK ODASI - ٍٗ‫حج‬
Rüyada gerdek odası görmek iyi huylu, hayırlı bir kadına veya çevresindeki
halk tarafından sevilen bir erkeğe delâlet eder.
OTUZUNCU BÂB
Rüyada kafes, zindan, mezarlık, ölü ve dar yer görmek ile ilgili bölümdür.
KAFES - ‫لفك‬
Rüyada kafeste kuĢ olduğu görülürse o kuĢla alakalı olan kiĢi için iyiye
yorumlanmaz.
ZĠNDAN - ْ‫ظٔسا‬
Rüyada bilinen bir zindan görmek arzu ve isteklerine ulaĢılacağına ve
rüyasında zindan gören kiĢinin kendisinin memnun kalacağı bir son ile hayatının son
bulacağına iĢarettir. Eğer birisi rüyasında zindanda olduğunu ya da zindandan
çıktığını görürse Hz Yûsuf (a.s.) gibi kendisi istemediği halde bile birçok Ģeye sahip
olur. Eğer birisi rüyasında tutuklandığını görürse, önemli iĢlerde görev
alamayacağına iĢaret eder. Eğer tanınmıĢ bir zindanda olup orada dayak yediğini
görürse sıkıntı çeker veya yediği her sopa vb. için bir Ģeye sahip olur.
MEZARLIK - ْ‫ضؼزب‬ٛ‫گ‬
Mala, ayrıldığı topluluktan bir isteğe ve zor bir iĢin ortaya çıkacağına iĢarettir.
Eğer birisi rüyasında devecilerle sohbet ettiğini görürse (39a) musîbet, gam ve
sıkıntıya yorumlanır. Eğer birisi öldüğünü veya baĢka birisinin öldüğünü ve ölen kiĢi
için ağladığını görürse uzun bir ömre sahip olur. Fakat sarayı harap olur. Eğer ölü
birisinin dirildiğini görürse zor bir iĢinin üstesinden gelir. ĠĢten çıkarıldı ise tekrar iĢe
alınır. Arzu ettiği Ģeyleri tam olarak elde eder. O ölü kiĢinin hali o yerde ortaya çıkar.
Birisi rüyasında büyüklerden birinin veya bir bilginin öldüğünü görürse o kiĢinin
gitmiĢ olduğu yol onun ölümünden sonra o Ģehir ya da o bölgede takip edilen yol

113
olur. ÖlmüĢ birinin hastalandığı görülürse onun cezalandırılacağına, zengin olduğu
görülürse rüyayı gören kiĢinin kanaatkâr olacağına, ölmüĢ birinin hayatta olduğunu
ve yaĢarken olduğundan daha zengin olduğu görülürse o kiĢinin o dünyada rahat
edeceğine iĢaret eder. Tam tersine yaĢarken olduğundan daha fakir olduğu görülürse
o dünyada sıkıntı çekeceğine delâlet eder. Rüyada meçhul bir ölünün
kaydolunduğunu görmek tövbe etmeye iĢarettir. Birisi rüyasında ölmüĢ birine
vurduğunu ve ölü kiĢinin de buna razı olduğunu görürse Allahu Teâlâ‟nın (39b)
rüyayı gören kiĢiden razı olacağına iĢarettir. Eğer birisi rüyasında ölmüĢ birinin
kendisini kucakladığını görürse o kiĢinin ömrünün uzun olacağına ve iĢinde ilerleme
kaydedeceğine delâlet eder. Rüyada ölü birisinin canlı birisini kör ettiği görülürse o
kiĢinin zindana atılacağına, iĢinin bozulacağına, zorluk ve sıkıntı çekeceğine
yorumlanır. Eğer birisi rüyasında ölmüĢ birisinin bir Ģey dokuduğunu görürse arzu
ettiği Ģeye tamamıyla çok kolay bir Ģekilde sahip olur ve rahata eriĢir. Eğer ölünün
bir Ģey yediğini görürse arzu ettiği o Ģeye kolay bir Ģekilde sahip olamaz. Ölünün
insanlara yiyecek verdiğini görürse o yiyecek ucuz olur. Ölünün yiyeceğini,
kendisinin yediğini ve hiç kimseye vermediğini görürse, o yiyeceğin pahalı olacağına
iĢaret eder. Rüyada ölünün yemek dağıttığı görülürse sadaka olarak tâbir olunur.
Ayrıca onun çocuklarının ecelinin yakın olduğuna da iĢaret eder. Fakat bu dînde
uygun değildir. Çünkü ölen birisinin iyilik yapmak gibi dünya ile ilgili olan bir Ģeyi
yapması mümkün değildir. Artık o dünyadan tamamen kopmuĢtur. Ama onun
çocukları ya da onlardan sonra gelecek olan nesli ile ilgili olabilir. Onların yaptığı
iyiliklerden ölen kiĢiye de iyilik yazılır. Rüyada ölünün cenazesinin defnedildiğini
görmek ise sultanın gücüne iĢarettir.

OTUZ BĠRĠNCĠ BÂB

(40a) Rüyada öldürmek, vurmak, dövmek, kırbaçlamak, el ve ayağını kesmek ile


ilgili bölümdür.
ÖLDÜRMEK27 - ٓ‫کفز‬
Eğer birisi rüyasında insanları, yırtıcı hayvanı ya da bir canavarı öldürdüğünü
görürse düĢmanına karĢı zafer kazanır. Eğer o kiĢi rüyasında sultan veya onun

27
Kırmızı olarak bir rüya baĢlığı verilmemiĢtir. Direk olarak rüya tâbirine baĢlanılmıĢtır. Yorumundan
anlaĢıldığına göre rüyada öldürmekle ilgili görülenlerden bahsetmektedir.

114
arkadaĢları tarafından öldürüldüğünü görürse kendisine çok faydalar ulaĢır. Eğer
birisi rüyasında insanları öldürdüğünü görürse âsilerden olur ve Allahu Teâlâ rüyayı
gören kiĢiye sıkıntı vermesi için birisini görevlendirir. Eğer rüyada birisini
dövdüğünü ya da o kiĢiyi dövdüklerini görürse sıkıntılı ise sıkıntısından kurtulur ve
mutlu olur. Borcu varsa borcunu öder. Köle ise özgürlüğüne kavuĢur. Hasta ise Ģifa
bulur. Fakir ise zengin olur. Evinden atılmıĢ ise tekrar evine döner. Eğer birisi
rüyasında kendisini ikiye ayırdıklarını görürse, onun malını alırlar ve onu
akrabalarından ayırırlar. Eğer birisi rüyada kırbaçlandığını ve kırbaçlandığı yerden
kan aktığını görürse, kanın aktığı miktar ölçüsünce hoĢ olmayan sözler iĢitir, zarar ve
ziyana giriftâr olur. Eğer kan akmıyorsa vurulan her kırbaç için bir dinar
kazanacağına iĢarettir. Ayrıca kırbaç Ģefaat, (40b) düĢmanlık ve karıĢık bir iĢin açığa
çıkması olarak da yorumlanır.
YARA - ُ‫ظذ‬
Rüyada yara görmek sıkıntılı iĢe yorumlanır. Eğer yaradan kan geldiği
görülürse birisi rüyayı gören kiĢiye daha sonrasında bunun yalan olduğu ortaya
çıkacak bir yalan söyleyeceğine delâlet eder. Eğer o yara ayakta ise mal
kazanacağına veya yolculuğa çıkacağına ya da kazançlı bir iĢe gireceğine
yorumlanır.
EL KESMEK - ْ‫زؼذَثطٌس‬
Rüyada el kestiğini görmek uzun ömre, hoĢ bir yaĢama ve dostlarından,
kardeĢlerinden ve akrabalarından ayrı kalacağına yorumlanır.
AYAK KESMEK - ْ‫پبیَثطٌس‬
Rüyada ayak kestiğini görmek yakın dostlarından, kendi çocuklarından ve
diğer sevdiklerinden ayrı düĢeceğine iĢaret eder.

OTUZ ĠKĠNCĠ BÂB

Rüyada ney üflemek, davul çalmak, def çalmak, yaĢlı ve genç insanların
seslerini duymak, davul, çalpara (Ģakrak), çeng, küçük davul görmek, tavla ve
satranç oynamak ile ilgili bölümdür.
NEY ÜFLEMEK - ْ‫ٔبیَظز‬
Rüyada ney üflediğini görmek Ģarap meclisinde bulunulduğunda daha iyi gibi
görünen aslında dert, sıkıntı, tasa ve hileye iĢaret eder.

115
DEF ÇALMAK - ْ‫زفَظز‬
Rüyada def çaldığını ya da def sesi iĢittiğini görmek mutluluk ve sevinç
olarak tâbir edilir. Ayrıca kadın, cariye, hayır, bereket ve doğru olan bir haberin
geleceğine de yorumlanır. (41a)
YAġLI ĠNSANLARIN SESĠ - ‫اظَِطزََپٍط‬ٚ‫آ‬
Rüyada yaĢlı insanların sesini duymak talih, Ģans, feyiz ve berekete iĢarettir.
GENÇ ĠNSANLARIN SESĠ - ْ‫ا‬ٛ‫اظَِطزََج‬ٚ‫آ‬
Rüyada genç insanların sesini iĢitmek düĢmanın ortaya çıkacağına iĢaret eder.
TAVLA OYNAMAK - ٓ‫ٔطزَثبذز‬
Rüyada tavla oynamak isyan olarak yorumlanır.
SATRANÇ - ‫ـططٔج‬
Rüyada satranç oynadığını görmek boĢ iĢlerle iĢtigâl etmeye, hile ve
aldatmaya iĢaret olarak yorumlanır. Ayrıca rüyada satranç oynadığını gören kiĢi
düĢmanına karĢı zafer kazanır.
PARA - ‫ي‬ٛ‫پ‬
Rüyada para görmek bütün insanlar için iĢe yarayacak bir Ģey ve bol miktarda
para kazanılacağına yorumlanır.
OTUZ ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada tahıl ürünleri görmekle ilgili bölümdür.


Eğer birisi rüyasında bir tahıl ürününün ayağının altında veya zeminin
üzerinde ya da pazar yerinde dökülmüĢ olduğunu görürse o ürünün üretim ve
satıĢının durgun olacağına iĢaret eder. Eğer çok hareketli, yavaĢ ve sıkıntılı bir yerde
olduğu görülürse pahalı olacağına ve yanmıĢ veya yanıyorken görülürse yine pahalı
olacağına iĢaret eder. Eğer rüyada (41b) ateĢin buğdayı yakarak etrafa savurduğu
görülürse buğday fiyatlarının ucuz olacağına delâlet eder. Rüyada bütün tahıl
ürünlerini bir arada görmek hayır ve berekete yorumlanır.

116
BUĞDAY28 - َ‫گٕس‬
Rüyada buğday görmek bol mala, nimetteki geniĢliğe, berekete ve ömrü uzun
olacak bir çocuğa iĢarettir. Rüyada buğday yediğini görmek iĢinden azledileceğine,
zarara ve fakirliğe iĢaret eder. Rüyada ıslak buğday görmek, çocuğa, nimetteki
geniĢliğe, berekete ve malın artmasına delâlet eder. Buğday kuru ise uzun ömürlü
olacak çocuğa ve o yıl içerisinde kıtlık olacağına iĢaret olarak yorumlanır.
UN - ‫آضز‬
Rüyada un görmek, kolay bir Ģekilde elde edilecek bol mala delâlet eder.
EKĠN EKMEK - ْ‫کفذَکطز‬
Rüyada ekin ektiğini görmek, Allah‟a tevekkül eden ve helal rızık talebinde
bulunan bir kul olunacağına yorumlanır. Eğer birisi rüyasında ekin tarlasının
ortasında yürüdüğünü görürse namaz kılan cemaatin arasında yerini alacağına
iĢarettir. Eğer rüyada yerin yarıldığını görürse büyük bir iĢ ile meĢgul olacağına ve
karısından ya da yapmıĢ olduğu bir seyahatten büyük bir fayda göreceğine
yorumlanır.
HASAT ETMEK - ْ‫ز‬ٚ‫زض‬
Rüyada hasat zamanının geldiğini görmek yokluk ve ölüme iĢarettir.
ARPA BĠÇMEK - ْ‫ز‬ٚ‫َزض‬ٛ‫ج‬
Rüyada yaĢadığı zamanda arpa biçildiğini görmek, Allah Azze ve Celle‟nin
insanları bir araya getiren emrine, baĢarılı olmaya, fakirlerin hissesini vermeye, (42a)
hasat yapılan zamanda mal sahibinin evinde israf edildiğine ve iyiliğe yorumlanır.

OTUZ DÖRDÜNCÜ BÂB

Rüyada bina inĢa etmek, sıçramak, zıplamak, bir yerden baĢka bir yere
atlamak, gökyüzünde gezinmek, uçmak vb. görmekle ilgili bölümdür.
Birisi rüyasında bir yerden diğer bir yere atladığını veya zıpladığını görürse o
kiĢinin rüyalarının karmakarıĢık olacağına iĢarettir. Havada zıpladığını görürse
yolculuğa çıkacağına delâlet eder. Gökyüzünde bulutların üzerinde zıpladığını görüp
oradan aĢağı inemediğini görürse ecelinin yakın olduğuna yorumlanır. Bir tuzaktan

28
“BUĞDAY - َ‫ ”گٕس‬tâbirine baĢlanıldıktan sonra araya “UN - ‫”آضز‬un yorumu girmiĢ ve “BUĞDAY
- َ‫ ”گٕس‬tâbirine devam edilmiĢtir. Sonra “EKĠN EKMEK - ْ‫ ”کفذَکطز‬tâbirine yer verilmiĢ ve tekrar
“BUĞDAY - َ‫ ”گٕس‬tâbirine devam edilmiĢtir. Aynı sayfa içinde olduğu için üç ayrı yorumdan oluĢan
“BUĞDAY - َ‫ ”گٕس‬tâbiri bir baĢlık altında verilmiĢtir.

117
kurtulup baĢka bir yere zıpladığını görürse karısından boĢanıp baĢka birisiyle
evleneceğine iĢarettir. Gökyüzünde aĢikâr bir Ģekilde uçtuğunu görürse hacca
gideceğine delâlet eder. KuĢların uçtuğunu görmek ise büyük bir iĢe iĢarettir.
Rüyasında kendi sarayından bilmediği baĢka bir saraya uçtuğunu veya atladığını
görürse ecelinin yakınlığına yorumlanır. Eğer gökyüzünde uçtuğunu ve daha
sonrasında aĢağıya geri inebildiğini görürse kendine inancı olursa, kurtulabileceği
zor bir hastalıkla mücadele edeceğine iĢarettir. Rüyada gökyüzünde gezindiğini
görmek izzet, Ģeref, yücelik ve veliliğe delâlet eder.
BĠNA YAPMAK - ْ‫ثٕبَکطز‬
Rüyasında gökyüzünde bir yapı inĢa ettiğini gören kiĢi dünyada (42b) baĢka
kimsenin ulaĢamayacağı bir mertebeye ulaĢır. Rüyada taĢtan veya kayadan ya da
kerpiç ve çamur dıĢında bir Ģeyden bir bina inĢa ettiğini görmek dünya iĢlerinde
aldanacağına iĢarettir.
OTUZ BEġĠNCĠ BÂB

Rüyada kuĢlarla muhabbet ettiğini görmekle ilgili bölümdür.


Rüyasında bir kuĢun kendisiyle konuĢtuğunu gören kiĢinin gizli iĢleri ortaya
çıkar, onun iyi bir kiĢi olduğu anlaĢılır, ilimde derinliğe ulaĢır ve halk arasında
tanınan, sayılan birisi olur. Rüyasında ayağını kuĢların sırtına koyduğunu gören kiĢi
o kuĢlarla yakınlık kurar, eli uzun ve zâlim birisi olur.
KARGA SESĠ - ‫ثبٔگَظاؽ‬
Rüyada karga sesini iĢitmek, karga bir taneyse kötüye yorumlanır, iki ise
iyiye, üç ise hayra, dört ise berekete yorumlanır. Ne kadar fazla karga görülürse o
kadar iyidir. Birisi rüyasında kargayla muhabbet ettiğini görürse halktan uzaklaĢır,
onlara karĢı kendini yabancı hisseder veya kendisine hoĢ olmayan sözler söylenir.
BAYKUġ - َٛ‫ث‬
Rüyada baykuĢ sahibi olduğunu gören kiĢi, o bölgenin ileri gelenlerinden
olur. Ayrıca denilir ki: Sıkıntısı varsa sıkıntısından kurtulur.
HÜTHÜT - ‫٘س٘س‬
Rüyada hüthüt kuĢuna sahip olan kiĢi, (43a) son derece mutlu olacağı güzel
bir haber alır, taht sahibi olur ve padiĢahlık makamına eriĢir, düĢmanlarına karĢı
zafer kazanır ve kendi iĢlerinde basîret sahibi birisi olur.

118
ANKA KUġU - ‫ّ٘بی‬
Rüyada Anka kuĢuna sahip olduğunu gören kiĢi, izzet, Ģeref ve makam sahibi
olur ve baĢına bir devlet kuĢu konar.
AKBABA - ‫کطکػ‬
Rüyada akbaba görmek ülke, memleket ve liderlik olarak tâbir edilir. Akbaba
diğer kuĢlardan daha büyük ve daha uzun ömre sahip olan bir kuĢtur. Ayrıca denilir
ki: Hamele-i arĢ (arĢın taĢıyıcıları) dört melektir ve Allahu Teâlâ onları esbap
dairesinde görevlendirmiĢtir. Onlardan birisi insanlarla kalır ve bir gün insanlara
ulaĢır. Ġkincisi karıncayla kalır ve bir gün haĢerelere ulaĢır. Üçüncüsü inekle kalır ve
bir gün dört ayaklı hayvanlara ulaĢır. Dördüncüsü ise akbaba ile kalır ve bir gün
kuĢlara ulaĢır. Rüyada akbaba sahibi olduğunu ya da bulduğunu gören kiĢi yücelik ve
liderlik elde eder ve izzet, Ģeref ve makam sahibi olur. Rüyada akbabaya ait kanat,
ayak, et ve kemik görmek mal, liderlik, yücelik ve makam olarak yorumlanır.
Rüyasında akbabanın kendisini alıp gökyüzüne doğru götürdüğünü gören kiĢi
yolculuğa çıkar, iĢleri iyiye gider. Fakat (43b) dîni açıdan sıkıntı çeker. Akbabanın
pençesinden kurtulup düĢtüğünü veya akbabanın, kendisini yere indirdiğini görürse
iĢinden kovulacağına iĢarettir. Rüyada akbaba yediğini ya da aldığını görmek, rüya
sahibinde o kuĢa ait özelliklerin zuhûr edeceğine yorumlanır.
KARTAL - ‫ػمبة‬
Rüyada kartal görmek güçlü, kuvvetli ve daima ilerleyip, toprak için savaĢan
sultan olarak yorumlanır. Rüyasında kartal sahibi olduğunu gören kiĢinin gücü
kuvveti ziyadeleĢir ve makam ve mertebesi tezâyüt eder. Rüyada, kartalın pençesiyle
kendisini götürdüğünü görmesi, insanlarla tartıĢacağına delâlet eder.
BAYKUġ - ‫جغس‬
Rüyada baykuĢ görmek malını haram yoldan kazanmıĢ, câhil, düzenbâz
insanlara iĢaret eder ve onların ömürlerinin de uzun olacağına delâlettir.
ġAHĠN - ‫ثبظ‬
Rüyada Ģahin görmek alçakgönüllü, mütevâzî bir sultana, devlet kurmaya ve
düĢmana karĢı zafer kazanmaya yorumlanır.

119
ATMACA - ‫ چطخ‬29
Rüyada atmaca görmek, buluğ çağına eriĢmiĢ çocuklara iĢaret eder. Yırtıcı ve
vahĢi olmayan atmacaya sahip olmak, saltanat ve liderlik olarak yorumlanır. Rüyada
atmacayı avlayamadığını ve elinden kaçırdığını gören kiĢi, velilik makamına
eriĢemez.
BOZ DOĞAN - ٗ‫ثبـ‬
Rüyada boz doğan görmek veliliğe ve çocuklara iĢarettir. (44a) Onların
vücudunu (uzuvlarını) görmek, mala, veliliğe ve sultandan ya da oranın ileri
gelenlerinden gelecek olan faydaya iĢaret eder. Bilgin birisi boz doğanın avlandığını
görürse hâkimlik (yargıçlık) makamına nâil olur. Yetim ve fakirlerin malını kayıt
altına alır.
KARGA - ‫کالؽ‬
Rüyada karga görmek, fâsık insanlara, dindeki bozukluğa ve yalan söylemeye
delâlet eder.
TAHTALI GÜVERCĠN - ‫ػمؼك‬
Rüyada tahtalı güvercin görmek, vefasız ve sadakatsiz, sözüne sâdık
olmayan, yalancı, fâsık ve gammaz insanlara delâlettir. Tahtalı güvercini
yakaladığını gören kiĢi, sonunu getiremeyeceği bir iĢe giriĢir. Onun karga olduğunu
görürse, birisi tarafından aldatılacağı boĢ bir iĢe girer. Birçok karganın mahalleye
geldiğini görürse, o mahallede yalancı ve fâsık insanların ortaya çıkacağına iĢarettir.
TAVUS KUġU - ‫غ‬ٚٚ‫طب‬
Rüyada erkek tavus kuĢu görmek, Acem soyundan olan bir melîke,
maiyetindeki uĢak ve hizmetkârlara iĢarettir. Rüyasında erkek tavus kuĢunu
yakaladığını gören kiĢi, sultan tarafından velîlik mertebesine çıkarılır. Rüyada diĢi
tavus kuĢu görmek, velîliğe, kadına, çok mala ve güzelliğe yorumlanır. Rüyada tavus
kuĢuyla ilgili görülen her Ģey, varlık ve mala iĢarettir. Tavus kuĢunun yavrusunu
görmek, erkek çocuk olarak tâbir edilir. (44b)

29
Kerkenez “‫( ”چطؽ‬Doğan cinsi kuĢ türlerinden bazılarını kapsayan kuĢlara verilen ortak isim) ya da
avcı kuĢ “‫ ”لمط‬olarak da tercümeleri vardır.

