Professional Documents
Culture Documents
2018 Yılı Hutbeleri
2018 Yılı Hutbeleri
Rabbimizin, “Sakın
kendinizi kusursuz görmeye kalkışmayın! Çünkü
Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları en
iyi bilendir.”4 âyeti gereği kendisini hatasız görerek
kibre kapılmaz. Öncelikle kendi kusurlarını gidermek
için gayret eder. Kendi muhasebesini yapmayı
bırakıp başkalarının günahını diline dolamaz. Kendi
hatalarını gizlerken başkalarını hedef haline
ÖNCE KENDİMİZDEN SORUMLUYUZ getirmez. “Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse,
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, Mekkelileri örter.”5 hadis-i şerifini asla göz ardı edemez.
tevhide davet ettiği günlerdi. Yüce Rabbimiz, Sorumluluk şuuru bulunan bir mümin, bilir ki;
“Önce yakın akrabanı kendisine düşen, İslam’ın sınırlarına riayet ederek
uyar!”1 buyurunca Rahmet Elçisi, yakınlarını Safâ yaşamaktır. Helal haram duyarlılığına sahip olmaktır.
tepesinde topladı. Onları Allah’ın varlığına ve Her bir yanlış adımı için samimiyet ve nedametle
birliğine iman etmeye ve sadece O’na kullukta tövbe kapısına yönelmektir. Bile bile günahta ısrar
bulunmaya çağırdı. Her birinin bu daveti kabul etmemektir.
etmekle yükümlü olduğunu ve herkesi iman ve Kardeşlerim!
ibadetle tezyin edilmiş, sorumluluk bilinciyle Yüce Rabbimiz,
geçirilmiş bir ömrün kurtaracağını söyledi. Ardından
sevgili kızı Hz. Fâtıma’ya döndü ve şöyle buyurdu:
“Yavrum! Sorumluluklarını yerine getir ve “Kitabı okuyup durduğunuz halde, kendinizi
kendini ateşten koru. Yaşadığım müddetçe unutup iyiliği başkalarına mı emrediyorsunuz?
babalık görevimi eksiksiz yerine getiririm. Lâkin Aklınızı kullanmıyor musunuz?”6 buyurmuştur.
hesap günü sana bir faydam dokunmaz.”2 Sorumluluk bilinciyle hareket eden kişi, iyiliği önce
Aziz Kardeşlerim! kendisi şiar edinir. Özüyle, sözüyle çevresine örnek
Hepimiz bir imtihan dünyasında yaşıyoruz. Ve olur. Zira şu bir gerçektir ki; iyilik yolunda
bir kul olarak öncelikle kendi imtihanımızda başarılı yürümeyen, başkalarını iyiliğe yöneltemez.
olmakla mükellefiz. Dünya ve âhirette huzura Kötülüğün esiri olan, başkalarını kötülükten uzak
kavuşmak için sorumluluk bilinciyle hareket etmek tutamaz. Hak ve hakikatin hizmetkârı olmayan,
mecburiyetindeyiz. Kendimize, Rabbimize ve başkalarına hak ve hakikati öğretemez. Erdemli bir
çevremize karşı görevlerimizi yerine getirmek duruş sergilemeyen, başkalarına ahlak ve fazilette
zorundayız. Nitekim Âlemlerin Rabbi de, Kur’an-ı örnek olamaz.
Kerim’de şöyle buyurmuştur: Muhterem Müslümanlar!
Yeryüzünün en değerli varlığı olarak, insan
olarak yaratıldık. Bu değerimizi imanımızla
“Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. taçlandırdık. Öyleyse insanlık ve iman nimetinin
Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe dalâlete kıymetini bilelim. Bu nimetlerin bizlere sorumluluk
düşmüş kimseler size asla zarar veremez.”3 yüklediğini asla unutmayalım. Kendimizle,
Kıymetli Müminler! Rabbimizle, sorumlu olduklarımızla ilişkilerimizde
Sorumluluk sahibi kişi, her daim görev samimiyeti elden bırakmayalım. Önce kendi
bilinciyle yaşar. Hayata, olaylara ve kâinata ibret sorumluluklarımızın farkında olalım. Daha sonra
nazarıyla bakar. Bu dünyada başıboş bırakılmadığını; çevremize güven ve sorumluluk duygusu aşılayalım.
her bir nimetin, her bir sözünün, her bir işinin bir gün Ve hep beraber Rabbimizin rızasına kavuşmak için
hesabının sorulacağını gayet iyi bilir. Sorumluluk çabalayalım.
duygusu taşıyan kimse, hayatının her alanında 1
Şuarâ, 26/214.
samimiyet ve dürüstlüğü, ahlak ve fazileti kuşanır. 2
Buhârî, Menakıb, 13; Müslim, İman, 89.
Yalan, iftira, hile, aldatma gibi türlü kötülüklerle 3
4
Mâide, 5/105.
Necm, 53/32.
kendisine ve çevresine zarar vermez. 5
Ebû Dâvûd, Edeb, 60.
6
Bakara, 2/44.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Aziz Kardeşlerim!
TARİH : 26.01.2018 Necip milletimiz, bugün oynanan bütün karanlık
oyunları feraset ve basiretiyle elbet bozacaktır. Zorlukları
elbirliğiyle bir kez daha aşacak ve ihaneti püskürtecektir.
Bu kahraman milleti hedef alanlar iyi bilmelidir ki; bizim
en muazzez değerlerimizin başında vatanımız gelir. Biz,
gerektiğinde aç ve susuz yaşarız, fakat hürriyet ve
bağımsızlığımızdan, izzet ve onurumuzdan asla taviz
vermeyiz. Mukaddesatımız uğrunda bedenimizi siper
ederiz, ama bir karış vatan toprağından bile vazgeçmeyiz.
Bu yüce millet, geçmişten günümüze kadar savaşı
değil barışı, tefrikayı değil birlikte yaşamayı tercih
etmiştir. Bizim temel şiarımız, her daim zalimin
karşısında, mazlumun yanında yer almaktır. Hakkı ve
haklıyı savunmaktır. Kimsesizin, mağdurun, mültecinin,
BİRLİK VE BERABERLİK RUHU garibin ümidi olmaktır. Çaresize çare sunmaktır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! İslam’ın fetih anlayışı gereği bizim yüce
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle ideallerimiz vardır. Bu ideal, değerleri sömürmek değil,
buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) yüceltmektir. İnsanlığa huzur, barış ve medeniyet takdim
sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size etmektir. Yeryüzünde kötülüğe engel olup iyiliği hâkim
olan nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize kılmak için çalışmaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla
düşmandınız da O, kalplerinizi birleştirmişti. O’nun yaşlısıyla, kahraman güvenlik güçlerimizle milletimizin
nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş her ferdinin bugün verdiği şanlı mücadele, işte bu yüce
çukurunun tam kenarında idiniz de O, sizi oradan ruh ve idealin bir tezahürüdür.
kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böyle apaçık Aziz Müminler!
bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”1 Millet olarak Rabbimizin karşısında, tarih önünde
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte insanlık adına her birimize görev ve sorumluluklar
şöyle buyuruyor: “Cennete giren hiçbir kimse, düşüyor. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere inat,
yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya gönüllerimizi iman kardeşliğiyle sımsıkı kenetlemeye
geri dönmeyi arzu etmez. Ancak şehit, cennette devam edelim. Terörü, fitne ve fesadı körüklemeye
gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar yönelik oyunlara karşı uyanık olalım. İstiklal Şairimizin,
dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”2 Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Kardeşlerim! Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Millet olarak büyük badirelerden, ağır Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
imtihanlardan geçtik. Daha dün Çanakkale’de, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Sakarya’da, Dumlupınar’da vicdanı paslanmış, insafını mısralarında ifade ettiği azmimizi, muhabbetimizi,
ve insanlığını kaybetmiş güçler, bizi tarih sahnesinden birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü söylem ve
silmek amacıyla üzerimize geldi. 15 Temmuz’da eylemden uzak duralım.
tarihimizin en büyük ihanetlerinden birine maruz kaldık. Kardeşlerim!
Bu zor günlerde bizi muzaffer eyleyen muazzam bir Geliniz bu mübarek Cuma vaktinde hep birlikte
gücümüz vardı. Bu güç, Allah’a olan sarsılmaz Yüce Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
imanımızdı. Vatana, ezana, bayrağa ve bağımsızlığa olan Rabbimiz! Okunan Fetih Sureleri hürmetine,
aşkımızdı. Şehitlik ve gazilik sevdamızdı. istiklal ve istikbalimiz, birlik ve beraberliğimiz uğrunda
Bizler, din ve mukaddesat uğrunda doğusuyla, mücadele eden kahraman ordumuzdan, güvenlik
batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle binlerce evladımızı şehit güçlerimizden nusret ve inayetini esirgeme! Millet olarak
vererek bu toprakları beraberce vatan kıldık. Aynı bize zafer ihsan eyle! Şehitlerimize rahmet, gazilerimize
secdede Rahman’a kul olmakla, aynı kıblede istikamet şifalar lütfeyle!
bulmakla, birbirimize olan muhabbetle, birlik ve Allah’ım! Birliğimize, dirliğimize göz dikenlere,
beraberlik ruhuyla bütün zorlukların üstesinden geldik. izzetimize, şerefimize kast edenlere fırsat verme!
