Professional Documents
Culture Documents
İktibas 004
İktibas 004
Bu Sayıda...
YORUM FİLİSTİN - İSRAİL II
MAKALE SÖMÜRGECİLERİN YENİDEN
CANLANMASINI SAĞLAYAN KAN :
İRAN PETROLÜ
MAKALE TÜRKİYE'NİN KAÇIRDIĞI İRAN OLANAĞI
HAErER İNGİLTERE'DE BİRÇOK FABRİKA KAPANIYOR
HABER IRAK KADDAFİ'Yİ DEVİRMEK AMACIYLA
GERİLLA YETİŞTİRİYOR.
HABER-RÖPORTAJ ORTADOĞU RÜZGARLARI I
MAKALE AYETULLAH'A ÖDEYECEĞİMİZ BEDEL
MAKALE ORTADOĞU'DA ABD TIRMANIŞI VE
SÜPER PAZARLIKLAR
HABER İSRAİL ORTADOĞU'DA BARIŞA MANİ
OLUYOR
GÖZLEM İRAN'DA NELER OLUYOR?
MAKALE AMERİKA MEKTUBU
MAKALE GÜVEN VE ONUR
MAKALE ROGERS PLANI
ARAŞTIRMA-YORUM HUMEYNİ'NİN İRAN'I IV
FIKRA KAPALI KAPILAR ARDINDA ANKARA (2)
HABER GENERAL ROGERS ANKARA'YA YENİ
PLAN GETİRDİ.
YORUM iRAK-İRAN SAVAŞINDAN KAZANANLAR
VE KAYBEDENLER
FIKRA BATI YOL GÖSTERİYOR
FIKRA OSMANLI ARAB'I SÖMÜRDÜ MÜ?
FIKRA GERİLİKLE DELİLİK
YORUM OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK
HABER İRAN RUSYA'NIN YARDIMINI REDDETTİ.
BİBLİYOGRAFYA BU SAYININ KİTAP VE MAKALELERİ
İNCELEME IMF REÇETELERİNİ UYGULAYAN GÜNEY
KORE'DE 1000'İN ÜZERİNDE
FABRİKA KAPANDI
selam ile
Sayın okuyucu,
İktibas'ı belirli amaçları gerçekleştirmek için ya-
yınlamaya başladığımızı ilk sayımızda belirtmiştik.
Ve demiştik ki «Ülkemiz insanının silahsız-kavgasız
birbiriyle diyalogunu sağlamaya çalışmak ve doğrular
üzerinde birleşebilmelerine yardımcı olmak.» Kısa ve
Öz olarak İktibas'ı bunun için çıkarmaya başladığımı-
zı söylemiş idik.
Gerektiği kadar duyaramamamıza rağmen Iktibaa'a
gösterilen ilginin birbirinden farklı ve belki cin-
sinin ilki olmasının sonucu çok değişik olduğunu gör-
dük. Henüz İktibas tan haberdâr olmayanlar çoğun-
lukta bulunmasına rağmen bize gelen mektuplar, edi-
len telefonlar ve bizzat büromuzu ziyaretler sırasında
belirtilen hususları özet olarak sunmak ve sizleri bilgi
sahibi kılmak istiyoruz
1. Dergi t Türkiye'de bugüne kadar eşi görülme-
yen bir yayın türüdür.
2. İktibas, Şu'cu veya Bu'culuk doŞil doğrular
dan yana ve değişik görüşlere yer veren bir dergidir.
3. Dış basmı tarama imkânı bulunmayanlara gö-
türülen bir hizmettir.
4. jç basmı da gerek vakit, gerek maddî imkân-
sızlıkları nedeni ile lüzumu kadar takib imkanı bula-
mayanlara hazırlanmış bir fırsattır.
5. Hiçbir gazete veya Derginin en yeni sayısı gö-
rüldükten sonra bir önceki sayısı genellikle sı anmaz*
ken ve günü geçmiş telâkki olunurken, İktibası onun-
cu sayısında bile tanıyanın tazeliğini yitirmeyen yazı-
lara yer vermesinden dolayı birinci sayısından itiba-
ren elinde bulundurmayı isteneceği bir dergi elması
farkıdır. Bu fark İ k t i b a s a «okunması gereklilik vasfı»
kazandırmaktadır.
6. Türkiye için söylemek gerekirse genelinde filan
gazete veya dergiyi filan fikre yakınlık duyanlar oku-
maktadır. Falan gazete veya derginin okuyucuları ise
falan fikrin taraftarlarında °'o 100'e yakın bir çoğun-
lukla takib edilmektedir.
Halbuki İktibas, gözlemlerimiz odur ki her fikrin
sahibi okuyucu tarafından neı-ede ise eşit miktarda
okunmakta, alınmaktadır. Bu özellik bugüne kadar
bildiğimiz kadarıyla Türkiye'de ilk olarak İKTİBAS'a
nasib olmuştur, olmaktadır. Bu da Îktibas'm, diğerle-
rinden ayırıcı belirgin özelliklerinden biridir.
7. Diğer gazete ve dergiler okunduktan sonra
belki bazı yazı ve resimleri kesilip gerisi evde bırakıl-
mazken Îktibas'm hiçbir nüshası evden işyerinden,
kütüphaneden çıkarılıp atılacak durumda değildir ve
«Arşiv» niteliğini haizdir. Bu da Îktibas'm önemli
özelliklerinden biflkllr.
(Devamı S. 32'de)
# > İKTİBAS
YORUM
FİLİSTİN - İSRAİL
DÜNÜ - BUGÜNÜ - YARINI
(Geçen Sayıdan Devam)
Şerif Hüseyin'in oğlu, İngilizlerin Osmanlı mek bir türlü mümkün olmadı. İsrail'e komşu
mirasından kalma malları - topıakları - paylaş- devletlerin yöneticilerinin de yardımı ile ve plân
tırdıklarından Haşimî Kral Abdullah'ın Filistin dahilinde 5 Haziran 1957 harbi başlatıldı. O
müslümanları yahudilerle halk olarak savaş ve- zamanın İsrail'li yöneticileri İngiliz yanlısı kişi-
rirken onları kandırarak, kendilerinin düzenli ler idi. Suriye ve Ürdün de İngiliz yanlılarınca
ordularının yahudileri topraklarından çıkarıp bir yönetiliyordu. Bunlar Amerikancı Nasır'ı da al-
hafta sonra evlerinize dönersiniz deyip savaş- datarak israil'in bölgede kabul edilmesini sağ-
maktan alakoyarak Filistin'i Yahudilere teslim lamak için Suriye'den El-Hûlâ vadisi ile strate-
ettiğini görüyoruz. Bu Kral Abdullah şu Türki- jik önemi büyük Golan Tepelerini, Ürdün'den
ye'ye geldiğinde İsmet Paşa'nm camiin kapısın- Şeria Nehrinin batı yakasını, Mısır'dan da Koca
da beklerken Hacıbayram'da namaz kılan Kral Sinâ Yarımadasını almasında yardımcı oldular.
Abdullah'tır ve kendisinden hiç te aşağı kalma- Nâsir'ın, İngilizlerin Kıbrıs'taki üslerinden yap-
yan şimdiki Ürdün kralı Hüseyin'in dedesidir. tığı istihbaratı değerlendirerek ve israil arması
Kendilerinden (!) olanların vaadleri ile top- taşıyan İngiliz uçaklarının da yardımı ile alçak-
raklarını terkeden 1 milyondan - 1947-48'lerde tan uçarak henüz havalanmadan bütün uçakla-
bu kcria'dılar - fazla Filistinli müslüman çıkarıl- rının meydanlarda telef olması ile işi bitirildi. 5
dıkları ve bir hafta sonra hemen dönüverecek- Haziran'ın hemen birkaç gün öncesinde zaten
leri topraklarına 33 seneden beri hâlâ dönecek- olanı o kadar olan 50 pilotunu ABD'ye eğitime
lerdir. Golda Meir'in, o yıllarda gizlice Kral Ab- gönderen kral Hüseyin, açıkta bulundurduğu
dullah'la Inj'uşarak yakasından yapışıp «Hani tanklarının da İsrail tarafından telef edilmesini
biz Filistin'i ele geçirirken size karşı bir tek A- sağladı. Sunyeliler de İsrail Sinâ'da ilerlerken
rab'a silah çektirtmem demiştiniz, sözünüzü tu- ve İsrail'deki birsürü yerleşme merkezi ve stra-
tunuz!(1) » dediğini artık herkes biliyor. teijk önemi bulunan Akkâ, Safad gibi şehirleri
İsrail müslümanların kan ve kemikleri üze- dururken birkaç Kibutz'dan başka hiçbir şeyin
rinde kurulurken İngiliz adamı Kral Faruk da bulunmadığı El-Hûlâ vadisinde zafer marşları
üzerine düşeni Mısır olarak yapmıştı. O günle- söyleyerek ilerliyorlardı. İsrail Mısır'ın işini bi-
rin Suriye yöneticileri ve Suudiler de İsrail'in tirdi, dönüp Suriye ve Ürdün'ün üzerine çullan-
kurulması'nda Kral Abdullah'dan geri kalmadı- dı, batı şeria'yı tümüyle aldığı gibi Şam'a 60 km.
lar. yaklaştı. Böylece bir plân gerçekleştirilmiş ol-
1956'da İngilizler Mısır'ı lehine kay- du. Artık Arap yöneticiler halklarına «-Görüyor-
bettiklerinin acısını Nasır'dan çıkarmak için İs- sunuz üçümüz bir olduk yine İsrail'in hakkın-
rail'i Mısır'ın üzerine yürüttüler. Fransız ve İn- dan gelemedik, varlıklarını kabulden başka ça
giliz donanmaları da Ancak Amerika'nın isteği re varmı?» diyebilecek duruma gelmiş oldular.
