You are on page 1of 54

İLİ : GENEL Bizler, hayatı daha anlamlı ve bereketli kılan

TARİH : 05.01.2018 evliliğe anne ve babalarımızın, akraba ve


komşularımızın, kardeşlerimiz ve sevdiklerimizin
huzurunda adım atarız. Rabbimizin adını anarak bir ömür
devam etmesi niyetiyle başladığımız birlikteliğimize
insanları da şahit tutarız.
Ve bizler, sıcacık yuvalarımızın temelini atarken
evlenecek çiftlerin ehliyetini, karşılıklı rızasını, sevgisini
ve sadakatini esas alırız. Zira evlilik, tek taraflı bir
menfaat ilişkisi değildir. Aksine evlilik, kadın olsun
erkek olsun eşlerin istikballerine beraberce karar
vermeleridir. Bir başkasının iradesini esir alma, onun
üzerinde mülkiyet iddiasında bulunma ve geleceğini
DÜNYADAKİ CENNETİMİZ: AİLE
belirleme hakkı ve yetkisi hiç kimsede yoktur. Canların
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
yegâne sahibi Allah’tır. Ve Peygamberimizin dilinde
Genç bir kız, Peygamberimiz (s.a.s)’in yanına geldi
eşler birbirine emanettir.
ve “Yâ Resûlallah! İstemediğim hâlde babam beni
kardeşinin oğlu ile evlendirmeyi düşünüyor.” diyerek Aziz Müminler!
serzenişte bulundu. Rahmet Elçisi, derhal kızın babasını Bütün bunlara rağmen, zaman zaman doğru ile
çağırttı. Zira olayı bir kez de babadan dinlemek ve şayet yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine sahip
fikri sorulmadan evlendirilmek isteniyorsa kıza tercih olmayan çocuk yaştaki kızlarımız evlendirilebilmektedir.
hakkı tanımak istemişti. Bu durum karşısında kendini Hatta cehalet ve sorumsuzluktan kaynaklanan bu yanlış
güvende hisseden genç kız, “Ey Allah’ın Resûlü! Nikâh algı ve uygulamalar, kimilerince dine dayandırılmaya
konusunda kadınların da söz hakkının olup olmadığını çalışılmaktadır.
öğrenmek istediğim için size müracaat ettim.” dedi.1
Şu bir gerçektir ki; yüce dinimiz İslam’da evlilik,
Kıymetli Kardeşlerim! gelişigüzel ve keyfi uygulamalara kapalı olan ciddi bir
Peygamberimiz (s.a.s), bu davranışıyla hayatının en adımdır. Evlilik, bilinç ve sorumluluk gerektirir.
önemli kararı olan nikâhta da kadının görüşüne Dinimizde ise sorumluluk, ceza ve mükâfat konusunda
başvurulup rızasının alınmasına işaret etmişti. Nitekim O, irade hürriyeti esastır. İnsanın, onuruna uygun bir şekilde
“Rızaları olmadan kızlarınızı evlendirmeyin!” 2 hayatını sürdürme hakkını gasp etmek ve özellikle
buyurmuştu. Ve bu olay, onun nezdinde kadının yeri, çocukları türlü istismarlara maruz bırakmak dinimizde
onuru ve değerini gösteren örneklerden sadece biriydi. asla caiz değildir. Kendine, Rabbine ve çevresine karşı
henüz sorumluluk bilincinde olmayan bir çocuğun
Aziz Müminler!
evliliğe zorlanmasının dinî ve ilmî hiçbir meşruiyeti,
Yüce dinimiz İslam, sağlıklı bir evliliğe ve mutlu
hiçbir temeli yoktur. Yuva kurmanın, eş ve anne olmanın
bir aile kurmaya büyük önem atfetmiştir. Peygamberimiz
anlamını idrak etme rüştüne erişmemiş bir kızın
(s.a.s), nikâha derin bir anlam ve yüce bir ruh
evlendirilmeye çalışılması asla kabul edilemez bir
kazandırmıştır. Zira inancımızda nikâh, ağır bir misaktır;
durumdur. Gerek dinimizin ilkeleri, gerekse
vebali büyük bir sözleşmedir. Nikâh, Yüce Allah’ın
Peygamberimiz (s.a.s)’in sünneti doğrultusunda ailede
adını şahit tutarak eşlerin bir ömrü paylaşmak üzere
kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamak adına evlilikte her iki
birbirlerine verdikleri sözdür. Nikâh, kadın ve erkeğin,
tarafın da hakları gözetilmelidir.
gönül rızası ve hür iradeleriyle beraberce yüklendikleri
ahlâkî ve hukukî bir sorumluluktur. Kardeşlerim!
Hutbemizi bir âyet ve bir hadisle bitirmek
Kültür ve geleneğimizde evlilik, sadece iki insanı
istiyorum:
aynı çatı altında buluşturmak değildir. Bilakis evlilik,
toplumu ve nesilleri korumak amacıyla atılan sağlam bir Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
temeldir. Aile olmak, sevgi ve saygıyla, şefkat ve buyuruyor: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin
merhametle, ilgi ve hassasiyetle hayatı paylaşmaktır. Aile için türünüzden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve
olmak, dünyanın türlü meşakkatlerini beraberce merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve
göğüslemektir. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen
birlikte yaşamaktır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde bir toplum için ibretler vardır.”3
vefakârlık ve fedakârlıkla bir bütünü tamamlamaktır.
Peygamberimiz (s.a.s) de şöyle buyuruyor:
Değerli Kardeşlerim! “Evleneceğiniz eş konusunda seçici davranın,
Bizler, ailelerimizin dünyadaki cennetimiz olmasını denginizle evlenin. Kızlarınızı da emsalleriyle
arzu ederiz. Yuva kurarken Rabbimizden şöyle niyazda evlendirin.”4
bulunuruz: “Allah’ım! Bu anlaşmayı bereketli ve
mübarek eyle. Bu çifti ülfet, muhabbet ve bağlılık 1
Nesâî, Nikâh, 36; İbn Hanbel, VI, 135.
2
Buhârî, Nikâh, 42.
duygularıyla kaynaştır. Tıpkı Hz. Âdem ile Hz. Havva’yı, 3
Rum, 30/21.
Peygamber Efendimiz ile Hz. Hatice validemizi ve Hz. 4
İbn Mâce, Nikâh, 46.
Ali ile Hz. Fâtıma’yı kaynaştırdığın gibi...” Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Hak, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt eden
TARİH : 12.01.2018 hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’dir. Peygamber
Efendimiz (s.a.s)’in eşsiz örnekliğidir. Bâtıl ise Yüce
Kitabımızı ve peygamberimizin sünnet-i seniyyesini
gönüllerden, zihinlerden silmeye yönelik hareketlerdir.
Hakkın yolu, peygamberlerin, şehitlerin, sadakat
ehli, iyi müminlerin yoludur. Bu yolun sonunda ebedi
nimetler yurdu olan cennet vardır. Bâtılın yolu ise
inkârcıların, gazaba uğrayanların, doğruluktan
sapanların, kötülerin yoludur. Bu yolun sonu, azap ve
hüsran diyarı olan cehennemdir.
Kardeşlerim!
Hakkın yolunu tutanlar, mazlumun, mağdurun
ümidi olurken; bâtılda birleşenler, çoğunlukla zulmün
ve zalimin sesi olurlar. Hakka gönül verenler, yüce
HAKKIN YANINDA, BÂTILIN KARŞISINDA değerler uğruna mücadele ederken; bâtıla dalanlar,
YER ALABİLMEK çıkar ve menfaati üstün tutarlar. Hak sevdalıları,
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! yeryüzünü imar edip yaşanılır hale getirmeye
Peygamber Efendimiz (s.a.s), yaklaşık on yıl çalışırken; bâtılın hizmetkârları, fitne, fesat, yalan,
önce hicret ederek ayrılmak zorunda kaldığı Mekke’yi iftira ve bozgunculuk peşinde koşarlar. Hakka tâbi
ordusuyla birlikte fethetmişti. Allah’ın Resûlü, doğup olanlar, dünyada barış, huzur ve adaleti temin için
büyüdüğü ve hasretini çektiği bu mübarek beldeye bir çabalarken; bâtıl taraftarları, kan ve gözyaşı akıtmaya;
müddet özlemle baktı. Ardından coşku ve heyecanla şehirleri harabeye çevirmeye; zihinleri ve gönülleri
Beytullah’a yöneldi. Tavaftan sonra Kâbe’nin içine tahrip etmeye çalışırlar.
girdi ve “Hak geldi, Kardeşlerim!
bâtıl yok oldu. Zaten bâtıl yok olmaya İstiklâl Şairimizin hak sevdalısı bir gönlü tarif
mahkûmdur.1 âyetini okuyarak Kâbe’yi ve çevresini eden şu dizeleri ne kadar da anlamlıdır:
putlardan temizledi.2
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Aziz Müminler! Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de “el- Adam, aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Hak” tır. Rabbimiz, hakkın, hakikatin, adaletin kaynağı Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
ve yegâne sahibidir. O, Âdem (a.s.)’dan Efendimiz
Muhammed Mustafa (s.a.s)’e kadar yüce Öyleyse kardeşlerim! Şartlar ne olursa olsun
peygamberleri aracılığıyla insanları hakkı tanımaya hakkın yanında, bâtılın karşısında yer almaya,
davet etmiştir. İnsanlık tarihinin hak-bâtıl mücadelesi hakikatin tercümanı olmaya devam edelim. Birbirimize
Hz. Âdem’in iki oğlu Hâbil ve Kâbil ile başlamıştır. hakkı ve sabrı tavsiye etmekten vazgeçmeyelim.
Hâbil, teslimiyet ve samimiyetiyle hakkın yanında yer Unutmayalım ki, hakkın hizmetinde olduğumuz sürece
almış, Kâbil ise hırsı ve kıskançlığıyla, bâtılın tarafını Allah’ın rahmeti ve yardımı da bizimle olacaktır.
seçmiştir. Kıyamete kadar Hâbil, iyilerin ve iyiliğin Hakkı tutup kaldırdığımız müddetçe bâtıl bize asla
öncüsü; Kâbil ise işlediği cinayetle kötülerin ve zarar veremeyecektir.
kötülüklerin sembolü olarak anılmaya devam Hutbemi Peygamber Efendimizin şu hadisiyle
edilecektir. bitirmek istiyorum:
Kıymetli Kardeşlerim! “Allah’ım! Hamd, sana mahsustur. Sen, yerin
Hak, tevhit inancıdır. Allah’a iman ve ve göğün nurusun. Sen, bütün varlıkların yegâne
teslimiyettir. Yalnızca O’na kul olmaktır. Bâtıl ise, sahibi ve Rabbisin. Sen Hak’sın. Va’din de sözün de
Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr etmek ve O’na şirk haktır. Sana kavuşmak haktır. Cennet haktır.
koşmaktır. O’ndan başkasına kulluk etmektir. Hevâ ve Cehennem de haktır. Peygamberler haktır.
hevesin esaretine girmektir. Allah’ın sayısız Kıyametin kopması haktır.
nimetlerine kör ve sağır kesilmektir.
Allah’ım! Geçmiş ve gelecek, gizli ve açık
Hak, Din-i Mübin-i İslam’ın hayat veren ilkeleri bütün günahlarımı bağışla! Benim ilâhım Sensin.
ve insanı insan yapan, dünyayı yaşanılır kılan Senden başka ilâh yoktur.”3
güzellikleridir. Bâtıl ise Yüce dinimizle bağdaşmayan
inanış ve anlayışlardır. İslam’a savaş açan 1
İsrâ,17/81.
uygulamalardır. İnsanın onur ve haysiyetini zedeleyen
2
Buhârî, Mezâlim, 32; Müslim, Cihâd ve Siyer, 87.
3
Buhârî, Tevhîd, 35.
kötülüklerdir.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 19.01.2018 Sorumluluklarının farkında olan kişi,

Rabbimizin, “Sakın
kendinizi kusursuz görmeye kalkışmayın! Çünkü
Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları en
iyi bilendir.”4 âyeti gereği kendisini hatasız görerek
kibre kapılmaz. Öncelikle kendi kusurlarını gidermek
için gayret eder. Kendi muhasebesini yapmayı
bırakıp başkalarının günahını diline dolamaz. Kendi
hatalarını gizlerken başkalarını hedef haline
ÖNCE KENDİMİZDEN SORUMLUYUZ getirmez. “Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse,
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, Mekkelileri örter.”5 hadis-i şerifini asla göz ardı edemez.
tevhide davet ettiği günlerdi. Yüce Rabbimiz, Sorumluluk şuuru bulunan bir mümin, bilir ki;
“Önce yakın akrabanı kendisine düşen, İslam’ın sınırlarına riayet ederek
uyar!”1 buyurunca Rahmet Elçisi, yakınlarını Safâ yaşamaktır. Helal haram duyarlılığına sahip olmaktır.
tepesinde topladı. Onları Allah’ın varlığına ve Her bir yanlış adımı için samimiyet ve nedametle
birliğine iman etmeye ve sadece O’na kullukta tövbe kapısına yönelmektir. Bile bile günahta ısrar
bulunmaya çağırdı. Her birinin bu daveti kabul etmemektir.
etmekle yükümlü olduğunu ve herkesi iman ve Kardeşlerim!
ibadetle tezyin edilmiş, sorumluluk bilinciyle Yüce Rabbimiz,
geçirilmiş bir ömrün kurtaracağını söyledi. Ardından
sevgili kızı Hz. Fâtıma’ya döndü ve şöyle buyurdu:
“Yavrum! Sorumluluklarını yerine getir ve “Kitabı okuyup durduğunuz halde, kendinizi
kendini ateşten koru. Yaşadığım müddetçe unutup iyiliği başkalarına mı emrediyorsunuz?
babalık görevimi eksiksiz yerine getiririm. Lâkin Aklınızı kullanmıyor musunuz?”6 buyurmuştur.
hesap günü sana bir faydam dokunmaz.”2 Sorumluluk bilinciyle hareket eden kişi, iyiliği önce
Aziz Kardeşlerim! kendisi şiar edinir. Özüyle, sözüyle çevresine örnek
Hepimiz bir imtihan dünyasında yaşıyoruz. Ve olur. Zira şu bir gerçektir ki; iyilik yolunda
bir kul olarak öncelikle kendi imtihanımızda başarılı yürümeyen, başkalarını iyiliğe yöneltemez.
olmakla mükellefiz. Dünya ve âhirette huzura Kötülüğün esiri olan, başkalarını kötülükten uzak
kavuşmak için sorumluluk bilinciyle hareket etmek tutamaz. Hak ve hakikatin hizmetkârı olmayan,
mecburiyetindeyiz. Kendimize, Rabbimize ve başkalarına hak ve hakikati öğretemez. Erdemli bir
çevremize karşı görevlerimizi yerine getirmek duruş sergilemeyen, başkalarına ahlak ve fazilette
zorundayız. Nitekim Âlemlerin Rabbi de, Kur’an-ı örnek olamaz.
Kerim’de şöyle buyurmuştur: Muhterem Müslümanlar!
Yeryüzünün en değerli varlığı olarak, insan
olarak yaratıldık. Bu değerimizi imanımızla
“Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. taçlandırdık. Öyleyse insanlık ve iman nimetinin
Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe dalâlete kıymetini bilelim. Bu nimetlerin bizlere sorumluluk
düşmüş kimseler size asla zarar veremez.”3 yüklediğini asla unutmayalım. Kendimizle,
Kıymetli Müminler! Rabbimizle, sorumlu olduklarımızla ilişkilerimizde
Sorumluluk sahibi kişi, her daim görev samimiyeti elden bırakmayalım. Önce kendi
bilinciyle yaşar. Hayata, olaylara ve kâinata ibret sorumluluklarımızın farkında olalım. Daha sonra
nazarıyla bakar. Bu dünyada başıboş bırakılmadığını; çevremize güven ve sorumluluk duygusu aşılayalım.
her bir nimetin, her bir sözünün, her bir işinin bir gün Ve hep beraber Rabbimizin rızasına kavuşmak için
hesabının sorulacağını gayet iyi bilir. Sorumluluk çabalayalım.
duygusu taşıyan kimse, hayatının her alanında 1
Şuarâ, 26/214.
samimiyet ve dürüstlüğü, ahlak ve fazileti kuşanır. 2
Buhârî, Menakıb, 13; Müslim, İman, 89.
Yalan, iftira, hile, aldatma gibi türlü kötülüklerle 3
4
Mâide, 5/105.
Necm, 53/32.
kendisine ve çevresine zarar vermez. 5
Ebû Dâvûd, Edeb, 60.
6
Bakara, 2/44.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Aziz Kardeşlerim!
TARİH : 26.01.2018 Necip milletimiz, bugün oynanan bütün karanlık
oyunları feraset ve basiretiyle elbet bozacaktır. Zorlukları
elbirliğiyle bir kez daha aşacak ve ihaneti püskürtecektir.
Bu kahraman milleti hedef alanlar iyi bilmelidir ki; bizim
en muazzez değerlerimizin başında vatanımız gelir. Biz,
gerektiğinde aç ve susuz yaşarız, fakat hürriyet ve
bağımsızlığımızdan, izzet ve onurumuzdan asla taviz
vermeyiz. Mukaddesatımız uğrunda bedenimizi siper
ederiz, ama bir karış vatan toprağından bile vazgeçmeyiz.
Bu yüce millet, geçmişten günümüze kadar savaşı
değil barışı, tefrikayı değil birlikte yaşamayı tercih
etmiştir. Bizim temel şiarımız, her daim zalimin
karşısında, mazlumun yanında yer almaktır. Hakkı ve
haklıyı savunmaktır. Kimsesizin, mağdurun, mültecinin,
BİRLİK VE BERABERLİK RUHU garibin ümidi olmaktır. Çaresize çare sunmaktır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! İslam’ın fetih anlayışı gereği bizim yüce
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle ideallerimiz vardır. Bu ideal, değerleri sömürmek değil,
buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) yüceltmektir. İnsanlığa huzur, barış ve medeniyet takdim
sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size etmektir. Yeryüzünde kötülüğe engel olup iyiliği hâkim
olan nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize kılmak için çalışmaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla
düşmandınız da O, kalplerinizi birleştirmişti. O’nun yaşlısıyla, kahraman güvenlik güçlerimizle milletimizin
nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş her ferdinin bugün verdiği şanlı mücadele, işte bu yüce
çukurunun tam kenarında idiniz de O, sizi oradan ruh ve idealin bir tezahürüdür.
kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böyle apaçık Aziz Müminler!
bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”1 Millet olarak Rabbimizin karşısında, tarih önünde
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte insanlık adına her birimize görev ve sorumluluklar
şöyle buyuruyor: “Cennete giren hiçbir kimse, düşüyor. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere inat,
yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya gönüllerimizi iman kardeşliğiyle sımsıkı kenetlemeye
geri dönmeyi arzu etmez. Ancak şehit, cennette devam edelim. Terörü, fitne ve fesadı körüklemeye
gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar yönelik oyunlara karşı uyanık olalım. İstiklal Şairimizin,
dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”2 Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Kardeşlerim! Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Millet olarak büyük badirelerden, ağır Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
imtihanlardan geçtik. Daha dün Çanakkale’de, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Sakarya’da, Dumlupınar’da vicdanı paslanmış, insafını mısralarında ifade ettiği azmimizi, muhabbetimizi,
ve insanlığını kaybetmiş güçler, bizi tarih sahnesinden birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü söylem ve
silmek amacıyla üzerimize geldi. 15 Temmuz’da eylemden uzak duralım.
tarihimizin en büyük ihanetlerinden birine maruz kaldık. Kardeşlerim!
Bu zor günlerde bizi muzaffer eyleyen muazzam bir Geliniz bu mübarek Cuma vaktinde hep birlikte
gücümüz vardı. Bu güç, Allah’a olan sarsılmaz Yüce Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
imanımızdı. Vatana, ezana, bayrağa ve bağımsızlığa olan Rabbimiz! Okunan Fetih Sureleri hürmetine,
aşkımızdı. Şehitlik ve gazilik sevdamızdı. istiklal ve istikbalimiz, birlik ve beraberliğimiz uğrunda
Bizler, din ve mukaddesat uğrunda doğusuyla, mücadele eden kahraman ordumuzdan, güvenlik
batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle binlerce evladımızı şehit güçlerimizden nusret ve inayetini esirgeme! Millet olarak
vererek bu toprakları beraberce vatan kıldık. Aynı bize zafer ihsan eyle! Şehitlerimize rahmet, gazilerimize
secdede Rahman’a kul olmakla, aynı kıblede istikamet şifalar lütfeyle!
bulmakla, birbirimize olan muhabbetle, birlik ve Allah’ım! Birliğimize, dirliğimize göz dikenlere,
beraberlik ruhuyla bütün zorlukların üstesinden geldik. izzetimize, şerefimize kast edenlere fırsat verme!
Muhterem Müminler! Milletimizi ve İslam ümmetini her türlü dahili ve harici
Son yıllarda hem İslam ümmeti olarak hem de düşmanlardan muhafaza eyle!
millet varlığımızla yine imtihan çemberinden geçiyoruz. Rabbimiz! Terör ve vahşetten, kan ve gözyaşından,
Gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak fitne, fesat ve bozgunculuktan beslenenlere karşı milletçe
isteyenler, fitne, terör ve ihanet silahıyla üzerimize yekvücut olmayı nasip eyle! Asırlardır İslam’ın
geliyor. İslam coğrafyasının dört bir köşesinde açılan ateş sancaktarlığını yapan, senin adının gök kubbede
çukurlarının içine ülkemiz de çekilmeye çalışılıyor. Türlü yankılanması için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup
hile ve desiselerle, plan ve tuzaklarla varlık ve bekamız, etme!
istiklal ve istikbalimiz hedef alınıyor. Birliğimiz ve 1
Âl-i İmrân, 3/103.
dirliğimiz tehdit edilerek aslında İslam ümmetinin 2
Buhârî, Cihâd, 21; Müslim, İmâre, 109.

umutları tüketilmek isteniyor. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL Kur’ân, iyiliği emredip kötülüğe karşı çıkmayı,
TARİH : 02.02.2018 hak ve hakikati savunmayı, güvenilir olmayı, şefkat
ve merhameti, hâsılı ahlak ile yücelmeyi emretmiştir.
Bu erdemleri yaşayarak nasıl iyi bir mümin
olunabileceği konusunda ise Peygamberimiz hepimize
örnek olmuştur.
Aziz Kardeşlerim!
Tarih şahittir ki; bizler, daima Yüce Kitabımıza
gönülden bağlandık. Resûlullah Efendimize derin bir
muhabbet duyduk. Kur’ân-ı Kerim’in huzur veren
mesajlarını, Peygamberimizin sünnetini doğru
anlayıp yaşadığımız müddetçe insanlığa örnek, aziz
bir ümmet olduk. Ancak ne zaman ki bu bağlılık ve
İSLAM’IN İKİ ANA KAYNAĞI: muhabbetimizi davranışlarımıza yansıtamaz hale
KUR’AN VE SÜNNET geldik, Kur’ân’ın ve Peygamberimizin bizden istediği
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! ilim, irfan, azim ve gayretten uzaklaştık, işte o zaman
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede gücümüzü kaybettik, zayıfladık. Ne zaman ki Kur’ân
şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah ve ve sünnetin bize kazandırmak istediği yüce ruh ve
Resûlü, hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, ideali ihmal etmeye başladık, işte o zaman cehalet
mutlaka bu çağrıya icabet edin! Bilesiniz ki, Allah bataklığına saplandık.
kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilesiniz ki,
Muhterem Müslümanlar!
hepiniz Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.”1
Bugün yaşadığımız acı ve sıkıntılardan kurtulup
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i yeniden insanlığa huzur, barış ve medeniyet takdim
şerifte şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. eden bir ümmet olabilmemizin tek bir yolu vardır. Bu
Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla yol, Yüce Kitabımızın müminleri ve Sevgili
şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberimizin ümmeti olarak Kur’ân’a ve sünnete
Peygamberinin sünnetidir.”2 sımsıkı sarılmaktır. Dinimizi doğru öğrenme ve
Değerli Kardeşlerim! yaşama konusunda bu iki kaynaktan taviz
Bugünümüzün ve yarınımızın, dünyamızın ve vermemektir. Kur’ân ve sünnetin arasına mesafe
âhiretimizin inşa edici gücü, rehberi Kur’ân-ı koymaya, bu en mukaddes değerlerimizi istismar
Kerim’dir. Kur’ân’ın hayatla buluştuğu, anlaşılır ve ederek güç ve çıkar devşirmeye çalışanlara karşı
yaşanılır hale geldiği yer Peygamberimizin sünnetidir. uyanık olmaktır. Allah’ın son Kitabıyla, Resûlün
Bu yüzden biz, on dört asırdır Din-i Mübin-i İslam’ı nezih sünnetiyle hayata bakan, dinine ve milletine
bu iki ana kaynaktan öğreniriz. vefa ile bağlanan nesiller yetiştirmek için emek
vermektir.
Kur’ân-ı Kerim, bize Allah’a imanla birlikte
Peygamberimize imanı da emreder. Allah’a itaatin Kıymetli Kardeşlerim!
hemen ardından Peygamberimize itaati de ister. Zira Yavrularımızı Kur’ân ve sünnetten beslenen
Yüce Kitabımızı bize tebliğ edip öğreten iman şuuruyla, ibadet sevgisiyle ve ahlak bilinciyle
Peygamberimizdir. Kur’ân, onun örnekliğinde yetiştirmek, hepimizin vazifesidir. Onların iyi birer
yaşanan bir hayat modeline dönüştürülmüştür. insan, örnek birer mümin olması hepimizin gayesidir.
Kur’ân’ın aydınlığında, Efendimizin eşsiz Bu gayeye hizmet edecek önemli bir hususu siz
önderliğinde hayatlarını tanzim edenler, değerli cemaatime hatırlatmak istiyorum: Bildiğiniz
istikametlerini asla kaybetmeyeceklerdir. üzere Kur’ân-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve
Temel Dini Bilgiler dersleri okullarımızda seçmeli
Aziz Müminler! okutulmaktadır. Yavrularımızın, bu dersleri seçmeleri
Varlık gayemizin kitabı Kur’ân-ı Kerim, Allah’a için gerekli hassasiyeti gösterelim. Rabbimizin
imanı ve sadece O’na kul olmayı emretmiştir. Hayatı emaneti olan ciğerparelerimizin, Allah’ın rızası
boyunca Allah’tan başka hiçbir kudretin önünde doğrultusunda yaşayan nesiller olarak yetişmelerinin
eğilmeyen, her şart ve durumda izzetli ve onurlu bir bizim sorumluluğumuzda olduğunu unutmayalım.
duruş sergileyen Peygamberimiz de gerçek imanı bize Yüce Rabbimiz, çocuklarımızı anne babasına karşı
göstermiştir. hayırlı; dinine, milletine ve insanlığa faydalı nesiller
Kur’ân-ı Kerim, imanımızı diri tutan ve bizi eylesin.
Allah’a yaklaştıran ibadetleri emretmiştir. Namazı 1
Enfâl, 8/24.
nasıl kılacağımızı, orucu nasıl tutacağımızı, zekâtı 2
Muvatta’, Kader, 3.
nasıl vereceğimizi, haccı nasıl yerine getireceğimizi, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Rabbimize nasıl ibadet edeceğimizi ise bize
Peygamberimiz yaşayarak öğretmiştir.
İLİ : GENEL Sahip olduğumuz ilmi ve tecrübeyi insanlığın
TARİH : 09.02.2018 hayrına kullanmamak, bilginin israfıdır.
Kendisinden yaratılıp beslendiğimiz
toprağın, hayat kaynağımız olan suyun, her bir
nefesimizde muhtaç olduğumuz havanın hoyratça
kirletilmesi, tabiatın israfıdır.
Gelecek nesillere mamur ve yaşanılır bir
çevre bırakmamız gerekirken, bize emanet edilen
yeryüzünü kötülüklerin esiri haline getirmek,
yaşadığımız kâinatın israfıdır.
İSRAF, DİNÎ VE AHLAKÎ BİR İFLASTIR Kıymetli Müslümanlar!
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Üzülerek belirtelim ki; günümüzde tam
Medine’de sıcağın ve kıtlığın yaşandığı anlamıyla bir israf dünyasında yaşıyoruz.
günlerden biriydi. Peygamberimiz (s.a.s), Hz. Ebû Savurganlık hayatımızın hemen her anını
Bekir ve Hz. Ömer ile birlikte sahabeden birini kuşatmış durumda. İnsanlık, daha çok kazanıp
ziyarete gitmişti. Sahabî, bu değerli misafirlerin daha çok tüketmeye teşvik ediliyor. Harcamanın,
ziyaretinden son derece mutlu olmuştu. Zira hayatın anlamı gibi yansıtıldığı bir dünyada
Resûlullah’ın, hanesini ve bahçesini teşrif etmesi, elbette bizim tüketim anlayışımız da hızla yara
onun için bir rahmet ve bereket vesilesiydi. Bir alıyor. Bir somun ekmek ile karnımızı bir gün
ağacın altına oturan misafirlerine o anda elindeki doyurabilecekken ülkemizde her gün yaklaşık 5
en güzel nimetler olan taze hurma ve soğuk su milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda 18 milyon ton
ikram etti. Rahmet Elçisi, hurmayı yiyip suyu meyve ve sebzenin israfıyla devasa çöp yığınları
içtikten sonra Allah’a şükretti ve şöyle buyurdu: oluşuyor. Bütün bunlar neticesinde sadece yıllık
“Serin bir gölge, lezzetli bir hurma ve soğuk 214 milyar Liramız değil, aynı zamanda alın
bir su… Allah’a yemin ederim ki, kıyamet terimiz, servetimiz, dahası geleceğimiz heba
günü bütün bu nimetlerden hesaba oluyor.
çekileceksiniz.”1 Oysa dünyada yiyecek bir dilim ekmek,
Aziz Müminler! içecek bir damla su bulamadığı için yılda on
Peygamberimiz (s.a.s), yokluğun kol milyona yakın insan hayatını kaybediyor. Bu
gezdiği bir zamanda bile nimetlerin hesabını durumda mahrumun, mağdurun, yoksulun ümidi
hatırlıyor ve hatırlatıyordu. O, darlıkta da bollukta olan bizlere israfla mücadele konusunda büyük
da her bir nimetin kıymetini bilmeyi ve israftan sorumluluk düşüyor. Ülkemizde başlatılan israfla
kaçınmayı öğretiyordu. Zira dinimizde israf mücadele seferberliğine hep birlikte destek
haramdır. İsraf, nimetin sahibi olan Yüce Allah’ın vermemiz gerekiyor.
er-Rezzâk ismine saygısızlıktır. Bu yüzdendir ki Kardeşlerim!
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de müminleri bize Allah’ın bize verdiği her nimetin, hem
anlatırken “Onlar, harcama yaptıklarında ne imtihan vesilesi, hem de emanet olduğunu
israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi unutmayalım. Nimetin bizi dünya ve âhiret
arasında bir yol tutarlar.”2 buyurmuştur. mutluluğuna eriştirmesi için özen gösterelim. Her
Peygamberimiz de “Kibre kapılmadan ve israfa işimizde insaflı, dengeli ve tutarlı davranalım.
kaçmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve sadaka Yeme içmemizde, giyim kuşamımızda,
veriniz.”3 hadisiyle tüketimin de bir ahlakı harcamalarımızda ihtiyaç fazlası ve lüksten
olduğunu dile getirmiştir. kaçınalım. Savurganlığın, her geçen gün kişiyi
Kıymetli Kardeşlerim! iflasa sürüklediğini ve Allah’ın rızasından
İsraf, sahip olduğumuz nimet ve imkânları uzaklaştırdığını aklımızdan çıkarmayalım.
ölçüsüzce kullanmaktır. Har vurup, harman Kıymetli Kardeşlerim!
savurmaktır. Hiç tükenmeyecek gibi bilinçsizce Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in
harcamaktır. Allah Teâlâ’nın bahşettiği nimetlere öğrettiği şu dua ile bitirelim: “Rabbimiz! Bütün
karşı bir nankörlüktür İsraf. Ve israf, sadece işlerimizdeki israfımızı, ölçüsüzlüğümüzü,
sofralarımıza hasredilemeyecek kadar kapsamlı cahilliğimizi, hatalarımızı ve bizden daha iyi
bir kavramdır. bildiğin her türlü kusurumuzu bağışla! Ya
Mesela akıl nimetini iman ve hikmetle Rabbi! Ciddi ve şaka yollu yaptığımız
buluşturamaması, insan için en büyük israftır. Şu yanlışlarımızı, bilerek ya da bilmeyerek
kısacık ömrümüzün dünya ve âhiretimize faydası işlediğimiz günahlarımızı affeyle!”4
olmayan beyhude meşgalelerle heba edilmesi, 1
Tirmizî, Zühd, 39.
zamanın israfıdır. Zararlı alışkanlıklarla zihnin ve 2
Furkân, 25/67.
bedenin tehlikeye atılması, sağlığın israfıdır. 3
Buhârî, Libâs, 1; Nesâî, Zekât, 66.
4
Müslim, Zikir, 70.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kıymetli Kardeşlerim!
TARİH : 16.02.2018 İslam’ın hayat veren ilkelerini yeryüzünde yaymak,
haksızlıkların sona ermesini sağlamak için yapılan cihâd,
kimi zaman kalemle kimi zaman da kelâmla olur. Mümin,
an gelir eliyle, gün olur malıyla Allah yolunda, kelime-i
Hak için çalışır, çabalar. Doğruyu anlatmak, iyiye davet
etmek, güzelliklere vesile olmak için gecesini gündüzüne
katar. İnancı, varlığı, vatanı, bekası ve hürriyeti için silahlı
mücadeleye girmesi ise, cihâdın en üst seviyesidir. Daha
dün Doğusuyla Batısıyla, Kuzeyiyle Güneyiyle bu aziz
vatanı korumak uğruna verdiğimiz mücadele, cihadın en
canlı şahididir. Allah’ın yardımıyla muzaffer çıktığımız
Çanakkale, varoluş destanının, iman, cesaret ve azmin
adıdır.
CİHÂD: ALLAH YOLUNDA CANLA VE Aziz Müminler!
MALLA MÜCADELE Cihâd, eline silahı alıp körü körüne masum canlara
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! kıymak değildir. Son yıllarda insaf ve vicdanını yitirmiş
Bir sahabî, Peygamberimizin huzuruna gelerek, cinayet şebekelerinin yaptığı ve Müslümanlara mal
“Hem sevap hem de şöhret kazanmak için savaşan bir edilmeye çalışılan intihar saldırılarının, vahşet ve şiddetin
adam hakkında ne dersiniz? Böyle birisinin kazancı İslâm’ın cihâd anlayışı ile yakından uzaktan alakası
nedir?” diye sordu. Allah’ın Resûlü, “Hiçbir şey yoktur. Çünkü İslam’da cihad öldürmenin değil,
kazanamaz.” cevabını verdi. Ancak adam, sorusunu yaşatmanın; yok etmenin değil, diriltme çabasının adıdır.
ısrarla üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Peygamberimiz, Cihâd, ancak insanı yaratılış amacından saptıran her türlü
“Hiç şüphe yok ki Allah, sadece kendi rızasını kötülüğü ortadan kaldırmak için yapılır. Kime karşı ve
kazanma niyetiyle yapılan samimi amelleri kabul hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın, masum insanlara
eder.”1 buyurdu. yönelik saldırılar, İslâm’ın cihâda yüklediği yüce ruh ve
ideallerle asla bağdaşmaz. Bunlar, insanlığa karşı
Aziz Müminler! hunharca işlenmiş büyük cinayet girişimleridir.
Cihâd, Allah yolunda harcanan emeğin, Hak uğrunda
verilen mücadelenin adıdır. Cihâd, müminin, bütün Kıymetli Kardeşlerim!
varlığını seferber ederek Yüce Rabbinin rızasını kazanma Bugün de millet olarak canımızla ve malımızla bir
çabasıdır. Cihâd, mukaddesatı korumak için beden, dil, beka mücadelesi veriyoruz. Mehmetçiğimiz, inancımız,
fikir ve gönülle kararlılık göstermektir. bayrağımız, vatan toprağımız uğrunda hiç çekinmeden
varlığımızı feda edebileceğimizi bütün dünyaya bir kere
Haksız bir saldırı, yok etme, sömürme ya da daha gösteriyor. Ömrünün baharında şehadet şerbetini
zulmetme mücadelesi değildir cihâd. Aksine yudumlayan her bir vatan evladı, adeta bizlere Rabbimizin
Müslüman’ın, vatanında şerefi, kimliği ve özgürlüğüyle şu müjdesini haykırıyor: “Allah yolunda öldürülenlere
var olma; imanını, bayrağını, istiklâlini ve haysiyetini sakın ‘ölü’ demeyin. Onlar diridirler. Ancak siz bunu
muhafaza etme azmidir. Cihâd, zulme ve zalime karşı, bir idrak edemezsiniz.”5
milletin hukukunu savunma gayretidir. Hakkı tutup
kaldırma, yeryüzünde barış, huzur, adalet ve iyiliği yayma Aziz Müminler!
gayesidir. Bu varlık mücadelesinde hepimize sorumluluk
düşüyor. Bu sorumluluğun bir gereği olarak geliniz bu
Kıymetli Müslümanlar! mübarek Cuma vaktinde hep birlikte Allah Teâlâ’ya
Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de Allah’a ve gönülden şöyle niyaz edelim:
Resûlüne iman eden kimselerin mallarıyla ve canlarıyla
Allah yolunda cihâd ettiklerini anlatmaktadır.2 Allah’ım! İstiklal ve istikbalimiz, birlik ve
Peygamberimiz de “Ellerinizle, dillerinizle ve beraberliğimiz uğrunda mücadele eden kahraman
mallarınızla cihâd ediniz!”3 buyurmaktadır. Bu âyet ve ordumuzu muzaffer eyle! Huzurumuz ve değerlerimiz
hadis göstermektedir ki; cihâd, sadece canı feda etmekle uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize rahmet,
değil, kimi zaman elle, kimi zaman dille, kimi zaman da gazilerimize şifalar ihsan eyle! Fitne, fesat ve
malla hakka hizmet etmekle olur. bozgunculuk peşinde koşanlara, milletimize ve ümmet-i
Muhammed’e hile ve tuzak kuranlara karşı bize feraset,
“Mücâhid, nefsiyle cihâd eden kişidir.4 hadis-i basiret, kuvvet ve dirayet lütfeyle! Bizleri cihâdın gerçek
şerifi gereği hepimizin cihâdı öncelikle kendi nefsimizde anlamını kavrayan, senin yolunda mücahede ve
başlar. Nefsin kötülüğe, hataya ve isyana teşvik eden mücadeleden kaçmayan samimi müminler eyle!
vesvesesi ile mücadele etmek de cihâddır. Allah’ın dinini
en doğru kaynaktan öğrenip en güzel şekilde yaşamak da Rabbimiz! Sana inandık, sana güvendik, sana
cihâddır. Bizi fıtratımızdan uzaklaştıracak, uçurumlara tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz bırakma!
sürükleyecek arzu ve isteklere karşı durmak da cihâddır.
Ve mümin, eğer kendi nefsi ile olan cihâdında başarılı
1
Nesâî, Cihâd, 24.
2
Saff, 61/11.
olabilirse, o zaman İslâm düşmanlarına karşı cihâdında da 3
Nesâî, Cihâd, 48.
zafer elde edebilir. 4
Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd, 2.
5
Bakara, 2/154.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 23.02.2018 Bağımlılık, yuvalar dağıtmakta, milli servetimizi
heder etmekte, maneviyatımızı kökünden sarsmaktadır. En
üstün niteliklerle yaratılan insanoğlunun bu meziyetlerini
toplumun ve ümmetin faydası için kullanamadan bu
dünyadan geçip gitmesi ne acıdır! Çocuklarımız maalesef
taklit, özenti ve merak ile kötü alışkanlıklara adım atmakta
ve arkadaşlarının aklına uymaktadır. Ailesinden yeterli ilgi
ve desteği göremeyen, kendisini yalnız ve sevgisiz
hisseden gençlerimiz, hain şebekelerin ağına kolayca
düşmektedir. Onlara rehberlik etmek, gündemlerini takip
etmek, sadece maddi ihtiyaçlarını değil manevi
ihtiyaçlarını da karşılamak bizlerin vazifesidir.
“Çocuklarının senin üzerinde hakkı var”4 buyuran
Sevgili Peygamberimiz bizlere bu mühim vazifeyi
hatırlatmaktadır.
BAĞIMLILIK BİR TUZAKTIR
Aziz Kardeşlerim!
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Sevgili Peygamberimiz “İki nimet vardır ki
Okuduğum ayet-i kerime de Rabbimiz şöyle
insanların pek çoğu bunların kıymetini bilmeyerek
buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi,
aldanmaktadır: Sağlık ve boş vakit”5 buyurur.
yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden
Hastalanınca ya da meşgaleden bunalınca fark ettiğimiz bu
koruyun…”1
iki nimetin kadrini bilelim. Beden ve ruh sağlığımızın en
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz büyük düşmanı olan sigara, alkol ve uyuşturucu
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan maddelerin her türlüsünden şiddetle sakınalım,
ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise nefsinin sakındıralım. Vaktimizi bir kara delik gibi yutan ve faydalı
arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hâlâ Allah’tan işlere zaman ayırmamıza engel olarak günlerimizi tüketen
iyilik temenni edendir.”2 internet bağımlılığına karşı uyanık olalım. Allah’ın bize
sunduğu teknolojik imkânları akıllı ve bilinçli bir şekilde
Kardeşlerim! kullanmayı öğrenelim, öğretelim. İyi alışkanlıkların, erdem
İnsan, eşref-i mahlûkattır, varlık âleminin en değerli, ve ahlakın aile içinde kazanıldığını, gençlerimizin ancak
en şerefli üyesidir. İslam, insanın ömrü boyunca bu değere bizim ilgi ve desteğimizle bağımlılıktan uzak
layık biçimde yaşaması ve hem dünyada hem de ahirette kalabileceğini unutmayalım.
saadete ermesi için gönderilmiştir. Yüce dinimizin gayesi,
insanın canını, malını, aklını, ırzını ve inancını her türlü Aziz Müminler!
kötülükten, fitne ve fesattan korumaktır. Bu sebeple İslam, Çocuklarımızı ve gençlerimizi eğlendirirken
insanın canına ve malına kasteden, aklını ve idrakini zehirleyen, sahte zaferlerle saatlerce meşgul eden sigara,
zayıflatan, ırzına ve nesline zarar veren, din ve inanç alkol, uyuşturucu, kumar, internet, bilgisayar ve akıllı
özgürlüğünü elinden alan her şeyle mücadele eder. Ferdin, telefon gibi bağımlılıklara karşı uyanık olmak hepimizin
ailenin ve toplumun huzurunu bozan bütün zararlı vazifesidir. Cenab-ı Hak, bu konuda kötü bir gidişatın
alışkanlıkları ve bağımlılıkları yasaklar. sonuna işaret ederek bizleri şöyle uyarır: “Sonra bunların
ardından namazı kılmayan ve nefsani arzularına uyan
Aziz Müminler! bir nesil geldi…”6
Kur’an-ı Kerim, dünya hayatının bir imtihan
olduğunu ve bu imtihanda başarılı olmak isteyenlerin Unutmayalım ki, evlatlarımız bizim yarınlarımızdır ve
nefsine esir olmaması gerektiğini ısrarla tekrarlar. Geçici neslimiz bize emanettir. Sağlıklı, eğitimli ve şuurlu nesiller
heveslerin, sınırsız arzu ve isteklerin peşinde koşan insanın için gözümüzün nuru olan evlatlarımızı dinimizle,
sonu hüsrandır. Şu kısacık hayatın önemini, kıymetini ve kültürümüzle, kimliğimizle donatalım ki, her türlü
ciddiyetini bize unutturan her türlü bağımlılık, birer kötülükten kendilerini koruyabilsinler.
tuzaktır. Zamanımızı, paramızı ve sağlığımızı heba eden
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadis-i
kötü alışkanlıklar, geleceğimize yönelik birer tehdittir.
şerifi ile bitirmek istiyorum: “Kıyamet gününde hiçbir
Muhterem Müslümanlar! kul, ömrünü ne için tükettiği, bilgisiyle ne yaptığı,
Kur’an-ı Kerim bizlere defalarca “Hiç düşünmez malını nereden kazanıp nerede harcadığı ve bedenini
misiniz?” diye sorarken, alkol ve uyuşturucu ile beyni neyle yıprattığı konusunda hesaba çekilmedikçe bir
dumura uğramış bir insan nasıl düşünebilir? Yüce yere kıpırdayamayacaktır.” 7
Rabbimiz bizleri “Ne kadar da az şükrediyorsunuz?” 1 Tahrim, 66/6.
diye uyarırken, saatlerce ekrana bağlanıp hayattan kopan 2
Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 25.
bir insan çevresindeki nimetleri görüp de nasıl 3 Ebû Davud, Zekat, 45.

