Professional Documents
Culture Documents
2017 Yılı Hutbeleri
2017 Yılı Hutbeleri
ب التَٰ َٰوا ۪بي َن َ ٰ ِا َٰن هAllah tövbe edenleri sever. Öyleyse
ُ ٰ اّلل ي ُ ِح Peygamberine, değerlerine, kardeşlerine ihanet edenleri
asla sevmez. Öyleyse bizlere düşen, her türlü ihanetten,
aziz kardeşlerim! Geliniz, tövbelerimizle kulluğumuzun ikiyüzlülükten, aldatmaktan uzak durmaktır.
farkına varalım. Rabbimize teslimiyetimizi,
َ َٰ َ ُ ٰ و هAllah, küfürde ve günahta ısrar
günahlarımıza nedametimizi dile getirelim. O’nun engin ٍ َاّلل َل ي ُ ِح ٰ ُب كُل َك ٰفا ٍر اَ ۪ث
يم
merhametine sığınalım. Tövbenin, adeta hayata yeni bir eden hiç kimseyi sevmez. Öyleyse bizlere düşen,
başlangıç olduğunu unutmayalım. Rabbimizin sayısız lütfuna, bizlere yapılan iyiliklere kör,
َ ٰ ِا َٰن هAllah, kendine karşı gelmekten
اّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُمتَٰ ۪قي َن sağır ve dilsiz kesilmekten, nankörlük etmekten
sakınmaktır.
sakınanları sever. Öyleyse geliniz, her daim görev ve Kardeşlerim!
sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Hayatımızı Yüce Rabbimiz, bizleri sevgisine mazhar olan
yaratılışımızın gaye ve hikmetine uygun yaşayalım. bahtiyar kullarından eylesin. Hutbeme son verirken
َ ٰ ِا َٰن هAllah, kendisine tevekkül edenleri
اّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُمتَ َو ِٰك ۪لي َن sizlerle şu bilgiyi paylaşmak istiyorum: Diyanet İşleri
Başkanlığımızın, kısa bir süre önce “Halep’te İnsanlık
sever. Öyleyse geliniz, üzerimize düşeni yerine Ölmesin” çağrısıyla başlattığı yardım kampanyasına aziz
ُ اّلل َونِ ْع َم الْ َو ۪ك
getirdikten sonra يل ُ ٰ“ حَسْ بُنَا هAllah bize yeter. O ne milletimiz her zaman olduğu gibi yine büyük bir
teveccüh göstermiştir. Kampanya kapsamında şu ana
güzel vekildir!” diyelim. Rabbimizin rahmet, nusret ve
kadar yurt içi ve yurt dışından toplam 133 milyon 745 bin
inayetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmeyelim.
TL değerinde ayni ve nakdi yardım toplanmıştır.
ِ ب الْ ُمح
ْس ۪ني َن ُ ٰ َاّلل ي ُ ِح
ُ ٰ و هAllah, muhsinleri; her işinde, her Toplanan yardımlar, Halepli mazlum kardeşlerimize
ulaştırılmakta ve onların yaralarına merhem olunmaya
sözünde kendi rızasını gözetenleri sever. Öyleyse geliniz çalışılmaktadır. Yüce Rabbimiz, yapmış olduğunuz
kardeşlerim! Rabbimizin her an bizi gördüğü bilinciyle yardımlarınızı kabul eylesin. Mazlumların, mağdurların,
hareket edelim. çaresizlerin ümidi olan ülkemize ve aziz milletimize
َٰ
الصابِ ۪ري َن ي ُ ِح ٰ ُب ٰو ه
َُاّلل Allah sabredenleri sever. zeval vermesin.
Sabredenlerle beraberdir. Öyleyse geliniz, hayatın bir 1
Âl-i İmrân, 3/31.
imtihan olduğu bilinciyle kendimize sabrı, sükûneti şiar Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
edinelim.
İLİ : GENEL kesilmezler. Bütün bunları doğru anlamaya, en güzel
TARİH : 20.01.2017 şekilde yaşamaya gayret gösterirler.
Kıymetli Kardeşlerim!
Tevazu sahibidir müminler. Kibirlenmezler.
Gururlanmazlar. Üstünlük taslamazlar. Vakurdurlar.
Dünya ve âhiretlerine faydası olmayan boş söz, tavır
ve tutumlardan uzak dururlar. Cahillerin sataşmasına
sadece “selâm!” diyerek karşılık verirler.
Tevekkül ehlidir müminler. Sadece Allah’a
dayanıp güvenirler. Sadece O’ndan yardım isterler.
Hata ve günahlarına tövbe ederler. Yanlışlarını bilerek,
ısrarla sürdürmezler. Her daim sabrı kuşanırlar. Zorluk
ve musibetler karşısında yılmazlar, ümitlerini
yitirmezler. Hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle,
ِ ّلِل َواِ َّٓنَّا اِلَ ْي ِه َر
َاجعُون ِ “ اِنَّا ِ هBiz her şeyimizle Allah’a aidiz
ve O’na döneceğiz.” diyerek teslimiyet ve
RAHMÂN’IN MÜMİN KULLARI metanetlerini dile getirirler. Öfkelerini yenerler.
Aziz Kardeşlerim! Kendilerine yapılan kötülükleri affederler.
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “ ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip, istikamet Aziz Kardeşlerim!
üzere olanlar var ya. Onların üzerine melekler iner Müminler, doğruluğu, sadakati kendilerine şiar
ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size edinirler. Yalandan, yalancı şahitlikten, aldatmadan
vâdolunan cennetle sevinin!’ ”1 kaçınırlar. Verdikleri sözden kesinlikle dönmezler.
Emanete asla ihanet etmezler. Hak ve hukuktan
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz ayrılmazlar. İffet ve haysiyetlerini korurlar. İnsanca bir
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Mümin, bal arısına benzer. yaşam uğrunda mücadeleden bir an olsun geri
Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep durmazlar. Yoklukta ve varlıkta Allah yolunda hiçbir
güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. fedakârlıktan kaçınmazlar.
Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder”2
Birbirlerinin dostları ve kardeşleridir müminler.
Aziz Müminler! Birbirlerini yalnızlığa terk etmezler. Başkalarının
Rabbimiz, bizlere Yüce bir Kitap indirdi. Örnek kötülüğünü istemezler. Şerde değil, hayırda yarışırlar.
bir Peygamber gönderdi. İnsanca bir hayatı, mümince Kötülükte değil, iyilikte yardımlaşırlar. Şefkat ve
bir duruşu Kitabında ve Resûlü’nün örnekliğinde merhameti elden bırakmazlar. Zulme, şiddete, vahşete
bizlere öğretti. Geliniz, bugünkü hutbemizde Kur’an-ı geçit vermezler. Birbirlerinin saygınlığına gölge
Kerim’in tanıttığı ve Peygamberimizin örnek düşürmezler, hadlerini aşmazlar. Hiçbir zaman
yaşantısıyla gösterdiği bir müminin vasıflarını hep itidalden ayrılmazlar. Nazargâh-ı İlahî olan gönlü
birlikte bir kez daha hatırlayalım. incitmezler. Hele hele Allah’ın mükerrem ve haram
Kardeşlerim! kıldığı bir cana asla kıymazlar.
Mümin, Allah’ın varlığına ve birliğine gönülden Aziz Kardeşlerim!
iman eden kişidir. Allah’ın meleklerini, kitaplarını, İşte bütün bunlar, Rabbimizin Yüce Kitabında
peygamberlerini; ahireti, kaderi, Muhammed Mustafa haber verdiği mümin kullarının vasıflarıdır. Bu
(s.a.s)’in Allah katından getirdiklerini tereddütsüz güzelliklere sahip olanlara ne bir korku vardır ne de bir
tasdik edendir. Peygamberinin örnek ahlakını hayata hüzün. Onlar, Allah’ın sonsuz mağfiretine ve ebedi
dönüştürendir mümin. cennetine ulaşacaklardır. Orada hürmet ve selamla
Kardeşlerim! karşılanacaklardır. İkramların en güzeliyle
Kur’an’da bizlere takdim edilen müminler, ağırlanacaklardır.
yaratılış gaye ve hikmetinin farkında olanlardır. Ne mutlu Rahmân’ın has kullarına! Ne mutlu
Gördüklerine duyduklarına, yaşadıklarına tefekkür, yaratılış gaye ve hikmetine uygun yaşayarak Allah’ın
tezekkür ve ibret nazarıyla bakanlardır. Kulluk ve rızasını kazananlara! Ne mutlu yolu huzura çıkanlara!
ibadet bilinciyle yaşayanlardır. Namazlarını, şuur ve Ne mutlu fâni âlemi bâki bir kazanca dönüştürenlere!
huşuyla eda ederek, miraç bilenlerdir. Zekâtı sırf Allah
rızası için, gönülden verenlerdir. Oruçlarını Yüce Rabbimiz, hepimizi sevdiği ve razı olduğu
kötülüklere kalkan kılanlardır. kullarından eylesin.
Rahmân’ın has kullarıdır müminler. Kalpleri, 1 Fussilet, 41/30.
Allah’ı hamd ve zikirle mutmain olur. O’nun ismi 2 İbn Hanbel, II, 199; Hâkim, Müstedrek, I, 110.
anıldığında yürekten, derin bir saygı duyarlar. Allah’ın Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
âyetlerine, emir ve yasaklarına kör ve sağır
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 27.01.2017 Kur’an-ı Kerim’de bir de namaz kıldığı halde tenkit
edilenler vardır. Onlar, اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم عَّنْ ص َََّلتِ ِه ْم سَاهُو َّن اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم ي ُ َّر َٓا ُ۫ؤُ َّن
yani namazlarında gevşeklik gösterenlerdir. Namazlarının,
kendilerini kötülükten alıkoymadığı kimselerdir.
Namazlarını şuurla, samimiyetle kılmayanlardır.
Namazlarına riya ve gösteriş karıştıranlardır.
ِ َّو ِانَّهَّا لَّ َّك ۪بي َّرةٌ ِا َّّل َّعلَّى الْخYani huşu içerisinde kılmadıkları
َّاش ۪عي َّن
için namazın kendilerine zor geldiği kişilerdir. Namazın
bir külfet değil, bir nimet olduğu bilincinden yoksun
olanlardır.
Kardeşlerim!
NAMAZI ZAYİ ETMEK Yüce Kitabımız, namazın güzelliklerinden kendisini
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! yoksun bırakanları haber verirken münafıklar ve
Yüce Rabbimiz, Meryem Suresi’nde Hz. İdris, Nûh,
İbrahim, İsmail, İshak, Yakup, Musa, Harun, Zekeriyya, inkarcılardan söz etmektedir. Onlar, ص َّد َّق و ََّّّل صَلٰى
َ فَّ ََّلYani
Yahya ve İsa Peygamberlerin tevhid mücadelesini bir bir َّ َّو ِاذَّا قَّا ُمَٓوا ِالَّى
namazdan yüz çevirenlerdir. الصلٰو ِة قَّامُوا ُكسَالٰى
zikreder. Ardından bu peygamberlerden sonra gelen
topluluğun, içine düştüğü kötülüğü hutbemin başında namaz kılmakta tembellik edenlerdir. Hatta onlar, namazı
okuduğum âyet-i kerimede şöyle haber verir: “O istismar etmekten çekinmeyenlerdir.
peygamberlerden sonra bir nesil geldi. Ve onlar, الصلٰو ِة ات َّ َّخذُوهَّا ُه ُزو ًا َّولَّ ِعب ًا
َّ َّو ِا َّذا نَّا َّديْت ُ ْم ِالَّىYani namaza davet
namazı kaybettiler. Namazı zayi ettiler ve kötü
arzularına uydular. Heva ve heveslerine tabi oldular. edildiklerinde onunla alay edenlerdir. Dinin sembollerini
Onlar bu tutumlarından ötürü elim bir azaba hafife alanlardır.
çarptırılacaklardır.”1 Kardeşlerim!
Aziz Müminler! Biz namazı muhafaza ettiğimiz sürece namaz da bizi
Bu âyete göre bir müminin yeryüzündeki en büyük muhafaza eder. Biz namazı koruduğumuz sürece namaz
kayıplarından biri namazı kaybetmektir; namazı zayi da bizi korur. Namaz, bizlerden asla cömertliğini
etmektir. Zira namaz, Rabbimize teslimiyet ve esirgemez. Yeter ki bizler kendimizi namazdan
kulluğumuzun en özel ve en güzel tezahürlerinden biridir. esirgemeyelim. Namaz, bizleri yüceltmekten asla geri
Namaz, huzura varmaktır. Huzura durmaktır. Huzuru durmaz. Yeter ki bizler namazımızı samimiyetimizle
bulmaktır. Mümin için özlemle beklenen bir vuslattır yüceltelim. Namaz bizlerden asla uzaklaşmaz, bizleri
namaz. Günde beş defa Rabbimizle buluşmaktır. Bu Rabbimize yakınlıktan mahrum bırakmaz. Yeter ki bizler
buluşmanın başlangıcında Allah’ın büyüklüğünün tasdiki namazdan uzak durmayalım. Bütün bunlara rağmen bugün
olan “Allahu Ekber” ifadesi, yani iftitah tekbiri vardır. bizler, hayatın akışına kendimizi öylesine kaptırıyoruz ki;
Ellerin kulak hizasına götürülmesi, Allah’ın rızasına mâni namazlarımızı ya vaktinde eda edemiyoruz ya da terk
olan, dünyaya ait ne varsa arkaya atıldığının ifadesidir. ediyoruz. Oysa Peygamberimiz (s.a.s), namazın en
Kıyam, sadece Allah’a yönelişin ve istikamet üzere faziletlisinin vaktinde kılınan namaz olduğunu
duruşun simgesidir. Kıraat, kendi âyetleriyle Rabbimize belirtiyordu. Güzide müezzinine “Kalk Ya Bilal! Bizi
gönülden niyazımızdır. Rükû ve secde, Allah’a kulluğun namazla ferahlat!”3 buyurarak hayatın yoğunluğunu
zirvesine çıkmaktır. Selam, hem kendimiz hem de omuz namazla hafifletiyordu. Yorgunluğunu namazla
omuza, gönül gönüle verdiğimiz kardeşlerimiz için gideriyordu. Namazla huzur buluyordu.
esenlik ve huzur dilemektir. Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim! Öyleyse geliniz. Hep birlikte kendimize şu soruları
Kerim Kitabımızda namazın sevdalısı olan soralım: Biz namazlarımıza, namazlarımız da bize sahip
müminler ne kadar övgüye layık görülmekteyse namazı çıkıyor mu? Geciktirdiğimiz, geçiştirdiğimiz
kaybedenler, namazı zayi edenler de o kadar namazlarımızın nedameti, yüreğimizi sızlatıyor mu?
yerilmektedir. Namazlarının hakkını verip yücelenler ne Namazlarımız, bizi Rabbimize bağlayan vuslat ve
kadar rahmetle müjdelenmekteyse, kendini bu büyük muhabbet köprüsü mü? Niyetimiz, bizi Rabbimiz ve
nimetten mahrum bırakanlar da o kadar uyarılmaktadır. insanlar nezdinde yücelten ahlakımızın vazgeçilmez bir
Namazlarıyla övgü, müjde ve rahmete mazhar olanlar, misakı mı? Kötülüklere karşı bizleri koruyan bir kalkan
الصلٰو َّة
َّ اَل َّ ۪ذي َّن ي ُ ْؤ ِمنُو َّن بِالْ َّغي ِْب َّوي ُ۪قيمُو َّنyani namazın müdavimi mı namazlarımız?