Muhterem Müminler! Milletimizi ve İslam ümmetini her türlü dahili ve harici
Son yıllarda hem İslam ümmeti olarak hem de düşmanlardan muhafaza eyle!
millet varlığımızla yine imtihan çemberinden geçiyoruz. Rabbimiz! Terör ve vahşetten, kan ve gözyaşından,
Gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak fitne, fesat ve bozgunculuktan beslenenlere karşı milletçe
isteyenler, fitne, terör ve ihanet silahıyla üzerimize yekvücut olmayı nasip eyle! Asırlardır İslam’ın
geliyor. İslam coğrafyasının dört bir köşesinde açılan ateş sancaktarlığını yapan, senin adının gök kubbede
çukurlarının içine ülkemiz de çekilmeye çalışılıyor. Türlü yankılanması için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup
hile ve desiselerle, plan ve tuzaklarla varlık ve bekamız, etme!
istiklal ve istikbalimiz hedef alınıyor. Birliğimiz ve 1
Âl-i İmrân, 3/103.
dirliğimiz tehdit edilerek aslında İslam ümmetinin 2
Buhârî, Cihâd, 21; Müslim, İmâre, 109.
Aziz Müminler! 1
Âl-i İmrân, 3/195.
Tarihin akışını değiştiren nice şanlı zaferler vardır. 2
3
Buhari, Tevhid, 28.
Bakara, 2/154.
Çanakkale zaferi de bunlardan biridir. Yüreği sarsılmaz bir 4
Maide, 5/8.
imanla ve vatan aşkıyla çarpanların, hayâsızca bir işgale 5
Âl-i İmrân, 3/139.
gövdesini siper ettiği yerdir Çanakkale. Mehmetçiğin “Ölürsem 6
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 189.
şehit, kalırsam gazi” parolasıyla istiklali ve istikbali uğruna
toprağa düştüğü yerdir Çanakkale. Enginlere sığmayıp taşan bir DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
milletin yeniden var oluş destanı yazdığı yerdir Çanakkale.
TARİH: 23.03.2018 secdeye varan, O’nun rızası için oruç tutan, sadaka veren,
tavaf eden insan, kibir, bencillik, haset, ihtiras gibi kötü
duygulardan arınır. İbadet etmek ruhlarımızı kasvetten,
sıkıntı ve üzüntülerin yıpratıcı tesirinden korur. Çünkü
Rabbimiz, “Gönüller, ancak
Allah’ı anmakla huzura kavuşur.” 4 buyurur.
Samimiyetle ibadet eden kul, her adımda rabbine
yaklaşır; O’na olan imanı, güveni, sevgi ve saygısı
pekişir.
İBADET HAYATIMIZ VE GÖNÜL DÜNYAMIZ Allah Resûlü (s.a.s), “İslâm beş esas üzerine
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve
Bizleri mübarek üç aylara yeniden ulaştıran yüce Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şehâdet
Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun. Dün gece Regaib etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, haccetmek ve
kandilini hep birlikte idrak ettik. Dualarımızı, en içten Ramazan orucunu tutmak.” 5 buyurarak öncelikle
bağışlanma dileklerimizi yalnızca O’na arz ettik. yapmamız gereken temel ibadetlere dikkatlerimizi
çekmektedir.
Aziz Kardeşlerim!
Muâz b. Cebel, genç yaşta İslam’la müşerref Bununla birlikte; her türlü iyilik çabası ve kötülüğe
olmuştu. Sahabenin önde gelenlerindendi. Peygamber karşı yürütülen mücadele ibadettir. Bir kimseye güleryüz
Efendimiz (s.a.s) Muâz’ı çok sever, sevgisini dile getirir gösterip selam vermek ibadettir. Kişinin anne ve babasına
ve ona tavsiyelerde bulunurdu. Efendimiz yine bir gün bu hizmet ve hürmeti, ailesinin maddi ve manevi
genç sahabiye, “Allah’ın kulları üzerindeki hakkını ve ihtiyaçlarını temin etmesi, bir garibin gözyaşını silmesi,
kulların Allah üzerindeki hakkını biliyor musun?” bir yetimin başını okşaması, mazlumun ve mağdurun
diye sordu. Muâz, ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir’ diye yanında olması ibadettir.
cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s)
“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, yalnızca O’na Aziz Kardeşlerim!
ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak İbadetin dünyevî beklentilerden ve gösterişten uzak
koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, olması kadar güzel davranışa dönüşmesi ve devamlılığı
kendisine ortak koşmayan kimselere azap da önemlidir. Nitekim Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de
etmemesidir.”1 buyurdu. “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” 6
buyurmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s) de “Allah katında
Kardeşlerim! amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.”7
İnsanı eşref-i mahlûkat olarak yaratan Yüce buyurarak ibadette kararlı ve istikrarlı olmayı tavsiye
Rabbimiz onu üstün kabiliyetlerle donatmıştır. Kâinattaki etmiştir.
her şeyi insanın hizmetine sunmuştur. En nâdîde
özellikleri bahşettiği insandan sadece kendisine kulluk Muhterem Müminler!
etmesini istemiştir. Allah’a kul olmak, ahlakımızı ve Allah’ın bizlere emanet olarak verdiği hayatımız bir
özgür irademizi kullanarak O’na gönülden bağlanmayı, gün mutlaka sona erecek ve yapıp ettiklerimizden hesaba
her türlü imkân ve yeteneğimizi O’nun rızası uğrunda çekileceğiz. Ömür sermayemiz tükenmeden önce
kullanmayı, nefsin istek ve arzularını terk edip, yaşamanın ve kul olmanın değerini bilelim. İbadetin
Rabbimiz’in koyduğu kurallara uymayı gerektirir. huzurundan, bereketinden ve lezzetinden mahrum
olmayalım. Hayatımıza ibadet bilinci ile anlam katalım.
“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı” diye ifade Rahmet, mağfiret ve ibadet mevsimi olan mübarek üç
edilen ibadet; insanı Rahman’ın huzurunda değerli kılan ayları fırsat bilelim. Sabırla, şükürle, tevekkülle ibadete
bir olgudur. 2 İbadet; itaattir, boyun eğmektir, Cenab-ı sarılalım. Namazlarımızı huşuyla kılmaya devam edelim.
Hakk’a teslimiyettir. İbadet; Allah’ın verdiği nimetlere Yüce kitabımız Kur’an’ı okuyalım ve rehber edinelim.
şükretmektir. Kulun Rabbi ile iletişim kurmasıdır. Her Hayır kapılarımızı ardına kadar açalım, iyilikte yarışalım.
daim Rabbine muhtaç olan insanın, aracısız bir şekilde Dillerimizi yalan, gıybet ve iftiradan, gönüllerimizi kin,
halini O’na arz etmesidir. Bunun için kul, Rabbinin nefret ve tefrikadan arındıralım.
Kıymetli Müminler!
Her yıl gelen Berat gecesi, bizlere, her türlü
kötülük, zulüm, haksızlık ve adaletsizlikten uzak
kalmayı öğretir. Berat gecesi bize sadece Allah’ın
affına mazhar olmayı değil, affedici olmayı da
hatırlatır. Zira Allah’tan af bekleyen affedici olur.
Kendisine, ailesine, din kardeşlerine, çevresine ve tüm
kâinata karşı affedici ve hoşgörülü olur. Allah’ın
hoşnutluğunu isteyen, hiç kimseyi hor ve hakir
AF, ARINMA VE KURTULUŞ VESİLESİ: görmez. Allah’ın sevgisine ulaşmak isteyen, daima
BERAT GECESİ yüreğinde sevgi ve merhamet taşır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Aziz Müminler!
Rahmeti sonsuz, affı sınırsız olan Yüce Bu gece vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak
Rabbimiz, okuduğum ayet-i kerimede bizlere şu isterim ki, “insanlık için gönderilmiş hayırlı bir
müjdeyi vermektedir: “De ki: ‘Ey kendi aleyhlerine ümmet” olma yolunda hepimize ayrı ayrı
günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın sorumluluklar düşmektedir. Zira etrafımızda olup
rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bitenlere karşı duyarsız kalarak salih bir mümin
dilerse bütün günahları affeder. Çünkü O, çok olmamız mümkün değildir.
bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 1
Geliniz bu bereketli zaman diliminde
Muhterem Müslümanlar! unuttuğumuz ve terk ettiğimiz sorumlulukları yeniden
Af, arınma, mağfiret ve kurtuluş vesilesi olan hatırlayalım. Dünyayı ahirete tercih eder hale
Berat gecesine yaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Yüce gelmişsek en yakınlarımızdan dahi esirgediğimiz sevgi
Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Hep birlikte ve merhamet için tövbe edelim. Yetim ve öksüzleri,
30 Nisan Pazartesiyi Salıya bağlayan gece Berat mazlum kardeşlerimizi yalnız bırakmışsak tövbe
gecesini idrak edeceğiz inşallah. edelim. İhmal ettiğimiz kulluğumuzu gözden
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir kutsî hadiste geçirelim. Hırpalanmış şu gönül dünyamızı dua,
şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının on beşinci ibadet ve tefekkür ile taçlandıralım. Günaha ve
gününü oruçlu geçirin. Gecesinde ise ibadete kötülüğe giden yollara set çekelim. İyiliğin egemen
kalkın. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teala olduğu bir dünya için çaba gösterelim. Allah’ın
keyfiyetini bilemediğimiz bir halde en yakın rahmetinin bolca tecelli ettiği bu günleri en güzel
semaya tecelli ederek fecir doğuncaya kadar: şekilde değerlendirelim. Taatimizle, teslimiyetimizle,
‘Bağışlanma dileyen yok mu, onu bağışlayayım! salih amellerimizle tövbelerimizi, istiğfarlarımızı
Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Musibete yalnız O’na arz edelim. Hatalarımızdan,
uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim…’ buyurur.” 2 kusurlarımızdan, günahlarımızdan bir daha dönmemek
üzere yüz çevirelim.
