Professional Documents
Culture Documents
GİRİŞ
1
Türkiye’de uygulanan tarım politikasının araçlarından olan “devlet eliyle
tarımsal mücadele” süne zararlısına karşı 1987 yılından beri Trakya Bölgesi’nde
uygulanmaktadır. Bu uygulamada Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
elemanları ve Trakya Bölgesi Tarım İl Müdürlükleri söz konusu tarihten itibaren
sünenin yayılmasına ve verdiği ekonomik zararın önlenmesine karşı uğraş
vermektedirler.
Bu araştırmanın amacı, buğdayın önemli bir zararlısı olarak görülen sünenin
gelişimini Trakya Bölgesi’nde inceleyerek üreticiye olan ekonomik etkilerini
değerlendirerek meydana gelen ekonomik kayıplara karşı devletin yürüttüğü
çalışmaların sonuçlarını karşılaştırarak sorunları belirlemek ve çözüm önerileri
sunmaktır.
Bu araştırma sekiz bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm olan “Giriş”’de araştırmanın önemi ve amacı ortaya konulmuştur.
İkinci bölümde konu ile ilgili olarak yurtdışı ve yurtiçinde yapılmış diğer
araştırmalar hakkında bilgiler verilmiştir.
“Materyal ve Yöntem” bölümü olan üçüncü bölümde, araştırmada kullanılan
materyalin nereden ve nasıl toplandığı ile araştırmada kullanılan yöntemler
açıklanmıştır.
“Süne Zararlısı Hakkında Genel Bilgiler” adlı dördüncü bölümde ise sünenin
Dünyada ve Türkiye’de yayılışı ve yaşayışı ilgili teknik bilgiler yer almaktadır.
Beşinci bölümde, Trakya Bölgesi’nde süne zararlısına karşı yapılan mücadele
çalışmaları ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir.
Saha çalışmalarının yer aldığı altıncı bölümde, süne zararlısından etkilenen
üreticilerle yapılan anket bulguları ve un sanayicileri ile yapılan birebir görüşmeler yer
almaktadır.
Yedinci bölümde, Tarımsal mücadelenin ekonomik yönü ve Trakya Bölgesi
incelenmiştir.
Araştırmanın amaçları arasında yer alan süne zararlısının verdiği ekonomik
kayıpların neler olduğunu açıklayan bir bölüm olan 8.bölümde süne zararlısının
buğday bitkisini nasıl etkilediği incelenmiştir.
Dokuzuncu bölüm olan son bölümde ise, önceki bölümlerdeki bulgulara
dayanılarak araştırmanın sonucu hakkında genel değerlendirme yapılarak önerilerde
bulunulmuştur.
2
2. KONU İLE İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR
Yapılan literatür taramasında bu araştırmanın konusunu esas alan çalışmalara
yani sünenin verdiği zararları ekonomik olarak değerlendiren ve inceleyen
çalışmalara pek rastlanılamamıştır. Daha çok süne zararlısını biyolojik ve ekolojik
açıdan inceleyen çalışmalara rastlanılmıştır.
Yine de konuyla dolaylı olarak ilgili olan belli sayıda çalışmalar olduğu
belirlenmiştir. Bu bilgilerin ışığı altında bu çalışmanın kazandığı önem daha da
belirgin bir biçim almaktadır. Konu ile dolaylı ve direkt ilgili olan çalışmalar aşağıda
gösterilmiştir.
Lodos, N., 1961 yılında yaptığı “Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de Süne
Problemi Üzerinde İncelemeler” isimli çalışmada süne ile ilgili daha çok teknik bilgiler
bulunmaktadır. Bu çalışmada sünenin coğrafi yayılışı, biyolojisi, ekolojisi, gelişimi ve
yaptığı zararlar üzerinde durulmuştur. Çalışmanın bir bölümü de süne zararlısının
yaptığı ekonomik tahribata ayrılmıştır. Lodos N., sünenin buğdayın en büyük
düşmanı olduğunu ısrarla belirterek, sünenin buğdayda yaptığı ekonomik kaybın en
az % 15-20’ler düzeyinde olduğunu ifade etmiştir.
Şimşek, Z., 1988 yılında yaptığı “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
Süne Mücadelesinde Tahmin ve Uyarı Çalışmaları” isimli çalışmada daha çok Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki süne mücadelesinden söz edilmiştir. Bu
çalışmada daha çok erken uyarı çalışmalarının süne ile mücadeledeki önemine
yurtiçi ve yurtdışı literatürlerin sonuçlarına dayanarak değinmiştir.
Salcan, Y., 1989 yılında yaptığı “Türkiye’de Süne Mücadelesinin Bugünkü
Durumu” isimli çalışmada, Türkiye genelinde sünenin görülme yerleri ve yaptığı
tahribatlar hakkında bilgiler vererek yapılan mücadele hakkında Tarım Bakanlığınca
yapılan çalışmaları açıklamıştır.
Melan, K., 1989 yılında yaptığı “Trakya Bölgesinde Yumurta Parazitlerinin
Süne Mücadelesindeki Önemi ve İlaçlı Mücadele Uygulamalarının Parazitler Üzerine
Etkileri” isimli çalışmasında, Trakya’da 1982 yılına kadar sorun olmayan sünenin
(Eurygaster spp.) ilk defa 1983 yılında dikkati çekmeye başladığını, 1986-1988
yıllarında salgın yaptığını ve hububatta önemli zararlara neden olduğunu, bilinçli
olarak yapılan ilaçlı mücadele sonunda salgının önlendiğini, salgının önlenmesinde
yumurta parazitlerinin (Trissolcus spp.) önemli rol oynadığını ve bölgenin parazitlerin
yaşamasına oldukça uygun olduğunu belirtmiştir.
3
Öncüer, C., Kıvan, M., 1995 yılında yaptıkları “Tekirdağ ve Çevresinde
Eurygaster (Heteropa : Scutellridae) Türleri, Tanımları, Yayılışları ve Bunlardan
Eurygaster integriceps Put.’in Biyolojisi ve Doğal Düşmanları Üzerinde Araştırmalar”
isimli çalışmada bazı süne (Eurygaster) türlerinin Trakya Bölgesindeki illerindeki
yayılış ve yoğunlukları saptanmıştır. Tekirdağ’da yaygın olarak bulunan
E.integriceps’in biyolojisi, davranışları ve doğal düşmanları üzerinde durulmuştur.
Yapılan araştırmalar neticesinde Tekirdağ’da E.integriceps’in 4 yumurta
parazitoitinin, 4 ergin parazitoitinin, ve bir fungal hastalık etmeninin bulunduğu
saptanmıştır. Yumurta parazitoitlerinin 1990 ve 1991 yıllarında % 56.8-100
parazitleme oranıyla süne populasyonunu baskı altına aldığı görülmüştür.
Çıtır, A., 2000 yılında Tekirdağ’da yapılan “Agroenviron 2000” isimli
sempozyum kitabında yayınlanan, “Evaluation of Control Means of Sunn Pests
Eurygaster spp. on Wheat in Trakya Region and Their Effects on Other Agricultural
Practices” isimli çalışmasında Trakya bölgesinde süne zararlısına karşı yapılan ilaçlı
mücadele ve 15 tür biyolojik mücadelenin sonuçlarını değerlendirmiştir.
Erbay, E.R., ve Gaytancıoğlu, O., 2003 yılında yaptıkları “Süne Zararlısının
Buğdayın Kalitesi ve Ekonomik Değeri Üzerinde Neden Olduğu Kayıplar” isimli
araştırmada, Tekirdağ’da süne gelişiminin ve süne zararlısının buğdayda yaptığı
fizyolojik ve ekonomik zararları tespit etmişlerdir. Tekirdağ’da süne için yapılan
masraflar incelenerek ekonomik analiz yapılmış, sorunlar ve çözüm önerileri ortaya
konulmuştur.
Gül., A., Hassan., A.A., Kutuk., H., ve ark., 2004 yılında yaptıkları “Shifting
From Aerial To .Ground Spraying In Sunn Pest Control In The Trace Region of
Turkey: Farmers’ Perception And Problems” isimli çalışmalarında, Trakya Bölgesinde
buğday üretimi, tohum kalitesi ve çiftçilerin algısı yönünden politika değişikliğinin
etkisi araştırılmıştır. Araştırmada, 2002 ve 2003 yıllarında bölgede havadan ilaçlama
uygulamasının yapılmadığı belirtilmiştir.
Özberk, I., Atlı, A., Pfeiffer, W., ve ark., 2005 yılında yaptıkları “The Effect of
Sunn Pest (Eurygaster Integriceps) Damage on Durum Wheat: Impact in the Market
Place” isimli araştırmalarında, Şanlıurfa emtia piyasasında makarnalık buğday fiyat
tahminini etkileyen faktörlere bakılmıştır. Yapılan varyans analizi sonuçlarından tüm
faktörlerin (tüccarlar, çeşitler ve haftalık piyasa fiyatları) ve etkileşimlerin istatistiki
olarak önemli bulunduğu ortaya konulmuştur.
