You are on page 1of 55

İLİ : GENEL kavuşturmaktır.

İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve


TARİH : 06.01.2017 onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve
bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin
karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin
gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır. Tefrika ve
çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır.
Üçüncü ahlaki ilke ‫ْسطوا‬ ِ ‫ واَق‬yani “adil olunuz”
َ
emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir koşulda hak ve
hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
GÜN, TERÖRE KARŞI YEKVÜCUT OLMA Hucurât Suresi’nin bize öğrettiği dördüncü ahlâkî
GÜNÜDÜR ilke ise ‫ ََل يَ ْس َخ ْر‬yani “alay etmeyiniz” emridir. Hiç
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! kimseyi hor ve hakir görmemektir. Âdem ve Havva’nın
Millet olarak yine hüzünlüyüz bugünlerde. Zira çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman
geçtiğimiz hafta İstanbul’da, dün de İzmir’de milletçe unutmamaktır.
menfur terör saldırılarına maruz kaldık. Yitirdiğimiz
Beşinci ahlaki ilke, ‫سك ْم‬ ِ
masum canlarla yüreklerimiz bir kez daha yandı. َ ‫ َوََل تَلْمزُٓوا اَنْ ف‬emriyle
Hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle
acil şifa, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten
ve insanlık ailesinin başı sağolsun. sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her
Aziz Kardeşlerim! türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır.
Bu minberlerden her zaman ifade edildiği gibi Altıncı ahlaki ilke, ‫اب‬ِ ‫ َوََل تَ نَابَزوا ِِب َْلَلْ َق‬yani “Birbirinizi
bizim inancımızda her insan saygındır. Her insanın hayat
kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap
hakkı kutsaldır. Canı, malı, şeref ve haysiyeti
takmayınız” emridir. Zira tıpkı insanın kendisi gibi
dokunulmazdır.1 Ku’an-ı Kerim’de “…Kim, bir cana
ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir.
kıyarsa bütün insanları katletmiş gibidir.”2
buyurulmaktadır. Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi, Aziz Kardeşlerim!
insana hayat vermektir. Canı can kılmaktır. Cana can Hucurât Suresinin bize öğrettiği yedinci ahlaki
katmaktır. ilke, ‫ريا ِم َن الظَّ ِن‬ ِ ْ yani birbirimiz hakkında yerli yersiz
ً ‫اجتَنبوا َك ۪ث‬
Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar
farklı olsa da varlığımıza kast eden her türlü terörün hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk
gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet
zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan verir.
farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama Sekizinci ahlaki ilke, ‫سسوا‬
َّ َ‫ َوََل ََت‬emridir. Yani
kültürümüzü yok etmektir. Terörün gayesi, kalplerimizi
fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan
karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye
huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve
zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir. kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır.

Kardeşlerim! Dokuzuncu ahlaki ilke ise, ‫ضا‬ً ‫ب بَ ْعضك ْم بَ ْع‬


ْ َ‫ َوََل يَغْت‬yani
İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin, “Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi
Hucurât Suresinde3 bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere ne arkadan çekiştirmeyiniz.” emridir. Zira bize düşen,
kadar da muhtacız. Geliniz, bugünkü hutbemizde her biri yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu
altın değerindeki bu ilkelere hep birlikte kulak verelim: gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi
görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.
Bu ilkelerden birincisi, ‫ فَ تَ بَ يَّ نُٓوا‬yani “araştırınız”
emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir Kardeşlerim!
olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet
doğruluğunu iyice araştırın.” buyurmaktadır. Bizlere edenlerden eylesin. Bizleri Kur’an’ın ve
gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin.
tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış Rabbimiz, milletimizin birlik ve beraberliğine kast
sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen edenlere fırsat vermesin. Rabbimiz, mazlumların umudu
durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede olan ülkemize ve milletimize zeval vermesin.
yaptığımıza pişman oluruz. 1
Buhârî, İlim, 9.
2
Mâide, 5/32.
Kardeşlerim! 3
Hucurât, 49/1-18.
İkinci ahlâkî ilke ‫صلِحوا‬
ْ َ‫ فَا‬emriyle ıslah edici Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan sorunları çözüme
İLİ : GENEL َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah, adil olanları sever. Öyleyse
‫اّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُم ْق ِس ۪طي َن‬
TARİH : 13.01.2017
geliniz, her daim adaleti yüceltelim. Unutmayalım ki;
adalet, güven ve huzurun anahtarıdır. İnsanca bir yaşamın
olmazsa olmazıdır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Geliniz, şimdi de Rabbimizin sevmediği kulların
kimler olduğuna bir bakalım.
َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah, haddi aşanları, taşkınlık
‫اّلل ََل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُم ْعت َ۪دي َن‬
yapanları sevmez. Öyleyse bizlere düşen, yıkıcı ve
ALLAH’IN SEVDİĞİ BİR KUL OLABİLMEK bölücü değil; yapıcı ve birleştirici olmaktır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, ‫َاّلل ََل ي ُ ِح ٰ ُب الظَٰالِ ۪مي َن‬
ُ ٰ‫ و ه‬Allah, zalimleri sevmez. Zira
sevgisine ve mağfiretine mazhar olmanın yolunu bizlere zulüm, en büyük günahlardandır. Hak ve hukuku ayaklar
şöyle göstermektedir: “Resûlüm! De ki: ‘Eğer Allah’ı altına almaktır. Öyleyse bizlere düşen, her daim zalimin
seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve karşısında, mazlumun yanında yer almaktır.
günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan ve
merhamet edendir.”1 ‫ ِانَٰهُ ََل ي ُ ِح ٰ ُب الْمُسْ ِر ۪في َن‬Allah, israf edenleri sevmez.
Kardeşlerim! Öyleyse bize düşen, sahip olduğumuz kazanımları saçıp
Yüce Rabbimiz, kendi rızasına ulaştıracak amelleri savurmaktan, Allah’ın vermiş olduğu nimetleri ölçüsüzce
Kerim Kitabında bizlere gösterdiği gibi, rahmetinden kullanmaktan sakınmaktır.
uzaklaştıracak amelleri de beyan etmiştir. Sevgisine
mazhar olan kimseleri haber verdiği gibi, sevgi ve ‫ب الْ ُم ْف ِس ۪دي َن‬
ُ ٰ ‫َاّلل ََل ي ُ ِح‬
ُ ٰ‫ و ه‬Allah, ifsat edicileri ve
merhametinden mahrum kalanları da bildirmiştir. Geliniz, bozguncuları sevmez. Öyleyse bizlere düşen,
bugünkü hutbemizde, Rabbimizin sevdiğini bildirdiği huzurumuza, birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve
kulların kimler olduğuna hep beraber kulak verelim. muhabbetimize hep birlikte sahip çıkmaktır.
‫طَ ِٰه ۪ري َن‬
ٰ ‫َاّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُم‬
ُ ٰ‫ و ه‬Allah, maddi ve manevi anlamda ‫ ِانَٰهُ ََل ي ُ ِح ٰ ُب الْمُسْ تَ ْك ِب ۪ري َن‬Allah, büyüklük taslayanları,
temiz olanları sever. Öyleyse geliniz, fıtratımızı her türlü böbürlenenleri, kibirlenenleri sevmez. Öyleyse bizlere
kötülüklerden koruyalım. Zihin ve gönüllerimizi kötülük düşen, tevazu ve vakarla yücelmektir.
ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin
merkezi kılalım. َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah, kendisine, Yüce Kitabına,
‫اّلل ََل ي ُ ِح ٰ ُب الْ َخَٓائِ ۪ني َن‬

