You are on page 1of 13

Türk Psikoloji Yazıları, Aralık 2015, 18 (36), 15-25

Rüyaların Dili:
Psikolojide Rüya Çalışmaları
Esra Güven
Ankara Üniversitesi

Özet
Rüyaların şifresi yüzyıllardır insanlar için çözülmeye değer gizemli bir olgu olarak ele alınmış ve psikoloji de dâhil
olmak üzere birçok uzmanlık alanının ilgisini çekmiştir. Rüyaları açıklama çalışmaları spekülasyonlardan bilimsel
temele oturtulmaya çalışılan açıklamalara doğru bir yol izlemiş olsa da günümüzde hala alternatif birçok bilimsel
açıklamaya rağmen gizemini korumaya devam eden bir olgu olarak araştırmalara konu olmaktadır. Bu çalışmanın
amacı psikoloji biliminde rüya çalışmalarının yerine değinmek, başka bir deyişle tarihçesi, malzemesi ve yöntemi
hakkında bilgi vermektir. Bu bağlamda rüyaların ortaya çıktığı uyku kavramı ve uyku rüya ilişkisinden söz ederek
başlanmış, daha sonra sırasıyla rüyaların psikolojik tarihi, rüyaların işlevleri, psikopatolojilerle ilişkileri, rüya içerik
ve temaları, rüya geri çağırma, rüyaların yorumlanması ve psikoterapide rüya çalışmalarına ilişkin temel bilgi ve
yeni dönem araştırmalara yer verilmiştir.
Anahtar kelimeler: Rüya, rüya çalışmaları, rüya ve psikopatoloji, rüya temaları, rüya geri çağırma

Abstract
Mystery of dreams has been discussed as a phenomenon worth to solve and has attracted the attention of many
professions including psychology for centuries. Even though studies trying to explore dreams have followed a path
from speculations to scientific explanations; dreams still keep being a phenomenon which is subjected to researches
by remaining its mystery at the present time. The aim of the present study is to point out the position of dream
works in the psychology. In other words, it is to inform about history, material and method of dreams in psychology
researches. In this context, firstly the notion of sleep in which the dreams occur and relationship between sleep and
dream was discussed. After then, fundamentals and new age researches about dreams’ psychological history, func-
tions, relations with psychopathologies, as well as its contents and themes, dream recall, interpretation and dream
works in psychotherapy were included in this study.
Key words: Dreams, dream works, dreams and psychopathology, dream themes, dream recall

Yazışma Adresi: Arş. Gör. Esra Güven, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Psikoloji Bölümü, 06100 Sıhhiye / Ankara
E-posta: esra.guvenn@gmail.com
16 Türk Psikoloji Yazıları

Günün birinde hekimlerin dikkatlerini düşlerin spekülasyon kaynağı olan gizemli yaşantılar olarak ele
“psikolojisi”nin yanı sıra “psikopatolojisi”ne de alındığı görülmektedir. Son birkaç yüzyıldır ise rüyalar
yöneltmek zorunda kalacakları konusunda büyücülüğün, spekülasyonların ve gizemli olayların ob-
hiç kuşku yoktur. jesi olmaktan fizyolojik ve psikolojik açıdan anlamlandı-
rılabilen bir olgu haline gelmiştir.
S. Freud Rüyalara dair bilimsel temellere dayanan ilk açık-
lamalar 1800lerde Burdach, Delboef ve Robert gibi bi-
Uyku; kişinin duyusal uyaranlarla uyandırılabildiği lim insanları tarafından rüyaların deneyimlendiği uyku
belli süreli, periyodik ve geçici bilinçsizlik durumu ola- ile bağlantılı nörofizyolojik çalışmalara dayandırılmıştır
rak tanımlanabilir. Uykuyu tanımlayan 5 fizyolojik evre (akt. Freud, 1899/1996). Söz konusu açıklamalardan
uyku döngüsünü oluşturur (Şahin ve Aşçıoğlu, 2013). kısmi uyanma kuramına göre; rüyalar bir uyaranın uy-
Bu evrelerin ilk dördünde hızlı göz hareketleri gözlen- kuda yarattığı bozukluğa bir tepkidir. Zihnin bir bölümü
mez, son evre ise hızlı göz hareketleriyle karakterizedir. hala dinlenme halindeyken uyaran tarafından yaratılan
Bu bağlamda uykunun ilk dört evresi n-REM (hızlı göz bozukluk ile başka bir bölümü etkindir. Bu etkinlik rüya
hareketleri olmayan), son evre ise REM (hızlı göz ha- yaşantıları ile kendini gösterir. Benzer bir başka açıkla-
reketleri) uykusu olarak sınıflandırılmaktadır. Uykunun maya göre; zihin dış ve iç uyaranlarla uyandırıldığı için
ilk evresi başlangıç evresidir. Kişi bu evrede kolaylıkla rüya görülür. Kontrol beden ya da zihinde değil malze-
uyanabilir. İkinci evre hafif uyku evresidir, uyku basması menin elindedir. Başka bir açıklamaya göre ise rüyalar
olarak da adlandırılır. Bu evrede uyandırılan kişi uyanık ruhsal etkinlikte azalma, bağlantılarda bir gevşeme, elde
olduğunu zanneder ancak çevrede olup bitenlerden ha- edilebilen malzemelerde yoksulluk halini temsil eder.
berdar değildir. Üçüncü evre orta dereceli uyku evresi- Uyku zihini dış dünyaya kapatır. Uyku tarafından felce
dir, bu evrede uyandırılan kişi uyuduğunun farkındadır. uğratılan zihinsel etkinliğin sınırlı bir parçası rüyalarda
N-REM evrelerin sonuncusu dördüncü evre ise en derin dışa vurulur. Delboef’e (1885) göre ise zihin uyumaz,
uyku evresidir, vücut metabolizması yavaşlar ve gece dokunulmadan kalır ancak uyanıklık yaşamından farklı
terörü, uykuda gezinme gibi bozukluklar bu evrede ger- olan uyku koşulları içinde olduğu için işleyişi farklılaşır
çekleşir. Ayrıca kaliteli uyku, başka bir deyişle dinlenme ve bu farklılaşma rüyaları doğurur. Burdach (1838) rüya
ile ilgili süre bu evre ile ilişkilidir. Hızlı göz hareketleriy- açıklamalarına yeni bir yorum katarak rüyaları zihnin bi-
le karakterize REM evresine paradoksal uyku da denir. reyselliğin gücüyle kısıtlanamayan, kendinin bilincinde
REM evresinde limbik sistem dışındaki beyin bölgeleri olmakla kesintiye uğramayan, kendini yöneten ve duyu
deaktivitedir. Aktiviteye devam eden bu bölge özellikle merkezlerinin özgürce çalıştığı, canlı bir doğal etkinlik
amigdala, duygusal işlemleme sürecinde önemli rol oy- olarak açıklar. Bu sayede zihin gücünü özgürce kullana-
nar (Wilkenson, 2006). Anımsanan rüyaların bu evrede rak kendini tazeler uyanıklık hali için güç toplar. Zama-
görüldüğü bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı psikoloji nın iyileştirici etkisi de kısmen buna dayanır (akt. Freud,
biliminde rüya çalışmalarının yerine değinmek, başka 1899/1996). Özetle rüyalara dair açıklamaların bugüne
bir deyişle tarihçesi, malzemesi ve yöntemi hakkında geliş hikayesinin uyku sırasında zihin etkinliği tartışma-
bilgi vermektir. ları ile başladığı ve adım adım genişletildiği söylenebilir.
Rüya, uykunun genel ve karakteristik özelliklerin- Nörofizyolojik bağlantılarla açıklanmaya çalışılan
den biri olup, REM evreleriyle yakından ilişkili bulunan, rüyalar ilk olarak Freud (1899/1996) tarafından psiko-
görsel, işitsel ve duygusal yaşantılar olarak tanımlana- lojik temele oturtulmuştur. Freud (1899/1996) rüyaları
bilir. Rüyaların uyku döngüsünde REM evreleri ile ya- bilinçaltına giden asil yol (via rega) olarak tanımlar.
kından ilişkili olduğundan söz edilse de, yapılan araş- Başka bir deyişle Freud’a (1899/1996) göre rüyalar gi-
tırmalar nREM evrelerinde de rüya görüldüğünü ancak zil arzu ve güdülerin bilinçdışı süreçte kabul edilebilir
REM evrelerine kıyasla daha az anımsandığına vurgu açık içeriklere dönüştürülme sürecidir. Söz konusu süreç
yapmaktadır (Baylor, George, Cavallero ve Corrodo, arzu ve güdülerin simgeleştirme yoluyla sansürlenerek
2001; Foulkes ve Schmidt, 1983; Stickgold, Pace-Schott kabul edilebilir içeriklere dönüştürülmesidir (Geçtan,
ve Hobson, 1994). 2005). Rüyaların içeriğini günlük yaşamdan kalıntıları
Rüya yaşantılarına ilişkin ilk bilimsel açıklamalar temsil eden sansürlenmemiş açık (manifest) içerik ve
uykunun fizyolojik temelleri ile ilişkilendirilerek yapıl- simgeleştirme yoluyla sansürlenmiş gizil (latent) içerik
mıştır. Rüyaların psikolojik tarihi gözden geçirilirken oluşturur. Freud rüyaların, rüya işlemleri sonucu ortaya
söz konusu açıklamalardan da söz edilmiştir. çıktığını savunur. Bu işlemlerden ilki simgeleştirmedir
ve bu mekanizma beden bölgeleri, işlevleri ya da bas-
Rüyaların Psikolojik Tarihi tırılan düşüncelerin doğrudan değil kabul edilebilir
Rüyalara dair ilk açıklamaların bilimsel temel- simgeler yoluyla ortaya çıkışını temsil eder. Bir diğer
lerden uzak büyücülük yaşantıları ya da geleceğe dair rüya işlemi yoğunlaştırmadır ve bilinçaltındaki birçok
Psikolojide Rüya Çalışmaları 17