üzerine araya girerek Londra ve Paris'e nota Nitekim o gün bugündür mes'ele, İsrail'in
veren Sovyetlerin müdaahlesi ile Akdenizde 67 harbi öncesi hudutlarına çekilmesi ile ilgili-
tornistan ettiler. dir. Birleşmiş Milletleri de, bölge devletleri de
İngilizler de Amerikalılar dc İsrail'in bölge bundan başka birşey istememektedir. Yani bu
halklarınca kabul edilmesini hep istediler. Böl- demektir ki 1967 Haziran Harbi öncesi İsrail
gedeki Devletlerin yöneticileri de bunu istedik- meşru' bir devlettir. Hudutlarıyla da.. Bunun
leri halde müslüman halklara bunu kabul ettir- kabul edilmesine direnmeler İsrail'i yakın zama-
(1) 3. sayının kitap tanımına bakınız nımızda Kudüs'ü başşehir yapmaya kadar tır-
inandırmıştır. Bütün bunlar İsrail'in varlığı'nın dan endişeye düştü. Ayrıca İrcn'daki Yahudi-
kabul edilmesi içindir. Bölge devletleri onun lerin d'i kaynatageldikleri «fitne» kazanının al-
varlığını tanısınlar, karşılıklı diplomatik ilişki tındaki ates söndürüdü İran'da. Kesif olarak
kursunlar ve ticaret de yapsınlar, böylece İsraii İran'da çalışan bir başka fesat ocağı «Bahaî-
bölgenin tabii bir devleti olsun. Bu olmayacak lik» le birlikte, yahudilerin fesat ocakları da
şeyi gerçekleştirmek için çok şeyler yapıldı. Ya- söndürüldü .
pılmaya devam da ediliyor.
İran İslâm Devrimi'ni takib eden günlerde
Bu amacı gerçekleştirmek için Amerika Mı- İsrail ile savaşmak üzere Lübnon'a gitmek iste-
sır'ı Camp David anlaşmasıyla satın aldı ve a- yen ve bir kısmı da giden İran lı müslüman genç
radan çıkarcj^ ki, kendini zayıf hissedecek diğer- -ihtiyar gönüllüler israil için korkulu rüyalar ol-
leri - birinci plânda Ürdün ve Suriye-de ister is- du. Zaten İslâmi bir yönetimin İran'da kuruluşu
temez hallerine razı olsunlar ve İsrail'i tanısın- bütün Batı'ya başta olmak üzere, Sovyetleri ve
lar. ABD'rsin aldığı bu tedbir işi halletmek yeri- bölgedeki ajan ve uydu devletleri hele hele İs-
ne büsbütün büyüttü ve Arap aleminin en çok rail'i çok endişelendirdi. Kurulduğundan bu ya-
nüfuslu ülkesi Mısır'ı, tecrit sonucunu doğur- na da İran'daki yeni Rejimin yıkılması için bin
du. Mısır yalnızlığa itilmiş durumdadır. Velhasıl türlü pl>ni-T yapılmakta ve dünya İran İslâm
Mısır'ın işin içinden çıkarılması da hiçbir şeyi Yönetimi'nin başına yıkılmak istenmektedir.
halletmedi ve bilakis daha da problemli hâle ge-
tirdi. Yeryüzünde Allah ile güç yarışına girenle-
rin - ABD ve Sovyetler başta olmak üzere - Al-
Olaylar böyle gelişirken diğer yandan bir
lah'ın mı, kendilerinin mi daha güçlü oldukları-
başka olay da gelişiyordu, İran Olayı. İran, sö-
na şahit olmaya başladığımız günler, yıllar ya-
mürgecilerin kendilerine en itaatli bulageldik-
şamaya başladık. Rehineleri kurtarma (!) ope-
leri İran karışmaya başlamıştı. Fakat bu karı-
rasyonumdan Irak'ı saldırtmaya kadar bütün o-
şıklıktan başlangıçta Batı, pek o kadar tedir-
yunlarının ayaklarına dolaştığına şahit oluyor
gin değildi. Zira buna benzer nicelerini görmüş,
ve Allah'ın gücüne olan inancımız daha da güç-
bastırmıştı Batı. Fakat bu böyle olmadı. Olay-
leniyor. Elbette Allah güçlü ve Kahredici'dir. O'-
lar birdenbire bastırılamaz boyutlara ulaştı; do-
nunla güç yarışına girenler, yeryüzünde rezil ve
ğunun da batının da boyunu aştı. Allah, hük-
perişan olacaklardır. Bu her zaman böyle tecel-
meylediğinin gerçekleşmesini diledi mi böyle
lî etmiştir. Sünnetullah böyledir. Eşyanın tabi-
olur. Gözler görmez, kulaklar işitmez, basiret-
atı böyledir.
ler bağlanır ve O'nun dilediği olur. Nitekim öy-
le oldu. İran'ın yeni rejiminden sonra İsrail'in var-
Hiçbir ülkenin sağlayamadığı imkânları ge- lığı gerçekten tehlikeye düşmüştür. Bunu en
nerallerine ve subaylarına, hattâ erlerine sağ- çok hisseden de bizzat Yahudilerdir. Bu sebeb-
layan İran Şahı, 500.000 mevcutlu ordusu ile ve le huzurları büsbütün kaçmıştır 1979 Yılının
arkasını dayadığı Amerika ile gelişmelere ma- başlarında -İran İslâm Yönetimi'nin ilk günlerin-
ni olamadılar ve eşya tabiatını icra etti. Şah de- İsrail Meclis'i Knesset'in bir gizli oturumun-
gitti. Hem de koca dünyada başını sokacak bir dan sonra Dış işleri yetkililerinden birinin açık-
yer bulamamacasına gitti. Koca dünyayı Allah laması, vchudilerin neler hissettiklerinin açık bir
isterse insanın başına nasıl dar getirirmiş bü- delilidir. Bu yetkili şöyle diyordu : «-Çok değil
tün insanlar gördü, ders alanlar aldı, almayan- en geç iki yıl sonra İran İslâm Orduları İsrail'in
lar daha çokta kaldı. hudutlarına gelip dayanacaklar, ne yapacağız.
İran İslâm'a döndü. İlk icraatlarından biri Halimiz ne olacak?». Evet bu beyanat üzerin-
de Tahran'daki İsrail elçiliğini bütün personeli den iki yıl geçmiştir ve henüz İran İslâm Asker-
ile hudut dışına çıkardı, siyasî ve ticarî tüm iliş- leri İsrail'in hudutlarına dayanmamıştır ama Ya-
kilerini kesti. Elcilik binasını da Filistin Kurtu- hudilerdeki bu endişe devam etmektedir ve e-
luş Örgütü'ne verdi. decektir. Ki'rulduğundarı hu yana yardakçıları
İsrail'in bölgede en büyük ve fiilî destekçi- ile b i r l i k Batı İran'ın ne yapıp yapıp hesabını
si, Şah'ın İran'ı idi. Petrolünü c sağlar, Savak'ı görmeye, defterini dılrmeye niyetlidir.
ile Mossad'ına yardımcı olur ve İsrail'i korur-
(Devamı Var)
du Pehlevîler. Bu hal son buldu. Ve İsrail ku-
rulduğundan beri ilk defa bu derecede varlığın-
Prof. Dr. Humayun İLAHİ
27 Aralık 1980
TÜRKİYE'NİN KAÇIRDIĞI
İRAN OLANAĞI
İR elimde IMF'iıı raporu, yanı başımda VVa&J Gıpta etmemek elde ini?
B hington dönüşü konuştuğum OECD ve yeni
yardım paketiyle ilgili gelişmeler hakkındaki
Benim Cezayir'den neyim eksik? Üstelik bu rol
ilk başlarda Ankara'ya verilmek İstenmemiş miydi,
ııotlar ve göz ucuyla izlediğim İran ile Cezayir'de yo<
hem Amerikalılar, hem de İranlılar tarafından?
ğunlaşan TV haberleri.
Türk Büyükelçisi Tülüıneıı önemli girişimlerde bulun,
Cezayir'e gıpta ettim, kendimize de bir o kadar mamış mıydı?
üzüldüm. Sonra? Somasını getirememiştik.
Bir olanak daha. dünya çapındaki tüm siyasî
Gıpta ettim Cezayirlilere...
prestiji ve milyonlarca dolarlık yararıyla burnumu-
zun bidinden geçip gitmişti. Bize de seyirci olmak ÖZÜM yannndaki notlarıma kaydı...
kalmıştı. G OECD'de 1981 yılında Türkiye'ye yeni bir
kredi açılması için hem OECD'de ( hem üye
Birkaç yüz milyon dolar için kapıları aşındıran*
ülkeler, hem de Aknanya'daki eski heyecan yok. .
ancak «ağırbaşlı» bir seyirci...
raporunu okuyorum : Mathöffer bu yıl, geçen defaki gibi, Türkiye'ye
j f | f 14 aralık 1980 tarihli bu rapor, Türkiye'deki vardım paketinin oluşturulmasında koordinatörlük
«iyi gidiyor-köşeyi döndük/kötü gidiyor.daha rolü almak istemiyor. Bu hafta başında tatilinden dö-
da battık» tartışmalarına son verecek oıanda açık. nen Alman Maliye Bakanı, önümüzdeki günlerde
Başbakan Sihmidt ile görüşecck ve görevin başkası-
Özeilemrk gerekirse 20 sayfalık belgede söyle- na verilmesini isteyecek. Bu kararım yakın yardunV
nenler şunlar : cılanna söylemiş.
— 1981 yılında kemerler çok dalla fazla sfckıl^ Başbakan ısrar ederse ne olur şimdiden belli de-
mak zorundadır. Türk resmî yetkililerin 1981 tahmin- ğil ...
leri fazla iyimserdir, önce kamu, ardından da özel'
sektörde maaşlar belirli oranda dondurulmalı, KİT'- Matlıöffer'e yakm çevrelerin bize verdikleri bil-
ler elden geçirilmeli, krediler daha kısılmalıdır. giye göre, Alman Maliye Bakanı özellikle «sosyal de-
mokrat» olması ve parlamentoda karşılaşabileceği
— Türk istikrar programının temel ilkeleri doğ.
eleştirilerle, kendi ülkesinin ekonomik sıkışıklıkla"
rudur ve desteklenmelidir, ancak daha uzunca bir sü- n n d a n dolayı bu rolden ayrılmak amacında...
re büyük fedâkârlık gerekecektir.