‫ب التَٰ َٰوا ۪بي َن‬ َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah tövbe edenleri sever. Öyleyse
ُ ٰ ‫اّلل ي ُ ِح‬ Peygamberine, değerlerine, kardeşlerine ihanet edenleri
asla sevmez. Öyleyse bizlere düşen, her türlü ihanetten,
aziz kardeşlerim! Geliniz, tövbelerimizle kulluğumuzun ikiyüzlülükten, aldatmaktan uzak durmaktır.
farkına varalım. Rabbimize teslimiyetimizi,
َ َٰ َ ُ ٰ‫ و ه‬Allah, küfürde ve günahta ısrar
günahlarımıza nedametimizi dile getirelim. O’nun engin ٍ ‫َاّلل َل ي ُ ِح ٰ ُب كُل َك ٰفا ٍر اَ ۪ث‬
‫يم‬
merhametine sığınalım. Tövbenin, adeta hayata yeni bir eden hiç kimseyi sevmez. Öyleyse bizlere düşen,
başlangıç olduğunu unutmayalım. Rabbimizin sayısız lütfuna, bizlere yapılan iyiliklere kör,
َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah, kendine karşı gelmekten
‫اّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُمتَٰ ۪قي َن‬ sağır ve dilsiz kesilmekten, nankörlük etmekten
sakınmaktır.
sakınanları sever. Öyleyse geliniz, her daim görev ve Kardeşlerim!
sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Hayatımızı Yüce Rabbimiz, bizleri sevgisine mazhar olan
yaratılışımızın gaye ve hikmetine uygun yaşayalım. bahtiyar kullarından eylesin. Hutbeme son verirken
َ ٰ‫ ِا َٰن ه‬Allah, kendisine tevekkül edenleri
‫اّلل ي ُ ِح ٰ ُب الْ ُمتَ َو ِٰك ۪لي َن‬ sizlerle şu bilgiyi paylaşmak istiyorum: Diyanet İşleri
Başkanlığımızın, kısa bir süre önce “Halep’te İnsanlık
sever. Öyleyse geliniz, üzerimize düşeni yerine Ölmesin” çağrısıyla başlattığı yardım kampanyasına aziz
ُ ‫اّلل َونِ ْع َم الْ َو ۪ك‬
getirdikten sonra ‫يل‬ ُ ٰ‫“ حَسْ بُنَا ه‬Allah bize yeter. O ne milletimiz her zaman olduğu gibi yine büyük bir
teveccüh göstermiştir. Kampanya kapsamında şu ana
güzel vekildir!” diyelim. Rabbimizin rahmet, nusret ve
kadar yurt içi ve yurt dışından toplam 133 milyon 745 bin
inayetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmeyelim.
TL değerinde ayni ve nakdi yardım toplanmıştır.
ِ ‫ب الْ ُمح‬
‫ْس ۪ني َن‬ ُ ٰ ‫َاّلل ي ُ ِح‬
ُ ٰ‫ و ه‬Allah, muhsinleri; her işinde, her Toplanan yardımlar, Halepli mazlum kardeşlerimize
ulaştırılmakta ve onların yaralarına merhem olunmaya
sözünde kendi rızasını gözetenleri sever. Öyleyse geliniz çalışılmaktadır. Yüce Rabbimiz, yapmış olduğunuz
kardeşlerim! Rabbimizin her an bizi gördüğü bilinciyle yardımlarınızı kabul eylesin. Mazlumların, mağdurların,
hareket edelim. çaresizlerin ümidi olan ülkemize ve aziz milletimize
َٰ
‫الصابِ ۪ري َن‬ ‫ي ُ ِح ٰ ُب‬ ٰ‫و ه‬
ُ‫َاّلل‬ Allah sabredenleri sever. zeval vermesin.
Sabredenlerle beraberdir. Öyleyse geliniz, hayatın bir 1
Âl-i İmrân, 3/31.
imtihan olduğu bilinciyle kendimize sabrı, sükûneti şiar Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
edinelim.
İLİ : GENEL kesilmezler. Bütün bunları doğru anlamaya, en güzel
TARİH : 20.01.2017 şekilde yaşamaya gayret gösterirler.
Kıymetli Kardeşlerim!
Tevazu sahibidir müminler. Kibirlenmezler.
Gururlanmazlar. Üstünlük taslamazlar. Vakurdurlar.
Dünya ve âhiretlerine faydası olmayan boş söz, tavır
ve tutumlardan uzak dururlar. Cahillerin sataşmasına
sadece “selâm!” diyerek karşılık verirler.
Tevekkül ehlidir müminler. Sadece Allah’a
dayanıp güvenirler. Sadece O’ndan yardım isterler.
Hata ve günahlarına tövbe ederler. Yanlışlarını bilerek,
ısrarla sürdürmezler. Her daim sabrı kuşanırlar. Zorluk
ve musibetler karşısında yılmazlar, ümitlerini
yitirmezler. Hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle,
ِ ‫ّلِل َواِ َّٓنَّا اِلَ ْي ِه َر‬
َ‫اجعُون‬ ِ ‫“ اِنَّا ِ ه‬Biz her şeyimizle Allah’a aidiz
ve O’na döneceğiz.” diyerek teslimiyet ve
RAHMÂN’IN MÜMİN KULLARI metanetlerini dile getirirler. Öfkelerini yenerler.
Aziz Kardeşlerim! Kendilerine yapılan kötülükleri affederler.
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “ ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip, istikamet Aziz Kardeşlerim!
üzere olanlar var ya. Onların üzerine melekler iner Müminler, doğruluğu, sadakati kendilerine şiar
ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size edinirler. Yalandan, yalancı şahitlikten, aldatmadan
vâdolunan cennetle sevinin!’ ”1 kaçınırlar. Verdikleri sözden kesinlikle dönmezler.
Emanete asla ihanet etmezler. Hak ve hukuktan
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz ayrılmazlar. İffet ve haysiyetlerini korurlar. İnsanca bir
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Mümin, bal arısına benzer. yaşam uğrunda mücadeleden bir an olsun geri
Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep durmazlar. Yoklukta ve varlıkta Allah yolunda hiçbir
güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. fedakârlıktan kaçınmazlar.
Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder”2
Birbirlerinin dostları ve kardeşleridir müminler.
Aziz Müminler! Birbirlerini yalnızlığa terk etmezler. Başkalarının
Rabbimiz, bizlere Yüce bir Kitap indirdi. Örnek kötülüğünü istemezler. Şerde değil, hayırda yarışırlar.
bir Peygamber gönderdi. İnsanca bir hayatı, mümince Kötülükte değil, iyilikte yardımlaşırlar. Şefkat ve
bir duruşu Kitabında ve Resûlü’nün örnekliğinde merhameti elden bırakmazlar. Zulme, şiddete, vahşete
bizlere öğretti. Geliniz, bugünkü hutbemizde Kur’an-ı geçit vermezler. Birbirlerinin saygınlığına gölge
Kerim’in tanıttığı ve Peygamberimizin örnek düşürmezler, hadlerini aşmazlar. Hiçbir zaman
yaşantısıyla gösterdiği bir müminin vasıflarını hep itidalden ayrılmazlar. Nazargâh-ı İlahî olan gönlü
birlikte bir kez daha hatırlayalım. incitmezler. Hele hele Allah’ın mükerrem ve haram
Kardeşlerim! kıldığı bir cana asla kıymazlar.
Mümin, Allah’ın varlığına ve birliğine gönülden Aziz Kardeşlerim!
iman eden kişidir. Allah’ın meleklerini, kitaplarını, İşte bütün bunlar, Rabbimizin Yüce Kitabında
peygamberlerini; ahireti, kaderi, Muhammed Mustafa haber verdiği mümin kullarının vasıflarıdır. Bu
(s.a.s)’in Allah katından getirdiklerini tereddütsüz güzelliklere sahip olanlara ne bir korku vardır ne de bir
tasdik edendir. Peygamberinin örnek ahlakını hayata hüzün. Onlar, Allah’ın sonsuz mağfiretine ve ebedi
dönüştürendir mümin. cennetine ulaşacaklardır. Orada hürmet ve selamla
Kardeşlerim! karşılanacaklardır. İkramların en güzeliyle
Kur’an’da bizlere takdim edilen müminler, ağırlanacaklardır.
yaratılış gaye ve hikmetinin farkında olanlardır. Ne mutlu Rahmân’ın has kullarına! Ne mutlu
Gördüklerine duyduklarına, yaşadıklarına tefekkür, yaratılış gaye ve hikmetine uygun yaşayarak Allah’ın
tezekkür ve ibret nazarıyla bakanlardır. Kulluk ve rızasını kazananlara! Ne mutlu yolu huzura çıkanlara!
ibadet bilinciyle yaşayanlardır. Namazlarını, şuur ve Ne mutlu fâni âlemi bâki bir kazanca dönüştürenlere!
huşuyla eda ederek, miraç bilenlerdir. Zekâtı sırf Allah
rızası için, gönülden verenlerdir. Oruçlarını Yüce Rabbimiz, hepimizi sevdiği ve razı olduğu
kötülüklere kalkan kılanlardır. kullarından eylesin.
Rahmân’ın has kullarıdır müminler. Kalpleri, 1 Fussilet, 41/30.
Allah’ı hamd ve zikirle mutmain olur. O’nun ismi 2 İbn Hanbel, II, 199; Hâkim, Müstedrek, I, 110.
anıldığında yürekten, derin bir saygı duyarlar. Allah’ın Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
âyetlerine, emir ve yasaklarına kör ve sağır
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 27.01.2017 Kur’an-ı Kerim’de bir de namaz kıldığı halde tenkit
edilenler vardır. Onlar, ‫اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم عَّنْ ص َََّلتِ ِه ْم سَاهُو َّن اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم ي ُ َّر َٓا ُ۫ؤُ َّن‬
