You are on page 1of 246

ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 1

Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

1. GİRİŞ
İnsanların refahı ve mutluğu, ihtiyaçlarını istenen nitelik ve nicelikte karşılamakla
sağlanabilir. Bu ise üretimle karşılanır. Üretim fayda yaratmaktır. İnsanların
isteklerini karşılayacak ürerimin gerçekleştirilmesi üretimin ekin yönetimi ve
planlanması ile mümkünüdür. Üretim insan, makina, malzeme ve yöntem gibi
dört temel üretim faktörü ile gerçekleştirilir. Üretimin etkinleştirilmesi bu
faktörler arasında uygun bir koordinasyonun kurulmasını gerektirir.

ERGONOMİ
İş ve insan arasında uyumu sağlayarak verimliliği artırır. İnsanı anatomik,
antropometrik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan inceleyen,
katlanabileceği sınırları tespit eden, sonuçta işin insana, insanın işe uyumunu
araştıran, disiplinler arası bir bilim dalıdır.
Ergonomi çalışmaları iki boyutta yürütülür. Laboratuar düzeyi olarak
tanımlanabilecek makina, araç-gereç ve tezgahların tasarımı aşamasındaki
ergonomik çalışmalar ilk boyut olarak ifade edilebilir. Burada makinaların fiziksel
özelliklerinin, kumanda anahtarlarının ve göstergelerinin, onu kullanacak insan
veya insanlar tarafından en kolay ve rahat nasıl algılanabileceği ve kontrol
edilebileceği çalışmaları yapılır. Bu çalışmalardaki başarı derecesi, insanın fiziksel
ve psikolojik özelliklerinin ölçümlendiği antropometrik ve biyomekanik ölçülerine
bağlıdır. Bu ölçüler de yine ergonominin önemli çalışma boyutlarından birini
oluşturur. Böylece tasarımı yapılan makinaları kullanacak insanların söz konusu
özellikleri hakkında standart verilerin tutulduğu bir veri tabanı oluşturulur.
Ergonominin diğer bir fonksiyonel boyutu da yukarıdaki çalışmalar sonucunda
üretilen makinaların insanlar tarafından kullanılması aşamasında yani iş görme
sırasında yaratılacak çevre ve çalışma koşulları ile ilgilidir. Bu amaçla çalışma
ortamının titreşim, ışıklandırma, gürültü, ses ve toz açılarından uygun hale
getirilmesi fonksiyonunu gerçekleştirir.
İşin insana ve insanın işe uyumunu araştıran işbilim ergonomi bu uygulamaları ile
aşağıdaki yararları sağlar:
Çalışanların stresi azalır
Devamsızlıklar ve işten ayrılmalar azalır
Kayıp zamanlar azalır
İşle ilgili hatalar azalır
Çalışanların fiziksel ve psikolojik sorunları azalır
İş kazaları – meslek hastalıkları azalır
Araç-gereç ve donanımların insanlarca kullanım etkinliği artar
İş kalitesi artar
Verim artar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 2
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İŞ ETÜDÜ
Gelişme olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği
ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri dizgesel
olarak araştırmaya yönelik ve insan çalışmasını geniş kapsamda inceleyen bir
teknik olup özellikle metot etüdü ve iş ölçümü teknikleri için kullanılan genel bir
terimdir. İş etüdü verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle mevcut
kaynaklardan sağlanacak üretimi, çok az ya da hiç yatırım gerektirmeksizin
arttırmak amacıyla çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İş etüdü bilen ve
uygulayan meslek gruplarının başında endüstri mühendisleri ve işletme
mühendisleri gelmektedir.
İşletme verimliliğinin artırılması öncelikle işletmenin sahip olduğu arazi,
malzeme, makina ve işgücü gibi temel üretim faktörlerinin verimli kullanılması ile
mümkündür. Bu maksatla üretim işlevi sürecinde aşağıdaki etkinlikler
gerçekleştirilmelidir:
Yönetim – işçi işbirliğinin sağlanması
Ürüne, sürece ve yönteme bağlı iş kapsamının azaltılması
Yönetim ve işçi denetimine bağlı etken olmayan sürelerin azaltılması
Yönetim, tüketici taleplerini araştırarak belirlenecek uygun standartlara göre
üretimin yapılmasını sağlamalı, işçinin çalışma etkinliğini artıracak inandırıcı
önlemleri almalıdır.
İş etüdü çalışmaları ile işyeri uygun şekilde düzenlenirken, üretim için uygun
makina–teçhizat ve donanımı ile malzeme sağlanmalıdır.
Yönetimin kontrolünde yapılacak iş ölçümü çalışmaları ile uygun üretim plan ve
programları ile çalışma koşulları hazırlanarak, etken olmayan süre azaltılır. Bu
amaçla uygulanacak teknikler;
bakım
çalışma koşullarının geliştirilmesi
değer analizi
iş ölçümü
iş sağlığı ve güvenliği eğitimi
malzeme kontrolü
metot etüdü
özendirme
standardizasyon
süreç planlaması
uzmanlaşma
ürün araştırma ve geliştirme vb.
İş etüdü kapsamında da yer alan ve verimliliği artırmayı amaçlayan bazı
faaliyetler;
Adil bir ücret politikasının uygulanması
Planların ve kısmi planların incelenmesi ve gerekirse değiştirilmesi
Çalışan devrinin azaltılması
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 3
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çalışanların eğitilmesi, geliştirilmesi ve aynı hızda çalışmalarının


sağlanması
Çalışanların üretim sürecinde birbirlerini desteklemelerinin sağlanması
Çalışanların, katkılarının karşılığını alıp almadıklarının araştırılması
Maliyet düşürme çalışmalarının etkin bir şekilde yapılması
Teknik ve yönetim eğitimi seminer ve konferanslarının düzenlenmesi
Teknolojik değişikliklerin incelenmesi
Tesisin uygun düzenlenmesi
Ürünlerin günün koşullarına uygun olarak hazırlanması
İş etüdü, belirli bir etkinliği ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen
kaynakları ve faktörleri insan ekseninde araştırarak verimliliği artırmaya çaba
sarfeder. Yüksek verimlilik ile aşağıdaki gelişmeler sağlanır;
düşük maliyet ve fiyat
yüksek kazanç
kısa çalışma saatleri
ileri yaşama koşulları
sürdürülebilir mutlu bir yaşam
İş etüdü yöntemi ile her bir çalışma yeri ve bu çalışma yerleri arasındaki ilişkiler
bir sistem yaklaşımı çerçevesinde incelenir. Sistemin analizinde en önemli veri,
işlerin yapılma zamanına ilişkin verilerdir ve bu veriler aşağıda yer alan yedi
unsur çerçevesinde belirlenir:
1. Görev: İş sisteminin varlık nedenidir. Sistemden talep edilen çıktının
oluşturulması için gerçekleştirilecek esas faaliyetin kısa bir tanımıdır.
2. Girdi: Görevi gerçekleştirerek çıktıya ulaşmak için kullanılacak malzemeyi,
bilgiyi, enerjiyi vb. ifade eder. Görevi gerçekleştiren insan ile kullanılan üretim
aracı ayrı birer unsur olarak ele alınır.
3. İnsan: Görevi gerçekleştirecek olan kişidir. Bu noktada, çalışanın sahip olması
gereken nitelikler de belirlenmelidir.
4. Üretim aracı: Görevi gerçekleştirecek olan makina-teçhizat, donanım, vb.
teçhizattır.
5. İş akışı: İnsan ve üretim aracının birlikte çalışması yoluyla görevi
gerçekleştirirken kullandıkları süreçtir. Süreç, görevin nasıl yapıldığını tarif eden
faaliyetlerin (akış dilimlerinin) toplamından oluşur.
6. Çıktı: Süreç sonucunda ortaya çıkan, müşterinin talep ettiği ürünler ya da
hizmetler ile bunların elde edilmesinde kullanılmış olan bilgi, atık, vb. unsurları
ifade eder.
7. Çalışma koşulları: İnsanın çalıştığı ortamın fiziksel özellikleri (toz, gaz,
gürültü, sıcaklık, nem, vb.), sosyal/örgütsel özellikleri (bağlı olduğu ücret sistemi,
arkadaşlık koşulları, ast-üst ilişkileri, mola ve vardiya düzenlemeleri vb.) ile
sistemin performans ölçütlerini etkileyen; üretim aracının ayar tanımları, tolerans
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 4
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

sınırları (işin hassasiyeti), taşıma mesafesi, işlem mesafesi, vb. tüm diğer
unsurlar bu başlık altında incelenir.

ERGONOMİ - İŞ ETÜDÜ VE DİĞER DİSİPLİNLER


Üretim sistemlerinde, temel üretim faktörlerinden biri olan insanın insan,
makina–teçhizat ve donanımı, araç–gereç, iş ve iş koşulları ve benzeri faktörlerle
olan ilişkilerine ait çalışmalar çeşitli konularda ve çeşitli adlar altında
yürütülmüştür. Bu çalışmalarda aşağıdaki disiplinlerden yararlanılmıştır:
 ergonomi
 iş etüdü
 davranış bilimleri
 anatomi (antropometri, biyomekanik)
 biyoloji
 biyoteknoloji, çevre biyoteknolojisi
 fizyoloji (iş fizyolojisi, çevre fizyolojisi)
 istatistik
 iş analizi
 psikoloji (endüstriyel psikoloji, deneysel psikoloji)
 sosyoloji (endüstriyel sosyoloji)
 tıp
 fizik
 yönetim
 endüstri mühendisliği
 enformasyon
 iş değerlendirme
 iş sağlığı ve güvenliği
 iş tasarımı
 organizasyon
 sistem mühendisliği
 tesis planlama
 toplam kalite yönetimi
 üretim yönetimi
 verimlilik
 yönetim bilişim sistemleri
Bu disiplinlerden bir grubunun verileri ergonomi ve iş etüdü disiplinleri tarafından
kullanılırken, bir grubu da ergonomi ve iş etüdü disiplinlerinin bulgularından
yararlanır.
İnsan Anatomisi: Temel tıp bilimlerinden olup, insan vücudundaki organların
tanımlanması, büyüklük, biçim gibi özelliklerinin ortaya konması, birbirleriyle olan
ilişkilerinin belirlenmesi ve bunların hekimliğe uygulanmasıyla ilgili bilimsel uğraş
alanıdır. Anatominin iki ana dalı antropometri ve biyomekanik ergonominin
gelişmesinde en önemli katkıyı sağlarlar.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 5
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Antropometri: Standart bazı noktaları esas alarak insan vücudundaki


büyüklüklerin ölçümlerini yapar ve istatistiksel olarak değerlendirir. İş ortamının
düzenlenmesinde, oturma araç-gerecinin ve düzeneğinin tasarım ve üretiminde,
çalışma duruşu, araç ve gereç tasarımında antropolojinin insanlarla ilgili olarak
sağladığı standart ölçüm sonuçlarından yararlanılır. Özellikle kullanıcıların
doğrudan etkileşime girecekleri nesnelerin, araç-gereç, alet veya makinaların
tasarımlarında insanın antropometrik özellikleri ile kinetik ve statik hareket
becerileri göz önünde bulundurulmalı ve tasarımlar bu çizgi doğrultusunda
gerçekleştirilmelidir.
Biyomekanik: Anatomik yapıların, özellikle kas-iskelet sisteminin ortamın
fiziksel öğeleri ve koşulları ile etkileşimini esas alır. Kassal iş, fiziksel egzersiz ve
kullanan kişi ile kullandığı araç-gereç ve avadanlığın etkileşimi ile yük ve
zorlanma şekil ve düzeyleri biyomekaniğin konuları arasındadır.
Biyoloji: Canlıları inceleyen bilim dalıdır. Biyoloji, birçok dallara bölünmüştür.
Organizma türüne göre bu bilim dalını bölen yöntem; bitkileri inceleyen botanik,
hayvanları inceleyen zooloji, mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyoloji ana
dallar olarak alır. Bazı bölme yöntemleri ise, incelenen organizmaların derecesine
göre bu ayrımı yapmaktadır: Bu sistem; hayatın temel kimyasını inceleyen
moleküler biyoloji, hayatın temel yapı taşları olan hücreleri inceleyen hücre
biyolojisi, organizmaların iç organlarının çalışmasını inceleyen fizyoloji,
organizmaların dış görünüşlerini inceleyen morfoloji ve organizmaların birbirleri
ve çevreyle ilişkilerini inceleyen ekolojidir.
Biyoteknoloji: İnsan, hayvan ve bitki hücrelerinin fonksiyonlarını anlamak ve
değiştirmek amacıyla uygulanan çeşitli teknikleri ve işlemleri tanımlamak için
kullanılan bir terimdir. Canlıların iyileştirilmesi ya da endüstriyel kullanımına
yönelik ürünler geliştirilmesini, modern teknolojinin doğa bilimlerine
uygulanmasını kapsar.
Çevre Biyoteknolojisi: Çevresel temizlemenin sağlanmasında, zehirleyici
materyalleri zararsız maddeler haline dönüstürmek için genetik olarak
düzenlenmiş yeni organizmalar geliştirir.
Endüstri Mühendisliği: insan, malzeme ve makinadan oluşan bütünleşik
sistemlerin kuruluş ve devamlılığının yönetimi ile ilgilenen mühendislik dalıdır.
Çalışmalarında matematik, fen bilimleri ve sosyal bilimlerdeki özel bilgi ve
becerileri mühendislik analiz ve tasarım ilke ve yöntemleriyle birleştirerek, bu
sistemlerden elde edilecek sonuçları belirleyip, kestirerek değerlendiren ve
disiplinler arası bir yaklaşım sergileyen endüstri mühendisleri, zaman, para,
malzeme, enerji gibi kaynakların verimli kullanımına ve mühendislik hizmetlerinin
kalitesini artırmaya yönelik çalışmalarda bulunur. Endüstri mühendisliğinin diğer
mühendislik dallarından farkı, parçayı değil bütünü göz önüne alarak çalışması,
sistemin bütünüyle ilgilenmesidir. İkinci önemli fark ise her türlü uygulamada
insan faktörünü dikkate almasıdır. Bu sebeplerden dolayı temel doğa bilimleriyle
olan ilişkisinin yanında sosyal bilimlerle de iç içedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 6
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Endüstri mühendisliği, bir temel mühendislik eğitimine ilave olarak; ekonomi,


endüstri işletmeciliği, maliyet muhasebesi, yatırım planlaması gibi işletme
bilimleri ile iş etüdü, ergonomi, mühendislik istatistiği, kalite kontrol, üretim
yönetimi, tesis planlama, üretim planlama, yöneylem araştırması gibi temel
endüstri mühendisliği konularını içerir.
Endüstri mühendisliğinin çalışma konuları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Fizibilite ve rantabilite etütleri
Ürün araştırma ve geliştirme
Satınalma planları hazırlama, malzemeleri standartlaştırma
Tesis yer seçimi ve düzenleme
Üretim analizleri
İş değerleme ve ücret yönetimi
İş basitleştirme
Kalite kontrol planlarının kurulması ve uygulanması
Maliyet kontrol sistemleri, bütçeleme sistemi hazırlama
Malzeme taşıma ve depolama sistemlerinin kurulması
Üretim kapasitesi planlama, satış tahminleri araştırmaları
Tesis bina tipi, makina-teçhizat ve donanım, üretim sistemi seçimi
Tesis bölümleri arasında bilgi akışı sağlama
Eğitim planlama, kontrol ve uygulama
Enformasyon: Çalışan kişiye gerekli bilgileri, akustik, optik vb. yollardan kolayca
aktarılabilecek şekilde işyerinin şekillendirilmesini sağlar.
Fizik: Maddeyi, maddenin uzay-zamanda hareketini, enerji ve kuvveti de
kapsamak üzere, bütün ilgili kavramlarla birlikte inceleyen doğa bilimidir.
Fizyoloji: Canlıların yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım,
boşaltım, üreme gibi yaşamsal faaliyetlerinin uygun biçimde sürdürmelerine katkı
sağlayacak mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonllarının ve sistemlerinin
işleyişini inceleyen bilim dalıdır. “Yaşam ve bilim” anlamını içeren, yaşamsal
olayları ve bunların oluşumundaki biyolojik mekanizmaları inceleyen fizyoloji
bilim dalının iki ana dalı iş fizyolojisi ve çevre fizyolojisidir.
İş Fizyolojisi: İş-enerji ilişkisini, iş ve egzersiz sırasında enerji sağlanmasıyla
ilgili mekanizmaları inceler. İş fizyolojisi işin metabolik gereksinimlerine
kardiyovasküler, pulmoner sistemler ve iskelet kasının tepkilerini ve buna bağlı
yorgunluğun önlenmesini inceler.
Çevre Fizyolojisi: Aydınlatma, gürültü, titerşim, hava koşulları vb. gibi fiziksel
öğelerin insan üzerindeki etkilerini inceler.
İstatistik: Belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme,
sonuçları yorumlama, sonuçların güven derecelerini açıklama, örneklerden elde
edilen sonuçları kitle için genelleme, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma, çeşitli
konularda geleceğe ilişkin tahmin yapma, deney düzenleme ve gözlem ilkelerini
kapsayan bir bilim dalıdır. Belirli bir amaç için verilerin toplanması,
sınıflandırılması, çözümlenmesi ve sonuçlarının yorumlanması esasına dayanır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 7
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş Analizi: Belirli bir işin en küçük parçalarıyla ayrıntılı olarak tanımlanıp


incelenmesi sürecidir. İşletmenin bünyesinde yer alan ve birbirinden farklı tüm
işlerle ilgili bilgilerin toplanması, değerlendirilmesi ve örgütlendirilmesidir.
İş Değerlendirme: İnsan-makina-çevre arasındaki etkileşim düzeyini
bilirleyerek bu düzeye göre yapılan işin değerini ölçer.
İş Sağlığı ve Güvenliği: İşin yapılması sırasında iş yerindeki fiziki çevre şartları
sebebiyle işçilerin maruz kaldıkları sağlık sorunları ve mesleki risklerin ortadan
kaldırılması veya azaltılması için her türlü araç ve donanım ile çalışma ortamının
tasarlanması ile ilgilenen bilim dalıdır. Bir kuruluşun gerçekleştirdiği
faaliyetlerden etkilenen tüm insanların (çalışanların, geçici işçilerin, alt yüklenici
çalışanlarının, ziyaretçilerin, müşterilerin ve işyerindeki herhangi bir kişinin)
sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörleri ve koşulları inceleyen bilim dalı
olarak tanımlanmaktadır.
İş Tasarımı: İş ve insan unsurlarını en uygun biçimde birleştirmek amacıyla işin
içeriğinin, işe ilişkin ödüllerin ve işin niteliklerinin çeşitli şekillerde
düzenlenmesidir. Bu düzenlemeler iş kolaylaştırma, iş rotasyonu, iş genişletmesi,
iş zenginleştirmesi, kalite çemberi, bağımsız çalışma grupları şeklinde olabilir.
Organizasyon: Dinlenme, iş değişimi, iş öğretimi, adil ücretlendirme ile çalışan
insanın motive edilmesini sağlar.
Psikoloji: İnsan davranışları ve zihinsel süreçleri ile birlikte bunların altında
yatan nedenleri inceleyen bilim dalıdır. İki alt dala ayrılır; endüstri psikolojisi ve
deneysel psikoloji.
Endüstriyel Psikoloji: Psikolojinin çalışma ile ilgili konularını kapsar. Endüstri
psikolojisinde işleri hangi görevlerin yapılması ve hangi yeteneklere sahip
olunması gerektiğine göre sınıflandırmak; nitelikli adayları tanımlamak, seçmek
ve eğitmek; çalışan performansını izlemek, değerlendirmek ve çalışana geri
bildirim vermek gibi konulara odaklanılır. Performansı arttıracak ve hatayı en aza
indirecek biçimde gösterge, kontrol ve uyarı sistemlerinin tasarımında
yoğunlaşan bir bilim dalı olarak tanımlanır.
Örgüt Psikolojisi: Çalışanın güdülenmesi, çalışanın iş doyumu ve bağlılığının
artırılması, etkili liderle yetiştirmek, değişen müşteri istekleri ve teknoloji
doğrultusunda örgütlerin yaşadıkları sorunlara çözüm bulmak gibi konular
üzerinde durur.
Endüstriye psikolojinin araştırma alanları şunlardır;
iş tanımlaması yapmak
iş değerlemeleri
iş yapacak kişinin seçilmesi
performans değerlendirilmesi
çalışma şartları
eğitim - kariyer planlaması
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 8
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Endüstriyel psikoloji temel olarak bu alanlardadan başka stres, stresle baş etme
yöntemleri, motivasyon gibi alt konu başlıklarıylada yakından ilgilidir.
Deneysel Psikoloji: Yaşamın kalitesini, insanın bedensel, ruhsal ve sosyal
bakımdan tam bir sağlık halinda olmasını sağlamaya yönelik bütün
uygulamalarda görev yapar. İş başarabilme yeteneği, karar verme, beceri
kazanma, bilgilerin yorumlanması ve değerlendirilmesi, bu değerlendirmelere
göre etkinliğin yönlendirilmesi, yorgunluk, çalışma temposunun yarattığı stres
etkisi, zihinsel yorgunluk, çalışma düzeninin yarattığı etkiler, yaş performans
ilişkisi ve performansı etkileyen diğer öğeler deneysel psikolojinin konuları
arasındadır.
Sistem Mühendisliği: Karmaşık sistemlerin ya da bu sistemleri oluşturan alt
sistemlerin tasarımını, üretimini, bakımını, zaman ve maliyet kısıtlarını da göz
önünde bulundurarak gerçekleştirmeyi amaçlar. Karmaşık sistemler genellikle
teknik, biyolojik, sosyolojik, çevresel endüstriyel, politik, finansal ve ekonomik
sistemlerden en az birkaçının bileşimiden oluşur. Sistem mühendisliği
programları, işlevsel olarak tek ve bütün bir birim olan bu karışık sistemlerin
analizi için gerekli tüm temel kavram, araç ve metotları oratya koyar.

Sosyoloji: Toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Bu


disiplin, insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar
bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da
odaklanmıştır.

Endüstriyel Sosyoloji: Çalışma ve buna bağlı kurumların (organizasyonların)


sosyolojik analizlerini yapar. Çalışma sosyolojisinde temel konuları işbölümü,
sosyal sınıf ve tabakalar ile yabancılaşmadır.
Temel ilgi alanları;
işyeri–çalışan–yönetici ilişkileri
teknolojinin toplumsal sonuçları
endüstriyel örgütlenmedeki hiyerarşilerin toplumsal sonuçları
sendikalar ve diğer kitle örgütleri
Tesis Planlama: Tesis planlama, insan ve diğer fiziksel üretim faktörlerinin etkin
kullanımını sağlayacak bir yapılanmayı ifade eder. Tesis için makinaların yerleşimi
– insan ilişkileri, malzeme hareketleri – insan ilişkileri, tezgah – insan ilişkileri ile
ilgili sorunlara çözüm bulmayı amaçlar. Buradan da anlaşılacağı gibi tesis
planlama da insan faktörü ile yakından ilgilidir. Dolayısıyla ergonomi biliminin bu
alanda ortaya koyacağı verilerden yararlanan bir bilim dalı olarak işlev
göremektedir.
Tıp: İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi
için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları tedavi etme ve hastalık ve
yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından
oluşan bilimsel disiplinleri kapsayan bilim dalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 9
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Toplam Kalite Yönetimi: Müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılan


insan, iş, ürün ve/veya hizmet kalite gereksinimlerinin, sistematik bir yaklaşımla
ve tüm çalışanların katkıları ile sağlanmasıdır. Bu yönetim şeklinde uygulanan her
süreçte tüm çalışanların fikir ve hedefleri kullanılmakta ve tüm çalışanlar kaliteye
dahil edilmektedir. TKY; uzun dönemde müşterilerin tatmin olmasını başarmayı,
kendi personeli ve toplum için yararlar elde etmeyi amaçlar ve kalite üzerine
yoğunlaşır. Tüm personelin katılıma dayalı bir yönetim modelidir.
Hatalı kalite yönetimi programlarından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliği
problemleri üretim kalite koşullarını bozar ve maliyetlerin artmasına yol açar. Bu
nedenle kalite yönetimin ergonomik ilkelere ve insan sağlığına uygun programlar
hazırlanmalıdır.
Verimlilik (Prodüktivite): Geniş anlamda, ekonomik amaçlara ulaşmada
araçların duyarlılık ve etkinliğini ölçen soyut bir kavram olarak tanımlanmaktadır.
Dar anlamda verimlilik ise, teknik açıdan verimlilik ile aynı anlama gelmekte ve
üretim miktarı (çıktı) ile üretim miktarı (girdi) arasındaki fiziksel ilişkiyi ifade
eder. Gerek uygulamada ve gerekse literatürde verimlilik denince, "dar anlamda"
veya "teknik" açıdan verimlilik akla gelmekte ve birim üretim faktörüne isabet
eden üretim miktarı veya o faktörün ortalama ürünü olarak tanımlanmaktadır.
Uygulamada genellikle işgücü verimliliğinden söz edilir. Bunun nedeni ise, işgücü
dışında makina, araç-gereç, çeşitli donanım ve diğer sabit varlıkların oluşturduğu
önemli bir üretim faktörü olan sermayenin verimliliğinin fiziksel olarak
ölçümünün zor olmasından kaynaklanır. Verimlilik değişken, dinamik bir ölçüdür.
Zira, verimliliğin ölçümü için belli bir üretim döneminde (saat, gün, hafta, ay ve
yıl gibi) üretime katılan her bir faktörün birimine düşen üretim miktarının
ölçülmesini ve değişik dönemler arasında faktör verimliliğinin birbirleriyle
karşılaştırılmasını gerektirir.
Verimlilik kavramını ifade etmenin en önemli sorunu, girdi ve çıktıların bazen aynı
fiziksel boyutta ifade edilememesidir. Çıktı ve girdi birbirinden farklı parasal
değer veya herhangi bir fiziksel büyüklük (miktar, fiyat, ağırlık, boyut, vb.) ile
ifade edilmiş olabilir. Farklı fiziksel büyüklüklerin oranı birimsiz bir büyüklük (%)
olmayabilir (kg ürün / işçi sayısı).
Yüksek verimlilik, aynı kaynakları kullanarak daha fazla üretim yapmak, üretim
faktörlerine aynı masrafı yaparak eskisine göre daha yüksek çıktı elde etmek
veya üretim faktörleri için daha az masraf yaparak aynı miktarda çıktı elde
etmektir.
Verimlilik, işletmenin sermaye döngüsünü sağlamalı, girişimcinin beklentilerini
karşılamalıdır. Böylece, girişimci istediği karı elde eder, çalışanın kazancı ve
devletin alacağı vergi miktarı da artar. Bu zincirleme tepkiler, büyüyen bir
ekonomi ve yaşama kalitesi sağlar.
Verimliliği; dış faktörler (genel talep düzeyi, vergi politikası, hammadde temini,
faiz oranları vb.) ve iç faktörler (malzeme, iş gücü, makina ve yöntem) etkiler.
Verimliliğin artırılması için sahip olunan üretim faktörlerinin verimli kullanılması
ve dış faktörlerin kontrolü zorunludur. İç faktörlerin verimliliği iş etüdü ve
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 10
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

ergonomi çalışmaları ile artırılabilir. Verimlilik artırma üzerinde işletmenin


yönetim kademesi kadar her düzeyde işgörenlerin de katkısı olmalıdır. Bunun
için, işletmede iyi bir yönetim anlayışı uygulanmalıdır.
Yönetim: Belirli birtakım amaçlara ulaşmak için başta insan olmak üzere,
parasal kaynakları, araç-gereçleri, hammaddeleri ve zaman faktörünü birbiriyle
uyumlu ve etkin kullanmaya olanak verecek kararlar alma ve bunları uygulatma
süreçlerinin toplamıdır.
Yönetim fonksiyonları;
planlama
örgütleme (organizasyon)
yetiştirme
yöneltme (emir-komuta etme, karar verme, yönlendirme, yürütme),
uyumlaştırma (düzenleştirme, eşgüdüm, koordinasyon)
denetim
Yönetim yaklaşımları;
Klasik yönetim yaklaşımı
o Bilimsel yönetim yaklaşımı
o Yönetim süreci yaklaşımı
o Bürokrasi yaklaşımı
Davranışsal yönetim yaklaşımı
Modern yönetim yaklaşımı
o Sistem yaklaşımı
o Durumsallık yaklaşımı
Klasik yönetim yaklaşımında örgüt, iş, görev, yetki, sorumluluk, ilke, kural gibi
soyut kavramlardan oluşan bir yapı içine insan faktörünün bir makina gibi
kolayca yerleştirilebileceği düşünülmüştür. İnsanın, işletme içinden ve dışından
kaynaklanan değişik faktörlerden etkilenebileceği gerçeği ihmal edilmiştir.
Davranışsal (neo-klasik) yönetim yaklaşımı klasik yönetim yaklaşımının insan
faktörünü ikinci plana iten zayıf yönünü gidermeye çalışmıştır. Hawthorne
araştırmaları sonucunda, fiziksel iyileştirmelerle verimliliğin ilişkisinin sosyal
faktörlerden daha az olduğu ortaya konmuştur. Bu yaklaşıma göre, insanların
inançları, amaçları, tutumları, alışkanlıkları, değer yargıları, gelenekleri ve
grupları üretim verimliliğini daha büyük ölçüde etkiler. Dolayısıyla, informal
grupların amaçları ile işletmenin amaçları bütünleştirilmeye çalışılmalıdır.
Modern yönetim yaklaşımı sistem yaklaşımını ve buna bağlı durumsallık
yaklaşımını geliştirmiştir.
Sistem yaklaşımının ana ilkesi, herhangi bir olayı veya durumu bir bütün olarak
görebilmeye ve değerlendirmeye dayanır. Bunun için bütünü oluşturan parçalar,
yani alt sistemler araştırılır. Olaya bütün açısından yaklaşılmazsa, olayın tamamı
gözden kaçabilir. Sistem yaklaşımında kullanılan unsurlar; girdi–süreç–çıktı, geri
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 11
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

bildirim, kapalı–açık sistemler, çevre, dinamik denge, entropi gibi unsurlar ve


bunların özellikleridir.
Durumsallık yaklaşımı, klasik ve davranışsal yaklaşımlarının yerini almak yerine,
onlarla birlikte ele alınan ve o yaklaşımların hangi durumlarda daha faydalı ve
etkin olabileceğini araştıran bir yaklaşımdır. Durumsallık yaklaşım, durumun
özelliklerine en uygun yönetim ve organizasyon aracının seçilmesini amaçlar.
Durumsallık yaklaşımının iki boyutu; teknoloji ve dış çevredir.
Üretim Yönetimi: İşletmenin elinde bulunan işgücü, makina, malzeme, enerji
ve bilgi gibi temel üretim faktörlerinin istenilen kalitede, isteilen zamanda,
istenilen yerde ve istenilen miktardaki ürün yapımını sağlamak üzere etkin ve
verimli bir şekilde bir araya getirilmesidir. Üretim sisteminin organizsayonu,
planlanması ve bu planların yürütülmesi faaliyetlerini kapsarar. Üretim yönetimi,
üretim sisteminde çalışan işgörenler üzerinde uygulanan yükleme ile kişisel
özelliklerinden kaynaklanan zorlanmaları arasında optimum uyumu sağlayarak
verimin artırılmasında ergonomiden yararlanır.
Yönetim Bilişim Sistemleri: İnsan, teknolojş, sistem teorisi ve bilgi yönetimi
alanlarını bir araya getiren akademik bir alandır. Yöneticilerin karar vermesini
kolaylaştırmak için, değişik yerlerdeki bilgilerin toparlanarak, bütün halinde
sunmak, YBS’nin en önemli görevlerinden biridir. Bilgi günümüz toplumlarında
stratejik bir kaynak haline gelmiştir. Bu açıdan düşündüğümüzde bilginin
yönetilmesi gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda yönetim bilişim sistemleri;
bilginin sürekli üretilmesi, yenilenmesi ve yayılmasında gerçekleştirdiği
çalışmalarıyla iki alanda katkı sağlar; işletme ve bilgisayar mühendisliği.
Bilgisayar sistemleriyle elde edilen bilgileri, işletmenin içindeki işlere, yönetim
fonksiyonlarına, iş süreçlerine, işletme problemlerine aktarıyor. YBS, teknolojiyi
bir araç değil bir sonuç olarak kullanır. Bu amaçla kullanılan; bilgisayarların ve
programların insanlara ergonomik uyumu sağlanarak iş verimliliği artırılır.
Endüstri mühendisliğinin temel ilgi alanı olan iş etüdü ve ergonomi konularındaki
uygulamaların başarı kazanması sonucu geliştirilen ilke, yöntem ve problem
çözme yaklaşımlarının orman endüstri mühendisliği, makina mühendisliği,
mimarlık, işletmecilik ve sağlık gibi birçok meslek alanlarının problemlerine
uygulanmasını sağlamıştır.
Davranış Bilimleri: Çalışanların iş ve iş ortamına uyumu için hem işgörenlerin
organizasyonun hem de organizasyonun işgörenlerin ihtiyaçlarını karşılamalıdır.
Bireylerin iş ortamına uyumunu sağlamak için farklı kültürel ve kişilik özellikleri
nedeniyle yetenek, ihtiyaç ve bazı davranışsal özelliklerinin bilinmesi gerekir.
Ergonominin insana yönelik iki temel amacı vardır:
Belli bir eğitimden geçen kişinin işine ve iş ortamına uyumunu sağlamak,
İşin ve iş ortamının teknik ve organizasyonel olarak kişinin ihtiyaçlarına,
yeteneklerine veya yetersiz kaldığı yerlere uygunluğunu sağlamak.
Egonominin bu iki temel amacı dikkate alındığında, ergonomik çalışmaların bir
kısmının davranış ilimleri ile yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Diğer
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 12
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

taraftan, insan fiziksel yapısı dışında mental yapısı itibariyle fiziksel, fizyolojik ve
sosyolojik özelliklere sahiptir.
Bireylerin özelliklerinin bilinmesi onların hangi alanlarda ve işlerde başarılı
olacaklarını ve hangi tür davranışları gösterebileceklerinin anlaşılmasını sağlar.
Davranış bilimlerinde bazı testlerden (yetenek, mesleki ve kişilik testleri gibi)
faydalanarak insanların davranışları önceden tahmin edilebilmektedir. Davranış
bilimleri sayesinde işgörenlerin özelliklerinin belirlenmesi, bireyin veya grubun
verimliliğini, yaratıcılığını ve moralini artıracak şartların belirlenmesi mümkün
olur. Ergonominin amacı da bireyin moralini ve yaratıcılığını artırarak en yüksek
verimi elde etmek olduğuna göre her iki bilim arasında çok yakın ilişki vardır.
Çünkü ergonomi öncelikle bireyi çok iyi tanımak mecburiyetindedir. Ergonominin
bireyi tanıması da davranış bilimleri ile mümkündür. Bireyi tanıdıktan sonra
çalışma ortamını ve makinaları bireye uygun biçimde tasarlamak hem çalışanların
moralini hem de iş verimini yükseltir.
Ergonominin işgören ile iş ve iş ortamı arasındaki uyumu sağlamada sadece
teknik düzenlemeye ağırlık vermesi yeterli değildir. Bu düzenlemenin yanında
belki de bundan daha da önemli olan işgörenin psikolojik yapısının dikkate
alınarak işe uyumunun sağlanması gerekmektedir. İnsan, psikolojik yönden
tatmin edildiği müddetçe işletmelerin veya kurumların verimliliği artacaktır.
Çalışan psikolojisini örgüt dışı ve örgüt içi faktörler etkiler.
Çalışanları olumsuz yönde etkileyen örgüt dışı faktörlerden bazıları şunlardır:
Çalışanların yakınlarının hastalanması veya ölümü nedeniyle oluşan
üzüntüler,
Aile içi sorunlar,
Ekonomik zorluklar,
Ulaşım problemleri,
Bireysel rahatsızlıklar.
Örgüt dışı faktörler işgörenlerde kızgınlık,öfke, üzüntü, isteksizlik ve ilgisizlik
yaratarak verimli bir şekilde çalışmasını engeller
Örgüt içi insan ilişkilerinin önemli bir yönünü de hiyerarşi oluşturmasıdır. Bu
nedenle, işgörenlerle doğrudan ilişki içinde bulunan amirlerin insan ilişkileri
konusunda belli bir eğitimden geçirilmeleri gerekir.
Hem bireysel amaçların hem de örgüt amacının gerçekleştirilmesi için bir araya
gelen işgörenler örgütsel bir kültür birliği oluşturur. Örgüt kültürü, paylaşılan
inançlar ve değerler olmakla beraber, işgörenlerin nasıl davranacaklarını
belirlemede de önemli bir araçtır.
İşgörenlerin işe uyum sağlamada biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yapılarının
bilinmesi oldukça önemlidir. Psikosyolojik temellere inerek insanların iş başındaki
davranışlarını değerlendirmenin yanında işgörenlerin bütün davranışları, işinde
yaşadıkları sosyolojik ortam ve genel psikolojik streslerin de etkilerini incelemek
önemli olmaktadır. Makina ile çalışan işgörenlerin sağlık, güvenlik ve
verimliliğine, insanın psikolojik özelliklerinin etkileri oldukça fazladır. Makina ile
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 13
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

işgören arasındaki en önemli fark bu psikolojik özelliklerdir. Çünkü işgören


makinadan farklı olarak zaman zaman heyecanlanır ve duygulanır dolayısıyla
yaptığı işin miktarında farklılıklar ortaya çıkar. Bu nedenle ergonomistler,
işletmelerde ergonomik çalışmalar yaparken öncelikle işgörenlerin psikolojik
özelliklerini birinci planda tutmalıdırlar.
Ergonomik faaliyetlerin çeşidi ve seviyesi her bireyin rolüne, eğitimine ve
hepsinden önemlisi motivasyonuna bağlıdır. İleri ergonomik uygulamalar,
psikologlar, fizikçiler, psikyatristler-psikoterapistler, mühendisler ve desinatörler
tarafından yapılmaktadır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 14
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

2. ERGONOMİNİN TEMEL KAVRAMLARI


2.1. ERGONOMİ KAVRAMI
Ergonomi, Yunanca “Ergon (Work) = iş”, “Nomos (Law) = kural, yasa”
sözcüklerinden türetilen “işbilim”in bir alt dalı olarak gelişmiştir.
İnsanın anatomik, antropometrik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan
inceleyen, katlanabileceği sınırları tespit eden ve işin insana, insanın işe
uyumunu araştıran, disiplinler arası bir bilim dalıdır.
İnsanların kapasiteleri makinaların kapasitelerine göre oldukça sınırlıdır. Bu
nedenle, insanların gün boyu gördüğü işler sınırlı tutulmaya çalışılır. Gücünün
üzerinde iş yapmak zorunda kalan insan yorulur. Yorgunluk, çalışanların iş
verimi, sağlığı, güvenliği ve psikolojik dengesi açısından olumsuz etkiler
yaratabilir.
İnsanlar iş görürken, çeşitli el aletlerini, mekanik araç–gereçleri, iş makinalarını,
belirli bir işe programlanmış sistemleri kullanırlar. İşçi ile makina ve araç–
gereçler arasında iyi bir uyum sağlanarak işçilerin fiziksel ve zihinsel yetenekleri
desteklenmelidir. İşçilerin kullandığı her türlü makina ve araç–gerecin en etkin
bir şekilde hizmete sokulması, makina ve araç–gereci kullananların duruş, oturuş,
genel sağlık, güvenlik ve sisteme uyum konularının dikkate alınmasını ve
incelenmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, insanın fiziksel ve zihinsel
gereksinimlerini dikkate almak, davranışlarını tanımlamak, insanların kullanımı
için tasarlanmış bütün sistemleri onlara uygun ve yüksek verimle çalışan
sistemler olarak düşünmek gerekmektedir.
İnsanlar, çalışma ortamında soğuk, sıcak, basınç, nem, toz, duman, zehirli gaz ve
buharlar, zehirleyici maddeler, iyonizan radyasyon, endüstriyel gürültü,
titreşimler, yetersiz veya fazla ışık gibi çeşitli ortam stresleri ile karşı karşıya
kalabilirler.
Bütün bu sorunlar karşısında, insan–makina–çevre ilişkilerini inceleyerek, böyle
bir ortamda insanların sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri ve huzur
duymaları için gerekli düzenlemelerin yapılması günümüz üretim sistemleri için
daha büyük bir önem arzetmektedir. Bu görevi ergonomi bilimi yerine getirir.

2.2. ERGONOMİNİN GÖREVLERİ


Ergonomi, işi insana ve insanı işe uyarlamak için bir araştırma ve eylem programı
içerir.
İşin İnsana Uyumu
Çalışılan yerin ve üretim araçlarının düzenlenmesi (çalışma alanı, makinalar,
göstergeler, kontroller vb.)
İş çevresinin analizi ve düzenlenmesi (ses, gürültü, aydınlatma, titreşim, iklim
vb.)
İş organizasyonunun analizi ve düzenlenmesi (işin kapsamı, çalışma ve
dinlenme zamanları vb.)
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 15
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İnsanın İşe Uyumu


Kişinin işin içeriğine bireysel yatkınlığı (yaş, cinsiyet, bedensel ve zihinsel
özellikler vb.)
İş öğretimi ve işe alıştırma
Ergonomi, insan, makina–teçhizat ve donanımı, iş ortamı ve iş yöntemi
sisteminin mühendisliği ve tasarımı ile ilgilenen disiplinler arası bir çalışma
alanıdır. Günümüzde, ergonomik çalışmalarla ulaşılmak istenen amaç, çalışma
ortamını, insana gelebilecek kimi tehlikelerden ve kazalardan korumanın
ötesinde, çalışma ortamını insanın hoşuna gidecek ve onu mutlu edecek bir
ortama dönüştürmektir. İnsanca çalışma ortamı olarak tanımlanabilecek böyle bir
ortamda aşağıdaki özellikler bulunacaktır;
Makina – teçhizat ve donanımı, insan özelliklerine ve yeteneklerine göre
tasarımlanır.
Çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun duruma getirilir.
Yapılan işin anlamlı ve yararlı olarak algılanması sağlanır.
Çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendilerini kanıtlama olanağı verilir.
Çalışanların kendilerini bir değer olarak görmeleri sağlanır.
Böyle bir ortamın oluşturulması halinde, iş sisteminin insan üzerinde yarattığı
fizyolojik ve psikolojik zorlanma en aza indirilebilir. Ergonomi, “Verimli, güvenli,
konforlu ve etkili insan kullanımı için aletlerin, makinaların, sistemlerin,
görevlerin, işlerin ve çevrenin tasarımına insanın davranışı, yetenekleri, sınırları
ve diğer özellikleri hakkındaki bilgiyi uygulamak ve keşfetmek"tir. Bu tanımdan
da anlaşılacağı üzere, ergonomi üretim verimliliğinin artırılması konusunda
önemli bir uğraş alanıdır.

2.3. ERGONOMİNİN KAPSAMI


Ergonomi, iş ve işi yapan arasındaki tüm ilişkileri incelerken, bu ilişkileri etkileyen
çevresel faktörleri de ele alır. Ergonominin konusu genel anlamda insan–makina–
çevre ilişkileri olup, Şekil 2.1’de ergonominin elemanları Şekil 2.2’de ilişkileri
gösterilmiştir.

Şekil 2.1. Ergonominin elemanları


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 16
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 2.2. Ergonomi kapsamı

Ergonominin ana elemanları olan insan, makina ve çevre sistemi Şekil 2.3’de
gösterilmiştir.

Şekil 2.3. Ergonomik sistemi

Ergonominin diğer bilimlerle katkı-ihtiyaç ilişkisi Şekil 2.4’de gösterilmiştir.


Ergonomi verimlilik amacını gerçekleştirmek üzere iş-insan uyumu çabasını
gerçekleştirmede anatomi, fizyoloji, mühendislik, psikoloji, yönetim, istatistik vb.
bilimlerden yararlanır. Aynı şekilde toplam kalite yönetimi, iş değerlendirme,
tasarım, üretim yönetimi, yönetim bilişim sistemlerine katkılar sağlar.

Şekil 2.4. Ergonominin diğer bilimlerle katkı-ihtiyaç ilişkisi


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 17
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

2.4. ERGONOMİ KAPALI ÇEVRİMİ


Ergonominin temel unsurlarını ve aralarındaki etkileşimleri gösteren sisteme
ergonomi kapalı çevrimi denir. Bu çevrim negatif geri beslemeli bir akım
halindedir. Önemli olan, buradaki unsurların iyi tanımlanması ve birbirleriyle
uyumlu hale getirilmesidir. Çevrimde, ergonomik önlemlerin dört temel unsuru
yer almaktadır:
1) Algılama: Sistem elemanlarına ya da bireylere bilgi ulaşımını sağlar. Birey,
duyu organlarının çeşitli şekillerde uyarılması sonucu algılamayı gerçekleştirir.
Bunun için birey; göz, kulak, burun, dil ve deri algı organlarını kullanır.
Makinalarda ise sensörler, elektronik, mekanik veya hidrolik olarak çalışan
algılama cihazları ile algılama sağlanır. Çalışma ortamlarının özelliklerine göre
insan algı organları ya da makine algılama cihazları tercih edilir.
2) Bilgi Depolama: Kişiler, gerektiğinde kullanılmak üzere bilgileri belleğinde
depolar. Bellekte saklanan bilginin anımsanması bazen çok kısa sürede
gerçekleşebileceği gibi oldukça uzun süreler de alabilir. Makinelerdeki bilgi
depolama için çeşitli mekanik, elektrik ya da elektronik cihazlardan
yararlanılır. Bilgisayar üstün bir bilgi depolayıcı makinadır.
3) Değerleme: Algılanan ve daha önce depolanmış bilgiler ile gerçekleştirilen
çeşitli işlemlerdir. Değerlendirilen bilgilere göre bir karar verilir. Bu kararlar
bir anlamda, bilgi girişine karşın verilen tepkilerin bir göstergesidir.
4) Eylem: Verilen kararın uygulamaya konulması işlemidir. Eylem, fiziksel veya
bilgi akışı ya da ikisinin birlikte gerçekleştirildiği bir etkinlik olabilir.

2.5. İNSANIN PERFORMANSINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER


İnsanın başarı ve verimliliğini etkileyen faktörler çalışan, iş ve çevre kaynaklı
olabilir.
İnsanın yapısal özellikleri;
insanların yapısal özellikleri (anatomik) ve boyutları (antropometrik)
merkezi sinir sistemi (biyokimyasal ve nörofizyolojik)
zeka, beceri ve fizyolojik özellikleri
algı organları
iskelet–kas sisteminin biyomekaniği
kasların biyokimyasal enerji gereksinimi
solunum sistemleri
dolaşım sistemleri
İnsanın genel özellikleri; yaşı, cinsiyeti, boyu, kas kütlesi
İnsanın yetenekleri; görme, duyma, tahammül, hızlılık, kavrama yeteneği
Fiziksel faktörler; işten kaynaklanan etkilerdir.
İşyeri yerleşim planı
Tekrarlayan işler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 18
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş sırasında gereken ekipmanların yerleşimi


Uygunsuz duruş gerektiren işler
Statik duruş gerektiren işler
Çevresel faktörler; çalışma ortamından kaynaklanan etkilerdir.
Gürültü
Sıcaklık, nem ve hava akımı
Aydınlatma
Titreşim
Kimyasallar
Psikolojik faktörler; çalışan kaynaklı etkilerdir.
Uyuşmazlıklar (şaşırma, yanılma, unutkanlık)
Üzüntüler
Ailevi sorunlar
Meslek sorunları
Ekonomik zorluklar
Güvensizlik
Sınırlı kariyer
İşyerinde negatif sosyal iletişim
Grup içerisinde çalışma baskısı

2.6. ERGONOMİK ÇALIŞMALARIN SINIFLANDIRILMASI


İnsan – sistem ara kesit teknolojisi beş ana bileşene ayrılır:
1) İnsan–makina ara kesit teknolojisi; donanım ergonomisi (hardware
ergonomics)
2) İnsan–çevre ara kesit teknolojisi; çevresel ergonomi (environmental
ergonomics)
3) İnsan–yazılım ara kesit teknolojisi; bilişsel ergonomi (cognitive ergonomics)
4) İnsan–iş ara kesit teknolojisi; iş tasarım ergonomisi (job design ergonomics)
5) İnsan–organizasyon ara kesit teknolojisi; makro ergonomi
(macroergonomics)
İnsan-makina sistemi: Anatomi, antropometri, fizyoloji, psikoloji, iş hekimliği,
mühendislik ve istatistik disiplinlerinin katkılarıyla gerçekleştirilen ergonomik
çalışmaların odak noktası insan-makina sistemlerinin tasarımıdır.
Sistemin iyi işlemesi için dikkate alınması gereken hususlardan en
önemlileri şunlardır;
Makina üzerindeki kontrol cihazları, insanların bunları en kolay ve rahat
kullanabileceği şekil ve konumda olmalıdır
Makinanın işlemesi ile ilgili bilgiler çalışana doğru, eksiksiz ve en kolay yoldan
iletilmeli, insan bilgileri alırken ayrıca çaba harcamamalıdır
İnsanlar, göstergelerden yararlanarak edindiği bilgileri iyi değerlendirip uygun
kararlar alabilecek durum ve konumda olmalıdır. Bunun ön koşulu, işe
fizyolojik uygunluk, uygun psiko-sosyal ortam ve yeterli iş eğitimidir
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 19
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İnsan kapasitesi genişletilmelidir


İnsan yetenekleri yararlı hale getirilmelidir
İnsan eylemleri kolaylaştırılmalıdır
Aşırı veya yetersiz yüklenme önlenmelidir
Uygulamada ergonomi çalışmaları iki aşamada ele alınabilir;
1) Tasarım çalışmaları: Bu aşamada mühendis, fizyolog ve psikolog birlikte
çalışarak, insanın anatomik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ve
kapasitesine uygun alet ve makinaları tasarımlamaya çalışırlar. Bu aşamadaki
çalışmalar etkin bir insan – makina sisteminin kurulmasını amaçlar.
2) İşyerinde ergonomik çalışmalar: Bu aşamada, çalışma yöntemlerinin ve
çalışma çevresinin, insanın biyolojik ve psikolojik özelliklerine
uyumlandırılmasına çalışılır. Böylece, gereksiz zorlanmalar ve yorgunluk
azalacak, dolayısıyla işin niteliği ve niceliği yükselerek verimlilik artacaktır.

2.7. ERGONOMİNİN KULLANDIĞI ÖLÇÜTLERİ


Ergonominin hedeflerini de değerlendirmek amacıyla kullanılan dört ölçüt
kullanmaktadır;
1- İnsancalık ve ekonomiklik: İnsancıllık ve ekonomiklik, amaçlar göz önünde
bulundurarak insana ait özelliklerin, bilgilerin, yeteneklerin, becerilerin ve
bunlara ait alt ve üst sınırların belirlenmesi insana yaraşır bir iş
düzenlemesinin en önemli değerlendirme ölçütleridir.
2- Sağlığın korunması: Sağlığın korunması, geniş anlamıyla çalışma
koşullarından kaynaklanan hastalıkların önlenmesi veya azaltılmasıdır.
3- İşin sosyal uygunluğu: İşin sosyal açıdan insana uygunluğu, insan
yaşamını toplumsal normlar içinde sürdürebileceği ortamın sağlanması ve
bireyler arası ilişkilerin özendirilmesidir.
4- Teknik ve ekonomik: Teknik ve ekonomik rasyonellik, insan–makina
sisteminin fonksiyonel açıdan doğru biçimde düzenlenmesi, bu tür sistemlerin
performans yeteneklerinin sürekliliğinin sağlanması ve insanların sistem
içinde ekonomik açıdan en doğru biçimde görevlendirilmesidir.

2.8. ERGONOMİNİN ÇALIŞMA KONULARI


Çalışma ortamının verimli, çalışmayı kolaylaştıracak yönde düzenlenmesi için
ergonominin kullandığı sorgulama cetveli Tablo 2.4’de gösterilmiştir.
Ergonomi, bu unsurları incelerken, bunlara etki eden olumsuz faktörleri
gidermeye ve bu unsurların en uygun bileşimini bulmaya çalışır. Bu çalışmaların
yürütülmesinde ergonominin ele aldığı konular dört ana grupta toplanmıştır:
1) İnsan özellikleri
2) İnsan – makina ilişkileri
3) Çalışma koşulları
4) Çevresel koşullar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 20
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Ergonominin çalışma konuları içinde ele aldığı çalışma alanları Tablo 2.5.’de
gösterilmiştir.

Tablo 2.4. Çalışma ortamı sorgu cetveli


Antropometri Donanımda antropometrik uygunluk nasıl sağlanır?
Boyutlar Çalışma alanının boyutları uygun mu?
Renkler Renkleri nasıl kullanmalı?
Gürültü Gürültüden nasıl korunmalı?
Aydınlatma Aydınlatma yeterli mi?
Hava sıcaklığı Hava sıcaklığı yapılan iş için uygun mu?
Dinlenme Dinlenme araları nasıl düzenlenmeli?
İlişkiler Gösterge – kontrol ilişkisi uygun mu?
Kontrol Kontrol düzeni nasıl olmalı?
Gösterge Gösterge düzeni nasıl olmalı?
Düzen ve temizlik Düzen ve temizlik nasıl sağlanmalı?

2.9. ERGONOMİNİN UYGULAMA ALANLARI


Endüstriyel işyerleri, tarım işletmeleri, bürolar, okullar, hastaneler, oteller, evler,
vb. insan çalışmasının olduğu her yer ergonominin uygulama alanı olarak sayılır.
Makinalar tasarlanırken, sistemler kurulurken, işyeri planlanırken, ergonomik
ilkelere göre davranılması gerekir. Bununla birlikte, işyeri planlanırken ergonomik
kurallara uyulmuş olsa bile, daha sonra işyeri düzeninde yapılacak ergonomik
değişikliklerle daha uygun işyeri düzeni elde edilebilir.
Ergonominin çalışma konuları ve uğraş alanları Tablo 2.5’de verilmiştir.

Tablo 2.5. Ergonominin çalışma konuları ve uğraş alanları


Duyusal Özellikler Gösterge ve Kontrol Düzeni
ÖZELLİKL

İLİŞKİLE
İNSAN –
MAKİNA
İNSAN

Fiziksel Özellikler Boyut Sorunları


ERİ

Ussal Özellikler Mekanik Sorunlar


Duyusal, Fiziksel, Kişisel ve Koruyucu Eşyalar
Ussal Kapasite Sınırları
Duruş ve Hareketler Aydınlatma
ÇALIŞMA KOŞULLARI

ÇEVRESEL KOŞULLAR

Yorgunluk Gürültü
Gerilim (Stres) Titreşim
Monotonluk İklim
İş Güvenliği Toksik Maddeler
Kazalar Toksik Buharlar
Motivasyon Gazlar
Vardiya Çalışması Radyasyon
Çalışma Süreleri Düzen
Otorite, Yetki, Sorumluluk Temizlik
Grup Davranışı Renk
Ücret Yapısı Manzara

Ergonominin uygulama alanları aşağıda sıralanmıştır;


Çalışanların örgütsel gereksinimleri ve iş doyumu.
Çalışma sürelerinin belirlenmesi.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 21
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çalışma yerinde çevre koşullarının etkisi.


Çalışma yerinin ergonomik analizi ve tasarımı.
Eğitim kalitesine uygun öğrenme mekanlarının tasarımı.
Ekran önü çalışanlarının çalışma ortamından kaynaklanan sorunlar.
Fiziksel faktörlerin toplu görüşme ortamı üzerine etkileri.
İş etüdü / analizi.
İş kazaları, iş ve işçi güvenliği.
İşyeri ve ofis tasarlaması.
Kaynakların etkin kullanımı.
Malzeme kalite kontrolü.
Tasarruf.

2.10. ERGONOMİNİN AMACI VE HEDEFLERİ


Endüstri ortamında insanlar, tüm kapasitelerini ortaya koyarak; hammaddelerin
çıkarılması ve hazırlanması, her türlü araç, gereç ve makinaların tasarımı,
üretimi, işletilmesi ve endüstrilerin giderek gelişmesi için sürekli çaba
harcamaktadırlar. Ancak, endüstriyel ortamda çalışan insanların çabaları, yapısal
özellikleri ve boyutları ile sınırlanır.
Biyolojik varlıklar olarak insanların merkezi sinir sistemi kendine özgü temellerle
işlerlik gösterir. İnsanların zeka, beceri ve fizyolojik yeteneklerinin kişiye özel
boyutları vardır. İnsan organizmasının algı organları belli sınırlar içinde
duyarlıdırlar. İnsanların fiziksel iş verimi ve mekanik etkinliği için, iskelet - kas
sisteminin biyomekaniği, kasların biyokimyasal enerji gereksinimi ve bunları
destekleyen solunum ve dolaşım sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyişi önemli
etkenlerdir.
Ergonominin amacı, çalışanla işi arasında iyi bir uyum sağlayarak çalışırken aşırı
zorlanmalar yüzünden yıpranmasını önlemek ve bu uyum sayesinde başarı ve
verimliliği yükseltmektir.

Şekil 2.4. Ergonomi amaç ölçütleri

Ergonomi, çalışanla işi arasındaki istenen uyumu gerçekleştirebilmek için


öncelikle insanı, yeteneklerini en iyi biçimde kullanabileceği bir işe yerleştirmeyi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 22
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

amaçlar. Ergonomi, en uygun iş–işçi yüklemesini sağlayabilmek için insanı tüm


boyutları ile inceler.
Ergonomi, insanın özelliklerini, yeteneklerini, yeteneklerini geliştirme gücünü ve
bu gücün sınırlarını inceler. Bu incelemeler sonucunda insandan istenebilecek
görevlerin sınırlarını belirler.
Ergonomi, iş sistemi içinde insanı incelerken, daha yüksek bir başarıya ulaşma ile
çalışan kişide oluşan zorlanma arasında bir denge kurmayı amaçlar. Zorlanma
şiddeti artırılmadan başarının yükseltilebileceği ergonomik araştırmalarla
kanıtlanmıştır.
Ergonominin amaçları
İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması
İşgücü kayıplarının önlenmesi
Yorulmanın ve iş stresinin azaltılması
İş kazaları ve mesleki risklerin en aza indirilmesi (minimizasyonu)
Verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi
Çalışanların etkinliğini arttırmak
Gereksiz ve aşırı zorlamalardan kaçınmak
Organizmanın zarar görmesini önlenmek
Lüzumsuz aktiviteleri önlemek
Ergonominin hedefi, insanın değişen ortamlarda hangi yüklenmelerle karşı
karşıya kaldığını, bireyler açısından hangi zorlanmaların doğduğunu, işin
gerektirdiği özellikler ile insanın uygunluk özelliklerini birbiriyle en iyi biçimde
nasıl bağdaştırılabileceğini belirlemektir.
Ergonominin üç temel hedefi, insanın fizyolojik ve zihinsel yeteneklerini aşmamak
üzere; konforu, refahı ve vermliliği artırmak ve sürdürmektir.

2.11. ERGONOMİK UYGULAMALARIN YARARLARI


İnsan, makina, araç – gereç ve donanımın, iş ortamı koşulları da dikkate
alınarak, aralarında üst düzeyde bir uyum sağlamak suretiyle ergonomik
prensiplere göre düzenlemesi ile insan, işletme ve toplum açısından aşağıdaki
yararlar veya bunların bir grubu sağlanabilir:
 Bakım maliyetlerinde azalmalar olur.
 Eğitim maliyetlerinde azalmalar olur.
 Hastalıklarda, mazeretlerde ve devamsızlıklarda azalmalar olur.
 Hatalarda azalmalar, doğrulukta artışlar olur.
 Çalışanlar daha kısa zamanda daha hızlı öğrenir.
 Çalışanların işlerine aidiyet duyguları ve iş doyumları artar.
 Çalışanların kas - iskelet ve görüş konforlarında artışlar olur.
 Çalışanların moralleri artar.
 Çalışma yöntemleri ve prosedürleri daha insancıl ilkelere sahip olur.
 İş güvenliği artar
 İş kalitesi artar.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 23
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İşçi tazminatlarında azalmalar olur.


 İşgücü devrinde azalmalar olur.
 İşletme içinde çıkan problemlerin minimize edilmesi ve dolayısıyla stres
faktörlerinin azaltılması sağlanır.
 İşletmeye müşteri odaklı yaklaşım kazandırır.
 Kayıp zamanlar azalır.
 Kaza ve incinme oranlarında azalmalar olur.
 Kullanımı daha kolay ürün, hizmet ve sistemlere kavuşulur.
 Organizasyonda estetik duygular artar.
 Sağlık kalitesi artar.
 Ürünlerin ve hizmetlerin rekabet güçleri artar.
 Verimlilik ve etkinlik artar.
 Yorgunluk ve streslerde azalmalar olur.
Ergonomi kurallarının uygulanarak iş tasarımlarının yapılması durumunda
sağlanabilecek esas yararlar ve aralarındaki ilişki çevrimi Şekil 2.2’de
gösterilmiştir.
Ergonomik uygulamalar sonucunda hayat standardı yükselen çalışanlar, belli
ölçüde güdüleneceğinden, işlerini daha hızlı yaparak döngünün yeniden
başlamasını sağlarlar. Dolayısıyla ergonomi, iş ile işgören arasında olumlu
zincirleme bir tepkime sağlayarak sistem içinde yer alan bütün insan ve
kurumlara önemli katkı ortaya koymaktadır.

Şekil 2.2. Ergonomik uygulamaların yararları


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 24
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

3. İNSAN VÜCUDU
3.1. İNSAN VÜCUDUNDAKİ AYGITLAR
İnsan vücudunda yer alan sinir sistemi, algı organları, dolaşım sistemi, sindirim
sistemi, boşaltım sistemi, kemik – kas sistemi ve eklemler gibi aygıtlar
ergonomik açıdan önemli görevler üstlenirler.

3.1.1. Algı Organları


İnsan vücudu, dış dünyanın uyarımlarına ayarlı bir makina gibidir. Dış dünyaya
ait bilgiler göz, kulak, deri, burun ve dil yoluyla beyne ulaştırılır. İşgören, insan –
insan, insan – çevre ve insan – makina uyumunun sağlanması bakımından algı
organlarını etkin biçimde kullanarak çevresi ile uygun iletişimi kurabilmelidir.
Kulak: İşitme ve denge organıdır. Östaki borusu, kulak içinde ve dış
atmosferdeki basınç arasında denge sağlayarak işitme netliğinin korunmasına
yardımcı olur. İnsan kulağı saniyede 16 – 16.000 (20.000) Hz titreşim yapan her
sesi duyabilir. Ancak, çok yüksek gürültü ortamında, karışık frekanslardaki ses
dalgaları algı düzenini zedeleyebilir. Şiddetli ve uzun süreli gürültü ortamında
(4000 Hz) kulak, geçici ya da sürekli olarak sakatlanabilir. Ses kaynağının yerini
kesin olarak belirleyebilmek için iki kulakla birlikte işitme gereklidir.
Göz: Nesnelerin ışığını, renklerini ve görüntülerini algılayarak görmeyi sağlayan
alıcı organdır. Görme olayı sırasında her iki gözün, hangi uzaklıkta olursa olsun
doğrudan bakılan cisimleri ve yüzeyleri net görmek için ayarlanma çabasına
gözlerin akomadasyon özelliği denir. Pratik olarak, gözlere 6 metreden uzak olan
cisimlere bakarken göz merceğinde uyum çabası görülmez. Yaş ilerledikçe
mercek dokusunun sertleşmesi nedeniyle yakın görme yeteneği de giderek azalır
ve işgörenlerin bu tür görme güçlükleri için gerekli önlemler alınmalıdır.
Gözün duyarlı olduğu ışık dalga boyları 450 – 700 m arasında değişir.
Gözün karanlığa uyum süresi aydınlık ve karanlık arasındaki aydınlatma düzeyi
farkına bağlı olarak 10 – 40 dakika arasında değişir.
Burun: Koku alma işlevini gerçekleştirilir. Alınan koku ile ortamın tanınması
mümkün olacağı gibi, doğabilecek muhtemel tehlikelerin önlenmesi için de
gerekli tedbirlerin alınmasına olanak sağlar.
Dil: Hareketleriyle tat alma, konuşma, çiğneme ve yutmaya yardımcı olan bir
organdır. Tat, zehirlenmelerden korunma ve sindirime olanak veren salgı
reflekslerini başlatmaya yarar.
Deri: Çevreden doğrudan doğruya gelen uyarımları almaya ve bunları özel sinir
lifleri aracılığıyla doğrudan beyne bildirmeye yarayan insan bedeninin dış
yüzeyini kaplayan ince tabakalı bir örtüdür. Deri, dış ortamın sıcak – soğuk,
yumuşak – sert, basınç, dokunma, mekanik, kimyasal ve ısıl etki, vb. özelliklerini
algılar; içindeki sinir uçları vasıtasıyla çevrenin özelliklerini algılar, terleme ve
buharlaşma yoluyla vücudun ısısını dengeler, artıkları dışarı atar, vücudu zararlı
dış etkenlere karşı (travmalar, zararlı maddeler, zehirler, zararlı ışınlar) korur.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 25
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Derinin görevleri; 1) su geçirmez, böylece vücudu ve vücut içinde bulunan % 60


oranındaki suyu muhafaza ederek kurumasını önler. 2) İçindeki sinir uçları
vasıtasıyla çevrenin özelliklerini belirler. 3) vücut ısısını dengede tutar. 4) vücudu
dıştan gelen tesirlere ve hastalıklara karşı korur.

3.1.2. Sinir Sistemi


Sinir sistemi, damarlar gibi bütün organları organizma içinde birbirine bağlar. İç
ve dış uyarıları alarak bunları iletmek ve yönetmek görevini görür. Sinir
sisteminde bilgi akış hızı liflerin kalınlığı ve yapısına bağlı olarak 1-100 m/s
arasında değişir. Sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve periferik sinir sistemi
olmak üzere ikiye ayrılır.

Merkezi Sinir Sistemi: Beyin ve omurilik


Merkezi sinir sistemi (MSS), sinir sisteminin düzenleyici merkezidir. Merkezi sinir
sisteminde birbirleriyle ilişkili üç görev alanı denetlenerek bedensel fonksiyonların
ilişkisi ve koordinasyonu sağlanır:
- Sensorik faaliyetler: Bilginin alınması, depolanması ve algılanması
- Motorik faaliyetler: Kas aktivitesiyle bilginin verilmsi
- Vejetatif sistem: İstem dışı bedensel faaliyetlerin kontrolü

Şekil 3.1. MSS bilgi akşı

Beyincik, vücut hareketlerini düzenleyen bütün kasların uyumlu çalışmalarını,


vücut duruşu ve dengesini düzenler ve kontrol eder.

Periferik Sinir Sistemi


Somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi (vejetatif sinir sistemi) olmak üzere
ikiye ayrılır. Duyu ve motor sinirlerinin bir bölümü “otonom sinir ağı (OSA)”nı
oluşturur. Solunum, dolaşım, boşaltım ve salgı bezlerinin işlemesi OSA aracılığı
ve MSS’nin programlaması ile sağlanır. Vejetatif sinir sistemi, istem dışı organ
hareketlerini ve çalışmalarını yönetir.
Kinestetik algılama (KA), insanın kendi hareketlerinden ve vücudu ile temas
halinde olan cisim ve eşyaları anlayabilmesi şeklinde açıklanır.

Davranış Gecikmesi: İnsan, çevresinde olup biten etkinliklere bağlı uyarımları


belirli bir gecikme ile algılar. İnsan vücudunun belli davranış ve hareketlerinin
başlaması için belli bir işaret ya da komutun devreye girmesi ile yapılan uyarıdan
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 26
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

beklenen hareketin başlamasına kadar geçen süreye davranış gecikmesi ya da


reaksiyon zamanı denir. Davranış gecikmesi, algı organları, sinir sistemi ve
hareket sistemlerinin devreye giriş zamanları ve dolaylı gecikmeler incelenerek
belirlenebilir. İnsanlarda davranış gecikmesi ortalama 113-528 ms arasında
değişir.
Wargo’ya göre merkezi sinir sistemindeki organlardaki gecikme zamanları Tablo
3.1’de verilmiştir.

Tablo 3.1. Davranış gecikme süreleri


Gecikme olayları Gecikme (milisaniye)
Algı organlarında gecikme 1 - 38
Algılamanın merkezi sinir sistemine ulaşması 2 – 100
Merkezi sinir sistemindeki işlemler 70 – 300
Kaslara verilen komutun sinirlerden iletimi 10 – 20
Kaslara verilen komutun iletimi 30 – 70
Toplam 113 – 528

Ergonomik yaklaşımlarda reaksiyon zamanı, iş–zaman etüdü ilişkileri içinde


dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, operatörün davranışlarının süreleri sadece
doğrudan reaksiyon zamanına bağlı ya da onunla orantılı değildir. İş ekonomisi,
işyeri düzeni, fonksiyonel yüklenme, uyarımların zamanlaması ve uyarı tipleri,
hareket mesafeleri, insan biyomekaniği, yorgunluk ve bezginlik gibi faktörler de
süre üzerinde etkilidir.

3.1.3. Dolaşım Sistemi


Dolaşım aygıtı, kanı dolaştırır ve böylece organların beslenmesine ve enerji
üretmesine gerekli sindirilmiş besin ve oksijen naklini sağlar, organların çalışması
sırasında meydana gelmiş zehirli atıkları da boşaltım organlarına doğru nakleder.
Kalpten vücudun her yanına giden ve vücudun her yanından kalbe giden kanın
sürekli hareketine dolaşım, bu hareketi sağlayan sisteme dolaşım sistemi denir.
Dolaşım sistemi kalp ve damarlardan oluşur. Kalp tarafından pompalanan
oksijenli kan atardamarlar vasıtasıyla organlara taşınırken, karbondioksit ve
atıklarla yüklü kan toplardamarlarla kalbe taşınır. Bu dolaşıma büyük dolaşım
denir. Küçük dolaşımla, kalbe gelen kan akciğerlere ulaştırılarak karbondioksitten
arındırılır. Kalp tarafından pompalanan kan besin ve oksijeni hücrelere taşır.
Kalbin kasılma sayısı erişkinler için dakikada 70 – 80 olup, her kasılışta aorta 60
– 70 cm3, akciğerlere de 60 – 70 cm3 olmak üzere, kalp her kasılmasında toplam
120 – 140 cm3 kan basılır ve enerji gerektiren hareketli işlerde bir miktar biraz
artar. Toplam kan hacmi erkeklerde 4.7  1 litre, kadınlarda ise 3.7  0.8 litredir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 27
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

3.1.4. Sindirim Sistemi


Sindirim sistemi; ağız, yemek borusu, sindirim borusu, mide ve bağırsaklardan
oluşur. Besinlerin sindirim aygıtı içinde, dolaşıma geçebilecek derecede düşük
molekül ağırlıklı kimyasal maddelere dönüşmesine sindirim denir. Sindirim
sistemi, karmaşık organik molekülleri sindirim özsuları ve içerdikleri enzimlerle
daha basit moleküllere dönüştürerek kana karışmasını sağlar.

3.1.5. Boşaltım Sistemi


Canlı hücrelerin, biyokimyasal etkinliklerle oluşan su, karbondioksit, çeşitli azotlu
maddeler (ürik asit), madensel tuzlar gibi birikici ya da zehirleyici ürünlerin dışarı
atılmasına boşaltım denir. Bu zararlı maddelerden su idrar, terleme ve solunum
yoluyla; karbondioksit solunumla; madensel tuzlar idrar ve terle; azotlu atıklar
ise ürik aside dönüştükten sonra idrarla dışarı atılır.

3.1.6. Kemik – Kas Sistemi


Kemik – kas sistemini oluşturan kemikler, kaslar ve bağ dokusu tam bir işbirliği
halinde çalışırlar ve vücudu ayakta tutmak, iç organları korumak ve hareketi
sağlamak görevlerini görürler.
İnsanların iş yapmasında doğrudan görev alan kollar ve bacaklarda uzun
kemikler yer alır. Uzun kemikler arasında el ve ayak parmakları gibi kısa kemikler
de vardır.
Vücut hareketi iskelet kası ile sağlanır ve bu kaslar insanın kontrolünde hareket
eder. İnsan vücudunun kasları, bağlantı noktalarına kuvvet uygulayabilen ve tek
yönde kısalabilen ya da gevşeyerek uzayabilen güçlü yapılardır. Gonksiyonel kas
grupları kaldıraç kolları gibi görev yaparlar. Kaslar iki grupta toplanır; istemsiz
hareket eden düz kaslar, istemli hareket edebilen çizgili ya da iskelet kasları
(kalp kası çizgili kastır, ancak istemsiz çalışır).
Kas etkinliği için gerekli enerji alınan gıdalardan sağlanır. Gıdalar
(karbonhidratlar, yağlar ve proteinler), sindirim sisteminde işlenerek karaciğer
aracılığıyla çeşitli işlemlerden geçtikten sonra kaslara ulaşırlar.
Çalışma şiddetine göre, yeterli dinlenme araları verilerek kasların yorgunluk
maddelerinin atılması ya da dönüştürülmesi ve buna bağlı olarak kas hücrelerinin
beslenmesi sağlanır. Yeterli dinlenme aralarının verilmediği hallerde, yorgunluğun
etkileri derinleşir, kasların sertliği ve şişkinliği kalıcı bir hale gelebilir.

3.1.7. Eklemler
Eklem, iki kemik arasındaki birleşme yeridir. Eklemler hareketliliklerine göre üçe
ayrılırlar; Fibröz (oynamayan eklemler), kartilajinöz (yarı oynar eklemler) ve
sinoviyal (oynar eklemler).
Kemikler arasındaki çeşitli eklemlerden ergonomik yaklaşım açısından önemli
olanlar sinoviyal eklemler ve kıkırdak (fibro-elastik kıkırdak) destekli kartilajinöz
eklemlerdir. Kartilajinöz eklemler omurlar arasında görülür. Sinoviyal eklemlerde
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 28
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

eklem başlarını kaplayan kıkırdak doku ve bunun üzerini örten sert eklem yüzü,
eklem kapsülü tarafından yerinde tutulur. Hareket açılarının normal sınırlar içinde
bulunması ve bu özelliğinin korunabilmesi biyomekanik açıdan önemlidir.

3.2. HAREKET SİSTEMİ


3.2.1. Eklem Hareketleri
Hareketli eklemler, konumlarına ve eklem başının merkezinden geçtiği kabul
edilen eksene göre; bir, iki ya da üç yönde hareket edebilirler. Eksenlerin
hareketleri basit ölçme araçları olan goniyometre ve primetre veya daha hassas
ölçme yapan çok yönlü film analizleri ile belirlenebilir.
Eklemlerin hareketliliği ve işlerliği çeşitli nedenlerle kaybedilebilir. Öncelikle tüm
eklemler; şiddetli darbeler, zorlanmalar ve son sınırlarına kadar zorlanmalardan
etkilenir. Çeşitli hastalıklar ve yaşlanma ile de eklem işleklikleri azalabilir.
Eklem hareketlerinin sınırları üzerinde anatomik özelliklerin etkileri vardır.
Hareket sınırları, eklem kapsülünün yapısına, eklem etrafındaki dokulara ve
yapılan hareketin doğrultusuna göre değişir. Ayrıca, yaş, cinsiyet, kalıtsal
özellikler, çeşitli hastalıklar gibi çeşitli etkenler de eklemlerin hareket sınırlarında
değişiklikler yapabilir.

Eklem hareketlerinin boyutları:


Abdükasyon: Ayakta duran bir insanın kolları yana sarkık ve el ayası vücuduna
dönük duruşta, kolunu yandan omuz yüksekliğine kaldırması.
Addükasyon: Yana kaldırılmış kolun aşağı indirilerek gövdeye yaklaştırılması.
Elevasyon: Kolun omuz yüksekliğinin üstünde bir açısal hareket yapması.
Fleksiyon: Kolun önden omuz yüksekliğine kaldırılması veya her türlü bükme
hareketi, boyunun öne doğru bükülmesi.
Ekstansiyon: Kolun arkadan omuz yüksekliğine kaldırılması veya germe hareketi.
Hiperekstansiyon: Eklemlerdeki germe hareketlerinin zorlanarak yapılması.
Rotasyon: Başın boyun omurları arası eklemlerini çalıştırarak sağa veya sola
döndürülmesi.
Palmer fleksiyon: El bileğinin bükülmesi ile elin avuç içi doğrultusunda bükülmesi.
Dosfleksiyon: Elin sırt kısmına doğru bükülmesi.
Süpinasyon: Alt kolun kendi ekseni etrafında döndürülerek avuç içinin yukarı
döndürülmesi.
Pronasyon: Alt kolun aynı eksen etrafında döndürülerek avuç içinin aşağı bakacak
şekilde çevrilmesi.

3.2.2. Baş Hareketleri


Başın sağa ve sola (rotasyon) açısı ortalama 550’dir. Başın sağa ve sola dönüşü,
boyun omurlarının işlekliği ve boyundaki kas ve bağ dokularının esnekliğine
bağlıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 29
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 3.2. Başın boyun ekleminde hareketliliği

Ergonomik açıdan gözlerin yuvalarındaki dönme açıları da dikkate alındığında


daha geniş bir görüş açısı kazanılabilir. Başın geriye bükülme açısı 500, öne
bükülme açısı 400’dir.

3.2.3. Gövde ve Üst Etraf Hareketleri


Üst etraf hareketlerinin büyük bölümünde gövde hareket sınırlarının kullanım ile
çalışma sözkonusudur. Gövdenin sağa ve sola dönüş hareketleri 400’dir.

Şekil 3.3. Üst taraf eklemleri hareket boyutları

Şekil 3.4. Gövde ve üst etraf hareketleri

Dik duran bir insanın, gövdesini bu açısal değerler içinde hareket ettirmesi,
ardından üst etraf hareketlerini gerçekleştirmesi mümkündür. Ancak, bu tür
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 30
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

gövde döndürme hareketleri statik bir şekilde uzun süreli olmamalıdır. Gövdenin
öne ve geriye bükülmesi konusunda da aynı sakınca geçerlidir. Özellikle,
gövdenin öne bükülü duruşunda, sağa ve sola döndürme hareketleri ve kuvvet
gerektiren kas zorlanmaları yapmak sakıncalıdır.

Omuz ekleminin yuvarlak eklem başı ve oldukça düz eklem yuvası, bu eklemin
geniş açısal hareketini kolaylaştırır. Omuz eklemi hareketine dirsek ve el bileği
hareketleri de katıldığı taktirde, gövde etrafında geniş bir erişme alanı oluşur.

3.2.4. Omuz Hareketleri


Omuz eklemi hareketlerine dirsek ve el bileği hareketleri de katıldığında, gövde
etrafında geniş bir erişme alanı oluşur. Normalde kolların duruşu omuzdan sarkık
ve avuç içi gövdeye dönük bir duruştur.
Oturan bir insanın rahat çalışma pozisyonu ise kolun dirsekten 90o bükülü, alttan
desteklenmiş ve parmakların hafifçe bükülü ve avuç içlerinin de birbirine dönük
bulunduğu bir duruştur.

Şekil 3.5. Omuz – parmak hareketi

3.2.5. Alt Etraf Hareketleri


Ayakta dururken dizlerin normal duruşu, vücut ağırlığını taşıyan kemiklerin düşey
doğrultuda tutulabilmesi için tam gergin bir duruştur. Oysa otururken ve sırtüstü
yatarken dizlerin en rahat pozisyonu 70°-130° açılar içinde fleksiyon halindeki
duruşudur.
Bacağın, kalça ekleminden fleksiyon hareketi 120° civarındadır. Ancak, çoğu
insan bu hareketi diz bükülü iken gerçekleştirebilir. Kalçadan gerçekleştirilebilen
hiperekstansiyon ise 45° civarındadır.
Ayakta duran bir insanın bir kontrol pedalı üzerine uygulayabileceği kuvvet
kişinin ağırlığı ile ilişkili olduğu gibi, ayak pedallarının yerleştirilme alanı da
sınırlıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 31
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 3.6. Omuz hareketleri

Oturan bir operatörün sırt bölgesine uygun bir destek sağlandığında, dizin ve
kalça açılarının farklı değerlerinde oldukça önemli kuvvet uygulanabilir.
Otururken dizin 1650’lik bir açıda ayak pedalına uygulayacağı kuvvet maksimum
olup, 350 kg’dır. Diz açısı değiştikçe bu kuvvet azalır. Ergonomik açıdan kuvvet
uygulamanın yanında, kuvvetin uygulanabilme süreleri de önemlidir.

Şekil 3.7. Alt taraf eklemleri hareket boyutları

3.2.6. Maksimum Kavrama Kuvveti


İnsanların üst etraf boyutları ve eklemlerinin işlerliği ile orantılı olan maksimum
kavrama noktaları, ergonomik yaklaşım için bir örnek oluşturur ve endüstriyel
uygulama açısından da önemli tasarım boyutlarını ortaya koyar.

Şekil 3.8. Kavrama noktaları


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 32
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

3.3. YÜK KALDIRMA VE TAŞIMA


İş yerlerinde işgörenler işi yapabilmek için süreleri ve büyüklükleri farklı kuvvet
ve moment uygulamak durumundadırlar. İşgörenler tarafından uygulanan kuvvet
ve moment cinsiyet, yaş, antrenman etkisi, iş deneyimi, sağlık durumu gibi kendi
özelikleri ile işin düzenleniş şekline göre değişir. Kuvvet ve momentin en büyük
değeri olarak; işgörenin sağlığına zarar vermeyecek kuvvet ve moment değerleri
dikkate alınmalıdır.

3.3.1.Yük Kaldırma
Gövdenin pozisyonu ve çeşitli anatomik bölgelerin bu hareketlerden etkilenmesi
kaldırılan yükün ağırlığına, yükün kaldırıldığı yüksekliğe ve tutuş pozisyonlarına
bağlıdır. Yerde bulunan bir yükü kaldırmak için ilk yapılan hareketler, gövde
gerici kaslarının tam olarak gevşetilmesi ve böylece gövdenin öne bükülmesi ile
başlar. Yük kaldırılırken, omurgayı dikleştiren kaslar kuvvetle kasılarak gövdenin
tam dikleştiği noktaya kadar giderek azalan kas eforu ile çalışırlar.

Şekil 3.9. Yük kaldırmada doğru hareketler

Gövdenin öne eğilme hareketlerini karın kasları başlatır. Ancak, oturan ya da


ayakta duran bir insanın öne eğilmesi, hafif bir pozisyon değişikliği ile ve pek
sınırlı ölçülerde kas çalışması sonrası başlar ve yer çekimi etkisi ile devam eder.
Gövde denge durumundan öne eğilmeye geçer geçmez, esas yük gövde
gerisindeki kaslara biner. Belli yükleri yüksek bir yerden alarak yere indirmek ya
da önemsiz ölçülerdeki yükleri yerden kaldırmak, sırt ve bel kasları ile omurgaya
aşırı yük getirmemekle birlikte, biyomekanik açıdan sakıncalıdır. Yükün artması
halinde bel ve kalça leğeni arasındaki eklemi ve bel omurları arasındaki fibro-
elastik kıkırdak dokularını zedeleyebilir. Ani ve şiddetli zorlanmalarda bel omurları
arasındaki kıkırdak diskleri kayabilmekte, bazen bu kıkırdak doku içindeki destek
sıvı keseciği dışarı fırlamaya zorlanabilmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 33
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Gövdesini öne bükerek 40 kg ağırlığındaki bir yükü yerden kaldıran normal bir
insanın omurları arasındaki fibro-elastik kıkırdak dokusu üzerine 450 kg yük
binebilmektedir. Bu durum, uzun dönemde disk kayması, disk fıtığı gibi sakıncalı
sakatlıklara neden olabilir. Bu nedenle, ergonomik açıdan uygun kaldırma
teknikleri geliştirilmiştir. Yük kaldırmada, fonksiyonel anatomi açısından zayıf
olan bel kasları yerine, daha kuvvetli ve biyomekanik açıdan daha avantajlı olan
bacak kasları kullanılmalıdır. Gövdenin olabildiğince dik kalmasına sağlayıp,
dizleri bükerek yüklere yaklaşmak ve bacakların gücü ile yükü kaldırmak
endüstride temel prensiptir.
L3-L4 omurları arasındaki diske gelen kuvvetin konuma ve yüke bağlı olarak
alabileceği değerler Tablo 3.3’de verilmiştir.
İnsanların kemiklerinden oluşan iskeleti, bütün insan varlığının üzerinde veya
içinde yerleştiği ve taşındığı bir destek doku oluşturur. İskelet, kollar, bacaklar ve
gövde omurlarından oluşmuş eklemler etrafında hareket eder. Bütün hareketli
kısımlar çeşitli kaldıraç yasalarına göre görev yaparlar.

Tablo 3.3. L3-L4 omurlarına konuma göre etkiyen kuvvetler


Konum Yük (N)
Dik durma 860
Yavaş yürüme 920
Gövde yan tarafa 200 eğik 1140
Gövde 450 dönmüş 1140
Gövde 300 öne eğik 1470
Gövde 300 öne eik, 20 kg yük 2400
Her elde 10 kg ile dik durma 1220
Kırılmış diz ve dik sırt ile 20 kg yük kaldırma 2100
Diz kırılmamış, öne eilmiş sırt ile 20 kg yük kaldırma 3270

Eklem noktalarından birbirine bağlı olan kemiklerin bütün hareketleri için gerekli
kuvvet iskelet kaslarından sağlanır. Kasların dengeli bir şekilde uzaması ya da
kısalması ile insan vücudu bütün biyomekanik yeteneklerini ortaya koyar.
Kemikler ve kasları birbirine bağlayan kuvvetli bağ dokuları, kaslar, bütün bu
kasları uyaran sinirler, kasların beslenmesini sağlayan kan damarları ve bütün bu
temel dokuları örten bir deri çok mükemmel yapısal özellikler gösterirler.
İnsan vücudundaki kaldıraç sistemlerinin verimi ya da zayıf noktaları basit
mekanik kurallarla kolayca belirlenebilir. Kol ve bacakların eklemlerinde kas gücü
ile gerçekleştirilen hareketler akıcı bir şekilde ve kolayca oluştuğu halde, kuvvet
kolu ve yük kolu ilişkilerine göre mekanik özellikleri zayıf olan bel bölgesindeki
omurlar arasındaki kaldıraç hareketleri önemli sorunlar çıkarabilmektedir.

3.3.2.Yükün Sırtta Taşınması


Sırtta taşınan yüklerin ağırlığı arttıkça, öne eğilme ve dizlerde giderek artan bir
gerilme oluşur. Benzer şekilde, yük omuzdan bele doğru inmeye başladığında,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 34
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

gövdenin öne eğilmesi de artar. Gerçekte, yük karşısında değişen gövde eğimi,
biyomekanik açıdan ağırlık merkezinin yer ve konumunu korumaya yönelik bir
uyumdur. Önemli olan, insan anatomik özelliklerine göre kas, bağ ve eklem
dokularına zarar vermeyecek yük ağırlığının belirlenmesidir. Bu konuda, Dünya
Çalışma Örgütü’nün ve her ülkenin “Taşınabilir Maksimum Yük” kararları
mevcuttur.
Omurgada izin verilebilecek maksimum basma gerilmesi 25-30 yaş erkekler için
300 N/cm2, 35-50 yaş erkekler için 250 N/cm2 ve 50 yaş üzeri erkekler için de
200 N/cm2 olarak belirlenmiştir. Bı değerler kadınlar için %6-10 düşüktür.
Hatalı biçimde yük kaldırma ve taşıma iskelette ve ksalarda kalıcı hasarlara yol
açabilir. Bu nedenle yük kaldırma, indirme ve taşıma işi yapan işgörenler bu
amçla belirlenen kurallara uymalıdırlar.

3.3.3. Yük Kaldırma ve Taşımada Sınır Değerler


REFA’nın da önerdiği, kadınlar ve erkekler için yaşları da dikkate alınarak
kaldırmaları veya taşımalarına izin verilen makismum yük değerleri Hettinger
tarafından Tablo 3.4’de verilmiştir.

Tablo 3.4. Sırtın dik konumunda ve makismum kuvvet uygulayarak kaldırma ve


taşımada sınır değerler
Taşıma şekli Cinsiyet Yaş Yükün kütlesi (kg)
Nadiren Tekrarlayan Çok sık
16 – 19 35 25 20
Erkek 19 – 45 55 30 25
> 45 50 25 20
Kaldırma
16 – 19 13 9 8
Kadın 19 – 45 15 10 9
> 45 13 9 8
16 – 19 30 20 15
Erkek 19 – 45 50 30 20
> 45 40 25 15
Yatay taşıma
16 – 19 13 9 8
Kadın 19 – 45 15 10 10
> 45 30 9 8

Yük kaldırma, tutma ve taşıma insanı çok çabuk yorar, zorlar ve sağlık
sorunlarına yol açar.
İşçinin cinsiyeti, yaşı, kaldırılacak yükün geometrisi, kişinin hareket serbestliği,
yükü tutmaya yarayan tutamakların varlığı ve şekli yük kaldırmda sınır değerleri
belirleyen faktörlerdir. Yükün bedene yakın, orta veya çok uzak olması da yük
sınırını etkilemektedir.
NIOSH Maksimum Yük Hesabı: Amerika Ulusal İş Güvenliği ve Sağlığı
Enstitüsü NIOSH (National Institute for Occupational Safety and Health)
tarafından iyi iş koşulları için kaldırılacak yükün sınır değerleri aşağıdaki eşitlikle
hesaplanmaktadır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 35
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

( )( | |) ( )( ) (3.1)
Bu denklemde;
H: Yükü tutma anında ellerin beden ekseninden yatay uzaklığı (cm), V: Tutma
anında el ile basılan taban arasındaki dikey mesafe (cm) [V = 0 – 175 cm).
D: Yükün kaldırılacağı yükseklik 25 cm ile (200-V) cm arasında olabilir. Bu değer
25 cm’nin altındaysa D = 25 alınabilir.
f: Dakikada yük kaldırma sayısı. f 0,2 ile fmax arasında olabilir (f = 0,2 olması 5
dakikada bir defa yük kaldırılıyor demektir. Daha küçük değerlerde f = 0 alınır).
fmaks: İşin süresi ve beden konumuna göre hazır tablodan belirlenir.