V t «'ye gözüm kayıyor. Geçen yıl Alman hükümeti tüm dış temsilcilikle-
rine bir bildiri yolluyarak, harcamalardan yüzde 10)
3 \ f Bütün dünyanın gözü Cezayir'in üzerinde,
kısrntı yapılmasını emretmiş ve gerekçe olarak da 1
İran'daki rehinelerin serbest bırakılması ko-
«Türkiye'ye ivedi yardımı» göstermişti... Bu yılki du-
nusunda oynadıkları rol, başta Amerikalılar olmak
rum daha da guç. Mathöffer de isteksiz.
üzere tüm yanlı-yansız ülkeler tarafından alkışlanı-
yor. Mathöffer'in isteksizliğinin yaratacağı sakmealar,
ekonomik kriz içindeki di*er OECD ülkelerinin tu-
Cezayirliler büyük bir ustalık ve ağırbaşlılıkla işin tumları dikkate alınırsa, daha da artıyor. Mathöffer
içinden çıktılar ve dünyamı» hayranlığım kazandılar. geçen yd bir başkentten diğerine uçaıak 1 milyar
Sadece o kadar mı? 106 milyonluk paketi oluşturmıştu. Şimdi Ma t hötfer'-
siz ve isteksiz OECD ülkeleriyle paket ııe olabilir ki?
İran'ın dondurulmuş paralarının Cezayir Merkez Türkiye'nin gerçek gereksinmesi ise (OECD) den yak.
Bankası'na aktarılması, Cezayir parasının uluslarara- laşık 2 milyar dolara yakın.
sı bankalarda yüzde 22 değer kazan dır ıvermeye yet-
ti. OECD yetkilileri, «Zaten bu durumu gördüğünden
dolayı Özal, yardım isteğini düşürmeye haşladı ve en
Heyecan içinde Cezayir uçakları izlendi, Cezayir- son 1 milyar 200 milyon dolara kadar indi demeç--
li aracıların göz kırpmaları dahi dünyaya yansıtıldı. lerinde» diyorlar.
Büyük ağırlık, büyük prestij sağladı ülke Sözüne
ıvenilen ve ağırlık bir yeri oluveıdi.
Milli Gazete
9 Ekim 1980
Cumhuriyet
23 Ocak 1981
Türkiye'ye yardım kredilerindeki İOO milyon do- Ankara'dan siyasî ekonomik destek bekliyordu. Ya-
larlık fark dahi çok önemli etki yapacağı bu günler- u d a kalmış milyarlarca dolarlık inşaatlar, milyarlar-
ca dolarlık ithalât Türkiye üzerinden gerçekleştirile-
de tek umut. Reagan yönetiminin 700 milyon dolar-
bilecekti...
lık 1981-1982 bütçesindeki yardımı 900 milyon dolara
(500 ekonomik ve 400 askeri) çıkartması .. Gerek mi vardı, İran'ı yerin dibine batıran bir
bildiriye Türkiye'nin imzasını atmasına? Bir defa tu-
ÖZÜM yine TV'ye takılıyor.
G Carter ve Reagaıı, Cezayirlilere teşekkür
tum saptamak yetmez miydi?
Humeyni'nin Kum'u ile Başbakan Baaergan'm Bütün bunlara rağmen, İran'ın içinde bulundu-
Tahran'ı arasında gözlenen yetki çatışması, aslında ğu bugünkü koşullar nedeniyle henüz ne Humeyni
bu iki ikilemi simgelemekte ve aynı zamanda dev- ne de Bazergan kopmayı göze alamıyor. Nitekim,
rim sonrası İran'ının değişik sınıf çıkarlarını yansıt- Başbakan, sürtüşmenin doruk noktasına tırmanma-
maktadır. ya başladığı ve General Rahııııi olayıyla orduya da
yansıdığı bir sırada Kum'a gidip Humeyni yle uzlaş-
İran'da olup bitenlerin tümü, yenel olarak, Kum tı.
ile Tahran arasındaki çekişmeni,ı renklerinin sergi-
lenmesi dir. Humeyni . Bazergan uzlaşması, İslâm Devrim
Konseyi'nin beş üyesinin hükümete alınmasıyla nok-
Şiî ideolü.îisiıun tüm militan özelliklerine sadık, talandı. Birçok yorumcu, bu gelişmeyi Bazergan
yığınların önderi Humeyni ile İslamcılığından kuşku hükümetinin güçlendirilmesi olarak yorumladı. Oy-
duyulmamakla birlikte Fransız üniversitesinden ye- sa, gerçek, Humeyni'nin Bazergan hükümeti üzerin-
tişmiş bir : v " i o k r a t olan «hesap adamı» Bazergan deki denetimini arttırması gibi gözüküyor. Geçtiği-
arasında Önemli çizgi farkı ve görüş ayrılıkları var. miz hafta, bu uzlaşmanın arifesinde, İran kentlerin-
de onbinler, yüzbinler değil, milyonların Humeyni'-
Birincisi ne ölçüde militan ruhlu, atılcran, ulus- ye bağlılık yürüyüşü yapmaları Kum'un Tatfıran
lararası i l i ? . ' ) T ; n kalıplaşmış kurallarına kıüak as- karşısındaki kozunun gösteıisi idi.
mayan bir idealist ise, ikincisi o ölçüde tedbirli. Şah
(loneminio izim ini kökünden bilmekten değil, Şah İran'ı kaplayan toz bulutu ne kadar koyuysa da,
bürokrasisine karşı hoşgörülü davranıruk devlet ge- ülkenin yazgısına Humeyni'nin vurduğu göz alıcı
mesinı yüzdünr.ekten yana, pıagnıatik bir yönetici. damga açık seçik görülebiliyordu.
Tercüman Hürriyet
11 Ekim Î9S0 6 Ekim 1989
16 Şubat 1979
leı'dir. Zira Abadan'dan Rusya'nın güneyine bu konuda İngiltere kıskanılabilecek bir iyi du-
uzanan bir boru hattı yıllardır bölgenin tabii ruma sahiptir - Birçok ülkenin fanatik müslü-
gaz ihtiyacını karşılamaktadır. manların egemenliği altına girmesini beklemeli-
Ve bu boru hattından haftalardır hiçbir şey yiz.
akmıyor. Savunma anlaşmalarımız, sanayimizin
Kremlin liderlerinin bölgedeki İslâmî can- hammadde ihtiyaçları, sanayiimizin pazarları....
lanışı dalgalanmasız bir sevinçle karşılamaları Bütün bunlar şimdi Kur'an-ı Kerîın'in egemenli-
da pek beklenemez. Zira bu tür olayların etrafa ğindeki, ya da siyâsî saygınlık kazandığı ülke-
sıçrama eğilimi vardır ve unutulmamak gerekir lerde tehlikededir.
ki İran'ın kuzeyinde bulunan Orta Asya Sovyet Biz, Batı olarak artık dünyaya egemen de-
Cumhuriyetleri geleneksel olarak müslüman ğiliz. Böyle birşey istemiyoruz da. Ülkelerimiz
topluluklardan oluşur. öbürlerinden daha zengin. Ama biz de melek
Ama, ne olursa olsun bu gelişmeden en değiliz, buna karşılık vazgeçemeyeceğimiz siyâ-
çok zarar görecek olan Batı'dır. Hazer Deni- sî özgürlük ve demokrasi konusunda yüzlerce
zi'nden elde edilen havyarın fiyatı şimdiden iki yıllık geleneğimiz var.
misline çıktı ve petrolün bir galonu da çok ya-
Refahımızı ve tecrübemizi dostlarımızla yü-
kında bir sterline yükselecektir. En azından bi-
rekten paylaşmak isteriz. Bunun Şah'lıkla, ya
zim kaygılarımız bunlar.
da Şah'a karşıt düzenle hiçbir ilgisi yoktur.
İleriye dönük daha başka tehditler de var :
Ayetullah'ın başarısından yüreklenen fanatik Fakcıt birbiri arkasına bazı ülkelerin bizim-
dinci guruplar Türkiye'de de çabalarını artıra- le işbirliği yapmak istemediğini görüyoruz. Biz
cak bu ülkeyi Avrupa'dan koparmaya kalkışa- İran'ın iyi dostu sayıyorduk kendimizi, anlaşılı-
bilirler. yor ki değilmişiz. Bu hale göre yaptığımız hata-
ların bedelini ödeyeceğiz demektir.
AÇIKÇASI ŞU Kİ
Batı, 1979'da başka ülkelerce gönülsüzlük-
İSRAİL'e yönelik tehdit şimdi daha ciddî hâ- le karşılanabilir. Zira o ülkeler 30 yıldır komü-
le gelirken Mısır Devlet Başkanı da güvenirliği- nist dünyadan adetâ tecrit edilmişti. Ama şimdi
ni kaybedecektir. Petrol konusunda Batı olarak de daha büyük bir hızla gelişmiş dünyadan tec-
ihtiyacımızı karşılama imkânlarını bulsak bile-ki rit ediliyorlar.
Cumhuriyet Cengiz ÇANDAR
17 Ocak 1980
O R T A D O Ğ U R Ü Z G Â R L A R I (1)
A R A F A T : ,,İsrail'i
tanımasını Türkiye'den
beklemezdim,,
© ARAFAT, GEÇMİŞİ UNUTUP GELECEĞE
BAKALIM DENDİĞİNDE «BEN O GEÇMİ-
ŞİN FİYATINI KANIMLA VE TOPRAĞIMLA
ÖDÜYORUM» KARŞILIĞINI VERDİ.
$ FİLİSTİNLİLER VE LÜBNANLILAR ARASIN-
DA OSMANLI DÖNEMİNE ÖZLEM GELİ-
ŞİYOR; OSMANLILARIN TARİHTE OLUM-
LU BİR ROL OYNADIĞI DÜŞÜNCESİ SA-
VUNULUYOR.
# FKÖ YETKİLİLERİNDEN MÜNİR ŞEFİK :
«SİZDE İTTİHAT TERAKKİ TÜRK MİLLİ-
ye'den, Filistin'den, Güney Lübnan'dan, İran'-
YETÇİLİĞİNİ, BİZDE ŞERİF HÜSEYİN A-
dan söz ediyoruz.
RAP MİLLİYETÇİLİĞİNİ POMPALAYARAK
Ağızlarından adeta ezberlenmiş cümleler;
BATI'NIN OYUMUNU OYNADILAR.»