120
ÖRDEK - ‫ثط‬
Rüyada ördek görmek, ehli beyte ve onların yakınlarına iĢarettir. Ayrıca
rüyasında ördeğe ait bir Ģey gören kiĢinin mal kazanacağına iĢaret eder.
TURNA - ‫کٍٕگ‬
Rüyada turna görmek, garip ve fakir insanlara yorumlanır. Rüyada ördeğin
parçalarından bir Ģeyi bulmak, mükâfat ve sevap olarak yorumlanır. Rüyada turnası
olduğunu görmek, derviĢ yaĢamına benzer bir yaĢamı olacağına iĢarettir. Rüyada
turna yavrusu gören kiĢinin çocukları fakir bir hayat sahibi olurlar.
GÜVERCĠN - ‫رط‬ٛ‫کج‬
Rüyada güvercin görmek, kadın olarak yorumlanır. Rüyada güvercin sahibi
olan kiĢi evlenir ve bir kız çocuğu olur. Rüyada sürüyle güvercin bulduğunu gören
kiĢi, özgürlüğüne kavuĢmuĢ birçok cariye sahibi olur. Rüyada güvercin yavrusu
görmek, gam ve sıkıntıya yorumlanır. Evcil diĢi güvercin görmek, âzâd edilmiĢ
kadınlara iĢarettir.
KUġLAR - ْ‫ِطغب‬
Rüyada evcil kuĢ görmek, kadına, hizmetliye ve emîre iĢaret eder. Rüyada
çok sayıda kuĢ görmek, esir ve zayıf kimseler üzerinde kurulan liderliğe delâlet eder.
KUġ ETĠ - ‫ـذَِطؽ‬ٛ‫گ‬
Rüyada kuĢ eti görmek, bol mal ve iyi huylu cariye sahibi olmaya ve
evlenmeye yorumlanır. (45a)
KUġ YUMURTASI - ‫ذبٌَِٗطؽ‬
Rüyada kuĢ yumurtası görmek, iyi huylu kadın olarak tâbir edilir. KuĢ
yumurtası piĢmiĢse, gam, dert, sıkıntı ve haram mal olarak yorumlanır. PiĢtiğini
görmek, zahmet ve meĢakkatli ama iyi bir sonuca iĢarettir.
YUMURTA KABUĞU - ٌٗ‫ؼذَذب‬ٛ‫پ‬
Rüyada yumurta kabuğu yemek, ölüm sonrası biçilen kefene delâlettir.
Rüyada bir kuĢu öldürdüğünü görmek, bâkire bir kızın kızlığını kaybedeceğine iĢaret
eder. Horoz öldürdüğünü gören kiĢi daha büyük bir mertebeye ulaĢır. Horoz
bulduğunu gören kiĢi çok asîl bir makâma eriĢir.
EVCĠL KUġ YAVRUSU - ‫ثچَِٗطؽَذبٔگی‬
Rüyada evcil kuĢ yavrusu görmek, efendisinin çocukları tarafından kendisine
gelecek olan sıkıntı ve meĢakkate iĢarettir.

121
SÜLÜN - ٚ‫رصض‬
Rüyada diĢi veya erkek sülün görmek, gaddar, zâlim ve yalancı insanlara
iĢarettir. ġöyle anlatılır: Horoz ve sülün Hz. Nuh‟un (a.s.) gemisinde idiler. Hz. Nuh
(a.s.) onları bir görevi yerine getirmeleri için bir yere gönderdi. Fakat onlar ihanet
edip, verilen görevi yerine getirmediler ve bu yüzden geri de dönemediler. Bu
yüzden o günden sonra daima insanlardan kaçarak yaĢarlar.
TURAÇ KUġU - ‫زضاج‬
ّ
Rüyada turaç kuĢu görmek, kendisinde vefa ve sadakat duygusu olmayan
güzel yüzlü, siyah gözlü kadına delâlet eder.
BÜLBÜL VE AĞAÇKAKAN - ٗ‫ث‬ٛ‫َزاضَک‬َْٚ‫٘عاضَزؼزب‬
Rüyada bülbül ve ağaçkakan görmek, hâfız ve bilge olan, güzel huylu, hoĢ
sözlü ve Kur‟ân okuyan insanlara iĢaret eder.
DEVE KUġU - ‫ـزطِطؽ‬
Rüyada devekuĢu görmek, halktan uzak yerlerde yaĢayan göçebe insanlara
delâlet eder. Rüyada devenin üzerinde oturduğunu görmek, (45b) insanlar arasında
kazanan kiĢi olacağına yorumlanır.
DEVE KUġU YUMURTASI - ‫ذبٌَٗـزطِطؽ‬
Rüyada deve kuĢu yumurtası görmek, mal ve çocuk olarak tâbir edilir.
TAġ YĠYEN KUġ - ‫اض‬ٛ‫ ؼٕگَذ‬30
Rüyada görmek iyi niyetli ve huzurlu insanlara ve insanlar arasında kazanan
olacağına iĢarettir. Bu kuĢun diĢisini rüyada görmek, büyük çocuğunu göreceğine
delâlettir. Bu kuĢu öldürdüğünü görmek, insanlar arasında haklı olarak muzaffer
olacağına iĢarettir. Bu kuĢun kanadını kopardığını gören kiĢi mal sahibi olur. Bu
kuĢun etini yediğini gören kiĢi, bir kadın vasıtasıyla helal mala sahip olur. Rüyada bu
kuĢun sesini iĢitmek Allah‟ın anılacağına iĢaret olarak yorumlanır. Bu kuĢtan çok
sayıda görmek, mal ve liderliğe yorumlanır.
KEKLĠK - ‫کجک‬
Rüyada erkek keklik görmek, erkek çocuğa, mutluluğa ve kendisini görmeye
doyamadığın, gönlünün daima onunla olmak istediği bir sevgiliye iĢaret eder. DiĢi
keklik görmek, kadına ve uygun olmayan cariyeye delâlet eder. DiĢi kekliği öldürüp

30
Siyah renkli, ibikli, çakıl ve taĢ yiyen, Arapça‟da “‫ ”لطبح‬olarak bilinen küçük bir kuĢun ismidir.

122
parçalara ayırdığını gören kiĢi evlenir veya cariye satın alır ve onlar sayesinde mal
kazanır ve bir kız çocuğu dünyaya gelir. (46a) DiĢi keklik eti yediğini gören kiĢinin
bir kadından haber alacağına iĢarettir. Kekliğin elinden uçtuğunu görmek,
boĢanmaya yorumlanır.
KUMRU - ٗ‫فبذز‬
Rüyada kumru görmek, dini açıdan nakıs olan, kalbinden geçirdiğiyle dilinin
söylediği Ģeylerin birbirini tutmadığı, muhalif kadına delâlet eder.
KÂSKÎNE - ٍَٕٗ‫ کبؼک‬31
Zengin ve akıllı insanlara iĢarettir. Rüyada bu kuĢu elinden kaçırdığını ya da
öldürdüğünü görürse, sevdiğinden uzak kalacağına delâlettir.
KIRLANGIÇ - ٛ‫پطؼز‬
Rüyada kırlangıç görmek, hak mezheplerden biri üzere olan, müçtehit ve âbid
insanlara iĢarettir. Rüyada kırlangıcın, ağzından veya makatından dıĢarı çıktığını
gören kiĢinin, kendilerinden hep güzel bir Ģekilde bahsedilecek çocuklarının
olacağına delâlet eder. Kırlangıç eti yediğini gören kiĢi, kendine faydalı olacak ilim
tahsil eder. Rüyada kırlangıç sahibi olduğunu gören kiĢi, insanlarla rahat iletiĢim
kurar.
SÎMORG - ‫ؼٍّطؽ‬
Rüyada sîmorg görmek, güzel yüzlü, temiz yaratılıĢlı ve hoĢ tabiatlı kadına
iĢarettir. Rüyada sîmorg yavrusu görmek, ebleh, budala çocuklara delâlettir. Rüyada
sîmorg olduğunu gören kiĢi, cariye olur. Rüyasında sîmorgun elinden uçtuğunu
gören kiĢi, karısını boĢar.
DENĠZ KUġU - ‫ِطغبثی‬
Rüyada deniz kuĢu görmek, mala, menfaate, veliliğe ve düĢmana karĢı zafer
kazanmaya yorumlanır. (46b) Deniz kuĢuna ait kanat, deri ya da baĢka bir Ģey sahip
olduğunu görmek, sultanın arkadaĢları vasıtasıyla çok mal kazanacağına, arzu ettiği
Ģeye tam olarak nâil olacağına iĢarettir. Rüyada deniz kuĢu sesi duymak, ağıt ve
musîbete delâlet eder. Rüyada bu kuĢun yuvasını görmek, kadına, çocuğa ve
isteklerinin olacağına yorumlanır.

31
Hüthüt gibi baĢında tacı olan Arapçada “‫ ”ـمطاق‬diye bilinen kırmızıya çalan yeĢil renkli bir kuĢtur.

123
OTUZ ALTINCI BÂB

Rüyada korku ve ürküntü içinde olmak, kaçmak, kavga etmek, tartıĢmak ve


güreĢmek ile ilgili bölümdür.
KORKU - ‫َفعع‬ٍَُٚ‫ث‬
Rüyada korku içinde olduğunu görmek, düĢmanlara karĢı zafer
kazanılacağına iĢaret eder.
KAÇMAK - ٓ‫گطٌرز‬
Rüyada birinin, kendisinden kaçtığını görmesi, o kiĢinin muayene
edileceğine, kendisinden ya da kendi nâmından veya mensup olduğu kiĢi tarafından
zarar göreceğine iĢarettir. Rüyada yırtıcı hayvanlar veya dört ayaklı hayvanlardan
kaçtığını gören kiĢiye, mensup olduğu kiĢi sıkıntı çektirir ve onu zarara uğratır.
Rüyada yırtıcı hayvanlara, yılana, akrebe ve dört ayaklı hayvanlara karĢı galip
geldiğini görmek, mensup olduğu kiĢiye karĢı muzaffer olacağına iĢaret olarak
yorumlanır. Bu saydığımız Ģeylerin kendisinden kaçtığını görüp o Ģey için (47a)
muâyene olmazsa mutlu olur. Muâyene olursa gam ve sıkıntı çeker. Rüyada
insanlarla, hayvanla veya baĢka bir Ģeyle tartıĢtığını gören kiĢi, gelecekteki iĢlerinde
baĢarılı olur. Rüyasında aynı cinsten olmayan iki mahlûkun ikisini de kavgada
yendiğini gören kiĢi, düĢmanına karĢı muzaffer olur.
GÜREġMEK - ٓ‫کفزیَگطفز‬
Rüyada rakîbini fırlattığını görmek, rakîbinin kazanacağına iĢaret eder.
Rüyada aslanla veya yırtıcı ya da dört ayaklı hayvanlardan biriyle güreĢtiğini ve o
hayvanın kendisini fırlattığını gören kiĢi düĢmanına karĢı zafer kazanır. Çünkü onlar
tek cinstendir.
OTUZ YEDĠNCĠ BÂB

Rüyada kasap, deri yüzmek, haram et yemek, sirke yapmak ve elini yıkamak
ile ilgili bölümdür.
KASAP - ‫لمبة‬
Rüyada kasap görmek, ölüm meleğine iĢaret eder. Tanınan bir kasapsa zâlim
insana delâlettir. Rüyada kasaplık yaptığını gören kiĢi, birinin kanına müptela olur ve
rüyayı gören kiĢinin yeri cehennem ateĢi olur. Rüyada kasapla sohbet ettiğini
görmek, zâlimlerden birisiyle arkadaĢ olacağına ve onunla sohbet edeceğine iĢarettir.

124
DERĠ YÜZMEK - ْ‫ؼذَکٕس‬ٛ‫( پ‬47b)
Rüyada deri yüzdüğünü görmek, kendisine intisap etmiĢ birinden mal
kazanacağına iĢarettir. Rüyada derisini söndürdüğünü görmek, haram mala ve azâp
yerine iĢarettir. O kiĢi kasapsa sarayında mahkemeye girer. O kiĢi bir öğretmen ise
özellikle küçük çocuklar olmak üzere, çocuklar üzerindeki zulümden yakınır. Rüyada
birisinin boğazını kestiğini görürse, o kiĢiye haksız yere zulmedileceğine iĢarettir. O
kiĢinin baĢını bedeninden ayırdığını görürse, o ve baĢkan arasında Ģehrin ayrılığa
düĢeceğine delâlet eder.
MURDAR ET YEMEK - ْ‫ضز‬ٛ‫ـذَِطزاضَذ‬ٛ‫گ‬
Rüyasında murdar et yediğini gören kiĢi, haksız kazanılmıĢ mal yer ve
insanlar tarafından ayıplanır. Bunun helal edildiğini görmek, kendisiyle düĢman
olmaya, insanlardan sıkıntı göreceğine, dostlarından ve sohbet ettiği kiĢilerden
uzaklaĢacağına ve onlardan gelen fayda ve yardımın kesileceğine iĢaret eder.
ĠKĠ ELĠNĠ YIKAMAK - ٓ‫زؼذَثَٗاثٕبَْـؽز‬
Rüyada, elini iki eliyle yıkadığını görmek, gerçekleĢmesini umduğu bir Ģeyin
olmayacağı ile yorumlanır.
OTUZ SEKĠZĠNCĠ BÂB

Rüyada dört ayağı olmak, ata binmek ve at, deve, eĢek gibi hayvanlardan
inmekle ilgili bölümdür.
AT - ‫( اؼت‬48a)
Rüyada at görmek, izzet, Ģeref, makam, velilik, hayır ve berekete iĢaret eder.
Rüyada atın üzerinde oturduğunu ve o atın kendisine tâbi olduğunu ve istediği yere
gittiğini gören kiĢi izzet ve makam sahibi olur. Uzun kuyruklu atın üzerinde
oturduğunu görmek, gördüğü kuyruğun uzunluğu ölçüsünce kendisine tâbi olanların
sayısının artacağına iĢarettir.
HAYVAN KUYRUĞU - ْ‫ا‬ٍٛ‫زٔتَح‬
Rüyada hayvan kuyruğu görmek, insanların bir Ģeye ittiba etmesidir. Rüyada
kendi atının kuyruğunu kestiğini görmek, sevdiklerinin ve kendisine tâbi olan
kiĢilerin, kendisinden uzaklaĢacağına delâlet eder. Rüyada atına bindiğini gören kiĢi,
uzun bir yolculuğa çıkar, dünyevî ve uhrevî yönden kendisine fayda sağlayacak eĢ,
arkadaĢ ve velilik makamı sahibi olur. Atının öldüğünü ya da çalındığını gören kiĢi,

125
eĢini kaybeder, sıkıntı ve dertlere giriftâr olur. Rüyasında kısrak üzerinde oturduğunu
gören kiĢi, kendisine hayır ve bereket getirecek bir kadınla evlenir. At eti yediğini
görürse, dünyada adı iyilikle anılan kiĢilerden olur. At sütü içtiğini görürse, sultanlar,
vezirler ve reîsler onun arkadaĢı olur. (48b) Rüyada at veya öküz ya da eĢek veya
deve üzerinde oturduğunu gören kiĢi, Ģanslı olur, Ģerefli, asîl bir bayanla evlenir ve
her iki cihânda da mutlu olur. Attan indiğini ya da atı çekiĢtirdiğini gören kiĢi,
karısıyla ihtilafa düĢer ve aralarındaki samimiyet bozulur.
ESTER - ‫ اؼزط‬32
Rüyada katır üzerinde oturduğunu görmek, gayret ve çabalamaya ve kaybolan
birisini bulmaya iĢarettir. Eyersiz, dizginsiz ve yularsız bir katırın üzerinde
oturduğunu görmek, uzun bir yolculuğa, izzet ve makâm sahibi olmaya ve uzun ömre
delâlet eder.
EġEK - ‫ذط‬
Rüyada eĢeğin üzerinde oturduğunu görmek, Ģans ve talihe delâlet eder ve
ayrıca rüyada eĢek görmek, câhil, akılsız, anlayıĢı kıt ve terbiyeden yoksun insanlara
iĢaret eder. Rüyada diĢi eĢek görmek erkek eĢek görmekten daha iyidir. Rüyada eĢek
eti yediğini gören kiĢinin malı ve Ģansı artar. EĢeği öldürdüğünü gören kiĢinin
bedeninde hastalık zuhûr eder. EĢeğinin öldüğünü veya eĢeğinden düĢtüğünü
görmek, ecelinin yakın olduğuna yorumlanır. (49a) Pazarın ortasında eĢeğinin
düĢtüğünü ya da kendisinin eĢekten düĢtüğünü gören kiĢi, fakir bir yaĢam sürer. Ġki
gözü görmeyen bir eĢeğin üzerinde oturduğunu görmek, malının artacağına iĢarettir.
Tek gözü gören bir eĢeğin üzerinde oturduğunu gören kiĢi, geçim sıkıntısı çeker.
Rüyada eĢeğinin katır ya da bardo olduğunu gören kiĢi, geçimini seyahat yaparak
sağlar. EĢeğinin, at olduğunu gören kiĢinin geçimi, sultan ve vezir tarafından
sağlanır. EĢeğinin bir kuĢ olduğunu gören kiĢinin iâĢesi o kuĢa nispet edilen kiĢi
tarafından tedarik edilir. EĢeğini kedi olarak görmek, geçimini hırsızlıkla
sağlayacağına iĢarettir.
DEVE - ‫ـزط‬
Rüyada kanatları olan bir devenin üzerinde oturduğunu görmek, seyahate
çıkacağına ve evleneceğine ya da bir kadını rahatsız edeceğine iĢaret olarak

32
“ESTER - ‫ ”اؼزط‬erkek at ile diĢi eĢeğin çiftleĢmesinden meydana gelen at görünümünde ama eĢek
iriliğinde olan bir hayvanın ismidir. Bardo olarak da bilinmektedir.

126
yorumlanır. Rüyada bir devenin baĢka bir deveyi öldürdüğünü gören kiĢi, bir kadın
yüzünden sıkıntı çeker. Deveden indiğini gören kiĢi, hastalığa yakalanır. Deveyi
öldürdüğünü gören kiĢi, büyük insanlara karĢı zafer kazanır ve onları yok eder.
Rüyasında, mahallede üstünde hiçbir Ģey olmayan bir deve görmek, o mahallede
yaĢayan insanların sıkıntı çekeceğine delâlet eder. Devenin üzerinde oturduğunu ya
da diĢi deve sahibi olduğunu gören kiĢi, büyük çocuğunu evlendirir. (49b) Rüyada
deveyi sağdığını gören kiĢi, helal mal kazanır. Sağdığı süt kanlı olursa, dinini zarara
uğratacak bir belaya giriftâr olur. DiĢi devenin öldüğünü görmek, karısının öleceğine
iĢarettir. Kendi devesini öldürdüğünü görmek, karısının hayra, berekete ve birçok
faydaya nâil olacağına iĢaret olarak tâbir edilir. Deve etini yediğini gören kiĢi,
hastalığa yakalanır. Rüyada eti taksim ettiğini görmek, o bölgedeki büyükler arasında
mal dağılımı olacağına delâlet eder. Rüyada devenin üzerinde kızgın bir Ģekilde
oturduğunu gören kiĢi, dert ve sıkıntıya giriftâr olur ve o bölgenin büyüklerine karĢı
muzaffer olur. Deve sütü sultan cânibinden gelecek olan mal ve menfaate iĢarettir.
Rüyada yere koyulmuĢ deve etine ulaĢıp yiyebilirse, yediği miktar ölçüsünce mal
kazanır. Rüyasında devenin, kendi ayağının altında olduğunu gören kiĢiyi, dert ve
sıkıntılar bekliyor demektir. Devenin derisini rüyada görmek, büyüklerinden kalan
mirasa yorumlanır. Rüyasında devesinin gittiğini ve malının arttığını ve yaĢamının
iyileĢtiğini görmesi, at ve katır gibi aynı Ģekilde yorumlanır. Rüyada yırtıcı
hayvanların veya böceklerin gittiğini görürse dîninde zayıflama olur. Rüyasında
kendisinin eĢek ya da (50a) dört ayaklı hayvanlardan biri olduğunu gören kiĢinin
rızkı geniĢler ve kolaylaĢır. Fakat bazen zarara da girebilir. Rüyada mahallede
üzerinde hiçbir Ģey olmayan develer olduğunu görmek, o bölgede asker sayısının
artacağına ve karıĢıklıklar çıkacağına iĢaret eder.

OTUZ DOKUZUNCU BÂB

Rüyada inek ve dana görmekle ilgili bölümdür.