Tablo 3.5. Maksimum kaldırma sayısı fmaks


İş süresi Beden konumu
Dik V > 75 cm Eğilmiş V < 75 cm
1 saate kadar (zaman zaman) 18 15
8 saate kadar (sürekli) 15 12

Dünya Çalışma Örgütü bir insanın kaldıracağı yükün maksimum 48 kg ve tekrarlı


kaldırma görevleri için erkeklerde 22 kg ve kadınlarda 16 kg olmasını kabul
etmiştir. Ancak, kuvvet performansı açısından insanlar arasındaki farklılıklar,
kişinin antrenman düzeyi, kaldırmaların hangi yüksekliğe ve nerden başlayarak
gerçekleştirildiği gibi yaklaşımlar, ILO tarafından kabul edilen standartlar
konusunda bazı eleştirilere neden olmuştur. İsviçre Kaza Sigortalar Kurumu ile
ILO – İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enformasyon Bürosu tarafından benimsenen
farklı “maksimum kaldırılabilir yük” değerleri Tablo 3.6’da verilmiştir.

Tablo 3.6. Yaş grupları için yük kaldırma sınırları


Belirli yaş grupları için, rahatça kaldırılabilir ağırlıklar (kg)
Cinsiyet
14 – 16 16 – 18 18 – 20 20 – 35 35 – 50 50 üstü
Erkek 16 21 26 28 23 18
Kadın 11 13 15 17 15 11

Fonksiyonel anatomi, biyomekanik, biyodinamik ve kinesiyoloji gibi benzer


yaklaşımlarla elde edilen verilerin insan – makina arakesitine ve genel iş
düzenine yansıtılması, iş güvenliği ve verimlilik açısından önemlidir.

3.4. İnsanın Biyomekanik Yetenekleri ve Performansı


Mekanik, cisimlerin kuvvet altındaki davranışlarını (hareket ve deformasyonlarını)
inceleyen fizik bilim alanının bir dalıdır. Biyo ise canlı, hayat demektir.
Biyomekanik, mekaniğin, özellikle insan vücudundaki biyolojik malzemelere ve
sistemlere uygulanmasıdır.
Biyomekanik kas iskelet sistemi ve biyolojik sistemlerin hareket fonksiyonları ve
yapıları ile ilgilenir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 36
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Biyomekanik, mühendislik mekaniğini biyoloji, tıp ve fizyoloji alanlarıyla


buluşturan bilim dalıdır.
Beden yapısı, cinsiyet ve yaş, antrenmanlılık düzeyi, yorgunluk ya da dinlenmiş
olmak, kuvvet sarfetmeye istekli olmak gibi faktörler kuvvet performansına etki
eder. Kuvvet, 20 – 30 yaşları arasında en yüksek düzeyine ulaşır ve ilerleyen yaş
ile azalır.
Çalışma düzeni ve işyeri koşullarına bağlı meslek hastalıkları da kuvvet
performansını etkiler. Bundan başka, işgörenin giyimi, eldiven, ayakkabı ve
koruyucu teçhizat kullanımı gibi faktörler de kuvvet performansı üzerinde etki
yaparlar.
1. Denge: Eğer insan vücuduna etki eden bütün kuvvetlerin ve momentlerin
toplamı sıfır ise, insan vücudu statik dengede kalır.
∑ [ ] ve ∑ []
Dengesiz kuvvetler doğrusal hızlanmaya sebep olurken, dengesiz bir moment ise
dönme ivmelenmesine neden olur. Güreş, halter ve eskrim gibi bazı spor
etkinlikleri stabilite gerektirirken; koşma, atlama ve dalma gibi bazı etkinliklerde
ise dengesizlik yok ise bu işlevler başarılamaz. Değişken vücut pozisyonu, uygun
kontrole izin verir. Vücut kütlesi Tablo 3.7’deki gibi dağıtılır ve kütle merkezi
insan boyunun yaklaşık %56’sında, kenardan kenara ve önden arkaya doğru
ortada yerleştirilmiştir. Kütle merkezi, kollar, bacaklar veya gövde bükülerek
kaydırılabilir.

Tablo 3.7. Vücudun çeşitli kısımlarının vücudu kontrol etme oranı


Vücut kısmı Oran (%)
Alt kollar ve eller 6
Üst kollar 7
Baş ve boyun 7
Bacaklar ve ayaklar 14
Kalçalar 23
Gövde 43
Toplam 100

2. Kas Hareketi: Mekanik hareket, iki ucu kemiklere bağlı olan ve birbirine
göre izafi olarak hareket eden kasların büzülmesine sebep olur. Bu birleşme şekli,
bir bağlantının (eklemin) mesnet olarak işlev gördüğü kaldıraç olarak bilinir (Şekil
3.10 ve Şekil 3.11), diğer kemik ise yük olarak etki eder ve kas mesnet ve yük
arasındaki kuvveti sağlar. Bu düzenlemeye göre kas kuvvetinin yükten büyük
olması gerekir, fakat kasın hareket mesafesi çok küçük kalır. Bu karakteristikler
kas kabiliyetleri ile iyi uyuşur. Kaslar 7 × 105 N/m2 kadar bir gerilim üretir, fakat
uzağa hareket edemez. Mesafe küçük olduğu için, eğer kuvvet ve yük arasındaki
düzenleme farklı ise, büzülen bir kasın kısalma hızı, olması gerektiğinden daha
küçüktür.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 37
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 3.10. Mesnet ve yük arasında kuvvet uygulayan bir kaldıraç gösterimi, pek
çok kasın çalışma sistemine uymaktadır

İnsan vücudunda üç tip kaldıraç tanımına uyan yapısal özellik bulunur:


Kemiklerin yapılarına göre; destek noktaları, kuvvetin uygulanma noktası ve yük
noktası. Bir işgörenin yapacağı mekanik hareketler ve bunların kas yükü
tahminlerinde, eklemlerin kaldıraç özellikleri nedeniyle oluşabilecek güçlükler iyi
hesaplanmalıdır. Fonksiyonel anatomi ve dinamik antropometri; duruş, oturuş,
mekanik etkinlik ve kas kullanımı konularını inceleyerek, insan – makina arakesiti
ve sistem tasarımı açısından önemli prensipler verirler.

( )
( )
( )
( )
Şekil 3.11. Kolun başlıca iki kası, kaldıraç sistemi gibi çalışır. Yük, el ve dirsekteki
mesnede yerleştirilir

İnsan vücudundaki kaldıraç tiplerini belirlemek ve bunların fiziksel üstünlük ve


zayıf noktalarını incelemek önemli olmakla birlikte, her türlü insan hareketinde
değişik kas gruplarını devreye sokan biyomekanik özellikler nedeni ile insan
hareketlerinin incelenmesi oldukça güçtür. Kontrol hareketleri sırasında devreye
giren parmak, bilek, dirsek ve kalça gibi bütün eklemleri ve bunların hareketleri
ile ortaya çıkan kas yükü ve eklem açıları gibi faktörleri de dikkate almak gerekir.
Kol ve elleri uyaran sinir ağları daha zengin olup, bacak kasları daha ağır ve
hantal bir yapıdadırlar. Bu nedenle, hassas kas kontrolü gerektiren işlerde üst
taraf daha güvenilir, alt taraf ise daha büyük yüklere dayanıklıdır.
Kasların dayanıklılığı kas kitlesine, kasların esneklik ve yumuşaklığına, solunum
ve dolaşım sistemlerinin sağlıklı işleyişine ve işgörenin beslenme durumu gibi
karmaşık faktörlere bağlıdır.
3. Kas verimi:Verim, üretilen harici iş ve tüketilen toplam kimyasal enerji ile
ilgilidir. Aşağıdaki denklemle ifade edilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 38
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

( )

Kasların verimleri, 0 ile %20-25 arasında değişir. Daha yüksek verim, vücut
ağırlığını kaldırmayı gerektiren bacak hareketlerinde elde edilebilir. Kolların ve
bacakların kullanıldığı marangozluk ve dökümhane işlerinde, ortalama mekanik
verim yaklaşık %10’dur. Mükemmel kontrol gerektiren daha küçük hareketler
için, küçük kaslar zıt şekilde çalışır, yani son hareket birbirine zıt çalışan iki veya
daha fazla kas arasındaki fark sonucu üretilir. Bu durumda verim sıfıra yaklaşır.
Kuvvetin üretildiği fakat hareketin olmadığı izometrik (ölçüleri eşit olan) kasların
büzülmesinde verim sıfırdır. Büzülen kasın hızı sıfır olduğu zaman kaslar
genellikle en yüksek kuvveti üretirler. Kas büzülme hızı yaklaşık 8 m/s olduğu
zaman, kas tarafından üretilen kuvvet ve güç sıfır olur.
Kas kendisini geren bir dış kuvvete karşı koyduğu zaman, negatif bir iş üretir.
Negatif işe örnek olarak, merdiven inişi sırasında bacak kasının hareketi
verilebilir. Vücut alçaldığı için, harici iş sıfırdan küçüktür. Yürüyerek aşağıya
doğru inişte kas verimi %120’dir. Aşağıya doğru yürürken kaslar tarafından
üretilen ısı, tüketilen enerjinin %220’si kadardır. Negatif iş gören kasların enerji
tüketimi, pozitif iş gören kasın 1/6 sı kadardır. Yokuş yukarı giden bir bacak kası
ise aşağı doğru giden bir bacak kasının iki katı kadar ısı üretir.
4. Yaş etkileri: İnsanların kuvvet performansı yirmili yaşların ortasından
başlayarak sonuna doğu en yüksek düzeyine erişmekte ve izleyen yıllarda ise
giderek azalmaktadır.
Egzersiz yapmanın maksimum kapasitesinin yaşın artması ile azaldığı
bilinmektedir. Bununla beraber, yaşla değişen pek çok faktör egzersiz yapmanın
maksimum kapasitesini etkilemektedir. Bu faktörlere örnek olarak vücudun kilo
almasını, vücut kütlesindeki dayanmanın azalmasını, hastalık hali ve fiziksel
aktivite seviyesinin azalması verilebilir. Bununla beraber, ileri yaşlarda
kardiyovasküler (kalbe ve kan damarlarına ait olan) veya aerobik (oksijenli,
oksijen etkisi ile) kapasitesinin azalması önemlidir. Aerobik kapasite, egzersiz
sırasında kullanılan ve VO2max denen maksimum oksijen miktarı ölçülerek tayin
edilir. Yaşanma ile kişinin yüksek fiziksel kapasitesini sürdüremediği ve 10 yıllık
bir yaşlanma için VO2max’ın %30 azaldığı tahmin edilmektedir.
Kas mukavemeti (maksimum kuvvet üretimi), yaşlanma boyunca daha uzun süre
sürdürülebilir. Örneğin diz açan kas mukavemeti, insanın 60’lı yaşlarına
ulaşmasına kadar önemli bir şekilde azalmaz. Bu kayıplar 10 yıl başına yaklaşık
%10-12 arasında olur. Kas kütlesi kaybı ise, 10 yıl başına yaklaşık % 6 kadar
olur. Yaş ile kas gücü (güç üretimi ve hızı) kaybının büyüklüğü belirsizlik gösterir,
fakat bu kaybın mukavemet düşüşünden daha hızlı olduğuna inanılır.
5. Cinsiyet etkileri: Kadınların kuvvet performansı genelde ve yaklaşık aynı
yaş grubundaki erkeklerin 2/3’si düzeyindedir. Erkekteki aerobik kapasite,
kadından yaklaşık %40-50 arasında daha yüksektir. İlaveten, erkeğin en yüksek
vücut mukavemeti kadından %100 daha yüksek ve düşük vücut mukavemeti ise
%50 daha yüksektir. Erkek ve kadın arasında önemli bir antrenman farklılığı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 39
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

görülmemekle birlikte, dayanım antrenmanında erkeğin kadından daha büyük


kas kütlesi kazandığı görülmektedir.
6. Genetik etkileri: Kas kütle ve dayanım genetiği, özel genlerin kas
fenotipindeki (kalıtım ile oluşan dış görünüş) farklılıklara katkı yaptığını
göstermiştir. Daha önemlisi, özel polimerimler, sarkopeni ve kasın ST ye olan
etkisinin iç bireysel değişimini kısmen açıklar. Yakın zamanda genlerdeki kas
fenotipine gen polimorfizminin ilişkisi araştırılmış ve dayanım ve kas kütlesindeki
değişikliklere makul bir psikolojik etki ettiği bulunmuştur.
7. Beden yapı özellikleri: İnsanların yapısal görünüşleri kuvvet, dayanıklılık ve
iş verimi ile ilgili kesin bir bilgi vermez. Örneğin, atletik görünüşlü bir insanın
kuvvet performansının yüksek olduğu söylenemez.
8. Egzersiz yapma etkileri: Aerobik egzersizler ve mukavemet egzersizi
olarak ikiye ayrılabilir. Aerobik antrenmanı, çok oksijen tüketen yürüme, koşma,
yüzme ve bisiklete binme gibi egzersizleri içeren düzenli kas aktivitelerinden
oluşur. Dayanım antrenmanı, kasların büzülmesi veya büzülmeye karşı direnç
gösterme tipinde düzenli kas aktiviteleri olarak adlandırılır. Bundan dolayı, bu tip
antrenmana direnç veya direnç antrenmanı denir ve ağırlık plakaları, makinalar
veya direnç için bir vücut ağırlığı kullanarak yapılabilir. Düzenli ve devamlı
sportif antrenmanlar yapan insanların kuvvet ve dayanıklılıkları, egzersiz
yapmayan gruba oranla % 30 – 50 daha yüksektir.
9. Kavrama kuvveti: El kavrama kuvveti 35 kg ile 85 kg arasında değişmekte
olup, ortalama 63 kg’dır. Ancak, üniversite öğrencileri üzerinde yapılan benzer
araştırmada sağ el ortalaması 54 kg, sol el ortalaması 43 kg olarak elde
edilmiştir. Bu farklılık, her türlü biyomekanik değerlendirmelerin bizzat işyerinde
çalışan insanlar üzerinde gerçekleştirilmesi gerektiğini göstermektedir.
10. Elin döndürme hareketi: El ile etkili döndürme hareketinin 90 – 1500
açılar arasında gerçekleştirilebildiği, en düşük değerlerin de 300 bir dirsek
açısında yapılan hareketlerde görüldüğü belirlenmiştir.
11. Dirseğin bükülmesi ve gerilmesi: Dirsek germe hareketleri kuvvet
açısından dirsekten bükmenin yaklaşık iki katı kadar etkilidir.
12. Dirsek ya da omuzdan kuvvet: Omuzdan yapılan döndürme hareketleri
dirsekten yapılan hareketlere göre iki kat daha kuvvetlidir. Omuzdan uygulanan
kuvvet aynı zamanda daha uzun bir süre korunabilmektedir.
13. Kaldırma etkinliği: Kaldırma yüksekliği arttıkça kaldırma etkinliği
düşmektedir. Örneğin, 54 cm yüksekliğe 70 kg yük kaldırılırken, 125 cm
yüksekliğe 46 kg yük kaldırılabilmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 40
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

4. İNSANLARIN ENERJİ GEREKSİNİMİ


4.1. BAZAL METABOLİZMA
Organizmanın içindeki madde ve enerji değişikliklerine metabolizma adı verilir.
Metabolizma iki evrede gerçekleşir: anabolizma ve katabolizma.
Anabolizma, besin kaynaklarının ana besin maddelerine dönüştürülmek üzere
sentezlendiği metabolizmadır.
Katabolizma, artıkların vücuttan atılmasıyla sonuçlanan besin maddelerinin
yakıldığı ve enerjinin açığa çıkarıldığı metabolizmadır.
Bir organizmanın enerji harcaması iki biçimde olur: enerji ya da iş metabolizması
ve bazal metabolizma.
Enerji metabolizması, çeşitli kas etkinlikleri, hücre yapımı ve ısıl dengenin
düzenlenmesinde harcanan enerji miktarlarını kapsar.
Bazal metabolizma, insan vücudunun tam istirahat halinde, ruhsal uyarıcılardan
uzak, 16 – 25 0C sıcaklıkta temel yaşam fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için
gereken en düşük enerji harcama düzeyidir.
Bazal metabolizmada temel çevrim için harcanan enerjinin organlara daılım
oranları aşağıdaki gibidir:
- iskelet kaslarında %26
- karaciğerde %26
- beyinde %18
- kalpte %9
- böbreklerde %7
- diğer organlarda %14
Bazal metabolizma değeri yaşla artar, 20 yaş civarında 7500 kJ ile maksimum
değere ulaşır ve yaşla birlikte azalmaya başlar. Kişilerin temel enerji çevrimi
birbirlerinden farklıdır.
Bazal metabolizma yaş, cinsiyet, boy ve ağırlıkla eğişir.
Harris ve Benedikt temel çevrim için aşağıdaki bağıntıları vermiştir.
Erkekler için;
( ) [ ] (4.1)
Kadınlar için;
( ) [ ] (4.2)
Burada; B boy (cm), m ağırlık (kg), Y yaş (yıl)
Kaba bir ortalama değer olarak bazal metabolizma erkeklerde 7100 kJ/kg,
kadınlar için 6300 kJ/kg alınabilir.
Ergonomik etütlerde önemli olan bazal metabolizma ölçüleri için aşağıdaki
koşulların sağlanması gerekir:
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 41
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

1) Tam istirahat hali


2) Aç karnına olmak
3) Çevre sıcaklığının kontrolü
4) Kas tonu ve duruş değişiklikleri.

4.1.1. Tam İstirahat Hali


İnsan, uyku sırasında tercih ettiği bir pozisyonda dinlenir. Ölçmelere
başlanmasından bir saat öncesinden başlayarak hiçbir efor sarfedilmemelidir.
İnsanların sabah yataklarından kalkmadan önce ve genellikle yataklarında ölçü
alınması tercih edilebilir. Amaç, uyku haline yakın ve tamamen gevşek bir
durumda enerji gereksinimini belirlemektir.

4.1.2. Aç Karnına Olmak


İnsanların, ölçümlere başlanmasından 12 saat öncesinde, protein açısından zayıf
bir hafif yemek dışında gıda almamaları gerekir. Bunun nedeni, sinir sisteminin
uyarılmasını en alt düzeye indirmek ve organizmayı en alt düzeyde enerji
harcama konumuna getirmektir. Ölçümlerin başlamasından bir saat öncesine
kadar karbonhidratlar açısından zengince ve sınırlı ölçülerde sıvı alınmasına izin
verilebilir. Bu tür sıvılar kısa zamanda kana karıştığından, sindirim sisteminden
fazladan bir enerji harcamayı gerektirmezler.

4.1.3. Çevre Sıcaklığının Kontrolü


Çevrenin sıcak ya da soğuk olmasının ölçümler üzerinde etkisi bulunduğundan,
insanların test odasında giyinik ve üstü örtülü halde sıcaklığın 16 0C, üstü
örtülmezse 18 – 20 0C ve çıplak halde ise 25 0C olması gerekir.
Sıcaklığa bağlı olarak insan vücudunun harcadığı enerjiyi ölçmek için en güvenilir
yol insanların oksijen tüketimini ölçmektir. Deneklerin akciğerlerinden dışarı
attıkları solunum gazlarının analizi ile deney süresince organizmanın ne kadar
oksijen tükettiği bulunur.
Genç ve sağlıklı bir erkeğin bazal metabolizması ortalama 155 kJ/m2h
dolayındadır. Bu enerjinin % 25’i yaşamı destekleyen organik işlevlerde, % 75’i
vücudun sıcaklığını korumak maksadıyla bütün hücrelerin enerji gereksinimini
karşılamak üzere kullanılır. Ortalama kabul edilen 70 kg ağırlığındaki bir insanın
BM’si yaklaşık 4.2 kJ/kgh’dır.
Kadınların enerji gereksinimi erkeklere göre % 5 daha düşüktür. Hamilelik
halinde BM yükselir, ileri yaşlarda ise azalır.
Yaş ve cinsiyete göre bazal metabolizma değişimi Şekil 4.1’de gösterilmiştir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 42
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 4.1. Bazal metabolizmanın değişimi (Fleisch, 1951)

4.1.4. Kas Tonu ve Duruş Değişiklikleri


Kasların çalıştırılması ile tonlarının artması daha fazla enerji harcamasına neden
olur. Kastaki iş yükü ortadan kalktığında, enerji gereksinimi giderek istirahattaki
düzeyine iner. İnsanlar otururken, tam istirahat ve yatma pozisyonuna göre % 5
– 15 daha fazla enerji harcayabilir. Rahat ve ayakta duruşta ise bu artış % 13 –
30 arasında değişir.

4.2. İŞ YÜKÜ VE ENERJİ GEREKSİNİMİ


Her türlü fiziksel işi yaparken ve yapılan işin bitiminden tam toparlanma düzeyine
erişinceye kadar, insan vücudunun biyokimyasal enerji yaratabilmek için
gereksinim duyduğu ve tükettiği oksijeni ve metabolik bir artık olarak dışarı
atabildiği karbondioksiti ölçmek, yapılan fiziksel işin enerji karşılığını önemli
doğruluk düzeyinde hesaplamaya olanak sağlar.
Bir işin güçlük derecesini ve organizmaya yükünü belirleyebilmek için o işi yapan
insanın solunum ve dolaşım sistemlerindeki fonksiyonel değişikliklere de
bakılabilir. Kalbin atım sayısındaki değişiklikler, solunum hacim ve derinliğindeki
değişiklikler, vücut sıcaklığı değişiklikleri gibi bulgular da oksijen alma ve tüketimi
ölçüleri gibi birer kriter oluştururlar.
Belirli bir işi başlatan organizma, bu iş için gerekli iç enerjiyi sağlayarak kasların
çalışmasını desteklediği halde, solunum ve dolaşım sistemlerinin uyumu ve
yapılan iş için gerekli ölçüde oksijeni vücuda sokabilmesi belirli bir zaman alır.
Organizmanın iş görme sürecinde fonksiyonel uyum gecikmesi yüzünden,
tüketilmeyen oksijen nedeni ile bir “oksijen borcu” ortaya çıkar. İş bittikten sonra
ve tam istirahat haline geçildiğinde fazladan alınan oksijen ile sözkonusu oksijen
borcu ödenir.
Kas çalışmalarında enerji harcama, çalışanların fonksiyonel kapasiteleri, yaptıkları
işin şekli, süresi ve miktarına (Joule) bağlı olarak yaklaşık değerler gösterir.
Gerçekte, organizmanın yaptığı fiziksel iş ile enerji gereksinimi arasında doğrusal
bir ilişki vardır. İş yükü arttıkça, solunumun derinliği ve oksijen tüketimi de artar.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 43
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Her türlü fiziksel çalışmanın başlangıcında, solunum ve dolaşım fonksiyonlarının


metabolik gereksinimlere uyuma kadar iş gören kas hücreleri anerobik
(anaerobik – oksijensiz) enerji oluştururlar. Bu enerji kaynağı, 16 – 20 litre
oksijen düzeyine yakın (80 – 100 kCal / 335 – 487 kJ) bir enerji
yaratabilmektedir. Bu anerobik enerji kaynağı ani ve ağır çalışmalarda olduğu
gibi, uzun süreli ve ortalama düzeydeki çalışmalarda da enerji kaynağı olarak
kullanılır. Anerobik çalışmalar oksijen borçlanmasına neden olurlar ve çalışanın
istirahata geçmesinden sonra belli bir süre içinde bu borç ödenecek şekilde
fazladan oksijen alınır.
Endüstriyel çalışmalarda harcanan enerji ve çalışmaların fiziksel yükü, genellikle
aerobik (erobik – yeterli oksijen ile) yoldan gerçekleşir. Bu tür çalışmalarda, işe
uyum sürecinde oluşan oksijen borcundan başka bir borç oluşmaz. Solunum ve
dolaşım sistemleri, hücrelerin gereksinim duyduğu oksijeni düzenli bir şekilde
sağlayarak daha fazla borçlanmadan işin yapılmasını desteklerler. Bununla
birlikte, her insanın erobik kapasitesi farklıdır. Beden yapısı özelliklerine,
antrenmanlı olmaya ve genel fonksiyonel kapasitelere bağlı olan erobik kapasite,
iş ve hareket fizyolojisi laboratuvarlarında ölçülebilmektedir. Bir koşu bandı
(treadmill) üzerinde çeşitli eğimlerde ve giderek artan bir merdiven düzeneğinin
üzerinde inip çıkarak iş yapmak gibi değişik uygulamaları olan testler sırasında
solunum gazlarının toplanması yöntemi ile oksijen tüketiminin artışı ve
ulaşabileceği en yüksek değer (maksimum erobik kapasite) belirlenebilir. Fiziksel
iş yükü ile oksijen tüketimi arasındaki doğrusal ilişki 1200 kgm’ye kadar doğrusal
olarak devam ettiği halde, daha üst düzeydeki zorlanmalarda denekler, yetersiz
oksijen tüketimine rağmen daha çok iş yapabiliyor gibi görünmektedirler. Burada
denekler anerobik rezervlerini kullanmaktadırlar. Ancak, bu rezerv sınırlıdır ve
kısa sürede tükenebilir.

Şekil 4.2. Oksijen tüketiminde ortaya çıkan değişiklikler

Erobik kapasitenin yüksek olması, yorgunluğa karşı direnç ve iş verimi açısından


önemlidir. Ancak, bu kapasitenin tek başına kriter olarak kabul edilmesi,
bütünüyle yüksek iş kapasitesi ve verimliliğin ölçüsü olmaz. İşyerindeki ortam
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 44
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

koşullarının iş düzeni ve temposunun, yardımcı araç – gereç ile makina


sistemlerinin, duruş – oturuş ve çalışma pozisyonları gibi çeşitli etkenlerin olumlu
ya da olumsuz şekilleri de iş verimini etkiler. Psikolojik ve psiko-sosyolojik
yaklaşımlar da insanların iş hevesini artıran ya da azaltan etkenlerin bulunduğu
ve bu arada insanların genel psikolojik dengesini etkileyen faktörlerin de iş verimi
üzerinde etkin olduğu gösterilmiştir.
Enerji tüketimi sorunlarının incelenmesinde, bir iş gününün çalışma sürelerini
bölümlere ayırmak, günlük enerji tüketimi düzeyini bularak beslenme
gereksinimini belirlemek gibi yaklaşımlardan yararlanılabilinir. Buna bağlı olarak,
iş ekonomisi yaklaşımı ile çalışanların en optimal enerji tüketimi düzeyindeki iş
görmeleri de projelendirilebilir ve bu durum ergonomi açısından önemlidir.
Toplam enerji tüketimi araştırmalarında, işin özelliklerine göre, her hareketin
tekrar sayısı, enerji tüketimi düzeyi, işin yapıldığı süre içinde alınan vücut
pozisyonları, duruş ve oturuş şekilleri gibi faktörler dikkatle incelenmelidir. Tablo
4.1’de çeşitli duruş ve davranışların ek enerji gereksinimleri verilmiştir. Bu
veriler, iş – zaman etütlerinde ve film analizi yöntemi ile enerji tüketimi tahmini
araştırmalarında kullanılabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen,
çeşitli işlerdeki enerji gereksinimleri sıralı olarak Tablo 4.2’de verilmiştir.
Günlük enerji gereksinimini belirlemek için sadece işbaşında harcanan enerjinin
hesaplanması yeterli değildir. İş dışındaki etkinliklerin de enerji değerlerinin
bilinmesi gerekir. Çalışma günü sekizer saatlik üç bölüme ayrıldıktan sonra uyku,
işbaşında çalışma ve geriye kalan serbest zaman içindeki etkinlikler birlikte
düşünülmelidir.
Tablo 4.1. Ek enerji gereksinimi (Lehman)
İş yaparken pozisyon ve hareketler Ek enerji gereksinimi (kJ/dak)
Otururken 1.26
Dizüstü duruşta 1.67
Bağdaş kurma 2.10
Ayakta durmak 2.51
Ayakta ve eğilerek çalışmak 3.35
Ayakta ve gezinerek çalışmak 7.12 – 14.65

Tablo 4.2. Çeşitli işlerde enerji gereksinimi (ILO)


Faaliyet Enerji gereksinimi
kCal/dak kJ/dak
Tam istirahat 1 4.19
Ofis işleri 2 8.37
Araç kullanma 3 12.56
Araç – gereç ile çalışma 4 16.74
Normal yürüme 5 20.93
Toprak atma 6 25.12
Çekiçle çalışma 7 29.30
Rende işleri 8 33.49
Çelik işleri – yüksek fırın temizleme 9 37.67
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 45
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tablo 4.3. Çeşitli işlerde enerji gereksinimleri ile kalp atış sayısı ilişkisi
Toplam Enerji Harcamı
İşin Niteliği Kalp Atış Sayısı
kCal/dak kJ/dak
Hafif işler 2.5 10.47 90 veya daha az
Orta işler 5.0 20.93 100
Ağır işler 7.5 31.40 120
Çok ağır işler 10.0 41.86 140
Ekstra ağır işler 12.5 52.33 160 veya daha fazla

Hafif – orta arası iş yapan bir insanın günlük toplam enerji tüketimi, Tablo 4.4’de
verildiği gibi hesaplanabilir.

Tablo 4.4. Günlük enerji tüketimi


Faaliyet Enerji hesabı Enerji tüketimi (kCal/gün)
8 saat uyku 70 Kcal/h x 8 h/gün = 560
8 saat serbest 140 Kcal/h x 8 h/gün = 1.120
8 saat işbaşı 214 Kcal/h x 8 h/gün = 1.712
Toplam enerji tüketimi 3.392

4.3. FİZİKSEL İŞ VE İŞLEMLERİN SINIFLANDIRILMASI


İnsanların yaptıkları işler hafif, orta, ağır gibi sınıflara ayrılabilir. Bunu yaparken
fiziksel anlamda iş yükünü ya da bunun metabolik karşılığını dikkate almak
gerekmektedir. Bazen, iki ya da daha fazla sayıdaki işi karşılaştırmak gerekebilir
ve bu durumda iş ve işlemleri sadece hafif, orta ve ağır şeklindeki sınıflandırmaya
tabi tutmak yeterli olmayabilir.
İş ve işlemlerin fiziksel ve zihinsel çabaya göre sınıflandırılması Şekil 4.3’de
gösterilmiştir.

Şekil 4.3. İş ve işlemlerin fiziksel ve zihinsel efor yaklaşımına göre


sınıflandırılması
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 46
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İşlerin güçlük dereceleri bazen işi yapan kişilere sorma yöntemi ile
belirlenmektedir. Ancak, bu gibi değerlendirmeler sayısal boyutlar veren ölçü
teknikleri ile karşılaştırılmadıkça, güvenilir kriter oluşturmazlar. Bu nedenle farklı
kriterler ortaya konularak kas çalışmalarının değişik sınıflandırmaları yapılmıştır.
En güç kas kullanımına ilişkin bazı enerji tüketim düzeyleri için çeşitli
araştırmacılar tarafından farklı değerler verilmiştir.

Fiziksel etkinliklerin tüketilen enerjiye göre sınıflandırılması:


Bitkinliğe sebep olan işler: Erobik kapasitenin üst düzeyinde güç harcanarak
gerçekleştirilebilen işlerdir. Anerobik kapasitenin de tamamı bu işlerde kullanılır.
Bu tip işler, genellikle 1 – 2 dakika kadar sürmektedir. 16 – 20 litre arasında
oksijen borcu oluşmaktadır.Haltercilerin yapmış olduğu iş bu kapsam
içerisindedir.
Maksimal işler: Bu işlerde erobik kapasitenin % 75 – 100’ü arasında enerjinin
harcandığı işler bu gruba girer. Endüstride bu tür işler sadece zorunlu hallerde ve
çok kısa süreli uygulamalarda görülür. Örneğin, atletlerin yapmış oldukları 0.5 –
3 saatlik koşular, demir – çelik yüksek fırınlarında ve dökümhanelerdeki işler bu
iş grubuna girer.
Maksimum altındaki işler: Erobik kapasitenin % 50 – 75’i arasında enerji
harcamasını gerektiren işlerdir. Örneğin, maden ocaklarındaki işlerin ve bazı
sportif etkinliklerin bir kısmı.
Zor işler: Genellikle erobik kapasitenin % 25 – 50’si arasında enerjinin
harcandığı işlerdir. Genellikle endüstrideki bir çok iş bu gruba dahildir.
Hafif işler: Erobik kapasitenin % 25’inden az enerji gereksinimi olan işlerdir.
Büro işleri bu iş kapsamındadır.

Kas çalışmalarına göre işlerin sınıflandırılması:


İşlerin güçlük derecesi incelenirken, yapılan işlerde kas kullanımının özellikleri de
dikkate alınmalıdır. Kasların dinamik çalışmalarında, statik çalışmalara göre
oksijen tüketimi daha kolay olduğu için, aynı düzeyde kuvvet uygulaması
sözkonusu olduğu halde dinamik kas çalışması ile yapılan işlerin daha az
yorgunluk birikimi oluşturduğu gözetilerek sınıflandırma yapılmalıdır.
Statik İşler: Bu işlerde insanların organları sürekli bir yük altında kalmaktadır.
Mesela perde takma işinde olduğu gibi, bir başka örnek de kamyoncuların uzun
yollarda sürekli olarak ayağının gaz pedalında kalması bu işlemler içerisindedir.
Statik işlerde damarlar daralarak gerekli miktarda kan dolaşımı
sağlanamadığından, kısa zamanda yorulma ortaya çıkmaktadır. Statik işlemlerin
bu sorunun çözmek üzer, statik işlemler ortadan kaldırılır ya da işlem değişikliği
yapılır yahut da bu işlemleri makinaların yapması sağlanır.
Dinamik işler: Statik işlemden farklı olarak yüklenme zaman içerisinde farklı
değerler alır. Aralarda dinlenme olanağı olacağı için oksijen harcaması ile oksijen
tüketimi hemen hemen aynı değerlerdedir. Diğer bir ifade ile, kan gereksinimi ile
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 47
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

kan dolaşımı aynı değerlerde kalır. Bu nedenle, statik işlemlere oranla daha az
yorgunluğa yol açar. Şekil 4.4’de dinlenme, dinamik işler ve statik işler için kan
gereksinimi ve kan dolaşımı değerleri karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir.
Bir işin güçlük derecesi, uygulanabildiği süre üzerinde de etkili olur. Çok zor işler
ancak sınırlı bir süre devam ettirilebilir. Nitekim, her düzeyde iş yapmanın bir
maksimum süresi vardır. Tablo 4.5’de çalışanların işbaşında enerji harcama
düzeyi ile uygulama süreleri arasındaki ilişki verilmiştir.

Şekil 4.4. Statik ve dinamik işlerde oksijen tüketimi

Tablo 4.5. Enerji harcama düzeyi ile uygulama süreleri


Ortalama Enerji Harcama (kJl/dak) Maksimum Çalışma Süresi
1256 1 saniyeden az
419 5 saniye
105 5 dakika
63 1 saat
52.3 4 saat
41,9 10 saat
20.9 2 – 3 gün
16.7 10 gün
12.6 Birkaç ay
10.5 Sağlıklı insan için sınırsız süre
8.4 Her insan için sınırsız süre

Pratikte çalışanların tüm gün harcadıkları enerji düzeyi ölçülerek bulunan


değerlerden bazal enerji harcaması çıkarılırsa, yapılan işin gerçek fiziksel yükü
daha güvenli bir şekilde ölçülmüş olur. Bu tür araştırmalarda, gün boyu ortalama
enerji gereksinimi düzeyi sekiz saatlik işin gerektirdiği enerji tüketimi ayrı ayrı
gösterilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 48
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

4.4. SÜREKLİ PERFORMANS SINIRI


Vardiya içinde normal molalar dışında ek molalara gerek duymadan, 8 saatlik bir
vardiya boyunca sürekli yapılabilecek maksimum iş yükünü karşılamak için
gerekli güç, işgörenin sürekli performans sınırını belirler. İş hekimliğinde sürekli
performans sınırı, enerji sunumu ve gereksiniminin dengede kaldığı, çok fazla
yorulmadan ve özel molalara gereksinim göstermeden 8 saatlik bir vardiya boyu
yapılabilen en büyük işi ifade eder.
Bir vardiya süresince beklenebilir sürekli performans sınırı erkeklerde 275-300
Watt (8 saatlik vardiyada yaklaşık 8600 kJ enerji), kadınlarda 185-200 Watt (8
saatlik vardiyada yaklaşık 5800 kJ) değerleri kabul görmüş değerlerdir.
Tablo 4.6’da işin şekline ve düzeyine göre harcanan enerji değerleri verilmiştir.

Tablo 4.6. İşin şekli ve düzeyine göre harcanan enerji miktarı (J/s)
İşin şekli İşin düzeyi J/s = W
Kolay 20 – 42
El işi Orta 42 – 63
Ağır 63 - 83
Kolay 50 – 83
Tek kolla iş Orta 83 – 117
Ağır 117 – 153
Kolay 100 – 142
İki kolla iş Orta 142 – 175
Ağır 175 – 208
Kolay 175 – 241
Orta 241 – 333
Tüm bedenle iş
Ağır 333 – 583
Çok ağır 416 - 833

Sürekli performans sınırı her işgören için geçerli sabit bir sınır değildir; kişiden
kişiye, fizyolojik özelliklerine, kondisyon durumuna göre farklılıklar gözterir. Sekiz
saatlik bir vardiyada 0,2 kW veya bunun biraz üstünde bir performans
gösterebilen bir kişi, 5 dakika süren bir iş için performansını 0,7 kW’a kadar
çıkarabilir. 4,4 kW değerindeki en büyük performan ise sadece 10 saniye sürecek
bir iş yüküne karşı ortaya konur.
Statik işlerde sürekli performans sınırını benzer şekilde ifade edebilmek mümkün
olmaz. Deneylere dayanan bir sonuç olarak statik işlerde uygulanabilen
maksimum kuvvetin %15’i sürekli performans sınırı olarak kabul edilebilir.

4.5. DİNLENME SÜRELERİ


İşletmede yapılan işlerin enerji gereksinimi hazırlanmış tablolardan da bulunarak
dinlenme sürelerinin belirlenmesinde kullanılabilir. Bunun için işletmede yapılan
işler sınıflandırılır. Her işte mevcut olan yürüme, eğilme, kaldırma, tutma,
bağlama, işaretleme, vb. gibi iş elemanlarının enerji gereksinimi bu maksatla
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 49
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

hazırlanmış tablolardan genellikle dakikada tüketilen enerji gereksinimi olarak


seçilebilir. Her bir elemanın ne kadar zamanda yapıldığı iş ölçümleri ile belirlenir
ve her bir eleman için ne kadar enerji gerektiği hesaplanır. Her bir iş için
elemanlarının enerji değerleri toplamı iş için gereken enerji gereksinimini verir.
Toplam enerji gereksinimi; işlerin enerji karşılıkları, yapılan işlemlerin bölümlere
ayrılması ve bunların gerektirdiği enerjilerin tablodan belirlenmesinden sonra işi
yapan bireyin enerji gereksinimi (bazal metabolizma) ile toplanarak bulunur.
Gerçekte, herhangi bir mesleki çalışmada işgörene ne kadar fiziksel yük
verilebileceğini belirlemek oldukça güçtür. Aşırı yorucu, yorucu ve ortalama iş
yükleri sınıfına giren iş şekillerinde çok çeşitli fizyolojik ve psikolojik stres
faktörlerinin de dikkate alınması gerekir. Ortam koşulları, cinsiyet, beden yapısı,
antrenman düzeyi gibi etkenler iş yükü etkilerinin farklı dayanıklılık bulguları ile
oluşan karmaşık görüntüsünün ardında yatan nedenlerdir. Ancak, verimlilik,
çalışma süreleri, dinlenme araları ve endüstriyel işlemlerin optimizasyonu gibi
yaklaşımlarda, insanların iş yüküne dayanıklılığı ölçülerinin önemi
küçümsenmemelidir.
Bu konuda geliştirilmiş aşağıdaki önerileri incelemek yerinde olur:
 Erobik kapasitenin % 50’sinin üzerinde bir enerji tüketimi gerektiren işler
yorucudur ve uzun süre devam ettirilemezler. Wells ve arkadaşları, 7.5
kCal/dak’nın üzerinde enerji tüketimi gerektiren işlerin çok özel sportif
müsabakalar ile zorlu askeri manevralarda görülebildiğini vurgulayarak,
işlerin enerji tüketimi düzeyi yükseldikçe yorgunluk etkisinin de arttığını
vurgulamıştır.
 Çalışanların uzun yıllar ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri için, yapılan
işlerin gerçek enerji karşılığının 2000 kCal’yi ve 24 saatlik enerji
gereksiniminin de 4300 kCal’yi geçmemesi gerektiği kabul edilmektedir. Bir iş
gününde 2000 kCal enerji tüketimi gerektiren işler ortalama 4.2 kCal/dak iş
gücü ile gerçekleştirilir. Buna bir de işgörenin bizzat enerji gereksinimi olan
1.1 kCal/dk eklenirse, ortalama 5.3 kCal/dk bulunur. Ancak, bu tür
değerlendirmelerde cinsiyet ve vücut yüzeyi ölçülerine göre bazı
düzeltmelerin yapılması gerekir.
 Eğer, bir işin enerji tüketimi sık sık 5.3 kCal/dak değerinin üzerine çıkıyorsa,
bir işgünü içinde harcanan iş enerjisinin 2000 kCal/dak’da kalması için
düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuda en etkin yaklaşım dinlenme araları ile
enerji tüketiminin düzenlenmesidir. Dinlenme araları için Lehman tarafından
aşağıdaki denklem önerilmiştir.

( )[ ] (4.3)

Burada; D toplam çalışma dönemi içindeki dinlenme süresi (dak), E işin


gerektirdiği ortalama enerji (kCal/dak), T gün için toplam çalışma süresi
(dak)’dır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 50
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Örneğin, günde 8 saat çalışan bir işgörenin iş yükü için 10 Kcal/dak enerji
kullanılırsa, T  480dak ;..E  10kCal / dak olacağından, işgörenin dinlenme süresi;

 10 
D  0.1x480 x  1  48 x1.5  72dak 
4 
olmak üzere, toplam çalışma süresinin % 15’i olarak bulunur.
Günlük dinlenme sürelerini ifade eden bir başka eşitlik Murell tarafından
aşağıdaki gibi ifade edilmiştir.
( )
[ ] (4.4)

Burada; D dinlenme süresi, E işin gerektirdiği ortalama enerji (kCal/dak), S


standart enerji tüketimi (5 kCal/dak), T gün içi toplam çalışma süresi (dak)’dır.
Örneğin, 10 kCal/dak enerji gereksinimi gösteren bir işte çalışan işgören 8 saatlik
mesaisi içinde 282 dak dinlenmesi gerekecektir. Görüleceği gibi, bu denklem,
(4.1) denklemine oranla oldukça fazla ve kabul edilemez bir dinlenme süresi
vermekle birlikte, bu bağıntının özellikle ağır işlerde kullanılması önerilmektedir.
Müller, insanların belli bir enerji rezervi olduğunu ve bu rezervin teorik olarak 25
kCal düzeyinde kabul edilebileceğini ileri sürmüştür. Müller’e göre, yapılan işin
enerji yükü 5 kCal/dak düzeyinin altında kaldıkça bu rezerv enerji
kullanılmamaktadır. Eğer enerji gereksinimi bu değerin üzerine çıkarsa, aradaki
fark işgörenin enerji rezervinden karşılanmaktadır. Örneğin 7 kCal/dak iş yükü ile
çalışan bir işgören her dakika enerji rezervinden 2 kCal harcayacağı için, bu işi
ancak 25 kCal / 2 kCal/dak = 12.5 dak devam ettirebilir. Rezervin tükendiği
teorik an, yorgunluk sonucu iş veriminin aksamaya başladığı zamandır. Bu süre
aşıldığı an dinlenmeye geçilmesi zorunludur. Her insanın istirahattaki temel enerji
gereksiniminin teorik olarak 1.5 kCal/dak olduğu kabul edilerek dinlenme
süresinin her dakikasında yaklaşık 3.5 kCal rezerv enerjinin depolanacağı kabul
edilebilir. Müller’in teorisine göre, 25 kCal rezerv yaklaşık 7 dakikada yeniden
oluşacaktır.
Dinlenme araları sorunu ergonomik açıdan önemlidir. Aşırı iş yükü sonucu oluşan
yorgunluğun iş kazalarını artırdığı ve iş hevesini azalttığı düşünülürse, iş verimi
ve iş düzeninin optimizasyonu yaklaşımlarında titizlikle ele alınmalıdır. İşçilerin
aşırı iş yükünden yorulduğu ya da monoton işlerden oluşan bezginliği,
işgörenlerin işten soğumalarında temel nedenlerin başında gelmektedir. Böyle
durumlarda işgörenlerin işlerini yavaşlatmaları ve verim düşüklüklerinden daha
önemlisi, ergonomik yaklaşımların temelini teşkil eden sistem yaklaşımına
“insancıllık” kriterinin vurgulanmasıdır.
Lehman’ın formülüne göre 10 kCal/dak iş yükü ile çalışan işgörenlere mesailerinin
% 15’i kadar (72 dakika) dinlenme önerilirken, Murell’in enerji rezervi ilkesine
göre aynı işgörene 282 dakika dinlenme süresi öngörülmektedir. Konu hala
bilimsel araştırmalara muhtaçtır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 51
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Passmore ve Dumin’e göre, kürekle toprak atmanın enerji tüketiminin 5.5 – 10.5
kCal/dak ve balta ile ağaç kesmenin 7.0 – 20.0 kCal/dak olabileceği ölçülmüştür.
Bu tür ağır çalışmalar işgören tarafından bütün gün devam ettirilemezler. Büro
hizmetlerinde çalışan insanların enerji gereksinimleri 2500 kCal/gün düzeyinde
olduğu halde, orman işçilerinin 3700 kCal/gün enerjiye gereksinimi vardır.

4.6. BESLENME
Çalışma hayatında enerji sarfı ve buna bağlı olarak beslenme verimlilik açısından
büyük önem taşır. İşlerin çeşitliliği farklı miktarlarda enerji gerektirdiğinden,
çalışanlar bu özelliğe uygun beslenmelidir. 1400 – 2100 kCal/gün arasında
değişebilen bazal metabolizma gereksinimine iş başında fiziksel çaba sonucu
harcanan enerji ilave edilmelidir. Enerji ihtiyacı yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, boy
ve fiziksel aktivitelere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, oturarak çalışan bir
sekreter için 1.3 kCal/kg ilave enerji yeterli olurken, yüzme ve futbol gibi daha
ağır bir faaliyet için 8.0 – 8.4 kCal/kg arasında ilave enerjiye gereksinim
duyulmaktadır. İşin güçlük derecesine göre ilave edilecek günlük enerji
miktarının; hafif işler için 0 – 500 kCal, az ağır işler için 500 – 1000 kCal, orta
ağır işler için 1000 – 1500 kCal, ağır işler için 1500 – 2000 kCal ve çok ağır işler
için de 2000 – 2500 kCal olması yeterli görülmektedir. Tüketilenden fazla
miktarda enerji alınması ise kilo almaya ve genel verim düşüklüğü yanı sıra,
sağlığı tehlikeye düşüren sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Bununla
birlikte, insanların beden yapısı, tiplerine ve vücut yüzeyine göre enerji tüketimi
farklı olabileceği gibi, gün boyu etkinliklerinin temeli olan kişilik ve davranışlarının
da beslenme üzerinde önemli etkisi vardır. Bu nedenle, işyerinde tüm çalışanların
aynı enerji düzeyinde beslenmesi dengeli beslenme anlamına gelmez. Ayrıca,
insanların alışkanlıklarındaki farklılıklar, çeşitli rahatsızlıkları ve fizyolojik
fonksiyonların değişik düzeyde olması gibi çeşitli faktörlerin de dikkate alınması
gerekir. İşgörenlerin beslenme yeterliliklerinin anlaşılması için düzenli aralıklarla
vücut ağırlıklarının ölçülmesi basit bir yaklaşımdır. Bu çalışmalar yapılırken, diğer
yandan işgörenlerin beslenme konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Bazal metabolizma üzerine işin güçlük derecesine göre gerekli enerji ilave
edilerek işgörenin günlük enerji gereksinimi bulunur. Beslenmede, günlük enerji
alımının düzenli aralıklara bölünerek öğünlerle alınması gerekir. İşgörenler
genellikle öğleye yakın saatlerde ve öğleden sonra 15.30 – 16.00 saatleri
arasında acıkmaya başlamakta, bu dönemlerde iş verimi düşmekte ve iş kazaları
artmaya başlamaktadır. İşgörenlere yemek parası verilerek beslenme sorununun
çözülmesi doğru bir yaklaşım değildir. Zira, işgörenler bu paraya yan gelir
anlayışıyla değerlendirerek beslenmelerini ihmal etmekte ve kaza riskinin
artmasına yol açmaktadırlar.
“Neyi, ne zaman, ne kadar yemek gerekir?”, beslenmede uyulması gereken temel
ilke olmalıdır. Yapılan işe, yaşa, cinsiyete, vücut ağırlığına, boy ve fiziksel
aktivitelere bağlı olarak enerji gereksinimi belirlenir. Bu özelliklere göre enerji
gereksinimi belirlendikten sonra, bir beslenme rejimi uygulanmalıdır. Bunun için
alınacak gıdalara ilişkin enerji düzeylerinin bilinmesi gerekmektedir. Ortalama
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 52
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

değerler olarak ana besin maddelerinin enerji düzeyleri; karbonhidratlar ve


proteinler için 4.000 kCal/kg, yağlar için 9.000 kCal/kg alınabilir. Bu temel
besinlerin yanında yeterli ölçüde vitamin, mineral ve su alınmalıdır.
Proteinler, hücre büyümesi, gelişmesi ve yenilenmesi etkinliklerini
gerçekleştirirler. Vücutta protein depolanmaz. Normal bir insanın protein
gereksinimi kg ağırlığı başına 100 gramdır. Eksik protein, büyümenin durmasına
ve vücut ağırlığının azalmasına yol açar, direnç düşer, hastalık ihtimali artar.
Karbonhidartlar, en önemli enerji sağlayıcıdırlar. Kolay sindirilirler. Bu özellikleri
ile, kısa sürede tekrar acıkmaya yol açmaları nedeniyle, aşırı alınmalarından
kaçınılmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme için, kg başına 4 – 7 gr/saat
karbonhidrat alınması önerilmektedir.
Yağlar, karbonhidratlar ve diğer besinlerin sentezi ile elde edilirler. Enerji
düzeyleri yüksektir. Beslenmenin 1/3 oranında yağlarla yapılması önerilmektedir.
Aşırı yağ ve şeker alımı, kalp – damar hastalığı, beyin kanaması, damar sertliği,
şişmanlık, yüksek tansiyon ve şeker hastalığına neden olur.
Bazı besinlerin az ya da çok alınması dengesiz beslenmeye yol açarak çeşitli
olumsuzluklara, iş veriminin azalmasına ve kazaların artmasına yol açabilir. Bu
nedenle düzenli ve dengeli beslenme önemlidir: sabah kahvaltısı doyurucu ve
uzun süreli olmalı; öğlede proteince zengin besinler, meyve suyu, taze meyve
süt, vb. alınmalı, akşam ise hafif çorba ve sebze türü besinler alınmalıdır.
Beslenmede güç ve dayanıklılık veren besinler olarak; et, süt, yumurta, fasulye,
mercimek, peynir, balık, taze sebzeler, meyve, kuru yemiş, kepekli tahıl önemli
yer tutarlar.
İş yükünün optimizasyonu veya iş ekonomisi ergonomik açıdan önemli
konulardır. Bu yaklaşımda insanların yaptıkları işlerin kolaylaştırılarak iş verimini
artıracak yöntemler aranır. Örneğin, bir işi bir işçi 8 kCal/dak enerji harcayarak 2
– 3 günde bitirmesi yerine, iş metotları incelenerek aynı işi iki işçinin biri 5
kCal/dak ve diğeri 2 kCal/dak enerji harcayarak 2 günde bitirilebiliyor olabilir. Bu
yaklaşım, aynı zamanda işlem tasarımının temelini oluşturur.
Kişinin günlük enerji tüketimine bağlı olarak enerjinin aşağıdaki şekilde alınması
önerilmektedir.
Kahvaltı %25
Kahvaltı-öğle arası %10
Öğrle yemeği %30
Öğle-akşam arası %10
Akşam yemeği %25
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 53
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

5. YORULMA VE DİNLENME
5.1. YORGUNLUK
Yorgunluk, belli bir iş ya da işlemi yapan insanın fizyolojik nedenlerle, sözkonusu
işi daha fazla devam ettiremeyeceği bir psiko-somatik tükenme noktasına
gelmesi şeklinde ifade edilebilir.
Yorgunluğun sözlük anlamı “uzun süreli bedensel ya da zihinsel yoğun ve sürekli
bir çabadan ileri gelen ve o çabayı ya da işi sürdürmeyi gittikçe zorlaştıran
bitkinlik hali” ya da “çalışma ya da değişik nedenlerle bireyin ruhsal ve bedensel
etkinlikler açısından verimlilik düzeyinin azaltılması” şeklinde ifade edilmektedir.
Ergonomik açıdan yorgunluk “İş yükü nedeniyle bir organın, bir kasın veya tüm
organizmanın işlevsel yeteneğinin ve performansının azalması olup, bu azalma
dinlenme ile geri giderilebilen bir azalmadır” şeklinde tanımlanır.
Yorgunluğun nedeni, laktik asit gibi toksinlerin organizmada birikmesi ile
dokuların daha az oksijen almasına dayanır.
Sürekli performans sınırının üstünde çalışılırken, artan oksijen gereksinimi yeter
düzeyde karşılanamadığından anaerobik glikolizin oluşturduğu laktik asit artmaya
ve kas lifleri de fazla asit yüzünden şişmeye başlar. Lifler katı bir zarfla sarılı
olduklarından ağrı algılayan sinirleri de bu sargı içinde sıkıştırmaya başlarlar.
Şekil 5.1’de işgücü ve performans kayıplarına yol açan yorgunluk için neden –
sonuç ilişkisi gösterilmiştir.

Beslenme yetersizliği
Genel
Oksijen yetmezliği
Fizyolojik
Kas ve bağ zorlanması
Yerel
Yetersiz kan dolaşımı İşgücü ve
Performans
Can sıkıntısı Kayıpları
İş hevesi ile ilgili
İçe dönüklük
Psikolojik
Gözlem hataları
Bilgi alma ve işlem
Bellek hataları

Şekil 5.1. Yorgunluk için neden – sonuç ilişkisi

Yorgunluk çalışma ya da başka nedenlerden ileri gelebilmekte ve iş görmeyi


güçleştirmektedir. Yorulan insanın işgücü verimliliği düşmektedir. İnsan kendisini
bazen, çok ağır fiziksel işler yapmadan da yorgun, isteksiz ve bezgin hissedebilir.
Buna göre, yorgunluk psikolojik, patolojik ve fizyolojik nedenlere bağlanabilir.
Fizyolojik yorgunluk, kaslarda enerji metabolizmasının yavaşlaması ve yorgunluk
kalıntılarının kas hücresi içinde birikmesi şeklinde oluşur. Kas çalışması
maksimum performans kapasitesinin altında bir iş yükü ile yapılırsa ve her
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 54
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

uygulama ardından yeterli ölçüde dinlenme fırsatı bulursa yorgunluk gecikir ya da


hiç oluşmaz. Hafif iş yükü ile çalışmalar yorgunluk oluşturmadan uzun süre
devam ettirilebildiği halde, ağır iş yükü ile çalışmada yorgunluk oluşur ve uzun
süreli çalışma yapılamaz. Çok tekrarlı işlerde dinlenme süresi tekrar sayısı
oranının karesi ile orantılı artmaktadır.
Fizyolojik değerlendirmeler için, kalp atım sayısı değişiklikleri, oksijen alma
düzeyi, kan biyokimyası değişkenleri, EEG değişiklikleri, idrar bileşimi
değişiklikleri kullanılır. Titreşen ışık kaynaşma noktası (flicker fussion frequency)
göz testi de yorgunluk ölçümünde kullanılmaktadır. Yorgunluk ve dikkatin
dağılmasında genel çevre sorunları olarak bilinen aydınlatma, gürültü ve ortam
sıcaklığı ve neminin de önemli etkileri vardır.
Patolojik yorgunluk, hastalık durumlarında organizmadaki sistemlerin destek
görevlerini tam olarak yapamamalarından kaynaklanır.
Psikolojik yorgunluk, duygusal çatışmalar, kaygı ve sıkıntıya bağlı olarak ortaya
çıkan, zihinsel kökenli bir yorgunluktur. Kişilere ve kişilerin ruhsal yapısına bağlı
olarak değişir. Örneğin, bir yarışta yenilen galip gelene oranla kendini daha
yorgun ve bitkin hisseder. İşverenin davranışlarındaki olumsuzluklar,
beklentilerin yüksek oluşu, iş arkadaşlarının anlayışsızlığı, kuralların belirsizliği,
yönetime katılamama, destek hizmetlerinin olmaması ve dengesiz ücret politikası
gibi etkenler psikolojik yorgunluğun ortaya çıkış riskini artırmaktadır.
Zihinsel yorgunluğun belirtileri; resepsiyon bozukluğu, algılama bozukluğu,
koordinsyon bozukluğu, konsantrasyon ve dikkat bozukluğu, düşünme
bozukluğu, çalışma ve kontrol gücünde azalma hissi, sosyal ilişkilerde bozukluk
şeklinde sıralanabilir.
Psikolojik yorgunluk bir süre sonra fiziksel yorgunluğa yol açabilir. Beslenme ve
uyku düzeninin bozulması sonucu iş verimi azalır. Sorunun çözümü için genellikle
önerilen yol; hatanın karşı tarafta aranması anlayışı yerine yönetime katılma
eğiliminin geliştirilmesidir.
Psikolojik yorgunluğun değerlendirilmesinde matematik muhakeme, kavrama,
karar verme yetenekleri, reaksiyon zamanı ve el becerisi gibi test yaklaşımları
kullanılabilir.
Ayrıca, insanların iş hevesi, iş çevresine uyum, işini benimseme gibi özellikleri ile
ortam koşulları da yorgunluk oluşumu üzerinde etkilidir. Yorgunluk etkisi insana,
yaşa ve cinsiyete göre farklılık gösterir.
Genel yorgunluk halinde kişi kendisini kısıtlı, işini yapmaya hevessiz, ileri
derecelerde ise sanki felç olmuş gibi hisseder. Ne bedensel ne de zihinsel faaliyet
için insanın içinde bir arzu vardır. Eğer dinlenebilme olasılığı varsa genel
yorgunluk hissi büyük bir sorun oluşturmaz, ancak dinlenme sağlanamazsa genel
yorgunluk hali şiddetini artırır.
Yorgunluk türleri;
1) Statik veya dinamik kas işinden doğan kas yorgunluğu
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 55
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

2) Fiziksel zorlanmadan doğan tüm organizmanın yorgunluğu: Genel bedensel


yorgunluk
3) Görme organının fazla zorlanmasından doan yorgunluk: Göz yorgunluğu
4) Beyinsel çalışmadan doğan yorgunluk: Mental yorgunluk
5) Psikomotor fonksiyonların tek yönlü zorlanmasından oluşan yorgunluk:
Sinirsel yorgunluk, beceri yorgunluğu
6) İşin veya çevrenin tek düzeliğinin verdiği yorgunluk: Monotonluk
7) Arka arkaya gelen yorgunluk hallerinin birikmesi: Kronik yorgunluk
8) Biyolojik gece-gündüz ritminin doğurduğu, uyku isteğini doğuran doğal
periyodik yorgunluk.
Yorgunluğun belirtileri;
 Subjektif yorgunluk, uyku hali, işten kaçış duygusu algılamaları
 Kolay düşünememe
 Dikkatin azalması
 Algılama hızının düşmesi
 Bedensel ve mental faaliyetlede performans düşüşü.
Kronik yorgunluk, fazla zorlanmadan ziyade, süreklilik arz eden, her gün
tekrarlayan iş yükünden ileri gelir, iş dışında da devam eder.
Kronik yorgunluğun belirtileri;
 Asosyal davranış, kolay öfkelenme
 Kolay depresyona giriş
 Genel halsizlik
 Hastalıklara karşı dirençsizlik.
 Yorgunluk belirtileri olarak; gözlerde yanma, bacaklarda ağrılar, bitkinlik,
vücut yorgunluğu, omuzlarda sertlik ve ağrı, konsantre olamama,
enerjinin tükenmişliği hissi, sıkıntı, motivasyon eksikliği, uykusuzluk,
uykuya dalamama, sinirlilik, huzursuzluk, kaygı, sabırsızlık, güçsüzlük
sayılabilir
Bu semptomların dışında baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, kalp atış
düzensizliği, sebepsiz terleme, iştahsızlık, sindirim bozukluğu gibi çeşitli
rahatsızlıklar da gözlenmektedir.

5.2. İŞ STRESİ
Teknolojik gelişmelere paralel olarak insanın iş yüklerinden kaynaklanan
zorlanması azaltılmakla birlikte, başkaca sorunlar ortaya çıkmaktadır; daha hızlı
üretim, zaman baskısı, monotonluk, işin anlamsızlaşması, yalnızlık, uyarı azlığının
can sıkıcılığı veya uyarı çokluğu ile başa çıkamama, olumsuz çevresel koşullar vb.
gibi. Bedensel iş yükleri azalırken, zihinsel iş yükleri artmıştır.
Stres, insanı fazla zorlayan, bunaltan, heyecanlandıran, korkutan, huzursuz hatta
hasta eden, pek çok negatif olguyu içeren bir anlanda kullanılmaktadır.
Stresi oluşturan faktörler iç ve dış faktörler olarak ikiye ayrılır. İç faktörler
düşünce dünyamızdan gelir. Bu stres, sınav heyecanında negatif olabileceği gibi,
yeni başlanan bir işteki mutluluğa bağlı pozitif etki yaratabilir. Dış faktörler ise,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 56
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

çevre koşulları, aydınlık-karanlık, gürültü, koku vb., sosyal çevre, sağlık durumu,
işin zorluğu, işi tek başına veya ortaklaşa yapma gibi. İş yaşamında daha çok dış
faktörler etkilidir.
İş yaşamında stres faktörleri;
1. İşin kendisinden kaynaklanan stres faktörleri:
- Bedensel ağır iş
- Rahatsız eden beden konumu
- Tek yönlü bedensel yüklenme
- Kalite ve miktar açısından çok yüksek beklentiler
- Yetersiz deneyim ve bilgi
- Zaman baskısı
- Bilgi çokluğu ve gereksizliği
- İş temposu
- Anlaşılamayan görevler
- Çelişen talimatlar
- Beklenmeyen arızalar
- Arızalı malzeme, iş donanımı
- Yetersiz dinlenme
- Gece vardiyası
2. İşgörenin kendi konumunan kaynaklanan stres faktörleri:
- Sorumluluk, karar verme zorunluluğu
- İşin başkaları tarafından belirlenmesi, işgören görüşünün alınmaması
- İşin yeteneinin çok altında veya çok üstünde olması
- İş ekibi içinde rekabet
- Ekip içinde dayanışma ve yardımlaşmanın olmayışı
- Hayal kırıklığı, değerinin anlaşılmadığı duygusu
- Amir ve iş arkadaşları ile geçinememe
- Yönetme görevinden doğan yükler
3. Maddi çevreden kaynaklanan stres faktörleri:
- Gürültü
- Mekanik titreşimler
- Klimatik faktörler; soğuk-sıcak, nemli-kuru, rüzgarlı ortam
- Tehlikeli ortam
- Yetersiz aydınlatma
- Çok dar alanda çalışma
4. Sosyal çevreden kaynaklanan stres faktörleri:
- İşletmenin genel havası, sosyal dayanışma yokluğu
- Çevrenin, görevin, iş arkadaşlarının, çalışılan atölyenin değişmesi,
yabancılık
- Bilgiye ulaşamama, eksik bilgi akışı
- kalabalık
5. İşgörenin kişiliğinden kaynaklanan stres faktörleri:
- Görevden korkma
- Başarısızlığa uğramış olma
- Cezalandırılmış olma
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 57
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

- Aile içi sorunlar


Bazı araştırmalar en çok aşağıdaki sosyal stres faktörlerinden şikayet edildiğini
göstermiştir:
 İş arkadaşlarım benimle sık sık sürtüşmeye giriyor
 Bazı meslektaşlar rahatsız edici
 Burada küçücük bir şey için insanlar harcanıyor
 Burada sadece kritik var. İyi yapılan şeyler görülmüyor
 Hep geçimsiz adamlarla çalışmak zorunda kalıyorum
 Normal iş düzeni bazı meslektaşlar tarafından hep bozuluyor
 Buradaki insanlar şakadan hiç anlamıyor
 Amirim bizi köle gibi kullanıyor
 Amirim meslektaşları birbirine karşı kışkırtıyor
 Bir hata oluşunca amirim hep suçu bize atıyor, kendini hiç hesaba katmıyor
 Yaptıklarımız tekit edildiğinde amirim bize destek olmuyor
 Amirim iyi işleri belli kişilere veriyor
 Amirimin konusunda bilgisi yok
 Meslektaşlarla uyum sağlamada sorunlar var
 Amirimiz bizden ne istediğini anlamıyoruz
 Başkalarının hatası yüzünden biz de cezalandırılıyoruz
 Verdiği emirlerle amirimiz işimizi zorlaştırıyor
Stresin ölçülmesinde iki yöntem uygulanmaktadır:
1) Stresin yarattığı vejetatif sonuçların (kalp atış frekansı, kan basıncı, kasların
kanla beslenmesi, hareket hassasiyeti veya deri iletkenliğinde değişme gibi)
ölçülmesi ve takibi.
2) Kanda noradrenalin, adrenalin, adenocorticotrof hormon (ACTH) yağ ve şeker
miktarlarının ölçülmesi ve takibi.
Stresin anlaşılması için ayrıca kişinin davranış ve performans düzeyleri de
izlenmelidir. Stresi optimum düzeyde tutmanın üç temel yolu vardır:
1) İş yerindeki stres faktörlerini iş yeri düzenleme ve iş organizasyonunda yeni
önlemlerle optimal düzeye çekme
2) Stres faktörlerine karşı kişisel davranışları kontrol edip, gerekiyorsa eğitim
veya tedavi ile stres faktörüne karşı katı olumsuz tutum değiştirme
3) Stresi serbest zaman aktiviteleri ile dengeleme ve strese karşı direnci artırma

5.3. YORGUNLUKLA MÜCADELE


Yorgunlukla mücadele etmede yardımcı olabilecek beş aşamalı bir yaklaşım
kullanılabilir:
1) Analiz
2) Enerji korunumu
3) Dengeli beslenme
4) Egzersiz
5) Stresle mücadele
Analiz ile her gün yorgunluk anları ve enerjik anlar not edilerek bunları
etkileyebilen faktörler ve nedenleri belirlenir..
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 58
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Enerjinin korunumu masadıyla aşağıdaki etkinlikler gerçekleştirilmelidir:


 İşlerin organizasyonu ve planlama.
 Dinlenmeyi zamanlama.
 Çalışma temposunu düzenleme.
 Doğru vücut mekaniği kullanma.
 Malzeme yerleşimi.
 Kasları uygun kullanmak.
 Ortam etkisini uyumlaştırma.
 Öncelikleri belirlemek.
Dengeli beslenme ile doku ve organlardaki hücrelerin büyümesini, devamlılığını
ve gelişimin normal seyrini sağlamak için gerekli enerjiyi oluşturmak üzere uygun
tipteki besinlerin yeterli miktar ve dağılımda alınması sağlanır.
Egzersiz ile uzun süreli hareketsiz kalmakla vücut sistemlerinde meydana gelen
yavaşlama, metabolizma hızının düşmesi, enerji oluşturan reaksiyonların
azalması gibi olumsuzluklar giderilmektedir.
Egzersiz ile sağlanan avantajlar aşağıda sıralanmıştır:
 Zihinsel kapasite kullanımı artar.
 Zor kararların alınma kapasitesi ve stres altına girebilme direnci artar.
 Konsantrasyon (okuma, anlama, vb.) yükselmektedir.
 Zaman kontrolü sağlanmaktadır.
 Başarma duygusunu güçlendirmekte ve bazı kaygıları azaltabilmektedir.
 Zihinsel hataları azaltabilmektedir.
 Kendini gerçekleştirebilme duygusu iş ortamına yansıyarak olumlu etkide
bulunmaktadır.
Stresle mücadele aşamasında stresin ne zaman, hangi olaylarla bağlantılı olarak
ortaya çıktığı sorusunun cevabı bulunur. Stresle mücadele için; stresli yerlerden
uzaklaşmak, stresi uzak tutmak veya stresi göğüslemek gerekir. Stresle
mücadele için uygulanabilecek muhtemel etkinlikler şunlardır:
 Beklentilerin gerçekçi olması.
 Yardımlaşma.
 Gevşeme.
 Kişisel stres profilinin tanınması.
 Etkinlik değişikliği.

5.4. İŞ MOLALARI
Mola, bir vardiya süresi içerisinde işe ilişkin faliyetlerin durdurulduğu zaman
dilimi şeklinde tanımlanır. Molalar, sürelerine ve vardiya içindeki dağılımına göre
sınıflandırılır:
1) Çok kısa molalar: Yarım dakikadan daha kısa olan molalar
2) Kısa molalar: yarım dakika ile 5 dakika arasında molalar
3) Mola: 5 dakikadan uzun süreli mollar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 59
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Yapılan araştırmalar, az sayıda uzun süreli mola yerine, çok sayıda kısa süreli
molanın daha yararlı olacağını göstermiştir.
Molanın vardiya içindeki dağılımına göre iki şekilde sınıflandırılmaktadır:
1) Planlanmış mola
2) Planlanmamış mola
Planlanmış mola iş yasalarının ön gördüğü şekle uygun olarak işletmenin önceden
düzenlediği molalardır. Planlanmamış molalar ise malzemenin, takımın, işe
katkıda bulunacak diğer bir kişinin beklendiği bekleme süreleri ile arızaların yol
açtığı, iş akışı gereği ortaya çıkan molalardır.
İşgören işini diğerlerinden bağımsız olarak yapma olanağına sahip ise, yorgunluk
hissettiğinde işinde kısa bir mola yapabilir ve işini yavaşlatabilir. Bu mola, isteğe
bağlı moladır.
Mola zamanı işin şekline bağlıdır.
Enerji harcama açısından 42 kJ/dak = 700 W veya daha fazla enerji gerektiren,
sürekli performans sınırının çok sütünde olduğundan ancak kısa süre
sürdürülebilen işlerde, mola iş biter bitmez hemen verilmelidir.
Güçlü kişiler için sürekli performans sınırına yakın veya eşit, bazı işler için de
sürekli performans sınırının biraz üstünde olan, 16-17 kJ/dak harcanan işlerde
mola biraz geciktirilerek verilebilir.
Kullanılan mola, gerektiğinde çalışma ortamı dışında verilerek çalışma ortamının
olumsuz etkilerinden (sıcak-soğuk, gürültü, gibi) korunmak gerekir.
Statik yüklenmelerde kısa süreli kas molaları verilir. Statik işlerler önlenemiyorsa
sık sık kısa molalar vermek gerekecektir.
Molaların düzenlenmesinde temel kurallar:
Molanın ilk bölümünün dinlendirme değeri en büyüktür. Bu nedenle kısa
molalar tercih edilmelidir.
Vardiya süresi uzadıkça kısa molaların sıklığı ve süresi süresi artırılmalıdır.
Molaların sıklığı bedensel ve sizhinsel çalışmanın ağırlığına balıdır. Çok ağır
işlerde birkaç dakikalık çalışmadan sonra da mola vermek gerekebilir.
Aşırı sıcak ve gürültüden dinlenme molaları eğer mola bu ortamın dışında
değerlendirilebiliyorsa yararlıdır.
Molada başka bir yan iş yapılırsa, molanın değeri kaybolur.

5.5. DİNLENME EK SÜRELERİ


Yapılan iş sürekli performans sınırının üstündeyse iş sürecinde mutlaka dinlenmek
için özel ek süreler konulmalıdır. Dinlenme süresinin iş süresine oranının %
cinsinden ifadesine “dinlenme ek süresi” denir.
Kasın tamamen dinlenebilmesi için gerekli dinlenme süresi iş yükünün maksimum
performansa oranına ve işin statik iş veya dinamik iş oluşuna bağlıdır.
5.5.1. Dinamik İşler İçin Dinlenme Ek Süresi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 60
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Rohmert, dinamik işlerde verilmesi gereken ek dünlenme sürelerinin işte


harcanan efektif performansın (Nef), sürekli performans sınırına (NSPS) oranınının
fonkisyonu olarak ifade etmiştir.

( ) [( ) ] ( ) (5.1)

Burada; DS: İş süresinin yüzdesi olarak dinlenme ek süresi (dak), tiş: Yapılan işin
süresi (dak), Neff: İşte ortaya konan güç (W), NSPS: Sürekli performans sınırı (W)

5.5.2. Statik İşler İçin Dinlemnme Ek Süresi


Statik işlerde uygulanan kuvvet maksimum kuvvetin %15’ini aştığında sürekli
performans sınırı aşılır ve bu işler için özel ek dinlenme süreleri vermek gerekir.
Statik işler için ek dinlenme süresi için aşağıdaki bağıntı kullanılır.

( ) [( )] ( ) (5.2)

Burada; DS: İş süresinin yüzdesi olarak ek dünlenme süresi (dak), T: Maksimum


tutma zamanı (dak), t: Tutma zamanı (dak), Fmaks: Maksimum tutma kuvveti (N),
F: Yapılan işteki tutma kuvveti
Örneğin, maksimum tutma kuvvetinin %50’si kadar bir kuvvet uygulayarak 0,5
dakika süreyle statik tutma işi uygulandığında kasın dinlenebilmesi için iş
süresinin %400’ü kadar, yani 2 dak zaman gerekir.
Statik zorlamalarda ek dünlenme süresini hesaplayabilmek için, iş için uygulanan
kuvvetin işçinin ortaya koyabildiği en büyük statik tutma kuvvetine oranına göre,
o kuvveti ne kadar süre uygulayabileceğinin bilinmesi gerekir. Statik işin
maksimum tutma zamanı

( ) ( ) ( )
(5.3)

denkleminden hesaplanır.
Burada; Fmaks: Maksimum kas kuvveti (N), F: İşte uygulanan kuvvet (N)
F/Fmaks < 0,15 iken uygulanan kuvvet statik işin sürekli performans sınırının
altında olduğundan t’nin sonsuz olacağı, yani ek dinlenme sürelerine gereksinim
olmayacağı anlaşılır.
Statik işlerde çalışma süresi arttıkça, damarlarda kan akışına karşı direnç
büyüyecek, kasın beslenmesi gittikçe zorlaşacak, dolayısıyla kasın
uygulayabileceği maksimum kuvvet azalmaya başlayacaktır.

( ) ( ) (5.4)
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 61
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

6. UYGULAMALI ANTROPOMETRİ

6.1. ANTROPOMETRİ KAVRAMI


Temel üretim faktörleri olan insan, makina ve malzemenin optimum
etkileşimlerinin sağlanarak istenen düzeyde üretimin sağlanması ergonomi
sayesinde gerçekleştirilir. Ergonomi, insana ait özellikleri, kullandıkları araç ve
gereçleri ve çevre koşullarını incelemek üzere; anatomi, fizyoloji ve mühendislik
disiplinlerinden yararlanır.
Temel üretim faktörlerinden insanın yeniden tasarlanması mümkün olmadığına
ya da her istenen boyut ve özellikte insan bulunmayacağına göre; üretim
disiplininin sağlanması için insan ölçülerinin dağılımının bilinmesi ve insan–
makina sistemlerinin tasarımının bu ölçülere göre yapılması gerekir. Bir makina
ne kadar üstün özellikler taşısa da, onu kullanan insanın ölçülerine ve
biyomekanik özelliklerine uygun değilse verimli bir çalışma sağlanamaz.
Antropometri, antrhopos (insan) ve metrein (belirleme) kelimelerinden
türemiştir. Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen bir bilim dalıdır.
Antropometri, insan vücudunun çeşitli kısımlarının ölçümüyle insan yapısının
ilişkilerinin belirlenmesi yöntemidir. Bu boyutlar; uzunluk, genişlik, yükseklik,
ağırlık, çevre boyutları gibi farklı teknikleri içerir. Antropometrik ölçümler, insan
vücudundaki çeşitli boyutları ölçmeye yarayan antropometre ve benzeri ölçü
aletleri ile yapılır.
Uygulamalı antropometri, insanın antropometrik boyutlarına göre çalışma
ortamının uygun tasarımını amaçlar. Antropometrinin biyomekanik yaklaşımı da
hareket sınırları, kuvvet gereksinimi, davranış hızı gibi yaklaşımlarda insan
vücudu boyutlarının etkilerini inceler. Benzer yaklaşımlara bağlı olarak
uygulamalı antropometriye biyometri, biyodinamik ve biyomekanik gibi uygulama
alanlarından bazı ölçüm teknikleri girmiştir.

6.2. ANTROPOMETRİNİN UYGULAMA ALANLARI


Antropometrinin belli başlı özellikleri;
 İnsan vücudunun tümünün ve iş açısından baş, el, kol, ayak, bacak gibi önemli
organlarının boyutları
 Vücudun doğal konumu
 Eklemlerin hareket alanı, eklemlerle birbirine bağlı elemanların boyutları ve
buradan elde edilen ulaşım mesafeleri
 Ulaşılabilen hacim içerisinde uygulanabilen kuvvetler
Antropometrinin belli başlı uygulama alanları aşağıda sıralanmıştır.
Anatomik-optik, bakış ve görüş alanlarının sınır şartlarını ve gözün rahat bakış
eksenini de dikkate alarak hacimsel olarak görülebilecek bölgenin belirlenmesi
İnsan topluluklarının fiziksel yapı itibariyle göstermiş olduğu benzerlik ve
farklılıkların araştırılması
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 62
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İnsan tarafından kullanılan her türlü araç – gereç ve mekanların o toplumun


yapısına uygun biçimde düzenlenmesi için topluma özgü fiziksel standart ve
normların oluşturulması
Gerek bireysel düzeyde, gerek toplumsal düzeyde genel sağlık durumunun
belirlenmesi amacıyla uygun antropometrik standart ve normların
oluşturulması
Çocukların vücut yapılarına göre başarılı olabilecekleri spor dallarına
yönlendirilmesi ve yetişkin sporcuların performanslarının ölçülmesi.
İnsanın evrim sürecinde geçirdiği fiziksel değişimlerin anlaşılması ve pratik
uygulamalara (adli tıp, adli antropoloji v.b.) yönelik laboratuvar çalışmaları.

6.3. ANTROPOMETRİK YÖNTEMLER


Ergonomik amaçlarla antropometri yaklaşımlarında Statik ve Dinamik
antropometri olarak bilinen iki farklı metot geliştirilmiştir.

6.3.1. Statik Antropometri


İnsanın statik duruş ve oturuşlarındaki boyutsal ölçülerini içerir. İnsanların 140
kadar fiziksel boyut ölçüleri alınabilmektedir. Statik antropometri kapsamında;
geçitler, oturma yeri, okul sırası, masa, sandalye, gaz maskesi, elbise, vb. gibi
durağan halde kullanılan gereç boyutları düşünülür.
Statik antropometri ile elde edilen sayısal veriler, çalışma hayatında çeşitli
amaçlarla kullanılabilir. İnsanların kullandığı geçitler, pek fazla hareket etmeden
durduğu hacimler ve oturma yeri gibi boyutsal yaklaşımlarda doğrudan doğruya
statik antropometri bulgularından yararlanılır.

6.3.2. Dinamik Antropometri


Hareket halindeki ortamlardaki ölçüler için dinamik antropometri yönteminden
yararlanılır. Endüstri ve iş düzeninde insanlar sürekli hareket halindedirler.
İnsanların çalışma düzeninde, çeşitli yönlere uzanması, eğilme, dönme ve
görevlerini yerine getirmek üzere kol, bacak ve gövdesini değişik boyutlarda ve
devamlı hareket ettirmesi nedeniyle, çeşitli dinamik boyutların ölçülmesine gerek
vardır. Dinamik haldeki boyutsal verilerin sınırları iş düzeni ve insan – makine
arakesitinin tasarımında optimizasyon açısından önem taşır. Bu ölçülerin
hesaplanmasında dinamik antropometri verilerinden yararlanılır.

6.3.3. Vücut Boyutları


Kemiklerin yapısı ve hareketli eklemler vücudun iş görmesini sağlarlar. Makina–
teçhizat ve donanımı tasarımında bunların çalışma şekil ve rahatlığı göz önüne
alınmalıdır. Bu eklemlerin hareketleri 45 yaşından sonra yavaş yavaş azalır.
Kadınların erkeklere, zayıfların şişmanlara oranla daha fazla harekete sahiptirler.
Ayrıca ırk, alıştırma, mesleki yorgunluk ve hastalık da eklem hareket aralarını
etkileyen etmenlerdir. Bundan başka, güdülenme, sağ ve sol taraf (genellikle sağ
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 63
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

üstündür), vücudun durumu, sıfır ivme kuvveti, elbiseler ve kişisel donanım da


yeteneğini etkileyen faktörlerdir.
Çalışan her insan belirli bir çevre içinde hareket eder. Bu nedenle, çalışan kişiye
verilecek görevleri en iyi şekilde gerçekleştirebileceği hacimlerin tasarlanması
gerekir.
Oturarak çalışan işgörenlerin kullandığı hacim genellikle sınırlı ölçüde değişir. Bu
hacimler, kol, bacak ve gövdenin dinamik antropometrik ölçüleri esas alınarak
tasarlanmalıdır.
Oturan ya da ayakta duran bir işgörenin omurgası, omuz eklemi, kalçası ya da
ayak basma noktaları sabit iken hareket hacimleri ve çeşitli açılarda uzanma ve
kavrama mesafeleri iş ve insan uyumu için önemli boyutları verirler. Dinamik
antropometri ölçüleri zaman zaman dinamometrik ölçümlerle (en kolay erişilen,
en rahat kavrama yapılan, en güçlü kavrama yapılabilecek noktaların
belirlenmesi) desteklenir. Ayrıca, eklemleri zorlamayacak, mekanik açıdan
avantajlı ve uzun süre işlem yapılabilecek işlem alanlarının incelenmesi gerekir.
Sınırlı hacimlerin kullanımı halinde, işlerin normal giyimle ya da özel teçhizat ile
yapılabileceği hacimler antropometrik teknikler kullanılarak belirlenir.
İşlem alanları, insanların sığacağı hacimler, işyeri boyutları, işgörenlerin
kullanacakları araç, gereç ve makinalar ile uyumu bakımından yapılacak
antropometrik ölçümlerin seçimi ve amacı önemlidir. Bu nedenle, bütün
antropometrik yaklaşımlarda ölçülerin, tasarımı sözkonusu araç, gereç ve
makinayı kullanacak kişilerden istatistik yöntemlerle alınmalıdır.
İnsanların boyutlarının antropometrik ortalamasına göre iş yeri ve donanım
tasarlanamaz. İşyerinde en küçükten en büyüğe kadar bütün boylar dikkate
alınmalıdır. Bir işyerinde kapı yükseklikleri aritmetik ortalamaya göre belirlenirse,
işçilerin %50’si kapılardan geçerken başlarını eğmek zorunda kalırlar.
İnsanların boyları normal dağılıma (Gauss dağılımı) uyar. Normal dağılımda
ortalama (X) yanında standart sapma (S) değerinin de bilinmesi gerekir. Normal
dağılım eğrisinde X-S ve X+S değerleri arasında toplam ölçümlerin %68’i yer alır.
Benzer şekilde, X-1,65S ve X+1,65S arası bölge tüm ölçüm değerlerinin %90’ını
içerir ve sadece %5 en küçükler ile %5 en büyükler bu alanın dışında kalır. Şekil
5.1’de normal dağılım eğrisi gösterilmiştir.
Boyları ölçülen insanların,
%68’i, X ± S aralığında
%90’ı, X ± 1.65S (1.60 – 1.90 m) aralığında
kalır. Boyları ölçülen insanların %5’nin boyu 1.60 m’den küçük, %5’inin boyu
1.90 m’den büyüktür.
Antropometri uygulamalarında kullanılan yüzdelik değerlerinden “5 yüzdelik”
değeri; ölçümü yapılan kişilerin %5’inden daha büyük olanların boyunu, “95
yüzdelik” değeri ise; ölçümü yapılan kişilerden %95’inden daha büyük olanların
boyunu ifade eder.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 64
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 6.1. Normal dağılım eğirisi

Almanya’da kadınların %5’inin boyu 151 cm’den küçük, %95’inin boyu da 173
cm’den küçük; erkeklerin %5’inin boyu 163 cm’den küçük, %95’inin boyu da 184
cmðen küçüktür.
İş yeri düzenlemede genelde çalışacak grubun (sadece kadınlar, sadece erkekler
veya kadın ve erkek birlikte) 5 yüzdelik ve 95 yüzdelik sınırlar içerisinde
kalanların rahat çalışabileceği bir düzenlemeye gidilirse, gruba dahil olanların
tamamının %90’ının rahat çalışabileceği rahat çalışabileceği bir düzenleme
sağlanır. Grup elemanlarının %100’ünün rahat çalışabileceği bir düzenleme
yapabilmek hem teknik hem de ekonomik açıdan mükün değildir.
İş düzenlemede genel kural olarak iç boyutlar en büyük büyüklük, dış boyutlar da
en küçük büyüklük dikkate alınarak belirlenir. Böylece küçük boylu kişiler de iç
mekanlara rahatlıla sığar ve dışarıdaki alet, göstrege, düğme vb. araca ulaşabilir,
büyük boylu kişiler de iç mekana sığmakta zorluk çekmez, küçük boylulara göre
düşünülmüş dış mesafelere de kolayca ulaşırlar.
Orta Avrupa insanının boyutları Şekil 6.2 ve Tablo 6.1’de verilmiştir. Akdeniz
ülkelerinde ve Türkiye’de bu boyutların değeri biraz daha (3-5 cm) küçüktür.
Antropometrik tasarımda insan boyutlarının gelişiminde etkili olan aşağıdaki
oluşumlar dikkate alınmalıdır:
Toplumların boyları zamanla değişebilmektedir. Bu nedenle alınan ölçüm
değerlerinin zamanı önemlidir.
Boy uzaması kadınlarda 18, erkeklerde 20 yaşında son bulmakta, 35 yaşından
sonra boylar kısalmaya başlamaktadır.
Gelişmenin tamamlandığı yaşlarda erkeklerin boyu kadınlara göre yaklaşık 10
cm büyüktür.
Kadınlarda kol ve bacak uzunluğunun boya oranı erkeklere göre daha kısa,
kalça bölgesi biraz daga geniş, omuzlar daha incedir.
Boy gün boyunca, omurgada disklerin sıkışması nedeniyle 2 cm kadar
kısalabilmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 65
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 6.2. Vücut ölçüleri

Tablo 6.1. Orta Avrupalılarda vücut ölçüleri, DIN33402


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 66
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Antropometrik ölçüler ırk, yaşanan bölge, sosyal sattü vb. Faktörlere göre
değişebilmektedir.
Aynı boya sahip insanlarda organların birbirlerine göre oranı farklılık
göstermektedir.
Leptosom tip: Zayıf, uzun boyun, kol ve bacak yağsız, ince gövdeli,
Atletik tip: Geniş omuzlu, iri el ve ayaklı, kaslar gelişmiş,
Piknik tip: Tıknaz, kuvvetli yapı, kol ve bacak kısa, yağlanmaya müsait.

6.4. ANTROPOMETRİK VERİLERİNİN KULLANILMASI


Çalışma yerleri antropometrik veriler kullanılarak tasarlanır. Bu düzenleme ilkesi,
iş görenin daha rahat çalışmasına olanak sağlarken iş yerinde verimliliğini artırır.
Antropometrik veriler kullanılırken, tasarım için kullanılan verilerin ürünü
kullanacak kitleye veya işyerinde çalışanlara uyum sağlaması önem taşımaktadır.
Antropometrik verilerin tasarım amaçlarına uygun olarak kullanılmasında
uyulması gereken bazı ilkeler vardır.

6.4.1. Uç Değerler İçin Tasarım


Tasarım çalışmalarının en önemli amacı kullanıcı kitlesinin tamamına yakın bir
kısmına uyum sağlayabilecek tasarım standartlarının geliştirilmesidir. Vücut
ölçüleri ile ilgili araştırmalarda bu ölçülerin normal olarak dağıldıkları
varsayılmıştır.