Kardeşlerim!
Ömür, bizim en kıymetli sermayemizdir. Her Hutbemi, Efendimizin şu duasıyla bitirmek
saatimiz hazine, her dakikamız servet değerindedir. istiyorum: “Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan
Berat gecesi de hayat yolculuğumuzun en bereketli affına, Sen’den yine Sana sığınıyorum. Sana
duraklarından biridir. Berat bizlere varlığımızı övgüleri saymakla bitiremem. Sen kendini nasıl
yeniden gözden geçirme, muhasebe ve tefekkür övdüysen öylesin.”3
imkânı kazandıran bir fırsat gecesidir. Berat,
“Allah’ım, Seni anıp zikretmek, nimetine
mağfirettir. İlahî rahmetin tecelli ettiği gündür. Berat,
şükretmek, sana en güzel şekilde ibadet etmek için
nedamet ve umut zamanıdır. Berat gecesi ellerin bize yardım eyle.” 4
duaya, gönüllerin semaya açıldığı gecedir. Rabbimize
yönelip mağfiret iklimine girmenin adıdır Berat.
1 Zümer, 39/53.
Berat, kırılan kalpleri onarma, dargınlık 2 İbn Mâce, İkâmetü’s-Salavât, 191.
3 Müslim, Salat, 222.
duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını 4 Ebû Davud, Vitr, 26.
aşma günüdür. Berat, arzularımızın, hevâ ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 04.05.2018 Kardeşlerim!
Bencilliği ve hırsı bir kenara bırakarak,
cömertliğe ve ihsana yapılan yatırım, vakıf eliyle
süregelen bir sevaba dönüşür. Medeniyetimiz,
yolcuya barınak, yoksula aş, işsize iş, borçluya
destek, öğrenciye aile olan nice vakfa ev sahipliği
yapar. Vakıflarımız, yetimler için şefkat yuvası,
hastalar için şifa kapısı, muhtaçlar için yardım eli,
yaşlılar için huzur vesilesidir. Ormanların, yaralı ve
yuvasız hayvanların korunması için kurulan tarihî
vakıflarımız, sadece insana değil, canlı-cansız
bütün varlık âlemine şefkat nazarıyla bakmanın
eşsiz örnekleridir.
KESİNTİSİZ HAYIR ÇEŞMESİ: VAKIFLAR Aziz Müminler!
Âlicenap ecdadımızın yurt içinde ve yurt
Aziz Müminler! dışında kurmuş olduğu vakıflardan bugün de
Hz. Ömer (r.a) Hayber’de bir hurma istifade ediyoruz. Camiler, çeşmeler, hanlar,
bahçesine sahip olmuştu. İlk defa böylesine güzel kervansaraylar, kışlalar, hastaneler,
bir bahçesi oluyordu. Resûlullah’ın (s.a.s) kütüphaneler ve daha nice hayır hizmeti,
huzuruna gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! atalarımızın yadigârı olarak yaşamaya devam
Ben bu malımla Allah’ın rızasını kazanmak ediyor.
istiyorum. Onu nasıl değerlendirmemi uygun
görürsünüz?” Peygamberimizin bu arazi ile ilgili Geliniz, geçmişten devraldığımız bu
tavsiyesi, asırlar boyu sürecek vakıf medeniyetinin yüce emaneti koruyalım; engin bir gönülle
temel taşlarını oluşturacak nitelikteydi. O (s.a.s) vakıf geleneğimizi güçlendirelim. Mayasında
şöyle buyurmuştu: “Dilersen aslını vakfet. samimiyet olan, yeryüzünde hayrın ve
Mahsulünü de sadaka olarak dağıt.” Bunun hasenatın, iyiliğin ve güzelliğin hâkim olması
üzerine Hz. Ömer, aslının satılmaması, hibe için kurulan vakıflarımıza sahip çıkalım.
edilmemesi ve miras bırakılmaması şartıyla Kıymetli Kardeşlerim!
bahçesini vakfetti.1 Hayırsever milletimizin yardımlarını
Değerli Müminler! yedi iklim dört bucakta ihtiyaç sahiplerine
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ilahi ulaştıran Türkiye Diyanet Vakfımız,
mesajları ve Peygamber Efendimizin örnek ülkemizde ve dünyanın kritik coğrafyalarında
hayatı, İslam tarihi boyunca Müslümanları camiler inşa etmektedir. Ezanı mukaddes
hayır yapmaya teşvik etmiştir. “Sevdiğiniz bilen milletimiz, Başkanlığımız ve Vakfımız
şeylerden Allah yolunda harcamadıkça tarafından yakın zamanda başlatılan ve halen
iyiliğe erişemezsiniz. Her ne harcarsanız devam eden “Bir Tuğla da Benim Olsun”
Allah onu bilir.”2 ayetini kendilerine şiar kampanyasına yoğun ilgi göstermektedir. Bu
edinen Müslümanlar, infakı kalıcı hale sebeple siz kadirşinas cemaatimize teşekkürü
getirmeye gayret etmiştir. Hem sahabiler hem bir borç biliyoruz. Cenab-ı Hak yapmış
de onları takip eden nesiller, vakıfların olduğunuz yardımları dergâh-ı izzetinde kabul
kesintisiz birer hayır çeşmesi olduğu eylesin. Gönderdiğiniz en küçük bir yardım
bilinciyle hareket etmiştir. Böylece İslâm belki Kosova’da, belki Cibuti’de, belki de
dünyasının dört bir köşesi, iyiliğin insanlığa ülkemizin herhangi bir ilindeki üniversite
ulaştığı en değerli kaynaklar olan vakıflarla camiinin duvarında bir tuğlamız olacaktır.
donatılmıştır. Hutbemi Peygamber Efendimizin şu
Kıymetli Kardeşlerim! hadisiyle bitirmek istiyorum: “İnsan ölünce
Vakıf, Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanma şu üçü dışında bütün amellerinin sevabı
umuduyla harcanan malın, kalıcı bir iyilik haline kesilir: Sadaka-i câriye yani faydası
gelmesidir. Vakıf, Rabbimizin ikramı olan servetle, süregelen hayır, kendisinden istifade edilen
şefkat ve merhamet köprüleri inşa etmektir. Vakıf, ilim ve arkasından dua eden hayırlı evlât.”3
müminin kendisine emanet edilen mülkü ibadete
dönüştürebilme çabasıdır. Vakıf, insanı Müslim, Vasiyye, 15.
1
2
Âl-i İmrân, 3/92.
incitmeden, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan 3
Müslim, Vasiyye, 14.
hayırda bulunmanın adıdır. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 11.05.2018 gözetilmesidir. Fertlerin onurunun korunması, emeğin
takdir edilmesidir. Haklar ve sorumluluklarda
hakkaniyetin ve insaflı bir yolun benimsenmesidir.
Kıymetli Müminler!
Ailede karşılıklı anlayış hâkim olmalıdır. Eşler
birbirine güven duymalı ve bağlılık göstermelidir.
Sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntılar paylaşılmalıdır.
Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma
asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket
ADALET VE İHSAN YUVASI: AİLE etmelidir. Alınan kararlarda istişare hâkim olmalıdır.
Aziz Müminler! Ailedeki her fert, kendisinden daha çok karşısındakini
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle düşünmelidir. İşte o zaman ilahî rahmet tecelli eder ve
buyurmaktadır: “Kendileri ile huzur bulasınız diye meveddet yani sevgi ve muhabbet kalıcı hale gelir.
sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda Anne-babalar hem birbirlerine hem de
sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve çocuklarına karşı cinsiyet farkı gözetmeksizin adalet
kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda ve hakkaniyetle davranmalıdır. Zira, her anne-baba;
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”1 “Allah’tan korkun ve evlatlarınız arasında adaletli
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz olun.”3 emrinin muhatabıdır. Bu yüzden ebeveynler,
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en hayırlınız sorumluluklarına uygun hareket etmeli ve çocuklarını
ailesine en güzel şekilde davranandır. Ben, asla ihmal etmemelidir. Sevgili Peygamberimizin;
aranızda ailesine en güzel davranan kişiyim.”2 “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal
etmesi, kişiye günah olarak yeter.”4 nebevi uyarısına
Kardeşlerim!
kulak vermelidir.