4
Hamoud, H.H., Mona, N.E., ve ark., 2004 yılında yaptıkları “A Socio-
Economic Study of Integrated Pest Management of Sunn-Pest on Wheat In Syria”
isimli araştırmalarında, Suriye’de buğdayda süne ile kimyasal mücadelede ekonomik,
sosyal ve çevresel etkileri analiz etmişlerdir. Araştırmada ankete katılan çiftçilerin
%67’sinin Tarım Bakanlığı’nın püskürtme uygulamasından memnun olmadığı, bunun
nedeninin ise püskürtmenin geç ve eksik yapılmasından ve pestisitlerin
etkisizliğinden kaynaklandığı saptanmıştır.
Atri, A., ve Amir-maafi, M., 2006 yılında yaptıkları “A Decision Support
System For Management Of Sunn Pest (Eurygaster Integriceps Puton.) In Wheat”
isimli araştırmalarında, karar destek sisteminin zararlıları kontrol etmek amacıyla
çiftçiler ve acenteler için geliştirildiğini belirtmişlerdir. Bu sistemin ise, iklimsel
durumlar, zararlının biyoloji ve populasyon dinamikleri, örnekleme yöntemleri ve
buğday çeşitleri gibi önemli faktörlere dayalı öneri verebileceği belirtilmiştir.
Gül,, A., Akbay, C., ve Direk, M., 2006 yılında yaptıkları “Sunn Pest Control
Policies and Effect of Sunn Pest Damage on Wheat Quality and Price in Turkey”
isimli çalışmalarında, süne zararlısının Türkiye’deki buğday fiyatlarına etkisini
hedonik fiyat yöntemiyle analiz etmişlerdir. Araştırma sonucunda, süne zararlısının
çok etkili bir faktör olduğu ve buğday fiyatlarında önemli azalışlara neden olduğu
belirlenmiştir.
Koçak, E., 2008 yılında Konya’da yapılan “Ülkesel Tahıl Sempozyumu” isimli
sempozyum kitabında yayınlanan, “Türkiye’de Süne Mücadelesi’nde 80 yıl (1928-
2007)” isimli çalışmasında mücadelenin resmi olarak başladığı 1928 yılından
günümüze kadar geçen 80 yıllık süreçteki mücadeleyi ele almıştır. Ayrıca süne’ye
karşı, 1928–1954 yılları arasında yapılan fiziksel mücadele uygulamaları ile 1955
yılından günümüze kadar devam eden ve sadece nimf dönemi ve sabit bir ekonomik
zarar eşiği ve emgi oranı temel alınarak yapılan kimyasal mücadele uygulamaları
değerlendirilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda, ülkemizde kimyasal mücadelenin
başlangıcından itibaren sünenin nimf dönemi hedef alınarak uygulanmakta olduğu,
fakat ilaçlanan alanların sürekli artış göstermesi nedeniyle gerekçeleriyle birlikte farklı
dönemde mücadele uygulaması önerilmiştir.
İslamoğlu, M., Küçükcongar., M., ve ark., 2011 yılında Kahramanmaraş’ta
yapılan “Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi” isimli kongre kitabında yayınlanan, “Süne
Mücadelesinde Çiftçi Davranışları: Kahramanmaraş ve Kilis Örneği” isimli
5
çalışmalarında Kahramanmaraş ve Kilis illeri Süne mücadelesinde, üretici ve devlet
arasındaki ilişkileri, üreticilerin sosyo-ekonomik faktörleri, çiftçilerin tutum ve
davranışlarının mücadeledeki başarısı üzerindeki etkilerini incelenmişlerdir.
Araştırma sonucunda süne mücadelesinde bilinçli bir mücadele yapmada süne
konusunda eğitim, üreticilerin süne mücadelesi için yeterli ekipmana sahip olma veya
temin etme, süne mücadelesi için verilen desteklerin yeterli olması gibi faktörlerin
etkili olduğu belirlenmiştir.
İslamoğlu, M., Kornoşor., S., ve Tarla Ş., 2011 yılında yaptıkları “Türkiye’de
Süne (Eurygaster spp. (Hemiptera: Scutelleridae) mücadelesindeki gelişmeler (1928-
2010)” isimli çalışmalarında süne ile mücadelenin başladığı 1928 yılından günümüze
kadar geçen süreçteki mücadele stratejilerini ele almışlardır. Araştırmada süne
mücadelesinin devlet tarafından 1928 yılından beri değişik yöntemler kullanılarak
devam ettiği belirtilmiştir. Ayrıca 2001 yılında itibaren, özellikle Süne yumurta
parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduğu bölgelerden başlamak üzere yer aletleri ile
mücadele yapılmaya başlandığı ve uçakla kimyasal uygulamanın 2006 yılından
sonra yasaklandığından bahsedilmiştir.
Özkan, N., 2011 yılında yaptığı “Tekirdağ İli Saray İlçesi Köylerinde Çiftçilerin
Buğday Zararlısı Sünenin Biyolojik Mücadele Bilgileri Üzerine Bir Araştırma” isimli
araştırmada, çiftçilerin süneye ve diğer zararlılara karşı biyolojik mücadele
konusunda ne kadar bilgi sahibi olduğu ve ne kadarını uyguladıkları hakkında bilgi
sağlamak amacıyla 55 çiftçi ile anket yapmıştır. Araştırma sonucunda çiftçilerden
elde edilen bulgulara göre, zararlılarla en yaygın mücadele şeklinin kimyasal ilaç
kullanımı (%75) olduğu ortaya çıkmıştır.
Noori, H., Shahrokhi, S., 2012 yılında yaptıkları “Economic levels for Sunn
pest, Eurygaster Integriceps Put. (Het. : Scutelleridae) on wheat in Iran” isimli
araştırmalarında, İran’da sünenin yıkıcı ve zararlı bir haşere olduğu, buğday ve
arpada verimi ve kaliteyi azalttığı belirtilmiştir. Süne kontrolü için zararlının ekonomik
zarar eşiği (EIL) belirlenmiştir. Sonuçta süne yoğunluğu ile verim kaybı arasındaki
korelasyon anlamlı çıkmış ve verim kaybının 247 kg/ha (4%) ile 773.1 kg/ha (12.38)
arasında olduğu tespit edilmiştir.
6
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1 Materyal
Araştırma materyali birincil ve ikincil verilerden elde edilmiştir. Tekirdağ, Edirne
ve Kırklareli Tarım İl Müdürlüklerinin Süne mücadelesi ile ilgili olarak 2012 yılında
yürüttüğü çalışmalardan elde edilen bilgiler araştırmanın birincil veri kaynağını
oluşturmaktadır. Üreticiler ile yüz yüze görüşülerek anket çalışması yapılmıştır.
Ayrıca Un sanayicileri ile de yüz yüze görüşülerek sorunlar ve çözümler belirlenmiştir.
Bunun yanında kamu ve özel sektör kuruluşlarından toplanan bilgiler ve istatistiklerle,
konu ile ilgili olarak yayımlanmış eser ve benzeri belgeler araştırmanın ikincil veri
kaynağını oluşturmuştur.
3.2. Yöntem
3.2.1 Örneklemede Kullanılan Yöntem
Trakya Bölgesi’nde sünenin buğdaya verdiği zararın boyutlarını, üretici
düzeyinde tespit edebilmek için üreticilerden anket yoluyla bilgi toplanmıştır.
Araştırma alanı Trakya Bölgesinin büyük bir kısmını oluşturan üç il ve bu
illerde yer alan 683 köy olduğu için, bu köylerdeki üreticilerin seçimi oldukça
önemlidir.
Çizelge 3.1. Araştırma Bölgesinde Yer Alan İllere Bağlı Köylerden Anket
Uygulanacak Köylerin Seçimi
Köy Toplam Ekilen İl Tarım Arazisinin Anket
İller Sayısı Buğday Trakya Geneli Uygulanan
Arazi Miktarı (da) İçindeki Oranı (%) Köy Sayısı
Edirne 248 1.322.160 33.5 11
Tekirdağ 258 1.593.280 40.3 14
Kırklareli 177 1.033.270 26.2 9
Toplam 683 3.948.710 100.0 34
Kaynak: Tarım İl Müdürlükleri kayıtları (2012)
7
Çizelge 1’den de anlaşılacağı gibi 34 köyün 14 tanesi Trakya bölgesinde en
fazla buğday arazisine (%40.3) sahip olan Tekirdağ, 11 tanesi Edirne, 9 tanesi de
Kırklareli illerinden rastgele seçilen örneklerden oluşmuştur.
Araştırma kapsamına giren 34 köy ve illeri belirlendikten sonra her köyden
görüşülecek üreticilerin tespitine geçilmiştir.