Şekil 6.3. Uç değerler tasarımı

Yine bu çalışmalarda %90'lık bir kullanıcı kitlesi hedef alınmıştır. Alttaki %5'lik
kısımla üstteki %5'lik kısımlar standart kapsamın dışında tutulmuşlardır.
Tasarım çalışmalarında, %5-%95 değerleri arasında yer alan kitle hedef alınır.
Hacimle ilgili tasarımlarda %95'lik dağılım değeri, erişimle ilgili tasarımlarda ise
%5'lik yüzde dağılım değerleri dikkate alınır.
Örneğin bir asansör tasarımı yapılırken asansör kabininin boyutlandırılması
sırasında %95’lik değerler, asansör içindeki kontrol panelinin döşemeden itibaren
yüksekliği için %5’lik değerler dikkate alınmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 67
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Buradaki temel düşünce, uzun boyluların sığabileceği bir kabine kısa boylular
zaten sığabilecektir. Kısa boyluların erişebildikleri kontrol paneline de uzun
boylular erişebilecektir.

6.4.2. Ortalama Değerler İçin Tasarım


Ortalama değere göre yapılan tasarımlar, düşünüldüğünün aksine, büyük bir
kullanıcı kitlesini karşılamamaktadır.
Buna rağmen bazı eşya ve araç gereçlerin tasarımında ortalama değere göre
boyutlandırma yapılmaktadır. Örneğin; kazak, çorap ve eldiven gibi giysiler
ortalama değerlere göre yapılmaktadır.

6.4.3. Ayarlanabilir Aralıklar İçin Tasarım


Bir donanımın belirli ölçüleri, değişik boyutlardaki kullanıcı kitlesini kapsayacak
şekilde ayarlanabilir ölçülerde yapılabilir.
Örneğin bir otomobil ön koltuğunun ileri-geri hareketi, bir sandalyenin oturak
kısmının aşağı-yukarı hareketi gibi.
Ayarlanabilir özelliklere sahip olan araç gerecin %5 ve %95’lik dağılım içerisinde
herhangi bir noktaya göre ayarlanabilecek şekilde tasarımlanması önerilmektedir.

Şekil 6.4. Ayarlanabilir sandalye

İş araçları boyutlarının değişken/ayarlanabilir olmasına dikkat edilir.


 Büro sandalyesinin ayarlanabilen yüksekliği, oturma düzleminin eğimi ve
arkalığın yüksekliği
 Otomobillerde şoför sandalyesinin yüksekliği, direksiyon yüksekliği
 Şoförün ağırlığına göre ayarlanan koltuğun hidrolik yaylandırma sistemi
 Otomobillerde başlık konumları
 Yüksekliği ayarlanabilir bilgisayar ve yazıcı masaları

6.5. ANTROPOMETRİK ÇALIŞMA ORTAMI İLKELERİ


6.5.1. Çalışma Alanı
Çalışma alanı işgörenlerin işini yaptıkları alan veya bölgedir. Bu alanda
makinalar, göstergeler, masa ve sandalye veya bilgisayar bulunabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 68
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İyi planlanmış çalışma alanı kötü koşuların oluşturduğu olumsuzlukları önler.


Çalışma alanı işgören ile birlikte işin gerektirdiği koşulara göre etkin bir şekilde
tasarlanmalıdır. Uygun biçimde tasarlanmayan alanlarda önemli sağlık sorunları
ile karşılaşılır. Çalışma ortamında oluşan sağlık sorunlarının muhtemel sebepleri
şunlardır:
Kötü tasarlanmış sandalye
Uzun süre ayakta durma
Uzak bölümlere uzanma
Yetersiz aydınlatma nedeniyle işçinin işine yakın durması
Bir çalışma ortamı düzenlenirken vücut ölçülerinin bilinmesi çok önemli olup, bu
konuda uyulması gereken ilkeler aşağıda verilmiştir:
Baş yüksekliği: En uzun boylu işçinin çalışabilmesi için gerekli alan
hazırlanmalıdır. İşgörenler aşağıya doğru daha rahat bakabildikleri için görüntü
ekranları ve göstergeler göz seviyesinin altına yerleştirilmelidir.
Omuz yüksekliği: Kontrol panelleri insanın beli ile omuz arasına yerleştirilmeli,
sık kullanılan malzemelerin omuz seviyesinin üstüde olmamasına dikkat
edilmelidir.
Kol uzanma mesafesi: Malzemeler en kısa kolun yetişebileceği uzaklıkta olmalı
ve malzemelere uzanırken eğilme veya bükülme yapılmamalıdır. Uzun boylular
malzemelere ulaşırken aşağıya doğru eğilmemelidir. Malzemeler vücudun ön
kısmına yakın olmalıdır.
Dirsek yüksekliği: Çalışma yüzeyi yüksekliği yapılan işin niteliğine göre
ayarlanarak masanın altında veya üstünde olmalıdır.
El yüksekliği: Kaldırılan malzemelerin el ve omuz yüksekliği arasında olduğuna
dikkat edilmelidir.
Ayak uzunluğu: Sandalye yüksekliği ve çalışma yüzeyi yüksekliği (masa veya
tezgah) bacak uzunluğuna göre ayarlanmalıdır. Özellikle uzun ayaklılar için rahat
hareket edebileceği ve uzanacağı yeterli alan bırakılmalıdır. Ayarlanabilir ayak
koyma (istirahat) sayesinde ayaklar sarkmaktan kurtulacak ve vücudun
pozisyonu kolay değişebilecektir.
El büyüklüğü: Kullanılan araç – gereçler ele tam olarak oturmalıdır. Büyük eller
için büyük, küçük eller için küçük malzemeler seçilmelidir. Büyük eller için yeterli
hareket alanı sağlanmalıdır.
Vücut ölçüleri: Geniş vücutlu işçiler için çalışma alanı yeterli büyüklükte
olmalıdır.

6.5.2. Oturarak Çalışma


Eğer bir iş yapılırken yeterli çalışma alanı yok ise ve fazla fiziksel aktivite
gerekmiyorsa o iş oturarak gerçekleştirilebilir. Bütün gün oturarak çalışmak vücut
ve özellikle sırt için iyi değildir. Bu nedenle çalışanlar bazan görev değişikliği
yaparak ayakta çalışma imkanına sahip olmalıdırlar. Oturarak çalışma için iyi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 69
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

seçilmiş bir sandalye şarttır. Sandalye işçinin bacak ve genel pozisyonunu


kolayca değiştirebileceği özellikte olmalıdır.
Oturarak çalışma sırasında uyulması gerekli antropometrik kurallar şunlardır:
 İşçi tüm alanlara rahatlıkla ulaşabilmeli ve bu sırada vücudu eğilip
bükülmemelidir.
 İyi oturma pozisyonu işçinin önündeki va yanındaki çalışma alana karşı dik
olmasıdır.
 Çalışma masası ve sandalye iyi dizayn edilmeli ve çalışma düzeyi ile dirsek
aynı düzlem içinde (aynı yükseklikte) olmalıdır.
 Sırt dik ve omuzlar rahat olmalıdır.
 Mümkünse, dirsekler, eller ve kollar için ayarlanabilir destekler kullanılmalıdır.
Ergonomik gereksinimler için uygun sandalye seçimi gereklidir. Bu amaçla
aşağıdaki ergonomik özellikler izlenmelidir;
 Sandalye, çalışma masası ve çalışma tezgahı yüksekliğine ve işin
performansına uygun olmalıdır.
 İdeal olarak, oturma yeri ile sırt desteği ayarlanabilmelidir. Ek olarak sırt
desteği tilt hareketi yapabilmelidir.
 Sandalye, işçinin ileri ve geri hareketini kolayca sağlamalıdır.
 İşçinin masa altında ayaklarını uzatabileceği ve vücut hareketini kolayca
değiştirebileceği alan olmalıdır.
 Ayaklar rahatça yere basmalıdır. Bu mümkün değilse ayak desteği
kullanılmalıdır. Ancak ayak desteği diz ve bacak kaslarına uygulanan basıncı
elimine etmelidir.
 Sandalye, vücudun alt sırt kısmını destekleyen sırt desteğine sahip olmalıdır.
 Sandalye, rahatça dönmelidir.
 Sandalyedeki ayak sayısı dengeyi sağlamak amacıyla beş adet olmalıdır.
 Mümkünse kol destekleri çıkarılabilir olmalıdır. Çünkü bazı işlerde kol desteği
rahatsızlık verebilir. Bazı durumlarda kol destekleri işçinin çalışma tablasına
yeteri kadar yakınlaşmasını engeller.
 Sandalyenin oturma alanı hava alıp verebilen bir kumaş ile kaplanmalıdır.
İşyerlerindeki bir çok sağlık ve güvenlik problemleri yetersiz ergonomik
koşullarından kaynaklanır. Ergonominin yeteri düzeyde anlaşılması ile birlikte
işçiler çalışma ortamlarının değiştirilmesine, işverenler ise, üretim ile ergonomik
prensipleri arasında ilişkiyi görmeye başlayacaklardır.

6.5.3. Ayakta Çalışma


Eğer mümkünse ayakta uzun süre çalışılmamalıdır. Aksi halde, sırt ağrısı,
ayaklarda şişmeler, kan dolaşım sistemlerinde problemler ve kas yorgunlukları
meydana gelir.
Aşağıda ayakta çalışma sırasında uyulması gereken kurallar;
 Eğer bir iş mutlaka ayakta çalışmayı gerektiriyor ise, ek olarak belirli aralıklarla
oturabilecekleri bir sandalye veya tabure sağlanmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 70
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İşçi kollarının uzanabileceği alanlar dışına çıkmamalı ve bu alan dışına ulaşmak


için sırtı dönme, eğilme ve uzanma hareketleri yapmamalıdır.
 Çalışma masası veya tablası farklı yükseklikteki işlere göre ayarlanabilir
olmalıdır.
 Eğer çalışma alanının ayarlanması mümkün değil ise uzun işçiler için çalışma
tablası destekle yükseltilmeli, kısa boylu işçiler için bir platform kullanılmalıdır.
 Acı ve ağrı hislerini engelleyecek ve işçinin pozisyon değiştirebilmesine olanak
sağlayacak ayak dinlenme destekleri kullanılmalıdır. Ayak yüksekliğinin zaman
zaman değişmesi sırt ve bacaklardaki acı ve ağrıları önler.
 İşçiler sert olmayan bir malzeme üzerinde çalışmalı, beton veya metal yüzeyler
şokları absorbe edici malzeme ile kaplanmalı, yerler temiz, düz ve kaymaz
olmalıdır.
 Ayakta iş yapan işçiler alçak topuklu ve tabanı destekli iş ayakkabısı
giymelidir.
 İşçiler pozisyonlarını değiştirebilmeleri işçin yeterli diz hareketi yapabilmeli ve
bu iş için gerekli alan bulunmalıdır.
 İşçiler işine uzanmamalı ve vücudunun önünde 200 – 300 mm’lik bir uzaklıkta
çalışmalıdırlar. En küçük kalp hızı ve enerji tüketimi için en uygun depolamanın
yerden yüksekliği 70 – 130 cm’dir (ayakta el parmak ucu – göz mesafesi).
Çalışma masası yüksekliği uygun yüksekliğe çıkarıldıktan sonra; işçinin dirsek
yüksekliği, yapılan işin tipi, üretilen malzemenin boyutları, kullanılan araç – gereç
vb. önemli faktörler göz ardı edilmemelidir;
Ayakta çalışırken unutulmaması gerekli koşullar ise şunlardır;
Yüz işe dönük olmalı,
Vücut işe yakın olmalı,
Eğer bir tarafa dönülecek ise bel ve omuz bükülerek değil, ayaklar üzerinde
dönülerek sağlanmalı.

6.5.4. Ağır Fiziksel Çalışma


Manuel çalışmalar, işçilerde bel ağrısı ve kas ağrılarına neden olmayacak şekilde
düzenlenmelidir. Uzun süreli ağır fiziksel çalışma işçilerin nefes alma hızı ile kalp
atışlarını arttırır. Eğer işçiler yeterli fiziksel koşullara sahip değilse, çabuk
yorulacaktır. Eğer mümkün ise ağır işler için yardımcı araç gereç kullanılmalıdır.
Mekanik güç işçilerin maruz kaldığı riski azaltacak ve verimini arttıracaktır.
Ağır işleri organize ederken aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:
Ağır iş işçinin fiziksel kapasitesini aşmamalıdır.
Ağır işler gün içine yayılmalı ve arada hafif işler yapılmalıdır.
Günlük çalışma içinde istirahat periyotları bulunmalıdır.
Ağır fiziksel işlerin düzenlenebilmesi için aşağıdaki faktörlerin bilinmesi gereklidir:
Yükün şekli ve ağırlığı
İşçinin yükü ne sıklıkta taşıdığı
Taşınma şekli ve uzaklığı
Yükü taşımak için gerekli zaman.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 71
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Özellikle elle taşımanın olduğu işlerde yapılması gerekli iyileştirmeler şöyle


sıralanabilir:
Yükün ağırlığı azaltılmalıdır. Bunun için;
 Yükün ağırlığı azaltılır.
 Bir seferde taşınacak yük miktarı (sayısı) düşürülür.
 Fazla yükler için birden fazla kişi devreye sokulur.
Daha kolay taşıma sağlanmalıdır. Bunun için;
 Yükün ağırlık merkezi işçiye yakın olacak şekilde planlanmalıdır.
 Vücudun eğilmesini engellemek için depolama yapılan yer bel hizasında
veya daha yukarıda olmalıdır.
 Yük, bel yüksekliğine kadar mekanik kaldıraçlarla taşınmalıdır.
 Yükü taşımak için birden fazla kişi gerekebilir.
 Daha rahat taşıma için yük yuvarlanan malzemeler üzerinden
kaydırılmalıdır.
 Yükü transfer etmek için kemer, kayış ve el tutamakları kullanılmalıdır.
Depolama teknikleri geliştirilmelidir. Bunun için;
 Uygun yükseklikte raflar, paletli standlar ve destekler kullanılmalıdır.
 Paletlerde yük taşırken, yaymak amacıyla yük paletin ortasına
yerleştirilmelidir.
Taşıma mesafesini en aza indirilmelidir. Bunun için;
 Çalışa alanını yeniden düzenlenmelidir.
 Üretim ve depolama alanı yeniden planlanmalıdır.
Taşınması gerekli yük sayısı azaltılmalıdır. Bunun için;
 Yük taşıma için daha fazla kişi görevlendirilmelidir.
 Mekanik sistemlerden yararlanılmalıdır.
 Depo ve çalışma alanı yeniden gözden geçirilmelidir.
Taşıma sırasında vücudun dönmesi engellenmelidir. Bunun için;
 Yük daima vücudun önünde bulunmalıdır.
 Tüm vücutla birlikte dönmek için yeterli alan sağlanmalıdır.
 Vücut ekseni üzerinde değil ayak hareketi ile dönme yapılmalıdır.

6.5.5. El Aletleri ve Kontrol Düzenleri


El aletleri ergonomik ihtiyaçlara göre tasarlanmalıdır. İşçiye uygun şekilde
tasarlanarak üretilmemiş el aletleri genellikle olumsuz sağlık etkileri yaratacağı
gibi işçinin üretkenliğini düşürür. Bu problemleri önlemenin ve üretkenliği
arttırmanın yolu el aletlerinin işçiye ve işine uygun olmasıdır. İyi planlanmış el
aletleri vücudun pozisyonunu ve hareketlerini bozmadığı gibi üretimi olumlu
yönde etkiler.
El aletleri seçiminde dikkat edilecek noktalar şöyle sıralanabilir:
 Kalitesiz el aleti kullanılmamalıdır.
 Parmak ve bilek gibi küçük kasları çalıştıran el aletleri yerine bacak, kol ve
omuz kaslarını gibi uzun kasları çalıştıran el aletleri seçilmelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 72
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Ağır el aletlerinin sürekli olarak yukarda tutulması engellenmelidir. Uygun


tasarlanmış el aletleri bilekleri daima vücudun yanında tutmaya imkan verir ve
böylece omuz ve kolların kazaya uğramasına engel olur, vücudun eğilmesini,
dönmesini önler.
 Kaldırılması gereken malzemelerin tutacak yeri olmalıdır. Tutacaklar ellere
daha fazla uyum sağlar. El ve parmaktaki eklemler üzerine ve avuç içine fazla
basınç uygulanmasını önler.
 Cildin ve parmakların sıkışacağı boşlukların olduğu el aletleri kullanılmamalıdır.
 Makas gibi çift tutacağı olan aletleri seçilmeli. Bu aletlerin arası açık olduğu için
el sıkışması görülmez.
 El aletlerinin tutamaklar kolayca kavranmalı, elektriğe karşı izolasyonlu olmalı,
keskin kenar ve uçları bulunmamalı ve kaymaya karşı yumuşak plastik ile kaplı
olmalıdır.
 Çıkıntı şeklindeki tutamaklar ellere fazla basınç uyguladığı için seçilmemelidir.
 Kullanılırken eğilme ve dönme hareketi gerektirmeyen el aletleri satın
alınmalıdır.
 Ağırlık dengesi uygun aletler seçilmelidir.
 El aletlerinin uygun bakımının yapıldığından emin olunmalıdır.
 El aletleri sağ ve sol elini kullanan kişiler için farketmemelidir.
Kontrol anahtarları, kolları, ve şalterler işçiye ve işin gerektirdiği yapıya uygun
olarak düzenlenmelidir. Kontrol düzenlerine ilişkin bazı öneriler aşağıda
sunulmuştur:
 Kontrol anahtarları, kontrol kolları ve şalterler makina operatörünün oturduğu
veya ayakta durduğu yerden rahatlıkla uzanabileceği yerde bulunmalıdır.
Özellikle sık tekrarlana işler için bu özellikler çok önemlidir.
 İşe uygun olarak yapılmış kontrol düzenlerini seçilmelidir. Örneğin, yüksek
hızları hassas kontrol etmede el kontrol düzeni, kuvvet gerektiren kontrollerde
ayak pedalları tercih edilmelidir. Bir operatöre bir pedaldan fazla kontrol
verilmemelidir.
 İki el ile kumanda edilen kontrol düzenleri seçilmeli veya eski kontrol düzenleri
iki elle kontrol edilir hale dönüştürülmelidir.
 Acil kontrol düğmeleri ile normal kontrol düğmeleri arasında belirgin bir fark
olmalıdır. Ek olarak acil düğmelerin rengi farklı seçilmeli, fiziksel olarak
ayrılmalı, uyarı işareti ile belirtilmeli veya üstü kapalı olmalıdır.
 Kontrol düzenleri kazalara neden olmamalıdır. kontrol düzenleri arasında
yeterli aralık bulunmalı ve belli bir güç uygulanmakla devreye girmeli ve
koruyucusu bulunmalıdır.
 Kontrol düzenlerinin kullanımı basit bir süreç izlemeli ve her ülkede aynı
izlenimi uyandırmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 73
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

6.5.6. İş Düzenleme
İyi tasarlanmış ve organize edilmiş bir iş, işçinin sağlık ve güvenlik koşullarını
arttıracağı gibi onun ruhsal ve fiziksel yaşamını olumlu yönde etkiler.
İş düzeninde dikkat edilecek noktalar şöyle sıralanabilir;
 İşin gerektirdiği görevlerin belirlenmesi.
 Her görev için gerekli olan performans özellikleri.
 Performans için kaç adet görevin gerektiği.
 Görevin tamamlanabilmesi için gerekli araç-gereç.
 İşin tamamlanabilmesi için gerekli görevler.
İyi düzenlenmiş bir iş planı aşağıdaki özellikleri içermelidir;
 İş sırasında işçinin vücut pozisyonu değişmelidir.
 Ruhsal olarak motive edici faktörler bulunmalıdır.
 Çalışma çevresi, çalışma alışkanlıkları, personel gereksinimleri doğrultusunda
işçi kendi kararı doğrultusunda çalışma aktivitesini değiştirebilmelidir.
 İşçi sorumluluk duygusunu hissedebilmelidir.
 İşçi işin gerektirdiği eğitimi almalıdır.
 İşçiler işin tamamlanabilmesi için ihtiyaç duyulan çalışma ve dinlenme
sürelerine sahip olmalıdırlar.
 Yeni bir iş için işçiler çalışma periyotlarını düzenleyebilmelidirler.

6.6. İŞ YERİ BOYUT TASARIMI


6.6.1. Çalışma Yeri Boyutları
Her insan çalışırken hareket halindedir. İnsanın görevini en iyi şekilde
yapabilmesi için hacimlerin insan vücut boyutları ile uyumlu tasarımı zorunludur.
Hacimlerin belirlenmesinde çoğunlukla kol, bacak ve gövdenin dinamik
antropometrik ölçümleri esas alınarak iş yeri tasarımı yapılır. Örneğin; uzanma
ve kavrama mesafelerini tespit ederken omurga, kalça, omuz ve ayak
ölçümlerinden yararlanılır.
Dinamik antropometri ölçüleri dinametrik ölçümler ile de desteklenebilir. Örneğin;
en kolay erişilen, en rahat kavrama yapılan, en güçlü kavrama yapabilecek
noktaların saptanması gibi.
Bazı iş yerlerinde, iş görenlerin sınırlı hacimlerde hareketi gerekebilir. Böyle
işlerin, normal kıyafetle ya da özel donanım ile yapabileceği hacimleri saptamak
için de antropometrik ölçümler kullanılmaktadır (Şekil 6.6).

Tablo 6.2. Küçük gecitlerde önerilen boyutlar


Boyutlar Ai Derinlik Bi Genişlik
Giysi İnce Kalın İnce Kalın
Üst ve alt noktlara erişim 33 41 58 69
Kenara erişim 66 74 76 86
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 74
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 6.5. Uzanma-kavrama mesafeleri

Şekil 6.6. Küçük geçitlerden geçiş için önerilen boyutlar

6.6.2. Oturarak Yapılan İşler İçin Boyutlar


Çalışmaların büyük bir çoğunluğu montaj tezgahları, çizim masaları, banko gibi
alanlarda gerçekleşir. Bu alanlarda iş görenlerin büyük bir kısmı oturarak
çalışırlar.
Çalışma yüzeylerinin boyutlarında dirsek ekleminden hareket ile elin işlem
alanları dikkate alınır.
Örneğin; masa yüksekliği alçak ya da yüksek olan bir durumda çalışan iş görenin
verimliliğinin yüksek olmayacağı aşikardır.
Masa ve iş görme yüzeyinin yüksekliğini saptamakta oturma yüzeyi ile çalışma
yüzeyi arasındaki yükseklik farkı önemlidir. Bu fark 26-30 cm kabul edilmektedir.

6.6.2.1. Oturma Yüzeylerinin Tasarımı


Oturma yerlerinin standartlarını belirleyen ekonomiklik, rahatlık ve fonksiyonel
olması kurallarının oturma yüzeylerinin tasarımında uygulanması önemli
iyileştirmeler sağlar. Ergonomik yaklaşımlarda, oturma yüzeyinde vücut
ağırlığının desteklenmesi ve ağırlık dağılımı, oturma yüksekliği, derinliği ve çeşitli
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 75
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

pozisyon değiştirme hareketlerine elverişli olması gibi özel gereksinimlere çözüm


aranır.
Oturan bir insanın vücut ağırlığının önemli bir bölümü (% 60 – 80), kalça kemiği
üzerinde bulunduran ischium kemiği üzerine düşer. Düz ve sert bir yüzey
üzerinde oturulduğu zaman bu bölgelere düşen ağırlık oranı artar. Düz oturuşta
her bir kalçaya eşit ve yaklaşık 200 N yük binerken, bacak bacak üstüne
atıldığında tek kalçaya yaklaşık 300 N yük gelmektedir. Bu nedenle, kalçanın
anatomik yapısına göre şekillendirilmiş oturma yüzeyleri tercih edilir.

6.6.2.2. Oturma Yüksekliği


Oturma yüksekliği, çalışanın arkaya yaslanarak rahatça oturabileceği şekilde
tasarlanır. Boy farklılıkları, farklı insanların aynı boyutta tasarlanmış yerlerde
oturmalarında önemli bir engeldir.
Oturma yüksekliği, optimum bir çözüm olarak % 90 olasılıkla; erkekler için 381
– 470 mm ve kadınlar için 355 – 445 mm arasında seçilebilir.
Oturma yerlerinin yüksekliği, en kısa boylu bulguların % 5 dağılımına göre;
erkekler için 380 mm, kadınlar için 350 mm olarak kabul edilmiştir.
Oturma yüksekliğinin sabit bir değer olarak alınması halinde ise; erkekler için
419 mm, kadınlar için 381 – 393 mm, hem erkekler ve hem de kadınlar için 410
mm olması uygun görülmüştür. Bu değerler erkekler için % 75, kadınlar için %
40 geçerlidir.

Tablo 6.3. Oturmalı işlerde tezgah yüksekliği için önerilen değerler (cm)
İş Tipi Bay Bayan
İnce işler 99-105 89-95
Hassas işler 89-94 82-87
Hafif montaj işi 74-78 70-75
Kaba/Orta işler 69-72 66-70
Okuma/Yazma işi 74-78 70-74
Daktilo işleri 60-70 60-70
Bilgisayar klavye işi 58-71 58-71

6.6.2.3. Oturulacak Yerin Boyut ve Şekli


Hooton tarafından 1945 yılında yapılan araştırmalara göre % 90 olasılıkla
oturulacak yerlerin uzunlukları; kadınlar için 426 – 508 mm, erkekler için 441 –
513 mm olarak önerilmiştir.
Eğer baldır mesafesi olarak 50 mm bir mesafe bırakılması düşünülürse, oturma
yeri uzunluklarının kadınlar için 381 – 406 mm olması uygundur.
Oturma yüzeyinin genişliği % 95 istatistik dağılıma göre belirlenir. Tek sandalye
için oturma yeri genişliği 400 – 430 mm olarak alınır. Ancak, yan yana konarak
oturulacak sandalyelerde, dirsek dayama için ayrıca antropometrik boyutlardan
yararlanılmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 76
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Oturma sandalye ve koltuklarına alt kol desteği ilave edilecekse, alt kol
desteğinin kollar rahat bir şekilde sarkıtılmış bir duruş halinde dirseğin
yüksekliğinde olması sağlanmalıdır. Kol dayama yerleri halinde, iki kol arasındaki
mesafe 483 mm olmalıdır. Kol dayanan yerler, oturma yüzeyinden 215 – 228
mm yukarıda bulunmalı ve oturulan yerden öne doğru uzantı 254 – 304 mm
olmalıdır.
Oturma yüzeyinin, baldırların temas ettiği ön kısmı düzeltilmelidir. Oturma
yüzeyleri, kaymayı önlemek maksadıyla, geriden başlayarak 3 – 50 eğimle
yükseltilir. Dinlenme yerlerinde bu eğim 80 alınabilir.

6.6.2.4. Oturulacak Yerin Arkalığı


Endüstride kullanılan, oturulacak yerlerde lumbar bölgesini takviye için arkalık
kullanılmaktadır. Bu tür bir arkalığın eğrilik yarıçapı 406 mm olmalıdır.
Oturma yerinin arkalığı oturma yüzeyi ile 1050 açı yapacak şekilde tasarlanır.
Oturma yüzeylerinin tasarımına ilişkin bu veriler araştırmanın yapıldığı
ülkelerdeki insan boyutları hedef alınarak ortaya konduğu düşünülerek,
uygulayıcıların, bölgelerinde genel ve geçerli ise özel verilerin elde edilmesine
yönelik çalışmalar yapmaları gerekebilir.

Örnek: Çalışma sandalyesinin boyutları


Oturma yüzeyi:
- Yerden yüksekliği : 380 – 510 mm
- Genişliği : 400 – 450 mm
- Boyu : 400 – 440 mm
- Eğimi : 3 - 50
Arkalık:
- Sırt yüzeyi : 100 – 250 mm
- Genişliği : 330 mm
- Geriye yatış açısı : 104 – 1200
Kolçak yüksekliği (oturma yüzeyinden): 200 mm

6.6.3. Çalışma Yüzeylerinin Tasarımı


Yatay ve eğimli çalışma yüzeyleri, işgörenlerin rahat çalışabilecekleri boyutlarda
tasarlanmalıdır.
Çalışmalar çoğunlukla, tezgahlar, bankolar, masalar, çizim masaları, daktilo
masaları, montaj tezgahları gibi yatay ya da düz alanlarda gerçekleştirilir. Bu tür
düzlemler üzerinde optimal erişim ve iş görme alanlarının belirlenmesi, çalışma
yüzeylerinin boyutları konusunda önemli bilgiler verir. Normal alan hesaplarında,
işgörenin omuzları sabit, dirsek eklemi hareketli halde elin işlem alanı dikkate
alınır. Maksimum erişme noktasının hesaplanmasında, gövde hareketleri ve omuz
ekleminin hareketi sözkonusudur.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 77
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Pratikte, masaların ve tezgahların yüksekliklerinin sabit tutulması


benimsendiğinden, oturularak çalışılan yerlerde oturma yüksekliği de optimize
edilir.
Tezgah yüksekliğinin ortalama 750 mm önerildiği araştırmaların bir kısmında 670
– 770 mm arasında ayarlanabilir olması yeterli görülmektedir.
Oturma ve çalışma yüzeyi arasındaki yükseklik farkı 260 – 300 mm arasında
kabul edilmiştir.
Ayakta çalışılan yerlerde tezgah yüksekliğinin 92 – 105 cm arasında
değişebileceği kabul edilmiştir. Ayrıca, masanın üst seviyesi işgörenin dirseğinden
50 – 100 mm aşağıda bulunmasının verimi artırdığı ifade edilmiştir.
Tezgah yüksekliğinin ayarlanabilir tasarımı çalışma verimini artırmaktadır.

Şekil 6.7. Tezgah ve masa üstünde işlem alanları

6.6.4. Ayakta Yapılan İşler İçin Boyutlar


Ayakta yapılan işler için, rahat çalışma yüksekliklerinin boyutları hesaplanırken
gözle izleme, kolay ve becerili iş görme, hassas işlerde motor koordinasyonu, el
ve kollardaki serbestlik ve malzeme yüksekliği gibi kriterler göz önüne alınır.
Masa yüksekliği = 0.61x Çalışanın boyu – 6.4
Masanın üst seviyesinin iş görenin dirseğinden 5-10 cm daha aşağıda
bulunmasına dikkat edilmelidir.

Tablo 6.4. Ayakta durarak yapılan işlerde önerilen tezgah yüksekliği (cm)
İş Tipi Cinsiyet Sabit Ayarlı
Bay 126 107-126
Dirsek destekli hassas işler
Bayan 116 94-116
Bay 107 88-107
Hafif montaj işleri
Bayan 96 81-96
Bay 99 80-99
Ağır işler
Bayan 89 74-89
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 78
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

6.7. ANTROPOMETRİK TASARIM


Antropometrik tasarım sırasında hacim ölçüleri için en büyük ölçüye (% 95) göre,
uzanma alanı tasarımında ise en küçük ölçüye (% 5) göre ayarlamalar
yapılmalıdır. % 5 için seçilen boyutlar, % 95 toplumun da ihtiyaçlarını karşılayan
boyutlardır. Tasarım sırasında ayarlanabilir sandalye ve masa gibi yardımcı
araçların kullanılması büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Ancak bu araçların ayar
aralıkları da % 5 - % 95 arasında olmalıdır.
İşyerlerinde antropometrik bulguların üst değerleri kullanılmalıdır. Örneğin,
geçitler, kapılar. Bazı makinalarda ise, operatörlerin % 95 ve % 99’unun rahat
kullanacağı uygun mesafeler dikkate alınır.

L  x  *Z (6.1)

Koltuk gibi bazı düzenekler ise, koltukta oturacak herhangi birinin rahat ve etkin
görev yapacağı şekilde ayarlanabilir şekilde tasarımlanır. Bunun için % 5 alt sınır
ve % 95 üst sınır değerleri dikkate alınır.
Alt sınır

L1  x   * Z 0.05 (6.2)

Üst sınır

L2  x   * Z 0.90 (6.3)

Üretim ve satış yerlerinde rafların yüksekliği istatistik ortalama değerlere göre


ayarlanır.

Lx (6.4)
Uzanma yükseklikleri için, belirlenen güven düzeyinde alt sınır değerleri alınır.

L  x  * Z (6.5)
Dağılımların ortalaması

x
x i
(6.6)
n
standart sapması


 (x i  x) 2
(5.7)
n
eşitlikleri ile hesaplanır.
Bir tezgah üzerinde çalışmada, tezgah yüksekliği belirlenirken, çalışma yüksekliği
için parça yüksekliğinin yarısı dikkate alınır. Genel yaklaşım, tezgah
yüksekliğinin, parça yüksekliğinin yarısı kadar düşük seviyede olmasıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 79
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

7. FİZİKSEL ÇEVRE KOŞULLARI


7.1. GİRİŞ
Gerek bedensel ve gerekse zihinsel her türlü çalışmada işgörenin performansı bir
taraftan yaş, cinsiyet, sağlık durumu, iş alışkanlığı, iş deneyimi gibi kişinin
kendinden kaynaklanan içsel (endojen) faktörlerin, diğer taraftan da iş yerinde
iklim, gürültü, aydınlatma, titreşim, ortamdaki buhar, gaz ve iş yerinin
düzenleniş biçimi gibi çevreye bağlı, dışsal (eksojen) faktörlerin etkisi altındadır.
İşgörenin yapısal özelliği olan içsel faktörleri değiştirebilmek mümkün olmaz;
ancak, işe yatkınlığı, alışkanlığı zaman içinde deneyim kaznacağı için
geliştirilebilir. Buna karşılık çalışma hayatı ile ilgili olarak değiştirilebilecek
faktörler dışsal faktörlerdir.
İnsan organizması dışsal faktörlerin etkisi karşısında, faktörlerin şiddetiyle orantılı
olarak tüm yaşamsal fonksiyonlarında değişiklik gösterir. İş performansının
azalmaması, sağlığın zarar görmemesi açısından bu faktörlerin bilinmesi ve
organizmanın bu etkilere vereceği fizyolojik cevapların tanınması gerekir. Çevre
faktörleri ve organizma arasındaki etki-tepki ilişkisi bilinirse, işgören için yükün
ve zorlanmanın sınırları da belirlenebilir ve bu sınırların aşılmamasını sağlayacak
önlemler alınabilir. Bu önlemler örneğin, gürültüyü sönümleme, işyerinde klima
cihazı kullanma gibi teknik önlemler, sessiz ortamda dinlenme, ek molalar verme
gibi organizasyon önlemleri veya soğuktan ya da sıcaktan korunmak için özel
elbise giymek gibi kişisel önlemler olabilir.
İş yeri düzenlenirken, çevre koşulları açısından seçilen hedef aşağıdaki gibi ifade
edilebilir:
İş yüzünden sağlığın tehlikeye girmesini önlemek
Bilgi algılamayı ve anlamayı kolaylaştırmak
Yanlış iş yapmayı önlemek
İş huzurunu artırmak
İşi işgörenden beklenebilir düzeyde tutmak
İş yeri çevre koşulları aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır:
 Hava koşulları
 Aydınlatma
 Gürültü
 Mekanik titreşimler
 Zararlı maddeler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 80
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

7.2. HAVA KOŞULLARI


7.2.1. Temel Kavramlar
İnsanın iş görmesinde ve hatta hayatını sürdürebilmesinde en önemli çevre
faktörlerinden biri iklimdir. İş yeri açısından iklim, işin yapıldığı ortamda aşağıda
sıralanan dört faktörün sahip olduğu değerlerden oluşan hava koşulları anlamına
gelir.
- Havanın sıcaklığı
- Havanın nemi
- Havanın hızı
- Isıl radyasyon, ışınım
İnsanın çevresiyle ısı alış verişini bu iklim faktörlerinin yanında kullanılan giysinin
yalıtım değeri ve yapılan işin zorluk derecesine göre organizmanın ürettiği ısı
miktarı etkiler. Kişinin klima algılamasında bunlara ek olarak vücut yapısı /
konstrüksiyonu ve o anki durumu / kondisyonu da rol oynar.
Nemli hava, kuru hava ile su buharının belli oranlardaki bir karışımıdır. Atmosfer
havası içerisinde her zaman bir miktar su buharı bulunabilir.
Havanın kimyasal bileşimi, bağıl nemi, sıcaklığı, hızı ve değişimi, basıncı
işgörenler ve iş verimi üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Olumsuz hava
koşulları işgörenler üzerinde istenmeyen etkiler yaratmakta ve böylece iş ve iş
gücü kaybı, iş kazası ve verim düşüklüğü gibi olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır.
Bu olumsuzlukların azaltılması için işgörenlerin rahat çalışacağı uygun hava
koşulları sağlanmalıdır.
Nem, nemli hava içerisinde bulunan su buharının bir fonksiyonudur. Havanın
nem; özgül nem, mutlak nem, doyma derecesi ve bağıl nem kavramları ile
tanımlanır; bağıl nem, yaygınca kullanılan nem kavramıdır.
Bağıl nem, belli bir sıcaklıkta havada bulunan su buharı miktarının, aynı
sıcaklıktaki doymuş havada bulunması gereken su buharı miktarına oranıdır;
[%] . Bağıl nemi, doyma halinde %100, kuru halde %0’dır. Pratikte bağıl nem
doyma derecesine ( ) eşit alınır.

Çiğ noktası, belirli koşullarda bulunan nemli havanın, taşıdığı su buharı ağırlığı
değişmeksizin, aynı basınçta tamamen doymuş hale geldiği sıcaklık derecesine
çiğ noktası denir. Nemli hava sıcaklığında azalma olduğu zaman, belli bir süre
sonra su buharının bir miktarı yoğuşmaya başlar.
Efektif sıcaklık: Havadaki nem oranı, hava hareketi ve ortam sıcaklığının etkisi
altında (sıcaklık 25 0C, bağıl nem % 100, hava hızı 0.1 m/s), bir kişinin hissettiği
sıcaklıktır. Kış ve yaz aylarında konfor değerlerini belirleyen efektif sıcaklıklarda
farklılıklar oluşur. Kışın ve yazın insanın metabolik faaliyeti kendini o iklime göre
ayarlayabilme yeteneğine sahiptir. Kışın, yaza oranla daha düşük bir sıcaklık
insan için konfor bölgesini oluşturabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 81
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Yaş termometre sıcaklığı: Haznesinin etrafı ıslak pamuklu bez veya keçe ile
örtülü termometre ile ölçülen termometre sıcaklığıdır. Ölçüm esnasında ıslak
bölgeden meydana gelen buharlaşma nedeniyle haznede bir soğuma meydana
gelir. Dolayısı ile aynı anda, aynı ortamda ölçüm yapıldığında kuru termometre
sıcaklığına göre daha düşük bir sıcaklık derecesi elde edilir. Doymuş havada
buharlaşma olmayacağından kuru ve yaş termometreler aynı sıcaklık derecesini
gösterir.
Kuru termometre sıcaklığı: Normal bir termometre ile ölçülen hava sıcaklığına
kuru termometre sıcaklığı denir.

7.2.2. İnsan ve Çevresi Arasında Isı Transferi


İnsanla çevresi arasında ısı transferi dört şekilde oluşur;
1) Isı iletimi (Kondüksiyon)
2) Isı taşınımı (Konveksiyon)
3) Isı ışınımı (Radyasyon)
4) Terleme ve solunum
Isı geçişi; faklı sıcaklıktaki iki ya da daha fazla cisim arasında sıcaklık farklarına
bağlı olarak, ısının sıcak cisimden soğuk cisme doğru aktarımına ısı geçişi /
transferi denir.
Isı transferini etkileyen faktörler:
- Havanın sıcaklığı
- Havanı hareketi ve hızı
- Duvar, tavan, taban ve makina yüzeyi gibi yüzey sıcaklıkları
- Havanın bağıl nemi
Isı geçişi üç şekilde meydana gelir; kondüksiyon, konveksiyon ve radyasyon.
a) Kondüksiyon (Isı iletimi); bir maddenin veya malzemenin içinde veya
temas ettiği maddeler arasında, sıcak oldukları için kinetik enerjileri daha küçük
olan komşu molekülleri direkt moleküler tesir ile ısı enerjisini iletmelerine
kondüksiyon yolu ile ısı iletimi denir.
Kendisinden daha sıcak veya soğuk bir cisme temas eden insan vücudu ile temas
edilen cisim arasındaki ısı transferidir. Bu durumda ısı iletimi, öncelikle deriye
temas eden maddenin ısı iletim katsayısına (k) bağlıdır. Aynı sıcaklıkta ama
soğuk çelik ve odunu tutan kişi farklı sıcaklık algılar. Bu, çeliğin ısı iletim
katsayısının odununkinden yüksek olmasından kaynaklanır.
Isı iletimi ile ısı geçişi Fourier denklemine göre

(7.1)

şeklinde ifade edilir. Burada; [ ]: İletimle ısı akısı yoğunluğu, [ ]: Isı


iletim katsayısı, [ ]: Temas eden cisim sıcaklığı ile deri sıcaklığı arasındaki
fark, [ ]: Ortam kalınlığı
İnsan dokusunun ısı iletim katsayısı oldukça küçüktür:
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 82
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çoğu zaman deri ile katı bir cisime temas eden yüzey çok küçük olduğu için bu
yolla oluşan ısı geçişi insanın ısıl dengesi üzerinde fazla etkili olmaz. Bununla
birlikte ısı iletimiyle enerji kaybı rahatsız edici olduğu için iş yerinde deriye temas
edecek donanımların yalıtımı önerilmektedir.
b) Konveksiyon (Isı taşınımı); molekülleri serbestçe hareket edebilen
akışkanların içinde ısıl enerjileri fazla olan moleküllerin özgül ağırlıklarının düşük
olması sebebiyle soğuk moleküllerle yer değiştirmesi suretiyle akışkan içinde
ısının bir noktadan başka bir noktaya geçişine konveksiyonla ısı geçişi denir.
Akışkanda sıcaklık farklarının neden olduğu özgül ağırlık değişimlerinden
kaynaklanan konveksiyona doğal konveksiyon; akışkanın pompa, vantilatör gibi
araçlarla yer değiştirmesinden kaynaklanan konveksiyona zorlanmış konveksiyon
denir.
Vücut sınırını oluşturan deri ile onu çervreleyen hava arasındaki ısı alış verişi ısı
taçınımıdır. Taşınımla ısı transferi öncelikle havanın hızına bağlıdır. Toplam ısı
transferinin %15-25’i taşınımla gerçekleşir.
Taşınımla ısı geçen enerji “Newton’un soğuma kanunu”na göre
( ) (7.2)
şekilnde ifade edilir. Burada; [ ] : Taşınımla geçen ısı akısı yoğunluğu,
[ ]: Isı taşınım katsayısı (Katı cismin şekline, boyutuna, yüzey kalitesine
ve akışkanın özelliklerine bağlıdır), [ ]: Deri sıcaklığı ile çevre havası
sıcaklığı arasındaki fark
c) Radyasyon (Isı ışınımı); bir sıcak kaynaktan tek renkli dalga biçiminde ışın
ve muhtemelen bu dalgaya eşlik eden parçacıklarla enerji iletimine radyasyon
(ışıma) ile ısı iletimi denir. Radyasyon, maddenin olmadığı ortamda meydana
gelebilen bir ısı transfer şeklidir. Çalışanları bu ısıdan korumak maksadıyla
çalışanla radyasyon kaynağı arasına alüminyum yapraklı perde yerleştirilir.
Sıcak yaz günleri dışında insan ışınım yoluyla çevresine, çevre sıcaklığına da bağlı
olarak yaklaşık 4500-7000 kJ enerji verir. Bu, insanın dışa verdiği enerjinin %40-
60’ı arasında değişir.
Radyasyonla ısı transferi Stefan-Boltzmann kanununa göre
[( ) ( ) ] (7.3)

eşitiliği ile hesaplanır. Burada; [ ]: Radyasyonla geçen ısı akısı yoğunluğu,


[ ]: İki cisim arasında radyasyon ısı katsayısı, [ ]: Deri ce çevre
yüzey sıcaklıkları
İletim, taşınım ve radyasyonla gerçekleşen toplam ısı akısı yoğunluğu

(7.4)

denklemiyle hesaplanabilir. Burada; [ ]: Toplam ısıl direnç, [ ]: Kan


damarları düzeyinde, deri içi sıcaklık, [ ]: Çevre sıcaklığı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 83
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çevre ile ısı alış verişinde önemli bir faktör de giyilen elbise ve elbisenin yalıtım
değeridir. Elbiselerin yalıtım değeri “clothing unit” clo ile ifade edilir. Elbiselerin
yalıtım değeri
(7.5)
şeklinde ifade edilir. Yalıtım değeri 1 clo olan bir elbise iç ve dış yüzeyleri
arasında 1 0C sıcaklık farkı var ise 1 saatte değerinde ısı geçişine
izin verir demektir.
Tablo 7.1’de bazı giysilerin ısıl yalıtım değerleri verilmiştir.

Tablo 7.1. Giysilerin ısıl yalıtım değerleri


YALIN GİYSİLER
Giysi Değer (clo) Giysi Değer (clo)
İç çamaşırı, atlet Çorap
Uzun kollu 0,10 Diz boyu 0,10
Kısa kollu 0,08 Kısa 0,04
Kolsuz 0,06 Naylon çorap 0,01
İç çamaşırı, külot Ayakkabı
Uzun 0,10 Çizme 0,08
Kısa 0,06 Ayakkabı 0,04
Slip 0,04 Sandalet, terlik 0,02
Gömlek/Bluz İş pantolonu 0,25-0,45
Uzun kollu 0,22-0,29 Etek 0,10-0,22
Kısa kollu 0,14-0,22 Elbise 0,22-0,70
Pantalon Yelek 0,15-0,29
Uzun 0,25-0,32 Ceket 0,17-0,37
Kısa (şort) 0,10 Manto/palto 0,50-1,00
GİYSİ KOMBİNASYONLARI
Yaz giysileri:
Kısa kollu gömlek, ince pantolon, kısa çorap, ayakkabı 0,4-0,5
Hafif iş giysisi:
Kısa çamaşır, kısa kol gömlek, iş pantolonu, çorap, ayakkabı 0,5-0,7
Normal iş giysisi:
Uzun çamaşır, tek parça iş elbisesi, çorap, ayakkabı 1
Hafif sokak giysisi:
Kısa çamaşır, gömlek, hafif ceket veya kazak, pantolon, çorap, ayakkabı 0,8 – 1,2
Normal giysi:
Uzun çamaşır, uzun kollu gömlek, kazak/yelek, ceket, pantolon, çorap, ayakkabı 1,2 – 1,5
Kış giysisi:
Uzun çamaşır, uzun kollu gömlek, kalın ceket veya kazak, pantolon, kalın palto, 1,5 – 2
kalın çorap, çizme
Kutup elbisesi 3–4

Terleme; insan vücudununun ısı bilançosunu dengede tutan en önemli olaydır.


Buharlaşan ter aracılığı ile vücuttan ısı enerjisi alınıp dış ortama verilir. Dışa
verilen ısının yaklaşık %60’ı bu yolla gerçekleşir. 1 gr terin buharlaşmasıyla
verilen ısı 2,5 kJ kadardır. Günde ortalama 1 litre terleme olmakta ve bu şekilde
2500 kJ enerji bu yolla dışarıya verilmektedir. İşin ağırlığıan göre terleme artar.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 84
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Terin buharlaşabildiği derinin alanı, deri üzerindeki sınır tabakadaki ve dış ortam
havasındaki su buharı basınçları arasındaki fark, havanın bağıl nem oranı
terlemede ve terleme ile bedenin sğumasında etkilidir. Havanın nemi ne kadar az
ise terleme o ölçüde artar. Rüzgar hızı ısı transferini artırarak derinin soğumasına
yol açtığından buharlaşmayı yavaşlatır.
Çevre sıcaklığının 25 0C’nin üzerine çıktığı ve vücut sıcaklığıan yaklaştığı
durumlarda ısı taşınım ve radyasyonla ısı geçişi azalacağından, bu durumd vücut
sıcaklığı ancak terleme ile dengelenebilir.

7.2.3. Isıl Konfor


Çalışanların ısı, sıcaklık, nem, hava akımı gibi iklim koşulları bakımından fiziksel
ve zihinsel faaliyetlerini yerine getirirken rahatlık için olmalarına ısıl konfor denir.
Konfor etkisi kişiden kişiye değişir. Örneğin, yaşlılar ve zayıf insanlar şişmanlara
oranla daha sıcak bir havayı tercih ederler. Bu şartlar cinsiyete, yetişme ortamına
vb. göre değişebilir.
Havanın sıcaklığı, nemi, hareketi, temizliği, kokusu, ısıl radyasyon, duvar,
döşeme ve tavan gibi yüzeylerin ortalama sıcaklığı, çalışma düzeni, giyinme şekli
ve insanların hareketi ile birbirleriyle etkileşimleri ısıl konforu etkileyen
faktörlerdir.
Şekil 7.1’de termik konforu oluşturan parametreler gösterilmiştir.
Konfor halinin meydana gelmesi için gerekli fizyolojik esaslar olarak insanların
içinde bulundukları hacimlerdeki havanın rahat teneffüs etmeye yetecek miktarda
ve temizlikte olması, içindeki su buharının belirli sınırlar arasında bulunması, CO2
miktarının zararsız oranda olması ve ısıl konfor koşullarının sağlanmış olması
gerekmektedir.

Şekil 7.1. Termik konforu oluşturan parametreler

Konfor halini en fazla etkileyen dış sıcaklık ve iç sıcaklıktır. Sıcaklığın değişmesi


ile vücudun ısı kaybı hızla azalır veya çoğalır. Bu durum insanlarda rahatsızlık
hissi uyandırır. Konfor hali üzerinde, nemin tesiri de oldukça önemlidir. Nemli
sıcak, nemli soğuk ve kuru havaya tahammül etmek zor olduğu gibi insanları
rahatsız etmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 85
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Kış aylarında daha düşük bir sıcaklıkta konfor hissinden dolayı kış konforu, yaz
konfor derecesinden yaklaşık 2.5 efektif sıcaklık derecesi (ES0) daha aşağıdadır.
Kış konfor derecesi, kısa süreli kalınan ortamlar için 16 - 17 ES0’dir. Uzun süre,
bu koşullarda kalanlara rahatsızlık verir. Aktif hareketlerin az olduğu yerlerde
rahatlığın hissedildiği efektif sıcaklık 22 ES0’dir. Efektif sıcaklığın belirlenmesinde
hava hareketi ve ortamın bağıl nemi de dikkate alınır. Örneğin, en iyi konfor için
19 ES0 seçilir, kışın bağıl nem % 25 – 50 civarında tutulmuşsa bu değer % 10
kadar düşük seçilebilir. Bu takdirde efektif sıcaklığın 19 ES0 olabilmesini temin
etmek üzere kuru termometre dereceleri 23 – 24 0C sınırlarına kadar
yükseltilebilir. Eğer klimalı ortamda bağıl nem % 40 – 50 civarında tutulursa 19
ES0’lik sıcaklık, kuru termometre derecelerinin 21 – 22 0C’ye düşürülmesi ile
sağlanır.
İdeal klimatik ortam için çeşitli işlerde önerilen minimum, optimum ve maksimum
klima değerleri Tablo 7.2’de verilmiştir.

Tablo 7.2. Çeşitli işlerde önerilen klima değerleri


Yapılan iş Hava sıcaklığı (0C) Havanın bağıl nemi (%) Maksimum
Min Ort Maks Min Ort Maks Rüzgar hızı (m/s)
Büro 18 21 24 40 50 70 0,1
Oturarak hafif iş 18 20 24 40 50 70 0,1
Ayakta hafif iş 17 18 22 40 50 70 0,2
Ağır iş 15 17 21 30 50 70 0,4
Çok ağır iş 14 16 20 30 50 70 0,5
Sıcakta iş 12 15 18 20 35 60 1,0-1,5

7.2.4. Isıl Denge


Isıl denge, vücut ısı tutumu ile çevresel ısı alışverişi arasında oluşan dengedir.
Sürekli rejim modelleri, vücudun ısıl dengede olduğunu ve enerji depolamasının
ihmal edilebileceğini kabul eder. Sürekli rejimde vücutta üretilen ısıl enerji
çevreye olan duyulur ve gizli ısı kayıplarına eşittir. Bu varsayıma göre vücut
sıcaklığı değişmez.
Vücudun enerji dengesi aşağıdaki eşitlikle ifade edilebilir.
( ) ( ) (7.6)
: giyinik vücuttan olan toplam ısı kaybını verir ve aşağıdaki eşitlikle ifade
edilir.
( )
(7.7)

Bu eşitlikte, ortalama ışınım ve çevre havası sıcaklıklarının fonksiyonu olan


sıcaklığı

(7.8)
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 86
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

bağıntısı ile ifade edilir. Işınım ile ısı geçişi katsayısı için iç ortamda yeterli
doğruluğu sağlayan [ ] ve taşınım ile ısı geçişi katsayısı için aşağıda
verilen eşitlik kullanılır.
( ) (7.9)
Solunum yoluyla olan duyulur ve gizli ısı kayıpları
̇ ( ) (7.10)

̇ ( ) (7.11)

Bu bağıntılarda;
̇ (7.12)
(7.13)
(7.14)
ifadelerinden bulunur. Vücudun ısıl dengesi eşitliğinde yapılan işi gösteren
değeri, vücudun mekanik verimi %5 alınarak
(7.15)
eşitliği ile bulunur.
Deriden buharlaşma yoluyla ısı kaybı, deri yüzeti ıslaklığına, deri yüzeyi ile ortam
arasındaki su buharının kısmi basınç farkına ve giysinin buharlaşma direncine
bağlıdırç. Deriden olabilevek maksimum buharlaşma potansiyeli derinin
tamamının ıslak olması hali için bulunabilir. Bu durumda buharlaşma yoluyla
maksimum ısı kaybı

(7.16)

şeklinde ifade edilebilir. Esasında deriden buharlaşma ile olan toplam ısı kaybı,
vücudun sağlamış olduğu terin buharlaşması ve deriden difüzyonu ile gerçekleşir.
Bu durumda
(7.17)

ile bulunabilir. Burada;


̇ (7.18)

( ) (7.19)

eşitlikleriyle bulunabilir.
Deri yüzeyindeki su buharının doyma basıncı

[ ( )
] (7.20)

ifadesi ile bulunabilir.


İç vücut ve deri tabakası arasındaki kan dolaşımı sıcaklık denetim
sinyallericinsinden matematiksel olarak aşağıdaki gibi ifade edilebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 87
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

̇ [( ) ( )] (7.21)
Burada; ve sıcaklık denetim sinyalleridir ve vücut iç bölme
sıcaklığının nötr değeri ( ) aştığı durumda ve deri bölme sıcaklığının
nötr değerinin ( ) altına düşmesi durumunda gönderilir. Sinyaller sayısal
olarak gerçek sıcaklık ile nötr sıcaklık arasındaki fark olarak tanımlanır ve
(7.22)

(7.23)

şeklinde ifade edilir. Kan debisindeki değişmeler, deri ve iç vücut bölmelerinin


bağıl kütlelerini etkilemektedir. Bu etki

(7.24)
̇

bağıntısı ile verilmektedir.


Isı dengesi, tek başına konfor için yeterli değildir. Çünkü vücudun ısıl dengesinin
sağlanabileceği çok geniş çevre koşulları vardır. Bu geniş çevre koşullarından dar
bir bölgede ısıl konfor sağlanabilmektedir. Belirli bir metabolik ısı üretiminde ısıl
konforu sağlayan vücudun deri bölme sıcaklığı ve terleme ile oluşan ısı kaybı
miktarı aşağıdaki ampirik bağıntılardan bulunabilir.
( ) (7.25)

( ) (7.26)

Hareketlilik düzeyi yani metabolik etkinlik arttıkça fizyolojik denetim


emkanizmaları normal vücut sıcaklığını korumak için harekete geçer ve vücut
deriye doğru kan akışını artırır. Bu şekilde deriden çevreye olan ısı geçişi artar.
Vücutta ısı tutumunda 225 KJ’lük artış vücut sıcaklığında 1 0C’lik artışa yol açar.

7.2.5. Havanın Nemi ve Etkileri


Çalışılan ortamda aşırı düşük ve aşırı yüksek bağıl nemden kaçınılmalıdır.
Terleyen ve giysileri terle ıslanan işçilerin çok başarılı olmaları beklenmemelidir.
Çalışma ortamının bağıl neminin % 40 – 70 arasında olması gerekmekle birlikte,
bazı hafif iş kollarında % 30 – 80 sınırlarına kadar genişletilebilmektedir. Çevre
sıcaklığı yükseldikçe bağıl nemin düşük tutulması gerekir. Bağıl nem ve ortam
sıcaklığının yüksek olması çalışanlarda bunalma hissine neden olur ve verimi
azaltır. Bağıl nemin yüksek, ortam sıcaklığının düşük olması halinde ise,
çalışanlarda ürperme ve üşüme hissi meydana gelir.
Çok kuru hava, solunum sistemi rahatsızlıklarına neden olur; burnun için, ağız
boşluğunu ve yollarını, gözün dış tabakasını kurutur. Bu etki ortam sıcaklığı
yükseldikçe artar. Yüksek düzeydeki nemlilik ise, kapalı bir ortamda çalışan
insanların burun ve boğazlarında bir dolgunluk ve tıkanıklı duygusu yaratır.
Çalışılan iş nedeniyle, çalışma boyunca nemli ortam oluşumu önlenemiyorsa, işçi
az çalıştırılmalı ve dinlenme süreleri uzun ve sık olmalıdır. Ortamdaki nemin
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 88
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

kontrol edilmesi büyük yatırımlar gerektirebilir. Sıcak ve nemli havalarda biraz


hava akımı vermek teri buharlaştırıp rahatlık vermesi açısından yararlıdır.
Ortamdaki fazla nem hem mikroorganizmaların kolayca faaliyet gösterebilecekleri
ortam bulmaları hem de soğuk ve sıcak etkisini daha kolay ilettiği için oldukça
zararlıdır.
Havanın, çalışma koşullarına uygun bağıl neme sahip olmasını sağlamak üzere,
kuru havanın nemlendirilmesi ya da nemli havanın kurutulması gerekebilir. Kuru
havanın nemlendirilmesi için kuru hava su havuzundan veya su fıskiyesinden
geçirilebileceği gibi, hava içerisine su buharı püskürtülerek de nemlendirme
işlemi yapılabilir. Aynı şekilde nemi yüksek olan bir havadan değişik yöntemlerle
nem çekilmesi işlemi yapılabilir. Nemli hava, daha soğuk bir yüzeyden geçirilerek,
soğuması ölçüsünde içerisindeki bir miktar su buharı yüzeyler üzerinde yoğuşarak
ayrılır. Bu hava istenen düzeye kadar ısıtıldığında daha kuru bir hava elde edilmiş
olur.
Nem düzeyinin istenen değerlerin dışında olması halinde, klima cihazları ve
vantilatörler kullanılarak nemin istenen değerlerde tutulması sağlanmalıdır.
Bunların çalışması ile iş yapma süresince rahat bir ortamda verimli bir çalışma
yapılabilmektedir.

7.2.6. Havanın Sıcaklığı ve Etkileri


7.2.6.1. Sıcak Ortam Etkileri ve Önlemler
Sıcaklık dağılımı bakımından insan vücudu çekirdek ve kabuk diye iki kısma
ayrılır:
Çekirdek: Beyin, göğüs, karın ve bu bölgedeki iskelet kaslarından oluşur. Kişiye
göre değişmekle birlikte toplam kütlenin %65-80’ini oluşturur. İnsan vücudunun
işlevini yapabilmesi için dışarıdan aldığı, kendi ürettiği ve dışarıya verdiği ısı
enerjisi arasında bir dengenin oluşması ve bu denge halinde vücut çekirdek
sıcaklığının 36,5 0C civarında olması gerekir.
Kabuk: Kol, bacak ve göğüs-karın bölgesinin dış kısmı kabuk bölgesini oluşturur.
Toplam kütlenin %20-35’ini oluşturur. Kabuk bölgesi çekirdek bölgesinin ısıl
dengesini korumda tampon görevi görür. Kabuk bölgesi çevre sıcaklığına veya
kan dolaşımının hızına göre vücudun ürettiği ısıya bağlı olarak farklı sıcaklıklara
sahip olabilir.
Çekirdek sıcaklığının sabit tutma mekanizması;
 Kan yoluyla ısı transferi
 Terleme
 Kas titremesiyle ısı üretiminden oluşur.
Aşırı sıcakta çalışmadan dolayı, insanların bedensel ve zihinsel faaliyetleri
olumsuz yönde etkilenir ve insan verimi önemli ölçüde düşer. Sıcaklığın
çalışanlar üzerindeki etkileri ortamın nem durumu, yapılan işin niteliği, çalışanın
giyimi, yaş ve cinsiyeti gibi faktörlere bağlıdır. Vücut iç sıcaklığı 37 0C civarında
olup, fazla bir değişmeye tahammülü yoktur. Vücut sıcaklığında 1 0C’lik artı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 89
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

yöndeki bir sapma vücut ısısında 225 KJ’lük bir ısının depolanmasına neden olur.
Yüksek sıcaklıkta; vücudun ısı dengesinin bozulmasıyla vücut sıcaklığının 41 0C’ye
çıkması halinde ısı çarpması, aşırı terlemeden dolayı kaslarda ani kasılmalar
şeklinde ısı krampları, deri bozuklukları, moral bozuklukları, aşırı duyarlık, endişe
ve uyum bozuklukları meydana gelebilir. Düşük sıcaklıkta ise; uyuşukluk, uyku
hali, organlarda hissizlik ve donma tehlikesi gibi durumlar meydana gelebilir.
Sıcaklık değişiminin performans üzerindeki etkisi Şekil 7.2’de gösterilmiştir.

Şekil 7.2. Sıcaklık ve çalışma kapasitesi ilişkisi

Vücut iç sıcaklığı kan dolaşımı yardımı ile düzenlenir. Termoregülasyon denen bu


olayda sıcak bir ortamda, kan deri yüzeyine yayılarak içerideki sıcaklığı ısı iletimi
(kondüksiyon) yolu ile dış kısma doğru taşır.
Kan dolaşımının kondüksiyonla ısı iletimi yanında insan metabolizmasının başka
ısı düzenleme yöntemleri de vardır. Örneğin, soğuk havalarda titreme, sıcak
ortamda terleme (buharlaşma), konveksiyon (ısı taşınımı) ve radyasyon (ısı
ışınımı) sayılabilir. İnsan vücudunun kendi içerisinde ısı artışı meydana gelebildiği
gibi, dışarıdan ışınım, taşınım ve iletim yolu ile de ısı artımı sözkonusu olabilir. Bu
ısı artımı aşağıda sıralanan çalışma yerlerindeki etkenlere bağlı olarak meydana
gelir: aydınlatma araçları, çalışan cihaz ve makinaların motorları, yüksek fırın,
kızgın metal ve yüzeyler, diğer işgörenler.
İnsanın ısı alışverişini ortam sıcaklığı, hava akımı ve hızı, havanın nemi ve
yansıma yoluyla gelen ısı etkiler. Bu faktörlerin dengesiz olarak bir araya gelmesi
halinde insan vücudunda ısıl dengenin korunması güçleşir ve fizyolojik baskılar
ortaya çıkmaya başlar.
İnsan vücudunun uzun süreli olarak iklim koşullarına uyumu sözkonusudur.
Akklimatizasyon (uzun dönemli) denen bu olayda örneğin, aşırı sıcak bir ortamda
1 – 3 haftalık bir süre o iklime uyum sağlaması için yeterlidir. Soğuk bölgede
yetişen insan, birkaç haftalık alışma süresinden sonra sıcak bölgede yetişen
insanlar kadar sıcak ortamlarda verimli çalışabilir. Bu, 1 – 3 haftalık alışma süresi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 90
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

içerisinde şu durumlar gözlenir: terleme artar, cilt sıcaklığının artışı azalır, vücut
sıcaklığının artışı azalır, terde tuz oranı azalır.
Bünye bu ayarlamaları yaparak kendini ortama alıştırdıktan sonra, sıcak bir
ortamda mesai süresince çalışan bir işçinin serbest zamanında gününü dışarıda
normal bir ortamda geçirmesi bu uyumu bozmamaktadır. Ancak, böyle bir
ortamdan çıkıldıktan birkaç gün sonra bu uyum bozulur ve bünye eski normal
düzeyine doğru kayar. 1 – 3 hafta sonra ise tamamen bu iklim şartlarına uyum
sağlamadan önceki metabolizmanın değerlerine döner.
Sıcaklık değişmeleri zihni çalışmalarda da verimlilik düşüşüne, konsantrasyon
zorluğuna, kararsızlıklara ve pasifliğe yol açmaktadır. Bu nedenle, bazı ülkelerde
yaz aylarında öğleden belli bir saatten itibaren iş yerleri aşırı sıcak nedeniyle
kapanmaktadır.
İşyerlerinde en az iş kazaları 19 – 20 0C dolayında meydana gelmektedir. Sıcaklık
25 0C değerinden yukarıda ve 13 0C değerinden aşağıda olduğu zamanlarda
kazalarda önemli oranda artış gözlenmiştir. Yapılan araştırmalar sıcaklık artışı ile
verimlilik azalışı ve aynı şeklide artışı arasında önemli ilişki düzeyi olduğunu
göstermiştir. Isıl konfor açısından çalışma ortam sıcaklıkları Tablo 7.3’de
verilmiştir. Bununla birlikte, radyant ısının ve havanın neminin de kontrol
edilmesi gerekir.
Tablo 7.3. Isıtılan ortam sıcaklıkları
Oda tipi Sıcaklık (0C)
Çoğunlukla oturularak görülen işler 19
Çoğunlukla oturmadan görülen işler 17
Ağır bedeni çalışmalar 12
Bürolar 20
Satış yapılan kapalı yerler 19

Sıcak ve nemli havalarda nabzın artmasından dolayı böyle havalarda uzun süreli
kassal çalışmalardan kaçınılmalıdır. Aşırı sıcakta çalışanlarda dolaşım
bozuklukları, cilt bozuklukları, kanamalar, sıcak çarpmasından dolayı termik doku
bozuklukları, özellikle merkezi sinir sisteminde tahribat ve çok yüksek vücut
sıcaklığı meydana gelir.
Aşırı sıcak için aşağıdaki standart önlemler alınmalıdır:
 Fizyolojik koruyucu önlemler (insanın iç yapısı ile ilgili).
 İnsanın üzerinde alınabilecek önlemler (kişisel koruyucu giysilerin giyilmesi
vb.).
 Çalışma yerlerinde alınacak teknik tedbirler.
 İş organizasyonunda yapılacak düzenlemeler (çalışma ve dinlenme
zamanlarının düzenlenmesi vb.).
Bu genel kalıpların içerisinde yer almakla birlikte biraz daha ayrıntıya girerek
aşağıdaki önlemler de alınabilir:
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 91
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İş gereği çalışma ortamında ısı yayan kaynak işyerinin ortasına


yerleştirilmelidir.
 Isı kaynağı çalışma ortamından ayrılacak şekilde yalıtılmalıdır.
 Işınım yolu ile gelen ısıya karşı, parlak metal paravanlar yerleştirilmelidir.
 Açığa çıkan ısı en kısa yoldan vantilatörler ve benzeri sistemlerle dışarı
atılmalıdır.
 Isı kaynağının etrafı, içinde su dolaşan çift katlı metal koruyucularla çevrilirse
hem ısı yalıtımı sağlanmış hem de değişik yerlerde kullanılabilecek sıcak su
elde edilmiş olur.
 Aşırı sıcak için, bina yüksek olmalı ve çatıları havalandırma bacalı olmalıdır.
 Bina içerisinde hava akımı oluşturulmalı ya da soğuk hava verilmelidir.
 Güneş ışınlarının etkisiyle meydana gelen ısıyı azaltmak için pencereler panjur
ya da perde, çatı ve duvarlar da içinde boşluk oranı fazla olan cam yünü,
delikli tuğla gibi yalıtkan malzemeler kullanılmalıdır.
 Yaz günlerinde organizasyonel tedbir olarak mesai saatleri erken başlatılıp
erken sonlandırılabilir.
 Aşırı zayıf, şişman ve yaşlı kişilere dikkat edilmelidir. Terlemeden dolayı
meydana gelen su ve tuz kayıpları çeşitli yollarla karşılanmalıdır.
 Aşırı sıcakta çalışanlar için koruyucu elbise, eldiven, gözlük veya maske
verilmelidir.

7.2.6.2. Soğuk Ortam Etkileri ve Önlemler


Dış ortam ile içerideki ortam arasındaki sıcaklık farkının fazla olması, ortamlardan
birbirlerine enerji geçişini hızlandırmaktadır. Aynı şekilde duvarlar ve iç sıcaklık
arasındaki fark  2 0C’den fazla olmamalıdır. Kış aylarında, içerideki enerjinin
büyük kısmı pencere ve duvarlardan kaybolmaktadır.
Isı etkilerinden korunma aşağıda verilen ilkelere bağlıdır:
 Hacmi sınırlandıran ve koruyan yapı elemanlarının (duvar, vb.) ısı iletim
katsayıları.
 Hacmi dış havadan ayıran yapı elemanlarının (derz, yarık, porozite) hava
geçirgenliği.
 Yapı elemanlarının ısı depolama yeteneği.
Yapı elemanlarının ısı yalıtma yeteneği, ısı geçirgenlik direnci ile belirir. Isı
geçirgenlik direnci, yapı elemanını meydana getiren malzemelerin cinsine, ısı
iletim katsayısına ve kalınlığına bağlıdır. Yapı elemanının ısı yalıtma yeteneği
kalınlığın büyümesi veya ısı iletkenliği katsayısının küçülmesiyle artar. Katı
maddelerin ısı iletkenliği malzemenin gözeneklilik derecesine, gözeneklerin
büyüklük ve dağılım durumuna ve malzeme içinde bulunan miktarına bağlıdır.
Durgun havanın ısı iletkenliği çok az olduğundan, gözenekli malzemelerde
gözenek içindeki hava ısı yalıtımı işlevi görür. Gözenekli malzemelerde özgül
ağırlık azalır ve özgül ağırlık azaldıkça malzemenin ısı iletkenliği de o ölçüde
küçülür. Rutubet durgun havaya nazaran daha çok ısı iletme özelliğine sahip
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 92
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

olduğundan, malzemenin rutubetlenmesi halinde ısı geçirgenliği de o nispette


artar.
Genellikle yapılarda ısı yalıtım malzemesi olarak; cam yünü, perlit, plastik köpük,
mantar levhalar, sentetik elyaf, odu lifi, yonga, ahşap rende talaşı levhaları, gaz
betonu, boşluklu beton, delikli tuğla vb. kullanılır.
Soğukta çalışma sırasında insanlar çeşitli soğuk algınlıkları, sürekli çalışmalarda
kalıcı solunum ve dolaşım yolu rahatsızlıkları, romatizma, kalp ve ciğer
hastalıkları gibi çeşitli hastalıklara maruz kalabilirler. Parmak uçları ve vücudun
bazı diğer bölgelerinde donmalar, soğuk yanıkları, gözlem ve reaksiyon
yeteneğinde azalmalar meydana gelir.
Sıcaktan olduğu gibi soğuktan da korunmak için insanın iç yapısı ile ilgili fizyolojik
önlemler, insanın üzerinde alınacak önlemler, çalışma yerindeki teknik önlemler,
iş organizasyonundaki önlemler olarak sayabileceğimiz yöntemlere başvurabiliriz.
Buna göre, soğuk etkilerinden korunmak maksadıyla aşağıdaki önlemler
alınmalıdır:
 İşyerindeki hava cereyanı ve akımının önüne geçilmelidir.
 Dışarıya açılan kapılar açık unutulduğundan büyük ısı kayıplarına neden
olurlar. Bu kapılara otomatik kapı kapayıcıları takılmalıdır.
 Çatı, duvarlar ve pencereler iyi bir şekilde yalıtılmalıdır
 Çalışılan yerin taban kısmı masif malzeme ile döşenmelidir.
 Binaların ısıtılması yapılan işe ve amaca göre değişmektedir. Ancak soba gibi
tek ve büyük bir ısıtıcıdan ziyade ortamda bir çok yerde bulunan ısıtıcılar daha
sağlıklı bir ısıtma sağlayabilirler.
 İçeriye değişik yollardan giren hava soğuk girmemelidir.
 İşgörenlere eldiven, kalın giysiler, kulaklıklar ve uygun ayakkabılar
verilmelidir.
 İşgörenlerin beslenmelerine dikkat edilmelidir.
Soğuk ortamda incelikli işler yapan ellerin iş yapabilme yeteneği azalır. Ellerin
çalıştığı bölgenin hemen üst kısmına lamba yerleştirilerek bu kısmın hem
aydınlatılması hem de ısıtılması sağlanabilir. Bazı işyerlerinde hem ağır işler hem
de hafif kas çalışmaları birlikte yapılmaktadır. Örneğin, kereste fabrikalarında
tam otomatik biçme makinasını kumanda eden operatörün işi, keresteyi tasnif
eden, taşıyan ve ayıranlara göre daha az kassal ve daha fazla zihni çalışma
gerektirir. Az hareket eden işgören soğuktan daha fazla etkilenir. Onun için böyle
kısımlar yerel olarak ısıtılabilir, çalışma alanı ısıya ve gürültüye karşı koruyucu
malzemelerle çevrilebilir ya da işgörenin koruyucu giyecekler giymesi
sağlanmalıdır.

7.2.7. Hava Kalitesini Etkileyen Faktörler


Çalışma süresince işgörenin temiz havaya ihtiyacı vardır. Havanın kalitesi gerek
insan ve gerekse çevreden kaynaklı aşağıdaki kirleticilerle bozulur:
1) Kokulu maddeler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 93
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

2) Su buharı
3) Isı etkisi
4) Karbondioksit üretimi
5) Dışarıdan gelen veya iş yöntemi ile oluşan kirleticiler
Karbondioksit, karbon monoksit, ozon ve azot oksit iş yerinde hava
kalitesinibozan etkenlerle havada belirli oranı aşarsa zehirleyici olabilirler. Bu
nedenle bunlarla birlikte diğer zararlı maddeleri içeren havayı iş ortamından
uzaklaştırarak yerine temiz hava temin edilmelidir. Taze havanın temiz olması
yanında uygun sıcaklıkta, hızda ve nemde olması önemlidir.

7.2.8. Havalandırma
Efektif sıcaklık derecesini etkileyen faktörlerden birisi de havanın hareketidir.
Efektif sıcaklığın belirlenmesinde kuru termometre sıcaklığı, yaş termometre
sıcaklığı ve hava hızı diyagramlarının oluşturduğu çizelgeler kullanılır.
Çalışma ortamında hem ısıl konforu sağlamak hem de sağlığa zararlı olan gaz ve
tozları uzaklaştırmak için hızı uygun ayarlanmış bir hava akımı oluşturulmalıdır.
0.075–0.125 m/s’lik bir hava durgun kabul edilir. Normal ortam sıcaklığı ve
yayılan ısı koşullarında, insanların kış aylarında kendilerini konfor içinde
hissetmeleri için uygun hava hızı 0.125 m/s’dir. Bu oranın aşılması halinde, hava
rutubeti ve sıcaklığı istenilen düzeyde olsa dahi hava cereyanından şikayetler
başlayabilir. Yaz aylarında ise 0.5 m/s’lik bir hız bu sınırı belirleyebilir. 0.510
m/s’den yüksek hızlarda hava esintili kabul edilebilir.
Çalışma ortamında sağlığa zararlı toz, duman, zehirli gaz ve buhar ile kokuların
uzaklaştırılması için 0.3 – 0.5 m/s hava akım hızı uygulanmalıdır. Daha düşük
hızlar istenen amacı gerçekleştiremez, yüksek hızlarda çalışanları rahatsız eden
esintiler meydana gelir.
Bina içerisinde hava hızları üniform olmalıdır. Aksi halde, işgörenlerin bir grubu
aşırı, bir grubu da durgun hava akımı etkisinde kalarak şikayetlere yol açar.
Bayat hava, durgun, oksijen oranı azalmış, karbondioksit oranı artmış, negatif ve
pozitif iyon sayısı normal havaya oranla çok azalmış havadır. Psikolojik açıdan
zararlı olan bayat hava, yorgunluk hissini artırır, iştahın azalmasına ve ortamın
konfor ortamı olmamasına neden olur, verimliliği de olumsuz yönde etkiler.
Durgun bir hava da bayat hava gibi, insanlar üzerinde nahoş bir etki bırakır. Bu
olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak için yerden 1 – 2 m yükseklikler arasındaki bir
kesit boyunca, özellikle sıcak hava için 0.5 – 1 m/s arasında hava hareketi
oluşturulmalıdır.
Ortamdaki havanın sıcaklığı veya hareketli havanın sıcaklığı düşük olunca hızın
fazla olmasından şikayet edilebilir. Isıl konfor için ortam havası sıcak ise hava hızı
artırılmalıdır.
İş yerinde ihtiyaç duyulan hava miktarı aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
 İş ortamının hacmi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 94
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İş ortamındaki işgören sayısı


 Enerji tüketimine bağlı harcanan oksijen ve verilen CO2 miktarı
 İşte uygulanana yöntemlerin oluşturdukları havayı kirletici zararlı
maddelerin cinsi ve miktarı
 İşte uygulanan yöntemlerin neden olduğu sıcaklık ve nem artışı
 İş dışı faktörlerden kaynaklanan kirleticiler (sigara, ter, vb.)
Tablo 7.4’de işin ağırlığına bağlı olarak kişi başına saatlik hava ihtiyacı ve hacmi
verilmiştir. Bu hacimler, işyerleri gereksiz eşya ve yer kaplayan malzemelerle
işgal edilerek azaltılmamalıdır.

Tablo 7.4. İşin ağırlığına göre kişi başına hava ihtiyacı ve hacmi
Kişi başı gerekli Kişi başı gerekli
İş tipi hacim (m3) hava ihtiyacı (m3/h)
Minimum Öneri Minimum Öneri
Çok hafif bedensel iş (büro elemanı, saatçi) 10 15 30 45
Hafif bedensel iş (çizim, laboratuvar çalışması,
12 18 35 53
ince mekanik işler, vb.)
Orta ağır bedeni iş
15 23 50 75
(Tornacılık, kaynakçılık, marangozluk)
Ağır bedeni iş (Kalıp, döküm, temizleme, tamir,
18 27 60 90
tesfiye işleri)

Hava yenileme katsayısı, bir ortamdaki hava hacminin bir saatteki değişim
sayısıdır. Hava yenileme katsayısı, bürolarda ve oturarak çalışına yerlerde saatte
4 – 8, atölyelerde 8 – 12, hava kirliliğinin ve neminin yüksek olduğu ortamlarda
15 – 30 kez olması gerekir. Tablo 7.5’de ortam sıcaklığı ve işin ağırlık derecesine
bağlı olarak hava hızı sınırları verilmiştir.

Tablo 7.5. Ortam sıcaklığına ve işin ağırlık derecesine bağlı olarak hava hızının
sınır değerleri
Ortam sıcaklığı Hava hızı (m/s)
(0C) Ofis çalışması Hafif bedensel iş Ağır bedensel iş
18 < 0,1 Z 0,1 Z 0,2
20 0,1 – 0,15 0,1 – 0,2 0,2 – 0,3
22 0,15 – 0,2 0,2 – 0,3 0,3 – 0,4
24 0,2 – 0,25 0,3 – 0,4 0,4 – 0,6

7.3. AYDINLATMA
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 95
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

7.3.1. Aydınlatma Kavramları


Çevremizdeki olayların %80’ini gözle, %10’unu kulkla ve %5’ini de dokunma
yoluyla algılarız. Bu nedenle görme ve görmeyi sağlayan aydınlatma düzeyi
ergonomik açıdan önemlidir.
Aydınlatma, gün ışığının olmadığı, yetersiz kaldığı ve uygun olmayan koşullarda
çevrenin ve nesnelerin gereği gibi görülebilmesini sağlamak amacıyla ışık
uygulamaktır.
İnsanın en önemli bilgi algılama organı gözdür. Bütün algılamaların % 80’den
fazlası göz aracılığı ile gerçekleştiğinden, iş yorgunluğunun büyük kısmı da göz
zorlanmasından ileri gelebilir. Göz yorgunluğun işgücü, üretim ve kalite kaybına
yol açmaması için yeterli aydınlatma düzeyi uygulanmalıdır. Bununla birlikte,
insan gözün gösterdiği toleranslar, aydınlık gereksiniminin gün boyu değişimine
uyumunda önemli kolaylıklar sağlar.
Görünebilirlik, parça büyüklüğü, görüş uzaklığı, görüntü algılanması, ışık
yoğunluğu, işlenen parçanın rengi, zemine göre ışık düzeyi ve renk kontrastı gibi
faktörlere bağlıdır. Yansıtma özelliği fazla olan maddeler aynı aydınlatma
şartlarında daha parlak görünürler.
Aydınlatma şiddeti / düzeyi, ışık akısının aydınlatma yüzeyine oranıdır. Işık
şiddeti mesafenin karesi ile azalır. Bir mum ışık kaynağının 33 cm uzaktaki
aydınlatma şiddeti 10 lüx’tür (1 lüx = 1 lümen/m2). Çeşitli el işleri ve okuma –
yazmada aydınlatma gereksiniminin en düşük değeri 10 lüx, optimum değeri 300
lüx’tür.
Uygulamada aydınlatma şiddeti ölçülür, yansıtma oranları ise tablolardan alınır.
Yansıtma oranı saf beyaz için % 100, saf siyah için ise % 0’dır.
Bir cismin bulunduğu ortam ile arasındaki renk ve yapı değişikliklerinden doğan
ışıklık farkına kontrast denir. K C cismin ve K Z zeminin yansıtma katsayısı olmak
üzere, kontrastlık ( K C  K Z ) / K Z  1 bağıntısı ile ifade edilir. İyi bir görüş
sağlamak için bu bağıntının 1’den büyük olmasıdır. Kontrastlık az ise daha iyi bir
görüş sağlamak için aydınlatma artırılmalıdır.
Kontrast üç grupta değerlendirilir:
1) Yüksek kontrast: Beyaz veya beyaza yakın renkli fon üzerine siyah
işaretler.
2) Orta kontrast: Gri fon üzerine siyah işaretler.
3) Zayıf kontrast: Siyaha yakın veya siyah fon üzerine siyah işaretler.
Gözün baktığı cismin birbirlerinden en uzak iki noktasını gözün optik merkezine
birleştiren doğruların arasında kalan açıya görünüm açısı denir. Görünüm açısını
büyütmek için ya cismi göze yaklaştırmak ya da cismin boyutlarını büyütmek
gereklidir.

7.3.2. Aydınlatma Parametreleri


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 96
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Aydınlatmaya ilişkin dört temel büyüklük vardır; ışık akısı, ışık şiddeti,
aydınlatma şiddeti ve ışık yoğunluğu.
Işık akısı ( ): Işık kaynağından yayılan ve bir alana ya da göze gelen ışık
miktarına ışık akısı denir. Işık akısının birimi lümendir ve ile gösterilir.
Bir aydınlatma sisteminde aydınlatan lambanın gücü P (W) değil, aydınlatan
alana gelen ışık akısı önemlidir. Lambaların aydınlatmada ışık akısı verimine
bağlıdır. Aydınlatma verimi, lambanın aydınlatma için harcadığı gücünün, yanı
ışık akısının gücüne oranı olarak tanımlanır.

[ ] (7.27)

Lamba verimleri; akkor lambada 15 lm/W, flüorasan lambada 50 lm/W’tır.


Işık şiddeti ( ): Işık akısının incelenen yöndeki hacimsel açıya oranına ışık
şiddeti denir.

(7.28)

Hacimsel açı küre alanının kürenin yarıçap karesine bölünerek elde edilir. Birimi
Steradyant’tır [ ]. Tüm küre alanı için ’dir. Işık şiddeti candela (cd)
olan ve bir kürenin merkezindeki nokta şeklindeki ışık kaynağının kürenin tüm
alanına yaydığı toplam ışık akısı lümendir.
Aydınlatma şiddeti ( ): birim alana düşen ışık akımıdır, birimi lüks’tür.

[ ] (7.29)

Şekil 7.3. Hacimsel açı tanımı

Işık incelenen alana dikey gelmiyorsa aydınlatma şiddeti:

(7.30)

ifadesinden hesaplanır. Burada, ışığın geliş yönü ile düzlem arasındaki açıdır.
Bir noktadaki aydınlatma şiddeti kaynağın ışık şiddeti ile noktanın kaynağa olan
mesafesi ’nin yardımıyla

(7.31)

denkleminden hesaplanır. Işık eğik gelirse


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 97
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

(7.32)

denklemi kullanılır.
Tablo 7.6’da DIN5035’e göre aydınlatma şiddeti değerleri, Tablo 7.7’de ise
önerilen değerler verilmiştir.

Tablo 7.6. DIN5035’e göre hazırlanan aydınlatma şiddeti listesi


Nominal aydınlatma İş ve işyeri örneği
şiddeti E (lüks)
100 Geçici bir süre bulunulan yerlerde, yer ve yön bulmaya yetecek
aydınlık
120 Soyunma odası, tuvaletler, merdivenler
130 Yüksek kontrastlı, iri detaylı, görme yönünden kolay işler
300 Mülakat odaları, selfservis lokantalar, çamaşır yıkama, ütüleme
500 Nominal kontrastlı, nominal detaylı orta zorlukta işler, bürolar,
mutfaklar
1000 Küçük detaylı, kontrastı az, zor işler, montaj masaları
2000 Çok küçük detaylı, çok az kontrastlı, görme yönünden çok zor
işler, hassas cihaz montajı, kuyumculuk
5000 Özel işler; ameliyathane

Işık/aydınlatma yoğunluğu:
Bir yüzeyim yaydığı, gözümüze parlak veya loş gelmesi, yaydığı veya yansıttığı
ışığa bağlıdır ve ışık yoğunluğu ile ifade edilir. Birimi ’dir. Fizyolojik açıdan
görme koşullarının değerlendirilmesinde görüş alanında ışık yoğunluğunun nasıl
dağıldığının bilinmesi gerekir. Işık yoğunluğu birim alanın yaydığı ışık şiddetidir.

[ ] (7.33)

Tablo 7.7. Önerilen aydınlatma şiddeti değerleri


Aydınlatma ortamı Lüks
Kaba çalışma, depolar, ardiyeler 50 – 200
Orta hassasiyet, paketleme, sevkiyat 200 – 250
Basit montaj, kalın telle bobin sarma, takım tezgahında çalışma 250 – 300
Hassas çalışma, okuma, yazma, araştırma laboratuvarı, hassas makina
500 – 750
montajı, marangoz tezgahlarında çalışma, hassas aletlerle iş
Çok hassas işler, teknik resim çizme, renk kontrolü, hassas alet ayarı,
1000 – 2000
saat vb. Montajı, elektrikli alet kontrolü

Sözkonusu alana bakış noktasının doğrultusu ile alanın normali arasında açısı
varsa ışık yoğunluğu

(7.34)

şeklinde ifade edilir.


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 98
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Sadece yansıtıcı parlak yüzeyler için ışık yoğunluğu

[ ] (7.35)

olarak ifade edilir. Burada, yayma derecesidir.


Tablo 7.8’de bazı renklerin ve yüzeylerin yansıtma oranları verilmiştir.

Tablo 7.8. Çeşitli yüzey ve renklerin yansıtma oranları ( )


Yüzey / Renk Yansıtma oranı
Yeni beyaz boyanmış duvar 0.7 – 0.85
Açık renk sıva 0.5 – 0.6
Pastel renkler 0.65 – 0.75
Koyu ren duvar boyaları 0.3 – 0.5
Temiz, paslanmamış çelik 0.60
Üzeri yalı çelik 0.30
Alüminyum folye 0.80
Beton, yeni 0.5
Beton, eski 0.15
Islak asfalt cade 0.05 – 0.10
Kuru asfalt cadde 0.10 – 0.20
Tuğla 0.1 – 0.3
Sunta 0.4 – 0.6
Ceviz ağacı, doğal 0.3 – 04
Ceviz ağacı, koyu 0.1 – 0.3
Çok açık renk perde 0.65 – 0.85
Koyu renk perde 0.1 – 0.3

Yüksek bir görüş performansının gerektiği yerlerde en az 100 cd/m2 ışık


yoğunluğuna ihtiyaç vardır.
Yayma derecesi ile absorpsiyon derecesi arasında
(7.36)
bağıntısı geçerlidir.
Yayma derecesi renk, yüzeyin yapısı, pürüzlülük, boyanın yeniliği, kirlenme
durumu gibi faktörlerden etkilenir.
Renklerin ve bazı malzemelerin yansıtama oranları ile çalışma ortamları için
önerilen yansıtma oranları Tablo 7.9’da verilmiştir.

7.3.3. Aydınlatma Biçimi ve Çeşitleri


İşgörenlerin rahat ve istekli bir şekilde çalışabilmeleri maksadıyla yeterli ve
tatmin edici bir aydınlatma düzeyi gerçekleştirilmelidir. Yeterli aydınlatma
verimliliği doğrudan etkiler. Hızlı ve doğru görme, zaman tasarrufu ve kalite
yükselmesi sağlar. Yetersiz aydınlatma, verimliliği azaltır ve işçinin moral ve göz
sağlığını olumsuz etkiler. En uygun nitelikte hijyenik ışık gün ışığı gibi beyaz
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 99
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

ışıktır. Gün ışığının yetersiz olduğu yerlerde bu ışığa yakın fluoresan lambalarla
aydınlatma tercih edilebilir.