yani namazlarında gevşeklik gösterenlerdir. Namazlarının,
kendilerini kötülükten alıkoymadığı kimselerdir.
Namazlarını şuurla, samimiyetle kılmayanlardır.
Namazlarına riya ve gösteriş karıştıranlardır.
ِ ‫ َّو ِانَّهَّا لَّ َّك ۪بي َّرةٌ ِا َّّل َّعلَّى الْخ‬Yani huşu içerisinde kılmadıkları
‫َّاش ۪عي َّن‬
için namazın kendilerine zor geldiği kişilerdir. Namazın
bir külfet değil, bir nimet olduğu bilincinden yoksun
olanlardır.
Kardeşlerim!
NAMAZI ZAYİ ETMEK Yüce Kitabımız, namazın güzelliklerinden kendisini
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! yoksun bırakanları haber verirken münafıklar ve
Yüce Rabbimiz, Meryem Suresi’nde Hz. İdris, Nûh,
İbrahim, İsmail, İshak, Yakup, Musa, Harun, Zekeriyya, inkarcılardan söz etmektedir. Onlar, ‫ص َّد َّق و ََّّّل صَلٰى‬
َ ‫ فَّ ََّل‬Yani
Yahya ve İsa Peygamberlerin tevhid mücadelesini bir bir َّ ‫َّو ِاذَّا قَّا ُمَٓوا ِالَّى‬
namazdan yüz çevirenlerdir. ‫الصلٰو ِة قَّامُوا ُكسَالٰى‬
zikreder. Ardından bu peygamberlerden sonra gelen
topluluğun, içine düştüğü kötülüğü hutbemin başında namaz kılmakta tembellik edenlerdir. Hatta onlar, namazı
okuduğum âyet-i kerimede şöyle haber verir: “O istismar etmekten çekinmeyenlerdir.
peygamberlerden sonra bir nesil geldi. Ve onlar, ‫الصلٰو ِة ات َّ َّخذُوهَّا ُه ُزو ًا َّولَّ ِعب ًا‬
َّ ‫ َّو ِا َّذا نَّا َّديْت ُ ْم ِالَّى‬Yani namaza davet
namazı kaybettiler. Namazı zayi ettiler ve kötü
arzularına uydular. Heva ve heveslerine tabi oldular. edildiklerinde onunla alay edenlerdir. Dinin sembollerini
Onlar bu tutumlarından ötürü elim bir azaba hafife alanlardır.
çarptırılacaklardır.”1 Kardeşlerim!
Aziz Müminler! Biz namazı muhafaza ettiğimiz sürece namaz da bizi
Bu âyete göre bir müminin yeryüzündeki en büyük muhafaza eder. Biz namazı koruduğumuz sürece namaz
kayıplarından biri namazı kaybetmektir; namazı zayi da bizi korur. Namaz, bizlerden asla cömertliğini
etmektir. Zira namaz, Rabbimize teslimiyet ve esirgemez. Yeter ki bizler kendimizi namazdan
kulluğumuzun en özel ve en güzel tezahürlerinden biridir. esirgemeyelim. Namaz, bizleri yüceltmekten asla geri
Namaz, huzura varmaktır. Huzura durmaktır. Huzuru durmaz. Yeter ki bizler namazımızı samimiyetimizle
bulmaktır. Mümin için özlemle beklenen bir vuslattır yüceltelim. Namaz bizlerden asla uzaklaşmaz, bizleri
namaz. Günde beş defa Rabbimizle buluşmaktır. Bu Rabbimize yakınlıktan mahrum bırakmaz. Yeter ki bizler
buluşmanın başlangıcında Allah’ın büyüklüğünün tasdiki namazdan uzak durmayalım. Bütün bunlara rağmen bugün
olan “Allahu Ekber” ifadesi, yani iftitah tekbiri vardır. bizler, hayatın akışına kendimizi öylesine kaptırıyoruz ki;
Ellerin kulak hizasına götürülmesi, Allah’ın rızasına mâni namazlarımızı ya vaktinde eda edemiyoruz ya da terk
olan, dünyaya ait ne varsa arkaya atıldığının ifadesidir. ediyoruz. Oysa Peygamberimiz (s.a.s), namazın en
Kıyam, sadece Allah’a yönelişin ve istikamet üzere faziletlisinin vaktinde kılınan namaz olduğunu
duruşun simgesidir. Kıraat, kendi âyetleriyle Rabbimize belirtiyordu. Güzide müezzinine “Kalk Ya Bilal! Bizi
gönülden niyazımızdır. Rükû ve secde, Allah’a kulluğun namazla ferahlat!”3 buyurarak hayatın yoğunluğunu
zirvesine çıkmaktır. Selam, hem kendimiz hem de omuz namazla hafifletiyordu. Yorgunluğunu namazla
omuza, gönül gönüle verdiğimiz kardeşlerimiz için gideriyordu. Namazla huzur buluyordu.
esenlik ve huzur dilemektir. Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim! Öyleyse geliniz. Hep birlikte kendimize şu soruları
Kerim Kitabımızda namazın sevdalısı olan soralım: Biz namazlarımıza, namazlarımız da bize sahip
müminler ne kadar övgüye layık görülmekteyse namazı çıkıyor mu? Geciktirdiğimiz, geçiştirdiğimiz
kaybedenler, namazı zayi edenler de o kadar namazlarımızın nedameti, yüreğimizi sızlatıyor mu?
yerilmektedir. Namazlarının hakkını verip yücelenler ne Namazlarımız, bizi Rabbimize bağlayan vuslat ve
kadar rahmetle müjdelenmekteyse, kendini bu büyük muhabbet köprüsü mü? Niyetimiz, bizi Rabbimiz ve
nimetten mahrum bırakanlar da o kadar uyarılmaktadır. insanlar nezdinde yücelten ahlakımızın vazgeçilmez bir
Namazlarıyla övgü, müjde ve rahmete mazhar olanlar, misakı mı? Kötülüklere karşı bizleri koruyan bir kalkan
‫الصلٰو َّة‬
َّ ‫ اَل َّ ۪ذي َّن ي ُ ْؤ ِمنُو َّن بِالْ َّغي ِْب َّوي ُ۪قيمُو َّن‬yani namazın müdavimi mı namazlarımız?
Kardeşlerim!
ِ ‫ اَل َّ ۪ذي َّن ُه ْم ۪في ص َََّلت ِ ِه ْم خ‬yani namazın ruhuna,
müminlerdir. ‫َّاشعُو َّن‬ Yüce Rabbimiz, bizleri namazlarıyla yücelenlerden
özüne, mesajlarına riayet edenlerdir. Namazlarını Allah’ın eylesin. Bizleri namazlarıyla arınan, rızasına ulaşan, ebedi
bir lütfu görenlerdir. Namazı miraç bilenlerdir. “Namaz, nimetlerine kavuşanlardan kılsın.
kendisini kılmaya devam eden kimse için kıyamet 1
Meryem 19/59.
gününde nur, delil ve kurtuluş beratı olur.”2 hadisinin 2
İbn Hanbel, II, 169.
3
Ebû Davud, Edeb, 78.
şuuruna erenlerdir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah’ın emanetine asla
TARİH : 03.02.2017 ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
ً‫ َو َجع ََل بَي َْن كُ ْم َموَدَ ًة َو َر ْح َمة‬âyetinde belirtildiği üzere ailenin
temelinde sevgi ve rahmet vardır. Zira bu güzelliklerle
tezyin edilen bir aile, Allah’ın rahmetiyle kuşatılır. Fertleri
için adeta bir cennete dönüşür.
Kardeşlerim!
Üzülerek belirtmek gerekir ki; sadakat ve muhabbetle
cennete dönüştürülmesi gereken nice aileler, sorumsuzca,
şuursuzca adeta bir azap diyarına dönüştürülebilmektedir.
Kimi eşler, vebali çok ağır olan misaklarına riayet etme
erdemini zamanla yitirebilmektedir. Kimileri, emanete
sahip çıkma ahlakından zamanla yoksun kalabilmektedir.
AHİT, AKİT VE MİSAK OLARAK NİKÂH Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler
Aziz Müminler! sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle savrulabilmektedir. Oysa mümin, sevgi, şefkat ve
buyuruyor: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve merhameti kendisine şiar edinen kişidir. Oysa mümin,
ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın Yüce Kitabımızın ifadesiyle ‫ وَال َ ۪ذي َن ُه ْم ِِلَمَانَاتِ ِه ْم َو َع ْه ِد ِه ْم رَاعُو َن‬yani
üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını
anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz ahitlerini asla bozmayan, emanetlerine kesinlikle ihanet
Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına etmeyen kimsedir.3
riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin Aziz Kardeşlerim!
üzerinizde gözetleyicidir.”1 Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile
şöyle buyurmaktadır: “Müminlerin iman bakımından en mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikâhsız birlikteliklerin
olgun olanları, ahlâkı en güzel olanlarıdır. Sizin en adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük
hayırlılarınız da eşine karşı en iyi davrananlarınızdır.”2 tahriplere yol açmaktadır. Evlendirme adı altında yapılan
Kardeşlerim! kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar
edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi
Yüce Rabbimiz, Nisâ Sûresi’nde ‫َواَ َخ ْذ َن ِم ْن كُ ْم ۪ميثَاق ًا َغ ۪ليظًا‬ itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma,
buyurmuştur. Yani eşlerin, yuva kurarken nikâh akdinde şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan
birbirlerine verdikleri söze “misak” adını vermiştir. Misak, hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı
