You are on page 1of 2

İğdiş

İğdiş kelimesi Türkçe igid beslemek fiilinden gelmektedir. Orhun kitabelerinde görülen igid
fiili sonraki dönemde yetiştirmek terbiye etmek anlamlarını da almıştır. 1 İran ve Türk
topraklarında melez kişiler için kullanılmaktadır. 2
XII. ve XIII. Yüzyıllarda Anadolu şehir hayatında önemli bir zümre için kullanılır. Büyük
şehirlerdeki maliye memurları için kullanılan bir terim. Hemen hemen tüm Selçuklu
şehirlerinde vardırlar. Kent yönetiminde oldukça etkin bir rolleri vardır. Başlarındaki
liderlerine iğdişbaşı, emir-i iğdişan veya emirü’l egadişe denilmektedir. 3 Şehirler arası hatta
milletler arası ticaret yaptıkları için şehirlerde önemli bir zümre haline geldi. Şehrin önde
gelenleri için de iğdiş kelimesi kullanılır.
Etnik kökenler hakkında tartışmalar vardır. Genellikle yerli halktan Hıristiyan bir anne ve Türk
babaları oldukları düşünülmektedir.4 Cahen ve Osman Turan anne ve ya babadan birinin Türk
ve Müslüman olduğunu yazarken Sümer sadece babanın Müslüman olabileceğini
savunmaktadır. Kelimenin anlamlarından birinin melez olması yüzünden böyle düşünüldüğü
böyle bir durumun olmadığını düşünenler de vardır.5
İğdişlerin vergi yazma ve vergi toplama en önemli görevleridir. Olağanüstü durumlarda
yaşadıkları şehirlerin savunmasında da rol oynadılar. Bu yüzden askeri bir zümre olduğu
düşünüldü ancak artık bundan vazgeçilmiştir.
İğdiş teşkilatı 13. Yy sonlarında İlhanlı etkisi ile önemlerini kaybettiler. Bunun nedeni
İlhanlıların vergi memurlarını Tebriz’den göndermeleridir. Bundan sonra iğdişlerin yerini
ahilik teşkilatı aldı. İğdişler arasında sadece mevcut malların satışı olsa da ahiler aynı
zamanda üretimde de söz sahibi oldular.6
Mixobarbaroi μιξοβάρβαροι
İskenderiyeli Hesychius Ἡσύχιος ne Helen ne de Barbar olan insanlar için bu terimi
kullanmıştır. Klasik dönemde bu terim oldukça kullanılmış ve genel itibariyle kendilerini Grek
gören ama gerçek Atinalı olmayan kişiler için ya da Atina ile müttefik olan yabancılar için
kullanılmıştır.7 11 ve 12. Yüzyıl yazarları (Anna Komnena, Choniates gibi) bu terimi Tuna’da
bulunan bir çok dil konuşan toplum için kullandılar. Anna Komnena mixobarbarosların
özellikle İskitçe ya da Türkçe konuştuğunu yazar. Helene Ahrweiler bu tanımlamanın kültürel
olduğunu ve Tuna’da yaşayan bu göçebe halkların yerleşiklerin geleneklerinden etkilenenler
için kullanıldığını yazar.8 Sonuç olarak mixobarbaros terimini Roma ya da Bizans sınırları
etrafında yaşayan ve imparator ile anlaşmalar yapan onu tanıyan ama ne Romalı ne Bizanslı

1
Sümer " Selçuklu Tarihinde İğdişler" s.9
2
Cahen s.154
3

4
Sümer
5
Baykara s.691
6
Baykara s.691
7
Paul Stephenson - Byzantium's Balkan Frontier
8
Helene Ahrweiler Byzantine Concepts of the Foreigner s.13
olan kişiler için kullanılır.9 Bu kişiler Hıristiyan ve imparatorluk hukukunu tanıdıkları için artık
tam barbar değiller ama yarı barbarlar.
Bu terim sadece Grekleşen yabancılar için değiş tam tersi olarak da kullanılmıştır. 10 Yani kendi
kültürlerini bırakarak barbarlaşan Grekler için de kullanılır. Bunun örneği Priskos’da görülür.
Atiila’nın kampına gittiğinde burada kendi ile Grekçe konuşan biri ile karşılaşır. O Tuna’daki
Viminacium şehrinde esir alındığını daha sonra savaşta yararlılık göstererek esaretten
kurtulup bir Hun ile evlendiğini şimdiki yaşamının eski hayatına göre daha iyi olduğundan
bahsetti.11
Özellikle Aleksiad’da bu terim sık sık karşımıza çıkar. I. Aleksios’un komutanı Monastras
mixobarbaros olarak geçmekte. Eserde onun için ismini geçince mixobarbaros olduğu
belirtilir. “çok büyük askerlik deneyimi edinmiş olan bu yarı Barbar” 12 Bilge Umar dipnotta
Monastas isminin Mono (tek) Astes(yıldız) e benzese de Türkçe bir ismin karşılığı olduğunu
belirtir.
Son dönem Bizans yazarlarında da görülen bu terim Osmanlı ile karışan Bizans halkı için de
kullanılır. Gregoras “Orada tüm Bitinyalılar; Orhan’ın ırkından olanlar ve tüm yarı barbarlar ve
ek olarak kaderin barbarlara hizmet etmeye zorladığı bizim ırkımızdan olanlar, bir araya
geldi.”13
Doukas Kantakuzenos’un İstanbul’u ele geçirmeye çalışırken şehre şöyle seslendiğini yazar:
“Beni niçin hor görüyorsunuz? Ya sizler, siz alt tarafı nesiniz? Aşağılık bir soysunuz, rastgele
birleşmelerden doğmuş, kökeninde Barbarlarla karışık bulunan bir soysunuz.”
Doukas ayrıca Timur’un savaş öncesi askerlerine seslendiğinde şöyle dediğini nakleder;
“Buradaki, barbarlarla kırma millet Türkler, onlarla kıyaslandığında, aslanın karşısında çekirge
neyse ona benzerler.”
Görüldüğü gibi bir çok kaynakta geçen bu terim özellikle Osmanlı ilerlemesinden sonra
kaynaklarda sık rastlanır. Hem Osmanlı hem Bizans halkı içerisinde yapılan bu karışık
evliliklerle iki kültür kaynaştı. Bu evlilikler Grek Hıristiyanların Müslüman topluluk içinde
karışmasında büyük rol oynadı.14

9
Paul
10
The Byzantine inheritance of Eastern Europe, Obolensky s.312
11
Priskus s.39-41
12
Anna s.291
13
Lowry The Nature of the Early Ottoman State s.94
14
Speros Vrynois, The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor s.229

You might also like