şükredebilir? Resûl-i Ekrem Efendimiz “Bakmakla 4 Müslim, Sıyam, 183.

yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah 5 Buhâri, Rikâk, 1.


6 Meryem, 19/59.
olarak yeter.”3 buyururken, kumarda, bilgisayar 7 Tirmizî, Sıfatü’l -Kıyame, 1.
oyunlarının başında geceleyen insan ailesiyle nasıl
ilgilenebilir? Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İL : GENEL diğerkâmlığı şiar edinir. Kardeşim de kazansın
TARİH : 02.03.2018 anlayışıyla hareket eder.
Muhterem Müslümanlar!
Ticaret ahlâkının bir diğer ilkesi de doğruluk ve
dürüstlüktür. Alışverişte açık sözlü ve şeffaf olmak,
yalan, hile ve aldatmadan kaçınmaktır. Nitekim
Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Dürüst ve güvenilir
tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle
beraberdir.”3 buyurmuştur.
Doğru sözlü ve güvenilir bir insan olmak, mümin
olmanın gereğidir. Mümin, helal kazanç uğruna ter
dökerken, attığı her adımda ibadet bilinci taşır. İşte bu
bilinçle hareket eden ecdadımız “Ahîlik” geleneğini
oluşturmuş, çarşı pazarlarda hukuka riayet kadar,
İSLAM’DA TİCARET AHLAKI ahlâka da uygun davranılmasını temin etmiştir. Her bir
ustayı, zanaatkârı ya da tüccarı, meslekî becerilerin
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! yanı sıra güzel ahlâk ve maneviyatla da donatmıştır.
Allah Resûlü (s.a.s.) ihtiyaçlarını temin etmek için Tarihte Müslüman tüccarların ticaret ahlâkından
zaman zaman Medine pazarına giderdi. Alışveriş etkilenerek İslam ile müşerref olan nice topluluk
yapan insanları izler, onlarla sohbet ederdi. Yine bir vardır.
gün pazar yerinde dolaşırken bir buğday satıcısı
dikkatini çekti. Kuru görünen buğday yığınına elini Kıymetli Kardeşlerim!
daldırdı. Ancak çuvalın altı göründüğü gibi değildi. Peygamberimiz (s.a.s) “Bir Müslümanın
Parmakları ıslanan Peygamberimiz, satıcıya bu kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan satması
ıslaklığın sebebini sordu. Adam buğdayların helâl değildir.”4 buyurur. Zira malın kusurunu
yağmurdan ıslandığını söyledi. Bunun üzerine Resûl-i gizlemek, insanların birbirine olan güvenini ve
Ekrem Efendimiz, “Öyleyse insanların görmeleri alışverişin bereketini yok eder. Her ne kadar kısa
için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez vadede kâr etmiş gibi görünse de aslında gerçeği
miydi?” buyurdu ve şöyle uyardı: “Bizi aldatan, gizleyen satıcının sonu hüsrandır. Bunun bilincinde
bizden değildir!”1 olan bir mümin, kâr elde etmek için her yolu mubah
görmez; geçici dünya malına kalıcı ahiret saadetini
Aziz Müminler! değişmez. Bir başkasının kaybı ve zararı üzerinden
Dinimize göre, kişinin bir başkasına muhtaç kazanç ve menfaat devşirmez. Aldatıcı reklamlarla,
olmadan hayatını sürdürmesi ve aile fertlerinin haksız rekabetlerle piyasayı bozmaya tevessül etmez.
nafakasını temin etmesi esastır. Bu maksatla helal ve
meşru yoldan kazanç temin etmek, iş ve ticaret Kardeşlerim!
hayatının içinde bulunmak övgüye lâyık bir durumdur. Ticari hayatımızda dikkat etmemiz gereken
Allah rızasının, kul hakkının ve helal-haram önemli hususlardan biri de alışveriş meşgalesinin
hassasiyetinin gözetilmediği her türlü alışveriş ise Allah’a karşı kulluk görevlerimize engel olmamasıdır.
dinimizce yasaklanmıştır. Nitekim hutbemin başında Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Öyle
okuduğum ayetlerde Yüce Rabbimiz şöyle adamlar vardır ki onları ne bir ticaret ne de
buyurmaktadır: “Ölçü ve tartıda hile yapanlara alışveriş Allah’ı zikretmekten, namazı dosdoğru
yazıklar olsun. Onlar, insanlardan bir şey kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyabilir.”5
aldıklarında tam ölçüp tartarlar. Kendileri Ne hazindir ki, hayatımızda helal kazanç
başkalarına vermek için ölçtüklerinde ise eksik duyarlılığının, kanaat, tevazu, dürüstlük ve insaf gibi
tartarlar...”2 erdemlerin gün geçtikçe zayıfladığını görüyoruz. Hırs
Kardeşlerim! ve tamah, servete ve mala olan düşkünlük, lüks ve
İnsanlığa huzurlu, dengeli ve hakkaniyetli bir ihtiyaç fazlası tüketim bir çığ gibi büyüyor.
hayatın yol haritasını çizen İslam, alışveriş ve ticaret Geliniz hep birlikte bu gidişata dur demek için
ahlâkına dair de birtakım ilkeler koymuştur. Şüphesiz hayatımızı gözden geçirelim. Kazancımızı doğruluk ve
ticaret ahlâkının en önemli ilkesi kazancın helal samimiyet üzerine inşa edelim. Helale, iyiye ve temiz
olmasıdır. Müslüman, sadece dünya kârına değil, çok olana yatırım yapalım. Harama, kötülüğe ve sahteciliğe
daha önemli olan ahiret yatırımına ağırlık verir ve giden yolları kapatalım. Hak Teâlâ’nın rızası için
kazancına haram bulaştırmamaya özen gösterir. Yüce kazanan ve kazancını hayır yoluna harcayan müminler
Allah’ın haram kıldığı şeyleri alıp satmaz. Helal olalım.
olmayan yollardan servet edinmez. Haksız kazançtan,
faizden, karaborsacılıktan, kamu malına el uzatmaktan 1 Müslim, İman, 164; Darimî, Büyû', 10.
2 Mutaffifîn,
ve vergi kaçırmaktan uzak durur. Ötekini yok eden, 83/1-3.
3 Tirmizî, Büyû', 4.
rakibini ortadan kaldırmaya çalışan tekelci ve fırsatçı 4 İbn Mâce, Ticaret, 45.
bir anlayışı asla kabul etmez. Bencilliği değil, 5 Nur, 24/37.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL insafa da sığmaz. Sırf kız olduğu için bir çocuğun
TARİH : 09/03/2018 doğumuna üzülmek, onu hor görmek, eğitimden mahrum
bırakmak, zorla ve küçük yaşta evlendirmek zulümdür.
Hâlbuki dört kız babası olan Sevgili Peygamberimiz kız
çocuklarımızın bizim için rahmet ve mağfiret vesilesi
olduğunu müjdeler ve: “…Her kim şu kız çocuklarını
yetiştirirken birtakım zorluklara katlanırsa bu kızlar
onun için cehennem ateşine siper olur” 4 buyurur.
Annelerimiz ise, bizim sevgi kaynağımız, dua
kapımızdır. Emeğinin hesabını tutmayan, karşılık
beklemeden veren, ayaklarının altına cennet serilen her
anne, iyiliği ve ihsanı hak eder.
İSLAM’DA KADIN: ADALET, MERHAMET VE Kardeşlerim!
HAKKANİYET Erkek ve kadın için, aile kurmanın huzura kavuşmak
anlamına geldiği hakikati bir ayette şöyle anlatılmaktadır:
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle “İçinizden kendileri ile huzur bulacağınız eşler yaratıp,
buyuruyor: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın
erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizle varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz
tanışmanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah bunda, düşünen bir toplum için dersler vardır” 5
Eşimiz, dünya hayatının yükünü birlikte taşıdığımız,
katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en
üzüntü ve kedere beraber katlandığımız dert ortağımızdır.
çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir,
Yuvamızı, sevincimizi ve mutluğumuzu paylaştığımız
hakkıyla haberdar olandır”1
hayat arkadaşımızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s ) kadın
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte ve erkeği “Bir bütünün birbirini tamamlayan iki
şöyle buyurmaktadır: “Biliniz ki, sizin, hanımlarınız yarısı” 6 olarak tanımlar. Birbirine sevgi ve güvenle
üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin bağlanan, birbirini koruyan ve destekleyen bir tutumu
üzerinizde hakları vardır”2 bizlere öğretir. Zira sağlıklı, huzurlu ve güçlü bir toplumu
Kardeşlerim! kadın ve erkek birlikte inşa eder.
İnsan, akıllı, sorumluluk sahibi ve en şerefli varlık Muhterem Müslümanlar!
olmakla Allah katında özel bir değere sahiptir. Elbette Bugün insanlık her konuda olduğu gibi, kadın hakları
insanoğlunun erkek ve kadın olarak farklı niteliklerle konusunda da çetin bir imtihandan geçiyor. Dünyanın
yaratılmasında sayısız hikmetler vardır. Ancak şu bir birçok yerinde savaş, şiddet ve zorbalık herkesten çok
hakikattir ki, kadın ve erkek, insan olma itibariyle aynı kadınları vuruyor. Acıyla kıvranan, hapsedilen, göçe
şerefi paylaşır; kul olma itibariyle de aynı sorumluluğu zorlanan kadınlar yardım bekliyor.
üstlenir. Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşamak;
dünyada iyilik, adalet ve merhametin yayılması, kötülük, Diğer yandan “Kadınlar hakkında Allah'tan
zulüm ve haksızlığın önlenmesi için çalışmak hem kadının korkun. Çünkü siz, onları Allah'ın emaneti olarak
hem de erkeğin vazifesidir. Nitekim Yüce Rabbimiz aldınız ve Allah'ın adını anarak (nikâh kıyıp) kendinize
helâl kıldınız”7 buyuran bir Peygamber’in ümmeti olarak
“Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih
kimi zaman onun hassasiyetine sahip çıkamıyor. Hayatında
ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre
kadar haksızlığa uğratılmazlar”3 buyurmaktadır. tek bir defa bile kadına el kaldırmayan Resul-i Ekrem’in
yolundan gitmemiz gerekirken, onlara karşı merhametli
Aziz Müminler! davranmamız gerektiğini unutuyoruz. Ne acı ki, şiddet,
Kur’an-ı Kerim’de kadının toplum içindeki istismar ve kadın cinayetleri tırmanmaya devam ediyor.
konumundan, Allah katındaki değerinden ve haklarından
bahseden çok sayıda ayet vardır. İnsanlığın annesi Hz. Bu vahim tablo karşısında geliniz, kadın söz konusu
olduğunda merhamet, adalet ve hakkaniyetten asla
Havva’dan itibaren tarihte iz bırakan nice kadın Kur’an’da
vazgeçmeyelim. “Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı
anlatılır. İmanı ve cesaretiyle Hz. Asiye, iffeti ve sabrıyla
Hz. Meryem, sadakati ve teslimiyetiyle Hz. Hacer en iyi davranandır” 8 buyuran Peygamber Efendimizin
hepimize örnek gösterilir. Sevgili Peygamberimize ilk davetine icabet edelim. Emaneti gözü gibi koruyan
inanan ve onu bütün gücüyle destekleyen Hz. Hatice’dir. müminler olarak şöyle dua edelim:
Yüreğindeki tevhid aşkıyla İslam yolunda ilk kadın şehit “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz
Hz. Sümeyye’dir. Peygamberimizin hanesinden ilmi, aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara
sünneti ve hikmeti insanlığa taşıyan ise Hz. Aişe’dir. Bu önder eyle” 9
nâdîde örneklerin ışığında dinimizin, milletimizin ve
medeniyetimizin kadına bakışı daima onun saygınlığını ve 1
Hucurât, 49/13.
2
Tirmizî, Radâ, 11.
haklarını korumak üzerinedir. Kadına dair nerede köhne bir 3
Nisâ, 4/ 124.
anlayış ve zalim bir davranış varsa, o cahiliye döneminin 4
Buhari Zekat, 10.
kalıntısıdır. 5
Rûm, 30/21.
6
Ebû Dâvûd, Tahâret, 94.
Aziz Müminler!
7
Müslim, Hac, 147.
8
Tirmizî, Radâ, 11.
Her insan en temel hakları ile doğar ve cinsiyeti 9
Furkân, 25/74.
yüzünden bu hakları bir insandan esirgemek İslam’a da Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 16.03.2018 Anadolu’nun her köşesinden, Rumeli’den, Bağdat’tan,
Şam’dan, Üsküp’ten, Bosna’dan kopup gelmiş, dilleri ve
renkleri farklı ama davaları aynı olan bir milletin omuz omuza
verdiği mücadelenin adıdır Çanakkale. Kadınıyla erkeğiyle
ecdadımızın taşıdığı bir sancak, her karışında o aziz ruhu
barındıran bir topraktır Çanakkale.
“…Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi
adaletsiz davranmaya itmesin…” 4 ayetini düstur edinen
Mehmetçiğin yaralı düşman askerine su içirip onu sırtında
taşıdığı, esir düşenlere insanca davrandığı, dünyaya savaş
ahlakını öğrettiği yerdir Çanakkale.

Çanakkale “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer


inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”5 müjdesinin
tecelli ettiği yerdir.
MİLLETİMİZİN VAROLUŞ MÜCADELESİ:
ÇANAKKALE ZAFERİ Aziz Müminler!
Birlik, beraberlik ve kardeşliğimize kastedenler dün
Muhterem Müminler!
olduğu gibi bugün de hiçbir vicdâni ve ahlakî değer tanımadan
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
üzerimize gelmektedir. Terör örgütleri ve zulüm çeteleri, aziz
buyurmaktadır: “Hicret edenlerin, yurtlarından
milletimizin huzurunu, birliğini ve dirliğini bozmaya
çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların,
çalışmaktadır. Ancak, aramıza fitne tohumları ekmeye,
savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını
irademizi ve basiretimizi zayıflatmaya uğraşanların sonu
elbette sileceğim. Andolsun ki, Allah katından bir mükâfat
hüsran olacaktır. İmanımızdan aldığımız güç ve tarihimizden
olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere
aldığımız ilhamla bizler bugün de barışı, huzuru, kardeşliği ve
koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah katındadır!”1
adaleti tesis etmek için mücadele etmekteyiz.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz Öyleyse Aziz Kardeşlerim!
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah, sadece kendi yolunda Tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi, bizi biz yapan ve
cihad etmek ve kelime-i tevhidi doğrulamak üzere yola bugünlere getiren zaferlerimizi unutmayalım, unutturmayalım.
çıkan kimseyi cennete sokmaya veya çıktığı evine sevap ve Çanakkale’yi geçilmez kılan ruhu, şühedâ fışkıran toprağımızın
ganimet ile döndürmeye kefil olmuştur.”2 izzetini evlatlarımıza öğretelim. Ecdadımızın emanetine sahip
Aziz Müminler! çıkalım. Bu emaneti aynı bilinç ve idealle yarınlara taşıyalım.
Vatan, insanın yuvasını kurduğu ve huzur bulduğu
Muhterem Müslümanlar!
yerdir. Baskı ve zulümden uzak, güven içinde özgürce yaşanan
Önümüzdeki Pazartesi günü bir kez daha rahmet, bereket
topraktır. Vatan sevgisi, Yüce Allah’ın kalplerimize nakşettiği
ve bağışlanma mevsimi olan üç aylara kavuşmanın sevincini
benzersiz bir duygudur. Kahraman ecdadımız soylu bir
yaşayacağız. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de Regâib
mücadeleyle bu vatanı müdafaa ederken imanından güç almış,
Kandili’ni idrâk edeceğiz. Yüce Rabbimiz üç ayları en güzel
vatan sevgisiyle ayakta kalmıştır. Onlar, ezanımız
şekilde değerlendirmeyi, rızasını kazanmış olarak hep birlikte
dinmesin, bayrağımız inmesin, namusumuz çiğnenmesin diye
Ramazan’a kavuşmayı cümlemize nasip eylesin. Dinimiz ve
canlarını feda etmekten kaçınmamıştır. Zira vatanı savunmak,
mukaddesâtımız, vatanımız ve milletimiz, barışımız ve
bir milletin sahip olduğu maddî ve manevî bütün değerleri
esenliğimiz için can veren bütün şehitlerimize rahmet,
savunmaktır. Mukaddesâtı savunmanın karşılığı ise ya gazilik
gazilerimize şifalar ihsan eylesin.
ya da şehitliktir.
Muhterem Müminler! Kardeşlerim!
Şehitlik, öyle ulvi bir makamdır ki, Rabbimiz tarafından Bugün ülkemiz genelindeki tüm camilerde Diyanet İşleri
övülmüş, Peygamberimiz tarafından arzulanmıştır. Şehitlik Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yurt içi ve yurt
yeryüzünde hakkın, hakikatin ve adaletin hâkim olması için dışında inşaatı devam eden camilerimiz için yardım
varlığını ortaya koymaktır. Kötülüğün ve zulmün karşısında toplanacaktır. Yardımlarınızı bekliyoruz. Bununla birlikte “bir
iyiliğe ve barışa şahit olmaktır. Bu şehadetin mükâfatı, dünya tuğla da benim olsun” diyen kardeşlerimiz CAMİ yazıp 1379’a
hayatında şeref, ahirette ise cennettir. Şehitler diridir, ölmezler, mesaj göndererek 10 Türk lirası yardımda bulunabilirler.
onlara “ölü” denmez. Nitekim Yüce Rabbimiz bu hususta şöyle Rabbim yardımlarınızı kabul eylesin.

buyurmaktadır: Hutbemi Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi ile


“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, bitiriyorum: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını
onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.”3 hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”6

Aziz Müminler! 1
Âl-i İmrân, 3/195.
Tarihin akışını değiştiren nice şanlı zaferler vardır. 2
3
Buhari, Tevhid, 28.
Bakara, 2/154.
Çanakkale zaferi de bunlardan biridir. Yüreği sarsılmaz bir 4
Maide, 5/8.
imanla ve vatan aşkıyla çarpanların, hayâsızca bir işgale 5
Âl-i İmrân, 3/139.
gövdesini siper ettiği yerdir Çanakkale. Mehmetçiğin “Ölürsem 6
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 189.
şehit, kalırsam gazi” parolasıyla istiklali ve istikbali uğruna
toprağa düştüğü yerdir Çanakkale. Enginlere sığmayıp taşan bir DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
milletin yeniden var oluş destanı yazdığı yerdir Çanakkale.
TARİH: 23.03.2018 secdeye varan, O’nun rızası için oruç tutan, sadaka veren,
tavaf eden insan, kibir, bencillik, haset, ihtiras gibi kötü
duygulardan arınır. İbadet etmek ruhlarımızı kasvetten,
sıkıntı ve üzüntülerin yıpratıcı tesirinden korur. Çünkü
Rabbimiz, “Gönüller, ancak
Allah’ı anmakla huzura kavuşur.” 4 buyurur.
Samimiyetle ibadet eden kul, her adımda rabbine
yaklaşır; O’na olan imanı, güveni, sevgi ve saygısı
pekişir.
İBADET HAYATIMIZ VE GÖNÜL DÜNYAMIZ Allah Resûlü (s.a.s), “İslâm beş esas üzerine
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve
Bizleri mübarek üç aylara yeniden ulaştıran yüce Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şehâdet
Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun. Dün gece Regaib etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, haccetmek ve
kandilini hep birlikte idrak ettik. Dualarımızı, en içten Ramazan orucunu tutmak.” 5 buyurarak öncelikle
bağışlanma dileklerimizi yalnızca O’na arz ettik. yapmamız gereken temel ibadetlere dikkatlerimizi
çekmektedir.
Aziz Kardeşlerim!
Muâz b. Cebel, genç yaşta İslam’la müşerref Bununla birlikte; her türlü iyilik çabası ve kötülüğe
olmuştu. Sahabenin önde gelenlerindendi. Peygamber karşı yürütülen mücadele ibadettir. Bir kimseye güleryüz
Efendimiz (s.a.s) Muâz’ı çok sever, sevgisini dile getirir gösterip selam vermek ibadettir. Kişinin anne ve babasına
ve ona tavsiyelerde bulunurdu. Efendimiz yine bir gün bu hizmet ve hürmeti, ailesinin maddi ve manevi
genç sahabiye, “Allah’ın kulları üzerindeki hakkını ve ihtiyaçlarını temin etmesi, bir garibin gözyaşını silmesi,
kulların Allah üzerindeki hakkını biliyor musun?” bir yetimin başını okşaması, mazlumun ve mağdurun
diye sordu. Muâz, ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir’ diye yanında olması ibadettir.
cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s)
“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, yalnızca O’na Aziz Kardeşlerim!
ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak İbadetin dünyevî beklentilerden ve gösterişten uzak
koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, olması kadar güzel davranışa dönüşmesi ve devamlılığı
kendisine ortak koşmayan kimselere azap da önemlidir. Nitekim Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de
etmemesidir.”1 buyurdu. “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” 6
buyurmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s) de “Allah katında
Kardeşlerim! amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.”7
İnsanı eşref-i mahlûkat olarak yaratan Yüce buyurarak ibadette kararlı ve istikrarlı olmayı tavsiye
Rabbimiz onu üstün kabiliyetlerle donatmıştır. Kâinattaki etmiştir.
her şeyi insanın hizmetine sunmuştur. En nâdîde
özellikleri bahşettiği insandan sadece kendisine kulluk Muhterem Müminler!
etmesini istemiştir. Allah’a kul olmak, ahlakımızı ve Allah’ın bizlere emanet olarak verdiği hayatımız bir
özgür irademizi kullanarak O’na gönülden bağlanmayı, gün mutlaka sona erecek ve yapıp ettiklerimizden hesaba
her türlü imkân ve yeteneğimizi O’nun rızası uğrunda çekileceğiz. Ömür sermayemiz tükenmeden önce
kullanmayı, nefsin istek ve arzularını terk edip, yaşamanın ve kul olmanın değerini bilelim. İbadetin
Rabbimiz’in koyduğu kurallara uymayı gerektirir. huzurundan, bereketinden ve lezzetinden mahrum
olmayalım. Hayatımıza ibadet bilinci ile anlam katalım.
“Allah’ın kulları üzerindeki hakkı” diye ifade Rahmet, mağfiret ve ibadet mevsimi olan mübarek üç
edilen ibadet; insanı Rahman’ın huzurunda değerli kılan ayları fırsat bilelim. Sabırla, şükürle, tevekkülle ibadete
bir olgudur. 2 İbadet; itaattir, boyun eğmektir, Cenab-ı sarılalım. Namazlarımızı huşuyla kılmaya devam edelim.
Hakk’a teslimiyettir. İbadet; Allah’ın verdiği nimetlere Yüce kitabımız Kur’an’ı okuyalım ve rehber edinelim.
şükretmektir. Kulun Rabbi ile iletişim kurmasıdır. Her Hayır kapılarımızı ardına kadar açalım, iyilikte yarışalım.
daim Rabbine muhtaç olan insanın, aracısız bir şekilde Dillerimizi yalan, gıybet ve iftiradan, gönüllerimizi kin,
halini O’na arz etmesidir. Bunun için kul, Rabbinin nefret ve tefrikadan arındıralım.

huzurunda her duruşunda, Hutbemizi Sevgili Peygamberimiz’in dilinden


“Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dökülen şu dua ile bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Seni
dileriz”3 diyerek O’na iltica eder. Kendi acizliğini itiraf zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet
eder. O’ndan yardım diler ve O’na yalvarır. İşte bu, etmek için bana yardım eyle.”8
ibadet bilincidir, kulluk şuurudur. Kul, bu bilinç 1
Buhâri, Cihâd, 46, Müslim, İman, 48.
sayesinde yaratılmışların en şereflisi olur. Dünyada 2
Furkân, 25/77.
mutluluk ve huzuru, ahirette de ebedi kurtuluşu kazanır. 3
Fâtiha, 1/5.
4
Ra’d, 13/28.
5
Buhâri, İman, 2.
Aziz Kardeşlerim! 6
Hicr, 15/99.
İbadetlerimiz, aynı zamanda bizleri her türlü 7
Buhâri, Rikâk, 18; Müslim, Müsâfirîn 215.
kötülükten koruyan birer kalkandır. Allah’ın huzurunda
8
Ebû Dâvûd, Tefrîu ebvâbi’l vitr, 26.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 30/03/2018 Muhterem Müslümanlar!
Bilgi insan içindir. İnsan ilimle yücelir. Sağlam bir
kaynaktan aldığı doğru bilgiyle hidayete erer, topluma
yön verir ve dünyayı şekillendirir. İlim; insanı huzura,
mutluluğa, dünya ve ahiret kazancına eriştirir. Cehalet ise
insanı utandırır, aldatır, hataya ve zarara açık hale getirir.
Muhterem Müminler!
Peygamber Efendimizin Medine’de inşa ettiği
Mescid-i Nebevî bir ilim merkezidir. Hiçbir ayrım
gözetmeden kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle
bütün müminleri mescidine davet eden Peygamberimiz
(s.a.s) ilme talip olanlara Allah’ın cennete giden yolu
VAHYİN İNSANLIĞA İLK MESAJI: OKU! kolaylaştıracağını müjdelemiştir.6
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!
Peygamber Efendimize Hira Mağarası’nda gelen ilk Medeniyetimizde âlim; ilimle hikmeti, hikmetle
vahiy, hutbemin başında okuduğum ayetlerdi. Cenâb-ı irfanı, ahlakla adabı, hak ve hakikati tüm insanlığa
Hak şöyle buyurmaktaydı: “Yaratan Rabbinin adıyla takdim edendir. Kendi şahsında söz konusu güzellikleri
oku! O, insanı ana rahmine tutunan bir yumurtadan yaşayan ve temsil edendir. Zira âlim bilir ki, hikmetle
yarattı. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, insana harmanlanmayan, irfanla yoğrulmayan bilgi, ahirette
bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem hesabı çetin bir yük olarak karşısına çıkacaktır.
sahibidir.” 1 Aziz Müminler!
Bu emrin muhatabı olan Sevgili Peygamberimiz ise Bilgi ve teknoloji çağında yaşamaktayız. Ancak
okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: “İlim için insanlık çoğu zaman bilgi ve teknolojiyi yeryüzünde
yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah iyiliğin hâkim olması için kullanmamış, istismar etmiş,
yolundadır.”2 bilgi ahlakından uzak adımlar atmıştır. Bilgi, ahlaktan
yoksunlaştıkça insanlık değer kaybetmektedir. Eğitimin
Kardeşlerim! ruhundan, ilmin mana ve gayesinden mahrum bırakılan
Mükerrem bir varlık olan insan, akıl gibi eşsiz bir nice genç, bağnazlık, şiddet ve teröre savrulabilmektedir.
nimet ile donatılmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran
ve ona değer katan bir nimettir akıl. İyiyi kötüden ayırt Bugün zulmün ve cehaletin kol gezdiği İslam
etme kabiliyetidir. İnsana sorumluluk bilinci veren, coğrafyasında huzur ve güveni tesis etmek, Müslümanlar
doğruyu yanlıştan ayırt etme vesilesi olan bir imkândır olarak dünyaya yeni bir medeniyet takdim etmek bizim
akıl. Kul, Rabbinin mesajlarını akılla anlar ve hayatına görevimizdir. Bu hususta hepimize düşen sorumluluk
kılavuz yapar. Rabbine, çevresine ve kendisine karşı öncelikle doğru bilginin ve sağlam kaynağın peşine
sorumluluklarını akılla idrak eder ve yerine getirir. düşmek, ilmi ehil ellerden almak, sonra da öğrendiğimiz
Bilgiyi akılla öğrenir, öğretir, yaşar ve yaşatır. ile amel etmektir.

Muhterem Müminler! Kardeşlerim!