ĠNEK - ٚ‫گب‬
Rüyada ineği olduğunu ya da ineğin üzerinde oturduğunu gören kiĢi, mal ve
menfaat sahibi olur. Evine inek geldiğini gören kiĢinin, malı ziyâdeleĢir ve rızkı
geniĢler. Ġneği boynuzladığını gören kiĢide noksanlık ve eksikliklerin ortaya
çıkacağına iĢarettir. ÇalıĢan birisiyse iĢinden atılır. Ġneğinin birçok baĢının ya da iki

127
baĢının olduğunun görülmesi, inek sahibi için iyiye yorumlanmaz. Ġneği öldürdüğünü
ve etini mahallenin insanlarına dağıttığını görmek, o mahalledeki yaĢlı ve iĢinin ehli
insanların öleceğine ve mallarının dağıtılacağına iĢarettir. Birçok farklı çeĢit ineğin
olduğunun görülmesi, O bölgede çeĢitli hastalıkların zuhûr edeceğine delâlet eder.
Farklı türden inekleri semiz olarak görmek, iyiliğe ve yıl boyunca sürecek ucuzluğa
yorumlanır. Ġnekler cılız olarak görülürse, bu yorum tam tersine tâbir edilir. Rüyada
ineğin sütünü, derisini ve etini görmek, (50b) mal, menfaat, geçimdeki rahatlık, iyilik
ve ucuzluk olarak yorumlanır. Ġnekten süt sağdığını gören kiĢi, kölelikten, nefsinden,
sıkıntı ve dertlerinden kurtulur. Ayrıca fakirse zengin olur, hasta ise Ģifa bulur,
borçluysa borcunu öder, ilerlemeyi hak eden birisi ise ilerler ve bölgenin ileri gelen
eĢrafından olur.
DANA - ٌٗ‫ؼب‬ٛ‫گ‬
Rüyada dana görmek, erkek çocuğa iĢaret olarak tâbir edilir. Küçük dana
sahibi olduğunu gören kiĢi, gam ve sıkıntı çeker. Bütün yavru hayvanlar gam ve
sıkıntıya iĢarettir. Rüyada semiz dana görmek, semiz koyundan daha iyi olarak
yorumlanır.
KIRKINCI BÂB

Rüyada koyun, keçi, yün, süt ve et görmekle ilgili bölümdür.


KOYUN - ‫ٍِؿ‬
Rüyada koyunu öldürdüğünü gören kiĢi, sıkıntı ve dertten kurtulur ve
düĢmanlarına karĢı zafer kazanır. Rüyada koyunun derisini yüzüp, etini taksim
ettiğini gören kiĢinin malını cebren ve hile ile yerler. Koyunu öldürmekten
vazgeçerse, gam ve sıkıntıdan kurtulacağına iĢarettir. Koyunun üzerinde oturduğunu
ve koyunun kendisine mutî olduğunu gören kiĢi, insanlar içinde galip gelen ve sözü
dinlenen birisi olur. Rüyada koyuna karĢı galip geldiğini gören kiĢi, düĢmanlarına
karĢı muzaffer olur. (51a) Koyunu öldürüldüğü görmek, koyun fiyatlarının ucuz
olacağına ve o yılda bolluk ve bereket olacağına iĢarettir. Birisi rüyasında koyunun
evinden çıktığını ve kaybolduğunu görürse, karısı tarafından kendisine, üzüleceği bir
Ģey yapılacağına iĢaret eder. Rüyada koyunu eti için kestiğini görmek, isteğinin
uygunluğuna iĢaret eder. Koyunun derisini yüzdüğünü görmek, asîl ve soylu
çocuklarının olacağına delâlet eder. Koyunun derisini canlıyken yüzdüğünü görmek,

128
mahalleden bir kadının öleceğine iĢaret eder. Kuzu veya keçi yavrusunu eti dıĢında
bir sebepten öldürdüğünü gören kiĢi, çocuklarıyla ilgili musîbet ve belaya giriftâr
olur. Eti için öldürdüğünü görürse, oranın büyükleriyle tartıĢmaya gireceğine iĢaret
olarak yorumlanır. Koyundan süt sağdığını gören kiĢi asîl bir bayanla evlenir ve helal
mal kazanır.
KEÇĠ - ‫ثع‬
Rüyada keçi görmek, dünyayı olması gerekenden fazla seven izzet, Ģan, Ģeref
ve makâm sahibi insanlara iĢaret eder. Bilinmeyen bir keçiyi eti için öldürdüğünü
gören kiĢi, insanlar arasında üstün duruma gelir ve insanlara karĢı zafer kazanır.
YÜN VE KIL - ‫ی‬ََُِٛٚ‫پف‬
Rüyada yün görmek, mal ve menfaate yorumlanır.
ET - ‫ـذ‬ٛ‫ گ‬33
Rüyada et görmek, piĢmemiĢ ise musîbete, hastalığa ve gıybet etmeye
iĢarettir. KızarmıĢ, kebap olmuĢ ise (51b) rüyayı gören kiĢinin eĢraftan biri olacağına
delâlet eder. Rüyada kuzu veya keçi yavrusunun etini kızarttığını ya da yediğini
gören kiĢi, çok olmasada iyilik yapar. Tanımadığı bir kasaptan et alıp eve
gönderdiğini görmek, gönderdiği o eve musîbet ve bela ulaĢacağına ve etin parasını
ödeyen kiĢiye de efendisi tarafından sıkıntı çektirileceğine iĢaret eder. Koyun kafası
yediğini gören kiĢi, izzet ve makâm sahibi olur, ömrü uzun olur ve Allahu Teâlâ‟dan
istediği her Ģey yerine gelir. Ġnek kafasından ya da insanların kafasından et yediğini
gören kiĢinin her iĢi kolaylaĢır, istek ve arzularına tamamen ulaĢır.
KOYUN KAFASI - ‫ؼفٕس‬ٛ‫ؼطَگ‬
Rüyada koyun kafası görmek, ister etinden yensin ister yenmesin yücelik,
izzet ve makâma iĢaret eder. Rüya gören kiĢi büyüklerden olmaya layık birisi
değilse, köle, cariye ve baĢka bir Ģey sahibi olmak istediğinde engellerle karĢılaĢır.
Koyunun iç yağını görmek, mal, menfaat ve helal rızka iĢaret eder. Koyun (52a) ve
inek yağı görmek, bazen âdil olmaya bazen de doğru sözlü olmaya yorumlanır.
CĠĞER - ‫جگط‬
Rüyada ciğer görmek, gömülü mala delâlettir. Rüyada ciğer yediğini gören
kiĢi, çoban ise bol mal kazanacağına iĢarettir.

33
“‫ـذ‬ٛ‫ ”گ‬kelimesi farklı bir Ģekilde 72a/2 de tekrar tâbir edilmiĢtir.

129
KARIN - ‫زي‬
Rüyada karın görmek, toplanmıĢ mala delâlet eder.
BAĞIRSAK - ٖ‫ز‬ٚ‫ض‬
Rüyada her ne Ģekilde görülürse görülsün mala, menfaate ve akrabalarla
yakın olmaya iĢaret eder.
KIRK BĠRĠNCĠ BÂB

Rüyada yaban ineği, yaban eĢeği, ceylan, tavĢan, aslan vb. gibi vahĢi ve
yırtıcı hayvanları görmek ve yemekle ilgili bölümdür.
VAHġĠ HAYVANLAR - ‫ؾ‬ٛ‫ح‬ٚ
Birisi rüyasında vahĢi hayvanlardan birini avladığını ve etinden yediğini ya
da o hayvana ait bir Ģey bulduğunu görürse kazancı helal maldan olur ve
düĢmanlarına karĢı zafer kazanır. Ormanların en güçlü hayvanı olan aslanın etinden
yiyebildiğini görürse, helal mal kazanır, geçimini rahat sağlar ve mütedeyyin birisi
olur. Rüyada yaban eĢeğinin sırtına oturduğunu ve kendisine muti olduğunu görmek,
günahlara karĢı takva kalkanını kullanabilmeye delâlet eder. Yaban eĢeğinden yere
düĢtüğünü ve ona ait bir Ģeyi kestiğini görmek, korku, endiĢe ve sıkıntıya giriftâr
olacağına iĢaret eder. Yaban eĢeğini eve götürdüğünü görmek, (52b) insanların kötü
Ģeyleri evine götüreceğine delâlet eder. Rüyada yaban eĢeğiyle tartıĢtığını gören kiĢi,
insanlarla, haksız olduğu halde tartıĢır. VahĢi hayvanları öldürdüğünü gören kiĢi,
haksız olarak insanlara karĢı zafer kazanır. VahĢi hayvanların etini, derisini, kemiğini
ve baĢını görmek, iki dünyada da hayır ve berekete yorumlanır. Rüyada vahĢi
hayvanlar gibi olduğunu gören kiĢi, cemaat ile namaz kılmaktan uzaklaĢır. Rüyada
ceylan olduğunu gören kiĢi, kadınlar tarafından yalan söylenerek aldatılır. Rüyada bir
ceylanı olduğunu ya da ceylan bulduğunu gören kiĢi, asîl bir kadınla tanıĢır veya
güzel yüzlü bir cariye sahibi olur, gönlünün muradına uygun birini bulur. Ceylanı
öldürdüğünü görmek, uygun olmayan bir yerde bir kadınla cinsel iliĢkiye gireceğine
iĢaret eder. Rüyada ceylanın boğazını kestiğini görmek, bir kızın kızlığını almaya
delâlet eder. Eğer boğazı kesilen ceylan erkekse, o iĢi yapan kınanır ve ayıplanır.
Rüyada diĢi yaban ineği görmek, güzel yüzlü cariyeye iĢaret eder. Rüyada ceylana ait
bir Ģey görmek, kadın cânibinden gelecek olan mal ve menfaate yorumlanır.
Ceylanın öldüğünü gören kiĢinin eĢi vefat eder ya da o kiĢi eĢi yüzünden çok

130
sıkıntılar çeker. Rüyada ceylan yavrusu (53a) bulduğunu görmek, güzel yüzlü bir
kadından erkek evladı olacağına iĢaret olarak tâbir edilir.

KIRK ĠKĠNCĠ BÂB

Rüyada manda, fil ve onlarla alakalı bir Ģey görmekle ilgili bölümdür.
FĠL34
Rüyada filin üzerinde oturduğunu ve filin de kendisine itaat ettiğini gören
kiĢi, padiĢahlık mertebesine ulaĢır. Eğer buna uygun birisi değilse, büyük bir iĢ onu
bekliyor demektir veya Ģehrin baĢkanıyla yakınlık kurar ya da güçlü bir düĢmana
karĢı zafer kazanır. Rüyada fil etini yediğini görmek, sultanlığa, veliliğe, liderliğe,
devlet kurmaya ve etten yediği miktar ölçüsünce mala sahip olacağına iĢarettir. Eğer
buna layık değilse, sultan tarafından gördüğü filin büyüklüğü ve rüya sahibinin
ulaĢtığı merâtib nispetinde kendisine mal ulaĢır. Harp meydanında filin üzerinde
oturduğunu görmek, düĢmanlara karĢı zafer kazanacağına iĢaret eder. Rüyada filin,
ayağını rüya sahibinin üzerine koyduğunun görülmesi, bela ve sıkıntıya yorumlanır.
Rüyada filin üzerinde oturduğunu görmek, aileden bir bayanın evleneceğine (53b) ve
evlendiği kiĢiden kendisine oldukça mal kalacağına ve o kiĢinin çok faydasını
göreceğine yorumlanır. Rüyada fili zorladığını gören kiĢi, bir kadına zorla bir Ģey
yaptıracağına iĢarettir. Filin karĢısında âciz kaldığını görmek, karısı karĢısında âciz
kalacağına delâlet eder. Filin kendisine mutî olduğunu görürse, karısının ona itâat
edeceğine yorumlanır. Filin zararından kendini koruduğunu ve kurtulduğunu
görmek, kadınların fitne ve fesadından kendini muhafaza edeceğine iĢarettir. Rüyada
filin, baĢına bela olduğunu görmek, karısıyla ilgili çaresiz kalacağı bir duruma
düĢeceğine delâlet eder. Filin üstünde oturduğunu görmek, karısını boĢayacağına
yorumlanır. Ayrıca rüyada fil görmek, sultana iĢaret eder denilmiĢtir. Filin
boynuzunun olduğunu ve kendisine yakın olduğunu görmek, güçlü ve büyük
olacağına ve birçok faydalı iĢ yapacağına iĢaret eder. Zira rüyada boynuz görmek,
güç ve menfaate yorumlanır.

34
Eserde tâbirin baĢına herhangi bir baĢlık konulmamıĢtır. Tâbirin tamamen fil ile ilgili olması
sebebiyle sonradan eklenilmiĢtir.

131
MANDA - ‫ٍِؿ‬ٚ‫گب‬
Rüyada mandanın boynuzuna, kemiğine, etine, derisine, tüyüne yada ona ait
bir Ģeye sahip olduğunu görmek, çok mal kazanmaya yorumlanır. Çok sayıda
mandası olduğunu gören kiĢi, sultanın yakınındakilerden olur ve oranın ileri gelen
kiĢileri arasına girer. Rüyada mandanın, koyunun üzerinde oturduğunu gören kiĢi,
meliklerin atlarından bir ata biner, liderlik vasfına eriĢir ve büyük bir makâm sahibi
olur. (54a)
SEMA - ْٚ‫گطز‬
Rüyada kendisini semada oturuyor olarak gören kiĢi, velilik, izzet ve makam
sahibi olur. Ve ayrıca Ģöyle anlatılır: Hz. Yûsuf (a.s.), zamanında Mısır azîzi
olmuĢtu. Onu semaya yükseltip Mısır‟a götürmüĢler ve Mısır melîki onu affetmiĢti.
Firavun (aleyhi lağnet) zamanında onu gökyüzüne oturttular ve Mısır‟a götürdüler.
Rüyada semada asılı kaldığını gören kiĢi, mevki ve makam sahibi olarak sultanın
dostlarından biri olur.
KIRK ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada fare, kertenkele, timsah ve güvercin görmekle ilgili bölümdür


FARE - ‫ؾ‬ِٛ
Rüyada fare görmek, kötülük yapan kadına veya fasık erkeğe delalet eder.
Farenin iki baĢının olduğunu gören kiĢi, kötü bir kadınla iliĢkiye girer. Farenin evden
çıktığını görürse kötü niyetli kadının evden çıkacağını iĢarettir. Rüyada fare yediğini
gören kiĢi, kötü bir kadınla tanıĢır ve ondan kendisine mal kalır. Veya fâsık
insanlardan olur. Farenin yuvasını (54b) yıktığını, farelerin yemek yediğini ya da
duvarı yediklerini görmek geçimin zorlaĢacağına ve o kiĢinin ecelinin yakın
olduğuna iĢaret eder. Rüyada ağzından veya makatından fare çıktığını gören kiĢi
hakkında diğer insanlar günahkâr diye söz ederler ve ev halkı onu suçlayıp kınarlar
ve onun ailesinden çok iyi niyetli bir kadın yetiĢir. Eğer farenin ağzından ya da
penisinden çıktığını görürse, dindar olmayan bir kız çocuğunun dünyaya geleceğine
iĢarettir.
TĠMSAH35 - ‫ؼّبض‬ٛ‫ؼ‬

35
Timsah, “‫ ”رّؽبح‬baĢlığı altında 59a /6 da tekrar tâbir edilmiĢtir.

132
Rüyada timsah görmek, okumuĢ insanlara iĢaret eder. Timsahın etini yediğini
görmek, mal, menfaat ve dünya süsüne delâlet eder.
GÜVERCĠN - ‫د‬ٛ‫ػٕکج‬
Rüyada güvercin görmek, ibadet eden insanlara, dostluktaki nâkıslığa,
günahkâr insanlara ve dokuma iĢinde çalıĢan insanlara delâlettir. Rüyasında kendisini
güvercin olarak gören kiĢinin bu özellik ve sıfatlara sahip insanlarla karĢılaĢacağına
iĢaret olarak tâbir edilir.
KIRK DÖRDÜNCÜ BAB (55a)

Rüyada aslan, kaplan, pars, köpek, kurt, sırtlan, kaplan, tilki, çakal, sansar,
kedi ve maymun gibi yırtıcı hayvanları görmek ile ilgili bölümdür.
ASLAN - ‫ـٍط‬
Rüyada aslana karĢı mağlup olduğunu gören kiĢi, düĢmanlarına karĢı zafer
kazanamaz. Yırtıcı hayvanlarla sohbet ettiğini gören kiĢinin sıkıntılı bir iĢi kolaylıkla
çözülür. Rüyada aslanın kendisiyle muhabbet ettiğini gören kiĢinin ilginç bir iĢi
aĢikâr olur, düĢmanlarına yenilir ve arzu ettiği Ģey tamamen gerçekleĢir. Rüyada
aslanın üstünde oturduğunu ve aslanın kendisine itâat ettiğini gören kiĢi, makâm ve
mevki sahibi olur ve düĢmanlarına karĢı zafer kazanır. Aslanlarla birlikte olduğunu
gören kiĢi, sultanın dostları tarafından korkutulur ve kendisine gözdağı verilir.
Rüyada aslandan kaçtığını ve aslanın kendisini bulamadığını gören kiĢi, korktuğu bir
Ģeyden kurtulur ve gördüğü her hayvan kendisinden kaçar. Ġnsanları, yırtıcı
hayvanları ve diğer canlıları kontrol ettiğini gören kiĢi, düĢmanlarına karĢı zafer
kazanır ve korku ve endiĢeden kurtulur. Nitekim Hz. Musa (a.s.) Firavundan kaçtı ve
sonunda muzaffer oldu. Aslanın etini yediğini gören kiĢi, bol mal kazanır. (55b)
Aslandan süt sağdığını gören kiĢi, gerçekleĢmesinde umutsuz olduğu bir arzusuna
eriĢir. Aslanın baĢına sahip olduğunu gören kiĢi, padiĢahlık ve liderlik sahibi olur ve
oranın ileri gelenlerinin yardımıyla oldukça varlıklı biri olur. Aslana ait bir Ģey
bulduğunu ya da sahip olduğunu gören kiĢi, sultan veya onun arkadaĢları sayesinde
oranın ileri gelenlerinden olur ve çokça mal kazanır. Rüyasında diĢi aslanla iliĢkiye
girdiğini gören kiĢi, sıkıntı ve zorluklardan kurtulur, düĢmanlarına karĢı muzaffer
olur, iĢleri çok iyi duruma gelir ve insanlar arasında çok iyi tanınan birisi olur.
Rüyada yırtıcı hayvanların diĢlerini görmek düĢmanlığa iĢaret eder.

133
KAPLAN - ‫ پٍٕگ‬36
Rüyada kaplanla kavga ettiğini gören kiĢi, düĢmanlarına karĢı zafer kazanan
olur. Kaplana yenildiğini görürse düĢmanlarına mağlup olacağına delâlettir. Kaplanın
etini yediğini gören kiĢi, Ģeref ve makam sahibi olur ve mutlu bir yaĢam sürer.
Kaplanın üstünde oturduğunu gören kiĢi, yüksek bir makama ulaĢır ve düĢmanlarına
gâlip gelen olur. Kaplanla savaĢtığını ve her iki tarafında üstünlük kuramadığını
görürse, korku ve endiĢeye kapılıp hastalığa yakalanır. Fakat sonucu hayırlı olur.
Kaplanın baĢını yediğini gören kiĢi, (56a) düĢmanı karĢısında korkak olacağına
yorumlanır. Kaplana ait bir parçaya sahip olduğunu görmek, mal, menfaat ve zafere
iĢaret eder.
SÜVARĠ - ‫فبضغ‬
Rüyada süvari görmek, bir yerin giriĢine, müjde verecek birisine yakın
olmaya ve iĢlerin aĢikâr olacağına delâlettir.
KÖPEK - ‫ؼگ‬
Rüyada köpek görmek, daima düĢmanlık besleyen insanlara, zâlim, zorba ve
açgözlü olan sultana ve kötü niyetli hizmetlilere iĢaret eder. Rüyada av için köpeği
olduğunu gören kiĢi, bilge birisiyle sohbet eder ve ondan istifade eder. Köpeğin
yüzüne karĢı havladığını gören kiĢi, düĢmanı tarafından zarara uğramayacak bir
Ģekilde mağlup edilir.
DĠġĠ KÖPEK - ٖ‫ؼگَِبز‬
Rüyada diĢi köpek görmek, kendisi için hoĢ sözler söylenmeyen kadına
delâlet eder. Rüyada diĢi köpekle iliĢkiye girdiğini ya da diĢi köpeğin kendisini
seçtiğini gören kiĢi, bölgenin büyüklerinden fayda sağlar. Rüyada köpeğin hırladığını
gören kiĢi, insanlar tarafından hakîr görülür, kendi malı dıĢındaki Ģeylere heveslenir,
zelîl ve aĢağılık bir kadın yüzünden sıkıntılara giriftâr olur.
KÖPEK ETĠ - ‫ـذَؼگ‬ٛ‫گ‬
Rüyada köpek eti görmek ve yemek, düĢmana karĢı zafer kazanılacağına ve
tıp ilmine (56b) müptela olunacağına delâlet eder.
KÖPEK SÜTÜ - ‫ـٍطَؼگ‬
Rüyada köpek sütü görmek, hastalığa, savaĢa, bela ve sıkıntıya yorumlanır.

36
“KAPLAN - ‫ ”پٍٕگ‬56b/13 de “‫ ”ثجط‬kelimesi verilerek farklı bir Ģekilde tekrar yorumlanmıĢtır.