Tablo 7.9. Yansıtma oranları


Sıra Malzeme Yansıtma oranı (%)
1 Beyaz 70 – 90
2 Açık sarı 50 – 70
Renkler

3 Açık yeşil 34 – 65
4 Koyu yeşil 10 – 20
5 Açık kırmızı 35 – 50
6 Gök mavisi 34 - 35
1 Granit, asfalt yol 10
2 Baskı mürekkebi 15
3 Maun rengi, ceviz rengi 20
4 Yaş beton, harç 45
5 Çinko 50
6 Parlak çelik, gazete kağıdı 55
Malzemeler

7 Kayın ağacı, ak ağaç, beyaz mermer 60


8 Krom, bakır 65
9 Beyaz mine 70
10 Fildişi, pirinç, alüminyum 75
11 Beyaz üstübeç, beyaz kağıt 80
12 Yüksek kalitede beyaz kağıt 85
13 Parlak cilalı gümüş 90
14 Beyaz alçı 95
1 Tavan 70 – 90
2 Duvarlar 40 – 60
3 Zemin 15 – 35
Yüzeyler

4 Mobilyalar 25 – 45
5 Makinalar, aparatlar 30 – 50
6 Kumanda tablosu, iç kısmı 80 – 100
7 Kumanda tablosu, dış kısmı 20 – 40

Işık yaymanın yönüne göre aydınlatma sistemleri aşağıdaki şekilde


sınıflandırılabilir:
 Direkt aydınlatma, ışığın % 90'ı aşağıya doğru.
 Yarı – direkt aydınlatma, ışığın % 60 - 90'ı aşağıya doğru.
 Karışık aydınlatma, ışığın % 40 - 60'ı aşağıya doğru.
 Yarı – endirekt aydınlatma, ışığın % 60 - 90'ı yukarıya doğru.
 Endirekt aydınlatma, ışığın % 90'ı yukarıya doğru.
Biçim ve çeşitlerine göre ise aydınlatma altı grupta toplanmaktadır: gün ışığı ile
aydınlatma, yapay aydınlatma, genel ve yerel aydınlatma, dikey aydınlatma,
fabrika ve atölye aydınlatması, dinlenme yerlerinin aydınlatılması.Bazı çalışma
yerleri için önerilen aydınlatma düzeyleri de Tablo 7.10’da verilmiştir.
Tablo 7.10. Çalışma yerleri için önerilen aydınlatma düzeyleri
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 100
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Sıra Ortam – Çalışma Alanları Aydınlatma şiddeti (lüx)


Genel Alanlar
1 Arama gerektiren çeşitli depolar 100
2 Koridorlar 20
3 Satış veya servis tezgahı 200
4 Spor salonları 300
5 Soyunma odaları, tuvaletler, vb. 100
Büro ve Benzeri Yerler
6 Teknik çizim, proje masası 750
7 Toplantı odaları 300
8 Sürekli çalışanın bulunduğu yerler 200
9 Laboratuvarlar 300
10 Bilgisayar odaları, vb. 500
Çimento, Seramik, Cam Fabrikaları
11 Fırın 200
12 Emaye kaplama, hadde pres 300
13 Vasat kalitede kristal taşlama, oyma 750
14 İnce işler, vb. 1000
Demir – Çelik Tesisleri, Haddehaneler, Döküm Fabrikaları
15 Otomatik tesisleri 50
16 Kalite kontrol 500
17 Kalın sac işleme, soğuk hadde, kaba montaj 200
18 İnce montaj, kalıp verme 500
19 Boya, taşlama, cila 750
20 İnce cila 1000
21 Kontrol, inceleme, vb. 750
Elektroteknik
22 Kablo imalatı, basit montajlar, bobin sarma 300
23 İnce cihaz montajı, sigorta yapımı, vb. 1000
24 Elektronik montaj, vb. 1500
Saatçilik, Ziynet Yapımı
25 Süs eşyası yapımı 1000
26 Değerli taşların işlenmesi 1500
27 Optik işleri, gözlükçü, saat tamircisi 1500
Kereste ve Ağaç İşleri
28 Testere makinası 200
29 Planya, tutkallama, montaj 200
30 Kaplama seçimi, oyma işleri, model yapımı 500
31 Kalite kontrol, vb. 750
Kağıt Endüstrisi
32 Kağıt makinaları 300
33 Ciltcilik, matbaacılık 500
34 Çelik ve bakır baskı, vb. 2000
Sıra Ortam – Çalışma Alanları Aydınlatma şiddeti (lüx)
Dericilik
35 Tabaklama 200
36 Dikiş, kesim, cila 500
37 Kalite kontrol, vb. 750 – 1500
Tekstil Endüstrisi
38 Yıkama, ütü, iplikçilik 300
39 Dikiş, basma ve konfeksiyon, vb. 750 – 1000
Gıda Endüstrisi
40 Yıkama, soyma, pişirme 200
41 Ürün yıkama, öğütme, ambalajlama 300
42 Mutfaklar, temizlik kontrolu, tasnif vb. 500
Hizmet Sektörü
43 Resepsiyon, lokanta 200
44 Otel mutfağı, kuaför 500
45 Büfe vb. 300
Dış Mekanlar
46 Benzin istasyonu 100
47 İnşaatlar 20
48 Tren istasyonunda peronlar vb. 10

7.3.3.1. Gün Işığı İle Aydınlatma


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 101
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Aydınlatma şiddeti, bulutsuz bir yaz gününde açık havada 100.000 lüx, kapalı
günde 3000 lüx’tür. Gün ışığı ile ortamı aydınlatma, ekonomiklik, insanın sağlığı
ve psikolojisi açısından yararlıdır. Ancak, geniş alana ve yüksekliğe sahip
mekanlarda, çoğu zaman yeterli olmayan gün ışığı ile aydınlatmanın yapay
aydınlatma ile takviye edilmesi gerekir.
Yeterli bir gün ışığı girişini sağlamak için, pencerelerin yerden yüksekliği
ortalama 80 – 125 cm olmalı ve tavana kadar uzanmalıdırlar. Üst kenarı fazla
yukarıya çıkmayan büyük ve geniş pencerelere göre küçük ama yüksekte
bulunan pencereler daha iyi bir gün ışığı aydınlatması sağlar. Ancak, insanın dış
ortamla ilişkisi kesilmemelidir. Pencere, ortam yüzölçümünün en az % 10’u
büyüklüğünde olmalıdır.
Bir yerdeki gün ışığı oranını belirlemek için gün ışığı katsayısı kullanılır. Gün ışığı
katsayısı pencere yakınında en yüksek değere ulaşır ve içe doğru hızla düşer.
Gün ışığının ortama girebileceği güney, doğu ve batı yönlerinde göz kamaşmasını
önlemek için pencerelerde güneşlikler gibi yardımcı gereçler kullanılabilir. Gün
ışığı ile aydınlatmada ortamın her yerinin olabildiğince eşit ve homojen ışık
almasını sağlamak gerekir. Büyük hacimli alanlarda ise en iyisi çatıdan
aydınlatma yapılmasıdır.

7.3.3.2. Yapay Aydınlatma


Yapay aydınlatma her ortam için gereklidir. Bazı çalışma yerlerinde gündüzün
çalışıldığı için yapay aydınlatma pek fazla kullanılmamaktadır. Ancak sadece
gündüzleri çalışılan işyerlerinde dahi, kış mevsimlerinde gündüzlerin kısa olması,
mekanın geniş ve hacimli olması, yapılan işin incelikli olmasından dolayı yapay
aydınlatma ile desteklenme zorunluluğu vardır. O halde, yapay aydınlatma
sistemi, gece çalışmaları için aydınlatma ve gündüz çalışmaları için destekleyici
aydınlatma şeklinde tasarlanmalıdır. Eğer bütün gün boyunca doğal aydınlatma
yeterli değilse sürekli yakılmalı, hava kararırken lambalar kademeli olarak
devreye sokulmalıdırlar. Aydınlatma tasarımı yapılmadan önce ortamın duvar,
taban, tavan, kolon vb kısımları dikkatle incelenmelidir. Lambalardan gelen
ışınların girişim sağlayarak homojen aydınlatma sağlaması için lambalar yükseğe
monte edilmelidir.
Işık kaynağından çıkan ışınların çalışana geliş açısı da önemlidir. Işık kaynağı,
görüş açısının 450 dışına ve pencere ışığının geldiği tarafa yerleştirilmelidir.
Dışarıya doğru ışık sızmasını önlemek için geceleyin pencereler açık renk
perdelerle kapatılmalıdır.
Gün ışığının desteklendiği yerlerde gün ışığının rengine yakın renklerde ışık
kullanılmalıdır. Bu açıdan fluoresan lambalar uygundur.
İşgörenin çalıştığı yerin çevresindeki aydınlık, çalışma yerindeki aydınlıktan fazla,
1/3’ünden az olmamalıdır. Fluoresanla yapılan aydınlatmalarda biraz hassas ve
özenli yerleştirme ile aşırı gölgeler ve titreşimler önlenebilir. Ancak, gölgeler üç
boyutlu görmeyi kolaylaştırdıklarından, bazen tamamen yok edilmeleri doğru
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 102
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

değildir. Gölgesiz düzgün bir ışık dağılımında cisimlerin yüzeylerindeki pürüz ve


girinti, çıkıntıları görmek çok zordur. Işık bir yüzeye çok eğimli düştüğü zaman
gölgelemeler oluşur. Kalite kontrol ve benzeri işlerde bu tekniklerden yararlanılır.
Kötü ve aşırı aydınlatma göz yorgunluğuna sebep olur. Çalışanın, gözlerini işten
ayırdıktan sonra çevresindeki az ışıklı ortama uyum sağlamaya çalışması kasların
yorulmasına ve uzun vadede hassasiyetlerinin bozulmasına neden olacaktır.
Bulunulan ortamda duvarların açık ve parlak renklerle boyanması, bu yüzeylere
gelen ışığın emilmeden tekrar çalışma alanına dönmesini sağlar. Bu, çalışılan
ortamın daha aydınlık olması bakımından, psikolojik açıdan ve enerji tasarrufu
açısından yararlıdır.

7.3.3.3. Genel ve Yerel Aydınlatma


Genel aydınlatma, geniş ve yüksek hacimli çalışma yerlerinde ve çalışma
yerlerinin sabit olmadığı yerlerde daha çok gereklidir. Uygun bir genel aydınlatma
kullanılan alanın geniş görülmesini sağlar. Genel aydınlatmada göz kamaşmasını
önlemek ve homojen ışık dağılımı sağlamak için lambalar yükseğe yerleştirilir.
Eğer yeknesak bir ışık dağılımı istenirse, ışık kaynakları birbirine daha yakın
yerleştirilir. Genel aydınlatmada tavandaki iki lamba arasındaki uzaklık, lamba -
çalışma yüzeyi mesafesinin 1.5 katını aşmamalıdır.
Yerel aydınlatma genellikle çok hassas işlerde, güçlü bir ışık kaynağı ile
aydınlatılması gereken yerlerde veya yaşları daha ileri olanların çalıştıkları
yerlerde kullanılmaktadır. Bundan dolayı, örnek olarak 20 yaşlarındaki bir
işgörenin çalıştığı yerde ışık ihtiyacı 120, 300, 900 lüx ise; aynı değerler 60
yaşındaki bir işgören için 250, 550, 1100 lüx olmaktadır.

7.3.3.4. Dikey Aydınlatma


Bazı çalışma yerlerinde dikey aydınlatma yapılır. Örnek olarak, kütüphanelerde
raflar, bazı makinaların çalışılan yüzeyleri vb. dikey yüzeylerdir. Bu kısımların
aydınlatılması, ayrı bir teknikle; özel ve iyi dağılım yapan lambalarla gözleri
kamaştırmadan yapılması gerekir.

7.3.3.5. Fabrika ve Atölye Aydınlatması


Büyük alan ve hacimlere sahip atölye ve fabrikaların hem genel hem de yerel
aydınlatmaya ihtiyacı olabilir. Genellikle büyük çalışma alanlarının tavanları da
yüksek olduğu için bu derece geniş bir hacmi aydınlatmak maksadıyla çok güçlü
lambalara ihtiyaç vardır. Yapılan işte eğer renk ayrımı önemli ise, renkleri
gerçeğe yakın gösterme özelliği olan lambalar kullanılmalıdır.
Üzerinde çalışılan parça tezgahta yatay duruyorsa, aydınlatma Şekil 7.4.a’da
görüldüğü gibi, lambalar uzunlamasına sıralanarak yerleştirilmelidir. Yapılan işin
dikey kısımlarının da iyi görünmesi gerekiyorsa, Şekil 7.4.b’de görüldüğü gibi,
lambalar tezgah uzunluğuna göre enine yönde sıralanmalıdır. Şekil 7.4.c’deki
gibi, lambaların belirli bir açı ile yerleştirilmesi daha uygun bir aydınlatma
sağlayabilir. Burada ışık işçiye sol taraftan gelir. Daha güçlü, gölgesiz ve
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 103
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

yeknesak bir aydınlatma isteniyorsa, lambalar Şekil 7.4.d’de görüldüğü gibi,


enine ve boyuna olmak üzere karışık yerleştirilir. Üzerinde çalışılan iş incelikli
çalışma ve hassas görme istiyorsa, genel aydınlatmanın yanında özel aydınlatma
da kullanılmalıdır. Bütün aydınlatma şekillerinde ışığın yansıyıp göze
gelmemesine dikkat edilmelidir. Genellikle tezgahların açık ve mat renkli
olmasına özen gösterilmelidir.

Şekil 7.4. Tezgahların aydınlatılması

Yansımanın önlenmesi için Şekil 7.5’de görüldüğü gibi, ışık 450’lik görüş açısının
dışına yerleştirilmelidir. Yansımalar ve göz kamaşmasının önlenmesi için ışıklar ya
göz hizasındaki çizgiden biraz aşağıya, ya da bu çizgiden yaklaşık 450 yukarıya
yerleştirilirler.

Şekil 7.5. Tezgah ve masaların aydınlatılması

7.3.3.6. Dinlenme Yerlerinin Aydınlatılması


Dinlenme yerlerindeki aydınlatma çalışma ortamlarındakinden daha farklı
olduğundan dolayı ışık yoğunluğu, ışık rengi, duvar ve tavan rengi vb. gibi
özelliklerde de farklılıklar olur. Genellikle dinlenme yerlerinde fluoresan
lambaların verdiği beyaz ışık yerine, loş bir hava veren lambalıklarla örtülmüş
sarı ışık kullanılır. Dinlenme yerlerinde çok düzgün ve yüksek bir aydınlatma
gerekli değildir. Bu tip yerlerin yapay aydınlatılmadan ziyade doğal gün ışığı
sağlayacak geniş pencerelerle aydınlatılması her açıdan daha olumludur. Bu
ortamlarda duvarlar insana rehavet ve sıcaklık veren değişik renklerle
boyanabilir. Dinlenme yerlerinde 200 – 300 lüx arasında bir aydınlık yeterlidir.

7.3.4. Aydınlatmada Kullanılan Lambalar


Aydınlatmada kullanılan lambalar genel olarak üç grupta incelenebilirler:
1) Akkor lambalar.
2) Fluoresan lambalar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 104
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

3) Cıva buharlı lambalar.


Akkor lambalar, kullanma kolaylığı ve ucuzluğundan dolayı çok yaygın olarak
kullanılmaktadırlar. Ancak bu lambalar az ışık verirler, çevrelerine ısı yayarlar ve
ömürleri diğer lambalara göre kısadır. Bu lambalar yapay aydınlatmaya ara sıra
başvurulduğu, aydınlatılacak yerin küçük olduğu, pek fazla incelikli işlerin
yapılmadığı durumlarda kullanılır.
Fluoresan lambaların ışık verimi yüksek ve kullanım ömürleri fazladır. Fluoresan
lambalar özellikle genel aydınlatmalar için oldukça uygundurlar. Ancak, renk
seçiminin önemli olduğu yerlerde bu lambaların kullanılması sakıncalıdır. Uzun
süre genel yapay aydınlatmanın kullanıldığı, beyaz ışığın istendiği yerlerde
kullanılırlar. Ayrıca, fluoresan lambalar psikolojik olarak insanı çalışmaya sevk
eder. Eğer renk ayrımı önemli ise, halojen metal buharlı lambalar, neon veya
xenon lambalar kullanılır.
Cıva buharlı lambalar, yüksek tavanlı ve büyük boyutlu yerlerin aydınlatılmasında
kullanılırlar. Bu lambalar fluorsan lambalara göre çok daha güçlü ışık verirler.
Bundan dolayı yansıma ve parlamalara karşı gerekli önlemler alınmalıdır.

7.3.5. Aydınlatmada Kritik Noktalar


İyi bir aydınlatma projesinin tasarımında uygulanacak yeterli aydınlatma düzeyi
için kullanılacak kriterler şunlardır: çalışanların göz sağlığı, yüksek düzeyde iş
becerisi, optimal verimlilik, çalışanların kendilerini rahat hissetmeleri.
Bir aydınlatma düzeninin niteliğinin belirlenmesinde rol oynayan faktörler
şunlardır: aydınlatma şiddeti ve düzeyi, ışık yönü ve gölge etkisi, ışık dağılımı,
ışık rengi ve renksel yansıma, ışık yansıması, ışıktan yararlanma.
İşyeri aydınlatılmasındaki kritik noktalar ve alınması gereken tedbirler ile
yapılması gerekenleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
 Yapılan iş için yeterli ve homojen ışık sağlanması
 Parlamanın önlenmesi (göz kamaşması)
 Işık titreşimlerinin önlenmesi (stroskobik etki)
 Gölgeleme tekniğinden yararlanılması
 Uygun renkte aydınlatma araçları ve yeterli ışıklandırma düzeninin
sağlanması
 Gözlerin dinlendirilmesi
 Duruş ve oturuş zorluklarına göre aydınlatma sisteminin kurulması
 Aydınlatma araçlarının temizlik ve bakımı
Çevrelerine bakan insanların dikkatini en çok parlak ve renkli ışıklar çeker. Bu
sebeple, iş görenin çalıştığı işyeri kendine göre en iyi aydınlatılmış yer olmalıdır.
Ortamın mevcut aydınlığı, çalışmanın yapıldığı makine – teçhizat ve donanımı ile
malzemede yeterli detay algılamasını sağlamıyorsa, iş istasyonunun özel
ihtiyaçlarına uygun özel aydınlatma yapılmalıdır. İş istasyonunun
aydınlatılmasında kontrast esası üzerinden aydınlatma önemlidir. İşlemlerin
yapıldığı tezgah üzerindeki hakim renkler ile iş görenin işleme tabi tuttuğu
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 105
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

malzeme arasında renk farkının yüksek, orta ya da zayıf oluşuna göre aydınlatma
düzeyi de değişir. Ayrıca yapılan işin ve incelikli görme gerekli yüzey ve
malzemelerin parlama özellikleri de dikkate alınmalıdır. Bu şekilde, tezgahla
malzemenin kolayca ayırdedilmesi olanağı sağlanır. İşgörenlerin yaptıkları
incelikli işleri kolayca görebilmesi için çalışma yüzeylerinin aydınlatılması
sağlandıktan sonra genel çevre aydınlatılması standartlarının saptanması
öngörülür.
Aydınlatmada en önemli problem göz kamaşmasıdır. Göz kamaşması parlamadan
ileri gelir. Parlama, aydınlatılmış yüzeylerden bir bölümünün diğerlerine göre
daha fazla ışık yansıtması, aşırı ışıklı görünmesi ya da kaynaktan yansıyan ışığın
doğrudan göze yansıtması olarak ifade edilebilir. Üzerinde işlem yapılan cisim ve
yüzeylerin parlaması, esas yapılan işin görülmesini güçleştirdiği gibi göz
uyumunu da zorlar. Göz kamaşması ve göz yorgunluğunun nedenleri ya göze
gelen ışıktır ya da aydınlık yoğunluğundaki yüksek farktır. Bu iki çeşit tehlikeyi
ortadan kaldırmak için etrafta gözün alabileceği eşya ve cisimler açık ve mat
renklerle boyanmalıdır. Göze direkt gelen ışık için ya aydınlatma araçlarının yeri
ya da oturuş şekli değiştirilmelidir. Göz bakış hizasının 450 üzerinden aşağıda ışık
kaynağı olmamalıdır. Lamba uzaklığı fazla ise bu açı küçülür. Bu durumda da ya
ışık kaynağı lambalık gibi siperlerle kapatılmalı ya da eğer fluoresan gibi lamba
ise göz bakış istikametine paralel olarak yerleştirilmelidir. Çalışılan ortama ışık sol
üst taraftan gelmelidir. Üzerinde çalışılan iş ile uzak ve yakın çevresi arasındaki
ışık yoğunluğu farkının yüksek olması işten gözlerin ayrılması durumunda göz
uyumu açısından sakıncalıdır. Bundan dolayı, çalışılan yer ile çevresi arasında
aydınlık farkı fazla olmamalıdır.
Aydınlatmada bir kritik nokta da, ışık kaynaklarında meydana gelen titreşim
problemidir. Işık titreşimi, kullanılan lambaların alternatif akımla çalışmaları
nedeniyle akım yönünün değişmesine göre yanıp sönmelerinden ileri gelir. Bu
titreşimler uzun süreli çalışmalarda insanın gözünü yorar ve görme verimini
düşürür. Titreşimlerden dolayı, göz aldanmaları da olabilir (stroskobik etki).
Özellikle, makinaların hareketli kısımlarının sabitmiş gibi durduğu algısı yarattığı
için bu durum tehlikelidir. Işık titreşimlerini önlemek için ya farklı devirlerde
yanıp sönen ayrı lambalar kullanılmalı ya da üç fazlı ışık kaynakları
kullanılmalıdır. Uzun süre kullanılan yıpranmış lambalar değiştirilmelidir. Ayrıca,
fluoresan lambalarda uçlarda meydana gelen titreşimler bu kısımların yalıtkanla
kaplanması ile önlenebilir.
Bir malzemenin üzerine düşen ışığın geliş doğrultusunu değiştirerek, bazı
kısımların daha kesin hatları ile görünmesini sağlamak ya da bazı kısımların göz
alıcı, keskin görüntüsünü matlaştırmak mümkündür. Gölgeleme olarak bilinen
böyle bir işlem, endüstrilerde ve özellikle kalite kontrol hizmetlerinde detayların
görünmesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır. Normal koşullarda çok iyi görülemeyen
yüzeylerin daha iyi aydınlatılarak ve ortam ışığında parlayan yüzeylerin
gölgelendirilerek, netlikle görünmesi ve incelenmesi sağlanmalıdır.
Renkli bir yüzeyin iyi görülebilmesi, o yüzeyden yansıyan ışınların yeterli
yoğunlukta olmasına bağlıdır. Ayrıca, ortam aydınlatmasının yapay olduğu
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 106
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

hallerde çeşitli renkler, gün ışığı altındaki görüntülerinden, bir miktar farklı
görünebilirler. Renk görmenin önemli olduğu kalite kontrol gibi hizmetlerde,
doğal renk algılamasını sağlayabilecek yeterli bir aydınlatma önemlidir. Gün
ışığının doğal renkleri algılamada en güvenilir aydınlatma olduğu bilinmekle
birlikte, gün ışığı ile yapılan aydınlatmanın şiddetinde sürekli bir değişim
olduğundan renk ayrımı ve kalite kontrol gibi işlemlerde yapay ışık tercih edilir.
Yapay ışığın değişmeyen düzeyi, gün ışığına göre daha standart bir
değerlendirmeyi sağlayabilmektedir.
Uzun süreli ince işlerde ve özellikle kalite kontrol çalışmalarında, göz
yorgunluğunun önlenmesi için dinlenme araları vermek gerekir. Dinlenme
aralarında işgörenler, uzak mesafelere bakmalı (örneğin, pencereden dışarı
bakmak gibi) ve genellikle fazla parlamayan uzak cisimlere bakmayı tercih
etmelidirler. Güneş ışınlarının içeri girdiği bir pencereden dışarı bakmak ya da
parlak ışık ile aydınlatılmış uzaktaki cisim ve yüzeylere bakmak, gözlerin bu
parlaklığa uyumunu zorladığı gibi, böyle bir uyumdan sonra iş görenin kendi işine
döndüğünde gözler yeni bir uyum döneminden geçerler. Böyle bir uyum çabası,
dinlenme etkisini azaltır ve gözleri zorlayabilir.
Bir işyerinde aydınlatma düzeyinin düşük olmasına karşılık, incelikli iş görme ve
detay algılama zorunluluğu varsa, iş görenler işlerini yakından görebilmek için
öne eğilmek ve uzun süre bu duruşta çalışmak zorunda kalabilirler. Yetersiz ışık
göz yorgunluğuna neden olurken, öne eğilmiş duruş ve statik kas çalışmaları
sonucu çeşitli kaslarda da yorgunluklar oluşur. Böle bir durum iş hevesi
kayıplarına ve gereksiz ağrılarına neden olur. Yeterli düzeyde bir aydınlatma bu
sakıncaları ortadan kaldırır.
Aydınlatma araçlarının temizlik ve bakımı periyodik aralıklarla yapılmalıdır.
Lambalar ve lambalıklar yavaş yavaş ve homojen bir şekilde kirlendikleri için pek
farkedilmezler. Kirlenme ile faydalanılan ışık giderek azalır. Kolaylıkla çıkarılıp
takılabilen lambalıklar kullanılmalı ve temizlikleri ihmal edilmemelidir. Bunlardan
başka, göz sağlığı açısından, gözlerin arasıra dinlendirilmesi gerekir. Bunun için
yakına bakarak çalışanlar arasıra uzağa, uzağa bakarak çalışanlar da arasıra
yakına bakarak gözlerini dinlendirmelidirler. Yorgunluğu gidermek açısından ve
psikolojik açıdan ışık renginin seçimi de önemlidir. Genellikle yüksek aydınlık
veren sarı – beyaz ışıklar tercih edilmelidir.
Aydınlatma ile ilgili bazı önemli kurallar aşağıda sıralanmıştır:
 Işık, aydınlatılacak alana veya nesnelere yönlendirilmeli, kesinlikle göze
gelmemelidir. Gözün ışık kaynağını görmesi, rahatsız edici ve yorucu olup,
oluşturulan aydınlıktan yararlanmayı azaltır, karanlık görünmesine neden olur.
 Bir yüzeyde girinti ve çıkıntıların algılanması istendiğinde, baskın doğrultulu bir
ışık alanı oluşturulmalı ve yüzeydeki girinti ve çıkıntıların eğimine göre
ayarlanmalıdır.
 Aydınlatma ortamında yumuşak ve saydam gölgeli bir aydınlık oluşturmalıdır.
Kara gölgeli aydınlıklar, oluşturdukları ışıklılık karşıtlıkları nedeni ile ilgi çekici,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 107
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

fakat yorucudur. Bu tür aydınlıklar, vitrin ve sahne gibi kısa süre bakılan
yerlerde kullanılır.
 Sert gölgeli aydınlıklar düzlem olmayan yüzeylerde var olmayan çizgiler
oluşturabilir, sert ve gerçek dışı görüntülere neden olabilir, özel amaçlar için
kullanılmalıdır.
 Çalışma yüzeyi, çevre alandan daha aydınlık olmalı, fakat ışıklılık oranları
yorucu karşıtlıklar (kontrastlar) oluşturmamalıdır. Büyük karşıtlıklar, küçük
karşıtlıkların görülebilmesini engeller.
 Mat nesneler, üzerlerinde oluşturulan aydınlık ile görünür duruma gelirler.
Parlak nesneler ise üzerlerinde oluşan çevre görüntüsü ile algılanırlar. Çok
küçük mat ve parlak yüzeylerden oluşmuş iki boyutlu dokuların vurgulanması
mat ve parlak yüzey elemanları arasında yeterli ışıklılık ayrımı oluşturmakla
elde edilir.
 Parlak nesnelerin yansıttıkları yüzeylerde büyük ışıklılık karşıtlıkları varsa, bu
nesneler oldukça parlak görünür. Işıklılık karşıtlığı olmayan ya da çok az olan
bir ortam içindeki parlak nesneler mat görünür.
 Işık kaynağı ile iş uygun renklerde olmamalıdır. Değişik spektrumlu ışıklar,
maddelerin renklerinde çok büyük renk türü değişiklerine neden olabilir.

7.3.6. Renk
Renk, ışığın bir etkisidir. Parlak renkler mat renklerden daha iyi ayırt edilir.
Genellikle çok miktarda yoğun ve doygun tonların kullanımı veya yüksek
kontrastlı renk çiftlerinin kullanımı çalışma ortamı için uygun bulunmaktadır.
Renk (kırmızı veya mavi – yeşil gibi), parlaklık (aydınlık veya karanlık), yoğunluk
(açıklık veya koyuluk), kombinasyonlar (yüksek ve düşük kontrastlar,
tamamlayıcı renkler) renklerin kullanımını etkileyen faktörlerdir. Bu değişken
faktörleri göz önüne almak üzere işyerinde uygun renk veya renk
kombinasyonlarının seçimi yapılabilir. Renkler, iş güvenliği tedbirlerinin
sağlanması amacıyla yangın araç – gereç ve cihazlarının, basınçlı sistemlerin,
elektrik malzemelerinin işaretlenmesinde kullanılabilir.
Renklerin psikolojik etkileri olarak;
 Şarabi kırmızı veya kardinal kırmızısı kuvvet ve güç, saygınlık, gösteriş hissi,
 Pembe kiber, ince ve güçsüz,
 Alev kırmızısı ateşli, heyecanlılığı,
 Gök mavisi arzulanan bir huzuru,
 Siyah uyanık, aklı başında,
 Sarı ile birlikte siyah canlılık, tazelik, hareketlilik çağrıştırır.

7.4. GÜRÜLTÜ
7.4.1. Temel Kavramlar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 108
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Ses, elastik bir ortam olan havada, mekanik titreşimlerden oluşan ve havanın
basıncına ek olarak gelen basınç değişiklikleridir.
Değişik varlıkların hava veya su gibi taşıma ve titreme özelliği olan maddelerde
meydana getirdikleri titreşim ve dalgalanmaların algılanışıdır.
Gürültü, insanların karakter ve yapı özelliklerine bağlı olarak rahatsız eden, hoşa
gitmeyen, işitme kaybına ve verim azalmasına yol açan seslerdir. Bu nedenlerle
gürültünün ölçümü, insana etkileri, insanı gürültüden koruma yöntemleri
ergonomi açısından önemlidir.
Sesin üç özelliği vardır: sesin şiddeti, sesin frekansı ve fon.
Sesin şiddeti, sesin doğmasına neden olan titreşimlerin sesin yayıldığı ortama
yaptıkları basınçtır. Ses basınç düzeyi de denen bu kavram logaritmik olarak
artan dB (desibel) ölçü birimi ile ifade edilir ve aşağıdaki formülle hesaplanır.
( )[ ] (7.37)
Burada, [ ] sesin şiddeti, [ ] ölçülen ses basıncı, [ ] duyma eşiği için
referans alınan standart ses basıncıdır ( ). Duyma eşiğindeki ses
basıncında ( ) ses şiddeti 0 dB iken, basınçta 120 dB olur.
Bazı gürültü kaynaklarının ses şiddeti değerleri Tablo 7.11’de verilmiştir.

Tablo 7.11. Gürültü ile ilgili bazı örnekler


Sıra Gürültü örneği Ses şiddeti (dB)
1 Duyma eşiği / Kesin sessizlik 0
2 Yaprak hışırtısı / Tam algılanamayan ses 10
3 Kitap sayfalarının açılması, cep saati 20
4 90 cm uzaklıktan saat sesi 30
5 Alçak sesle konuşma 40
6 Normal sesle konuşma 50
FİKRİ ÇALIŞMALARDA ÜST SINIR 55
7 Yüksek sesle konuşma 60
BÜRO ÇALIŞMALARINDA ÜST SINIR 70
8 Aynı odada birkaç daktilo makinası 80
GÜRÜLTÜ ÜST SINIRI 85
İSTİSNAİ DURUMLAR İÇİN ÜST SINIR 90
9 Otomatik torna 100
10 Basınçlı hava – perçin tabancası 110
11 Pnömatik tabanca 120
12 Jet motoru 130
13 Gürültü bombası 200

Sesin frekansı, sesin saniyede yaptığı titreşim sayısıdır.

f 
1
Hertz  (7.38)
T
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 109
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Sesin 1 saniyede yaptığı titreşim 1 Hz (Hertz) olarak değerlendirilir. Tiz seslerde


frekans yüksek, tok seslerde ise düşüktür. İnsan kulağı frekansı 16–16.000
(20.000) Hz arasında olan değişiklikleri ses olarak algılayabilir. Kulak 0.00000
N/cm2 (0 desibel) basıncındaki sesi ancak 1000 Hz’lik frekansa sahip olursa
duymaya başlar. Kulağın en hassas olduğu sesler saniyede 1.000–3.000 titreşim
yapanlardır.
Fon, ses şiddetinin sübjektif veya öznel hissedilişidir. Fon’un ölçü birimi yoktur,
yani boyutsuzdur. Ses şiddeti aynı fakat frekansı farklı olan sesler değişik
şiddette hissedilirler. Bunun değerlendirilmesi uzman kişilerce yapılır. Sesin fon
diyagramları çıkartılmıştır.

7.4.2. Gürültünün İnsan Üzerindeki Etkileri


Gürültü, beyin merkezinin yorulmasını artırır ve bu organa ait fonksiyonlar
üzerinde olumsuz etki yapar. Gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkileri; geçici
ve kalıcı sağırlık, sinir ve ruh sistemi üzerinde olumsuz etki, kalbin hızlı çalışması,
kasların gerginleşmesi, nefes daralması, damarların daralması ve tansiyonun
artması, cildin doğal rengini kaybetmesi, göz bebeklerinin donuklaşması ve sık
sık göz kırpma, yorgunluk, baş ağrısı, dikkatin azalması, sindirim ve dolaşım
sistemleri üzerinde olumsuz ektileri, iç salgı bezlerinin düzensizliği şeklinde
sıralanabilir. Gürültü ayrıca sosyal iletişimi de zayıflatır.
Gürültünün insan üzerindeki etkisi genellikle olumsuz olmakla birlikte, bazı
hallerde ortamdaki monotonluğu kırdığı söylenmektedir. Gürültünün insanları
etkileme şekli ve düzeyi onların kişisel karakterlerine de bağlıdır. Ancak, bütün
bunlara rağmen, gürültü kirliliği kandaki kolesterolü yükseltmekte, fiziki ve ruhi
dengeyi bozarak sinir krizlerine yol açmaktadır. Gürültülü yerlerde çalışanlarda
sürekli baş ağrısı ve tahammülsüzlük gözlenmektedir. Kulak çınlamaları ve belli
bir yaştan sonra ağır işitme ve sağırlık oluşmaktadır. Yine insanda sabırsızlıkla
bağlantılı olarak en küçük bir kıvılcımda parlamalar görülmektedir. Stres,
bunalım, fizyolojik değişiklikler, yetenek değişiklikleri, deride enfeksiyonlar ve
solunumda yavaşlamalar da genellikle gürültüden kaynaklanmaktadır. Gürültülü
ortamda çalışan insanlar bilinçsizce huzursuzluk çıkarmaya eğimlidirler.
Genellikle gürültünün zararından bahsedildiğinde ani ve şiddetli bir sesin kulak
zarını patlatması akla gelmektedir. Oysa, gürültü ani ve şiddetli olmasa da etkisi
sinsi ve yavaşça olmaktadır. Uzun süre şiddetli olmasa da gürültülü ortamlarda
çalışanlarda iç kulaktaki ses dalgalarını sinirsel uyarılara çeviren çok hassas yapılı
algı organlarında zararlar meydana gelir. Böyle bir tahribat başlarda kişi
tarafından farkedilmez. Ancak, gerçekçi bir kontrol algısına sahip kişi, belli bir
süre sonra işitmede meydana gelen azalmanın farkına varacaktır.
Monotonluk ve dalgınlığın kırılması açısından ortamda bir miktar gürültünün
olması istenir. Ancak hassas çalışmalarda, özellikle zihni çalışmalarda sessizlik
önemli olmaktadır. Yine yapılan araştırmalar da gürültünün iletişimi kestiği, fiziki
ve zihni performansı düşürdüğü, insanların titizlik ve incelikli iş görme
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 110
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

alışkanlıklarını olumsuz bir şekilde etkileyerek iş kazalarına neden olduğu


belirlenmiştir.
İnsanda işitme kaybı öncelikle tiz seslerden başlamaktadır. Tiz sesler tok seslere
oranla daha fazla frekansa sahiptirler. İnsanın vejetatif sinir sistemi gürültü
yüklenmesine doğrudan doğruya ve bilinçsiz bir şekilde tepki verir. Bu tepki
kendisini şu şekilde gösterir:
 Kan damarlarının daralması.
 Göz bebeklerinin büyümesi.
 Kalp atış hacminde azalma.
 Metabolizmanın yüklenmesi.
 Kan bileşiminde değişiklikler.
Gürültüyü, verimliliğe ve insan üzerindeki etkisi bakımından aşağıdaki gibi
sınıflandırmak mümkündür.
Devam eden gürültü: Gürültünün belli bir seviyede sabit kalarak devam
etmesidir. 85 dB’den sonrası her çalışmada tehlike sınırını oluşturur, ancak
hassas ve zihni çalışmalarda daha az olmalıdır.
Kesik kesik (aralıklı) fakat beklenmeyen gürültü: Gürültünün nöbet nöbet
fakat tahmin edilmeyen zamanlarda oluşmasıdır. Bu gürültü, insanı fazlaca
rahatsız eder ve organizmanın bütün sistemlerini olumsuz yönde etkiler. Devamlı
gürültüden daha zararlıdır ve alışma özelliği yoktur.
Kesik kesik fakat tekrarlı gürültü: Sesin belli aralıklarla standart olarak tekrar
etmesi ile oluşan gürültüdür. Yüksek yoğunluktaki kesik kesik gürültü, düşük
yoğunluk ya da belli bir düzeyde değişmeyen sabit gürültülerden daha fazla
performans ve verimliliği azaltıcı yönde etkilemektedir. Gürültünün performans
üzerindeki olumsuz / zararlı etkisi, işin güçlüğü ile artar. Gürültüye karşı
gösterilen reaksiyonlarda, bireysel farklılıklar büyük önem taşır.
Yüksek frekanslı tiz seslerde, gürültüden dolayı sağlıkta oluşan risk daha küçük
basınç (dB) değerlerinde başlar. Örneğin, saniyede 8.000 titreşimlik bir frekansa
sahip gürültü 75 – 78 dB’nin tehlike sınırı olduğunu her zaman geçerli kabul
etmemek gerekir. Tehlike sınırının belirlenmesinde frekans düzeyinin de büyük
önemi vardır. Şekil 7.6’da gürültü şiddeti ile frekansın tehlike sınırı için gürültü
zararı üzerindeki etkileşimi gösterilmiştir.

Şekil 7.6. Gürültünün zararının karşılaştırmalı gösterimi (tehlike sınırı için)


7.4.3. Gürültüye Karşı Alınabilecek Önlemler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 111
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Gürültü, insan üzerindeki olumsuz etkileri olmakta ve buna bağlı olarak verimliliği
kötü yönde etkilemektedir. Bu bakımdan, gürültülü ortamların iyileştirilmesi
gerekmektedir. Genel olarak kişileri gürültünün zararlı etkisinden korumanın üç
yolu vardır:
1) Gürültünün oluşmaması veya azaltılması
2) Gürültünün yayılmasının azaltılması
3) Kişisel koruyucular kullanma
En önemli gürültü önlemleri aşağıda sıralanmıştır:
1) Daha az ses çıkaran malzeme veya malzeme çifti kullanmak (metal/metal
yerine metal/plastik)
2) Daha az gürültülü iş yöntemi seçme (Parçin yerine kaynak, torna yerine
matkapla delme)
3) Aynı iş yönteminde değişiklikler yapmak (İçten yanmalı motorla tahrik
yerine elektrik motoru, zincirli mekanizma yerine dişli mekanizması,
rulman yerine kaymalı yatak, vb.)
4) Konstrüksiyon elemanlarında parametre değişiklikleri (hızı düşürme, şekil
değişikliği, düz dişli yerine helisel dişli, hassas yüzeyler, vb.)
Gürültünün oluşması; ürün değişikliği, iş yöntemi değişikliği, tezgahlarda
konstrüktif değişiklikler yapılarak azaltılabilir.
Gürültünün yayılması; kapatma, katı madde üzerinden yayılmayı azaltma,
havadan yayılmayı azaltma yolu ile azaltılabilir.
Gürültünün oluşmaması için öncelikle kaynağında müdahale edilmelidir. Bunun
için uygun makine-teçhizat seçilmeli, makinalar uygun zemine yerleştirilmeli,
planlı periyodik bakım yapılmalı, eskiyen elemanlar değiştirilmeli, gevşeyen
elemanlar sıkıştırılmalı, makine gücünün üzerinde yüklenmemelidir.
Yalıtma, gürültü kaynağı ile etkilenen kişi arasına bir duvar çekmektir.
İşletmelerde özellikle tasarım, muhasebe, personel, kalite kontrol gibi bölümler
daha çok zihinsel çalıştıkları için gürültülü makinaların bulunduğu atölyelerden
ayrılmaları gerekir. Örnek olarak, çok gürültü çıkaran bir makinanın etrafı tuğla
duvarla çevrilip duvarın iç kısmı köpük, sunta veya keçe gibi sönümleyici
malzemelerle kaplanabilir. Tablo 7.12’de bazı yalıtım malzemeleri ve yalıtım
değerleri verilmiştir.
Gürültünün bir ortamdan diğer bir ortama geçmemesini sağlayan veya aynı
ortamda sert yansıtıcı özellikte olan malzemelere çarparak dolaşmasını önleyen
yöntemlerden birisi de gürültünün absorbe edilmesi, yani sönümlemedir. Bu
bakımdan, çalışılan ortamın yer, tavan ve duvarları halı, lambri, perde vb. gibi
malzemelerle kaplanır. Ayrıca ortamda değişik çiçek, bitki ve eşyaların olması
işgöreni hem psikolojik açıdan rahatlatır hem de ses sönümlemesine yardımcı
olur. Bitkilerden, sesin işyeri dışına çıkmasını önlemekte de yararlanılabilir;
tesisin etrafına geniş ve sık yapraklı ağaçlar dikilerek tesiste oluşan gürültüsünün
dışarıdaki sosyal hayatı olumsuz etkilemesinin önüne geçilebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 112
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tablo 7.12. Yalıtım malzemeleri ve yalıtım değerleri


Malzeme Ortalama yalıtma (dB)
6 mm kalınlıkta sunta 20
8 mm kalınlıkta sunta 27
8 mm kalınlıkta alçı plaka 29
7,5 mm cam yünü, iki tarafı kaplı 32
12 cm duvar tuğlası, 1,5 cm sıvalı 43
34 cm duvar tuğlası, sıvanmış 50
Normal kapı 21-29
Çift kapı 30-39
Tek camlı pencere 20-24
Çift camlı pencere 24-28

Son yıllarda gürültüye önlemek üzere geliştirilen bir yöntem de, zararlı gürültüyü
önlemek için bu gürültüden farklı bir zamanda hareket eden aynı düzeydeki
başka bir gürültü dalgasını yayınlayarak gürültünün sönümlenmesidir. Dalgaların
sönümlenmesi prensibinden hareket edilerek tasarlanan bu yöntem henüz
uygulamaya girmemiştir.
Alınan önlemlere rağmen gürültü düzeyi 80–90 dB’den aşağı düşmüyorsa, bu
durumda koruma kişisel önlemlerle sağlanmaya çalışır. Kişisel önlemler; tıkaç,
kulaklık, özel baret ve özel elbise olmak üzere dört gruba ayrılır.
Bir diğer önlem de organizasyonel önlemlerdir. Çok gürültülü yerler için doğuştan
sağır olanlar alınıp çalıştırılabilir. Böylece, bu insanların da ekonomik hayata aktif
olarak katılmaları sağlanmış olur. Ayrıca, yine böyle yerlerde sık sık dinlenme
araları vermek, çalışma süresini kısa tutmak, rotasyon uygulamak gibi organize
önlemler alınabilir.
İşyerinde sürekli odiyometrik test ve muayeneler yapılmalıdır. Böylece,
işgörenlerin gürültüye karşı hassasiyetleri ve işitmede azalma düzeyleri gibi
çeşitli bilgiler edinilebilir.
İnsanı ve verimliliği olumsuz etkileyen gürültünün önlenmesinde ilgili kamu
kurumları, üniversiteler, işçi ve işveren kuruluşları da gerekli önlemleri
almalıdırlar. Gürültü, sosyal hayatı yakından etkileyen bir sorun olup, buna karşı
mücadele de sosyal yapıyı oluşturan bütün kurumlarca yapılmalıdır.
Bütün işlerin büyük fakat aynı yerde yapılması da gürültüden etkilenmemesi
gereken insanların etkilenmesine neden olan ayrı bir organizasyonel hatadır.
Böyle ortamlarda değişik yerlerden gelerek birbirine katılan gürültüler herkesi
olumsuz bir şekilde etkiler.
İş yöntemi yeniden tasarlanarak gürültü azaltılabilir. Örneğin, çekiçle vurma
yerine, basınçlı darbe uygulanarak o kısımdaki gürültü ortadan kaldırılabilir.
Birden fazla kaynaktan gelen sesin düzeyi için aşağıdaki denklem kullanılabilir.

[∑ ( ) ] (7.39)
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 113
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Bir ortamda birden fazla gürültü kaynağı varsa, şu hususlar gözönüne alınmalıdır:
 Aynı miktarda gürültü üreten iki ses kaynağı, ses düzeyini 3 dB oranında
artırırlar.
 Ses aralarında 6 dB’lik fark bulunan iki ayrı ses kaynağından geliyorsa, ses
düzeyi, gürültünün daha fazla olduğu kaynağın sesinin 1 dB üzerine çıkar.
 İki kaynak arasındaki fark 20 dB’nin üzerinde ise, az gürültü üreten kaynak
genel ses düzeyini etkilemez.

7.4.4. Gürültü Denetimi Kuralları


 Gürültü denetimi çalışmaları, mimari avan proje aşamasında, teknik donanım
ve statik yapı sistemi konusundaki kararlar kesinleşmeden başlatılmalıdır. Aksi
halde, aynı sonucu elde etmek için çok daha büyük zorluklar, çok daha büyük
harcamalar ya da olanaksızlıklar söz konusu olabilir.
 Gürültü denetiminde alınacak önlemler, kolaydan zora, az masraflıdan çok
masraflıya ve çok güvenilirden daha az güvenilire doğru aşağıdaki gibi bir sıra
ile alınmalıdır:
 Gereksiz gürültü kaynaklarını yok etmek
 Aynı işi gören daha gürültüsüz çalışan makina – teçhizat ve donanımlar
seçmek
 Gürültüyü, kaynağında alınacak önlemlerle azaltmak
 Gürültüyü kaynağına hapsetmek, kaynak dışına çıkmasını engellemek
 Kaynak dışına yayılan gürültüyü en dar sınırlar içinde durdurmak
 Yayılmış gürültünün giremiyeceği bölümler oluşturmak.
 Gürültü denetiminde 63 – 250 Hz frekanslar, alçak frekanslar, yani kalın
sesler; 1000 - 4000 Hz frekanslar yüksel frekanslar, yani ince sesler olarak
düşünülebilir.
 Kulak, alçak frekanslara daha az duyarlıdır. Yüksek frekanslar ise havada daha
çok yutulur. Gürültü kaynağı yakında ise yüksek frekanslar, uzakta ise alçak
frekanslar daha etkili olur. Bu nedenle, gürültü kaynağının özellikleri,
mümkünse kaynağın uzaklığı ve sesin geçeceği yolun özellikleri dikkate
alınarak seçilmelidir.
 Alçak frekanslı sesler, deliklerden, aralıklardan, kenarlardan doğrultu
değiştirerek, dönerek geçer ve yayılır. Bir ses ışınının, böyle bir engeli aşarken,
önceki doğrultusundan ayrılma açısı, frekansına göre değişir. Yüksek frekanslı
seslerde bu açı, belirgin olmadığından çoğu kez dikkate alınmaz. Ses yutucu
gereçlerin yerleştirilmesi, engellerle akustik gölge oluşturulmasında buna
dikkat edilmelidir.
 Rüzgar, bir havalandırma kanalının içindeki hava akımı ya da havanın bir
vantilatör ile yer değiştirmesi gibi hava hareketleri sesin yayılmasını önlemez.
Hava hareket hızı en çok 30 - 40 m/s, ses hızı ise havada 340 m/s’dir. Bu
nedenle, havalandırmada sistemlerinin kanallarında ve emme ağızlarında
büyük gürültüler meydana gelir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 114
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Havalandırma ve benzeri kanallarında, basınçlı su borularında türbülanslı


akışlar mümkünse önlenmeli, dirsekler, kesit değişiklikleri, ek yerleri vb.
laminer bir akışı sağlayacak biçimde düzenlenmeli, gerekirse, kesit büyütülüp
akış hızı azaltılmalıdır.
 Havalandırma kanalları boyunca, uygun yerlerde ses yutucu birimler
oluşturulmalıdır.
 Titreşen yüzeylerin oluşturduğu gürültü, yüzey büyüklüğü ile artar. Gürültü
kaynakları, büyük yüzeyli elemanlara rijit biçimde bağlanmamalı, büyük
yüzeyli elemanlar yerine delikli levhalar ya da tel kafesler kullanılmalıdır.
 İç mekanlarda, gürültü kaynağı yansıtıcı yüzeylerden uzağa konulmalıdır.
 Makina ve bunların boru, kanal vb. bağlantılarının duvar, tavan, döşeme gibi
yapı elemanları ile bağlantıları, esnek ve titreşim iletmeyen detaylar ile
gerçekleştirilmeli, bağlantı detaylarında ses köprülerinin oluşmamasına dikkat
edilmelidir.
 Teknik donanımın ve çalışma biçimlerinin seçimlerinde sistemler yerine basınçlı
sistemler seçilmelidir. Örneğin, topuk gürültüsü için yumuşak döşeme
kaplamaları.
 Gevşek bağlantılarda ve buna benzer durumlarda, titreşim etkisi ile birbirine
vuran sert nesnelerin ve parçaların bu vuruşları, uygun gereç ve detaylarla
önlenmelidir.
 Titreşen levha, pano, plaka vb. yüzeylerin öz frekanslarını yükseltmek için
küçük parçalara bölünerek rijitlikleri artırılmalıdır.
 Komşu mekanlarla hava bağlantısı kesilmiş yerlerde hacmin iç yüzeyleri ses
yutucu gereçlerle donatılarak gürültü düzeyinin yükselişi azaltılmalıdır.
 Bir hacmin havasına yayılmış gürültünün yükselişini azaltmak için kullanılacak
ses yutucu gereçler, gürültünün tayfsal özelliklerine göre seçilmeli,
biçimlendirilmeli, gerekiyorsa değişik türler bir araya getirilmeli ve en etkili
olacakları yerlerde ve konumlarda düzenlenmelidir.
 Gürültünün hacmin dışına çıkmasını azaltmak için, hacmi sınırlayan yapı
elemanlarının özgül ağırlıkları arttırılmalıdır. Bu yeterli olmayacaksa, yüzer
döşeme, çift duvar, asma tavan, çift kapı gibi çözümlere gidilebilir.
 Gürültü geçişi ısı geçişinden farklıdır. İşitilen gürültü logoritmik bir
büyüklüktür. Gürültü denetiminde alınan önlemler eksik ya da kendi aralarında
dengesiz olursa, başarı sağlanamaz. Gürültü denetiminde ölçüsüz ve aşırı
önlemlere de gidilmemelidir. Gürültü denetimi çalışmaları, ciddi, kapsamlı ve
ayrıntılı ölçmelere dayandırılmalı, izin verilen gürültü düzeyleri ile gürültü
kaynakları arasında alınacak önlemler titizlikle belirlenmelidir. Kullanılacak olan
gereçlerin ve uygulanacak detayların özelliklerinin zamanla değişmemesine
dikkat edilmelidir.

7.5. MEKANİK TİTREŞİMLER


7.5.1. Titreşim Kavramı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 115
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Mekanik titreşim, bir katı cismin parçacıklarının statik denge konumu etrafında
düzenli veya düzensi yaptığı harekettir.
Denge durumu etrafında periyodik bir hareket yapan bir cisme genellikle “titreşim
yapan cisim” denir.
Titreşim yapan bir cismin yer değişiminin zamana göre fonksiyonu x  f (T ) Şekil
7.7’de gösterilmiştir.

Şekil 7.7. Harmonik hareket

Titreşimin etkisini belirleyen faktörler genliği, frekansı, etki süresi, zamana göre
değişimi, titreşim yönü ve titreşim etki noktasıdır.
Titreşimin insan üzerindeki etkisinin değerlendirilmesinde ayrıca bedenin
konumu, el ve kolun eklemlerdeki açıları, iş yapabilmek için uygulanan kuvvet,
işin statik veya dinamik yapılı oluşu, soğuk ortam gibi iş fizyoloji faktörleri de
dikkate alınmalıdır.
Mekanik titreşimin temel büyüklükleri titreşim sayısı (frekans), titreşimin genliği
(amplitüt), titreşimin faz farkıdır.
Titreşimin parametreleri Şekil 7.8’de gösterilmiştir.

Şekil 7.8. Titreşimin üç parametresi

T ile gösterilen aralığa peryot denir, birimi saniyedir. Bir titreşimin peryodu T =
0.2 saniye olursa, 1 saniyedeki titreşim sayısı veya frekansı f  1 / 0.2  5Hz
olarak hesaplanır.
Titreşimin maksimum yer değişimine genişlik / genlik (x0) ya da amplitüt denir.
Mevcut iki titreşimden birisi diğerine göre daha geç başlamışsa, aralarında zaman
açısından bir fark olacaktır. Bu farka faz farkı veya kısaca faz denir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 116
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Titreşimler serbest olarak veya herhangi bir dış kuvvetin zorlaması sonucunda
meydana gelebilirler. Serbest olarak meydana gelen titreşimlerin ömürleri kısa
olup, değişik dirençlerle kısa sürede sönerler. Enerji bitene kadar veya dış
dirençler baskın çıkana kadar titreşim devam eder. Bu süre içerisinde titreşime
maruz kalanlar için de önemli problemler doğabilecektir.

7.5.2. Titreşimin Ölçülmesi


Ölçümde titreşimin parametreleri önemlidir.
Faz farkı yaygın ölçülen parametre değildir. Titreşimin şiddeti (dB), frekansı
(1/saniye, Hz veya cyps) olarak ölçülür. Ölçülen frekans, titreşimin çeşidi ve
sebebi hakkında önemli bilgiler verir. Titreşimlerin ölçülmesinde önceleri çubuklu
vibrometreler kullanılıyordu. Sonraları elektrikli ve daha gelişmişleri yapılmıştır.
Ancak ölçümdeki temel prensip, titreşimde rezonans sağlanmasıdır.

7.5.3. Titreşimin Zararları


İnsanın yaşantısını kolaylaştıran titreşimin insan sağlığına verdiği zarar kadar
alet, makina ve yapılara da çeşitli zararları vardır. Titreşimden dolayı çabuk
aşınan ve yıpranan makinalar, dengesiz kurulan makinaların çalışmasından dolayı
çatlayan binalar vb. buna örnek verilebilir. Ancak bütün bunların yanında teknikte
titreşimlerden birçok faydalı alanda yararlanılmaktadır. Sarsıntılı elekler, taşıma
olukları, taşıyıcıların yük boşaltma kısımları, zımparalama makinaları gibi
sistemler uygulama alanlarına örnek olarak gösterilebilir.
Titreşimin neden olduğu şikayetler kişiden kişiye bazı farklılıklar göstermekle
birlikte genelde aşağıdaki şikayetlere sıkça rastlanmaktadır:
 Nefes alma zorluğu (1 – 4 Hz)
 Karın ağrısı, göğüs boşluğunda ağrı
 Kas reaksiyonları, çene rezonansı
 Genel huzursuzluk (4 – 10 Hz)
 Sırt ağrıları (8 – 12 Hz)
 Kas gerilmeleri, baş ağrısı
 Görme bozukluğu, boğaz ağrısı
 Konuşma zorluğu, tuvalet ihtiyacı hissi (10 20 Hz)
 Deniz tutması, kusma (0,2 – 0,7 Hz)
Titreşimin yönü dikey, yatay, döner ve bunların karışımı şeklinde olabilir.
Bunlardan en fazla dikey ya da düşey yöndeki titreşimler insanı olumsuz yönde
etkilemektedir. Çünkü yatay yöndeki titreşimler dikey yöndekilere oranla daha
kolay absorbe edilebilmekte ve sönümlenebilmektedir. Dikey yöndeki mekanik bir
titreşimin aşağıdaki zararlı etkileri vardır: nefes zorluğu, boyun ağrıları, göğüs
ağrıları, bel ağrıları, sırt ağrıları, baş ağrıları, kol ağrıları, kas kasılmaları, sindirim
bozukluğu, iştahsızlık, genel yorgunluk. Şekil 7.9’da titreşim şiddeti ile özel
algılama arasındaki ilişki gösterilmiştir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 117
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 7.9. Değerlendirilmiş titreşim şiddeti - öznel algılama ilişkisi

Titreşim iç kulağı etkileyerek insanın dengesini bozar (seyahat eden kimi


insanlarda önemli rahatsızlık verebilir). İnsan vücudu titreşimlerden rahatsız
olduğu kadar, titreyen bir yere veya ekrana bakması durumunda da benzer
şekilde rahatsız olur. Titreşimden etkilenmede en önemli etken rezonans (uyum)
olayıdır. Titreşim, maddelerin rezonans göstermeleri sayesinde yayılır. İnsanın da
değişik organları farklı ölçülerde titreşime rezonans gösterirler. Göz yuvaları,
boyun ve baş en fazla rezonans sağlayan kısımlardır.
Titreşimden dolayı deri, solunum yolları, kulak, omurga ve dolaşım sistemlerinde
çeşitli rahatsızlıklar meydana gelebilir. Titreşimin frekansına bağlı olarak
aşağıdaki rahatsızlıklar görülebilir:
 Küçük titreşimler (2 Hz’den az): Vasıta tutmasına benzerler. Bulantı ve
denge bozukluğu yaratırlar.
 Orta derece titreşimler (2 – 20 Hz): Kamyon, greyderlerde vb. olur.
Kullananlarda bel ve sırt ağrıları, damar bozuklukları olur.
 Yüksek titreşimler (>20 Hz): Titreşimin neden olduğu bir sendroma yol
açarlar. Ayak bileklerinde şişmeler, kaslarda zayıflamalar meydana gelir.
Titreşimin fizyolojik etkilerinden kas, dolaşım sistemi ve solunum sistemine
etkilerine göre görsel algılama ve psikomotorik performansa etkisi daha
önemlidir.

7.5.4. Titreşimle Mücadele


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 118
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Bütün makinalar çalışmaları sırasında titreşim meydana getirirler. Pistonlu


makinalarda ve çeşitli takım tezgahlarında atalet kuvvetleri, makinalarda yeterli
derecelerde dengelenmeyen kuvvetler vb. titreşim oluştururlar. Periyodik hareket
yapmayan makinalar da rahatsız edici titreşimlere neden olabilirler. Bu şekildeki
kuvvetler, çevrelerinde de titreşimler meydana getirirler. Değişik ortamlarda
titreşimin müsaade edilen değerleri de farklıdır.
Titreşimlerle mücadelede, öncelikle titreşim yalıtılmalıdır. Titreşim izolasyonunu
iki kısma ayrılır: birinci sınıf ikaz kaynaklarının izolasyonu / aktif titreşim
izolasyonu, ikinci sınıf hassas takım tezgahlarının vb. makina ve aletlerin
korunmasında uygulanan izolasyon / pasif izolasyon. İzolasyon için çeşitli firmalar
tarafından üretilen malzemeler kullanılır. Yaylar, lastik, kese, mantar gibi
malzemeler iyi birer izolasyon malzemeleridir.
Titreşimle mücadelede ayrıca aşağıdaki kurallar uygulanmalıdır:
 Rotasyon uygulanarak, titreşimli ortamda çalışanlar sık sık yer
değiştirmelidir.
 Makina bağlantı boruları vb. elemanların elastik montajı yapılmalıdır.
 İşgörenin üzerinde hava yastıkları, lastik eldivenler gibi koruyucu önlemler
alınmalıdır.
 İşgörenin yeri yumuşak, titreşimi absorbe edecek malzemelerle
kaplanmalıdır.
 Tasarım/çizim aşamasında titreşim/önlemleri gözönüne alınmalıdır.
 Titreşim amortisörleri kullanılmalıdır.
 Aşırı titreşim yapan devirlerde makina çalıştırılmamalıdır.
 Titreşimi az makine ve donanımları kullanılmalıdır.

7.6. ZARARLI MADDELER


Çalışma ortamındaki zararlı kimyasal maddeler; tozlar, gazlar, buhar, sis, duman,
radyasyondur. Gelişmiş teknolojiler tarafından kullanılan, üretilen ve depolanan
bir çok maddenin neden olduğu bu maddeler, çalışanların organizmalarında
yarattıkları kayıplarla işgücünü önemli ölçüde azaltmaktadırlar. Zararlı
maddelerin yol açtığı sorunlar ergonomik yaklaşımlarla çözülmelidir.

7.6.1. Zararlı Maddeler ve İnsan Üzerindeki Etkileri


Kimyasal maddeler, ortamda katı, sıvı, gaz, buhar ve havada asılı toz parçacıkları
şeklinde bulunur ve inana solunum, deri teması ve sindirim yoluyla etki ederler.
Buharlaşma sıcaklıkları düşük olan maddeler düşük sıcaklıklarda parlayıp
patlayabilirler. Bunların taşınmaları, depolanmaları ve kullanılmaları konularında
özellikleri bilinmelidir.
Zararlı maddeler; tozlar, gaz ve buharlar ile çözücüler olarak gruplandırılır.

7.6.1.1. Tozlar
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 119
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tozlar, çeşitli organik ve inorganik maddelerden aşınma, parçalanma, öğütme ve


yanma sonucu oluşan ve büyüklükleri 0.1 – 300 mikron arasında değişen,
ayrıldıkları maddenin özelliklerini taşıyan maddelerdir.
a) Fibrojenik tozlar: Silis, asbest, talk ve alüminyum tozları fibrojenik tozlardır.
Bu tozlar akciğer üzerinde olumsuz etkiler yaparlar.
b) Toksik tozlar: Kurşun, kadmiyum ve mangan tozları toksik tozlardır.
Kadmiyum böbreklerde, mangan merkezi sinir sisteminde toksik etki yaparken,
kurşun ise, çoğu sistem üzerinde toksik etkiler gösterebilmektedir.
c) Kanserojen tozlar: Asbest, arsenik ve bileşikleri, berilyum, kromatlar, nikel
ve bileşiklerinin tozları kansere yol açmaktadır.
d) Radyoaktif tozlar: Her an parçalanmaya hazır, dayanıksız atom gruplarından
oluşan maddelere radyoaktif madde, bunların parçalanırken etrafa yaydıkları
ışınlara da radyasyon denir. Uranyum, toryum, seryum ve zirkonyum bileşikleri,
trityum ve radyum radyoaktif tozları, insan hücre ve dokularını hasara uğratarak
genetik bozukluklara neden olmaktadırlar.
e) Alerjik tozlar: Duyarlı insanlarda çeşitli alerjik reaksiyonlara yol açabilen
tozlardır.
f) İnert tozlar: kömür tozu, demir tozu, baryum bileşikleri tozu, mağnezyum
oksit, kireç taşı, mermer, alçı taşı tozları ve tütün tozu inert tozlardır.
Akciğerlerde etki yaparak birikim meydana getirirler.
Bir çok çalışma yerinde gerek işin özelliğinden gerekse ortam kirliliğinden dolayı
sürekli toz altında çalışılmaktadır. Tozlar çok küçük partiküller olup, çalışma
ortamının dışındaki ortamlarda da aktif ve pasif olarak bulunurlar. Durağan
havalarda daha ağırları yere çökmekle beraber, diğerleri havada asılı kalırlar. Çok
küçük hava akımlarında bile bir yerden başka bir yere kolayca taşınabilirler.
Nemli havalarda tozların havadaki oranları ve hareket kabiliyetleri, ortamda
bulunan buhar moleküllerinin engellemesi nedeniyle azalmaktadır.
Tablo 7.13’de 20 0C sıcaklık ve 760 mmHg basınçta bazı tozların maksimum iş
yeri konsantrasyonları verilmiştir.
Toz, odun işleyen endüstrilerde önemli problemler doğurmaktadır. Özellikle meşe
ve kayın tozları kanser tehlikesi olan odun tozları sınıfına sokulmuşlardır.
Almanya teknik talimnamesine göre, eski tesislerde 5 mg/m3 olan odun tozu
emisyonu 2 mg/m3 olarak sınırlandırılmıştır. Yonga levha tesislerinde,
zımparalama makinalarında da toz emisyonu 50 mg/m3 ve kurutma
makinalarında 150 mg/m3 iken, artık zımparalamada 10 mg/m3 ve kurutmada 50
mg/m3 değerine indirilmiştir. Huş, kavak ve kızılağaç odun tozlarına maruz
kalanların % 16’sında burun kanseri, % 36’sında ise başka hastalıklara
rastlanmıştır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 120
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tablo 7.13. Tozların iş yeri konsantrasyon sınırları


Tozlar mg/m3
Duman halinde bakır 0.1
Toz halinde bakır 1
Cıva 0.01
Çinko oksit dumanı 5
DDT 1
Demir oksit 8
Sarı fosfor 0.1
Anorganik kalay bileşenleri 2
Organik kalay bileşenleri 0.1
Kobalt 0.5
Kuartz 0.15
Kurşun 0.1
Magnezyum oksit 8
Mangan 5
Nitrik asit 1
Pamuk tozu 1.5
Kadmiyum oksit dumanı 0.1

7.6.1.2. Gaz ve Buharlar


a) Boğucu gazlar: Basit boğucular; karbondioksit, metan, etan, propan, bütan,
hidrojen ve azot olup; havadaki oksijenin yerini alarak boğucu etki yaparlar.
Kimyasal boğucular; karbonmonoksit, hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür olup;
vücutta bazı kimyasal reaksiyonlara girerek boğucu etki yaparlar.
b) Tahriş edici gazlar: Üst solunum yolları ile akciğer dokusunda tahrişe yol
açan amonyak, kükürt dioksit, klor, azot oksitleri ve asit buharlarıdır.
Tablo 7.14’de 20 0C sıcaklık ve 760 mmHg basınçta bazı gazların maksimum iş
yeri konsantrasyonları verilmiştir.
c) Sistemik zehirler: Karbontetraklorür, alkol, kurşun buharları, kurşun toz ve
dumanı, çinko dumanı, karbonsülfür ve hidrojen sülfür; vücutta dolaşıma girerek
belirli sistemler üzerinde toksik etki yaparlar.
d) Uyuşturucu buharlar: Toluen, benzen, benzol, triklor etilen ve
tetrakloretilen buharları; çalışanlarda uyuşukluk hali yaratır ve uyku verirler.

7.6.1.3. Çözücüler
Gerek buharların solunmasıyla ve gerekse deri yoluyla temas halinde, çalışan
üzerinde olumsuz etkiler yapan çözücüler, etkilerine göre iki gruba ayrılmaktadır.
a) Primer tahriş ediciler: Genellikle deri hastalıklarına yol açan maddelerdir.
Sert sabun, deterjan, asit ve alkaliler, reçineler, yağların temizlenmesinde
kullanılan çözücüler bu gruba girerler.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 121
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

b) Alerjik maddeler: Deri hastalıklarının % 20’si bu maddelere temas yoluyla


meydana gelir. Kömür katranı türevleri, azot boyaları vb. bu gruba örnek olarak
gösterilebilir.
Krom, sülfürik asit, anilin ve benzeri bir çok madde ile temasta bulunulduğunda
derinin ya bu maddeleri emmesi ya da tahriş olması yoluyla değişik zararlar
meydana gelebilir. Sanayide oldukça yoğun olarak kullanılan bu maddelerle
manuel işlemler yapmaktan olabildiğince kaçınılmalıdır. Eğer temas kaçınılmazsa,
eldiven, gözlük, uygun elbiseler vb. gibi koruyucu malzemelerden
faydalanılmalıdır.

Tablo 7.14. Gazların iş yeri konsantrasyon sınırları


Gazlar ppm (ccm/m3) mg/m3
Amonyak 50 35
Aseton 1000 2400
Etanol 1000 1900
Bütan 1000 2350
Cıva 0.01 0.1
Klor 0.5 1.5
Fluor 0.1 1
Formaldehid 1 1.2
Karbondioksit 5000 9000
Metanol 200 260
Naftalin 10 50
Nikotin 0.07 0.5
Ozon 0.1 0.2
Kükürtdioksit 5 13
Azotdioksit 5 9

7.6.2. Zararlı Maddelere Karşı Alınabilecek Önlemler


Kimyasal maddelerin solunum yoluyla zararını ortadan kaldırmak için iyi bir
havalandırma sistemi kurulmalı, iyi bir depolama ve taşıma yöntemi kullanılmalı,
zeminin ıslak tutulması ve sulu çalışma yöntemlerinin uygulanması gibi önlemler
alınabilir.
Toz emme sisteminin bulunmadığı biçme, planyalama, freze, zımparalama
hatlarında teneffüs edilen hava içerisinden 20 mg/m3’ten daha çok toz bulunur.
Bunun önlenmesi için iyi bir toz emme sisteminin kurulması gereklidir. Yonga
levha tesislerinde buhar ve gaz halinde formaldehit, fenol ve isosiyanat gibi
ortama karışan zararlı organik maddeler vardır. Bu tozların, çalışma ortamında
her m3 levha için 0.12 mg değerini geçmemesi gerekir.
Zararlı maddelere karşı alınabilecek aşağıdaki koruyucu önlemler sıralanabilir:
 İş metodunun değiştirilmesi ya da işlenen materyal değiştirilerek zararlı madde
oluşumu önlenmelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 122
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Kapalı sistem, sulu çalışma sistemi uygulanarak, emme sistemini geliştirmek,


uygun havalandırma düzenleri kullanarak zararlıların ortama yayılmadan
toplanması sağlanmalıdır.
 Maske, gözlük, önlük, eldiven gibi kişisel koruyucu malzemeler kullanılarak
zararlıları insandan uzak tutmak gerekir.
 İşgörenlerin, ortamda oluşabilecek zararlı maddeler konusunda eğitilmesi
sağlanmalıdır.
 İşgörenlerde periyodik sağlık kontrolleri yapılmalıdır.
 Aşırı toza karşı çalışma yüzeyleri ıslak tutulmalıdır.
 Ortam havasında, sürekli zararlı madde ölçümleri yapılarak müsaade edilebilen
değerin aşılmamasına dikkat edilmelidir.
Radyasyondan korunmak için alınacak tedbirler:
 Mümkün olduğunca radyasyon kaynağından uzak durulmalıdır.
 Radyoaktif kirlenmeye maruz kalmış yiyeceklerden yenilmemelidir.
 Radyasyon kaynağı ile çalışanlar arasına radyasyon soğurucular
yerleştirilmelidir.
 Alınan radyasyon miktarının dozu sürekli kontrol edilmelidir.
 Kişisel koruyucu önlemler alınmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 123
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

8. İŞ ETÜDÜNÜN TEMEL KAVRAMLARI


8.1. İŞ ETÜDÜNÜN TANIMI
İş etüdü, verimlilikle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, üretimi, çok az ya da hiç
yatırım gerektirmeksizin artırmak amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.
İş etüdü, İngiliz Standartlar sözlüğünde aşağıdaki gibi tanımlanmıştır;
İş etüdü, gelişme olanağı yaratabilmek amacıyla, belirli bir olayı ya da etkinliği
ekonomiklik ve etkenlik yönünden etkileyen tüm kaynakları ve etmenleri
sistematik olarak araştırmaya yönelik ve insan çalışmasını geniş kapsamda
inceleyen bir teknik olup, özellikle metot etüdü ve iş ölçümü teknikleri için
kullanılan genel bir terimdir.
Bu tanıma göre, iş etüdü için insan faktörü, kaynak, yöntem, gelişme, etkinlik,
ekonomiklik, etkenlik, sistematiklik, araştırma, uyum, metot etüdü ve iş ölçümü
önemli kavramlardır.

8.2. İŞ ETÜDÜNÜN AMAÇLARI


Ana amacı verimliliği artırmak olan iş etüdünün alt amaçları şunlardır:
1) Gereksiz faaliyetlerden kurtulmak: Gereksiz faaliyetlerden kurtulma
amacının temel felsefesi, bir işi yapmanın en iyi yolunun onu en az hareketle
gerçekleştirmektir. Burada, özellikle emek ile ilgili gereksiz faaliyetler elimine
edilmeye çalışılır. Tanımlanmış bir işin yapılışında, gereksiz faaliyetlerden
kurtulmak genel olarak; üretim miktarını artırırken dolaylı olarak mekanizasyona
ve otomasyona geçişi kolaylaştırır, işgücü maliyetlerini azaltır ve rekabet gücünü
artırır.

2) Gerekli faaliyetleri mümkün olan en ekonomik şekilde düzenlemek:


İş etüdünün önemli bir varsayımı, bir işin yapılış biçiminin hiçbir zaman
optimal bir çözümünün olmadığı şeklindedir. Her zaman daha iyi bir
yöntem bulunabilir. Burada önemli olan, “bir işin yapılışı ile ilgili olarak
daha iyi bir yöntemin araştırılmasına gerek ya da ihtiyaç var mıdır?”
sorusuna verilecek cevaptır. Mevcut koşullar altında bir işin yapılış biçimini
en ekonomik şekilde yeniden düzenlemek, her şeyden önce nitelikli
işgücünden daha iyi yararlanmayı hedefler. Günümüzde, nitelikli
işgücünün artması iş etüdünün önemini de artırmıştır.
3) Uygun çalışma yöntemlerini standartlaştırmak: Uygun olduğuna
karar verilen yöntemin tanımlanmasına ve standartlaştırılmasına çalışılır.
Tanımlamaktan amaç, işin yapılış biçimini formal olarak belgelemektir.
Standartlaştırmada ise, işin yapılış biçimi, kişiye ve zamana bağlı
olmaksızın hep aynı hareketle sağlanmaya çalışılır. İş, ayrıntılı biçimde
tanımlanabilecek faaliyetlere ve daha alt düzeyde hareketlere veya
elemanlara ayrılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 124
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

4) İş ile ilgili doğru zaman standartlarını belirlemek: İşe uygun nitelik


taşıyan işçinin belirli bir faaliyeti normal hızda ne kadar standart zamanda
yapabileceği belirlenir. Faaliyetlerin zaman standartları belirlenirse,
planlama, programlama, maliyetlerin tahmini, işçi ücretlerinin kontrolü ve
teşvikli ücret sistemlerinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar için temel
girdi bilgilerden biri elde edilmiş olur.
5) Üretimde kullanılan faktörlerden yararlanma oranını artırmak:
Verimlilik artışının temel göstergelerinden biridir. İş etüdü çalışmaları
sonucunda, başta işgücü olmak üzere, diğer üretim faktörlerini de
kapsayacak şekilde yararlanma oranı artar. Bu artış, aynı çıktıyı daha az
faktör kullanımı ile elde etmek ya da aynı faktör kullanımı ile daha fazla
çıktı elde etmek şeklinde ortaya çıkabilir.
6) İşgücünü eğitmek: Uzun ve yorucu çaba gerektiren iş etüdünden
beklenen sonuçların elde edilebilmesi için bu çalışmayla ilgili tüm çalışanların
eğitilmesi gereklidir. Bu eğitimin üç ana boyutu vardır; etüt uzmanının eğitimi,
etüt sonuçlarını uygulayacak işçilerin eğitimi ve yöneticilerin eğitimi.

7) Mevcut çalışma koşullarından daha iyi çalışma koşullarına geçmek:


Yukarıda belirtilen amaçların yanı sıra iş etüdünün dolaylı bir amacı da
çalışma koşullarını iyileştirmektir. Çalışma koşulları, ergonominin
desteğinde gerçekleştirilir. Diğer taraftan iş barışı açısından ise iş
değerlendirme, ücretlendirme, iş zenginleştirme ve motivasyon gibi
yönetim teknikleriyle birlikte önemli bir yere sahiptir.

8.3. İŞ ETÜDÜNÜN KAPSAMI VE BİLİMSEL YÖNTEM


İş etüdü çalışması genellikle emek faktörünü ve onunla ilgili faaliyetleri kapsar.
Tanımlı bir işin gerçekleştirilmesinde nitelik, nicelik, süre ve benzeri nedenlere
göre belirleyici rol oynayan faktöre, o iş için baskın faktör denir. Buna göre iş
etüdü, amaçlarını gerçekleştirmek üzere işgücü baskın faaliyetlerdeki analizlerde
kullanılır. Ancak, işin yapılmasında işgücü ile birlikte bir üretken birim
kombinasyonu oluşturan diğer üretim faktörleri (malzeme, araç – gereç, tezgah
ve yerleşim gibi) üzerinde de dolaylı analizler gerçekleştirilebilir. Bu tür
analizlerde yapılacak değişikliklerin boyutu, alacağı süre ve maliyeti sınırlıdır. Bu
nedenle, iş etüdü çalışmasında, işgücü dışındaki faktörlerde radikal değişiklikler
yaratacak politika ve uygulamalardan kaçınılmalıdır. İş yerinin yeniden
düzenlenmesi, teknolojik değişiklik yapılması gibi maliyeti yüksek, uzun sürede
gerçekleştirilebilecek kararların alınması önemli ölçüde sermaye gerektireceği
gibi, istihdam sorunları da yaratır.
Çalışma metodunun tasarlanması ve geliştirilmesi, gerçekte, üretim ve diğer
fonksiyonel bölümlerin karşılaştıkları sorunları çözme çabasıyla ilgilidir. İş etüdü,
bir sorun çözme tekniği olarak, bilimsel yöntem uygulayan ve gelişimini bu
temele dayayan bir özellik taşımaktadır. Bilimsel yöntem, sorun çözmede,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 125
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

sistematik bir yaklaşım mantığı izler. Böylece problem, bir bütünsellik içinde fakat
adım adım, yaratıcılığa da olanak tanıyarak çözümlenmeye çalışılır. İş etüdü ve
özellikle metot etüdünün bir tür yaratıcı problem çözme tekniği olması dolayısıyla
bilimsel yöntemi kullanması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
İş etüdünün temel görüşü; bir işin belirli ve o anda var olan koşullar altında en iyi
şekilde yapılmasını sağlayan tek yöntem vardır ve bu yöntem bilimsel yaklaşımla
belirlenebilir. İş etüdü bu yaklaşımdan hareket ederek sorunları bilimsel bir
yöntemle ele alır ve çözer. İş etüdü bir sorunu çözümlemek için aşağıdaki
soruların cevabını bulmaya çalışır;
 İş nasıl yapılıyor?
 İş nasıl yapılmalıdır?
Yapılan sorgulama ile en iyi yöntem bulunduktan sonra, işin bu yöntemle ne
kadar zamanda yapılacağı hesaplanır. İş etüdü bu etkinliklerini metot etüdü ve iş
ölçümü olarak iki aşamada gerçekleştirir ve bu teknikler uygulamada birbirinden
ayrılmaz. Bilimsel yöntem uygulayarak problem çözmede kullanılan terimlerin
veya izlenen aşamaların farklı olmasının bir önemi olmayıp, önemli olan, soruna
yaklaşımdaki genel eğilim ve tutarlılıktır.
Aşağıda, iş etüdü çalışmalarında da kullanılan, bilimsel yöntem uygulayarak
problem çözmede uygulanan altı aşama sıralanmıştır:
1) Problemi Tanımlama: Önce soruna ilişkin konular basitleştirilerek
sınıflandırılır. Böylece çözüm için gerekli sınırlar ve kapsam belirlenmiş olur.
İşletmelerde çoğu kez “maliyetler yüksek”, “üretim seviyesi düşük”, “fire oranı
yüksek” şeklinde ifade edilen sorunlarla karşılaşılır. Problemin ortaya konur ve
tanımlanır; ayrıca, problemin çözümünün işletmeye ne kazandırabileceği ve ne
zaman ele alınmasının uygun olacağı da dikkate alınmalıdır.

2) Verilerin derlenmesi (Bilgi Toplama): Problemle ilgili veriler


belirlenir, araştırılır ve amaçlara uygun biçimde derlenerek analizlerde
kullanılabilir bilgilere dönüştürülür.
3) Problemin analizi (Bilgi Analizi): Analiz, bir bütünü oluşturan
elemanları ayrı ayrı ve bütünle olan ilişkiler yönünden incelemek ve irdelemektir.
Buradaki en önemli araçlardan biri sistem modellendirme yaklaşımlarıdır. Zira
gerçek yaşam problemleri genel olarak karmaşık olduğundan, sembolik, şematik,
matematik vb. bir modellendirmeye gitmek ve onun üzerinde analizleri
gerçekleştirerek elde edilen çözümleri gerçek sorunlar sistemine uyarlamak daha
gerçekçi bir davranış tarzı olacaktır.

4) Mümkün çözüm yollarının araştırılması (Karşılaştırma): Belirlenen


kriterlere ve özelliklere uygun problemle ilgili alternatif çözümler üretilir. Hayal
gücünün, yaratıcı yeteneğin ve sorgulama mantığının en yoğun kullanıldığı
aşamadır. Bu aşamada, beyin fırtınası, Delphi tekniği ve grup tartışmaları en çok
kullanılan yöntemlerdir.

5) Alternatiflerin Değerlendirilerek Seçimi (Seçme): Bu aşamada,


mümkün çözümler içerisinden, belirlenmiş kriterlere en uygununun seçimi yapılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 126
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Bu seçim işlemi, birbirleriyle çelişik amaçlar bir ara kesit


göstermeyebileceğinden, her zaman bir optimalliği işaret etmeyebilir.

6) Çözümün Uygulanması ve Uyarlanması (Uygulama – Düzeltme):


Model üzerinde tüm değerlendirmeler yapıldıktan ve çözüm elde edildikten
sonra, alınacak bir dizi kararlar kümesi ile söz konusu çözümün gerçek
sisteme uygulanması ve uygulama sonuçlarının izlenerek gerekli
düzenlemelerin yapılması gerekir. Çünkü üretilen çözüm ne kadar
uygulanabilir nitelikte olursa olsun, önceden tahmin veya kontrol
edilemeyen bir takım nedenlerden dolayı uygulama aşamasında bazı
sapmalar ortaya çıkabilir. Önemli olan izleme ve düzeltme fonksiyonlarını
olması gerektiği gibi çalıştırarak uyarlamayı sağlamaktır. Uygulama ve
düzeltme ayrı iki aşama olarak da uygulanabilir:
1) İş etüdü, genel olarak yukarıda aşamaları ve özellikleri açıklanmaya
çalışılan bilimsel yöntemi uygularken kendi disiplinine özgü aşamaları takip
eder. Ancak bu aşamalar, temel yaklaşım itibariyle yukarıdaki adımlardan
türetilmiştir.
2) İş etüdü, üretim faaliyetleri ile ilgili işleri, etkileyici faktörleri de dikkate
alarak analize tabi tutar. Genel olarak işleri etkileyen altı faktör mevcuttur;
ürün, malzeme, kullanılan makina – teçhizat ve donanımı, çalışılan yer,
işlem sırası, uygulanan yöntem.
Analiz sırasında bu faktörler incelenirken doğal olarak birincil ve en yoğun ilgi,
uygulanan yöntemde toplanır ve bu analizin temelini oluşturur. İş etüdünün
yapısı gereği bu faktör, işgücünün çalışma sırasında uyguladığı yöntem olarak
anlaşılmalıdır. Diğer faktörler ise analizin özelliğine göre değişen ağırlıkta olmak
üzere birer destek unsuru oluştururlar.
Üretim süreci boyunca tanımlanmış faaliyetler, üretken birimlerin yönetsel ya da
fiziksel nitelikli işlerini yerine getirmeleriyle gerçekleştirilir. Buna, işin fonksiyonel
kapsamı denir. Diğer taraftan, genellikle adam – saat veya makine – saat
birimiyle ölçülen ve işin tamamlanma süresi olarak ifade edilen bir iş
kapsamından daha bahsedilir. İş etüdü, her iki iş kapsamının analizinde de
önemli bir yere sahiptir.

8.4. İŞ ETÜDÜNÜN YARARLARI VE SAKINCALARI


İş etüdünün başlıca yararları:
 İş etüdü, işi yeniden düzenleyerek bir tesisin verimliliğini artırma yoludur. Bu
yöntem, normal olarak yapı ve donatım için çok az yatırım gerektirir ya da hiç
gerektirmez.
 İş etüdü sistematiktir. Bütün uygulamaların çözümlenmesinde ve yeni
uygulamaların geliştirilmesinde, bir işlemin etkinliğini etkileyen bütün
etmenleri geri bırakılmaksızın incelemeye alır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 127
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İş etüdü, etkin bir üretim planlaması ve denetimi için temel sayılan


performans standartlarının belirlenmesinde günümüze kadar geliştirilmiş en
doğru yoldur.
 Başarılı iş etüdü uygulamaları sonucunda getirileri hemen hemen kendini
gösterir ve bu başarılı uygulama sürecinde artırım sağlanmasına devam eder.
 İş etüdü, her alanda uygulanabilen bir araçtır. El işlerinin yapıldığı ya da
makinanın kullanıldığı yerlerde de (mal ve hizmet endüstrilerinde) başarılı bir
şekilde uygulanır.
 İş etüdü, yönetimin elinde etkin bir inceleme aracıdır. Bir sorunlar dizisini
incelerken, onu etkileyen bütün diğer etmenlerin zayıf yönlerini zamanla
ortaya çıkaracağı için herhangi bir örgütün etkinliği incelemeye başladığından
itibaren etkili bir araç olarak görev yapar. İş etüdü, sistematik olduğu ve
belirli bir işlemin etkinliğini etkileyen bütün unsurların hatalı ve kusurlu
taraflarını hemen ortaya koyabilir. Örneğin, yapılan gözlem, üretim işindeki
bir işçinin zamanının malzemenin gelişini beklemek ya da makinanın
bozulması nedeniyle durması yüzünden kaybolduğunu gösterebilir. Bu
durumda, ya malzeme denetiminde ya da bakım işlerinde başarısız olunduğu
sonucuna varılır. Kaybolan zamanlar uzun bir etüt sonucu ortaya konabilir.
İşletmeler için iş etüdünün yararlı olduğu alanlar:
 İşçi ücretleri.
 Maliyet hesapları.
 Malzeme, makine ve işgücü kayıplarının önlenmesi.
 Gereksiz taşıma, beklemelerin önlenmesi.
 İş veriminin ve etkinliğinin artırılması.
 İşin elemanlarına ayrılması ve standart zaman hesaplamalarında.
 Performansın ve temponun belirlenmesi.
 Tesis düzenleme.
İş etüdünün uygulanmasında karşılaşılabilecek çeşitli sakıncalar söz konusudur.
İş etüdü uygulamasında muhtemel sakıncalar ve çözüm önerileri aşağıda
sıralanmıştır:
 İş etüdü sistematik çalışmaları zaman alıcıdır. Bu nedenle, küçük işletmeler
dışında diğer bütün işletmelerde iş etüdü çalışmaları yönetimin diğer
faaliyetlerinden ayrılmalıdır. Tesis yöneticisi tesisteki bir etkinliğin etüdüne
kesintisiz ve uzun bir süre ayıramayacağından, söz konusu faaliyetler
hakkında tam bir bilgi sahibi olamaz. Tesisteki faaliyetler tam ve doğru
bilinmedikçe, uygun yöntemler uygulanamaz. Geçmiş deneyimler, işçilerin ve
ustabaşıların da faaliyetlere yönelik bilgi sağlamalarının yetersiz olduğunu
göstermiştir. Bu nedenle, iş etüdü, işi sürekli yapan birinin sorumluluğunda
olmalı ve bu kişiye ayrı bir yönetim görevi verilmemelidir.
 İş etüdü, bir işletmenin iyi ya da kötü bütün etkinliklerini ve işleyişini ortaya
çıkarır. İş etüdü uzmanı insanları ele alırken, iyi bir yaklaşım kullanamazsa,
yönetici ve işçilerin olumsuz tepkilerini kazanır ve işlerini istenen şekilde
yapmalarını engeller.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 128
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İş etüdünün başarısı, sistematik olması ve her yerde sürekli olarak


uygulanması ile mümkündür. İşlerde tek tek elde edilen artırım yerine
işletmenin bütününde etkinlik sağlanmalıdır. Bunun için, çalışanların iş bilimini
öğrenmesi gerekir.