İnsan için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, Geliniz anne ve babalar olarak yavrularımızı
emek vermeye değen en hayırlı gaye bilgi edinmedir. Kur’ân ve sünnetten beslenen iman şuuruyla, ibadet
Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir hazinedir ve ilim, sevgisiyle ve ahlak bilinciyle yetiştirelim. Onların iyi
insan için en şerefli rütbedir. Onun içindir ki son vahyin birer insan, örnek birer mümin olması için gayret edelim.
ilk hitabı “Oku!” emridir. Okumak, erdemin peşinde Kız erkek ayrımı yapmaksızın evlatlarımızı
koşmaktır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, okullarımızda, camilerimizde ve Kur’an kurslarımızda
yaratılışın anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yürütülen eğitim-öğretim faaliyetlerinden mahrum
yolculuğunda insanın en yakın yol arkadaşıdır. Nitekim bırakmayalım.
Hutbeme son verirken bir hususu da sizlerle
Yüce Kitabımız, “Hiç paylaşmak istiyorum. Kütüphaneler haftası içerisinde
bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”3 buyurarak bulunmaktayız. Bizlere okuma aşkı ve alışkanlığı
insanlığa bilginin değerini ve ilmin vazgeçilmez kazandıran kütüphaneler, ilim ve irfan yuvalarından
olduğunu vurgulamıştır. İlmin ilahî membaı olan Kitab-ı biridir. Kitap sevgisini aşılayan mekânlardır. O halde, bu
Kerimimiz düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve nezih yerlerin değerini bilelim. Kütüphanelerde kitap
okuyarak vakit geçirmenin güzelliğini hep birlikte
doğru bilgiye ulaşmamızı emretmiştir.
hissedelim.
“Cahillerden yüz çevir.”4 “Sakın
cahillerden olma!” gibi uyarılarla cehaleti yermiştir. Bu
5 1 Alak, 96/1-5.
sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek 2 Tirmizî, İlim, 2.
3 Zümer, 39/9.
için okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve 4 A’râf, 7/199.
ilme sarılmak her Müslümanın asli görevidir. 5 En’âm, 6/35.
6 Tirmizî, İlim, 19. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 06.04.2018 Muhterem Müslümanlar!
İyilik yalnıza arkadaş, yorguna dayanak,
garibe sığınak olmaktır. Mülteciyi bağrına basmak,
yetime kol kanat germek, yaşlının elinden
tutmaktır. İyilik karşılık beklemeden vermek;
gücünü, tecrübesini, malını, sevgisini ve
merhametini, dünyevî bir karşılık düşünmeden
paylaşmaktır.
İyilik insaftır, fedakârlıktır, adalettir, şefkattir.
Mazlumun yanında, zalimin karşısında olmaktır.
İyilik duadır, niyazdır, selamdır. Sıkıntılı bir anda
İYİLİK: PAYLAŞILDIKÇA ARTAN DEĞER âminlere açılan bir çift eldir iyilik. İyilik bir
defasında ağaç dikmek, öbür defasında aç kalan bir
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!
hayvanı doyurmaktır. Komşuya götürülen bir kap
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
yemek, yol sorana yolunu tarif etmektir.
şöyle buyuruyor: “İyilikle kötülük bir olmaz.
Kötülüğü en güzel bir şekilde iyilikle ortadan Aziz Müminler!
kaldır. O zaman göreceksin ki seninle arasında İslam medeniyeti hayır ve iyilik hareketlerini
husumet bulunan kimse sanki sıcak bir dost asırlardır yaşatmaktadır. Bu amaçla birçok vakıf
oluvermiştir.”1 kurmuştur. Milletimiz, kurduğu vakıflar aracılığıyla
mazlumlara sığınak, muhacirlere ensar olmuştur.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “İyilik güzel ahlâktır. Değerli Müminler!
Kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve Ne hazindir ki günümüzde iyilik; kötülük
insanların bilmesini istemediğin şeydir.”2 kadar insanlığın gündeminde yeterince yer
bulamıyor. Kötülük gün geçtikçe dünyamızı
Aziz Kardeşlerim!
kuşatıyor. İnsanoğlu her geçen gün vicdan, adalet,
İyilik, yaratılışın temel gayesidir. İnsanı
şefkat ve merhamet gibi yüce değerlerini yitiriyor.
yaratan, nimetlerle buluşturan, koruyan, bağışlayan
ve rahmetiyle kuşatan Rabbimiz, hangimizin daha Böylesi bir dünyada iyiliği hâkim kılmak ve
iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı kötülüğe engel olmak hepimizin ideali olmalıdır.
yaratmıştır.3 Zira elimizle, dilimizle ve kalbimizle kötülüğe dur
diyebilmek imanımızın gereğidir. Unutmayalım ki
Yaşadığımız hayat bir iyilik yolculuğudur.
İnsan, bu dünyaya inanmak ve iyi işler yapmak için “İyilikler kötülükleri yok
gelen bir yolcudur. İnsan bu dünyada iyi, hayırlı ve eder.”4 İhmal ettiğimiz her bir iyiliğin yerini ise
faydalı işler yapmak, doğru ve güzel davranışlar kötülük işgal eder.
ortaya koymak için vardır. Kötü, yanlış, çirkin ve
zararlı işlerden kaçınmak ve bunlara engel olmak Aziz Müminler!
insanın en temel görevidir. Geliniz bu mübarek vakitte Rabbimize şöyle
niyaz edelim: Ey Rabbimiz! Bizleri, kalplerimiz
Muhterem Müminler! arasında iyilik ve merhamet köprüsü kurabilen
İmanın ve bütün ibadetlerin bize kazandırmak bahtiyar kullarından eyle!
istediği hasletin adıdır iyilik. İyilik, insanı insan
kılan değerlerin tamamıdır. İyi bir kul, iyi bir evlat, Rabbimiz! Bizlere dünyada ve ahirette
iyi birer anne-baba, iyi bir komşu, iyi bir dost, iyilikler ihsan eyle ve bizi cehennem azabından
kısaca iyi bir insan olmak dinimizin bizlerde koru!5 Rabbimiz! Hesap gününde bizi,
görmek istediği en mühim özelliktir. annemizi, babamızı ve bütün müminleri
bağışla!6
İyilik bir iman ve İslam davetidir. Kimi zaman
1
güzel ahlak, erdem ve fazilettir. Kimi zaman da 2
Fussilet, 41/34.
Müslim, Birr, 14.
hayır-hasenat, sadaka ve zekâttır. İyilik, bazen de 3 Mülk, 67/2.
bir tebessüm ve kucaklama, tatlı bir söz ve güler 4
Hûd, 11/114.
yüzdür. İyilik, iyi olma, iyilerle beraber iyiliği 5 Bakara, 2/201.
6 İbrahim, 14/41.
yayma çabasıdır. İman ve ibadetin en yüksek
makamıdır. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 13/04/2018 zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna inanmayı,
Rabbimizin rahmetinden ümidi kesmemeyi öğretir. Mirâcı
anlayan mümin, zamanın ve mekânın yegâne sahibi olan
Yüce Allah’ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna
şahitlik eder. Mirâcı model alan toplum, hak, adalet,
dürüstlük, merhamet, kardeşlik ve fedakârlık gibi
erdemlerle yücelir.
Kardeşlerim!
Rabbimiz, İsrâ Sûresinde koyduğu ilahî ilkelerle hem
iman hem de ahlâk bakımından kemale ermemizi murat
eder. İsrâ suresi bize, Allah’a ortak koşmamayı, yalnız O’na
MİRAÇ KANDİLİ: KULUN ALLAH’A YAKIN
ibadet edip yalnız O’ndan yardım istemeyi, anne ve babaya
OLMA ÇABASI
hürmet etmeyi, güzel davranmayı ve onların dualarını
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
almayı öğütler. Akrabaya, yoksula, yolda kalmışlara iyilik
Bu akşam, hep birlikte mübarek Mirâç Kandilini idrak
etmeyi, cimrilik yapmamayı, müsrif ve savurgan da
edeceğiz inşallah. Bizleri rahmet ve mağfiret kapılarının
olmamayı tavsiye eder. Bu surede anlatıldığına göre, bir
sonuna kadar açıldığı bu geceye eriştiren Yüce Rabbimize
mümini mirâç misali yüceltecek olan, geçim kaygısıyla
hamdü senalar olsun. Mirâç geceniz mübarek olsun.
çocuklarını öldürmemektir. Zinaya yaklaşmamaktır.
Memleketimiz ve tüm dünya Müslümanları için hayırlara,
Kimsenin canına kıymamaktır. Yetimin malına el
huzura ve berekete vesile olsun.
uzatmamaktır. Verdiği sözü yerine getirmektir. Ölçü ve
Aziz Müminler! tartıda eksiklik ve noksanlık yapmamaktır. Doğruluk üzere
Mekke’de müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları olmaktır. Bilmediği bir şeyin ardından körü körüne
zulüm ve şiddet tahammül sınırlarını aşmıştı. Müslümanlar gitmemek, kesin bilgi sahibi olmadan hüküm vermemektir.
üç yıl boyunca her türlü insani ve ticari ilişkiyi ortadan Yeryüzünde böbürlenerek yürümemektir. Kibirlenmemek
kaldıran büyük bir boykota maruz bırakılmışlardı. ve gururlanmamaktır. Çünkü bütün bunlar Rabbimizin
Boykotun sona erdiği günlerde Resûlullah Efendimiz sevmediği şeylerdir.3
(s.a.s.), önce kendisini daima destekleyen amcası Ebû
Muhterem Müminler!
Tâlib’i, sonra da çok sevdiği hanımı Hz. Hatice’yi
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) mirâçtan bize hediyelerle
kaybetmişti. Hüznün gönülleri kuşattığı, ümitlerin tükenme
noktasına geldiği bugünlerde Yüce Allah, habibi dönmüştür.4 “Gözümün nuru”5 diye nitelediği beş vakit
Muhammed Mustafa’yı huzuruna kabul ederek İsrâ ve namaz, mirâç hediyelerinin ilkidir. Namaz bizim
Mirâç ile şereflendirdi. mirâcımızdır. Namaz bizim dirilişimizdir. Namaz bizim
kurtuluşumuzdur. Bizler namazla arınır, her türlü
Muhterem Müslümanlar! kötülükten korunur, mescitlerde buluşuruz. Vaktinde
Resûl-i Ekrem (s.a.s) gecenin bir anında Mescid-i
kıldığımız namazlarımız, en hayırlı amelimizdir.6 Nitekim
Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya yolculuk etmiş, “İsrâ” adı
Süleyman Çelebi, Mevlidinde namazın müminin mirâcı
verilen bu yolculuk, hutbemin başında okuduğum ayet-i
kerimede şöyle ifade edilmiştir: “Kendisine olduğunu şu dizlerle dile getirmiştir:
âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu Sen ki mirâc eyleyip ettin niyâz,
Muhammed’i bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini Ümmetin mirâcını kıldım namaz,
bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın Miracın ikinci hediyesi, Allah’a ortak koşmayan
şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, kimselerin günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete
hakkıyla görendir.”1 girecekleri müjdesidir.
Mirâç ise, rahmet ve hikmet dolu bu gecede, Miracın üçüncü hediyesi ise, “Âmenerrasulü” diye
Peygamberimizin Mescid-i Aksâ’dan göklere yükselip başlayan Bakara suresinin son iki ayetidir. Bizler her gün
Yüce Allah’tan vahiy almasıdır.2 yatsı namazından sonra bu ayetleri okur, imanımızı dile
getiririz. Rabbimizin bize öğrettiği dualarla O’na yalvarır
Aziz Müminler! ve teslimiyetimizi ifade ederiz.
Mirâç, Cenab-ı Hak’tan gelen davete icabet ederek
kulluğun gereklerini yerine getirerek, her adımda O’na Hutbeme, mirâç hediyesi olan bu ayetlerde geçen
yaklaşmaktır. Mirâç, maddeden uzaklaşarak manaya dualarla son vermek istiyorum: “Ey Rabbimiz! Unutur
ulaşmak; fânî olandan vazgeçip bâkî olana yönelmektir. veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bize,
Mirâç, gönül dünyamıza yaptığımız yolculukla imanımızı bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey
güçlendirmek ve sıdk makamına erişmektir. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme.
Bizi affet, bizi bağışla ve bize acı. Sen bizim
Mirâç, tıpkı Peygamberimizin mübarek yolculuğunda Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım
olduğu gibi, Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı et.”7
korumaktır. Zira Kudüs, bizim gözbebeğimizdir,
dilimizdeki dua, yüreğimizdeki yaradır. Kudüs ve Mescid-i 1
İsrâ, 17/1.
Aksâ, bize Peygamberimizin emanetidir. Bizler biliriz ki, 2
Necm, 58/1-18.
3
İsrâ, 17/22-40.
mümin mirâçsız, mirâç da Mescid-i Aksâ’sız olmaz. 4
Müslim, Îmân, 279.
5
Nesâî, Işratü’n-nisâ’, 1.
Peygamberimizi derin bir üzüntüden kurtarıp teselli 6
Buhari, Tevhid, 48.
veren mirâç, elemi, kederi, çaresizliği ve ümitsizliği bir 7
Bakara, 2/286.
kenara bırakarak yeniden yola koyulmayı anlatır. Her Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 20.04.2018 Yavrularımızı helâl ve sağlıklı gıdalarla
büyütmeli, eğitimlerine gereken hassasiyeti
göstermeli, sadece maddî ihtiyaçlarını değil, manevî
ihtiyaçlarını da karşılamalıyız. Sosyal hayatı
tanımaları, kültürlerine aşina olmaları, örf ve adetlerini
öğrenmeleri için çocuklarımıza rehberlik etmeliyiz.
Zira çocuğun sosyal ve kültürel gelişimi, bedensel ve
zihinsel eğitimi, dinî ve ahlâkî terbiyesi ailede başlar.
Yarınlarımızın ümidi olan hayırlı nesiller, bilinçli anne
babaların eseri olacaktır. Unutmayalım ki, hakları ihlal
edilerek ezilen çocuk, adaletin değerini bilemez.
YARINLARIMIZIN ÜMİDİ ÇOCUKLARIMIZ Şiddete maruz kalarak örselenen çocuk, merhametin
anlamını çözemez. Kişiliği yok sayılarak aşağılanan
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! çocuk, geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa edemez.
Sevgili Peygamberimiz, kendisine bir hediye
takdim edildiğinde onu yanında bulunanlarla Muhterem Müminler!
paylaşmayı ve ikrama sağdan başlamayı severdi. Bir Çocuk eğitimi ve çocukla iletişim konusunda en
gün ashabı ile otururken hediye getirilen içeceği ikram güzel rehberimiz Peygamberimizdir. O, çocukların bir
etmek için sağına dönmüştü. Sağında henüz küçük bir insan olarak taşıdığı onura saygı gösterirdi. Onlara
çocuk olan amcasının oğlu Abdullah b. Abbas’ın değerli olduklarını hissettirir, yanlarından geçerken
oturduğunu gördü. Solunda ise ashâbın yaşlıları selâm verip hatırlarını sorar,6 sorularını cevaplardı.
dizilmiş oturmaktaydı. Rahmet Peygamberi (s.a.s) Kimsenin kınamasına aldırmadan onları öpüp
çocuğun hatırını kırmadı, sırasını atlamadı ve “İçeceği kucaklar, bağrına basar, oyunlarına eşlik ederdi.
önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?” diye Allah Resûlü (s.a.s) çocuklara kötü söz
sordu. Çocuğun cevabı ise son derece akıllıcaydı. söylemeyi ve beddua etmeyi yasaklamıştı. Kendisi de
“Hayır! Vallahi senden gelen nasibim için kimseyi yanına gelen, kucağına verilen her çocuğa dua ederdi.
kendime tercih edemem.” demişti. Bunun üzerine Çocukların ibadet eğitimine ayrı bir önem gösterir,
Peygamberimiz ikrama çocuktan başladı.1 gönlü camide asılı kalan ve ibadetin tadına varan
Aziz Müminler! nesiller yetiştirmek için onları asla mescidinden
Çocuklara meclisinde ve mescidinde daima yer uzaklaştırmazdı.
ayıran Allah Resûlü (s.a.s), onlara değer vermiş, Aziz Müslümanlar!
“geleceğin yetişkini” gözüyle bakmış ve haklarını “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden
korumuştur. Zira çocuk, Kur’an’ın ifadesiyle “dünya daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”7 buyuran
hayatının süsü”2, Peygamber Efendimizin diliyle de, Sevgili Peygamberimize kulak verelim. Onu örnek
kişinin amel defterini açık tutacak iyilik kaynağıdır.3 alalım, onun şefkat ve hakkaniyete, sabır ve hoşgörüye
Çocuk, evin bereketi, ailenin umudu, toplumun dayanan eğitim metotlarını uygulayalım. Çocuklarımız
geleceğidir. “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil için hem dünya hem de ahirette huzur, başarı ve
ihsan et.”4 diye edilen duaların cevabı, ilâhî ikramın güzellik kapılarının açılmasına vesile olalım.
adıdır.
Lokman (a.s), evladına öğüt verirken şöyle
Kardeşlerim! diyordu: “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi
Hepimizin Rabbimize, birbirimize ve çevremize olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene
karşı sorumlulukları vardır. En önemli sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren
sorumluluklarımızdan biri de çocuklarımıza karşı işlerdendir.”8 Biz de onun gibi, daima çocuklarımızın
olandır. “Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır.”5 yanında olalım, ellerinden tutalım.
buyuran Allah Resulü (s.a.s) bu hususa dikkat
Hutbemi Kur’an’ın bize öğrettiği bir dua ile
çekmiştir. Çünkü çocuk, kendisi küçük olsa da asla
bitirmek istiyorum: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve
küçümsenemeyecek haklara sahiptir. Allah’ın emaneti
çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a
olan çocuğun haklarını korumak ise biz yetişkinlere
karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”9
düşmektedir.
Kız ya da erkek olduğuna bakmaksızın, her 1
Müslim, Eşribe, 127.
çocuğun dünyaya gelişini gönül rızası ile kabullenmek, 2
Kehf, 18/46.
3
Müslim, Vasiye, 14.
onu sevgiyle ve dualarla karşılamak bizim 4
Âl-i İmrân 3/38.
görevimizdir. Ona güzel bir isim koymak, hak ettiği 5
Müslim, Sıyâm, 183.
6
Müslim, Selâm, 14.
ilgiyi ve şefkati göstermek, kardeşleriyle arasında 7
Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77.
ayrım yapmadan adaleti gözetmek bizim 8
9
Lokman, 31/17.
Furkan, 25/74.
sorumluluğumuzdur. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 27.04.2018 heveslerimizin, bencilliklerimizin etkisinden,
nefsimizin esaretinden kurtulma gecesidir. Nefis ve
şeytanın hile ve tuzaklarına karşı teyakkuzda olma
bilincini diri tutma vaktidir.

Kıymetli Müminler!
Her yıl gelen Berat gecesi, bizlere, her türlü
kötülük, zulüm, haksızlık ve adaletsizlikten uzak
kalmayı öğretir. Berat gecesi bize sadece Allah’ın
affına mazhar olmayı değil, affedici olmayı da
hatırlatır. Zira Allah’tan af bekleyen affedici olur.
Kendisine, ailesine, din kardeşlerine, çevresine ve tüm
kâinata karşı affedici ve hoşgörülü olur. Allah’ın
hoşnutluğunu isteyen, hiç kimseyi hor ve hakir
AF, ARINMA VE KURTULUŞ VESİLESİ: görmez. Allah’ın sevgisine ulaşmak isteyen, daima
BERAT GECESİ yüreğinde sevgi ve merhamet taşır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Aziz Müminler!
Rahmeti sonsuz, affı sınırsız olan Yüce Bu gece vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak
Rabbimiz, okuduğum ayet-i kerimede bizlere şu isterim ki, “insanlık için gönderilmiş hayırlı bir
müjdeyi vermektedir: “De ki: ‘Ey kendi aleyhlerine ümmet” olma yolunda hepimize ayrı ayrı
günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın sorumluluklar düşmektedir. Zira etrafımızda olup
rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bitenlere karşı duyarsız kalarak salih bir mümin
dilerse bütün günahları affeder. Çünkü O, çok olmamız mümkün değildir.
bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 1
Geliniz bu bereketli zaman diliminde
Muhterem Müslümanlar! unuttuğumuz ve terk ettiğimiz sorumlulukları yeniden
Af, arınma, mağfiret ve kurtuluş vesilesi olan hatırlayalım. Dünyayı ahirete tercih eder hale
Berat gecesine yaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Yüce gelmişsek en yakınlarımızdan dahi esirgediğimiz sevgi
Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Hep birlikte ve merhamet için tövbe edelim. Yetim ve öksüzleri,
30 Nisan Pazartesiyi Salıya bağlayan gece Berat mazlum kardeşlerimizi yalnız bırakmışsak tövbe
gecesini idrak edeceğiz inşallah. edelim. İhmal ettiğimiz kulluğumuzu gözden
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir kutsî hadiste geçirelim. Hırpalanmış şu gönül dünyamızı dua,
şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının on beşinci ibadet ve tefekkür ile taçlandıralım. Günaha ve
gününü oruçlu geçirin. Gecesinde ise ibadete kötülüğe giden yollara set çekelim. İyiliğin egemen
kalkın. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teala olduğu bir dünya için çaba gösterelim. Allah’ın
keyfiyetini bilemediğimiz bir halde en yakın rahmetinin bolca tecelli ettiği bu günleri en güzel
semaya tecelli ederek fecir doğuncaya kadar: şekilde değerlendirelim. Taatimizle, teslimiyetimizle,
‘Bağışlanma dileyen yok mu, onu bağışlayayım! salih amellerimizle tövbelerimizi, istiğfarlarımızı
Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Musibete yalnız O’na arz edelim. Hatalarımızdan,
uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim…’ buyurur.” 2 kusurlarımızdan, günahlarımızdan bir daha dönmemek
üzere yüz çevirelim.
Kardeşlerim!
Ömür, bizim en kıymetli sermayemizdir. Her Hutbemi, Efendimizin şu duasıyla bitirmek
saatimiz hazine, her dakikamız servet değerindedir. istiyorum: “Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan
Berat gecesi de hayat yolculuğumuzun en bereketli affına, Sen’den yine Sana sığınıyorum. Sana
duraklarından biridir. Berat bizlere varlığımızı övgüleri saymakla bitiremem. Sen kendini nasıl
yeniden gözden geçirme, muhasebe ve tefekkür övdüysen öylesin.”3
imkânı kazandıran bir fırsat gecesidir. Berat,
“Allah’ım, Seni anıp zikretmek, nimetine
mağfirettir. İlahî rahmetin tecelli ettiği gündür. Berat,
şükretmek, sana en güzel şekilde ibadet etmek için
nedamet ve umut zamanıdır. Berat gecesi ellerin bize yardım eyle.” 4
duaya, gönüllerin semaya açıldığı gecedir. Rabbimize
yönelip mağfiret iklimine girmenin adıdır Berat.
1 Zümer, 39/53.
Berat, kırılan kalpleri onarma, dargınlık 2 İbn Mâce, İkâmetü’s-Salavât, 191.
3 Müslim, Salat, 222.
duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını 4 Ebû Davud, Vitr, 26.
aşma günüdür. Berat, arzularımızın, hevâ ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 04.05.2018 Kardeşlerim!
Bencilliği ve hırsı bir kenara bırakarak,
cömertliğe ve ihsana yapılan yatırım, vakıf eliyle
süregelen bir sevaba dönüşür. Medeniyetimiz,
yolcuya barınak, yoksula aş, işsize iş, borçluya
destek, öğrenciye aile olan nice vakfa ev sahipliği
yapar. Vakıflarımız, yetimler için şefkat yuvası,
hastalar için şifa kapısı, muhtaçlar için yardım eli,
yaşlılar için huzur vesilesidir. Ormanların, yaralı ve
yuvasız hayvanların korunması için kurulan tarihî
vakıflarımız, sadece insana değil, canlı-cansız
bütün varlık âlemine şefkat nazarıyla bakmanın
eşsiz örnekleridir.
KESİNTİSİZ HAYIR ÇEŞMESİ: VAKIFLAR Aziz Müminler!
Âlicenap ecdadımızın yurt içinde ve yurt
Aziz Müminler! dışında kurmuş olduğu vakıflardan bugün de
Hz. Ömer (r.a) Hayber’de bir hurma istifade ediyoruz. Camiler, çeşmeler, hanlar,
bahçesine sahip olmuştu. İlk defa böylesine güzel kervansaraylar, kışlalar, hastaneler,
bir bahçesi oluyordu. Resûlullah’ın (s.a.s) kütüphaneler ve daha nice hayır hizmeti,
huzuruna gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! atalarımızın yadigârı olarak yaşamaya devam
Ben bu malımla Allah’ın rızasını kazanmak ediyor.
istiyorum. Onu nasıl değerlendirmemi uygun
görürsünüz?” Peygamberimizin bu arazi ile ilgili Geliniz, geçmişten devraldığımız bu
tavsiyesi, asırlar boyu sürecek vakıf medeniyetinin yüce emaneti koruyalım; engin bir gönülle
temel taşlarını oluşturacak nitelikteydi. O (s.a.s) vakıf geleneğimizi güçlendirelim. Mayasında
şöyle buyurmuştu: “Dilersen aslını vakfet. samimiyet olan, yeryüzünde hayrın ve
Mahsulünü de sadaka olarak dağıt.” Bunun hasenatın, iyiliğin ve güzelliğin hâkim olması
üzerine Hz. Ömer, aslının satılmaması, hibe için kurulan vakıflarımıza sahip çıkalım.
edilmemesi ve miras bırakılmaması şartıyla Kıymetli Kardeşlerim!
bahçesini vakfetti.1 Hayırsever milletimizin yardımlarını
Değerli Müminler! yedi iklim dört bucakta ihtiyaç sahiplerine
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ilahi ulaştıran Türkiye Diyanet Vakfımız,
mesajları ve Peygamber Efendimizin örnek ülkemizde ve dünyanın kritik coğrafyalarında
hayatı, İslam tarihi boyunca Müslümanları camiler inşa etmektedir. Ezanı mukaddes
hayır yapmaya teşvik etmiştir. “Sevdiğiniz bilen milletimiz, Başkanlığımız ve Vakfımız
şeylerden Allah yolunda harcamadıkça tarafından yakın zamanda başlatılan ve halen
iyiliğe erişemezsiniz. Her ne harcarsanız devam eden “Bir Tuğla da Benim Olsun”
Allah onu bilir.”2 ayetini kendilerine şiar kampanyasına yoğun ilgi göstermektedir. Bu
edinen Müslümanlar, infakı kalıcı hale sebeple siz kadirşinas cemaatimize teşekkürü
getirmeye gayret etmiştir. Hem sahabiler hem bir borç biliyoruz. Cenab-ı Hak yapmış
de onları takip eden nesiller, vakıfların olduğunuz yardımları dergâh-ı izzetinde kabul
kesintisiz birer hayır çeşmesi olduğu eylesin. Gönderdiğiniz en küçük bir yardım
bilinciyle hareket etmiştir. Böylece İslâm belki Kosova’da, belki Cibuti’de, belki de
dünyasının dört bir köşesi, iyiliğin insanlığa ülkemizin herhangi bir ilindeki üniversite
ulaştığı en değerli kaynaklar olan vakıflarla camiinin duvarında bir tuğlamız olacaktır.
donatılmıştır. Hutbemi Peygamber Efendimizin şu
Kıymetli Kardeşlerim! hadisiyle bitirmek istiyorum: “İnsan ölünce
Vakıf, Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanma şu üçü dışında bütün amellerinin sevabı
umuduyla harcanan malın, kalıcı bir iyilik haline kesilir: Sadaka-i câriye yani faydası
gelmesidir. Vakıf, Rabbimizin ikramı olan servetle, süregelen hayır, kendisinden istifade edilen
şefkat ve merhamet köprüleri inşa etmektir. Vakıf, ilim ve arkasından dua eden hayırlı evlât.”3
müminin kendisine emanet edilen mülkü ibadete
dönüştürebilme çabasıdır. Vakıf, insanı Müslim, Vasiyye, 15.
1
2
Âl-i İmrân, 3/92.
incitmeden, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan 3
Müslim, Vasiyye, 14.
hayırda bulunmanın adıdır. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 11.05.2018 gözetilmesidir. Fertlerin onurunun korunması, emeğin
takdir edilmesidir. Haklar ve sorumluluklarda
hakkaniyetin ve insaflı bir yolun benimsenmesidir.
Kıymetli Müminler!
Ailede karşılıklı anlayış hâkim olmalıdır. Eşler
birbirine güven duymalı ve bağlılık göstermelidir.
Sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntılar paylaşılmalıdır.
Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma
asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket
ADALET VE İHSAN YUVASI: AİLE etmelidir. Alınan kararlarda istişare hâkim olmalıdır.
Aziz Müminler! Ailedeki her fert, kendisinden daha çok karşısındakini
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle düşünmelidir. İşte o zaman ilahî rahmet tecelli eder ve
buyurmaktadır: “Kendileri ile huzur bulasınız diye meveddet yani sevgi ve muhabbet kalıcı hale gelir.
sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda Anne-babalar hem birbirlerine hem de
sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve çocuklarına karşı cinsiyet farkı gözetmeksizin adalet
kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda ve hakkaniyetle davranmalıdır. Zira, her anne-baba;
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”1 “Allah’tan korkun ve evlatlarınız arasında adaletli
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz olun.”3 emrinin muhatabıdır. Bu yüzden ebeveynler,
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en hayırlınız sorumluluklarına uygun hareket etmeli ve çocuklarını
ailesine en güzel şekilde davranandır. Ben, asla ihmal etmemelidir. Sevgili Peygamberimizin;
aranızda ailesine en güzel davranan kişiyim.”2 “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal
etmesi, kişiye günah olarak yeter.”4 nebevi uyarısına
Kardeşlerim!
kulak vermelidir.
Yüce Yaratıcımızın en güzel nimetlerinden biri
ailedir. Aile, insanı hayata gözlerini açtığı anda sarıp O halde geliniz, Yüce Rabbimizin emaneti olan
sarmalar. Koruyup kollar ve bağrına basar. Aile, ailemizi gözümüz gibi koruyalım. Gün gelip emanetin
Rabbimizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz sahibi olan Yüce Allah’a hesap vereceğimizi
rızıklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir aklımızdan çıkarmayalım. Aile hayatımızın her
yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven alanında adalet ve ihsan ahlakının güçlenmesi için
duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile, çaba gösterelim. Anne-babamızla, eşimizle,
muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet çocuklarımızla el ele verip hep birlikte ailemizin
kazandığı yerdir. Vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, kıymetini bilelim. Unutmayalım ki ailemizi maddi-
bilginin hikmetle ve sevginin hürmetle harmanlandığı manevi her türlü tehlikeden ve tehditten korumak
bir eğitim ocağıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, hepimizin öncelikli vazifesidir.
vazgeçilmez değerimizdir.
Değerli Müminler!
Aziz Müminler! İçinde bulunduğumuz haftanın aynı zamanda
Yüce Rabbimiz erkek ve kadını adalet üzere Engelliler Haftası olduğunu hatırlatmak istiyorum.
yaratmıştır. Dinimize göre erkek ve kadının yaratılış Hepimiz biliyoruz ki pek çok ailede engelli
gayesi birdir. Her ikisi de değerlidir, temel hak ve kardeşlerimiz bulunmaktadır. Engeller, mutlu ve
dokunulmazlıkları vardır. Kulluk ve sorumluluk, huzurlu bir aile ortamında aşılabilir. Gerek doğuştan,
mükâfat ve ceza, iffetli ve onurlu bir hayat yaşamada gerekse sonradan ortaya çıkan engellilik durumu
aralarında hiçbir fark yoktur. İslam’ın ailede en ideal çalışmaya, üretmeye ve başarıya asla engel değildir.
yaklaşım olarak gösterdiği hedef adalet ve ihsan Asıl engellilik aklını, gönlünü, elini ve dilini, şefkat ve
ahlakıdır. Aile bireylerinden her biri, diğerini hoşnut merhamete kapatmaktır.
etme gayesini davranışlarının merkezi yapmalıdır. Zira
Değerli Müminler!
adalet ve ihsanın hâkim olduğu aileler huzur yuvasıdır. İnşallah önümüzdeki Çarşamba günü rahmet ayı
Aziz Müminler! Ramazan’a kavuşmuş olacağız. Salı akşamı da ilk
Yüce Dinimiz İslam, bizlere aile saadetinin ve teravih namazını kılıp sahura kalkacağız. Bu mübarek
mutluluğunun yollarını göstermiştir. Bizler için aile ayın ailemize, milletimize, devletimize ve tüm İslam
hayatında en güzel örnek Peygamberimiz (s.a.s)’dir. âlemine huzur ve barış getirmesini Yüce Rabbimizden
O, ailede ihsanı, iyiliği ve adaleti emretmektedir. Zira niyaz ediyorum.
ailede ihsan üzere iyilikte yarışma vardır. İhsan, ailede
sevgiyi ayakta tutan, diğerkâmlık ve fedakârlığı içinde 1 Rum, 30/21.
barındıran yüce bir değerdir. İhsan, hiçbir karşılık 2 İbn Mâce, Nikâh, 50.
3 Buhâri, Hibe, 13.
beklemeden ve asla minnet altında bırakmadan yapılan 4 Ebû Davud, Zekât, 45.

iyiliktir. Ailede adalet, karşılıklı sevgi ve saygının Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 18.05.2018 uğramakta, insanlık dışı uygulamalara maruz
bırakılmaktadır. Mübarek Ramazan-ı şerifin
arifesinde, Gazze’de, elinde ve yüreğinde iman ve
cesaretinden başka bir şey olmayan onlarca masum
insan, bütün dünyanın gözü önünde acımasızca şehit
edilmiştir. Peygamberler diyarında silahlar
susmamakta, kan, gözyaşı ve çile saçmaya devam
etmektedir.
Kudüs sınavı karşısında her birimize düşen
DİNMEYEN YARAMIZ: KUDÜS vazife, yaşanan vahşete asla rıza göstermemektir.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz yapılsın, zulme ve haksızlığa boyun eğmemektir.
şöyle buyurmaktadır: “Resûlüm! Sakın Allah’ı İnsanların yaşama ve inanç özgürlüğüne insafsızca
zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak müdahale edilirken, vahiyle mübarek kılınan şehirde
Allah, onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin ezanlar susturulurken sessiz kalmamaktır. Aziz
dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”1 milletimiz her zaman olduğu gibi bugün de zalimin
karşısında mazlumun yanında yer alacaktır. Ama
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz tarih, pervasızca yapılan bu saldırıları kara bir leke
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “...Mazlumun olarak kaydedecek, huzura ve barışa kastedenler er
bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah geç cezasını çekecektir.
arasında perde yoktur.”2
Kıymetli Müminler!
Kardeşlerim! Geliniz, İslam coğrafyasının, kardeşlerimizin ve
Kudüs, insanlığın kadim şehridir. Mübarek, masum insanlığın maruz kaldığı felaket, zulüm ve
mukaddes ve harem bir beldedir. Dokunulmazdır; mağduriyetlerden ders alalım. Ümmet bilinciyle iman
saygınlığını çiğnemek, güvenliğine el uzatmak kardeşliğimizi pekiştirelim. Zorlukları beraber
haramdır. İslam’ın ilk kıblesi olan bu kutsal şehir, aşmanın çarelerini arayalım. Birliğimize ve
tarihte pek çok peygambere ev sahipliği yapmıştır. dirliğimize kasteden, gücümüzü zayıflatan fitne
Kudüs’ün taşında, toprağında nice peygamberin aziz hareketlerine fırsat vermeyelim. Coğrafyamızı kan ve
hatırası vardır. gözyaşı diyarına çeviren zalimlerin karşısında hakkı
söylemekten geri durmayalım. Maddi ve manevi
Yeryüzünün en eski ve en kıymetli bütün varlığımızla merhametin yanında yer alalım.
mescitlerinden biri olan Mescid-i Aksa da harem-i Kudüs bilincini, iman ve adalet şuurunu canlı tutalım.
şeriftir. Bu şerefli mescit Peygamber Efendimizi
misafir etmiş, miraca uğurlamıştır. Kıymetli Kardeşlerim!
Bu mübarek ayda, bu mübarek günde, bu
Kıymetli Kardeşlerim! mübarek mekânda bizler Rabbimize el açıp niyazda
Kudüs, İslâm tarihi boyunca imanlı bir duruşun, bulunalım: Allah’ım! Gazze’de şehit olan
kararlı bir yönelişin, muhabbetle mukaddese kardeşlerimize rahmet eyle. Allah’ım! Rahmet ayı
bağlanışın sembolü olmuştur. Mekke ve Medine nasıl Ramazan’ın huzur ikliminde kalplerimizi birleştir.
ki Müslümanların ruhu ve sevdası ise, Kudüs de Mescid-i Aksâ ile olan gönül bağımızı hiçbir zaman
öylece damarlarında dolaşan kandır. Kudüs, İslam koparma. Birbirimize olan güvenimizi, sevgimizi,
ümmetinin vahdet binasında kilit taşıdır. inancımızı daima diri tut!
Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Allah’ım! Bize basiret, feraset, hikmet nasip
Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin eyle! Bizi göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa
emanetidir. Kudüs sadece Filistin ve Mescid-i Aksa zalimler güruhundan eyleme! Bizi haksızlığa,
civarında yaşayanların değil, tüm dünya hukuksuzluğa ve vicdansızlığa karşı suskun
Müslümanlarının gözbebeği ve insanlığın ortak kalanlardan eyleme! Allah’ım! Mescid-i Aksa’yı
değeridir. Bugün ise Kudüs, Müslümanların ve işgale yeltenenlere fırsat verme! Müslüman
insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak kardeşlerimize içinde bulundukları zor durumdan bir
sınavıdır. an evvel kurtulmaları için yardım eyle! Bizlere
yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı
Kıymetli Kardeşlerim! nasip eyle! Dualarımızı kabul eyle!
Tarih boyunca “Dârü’s-Selâm”, yani barışın ve
huzurun merkezi olarak anılan Kudüs, bugün 1
İbrahim, 14/42.
barbarca bir işgal ile karşı karşıyadır. Kudüs ve 2
Buhârî, Zekât, 63; Müslim, Îmân, 29