134
KURT - ‫گطگ‬
Rüyada kurt görmek, zâlim ve öfkeli sultana, çalan, yalan söyleyen, güçsüz
ve her Ģeye muhalif olan insanlara iĢaret eder. Kurt ile savaĢtığını gören kiĢi,
insanlarla savaĢır. Kurdun baĢını yediğini gören kiĢi, korku ve belaya giriftâr olur.
SIRTLAN - ‫کفزبض‬
Rüyada sırtlan görmek, kadına iĢaret olarak yorumlanır. Sırtlanın üstünde
oturduğunu gören kiĢi, yaĢlı bir kadınla evlenir. Rüyada sırtlanı okla vurduğunu
görmek, eĢiyle ilgili bir konuda kınanacağına iĢaret eder. Sırtlan eti yediğini gören
kiĢiye kötü huylu bir kadın tarafından büyü yapılacağına delâlet eder. Sırtlan kafası
yediğini gören kiĢi, bir kadın tarafından aldatılır. Sırtlana ait bir Ģey gören kiĢi, bir
kadın vasıtasıyla mal sahibi olur. Ayrıca lanetli düĢman olarak da tâbir edilir.
KAPLAN - ‫ثجط‬
Rüyada kaplan görmek, güçlü, Ģerefli ve ululuğuyla nam salmıĢ düĢmana
delâlettir. Rüyada kaplan görmekle aslan görmenin tâbiri neredeyse aynıdır. (57a)
TĠLKĠ - ٖ‫ثب‬ٚ‫ض‬
Rüyada tilkinin kendisini aradığını gören kiĢinin içine korku ve endiĢe düĢer.
Tilkinin kendisini bulduğunu görürse, borç isteyecek birisi onu bulur. Ayrıca aslan
ve tilki Ģifa bulma, rahatlamak ve borcu ödemek olarak da tâbir edilir.
DOMUZ - ‫ک‬ٛ‫ذ‬
Rüyada domuz sahibi olduğunu gören kiĢinin, insanlarla korkak ve yüreksiz
olarak diyaloğu olur. Domuzu öldürdüğünü görürse, düĢmanlarına karĢı mağlup olur.
Domuz eti yediğini gören kiĢi, haram mal kazanır. Domuza ait görülen her Ģey haram
mala delâlet eder. Domuz sürüsüne çobanlık yaptığını gören kiĢi, fâsık insanlara
liderlik yapar. Domuza yenildiğini gören kiĢi, zahmet ve sıkıntı çekmeksizin bol mal
kazanır. Domuzla sohbet ettiğini gören kiĢi, dünya iĢlerinde baĢarılı olur. Ama uhrevî
âleme yatırım yapamaz. Rüyada domuz sütü görmek, musîbet ve zarara iĢarettir.
Kendisinin domuz olduğunu gören kiĢi, insanlar tarafından hakîr görülüp, kınanır ve
dînî inancında bozulmalar meydana gelir. Domuzun üstünde gittiğini gören kiĢi,
mutlu olur. Rüyasında domuzun üzerinde oturduğunu gören kiĢi, yüksek bir makâma
ulaĢır.
AYI - ‫( ذطغ‬57b)
Rüyada ayı görmek, düĢman ve muhalif kiĢiye iĢaret olarak tâbir edilir.

135
ÇAKAL - ‫ـغبي‬
Çakal, tilki ile aynı Ģekilde tâbir edilir.
KEDĠ - ٗ‫گطث‬
Kedi, yalancı ve sahtekâr kadın, kötü hizmetçi ve hastalık olarak tâbir edilir.
Rüyada evinde kedi bulunduğunu gören kiĢinin evine kedinin hâsiyetlerine hâiz olan
insanlar girer. Kediyi öldürdüğünü gören kiĢi, hırsızlara ve sahtekârlara karĢı
muzaffer olur. Eğer eti için öldürürse, hastalığa yakalanır. Eğer eti için
öldürmemiĢse, hastalıktan daha Ģedît bir musîbete giriftâr olur veya himaye ettiği ev
halkından zarar görür. Rüyada kediye ait bir Ģey görmek, mal ve menfaate
yorumlanır. Ġbn Sîrîn‟e göre, rüyasında kedi gören kiĢinin hastalığı altı gün sürmez
ve sonunda o kiĢi iyileĢir.
BAġTANKARA KUġU - ‫ضؼک‬
Rüyada baĢtankara kuĢunu görmek, zayıfları mütevâzi, kendilerini de
mütekebbir olarak gören insanlara iĢarettir. Bu kuĢu öldürdüğünü gören kiĢi, onun
özelliklerini taĢıyan insanlara yenik düĢer.
MAYMUN - ٌٕٗ‫ظ‬ٛ‫ث‬
Rüyada maymun görmek, melûn düĢmana iĢarettir. Nitekim Allahu Teâlâ hoĢ
nimetleriyle bu dünyayı zinetlendirmiĢtir. Maymunun üstüne oturduğunu görürse,
maymunun özelliklerini taĢıyan insanlar içinde (58a) muktedir olur. Rüyada maymun
eti görmek ve onu yemek, gam, sıkıntı, hastalık ve ecelin yakınlığına delâlet eder.
Maymun sahibi olduğunu gören kiĢi, düĢmanları tarafından yenilgiye uğratılır.
Maymunun kendisiyle tartıĢtığını gören kiĢi, hırsızlık yapar ve bunun çaresini de
bulamaz. Maymunu kendi üzerinde oturmuĢ görürse, tövbe edip, günahlardan içtinap
edeceğine iĢaret eder.
KIRK BEġĠNCĠ BÂB

Rüyada arı, bit, pire vb. hayvanları görmekle ilgili bölümdür.


ARI - ‫ض‬ٛ‫ظٔج‬
Rüyada arı ve bal gibi ona ait bir Ģey görmek, iyilik yapan iyi niyetli insanlara
iĢaret eder. Onlarla sohbet ettiğini gören kiĢi, iyiliklerle karĢılaĢır. Arıyı balın içinden
aldığını görmek, helal, kolay kazanılan ve bereketli mala yorumlanır. Rüyada bal
görmek helal mala iĢarettir ve bal arısının kovanı da helal mal olarak tâbir edilir.

136
Rüyada arının iğnesini görmek, (58b) bilgisizlikten helâk olacak insanlara iĢaret eder.
Rüyada arı görmek, aĢağılık insanlardan kaynaklanacak kargaĢaya iĢaret eder.
PĠRE - ‫ ؼجؿ‬37
Rüyada pire ve benzeri hayvanların insanların üzerine düĢtüğünü görmek,
mala ve sıkıntıdan kurtulmaya delâlettir.
SĠVRĠSĠNEK - ٗ‫پف‬
Rüyada sivrisinek görmek, fakir ve yoksul insanlara delâlet eder.
ÇEKĠRGE - ‫ٍِد‬
Rüyada çekirge görmek, orduya iĢaret olarak tâbir edilir. Çekirge yediğini
gören kiĢi, sultanın yakınlarının yardımıyla mal kazanır veya sayıca çok olmayan
Arap halkından iyilik görür ve onlar sayesinde helal mal kazanır.
KARINCA - ٗ‫ضچ‬ِٛ
Karıncanın tâbiri çekirgenin tâbirine yakındır. Rüyada karınca görmek, iyiliğe
iĢaret eder. Rüyada evinde çok sayıda karınca olduğunu görürse, ev halkının
çoğalacağına iĢarettir. Evinden çok sayıda karıncanın çıktığını görürse, o eve musîbet
ve korku girer.
KIRK ALTINCI BÂB

Rüyada, balık, kurbağa, kaplumbağa vb. hayvanları görmekle ilgili bölümdür.


Rüyada görülen kurbağa ve balık büyük ve taze ise helal mala iĢaret eder.
Rüyada küçücük çok sayıda balık görmek, onları yediğini gören kiĢiden baĢka herkes
için dert ve sıkıntıya yorumlanır. (59a) Büyük balık görürse, evliliğe iĢarettir. Ġki
balık görürse iki defa evleneceğine ya da iki cariye satın alacağına iĢaret olarak tâbir
edilir. Rüya sahibi Hindistan‟dan ise, rüyada balık görmesi, kız çocuğuna delâlet
eder.
TAġEMEN (BOFA) BALIĞI - ‫ِبضِب٘ی‬
Rüyada bu balığı görmek, hem dünyevî hem de uhrevî âlemine zarar verecek
tuhaf bir iĢle iĢtigâl etmeye iĢaret eder. Rüyasında bu balığın penisinden çıktığını
gören kiĢinin çok acâyip bir Ģekilde konuĢacak bir kız çocuğu olur.

37
Isırıcı bir hayvan olarak anlamı verilmektedir. Yorumunda pire kelimesi kullanıldığı için bu baĢlık
altında verilmesinin daha uygun olduğu düĢünülmüĢtür.

137
TĠMSAH - ‫رّؽبح‬
Rüyada timsah görmek, hiç kimseden çekinmeyen ve korkmayan düĢmana
iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada timsahın kendisini suyun içinde çekip götürdüğünü
görürse, güçlü bir düĢmanı tarafından öldürüleceğine, yani ecelinin yakın olduğuna
iĢarettir.
KURBAĞA - ‫ک‬ٛ‫ُغ‬
Rüyada kurbağa görmek, çalıĢıp çabalayan zâhid insanlara iĢaret eder.
Mahallesinde çok sayıda kurbağa olduğunu görmek, Allah‟ın azabına iĢaret olarak
tâbir edilir.
KAPLUMBAĞA - ‫َکفَف‬
Rüyada kaplumbağa görmek, güzel ahlaklı, Ģuurlu bir Ģekilde ibâdet eden,
ilim sahibi insanlara iĢaret eder. Rüyada kurbağaya değer verildiğini görmek, o
Ģehirdeki âlimlere ve dîn adamlarına değer verileceğine ve ulemaya büyük bir görev
düĢeceğine iĢaret olarak tâbir edilir.
YENGEÇ - ‫ذطچٕگ‬
Rüyada yengeç görmek, himmetsiz kötü ahlaklı insanlara delâlettir.
Rüyasında (59b) yengeci olduğunu gören kiĢi, yengecin hâsiyetlerine sahip bir
arkadaĢ sahibi olur ve ondan iyilik görür. Rüyada yengeç eti yediğini görmek, helal
mala, hayır ve berekete ve iyiliğe yorumlanır. Rüyada suda yaĢayan hayvanlardan
birini görmek, mala, menfaate ve berekete delâlet eder.
KIRK YEDĠNCĠ BÂB

Rüyada yılan, akrep ve bit görmekle ilgili bölümdür.


YILAN - ‫ِبض‬
Rüyada yılan görmek, yılanın büyüklüğü ölçüsünce güçlü ve zorlu düĢmana
iĢaret eder. Yılanı öldürdüğünü veya yılanla savaĢtığını ya da yılanı yendiğini
görürse, düĢmanına karĢı gâlip gelir ve zafer kazanır. Rüyada yılanın kendisini
seçtiğini gören kiĢi, düĢmanına yenilir. Yılan eti yediğini gören kiĢinin eline düĢman
malı geçer ve bu kiĢi mutlu olan taraf olur. Yılanla konuĢtuğunu gören kiĢi, sonunda
mutlu olacağı tuhaf bir iĢe girer. Ayrıca yılanla konuĢtuğunu görmek, rüya sahibini
tehdit etmeye ve korkutmaya da iĢaret eder. Rüyada ister büyük olsun ister küçük
olsun beyaz yılan görmek zayıf düĢmana, siyah yılan görmek de güçlü (60a) düĢmana

138
iĢaret eder. Rüyada yılanı insanların üzerine çöreklenmiĢ Ģekilde ya da onların
yanında dururken veya eve girmiĢ olduğunu görmek, mala iĢaret olarak tâbir edilir.
Yılana sahip olduğunu gören kiĢi, albaylığa ya da ordu komutanlığına yükselir. Yılan
bulduğunu gören kiĢi, padiĢahın katıldığı savaĢlardan bir savaĢa katılır. Yılandan
kaçtığını ya da yılanın penisinden veya burnundan çıktığını gören kiĢinin, kendisine
düĢmanlık besleyecek çocuklarının olacağına iĢarettir. Rüyasında yılanın, altından
veya midesinden ya da kulağından çıktığını gören kiĢinin eĢi ona düĢman olacak
demektir.
EJDERHA - ‫اژز٘ب‬
Rüyada ejderha görmek, bütün düĢmanlıkları yapabilecek çok güçlü ve en
büyük düĢmana iĢarettir. Rüyasında ejderha sahibi olduğunu gören kiĢi, oranın ileri
gelen büyükleriyle dostluk kurar, onların meclisine dâhil olur ve büyük ve güçlü
düĢmanlarına karĢı zafer kazanır. Ejderhayı öldürdüğünü ve onun etinden yediğini
görürse, büyük düĢmanları karĢısında zafer kazanır, onların mallarını alır ve dağıtır.
AKREP - َ‫کژز‬
Rüyada akrep görmek, zayıf düĢmana iĢaret eder. Önceden söylediği bir Ģeyi
söyleyemediği için düĢmanına yakınlaĢıp dost olmaya baĢlar. (60b) Rüyada akreple
denk olduğunu gören kiĢi, düĢmanına karĢı zafer kazanır. Akrebi öldürdüğünü
görürse, düĢmanlarını mağlup eder. Rüyasında akrebin kendisini seçtiğini gören
kiĢiye, düĢmanları ona fazla zarar vermeyecek Ģekilde sıkıntı çektirir. Akrep eti
yediğini gören kiĢi, düĢmanıyla savaĢır ve bu savaĢ sonunda birçok mal ele geçirir.
Rüyada akrebin yarasından korktuğunu gören kiĢi, bir kadınla cinsel iliĢkiye
giremez. Rüyada kendisini akrep olarak gören kiĢi, düĢmanı olmayan belki de dostu
olan birisini düĢmanı olarak görür.
YERDE YÜRÜYEN HAYVANLAR - ْ‫جٕجٕسگب‬
Rüyada görmek, akıllı, bilge, edip, mütevâzi ve hoĢ sözlü düĢmana iĢarettir.

KIRK SEKĠZĠNCĠ BÂB

Rüyada Ģeytan, peri, cadı, ĢaĢılacak Ģey ve ördek görmekle ilgili bölümdür.
ġEYTAN - ٌٛ‫ز‬
Rüyada Ģeytan görmek, zâlim, sahtekâr, iyilik yapmaktan uzak ve
kendisinden her yönden ümit kesilmiĢ lanetlenmiĢ düĢmana delâlet eder.

139
ĠBLĠS (ġEYTAN) - ‫اثٍٍػ‬
Ġblisi (lağnetullah) rüyada görmek, dinsiz, hamiyetsiz, (61a) utanmaz,
kavgacı, çok yalan söyleyen, korkak ve insanlara kötülüğü öğreten düĢmana iĢaret
olarak tâbir edilir.
CĠN - ‫پطی‬
Rüyada peri görmek, yalan haberlere ve bâtıl iĢe delâlet eder.
CADI - ٚ‫جبز‬
Rüyada cadı görmek, hile, düzen, aldatma, utanma, yalan, sahtekârlık ve aslı
olmayan iĢe iĢaret olarak tâbir edilir. Ayrıca aslı olmayan bâtıl iĢe iĢarettir.
DECCAL - ‫زجبي‬
Rüyada deccalı görmek, Hak dostu insanlar dıĢındaki insanları yoldan çıkaran
kötü kiĢilere delâlet eder. Rüyada deccalın bulunduğu yeri görmek, fitneye, fesada ve
günahkâr insanlara yorumlanır.
PUT - ‫ثذ‬
Rüyada put görmek, zâlim, aldatıcı ve sahtekâr insanlara veya bu özellikleri
taĢıyan kadına yorumlanır. Rüyasında putu yendiğini gören kiĢi, Peygamber (sav)
efendimizin sünnetine ittiba eder.
KIRK DOKUZUNCU BÂB

Rüyada demirden yapılan Ģeyleri görmekle ilgili bölümdür.


DEMĠRCĠ - ‫إٓ٘گط‬
Rüyada demirci görmek, tehlikeli ve büyük sultana iĢaret eder. Rüyasında
demircilikten anladığını gören kiĢi, o Ģehrin emiri ya da reisi olur ve az olsun çok
olsun demirden yapılmıĢ gördüğü her Ģey, güç, kuvvet ve menfaate iĢaret eder. (61b)
CĠLA - ً‫لٍم‬
Rüyada cila görmek, vezire iĢaret olarak tâbir edilir. Çünkü vezirler
memleketi düzene sokar, memleketin düĢünce merkezleridir, tedbirler alır, adâleti
sağlar ve temizlik konusunda ziyadesiyle titizdirler. Nitekim cila silahı da parlatır.
Ayrıca rüyada cila görmek, hakkı bâtıldan ayırabilen insana iĢaret eder.

140
YAY VE TERAZĠ USTASI - ‫گط‬ٚ‫َرطاظ‬َٚ‫کّبٔگط‬
Rüyada yay ve terazi imal eden ustayı görmek, kararlarında tarafsız, adâletli
bir Ģekilde hüküm veren, dürüst kadıya iĢarettir. Rüyada paraĢüt, Ģemsiye satımını
görmek, sanat sahibi insana delâlet eder.
ġEMSĠYECĠ - ‫ؾ‬ٚ‫چزطَفط‬
Rüyada paraĢütçü görmek, sanatla uğraĢan insana iĢaret eder.
ESKRĠMCĠ - ‫ـّفٍطگط‬
Rüyada eskrimci görmek, iyi insanların sahip olduğu güce iĢaret olarak
yorumlanır.
ZIRHÇI - ‫ـٕگط‬ٛ‫ج‬
Rüyada zırhçı görmek, insanlara sanat öğreten akıllı kiĢiye iĢarettir.
SARAÇ - ‫ؼطاج‬
ّ
Rüyada saraç görmek, fasîh konuĢan ve güzel ahlaklı insana delâlet eder.
OKÇU - ‫رٍطگط‬
Rüyada okçu görmek, insanlara iyilik yapan, iĢlerinde dürüst olan kiĢiye
delâlet eder.
ZIPKIN USTASI - ‫ٍٔعَٖگط‬
Rüyada görmek, dürüst insanlara iĢaret olarak tâbir edilir.
NALBANT - ‫ٔؼًَثٕس‬
Rüyada nalbant görmek, insanlara yardım eden kiĢiye yorumlanır.
ÇĠLĠNGĠR - ‫لفًَگط‬
Rüyada çilingir görmek, insanlar arasındaki dostluğu güçlendirmeye çalıĢan
kiĢiye iĢaret eder.
ÇĠVĠCĠ - ‫ٍِرچَٗگط‬
Rüyada çivici görmek, insanlara iyilik ve sevgiyle bakan kiĢi olarak tâbir
edilir.
ĠNSANLAR - ْ‫ذٍمب‬
Rüyada insanlar görmek, halk arasında güzel kokular yayan, cömert insanlara
iĢarettir.
ÇEMBER - ‫چٕجط‬
Rüyada çember görmek, gam, sıkıntı ve fakirliğe delâlet eder. Eğer çemberin
kendinden olduğunu görürse, gam ve sıkıntıdan kurtulur.

141
AYAKKABI - ‫کفؿ‬
Rüyada ayakkabı görmek, kötü ahlaklı, iyi yolda olmayan kadına delâlet eder.
(62a) Eski çizme görmek ise daha iyiye yorumlanır.
TESTĠCĠ, KALAYCI VE METAL VE BAKIR ĠġLERĠYLE UĞRAġAN
KĠġĠ - ‫َِػَکٕٕس‬َٚ‫َ٘طَکبضَثطٔج‬َٚ‫َاضظٌعَگط‬َٚ‫ؾ‬ٚ‫َفط‬ٛ‫ؼج‬
Rüyada testici, kalaycı ve metal ve bakır iĢleriyle uğraĢan kiĢi görmek, kavat,
insanlara hurafeler anlatan ve halka kötü iĢleri öğreten kiĢilere delâlet eder.
BUĞDAY TÜCCARI - ‫ؾ‬ٚ‫گٕسََفط‬
Buğday satan kiĢiyi rüyada görmek, insanların onların gayret ve çabalarını
sevdiği kiĢilere iĢaret eder.
KUYUMCU - ‫ظضگط‬
Rüyada kuyumcu görmek, hayırla iĢi olmayan insanlara iĢarettir.
BOYACI - ‫ضٔگطظ‬
Rüyada boyacı görmek, daima iyilik yapan arkadaĢlara sahip olan yalancı
insanlara delâlet eder.
HAM (OLGUNLAġMAMIġ) - ‫کبي‬
Rüyada olgunlaĢmamıĢ bir meyve vb. görmek, Allahu Teâlâ‟nın günahlarını
affedeceği insanlara iĢaret olarak tâbir edilir.
TOHUMLU MEYVE - ‫زأَٗزاض‬
Rüyada tohumlu meyve görmek, dağılmıĢ halkı bir araya getiren insanlara
iĢarettir.
HIRSIZ38 - ‫زظز‬
Rüyada hırsız görmek, ölümüne sebep olabilecek fakat sonrasında Ģifa
bulacağı bir hastalığa iĢaret eder. Rüyada hırsız gören kiĢi, evlenir, ortadan kaybolur
ve sonrasında eve geri döner. Rüyada çalmakla ilgili görülen her Ģey yalan
söylemeye iĢaret eder.
DOKUMACI - ٖ‫ال‬ٛ‫ج‬
Rüyada dokumacı görmek, göçebe hayatı yaĢayan, dostlarının kendisine
düĢman olduğu insanlara delâlet eder.

38
Eserde “TOHUMLU MEYVE - ‫ ”زأَٗزاض‬maddesinin (62a/7) devamı olarak görünüyor. Fakat
tamamen hırsızlıkla alakalı bir yorum içeriyor. Bu yüzden ayrı madde baĢı olarak alındı.