düşünce ve dürtünün rüyalarda tek bir simge ile ortaya Özetle rüyalara ilişkin açıklamalar Freud öncesi ve
çıkması, başka bir deyişle bir rüya içeriğinin birden faz- Freud sonrası olarak ayrılabilir. Freud öncesi açıklama-
la çağrışıma işaret ediyor olmasıdır. Üçüncü rüya işle- lar mistik, spekülasyonlara dayalı ya da nörofizyolojik
mi yer değiştirmedir ve bu mekanizmayla ruhsal enerji temelli açıklamalar iken Freud ile birlikte psikolojik
rüyanın gizil içeriğinden açık içeriğine, yani simgelere işlevleri olan bir olgu olarak ele alınmaya başlanmıştır.
aktarılır. Bunula birlikte açık içeriğe dönüşen dürtülerin
amacı değişmez. Son rüya işlemi ise yansıtmadır ve bu Rüyaların İşlevleri
işlemle kişi kendi istek, dürtü, duygu ve düşüncelerini Rüyaların psikolojik işlevleri ile ilgili çeşitli gö-
rüyalarında başka kişi ya da simgelerden kendisine yö- rüşlerden söz edilmektedir. Freud’a (1899/1996) göre
neltiliyormuş gibi görür (Freud 1899/1996). rüyalar gizil istek ve güdülerin bilinçdışı süreçte kabul
Freud ile başlayan psikolojik açıklamalar öğrenci- edilebilir açık içeriklere dönüştürülmesiyle enerji boşa-
leri Jung, Lacan ve Boss’un yaptıkları değişiklik ve ek- lımı sağlar ve telafi edici işlev taşır. Jung Freud’un telafi
lemeler ile devam eder. Jung’un rüya kuramı Freud’un edici görüşüne karşı çıkarak rüyaların sadece telafi edici
rüya yorumuna benzemekle birlikte kişisel bilinçdışı, işlev taşımadığını, aynı zamanda uyanık yaşantılardaki
kollektif bilinçdışı ve arketipler kavramlarını ekleye- psikolojik hali tamamlayıcı işlevi olduğunu da savunur
rek farklı bir bakış açısı içerir (Caperton, 2012; Geçtan, (Caperton, 2012; Craig ve Walsh, 1993; Geçtan, 2005;).
2005). Jung kişisel bilinçdışı kavramıyla egoya komşu Rüyaların işlevlerine atıfta bulunan bir başka görüş “Sü-
bir zihin düzeyi tarif eder ve burada bilince ulaşmamış reklilik Hipotezi”dir (Continuity Hypothesis) (Domhoff,
ya da bilince ulaştıktan sonra çatışma yarattığı için bastı- 1996). Bu hipoteze göre rüya içeriği kişinin günlük ruh-
rılmış kişisel yaşantılar bulunur. Depolanan bu yaşantılar sal iyilik hali, duygu durumu ve düşünce içeriği ile para-
rüyalarda ortaya çıkar. Kollektif bilinçdışı ise evrimsel leldir ve sürdürücü işlev taşır (Domhoff, 1996; Peasant
bir zihin düzeyini temsil eder. Başka bir deyişle Jung, ve Zadra, 2006). İçsel ve dışsal uyarıcıların aşırı yüklen-
zihinde kişisel deneyimlere dayanmayan, nesilden nesile mesini engelleyen bir filtre görevi görür ve işlenecek bil-
aktarılan ve insanlık evrimini içeren psişik bir birikim giyi öncelik sırasına koyan ve ayıklayan seçici bir süz-
deposu olduğunu iddia eder. Kollektif bilinçdışı rüyalara geç görevi görür (Wegner, 1996). Ayrıca rüyaların duygu
arketipler aracılığıyla dahil olur, başka bir deyişle arke- düzenleme ile ilişkili olduğundan söz edilmektedir. Bu
tipler kollektif bilinçdışının içeriğini temsil eder. Arketip işlev REM evresinde duygusal işlemleme sürecinde
kavramı Jung’un rüya kuramıyla en ilişkili kavramıdır önemli rol oynayan amigdalanın diğer beyin bölgeleri-
ve doğum, ölüm, çocuk, ağaç, kahraman vb. evrensel nin aksine aktiviteye devam etmesi ile açıklanmaktadır
prototipleri içerir. Arketipler rüyalarda simgeler aracılı- (Wilkenson, 2006). Rüyaların işlevleri ile ilgili son ola-
ğıyla anlam bulurlar. Rüyaların yorumu simgelerin hangi rak bilinç ile bilinçdışı ve uyku ile uyanıklık arasında
arketipe işaret ettiği ile ilgilidir. Jung’un rüya kuramının bariyer görevi görerek psikoza ve bazı psikopatolojilere
kuşkusuz en marjinal tarafı, anlamlandırma becerisine karşı koruyucu işlevinden de söz edilmektedir (Grostste-
sahip olmadığı için kişiye anlamsız gelen ancak anlam- in, 2009).
landırılabilse gelecekten haber verdiğini düşündüğü
kehanet rüyalarının varlığıdır (Caperton, 2012; Geçtan, Rüyaların Psikopatolojilerle İlişkisi
2005). Rüyalar ile psikopatolojiler arasındaki ilişkileri in-
Freud’un bir diğer öğrencisi Lacan da Freud’un celeyen çalışmalar üç soru etrafında özetlenebilir. İlk soru
rüya kuramına benzer açıklamalar getirmekle birlikte etiyolojiyi hedef alır ve “Bir rüya ne zaman bir psikopa-
rüyadaki her figürün rüya sahibinin ego özdeşimleri (ego tolojinin başlangıcını ya da sonlandığını temsil eder?”
identifications) olduğuna vurgu yapar. Rüya yorumun- sorusudur. Freud’a (1899/1996) göre psikopatoloji ilk
da anahtarın bu özdeşimleri açığa çıkarmak, ne oldukla- kez rüyalarda ortaya çıkar ve rüyalardan keşfedilebilir.
rını tanımlamak ve hangi bilinçdışı arzulara hizmet etti- Özellikle sanrılı patalojilerin ilk patlak verişi sıklıkla
ğini açıkça ifade etmek olduğunu savunur (Kovacevic, dehşet verici bir rüyadan köken alır ve baskın sanrısal
2013). düşünce bu rüyayla bağlantılıdır (Freud, 1899/1996;
Boss psikanalitik temelli rüya yaklaşımlarına varo- Groststein, 2009). Bazı yeni dönem araştırmacılar da
luşsal-fenomenolojik bir bakış açısıyla yaklaşır. Bu yak- rüyaların psikopatolojilerin tanı ve tedavi sürecinde
laşıma göre rüya içeriğini bilinçdışı değil bilinç oluşturur kullanılabileceğini ileri sürmektedir (Genç, Koçak, Çe-
ve temelinde varoluşsal endişeler yatar. Şimdi ve burada likel ve Başol, 2013; Hebbrecht 2007). Diğer sorular
temellidir ancak söz konusu endişeler ya yok sayılır ya “Psikopatolojiler ile rüya yaşantıları nasıl değişir?” ve
da farkına varılmaz. Bu yaklaşıma göre rüyaların içeriği “Rüyalar ile psikopatolojiler arasında içerik bağlantıları
bilindışından yayılmaz, dünyada var oluşun ileri modla- var mıdır?” sorularıdır. Öte yandan psikopatolojisi olan
rını sunan fenomenolojik bir çerçevesi vardır (Caperton, bireylerin rüya temaları, rüya geri çağırma/hatırlama
2012; Craig ve Walsh, 1993). (dream recall) frekansları ve detaylandırma düzeyinin
18 Türk Psikoloji Yazıları