çevresinde yaşayanlar, her gün baskı ve şiddete Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 25.05.2018 Muhammed’in hâl ve tavrıdır.”7 Kur’ân-ı Kerîm
kıyamete kadar her çağda ve her coğrafyada insanlara en
doğru yolu gösteren rehberdir. Kur’ân ruhlara şifa,
kalplere rahmettir. Kur’ân, bize Rabbimizi tanıtır,
sorumluluğumuzu bildirir, ahireti hatırlatır. İnsan olmanın
anlamını ve insanca yaşamanın sırlarını öğretir.
Aziz Müslümanlar!
Ramazan kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır.
Geçici olarak yeme-içmeden uzak kaldığımızda, yoksulun
halini anlar, nimetlerin kadrini bilir ve Rezzâk olan
Allah’a hakkıyla şükretmemiz gerektiğinin farkına
varırız.
ORUÇ VE KUR’ÂN AYI RAMAZAN
Aziz Müminler! Ramazan aynı zamanda kötü alışkanlıklara son
Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret edeli henüz verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açma
on sekiz ay olmuştu. Şaban ayının son günleriydi. fırsatıdır. Ramazan sayesinde hayırlı işlerde yarışır,
Ramazan orucunun farz kılındığını haber veren Bakara iyiliğe yatırım yapar, kötü sözden ve amelden uzak
sûresinin şu ayetleri nazil oldu: dururuz. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı
gönülden hissederiz. Aramızdaki sevgi ve saygı bağları
“Ramazan ayı, insanlara yol göstermek, doğrunun güçlenir. Bu ayda yapılan ibadetlerin, iyiliklerin,
ve hakkı bâtıldan ayırmanın açık delilleri olmak üzere hayırların sevapları ve mükâfatları diğer aylara nazaran
Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim daha fazladır.
Ramazan ayına ulaşırsa onda oruç tutsun.”1
Değerli Kardeşlerim!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de Mescid-i Öyleyse geliniz dilimizi, kalbimizi, tefekkür
Nebevî’nin minberine çıkarak ümmetine şöyle seslendi: dünyamızı ve bütün hayatımızı Ramazanın ve orucun
“Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu getirdiği güzelliklerle buluşturalım. Kur’ân-ı Kerimi
ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennetin okumaya ve anlamaya her zamankinden daha fazla vakit
kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın ayıralım. Yıpranan gönül ve zihin dünyamızı Kur’ân’ın
şeytanlar bağlanır.”2 nuruyla tamir edelim. Oruçlarımızı şuurla tutalım. Yalnız
Değerli Müminler! midemize değil dilimize, elimize, gözümüze, gönlümüze
On bir ayın sultanı Ramazanın manevi hayatımızda velhasıl bütün uzuvlarımıza bizleri tüm kötülüklerden
özel bir yeri vardır. Zira Ramazan, oruç ve Kur’ân ayıdır. koruyan bir oruç tutturalım.
Ramazan sabır, şükür, tövbe ve tefekkür ayıdır. Ramazan, Kardeşlerim!
bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini içinde saklayan en Türkiye Diyanet Vakfı’nın önemli faaliyetlerinin
şerefli aydır. Ramazan ibadettir, berekettir, mağfirettir. başında eğitim hizmetleri gelmektedir. Vakfımız İslam’ı
Ramazan taattir, hayır ve hasenattır. Peygamber doğru anlayan ve yaşayan nesiller yetiştirmek için
Efendimizin bildirdiğine göre, Ramazan ayının ilk gecesi yurtiçinde ve yurtdışında eğitim faaliyetleri
olunca, bir melek şöyle seslenir: “Ey iyilik isteyen! yürütmektedir. Özellikle Kur’an Kursları, Uluslararası
İbadete ve kulluğa gel! Ey kötülük isteyen! İmam Hatip ve İlahiyat programları kapsamında 111
Günahlarından vazgeç!”3 ülkeden gelen binlerce öğrenciye burs ve eğitim desteği
Kardeşlerim! sağlamaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanılmak
Ramazan, oruç ile anlam bulur. Oruçlarımız her üzere bugün ülkemiz genelindeki bütün camilerde siz
şeyden önce bir sabır, irade ve merhamet eğitimidir. Bizi değerli cemaatimizin yardımlarına müracaat edilecektir.
iştah ve hevesin, gayri meşru istek ve arzuların esiri Ayrıca zekât ve fitrelerinizi de bu yardımlar kapsamında
olmaktan koruyan birer kalkandır. “Ey iman edenler! değerlendirebilirsiniz. Rabbim yapmış olduğunuz ve
Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere yapacağınız yardımları kabul eylesin.
farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”4 âyeti, orucun Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadis-i
gayesinin her türlü kötülükten ve günahtan uzak durmak şerifi ile bitirmek istiyorum:
olduğuna işaret eder. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle
buyurur: “Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu “Gönülden inanarak ve karşılığını Allah’tan
olduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. umarak Ramazan’ı ibadetle geçiren kişinin geçmiş
Ona birisi sataşır veya söverse, ‘Ben oruçluyum!’ günahları bağışlanır.”8
desin.”5
1
Bakara, 2/185.
Muhterem Müminler! 2
Nesâî, Sıyâm, 5.
3
Tirmizî, Savm,1; İbn Mâce, Sıyâm, 2.
Ramazan, hayat kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye 4
Bakara, 2/183.
başlandığı aydır. Kur’ân, Kelâmullâh’dır, Kitâbullâh’dır. 5
6
Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 29.
Zümer, 39/23.
Allah’a ait olduğu için, “Sözlerin en güzeli”dir.6 7
Nesâî, Îdeyn, 22.
8
Buhârî, İman, 27.
Peygamberimizin ifadesiyle, “Sözlerin en doğrusu,
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Allah’ın kelâmı; hâl ve tavrın en güzeli ise
TARİH: 01.06.2018 Aziz Müminler!
Elbette alışveriş faizle aynı olamaz! Çünkü
alışverişte gayret, zahmet, risk ve emek vardır.
Helal yoldan nafaka temin etme ve hayatını idame
ettirme çabası vardır. Faiz ise, insanları zahmetsiz
yoldan para kazanmaya sevk eder, tembelleştirir,
duyarsızlaştırır. Nitekim Rabbimiz bu hususta
şöyle buyurmaktadır: “Allah, faizden elde edilen
malı mahveder. Sadakaları ise artırır,
bereketlendirir. Allah hiçbir günahkâr nankörü
MEŞRU OLMAYAN KAZANÇ: FAİZ sevmez.”5
Aziz Kardeşlerim! Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi
Okuduğum ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz husustan birisi olarak sayan6 Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Kat kat de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün
arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı toplumu faiz alıp vermekten men etmiş ve Veda
gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.”1 Hutbesi’nde insanlığa şu mesajı vermiştir:
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz “Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır.
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Faiz yoluyla mal İyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle
çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam
azalmasın.”2 Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir.”7
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Kendisinden faydalandığımız her türlü Zengin, faiz yoluyla haksız yere malını
nimetin asıl sahibi, yerlerin ve göklerin Mâliki olan katlarken, zayıf ve muhtacın sırtındaki kambur her
Cenab-ı Hak’tır. Yüce Rabbimiz biz kullarına geçen gün artar. Mal, mülk ve itibar hırsıyla
mülkünden ihsanda bulunmuş ve sayısız nimeti bencilleşenler, görünüşte insanlar nezdinde
istifademize vermiştir. Ancak bu istifade sırasında zenginleşmekte ise de aslında ahlâkî yönden
dünyada huzurumuzu kaçıracak, ahirette de azaba fakirleşmekte ve Cenab-ı Hak katında değer
sürükleyecek birtakım kazanç yollarını ve yanlış kaybetmektedir. Küçük menfaatler uğruna dünya
uygulamaları da haram kılmıştır. Bunlardan biri ve âhiret hayatı tehlikeye girmektedir.
olan faiz, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın
teri dökmeden kazanmaktır. Faiz, insanların Muhterem Müslümanlar!
mallarına kattıkları meşru olmayan fazlalıktır. Faiz, Bu dünya fanidir ve bir imtihan yeridir. Ebedi
“Bizi aldatan, bizden değildir.” 3 buyuran Allah olan ise ahiret yurdudur. İlâhî huzura çıktığımız
Resulü (s.a.s)’in getirdiği adalet, şefkat, zaman “Malımızı nereden kazanıp nerede
yardımlaşma, dayanışma gibi değerleri görmezden harcadığımız” 8 elbette sorulacaktır. Öyleyse
gelmektir. Faiz, alın terinin mukaddes olduğunu geliniz, başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve
göz ardı etmektir. Faiz, dünyada da ahirette de haram kazançtan sakınalım. Küçük büyük her türlü
hesabı çetin olan büyük bir günahtır. faiz içeren ticari uygulamalardan vazgeçelim.
Faizin neslimizi, toplumuzu ve geleceğimizi
Kardeşlerim! mahvetmesine fırsat vermeyelim. Hayatın her
Faiz haramdır; çünkü İslam’ın hukuk ve ahlâk alanında olduğu gibi ticarette de ahlâkımızı
sisteminin temelinde yer alan “Hak” kavramına muhafaza edelim. Haram kazançtan kendimizi ve
aykırıdır. Faiz kul hakkını hiçe sayarak, insanları ailemizi koruyalım. Unutmayalım ki faiz kişiyi
kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum ancak Allah’ın gazabına, büyük bir hüsrana ve iki
zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine cihanda pişmanlığa götürür.
güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz
yalnızca malın değil, hayatın da bereketini kaçırır. 1
Âl-i İmrân, 3/130.
Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan 2
İbn Mâce, Ticâret, 58.
ömürler faizin birer neticesidir. Yüce Allah çalışıp
3
Müslim, Îmân, 164.
4
Bakara, 2/275.
çabalamadan haksız yoldan kazanç sağlayanların 5
Bakara, 2/276.
ibretlik âkıbetini bizlere şöyle haber vermektedir: 6
Buhâri, Vesâyâ, 23.
“Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı 7
Müslim, Hac,147.
kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum 8
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.
onların ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demelerinden
dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
haram kılmıştır…”4
TARİH: 08.06.2018 Kardeşlerim!
Bugün insanı daha fazla kazanıp daha çok
tüketmeye teşvik eden, ne kadar harcarsa o kadar
değerli olacağını iddia eden bir zihniyet
yaygınlaşıyor. Özenti ve gösterişe dayalı
hayatlar, lüks ve israfa yönelik harcamalar öne
çıkarılıyor. Böylece ömrünü üretim yerine
tüketime adayan insanlık, aslında manevi
değerlerini ve yaşama amacını tüketiyor.
Hâlbuki hayat kitabımız Kur’an, insanın
AFİYET OLSUN, İSRAF OLMASIN yeryüzüne imar ve ıslah için geldiğini, dünya ve
Cumanız Mübarek Olsun Değerli Müminler! ahiret hayatı adına orta yolu, iktisadı ve dengeyi
Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) çok asla kaybetmemesi gerektiğini vurgular. Yüce
sevdiği akrabası Sa’d b. Ebi Vakkas’ın yanına Rabbimiz müminleri anlatırken şöyle
uğramıştı. Sa’d o sırada abdest alıyordu. Suyu fazla buyurmaktadır: “Onlar, harcama yaptıklarında
kullanmış olmalı ki Efendimiz; “Bu ne israf böyle?” ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu
dedi. Sa’d, “Abdestte de israf olur mu ya Rasulellah?” ikisi arasında bir yol tutarlar.”2
diye sorunca Sevgili Peygamberimiz (s.a.s): “Evet, Peygamberimiz (s.a.s) de “İsrafa kaçmadan ve
akan bir nehirden abdest alsan bile”1 şeklinde kibre kapılmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve
karşılık verdi. sadaka veriniz.”3 öğüdüyle tüketim ahlakına
sahip olmamız gerektiğini dile getirir.
Aziz Müminler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Allah’ın Muhterem Müslümanlar!
bizlere bahşettiği nimetlerin kıymetini biliyor ve Geliniz Yüce Rabbimizin bizlere lütfettiği
ashabına her fırsatta bunu hatırlatıyordu. O, bütün nimetlerin değerini bilelim. Hiçbir nimeti
bollukta da darlıkta da sahip olduğumuz ölçüsüzce israf etmeyelim. Vaktimizi boşa
nimetleri ölçülü kullanmayı öğretiyor ve israftan geçirmeyelim. Yememizde, içmemizde, giyim
sakındırıyordu. Zira israf, yeme içmeden giyim kuşamımızda ve harcamalarımızda ihtiyaç
kuşama, vakitten sağlığa varıncaya kadar her fazlasından kaçınalım. Doğal kaynaklarımızı,
türlü nimet ve imkânı ölçüsüzce kullanmaktır, tabiat varlıklarımızı koruyalım. Allah’ın verdiği
dengeyi ve itidali kaybetmektir. İnsanın her nimetin bir gün hesabının sorulacağını
kendisine, çevresine ve kâinata yazık etmesidir. bilelim. Nimetler karşısında şımarıp lükse
İsraf, varoluş bilincimizden ve yaratılış dalmadan ve duyarsızca israfa girmeden infak
gayemizden uzaklaşmaktır. İsraf, aynı zamanda ahlakını kuşanalım. Rabbimizin hayata ve
bütün nimetlerin sahibi olan Yüce Allah’ın kâinata koyduğu dengeyi gözetelim. Bu denge
Rezzâk ismine saygısızlıktır. ihlal edildiğinde hayatın bereketinin kaçtığını,
toplumun huzurunu kaybettiğini, insanın
Kıymetli Kardeşlerim!
kendisine ve gelecek nesillere zarar verdiğini
Bugün yeryüzünü kuşatan en büyük
unutmayalım. Nimetlerin sınırlı, nefsin istek ve
afetlerden birisi israftır. Bir yanda açlığın,
arzularının ise sınırsız olduğunu aklımızdan
yoksulluğun ve sefaletin pençesinde kıvranan
çıkarmayalım.
milyonlarca insan varken, saçıp savurmak,
ihtiyaç olmadan harcamak, eskimeden atmak Kardeşlerim!
hayati bir hatadır. Mazlum insanlar ekmek ve su Önümüzdeki Pazarı Pazartesiye bağlayan
gibi en temel ihtiyaçlarından bile mahrum bir gece, Yüce Kitabımız Kur’an’ın nazil olmaya
şekilde hayat mücadelesi verirken, artan bir tek başladığı mübarek Kadir gecesini idrak edeceğiz
lokmayı bile çöpe atmak insafa sığmaz. inşallah. Bin aydan daha hayırlı olan bu geceyi
bir fırsat olarak değerlendirelim. Günahlarımıza
Kıymetli Müslümanlar!
tövbe ederek hayatımızı gözden geçirelim,
İsraf, sadece mal ve eşya ile sınırlı değildir.
muhasebemizi yeniden yapalım. Bu vesileyle
İnsan için en büyük israf, ne için yaratıldığını ve
Kadir gecenizi şimdiden tebrik ediyor ülkemiz,
varlığını hangi uğurda kullanması gerektiğini
milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara
unutarak ömrünü heba etmektir. Kendisine
vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
verilen akıl nimetini iman ve hikmetle
buluşturamamaktır. Bedenini, gücünü, iradesini 1 İbn Mâce, Tahâret, 48.
iyilik ve hakikat yolunda kullanmayıp beyhude 2 Furkân, 25/67.
meşgalelerle heba etmektir. Sahip olduğu bilgi 3 Buhârî, Libâs, 1; Nesâî, Zekât, 66.

ve tecrübeyi, bilim ve teknolojiyi insanlığın


faydasına değil ifsadına kullanmaktır. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 15.06.2018 etiğimiz büyüklerimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı ve
komşularımızı hatırlamaktır. Bayram, yetimlerin başını
okşama, kimsesizlerin kapısını çalma, muhtaçların yüzünü
güldürme, hastalarla hemhal olma zamanıdır. Bayrama
sevinçle ulaşan her mümine, bu sevinci elinden geldiğince
yaymak ve yaralı gönüllere merhem olmak yaraşır.
Aziz Kardeşlerim!
Ramazan’ı fırsat, bayramı mükâfat bilelim.
Birbirimize soframızı açtığımız gibi gönlümüzü de açalım.
Küskünlüklere ve dargınlıklara son vererek güven ve
RAMAZAN BAYRAMI samimiyet köprüleri kuralım. Önce biz adım atalım,
Kardeşlerim! gelmeyene gidelim, aramayanı arayalım. Kine, öfkeye,
Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi kuşatan, kul hasede, fesada sırtımızı dönerek birbirimize sarılalım.
olmanın şuurunu ve ibadetin huzurunu bizlere bir kez Gelin, bu bayram anne babalarımızın duasını alarak
daha yaşatan Ramazan-ı Şerifi geride bırakmanın hüznü cennete açılan kapılardan geçelim. Acısıyla tatlısıyla hayat
içindeyiz. Ama aynı zamanda üç ayları, mübarek geceleri imtihanını birlikte yüklendiğimiz eşlerimizin gönlünü
ve on bir ayın sultanını ihya ederek böyle kutlu bir bayram yapalım. Yavrularımızı sevindirip ailemiz için emek
sabahına uyanmanın sevincini yaşıyoruz. Bizleri bayrama vererek Allah’ın rızasına erişelim.
ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.
Bayramımız mübarek olsun. Kıymetli Kardeşlerim!
Hususi davetiyle genç yaşlı, çocuk büyük, kadın
Aziz Müminler! erkek, zengin fakir, evli bekâr bütün müminleri bayram
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle sabahı musallada bir araya getiren Sevgili
buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’an’a Peygamberimize salât ve selâm gönderelim. Bayram
sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size namazıyla bütünleşmekten, bayram hutbesiyle
olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize aydınlanmaktan ve bayram tekbiriyle tazelenmekten
düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte ümmetinin hiçbir ferdini mahrum bırakmayan
onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine Peygamberimiz gibi, biz de milletimiz ve ümmetimiz için
siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi çaba sarf edelim. Silahların gölgesinde bayram sevincini
oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle yaşayamayan, zulüm ve baskı altında inlerken imsakla
apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”1 iftarı ayırt edemeyen nice kardeşimizin kurtuluşu için
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz Yüce Rabbimize dua edelim.
(s.a.s) bizleri şöyle tarif ediyor: “Bir mümin, diğer bir Aziz Müslümanlar!
mümin için âdeta birbirini destekleyen bir binanın
Gelin bu bayram, “Bütün
tuğlaları gibidir.”2
müminler kardeştir.” ilahî tavsiyesine uyarak birlik ve
3

Aziz Kardeşlerim! beraberliğimizi pekiştirelim. Kendimiz için istediğimizi


Bizler bu bayrama oruçlu günlerden, bereketli kardeşlerimiz için de isteyerek kâmil mümin olma
iftarlardan, uykusuz sahurlardan sonra ulaştık. Ramazan yolunda yürüyelim. Aynı Rabbe, aynı Kitaba, aynı
boyunca sadece Rabbimizin rızasını kazanabilmek Peygamber’e iman ettiğimizi, aynı kıbleye yöneldiğimizi
umuduyla nefsimizle mücadele ettik. İmsakla hatırımızdan çıkarmayalım. Hakiki anlamda bayramın,
başladığımız sabır imtihanını iftarın sevinciyle barışın, esenliğin ve adaletin bizim elimizle yeryüzünde
tamamladık. Teravihin birlik ve beraberliğinden, sadaka kaim olacağını unutmayalım.
ve infakın serinliğinden nasibimizi aldık. Kur’an
tilavetiyle ruhlarımızı besledik. Mukabelelerle on dört asır Kardeşlerim!
öncesine giderken okuduk, düşündük, ibret ve istikamet “Sana ölüm gelinceye kadar
edindik. Ramazan sayesinde az ile yetinmenin ve Rabbine ibadet et.”4 buyuran Cenab-ı Hakkın emrine
paylaşmanın değerini bir daha kavradık. Nihayet ömür uyarak, Ramazan süresince elde ettiğimiz manevi
yolculuğumuzun en kıymetli duraklarından biri olan kazanımları hayatımız boyunca devam ettirelim. Tıpkı
bayrama kavuştuk. Bugün Rabbimizin eşsiz ikramına oruçluyken olduğu gibi, her daim Allah’ın koyduğu helal
şükretme, huzur ve mutluluğumuzu paylaşma zamanıdır. haram sınırlarına riayet edeceğimiz, kendimizi Kur’an’ın
Kıymetli Kardeşlerim! yoluna, İslam’ın ve insanlığın faydasına adayacağımız
İslam’ın insanlığa rahmet olan değer ve ilkelerini, nice bayramlara erişelim. Bayramımız birlik, beraberlik ve
Müslüman olmanın şeref ve sorumluluğunu bayramlarda kardeşliğimize, İslam coğrafyasının huzur ve selametine,
bir kere daha derinden hissederiz. İmsakla nefsinin insanlığın kurtuluş ve hidayetine vesile olsun. Amin.
zaaflarına uzak duran müminler için bu bayram iftarla
gelen armağandır. Bayram, maddi ve manevi bir
1
Âl-i İmrân, 3/103.
2
Buhâri, Salât, 88; Müslim, Birr ve Sıla, 65.
arınmanın ardından fıtrata dönüş, öze yöneliştir. Bayram 3
Hucurât, 49/10.
ibadettir, selâmdır, duadır, sıla-i rahimdir, ülfettir, 4
Hicr, 15/99.
kardeşliktir. Bayram, dünya telaşından kimi zaman ihmal Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 15.06.2018 Akrabaya, yetime, mülteciye, yoksula ve kimsesize el
﷽ uzatmanın büyük sorumluluğunu bir kez daha
hatırladık. Bir kurban kesilip etleri pay edildiğinde
ْ َ ‫كْحَتْىْي َأْتِي‬
ْ‫َكْا ْليَقْي ُن‬ ْ َ َ ‫وَا ْعبُ ْدْرَب‬ Peygamber Efendimizin, “Ey Âişe, geriye bıraktığın
değil, dağıttığın bizimdir.”3 deyişindeki hikmeti
:َ‫صلَىْاّللُْ َعل َ ْي ِهْ َو َسلَم‬ ِ َ ‫قَا َلْرَسُ و ُل‬
َ ْ‫ْاّلل‬ kavradık.

Kardeşlerim!
ْ ‫اّللْمَاْدَا َْمْ َو ِإ ْنْقَ َْل‬
ِْ َ ْ‫َالْإِلَى‬ ْ َ ‫ْ َوإِ َْنْأَح‬...
ِْ ‫َبْاأل ْعم‬
ْ‫“ ِانَهُ ْ َكا َن ْت َ َـوابا‬Allah tövbeleri çokça kabul
KULLUK BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR edendir.”4 müjdesi ile bu bağışlanma ayında
GEÇİRMEK Rabbimizden af ve mağfiret diledik. İftar anındaki
Cumanız mübarek olsun Aziz Kardeşlerim! şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki tövbe ve
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s.)’e, “Allah istiğfarlarımızla günahlarımızdan arınmaya çalıştık.
katında amellerin en kıymetlisi hangisidir?” diye
soruldu. Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle cevap verdi: ْ‫ْاّلل ْجَميعا ْو َََل ْت َ َف َرقُوا‬
ِ ‫“ وَا ْعت َِصمُوا ْبِ َحب ِْل‬Hep birlikte
“Allah’a en sevimli gelen amel, az da olsa devamlı
olanıdır.”1 Allah’ın ipine, Kur’ana sımsıkı sarılın. Bölünüp
parçalanmayın.”5 ilâhi emrine uyarak bu rahmet
Bu cevap, ibadet ve kulluğun, iyilik ve ihsanın mevsiminde her türlü fitne ve tefrikadan uzak durduk.
bir denge ve düzene muhtaç olduğunu haber Bütün farklılıklarımızı unutarak bir olduk, birliğe
veriyordu. Rahmet Peygamberi, bu cevabıyla bizlere koştuk. Beraberce oturduğumuz iftar sofraları, omuz
imanımızın tezahürü olarak Rabbimize ibadet omuza kıldığımız teravih namazları, paylaştıkça
ederken sadeliğe ve sürekliliğe dikkat etmemizi bereketlenen yardım faaliyetleriyle kardeşliğimizi
öğütlüyordu. Kulluk bilincimizi bir ömür canlı pekiştirdik.
tutmak için Cenab-ı Hak ile kurduğumuz gönül
bağının ibadetlerimizle düzenli olarak beslenmesi Kıymetli Kardeşlerim!
gerekiyordu. Şimdi, Ramazan’ın kazandırdığı güzelliklere
sahip çıkma ve onları bütün bir seneye hatta ömre
Muhterem Kardeşlerim! yayma zamanıdır. Hayatımızı disipline eden, kulluk
Ramazan-ı Şerifin gelmesiyle tarifsiz bir sevinç bilincimizi tazeleyen ve maddi-manevi imkânlarımızı
yaşamış, onu heyecan ile karşılamıştık. Oruca, iftara, insanlığın iyiliği için seferber etmemize vesile olan
sahura, teravihe, mukabeleye kavuşmanın manevî Ramazan’ı milat kılma vaktidir. “Sana ölüm
huzurunu yaşamıştık. Bugün Ramazan mektebinin gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”6 ayetiyle, son
bizi eğiten, yücelten, nefsin arzularına karşı uyaran nefesimize kadar sorumluluğumuzun devam ettiğini
ve salih amele teşvik eden iklimine veda ediyoruz. hatırlatan Kur’an-ı Kerim’e uyma zamanıdır.
Ruhlarımızı ve sofralarımızı bir ay boyunca
zenginliği ve cömertliği ile donatan mağfiret ayını Muhterem Müslümanlar!
uğurluyoruz. Rabbim, bizleri Ramazan’a hakkıyla Ramazan’ın huzur ve şuurunu ömrümüze hâkim
şahit olan ve Ramazan’ın da en güzel şekilde kılalım. Yüce kitabımız Kur’an’la bağımızı
şahitliğini kazanan kullarından eylesin. Bizleri daha Ramazan’dan sonra da devam ettirelim. Ramazan’da
nice mübarek aylara ve bayramlara kavuştursun. olduğu gibi ailece camiye devam edelim ve
mescitlerimizi mahzun bırakmayalım. Sevgimize,
Aziz Müminler! şefkatimize, ilgi ve desteğimize ihtiyaç duyan
Mübarek Ramazan ayında, herkesin yanında olalım. Birlik ve beraberliğimizi
‫َاشعُو ََْۙن‬ َ ْ ‫“ قَ ْد ْ َا ْفل َ َح ْا ْل ُم ْؤ ِمنُو َنَۙ ْ َالَذي َن ْ ُه ْم ْفي‬Müminler
ِ ‫ص ََلتِ ِه ْم ْخ‬ zedeleyen, bizi birbirimize düşürerek zayıflatan söz
ve davranışlardan ısrarla kaçınalım. Allah hepimize
kurtuluşa ermiştir, onlar namazlarını huşu Ramazan’ın mirasına sahip çıkmayı, güzel ahlak ve
içerisinde kılarlar.”2 ayet-i kerimesine uyarak gece ibadette daim olmayı nasip eylesin.
ve gündüz kıyama durduk. Acizliğimizin farkına
vararak secdeye kapandık. Kendimizi hesaba çekerek
tevbe ve niyazda bulunduk. Sadece bedenlerimizi 1
Müslim, Salâtü’l-Müsafîrîn, 216.
değil, gönüllerimizi de rahatlatan teravihlere ayrı bir 2
Müminûn, 23/1-2.
heyecanla koştuk. Sağlığın, zamanın, gençliğin, bir
3
Tirmîzi, Sıfatü’l-Kıyame, 35.
4
Nasr, 110/3.
lokma ekmeğin, bir yudum suyun kıymetini yeniden 5
Âl-i İmran, 3/103.
kavradık. Zekât, fitre ve sadakalarımızla 6
Hicr, 15/99.
kardeşlerimizi sevindirmenin mutluluğunu yaşadık. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 22.06.2018 milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak
yetiştirmek ise her anne babanın evladına karşı en
önemli vazifesidir. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Hiç
bir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha
kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”3 hadisi
gereği yavrularımıza imanı ve İslâm’ı öğretmek,
güzel ahlak ile mücehhez kılmak onlara
bırakacağımız en büyük mirastır.
Kardeşlerim!
Hayırlı nesiller yetiştirmemize katkı
sağlayacak, gözümüzün nuru evlatlarımızı Kur’an’la
ve Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatıyla
YAZ KUR’AN KURSLARI VE ÖNEMİ
buluşturacak bir zaman dilimi daha başlıyor. Kur’an
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
kurslarımız, 25 Haziran’da açılıp 17 Ağustos’a kadar
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz
devam edecek. “Camide Çocuk Sesi, Vatanımın
şöyle buyuruyor: “Elif Lâm Râ. Bu Kur’an,
Neşesi” şiarıyla camilerimiz, bu yıl da milyonlarca
Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan
çocuğumuz için bir eğitim yuvasına dönüşecek.
aydınlığa, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık,
göklerdeki ve yerdeki her şey kendisine ait olan Yavrularımız, Yüce Rabbimizi daha iyi
Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz tanıyacaklar. İmanı ve İslam’ı tertemiz kalplerine
bir kitaptır…”1 nakşedecekler. Kur’an-ı Kerim’le ve
Peygamberimizin örnek hayatıyla daha yakından
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
tanışacaklar. Kur’an’ın istediği, Peygamberimizin de
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanoğlu
yaşayarak gösterdiği doğruluk ve dürüstlüğü, şefkat
ebediyete irtihal ettiği zaman amel defteri
ve merhameti, sevgi ve saygıyı, hak ve adaleti,
kapanır. Şu üç kişinin defteri ise kapanmaz ve
paylaşma ve yardımlaşmayı, kardeşlik ve muhabbeti,
bunlara sevap yazılmaya devam eder: Ardında
hâsılı ahlâkî değerleri daha derinden kavrayacaklar.
sadakayı cariye, yani kalıcı bir hayır bırakan kişi.
Kitaplarla dost olmayı, okumanın değerini, ilmin
İlmini insanlığın hayır ve hizmetine sunan kişi.
önemini hissedecekler. İstiklalimizin sembolü
Kendisine hayır duada bulunan bir evlat
camilerimizle buluşacaklar. Tevhidin gür sedası
yetiştiren kişi.”2
ezanlarımızı daha yakından duyacaklar. Körpe
Kardeşlerim! dimağlarını ve tertemiz fıtratlarını kötülüklerden
Yüce Rabbimiz, Âlemlere Rahmet koruyacak ibadetleri öğrenecekler.
Peygamberimiz (s.a.s) aracılığıyla insanlığa
Kıymetli Müslümanlar!
muhteşem bir kitap lütfetti. Bu kitap, bize
Her bir camimizde açılacak yaz Kur’an
yaratılışımızın hikmetini, varoluşumuzun gayesini
kurslarını fırsat bilelim. Yavrularımızın bu kurslara
öğretti. Hayatın imanla anlam bulacağını, insanın
katılmasına anne-babalar olarak öncülük edelim!
kulluk ile yüceleceğini haber verdi. Müminler, on
Onları Kur’an’ın aydınlığından mahrum
dört asırdır bu kitabı zihin ve gönüllerine nakşetti.
bırakmayalım. Kendimiz de çocuklarımıza örnek
Ona sarsılmaz bir imanla, derin bir muhabbetle
olacak şekilde Kur’an’ı okumak, anlamak, düşünüp
bağlandı. İşte bu kitap, hidayet rehberimiz ve
ibret almak ve hayatımıza rehber kılmak için gayret
kurtuluş reçetemiz olan Kur’an-ı Kerim’dir.
gösterelim. Kitaplar ile ünsiyetimizi artıralım,
Aziz Müminler! okuma salonlarımız sayesinde ömrümüze huzur ve
Kur’an-ı Kerim, Yüce Rabbimizin biz hikmet katalım. Yüce Kitabımızın ve Peygamber
müminlere en büyük hediyesidir. Kur’an-ı Kerim, Efendimizin izinde hayatına yön veren nesiller
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in bize bıraktığı en yetiştirmek için gayret sarf edelim.
yüce emanettir. Bu yüzden müminler olarak
Hutbemi Hz. Peygamberin şu hadis-i şerifi ile
zihnimizi ve gönlümüzü onun ışığıyla aydınlatırız.
bitirmek istiyorum: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı
Günümüzü ve yarınımızı onun rehberliğinde inşa
öğrenen ve öğretendir.”4
ederiz. Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarını, helal ve
haramlarını göz aydınlığımız olan yavrularımıza da
İbrahim 14/1-2.
öğretmek için gayret gösteririz.
1
2
Müslim, Vasiyyet, 14.
3
Tirmîzi, Birr, 33.
Zira biliriz ki çocuklarımız, Yüce Allah’ın bize 4
Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 15
en büyük emanetlerindendir. Onları kendini ve
Rabbini bilen, sorumluluklarının farkında olan, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 29.06.2018 kadar uzanacak bir kimliğe kavuşur. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Siz
kıyamet gününde kendi isimleriniz ve
babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız.
Öyleyse çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.”2
Bu hadis-i şerif bizlere öğretmektedir ki,
insan telaffuzu da anlamı da güzel olan isimlere
layıktır. İnsanın bedeni, izzet ve onuru saygın
olduğu gibi onun kimliğini ifade eden ismi de
saygındır, hürmeti hak eder. İnsana ömrü
boyunca hoşlanmayacağı bir isim vermek şöyle
dursun onu kötü lakapla bir defa dahi olsun
EVLADIN ANNE-BABA ÜZERİNDEKİ çağırmak dinimizce yasaklanmıştır. Yüce
HAKLARINDAN BİRİ: GÜZEL İSİM Rabbimiz “Birbirinizi kötü lakaplarla
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! çağırmayın”3 buyurarak bizleri bu konuda
Peygamber Efendimiz (s.a.s) hayatın her uyarmıştır.
aşamasında İslami değerlerin gözetilmesine önem Muhterem Müslümanlar!
verirdi. Zira o, bizlere kulluk şuurunu, nezaket ve İsim bir inancın, bir medeniyetin, bir
zerafeti öğretmek üzere gönderilen bir kültürün yansımasıdır. Kaynağını din-i mübin-i
Peygamberdi. Onun, hayatın her anını anlamlı İslam’dan alan medeniyetimizin isme verdiği
kılmaya yönelik bu hassasiyeti, bir bebeğe isim önem hepimizin malumudur. Geçmişten
koymada dahi kendini gösterirdi. Öyle ki iki günümüze milletimiz, evlatlarına başta
güzide torununa güzel, zarif ve iyi anlamlarına Peygamberimiz olmak üzere tarihimizde iz
gelen Hasan ve Hüseyin isimlerini vermişti. Bunu bırakan nice büyüklerimizin ismini vermeyi onur
yaparken onları önce şefkatle kucaklayıp bağrına vesilesi saymıştır.
basmıştı. Ardından da sağ kulaklarına ezan, sol
kulaklarına kâmet okumuştu. Hayırlı ve bereketli Geleneğimizde isim her şeyden önce kişiye
bir ömür geçirmeleri için minik yavrulara dua insan olarak değerini, varlığının anlamını ve
etmişti.1 medeniyetini hatırlatan bir unsurdur. İsimde asıl
olan sadece kulağa hoş gelmesi değildir. Bununla
Kardeşlerim! birlikte sahibini ahlaki olgunluğa, yüce bir
Peygamberimiz (s.a.s) okuduğu bu ezan ve karaktere ulaştıran bir mana taşımasıdır. Bu
kâmetle aslında bebeğin kulağına yaratılış doğrultuda Peygamber Efendimiz, İslam
gayesini fısıldıyordu. Ona imanı ve İslam’ı, hâsılı inancıyla bağdaşmayan, insan şerefine
tevhidi telkin ediyordu. Ömrü boyunca sadece yakışmayan, şiddet ve nefret içeren isimleri
Allah’a kul olması gerektiğini öğretiyordu. Allah değiştirmiştir.
Resulü (s.a.s) verdiği güzel ve anlamlı isimle de
çocuğa bir istikamet çiziyordu. Hayatı boyunca Kardeşlerim!
hayrın ve iyiliğin hizmetkârı olmasını Çocuklarımıza Müslüman olduklarını her
öğütlüyordu. daim hatırlatacak, dini ve milli değerlerimize
uygun, anlamlı isimler verelim. Onların beslenme
Aziz Müminler! ve eğitimlerinden sorumlu olduğumuz gibi güzel
Kur’an’ın ifadesiyle çocuklarımız, isimlere sahip olmalarından da sorumlu
gözlerimizin nurudur. Kalplerimizin sürûrudur. olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım.
Yüce Rabbimizin bizlere birer lütfu ve İnancımıza ve kültürümüze uymayan isimlerin
emanetidir. Kız ya da erkek fark etmez, dünyaya yavrularımızın değer dünyalarını tahrip edeceğini
gelen her bebek özeldir, değerlidir. Allah onu unutmayalım. Evlatlarımıza verdiğimiz isimler,
yeryüzünün en şerefli varlığı, halifesi olarak onlara ahlak, edep, şuur ve ideal aşılasın, bir
yaratmış ve biz yetişkinlere emanet etmiştir. Salih pusula gibi ömürleri boyunca iyiliğe, güzelliğe,
bir kul, iyi bir insan olması için emek hayra davet etsin.
vereceğimiz bu yavru, kendine yakışır bir
karşılamayı hak eder. Bu karşılamanın ilk 1
Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 45; Edeb, 109; Edebü’l-müfred, 286.
adımlarından biri ona güzel bir isim vermektir. 2
Ebû Dâvûd, Edeb, 61.
3
Hucurât 49/11.
Kardeşlerim!
Çocuk, anne kucağında dünya nimetlerini Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
tatmaya başladığı gibi, adıyla da ebedi âleme
TARİH : 06.07.2018 Kardeşlerim!
Cennete giden yolun ikinci adımı ise salih
amellerdir. Bize Rabbimizin rızasını kazandırmasını ümit
ettiğimiz salih amellerin, yani iyi ve güzel davranışların,
doğru ve anlamlı adımların sınırı yoktur. Kul olma
bilinciyle söylenen her hayırlı söz, insan olma şerefine
layık her güzel eylem, Allah’ın hoşnutluğunu amaçlayan
her iyi niyet birer salih ameldir. Yeter ki samimiyet elden
bırakılmasın. Yeter ki Allah rızası başka bir gayeye,
beklentiye kurban edilmesin.
Kıymetli Kardeşlerim!
İbadetlerimizin her biri birer salih ameldir. Ancak
cennete götürecek olan ibadet aynı zamanda bize güzel
vasıflar kazandıran ibadettir. Namazımız bizi günah ve
ALLAH’IN RIZASINA ULAŞTIRAN SALİH çirkin işlerden alıkoymalıdır. Orucumuz dilimizi kem
AMELLER sözlerden, elimizi, zihnimizi ve gönlümüzü kötülüklerden
Aziz Müminler! korumalıdır. Haccımız, teslimiyetimizi ve ümmet
Resûlullah Efendimiz (s.a.s), bir gün ashâbıyla bilincimizi pekiştirmelidir. Zekâtımız, infakımız,
sohbet ederken “Bugün hanginiz oruç tuttu?” diye kurbanımız dünya nimetlerinin esiri olmamak gerektiğini
sordu. Hz. Ebu Bekir “Ben” diye cevap verdi. Ardından bize hatırlatmalıdır.
Peygamberimiz tek tek şu soruları sıraladı: Bugün
Aziz Müminler!
hanginiz bir kardeşinizin cenazesine katıldı? Bugün
İmanı kemale eriştiren ve mümini cennete ulaştıran
hanginiz bir fakirin karnını doyurdu? Bugün hanginiz
en etkili yol ise güzel ahlaktır. Mümin, anne-babasına,
bir hasta ziyaretinde bulundu?”
eşine, evladına, komşu ve akrabalarına, can taşıyan her
Bu soruların her birine Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.) bir varlığa şefkat ve merhamet gösterir. Eliyle, diliyle hiç
“Ben” diyerek olumlu cevap vermişti. Bunun üzerine kimseye zarar vermez. Çevresine güven telkin eder.
Peygamber Efendimiz ashabı nezdinde bizlere şu müjdeyi Rabbimizin emrettiği şekilde dosdoğru olur; istikametten
verdi: “Bu güzel davranışlar kimde bulunursa, o asla ayrılmaz. Zarar göreceğini bilse dahi yalan söylemez.
mutlaka cennete girer.”1 Ahde vefa gösterir. Boş ve faydasız işlerle ömrünü israf
Değerli Müslümanlar! etmez. Cennet yolunun yolcusu, hayatının her anında, her
Yaratılış sebebimiz; her şeyden önce Cenab-ı işinde sadece Allah’ın rızasını gözetir.
Hakkı layıkıyla tanımak, O’na yürekten bağlanmak, Kardeşlerim!
O’nun emir ve yasaklarına uygun davranmaktır. Bu Cuma vakti, kurtuluşa ermeyi, cennet ehli
Varlığımızın gayesi imanı ve salih ameli, iyiliği ve güzel olmayı niyaz ederken her birimiz kendimizi hesaba
ahlakı hayata hâkim kılmaktır. Bunun yolu ise Kur’an ve çekelim. Şu soruları samimiyetle kendimize soralım:
sünnete samimiyetle uymaktan geçer. Zira Kur’an ve Rabbimizin emaneti olan ömrümüzü hangi yolda
sünnet hayat yolculuğumuzun en sağlam, en güvenilir, en tüketiyoruz? Acaba yürüdüğümüz yol bizi cennete mi
esaslı rehberleridir. Bu yolculuğun sonunda rızasını götürecektir? Yoksa cennetten mi uzaklaştıracaktır?
kazanan kullarına Rabbimizin bir lütfu ve mükâfatı olan Yaşantımızla bizi cennete götürecek bir köprü mü
cennet vardır. kuruyoruz? Yoksa cennetle aramıza duvarlar mı
Kıymetli Kardeşlerim! örüyoruz? Söz ve davranışlarımız, birer samimiyet eseri
Bizi cennete götürecek hidayet yolunun ilk mi? Yoksa yapıp ettiklerimizi riya ve gösterişle heba mı
adımında iman vardır. Allah’ın varlığına ve birliğine ediyoruz?
iman edenler cennete ulaşacaktır. İman esaslarına Değerli Müminler!
gönülden bağlı kalanlar ebedi nimetlere kavuşacaktır. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz’in şu hadis-i
Bize düşen son nefesimize kadar imanımıza sadakat şerifiyle bitiriyorum:
göstermek ve Rabbimize verdiğimiz kulluk sözüne sahip
“Siz bana altı şey hususunda garanti verin, ben
çıkmaktır. İmanımızı söz ve davranışlarımıza yansıtmak
de size cennetin garantisini vereyim: Konuştuğunuzda
ve güzel amellerimizle diri tutmaktır. Nitekim Yüce
doğru söyleyin. Söz verdiğinizde sözünüzü tutun. Size
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin. İffet ve
“Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya;
haysiyetinizi koruyun. Gözlerinizi haramdan sakının.
işte onlar yaratılanların en hayırlısıdır. Rableri
Elinizi kötülüklere uzatmayın.”3
katında onların mükâfatı, altından ırmaklar akan,
içinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah 1 Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 12.
onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı 2 Beyyine, 98/7-8.
olmuşlardır. İşte bu mükafat Rabbine derin saygı 3 İbn Hanbel, V, 323.