142
AYAKKABICI VE DERĠCĠ - ‫ظ‬ٚ‫َچطََز‬َٚ‫( کفؿَگط‬62b)
Rüyada ayakkabıcı ve derici görmek, hayvan derisinden gelen mirası dağıtan
insanlara iĢaret eder.
NALINCI - ‫ٔؼٍٍَٓگط‬
Rüyada nalıncı görmek, iyilik ve barıĢ aramada çaba gösteren kadın ve erkeğe
iĢaret eder.
SEMERCĠ (PALANCI) - ‫ثبالَْگط‬
Rüyada semerci görmek, her Ģeyden nasîbini almıĢ ve insanların iĢlerini
gören kadın ve erkeğe delâlet eder.
KÖLE TÜCCARI - ‫َٔ ّربغ‬
Ġnsanların durum ve davranıĢlarını araĢtıran ve inceleyen kiĢiye delâlet eder.
MARANGOZ - ‫زگط‬ٚ‫زض‬
Rüyada marangoz görmek, ezici gücü olan, görmüĢ oldukları zararlar için
tedbir alan kiĢilere iĢaret eder.
BĠLĠNMEYEN KASAP - ‫ي‬ٛٙ‫لمبةَِج‬
Rüyada bilinmeyen bir kasap görmek, ölüm meleğine iĢâret eder ve bu
rüyanın görüldüğü yerde musîbet ve bela zuhûr eder.
TATLICI - ‫ؾ‬ٚ‫اَفط‬ٍٛ‫ح‬
Rüyada helvacı görmek, tatlı dilli ve hoĢ fıtratlı insanlara iĢarettir.
AġÇI - ‫طجّبخ‬
Rüyada aĢçı gören kiĢi yaĢlı ise, ölümün bir gün kendilerine ulaĢacağı yaĢlı
insanlara iĢarettir. Rüyayı gören genç ise, hırsızlık yapan kiĢiye delâlettir.
SARRAF - ‫لطاف‬
Kalbini dünyaya bağlamıĢ, dünyası için çalıĢan insanlara iĢaret eder.
ÇENG ÇALAN VE DAVULCU - ْ‫َطجًَظ‬َْٚ‫ثطثطَظ‬
Rüyada davulcu ve çeng çalan kiĢiyi görmek, küçük yalanlar söyleyen
insanlara iĢaret eder.
DANSÖZ - ‫ضلبق‬
Rüyada dansöz görmek, musîbet, gam, sıkıntı, dert ve zarara delâlet eder.
(63a)
AVCI - ‫لٍّبز‬
Rüyada avcı görmek, tanıklık yapacak insanlara iĢaret eder.

143
KALKAN YAPAN KĠġĠ - ‫ؼپطگط‬
Rüyada kalkan yapan kiĢiyi görmek, kendilerinden övgüyle bahsedilen
insanlara delâlet eder.
ÖRÜCÜ - ‫گط‬ٛ‫ضف‬
Rüyada örücü görmek, düĢmanlık ve savaĢ taraftarı insanlara iĢaret eder.
TERZĠ - ‫زضظی‬
Rüyada terzi görmek, herkese iyilik yapan, kimsenin zarara girmesini
istemeyen insanlara delâlettir.
ġAPKACI - ‫ظ‬ٚ‫کالَٖز‬
Rüyada Ģapkacı görmek, sultan ve emirler arasında düĢmanlığın hâsıl
olacağına iĢaret eder.
SÜRMECĠ - ‫ؾ‬ٚ‫ؼطَِٗفط‬
Rüyada sürmeci görmek, onların simasını görmekten insanların mutlu olduğu,
insanlar arasındaki dostluklara önem veren ve bu dostlukları pekiĢtirmeye çabalayan,
gözleri ıĢıl ıĢıl parlayan, güzel yüzlü ve mütebessim insanlara iĢaret olarak tâbir
edilir.
HACAMATÇI - َ‫حجب‬
ّ
Rüyada hacamatçı görmek, insanların iĢlerinin onların vasıtasıyla açılan,
güzel konuĢan, deliller sunan ve cübbe giyen kiĢilere iĢaret eder.
ÇOBAN, ÇĠFTÇĠ, VETERĠNER, SEYĠS, DEVECĠ, PARS SAHĠBĠ,
TELLAL VE ÜVEY BABA - ََٚ‫َزالي‬َٚ‫ظزاض‬ٌََْٛٚ‫َـزطثب‬َْٚ‫ضثب‬ٛ‫َؼز‬َٚ‫َثٍطبض‬َٚ‫َثبظزاض‬َْٚ‫ـجب‬
‫ضاة‬
Bunların hepsinin rüyada görmek, tedbire ve onların, insanların yakınında
olacağına iĢaret eder. Ayrıca günahkâr ama tövbe etmiĢ kadına ya da dünyanın iyi
milletlerinden birine mensup olan hizmetliye ve öğretmene iĢaret ettiği de söylenir.
BAHÇIVAN - ْ‫ثبغجب‬
Rüyada bahçıvan görmek, Allahu Teâlâ tarafından kendilerine fazilet ve
erdem ihsân edilen kiĢilere iĢaret eder. (63b)
ÇALGICI VE MEZARCI - ٓ‫ضک‬ٛ‫َگ‬َٚ‫چٕگی‬
Rüyada çalgıcı ve mezarcı görmek, onların vasıtasıyla insanların iĢlerinin
açıldığı oranın ileri gelenlerine iĢaret olarak tâbir edilir.

144
SAÇKIRAN - ٓ‫ٌَٗـک‬ٛ‫َُگ‬
Rüyada saçkıran görmek, hayırlı bir iĢ yapmayan ve kendileri iyilikle
anılmayan insanlara iĢaret eder.
HALLAÇ - ‫حالّج‬
Rüyada pamuk atıcısı görmek, çalıĢmalarıyla insanların iĢlerinin kolaylaĢtıran
güçlü kiĢilere delâlet eder.
ÇADIRCI - ‫اف‬ٌٛ
ّ
Rüyada çadırcı görmek, düĢmanlık besleyen, boĢ konuĢan fakat insanların
iĢine yarayan kiĢilere yorumlanır.
PETROLCÜ - ‫ؾ‬ٚ‫ٔفطَفط‬
Rüyada petrol satan birini görmek, gammaz, çok tembel kiĢiye delâlet eder.
TABAKÇI - ‫زثّبؽ‬
Rüyada tabakçı görmek, kendisine kalacak olan helal mirasa iĢarettir.
TARAK - ٗٔ‫ ـب‬39
Rüyada tarakla tıraĢ olduğunu görmek, kendilerini görmekten gözlerin
parladığı, gönüllerin nurlandığı güzel yüzlü insanlara iĢarettir.
KĠġNĠġ SATAN - ‫ؾ‬ٚ‫کفّؿَفط‬
Rüyada kiĢniĢ satan birini görmek, insanlara ölüm haberlerini verme ilmine
tâlip olan kiĢilere delâlet eder.
GÜMÜġ ERĠTEN - ‫ؼٍَُگساظ‬
Rüyada gümüĢ eriten birini görmek, hoĢ bir sîmaya sahip olan ama ikiyüzlü
insanlara iĢaret eder.
DERVĠġ - ‫ٌؿ‬ٚ‫زض‬
Rüyada derviĢ görmek, insanlarla hiç menfaat iliĢkisi kurmayan kiĢilere
iĢaret olarak yorumlanır. Ayrıca gam, dert ve sıkıntıya da iĢaret eder.
BALIKÇI - ‫ِب٘یَگٍط‬
Rüyada balıkçı görmek, sultan ya da baĢkana iĢarettir.
KÂTĠP - ‫زثٍط‬
Rüyada kâtip görmek, noterlik yapan, iyi niyetli, güzel bir hayatı olan
insanlara iĢaret eder. (64a)

39
“ٗٔ‫ ”ـب‬kelimesi 68b/5 de farklı bir Ģekilde tekrar tâbir edilmiĢtir.

145
KAPTAN - ْ‫کفزیَثب‬
Rüyada kaptan görmek, meliklerin iĢlerini yapan hilekâr insanlara iĢarettir.
RESSAM - ‫ضدَگط‬ٛ‫ل‬
Rüyada heykeltıraĢ görmek, portre çizdiği için Allah‟a karĢı sözünde
durmayan insanlara iĢaret eder.
YAĞCI - ‫ػمبض‬
ّ
Rüyada yağcı görmek, hayır, bereket, menfaat, rahatlık, ucuzluk, iyilik ve yıl
içinde bol yağmur yağacağına iĢaret eder. Rüyada Ģıra yaptığını gören kiĢi, sultana
veya reise yakın olur.
SÜTÇÜ - ‫ؾ‬ٚ‫ـٍطَفط‬
Rüyada Ģıracı görmek, zenginliğe ve helal mala yorumlanır.
SAKA - ‫ؼمب‬
Rüyada saka görmek, günahlardan içtinap eden takva sahibi insanlara iĢaret
olarak tâbir edilir. Rüyada sakalık yaptığını ve insanlara su verdiğini gören kiĢi, bol
mal kazanır ve hem dünyada hem de ahirette arzularına kavuĢur. Bu manada rüyada
görülen her Ģey suyun berraklığı ölçüsünce huzura, mutluluğa ve mal kazanmaya
iĢaret eder. (64b)
KAPICI VE ESNAF - ‫َزکبَْزاض‬َٚ‫َحبجت‬َْٚ‫زضثب‬
Rüyada kapıcı esnaf görmek, iyiye yorumlanır. Çünkü onlar bölgenin ileri
gelenlerinin yakınında yer alan kiĢilerdir. Rüyada böyle kiĢilerin yakınında olduğunu
görmek mevkî ve makâma ve onların arasına girmeye iĢarettir.
SĠRKECĠ - ‫ذالي‬
Rüyada sirkeci görmek, insanların, onların tecrübelerinden faydalanacağı
kiĢilere iĢaret eder.
ġEKERCĠ - ‫ؾ‬ٚ‫ـکطَفط‬
Rüyada tatlı sattığını görmek, hayır, bereket ve menfaate iĢarettir. Ayrıca
kadı, fıkıhçı ve mahallenin tanınan kiĢilerine de delâlet eder.
REYHAN - ‫ؾ‬ٚ‫ضٌحبَْفط‬
Zamanında ve kendi yerinde reyhan satan birini görmek iyiye yorumlanır.
Eğer bunun tam tersi görülürse, yorumu da tam tersi olur.

146
ĠNCĠ SATAN KUYUMCU - ‫ؾ‬ٚ‫اضٌسَفط‬ٚ‫ِط‬
Rüyada inci satan kuyumcu görmek, çocuklara ve bol mala iĢarettir. Ayrıca
ilim, edep ve dindar kiĢiye delâlet eder.
ZÜCCACĠYECĠ - ‫ؾ‬ٚ‫ضَفط‬ٍّٛ‫ث‬
Rüyada züccaciyeci görmek, insanlara hayırlarda bulunan, barıĢ taraftarı olan
bilge kiĢiye iĢaret eder.
KUġÇU - ‫ؾ‬ٚ‫ِطؽَفط‬
Rüyada kuĢçu görmenin tâbiri köle tüccarının tâbiriyle aynıdır. Ġnsanların
durum ve davranıĢlarını araĢtıran ve inceleyen kiĢiye delâlet eder. (65a)
MEYVECĠ - ‫ؾ‬ٚ‫َٖفط‬ٍِٛ
Rüyada görülen meyve tatlı ise iyiye yorumlanır. EkĢi ise iyiye yorumlanmaz.

ELLĠNCĠ BÂB

Uzun ömre iĢaret eden rüyalar ve Peygamberleri (a.s.) rüyada görmek ile ilgili
bölümdür. Ġbrahim bin Abdullah‟a hangi rüya ömrün uzunluğuna iĢarettir diye
sormuĢlar. O da sultan, reis, vezir ya da sultanın arkadaĢlarını rüyada görmek uzun
ömre delâlet eder diye cevap vermiĢtir. Birisi rüyasında havuzda ya da ırmakta veya
testide berrak su olduğunu, o sudan içtiğini veya o suyun üstünde oturduğunu
görürse, uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayatı olur. Rüyada baĢına sarıklı Ģapka
koyduğunu veya atın ya da devenin veya eĢeğin baĢı üstünde oturduğunu görmek,
aynı Ģekilde tâbir edilir. Rüyada namaz kılmak, Kur‟ân okumak ve Peygamber
Efendimiz‟e (s.a.v.) salâvat getirmek de aynı Ģekilde yorumlanır. Rüyada ölü birinin
dirildiğini, (65b) ve ona selam verdiğini görmek, mutluluğa, güvenilirliğe ve ölünün
iki dünyada da Hak dostu olduğuna iĢaret eder.
ÂDEM (a.s.) - َ‫آزََػٍٍَٗاٌؽال‬
Hz. Âdem‟i rüyada görmek, padiĢahlığa ve liderliğe iĢaret olarak tâbir edilir.
HAVVA (a.s.) - ٍُ‫بَاٌؽ‬ٍٍٙ‫اَػ‬ٛ‫ح‬
Rüyada Hz. Havva (a.s.) ile sohbet ettiğini gören kiĢi, talihli, Ģanslı ve zafer
kazanan olur. Eğer sıkıntılı ise sıkıntısından kurtulur ve mutlu olur. Devlet
büyüklerinden biriyse, ileride bir Ģeyden piĢmanlık duymamak için Ģimdiden
tedbirini alacağına iĢarettir. Rüyada melik, reis, kadı, halife ya da sultanın
dostlarından birisinin kendi evinde olduğunu veya kendisinin onlara yakın olduğunu

147
görmek, iyiliğe, mutluluğa, huzura ve malının ziyadeleĢeceğine iĢaret eder. Her kim
rüyasında Allah (c.c.)‟ ın esmasının tecellilerini görürse büyüklüğe eriĢir ve
memleketinde ihtiyatlı hareket eder. Rüyada bir kadın sultanı, veziri, reisi veya
sultanın dostlarından birini ya da Peygamber Efendimiz‟in (s.a.v.) ashâbından
a
birisini görürse, mutluluktan nasibini almak o kiĢi için vâcip olur. (66 ) Zira sultanın
rüyası ilhamî rüyadır.
ELLĠ BĠRĠNCĠ BÂB

Rüyada resim, portre, heykel ve renkler görmekle ilgili bölümdür.


RESĠMLER - ًٍ‫رّبث‬
Rüyada görülen resmin rengi siyah ise, gam ve sıkıntıya; beyaz ise, iyiliğe
iĢaret eder.
KIYAFET40 - ‫ضد‬ٛ‫ل‬
Rüyada, kıyafeti bir elbisenin üzerinde ya da sultanın dostlarından birinin
üstünde veya alıĢkanlığı üzere giyen birinin üstünde görmek, iyiliğe yorumlanır.
Kadınlar için de iyiye iĢaret eder. Ġpek görmek bol mala iĢaret eder. Rüyada dalgalı
ipek kumaĢ görmek, mala, güzelliğe, makâm ve mertebeye delâlet eder. Beyaz renk,
hayır, bereket, izzet, Ģeref, dînde takva hassasiyetine ve muzaffer olmaya iĢarettir.
Çünkü beyaz ehl-i cennetin libâsıdır. Siyah renk sultana, vezire ve reise delâlettir.
Abbasilerden birisiyse, (66b) Ģeref, izzet, makam ve mertebeye iĢaret eder. Fakat
diğer kiĢiler için hastalık ve sıkıntıya iĢarettir. Mor, lacivert ve mavi renk, musîbet,
dert ve sıkıntıya yorumlanır. Kırmızı renk, düĢmanlık ve menfaate iĢarettir.
Turkuaz ise rahat, huzur ve mutlulukla yorumlanır.

ELLĠ ĠKĠNCĠ BÂB

Rüyada otağ, (büyük ve süslü çadır) çadır, kümbet, güneĢlik, sütun ve çadır
direği görmekle ilgili bölümdür.
OTAĞ - ٖ‫ؼطاَپطز‬
Rüyada otağ görmek, büyük bir saltanata, ordu komutanına, vezirliğe, izzet
ve makâma iĢaret olarak tâbir edilir.

40
Eserde kırmızı yazılan kelimeler bold ile gösterilmiĢtir. Anlatım akıĢına göre onların kırmızı
yazılmasının yani müstakil rüya maddesi olmasının gerekli olmadığı düĢünülmüĢtür.

148
KIRMIZI ÇADIR - ‫ذٍَّٗؼطخ‬
Rüyada kırmızı çadır görmek, halkın birlik ve beraberlik içinde yaĢayacağına
iĢaret olarak yorumlanır.
KÜMBET - ٗ‫لج‬
Rüyada kümbet görmek, kadına, faydaya ve veliliğe yorumlanır.
GÜNEġLĠK - ‫چزط‬
Rüyada güneĢlik görmek, saltanata, veliliğe, emir ve nehye iĢaret eder.
ÇADIR DĠREĞĠ - ٍّٗ‫َْذ‬ٛ‫ؼز‬
Rüyada çadır direği görmek, insanların sağlam ve görkemli otağına iĢarettir.
Rüya sahibi için iyiliğe yorumlanır. Ayrıca o bölgenin insanlarının durumunun iyi
olacağına, büyüklüğe, doğru sözlülüğe ve dürüstlüğe iĢarettir. (67a)

ELLĠ ÜÇÜNCÜ BÂB

Rüyada Hıristiyan, Yahudî, ZerdüĢtî, ateĢperest, havra (sinagog), kilise, çan,


müĢrik ve râhip görmekle ilgili bölümdür.
HIRĠSTĠYAN - ‫رطؼب‬
Rüyada Hıristiyan görmek, düĢmana karĢı zafer kazanmaya iĢarettir.
YAHUDÎ - ‫ز‬ٛٙ‫ج‬
Rüyada Yahudî görmek, sıkıntı ve zorluk çektirecek bir iĢe delâlet eder.
Ayrıca dîn ve sünnet karĢıtı olanlara karĢı galip gelineceğine iĢarettir.
KÂFĠR - ‫کبفط‬
Rüyada kâfir görmek, dünya iĢlerine dalmaya, onlara aldanmaya, açgözlü
olmaya ve ahiretten gâfil olmaya iĢaret olarak tâbir edilir.
ATEġKEDE - ٖ‫آرؿَگب‬
Rüyada ateĢkede görmek, kötü yerlere, menfaate, düĢmanlığa, sultan
tarafından gelecek olan tehlikeye ve boĢ konuĢan, câhil büyüklere iĢaret eder.
Rüyada ateĢkededen bir Ģey bulduğunu gören kiĢi, orada bulduğu Ģey ölçüsünce
alçaklık ve zelilliğe giriftâr olur.
HAVRA VE KĠLĠSE - ‫َکٍٍؽب‬َٚ‫کٕفذ‬
Rüyada havra ve kilise görmek, ibadet ve hayra iĢarettir. Ayrıca bozulma ve
kötü yola da yorumlanır.

149
ÇAN - ‫غ‬ٛ‫ٔبل‬
Rüyada çan görmek, münafık insanların seslerini iĢitmeye iĢarettir ki (67b)
bunda hiçbir hayır yoktur. Ayrıca çok yalan söylemeye delâlet eder. Rüyada
kendisinin havra ya da kilisede olduğunu görürse, o kiĢi için hayır ve berekete
yorumlanır. Rüyada kâfir veya Yahudî ya da Hıristiyan‟ın Müslüman olduğu
görülürse, onların ölümlerinin yakın olduğuna iĢarettir. Onlardan birinin Peygamber
Efendimiz‟e (s.a.v.) salâvat getirdiğini görmek de aynı Ģekilde tâbir edilir.
ZÜNNAR - ‫ظّٔبض‬
Rüyada beline zünnar bağladığını görmek, rüya sahibinin ya da onun
akrabalarından birinin ömrünün yarısının geçtiğine, rüyayı gören kiĢinin dînine daha
sıkı sarılacağına ve yolunun doğru yol olduğuna iĢaret eder. Rüyada ev, dükkân,
câmi, mezar, havra, kilise ya da ateĢkedede kendisiyle ilgili bir Ģey görmek, doğru
yolda olduğunu ve gücünün artacağına yorumlanır. Eksiklikleri varsa kötü yola
gireceğine, sırları varsa sırlarının ortaya çıkacağına iĢaret eder.
MÜġRĠK VE RÂHĠP - ‫َضا٘ت‬َٚ‫ِفطک‬
Rüyada onlardan birinin üzerine doğru geldiğini gören kiĢi, (68a) kendisinin
gizli olup görünmediğini görürse, ilim talebinde bulunacağına, tam tersini görürse,
kötü yola gireceğine delâlet eder.
ELLĠ DÖRDÜNCÜ BÂB

Rüyada yelpaze, elek, tırnak makası, iğne, tarak, tabak, kâse, vazo, tencere,
sehpa, testi, terazi, keser, balta, örs ve benzeri gibi evde kullanılan Ģeyleri görmekle
ilgili bölümdür.
YELPAZE - ْ‫ثبزثٍع‬
Rüyada yelpaze görmek, ona bakıldığında gözlerin onda odaklandığı, ona
yakın olanların huzur ve mutluluğa erdiği ve ona bakmaya doyulamayacak kadar
güzel bir kadına iĢaret olarak yorumlanır.
ELEK - ‫غطثبي‬
Rüyada elek görmek, temiz ve zarif hizmetçiye ve kendisiyle muhâtap olan
kiĢiyi huzura erdiren kadına iĢaret olarak tâbir edilir.