öylesine önemli, öylesine sorumluluğu ağır olan bir azımsanamayacak kadar çoktur.
kavramdır ki; Rabbimiz, kendisine verdiğimiz kulluk En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu
sözümüze “misak” demiştir. Peygamberlerin, insanları mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların
hidayete çağırma ve onlara rehberlik etme konusunda etkilenmesidir. Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602.982
kendisine verdikleri söze de “misak” adını vermiştir. çift evlenirken, 131.830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar
Aziz Kardeşlerim! neticesinde 109.978 çocuk, anne şefkatinden, baba
Nikâh, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir merhametinden mahrum bırakılmıştır.
ritüel değildir. Nikâh, eşlerin Yüce Allah’ın adını şahit Kardeşlerim!
tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden
sözdür. Nikâh, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur
nikâh bize ahlâkî bir sorumluluk yükler. Akit olması ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım.
itibariyle nikâh, bizi hukuki sorumluluk altına sokar. Misak Emanetlerimizi koruyalım. Eşlerimizi ve çocuklarımızı göz
olması itibariyle de nikâh, eşlerin sadece birbirlerine değil, aydınlığımız kılalım. Ve bu mübarek Cuma vaktinde
aynı zamanda Allah’a söz verdiklerini ve sorumlu yuvalarımızı kurarken yaptığımız dua ile Rabbimize hep
olduklarını hatırlatır. birlikte şöyle niyazda bulunalım:
Kardeşlerim! Allah’ım! Ailelerimize sevgi, saygı, sadakat,
Nikâhtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli esenlik ve bereket ihsan eyle! Ailelerimizi ülfet, muhabbet
sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, ve bağlılık duygularıyla kaynaştır. Yuvalarımıza nefret,
varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını fitne, ihanet ve ayrılığın girmesine izin verme. Bizlere Hz.
gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını Âdem ile Havva, Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile Hatice
icap ettirir. validemiz, Hz. Ali ile Fâtıma Annemiz arasındaki huzur ve
Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak mutluluğu ihsan eyle!
vardır. Zira eşler, birbirine Allah’ın emanetidirler. Onlar, 1
Nisâ, 4/1.
nikâhta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini 2
Tirmizî, Radâ’, 11.
koruyacaklarına dair Allah’a söz verirler. Kendisi gibi 3
Mü’minun, 23/8.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini,
İLİ : GENEL Dua, sadece dil ile ifade edilen kalıp cümlelerden ibaret
TARİH : 10.02.2017 değildir. Tefekkür, aklın duasıdır. Aşk ve merhamet,
kalbin duasıdır. İstiğfar ise sadece dilin duasıdır. Akıl ve
kalp duaya durmadan dilin duası fayda etmez. Nitekim
Peygamberimiz (s.a.s), şöyle buyurmuştur: “Allah’a,
kabul edileceğine gerçekten inanarak dua ediniz.
Biliniz ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir
kalp ile yapılan duaları kabul etmez.”5
Aziz Müminler!
Dua, kardeşlerimizle buluşmaktır. Kardeşlik
bilincimizi, ümmet sevgimizi pekiştirmektir. Dua
MÜMİNCE YAKARIŞIN ADI: DUA ederken bencil davranamayız. Sadece kendimizi
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! düşünemeyiz. Gıyabında yaptığımız duanın makbul
Şu fâni dünyada bizleri huzura erdiren; zorluklar olacağı bilinciyle dünyanın dört bir yanında bulunan
karşısında direncimizi artıran; ümitlerimizi ve istikbale kardeşlerimiz için de dua ederiz. Zira Peygamberimiz
dair ideallerimizi diri tutan büyük bir nimet vardır. Bu (s.a.s), umreye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer’e
nimetin adı “dua” dır. Dua, Yüce Rabbimizin bizlere şöyle buyurmuştur: “Kardeşim! Duana bizi de ortak
bahşettiği bir rahmet ve bereket kapısıdır. Dua, Allah’a et, bizi unutma.” 6
iman ve teslimiyetimizin, kulluk bilincimizin bir
Kardeşlerim!
ifadesidir. Bizleri bir an olsun terk etmeyen, yalnız
Dua, yüce değerlere talip olmaktır.
bırakmayan bir Rabbimiz olduğu şuurunun tezahürüdür.
Peygamberimizin bizlere öğrettiği dualarda sadece
Hamd ve şükür ile Allah’ın yüceliği karşısında
maddi ihtiyaçları istemek yoktur. Bilakis O’nun
acizliğimizin itirafıdır dua.
dualarında ahlak ve erdemi, insanı yücelten faziletleri
Aziz Müminler! istemek vardır. O’nun duaları, toplumda sevgi, saygı,
Dua, varoluşun keşfidir. Bizler dua ederken neye muhabbet, merhamet, adalet ve huzurun teminine
muhtaç olduğumuzu, sınırlarımızı, maddi ve manevi yöneliktir. O’nun duaları alçaklıktan, zillet içerisinde ve
imkânlarımızı fark ederiz. Haddimizin ve takatimizin, başkasına muhtaç olarak yaşamaktan; ahlaksızlıktan
yaratılış gayemizin, sorumluluklarımızın farkında korunma isteğidir.
olduğumuzu dile getiririz. Kendimizi biliriz, Rabbimizi
Kardeşlerim!
biliriz. ‫ قُ ْل مَا يَ ْعبَأ ُ بِكُ ْم رَبِي لَو ََْل دُعَاؤُكُ ْم‬yani “Resûlüm! De ki: Yüce Rabbimiz, bizleri duanın bereketinden ve
Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”1 gücünden mahrum bırakmasın. Bizleri duaları kabul
âyetinde belirtildiği gibi Rabbimizin katında duamızla olunan bahtiyarlardan kılsın. Geliniz! Bu mübarek Cuma
daima değer buluruz. vaktinde Resul-i Ekrem Efendimizin öğrettiği duaları da
vesile kılarak Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
Kardeşlerim!
Dua, kulluğumuzun Allah’a arzıdır. Dualarımızla “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül
Allah’ın emrine ve kararına razı olduğumuzu dile zenginliği istiyoruz.”7
getiririz. Esasen bütün ibadetlerimiz, O’nun rızasını “Allah’ım, bozgunculuktan, nifaktan ve kötü
murat ederek yakarmaktır. Biliriz ki; bütün ibadetlere ahlâktan sana sığınıyoruz.”8
ruh ve anlam katan duadır. İbadet, yani kul olma bilinci, “Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden,
duayla tamamlanır. Bu yüzdendir ki; Peygamberimiz ürpermeyen kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve
ُ yani “Dua, ibadetin özüdür.” 2 kabul edilmeyen duadan sana iltica ediyoruz.”9
(s.a.s), ‫الدعَا ُء م ُُخ الْ ِعبَا َد ِة‬
“Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de
buyurmuştur. iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru”10
Kıymetli Kardeşlerim! Ya Rabbi! İslam ümmetini yeniden aziz eyle!
Dua, hem bir davettir, hem de davete icabettir. Milletimizin ve memleketimizin bekası ve huzuru için
Rabbimiz, ‫“ … ا ُ ْدعُونِي أَسْ تَ ِج ْب لَكُ ْم‬Bana dua edin ki, canlarını feda eden şehitlerimize merhametinle muamele
eyle! Yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil lütfeyle!
duanıza icabet edeyim.”3 buyurarak bizleri duaya davet Bizleri şehitlerimizin uğrunda canlarını verdiği yüce
ِ ‫اع ِاذَا َدع‬
etmektedir. ‫َان‬ َ ُ ‫“ ا ُ ۪ج‬Bana dua ettiğinde dua değerlerimizi yaşayan ve yaşatanlardan eyle!
ِ ‫يب َد ْع َو َة الد‬
edenin dileğine karşılık veririm.”4 âyetiyle de duamıza 1
Furkân, 25/77.
icabet edeceğini müjdelemektedir. Yeter ki bizler, bu 2
Tirmizî, Deavât, 1.
3
Mü’min, 40/60.
bilinç içerisinde Rabbimize dua edelim. O’nun rızasını, 4
Bakara, 2/186.
Tirmizî, Deavât, 65.
yardımını, bereketini, affını isteyelim.
5
6
İbn Mâce, Menâsik, 5.
7
Müslim, Zikir, 72.
Kardeşlerim! 8
Nesai, İstiaze, 21.
Müslim, Zikir, 73.
Dua, tembel, sorumsuz, şuursuz, cesaretsiz bir
9
10
Bakara, 2/201; Buhârî, Deavât, 55.
insanın boynunu büküp de yalvarmasının adı değildir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Bilakis dua, azmin, gayretin, halis niyetin adıdır.
İLİ : GENEL Bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracak her bir söz ve