sağlıklı bireylere göre farklılaştığı da bilinmektedir (Ar- olduğu düşünülmektedir. Freud’a (1899/1996) göre para,
mitage, Rochlen, Fitch, Trivedi ve Rush, 1995; Beck ve pencere, şapka ve çiğnemek gibi içerikler evrenseldir ve
Ward, 1961; Cartwright, 1991; Dudek-Soffer, Shalev, sırasıyla dışkı, kadın cinsel organı, erkek cinsel organı
Shiber, ve Shahar, 2011; Gackenbach, Sample, Mandel ve cinsel birleşmenin rüyalardaki evrensel temsilleridir.
ve Tomashewsky, 2011; Genç, Koçak, Çelikel ve Başol, Benzer şekilde yüksek bir yerden düşme neredeyse her-
2013; Hadjez, Stein, Gabbay, Brucker, Meged, Barak, kesin deneyimlediği evrensel bir rüya içeriğiyken yoğun
Elizur, Weizman ve Rotenberg, 2003; Hill, Gelso, Gers- korku içeren yüksek bir yerden düşme rüyalarının şid-
tenblith, Chui, Pudasaini, Burgerd, Baumann ve Huang, detli nevroz ve stres ile mutluluk içeren uçma rüyala-
2013; Hinton, Field, Nickerson, Braynt ve Simon, 2013; rının ise düşük nevroz puanları ilişkili olduğundan söz
Khodarahimi, 2009; King ve Decicco, 2007; Schredl ve edilmektedir (Dudek-Soffer ve ark., 2011).
Hildegard, 2001; Kron ve Brosh, 2003). Rüyaların içerikleri ya da temaları kişinin uyanık
Rüyalar ile psikopatolojiler arasındaki ilişkiler yaşantılarından kesitler sunuyor olsa da, yaşanılan so-
bağlamında ele alınabilecek bir diğer konu iki olgu ara- runların ya da başa çıkmaya çalışılan duygu durumunun
sındaki benzerliklerdir. Hatta psikolojide rüya vurgu- ipuçlarını içerir. Mesela kabuslar, tekrar eden rüyalar
sunun Freud’un (1899/1996) söz konusu benzerliklere gibi olumsuz ve tehdit edici rüyaların düşük psikolojik
dikkat çekmesi ile başladığı söylenebilir. Freud (1899/ iyilik hali, nevroz, kaygı, depresyon, genel psikopatoloji
1996) özellikle bazı psikopatolojilerin (kişilik bölün- ve stres ile ilişkili olduğundan söz edilmektedir (Dudek-
mesi, psikoz, paranoya vb.) periyodik olarak tekrarla- Soffer ve ark., 2011). Ayrıca farklı bağlanma biçimlerine
nan ve normal bir durum olan rüya sürecinin şiddetlen- sahip bireylerin rüya temalarının da farklılaştığından söz
mesi olarak kabul edilebileceğini belirterek, iki olgu edilmektedir. Kaçınmacı bağlanan bireylerin rüyalarında
arasındaki benzerliğe vurgu yapmaktadır. Freud kaçınmacı istek ve diğerleri ile ilgili olumsuz temsiller
(1899/1996) ve psikanalistlere göre rüyalar ve psiko- öne çıkarken, kaygılı bağlanan bireylerin rüyalarında
patolojilerin her ikisi de “arzuların doyurulması” teme- kişilerarası yakınlık isteği, kendine yönelik olumsuz
linde şekillenir. Her ikisinde de eksantrik düşünce dizi- temsiller ve diğerleri ile ilgili karışık temsillerin (hem
leri, düşünce uçuşları ve yargılama zayıflığının olduğu olumlu hem olumsuz) öne çıktığından söz edilmektedir
söylenebilir ve her ikisinde de zaman duygusunu yitimi (Hill ve ark., 2013).
olası bir durumdur. Sözü edilen benzerliklere ek olarak Rüya içeriğinin nelerden etkilendiğinin yanı sıra
Radestock (1879) özellikle varsanı ve yanılsamalar ile nasıl etkilendiğini inceleyen, bir başka deyişle rüya
rüya sürecinin malzemesi arasındaki benzerliklere dik- içeriğinin işlemleme süreci ile ilgilenen çalışmalar da
kat çeker: Her ikisinde de çoğunlukla görme ve işitme bulunmaktadır (Kookoolis, Pace-Schott ve McNamara,
duyuları baskınken, koku ve tat duyuları arka plandandır 2010; Wegner, Ansfield ve Pilloff 1998; Wegner, Wenz-
(akt. Freud,1899/1996). laff ve Kozak, 2004). Bu bağlamda rüya içeriğinin bas-
Rüyalar ve psikopatolojiler arasındaki ilişkileri in- tırılan düşüncelerden etkilendiğine vurgu yapan “İronik
celeyen çalışmalar gözden geçirildiğinde daha çok dep- Kontrol Teorisi (İronic Control Theory)”den de söz edi-
resyon (Armitage ve ark, 1995; Barret ve Loeffler, 1992; lebilir. İronik kontrol teorisine göre düşüncelerin bastı-
Beck ve Ward, 1961; Cartwright,1991; Dudek-Soffer ve rılması, bastırılmış düşünce içeriğinin rüyalarda ortaya
ark., 2011; Kron ve Brosh, 2003) bağlantılı çalışmalara çıkma olasılığını arttırır (Braynt, 2011; Kröner, Gosch,
rastlanmış olsa da diğer psikopatolojilerin de rüya bağ- Hansen, Borowik, Schredl ve Steil, 2013; Wegner ve
lamında incelendiği çalışmalar bulunmaktadır (Gacken- ark., 1998). Wegner ve arkadaşlarına (1998) göre iro-
bach ve ark., 2011; Hadjez ve ark., 2003; Hinton ve ark., nik kontrol sürecinde iki mekanizma rol oynar: birincisi
2013; Khodarahimi, 2009). konsantrasyondaki sapmaları engellemekten sorumlu
Özetle, rüyalar ile psikopatolojiler arasında görgül bilinçli yönetici mekanizma, diğeri ise istenmeyen dü-
çalışma bulguları ile desteklenen kesin bağlantılara ula- şüncelere yönetici mekanizmanın ihtiyacı olup olmadı-
şılamamış olmakla birlikte rüya temaları, geri çağırma ğını belirleyen ve kontrol eden bilinçdışı izleme meka-
frekansı ve detaylandırma düzeyi açısından benzerlik ve nizması. Birinci (yönetici) mekanizma yüksek bilişsel
farklılıklardan söz edilmektedir. Söz konusu bulgulara kapasiteye ihtiyaç duyar. Kapasitenin düştüğü durum-
ilişkin araştırmalar ilgili alt başlıklar altında ayrıntılan- larda (mesela uyku halinde) yönetici süreç süzgeci iyi
dırılmıştır. çalışmaz ve istenmeyen düşüncelerin ulaşımı kolaylaşır
çünkü yönetici süreç zayıflarken, bilinçdışı izleme süre-
Rüyaların İçeriği / Temaları ci tam kapasite çalışır. Söz konusu etkiyi inceleyen bir
Rüya içeriği rüya görüntüleri olarak da anılırken, deneysel çalışmada yatmadan önce istenmeyen düşünce
rüya temaları rüyalarda ortaya çıkan karakteristik içe- veya kişileri düşünmemeye çalışan (bastıran), düşünce-
riklerdir (Beck ve Ward, 1961). Rüyalarda evrensel içe- lerini serbest bırakan ve sadece istenmeyen kişi ya da
rikler olduğu kabul görse de rüya içeriğinin bireye özgü düşünceleri düşünmesi istenen bireylerin rüya içerikleri
Psikolojide Rüya Çalışmaları 19