150
KEVGĠR - ‫کفگٍط‬
Rüyada kevgir görmek, hem dünyevî hem de uhrevî âlemde iĢe yarayan bir
arkadaĢa sahip olan aslında iyi niyetli kiĢiye iĢaret eder.
ĠĞNE - ْ‫ظ‬ٛ‫ؼ‬
Rüyada iğne görmek, faydaya ve çok amele iĢarettir. Ġki üç tane iğnesi
olduğunu ve elbise diktiğini gören kiĢi, Allah‟tan istediği her arzusuna nâil olur,
(68b) bayan elbisesi diktiğini görmedikçe, hak tanımaz topluluklardan arınır ve dinin
güzelliklerinin farkına varır. Çünkü bayan elbisesi diktiğini görmek iyiye
yorumlanmaz. Rüyada erkek elbisesi ya da pijaması diktiğini gören kiĢi, arzularına
tam olarak eriĢir.
TARAK - ٗٔ‫ـب‬
Rüyada tarak görmek, kendine yaraĢır dostları ve arkadaĢları olan özünde iyi
niyetli erkeğe iĢaret olarak tâbir edilir.
DEMĠRDEN TARAK - ٍٕٓ٘‫ـبَٔٗآ‬
Rüyada demirden tarak görmek, kadınların iĢlerini yapan, sevinç, mutluluk ve
neĢe zamanında erkeklerin hizmetinde bulunan gönülleri Ģad eden hizmetkârlara
iĢarettir.
TABAK - ‫طجك‬
Rüyada tabak görmek, fayda, bereket ve iyi niyetli insanlara delâlet eder.
KÂSE VE VAZO - ٖ‫َؼکط‬َٚٗ‫کبؼ‬
Rüyada kâse veya vazo görmek, onların vasıtasıyla hayırlı iĢler yapılan ve
kazanç sağlanılan kiĢilere iĢaret eder.
TENCERE - ‫زٌگ‬
Rüyada tencere görmek, kadına ve ev sahibinin gayret ve çabasına iĢaret eder.
KEPÇE - َ‫اؼطب‬
Rüyada kepçe görmek, ev sahibinin gayret ve çabasına, meslek sahibi büyük
kiĢilere, güçlü ve cesur insanlara iĢaret eder.
BALTA VE KESER - ٗ‫َرٍف‬َٚ‫رجط‬
Rüyada balta, keser ve örs görmek, menfaat, velilik, saltanat ve liderliğe
iĢarettir.(69a)
ÖRS - ْ‫ؼٕسا‬
ِ

151
Rüyada örs görmek, reisin büyüklüğüne delâlet eder. Rüyada örs sahibi
olduğunu gören kiĢi, reisin çok faydasını görür ve sultana da yakın olan kiĢilerden
olur.
TESTĠ - ٛ‫ؼج‬
Rüyada testi ya da ona benzeyen bir Ģey görmek, hizmetçi ve cariyeye, iyi
niyetli bir topluma, uzun ömre, mala, faydaya, yüceliğe, hayır ve berekete iĢaret eder.
TERAZĠ VE ÖLÇEK - ‫َلفٍع‬َٚٚ‫رطاظ‬
Rüyada terazi bir ölçek türü görmek, Ģehrin kadısına ve onun kitaplarına
iĢaret eder. Terazinin kefesi kadının bedenine yorumlanır. Ġki taraflı terazi akraba ve
yakınlara ve kadının konuĢması ve dinlemesine delâlettir. Kırık terazi kadının
öleceğine veya kadılık görevinden azledileceğine ya da alacağı kararlarda insafsızca
bir tutum içinde olacağına iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada parlak terazi görmek,
kadılık yapan kiĢinin adâletli hükümler vereceğine ve iki cihânda da azaptan
kurtulacağına iĢaret olarak yorumlanır.
ELLĠ BEġĠNCĠ BÂB

Rüyada gülmek, (69b) ağlamak, zelzele vb. gibi Ģeyleri görmekle ilgili
bölümdür.
ġöyle anlatılır: Rüyada bir yıl boyunca yılan yağdığını ve diğer yıl boyunca
da koyun yağdığını görürler ve rüya tâbircileri, üstatlar veya bilgelerden birinin
yanına giderler ve rüyanın tâbirini sorarlar. Rüyanın tâbiri olarak Ģöyle bir cevap
alınır: Gökyüzünden yılan yağdığı görülen ilk sene düĢmanların artacağına ve koyun
yağdığı görülen ikinci sene ise mal, ganimet, iyilik ve ucuzluğa iĢarettir. Rüyada
mahallesine ya da evine yağmur yağdığını görmek, o mahalleye ordunun
konuĢlanacağına ve bunun sonucunda da o mahallenin gam ve sıkıntıya giriftâr
olacağına iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada taĢ yağdığını görmek, bela, fitne ve hoĢ
olmayan sözlere iĢarettir. Rüyada gökten ateĢ yağdığını görmek, savaĢa, hastalığa ve
sultanın zulmedeceğine delâlet eder. ġöyle nakledilir: Dânyâl peygamber (as)
zamanında yaĢayan Buhtu‟n-Nasr rüyasında baĢ kısmı altından, ortası gümüĢten,
bacağı bakırdan, baldır ve dizi demirden, ayağı seramikten olan bir put vardı ve o
putun üzerine bir taĢ atıldığını ve bunun üzerine putun kırıldığını görmüĢtü. Rüya
tâbircilerinden rüyasını yorumlamalarını istedi. Fakat hiç kimse onun rüyasını

152
bilmiyordu. (70a) Dânyâl peygamber (as) onun huzuruna çıktı ve onun rüyasını
anlatarak “senin gördüğün rüya budur” dedi. Ve rüyayı Ģöyle tâbir etti: O put
insanların ona aldandığı Ģu dünyadır, altından baĢ, altının gümüĢten üstün olduğu
gibi, memleketi diğer memleketlerden kat kat üstün olan Buhtu‟n-Nasr‟a iĢarettir.
GümüĢten orta kısım,41 Buhtu‟n-Nasr‟ın fethettiği memleketlerdir ki gümüĢ
bakırdan üstün olduğu gibi, onun memleket ve saltanatının üzerinde de üstünlük
sahibi olan yoktur. Bakırdan ayak, senden sonra gelecek ve halkına senden farklı
davranacak olan Melîk‟e iĢarettir. Zira bakır demirden üstündür. Demirden diz ve
baldır, Muhammed (sav) isminde Arap halkından olan bir peygambere iĢarettir ki
onun dini diğer bütün dinlerden daha muhkem ve daha güçlü olacak, diğer bütün
dinleri geçersiz kılacak, demirin gücü gibi bütün putları yerle bir edecek.
Seramikten (çanak çömlek) ayak ise, ahir zamanda memleket seramikten daha
zayıf bir liderin yönetimine gireceğine delâlettir. (70b) TaĢ atılması ve putun
parçalara ayrılması ise, Hakkın, bâtıl üzerinde muzaffer olacağına, bâtılı tamamen
ortadan kaldıracağına iĢaret olarak tâbir edilir. Ve nihayetinde Buhtu‟n-Nasr bu
sonuçtan Ģâd olacaktır.
MÜNECCĠM - ُ‫ِٕج‬
Rüyada müneccim görmek, bolca Hindistan cevizi yiyip Allahu Teâlâ‟ya
Ģükretmeyen kiĢiye delâlet eder.
USTURLAP42 ‫اؼططالة‬
Rüyada usturlap görmek, Ģehrin sultan ve reisinin dostlarına ya da azim ve
kararlılıktan yoksun sebatsız insanlara iĢaret olarak tâbir edilir.
SUSAM YAĞI - ‫ؾ‬ٛ‫غَٓذ‬ٚ‫ض‬
Rüyada baĢına hoĢ kokulu susam yağı sürdüğünü gören kiĢi, rahat ve huzur
içinde hoĢ bir yaĢama sahip olur. Rüyasında rızkı için aynı cinsten olmayan bir Ģeyi
baĢka bir Ģeye dönüĢtürdüğünü gören kiĢi, zorlu bir iĢe girer ve diğer iĢler ona tuhaf
gelir.
BEDENĠ YIKAMAK - ٓ‫أساََـؽز‬
Rüyada bedenini yıkadığını gören kiĢi, meçhul bir iĢten atılacağına iĢaret
eder.

41
Bold olarak gösterilen yerler eserde kırmızı ile yazılmıĢ yerlerdir.
42
Usturlap: Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.

153
ABDEST BOZMAK - ْ‫يَکطز‬ٛ‫ث‬
Rüyada idrarını yaptığını görmek, musîbet ve zayıflığa delâlet eder.
CÜNÜPLÜK - ‫حسس‬
Rüyada abdest ya da guslün yenilenmesini gerektiren halde olduğunu gören
kiĢi, kendi yerinde ise, iyiliğe, bol mala, bela ve sıkıntıdan kurtulmaya yorumlanır.
Eğer elbisesinde ise, malını ailesine ve çocuklara harcayacağına iĢaret olarak
yorumlanır.
MENĠ - ٗ‫ٔطف‬
Rüyada insanlardan meni (71a)geldiğini gören kiĢi, mal sahibi olur. Rüyada
birisinin baĢka birisinden meni çıktığını görmesi, o kiĢinin mal kazanacağına iĢaret
eder.
KASIK KILI - ‫یَ ِظ٘بض‬ِٛ
Rüyada kasık kılı görmek, uzunsa mal ve gücünün artacağına ve ömrünün
uzun olacağına iĢarettir. Rüyada kasık kılını kazıdığını görmek, rahatlığa, nimetteki
bolluğa, mutluluğa ve temizliğe delâlet eder.
DALGIÇ - ‫اق‬ٛ‫غ‬
ّ
Rüyada dalgıç ya da denizden bir Ģey çıktığını gören kiĢiye, sultan tarafından
vilayet yönetimi verilir. Rüyada bir güzergâh üzerinde oturduğunu görmek, bir
kadınla iliĢkiye giremeyeceğine iĢaret eder. Bir kadın bu Ģekilde bir rüya görürse,
evleneceğine iĢaret eder. Rüyada meni görmek, kötü kadına delâlet eder.
ÖLÜ YIKAMAK - ٓ‫ِطزَٖـؽز‬
Ölü yıkamak, kendi çabasıyla kötü yoldan tövbe eden kiĢiye iĢaret eder.
Rüyada ölüye vurduğunu ve o ölünün de bundan razı olduğunu görürse, inĢallah o
ölü imanla diğer dünyaya göçmüĢtür ve Hak Teâlâ da onun iyiliklerini dergâh-ı
izzetinde kabul eylemiĢtir. Rüyada hasta olduğunu görürse, o dünyada kendisinden
amellerinin sorulacağına (71b) ve tövbe etmesi gerekeceğine iĢaret olarak
yorumlanır.
KANAMAK - ٓ‫َْضفز‬ٛ‫ذ‬
Rüyada kan aktığını görmek, kanın aktığı miktar ölçüsünce ziyana delâlet
eder. Ġnsanlardan kanın akıp çıkması iyiye yorumlanır. Rüyada yağmurla birlikte
yılan yağdığı görülmesi kan döküleceğine iĢaret eder.

154
ÖLÜYLE ĠLĠġKĠYE GĠRMEK - ْ‫ثبَِطزَٖجّبعَکطز‬
Rüyada ölü bir kadınla iliĢkiye girdiğini gören kiĢi, her iĢinde arzusuna ulaĢır.
O ölü kız kardeĢi ya da annesi veya akrabalarından biriyse, onların rüyayı görenden
memnun olduklarına, kadının güzelliği ve iliĢkiden alınan lezzet ölçüsünce rüya
sahibinin iyiliğine delâlet eder.
CENAZE NAMAZI - ٖ‫ّٔبظَجٕبظ‬
Rüyada cenaze namazı kıldığını ya da kıldıklarını görmek, dîndeki azim ve
kararlılığa yorumlanır. Rüyada toprak yediğini ya da toprak sahibi olduğunu veya bir
hafta toprakta kaldığını gören kiĢi, gördüğü toprak miktarınca helal mal sahibi olur.
Rüyada mektup üzerine toprak döküldüğünü gören kiĢi, Peygamber Efendimiz‟in
(s.a.v.) emriyle arzu ettiği Ģeye nâil olur. Rüyada kum yediğini, kumda uzandığını ya
da kum sahibi olduğunu gören kiĢi, büyük bir iĢle meĢgul olur.
ATA BĠNME - ‫اض‬ٛ‫( ؼ‬72a)
Rüyada ata bindiğini ya da atın mahallede dört nala koĢtuğunu görmek,
rüyanın görüldüğü yere ordunun konuĢlanacağına veya yağmur yağacağına delâlet
eder.
ET - ‫ـذ‬ٛ‫گ‬
Rüyada kendi etini yediğini gören kiĢi, velilik makamına eriĢir, bol mal sahibi
olur. Ayrıca liderliğe iĢaret olarak da tâbir edilir. Eğer velilik makamına lâyık birisi
değilse, ileride piĢman olacağı bir iĢe gireceğine iĢarettir. Rüyada ölmüĢ insan eti
yediğini görmek, insanların arkasından kötü konuĢup, onlara iftira atacağına delâlet
olarak tâbir edilir.
ÇOCUK - ‫فطظٔس‬
Rüyada kendi çocuğunu öldürdüğünü gören kiĢi, helal rızık kazanır ya da
çocuğunun malını yer.
EV - ‫ػّبضد‬
Rüyada ev yaptığını görmek, memlekete, saltanata, çok sayıda askere, binek
ve yük hayvanına iĢaret olarak tâbir edilir. Yapılan ev köy evi ise zenginliğe
kavuĢamaz. Rüyada toprak ya da kerpiç kullanmaksızın alçı veya taĢtan yapılan ev
gören kiĢi, evlenir ve bol mal sahibi olur.

155
KAFA - ‫ؼط‬
Rüyada insan kafası yediğini görmek, kendisine ulaĢacak bol mala ve büyük
birisiyle dost olacağına iĢaret eder. Birisiyle alıĢveriĢ yaparsa, kendi sermayesini
tekrar elde eder ve amacına ulaĢır. Rüyada elinin üstünde (72b) köpek oturduğunu
gören kiĢinin evine dinsiz ve zâlim birisi musallat olur. Rüyada atın üstünde maymun
oturduğunu görmek, rüyayı gören kiĢinin evine bir Yahudi‟nin musallat olacağına
iĢaret olarak tâbir edilir. Rüyada tavus kuĢunun veya güvercinin çiftleĢtiğini görmek,
kadınlar üzerinden erkeklere kavatlık yapmaya delâlet eder.
TEBESSÜM - ُ‫رجؽ‬
Rüyada tebessüm, müjde ve sevinmeye iĢarettir.
AĞLAMAK - ٓ‫گطٌؽز‬
Rüyada ağlamak, mutluluğa iĢaret olarak yorumlanır.
Rüya tâbir ilmini öğrenmeye istekli kiĢilerin bu kitaba sahip olmaları, bu
kitabı okumaları ve anlamaları yeterlidir. Bu kitabı bilen ve bu kitaba sahip olan
akıllı, basîretli ve iyi niyetli insanlar, muabbirlere ve onların kitaplarına kesinlikle
ihtiyaç duymazlar. Çünkü tanınmıĢ üstatlardan, ekâbir ve filozoflardan rivayet
edilen, duyulan ve nakledilenleri, okuyucuların ulaĢıp, istifade etmeleri ve bizi de
hayır dualarında hatırlamaları için bu kitapta bir araya getirdik. Allahu Teâlâ‟nın
inayetiyle yazılan bu kitabın müellifi, Allah‟ın fakir kulu Yûsuf b. Muhammed b.
Ahmed‟dir. 28 Recep 953 / 24 Eylül 1546

156
2.2. TIPKI BASIM

157
2a 1b
3a 2b
a 3b
5a 4b
6a 5b
7a 6b
8a 7b
9a 8b
10a 9b
11a 10b
12a E
1a 1b
1a 1b
1a 1b
1a 1b
1a 1b
1a 1b
1a 1b
a 1b
1a 0b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
1a 0b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
1a 0b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
1a 0b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
a b
1a 0b
a b
b
III. BÖLÜM

3. ĠNDEKSLER

196
3.1. ÂYET VE HADĠSLER

1. ‫َض ِؼٍفًب‬
ََ ُْ‫ؽب‬ َ ُْ ‫َُهللاَُأٌََُْ َرفِّفَ َػَٕ ُى‬
ِ ‫ ُذٍِك‬َٚ
َ ٔ‫ََاإل‬ ّ ‫( ٌُ ِطٌس‬Kur‟ân-ı Kerîm, Nisa: 4/28)
(1b/5)
(Allah, sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf
yaratılmıĢtır.)

َ ُْ ‫ َػٍِ ََُأََّْ َفٍِ ُى‬َٚ


2. ‫َض ْؼفًب‬ ّ َ‫َذفَّف‬
َ ُْ ‫َهللاَُػَٕ ُى‬ َ ََْ‫ا‬ (Kur‟ân-ı Kerîm, Enfâl: 8/66)
(1b/5-6)
(ġimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu
bildi.)
3. ٌ َ‫ َض ْح َّخ‬َٚ
َ ُْ ‫َشٌِهَ َر َْرفٍِفٌ َ َِِّٓ َّضثِّ ُى‬ (Kur‟ân-ı Kerîm, Bakara: 2/178) (1b/6)
(Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir.)
4. َ‫نَ َ ِض َج ًبال‬ُٛ‫غَثِب ٌْ َح ِّجٌََؤْر‬
ِ ‫أَ ِّشَْفًَِإٌَّب‬َٚ (Kur‟ân-ı Kerîm, Hacc: 22/27)
(3b/10)

(Ve insanlar arasında haccı ilan et ki yaya olarak sana gelsinler.) 75. sayfa
5. ٍََُِْٛ‫ٌَئِهَ َ ُ٘ َُُا ٌْ َغبف‬ْٚ ُ‫ض ًَُّأ‬
َ َ‫ٌَئِهَ َ َوبألَ ْٔ َؼ ِبََثَ ًَْ ُ٘ َُْأ‬ْٚ ُ‫أ‬ (Kur‟ân-ı Kerîm, Arâf: 7/179)
(2b/10)
(ĠĢte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aĢağıdadırlar. ĠĢte bunlar gafillerin
ta kendileridir.) 74. sayfa
ْ ِ‫ ْاَا ٌْ ِؼ ٍْ َُِلَآئِ َّبًَثِب ٌْم‬ٌُْٛٚ ُ‫أ‬َٚ
6. َ‫َا ٌْ َؼ ِعٌ ُع‬َٛ َُ٘ ََّ‫ؽ ِطَالََإٌَََِٗإِال‬ َ َُٛ ََّ٘‫ََهللاَُأَََُّٔٗالََإٌَََِٗإِال‬
َ ُ‫ا ٌْ َّالَئِ َىخ‬َٚ ّ ‫س‬ِٙ ‫ـ‬
َ
َُُ ٍ‫( ا ٌْ َح ِى‬Kur‟ân-ı Kerîm, Âl-i Ġmran: 3/18) (18b/14) 94. sayfa
(Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan baĢka ilâh olmadığına adaletle
Ģâhitlik ettiler. O‟ndan baĢka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve
hikmet sahibidir.)

ََ ‫ ََُّ َِبٌِهَ َا ٌْ ُّ ٍْ ِهَر ُْؤرًَِا ٌْ ُّ ٍْهَ َ ََِٓرَف‬ُٙ ٌٍَّ‫لُ ًَِا‬


7. َ‫رُ ِؼ ُّعَ ََِٓرَفَبء‬َٚ َ‫رَٕ ِععَُا ٌْ ُّ ٍْهَ َ ِِ ََّّٓرَفَبء‬َٚ‫َبء‬
َ‫ًَ ٍءَلَ ِسٌ ٌط‬
ْ ‫رُ ِص ُّيَ ََِٓرَفَبءَثٍَِ ِسنَ َا ٌْ َر ٍْ ُطَإَِّٔهَ َ َػٍَ َىَ ُو ًَِّـ‬َٚ (Kur‟ân-ı Kerîm, Âl-i
Ġmran: 3/26) (19a/4)

197
(De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah‟ım! Sen mülkü dilediğine verirsin.
Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil
edersin. Hayır senin elindedir. ġüphesiz sen her Ģeye hakkıyla gücü
yetensin.”) 94. sayfa
8. ًَِ‫ َجب َ٘سََف‬َٚ َ ‫َاَذ ِط‬ِ َِ ْٛ ٌٍََْ‫ا‬َٚ ّ ِ‫ؽ ِج ِسَا ٌْ َح َط ِاََ َو َّْٓ َآ ََِٓ َث‬
َ ِ‫بّلل‬ ْ َّ ٌْ ‫بضحََا‬
َ َّ ‫ ِػ‬َٚ ‫بج‬ ِ ُْ ُ‫أَ َج َؼ ٍْز‬
َِّ ‫َؼمَبٌَخَا ٌْ َح‬
ٍََِّٓ ٌِ‫ َََاٌظَّب‬ْٛ َ‫ ِسيَا ٌْم‬ْٙ ٌَََ‫هللاَُال‬
ّ َٚ ّ ‫َْ َ ِػٕس‬ُٚٛ َ‫ؽز‬
َ ِ‫ََهللا‬ ّ ًٍ
ْ ٌَََ‫َهللاَِال‬ ِ ِ ‫ؼج‬َ
(Kur‟ân-ı Kerîm, Tevbe: 9/19) (20a/3)
(Siz hacılara su dağıtma (20a/3) ve Mescid-i Haram'ı imar etme iĢiyle Allah'a
ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı iĢi bir mi
tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eĢit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna
hidayet ihsan etmez.) 96. sayfa

َ ُ‫الئِ َى َخُ أَ َّالَر ََربف‬


9. َ‫ا‬ُٛٔ َ‫ َالَر َْحع‬َٚ‫ا‬ٛ ْ ‫بَهللاَُثُ ََُّا‬
َ َ َّ ٌْ ‫ َُُا‬ِٙ ٍْ ٍَ‫اَرَزََٕ َّع ُيَ َػ‬ُِٛ ‫ؼزَمَب‬ َ ٌُ‫إَِّْ َاٌَّ ِصٌَٓ َلَب‬
َّ َُّٕ‫اَضث‬ٛ

ِ ‫أَ ْث‬َٚ
ََُْٚ‫ َػس‬ُٛ‫اَثِب ٌْ َجَّٕ ِخَاٌَّزًَِ ُوٕزُ َُْر‬ٚ‫ف ُط‬ (Kur‟ân-ı Kerîm, Fussilet: 41/30)

(19a/15)
(ġüphesiz “Rabbimiz Allah‟tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya,
onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin,
size (dünyada iken) va‟dedilmekte olan cennetle sevinin!”) 95. sayfa

10. Bakara Sûresi ile Âl-i Ġmrân Sûresini öğrenin. Çünkü onlar (bu dünyada)
iki aydınlatıcıdır. Onlar Kıyamet'te ise, iki bulutmuĢ veya iki gölgelikmiĢ,
yahut kanatlarını açarak dizilmiĢ iki kuĢ sürüsüymüĢ gibi, dostlarını
gölgelendireceklerdir! (Ġbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, II, s. 148 hadis no.
443) (18b/8) 94. sayfa

198
3.2. ÖZEL ĠSĠMLER

Varak No. Tez Sayfa No.