TARİH : 17.02.2017 eylem, salih ameldir. Nasıl ki ihlasla yoğrulmuş olan
namazımız, orucumuz, zekâtımız, haccımız birer salih
amelse her türlü imkânımızı insanlığın hizmetine
sunmak da salih ameldir. Mazlumlara, mağdurlara,
kimsesizlere, yetimlere el uzatmak salih ameldir.
Göremeyenin gözü, işitemeyenin kulağı, tutamayanın
eli, yürüyemeyenin ayağı olmak salih ameldir.
Huzurumuza, kardeşliğimize, değerlerimize sahip
çıkmak salih ameldir. Kötülüğe engel olma ve iyiliği
hâkim kılma gayreti salih ameldir. Hadis-i şerifte geçtiği
üzere insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmak
salih ameldir. 2 Kısaca salih amel, uygun amel demektir.
Bu uygunluk, amelin Allah’ın rızasına, insanın fıtratına
ASR SURESİ’NİN ÖĞRETTİĞİ
ve toplumun maslahatına uygun olmasıdır.
HAKİKATLER
Aziz Müminler! Aziz Kardeşlerim!
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de kısa ama Asr Suresi’nin öğrettiği ve bizi ebedi hüsrandan
anlamı oldukça derin bir sure vardır. Bu sure, insanı kurtaracak dördüncü hakikat, ‫صواا َّبِا الح ِ َّق‬
َ ‫ وتوا‬yani her daim
ebedî hüsrandan kurtarıp bitmez tükenmez nimetlere
ulaştıracak yolları özlü bir şekilde ortaya koymaktadır. hakkın yanında yer almaktır. Birbirimizi hak ve hakikate
İşte bu sure, Asr Suresi’dir. 1 Asr Suresi, bizlere hayat yönlendirmektir. Hem kendimizi hem de kardeşlerimizi
veren beş hakikati öğretmektedir. Geliniz bugünkü batıl, yalan, hile, fitne ve fesadın karanlıklarından
hutbemizde bu beş hakikate hep birlikte kulak verelim. korumaktır. Rabbimizle, çevremizle, kâinatla
ilişkilerimizde ne pahasına olursa olsun doğruluk ve
Aziz Kardeşlerim! istikametten ayrılmamaktır.
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği birinci hakikat,
zaman bilincidir. İnsan, zamanla sınırlı bir varlıktır. Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, surenin hemen başında Asr Suresi’nin öğrettiği beşinci hakikat ise,
َ ‫ وتوا‬yani hak yolda sabrı kuşanmaktır.
‫صواا َّبِالص اب َِّر‬
َّ ‫ ِانَّ َّ ااْلِ ان َسان َّل ۪في َّخُسا ٍۙر‬.ٍۙ‫“ َّوا الع اص َِّر‬Asra yemin olsun ki, insan
Birbirimize sabrı tavsiye etmektir. Ancak
gerçekten ziyandadır.” buyurmuştur. Zamanı insana unutulmamalıdır ki sabır, batıla katlanmak değildir.
şahit tutmuştur. Zira insana verilmiş en büyük Bilakis sabır, hak ve hakikat yolunda sebat etmektir.
nimetlerden biridir zaman. Dünyamızı güzelliklerle
tezyin ederek ahiretimizi kazanmamız için bizlere Kardeşlerim!
emanet edilen en kıymetli hazinedir zaman. Bu emaneti Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği bu hakikatleri
hoyratça tüketmek, şuursuz ve sorumsuzca beyhude bir İstiklal Şairimiz Merhum Akif, şu dizeleriyle
ömür geçirmek mümine asla yakışmaz. Bu, insan için en özetlemiştir:
büyük hüsrandır. Hani ashâb-ı kirâm, ayrılalım derlerken;
Kardeşlerim! Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği ikinci hakikat, Çünkü meknûn o büyük sûrede esrârı felâh,
Başta iman-ı hakikî geliyor, sonra salâh.
iman nimetinin önemidir. Yüce Rabbimiz, ‫ِاْلَّ َّال ۪ذين َّ ٰامنُوا‬ Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık.
buyurarak ziyanda olmaktan, hüsrana uğramaktan Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık.
kurtulmanın ilk şartının iman etmek olduğunu haber Kıymetli Kardeşlerim!
vermiştir. Zira imansız geçen bir hayat, zararın en Hutbemizi bütün mümin kardeşlerimiz için önemli
büyüğüdür. İman ise kalbin hayır ve güzelliklere, hak ve olduğuna inandığım bir hususu hatırlatarak bitirmek
hakikate yelken açmasıdır. Kelime-i şehadeti, kelime-i istiyorum. Okullarımızda ders seçme süreci 24 Şubat
tevhidi gönülden söyleyen bir mümin, küfre karşı 2017 tarihine, yani önümüzdeki Cuma gününe kadar
imanın; batıla karşı hakkın; zillete karşı izzetin; zulme devam etmektedir. Geleceğimizin teminatı yavrularımızı
karşı adaletin yolunda yürüyeceğine dair kendisine ve okullarımızda tercihe bağlı olarak okutulan Kur’an-ı
Rabbine söz vermiştir. Kötülüklerin değil, iyiliklerin Kerim ve Peygamber Efendimizin Hayatı derslerini
yanında olacağını kabul etmiştir. seçmeye teşvik edelim. Çocuklarımıza Yüce dinimiz
Kıymetli Kardeşlerim! İslam’ı, Kerim Kitabımız Kur’an’ı, Peygamberimizin
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği üçüncü hakikat, örnek hayatını öğretmenin anne babalar olarak
üzerimize düşen dini bir vazife olduğunu unutmayalım.
َّ ِ ‫ وع ِملُوا َّالصالِح‬buyurarak
salih amel bilincidir. Rabbimiz, ‫ات‬
bizi ebedi hüsrandan, imanımızla birlikte salih
1
Asr, 103/1-3.
2
Müslim, İman, 58.
amellerimizin kurtaracağını bildirmiştir. Salih amel,
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
imanın davranışlara yansımasıdır, eyleme dönüşmesidir.
İmanın hayat bulmasıdır.
İLİ : GENEL vicdanı taşlaşmışların şerri karşısında O’ndan yardım
TARİH : 24.02.2017 isteriz. Fitne ve fesat tohumları ekenlere; duygu ve
düşünceleri ifsat ve istismar edenlere karşı O’nun
nusret ve inayetini talep ederiz. Biliriz ki kendimizi
güvende hissedeceğimiz yegâne sığınağımız
Rabbimizdir.
Kardeşlerim!
Felak ve Nâs sureleri bizlere her daim mümince
bir duruşu, şuurlu bir hayatı öğütlemektedir. Zira
bizlere düşen sadece darlıkta, zorlukta, çaresizlikte,
hüzünlü ve kederli anlarımızda değil; varlıkta ve
bollukta, neşe ve sevinçte, en güçlü anımızda da
Allah’a sığınmaktır. O’nun kudretini tefekkür etmek,
zihnin istiazesidir. O’nun merhametini, af ve
mağfiretini gönülden talep etmek, kalbin istiazesidir.
O’nun yüceliğini içimizden geldiği şekliyle kelimelere
ALLAH’A SIĞINMANIN EN GÜZEL İFADESİ: dökmek ise dilin istiazesidir. Şu kadar var ki; zihnin,
MUAVVİZETEYN SURESİ kalbin ve dilin bu istiazesine, yani Allah’a sığınmasına
Aziz Müminler! bütün bir beden iştirak etmelidir. Zira bizi Rabbimiz
Hutbemin başında okuduğum Felak ve Nâs nezdinde asıl değerli kılan, salih amellerimizdir.
Surelerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “De ki:
Kardeşlerim!
Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü
Felak ve Nâs Sureleri inancımızı, duygularımızı,
zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü
çaresizliğimizi istismar etmek isteyenler karşısında
yapan üfürükçülerin şerrinden ve haset ettiği vakit
bizlere ferasetli ve basiretli olmayı öğretmektedir.
hasetçinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!”1
Hiçbir fâniye değil, sadece Allah’a kul olmayı
“De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, öğretmektedir. Zira herkes bizi terk etse de bizi terk
pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden etmeyen Rabbimizden başka kimimiz vardır? Hiç
insanların Rabbine, insanların Melikine, yani kimse bizi görmese de bizi gören, hiç kimse bizi
mutlak sahip ve hâkimine, insanların İlâhına duymasa da bizi duyan, daima güvenip
sığınırım.”2 dayanabileceğimiz O değil midir? Rabbimiz, kendisine
Kardeşlerim! samimiyetle açılan elleri, gönülden yakarışları hiç
Bir insan için dünyadaki en büyük tehlike karşılıksız bırakır mı? Affına, merhametine sığınanları,
varoluş gayesini unutmaktır. İstikametten ayrılmaktır. rahmet kapısını çalanları hiç mahrum ve mağdur eder
Bir insan için en büyük kayıp, kendini kaybetmektir. mi? Yeter ki, gönüller samimiyetle sadece O’na
Heva ve heveslerin esiri olmaktır. Bir insan için en yönelsin. Diller, içtenlikle O’nu yüceltip O’na
büyük mahrumiyet, Allah’ın engin rahmetine yalvarsın. Eller, yürekten O’na açılıp sadece O’ndan
sığınmaktan kendini mahrum bırakmaktır. istesin.