Yüce Yaratıcımızın en güzel nimetlerinden biri
ailedir. Aile, insanı hayata gözlerini açtığı anda sarıp O halde geliniz, Yüce Rabbimizin emaneti olan
sarmalar. Koruyup kollar ve bağrına basar. Aile, ailemizi gözümüz gibi koruyalım. Gün gelip emanetin
Rabbimizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz sahibi olan Yüce Allah’a hesap vereceğimizi
rızıklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir aklımızdan çıkarmayalım. Aile hayatımızın her
yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven alanında adalet ve ihsan ahlakının güçlenmesi için
duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile, çaba gösterelim. Anne-babamızla, eşimizle,
muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet çocuklarımızla el ele verip hep birlikte ailemizin
kazandığı yerdir. Vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, kıymetini bilelim. Unutmayalım ki ailemizi maddi-
bilginin hikmetle ve sevginin hürmetle harmanlandığı manevi her türlü tehlikeden ve tehditten korumak
bir eğitim ocağıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, hepimizin öncelikli vazifesidir.
vazgeçilmez değerimizdir.
Değerli Müminler!
Aziz Müminler! İçinde bulunduğumuz haftanın aynı zamanda
Yüce Rabbimiz erkek ve kadını adalet üzere Engelliler Haftası olduğunu hatırlatmak istiyorum.
yaratmıştır. Dinimize göre erkek ve kadının yaratılış Hepimiz biliyoruz ki pek çok ailede engelli
gayesi birdir. Her ikisi de değerlidir, temel hak ve kardeşlerimiz bulunmaktadır. Engeller, mutlu ve
dokunulmazlıkları vardır. Kulluk ve sorumluluk, huzurlu bir aile ortamında aşılabilir. Gerek doğuştan,
mükâfat ve ceza, iffetli ve onurlu bir hayat yaşamada gerekse sonradan ortaya çıkan engellilik durumu
aralarında hiçbir fark yoktur. İslam’ın ailede en ideal çalışmaya, üretmeye ve başarıya asla engel değildir.
yaklaşım olarak gösterdiği hedef adalet ve ihsan Asıl engellilik aklını, gönlünü, elini ve dilini, şefkat ve
ahlakıdır. Aile bireylerinden her biri, diğerini hoşnut merhamete kapatmaktır.
etme gayesini davranışlarının merkezi yapmalıdır. Zira
Değerli Müminler!
adalet ve ihsanın hâkim olduğu aileler huzur yuvasıdır. İnşallah önümüzdeki Çarşamba günü rahmet ayı
Aziz Müminler! Ramazan’a kavuşmuş olacağız. Salı akşamı da ilk
Yüce Dinimiz İslam, bizlere aile saadetinin ve teravih namazını kılıp sahura kalkacağız. Bu mübarek
mutluluğunun yollarını göstermiştir. Bizler için aile ayın ailemize, milletimize, devletimize ve tüm İslam
hayatında en güzel örnek Peygamberimiz (s.a.s)’dir. âlemine huzur ve barış getirmesini Yüce Rabbimizden
O, ailede ihsanı, iyiliği ve adaleti emretmektedir. Zira niyaz ediyorum.
ailede ihsan üzere iyilikte yarışma vardır. İhsan, ailede
sevgiyi ayakta tutan, diğerkâmlık ve fedakârlığı içinde 1 Rum, 30/21.
barındıran yüce bir değerdir. İhsan, hiçbir karşılık 2 İbn Mâce, Nikâh, 50.
3 Buhâri, Hibe, 13.
beklemeden ve asla minnet altında bırakmadan yapılan 4 Ebû Davud, Zekât, 45.
iyiliktir. Ailede adalet, karşılıklı sevgi ve saygının Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 18.05.2018 uğramakta, insanlık dışı uygulamalara maruz
bırakılmaktadır. Mübarek Ramazan-ı şerifin
arifesinde, Gazze’de, elinde ve yüreğinde iman ve
cesaretinden başka bir şey olmayan onlarca masum
insan, bütün dünyanın gözü önünde acımasızca şehit
edilmiştir. Peygamberler diyarında silahlar
susmamakta, kan, gözyaşı ve çile saçmaya devam
etmektedir.
Kudüs sınavı karşısında her birimize düşen
DİNMEYEN YARAMIZ: KUDÜS vazife, yaşanan vahşete asla rıza göstermemektir.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz yapılsın, zulme ve haksızlığa boyun eğmemektir.
şöyle buyurmaktadır: “Resûlüm! Sakın Allah’ı İnsanların yaşama ve inanç özgürlüğüne insafsızca
zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak müdahale edilirken, vahiyle mübarek kılınan şehirde
Allah, onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin ezanlar susturulurken sessiz kalmamaktır. Aziz
dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”1 milletimiz her zaman olduğu gibi bugün de zalimin
karşısında mazlumun yanında yer alacaktır. Ama
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz tarih, pervasızca yapılan bu saldırıları kara bir leke
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “...Mazlumun olarak kaydedecek, huzura ve barışa kastedenler er
bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah geç cezasını çekecektir.
arasında perde yoktur.”2
Kıymetli Müminler!
Kardeşlerim! Geliniz, İslam coğrafyasının, kardeşlerimizin ve
Kudüs, insanlığın kadim şehridir. Mübarek, masum insanlığın maruz kaldığı felaket, zulüm ve
mukaddes ve harem bir beldedir. Dokunulmazdır; mağduriyetlerden ders alalım. Ümmet bilinciyle iman
saygınlığını çiğnemek, güvenliğine el uzatmak kardeşliğimizi pekiştirelim. Zorlukları beraber
haramdır. İslam’ın ilk kıblesi olan bu kutsal şehir, aşmanın çarelerini arayalım. Birliğimize ve
tarihte pek çok peygambere ev sahipliği yapmıştır. dirliğimize kasteden, gücümüzü zayıflatan fitne
Kudüs’ün taşında, toprağında nice peygamberin aziz hareketlerine fırsat vermeyelim. Coğrafyamızı kan ve
hatırası vardır. gözyaşı diyarına çeviren zalimlerin karşısında hakkı
söylemekten geri durmayalım. Maddi ve manevi
Yeryüzünün en eski ve en kıymetli bütün varlığımızla merhametin yanında yer alalım.
mescitlerinden biri olan Mescid-i Aksa da harem-i Kudüs bilincini, iman ve adalet şuurunu canlı tutalım.
şeriftir. Bu şerefli mescit Peygamber Efendimizi
misafir etmiş, miraca uğurlamıştır. Kıymetli Kardeşlerim!
Bu mübarek ayda, bu mübarek günde, bu
Kıymetli Kardeşlerim! mübarek mekânda bizler Rabbimize el açıp niyazda
Kudüs, İslâm tarihi boyunca imanlı bir duruşun, bulunalım: Allah’ım! Gazze’de şehit olan
kararlı bir yönelişin, muhabbetle mukaddese kardeşlerimize rahmet eyle. Allah’ım! Rahmet ayı
bağlanışın sembolü olmuştur. Mekke ve Medine nasıl Ramazan’ın huzur ikliminde kalplerimizi birleştir.
ki Müslümanların ruhu ve sevdası ise, Kudüs de Mescid-i Aksâ ile olan gönül bağımızı hiçbir zaman
öylece damarlarında dolaşan kandır. Kudüs, İslam koparma. Birbirimize olan güvenimizi, sevgimizi,
ümmetinin vahdet binasında kilit taşıdır. inancımızı daima diri tut!
Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Allah’ım! Bize basiret, feraset, hikmet nasip
Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin eyle! Bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa
emanetidir. Kudüs sadece Filistin ve Mescid-i Aksa zalimler güruhundan eyleme! Bizi haksızlığa,
civarında yaşayanların değil, tüm dünya hukuksuzluğa ve vicdansızlığa karşı suskun
Müslümanlarının gözbebeği ve insanlığın ortak kalanlardan eyleme! Allah’ım! Mescid-i Aksa’yı
değeridir. Bugün ise Kudüs, Müslümanların ve işgale yeltenenlere fırsat verme! Müslüman
insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak kardeşlerimize içinde bulundukları zor durumdan bir
sınavıdır. an evvel kurtulmaları için yardım eyle! Bizlere
yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı
Kıymetli Kardeşlerim! nasip eyle! Dualarımızı kabul eyle!
Tarih boyunca “Dârü’s-Selâm”, yani barışın ve
huzurun merkezi olarak anılan Kudüs, bugün 1
İbrahim, 14/42.
barbarca bir işgal ile karşı karşıyadır. Kudüs ve 2
Buhârî, Zekât, 63; Müslim, Îmân, 29
çevresinde yaşayanlar, her gün baskı ve şiddete Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 25.05.2018 Muhammed’in hâl ve tavrıdır.”7 Kur’ân-ı Kerîm
kıyamete kadar her çağda ve her coğrafyada insanlara en
doğru yolu gösteren rehberdir. Kur’ân ruhlara şifa,
kalplere rahmettir. Kur’ân, bize Rabbimizi tanıtır,
sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmanın
anlamını ve insanca yaşamanın sırlarını öğretir.