1. Hz. Ġsmaîl (a.s.) (20a/13) 86
2. Hz. Ġshak (a.s.) (20a/13) 86
3. Hz. Dânyâl (Dânyâl Hakîm) (a.s.) (30b/2, 69b/12) 100 - 152
4. Hz. Âdem (a.s.) (28a/2, 65b/3) 147
5. Abbas bin Abulmuttalip (33a/3) 104
b a
6. Hz. Yûsuf (a.s.) (38 /10, 54 /3) 113 - 132
7. Hamele-i arĢ (arĢın taĢıyıcıları) (43a/6) 119
8. Hz. Nuh (a.s) (45a/9) 122
9. Firavun (54a/5, 55a/14) 132 - 133
10. Hz. Musa (a.s.) (55a/14) 133
11. Ġbn Sîrîn (57b/9) 136
a
12. Ġbrahim bin Abdullah (65 /5) 147
13. Hz. Havva (a.s.) (65b/4) 147
14. Buhtu‟n-Nasr (69b/11) 152

199
3.3. ESERDE AÇIKLANAN RÜYALAR (ALFABETĠK SIRAYLA)

ABDEST BOZMAK ........................................ 154 BEYĠN................................................................. 89


ABRAġLIK (ALACA LEKE HASTALIĞI) . 111 BĠLEKLĠK ....................................................... 103
ÂDEM (a.s.) ...................................................... 147 BĠLEZĠK .......................................................... 103
AĞAÇ ................................................................. 95 BĠLĠNMEYEN KASAP ................................... 143
AĞIZ ................................................................... 89 BĠNA YAPMAK .............................................. 118
AĞLAMAK ...................................................... 156 BĠNEK VE YÜK HAYVANININ EYERĠ........ 92
AKBABA .......................................................... 119 BĠNEK VE YÜK HAYVANININ GÜBRESĠ .. 94
AKREP ....................................................... 71, 139 BĠRA ĠÇMEK .................................................. 102
ALÇI VE TOPRAK ........................................... 77 BOĞA BURCU .................................................. 71
ALIN ................................................................... 89 BONCUK .......................................................... 103
ALLAHU TEÂLÂ.............................................. 65 BORU ................................................................ 110
ALTIN SĠKKE ................................................. 103 BOġANMAK .................................................... 109
ANAHTAR ......................................................... 92 BOYACI ........................................................... 142
ANKA KUġU ................................................... 119 BOZ DOĞAN ................................................... 120
ARI .................................................................... 136 BOZUK YAĞ ..................................................... 81
ARMUT .............................................................. 97 BUĞDAY .......................................................... 117
ARPA BĠÇMEK............................................... 117 BUĞDAY TÜCCARI....................................... 142
ARġ ..................................................................... 67 BULUT................................................................ 72
ASLAN.............................................................. 133 BURUN ............................................................... 89
ASMA ................................................................. 97 BÛSE ................................................................. 107
AġÇI.................................................................. 143 BÜLBÜL VE AĞAÇKAKAN ......................... 122
AT...................................................................... 125 CADI ................................................................. 140
ATA BĠNME .................................................... 155 CAMĠ .................................................................. 78
ATEġ ................................................................... 75 CARĠYE.............................................................. 82
ATEġKEDE ..................................................... 149 CEHENNEM ...................................................... 66
ATMACA ......................................................... 120 CENAZE NAMAZI ......................................... 155
AVCI ................................................................. 143 CENNET ............................................................. 66
AY ................................................................. 68, 70 CEVĠZ KABUĞU .............................................. 96
AY VE GÜNEġ TUTULMASI ......................... 69 CEVĠZ YAĞI ..................................................... 96
AYAK ................................................................. 91 CEYLAN VE TAVġAN SÜTÜ ....................... 101
AYAK KESMEK ............................................. 115 CĠĞER ........................................................ 91, 129
AYAKKABI ..................................................... 142 CĠN .................................................................... 140
AYAKKABICI VE DERĠCĠ ........................... 143 CĠNSEL ĠLĠġKĠYE GĠRMEK........................ 108
AYDINLIK ......................................................... 75 CONBEDEGÂN ............................................... 139
AYETE‟L-KÜRS$ .............................................. 84 CÜBBE.............................................................. 104
AYI .................................................................... 135 CÜNÜPLÜK ..................................................... 154
AYNA................................................................ 110 ÇADIR DĠREĞĠ ............................................... 149
BACAK ............................................................... 91 ÇADIRCI .......................................................... 145
BAÉARA VE >L-i 2ĠMR>N ............................. 84 ÇAKAL ............................................................. 136
BAĞIRSAK ...................................................... 130 ÇALGICI VE MEZARCI ............................... 144
BAĞIRSAK VE GÜBRE .................................. 91 ÇAN................................................................... 150
BAHÇIVAN...................................................... 144 ÇARġAF ........................................................... 105
BAKMAK ......................................................... 107 ÇATI ................................................................... 80
BAL ................................................................... 101 ÇEKĠRGE ........................................................ 137
BALGAM, KAN, AĞIZ SUYU ......................... 90 ÇEMBER .......................................................... 141
BALIK BURCU ................................................. 71 ÇENG ÇALAN VE DAVULCU ..................... 143
BALIKÇI .......................................................... 145 ÇEVGEN OYNAMAK .................................... 110
BALTA VE KESER......................................... 151 ÇĠÇEK HASTALIĞI VE YARA .................... 112
BAġ ..................................................................... 88 ÇĠLĠNGĠR ........................................................ 141
BAġAK BURCU ................................................ 71 ÇĠVĠCĠ .............................................................. 141
BAġÖRTÜSÜ ................................................... 105 ÇĠZME, AYAKKABI VE ÇARIK ................ 106
BAġTANKARA KUġU ................................... 136 ÇOBAN, ÇĠFTÇĠ, VETERĠNER, SEYĠS,
BAYKUġ................................................... 118, 119 DEVECĠ, PARS SAHĠBĠ, TELLAL VE
BAYRAM GÜNÜ............................................... 86 ÜVEY BABA............................................... 144
BEDENDE AĞRI............................................... 93 ÇOCUK ............................................................ 155
BEDENĠ YIKAMAK ....................................... 153 ÇÖL..................................................................... 77
BELA ................................................................ 111 DAĞ .................................................................... 77

200
DALGIÇ ........................................................... 154 GERDEK ODASI............................................. 113
DANA................................................................ 128 GĠYSĠ ................................................................ 113
DANSÖZ........................................................... 143 GÖĞÜS ............................................................... 90
DAVUL ............................................................. 110 GÖK GÜRÜLTÜSÜ .......................................... 72
DECCAL .......................................................... 140 GÖKYÜZÜ ......................................................... 68
DEF ÇALMAK ................................................ 116 GÖMLEK ......................................................... 104
DEFTER VE MEKTUP .................................... 88 GÖZ .................................................................... 89
DELĠKANLI ...................................................... 81 GUSÜL................................................................ 82
DEMĠRCĠ ......................................................... 140 GÜL..................................................................... 98
DEMĠRDEN TARAK ...................................... 151 GÜL SUYU ....................................................... 100
DENĠZ ................................................................ 74 GÜMÜġ ............................................................ 103
DENĠZ KUġU................................................... 123 GÜMÜġ ERĠTEN ............................................ 145
DERĠ YÜZMEK .............................................. 125 GÜNEġ.......................................................... 68, 70
DERVĠġ ............................................................ 145 GÜNEġ IġIĞI ..................................................... 68
DEVE ................................................................ 126 GÜNEġLĠK ...................................................... 149
DEVE KUġU .................................................... 122 GÜREġMEK .................................................... 124
DEVE KUġU YUMURTASI ........................... 122 GÜVERCĠN .............................................. 121, 133
DĠL ...................................................................... 90 HACAMAT YAPMAK...................................... 93
DĠLSĠZLĠK VE SAĞIRLIK ........................... 112 HACAMATÇI .................................................. 144
DĠġ ...................................................................... 90 HACCA GĠTMEK ............................................. 85
DĠġĠ KÖPEK.................................................... 134 HAÇ ĠġARETĠ ................................................. 100
DĠVĠT.................................................................. 87 HADIM ............................................................... 92
DOKTOR ........................................................... 87 HALI ................................................................. 112
DOKUMACI .................................................... 142 HALLAÇ .......................................................... 145
DOLU.................................................................. 73 HAM (OLGUNLAġMAMIġ).......................... 142
DOMUZ ............................................................ 135 HAM MEYVE .................................................... 97
DUMAN .............................................................. 76 HAMAM ............................................................. 80
DUVAR ............................................................... 78 HAMĠLE........................................................... 108
DÜKKAN ........................................................... 80 HARMAN YERĠ ................................................ 99
EJDERHA ........................................................ 139 HASAT ETMEK .............................................. 117
EKĠN EKMEK ................................................. 117 HASTA.............................................................. 111
EKMEK ............................................................ 100 HATTAT ............................................................ 87
EL ........................................................................ 90 HAVRA VE KĠLĠSE........................................ 149
EL AYASI .......................................................... 91 HAVUZ ............................................................... 75
EL KESMEK ................................................... 115 HAVVA (a.s.).................................................... 147
EL VE YÜZÜ YIKAMAK ................................ 82 HAVZA ............................................................... 71
ELBĠSE ............................................................. 104 HAYVAN KUYRUĞU .................................... 125
ELEK ................................................................ 150 HESAP ................................................................ 67
EN2>M ................................................................ 84 HIRĠSTĠYAN ................................................... 149
EN2>M SURESĠ................................................. 84 HIRSIZ ............................................................. 142
ERKEK ÇOCUK ............................................... 81 HĠNDĠSTAN CEVĠZĠ ........................................ 96
ESANS ................................................................ 81 HĠNTLĠ ............................................................... 95
ESKRĠMCĠ....................................................... 141 HUD .................................................................... 85
ESTER .............................................................. 126 HUD SURESĠ ..................................................... 85
EġEK ................................................................ 126 HURMA ġARABI (ÜZÜM ġARABI) ............ 101
ET .............................................................. 129, 155 HÜTHÜT .......................................................... 118
ET VE DERĠ ...................................................... 90 IRMAK ............................................................... 74
ÉUL HUVALL>HU EQAD (EQADUN).......... 85 ĠBLĠS (ġEYTAN) ............................................. 140
ÉULĠLL>HUMME M>LĠKEL MULKĠ ........ 84 ĠDRAR ................................................................ 94
EV...................................................................... 155 ĠĞ ………………………………………………107
EVCĠL KUġ YAVRUSU ................................. 121 ĠĞNE ................................................................. 151
EVLENMEK .................................................... 107 ĠKĠ ELĠNĠ YIKAMAK .................................... 125
F>TĠQA .............................................................. 83 ĠL ………………………………………………..78
FARE ................................................................ 132 ĠLAÇ ĠÇMEK .................................................. 102
FESLEĞENLER ................................................ 98 ĠNCĠ .................................................................. 102
FĠL .................................................................... 131 ĠNCĠ SATAN KUYUMCU .............................. 147
GANĠMET ........................................................ 110 ĠNCĠ YEMEK .................................................. 105
GAZA ETMEK (SAVAġMAK) ........................ 86 ĠNEK ................................................................. 127
GAZĠ ................................................................. 110 ĠNSAN SÜTÜ ĠÇMEK .................................... 101
GEMĠ .................................................................. 75 ĠNSANLAR ...................................................... 141
GENÇ ĠNSANLARIN SESĠ ............................ 116 ĠNSANLARIN BEDENĠNDE EKSĠKLĠK ....... 94
GENÇ KIZ ......................................................... 82 ĠP ………………………………………………106
GERDANLIK VE KOLYE ............................. 102 ĠPEK ELBĠSE .................................................. 105

201
ĠRĠN .................................................................. 111 KOÇ BURCU ..................................................... 71
ĠSHAL OLMAK .............................................. 102 KORKU ............................................................ 124
JÜPĠTER ............................................................ 70 KOVA BURCU .................................................. 71
KABAK............................................................... 98 KOYUN ............................................................ 128
KÂBE .................................................................. 85 KOYUN KAFASI............................................. 129
KÂBE‟YĠ TAVAF ETMEK .............................. 85 KÖLE .................................................................. 81
KAÇMAK......................................................... 124 KÖLE TÜCCARI ............................................ 143
KADI ................................................................... 87 KÖPEK ............................................................. 134
KAFA ................................................................ 156 KÖPEK ETĠ ..................................................... 134
KAFES .............................................................. 113 KÖPEK SÜTÜ ................................................. 134
KÂFĠR .............................................................. 149 KÖPEKLER ....................................................... 81
KALABALIK HALK ........................................ 88 KÖġK .................................................................. 79
KALE VE HĠSAR .............................................. 78 KÖTÜ VE KURU EKMEK ............................ 100
KALEM .............................................................. 87 KUCAKLAMAK ............................................. 108
KALKAN YAPAN KĠġĠ.................................. 144 KULAK............................................................... 89
KALP .................................................................. 91 KUM ................................................................... 77
KAN ALMAK .................................................... 93 KUMRU ............................................................ 123
KAN ĠÇMEK ................................................... 101 KUR‟ÂN OKUMAK .......................................... 83
KANAMAK ...................................................... 154 KURBAĞA ....................................................... 138
KANDĠL ve MEġALE ....................................... 76 KURġUN KALEM............................................. 87
KANSER............................................................. 71 KURT ................................................................ 135
KAPI ................................................................... 92 KURUMUġ TUZ................................................ 99
KAPI KAPAMAK VE AÇMAK....................... 92 KUġ ETĠ ........................................................... 121
KAPICI VE ESNAF ........................................ 146 KUġ YUMURTASI.......................................... 121
KAPLAN .................................................. 134, 135 KUġÇU ............................................................. 147
KAPLUMBAĞA .............................................. 138 KUġLAR........................................................... 121
KAPTAN .......................................................... 146 KUġLARIN SÜTÜ ........................................... 101
KAR .................................................................... 73 KUYUMCU ...................................................... 142
KAR ve BUZ ...................................................... 73 KUYUYA (ÇUKURA) DÜġMEK..................... 74
KARANLIK ....................................................... 75 KÜÇÜK ÇOCUK ............................................... 82
KARGA ............................................................ 120 KÜL..................................................................... 76
KARGA SESĠ ................................................... 118 KÜMBET.......................................................... 149
KARIN .............................................................. 130 KÜPE ................................................................ 105
KARINCA ........................................................ 137 MAKÂM-I ĠBRÂHÎM ....................................... 86
KARTAL .......................................................... 119 MANDA ............................................................ 132
KASAP.............................................................. 124 MANDALĠNA .................................................... 97
KÂSE VE VAZO ............................................. 151 MARANGOZ ................................................... 143
KASIK KILI..................................................... 154 MARS ................................................................. 70
KÂSKÎNE ......................................................... 123 MAYMUN ........................................................ 136
KÂTĠP .............................................................. 145 MEKTUP MÜHÜRLEMEK ............................. 88
KAVUN............................................................... 97 MELAS ............................................................. 112
KAYISI ............................................................... 97 MELEK .............................................................. 66
KAZURAT ......................................................... 94 MENĠ ................................................................ 154
KEÇĠ ................................................................. 129 MERCAN ......................................................... 102
KEDĠ ................................................................. 136 MERDĠVEN ....................................................... 80
KEDĠ SÜTÜ ..................................................... 101 MERKÜR ........................................................... 70
KEFEN ............................................................. 110 MERSĠN AĞACI ............................................... 98
KEKLĠK ........................................................... 122 METAL, BAKIR, KALAY VE KURġUN ..... 104
KEMĠK ............................................................... 90 MEYVECĠ ........................................................ 147
KEPÇE ............................................................. 151 MEZARLIK ..................................................... 113
KESE VE MAHMĠL VE BEġĠK ...................... 93 MIZRAK .......................................................... 109
KESKĠN KOKU VERMEK .............................. 95 MĠDE .................................................................. 91
KEVGĠR ........................................................... 151 MĠNBER VE MĠNARE ..................................... 79
KIRILMIġ DĠRHEM ...................................... 103 MĠSK VE GÜL SUYU ....................................... 81
KIRLANGIÇ .................................................... 123 MĠZAN................................................................ 67
KIRMIZI ÇADIR ............................................ 149 MURDAR ET YEMEK ................................... 125
KIYAFET ......................................................... 148 MÜCEVHER .................................................... 106
KIYAMET GÜNÜ ............................................. 68 MÜNECCĠM .................................................... 153
KĠREÇ ve KERPĠÇ ........................................... 77 MÜġRĠK VE RÂHĠP ....................................... 150
KĠġNĠġ................................................................ 97 NALBANT ........................................................ 141
KĠġNĠġ SATAN ............................................... 145 NALINCI .......................................................... 143
KĠġNĠġ SATMAK ........................................... 145 NAMAZ KILMAK ............................................ 82
KĠTAP ................................................................ 88

202
NAMAZ KILMAK VE KUR‟ÂN-I KERÎM SENET VE TAPU .............................................. 88
OKUMAK ..................................................... 82 SET.................................................................... 106
NEHĠR ................................................................ 74 SIRAT ................................................................. 67
NEML SURESĠ .................................................. 84 SIRTLAN.......................................................... 135
NERGĠZ ............................................................. 98 SÎMORG........................................................... 123
NEY ÜFLEMEK .............................................. 115 SĠRKE ................................................................. 97
NĠSA SURESĠ .................................................... 84 SĠRKECĠ .......................................................... 146
ODUN ................................................................. 92 SĠVRĠSĠNEK .................................................... 137
OĞLAK BURCU ............................................... 71 SOFRA .............................................................. 112
OK ..................................................................... 109 SU ………………………………………………..74
OKÇU ............................................................... 141 SU DEĞĠRMENĠ ............................................... 80
OLUK ................................................................. 80 SUSAM YAĞI ............................................ 81, 153
OMUZ ................................................................. 90 SÜLÜN .............................................................. 122
ORDU ............................................................... 110 SÜNNET ........................................................... 108
ORUÇ ................................................................. 83 SÜRMECĠ ........................................................ 144
OT ....................................................................... 99 SÜT ĠÇMEK..................................................... 100
OTAĞ ............................................................... 148 SÜT SAĞMAK ................................................. 101
ÖLDÜRMEK ................................................... 114 SÜTÇÜ .............................................................. 146
ÖLÜ YIKAMAK.............................................. 154 SÜVARĠ ............................................................ 134
ÖLÜYLE ĠLĠġKĠYE GĠRMEK ..................... 155 ġADIRVAN ...................................................... 112
ÖRDEK............................................................. 121 ġAHĠN............................................................... 119
ÖRS ................................................................... 151 ġAPKA .............................................................. 105
ÖRÜCÜ............................................................. 144 ġAPKACI ......................................................... 144
PAMUK ............................................................ 107 ġARAP ĠÇMEK ............................................... 101
PANTOLON ..................................................... 105 ġEH$DALL>HU ................................................ 84
PARA ................................................................ 116 ġEHĠR ................................................................. 78
PARAġÜTÇÜ ................................................... 141 ġEKER ................................................................ 99
PARMAKLAR ................................................... 91 ġEKERCĠ ......................................................... 146
PETROL ............................................................. 81 ġEMSĠYECĠ ..................................................... 141
PETROLCÜ ..................................................... 145 ġEYTAN ........................................................... 139
PEYGAMBER ................................................... 66 ġIRA .................................................................... 97
PINAR ................................................................ 75 ġĠMġEK .............................................................. 73
PĠRE.................................................................. 137 TABAK ............................................................. 151
PORTRE RESSAMI........................................ 146 TABAKÇI......................................................... 145
PUT ................................................................... 140 TAÇ ................................................................... 105
RESĠMLER ...................................................... 148 TAHT .................................................................. 67
RESSAM........................................................... 146 TAHT VE KÜRSÜ............................................. 92
REYHAN .......................................................... 146 TAHTALI GÜVERCĠN .................................. 120
RÜKÛ VE SECDE ............................................. 83 TARAK ..................................................... 145, 151
RÜZGAR ............................................................ 72 TAġ YĠYEN KUġ............................................. 122
SAÇ ..................................................................... 89 TAġEMEN (BOFA) BALIĞI .......................... 137
SAÇ KESMEK ................................................... 93 TATLI VE PELUZE........................................ 101
SAÇKIRAN ...................................................... 145 TATLICI .......................................................... 143
SAF ġARAP ..................................................... 100 TAVLA OYNAMAK ....................................... 116
SAĞLAM DĠRHEM ........................................ 103 TAVUS KUġU .................................................. 120
SAKA ................................................................ 146 TEBESSÜM...................................................... 156
SAKAL ............................................................... 90 TENCERE ........................................................ 151
SALATALIK VE BÂD RENG.......................... 98 TEPE ................................................................... 77
SANCAK .......................................................... 109 TERAZĠ BURCU ............................................... 71
SANDALET VE SÜPÜRGE ........................... 106 TERAZĠ VE ÖLÇEK ...................................... 152
SANDIK .............................................................. 92 TEREYAĞI ...................................................... 101
SAPAN VE MANCINIK ................................. 109 TERZĠ ............................................................... 144
SARAÇ ............................................................. 141 TESTĠ ............................................................... 152
SARAY ............................................................... 79 TESTĠCĠ, KALAYCI VE METAL VE BAKIR
SARIK .............................................................. 104 ĠġLERĠYLE UĞRAġAN KĠġĠ................... 142
SARRAF ........................................................... 143 TIRNAK ............................................................. 91
SATRANÇ ........................................................ 116 TĠLKĠ ................................................................ 135
SAVAġ ARACI VE SÜNGÜ ........................... 109 TĠMSAH ................................................... 132, 138
SEBĠL ............................................................... 101 TOHUMLU MEYVE....................................... 142
SEDYE ................................................................ 92 TOZ TOPRAK ................................................... 73
SEL...................................................................... 74 TURAÇ KUġU ................................................. 122
SEMA................................................................ 132 TURNA ............................................................. 121
SEMERCĠ (PALANCI) ................................... 143 TUZ ..................................................................... 99