Alder ve Roessler (1977), 300 bölgenin her birinden 5 seçmen almakla
GALLUP’un çok sağlıklı seçim tahminlerinde bulunduğunu ve daha büyük bir örnek
alındığında (1500’ün üzerinde) tahminlerde değişme olmadığını ifade etmişlerdir.
Bu araştırmada da benzer bir yol izlenmiş ve araştırma kapsamına alınan her
köyden 5 üreticiye anket uygulanmıştır. Bu şekilde 34 köyden 170 üreticiyle anket
yapılmıştır. Araştırma kapsamındaki üreticilere uygulanan toplam 170 adet anket
için çeşitli programlar (Excel, SPSS) yardımıyla genel bir veri tabanı oluşturulmuş ve
sorulan sorulara göre genel bir kodlama planı yapılmıştır. Anketler bu kodlama
planına göre bilgisayara girilmiştir.
8
4.1 Sünenin Tarihsel Gelişimi
4.1.1 Sünenin Dünyada Yayılışı
Süne (Euryguster integriceps Put.) dünyada oldukça geniş bir yayılma alanına
sahip bulunmaktadır. Ortada Türkiye olmak üzere Batıda Trakya ve Yunanistan,
Kuzeyde Kafkasya ve Moskova’nın kuzeyi, Doğuda Türkistan ve Özbekistan,
Güneyde ise Şiraz, Bağdat ve Şaneş’e kadar uzanır.
Yayılan bu bölge içinde; Kuzey Kafkasya’da Krasnador, Sivastopol, Güney
Ukrayna, aşağı Volga Havzaları; Orta Asya’da Türkistan ve Özbekiztan’ın bazı
yerleri; İran’da Tahran, İsfehan, Tebriz, şiraz ve Kermen Şah kısımları; Irak’ın
Kuzeyinde Süleymaniye ve Musul civarı ile Suriye’de Halep’in Kuzey ve Doğu
kısımları ve Hama en çok süne tehlikesine maruz kalmış bölgelerdir (Lodos, 1961).
9
bölgede geniş çapta ekilmesi, aynı yıl Meriç nehrinin yatağının değiştirilerek çeltik
alanlarının susuzluktan kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılması, dolayısıyla yerli
kışlakların yanı sıra komşu ülke kışlaklarından da süne akınının olması sayılabilir.
Sünenin ani salgını karşısında, uçak sayısının yetersizliği, geniş alanlara
yapılan süneye karşı mücadelenin kısa zamanda bitirilme mecburiyeti, ekipman,
eleman ve su yetersizliği gibi nedenlerden dolayı 1987 yılında ULV (Ultra Low
Volume) uygulamalarına geçilmiştir. Aynı yıl sünenin diğer bölgelerde de yoğunluk
göstermeye başlaması üzerine toz formülasyonlu ilaçlar kullanılmasına karşın, 1987
yılından itibaren ULV ve konvansiyonel sistemle havadan ilaçlama ağırlık
kazanmıştır. ULV formülasyonlu insektisitlerin belirlenen dezavantajlı yönlerinden
(havada askıda kalmaları, rüzgar nedeniyle sürüklenerek istenmeyen alanlara
taşınması, faydalıların ölümüne ve doğal dengenin bozulmasına neden olması)
dolayı kademeli olarak 2000’li yıllarda azaltılmıştır. Bu çerçevede polikültür alanlarda
kesinlikle uygulanmamış, konvansiyonel uygulamalara ağırlık verilmiştir.
Süne mücadelesinde bölgede 2002 yılında özellikle Süne yumurta
parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduğu alanlardan başlamak üzere yer aletleriyle
kimyasal mücadele yapılmaya başlanmıştır.
Süne mücadelesi 2007-2008 yıllarında Devlet Yardım Mücadelesi şeklinde
yürütülmüş, 2009 yılında ise Yönetimli Çiftçi Mücadelesi (YÇM)’ne geçilmiştir. Devlet
Yardım Mücadelesi, mücadele için gerekli ilaç, alet ve teknik yardımın devletçe, iş
gücünün bir kısmının ise üreticilerce karşılanarak yürütülen mücadele şeklidir.
Yönetimli Çiftçi Mücadelesi (Entegre ve Kontrollü Mücadele) ise, mücadelede gerekli
ilaç, alet, vasıta gibi tüm girdilerin üreticilerle karşılanarak zararlının tanımı, mücadele
zamanı, mücadele metodu ve ilaçlama zamanı gibi konularda teknik yardımın devlet
tarafından yapıldığı üreticilerce yürütülen mücadeledir.
10
E. Austriaca Schrk. E. İntegriceps put. E. Maura L.
4.2.1.1 Ergin
E. integriups erginleri genel olarak toprak renginde, bazen tamamen siyah,
bazen kırmızımsı, bazen kirli beyaz, bazende bu renklerden bir kaçının karışımı olan
alacalı desenli renklerdedir. Vücudu yassı ve ovaldir. Hortumu yaklaşık 2 mm
uzunlukta olup, başın alt kısmında bulunur. Antenleri 5 segmentlidir. Vücut uzunluğu
10 – 12,5 mm’dir.
E. maura erginleri, görünüş olarak E. integriceps’e çok benzer. Ancak
vücudunun daha geniş ve pronotum arka yan kenarının sivrice olması ile E.
integriceps’ten ayrılır. Vücut Uzunluğu 9 – 11 mm‘dir.
E. austriaca, daha yassı ve büyük olması ile önceki iki türden kolaylıkla ayrılır.
Vücut uzunluğu 11 – 14 mm dir.
Bu üç türün ergin erkeklerinde, genital (cinsel) segment yamuk biçimde tek
plakadan ibarettir. Dişilerde ise genital segment üç çift plakadan meydana gelmiş
olup, orta kısmında yumurta kanalı bulunmaktadır.
4.2.1.2 Yumurta
Kışlamış erginler tarlaya göç ettikten 5–6 gün sonra yumurtlamaya başlar. Bir
dişi 80–150 adet yumurta bırakabilir. Yumurtalar 12-14 adetlik muntazam 2–3 sıra
halinde graminea familyasına dahil bitkilerin yapraklarının üst yüzüne bırakılır (Şekil
2). Bırakıldıkları zaman filizi yeşil renktedir, 3– 4 gün sonra ise esmerleşirler. 5 gün
11
sonra vücutlarında siyah dairemsi bir leke oluşur. Bu döneme “çapa dönemi” denir.
Çapa döneminden 7 – 8 gün sonra nimfler çıkar.
4.2.1.3 Nimf
Yumurtadan çıkan bireylere, erginlere benzediği için “nimf”(küçük yavru)
denilmektedir. Sünede 5 değişik nimf dönemi bulunmaktadır (Şekil 4). Birinci
dönemdeki nimfler; yumurtadan çıktığı sırada sarımsı yeşil renkte olup, baş kısmında
kırmızı renkli çapa şeklinde bir leke bulunur. Yaklaşık 2 saat sonra renk esmerleşir.
Çıktığı yumurta paketi etrafında toplu olarak bulunurlar. Beslenemezler. Boyları
yaklaşık 2 mm’dir.
İkinci durumdaki nimfler 2–3 mm boyunda olup, başaklara tırmanmaya başlar.
Hortumları sokup emecek şekilde gelişmiştir.
Üçüncü dönemdeki nimfler; yaklaşık 3,5 – 4,5 mm boyunda olup, rengi önceki
dönemlere oranla daha açıktır. Tamamen başaklarda beslenirler.
12
Dördüncü dönemdeki nimfler; 5–6 mm boyunda olup, rengi sarımsı beyazdır.
Bu dönemden itibaren erginlere çok benzerler.
Beşinci dönemdeki nimfler; gerek boy ve gerekse şekil itiberiyle ergine
benzerler. Vücut uzunluğu yaklaşık olarak 7–9 mm’yi bulmaktadır.(TAGEM, 1997).
1.Dönem
2. Dönem
3. Dönem
13
4 ve 5. Dönem
Yazlanma döneminde yarı uyuşuk halde olan süne’ler, kışı geçirdikleri yerlerin
(kışlak) en yüksek noktalarında bulunma eğilimindedirler.
14
4.3.1 Kışlaklara Göç ve Kışlama
Havanın iyice ısınması ve hububatın hasat olgunluğuna gelmesiyle birlikte,
yeni nesil erginler bulundukları tarlalardan daha yüksekteki hububat alanlarına göç
etmeye başlarlar. Bazı durumlarda göç eden süneler belirli tarlalardan toplanarak
kalabalık guruplar oluştururlar. Bunlar yaylalar ve dağ eteklerindeki hububat
tarlalarında konaklarlar, buralarda kaldıkları 1–2 gün içinde buğdaylarda emgi
yaparak % 100’e varan oranda zarar verirler.