duyanlara mahsustur.”2 Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


TARİH : 13.07.2018 atmaya kalktı. Barış ve ıslah adı altında dini duyguları
sömürerek aslında insanımızı bir güvensizlik girdabına
sürükledi. Hâlbuki Peygamberimiz (s.a.s)’in ifadesiyle
“Müslüman, elinden ve dilinden diğer
Müslümanların güvende oldukları kişidir. Mümin,
canları ve malları hususunda insanların kendisinden
emin oldukları kişidir.”2
Değerli Müminler!
Bizim bir tek harfi bile değişmemiş kitabımız,
hayatı bütün berraklığıyla bilinen Peygamberimiz, temel
ilkeleri apaçık ortada olan bir dinimiz vardır. Rüyalarla,
gizemlerle, sinsi planlarla bu dine aykırı sözde İslamî bir
MİLLETÇE YENİDEN DOĞUŞ: 15 TEMMUZ dünya kurgulamaya çalışanlar asla muvaffak
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! olamayacaktır. Unutulmamalıdır ki, Allah ve Rasulü’nü
Üzerinde yaşadığımız vatan sadece bir toprak
anarak kirli emelleri uğruna dinimizi istismar edenlerin
parçasından ibaret değildir. Ecdat diyarıdır. Şehitler
sonu daima hüsrandır. Bu hüsran onları dünyada zillet,
emanetidir. Geleceğe sağlam adımlarla yürümek için
ahirette ise azap olarak yakalayacaktır.
bağrına yaslandığımız, uğruna canımızı verdiğimiz
topraktır vatan. Muhterem Müslümanlar!
15 Temmuz’u bir daha yaşamamak için bizlere
Bizler tarih boyunca vatanımıza muhabbetle ve düşen öncelikle din gibi yüce bir hakikati şahıslar
sadakatle bağlandık. Mukaddesatımız uğruna gözümüzü üzerine bina etmemektir. Aklımızı, irademizi,
kırpmadan şehadete yürüdük. Çanakkale’de, Kurtuluş vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim
Savaşı’nda fakirlik ve imkânsızlık içinde benzersiz bir etmemektir. İslam’ı sahih kaynaklarından, iyi niyetli ve
varoluş mücadelesi verdik. Fakat hiçbir zaman geri güvenilir ellerden öğrenmektir. Kur’an-ı Kerim ve
çekilmedik. İman dolu göğüslerimizi nice hayâsız Sevgili Peygamberimizin sünneti seniyyesi rehberliğinde
akınlara siper ettik. Allah’ın inayeti ve yardımıyla, yaşamaktır. Sahabe neslinden günümüze kadar
cesaretimizle, fedakârlığımızla büyük zaferler kazandık. Müslümanların büyük çoğunluğunun üzerinde yürüdüğü
mutedil yolun dışında kalan bütün anlayışların sırat-ı
15 Temmuz gecesi, sabaha kadar okuduğumuz müstakimden sapma anlamına geldiğini bilmektir. Bizi
salalar, getirdiğimiz tekbirler, tesbihat ve yakarışlar, Allah’a kulluk yerine kendine kul olmaya çağıranlara
dünyanın dört bir tarafından milletimizin selameti için el itibar etmemektir. Yüzyıllar boyunca topraklarımızda
açıp yalvaran mümin kardeşlerimizin dualarıyla birleşti. oluşan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına
Milletçe tek yürek, yekvücut meydanlara aktık. Birlik ve sahip çıkmaktır.
beraberliğimize, istiklal ve istikbalimize karşı girişilen Aziz Müminler!
hain saldırıya hep birlikte dur dedik. İmanımızdan ve Rabbimizin dualarımızı kabul ettiği bu icabet
vatan aşkımızdan aldığımız o muazzam ruhla hain vaktinde hep birlikte niyazda bulunalım.
emelleri boşa çıkardık. Feraset, basiret ve sekînetimizle İlahî Yâ Rabbi! Dinimizin, devletimizin,
büyük bir felaketin eşiğinden döndük. milletimizin ve Âlem-i İslam’ın bekasını sarsacak her
türlü dâhili ve harici beladan bizleri muhafaza eyle.
Aziz Müslümanlar!
İlahî Yâ Rabbi! Fitne ateşiyle bizi yakmak
Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Yüce
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde isteyenlere, izzetimize, şerefimize ve kardeşliğimize göz
fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah dikenlere fırsat verme.
edicileriz!’ derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların Birliğimize, dirliğimize, muhabbetimize gölge
ta kendileridir, lâkin anlamazlar.”1 düşüren nifaktan, tefrikadan ve şiddetin her türlüsünden
bizleri koru Allah’ım!
Kıymetli Müslümanlar!
15 Temmuz gecesi maruz kaldığımız işgal girişimi Sana inanan bu aziz milletten yardım ve inayetini,
din kisvesine bürünmüştü. Suret-i haktan görünen ama kuvvet ve rahmetini esirgeme Allah’ım!
batıla hizmet eden FETÖ Terör Örgütü, imanımızı, Ya Rabbe’l-Âlemin! Bu aziz vatanın bekası uğruna
ahlaki hassasiyetimizi, peygamber sevgimizi, zekât ve can veren şehitlerimize rahmet, gazilerimize Şâfî isminle
sadakamızı, kurbanlarımızı hâsılı tüm dini değer ve şifalar ve hayırlı ömürler ihsan eyle.
kavramlarımızı istismar etti. Kendi menfaati uğruna Onlara layık bir nesil olmayı bizlere nasip eyle
milletimizin varlığına, birlik ve beraberliğine, ülkemizin Allah’ım!
geleceğine kast etti. 1
Bakara, 2/11-12.
2
Tirmizi, İman, 12.
Bu hainler, evlatlarımızı ailelerinden kopararak Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
yüreklerinden vatan sevgisini, ümmet şuurunu söküp
TARİH : 20.07.2018 ilkeyi unutmak, çoğu zaman maddi ve manevi
zararlara neden olmaktadır. Her aşamada gereğinden
fazla yapılan düğün harcamaları, günümüzde de
aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Evlenmek isteyen
gençler, düğün masraflarının makul ölçüleri aşması
sebebiyle zorlanmakta, hatta evlilikten uzak
durmaktadır. Düğünden sonra uzun süre borç ödemek,
ailenin ilk yıllarını maddi sıkıntı ve huzursuzlukla
geçirmesine sebep olmaktadır. Halbuki sadelikte
asalet, tevazuda hikmet vardır.
Muhterem Müminler!
DÜĞÜN ÂDÂBI Allah Resulü (s.a.s.), yeni evlenen bir sahabiye
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! “Bir koyunla dahi olsa düğün yemeği ver.”5
Peygamber Efendimiz, Medine’ye hicretinin şeklinde tavsiyede bulunmuştur. Ancak asıl maksadı
ikinci yılında sevgili kızı Fâtıma’yla, amcasının oğlu dostlarımızı buluşturmak ve gönül almak olan düğün
Hz. Ali’yi evlendirmişti. Hz. Fâtıma’nın çeyizi, bir yemekleri, israf sofralarına, riya, gösteriş ve şatafata
parça kadife, bir su tulumu ve içi güzel kokulu ızhır dönüşmemelidir. Nitekim düğün davetlerinde zengin-
otuyla doldurulmuş bir yastıktan ibaretti. Hz. fakir ayrımı yapılmamasını emreden Peygamberimiz,
Fâtıma’nın mehri ve çeyizi gibi, düğün yemeği de zenginlerin davet edilip fakirlerin unutulduğu düğün
gayet sade ve mütevaziydi. Buna rağmen o gün yemeğini “en kötü yemek” olarak nitelendirmiştir.6
Peygamber kızının düğününe şahit olanlar, “Biz, Kıymetli Müslümanlar!
Fâtıma’nın düğününden daha güzel bir düğün Mümin olarak bizlere yakışan, nikâh, nişan,
görmedik.” demişlerdi.1 sünnet ve düğün merasimlerinde İslam’ın çizdiği
Muhterem Müslümanlar! meşruiyet dairesinde hareket etmektir. Eğlenirken
Evlilik, Allah’ın emri, Peygamberimizin ölçülü ve dengeli olmak, İslam’ın ilkelerinden ödün
sünnetidir. Dünyada da ahirette de huzura, mutluluğa, vermemektir. Yüce Rabbimizin “Ey iman edenler!
berekete ve cennete ulaştıran kıymetli bir başlangıçtır. Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri siz
Resûl-i Ekrem’in ifadesiyle evlilik, “dinin yarısını kendinize haram kılmayın ve Allah’ın koyduğu
korumaya” vesiledir.2 sınırları da aşmayın. Zira Allah haddi aşanları
sevmez.”7 ayetine gönülden uymaktır.
Evliliğin ilk adımı olan düğünlerimiz ise,
sevdiklerimizin şahitliği ve güzel dilekleri eşliğinde Mümin, ‘çocukların mutluluğu’ bahanesine
gerçekleşen merasimlerdir. Düğünle yeni bir ailenin sığınarak haramlar konusunda gevşeklik göstermez.
kurulduğu ilan edilir; iki ömür bir yuvada birleşir. Mutluluğu ararken aklı uyuşturan alkole, neşeyi hüzne
Geleceğe dair umutlar güçlenir; sevinçler paylaşılır. çeviren silaha, mahremiyet sınırlarını ihlale tevessül
Sağlıklı ve hayırlı nesiller ihsan etmesi, ülfet, etmez. Eğlenirken kimsenin hakkına girmez,
muhabbet ve merhamet lütfetmesi için Allah’a dua çevresine rahatsızlık vermez. Allah’ın her an
edilir. kendisini görüp gözettiğinin farkında olarak yaşar.
O’na şükreder ve O’nun rızasına uygun davranır.
Aziz Kardeşlerim!
Her haliyle ümmetine örnek olan Sevgili Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s), yeni evlenenlere “Allah senin Sıklıkla düğün yaptığımız, yavrularımızı
için bu düğünü mübarek eylesin.”3 diye dua etmiş, evlendirdiğimiz bu aylarda mutluluğumuza gölge
neşe ve mutluluk içinde yapılan düğünlerde meşru düşürecek davranışlardan kaçınalım. Maddi tutkulara
eğlenceye izin vermiştir. Ancak düğünlerin kapılmadan, zevk ve sefahate dalmadan, lüks ve
gösterişten uzak, sade, samimi ve mutedil bir şekilde israfın esiri olmadan düğün yapmaya dikkat edelim.
yapılması onun sünnetidir. Zira müminler için hayatın Hayatın oyun ve eğlenceden ibaret olmadığını
en önemli ölçülerinden biri aşırılıktan sakınmaktır. hatırlayalım. “Kendileriyle huzur bulmamız için
Kullukta, sevinçte, öfkede, üzüntüde, eğlencede bizlere eşler yaratan, aramızda sevgi ve rahmet bağları
daima dengeli olmaktır. var eden”8 Allah’a şükretmek için düğünlerimizi birer
vesile kılalım.
Değerli Müminler!
Kur’an-ı Kerim, aile kurma konusunda İbn Mâce, Nikâh, 24.
1
2
Beyhaki, Şuabü’l-İman IV, 382.
müminlerin birbirine destek olmasını isterken, 3
Müslim, Nikâh, 79.
4
İbn Hanbel, VI, 83.
Peygamberimiz de evlenmeye niyet edenlere Allah’ın 5
Buhârî, Nikâh, 69.
Buhârî, Nikâh,73.
yardımcı olacağını müjdelemiştir. İslâm’da esas olan,
6
7
Maide, 5/87.
evliliği kolaylaştırmaktır. Nitekim “En bereketli 8
Rum, 30/21.

nikâh, külfeti en az olanıdır.”4 şeklindeki nebevi Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


TARİH : 27.07.2018 kalmasın” diyen bir sahabiye “Allah’a iman ettim de,
sonra dosdoğru ol”3 cevabını vermiştir.

Kardeşlerim!
‫اّلل ث ُ َّٰم اسْ تَّ َّقامُوا تَّـتَّنَّ َّٰز ُل َّعل َّ ْي ِه ُم ا ْل َّم هل ٰٓ ِئ َّكةُ َا َّّٰل تَّخَّافُوا‬
ُ ٰ‫ِا َّٰن الَّٰ ۪ذي َّن قَّالُوا َّربُٰنَّا ه‬ İmanımızı diri tutan salih ameldir; kemale erdiren
ise güzel ahlaktır. Rabbimiz, iman edip rızasına uygun
şekilde iyi, doğru ve güzel işler yapanları şöyle
‫و ََّّّل ت َّ ْح َّزن ُوا َّو َاب ِْش ُروا بِا ْل َّج ٰنَّ ِة الَّٰ ۪تي كُ ْنت ُ ْم ت ُو َّع ُدو َّن‬ müjdelemektedir: “Erkek ya da kadın, kim mümin
olarak salih amel işlerse, elbette ona hoş bir hayat
:َّ‫اّلل َّعل َّ ْي ِه َّو َسلَّٰم‬
ُ َّٰ ‫صلَّٰي‬ ِ َّٰ ‫َّوقَّا َّل رَّسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta
olduklarının en güzeliyle vereceğiz.”4 Sevgili
َّ ‫اللَّٰ ُه َّٰم‬
،‫ وَّا ْل ُفسُ و َّق‬،‫ َّو َّك ِٰر ْه إِلَّ ْينَّا ا ْلكُ ْف َّر‬،‫ح ِٰب ْب إِلَّ ْينَّا ْاْلِيمَّا َّن َّو َّز ِيٰ ْنهُ ِفي قُلُوبِنَّا‬ Peygamberimiz de “Müminlerin iman bakımından en
olgun olanları ahlakı en güzel olanlarıdır.”5 buyurarak
iman ile ahlak arasındaki bağın vazgeçilemez olduğuna
ِ ‫ وَّا ْج َّع ْلنَّا ِم َّن ال َّٰر‬،‫وَّا ْل ِع ْصيَّا َّن‬
‫اش ِدي َّن‬ işaret etmiştir.
İMAN-AMEL İLİŞKİSİ Aziz Müminler!
Aziz Müminler! İman ve salih amel bizi ahirette Rahmân’ın
Resûlullah (s.a.s) bir gün bineğiyle giderken rahmetine ulaştıracak en kıymetli sermayemizdir. Nitekim
arkasında oturan Muâz b. Cebel’e “Yâ Muâz!” diye Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Rabbimiz
seslendi. Muâz, “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” diyerek Allah’tır deyip de istikamet üzere yaşayanlar, işte
cevap verdi. Peygamberimiz tekrar, “Yâ Muâz!” diye onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler:
seslendi. Muâz yine “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” dedi. Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle
Bu durum üç defa tekrarlandı. Daha sonra Allah Resûlü sevinin!”6
şöyle buyurdu: “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan
İmanını salih amel ve güzel ahlakla hayatına
başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın
yansıtan her mümin Cenâb-ı Hakkın bu müjdesinin
Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi
muhatabıdır. Yeter ki kul, canı gönülden Rabbine yönelsin
haram kılar.”1
ve her durumda ُ ‫اّلل َّونِ ْع َّم ا ْل َّو ۪ك‬
‫يل‬ ُ ٰ‫“ حَّسْ بُنَّا ه‬Allah bize yeter. O
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetlerin en ne güzel vekildir!”7 desin.
başında iman gelmektedir. İman, Allah’ın varlığına ve
birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret Aziz Müminler!
gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna gönülden İman bir bütündür. İman esaslarından birini bile
inanmaktır. Rahmet Peygamberinin bize tebliğ ettiği tüm kabul etmemek inançsızlık anlamına gelir. Bu ise büyük
hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Allah’a bir felakettir. Çünkü inançsızlık kişiyi yaratılış gayesinden
sadakat ve teslimiyetle bağlanmaktır. uzaklaştırarak anlamsız bir hayata sürükler. Yüce idealler
Muhterem Müminler! uğruna fedakârlık yapma duygusunu zedeler. Eşi ve ortağı
Her insan fıtrat üzere doğar. Fıtrat, insanın imana ve olmayan bir kudrete, o kudretin gönderdiği rehbere,
iyiliğe meyilli bir yaratılış özüne sahip olması demektir. vadettiği hakikate, sonsuz bir yaşamın varlığına
Fıtratına uygun olarak imanı, İslam’ı ve ihsanı seçenler inanmayan huzuru ve mutluluğu yakalayamaz. Ahiret
tükenmez nimetlere nail olur. Allah (c.c), kendisine gününde ise Allah’ın rahmet ve inayetinden mahrum olur.
hakkıyla inanan ve güvenen kullarıyla daima beraberdir. Kardeşlerim!
Onları kollayıp gözetir, yalnız bırakmaz, onlara yardım İmanımızın kıymetini bilelim. Öyle bir imana sahip
eder. olalım ki ruhumuzu yüceltsin, kulluğumuzu pekiştirsin,
İman, insanın hayatına anlam katar. Ona dünyada ahlakımızı güzelleştirsin, hevâ ve hevesimizin esiri
yaratılış gayesine uygun bir yaşama bilinci aşılar. olmaktan bizi korusun. Bu günümüzü olduğu kadar
Davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir. geleceğimizi de inşa etsin. Dünyamızı olduğu kadar
Zorluklar karşısında insanı kuvvetli, dayanıklı ve sabırlı ahiretimizi de mamur etsin.
kılar. Yalnızlığı, güçsüzlüğü ve ümitsizliği ortadan Hutbemi Sevgili Peygamberimizin şu niyazıyla
kaldırır. Nimetin kıymetini bilmeye ve şükrünü eda bitiriyorum: “Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi
etmeye vesile olur. imanla süsle! Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı
Kıymetli Müminler! sevdirme, kerih göster! Bizi doğru yolda olanlardan
Allah’a iman etmek, Peygamberimizin sünnetini eyle!”8
hayatımızın her alanında yaşanılır kılmayı gerektirir.
Mümini, “elinden ve dilinden emin olunan kimse”2
1 Buhâri, İlim, 49.
2 Nesâî, İman, 8.
olarak tarif eden Allah Resûlü (s.a.s.); ahde vefa 3
Müslim, İman, 62.
göstermek, emanete riayet etmek, misafire ikramda 4 Nahl, 16/97.

bulunmak, konuştuğunda hayır söylemek gibi nice güzel 5 Tirmizî, Radâ, 11.

hasleti imanın bir tezahürü olarak zikretmiştir. “Ey 6 Fussilet, 41/30.


7 Al-i İmran, 3/173.
Allah’ın Resûlü, bana İslam hakkında öyle bir şey söyle 8 İbn Hanbel, III, 424.
ki, senden başka kimseye bu hususta soru sormama gerek
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 03.08.2018 güzelce abdestini alır. Kılık kıyafetinin hem temiz
hem de namazın şartlarından olan setr-i avrete uygun
olmasına özen gösterir. Camide cemaatle kılınan
namazın yirmi yedi kat daha faziletli olduğunu haber
veren4 Allah Resûlü’nün müjdesine nail olmak
isteyen Müslüman, nahoş kokan yiyecekler yiyip
camiye gelmenin sünnete aykırı olduğunu bilir.5
Güzel kokular sürünür. Hiçbir kardeşine rahatsızlık
vermez, onların huşu içinde namaz kılmalarını
engelleyen hal ve davranışlardan kaçınır. Kulluk
CAMİ VE CEMAAT ADABI görevini ifa ederken kul hakkına girmemeye özen
Muhterem Müminler! gösterir. Sevgili Peygamberimizin cemaate yönelik
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili şu uyarısını asla unutmaz. “Dikkat edin! Hepiniz
Peygamberimiz (s.a.s.)’in dünyadaki son günüydü. O Rabbinize münâcât ediyorsunuz. Birbirinizi
sabah, hastalığından dolayı mescide gidememişti. rahatsız etmeyin!...”6
Evinin mescide bakan penceresini araladı ve sabah Kıymetli Müslümanlar!
namazı kılan ashabını bir müddet seyretti. Ashâb-ı Vaaz ve hutbeler, birer eğitim yuvası olan
kirâmın, saf tutarak Hz. Ebû Bekir’in imametinde camilerin insanlığı imana, irfana, ahlaka davet eden
cemaatle huşû içerisinde namaz kıldıklarını görünce sesleridir. Caminin ve cemaat olmanın adabı olduğu
çok sevindi, tebessüm etti ve Rabbine şükretti.1 gibi hutbe dinlemenin de bir adabı vardır. Hutbe
Muhterem Müslümanlar! okunurken huşu içinde hatibi dinlemek dini bir
Huzur ve güven vadederek bizleri toplayan gerekliliktir. Yanındakiyle konuşmak, başka şeylerle
cami, İslam’ın sembolü, birliğimizin ve dirliğimizin ilgilenmek, cep telefonuyla meşgul olmak hutbenin
nişanesidir. Peygamber Efendimizin ifadesiyle özünden uzaklaşmaya, mesajını kaçırmaya ve
camiler, “Allah katında en makbul mekânlardır.”2 sevabından mahrum kalmaya sebep olur. Sevgili
Ezanlarıyla insanlığı kurtuluşa çağıran, mihrabıyla Peygamberimiz (s.a.s), bir müminin hutbe esnasında
küfre ve cehalete savaş açan, minber ve kürsüsüyle göstermesi gereken duyarlılığı şöyle ifade etmiştir:
ilim ve hikmetin basamaklarında yücelten, omuz “Cuma günü imam hutbe okurken konuşan
omuza saf tutan müminlerin kardeşliğini ve ümmet arkadaşına: ‘Sus!’ desen bile hatalı bir iş yapmış
olma bilincini pekiştiren mukaddes bir yapıdır cami. olursun.”7

Cemaat ise; ibadet amacıyla Allah’ın Aziz Kardeşlerim!


huzurunda bir araya gelip namaz kılan Müminlerin Namazlarımızı cemaatle eda etmeye gayret
ortak adıdır. Cemaat; medeniyetimizde yer etmiş, göstererek camilerimizi canlı tutalım. Resul-i Ekrem
dinî bir kavramdır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, Efendimiz ile aydınlanan asr-ı saâdette olduğu gibi,
tüm dini değerlerimizi ve kavramlarımızı istismar bugün de ailece camide olalım, çocuklarımızı camiye
eden bir örgüt, cemaat kavramını da çarpıtarak ve alıştıralım. Yaramazlıklarını bahane ederek onları
ayrışmaya yol açacak şekilde kendine mal etmeye camiden uzaklaştırmak yerine, caminin ve cemaat
çalışmış, tevhit ve vahdetin sembolü olan bu olmanın değerini anlatalım, adabını öğretelim.
kavramı, fitne ve fesatla, ayrılık ve ihanetle beraber Kadın-erkek bütün Müslümanlar, gönülden bağlı
anılır hale getirmiştir. Hâlbuki geleneğimizde cemaat olduğumuz camilerimize hürmette kusur etmeyelim.
olmak, tevhit bilinciyle kaynaşmak, vahdete ermek Vaaz ediliyor veya Kur’an-ı Kerim okunuyor ise can
demektir. Birlikte dirliği elde etmektir. Bu yönüyle kulağıyla dinleyelim. Cuma namazının geçerlilik
cemaat kelimesi kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin- şartlarından biri olan hutbenin, namazın bir parçası
fakir, engelli-engelsiz toplumun her kesiminden, her olduğunu unutmayalım. İlgi ve alakamızı sadece
yaştan ve her sınıftan Müslümanı içinde barındırır. hatibe ve hutbeye verelim. Sözün en güzelini
dinleyip ona uyanlardan olalım. Her daim Allah’ın
Değerli Müminler! huzurunda ve ibadet halinde olduğumuzun idrakiyle
Camide bulunmanın ve cami cemaati olmanın yaşayalım.
bazı kuralları ve adabı vardır. Mümin, gönül
dünyasını durulaştırmak için camiye giderken Allah 1
2
Buhârî, Ezân, 46, Müslim, Salât, 98.
Müslim, Mesâcid, 288.
Teâlâ’nın “Ey Âdemoğulları! Her mescide 3
Araf, 7/31.
4
Müslim, Mesâcid 51.
gidişinizde güzel ve temiz elbiselerinizi giyinin 5
Buhârî, İ’tisâm, 24.
6
Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 25.
…”3 ayeti gereğince beden temizliğine dikkat eder, 7
Buhârî, Cum’a, 36.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 10.08.2018 Kurban; tokluğa hasret kalmış insanların
sofrasına bir nebze de olsa katkı sunabilmektir. İnancı
ne olursa olsun, muhtaç olan herkesin imdadına
koşmaktır. Mazlumların sevincine, bayram neşesine
vesile olmaktır. Dünyanın en ücra köşelerinde, adını
dahî duymadığımız diyarlarda yaşayan, hiç
görmediğimiz, tanımadığımız din kardeşlerimize
uzattığımız bir iyilik elidir. Onlara bir kurban etinden
ziyade ümit, güven ve muhabbet takdim edebilmenin
adıdır.
Kardeşlerim!
KURBAN, ALLAH’A YAKINLAŞMA Kurbanımızı paylaşmak bizim için ebedi
VESİLESİDİR mutluluğu ve huzuru elde etmenin kapısını aralar.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de,
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz kurbanlarımızı ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın bizi
kurbanlarımız hakkında şöyle buyuruyor: “Onların gerçek anlamda kazançlı kılacağını haber vermiştir.
ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na Bir defasında, kestiği koyundan geriye ne kadar et
ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır…”1 kaldığını sormuş, Hz. Âişe validemizin kendilerine
sadece bir kürek kemiği kaldığını söylemesi üzerine
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
“Ey Âişe! Desene bir kürek kemiği hariç hepsi
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Âdemoğlu
bizim oldu”5 buyurmuştur.
kurban bayramı günü Allah’a kurban kesmekten
daha sevimli gelen bir amel işleyemez…”2 Aziz Müminler!
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye Diyanet
Kıymetli Müslümanlar!
Vakfı ile birlikte çeyrek asırdır yurtiçi ve yurtdışında
Hz. Âdem’den bu yana devam eden kurban
vekâlet yoluyla kurban kesim organizasyonu
uygulaması, bizi Allah’a yakınlaştıran ibadetlerden
düzenlemektedir. Fedakâr ve cömert milletimizin
biridir. Kurbanın anlamı sadece bayram günlerinde
emaneti olan kurbanlar, İslami usullere uygun şekilde
hayvan kesmek değildir. Aksine kurban; sadakatin,
kesilerek ülkemizdeki ve dünyanın dört bir yanındaki
Allah’a itaat ve teslimiyetin göstergesidir.
kardeşlerimize ulaştırılmaktadır. “Kurbanını Paylaş,
Gerektiğinde malımızı, canımızı ve bütün varlığımızı
Kardeşinle Yakınlaş” şiarıyla başlattığımız bu yılki
Allah yolunda feda etmenin sembolik bir ifadesidir.
vekâletle kurban organizasyonuna bağışlar Arefe
Bizler, her kurban bayramında, Hz. İbrahim ile oğlu
günü akşamına kadar devam edecektir.
İsmail’in Cenâb-ı Hakk’a mutlak teslimiyetlerinin
hâtırasını tazeleriz. Hayatımızın böyle bir iman, Kardeşlerim!
teslimiyet ve samimiyet üzerine inşa edilmesi Biz inanıyoruz ki, verdiğimiz bir hisse kurban,
gerektiğini yeniden hatırlarız. binlerce belki milyonlarca dua olarak aziz milletimize
geri dönmektedir. Yetimlere, gariplere, şehrin en ücra
Kardeşlerim!
köşesindeki kimsesizlere, kamplardaki mültecilere
Kurban, her şeyden önce Rabbimizin rızasını
gönül sofraları kurmak için biz de bu hayır kervanına
kazanmak ümidiyle eda ettiğimiz bir ibadettir.
katılalım. Bizden yardım bekleyen ümmeti yalnız
Meşruiyeti Kur’an ve sünnetle sabittir. Nitekim
bırakmamak için bu muhabbet yolculuğuna destek
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
olalım.
buyurmaktadır: “Her ümmet için, Allah’ın
kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar Hutbemi Allah Resulü (s.a.s.)’in şu hadis-i
üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi şerifiyle bitiriyorum. “Kim bir Müslüman’ın dünya
gerekli kıldık...”3 Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da
hicri ikinci yıldan itibaren vefat edinceye kadar her onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini
yıl kurban kesmiştir.4 giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini
kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve ahirette onun
Muhterem Müslümanlar!
işlerini kolaylaştırır…”6
Kurban; Mümine Allah rızası uğrunda
paylaşma, ihtiyaç sahibine el uzatma alışkanlığı
1
kazandırır. Onu cimrilikten, dünya malının esiri Hac, 22/37.
2
Tirmizî, Edâhî, 1.
olmaktan kurtarır. Komşuları, akrabaları, dostları 3
Hac, 22/34.
hâsılı bütün müminleri birbirine bağlar ve kaynaştırır. 4
Tirmizî, Edâhî, 11.
Bizi, binlerce kilometre uzaktaki kardeşlerimizle 5
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 33.
yakınlaştırır, bütünleştirir, ümmet olmanın şuuruna 6
Ebû Dâvûd, Edeb, 60.
erdirir. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 17.08.2018 harcarsanız hiç hakkınız yenmeden karşılığı size
tastamam ödenir.”6 O halde geleceği inşa eden her
türlü iyilik hareketi, bu dünyaya olduğu kadar ahirete
de yatırım yapmak anlamına gelir.
Aziz Kardeşlerim!
Sadaka-i câriye, zaman ve mekânla sınırlı
olmaksızın hayır işleme gayretidir. Sadaka-i câriye,
öldükten sonra bile amel defterini kapatmama
arzusudur. Allah Resûlü (s.a.s) bu durumu şöyle dile
getirmiştir: “İnsan ölünce üç şey dışında ameli
kesilir. Sadaka-i câriye yani faydası kesintisiz
devam eden hayır, kendisinden faydalanılan ilim
SADAKA-İ CÂRİYE
ve kendisine dua eden hayırlı evlat.”7
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz Kardeşlerim!
şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki sadaka veren İslam medeniyeti asırlardır hayır ve hasenatın,
erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel iyilik ve ihsanın öncülüğünü yapmıştır. Ecdadımızın
bir borç verenler var ya, verdikleri onlara kat kat sadaka-i câriye niyetiyle inşa ettiği nice cami, çeşme,
ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da hastane, kütüphane, köprü ve okul bugün bizim
vardır.”1 hayatımızda iyiliği yaşatmaya devam etmektedir.
Allah’a hamdolsun ki milletimiz bir yandan ecdat
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
yadigârını korumanın diğer yandan da yarınlara
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:
kalıcı eserler bırakmanın idraki içindedir. Sadakati,
“Kıyamet günü müminin gölgeliği, onun verdiği
samimiyeti, mutedil ve ferasetli bir harcamayı temsil
sadakadır.”2
eden sadaka-i câriye hususunda, insanımız daima
Aziz Kardeşlerim! duyarlı davranmıştır. Bu aziz milletin fedakâr ve
Sahip olduğumuz bütün nimetler, Allah’ın cömert eli, sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir
bizlere ikramıdır. Rabbimizin emanetidir. Bu köşesinde iyilik dağıtmaktadır. İslam’ın şiarı olan
nimetler, hepimiz için aynı zamanda birer imtihan ezanların yeryüzüne dalga dalga yayıldığı, ümmetin
vesilesidir. Rabbimizin bizler için var ettiği nimeti aynı kubbe altında, aynı safta omuz omuza namaza
O’nun rızası doğrultusunda kullanmak mümin durduğu binlerce cami, milletimizin gayretiyle inşa
olmanın3 ve takva bilincini kuşanmanın4 bir edilmiştir. Sadakanın ve infakın bereketine gönülden
gereğidir. İyiliğe ulaşmanın olmazsa olmaz şartıdır. inanan milletimiz, ne zaman dara düşse, bu
Nitekim Cenâb-ı Hak bu hususta şöyle camilerden yükselen dualarla desteklenmiştir.
buyurmaktadır: “Sevdiğiniz şeylerden Allah
Kıymetli Müslümanlar!
yolunda harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz. Ne
Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi
harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”5
pekiştiren camilerimiz, iyi günde olduğu kadar zor
Kıymetli Müminler! zamanda da bizleri buluşturan, yüreğimize iman,
Sadaka-i câriye; ardından nesiller boyunca şehrimize eman dağıtan mübarek mekânlardır. Tarihi
istifade edilecek bir hayır bırakmaktır. Rabbimizin boyunca Allah’ın mescitlerini imar etmeyi şeref
lütfu olan mal ve serveti ibadete dönüştürmektir. bilen milletimiz için camisiz, ezansız, vatansız ve
Bencilliği ve dünya hırsını bir kenara bırakarak bayraksız kalmamak en büyük niyazdır. Bugün de
cömertliği ve ihsanı tercih etmektir. Sahip sizlerin, yurt içinde ve yurtdışında yapımı devam
olduklarımızı sadece kendimiz için harcayıp eden camilerimizi yardımsız bırakmayacağınıza olan
tüketmek yerine toplumun faydası için de kullanma inancımız tamdır. Umudumuz Peygamber
erdemini göstermektir. Geçici dünya nimetlerini Efendimizin müjdesine nail olmaktır: “Kim Allah
ebedi hayatı kazanmak için bir vesile kılmaktır. rızası için bir mescit yapar veya yaptırırsa Allah
İyiliğimizin, infakımızın ve yardımlarımızın kalıcı da onun için cennette benzeri bir ev yapacaktır.”8
olmasını, sevaplarının sürekli hale gelmesini
sağlamaktır. Bu yönüyle aslında sadaka-i câriye,
1 Hadîd, 57/18.
2 İbn Hanbel, IV, 233.
bugün olduğu kadar gelecekte de kendimize iyilik 3 Bakara, 2/3.
4 Âl-i İmran, 3/134.
etmektir.
5 Âl-i İmran, 3/92.

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle 6 Bakara, 2/272.