«Biz hepimiz tek devlet altında yaşadık. Hedef
Sykes - Picot. Bugünlerde Lübnan'da çok gene aynı. Bir gün gelecek Araplar, Türkiye ve
sık işitilen iki sözcük. 1918 yılında Arap dün- İran birleşecek. Humeyni'nin devrimi bu süreci
yasını İngiltere ile Fransa arasında paylaşmayı açtı.»
kararlaştıran gizli anlaşman;n adı. İçlerinden biri Sykes - Picot'ya kızıyor :
Sykes - Picot, Filistinlilerin ve müttefik «O Sykes - Picot yok mu, o Sykes - Picot. Ah,
Lübnanlıların ağzında lânetli bir isim. Onları sizi bizden, bizi birbirimizden ayırdı. Bir zaman-
Türklerden ayıran, dahası birbirlerinden de ayı- lar Filistinli, Lübnanlı, Ürdünlü, Suriyeli, Iraklı,
ran ve parçalayan Batı emDeryalizminin uğur- Türk yoktu. Aramızda sınırlar yoktu. Pasaporta
suz formülü. Lübnanlılar ve Filistinliler arasın- gerek yoktu. Biz aynı halk, aynı ülkenin insan-
da, bugünün bütün kötülüklerinin tohumlarını larıydık.»
Sykes - Picot'da, Batı'nın İslam dünyasını hatta Bir başkası atılıyor: «Bir zamanlar İstanbul-
daha somut olarak Osmanlı devletini parçala- da benim vatanıındı. Kudüs'e gelince, benim ol-
masında görenlerin sayısı hiç az değil. duğu kadar sizindi de.»
Bu sözleri işittikten tam bir gün sonra, 1
Beyrut havaalanının burnunun dibinde bir ocak gece yarısı, yeni yılın ilk günü dolarken
Filistin mülteci kampı Burç El-Brajni. Onbinlerce Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat'ı
Filistinliyi barındırıyor. Kampın bizim gecekon- dinliyoruz. Arafat, çalışma adasında uzun bir
duları anımsatan bir evinin avlusunda söyleşi- masanın başında Masanın çepeçevre üç yanın-
yoruz. Ev sahiplerimizin biri öğretmen, biri un da CHP'li Altan Öymen, AP'li Orhan Çalış, MSP
çuvalı taşıyarak yaşamını kazanan bir yaşlı e- li Hasan Aksay, Tabii Senatörler Ahmet Yıldız
mekçi, bir diğeri ise bir oto tamircisinin çırağı. ve Suphi Karaman, Prof. Mümtaz Soysal, DİSK
Karıları, çocukları, hep birlikte oturmuş Türki-
ten Burhan Şahin ve TRT görevlileri oturuyor. «BANA SİLAH VERİN»
Arafat'ın tam karşısına, bizim arkamıza düşen
Türkiye'nin büyük ekonomik zorlukları ha-
duvarda kocaman bir Humeyni resmi.
tırlatılıyor FKÖ liderine. Özellikle petrol sorunu-
Filistin sorununun kaynaklarını anlatıyor
na bir çözüm bulunursa Tüyrkiye'nin Batı kar-
Arafat. Sykes - Picot ile başlayarak.
şısında büyük manevra alanı bulabileceği ve
ARAFAT ANLATIYOR Arap dünyasına daha fazla yakınlaşabileceği
ileri sürülüyor. Arafat «Bu konuyu Türkiye'ye
Bir ara İran sayesinde güçlü bir müttefik
geldiğimde Ecevit'le görüştük. Cesur bir adım
kazandığı kendisine hatırlatılıyor, gülümseyerek
atarak Arapları köşeye sıkıştırmaksınız. Tıpkı
Humeyni'nin fotoğrafını işaret ediyor. «Bcıkın»
Afrikalıların yaptığı gibi», karşılığını veriyor.
diyor; «içtenlikle konuşalım. Filistin, benden
«Benim elime de silah vermiş olursunuz. Af-
çok sizin manevi sorumluluğunuz altındadır. Fi-
rikalılar israil ile ilişkilerini kestikleri zaman
listin'i ben işgal etmedim. Filistin sizindi, ingiliz-
kendilerine büyük ekonomik destek sağladılar.
ler, Filistin'i benden değil, sizden aldılar ve is-
Ben, Afrika ülkelerine Arap desteği sağlamak
rail devletinin kuruluşuna giden yol onların ka-
için bütün etkimi ve gücümü kullandım. Arap-
natları altından geçti. lar, Afrika ülkelerine destek sağlamak zorunda
Hâlâ İsrail ile ilişkilerinizi kesmediniz. Bu bırakıldılar. Son Tunus Zirvesi'nde bile bazı A-
bölgede israil'i Türkiye'den başka İran ve E- rap ülkelerinin direnmesine rağmen bu konuda
topya destekliyor. Etopya, Haile Selasiye'nin yı- karar çıkarttırdım. Sadece Zambiya'ya 80 mil-
kılışından sonra bile belirli kanallar aracılığıy- yon dolar olmak üzere 7 Afrika ülkesine 500
la İsrail ile ilişkilerini sürdürdü. milyon dolarlık Arap yardımı yapılması karara
bağlandı. Bu cesur adımı atın. Benim elime si-
Açık konuşayım israil'e yakınlık gösterme-
lahı verin.»
yi Etopya'dan hatta bir islam ülkesi olmasına
rağmen Şah dönemindeki İran'dan bile bekle- OSMANLILARIN OLUMLU ROLÜ
yebilir ve şaşırmazdım ama sizden beklemez-
dim. Siyonist hareketin Filistin'e yerleştirilmesi- Münir Şefik, FKÖ Yürütme Kurulu'na poli-
ni reddetmiş olan Osmanlıların torunları olan tika seçenekleri sunan Plânlama Merkezi'nin
Türklerden hiç ama hiç beklemezdim. Filistin yetkilisi. Eski bir Marksist, Arap dünyasında
sizindi. Buraların yöneticisi sizlerdiniz. Sizden tanınmış bir kuramcı.. 10 kadar eseri var. Kimi-
hiç beklemezdim. si İngilizceye çevriliyor.. Kimisi de İbrahim Yaz-
dı tarafından Farsçaya çevrilmiş..
Üstelik, Türkiye, Arap - Yahudi çatışması
çıktığı dönemde Birleşmiş Millet Uzlaştırma Ko- «Sizde ittihat Terakki Türk milliyetçiliğini,
misyonu üyesiydi. Uzlaştırma Komisyonunun tek bizdeyse Şerif Hüseyin Arap milliyetçiliğini
İslam üyesiydi. Sonra gitti, İsrail'in kuruluşunu pompaladılar... Her ikisi de milliyetçiliklerini Ba-
ilk tanıyan devletler arasında yer aldı. Bu nasıl tı'dan ithal etmişlerdi. Sonuçta birbirimizden
olur?» koparıldık. Batı'dan başka kim yararlandı bu
kopmadan?..»
Prof. Mümtaz Soysal atılıyor, «Kanada ve
Fransa da Uzlaştırma Komisyonu üyesiydiler.» — Bizde Birinci Dünya Savaşı'nda Arapla-
Arafat hemen yanıtlıyor, «Evet ama ben bu rın bizi arkadan vurdukları inancı yaygındır.
konuda başkalarını kınayamam oysa kardeşleri-
mi kınayabilirim. Ötekileri kınasam bile ayrı dü- «Bütün Araplar değil. Şerif Hüseyin hare-
zeyde yaklaşırım. Sanırım, kardeşlerimi kınaycı- keti. Şerif Hüseyin sözde Arap milliyetçisi, öz-
ya hakkım vardır.» de İngilizlerin adamıydı.»
Mümtas Soysal gene söze giriyor, «Geçmi-
Münir Şefik Osmanlıların olumsuz yanla-
şi unutalım. Geleceğe bakalım. Artık ilişkilerimiz
rı bulunmakla birlikte Ortadoğu tarihinde esas
eskisi gibi değil. Düzeliyor. Gelişiyor.»
olarak çok olumlu roller oynadığını belirtiyor.
Arafat'ın yüzünde acı bir gülümseme, «E-
vet» diyor. «Geçmiş. Ama unutmayın ben o geç- Münir Şefik, «gelecekte bir olmayı düşünü-
mişin fiyatını hâlâ kanımla ve toprağımla ödü- yoruz, düşlüyoruz.. Eğer geçmişimizde olumlu
yorum.»
bir şey bulmazsak, geçmişimizi kapkara çizer- ser Arafat ve Abu Cihad'ın yüzünde gülümse-
sek, nasıl gelecek konusunda iyimser olabiliriz. me. Arafat zafer işareti yaparak elini iranlı gö-
Ortak geçmişimizde güzel şeyler bulabilmeliyiz nüllülere doğru sallıyor. Sokağa birikmiş kala-
ki, geleceğimize güvenle bakabilelim» diye ek- balık Arapça haykırıyor : «Bu gün İran, yarın
liyor gülümseyerek.. Filistin» Abu Amınar — Humeyni»
23 Ocak 1981
AMERtKA MEKTUBU
TÜRK-ABD İLİŞKİLERİNDE DEĞİŞİKLİK BEKLENİYOR
WASHİNGTON — ciler, General Haig'in Türkiye'deki Bu arada Başkan Reagan'ın in-
onald Reagan'ın Başkan ol- yönetimin önde gelen fcışiferini san hafciarı /conusuncfe Carter'a
R masının Türkiye — ABD
ilişkilerinde olumsuz bir de-
NATO'dan tanımasının y a k m l a ş t m
cı bir etmen olabileceğini belirtiyor,
oranla daha pasif bir tutum takın-
masının bölgedeki gelişmelere yan-
ğişikliğe yol açması beklcnmyor. lar. Önümüzdeki yıllarda, Amerika- sıması olabileceğinden söz edenler
Dört yıl öncesine kıyasla iki ülke nın silahlanmasına paralel olarak, d\; var. Reagan, ABD'nin dostları-
arasındaki sorunlar daha az çap- Türkiye'ye yapılacak askeri yardı- nı, yönetim biçimlerine göre değil,
raşık, psikolojik, ortam ise daha mw artabileceği ve askeri ilişkile- ülkenin çıkarlarına göre seçmesi
uygun. Jimmy Carter 1976 seçim rin daha da pekişebileceği öne sü- gerektiğini savunuyor. Bazı Avru-
kampanyasında Yunan lobisine bol rülüyor. pa ülkeleri ise rejim sorunlarına
keseden vaatte bulunmuştu. Rea- daha fazU duygunluk gösteriyorlar.