Daha sonra süneler konakladıkları son alanlarını da terk ederek yazı geçirmek
üzere daha yükseklere çekilirler. Yazlanma dönemini tamamlayan erginler, havanın
soğuması ile birlikte dağların biraz daha aşağısındaki kışlama yerlerine çekilirler.
Ancak Trakya ve Ege bölgesi gibi kış aylarının nispeten ılıman geçtiği yerlerde
süneler tarla kenarlarında veya tarlaya yakın tepeliklerdeki bitki altlarında da kışı
geçirebilirler. Kışlağa göçle birlikte süne’nin aktif dönemi sona erer. Kışlağa gelen
süne’ler; yere dökülmüş meşe yapraklarının altlarında, geven bitkisinin kökleri
etrafında yumuşak toprağın içerisinde (2–4 cm derinliğe), kirpi otu, ayı kulağı
(verbascum spp.) gibi bitkilerin altlarında da kışı geçirirler.
Yaz aylarında oburca beslenmesi sonucu depolanan vücut yağı, 9 aylık bu
pasif dönemde ölçülü olarak kullanılır. Geriye kalan enerjisi ile takip eden yılın
ilkbaharında tahıl ve mera alanlarına göç ederler. Bu erginlere “kışlamış ergin” denir.
15
dönemlerinde bitkilerin diplerine veya toprak yüzeyine inerek, yarık ve çatlaklarda
gizlenirler.
16
4.3.5 Sünenin Barındığı Bitkiler (Konukçular)
Sünenin beslendiği bitkiler başta buğday olmak üzere, arpa, çavdar, yulaf ve
bunların yabani formları ve diğer bazı buğdaygil türleridir. Arpanın erken
olgunlaşması nedeniyle, bu bitkide beslenen sünelerin zararı ekonomik düzeyde
olmamaktadır. Süneler arpanın sertleşmesi ile birlikte buğdaylara geçer. Çavdarı
arpaya tercih ederse de, çavdar ve yulaf sünenin zarar yaptığı yerlerde sınırlı olarak
etkilenir.
17
Şekil 7 Parazitli Yumurta Paketi
18
5. TRAKYA’DA SÜNE MÜCADELESİ
Trakya’da süne mücadelesi, 1982 yılında sünenin bölgede görülmesiyle
birlikte başlamıştır. Bu mücadele daha önceki yıllarda “Devlet Yardım Mücadelesi”
şeklinde yürütülmekte iken, 2009 yılından itibaren “Yönetimli Çiftçi Mücadelesi
(YÇM)”ne geçilmiştir. YÇM kapsamında, teknik bilginin devletçe sağlanması
dışındaki süne mücadelesi uygulamalarının tamamı hububat üreticileri tarafından
yürütülmektedir. Süne zararlısı Trakya’nın tüm il ve ilçelerinde görülmekle birlikte
Şarköy ve Lalapaşa gibi bazı ilçelerde yüksek parazitlenme nedeniyle, süne
mücadelesi yapılacak oranda bir zarar yoktur.
2011 yılında Edirne ilinde 1 kontrolör, 19 ekip ve 83 teknik elemanın, Tekirdağ
ilinde 19 ekip, 19 araç ve 75 teknik elemanın, Kırklareli ilinde 15 ekip ve 58 elemanın
katılımı ile süne mücadelesi yapılmıştır. Trakya Bölgesi’nde illere göre 2011 yılında
yapılan süne mücadelesinde izlenen yöntemler aşağıda açıklanmıştır.
19
karşılaştırılması yapılarak, ayrıca populasyon yoğunluğunu olumlu ya da olumsuz
yönde etkileyen canlı ve cansız tüm faktörler de dikkate alınmak suretiyle,
ilaçlanması beklenen alanlar kabaca tahmin edilir.
İlde 2011 yılı süne mücadelesi çalışmaları Ekim-Kasım 2010 tarihinde mevcut
kışlaklarda Sonbahar ergin süne sayımları ile başlamıştır.
20
oluşturulur. Süne’nin ovadaki dağılımı homojen’dir. Bu nedenle her tarlada sayım
yapılmasına gerek yoktur. Ünitedeki tarlaların 1/3’ünde sayım yapılması yeterlidir.
Sürvey sahalarındaki krokilerin hazırlanmasında; köye ait ünitelerin hepsi belirtilerek
sınırlandırılır. Ayrıca bir ünitede kaç tarla varsa bunların birbirine ve yola olan
uzaklıkları belirtilir. Ünite içindeki tarlaların hangisinde sayım yapıldığı taranarak
büyüklükleri Şekil 10 ve Şekil 11’de gösterilmiştir.
20m 50m
21
Şekil 11. Arazide Süne Sürvey Raporu Krokisi
Köy :
Mevkii : Sürvey Tarihi
Ekip No : Sürvey Nevi :
22
Sürvey yapılan üniteyi bulabilmek için ilgili mirengi (yol, akarsu, enerji hattı
v.s.) noktaları belirtilir. 06.05.2011 tarihinde Tekirdağ ilinde kıymetlendirme sürveyi
başlamıştır. Toplam 1.999.900 dekar alanda kıymetlendirme sürveyleri yapılmıştır
(Çizelge 5.1).
Çizelge 5.1 2011 Yılı Kışlamış Ergin Sürvey Sonuçları (Yoğunluk KE/m2)
0,1-0,2 0,3-0,4 0,5-0,6 0,7-0,8 0,9-1,9 2,0-2,9 3<
Çizelge 5.4 Tekirdağ İli 2011 Yılı Süne Mücadelesi Emgi Oranı
İlçe Mücadele Yapılan Alanlardaki
Emgi Oranı (%)
Merkez 0.32
Çerkezköy 0.39
Çorlu 0.25
Hayrabolu -
Malkara 0.30
M.Ereğlisi -
Muratlı -
Saray 0.39
Şarköy 0.58
İl Ortalaması 0.37
Kaynak : Tekirdağ Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları, 2012
Çizelge 5.5 2011 Yılı Kışlamış Ergin Sürvey Sonuçları (Yoğunluk KE/m 2)
0,1-0,2 0,3-0,4 0,5-0,6 0,7-0,8 0,9-1,3 3<
Çizelge 5.7 Edirne İli 2011 Yılı Süne Mücadelesi Emgi Oranı
İlçe Numune Adedi Mücadele Yapılan
Alanlardaki Emgi
Oranı (%)
Merkez 79 0
Enez 29 0.36
Havsa 44 0
İpsala 23 0
Keşan 71 0.43
Lalapaşa 82 0
Meriç 23 0
Süloğlu 20 0
Uzunköprü 114 0
Toplam 485 -
İl Ortalaması - 0.46
Kaynak : Edirne Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları, 2012
27
Mart-Nisan 2011 tarihlerinde aynı kışlaklarda teknik talimat doğrultusunda
İlkbahar kışlak sürvey çalışmalarından sonra, kışlamış Ergin, Kıymetlendirme,
Yumurta, Parazit ve Nimf Sürveyleri çalışmaları yapılmıştır.
28
Sonbahar kışlak sürveyinde yüksek yoğunluk gösteren 10 kışlakta 4 Nisan - 4
Mayıs 2011 tarihleri arasında 1/16 m2’ lik çerçeveler ile ilkbahar sayımları yapılmıştır.
Yapılan sayımlarda ilk inişlerin 04 Nisan tarihinde, azami inişlerin 28-29 Nisan
tarihlerinde olduğu ve inişlerin 03 Mayıs tarihi itibariyle son bulduğu tespit edilmiştir.
Kışlaklarda 2011 yılında % 2-3 oranında doğal ölüm gözlenmiştir.
29
Çizelge 5.9 2011 Yılı İlçeler Bazında Kıymetlendirme Sürveyi Genel Sonuçları
0,0-0,49 0,5-0,59 0,6-0,69 0,7-0,79
0,8 Ve
Arasi Arasi Arasi Arasi Genel
Yukarisi
İlçeler Toplam Toplam Toplam Toplam Toplam
Toplam
Alan Alan Alan Alan (Dekar)
(Dekar)
(Dekar) (Dekar) (Dekar) (Dekar)
İl Merkezi 155.300 73.500 30.350 2.000 2.000 263.150
Babaeski 120.500 53.000 16.000 0 0 189.500
Demirköy 580 0 0 0 0 580
Kofçaz 2.600 12.200 9.700 18.500 0 43.000
Lüleburgaz 221.000 65.650 159.250 58.700 59.500 564.100
Pehlivanköy 40.800 8.000 0 0 0 48.800
Pinarhisar 75.000 2.000 4.000 0 40.500 121.500
Vize 250 11.700 14.000 24.000 54.000 103.950
30
Çizelge 5.10 Yumurta Parazitlenme Sürvey Sonuçları
İlçe Parazitlenme Oranı
(%)
Merkez 52.5
Babaeski 74.3
Demirköy 57.7
Kofçaz 84.1
Lüleburgaz 63.4
Pehlivanköy 57.1
Pınarhisar 55.9
Vİze 53.8
Ortalama 62.3
Kaynak : Kırklareli Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları, 2012
31
Çizelgede nimf sayısının en düşük-en yüksek 1.0-14.0 adet/m2 arasında
değiştiği görülmektedir. Nimf sayısının en çok olduğu ilçe ise Babaeski’dir.