Yüce Rabbimiz, bizleri bu tehlikelerden Kıymetli Kardeşlerim!


koruyacak, zarar ve hüsrana uğramaktan kurtaracak Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in bizlere
hayat yüklü Kerim bir Kitap indirmiştir. Kendisine en öğrettiği istiaze dualarıyla bitirmek istiyorum:
güzel şekilde kul olmamızın yollarını göstermiştir. “Her türlü kem nazardan, şerden ve şer
Özellikle Yüce Kitabımızda bizlere hediye ettiği Felak sahiplerinden Allah’ın tam kelimelerine, O’nun
ve Nâs isimli iki muhteşem surede kendisine sığınarak sonsuz iradesi ve hükmüne sığınırız.”4
yaşamayı öğretmiştir. Bu yüzdendir ki Peygamberimiz “Allah’ım! Kulağımızın şerrinden,
(s.a.s), istiazenin yani Allah’a sığınmanın en güzel gözümüzün şerrinden, dilimizin şerrinden,
ifadesi olarak nitelediği bu iki sureyi çokça okumamızı kalbimizin şerrinden, heva ve heveslerimizin
tavsiye etmiştir.3 şerrinden sana sığınırız.”5
Kıymetli Kardeşlerim! “Allah’ım! Acizlikten, tembellikten,
Felak ve Nâs Sureleri, tevhid inancımızın, cimrilikten, korkaklıktan, kabir azabından sana
Allah’a teslimiyetimizin özlü bir ifadesidir. O’nun sığınırız.”6
rızası ve himayesini talep ederek yaşama
kararlılığımızın göstergesidir. Felâk ve Nâs’ı 1
Felâk, 113/1-5
okuyarak, her türlü şer ve kötülükten, karanlıklar 2
Nass, 114/1-6.
içerisinde yolumuzu kaybetmekten Rabbimize
3
Nesâî, İstiâze, 1; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân, 25.
4
Buhârî, Ehâdîsü’l-enbiyâ, 10.
sığınırız. Haset ve öfkenin, kin ve nefretin, batıl ve 5
TirmizÎ, Deavât, 74.
hurafenin, vesvesenin esiri olmaktan O’na iltica ederiz. 6
Müslim, Zikir, 73.
Art niyetlilerin, kem gözlülerin, kalbi kararmış,
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL َّ ِ‫ وَّال َّ ۪ذي َّن ُه ْم ل‬felâha eren müminler,
‫لز ٰكو ِة فَّا ِعلُو َّن‬
TARİH : 03.03.2017
zekâtını verenlerdir. İnfakta bulunanlardır. Zekât
vermek için adeta birbirleriyle yarışanlardır. Zekât
ki; yoksulun, ihtiyaç sahibinin, zenginin malındaki
hakkıdır. Zekât ki; kişiyi mal ve mülkün, servet ve
gücün esiri olmaktan korur. Zekât ki; bir taraftan
kişiyi maddi yüklerden kurtarır. Diğer taraftan da
günah ve kirlerden arındırır.
Kardeşlerim!
Kendilerine cennetin vadedildiği müminler,
ِ ‫ وَّال َّ ۪ذي َّن ُه ْم لِ ُف ُر‬iffetlerini koruyanlardır.
‫وج ِه ْم حَّا ِفظُو َّن‬
Başkalarının iffetini kendi iffeti sayanlardır. Zira
insan, tertemiz fıtratını, haysiyetini koruduğu
FİRDEVS CENNETİNE MİRASÇI OLMAK müddetçe özünü korur. Başkalarının saygınlığına
Aziz Müminler! halel getirmediği müddetçe saygı görür.
Hz. Ömer’in rivayet ettiğine göre Allah
Resûlü (s.a.s), bir gün ashabıyla sohbet ettiği esnada ‫ وَّال َّ ۪ذي َّن ُه ْم ِِلَّمَّانَّاتِ ِه ْم َّو َّع ْه ِد ِه ْم رَّاعُو َّن‬ebedi nimetlere
kendisinde vahiy alameti belirdi. Bir müddet
ulaşacak müminler, emanet bilincine sahip
bekledikten sonra kıbleye yöneldi. Ellerini semaya
olanlardır. Ahitlerine, verdikleri sözlere sadık
açtı ve Rabbine şöyle niyazda bulundu: “Allah’ım!
kalanlardır. Zira sadakat ehli, güvenilir bir kişi
Bize nimetini artır, eksiltme! Bizi onurlandır,
olmak, müminin en önemli özelliklerindendir.
zelil eyleme! Bizi istediğimize ulaştır, mahrum
Çünkü mümin, Muhammedü’l-Emîn’in, yani özü
etme! Bizi üstün kıl; zayıf duruma düşürme! Bizi
sözü bir, güvenilir peygamberin kutlu yolunun
razı olduklarından ve senden hoşnut olanlardan
yolcusudur.
eyle!”
Kardeşlerim! َ ‫ وَّال َّ ۪ذي َّن ُه ْم َّع ٰلى‬Firdevs cennetine
‫صلَّوَّات ِ ِه ْم يُحَّا ِفظُو َّن‬
Efendimiz, bu duanın ardından, “Az önce kavuşacak olan müminler, namazlarını aksatmadan
bana on âyet indirildi. Kim bu âyetlerde devamlı kılanlardır. Namazları, kendilerini
belirtilenleri hayatına yansıtırsa cennete girer.” çirkinliklerin esiri olmaktan alıkoyduğu
buyurdu ve Müminûn Suresi’nin ilk on âyetini 1 kimselerdir. Şu bir gerçektir ki; biz namazlarımızı
okudu.2 korursak namazlarımız da bizi korur. Biz
İşte bugünkü hutbemizde bizleri Firdevs namazlarımıza düşkün ve sevdalı olursak
cennetine mirasçı kılacak bu on âyeti sizlerle namazlarımız da bütün varlığıyla kötülüklere karşı
paylaşmak istiyorum. Geliniz, bu on âyette haber bize kalkan olur.
verilen ve felaha eren gerçek müminlerin kimler Kardeşlerim!
olduğuna hep birlikte bakalım. İşte Rabbimizin büyük mükâfatı bu müminler
َّ
‫َّاشعُو َّن‬ َ ‫ َال َّ ۪ذينَّ هُمْ ۪في‬o müminler ki,
ِ ‫ص ََّلتِ ِه ْم خ‬ içindir. ‫ْس ُه ْم ۪فيهَّا خَّالِ ُدو َّن‬ ْ َّ
َۜ َ ‫ َال ۪ذي َّن يَّ ِرث ُون ال ِف ْر َّدو‬Onlar, Firdevs
namazlarını huşu içerisinde kılanlardır. Namazı, cennetinin ebedi varisleridirler. Firdevs cenneti ki,
Rabbiyle bir vuslat anı, özlemle beklenen bir cennetin en özel yerlerindendir. En yüksek
buluşma olarak görenlerdir. Bu muazzam ibadeti, mertebelerindendir. Firdevs cenneti ki
şekle indirgemeyenlerdir. Onun ruhunu asla zayi Peygamberimiz (s.a.s)’in vefatından sonra
etmeyenlerdir. ciğerparesi Fâtıma validemizin, “Makamı Firdevs
cenneti olan babacığım!” 3 sözleriyle hüznü ve
‫ وَّال َّ ۪ذي َّن ُه ْم ع َِّن الل َّ ْغ ِو ُم ْع ِرضُ و َّن‬o müminler ki, dünya ve tesellisine konu olan cennettir.
ahiretlerine bir faydası dokunmayan, boş söz ve Kardeşlerim!
işlerden uzak duranlardır. Zira hayat, bir saniyesi Yüce Rabbimiz, bizleri felâha eren ve Firdevs
bile heba edilemeyecek kadar kısa ve kıymetli bir cennetinde Peygamberimiz (s.a.s)’e komşu olan
nimettir. Vakit, bizlere emanet edilen eşsiz bir bahtiyar müminlerden eylesin.
hazinedir. Ve bir gün her bir emanetin, her bir
nimetin hesabı Rabbimiz tarafından eksiksiz Müminûn, 23/1-10.
1
2
İbn Hanbel, I, 351; Tirmizî, Tefsir, 24.
sorulacaktır. 3
Buhâri, Megazi, 78.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İL : GENEL Kur’an-ı Kerim, gerçek iyiliği bizlere şöyle
TARİH : 10.03.2017 ٰٓ
ِ ‫َاْل ِخ ِر َوَالْ َملٰ ِئ َك ِة َوَالْ ِكت‬
tanıtır: Asıl iyilik, ‫َاب َوَالنَ ِب ّ۪ي َن‬ ٰ ْ ‫اّلل َوَالْيَوْم‬
ِ ِ ٰ ِ‫مَنْ َ ٰا َم َن َب‬
yani bizleri her türlü kötülüğün egemenliğinden
kurtaran Rabbimize imandır. Âhiret gününü, melekleri,
Allah’ın Kitabını ve peygamberlerini tasdik etmektir.
ٰٓ َ ‫َالس ّ۪بيلَو‬
ِ َ‫الرق‬
َ‫اب‬ ِ َ‫َالسا ِئلّ۪ينَ َ َوفِي‬ ِ َ َ‫الَ َع ٰلىَحُبِهّ۪ َذَ ِويَا ْل ُق ْربٰىَوَا ْليَتَامٰىَوَا ْلمَ سَاكّ۪ينَََوَابْن‬
َ َ‫َو ٰات َىَا ْلم‬