Aziz Müslümanlar!
Ramazan kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır.
Geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığımızda, yoksulun
halini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve Rezzâk olan
Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına
varırız.
ORUÇ VE KUR’ÂN AYI RAMAZAN
Aziz Müminler! Ramazan aynı zamanda kötü alışkanlıklara son
Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret edeli henüz verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma
on sekiz ay olmuştu. Şaban ayının son günleriydi. fırsatıdır. Ramazan sayesinde hayırlı işlerde yarışır,
Ramazan orucunun farz kılındığını haber veren Bakara iyiliğe yatırım yapar, kötü sözden ve amelden uzak
sûresinin şu ayetleri nazil oldu: dururuz. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı
gönülden hissederiz. Aramızdaki sevgi ve saygı bağları
“Ramazan ayı, insanlara yol göstermek, doğrunun güçlenir. Bu ayda yapılan ibadetlerin, iyiliklerin,
ve hakkı bâtıldan ayırmanın açık delilleri olmak üzere hayırların sevapları ve mükâfatları diğer aylara nazaran
Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim daha fazladır.
Ramazan ayına ulaşırsa onda oruç tutsun.”1
Değerli Kardeşlerim!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de Mescid-i Öyleyse geliniz dilimizi, kalbimizi, tefekkür
Nebevî’nin minberine çıkarak ümmetine şöyle seslendi: dünyamızı ve bütün hayatımızı Ramazanın ve orucun
“Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu getirdiği güzelliklerle buluşturalım. Kur’ân-ı Kerimi
ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennetin okumaya ve anlamaya her zamankinden daha fazla vakit
kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın ayıralım. Yıpranan gönül ve zihin dünyamızı Kur’ân’ın
şeytanlar bağlanır.”2 nuruyla tamir edelim. Oruçlarımızı şuurla tutalım. Yalnız
Değerli Müminler! midemize değil dilimize, elimize, gözümüze, gönlümüze
On bir ayın sultanı Ramazanın manevi hayatımızda velhasıl bütün uzuvlarımıza bizleri tüm kötülüklerden
özel bir yeri vardır. Zira Ramazan, oruç ve Kur’ân ayıdır. koruyan bir oruç tutturalım.
Ramazan sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır. Ramazan, Kardeşlerim!
bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini içinde saklayan en Türkiye Diyanet Vakfı’nın önemli faaliyetlerinin
şerefli aydır. Ramazan ibadettir, berekettir, mağfirettir. başında eğitim hizmetleri gelmektedir. Vakfımız İslam’ı
Ramazan taattir, hayır ve hasenattır. Peygamber doğru anlayan ve yaşayan nesiller yetiştirmek için
Efendimizin bildirdiğine göre, Ramazan ayının ilk gecesi yurtiçinde ve yurtdışında eğitim faaliyetleri
olunca, bir melek şöyle seslenir: “Ey iyilik isteyen! yürütmektedir. Özellikle Kur’an Kursları, Uluslararası
İbadete ve kulluğa gel! Ey kötülük isteyen! İmam Hatip ve İlahiyat programları kapsamında 111
Günahlarından vazgeç!”3 ülkeden gelen binlerce öğrenciye burs ve eğitim desteği
Kardeşlerim! sağlamaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanılmak
Ramazan, oruç ile anlam bulur. Oruçlarımız her üzere bugün ülkemiz genelindeki bütün camilerde siz
şeyden önce bir sabır, irade ve merhamet eğitimidir. Bizi değerli cemaatimizin yardımlarına müracaat edilecektir.
iştah ve hevesin, gayri meşru istek ve arzuların esiri Ayrıca zekât ve fitrelerinizi de bu yardımlar kapsamında
olmaktan koruyan birer kalkandır. “Ey iman edenler! değerlendirebilirsiniz. Rabbim yapmış olduğunuz ve
Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere yapacağınız yardımları kabul eylesin.
farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”4 âyeti, orucun Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadis-i
gayesinin her türlü kötülükten ve günahtan uzak durmak şerifi ile bitirmek istiyorum:
olduğuna işaret eder. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle
buyurur: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu “Gönülden inanarak ve karşılığını Allah’tan
olduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. umarak Ramazan’ı ibadetle geçiren kişinin geçmiş
Ona birisi sataşır veya söverse, ‘Ben oruçluyum!’ günahları bağışlanır.”8
desin.”5
1
Bakara, 2/185.
Muhterem Müminler! 2
Nesâî, Sıyâm, 5.
3
Tirmizî, Savm,1; İbn Mâce, Sıyâm, 2.
Ramazan, hayat kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye 4
Bakara, 2/183.
başlandığı aydır. Kur’ân, Kelâmullâh’dır, Kitâbullâh’dır. 5
6
Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 29.
Zümer, 39/23.
Allah’a ait olduğu için, “Sözlerin en güzeli”dir.6 7
Nesâî, Îdeyn, 22.
8
Buhârî, İman, 27.
Peygamberimizin ifadesiyle, “Sözlerin en doğrusu,
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Allah’ın kelâmı; hâl ve tavrın en güzeli ise
TARİH: 01.06.2018 Aziz Müminler!
Elbette alışveriş faizle aynı olamaz! Çünkü
alışverişte gayret, zahmet, risk ve emek vardır.
Helal yoldan nafaka temin etme ve hayatını idame
ettirme çabası vardır. Faiz ise, insanları zahmetsiz
yoldan para kazanmaya sevk eder, tembelleştirir,
duyarsızlaştırır. Nitekim Rabbimiz bu hususta
şöyle buyurmaktadır: “Allah, faizden elde edilen
malı mahveder. Sadakaları ise artırır,
bereketlendirir. Allah hiçbir günahkâr nankörü
MEŞRU OLMAYAN KAZANÇ: FAİZ sevmez.”5
Aziz Kardeşlerim! Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi
Okuduğum ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz husustan birisi olarak sayan6 Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kat kat de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün
arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı toplumu faiz alıp vermekten men etmiş ve Veda
gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.”1 Hutbesi’nde insanlığa şu mesajı vermiştir:
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz “Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır.
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Faiz yoluyla mal İyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle
çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam
azalmasın.”2 Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir.”7
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Kendisinden faydalandığımız her türlü Zengin, faiz yoluyla haksız yere malını
nimetin asıl sahibi, yerlerin ve göklerin Mâliki olan katlarken, zayıf ve muhtacın sırtındaki kambur her
Cenab-ı Hak’tır. Yüce Rabbimiz biz kullarına geçen gün artar. Mal, mülk ve itibar hırsıyla
mülkünden ihsanda bulunmuş ve sayısız nimeti bencilleşenler, görünüşte insanlar nezdinde
istifademize vermiştir. Ancak bu istifade sırasında zenginleşmekte ise de aslında ahlâkî yönden
dünyada huzurumuzu kaçıracak, ahirette de azaba fakirleşmekte ve Cenab-ı Hak katında değer
sürükleyecek birtakım kazanç yollarını ve yanlış kaybetmektedir. Küçük menfaatler uğruna dünya
uygulamaları da haram kılmıştır. Bunlardan biri ve âhiret hayatı tehlikeye girmektedir.
olan faiz, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın
teri dökmeden kazanmaktır. Faiz, insanların Muhterem Müslümanlar!
mallarına kattıkları meşru olmayan fazlalıktır. Faiz, Bu dünya fanidir ve bir imtihan yeridir. Ebedi
“Bizi aldatan, bizden değildir.” 3 buyuran Allah olan ise ahiret yurdudur. İlâhî huzura çıktığımız
Resulü (s.a.s)’in getirdiği adalet, şefkat, zaman “Malımızı nereden kazanıp nerede
yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri görmezden harcadığımız” 8 elbette sorulacaktır. Öyleyse
gelmektir. Faiz, alın terinin mukaddes olduğunu geliniz, başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve
göz ardı etmektir. Faiz, dünyada da ahirette de haram kazançtan sakınalım. Küçük büyük her türlü
hesabı çetin olan büyük bir günahtır. faiz içeren ticari uygulamalardan vazgeçelim.
Faizin neslimizi, toplumuzu ve geleceğimizi
Kardeşlerim! mahvetmesine fırsat vermeyelim. Hayatın her
Faiz haramdır; çünkü İslam’ın hukuk ve ahlâk alanında olduğu gibi ticarette de ahlâkımızı
sisteminin temelinde yer alan “Hak” kavramına muhafaza edelim. Haram kazançtan kendimizi ve
aykırıdır. Faiz kul hakkını hiçe sayarak, insanları ailemizi koruyalım. Unutmayalım ki faiz kişiyi
kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum ancak Allah’ın gazabına, büyük bir hüsrana ve iki
zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine cihanda pişmanlığa götürür.
güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz
yalnızca malın değil, hayatın da bereketini kaçırır. 1
Âl-i İmrân, 3/130.
Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan 2
İbn Mâce, Ticâret, 58.
ömürler faizin birer neticesidir. Yüce Allah çalışıp
3
Müslim, Îmân, 164.
4
Bakara, 2/275.