Jimmy Carter Başkan seçildiğin-
gan'ın bu türden borfçfcarı ybk. Bu durumun ilerde Avrupa ile ABD
de Atina'da ve Kıbrıs'ın Rum kesi-
ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı si- arasında jöriiş çatışmalarına yol
lah ambargosu kaldırılmış, üsler minde bir bayram havası esmişti.
açabileceği öne sürülüyor.
sorunu ise bir süre için çözülmüş Bu kez durum ijarkh. Yunanlılar
durumda. ve Kıbrıslı Rumlar, 1974 Kıbrıs ha- Türkiye — ABD ilişkilerinin gele-
rekatı nedeniyle Kissinger ile Ha- ceği, kuşkusuz, ABD'nin yaşamsal
Dış politika alanında hiçbir dene-
ig'e güvenmiyorlar. Dış politika uz- çıkarlarının söz konusu olduğu Or-
yimi olmayan yeni Başkan'ın Tür-
manları da, yeni yönetimin Türki- tadoğu bölgesi için Reagan yöneti-
kiye konusundaki görüşleri ayrıntı-
lı olarak bilinmiyor. Ancak, Reagan ye ile Yunanistan arasında bir seç- minin Sovyetler Biıliği'ne karşı
yönetiminin dış politikasını pfanfa- me yapnıak durumunda kalması oluşturacağı genel plandan sovut
yıp yürütecek olan uzmanların, ör- halinde terazinin Türkiye kefesinin lanamaz. Bu plan uyarınca Türkiye'-
neğin Dışişleri Bakanlığına aday daha ağır çekeceğini öne sürüyor- ye ne gibi roller verilmek iste-
gösterilen eski NATO Başkomutanı lar. Bunun nedeni, hem Türkiye'- necek? Türkiye bu rolleri üstlen-
Alexandcr Haig ile perde arkasın- nin Ortadoğu'daki kritik konumu, meye razı olacak mı? Türk — Ame-
da önemli bir rol oynayacak olan hem de Yunanistan'ın ne kadar gü- rikakan siyasal ilişkilerinin Reagan
Henry Kissinger'in, Türkiye'ye jeo- rültü ederse etsin Batının eteğine dönemindeki gelişimi büyük çapta
politik açıdan büyük önem verdik- yapışmaktan başka bir seçeneğinin "bu sorulara verilecek yanıtlara bağ-
leri bilinmekte. Buradaki gözlem- olmadığının bilinmesi. lı görülüyor.
Amerikalıların y a p t ı ğ ı h e s a b a göre...
azınlıklara kuzeyde yaşayan Eski-
Rusya'dakı Müslüman sayısı, molar da dahil, istatistik rakamları,
ROGERS PLANI
Türk ve Yunan Dışişleri Bakanlarının New rumu tekrar elde etmek için uğraşmaktadırlar.
York'taki görüşmelerinden sonra yapılan açık- O durum Türkiye açısından sakıncalıydı, inisi-
lamada, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadı- yatifi Yunanistan'a veriyordu. Türkiye o eski
na dönüşü ile ilgili meseleler ittifak çerçevesin- fiili durumu kabul etmemektedir. Bu konudaki
de ele alındığı için bunlara değinilmediği belir- müzakerelerde Türk tarafı uzun süre şu poli-
tilmiş ve şöyle denilmiştir : tikayı gütmüştür.
«Bununla beraber bakanlar bu meselelerin «-Önce ihtilaflar halledilsin, Yunanistan
çözümlenmesi hususunda karşılıklı ümit izharın- bundan sonra NATO'nun askeri kanadına dön-
da bulunmuşlardır.» sün.»
Bu ifadeler, Türkiye ile Yunanistan arasın- Ancak son aylarda bir yandan NATO'nun
daki Ege anlaşmazlığının çözümü için, NATO'- Yunanistan'ın dönüşüne ihtiyacının artması, bir
nun devreye girdiği ve inisiyatif kullandığı ha- yandan da Ankara'daki yetkililerin daha yumu-
berlerini doğrulamaktadır. Washington ve Brük- şak davranacakları konusunda umut vermeleri,
sel kaynakları bu konularda yeni bir plan ha- Batılıların «İkna çabaları»m daha çok Türkiye'-
zırlandığını ve NATO askeri kuvvetleri Başko- ye yöneltmelerine sebep olmuştur.
mutanı General Rogers'a bu konuda aktif rol
Türkiye'ye şu söylenmiştir.
verildiğini bildirmektedirler. Yine bu haberlerde
General Rogers'ın bu planı Atina'ya götürece- «-Yunanistan'ın ittifakın askeri kanadına
ği bildirilmiştir. dönmesine karşı çıkmayın. Meseleleri, dönüş
Ancak General Rogers'ın bu konuda Ati- gerçekleştikten sonra çözelim.»
na'ya gitmeden önce Ankara'yı ziyaret etmeyi «Uzun lafın kısası, Türkiye şimdi kendisin-
uygun gördüğü anlaşılmaktadır. den bir şeyler beklenen ülke durumundadır.
Her zaman olduğu gibi...»
Sızan haberlere bakılırsa, Rogers'ın Ege
Bu konuda Batılıların fazla ısrarlı olmama-
ile anlaşmazlığı çözmek için hazırladığı yeni
larını dileriz. Türkiye'deki yeni yönetimden aşı-
plan öncelikle Yunanistan'ın NATO'ya dönmesi
rı isteklerde bulunmak, son derecede sakıncalı-
ilkesine dayanmakta ve asıl çözümü ertelemek-
dır. Yanlış teşhise dayanmaktadır. Aslında Tür-
tedir.
kiye'nin Ege'deki sorunlarınr. Yunanistan'ın ya-
NATO açısından şu sırada Yunanistan'ın rattığı emrivakilerin güvenliğimiz açısından ne
bir an önce NATO'nun askeri kanadına dönme- gibi kritik durumlar ortaya çıkardığını sivil po-
si acil bir ihtiyaçtır. Bu bakımdan, NATO'nun litikacılara zamanında anlatanlar, yine asker-
ve Amerika'nın Ortadoğu'nun iyice kızıştığı bir lerdir.
sırada bu konuda acele etmelerinde bir man-
Askerler ise Ege sorunlarında ulusal çıkar
tıksızlık yoktur. Zaten, Türk tarafı da bu konu-
çizgisini, teknik olarak sivillerden iyi bilirler.
da acele edilmesini haklı bulduğunu, Atina'nın
Ve tahmin ediyoruz ki, daha net bir dil kullana-
NATO'ya dönmesine prensipte karşı çıkmadığı-
bilirler. Hükümet Başkam Biilend Ulusu, Ege
nı ifade etmektedir.
sorunlarını teknik olarak bizzat yaşamış bir e-
Ancak burada bir ince nokta vardır Yunan- mekli oramiraldir.
istan, NATO'daki bu sabırsızlığı Ege'de kandisi Bu bakımdan, Batı'da Türkiye'yi bir kez da-
için avantaj sağlamak amacıyla kullanmak is- ha Yunanistan karşısında geriletecek yöndeki
temektedir. Yunanlılar özellikle Ege hava saha- beklentilerin yanlış değerlendirmelere dayandı-
sının kontrolü konusunda, 1974 öncesi fiili du- ğına inonmnk istiyoruz.
FORE-lGN
Eric ROULEAU
AFFAIRS
Sonbahar 1980
HUMEYNİ'NİN İRAN'I
(Geçen sayıdan devam)
Kraliyet rejimine karşı ayaklanma ve ge- bir «CİA ajanı» suçuyla tutuklandı. Aynı etiket
çici bir Hükümetin yönetiminde İslam Cumhu- taşıdıkları bildirilen Azerbaiçjan'ın Tebriz ken-
riyetinin kurulmasından sonra devrimin üçün- tindeki ayaklanmayı başlatmış değilse de des-
cü aşaması Bazargan'ın istifasıyla başladı. Re- teklemiş olan Ulusal İran Petrol Şirketi Başka-
hinelerin tutsak alınmasından hemen sonra İ- nı Hasan Nezih ile küçücük Radikal Parti'nin
mam Humeyni yeni aşamayı «İkinci Devrim» ola- Başkanı Rahmetullah Mukaddem Maraghi ülke-
rak nitelendirdi. Kum'un saygıdeğer sahibi Baş- yi terketmeye mecbur oldular. Liderliğinde
bakanının bütün yararılığı ve etkinliğini yitirdi- Azerbaiçjan ayaklanmasının başlayıp yayıldığı
ğine kanaat getirmişti. İslam komitelerince da- sağcı liberal Ayetullah Şeriatmedari, Tahran'da
ğıtılan ve etkisiz hale getirilen Kraliyet Ordusu «uzlaşma belgelerinin esrarengiz şekilde da-
artık Cumhuriyet için bir tehlike teşkil etmiyor- ğıtılmasından sonra susup bir kenara çekilmek
du. Ekonomik güce sahip olan büyük sanayici- zorunda kaldı. Şeriatmedari'nin oğlunun liderli-
ler alınan başta devletleştirme olmak üzere çe- ğindeki Müslüman Halk Cumhuriyet Partisi bir-
şitli tedbirlerden sonra mevki ve itibarlarını kay- çok üyesinin ya tutuklanması ya da öldürülmesi
betmişlerdi. Şimdi yapılacak tek şey orta sını- üzerine faaliyetini durdurdu. Yine Amerikan Bü-
fın temsilcilerini tarafsızlaştırmaktı. Bunlar «ı- yükelçiliğinden çıkan belgeler sayesinde birkaç
lımlı milliyetçiler» ve «Batılaşmış liberaller» o- parlamenter meclis üyeliğini kaybetti, çünkü
larak biliniyor ve «Emperyalizm ile uzlaşmaya «düşmanla işbirliği), yaptıkları tesbit edilmişti.