Kardeşlerim!
ِ اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم ۪في ص َََّلت ِ ِه ْم خyani namazın ruhuna,
müminlerdir. َّاشعُو َّن Yüce Rabbimiz, bizleri namazlarıyla yücelenlerden
özüne, mesajlarına riayet edenlerdir. Namazlarını Allah’ın eylesin. Bizleri namazlarıyla arınan, rızasına ulaşan, ebedi
bir lütfu görenlerdir. Namazı miraç bilenlerdir. “Namaz, nimetlerine kavuşanlardan kılsın.
kendisini kılmaya devam eden kimse için kıyamet 1
Meryem 19/59.
gününde nur, delil ve kurtuluş beratı olur.”2 hadisinin 2
İbn Hanbel, II, 169.
3
Ebû Davud, Edeb, 78.
şuuruna erenlerdir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah’ın emanetine asla
TARİH : 03.02.2017 ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
ً َو َجع ََل بَي َْن كُ ْم َموَدَ ًة َو َر ْح َمةâyetinde belirtildiği üzere ailenin
temelinde sevgi ve rahmet vardır. Zira bu güzelliklerle
tezyin edilen bir aile, Allah’ın rahmetiyle kuşatılır. Fertleri
için adeta bir cennete dönüşür.
Kardeşlerim!
Üzülerek belirtmek gerekir ki; sadakat ve muhabbetle
cennete dönüştürülmesi gereken nice aileler, sorumsuzca,
şuursuzca adeta bir azap diyarına dönüştürülebilmektedir.
Kimi eşler, vebali çok ağır olan misaklarına riayet etme
erdemini zamanla yitirebilmektedir. Kimileri, emanete
sahip çıkma ahlakından zamanla yoksun kalabilmektedir.
AHİT, AKİT VE MİSAK OLARAK NİKÂH Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler
Aziz Müminler! sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle savrulabilmektedir. Oysa mümin, sevgi, şefkat ve
buyuruyor: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve merhameti kendisine şiar edinen kişidir. Oysa mümin,
ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın Yüce Kitabımızın ifadesiyle وَال َ ۪ذي َن ُه ْم ِِلَمَانَاتِ ِه ْم َو َع ْه ِد ِه ْم رَاعُو َنyani
üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını
anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz ahitlerini asla bozmayan, emanetlerine kesinlikle ihanet
Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına etmeyen kimsedir.3
riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin Aziz Kardeşlerim!
üzerinizde gözetleyicidir.”1 Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile
şöyle buyurmaktadır: “Müminlerin iman bakımından en mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikâhsız birlikteliklerin
olgun olanları, ahlâkı en güzel olanlarıdır. Sizin en adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük
hayırlılarınız da eşine karşı en iyi davrananlarınızdır.”2 tahriplere yol açmaktadır. Evlendirme adı altında yapılan
Kardeşlerim! kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar
edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi
Yüce Rabbimiz, Nisâ Sûresi’nde َواَ َخ ْذ َن ِم ْن كُ ْم ۪ميثَاق ًا َغ ۪ليظًا itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma,
buyurmuştur. Yani eşlerin, yuva kurarken nikâh akdinde şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan
birbirlerine verdikleri söze “misak” adını vermiştir. Misak, hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı
öylesine önemli, öylesine sorumluluğu ağır olan bir azımsanamayacak kadar çoktur.
kavramdır ki; Rabbimiz, kendisine verdiğimiz kulluk En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu
sözümüze “misak” demiştir. Peygamberlerin, insanları mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların
hidayete çağırma ve onlara rehberlik etme konusunda etkilenmesidir. Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602.982
kendisine verdikleri söze de “misak” adını vermiştir. çift evlenirken, 131.830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar
Aziz Kardeşlerim! neticesinde 109.978 çocuk, anne şefkatinden, baba
Nikâh, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir merhametinden mahrum bırakılmıştır.
ritüel değildir. Nikâh, eşlerin Yüce Allah’ın adını şahit Kardeşlerim!
tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden
sözdür. Nikâh, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur
nikâh bize ahlâkî bir sorumluluk yükler. Akit olması ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım.
itibariyle nikâh, bizi hukuki sorumluluk altına sokar. Misak Emanetlerimizi koruyalım. Eşlerimizi ve çocuklarımızı göz
olması itibariyle de nikâh, eşlerin sadece birbirlerine değil, aydınlığımız kılalım. Ve bu mübarek Cuma vaktinde
aynı zamanda Allah’a söz verdiklerini ve sorumlu yuvalarımızı kurarken yaptığımız dua ile Rabbimize hep
olduklarını hatırlatır. birlikte şöyle niyazda bulunalım:
Kardeşlerim! Allah’ım! Ailelerimize sevgi, saygı, sadakat,
Nikâhtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli esenlik ve bereket ihsan eyle! Ailelerimizi ülfet, muhabbet
sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, ve bağlılık duygularıyla kaynaştır. Yuvalarımıza nefret,
varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını fitne, ihanet ve ayrılığın girmesine izin verme. Bizlere Hz.
gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını Âdem ile Havva, Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile Hatice
icap ettirir. validemiz, Hz. Ali ile Fâtıma Annemiz arasındaki huzur ve
Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak mutluluğu ihsan eyle!
vardır. Zira eşler, birbirine Allah’ın emanetidirler. Onlar, 1
Nisâ, 4/1.
nikâhta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini 2
Tirmizî, Radâ’, 11.
koruyacaklarına dair Allah’a söz verirler. Kendisi gibi 3
Mü’minun, 23/8.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini,
İLİ : GENEL Dua, sadece dil ile ifade edilen kalıp cümlelerden ibaret
TARİH : 10.02.2017 değildir. Tefekkür, aklın duasıdır. Aşk ve merhamet,
kalbin duasıdır. İstiğfar ise sadece dilin duasıdır. Akıl ve
kalp duaya durmadan dilin duası fayda etmez. Nitekim
Peygamberimiz (s.a.s), şöyle buyurmuştur: “Allah’a,
kabul edileceğine gerçekten inanarak dua ediniz.
Biliniz ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir
kalp ile yapılan duaları kabul etmez.”5
Aziz Müminler!
Dua, kardeşlerimizle buluşmaktır. Kardeşlik
bilincimizi, ümmet sevgimizi pekiştirmektir. Dua
MÜMİNCE YAKARIŞIN ADI: DUA ederken bencil davranamayız. Sadece kendimizi
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! düşünemeyiz. Gıyabında yaptığımız duanın makbul
Şu fâni dünyada bizleri huzura erdiren; zorluklar olacağı bilinciyle dünyanın dört bir yanında bulunan
karşısında direncimizi artıran; ümitlerimizi ve istikbale kardeşlerimiz için de dua ederiz. Zira Peygamberimiz
dair ideallerimizi diri tutan büyük bir nimet vardır. Bu (s.a.s), umreye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer’e
nimetin adı “dua” dır. Dua, Yüce Rabbimizin bizlere şöyle buyurmuştur: “Kardeşim! Duana bizi de ortak
bahşettiği bir rahmet ve bereket kapısıdır. Dua, Allah’a et, bizi unutma.” 6
iman ve teslimiyetimizin, kulluk bilincimizin bir
Kardeşlerim!
ifadesidir. Bizleri bir an olsun terk etmeyen, yalnız
Dua, yüce değerlere talip olmaktır.
bırakmayan bir Rabbimiz olduğu şuurunun tezahürüdür.
Peygamberimizin bizlere öğrettiği dualarda sadece
Hamd ve şükür ile Allah’ın yüceliği karşısında
maddi ihtiyaçları istemek yoktur. Bilakis O’nun
acizliğimizin itirafıdır dua.
dualarında ahlak ve erdemi, insanı yücelten faziletleri
Aziz Müminler! istemek vardır. O’nun duaları, toplumda sevgi, saygı,
Dua, varoluşun keşfidir. Bizler dua ederken neye muhabbet, merhamet, adalet ve huzurun teminine
muhtaç olduğumuzu, sınırlarımızı, maddi ve manevi yöneliktir. O’nun duaları alçaklıktan, zillet içerisinde ve
imkânlarımızı fark ederiz. Haddimizin ve takatimizin, başkasına muhtaç olarak yaşamaktan; ahlaksızlıktan
yaratılış gayemizin, sorumluluklarımızın farkında korunma isteğidir.
olduğumuzu dile getiririz. Kendimizi biliriz, Rabbimizi
Kardeşlerim!
biliriz. قُ ْل مَا يَ ْعبَأ ُ بِكُ ْم رَبِي لَو ََْل دُعَاؤُكُ ْمyani “Resûlüm! De ki: Yüce Rabbimiz, bizleri duanın bereketinden ve
Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”1 gücünden mahrum bırakmasın. Bizleri duaları kabul
âyetinde belirtildiği gibi Rabbimizin katında duamızla olunan bahtiyarlardan kılsın. Geliniz! Bu mübarek Cuma
daima değer buluruz. vaktinde Resul-i Ekrem Efendimizin öğrettiği duaları da
vesile kılarak Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
Kardeşlerim!
Dua, kulluğumuzun Allah’a arzıdır. Dualarımızla “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül
Allah’ın emrine ve kararına razı olduğumuzu dile zenginliği istiyoruz.”7
getiririz. Esasen bütün ibadetlerimiz, O’nun rızasını “Allah’ım, bozgunculuktan, nifaktan ve kötü
murat ederek yakarmaktır. Biliriz ki; bütün ibadetlere ahlâktan sana sığınıyoruz.”8
ruh ve anlam katan duadır. İbadet, yani kul olma bilinci, “Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden,
duayla tamamlanır. Bu yüzdendir ki; Peygamberimiz ürpermeyen kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve
ُ yani “Dua, ibadetin özüdür.” 2 kabul edilmeyen duadan sana iltica ediyoruz.”9
(s.a.s), الدعَا ُء م ُُخ الْ ِعبَا َد ِة
“Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de
buyurmuştur. iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru”10
Kıymetli Kardeşlerim! Ya Rabbi! İslam ümmetini yeniden aziz eyle!
Dua, hem bir davettir, hem de davete icabettir. Milletimizin ve memleketimizin bekası ve huzuru için
Rabbimiz, “ … ا ُ ْدعُونِي أَسْ تَ ِج ْب لَكُ ْمBana dua edin ki, canlarını feda eden şehitlerimize merhametinle muamele
eyle! Yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil lütfeyle!
duanıza icabet edeyim.”3 buyurarak bizleri duaya davet Bizleri şehitlerimizin uğrunda canlarını verdiği yüce
ِ اع ِاذَا َدع
etmektedir. َان َ ُ “ ا ُ ۪جBana dua ettiğinde dua değerlerimizi yaşayan ve yaşatanlardan eyle!
ِ يب َد ْع َو َة الد
edenin dileğine karşılık veririm.”4 âyetiyle de duamıza 1
Furkân, 25/77.
icabet edeceğini müjdelemektedir. Yeter ki bizler, bu 2
Tirmizî, Deavât, 1.
3
Mü’min, 40/60.
bilinç içerisinde Rabbimize dua edelim. O’nun rızasını, 4
Bakara, 2/186.
Tirmizî, Deavât, 65.
yardımını, bereketini, affını isteyelim.
5
6
İbn Mâce, Menâsik, 5.
7
Müslim, Zikir, 72.
Kardeşlerim! 8
Nesai, İstiaze, 21.
Müslim, Zikir, 73.
Dua, tembel, sorumsuz, şuursuz, cesaretsiz bir
9
10
Bakara, 2/201; Buhârî, Deavât, 55.
insanın boynunu büküp de yalvarmasının adı değildir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Bilakis dua, azmin, gayretin, halis niyetin adıdır.
İLİ : GENEL Bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracak her bir söz ve
TARİH : 17.02.2017 eylem, salih ameldir. Nasıl ki ihlasla yoğrulmuş olan
namazımız, orucumuz, zekâtımız, haccımız birer salih
amelse her türlü imkânımızı insanlığın hizmetine
sunmak da salih ameldir. Mazlumlara, mağdurlara,
kimsesizlere, yetimlere el uzatmak salih ameldir.
Göremeyenin gözü, işitemeyenin kulağı, tutamayanın
eli, yürüyemeyenin ayağı olmak salih ameldir.
Huzurumuza, kardeşliğimize, değerlerimize sahip
çıkmak salih ameldir. Kötülüğe engel olma ve iyiliği
hâkim kılma gayreti salih ameldir. Hadis-i şerifte geçtiği
üzere insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmak
salih ameldir. 2 Kısaca salih amel, uygun amel demektir.
Bu uygunluk, amelin Allah’ın rızasına, insanın fıtratına
ASR SURESİ’NİN ÖĞRETTİĞİ
ve toplumun maslahatına uygun olmasıdır.
HAKİKATLER
Aziz Müminler! Aziz Kardeşlerim!
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de kısa ama Asr Suresi’nin öğrettiği ve bizi ebedi hüsrandan
anlamı oldukça derin bir sure vardır. Bu sure, insanı kurtaracak dördüncü hakikat, صواا َّبِا الح ِ َّق
َ وتواyani her daim
ebedî hüsrandan kurtarıp bitmez tükenmez nimetlere
ulaştıracak yolları özlü bir şekilde ortaya koymaktadır. hakkın yanında yer almaktır. Birbirimizi hak ve hakikate
İşte bu sure, Asr Suresi’dir. 1 Asr Suresi, bizlere hayat yönlendirmektir. Hem kendimizi hem de kardeşlerimizi
veren beş hakikati öğretmektedir. Geliniz bugünkü batıl, yalan, hile, fitne ve fesadın karanlıklarından
hutbemizde bu beş hakikate hep birlikte kulak verelim. korumaktır. Rabbimizle, çevremizle, kâinatla
ilişkilerimizde ne pahasına olursa olsun doğruluk ve
Aziz Kardeşlerim! istikametten ayrılmamaktır.
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği birinci hakikat,
zaman bilincidir. İnsan, zamanla sınırlı bir varlıktır. Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, surenin hemen başında Asr Suresi’nin öğrettiği beşinci hakikat ise,
َ وتواyani hak yolda sabrı kuşanmaktır.
صواا َّبِالص اب َِّر
َّ ِانَّ َّ ااْلِ ان َسان َّل ۪في َّخُسا ٍۙر.ٍۙ“ َّوا الع اص َِّرAsra yemin olsun ki, insan
Birbirimize sabrı tavsiye etmektir. Ancak
gerçekten ziyandadır.” buyurmuştur. Zamanı insana unutulmamalıdır ki sabır, batıla katlanmak değildir.