karşılaştırılmıştır (Wegner ve ark., 2004). Deney sonuç- rüya temaları ve hamilelik sonrası depresyon puanlarının
ları istenmeyen düşünceleri bastıran grubun rüyalarında incelendiği benzer temalı bir başka çalışmada hamilelik
bastırılan düşünce içeriğinin diğer gruplara göre daha sonrası depresyon geçirme riski olan hamilelerin, ha-
fazla ortaya çıktığına işaret etmektedir ve araştırmacılar milelik döneminde normal gruba göre daha fazla nahoş
bu geri dönüş sürecini “Rüya Geri Tepme Etkisi- Dream ve endişe temalı rüyalar gördüğünden söz edilmektedir
Rebound Effect” olarak adlandırmıştır (Wegner ve ark., (Kron ve Brosh, 2003).
2004). Benzer şekilde insomnia hastalarının uyuyamama Soykırımda en az bir yakınını kaybetmiş mülte-
endişelerini bastırmaya çalıştıkça daha çok insomnia ile ciler ile karmaşık yas rüya temalarının araştırıldığı bir
bağlantılı rüya, sigarayı bırakmaya çalışan bireylerin de çalışmada travma anı (şahit olunan ya da anlatılan), kay-
sigara bağlantılı rüyaları daha çok gördüklerinden söz bedilen yakınların ziyareti ve kaybedilen yakınlara ait
edilmektedir (Wegner ve ark., 2004). Rüya içeriğinin nostaljik anı temalarının ortak rüya temaları olduğundan
işlem süreci ve süresini inceleyen bir başka çalışmada söz edilmektedir (Hinton ve ark., 2013). Karmaşık yas
uyanık yaşantılardan duygu, eylem, karakter, olay, obje, rüya temalarının incelendiği bir başka çalışmaya göre
ortam ve tema kalıntılarının rüyalara yansıma süresi ise özellikle aile üyesi kayıplarından sonra gelişen kar-
araştırılmıştır (Kookoolis ve ark., 2010). Söz konusu maşık yas geliştiren bireylerin normal gruba göre daha
çalışmaya göre rüyalara en geç yansıyan element ya da çok ailesel ve daha az sosyal etkileşim temalı rüyalar
uyanık yaşam kalıntısının, duygusal olarak kayda değer görmektedirler (Germain, Shear, Walsh, Buysse, Monk,
günlük yaşantılar olduğu görülmektedir ve kayda değer Reynolds III, Frank ve Silowash, 2013).
duygusal kalıntıların ortalama 5-7 gün gecikmeli olarak Travma sonrası stres bozukluğu tanısı almış 40
rüyalara yansıdığı belirtilmektedir (Kookoolis ve ark., Avusturalyalı gazinin travma sonrası rüya içerik ve te-
2010). Bu gecikme “Rüya Gecikme Etkisi- Dream Lag malarının incelendiği bir çalışmada travma ile ilişkili
Effect” olarak adlandırılmaktadır (Nielsen ve Powell, içeriğe göre üç travma sonrası rüya tipi tanımlandığı
1989). Nielsen ve Powell (1989) sözü edilen gecikme görülmektedir: Birebir travma sahnelerini içeren tekrar
sürecini şu şekilde açıklamaktadır: Hipokampüs önceki rüyaları, travma sahnelerini hiç içermeyen tekrar olma-
günün yaşantılarını alır, uzun süreli bellekte sağlamlaştı- yan rüyalar ve travma sahnelerinden izler taşıyan ama
rılacak olanları ayıklar ve bunları neokorteks üzerinden bağımsız ögeler de barındıran karışık rüyalar. Bu üç riya
daimi depoya transfer eder. Bu transfer süreci yaklaşık 1 tipi için de baskın duygusal temanın korku ve öfke oldu-
haftada tamamlanır ve rüya yaşantıları da bu işlemleme ğundan söz eden çalışma, travma sonrası rüyalarda bas-
sürecinin bir parçasıdır. kın içeriklerin; tekrar rüyalarında ağır yaralanmış vücut,
Rüya temalarının psikopatolojilere göre farklılaş- ölü askerler ve savaş sahneleri, tekrar olmayan rüyalarda
tığını bildiren çalışmalar da bulunmaktadır (Armitage tekrar savaşa çağrılma, uzman olmadıkları alanlarda hiz-
ve ark., 1995; Beck ve Ward 1961; Cartwright, 1991; met etmelerinin istenmesi ve etkisiz eylemlerde bulun-
Gackenbach ve ark., 2011; Hadjez ve ark., 2003; Hin- ma gibi içerikler olduğu belirtilirken, karışık rüyalarda
ton ve ark., 2013; Khodarahimi, 2009; Kron ve Brosh, ise baskın içeriğin savaş anında kendini riske atan dav-
2003). Depresif bireylerin rüya temalarının incelendiği ranışlar olduğundan söz etmektedir. Bununla birlikte, üç
çalışmalarda antidepresan tedavileri ile depresif birey- travma sonrası rüya tipinin de travma anı ile aynı duygu-
lerin rüyalarının duygusal içeriğinin de değiştiği belir- sal tepki ve temaları içerdiğine vurgu yapılmaktadır. Bir
tilmektedir (Armitage ve ark., 1995). Boşanma sonrası başka deyişle TSSB olan bireylerin travma sonrası rüya-
depresyon tanısı almış bireylerin rüya içeriği ve iyileşme larının, travma sahneleri ile ilişkili olmasından bağımsız
sürecinin incelendiği bir çalışmada, depresif dönemler- olarak travma olayının yaşandığı an hissedilen duygu ve
de depresyonu tetikleyen stres olayları(boşanma süreci) tepkileri içerdiğinden söz edilmektedir (Phelps, Forbes,
ya da boşanılan eş ile ilgili daha sık rüya gören depre- Hopwood ve Creamer, 2011). İlgili bir başka çalışmada
sif bireylerin periyodik aralıklarla alınan depresyon ve travma sonrası stres bozukluğuna müdahale yöntemle-
uyum puanlarının, söz konusu içerikte daha az rüya gö- rinden biri olan bireyin maruz bırakma ile travma anını
ren depresif bireylere göre daha hızlı iyileşmeye işaret tekrar deneyimlemesi ve travmatik yaşantıya ilişkin tek-
ettiği gözlenmiştir (Cartwright, 1991). Başka bir deyişle rarlayan rüyalar ile tekrar deneyimlemesi iyileştiricilik
depresif dönemlerde depresyonu tetikleyen stres olayla- açısından karşılaştırılmıştır. Sözü edilen derleme çalış-
rı ile ilgili rüya içeriğinin iyileşme sürecini hızlandırı- masında travmatik olayı izleyen rüyaların bir maruz bı-
cı işlev taşıdığı söylenebilir. İlgili başka bir çalışma ise rakma işlevi taşımadığından ve travma sonrası rüyaların,
ağır depresif grubun rüya temalarının depresif olmayan maruz bırakmanın aksine iyileştirici değil rahatsızlığı
gruba göre hayal kırıklığı, yaralanma ya da reddedilme alevlendirici işlevi olduğundan söz edilmektedir. Her
gibi daha acı verici deneyimler içerdiğine, kendilik imajı iki yaşantı da travma anına ilişkin tepkileri yeniden ya-
ile ilgili olumsuz temsillerin yoğunlukta olduğuna işa- şatma işlevine sahip olsa da, travma sonrası rüyalarının
ret etmektedir (Beck ve Ward, 1961). Hamilelik öncesi travma olayına ilişkin içeriğe alışma için yeterli sürede
20 Türk Psikoloji Yazıları

gerçekleşmediği için iyileştirici olmadığı belirtilmekte- tezi; uyandıktan sonra yaşanan her anın rüya geri çağırı-
dir (Rothbaum ve Mellman, 2001). mında geriye doğru ketleme etkisi yaptığına ve uyandık-
Kaygı bozukluğu olan bireylerde ortak rüya te- tan sonra ne kadar çok zaman geçerse, rüya geri çağırma
malarının araştırıldığı çalışmalarda obsesif kompulsif performansının o kadar düştüğüne vurgu yapar (Cohen
bireylerin rüyalarında sıklıkla kompulsyon temalı içe- ve Wolfe, 1973). Başka bir deyişle, bu hipoteze göre bir
riklere (Gackenbach ve ark., 2011), sosyal fobi tanılı rüyadan uyanıldığında rüya hala kısa süreli bellekte yer
bireylerin rüyalarında daha çok erken dönem çocukluk alır ve ulaşması kolaydır ancak rüyadan uyanılmamışsa
travma, psikososyal işlev bozukluğu ve etkili olmayan kısa süreli bellekte rüya üstüne rüya eklenecek ve birbir-
başa çıkma anıları temalı içeriklere (Khodarahimi, 2009) lerinin yerini alacaktır. Böylece geri çağırma gerçekle-
vurgu yapılmaktadır. şemeyecektir (Cohen ve Wolfe, 1973). Schonbar (1965)
Şizofreni tanılı bireylerin rüya temalarında ise şi- ise yaşam tarzı hipoteziyle, yaşam tarzı ve kişilik özel-
zofreni olmayan bireylerin rüya temalarına göre daha liklerinin rüya geri çağırma düzeyi ile yakından ilişkili
basit, daha ayrıntısız, duygusal öğelerden yoksun, diğer olduğunu belirtmektedir. Mesela A tipi kişilik özelliği
insanlardan çok kendini içeren, garip, olumsuz, saldır- taşıyan bireylerin B tipi özellikleri taşıyanlara göre rüya
gan ve düşmanca içeriklerin gözlendiği belirtilmektedir geri çağırmada daha başarılı olduğu ancak detaylandır-
(Hadjez ve ark., 2003; Schredl, 2011). mada B tipi özellikleri taşıyan bireylerin daha başarılı
Özetle, rüya içeriğini konu alan araştırmaların olduğundan söz edilmektedir (Wolcott ve Strapp, 2002).
iki alt başlık altında toplandığı söylenebilir. Birinci alt Wolcott ve Strapp (2002) bu durumu zamanlarını acele-
başlığı rüya içeriklerinin işlemleme sürecini inceleyen ci ve başarı odaklı düzenleyen A tipi bireylerin uyanır
araştırmalar oluştururken, diğer alt başlıkta psikopatolo- uyanmaz günün getireceklerine dair düşüncelerle meş-
jilere göre ortak rüya içeriklerini incelemeyi amaçlayan gul olan zihinlerinin rüya detaylarını ketliyor olabile-
çalışmalar yer alabilir. Psikolojide rüya çalışmalarının ceği şeklinde yorumlamaktadır. Yaşam tarzı hipoteziyle
ilgilendiği bir diğer konu da rüya bellek ilişkisi, bir diğer uyumlu bir diğer bulgu da içedönük, yaratıcı, bağımsız
deyişle rüya geri çağırmadır. ve farklı düşünme becerilerine sahip bireylerin bu özel-
likleri taşımayan bireylere göre rüya çağırmada daha ba-
Rüyaların Hatırlanmasına Yönelik Geri Çağırma şarılı olduğudur (Wolcott ve Strapp, 2002).
Çalışmaları Rüya geri çağırma çalışmalarının iki bileşen üze-
Rüya geri çağırma (dream recall) olarak adlan- rinden yürütüldüğü görülmektedir. Birincisi; hatırlanan
dırılan süreç rüyaların bellek süreci ya da hatırlanması rüya sayısına işaret eden rüya frekansı, diğeri hatırlanan
olarak açıklanabilir. Rüyaların hatırlanmasına yönelik rüyaların ayrıntı düzeyine işaret eden rüya detayıdır.
geri çağırma araştırmaları gözden geçirildiğinde REM Araştırmalar bireylerin rüya geri çağırma frekansları-
uykusu esnasında uyandırılan bireylerin rüya geri çağır- nın yüksek olabilmesine karşın detaylandırmada sıkıntı
mada daha başarılı olduklarına ve rüya geri çağırmada yaşayabileceklerine vurgu yapmaktadırlar (Armitage ve
güçlük çeken bireylerin bile REM esnasında uyandırıl- ark., 1995; Wolcott ve Strapp, 2002). Diğer yandan, çe-
dıklarında rüyalarını hatırlayabildiklerine işaret etmek- şitli açılardan karşılaştırılmak istenen gruplar arasında
tedir (Aserinsky ve Kleitmen, 1953). Bu bağlamda temel frekans ya da detaylandırma düzeylerinden biri açısından
sorunun “Her birey REM uykusunda rüya görmesine fark olabilirken, diğeri açısından fark gözlenmeyebilece-
rağmen neden bazıları geri çağırabiliyorken bazıları geri ği belirtilmektedir (Hill ve ark., 2013; Wolcott ve Strapp,
çağırmada sıkıntı yaşıyor?” olduğu söylenebilir. Freud 2002). Mesela kadınların kaygı, korku, engellenme gibi
(1899/1996) bu soruyu rüyaların gizil arzu ve güdülerin temaların hakim olduğu duygusal açıdan rahatsız edici
bilinçdışı süreçte kabul edilebilir açık içeriklere dönüş- rüyaları erkeklerden daha sık gördüğü ancak detaylan-
türülme süreci olduğunu, rüya hatırlamada güçlük yaşa- dırma açısından bir fark olmadığına dair araştırma bul-
nıyorsa, bu durumun rüyaların bastırılmasının bir sonucu guları yer almaktadır (Armitage ve ark., 1995; Wolcott
olduğu şeklinde cevaplar. Yeni dönem kuramcılar ise bu ve Strapp, 2002). Yazarlar bu farklılığı kadınların rüya
soruyu engelleme hipotezi, bellek işlevlerinde eksiklik görme sıklığının ya da geri çağırma frekansının erkek-
ve yaşam tarzı hipotezi ile açıklamaya çalışmaktadırlar lere göre daha yüksek olması ile açıklamaktadır. Başka
(Wolcott ve Strapp, 2002; Schonbar, 1965; Goodenough, bir deyişle erkeklere göre daha fazla rüya deneyimlediği
1991). Goodenough’a (1991) göre rüyaları hatırlamada gözlenen kadınların, rahatsız edici rüya görme sıklığı
güçlük, bireyin genel geri çağırma becerilerindeki eksik- da paralel olarak artmaktadır (Levin, 1994). Bu bulgu-
lik ya da bozulmanın bir sonucudur. Depresif bireylerin ya dair bir başka açıklama ise Cohen ve MacNeilage’ın
bellek işlevlerinde zayıflama olduğu bilinmektedir ve bu (1974) duygusal açıdan rahatsız edici rüyaların hatırlan-
zayıflıkla paralel olarak depresif olmayanlara göre rüya- ma sıklığının daha yüksek olduğuna vurgu yapan “Dik-
ları detaylandırmakta daha başarısız olduklarından söz kat çekme hipotezi” (salience hypothesis) ile yapılabilir.
edilmektedir (Barret ve Loeffler, 1992). Engelleme hipo- Rüya detaylandırma, rüyaların yorumlanması yo-
Psikolojide Rüya Çalışmaları 21