Çizelge 5.12 Kırklareli İli 2011 Yılı Süne Mücadelesi Emgi Oranı
İlçe Mücadele Yapılan Alanlardaki
Emgi Oranı (%)
Merkez 0.5
Babaeski 0.8
Demirköy -
Kofçaz -
Lüleburgaz 0.9
Pehlivanköy 0.4
Pınarhisar 1.0
Vize 0.6
İl Ortalaması 0.86
Kaynak : Kırklareli Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları, 2011
32
6. ARAŞTIRMA BULGULARI
Bu bölümde, süne zararlısının üreticiye ve sanayicilere verdiği gelir kayıplarını
değerlendirebilmek için 170 üretici ile yapılan anketlerin sonuçları yer almaktadır.
Trakya Bölgesi’nde süne mücadelesi devlet tarafından üreticiye dağıtılan
ilaçlarla ve verilen bilgilerle yapılmaktadır.
Araştırmanın bu bölümünde yer aletleriyle yapılan mücadelenin üretici gelirine
etkileri incelenmiştir.
33
Çizelge 6.1’den de anlaşılacağı üzere genelde önerilen dozlarda ilaçlama
yapılmaktadır. Önerilen doza uymayıp arkadaşlarının kullanımına ve kendi isteğine
göre ilaç kullananların oranı son derece düşüktür.
34
Çizelge 6.3’den de anlaşılacağı üzere üreticilerin %53 gibi büyük bir
çoğunluğu yer aletleri ile süne ilacı uygularken önlem olarak maske takmaktadırlar.
Bu da üreticilerin zaman zaman ilaçların yan etkilerinden olumsuz yönde
etkilenmemelerine neden olmaktadır.
35
Çizelge 6.5 Boş İlaç Ambalajlarının İmha Şekilleri
İlaç Ambalajı İmha Yöntemi Üretici Sayısı Oran (%)
Tarla kenarına atılıyor 15 8.8
Toprağa gömülüyor 20 11.8
Yakılıyor 84 49.4
Çöpe atılıyor 51 30.0
TOPLAM 170 100.0
36
- Üreticilerle yapılan görüşmelerde, süne emgili buğdayların ekonomik kalitesi
düşeceğinden gerek TMO ve gerekse tüccar tarafından buğdayın düşük fiyattan
alınması nedeniyle bu yönde üretici kayıpları gözlenmektedir.
- Ayrıca, yer aletleri ile ilaçlamanın zor ve zahmetli oluşu nedeniyle, insan
sağlığı açısından olumsuz etkileri; üreticinin bu yönde karşılaştıkları güçlükler olarak
değerlendirilebilir.
37
Fermantasyon veya dinlendirme sırasındaki koşullar enzimin çalışmasına gerekli
ortamı oluşturduğundan protein zinciri parçalanarak gluten yapısı bozulmakta;
dolayısıyla gaz tutma ve diğer özellikler kaybolmaktadır. Bu gibi unlar “hamuru
yayılır, ekmek kabarmıyor, fırına girince çöküyor” gibi gerekçelerle fırıncılar
tarafından şikayet konusu edilmekte ve un üreticisine müşteri kaybettirmektedir.
Trakya Bölgesi’nde bulunan bazı un fabrikaları süne zararının etkisini
azaltabilmek için aşağıdaki yollara başvurmaktadır.
- % 4-5 süneli buğdayın işlenmesindeki mahsurları asgariye indirmesi
yönünden buğdaylar şu şekilde işlenmektedir. Fabrikaya gelen buğdaylar süne
tahribatına göre silolarda sınıflama yapılmakta, kendi aralarında uygun paçal
düzenlenmektedir. Fabrika da kuru ve yaş temizleme fazla makine kullanılarak en iyi
şekilde yapılmaya çalışılmaktadır. Makinelerde buğdayın kendisi ile ovuşturularak,
sürtülerek kendisi ile temizlenmesi sağlanmaktadır.
Danedeki süneli kısım ile sağlam kısım arasında sertlik bakımından farklılık
olduğundan süneli kısmın bir kısmı bu ovuşturma esnasında parçalanmaktadır.
Kopmuş ve kırılmış olan parçacıklar hava kanalları ve vibro tarar vasıtasıyla sağlam
daneden ayrılmaya çalışılmaktadır. Kapalı bir vidada 70-72 oC’de buğdaylar
tavlanmaktadır. Tavlanmış olan buğdayların dış kabuğu daha elastiki bir durum
kazanıp yumuşama yapmaya başlamaktadır. Verilen suyun tamamına yakın kısmı
buğdayın bünyesinde emilmektedir. Bundan sonra buğdaylar yıkamaya verilmektedir.
Yıkamadan çıkan buğday yaş ambarlara gitmeden önce makinede sıkıştırılarak,
ovuşturularak yumuşamış olan kabuk buğday tanesinden ayrılmaya çalışılmaktadır.
Yaş buğday silosundaki rutubet ve hararetin buğday tanesinde yaptığı
değişimler şöyle sıralanabilir.
l) Sıcak tavlamadan dolayı dane her tarafında aynı olmak üzere rutubetini
almış olmaktadır.
2) Süneli kısmın, sıkıştırma ve ovuşturma neticesinde hepsi olmamakla
beraber büyük bir kısmı kopmuş olmaktadır.
3) Tanedeki dış kabuk soyulduğundan dolayı nefes alıp verme daha kolay ve
hızlı olmaktadır. Bu nefes alma esnasında danedeki sünenin bırakmış olduğu enzim
kısmen de olsa dışarı atılmaktadır.
4) Sünenin bırakmış olduğu enzim silodaki nem ve hararetten dolayı kimyasal
bir reaksiyona girmekte, yani bu enzim faaliyetini una karıştırmadan buğday halinde
38
iken tamamlamış olmakta ve bir daha un haline gelip hamur olduğunda bu
reaksiyonu göstermemektedir.
5) Sıcak tavlama sonucunda buğdaydaki glüten miktarı 26-27 mg'a düşmekte
fakat bu glüten miktarı sağlam glüten miktarını oluşturmaktadır.
Yaş silolarda buğday dinlenmiş ve ayrılan kepek parçacıkları kurumuş hale
geldikten sonra kepek parçacıkları hava kanalları vasıtası ile alınmakta, kepekten
arınmış olan buğday tekrar kabuk soyucu ve ovuşturma görevi yapan makineden
geçirilip vibrotarar vasıtası ile ufalanmış süneli parçacıklar buğdaydan ayırmış
olmaktadır. Tekrar kapalı vida da sıcak tavlama yapılıp 2. Dinlenme silolarına
gitmeden yine yaş ve rutubetli vaziyette bir miktar daha ovuşturularak biraz daha
kabuğu soyulmaya çalışılmaktadır.
Bundan sonra buğday 2. tav silolarına gönderilmekte ve bu silolarda 3-4 saat
bekletildikten sonra tekrar temizleme ve kabuk soyucudan geçirilmektedir. Buradan
da vals ambarına ve imalata sevk edilmektedir.
Bu yöntem %100 çözüm olmasa da süneli buğdaylardaki süne tahribatını
oldukça azaltmakta ancak bu yöntem maliyetleri de önemli ölçüde arttırmaktadır.
Bazı fabrikalar ise daha düşük maliyetlerle süne sorununu azaltmaya
çalışmaktadırlar. Bunun içinde bazı kimyasal maddeler (adsorbik asit) kullanarak
sünenin kimyasal etkisini yok etmeye çalışmaktadırlar. Bazıları ise unun içine bakla
unu katarak protein açısından zenginleşmesini sağlamaktadırlar. Süneli buğdayların
unu ABD'den ithal edilen HRW buğday unu ile paçal yapılarak kullanılmaktadır.
Süne tahribatı % 20’ye kadar olan buğdaylar paçal yapılarak un yapımında
kullanılmaktadır. Unun verimli olması için gluten miktarının % 27-30 arasında olması
gerekmektedir. Glutenin yüksek oranda olması ise unun kalitesini yükseltmektedir.
Gluten kalitesinin tespit edilmesinde değişik metotlar kullanılmaktadır. Bunlar
pelshenke testi, zeleny sedimentasyon testi, gluten indeksi, alveograf testi gibi
metotlardır. Özellikle süne tahribatı olan buğdayların zarar seviye ve varlık tespitinde
alveograf testlerinin başarı ile kullanıldığı bildirilmektedir.
Süne tahribatlı unların pazarlanması oldukça güç olmaktadır. Süne emgili
buğdaydan yapılan unun renginde tekrar bir morarma meydana gelmektedir. Bu unlar
hamurun gaz tutma kapasitesini yok ettiğinden dolayı ekmek yapımında pek çok
olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır.