hazır» kişiler olarak tanınıyordu. Aynı adını taşıdığı güçlü kabilenin reisi olan
Hüsrev Kaşgai ve geçen Ocak ayında yapılan
Yeni düşmanı gizlendiği yerden çıkarıp Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki milyondan faz-
kovma işi İslamcı öğrencilere düştü. Öğrenciler la oy kazanmış olan Amiral Ahmed Medeni gibi
o sıralarda en çok sevilen kişilerdi. Dünyanın ünlüler siyaset sahnesinden çekildiler. İslamcı
en güçlü devletleri arasında yer alan Amerika'yı öğrencilerin kurbanlarının listesi böylece uza-
dize getiren bu gençler gerek Amerikan yöneti- yıp gidiyor. Ancak bu liste «ikinci devrim»de
mi gerekse Amerikan kitle haberleşme araçları öğrencilerin kararlı ve etkili rol oynadıklarını da
tarafından odak noktası haline getirilmiş, bu kanıtlıyor. Ayrıca Carter yönetiminin İmam Hu-
Tanrı vergisi durumdan yararlanıp devrimci ha- meyni'ye elle tutulur herhangi bir öneri veya ö-
reketin hem fikri hem silahı olduklarını kanıtla- dün vermek suretiyle rehineleri kurtarmaya yö-
ma fırsatını bulmuşlardı. Öğrenciler, İslam Cum- nelik ciddi bir girişimde bulunmadığını da orta-
huriyetinin muhaliflerinin yokedilmesinden son- ya koyuyor.
ra imam Humeyni'nin gizli desteğiyle ön plana Rehineler sorunu, iç politikada sağı sol'dan
çıkmayı bildiler. ayıran en önemli konulardan biri haline geldi.
Müslüman öğrencileri destekleyenler iki kam-
inandırıcı belgeleri sergileyen (ki bu bel-
pa alındılar, emperyalizm aleyhtarı ve devrim-
geler Tahran'daki Amerikan Büyükelçiliğinin ar-
den yana kişiler ilan edildiler. Bunun aksine ha-
şivinden alınmışlardı) İslamcı öğrenciler İran
reket edenler yani, öğrencileri tasvip etmedik-
Devrimiyle ilgili olarak Batı yanlısı olarak bili-
lerini tavır veya hareketleriyle belli edenlere
nen politikacı ve partilerin tutuklanıp halkın gö-
Batı yanlısı ve karşı devrimci etiketi yapıştırılı-
zünde küçük düşürülmesine sebep oldular. Ba-
verdi. Dolayısıyla Amerikan Büyükelçiliği işga-
zargan Hükümeti döneminde önce Başbakan
line karsı seslerini resmen çıkaran çok az kişi-
Yardımcılığını yapmış daha sonra Stockholm
Büyükelçiliğine getirilmiş olan Emir Entezam
HERGÜN
3 Ocak 1980
nin olduğuna şaşılmamalı. Halk Mücahitleri Ör- birkaç kez yineledi ve o tarihten beri İmam Hu-
gütü, İran'ı hala Birleşik Amerika'ya bağladığı- meyni ile olan ilişkilerinde bozulma olduğu da
nı iddia ettiği 900 anlaşma ve sözleşmenin tü- göze çarpar.
münün feshedilmesinin resmen açıklanmasın- İşin tuhafı, Bazargan ile uzun süre kıran
dan yana idi. Örgüt bu isteğinin yerine getiril- kırana mücadele etmiş olan geçici Hükümetin
memesine rağmen 4 Kasım 1979 günlü elçilik Başkanı Beni Sadr zamanla eski Başbakanın
işgalini desteklediğini ilan etti. (Bu örgüt daha yıkılışına sebep olan çizgiye oturmaya başladı.
sonra müslüman öğrencilerin davranışlarını be- Böylelikle, muhaliflerine karşı zayıf kalarak ö-
ğenmediğini açıkladı). Devrimin ilk aylarında zellikle İslam Cumhuriyet Pertisi ve Başkanı
İmam Humeyni'nin emperyalizm aleyhtarlığıyla Ayetullah Beheşti tarafından «liberal»lerin gu-
alay ederek bunun «vüzeysel» olduğunu öne rubuna itiliverdi. Muhalifleri kendisinin Birle-
süren Halk Fedayileri Örgütü de belli bir çekin- şik Amerika'ya karşı uzlaşmacı ve tavizci bir
genlik devresi geçirdikten sonra elçiliği işgal tutum takındığını ayrıca Avrupa ve Japonya ile
edenleri tam olarak desteklediğini belirtti. Ilım- İran arasında yakın işbirliği gibi bir hayale ka-
lı parti ve kişiler Birleşik Amerika'nın savunucu- pıldığını da belirttiler. Hatta, militan ulema'nın
su suçlamasıyla karşı karşıya kalmamak ama- doktrini olan «ne Doğu ne Batı» ilkesine bağlı
cıyla genellikle ya suskun kalmayı ya da müp- kalarak Afganistan'a Sovyet müdahalesinin kı-
hem bir tavır takınmayı tercih ettiler. Yalnız Be- nanmasına ilişkin Beni Sadr'ın çağrısına bile
ni Sadr 6 Kasım'da rehinelerin tutsak alınması- şüphe ile bakıldı. Bazılarına göre Beni Sadr
nın gerek İslam ahlakına gerekse devrim çıkar- böylece Doğu'dan gelecek bir tehlikeye karşı
larına aykırı olduğunu söyleme cesareti — ya koyabilmek amacıyla Batı ile birlikte hareket
da başka bir deyimle, tedbirsizliği — ni göster- edilmesi gerektiğini tezini savunuyordu.
di. Elçilik işgaline karşı olduğunu Beni Sadr (Devamı Var)
MİLLİYET
Örsan ÖYMEN
12 Ocak 1980
KAPALI KAPILAR
A R D I N D A A N K A R A (2)
Sovyetler'irı Afganistan operasyonuna la- milyona yükseltmenin de çarelerini arayalım ne
net okuyoruz ya... derseniz?
Hop oturup, hop kalkıyoruz ya.. — Birikmiş borçlarınız mı? Ne kadar?
Aslında bizimkiler için için nasıl da dua e- — 500 milyon dolar mı?
diyorlardır Kremlin'dekilere : — Goley canım, içinde bulunduğunuz eko-
«Siz onu tanımasanız bile Allah gene nomik darboğazın farkındayız. Bir kalemde si-
de sizden razı olsun» gibisinden.. lip bitiriveririz gerekirse... Başka?
Neden mi? VVashington'dan gelen Noel babalarımız
Bir zamanlar Kıbrıs yüzünden, ellerinden meğer ne kadar da eli açık kişilermiş... Oysa
gelene ardlarına komayan Batılı dostlarımız bir- bir zamanlar, bu eller hep kol saati gösteriyor-
denbire aşka geldiler.. du. NATO'nun sadık bekçisine..
Ekonomik darboğazımızı bile düşünüveri-
Ambargonun her çeşidiyle anamızı ağlatan- yorlar, iki yıl adamı sürüm sürüm süründürdük-
lar şimdi kış demeden kıyamet demeden An- ten sonra...
kara'ya üşüşüverdiler.. Hem de «dostlar alışve-
Üstelik, hayrettir, ne «Kıbrıs» sözü, ne
rişte görsün» kabilinden değil...
«ödün» pazarlığı..
NATO'nun tahta tüfekli sadık sınır bekçi- Ne Amerikan Kongresi'nin Sarbenasları,
sinin, ne denli âcil sorunları olduğunu kavraya- > ne Egaltonları, ne de yönetimin Bardemasları...
)
rak . Günaydın... Süleyman Bey sayesinde mi?
NATO komutanları, birbirlerinin ardından Yok canım Kremlin soyesinde...
demeç üstüne demeç patlatıyorlar... «Adana'da»ki İncirlik Üssü meselesi mi?
«Türk asker çıplak el ile mi dövüşecek? Onu da yakında hallederiz canım... Şimdi-
Ayıptır, günahtır, yardım etmeliyiz» diyorlar. lik geçici statü ile idare ediverelim yeter...
Amerikan Savunma Bakanlığı ile Dışişleri Temel anlaşmanın parafe edilmesinden beş
Bakanlığı'nın Noel babaları sırtlarındaki torba- saat önce, daha Noel babaların Washington'a
ları boşaltıveriyorlar cömertçe : dönüşlerini bile beklemeden, yani özel uçak,,
okyanus üzerinde uçarken, önce «Amerika'nın
— Boşverin F-4'leri, F-5'leri, bunların mo-
Sesi» ile BBC, sabahın köründe haberi veriyor-
dası çoktaaan geçti. Alın size sesten süratli, en
lar :
gelişmiş füze taşıyan avcı uçaklarıyla s c ı mo-
«Türk - Amerikan Ortak Savunma İşbirliği
da F-16'lar...
Anlaşması imzalandı...»
— Haydi topatan firmanın malları bunlar, Üsler konusunda ise Washington kaynaklı
seç seç al... bir yorum :
— Tanklarınız M-47 ve M-48 mi? Bunlar «Türk makamları üslerin NATO'nun amaç-
yetmez, Batı Avrupa'daki üslerimizde bulunan ları doğrultusunda kullanılmasına izin verecek-
modern «Leopard»larla takviye ediverelim. lerini bildirirken gerek Türkiye, gerekse ABD'-
— Yedek parçanız mı yok? Vah vah... Der- nin ulusal çıkarlarını tehlikeye sokacak geliş-
hal göndeririz eğer isterseniz... melerde de kullanılması yolunda Türkiye'nin o-
— Ulusal savunma sanayiiniz için 500 mil- lumlu bir davranış içine girdiği» haber verili-
yon dolar mı istiyorsunuz? Bunu da iktisadi yor
yardım çerçevesinde ele alabiliriz gerekirse. Bu «olumlu davranış»ın ne olduğunu «hele
— 1980 içinde 250 milyon doları askerî bir İncir'ik» alanının statüsüyle kullanış biçimi
100 milyon doları ekonomik olmak üzere üç açıklığa kavuşsun.. Ondan sonra göreceğiz.
yüz elli milyon âcil çıkartalım, ilerde 500 ilâ 600
Ama bir noktayı vurgulamakta yarar var : Ankara'dakı, İnqiliz Büyükelçiliği ısınsın di-
Amerika, herhalde Türk'ün kara kaşına, ka- ye 30 adet soba...
ra gözüne âşık olduğu için aralamıyor, askerî Öyle ya, ingiliz soğukluğuna, başkentin
araç - gereç deposunun yıllar yılı kapalı tutu- yakıtsızlığı eklenince Büyükelçilik nerdeyse buz
lan kapılarını... tutacaktı.