luyla psikoterapilerde kullanımı için büyük önem taşır. işaret ettiği ve bu ‘diğeri’nin bir aile üyesi, bir arkadaş ya
Bir sonraki alt başlıkta rüya detaylarının nasıl yorumlan- da terapist olabileceği de unutulmamalıdır. Söz konusu
dığına dair araştırma ve yazın bulgularına yer verilmiştir. ipuçları ve rüyaların yorumu özellikle analitik psikotera-
pilerde sıklıkla yararlanılan bir yöntemdir.
Rüyaların Yorumlanması
Freud (1899/1996) rüyaların yorumlanmasında iki Psikoterapilerde Rüya Çalışmaları
temel yöntem olduğundan söz eder: (1) Rüya içeriğini Psikoterapilerde rüya çalışmaları terapistle danışa-
bazı yönlerden benzer ve daha anlamlı olan bir başka nın, danışanın rüyalarını birlikte yorumlama ve değer-
içeriğe yerleştirmeye çalışan “Simgesel Yorumlama” lendirme çalışmalarını içeren bir psikoterapi yöntemi
(2) Rüyalardaki her içerik ya da temayı kişinin biricik olarak ele alınabilir. Psikoterapilerde rüya çalışmaları-
özellikleri (kişilik özellikleri, kişisel yaşantılar) gibi sa- nın incelendiği çalışmalar gözden geçirildiğinde, rüya
bit bir anahtara göre bilinen anlamı olan başka bir işa- çalışmalarının psikoterapilere katkısının danışanın rüya
rete çevirmeye çalışan “Şifre Çözme”. Halliday (2010) tutumlarına (rüyalara ilgi, rüya günlüğü tutma, rüyaları
rüya şifrelerini basitten karmaşığa doğru; basit direk ve başkalarıyla paylaşma vb.), danışanın rahatsız edici rüya
güdüler, direk şifre ya da tabirler, biçimsel (morfolojik) görme sıklığına ve psikoterapistin benimsediği psikote-
denklik, bağlantı kurma ve öykü/ temel çatışmalar (trav- rapi yaklaşımına göre değiştiği söylenebilir (Crook ve
malar) olarak özetlemiştir. Rüyalarda içerik, basit ve Hill, 2003; Eudell-Simmons ve Hilsenroth, 2007; Hill ve
dürek güdülere göre şekillenebilir, açlık, cinsellik gibi ark., 2013; Schredl, 2010). Hill ve arkadaşlarının (2013)
basit güdüler rüyalarda direkt ortaya çıkabilir ve olduğu psikoterapide rüya çalışmalarının özelliklerini incelediği
gibi yorumlanır. Direk şifre veya tabirler daha önce sözü araştırmaya göre danışanların sadece %15’inin terapi se-
edilen evrensel rüya içeriklerine atıfta bulunur ve evren- anslarına rüya getirdiği, terapistlerin rüyalarını inceleme
sel yorumları vardır. Rüya yorumunda biçimsel denklik konusunda cesaretlendirmeleri arttıkça danışanların se-
yaklaşımını Halliday (2010) bir köprüyü geçerek adaya anslara rüya getirme oranının arttığı, terapistlerin sorun
ulaşma isteğine karşılık adanın çok uzak olması ve gide- yaratan ve tekrarlayan rüya ya da kabuslar söz konusu
cek çok yol olduğu hissinin verdiği rahatsızlık içerikli olduğunda ya da TSSB varlığında danışanın rüyalarıyla
rüya örneği ile açıklar. Biçimsel denklik yaklaşımına ilgilendiği ve psikanalistlerin yarısına yakınının seans-
göre bu rüya, rüya sahibinin bir yere, bir şeye ya da bir larda rüya çalıştığı ve sürecin yaklaşık %5’ini rüya çalış-
kişiye ulaşma isteğine karşılık yolun belli bir kısmına malarının oluşturduğu belirtilmektedir.
ulaşabiliyor olması olarak yorumlanır. Söz konusu rüya Gözden geçirilen psikoterapide rüya çalışmaları
birçok yaşam olayı ya da psikolojik durumu sembolize araştırmalarının dört soru çerçevesinde ele alındığı söy-
ediyor olabilir ve biçimsel denklik yaklaşımı için kilit lenebilir: “Danışanlar neden rüya çalışmak istiyor ya da
soru “Hayatınızda buna benzer ne var”dır. Bu bağlam- istemiyor?”, “Terapide neden rüya çalışılmalı?”, “Rüya
da rüya içeriği yaşanmış bir olay üzerinden de yapısını çalışmaları teröpatik sürece nasıl katkıda bulunur?” ve
oluşturabilir, başka bir deyişle rüyada görülen yaşanmış “Terapide rüya nasıl çalışılır?”.
bir olay teması şekil itibariyle benzeşen başka bir yaşam “Danışanlar neden rüya çalışmak istiyor ya da is-
olayı ya da psikolojik durumu temsil ediyor olabilir. temiyor?” sorusunun yanıtını arayan Hill ve arkadaşları
Bir diğer şifre çözme yaklaşımı olan bağlantı kurma ile (2013) danışanların seanslarda rüya çalışma isteklerini
rüya yorumlanırken rüyanın hikayesi bir bütün halinde etkileyen özellikleri etki gücüne göre şu şekilde sırala-
yorumlanmaz, rüya bileşenleri arasındaki bağlantılar yo- mıştır: Danışanın rüya anlamına duyduğu merak, rahat-
rumlanır. Öte yandan bileşenler arasındaki bağlantıların sız edici rüya yaşantısının varlığı, seansın spontanlığı,
temsil ettiği bütüncül ya da ortak bir dayanak da söz ko- danışanın rüyalardan bahsetmekten hoşlanıyor olması ve
nusu olabilir. Son şifre çözme yaklaşımı da gizli travma terapistin cesaretlendirmesi. Aynı çalışma diğer konula-
ya da çatışmaların rüyanın anahtarı olabileceği öykü ve rın rüyalardan daha öncelikli olduğunun düşünülmesi ve
temel çatışma yorumudur. rahatsız edici rüya yaşantısının olmaması gibi özellik-
Sözü edilen şifre çözümlerine ek olarak rüyalar ile lerin danışanın seanslarda rüya çalışmak istememesiyle
uyanık yaşantıların paralelliği ya da farklılığının rüya- ilişkili özellikler olduğunu belirtmektedir. Sözü edilen
ların yorumlanmasında kilit ipuçları sağladığından söz özelliklere ek olarak kaygılı bağlanan bireylerin, diğer
edilmektedir. Rüya ve uyanık yaşantıların paralelliğinin bağlanma stillerine sahip bireylere göre rüyaları konuş-
bireyleri derinden etkileyen ya da endişelendiren konula- maya daha isteksiz olduğundan söz edilirken bu duru-
rın temeline götürdüğü, detaylar arasındaki farklılıkların mun kaygılı bağlanan bireylerin rüya çalışırlarsa çok sa-
ise konuların/olayların/sorunların bireysel olarak nasıl vunmasız kalmaktan, terapist tarafından yargılanmaktan
deneyimlendiği ile ilgili bilgi verdiği düşünülmektedir ya da bilmedikleri bir içerikle karşılaştıklarında duygu-
(Jeanicke, 2008). Öte yandan Kovacevic’e (2013) göre larını kontrol edememekten korkuyor olma ihtimalleri
her rüyanın, rüya sahibi için önemli olan bir ‘diğeri’ne ile açıklanmaktadır. Bununla birlikte kaygılı bağlanan
22 Türk Psikoloji Yazıları