39
7. TARIMSAL MÜCADELENİN EKONOMİK YÖNÜ ve TRAKYA BÖLGESİ
Tarımsal mücadele; tarım ürünlerine zarar veren her türlü haşere, hastalık,
nematod, virüs ve yabancı otların zararlı populasyonlarını ekonomik zarar
seviyelerinin altında tutmak amacıyla girişilen faaliyetlerin tümüdür. Ekonomik zarar
seviyesi üzerinde olan haşere veya hastalık, ekonomik olarak sorun olmakta, altında
olursa önemli bir ekonomik sorun değildir. Zararlıların ekonomik önemini
anlayabilmek için bazı kavramların kısaca açıklanması gerekmektedir.
Genel Denge Durumu : Genellikle uzun bir sürede ve çevresel değişikliklerin
yokluğunda bir populasyonun ortalama yoğunluğudur. Belirli bir alandaki
populasyonla ilgilidir (Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illeri için süne yoğunluğu bu
seviyede değildir).
Ekonomik Zarar Eşiği : Çoğalan bir zararlı populasyonunun ekonomik zarar
seviyesine gelmeden önce mücadele metodlarının tespit edilmesine olanak sağlayan
yoğunluktur. Ekonomik eşik statik bir rakam olmayıp, zirai mücadele maliyeti, ürün
fiyat esnekliği ve piyasa durumuna göre değişir. (Trakya Bölgesi için bu seviyeyi
söyleyebiliriz. Ancak bölgede buğday üretiminin devam etmesi, üretimden
vazgeçilmesi mümkün değildir. Çünkü bölge Türkiye buğday üretiminin yaklaşık % 9-
10’unu karşılamakta olup fiyat esnekliği neredeyse sıfıra yakın bir üründür. Yani
buğday gerek bölge gerekse ülke için yaşamsal önemi olan bir üründür).
Ekonomik Zarar Seviyesi : Ekonomik zarara neden olacak en düşük
populasyon yoğunluğudur. Ekonomik zarar seviyesi mücadele maliyetlerini haklı
gösterecek zarar miktarıdır. Bu ise ürüne, mevsime, bölgeye, fiyatlara ve insanın
ekonomik değerler hakkındaki ölçülerine göre değişebilir (Bölgede yapılan mücadele
sonucu bu seviyeden kurtulmuştur, denilebilir). Ekonomik eşikler son derece düşük,
Populasyon Yoğunluğu
Genel Denge
Durumu
40
Zaman
nn
yanlış tespit edilmiş veya mevcut olmadığı mücadelelerde çok defa zamanından
önce veya gereksiz ilaçlamaların yapıldığı görülür.
41
7.1.2 Zirai Mücadelenin Tarım Ürünlerinin Fiyat Teşekkülüne Etkisi
Zirai mücadele sonucu elde edilen fazla üretim bazı hallerde pazarda fiyatları
düşürebilir. Araştırmaya konu olan buğdayda da aynı sorunlar görülebilir. Ancak
Türkiye buğday üretiminde kendine yeterli bir üretime sahip değildir. Bazı yıllar
üretimde sorunlar görülebilmekte, buda doğal olarak buğday ithalatını gündeme
getirmektedir. Bu nedenle buğdayda süne ile mücadele ürün kayıplarının önlenmesi
için gereklidir. Ayrıca sünenin yaptığı zarar ekonomik mücadelenin de ötesine
geçebilmekte ürün kayıpları ekonomik seviyesinin çok üzerinde
gerçekleşebilmektedir.
42
Kısaca açıklanan bu yöntemlerden 3 tanesi (potansiyel üretim değeri,
potansiyel arazi eşdeğeri ve nakdi ürün kayıpları) bu araştırmada kullanılacaktır.
Özellikle “nakdi ürün kayıpları” üreticilerin mücadele ile sağlayacakları kazancı
göstermesi bakımından tercih edilmektedir.
43
Özellikle 4-5. dönemdeki nimfler ve yeni nesil erginlerin başaklarda
beslenmesi sonucunda daneyi delip proteinlerden oluşan özü emen süneler,
emilmeyi kolaylaştırmak üzere dane içersine enzim içeren bir salgı gönderirler.
Buğday kalitesini bozan bu salgıdır. Erken devrelerde delinen daneler gelişmez, cılız
ve buruşuk kalır.
Olgunlaşmanın ilerlemesi ile saldırıya uğrayan danelerin sadece delindikleri
yerin etrafında unsu görünüm ve hafifçe çökme meydana gelir. Dikkatli bakıldığında
siyah delinme noktası görülebilir. Bu gibi daneler hem çimlenme hem de ekmeklik ve
makarnalık özelliklerini büyük ölçüde kaybederler.
Süne’ler salgıladıkları bazı protein parçalayıcı enzimlerle sertleşen daneleri
yumuşatarak buğdayın glutenini tahrip ederler.
Özellikle protein miktarı düşük olan bazı buğday çeşitlerinde emgili danelerin
oranı %2 dahi olsa protein parçalayıcı enzimler aktif duruma geçtiğinden böyle
buğdaylardan elde edilen unların teknolojik özellikleri büyük ölçüde kaybolur. Kalitede
önemli bozulmalar meydana gelir.
Buğday tarlalarında doğa şartlarında yapılan araştırmalara göre m 2’de
ortalama 1 adet kışlamış ergin yaklaşık olarak % 7 kurt boğazı, % 1.9 Akbaşak
zararına sebep olmaktadır.
Nimf yoğunluğu m2’de 10 adet olan tarlalarda, bunlar yeni nesil ergin oluncaya
kadar buğday danelerinde ortalama % 2.26 ürün kaybına neden olmaktadır.
Yeni nesil erginler görüldükten bir hafta sonra zarar % 4.78, hasat döneminde
ise % 7,03’e kadar ulaşabilmektedir.
4 ve 5. dönem nimf ve yeni nesil ergin yoğunluğunun fazla olduğu yıllarda,
mücadele yapılması halinde % 100’e varan oranlarda kalite ve kantite yönünden
zarar meydana gelmektedir (Anonim, 1997).
Ülkemizde hububatın en önemli zararlılarından biri olan süne, hububatın
başak sapında yaptığı akbaşak, zararı ve dane’de süt olum devresinde yaptığı emgi
nedeniyle büyük zararlara neden olmaktadır. 1996 yılı CIMMYT (Uluslararası Mısır
ve Buğday Geliştirme Merkezi) raporuna göre, Türkiye’de buğday kalitesini etkileyen
tek faktör süne zararıdır denilmektedir.
44
bölgedeki tarımsal yapıyı, insan sağlığını ve doğal yapıyı olumsuz etkilemektedir.
Bölgede doğrudan zarar gören tarımsal faaliyetler ise balıkçılık, arıcılık ve
ipekböcekçiliği olarak belirlenmiştir. (Kubaş vd., 2001)
Tarımsal üretimde kullanılan girdilere sınırlama getirici politikalar ve
düzenlemeler yapılmadığı takdirde bölgede yaşanabilecek olası tehlikeler arasında
ilk sırayı içme suyu kaynaklarındaki kirlenmeler alacaktır. Daha sonra toprak, su
kaynakları ve bölgede bulunan göl ve denizlerin kirlenmesi alacaktır. (Kubaş vd.,
2001)
45
0.5’in altındadır. Edirne İlinde ise 0.8 ve üzeri değerde olması nedeniyle ekonomik
zarar eşiğine ulaşılmıştır. Mücadele yapılmaması halinde ürün ekonomik olarak zarar
görebilecektir. Bundan dolayı 2011 yılında Edirne İlinde Tarım İl Müdürlüğünce yoğun
bir süne mücadelesi yapılmıştır.
Tekirdağ ilinde sünenin doğal düşmanı olan parazitlerin Şarköy, Hayrabolu ve
Malkara’da, Edirne ilinde Meriç ve Süloğlu’nda, Kırklareli ilinde ise Kofçaz ve
Babaeski’de yoğun görüldüğü anlaşılmaktadır. Parazitlenmenin yüksek oranda
olması nimf çıkışını kontrol edecek ve bu nedenle buralarda m2’deki nimf yoğunluğu
ekonomik zarar eşiğinin altında olacaktır. Tekirdağ’da Merkez ve Çerkezköy,
Kırklareli’nde Merkez, Vize ve Pınarhisar, Edirne’de Merkez, Enez ve Havsa
ilçelerinde parazitlenmenin düşük seviyede seyrettiği ve nimf çıkışını kontrol
edemeyeceği bu alanlarda, m2’de nimf populasyon yoğunluğunun ekonomik zarar
eşiğinin üzerinde olacağını sonucunu doğurmaktadır. Bu ilçelerde nimf çıkışı yüksek
olduğundan bu alanlardaki m2’deki süne (nimf) populasyon yoğunluğu ekonomik
zarar eşiği düzeyindedir.