203
TUZAK ............................................................. 107 YILDIZ ............................................................... 71
UMRE, SAFÂ VE MERVE............................... 86 YILDIZLAR ....................................................... 69
UN ..................................................................... 117 YĠYECEK ........................................................... 99
USTURLAP ...................................................... 153 YOĞURT .......................................................... 101
UZUNLUK ......................................................... 94 YOL..................................................................... 79
ÜZÜM ................................................................. 97 YUMURTA KABUĞU .................................... 121
VAHġĠ HAYVANLAR .................................... 130 YÜKSEK YER ................................................... 94
VENÜS................................................................ 70 YÜN VE KIL .................................................... 129
YAĞCI .............................................................. 146 YÜZMEK ........................................................... 74
YAĞMUR ........................................................... 72 YÜZÜK ............................................................. 106
YAHUDÎ ........................................................... 149 ZEKAT VE SADAKA VERMEK .................... 87
YAKUT ............................................................. 102 ZEMZEM KUYUSU VE HACILARA SU
YARA................................................................ 115 VERMEK ...................................................... 86
YARALA(N)MAK ........................................... 111 ZIPKIN USTASI .............................................. 141
YASTIK ............................................................ 112 ZIRHÇI ............................................................. 141
YAġLI ĠNSANLARIN SESĠ ........................... 116 ZĠNCĠR ............................................................. 106
YAY .................................................................. 109 ZĠNDAN............................................................ 113
YAY VE TERAZĠ USTASI ............................. 141 ZÜCCACĠYECĠ ............................................... 147
YELPAZE ........................................................ 150 ZÜHAL ............................................................... 69
YEMĠN ETMEK .............................................. 109 ZÜLÜF ................................................................ 89
YENGEÇ .......................................................... 138 ZÜMRÜT.......................................................... 102
YERDE YÜRÜYEN HAYVANLAR .............. 139 ZÜNNAR .......................................................... 150
YILAN .............................................................. 138

204
SONUÇ

Bedenimizdeki çoğu aza ve organımızın istirahat haline geçtiği uyku anında


uyumayan hatta gezintilere çıkan, mahiyeti tam olarak açıklanamayan ama
varlığından da Ģüphe duyamadığız ruh, bedenimizin hayatdâr olmasını sağlayan
yegâne unsurdur. Ruhun bedenden geri dönüĢ yapmamak üzere ayrılması da ölüm
anının baĢlangıcını göstermektedir.
Ruh bedenden iki Ģekilde ayrılmaktadır. Birincisi herkesin bildiği ölüm diye
adlandırdığımız, bu dünyadaki imtihanımızın nihayet bulduğu, bu dünyadan geri
dönüĢü olmamak üzere ayrılma zamanıdır. Ruhun bedeni terk etmesi bu zamanın
baĢlangıç noktasıdır. Ġkincisi ise, uykuda ruhun bedenden geçici süreyle ayrılıp,
gezintiler yapıp, birçok olaylara karıĢıp ilginç vakalar içinde yer alıp uyanma ânında
ruhun bedene dönüĢüne kadar olan süreyi kapsayan ayrılmadır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de
“Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra
haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiĢ bir süreye
kadar salıverir.” ayetinin mealinde de açık bir Ģekilde zikredildiği gibi her
uyuduğumuzda beden ölüme yakın bir hal almaktadır. Yani geçici bir süreliğine
ruhundan yoksun edilmektedir. Bunun içindir ki hadisler baĢta olmak üzere Ġslam
âlimlerinin kitaplarında “uyku ölümün küçük kardeĢidir.” sözüne rastlamaktayız.
Ruhun bedenden ayrılması olayı, Kur‟ân-ı Kerîm‟de geçtiği için Ġslam
âlimleri ve Ġslamiyet‟i benimsemiĢ kiĢiler açısından Ģüphe duyulmadan kabul
edilecek bir gerçektir. Fakat bu anlatılanın maydana gelmesi durumunda ölüm olayı
vuku bulmaktadır. ĠĢte bu nokta bir örnekle akla karîn hale getirilmektedir. Mesela
bir kiĢi kısa süre kalacağı bir yere giderken yanına gereksinim duyacağı kadar eĢya
alır. Aynen öylede ruh uyku esnasında bedene döneceği ölüm dıĢındaki bedenden
ayrılıĢında bedenle bütün bağlantılarını kesmiyor. Uykuda ruhun seyrettiği, yaĢadığı,
gördüğü uyanınca da bazılarını hatırladığı bu olgunun ismi de rüyadır.
Rüyalar, rûhânî, nefsanî ve Ģeytanî olmak üzere üç çeĢittir. Rûhânî rüyalar,
Allahu Teâlâ tarafından insanları uyarmak veya onlara gelecekten haberler vermek
amacıyla gösterilen rüyalardır. Nefsanî olanlar, insanların gün boyunca uğraĢtığı
iĢlerin etkisinde kalması sonucunda onlarla ilgili gördüğü rüyalardır. ġeytanî rüyalar
ise Ģeytanın insanlarla uğraĢmak amacıyla kullandığı bir vasıta olarak düĢünülebilir.

205
Nefsanî ve Ģeytanî rüyalar bilgi ve uyarı niteliği taĢımadığı için onlara hiç değer
verilmemeli ve kimseye de anlatılmamalıdır. ÇalıĢma konumuz olan rüya tabirlerini
içeren Ta„bîrnâme-i Fârsî isimli eserin de çıkıĢ temelinde bahsettiğimiz Rûhânî
rüyalar vardır.
Eski çağlardan günümüze kadar merak konusu olan rüya, mahiyeti tam olarak
anlaĢılamadığı her an merakları daha da fazla üzerine celp etmiĢtir. Çoğu kültür,
medeniyet ve dinde rüyalar önemsenmiĢ hatta insanlara yön veren bir niteliğe
bürünmüĢtür. Fakat görüldüğü Ģekliyle vukû bulması özellikle Peygamberlere ve
mertebece yüksek veli zatlara münhasırdır. Bizlere ise rüyalar perdeli olarak
gösterilmektedir. Yani rüya görüldüğü Ģekliyle aynen meydana gelmemektedir. Bu
yüzden rüyaların asıl anlatmak istediği manayı ortaya çıkarmak için görülen rüyanın
tâbir edilmesi gerekmektedir. Peygamber Efendimiz‟in (s.a.v.) de ashabına rüya
gören var mı diye sorup tâbir etmesi Ġslamiyet‟te rüyaların yerinin Kur‟ân-ı Kerîm‟de
geçen ayetlerden sonra en önemli göstergesidir. Cafer-i Sâdık, önde gelen rüya
tâbircilerinden birisi olarak bilinmektedir. Fakat rüya tâbiri denince akla gelen en
büyük isim 728 yılında vefat eden Ġbn Sîrîn‟dir. Rüyalara verilen önemin
göstergelerinden birisi de rüya tâbirlerini içeren “tâbirnâme” isimli müstakil eserlerin
yazılmasıdır.
Rüya yorumu konusunda yazılmıĢ en eski eser, M.Ö. 2000 ile 1790 yılları
arasında hüküm süren on ikinci sülaleye ait bir Mısır papirüsüdür. Zamanının en ileri
gelen rüya yorumcusu olan Artemidor‟un “Oneirocnita” adlı eseri de önemli
kaynaklar arasındadır.
Cafer-i Sâdık, Ġbn Sîrîn ve Ġmam Nablûsî gibi isimler tâbirnâme yazımcılığını
derinden etkilemiĢlerdir. Sonrasında gelen isimler onların eserlerini örnek alarak ya
da onların eserlerinden alıntılar yaparak eserler yazmıĢlardır. ÇalıĢma konumuz da
muhtelif eserlerden derleme yapılarak yazıldığı için zengin bir içeriği ihtiva ettiği
söylenebilir. Ayrıca Rüya tâbirlerini içeren çalıĢmamız, bu kiĢilerin eserlerinin
devamı niteliğindedir. XVI. yüzyıl Farsçası hakkında bilgi vermesinin yanında bu
yüzyıl tâbirnâme yazımı ile ilgili bilgiler de sunmaktadır. Mesela pekiĢtirme ya da
süsleme “‫ ”ة‬si kullanımı, “‫ ”ِی‬yerine “‫ ”ّ٘ی‬kullanımı, duyulan (miĢli) geçmiĢ
zamanın üçüncü tekil Ģahıs çekiminde “‫ ”اؼذ‬yerine “‫ ”ثبـس‬kullanımı ve benzeri gibi
özellikler açısından eser incelendiğinde o yüzyıl Farsçası imla özellikleri

206
sergilenmektedir. Diğer yandan eserde rüya tâbirleri verilirken alfabetik bir sıra takip
edilmeyip konularına göre tasnif edilerek bölümler Ģeklinde verilmesi, eserin baĢında
on bir beyitlik bir naatın yer alması, rüya ve rüya tâbiri hakkında kısaca bilgi
verildikten sonra tâbirlere baĢlanılması, bazen hikâyelerle anlatımın
zenginleĢtirilmesi, bir kiĢi ismi verilerek özellikle onun tâbirine vurgu yapılması ve
benzeri gibi incelemeler sonucunda bu yüzyılda tâbirnâme yazımı hususunda genel
bilgiler edinilmiĢtir.
ÇalıĢmamız sonundaki temennimiz, Farsça olarak kaleme alınan bir eserin
Türkçeye kazandırılmasıyla, eski dönemlerde, batıda ve Ġslamiyet‟te rüya ve rüya
tâbiri hakkında kısa bilgilerin verilmesiyle ve Ġslamiyet‟te tâbirnâme yazma
geleneğine değinilmesiyle bundan sonra rüya ve rüya tâbiri üzerine çalıĢma yapacak
olanlara ıĢık tutmak ve âcizane mütevazı bir katkı sağlamaktır.

207
KAYNAKÇA

ADLER, Alfred (2007). İnsan Tabiatını Tanıma (7.Baskı). Çev: Ayda Yörükân,
Ġstanbul: Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları.
AKOT, Bülent (2005). Rüya Tecrübesinin Psikolojik ve Dini Temelleri, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
__________ (2010). Freud’un Rüyâ Yorum Metodu, Dinbilimleri Akademik
AraĢtırma Dergisi, c. 10, sy. 1, s. 213-235.
__________ (2011). Tasavvufî Terbiyede Rüyânın Değeri, Hitit Üniversitesi Ġlahiyat
Fakültesi Dergisi, c. 10, sy. 19, s. 93-113
APAYDIN, Halil (1997). Rüya ve Fonksiyonu, On Dokuz Mayıs Üniversitesi
Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 9, s. 263- 282.
ARDÂVÎRÂF (2011). Ardâvîrâfnâme (Cennet, Araf ve Cehennem), Çev: Nimet
Yıldırım, Ġstanbul, Pinhan Yayıncılık.
ATTÂR, Feridüddîn (2007). Evliya Tezkireleri, Çev: Süleyman Uludağ, Ġstanbul:
Kabalcı Yayınevi.
BALABAN, Âdem (2011). Muhammed İbni Hasan İbni Aliyyi’l-Huseyn’in
Tâbirnamesi, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat AraĢtırmaları
Enstitüsü, Ġstanbul.
BOZGEYĠK, Burhan (2009). Meşhurların Rüyaları Rüya Nedir? Rüya İle İlgili
Temel Bilgiler, Ġstanbul: Tuğra NeĢriyat.
BULKELLY, Kelly (2008). Psikolojik, Kültürel ve Dini Boyutlarıyla Rüyalar, çev:
Dilek Cenkçiler, Ankara: ODTÜ Yayıncılık.
CAN, ġefik (2011). Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, Ġstanbul:
Ötüken NeĢriyat.
CANAN, Ġbrahim (t.s.) Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte, Tashih: Nurullah Erdoğan,
Ġstanbul: Akçağ Yayınevi.
ÇELEBĠ, Ġlyas (2008) Rüya, DĠA., XXXV, s. 306-309. Ġstanbul: Türkiye Diyanet
Vakfı.
DEE, Nerys (1997). Rüyaları Anlamak, Çev: Nilüfer Kavalalı, Ġstanbul, Ġlhan
Yayınevi.

208
DEVELĠOĞLU, Ferit (1996). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat (13. baskı),
haz. Aydın Sami Güneyçal, Ankara: Aydın Kitabevi.
ERDOĞAN, Arzu (1993). Türkçe Rüya Tâbirnameleri ve İbn-i Sirin’den Tercüme
Edilen Bir Tâbirname, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat
AraĢtırmaları Enstitüsü, Ġstanbul.
ERDOĞAN, Ġsmail (2003). İslâm Filozoflarının Rüyanın Mahiyeti Hakkındaki
Görüşleri, Ġslâmi AraĢtırmalar Dergisi, 16, sy. 1, s. 63-71, Ankara.
ERSEVĠM, Ġsmail (2012). Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri, (6. Baskı). Ġstanbul:
Özgür Yayınları.
Erzurumlu Ġbrahim Hakkı (2003). Mârifetnâme, sadeleĢtiren, Durali Yılmaz,
Ġstanbul: Kilim matbaası.
EVGĠNER, Nilüfer (2010). Psikolojik ve Dini Bir Fenomen Olarak Rüya, Yüksek
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
FREUD, Sigmund (2012b). Düşlerin Youmu (5. Baskı). Çev: Emre Kapkın, Ġstanbul:
Payel Yayınevi.
_____________ (2010). Psikanaliz Üzerine Konferanslar, Çev: Ġhsan Kırımlı,
Ankara: Alter Yayıncılık.
_____________ (2012a). Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış (2. Baskı). Çev:
Kâmuran ġipal, Ġstanbul: Cem Yayınevi.
FROMM, Erich (2005). Psikanalizin Bunalımı Freud, Marx ve Sosyal Psikoloji
Üzerine Denemeler, Ġstanbul: Say Yayınları.
GÖKYAY, Orhan ġaik ve COġKUN, Vildan S. (2010). Tâbirnâme, DĠA., XXXIX,
s. 331-333. Ġstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
GÜNAY, Umay (2011). Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi (6.
baskı). Ankara: Akçağ Yayınları.
HALL, Calivin S. (2010). Freudyen Psikolojiye Giriş (2. Baskı). Çev: Ersan Devrim,
Ġstanbul: Kaknüs Yayınları.
HANÇERLĠOĞLU, Orhan (1967). Felsefe Sözlüğü, Ġstanbul: Varlık Yayınevi.
ĠBN HALDUN (2012). Mukaddime (8. Baskı). haz: Süleyman Uludağ, Ġstanbul:
Dergah Yayınları.
ĠBNÜ‟L-ARABÎ (2008). Fusûsu’l-Hikem (2. Baskı). çeviri ve Ģerh: Ekrem Demirli,
Ġstanbul: Kabalcı Yayınevi.

209
ĠMÂM-I GAZÂLÎ (1961). Kimyâ-yı Saâdet, çev: Bursalı Hakkı ġenkon, Ġstanbul:
Sönmez NeĢriyat ve Matbaacılık A. ġ.
__________, (2007). İhyâu 2Ulûmi’d-Dîn, çev: Mehmed A. Müftüoğlu, Tashih: A.
Fikri Yavuz, Ġstanbul: Vefa Yayınları.
ĠMÂM-I RABBÂNÎ (1999). Mektûbat-ı İmâm-ı Rabbânî, çev: Kasım Yayla,
Ġstanbul: Merve Yayınları.
JUNG, Carl Gustav (2012). İnsan Ruhuna Yöneliş (8. Baskı). Çev: Engin Büyükinal,
Ġstanbul: Say Yayınları.
KAFADAR, Cemal (1994). Rüya Mektupları Asiye Hatun, Ġstanbul: Oğlak
Yayıncılık ve Reklamcılık.
KAMÎLÎ Muhtâr (H. 1387). Hâbnâmenivisi der Zeban ve Edeb-i Fârsî, NeĢriye-yi
Ġlmî-PijûhiĢî Govher Gûyâ, Sâl-i Dovvom, sy. 8, s. 151-177
KORKMAZ, Mehmet (2010). Zerdüşt Dini İran Mitolojisi, Ankara: Alter Yayıncılık.
KÖKSAL, Ġsmail (2008). Rüyaların Fıkhî Boyutu, Fırat Üniversitesi Ġlahiyat
Fakültesi Dergisi, 13, sy. 2, s. 35-54.
KÖSE, Ali (2011). Freud ve Din, Ġstanbul: Ġz Yayıncılık
MALAKÇI, AyĢenur (2009). Kelâm İlmi Açısından Rüyanın Bilgi Değeri, Yüksek
Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
MERTER, Mustafa (2012). Dokuz Yüz Katlı İnsan, (10. Baskı). Ġstanbul: Kaknüs
Yayınları.
MEVLÂNÂ, (2007). Mesnevî-i Ma‘nevî, hazırlayanlar: Adnan Karaismailoğlu-
Derya Örs, Ankara: Akçağ Yayınları.
__________ (h.Ģ. 1330). Kitâb-ı Fîhi mâ Fîh, bâ tashîhât ve havâĢi Bedî„üzzamân
Furûzânfer, Tahran: ĠntiĢârât-ı DâniĢgâh-ı Tehrân.
MUTÇALI, Serdar (t.h.). Arapça-Türkçe Sözlük, Ġstanbul: Prestij Matbaası.
NABLÛSÎ, Abdulganî b. Ġsmail (1996). Ta‘tiru’l-enam, fî Ta‘biri’l Menam, Çev: Ali
Bayram ve M. Sadi Çöğenli, Ġstanbul: Cümle NeĢriyat.
SARI Ahmet (2008). Psikanaliz ve Edebiyat, Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları.
SARIKÇIOĞLU, Ekrem (2002). Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi (4. Baskı).
Isparta: Fakülte Kitapevi.
SCHIMMEL, Annemarie (2005). Halifenin Rüyaları İslamda Rüya ve Rüya Tâbiri,
çev: Tûba Erkmen, Ġstanbul: Kabalcı Yayınevi.

210
SOFUOĞLU, Mehmed (1989). Sahîh-i Buhârî ve Tercemesi, Ġstanbul: Ötüken
NeĢriyat A.ġ.
SURUÇ, Salih (2011). Kainatın Efendisi Peygamberimizin (A.S.M.) Hayatı (210.
Baskı). Ġstanbul: Nesil Yayın Grubu.
ġAHĠNOĞLU, M. Nazif (1997). Ta’bîr. Ġslâm Ansiklopedisi, XI, s. 602-604.
Ġstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı.
ROGO, D. Scott (1998). Astral Seyehat Teknikleri, çev: Rengin Ekiz, Ġzmir: Ege
Meta Yayınları.
TALBOT, Michael (1998). Geçmiş Yaşamlarınızı Keşfedin, çev: Cenk Türkman,
Ġzmir: Ege Meta Yayınları.
TEHRÂNÎ, ġeyh Âgâ Bozorg (t.s.). ez-Zerie İla Tesânifi’ş-Şia, c. XVII, Tehrân:
Müessese-yi Ġslâmiyye.
TELESCO, Patricia (1999). Düşlerin Dili, çev: Feyza Karagöz, Ġstanbul: Özener
Matbaası.
ULUDAĞ, Süleyman (2005). Tasavvuf Terimleri Sözlüğü (2. Baskı). Ġstanbul:
Kabalcı Yayınevi.
YAZIR, Elmalılı M. Hamdi (t.s.). Hak Dini Kur’an Dili, SadeleĢtirenler: Ġsmail
Karaçam vd., Ġstanbul: Azim Dağıtım.
YILMAZ, Kadriye ve ÇETĠN, Kamile (2007). Rüyalar ve Niyazî-i Mısrî’nin
Ta‘bîrâtü’l-vâkı‘ât Adlı Eserinden Rüyaların Dili, Turkish Studies
Ġnternational Periodical Fort he Languages, Literature and History of Turkish
or Turkic, Volume 2/4.
YÜCESOY, Sevda (2001). Uykudaki Bilgelik Rüyalar, Ġstanbul: Ruh ve Madde
Yayınları.

211
212
T.C
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖzgeçmiĢ

Adı Soyadı: Hakan YAMAN

Doğum Yeri: KONYA / AkĢehir

Doğum Tarihi: 23.07.1985

Medeni Durumu: Bekar

Öğrenim Durumu
Derece Okulun Adı

İlköğretim AkĢehir Yıldırım Ġlkokulu

Ortaöğretim Yazla Ġlköğretim Okulu

Lise AkĢehir Anadolu Öğretmen Lisesi

Lisans Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve

EdebiyatlarıBölümü Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu Dilleri ve Edebiyatları

Anabilim Dalı Fars Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı

İlgi Alanları: Edebiyat, Ġslam Tarihi

Doç. Dr. Nuri ġĠMġEKLER Prof. Dr. A. Kâzım ÜRÜN


Hakkımda bilgi
Doç. Dr. Yusuf ÖZ Prof. Dr. Nimet YILDIRIM
almak için
önerebileceğim Prof. Dr. Veyis DEĞĠRMENÇAY Prof. Dr. Hasan ÇĠFTÇĠ
şahıslar:
Tel: 0 531 500 70 88
Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörlük Binası
Adres
Zemin Kat B-2 YeniĢehir / MARDĠN
İmza:

213

You might also like