7 Müslim, Vasiyye, 14.
buyurmaktadır: “Hayır olarak ne harcarsanız, 8 Müslim, Zühd ve rekâik, 44.
kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah'ın rızasını Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak her ne
TARİH : 21.08.2018 kesmiş, niyetini ve teslimiyetini şu ayetleri okuyarak dile
getirmiştir:3

“Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri


ve yeri yaratan Allah’a döndüm ve ben müşriklerden
değilim.”4

“Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve


ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun
hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben
KURBAN BAYRAMI Müslümanların ilkiyim.”5
Muhterem Müminler! Muhterem Müminler!
Hicret’in ikinci yılı, Zilhicce ayının onuncu günüydü. Bu mübarek günleri sünnet-i seniyyeye yaraşır
Peygamberimiz (s.a.s.), ashâbıyla birlikte ilk kez Kurban biçimde idrak etmek için hassas davranalım. Hazine
Bayramı’nı idrak edecekti. Allah adına kurbanlar değerinde olan bu nadide zamanların hakkını vermek için
kesilecek, Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde üzerimize düşen vazifeleri yerine getirelim. Öncelikle,
bayramın huzuruna erecekti. Allah Resûlü, bayram Arefe günü sabah namazıyla başladığımız ve bayramın
sabahının bereketine nail olmaları, bayram namazının dördüncü günü ikindi namazıyla birlikte sona erecek olan
heyecanını yaşamaları, dua ve hutbeden feyiz almaları teşrik tekbirlerini unutmayalım.
ümidiyle kadınların da bayram namazına gelmelerini
emretmişti. Namazgâha varınca müminlere selâm verdi. Adanmanın, arınmanın, Allah’a yaklaşmanın
Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra ashâbına şöyle sembolü olan kurban, Rabbimizin bize emanetidir. Onu
seslendi: “Bugün ilk işimiz, bayram namazını kılmak, incitmeyelim. Şefkat ve merhamet, ihsan ve rikkat
sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa, gösterelim. Usulünü bilmediğimiz bir uğraşın içine girerek,
sünnetimize uymuş olur.”1 kesim esnasında kurbana da kendimize de zarar
vermeyelim.
Değerli Müslümanlar!
Hayatımızın en nadide günlerinden birinde, bu “Temizlik imanın yarısıdır”6 buyuran Resûl-i
bayram sabahında Sevgili Peygamberimiz ve sahabe-i Ekrem’in ümmeti olarak, kurban ibadetini yerine getirirken
kiramın yaşadığı coşkuyu bizler de yaşıyoruz. Birlik ve çevre temizliğine dikkat edelim. Kul hakkına girmeyelim.
beraberlik içinde bizleri kurban bayramına kavuşturan, Kurbanlarımızda komşunun, akrabanın, yoksulun,
Kâbe’nin gölgesi misali mescitlerde buluşturan Yüce yetimin, muhtacın, muhacirin hakkı olduğunu; verdiğimiz
Rabbimize hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen kadar kazandığımızı; paylaştığımız kadar zenginleştiğimizi
Sevgili Peygamberimize salât ve selâm ediyoruz. hatırlayalım.
Aziz Müminler! Tatil bir ihtiyaç olsa da, bayram günlerini sadece tatil
Bayramlar, iman kardeşliğinin en ulvi noktaya fırsatı olarak görmeyelim. Bayramların özü sıla-i rahimdir.
ulaştığı mübarek günlerdir. Gönüllerdeki keder bulutlarını Anne-babamız başta olmak üzere sevdiklerimizi
dağıtan, yüreklerimizi şükür güneşiyle ısıtan mutluluk sevindirelim. Sevincimize hastaları, yaşlıları, yalnızları,
zamanlarıdır. Dualarımızın kabulü, günahlarımızın affı, dargınları ortak edelim. Bir gönüle girmede, hayır dua
kulluğumuzun kemali için Allah Teâlâ’dan bizlere almada, küslüğe son vermede yarışalım.
lütfedilmiş fırsat anlarıdır.
Aziz Müminler!
Nasıl ki, bir ay boyunca sabır göstererek oruç Bugün Kurban Bayramı’dır. Bugün kucaklaşma,
tutanlar için Ramazan Bayramı ilâhî bir ikram ise, Hz. affetme ve yenilenme günüdür. Uzak diyarlarda bayrama
İbrahim’in imanını, Hz. Hacer’in sadakatini ve Hz. acı ve gözyaşı içinde giren mazlum ve mağdur
İsmail’in teslimiyetini kuşanıp takva sahibi olanlar için de kardeşlerimiz için umut olma günüdür.
Kurban Bayramı öyle yüce bir ikramdır.
Bu mübarek günde aziz milletimizin ve tüm İslam
Kıymetli Müslümanlar! âleminin bayramını tebrik ediyorum. Allah’ın selamı
Kurban her şeyden önce bir ibadettir. İbadette asıl rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Bayramımız
olan ihlas ve samimiyettir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı merhamete, adalete, hidayete ve kurtuluşumuza vesile
Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Her ümmet için, olsun.
Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar
üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli 1
İbn Hanbel, IV, 283; Buhârî, Îdeyn, 3, 15.
kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız
2
Hac, 22/34.
3
Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4.
O’na teslimiyet gösterin...”2 4
En'âm, 6/79.
5
En'âm, 6/162-163.
Kurban Bayramı’nı idrak ederken ve kurbanlarımızı 6
Tirmizî, Deavât, 86.
Rabbimize sunarken önceliğimiz O’nun rızasını elde
etmektir. Peygamber Efendimiz, kurbanını bizzat kendisi Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 24.08.2018 zorluklar karşısında sabır ve sebat göstermektir.
Kökü derinlerde olan ulu bir çınara benzeyen bu
toplumu içten içe kemiren çekişmeleri,
tartışmaları, ihtirasları bir kenara bırakmaktır.
Kardeşliğimizi sarsmak ve muhabbetimizi bozmak
isteyenlere karşı uyanık olmaktır.
Aziz milletimiz, dün en ağır şartlara rağmen
yedi düveli dize getirdiği gibi, bugün de feraseti ve
Allah’ın inayetiyle hainlere geçit vermeyecektir.
Dün 15 Temmuz işgal girişimine göğsünü siper
ettiği gibi, bugün de ekonomik ve teknolojik her
türlü saldırıya korkusuzca karşı koymasını
GAYRET MÜMİNLERDEN, ZAFER bilecektir. Nihayetinde hak ile bâtıl arasındaki
ALLAH’TANDIR savaşın adı, zamanı, zemini ve şartları değişmiş
Muhterem Müminler! olsa da değişmeyen tek bir gerçek vardır ki, o da;
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Allah’a ve Resûlüne itaat
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın
edin, birbirinize düşmeyin, sonra gevşersiniz ve
dinine yardım ederseniz O da size yardım eder,
gücünüz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah ayaklarınızı kaydırmaz.”3 ilâhî fermanıdır.
sabredenlerle beraberdir.”1
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
Milletimizin bekası uğruna, Allah’a olan
Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Elinizle,
sadakatimizi, teslimiyetimizi ve tevekkülümüzü
dilinizle ve malınızla cihad edin.”2
pekiştirelim. Yüce Rabbimizin,
Kıymetli Müslümanlar!
Vatan, insanın huzur ve güven içinde
yaşadığı, hür olmanın şerefini taşıdığı topraktır. “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye
Aynı cesaretle tarih yazanların, aynı değerler kapılmayın. Eğer inanmışsanız şüphesiz en
uğruna baş koyanların, aynı ideallerle geleceği üstün olan sizsiniz.”4 ayetine gönülden
inşa edenlerin yurdudur. İzzetini ve istikbalini bağlanalım. Maddi varlığımıza, manevi
korumak için şehadet şerbeti içenlerin, gazi olup değerlerimize, el emeğimize, ürünümüze,
varlığından geçenlerin emanetidir vatan. yavrularımızın yarınlarına sahip çıkalım. Tutumlu
olmaya, sade ve mutedil harcamaya, israftan uzak
Ecdadımız, Allah’a olan imanları ve vatana durmaya her zamankinden fazla özen gösterelim.
olan sevdaları ile bu mukaddes toprakları asırlarca
korumuş, zulme ve zalime karşı kahramanca Kardeşlerim!
mücadele etmiştir. Yegâne emeli, mabedinin Tarih şahittir ki Cenab-ı Hak, dinini ve
göğsüne namahrem eli değdirmemek olan bu aziz vatanını muhafaza etmeyi en ulvi görev bilen aziz
millet, haysiyet ve onuruna hiçbir zaman halel milletimizi yardımsız bırakmayacaktır. Her kim
getirmemiştir. Tarih boyunca nice Ağustos ayına mazlumun, mağdurun, mültecinin ve muhacirin
damgasını vuran Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, yanındaysa, Allah’ın rahmet ve inayeti de onun
Mercidâbık, Mohaç, Sakarya ve Büyük Taarruz yanında olacaktır.
zaferleri buna şahittir. Ey bu toprakları asırlardır Müslüman yurdu
Bu kutlu zaferler göstermiştir ki, gayret kılan, bu milleti şehadet ve gazilikle defalarca
müminlerden, zafer Allah’tandır. O’nun rızasını onurlandıran, şüheda evladı eyleyen Rabbimiz!
kazanmak ve yeryüzünde iyiliği hâkim kılmak için Bizlere zafer bilinci kuşanmayı, maddi ve manevi
çarpan yürekler asla esaret altına alınamaz. Hakka her anlamda kenetlenmeyi, zorlukların üstesinden
tapan milletimizin birlik ve beraberliğine göz gelmeyi ve kardeşler olarak bu topraklarda
dikenler, rezil ve zelil olmaya mahkûmdur. ilelebed yaşamayı nasip eyle! AMİN.
Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden 1
Enfâl, 8/46.
bu bayrak inmeyecek, bu ezanlar dinmeyecektir. 2
Nesâî, Cihâd, 48.
3
Muhammed, 47/7.
Muhterem Müslümanlar! 4
Âl-i İmrân, 3/139.
Bugün de ülkemizi baskı altına alma ve İslam
coğrafyasını kuşatma girişimleri karşısında zafer Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
bilinci kuşanmamız gerekmektedir. Zafer bilinci,
TARİH : 31.08.2018 Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de tüm
insanlığa şu çağrıyı yapar:

ً‫ْض ح ََـْلّل ً طَـ َِيبا‬
ِ ‫اس كُلُوا ِم َما ِفي ْاّلَر‬
ُ َ‫يََٓا َايَُهَا الن‬
َ ‫ان ِا َّل مَا َسعٰى َو َا َن َس ْعيَهُ َسو‬
‫ْف ي ُ ٰر ۖى ث ُ َم‬ ِ ‫ْس لِ ْْلِ ْن َس‬ َ ‫َو َا ْن لَي‬ “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl
ve temiz olanlarından yiyin...”4
‫ي ُ ْج ٰزيهُ ا ْل َج َزَٓا َء ْاّل َ ْو ٰفى‬ Muhterem Müslümanlar!
Çalışmak, hayatımıza huzur ve bereket getirir.
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَم‬
ُ َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬ Allah’ın verdiği aklı, bedeni ve yüreği kullanarak,
O’nun razı olacağı işlerde çalışmak, kul için
‫خ ْيرًا ِمنْ أ َ ْن يَأْكُ َل ِمنْ َع َم ِل ي َِد ِه‬ ُ َ َ‫ح ٌد طَعَامًا ق‬
َ ‫ط‬ َ َ ‫مَا أ َ َك َل أ‬ şereftir. Mümin, sürekli kendini yenilemeli, “iki
günü eşitse zararda olduğunu” bilmelidir.
ÇALIŞMAK, HAYATIMIZA BEREKET Dinimiz, tembelliği, sorumsuzluğu,
GETİRİR
çalışmadan kazanmayı hedefleyen her türlü
Aziz Kardeşlerim!
sahtekârlık girişimini yasaklar. Toplumun ahlâkî
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz
değerlerini hiçe sayarak güven ve huzurunu bozan
şöyle buyuruyor: “İnsan için ancak çalıştığı
rüşvet, tefecilik, stokçuluk, karaborsacılık ve
vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride
alışverişte hile gibi haksız kazanç yollarına
görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı
kesinlikle izin vermez. Nitekim Peygamber
kendisine tastamam verilecektir.”1
Efendimiz (s.a.s.), “Sizden birinizin urganını alıp
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem dağa giderek bir bağ odun getirip satması ve
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Hiç kimse kendi el böylece Allah’ın onun itibarını koruması, bir şey
emeğinin karşılığından daha hayırlısını verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden
yememiştir.” 2
dilenmesinden daha hayırlıdır.”5 buyurmuştur.
Değerli Müminler! Kıymetli Kardeşlerim!
Rezzâk olan Rabbimiz, yediğimiz her Kur’an-ı Kerim’de “Allah’ın sana
lokmayı, içtiğimiz her yudumu, havayı, ekmeği, verdiğinden ahiret yurdunu ara, dünyadan da
suyu bizlere lütfedendir. O, sonsuz ikram sahibidir. nasibini unutma…”6 buyrulur. Müslüman, bu
Bizler, “Yâ Rezzâk!” dediğimiz zaman bilir ve ilâhî uyarıya dikkat ederek dünya için ahiretini feda
inanırız ki, Allah ruhumuzun da bedenimizin de etmemeli, ahiret için de dünyasını terk etmemelidir.
gıdasını verendir ve O, rızkımıza kefildir. Mümin Çalışma hayatında dürüstlük, adalet, hakkaniyet
olarak bize düşen, rızık elde etmek için helâl gibi erdemleri yaşatmalı, maişetini temin etmek
yollarla çalışmak, temiz ve nezih olan kazancın için çabalarken kulluk şuurundan da
peşinde koşmaktır. Sevgili Peygamberimiz bu uzaklaşmamalıdır.
hususu şöyle dile getirmiştir: “Hiç kimse Allah’ın
Hutbemi, müminleri tarif eden şu ayet-i
kendisine takdir ettiğini elde etmeden
kerime ile bitiriyorum: “Onlar, ne ticaret, ne de
ölmeyecektir. Öyleyse Allah’ın emirlerine karşı alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz
gelmekten sakının ve rızkınızı güzel yoldan kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı
isteyin. Helâl olanı alın, haramdan kaçının.”3 insanlardır. Onlar, gözlerin ve gönüllerin
dehşetle sarsılacağı bir günden korkarlar.”7
Kardeşlerim!
İnsanlığa rehber olarak gelen peygamberler de 1
Necm, 53/39-41.
terzilik, marangozluk, çiftçilik, ticaret gibi çeşitli 2
Buhâri, Büyû, 15.
3
İbn Mâce, Ticâret, 2.
mesleklerle meşgul olmuşlar, kimseye yük olmadan 4
Bakara, 2/168.
kendileri ve aileleri için helâl rızık temin 5
Buhâri, Zekât, 50.
6
etmişlerdir. Alın teri ve göz nuruyla çalışmak, helâl Kasas, 28/77.
7
Nûr, 24/37.
kazanç endişesi gütmek, helâlinden üretip helâl
yolda harcamak peygamberlerin sünnetidir. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 07.09.2018 eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara
uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş,
﷽ onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…”1

َ‫اصا ِر وَالَ ۪ذين‬


َ ‫َاج ۪رينَ و اَاْلَن‬
ِ ‫َالسابِ ُقو َن ااْل َ َولُو َن ِمنَ ا ال ُمه‬
َ ‫و‬ Kıymetli Kardeşlerim!
Hicret, Asr-ı Saadet’te yaşanmış ve bitmiş
bir hadise değildir. Bugün de nice Müslüman,
ُ ‫َض َي ه‬
... ُ‫اّلل َع ان ُه ام َورَضُ وا َع انه‬ ِ ‫ان ر‬ َ ‫اتَبَعُو ُه ام بِ ِا اح‬
ٍۙ ‫س‬ yurdundan ve yuvasından gözyaşları ile
ayrılarak yollara düşmekte; kendisine ensarlık
:َ‫اّلل َعلَ اي ِه َو َسلَم‬
ُ َ ‫صلَى‬ ِ َ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬ yapacak iyilik timsali insanlara sığınmaktadır.
Bizlere düşen ise, hicretin yıldönümünde bu
‫َاج ُر‬ َ ِ‫ا المُسا ِل ُم مَنا َس ِل َم ا ال ُمسا ِلمُو َن مِنا ل‬
ِ ‫ وَا ال ُمه‬، ‫سانِ ِه َويَ ِد ِه‬ gerçeği bir defa daha hatırlayarak zulmün ve
adaletsizliğin sona ermesi için gayret
ُ َ ‫مَنا َه َج َر مَا نَهَى‬
ُ‫اّلل َع انه‬ göstermektir.
Ayrıca hicret, her türlü fenalığı arkasında
HİCRET
bırakarak, kötülükten uzaklaşarak iyiliğe ve
Cumanız Mübarek Olsun Aziz
Kardeşlerim! hayra doğru adım atmaktır. Nitekim Sevgili
Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve inayetiyle Peygamberimiz (s.a.s.) hicretin bu manevi
önümüzdeki Salı Muharrem ayının ilk gününe boyutuna şöyle işaret etmektedir: “Müslüman,
ulaşmış, hicrî 1440 yılını yaşamaya başlamış elinden ve dilinden diğer Müslümanların
olacağız. Hicretin yıldönümü olan bu zarar görmediği kişidir. Muhacir ise,
başlangıcın, milletimize ve İslâm âlemine Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”2
hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz Aziz Müminler!
ediyorum. Hicrette asıl olan samimiyettir, halis
Kıymetli Müminler! niyettir. Hicretin mayası, Allah’a bağlılık ve
Fahr-i Kâinat Efendimizin risaletini kabul Resûlullah’a olan muhabbettir. Mümin,
etmeyen müşrikler, ona ve müminlere her türlü arkasında bıraktığı acı günlere rağmen iman ve
zulmü, baskı ve işkenceyi reva görmüştü. Artık umutla hayata tutunduğu zaman muhacir olur.
Mekke’de nefes almalarının imkânsız hâle Muhacir de harama sırtını dönüp ısrarla helâlin
geldiği bir anda, Yüce Allah müminlere izini sürdüğü zaman hicretin manasını keşfeder.
dinlerini özgürce yaşayabilecekleri, ibadetlerini Muhterem Müslümanlar!
kolayca yerine getirebilecekleri huzurlu bir Yeni bir hicrî yıla girerken Müslümana
şehre, Medine’ye göç etme izni verdi. Önce yaraşan, geçmişin muhasebesini yaparak
müminlerden bir kısmı yola çıkmış, ardından da geleceği tanzim etmektir. İsyandan itaate,
Peygamberimiz, sadık dostu Hz. Ebû Bekir ile günahtan tövbeye, gösterişten tevazua,
birlikte Medine’ye hicret etmişti. ayrılıktan vahdete, düşmanlıktan kardeşliğe,
Muhterem Müslümanlar! cehaletten ilme, kötülükten iyiliğe hicret
etmektir.
İslâm tarihinin bu şerefli yolculuğu, keyfi
bir göçü değil, hakkın ve hakikatin yeryüzüne Geliniz! Hicreti andığımız bu mübarek
hâkim olması için imkân arayışını simgeler. cuma vaktinde, zalimlerin zulmünden kaçarak
Hicret; Allah’a imanın, sadakat ve teslimiyetin, yurdunu, yuvasını terk etmek zorunda kalan
sabır ve sebatın göstergesidir. Hicret; Allah’ın muhacir kardeşlerimize ensar olalım. Hayat
rızası, insanlığın huzur ve barışı için sahip yolculuğumuzu kâmil bir iman, salih bir amel
olduğu her şeyden vazgeçen fedakâr bir ve güzel bir ahlakla mamur etmeye bir daha
muhacirin, kendisine kucak açan cömert bir niyet edelim. Yönümüz, yolumuz, hicretimiz
ensara kavuşmasıdır. daima Allah’a ve Resûlüne olsun.
Kur’an-ı Kerim’de bu zahmetli ve 1
Tevbe, 9/100.
bereketli yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve 2
Buhârî, Îmân, 4.
ensar şöyle müjdelenir: “İslâm'ı ilk önce kabul
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 14.09.2018 Bugün de nice İslam beldesi acı ve gözyaşıyla
yoğrularak adeta birer Kerbelâ’ya dönmüştür.
Kardeşlerimiz zulme uğrarken, masum kadın ve
çocuklar hayattan koparılırken bizlere düşen,
Kerbelâ’yı doğru anlamak ve haksızlıklar karşısında
Hz. Hüseyin misali bir duruş sergilemektir.
Kardeşlerim!
Hz. Hüseyin, Kur’an-ı Kerim’i ve Rahmet
Peygamberinin şerefli sünnetini kendine rehber
edinmiştir. Zulme rıza göstermemiş, adaletsizliğe
seyirci kalmamıştır. Kendisine yapılan telkinlere itibar
etmeyerek hakkın, hakikatin, huzur ve barışın
yeryüzüne hâkim olması için yola çıkmıştır.
Böylelikle kıyamete kadar bütün insanlığa onurlu bir
MUHARREM AYI VE ÂŞÛRÂ GÜNÜ mücadelenin eşsiz örneğini sunmuştur.
Aziz Müminler! Muhterem Müminler!
Allah’ın yarattığı aylar, günler, geceler arasında Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, “Şüphesiz bu
çok kıymetli kazanç mevsimleri vardır. Halen içinde benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; başka
bulunduğumuz Muharrem ayı da müminlerce ganimet yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın
ve fırsat bilinmesi gereken kıymetli bir zaman yolundan ayırır...”5 buyurmaktadır. Allah Resûlü
dilimidir. Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem, ilâhî feyz (s.a.s.) de bizlere şöyle nasihatte bulunmaktadır.
ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcıdır. “Birbirinizin eksiğini bulmaya çalışmayın,
Kıymetli Müslümanlar! birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın,
Muharrem ayı, savaşmanın haram kabul edildiği birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırtınızı
dört aydan biridir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de dönmeyin, birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Ey
şöyle buyurmaktadır. “Doğrusu Allah’a göre Allah’ın kulları! Kardeşler olun!”6
ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı O halde, geliniz! Irk, dil, mezheb ve meşreb
günkü yazısına uygun olarak on ikidir; bunlardan farklılıklarının arkasına sığınarak kardeşliğimizi hedef
dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap alanlara, coğrafyamızda yeni Kerbelâ’lar yaşanmasını
budur…”1 Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de arzulayanlara karşı uyanık olalım. Hz. Hüseyin
“Ramazan ayından sonra en kıymetli oruç Allah’ın Efendimiz gibi iyilerin ve iyiliklerin yanında,
ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”2 hadis- kötülerin ve kötülüklerin karşısında olalım; hakkı ve
i şerifiyle, bu ayın manevi bereketine işaret etmiştir. hakikati ayakta tutalım. İslam’ın aydınlığında buluşan
Muhterem Kardeşlerim! gönüllerimizle, birliğe, dirliğe, vahdete koşalım.
Önümüzdeki hafta Perşembe günü idrak Başta Hz. Hüseyin ve Kerbelâ’da şehit olan Ehl-i
edeceğimiz Muharrem ayının onuncu günü, Âşûrâ Beyt olmak üzere, mukaddesatımız uğruna can veren
günüdür. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Âşûrâ günü tutulan bütün şehitlerimize selam olsun. Makamları âlî,
orucun, bir önceki yılın günahlarına kefaret mekânları cennet olsun.
olmasını Allah’tan ümit ediyorum”3 buyurmuş,
Âşûrâ gününe, Muharrem’in dokuzuncu veya on Kıymetli Kardeşlerim!
birinci gününü de ekleyerek iki gün oruç tutmayı Pazartesi günü okullar açılıyor, yeni bir eğitim-
müminlere tavsiye etmiştir.4 öğretim yılı başlıyor. Yeni eğitim-öğretim yılının
geleceğimizin umudu olan öğrencilerimize, onları
Kıymetli Müslümanlar! yarınlara hazırlayan öğretmenlerimize hayırlar
Âşûrâ günü, aynı zamanda tarihimizde ve getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Cenâb-ı
hafızalarımızda derin bir hüzün ile yer etmiştir. Bu Hak çocuklarımıza zihin açıklığı, öğretmenlerimize
elim günde, Sevgili Peygamberimizin torunu ve Hz. başarılar ihsan eylesin.
Ali ile Hz. Fatıma’nın gözünün nuru olan Hz. Hüseyin
Efendimiz, yanında bulunan yetmişten fazla 1
Tevbe, 9/36.
Müslüman ile birlikte Kerbelâ’da şehit edilmiştir. 2
Tirmizî, Savm, 40.
3
Kerbelâ, Allah ve Resûlüne iman edip, Ehl-i Beyt Tirmizî, Savm, 48.
4
İbn Hanbel, I, 240.
sevgisini gönüllerine nakşedenlerin ortak acısı, yürek 5
En’âm, 6/153.
sancısıdır. Bu menfur hadiseyi gerçekleştirenler, 6
Buhâri Edep, 57.
mezheb ve meşreb farkı gözetmeksizin, istisnasız
bütün Müslümanların vicdanlarında mahkûm Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
olmuşlardır.
TARİH : 21.09.2018 O, Aziz’dir; yegâne galip, izzet ve şanın asıl
sahibidir. Cebbâr’dır; murat ettiğini her durumda icra
﷽ eden, yaraları saran, dertlere derman olan O’dur.
Mütekebbir’dir; büyüklük ancak kendisine yaraşan,
‫َالشهَا َد ِةَۚ ُه َو ال َٰرحْمه ُن ال َٰر ۪حي ُم‬ ِ ‫اّلل الَٰ ۪ذي َ اَل ِا هلهَ ِا ََٰل ُه َوَۚ عَالِ ُم ا ْل َغي‬
َٰ ‫ْب و‬ ُ ٰ‫ُه َو ه‬ büyüklükte eşi olmayandır. O’nun karşısında herkes
acizdir. ‫اّلل ع ََٰما ي ُشْ ِر ُكو َن‬
ِ ٰ‫ سُ ْبحَا َن ه‬Her türlü eksiklikten
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَٰم‬
ُ َٰ ‫صلَٰي‬ ِ َٰ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ ‫َو َق‬
münezzeh olan Rabbimizin eşi ve benzeri yoktur.
‫ْصاهَا َدخ ََل ا ْل َج َٰن َة‬ ِ َٰ ِ ‫ِإ َٰن‬
َ ‫ َمنْ أَح‬،‫ ِمائَةً إَل وَا ِحدًا‬،‫ّلل تِسْ َع ًة َوتِسْ ِعينَ اسْ مًا‬ Muhterem Müslümanlar!
Haşr sûresinin son ayetinde Yüce Rabbimiz şöyle
ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİNDEN
MÜMİNLERE MESAJLAR َ ‫ئ ا ْلم‬
buyurur: ‫ُص ِٰو ُر‬ ُ ‫اّلل ا ْلخَالِ ُق ا ْلبَا ِر‬
ُ ٰ‫ ُه َو ه‬Allah, istediğini istediği
Aziz Müminler! surette, hiçbir örneği olmadan yaratandır. Varlıkların
Bizler, sabah ve akşam namazlarından sonra Haşr şekil ve özelliklerini tayin edendir. Mümin, son nefesine
sûresinin son üç ayetini okuruz. Allah’ın varlığını, kadar Rabbinin lütfettiği tertemiz fıtrata sahip çıkar.
birliğini, yüceliğini hatırlar, en güzel isimleriyle O’nu Allah nezdinde asıl değerli olanın görünüş, mal, mülk
tesbih ederiz. Peygamberimiz (s.a.s)’in sabah ve akşam değil, iman-ı kâmil, kalb-i selîm, amel-i salih ve güzel
bu ayetleri okuyanlara meleklerin dua edeceği ahlak olduğunu bilir. Gönlünü kin, nefret, fitne ve haset
müjdesine nail olmaya çalışırız.1 gibi kötülüklerden uzak tutar.
Kıymetli Müslümanlar!
‫ لَهُ ْاَلَسْ َ اما ُء ا ْلحُسْ نهى‬En güzel isimler O’nundur. Bizler
Haşr sûresinin son üç âyeti, ‫اّلل الَٰ ۪ذي َ اَل ِا هل َه ِا ََٰل ُه َ َۚو‬
ُ ٰ‫ُه َو ه‬
en güzel isimleriyle Allah’a yakarışta bulunuruz.
“Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur” şeklindeki tevhid Peygamberimiz (s.a.s), “Allah’ın doksan dokuz ismi
ilkesiyle başlar. Her insana, bu hakikati gönülden kabul vardır. Kim bu isimleri öğrenip gereğiyle amel
etmesi ve Allah’a samimiyetle bağlanması gerektiğini ederek sayarsa cennete girer.”3 buyurmuştur.
َٰ ‫ عَالِ ُم ا ْل َغي ِْب و‬Rabbimiz, gizli ve
öğretir. ‫َالشهَا َد ِةَۚ ُه َو ال َٰرحْمه ُن ال َٰر ۪حي ُم‬ Rabbimizin Esmâ-i Hüsnâ’sının anlamını idrak edip
gereğiyle amel etmek hepimizin gayesi olmalıdır.
aşikâr olanı, görüleni ve görülmeyeni hakkıyla bilendir.
Rahmân’dır; dünyada bütün insanlara karşı çok ‫ْض َو ُه َو ا ْلع َ۪زي ُز ا ْلح َ۪كي ُم‬ َ ْ ِ ‫السمه و‬
َٰ ‫ ي ُ َس ِٰب ُح لَهُ مَا ِفي‬Göklerde ve
şefkatlidir. Rahîm’dir; âhirette ise sadece müminlere َۚ ِ ‫َات وَاَلر‬
merhamet edendir. yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder, yüceltir. O,
mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibidir. Bizlere düşen
Mümin, Allah’ın kendisini her an ve her yerde de hem dilimizle hem de rızasına uygun hal ve
gördüğünün, her türlü niyetini bildiğinin farkında olarak davranışlarımızla Yüce Rabbimizi tesbih etmek, O’na
yaşar. Çünkü o, Rabbinin kendisine şah damarından boyun eğmektir.
daha yakın olduğuna inanmıştır.2
Aziz Kardeşlerim! Kıymetli Kardeşlerim!
Allah Teâlâ, isimleri ile kendisini bize şöyle tanıtır. Allah’a imanın gereği, O’na hiçbir şeyi ortak
koşmamak, O’ndan başka hiçbir gücün önünde boyun
‫الس ََل ُم ا ْل ُم ْؤ ِم ُن ا ْل ُم َهي ِْم ُن ا ْلع َ۪زي ُز ا ْل َج ٰبَا ُر ا ْلمُتَ َك ِٰب ُر‬ ُ ‫ َا ْلمَ ِل ُك ا ْل ُق ٰ ُد‬Yüce
َٰ ‫وس‬
eğmemektir. Allah’a teslimiyetin bir göstergesi olan
Rabbimiz, Melik’tir; mülkün gerçek sahibidir. Varlık da kulluk görevlerini asla ihmal etmemektir.
O’nundur, yokluk da. Elimizdeki nimetleri bize emanet Bu mübarek cuma vaktinde hep birlikte Allah’a
eden O’dur. Mümin, sahip olduğu her nimetin kendisine gönülden niyaz edelim ve diyelim ki: Rabbimiz! Bizleri
verilen bir emanet olduğu şuuruyla hareket eder. Mal ve sana hakkıyla inanan, İslam’a samimiyetle bağlanan,
mülkün, makam ve mevkiin, şan ve şöhretin esiri olmaz. Haşr Sûresinde öğrettiğin hakikatleri anlayan ve yaşayan
Aksine gün gelip nimetin hesabını vereceğine olan kullarından eyle! Kur’ân-ı Kerim’in rehberliğinden,
inancıyla, emanete riayet eder. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa
Yüce Allah Kuddûs’tür; her türlü noksanlıktan (s.a.s)’in örnekliğinden bizleri bir an olsun mahrum
uzaktır. Mutlak kemal sahibidir. O, Selâm’dır; esenlik, bırakma!
huzur ve barışın kaynağıdır. Mümin de, başta ailesi Ya Rabbi! Şehâdeti arzulayarak canlarından
olmak üzere hayatının her alanında huzur ve sükûnetin vazgeçmeyi göze alan ve gazilik payesi ile şereflenen
hâkim olması için gayret gösterir. kahraman gazilerimize sağlık, afiyet ve huzur dolu bir
ömür ihsan eyle!
Allah Teâlâ, Mümin’dir; güven veren, kendisine
Din, vatan ve mukaddesat uğruna canını feda eden
güvenenleri korkudan emin kılandır. Gönlünü açanlara
aziz şehitlerimize rahmet eyle!
iman bahşedendir. Müheymin’dir; her şeyi görüp
gözetendir. Dünyanın türlü sıkıntıları karşısında el açıp 1 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 22.
yalvaracağımız, sığınağımız, dayanağımız O’dur. 2 Kâf, 50/16.
3 Buhârî, Şürût, 18.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


TARİH : 28.09.2018 kürsüden dîn-i mübîn-i İslâm’a hizmet edenlere
“Hademe-i Hayrat” yani hayra hizmet edenler ismini
layık görmüştür.
Hademe-i hayrat; ömürlerini din hizmetine
vakfetmiş insanlardır. Samimiyetle çalışıp yaptıkları
iyiliğin karşılığını sadece Allah’ın rızasında
arayanlardır. Şehrin manevi hayatına yön veren
müftüler, okudukları ezanlarla insanlığı kurtuluşa
çağıran müezzinler, mihraba geçtiğinde namaza
önderlik eden imamlar, minber ve kürsüden İslam’ın
dosdoğru yolunu öğreten vaizlerdir. Çocuklarımızı
Yüce Kitabımızla ve Peygamberimizin örnek
hayatıyla buluşturan, “En hayırlılarınız Kur’an’ı
CAMİLER VE DİN HİZMETİNE öğrenen ve öğretenlerinizdir”3 şeklindeki nebevi
ADANMIŞ ÖMÜRLER iltifata mazhar olan Kur’an kursu öğreticilerimizdir.
Rabbimizin “Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve
Cumanız Mübârek Olsun Aziz Kardeşlerim! ‘Kuşkusuz ben Müslümanlardanım’ diyenden
Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili daha güzel sözlü kimdir?”4 müjdesine nail olmaya
Peygamberimiz (s.a.s), Medine’ye hicretinin çalışan hocalarımızdır.
ardından ilk iş olarak bir mescit inşa ettirdi. Mescid-i
Onlar, hayatımızın her safhasında yanı
Nebevî adıyla bildiğimiz bu mescidin hemen
başımızda olanlardır. Çünkü onlar, doğduğumuzda
bitişiğinde kimsesiz fakir sahâbîlerin barınması için
ezan ve kâmetin ilahi muştusunu kulağımıza
bir de gölgelik yaptırdı. Suffe adı verilen bu
okudular. Çocukluğumuzun en unutulmaz anlarında,
gölgelikte kalanlar, vakitlerinin büyük kısmını
bir yol gösterene en çok ihtiyaç duyduğumuz gençlik
Resûlullah (s.a.s) ile birlikte geçirip ondan İslâm’ı
çağımızda bize rehber oldular. Vatan borcumuzu
öğreniyorlardı. Bir gün Peygamber Efendimiz
ödemek için yola çıktığımızda, yuva kurmaya adım
mescide girdiğinde ashabının iki ayrı halka halinde
attığımızda, nihayet ebedi yolculuğa uğurlanırken
oturduğunu gördü. Bu halkaların birinde Kur’ân
dualarıyla hep yanımızda oldular.
okunuyor ve dua ediliyordu. Diğerinde ise ilim
öğrenen ve öğretenler vardı. Sevgi ve rahmet dolu Muhterem Müminler!
bakışlarla bir müddet onları izleyen Peygamberimiz, Her yıl 1-7 Ekim tarihleri Camiler ve Din
“Her biri hayır üzeredir. Şunlar Kur’an Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu
okuyorlar ve Allah’a dua ediyorlar. Allah dilerse yıl “Camiler ve Din Hizmetine Adanmış
onların istediklerini verir, dilerse vermez. Bunlar Ömürler” temasıyla kutlanacak olan hafta
ise ilim öğreniyor ve öğretiyorlar. Ben de muallim boyunca camilerin medeniyetimizdeki yeri ve
olarak gönderildim” buyurdu ve ilimle meşgul önemi üzerinde durulacak, din hizmetine emek
olanların yanına oturdu.1 vermiş örnek şahsiyetler hatırlanacaktır. Aziz
milletimizin cami ve Kur’ân kurslarımızın
Muhterem Müslümanlar! ihyâsı için gösterdiği destek ve fedakârlıklar
Asr-ı Saâdetten bugüne mescit ve camilerimiz hayırla yâd edilecektir.
hem Allah’a ibadet edilen hem de ilim ve hikmet
Aziz Müminler!
öğrenilen şerefli mekânlardır. Allah katında en
Bu vesileyle geçmişten günümüze
makbul yerler olan camiler,2 içinde Rabbimizin camilerimizin maddi ve manevi îmârı için gayret
adını andığımız, kulluğumuzu, dualarımızı, gösteren hocalarımızdan ve kardeşlerimizden ahirete
niyazlarımızı O’na arz ettiğimiz mukaddes yerlerdir. irtihal edenlere Yüce Allah’tan rahmet, hayatta
Camilerimiz; dil, renk, ırk, makam, mevki farkı olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.
gözetmeden mümin gönülleri birleştirir, birliğimizi Rabbim bizlere de hademe-i hayrat olmayı, insanlığa
pekiştirir, imanımızı ve istiklalimizi simgeler. hayırlı hizmetler sunmayı nasip eylesin!
Minâreleri tevhîdin sembolü, ezanları şehâdetin
temeli, mihrap, kürsü ve minberleri hak ve hakikatin
1
İbn Mâce, Sünnet, 17.
2
Müslim, Mesâcid, 288.
sesi, safları huzur ve güvenin teminatıdır. 3
Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15.
4
Aziz Müminler! Fussilet, 41/33.
Ecdadımız başta imam hatiplik olmak üzere
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
cami görevlerini yürütenlere; minberden, mihraptan,
TARİH: 05.10.2018 aidiz ve sonunda O’na döneceğiz”6 ilahi hitabına olan
inanç, gönüllerin acısına merhem, kalplerin hasretine ilaçtır.

Muhterem Müslümanlar!
‫جعُو َن‬ ِ ‫ُك ُل نَ ْف ٍس ذََٓائِ َقةُ ا ْلمَ و‬
َ ‫ْت ث ُ َم ِالَ ْينَا ت ُ ْر‬ Ölenin ardından yapılması gereken vazifelerden biri de
onun teçhiz ve tekfinidir. Bir kişi öldüğünde yakınları,
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَم‬
ُ َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬ dostları, komşuları ve diğer Müslümanlar haberdar edilir.
Cenazesi mahremiyete dikkat edilerek özenle yıkanır ve
kefenlenir. Cenazeyi en yakın akrabası veya onun
َ ‫ وَاتِبَاعُ ا ْل‬،‫يض‬
،‫جنَائِ ِز‬ ِ ‫ َو ِعيَا َدةُ ا ْلمَ ِر‬،‫السال َ ِم‬ ٌ ْ‫ح َُق ا ْلمُسْ لِ ِم َعلَى ا ْلمُسْ لِ ِم خَم‬
َ ُ‫ رَد‬:‫س‬
görevlendireceği ehil kişiler yıkar. Ölenin borcu varsa
َ ُ‫َوإِجَابَة‬ mümkünse namazı kılınmadan önce geride bıraktığı
ِ ‫يت ا ْلع‬
.‫َاط ِس‬ ُ ‫ َوت َشْ ِم‬،ِ‫الد ْع َوة‬ mallardan ödenir, vasiyeti varsa bekletilmeden en kısa
CENAZE ÂDÂBI: AHİRET YOLCUSUNA zamanda yerine getirilir.
SON VAZİFELER Aziz Müminler!
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Ölen kardeşimizin cenaze namazına katılmak, fâni
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle dünyadan ebedi hayata uğurlarken Rabbimizden onu
buyuruyor: “Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize bağışlamasını dilemek, yerine getirmemiz gereken bir diğer
döndürüleceksiniz.”1 dini vecibemizdir. Allah Resûlü (s.a.s), “Cenaze namazı
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz kıldığınız zaman ölen kimseye samimiyetle dua ediniz”7
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müslüman’ın Müslüman buyurmuştur.
üzerindeki hakkı beştir: Selâmını almak, hastalandığında Hüzünler paylaşıldıkça azalır. Ölenin yakınlarına
ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet taziyede bulunmak, sabır ve metanet dilemek iman
etmek ve aksırdığında ona rahmet dilemek.” 2 kardeşliğinin bir gereğidir. Taziye geciktirilmemeli,
Aziz Müminler! başsağlığı dilerken ölenin yakınlarını üzecek söz ve
Hayat, ilahi bir lütuf olduğu gibi ölüm de kaçınılmaz bir davranışlardan kaçınılmalıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)
hakikattir. Dünyaya gelen her insan kendisine takdir edilen bir hadislerinde “Ölülerinizin iyiliklerini anınız,
ömrü yaşayacak ve sonunda mutlaka ölecektir. İnsan nerede kötülüklerini zikretmekten kaçınınız”8 buyurmuştur.
olursa olsun, ne kadar kaçarsa kaçsın, ne kadar çare ararsa Muhterem Müminler!
arasın, ölüm onu muhakkak yakalayacaktır.3 Dünyadan, Hüzün ve kayıp yaşayan cenaze sahiplerinin, ayrıca
anadan, babadan, yardan, evlattan ayrılış gibi görünse de telaşa ve zahmete girerek taziye için gelenlere yemek
aslında ölüm, mümin kulların Cenab-ı Hakkın huzurunda hazırlayıp sunması uygun değildir. Akraba ve komşuların
sevdikleriyle yeniden buluşmalarının adıdır. Allah’a karşı cenaze sahiplerine ve misafirlere ikramda bulunmaları ise
kulluk vazifelerini yerine getirenler için huzur ve mutlulukla sünnettir. Nitekim Mûte savaşında amcasının oğlu Câfer’in
dolu yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır. şehit olduğu haberi gelince Sevgili Peygamberimiz (s.a.s),
Kıymetli Müslümanlar! “Câfer’in ailesi için yemek hazırlayın, çünkü başlarına
Mümin olarak kardeşlerimizi ahiret hayatına uğurlarken kendilerini meşgul edecek bir hâl geldi”9 buyurmuştur.
yapmamız gereken dini ve insani birtakım sorumluluklarımız Kıymetli Müslümanlar!
vardır. Bunların başında, ölüm döşeğinde olan kardeşimizi Resûl-i Ekrem (s.a.s) “Lezzetleri yok edeni, yani
yalnız bırakmamak, son nefesine kadar ona yarenlik etmek, ölümü çokça hatırlayın”10 buyurur. O halde ölümün vaaz
duyacağı şekilde kelime-i tevhid getirerek bu ikrar ile ruhunu veren, nasihat eden ve uyaran bir dili vardır. Cenaze
teslim etmesine yardımcı olmak gelir. Allah Resûlü (s.a.s) bir merasimleri, ölene dua etmemize vesile olduğu kadar,
ُ َ َ ‫‘ ل َ ِإلَهَ ِإل‬Allah’tan
hadislerinde “Ölmek üzere olanlarınıza ‫اّلل‬ kendimize bakmamıza ve hayatımızı gözden geçirmemize de
imkân tanır. Bir gün gelecek ömür sermayemiz tükenecek,
başka ilah yoktur’ sözünü telkin ediniz”4 buyurmuştur. zerre miktarı da olsa her amelimiz karşılığını görecektir.