bireylerin -rüya çalışırlarsa- rüya çalışmalarından en çok deyişle rüya çalışmasının yöntemidir. Psikoterapide rüya
yarar sağlayan grup olduğu düşünülmektedir. Bu çıkarım çalışmaları kabaca Danışanın rüyasını dinleyerek ve da-
Hill ve arkadaşları (2013) tarafından terapi süreci incele- nışanı sahneleri detaylandırmaya teşvik ve söz konusu
nerek ilgili çalışmanın örneklemini oluşturan 46 danışan detayları yorumlamaktan mümkün olduğunca kaçınarak,
arasında uzman hakemler tarafından rüya çalışmaların- danışanı anlamlandırmaya teşvik ilkeleri çerçevesinde
dan en çok yararlandığına karar verilen ilk 3 danışanın gerçekleştiği söylenebilir (Caperton, 2012; Crook ve
kaygılı bağlanma biçimine sahip olduğu bulgusundan Hill, 2003; Eudell-Simmons ve Hilsenroth, 2007; Hill
yola çıkılarak oluşturulmuştur (Hill ve ark., 2013). ve ark., 2013; Hill ve Knox, 2010; Kovacevic, 2013;
Psikoterapide rüya çalışmaları ile ilgli bir diğer te- Tien, Chen ve Lin, 2009). Bu bağlamda psikoterapiler-
mel soru “Terapide neden rüya çalışılmalı?”dır. Eudell- de kullanılan yapılandırılmış ya da yarı yapılandırılmış
Simmons ve Hilsenroth (2007) ve Hill ve Knox (2010) rüya çalışmaları olarak kabul görmüş Jungian, Gestalt
çalışmalarında terapistlerin seanslarda rüya çalışmala- ve Bilişsel-Deneyimsel (Cognitive-Experiental) Rüya
rına yer vermeleri için dört sebep önermiştir: (1) Rüya Çalışmaları’ndan söz edilecektir.
çalışmaları teröpatik süreci kolaylaştırır çünkü rüyalarını Jungian rüya çalışmaları dört aşamada gerçekle-
anlamaya çalışmak danışanların ilgisini çeker; (2) danı- şir. Birinci aşamada rüya detayları, olay gelişimi, rüya-
şanın farkındalık ve içgörü becerisini geliştirir; (3) danı- yı sonlandıran an soruşturulur. İkinci aşamada rüyanın
şanın rüya içeriği terapiste önemli klinik ve tanısal bilgi bağlamı oluşturulur. Rüyanın bağlamı rüya ile uyanık
sağlayabilir; (4) rüya içeriğindeki değişiklikler, teröpatik yaşantılar arasındaki bağlantılar, olası açıklamalar ve ki-
değişimlerin de bir ölçüsü olabilir. şisel, kültürel, arketipel amplifikasyonları içerir. Üçüncü
Peki rüya çalışmaları teröpatik sürece nasıl katkıda aşamada rüya içerikleri objektif/sübjektif, soruna işaret
bulunur? İlgili çalışmalar gözden geçirildiğinde rüya ça- eden etmeyen ya da karışık, yıkıcı yapıcı olmak üzere
lışmalarının teröpatik sürece katkılarının şu şekilde özet- sınıflandırılır. Son aşamada ise danışanla rüyanın neyi
lenebildiği görülmektedir (Caperton, 2012; Crook ve telafi ediyor olabileceği tartışılır (Caperton, 2012).
Hill, 2003; Eudell-Simmons ve Hilsenroth, 2007; Grost- Bilişsel Deneyimsel rüya çalışmaları inceleme, iç-
stein, 2009; Hill ve ark., 2013; Hill ve Knox, 2010; Ko- görü ve eylem adımlarından oluşur. İlk adım inceleme
vacevic, 2013; Schredl, 2010; Tien, Chen ve Lin, 2009 ). adımıdır ve danışandan rüyayı şimdiki zaman kipinde
• Danışanların duyguları ile ilgili içgörü kazanma- anlatması istenir, böylece rüyanın duygusal ve görsel
sını hızlandırır. içeriğine yeniden girebilmesi amaçlanır. Bu adım rüya-
• Rüyalar ile açığa çıkan konular danışanın altta ya- nın detaylı bir biçimde anlatılması ve günlük hayattan
tan endişelerini açıkça ifade etmesine vesile olur. çağrışımlarını içerir. İkinci adım içgörü adımıdır, tera-
• Çocukluk anıları ile bugünkü olaylar arasında iliş- pist ve danışanın rüyanın nelere işaret ediyor olabilece-
ki kurmaya yardımcı olur. ğine ilişkin tartışmalarını içerir. Son adım olan eylem
• Danışanın dirençli olduğu ya da paylaşmakta ya- adımı bilişsel deneyimsel rüya çalışmasının diğer rüya
vaş davrandığı konulara girmeyi hızlandırır. çalışmalarından farklılaştığı adımdır. Bu adımda danı-
• Duygusal olarak yüklü rüyaları paylaşmak ve üze- şan rüyasını değiştirebilecek olsa nasıl değiştirebileceği
rinde birlikte çalışmak terapist danışan bağını kuv- konusunda alternatiflere cesaretlendirilir (Crook ve Hill,
vetlendirir. 2003; Hill ve ark., 2013; Hill ve Knox, 2010).
Her seans sonunda terapist ve danışanın seans per- Psikoterapilerde rüya çalışmaları ile ilgili son ola-
formansını puanladığı bir çalışmada; rüya çalışmasına rak her türlü yoruma danışanla tartışılarak ulaşılması
yer verilen seansların diğer seanslara göre daha yüksek gerektiği, rüyanın rüya sahibi tarafından yorumlanmaya
puanlandığı ancak rüya çalışması yapan ve yapmayan teşvik edilmesinin, diğer projektif tekniklerden (cümle
danışanların ortalama seans puanlarının farklılaşmadı- tamamlama, TAT vb.) çok farkı olmamakla birlikte sü-
ğı gözlenmiştir. Diğer seanslara göre daha yüksek pu- reç için işlevsel olduğu ve rüya yorumunun çok subjektif
anlanan seans içerikleri gözden geçirildiğinde, yüksek bir süreç olduğu, terapistten terapiste değiştiğinin unu-
puanlanan seansların uzun rüya açıklama çalışmaları- tulmaması gerektiği vurgulanmaktadır (Caperton, 2012;
rüya çalışmaları- içerdiği gözlenmektedir. Terapi süreci Eudell-Simmons ve Hilsenroth, 2007; Tien, Chen ve
boyunca rüya çalışması yapan ve yapmayan danışanla- Lin, 2009).
rın ortalama seans puanlarının farklılaşmaması ise rüya
çalışmalarından yararlanma düzeyinin bireyin rüyalara Tartışma ve Sonuç
dair kişisel ilgi ve inançlar olarak tanımlanan rüya tu-
tumları, bağlanma biçimi ve kişilik özelliklerine göre Rüyaların şifresi yüzyıllardır insanlar için çözül-
farklılaşması ile açıklanmaktadır (Hill ve ark., 2013). meye değer gizemli bir olgu olarak ele alınmış ve psi-
Psikoterapide rüya çalışmaları bağlamında ele alı- koloji de dahil olmak üzere birçok uzmanlık alanının il-
nacak son soru “Terapide rüya nasıl çalışılır?”, başka bir gisini çekmiştir. Rüyaları açıklama çalışmalarının Freud
Psikolojide Rüya Çalışmaları 23