Asıl iyilik, çok sevdiğimiz mal ve servetimizi fakirlerle,


yoksullarla, yetimlerle paylaşmaktır. İnsanı her türlü
َ ‫َالص ٰلو َة َ َو ٰات َى‬
esaretten kurtarmaktır. Asıl iyilik, ‫َالز ٰكو ََة‬ َ ‫َواَقَا َم‬
namazın müdavimi olmaktır. Zekâtı gönül rızasıyla
vermektir. Asıl iyilik, ‫ وَا ْلمُوفُو َن َبِ َع ْه ِد ِه َْم‬ahde vefadır,

KÖTÜLÜĞE ENGEL OLABİLMENİN YOLU َ ‫وَالَ ّ۪ذي‬


emanete riayettir. 2 Asıl iyilik, ‫ن َصبَ ُروا َابْ ِت َغٰٓا َء َ َو ْج ِه َر َِب ِه َْم‬
İYİLİKTİR
darlıkta ve zorlukta sırf Allah rızasını umarak
Aziz Müminler!
sabretmektir.
Vâbisa, yeni Müslüman olmuş bir sahâbîydi.
Vâbisa, İslam’ın rahmet yüklü mesajlarını henüz tam َ ‫ َويَ ْد َر ُ۫ؤُ َن َبِا ْلحَسنَ ِة‬yani kötülüğü iyilikle
Asıl iyilik, ََ‫َالس ِيئَة‬
olarak kavrayamadığından Peygamber Efendimiz
(s.a.s)’e sorular sormak istiyordu. Bunlardan birisi de savabilmektir, iyilikle yok edebilmektir. 3 Zira Mümin,
neyin iyi neyin kötü olduğu hususuydu. Sorularını hayatını iyiliğe adayan ve iyiliklerle anlamlandıran
sormak üzere Resûlullah’ın yanına gitti Vâbisa. ‘Yanı kişidir. Müslüman, eliyle, diliyle, kalbiyle, bütün
başında olmaktan en çok mutluluk duyacağım insan’ varlığıyla kötülüğün her türlüsünün karşısında dimdik
dediği Resûl-i Ekrem’e yaklaştı. Onun gelişini fark durabilen kimsedir.
eden Rahmet Elçisi, “Yaklaş Vâbisa! Yaklaş!” Aziz Kardeşlerim!
buyurdu ve onu dinledikten sonra sorusunu şu şekilde Üzülerek belirtmek gerekir ki; günümüzde iyilik,
cevapladı: “Vâbisa! İyilik ve kötülük konusunda insanlığın gündeminde kötülük kadar yer almıyor. Her
kalbine, vicdanına danış! Zira iyilik, kendisiyle geçen gün, dünyamızı kötülükler kuşatıyor. İnsanoğlu;
gönlünün huzur bulduğu ve vicdanını rahatlatandır. heva ve hevesleri, hırs ve ihtirasları uğruna vicdan,
Kötülük ise, insanlar onaylasalar bile gönlünü adalet, hakkaniyet ve merhametini hızla kaybediyor.
huzursuz eden ve vicdanına endişe verendir.”1 Kendisinden başkasına iyiliği dokunmayan bir varlık
Aziz Kardeşlerim! haline dönüşüyor. Asıl iyiliğin başkalarına yapılan
İyilik varlıktır, kötülük yokluktur. İyilik huzurdur. iyilik olduğunu unutuyor.
Kötülük zulmettir, karanlıktır. İyilik Rabbimizin Kardeşlerim!
rızasını talep etmektir. Kötülük ise O’nun gazabına Böylesi bir dünyada iyiliği hâkim kılmak,
adım adım yol almaktır. İyilik akl-ı selime, kalb-i kötülüğe engel olmak idealine sahip biz müminlere çok
selime, tab-ı selime, yani insanın yaratılmışların en önemli vazifeler düşüyor. Durum ve şartlar ne olursa
şereflisi olma vasfına uygun güzelliklerdir. Kötülük ise olsun bizler, bu dünyada hala iyi insanların olduğu
insanı alçaltan, onu hem Allah katında hem de insanlar inancını yaşatmalıyız. Kötülüğün iyiliği mağlup
nezdinde değersizleştiren çirkinliklerdir. İyilik Yüce etmesine asla göz yummamalıyız. Unutmamalıyız ki;
Rabbimizin, insanın fıtratına yerleştirdiği yüce bir dünya ve ahiret mutluluğu, iyiliğe hizmet etmekten,
haslettir. Kötülük ise insanın kalbine sonradan bulaşan kötülüğe set çekmekten geçer.
siyah bir lekedir. İyilik tertemiz fıtratın sahibi Yüce
Allah’a sadakattir. Kötülük ise bu sadakati yitirmektir. Kardeşlerim!
İyilik, yeryüzünden şerri, kötülüğü silecek olan en İyiliğin yolcuları olarak bu mübarek vakitte
büyük güçtür. Kötülüğün kaderi ise iyilik karşısında her Rabbimize el açıyor ve şöyle niyazda bulunuyoruz: Yâ
zaman hüsrandır, mağlubiyettir. Rabbi! Coğrafyamızı ve insanlığı kuşatan bütün
kötülükleri ortadan kaldırabilmeyi bizlere nasip eyle!
Kardeşlerim! İyiliklerin hâkim olduğu bir dünyayı hep birlikte imar
Yüce Kitabımız, iyiliğin ne olduğundan önce, ne edebilmek için bizlere yardım eyle! Gelecek
olmadığını anlatır bizlere. nesillerimize daha güzel, daha yaşanabilir bir yeryüzü
َ ِ ‫ لَيْسَ َالْ ِب َر َاَ ْن َتُوَلُوا َ ُوجُو َهكُ ْم َ ِقب ََل َالْمَشْ ِر ِق َوَالْ َم ْغ ِر‬yani “İyilik
‫ب‬ bırakabilmeyi bizlere lütfeyle!
yönünüzü Doğuya ve Batıya yöneltmeniz değildir.” 1
İbn Hanbel, IV, 227; Dârimî, Büyu’, 2.
buyurur. İbadetlerin sadece şekle indirgenmesini ve 2
Bakara, 2/177.
3
Bkz. Hûd, 11/114; Ra’d, 13/22.
dindarlığın bir gösterişe dönüştürülmesini iyilik
cümlesinden kabul etmez. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 17.03.2017 Çanakkale, ortak ideallerde buluşmanın, millet ve
ümmet bilincine sahip olmanın en güzel
tezahürlerinden biridir. Manevi değerlerin üzerinde
hiçbir değer tanımamak gerektiğinin nadide bir
örneğidir. Zira Çanakkale’de dilleri, renkleri,
coğrafyaları farklı nice vatan evladı din, millet, vatan,
hak, hakikat, adalet ve fazilet için canından geçmiştir.
Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her
bölgesinden, Şam’dan, Bağdat’tan, Kahire’den,
Trablus’tan, Üsküp’ten, Kosova’dan, Saray
Bosna’dan, Kafkasya’dan son ehl-i salibin savletini
yıkmak için Çanakkale’ye akın edilmiştir. Ve neticede
ŞEHADETİN DESTANLAŞTIĞI YER:
milletin izzet ve onuru çiğnetilmemiştir. Ümmetin
ÇANAKKALE
umudunun tüketilmesine izin verilmemiştir.
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle Karanlıkların, bugünümüzü ve yarınlarımızı esir
buyurmaktadır: “Önceki ümmetler, gelip geçti. almasına müsaade edilmemiştir.
Onların yapıp etikleri kendilerine, sizin yapıp Aziz Kardeşlerim!
ettikleriniz de size aittir. Siz onların yapıp Bizim için bir dönüm noktası olan Çanakkale
ettiklerinden sorguya çekilecek değilsiniz”1 Zaferi’ni bugün millet olarak elbette kutlayacağız.
Tarihte eşine az rastlanan böylesi büyük bir hadiseyi
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, bu âyette bizleri geçmişten ibret bu minberlerden, bu kürsülerden, bu mihraplardan
alarak geleceğimizi inşa etmeye çağırmaktadır. Zira anlatmaya elbette devam edeceğiz. Ancak bizler,
tarihte yaşananlar sadece bir hatıradan ibaret değildir. Çanakkale’yi ve diğer zaferlerimizi anmakla
Tarih, bizim geçmişimiz olduğu kadar günümüz ve yetinemeyiz. Bu zaferlerimizi sadece belirli
istikbalimizdir. Tarih, geleceğimize ışık tutan merasimlere indirgeyemeyiz. Ecdadımızın
değerlerimizdir. Tarihte nesilden nesile aktarılması ve başarılarıyla övünüp kalamayız. Zira aslolan bu
unutturulmaması gereken büyük olaylar, büyük başarılardan büyük dersler ve ibretler çıkarmaktır.
zaferler vardır. Milletimizin tarihindeki bu büyük Bugünümüzü ve geleceğimizi bu zaferlerin ışığında
zaferlerden biri de Çanakkale’dir. inşa etmektir.

Aziz Kardeşlerim! Kardeşlerim!


Çanakkale, imanın karşısında maddi gücün dize Bugün bizlere düşen asıl görev, Çanakkale’nin o
geldiği yerdir. Çanakkale, Yüce Rabbimizin; muazzam ruhunu iyice idrak etmektir. Geçmişten
günümüze nice hain teşebbüse rağmen yok olmayan
‫اال َ ْعل َ ْو َن ا ِا ْن اكُ ْنت ُمْ ا ُم ْؤ ِم ۪ني َن ا‬
ْ ‫َل ات َ ِهنُوا او ََل ات َ ْح َزن ُوا ا َو َا ْنت ُ ُم‬
‫“ و َ ا‬Yılgınlık bu ruhu nesilden nesile aktarmaktır. Toprak altında
göstermeyin, hüzünlenmeyin. İman etmiş kimseler medfun bulunan, lakin hala diri olan aziz
iseniz üstün gelecek olan sizlersiniz.” 2 müjdesinin şehitlerimizin hatıralarına sahip çıkmaktır. Onların
bir kez daha tecelli ettiği yerdir. Çanakkale imanın uğruna canlarını feda ettikleri yüce değerlere sımsıkı
küfre, hakkın batıla, haklının haksıza karşı zaferinin sarılmaktır. Zira cennet kokulu bedenlerini göremesek
perçinlendiği yerdir. Çanakkale, kuzeyden güneye, de, seslerini işitemesek de şehitlerimiz, bizden bunu
doğudan batıya nice vatan evladının mukaddesat istemektedir.
uğruna omuz omuza şehadete koştuğu yerdir. Kıymetli Kardeşlerim!
Çanakkale, İstiklal Şairimiz merhum Âkif’in, Hutbemizi gönülden “amin” diyeceğimiz şu dua ile
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi, bitirmek istiyorum: Allah’ım! Canını senin yolunda
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi. feda eden; varlığını varlığımıza, izzet ve onurumuza
adayan bütün şehitlerimizin makamlarını âlî eyle!
dizelerinde ifade ettiği gibi şehadetin destanlaştığı, Bizlere onlarla birlikte haşrolmayı lütfeyle!
bir milletin Allah aşkı ile şahlandığı yerdir.
Allah’ım! Bizleri, şehitlerimizin yüce ruhlarını
Aziz Müminler! taşıyanlardan eyle! Bizleri şehitlerimizin aziz
Çanakkale, çağdaş dünyaya savaş ahlakı ve hatıralarına sahip çıkanlardan eyle! Bizleri
hukukunun öğretildiği müstesna bir mekteptir. şehitlerimizin uğruna canlarını verdikleri değerleri
Milletimiz, varlığına kast eden hayâsız akınlar yaşayan ve yaşatanlardan eyle! Bizleri bu değerlere
karşısında unutulmayacak bir insanlık dersi vermiştir. ihanetten muhafaza eyle Allah’ım!
“Allah Allah” nidalarıyla cepheye koşan
Mehmetçiğimiz, yaralı düşman askerlerini sırtında 1 Bakara, 2/134, 141.
taşıyacak, onlara kırbasından su içirecek kadar yüce 2 Âl-i İmrân, 3/139.
bir ruh sergilemiştir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL kalmayacağıdır. Zira Allah, en gizli şeyleri bilendir.
TARİH : 24.03.2017 Her şeyden hakkıyla haberdar olandır.
Kardeşlerim!
Lokman (a.s)’ın oğluna yaptığı dördüncü öğüdü,