çabalamadan haksız yoldan kazanç sağlayanların 5
Bakara, 2/276.
ibretlik âkıbetini bizlere şöyle haber vermektedir: 6
Buhâri, Vesâyâ, 23.
“Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı 7
Müslim, Hac,147.
kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum 8
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.
onların ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerinden
dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
haram kılmıştır…”4
TARİH: 08.06.2018 Kardeşlerim!
Bugün insanı daha fazla kazanıp daha çok
tüketmeye teşvik eden, ne kadar harcarsa o kadar
değerli olacağını iddia eden bir zihniyet
yaygınlaşıyor. Özenti ve gösterişe dayalı
hayatlar, lüks ve israfa yönelik harcamalar öne
çıkarılıyor. Böylece ömrünü üretim yerine
tüketime adayan insanlık, aslında manevi
değerlerini ve yaşama amacını tüketiyor.
Hâlbuki hayat kitabımız Kur’an, insanın
AFİYET OLSUN, İSRAF OLMASIN yeryüzüne imar ve ıslah için geldiğini, dünya ve
Cumanız Mübarek Olsun Değerli Müminler! ahiret hayatı adına orta yolu, iktisadı ve dengeyi
Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) çok asla kaybetmemesi gerektiğini vurgular. Yüce
sevdiği akrabası Sa’d b. Ebi Vakkas’ın yanına Rabbimiz müminleri anlatırken şöyle
uğramıştı. Sa’d o sırada abdest alıyordu. Suyu fazla buyurmaktadır: “Onlar, harcama yaptıklarında
kullanmış olmalı ki Efendimiz; “Bu ne israf böyle?” ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu
dedi. Sa’d, “Abdestte de israf olur mu ya Rasulellah?” ikisi arasında bir yol tutarlar.”2
diye sorunca Sevgili Peygamberimiz (s.a.s): “Evet, Peygamberimiz (s.a.s) de “İsrafa kaçmadan ve
akan bir nehirden abdest alsan bile”1 şeklinde kibre kapılmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve
karşılık verdi. sadaka veriniz.”3 öğüdüyle tüketim ahlakına
sahip olmamız gerektiğini dile getirir.
Aziz Müminler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Allah’ın Muhterem Müslümanlar!
bizlere bahşettiği nimetlerin kıymetini biliyor ve Geliniz Yüce Rabbimizin bizlere lütfettiği
ashabına her fırsatta bunu hatırlatıyordu. O, bütün nimetlerin değerini bilelim. Hiçbir nimeti
bollukta da darlıkta da sahip olduğumuz ölçüsüzce israf etmeyelim. Vaktimizi boşa
nimetleri ölçülü kullanmayı öğretiyor ve israftan geçirmeyelim. Yememizde, içmemizde, giyim
sakındırıyordu. Zira israf, yeme içmeden giyim kuşamımızda ve harcamalarımızda ihtiyaç
kuşama, vakitten sağlığa varıncaya kadar her fazlasından kaçınalım. Doğal kaynaklarımızı,
türlü nimet ve imkânı ölçüsüzce kullanmaktır, tabiat varlıklarımızı koruyalım. Allah’ın verdiği
dengeyi ve itidali kaybetmektir. İnsanın her nimetin bir gün hesabının sorulacağını
kendisine, çevresine ve kâinata yazık etmesidir. bilelim. Nimetler karşısında şımarıp lükse
İsraf, varoluş bilincimizden ve yaratılış dalmadan ve duyarsızca israfa girmeden infak
gayemizden uzaklaşmaktır. İsraf, aynı zamanda ahlakını kuşanalım. Rabbimizin hayata ve
bütün nimetlerin sahibi olan Yüce Allah’ın kâinata koyduğu dengeyi gözetelim. Bu denge
Rezzâk ismine saygısızlıktır. ihlal edildiğinde hayatın bereketinin kaçtığını,
toplumun huzurunu kaybettiğini, insanın
Kıymetli Kardeşlerim!
kendisine ve gelecek nesillere zarar verdiğini
Bugün yeryüzünü kuşatan en büyük
unutmayalım. Nimetlerin sınırlı, nefsin istek ve
afetlerden birisi israftır. Bir yanda açlığın,
arzularının ise sınırsız olduğunu aklımızdan
yoksulluğun ve sefaletin pençesinde kıvranan
çıkarmayalım.
milyonlarca insan varken, saçıp savurmak,
ihtiyaç olmadan harcamak, eskimeden atmak Kardeşlerim!
hayati bir hatadır. Mazlum insanlar ekmek ve su Önümüzdeki Pazarı Pazartesiye bağlayan
gibi en temel ihtiyaçlarından bile mahrum bir gece, Yüce Kitabımız Kur’an’ın nazil olmaya
şekilde hayat mücadelesi verirken, artan bir tek başladığı mübarek Kadir gecesini idrak edeceğiz
lokmayı bile çöpe atmak insafa sığmaz. inşallah. Bin aydan daha hayırlı olan bu geceyi
bir fırsat olarak değerlendirelim. Günahlarımıza
Kıymetli Müslümanlar!
tövbe ederek hayatımızı gözden geçirelim,
İsraf, sadece mal ve eşya ile sınırlı değildir.
muhasebemizi yeniden yapalım. Bu vesileyle
İnsan için en büyük israf, ne için yaratıldığını ve
Kadir gecenizi şimdiden tebrik ediyor ülkemiz,
varlığını hangi uğurda kullanması gerektiğini
milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara
unutarak ömrünü heba etmektir. Kendisine
vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
verilen akıl nimetini iman ve hikmetle
buluşturamamaktır. Bedenini, gücünü, iradesini 1 İbn Mâce, Tahâret, 48.
iyilik ve hakikat yolunda kullanmayıp beyhude 2 Furkân, 25/67.
meşgalelerle heba etmektir. Sahip olduğu bilgi 3 Buhârî, Libâs, 1; Nesâî, Zekât, 66.
Kardeşlerim!
ْ اّللْمَاْدَا َْمْ َو ِإ ْنْقَ َْل
ِْ َ َْالْإِلَى ْ َ ْ َوإِ َْنْأَح...
ِْ َبْاأل ْعم
ْ“ ِانَهُ ْ َكا َن ْت َ َـواباAllah tövbeleri çokça kabul
KULLUK BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR edendir.”4 müjdesi ile bu bağışlanma ayında
GEÇİRMEK Rabbimizden af ve mağfiret diledik. İftar anındaki
Cumanız mübarek olsun Aziz Kardeşlerim! şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki tövbe ve
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s.)’e, “Allah istiğfarlarımızla günahlarımızdan arınmaya çalıştık.
katında amellerin en kıymetlisi hangisidir?” diye
soruldu. Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle cevap verdi: ْْاّلل ْجَميعا ْو َََل ْت َ َف َرقُوا
ِ “ وَا ْعت َِصمُوا ْبِ َحب ِْلHep birlikte
“Allah’a en sevimli gelen amel, az da olsa devamlı
olanıdır.”1 Allah’ın ipine, Kur’ana sımsıkı sarılın. Bölünüp
parçalanmayın.”5 ilâhi emrine uyarak bu rahmet
Bu cevap, ibadet ve kulluğun, iyilik ve ihsanın mevsiminde her türlü fitne ve tefrikadan uzak durduk.
bir denge ve düzene muhtaç olduğunu haber Bütün farklılıklarımızı unutarak bir olduk, birliğe
veriyordu. Rahmet Peygamberi, bu cevabıyla bizlere koştuk. Beraberce oturduğumuz iftar sofraları, omuz
imanımızın tezahürü olarak Rabbimize ibadet omuza kıldığımız teravih namazları, paylaştıkça
ederken sadeliğe ve sürekliliğe dikkat etmemizi bereketlenen yardım faaliyetleriyle kardeşliğimizi
öğütlüyordu. Kulluk bilincimizi bir ömür canlı pekiştirdik.
tutmak için Cenab-ı Hak ile kurduğumuz gönül
bağının ibadetlerimizle düzenli olarak beslenmesi Kıymetli Kardeşlerim!
gerekiyordu. Şimdi, Ramazan’ın kazandırdığı güzelliklere
sahip çıkma ve onları bütün bir seneye hatta ömre
Muhterem Kardeşlerim! yayma zamanıdır. Hayatımızı disipline eden, kulluk
Ramazan-ı Şerifin gelmesiyle tarifsiz bir sevinç bilincimizi tazeleyen ve maddi-manevi imkânlarımızı
yaşamış, onu heyecan ile karşılamıştık. Oruca, iftara, insanlığın iyiliği için seferber etmemize vesile olan
sahura, teravihe, mukabeleye kavuşmanın manevî Ramazan’ı milat kılma vaktidir. “Sana ölüm
huzurunu yaşamıştık. Bugün Ramazan mektebinin gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”6 ayetiyle, son
bizi eğiten, yücelten, nefsin arzularına karşı uyaran nefesimize kadar sorumluluğumuzun devam ettiğini
ve salih amele teşvik eden iklimine veda ediyoruz. hatırlatan Kur’an-ı Kerim’e uyma zamanıdır.