Taaa, Başkan Truman zamanında «Karşılıklı Bize?
Savunma Yardımı ve İşbirliği» Yasasfnın ge-
Biz de, NATO içinde, Amerika dışındaki Av-
rekçesinde şöyie açıklanıyor, gene Başkan
rupalı NATO'cuların Türkiye ve Portekiz gibi
Truman'ın ağzından, Vehbi'nin kerakesi :
silaha muhtaç üyeleri için kurulan eski konsor-
«Yabancı devletlere yapılacak yardımlar, siyomun işleyeceği muştusunu...
onların iktisadî ve siyasa! güvenliklerini sağla-
Beş yıldır, bu konsorsiyom kâğıt üzerinde
makla beraber, aslında Amerika'nın güvenliği
kalmıştı... Her yıl NATO üyelerine gönderdiği-
uğruna yapılmış yardımlar olarak düşünülmek-
miz gereksinme listelerimiz sümen altı ediliyor-
tedir.»
du... En son üç ay kadar önce İngiltere'ye de
Bu güvenliğin nereden geçtiği de belli.. başvurmuştuk, bazı askerî araç - gereç için...
— Üslerden, tesislerden... Başvurmuştuk ama, lâf olsun diye... Gene bir
Amerika öksürdü mü, İngiltere de boğma- yanıt gelemeyeceğini bile bile...
ca nöbetine girecek elbette... Lord Carrington, bu başvurumuzun «olum-
Eh, ne de olsa, Orta Doğu'da Amerika'dan lu bir sekide yanıtlanacağını vurgulayıverdi..
önce İngiliz çıkarları yatıyordu... Ama, Türkiye de Pakistan'a öteki İslâm ül
Az mı bekçilik yapmıştık, 1950'lili yıllarda keleciyle birlikte dayanışma içinde yardım ede-
hazretlere... bilir miydi?
Dışişleri Bakanı Lord Carrington, daha A- Pakistan dost değil miydi, kardeş değil
merikalılar havalanırken bir yumuşak iniş yapı-
miydi?
verdi Ankara'ya..
Yardım mı? Nasıl olurdu? Kendisi himmet-i
Gece onuruna verilen yemekte, durup du-
muhtaç bir dede, nerde kaldı elâleme yardım
rumken bir lâf attı masaya :
ede...
— P j Araplar, sizleri de bizler gibi sev-
mezler değil mi? Canını bunun da bir kolayı düşünülebilir-
di. ingiltere bu konuda destek olabilirdi...
Yenisi başı onaylarken, eski dışişleri baka-
Ne demişler?
nı Gündüz Ökçün sordu :
Asılacaksan ingiliz sicimiyle asıl..
— Neden sevmesinler?
Amerika ile karışık, şimdi de İngiliz sicimi
— Eh ne de olsa bir zamanlar sizler de,
Türkiye'nin dış politikasında bazı ipotekleri bağ-
bizler gibi hükmettiniz bu bölgedekîlere.
!cıma görüntüsü veriyordu...
Birisi çıkıp da :
Şu sıralar, Türkiye'nin yakın komşularıyla
«Sayenizde sevmezler Lord hazretleri» di-
arasının açılmasına yönelik bazı garip işaret fi-
yemezdi elbette...
şekleri de çata - pata ediyordu, durup durur-
Bunu, Batı ile olan tek yönlü hızlı aşkımı-
ken..
zın, nafakasından doğan bir sürtüşmeye bağla-
Örneğin kaynağı meçhul bir Irak haberi
yamazdı.
«— Beş Türk idam edilecek» miş...
Yemek «diplomatik» bir yemekti
Haberin ardından Irak Ordu Günü nedeniy-
Türkiye'den petrol körfezine, oradan da
le Ankara Oteli'ndeki resepsiyonda bir bomba
Hindistan'a uçacak olan Lord Carrington'un
ihbarı.. Polis araması... Kavga... Karakol...
Noel baba torbasında ne vardı?
Tahran'da Türk Hava Yolları bürosunu yak-
Afganistan'a karşı «Pakistan'ı maddî - ma-
mak.
nevi destekleme» planı.
Humeyni'nin demecine kızıp, hangi kaynak-
Bu desteklemeyi, Carter önerisinin ışığı al-
tan geldiği belli olmayan bir öneri ile, büyükel-
tında bir İslâm ülkeleri konsorsiyumu aracılığı
çiliktekilerin eşlerini, çocuklarını gece yarısı ö-
ile güçlendirmek istiyordu.
zel uçaklarla geri çektirmek...
Pekiy ama Türkiye'ye ne getiriyordu, İngi-
liz'in torbası? (Devamı S. 32'de)
de bulunduracak ve gerek Türk ve
Hürriyet gerekse Yuııaıı hava ve deniz kuv-
7 Ekim 1980 Yunanistan'ın NATOy'a dönüşü ele alınıyor vetleri onun emrinde olacak. NATO
' Başkomutanının yardımcılıklarını
20 Ocak 1981
diyecekti. Ama Kaddafi'nin de altını çizdiği Çi- Bakhit şöylece özetlemiş : «... Araplarla Türkle-
zere, Osmanlı İmparatorluğumun, pekala, E- ri bir araya getiren komşuluk, coğrafi konum-
meviler, Abbasiler gibi bir İslam İmparatorlu- dan da öte, uluslararası ulaşım köprüsü olması
ğu sayılması da garçeği deyimleyebilir. Sonuca bakımından önemlidir. Ne var ki, Türkiye çeşit-
bakarsanız, (onlar da çulsuz, biz de) gerçek li paktlara üyedir. Bunun açıklığa kavuşması,
budur : Türkler, Araplar'ın aleyhine gelişseydi, Türkiye'nin arap dünyasına politikasını açıkla-
elbette, Batılı emperyalizmin iddiasında bir doğ- ması gerekir.»
ruluk payı arayabilirdik. Sizi bilmem ama ben Ahmet Bakhit'in yan-
Şu halde, genç bilim adamlarına, işte kos- lış söylediğini ileri süremem. Çok yakın bir ta-
koca bir inceleme ve araştırma alanı. rihe kadar Türkiye'nin bölgede İran ve İsrail'le
DfŞİŞLERİ'NİN GÖREVİ iş ve güçbirliği yaptığı herkesin belleğinde du-
Yalnız, Türk-Arap yakınlaşmasında, Arap- ruyor. Türk dış politikasına düşen görev, Arap-
ları rahatsız edebilecek bir nokta olduğunu hiç lar'ı (giderek bütün Müslüman ülkeleri) Müslü-
gözden uzak tutmamalıyız. Bunu da sanırım, manlığı anti-emperyalist bir yorumla ele aldığı-
Amman Üniversitesi Tarih Profesörü Ahmet na inandırmak olmuyor mu?
Kapalı Kapılar SELÂM İLE ( B a t t a n b S. 3'de)
(Baştarafı S. 25'de) 8. îktibas'ın yayınlanmaya başlandığı tarihin de
önemine değinen okurlarımız vardır. Anarşinin olanca
Ah şu kapalı kapılar yok mu, şu kapalı ka- hızıyla sürdüğü, kaldırılan tozdan etrafın görülemediği
pılar... günler sonrası yayınlanmaya başlaması da bir önemli
Kimbilir neler dönüyordur ardında... ihtiyaca cevap verme niteliği taşımaktadır.
Kapı deyince aklımıza geldi... Elinde silahı, gözü dönmüş, öldüreceği karşıt fik-
Bir başka kapalı kapı ardında, son günlerin rin adamını arayan insanların, tedirginlik doğurduğu
\ e kimsenin kimseye söz söylemeye ve dinletmeye gü-
konusu AP - CHP koalisyonunun kapısı da ka- cünün yetmediği günlerin ertesinden îktibas'ın yayın-
panıverdi Demirel tarafından... lanması, tansiyonu inmiş, heyecanı dinmeye yüz tut-
Önce İhsan Sabri Çağlayangil, Ecevit'e çıt- muş ve söz. dinlemeye ihtiyâcı olduğu günlerde insanı-
lattı üstü kapalı bir biçimde. mıza düşünerek, konuşarak, değerlendirerek ve doğ-
«Beyefendi ben Süleyman Bey'in kafasının ru yargılara varmasına yardımcı olarak bir ışık tutu-
cu olmuştur. Bu haliyle de iktibas insanların, ancak
içini iyi bilirim. Sizin bu diyalog tekerleminizin düşünerek ve doğruları arayarak bir yere-daha iyi
altında 'red' cevabı yatıyor, bilesiniz.» bir yere-varabilecegi gerçeğinin hatırlanmasına vesile
Sonra Demirel Genel İdare Kurulu üyeleriy- cl muştur.
le yaptığı söyleşide şöyle dedi : Sömürülmekten kurtulmuş, sömürmekte gözü ol-
— Şu anda bir AP - CHP ortaklığına gir- mayan bir dünya görüşüne sahip insanlar olmaya her
menin yararı yoktur. Ecevit'ı'n aklı şimdiye ka- zamankinden fazla ihtiyacımız vaıdır. Bu da ancak
b ı rl iktelik-doferular üzerindeki birliktelik» le gerçek-
dar nerçjeydi?
leştirilebilir.