Aziz Müminler! Müminler olarak bizler, Rabbimize karşı daima hüsn-i


Sevdiğini kaybedenin kalbinde hüzün, gözünde yaş zanda bulunuruz. O’nun affını, mağfiretini ve merhametini
olur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz de henüz bebek olan bekleriz. Ölümün imanlı gönüllerimize ebedi baharın
oğlu İbrahim’i kaybettiğinde gözyaşı dökmüştür. Ama umudunu bırakacağına inanırız. Ancak bununla beraber
ölümün ibret dolu gerçekliğiyle karşılaştığı o anda İslam’ın dosdoğru yolundan ayrılmamak, hayatımızı
Peygamber Efendimizin dilinden şu sözler dökülmüştür: istikamet üzere yaşamak için gayret sarf ederiz. İşte o zaman
“Göz yaşarır, kalp mahzun olur. Fakat biz Rabbimizin ölüm bize Allah’tan gelen bir vuslat selamı ve sonsuz barış
razı olacağı şeylerden başkasını söylemeyiz. Vallahi, Ey yurduna açılan kapı olur.
İbrâhim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten 1
Ankebût, 29/57.
üzgünüz.”5 2
Buhârî, Cenâiz, 2.
3
Nisa, 4/78; Cum’a, 62/8.
Ölümü de hayatı da yaratan Allah’tır. Mümine düşen 4
Müslim, Cenâiz, 2.
acısı ne kadar taze ve büyük olursa olsun feryat, figan, isyan 5
6
Müslim, Fedâil, 62.
Bakara, 2/156.
etmeden, bir gün inşallah cennette buluşmak ümidiyle 7
Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54, 56; İbn Mâce, Cenâiz, 23.
Allah’ın emrine rıza göstermek, O’ndan sabr-ı cemil niyaz 8
Ebû Dâvûd, Edeb, 42; Tirmizî, Cenâiz, 34.
9
Tirmizî, Cenâiz, 21.
ِ ‫ّلل َو ِانََٓا ِالَ ْي ِه ر‬
etmektir. Yüce Rabbimizin ‫َاجعُو َن‬ ِ ٰ ِ ‫“ ِانَا‬Biz Allah’a 10
Nesâî, Cenâiz, 3.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 12.10.2018 haklarının ellerinden alınması çok büyük vebaldir.
Rabbimiz, bu hususta şöyle buyurur: “Kim bir

mümini kasten öldürürse cezası, içinde devamlı
kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap
‫اّلل ث ُ َٰم ت ُ َو هٰفى ُك ٰ ُل نَ ْف ٍس مَا َك َسب َْت َوهُمْ ََل يُ ْظلَمُو َن‬
ِ ٰ‫وَات َٰ ُقوا يَوْماً ت ُ ْر َجعُو َن ۪في ِه ِالَى ه‬
etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap
hazırlamıştır.”5
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَٰم‬
ُ َٰ ‫صلَٰي‬ ِ َٰ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬
Muhterem Müslümanlar!
ِ َٰ ‫اّلل َعلَى ا ْل ِعبَا ِد أ َ ْن يَ ْعبُ ُدوهُ و َََل ي ُشْ ِركُوا بِ ِه َشيْئًا فَ ِإ َٰن ح ََٰق ا ْل ِعبَا ِد َعلَى‬
‫اّلل ِإذَا‬ ِ َٰ ‫فَ ِإ َٰن ح ََٰق‬ Dinimize göre; sadece insanlara değil, hayvanlara da
şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız. Hayvanlara eziyet
َ‫َف َعلُوا ذَلِ َك أ َ ْن ي ُ ْد ِخلَ ُه ْم ا ْل َج ٰنَة‬ etmenin, hayat haklarını hiçe saymanın ahiretteki neticesi
hüsrandır. Nitekim Rahmet Peygamberi (s.a.s), bir kediyi
CENÂB-I HAK, HER HAK SAHİBİNE hapsedip aç kalarak ölmesine sebep olan bir kadının bu
HAKKINI VERMİŞTİR zulmü yüzünden cehenneme gireceğini6 buna mukabil
Aziz Müminler! susamış bir köpeğe su içiren bir adamdan Allah Teâlâ’nın
Peygamber Efendimiz, hicretten sonra muhacir ile hoşnut olup onu bağışladığını7 haber vermiştir.
ensarı kardeş ilan etmişti. Aralarında manevi kardeşlik bağı
kurduğu sahabiler arasında Selmân-ı Fârisî ile Ebu’d- Aziz Müminler!
Derdâ da vardı. Ebu’d-Derdâ, İslam’la şereflendikten sonra Hak ve hakikatin kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de
Allah’a ibadet dışında hiçbir şeyle meşgul olmamaya karar şöyle buyrulur: “Takva sahiplerinin mallarında
vermişti. Ticareti bırakmış, hatta ailesini dahi ihmal yardım isteyenlerin ve yoksulların belli bir hakkı
etmeye başlamıştı. Onun bu durumuna şahit olan Selmân, vardır.”8 Malında ihtiyaç sahiplerinin de hakkı
kardeşi Ebu’d-Derdâ’yı şu sözlerle uyardı: “Rabbinin olduğu bilincini taşıyan bir mümin, fakire, yoksula,
senin üzerinde hakkı vardır. Nefsinin senin üzerinde yetime, kimsesize yardım etmekte bir an bile
hakkı vardır. Ailenin senin üzerinde hakkı vardır. Şu tereddüt etmez. Harcamalarında ölçülü hareket eder.
halde her hak sahibine hakkını ver!” Ebu’d-Derdâ, İsraf ve gösterişten kaçınır. Sadeliği ve kanaatkârlığı
Selmân’ın bu sözlerini Peygamber Efendimize aktarınca tercih eder. Bir lokma ekmekte bile yeryüzü
Allah Resûlü (s.a.s), “Selmân doğru söylemiş”1 buyurdu. sakinlerinin hakkı olduğunu bilir.

Muhterem Müslümanlar! Kıymetli Müminler!


Hakkın kaynağı Allah’tır. O, yerin ve göğün maliki, İçinde yaşadığımız topluma karşı da
her şeyin sahibidir. Bizleri yoktan var eden, bizlere sayısız sorumluluklarımız vardır. Bunları yerine getirmek,
nimetler bahşedendir. Dolayısıyla hakkına en fazla riayet kul hakkı kadar kamu hakkını da gözetmek
etmemiz gereken de O’dur. Peygamber Efendimiz (s.a.s), hepimizin vazifesidir. Zira hak ihlalleri bir toplumda
Rabbimize karşı sorumluluğumuzu ve bu sorumluluğu huzura ve kardeşliğe yönelen en ciddi tehdittir.
yerine getirdiğimizde elde edeceğimiz mükâfatı şöyle Şiddete göz yummak, çevreyi kirletmek, trafik
haber vermiştir: “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, kurallarına uymamak, kaçak elektrik kullanmak,
kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamaları ve O’na ibadet stokçuluk yapmak, kamu malına zarar vermek gibi
etmeleridir. Bunu yaptıkları takdirde kulların Allah davranışların sonu toplumsal gerilim ve kayıptır.
üzerindeki hakkı ise Allah’ın onlara azap etmemesi, Peygamber Efendimiz bu kaybın ahirete uzanan
onları cennetine koymasıdır.”2 boyutunu şöyle anlatır: “Âhiret gününde ne altın ne
de gümüş para vardır. Bu nedenle haksızlık
Kıymetli Müminler! yapanın iyilik ve sevapları varsa bunlardan alınıp
Allah Teâlâ, kendine kulluğun hemen ardından varlık hak sahibine verilir. Şayet sevabı yoksa mağdur
sebebimiz olan anne babamızın hukukuna dikkat çekmiş ve ettiği kişinin günahlarını yüklenir.”9
şöyle buyurmuştur: “Rabbin, kendisinden başkasına asla
ibadet etmemenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı Kardeşlerim!
emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin Allah’a döndürüleceğimiz, herkese hak ettiği
yanında yaşlanırsa, sakın onlara ‘öf!’ bile deme; onları karşılığın tam olarak verileceği ahiret gününe
azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.”3 hazırlanalım. Hakka girmekten, hakkımız olmayanı
talep etmekten, hakları sahiplerinden esirgeyerek
Anne babaların çocukları üzerinde hakları olduğu zulmetmekten Allah’a sığınalım. Samimi bir kul,
gibi çocukların da anne baba üzerinde hakları vardır. hürmetkâr bir evlat, şefkatli bir anne baba, vefakâr
Onları helal lokmayla beslemek, dinine bağlı, vatanına, bir eş olalım. Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevelim
milletine, insanlığa faydalı, güzel ahlaklı bireyler olarak ve merhamet edelim.
yetiştirmek çocuklarımızın bizim üzerimizdeki hakkıdır.
Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle 1
Buhârî, Savm, 51.
buyurmaktadır: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel 2
İbn Hanbel, V, 239.
terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”4 3
İsrâ, 17/23.
4
Tirmizî, Birr ve sıla, 33.
Değerli Müslümanlar! 5
Nisa, 4/93.
Din, ırk ve cinsiyet farkı olmaksızın her insanın 6
Buhârî, Bed’ü’l-halk, 16.
hayat hakkı vardır. Allah’ın çizdiği sınırlar dışında 7
Buhârî, Müsâkât, 9.
hangi gerekçeyle olursa olsun bir cana kıyılması, 8
Zâriyât, 51/19.
kadınların, çocukların, masumların yaşama 9
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 2.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 19.10.2018 değildir. Mümin, hangi ortamda bulunursa bulunsun
﷽ temizliğin, zarafetin ve ferahlığın timsali olmalıdır. Allah
Resûlü, üzerinde kirli elbiseler bulunan bir adama
‫ح َر ٍج َو هلكِنْ ي ُ۪ري ُد لِيُطَ ِٰه َركُ ْم َولِيُ ِت َٰم نِعْمَ تَهُ َعلَ ْي كُ ْم‬
َ ْ‫اّلل لِيَ ْجع ََل َعلَ ْي ُك ْم مِن‬
ُ ٰ‫مَا ي ُ۪ري ُد ه‬ rastlayınca, “Bu adam elbisesini yıkayacak bir şey
bulamamış mı?”5 diye buyurmuştur.
‫لَ َعلَٰكُ ْم ت َشْ كُ ُرو َن‬ Beden ve elbise temizliğinin yanı sıra çevre
temizliğine dikkat etmek, müminlere namazgâh kılınan
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَٰم‬
ُ َٰ ‫صلَٰي‬ ِ َٰ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬
yeryüzünün tamamını temiz tutmak dini ve insani bir
görevdir. Tabiatta yüzyıllarca kalan ve zehir saçan plastik
َ‫يف ي ُِح ٰ ُب ال َٰنظَا َفة‬ َ ‫طَ ِٰي‬
ٌ ‫ب ن َِظ‬ ٰ ‫ب ي ُِح ٰ ُب ال‬ َ َٰ ‫ِإ َٰن‬
ٌ ‫اّلل طَ ِٰي‬ ve benzeri atıkları rastgele savurmak yerine geri dönüşüm
MADDİ VE MANEVİ ARINMA: TEMİZLİK kutularına atmak, çevre ahlakına uygun davranmak
Muhterem Müslümanlar! gelecek nesillerimize karşı sorumluluktur.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, mümini maddeten ve
Muhterem Müminler!
manen temizleyen abdest, gusül ve teyemmümü Temizlik aynı zamanda insanın manevi kirlerden
emrettikten sonra şöyle buyurmuştur: “Allah size kurtulması anlamı taşır. Bu yönüyle temizlik, müminin
herhangi bir güçlük çıkarmak istemez, fakat O sizi İslâm’la aydınlanan kalbini karanlıktan, kirden, pastan
tertemiz kılmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak uzak tutmasıdır. Gönlünü kibir, riya, haset, yalan, cimrilik
ister ki şükredesiniz.”1 gibi hastalıklardan arındırması; tevazu, dürüstlük,
Okuduğum hadis-i şerifte Peygamberimiz Hazreti cömertlik, merhamet, edep gibi güzel hasletlerle
Muhammed Mustafa (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah her donatmasıdır. Ruhunun aynası, kalbinin tercümanı olan
türlü noksanlıktan, kusurdan münezzehtir, dilini kaba ve yüz kızartıcı sözlerden, terbiye dışı
davranışlarında, sözlerinde nezih olan kullarını sever; konuşmalardan, yalan ve iftiralardan beri kılmasıdır. Göz,
temizdir, temiz kullarını sever.”2 kulak, el, ayak gibi azalarını kötülüklerden ve
haramlardan korumasıdır. Her işinde helal olana
Aziz Müminler!
yönelmesidir. Hata ve yanlışlarından tövbe ederek günah
Temizlik; maddi ve manevi anlamda kirden arınmak,
yükünden kurtulmasıdır. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı
pak ve nezih hale gelmektir. Rabbimizin bizlere emanet
Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Tövbe edenler, ibadet
olarak verdiği bedeni, iman ile huzura kavuşmuş kalbi
edenler, hamd edenler, dünyada yolcu gibi yaşayanlar,
duru tutmaktır. Temizlik hem sağlıklı bir hayatın kaynağı
rükûa varanlar, secde edenler, iyiliği teşvik edip
hem de mümini kötülükten alıkoyan namaz gibi kıymetli
kötülükten alıkoyanlar, Allah’ın sınırlarını gözetenler;
bir ibadetin ön şartıdır.
işte o müminleri müjdele!”6
Kıymetli Müslümanlar!
Aziz Müminler!
İslam; maddi ve manevi her türlü temizliğe teşvik
İmanımızın gereği temiz ve nezih olmaktır. Dinimizin
eden bir fıtrat ve hayat dinidir. Kâinat daimi bir yenilenme
emri olan maddi ve manevi temizlik kaidelerine dikkat
ve arınma içindedir. Yeryüzündeki bütün canlılar, fıtratları
edelim. Ne vücudumuzu bakımsız bırakıp dağınık olalım,
gereği temiz olmaya çalışır. Ancak temizlik hususunda,
ne de bakımlı olmak adına aşırılıklara meyledelim. Dünya
eşref-i mahlûkat olan insanoğlunun bütün canlılar içinde
ve ahiret saadetini uman müminler olarak temizliğin ve
ayrı bir yeri ve sorumluluğu vardır. Nitekim doğayı
güzel ahlakın örneği olalım. Etrafımıza dış görünüşümüzle
kirleten de, temiz tutacak olan da odur.
umut; söz ve davranışlarımızla huzur ve güven verelim.
Değerli Müminler! Temizliğimiz imanımızın delili olsun. İçimiz dışımız,
Temizlik bir yönüyle maddi kirlerden arınmadır. etrafımız tertemiz olsun.
Vücudumuzun sıhhati, iç âlemimizin huzuru temizlikte
Kıymetli Müslümanlar!
saklıdır. İnsan olmanın onuruna yakışan vücut temizliği,
Diyanet İşleri Başkanlığımız, aziz milletimizin
ağız ve diş bakımı maddi temizliğin başında yer alır.
desteğiyle yurtiçinde ve yurtdışında nice camiler inşa
Sevgili Peygamberimiz de ümmetine zor gelmeyeceğini
etmektedir. Âl-i cenap milletimizin dün olduğu gibi bugün
bilse her namaz vaktinde misvakla ağız temizliğini
de camilerin yapımına katkı sağlayacağına olan inancımız
emredecek3 kadar bu konuyu önemsemiştir.
tamdır. Yüce Rabbimizden niyazımız tertemiz bir bedenle,
Kıymetli Müslümanlar! dupduru bir gönülle yaşam sürmek, camisiz ve ezansız
Peygamberimiz (s.a.s), Hira mağarasında geçirdiği kalmamaktır.
inziva döneminden sonra vahiy alarak risâletle
1
görevlendirildiği zaman “Elbiseni tertemiz tut. Her 2
Maide, 5/6.
Tirmizî, Edeb, 41.
türlü pislikten uzak dur”4 emrini almıştır. Önemli olan 3
Buhârî, Cum’a, 8.
4
Müddessir, 74/4-5.
elbiselerin eski olması değil kirli olmamasıdır. Camilere 5
Ebû Dâvûd, Libâs, 14.
kirli elbise ve çoraplarla gelmek, nahoş kokularla 6
Tevbe, 9/112.
kardeşlerimize rahatsızlık vermek doğru bir davranış Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 26.10.2018 aileyi birbirine kenetler. Büyük-küçük her cana
﷽ saygının hâkim olduğu bir ailede, rahmet konuşur,
şiddet susar. Kadın-erkek her ferdin şefkat kuşandığı
َ ‫خل َ َق لَكُ ْم مِنْ َا ْن ُف ِسكُ ْم َا ْزوَاجاً لِتَسْ كُـنُ۪ٓوا ِالَ ْيهَا َو‬
‫جع ََل بَيْنـَ كُ ْم‬ َ ‫َومِنْ ٰايَاتِه۪ٓ َا ْن‬ bir ailede, ima ile de olsa can yakılmaz, gönül
yıkılmaz.
‫َات لِ َقو ٍْم يَتَ َف َك ُرو َن‬ ٰ َ ‫َموَدَ ًة َو َر ْح َمةً ًۜ ِا َن في ٰذلِ َك‬
ٍ ‫َلي‬ Nitekim Sevgili Peygamberimiz hayatı boyunca
kimseyi incitmemiştir. Eşlerine karşı daima anlayışlı,
:َ‫اّلل َعل َ ْي ِه َو َسلَم‬
ُ َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ sabırlı, nazik ve hoşgörülü olmuştur. “Mümin bir
kimse eşine karşı nefret beslemesin. Onun bir
َ ‫خ ْي ُر ُك ْم ِل ْهلِ ِه وَأَنَا‬
.‫خ ْي ُركُ ْم ِل ْهلِى‬ َ ‫خ ْي ُركُ ْم‬
َ
davranışından hoşlanmasa da razı olduğu bir başka
AİLEDE ŞEFKAT VE NEZAKET DİLİ davranışı mutlaka vardır”3 buyurarak bizleri
Muhterem Müslümanlar! olumluyu görmeye, insaflı olmaya davet etmiştir.
İslam, cahiliye dönemine ait olan her türlü kötü
Muhterem Müslümanlar!
söz ve alışkanlığın son bulduğu, imanın ve güzel
Hayırlı bir mümin, hayatın çilesini onunla birlikte
ahlakın hâkim olduğu bir saadet asrı inşa etmiştir.
çeken, derdine ortak olan, sevincine eşlik eden aile
İslam’ın ilk muhatapları olan sahabe-i kiram, iyi huylu,
bireylerinin kıymetini bilir. Onların Allah’ın birer
güzel sözlü, halis niyetli insanlardan oluşan seçkin bir
nimeti oldukları kadar, aslında emanet de olduklarının
topluluktur. Onların ardından gelen nesillere ve bugün
farkına varır. Mümin olmanın yani “elinden ve
bizlere yakışan da ashâb-ı güzîni örnek almaktır.
dilinden emin olunan kimse”4 vasfını taşımanın önce
Onların Kur’an ile kıvam bulan, sünnet ile yoğrulan
ailede başladığını idrak eder.
hayat tarzını çağımıza yansıtmak, güzel ahlakın, şefkat
ve merhametin öncüleri olmaktır. Hayırlı bir eş, nikâhlanırken verdiği söze sadık
kalır. Ahdine vefa gösterir. İyi bir baba, ailesinde adil
Kıymetli Müminler! ve merhametli haliyle sevilir. Aile bireyleriyle iyilik
Sözün en güzelini, en yakınlarımız hak eder.
yolunda her daim gönül birliği içinde, kol kola, omuz
Nezakete, hoşgörüye, en özenli sevgi ve saygı
omuza yürür.
davranışlarına layık olan, ailemizdir. Bu yüzden
Peygamber Efendimiz “Sizin en hayırlınız, ailesine Değerli Müslümanlar!
karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en Aile içinde huzur ve mutluluk, sağlıklı bir
hayırlı olanınızım”1 buyurmuştur. iletişimle kalıcı hale gelir. Sevgili Peygamberimiz
“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin
Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in kendi ailesiyle iyilik ve
ya da sussun”5 buyurmuş, müminlere daima hayrı dile
ihsan üzerine kurduğu ilişkiyi bize model olarak
getirmeyi ve hayırlı olanın peşinde koşmayı
göstermesi son derece değerlidir. Çünkü aile bir ömür
öğütlemiştir. Bu öğütlerin muhatabı olarak bizlere
boyu sevgi, huzur ve güvenin yaşanacağı en samimi
düşen de güler yüzümüzü, güzel sözümüzü, takdir ve
ortamdır.
teşekkürümüzü ailemizden esirgememektir.
Aziz Müminler!
Aziz Müminler!
Allah Teâlâ, aile ile bize dede, nine, anne, baba,
Acısıyla, tatlısıyla ömür yolculuğunu birlikte
eş, çocuk, torun ve kardeş olmayı lütfetmiştir. Aile, geçirdiğimiz ailemizin değerini bir kere daha
anne yüreğinin güzelliği, baba ocağının bereketidir. hissedelim. Eşlerimize ve evlatlarımıza karşı müşfik ve
Eşler arasındaki sevginin ve sadakatin derinliğidir. nazik olalım. Öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım.
Evladın anne babaya gösterdiği hürmet ve ikramın İncitmeyelim, incinmeyelim. Aksine her hal ve şartta,
genişliğidir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz aile herkese karşı merhameti ve fazileti kendimize şiar
gibi değerli bir hazinenin önemini bizlere şöyle edinelim. Ailede huzursuzluğun sebebi değil,
bildirmektedir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye mutluluğun ve güvenin teminatı olalım. Rabbimizin
sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda Kur’an-ı Kerim’de bize öğrettiği şu duayı dilimizden
düşürmeyelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve
sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve
çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a
kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”6
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”2
1
Tirmizî, Menâkıb, 63.
Kıymetli Müslümanlar! 2
Rûm, 30/21.
3
Müslim, Radâ’, 61.
Huzurlu bir aile, sevgi ve fedakârlıkla kurulur. 4
Müslim, Îmân, 65.
Adalet ve vicdanla ayakta durur. Ülfet ve merhametle 5
Ebû Dâvûd, Edeb, 122, 123.
6
Furkân, 25/74.
korunur. En sıkıntılı anlarda bile, gönül alıcı bir çift söz Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 02.11.2018 dünya evine zarar verdi. Şehir hayatının, lüks ve
konforun cazibesi karşısında ziraatı, doğal hayatı,

dengeli yaşamı terk etti. Kimi zaman tohumların
ّٰ genetiğini bozarak, kimi zaman kimyasal ve yapay
َ ‫اض لِيُ اف ِس َد ۪فيهَا َوي ُ اه ِل َك ا ال َح ار‬
‫ث‬ ِ ‫َو ِاذَا تَوَلى َسعّٰى ِفي ااْلَر‬ ürünlerle tabiatı zehirleyerek tertemiz nimetlere yazık
etti. Halbuki toprağımıza, ürünümüze, el emeğimize
ُ ‫َاّللُ َْل ي ُِح‬
َ ‫ب ا ال َف‬
‫سا َد‬ ّٰ ‫وَالنَسا َ َۜل و‬ sahip çıkmak hepimizin vazifesiydi.

:َ‫اّلل َعلَ اي ِه َو َسلَم‬


ُ َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫ال رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬ İnsanoğlu “Sakın dengeyi bozmayın”4 ilahi
uyarısına riayet etmeyerek kendi elleriyle toprağı,
havayı ve suyu kirletti. Maddi menfaatlere aldanarak,
‫ح َرامٌ َو ُغ ِذ َى بِا ال َح َر ِام‬
َ ُ‫ح َرامٌ َو َم البَسُ ه‬
َ ُ‫َم اط َع ُمهُ َح َرامٌ َومَشا َربُه‬ kendisi dışındaki varlıklara ve gelecek nesillere karşı
da sorumlu olduğunu unuttu. Oysaki Allah Teâlâ, bizi
ُ ‫َفأَنَى ي ُسا تَج‬
‫َاب لِ َذلِ َك‬ şöyle uyarmıştı: “Düzene sokulduktan sonra
TEMİZ GIDA TEMİZ NESİL yeryüzünde bozgunculuk yapmayın…”5
Muhterem Müslümanlar! Aziz Müminler!
Allah Resûlü (s.a.s), bir gün ashabına ve onların Bir toplumda maddi ve manevi tahribat gıdanın
şahsında bütün insanlığa şöyle seslendi: “Ey insanlar! bozulmasıyla başlar. Helal haram duyarsızlığı,
Allah Teâlâ temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. insanlarda bir bilinç kirlenmesine dönüşür. Ahlaki ve
Allah, Peygamberlerine emrettiği şeyleri insani değerler göz ardı edilince, yenilip içilenler,
müminlere de emretti.” Peygamber Efendimiz bu üretilip tüketilenler fayda yerine zarar verir.
sözlerinin ardından şu âyeti okudu: “Ey Nihayetinde toplumsal bir yozlaşma gerçekleşir;
Peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin, güzel küçücük dimağların ve gencecik yavruların fıtratı
işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bozulur. Sevginin, saygının ve hoşgörünün tükendiği,
bilmekteyim.”1 kötülüğün, hayâsızlığın ve adaletsizliğin çoğaldığı bir
Allah Resûlü (s.a.s) konuşmasına devam ederek, ortam oluşur. Nitekim Cenâb-ı Hak, münafık
ashabına bir adamın halini anlattı. Bu adam uzun şahsiyetinden bahisle, “O, senin yanından ayrılınca
yolculuklar yapmış, üstü başı toz toprak içinde kalmış, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli
ellerini göğe açmış “Yâ Rab, yâ Rab!” diye yok etmeye çalışır. Allah ise bozgunculuğu
yalvarıyordu. Sonra Peygamber Efendimiz şöyle sevmez”6 buyurmuştur. O halde, dünya üzerinde
buyurdu: “Fakat onun yediği haram, içtiği haram, huzuru ve barışı yok etmek isteyenler, ekini ve nesli
giydiği haram, gıdası haram idi. Peki, böyle ifsat etmek için çaba göstermektedir. Müminler için
birisinin duası nasıl kabul edilsin?”2 bu ayet hem bir uyarı hem de temiz bir gıda ve nezih
bir nesil inşa etmeye davettir.
Kıymetli Müminler!
Yerlerin ve göklerin sahibi olan Allah, uçsuz Değerli Müslümanlar!
bucaksız bir kâinat ve bu kâinat içinde insanın Her söz ve davranışımız gibi, her lokmamızın da
hayatını devam ettirmesine uygun bir dünya var etti. hayatımızda derin tesiri vardır. İnsan ne yediğine ve
Tatlı ve latif sularla, bin bir çeşit leziz yiyecekle ailesine, sevdiklerine ne yedirdiğine dikkat etmekle
çevremizi donattı. Ekinlerin yetiştiği arazileri, meyve mükelleftir. Bu dünya bize, biz de birbirimize
bahçelerini, onları büyüten güneşi ve yağmuru lütfetti. emanetiz. O halde sorumluluğumuzun farkına varalım;
Her biri ayrı güzel ve birbirinden değerli nice varlığı ölçülü ve ahlaklı bir hayatı benimseyelim. Helal
insanın emrine amade kıldı. Sonra da kullarından kazancın, temiz üretimin, dengeli tüketimin ve sağlıklı
seçici davranmalarını isteyerek şöyle buyurdu: nesillerin gayreti içinde olalım.
“Allah’ın size verdiği helâl ve temiz rızıklardan 1
Mü’minûn, 23/51.
yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın 2
Müslim, Zekât, 65; Tirmizî,Tefsîru’l-Kur’ân, 2.
yasaklarından sakının.”3 3
Mâide, 5/88.
4
Rahmân, 55/8.
Ancak insanoğlu, çoğu zaman Rabbinin verdiği 5
A’râf, 7/56.
6
Bakara, 2/205.
nimetlerden istifade edip yeryüzünü ıslah etmek ve
iyiliği çoğaltmak yerine, fesat çıkarıp kendisine ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 09.11.2018 çoğu onları değerlendirme hususunda
﷽ aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”3
Değerli Müslümanlar!
ُ ْ‫خلَّ َّق ۪ني فَّ ُه َّو يَّه ْ۪دين وَّالَّ ۪ذي ُه َّو يُ ْطع ُم ۪ني َّويَّسْ ۪قين َّو ِاذَّا مَّرض‬
‫ت َّف ُه َّو‬ َّ ‫َالَّ ۪ذي‬
Sağlığının kıymetini bilen insan, kendini maddi
‫يَّشْ ۪فين وَّالَّ ۪ذي ي ُ۪ميت ُ ۪ني ث ُ َّم ي ُ ْح ۪يين‬ ve manevi her türlü zarardan koruduğu gibi,
hastalanınca tedavi olmaya da özen gösterir. Yüce
:َّ‫اّلل َّعلَّيْه َّو َسلَّم‬
ُ َّ ‫صلَّي‬ َّ ‫ال رَّسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ َّ َّ‫َّوق‬ Allah’ın “Şâfi” ismine sığınarak tedavi yolları
aramak ve can emanetinin hakkını vermek hepimizin
‫مَّنْ أَّصْ بَّحَّ م ْن كُ ْم آمنًا فى س ْربه ُمعَّا ًفى فى َّج َسده ع ْن َّدهُ قُوتُ يَّوْمه َّف َّكأَّنَّمَّ ا‬ mesuliyetidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s),
ُ ُ‫حي َّز ْت لَّه‬
‫الد ْنيَّا‬ “Tedavi olunuz. Çünkü Allah yarattığı her
hastalığın mutlaka şifasını da yaratmıştır”4
SAĞLIK: DÜNYALARA DEĞER NİMET buyurarak şifadan ümit kesmemeyi tavsiye etmiştir.
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum âyet-i kerimede Hz. İbrahim, Yüce Muhterem Müminler!
Rabbimizi şöyle tanıtmaktadır: “O, beni yaratan ve Erdemli ve insaflı bir mümine yakışan, kendi
bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve sağlığı kadar çevresinin sağlığını da korumak, şifa
içirendir. Hastalandığımda bana şifa veren bekleyen kardeşleriyle ilgilenmek, tedavileri için
O’dur. Beni öldürecek ve sonra diriltecek olan da elinden gelen gayreti göstermektir. Hasta ziyaretine,
O’dur.”1 hasta için dua ve manevi desteğe büyük önem veren
Allah Resûlü (s.a.s) “Kim bir Müslüman’ın
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizden kim sıkıntılarından birini giderir”5 buyurur.
huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği Günümüzde farklı sebeplerle sağlığını kaybeden,
de yanında olarak güne başlarsa, sanki dünyalar tedavi yolları tükenen pek çok hasta ve yakını,
ona bağışlanmış gibidir.”2 hasretle ve ümitle organ nakli beklemektedir.
Aziz Müminler! Allah’ın takdir ettiği an gelip fâni dünyadan göç
Rahmet kaynağı olan dinimiz, bizleri bir ederken, hiçbir maddi karşılığı olmaksızın
taraftan Allah’ın koyduğu sınırlara riayet etmeye organlarını şifa bekleyen bir kardeşine emanet
davet ederken, diğer taraftan da sağlıklı bireyler etmek, insanî ve ahlâkî bir davranıştır. Zira
olmamız ve huzurlu bir toplum oluşturmamız için dinimizde esas olan, insanı yaşatmak, hayatı
evrensel ilkeler belirler. Müminler için vazgeçilmez korumak ve umuda destek olmaktır.
olan bu ilkelerin başında, canın muhafazası gelir. Muhterem Müslümanlar!
Zira Allah Teâlâ’nın insana emaneti olan can, O halde, sağlıklı geçen her dakikanın paha
imtihan dünyasına açılan kapımızdır. Hayır da şer de biçilmez bir nimet olduğunu unutmayalım. Genç,
ancak can bedende iken elde edilir. İnanmak ve dinç ve sağlıklı olduğumuz günleri iyi
yaratılış gayemize uygun salih ameller işlemek değerlendirelim. Helâl ve temiz gıda ile beslenmeye
ancak ruh ve beden sağlığımızla mümkündür. dikkat edelim. Sağlığımızı tehdit eden ve dinimizce
Kıymetli Müminler! de yasaklanan zararlı maddelerden uzak duralım.
Yaşamak, insan olmanın şerefini ve Peygamberimizin şu tavsiyesini can kulağıyla
sorumluluğunu tatmak, dünyayı imar edecek akla ve dinleyelim: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin
iradeye sahip olmak eşsiz bir nimettir. İyi işler değerini bil. İhtiyarlığından önce gençliğinin,
yaparak ardında güzel eserler bırakmak ise sağlıklı hastalığından önce sağlığının, fakirliğinden önce
olmayı gerektirir. Ancak ne hazindir ki, Allah’ın zenginliğinin, meşguliyetinden önce boş vaktinin
lütfettiği canın ve sağlığın kıymetini çoğu kez ve ölümünden önce hayatının.”6
bilemeyiz. Zararlı alışkanlıklarla, ihmal ve israfla bu 1
Şuarâ, 26/79-81.
hazineyi heba ederiz. Sağlıklı bir nefesin, sıhhatli bir 2
Tirmizî, Zühd, 34.
3
Buhârî, Rikâk, 1.
bedenin, huzurlu bir kalbin değerini iş işten geçtikten 4
İbn Mâce, Tıb, 1.
5
Ebû Dâvûd, Edeb, 60; Tirmizî, Birr, 19.
sonra anlarız. Bu sebepledir ki, Allah Resûlü (s.a.s) 6
Hâkim, Müstedrek, IV, 341.
bizi şöyle uyarır: “İki nimet vardır ki, insanların Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 16.11.2018 geçirmiştir. Çevresinde “Muhammedü’l-emîn” yani
“Güvenilir Muhammed” lakabıyla tanınan

Peygamberimize, ilk inananlar da gençlerdir. Onun
dürüst, erdemli, insaflı ve adaletli kişiliği, gençlerin
‫اّلل وَا ْليَ ْو َم‬
َ ٰ‫سنَة ٌ لِمَنْ َكا َن يَ ْرجُوا ه‬ َ ٌ‫اّلل اُسْ َوة‬
َ ‫ح‬ ِ ُ‫لَ َق ْد َكا َن لَكُ ْم ۪في رَس‬
ِ ٰ‫ول ه‬ en büyük güvencesi olmuştur. Genç sahabilere kâmil
bir iman, salih bir amel ve güzel bir ahlakla
َ ٰ‫ْاْله ِخ َر َوذَ َك َر ه‬
ًۜ ‫اّلل َك ۪ثيرا‬ yaşamayı öğreten Peygamberimiz, onları insanlığın
ufkunda parıldayan birer rol model olarak
:َ‫اّلل َعل َ ْي ِه َو َسلَٰم‬
ُ َٰ ‫صلَٰي‬ ِ َٰ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ yetiştirmiştir.

َٰ ‫اّلل َع َٰز َوج ََٰل لَيَ ْع َج ُب ِم َن‬ Aziz Müminler!