46
1. Bölgede süne ile mücadele yapılmasaydı, m2’de süne yoğunluğuna bağlı
olarak kalite düşüklüğü nedeniyle hasat edilen ürünün 1/5 oranında yemlik sınıfına
gireceği ekonomik analizde hareket noktası olmuştur. Bu sonuç araştırma
kapsamında un fabrikaları, bazı fırıncılarca ve Tarım İl Müdürlükleri çalışmalarından
elde edilmiştir.
2. Ekonomik analizde dekardan alınabilecek ortalama buğday veriminin
Trakya Bölgesi koşullarında 2011 yılı için ortalama 427 kg/da olduğu T.İl Müdürlükleri
kayıtları sonucundan yola çıkılmıştır.
3. 2011 yılı hasat döneminde 1 kg buğdayın satış fiyatının 0.725 TL olduğu, 1
kg yemlik buğdayın ise 0.595 TL olduğu TMO’dan öğrenilen bilgilere göre, ekonomik
analizde kullanılmıştır.
4. Trakya Bölgesi’nde 2011 yılı verilerine göre 4 658 410 da alanda ilaçlama
yapılmış ve bu alanlardaki buğday üretim miktarının 1 989 141 070 kg olduğu gibi
özellikler ekonomik analizde dikkate alınmıştır.
47
fiyatının yaklaşık olarak 1/5 oranında azalacağı yapılan araştırmalardan
anlaşılmaktadır.
Buna göre 2011 yılında yapılan süne mücadelesinin üretici gelirine etkisi
aşağıda hesaplanmıştır.
Potansiyel ürün kaybı : Potansiyel verim kaybı x mücadele yapılan alan (da)
: 85.4 kg x 4 658 410 da
: 397 828 214 kg potansiyel ürün kaybıdır.
48
=1 989 141 070 kg – 397 828 214 kg
=1 591 312 856 kg elde edilen ürün miktarı
Trakya Bölgesi’nde 2011 yılında 11 391 819 TL harcama ile süne mücadelesi
yapılarak yöre çiftçisine ve dolayısıyla ülke ekonomisine 40 325 848,82 TL tutarında
kazanç sağlanmıştır.
Süne mücadelesi yapılan alanlarda hasattan sonra illerden alınan buğday
örneklerinin laboratuarda analizi yapılmış, süne emgi oranı % 0.08 gibi düşük bir
seviyede bulunmuştur.
Ayrıca yapılan anket çalışmasında üreticilere konu ile ilgili sorular yöneltilmiş
2011’de süneden dolayı verim kaybı ve fiyat düşüklüğünün yaşanmadığı belirtilmiştir.
Anket sonuçları süne ile ilgili olarak devlet eliyle yürütülen mücadelenin olumlu
sonuçlar verdiği sonucunu doğrular niteliktedir.
49
9. SONUÇ ve ÖNERİLER
Süne ile mücadele, iyi bir planlama, organizasyon, zamanlama ve uzman
kadrolar isteyen, oldukça zor ve maliyeti küçümsenmeyecek ölçüde olan bir
uğraşıdır.
Devlete dolayısıyla vergi mükelleflerine yük getiren bu mücadele
yapılmadığında, üretileni işleyen sanayici ve tüccara, destekleme alımları yapan ve
muhafaza eden kamu kuruluşlarına ve doğal olarak tüketicilere ekonomik zarar
verebilmektedir. Ayrıca bütün bir yılını ve emeğini bu üretime bağlamış olan
üreticilere de önemli gelir ve moral kayıplarına neden olmaktadır.
Ayrıca ürün kayıpları meydana gelecek ve yetiştirilen ürünlerde süne tahribatı
bulunacağından ürün kalitesinde düşüş yaşanacak ve ülke ekonomisine büyük
zararlar verilmiş olacaktır.
Ülke içinde ekmeklik buğday kalitesinde uygun ürün olmadığında ve un ve
ekmek sanayi, kaliteli buğday ithal etme yoluna gidecek ve milli gelir; dolaylıda olsa
etkilenmiş olacaktır. Ekonomik yapımızı düzeltmek amacıyla tarım ürünlerinde
ihracatçı bir ülke olabilmemiz için bu kayıplar çok önemli olacaktır.
Ayrıca ekilen arazi miktarından beklenilenin altında ürün elde edilmesi ve
kalite düşüklüğünün olması halinde tarım kesiminde çalışanların gelirlerinin
azalmasına ve diğer sektörlerde çalışanlar ile arasında farkın artmasına ve sosyal
dengenin bozulmasına neden olacaktır.
Süne ile savaşı entegre bir mücadele sistemi içinde yürütüldüğünde hem daha
etkin, hem daha ucuz, hem de çevreye daha az zararlı olmaktadır.
Entegre mücadelenin diğer önemli unsurları arasında başta biyolojik mücadele
olmak üzere, üretilecek tür veya çeşit seçimi ile yetiştirme tekniğini içeren bazı
kültürel önlemlerde yer almaktadır. Kimyasal savaş; süneye en etkili, ama pahalı, bir
ölçüde çevreye zararlı, uygulamada zorlukları olan ve bu nedenle en son
başvurulması gereken yöntem olmalıdır. Bu nedenle bölge için büyük bir kazanım
olan süne parazitoitlerinin varlığı korunarak biyolojik mücadeleye ağırlık verilmelidir.
Bilindiği gibi günümüz modern bitki sağlığı bilimi, etken uyarı sorunlarının
çözümüne bağlıdır. Süne gibi bir zararlı için bu gerçek çok daha önemlidir. Çünkü
Türkiye’de süne mücadelesi entegre mücadele anlayışı içinde kimyasal mücadele
ağırlıkçı olarak devlet eliyle yürütülmektedir.
50
Devletçe yapılan bu uygulamada ilaç, alet ve teknik eleman yönünden
hazırlıklı olmak için alanın gerçeğe yakın olarak önceden tahmin edilmesi
gerekmektedir.
Sünenin bir yıl sonraki populasyonunun yoğunluğu ile ilgili bir tahmin
yürütebilmek için zararlının salgın yapma nedenlerini iyice bilmek gerekir.
Gerek ülkemizde ve gerekse diğer ülkelerde yapılan diğer çalışmalara göre,
zararlı yoğunluğu ile mücadele yapılan alan arasında sıkı bir ilişki bulunmakla
beraber kışlak ve ovada seyredecek iklim koşulları, sünenin fizyolojik durumu, doğal
düşmanlar kompleksi, besin durumu, mücadele yapılan alanın genişliği ve
mücadelenin başarı oranı, uygulanan tarım teknikleri gibi faktörler epideminin şiddet
ve boyutlarını etkilemektedir.
Ülkemizde gerçeğe daha yakın tahminlerin yapılabilmesi sünenin öncelikle
salgın yapma nedenlerinin iyi bilinmesine bağlıdır.
Bu konunun aydınlatılabilmesi için ana kışlaklarda ve bazı hububat alanlarında
meteoroloji istasyonları kurularak buralardan alınacak ilklim verileri (sıcaklık, yağış,
kar kalınlığı v.b.) değerlendirilip, bunların süne salgınları ile olan ilişkileri
araştırılmalıdır. Süne yoğunluğu hakkında daha kesin kanıya varabilmek için yazın
tarlalarda kışlama ve yazlama sırasında dağlarda sürekli ve düzenli sondalamalar
yapılarak alınacak bireylerin fizyolojik durumları izlenmelidir.
Ayrıca uygulanan tarım tekniklerinin (özellikle değişik hububat çeşitlerinin
ekimi, ilaçlama, gübreleme münavebe sistemleri) agro ekosistemdeki değişiklikleri ve
bunların süne salgınlarıyla olan ilişkilerinin süratle ortaya konulması zorunlu
görülmektedir.
Bu nedenle konuyla ilgili olarak; önerileri şöyle sıralayabiliriz.
1. Yer aletleri ile ilaçlamada üretici kayıplarının asgariye çekilmesi için uygun
alet ve ekipman önerilmesi, insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından eğitim
çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
2. Trakya bölgesinde ekonomik zarar eşiği çalışmalarının yapılıp; bölgeye
özgü ekonomik zarar eşiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
3.Bölgedeki süne yumurta parazitoitleri ile zararlı arasındaki ilişkinin
incelenmesi çalışmalarının sürekli yapılması gerekmektedir.
4.Özellikle süne yumurta parazitoitlerine halen mücadelede kullanılan ilaçların
yan etkilerinin araştırılması gerekmektedir.