8.5. İŞ ETÜDÜ TEKNİKLERİ


İş etüdü tanımlarında da görüleceği gibi etüt iki ana teknikten oluşmaktadır:
Metot etüdü ve İş ölçümü.
Bu teknikler, ararda gerçekleştirilmesi gereken ana aşamalar olarak ifade
edilmesine rağmen uygulamada, önceden tanımlanmış işler için gerektiğinde
doğrudan iş ölçümü yapılabilmektedir. Zira, iş ölçümünün metot etüdüne göre
daha kolay ve sonuçları itibariyle daha analitik bir yapısı vardır. Üzerinde metot
etüdü çalışması yapılan işlerin, verimliliği ne kadar değiştirdiğini ölçebilmek için
yeni bir iş ölçümü çalışması yapmak kaçınılmazdır.
Metot etüdü ve iş ölçümü birbirine bağımlı iki iş etüdü tekniğidir. Metot etüdü,
işlemin iş kapsamının azaltılmasıyla ilgilenir: işi kolaylaştırmak ve yapılışı için
daha ekonomik yöntemler geliştirmek. İş ölçümü ise, metot etüdü ile belirlenen
iş kapsamına dayanarak etkin olmayan sürenin incelenmesi, azaltılması ve işlem
için standart zamanların korunması ile ilgilenir: işin ne kadar zamanda
yapılacağını belirlemek. Her iki yöntemde ana amaç yüksek verimliliktir.

8.6. İŞ ETÜDÜNÜN TEMEL AŞAMALARI


İş etüdü, Taylorizm olarak da bilinen bilimsel yönetim prensiplerini uygulayarak
verimliliği artırmaya yönelik problemleri çözmeye çalışır. Problemlerin çözümünde
uygulanan adımların sayısı değişebilir, ancak temel felsefe aynen korunur. Metot
etüdü ve iş ölçümü bölümlerini kapsayan tam bir iş etüdü çalışması, sekiz ana
aşamadan oluşur. Tablo 10.1’de iş etüdünün temel aşamaları verilmiştir.
Tablo 8.1. İş etüdünün temel aşamaları
Sıra Temel Aşama Açıklama Kullanım
Metot etüdü
1 SEÇME Etüdü yapılacak işin ya da sürecin seçilmesi
İş ölçümü
Seçilen işin ya da süreçle ilgili bilgilerin toplanması ve
2 KAYDETME Metot etüdü
uygun kayıt ortamlarına kayıt edilmesi
Kaydedilen olayların eleştirilerek incelenmesi ve yapılan
3 İNCELEME her şeyin sırası ile işin amacı, yapıldığı yer, yapılma sırası, Metot etüdü
yapan kişi, yapıldığı yol bakımından gözden geçirilmesi
Bütün koşulları dikkate alınarak analiz sonucunda en
4 GELİŞTİRME Metot etüdü
ekonomik yöntemin geliştirilmesi
Geliştirilen yöntemin kapsadığı iş miktarının ölçülmesi ve
5 ÖLÇME İş ölçümü
standart zamanın hesaplanması
Yeni yöntemin ve buna bağlı olarak standart zamanın Metot etüdü
6 TANIMLAMA
tanımlanması İş ölçümü
Yeni yöntemin ve sürenin onaylanarak, standart Metot etüdü
7 YERLEŞTİRME
uygulama olarak sisteme yerleştirilmesi İş ölçümü
Metot etüdü
8 SÜRDÜRME Yeni standartların iyi bir denetimle sürdürülmesi
İş ölçümü
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 129
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş etüdü aşamalarından; metot etüdünde 1/2/3/4/6/7/8 nolu aşamaları, iş


ölçümünde ise 1/5/6/7/8 nolu aşamaları uygulanmaktadır. Buna göre; 1/6/7/8
nolu aşamaları metot etüdü ve iş ölçümü için ortak aşamalardır. 2/3/4 nolu
aşamalar doğrudan metot etüdüne ve 5 nolu aşama ise sadece iş ölçümüne
aittir.

8.7. İŞ ETÜDÜ – İNSAN İLİŞKİLERİ


İyi yönetilmiş bir iş etüdü çözümlemesi sistematik bir teknik olup, zamanın ve
çabanın israf olduğu yerleri tek tek ortaya çıkarır. Ortaya çıkan israfı önlemek
maksadıyla da nedenlerini araştırır. Kayıpların nedenleri genellikle kötü planlama,
kötü örgütleme, yetersiz denetim ve işçilerin iyi yerleştirilmemesidir. İş etüdünün
herhangi bir bölümde uygulanması tesisin her bölümüne yayılarak inceleme –
geliştirme çabalarını başlatır.
Nitelikli bir işçi, uzun bir denemeden sonra kendi yöntemlerinin zaman ve çaba
kaybına yol açtığını fark ederse kendisini acemi bulur ve yeni yöntemlere göre
yetiştirilmiş yeni işçiler onu, üretim miktarı ve kalitesi bakımından geride
bırakabilirler. Bu durumda, eski yöntemlerle çalışan işçinin güven duygusu sarsılır
ve yerine başkasının alınacağı konusunda kendisini sorgulamaya başlar.
Yöneticiler, ustabaşılar ve işçiler genellikle işlerini ellerinden geldiği kadar iyi
biçimde yapmaya çalışan, çalışkan ve dürüst insanlardır. Kaynakları kullanmada
başarısızlığa uğramalarının en önemli nedeni; iş etüdünün örgütlenme ve çalışma
performansı sorununa sistemli yaklaşım konusunda yetiştirilmemiş olmaları ve iş
etüdünün önemini bilmemeleridir. Üretim verimliliğinin sağlanması maksadıyla iş
etüdü konusu çalışanlara ve yönetici personele başlangıçta açıklanmalıdır.
İşletmede alt basamaktaki yöneticiler, davranışlarını üst basamaktaki
yöneticilerin tutumlarına göre ayarlarlar. Bu nedenle, iş etüdü uygulamalarına,
üst yöneticilerden başlanarak destek sağlanması gerekir.
İş etüdü uygulamalarında, üst basamak yöneticilerin iş etüdünün önemine
inanmaları kadar, ustabaşının tutumu da önemlidir. Ustabaşıların iş etüdüne
inanmamaları ve buna bağlı olarak gösterecekleri olumsuz davranışları etkili iş
yapmayı önler.
İş etüdü uzmanı çalışmaya başlamadan önce, ustabaşına neyin, niçin
yapılacağını, iş etüdünün amaçlarını ve yapılması gerekli işleri tam olarak
açıklamazsa, ustabaşı aşağıdaki nedenlerle iş etüdü uzmanına zorluk çıkarabilir:
 Ustabaşı, iş etüdünden en çok etkilenen kişidir. İş etüdü, onun uzun
zamandan beri sorumlusu olduğu işi hedef almaktadır. Eğer iş etüdü
uygulaması, üretimde büyük ölçüde düzeltme sağlayabilirse, ustabaşı
üstlerinin ve işçilerin gözlerinde kendi öneminin azalacağını düşünür.
 İşletmede, iş programlaması ve planlanması, iş yöntemlerinin geliştirilmesi,
zaman çizelgesinin hazırlanması, parça başı ücretin belirlenmesi, işçi alma ve
işçiye yol verme gibi bütün işler ustabaşı tarafından yapılır. Ustabaşı, bu
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 130
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

sorumluluklardan bir bölümü elinden alınınca, işletmedeki durumunun


sarsılacağını düşünür.
 Anlaşmazlık çıktığı ya da işçilerin moralinin bozuk olduğu zamanlarda, sorunu
çözmek için çağrılacak ilk kişi ustabaşıdır ve ortadaki sorunu anlamazsa, bu
sorunu çözmek onun için güç olacaktır.
 Ustabaşılar iyi ve kıdemli işçiler arasından seçilir. İşlerini sürekli belli bir
alışkanlıkla yaptıkları için, genç bireylerden öğrenecekleri bir şeyin olmadığını
düşünürler.
İş etüdü uzmanı, ustabaşının kaygılarını gidererek ortak çalışma ortamı sağlamak
için aşağıdaki kurallara dikkat etmelidir:
İş etüdü uzmanı hiçbir zaman işçilere doğrudan doğruya emir vermemeli, bütün
yönergeler ustabaşı aracılığıyla verilmelidir.
 İş etüdünün teknik konuları dışındaki kararlar hakkında sorular soran işçiler,
her zaman kendi ustabaşılarına gönderilmelidir.
 İş etüdü uzmanı hiçbir zaman herhangi bir işçiye, sonradan ustabaşının
eleştirisi olarak yorumlanabilecek görüşlerini açıklamamalıdır.
 İş etüdü uzmanı işçilerin kendisini ustabaşına karşı koz olarak kullanmalarına
meydan vermemeli ya da kendisinin işçilerin sert olduğunu düşündükleri
kararları değiştiren biri olarak görülmesine izin vermemelidir.
 İş etüdü uzmanı etüdü yapılacak işlerin seçiminde ve süreçle ilgili bütün
teknolojik konularda ustabaşının görüşünü almalıdır.
 Her araştırmanın başlangıcında, iş etüdü uzmanı, ustabaşı tarafından ilgili
işçilere tanıtılmalıdır. Uzman hiçbir zaman kendi başına işe başlamamalıdır.
İşçilerin üretkenliklerinde, insan gereksinimlerindeki hiyerarşik ilişkinin önemli
etkisi vardır. Bu ilişkiye göre, gereksinimlerden ilki ya da bir önceki tam olarak
karşılanmadıkça, sonraki gereksinimlerin güdüleyici etkileri ortaya çıkmaz.
Maslow, insan gereksinimlerini beş basamakta toplamıştır:
1) Fizyolojik gereksinimler.
2) Güvenlik gereksinimi.
3) Sosyalleşme gereksinimi.
4) Tanınma ya da saygınlık gereksinimi.
5) Başarma ya da kendini gerçekleştirme gereksinimi.
Gelişmiş ülkelerde fizyolojik ve güvenlik gereksinimleri karşılanmış olup, insanlar
üst düzey gereksinimlerin karşılanmasına yönelik davranışlar gösterirler.
İşçiler sosyalleşme gereksinimlerini karşılayabilmek için informal gruplar
oluştururlar. Genellikle her örgütte formal ve informal yapı bulunur. Formal yapı,
yönetim tarafından düzenlenen yetki ilişkilerini belirler.
İş etüdü uzmanının bir işlemi ortadan kaldırmak için tek yönlü olarak alacağı bir
karar genellikle bir işçinin ya da işçi grubunun işini kaybetmesi ile sonuçlanır. İşçi
ya da işçi grubu buna tepki gösterecektir. İşçi veya işçi grubunun iş etüdü
çalışmasına göstereceği sorunun aşılması için iş etüdü uzmanı aşağıdaki kurallara
uygun olarak hareket etmelidir:
 Verimliliği artırma sorununa dengeli bir biçimde yaklaşılmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 131
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İş etüdü uzmanı etüdün amacı konusunda açık ve dürüst olmalıdır.


 İşçi temsilcilerine neyin ve niçin etüt edildiği konusunda yeterli bilgi
verilmelidir. İşçilerin yöntem geliştirmelerinde rol almaları sağlanmalıdır.
 İşçilere öneri ve görüşlerini dolaylı olarak sormak, onların tanınma
gereksinimlerini az çok karşılamakla birlikte, uygun olan yerlerde bunun
doğrudan gerçekleştirilmesine daha çok değer verilmelidir.
 İş etüdü uzmanı, amacının salt verimliliği artırma değil aynı zamanda iş
doyumunu geliştirme olduğunu da unutmamalıdır. İş yorgunluğunu azaltacak,
işi daha ilgi çekici hale getirecek ve doyurucu olacak yol ve yöntemler
araştırılmalıdır.
İş etüdü uzmanının sahip olması gereken nitelikler:
Eğitim: İş etüdü uzmanı en az standart lise ya da dengi okul eğitimi almış
olmalıdır. Ancak, iş etüdü uzmanının işletme yönetimi, mühendislik ve benzeri
dallarda üniversite eğitimi almış olması daha uygundur.
Uygulama: İş etüdü uzmanı adayları gelecekte çalışacakları endüstride önceden
uygulama yapmalıdırlar. Bu uygulama aynı zamanda işçi, ustabaşı ve uzman
ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunur.
Kişisel Nitelikler: İş etüdü uzmanı üretken ve gelişmeci bir yeteneğe, zaman ve
çaba artırımı sağlayacak basit düzenler üretecek ve ilgili elemanlarla işbirliği
kurabilecek kişiliğe sahip olmalıdır. İş etüdü uzmanının sahip olması gereken en
temel nitelikler şunlardır: içten ve dürüst olmak, istek, insanlarla ilişki ve yakınlık
kurmak, incelik, iyi görünüş ve kendine güven.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 132
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9. METOT ETÜDÜ
9.1. METOT ETÜDÜNÜN TANIMI VE AMAÇLARI
Metot etüdü, daha kolay ve daha etken yöntemlerin geliştirilmesi,
uygulanması ve maliyetlerin düşürülmesi amacıyla, bir işin yapılışındaki
mevcut ve önerilen yolların sistematik olarak kaydedilmesi ve eleştirilerek
incelenmesidir.
Metot etüdü, işin birim başına daha az masrafla, daha kısa zamanda ve daha
kolay yapılabilmesini sağlamak amacıyla bütün faaliyetlerin sistematik
incelenmesi ve geliştirilmesidir.
Metot etüdü, Frank B. Gilbreth tarafında ortaya atılan “hareket etüdü” çalışması
ile önemli bir aşama yapmıştır. Ancak bugün, metot etüdü, hareket etüdüne
oranla daha geniş kapsamda incelenmektedir.
Metot etüdünün başlıca özellikleri şunlardır;
 Metot etüdü, olayları bilimsel yönetim prensipleri ile değerlendirir.
 Metot etüdü, bir yaratıcı problem çözme tekniğidir.
 Metot etüdü, içerisinde işgücü faktörü bulunan her düzeydeki faaliyet için
uygulanabilir.
 Metot etüdü, bir işin en iyi yapılış biçimini bulan bir teknik değildir.
Dolayısıyla aynı işin her zaman daha kolay bir yapılış şekli bulunabilir.
 Metot etüdü, doğrudan verimlilik artırma tekniğidir.
 Metot etüdü, işin yapılış biçimini önemser, sistematik bir yaklaşımla işi ya da
iş gruplarını tanımlamaya, geliştirmeye ve standartlaştırmaya çalışır.
Metot etüdüne ilişkin çalışmalarda terimler;
Proses (Süreç): Bir üretim çalışması olarak hammaddenin ürün haline gelinceye
kadar arka arkaya geçirdiği faaliyetler/evreler dizisidir.
Faaliyet (Makrohareket): İş parçası üzerinde fiziksel, konumsal veya yapısal
değişiklik ortaya çıkaran bir çalışma birimidir.
Metot (Yöntem): Prosesin departmanlara ayrılmış şekilleridir. Herhangi bir
departmanda, üretim faaliyetlerine yönelik çalışmaların yapılış biçimidir.
Eleman (Mikrohareket): Başlangıç ve bitiş noktaları kesin olarak
tanımlanabilen ve daha küçük parçalarına ayrılamayan iş modülleridir. Diğer bir
deyişle, bir faaliyetin tanımlanabilir en küçük parçasıdır.
Metot etüdünün iki temel amacı vardır:
 İşletmenin ekonomikliğini ve iş sistemlerinin etkinliğini artırmak.
 İş ve insanı birbirine uyumlandırmak.
Bu ana amaçlara ulaşabilmek için aşağıdaki alanlarda metot etüdü çalışmaları
yapılır:
 Süreçlerin ve yöntemlerin düzeltilmesi.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 133
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Tesisin, işyeri düzeninin, tesisat ve donatım tasarımlarının düzeltilmesi.


 İnsangücünde artırım sağlanması ve aşırı yorgunluğun azaltılması.
 Malzeme, makine ve insangücünün kullanılmasının düzeltilmesi.
 Çalışma koşullarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi.
Metot etüdünün, insancıl çalışma koşulları altında, verimi en yüksek seviyede
tutma amacına ulaşmak üzere hedefine ulaşması halinde aşağıdaki yararlar
sağlanır;
 Süreçleri ve yöntemleri düzeltmek.
 İşçinin boş bekleme süresini azaltmak.
 İşçinin gereksiz hareketlerini ortadan kaldırmak.
 İşçiler üzerinde adil iş yükü dağılımını sağlamak.
 İşçinin çalışma hızını yükseltmek.
 Daha iyi çalışma koşulları geliştirmek.
 Üretim süresi boyunca iş akışını dengelemek.
 Makinaların boş bekleme sürelerini azaltmak.
 Malzeme firelerini azaltmak.
 Kalite bozukluklarını azaltmak.

9.2. METOT ETÜDÜ ÇALIŞMASININ DÜZEYLERİ


Metot etüdü ile analiz edilecek süreçler veya faaliyetler, iki ana kritere göre alt
elemanlarına ayrılabilir: tanımlanabilirlik ve ölçülebilirlik.
Tanımlanabilirlik, süreç veya faaliyetin başlangıç ve bitiş noktalarının kesin olarak
belirlenme özelliğidir. Ölçülebilirlik ise, bu iki nokta arasında geçen sürenin
ölçülebilir nitelikte olmasıdır. Dolayısıyla, başlangıç ve bitiş noktaları itibariyle
tanımlanabilir ve süresi ölçülebilir hareketler grubu olan faaliyetler, bu özellikleri
korunarak alt düzeylerine ayrılabilir. Herhangi bir faaliyetin iki alt elemanı ya da
düzeyi vardır: makrohareket ve mikrohareket.

9.2.1. Makrohareket Etüdü


Makrohareket, başlangıç ve bitiş noktaları itibariyle daha alt elemanlara
ayrılabilen harekettir. Bu tanım, faaliyet kavramıyla eşdeğerdir. Örneğin
tornalama, presleme, boyama, montaj ve taşıma gibi alt elemanlarına ayrılabilir
nitelikteki faaliyetler bu düzeyden sayılabilir.
Makrohareket etüdü, metot etüdü çalışması eğer faaliyet düzeyinde
gerçekleştirilirse söz konusu olur. Mikrohareket etüdüne göre yapılması daha
kolay ve daha düşük maliyetli olduğundan, endüstriyel uygulamaları itibariyle en
yaygın olan metot etüdü düzeyidir. Ayrıca daha kısa sürede gerçekleştirilme
özelliğine de sahiptir. Bu analiz, mal veya hizmet üreten tüm sistemlerdeki
uygulama alanları itibariyle iki açıdan değerlendirilmeye alınabilir: süreç analizi
ve faaliyet analizi. Bu analizlerden herhangi biri dikkate alınabileceği gibi,
gerektiğinde her ikisinin amaca uygun bir kombinasyonu aynı zamanda
gerçekleştirilebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 134
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.2.1.1. Süreç Analizi


Süreç, önceden tanımlanmış bir işi tamamlamak üzere art arda gerçekleştirilen
faaliyetler kümesidir. Süreç analizi, makrohareket etüdünün ilk değerlendirme
alanıdır. Metot etüdünün en kapsamlı çalışmasını oluşturan bu analizde, süreçle
ilgili faaliyetleri detaylı alt elemanlarına ayırmak gerekmez. Dolayısıyla, analiz
sonucunda sağlanacak gelişmeler, süreç ya da onun bir alt düzeyindeki
faaliyetlerle ilgili olacaktır. Süreç analizi ile tüm sistem hakkında bilgi sahibi
olunabilir ve değerlendirme yapılabilir. Zira bu tür analizlerde kullanılan süreç ve
gezi şemaları, ip diyagramları gibi analizin yapısına uygun kayıt ortamları, bu
olanağı sağlayacak niteliktedir. Söz konusu kayıt ortamları, ilgili süreç ya da iş
akışı ile ilgili bilgileri açıkça ortaya koyarak analitik ve grafik değerlendirmelerin
yapılmasına ve dolayısıyla sürecin analiz edilerek aksaklıkların bulunup
giderilmesine önemli ölçüde katkı sağlar.

9.2.1.2. Faaliyet analizi


Makrohareket etüdünde inilecek detay düzeyi arttıkça, analizin kapsamı
daralırken hassasiyeti artacaktır. Bunun için, sistemin ya da sürecin bütünü
yerine, faaliyetlerle ilgili daha detay bilgilerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi
gerekecektir. Faaliyet analizinde diğer bir özellik de zaman boyutuyla ilgilidir. Bu
analizde kullanılan faaliyet, çoklu etkinlik ve işçi – makine şamaları gibi kayıt
ortamları üzerinde zamanlandırılmıştır.

9.2.2. Mikrohareket Etüdü


Mikrohareket, başlangıç ve bitiş noktaları itibariyle daha alt elemanlarına
ayrılamayan, tanımlanabilir ve ölçülebilir nitelikli süreye sahip en küçük
harekettir. Bu tür hareketlerin analizi, bir faaliyet “therblig” (Gilbreth’in tersten
okunuşu) elemanlarına ayrılarak yapılır. Frank ve Lillian Gilbreth tarafından
geliştirilen mikrohareket etüdü, özellikle, bir faaliyetin çok daha detaylı
incelenmesine ve geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. İşlemlerin ayrıntılı
analizi için 17 temel mikrohareket tanımlanmıştır: arama, seçme, yakalama, boş
taşıma, dolu taşıma, tutma, yükü bırakma, konumlandırma, önceden
konumlandırma, muayene / kontrol / yoklama, montaj, demontaj, kullanma,
kaçınılmaz gecikme, kaçınılabilir gecikme, planlama, dinlenme.
Geliştirilmek ve standartlaştırılmak istenen çalışma metotlarına ait faaliyetler
hangi düzeyde olursa olsun sonuçta yapılan çalışma bir metot etüdü çalışması
olup, çoğu aşama büyük ölçüde ortaktır. Ancak yapılan çalışma faaliyet
düzeyinde ise makrohareket etüdü veya iş basitleştirme, mikrohareket düzeyinde
ise mikrohareket etüdü adıyla anılır.
Mikrohareket etüdü çalışmasının temelini Hareket Ekonomisi İlkeleri
oluşturmaktadır. Bu ilkeler, genel olarak insan vücudunun kullanılmasına, işyeri
düzenine ve alet ve gereçlerin yapısına ilişkin olmak üzere 3 ana grupta toplanır.
Mikrohareket etüdünde, son derece detaylı hareketler ve özellikler için
genelleştirmeler yapıldığından, çalışma zor ve bazen de geçerliliği tartışmaya
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 135
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

açıktır. Her ne kadar hepsinin her durumda uygulanma olanağı olmasa da, bu
prensipler yorgunluğu azaltmada ve etkenliği artırmada bir temel teşkil eder.
Mikrohareket etüdü, yığın üretiminin yapıldığı ve çok sayıda tekrarlanan işlerde,
tıbbi müdahaleler gibi hayati önem taşıyan olaylarda ve araştırma geliştirme
faaliyetlerinde, diğer analiz tekniklerinin yeteri kadar detaya inemediği olaylarda,
elin ve parmakların hareketlerinin özellikle, makrohareket etüdünde kullanılan
sembollerle ifade edilemediği durumlardaki ihtiyacı karşılamak üzere kullanılan
bir tekniktir. Mikrohareket etüdü, bir faaliyetle ilgili detay bilgilerin toplanmasına
ve yapılacak iyileştirilmelerin tespitine yardımcı olur, doğru hareketlerle ve olması
gereken koşullarla yapılmasına yol gösterir, detay hareketlerinin
zamanlandırılmasına da olanak sağlar. Genellikle bilgi toplama ve kaydetme film
üzerine yapıldığı için daha fazla doğruluğa sahiptir.

9.3. METOT ETÜDÜ ŞEMA VE DİYAGRAM TEKNİKLERİ


Yeni bir metodun geliştirilmesinde halen uygulanmakta olan işlemler hakkında
ayrıntılı bilgiler toplanarak incelenir. Böylece, işin nitelikleri öğrenilebileceği gibi,
işin aksayan noktaları da daha kolay görülebilir.
Faaliyetlerle ilgili değişik iş elemanlarının akışını ve yapısını sistematik biçimde
etüt etmek üzere çeşitli ilkelere bağlı şemalar ve diyagramlar gibi teknikler
geliştirilmiştir. Bu teknikler, bir işin yapılış yolunu iyileştirmezler, fakat metot
etüdü uzmanına bir işlemi incelerken yararlı olabilecek soruları, bu soruları
cevaplamada yararlanılacak analitik yolları gösterir.
Tablo 9.1’de metot etüdünde kullanılan şema ve diyagramlar, Tablo 9.2’de şema
ve diyagramların kullanım alanları verilmiştir.

Tablo 9.1. Metot etüdünde kullanılan şema ve diyagramlar


Grup Sıra Şema – Diyagram
1 Temel süreç şeması
2 İş akış şeması – işçi tipi
Proses Esaslı Şemalar 3 İş akış şeması – malzeme tipi
4 İş akış şeması – donatım tipi
5 İki el süreç şeması
1 Çoklu etkinlik şeması
Zaman Esaslı Şemalar
2 SİMO şeması
1 Akış diyagramı
2 İp diyagramı
Hareket Esaslı Diyagramlar 3 Cyclegraph
4 Chronocyclegraph
5 Gezi şemaları

Tablo 9.2. Endüstriyel sorunlar ve uygun metot etüdü teknikleri


Şema ve diyagramlar, etüt edilen iş hakkında toplanan bilgileri kaydetmeye ve
yararlanmak üzere hazır hale getirmeye yardımcı olurlar. Dolayısıyla, yöneticinin
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 136
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

/ metot etüdü uzmanının etüt edeceği işe uygun tekniği, yani uygun şemaları /
diyagramları seçmesi gerekmektedir.
Şema ve diyagramlar sonraki bölümlerdeki örneklerde gösterilmiştir.

İşin Tipi Örnek Uygulama Alanları Kullanılan Teknikler


Hammaddeden dağıtıma kadar bir Temel süreç şeması
Üretimin bütün
elektrik motoru üretimi. İş akış şeması
basamakları
İplikten kumaş yapımı. Akış diyagramı
Bir diesel motoru silindir başlığının Temel süreç şeması
Tesis düzeni:
tüm işlemler süreci boyunca İş akış şeması – malzeme tipi
Malzeme
hareketi. Akış diyagramı
dolaşımı
Değirmenden hububatın taşınması. Gezi şeması
Bobinli sarma makinasında işçilerin
Tesis düzeni: İş akış şeması – işçi tipi
çalışması.
İşçilerin Akış diyagramı
Aş evi mutfağında aşçıların yemek
hareketleri İp diyagramı
hazırlamaları.
İş akış şeması – malzeme tipi
Malzeme Ambar malzeme girişi ve çıkışı.
Akış diyagramı
aktarımı Arabaya son ürünlerin yüklenmesi.
İp diyagramı
İş akış şeması – işçi tipi
İki el süreç şeması
Çoklu etkinlik şeması
Tezgahta hafif montaj işi.
İşyeri düzeni Simo şeması
El ile baskı harflerini dizme.
PMTS şeması
Cyclegrapg
Chronocyclegraph
Tarım işi ya da
Montaj hattı. Çoklu etkinlik şeması
otomatik makina
Yarı otomatik tezgahı yöneten işçi. İş akış şeması – araç tipi
işleri
Filmler; Film çözümleri
Kısa devreli, tekrarlı işlerde kadın
İşçinin iş başında Memotion fotoğrafları
işçiler.
Hareketleri Simo şemaları
Aşırı el becerisi isteyen işler.
En küçük hareket çözümlemeleri

9.3.1. Proses Esaslı Şemalar


9.3.1.1. Temel Süreç Şeması
Temel süreç şeması, yalnız temel işlem ve yoklamaların baştan sona sıralanarak
kaydedildiği ve sürece ilişkin genel bir kuş bakışı görünüş veren bir süreç
şemasıdır.
Birden çok parçadan oluşan ya da parçaları ayrı iş istasyonlarında işlendikten
sonra bir noktada montajı yapılan ürünlere ait metot etüdünde kullanılır. Metot
etüdü çalışmasına ait düzey ne olursa olsun ele alınan sistem hakkında tam
bilgilenmeye ihtiyaç duyulur. Böylece sistemin genel özellikleri ve akışı daha
kolay değerlendirilebilir. Temel süreç şeması buna olanak tanıyan kayıt
ortamlarındandır. Dolayısıyla bu şema, ele alınan sistemin ya da sürecin tamamı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 137
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

hakkındaki özlü bilgiler, sıralı bir biçimde, işlem ve muayene (yoklama) için ayrı
numaralandırma sistematiği ile yerleştirilir.
Temel süreç şeması, sadece temel işlem ve yoklamaların baştan sona sıralanarak
kaydedildiği ve süreçle ilgili genel bir görünüm veren bir akış şemasıdır.
Sembollerin yanına kısa bir not (işlem veya muayene adı) ve biliniyorsa süresi
yazılabilir. Şemalarda işlem ve muayenelerin numaraları ayrı ayrı 1’den
başlanarak ardışık sürdürülür. Numaralamaya sağdan başlanır ve bir parçadan
diğerine geçilir. Eğer bir süreçteki bir veya daha fazla temel faaliyet kendi
içerisinde döngü oluşturuyorsa bu durum, geriye doğru ok ile ve döngü sayısı da
belirtilerek gösterilir. Faaliyeti yapan kişi ve nerede yapıldığı ise şemada
gösterilmez.

9.3.1.2. İş Akış Şemaları


İş akış şeması, bir ürün ya da yöntemle ilgili bütün faaliyetlerin akışını uygun
süreç şeması sembollerini kullanarak sırasıyla belirleyen bir süreç şemasıdır.
Proses akış diyagramı olarak da ifade edilen bu şema, bir süreç hakkında temel
süreç şeması yardımıyla genel bilgiler elde edildikten sonra, daha detaylı
analizlere olanak sağlamak için kullanılır. Bu amaçla süreç düzeyinden faaliyet
düzeyine geçilmelidir. İş akış şemaları, bir işin yapılış biçimiyle ilgili faaliyetleri
Şekil 9.3’de gösterilen beş ana faaliyet sembolleriyle dizgisel olarak kaydeder.
Başlıca üç tipi vardır: iş akış şeması – işçi tipi, iş akış şeması – malzeme ve iş
akış şeması – donatım tipi. İşçi tipli şema hazırlanırken, işçinin ne yaptığı
genellikle etken yapılı cümlelerle ifade edilir. Malzeme ve donatım tipli şemalarda
ise malzemenin nasıl taşındığı veya donatımın nasıl kullanıldığı genellikle edilgen
yapılı cümlelerle ifade edilir.
İş akış şemaları, ana işlemler şemasına bir ölçüde benzer. Ancak ondan çok daha
detaylı ve karmaşıktır. Dolayısıyla, daha dar kapsamlı ve sistemin tamamı yerine,
seçilmiş faaliyetlerle ilgili detaylı bilgileri edinmek üzere kullanılır ve genellikle tek
bir hattan oluşur. Bu özelliği ile işlem akış şemaları, temel süreç şeması ile
gösterilebilecek kadar çok işlemi kapsamaz, analize yardımcı olmak üzere ilave
bazı bilgilerin elde edilmesine olanak sağlar. Bu bilgiler ve hizmet ettikleri
amaçları dört ana başlıkta toplamak mümkündür:
 Sistemdeki veya süreçteki adımlarla ilgili daha detaylı tanımlar yapmak ve
böylece her adımdaki faaliyet gruplarını daha iyi anlaşılabilir hale getirmek.
 Seçilen faaliyetleri işlem, muayene, taşıma, depolama, bekleme ve karma
faaliyet özelliklerine göre sınıflandırmak.
 Doğrudan imalat ile ilgili ve katkısı yüksek işlem ile imalata katkısı
olmayan taşıma, depolama ve bekleme gibi faaliyetler arasındaki oranı
belirlemek
 Malzeme iletimindeki uzaklıkları belirlemek
İş akış şemasında, işlem, taşıma, muayene, sürekli depolama ve geçici depolama
(veya her iki depolama için yalnız “depolama”) kullanılabilir; miktar, zaman ve
uzaklık da gösterilir. Ayrıca, olanakların incelenmesine yönelik olarak
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 138
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

eliminasyon, birleştirme, sıra, yer, operatörler ve geliştirme gibi değerlendirme


kriterleri şemada yer alabilir.
Bir metot etüdü çalışması olan iş akışı şemalarında da standart kayıt ortamı
kavramı önemli bir noktadır. Burada önem kazanan bir konu da, faaliyet
gruplarını standart sembollerle ifade edebilmektir. Böylece ortak bir dil sağlanmış
olur. Günümüzde en yaygın kullanılan sembol grubu, Amerikan Makina
Mühendisleri Odası (ASME) tarafından önerilendir. ASME sembolleri olarak bilinen
bu semboller ve tanımları Tablo 9.3’de verilmiştir.

9.3.1.3. İki El Süreç Şeması


Endüstriyel uygulamaları itibariyle en yaygın kullanım alanına sahip mikrohareket
etüdü kayıt ortamıdır. Özellikle, montaj ve fabrikasyona yönelik işlemlerde,
işçinin ellerinin ya da kollarının etkinliklerinin birbiriyle ilişkili olarak sistemli
biçimde kaydedildiği bir süreç şemasıdır.

Tablo 9.3. İş akış şemaları için ASME faaliyet sembolleri


Faaliyet Tanım Sembol
Prosesin ana adımları, malzemede fiziksel veya kimyasal
İŞLEM
işlem, zihinsel plan ve hesaplama işlemleri.
İşçi, malzeme veya araçların bir yerden bir yere hareketi
TAŞIMA
veya taşınması.
KONTROL
Nitelik ve nicelik özelliklerin kontrolleri.
(MUAYENE)
DEPOLAMA
Malzemenin izinsiz alınamayacak şekilde stoklanması.
(SÜREKLİ)
BEKLEME (GEÇİCİ Ardışık işlemler arasında işin veya işçinin beklemesi,
DEPOLAMA) duraklama /gecikmeler.
Aynı kişi tarafından aynı zamanda yapılan faaliyetlerde
BİRLEŞİK
ilgili sembolleri iç içe gösterir. Örneğin kare içinde
FAALİYETLER
üçgen; muayene ve depolama aynı anda yapılır.

İki el süreç şeması, tam bir iş çevriminin kaydında genellikle yinelenen işlemler
için kullanılır. Bu yolla kayıtlar, işlem akış şemalarından daha ayrıntılı olarak
tutulur. Dolayısıyla iş akış şemasında tek bir faaliyet olarak gösterilen bir etkinlik
burada bir çok elemanlarına ayrılmış olarak gösterilebilir.
İki el süreç şeması, süreç şemalarının özel bir şeklidir. Şema, işçinin hareketli ya
da sabit duran ellerinin durumlarının birbirlerine ve bazen de zaman göstergesine
göre durumlarını gösterir.
İki el süreç şemasında kullanılan semboller, diğer akış şemalarındaki sembollerle
aynıdır. Ancak bu şemada, daha fazla ayrıntılara inilmesi dolayısıyla semboller,
ifade ettikleri anlamlar itibariyle bir takım farklılıklar göstermektedir. Şekil 9.4’de
iki el süreç şeması için kullanılan ASME faaliyet sembolleri gösterilmiştir.
İki el süreç şeması çeşitli montaj endüstrilerine, makina işlerine ve büro işlerine
uygulanabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 139
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İki el süreç şeması formunda genel bilgiler, işyeri yerleştirme düzeni taslağı, sağ
ve sol elin hareketleri ile sembolleri, hareketlerin özeti ve boş sürenin
çözümlenmesi gösterilir.
İki el süreç şeması düzenlenirken aşağıdaki sıra izlenir:
1) Kaydetmeye başlamadan önce işlem devresi etüt edilir.
2) Her defasında bir elin şeması çizilir.
3) Bir çalışma devresinin başında, işlenmemiş bir parçayı almak ya da tutmak iyi
bir kayıt için başlangıç noktasıdır. Parçayı çok tutan ya da çok iş yapan elden
işe başlanır. İşlem bir devreyi tamamlayacağı için başlama noktası önemli
değildir. Birinci kolona sol el, ikinci kolona sağ el tarafından yapılan işler
işlenir.
4) Aynı anda meydana gelen hareketler aynı satıra kaydedilir.
5) Sırayla meydana gelen hareketlerin her biri şema üzerinde değişik satırlar
üzerinde kaydedilir.
6) İşçinin yaptığı her şey kaydedilmeli ve aynı anda meydana gelmedikçe, temel
işlemler, taşıma ya da yerleştirme işlemleri birbiriyle birleştirilmemelidir.

Tablo 9.4. İki el süreç şeması için ASME faaliyet sembolleri


Faaliyet Tanım Sembol
Bu sembol, araçları, malzeme ve parçaları; kavrama, koyma,
İŞLEM
kullanma, bırakma hareketlerinde kullanılır.
Çok az kullanılır. Çünkü, tutma, gözle yoklama, ölçme, vb.
KONTROL hareketler işlem sınıfına girebilir.
Bu sembol elin veya kolun, işe/işten, araca/araçtan,
TAŞIMA malzemeye/malzemeden kombinasyonlarına ilişkin hareketleri
göstermek için kullanılır.
İşlem akış şemasındaki depolama faaliyeti yerine kullanılır.
DEPOLAMA
Eldeki işin, araç veya malzemenin tutulma durumunu gösterir
Bu sembol, elin veya kolun (başka organlar çalışabilir) boş
BEKLEME
anlarını kaydetmek için kullanılır.

9.3.2. Zaman Esaslı Şemalar


9.3.2.1. Çoklu Etkinlik Şeması
Çoklu etkinlik şeması, birden çok sayıda üretim faktörüne (işçi, makina veya
donanım) ait etkinliklerin ortak bir zaman ölçeği üzerinde birbirleri ile koordineli
olarak kaydedildiği bir şemadır.
Metot etüdünde, süreç ve faaliyet türlerinin özelliklerine ilişkin bilgilerin
derlenerek kaydedilmesi kadar, zamanlamaya ve faaliyete katılan unsurların
etkileşimlerine ilişkin bilgilerin derlenerek kaydedilmesi de analizlerde önemli bir
yere sahiptir. Faaliyet şemaları bu ihtiyacı karşılamak üzere, birden fazla işçi ve
makina gibi faktörün ortak bir zaman ölçeğine göre birbirleriyle olan
etkileşimlerini sistematik olarak kaydetmekte kullanılır. Böylece analizlerde,
zaman ve faktörler etkileşimleri de dikkate alınmış olur.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 140
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çoklu etkinlik şemaları işçilerin grup olarak çalıştığı durumlarda, pahalı


makinalarla çalışılması halinde, işçinin, çalıştırılması gerekli makina sayısının
belirlenmesinde ve işe katılan her bir faktöre ait boş zamanların azaltılmasında
kullanılır. Başlıca beş tür çoklu etkinlik şeması bulunmaktadır:
 Çoklu işçi – çoklu makina şeması
 İşçi – makina şeması
 İşçi – çoklu makina şeması
 Çoklu işçi – makina şeması
 Çoklu işçi şeması
Çoklu etkinlik şeması, boş sürenin istenmediği pahalı endüstriyel üretim
sistemlerindeki yığın üretim sürecinde ve bakım – onarım işlerinde çalışan işçi
gruplarının örgütlenmesinde, bir ya da birden çok işçinin bakması gereken
makina sayısının belirlenmesinde kullanılabilir.
Çoklu etkinlik şemasının hazırlanmasında işçilerin ve makinaların çalışma ve boş
süreleri kaydedilir. Sürelerin ölçümünde kronometre veya saat kullanılabilir. Ölçü
hassasiyeti fazla önemli değildir.

9.3.2.2. SİMO Şeması


Mikrohareket etüdünün kayıt ortamlarındandır. İşçinin çalışması sırasında
ellerinin veya kollarının mikrohareketlerini zamanlandırılmış olarak kaydetmeye
yarar. Simo şemaları, genellikle film çözümlemelerine dayanarak, ortak bir
zaman ölçeği üzerinde bir ya da bir kaç işçinin, vücutlarının çeşitli organları ile
yaptıkları therblig’lerin ya da therblig gruplarının kaydedildiği şemalardır.
Genel olarak bir süreç ya da faaliyet filme alınırsa, bunun tam ve kesin bir kayıt
niteliği taşıması dolayısıyla, süreç, işlem akış, faaliyet ve çift el şemalarıyla ilgili
kayıtlar yapma olanağı doğar. Eğer film çekim hızıyla gösterilirse ve yeteri kadar
bu işlem tekrarlanırsa zaman etüdü çalışması yapmak da mümkün olur. SİMO
(simultaneus motion) olarak bilinen “eş zamanlı hareket” şemaları, bu tür film
analizleriyle hazırlanır.

9.3.3. Hareket Esaslı Diyagramlar


9.3.3.1. Akış Diyagramı
Belirli bir işin yapıldığı yerin ve burada bulunan tezgahların ölçekli bir krokisi
üzerinde, işçi ve malzeme hareketlerinin yönlü çizgilerle gösterilmesi ile elde
edilir. Diyagram boş halde iken bir başlık ve ölçekli karelere bölünmüş bir gövde
kısmından oluşur. Yönlendirilmiş çizgiler işçinin taşıma veya yalnız yürüme
sırasında izlediği yollardır.

9.3.3.2. İp Diyagramı
İp diyagramı, işçilerin, malzemenin ya da donanımın, belli olaylar dizisi boyunca
hareket yollarını izlemek ve ölçmek için iplik dolaştırılarak yapılan ölçekli bir plan
ya da modeldir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 141
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Kayda alınan faktörün (işgücü, malzeme veya araç - gereç), süreç içerisindeki
hareket yolları ve yoğunluğu ölçekli bir şema ile gösterilmek istendiğinde
kullanılan bir kayıt ortamıdır. İp diyagramı da yukarıdaki şemalar gibi süreç
temeline dayalı olarak hazırlanan, sürecin tamamını detaya inmeden gösteren bir
niteliğe sahiptir. İş yerinin ölçekli bir krokisi üzerinde işçilerin, malzemenin veya
araç – gerecin, hangi istasyonlar arasında ve hangi yoğunlukta aktığı,
istasyonlardan geçirilen iplerin sayısı ile belirlenmeye çalışılır. Metot etüdünün en
basit ve kullanımı en yaygın kayıt tekniklerinden biridir.
İp diyagramı ölçekli olarak çizilirler. Buna karşılık, akış diyagramında, uzaklıklar
diyagram üzerinde verildiği için tam ölçekle yapılmaları gerekmez.
İp diyagramının hazırlanmasına, diğer metot etütleri gibi doğrudan gözlemle
bütün ilgili olayların kaydedilmesi ile başlanır.
İp diyagramları, akış diyagramları gibi iş akış şemalarına yardımcı olarak
kullanılırlar. İp diyagramı ve akış diyagramı birlikte yapılan işi açıkça ortaya
koyar. Ancak, yeni bir yöntem geliştirilmeden önce, gereksiz bütün etkinliklerin
ortadan kaldırıldığını görmek bakımından, ayrıca iş akış şemasının da eleştirilerek
incelenmesi gerekir.
İp diyagramı, malzemenin hareketlerinin çizilmesinde de kullanılabilir. Böylece,
malzemenin ne kadar mesafede taşındığı kolayca görülür.
İş etüdü uzmanı, ilgilendiği işçinin bir noktadan diğer bir noktaya doğru
hareketini ve varış – ayrılış zamanlarını uygun bir şekilde izleyerek not eder. İş
etüdü uzmanı, çalışma kolaylığı bakımından işçinin uğradığı makinaları, depoları
ve diğer noktaları harf ya da bir işaretle tanımlar / kodlar.
İşçinin izlenerek ilgili noktalara varış ve ayrılış zamanlarına ilişkin kayıt işlemi,
işçi hareketlerini gösterebilecek düzeyde yeterli bilgi elde edilinceye kadar
sürdürülür.
İp diyagramı için akış diyagramında kullanılan işyeri planı kullanılabileceği gibi,
buna benzer ölçekli bir işyeri planı da hazırlanabilir. Ölçekli işyeri planında
makinalar, tezgahlar, depolar uğranılan noktalar ölçeğe göre çizilir ve kapılar,
direkler ve bölmeler plan üzerinde gösterilir. Tamamlanan plan, yumuşak bir
tahta üzerine konur ve planda gösterilen duraklar toplu iğne ile tespit edilir. Yol
üzerindeki dönüş noktalarına da (köşeler) toplu iğne konur.
Uzunluğu ölçülen ip, etüt kağıdında izlenen sıraya göre, bütün hareketler
tamamlanıncaya kadar iğnelere sarılır. İşçi, ne kadar fazla hareket ederse,
hareket ettiği yollar o ölçüde fazla sayıda ip ile gösterilmiş olur. Artakalan ipin
uzunluğu, ipin başlangıç uzunluğundan çıkarılarak işçi tarafından alınan yolun
uzunluğu bulunur.
Aynı işyerinde birden fazla işçi çalışıyorsa ve bunların her biri etüt ediliyorsa, her
biri için farklı renklerde ayrı ipler kullanılır.
İp diyagramı incelenerek işyeri yerleştirme düzeninin geliştirilmesi maksadıyla,
iğnelerin yerleri değiştirilerek en az hareketle faaliyetlerin yapılabileceği düzen
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 142
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

bulunmaya çalışılır. İnceleme ve geliştirme ile elde edilen yeni düzende kullanılan
ip uzunluğu, ipin ilk düzendeki uzunluğuna göre azaltılmaya çalışılır. Bu işlem, en
kısa ipin kullanıldığı işyeri düzeni, yani muhtemel en iyi işyeri yerleştirme düzeni
elde edilinceye kadar sürdürülür.
İp diyagramı, önerilen değişiklikleri yönetime, denetçilere ve işçilere
açıklayabilecek yararlı bir yoldur. İlk ve geliştirilmiş işyeri yerleştirme düzenini
gösteren iki ayrı diyagram, iki düzen arasındaki farkı açıkça gösterir. Aynı
etkinliği gerçekleştirebilecek, ancak daha az hareketle ve daha az çaba
harcanacak bir çalışma yöntemi önemli avantajlar sağlar.

9.3.3.3. Çok Boyutlu Diyagramlar


İşe katılan vücut organlarının hareket yörüngelerini belirlemek ve iş ile ilgili bir
takım ilkeler ortaya çıkarmak amacıyla kullanılır. Oldukça pahalı olan bu
çalışmalar genellikle laboratuar düzeyinde gerçekleştirilir. Hareket yörüngesinin
belirlenmesi için işçinin ellerine birer ışık kaynağı bağlanır ve sürekli çalışan bir
fotoğraf makinesi ile çalışma yörüngesi çizgisel olarak tespit edilir. Çok boyutlu
diyagram olarak iki teknik geliştirilmiştir.
Cyclegraph Tekniği : Bir film üzerine vücut organlarının hareketlerinin, o
organa bağlı bir ışık kaynağı aracıyla kaydedilmesidir.
Chronocyclegraph Tekniği: Cyclegraph’ın özel bir şeklidir. Bu teknikte elektrik
akımı, ışık kaynağının yanıp sönmesini sağlayacak şekilde kesikli olarak
verilmektedir. Böylece hareketin hızını ve yönünü belirlemek mümkün
olmaktadır.

9.3.3.4. Gezi Şemaları


Gezi şeması, işçilerin, malzemenin ve donanımın belli bir zaman sürecinde çeşitli
işyerleri arasındaki hareketlerini sayısal olarak çizelge üzerinde gösteren bir kayıt
tekniğidir.
Bu şemalar, metot etüdüne konu olan süreçteki iş istasyonları ya da faaliyetler
arasındaki iş akış yoğunluğunu görmek amacıyla hazırlanır. Şema, gidilmesi
muhtemel yerleri belirleyen sütunlarla hareket merkezlerini gösteren satırlardan
oluşur. Her gidiş veya geliş, ilgili sütun ve satırın kesiştiği hücreye not edilir. Gezi
şemaları belirli bir zaman dilimi veya ürün temeline dayalı olarak hazırlanabilir.
Karmaşık yollar ve çok fazla hareketlilik sözkonusu olan işyerleri için ip
diyagramının hazırlanması çok zaman alır ve çok karmaşık bir görünüm kazanır.
Karmaşık hareketlerin olduğu durumlarda daha çabuk ve kolay hazırlanabilen
gezi şemaları kullanılır.
Gezi şeması, her bir kenarı durak sayısı (n) kadar kare olmak üzere toplam (n2)
kareden oluşur. Şemanın üst satırı çıkışları, soldan aşağı satırı girişleri gösterir.
Aynı nolu giriş ve çıkıştan birbirlerine hareket sözkonusu olmadığı için, aynı
numaraların kesiştiği kareler iptal edilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 143
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.3.4. Şema Tekniğinin Yararları


Şema tekniğinin uygulanması ve yararları aşağıda sıralanmıştır:
 Şemalama, bir araştırmanın sonuçlarını kaydetmek için kullanılır. Şema,
yapılmakta olan işin kroki şeklinde, yani kuş bakışı görünüşünün
anlaşılmasına, olayların ve birbirleri ile ilişkilerinin açıklanmasına katkıda
bulunur.
 Şemada görülen ayrıntılar doğrudan gözlemle elde edilmelidir. Şemalar
belleğe dayalı bırakılmadan, işin gözlendiği anda hazırlanmalıdırlar. Önerilen
yeni bir yöntemi göstermek üzere kullanılacak şemalar önceden
hazırlanmalıdır.
 Kaydedilen verilere dayanılarak şemalar hazırlanırken, ciddi bir düzen içinde
hareket edilmelidir. Düzensiz bir şema, iş etüdünün değerine inandırılacak
kişi üzerinde olumsuz etki uyandırır.
 Bütün şemalar aşağıdaki bilgileri verecek şekilde başlıklara sahip olmalıdır:
 Ürün ya da malzemenin isimleri, teknik resimleri ve kod numaraları.
 Yapılan işlemin ya da sürecin başlama ve bitiş noktaları, yöntemin mevcut
yöntem mi, yoksa önerilen yöntem mi olduğu.
 İşlemin yapıldığı yer.
 Şemanın referans numarası, sayfa numarası ve toplam sayfa sayısı.
 Gözlemcinin ve gerektiğinde şemayı onaylayanın ismi.
 Etüdün tarihi.
 Kullanılan sembollerin listesi.
 Uzaklık, süre ve gerekiyorsa işçilik ve malzeme masrafları.
 Şema tamamlandıktan sonra aşağıdaki hususlar denetlenir:
 Olay doğru olarak kaydedilmiş midir?
 Gerektiğinde fazla basitleştirme yapılmış mıdır?
 Sürece katkıda bulunan bütün faktörler kaydedilmiş midir?

9.4. METOT ETÜDÜNÜN AŞAMALARI


Bilimsel yönetim prensipleriyle problem çözmeye çalışan teknikler, sistematik bir
sıra takip ederler. Metot etüdü çalışması da bu nitelikte bir tekniktir ve Tablo
9.5’de verilen aşamalar sıra ile izlenerek çalışma gerçekleştirilir.

Tablo 9.5. Metot etüdünün temel aşamaları


Sıra Temel Aşama Açıklama
1 SEÇME Üzerinde metot etüdü çalışması yapılacak işin seçilmesi.
Seçilen işin mevcut durumda nasıl yapıldığına ait bilgilerin
2 KAYDETME
toplanması ve standart kayıt ortamlarına kaydedilmesi.
3 İNCELEME Mevcut metodun eleştirel yaklaşımla incelenmesi ve irdelenmesi.
4 GELİŞTİRME Daha iyi bir metodun geliştirilmesi.
5 TANIMLAMA Seçilen yeni yöntemin belirlenebilmesi için tanımlanması.
6 YERLEŞTİRME Geliştirilmiş metodun uygulanmak üzere yerleştirilmesi
7 SÜRDÜRME Uygulamanın izlenmesi ve gerekli düzeltmelerim sürdürülmesi.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 144
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Metot etüdünün uygulanmasında, bu aşamalardan hiçbiri geri bırakılamaz,


ertelenemez, bazen basit olduğu düşüncesi ile önemsiz olduğu düşünülemez.
Kapsamlarına olduğu kadar sıralarına da dikkat etmek incelemede başarı için
önemlidir.

9.4.1. Yapılacak İşin Seçimi


İşletmelerde verimliliği artırmaya yönelik araştırma – geliştirme faaliyetleri, diğer
çalışmalar gibi, belirli bir süre alır. Metot etüdü boyunca işletmenin katlanacağı
bu süre, ilk bakışta kayıp bir süredir ve işletmeye bir maliyeti vardır. Bu süre
kaybı ve katlanılacak maliyet, metot etüdü çalışmasının kapsamı genişledikçe
geometrik olarak artar. Zira, etüde konu alınacak faaliyetler genişleyerek
arttıkça, analizler değişik nitelikli faaliyetler arasındaki sinerjik etkiler dolayısıyla
çok daha karmaşık bir hale gelecektir. Böylece, muhtemelen çalışma
amaçlarından sapılarak istenen sonuçlardan uzaklaşılır ve maliyetler de
beklenenin üzerinde seyreder. Böyle bir başarısızlığa düşmemek için
işletmelerdeki süreçler, işler veya faaliyetler, belirli kriterlere ve faktörlere göre
değerlendirilerek önem seviyelerine ayrılmalıdır.
Metot etüdü yapılacak iş istasyonunun seçiminde üç tip kriter dikkate alınır:
 Ekonomik faktörler.
 Teknik faktörler.
 Kişisel faktörler.
İşin seçiminde, aşağıdaki sorular yukarıdaki kriterlere göre değerlendirilir.
 Bu iş için bir metot etüdü yapmaya değer mi?
 Bu etüde devam etmeye değer mi?
Ekonomik faktörleri düşündüğümüzde temel kriter, bu çalışmanın yapılıp
yapılmamasının ekonomik olarak değerli olup olmadığıdır. Yapılan çalışmanın
sağlayacağı bilginin değeri getireceği maliyetten yüksekse çalışma ekonomik
açıdan yapılabilir. Dengesiz iş yükü, kullanılmayan veya boş duran makina ve
malzemelerin bulunduğu, darboğazların bulunduğu, fire oranlarının yüksek
olduğu ve kalite problemlerin yaşandığı istasyonlar genellikle ekonomik açıdan
büyük kayıp arz etmekte ve metot etüdü çalışmasına ihtiyaç duymaktadırlar.
Ekonomik açıdan, aşağıdaki hususlar iş seçimi önceliklerini özetler:
 Darboğazlar
 Tekrarlı malzeme aktarımı
 Tekrarlı işlemler
Etüt için yeterli teknik bilgiye sahip olunması gerekir. Yetersiz teknik bilgi,
mevcut sistemin yeterli düzeyde tanınmamasına yol açacağından, etüt edilecek
işin seçimi konusunda sağlıklı karar alınamaz.
Kişisel faktörler ya da kişisel tepkiler, işçilerin huzursuz olduğu, kaza oranlarının
yüksek olduğu, işçi devir hızının yüksek olduğu süreçlerle diğer kriterler de
gözönüne alındıktan sonra metot etüdü yapılması gereken istasyonların
belirlenmesinde önem taşır. İşçiler arasında huzursuzluk yaratan bir işin etüdü,
ekonomik olsa da yapılamayabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 145
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Metot etüdü için iş seçiminde, incelenecek faktörleri dikkate alan ve özel


ihtiyaçlara göre değiştirilmesi ve düzenlenmesi gereken bir liste aşağıda
verilmiştir: ürün ve işlem, araştırmayı önerenin ve önerinin adı, araştırmanın
sınırları, işin özellikleri, donanım, işyeri yerleştirme düzeni, metot etüdü
sonucunda verimlilikte beklenen artış.

9.4.2. Seçilen İşe Ait Bilgilerin Toplanması ve Kaydedilmesi


Etüt edilecek işin seçiminden sonra, uygulanan yöntemde yer alan bütün olaylar
toplanarak kaydedilir. Kayıtlar, anlaşılır ve açık olmalıdır. Çünkü her kayıt, olayın
ayrı bir yönünü ele alır ve analiste bununla ilgili analiz yapma olanağı tanır. Bu
kayıt ortamlarının kullanılarak ne gibi bilgilerin toplanacağı, araştırılacak işin
özelliklerine ve araştırmanın düzeyine bağlıdır. Burada aşağıdaki bilgiler
belirlenmeli ve kaydedilmelidir:
 İş ile ilgili veya işi yapan kişinin faaliyetleri ve hareket biçimleri.
 İşçi – makine etkileşimleri.
 Malzeme ve parça akışı ve bunlara yapılan işlemler.
 Tesis, tezgah ve araç – gerecin kullanımı ile ilgili bilgiler.
Kaydetmenin normal yollarından biri yazmak olmakla birlikte, etüt edilen alanda
çok ve karmaşık süreçlerin oluşu, hem kayıt ve hem de inceleme yönünden
önemli güçlüklere yol açar. Çok basit işlerin bile açıklaması çok yazı yazmayı
gerektirmesi ve zaman alması ayrıntıların kaçırılmasına neden olabilir. Bu
zorlukların önlenmesi maksadıyla, işlere ait bilgilerin sistematik bir şekilde
toplanmasını sağlamak için başka kayıt teknikleri ve araçlarından
yararlanılmaktadır. Böylece, bilgilerin ayrıntılı ve standart olarak formlara
kaydedilmesi ile metot etüdü görevlileri tarafından kolayca anlaşılır olmaları
sağlanır.

Örnek 9.1: Temel Süreç Şeması / Mengene montajı


Mengenenin montajına ilişkin kayıtlar için temel süreç şeması kullanılır. Şekil
9.1’de görüldüğü gibi, mengene dört elemandan oluşmaktadır: Sıkma vidası (1),
sıkma kolu (2), hareketli çene (3) ve sabit çene (4).
Hareketli ve sabit çenelerin dökümhanede dökülmesi ayrıntısına girilmemiştir.
Şekil 9.2’de, mengenenin elemanlarına uygulanan işlemlerin akışına ilişkin temel
süreç şeması gösterilmiştir.

Şekil 9.1. Mengene


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 146
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 9.2. Temel süreç şeması: Mengene

Tablo 9.6’da mengene elemanları ve montajı ile ilgili işlemler ve yoklamalar


gösterilmiştir.
Temel süreç şeması ile gösterilenden daha ayrıntılı bilgilere ihtiyaç duyulabilir. Bu
durumda, yöntem geliştirme tekniği olarak iş akış şeması kullanılabilir.

Örnek 9.2: İş Akış Şeması / Şerit testere bileme


Bir şerit testerenin ambardan alınması, sökülmesi, temizlenmesi ve yağının
silinmesi, bilenmesine ilişkin faaliyetlerle ilgili bilgiler iş akış şeması tekniğine
göre kaydedilecektir.
İş akış şeması, temel süreç şemasından daha karmaşık olduğu için fazla işlemi
kapsamaz. Bir montajın her asıl parçası için ayrı bir iş akış şeması hazırlanır.

İş akışı şemasının son sütunu genel olarak düşünceler ya da açıklamalar


başlığı altında diğer görüşlerin açıklanması için ayrılmıştır. Şekil 9.3’de
şerit testerenin bilenmesine ilişkin iş akış şeması–malzeme tipi
gösterilmiştir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 147
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tablo 9.6. Mengene için işlemler ve yoklamalar


Olay No Açıklama Süre (h)
(1) Sıkma vidası
İşlem 1 Sıkma vidası çubuğu ölçülendirme (kesme) 0.02
İşlem 2 Çubuk kesme (yoklama) 0.08
Yoklama 1 Ölçü yoklama (ölçme) 0.03
İşlem 3 Delik için markalama (matkap) 0.02
İşlem 4 Sıkma kolu deliğinin delinmesi (torna) 0.08
Yoklama 2 Delik ölçüsü yoklama (ölçü) 0.02
İşlem 5 Vida profili için ölçülendirme (torna) 0.02
İşlem 6 Vida profili açma (yoklama) 0.12
Yoklama 3 Vida profilinin yoklanması (çapak alma) 0.02
İşlem 7 Çapak alma (yoklama) 0.03
Yoklama 4 Son yoklama (montaj) 0.03
(2) Sıkma kolu
İşlem 8 Sıkma kolu uzunluğu ölçülendirme (kesme) 0.02
İşlem 9 Çubuk kesme (yoklama bölümüne) 0.08
Yoklama 5 Ölçü yoklama (torna bölümüne) 0.03
İşlem 10 Sıkma kolunun tornalanması (Yoklama) 0.15
İşlem 11 Çapak alma (yoklama) 0.03
Yoklama 6 Ölçü yoklama (boyama) 0.04
İşlem 12 Kaplama / boyama 0.08
Yoklama 7 Son yoklama (montaja) 0.02
İşlem 13 Sıkma kolunun sıkma vidasına takılması 0.04
(3) Hareketli çene
İşlem 14 Döküm (çapak alma bölümüne) 0.50
İşlem 15 Çapak alma (yoklama bölümüne) 0.05
Yoklama 8 Boyutların yoklanması – denetlenmesi (pahlama bölümüne) 0.05
İşlem 16 Kenarların pahlanması (yoklama) 0.12
Yoklama 9 Kenarların yoklanması (markalama) 0.02
İşlem 17 Sıkma kolu deliğinin markalanması (freze) 0.03
İşlem 18 Frezede sıkma kolu deliğinin açılması (taşlama) 0.08
İşlem 19 Yüzey taşlama işleminin yapılması (yoklama bölümüne) 0.10
Yoklama 10 Makina işlemlerinin son yoklanması (kaplama bölümüne) 0.06
İşlem 20 Kaplama / boyama (yoklama bölümüne) 0.14
Yoklama 11 Son yoklama (montaj bölümüne) 0.05
İşlem 21 Sıkma vidasının hareketli çeneye bağlanması 0.05
(4) Sabit çene
İşlem 22 Döküm (çapak alma bölümüne) 0.75
İşlem 23 Çapak alma (yoklama bölümüne) 0.04
Yoklama 12 Boyutların yoklanması – denetlenmesi (pahlama bölümüne) 0.03
İşlem 24 Kenarların pahlanması (yoklama bölümüne) 0.12
Yoklama 13 Kenarların yoklanması (markalama) 0.02
İşlem 25 Tespit deliklerinin markalanması (düşey freze) 0.03
İşlem 26 Frezede tespit deliklerinin delinmesi (yoklama) 0.18
Yoklama 14 Tespit deliklerinin yoklanması (matkap) 0.03
İşlem 27 Sıkma kolu deliğinin markalanması (freze) 0.02
İşlem 28 Frezede sıkma kolu deliğinin delinmesi (yoklama) 0.10
Yoklama 15 Sıkma kolu deliğinin yoklanması (markalama) 0.02
İşlem 29 Kılavuz markalama (freze) 0.02
İşlem 30 Frezede hareketli çene için kılavuz açılması (yoklama) 0.16
Yoklama 16 Kılavuzun yoklanması (torna) 0.02
İşlem 31 Sıkma kolu deliğine vida profili açılması (çapak alma) 0.32
İşlem 32 Çapak alma (taşlama) 0.06
İşlem 33 Yüzeylerin taşlanması (yoklama bölümüne) 0.10
Yoklama 17 Makina işlemlerinin son yoklanması (kaplama) 0.05
İşlem 34 Yüzey işlemlerin yapılması 0.10
İşlem 35 Kaplama / boyama (yoklama bölümüne) 0.15
Yoklama 18 Son yoklama (montaj bölümüne) 0.05
İşlem 36 Sıkma vidasının sabit çeneye bağlanması 0.05
Yoklama 19 Tamamlanmış montajın son yoklanması (son ürün deposuna) 0.05
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 148
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İŞ AKIŞ ŞEMASI İŞÇİ/MALZEME/DONATI TİPİ


ŞEMA NO:1 SAYFA NO:1/1 ÖZET
KONU: ETKİNLİK MEVCUT ÖNERİ ARTIRIM
Şerit testere İŞLEM O 15
İŞ: Şerit testere bileme TAŞIMA  16
YÖNTEM: MEVCUT/ÖNERİLEN GECİKME D 4
2
DEPOLAMA 1
YER: Bileme atölyesi
İŞÇİ(LER) A.B. KART NO:12
C.D. 34 UZAKLIK (m) 130
ZAMAN (adam-h) 64,8
ÇİZEN : MALİYET
ONAYLAYAN: İŞÇİLİK
TARİH : 15.09.2004 MALZEME
TOPLAM
Miktar Uzaklık Zaman SİMGE
TANIM AÇIKLAMALAR
(ad) (m) (dk) O  D
Testereler ambarda depolanmış 5 O
Testerenin alınması O El ile
Sökme bölümüne taşıma 8 O El ile
Sökme tezgahına bırakma O El ile
Sökme O
Yüzey temizleme bölümüne taşıma 5 O El ile
Yere bırakma O El ile
Kayıt için bekleme O
Kayıt yapma ve yoklama O
Temizlememasasına yerleştirme O El ile
Testere yüzeyini temizlemne O
Bırakma O El ile
Taşıma için bekleme O
Bileyhaneye taşıma 10 O El ile
Bırakma O El ile
Bileme için bekleme O
Kasnaklara takılması O
Sevk yatağına yerleştirme O
Yatak yüksekliğini ayarlama O
Sıkma çenelerini sıkma O
İtme uzaklığını ayarlama O
Bileme taşını ayarlama O
Makinayı çalıştırıma O
Bileme işlemini yapıma O
Bileme taşını kaldırma O
Makinayı durdurma O
İtme çubuğunu kaldırma O
Sıkma çenelerini açma O
Testereyi çıkarma O
Yere bırakma O El ile
Yoklama için bekleme O
Kaldırma O El ile
Yoklama bölümüne taşıma 25 O El ile
Yere bırakma O El ile
Yoklama masasına yerleştirme O El ile
Yoklama ve kayıt yapma O
Kaldırma O El ile
Ambara taşıma 10 O El ile
TOPLAM 58 15 16 4 2 1

Şekil 9.3. İş akış şeması – malzeme tipi: Şerit testere bileme (ilk yöntem)

9.4.3. Mevcut Metodun İncelenmesi ve İrdelenmesi


İnceleme, metot etüdünün sistematik özelliğini en çok gerektiren tekniğidir. Her
faaliyet sıralı ve ilerleyen bir soru dizisi ile eleştirilerek incelenir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 149
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş akış şemasında kaydedilecek faaliyetlerle ilgili sınıflandırma ve tanımlamalar:


 Hazırlama etkinlikleri
 Yapma işlemleri
 Uzaklaştırma etkinlikleri.
Hazırlama ve uzaklaştırma etkinlikleri taşıma ve yoklama faaliyetlerini, yapma
işlemi işlem faaliyetini içerir. Uzaklaştırma etkinliği, bir sonraki işlemin hazırlama
etkinliğidir.
Bu aşamaya gelindiğinde analist, metot etüdüne konu edilen faaliyet ve süreç ile
ilgili gerçek sistemin, uygun kayıt ortamlarından oluşan sembolik bir modelini
hazırlamıştır.
Burada uygun bir sorgulama cetvelinden yararlanarak yorumlama işlemi
kolaylaştırılabilir. Tablo 9.7 ve Tablo 9.8’de bu yönde kullanılabilecek sorgulama
cetvelleri verilmiştir.

Tablo 9.7. Birincil sorular


Gerçekte ne iş yapılıyor? İşin gereksiz bölümlerini
AMAÇ
İşin yapılması niçin önemlidir? ORTADAN KALDIR
Nerede yapılıyor? Mümkünse
YER
Niçin özellikle o yerde yapılıyor? BİRLEŞTİR
Ne zaman yapılıyor? Ya da
SIRA
Niçin özellikle o zaman yapılıyor? Daha etkin sonuçlar elde etmek
Kim yapıyor? için işlemlerin sırasını
KİŞİ
Niçin özellikle o kişi tarafından yapılıyor? YENİDEN DÜZENLEME
Nasıl yapılıyor? İşlemi
YOL
Niçin özellikle o yoldan gidilerek yapılıyor? BASİTLEŞTİR

Tablo 9.8. Birincil ve ikincil sorular


Birincil soru İkincil soru
Ne yapılıyor? Başka ne yapılabilir?
AMAÇ
Niçin yapılıyor? Ne yapılmalıdır?
Nerede yapılıyor? Başka nerede yapılabilir?
YER
Niçin orada yapılıyor? Nerede yapılmalıdır?
Ne zaman yapılıyor? Başka ne zaman yapılabilir?
SIRA
Niçin o zaman yapılıyor? Ne zaman yapılmalıdır?
Kim yapıyor? Başka kim yapabilir?
KİŞİ
Niçin o kişi tarafından yapılıyor? Kim yapmalıdır?
Nasıl yapılıyor? Başka ne biçimde yapılabilir?
YOL
Niçin o biçimde yapılıyor? Nasıl yapılmalıdır?

Metot inceleme ve irdelemede uygulanacak temel kriterler;


 Toplam faaliyet sayısını en aza indir.
 En iyi şekilde sırala.
 Uygunsa faaliyetleri birleştir.
 Her faaliyeti mümkün olduğu kadar basitleştir.
 Ellerin çalışmasını dengele.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 150
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Elleri statik tutma faaliyeti için kullanma.


 Çalışma yeri insan ölçülerine uygun olsun.
Metot inceleme ve irdelemede çözüm seçenekleri;
1) Faaliyet elimine edilebilir mi?
 Gereksiz olduğu için.
 İşin sırasını değiştirerek.
 Alet, araç ve gereçte değişiklik yaparak.
 Aletleri birleştirerek.
 Aletleri en uygun yere yerleştirerek.
 Tezgahların kol mekanizmalarını değiştirerek.
 Tezgahların yüksekliğini ayarlayarak.
 Kullanılan malzemeyi kısmen değiştirerek.
 Ürünü kısmen değiştirerek.
2) Faaliyetler birleştirilebilir mi?
 Aletleri birleştirerek.
 Daha iyi aletler kullanarak.
 Alet, araç ve gereçte değişiklik yaparak.
 Daha iyi malzeme kutuları kullanarak.
 Tutma işini yapacak bir alet kullanarak.
 Değişik kasları kullanarak.
3) Faaliyetler değiştirilebilir mi?
 Alet, araç ve gereçte değişiklik yaparak.
 İşin sırasını değiştirerek.
 Kullanılan malzemeyi kısmen değiştirerek.
 Aynı anda birden fazla parça üzerinde çalışarak.
 Hareketlerin yönünü değiştirerek.
 Kullanılan malzemeyi kısmen değiştirerek.
4) Faaliyetler basitleştirilebilir mi?
 Vücut organlarının yaptığı işleri değiştirerek.
 Vücut organlarının yaptığı işleri dengeleyerek.
 Görme ile ilgili işleri azaltarak.
 Kesikli hareketler yerine sürekli hareketler yaparak.
 Daha kuvvetli kasları kullanarak.
 Hareketlerin yönünü değiştirerek.
 Tutma süresini kısaltarak.

Örnek 9.3: Sorgulama Tekniği / Akış Diyagramı


Bir ürün ya da süreç için akış geliştirmekte genellikle iş akış şemaları ve akış
diyagramları kullanılır. İş akış şeması, dolaşılan uzaklığı ve işler için gerekli
zamanları kaydeder. Akış diyagramı ise, makinaların konumlarını ve çalışma
yerlerini gösteren tesis ve bölümlerinin ölçekli bir planıdır. Yapılan gözlemlerle
ürünlerin ya da parçaların hareket yolları akış diyagramında işaretlenir. Bazen de
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 151
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

temel süreç şeması sembolleri kullanılarak değişik yerlerde yapılan etkinlikler


gösterilir.
Birden çok ürün ya da sürecin aynı anda sözkonusu olması halinde, makina
işyerlerinin uygun yerleşimini belirlemek için çapraz tablo kullanılır.
Çapraz tablo tekniğinde, üretimin çeşitli aşamalarında, değişik ürünlerin geçirmiş
oldukları işlemleri ya da üzerinde işlendikleri makinaları yatay ve dikey kolonlar
üzerinde işaretleyerek hazırlanmaktadır.
Burada sorgulama tekniği için “Şerit testere bileme” ile ilgili ünitenin mevcut
yerleşim düzeni incelenecektir.
Soruşturma tekniği bütün sistemi kapsayacak şekilde sistematik olarak
sürdürülür ve uygulanan faaliyetlerin etkinlik ve verimlilik düzeyine, gerekli olup
olmadığına, karmaşıklık durumuna göre; gereksiz olanlar ortadan kaldırılır,
mümkünse birleştirilir, yeniden düzenlenir ya da basitleştirilir. Böylece düzeltilmiş
yeni bir yöntem ortaya çıkar. Şerit testerenin bilenmesi ile ilgili örnek için
sorgulama tekniği Tablo 9.9’da verilmiştir.

Tablo 9.9. Sorgulama tekniği: Şerit testere bileme


Sıra Soru Cevap
Şerit testereler el ile ambardan alınarak sökme
1 Ne yapılıyor?
ve silme bölümüne taşınıyor.
Şerit testerelerin bir taşıma aracı ile taşınmasının
2 Niçin yapılıyor?
planlanması ekonomik bulunmamıştır.
Şerit testerelerin silinmesine gerek yoktur.
3 Başka ne yapılabilir?
Sökme işlemi bileme bölümünde yapılabilir.
Yukarıdaki öneri uygulanmalıdır. Bu uygulama ile
4 Ne yapılmalıdır?
4 taşıma etkinliği elimine edilir.
Bileme sonrası kayıt yapıldığına Bileme öncesi kayıt gerekmez. Bileme sonrası
5 göre öncesinde kayıt gerekli kayıt ve yoklama işi bir testerenin bileme
midir? makinasında bilenmesi sırasında yapılabilir.
Bileme taşını ayarlamaya gerek Sürekli aynı işlemler yapıldığı için bileme taşı
6
var mıdır? sabit konumda tutulabilir.

Yerleşim düzeni ilk hali Şekil 9.4’de, geliştirilmiş hali Şekil 9.5’de gösterilmiştir. İş
akış şeması incelenerek, önemli ölçüde verimsiz etkinliklerin olduğu görülmüştür.
İlk yöntemde toplam 37 etkinlik ve taşıma uzaklığı şöyledir: 15 işlem, 2 yoklama,
16 taşıma, 4 depolama, 58 m uzaklık.
Yapılan inceleme, sistemin sorunları olduğunu ve sorgulanması gerektiğini
göstermiştir. Buna göre, aşağıdaki soruşturma tekniği uygulanabilir:
Bazı faaliyetler, önceden bir anlamı olan nedenle sürdürülür. Daha sonra bu
nedenler ortadan kalkarsa, yani bu etkinliklerin sürdürülmesi için inandırıcı bir
neden bulunamıyorsa, bu etkinlikler tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 152
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 9.4. Akış diyagramı: Şerit testere Şekil 9.5. Akış diyagramı: Şerit testere
bileme (ilk yöntem) bileme (geliştirilmiş yöntem)

9.4.4. Düzeltilmiş Metodun Geliştirilmesi


İnceleme aşamasında sorulan sorular cevaplandıktan sonra, iş etüdü uzmanı elde
ettiği bulguları uygulamaya çalışır. Bunun için ilk adım, bir iş akış şeması
üzerinde önerilen yöntemin kaydının yapılmasıdır. Bir önceki aşamanın sonunda
mevcut metoda göre daha gelişmiş bir metot elde edilir. İlk ve geliştirilmiş
metotlar karşılaştırılarak değişikliğin getireceği uzaklık ve zaman artırımı ile para
tasarrufu ortaya konabilir. Şerit testere bileme örneği ile ilgili düzeltilmiş
yöntemin iş akış şeması Şekil 9.6’da gösterilmiştir.
Mevcut metodun geliştirilmesinde, sorgulama cetvelinin bir anahtar görevi vardır.
Ancak metodun geliştirilmesine yönelik analizlerin kapsamının belirlenmesi,
somut sonuçların elde edilmesi ve analizler sırasında gözden kaçabilecek
noktaların kalmaması için bazı yardımcı ilkelerden yararlanılması gerekmektedir.
Geliştirilen yeni yöntem, uygun kayıt ortamlarında gösterildikten sonra ikinci
adımda, faaliyetlerden gerekli bulunanlar tanımlanırlar. Böylece faaliyetlerin
başlangıç ve bitim noktaları ile kapsamları belirlenmiş olur. Bu tanımlama
işleminden sonra üçüncü olarak, faaliyetlerin oluşturduğu yeni çalışma metoduyla
ilgili iş emirleri üretilmelidir. Uygulama aşamasına gelindiğinde, işi yapacak
işçinin neyi, nasıl ve ne zaman ne miktarda yapacağını eksiksiz anlamasına ve
uygulamasına olanak tanıyan bu iş emirleri, metot geliştirmenin son aşamasını
oluşturmaktadır. Böylece yeni yöntemin gerçek sistemde standart uygulama
olarak hayata geçirilmesi için kağıt üzerindeki çalışmalar tamamlanmış olur.
Geliştirime sonu etkinlikler: 12 işlem, 10 taşıma, 2 geçici depolama, 35 m
uzaklık. Geliştirilen yöntemle, yoklama ve gecikmeler kaldırılmış, işlem sayısı,
taşımalar ve uzaklık azaltılmış; şerit testerenin aldığı yol % 40 oranında
azaltılmıştır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 153
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İŞ AKIŞ ŞEMASI İŞÇİ/MALZEME/DONATI TİPİ


ŞEMA NO:1 SAYFA NO:1/1 ÖZET
KONU: ETKİNLİK MEVCUT ÖNERİ ARTIRIM
Şerit testere İŞLEM O 15 12 3
TAŞIMA  16 10 6
İŞ: Şerit testere bileme GECİKME D 4 2 2
YÖNTEM: MEVCUT/ÖNERİLEN 2 0 2
DEPOLAMA 1 1 0
YER: Bileme atölyesi
İŞÇİ(LER) A.B. KART NO:12
C.D. 34 UZAKLIK (m) 58 35 23
ZAMAN (adam-h)
ÇİZEN: MALİYET
ONAYLAYAN: İŞÇİLİK
TARİH: MALZEME
TOPLAM
TANIM Miktar Uzaklık Zaman SİMGE
AÇIKLAMALAR
(ad) (m) (dk) O  D
Testereler ambarda depolanmış 5 O
Testerenin alınması O El ile
Bileyhaneye taşıma 15 O El ile
Bırakma O El ile
Bileme için bekleme O
Kasnaklara takılması O
Sevk yatağına yerleştirme O
Yatak yüksekliğini ayarlama O
Sıkma çenelerini sıkma O
İtme uzaklığını ayarlama O
Makinayı çalıştırıma O
Bileme işlemini yapıma O
Bileme taşını kaldırma O
Makinayı durdurma O
İtme çubuğunu kaldırma O
Sıkma çenelerini açma O
Testereyi çıkarma O
Yere bırakma O El ile
Yoklama için bekleme O
Kaldırma O El ile
Yoklama bölümüne taşıma 15 O El ile
Yere bırakma O El ile
Yoklama masasına yerleştirme O El ile
Kaldırma O El ile
Ambara taşıma 5 O El ile
TOPLAM 35 12 10 2 0 1

Şekil 9.6. İş akış şeması–malzeme tipi: Şerit testere bileme (geliştirilmiş yöntem)

9.4.5. Geliştirilmiş Metodun Tanımlanması


Mevcut ve önerilen yöntemlere ilişkin ayrıntılı bir rapor hazırlanarak, aşağıdaki
hususlar açıkça belirlenir:
 Her iki yöntem için malzeme, işçilik ve genel masraf tutarı ve beklenen artım.
 Gerektiğinde satınalınacak yeni donatımın ve atölye ya da çalışma yerlerinin
yeniden düzenleme masrafları ile yeni yöntemi yerleştirme masrafı.
 Yeni yöntemin tamamlanması için yapılacak yürütme etkinlikleri.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 154
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Yeni yöntem, öncelikle bölüm yöneticileri ve denetçileri ile tartışılır, inandırıcılığı


halinde, sırasıyla bölüm müdürüne, idari müdüre ve yönetim kuruluna iletilir.
Makinaya ilişkin işlemler dışında bütün işler için standart uygulama formu (İşçi
Yönerge Formu) hazırlanır. Bu formun amaçları aşağıda verilmiştir:
 İleride başvurulabilmesi için düzeltilmiş yöntemi gerektiği kadar ayrıntılı
kaydeder.
 Yeni yöntem yöneticilere, ustabaşına ve işçilere açıklamakta kullanılabilir. Tesis
organizasyonundaki ilgililere işyerinde yapılabilecek değişiklikleri öğütleyebilir.
 İşçilerin eğitimine / yeniden eğitimine yardımcı olur ve onların yeni yöntemi
iyice öğreninceye kadar başvurulacak bir araç olur.
 İşin öğelerine ayrılması ile hareketlerinin öğelere ayrılması her zaman için aynı
şey olmamakla birlikte, bu form, zaman standartlarının belirlenmesinde
kullanılarak zaman etütlerine temel olabilir.
İşçi yönergesi formunun düzenlenmesinde üç çeşit bilgi kullanılır:
 Kullanılacak araçlar, donatım ve genel çalışma koşulları.
 Yöntemin tanımı.
 İşyeri yerleştirme düzeni diyagramı, özel araçlarla bağlama düzenlerinin
taslakları.

9.4.6. Geliştirilmiş Metodun Yerleştirilmesi


Geliştirilen ve uygulamaya hazır duruma getirilen metodu gerçek sistemde
uygulamaya başlamadan önce yapılması gereken son çalışma, yeni metotla
çalışacak kişi veya kişilerin bu metodun getirdiği değişikler ve yaratacağı katkı
konusunda eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve mutlaka ikna edilmesi gereklidir.
Yerleştirme aşaması beş basamakta gerçekleştirilir:
 Bölüm denetçisinin değişikliği benimsemesini sağlamak.
 Bölüm müdürü ve genel müdürlüğün değişikliği onaylamasını sağlamak.
 İşçilerin ve işçi temsilcilerinin değişikliği benimsemelerini sağlamak.
 İşçileri, yeni yönteme göre çalışabilecek şekilde eğitmek.
 İşin istenen yola girdiğinden emin oluncaya kadar işin gidişini yakından
izlemek.
Yeni yöntemin mevcut işçi sayısını, çalışma ve ekip düzenini etkilemesi işçilerin
direnmelerine yol açar. Bu nedenle, son üç basamak faaliyetlerinin yürütülmesi
sırasında, iş etüdünün uygulanmasıyla ilgili herkesin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi
zorunludur.
Yeni yöntemin geliştirilmesi işçiler için eğitim gerektireceğinden, sözkonusu
eğitimin getireceği yük yeni yöntemin uygulanması sonucu sağlanacak tasarrufla
karşılaştırılmalıdır.
Yeni yöntemin işletmeye yerleştirilmesinde üç tip karar yaklaşımı mevcuttur:
Radikal yaklaşım, Muhafazakar yaklaşım, Ilımlı yaklaşım.
Radikal yaklaşıma göre yeni metot sisteme bütünüyle ve kısa sürede uygulanır.
Ancak çok rijit bir yapısı vardır. Özellikle rekabetçi ve risk yönetiminin ağırlık
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 155
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

kazandığı piyasa koşullarında ağırlıklı olarak uygulanır. Firmanın rekabet gücünü


artırmasına rağmen bu kararı almadan önce gözönüne alınacak hatalı bir bilgi
eski duruma dönmeyi imkansız hale getirebilir ve hatta işletmeyi batmaya
zorlayabilir. Muhafazakar yaklaşım ise yeni sistemin aşama aşama ve uzun
zaman içinde uygulanmasını öngörür, ancak, bu son derece hızlı gelişen teknoloji
ve piyasa koşulları için imkansız bir yaklaşımdır. Her iki uç yaklaşımın da
dezavantajlarından kurtulabilmek için ılımlı yaklaşım vardır ve her işletmenin
kendi yapısına göre bir ılımlı yaklaşım geliştirmek zorunludur.

9.4.7. Yeni Yöntemin Sürdürülmesi


Yeni yöntem yerleştirildikten sonra sürdürülmeli ve işçilerin eski yöntemlerine
dönmelerine ve geçerli bir neden olmadıkça bu yöntemin değiştirilmesine izin
verilmemelidir. Yeni yöntemin sisteme, seçilen yaklaşımla uygulanması sırasında
önceden görülmeyen veya dikkate alınmayan bazı aksaklıkları ortaya çıkabilir.
Yöntemin özellikleri iyi kaydedildiğinde söz konusu sapmalar ve aksamalar
kolayca izlenerek gerekli düzeltmeler yapılabilir. Dolayısıyla bu aşamada geri –
besleme çalışmasının ve buna bağlı uygun düzeltmelerin yapıldığı aşamadır.
Yeni yöntemin uygulanmaya başlandığı ilk dönemlerde bu geri besleme bilgisi,
bağıl olarak daha sık ve etkin bir izleme ile elde edilir. Uygulamanın başarısı
arttıkça bu sıklık etkisini kaybetmelidir.
Uygulamanın izlenmesi sonucunda gerekli görülen düzeltici tedbirler, çalışanların
da görüşleri alınarak gerçekleştirilmelidir. Bu tedbirler, örneğin radikal uygulama
yaklaşımından ılımlı veya muhafazakar yaklaşıma geçilmesi şeklinde olabileceği
gibi yöntemdeki bazı aksayan faaliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi şeklinde de
olabilir. Bu gibi durumlarda yöntem yeniden incelenmelidir. Etüde ait aşamalar
yeniden gözden geçirilmelidir. Özellikle birinci ve üçüncü aşamalar yeniden daha
dikkatli incelenmelidir.
Yöntem etüdünün bu son aşamasına, formal metot ile informal metot arasında
fark kalmayıncaya kadar devam edilmelidir. Bu başarıldığında, yeni yöntemin
sisteme uyarlanması veya adaptasyonu tamamlanmıştır denebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 156
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.5. MALZEME HAREKETLERİ


9.5.1. Tesis Yerleştirme Düzeninin Tanımı
Metot etüdünün önemli amaçlarından biri; işçilerin ve malzemenin tesis içindeki
hareketlerinin eleştirici bir yaklaşımla dikkate alınarak tesis yerleştirme düzeninin
bu doğrultuda incelenmesidir. Bunun muhtemel nedenleri; tesisin ilk yerleştirme
düzeninin iyi yapılmamış olması ya da tesis genişledikçe veya bazı ürünler ve
süreçler değiştirildikçe yeni makina ve donanımın rasgele boş alanlara
yerleştirilmiş olmasıdır. Yerleştirme sorunları yüzünden, işçiler ve malzemeler
üretim süreci boyunca çoğu kez uzun ve dolambaçlı yollar izlemek zorunda
kalmaktadır. Böyle bir durum, ürün değerine hiç bir katkı yapmadan enerji ve
zaman kaybına neden olmaktadır. İşletme için öngörülen örgütlemenin
uygulanabilmesi, işletmede zaman, para ve işgücünden tasarruf sağlanabilmesi
ve gelecekte doğabilecek ihtiyaçların kolayca karşılanabilmesi büyük ölçüde tesis
düzenlemenin ortaya koyacağı imkanlara bağlıdır. Bu nedenle, yerleştirme
düzeninin geliştirilmesi, iş etüdü uzmanının görevinin önemli bir kısmını
oluşturur. İyi bir işyeri düzenini ortaya koyabilmek için tesis tasarımcısı, ürün
tasarımcısı, proses tasarımcısı, programlayıcı ve iş etüdü uzmanı arasında
organize bir işbirliği olmalıdır.
Bir tesiste, üretimle ilgili işlemlerin amaca uygun biçimde yapılabilmesi için bütün
fiziksel unsurların belli bir plan içinde ve işgörenle uyumlu olarak düzenlenmesi
gerekir. Ekonomik bir üretim, insan ve makina güçlerini, malzeme ve hizmetlerle
mevcut sermayeye göre en etkin bir şekilde koordine etmek suretiyle
sağlanabilir. Kusursuz olarak planlanmış bir tesis, işgörenin rahat ve huzurlu bir
ortamda çalışması yanında, kaliteli, ucuz ve verimli mal üretiminin
gerçekleştirilmesine önemli katkı sağlar.
Tesis yerleştirme düzeni, tesisteki makina ve donanımın yerlerinin, hammadde
alımından son ürünün dağıtımına kadar geçen üretim süreci boyunca, ürünün en
düşük maliyetle, en kolay akışını ve olabildiğince az dolaşımını sağlayacak bir
biçimde planlanması ve yerleştirilmesidir.
Temel yerleştirme düzenleri Şekil 9.7’de gösterilmiştir.
Uygulamada 5 tip yerleştirme düzeni sözkonusudur:
1) Prosese göre yerleştirme düzeni (Process Layout): Aynı şekildeki
işlemleri yapan makinalar bir grup oluşturur ve bu makinalar bir bölüme
konur. Çok çeşitte ve az miktarda üretim için uygun bir düzenlemedir.
2) Ürüne göre yerleştirme düzeni (Product Layout): Belirli bir ürünün
üretimi için gerekli bütün makinalar, ürünün üretim sürecindeki sıraya göre
yerleştirilir. Sınırlı çeşitte, standart ve çok sayıda ürünün üretimi için
kullanılır.
3) Sabit pozisyonlu ürüne göre yerleştirme düzeni (Project Layout):
Bütün gerekli makina ve işgücünün malzemenin yanına getirilerek düzenleme
yapılır. Gemi yapımı, büyük motor, buhar kazanı, uçak yapımı, vb. gibi.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 157
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

4) Hücresel yerleştirme düzeni (Grup yerleştirme düzeni):Benzer parça


aileleri ve makina grupları oluşturularak yerleştirme yapılır. Hazırlık süreleri
ve malzeme dolaşımı azaltılarak verimlilik artırılmıştır.
5) Hibrit yerleştirme düzeni (Karışık düzenleme): Karışık bir düzenlemedir.
İşletmelerde genellikle bu yerleştirme tiplerinden bir tanesi yerine,
özelliklerine bağlı olarak birden fazla yerleştirme tipi uygulanmaktadır.