Meraklılar sordular : Bize her vesile ile yardımcı olmaya çalışan okuyu-
— İyi ama muhtıra, pardon mektup? cularımıza huzurunuzda teşekkür etmek ve ilgilerinizin
— O mesele kapanmıştır, mektup bir tarih devamını dilemek istiyoruz.
olmuştur. Aklınızdan bile geçirmeyin. F H A N P E T K O L Ü
Önümüzde birçok önemli meseleler var, o- (Baştarafı S. 8'dal
nu düşünelim... 6 — İran petrolü daha karışık teknik ve iş-
— Komutanlarla ne görüştünüz? gücüne ihtiyaç göstermeden kolayca çıkarıla-
— Türkiye, bir emrivakî ile karşılaşırsa, ge- biliniyordu.
nel durum nedir, ne yapılabilir diye. uzun uzun 7 — En önemli konusu ise, İran petrolünün
bunu konuştuk, dış meseleleri konuştuk... üretimi, işlenmesi, paazrlama ve satış işlemle-
Anlaşıldı... rinin tümünün İngiliz hükümetinin denetimi al-
Demirel, CHP - AP koalisyonunun kapıları- tında bulunmasıydı. İngiltere ve dolayısıyla İti-
nı kapatırken, çok daha büyük koalisyonların lef devletleri, bu durumdan faydalanarak İran
kapılarıyla meşguldü... devletinin program ve isteklerine aldırmadan
Dışa dönük, süper politikaların ateş ve ba- — İran petrol kuyularını aşırı vaziyette faaliye-
rut kokan koalisyonlarıyla... te tabi tutup elde ettiği gelirin tümünü bir ku-
ruş İran'a ödemeden kendi ihtiyaçları yolunda
harcıyordu. İran-İngiliz Petrol Şirketinin yöneti-
İKTİBAS cileri İran devleti görevlilerinin doğrudan isteği-
ARAŞTIRMACI!.ARA ne rağmen, petrol şirketinin üretim ve pazarla-
KİTAP VE ması hususunda imtiyaz mektubunda sarahat-
MAKALELER la zikrolunmasına karşın, kendi tükettikleri pet-
LİSTESİ
rol karşılığını ödemek için şirketin defterlerini
40,— TL.
İran devletine göstermeden kaçırmışlardı. Böy-
NOT KAÇ ADET İSTENİ
YORSVO KADARLIK POSTA lece İtilaf devletleri, İran kuyularından ürettik-
PULUNU ADRESİMİZE GÖN leri aşırı petrolü, İran'ın diğer tabii varlığı ya-
DERMEK SURETİYLE TE nında yağmalayarak, kendi savaş araçlarının
MİN EDİLEBİLİR. giderlerinden düşürmeyi oldukça başarabilmiş-
SİPARİŞ ADRESİ : lerdir. Diğer bir deyimle İran milleti, kıtlık, açlık
P. K. 265 ve sosyal refahtan yoksun olduğu halde İtilaf
YENİŞEHİR/ANKARA devletlerinin savaş giderlerini karşılamağa mec-
bur olmuşlardır.
Cumhuriyet
8 Ekim 1980
OLAYLARIN A R D I N D A K İ GERÇEK
ON ay vc haftalar içinde
S NATO Başkomutanı Orge.
neral Bernard Rogers'ın
ROGERS Yunanistan arasındaki yetki ve gö-
rev paylaşımı, artık NATO çerçe-
vesini aşnuş, dalıa geniş ufuklu bir
Türkiye'ye sık.sık gelip gittiği iz-
lenmektedir. Bir tür «mekik diplo.
masisi-.ı sayılması gereken bu yönte-
PLÂNI anlam kazanmıştır. Çünkü Türki-
ye'nin elinde Lir koz bulunmakta,
dır. Yunanistan Ankara'yı bir yan-
min oluşturduğu sonuçlan kamu- dan AET çerçevesinde bir yandan
oyu merakla bekliyor. Avrupa Konseyinde, bir yandan Ege
Yüzeysel açıdan bakılınca Gene- ve K ı b n s sorunlannda köşeye sı-
ral Rogers'in çabası Yunanistan'ın denetimi altında bulunduğu görül- kıştırmaya çalışmaktadır. NATO1
NATO'nun askerî kanadına dönüşü- dü. Kıbns çıkarması nedeniyle ATİ- askerî kanadına Yunanistan'ın yeni-
nü sağlayarak örgütün Güneydoğu NA'rnn, NATO'nun askeri kanadın, den alınmasına Ankara hangi ko-
kanadındaki çatlağı onarmaktır. dan ayrılmasıyla durum kendiliğin- şullarla «evci» diyecektir? Eski
Olay bu yanıyla antlaşmayı güçlen- den değişti. Türkiye yeni bir konum Dışişleri ve Savunma Bakanı Ha-
dirmek, savunma ve işbirliği ke. içine girdi. NATO örgütlenmesi fnn Esat Işık bu konuda bir açık-
siminde sağlığa kavuşturmak ama- kapsamında Ege Denizinde ve gök- lama yaparak, «General Rogers bi.
cını taşımaktadır. 1974 Kıbrıs çı- lerinde Türkiye'nin çıkarlarına ters zi yeni ödünlere iknaya çağırnıama-
karmasıyla NATO'nun askerî kana. dtişmiyen yeni bir düzen oluştu. lı. Ege'de aşırı hırçınlıklarla dire-
dmdan çekilen Yunanistan'ın dönü- Şimdi, Yunanistan'la Türkiye ara- nen Yunanistan NATO'ya döndük-
şü, altı yıldan beri süregelen boş- sındaki sorun şudur : ten sonra makul olmaya ikna edi-
luğu dolduracaktır. lemez.» Ege'de Türkiye ile Yunan-
Yunanistan NATO'yu Ege'deki
Ne var ki, Türkiye açısından ola. 1974 statüsüne yakın bir düzenle- istan arasındaki ilişkileri Yunanis-
yııı başka anlamlan da vardır. 1974 meyle girmek istemektedir. Türkiye tan NATO askerî kanadına yeniden
yıluıda Kıbrıs çıkarması nedeniyle ise NATO'nun gereklerini hesapla- girdikten sonra düzenlemeye yönel-
Türkiye - Yunanistan gerilimi bir makla birlikte 1974 statüsünün hu- mek bu konuda elimizde bulunan
savaş tehlikesinin smırlanna yak- kuksal bir dayanağı olmadığını bil- öncelikleri yitirmek anlamına gele-
laştığında NATO'nun Ege denizinde mekte vc ulusal çıkarlarımıza tersi cektir.
ve gfiklerdekl düzeni ulusal çıkar- düşıniyecek, yeni bir düzenlemeyi NATO Başkomutanı Bernard Ro-
larımız açısından bir sorun olarak öngörmektedir. gers'in «öneriler paketi» önümüzde,
gündeme girmişti. Bu kapsamda Ege'nin sularında vc göklerindeki ki günlerin gelişmeleri içinde ay<
bölgenin gereksiz yere Yunanistan NATO örgü!İtilmesinin Türkiye ve dmlığa çıkabilecektir.
GÜNAYDIN Türkiye
24 Ocak 19S0 9 Ekim 1980 TAHRAN (REV A.A.)
— İran Başbakanı Muhammed
Yugoslavya "Sovyetlerin Ali Recai'nin askeri yardım teklifi-
ni reddettiği bildirilmiştir
bize saldıracağı yok, bu İRAN Tahran rfcıdyosuna göre, Başba-
kan Recai ile Sovyet Büyükelçisi
Batılıların vehmidir,, RUSYA'NIN Vladimir Vinogradov arasında dün
gece yeralan toplantıda, büyükelçi,
Bclgrad'da bulunan Batılı gazete- İrana askeri yardım yapmaya hazır
ciler, Dışişleri Bakanlığı adına
Basın Merkezi nde düzenlenen top- ASKERİ olduklarını bildirmiş, ancak Recai
Moskova ile Tahran arasında sağ-
lantıda, toplantı sözcüsü «Yabancı lıklı ilişkiler bulunmaması nede-
güçler, Yugoslavya'yı işgal edecek-
mi?» şeklinde soru yağmuruna YARDIMINI niyle, bağımsızlıklarını kremlin'
den gelecek yardımla değiş tokuş
tuttular. Yugoslavya Dışişleri Ba- etmeye hazır olmadıklarını» söyle-
kanlığı Sözcüsü Ulusal Savunma
konulu» toplantıda sorulan bu som-
REDDETTİ miştir. Vinogradov, Sovyetler Bir.
liğinin'de îran ile ortak dış sıva-
lara şu karşılığı verdi : «Yabancı seı görüşlerine sahip olduğunu ve
güçlerin, özellikle Sovvetler'in Yu- İran devrimine saygı duyduğunu
goslavya'yı işgali asla söz konusu belirtmiş, ancak ülkesinin İran'a
değildir. Bu Batılıların bir vehmin- teklif ettiği silah çeşitlerini açıkla-
den ibarettir.» mamıştır.
SAYIN OKUYUCU,
Bu sütunlarda sizlere her sayımızda Dergimizde yaptığımız hizmetin bir başka çeşidini
yapmaya çalışacağız. Belki buna dergi ile yapmaya çalıştığımızı tamamlama gözü ile bakılabi-
lir.
Her sayımızda önemli gördüğümüz kitap ve makaleleri sizlere kısa da olsa tanıtmaya gay-
ret göstereceğiz. Birkaç satırlık tanıtma cümleleri ile muhakkak herşeyi söyleyemeyeceğiz. Fa-
kat kitap veya makaleyi kimliği ile tanımanıza yardımcı olacağımızı sanıyoruz. Ve bunların
okunmasında yarar umuyoruz.
Bize bu konuda da yardımcı olmanızı diliyoruz.
Derginizi beğeneceğinizi umuyoruz. Dalı ı da beğenilecek duruma gelmesi elbette sizin ilgilerini-
ze bağlıdır.
Belirtmek istiyoruz ki, Türkiye'de veya bir başka ülkede olunuz herhalde okuduğunuz bir gazete
veya dergi olmalı. îşte okuduğunuz gazete veya dergide sizin için önemli olan bir yorum, haber röportaj,
makale veya bir başka yazıya rastladığınız Y3 «— Bunu başkaları da okumalı!.» dediğiniz türden her
yazı ve fotoğrafı derginize gönderiniz. Ki sizin beğeninizi kazanan ve önemli gördüğünüz bir yazıdan
diğer okuyucularımız da yararlansın, bilgisi olsun.
Bize göndereceğiniz kupüre bir not ekleyerek lütfen
AYAĞINIZA GETİRİYOR.
POSTA ÇEKİ NO :
124427
HABERLEŞME
P.K. 1071
YENİŞEHİR - ANKARA
İKTİBAS
süreli yayınlar tarama dergisi