ile psikolojik boyut kazandığı söylenebilir. Freud’un “bi- duygu düzenleme sürecine koruyucu katkısı ve uyku ve
linç altına giden asil yol- via rega” olarak tanımladığı uyanıklık arasındaki bariyer işlevi yeni nesil görüşler
rüya yolculuğu, Jung, Lacan, Boss, Hill başta olmak üze- olarak ele alınabilir. Psikolojide rüya çalışmaları sözü
re bir çok psikoloji üstatlarının katkılarıyla günümüzde edilen süreç ve işlevlerin incelenmesi çerçevesinde psi-
psikoterapilerde kullanılan işlevsel bir materyal haline kopatoloji ile ilişkisi, içerik çalışmaları, bellek ile iliş-
gelmiştir. Rüyalar ile ilgili çalışmalar artmış olsa ve rü- kisi (geri çağırma), rüya yorumları ve psikoterapilerde
yalar psikoterapilerde kullanılan bir materyal haline gel- kullanımı alt başlıklarında özelleştirilebilir. Psikolojide
miş olsa da açıklamaların hala tartışmalı olduğu, başka çalışılan rüya alanları ve temel sorular Şekil 1’de özet-
bir deyişle rüyaların gizemini kısmen de olsa koruduğu lenmiştir.
söylenebilir. Bireylere psikolojik destek sürecinde alternatif ve
Bazı tartışmalara rağmen rüya açıklamalarında yardımcı bir teknik olarak kullanımı yaygınlaşan rüya
ortak görüş rüyaların, bireyin arzu ve güdüleri teme- çalışmalarının danışanların duyguları ile ilgili içgörü ka-
linde şekillenerek kişiler arası ilişkileri, duygu durumu zanmasını hızlandırarak, altta yatan endişelerini açıkça
ve yaşam olayları ile ilgili ipuçları içerdiği yönündedir. ifade etmesine vesile olduğuna ve dirençli olduğu ya da
Mevcut tartışmaların ise rüyaların psikolojik işlevi ko- paylaşmakta yavaş davrandığı konulara girmeyi kolay-
nusunda yoğunlaştığı görülmektedir. Freud rüyaların laştırarak iyileşme sürecinde kayda değer ilerleme sağ-
bastırılmış güdü ve arzuların, kabul edilebilir içerikler layabileceğine vurgu yapılmaktadır (Caperton, 2012;
ile simgeleştirilerek enerji boşalımı sağladığını ve telafi Crook ve Hill, 2003; Eudell-Simmons ve Hilsenroth,
edici işlev gördüğünü savunurken, Jung bu görüşe kıs- 2007). Rüya çalışmalarının işaret ettiği psikolojik süreç-
men karşı çıkarak telafi işlevine tamamlayıcılık işlevini lerin incelenmesi ile edinilecek bilgiler terapötik süreç
ekler. Jung’a göre rüyalar sadece bastırılmış içeriğin ka- açısından anlamlı ipuçları sağlayabilir ve işlevsel bir yol
bul edilebilir açık içeriğe dönüştürülmesi süreci değildir, gösterici olabilir. Bununla birlikte rüyalara gün geçtikçe
Jung aynı zamanda uyanık yaşantılardaki psikolojik hali artan ilgiye rağmen, rüyaların psikolojik sürecine ilişkin
tamamlayıcı ve sürdürücü olduğunu ileri sürer. Sözü edi- çalışmaların sınırlı olduğu düşünüldüğünde bu alanda
len psikolojik işlevlere ek olarak işlenecek bilgiyi önce- yapılacak araştırmaların alana çok değerli katkılar sağ-
lik sırasına koyan ve ayıklayan seçici bir süzgeç işlevi, layacağına kuşku yoktur.

Şekil 1. Psikolojide Çalışılan Rüya Alanları ve Temel Soruların Özeti


24 Türk Psikoloji Yazıları

Kaynaklar nal of Academic Social Science Studies, 6(5), 293-308


Germain, A., Shear, K. M., Walsh, C., Buysse, D. J., Monk, T.
Armitage, R., Rochlen, A., Fitch, T., Trivedi, M. ve Rush, A. H., Reynolds III, C. F., Frank, E. ve Silowash, R. (2013).
J. (1995). Dream recall and major depression: A prelimi- Dream content in complicated grief: A window into loss-
nary report. Dreaming, 5(3), 189. related cognitive schemas. Death Studies, 37(3), 269-284.
Aserinsky, E. ve Kleitman, N. (1953). Regularly occurring peri- Groststein, J. S. (2009). Dreaming as a ‘Curtain of Illusion’:
ods of eye motility, and concomitant phenomena, during Revisiting the ‘Royal Road’ with Bion as our guide. In-
sleep. Science, 118(3062), 273-274. ternational Journal of Psychoanalysis, 90, 733-752.
Barrett, D. ve Loeffler, M. (1992). Comparison of dream con- Hadjez, J., Stein, D., Gabbay, U., Bruckner, J., Meged, S.,
tent of depressed vs nondepressed dreamers. Psychologi- Barak, Y., Elizur, A., Weizman, A. ve Rotenberg, V. S.
cal reports, 70(2), 403-406. (2003). Dream content of schizophrenic, nonschizo-
Baylor, G. W. ve Cavallero, C. (2001). Memory sources asso- phrenic mentally ill, and community control adolescents.
ciated with REM and NREM dream reports throughout Adolescence, 38(150), 331-342.
the night: A new look at the data. Sleep: Journal of Sleep Halliday, G. (2010). Reflections on the meanings of dreams
Research & Sleep Medicine, 24(2), 165-170. prompted by reading Stekel. Dreaming, 20(4), 219-226.
Beck, A. T. ve Ward, C. H. (1961). Dreams of depressed pa- Hebbrecht, M. (2007). The dream, anno-2007. Tijdschrift voor
tients: Characteristic themes in manifest content. Ar- psychiatrie, 49(12), 877-886.
chives of General Psychiatry, 5(5), 462-467. Hill, C. E. ve Knox, S. (2010). The use of dreams in modern
Bryant, R. A., Wyzenbeek, M. ve Weinstein, J. (2011). Dream psychotherapy. International Review of Neurobiology,
rebound of suppressed emotional thoughts: The influence 92, 291-317.
of cognitive load. Consciousness and Cognition, 20(3), Hill, C. E., Gelso, C. H., Gerstenblith, J., Chui, H., Pudasaini,
515-522. S., Burgerd, J., Baumann, E. ve Huang, T. (2013). The
Caperton, W. (2012), Dream-work in psychotherapy: Jungian, dreamscape of psychodynamic psychotherapy: Dreams,
post-Jungian, existential-phenomenological, and cogni- dreamers, dream work, consequences and case studies.
tive- experiental approaches, Graduate Journal of Coun- Dreaming, 23(1), 1-45
seling Psychology, 3(1), 1-35. Hinton, D. E., Field, N. P., Nickerson, A., Bryant, R. A., ve Si-
Cartwright, R. D. (1991). Dreams that work: The relation of mon, N. (2013). Dreams of the dead among cambodian
dream incorporation to adaptation to stressful events. refugees: Frequency, phenomenology, and relationship
Dreaming, 1(1), 3-9. to complicated grief and posttraumatic stress disorder.
Cohen, D. B. ve MacNeilage, P. F. (1974). A test of the salience Death Studies, 37(8), 1-18.
hypothesis of dream recall. Journal of Consulting and Jeanicke, U. (2008). The issue of human existence as represent-
Clinical Psychology, 42(5), 699. ed in dreaming: A new daseinsanalytic interpretation of
Cohen, D. B. ve Wolfe, G. (1973). Dream recall and repression: the meaning of dreams. International Forum of Psycho-
Evidence for an alternative hypothesis. Journal of Con- analysis, 17, 51-55.
sulting and Clinical Psychology, 41(3), 349-355. Khodarahimi, S. (2009). Dreams in jungian psychology: The
Craig, E. ve Walsh, S. (1993) Phenomenological challenges for use of dreams as an instrument for research, diagnosis
the clinical use of dreams. G. M. V. Delaney, (Ed.), New and treatment of social phobia. The Malaysian Journal of
directions in dream interpretation içinde (103-154). Al- Medical Sciences, 16(4), 42-49.
bany, NY: State University of New York Press. King, D. B. ve DeCicco, T. L. (2007). The relationships be-
Crook, R. E. ve Hill, C. E. (2003). Working with dreams in tween dream content and physical health, mood, and self-
psychotherapy: The therapists’ perspective. Dreaming, construal. Dreaming, 17(3), 127-139.
13(2), 83-93. Kookoolis, A., Pace-Schott, E. ve McNamara, P. (2010). Dream
Domhoff, G. W. (1996). Finding meaning in dreams: A quanti- content and memory processing: Dream lag effects with-
tative approach. New York: Plenum Press. in a single night and across several nights: A pilot study.
Dudek-Soffer, N., Shalev, H., Shiber, A. ve Shahar, G. (2011). Dreaming, 20(3), 211-217.
Role of severe psychopathology in sleep-related experi- Kovacevic, F. (2013). A lacanian approach to dream interpreta-
ences: A pilot study. Dreaming, 21(2), 148-156 tion. Dreaming, 23(1), 78-89
Eudell-Simmons, E. M. ve Hilsenroth, M. J. (2007). The use of Kron, T. ve Brosh, A. (2003). Can dreams during pregnancy
dreams in psychotherapy: An integrative model. Journal predict postpartum depression? Dreaming, 13(2), 67-81.
of Psychotherapy Integration, 17(4), 330-356. Kröner-Browik, T., Gosch, S., Hansen, K., Borowik, B.,
Foulkes, D. ve Schmidt, M. (1983). Temporal sequence and Schredl, M. ve Steil, R. (2013). The effects of suppress-
unit composition in dream reports from different stages ing intrusive thoughts on dream content, dream distress
of sleep. Journal of Sleep Research & Sleep Medicine, and psychological parameters. Journal of Sleep Research,
6(3), 265-280 22, 600-604.
Freud, S. (1996). Düşlerin yorumu I (2. baskı). (E. Kapkın, Nielsen, T. A. ve Powell, R. A. (1989). The “Dream-lag” effect:
Çev.) İstanbul: Payel Yayınevi. (Orijinal çalışma basım A 6-day temporal delay in dream content incorporation.
tarihi 1899). Psychiatric Journal of the University of Ottawa, 14(4),
Gackenbach, J., Sample, T., Mandel, G. ve Tomashewsky, M. 561-565.
(2011). Dream and blog content analysis of a long term Peasant, N ve Zadra, A. (2006). Dream Content and psychologi-
diary of a video game player with obsessive compulsive cal well-being: A longitudinal study of the continuity hy-
disorder. Dreaming, 21(2), 124-147. pothesis. Journal of Clinical Psychology, 62(1), 111-121.
Geçtan, E. (2005). Psikanaliz ve sonrası (11. baskı). İstanbul: Phelps, A. J., Forbes, D., Hopwood, M. ve Creamer, M. (2011).
Metis Yayınları. Trauma-related dreams of Australian veterans with
Genç, A., Koçak, R., Çam Çelikel, F. ve Başol, G. (2013). Rüya te- PTSD: content, affect and phenomenology. Australian
maları ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. The Jour- and New Zealand Journal of Psychiatry, 45(10), 853-860.
Psikolojide Rüya Çalışmaları 25