Ruhlarımızı ve sofralarımızı bir ay boyunca
zenginliği ve cömertliği ile donatan mağfiret ayını Muhterem Müslümanlar!
uğurluyoruz. Rabbim, bizleri Ramazan’a hakkıyla Ramazan’ın huzur ve şuurunu ömrümüze hâkim
şahit olan ve Ramazan’ın da en güzel şekilde kılalım. Yüce kitabımız Kur’an’la bağımızı
şahitliğini kazanan kullarından eylesin. Bizleri daha Ramazan’dan sonra da devam ettirelim. Ramazan’da
nice mübarek aylara ve bayramlara kavuştursun. olduğu gibi ailece camiye devam edelim ve
mescitlerimizi mahzun bırakmayalım. Sevgimize,
Aziz Müminler! şefkatimize, ilgi ve desteğimize ihtiyaç duyan
Mübarek Ramazan ayında, herkesin yanında olalım. Birlik ve beraberliğimizi
َاشعُو ََْۙن َ ْ “ قَ ْد ْ َا ْفل َ َح ْا ْل ُم ْؤ ِمنُو َنَۙ ْ َالَذي َن ْ ُه ْم ْفيMüminler
ِ ص ََلتِ ِه ْم ْخ zedeleyen, bizi birbirimize düşürerek zayıflatan söz
ve davranışlardan ısrarla kaçınalım. Allah hepimize
kurtuluşa ermiştir, onlar namazlarını huşu Ramazan’ın mirasına sahip çıkmayı, güzel ahlak ve
içerisinde kılarlar.”2 ayet-i kerimesine uyarak gece ibadette daim olmayı nasip eylesin.
ve gündüz kıyama durduk. Acizliğimizin farkına
vararak secdeye kapandık. Kendimizi hesaba çekerek
tevbe ve niyazda bulunduk. Sadece bedenlerimizi 1
Müslim, Salâtü’l-Müsafîrîn, 216.
değil, gönüllerimizi de rahatlatan teravihlere ayrı bir 2
Müminûn, 23/1-2.
heyecanla koştuk. Sağlığın, zamanın, gençliğin, bir
3
Tirmîzi, Sıfatü’l-Kıyame, 35.
4
Nasr, 110/3.
lokma ekmeğin, bir yudum suyun kıymetini yeniden 5
Âl-i İmran, 3/103.
kavradık. Zekât, fitre ve sadakalarımızla 6
Hicr, 15/99.
kardeşlerimizi sevindirmenin mutluluğunu yaşadık. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 22.06.2018 milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak
yetiştirmek ise her anne babanın evladına karşı en
önemli vazifesidir. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Hiç
bir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha
kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”3 hadisi
gereği yavrularımıza imanı ve İslâm’ı öğretmek,
güzel ahlak ile mücehhez kılmak onlara
bırakacağımız en büyük mirastır.
Kardeşlerim!
Hayırlı nesiller yetiştirmemize katkı
sağlayacak, gözümüzün nuru evlatlarımızı Kur’an’la
ve Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatıyla
YAZ KUR’AN KURSLARI VE ÖNEMİ
buluşturacak bir zaman dilimi daha başlıyor. Kur’an
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
kurslarımız, 25 Haziran’da açılıp 17 Ağustos’a kadar
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz
devam edecek. “Camide Çocuk Sesi, Vatanımın
şöyle buyuruyor: “Elif Lâm Râ. Bu Kur’an,
Neşesi” şiarıyla camilerimiz, bu yıl da milyonlarca
Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan
çocuğumuz için bir eğitim yuvasına dönüşecek.
aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık,
göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Yavrularımız, Yüce Rabbimizi daha iyi
Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz tanıyacaklar. İmanı ve İslam’ı tertemiz kalplerine
bir kitaptır…”1 nakşedecekler. Kur’an-ı Kerim’le ve
Peygamberimizin örnek hayatıyla daha yakından
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
tanışacaklar. Kur’an’ın istediği, Peygamberimizin de
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanoğlu
yaşayarak gösterdiği doğruluk ve dürüstlüğü, şefkat
ebediyete irtihal ettiği zaman amel defteri
ve merhameti, sevgi ve saygıyı, hak ve adaleti,
kapanır. Şu üç kişinin defteri ise kapanmaz ve
paylaşma ve yardımlaşmayı, kardeşlik ve muhabbeti,
bunlara sevap yazılmaya devam eder: Ardında
hâsılı ahlâkî değerleri daha derinden kavrayacaklar.
sadakayı cariye, yani kalıcı bir hayır bırakan kişi.
Kitaplarla dost olmayı, okumanın değerini, ilmin
İlmini insanlığın hayır ve hizmetine sunan kişi.
önemini hissedecekler. İstiklalimizin sembolü
Kendisine hayır duada bulunan bir evlat
camilerimizle buluşacaklar. Tevhidin gür sedası
yetiştiren kişi.”2
ezanlarımızı daha yakından duyacaklar. Körpe
Kardeşlerim! dimağlarını ve tertemiz fıtratlarını kötülüklerden
Yüce Rabbimiz, Âlemlere Rahmet koruyacak ibadetleri öğrenecekler.
Peygamberimiz (s.a.s) aracılığıyla insanlığa
Kıymetli Müslümanlar!
muhteşem bir kitap lütfetti. Bu kitap, bize
Her bir camimizde açılacak yaz Kur’an
yaratılışımızın hikmetini, varoluşumuzun gayesini
kurslarını fırsat bilelim. Yavrularımızın bu kurslara
öğretti. Hayatın imanla anlam bulacağını, insanın
katılmasına anne-babalar olarak öncülük edelim!
kulluk ile yüceleceğini haber verdi. Müminler, on
Onları Kur’an’ın aydınlığından mahrum
dört asırdır bu kitabı zihin ve gönüllerine nakşetti.
bırakmayalım. Kendimiz de çocuklarımıza örnek
Ona sarsılmaz bir imanla, derin bir muhabbetle
olacak şekilde Kur’an’ı okumak, anlamak, düşünüp
bağlandı. İşte bu kitap, hidayet rehberimiz ve
ibret almak ve hayatımıza rehber kılmak için gayret
kurtuluş reçetemiz olan Kur’an-ı Kerim’dir.
gösterelim. Kitaplar ile ünsiyetimizi artıralım,
Aziz Müminler! okuma salonlarımız sayesinde ömrümüze huzur ve
Kur’an-ı Kerim, Yüce Rabbimizin biz hikmet katalım. Yüce Kitabımızın ve Peygamber
müminlere en büyük hediyesidir. Kur’an-ı Kerim, Efendimizin izinde hayatına yön veren nesiller
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in bize bıraktığı en yetiştirmek için gayret sarf edelim.
yüce emanettir. Bu yüzden müminler olarak
Hutbemi Hz. Peygamberin şu hadis-i şerifi ile
zihnimizi ve gönlümüzü onun ışığıyla aydınlatırız.
bitirmek istiyorum: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı
Günümüzü ve yarınımızı onun rehberliğinde inşa
öğrenen ve öğretendir.”4
ederiz. Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarını, helal ve
haramlarını göz aydınlığımız olan yavrularımıza da
İbrahim 14/1-2.
öğretmek için gayret gösteririz.
1
2
Müslim, Vasiyyet, 14.
3
Tirmîzi, Birr, 33.
Zira biliriz ki çocuklarımız, Yüce Allah’ın bize 4
Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 15
en büyük emanetlerindendir. Onları kendini ve
Rabbini bilen, sorumluluklarının farkında olan, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 29.06.2018 kadar uzanacak bir kimliğe kavuşur. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Siz
kıyamet gününde kendi isimleriniz ve
babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız.
Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.”2
Bu hadis-i şerif bizlere öğretmektedir ki,
insan telaffuzu da anlamı da güzel olan isimlere
layıktır. İnsanın bedeni, izzet ve onuru saygın
olduğu gibi onun kimliğini ifade eden ismi de
saygındır, hürmeti hak eder. İnsana ömrü
boyunca hoşlanmayacağı bir isim vermek şöyle
dursun onu kötü lakapla bir defa dahi olsun
EVLADIN ANNE-BABA ÜZERİNDEKİ çağırmak dinimizce yasaklanmıştır. Yüce
HAKLARINDAN BİRİ: GÜZEL İSİM Rabbimiz “Birbirinizi kötü lakaplarla
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! çağırmayın”3 buyurarak bizleri bu konuda
Peygamber Efendimiz (s.a.s) hayatın her uyarmıştır.
aşamasında İslami değerlerin gözetilmesine önem Muhterem Müslümanlar!
verirdi. Zira o, bizlere kulluk şuurunu, nezaket ve İsim bir inancın, bir medeniyetin, bir
zerafeti öğretmek üzere gönderilen bir kültürün yansımasıdır. Kaynağını din-i mübin-i
Peygamberdi. Onun, hayatın her anını anlamlı İslam’dan alan medeniyetimizin isme verdiği
kılmaya yönelik bu hassasiyeti, bir bebeğe isim önem hepimizin malumudur. Geçmişten
koymada dahi kendini gösterirdi. Öyle ki iki günümüze milletimiz, evlatlarına başta
güzide torununa güzel, zarif ve iyi anlamlarına Peygamberimiz olmak üzere tarihimizde iz
gelen Hasan ve Hüseyin isimlerini vermişti. Bunu bırakan nice büyüklerimizin ismini vermeyi onur
yaparken onları önce şefkatle kucaklayıp bağrına vesilesi saymıştır.