Şekil 9.7. Tesis yerleştirme düzeni tipleri

9.5.2. Tesis Yerleştirme Düzeninin Kurulmasında Dikkate Edilecek


Hususlar
İşyeri yerleştirme düzeninin kurulmasında dikkat edilecek bazı hususlar:
 İki el de aynı işi yapıyorsa, iki el için de aynı malzemenin ya da parçanın
sağlanması gerekecektir.
 İşçi malzemeyi seçmek için gözlerini kullanıyorsa, malzemeler baş
çevrilmeden görülebilecek bir alan içine konmalıdır.
 Malzemenin cinsi ve şekli, işyeri yerleştirme düzeni içindeki yerini etkiler.
 El araçları, bulundukları yerden, hareketlerin uyum ve simetrisini bozmadan
alınmalıdırlar. İşçi yapılan için bir parçasından diğerine geçerken, özel bir
hareketi yapmaksızın aracı alabilmeli ya da yerine koyabilmelidir. Doğal
hareketler eğriseldir, araçlar bu hareket eğrisinin yolu üzerine
yerleştirilmelidir. Fakat tezgah üzerinde kaydırılan malzemenin hareket yolu
üzerinde olmamalıdır.
 Araçlar kolaylıkla alınıp yerleştirilmelidir. Mümkünse otomatik olarak yerine
yerleştirilmeli ya da sonra alınacak malzemenin yeri, elin bu malzemeyi
almak üzere hareket ettiği sırada yerine gönderilen aracın hareketine olanak
verecek biçimde olmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 158
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İşin bitirilmesi halinde;


 Kaydırılarak ya da taşıma oluğuna konarak gönderilmeli,
 El, diğer çalışma devresindeki ilk hareketine başlarken, bir taşıma
oluğundan kaydırılarak gönderilmeli,
 El hareketlerini en az sayıda tutacak biçimde yerleştirilmiş bir kutuya
konmalı,
 Eğer işlem bir ara işlem ise, yandaki işçinin kolayca alabileceği bir kutuya
konmalıdır.
 Mengene üzerinde ya da bitişi yapılan işleri yerleştirmeye yarayan araç
üzerinde yapılacak sıkıştırma ve işaretleme işlemi için her zaman ayak pedalı
kullanma olanağını araştırınız.

9.5.3. Tesis Yerleştirme Düzeninin Geliştirilmesi


Bir tesisin yerleştirme düzeni tasarlanırken aşağıdaki sıra izlenir:
 Ürünlerin tiplerine uygun makine – teçhizat ve donanımı tipleri belirlenir.
 Satış tahminlerine göre üretilecek ürün miktarı için gerekli makine – teçhizat
ve donanım miktarı belirlenir.
 Makinaların boyutları ve gerekli makina sayılarından yararlanılarak makina
grubu için gerekli alan hesaplanır.
 Malzemeler, yarı ürünler ve malzeme taşıma araçları için boş alan ihtiyacı
belirlenir.
 Destek hizmetleri için ek alan belirlenir ve ayrılır.
 Makina grupları, depolama ve destek hizmetleri için gerekli alanlar toplanarak
tesis için gerekli toplam alan belirlenir.
 Üretim bölümlerinin konumları ve boyutları birbirleriyle ilişkili olarak ve en
ekonomik iş akışını sağlayacak biçimde düzenlenir.
 Çalışma yerlerinin, depoların ve destek hizmetlerinin konumuna göre binanın
planı hazırlanır.
 Tesis sahasının büyüklüğü ve tasarımında otopark, yükleme – boşaltma ve
yeşil alanlar için yeterli alanlar dikkate alınır.
Bir ürün ya da sürece ilişkin akış geliştirmede kullanılan en geçerli yol, iş akış
şemaları ile akış diyagramlarının kullanılmasıdır. İş akış şeması genellikle
dolaşılan uzaklığı ve değişik işler için gereken zamanları kaydetmeye yarar. Akış
diyagramı ise, makinaların konumlarını ve çalışma yerlerini doğru olarak gösteren
tesisin ölçekli planıdır. Yapılan rastgele gözlemlerle bu diyagramlarda ürünlerin
ya da parçaların hareket yolları işaretlenir, simgelerle değişik yerlerde yapılan
etkinlikler gösterilir. Örnek 9.3’de verilen akış diyagramları tesis yerleştirme
düzeni için de uygulanabilir.
Tesis yerleştirme düzeni ile istenen amaçlara ulaşılması için şu ilkeler
uygulanmalıdır: bütünlük ilkesi, en küçük hareket ilkesi, akış ilkesi, üç boyutluluk
ilkesi, iş doyumu ilkesi, iş güvenliği ilkesi, esneklik ilkesi.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 159
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.5.4. Malzeme Taşıma


İşlemler sırasında malzemelerin bir işlem noktasından başka bir işlem noktasına
taşınması nedeniyle önemli ölçüde zaman ve çaba harcanmaktadır. Bu taşımalar,
üretim maliyetlerini artırmakla birlikte, ürünün kalitesine hiçbir katkıda
bulunmamaktadır. Bu bakımdan, hiçbir taşıma ve aktarma faaliyetinin olmaması
ideal sayılmaktadır. Ancak, üretimin sürdürülmesi için malzeme taşımanın
tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmamaktadır. En uygun yol, güvenlik
koşulları da gözetilerek malzemenin mümkün olan en düşük maliyetli, en uygun
yöntem ve araçlarla taşınmasının sağlanmasıdır. Buna göre en uygun taşımanın
sağlanması için aşağıdaki koşulların gerçekleştirilmesi gerekir:
1) Taşımayı ortadan kaldırmak ya da azaltmak
2) Taşıma etkinliğini artırmak
3) Uygun malzeme taşıma araçlarını seçmek

9.5.4.1. Malzeme Taşımanın Ortadan Kaldırılması ya da Azaltılması


Gerçekte malzeme taşımaların ortadan kaldırılması ya da azaltılması bakımından
önemli alternatif uygulamalar mevcuttur. Düzenleme hataları olarak ortaya çıkan
bazı belirtiler malzeme hareketlerinin hatalı oluşuna bağlanabilir. Örneğin; çok
fazla yükleme ve boşaltma, ağır malzemelerin tekrar tekrar elle aktarımı,
malzemelerin çok uzağa taşınması, bazı noktalarda yığılmaya yol açan dengesiz
malzeme aktarımı, taşıma sonucu oluşan zararlar ve benzeri durumlar hatalı
malzeme hareketlerinin belirtileri olarak görülebilir. Malzeme taşımada
karşılaşılan bu sorunlar bir iş etüdü uzmanının “niçin” sorgulaması ile çözülebilir.
Sorgulama tekniğinde temel süreç şemaları, iş akış şemaları ve akış diyagramları
kullanılır. Bu çalışmalar işyeri yerleştirme düzeninden önce ya da aynı anda
sürdürülür.

9.5.4.2. Malzeme Taşımanın Etkinliğinin Artırılması


Taşıma etkinliğinin artırılması için aşağıdaki kurallar uygulanır;
1) Bir seferde taşınan ürün ya da malzeme miktarını artırmak. Bunun için ürün
tasarımı ve paketleme yöntemleri üzerinde geliştirme çalışmaları yapılabilir
2) Mümkün ve ekonomik ise taşıma hızını artırmak
3) Olabildiğince yer çekiminden yararlanmak
4) Taşımaları kolaylaştırmak için yeterli sayıda paket, kutu, çekmelik ve sandık
gibi araçlar kullanmak
5) Olabildiğince çok amaçlı taşıma araçlarından yararlanmak
6) Malzemelerin, olabildiğince düz hatlar boyunca taşınmasını sağlamak ve
geçitleri açık bulundurmak

9.5.4.3. Malzeme Taşıma Araçları


Malzeme taşıma araçlarının seçimi için mevcut taşıma araçlarının bilinmesi
gerekir. Uygulamada yaygınca kullanılan taşıma araçları aşağıda kısaca
açıklanmıştır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 160
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Konveyörler: Konveyörler, malzemeyi sabit bir hat üzerinde sürekli olarak veya
gruplar halinde taşıyan araçlardır. İşlemleri ve işlem yerleri değişmeyen ürünlerin
taşınması için uygundurlar. Malzemenin zaman, hız ve yer bakımından hassas ve
kontrollü taşınmasını sağlarlar. Tahıl, maden filizi, kömür vb. gibi dökme
maddelerin taşınması veya montaj hattı boyunca parçaların hareketi için
kullanılırlar.
Vinçler: Vinçler, ağır yükleri kaldırıp indirmede kullanılan araçlardır. Bir veya
birden çok kasmağa sahip olabilirler. Kaldırma aracı olarak halatın ucuna
kancalar bağlanır. Yüklerin kararlı bir şekilde indirilmesini sağlamak için vinçlerde
bir fren tertibatı bulunur. Kısıtlı bir alana hizmet edebilirler.
Krenler: Krenler, özellikle ağır yüklerin kaldırılması ve taşınması maksadıyla
kullanılırlar. Krenlerde kaldırma aracı olarak kancanın ucuna asılan file, ip veya
çelik halat kullanılır. Maden filizi, kum, toprak vb. dökme yüklerin kaldırılmasında
ve taşınmasında birbirine geçmiş iki parçalı kepçelerden yararlanılır. Krenler,
özellikle havadan taşıma için kullanılabildiklerinden yer tasarrufu sağlarlar.
Köprülü ve kollu kren tipleri mevcuttur. Köprülü krenler döküm endüstrisinde,
ağır makinaların ve parçalarının kaldırılmasında ve taşınmasında kullanılabilirler.
Elevatörler: Elevatörler, tahıl ve benzeri ambalajsız dökme yüklerin bir
seviyeden başka bir seviyeye olabildiğince dar bir alandan en kısa zamanda
taşınmasında ekonomik olarak kullanılabilirler. Kovalı, pnömatik, zincirli ve
Archimedes burgulu elevatör tipleri mevcuttur.
Endüstriyel Arabalar: Endüstriyel yük arabaları, elevatörler ve konvöyerler gibi
sabit izli taşıma araçlarına göre daha esnektirler. Bu bakımdan işlemleri ve işlem
yerleri değişken ürünlerin ve değişken konumlu hammaddelerin taşınmasında
kullanılabilirler. Genellikle kesikli üretimler ve farklı büyüklüklerdeki malzemelerin
taşınmasında tercih edilirler. Çatallı istif arabaları, her yerde kullanılabilmeleri,
yükün kaldırılabilmesi ve tek kişi tarafından kullanılabilmesi yönü ile avantaj
sağlarlar.
Asansörler: Asansörler, seviye farkı olan yerlerde yükleri düşey olarak hareket
ettiren taşıma araçlarıdır. Yüksek fırınlarda kullanılan asansörlerin yolu ise eğiktir.
Asansörler genellikle çok katlı yüksek binalarda ve maden kuyularında
kullanılırlar.
Kaplar: Kaplar, malzeme konarak saklanan veya taşınan araçlardır. Karton
kutular, bidonlar, paletler, kızaklar, altlıklar hareketsiz kaplardır. Vagonlar,
çekmelikler ve el arabaları hareketli kaplardır. Kaplar doğrudan taşıma işinde
kullanılmazlar.

9.5.4.4. Malzeme Taşıma Araçlarının Seçimi


Malzeme taşıma araçlarının seçiminde dikkat edilmesi gereken özellikler
şunlardır;
1) Malzeme Özellikleri: Taşınacak malzemenin sıvı, katı ya da gaz olması,
büyüklüğü, biçimi ve ağırlığı, kırılgan, toksik ya da paslanabilir olması taşıma
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 161
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

aracı ve tipinin seçiminde ilk dikkat edilecek özelliklerdir. Ayrıca, malzemenin


geçeceği yol da taşıma aracı seçiminde etkilidir.
2) Binanın fiziksel özellikleri ve yerleşim düzeni: Binanın inşa niteliği, alanı,
şekli, mukavemeti, tavan yüksekliği, salon ve kapı genişlikleri, kat sayısı ve
benzeri yapısal özellikleri kullanılacak taşıma araçlarının belirlenmesinde önemli
rol oynar. Alçak katlar kren kullanımını engeller. Yüksek katlı binalarda yükleme
rampaları ve kaydırma olukları kullanılır, yer çekiminden yararlanılır.
3) Üretim akışı: Akış sabit iki nokta arasında gerçekleşiyorsa kaydırma olukları,
konveyör, elevatör, kren gibi durağan araçlar, akış yönü ve miktarı değişkense
hareketli taşıma araçları kullanılır.
4) Taşıma araçlarının alan ihtiyacı: Taşıma araçlarının bir kısmı zeminde, bir
kısmı da tavanda asılı olarak kullanılırlar. Benzer şeklide bir kısmı bu alanı
sürekli, bir kısmı da zaman zaman işgal ederler. Tesis içinde mevcut alanın
özellikleri dikkate alınarak seçilecek araçlar konusunda karar verilir.
5) Taşıma kapasitesi: İki nokta arasında malzeme taşımanın yapılacağı araç
belirlendikten sonra bu araçla taşınması gereken toplam malzeme miktarına
uygun taşıma aracı kapasitesi ve sayısı belirlenir. Taşıma aracının kapasitesi bir
defada kaldırıp taşıyabileceği yük miktarına ve hızına bağlıdır. Çeşitli taşıma
araçlarında ortak yanlarından büyük kapasiteli olan tercih edilir.
6) Maliyet: Taşıma araçlarının seçiminde genellikle birden fazla uygulanabilecek
alternatif ortaya çıkar. Bu durumda, maliyetler karşılaştırılarak en uygun araç
türü belirlenir. Alternatiflerin gerektireceği yatırımlar, bu yatırımların faiz yükleri,
araçların hizmet süreleri, gelecekteki hurda değerleri ve işletme maliyetleri
(işçilik, bakım, vergiler, sigorta, enerji tüketimi, vb.) karşılaştırmada
değerlendirilebilecek son karar maliyet unsurlarıdır.

9.6. İŞÇİ HAREKETLERİ


İşçiler işyerinde malzeme ile ya da malzemesiz olarak hareket ederek çeşitli
etkinliklerde bulunurlar.
İşçi hareketleri etüdünde ip diyagramı, iş akış şeması, çoklu etkinlik şeması ve
gezi şeması kullanılabilir.

9.6.1. İp Diyagramı İle İşçi Hareketlerinin İzlenmesi


İp diyagramı, işçilerin, malzemenin ya da donanımın belli olaylar dizisi boyunca
hareket yollarını izlemek ve ölçmek için iplik dolaştırılarak yapılan ölçekli bir plan
ya da modeldir. Şekil 9.8’de bir işçinin hareketleri gözlenmiştir.
İşçi A, B, C, D, E, F, G, H kodlu 8 bölüm arasında hareket etmiştir. Metot etüdü
uzmanı işçiyi izleyerek, hazırlanan model üzerinde ipi dolaştırmıştır. Model ölçekli
olup, sarılan ipin ölçüsü hareket mesafesini verir. Bu denemeden sonra, diğer
seçenek yöntemlerde ölçülerek gerekli değerlendirmeler yapılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 162
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Şekil 9.8. İp diyagramı

9.6.2. Çoklu Etkinlik Şeması ile İşçi Hareketlerinin İzlenmesi


Tablo 9.10’da levha taslaklarının preslenmesine ilişkin etkinlikler, Tablo 9.11’de
eleştirel inceleme ve geliştirilmiş yöntem gösterilmiş, Şekil 9.9’de ilk yöntem
olarak çoklu etkinlik şeması gösterilmiştir. Şekil 9.10’da ise eleştirel inceleme
sonucu elde edilen geliştirilmiş duruma ilişkin çoklu etkinlik şeması gösterilmiştir.
Yapılan geliştirme sonucu 35 dakikalık bir sürenin tasarruf edilebileceği
görülmüştür.

Tablo 9.10. Preste levha kaplama etkinlikleri (ilk yöntem).


İlk Yöntem
Saat Etkinlik
8.00 1. pres işçisinin presi temizlemesi
8.10 2. pres işçisinin şalteri açması
8.15 Presin yeterli sıcaklığa ulaşması
8.35 İki pres işçisinin levha taslağını prese yerleştirmesi
8.55 Pres ustasının işlemleri kontrol etmesi
9.05 Pres ustasının kontrolünde pres işleminin tamamlanması
9.30 Pres işçileri tarafından levhanın presten alınarak istife yerleştirilmesi

Şekil 9.9. Çoklu etkinlik şeması: Pres (ilk yöntem)


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 163
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Tablo 9.11. Preste levha kaplama etkinlikleri (eleştirel inceleme ve geliştirilmiş


yöntem)
Eleştirel İnceleme
2. pres işçisi 1. pres işçisinin temizleme yapmasını beklemeyebilir. Pres hemen ısınmadığı
1
için 1. pres işçisi şalter açıkken de temizlik işini yapabilir.
2 Levha taslağının prese yerleştirilmesi için presin ısınmasını beklemeye gerek yoktur.
3 Pres ustasının işlemleri ön kontrolden geçirmesi gereksizdir.

Geliştirilmiş Yöntem
Saat Etkinlik
8.00 1. pres işçisinin presi temizlemesi
8.00 2. Pres işçisinin şalteri açması
8.10 İki pres işçisinin levha taslağını prese yerleştirmesi
8.30 Pres ustasının kontrolünde pres işleminin tamamlanması

Şekil 9.10. Çoklu etkinlik şeması: Pres (geliştirilmiş yöntem)

9.6.3. Gezi Şeması İle İşçi Hareketlerinin İzlenmesi


Şekil 9.11’de bir işçinin gezi şeması sonuçları verilmiştir. İşçi 9 durağa
uğramaktadır. Şemanın üst tarafında soldan sağa doğru ilk satırda sıralanan
numaralar hareketin başladığı durakları, soldan aşağı doğru ilk sütunda sıralanan
numaralar ise gidilen durakları göstermektedir.
Eleştirerek inceleme sonucunda en fazla uğranılan durakların sırasıyla; 8 nolu
durağa 15, 5 nolu durağa 12, 4 nolu durağa 10 olarak gerçekleştiği
görülmektedir. Buna göre en yoğun durakların 8 – 5 – 4 şeklinde bir hat
oluşturması beklenir. Buna göre, hareketleri azaltmanın yolu bu durakları
birbirine yakın konumda yerleştirmektir.
Gezi şeması tekniği, malzeme hareketleri için de analiz edilebilmekte ve çapraz
ilişki tekniği adı ile tesis düzenlemede kullanılmaktadır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 164
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.7. HAREKET EKONOMİSİ


Hareket ekonomisi, işçinin çalışma yerindeki hareketlerinin en küçük ayrıntılarına
kadar incelenerek işçinin işini mevcut koşullarda en uygun biçimde yapabilmesi
tekniğidir.

9.7.1. Hareket Ekonomisi İlkeleri


İşyerinde düzeltilmiş yöntemlerin geliştirilmesinin esasını teşkil eden çeşitli
hareket ekonomisi ilkeleri mevcuttur. Bu ilkeler, hareket etüdünün kurucusu F.
Gilbreth tarafından etkinliği artırmak ve el işleri yorgunluğunu azaltmak üzere üç
bölümde ele alınmıştır.
1) İnsan vücudunun kullanılması
2) İşyerinin düzenlenmesi
3) Araç ve donatımın düzenlenmesi

Hareketin başladığı yer


Duraklar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Toplam
1 * 3 2 1 6
2 * 3 4 7

Duraklara gidişlerin
3 2 * 1 1 3 1 8
4 2 2 * 1 2 3 10
Gidilecek yer

özeti
5 2 4 * 3 3 12
6 2 3 * 1 6
7 2 2 * 1 5
8 2 3 3 4 * 3 15
9 1 1 1 1 1 3 * 8
Toplam 6 7 8 10 12 6 5 15 8 75
Duraklardan çıkışların özeti

Şekil 9.11. Gezi şeması: İşçinin işyerinde hareketleri

9.7.2. İnsan Vücudunun Kullanılması İle İlgili Hareket Ekonomisi İlkeleri


İnsan vücudunun kullanılması ile ilgili hareket ekonomisi ilkeleri şunlardır:
 İki el aynı anda harekete başlamalı ve aynı anda durmalıdır.
 İki el, dinleme süresi dışında, aynı anda boş kalmalıdır.
 Kolların hareketi simetrik ve zıt yönlü olmalı, hareketler aynı anda yapılmalıdır.
 El ve bacak hareketleri, işin yeterince yapılabilmesini sağlayabilecek en alt
sınıflandırmaya göre yapılmalıdır.
 Momentum işçinin kolayına gelecek şekilde ayarlanmalı ve adale gücüyle
önlenmesi gerekli yerlerde de en düşük düzeye indirilmelidir.
 Sürekli eğilerek yapılan hareketler, ani ve sert yön değiştirmeleri kapsayan
doğrusal hareketlere tercih edilmelidir.
 Balistik serbest hareketler, sınırlı ya da kontrollu hareketlerden daha çabuk,
daha kolay ve daha doğru olarak yapılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 165
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Bir işlemin otomatik olarak yapılmasında ve yumuşaklıkta uyum asaldır ve iş,


gerektiği yerde kolay ve doğal bir uyuma olanak verecek şekilde
düzenlenmelidir.
 Çalışma yeri, işçinin en az göz hareketini gerektirecek uygun bir görüş alanı
içine yerleştirilmelidir.

9.7.3. İşyerinin Düzenlenmesi İle İlgili Hareket Ekonomisi İlkeleri


İşyeri düzenleme ile ilgili hareket ekonomisi ilkeleri şunlardır:
 Alışkanlık sağlamak üzere bütün araç ve malzemeler için sabit yerler
bulundurulmalıdır.
 Araçlar ve malzemeler aramayı azaltmak için önceden uygun yere konup,
uygun biçimde düzenlenmelidir.
 Eğimli taşıma düzeni, sandıklar ve kaplar malzemelerin, çalışma noktalarının
elden geldiğince yakınına ulaştırılmasını sağlayacak şekilde kullanılmalıdır.
 Araçlar, malzemeler ve yönetme kolları işçinin en geniş çalışma alanı içine
yerleştirilmeli ve bunların işçiye mümkün olduğu kadar yakın olmaları
sağlanmalıdır.
 Malzemeler ve araçlar en iyi hareket sırasını sağlayacak şekilde
düzenlenmelidirler.
 İşçinin biten işi göndermek üzere ellerini kullanmasını önlenerek, fırlatma /
bırakma ile işin kendiliğinden bir sonraki yere gitmesini sağlayacak düzenler
kurulmalıdır.
 Uygun ışıklandırma için gerekli önlemler alınmalı ve işe göre iyi bir oturma
sağlayacak tip ve yükseklikte sandalye sağlanmalıdır. Çalışma yerinin ve
sandalyenin yüksekliği, ayakta ya da oturarak çalışmaya elverecek şekilde
ayarlanmalıdır.
 İşyerinin rengi, yapılan işin rengiyle zıt olmalı, böylelikle göz yorgunluğu
önlenmelidir.

9.7.4. Donanımın Hazırlanması İle İlgili Hareket Ekonomisi İlkeleri


 İşin bir mengene ya da ayakla çalıştırılabilen bir araçla tutulabildiği hallerde
ellerin bütün “tutma” hareketinden kurtarılması gerekir.
 Mümkünse iki ya da daha fazla araç birleştirilerek kullanılmalıdır.
 Her parmağın ayrı bir hareket yaptığı yerlerde (daktilo yazımı) yük,
parmakların normal güçlerine göre dağıtılmalıdır.
 Büyük tornavida ve manivela gibi araçların sapları elle en iyi kavranacak
şekilde yapılmalıdır. Özellikle sapın kullanılması büyük bir güç gerektiriyorsa
bu gereklidir.
 Levyeler, araç kolları ve kolla çevrilen volanlar vücudun durumunu az
değiştirerek ve mekanik avantajdan en çok yarar sağlanarak kullanılabilecek
bir biçimde yerleştirilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 166
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

9.7.5. Hareketlerin Sınıflandırılması


İnsan vücudunu kullanmadaki hareket ekonomisinin dördüncü ilkesi hareketlerin
en düşük sayıda olmasını öngörür. Hareketlerin sınıflandırılması, vücut
organlarının, etrafında hareket ettiği eksenlere göre kurulmuştur. Tablo 9.12’de
hareketlerin sınıfları verilmiştir.
Üst hareketler alt hareketleri kapsar. Buna göre, en düşük sınıfın kullanılması ile
harcanacak çaba azaltılabilir. İşyeri yerleştirme düzeninin kurulmasında gerekli
nesnelerin kolay erişilebilecek yere yerleştirilmesi işçinin düşük hareket sınıfında
çalışmasını sağlar.

Tablo 9.12. Hareketlerin sınıflandırılması.


Sınıf Eksen Hareket eden organlar
1 Parmak eklemi Parmak
2 Bilek El ve parmaklar
3 Dirsek Ön kol, el ve parmaklar
4 Omuz Üst kol (pazu), ön kol, el ve parmaklar
5 Gövde Gövde, üst kol, ön kol, el ve parmaklar

9.7.6. Mengene ve Bağlama Düzeni Modelleri


Mengene, parçaları doğru durumda tutar ve parçayı işleyen takımın doğru
kullanılmasını sağlar.
Bağlama düzeni, parçaları tutmaya yarayan daha basit bir araçtır.
Bağlama düzenleri iyi tasarlanarak işçinin gerekenden fazla çaba harcaması
önlenmelidir. Bu bakımdan iş etüdü uzmanı ve model tasarımcıları arasında bir
işbirliği kurulmalıdır.
Mengene ve bağlama düzeni çalışmalarında dikkat edilecek hususlar:
 Mengene çeneleri kolay açılıp kapanabilecek şekilde olmalı ve parçanın hassas
yerleştirilmesi gerekmedikçe sıkıştırılmamalıdır.
 Mengene, ellerin işlenecek parçaları mengeneye çok az bir zorlama ile
yerleştirilebilmesine olanak sağlayacak biçimde tasarlanmalıdır. Mengene giriş
noktası ile parçanın alındığı yer arasında bir engel olmamalıdır.
 Mengeneyi gevşetme işlemi aynı anda, takılan parçayı da dışarı atabilmelidir.
Böylece ek hareketler önlenmiş olur.
 İki elle birden çalışmayı gerektirmeyen montaj işlerinde, bağlama düzenleri
mümkünse aynı anda iki parçanın yerleştirilebileceği bir düzende yapılmalı ve
aralarında iki elin kolaylıkla çalışabileceği yeterlikte bir boşluk bulunmalıdır.
 Kimi durumlarda, mengeneler birçok küçük parçayı alacak düzende yapılır.
Birçok parça tek bağlamada yerleştirilebilirse yükleme zamanından artırım
sağlanır.
 İş etüdü uzmanı takım bağlama düzenlerini de bilmek sorundadır. Frezelerde
aynı anda birden fazla parçanın frezelenmesi olanağı bulunabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 167
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Eğer mengenede parçaların düzgün yerleştirilmesini sağlayan yaylı pim


kullanılıyorsa, bu yayların sağlamlıklarına dikkat edilmelidir.
 Bir parçayı mengeneye yerleştirirken, işçinin bütün işlem aşamalarında ne
yaptığını görebilmesi önemlidir. Bu durum mengene modeli onaylanmadan
dikkate alınmalıdır.

9.7.7. Kontrol Düzenekleri ve Göstergeler


Fizyolog ve psikologlara göre, makinaları yöneten kişilerin yorgunluğunu
azaltmak maksadıyla makina üzerindeki yönetme düzenleri ve göstergeler belirli
düzen içerisinde olmalıdırlar. Bu düzenler ve göstergeler, başlangıçta insan
faktörü de dikkate alınarak çalışma koşullarına uygun biçimde tasarlanmalıdır. Bu
konunun önemli olması, gelişmesini ve ergonomi biliminde önemli yer tutmasını
sağlamıştır.

9.7.8. İki El Süreç Şeması


İki el süreç şeması için Şekil 9.12’de iki el süreç şeması gösterilen tapalama
örneği alınmıştır. Bu yöntemde, tapalanacak boru elemanları mengenenin
sonunda bulunan durdurma markasına kadar itilerek bağlanmakta, tapa boru
ucuna bir anahtarla takılmaktadır.
Mevcut yöntem eleştirel incelemeye tabi tutulduğunda bazı sorularla faaliyetlerin
sorgulanmasının gerektiği görülür. Buna göre mevcut yöntem için aşağıdaki
sorular sözkonusu olabilir:
1) Boru niçin mengenede tutma gereği duyulmaktadır?
2) Anahtarı elde saklayamaz mıyız?
3) Elemanter faaliyetlerin bu derece ayrıntılı olması kaçınılmaz mıdır?
Bu sorulara verilebilecek cevaplar aşağıdaki gibi olabilir:
1) Boruyu mengenede tutma gereği yoktur. Bu işlemler atlanabilir.
2) Anahtarı sürekli elde saklamak mümkün olmaz. Çünkü aynı el mengenenin
sıkılması için de kullanılmaktadır.
3) Elemanter faaliyetler için fazla ayrıntıya girilmeyebilir. Böylece işçilerin de
faaliyetlerini kolay algılamasına imkan sağlanır.
Bu cevaplara bağlı olarak elde edilecek yeni yöntem için oluşturulan iki el süreç
şeması Şekil 9.13’de uygulanmıştır. Sol el için toplam faaliyetler 8’den 3’e, sağ el
için ise 17 faaliyet 5 faaliyete düşürülmüş; depolama ve tutma etkinlikleri
ortadan kaldırılmıştır.

9.7.9. En Küçük Hareket Etüdü


Çok tekrarlı işlemlerde işçinin en az yorgunluk ve çaba ile işi yapabilmesine
yönelik olarak hareket şekillerinin geliştirilmesi için yapılan ayrıntılı etüde en
küçük hareket etüdü denir. En küçük hareket etüdü metot etüdü tekniğinin bir
bölümüdür.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 168
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İKİ EL SÜREÇ ŞEMASI


ŞEMA NO:1 SAYFA NO:1/1 İŞYERİ YERLEŞTİRME DÜZENİ
RESİM VE PARÇA: 10 çapında boru ve manşon Mevcut yöntem

İLK UZUNLUK: 420 mm


İŞLEM: Manşon takma
Yer: Montaj atölyesi
İŞÇİ: K.M.
ÇİZEN: K.Ü. TARİH: 14.10.2004
SOL EL – TANIM O  D  O  D  SAĞ EL - TANIM
1) Boruya uzanır o o 1) Sıkma koluna uzanır
2) Boruyu tutar o o 2) Sıkma kolunu tutar
3) Boruyu mengeneye götürür o o 3) Çeneleri sıkıştırır
4) Boruyu mengeneye takar o o 4) Manşona uzanır
5) Boruyu konumlandırır o o 5) Manşonu tutar
6) Boruyu tutar o o 6) Manşonu boru ucuna götürür
7) Boruyu çıkarır o o 7) Manşonu boru ucuna tutturur
8) Boruyu masaya bırakır o o 8) Anahtara uzanır
o 9) Anahtarı tutar
o 10) Anahtarı tapaya götürür
o 11) Manşonu sıkar
o 12) Manşonu çevirir
o 13) Anahtarı gevşetir
o 14) Anahtarı masaya bırakır
o 15) Sıkma koluna uzanır
o 16) Sıkma kolunu tutar
o 17) Çeneleri gevşetir
Toplam 3 3 0 2 6 7 0 4

Şekil 9.12. İki el süreç şeması: Boruya manşon takma (mevcut yöntem)

İKİ EL SÜREÇ ŞEMASI


ŞEMA NO:1 SAYFA NO:1/1 İŞYERİ YERLEŞTİRME DÜZENİ
RESİM VE PARÇA: 10 çapında boru ve Mevcut yöntem
manşon
İLK UZUNLUK: 420 mm
İŞLEM: Manşon takma
Yer: Montaj atölyesi
İŞÇİ: K.M.
ÇİZEN: K.Ü TARİH: 14.10.2004
SOL EL – TANIM O  D  O  D  SAĞ EL - TANIM
1) Boruyu mengeneye takar, o o
1) Çeneleri sıkıştırır
konumlandırır
2) Boruyu çıkarır, masaya bırakır o o 2) Manşonu borunun ucuna tutturur
3) Boruyu masaya bırakır o o 3) Manşonu çevirir ve sıkar
o 4) Anahtarı masaya bırakır
o 5) Çeneleri açar
Toplam 2 1 0 0 4 1 0 0

Şekil 9.13. İki el süreç şeması: Boruya manşon takma (geliştirilmiş yöntem)

En küçük hareket etüdü teknikleri insan etkinliklerini yapıldıkları amaçlara göre


hareket bölümlerine ya da hareket gruplarına ayırma ilkesine dayanır. Bu
hareketler, hareket etüdünün kurucusu Frank B. Gilbreth tarafından geliştirilmiş
olup, Gilbreth’in ters yazılışı olan “therblig” terimi ile ifade edilmiştir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 169
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10. İŞ ÖLÇÜMÜ
10.1. İŞ ÖLÇÜMÜNÜN TANIMI
Bir işin oluşmasını sağlayan elemanlar makina, malzeme ve işgücüdür. Makina ve
malzeme, kolay ölçülebilen, az değişken fiziksel faktörlerdir. Fakat insangücü;
sosyal çevre, kişisel yetenekler, eğitim, tecrübe, teşvik, çalışma güvenliği ve
benzeri çok ve çeşitli, ölçülmesi güç faktörlerin etkisi altındadır. Bu nedenle, iş
ölçümü çalışmaları daha çok insangücü üzerinde yoğunlaşmıştır.
İş ölçümü, işe uygun nitelik taşıyan bir işçinin, tanımlanmış bir performansla
belirli bir işi yapması için gereken zamanı belirlemek amacı ile geliştirilmiş
tekniklerin uygulamasıdır.
İş ölçümü, bir işlemin veya işlemi oluşturan elemanın belirli çalışma koşulları
altında ve belirli yöntemlerle yeteri kadar eğitim, bilgi ve yeteneğe sahip bir işçi
tarafından, bir işgünü boyunca aşırı yorgunluk yaratmayacak bir çalışma hızı ile
yapılması için geçen sürenin belirlenmesi amacı ile uygulanan tekniklerdir.
İş ölçümü uygulanması zorunlu üç temel unsur içerir:
Belirli bir iş: Tanımlanmış ve standartlaştırılmış bir çalışma metoduna sahip
iştir.
İşe uygun nitelik taşıyan işçi: Normal işçidir.
Tanımlanmış performans: Etkin çalışma hızındaki normal tempodur.

10.2. İŞ ÖLÇÜMÜNÜN KAPSAMI VE YARARLARI


İşin yapılmasına yönelik standart zamanın bulunmasında hangi teknik kullanılırsa
kullanılsın, uygulama başlıca üç bileşeni kapsamaktadır:
1) Fiziksel işgücü çalışmasının ölçümü
İş ölçümü çalışmalarının en yaygın alanını oluşturur. İşçilerin atölyede veya
sekreterin bürodaki çalışmalarına yönelik iş ölçümü faaliyetleri bu kapsam
içerisinde değerlendirilir.
2) Düşünsel işgücü çalışmasının ölçümü
Faaliyetlerin tanımlanması ve elemanlarına ayrılması oldukça zor ve subjektif bir
yapıya sahiptir.
3) Makina çalışmasının ölçümü
Makinanın belirli bir parça üzerindeki tanımlı bir işi yapma süresi, makinanın
kullanım kılavuzunda yer alabilir, bu süreyi ölçmek için detaylı analiz yapmaya
gerek kalmayabilir.
İş ölçümünün ana amacı, etken olmayan sürenin niteliğini ve derecesini
belirlemek, bu süreyi ortadan kaldırmak üzere gerekli önlemleri almak ve
standart süreyi belirlemektir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 170
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş ölçümü ile bulunan standart zamanların kullanımının sağlayacağı yararlar:


 Üretim plan ve programlarının hazırlanması.
 Standart maliyetlerin hesaplanması ve bütçelenmesi.
 Üretimine başlanmamış ürünün maliyetinin hesaplanması.
 Makine – teçhizat ve donanımının üretkenliğinin belirlenmesi.
 Direkt işçilik ücretlerinin teşvik oranlarının belirlenmesi.
 Çalışma yöntemlerinin geliştirilmesi ve verimin artırılması.
 Gerekli yatırım ihtiyacının belirlenmesi.
 Gözetim ve kontrol etkinliğinin artırılması.
 Ücret – verim pazarlığında ölçülebilir kriterlerin belirlenmesi.
 Verimliliğin artırılması için yapılacak yatırımların ekonomikliğinin belirlenmesi.
 Alternatif yöntemlerin etkinliğinin karşılaştırılması.
 Takım halinde çalışan işçilerin iş yükü dağılımının sağlanması.
 Bir işçinin çalıştırabileceği makine sayısının belirlenmesi.
 Teslim tarihleri için tahmini bilginin sağlanması.
 Maliyetlerin azaltılması.
 Etkin bir kalite kontrol sisteminin kurulmasının teşvik edilmesi.
 Iskarta oranının düşürülmesi.
 Performans ölçümlerine olanak sağlanması.
Bu yararlarına karşılık, iş ölçümünün ücrete ilişkin konulardaki uygulamalarında
diğer konulara göre daha az başarı elde edilmektedir. Bunun nedenleri aşağıda
sıralanmıştır;
 İşçi, halen aldığı ücretin azalacağı endişesi ile direnç gösterir.
 İşçi – işveren ilişkilerindeki diğer sorunlar bu konuyu daha çok etkiler
 Zaman standartları daha düşük tutulduğu takdirde, işçi emeğinin karşılığını
tam olarak alamayacağı endişesine kapılır
 İşçi, sonunda kendi ücretlerine yansıyacağını bildiği için, iş ölçümündeki küçük
hataların uyarılmasına karşı sert tepki gösterir.
 Bazı endüstri dallarında işçiliğin toplam maliyeti içindeki payının az olması
nedeniyle iş ölçümüne önem verilmez.

10.3. İŞ ÖLÇÜMÜNÜN TEMEL AŞAMALARI


İş ölçümü de temelde bilimsel yöntem uygulayarak problem çözmeye çalışan
teknikler grubudur. Uygulanan temel aşamalar Tablo 10.1’de verilmiştir.

Tablo 10.1. Hareketlerin sınıflandırılması


Sıra Temel Aşama Açıklama
1 SEÇME Etüdü yapılacak işin seçilmesi.
2 KAYDETME İş ile bütün verilerin kaydedilmesi.
3 İNCELEME Kaydedilen bilgilerin sistematik bir biçimde incelenmesi.
Uygun bir iş ölçümü tekniği yardımıyla her elemana ait zamanın
4 ÖLÇME
ölçülmesi.
5 BULMA Gerekli paylar dikkate alınarak standart zamanın bulunması.
6 TANIMLAMA Bulunan standart zamanla ilgili yöntemlerin tanımlanması.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 171
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş ölçümü eğer değişik metotlar arasındaki etkinlik karşılaştırması için veya metot
etüdüne yardımcı olmak amacıyla yapılacaksa o zaman ilk beş aşama yeterli
olacaktır. Yukarıdaki altı aşama, iş ölçümü teknikleri için genel süreci belirler.
Ancak bunların uygulamaları sırasında, tekniğin özelliğine göre bazı alt detayları
söz konusu olabilir

10.4. İŞ ÖLÇÜMÜ TEKNİKLERİ


İş ölçümü, aynı amaca yönelik alternatif teknikler grubudur. Ancak bu
tekniklerden hangisinin seçileceği, iş ölçümü koşullarına bağlıdır. Bunun için, bu
tekniklerin değişik koşullarda farklı avantajları ve dezavantajları ya da daha genel
bir ifade ile baskın özellikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin bir teknik daha kısa
sürede ve daha düşük maliyetle gerçekleştirilirken diğeri daha az sapmalı
ölçümler sağlayabilmektedir.
Burada dikkat edilecek husus işletmenin kısıtlarına ve iş etüdü çalışmasının
amacına göre bir yöntemin belirlenmesidir.
İş ölçümü teknikleri iki gruba ayrılabilir (Şekil 10.1).
1) Doğrudan iş ölçümü teknikleri: İş örneklemesi yöntemi, zaman etüdü
yöntemi.
2) Dolaylı ölçme teknikleri: Önceden belirlenmiş zaman standartları yöntemi
(PTS), standart verilerin sentezi yöntemi, analitik tahmin yöntemi, vb.

Şekil 10.1. İş ölçümü teknikleri ve uygulamada izlenen aşamalar


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 172
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.5. İŞ ÖRNEKLEMESİ
10.5.1. İş Örneklemesinin Tanımı
İş örneklemesi, belli bir etkinliğin oluş yüzdesini istatistiksel örnekleme ve
rasgele gözlemler yolu ile belirleme yöntemidir.
Doğrudan ölçme yaklaşımıyla ilgili bir tekniktir. Bütün parametrelerinin ölçülmesi
çok zor olan bir yığının parametrelerini, aynı yığından alınan bir örnek grubu
aracılığıyla tahmin etmeye imkan verir.
İş örneklemesi, etkinlik örneklemesi, faaliyet örneklemesi, gecikme oranı etüdü,
rasgele gözlem yöntemi, ani okuma yöntemi ve gözlem – oran etüdü adalarıyla
da anılır.
Bir üretim sisteminde bulunan makinaların boş ve çalışır durumda olduklarını aynı
anda ve sürekli kontrol ile belirlemek oldukça güç ve pahalı bir yoldur. Sürekli
gözlem yerine, üretim sisteminde rasgele aralıklarla gezilerek çalışan ve duran
makina ya da işçi nedenleri ile kaydedilir. Bu veriler, oransal olarak belirli olasılık
ve güvenlik düzeyinde istatistik teknikleri ile belirlenir.

10.5.2. Etüdün Yönetilmesi


Gözlemler başlamadan iş örneklemesinin amacı belirlenmelidir. En basit amaç
herhangi bir makinanın çalışıp çalışmadığının belirlenmesidir. Bu durumda
gözlemlerde iki olasılık vardır: makine boş ya da makine çalışıyor. Bu olasılıkların
alt olasılıkları Şekil 10.2’de gösterilmiştir.

Şekil 10.2. Gözlem yönetimi

İş örneklemesinde uygulanan aşamalar aşağıda sıralanmıştır:


1) Etüt edilecek işin seçimi ve amacının belirlenmesi.
2) p ve q’nun yaklaşık değerlerini belirlemek üzere ön gözlem yapılması.
3) Seçilen güvenlik düzeyi ve kesinlik sınırlarına göre gerekli gözlem sayısının
(n) belirlenmesi.
4) Rasgele sayılar tablosu kullanılarak gözlem sırasının belirlenmesi.
5) Etüdün amacına uygun olan kayıt formunun tasarlanması.
6) Gözlemlerin yapılması ve sonuçların çözümlenmesi.
İş örneklemesi yönteminin üç uygulama alanı vardır:
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 173
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

1. Standart zamanların hesaplanması.


2. Faaliyet veya gecikme oranı analizi.
3. Performans değerlemesi.
Bu uygulamalarda örnekleme kuralları ve işlemleri aynıdır. Ancak, kullanılan kayıt
formları ve sonuçların analizinde farklılıklar vardır.
Faaliyet analizinde, makina ve işçilerin üretken çalışma ve boş kalma oranları ile
gecikmelerin nedenleri belirlenir.
Performans değerlendirmede, bir işçinin bedensel çaba ile yaptığı bir işte
harcadığı zamanın üretken olan ve olmayan kısımlarının oranı belirlenir.
Standart zamanın hesaplanmasında, gözlenen elemanların örnek hacmi içindeki
payları sürelere dönüştürülür ve sonuç belirli güvenlik sınırları içinde bütün kütle
için geçerli sayılır.
İş örneklemesi; üretim, hizmet ve ofis işlerinde; iki bölümün etkinliğini
karşılaştırmak, gruplarda eşit yük dağılımı sağlamak, etken olmayan süreleri ve
bunların arkasındaki nedenleri değerlendiren bilgileri vermek amacıyla
kullanılabilir. Böylece iş örneklemesi ile, nerede metot etüdünün uygulanacağı,
nerede malzeme taşıma sisteminin geliştirileceği ve nerede daha iyi üretim
yöntemlerinin kullanılacağı belirlenebilir.
İş örneklemesinde kullanılacak kayıt formları, etütten istenen amaca bağlı olarak
tasarlanır. Bu amaçla kullanılan kayıt formları aşağıda gösterilmiştir.

Tarih: 10.10.04 Gözlemci: A.B. Etüt no: X


Gözlem sayısı: 40 Toplam Yüzde
Makina çalışıyor 35 87.50
Makina boş 5 12.50
Toplam 40 100.00

Şekil 10.3. Basit iş örneklemesi kayıt formu

Tarih: 10.10.04 Gözlemci: C.D. Etüt no: Y


Gözlem sayısı: 40 Toplam Yüzde
Makine çalışıyor 35 87.50
Onarım / 1 2.50
Makina

Malzeme // 2 5.00
Kişisel / 1 2.50
Boş

Boş / 1 2.50

Şekil 10.4. Makinanın çalışması ve boş zamanların dağılımına ilişkin kayıt formu

Tarih:10.10.04 Gözlemci: A.B. Etüt no: Z


Gözlem sayısı:
İş Elemanları
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
İşçi No. 1
İşçi No. 2
İşçi No. 3

Şekil 10.5. Üç işçi tarafından yapılan 10 elemanlı bir işte, zaman örneklemesi
kayıt formu
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 174
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.5.3. Örnek Büyüklüğünün Belirlenmesi


Pahalı olan, ancak pratik olmayan sürekli gözlem yönteminden farklı örnekleme
yöntemi olasılık kuramına dayanır. Tam gözlem yapılmadığı için örnekleme
yönteminin güvenlik düzeyinin belirlenmesi gerekir. Örnek büyüklüğünü ya da
gözlem sayısını veren bağıntı, örnek sayısının normal dağılım göstermesi halinde
geçerlidir. Normal dağılım eğrisi Şekil 18.6’da gösterilmiştir.
Normal dağılım için yaygınca kullanılan güvenlik düzeyleri aşağıda gösterilmiştir:
% 90 güvenlik düzeyi ya da eğri içindeki alanın % 95’i = 1.62 
% 95 güvenlik düzeyi ya da eğri içindeki alanın % 95’i = 1.96 
% 99 güvenlik düzeyi ya da eğri içindeki alanın % 99’u = 2.58 
% 99.9 güvenlik düzeyi ya da eğri içindeki alanın % 95’i = 3.30 

Şekil 10.6. Normal dağılım eğrisi

Örneğin, duyarlığın % 95 güvenle gerçekleşmesi istenirse, oluş yüzdesi p’nin en


fazla  1.96, en az  1.96 noktasında bulunabilir. Duyarlık derecesi p’nin
yüzdesi olarak verilmiştir. Buna göre, p’nin % S kadar fazlası  1.96, % S kadar
eksiği  1.96 noktasında bulunmalıdır.
p = elemanın toplam süre içindeki % olarak payı ya da oluş yüzdesi (oluş yüzdesi
dışındaki değer q olmak üzere; % olarak p + q = 100’dür),
 = eleman dağılımının standart sapması,
S = Duyarlık ya da hata payı ( % p cinsinden),
n = örnek sayısı olmak üzere; normal dağılım için aşağıdaki eşitlik geçerlidir.

√ (10.1)

Bu eşitlikten yararlanılarak örnek büyüklüğü için aşağıdaki eşitlik elde edilir.

(10.2)
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 175
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Örnek büyüklüğü, güvenlik düzeyine ve duyarlığa göre değişir. Bunun için normal
dağılım standart normal dağılım olarak ele alınır ve standart değer

(10.3)

eşitliği ile hesaplanır. Duyarlık, tahminlerin, verilen olasılık düzeyinde güvenle


gerçek değeri temsil edeceğini gösterir.
(10.1) ve (10.3) eşitlikleri kullanılarak örnek büyüklüğü

(10.4)

eşitliği ile de hesaplanabilir.


Örnek büyüklüğünün belirlenmesinde hata payı (S), gözlem sayısı (n), oluş
yüzdesi (p veya q) güvenlik düzeyi arasındaki ilişkiden yararlanılarak hazırlanan
nomogramlar da kullanılmaktadır.

10.5.4. Rasgele Gözlem


Gözlemler sürekli yapılmayıp örnekleme yöntemi uygulandığında, bu gözlemlerin
rasgele yapılması gerekmektedir. Rasgele gözlemlerin ne zaman yapılacağı
rasgele sayılar tablosundan yararlanılarak belirlenir.
Rasgele sayılar tablosundan, belirlenen bir sayıdan başlamak üzere gözlem sayısı
kadar rasgele sayı seçilen atlama sayısına göre sura ile belirlenir. Bu sayılardan
tekrar eden sayılar ve devre sayısına eşit sayıları aşan sayılar iptal edilerek yeni
sayılar seçilir. Gözlem sayısı kadar seçilen rasgele sayılar küçükten büyüğe doğru
sıralanır. Her sayı, gözlem süresi ile çarpılıp referans alınan başlama zamanına
eklenerek rasgele gözlem zamanı belirlenir. Örneğin; gözlem süresi 20 dakika, ilk
rasgele sayı 4 ve başlangıç saati 8.00 ise, ilk gözlem saati: 4 x 20 + 8.00 = 9.20
olacaktır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 176
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.6. ZAMAN ETÜDÜ


10.6.1. Zaman Etüdünün Tanımı
Zaman etüdü, belirli koşullar altında yapılan belli bir işin elemanlarının zamanını
ve derecesini kaydederek ve bu yolla toplanan verileri çözümleyerek, o işin
tanımlanan bir çalışma hızında yapılabilmesi için gereken zamanı belirlemekte
kullanılan bir iş ölçme tekniğidir.
Kronometraj yöntemi olarak da bilinen zaman etüdü yöntemi en eski ve halen en
yaygın kullanım alanına sahip olan bir iş ölçümü yöntemidir. Bununla birlikte,
tempo takdiri gibi subjektif bir sabitin belirlenmesi dolayısıyla hatalara açık bir
yöntemdir.
Zaman etüdü, zaman etüdü uzmanının bir kronometre yardımıyla, işçinin
yapması sırasında işi uygun sayıda ölçüp, gerekli işlemlerden sonra standart
zaman bilgisine ulaşmayı sağlayan bir süreçtir.

10.6.2. Zaman Etüdü Araçları


Zaman etüdünün yapılması için kullanılan temel araçlar; kronometre, etüt tablası
ve zaman etüdü formları; yardımcı araçlar da; hesap makinası, saat, kalem ve
diğer ölçüm araçlarıdır (mezure, çelik cetvel, mikrometre, kantar, hızölçer, vb.).
Daha hassas ölçümlerde kronometre yerine sinema makinası ve zaman etüdü
makinası (şeridi) kullanılmaktadır. Her iki ölçümde film veya kağıt şerit sabit bir
hızla hareket eder, şeritle ölçmede ölçüm sonunda şerit uzunluğu ölçülerek
zaman belirlenir.

10.6.2.1. Kronometre
İstenen hassasiyete uygun kronometre seçilerek fiili süreler ölçülmelidir.
Genellikle geriye dönüşlü ve geriye dönüşsüz olmak üzere iki tip kronometre,
bazen de iki ibreli bir tip kronometre kullanılır. Bu kronometreler aşağıdaki üç
türden biri olabilir:
1) Saniyenin beşte bir aralıklarla bölünmüş kadran üzerinde bir dönüşte bir
dakikayı ve küçük ibrenin tam dönüşüyle 30 dakikayı kaydeden kronometre.
2) Dakikanın yüzde birine göre bölünmüş kadranı bir defa dönmekle bir dakikayı
ve küçük ibrenin tam dönmesiyle yapılan 30 dakikalık süreyi kaydeden
kronometre (ondalıklı dakika kronometresi).
3) Bir saatin on binde birine göre bölünmüş bir kadranda dönüşte 1/100 saati
ve küçük ibre yüz dilim içinde bir saati kaydeden kronometre (ondalıklı saat
kronometresi).
Günümüzde daha çok geriye dönüşlü ondalıklı dakika kronometresi
kullanılmaktadır.
Şekil 10.7’de görüldüğü gibi, kronometre 1 sürgüsü ile çalıştırılır ve durdurulur.
2 nolu kurma çarkının üstüne basılınca ibreler saati durdurmadan 0 noktasına
gelir ve oradan tekrar harekete başlar. 1 sürgüsü ile ibreler kadran üzerinde
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 177
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

herhangi bir noktada durdurulabilir ve sürgü serbest bırakılınca 0 noktasına


dönmeden yeniden harekete başlarlar.

10.6.2.2. Etüt Tablası


Etüt tablası düz bir tabla olup, üzerine zaman etüdü formları yerleştirilir.
Formların boyutlarına uygun olan etüt tablası, kullanım için gereklik sertlikte
olmalıdır. Normal olarak kronometre etüt tablasının sağ üst kısmına, sol elini
kullananlar için ise sol üst kısmına yerleştirilir. Etüt tablasının kullanımında,
kendilerine uyum sağlamak üzere, etüt uzmanları farklı yol ve yöntemler
düşünebilirler.

Şekil 10.7. Ondalıklı dakika kronometresi

10.6.2.3. Zaman Etüdü Formları


Zaman etüdünde ölçülen sürelerin ve ilgili hesaplamaların yapıldığı kayıt
ortamlarıdır. Zaman etüdü formları amaca uygun olarak hazırlanıp çoğaltılmalıdır.
Zaman etüdü formları iki sınıfta ele alınabilir:
1) Zaman etüdü yapılırken, gözlem yerinde kullanılan kayıt formları. Bunlar etüt
tablası ölçüsüne uygun olarak hazırlanırlar.
2) Etüt bölümünde, etüt sonrasında kullanılan çözümleme formları.
Zaman etüdü kayıt formu olarak; zaman etüdü izleme formu, zaman etüdü
devam formu, kısa devreli etüt formu kullanılır. Şekil 10.8’de görüldüğü gibi,
zaman etüdü izleme formunda etüde ilişkin temel bilgiler, iş elemanları, çalışma
hızı, iş elemanlarının ölçülen, çıkarılan ve normal (temel) zamanları yer alır.
Basit işyeri planı izleme formunun arkasına, karmaşık işyeri planı ayrı bir kareli
kağıda çizilerek etüt tablasına yerleştirilir. Zaman etüdü devam formu,
gerektiğinde devam eden devrelerin kaydı için kullanılmak üzere ön formun kayıt
kısmı olarak hazırlanır. Kısa devreli etüt formunda her eleman için çok sayıda
ölçüm hücresi ayrılmıştır.
Çözümleme formu olarak çalışma formu, etüt özet formu, etüt çözümleme formu,
dinlenme paylı etüt formu kullanılır. Çalışma formunda elemanların temsili
zamanları hesaplanarak gösterilir. Zaman etüdü özet formunda etüde ilişkin
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 178
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

genel bilgilerin yanısıra iş elemanlarına ait normal zamanlar, toleranslar ve


standart zamanlar bulunur. Formda gerektiğinde kolonlara ayrılarak kullanılmak
üzere boş yer ayrılır. Bir zaman etüdü özet formu örneği Şekil 10.9’da
gösterilmiştir. Etüt çözümleme formunda işletmede yapılan etütle ilgili bütün
sonuçlar gösterilir.

ZAMAN ETÜDÜ İZLEME FORMU

BÖLÜM ETÜT NO:


İŞLEM: SAYFA NO:

TESİSAT/MAKİNA NO BAŞLANGIÇ TARİHİ:


EL VE ÖLÇÜ ARAÇLARI BİTİŞ SAATİ:
GEÇEN SÜRE.

KART NO:
ÜRÜN / PARÇA NO ETÜDÜ YAPAN:
RESİM NO: MALZEME TARİH:
KALİTE:
ONAYLAYAN:
İŞYERİ YERLEŞTİRME PLANININ KROKİSİNİ BİR BAŞKA KAĞIDA ÇİZİP FORMA EKLEYİNİZ.
Eleman D OZ ÇZ TZ Eleman D OZ ÇZ TZ

D = Derece, OZ = Okunan Zaman, ÇZ = Çıkarılan Zaman, TZ = Temel Zaman

Şekil 10.8. Zaman etüdü izleme formu

ETÜT ÖZET FORMU

BÖLÜM SERVİS ETÜT NO:


İŞLEM: M..S. NO. SAYFA NO:
TARİH:
BAŞLANGIÇ SAATİ:
TESİSAT/ MAKİNE: NO: BİTİŞ SAATİ:
EL VE ÖLÇÜ ARAÇLARI: GEÇEN SÜRE:
KONTROL SÜRESİ:
ÜRÜN / PARÇA: NO: NET ZAMAN:
RESİM NO: MALZEME: GÖZLENEN ZAMAN:
SAYILMAYAN ZAMAN:
KALİTE: ÇALIŞMA KOŞULLARI SAYILMAYAN Z. %’Sİ:
ETÜDÜ YAPAN:
İŞÇİ E/K KART NO: DENETLEYEN:
Taslak ve notlar 1. sayfanın arkasında
Eleman no Eleman tanımı TZ Ç G
1
2
3
4
5
TZ=Temel zaman, Ç = Bir devrede herhangi bir elemanın oluşum sayısı; Çokluk, G = Gözlem
sayısı

Şekil 10.9. Zaman etüdü özet formu


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 179
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.6.3. Zaman Etüdü Aşamaları


Zaman etüdü 9 aşamada tamamlanır:
1) Zaman etüdü yapılacak işin, işçinin ve iş istasyonunun seçilmesi.
2) İş, işçi ya da işin yapılmasını etkileyen çevre koşulları ile ilgili bütün mevcut
bilgilerin toplanması ve kaydedilmesi.
3) Yöntemin tanımının kaydedilmesi ve işlemin elemanlarına ayrılması.
4) En etken yöntem ve hareketlerin kullanılmasını sağlamak için ayrıntılı olarak
elemanların incelenmesi.
5) Bir kronometre ile ölçmenin yapılması ve işlemin her elemanını yapabilmek
için işçinin harcadığı zamanın kaydedilmesi.
6) Aynı anda, gözlemcinin, kendi standart çalışma hızı kavramına göre işçinin
çalışması sırasındaki etken hızının derecelendirilmesi.
7) Gözlenen zamanların temel zamanlara dönüştürülmesi.
8) İşlemin temel süresine ek olarak ayrılacak payların belirlenmesi.
9) İşlemin standart zamanının belirlenmesi.

10.6.3.1. İşin, İşçinin ve İş İstasyonunun Seçimi


Metot etüdünde olduğu gibi zaman etüdünde de hangi işler üzerinde zaman
etüdü çalışması yapılacağı önceden belirlenmelidir.
Zaman etüdünde işin seçimine ilişkin gerekçeler aşağıda sıralanmıştır:
 Sisteme yeni bir ürün sokulmak istendiğinde bunlarla ilgili zaman etüdü
çalışması yapılmalıdır.
 Metot değişikliği yapılması durumunda yeni zaman standardının belirlenmesi
gerekir.
 Bir işçi ya da işçi temsilcisinden işleme ayrılan süre ile ilgili bir şikayet
gelmiştir.
 Dar boğaz niteliğindeki işler üzerinde, öncelikle zaman etüdü çalışması
yapılmalıdır.
 Özendirme programlarına geçmek için standart zamanların belirlenmesi
gerekmektedir.
 Düşük üretim ya da uzun süre boş kaldığı gerekçesiyle makine ve araçların
kullanım durumunu araştırmak gerekmektedir.
 Metot karşılaştırma söz konusu olduğunda, yeni metodun eskisinden ne kadar
üstün olduğunun belirlenmesi amacıyla zaman etüdü çalışması yapılmalıdır.
 Herhangi bir işin maliyeti gereğinden çok olmaktadır.
 Önceden yapılmış olan iş ölçümü çalışması sonuçları ile ilgili şikayetlerin
giderilmesinde de zaman etüdü çalışması yapılmalıdır.
 Malzeme değişiklikleri eğer imalat süresini etkilemişse yine zaman etüdü
çalışması yapılmalıdır.
İşin seçimi işleminden sonra zaman etüdü yapılacak süreç ve faaliyetler ile ilgili
işçiler ve işlerin yapıldığı istasyonların seçimiyle ilgili işlemler yapılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 180
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş etüdü uzmanı, ilgili bölümde zaman etüdü çalışmalarına başlamadan önce işçi
temsilcileri ve denetçilerle toplantılar düzenleyerek yapılacak işin amacını açık ve
basitçe açıklamalıdır.
İşçi seçiminde ustabaşı ve işçi temsilcilerinden yardım alınmalı, seçilecek işçinin
işini iyi bilen ve dengeli özelliklere sahip bir işçi olmasına özen gösterilmelidir.
Çok işçinin çalıştığı yerlerde seçilecek işçinin nitelikli işçi olması önemlidir.
Bunların hepsinde zaman etüdü yaparak ortalamasını almak, etüdün
tamamlanma süresini fazlasıyla artıracak ve maliyetini de yükseltecektir. Ayrıca,
söz konusu işçilerin deneyimlilerinin, bilgi birikimlerinin ve diğer niteliklerinin
farklı olması, bir ölçüde iş istasyonlarının sahip oldukları özelliklerin farklı olması
dolayısıyla, ölçülen süre, olması gereken gerçek süreden önemli ölçüde sapabilir.
Nitelikli işçi, elindeki işi belirlenmiş güvenlik, nitelik ve nicelik standartlarına
uygun olarak yerine getirebilmek için gerekli fiziki yeteneklere, zeka ve eğitime,
beceri ve bilgiye sahip olan bir kişidir.
Temsili işçi, belli bir grup içinde ortalama beceri ve performansa sahip olan
işçidir. Temsili işçi nitelikli bir işçi olmayabilir.
Nitelikli işçi, istenen becerilere sahip deneyimli işçidir. Deneyimli işçi aşağıdaki
özelliklere sahip olup, bu özellikleri ile deneyimsiz işçilerden farklıdır:
 Deneyimli işçi, düzgün ve dengeli hareket eder.
 Hareketleri uyumludur.
 İşaretlere daha çabuk cevap verir.
 Muhtemel güçlükleri önceden fark ettiğinden onları yenmek için hazırlıklıdır.
 İşi, bilinçli bir dikkat gösterdiğini hissettirmeden yapar, bu nedenle rahattır.
Zaman etüdünde benzeri durumlarla karşılaşıldığında iş istasyonları, işçiler ve
çalışma hızlarıyla ilgili olarak normal kriterlere göre uygun seçimler yapılır.
Normal iş istasyonu, tanımlanmış işin yapılabilmesi için uygun çalışma
koşullarına, teknolojiye ve planlamaya sahip iş istasyonudur. Ancak, iş
istasyonunun tek olması halinde bir seçim sözkonusu olmaz. Normal işçi,
tanımlanmış işi yapılabilmesi için uygun fiziksel niteliklere, bilgi birikimine ve
deneyime sahip işçidir. Bu tanım, özürlü işçiyi kapsamadığı gibi işini refleks
haline getirmiş son derece deneyimli işçiyi de kapsamaz.
İşçiye yaklaşmada, öncelikle işçiye etüdün amacı ve sorumluluk düzeyi açıkça
anlatılmalıdır. İşçi her zamanki hızında çalışmalı, alışkın olduğu dinlenmeleri
yapmalıdır. İşçiye ustabaşı ve işçi temsilcisi ile yaklaşılmalıdır. Görüşmeden
sonra, denetçi işçinin yanında kalmamalıdır. İşçinin işini yapmasında öğrenme
eğrisine uyulmalı ve gereken süre beklenmelidir. Bu nedenle yeni işçiler zaman
ölçümünde kullanılmamalıdır.
İş etüdü uzmanı gözlem sırasında, işçinin yaptığı her şeyi ve özellikle ellerini,
dikkatini dağıtmadan görebileceği bir yerde durmalıdır. Genellikle işçinin biraz
arkasında, yan tarafında ve ona 2 m uzaklıkta durulması tavsiye edilir. Bu
duruşta, işçi rahatsız olmaksızın etüt uzmanına kolayca soru yöneltebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 181
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Hiçbir şekilde işçiye, bilgisi olmadan, saklanılarak ya da kronometre cepte


çalıştırılarak zamanlamaya çalışılmamalıdır. İş etüdünün saklanacak hiçbir yönü
yoktur.
Hızlı çalışmaya eğilimli sinirli işçileri rahatlatmak maksadıyla ara sıra dinlenmeye
bırakılmaları ya da onlarla sohbet edilmesi yararlı olabilir.
Kimi zeki işçiler, normal bir yavaşlıkta çalışarak zamanı uzatmak için işe gereksiz
hareketler ilave edebilirler. Kimi genç işçiler de kendi zekalarını iş etüdü
uzmanınki ile karşılaştırmak için olumsuz davranış içinde bulunabilirler. Her iki
durumda iş etüdü uzmanı dikkatli olmalı ve gerekli çözümleri üretmelidir. Bu
konuda öncelikle ustabaşılardan yardım talep edilmelidir. Bundan başka, zamanın
normalden farklı olması üzerinde makine ve malzemelerin etkileri olabilir. İş
etüdü uzmanı olağan dışı hızların nedenlerini yapacağı incelemelerle belirlemeli
ve ustabaşı ile iletişim kurmalıdır.
Bazı ustalık işlerinde (zanaat) olumsuzlukları çözümlemek maksadıyla iyi bir
metot etüdünün ortaya konması gerekir.

10.6.3.2. Bilgilerin Toplanması ve Kaydedilmesi


Metot etüdündeki yaklaşımlara benzer nedenlerden dolayı, zaman etüdü
çalışmasında da uygun seçimler yapıldıktan sonra sistematik olarak gerekli
bilgilerin derlenmesi ve uygun standart kayıt ortamlarına kaydedilmesi gerekir.
Aşağıdaki bilgiler, işletmedeki işin tipine göre seçilerek zaman etüdü formlarına
işlenir:
 Etüdün kolay ve hızlı bulunmasını sağlayan bilgiler (etüt numarası, sayfa
numarası, iş etüdü uzmanı, etüt tarihi, etüdü onaylayan).
 İşlenen ürünün ya da parçanın kesin olarak diğerlerinden ayırt edilebilmesini
sağlayan bilgiler ( ürün adı, teknik resmi ya da numarası, parça numarası,
malzeme, kalite gereksinimi).
 Sürecin, yöntemin, tesisatın ya da makinanın diğerlerinden kesin olarak ayırt
edilmesini sağlayan bilgiler (bölüm, işlemin tanımı, standart form uygulama
numaraları, tesisat ya da makine – araç ve gereçleri, işyeri – montaj – parça
taslağı, makinanın üretimi sınırlayan ısı – basınç – akım gibi özellikleri,
ustabaşının ismi).
 İşçinin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan bilgiler (işçinin adı, kart
numarası).
 Etüdün süresi (etüdün başlama zamanı, etüdün bitiş zamanı, geçen süre).
 Çalışma koşulları (Sıcaklık, nem, aydınlatma, gürültü, titreşim, toz, vb.).

10.6.3.3. Yöntemin Tanımının Kaydedilmesi ve İşlemin Elemanlarına


Ayrılması
Eğer etüt, işçinin önceden yapılmış bir etüt sonucu konan çıktı miktarına
erişilemeyeceğini ileri süren bir şikayet sonucu yapılıyorsa, kullanılan yöntem, ilk
etüt yapılırken kullanılan yöntemle çok dikkatli bir şekilde karşılaştırılmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 182
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Burada, işçi işi, önceden belirlenen biçimde yapmıyor olabilir. Kullanılan makina –
teçhizat ve donanımı, çalışma koşulları ve kullanılan malzemenin yetersiz oluşu,
kesici takımların aşınması ya da yanlış bilenmesi gibi hallerde işler gözlenerek
kaydedilen zamanlar, zaman standartlarının belirlenmesinde kullanılmamalıdır.
Metot etüdü yapılmaksızın zaman standartlarının konması, ancak, bir yılda birkaç
kez yapılan kısa süreli işlerde sözkonusu olabilir. İşçiler sözkonusu işi sürekli
yapmadıklarından, iş etüdü uzmanının yönteme ilişkin kayıtları işçiler için önemli
olacaktır.
İşçi ve işlem ile ilgili konuların kaydedilmesinden sonra iş, elemanlarına ayrılır.
Eleman, bir işin gözlemini, ölçümünü, çözümlenmesini kolaylaştırmak için
seçilmiş o işe ait bağımsız bir parçadır.
İş devresi, bir işin yapılabilmesi ya da bir birim üretimin elde edilmesi için gerekli
elemanlar dizisidir.
Daha önce seçilmiş olan işler veya süreçler, yapılacak olan etüdün detay
düzeyine göre elemanlarına ayrılır. Ancak bu ayrımda dikkat edilmesi gereken
husus, iş elemanlarının tanımlanabilir ve ölçülebilir bir süreye sahip olmasıdır.
Böylece ölçme sırasında yapılacak hatalar minimuma indirilebilir.
İşi elemanlarına ayırmakta uyulması gereken kriterler aşağıdaki gibi ifade
edilebilir:
 El ile yapılan işlerle makina ile yapılan işler birbirinden ayrılmalıdır. El ile
yapılan işlerde işçinin çalışma temposuna göre, değişken bir hız faktörü söz
konusudur. Halbuki makina ile yapılan işlerde daha sabiti bir çalışma hızı
geçerlidir.
 Her çevrimde tekrarlanan işlerle tesadüfi işler birbirinden ayrılmalıdır. Örneğin
tornada kaleme talaş sarması, tesadüfi sayılabilir. Bu türden işler etüt dışında
bırakılmalıdır.
 Farklı tempolu işler elemanlarına ayrılmalıdır. Zira her işlem aynı kolaylıkta
değildir. İşin yapılması sırasında değişik fiziksel özelliklere sahip işlemler
arasında tempo farklılaşması olağan karşılanır; ancak bunun dikkate alınması
gerekir.
İşin ayrıntılı olarak elemanlarına ayrılmasının gerekçeleri:
 Verimli işin (etken süre) verimli olmayan işten (etken olmayan süre)
ayrılmasını sağlamak.
 Tam bir çalışma devresi temel alınarak belirlenen çalışma hızının daha doğru
bir şekilde bulunmasını sağlamak (işçi bütün çalışma devresinde aynı hızda
çalışmayabilir).
 Değişik tipte elemanların tanımlanmasını ve ayrıt edilmesini sağlayarak her
tipe göre bir uygulama ayarlamak.
 Fazla yorgunluğa neden olan elemanların ayrılmasını ve yorgunluk paylarının
daha doğru olarak belirlenmesini sağlamak.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 183
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Yöntemin denetlenmesini kolaylaştırmak ve böylece sonradan eklenen ya da


çıkarılan elemanların kolayca ortaya çıkarılabilmesini sağlamak (gelecekte
kullanma gereği).
 Ayrıntılı bir iş belirlemesinin yapılmasını sağlamak.
 Sık sık tekrarlanan elemanların zaman değerlerinin çıkarılmasını ve bileşik
verilerin toplanmasını sağlamak (parça bağlama – çözme).
İşlere ilişkin elemanlar sekiz ayrı grupta toplanabilir:
Tekrarlanan eleman: İşin her çalışma devresinde oluşan bir elemandır. Örnek:
bir montaj işleminde parçayı alma, bir iş parçasını bağlama, işi biten parçayı
kenara alma.
Ara sıra oluşan eleman: Ancak her çalışma devresinde düzenli ya da düzensiz
aralıklarla oluşan ve ortaya çıkmayabilen elemandır. Örnek: Maden taşlarını
temizleme, basınç ayarlama, makine kurma, ustabaşından bilgi alma.
Durağan eleman: Ne zaman yapılırsa yapılsın temel zamanı değişmeyen
elemandır. Örnek: makinayı açma, çap ölçme, vidalama, sıkıştırma, makinaya
kesme takımı yerleştirme.
Değişken eleman: Temel zamanı ürün için kullanılan donanımın ya da sürecin
özelliğine göre (boyut, ağırlık, kalite, vb.) değişen bir elemandır. Örnek: el
testeresi ile kütükleri kesme, yer süpürme, parçaları el arabası ile diğer tezgaha
taşıma). Fazla sayıda değişken eleman içeren işler için zaman ölçümünde gerekli
duyarlık gösterilmelidir. Ölçüm sonuçları beklentileri karşılamayabilir.
El ile yapılan eleman: İşçi tarafından doğrudan yapılan bir elemandır. El ile
yapılan elemanlar için işçinin sürekli aynı tempoda çalışmayacağı dikkate
alınmalıdır.
Makina ile yapılan eleman: Enerji ile çalışan bir makine tarafından otomatik
olarak yapılan elemandır. Örnek: boruların tavlanması, tuğlaların pişirilmesi, cam
şişelerin biçimlendirilmesi, planyalama.
Yöneten eleman: Aynı anda kendisi ile birlikte yapılan diğer elemanlardan daha
uzun zaman alan elemandır. Örnek: zaman zaman ölçerek torna tezgahında çap
ayarlama, çay demliği ve çay kaplarını düzenlerken çaydanlıkla su kaynatma.
Yabancı eleman: Etüt sırasında gözlenen fakat çözümlemelerden sonra işin
gerekli bir parçası olmadığı anlaşılan elemandır. Örnek: mobilya yapımında model
henüz tamamlanmadan masayı zımparalama, daha sonra makinaya gönderilecek
parçanın yağını temizleme.
Bir eleman bu sınıflandırmalardan birkaçında birden yer alabilir.
Bir işlemin elemanlarının karşılaştırılmasında gözetilecek bazı genel kurallar
aşağıda belirtilmiştir:
 Elemanlar, başlangıçta ve bitişte kolayca belirlenebilmelidir. Elemanların
başlama ve bitişleri sesle (makinanın durması, mengenenin gevşetilmesi, bir
aracın yerine konması, vb.) ya da el veya kolun yön değiştirmesi ile tanınabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 184
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Bunlara ayırma noktaları denir ve bu durum etüt formlarında açıkça


belirtilmelidirler. Ayırma noktası, bir çalışma devresinde, bir elemanın bitip
diğer elemanın başladığı an olarak kabul edilir.
 Elemanlar, eğitilmiş bir gözlemci tarafından iyi bir biçimde zamanlanabilecek
kadar kısa olmalıdır. Burada kısa süre miktarı kullanıcılara göre değişir (0.04
dakika = 2.4 saniye, az eğitimli işçi için 0.07 – 0.10 dakika, uzun süreli el işleri
için 0.33 dakika olarak kabul edilmektedir).
 Elemanlar, mümkünse özellikle el ile yapılan elemanlar işlemin açıkça ayırt
edilebilen ve doğal olarak birleşmiş parçaları arasından seçilmelidir.
 Elle çalışma süresi, makina çalışma süresinden ayrılmalıdır.
 Durağan elemanlar değişken elemanlardan ayrılmalıdır.
 Her çalışma devresinde görülmeyen elemanların (ara sıra oluşan ve yabancı
elemanlar) her çalışma devresinde ortaya çıkanlardan ayrılması gerekir.
İşin elemanlarına ayrılması zorunluluğu üretim tipine, işlemin niteliğine ve
istenen sonuca bağlıdır.
Elemanların belirlenmesinde ayrıntı düzeyi aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
 Seyrek meydana gelen küçük parti üretimlerinde, sürekli büyük parti
üretimlerine göre daha az ayrıntılı eleman belirlemesi gerektirir.
 Bir yerden bir yere hareket, el ve kol hareketlerinden daha az ayrıntı belirleme
gerektirir.

10.6.3.4. Ölçme Sayısının Belirlenmesi ve Ölçme


Ölçme sayısı veya örnek büyüklüğü istenilen güven aralığına göre belirlenir.
Burada istatistik biliminden yararlanılır.
İstatistiksel yöntemde önce birkaç ön gözlem (n’) yapılır. Sonra 95.44 güven
düzeyinde ve  % 5 hata payı için aşağıdaki eşitlikle örnek büyüklüğü belirlenir.

 40 n' x 2   x 2
2


n
 i  i 
(10.5)



 xi 

Burada; n belirlenmesi istenen örnek büyüklüğü, n’ ön etütle alınan gözlem veya
okuma sayısı, okunan değerlerdir.
Elemanlar seçildikten ve kaydedildikten sonra ölçmeye başlanabilir. Zaman
ölçümü kronometre ile iki şekilde yapılır: sürekli (birikimli) zamanlama ve geriye
dönüşlü zamanlama.
Sürekli zamanlamada etüt süresince kronometre sürekli çalıştırılır. Ölçümü
yapılacak ilk işin ilk elemanından ölçüm başlar ve etüt tamamlanıncaya kadar
kronometre durdurulmaz. Her elemanın sonunda kronometre verisi kaydedilir.
Her elemana ait süre, etüt tamamlandıktan sonra yapılan artarda çıkarma
işlemleri ile elde edilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 185
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Geriye dönüşlü zamanlamada, her elemanın bitiminde ibre sıfıra döndürülür ve


hemen tekrar başlatılır. Böylece, her elemana ait zaman doğrudan elde edilir.
Kronometrenin işleyişi hiç durdurulmaz ve ibre hemen sonraki elemanın zamanını
kaydetmeye başlar.
Etütte kaydedilen elemanların ve diğer etkinliklerin sürelerinin, etken olmayan
sürenin ve denetleme süresinin toplamına kaydedilen süre denir. Kaydedilen
sürenin geçen süreye eşit olması gerekir. Ancak geriye dönüşlü zamanlamada,
ibre sıfıra gelirken geçen zaman, hatalı okuma ve bazı elemanların
kaydedilmemesi nedeniyle kaydedilen süre geçen süreden daha az çıkabilir.
Sürekli zamanlamanın uygulanmasının nedenleri:
 Sürekli yöntemde, stajyerler kronometrenin kullanılmasında daha çabuk
ustalık kazanmaktadırlar.
 Deneyimsiz gözlemcilerin bazen herhangi bir eleman süresini gözden
kaçırmalarının, etüdün toplam süresi değişmeyeceğinden fazla önemi yoktur.
Kronometre hiç durdurulmadığından, yabancı elemanlar ve duraklamalar
otomatik olarak süreye eklenir.
 İşçinin çalışma hızını belirlerken (derecelendirme) sadece kronometre ibresinin
gösterdiği rakamlar kaydedildiğinden ve gerçek rakamlar dikkate
alınmadığından derecelendirme eleman için harcanan zamana göre
belirlenemez.
 İşçiler ve temsilcileri eğer herhangi bir sürenin ihmal edilmeyeceğini
görürlerse, özendirici ücret programlarına temel olmak üzere yapılan zaman
etütlerinin dürüstlüğüne daha çok inanırlar. Zaman etüdü uygulaması
kolaylaşır.
Geriye dönüşlü yöntemde, kısa süreli elemanlarda hata yüzdesi artacağından, bu
yöntem uzun süreli elemanlarda kullanılması daha doğru sonuçlar verir.
Diferansiyel zamanlama, ölçümü güç olan kısa devreli ve kısa elemanlı işlerin
kesin zamanlarını elde etmek için uygulanan zaman ölçme yöntemidir. Bu
yöntemde elemanlar gruplandırılarak ölçülür. Her küçük eleman önce gruba
eklenerek sonra çıkarılarak ölçüm yapılır ve böylece her eleman için zamanlar
artarda yapılan çıkarma işlemleri ile elde edilir. Diferansiyel zamanlamada sürekli
ya da geriye dönüşlü okuma yöntemleri uygulanabilir.

10.6.3.5. Derecelendirme (Tempo Takdiri)


Derecelendirme, gözlemcinin standart hız kavramına göre, işçinin çalışma hızının
değerlendirilmesidir.
Tempo, işçinin çalışması sırasında ulaştığı hızdır. Makinenin çalışması sırasındaki
hızı genellikle aynı sonucu vermesine rağmen, insanın hızı aynı çalışma
koşullarında bile farklı zamanlarda ölçüldüğünde farklı değerlerde olur. Bu
değişimin ve derecesinin etütte dikkate alınması, analizin geçerliliği açısından son
derece önemlidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 186
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Normal tempo, bir işin belli standart ve niteliklere uygun eğitimli, belli birikim ve
beceriye sahip bir işçinin, kendisini yormadan ve gerekli dinlenmeleri de
gözönüne alınarak belirli bir işin harcadığı sürenin fonksiyonudur.
Etütler nitelikli işçiler üzerinde yapılmalıdır. Ancak, etütlerin her zaman ortalama
nitelikteki işçiler üzerinde yapılması mümkün olmadığı gibi, bu özelliklerdeki
işçiler her an aynı düzeyde çalışamazlar. İş etüdü uzmanı, gözlediği işçinin
çalışma hızını değerlendirmek ve standart hız ile ilişkisini kurabilmek için
derecelendirme (tempo takdiri) yöntemini uygular.
İşçi, çalışması sırasında sürekli normal zamana eşit çıktı yaratamaz. Genellikle
bundan sapmalar gösterir. Bunun nedenleri, bedensel ve zihinsel yorgunluk,
kişisel gereksinimler olabilir ve gecikme olarak bu payların belirlenmesi gerekir.
Eğer etkin bir üretim sistemi kurulmuş ise verilecek gecikme toleransları sıfır
olur. Yorgunluk toleransları ise işin özelliklerine göre değişir. Ancak mutlaka,
kişisel ihtiyaçlarla birlikte dikkate alınmalıdır.
Derecelendirme kavramına göre, iş etüdü uzmanı düşündüğü bir standart hız ile
işçinin çalışma hızını karşılaştırır.
Standart hız, işlerini benimsemiş ve doğru yöntemleri kullanan nitelikli işçilerin
doğal bir çalışma ile ulaşabilecekleri ortalama hızdır.
Bu çalışma hızı, standart derece olarak tanımlanır ve 100 ile gösterilir. Standart
hız sürdürülürse ve uygun dinlenme sağlanırsa, bir işçi çalışma günü ya da
vardiya süresince standart performansa ulaşabilir.
Standart performans, belli bir yöntemi bilmeleri ve uygulamaları, işlerine
kendilerini verebilmeleri için özendirilmiş olmaları koşuluyla nitelikli işçilerin aşırı
bir çaba göstermeksizin bir iş günü ya da vardiya süresince, doğal olarak
erişebilecekleri ortalama üretim düzeyidir. Normal tempo olarak da ifade edilen
standart performans 100 olarak tanımlanır.
Derecelendirme, iş etüdü uzmanının, deneyimlerine göre düşündüğü bir standart
hız kavramı ile işçinin gözlenen çalışma hızını karşılaştırmasıdır.
Standart hız, iş, işçi, malzeme, çevresel koşullar, coğrafik konum, kültür, işletme
tutumu, çalışma zamanı ve süresi, vb. bir çok faktöre göre değişir.
Çalışma hızı, aynı tip işler için normal hız kavramı dikkate alınarak
belirlenmelidir. Bu maksatla, zaman standartlarına ilişkin çalışmalara
başlanmadan önce işe uygun bir metot etüdü yapılmalıdır.
Belirli bir eleman için gerçek çalışma zamanındaki değişikliklerin bir kısmı işçinin
denetimi altında, bir kısmı da denetimi dışındaki faktörlerden ileri gelebilir. İşçinin
denetimi dışında çalışma hızını etkileyen faktörler şunlardır:
 Kabul edilebilir sınırlar içinde olmasına rağmen kullanılan malzemelerin
özelliklerindeki değişmeler.
 Araçların ve donanımın yararlı ömürleri içerisinde iş görme etkinliğindeki
değişmeler.
 İşlemin yöntem ve koşullarındaki küçük ve önlenemeyen değişimler.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 187
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Isı, ışık, gürültü, titreşim, toz, vb. gibi çevre koşullarındaki değişmeler.
Derecelendirme ya da tempo takdiri, yukarıdaki subjektif özelliklerin baskın
olması nedeniyle etüt uzmanı açısından zor aşamalardan biridir. Bu zorluğun bir
ölçüde giderilebilmesi için, uzmanın işin normalde hangi hız ve etkinlik ile
yapılması gerektiğini bilmesi gerekir. Bu bakımdan, derecelendirme, çeşitli tip
işlerde uzun denemeler ve uygulamalar sonucu elde edilecek verilere göre yapılır.
Denemelerin sayısı arttıkça derecelendirmenin doğruluğuna olan güven de
artacaktır. Özellikle, çalışma koşullarının değişken olması (hava koşullarının,
kullanılan malzemenin değişmesi, vb.) halinde her koşulda ayrı etüt yapılması
gerekir.
İşçinin denetiminde çalışma hızını etkileyen faktörler şunlardır:
 Ürün kalitesinde kabul edilebilir değişmeler.
 İşçinin becerisine bağlı değişmeler.
 İşçinin düşünceleri ve çalıştığı işletmeye karşı davranışlarındaki
değişmeler.
İşçinin denetimi altındaki bu faktörler işçinin hareket biçimini ve çalışma hızını
etkileyerek iş süresini etkileyebilir. Zaman etüdü uzmanı, nitelikli bir işçinin
izlemesi gereken hareket biçimini bilerek seçilen işçinin bu değişiklikler karşısında
takınacağı tutum için öncülük yapmalıdır.
İşçinin çalışacağı en iyi hız aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
 İşin gerektirdiği fiziksel çaba.
 İşçinin göstermesi gereken dikkat.
 İşçinin eğitimi ve deneyimi.
Bir iş için sarfedilmesi gereken fiziksel çaba ve gösterilmesi gereken dikkat
(zihinsel çaba) arttıkça çalışma hızı azalır.
Zaman etütçüsü, aşağıdaki durumlarda çok yüksek derecelendirme
yapmamalıdır:
 İşçi kaygılı ve aceleci görünüyor.
 İşçi açıkça farkedilecek şekilde dikkatlidir.
 İş, etütçüye zor görünüyor.
 Etütçü, kısa süreli elemanları kaydederken çok hızlı çalışıyor.
Zaman etütçüsü, aşağıdaki durumlarda çok düşük derecelendirme yapmamalıdır:
 İşçi işi kolay gösteriyor.
 İşçi düzgün ve uyumlu hareketler yapıyor.
 Etütçünün, işçinin düşünmesi gerektiğini sandığı anlarda düşünmek üzere
duraklamıyor.
 İşçi ağır el işi yapıyor.
 Etütçü yorgun.
Zaman etüdü öncesi özel beceri ya da çaba isteyen etkinlikleri azaltan iyi bir
metot etüdü yapılmışsa, derecelendirme daha kolay yapılır. Yöntem
basitleştirildiği ölçüde beceri gerektiren elemanlar o ölçüde azalacağından
derecelendirme için sadece hızın değerlendirilmesi yeterli hale gelir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 188
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Derecelendirme ya da tempo takdiri, subjektif özelliğinin baskın olması nedeniyle


etüt uzmanı açısından zor aşamalardan biridir. Bu zorluğun bir ölçüde
giderilebilmesi için uzmanın işin normalde hangi hız ve etkinlik ile yapılması
gerektiğini bilmelidir.
Çeşitli derecelendirme ölçekleri kullanılmakla birlikte burada 0 – 100 ölçeği tercih
edilmiştir. Bu ölçeğin aldığı değerlere göre çalışma hızları Tablo 10.2’de
verilmiştir. aşağıda ifade edilmiştir.

Tablo 10.2. 0–100 derecelendirme ölçeğine göre çalışma hızlarının tanımı


Ölçek 0 - 100 Tanım
0 Etkinlik yok
50 Çok yavaş; beceriksiz, kararsız hareketler; işçi işle ilgili değildir.
Dengeli, düşünceli, kaygısız performans, iyi bir denetim altında çalışan
75
işçi gibi, zamanı isteyerek israf etmez.
Standart hız; düzenli performans, parça başı çalışıyor gibi, kalite
100
standardı ve güven verir.
Çok hızlı; işçi eğitilmiş ortalama işçinin çok üstünde bir güven, beceri ve
125
hareketlerinde uyum gösterir.
Son derece hızlı; çok fazla çaba ve dikkat gerektirir, uzun zaman
150
sürdürülemez.

Hatasız bir derecelendirme sonucunda, bir eleman için belirlenen derece ile
gözlenen zaman çarpımı, şeklinde hep aynı kalır. Örneğin, gözlenen
zaman 0.20 dakika için derecelendirme değeri 1.00 olarak takdir edilirse, sabit
sayı 0.20 olur. Aynı elemanın gözlenen zamanı 0.25 olarak ölçülürse, sabit
sayının 0.20 olması için derecelendirme değeri 0.8 olarak takdir edilmelidir.
Tempo takdirini daha tutarlı ve sayısal hale getirebilmek için Westinghouse
Faktörleri adında bir yöntem bulunmaktadır. Tempo takdirindeki subjektiflik
özelliğini azaltarak yanılma payını düşürmek için Westinghouse Faktörleri ile dört
faktörden oluşan bir sistem kurulmuştur. Bu faktörler ile alabilecekleri alt ve üst
sınırlar Tablo 10.3’de verilmiştir.

Tablo 10.3. Westinghouse faktörleri


Faktör Alt Sınır Üst Sınır
Yetenek -22 +15
Çaba -17 +13
Çevre Koşulları -07 +06
Tutarlılık -04 +04

Etüt uzmanı, etüt sırasında işçinin çalışma temposunu takdir etmek için
yukarıdaki faktörlerin uygun detaylarına göre puanlar verir. Daha sonra normal
tempo 100 üzerine bunları toplar ve son tempoyu belirler.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 189
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.6.3.6. Normal Zamanın Hesaplanması


Ölçülen süre fiili süre adını alır ve etüt uzmanının, işçi normal çalışmasını
sürdürürken kronometre ile yapmış olduğu ölçüm sonucu elde ettiği zaman
değeridir. Bu zaman değeri, işçinin, ölçüme konu olan işi yapması sırasında işçi
için takdir edilen tempo değeri ile çarpılırsa ölçümü yapılan iş için normal ya da
temel zaman hesaplanmış olur.
Temel zaman, bir iş elemanının standart derecede yapılma zamanıdır.
Gözlenen(ölçülen ) Zaman * GözlenenDerece
TemelZaman 
S tan dartDerece
TZ  GZxD (10.6)
Uzatma, gözlenen zamandan yararlanılarak temel zamanın hesaplanmasıdır.
Gözlenen zamanın temel zamana uzatılması Şekil 12.10’da gösterilmiştir.