51
5. Doğadaki süne yumurta parazitoitlerinin korunması ya da diğer bir ifade ile,
doğada mevcut doğal parazitlenmenin korunması amacına dönük olarak; anızların
yakılmasının önlenmesi, tarla kenarlarındaki yabancı ot ilaçlamalarının önlenmesi,
özellikle beslenme ve barınma işlevlerini üzerinde gerçekleştiği ağaçlıkların ve
çalılıkların kesilmesinin önlenmesi, ağaçlandırmanın yaygınlaştırılması ve meraların
korunması gibi tedbirlerin alınması gerekmektedir.
6.Hububat ekilişlerinin toplulaştırılması ve meraların korunması gerekmektedir.
7. Özellikle, Türkiye genelinde parazitlenmenin yaygın ve en üst düzeyde
olduğu Trakya bölgesinde; süne yumurta parazitoitlerine karşı ortaya çıkabilecek
olumsuz yönleri nedeniyle kışlamış ergin mücadelesinden kaçınılması, üreticilerin bu
yönde bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
8. Trakya bölgesinde ileriye dönük olarak buğday - ayçiçeği münavebe
dengesinin ülkenin yağ açığı da dikkate alınarak yağ bitkileri lehinde değiştirilmesi
(artı prim uygulaması ya da fiyat iyileştirilmesi) ve buğdaya alternatif bitkilerin
araştırılması gerekmektedir.
Süne tahribatının yurt ekonomisine zarar vermesi, un sanayini de büyük
ölçüde sıkıntıya sokmaktadır. Bu durumda, meslek kuruluşları ile işletme yöneticileri,
kamu yetkilileri ile diyalog kurarak, sorunun her yönünü kapsayacak şekilde ve uzun
vadeli çözüme kavuşturmak zorundadırlar. Sorunlar dizisinin başında tarımsal
alandaki nüfusun azaltılarak bölünmüş parsellerin birleştirilip, rantabl işletme şekline
dönüştürülmesi yatmaktadır. Parsellerin büyümesi sonucu, süne tahribatını önlemeye
yönelik kültürel uygulamalar tarımsal mücadele daha etkili sonuçların elde edilmesine
neden olabilecektir.
52
KAYNAKLAR
Alder, H.L. and E.B. Roessler. 1977. Introduction to probability and statistics.
Six Edition, p.165, San Fransisco,.
Anonim, 1975, “1.Türkiye Değirmencilik Sanayi ve Teknolojisi Sempozyumu
Bildiri Kitabı” Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya
Anonim, 1993, “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süne Mücadelesinde Bu
Güne Kadar Yapılan Çalışmalar Uygulamalar ve Öneriler” Zirai Mücadele Araştırma
Endüstrisi Müdürlüğü Diyarbakır
Anonim, 1997, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Süne El Kitabı, Ankara
1997
Anonim, 2000, DİE, “Tarım İstatistikleri Özeti, ANKARA
Anonim, 2001, “Tarım İl Müdürlüğü 1999 yılı Tarım Raporu” Tekirdağ
Anonim, 2012, TUİK, Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara
Anonim, 2012, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli Tarım İl Müdürlüğü Kayıtları
Arıkan, R., 1995, “Araştırma Teknikleri ve Rapor Yazma”, Tutibay Yayınları,
Ankara
Atri,A., ve Amir-maafi, M.,2006, “A Decision Support System For Management
Of Sunn Pest (Eurygaster Integriceps Puton.) In Wheat” Computers in Agriculture
and Natural Resources: Proceedings of the 4th World Congress: Orlando, Florida,
USA, July 24-26, 2006
Cochran, W.C., 1963, “Sampling Techniques, 2nd ed., A Wiley İnternational
Edition,
Çıtır, A., 2000, “Evaluation of Control Means of Sunn Pests Eurygaster spp. on
Wheat in Trakya Region and Their Effects on Other Agricultural Practices”, 2nd Int.
Symposium on New Technologies for Environmental Monitoring and Agro-
Applications Proceedings, Tekirdağ-Turkey. P:168-173
Düzgüneş, O.,Kesici, T. ve Gürbüz F.,1983, “İstatistik Metotları,A.Ü.Ziraat
Fakültesi Yayınları. No: 1291. A.Ü. Ziraat Fak. Ofset Ünitesi, Ankara
Erbay, E.R., ve Gaytancıoğlu, O., 2003, “Süne Zararlısının Buğdayın Kalitesi
ve Ekonomik Değeri Üzerinde Neden Olduğu Kayıplar”
Gül, A., A.Hassan, H.Kütük, R.Canhilal, A.Mazid, M.H. Moghaddam,
H.H.Hamoud, M. Bohssini, 2004. “Shifting From Aerial To Ground Spraying In Sunn
53
Pest Control In The Trace Region of Turkey: Farmers’ Perception and Problems”
Second International Conference on Sunn Pest. July 19-22, 2004, ICARDA, Aleppo,
Syria.
Gül,, A., Akbay, C., ve Direk, M., 2006, “Sunn Pest Control Policies and Effect
of Sunn Pest Damage on Wheat Quality and Price in Turkey”, Quality-Quantity 40
(3):469-480
Güllü. M. Trakya Bölgesinde 1994 yılında yapılan Süne Mücadelesi
Çalışmaları İle İlgili Raporu 1994 Adana.
Hamoud, H.H., Mona, N.E., Hassan, A.A., Mazid, A. 2004, “A Socio-Economic
Study of Integrated Pest Management of Sunn-Pest on Wheat In Syria”, Second
International Conference on Sunn Pest, July 19-22, 2004, ICARDA, Aleppo, Syria.
İslamoğlu M., Küçükçongar M., Akmeşe V.,Kanat A.D., 2011. “Süne
Mücadelesinde Çiftçi Davranışları: Kahramanmaraş ve Kilis Örneği. Türkiye IV. Bitki
Koruma Kongresi, 28-30 Haziran 2011, Kahramanmaraş.
İslamoğlu, M., Kornoşor., S., ve Tarla Ş., 2011, “Türkiye’de Süne (Eurygaster
spp. (Hemiptera: Scutelleridae) mücadelesindeki gelişmeler (1928-2010)”, Türkiye
Biyolojik Mücadele Dergisi Cilt: 2, Sayı:1, 63-78
Koçak, E., 2008, “Türkiye’de Süne Mücadelesi’nde 80 yıl (1928-2007)”
Ülkesel Tahıl Sempozyumu, 354-361, Konya
Kubaş, A., İnan, İ.H., Hurma, H., Başer, İ., Azabağaoğlu, Ö.,2001,”Türkiye’de
Tarımsal İlaç Kullanımının Sürdürülebilir Tarım Politikası Açısından Değerlendirilmesi
: Trakya Bölgesi Örneği”, TÜAF-279 Nolu Proje, Tekirdağ
Lodos, N. Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de Süne Problemi Üzerinde İncelemeler
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları 51. 1961 İzmir.
Melan, K., 1989, “Trakya Bölgesinde Yumurta Parazitlerinin Süne
Mücadelesindeki Önemi ve İlaçlı Mücadele Uygulamalarının Parazitler Üzerine
Etkileri”, Uluslararası Biyolojik Mücadele Sempozyumu (27-30 Kasım 1989, Antalya)
Bildirileri, 140 s.
Noori, H., Shahrokhi, S., 2012, “Economic Levels for Sunn pest, Eurygaster
Integriceps Put. (Het. : Scutelleridae) on Wheat in Iran”, International Journal of
Agronomy and Plant Production, 2012 Vol. 3 No. 11 pp. 483-488
Öncüer, C., ve Kıvan, M., 1995, “Tekirdağ ve Çevresinde Eurygaster
(Heteropa : Scutellridae)Türleri, Tanımları, Yayılışları ve Bunlardan Eurygaster
54
integriceps Put.’in Biyolojisi ve Doğal Düşmanları Üzerinde Araştırmalar” Tr.J.of.
Agriculture and Foresty (1995) 223-230, TÜBİTAK, Ankara
Özberk, I., Atlı, A., Pfeiffer, W., Özberk, F., Coşkun, Y., 2005. “The Effect of
Sunn Pest (Eurigaster İntegriceps) Damage on Durum Wheat: Impact in The Market
Place” Crop Protection, Volume 24, Issue 3, March 2005, Pages 267-274
Özkan, M., 1998, “Süne Ekolojisi ve Mücadele Yöntemleri”, Basılmamış
Araştırma, Ankara
Özkan, N., 2011, “Tekirdağ İli Saray İlçesi Köylerinde Çiftçilerin Buğday
Zararlısı Sünenin Biyolojik Mücadele Bilgileri Üzerine Bir Araştırma”, Trakya
Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi 12.Cilt, Sayı:2, Edirne
Salcan, Y. 1989, “Türkiye’de Süne Mücadelesinin Bugünkü Durumu”, Ankara
Şimşek. Z. 1988, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Süne
Mücadelesinde Tahmin ve Uyarı Çalışması, Diyarbakır
Yüksel M. 1969, “Süne Zararı ve Kımıl Zararıyla Mukayesesi üzerine
Araştırmalar.” Ankara
55