şahit tutmuştur. Zira insana verilmiş en büyük Bilakis sabır, hak ve hakikat yolunda sebat etmektir.
nimetlerden biridir zaman. Dünyamızı güzelliklerle
tezyin ederek ahiretimizi kazanmamız için bizlere Kardeşlerim!
emanet edilen en kıymetli hazinedir zaman. Bu emaneti Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği bu hakikatleri
hoyratça tüketmek, şuursuz ve sorumsuzca beyhude bir İstiklal Şairimiz Merhum Akif, şu dizeleriyle
ömür geçirmek mümine asla yakışmaz. Bu, insan için en özetlemiştir:
büyük hüsrandır. Hani ashâb-ı kirâm, ayrılalım derlerken;
Kardeşlerim! Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği ikinci hakikat, Çünkü meknûn o büyük sûrede esrârı felâh,
Başta iman-ı hakikî geliyor, sonra salâh.
iman nimetinin önemidir. Yüce Rabbimiz, ِاْلَّ َّال ۪ذين َّ ٰامنُوا Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık.
buyurarak ziyanda olmaktan, hüsrana uğramaktan Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık.
kurtulmanın ilk şartının iman etmek olduğunu haber Kıymetli Kardeşlerim!
vermiştir. Zira imansız geçen bir hayat, zararın en Hutbemizi bütün mümin kardeşlerimiz için önemli
büyüğüdür. İman ise kalbin hayır ve güzelliklere, hak ve olduğuna inandığım bir hususu hatırlatarak bitirmek
hakikate yelken açmasıdır. Kelime-i şehadeti, kelime-i istiyorum. Okullarımızda ders seçme süreci 24 Şubat
tevhidi gönülden söyleyen bir mümin, küfre karşı 2017 tarihine, yani önümüzdeki Cuma gününe kadar
imanın; batıla karşı hakkın; zillete karşı izzetin; zulme devam etmektedir. Geleceğimizin teminatı yavrularımızı
karşı adaletin yolunda yürüyeceğine dair kendisine ve okullarımızda tercihe bağlı olarak okutulan Kur’an-ı
Rabbine söz vermiştir. Kötülüklerin değil, iyiliklerin Kerim ve Peygamber Efendimizin Hayatı derslerini
yanında olacağını kabul etmiştir. seçmeye teşvik edelim. Çocuklarımıza Yüce dinimiz
Kıymetli Kardeşlerim! İslam’ı, Kerim Kitabımız Kur’an’ı, Peygamberimizin
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği üçüncü hakikat, örnek hayatını öğretmenin anne babalar olarak
üzerimize düşen dini bir vazife olduğunu unutmayalım.
َّ ِ وع ِملُوا َّالصالِحbuyurarak
salih amel bilincidir. Rabbimiz, ات
bizi ebedi hüsrandan, imanımızla birlikte salih
1
Asr, 103/1-3.
2
Müslim, İman, 58.
amellerimizin kurtaracağını bildirmiştir. Salih amel,
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
imanın davranışlara yansımasıdır, eyleme dönüşmesidir.
İmanın hayat bulmasıdır.
İLİ : GENEL vicdanı taşlaşmışların şerri karşısında O’ndan yardım
TARİH : 24.02.2017 isteriz. Fitne ve fesat tohumları ekenlere; duygu ve
düşünceleri ifsat ve istismar edenlere karşı O’nun
nusret ve inayetini talep ederiz. Biliriz ki kendimizi
güvende hissedeceğimiz yegâne sığınağımız
Rabbimizdir.
Kardeşlerim!
Felak ve Nâs sureleri bizlere her daim mümince
bir duruşu, şuurlu bir hayatı öğütlemektedir. Zira
bizlere düşen sadece darlıkta, zorlukta, çaresizlikte,
hüzünlü ve kederli anlarımızda değil; varlıkta ve
bollukta, neşe ve sevinçte, en güçlü anımızda da
Allah’a sığınmaktır. O’nun kudretini tefekkür etmek,
zihnin istiazesidir. O’nun merhametini, af ve
mağfiretini gönülden talep etmek, kalbin istiazesidir.
O’nun yüceliğini içimizden geldiği şekliyle kelimelere
ALLAH’A SIĞINMANIN EN GÜZEL İFADESİ: dökmek ise dilin istiazesidir. Şu kadar var ki; zihnin,
MUAVVİZETEYN SURESİ kalbin ve dilin bu istiazesine, yani Allah’a sığınmasına
Aziz Müminler! bütün bir beden iştirak etmelidir. Zira bizi Rabbimiz
Hutbemin başında okuduğum Felak ve Nâs nezdinde asıl değerli kılan, salih amellerimizdir.
Surelerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “De ki:
Kardeşlerim!
Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü
Felak ve Nâs Sureleri inancımızı, duygularımızı,
zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü
çaresizliğimizi istismar etmek isteyenler karşısında
yapan üfürükçülerin şerrinden ve haset ettiği vakit
bizlere ferasetli ve basiretli olmayı öğretmektedir.
hasetçinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!”1
Hiçbir fâniye değil, sadece Allah’a kul olmayı
“De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, öğretmektedir. Zira herkes bizi terk etse de bizi terk
pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden etmeyen Rabbimizden başka kimimiz vardır? Hiç
insanların Rabbine, insanların Melikine, yani kimse bizi görmese de bizi gören, hiç kimse bizi
mutlak sahip ve hâkimine, insanların İlâhına duymasa da bizi duyan, daima güvenip
sığınırım.”2 dayanabileceğimiz O değil midir? Rabbimiz, kendisine
Kardeşlerim! samimiyetle açılan elleri, gönülden yakarışları hiç
Bir insan için dünyadaki en büyük tehlike karşılıksız bırakır mı? Affına, merhametine sığınanları,
varoluş gayesini unutmaktır. İstikametten ayrılmaktır. rahmet kapısını çalanları hiç mahrum ve mağdur eder
Bir insan için en büyük kayıp, kendini kaybetmektir. mi? Yeter ki, gönüller samimiyetle sadece O’na
Heva ve heveslerin esiri olmaktır. Bir insan için en yönelsin. Diller, içtenlikle O’nu yüceltip O’na
büyük mahrumiyet, Allah’ın engin rahmetine yalvarsın. Eller, yürekten O’na açılıp sadece O’ndan
sığınmaktan kendini mahrum bırakmaktır. istesin.
Kardeşlerim!
Selam sıradan bir ifade, gündelik bir alışkanlık
değildir. Kilitli kapıları açan, gönüller yapan kıymetli
bir anahtardır. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.s)
hicret yolculuğu sonunda Medine’ye ulaştığında,
kendisini büyük bir heyecanla karşılayan kalabalığa
َ “ أ َ ْفشُواSelâmı
şöyle seslenmiştir: “Ey insanlar!” السال َ َم
bayrama yaklaştık. Hüzünlüyüz. Çünkü her sene bize görev ve sorumluluklarımızı yerine getirelim.
Kur’an’ı yeniden getiren, bizi orucun takvasıyla, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in “Allah’a en sevimli
iftarın sevinciyle, sahurun bereketiyle buluşturan, gelen amel, az da olsa devamlı olandır.” 4 hadisi
unuttuklarımızı hatırlatan Ramazan’ı Şerif’e elveda gereği Allah’ın rızasını kazanmak için her an gayret
diyoruz. Şehirlerimizi, sofralarımızı ve gönüllerimizi edelim. Rabbimize, kendimize ve birbirimize karşı
bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan samimiyeti elden bırakmayalım. Ramazanın
rahmet ayı işte gidiyor. Cenab-ı Hak, bizleri kazandırdığı güzellikleri yıl boyunca yaşayalım,
Ramazan’ın haklarında en güzel şekilde şahitlik yaşatalım. Ramazan’ın bizlere sunduğu cömertlik
yaptığı kullarından eylesin. Bizleri imanla, ilimle, karşısında bizler de ömrümüzü Ramazan kılalım.
hikmetle bayrama ve nice Ramazanlara kavuştursun.
Aziz Kardeşlerim!
Değerli Müminler! Hutbemi bitirmeden önemli bir hatırlatmada
Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi Allah’a bulunmak istiyorum. Her yıl yaşadığımız trafik
ulaştıran, fazilet ve bereketiyle ruhlarımızı coşturan kazaları, bayramların huzur ve sevincini acı ve hüzne
bu eşsiz zaman diliminde oruç tuttuk. Uzun yaz dönüştürüyor. Bu kazalarda nice kardeşimiz can
günlerinde açlık ve susuzlukla sınandık. Her türlü veriyor. Nice aileler yok oluyor. Nice anne-babalar,
arzu ve iştaha karşı “Ben oruçluyum” dedik. Sabır evlatlar, yakınlar, gözü yaşlı, boynu bükük kalıyor.
imtihanından geçtik. Kötülüklere karşı zihnimize, Nice ümitler, nice istikballer sönüyor. Bu noktada
elimize, dilimize, hâsılı kendimize sahip çıktık. Oruç bütün kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı
tuttukça şefkat ve merhameti kuşandık. Yoksulun, ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukunu
muhtacın halini bir kez daha anladık. Az ile korumaya davet ediyorum. Yüce Rabbimiz, bayram
yetinmenin değerini daha iyi kavradık. Gönüllere şifa yolculuğuna çıkacak bütün kardeşlerimizin sağ salim
veren, inananları iki dünyada huzura kavuşturan, gidip yuvalarına dönebilmelerini nasip etsin. Bizleri
hidayet rehberimiz Kur’an’ı okuduk; anlamaya ve her türlü kaza, bela ve musibetten muhafaza eylesin.
yaşamaya çalıştık.
Hutbemizi Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in şu
Kıymetli Cemaatimiz! duası ile bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Bizi bağışla!
Bize merhamet et! İbadetlerimizi, hayır ve
Ramazan’da hasenatımızı, dualarımızı kabul eyle! Bizi
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan cennetine koy, cehennem azabından koru! Bütün
kimse mutlaka kurtuluşa erer.”1 âyeti gereği gece işlerimizi ıslah eyle.”5
ve gündüz kıyamlara durduk. Acizliğimizin itirafı
içerisinde miracımız olan namazlarımızla Rabbimizin 1
Â’la, 87/14-15.
huzuruna çıktık. Aynı gaye etrafında toplanarak, aynı
2
Âl-i İmran, 3/92.
3
Hicr, 15/99.
şuur ile saf tutarak teravih namazları kıldık. İftar 4
Buhâri, Rikâk, 18.
anındaki şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki 5
İbn Mâce, Dua, 2.
tövbe ve istiğfarlarımızla günah yüklerinden arınmaya Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
çalıştık.
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 25.06.2017 Geliniz! Bugün, aynı sofrada sevindiğimiz
gibi, aynı kıblede buluştuğumuz gibi, aynı
Peygamber’de birleştiğimiz gibi, aynı Kitab’a
inandığımız gibi kardeş olalım. Bizi birbirimize
düşürmek isteyenleri utandıralım, ayağımıza
dolanan bütün tuzakları bozalım.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in “Müminler,
bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar,
birbirlerinin hayata tutunmasını temin
ederler.”2 hadisi gereğince birbirimizi tutalım.
Birbirimize tutunalım. Kardeşliğimizi
pekiştirelim. Birbirimize kol kanat gerelim.
RAMAZAN BAYRAMI Şehirlerimizi huzurun, kardeşliğin şehirleri
Bayram Sevinci İle Bu Mabedi Dolduran yapalım. Farklılıklarımızı hoş görelim.
Aziz Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Bayramınız mübarek olsun. Geliniz! Ecdadımıza lâyık evlat olmak için
Aziz Müminler! çalışalım. Bu gök kubbenin altında insanlığın
Bizler bu bayrama nice günlerden, nice bayram ümidi olduğumuzu unutmayalım.
iftarlardan, nice sahurlardan sonra geldik. Bir ay Yeryüzünde kimsenin burnu kanamasın diye
oruç tuttuktan sonra neşenin, sevincin, huzurun çırpınalım. Başkalarının kurtuluşu için dua edelim.
eşiğine vardık. Geliniz! Yüreklerin en ağır yükü olan
Hep birlikte aynı sofranın etrafında, aynı küslüklere son verelim. Bayram sevincini içimizde
bekleyişin yolcusu olduk. Sevindik, sevindirdik, hissedelim. Bayram coşkusunu gönüllerden
sevindirildik. Topluca aynı sevinçleri gönüllere, evlerden evlere, şehirlerden şehirlere
yüreklerimizde paylaştık. Müslümanlar olarak taşıyalım.
aynı çaresizliklerin, aynı kederlerin halkası olduk. Geliniz! Yetimlerin, gariplerin, kimsesizlerin
Bütün farklılıklarımızı unuttuk. Bir olduk, birlik tebessümü ile bayramlarımıza tat katalım. Bayram
olduk. Her akşam iftarı hak ettiğimiz gibi bugün yapamayanlara bayram yaptıralım. Hastane
de bayramı hak ettik. köşelerinde şifa bekleyenlerin gönüllerini alalım.
Muhterem Müslümanlar! İslam beldelerinde zorda, darda ve sıkıntıda olan
Bu bayram, huzur ve esenliğin bayramıdır. kardeşlerimize dua edelim.
Bu bayram, Allah’a gönülden teslim olmuş Geliniz! Cennet vatanımız için canlarını seve
müminlerin bayramıdır. seve feda eden aziz şehitlerimizi ve
Bu bayram, yaratılış gaye ve hikmetine geçmişlerimizi rahmetle yâd edelim. Bu sabahı
uygun bir hayat yaşamanın bayramıdır. Bu bize bayram eden, günümüzü rahmetine garkeden
bayram, Kur’an ile yenilenmenin bayramıdır. Bu Rabbimizin hatırını, cümle hatırların üzerinde
bayram, imsak ile dizginlenen nefislerin mükâfatı tutalım.
olarak nimetlerin ikrama dönüştüğü iftarın Aziz Kardeşlerim!
bayramıdır. Bayramımız yeni bayramlar doğursun.
Bu bayram, yokluğu, açlığı ve susuzluğu Sevincimiz yeni sevinçlerin toprağı olsun.
hissederek, sahip olduğumuz nimet ve kazanımları Mutluluğumuz dünyanın dört bir yanındaki acılara
başkasıyla paylaşmanın bayramıdır. Bu bayram, teselliler sunsun. Soframızdan açlar doysun.
dayanışmanın, yardımlaşmanın, arınmanın, Elimizden susuzlar hep suya kansın. Birliğimiz,
karşılıksız vermenin bayramıdır. huzur ve muhabbetimiz daim olsun. Bayramımız
mübarek olsun.
Bu bayram, yeryüzünü ifsat edenlerin değil,
ıslah edenlerin, felaha erenlerin bayramıdır. Bu 1
Âl-i İmrân, 3/103.
bayram, Rabbimizin “Hep birlikte Allah’ın ipine 2
Buhârî, Salât, 88.
ne cimridirler,
ne de savurgandırlar. Onlar, tasarruf ve harcamalarında
bu ikisi arasında dengeli bir yol takip ederler. Yüce
Rabbimizin kendilerine nimet olarak vermiş olduğu
sağlığı, vakti, serveti israf etmekten kaçınırlar. İman
ederler ki, her nimetin bir gün hesabı sorulacaktır. Onlar,
gerektiğinde Allah yolunda hiçbir fedakârlıktan da geri
kalmazlar.
Rabbimizin izni
olmadan hiç kimsenin bize ne faydası olabilir ne de
zararı dokunabilir. Allah katında bizi değerli kılan,
O’na olan imanımızdır, teslimiyetimizdir,
sadakatimizdir, sâlih amellerimizdir. Bize düşen,
Rabbimizle aramızdaki iman misakımızı korumaktır.
O’nun rızasına sadece salih amellerimizi, tövbe ve
niyazlarımızı vesile kılmaktır.
Aziz Müminler!