Şekil 10.10. Uzatmanın bir elemanın zamanına etkisi

10.6.3.7. Payların Hesaplanması


Ölçülen zamanın takdir edilen tempo ile çarpılması sonucu elde edilen normal
zamana bazı eklemeler yapılarak standart zaman hesaplanır.
Normal zamanın yüzdesi olarak hesaplanan eklere pay ya da tolerans denir.
Normal zamana eklenecek payları etkileyen üç temel faktör vardır;
1) Bireyle ilgili faktörler: İşçinin şişman, zayıf, açıkgöz, iyi fizik, öğrenme
yeteneği, beslenme ihtiyacı, vb. gibi özellikleri verilecek pay üzerinde etkili
olur.
2) İşin niteliği ile ilgili faktörler: İşin ağır, hafif, ayakta ya da oturarak
yapılması, vücudun duruşu, taşınması, koruyucu eldiven ya da giysi
gerektirmesi, bozulma ya da kırılma riski, vb. faktörler farklı paylar gerektirir.
3) Ortamla ilgili faktörler: Ortamın sıcaklık, nem, gürültü, toz, titreşim, ışık
yoğunluğu, kir, havalandırma gibi çevresel faktörler payların derecesini
etkiler.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 190
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Paylar ya da toleranslar başlıca üç grupta toplanarak hesaplanır:


1- Kişisel İhtiyaçlar: İşçinin temizlik, su içme vb. kişisel ihtiyaçlarını
karşılamak için verilen paydır. Hafif işlerde % 2 oranında olup, en fazla % 5
alınabilir. Kişisel ihtiyaçlara ilişkin pay poplu sözleşmelerde belirlenir.
2- Yorulma Payları: Ağır bedensel veya düşünsel çaba isteyen işlerde normal
zamana işçinin yorulmasını karşılayan paylar eklenir. İşçinin yorgunluğunu
gidermek için dinlenme payları verilir.

Tablo 10.4. Yorulma payları


Faktörler Pay (%)
1. Faktör: Bedensel çaba yoğunluğu ve beceri
Çok hafif 2
Hafif ve ustalık isteyen 4
Orta ağırlıkta ve ustalık isteyen 8
Ağır 16
Çok ağır 24
(*)
2. Faktör: Düşünsel çaba yoğunluğu
% 30 – 40 yoğunluk 1
% 41 – 50 yoğunluk 2
% 51 – 75 yoğunluk 4
% 76 ve fazlası yoğunluk 8
3. Faktör: Çalışma sırasında duruş pozisyonu
Oturma 1
Ayakta 2
Eğilme veya uzanma 4
Yürüme 10
4. Faktör: Gürültü
Normal sesle konuşmak 0
Konuşmak için sesi yükseltmek 1
Bağırarak konuşmak 2
Gürültünün konuşmayı engellemesi 4
Düzensiz, sürekli normal gürültü 1
5. Faktör: Göz yorgunluğu
Çıplak gözle yapılan işler 0
Gözlük vb. alt kullanımı 4
Mikroskop vb. alet kullanımı 6
6. Faktör: Çevre koşulları
Büro vb. yerler 0
Duman, yağ kokusu vb. faktörler 3
Aşırı rahatsızlık veren faktörler 6
Aşırı sıcak veya soğuk yerler 6
Zararlı kimyasal madde bulunan yerler 6

Dinlenme payı, belirli koşullar altında yapılan belli bir işin oluşturacağı fizyolojik
ve psikolojik etkilerden işçiyi arındırmak ve işçinin kişisel ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için temel zamana eklenen bir paydır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 191
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

En elverişli durumda dahi en az % 4 yorgunluk payı verilmektedir. Tablo 10.4’de


de görüleceği gibi, en yüksek yorgunluk payı ise % 58 olmaktadır
3- Gecikme Payları: İşin elemanları dışında kaçınılabilir ya da kaçınılamaz
nitelikte olaylar gecikmeye neden olur ve işin normal süresinde bitmesine
engel olurlar. Bu gecikmelerin önlenmesi için geçmiş kayıtlar incelenerek
uygun paylar verilir.
Arızi pay, seyrek ya da düzensiz oluşları nedeniyle kesin ölçümleri ekonomik
olmayan geçerli ve beklenebilen işleri ya da gecikmeleri karşılamak üzere
standart zamana eklenen paydır.
Politika payı, olağanüstü durumlarda, belirlenen bir performans düzeyinde çalışan
bir işçiye yeterli bir kazanç sağlamak için standart zamana eklenen prim
payından ayrı bir paydır.
Özel paylar, iş devresinin olağan bir parçası olmayan, fakat işin başarıyla
yapılabilmesi için gerekli herhangi bir etkinlik için verilen paydır.
Başlangıç payı, bitirme payı, temizlik payı, takım payı, hazırlama payı, sökme
payı, iş değiştirme payı, öğrenme payı, eğitim payı, uygulama payı özel paylar
olarak verilir ve sürekli ya da geçici olabilir.

10.6.3.8. Standart Zamanın Hesaplanması


Standart zaman, bir işin standart performansta tamamlanması için gereken
zamandır.
Herhangi bir durağan elemanın temel zamanı olağan koşullarda aynı olması
beklenir. Ancak, uygulamada ölçülen zamanlar arasında kabul edilebilir farkların
dışında, aşırı farklı zaman değerleri bulunabilir. Bu şekilde belirlenen kurallara
aykırı çok büyük ya da çok küçük değerler elimine edilmelidir.
Standart hızdan daha büyük bir hızla yapılan bir işin standart zaman hesabı Şekil
10.11’de gösterilmiştir. Paylar normal ya da temel zamanın bir yüzdesi olarak
ifade edilir. Bazı hallerde, işgünü içindeki payın zaman birimi olarak belirtilmesi
istenebilir. Örneğin, pay normal zamanın % 5’i ise, günde verilecek dinlenme
payı 480 x 0,05 = 24 dakikadır.

Şekil 10.11. Standart zaman hesabı


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 192
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Standart zaman (SZ); (4.6) eşitliğinden ve paylardan yararlanılarak aşağıdaki


eşitlikle hesaplanır.
SZ  TZ (1   ) (10.7)

Burada;  paylar ya da toleranslardır.


Standart zaman yardımıyla birim zamandaki standart üretim miktarı bulunur.
1
SQ(b)  (10.8)
SZ
Toplam üretim miktarı için, çalışma peryodu T olmak üzere (genellikle bir günlük
mesai için 480 dakika)
T
SQ(t )  (10.9)
SZ
eşitliği kullanılır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 193
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.7. DOLAYLI İŞ ÖLÇÜMÜ TEKNİKLERİ


10.7.1. Önceden Belirlenmiş Zaman Standartları Yöntemi

Elemanter hareket standartları (EHS) adı ile de anılan önceden belirlenmiş zaman
standartları dolaylı iş ölçümü tekniğidir.
Önceden belirlenmiş zaman standartları (PTS), doğrudan gözlemlere ve ölçümlere
dayanmayan, çeşitli hareketler için önceden belirlenmiş zaman standartlarından
yararlanılarak çeşitli işlemlerin yapılması için gereken zamanı belirlemek amacıyla
kullanılmaktadır. Temel beden hareketleri için hesaplanmış zamanlardan yararlanılarak
belli bir performans düzeyinde yapılan bir işin zamanının belirlenmesinde kullanılan bir iş
ölçme tekniğidir.

Önceden belirlenmiş zaman standartları için en yaygın kullanılan yöntem sentetik


zamanlar yöntemidir (MTM - Methods Time Measurement). Önceden belirlenmiş zaman
standartlarında kullanılan temel PTS bileşenleri (therblig), uzanma, kavrama, hareket
ettirme, yerleştirme, bırakma ve beden hareketleridir. Bunlar, hareketin doğal özelliğine
ve yapıldığı andaki koşullara göre önceden sınıflandırılmış olan temel beden hareketleri
için laboratuvar çalışmaları ile ortaya konan zaman standartlarından oluşur ve ilgili
değerler kataloglarda verilir. Kataloglarda verilen elemanter hareket standartlarından
yararlanılarak üretilecek ürünün standart zamanları hesaplanır. Elemanter hareketleri
önceden belirlenen ürünün üretimine geçmeden önce, kataloglardan alınan elemanter
hareket standartlarına ilişkin değerler kullanılarak, ürünün standart zamanı ve üretim
maliyeti EHS yöntemi ile belirlenebilir.

Özellikle, seri üretimde işçilerin birbirlerine benzer yöntemle çalıştığı durumlarda uygun
bir yöntemdir. Ancak, bu yöntemin uygulanması kronometraj ve iş örneklemesi
yöntemlerine göre çok daha uzun sürer ve maliyeti yüksek olur, ancak elde edilen bilgiler
çok daha hassastır ve aynı ölçüde az hataya sahiptirler.

10.7.2. Standart Verilerin Sentezi Yöntemi


İşlemleri oluşturan faaliyetler iş parçasının şekli, kullanılan makina ve tipi, çalışma
yöntemi gibi faktörlere göre önemli farklılıklar gösterirler. Ancak, özellikle makinaların
ağırlık taşıdığı bazı durumlarda bazı işlerde benzerlik mevcuttur. Bu tür faaliyetlerde bazı
faaliyetler değişken, diğerleri sabit tutularak belirli koşullarda işlem süreleri bulunabilir.
Örneğin, yürüme, çalıştırma, sıkıştırma ve gevşetme, yerleştirme, vb. gibi bir çok
faaliyette aynı şekilde tekrar eden elemanlar standart veriler olarak PTS sisteminden elde
edilebilir. Bu şekilde belirlenen işlem süreleri çeşitli kombinasyonlarla tablolarda özetlenir
ve bir veri bankası hazırlanabilir. İş, elemanlarına ayrılıp standart veriler bankasından her
elemanın normal zamanı alınır, bu zamanlar toplanarak işin zamanı hesaplanır, normal
zamana paylar ilave edilerek standart zaman hesaplanır. Laboratuvar deneyleri ile elde
edilen bu verilerin güvenilirlik dereceleri oldukça yüksek, maliyetleri ise düşüktür. Ancak,
işlemler işçinin gözü önünde yapılmadığı için işçiler ücretlemeye esas olacak bu yönteme
güven duymayabilirler.

10.7.3. Analitik Tahmin Yöntemi

Analitik tahmin yöntemi, belirli bir tempoda yapılan bir işin standart süresini, iş ile ilgili
bilgi birikimine ve deneyimlere dayalı olarak tahmin etme yoludur. Genellikle tekrarlı
veya sürekli olmayan işlerde (bakım, onarım gibi) ve sentetik verilerin yetersiz olduğu
işlerde standart zamanı ölçmek için kullanılır. Bu teknikle iş ölçümü, kısa sürede ve düşük
maliyetle gerçekleştirilebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 194
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

10.8. ÖĞRENMENİN İŞLEM SÜRESİNE ETKİSİ


Zaman etüdünde kullanılacak işçiler, işi iyi bilen nitelikli işçiler olmalıdır. İşe yeni
başlayan işçiler üzerinde zaman etüdü yapmak yeterli değildir. İşi öğrenmeleri
beklenilmelidir. İşin ilk başlarında öğrenme hızlı bir artış sağlar, ilerleyen
zamanlarda artış azalır ve belirli bir tekrardan sonra (işin ve işçinin niteliklerine
göre) artık artış yok denecek kadar olur. Belirli bir süre sonra, işçinin yaşlanma
ile melekelerini kaybetmesi ile öğrenme bir miktar azalır. Şekil 10.12’de,
öğrenmenin zamana göre değişimi gösterilmiştir.

Şekil 10.12. Öğrenmenin zamana veya tekrar sayısına göre değişimi

Bir işlemin yapılış süresi zamanla azalır ve işçilik maliyeti düşer. Bir işlemin
yapılış süresi ile o ana kadar yapılan tekrar, yani üretilen parça sayısı arasındaki
ilişkiyi matematik bir bağıntı ile ifade etmek mümkündür. Bu bağıntının grafiği
negatif – exponansiyel bir eğri olarak görülür. Uygulamada öğrenme eğrisi veya
gelişme eğrisi adları verilen bu eğrinin temel prensibi; üretilen kümülatif miktar
iki katına ulaştığında işlem süresi sabit bir oranda azalır.
Örneğin, ilk ünite 100 dakikalık bir sürede tamamlanıyorsa, % 20 sabit azalma ile
1. parça; 100 dakika
2. parça; 100 x 0,80 = 80 dakika
4. parça; 80 x 0,80 = 64 dakika
8. parça; 64 x 0,80 = 51,2 dakika
16.parça; 51,2 x 0,80 = 41 dakika, vb. olarak bulunur.
Şekil 10.13’de örneğe ilişkin öğrenme eğrisi gösterilmiştir.
Belirli sıradaki bir ürünün üretimi için gerekli süre aşağıdaki eşitlikle hesaplanır.

Y  KX  n (10.10)
Burada; Y: X. ünitenin üretimi için gerekli süre (zaman / ünite), X: üretim
miktarı (adet), K: birinci ünitenin üretimi için geçen süre (zaman), n öğrenme
oranına bağlı sabittir. n, belirli bir öğrenme oranı (% olarak) için sabit bir sayı
olarak aşağıdaki gibi hesaplanır.

n   log( ) / log 2 (10.11)

Burada , sabit azalma oranı ile 1 arasındaki fark olup, öğrenme oranı olarak
tanımlanır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 195
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Öğrenme Eğrisi
120

Üretim Süresi (dk/adet)


100

80

60

40

20

0
1 2 4 8 16 32 64 128 256 512
Üretim miktarı (adet)

Şekil 10.13. Öğrenme eğrisi

Öğrenme eğrisi, insanın daha fazla ağırlık taşıdığı karmaşık montaj işlemlerinde
geçerli sonuçlar verir. İşlemlerin çoğunluğunun makine tarafından yapılması
halinde öğrenmenin süre üzerindeki etkisi azalır. Yapılan araştırmalar uçak
endüstrisinde % 20 olan sabit azalma oranının, diğer endüstrilerde daha yüksek
değerlere çıkabildiğini göstermiştir.
Öğrenme eğrisinin başlıca uygulama alanları aşağıda sıralanmıştır:
 Uçak endüstrisinde; maliyet tahmini, üretim programlarının hazırlanması,
işgücü verimliliğinin belirlenmesi, araç – gereç ihtiyacının belirlenmesi, ücret
sınırlarının belirlenmesi.
 Yeni bir ürünün satış fiyatının üretime geçmeden önce tahmin edilmesi.
 İşgücü planlaması.
 Yeni işçilerin ustalık bakımından gösterdiği gelişmelerin izlenmesi.
 Mevcut tesislere yapılacak ek yatırımların planlanması.
 İmal etme veya satınalma kararının verilmesi.
 Ürün üzerindeki tasarım değişikliklerinin maliyetinin hesaplanması.
 Standart zamanların kontrolü.
 Finansal planlama.
 İşçilik kontrolü.
Öğrenme eğrisinin sakıncalı yanları da vardır:
 Yeni bir işte bütün işlemler yeni değildir. Bazı iş elemanları üzerinde işçi
önceden çalışmış ve deneyim kazanmış olabilir.
 İşçiler arasında tecrübe ve deneyim farkı bulunabilir. Dolayısıyla öğrenme
eğrisi çalışan kişilere göre değişir. Buna karşılık, bütün işçilerin belirli bir işte
aynı öğrenme eğrisine uygun gelişme gösterdikleri varsayılmaktadır.
 İşçi, üretim hızını bilinçli olarak yavaşlatmış olabilir.
Sonuç olarak, öğrenme eğrisinin sürekli üretimde, insangücünün ağırlık taşıdığı
karmaşık işlemlerde uygulanması önemli avantajlar sağlamakla birlikte,
muhtemel sakıncalarına karşı gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 196
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

11. İŞ TASARIMI
11.1. İŞ TASARIMININ TANIMI
İş tasarımı, çalışanların iş deneyimlerini ve verimlerini artırmak amacı ile belirli
bir iş ya da birbirine bağımlı işlerden oluşan sistemlerin yapı ve içeriğinin
belirlenmesi ve değiştirilmesini içeren faaliyetlerdir.
Örgütsel iş düzenleme, iş yapılandırma ve tekno – yapısal müdahale kavramları
ile de ifade edilen iş tasarımı, işgörenlerin çalışmaya özendirilmeleri, moral
güçleri ve verimlilikleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. İş tasarımına dayalı
değişiklikler, kişinin iş başında deneyim ve verimliliğinde artış sağlayacağı gibi,
kişinin mevcut yetenek ve becerilerini de tam olarak kullanmasına ve yeni
beceriler geliştirmesine imkan sağlar.
Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar uygulanan geleneksel yönetim anlayışında,
işin olabildiğince küçük parçalara ayrılması, sürekli tekrar, uzmanlaşmayı
artırmak, uygun çalışma koşulları sağlamak, değişiklikleri en aza indirmek ve
özendirici ücret sistemleri gibi kriterler dikkate alınarak iş tasarımı yapılıyordu.
Geleneksel yönetim anlayışı ile iş tasarımında bütün görevler ve işler kesin ve
biçimsel olarak tanımlanmış olduğundan; işlerin rutin, monoton ve basit hale
dönüşmesi işgörenlerde iş tatminsizliği, ruhsal ve bedensel yorgunluk, stres, iş ve
çevreye yabancılaşma gibi sorunlar yaratmıştır. Bu sorunlar işletme içinde yüksek
işgücü devri, devamsızlık, üretimde düşüş, kalitesizleşme, sosyal ilişkilerin
bozulması ve şikayetlerin artması gibi olumsuzluklara yol açmıştır. İş
basitleştirme döngüsünün hakim olduğu bu anlayışta yabancılaşma artar, iş
tatmini azalır.
Ancak, bu dönemde yapılan iş tasarımı çalışmalarında insan faktörü ve tatmini
konularına yeterli önem verilmemiştir. Gerçekte, teknolojinin üst düzeyde gelişim
gösterdiği son yıllarda dahi insan faktörü üretimin en temel faktörü olarak yerini
ve önemini korumaktadır.
Son yıllarda ise, davranış bilimcilerin çalışmalarının sonuçlarından yararlanan
yöneticiler işgörenlerin birey ve grup olarak duygusal yönlerini, beklentilerini,
düşünsel yeteneklerini ve çevresel etkileşimlerini kriter alarak iş tasarımı
yapmaktadırlar. Bireylere ve onların tatminine önem verilirken, iş ve teknolojik
değişim ikinci planda kalır. Kural ve sınırlamalar iş grupları tarafından yapılır.
Esnek ve katılımlı bir sistemdir. Bu anlayışa göre; işgörenlere daha geniş
kapsamlı yetki ve sorumluluk yüklenmekte, mücadele gerektiren ve ilerleme ve
gelişme olanakları sağlayan işler verilmektedir.
Günümüze kadar yapılan araştırmalar ve uygulamalar, işi etkileyen bütün iç ve
dış değişkenler, işgören, biçimsel ve biçimsel olmayan örgüt yapısı, örgütteki
mevcut rol ve statü düzeni, fiziksel koşullar ve çalışma ortamı birlikte ele alınarak
işin tasarlanmasının en uygun yol olacağını göstermiştir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 197
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

11.2. İŞ TASARIMININ AMAÇLARI VE İLKELERİ


Çalışma yaşamının kalitesini artırmak ve iş yüklerini azaltmak için uygulanan iş
tasarımının amaçları iki grupta ele alınabilir; konu ile ilgili amaçları ve bireylerle
ilgili amaçları.
İş tasarımının konu ile ilgili amaçları şunlardır:
 Yeterli karlılık
 Esneklik; parça sayısı değişimi, tip çokluğu, çeşitlilik, işgörenlerin
görevlendirilmesi, teknik değişim
 Üretim artımı; üretim araçlarından ileri derecede yararlanma, kalitenin
yükseltilmesi, işe gelmeme zamanlarında azalma, dalgalanmalarda azalma
İş tasarımının bireylerle ilgili amaçları şunlardır:
 Bireysel performans geliştirme olanaklarının yaratılması.
 Hareket ve karar özgürlüğünün artırılması; daha geniş iş içeriği, başkaları
tarafından daha az denetim, kendini geliştirme olanağı, çalışma sonucu ile
özdeşleşme.
İş tasarımının ilkeleri:
 Bir işin kapsamına giren işlerin optimal çeşitliliği sağlanmalıdır.
 İş süresi optimal olmalıdır
 Üretimin nitelik ve niceliği için standartlar belirlenmeli ve sonuçların uygun
şekilde geri beslenmesi sağlanmalıdır
 İşe bazı yardımcı ya da hazırlayıcı parça işler eklenmelidir
 İşi oluşturan parça işler toplumda saygı uyandıracak belli bir miktar dikkat,
bilgi, beceri ve çaba gerektirmelidir
 İş, tüketicinin ürünü kullanmasına gözle görülebilir, belli bir katkıda
bulunmalıdır.
 Ruhsal baskı yaratan ve birbirine bağımlı işlerin sözkonusu olduğu ya da işin
nihai ürüne görülür katkısı olmadığı durumlarda birlikte çalışma, iş rotasyonu
ya da fiziksel yakınlık sağlanması
 Birlikte çalışmayı gerektiren işler ya da iş rotasyonu nedeniyle birkaç işin
birbirine bağlı olduğu durumlarda grup olarak işlerin;
 Ürünün kullanımına katkıda bulunacak şekilde işin tümüne benzer olması
 Standartların belirlenmesi ve sonuçların alınması gibi faaliyetler için fırsat
tanıması
 Sınır işlerinin denetiminde söz sahibi olması
 İşçilerin minimum gereksinimlerinin yeni işlerin düzenlenmesinde dikkate
alınması için haberleşme kanalları sağlanması
 İşçilerin onayladığı şekilde ustabaşı kademesinde yükselme kanallarının
sağlanması
Bu ilkeler, işlerin yeniden tasarımının etkisi, bireysel işlerden işçi gruplarının ve
yardımcı hizmetlerin tasarımı ve hatta örgütün tamamının tasarımı üzerinde
etkilidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 198
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

11.3. İŞ TASARIMI TEKNİKLERİ


11.3.1. Zaman Yönünden İş Düzenlemeleri
İşin içeriği, zorluğu, bedensel veya zihinsel iş oluşu kadar, işin günün hangi
saatlerinde, ne kadar süre yapıldığı da önemlidir. İşgörenin çalışma zaman dilimi
ve süresi iş yükü yanında işgöreni sosyal açıdan da etkiler.
İş yükünün insan üzerindeki etkisi insanın bedensel ve zihinsel özelliklerine ve
yeteneklerine bağlıdır. İnsanların tüm fizyolojik fonksiyonları gün boyunca ritmik
değişiklikler gösterir. Günlük ritim olarak bilinen fonksiyonel aktivite
değişikliklerine göre sabah saat 4.00 civarında, vücut sıcaklığı, merkezi sinir
sisteminin uyanıklığı, hormon salgıları ve benzeri beden fonksiyonları en alt
düzeylerine inerler. Bu saatten akşam saat 20.00 civarına kadar fonksiyonel
aktivitelerde eğrisel bir artış ve bu saatten sonra yine eğrisel bir düşüş meydana
gelir. Vücut sıcaklığında günlük aktiviteye bağlı olarak 2.5 0C bir fark ortaya
çıkar. Çalışanlarla ilgili olarak çalışma sürelerinin belirlemesi bakımından günlük
ritmin de dikkate alınması gerekir.
Çalışma saatleri toplu sözleşme uygulamalarına bağlı olarak yasalarla
belirlenmektedir. Haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saat olmakla birlikte,
ülkelere ve işletme büyüklüklerine göre değişiklik gösterebilmektedir.
Gelişen teknoloji fiziksel işlerin güçlüğünü azaltmış olmakla birlikte, artan iş hızı
ve iş hazırlama sürelerinin ortadan kaldırılması psikolojik ve fizyolojik iş yükünü
artırmıştır. Bu nedenle, işçilere yorgunluklarını gidermeleri, fiziksel ve sinirsel
enerjilerini yeniden kazanmaları için iş günü süresince aralar verilmelidir.
Dinlenme aralarında ağır fiziksel iş yapan işçiler işlerini bırakmalı, oturmalı,
mümkünse uzanmalı, zihinsel iş yapanlar çevrede dolaşmalı ve mümkünse
jimnastik yapmalıdır. Yemek araları ve kazalanma sonucu verilen aralar,
dinlenme araları yerine sayılmamalıdır.
İş zamanı düzenlemeleri olarak; kesintisiz çalışma, yarı zamanlı çalışma, esnek
çalışma, iş paylaşımı ve vardiyalı çalışma sistemleri mevcuttur.

11.3.1.1. Kesintisiz Çalışma


Kesintisiz veya sürekli çalışma, iş süresi ortasında hafif bir yemek için verilen kısa
bir ara dışında kesintisiz sürdürülen bir çalışma yöntemidir. Kesintisiz çalışma
halinde işçilerin serbest zamanı artar, toplu taşıma gereği azalır, yorgunluk ve
buna bağlı kazalanmalar azalır. Kesintisiz iş programına imkan vermesi ve
sendikaların isteklerine uygunluk göstermesi ile verimliliği artıran bir
uygulamadır.

11.3.1.2. Yarı Zamanlı Çalışma


İşgörenin daha az kazanç karşılığında daha az süre çalışması “yarı zamanlı iş”
olarak tanımlanır. Seçilen çalışma saatlerine bağlı çeşitli uygulamaları vardır.
İşgören maddi açıdan sorun yaşamıyorsa, yarı zamanlı işten daha çok tatmin
duyar. Hizmet sektörünün dışındaki sektörlerde yaygın uygulaması yoktur.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 199
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

11.3.1.3. Esnek Çalışma


Esnek çalışma saatleri, belirli bir zaman dilimi içinde (haftalık, aylık, yıllık) belli
bir süre çalışmak koşuluyla, işgörenlere işe başlama ve bitirme saatlerini, bazı
uygulamalarda ise günlük çalışma saatlerini seçme serbestisi veren bir zaman
düzenleme programıdır.

Şekil 11.1. Esnek çalışma saatleri programı

Ancak, vardiyalı ya da yarı vardiyalı işlerde ve üretimin çok bölümlü işlemlerden


oluştuğu işyerlerinde uygulanması mümkün olmayabilir. Sistem, hizmet
kesimindeki işler için daha uygun görünmektedir. Bu durumda işçiler kendi
anlayışlarına, bireysel ve grup çalışma hızına uygun olacak şekilde çalışma
saatlerinin seçimine izin verildiği için memnun olmaktadırlar.
Esnek çalışma saatlerinin önemli kavramları (Şekil 9.1’de verilen değerlerle);
Çekirdek zaman (ÇZ ) : İşgörenlerin tümünün işletmede bulunmasının zorunlu
olduğu zamandır. Günlük minimum çalışma süresini ifade eden asıl zamandır.
(ÇZ  4.5saat) .

Esnek zaman (EZ ) : Çekirdek zaman dışına düşen çalışma saatlerini içerir.
( EZ  5.5saat) .

İşletme çalışma saatleri (İÇZ ) : İşletmenin açık kaldığı süredir. İşletmenin açık
kaldığı süre, çekirdek zamandan ve yasa veya sözleşmelerde belirtilen çalışma
saatlerinden daha uzun olur. ( İÇZ  10saat ) Toplam çalışma zamanı, çekirdek
zamanla esnek zamanların toplamıdır.
Yerleşik dönem (YZ ) : İşletmelerin borçlanma veya alacaklanmaya izin verdiği
zaman miktarıdır.
Borçlanma (BZ ) : Esnek çalışma saatleri, işgörenlere saatlerle ilgili alacak ve
borçlarını bir yerleşik dönemden diğerine aktarabilme özgürlüğü sağlar. Örneğin,
bir aylık dönemde çalışılması gereken zaman 160 saat iken, 170 saat çalışılmışsa,
10 saatlik fazlalık bir sonraki aya aktarılarak 150 saat çalışmak yeterli
olabilecektir. Aksine, önceki ay 150 saat çalışılmışsa, sonraki aya 10 saat eksik
ertelenerek 170 saat çalışılması gerekecektir.
Esnek çalışma saatleri yöntemi, özellikle bireysel çalışmaların geçerli olduğu
işlerde, aynı işi yapan fazla sayıda işgörenin çalıştığı işlerde ve fazla sayıda
işgörenin çalıştığı işletmelerde başarıyla uygulanabilmektedir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 200
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Esnek çalışma saatlerinin ortaya çıkışının bazı nedenleri aşağıda özetlenmiştir:


 İşletmelerin rekabet gücünü korumak
 Teknolojik gelişmeler ve yeni teknolojilerin endüstrilere uygulanmaya
başlanması
 Değişen pazar ve müşteri ihtiyaçlarına uyum sağlamak için örgütlerin yeniden
biçimlendirilme ihtiyacı
 İstenilen türde işgücünün bulunabilmesi
 Daha fazla boş zaman ve daha fazla bağımsızlık yönündeki baskı
 Genel giderlere daha fazla pay ayrılması, verimliliğin artırılması ve kalitenin
geliştirilmesi ihtiyacı
 İstihdamın teşvik edilerek işsizliğin azaltılması
Esnek çalışma saatleri uygulamasının çalışanlar ve işletmeler açısından yararları;
 İşe geç gelme ve devamsızlık azalır
 İşgörenlere meslekleri ile aile sorumlulukları arasında denge kurmalarını sağlar
 Sabit zamana uyma, aile – iş çatışması gibi nedenlerden kaynaklanan stresi
azaltıcı etki sağlar
 İşgörenler verimli oldukları zamanlarda çalışacak şekilde zamanlarını
ayarlayabilirler
 İşgörenlere bağımsızlık hissi verir ve iş stresini azaltır
 Verimsiz zaman kaybını önleyerek boş zamanların artmasını sağlar. Böylece,
işgörenlerin sosyal ve kültürel faaliyetlere katılmalarına imkan verir
 Trafik sorununa azaltıcı bir etki yapabilir
 İş tatmini sağlanacağından, özellikle nitelikli işgörenlerin memnun ve mutlu
olduğu bir işletmede istihdam, dolayısıyla verimlilik artar
 Çalışanların çalışma sürelerini iş yükü dalgalanmalarına göre ayarlama imkanı
sağlar
 Esnek çalışma saatleri işletmenin daha uzun süre açık kalmasına ve
makinaların daha fazla kullanılmasına imkan sağlar,böylece maliyetler düşer,
verimlilik artar
 İşgören devir hızı azalır
Esnek çalışma saatleri uygulamasının çalışanlar ve işletmeler açısından
sakıncaları;
 Sürekli çalışılması gereken bazı işler için uygun olmayabilir.
 Üstlerin astlarıyla haberleşmesi ve onları yetiştirmesi açısından sorun
oluşturabilir.
 Bazı işgörenlerin daha fazla çalışmasını gerektirebileceğinden işçi sağlığı ve
güvenliği ile ilgili sorunlar çıkarabilir.
 Fazla çalışma ve fazla çalışma ücretlerinin azalmasına yol açar.
 Geç kalma ve zaman kayıpları riski çalışana yükleneceğinden iş tatmini
zedelenebilir.
 Çalışanların karşı oldukları saat tespiti ve imzalama yöntemlerinin
kullanmasına neden olur.
 Sabit maliyetlerin artmasına neden olur.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 201
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Esnek çalışma sürelerinin çok dikkatli bir şekilde planlanması ve denetlenmesi


gerekir.
 İşçilerin bireyselleşmesini artıracağı ve dayanışmayı azaltacağı endişesi ile
sendikaların tepkisini çeker.
 Çok sayıda işçinin bağımsız olarak çalıştığı yerlerde yürütülmesi oldukça
güçtür.
 Tamir – bakım, telefon santrali gibi yerlerde uygulanma güçlükleri vardır.
 Çalışanların istedikleri saatlerde işe başlamaları ve ayrılmaları çatışmalara
neden olabilir.
Bu sakıncalarına karşılık, esnek çalışma saatlerinin uygulandığı işletmelerde
başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

11.3.1.4. İş Paylaşma Düzeni


İş paylaşma düzeninde iki veya daha fazla sayıda işçi belirli bir işin yapılmasının
sorumluluğunu üstlenirler ve iş yerinde bir işçi sürekli çalışıyormuş gibi üretim
sağlanır. Tatil, hastalık veya özel işler nedeniyle işe gelmeyen işgörenlerin yerine
bir işçi işte çalışır. Bu özelliği ile yarı zamanlı işe benzer. Özel yaşamlarının gereği
ya da kendi istekleriyle daha az süre çalışmak isteyen işgörenler için uygun bir
yöntemdir. Pratik uygulamarına az rastlanmaktadır.
İş paylaşma düzeninin sakıncaları;
Karşılıklı sürekli bilgi alış verişini gerektiren karmaşık işlerde uygulanması fazla
yarar sağlamaz.
Her işgören farklı yetenekte olduğu için aynı işte aynı performans sağlanamaz.
Yükselma olanağı işgörenler arasında geçmsizliğe yol açar.
Bu sakıncaları nedeniyle iş aylaşma düzeni; ancak üstün beceri ve bilgi
gerektirmeyen, fazla sorumluluk yüklemeyen sıradan, basit işlerde iyi sonuç
verebilir.
İş paylaşma modelinin uygulanabilmesi halinde aşağıdaki yararları sağlayabilir.
İşveren açısından yararları;
 Personel darboğazı ortadan kalkar
 Vardiya saatlerinin ayarlanmasında esneklik sağlar
 İşyerinde her zaman çalışan birisi bulunur
 Tatillerde, hastalıklarda, özel izinlerde takımdan birisi boşluğu doldurur
 Tam gün çalışmaya göre işgören daha az yorulur, işgörende performans
düşüşü görülmez
 Ayrılacak veya emekli olacak işgörennin yerine yeni işgören
hazırlanmasında kolaylık sağlar
İşgören açısından yararları;
 Çalışma saatlerini kendi siteğine göre ayarlamada esneklik
 Eşlerin ikisinin de çalıştığı ailelerde çocukların bakımının kolaylaşması
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 202
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Emekliliği yaklaşmış işgörenlerin kademe kademe iş hayatından


ayrılmasına imkan sağlaması
 Çalışmak isteyen veya zorunda olan engelliler için iş yaşamına katılma
kolaylığı sağlaması
Bu yararlarına karşılık iş paylaşma düzeninin sakıncaları da vardır.
İşveren açısından sakıncaları;
 Yönetim giderlerinde artış (her işçi için ayrı sigorta, vergi ve sosyal
giderler)
 Takımlar arası uyumsuzluk ve kararsızlıklarla uğraşma
 Her yeni işe başlamadaki düşük performans süresinin takımdaki işgören
sayısı kadar tekrarlanması
İşgören açısından sakıncaları;
 Takımın diğer elemanları için de sorumluluk taşıma, her an işe hazır olma
zorunluluğu
 Emeklilikte düşük gelir
 İşte ilerleme, yükselma şansı az, takım dışı başarı mümkün değil

11.3.1.5. Çok Vardiyalı Çalışma Düzeni


Vardiyalı çalışma çoğu endüstride, özellikle akış tipi üretim sistemlerinde yaygın
olarak uygulanmaktadır. Vardiya çalışmalarının zorunlu olduğu işletmelerde,
vardiya tipi seçiminde, biyolojik, teknik ve sosyal kriterler kullanılmaktadır.
Çok vardiyalı düzende çalışma, çalışmanın sürekli olarak günün aynı zaman
diliminde yapılmadığını, zaman diliminin bir programa göre devamlı değiştiği
çalışma düzenidir.
İşveren, yatırımını iyi değerlendirebilmek için aynı makinayı gün boyu 2 ve hatta
3 vardiya çalıştırmak ister. Ayrıca, bazı işler organizasyon veya teknik yönden
süreklilik gösteren işlerdir.
İnsan organizmasının biyolojik ritmi gündüz çalışmaya, gece ise dinlenmeye
uygun bir yapıya sahiptir. Vardiyalı çalışma uyku bozukluğuna neden olabilmenin
yanında hem zihinsel hem de fiziksel performansın düşük olduğu saatlerde
çalışma zorunluluğunu da getirdiği için üretim veriminin ve kalitesinin de
düşmesine, iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte çok
vardiyalı çalışma sistemi işgörene farklı saat dilimlerinde çalışma imkanı
sağlamaktadır.
Gece vardiyası çalışmalarında işgören performans sınırını daha fazla
zorladığından iş sonrası daha yoğun bir dinlenme ihtiyacı duyar. Ayrıca gece
vardiyasında çalışan işgören sosyal aktivitelerden yoksun kalır.
Uygulamada vardiya sistemleri:
1- Sürekli aynı vardiyada çalışma (ABD uygulamaları)
a. Sürekli erken vardiya
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 203
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

b. Sürekli geç vardiya


c. Sürekli gece vardiyası
d. Sabit zamanlı bölünmüş vardiya (8 saat: 04.00-08.00 ve 16.00-20.00 gibi)
2- Değişen vardiyada çalışma (Avrupa uygulamaları)
a. Gece vardiyasız sistem; hafta sonu çalışmalı veya çalışmasız iki vardiya
b. Gece vardiylı, hafta sonu çalışmasız
c. Gece vardiyalı, hafta sonu çalışmalı
Kısa süreli vardiya değişimleri uyum sorunları ortaya çıkarmaktadır. Vardiyalı
çalışma programlarının hazırlanmasında işgören veya temsilcilerinin de görüşü
alınmalı, programlara olabildiğince müdahale edilmemelidir.

11.3.2. İçerik Yönünden İş Düzenlemeleri


Sosyal gelişmelere balı olarak insanların yaşamlarından, işlerinden beklentileri
her geçen gün artmaktadır. Kalıplaşmış, yıllardır tek düze sürüp giden çalışma
düzeni yerine işgörenler kendisine daha fazla serbestlik tanıyan, sorumluluk
veren, kendi yeteneklerini gösterebilip takdir edileceği iş düzenleri istemekte,
“işten mutluluk duyma” hissini ancak böyle tadabileceklerini ifade etmektedirler.
İçerik yönünden uygulanabilecek iş düzenleri; iş rotasyonu, iş zenginleştirme, iş
genişletme, iş kolaylaştırma, sosyo-teknik iş sistemleri olarak sıralanabilir.

11.3.2.1. İş Rotasyonu
Sıralı ve tekrarlı işlerde çalışan işgörenlerin kısa veya uzun süreli olarak başka tür
sıradan ve tekrarlı işlere geçirilmesi ya da makina – teçhizat ve donanımını
değiştirmektir. Bu değişiklikte işin yapısı aynı kalır. Değişim planlı veya plansız,
işgörenin kendi isteği ile veya bir yöneticinin emriyle olabilir.
İş rotasyonu, bütün işlerin monoton ve sıkıcı olduğu, diğer iş tasarım
tekniklerinin uygulamalarından önemli yarar sağlanamadığı durumlarda uygulanır
ve görevlerde çeşitlilik yaratarak monotonluk duygusunu ortadan kaldırır.
Özellikle, montaj hatlarında tekrarlı ve basit faaliyetlerden oluşan işlerde çalışan
işgörenlere iş rotasyonu programları uygulanarak işler daha anlamlı ve çekici hale
getirilebilir. Benzer olarak, yöneticilere uygulanan iş rotasyonu, işletmeyi tanıma
ve tecrübe kazanmalarına katkı sağlar. İş rotasyonunun işgörenler ve işletme
açısından yararları aşağıda sıralanmıştır.
İşgörenler açısından iş rotasyonunun yararları:
 Yükleme değişimi
 Nitelik açısından gelişme olanağı
 Daha ilgi çekici çalışma
İşletme açısından iş rotasyonunun yararları:
 İş sisteminde arıza olasılığının azaltılması
 Personel niteliğinin yükseltilmesi
 Çalışma gruplarında uyumun artması
 Daha iyi üretim kalitesi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 204
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş rotasyonunun en önemli sakıncası, çok farklı içerikli işler arasında yapılan sık
değişimlerin yeni işlere alışma zorluklarına ve önemli yüklenmelere neden
olabilmesidir. Farklı faaliyetler dolayısıyla daha büyük hata riski ve rutin çalışma
payının azalması, işgörenler için iş gereklerinin derecesini yükseltir. Bu
olumsuzlukların işgörenlerin üzerindeki etkileri işgörenlerin uygunluğuna göre
farklı olabilir.

11.3.2.2. İş Genişletme
İş genişletme, yatay aktarma noktalarının eskiye göre farklılaştırılması,
sınırlarının genişletilmesidir. Buna göre iş genişletme, mevcut tanımlanmış işlere
yenilerinin eklenmesi yoluyla işin içeriğinin ve tanımının genişletilmesidir. Şekil
9.2’de yatay aktarma noktalarında yapılan iş genişletme işlemi gösterilmiştir. İş
genişletme ile işgörenlerin yerine getirdiği görevleri sayı ve çeşit olarak artırılır.
Böylece, işin tekdüzeliği azaldığından işgörenin işine daha fazla ilgi duyması
sağlanmaktadır.

Şekil 11.2. Yatay aktarma noktalarında yapılan iş genişletme

İş zenginleştirme ve iş genişletme programları ayrı ayrı veya birlikte


uygulanabilir. Her iki tekniğin sakıncalarına rağmen; motivasyon etkisi, bireyin
özgür karar vermesinin artırması, hareket alanının genişletmesi ve benzeri
yararları nedeniyle tercih edilen uygulamalardır.
İşgenişletmenin üstünlükleri:
 İşgörenlerin görevlendirilmelerindeki esneklik ve iş sisteminin esnekliği artar.
 İşe karşı ilgi artırılabilir.
 İşgörenin çalışma sonucu ile özdeşleşmesi kolaylaşır.
 Görev genişletme farklı yüklenme düzeylerindeki görev bölümlerini kapsıyorsa,
yükleme değişimi mümkün olur.
 Daha büyük çalışma motivasyonu dolayısıyla ürün kalitesi de iyileştirilebilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 205
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş genişletmenin sakıncaları:
 İşe alıştırma süresi, dolayısıyla maliyetler ve işgörenden istenen nitelikler
artar.
 Bölümlere ayrılmış üretime oranla daha fazla üretim aracına gereksinim
duyulur.

9.2.3.3. İş Zenginleştirme
Bir sürecin bitmesiyle yeni bir sürecin başlaması arasındaki noktaya aktarma
veya transfer noktası denir. İş zenginleştirme, dikey aktarma noktalarının eskiye
göre farklılaştırılması, sınırlarının genişletilmesidir. Şekil 9.3’de dikey aktarma
noktalarında yapılan iş zenginleştirme işlemi gösterilmiştir. Diğer bir ifade ile,
işgörenin yerine getireceği görevlere belirli ölçüde planlama, yürütme ve
denetleme faaliyetlerinin eklenmesi iş zenginleştirmedir. İş zenginleştirme ile
işgören, belirli bir işin yalnızca belirli bir kısmını sürekli olarak tekrarlayıp
yürütme yerine belirli bir işi başlangıcından sonuçlanmasına kadar yürütür veya
izler. Bu uygulama, dış müdahaleyi (karışma) azaltır, işgörenin sorumluluğunu
artırır, böylece işgörenin işe bağlılığını ve başarılı olma isteğini yükseltir.

Şekil 11.3. Dikey aktarma noktalarında yapılan iş zenginleştirme

Dikey aktarma noktalarının sınırlarının genişletilmesi sonucu oluşan iş


zenginleştirme ile işgörenin sorumluluk alanına giren dikey iş yükü artmaktadır.
Dikey iş yükleme uygulaması ile iş zenginleştirmenin ilkeleri, üstünlükleri ve
sakıncaları aşağıda belirtilmiştir.
İş zenginleştirme ilkeleri:
 Sorumluluğu aynı bırakmak üzere bazı dışsal denetimleri kaldırmak.
 İşgörenlerin kendi işleri ile ilgili sorumluluklarını artırmak.
 İşgörene tam bir iş ünitesi vermek.
 İşgörene işle ilgili serbestlik veya kendi faaliyetlerinde ek yetki tanımak.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 206
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 İşgörene yaptığı işlerin sonuçları hakkında doğrudan geri besleme vermek.


 İşgörene daha yeni ve güç işler vermek.
 Uzmanlaşmaya yardımcı olacak özel işler vermek.
İşzenginleştirmenin üstünlükleri:
 İşgörenlerin hareket özgürlük alanlarının büyümesi.
 İşgörenin kendini geliştirme olanağı bulması.
 Organizasyonun alt düzeylerindeki enformasyon ve sürtüşme kayıplarının
elenmesi.
 Daha çekici çalışma yerlerinin yaratılması.
İş zenginleştirmenin sakıncaları:
 İşgörenlerin niteliklerinin yükseltilmesi, eğitim ve alıştırma ile sağlanabilir ve
bu uzun zaman alır.
 Yöneticiler, değişikliklere ve özellikle işgörenlerin daha fazla sorumluluk ve
karar yetkisine sahip olmalarına hazırlanmalıdır.
 İş zenginleştirme bir öğretim süreci olarak tasarlanmalıdır. Yani, işin
zenginleştirilmesi işgörenin yükselen nitelik düzeyine sürekli olarak uyum
sağlamalıdır.
İş zenginleştirme sonucu oluşturulan iyileştirmelerin olumlu etkisinden önce,
çalışma araçları, eğitim, çevre düzenleme giderlerinin arttığı görülür. İş
zenginleştirme sonucunda fonksiyonel uyumsuzluk veya bireyler arası çatışma
gibi nedenlerden dolayı başarı düzeyi düşmekle birlikte, çoğu zaman önemli ve
olumlu sonuçlar elde edilmektedir.

9.2.3.4. Bağımsız Çalışma Grupları


Grup, birbiriyle oldukça düzenli olarak karşılıklı ilişkilere girişen, davranışlarını
düzenleyen ortak değerleri ya da normları olan, çeşitli statü ve roldeki bireyler
topluluğu olarak tanımlanabilir.
Bağımsız çalışma grubu, bağımsız ya da kendi kendini yöneten çalışma grubu,
tüm faaliyetlerin ve karşılıklı ilişkilerin grup tarafından konan normlara göre
yürütüldüğü, işlerin ve görev ilişkilerinin yine grup tarafından düzenlendiği küçük
çalışma birimleridir.
Bağımsız çalışma grupları, biçimsel olmayan grupların örgütlerde doğal bir şekilde
oluşumundaki mantığa dayanır. Biçimsel olmayan grupların doğasında bulunan
özelliklerden yararlanarak çağdaş çalışma yaşamı koşullarında bir iş tasarımı
tekniği olarak özerk ya da otonom çalışma grupları oluşturularak örgütsel etkinlik
ve işgören tatmini sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bağımsız çalışma gruplarının üstünlükleri:
 Grup üyeleri iyi bir işbirliği ile kendilerine daha geniş bir hareket alanı
yaratabilir.
 Sosyal ilişkilerin kurulması desteklenir.
 Dalgalanma ve işe gelmeme oranları azalır.
 Sürtüşmeler azalır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 207
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Bağımsız çalışma gruplarının sakıncaları:


 Bütün işgörenler, grup içinde kişisel sorumluluklarını bilerek çalışmaya hazır
olmayabilirler.
 Grup üyeleri arasında, grup aracılığı ile çözümü kolay olmayan anlaşmazlıklar
ortaya çıkabilir.
 Düşük performanslı grup üyelerinin gruba uyumunu sağlamak çoğunlukla
mümkün değildir.
 Yönetim, kendi kendini yönetebilen grupları nasıl yöneteceğini bilememektedir.

9.2.3.5. Zenginleştirilmiş Sosyo – Teknik İş Sistemleri


Zenginleştirilmiş işler ve doğal çalışma gruplarının üzerinde daha ileri adımda
zenginleştirilmiş sosyo – teknik iş sistemleri uygulanır. Bu uygulama ile bir
örgütün tamamı ya da büyük bir bölümü dengeli bir davranışsal – teknik sistem
haline getirilir. Özellikle uzmanlaşmış üretim hatları şeklinde tasarlanmış imalat
süreçlerinde bu tür düzenleme önemli ölçülerde değişiklik gerektirir. Burada
amaç, üretim gereklerine olduğu kadar insanların ihtiyaçlarına da hizmet eden bir
yerleşme düzeni ve üretim süreci oluşturmaktır.
Zenginleştirilmiş sosyo – teknik iş sistemlerine örnek olarak montaj hattı üretim
şekli yerine ekip çalışmasına geçilmesi, ekip elemanlarının işi kendi aralarında
paylaşmaları, çalışma zamanlarında birbirlerini eğitmeleri, ekiplere tüm
faaliyetlerde büyük bir özerklik tanınması, dolaysız gözetim, genişletilmiş işler ve
benzeri örnek verilebilir. Bu tekniğin uygulamalarında genellikle monotonluğun
azaldığı, doyumun ve verimliliğin arttığı, işgücü devri, devamsızlık, üretim
kesintileri ve kalite sorunlarının azaldığı görülmüştür.
Zenginleştirilmiş sosyo – teknik iş sistemlerinin bazı avantajlarına rağmen
birtakım sorunları vardır. İşgörenler ek işler öğrendiklerinde bazı ekip üyelerinin
daha fazla ücret almasına karşı çıkmaktadırlar. Değişimin heyecan verici dönemi
içinde bir tür Howthorne etkisi deneyleri başarılı kılmakta ve ilk çekicilik
geçtiğinde gerileme başlamaktadır. Kesin bir sonuca varılabilmesi için daha çok
tecrübe ve bilgi birikimi gerekmektedir.

9.2.3.6. İş Kolaylaştırma
İnsan, belirli bir işte ve belirli bir tempo ile istenildiği kadar uzun süre aynı gücü
veremez. Yorulma sonucu azalan güçle birlikte işin yapılma zorluğu da artar. Bu
sorunun giderilmesi için yorgunluk dinlenme ile dengelenmeli, ancak daha da
önemlisi işgörenlerin yorgunluk duymadan ya da daha az yorgunluk duyarak
daha verimli iş yapabilmelerini sağlamak maksadıyla çoğu zaman işin yeniden
düzenlenmesi ve bu amaçla iş kolaylaştırma prensiplerinden yararlanılması
gerekebilir.
İş kolaylaştırma, işi yaparken insan gücünden ve kullanılan diğer üretim
faktörlerinden en yüksek düzeyde yararlanma yolları ile iş işgörenlerin en uygun
koşullar altında, en az enerji harcayarak çalışmasını sağlayacak fiziksel çevre
koşullarını ve olanaklarını araştıran bir disiplindir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 208
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İş kolaylaştırma, işlerin daha etkili yollarla, hızlı ve güçlük çekilmeden daha kolay
yapılabilmesi yollarının geliştirilmesi olarak da tanımlanabilir. Buna göre, işin
kolaylaştırılması maksadıyla uygulanacak yeniden düzenleme prensipleri iş etüdü
ve ergonomi prensiplerine dayanacaktır.
İş kolaylaştırmada ilk adım her işle ilgili tutumların belirlenmesi ve işin doğru
yapılıp yapılmadığının araştırılmasıdır. Bu uygulamada, işin eleştirel olarak
incelenmesi ve bu maksatla aşağıdaki soruların cevaplanması gerekmektedir:
 İş niçin yapılıyor?
 İş nasıl yapılıyor?
 İş daha az zaman ve çaba harcanarak yapılabilir mi?
 Çalışma yeri ve araç gereçler yeniden düzenlenerek daha uygun bir
çalışma ortamı sağlanabilir mi?
 İşin yürütülmesi için daha uygun düzenekler kullanılabilir mi?
İnsanlar genellikle statikocudur. Hemen hemen hiçbir insan bir işin yapımı ile ilgili
olumlu sonuçları görmeden mevcut alışkanlıklarını değiştirmek istemez. İşin
yapım yöntemlerinin ve fiziksel çevre koşullarının yeniden düzenlenerek
düzeltilmesi, yorgunluk ve çalışma süresini azaltarak faaliyetlerin daha kolay
planlanmasını ve daha verimli yürütülmesini sağlayabilir. Yeni yöntemler,
başlangıçta daha fazla zaman, zihinsel güç ve dikkat gerektirebilir. Ancak,
işgören kolay ve kısa zamanda yapılamayan eski alışkanlıklarını bırakma
eğiliminde ise, yeni yöntemleri daha kolay öğrenebilir ve uygulayabilir.
Araştırmalar, çalışma ortamının yeniden düzenlenmesinin ve çalışma
yöntemlerinin değiştirilmesinin işin daha kolay yapılması üzerinde olumlu etki
yaptığını göstermiştir. Örneğin, uygun düzeneklerin kullanılması, araç –
gereçlerin depolama yerlerinin değiştirilmesi, gerekli olmayan bazı adımların
elimine edilmesi hareketlerin azalmasını sağlayabilir ve iş yapımını
kolaylaştırabilir. Çalışma yöntemlerinin düzeltilmesi için uygulanabilecek
yöntemlerde, ilk basamaktaki bir değişiklik alt basamaklardaki faaliyetlerde de
değişikliğe neden olacağından, işin yeniden düzenlenmesi ve kolaylaştırılması
zincirleme faaliyetler oluşturur. İş kolaylaştırma yöntemleri 5 grupta ele
alınabilir:
1) Vücut hareketlerini ve duruşunu değiştirme
2) Araç – gereç, donanım ve çalışma ortamını değiştirme
3) İşin yapılmasındaki adımların sırasını değiştirme
4) Son üründe değişiklik yapma
5) Kullanılacak malzemeyi değiştirme
1) Vücut Hareketlerini ve Duruşunu Değiştirme: Bütün faaliyetlerinde,
enerji ve zaman tasarrufu insan vücudu için önemli bir faktördür. Bu faaliyetlerde
insan enerjisinin ve zamanının gereksiz tüketimine yol açan birçok iş adımı
öncelikle düzeltilmelidir.
İş adımlarından tasarruf sağlamanın ilk ve en kolay yolu bazı adımların elimine
edilmesidir. Bazı gereksiz hareketler iyi bir planlama ile ortadan kaldırılabilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 209
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Kullanılan araç – gereç ve malzemeler kullanım yoğunluklarına uygun yerlerde


depolanarak işgörenin hareketleri ve dolayısıyla enerji tüketimi azaltılabilir.
İş yaparken, ayakta dururken, otururken ya da hareket ederken benimsenecek
duruş şekli, baş, gövde ve kalçanın dengeli şekilde tutulması gerekir. Duruşun
dengeli olması, sırt ağrılarını ve kas gerilmelerini azaltır. Dengesiz duruş, doku ve
sinir sistemleri zorlanır. Sürekli aynı duruşlar belli kas gruplarında sürekli
kasılmaya yol açarak yorgunluğu artırır.
Gerek oturarak ve gerekse ayakta çalışma düzeyi için dirsek yüksekliği önemli
kriterdir. Çalışma düzeyinin yüksek olması çalışanın dirseğini ve kolunu aşırı
derecede zorlar, düşük olması ise, işgören vücudunu öne doğru eğerek kendisini
işe göre ayarlayacağından kötü bir vücut duruşuna neden olacaktır. Özellikle
uzun süreli çalışmalar, normal çalışma düzeylerinde gerçekleştirilmelidir.
Yatay düzlemde normal çalışma alanı, vücut doğal pozisyonda, üst kol dirsekten
bükülü ve vücuda dik durumda alt kolun bükülmesi ile rahatça yetişebileceği
alandır. Kolun omuzdan başlayarak uzatılması ile erişilebilen alan maksimum
çalışma alanıdır. Araç – gereç ve ekipmanların kolaylıkla erişilebilecek şekilde
düzenlenmesi birçok işi kolaylaştırır. Sağ elin ve sol elin ayrı ayrı veya birlikte
çalışabilmesi için mümkünse araç – gereç ve ekipmanlar bu alan içinde
bulundurulur. İşin vücut pozisyonunu değiştirmeden yapılamadığı durumlarda,
maksimum çalışma alanında çalışma yapılabilir. Bu durum daha çok kullanılacak
malzemelerin çalışma yüzeyi üzerinde depolanması halinde gözlenir. Maksimum
çalışma alanına konan çalışma nesneleri, özellikle uzun süreli çalışmalarda kas
gerilmelerine ve yorgunluğa yol açar.
Çalışma sırasında vücudun aşırı gerginliğinden sakınılmalı, eğilme, bükülme,
oturma ve ayakta durma sırasında vücut duruşuna dikkat edilmelidir. Uygun
vücut duruşu, iş yaparken daha az enerji tüketimi gerektiren pozisyon olup,
olabildiğince iş süresince bu pozisyon korunabilmelidir.

2) Araç – Gereç, Donanım ve Çalışma Ortamını Değiştirme: Uygun


olmayan araç – gereç ve donanımların kullanılması ve donanımlar için
ayrılan alanların yetersiz olması işgücü ve zaman tüketimini gereksiz yere
artırır. Örneğin, bir kereste biçme tesisinde yan alma dışında bütün
işlemler belli bir bölümde ve akış içinde gerçekleştirilirken, yan alma
makinasının akışa aykırı ve uzak bir bölümde olması; cıvata üretiminde,
bütün işlemler torna bölümünde yapılırken, çubuk kesme işleminin ayrı ve
uzak bir bölümde yapılması; bir ofiste bir belgenin diskete/CD’ye
aktarılarak bilgisayar çıktısının başka bir bölümde alınması, evde çamaşır
makinasının banyodan uzak bir yere konma zorunluluğu işlem süresini ve
işgücü kullanımını önemli ölçüde ve gereksiz yere artıracaktır. Araç –
gereç ve donanım için uygun alan olması kadar çalışma yöntemlerinin de
uygun olması önemlidir.
Çalışma alanı düzenlemelerinden önce aşağıdaki soruların cevapları aranmalıdır:
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 210
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Donanım uygun şekilde yerleştirilmiş mi?


 Çalışma ünitelerinin yüksekliği ve derinliği uygun mu?
 Kullanılan oturma düzeni çalışana uygun mu?
 Daha verimli ve fonksiyonel araç – gereç ve donanımlar seçilebilir mi?
 Kullanılan nesneler kolayca erişilebilecek ve kullanılacak yere yakın
depolanmış mı?
 Çalışma yüzeyleri uygun şekilde aydınlatılmış mı?
 Çalışma yerinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmış mı?
Donanım uygun şekilde yerleştirilerek iş adımlarından tasarruf sağlanabileceği
gibi çalışma alanı da etkin bir şekilde kullanılabilir. Alan tasarımı için öncelikle
işler, iş adımları ve harcanan zaman belirlenmelidir. Çalışma merkezleri
arasındaki mesafenin gereğinden fazla olması çalışma verimini azaltır ve alan
maliyetini artırırken, daha az olması işlerin yapılmasını zorlaştırır.
Çalışma yüksekliği, bir faaliyetin sık tekrarlanmasında, ağır bir nesnenin
kaldırılmasında, uzun süreli çalışmalarda ve işgücünün fiziksel problemleri
olduğunda daha fazla önemlidir. Çalışma tezgahının yüksekliği işin boyutlarına ve
işçinin antropometrik özelliklerine uygun olmalıdır. Yüksek çalışma yüzeyleri
halinde işçi kollarını ve omuzlarını yukarı kaldırır, düşük çalışma düzeyleri halinde
ise, işçi vücudunu öne doğru eğer ve kollarını ileri doğru uzatır. Her iki halde de
gereksiz yorgunluk ve zorlanmalar ortaya çıkar.
Çalışma alanı standartlara uygun tasarlansa da, insanların faklı boyutsal
özelliklere sahip olması nedeniyle, her standart çalışma alanı her insan için uygun
olmayabilecektir. Böyle durumlarda çalışma alanı değiştirilemiyorsa, örneğin,
ayak koyma yeri gibi ek çözümlerle düzenleme yoluna gidilebilir.
Çalışma ünitelerinin oturma yüksekliği, fazla fiziksel güç harcamadan iyi bir
oturma pozisyonu sağlamalıdır. Uygun bir oturma düzeni aşağıdaki özellikleri
taşımalıdır:
 İyi bir oturma düzeni vücut duruşunun çalışma sırasında değiştirilmesine
uygun olanaklar sağlamalıdır.
 Oturma düzeni yüksekliği diz arkası yüksekliğinden fazla olmamalıdır.
 Maksimum derinlik, kalça – diz arkası mesafesinden fazla olmamalıdır.
 Oturma düzeni genişliği en büyük kalça genişliğine uygun olmalıdır.
 Oturma düzenini yüzeyi düz olmalı, oturulan kısma uygun olmalıdır.
Oturma yüzeyinin 5 – 7 0 arkaya doğru eğik olması yeterli ve uygundur.
 Oturma yüzeyi, yapılan işe de uygun olacak şekilde arkalıklı olmalı, arkalık
gerekli rahatlığı sağlayacak genişlikte olmalıdır. arkalık omurganın ve
kolların hareketine engel olmamalı, arkalığın yüksekliği ve eğimi
gerektiğinde ayarlanabilmelidir.
Teknik olarak yetersiz donanım, fazla zaman ve enerji harcamasına yol açarken,
yorgunluk sonucu psikolojik rahatsızlıklar da oluşabilir. Bu nedenle teknolojik
gelişmelerden yararlanılmalı ve işe uygun donanımlar seçilmelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 211
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Araç – gereç ve donanımlar en çok kullanıldıkları çalışma noktalarında


depolanarak gereksiz yürüme, kaldırma, eğilme ve erişme gibi faaliyetler elimine
edilebilir. Sık kullanılan çalışma nesneleri mümkün olduğu kadar çalışma tezgahı
yüksekliğinde, omuzu yukarı kaldırmayı gerektirmeyen, kolay erişilebilen bir alan
içerisinde depolanmalıdır.
Çalışma yerinin aydınlatılmasında öncelikle doğal aydınlatmadan yararlanılmalı,
göz yorgunluğuna neden olan ve görmeyi engelleyen kamaşma önlenmelidir.
Renkler ışığın verimli kullanımını sağlayacak şekilde kullanılabilir. Beyaz renk,
ışığı iyi yansıtan bir renk olmakla birlikte göz yorgunluğuna yol açabilir. Ekranlı
araçlarda, ekran ile aydınlatma arasında iyi bir uyum ve kontrast sağlanmalıdır.
Ekranlı araçların yüzeyi, ışık doğrultusuna paralel tutularak yansımalar
önlenmelidir.
3) İşin Yapılmasındaki Adımların Sırasını Değiştirme: Daha iyi çalışma
yöntemleri bulunup geliştirilerek veya işin yapım yolları kolaylaştırılarak işle ilgili
gereksiz adımlar ve hareketler önlenebilir ya da iş adımları değiştirilerek işin
kolaylaştırılması sağlanabilir. İşin geleneksel ve rasgele yapılma yöntemleri
gerektiğinde eleştirilerek işin doğru şekilde yapılmasının yolları bulunmalı ve
öğrenilmelidir.
4) Üründe Değişiklik Yapma: Ürünün fonksiyonel ve kalite özelliklerini
düşürmeksizin ve maliyetini artırmadan işlem süresini kısaltacak değişiklikler
yapılabilir. Bu maksatla metot etüdü ve iş ölçümü tekniklerinden yararlanılabilir.
5) Kullanılacak Malzemeyi Değiştirme: Teknolojik gelişmeler sonucu çok
ve çeşitli yeni malzemeler ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla, yeni gelişmelerin
ortaya çıkardığı yeni malzemeler kullanılarak işin kolaylaştırılması mümkün
olabilir. Yeni malzemelerin kullanımı harcanan iş zamanının ve enerji tüketimini
azaltıcı rol oynar.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 212
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

12. İNSAN – MAKİNA SİSTEMLERİ


12.1. SİSTEM TASARIMI
Ergonominin sistemi oluşturan üç temel elemanı mevcuttur: insan, makina ve
çevre. Teknolojik gelişime rağmen, insan – makina sisteminde insanın hala
önemli bir yeri vardır. Başarı ve verimliliğin artırılması için insan ve makina,
birbirini tamamlayan iki önemli unsur olarak ele alınmalıdır. Makinayı kullanan
insan, eğitim ve deneyimle kazandığı bilgi ve karar verme yeteneği ile makinayı
kontrolü altında tutar. Makinanın istenen biçimde çalışmasını sağlayabilmek için
bu amaçla tasarlanan göstergeleri veya makinaları gözler. Duyu organları ile
aldığı uyarı ve edindiği izlenimlere göre gereken görevleri yerine getirir. İnsan,
bu çalışmaları sırasında ısı, ışık, nem, gürültü, titreşim, toz, radyasyon ve iş
ortamı gibi olumsuz çevresel etkilerin baskısı altında kalır. Şekil 12.1’de insan –
makina sistemi gösterilmiştir.

Şekil 12.1. İnsan – makina sistemi

Ergonominin amacı, insanın iş yaşamı ile olan ilişkisini akılcı bir yöntemle
inceleyerek işin ve çevresinin insanın özelliklerine ve yeteneklerine uyumunu
sağlamaktır. Bunun için iş yükü ve çevre koşullarının ek yükler ölçülerek bu
yüklerin hangi zorlanmalara yol açabileceği beklentisi ortaya konur. Bu
zorlanmanın işçinin beklenebilir zorlanma sınırını aşmaması için alınabilecek
önlemler analiz edilerek çözüm önerileri ortaya konur.
İnsan – makina ilişkisi açısından ergonominin hedefi; çalışan insanı, çalıştığı
makina – teçhizat ve donanımı, uyguladığı çalışma yöntemlerini ve içinde
bulunduğu çevresel koşulları sistematik olarak incelemektir.
İnsanın fizyolojik yapısının incelenmesi, iş için gerekli çalışma alanının fizyolojik
yapıya uyumunun sağlanması, göstergelerin ve kontrol düzenlerinin duyma,
görme, dokunma, uzanma, kavrama ve benzeri açılardan uygun biçimde
tasarlanması, aydınlatma, ısıtma ve havalandırmanın uygun düzeyde sağlanması,
bedensel ya da zihinsel yorgunluğa ve yıpranmaya ve çalışma hatalarına yol
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 213
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

açabilecek titreşim, toz, nem, gürültü, radyasyon, zehirli gaz ve maddeler gibi
olumsuz çevresel etkilerin kontrol altına alınması ergonomi biliminin insan –
makina sistemi açısından uğraş alanlarını oluşturmaktadır.
Sistem tasarımında makinanın fonksiyonu, kullanım kolaylığı, verimliliği, yapısı ve
işlevlerinin insan faktörü ile işbirliğine yatkın olması, ekonomikliği ya da
teknolojik düzeyi gibi unsurlar dikkate alınmalıdır. Sistem tasarımında insan –
makina uyumu öncelikli koşul olduğuna göre; bir makinanın tasarımı ve
elemanları arasındaki uygumun sağlanması kadar insan ve makina arasındaki
işbirliğinin sağlanması da önemlidir. Sistem tasarımında insan faktörü de sistemin
önemli bir entegre elemanı olarak dikkate alınmalıdır.
Sistem tasarımında amacın gerçekleştirilmesi için görevlerin yeterli olması ve
aynı zamanda bu görevlerin insan ve makina arasında amaca uygun biçimde
dağıtılması gerekir. Bu maksatla, sistemin tasarımı aşamasından itibaren sistem
tasarımcıları, makina mühendisleri ve ergonomistler arasında uyumlu bir çalışma
başlatılmalı ve sürdürülmelidir. Böylece, sistemi işleten insan faktörünün
kapasitesi ile uyumlu ve kapasiteyi güçlendiren donanım tasarımı mümkün olur.
Şekil 12.2’de görüldüğü gibi, ayrıntıya inildiğinde, tesis ve tasarım süreçleri çok
sayıda alt sistemlerden oluşmaktadır. Sistemin karmaşıklığı arttıkça, öncelik ve
uyum sorunlarının çözümü güçleşmekte, karmaşık sistemlerde birbirleri ile
çakışan ve çelişen istekler ortaya çıkmaktadır.
Sistem tasarımında genellikle aşağıdaki aşamalar izlenir;
1) Amacın belirlenmesi
2) Fonksiyonların ayırımı
3) Fonksiyonların dağıtımı
4) İşlemlerin tanımı
5) İş tarifleri
6) Ara kesit tasarımı

Şekil 12.2. Ergonomik yaklaşıma göre sistem tasarımının temelleri


ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 214
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

12.1.1. Amacın Belirlenmesi


Bir sistemin amacı, gerekli girdilerden yararlanılarak sistemden beklenen ürünleri
istenen nitelik ve nicelikte elde etmektir. Bu maksatla, sistemin gerektirdiği
girdilere ve çıktılara uygun programlar hazırlanarak yeterli ölçülerde insan –
makina sistemi kurulur. İnsan – makina sistemi yaklaşımında amaç, çalışma
düzenini değiştirmek, zor iş ve iş yöntemlerinin yerine daha kolay iş ve iş
yöntemlerini yerleştirmek, işgöreni bedensel ve zihinsel güçlük ve sakıncalardan
korumak, yorgunluğa neden olan gereksiz çabaları ortadan kaldırmaktır. Bu
çabaların doğal sonucu olarak verimlilik ve buna bağlı olarak çalışanların gelir
düzeyi ve işletmenin büyüme olanakları artar. Sistem tasarımı yaklaşımında
mühendislik tekniklerinden belli ölçülerde taviz verilerek maliyet ve kullanıcı
spesifikasyonlarına öncelik verilebilir. Zira, kullanıcı için ürün değeri uygunluk /
fiyat oranı ile ifade edilir. Bu nedenle, sistemin amacı ve sistem için öngörülen
yapısal ve fonksiyonel temeller açıkça belirlenmelidir. Sistem tasarımı için;
hammadde, enerji ve güç kaynakları, kalite standartları, atıklar, teknik ve
teknolojik bilgi kaynakları, piyasa hareketleri, ödeme dengeleri, sermaye ve firma
ekonomisi, estetik görüşler gibi unsurlar dikkate alınmalıdır. Sistem devreye
girdiğinde insan – makina faktörleri temel amaca yönelik olarak verimli,
ekonomik ve aksamadan işleyecek şekilde sürdürülebilmelidir.

12.1.2. Fonksiyonların Ayırımı


Fonksiyonların ayırımında amaca uygun girdiler seçilir. Örneğin, kapalı mekanda
malzeme taşıma aracı olarak fork – lift tercihi, kullanılacak güç kaynağının ve
enerjinin seçimini de ifade eder. Fonksiyonların belirlenmesi ve gerekli
analizlerin yapılması ile tasarım kararlarında kolaylık sağlanır. Sonraki aşamada,
belirlenen fonksiyonları gerçekleştirecek insan-makina yetenekleri belirlenir ve
seçimi yapılır.

12.1.3. Fonksiyonların Dağıtımı


Yirminci yüzyılın ortalarına kadar üretim hattındaki işlerin dağılımı, insan ve
makinaların yeteneklerini karşılaştırma tekniği ile gerçekleştiriliyordu. Sonraki
yıllarda, maliyet, entegre işlem gereksinimi ve eğitilmiş deneyimli insan faktörü
kriterleri de önem kazanmaya başlamıştır. Entegre işlem gereksinimi kriterinin
amacı, insan yeteneklerini gerektiği ölçülerde kullanmak ve insan faktörünün
yetersizliklerine çareler aramaktır. Eğitilmiş deneyimli insan faktörü kriterinin
amacı, karmaşık sistemlerde eğitilmiş deneyimli insan faktörünü devreye
sokmaktır. Buna göre, fonksiyonların dağılımı yaklaşımında insan faktörü önemli
yer tutmaktadır. Bu nedenle, sistem ne derece büyük ve karmaşık olursa olsun,
az sayıda işgücü kullanımı temel hedef olmalıdır.

12.1.4. İşlemlerin Tanımı


Sistemin işlemleri tanımlanarak insan faktörüne verilecek fonksiyonlar belirlenir.
Yeni kurulacak sistemlerde işlemlerin tanımı, sistemin fonksiyonel amaçlarından
hangilerinin insan faktörü tarafından gerçekleştirileceğinin belirlenmesi
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 215
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

bakımından mantıklı ve teknolojik bir yaklaşımdır. Daha önce kurulmuş ve işler


sistemlerde ise, gözlem ve yeniden değerleme ihtimalinin bulunması nedeniyle,
insan ve makine fonksiyonlarının yeniden değerlendirilmesi ve geliştirme
projelerinin hazırlanmasında sistem yaklaşımının önemli katkısı olur.

12.1.5. İş Tarifleri
İşlemler tanımlanıp, makina ve insan faktörüne düşen görevler ayrılarak iş
tarifleri hazırlanır. İş tariflerinin üç temel yararı vardır;
 Makinalara ait işletme ve bakımla ilgili direktiflerin hazırlanmasına yardımcı
olur.
 İnsan faktörünün niteliklerini belirleyerek eğitim gereksinimini ortaya koyar.
 İnsan – makina ara kesitinin temellerini verecek teknik bilgileri içerir.

12.1.6. Ara Kesit Tasarımı


İnsan–makina sisteminin boyut sorunları, göstergeler ve kontrol düzeneklerinin
insan faktörünün özelliklerine ve temel gereksinimlerine cevap verecek şekilde
bir sistem olarak mevcut bir ortam içerisine yerleştirilmesi ara kesit tasarımı
olarak ifade edilebilir.
Göstergeler (birinci ara kesit) ve kumanda elemanları (ikinci arakesit) insanın
makina sistemiyle diyaloğunu gerçekleştiridği ara kesitlerdir. Göstergelerde
insanın kontrol ettiği, izlediği, yönlendirdiği makinanın o andaki çalışma
durumunu gösteren çeşitli büyüklükler (hız, devir sayısı, sıcaklık, basınç, yakıt
miktarı, takımın kalan ömrü, vb.) ve makinada oluşabilecek arıza bilgileri, insana
duyu organları tarafından doğrudan veya dolaylı algılanabilecek şekilde
gelmektedir. Göstergelerden elde edilen bilgiler merkezi sinir sistemi tarafından
işlenir ve bu bilgilerin gerektirdiği yönde, kumanda elemanları hareket ettirilir.
İnsan ve makina faktörlerinden birinin teknik olanakları ile diğerinin becerilerini
kaynaştırarak optimal verim sağlayan bir sistemi kurabilmek için makinaların
vereceği bilgiler ve işaretler insan faktörünün algılama yeteneklerine göre
sinyalleştirilmeli ve kontrol sistemleri insan faktörünün fiziksel ve beceri
yetenekleri ile uyumlaştırılmalıdır. Gerek önceden geliştirilmiş makinaların
işlemlerinin optimizasyonunda ve gerekse yeni geliştirilecek bir makinanın ara
kesit tasarımında önemli ölçüde ergonomik prensiplerden yararlanılır.
İnsan – makina arakesitinde bilgi insana doğrudan veya dolaylı olarak gelebilir.
Bilginin insana dolaylı olarak geldiği haller aşağıdaki gibidir:
 Bilgi kaynağı (makina) ayrı bir odada veya binadadır. Makinaya ulaşılamıyor.
 Bilgi duyu orgalarıyla algılanabilecek türde bir bilgi değildir (manyetik alan
şiddeti gibi).
 Duyu organlarının algılama hassasiyeti yeterli değildir (hassas birimlerle ifade
edilecek büyüklükler; mikrometre birimi ile çap ifadesi)
 Bilgi insan dışında, örneğin bir bilgisayarda depolanmıştır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 216
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

İnsana doğrudan bilgiler ise görme, duyma, dokunma, dokunarak kuvvet


uygulama suretiyle gerçekleşir.
İnsan makinadan aldığı bilgileri işledikten sonra makinaya şalter, düğme,
manivela kolu gibi kumanda elemanları ya da klavye, maus, grafik, tablet, sesle
kumanda gibi daha kompleks bir bilgi iletim sistemi üzerinden kurulur. Bugün
çoğu makina gelişimlerine bağlı olarak bu bilgi iletişiminde önemli yardımcı
elemanlarla takviye edilmişlerdir.
Başarılı bir tasarım, insan – makina ara kesitindeki işlemlerin gerektirdiği bütün
bilgi ve yeteneklerin iyi belirlenmesi ile mümkündür. Belli talimatlara uyarak
çalışan bir insan faktörü - makina ara kesit tasarımı, sistemin işleyişini bilen ve
kontrol düzeneklerini gerektiği gibi kullanan insan - makina ara kesit
tasarımından farklıdır. Özellikle, ileri teknolojik sistemlerde kontrol işlemleri
basitleştirilerek sistemin kuruluş, bakım ve onarım hizmetlerinin teknik bilgileri
yeterli personele gördürülmesi ara kesit tasarımı için kolaylık sağlamaktadır.
Kontrol düzenekleri ve göstergelerin tasarımında, kontrol düzeneklerinin
yerleşeceği konumlar, hareket doğrultuları, operatörün kuvvet kullanımı ve
düzeyi gibi konular kadar, göstergelerin birbirinden ayrılabilir, algılanması kolay,
yeterli sayıda ve duyarlıkta olması gibi ergonomik kriterler de önemlidir. Kontrol
düzeneklerinin ve göstergelerin fonksiyonel ilişkilerine göre yerleşim yerinin
seçimi, zamanlama ve yön ilişkileri ile kontrol düzeneklerinin güç kaynakları
konularında ileri teknolojiler tercih edilmelidir.
İnsan faktörü açısından ara kesit tasarımında, insanların genellikle tek kanallı bir
algı ve işlem sistemi gibi çalıştığı kabulü dikkate alınmalıdır.

12.2. GÖSTERGELER
Gösterge, makinaların kontrol sistemleri harekete geçirildiğinde, kontrol işleminin
sayısal veya sayısal olmayan sonuçlarını gösteren düzeneklerdir.
Göstergelerin temel amacı, öngörülen bilgileri en basit bir düzenek içinde, istenen
sürede ve kolayca okunabilir bir şekilde görüntülemektir. İnsan – makina
arasında sürekli bir iletişimin kurulmasını sağlarlar. Bir makinanın etkili kullanımı
ve aksaksız işleyişi, insan – makina iletişiminin uygunluğuna bağlıdır. Bu nedenle,
insan faktörünün yetenek ve kapasiteleri dikkate alınmalı, makinaların
göstergeleri gerekli bilgileri açıkça göstermelidir. Fonksiyonel açıdan iyi
tasarlanmış bir gösterge, makinaya ait bilgileri sürekli ve doğru bir şekilde
kullanıcısına ulaştırabilmelidir. Göstergeler için bazı temel kurallar geçerli olsa da,
her sistemin göstergesi sisteme özel insan–makina ilişkileri dikkate alınarak
tasarlanmalıdır.
Göstergelerin tasarımına başlamadan, göstergelerde verilecek bilgilerin sınır
değerlerini, bilgi vermede duyarlık derecesini ve sistemin aksaklıklarını her
düzeyde ve hızla belirleyebilmek için göstergelerin konumuna uygun tasarım
özellikleri incelenmelidir. Bir göstergenin fonksiyonel olabilmesi için dijital ya da
analog tiplerden hangisinin seçileceği önemli olduğu kadar, bu teknik
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 217
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

yaklaşımlarda insan faktörünün beceri ve yetersizliklerinin de dikkate alınması


gerekir. Göstergeler, ilettikleri bilgiler bakımından genellikle üç ana grupta
toplanabilir; kalitatif, kantitatif ve temsili bilgiler veren göstergeler.

12.2.1. Kalitatif Göstergeler


Kalitatif göstergeler tek değişkenli bilgi içerir ve sayısal değer göstermez. Bir
makinanın açık – kapalı, devrede – devre dışı, çalışıyor – çalışmıyor gibi tek
değişkenli bilgilerini aktarır. Örneğin, şalter kalitatif bir göstergedir.
Sesli, ışıklı ve renkli uyarıcılar kalitatif göstergelerde kullanılabilirler. Örneğin, zil
sesi, bütün ilgililere aynı anda ulaşma avantajı sağlar. Işıklı ve renkli kalitatif
göstergelerin renkleri, şekilleri ve büyüklüklerine göre farklı uyarı etkileri
yaratılabilir. Ancak, renk farkına bağlı gösterge tipi, farkında olunmadan renk
körlüğü taşıyan insanlar tarafından hatalı okunması nedeniyle her zaman
güvenilir değildir. Yanar – söner ışık sinyalleri ile ışık – ses birleşimi sinyaller
yaygınca kullanılan kalitatif göstergelerdir.

12.2.2. Kantitatif Göstergeler


Sayısal bilgiler veren kantitatif göstergeler iki ana gruba ayrılırlar; analog
göstergeler ve dijital göstergeler. Analog göstergeler olarak bilinen ibreli
göstergeler, bir kadran üzerinde makinaya ait bir bilgi ya da özelliği temsili ya da
sayısal değerlerle görüntülerler. Kadran göstergelerle kadranın farklı bölgeleri
farklı renklerle boyanarak kalitatif bilgiler gösterilebilir.
Göstergelerin derecelenmesi ve sayıların büyüklükleri göstergenin operatöre
uzaklığına ve okuma hassasiyetine göre belirlenir. İbrenin hareket doğrultusu
beklentilere uygun yönde olmalıdır. Yuvarlak yüzlü göstergelerde ibre saat
ibreleri yönünde hareket etmelidir. Dik duran kadranlarda, dereceleme yukarı
doğru, yatay kadranlarda ise sağa doğru artarak ilerlemesi benimsenir. Analog
göstergeler, olabildiğince basit, kolay ve net görülebilen, çok kolay ve rahat
okunabilen göstergeler olarak tasarlanmalıdır.
İbreli sayaçlarda ibre iki tam sayı arasında durduğunda ve genel olarak ibre ile
gösterge yüzeyi arasındaki yükseklik farkı nedeniyle ancak yaklaşık değerler
okunabilir. Bununla birlikte, değerlerin hızlı değişimi, değişim derecesi ve
doğrultusu için analog göstergeler tercih edilmektedir.
Dijital göstergeler (sayaçlar), sayısal görüntü verirler. İbreli göstergelerden daha
yaygın kullanım alanı bulmuşlardır. Ancak, hızlı değişim hallerinde okunma
güçlükleri sözkonusudur. Göstergenin tam ve doğru değer göstermesi
istendiğinde dijital sayaç tipi göstergeler tercih edilir.

12.2.3. Temsili Göstergeler


Temsili göstergeler, bir sistemin işleyişini şematik olarak gösteren mini
modelleridir. Uzaktan kontrol sistemlerinde kullanılırlar. Temsili göstergelerde,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 218
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

gösterge modeli, sistemin önemli ölçülerde basitleştirilmiş bir teknik tablo


üzerine, özel işaretler kullanılarak yerleştirilir.

12.2.4. Göstergelerin Tasarım İlkeleri


Dereceli ve kadran şeklinde göstergelerin tasarlanmasında aşağıdaki yaklaşım ve
ilkeler gözetilir:
 Kadran üzerindeki çizgi aralıkları, gösterge hareketlerinin hızı dikkate alınarak
kolayca okunabilecek şekilde seçilmelidir.
 Kadran çevresindeki çizginin bölünmesinde, operatörün en kolay seçebileceği
bölünme çizgileri seçilmelidir.
 Kadran üzerinde, okumaları yapacak insanların alışkanlıkları dikkate alınarak
tasarım yapılmalıdır.
 Okuma mesafesi, okuma açısı, ışık durumu, insanların görme netliği ve
insanların beklentisi de gösterge tasarımında dikkate alınmalıdır.
 Göstergenin dereceleme çizgileri, sayısal değerleri, ibre ve gösterge tabanı
renkleri arasında ayrıntıyı seçebilecek düzeyde kontrast sağlanmalıdır.
Kontrast etkisi yaratmak için gösterge aydınlatması yapıldığı zaman parlama
etkisinin oluşması önlenmelidir.
 Başlangıç ya da sıfır noktası, göstergenin amaçlarına uygun olmak üzere,
kadranın herhangi bir noktasında bulunabilir.
 Derecelemede başlangıç ve bitiş noktaları birbirinden ayrı olmalıdır. Ancak,
saat yüzü benzeri işaretlemelerde başlangıç ve bitiş noktaları aynı yerde
olabilir.
 Derecelemede eşit aralıklar kullanılmalı ve bu aralıklar aynı değerleri
göstermelidir. Logaritmik ve benzeri eşel kullanılmamalıdır.
 Genel amaçlı kadranların çapları 55 – 75 mm arasında olabilir. Daha incelikli
okumalar için özel amaçlı kadranlarda 100 – 150 mm çaplar seçilebilir. Bunun
aksine, çok fazla sayıda göstergenin bir yere sığdırılması gerektiğinde, yer
tasarrufu sağlamak için kadran çapı 45 mm değerine kadar düşürülebilir.
 Doğrusal dereceleme yapılmış kadran tiplerinde işaretli bölümün boyu 62–75
mm öçlülerinde tercih edilir. Daha incelikli okumalar için derecelendirilmiş
bölüm 100–125 mm boyutlarına çıkarılabilir. Yer darlığı hallerinde ise, boyutlar
küçültülür, ancak 55 mm altına düşürülmemelidir.
 İbre, kadran üzerindeki dereceleme çizgilerini ve sayıları kapatmamalı, kadran
yüzeyine yakın olmalıdır. İbrenin işaret çizgilerine uzaklığı 0.4–1.6 mm,
kalınlığı 0.8–2.4 mm olmalı, ucu dereceleme çizgilerinin kalınlığı kadar
sivriltilmeli ve ibrenin tamamı görülebilmelidir.
 Kadran üzerine yerleştirilen ve dereceleme sayıların gösteren rakamlar; tek
tek, beşer aralıklı, onar aralıklı, ellişer aralıklı seriler halinde yerleştirilir.
 Kadran dereceleme çizgilerinin temel bölümleri ve bir sayısal değere karşılık
olanlar arasında 12.7–25.4 mm mesafe olmalı ve bu değerler kadran
boyutundan bağımsız tutulmalıdır. Ara değerleri gösteren çizgiler ise 1.27–
2.54 mm boyutlarında dik çizgiler olarak tasarlanmalıdır.
 En büyük okuma mesafesi olarak kabul edilen 900 mm mesafede her 300 mm
okuma mesafesi için harf ve sayı yüksekliklerinde 1.27–1.38 mm arasında
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 219
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

artma öngörülür. Harf, sayı ve çizgilerin boyu arttıkça kalınlıkları da ölçülü


olarak artırılır. Harf ve sayılar düz ve sade olmalıdır.
Göstergelerin tasarımı ve kullanımına yönelik olarak bazı öneriler aşağıda
özetlenmiştir:
 Dijital göstergelerin rahat okunabilmesi için gösterilen değerlerin çok yavaş
değişmesi gerekir.
 Birbirine benzer sayılar ve dizilerin yanlış okunma ihtimali vardır.
 Sayaçların rakam adedi arttıkça okunan ilk rakamların unutulma ihtimali
vardır. Rakam adedi en fazla 4 olmalıdır.
 Okuma mesafesine uygun rakam boyutları ayarlanmalıdır.
 Aynı panel üzerinde aynı tip sayaçlar bir araya toplanmalı, ancak aralarında
uygun mesafe bırakılmalıdır.
 Sayaçların tasarımında uygun renkler seçilmelidir.