َ ُ‫س ْت لَه‬
ٌ‫ص ْب َوة‬ َ ‫اب لَ ْي‬
ِٰ ‫الش‬ َ َٰ ‫ِإ َٰن‬ Gençleri anlama ve onları geleceğe hazırlama
MEVLİD-İ NEBİ konusunda da Peygamberimiz bizler için eşsiz bir
Aziz Müminler! örnektir. O, gençlere daima güvenmiş, sorumluluk
Önümüzdeki Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan vermiş, fikirlerini dinlemiş, hatalarını incitmeden
gece, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed düzeltmiştir. Hz. Ali’yi kendi yatağında bırakıp
Mustafa (s.a.s)’in dünyayı şereflendirdiği Mevlid-i Esma’nın taşıdığı azıkla hicret yoluna düştüğünde,
Nebi’nin yıl dönümünü idrak edeceğiz. Bizlere Mus’ab’ı Medine’ye öğretmen, Muaz’ı Yemen’e
ümmet-i Muhammed olma bahtiyarlığını lütfeden kadı olarak gönderdiğinde, Üsâme’yi orduya
Rabbimize hamd ü senalar olsun. İnsanlığa rahmet komutan tayin ettiğinde hepsi birer gençtir.
ve hidayet vesilesi olan Peygamberimize, âline ve Genç Kardeşim!
ashabına salât ve selâm olsun. Allah Resûlü (s.a.s), “Şüphesiz ki Allah,
Muhterem Müslümanlar! hevasına tabi olmayan, haktan sapmayan
Yüce Allah, Resûl-i Ekrem Efendimizi şöyle genci sever”3 buyuruyor. Sen de bugün, tıpkı
tanıtıyor: “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir genç sahabiler gibi, ömür sermayenin en
müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah'ın izniyle kendi bereketli yıllarını yaşıyorsun. Çevreni saran
yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir aldatıcı, oyalayıcı, hakikatten uzaklaştırıcı nice
kandil olarak gönderdik.”1 Peygamberimiz hak ve sahte davet olsa da imanın gücüne, ibadetin
hakikate şahit, iyilik yolunda müjdeleyici, bâtıla şevkine ve ahlâkın zenginliğine daima
karşı da uyarıcıdır. Kur’an-ı Kerim’i ümmetine güvenmelisin. Gençlik enerjini Rabbinin
tebliğ eden, açıklayan ve bizzat yaşayarak öğreten rızasına uygun işlerde harcamalı, Peygamberini
O’dur. İnsanlığı huzura, barışa, adalete davet eden rehber ve model almalısın. Çünkü yeryüzünde
O’dur. Hayatının her safhasında ümmetine yol iyiliği hâkim kılacak ve insanlığın kanayan
gösteren, rehberlik eden, istikamet çizen, imtihan yaralarına şifa bulacak olan sensin. Bu aziz
dünyasında rehberimiz olup yolumuzu aydınlatan da vatanın, milletin, ümmet-i Muhammed’in
yine Allah Resûlü’dür. filizlenen umudu sensin.
Kıymetli Müminler! Kıymetli Müminler!
Allah’a iman edip O’nun rızasını arayan, her Sevgili Peygamberimizin doğum günü
iki dünyada da aziz ve mutlu olmak isteyenler için olan Rebiu’l-evvel ayının on ikinci gecesi, bu
“üsve-i hasene” yani en güzel örnek Muhammed yıl 19 Kasıma denk gelmektedir. Bu geceyi
Mustafa (s.a.s)’dir. Rabbimiz bunu şöyle beyan içine alan hafta, “Mevlid-i Nebi Haftası” olarak
buyurur: “İçinizden Allah’ın lütfuna ve âhiret kutlanacaktır. Başkanlığımız, haftanın temasını
gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar “Peygamberimiz ve Gençlik” olarak
için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir belirlemiştir. Bu vesileyle Peygamberimizi
örneklik vardır.”2 daha yakından tanımaya, anlamaya, bilhassa
gençlerle iletişimini örnek almaya ve
Bu güzide örneği izleyerek onun terbiyesinde gençliğimizin sorunlarına sünnet-i seniyyeden
yetişen ashâb-ı kiram, iman ve adaletin, ilim ve çözümler bulmaya gayret edeceğiz. Mevlid-i
hikmetin, cesaret ve merhametin timsali olmuştur. Nebi Haftamız aziz milletimize ve bütün İslam
Onun inşa ettiği İslam toplumunun her bir ferdi, âlemine hayırlar getirsin. Âmin!
cahiliyenin karanlığını arkasında bırakarak yücelmiş,
gittiği her yere vahyin huzur ve güven mesajını 1
Ahzâb, 33/45-46.
taşımıştır. 2
Ahzâb, 33/21.
3
Ahmed b. Hanbel, IV, 151.
Değerli Müslümanlar!
Allah Resûlü (s.a.s) kendisine risalet görevi
verilmeden önce de nezih bir gençlik dönemi Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 23.11.2018 eğlenceli görünen, geçici menfaatler öneren başıboş
bir dünya, gençlerin aile ve toplumdan kopmasına,

mahremiyet sınırlarının çiğnenmesine ve bağımlılık
tuzağına düşmesine sebep olacaktır.
ْ‫ِا ْذ َاوَى ا ْل ِف ْتيَةُ ِالَى ا ْل َكه ِْف فَ َقالُوا رَبَنََٓا ٰاتِنَا مِنْ لَ ُدن َْك َر ْح َمةً َوه َِي ْئ لَنَا مِن‬
Muhterem Müslümanlar!
ً ‫َا ْم ِرنَا َر َشدا‬ Gençlerimizi tehdit eden bir diğer problem,
zararlı akımlar ve zehirli ideolojilerdir. Ailesinden
:َ‫اّللُ َعل َ ْي ِه َو َسلَم‬
َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ yeterli ilgi ve sevgiyi göremeyen, sorularına ikna
edici cevaplar bulamayan, kendisini yalnız ve
desteksiz hisseden gençlerimiz, İslam’ı temsil
‫ين َغ ْرسًا يَسْ تَ ْع ِمل ُ ُه ْم ِفي طَا َع ِت ِه‬ ِ ‫س ِفي َه َذا‬
ِ ‫الد‬ َ ‫ََل يَ َزا ُل‬
ُ ‫اّللُ يَ ْغ ِر‬ ettiklerini iddia eden din tacirlerinin, bozgunculuk
EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ GENÇLERİMİZ yapan ve kan döken hain şebekelerin hedefi
Muhterem Müslümanlar! olmaktadır. Bu durumda bize düşen, ister sanal
Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle âlemde isterse gerçek dünyada kurulan bütün
buyuruyor: “Hani o gençler mağaraya tuzakları boşa çıkarmak için gençlerimize rehberlik
sığınmışlardı da, ‘Ey Rabbimiz! Bize katından bir etmek, onları inanç ve medeniyet değerlerimizle
rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda buluşturmak olmalıdır.
bize kurtuluşu ve doğruya ulaşmayı kolaylaştır’ Değerli Müminler!
demişlerdi.”1 Genç nesillerimiz için en önemli tehlikelerden
Bu ayette anlatılanlar, Ashab-ı Kehf adıyla biri de hayatın anlamını, var oluşun gayesini
anılan ve Allah’a iman edip hakkı söylemekten kaybetmeleri, beden ve ruh sağlığının en büyük
çekinmeyen bir avuç gençtir.2 Tıpkı genç yaşında düşmanı olan zararlı alışkanlıklara ve teknoloji
tevhidi kuşanan, güzel örnekliği ve ibretli sözleriyle bağımlılığına müptela olmalarıdır. Göz aydınlığımız,
halkını uyaran Hz. İbrahim gibi.3 Canıyla imtihana sevincimiz, ümidimiz olan yavrularımız genç yaşta
tabi tutulan ve “Babacığım! Sana emredileni yap; elimizden kayıp gitmektedir. Yüce dinimiz İslam’a,
inşallah beni sabredenlerden biri olarak hidayet rehberi Kur’an’a, âlemlere rahmet ve en
bulacaksın”4 diyen gencecik Hz. İsmail gibi. güzel örnek olarak gönderilen Resûl-i Ekrem
Kardeşleri tarafından kuyuya atılması, ağır (s.a.s)’in sünnetine sımsıkı sarılmak, gençlerimize
imtihanlara tabi tutulmasına rağmen Rabbine itaatten sahip çıkmak önceliğimiz olmalıdır.
vazgeçmeyen, “Ben Allah’a sığınırım”5 diyerek Aziz Müminler!
nefsiyle mücadele eden iffet abidesi Hz. Yusuf gibi. Gençler bir milletin geleceği, en büyük imkânı
Tıpkı annesi tarafından mabede adanan, hakaret ve ve zenginliğidir. Gençliğine sahip çıkıp onları
iftiralara rağmen imanı ve sadakatiyle tarihe geçen eğitimli ve güzel ahlaklı bir şekilde yetiştiren
Hz. Meryem6 gibi. toplumlar geleceklerini inşa etmiş demektir.
Kıymetli Müminler! Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Allah Teâlâ’nın İslam
Allah Resûlü (s.a.s), neşeyi ve huzuru Rabbine yolunda kendisine itaat eden nice fidanlar
kullukta bulan gencin ideal bir genç olduğunu yetiştirmeye devam edeceğini”9 müjdelemektedir.
bildirmiş, iffetini koruyan ve gönlü mescitlere bağlı Aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in bekası
olan gencin ise mahşer günü Allah’ın arşının için gençlerimizi anlamalı, onlara değer vermeliyiz.
gölgesinde gölgeleneceğini7 müjdelemiştir. Zira Düşüncesini, hayat tarzını, giyim kuşamını
gençlik; hayallerin, heyecanın, merak ve arayışın en yargılayarak dışlamak yerine, hepsine kucak
yoğun olduğu dönemdir. Ömrün en verimli ve değerli açmalıyız. Kendilerini keşfetmelerini sağlayacak bir
çağıdır. Dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmanın, rol model de biz olmalıyız. Şuurlu nesiller için
yorulmaksızın çalışarak iyiliği çoğaltmanın gençlerimizi sahih din bilgisiyle ve kültürümüzle
zamanıdır. Bu sebeple mümin, gençliğini nerede ve donatmalıyız. Çağımızın gençlerine Resul-i Ekrem
nasıl harcadığından sorguya çekileceği8 bilinciyle gibi yaklaşabilir, O’nun metodu ile İslam’ı temsil ve
hareket etmeli ve bu nimetin kıymetini bilmelidir. tebliğ edebilirsek bu asırda da ashabın gençlerine
dost olacak yiğitler çıkacağını asla unutmamalıyız.
Aziz Müslümanlar!
Her asırda olduğu gibi günümüzde de 1
2
Kehf, 18/10.
Kehf, 18/10-16.
gençlerimizi kuşatan bazı sorunlar bulunmaktadır. 3
En'âm, 6/74.
Onların ümit ve ideallerini çalmak, heyecan ve 4
Saffat, 37/102.
5
Yûsuf, 12/23.
enerjilerini istismar etmek isteyen hain eller vardır. 6
Meryem, 19/16-28.
Genç yüreklerle iletişim kanallarımızı 7
Buhâri, Ezân, 36, Zekât, 16; Hudud, 19;Tirmizî, Zühd, 53.
8
Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 1.
kapattığımızda, nice sahte kurtarıcılar ve sanal 9
İbn Mace, Mukaddime, 8.
âlemler onlara kapılarını açmaktadır. Cazip ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 30.11.2018 Değerli Müslümanlar!
﷽ Nefis, iyiyle kötünün mücadele alanıdır.
İnsanlık tarihi, nefsine uyup kendini ve yaşadığı
َٓ ُ َ ِّ‫س ََل َ َما َرةٌ ب‬
‫السو ِّء ِا ََل مَا َر ِّح َم َر ۪بَ ۜي ِا َن َر ۪بَي‬ َ ‫ئ نَ ْف ۪س ۚي ِا َن النَ ْف‬
ُ ‫َو َمَٓا اُبَ َِّر‬ toplumu felakete sürükleyen nice örneklerle doludur.
Hz. Âdem’in çocuklarından biri olan Kâbil, hırsına,
‫َغ ُفو ٌر ر َ۪حي ٌم‬ hasedine yani nefsine uymuş ve kardeşi Hâbil’i
öldürmüştür. Hz. Yakub’un oğulları, nefislerinin esiri
:َ‫اّلل َعل َ ْي ِّه َو َسلَم‬
ُ َ ‫صلَي‬ ِّ َ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬
َ ‫اّلل‬ olmuş, kıskançlıkları yüzünden kardeşleri Hz.
َ ‫ْت وَا ْلعَا ِّج ُز مَنْ أَتْبَ َع نَ ْف‬
ُ ‫سه‬ ِّ ‫سهُ َو َع ِّم َل لِّمَا بَ ْع َد ا ْل َمو‬
َ ‫س مَنْ دَا َن نَ ْف‬
ُ ‫ا ْل َك َِّي‬ Yusuf’u kuyuya atmıştır. Firavunlar, Nemrutlar,
Karunlar, Ebu Cehiller hep nefislerinin peşinden
ِّ َ ‫َهوَاهَا َوت َ َمنَى َعلَى‬
‫اّلل‬ koşmuş, vahyin rehberliğine sırtlarını dönmüş, kimi
tahtına, kimi gücüne, kimi servetine, kimi de
NEFİS: İYİ VE KÖTÜNÜN MÜCADELE ALANI
benliğine güvenmiş, hem dünyada zelil hem de
Muhterem Müslümanlar!
ahirette azaba düçar olmuşlardır.
Varlık âleminin en nadide üyesi, vahye muhatap
olan insanoğludur. Yeryüzünün en şerefli varlığı Kıymetli Müslümanlar!
olmak, nimetin yanı sıra imtihanı da beraberinde Mümin için asıl olan, nefsini lanetlemesi değil,
getirir. İnsan kimi zaman korkuyla, açlıkla, canıyla ve onu terbiye etmesi ve güzel huylarla donatmasıdır.
evladıyla, kimi zaman da varlıkla, servetle, makam ve Allah’ın çizdiği sınırlara, ahlâka ve vicdana aykırı
mevki ile imtihan olur. En büyük imtihanlardan birisi olan her türlü isteğine karşı, nefsini kontrol altında
de insanın nefsiyle mücadelesidir. tutmasıdır. İyiliğin ve iyilerin tarafında, kötülüğün ve
kötülerin karşısında yer almasıdır.
Nefis; kulun içindeki olumsuz duyguların,
meşru olmayan isteklerin, kötü huy ve fiillerin Aziz Müminler!
kaynağıdır. Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Yusuf’un Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadislerinde şöyle
dilinden nefsin bu özelliği şöyle anlatılır: “Yine de buyurur: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve
ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, ölümden sonrası için çalışandır. Zavallı kişi ise,
Rabbimin acıyıp koruması dışında, daima nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyan ve buna
kötülüğü emreder; şüphesiz Rabbim çok rağmen hâlâ Allah’tan iyilik temenni edendir.”3 O
bağışlayan, pek esirgeyendir.”1 halde, geçici dünyanın aldatıcı renklerine heves eden
nefsimizin peşine düşmeyelim. Aklımızı, irademizi,
Kıymetli Müminler!
sabrımızı daima canlı tutalım. Hayatın bir imtihan
Cenâb-ı Hak insanı en güzel şekilde yaratmış,
olduğunu, ölümün ve hesabın ansızın gelebileceğini
onu selim bir akıl, sağlam bir irade ve engin bir gönül
hafızamızda canlı tutalım. Yüce Rabbimizin gizli-
ile donatmıştır. Doğruyu yanlıştan ayırt etmesi için
açık her halimizi gördüğü şuuruyla yaşayalım.
ona Kur’an’ı ve peygamberlerin örnekliğini
Böylelikle küfrün karanlığından uzak, günahın
bahşetmiştir. Verdiği nimetleri gereği gibi
yükünden arınmış, huzurlu ve kâmil bir mümin
kullanmasını ve nefsinin sınır tanımayan istekleriyle
olalım. Hutbemi Sevgili Peygamberimizin şu
mücadele etmesini emretmiştir. Tercihlerini doğrudan
duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Nefsime takvayı
yana yapan, iradesine sahip olan, nefsine dur
ver. Nefsimi arındır; onu en iyi arındıracak olan
diyebilen, günahlarından arınıp kendini ıslah eden
sensin. Onu koruyan da onun sahibi de sensin.
kişi, kurtuluşa erer. Nefsinin isteklerine boyun eğen,
Allah’ım! Faydasız ilimden, huşu duymayan
hevâsının esiri olan, aklını kullanarak arzularını
kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul
kontrol edemeyen ise hüsrana uğrar. Yüce Rabbimiz,
edilmeyen duadan sana sığınırım.”4
Kur’an-ı Kerim’de bu hususu bizlere şöyle
hatırlatmaktadır: “Nefse ve onu şekillendirip 1
Yûsuf, 12/53.
düzenleyene; ona kötü ve iyi olma kabiliyeti
2
Şems, 91/7-10.
3
Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 25; İbn Mâce, Zühd, 31.
verene yemin olsun ki, nefsini arındıran elbette 4
Müslim, Zikir ve dua ve tevbe ve istiğfar, 73.
kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa
bırakan da ziyana uğramıştır.”2 Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 07.12.2018 Değerli Müslümanlar!
Müminlerin birbirlerine “Selâmün aleyküm”,
﷽ “Allah’ın selâmı üzerinize olsun” diyerek
seslendiği her an, selâmın zengin anlam dünyası
‫السلْ ِم َكَٓافَة ًۖ و َََل ت َت َ ِبعُّوا‬ ُّ ‫يََٓا َايُّهَا الَ ۪ذينَ ٰا َمنُّوا ا ْد‬
ِ ‫خلُّوا ِفي‬ hayatımıza yansır. Mümin, imanından aldığı huzur
ve güveni selâm ile çevresine yayar ve iyi
niyetlerini duaya döker.
‫ان ِانَهُّ لَكُّ ْم َع ُّد ٌّو ُّم ۪بي ٌّن‬
ِۜ ِ َ‫الش ْيط‬ ِ ‫خطُّو‬
َ ‫َات‬ ُّ
Selâm, kalabalıklar içinde kendi telaşına
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه َو َسلَم‬
ُّ َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫ال رَسُّ و ُّل‬
َ ‫اّلل‬ َ َ‫َوق‬ düşmüş, belki de birbirine yabancılaşmış insanları
tanıştırır ve kaynaştırır. Bir dost selâmı, yalnız
olmadıklarını onlara hatırlatır. Kalpleri yumuşatır,
‫صلُّوا‬
َ ‫ َو‬،‫ وَأ َ ْط ِعمُّوا الطَعَا َم‬،‫السال َ َم‬
َ ‫اس أ َ ْفشُّوا‬
ُّ َ‫أَيُّهَا الن‬ kırgınlıkları ortadan kaldırır. Selâm denizi
coştuğunda gönüllerden kini giderir. Cennete
َ ِ‫خلُّوا ا ْلجَنَةَ ب‬
.‫سالَم‬ ُّ َ‫وَالن‬
ُّ ‫ ت َ ْد‬،ٌّ‫اس نِيَام‬ ulaşan yolda, selâm ile yayılan muhabbetin payı
vardır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s), şöyle
buyurmaktadır: “İman etmedikçe Cennet’e
SELÂM: İSLÂM’IN GÜVEN VE BARIŞ giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de
ÇAĞRISI gerçekten iman etmiş olamazsınız.
Mübarek Cuma günü, aynı safta bir araya Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey
gelen aziz müminler! söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.”3
Bizi yaratan, yaşatan, türlü nimetlerle Muhterem Müslümanlar!
donatan Allah’a hamdü senalar olsun! O’nun Mümin, kâinattaki her varlıkla selâm ve
habîb-i edîbi Muhammed Mustafa’ya salâtü selâm güven ilişkisi kurar; her işinde selâm ve barış dili
olsun! Resûl-i Ekrem’in pâk ve temiz âline, aziz kullanır. Allah’ın selâmını veren Müslüman, adeta
ve kerim ashabına selâm olsun! Barış ve esenlik bulunduğu yerde sözleriyle ve davranışlarıyla
dini İslam’a sımsıkı sarılan, etrafına huzur ve huzurun teminatı olur. Can yakmaz, gönül
güven veren Müslüman gönüllere selâm olsun! yıkmaz, kimseyi hakir görmez, kimsenin onur ve
haysiyetini zedelemez, kaba ve kırıcı konuşmaz.
Muhterem Müslümanlar!
Hâsılı Müslüman’ın verdiği selâm kuru bir sözden
Allah Resûlü (s.a.s), emin belde Mekke’den
ibaret değil, bilâkis mana ve maksadına uygun bir
esenlik diyarı Medine’ye hicret için yola
iyilik şiarıdır.
çıktığında, Medineli Müslümanlar günlerce hasret
ve heyecan içinde onu beklemişlerdi. Nihayet Aziz Müminler!
Sevgili Peygamberimizin şehre ulaştığı haberi Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de bize şöyle
duyulunca ahali büyük bir coşkuyla yollara hitap ediyor: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca
döküldü. Herkesin gözü ve kulağı barış ve güvenliğe (yani İslam'a) girin.
Peygamberimizde, onun mübarek ağzından Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size
dökülecek ilk sözlerde idi. Allah Resûlü (s.a.s), o apaçık bir düşmandır.”4
gün kalabalığa şöyle seslendi: “Ey insanlar! O halde, en yakınlarımızdan başlamak üzere
Selâmı aranızda yayın, birbirinize yemek selâmı yayalım ve tanımasak da selâm verdiğimiz
ikram edin, insanlar uykuda iken namaz kılın müminlerin sayısını artıralım. Bir huzur ve
ki, selâmetle cennete giresiniz.”1 bereket duası olan selâmın hakkını verelim.
Kıymetli Müminler! Varlığımızla bulunduğumuz her yere güven ve
“Selâm”, Rabbimizin esmâ-i hüsnâsından huzur taşıyalım. Selâmımızla dillerden gönüllere
biridir. Allah Teâlâ, kullarını selâmete eriştiren, kardeşlik bağları kuralım. Böylelikle misafiri
onlara sağlık ve afiyet bahşedendir. Muhammed olduğumuz fani dünyayı kavga ve ızdırap yurdu
Mustafa (s.a.s), insanlığı tevhide ve adalete davet olmaktan çıkarıp sulh ve selâmet yurdu haline
eden, Allah’a kulluk etmeye, güven ve huzuru getirelim.
hâkim kılmaya, kardeşçe yaşamaya çağıran son
peygamberdir. İslâm, adı üzerinde, barış ve ebedi
1
Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 42.
2
Tirmizî, Îmân, 12.
kurtuluş dinidir. Müslüman ise, elinden ve 3
Müslim, Îmân, 93.
dilinden diğer insanların güvende olduğu kişidir.2 4
Bakara, 2/208.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


TARİH : 14.12.2018 Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “Ancak tevbe edip de iman eden ve salih
amel işleyenler başka. Allah işte onların
kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.”2
Muhterem Müslümanlar!
Tevbenin özü samimiyetle ve ihlasla yapılan
bir yakarıştır. Yüce Rabbimiz “Ey iman edenler!
Allah'a içtenlikle tevbe edin”3 buyurmaktadır.
Tevbenin özü ruhumuzun derinliklerinde
hissettiğimiz pişmanlıktır. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir
RAHMET VE MAĞFİRET KAPISI: TEVBE hadislerinde “Günahtan pişmanlık duymak,
Aziz Müminler! tevbedir”4 buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.
Âdem (a.s.) ve eşi Havva validemiz, cennette Tevbenin özü hata ve günahlarımızın bir an
bir hata işlemişlerdi. Derhal bu hatalarının farkına önce farkına varıp Yüce Allah’a yönelmektir.
vararak pişman oldular. Yüce Rabbimiz, onlara Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Allah
hatadan dönme erdemini, tevbe nimetini lütfetti. katında makbul tevbe, ancak bilmeyerek günah
Onlar da; “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. işleyip sonra çok geçmeden tevbe edenlerin
Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul
hüsrana uğrayanlardan oluruz”1 diyerek buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve
pişmanlıklarını dile getirdiler, Allah’tan bağışlanma hikmet sahibidir.”5
dilediler. Böylece insanlık tevbenin ilk örneğini Hz.
Âdem ile eşinden öğrenmiş oldu. Tevbenin özü bir daha günahlara dönmeme,
heva ve hevesin esiri olmama azmidir. Peygamber
Kıymetli Müslümanlar! Efendimiz (s.a.s) tevbeyi “Bir daha dönmemek
Hepimiz beşeriz. Hayatımız boyunca bize üzere günahı terk etmek”6 olarak nitelemiştir.
vesvese veren şeytanla ve bizi hatalara sevk etmeye
çalışan nefsimizle mücadele ederiz. Bu mücadelede Kıymetli Müminler!
bazen kulluğumuzun gereğini yerine getirir, bazen Tevbe kapısı ardına kadar açıktır. Son
de savrulmalar yaşar, gaflete ve hataya düşeriz. Hata nefesimize kadar da açık kalacaktır. Öyleyse bize
ettiğimizde ise Allah’tan ümidimizi kesmez ve düşen, Allah’ın rahmet deryasından nasibimizi
rahmet kapılarını tevbe anahtarıyla açarız. aramaktır. Samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla
O’nun merhamet ve keremine sığınmaktır. Gündelik
Değerli Müminler! hayatın karmaşası içinde bitap düşen gönüllerimizi
Tevbe, Yüce Allah’ın kullarına lütfettiği ve zihinlerimizi tevbeyle arındırmaktır.
kurtuluş ve arınma müjdesidir. Kulun Rabbini
hatırlaması, aczini dile getirmesi ve Cenâb-ı Hak’tan Hutbemi Peygamberimizin seyyidü’l-istiğfar
af ve mağfiret dilemesidir. Merhametlilerin en duasıyla bitiriyorum:
merhametlisi olan Yüce Allah’a iltica etmesidir.
Tevbe, adeta hayata yeniden başlamamız, tertemiz “Allahım! Sensin
bir sayfa açmamız için Rabbimizin bizlere bir benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni
ikramıdır. Günaha düçar olan mümin için yolunu ve yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm
yönünü tayin eden en önemli kılavuzdur. yettiğince sana verdiğim sözün ve senin vaadin
Aziz Müslümanlar! üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana
Allah’ın, affetme ve bağışlama anlamı taşıyan sığınırım. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum.
nice isimleri vardır. O, Tevvâb’tır; tevbeleri çokça Ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni,
kabul edendir. Afüvv’dür; engin rahmetine günahlarımı bağışla çünkü günahları senden
sığınanları affedendir. Gafûr’dur; dileyeni ve başka affedecek hiç kimse yoktur.”7
dilediğini bağışlayandır. Settâr’dır; hata ve kusurları 1
A’râf, 7/23.
örtendir. 2
Furkân, 25/70.
3
Tahrîm, 66/8.
Cenâb-ı Hak, kendisine yönelen ve 4
5
İbn Hanbel, I, 423.
samimiyetle tevbe edenleri asla boş çevirmez. 6
Nisâ, 4/17.
İbn Hanbel, I, 446.
Gönülden kendisine teslim olanları asla mahcup 7
Tirmizî, Deavât, 15.
etmez. Merhametiyle kullarına lütufta bulunur. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 21.12.2018 bırakmayarak asla zulmetmemiştir. Müminlerin de
birbirlerine sevgi, şefkat ve merhametle muamele

etmelerini tavsiye etmiştir.
، ٍۙ ‫ َا ْو ِا ْطعَامٌ ۪في يَوْم ۪ذي مَسْ َغبَة‬، ٍۙ ‫ فَك َرقَبَة‬، ُۜ ‫ٰيك مَا ا ْل َع َقبَة‬
َ ‫َو َمَٓا َا ْدر‬ Kıymetli Müminler!
Bugün insanlık, şefkat ve merhamete, vicdan
‫ ث َم َكا َن ِم َن ال َ ۪ذي َن ٰامَنوا‬، ُۜ‫ َا ْو مِسْ ۪كيناً ذَا َم ْت َربَة‬، ٍۙ ‫يَ ۪تيماً ذَا َم ْق َربَة‬ ve hakkaniyete her zamankinden daha fazla
muhtaçtır. Dünyanın bambaşka köşelerinde sayısız
masum insan merhametsizliğin kıskacında
َ ‫صوْا بِا ْل َم ْر‬
. ُۜ‫ح َم ِة‬ َ ِ‫صوْا ب‬
َ ‫الص ْب ِر َوتَوَا‬ َ ‫َوتَوَا‬
kıvranmakta, zulüm ve şiddete maruz kalmaktadır.
Bu vicdansızlık ve insafsızlıktan sadece insanlar
:َ‫اّلل َعل َ ْي ِه َو َسلَم‬
َ ‫صلَي‬ ِ َ ‫َوقَا َل رَسول‬
َ ‫اّلل‬ değil, diğer bütün canlılar ve geleceğimiz de zarar
görmektedir. Hâlbuki Allah Resûlü (s.a.s), bütün
َ ‫لرا ِحمو َن يَ ْرحَمهم‬
ِ ‫ ِا ْرحَموا مَنْ ِفى األر‬،‫الر ْحمَن‬
‫ْض يَ ْرحَمْ ك ْم‬ َ ‫َا‬ varlıklara merhametle davranmayı emretmiş ve
şöyle buyurmuştur: “Merhamet edene Rahman
َ ‫مَنْ ِفى‬
.‫السمَا ِء‬ olan Allah da merhamet eder. Siz yerdeki
bütün mahlûkata merhamet edin ki göktekiler
VARLIĞIN İLAHİ MAYASI MERHAMET
de size merhamet etsin.”4
Muhterem Müslümanlar!
Sevgili Peygamberimizin kızı Hz. Zeynep’in Muhterem Müslümanlar!
çocuğu ağır bir hastalığa yakalanmıştı. Hz. Merhamet, anne babamızı yalnızlığa terk
Zeynep, Resûl-i Ekrem’e ‘Oğlum ölmek üzere, etmemek, onlara şefkat kanatlarımızı germektir.
bize kadar gelir misin?’ diye haber gönderdi. Eşimize karşı anlayışlı ve güler yüzlü olmak,
Resûlullah bir grup sahabiyle birlikte kızının evine gönül alıcı bir çift söz söylemektir. Çocuklarımıza
gitti. Kucağına aldığı torununun can çekişmekte karşı affedici, hoşgörülü ve adil davranmaktır.
olduğunu gören rahmet Peygamberinin Merhamet, bir yetimin, bir öksüzün başını
gözlerinden yaş akmaya başladı. Orada bulunan şefkatle okşamaktır. Yolda kalmışa, dara düşene
sahâbilerden biri, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bu gözyaşı yardımcı olmaktır. Aç ve açıkta olan bir yoksulla
nedir?’ diye sordu. Bunun üzerine Resûl-i lokmamızı paylaşmaktır.
Ekrem’in mübarek dudaklarından şu sözler
dökülüverdi: “Bu gözyaşı, Allah’ın dilediği Merhamet, kâinattaki dengeyi bozmamaktır.
kullarının kalplerine yerleştirdiği bir rahmettir. Kıyametin kopacağı bilinse dahi bir fidanı toprakla
Allah kullarından sadece merhametli olanlara buluşturmaktır. Şu kış gününde aç ve susuz kalan
rahmet eder.”1 hayvanlara bir kap yiyecek, bir tas su vermektir.
Nihayetinde merhamet, bütün canlılar için dünyayı
Kıymetli Müminler! güvenilir bir yer kılmaktır.
Merhamet, kalp inceliği ve gönül
yumuşaklığıdır. Yaratılan her canlıya karşı duyarlı Aziz Müminler!
olmaktır. Evlât sevgisi, ana babaya saygı, yaşlılara, Allah’ın yarattığı her bir varlığı, O’nun bir
yoksullara, hastalara, yetimlere, kimsesizlere emaneti, kâinat ailesinin kıymetli bir ferdi olarak
yardım etme, hatta bitki ve hayvanlara karşı görelim. Merhametsizliği şefkat ve rahmete
şefkatli olma gibi erdemlerin hepsi merhamet çevirelim. Asrın vicdanına merhameti yeniden
duygusunun bir tezahürüdür. Allah Teâlâ’nın aşılayalım.
Rahman isminin tecellisi olan merhamet, varlığın Hutbemi başta okuduğum ayet-i kerimelerin
ilahi mayasıdır. Maddi ve manevi hastalıkların en mealiyle bitiriyorum: “O sarp yol nedir, bilir
etkili ilacı, yürekleri işgal eden türlü sıkıntıların misin? Köle azât etmektir. Veya bir kıtlık
çaresi merhamette saklıdır. gününde yakını olan bir yetimi yahut aç ve
Değerli Müslümanlar! açıkta kalan bir yoksulu doyurmaktır. Sonra
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), cahiliye iman edip birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden
toplumunu merhametle tanıştıran, merhameti ve merhameti öğütleyenlerden olmaktır.”5
hayatın her alanında yaşanılır kılan en muhteşem
örnektir. O, müminlere karşı çok şefkatli ve
1
Bûhârî, Merdâ, 9.
2
Tevbe, 9/128.
merhametlidir.2 Allah’ın rahmetiyle etrafındakilere 3
Âl-i İmrân, 3/159.
daima yumuşak davranmıştır.3 Güzel sözlerle 4
Ebû Dâvûd, Edeb, 58.
onların gönlünü almıştır. Kimseyi incitmemiştir. 5
Beled, 90/12-17.
Cezalandırırken bile insafı ve adaleti elden
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH: 28.12.2018 Resûlullah’ın sünnetine uymakla geçen hayatlar
bereketlenir. İyilikle, ihsanla, erdemle ve güzel ahlakla

süslenen ömürler, mamur olur.
‫ْت َو ِانَمَا تُوَفَ ْو َن اُجُو َركُ ْم يَ ْو َم ا ْل ِق ٰي َم ِةِۜ َفمَنْ ُزح ِْز َح‬ ْ َٓ ُ
ِۜ ِ ‫كُل نَ ْف ٍس ذَائِ َقةُ ال َمو‬
Kıymetli Müminler!
Rabbimizin rızasına uygun, huzurlu ve adil bir
‫الد ْنيََٓا ِا َّل َمتَاعُ ا ْل ُغ ُرو ِر‬
ُ ُ‫ع َِن النَا ِر َوا ُ ْد ِخ َل ا ْلجَنَةَ فَ َق ْد فَا َز َومَا ا ْل َحيٰوة‬
ِۜ
dünyayı imar etmek üzere gönderildiğimiz hayatımızın
bir yılını daha geride bırakıyoruz. Takvimlerin değiştiği
:َ‫اّللُ َعل َ ْي ِه وَسلَم‬
َ ‫اّلل صلَي‬ ِ َ ‫َوقَا َل رَسُ و ُل‬ bugünler, geçmişin muhasebesini yapmak adına hepimiz
için önemli bir imkândır. Hatalarımızı gözden geçirmek,
günahlarımıza tevbe etmek, yeni ve doğru kararlar
ُ‫ْت وَا ْلعَا ِج ُز مَنْ أَتْ َب َع نَ ْفسه‬
ِ ‫س مَنْ دَا َن نَ ْفسهُ َو َع ِم َل لِمَا بَ ْع َد ا ْل َمو‬
ُ ‫ا ْل َك ِي‬ almak, hayatımızda tertemiz sayfalar açmak için
bulunmaz bir fırsattır. Yoksa yeni yıl, dini ve ahlaki
ِ َ ‫َهوَاهَا َوتَمَنَى َعلَى‬
‫اّلل‬ değerlerimizi unutarak, milli ve manevi
BİR ÖMÜR SORUMLULUK BİLİNCİYLE hassasiyetlerimizle bağdaşmayan davranışlar
YAŞAMAK sergileyerek karşılayacağımız bir zaman dilimi değildir.
Muhterem Müslümanlar! Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle Miladi yeni bir yıla girerken kendimize soralım:
buyuruyor: “Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet İmanı ve Rabbimizin rızasını kazanma azmini
günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam hayatımızın merkezine yerleştirebildik mi? Yoksa hevâ
verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete ve hevesimizin peşinde mi sürüklendik? Güç ve
konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya kuvvetimizi, bilgi ve emeğimizi, akıl ve tecrübemizi
hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.”1 İslamî hakikatleri, insanî ve ahlâkî değerleri yüceltme
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili uğruna mı harcadık? Yoksa gündelik arzularımızı ve
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Akıllı kişi, şahsi beklentilerimizi mi önceledik? Gönlümüzde
nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. merhamet, adalet, tevazu ve hikmete mi yer verdik?
Aciz kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna Yoksa kibir, riya, cimrilik ve haset hastalığına yenik mi
rağmen hâlâ Allah’tan iyilik temenni edendir.”2 düştük? Rabbimizin “Ey iman edenler! İçki, kumar,
dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer
Aziz Müminler! pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz”6
Rabbimiz, hangimizin daha güzel ameller ilahi fermanına sadakatle bağlanabildik mi? Elimizi
işleyeceğini sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.3 kötülüklerden çekebildik mi? Dilimizi kem sözlere
Ebedi âlemde cennet muştusuna ya da cehennem kapatabildik mi? Zihnimizi kötü düşüncelerden
azabına dönüşecek olan da işte bu hayat çizgisi üzerinde arındırabildik mi? Kalbimizi Allah aşkıyla doldurabildik
yaptıklarımız ya da ihmal edip terk ettiklerimizdir. mi? Anne babamızın, eşimizin, çocuklarımızın haklarını
Hepimiz yaşayarak görüyoruz ki zaman su gibi akıyor koruyabildik mi? En son hangi yetimin başını okşadık?
ve her geçen gün ömür sermayemiz azalıyor. Geçen her Hangi komşumuzun halini hatırını sorduk? Hangi
dakika bizi gençliğimizden uzaklaştırıp olgunluğa ve yaşlının gönlünü aldık? Hangi yoksulun ihtiyacını
hatta yaşlılığa bir adım daha yaklaştırıyor. Ne zaman, giderdik?
nerede ve nasıl karşımıza çıkacağını bilemediğimiz o
malum sona, yani ölüm ve hesap gününe doğru Kıymetli Müslümanlar!
ilerliyoruz. Kalan ömrümüzü Rabbimizin rızasını
kazandıracak iyi ve güzel işlerle donatmaya karar
Değerli Müslümanlar! verelim. İnsan olmanın şerefli sorumluluğunu, emaneti
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “İnsan, yüklenmenin ağırlığını ve hesap gününün yakınlığını
kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?”4 unutmayalım. Zamanımızı boşa harcamayalım. Boş ve
buyurmaktadır. Bu ayet-i kerime, başta ömür olmak yararsız işlerden uzak duralım. Hata ve yanlışlarımızdan
üzere Rabbimizin ihsan ettiği bütün nimetlerin aynı dönelim. İbadetlerimizi, hayır ve hasenatımızı
zamanda sorumluluk gerektirdiği hususunda bizi ikaz çoğaltalım. İşte o zaman ömrümüzün her yılı bizim için
etmektedir. Şükrünü ifa etmekten aciz olduğumuz bütün gerçek bir milat, gerçek bir imkân ve ümide
nimetler gibi ömrümüz de Rabbimizin bize bir dönüşecektir.
emanetidir. O halde, ömrümüzü nerede ve ne uğrunda
tükettiğimizden sorumluyuz. Sevgili Peygamberimizin 1 Âl-i İmran, 3/185.
ifadesiyle, pek çok insan sağlık ve boş vakit konusunda 2 Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 25.
3 Mülk, 67/2.
aldanmakta, bu iki eşsiz nimetin kıymetini 4 Kıyâme, 75/36.

bilmemektedir.5 Ancak Allah’a karşı sorumluluk 5 Buhârî, Rikâk, 1.


6 Mâide 5/90.
bilinciyle geçirilen zamanlar, kazanca dönüşür ve
sahibini hüsrandan kurtarır. Allah’a iman ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

You might also like