Âyete’l-Kürsi’nin bizlere öğrettiği bir hakikat
dikkatlice dinledikten sonra kendisine şu nasihatte Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : MUŞ İşte Malazgirt Meydan Muharebesi’nden önce Anadolu’da
TARİHİ : 25.08.2017 gönül sultanları vasıtasıyla bu fethi çoktan
﷽ gerçekleştirilmiştir. Bizleri bu fetihlere götüren başarıların
arkasında hep aynı ruh vardır. Bedir’de de aynı ruh vardır,
﴾2﴿ ُۙ اّلل َا ْفوَاجًا ِ خلُو َن ۪في ۪د
ِ ٰين ه ُ ﴾ َو َر َايْت ال ٰنَاس يَ ْد1﴿ اّلل وَا ْل َفتْ ُ ُۙح
ِ ٰجَٓا َء ن َْص ُر ه
َ ِاذَا Çanakkale Zaferi’nde de… Mekke’nin Fethi’nde de aynı ruh
vardır, İstanbul’un Fethi’nde de… Kurtuluş Savaşı’nda da
﴾3﴿ َفس ِٰبحْ بِحَمْ ِد َربِٰ َك وَاسْ ت َ ْغ ِف ْرهُ ُۜ ِانَٰهُ َكا َن ت َ َٰوابًا aynı ruh vardır, Malazgirt’te de… Malazgirt’ten asırlar sonra
Avrupa’nın kapılarını İslam’a açan ve her biri Malazgirt
:َاّلل َعلَ ْي ِه وَسلَٰم
ُ َٰ ّلل للَٰي
ِ َٰ قَا َل رَسُ و ُل Zaferi’nin kardeşleri olan Kosova Zaferi’nde de Niğbolu
Zaferi’nde de aynı ruh vardır. Bütün bunlar, bizim ila-ı
ِ َٰ يل
. اّلل ِ َٰ ُمَنْ قَات ََل لِتَ كُو َن َك ِل َمة
ِ اّلل هِىَ ا ْل ُعلْيَا فَ ُه َو ِفى س ِب kelimetullah yani Allah’ın adı en yüce olsun düşüncesiyle
gerçekleştirdiğimiz cihatlarımızdır.
ZAFERLER ALLAH’TANDIR. Ve en son 15 Temmuz’da bu ruh milletimiz eliyle
Aziz Müminler! yeniden vücut bulmuştur. İşte bu ruh, yine böyle bir Cuma
Cumanız mübarek olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve
günü Sultan Alparslan’a kefen niyetiyle beyaz elbisesini
mağfireti hepimizin üzerine olsun.
giydirip “eğer şehit olursam bu elbiseler benim kefenim
Yüce Rabbimiz okuduğum Nasr Suresi’nde şöyle olsun” dedirten kahraman ruhtur. Bu ruh, İstiklal şairimizin,
buyuruyor: “Allah’ın zaferi ve fetih geldiğinde ve de “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/Benim iman
insanların akın akın Allah’ın dinine girdiklerini dolu göğsüm gibi serhaddim var/Ulusun, korkma! Nasıl
gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve böyle bir imanı boğar/ ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi
O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul kalmış canavar?” dizelerinde ifade ettiği ruhun ta
edendir.”1 kendisidir.
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte Aziz Müminler!
şöyle buyuruyor: “Kim Allah’ın dini üstün olsun diye Hutbemin başında okuduğum Nasr Suresi’nde
mücadele ederse o, Allah yolundadır.”2 Rabbimiz, her fetih ve zaferden sonra biz müminlerden
Kardeşlerim! kendisini hamd ile tesbih etmemizi ve O’na tevbe ve
Bugünlerde Anadolu’nun kapılarını Din-i Mübin-i istiğfarda bulunmamızı emrediyor. Çünkü insanoğlu zaferden
İslam’a açan, bu toprakları vatan kılmamıza vesile olan sonra günaha sürüklenebilir. Başarıdan sonra nefsine yenik
Malazgirt Zaferi’nin 946. yıldönümünü idrak ediyoruz. düşebilir. Bu başarıları verenin, bu zaferleri ihsan edenin
Ümmet olarak bizlere nice zaferler lütfeden Yüce Rabbimize Allah olduğunu unutuverir de nefsine pay çıkarmaya kalkışır.
sonsuz hamd-u senalar olsun. Rabbim bu topraklarda İslam’ı Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.s) bu sure indikten sonra
ilelebet pâyidar eylesin. “Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullah ve etûbü ileyh.
Değerli Müminler! Allah her türlü noksanlıktan münezzehtir. Hamd sadece
Büyük zaferlere ancak inananlar erişebilirler. Gerçek O’na aittir. Allah’tan mağfiret diler, O’na tövbe ederim.”
zaferlere ancak şu ayet-i kerimelerin bilincinde olanlar duasını çokça yapmaya başlamıştır.6
koşabilirler: “Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve birbirinizle Aziz Kardeşlerim!
çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider.”3 Bugün bizlere düşen, sadece tarihimizdeki fetih ve
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin. Eğer müminler iseniz zaferlerle övünmek değildir. Bizlere düşen asıl vazife, bu
üstün gelecek olanlar sizlersiniz”4 zaferlere götüren ruh ve manayı idrak edip aynı iman ve
Aziz Kardeşlerim! teslimiyete sahip olmaktır. Bizlere düşen varlığımızı ve
Bu ayet-i kerimeler bizlere gösteriyor ki zaferin bekamızı, kardeşliğimizi ve muhabbetimizi, dirliğimizi ve
olmazsa olmaz şartı, hakiki iman, salih amel ve güzel birliğimizi, hasılı bizi biz yapan değerlerimizi korumaktır.
ahlaktır. İşte tarihimizde bizleri zaferden zafere koşturan, Dünya mazlumlarının milletimize olan dualarını
bizlere sahip olduğumuz o muazzam ruhu kazandıran, “Din-i unutmamaktır, onların umutlarını boşa çıkarmamaktır.
Mübin-i İslâm” dır. Bu ruh sayesindedir ki, ecdadımız, Kardeşlerim!
sadece Allah’ın adı en yüce olsun diye mücadele Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran bütün
vermişlerdir. Yeryüzünde hak, hakikat, adalet ve ahlak büyüklerimizi, mübarek ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve
egemen olsun diye çaba sarf etmişlerdir. Onlar, İslâm’ın gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla yâd
selam, huzur ve esenlik dini olduğunu bütün dünyaya ediyoruz. Hasta ve yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.
göstermişlerdir. Mazlumların sığınağı, zalimlerin korkulu Yüce Rabbimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve
rüyası olmuşlardır. Şehadet arzusunu hiçbir zaman muhabbetimizi, dirlik ve huzurumuzu daim eylesin. Hutbeme
yüreklerinden eksik etmemişlerdir. Din, iman, millet, vatan Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğrettiği şu dua ile son
ve mukaddesat uğruna gerektiğinde candan vazgeçmeyi göze vermek istiyorum: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve
almışlardır. “Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı dinin üzere sabit
cennet karşılığında satın almıştır”5 ayeti gereğince kıl! Ve Kâfirler güruhuna karşı bize yardım eyle, bize
yaşamışlardır. zafer ihsan eyle!”7
Muhterem Müslümanlar! 1
Nasr, 110/1-3.
Asıl zafer, insanın gönlünü kazanmaktır. Gerçek fetih, 2
Buhârî Cihâd, 15.
kalbi Allah’a açmaktır. Zafer, egemen olma hırsına 3
4
Enfal, 8/46.
Âl-i İmrân 3/139.
kapılmadan güzelliği herkesin avucuna bırakabilmektir. 5
Tevbe, 9/111.
Müslim, Salât, 220.
Fetih, insan iradesini incitmeden, baskı ve zorlama
6
7
Âl-i İmrân, 3/147.
yapmadan, imanın ve İslâm’ın gönüllere teklif edilmesidir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Muhterem Müslümanlar!
TARİH : 25.08.2017 Kurbanlarımız, bir taraftan bizi Rabbimize
yakınlaştırırken, bir taraftan da insanlığımıza anlam ve
derinlik katar. Kurban, her şeyden önce bizlere
sorumluluğumuzu hatırlatır. Hayatın akışı içerisinde
unuttuğumuz değerleri bir kere daha gözden
geçirmemize ve sırât-ı müstakim üzere sebat etmemize
vesile olur. Kurban, aslında nefsin arzu ve isteklerine
esir olmamayı, kulluk basamaklarında samimiyetle
yükselmeyi ifade eder. Zira kurbanımız, Rabbimize
sunduğumuz bir samimiyet ve kulluk beyanımızdır.
Rabbimiz, bu gerçeği bizlere şöyle haber verir:
ALLAH’A YAKIN OLMA ARAYIŞI: “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır;
KURBAN Allah’a ulaşan yalnızca takvanızdır,
Aziz Müminler! samimiyetinizdir.” 3
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “De ki: ‘Şüphesiz namazım da, diğer Kardeşlerim!
ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de sadece ve Kurban, Allah yolunda infak ve paylaşma
sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.’ ”1 bilincimizin göstergesidir. Kurban, muhtaçların,
yoksulların, garip ve kimsesizlerin yüzünü güldürmektir.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz Bayram yapamayanları bayram sevincine ortak etmektir.
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Âdemoğlu kurban bayramı Rabbimize yaklaşırken aynı zamanda komşularımıza,
günlerinde Allah katında kurban kesmekten daha akrabalarımıza, eş ve dostumuza, hâsılı birbirimize de
sevimli bir ibadet yapmış olamaz...”2 yakınlaşmaktır kurban. Bu yönüyle kurban, adını bile
Kıymetli Kardeşlerim! duymadığımız nice ülkelerde daha önce hiç
Yüce Allah’a manen yakınlaşmamıza ve görmediğimiz, tanımadığımız kardeşlerimize uzattığımız
kardeşliğimizin pekişmesine vesile olan kurban bir yardım eli ve kardeşlik dokunuşudur.
bayramının heyecanı bir kez daha yüreklerimizi sardı. Kardeşlerim!
Bizleri bu mübarek günlere ulaştıran Yüce Rabbimize Namaz, zekât, oruç, hac nasıl kendine has bir
sonsuz hamd-u senalar olsun. Önümüzdeki Cuma günü, ibadetse kurban da kendine has bir ibadettir. Yoksula,
müminler olarak hep birlikte bayramı idrak edeceğiz. kimsesize, ihtiyaç sahibine yardım etmek ve hayır
Kurbanlarımızdan elde edeceğimiz sevabın sevinciyle ve işlemek nasıl güzel bir ibadetse kurban da öyle güzel bir
bayramın coşkusuyla en büyük arzumuz olan ibadettir. Bu ibadetin de kendine özgü şartları, rükünleri
Rabbimizin rızasına beraberce ulaşmaya çalışacağız. vardır. Kurbanda aslolan, nisap miktarı mala sahip olan
Aziz Kardeşlerim! müminin gerekli şartları taşıyan hayvanı Allah rızası için
Kurban, yüce Allah’a yakın olma arayışıdır. bizzat kurban etmesidir. Dolayısıyla kurban ibadeti,
Kurban, teslimiyet ve sadakatin, sevgi ve vefanın, maddi yardıma dönüştürülemez.
fedakârlık ve paylaşmanın adıdır. Kardeşlerim!
Kurban, nice hikmet ve ibretlerle dolu manevi bir Diyanet İşleri Başkanlığımız ile Türkiye Diyanet
yolculuktur. Bu yolculukta ihlas ve samimiyet sınavına Vakfımız, bu yıl da vekâletle kurban kesim
tabi tutulan Âdem (a.s)’ın evlatları Habil ile Kabil’i organizasyonu düzenlemektedir. Hem yurt içindeki hem
hatırlarız. Bu sınavda ihlas ve kanaatkârlık kazanırken, de yurt dışındaki mağdur ve muhtaç kardeşlerimize
samimiyetsizlik ve tamahkârlık kaybetmiştir. Zira bütün cömert ve hayırsever milletimizin kurbanları
ibadetlerin kabul şartı ihlas ve samimiyettir. ulaştırılacaktır. Bu vesileyle kardeşlik köprüleri
sağlamlaştırılmaya çalışılacaktır. Aziz milletimizin,
Kardeşlerim! ihtiyaç sahibi kardeşlerimize hediye edeceği her kurban,
Kurban ibadetinde sadakat ve teslimiyet insanlığın, kardeşliğin ölmediğinin; insafın merhametin
sınavından geçen İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail (a.s)’ın tükenmediğinin kanıtı olacaktır. Milletimizin
hatırası vardır. Bu imtihanda Hz. İbrahim ve ciğerparesi yardımseverliğinin göstergesi olan kurbanlar; çaresize
Hz. İsmail, sahip olunan her şeyin Allah yolunda “Biz varız”, muhtaca “Seninleyiz”, yoksula “Beraberiz”
tereddütsüz feda edilebileceğini göstermişlerdir. O gün anlamına gelecektir.
bugündür müminler, sadakatin zirvesinde İbrahim
(a.s)’ı, teslimiyetin zirvesinde İsmail (a.s)’ı Kardeşlerim!
görmüşlerdir. Kurban bağışları 1 Eylül tarihine kadar devam
edecek, müftülüklerimiz tatil günlerinde de hizmet
Ve nitekim kurban ibadetinde Efendimiz sunacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle Rabbimizden
Muhammed Mustafa (s.a.s)’in vefası, fedakârlığı ve hepimizi bayrama huzur içerisinde kavuşturmasını ve
cömertliği vardır. Onun ümmetinde kurban, paylaşma, kurbanlarımızı kabul buyurmasını niyaz ediyorum.
yardımlaşma ve kardeşlik sınavının adı olmuştur.
1
En’âm, 6/162.
2
Tirmizî, Edâhî, 1.
3
Hacc, 22/37.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL hayrı doğrultusunda kullanmak ve korumak, bizim en
TARİH : 01.09.2017 büyük sorumluluğumuzdur.
Bu anlamda dilimiz, yalana değil, doğruya
dönmelidir. Sözümüz, batıla değil, hakka tercüman
olmalıdır. Gözümüz, fitne ve fesadı değil, ıslah ve
huzuru aramalıdır. Elimiz, şerre değil, her daim hayra
uzanmalıdır. Zihnimiz, çevremize kötülük ve çirkinlik
değil, iyilik ve güzellikler saçmalıdır. Gönlümüz, kin ve
nefret değil, sevgi ve muhabbet yaymalıdır.
Kardeşlerim!
Allah Rasulü (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Kıyamet
gününde insanoğlu, şu beş şeyden hesaba
İMAN VE İSLAM’IN TEZAHÜRÜ:
çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere
FAYDASIZ ŞEYLERDEN UZAK DURMAK kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl
Aziz Kardeşlerim! Bayramınız, Cumanız tükettiğinden, gençliğini ne şekilde geçirdiğinden,
Mübarek Olsun. malını/servetini nereden kazanıp nerelere
Müminler olarak bizleri bu kutlu bayram gününe, harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”3
bu Cuma vaktine eriştiren, bizlere bayram sevinci Muhterem Müslümanlar!
lütfeden Yüce Rabbimize hamd olsun. Bizlere imanı ve Bu hadisten de anlaşılacağı üzere hepimiz bir
İslam’ı, ibadeti ve ahlakı, hamdi ve şükrü öğreten hesap vaktine doğru hızla yol alıyoruz. Bu yolculukta
Peygamber Efendimize salat ve selam olsun. sermayemiz, bir saniyesi bile boşa geçirilemeyecek
Kardeşlerim! kadar değerli olan ömrümüzdür. Bu yolculukta en büyük
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle gücümüz, Allah’a olan iman ve teslimiyetimizdir.
buyuruyor: “O müminler, gıybet, dedikodu, yalan Kazanımlarımız, hayır ve iyiliklerimiz, salih
gibi sözleri işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler. amellerimizdir. Bütün bunları israf etmek, beyhude
‘Bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin tüketmek ise bizim en büyük kaybımız ve hüsranımızdır.
yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir. Selam Hayat yolculuğumuzda bize düşen, boş söz, tutum
olsun size. Bizim cahillik edenlerle işimiz yok’ ve davranışlardan uzak durmaktır. Zira mâlâyani olarak
derler.”1 isimlendirilen boş söz ve faydasız davranışlar, öncelikle
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i zihnimizi gereksiz yere meşgul eder; kişiliğimizi ve
şerifte şöyle buyuruyor: “Kendisini ilgilendirmeyen itibarımızı zedeler; zamanla bizleri esir alır. Dünyamıza
söz, tutum ve davranışlardan uzak durması, kişinin da ahiretimize de yararı olmayan meşguliyetler, bizlere
iyi bir Müslüman olduğunun göstergesidir.”2 hayır, bereket ve güzellik kazandırmaz. Aksine
vaktimizi öldürür, ömrümüzü tüketir.