12.3. KONTROL DÜZENEKLERİ


İnsan–makina sistemlerinde, göstergelerden alınan bilgilerle, makina
fonksiyonlarının yönetimi ve makinaların işletilmesi, durdurulması, hızlandırılması
ya da yavaşlatılması gibi işlemler kontrol düzenleri vasıtasıyla gerçekleştirilir.
Kontrol sistemleri mekanik, elektrik ya da elektronik sistemlerle
güçlendirilmişlerdir. Bu nedenle, kontrol hareketlerinin teknolojik etkinliği
artarken, bunları kullanmanın da karmaşıklığı nedeni ile operatör eğitimi
gereksinimi ortaya çıkmıştır.
İnsan–makina ara kesiti tasarımında insanların özelikleri olarak; fiziksel işgörme
yetenekleri, insan bedeninin biyomekaniğine bağlı hareket hacimleri, makina
özelliklerine bağlı olarak; kontrol düzeneğinin özellikleri ve konulacağı yer önemli
kriterlerdir. Bu sorunlar, ergonomik yaklaşımlar, verimlilik araştırmaları ve iş–
zaman etüdü çalışmalarına dayanan bilgilerden yararlanılarak çözülür.
Kontrol düzeneklerinin yer ve konumlarının tasarımında bunları kullanacak
insanların yapısal özellikleri , cinsiyet ve yaş faktörleri ile insanın alt ve üst etraf
hareketleri, gövdenin duruş ve oturuş özellikleri, statik ve dinamik çalışmalar,
tutukluklar, yorgunluk gibi etkenler de gözetilmelidir.
Kontrol düzenekleri belli ölçülerde kuvvet uygulamayı gerektirir. Son dönemde
parmak ısısına veya ışık düzeyi değişikliklerine duyarlı ve daha az kuvvet
gerektiren kontrol düzenekleri geliştirilmiştir. Ergonomik açıdan, kuvvet
gerektiren kontrollerde ayak pedalı şeklinde kontrol düzenleri, hafif kuvvet
gerektiren kontrollerde ise el kontrol düzenleri kullanılmalıdır.
Ayak kontrollerinde, kullanılan pedalın yapısal özelliği ve makinanın mekaniğine
göre kuvvet gereksinimi değişir. Pedal sayısı ikiyi geçtiğinde kontrol
düzeneklerinin kullanımı güçleşmekte ve hata olasılığı artmaktadır. Araştırmalar,
pedal sayısının en fazla 4 olabileceğini, fazla sayıda pedal kullanımı konusunda
eğitimin hata engelleme açısından katkı sağlamadığını ortaya koymuştur. Kontrol
pedallarından kuvvet alarak denge sağlama halinde kontrol etkinliği
bozulmaktadır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 220
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Ayakta duran bir insanın ayak pedalı şeklinde bir kontrol düzeneğini kullanması,
değişik duruş sorunları ve zorluklar yaratır. Bu özellikleri ile ayak pedalları, az
kullanılan ve kaba kontrol düzenekleri olarak tanımlanmıştır.
Kontrol sistemlerinin tasarımında anatomik ve psikolojik yaklaşımlar, kullanılacak
etraf, devreye giren eklem, kuvvet ya da incelikli kontrol gereksinimi, diğer
kontrol düzeneklerinden ayrılabilmesi ve temel özellikleri gibi kriterlere
başvurulur.
Bir kontrol düzeneği üzerinde kuvvet uygulaması ve duyarlılığı, kullanıcının beden
yapı özelliklerine, yaşına ve cinsiyetine göre değişir. Anatomik bakımdan,
kullanılan organların (el, ayak) hareketliliği yüksek olan eklemleri daha duyarlı,
fakat daha küçük kuvvet uygulamaktadır. Aksine, hareket yeteneği düşük
eklemler daha az duyarlılık gösterirken, daha büyük kuvvet uygulama yeteneğine
sahiptirler. Üniversal tip kontrol düzeneklerinde, en zayıf insanın bile kolayca
harekete geçirebileceği sistemler kullanılır, hatalı kullanıma karşı gerekli emniyet
tedbirleri alınır.
İnsanların kontrol düzenekleri üzerine uygulayabilecekleri kuvvet, kontrol
düzeneklerinin yer ve pozisyonuna göre değişir. Rahat bir yerleşme ve rahat
erişilebilen kontrol noktaları kuvvet kullanımı açısından her zaman en verimli yer
olmayabilir. Kontrol fonksiyonları ve kontrol tipleri seçiminden sonra, dinamik
antropometri ve biyodinamik araştırma bulgularından yararlanılarak kontrol
düzenlerinin en duyarlı bir şekilde kullanılabileceği pozisyon ve sıralama
belirlenmelidir.
Soğuk ortam, operatörlerin reaksiyon hızı ve kas kuvvetini azaltır, mekanik
sistemlerde tutukluklar, yağ donmaları ve kilitlenme gibi sorunlara yol açabilir.
Bu nedenle, farklı iklim koşullarında kullanılan makinalarda kontrol düzenekleri,
farklı sıcaklık koşullarında ayarlanabilecek şekilde tasarlanmalıdır.
Kontrol düzeneklerinin hareket doğrultuları operatör alışkanlıklarına uygun
olmalıdır. İnsan beklentileri üzerinde sinir sisteminin özellikleri ve toplumsal
alışkanlıklar da etkilidir. Genel alışkanlıklar; saatin dönme yönünde sağa, yukarı,
ileri ve aşağı hareket doğrultuları üniversal olarak kabul edildiği halde, elektrik
düğmelerinde bu kuralın tersi uygulanmakta ve bazı ülkelerde düğmeyi
kaldırmakla ışık yakılırken, bazılarında söndürülmektedir.
Kontrol süresi, kontrol düzeneklerinin sinyal tiplerine göre değişmektedir. Bu
nedenle, her kontrol düzeneğinin reaksiyon zamanı beklentileri, gerçek sistemde
yapılacak araştırmalarla belirlenmelidir. Operatör, belli bir öğrenme süresi ile
kontrol etkinliğini artırabilir.
Doğru kontrol için kontrol hareketlerinin kolaylığı, sistemin işlerliği, insanların
beklentilerine göre tasarlanmış olması gibi doğrudan kontrol tasarımına bağlı
etkenler olduğu gibi, en önemli faktör operatörün göstergelerden doğru ve iyi
zamanlanmış bilgi almasıdır.
Düğmeler, aç – kapa, bas – aç, çek – aç gibi düzeneklerle çeşitli kontrol tipleri
geliştirilmiştir. Kontrol düzenekleri olarak; basma düğmesi, aç – kapa tipi düğme,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 221
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

dereceli düğme, çevirmeli düğme, manivela, kol, çark, vb. kontrol elemanları
kullanılmaktadır. Kontrol düzeneklerinin mekanik özellikleri, kullanıldığı yer, özel
tasarım bilgileri, hız, duyarlık, kuvvet gereksinimi, hareket kolaylığı, insanın
antropometrik boyutları ve biyomekanik özellikleri gibi özellikler etkili kontrol
düzeneği seçiminde önemli yer tutarlar. Duyarlı ve incelikli kontrol düğmeleri
büyük, az duyarlı düğmeler küçük tasarlanır.
Kontrol elemanlarının yerleşimi, büyüklüğü, şekli ve üzerinde bulunan etiket
şeklindeki talimatlar, bunların ayırımında ve hatasız kullanımında yardımcı olur.
Kontrol elemanlarındaki farkın şekle dayalı olması, operatörlerin göz takibi
gereksinimi duymadan daha kolay kullanabilmelerine imkan verir. Özel hallerde
kullanılacak kontrol düzeneklerinin yanlışlıkla kullanılmasını önlemek maksadıyla
özel tasarımlar ve yer seçimi uygulanmalıdır.

12.4. GÖSTERGE – KONTROL İLİŞKİLERİ VE UYUMLULUK


Uyumluluk, gösterge ve kumanda elemanlarının şekilleri, yerleştirilmeleri,
hareket etmeleri/ettirilmeleri ile insanın beklentileri arasındaki uygunluktur.
Beklentiler teknik ve sosyal çevrede öğrenilen ve kalıtsal olarak sahip olunan
davranışlara dayanır. Bir elektrik lambasını kumanda eden anahtarın aşağı ya da
yukarı hareketinde lambanın yanmasında alışılmış bir yön kumanda kolaylığı
sağlar.
Gösterge ve kumanda elemanlarının konumlandırılmasında hacimsel uyum da
önemlidir. Bir otomobilde sürücünün otomobil parametrelerine ilişkin
parametreleri veren gsötergelerin ve kumanda elemanlarının tamamının görüş
alanı içerisine yerleştirilmesi çoğu zaman sorun yaratablir.
Kontrol düzenekleri ile göstergeler arasındaki ilişki, kontrol işlemleri sonucunda
meydana gelen etkilerin görülmesini sağlar. Kontrol düzenekleri ve göstergeler
teknik açıdan iyi tasarlanmalı ve panellere yerleştirilmeleri bakımından önemleri
ve kullanım sıklıklarına göre gruplanarak gerekli düzenleme yapılmalıdır.
Göstergelerin ve kontrol düzeneklerinin sıralanması arasında fonksiyonel bir
ilişkinin bulunması makina kullanımına kolaylık sağlar, operatörün başarısını
artırır.
Kontrol düzeneklerinin dizilişinde insanların en çok kullandıkları elleri ve en çok
kullanılan kontrol düzeneklerinin ilişkisi dikkate alınmalıdır. En çok kullanılan
kontrol düzenekleri, her iki elle kullanılabilir özellikler gösteriyorsa, bunlar kontrol
panellerinin ortasına yerleştirilir. Kontrol düzeneklerinin ve göstergelerin seçimi
ve fonksiyonlarının tanınması için hazırlanan etiketler, ilgili elemanların üst
kısmına yerleştirilir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 222
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

13. ERGONOMİK İŞ İSTASYONU VE OFİS TASARIMI


13.1. İŞYERİ SİSTEMİ
Ergonomik işyeri sistemini oluşturan elemanlar; insan, makina ve çevre olup,
tasarımda bu elemanların özellikleri ve aralarındaki etkileşimlere ilişkin veriler
oluşturulmalıdır. İşyeri sisteminin tasarımında uygulanacak ilkeler ergonomiklik,
fonksiyonellik ve yeterlilik kriterlerine uygun olmalıdır. Bu elemanlar ve
arasındaki etkileşimler aşağıda verilmiştir.
 İnsan Faktörü
 Cinsiyet, yaş, boy, beden özellikleri, yetenekleri, deneyimi, eğitim düzeyi, iş
hevesi.
 İşlemler; arama, izleme, yönetme, karar verme.
 İnsan – İş Alanı İlişkileri
 Makinaların boyutları.
 Koltuk, sandalye, tezgah, masa, vb.
 Malzeme ve bina içi alan ve hacimleri.
 Çalışma ünitesinde pencere olup olmaması, gün ışığının yeterliliği.
 İnsan – Makina ilişkileri
 Göstergeler.
 Kontrol düzenleri.
 Paneller; gösterge ve kontrol uyumu.
 Kişisel ve koruyucu eşyalar.
 İnsan – Çevre İlişkileri
 Fiziksel çevre faktörleri; ışık, renk, gürültü, sıcaklık, havalandırma,
elektromanyetik etki, nükleer radyasyon, iyonizan radyasyon, beden
hareketleri etkisi.
 Kimyasal çevre faktörleri; iş verimini azaltan katı, sıvı ve gazlar.
 Biyolojik faktörler; Mikroplar, mikroorganizmalar ve hayvanlar.
 Psikolojik faktörler; ekip çalışması, otorite ve güç, ücret ve hayat pahası,
vardiya etkisi, çeşitli huzursuzluklar, risk çekinceleri, işyeri ortamının
psikolojik yapısı, arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri, yerleşme sorunları ve
endüstrinin kendine özgü psikolojik sorunları.
 Yönetim
 İşletmenin tipi ve büyüklüğü
 İşletmenin ekonomik durumu ve büyüme eğilimi.
 Organizasyon ve İş Akışı
 Takım işi veya bireysel iş.
 İş rotasyonu.
 İş akışı tipi (atölye tipi, akış tipi).
 İş
 Sekreterya işleri
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 223
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Halkla ilişkili işler


 Hesap işleri
 Tasarım, çizim işleri
 Üretim işleri
 Taşıma işleri.

13.2. OFİS SİSTEMİ


İnsan–donanım sisteminde, insanın veriminin ve üretkenliğinin uygun araç–
gereçlerle desteklenerek yükseltilmesi hedeflenir. Çalışma donanımlarının seçimi,
teknolojiye uyum sağlamak için yapılan değişikliklerin yeterliliği, çalışma alanının
esnekliği ve ergonomikliği, çalışma ünitesinin niteliğini etkiler. Çalışma ünitesinde
kullanılacak araçların özellikleri planlayan kişi tarafından çok iyi bilinmeli, tasarım
aşamasında bu özellikler göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle, çalışma üniteleri
konu uzmanlarınca planlanmalıdır.
Çalışma ünitesi bireysel bir çalışma alanıdır. Bu yüzden her çalışma ünitesi onu
kullanacak kişinin özelliklerine göre düşünülmelidir. İnsan – donanım sisteminin
niteliklerini, kişinin gereksinmeleri, cinsiyeti, yaşı, kültür düzeyi, aldığı mesleki
eğitim ve işletme içindeki sosyal statüsü belirler.
İnsan–donanım sistemi ergonomik olarak planlanmalıdır. En yüksek performansı,
ancak ergonomik çalışma ortamında çalışan kişiden almak mümkündür.
Ergonomi, işteki verimi arttırmayı amaçlar.
Ofis sisteminin ana elemanları, insan, masa, sandalye, bilgisayardır (veya
fotokopi benzeri makinalar). Ofis işlerinde ayrıca; yazıcı, tarayıcı, klavye, raylı
klavyelik, mouse, mouse altlığı, ekran filtresi, doküman, doküman tutucu, CD –
Disket, ayak dayanağı, telefon, gözlük gibi araç – gereçleri de kullanmaktadır.
Donanım elemanlarından enerji alan düzeneklerin elektrik bağlantıları da
donanım kapsamında düşünülmelidir.

Şekil 13.1. Çalışma masası yüzeyi

Sistem donanımlarından masa, sandalye ve benzeri yardımcı elemanlar büro


mobilyası olarak adlandırılır. Ofis teknolojisinin gelişimi, elektronik araçların
kullanımının artması ve yaygınlaşması sonucunda, mobilyalar standartlaşmaya
başlamış ve kendi içinde farklı kombinasyonlar kurabilen esnek modüler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 224
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

mobilyaları oluşmuştur. Bu mobilyalar, çalışan her bireye kullandığı mobilyaları


kendi vücut ölçülerine göre ayarlama olanağı sağlamaktadır. Masanın,
sandalyenin, monitörün, klavyenin, ayak dayanağının yükseklikleri kullanıcıya
göre ayarlanabilir.

Şekil 13.1. İnsan – bilgisayar sistemi

Ofis işleri, büyük ölçüde masa başı çalışmadır. Günümüzde ofis işleri, ekran
karşısında çalışmak, ticari ve teknik hesaplar, tasarım, kontrol yapmak, bilgisayar
yoluyla bilgi almak ve bilgi iletmek, telefon görüşmeleri yapmaktır. Bu yönü ile
ofis işleri için konsantrasyon ve iletişim etkileşimi önemli hale gelmiştir.
Ofis çalışmalarında ergonomik uygulamaların amacı, insan ve çalışma alanı,
donanım, iş akışı, fiziksel çevre faktörleri arasındaki ilişkilerin uyumunu
sağlayarak vücut rahatsızlıklarının engellenmesi ve üretkenliğin artırılmasıdır.
Ergonomi bilimi ile istenen hedefe ulaşırken, ayrıca biyoloji, psikoloji, antropoloji,
fizyoloji, tıp, ve mühendislik bilimlerinden de yararlanılır. Ergonomi, insanın
fizyolojik ve psikolojik zorlanma sınırlarının araştırılması ve buna uygun çevre
koşullarının düzenlenmesi, iş güvenliğinin sağlanması, dinlenme zamanlarının
belirlenmesin, iş yükü ve çalışma gücünün dengelenmesi gibi etkinliklerini diğer
bilimsel disiplinlerden de yararlanarak gerçekleştirir. Ofis ergonomisi,
doğru aydınlatma, konfor düzeyi sağlanmış iklimlendirme ve akustik, bilgisayarla
çalışılacak alanın doğru olarak planlanması, çalışan için uygun donanım
elemanların kullanımını kapsar.

13.3. BİRESYEL İŞ SİTASYONU


Bireysel iş istasyonu, insan – makina sistemi merkezli bir organizasyondur.
Temel faaliyet üretim olup, ayrıca, iş parçasının alınması ve bağlanması,
sökülmesi ve ayrılan noktaya bırakılması, kesicilerin sökülmesi, takılması ve
ayarlanması, göstergelerin algılanması, kontrol düzenlerinin ayarlanması, iş
kontrolü gibi faaliyetler yürütülür. Bununla birlikte, bu faaliyetlerin bir kısmı
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 225
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

teknolojik düzeye bağlı olarak uygulanan mekanizasyon derecesine göre makina


sistemi tarafından gerçekleştirilmekte olabilir.
Bireysel iş istasyonunun ergonomik değerlendirilmesinde analitik bir yaklaşımla
gözlemler yapılarak sonuçlar rapor edilir. İş istasyonu analiz raporu, işlem
geliştirme, değişiklik önerileri, tasarım ilkeleri ve tekniği, çevresel etkenler ve
duruş pozisyonları gibi uygulama önerilerini kapsar. Bu kapsamda hazırlanacak
bir rapor insan, makina ve çevre ile aralarındaki ilişkiler yer almalıdır.
Bireysel iş istasyonu projelerinde dikkate alınacak faktörler birbirinden ayrık
düşünülemeyeceği gibi, analiz ve değerlendirmelerin bir kez yapılıp sürdürülmesi
sözkonusu değildir. Bu çalışmalar, tasarımın her döneminde, gereksinim
duyuldukça tekrarlanır.
İnsan – makina sistemi kapalı sistem olarak düşünülebilir. Bu sistemde, bütün
fonksiyonel ünitelerin iyi işlemesi ve iş verimi kayıplarına neden olabilecek
faktörlerin ortadan kaldırılmış olması gerekir. Bunun için, kesiksiz bir bilgi akışı
sağlanmalıdır. İşgören, sistemden aldığı bilgiye göre bir tepki gösterir. Bu tepki
ile kontrol faaliyetini yerine getirir. Makina, kontrollerin yönelttiği işlemleri yapar
ve yaptıkları işlemlere ilişkin özellikleri göstergelerde ya da iş üzerinde gösterir.
Bu nedenle, insan – makine sistemlerinin analizinde, işlemlerin sırası, insan
faktörünün işlevleri, malzeme akışı, araç – gereç gereksinimi, sistemin işleyişi
gibi alt fonksiyonlar bir sıra içinde incelenmelidir.

Şekil 13.2. İnsan – makina kapalı sistemi


Günümüzde, insan – makina sistemlerinin doğrudan üretime yönelik analiz
yaklaşımı yanında işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları da aynı düzeyde
incelenmektedir. İş ortamındaki sağlık sakıncalarının meslek hastalıklarına neden
olması ve tehlikeli iş koşullarının kazalara neden olarak, önemli ölçülerde işgücü
kayıplarına yol açması, insan – makina sisteminin sadece ekonomiklik ve
verimlilik açısından ele alınmasının yeterli olamayacağını göstermektedir. Sağlıklı
ve güvenli bir iş ortamı, sistem yaklaşımı ile düzenlenebilir. Bu bakımdan, işçi
sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının gerek tasarım aşamasında dikkate alınması ve
gerekse çıkacak sözkonusu sorunların çözülmesi için gerekli önlemler gerekli
zamanda alınmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 226
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

13.4. ÇALIŞMA DURUŞLARI


Duruş (postür); vücudun, başın, gövdenin, kol ve bacak üyelerinin boşluktaki
konfigürasyonu ve hizalanmasıdır. Çalışma duruşu ise, bu tanıma bağlı olarak,
vücudun, başın, gövdenin, kol ve bacakların yapılan işe ve işin özelliklerine göre
hizalanması şeklinde tanımlanabilir. Uygun olmayan duruşlar, bir veya birden
fazla organın, hareketsiz vücut duruşundan sapması olarak tanımlanmaktadır.
İyi bir çalışma duruşunun önemi, düzensiz ve şiddetli çalışma hareketlerinin ve
doğal olmayan vücut duruşlarının çalışanlarda yarattıkları zararlı sonuçların
görülmesiyle 18. yy. sonlarında anlaşılmıştır. Ayrıca, çeşitli kas – iskelet sistemi
rahatsızlıkları, yüksek oranda durağan görevler yapan operatörlerde ortaya
çıkmakta ve hatta bunlar uzun dönemde ciddi rahatsızlıklara sebep olmaktadır.
Sürekli oturmak zorunda olan ve zamanını oldukça hareketsiz geçiren kişiler
oturarak çalışmanın riskleri ile karşı karşıyadır. Bu şekilde çalışmak durumunda
kalan kişiler ilerleyen zamanlarda ciddi rahatsızlıklara yakalanabilmektedir.
İşyerlerinden kaynaklanan şikayetler genellikle baş ağrısı, göz yorgunluğu, bel ve
sırt tutulması, omuz, el ve kol eklemlerinde ağrılar, genel yorgunluk ve iş stresi
olarak ifade edilmektedir. Geçerli ve güvenilir etki değerlendirme yöntemlerinin
geliştirilmesi günümüz teknolojisinde daha fazla önem kazanmıştır. Özellikle
işyerlerinde yeterince konfora sahip olmayan bir çok aracın bir arada bulunması,
çalışma yaşamına yeni giren risklerin belirlenmesinde güçlük yaratmaktadır
Duruş, stres ve iş sırasında duyulan rahatsızlığın minimize edilmesi ve sağlıklı
çalışmayı sağlamak, işin performans değeri kadar önemlidir. Kasların doğru
kullanımı, vücudun direncini artırarak iş performansını yükseltir. Eğer duruş
doğru değilse, bu operatöre stres, yorgunluk ve ağrı olarak geri döner. Çalışan
kaslar kendini yenileyene kadar çalışmasına ara vermek zorunda kalır. Uygun
olmayan çalışma duruşları, kas – iskelet sistemi rahatsızlıkları ve verimlilik –
kalite – maliyet üzerindeki olumsuz etkileri yönünden incelenmelidir.
Mevcut gelişmeler, çalışma ortamının optimizasyonunu zorunlu hale getirmiştir.
Endüstri mühendisliğinin alt konuları arasında yer alan ergonomi, maksimum iş
güvenliği ve verimlilik sağlamak amacıyla, insanların anatomik ve bilişsel
özelliklerinin, çalıştıkları çevre ve sistemlerin incelenmesine ve bu faktörler
arasında maksimum uyumun sağlanmasına yönelik çalışmaların bütünü olarak
tanımlanabilir. Çalışma ortamlarında ergonomik şartların sağlanması, personelin
verimini, iş tatminini ve memnuniyetini artıracak ve uzun vadede baş gösteren iş
hastalıklarını önleyecek çok önemli bir faktördür. Günlük faaliyetler içerisinde
yerine getirilebilecek pratik yöntemler sayesinde, işyeri ortamlarının ergonomik
koşullara uygunluğunu sağlamak mümkün olacaktır.
Çalışma ortamında öne veya arkaya eğilmek, uzak noktalarda iş parçasına
uzanmak, ağır işlerin tezgaha bağlanmasına ve çözülmesine çalışmak gibi uygun
olmayan duruşlar da önemli rahatsızlıklara yol açarak işgücü kaybına yol
açabilmektedir.
Omurgaya mümkün olduğu kadar az yüklenilmesini sağlayarak sırt ağrılarını ve
çeşitli sakatlıkları önlemek maksadıyla, öncelikle işgörenlere çeşitli faaliyetler
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 227
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

sırasında nasıl davranmaları gerektiği öğretilmeli, içinde yaşadıkları mekanlar


çalışma şekline uygun hale getirilmelidir.
Faaliyet tiplerine göre duruş poziayonları aşağıda kısaca özetlenmiştir:
Uygun ayakta duruş pozisyonu:
 Baş, boyun omurlarında hafif bir eğim meydana getirecek şekilde dik ve çene
biraz önde olmalıdır.
 Omuzlar dik ve aynı zamanda sırt omurlarına hafif bir eğim sağlayacak,
omurgaya da maksimum uzunluğunu verecek şekilde geriye çekilmiş olmalıdır.
 Göğüs önde, kalça kasları kasılmış olup, bel omurları hafif bir eğim
oluşturmalıdır.
 Kollar vücudun iki yanında olmak üzere, dirsekler biraz gevşekçe tutulmalıdır.
Kolların dirsekten aşağı kısmı vücuda yakın, el ayası içe dönük ve parmaklar
hafif bükülü olmalıdır.
 Diz kapakları yüzle aynı yönde ve dizler hafif gergin pozisyonda olmalıdır.
 Ayaklar karşıya bakmalı ve bacaklar bilekle 90 derecelik açı oluşturmalı, ayak
tabanı yere tam olarak basmalıdır.
Yan yatış pozisyonu:
 Omurga düz olmalıdır.
 Baş altına konan yastık omur yüksekliğinde olmalıdır,
 Yastık omuzlara kadar inmelidir.
Sırtüstü yatış pozisyonu:
 Boyun ve bel kavisleri normal eğimlerini korumalıdır.
 Yüksek olmayan ve eni geniş bir yastıkla yatılmalıdır.
 Normal boyun eğimini koruyacak şekilde başı ve boynu desteklemeli (şişman
olmayan bireyler yastıksız da yatabilirler).
Uygun Oturma Pozisyonu:
 Baş dik, çene ileride, omurga dik, ve sandalyenin arkalığına tümüyle temas
etmelidir.
 Ayaklar yere temas etmeli, dizler hafifçe sandalyenin oturmalığından ayrı
olmalıdır.
 Kollar yanda rahat bir şekilde bırakılmalıdır.
 Uzun süreli (1 saate kadar) aynı pozisyonda oturmamaya özen gösterilmelidir.

13.5. BİLGİSAYARLA ÇALIŞMADA OLUŞAN RAHATSIZLIKLAR


Bilgisayar kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlıklar üç grupta
toplanabilir:
 Karpal Tünel Sendromu (Carpal Tunnel Syndrome; CTS).
 Tekrarlanan Zorlanma Yaralanması (Repetitive Strain Injury; RSI).
 Bilgisayar Görme Sendromu (Computer Vision Syndrome; CVS).
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 228
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Karpal tünel sendromu, bilgisayar kullananlarda uzun süreli ve tekrarlı fiziksel


hareketler sonucu el ve kollardaki sinir, tendon, kas ve diğer yumuşak dokularda
oluşan yaygın birikimsel zedelenmelerdir. El bileği sendromu olarak da bilinen bu
tür birikimsel zedelenmelerin belirtileri; parmaklarda, el, bilek, önkol ve dirsekte
gerginlik, rahatsızlık, katılık, ağrı, yanma, ellerde karıncalanma, soğukluk ve
uyuşukluk olarak ifade edilebilir. Karpal tünel sendromunun sebepleri; anatomik
özellikler, el bileğinin tekrarlı olarak bükülmesi ve çevrilmesi, uzun süreli, hızlı ve
aşırı güç uygulanarak klavye kullanımı, uygun olmayan yöntemlerle mouse
kullanımı, karpal tünele uygulanan baskı olarak sıralanabilir. Bu tür birikimsel
zedelenmelere karşı alınabilecek önlemlerin başında ergonomik çalışma
yöntemleri, klavye kullanımında doğru el pozisyonu ve tuşların sert
kullanılmamasıdır.
Tekrarlanan zorlanma yaralanması, kas – iskelet sisteminde sürekli yük ve
zorlanmaların yol açtığı hafif zararların birikimi ile oluşan ve uzun dönemde açığa
çıkan birikimsel zedelenmelerdir. Kas – iskelet rahatsızlıkları; boyun, omuzlar ve
kollar, dirsekler, bilek ve önkol, aşağı sırt ve bel, yukarı sırt, kalça ve bacaklar,
dizler, ayak ve ayak parmakları ağrıları ve yorgunlukları şeklinde ifade edilebilir.
Tekrarlı hareketler, aşırı ve tekrarlı güç uygulama, yanlış duruş ve çalışma
pozisyonu, uzun süreli statik etkinlikler, yerel baskı, titreşim, uygun olmayan
bağıl nem ve aşırı soğuk çalışma ortamı birikimsel zedelenmelerin genel
sebepleridir. Bu sebeplerin altındaki bir kısım nedenler olarak; ekran açısı ve
yüksekliğinin yetersiz oluşu, uygun olmayan klavye açısı ve yüksekliği, uygun
olmayan sandalye, bilgisayar kullanıcısının uygun olmayan pozisyonu, uzanarak
iş yapma sayılabilir. Tekrarlanan zorlanma yaralanmalarına karşı alınabilecek
önlemler; doğru oturma ve çalışma pozisyonu, statik çalışmayı dinlenmelerle
kısaltma, yönetsel tedbirler, iş zenginleştirme, rotasyon, uygun dinlenme ve
eğitim olarak sıralanabilir. Kas – iskelet sistemi hastalıkları fonksiyonel
kısıtlanmalara ve yaşam kalitesini düşürerek iş kaybına yol açan hastalıklar
arasında ilk sırayı oluşturmaktadır.
Bilgisayar görme sendromu, göz yorgunluğu olarak da ifade edilen bir sendrom
olup, bilgisayardan kaynaklanan görme sorunlarıdır. Bu sorunlar; yorgun ve ağrılı
gözler, bulanık görme, yanma ve batma, kuruluk hissi, sulanma, kızarıklık,
gözleri kısarak bakma, odaklanma zorluğu, çift görme, ışık hassasiyeti, baş
ağrısı, boyun, sırt ve omuz ağrısı olarak görülmektedir. Görsel yorgunluk
nedenleri; çalışma ortamında aydınlatma yetersizliği, görsel bozukluklar, uygun
olmayan gözlük kullanımı, doğal ve yapay aydınlatmadan gelen ışıklar, yansıyan
ışıklar, çalışma ortamının uygun düzenlenmemesi olarak ifade edilebilir.
Bilgisayarlarda kullanılan yazı karakterlerinin kontrastı, keskinliği, düzeni,
büyüklüğü, rengi, zemin rengi, görüntü sabitliği veya görüntünün titreşimleri göz
yorgunluğunu önemli ölçüde etkiler. Göz yorgunluğunun önlenmesi maksadıyla;
monitörün konumu, ekranın titreşimi, ışık yoğunluğu, rengi, ekran filtresi
kullanımı, dış ortam aydınlatması, göz dinlendirme, sıkça göz kırpma gibi uygun
önlemler alınmalıdır. Bunların dışında, gözlük ya da lens kullanımı halinde,
bunların bilgisayarla çalışmaya uygun seçimine dikkat edilmelidir. Sabit bir
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 229
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

noktaya sürekli bakmak gözleri yorar. Değişik yönlere ve uzaklıklara bakıldığında


değişik göz kasları çalışacağından göz yorulmaz. Aynı noktaya bakılması halinde,
özellikle bilgisayarla çalışmada göz kırpma oranı azalmakta, böylece göz
yüzeyinin göz yaşı ile homojen ıslanması önlendiğinden göz rahatsızlıklarının
şiddeti artmaktadır.
Bilgisayar kullanıcılarında oluşan rahatsızlıkların nedenlerini; bilgisayar çalışma
ortamlarının ergonomik tasarım eksikliği ve kullanıcıların ergonomik çalışma
bilinci yetersizliği şeklinde iki grupta toplamak mümkündür.
Bilgisayar çalışma ortamı ile ilgili ergonomik tasarım eksikliğine yol açabilecek
faktörler; monitör, yazıcı ve tarayıcının konumu (yüksekliği, yakınlığı ve eğimi),
ekranın parlaklığı ve kontrastı, aydınlatma, çalışma nesnelerinin (gözlük, ekran
filtresi, telefon, doküman, doküman tutucu, klavye, mouse, mouse altlığı, raylı
klavyelik, CD – disket) konumu ve kullanım koşulları, masanın boyutsal özellikleri
ve kenarı, sandalye boyutları ve ayar düzenleri ile gürültü olarak ifade edilebilir.
Bilgisayar kullanıcılarının ergonomik çalışma bilinci yetersizliği konusunda;
dinlenme, gözlerin dinlendirilmesi, monitöre yakın veya uzak oturma, göz
kapaklarını kırpma sıklığı, hatalı gözlük ya da lens kullanımı, ahizenin hatalı
kullanımı, öne veya arkaya fazla eğilme, uygun olmayan duruş, çalışma
nesnelerini kullanmak için fazla uzanmak, dirseklere dayanmak, mouse ve
klavyenin uygun dağılımda ve sertlikte kullanılmaması, bileklerin düz
tutulmaması, dirseklerin gövdeden uzakta tutulması, ekran temizliği, CD – disket
takma – çıkarma gibi bilgisayar kullanıcılarına bağlı faktörler etkili olabilmektedir.
Ergonomi prensipleri doğrultusunda yaşama ve çalışma ortamlarının
düzenlenmesi, kişiye özel yanlış duruş ve hareketlerin eğitimle giderilmesi,
oluşması muhtemel pek çok hastalık ve rahatsızlığı önleyebilir. Bilimsel olmayan
tedavi yöntemleri, tedavi süresinin uzamasına, basit sakatlıkların kalıcı olmasına,
verimliliğin azalmasına neden olabilir. Bu nedenle tedavi seçimi tanıya dayalı ve
ergonomik prensiplere uygun olarak planlanmalıdır.
Bilgisayar ergonomisi kapsamında; çalışma alanı, masa, sandalye, monitör,
klavye, mouse ve diğer donanımlar ile aydınlatma, gürültü ve çalışma
alışkanlıkları ele alınmaktadır. Çalışma ortamlarının ergonomi kurallarına uygun
olarak tasarlanması ve uygun çalışma yöntemlerinin öğrenilmesi çalışanlara
güvence, moral ve motivasyon kazandırarak iş veriminin yükselmesini
sağlayacaktır.

13.6. ÇEVRESEL KOŞULLARIN DÜZENLENMESİ


İşyeri ortamında, gerek fiziksel çevre faktörlerinin uygun olması ve gerekse
çalışma nesnelerin çalışana uygun tarzda düzenlenmesi için uyulması gereken
ilkeler şunlardır:
 Ofisler topluca ve uzun süreli bulunulan yerler olduğundan dolayı temiz ve
bakımlı olmasına azami özen gösterilmelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 230
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Statik (durağan) hareketler minimuma indirilmeli, dinamik hareketler


hedeflenmelidir. Bu amaçla ofisler personelin rahatça hareket edeceği, her
personele minimum 2 m2 hareket olanağı sağlanacak şekilde düzenlenmelidir.
 Tüm açma – kapatma düğmelerinin hareket yönünün aynı olasına dikkat
edilmelidir.
 Ofisler sık sık havalandırılmalı, ortamdaki hava kalitesinin düşmesi önlenmeli,
her personele minimum 10 m3 hava düşecek şekilde düzenleme
yapılmalıdır.Toz, polen gibi uçuşan partiküller için portatif hava temizleyicilerin
kullanılması faydalı olacaktır.
 Genel aydınlatmada ışık kaynakları mümkün olduğu kadar yükseğe
yerleştirilmelidir. Alçak ışık kaynakları yansımayı ve kamaşmayı arttırır.
 Hassas ve göz yorucu işlerde lokal aydınlatmaya başvurulmalı, gözler sık sık
kapatılarak ve uzak objelere bakmak suretiyle dinlendirilmelidir.
 Açık renkli demirbaş eşyalar, camlar ve parlak yüzeyler,ışığı yansıttığı için
görüşte rahatsızlığa ve kamaşmaya sebep olurlar. Böyle bir durum söz konusu
ise, aydınlatma azaltılmalı ve mat eşyalar tercih edilmelidir.
 Tavan aydınlatmaları çalışma yüzeyi ile 45o açı yapmalı, direk çalışma
noktasına vurmamalıdır.
 Ofislerde pencere bulunmasının ve pencerelerin açık tutulmasının personelin
motivasyonu üzerinde olumlu etkisi olacaktır.
 Fotoğraf, bitki, tablo gibi kişiliğe hitap eden öğeler kullanılması psikolojik
olarak çalışma ortamına bağlılığı güçlendirecektir.
 Personelin sürekli olarak koyu- açık renk ortalar arasında göz hareketi
yapmasını gerektirecek işlerden kaçınılmalıdır.
 Ofis çalışmaları yüksek dikkat gerektirdiğinden dolayı, sürekli gürültü
önlenmeli, yüksek ses çıkaran cihazlar izole edilmelidir.
 Çalışma yüzeyi yansıtma katsayısı % 30 – 50 olmalıdır.
 Sağlıklı bilgisayar çalışması için ofisteki gürültü maximum 55 – 65 desibel,
ortam ısısı 21 – 23 o C, nem oranı % 45 – 55 olmalıdır. İş istasyonlarında daha
düşük sıcaklıklar yeterli olacaktır.
 Bilgisayar çalışmasında ışık üst – yanlardan 45 o açıyla gelmelidir, karşıdan
gelen ışık gözleri rahatsız eder.
 Görüntü titremesi ve benzeri olumsuzluklar olmamalıdır.
 Çalışanın ve yapılan işin talebine uygun aydınlatma sağlanmış olmalıdır.
 Arka planla ekran arasında uygun kontrast bulunmalıdır.
 Yapay aydınlatma kaynakları bütün donanımlar üzerindeki parlama ve
yansımaları önleyecek şekilde düzenlenmiş olmalıdır.
 Pencereler, açıklıklar saydam veya yarı saydam duvarlar, parlak renkli cisim ve
yüzeylerden ekran üzerine gelen direk ışınlar ve yansımalar yeterince
engellenmiş olmalıdır.
 Ekrana gelen gün ışığının kontrol edilebilmesi için yatay ve dikey ayarlanabilir
perdeler kullanılmış olmalıdır.
 Kullanıcıyı rahatsız edebilecek yansıma ve parlamalar önlenmelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 231
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

13.7. DONANIMLAR VE ÇALIŞMA İLKELERİ


13.7.1. Ofis Donanımları ve Çalışma İlkeleri
Ergonomi prensipleri doğrultusunda yaşama ve çalışma ortamlarının
düzenlenmesi, kişiye özel yanlış duruş ve hareketlerin eğitimle giderilmesi,
oluşması muhtemel pek çok hastalık ve rahatsızlığı önleyebilir.
Bilgisayar ergonomisi kapsamında; çalışma alanı, masa, sandalye, monitör,
klavye, mouse ve diğer donanımlar ile aydınlatma, gürültü ve çalışma
alışkanlıkları ele alınmaktadır. Çalışma ortamlarının ergonomi kurallarına uygun
olarak tasarlanması ve uygun çalışma yöntemlerinin öğrenilmesi çalışanlara
güvence, moral ve motivasyon kazandırarak iş veriminin yükselmesini
sağlayacaktır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan “Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda
Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik”te ekranlı araçlarla çalışmada,
işgören ve işveren sorumlulukları, ekipman ve çalışma ortamı hakkında asgari
koşullar belirlenmiştir.
Ekranlı araçlarla çalışmada ekipman ve çalışma ortamı konusunda işçi sağlığı ve
iş güvenliğinin sağlanması ile ilgili gerekli düzenlemelerden bir kısmı aşağıda
verilmiştir:
 Bilgisayar ekranının görüntü kalitesi, göz sağlığı açısından çok önemlidir.
Ekrandaki yazı karakterlerinin büyüklüğü 2.6 mm‘nin altına düşmemeli, ekran
tozlu kalmamalı ve görüntüde titreşim olmamalıdır.
 Bilgisayarla çalışmada bakış yönü belge – ekran – masa arsında sürekli
değiştiğinden oturma yeri olarak eksenden dönebilen, yüksekliği ayarlanabilir,
kolçaklı ve devrilmeye karşı güvenli 5 tekerlekli sandalyeler kullanılmalıdır.
Bilgisayarla çalışmada dikkate edilmesi gereken koşullar ve ilkeler aşağıda
verilmiştir:
 Çalışanın elleri ve kolları için klavyenin önünde yeterli boşluk bırakılmalıdır.
 Çalışma esnasında ayaklar ve bacaklar için yeterli hareket alanı bulunmalıdır
 Çalışma masası antropometrik ölçülere ve çalışma koşullarına uygun olmalıdır.
 Çalışma masası ve çalışma yüzeyi kullanıcının ihtiyacını karşılayacak biçim ve
boyutlarda tasarlanmalıdır.
 Çalışma masasının yüzeyi mat ve ışığı yansıtmaz nitelikte olmalıdır.
 Çalışma sandalyesi dengeli ve çalışanın rahatça oturabileceği şekilde
tasarlanmış olmalıdır.
 Çalışma sandalyesi rahatça hareket edebilir şekilde tasarlanmış olmalıdır.
 Çalışma sandalyesinin oturma yerinin yüksekliği ayarlanabilir olmalıdır. Oturma
yüksekliğinde, istatistik verilerde en kısa boylu bulgularının yüzde 5 dağılım
karakteristikleri kullanılır.
 Çalışma sandalyesinin sırt dayama yeri öne – arkaya ve yukarı – aşağı
ayarlanabilir olmalıdır.
 Çalışma sandalyesinin sırt desteği bele uygun ve esnek malzemeden seçilmiş
olmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 232
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Çok göze çarpıcı veya şiddetli karşıt renk giysiler ekrana rahatsız edici
şekillerde yansıyabileceği için tercih edilmemelidir.
 Ekran görüntüsü stabil olmalıdır.
 Ekran, kullanıcının ihtiyacına göre kolaylıkla her yöne döndürülerek
ayarlanabilir olmalıdır.
 Ekrana bakış uzaklığı 50 – 70 cm. arasında olmalıdır. Işık yansımasını
minimuma indirebilmek amacıyla ekranlar mümkünse pencerelere 90o dik
olacak şekilde yerleştirilmelidir.
 Ekranda görünen karakterler kolayca seçilebilecek şekil ve formda olmalıdır.
 Ekranda görünen karakterler uygun büyüklükte olmalıdır.
 Ekranın üst kenarı göz hizasında veya az aşağısında olmalı, personel çalışırken
başının eğmek veya geriye atmak eğiliminde olmamalıdır. Bu durum boyun
bölgesine uzun süreli statik yük getireceği için rahatsızlıklara yol açılabilir.
 Ekranlarda siyah fon kullanmak, personelde koyu bir tünele giriş etkisi
yapabilir ve aydınlık ortamda göz kamaşma etkisini de arttırır.
 İdeal bir çalışma sandalyesinin boyutları antropometrik ölçülere ve çalışma
koşullarına uygun olmalıdır.
 İstendiğinde çalışanın ayaklarını dayayabileceği ayaklık mevcut olmalıdır.
 Klavye ortasının yerden yüksekliği 71 – 74 cm olmalıdır.
 Klavye, kullanıcının el ve kollarının yorulmaması ve rahatça çalışabilmesi için
ekrandan ayrı ve hareketli olmalıdır.
 Klavyenin ön tarafına kullanıcının bileklerini dayayabileceği uygun bir özel
destek konulmuş olmalıdır.
 Klavyenin rengi mat ve ışığı yansıtmaz olmalıdır.
 Klavyenin yüzeyi parlamamalı, rengi nötr olmalıdır.
 Lekeli veya tozlu gözlük camları görüşü engellediği gibi yansımaya da yol
açacağı için kullanılmamalıdır.
 Nümerik tuşların telefon düzeninde yerleştirilmiş olması, zihinsel işlemlerin
etkinliği için önemlidir.
 Özellikle veri girişi gibi materyale sürekli bakmayı gerektiren işlerde, baş
hareketini minimuma indirmek amacıyla ekrana monte edilen doküman tutma
aparatlarının kullanılması, performansı olumlu yönde etkiler.
 Parlaklık ve karakterler ile arka plan arasındaki kontrast kolaylıkla ayarlanabilir
olmalıdır.
 Sandalye ve arkalık yüksekliği otururken kolayca ayarlanabilir olmalı, oturma
yüksekliği kolların mümkün olduğu kadar az gergin ve yatay olmasına, baldırın
iç yüzeyine gelen basıncı azaltmak için de ayakların zemine veya ayak altlığına
yeterince oturmasına dikkat edilmelidir.
 Satır ve karakterler arasında yeterli boşluk bulunmalıdır.
 Sürekli başvurulan tablo, grafik, vb. iş yardımcıları, okunaklı, açık ve kolay
algılanabilir olmalı, personelin normal görüş açısı ±15o içerisine yerleştirilmeli,
personelin görüş mesafesinde engelleyici cisimler bulunmamalıdır.
 Sürekli kullanılan cihazlar personelin kol erişim mesafesinde olmalıdır.
 Uzun süreli klavye kullanımında, kolların masa yüzeyinden aşağıda kalması ve
buna bağlı olarak bileklerin sürekli masa kenarına dayalı tutulması, bilek
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 233
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

bölgesindeki sinirlere zarar verebilir. Ön kollar yere paralel tutulmalı ve bilekler


bükülmemelidir.
 Uzun süreli mouse, kullanımı avuç içi, parmak ve bilek sinirlerini zedeleyebilir.
Mouse kullanımı minimuma indirilmeli, işlemler mümkün olduğunca klavye ile
yapılmalıdır.

13.7.2. Bireysel İş İstasyonu Donanımları ve Çalışma İlkeleri


 Donanımda bulunan ve güvenliği etkileyen kontrol cihazları açıkça görülebilir
ve tanınabilir özellikte olmalı ve gerektiğinde uygun şekilde işaretlenmelidir.
 Kontrol cihazları zorunlu haller dışında, tehlikeli bölgenin dışına yerleştirilmeli
ve bunların kullanımı ek bir tehlike oluşturmamalıdır. Kontrol cihazları, istem
dışı hareketlerde tehlikeye neden olmamalıdır.
 Donanım çalışmaya başlamadan önce otomatik olarak devreye girecek sesli ve
ışıklı ikaz sistemi bulunmalıdır.
 Kontrol sistemleri güvenli olmalıdır. Bunlarda meydana gelebilecek herhangi
bir hasar veya kırılma tehlikeli bir duruma neden olmamalıdır. Kontrol
sistemleri güvenli olacak ve planlanan kullanım koşullarında olabilecek arıza,
bozulma veya herhangi bir zorlanma göz önüne alınarak uygun nitelikte
seçilmelidir.
 Donanım veya tehlikeli kısımları durdurulduğunda, bunları harekete geçiren
enerji de kesilmiş olmalıdır.
 Parça fırlaması veya düşmesi riski taşıyan donanım, bu riskleri ortadan
kaldıracak uygun güvenlik tertibatı ile donatılmalıdır.
 Gaz, buhar, sıvı veya toz çıkarma tehlikesi olan donanımları, bunları
kaynağında tutacak ve/veya çekecek uygun sistemlerle donatılmalıdır.
 İşçilerin sağlığı ve güvenliği açısından gerekiyorsa, donanım ve parçaları uygun
yöntemlerle sabitlenmelidir.
 İşçilerin sağlık ve güvenliği açısından önemli bir tehlike oluşturabilecek,
donanımın parçalarının kırılması, kopması veya dağılması riskine karşı uygun
koruma önlemleri alınmalıdır.
 Donanımın hareketli parçalarıyla mekanik temas riskinin kazaya yol açabileceği
hallerde; donanım, tehlikeli bölgeye ulaşmayı önleyecek veya bu bölgeye
ulaşılmadan önce hareketli parçaların durdurulmasını sağlayacak uygun
koruyucular veya koruma donanımı ile donatılmalıdır.
 Koruyucular ve koruma donanımı; sağlam yapıda olmalı, ilave tehlike
yaratmamalı, kolayca yerinden çıkarılmayacak veya etkisiz hale
getirilemeyecek şekilde olamalı, tehlike bölgesinden yeterli uzaklıkta
bulunmalı, ekipmanın operasyon noktalarının görülmesini gereğinden fazla
kısıtlamamalı, sadece işlem yapılan alana girişi kısıtlamamalıdır.
 Koruyucu elbiseler ve donanımlar çıkarılmadan parça takılması, sökülmesi ve
bakım için gerekli işlemlerin yapılması mümkün olmalıdır.
 Donanımın çalışılan veya bakımı yapılan bölge ve operasyon noktaları,
yapılacak işleme uygun şekilde aydınlatılmalıdır.
 Donanımın yüksek veya çok düşük sıcaklıktaki parçaları, işçilerin teması veya
yaklaşması riskine karşı korunmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 234
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Donanıma ait ikaz sistemleri kolay algılanır ve anlaşılır olmalıdır.


 Donanım sadece tasarım ve üretim amacına uygun işlerde ve şartlarda
kullanılmalıdır.
 Donanımın bakım işleri, ancak ekipman kapalı iken yapılmalıdır. Bunun
mümkün olmadığı hallerde, bakım işleri yürütülürken gerekli önlemler alınmalı
veya bu işlerin tehlike bölgesi dışında yapılması sağlanmalıdır.
 Bakım defteri bulunan makinalarda bakımla ilgili işlemler günü gününe bu
deftere işlenmelidir.
 Donanımların enerji kaynaklarını kesecek araç ve gereçler kolayca görülebilir
ve tanınabilir olmalıdır. Ekipmanın enerji kaynaklarına yeniden bağlanması
işçiler için tehlike yaratmamalıdır.
 Donanımlarda, işçilerin güvenliğinin sağlanmasında esas olan ikaz ve işaretler
bulunmalıdır.
 İşçilerin üretim, bakım ve ayar işlemleri yapacakları yerlere güvenli bir şekilde
ulaşabilmeleri ve orada güvenli bir şekilde çalışabilmeleri için uygun koşullar
sağlanmalıdır.
 Bütün donanım, donanımı, donanımın aşırı ısınması veya yanmasına veya
donanımdan gaz, toz, sıvı, buhar veya üretilen, kullanılan veya depolanan
diğer maddelerin yayılması riskine karşı işçilerin korunmasına uygun olmalıdır.
 Bütün donanım, donanımın veya donanımda üretilen, kullanılan veya
depolanan maddelerin patlama riskini önleyecek özellikte olmalıdır.
 Bütün donanım, işçilerin doğrudan veya dolaylı olarak elektrikle temas
riskinden korunmasına uygun olmalıdır.
 Donanımın güvenliğinin kurulma şartlarına bağlı olduğu durumlarda,
ekipmanın kurulmasından sonra ve ilk defa kullanılmadan önce ve her yer
değişikliğinde uzman kişiler tarafından kontrolü yapılmalı, doğru kurulduğu ve
güvenli şekilde çalıştığını gösteren belge düzenlenmelidir.
 İşverence, arızaya sebep olabilecek etkilere maruz kalarak tehlike
yaratabilecek iş ekipmanının uzman kişilerce periyodik kontrollerini ve
gerektiğinde testlerinin yapılması sağlanmalıdır.
 Çalışma şeklinde değişiklikler, kazalar, doğal olaylar veya ekipmanın uzun süre
kullanılmaması gibi iş ekipmanındaki güvenliğin bozulmasına neden olabilecek
durumlardan sonra, arızanın zamanında belirlenip giderilmesi ve sağlık ve
güvenlik koşullarının korunması için uzman kişilerce gerekli kontroller
yapılmalıdır.
 Kontrol sonuçları kayıt altına alınmalı,, yetkililerin her istediğinde gösterilmek
üzere uygun şekilde saklanmalıdır.
 Hangi tür iş ekipmanlarının kontrollere tabi tutulacağı, kontrollerin kimler
tarafından ve hangi sıklıkla ve hangi koşullar altında yapılacağı ile kontrol
sonucu düzenlenecek belgelerle ilgili usul ve esaslar üst yönetimce
belirlenmelidir.
 İşçilerin sağlık ve güvenliği yönünden, özel risk taşıyan donanım sadece o
ekipmanı kullanmak üzere görevlendirilen uzman kişilerce kullanılmalıdır.
 Donanımın tamiri, tadili, kontrol ve bakımı, bu işleri yapmakla görevlendirilen
uzman kişilerce yapılmalıdır.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 235
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

 Donanımı kullanmakla görevli işçilere, bunların kullanımından


kaynaklanabilecek riskler ve bunlardan kaçınma yollarını da içeren yeterli
eğitim verilmelidir.
 Donanımın tamiri, tadili, kontrol ve bakımı konularında çalışanlara, yeterli özel
eğitim verilmelidir.

13.7.3. İş Güvenliği
 Çalışma pozisyonu düzenli olarak değiştirilmelidir.
 Dik oturma, omurgaya yaklaşık % 25 daha az yük binmesini sağlar ve bir çok
sırt problemini önler. Bu sebeple personele doğru oturma pozisyonun önemi
aşılanmalıdır.
 1 saatlik çalışma sonunda 5 – 10 dakikalık, 2 saatlik çalışma sonunda 15 – 20
dakikalık dinlenme verilmeli, bu süre ekrandan uzakta, mümkünse dinamik
hareket içeren bir şekilde değerlendirilmelidir.
 İş planlaması yapılırken çok uzun süreyle, kesintisiz olarak veri girişi, vb.
bilgisayar çalışması yapan personelin monotonluk ve diyalog eksikliği sebebiyle
psikolojik rahatsızlıklar yaşayabileceği, göz önünde bulundurulmalıdır.
 Ekranlı araçlarla çalışmalarda işçilerin göz ve genel muayenesi periyodik
yapılmalıdır.
 Asgari sağlık ve güvenlik gereklerinin uygulanmasında, işçilerin donanımı
kullanımı sırasındaki duruş pozisyonları ve çalışma şekilleri ile ergonomi
prensipleri işverence tam olarak dikkate alınmalıdır.
 İşçilere kullandıkları donanım ve kullanımına ilişkin yeterli bilgi ve uygun
olması halinde yazılı talimat verilmelidir.. Bu talimat, üretici tarafından
ekipmanla birlikte verilen kullanım kılavuzu dikkate alınarak hazırlanacaktır.
 Bu bilgiler ve yazılı talimatlar en az; donanımın kullanım koşulları, donanımda
anormal durumlar, donanımın önceki kullanım deneyiminden elde edilen
sonuçlar ile ilgili bilgileri içerecektir.
 İşçiler, kendileri kullanmasalar bile çalışma alanında veya işyerinde bulunan iş
ekipmanlarının kendilerini etkileyebilecek tehlikelerinden ve iş ekipmanı
üzerinde yapılacak değişikliklerden kaynaklanabilecek tehlikelerden haberdar
edilecektir.

13.8. OFİS TASARIM PROGRAMI


Ofis tasarımında, öncelikle bilgisayar kullanıcılarının güvenliğini değerlendiren,
aynı zamanda yorgunluğa ve bilgisayara bağlı sağlık problemlerinin önlenmesine
yönelik kriterler önem taşır. Bu aşamada, konfor koşulları, bilgisayar
kullanıcısının özellikleri ile ofis ortamında alınan antropometrik ölçülere dayalı
değerlendirme ve analiz yapılır. İkinci aşamada, kullanıcıya yönelik gerekli
bilgilendirme çalışmaları yapılır. Üçüncü aşamada, bilgisayarla etkileşim halindeki
kullanıcı etkinliklerini analiz etme ve görüntülü egzersiz programları hazırlanır.
Dördüncü aşamada ise, öğrenme ve çalışma koşullarının uyumu değerlendirilir.
Ofis çalışanının masa, sandalye, klavye ve ekrandan oluşan dört ana elemanı
kullanırken meydana getirdiği statik durum, belirli fiziksel ölçüleri
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 236
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

(antropometrik) oluşturur. Gerek çevresel koşullar gerekse makinenin (aracın)


değiştirilemez kısıtları, insanı yetenek sınırları dışında davranmaya zorlar.
Örneğin, mouse’un yapısı, kullanım esnasında bilekleri uzun süreli baskıya maruz
bırakır ve düzenli kan akışını engeller [4]. Değerlendirme modülü kullanıcı ile
etkileşimlidir. Değerlendirme avantajları arasında en önemlileri; yeni veya
varolan koşulları kısa sürede değerlendirme, işçi sağlığı ve güvenliğini koruma,
uzman yardımı alma, şirketlere özel çözüm önerileri, karar destek imkanı, çok
kısa sürede bilgi kaynaklarına ulaşmak sayılabilir. Bilgi kaynakları arasında en
fazla ihtiyaç duyulan konular, bilgisayar kaynaklı problemlere çözümler, iş
güvenliği pratik önerileri, iş istasyonu düzenlemeleridir [6
Çalışma ortamında sözkonusu riskleri analiz ederken çalışanların üç önemli
konuda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bunlar; iş koşulları, organizasyonel
çalışmalar ve kişisel özelliklerdir. Çalışanı, mesleğinin neden olduğu sağlık
problemlerinden uzak tutmak için kişisel olarak farkında olması gereken konuların
içeriği şöyle özetlenebilir:
a) İş koşulları: Kişinin uygun olmayan bir duruş ile çalışıp çalışmadığı, işin rutin
tekrarlılık gerektirip gerektirmediği, belirgin bir araç (örneğin fare) kullanımı var
mı yok mu?, iş için fiziksel kuvvet harcaması söz konusu mu?, işi gerçekleştirme
süresi nedir?, iş üretim hızı ve çalışılan yıl.
b) Organizasyonel çalışmalar: Ergonomi destekli çalışma ortamı, eğitim, uyarı
faaliyetleri ve diğer faaliyetler.
c) Kişisel özellikler: Cinsiyet, yaş, diyabet, geçmişte birikimli travma yaşanıp
yaşanmadığı ve hobiler. Kadınlarda daha riskli gruptadırlar.
Ofis çalışanları yukarıdaki bilgileri bir kez tespit ettiğinde kendi çalışma profillerini
değerlendirebilirler. Bunun için aşağıdaki akış izlenmelidir:
 Kişisel özellikler listelenir.
 Organizasyon faaliyetleri gözden geçirilir.
 İş ile ilgili belirgin gereklilikler (yardımcı iş araçları) tespit edilir.
 Antropometrik ölçüler belirlenir.
 Çalışma ortamı analiz edilir.
 Yanlış duruşlar listelenir.
 Uygunsuz duruşta çalışmayı etkileyen nesneler belirlenir.
 Problemi çözmek için yapılabilecekler tartışılır.
 Çözüm önerileri sıralanır.
 Değiştirilemeyecek koşullar belirlenir.
 Üst yönetime ilgili analiz ve sorunlara ilişkin rapor yazılır.
Rapor, çalışanın kişisel özelliğini ve bunun gerektirdikleri, işe ait değiştirilmesi
gerekenleri ve organizasyon içerisinde yapılması gerekenleri içermelidir.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 237
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

14. KAYNAKLAR

Akal, Z., İmalatçı Kamu Kuruluşlarında İşletmeler Arası Toplam Performans,


Verimlilik, Karlılık ve Maliyet Karşılaştırmaları, MPM Yayın No: 538, Ankara,
1994.
Akal, Z., İş Etüdü, MPM yayın no. 29, Ankara, 1991.
Akal, Z., İşletmelerde Performan Ölçümü ve Denetimi, MPM Yayın No: 473,
Ankara, 1992.
Akalp, G., İşgücü Verimliliği ve Motivasyonu Açısından Ergonomik İyileştirmelerin
Önemi: Otomotiv Sektöründe Bir Uygulama, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi,
3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 3415-421, 2013.
Akalp, G., Yeniman Yıldırım, E. ve Akboğa, Ö. Mekatronik Bir Ssitemin
Tasarımında Ergonomi, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010,
Çorum, Bildiriler Kitabı, 657-667, 2013.
Akay, D., Dağdeviren, M. ve Kurt, M., Çalışma Duruşlarının Ergonomik Analizi,
Gazi Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Dergisi, 18, 3 (2003), 73–
84.
Akçay, R.C., Yaşlı Çalışanlar, MPM Verimlilik Dergisi, 4 (2001), 95 – 112.
Akgemici, T., İnsan Kaynakları Yönetiminde Eğitim ve Geliştirme Etkinliğinin
Sağlanması, MPM Verimlilik Dergisi, 4 (1997) 47 – 62.
Akın, G., Güleç, E., Sağır, M., Koca Özer, B., Gültekin, T. ve Bektaş, Y.
Ergonomide Antropometrinin Önemi ve Bir Antropometrik Çalışma Örneği,
15. Ulusal Ergonomi Kongresi, 20-24 Ekim 2009, Bildiriler Kitabı, 227-238.
Aksoy, S., Ergonomik İş Düzenleme, 2. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM yayın no.
379, Ankara, 1989.
Akyüz, I., Aydın, A., Üçüncü, K. ve Taşdemir, T., Küçük Ölçekli Mobilya ve Kereste
İşletmeleri Çalışanlarının Fiziksel Çevre Algılamalarına İlişkin Bir Araştırma,
16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 389-
398, 2013.
Arapoğlu, R. A., Atölye İç Mekanında Gürültü Seviyesinin Belirlenmesi ve
Değerlendirilmesi, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum,
Bildiriler Kitabı, 557-563, 2013.
Armağan, İ., Bilgi Sosyolojisine Giriş, Otağ Matbaası, İstanbul, 1982.
Atılgan, İ. ve Ataer, Ö. E., Isıl Konfor Analizinin Uygulaması, IX. Ulusal Tesisat
Mühendisliği Kongresi, 6-9 Mayıs 2011, Ankara, Bildiriler Kitabı, 571-581.
Atmaca, İ. ve Yiğit, A., İklimlendirilen Ortamlar İçin Isıl Konforun Geçici Rejim
Enerji Dengesi Modeli İle Değerlendirilmesi, Tesisat Mühendisliği Dergisi, 99
(2007), 47-56.
Atmaca, İ. ve Yiğit, A., Isıl Konfor ile İlgili Mevcut Standartlar ve Konfor
Parametrelerinin Çeşitli Modelleri İle İncelenmesi, IX. Ulusal Tesisat
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 238
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Mühendisliği Kongresi, 6-9 Mayıs 2009, Ankara, Bildiriler Kitabı, 543-555.


Aydın, A. Akyüz, I., Üçüncü, K. ve Taşdemir, T., İşletme İçi Faktörlerin
Çalışanların Stres Düzeyi Üzerine Etkilerini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma,
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13, 1 (2011),
23-40.
Aydın, A., Akyüz, I. ve Üçüncü, K., Ofis Ortamlarında Organizasyonel Yapı ve
Hatalı Yapıdan Kaynaklanan Çalışa Rahatsızlıkları (KTÜ Örneği), 14. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 31 Ekim – 1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı I,
130-136.
Aydın, A., Gedik, T., Üçüncü, K. ve Yıldırım, İ., Minnesota İş Doyumu Ölçeğine
Göre Trabzon Mobilya Sektöründe Çalışanların İş Doyumunun Analizi, 13.
Ulusal Ergonomi Kongresi, 6 – 8 Aralık 2007, Kayseri.
Aydın, A., Üçüncü, K. vd., Lians Öğrencilerinin Bilgisayar ve İnternet Kullanım
Alışkanlıklarına İlişkin Bir Araştırma (Karadeniz Teknik Üniversitesi Örneği),
17. İstatistik Araştırma Sempozyumu, 8-9 Mayıs 2008, TÜİK.
Aydın, A., Üçüncü, K. ve Taşdemir, T., Akademik Performansı Etkileyen Stres
Kaynaklarının Belirlenmesine Yönelik Bir Alan Çalışması, Uluslararası İnsan
Bilimleri Dergisi, 8, 2 (2011), 387-399.
Aydın, A., Üçüncü, K. ve Taşdemir, T., İşletmelerde Uygulanan Kalite Yönetimi
Çalışmalarının Çalışan Performansı Üzerine Etkileri, Uluslararası İktisadi ve
İdari İncelemeler Dergisi, 3, 5 (2010), 41-62.
Aydın, S. ve Göklüberk Özlü, P., İş Analizi İle Hazır Giyim Üretimindeki Ergonomik
Çlışma Koşullarının Değerlenmesi, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, KTÜ Orman
Endüstri Mühendisliği Bölümü, 30 Ekim-1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler
Kitabı II, 508-516.
Babalık, F. C., Mühendisler İçin Ergonomi İşbilim, Nobel Yayın No: 831, Ankara,
2005.
Barutçugil, İ. S., Üretim Sistemi ve Yönetim Teknikleri, Uludağ Üniversitesi,
Bursa, 1983.
Baş, İ. M. ve Artar, A., İşletmelerde Verimlilik Denetimi, Ölçme ve Değerlendirme
Modelleri, MPM Yayın No: 435, Ankara, 1991.
Belli, M. H., Grup Teknolojisinin Verimliliğe Katkıları, Sanayi Mühendisliği Dergisi,
16, 3 – 5, 1992.
Bilgili, M. Şahin, B. ve Şimşek, E., İnsan Vücudundan Solunum Yoluyla
Gerçekleşen Isı Kaybının Analizi, Tesisat Mühendisliği, 2009, 61-67.
Bilgili, M., Şahin, B. ve Şimşek, E., Doğu Akdeniz Bölgesindeki Mevsimsel Hava
Değişikliklerinin İnsan Vücudundan Transfer Edilen Isı Kaybı Üzerindeki
Etkileri, Tesisat Mühendisliği, 2010, 36-44.
Bonetto, R., Flexible Manufacturing Systems in Practice, Hemisphere Publishing
Corporation, USA, 1988.
Butera, F. M., Principles of Thermal Comfort, Renewable and Sustainable Energy
Reviews, 2 (1998), 39-66.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 239
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Cesur, N., İşgüvenliği ve Ergonomi, Mühendis ve Makina, TMMOB Makina


Mühendisleri Odası Yayını, 328 (1987), 38 – 40.
Çakar, Y., İşyerlerinde Gürültü, Titreşim ve Işınların İnsan Sağlığına Zararları ve
Korunma, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 336 (1988) 37 – 38
Çakar, Y., İşyerlerinde Kurşun Zehirlenmeleri, Mühendis ve Makina, TMMOB
Makina Mühendisleri Odası Yayını, 337 (1988) 34 – 35.
Çakar, Y., Kişisel Koruyucular (sınıflandırma, özellikleri, kullanıldığı yerler),
Mühendis ve Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 332 (1987)
35 – 38
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve
Güvenlik Şartları Yönetmeliği, Resmi Gazete, Sayı: 25370, Ankara, 2004
Çapçı, S. A., Esnek Üretim Sistemleri, MPM Verimlilik Dergisi, 3 (1997) 25 – 44
Çarıkçı, İ. H., Çalışanlarda İş Tatminini Etkileyen Kişisel Özellikler ve Örgütsel
Sonuçları – Süpermarket Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma – , MPM
Verimlilik Dergisi, 4 (2001) 161 – 178.
Çavdar, A. ve Özkan, A., Taşıtlarda Kullanılan Geniş Görüş Açısı ve Görüntü
Sistemlerinin Ergonomik ve Konfor Açısından İncelenmesi, 14. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 30 Ekim-1 Ksım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı II, 562-
568.
Çavdar, A., Uçar, M. ve Kılıçaslan, İ., Direksiyon ve Yönlendirme Kontrol
Sistemlerinin Ergonomik, Konfor ve Güvenlik Açısından İncelenmesi, 14.
Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim-1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı
II, 569-576.
Çebi, S., Uçal, İ. ve Kahraman, C., Aksiyomlarla Tasarım İlkelerini Kullanarak
Binek Otomobille İçin Gösterge Tasarımı, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30
Ekim-1Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı II, 555-561.
Çelik, N. ve Beyazıt, Y., İnsan Vücudunun Modellenmesinde Kişisel Değişikliklerin
Termo-regülasyon Üzerindeki Etkileri, Isı Bilimi ve Tekniği Dergisi, 28, 1
(2008), 17-22.
Çeltek, E., Motivasyon Yönetimi, İş, Güç, Endüstriyel İlişkiler ve İnsan Kaynakları
Yönetimi (e-mail: posta@isguc.org), 1,6, Bursa, 2004,
Demirbilek, T. ve Çakır, Ö., İş Güvenliği İklimi ve İşe Bağlılığın İş Güvenliği
Davranışına Etkisi, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim-1 Ksım 2008,
Trabzon, Bildiriler Kitabı, 54-60.
Doğan, S. ve Türk, M., Esnek Çalışma Saatlerine Geçişin İşletme ve Çalışanların
Verimliliği Üzerine Etkileri, MPM Verimlilik Dergisi, 2 (1997) 109 – 128.
Drucker, P.F., Geleceğin Anahtarı – Verimlilik, Çev.: Nihan Tarıkahya, MPM
Verimlilik Dergisi, 2 (1996) 7 – 16.
Durgun, B., Ergonometrik Tasarımda Antropometrik Modelleme: Uyum, Konfor,
Estetik, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık, 2010, Çorum, Bildiriler
Kitabı, 151-158.
Durmuşoğlu, M. B., Grup Teknolojisi Üretim Yönetimi, Sanayi Mühendisliği
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 240
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Dergisi, 6 (1983) 25 – 27.


Durmuşoğlu, M. B., Grup Üretiminde Tesis Düzenleme Problemi, Yöneylem
Araştırması IX. Ulusal Kongresi, İstanbul, 1984.
Efe, H., Arslan, A. R. ve Uzun, O., Yüksek Öğrenim Öğrencileri İçin Bilgisayar
Laboratuarı Donatı Tasarımı: Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi Bölümü
Öğrencileri Örneği, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim-1 Kasım 2008,
Trabzon, Bildiriler Kitabı I, 109-117.
Ekinci, C. E. ve Demirci, H., Bina Tasarımında Aydınlatma ve Renk Olgusunun
Biyoharmoloji ve Biyosüreç Açısından İncelenmesi, 14. Ulusal Ergonomi
Kongresi, 30 Ekim-1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı II, 601-608.
Ekinci, C. E., Yapıda Yaşam Kalitesinin Artırılması ve İyileştirilmesinde Yeni Bir
Bilim: Biyoharmoloji, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1 Kasım
2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı II, 663-670.
Ekinci, C. E., Akgül, M. ve Oymael, S., Eğitim Binalarında Isıl Konfor Şartlarının
İncelenmesinde Bir Örneklem, 15. Ulusal Ergonomi Kongresi, 2009 Konya,
Bildiriler Kitabı, 474-483.
Ekşioğlu, M. Güven, E. Toraman, K. A., Başkaya, T. Şahin, U. ve İşeri, A.,
Bilgisayar Kullanımının Lisansüstü Öğrencilerde Görülen Göz ve Kas-İskelet
Sistemi Rahatsızlıkları ve Akademik Performans Üzerindeki Etkileri, 16.
Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 565-575,
2013.
Ekşioğlu, M. ve Kaya, H. F., Türkiye Nüfusunun Statik Parmak Kavrama Kuvveti
Tahminlemesi, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum,
Bildiriler Kitabı, 577-587, 2013.
Elbistanlıoğlu, B., Benzen ve Asbestin Yol Açtığı Meslek Hasatlığı, Mühendis ve
Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 338 (1988) 38 – 40.
Elbistanlıoğlu, B., Gürültü Etkileri ve Alınması Gereken Önlemler, Mühendis ve
Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 346 (1988) 33 – 36.
Elbistanlıoğlu, B., İş Kazaları, Mühendis ve Makina, TMMOB Makina Mühendisleri
Odası Yayını, 345 (1988) 34 – 36.
Elbistanlıoğlu, B., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine Regonomik Yaklaşım, Mühendis ve
Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 335 (1987) 34 – 37.
Elbistanlıoğlu, B., İşyerlerinde Civa ve Fosfor Zehirlenmeleri, Mühendis ve Makina,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 355 (1989) 38 – 39.
Elbistanlıoğlu, B., Meslek Hastalıklarının Nedenleri ve Önlemleri, Mühendis ve
Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 348 (1989) 38 – 41.
Erdem, A. R., Stratejik İnsangücü Planlaması – Verimlilik İlişkisi ve İnsan
Kaynaklarının Geliştirilmesi, MPM Verimlilik Dergisi, 3 (1997) 7 – 24.
Erdem, A., R., Stratejik İnsangücü Planlaması – Verimlilik ve İnsan Kaynaklarının
Geliştirilmesi, MPM Verimlilik Dergisi, 3 (1977) 7 – 24.
Ergen, E., İş Verimliliği İçin Yorgunlukla Başa Çıkma Yolları (II), MPM Kalkınmada
Verimlilik Anahtar, 184 (2004) 16 – 17.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 241
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Ergen, E., İş Verimliliği İçin Yorgunlukla Başa Çıkma Yolları, MPM Kalkınmada
Verimlilik Anahtar, 181 (2004) 16 – 19.
Erkan, N., Endüstriyel Sistemlerin Tasarımında İnsan Faktörü: Ergonomik
Yaklaşım, I. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayın No. 373, Ankara, 1988.
Erkan, N., Ergonomi, Verimlilik, sağlık ve Güvenlik İçin İnsan Faktörü
Mühendisliği, MPM Yayınları no: 373, Ankara, 1988.
Erkan, N., İşletmelerde İnsan Gücü Verimliliği İçin İşçi Sağlığı, İş Güvenliği,
Kazalardan Korunma, Acil Yardım ve İlgili Mevzuat, Milli Prodüktivite Merkezi
yayınları No. 384, Ankara, 1989.
Erkut, H. ve Baskak, M., Stratejiden Uygulamaya Tesis Planlama, İrfan Yayıncılık,
Yönetim Bilimleri Dizisi 3, İstanbul, 1996.
Erkut, H., Analiz, Tasarım ve Uygulamalı Sistem Yönetimi, İrfan Yayıncılık,
Yönetim Bilimleri Dizisi 4, İstanbul, 1995.
Fidan, Y., Örgüt Kültürünün Verimlilik Artışına Etkisi, MPM Verimlilik Dergisi, 2, 17
– 30, Ankara, 1996.
Gagnon, D., Dorman, L. E., Jay, O., Hardcastle, S. and Kenny, G. P., Core
Temperature Differences Betveen Males and Famels During Intermittent
exercise: Physical Considerations, Eur. J. Appl Physiol, 105 (2009) 453-461.
Güney, S. ve Demir A., Kamu ve Özel Sektördeki Tepe Yöneticilerinin İşle İlgili
Stres Kaynaklarının Karşılaştırılması, MPM Verimlilik Dergisi, 2, 129 – 140,
Ankara, 1997.
Güngör, C., Üçüncü, K. ve diğ., Çaykur (Rize) İşletmelerinde Güvenlik
Görevlilerinin Vardiyalı Çalışma Sorunlarına İlişkin Bir Araştırma, 12. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 2006, Ankara.
Güven, E., Altan, Ö. Z. ve Gerek, N., İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Fasikül 1,
Anadolu Üniversitesi Yayınları no. 79, Eskişehir, 1994.
Güven, E., Altan, Ö. Z. ve Gerek, N., İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Fasikül 2””,
Anadolu Üniversitesi Yayınları no. 79, Eskişehir, 1994.
Havenith, G., Human Surface to Mass Ratio and Body Core Temperature in
Exercise Heat Stress – a Concept Revisited, Journal of Thermal Biology, 26
(2001), 387-393.
Haventih, G., Holmer, I. and Parsons, K., Personal Factors in Thermal Comfort
Assesment: Clothing Properties and Metabolic Heat Production, Energy and
Building, 34 (2002), 581-591.
İlhan, N., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Mühendislik Hizmetlerinin Yeri ve Önemi,
Mühendis ve Makina, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını, 496 (2001)
36 – 39.
İşsever, H., Vibrasyon ve İnsan Dağlığı Üzerindeki Etkileri, Mühendis ve Makina,
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını, 496 (2001) 24 – 32.
Jay, O. And Kenny, G. P., The Determination of Changes in Body Heat Content
During Exercise Using Calorimetry and Termometry, Journal of the Human-
Environmental System, 10, 1 (2007) 19-29.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 242
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Kahya, E. ve Arapoğlu, R. A., Mekanik İşler Atölyesi İçin Ergonomik Sandalye


Tasarımı, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler
Kitabı, 633-641.
Kalınkara, V. ve Salman, M., Ev İle İlgili İşlerde Çalışma Yöntemlerinin ve Ortam
Koşullarının İyileştirilmesi: İş Kolaylaştırma, MPM Verimlilik Dergisi, 4 (1996)
55 – 68.
Kanat, Z. E. ve Özdil, N., Aktiviteye Bağlı Olarak Giysilerde Değişen Nem
Miktarının Isı Konfora Etkisi, 11. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, 17-20
Nisan 2013, 1967-1972.
Kandemir, A., Mobilya Üretiminde Tesis Düzenleme Sorununa Bir Çözüm
Yaklaşımı, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, 172 s., Trabzon, 2002.
Karayalçın, İ. İ., Endüstri Mühendisliği ve Üretim Yönetimi, Cilt 1, Çağlayan
Kitabevi, İstanbul, 1986.
Karayalçın, İ. İ., Endüstri Mühendisliği ve Üretim Yönetimi, Cilt 2, Çağlayan
Kitabevi, İstanbul, 1986.
Karayalçın, İ. İ., Fabrika Organizasyonu, Çağlayan Kitabevi, İstanbul, 1984.
Kaynaklı, Ö. Atmaca, İ. ve Kılıç, M., Giysi Isıl Direnç Faktörünün İnsan Konforu
Açısından Değerlendirilmesi, Mühends ve Makina, 46, 543 (2005), 20-28.
Kaynaklı, Ö. ve Yiğit, A., İnsan Vücudu İçin Isı Dengesi ve Isıl Konfor Şartları,
DEÜ Mühendislik Fakültesi Fen ve Mühendislik Dergisi, 5, 2 (2003) 9-17.
Keleş, K. ve Biçen, Y., İş Güvenliğinde Risk Analizi ve Yüksek Gerilim Test Hücresi
Örneği, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim-1 Kasım 2008, Bildiriler
Kitabı I, 37-45.
Keskin, K., Örgütsel Stres ve Erzurum’da Kamu Çalışanları Üzerine Bir Uygulama,
MPM Verimlilik Dergisi, 2 (1997) 141 – 164.
Klein, M. M., Yeniden Mühendislik ve Endüstri Mühendisliği, MPM Verimlilik
Dergisi, 2 (1996) 47 – 54.
Kobu, B., Endüstriyel Kalite Kontrolü, İÜ İşletme Fakültesi İşletme İktisadı
Enstitüsü yayınları no. 84, İstanbul, 1984.
Kobu, B., İş Değerlemesi Yöntemlerinde Yeni Gelişmeler, İÜ İşletme Fakültesi
Dergisi, 4, 2, 138 – 150, İstanbul, 1975.
Kobu, B., Üretim Yönetimi, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayın No: 260,
İstanbul, 1994.
Kurumer, G. ve Lüleci, C., Konfeksiyon İşletmelerinde Kullanılan Oturma
Ünitelerinin Sağlık Açısından Risk Unsuru Oluşturan Özelliklerinin
Belirlenmesi, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1 Kasım 2088,
Trabzon, Bildiriler Kitabı, 455-460.
Malkoçoğlu, A., Çakmak, A. ve Üçüncü, K., Mobilya Üretiminde Ahşap Levha
Kesim Planlarına Ait Bir Zaman Etüdü Araştırması, Politeknik Dergisi, 16, 2
(2013), 57-68.
Meister D., Basic Premises And Principles of Human Factors Measurement,
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 243
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Theoretical Issues in Ergonomics Science, 2, 1 (2001) 1 – 22.


Meister, D., Conceptual Aspects of Human Factors, Baltimore; Johns Hopkins
University Press, 1989.
Moore, J. M., Plant Layout and Design, MacMillan Publishing Co., Inc. NewYork,
1962.
Muther, R., Practical Plant Layout, McGraw – Hill, XIII, NewYork, 1955.
Nikolopoulou, M., Baker, N., and Steemers, K., Thermal Comfort in Outdoor
Urban Spaces: Understanding the Human Prameter, Solar Energy, 3 (2001),
227,235.
Oral, S. ve Kuşluvan, Z., Motivasyon Konusunda Oluşturulan Yaklaşımlar ve
İşletmelerde Motivasyon Artırmaya Yönelik Olarak Kullanılan Araçlar, MPM
Verimlilik Dergisi, 3 (1997) 93 – 116.
Öncer, M. ve Asil, N., İş Örneklemesi Yöntemiyle Dört Modern Mobilya
Fabrikasında Kayıp Zamanların Saptanması ve Önleme Yolları, Milli
Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 458, Ankara, 1992.
Öncer, M., İşyeri Ortamında Çalışanların Performansını Etkileyen Fiziksel Çevre
Koşulları, Verimlilik Dergisi, 3 (2000) 133-152.
Özçetin, E., Çayır, B., Aras N. ve Öztürk, G., Akademik Personelin Çalışma
Ofislerinin Klimatik Açıdan Değerlendirilmesi, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi,
3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 449-455, 2013.
Özdamar, A. ve Baltacı A., Ege Üniversitesi Kampüsü’nün Gürültü Profili,
Mühendis ve Makina, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını, 496 (2001)
40 – 45.
Özel, E. ve Çetik, O., Kas-İskelet Sistemi Rahatsızlık Risklerinin
Değerlendirilmesinde Ergonomik Araçlar; Emek Yoğun Bir İşletmede
Uygulama Örneği, 15. Ulusal Ergonomi Kongresi, Bildiriler Kitabı, 20-24 Ekim
2009, Konya, 181-195.
Özgen, H. ve Dülger, A., Hücresel Üretim Sistemine İlişkin Bir Uygulama, MPM
Verimlilik Dergisi, 4 (1996) 37 – 54.
Özkalp, E. ve diğ., Davranış Bilimlerine Giriş, Fasikül 1, Anadolu Üniversitesi
yayınları No: 173, Eskişehir, 1993.
Özkalp, E. ve diğ., Davranış Bilimlerine Giriş, Fasikül 2, Anadolu Üniversitesi,
Eskişehir, 1993.
Özok, A. F. ve Aytaç, S., Performans Açısından Bireysel Faklılıklar, 16. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 123-129, 2013.
Öztaş, S., El Aletlerinde Güvenlik (Klasik, Elektrikli, Pnömatik), Mühendis ve
Makina, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yayını, 496 (2001) 33 – 35.
Palavan, S., Mekanik Titreşimler Dersleri, İTÜ Kütüphanesi Sayı: 773, İstanbul,
1973
Pollak, K., Ev Doktoru, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1986.
Prek, M., Thermodynamic Analaysis of Human Heat And Mass Transfer And Their
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 244
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Impact On Thermal Comfort, International Journal of Heat and Mass


Trensfer, 48 (2005), 731-739.
Prek, M., Thermodynamical Analysis of Human Thermal Comfort, Energy, 31
(2006), 732-743.
Sanders, M. S. & McCormick, E. J., Human Factors in Engineering and Design.
New York; McGrraw-Hill., 1993.
Savaş, H., Değişim Mühendisliği ve İşletmeler Açısından Önemi, MPM Verimlilik
Dergisi, 4, 145 – 162, Ankara, 1997.
Seçkiner, S.U. ve Kurt M., Ofis Güvenliğinin Değerlendirilmesi İçin Geliştirilmiş
Ergonomi Teknolojisi: KAIROS, Örnek Uygulama, Gazi Üniversitesi
Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Dergisi, 19, 1 (2004) 37 – 41.
Serinkan, C., İşletmelerde Personel / İnsan Kaynakları Yönetimi, MPM Verimlilik
Dergisi, 4, 21 – 36, Ankara, 1996.
Sevilgen, G. ve Kılıç, M., İnsan Vücudundan Ortama Taşınım, Işınım ve Nem
Transferi ile Gerçekleşen Isı Transferinin Birleşik Modellemeyle Üç Boyutlu
Sayısal Çözümlemesi, VIII. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, 2010, 341-
354.
Şahin M., İş İdaresine Giriş, Fasikül 1, Anadolu Üniversitesi yayınları no: 170,
Eskişehir, 1993.
Şahin M., İş İdaresine Giriş, Fasikül 2, Anadolu Üniversitesi yayınları no: 170,
Eskişehir, 1993.
Şen, S. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Hukuksal Boyutları, Mühendis ve
Makina, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını, 339 (1988) 37 – 41.
Şeniş, F., İstatistik, Fasikül 1, Anadolu Üniversitesi yayınları no. 175, Eskişehir,
1994.
Şeniş, F., İstatistik, Fasikül 2, Anadolu Üniversitesi yayınları no. 175, Eskişehir,
1995.
Şenol, M. B., Kurt, M. ve Çilingir, C., Genel Maksat Helikopteri Gösterge Paneli
Tasarımı, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1 Kasım 2008, Trabzon,
Bildiriler Kitabı II, 577-584.
Taner, B., İşgücünün Verimliliğini Yükseltmek Üzere İnsan Kaynağına
Yaklaşımların ve Örgütsel Düzenlemelerin İncelenmesi – Likert Modeli
Üzerine Görüşler, MPM Verimlilik Dergisi, 3 (1996) 23 – 34.
Taşdemir, T. ve Üçüncü, K., Akademik Performansın Değerlendirilmesinde
Kullanılabilecek Ölçütlerin Önceliğine İlişkin Bir Araştırma, 14. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı, 253
– 259.
Taşdemir, T. ve Üçüncü, K., İş Ortamında Stres Kaynakları ve Karadeniz Teknik
Üniversitesinde Bir Uygulama, 13. Ulusal Ergonomi Kongresi, 6 – 8 Aralık
2007, Kayseri.
Taşdemir, T., Üçüncü, K., Balaban, Y. ve Aydın, A. Mobilya Üretim İşçilerinin
Antropometrik Verilerine Göre Tezgah Yüksekliklerinin Belirlenmesi (Alan
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 245
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Çalışması), 17. Ulusal Ergonomi Kongresi, 14-16 Ekim 2011, Eskişehir.


Taşyürek, M., Göz ve Yüz Koruyucuları, Mühendis ve Makina, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası Yayını, 353 (1989) 39 – 42.
Taşyürek, M., İş Hijyeni Uygulamaları, Mühendis ve Makina, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası Yayını, 369 (1990) 33 – 37.
Tınar, M. Y., Çalışma Yaşamında İleri Teknoloji Kullanmanın İş Organizasyonu ve
İnsan – Makina İlişkilerine Getirdiği Yeni Boyutlar, 2. Ulusal Ergonomi
Kongresi, MPM Yayın no. 379, Ankara, 1989.
Tosun, K. ve diğ., İş İdaresi, Fasikül 1, Anadolu Üniversitesi yayınları no: 29,
Eskişehir, 1994.
Tosun, K. ve diğ., İş İdaresi, Fasikül 2, Anadolu Üniversitesi yayınları no: 29,
Eskişehir, 1995.
Tuç, E., OSTİM İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Anketi, Mühendis ve Makina, TMMOB
Makina Mühendisleri Odası Yayını, 469 (1999) 49 – 53.
Uysal, B. ve Kurt, Ş., Kastamonu İlindeki Küçük ve Orta Ölçekli İmalat
İşletmelerinde Ses ve Işık Düzeyinin Belirlenmesi, 14. Ulusal Ergonomi
Kongresi, 30 Ekim – 1 Ksım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı, 373-381.
Üçüncü, K, Akyüz, İ. ve Gedik, T., Bilgisayar Kullanıcılarının Ergonomik Çalışma
Koşullarının İncelenmesi, 10. Ergonomi Kongresi (Uluslar arası Katılımlı),
Uludağ Üniversitesi, Bursa, 2004.
Üçüncü, K., Ergonomi ve İş Etüdü, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi
Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Ders Notları Yayın No. 77, 268 s,
Trabzon, 2005.
Üçüncü, K. ve Üçüncü, T., Dizüstü Bilgisayar Kullanımının Antropometrik Uyum
Bakımından Değerlendirilmesi, 18. Ulusal Ergonomi Kongresi, 16-18 Kasım
2012, Gaziantep.
Üçüncü, K., Aydın, A. ve Taşdemir, T., Üniversitelerde Uygulanan Performans
Değerlendirme Yaklaşımına Akademisyenlerin Bakışı, 15. Ulusal Ergonomi
Kongresi 20 – 22 Ekim 2009, Konya.
Üçüncü, K., Gedik, T. ve Aydın, A., Doktor, Diş Doktoru ve Avukatların Özel
İşyerlerinde Çalışma Koşullarının Analizi (Trabzon İli Örneği), 11. Ulusal
Ergonomi Kongresi, Ocak 2006, İstanbul.
Üçüncü, K., Taşdemir, T. ve Aydın, A., Çalışma Ortamı ve Özelliklerinin Öğretim
Üyeleri Tarafından Değerlendirilmesi, 15. Ulusal Ergonomi Kongresi, Bildiriler
Kitabı, 20-24 Ekim 2009, Konya, 50-60.
Üçüncü, K., Taşdemir, T. ve Aydın, A., Çalışma Ortamı ve Özelliklerinin Öğretim
Üyeleri Tarafından Değerlendirilmesi, 15. Ulusal Ergonomi Kongresi, 20-22
Ekim 2009, Konya.
Üçüncü, K., Taşdemir, T., Aydın, A. ve Akyüz, I., Üniversitelerdeki Fiziksel ve
Yönetsel Ortamın Akademisyen Performansı Üzerindeki Etkisinin
Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi, 3-5
Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 439-448, 2013.
ERGONOMİ VE İŞ ETÜDÜ 246
Yrd.Doç.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Ünal, I., İş Başında Yetiştirmenin Verimlilik ve İstihdam Açısından


Değerlendirilmesi, MPM Verimlilik Dergisi, 1 (1996) 95 – 116.
Yazgan, E. ve Erol, D., Zihinsel İşyükü Ölçüm Yöntemleri ve Pilotların Zihinsel
İşyükü İle İlgili Yapılan Araştırma Çalışmaları, 16. Ulusal Ergonomi Kongresi,
3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 311-324, 2013.
Yazgan, E., Uslu, E. ve Erdem, M., Eskişehir İlinde Faaliyet Gösteren Bir
İşletmenin Montaj Hattının Ergonomik Açıdan Değerlendirilmesi, 14. Ulusal
Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1 Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı I,
125-129.
Yıldırım, İ. Akyüz, K. C. ve Aydın, A., Arsin Organize Sanayi Bölgesinde İş
Güvenliği ve İş Sağlığı Analizi, 14. Ulusal Ergonomi Kongresi, 30 Ekim – 1
Kasım 2008, Trabzon, Bildiriler Kitabı I, 61-67.
Yıldırım, İ., Gedik, T., Aydın, A. ve Balaban, Y., Laboratuarlardaki Fiziki Yapı ve
İşgüvenliğinin Kullanıcılar Tarafından Değerlendirilmesi (KTÜ Örneği), 15.
Ulusal Ergonomi Kongresi, Bildiriler Kitabı, Konya, 20-24 Ekim, 506-516.
Yıldırım, N., Acar, M., Efe, H. ve Kasal, A., Dizüstü Bilgisayar Kullanımında
Karşılaşılan Sorunlar ve Ergonomik Çözüm Önerileri, 16. Ulusal Ergonomi
Kongresi, 3-5 Aralık 2010, Çorum, Bildiriler Kitabı, 199-214.
Yılmaz, G., Kazalar ve İşgüvenliği, Mühendis ve Makina, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası Yayını, 326 (1987) 36 – 38.
Zhang, H., Huizenga, C., Arens, E. And Yu, T., Considering Individual
Physiological Differences in a Human Thermal Model, Journal of Thermal
Biology, 26 (2001), 401-408.

You might also like