basmıştı. Ardından da sağ kulaklarına ezan, sol
kulaklarına kâmet okumuştu. Hayırlı ve bereketli Geleneğimizde isim her şeyden önce kişiye
bir ömür geçirmeleri için minik yavrulara dua insan olarak değerini, varlığının anlamını ve
etmişti.1 medeniyetini hatırlatan bir unsurdur. İsimde asıl
olan sadece kulağa hoş gelmesi değildir. Bununla
Kardeşlerim! birlikte sahibini ahlaki olgunluğa, yüce bir
Peygamberimiz (s.a.s) okuduğu bu ezan ve karaktere ulaştıran bir mana taşımasıdır. Bu
kâmetle aslında bebeğin kulağına yaratılış doğrultuda Peygamber Efendimiz, İslam
gayesini fısıldıyordu. Ona imanı ve İslam’ı, hâsılı inancıyla bağdaşmayan, insan şerefine
tevhidi telkin ediyordu. Ömrü boyunca sadece yakışmayan, şiddet ve nefret içeren isimleri
Allah’a kul olması gerektiğini öğretiyordu. Allah değiştirmiştir.
Resulü (s.a.s) verdiği güzel ve anlamlı isimle de
çocuğa bir istikamet çiziyordu. Hayatı boyunca Kardeşlerim!
hayrın ve iyiliğin hizmetkârı olmasını Çocuklarımıza Müslüman olduklarını her
öğütlüyordu. daim hatırlatacak, dini ve milli değerlerimize
uygun, anlamlı isimler verelim. Onların beslenme
Aziz Müminler! ve eğitimlerinden sorumlu olduğumuz gibi güzel
Kur’an’ın ifadesiyle çocuklarımız, isimlere sahip olmalarından da sorumlu
gözlerimizin nurudur. Kalplerimizin sürûrudur. olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım.
Yüce Rabbimizin bizlere birer lütfu ve İnancımıza ve kültürümüze uymayan isimlerin
emanetidir. Kız ya da erkek fark etmez, dünyaya yavrularımızın değer dünyalarını tahrip edeceğini
gelen her bebek özeldir, değerlidir. Allah onu unutmayalım. Evlatlarımıza verdiğimiz isimler,
yeryüzünün en şerefli varlığı, halifesi olarak onlara ahlak, edep, şuur ve ideal aşılasın, bir
yaratmış ve biz yetişkinlere emanet etmiştir. Salih pusula gibi ömürleri boyunca iyiliğe, güzelliğe,
bir kul, iyi bir insan olması için emek hayra davet etsin.
vereceğimiz bu yavru, kendine yakışır bir
karşılamayı hak eder. Bu karşılamanın ilk 1
Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 45; Edeb, 109; Edebü’l-müfred, 286.
adımlarından biri ona güzel bir isim vermektir. 2
Ebû Dâvûd, Edeb, 61.
3
Hucurât 49/11.
Kardeşlerim!
Çocuk, anne kucağında dünya nimetlerini Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tatmaya başladığı gibi, adıyla da ebedi âleme
TARİH : 06.07.2018 Kardeşlerim!
Cennete giden yolun ikinci adımı ise salih
amellerdir. Bize Rabbimizin rızasını kazandırmasını ümit
ettiğimiz salih amellerin, yani iyi ve güzel davranışların,
doğru ve anlamlı adımların sınırı yoktur. Kul olma
bilinciyle söylenen her hayırlı söz, insan olma şerefine
layık her güzel eylem, Allah’ın hoşnutluğunu amaçlayan
her iyi niyet birer salih ameldir. Yeter ki samimiyet elden
bırakılmasın. Yeter ki Allah rızası başka bir gayeye,
beklentiye kurban edilmesin.
Kıymetli Kardeşlerim!
İbadetlerimizin her biri birer salih ameldir. Ancak
cennete götürecek olan ibadet aynı zamanda bize güzel
vasıflar kazandıran ibadettir. Namazımız bizi günah ve
ALLAH’IN RIZASINA ULAŞTIRAN SALİH çirkin işlerden alıkoymalıdır. Orucumuz dilimizi kem
AMELLER sözlerden, elimizi, zihnimizi ve gönlümüzü kötülüklerden
Aziz Müminler! korumalıdır. Haccımız, teslimiyetimizi ve ümmet
Resûlullah Efendimiz (s.a.s), bir gün ashâbıyla bilincimizi pekiştirmelidir. Zekâtımız, infakımız,
sohbet ederken “Bugün hanginiz oruç tuttu?” diye kurbanımız dünya nimetlerinin esiri olmamak gerektiğini
sordu. Hz. Ebu Bekir “Ben” diye cevap verdi. Ardından bize hatırlatmalıdır.
Peygamberimiz tek tek şu soruları sıraladı: Bugün
Aziz Müminler!
hanginiz bir kardeşinizin cenazesine katıldı? Bugün
İmanı kemale eriştiren ve mümini cennete ulaştıran
hanginiz bir fakirin karnını doyurdu? Bugün hanginiz
en etkili yol ise güzel ahlaktır. Mümin, anne-babasına,
bir hasta ziyaretinde bulundu?”
eşine, evladına, komşu ve akrabalarına, can taşıyan her
Bu soruların her birine Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.) bir varlığa şefkat ve merhamet gösterir. Eliyle, diliyle hiç
“Ben” diyerek olumlu cevap vermişti. Bunun üzerine kimseye zarar vermez. Çevresine güven telkin eder.
Peygamber Efendimiz ashabı nezdinde bizlere şu müjdeyi Rabbimizin emrettiği şekilde dosdoğru olur; istikametten
verdi: “Bu güzel davranışlar kimde bulunursa, o asla ayrılmaz. Zarar göreceğini bilse dahi yalan söylemez.
mutlaka cennete girer.”1 Ahde vefa gösterir. Boş ve faydasız işlerle ömrünü israf
Değerli Müslümanlar! etmez. Cennet yolunun yolcusu, hayatının her anında, her
Yaratılış sebebimiz; her şeyden önce Cenab-ı işinde sadece Allah’ın rızasını gözetir.
Hakkı layıkıyla tanımak, O’na yürekten bağlanmak, Kardeşlerim!
O’nun emir ve yasaklarına uygun davranmaktır. Bu Cuma vakti, kurtuluşa ermeyi, cennet ehli
Varlığımızın gayesi imanı ve salih ameli, iyiliği ve güzel olmayı niyaz ederken her birimiz kendimizi hesaba
ahlakı hayata hâkim kılmaktır. Bunun yolu ise Kur’an ve çekelim. Şu soruları samimiyetle kendimize soralım:
sünnete samimiyetle uymaktan geçer. Zira Kur’an ve Rabbimizin emaneti olan ömrümüzü hangi yolda
sünnet hayat yolculuğumuzun en sağlam, en güvenilir, en tüketiyoruz? Acaba yürüdüğümüz yol bizi cennete mi
esaslı rehberleridir. Bu yolculuğun sonunda rızasını götürecektir? Yoksa cennetten mi uzaklaştıracaktır?
kazanan kullarına Rabbimizin bir lütfu ve mükâfatı olan Yaşantımızla bizi cennete götürecek bir köprü mü
cennet vardır. kuruyoruz? Yoksa cennetle aramıza duvarlar mı
Kıymetli Kardeşlerim! örüyoruz? Söz ve davranışlarımız, birer samimiyet eseri
Bizi cennete götürecek hidayet yolunun ilk mi? Yoksa yapıp ettiklerimizi riya ve gösterişle heba mı
adımında iman vardır. Allah’ın varlığına ve birliğine ediyoruz?
iman edenler cennete ulaşacaktır. İman esaslarına Değerli Müminler!
gönülden bağlı kalanlar ebedi nimetlere kavuşacaktır. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz’in şu hadis-i
Bize düşen son nefesimize kadar imanımıza sadakat şerifiyle bitiriyorum:
göstermek ve Rabbimize verdiğimiz kulluk sözüne sahip
“Siz bana altı şey hususunda garanti verin, ben
çıkmaktır. İmanımızı söz ve davranışlarımıza yansıtmak
de size cennetin garantisini vereyim: Konuştuğunuzda
ve güzel amellerimizle diri tutmaktır. Nitekim Yüce
doğru söyleyin. Söz verdiğinizde sözünüzü tutun. Size
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin. İffet ve
“Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya;
haysiyetinizi koruyun. Gözlerinizi haramdan sakının.
işte onlar yaratılanların en hayırlısıdır. Rableri
Elinizi kötülüklere uzatmayın.”3
katında onların mükâfatı, altından ırmaklar akan,
içinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah 1 Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 12.
onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı 2 Beyyine, 98/7-8.
olmuşlardır. İşte bu mükafat Rabbine derin saygı 3 İbn Hanbel, V, 323.
bulunmak, konuştuğunda hayır söylemek gibi nice güzel 5 Tirmizî, Radâ, 11.