Kardeşlerim!
Bugün, iki bayramı bir arada yaşadığımız büyük Kardeşlerim!
bir gün… Bugün, kaynaşmamız, birbirimize Günümüzde zaman tuzağı olan faydasız bazı
kardeşliğimizi daha fazla hissettirmemiz için televizyon programları, internet siteleri, oyunlar, adeta
Rabbimizin bize armağan ettiği sevinç günü... Bugün, bir mâlâyani sektörü meydana getirmiştir. Dünya ve
telbiyelerin tekbirlere, dua ve niyazlara karıştığı feyizli ahirete bir katkısı olmayan bu tür meşguliyetler, kişiyi
ve bereketli bir gün… kendisinden, Rabbinden ve çevresinden
uzaklaştırmaktadır. Kardeşlerine yabancılaştırmaktadır.
Aziz Müminler! Oysa mümin, ancak iki âleme de yararlı olan salih
Bayramlar, sadece neşe, eğlence ve tatil günleri amellere yöneldikçe zamanın bereketini hisseder.
değildir. Bayramlar, aynı zamanda müminin hayatını Mümin, ancak insanlığına yakışan söz, tutum ve
anlamlandıran, onu Rabbine ve kardeşlerine yaklaştıran davranışlar sergiledikçe erdemli bir birey olur, yücelir
günlerdir. Bu günler, huzur ve mutluluğun müminler ve saygı görür.
arasında paylaşılarak arttığı; hüzün ve kederin
yardımlaşarak azaltıldığı günlerdir. Müminler olarak Aziz Kardeşlerim!
bizler, bayramımızı bu şuurla idrak edeceğiz. Bayramın Hutbemi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu
ve hayatın her anını Rabbimizin rızasına uygun söz ve duayla bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Kulağımızın
davranışlarla değerlendirmeye çalışacağız. Zira mümin, kötülüğünden, gözümüzün kötülüğünden, dilimizin
kendisine, çevresine, insanlığa faydası olmayan söz, kötülüğünden, kalbimizin kötülüğünden sana
tutum ve davranışlardan uzak duran kimsedir. sığınırız.”4 Bizleri bunlardan muhafaza eyle Ya Rabbi!
Kardeşlerim! 1
Kasas, 28/55.
2
Tirmizî, Zühd, 11.
İman etmek, sorumluluğu üstlenmektir. Bu 3
Tirmizi, Sıfatü’l- Kıyâme, 1.
anlamda bizlere verilen her nimet, bir şükrü gerektirir. 4
Nesâî, İstiâze, 4.
Bizlere lütfedilen her imkân, beraberinde bir sorumluluk Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
getirir. Bu imkanları Rabbimizin rızası ve insanlığın
İLİ : GENEL Kıymetli Kardeşlerim!
TARİH : 01.09.2017 Kurban bayramı, huzurun, esenliğin, kardeşliğin,
birlik ve beraberliğin bayramıdır. Her türlü farklılığı bir
kenara bırakıp kesrette vahdete ulaşanların, kendini ve
Rabbini bilenlerin, tefekkür ve tezekkür edenlerin,
gönülden Rabbine teslim olanların bayramıdır. Bu bayram,
zihinlerini kötülüklerden arındıranların, gönüllerini manevi
kirlerden temizleyenlerin, günahlardan uzak duranların
bayramıdır. Bu bayram, nefsini terbiye edenlerin, hiçbir
canlıyı incitmeyenlerin ve çevresine güven verme
gayretinde olanların bayramıdır. Bu bayram, sabrı ve şükrü
KURBAN BAYRAMI kuşananların, varoluşumuzun hikmet ve gayesi
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Rasûlallah! doğrultusunda bir hayat sürenlerin bayramıdır. Bu bayram,
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Habiballah! değerlerimizi yaşatanların; yetime, yoksula, yalnıza,
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Seyyide’l-Evveline kimsesize yaklaşanların, çaresizlere çare olanların
ve’l-Âhirin bayramıdır.
Kardeşlerim!
Aziz Kardeşlerim! Bayramınız Mübarek Olsun! Bayramlar, Rabbimize ve birbirimize daha çok
Bizlere böyle bir bayram sevinci lütfeden Yüce yakınlaşmamız gereken zamanlardır. Bayramlar, birlik ve
Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. beraberlik duygularının, paylaşma ve infakın zirveye
çıktığı günlerdir. Bayramlar, kâh sevinç, kâh hüzünle akıp
Aziz Müminler! giden hayat yolculuğumuzda her şeyin bir imtihan olduğu
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle bilincini yeniden hatırlama günleridir.
buyuruyor: “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a Öyleyse geliniz! Bayramda anne-babamızın, eş ve
ulaşır. Allah’a ulaşan, yalnızca takvanızdır, çocuklarımızın, kardeşlerimiz ve komşularımızın yüzünü
1
samimiyetinizdir.” güldürelim. Yalnızlara, kimsesizlere, yoksullara, boynu
Peygamberimiz (s.a.s) de yine böyle bir bayram büküklere ve yaşlılara bayram sevinci götürelim. Kırılan
günü, okuduğum hadis-i şerifteki şu dua ile kurbanlarını kalpleri, yıkılan gönülleri, bayramın bereketi ve
kesmiştir: “Allah’ım! Bu kurbanlar senin nimetindir ve güzellikleriyle mamur edelim. Kardeşliğimize ve bayram
senin rızan içindir. Benim, ailemin ve ümmetimin sevincimize gölge düşüren dargınlıklara, küskünlüklere ve
kurbanlarını kabul eyle!”2 çekişmelere bugün bir son verelim.
Unutmayalım ki; sunduğumuz her bayram hediyesi,
Kardeşlerim! bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracaktır. Birbirimize
Neşe ve coşku günleri olan Kurban Bayramına hep sunabileceğimiz en güzel bayram hediyesi ise kalbimizin
birlikte bir kez daha ulaşmanın huzur ve mutluluğunu derinliklerinden gelen selam, içten dualarımız, tebessüm ve
yaşıyoruz. Kurban Bayramı, bizlere her yıl İslâm’ın beş ziyaretlerimiz olacaktır.
temel ibadetinden biri olan haccı getirir. Rabbimize Kardeşlerim!
yakınlaşma vesilesi olan kurban ibadetini takdim eder. Bu Hutbemi bitirmeden önemli bir hatırlatmada
bayram, bizlere Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in bulunmak istiyorum. Yaşanan trafik kazaları bayramların
teslimiyetini yeniden hatırlatır. Efendimiz Muhammed sevincini hüzne dönüştürüyor; millet olarak hepimizin
Mustafa (s.a.s)’in vefasını, cömertliğini, mümince yüreğini burkuyor. Bu kazalarda nice insanımız, nice
duruşunu ve örnek bir insan oluşunu bir kez daha kardeşimiz can veriyor. Nice aileler yok oluyor. Nice
gözlerimizin önüne getirir. ümitler, nice istikballer sönüyor. Bu noktada bütün
kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı ve dikkatli
Kıymetli Kardeşlerim! davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya
Bugünlerde milyonlarca kardeşimiz hac ibadeti için davet ediyorum. Geliniz! Hem kendimizin, hem de
Beytullah’a, Arafat’a akın ettiler. Rabbimizle olan iman kardeşlerimizin güvenliği için frene değil, kurala
misaklarını yenilediler. Bütün dünya Müslümanları olarak güvenelim.
bizler de bugün kurbanlarımızı Allah’ın adıyla keseceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt
Tevhid inancımızı, kulluk şuurumuzu tahkim edeceğiz. dışında yaşayan millet varlığımızın, gönül coğrafyamızdaki
Hacdaki kardeşlerimiz, hata ve günahlardan arınmayı bütün kardeşlerimizin ve âlem-i İslâm’ın Kurban
ifade eden bembeyaz ihramlarıyla, en içten yakarışlarıyla Bayramlarını tebrik ediyorum. Kurbanlarımızın makbul,
Allah’tan başka hiçbir sığınağın olmadığını ikrar ediyorlar. bütün kardeşlerimizin haccının mebrur, günahlarımızın
Dünyanın dört bir yanından Kabetullah’a gelen mağfur, bayramlarımızın mesrur olmasını Yüce
kardeşlerimizin duaları aynı duygularla birleşiyor. Rabbimizden niyaz ediyorum. Hutbemizi hakiki
Yürekten söylenen “Lebbeyk” sadaları gök kubbeyi bayramları dile getiren şu dizelerle bitirmek istiyorum:
inletiyor. Bizler de bugün kurbanlarımızı keserken, Can bula cananını, bayram o bayram ola!
aslolanın Allah’a yakınlık olduğunu dile getireceğiz. Kul bula sultanını, bayram o bayram ola!
Hacdaki kardeşlerimiz, haccın her bir aşamasında Hüzn-ü keder def ola, dilde hicap ref ola!
dünyevi arzu ve isteklerin esiri olmamak gerektiğini, Cümle günah affola, bayram o bayram ola!
kurtuluşun ancak takvada olduğunu ifade ediyorlar. Bizler
de bugün kurbanlarımızla, bütün varlığımızı Allah’ın 1
Hacc, 22/37.
yolunda adamaya hazır olduğumuzu göstereceğiz. 2
İbn Mâce, Edâhî, 1; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL kaldığı katliamlara farklı dünyaların, gözünü
TARİH : 08.09.2017 kapamasıdır.
Aziz Müminler!
Yüce dinimizde bir insanın katli bütün insanlığın
katli gibidir. Zira inancımızda insan, bizatihi insan
olduğu için değerlidir. Allah’ın bir âyeti olduğu için
saygındır. Herkesin canı, inancı, malı ve haysiyeti
dokunulmazdır. Hiç kimse inancından dolayı temel hak
ve özgürlüklerinden alıkonamaz. Yerinden yurdundan
çıkarılamaz. Şiddete, vahşete maruz bırakılamaz.
İnancımızda zulmetmek şöyle dursun, zulme sessiz dahi
kalınamaz. Hangi gerekçeyle olursa olsun zalime asla
meyledilemez. Mazluma sırt çevrilemez. Bu konudaki
temel prensibimiz Peygamberimiz (s.a.s)’in şu
uyarısıdır: “İnsanlar bir zalimi görürler de onun
zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları umumi
MAZLUMUN YANINDA YER ALMAK bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”3
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle
İnancımız gereği asla ümitsizliğe kapılamayız.
buyuruyor: “Sakın, zalimlerin yaptıklarından Allah’ı
Bizler inanıyoruz ki zalimler er ya da geç hak ettikleri
habersiz sanma! Allah onları cezalandırmayı, cezayı göreceklerdir. Bizler biliyoruz ki bütün bu
korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne olumsuzluklar elbette son bulacaktır. Yeter ki,
erteliyor.”1 insanlığa tarih boyunca umut olmuş bir milletin
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i evlatları olarak bizler, birlik ruhuyla mazluma,
şerifte şöyle buyuruyor: “Bir kötülüğe şahit olan, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim. Dil,
gücü yettiği takdirde onu eli ile düzeltsin. Buna gücü din, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin geçmişte
yetmez ise dili ile düzeltsin. Buna da gücü yetmezse olduğu gibi bugün de zalimin karşısında, mazlumun
kalbi ile o kötülüğe karşı tavır koysun. Kaldı ki bu yanında yer alalım. Yalnız kalsak da en büyük
durum da imanın asgarî gereğidir.”2 yardımcımızın Rabbimiz olduğu inancıyla zulmün her
türlüsüne karşı duralım. Şer odakları topyekûn
Değerli Kardeşlerim!
üzerimize gelse de en büyük gücümüzün mazlumların
İslam dünyası olarak ne yazık ki yine hüzünlü bir
duası olduğu şuuruyla her daim hakkı ve haklıyı
bayram geçirdik. Gönüllerimiz mahzundu, gözlerimiz
savunalım. Haksızlıklar karşısında asla susmayalım.
yaşlıydı. Bayramın sevincini yüreğimizin
derinliklerinde hissedemedik. Haccın manevi iklimini “Müslümanların
tam anlamıyla yaşayamadık. Kurbanın heyecanını haline duyarsız kalan kimse onlardan değildir.” 4
doyasıya tadamadık. Zira bir taraftan İslam hadisi gereği kardeşliğimize sahip çıkalım. Sevincimizi
coğrafyasındaki kısır çekişmeler, şiddet ve çatışmalar, ve üzüntümüzü, varlığımızı ve yokluğumuzu
bizleri üzmeye devam ediyor. Diğer taraftansa kardeşlerimizle paylaşalım.
Arakan’daki kardeşlerimizin maruz kaldığı baskı,
zulüm, vahşet ve katliamlar yüreğimizi dağlıyor. Aziz Müminler!
Geliniz bu mübarek Cuma vaktinde el açıp Yüce
Masum ve mazlumların uzak diyarlardan yükselen
Rabbimize canı gönülden yalvaralım: Allah’ım!
çığlıkları bizleri derinden yaralıyor.
Dünyanın çeşitli yerlerinde varlık mücadelesi veren
Aziz Kardeşlerim! kardeşlerimize rahmetinle, nusretinle muamele eyle!
Bugün Müslümanların maruz kaldığı haksızlıklar, Onların bir an önce sıkıntıdan kurtulmalarını nasip
asılsız ithamlar, şiddet ve zulümler hepimizi eyle! Allah’ım! Arakan’da ve dünyanın muhtelif
sarsmaktadır. Lakin bundan daha acısı ise bütün bu bölgelerindeki katliamlarda hayatını yitiren
yanlışlıklar karşısında büyük ölçüde insanlığın kardeşlerimize rahmet eyle! Yaralanan kardeşlerimize
sergilediği duyarsızlıktır. Varlık amacı yeryüzünde acil şifalar ihsan eyle! Allah’ım! İnsanlığın vicdanı olan
kötülüğü, zulmü, haksızlığı önlemek olan kuruluşların aziz milletimizden yardımını esirgeme! İnsanlığa ve
sessizliğidir. Mazlum ve masumların arşı titreten âlem-i İslam’a feraset, basiret, huzur ve dirlik lütfeyle!
feryatlarına dünyanın kör ve sağır kesilmesidir. Karaya Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca
vuran bir balina için seferber olunurken, kıyıya vuran yaşayanlardan eyle Allah’ım!
cansız minik bedenlerin görmezden gelinmesidir.
İnsanların açlıktan hayatını kaybetmesi; çocuk, kadın, 1
İbrahim, 14/42.
2
Müslim, Îmân, 78.
yaşlı demeden evinden, yurdundan sürülmesi karşısında 3
Ebû Dâvûd, Melâhim, 17.
insaf ve vicdanın yitirilmesidir. Müslümanların maruz 4
Taberânî, el-Mu’cemü’s-sağîr, II, 131.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Bilgi, kişiyi kendisinden, Rabbinden, insanlardan
TARİH : 15.09.2017 uzaklaştırmamalıdır. Onu çevresine
yabancılaştırmamalıdır. Bilgi, insanı hikmete
taşımalıdır. Onun kalbine, gönlüne hitap etmelidir.