Rothbaum, B. O. ve Mellman, T. A. (2001). Dreams and expo- 3, 16-29.


sure therapy in PTSD. Journal of Traumatic Stress, 14(3), Şahin, L. ve Aşçıoğlu, M. (2013). Uyku ve uykunun düzenlen-
481-490. mesi. Sağlık Bilimleri Dergisi, 22(1), 93-98.
Schonbar, R. A. (1965). Differential dream recall frequency as a Tien, H. L. S., Chen, S. C. ve Lin, C. H. (2009). Helpful com-
component of “life style”. Journal of Consulting Psychol- ponents involved in the cognitive-experiental model of
ogy, 29(5), 468. dream work. Asia Pasific Education Reviews, 10, 547-
Schredl, M. (2011). Dream research in schizophrenia: Method- 559.
ological issues and a dimensional approach. Conscious- Wegner, D. M., Ansfield, M. ve Pilloff, D. (1998). The Putt and
ness and Cognition, 20(4), 1036-1041. the Pendulum: Ironic effects of the mental control of ac-
Schredl, M. ve Hıldegard, E. (2001). Dreaming and psychopa- tion. Psychological Science, 9(3), 196-199.
thology: Dream recall and dream content of psychiatric Wegner, D. M., Wenzlaff, R. M. ve Kozak, M. (2004) Dream
inpatients. Sleep And Hypnosis, 3(1), 44-54. rebound: The return of suppressed thoughts in dreams.
Schredl, M. ve Schawinski, J. A. (2010). Frequency of dream Psychological Science, 15(4), 232-236.
sharing: The effects of gender and personality. American Wilkinson, M. (2006). The dreaming mind-brain: A Jungian
Journal of Psychology, 123(1), 93-101. perspective. Journal of Analytical Psychology, 51(1), 43-
Stickgold, R., Pace-Schott, E. ve Hobson, E. J. (1994). A new 59.
paradigm for dream research: Mention report following Wolcott, S. ve Strapp, C. M. (2002). Dream recall frequency
spontaneous arousal from REM and NREM sleep “Re- and dream detail as mediated by personality, behavior and
corded in a Home Setting. Consciousness and Cognition, attitude. Dreaming, 12(1), 27-44.
Turkish Psychological Articles, December 2015, 18 (36), 26-27

Summary
Language of Dreams:
Dream Works in Psychology
Esra Güven
Ankara University

Mystery of dreams has been discussed as a phe- between dreams and psychopathologies, content works,
nomenon worth to solve and has attracted the attention dream recall, interpretation and its use in various psy-
of many professions including psychology for centuries. chotherapies.
Even though studies trying to explore dreams have fol-
lowed a path from speculations to scientific explana- Associations between Dreams and Psychopathologies
tions; dreams still keep being a phenomenon which is Researches linked associations between dreams
subjected to researches by remaining its mystery at the and psychopathologies can be summed up under three
present time. The aim of the present study is to point out questions. First question targets etiology and it is the
the position of dream works in the psychology. In other question of “When does a dream represent a psycho-
words, it is to inform about history, material and meth- pathology’s beginning or end?”. According to Freud
od of dreams in psychology researches. In this context, psychopathology occurs in dreams firstly and can be
firstly the notion of sleep in which the dreams occur and discovered from dreams. Especially delusional psycho-
relationship between sleep and dream was discussed. pathologies’ beginnings are originated from a terrify-
After then, fundamentals and new age researches about ing dream and dominant delusional thought is linked to
dreams’ psychological history, functions, relations with this dream. Other questions about associations between
psychopathologies, as well as its contents and themes, dreams and psychopathologies are “How do dream ex-
dream recall, interpretation and dream works in psycho- periments change with psychopathologies?” and “Are
therapy were included in this study. there any content connections between dreams and psy-
In spite of some debates, consensus on explana- chopathologies?”. On the other hand, it is reported that
tions of dreams points that dreams shape based on indi- there are some differences such as dream themes, recall
vidual’s urges and desires, and also include some clues frequency and detailing levels between individuals with
about individual’s interpersonal relationships, mood and various psychopathologies and healthy individuals.
life experiences. However, existing debates have been
observed to focus on psychological functions of dreams. Content Works
While Freud claims that dreams provide a kind of ca- While dream content is called as dream images,
tharsis and compensatory function by being symbolized too, dream themes are the characteristic content that
repressed urges and desires with acceptable contents, occurs in dreams. Although it is assumed to have uni-
Jung, opposing partly this notion, adds complementary versal content in dreams, dream content is thought to
function to compensatory function. According to Jung, be specific to the individual. The content or themes of
dreams are not only process of transformation repressed the dream represents scenes from the person’s waking
contents into acceptable manifest content, but also com- life, as well as it contains hints of the the problems of
plementary and maintaining of psychological well-being living or mood they are trying to cope. For example, it
in waking experiences. In addition to these psychologi- has been reported that negative and threatening dreams
cal functions, a selective filter function that prioritize and such as nightmares or recurring disturbing dreams are
sort the information to be processed; a barrier function associated with low psychological well-being, neuro-
between sleep and being awake; and protecting function sis, anxiety, depression, general psychopathology, and
for emotion regulation process can be considered as new stress. There are some researches that analyze what in-
age perspectives. In this regard, dream works on psy- fluences the content of the dream, as well as how it is
chology can be specified under titles such as associations affected (processing of dream content). In this regard,

Address for Correspondence: Rsch. Asst. Esra Güven, Ankara University, Faculty of Humanities, Department of Psychology, 06100
Sıhhiye / Ankara, Turkey
E-mail: esra.guvenn@gmail.com
Dream Works in Psychology 27

some experiments have emphasized that suppression er content similar but more meaningful. Other interpreta-
of thoughts increases the likelihood that the suppressed tion method is “Decoding” which tries to translate every
thought content will emerge in the dreams. These experi- content or theme into another that has a known meaning
ments also state “Dream Rebound Effect”, another ex- according to individual’s unique traits or characteristics.
planation linked with İronic Control Theory, which rep- According to interpreters, parallelism between individu-
resent the process of suppressed thoughts’ comeback in al’s dream and waking life carries significant meanings
dreams. Another explanation for dream content is about about issues that concern him/her, as well as differences
timing of waking life residuals’ emerging in dreams and between details provide significant clues about how he/
called “Dream Lag Effect”. According to Dream Lag Ef- she handle some issues, states or problems uniquely.
fect experiments, the latest reflected elements or wak-
ing life residuals are emotionally significant waking life Dream Works During Psychotherapy
experiences and these experiences occur in dreams with It is observed that revised researches about dream
5-7 days delay. In addition to these explanations, there work during psychotherapy are discussed within the
are also some researches that report some content differ- framework of four questions: (1) Why do clients want or
ences between individuals with various psychopatholo- don’t want dream work during psychotherapy? (2) Why
gies. should dream be worked during psychotherapy? (3) How
does dream work contribute to therapeutic process? And
Dream Recall (4) How is dream work carried out during psychothera-
Dream recall is the process of dream’s memory or py?. In this regard, structured and semi-structured dream
bearing in mind. Researches about dream recall indicate works such as Jungian, Gestalt, Cognitive- Experiential
that individuals woke up during REM period of sleep are dream works stand out.
more succeed than others, and if others who have dif-
ficulty in recalling are woke up during REM period, it is Discussion
observed that they also can recall. However, difficulty in
dream recalling is caused by a kind of disorder or lack of Literature points that dream works have become
individual’s recall processing. Dream recall studies have widespread as alternative and supplementary technic for
discussed some hypothesis such as interference and life psychological support process. It has also provided same
style hypothesis to explain why some people can recall benefits such as conducing the client to express his/her
easily and why the others can not. It is observed that re- concerns clearly and facilitating him/her to broach some
lated researches have been conducted over two compo- resistant subjects by speeding up insight development.
nents. First component is dream frequency and the other Thus, dream works may be a facilitator for significant
is dream detail which represent the level of details of improvement during recovery process.
recalled dream. Researches emphasize that in spite of Acquired information by examining psychologi-
high dream recall frequency, difficulty in detailing may cal states that dream works refer may provide significant
be possible. clues for therapeutic process and may be a functional
guide during psychotherapy. In spite of the growing
Dream Interpretation interest of dreams, it is observed that researches about
Literature refers two basic methods for interpreta- psychological aspect of dreams are limited, so, undoubt-
tion of dreams. First interpretation method is “Symbolic edly, future researches on this topic will provide valuable
Interpretation” which tries to place dream content in oth- contributions.

You might also like