Bilgi, ahlak ve sorumluluk bilinciyle hayata
yansımalıdır. Kişiyi Allah rızasına ulaştıran bir araç
olarak görülmelidir.
Kardeşlerim!
Bizler, nasıl ki Allah’ın kitabını okuyup
hayatımıza yansıtmakla mükellefsek kâinatı ve
kâinattaki nizamı da okumak, yani anlamakla
BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU? mükellefiz. İnsana ve insanlığa fayda sağlayan her türlü
Aziz Müminler! ilmi tahsil etmekle sorumluyuz. İlmi çıkar ve tatmin
Bir gün Mescid-i Nebevi’de bir grup sahabî, vesilesi olarak asla göremeyiz. İnsanlığa zarar vermek,
tesbih ve duayla, diğer bir grup sahabî de ilimle yeryüzünü tahrip etmek ve yaşanmaz hale getirmek için
meşguldü. Ashabın bu durumunu gören Peygamberimiz ilim tahsil edemeyiz.
(s.a.s), şöyle buyurdu: “Her iki grup da hayırlı bir
Aziz Müminler!
işle meşguller. Bir kısmı Allah’a dua ediyor ve
Yavrularımız, gençlerimiz, yeni bir eğitim-
O’ndan bir şey istiyorlar. Allah, onlara dilerse verir,
öğretim dönemine başlıyor. Öğretmenlerimiz, vicdan ve
dilerse vermez. Diğerleri ise ilim tahsil ediyorlar ve
merhamet sahibi; erdemli, değerlerine bağlı, milletinin
bilmeyen kimselere ilim öğretiyorlar. İşte bunların
ve insanlığın yararına çalışan nesiller yetiştirmeye
yaptığı daha faziletlidir.”
devam edecektir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim
Allah Resûlü (s.a.s), ilim tahsil eden sahabeyi yılımızın geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza,
sadece bu şekilde taltif etmekle kalmadı. “Şüphe yok değerli öğretmenlerimize, tüm ailelere ve milletimize
ki, ben de bir öğretmen, bir öğretici olarak hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
gönderildim.” buyurarak onların yanına oturdu. 1 Zira Rabbimiz, evlatlarımıza kendi rızasına ulaştıracak,
o, “Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?” 2 âyeti ülkemizin, âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yararına
doğrultusunda bilginin, ilmin üstünlüğünü yaşantısıyla kullanacakları bilgilerle donanmalarını nasip eylesin.
ortaya koyan bir peygamberdi.
Bu vesileyle velilerimize de önemli bir hususu
Kardeşlerim! hatırlatmak istiyorum. Geliniz, yavrularımızın
Resûlullah Efendimiz, ömrü boyunca ilme, Kur’an’ın rahmet iklimiyle buluşmaları,
bilgiye, öğrenmeye büyük önem verdi. Onun en büyük Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatını öğrenmeleri
gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve noktasında sorumluluğumuzu ihmal etmeyelim.
hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı Okullarımızda seçmeli olarak okutulan Kur’ân-ı Kerim
yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda ve Peygamberimizin Hayatı derslerini tercih etmeleri
verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.”3 şeklinde yakaran için yavrularımıza rehberlikte bulunalım.
bir Rahmet Elçisiydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak
Kıymetli Kardeşlerim!
hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine
Hutbemi bitirmeden önce sizlerle iki hususu
muhatap olmuştu. Yüce Rabbimiz, Son Elçisi nezdinde
paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki Perşembe hicri yeni
insanlığa evvela şöyle buyurmuştu: “Yaratan
yılın ilk gününü idrak edeceğiz. Bu vesileyle yeni
Rabbinin adıyla oku. O, insanı döllenmiş
yılınızı şimdiden kutluyorum.
yumurtadan yarattı. Oku! Senin Rabbin, sonsuz
kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye
İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”4 Diyanet Vakfı ile birlikte Arakan’lı kardeşlerimize
yönelik bir yardım kampanyası başlatmıştır. Kampanya
Aziz Kardeşlerim!
çerçevesinde bugün ülkemiz genelindeki bütün
Bizler, bilginin hikmetle buluştuğu, ilmin irfanla
camilerde necip milletimizin yardımına müracaat
yoğrulduğu, âlimin ahlâkla bezendiği bir medeniyetin
edilecektir. Toplanan yardımlar, Arakan’lı mazlum ve
mensuplarıyız. Medeniyetimizde ilim, aklın ibadeti
masum kardeşlerimize ulaştırılacak, onların yaralarına
olarak görülür. İlim, en başta eşyanın hakikatini,
merhem olunmaya çalışılacaktır. Yüce Rabbimiz, hayır
varlığın gaye ve hikmetini anlamaya çalışmaktır. İlim,
ve hasenatınızı kabul eylesin. Mazlumların,
kendini bilmektir. Zira kendini bilen, Rabbini bilir.
mağdurların, çaresizlerin ümidi olan ülkemize ve aziz
Rabbini bilen, eşyanın hakikatini öğrenmeyi gaye
milletimize zeval vermesin.
edinir. Kendi varlığının farkında olan, çevresinin,
kâinatın, hayatın farkında olur. 1
Dârimî, Mukaddime, 32.
2
Zümer, 39/9.
3
Tirmizî, Deavât, 128.
4
Alak, 96/1-5.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL girişilen kutlu bir yolculuktur. Hicret; şiddetten
TARİH : 22.09.2017 merhamete, esaretten özgürlüğe gidişin adıdır. Allah’a
itaatin, sadece O’na kul olmanın göstergesidir.
Hicret, İslam davası uğruna anadan, babadan,
evlattan hatta candan vazgeçişin, ibretli ve meşakkatli
kıssasıdır. Hicret, yârını, diyârını, malını-mülkünü Allah
için göz kırpmadan terk eden Muhacir ve onları
bağırlarına basan3 Ensârın destanıdır. Bu destanda
fedakârlık, kardeşlik, ahde vefa, birlik ve beraberlik,
sevgi, saygı, paylaşma ve kucaklaşma vardır. Hâsılı hicret,
Allah’a ibadete, insanî erdemlere, rahmet ve medeniyete
gönlünü açanların azmi ve kararlılığı, bu değerlere
kapılarını kapatanların ise hüsranıdır.
Kıymetli Müminler!
Resûlullah Efendimizin hadisi doğrultusunda asıl
HİCRET: KUTLU BİR YOLCULUK
hicret, haram ve günahları terk ederek Yüce Allah’a
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle teslimiyettir. Allah Resulüne gönülden bağlılığın,
buyuruyor: “İman edenler, hicret edenler, Allah sadakatin, ümmet olabilme gayret ve samimiyetinin
yolunda cihad edenler, şüphesiz bunlar Allah’ın ifadesidir. Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her türlü
süflî duygu ve emellere sırt çevirmektir. Ulvî değerler
rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayan ve merhamet
uğruna mücadele etmektir. Hicret; bâtıldan, boş şeylerden,
edendir.”1
ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmaktır.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) Hakk, hakikat ve ahlak yolunda ilerlemektir. Yüce
şöyle buyuruyor: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Mevlâ’nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza
müslümanların emin oldukları kimsedir. Muhacir ise edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzak durup,
Allah’ın yasakladığı şeyleri terk edendir.”2 imana sadık kalabilmektir.
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Müminler olarak dün hep birlikte Muharrem ayının Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah’a kul,
ilk gününü idrak ettik. Hicri 1439 yılına girmenin Rasulüne ümmet olma bilinciyle, yeryüzünde iyiliğin
heyecanını yaşadık. Bizleri yeni bir hicri yıla ulaştıran hâkim olması için gayret göstermektir. Sevgi, saygı,
Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. Cennetten paylaşma, yardımlaşma duygusuyla, samimiyetle
yeryüzüne adım atışımızla başlayan hicret hikâyemizin, kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı olmaktır.
cennette hitama ermesi niyazıyla hicri yeni yılınızı Dolayısıyla İslam’ın bütün değerlerini istismar ederek,
kutluyorum. Yeni yılın, İslam ve insanlık âleminin huzur vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret
ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır.
ediyorum. Böylelerinin, içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini
Aziz Müminler! kirleterek müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz gibi ulvi bir kavramı istismardan başka bir şey değildir.
(s.a.s.)’i, insanî erdemlerden ve kulluk bilincinden Kardeşlerim!
uzaklaşmış cahiliye toplumu hazmedemedi. Mekkeli Geliniz! Bu mübarek saatte iyilik ve hayırlara
müşrikler, kendilerine bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı hicrete, hakiki bir muhacir olmaya söz verelim. Salih ve
olarak gönderilen Merhamet Peygamberine akla hayale sadık kul olmak, Muhacir ve Ensar kardeşliğini aramızda
gelmedik baskı ve zulmü reva gördüler. Ona kucak yeniden kurmak ve ilahi rahmeti tecelli ettirecek hicretlere
açmak, onunla yeniden kendilerine gelmek yerine onu koyulmak adına bu günümüzü milat bilelim.
dışladılar, Onun hayatına kastettiler. Bu baskı ve şiddet Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şekilde, Allah’ın
ortamında İslam’ı yayma ve yaşama imkanı kalmadığını emrettiklerini yapıp yasaklarından uzak kalalım ve
gören Peygamberimiz önce sahabeden bazılarını gönderdi, böylece bizler de hicret sevabına nâil olalım. Gönül
sonra da kendisi gitti fedakar insanların şehri Medine’ye. yesribimiz, İslam’ın nuruyla erdemi, ahlakı, insaniyeti
Kardeşlerim! temsil eden tenvir edilmiş Medine olsun.
İşte Allah Resûlü ve ashabının bu kutlu Ne mutlu hayat yolculuğunu kutlu bir hicrete
yolculuğunun adı hicrettir. Bu hicret, sıradan bir göç dönüştürebilenlere!
değildir. Hz. Ömer döneminde takvim başlangıcı kabul
edilen hicret, Müslümanlar için bir milattır. Hicretle Ne mutlu bu hicretin sonunda Allah’ın rızasına
beraber İslam’ın yüksek hakikatleri Medine’den bütün ulaşabilenlere!
yeryüzüne dalga dalga yayılmaya başlamıştır. 1
Bakara, 2/218.
2
Buhârî, İmân, 4.
Hicret, Müslümanlar için birçok dersler 3
Haşr, 59/9.
içermektedir. Her şeyden önce bu hicret, bir kaçış değil, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
yüce değerlerin yeryüzünde neşv-ü nemâ bulması için
İLİ : GENEL Kıymetli Kardeşlerim!
TARİH : 29.09.2017 Biz müminler için hayattır cami. Zira camide
yalnızca Allah’a kul olmanın, sadece O’nun
huzurunda eğilmenin hazzını iliklerimize kadar
hissederiz. Camiler, bizi hayatın bitmek bilmeyen
hengâmesinden çekip alır. Manevi iklimiyle yeni bir
şuur kazandırarak tekrar hayata katar. Duygu ve
düşüncelerimizi ilmek ilmek dokuyarak bizi eğitir.
Bu yönüyle camiler bizim için her daim bilgi ve
hikmet, ilim ve ahlak mekânlarıdır. Rabbimizi,
Dinimizi, Kitabımızı, Peygamberimizi,
kardeşliğimizi ve hayatı öğrendiğimiz mekteplerdir.
CAMİ, ŞEHİR VE MEDENİYET
Camiler, Rahman’ın huzurunda kalplerimizi
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
birleştiren yerlerdir. Camiler, omuz omuza saf
Geliniz! Bugünkü hutbemizin başında yarın
tutarken, birlikte kıyam ederken, rükû ve secdeye
idrak edeceğimiz Âşûre gününü ve asırlardır hepimizi
varırken sahip olduğumuz birlik ruhunu
hüzne boğan Kerbelâ’yı yâd edelim. Şehitlerin ser
toplumumuza taşıyalım diye inşa edilir. Camilerimiz,
çeşmesi, cennet gençlerinin efendisi, Allah
elinden ve dilinden emin olunan “güvenilir mümin”,
Resûlü’nün iki güzide torunundan biri, müminlerin
kendisine gıpta edilen “örnek insan” şuurunu
gözbebeği Hz. Hüseyin’i hayırla analım. Bu vesileyle
evlerimize, mahallelerimize, ülkemize ve insanlığa
Resûl-i Ekrem Efendimize ve onun ehl-i beytine salât
taşıyalım diye yapılır.
ve selam gönderelim.
Muhterem Kardeşlerim!
Kardeşlerim!
Camiler, varlığıyla İslam beldelerinin
Geliniz! Bugünkü hutbemizde bir de camiyi ve
bağımsızlığının göstergesidir. Minaresiyle tevhidin
çeyrek asrı aşkın bir süredir kutladığımız Camiler ve
sembolüdür. Ezanlarıyla şehadetin ifadesidir.
Din Görevlileri Haftası’nı hatırlayalım. Camiyi
Salâlarıyla bir milleti dirilten ve ayağa kaldıran
yeniden şehrin kalbine, hayatın merkezine
merkezlerdir. Minberleriyle ilim, hikmet ve marifetin
yerleştirmenin, medeniyetin beşiği haline getirmenin
mekânıdır. Kürsüleriyle hak ve hakikatin sesidir.
yollarını arayalım. Mescidin, mabedin, hayatımızda
Mihraplarıyla gönlümüzü esir almaya çalışan
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşünelim.
günahlara, öfke, kin, nefret gibi her türlü kötülüğe
Aziz Kardeşlerim! karşı bir mücadele yeridir.
Yüce Rabbimiz, hutbemizin başında okuduğum
Kıymetli Kardeşlerim!
âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Allah’ın
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Camiler ve Din
mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman
Görevlileri Haftası’nın bu seneki temasını “Cami,
eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve
Şehir ve Medeniyet” olarak belirlemiştir. Hafta
Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar
boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle caminin
eder. İşte doğru yolda olmaları umulanlar
bir müminin hayat bulması, bir şehrin ruh kazanması,
bunlardır.”1
bir medeniyetin ortaya çıkmasındaki önemine vurgu
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de hutbemizin yapılacaktır. Camiyi asr-ı saadetteki fonksiyonuna
başında okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: kavuşturmanın, müminler olarak hepimizin görevi
“Şehirlerin Allah’a en sevimli olan mekânları olduğu yeniden hatırlatılacaktır.
camilerdir.”2
Bu vesileyle Camiler ve Din Görevlileri
Aziz Müminler! Haftası’nın hayırlara vesile olmasını temenni
Camiler, İslam medeniyetinin kalbidir. ediyorum. Camilerimize hizmeti geçmiş ve dâr-ı
Medeniyetimizde hiçbir şehir, camisiz, mabetsiz bekâya irtihal etmiş bütün kardeşlerimize Yüce
düşünülemez. Peygamberimiz (s.a.s.), Medine’ye Rabbimizden rahmet, hayatta olanlara sağlık ve
vardığında ashabıyla birlikte Medine’nin kalbine huzur diliyorum. Rabbimiz gönüllerimizi,
derhal Mescidi Nebevi’yi inşa etmiştir. Mescid-i zihinlerimizi, bedenlerimizi camiden ayırmasın.
Nebevi, Medine’nin merkezi, medeniyetin beşiği Şehadetleri dinin temeli olan ezandan bizleri mahrum
olmuştur. İlim, irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, bırakmasın.
şefkat, merhamet gibi değerler, dünyanın dört bir
yanına dalga dalga bu kutlu mekândan yayılmıştır. O
1
Tevbe, 9/18.
2
Müslim, Mesâcid, 288.
günden bugüne İslam beldeleri, camilerin etrafında
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
şekillenmiştir. Hâsılı cami, şehrin ruhu olmuştur.
İLİ : GENEL yolu gösterecek en güzel ahlaka sahip bir Peygamber
TARİH : 06.10.2017 gönderdi. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i lütfetti. O, bize
hak ve hakikatin, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ne
olduğunu öğretti. Yeter ki bizler, onun sünnetine tabi
olalım. Onun eşsiz örnekliğinden ayrılmayalım.
Hayatımızı, onun rahmet yüklü mesajlarıyla bereketli
kılalım.
Namazımız, kurbanımız, haccımız, zekâtımız,
orucumuz, hâsılı bütün ibadetlerimiz, her daim
Rabbimizi hatırlayalım diye emredildi. Yeter ki bizler,
ibadetlerimizin bizi Rabbimize yakınlaştırdığını,
ALLAH’I UNUTANLAR, UNUTULURLAR O’nun katında bizi değerli kıldığını unutmayalım.
Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s.), amcasının oğlu Kıymetli Kardeşlerim!
Allah’ı unutarak yaşayanları Allah da hem
Abdullah’la birlikte yolculuğa çıkmıştı. Bir ara ona
dünyada hem de ahirette unutacaktır. Bu dünyada
“Yavrum! Sana bazı tavsiyelerde bulunacağım.
Bunları sakın aklından çıkarma!” buyurdu. kendisine nankörlük edenleri Allah, o büyük günde
Ardından bu genç sahabîye Rabbi ile arasındaki bağı rahmetinden mahrum bırakacaktır. Dünyanın esiri
asla koparmaması gerektiğine dair şu nasihatte olanlara, Allah’ın merhametinden başka hiç bir
bulundu: “Allah’ın hakkını koru ki, O da seni sığınağın olmadığı mahşer gününde şöyle
seslenilecektir: “Siz bu günü yaşayacağınızı nasıl
korusun. Allah’ın hakkını koru ki, O’nu her daim
yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman unuttuysanız biz de bugün sizi unutuyoruz.
Allah’tan iste. Yardım dileyeceğin zaman Allah’tan Şüphesiz varacağınız yer, ateştir. Size yardım
dile. Bil ki, bütün varlıklar sana yardım etmek edecek kimse de yoktur.”4
üzere bir araya gelseler, Allah’ın dilediğinden Kardeşlerim!
başka yardımda bulunamazlar. Sana bir zarar Geliniz! Şu kısacık hayatımızda Rabbimize,
vermek üzere elbirliği etseler, Allah’ın takdir ailemize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı unutup
ettiğinden başka bir zarar da veremezler.’”1 ihmal etmeyelim. Bize düşenin, Allah’ın rızasına
uygun yaşamak olduğunu unutmayalım. Varlık
Aziz Müminler!
Hepimiz insanız. Hayat meşgalesinde kimi gayemizin, o büyük güne hazırlanmak olduğunu
zaman komşumuzu, eşimizi-dostumuzu unutuyoruz. hatırımızdan çıkarmayalım. Rabbimizin nimetlerine
Kimi zaman akrabalarımızı, kardeşlerimizi, yetimleri, karşı şükran ifademiz olan ibadetlerimizi
muhtaçları unutuyoruz. Kimi zaman kendimizi, aksatmayalım. O’nun her an bizi gördüğü, her
davranışımızı bildiği, her sözümüzü duyduğu bilinciyle
çevremizi, sorumluluklarımızı unutuyoruz. Ancak
yaşayalım. Ebedi huzurun, Allah rızası doğrultusunda
bütün bunların ötesinde bir insan için en kötü olanı,
geçirilen bir ömre bağlı olduğunu unutmayalım.
yaratılış gaye ve hikmetini unutmasıdır. Asıl hüsran,
kişinin Rabbini unutarak yaşamasıdır. Allah’la olan Kardeşlerim!
misakını, kulluk ahdini hiçe saymasıdır. Dünyanın fani Hutbemi, Rabbimizin Kuran’ı Kerim’de bizlere
olduğu gerçeğini unutarak hesabı, mizanı, ahireti göz öğrettiği şu dualarla bitiriyorum:
ardı etmesidir. İşte Rabbimiz, kendisini unutanlardan
“Rabbimiz! Unutur ve hata edersek bizi
olmamamız için bizleri şöyle uyarmıştır:
sorumlu tutma!”5
buyurarak müminlere kendisini hatırlatacak, doğru Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL kitaplarına, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan
TARİH : 13.10.2017 olduğuna gönülden inanmak mümin olabilmenin ilk
şartıdır. Mümin, Allah’a gönülden teslim olmuş
kişidir. Mümin, son nefesine kadar imanına sadık
kalan kimsedir. O, bu uğurda türlü musibetlere
maruz kalsa da sadakat ve teslimiyetini yitirmez.
Kardeşlerim!
Cennete giden yolda ilerleyebilmenin şartı
ibadettir, salih ameldir. İhlasla kılınan namaz,
samimiyetle tutulan oruç, hac, zekât, kurban nasıl
birer ibadetse, sırf Allah rızası gözetilerek yapılan
her güzel iş de bir ibadettir. Anne-babamıza,
eşimize-evladımıza, komşu ve akrabamıza, can
taşıyan her bir varlığa iyilikte bulunmak ibadettir.
CENNET YOLCUSU OLABİLMEK Hayatı birbirimize kolay kılmak, sahip olduğumuz
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! nimet ve imkânları kardeşimizle paylaşmak,
Yüce Rabbimiz okuduğum âyet-i kerimede yardımlaşmak bir ibadettir. Tutamayanın eli,
şöyle buyurmuştur: “Rabbinizin mağfiretine, göremeyenin gözü, yürüyemeyenin ayağı,
genişliği göklerle yer arası kadar olan ve takva konuşamayanın dili olmak bir ibadettir. Hâsılı
sahipleri için hazırlanmış bulunan cennete kötülükten uzak durma ve iyilik yolunda olma
koşun.” 1 gayreti bir ibadettir.
Peygamberimiz (s.a.s) de “Cennete girmeye Aziz Müminler!
vesile olacak en önemli husus nedir?” diye soran bir Cennete giden yolda yücelebilmenin şartı güzel
sahâbiye, “Takva, yani Allah’a karşı sorumluluk ahlaktır. Rabbimize, kendimize, çevremize karşı
bilinci ve güzel ahlaktır.” buyurmuştur.2 samimiyeti kuşanmaktır. Doğruluk ve istikametten
Aziz Müminler! asla ayrılmamaktır. Ahde vefayı elden
Yüce Rabbimiz, bizlere birbirini takip eden iki bırakmamaktır. Emanete ihanet etmemektir. Zira
hayat vermiştir. Birincisi fâni, kısa ömürlü ve Rahmet Elçisi (s.a.s) tarafından “elinden ve dilinden
kazanca dönüştürülmesi gereken dünya hayatıdır. emin olunan kişi” diye tarif edilen mümin, hiçbir
İkincisi ise ebedi ve ölümsüz olan âhiret hayatıdır. kimseye zarar veremez. Yüce Allah’ın saygın bir
Dünya hayatı, âhirete uzanan zorlu ve sonlu yoldur. varlık olarak yarattığı insanın onur ve haysiyetini
Âhiret hayatı ise dünya tarlasında ektiğimizi zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarla kısacık
biçeceğimiz, yapıp ettiklerimizin karşılığını eksiksiz ömrünü israf ve heba edemez. Mümin,
göreceğimiz bir hayattır. Bu hayatta bizler için ya “Utanmazsan dilediğini yap.”3 hadisi
hüzün ya da sevinç vardır. doğrultusunda güzel ahlakı kendisine şiar edinir.
Dünya imtihanında başarılı olmak için gayret Kardeşlerim!
gösterenler, Allah’ın rızasına ve ebedi nimetler Hutbemizi şu duayla bitirmek istiyorum:
yurdu olan cennete kavuşacaklardır. Bu imtihanı “Allah’ım! Senden cenneti ve bizi cennete
kaybedenler ise âhirette pişmanlık ve hüsrana yaklaştıran söz ve amelleri isteriz. Cehennem
uğrayacaklardır. ateşinden ve bizi ona yaklaştıran söz ve
davranışlardan sana sığınırız.”4
Kıymetli Kardeşlerim!
Rabbimiz, cennetine götürecek, cehennemden Allah’ım! Vatanımıza, milletimize; birliğimize,
kurtaracak yolu bizlere hayat rehberimiz olan dirliğimize kastedenlere fırsat verme!
Kur’an-ı Kerim’de öğretmiştir. Peygamberimiz Yâ Rabbi! Değerlerimiz uğrunda canlarını feda
(s.a.s) de bu yolu bizzat yaşayarak göstermiştir. Söz eden aziz şehitlerimize rahmetinle muamele eyle!
konusu bu yolun sonu ebedi kurtuluştur. Bu yolun Gazilerimize acil şifalar lütfeyle! Bizleri onların
sonu bitmeyecek olan bir huzurdur. Geliniz bugünkü uğrunda canlarını feda ettikleri, kanlarını akıttıkları
hutbemizde cennet yolcusunun özelliklerine hep yüce değerleri yaşayan ve yaşatanlardan eyle!
birlikte bakalım.
1
Âl-i İmrân 3/133.
Aziz Müminler! 2
İbn Mâce, Zühd, 29.
Cennete giden yola imanla girilir. Zira ebedi
3
Buhâri, Ehadisü’l- Enbiya, 54.
4
İbn Mâce, Dua, 4.
kurtuluş, imandan geçer. Allah’ın varlığına ve
birliğine, O’nun peygamberlerine, meleklerine, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL merhamet etmezsen mutlaka hüsrana
TARİH : 20.10.2017 uğrayanlardan oluruz.”3
Kıymetli Kardeşlerim!
Tevekkül, tevhid inancı uğrunda ateşe atılmayı
göze alan Hz. İbrahim gibi azimli ve kararlı olmaktır.
İsmail (a.s.) gibi gerektiğinde Allah yolunda bütün
varlığını feda edebilme cesaretini gösterebilmektir.
Yaraları kemiğe dayandığı halde, Eyyûb Peygamber
gibi, sabrı ve metaneti kuşanmaktır tevekkül.
Ciğerpâresi Yusuf’un hasretinden, gözlerini yitiren
Yâkup Peygamber gibi, fedakâr olabilmektir.
Tevekkül, iffet ve hayâ timsali Yusuf (a.s.) gibi her
türlü imtihanın karşısında Allah’a sığınmaktır.
Ve nihayet tevekkül, her türlü olumsuzluğa
MÜMİNCE BİR DURUŞ: TEVEKKÜL
rağmen, Rahmet Elçisi Muhammed Mustafa (s.a.s)
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
gibi ümitvâr olmaktır. Onun gibi her daim sarsılmaz
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ve Hz. Ebû Bekir,
bir imana, yüce ideallere, diriltici bir gayrete sahip
Medine’ye hicret için yola çıkmışlardı. Durumdan
olabilmektir. Şefkat ve merhametin; hak ve
haberdar olan müşrikler her tarafta onları aramaya
hakikatin; ahlak ve erdemin yolunda sebat
başlamışlardı. Takip edilmemek ve müşrikleri
edebilmektir.
şaşırtmak amacıyla Allah Resûlü, yol arkadaşıyla
birlikte Sevr Dağı’nda bir mağaraya sığınmıştı. Aziz Kardeşlerim!
Müşrikler, bir ara mağaranın önüne gelip Tevekkül, tembellik ve miskinliğin mazereti
dayanmışlardı. Bu esnada Hz. Ebû Bekir, “Yâ olamaz. Aksine tevekkül, çalışkanlığın, üretkenliğin
Resûlallah! Eğilip ayaklarının dibine bir baksalar bizi diriltici bir unsurudur. Tedbiri terk ederek,
görecekler.” sözüyle endişesini dile getirmişti. sorumluluğu yerine getirmeden, sebeplere
Allah’a karşı her daim tam bir güven ve teslimiyet tutunmadan tevekkül etmek İslam’ın ruhuyla
içinde olan Resûlullah Efendimiz ise âyette de ifade bağdaşmaz. Böyle bir tevekkül anlayışı, işin kolayına
edildiği üzere1 şöyle diyerek arkadaşını kaçmaktır, tembellik ve tedbirsizliktir. Çalışıp
sakinleştirmiş ve bir yönüyle bizlere tevekkülü çabalamaksızın kuru bir tevekkül anlayışına sahip
öğretmişti: “Üzülme! Allah bizimle beraberdir. olmanın sonu hüsrandır.
Allah’ın yanlarında olduğu iki kişi hakkında Muhterem Kardeşlerim!
neden endişe ediyorsun ki?”2 Öyleyse her birimiz, görevlerimiz konusunda
Kardeşlerim! gayret gösterelim. Sorumluluğumuzu yerine getirerek
Müminde bulunması gereken en önemli Yüce Mevla’dan istemesini bilelim. Fani olan
hasletlerden biri de tevekküldür. Tevekkül, elimizden dünyaya ve dünyalıklara değil, sadece Bâkî ve her
gelen gayreti gösterdikten sonra sonucu Allah şeye kâdir olan Allah’a dayanıp güvenelim. Yüce
Teâla’ya havale etmektir. Acizliğimizi, Kitabımızın şu âyetinde belirtilen gerçek müminlerin
çaresizliğimizi itiraf ederek Yüce Mevla’ya kayıtsız özelliklerine sahip olmak için çaba sarf edelim:
şartsız teslimiyettir tevekkül. Sevinçte-kederde, “Müminler o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman
bollukta-darlıkta, kısacası her anımızda Allah’a kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine
sığınmaktır. En zor anlarımızda yanımızda kimseyi okunduğu zaman bu onların sadece imanını
bulamasak da, ümidimizi kesmeden el açıp Yüce artırır. Onlar yalnızca Rablerine tevekkül
Rabbimizden yardım dilemektir. ederler.”4
Aziz Müminler! Aziz Müminler!
Gerçek tevekkülün ne olduğunu görmek için Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu
peygamberlerin hayatına bakmak gerekir. Zira dua ile bitirelim: “Allah’ın adıyla tevekkül ettim.
onların her birisi bizlere tevekkülün en güzel Allah’ım! Ayağımızın kaymasından, şaşırmaktan,
örneklerini göstermiştir. zulmetmekten zulme uğramaktan, cahillik
etmekten veya bize cahillik edilmesinden sana
İnsanlık için tevekkülün ilk örneğini Hz. Âdem
sığınırız.”5
sergilemiştir. Onun nezdinde hata ve günahtan
pişmanlığın, Allah’ın rahmetinden ümidi 1
Tevbe, 9/40.
kesmemenin adıdır tevekkül. Âdem (a.s.) ile eşi 2
Buhârî, Fedâilü’l-Ashâb, 2.
3
A’râf, 7/23.
Havva annemiz, yaptıkları yanlışın farkına varınca 4
Enfâl, 8/2.
şöyle niyazda bulunmuşlardır: “Rabbimiz! Biz 5
Tirmizî, Deavât, 35.
kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Aziz Kardeşlerim!
TARİH : 27.10.2017 Şükür, Allah’ın emaneten verdiği nimetlerin
kadrini bilmektir. Şükür, arzu ve isteklerin, hırs ve
tamahın esiri olmaktan kendimizi koruyabilmektir.
Şükür, yaratılış gaye ve hikmeti doğrultusunda
yaşamanın bir göstergesidir. Şükür, yapılan iyiliğe
kör ve sağır kesilmemektir. Sadece varlığın
kıymetini bilmek değil, yokluğa da sabredebilmektir
şükür. “Hani Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Eğer
şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.
Nankörlük ederseniz gerçekten azabım çok
çetindir.”3 âyetinin bilinciyle şükür, her durumda
Allah’ın gazabından rahmetine sığınmaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
ŞÜKREDEN BİR KUL OLABİLMEK Şükretmek sadece dille “Elhamdülillah, Ya
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Rabbi şükür” demek değildir. Asıl şükür, her nimeti,
Peygamberimiz (s.a.s) zaman zaman geceleri Allah’ın razı olacağı şekilde değerlendirmektir.
kalkar ve ibadet ederdi. Uzunca bir süre huşu Aldığımız her nefesin, hayatımızın, aklımızın,
içerisinde kıyamda dururdu. Gözyaşları eşliğinde sağlığımızın, bütün imkânlarımızın kendine has bir
secdeye kapanırdı. Gönülden Allah’a yakarışta şükrü vardır.
bulunurdu. Onun bu haline gıptayla şahit olan Hz.
Aişe validemiz, “Yâ Resûlallah! Rabbin geçmiş ve Mükerrem bir insan olarak yaratılmış
gelecek bütün günahlarını bağışladığı hâlde niçin bu olmamızın şükrü imandır. Kalbimizin şükrü, kin,
kadar ibadet ediyorsun?” diye sordu. Allah Resûlü nefret gibi kötü duygulardan uzak durmaktır.
(s.a.s), değerli eşinin bu sorusuna nice anlam ve Zihnimizin şükrü Allah’ın yüceliğini tefekkür ve
ibretlerle dolu şu cevabı verdi: “Allah’a şükreden tezekkürdür. Dilimizin şükrü, Allah’ı zikirdir.
bir kul olmayayım mı Ey Aişe?”1 Bedenimizin şükrü, her daim Allah rızası
doğrultusunda yaşamak ve ibadetlerimizi eda
Aziz Müminler! etmektir. Malımızın şükrü, sadaka ve zekât vererek
Bizler, bu fâni dünyada birer misafir olarak ihtiyaç sahiplerine infakta bulunmaktır. İlmimizin
bulunuyoruz. Gözümüzü çevirdiğimiz her yerde şükrü, öğrenci yetiştirerek, ardımızda kalıcı eserler
Allah’ın nimetlerini görüyoruz. Her lokmada O’nun bırakarak insanlığa faydalı olmaktır.
ikramlarını tadıyoruz. Her nefeste O’nun bize
bağışladığı hayatı yaşıyoruz. Biliyoruz ki bütün Aziz Müminler!
bunlar bizim içindir. Her birimiz, bize yapılan küçük bir iyilik
karşısında dahi teşekkür etme gereği hissederiz. Peki
Bir an için duralım ve birkaç saat içinde sahip bunca nimeti bizlere ikram eden Rabbimize karşı
olduğumuz nimetleri şöyle bir hatırlayalım. O şükürden uzak kalmamız düşünülebilir mi? Bu
nimetlerin her biri ile nasıl buluştuğumuzun nimetleri görmezden gelmek, kulluk bilinci ve
muhasebesini yapalım. O nimet, toprağın mümin ahlakı ile bağdaşır mı? Elbette ki bağdaşmaz.
derinliklerinden çıkan bir ağacın meyvesi ise, Allah
onu çeşitli aşamalardan geçirerek bizim için Öyleyse kardeşlerim! Zihnimizi, kalbimizi,
hazırlamıştır. Eğer o, bir damla su ise, Allah onu dilimizi, bedenimizi şükür nimetinden mahrum
okyanuslardan bulutlara çıkarmış, bulutlardan bırakmayalım. Ömrümüz, şükrümüzle bereketlensin.
yeryüzüne bizim için indirmiştir. Eğer o bir ışık ise, Şükrümüz, nimetlerimizin artmasına vesile olsun.
Allah onu uzayın derinliklerindeki güneş yoluyla Hamdimiz, bizleri Rabbimize yakınlaştırsın ve
bize göndermiştir. yüceltsin.
Kardeşlerim! Hutbemizi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in
Yüce Rabbimizin bu ikramlarını gördükten sıkça yaptığı bir dua ile bitirelim: “Allah’ım! Seni
sonra, bir bakalım, bütün benliğimizi kaplayan o anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en
şükran duygusu bizi nerelere götürecek! İşte o güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım
zaman Rabbimizin bize bağışladığı bunca nimet eyle!”4
arasında şükretmenin ayrı bir yeri olduğunu 1
Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 81; İbn Hıbban, Sahih, II, 36.
göreceğiz. Onun içindir ki, Yüce Rabbimiz, “Kim 2
Lokmân, 31/12.
şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Kim de 3
İbrâhîm, 14/7.
4
Ebû Dâvûd, Vitir 26.
nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.”2 buyuruyor.
İLİ : GENEL emretmiştir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ifade
TARİH : 03.11.2017 edildiği üzere Peygamber Efendimize uymak Allah’ı
sevmekle doğrudan ilgili ve irtibatlıdır. Bu itibarla,
Peygamber Efendimize hürmet göstermeyen bir inanç,
kişiyi ne mümin kılar, ne de Müslüman.
Aziz Müminler!
Peygamberimiz, bütün insanlığa gönderilmiş
rahmet ve hidayet kaynağıdır. O, bize varoluşumuzun
gayesini haber vermiştir. Allah’a, doğru ve hakkıyla
ibadet etmenin, O’nun rızasını kazanmanın yolunu
öğretmiştir. O, bizleri özüyle ve sözüyle fazilet ve
SÜNNET: NEBEVİ KILAVUZ erdeme davet etmiştir.
Aziz Müminler! Şu bir gerçektir ki; dünya ve ahiret saadeti
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle hedefleyen her mümin, Peygamberimiz (s.a.s)’in sahih
buyuruyor: “(Resûlüm!) De ki: ‘Eğer Allah’ı sünnetine tabi olmak durumundadır. Gerçek anlamda
seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve sünnete tabi olmaksa, öncelikle Kur’an-ı Kerim’i
günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok Peygamberimizin tebliğ ettiği şekilde doğru anlayıp
merhamet edendir.’ ”1 hayatımıza yansıtmaktan geçer. Sünnete uymak
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz müminleri engin bir gönle, derin bir ufka, yüce bir ruha,
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. erdemli bir karaktere ulaştırır. Sünnete tabi olmak,
Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla cehalet ve tembelliğin, kin ve nefretin, şiddet ve
şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve tefrikanın karşısında dimdik durmaktır. Gelecek nesillere
Peygamberinin sünnetidir.”2 daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için her daim yüce
Değerli Kardeşlerim! ideallerin peşinden koşmaktır. Sünnete tabi olmak,
İman edilmesi gereken esaslardan biri de Peygamber Efendimiz gibi feraset ve basireti, sadakat ve
peygamberlere imandır. Müminler olarak bizler, Âdem güvenilirliği, sabrı ve metaneti, şefkat ve merhameti,
(a.s.)’dan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa saygı ve sevgiyi, dahası ahlakı kuşanmaktır.
(s.a.s)’e kadar gönderilen bütün peygamberleri tasdik Aziz Kardeşlerim!
ederiz. Peygamberimize ve onun tebliğ ettiği hususların Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in örnek hayatını
tamamına inanırız. İmanımızın sözlü bir ifadesi olan bizlere aktaran sünneti ve hadisleri bütün müminlerin
kelime-i şehadette ve kelime-i tevhitte bu inancımızı ortak mirasıdır. Peygamberimize gönülden muhabbet
gönülden dile getiririz. Biliriz ve iman ederiz ki besleyen, O’nun örnekliğini benimseyen, yolundan
Peygamberimize iman olmadan tevhit inancı olmaz. yürüyen her bir mümin, sünnet ehlidir. Hiçbir kimse ya
Peygamberimizi herkesten ve her şeyden daha çok da zümrenin, kendisini sünnetin tek hamisi olarak
sevmedikçe kâmil manada mümin olunamaz. Biliriz ve görmeye hakkı yoktur. Aynı şekilde sünneti
iman ederiz ki onun sahih sünnetine tabi olmadan gerçek itibarsızlaştırmaya ve devre dışı bırakmaya yönelik
anlamda İslam dini yaşanamaz. anlayış ve gayretler de beyhude birer çabadan ibarettir.
Aziz Kardeşlerim! Unutulmamalıdır ki Allah Resûlü (s.a.s)’in sünnet-i
Bizler, Yüce dinimiz İslam’ı iki ana kaynaktan seniyyesi üzerinden ötekileştirici, ayrıştırıcı bir takım
öğreniriz. Birincisi hidayet rehberimiz olan Kur’an-ı söylemler; kardeşliğimizi, muhabbetimizi, birlik ve
Kerim’dir. İkincisi ise Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in beraberliğimizi zedeleyecektir.
çağlara ışık tutan sünnet-i seniyyesidir. Nasıl ki Ne mutlu Allah ve O’nun Peygamberi Hz.
peygambere iman olmadan Allah’a imanın bir geçerliliği Muhammed Mustafa (s.a.s)’in yolundan gidenlere! Ne
yoksa Peygamberimizin örnek hayatı, sireti, sahih mutlu Allah’ın Kitabına ve O’nun Peygamberinin
sünneti ve hadisleri olmadan da Kur’an-ı Kerim’i doğru sünnetine ittiba edenlere!
anlamak ve yaşanan bir hayata dönüştürmek mümkün Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın
değildir. Zira Kur’an-ı Kerim, Peygamberimize Resûlü! Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın
indirilmiş, O’nunla anlaşılmış ve O’nun örnekliğinde Habibi!
hayata yansıtılmıştır.
Kardeşlerim!
Kardeşlerim! Dün milletimizin bekası ve huzuru için canlarını
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de, feda eden aziz şehitlerimize Cenab-ı Haktan rahmet
“Ey İman edenler! niyaz ediyor, yakınlarına ve milletimize sabır ve baş
Allah’a ve Resûlüne iman edin…”3 buyurarak sağlığı diliyorum. Yüce Rabbimiz, şehitlerimizin
kendisiyle birlikte Resûlüne inanmayı emretmiştir. uğrunda canlarını verdikleri değerlerimizden bizleri asla
ayırmasın.
“Ey İman edenler! 1
Âl-i İmrân, 3/31.
Allah’a ve Resûlüne itaat edin…”4 buyurarak 2
Muvatta’ , Kader, 3.
3
Nisâ, 4/136.
kendisine itaatle birlikte Resûlüne tabi olmayı da 4
Nisâ, 4/59.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kıymetli Müminler!
TARİH : 10.11.2017 Peygamberimizin ifadesiyle hurma ağacı gibidir
mümin.5 Her daim imanından aldığı kuvvetle canlılığını,
diriliğini korur. Yaratılış gayesini unutmadan insanlığa
yararlı olur.
Mümin, türlü musibetlerle imtihan edilse de
yıkılmaz, ayakta kalır.6 Bilir ki kula düşen, imtihan ve
musibetleri Eyüp misali sabır, metanet ve vakarla
kabullenmektir. Yüce Allah’tan gelene “lütfun da hoş,
kahrın da hoş” diyebilmektir.
Aziz Müminler!
Müminin hayatında hüzne ve ümitsizliğe yer
yoktur. O, “Üzülme! Allah bizimle
beraberdir” âyetine gönülden inanır. Bilir ki herkesin
7
birbirlerine dostturlar. İyiliği emreder, kötülükten Allah’a sığınır. Müminin dilinden kötü ve yalan sözler,
alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. onur kırıcı ve gönül yaralayıcı ifadeler dökülmez. O,
Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah ötekileştirici değil birleştiricidir; nefret ettirici değil
merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç müjdeleyicidir. Her bir sözünün, her bir işinin bir gün
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”1 mutlaka hesabını vereceğinin bilincindedir.
Peygamberimiz (s.a.s), bir gün sahabeye Aziz Kardeşlerim!
“Hanginizin iyi, hanginizin kötü insan olduğunu size Peygamberimiz (s.a.s)’in dilinde feraset, basiret ve
haber vereyim mi?” diye sordu ve ardından şöyle itidal sahibidir mümin. Hayata ve olaylara tefekkür,
buyurdu: “İyi olanınız, kendisinden herkesin hayır hikmet ve ibret nazarıyla bakar. “Mümin, bir delikten
umduğu ve şerrinden emin olduğu kimsedir. Kötü iki defa ısırılmaz.”10 Bile bile hataya düşmez.
olanınız ise kendisinden hiç kimsenin hayır İnancının, duygu ve düşüncelerinin istismar edilmesine
ummadığı ve şerrinden emin olmadığı kimsedir.”2 izin vermez. Gönlünü, zihnini başkalarına esir etmez.
Değerli Kardeşlerim! “Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kişi
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), iyi bir müminin, cennete giremez.”11 hadisinin bilinciyle mütevazi
örnek bir insanın nasıl olması gerektiğini sözleri ve kişidir mümin. Yaratılanı sırf Yaratan’dan ötürü sever.
yaşantısıyla bizlere göstermiştir. Geliniz bugünkü Bilir ki insanlarla dost olmayan ve kendisiyle dostluk
hutbemizde Muhammedü’l-Emin olan Peygamberimizin kurulamayanda hayır yoktur.12 Onun davranışları şefkat,
ortaya koyduğu örnek bir müminin özelliklerine merhamet, samimiyet, ülfet ve muhabbetle örülüdür.
beraberce kulak verelim. Bizlere bu dünyada huzur ve Ve nihayet mümin, güzel koku satan attar gibidir.13
mutluluğu, ahirette ise ebedi kurtuluşu kazandıracak İnsanlara ahlâk, âdâb, erdem takdim eder. Zihinlerde
güzel hasletleri hep birlikte yeniden hatırlayalım. hep olumlu yer edinir. Gönüllerde hep hoş sada bırakır.
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Resûlullah (s.a.s)’in dilinde mümin, her şeyden Ne mutlu Peygamberimiz (s.a.s)’in bu övgülerine
önce teslimiyet ve sadakat sahibidir. O, tıpkı altın gibi mazhar olanlara! Ne mutlu yaratılış hikmetine sarılarak
değerlidir.3 Hayatı boyunca İbrahimî bir duruş sergiler Yüce Allah’ın rızasına ulaşanlara! Ne mutlu fâni âlemi
bâki bir hazineye dönüştürenlere!
ve vakarını korur. Her şart ve durumda
“Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.” diyerek imanından, 1
Tevbe, 9/71.
değerlerinden asla taviz vermez. Kur’an-ı Kerim’in ve 2
3
Tirmizî, Fiten, 76; Ahmed b. Hanbel, II, 268.
Ahmed b. Hanbel, II, 199.
sünnet-i seniyyenin rehberliğini terk etmez, sırat-ı 4
Ahmed b. Hanbel, II, 199.
müstakimden yüz çevirmez. 5
Buhârî, Edeb, 89.
6
Buhârî, Tevhid, 31.
Resul-i Ekrem (s.a.s)’in dilinde mümin bal arısı 7
Tevbe, 9/40.
8
Buhârî, Îmân, 4.
gibidir. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer, 9
Müslim, Îmân, 164.
hep güzel şeyler üretir. Kimseyi kırıp incitmez.4 Onun 10
Buhârî, Edeb, 83.
11
Müslim, Îmân, 147.
gönlünde kötüye değil iyiye, zararlıya değil faydalıya, 12
Ahmed b. Hanbel, II, 400.
olumsuza değil olumluya yer vardır. 13
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebir, XII, 319.