‫الص ّلو َة‬


َ‫ل‬ ‫“ يَا بُن لََي اَ ِق ِم‬Yavrum! Namazı dosdoğru kıl.”
şeklindedir. Zira namaz, bizim en önemli ibadetimizdir.
Dünyanın tükenmek bilmeyen sıkıntılarıyla bunalan
kalplerimizin inşirahıdır. Türlü meşakkatlerle daralan
zihin ve gönüllerimizin huzurudur. Rağbetimizi
Rabbimize arz ettiğimiz muazzam bir buluşmadır
namaz.
Lokman (a.s.)’ın evladına olan beşinci öğüdü,
HİKMET YÜKLÜ ÖĞÜTLER
Aziz Müminler! ِ ‫“ وَأْ ُم ْر بِا ْل َم ْع ُر‬Oğlum! İyiliği emret!
‫وف وَا ْن َه ع َِن ا ْلمُن َك ِر‬
Yüce Rabbimizin, Kur’an-ı Kerim’de bizzat
ismini zikrederek yücelttiği şahsiyetlerden biri Lokman Kötülükten alıkoy!” ifadesidir. Zira bize düşen, her
(a.s)’dır. Hutbemin başında okuduğum Lokmân daim iyiliğin yanında yer almaktır. Kötülüğe boyun
Suresi’ndeki ayet-i kerimede Rabbimiz, “Andolsun, eğmemektir. Kötülerin hizmetkârı olmamaktır.
biz Lokmân’a Allah’a şükretmesi için hikmet َ َ ‫وَاصْ ِب ْر َعلَى مَا أ‬
Lokman (a.s.)’ın altıncı öğüdü, ‫صاب ََك‬
verdik.” buyurmuştur. Bu surede onun hikmetli
lisanıyla oğluna yaptığı öğütleri bizlere haber “Evladım! Başına gelen musibetlere karşı sabırlı
verilmiştir. 1 Bir baba ile evladı arasındaki sevgi ve ol!” ifadesiyle hak ve hakikat yolunda sabretmektir.
saygıya, bilgi ve hikmete, şefkat ve merhamete dayalı
örnek bir ilişki gösterilmiştir. Geliniz bugünkü ‫“ ِا لَن ّذلِ َك مِنْ َع ْز ِم ْاَلُمُو ِر‬İşte bütün bunlar, azmedilmeye
hutbemizde Lokman (a.s)’ın oğluna yaptığı ve her biri değer işlerdir.”
hikmet ve merhamet yüklü öğütlere hep birlikte kulak
verelim. Kardeşlerim!
Lokman (a.s)’ın yedinci öğüdü kibirlenmemek ve
Kardeşlerim!
Lokman (a.s)’ın oğluna yaptığı ilk öğüt, tevhit ِ َ‫خ لَد َك لِل لن‬
mütevazi olmaktır. ‫اس‬ َ ‫“ و َََل ت َُص ِ لع ْر‬Yavrucuğum!
inancı olmuştur. O biricik evladına şöyle seslenmiştir: Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme!”
ِ ‫“ يَا بُن لََي ََل ت ُشْ ِر ْك بِ ّل‬Yavrucuğum! Sakın ola ki Allah’a
‫اله‬ ِ ‫“ و َََل ت َمْ ِش ِفي ْاْلَر‬Yeryüzünde böbürlenerek
‫ْض َم َرحًا‬

yürüme!” ‫ال ََل ي ُ ِح ل ُب ُك لَل ُم ْخت ٍَال َفخُو ٍر‬


َ ‫“ ِا لَن ّل‬Zira Allah, kendini
ِ‫“ ِإ لَن ل‬Çünkü şirk,
şirk koşmayasın!” ‫الش ْر َك لَظ ُ ْل ٌم َع ِظي ٌم‬
büyük bir zulümdür.” Zira insan, Allah’tan başkasına beğenenleri ve övünenleri sevmez.”
kul olursa Rabbine ve kendisine en büyük zulmü Lokman (a.s)’ın evladına olan sekizinci öğüdü ise
yapmış olur.2 kişinin haddini bilmesidir. Mükerrem bir insan
Kardeşlerim! olduğunu hiçbir zaman unutmamasıdır. ‫وَا ْق ِص ْد ۪في مَشْ ِي َك‬
Lokman Suresi’ndeki ikinci öğüt, ‫َص ْينَا ْاْلِن َسا َن بِوَالِ َد ْي ِه‬
َ‫َوو ل‬
‫ص ْوت ِ َ ه‬
“Evladım! Yürüyüşünde tabii ol.” ‫ك‬ ْ ُ‫وَا ْغض‬
َ ْ‫ض مِن‬
yani anne-babaya iyi davranmaktır. “Zira annesi,
yavrusunu meşakkat üzerine meşakkat çekerek “Sesini alçalt.” ‫صوْتُ ا ْلح َ۪مي ِر‬ ِ ‫“ ِا لَن َا ْن َك َر ْاَلَصْ و‬Zira seslerin
َ َ‫َات ل‬
karnında taşır.” İşte bu yüzden Rabbimiz, bizlere en çirkini merkeplerin sesidir!”
şunları emretmiştir: “Bana ve anne babana şükret.
Dönüş ancak banadır. Eğer, annen-baban seni Kıymetli Kardeşlerim!
herhangi bir şeyi bana ortak koşmaya mecbur Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bizleri
bırakırlarsa onlara itaat etme! Fakat yine de onlarla rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi olan üç aylara bir
iyi geçin! Bana yönelenlerin yoluna uy! Dönüşünüz kez daha eriştirdi. Önümüzdeki Çarşamba günü Recep
ancak banadır. Ben de yapmakta olduğunuz şeyleri ayının ilk gününe gireceğiz. Perşembe günü de hep
size haber vereceğim.” birlikte Regaip Kandili’ni idrak edeceğiz. Kandilinizi
şimdiden tebrik ediyorum. Üç ayların hepimiz için
Kardeşlerim! hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyorum.
Lokman (a.s)’ın oğluna olan üçüncü öğüdü, zerre
miktarı bir iyiliğin bile Allah katında asla zayi 1
Lokman, 31/13-19.
2
Buhârî, Tefsîr, (Lokman), 1.
olmayacağıdır. En küçük bir kötülüğün karşılıksız
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL hayatımızı boşa geçirmemektir. En değerli sermayemiz
TARİH : 31.03.2017 olan ömrümüzü beyhude tüketmemektir. İyilik için,
doğruluk için, faydalı işler için çabalamaktır. Yeryüzünü
daha yaşanabilir hale getirmek için gayret göstermektir.
Aziz Müminler!
İnşirah suresindeki müjdelere nail olabilmenin
ikinci şartı ise ‫“ َو ِا ٰلى رَبِ َك فَا ْر َغ ْب‬Sadece Rabbine yönel!”
âyeti gereğince Allah’a rağbet etmektir. Regaip
kandilinde en çok üzerinde durmamız gereken husus
Rabbimizin bu emri olmalıdır. Yani Allah için
çalışmaktır. Allah için koşturmaktır. Allah için
yorulmaktır. İstek ve dileklerimizi, arzu ve tutkularımızı
RAĞBETİMİZ, RABBİMİZE OLSUN! Allah’a yöneltmektir. Şan ve şöhreti, makam ve mevkii,
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! mülk ve serveti değil, Rabbimizin rızasını amaçlamaktır.
Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bizleri rahmet Değerli Kardeşlerim!
iklimi üç aylara ulaştırdı. Dün gece Ramazan’ın Bugün de Müslümanlar olarak çok zor süreçlerden
müjdecisi olan Regaip kandilinin coşkusunu hep birlikte geçiyoruz. Her müminin kalbinin sıkıştığı bir
gönülden hissettik. Bugün ise bir taraftan Recep ayının dönemdeyiz. İnşiraha en çok muhtaç olduğumuz bir
bereketini, diğer taraftan da haftalık bayramımız olan zamandayız. Sırtımızdaki ağır yüklerden kurtularak
Cumanın sevincini yaşıyoruz. Allah Resulü (s.a.s) bu huzura kavuşmanın ihtiyacı içindeyiz. Öyleyse geliniz
mevsimler geldiğinde, “Allah’ım! Recep ve Şaban kardeşlerim! Bu uğurda azimle gayret edelim.
ayını bizlere mübarek eyle! Bizleri sıhhat ve afiyet Hayatımızı heva ve heveslerimiz doğrultusunda değil,
içerisinde imanla Ramazan’a ulaştır!” 1 diye dua Rabbimizin rızası için yaşayalım. Hak, hakikat, adalet
ederdi. Yüce Rabbimiz, Recep ve Şaban’ı milletimiz ve ve iyilik için, insanlık için daha fazla çalışmaya, daha
âlem-i İslam için mübarek kılsın. Her türlü fazla yorulmaya çaba gösterelim.
kötülüklerden korunmuş olarak Ramazan ayına
kavuşmayı hepimize nasip eylesin. İşte o zaman Cenabı Hakk, kalplerimize inşirah
verir. Sinemizdeki ağır yüklerden bizleri kurtarır. Günah
Aziz Kardeşlerim! kirlerinden arındırır. Bütün zorluklarımızı kolaylaştırır.
Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de “İnşirah” İşte o zaman Rabbimiz, özgürlüğümüzü elimizden alan
adında muhteşem bir sure vardır. İnşirah; kalbin bütün kötülüklerden bizi korur. Meşakkatlerimizi
açılmasıdır. Göğsün genişlemesidir. Gönlün ferahlaması rahmete dönüştürür. Şanımızı yüceltir. Bizi yeniden aziz
ve sükûnet bulmasıdır. İnşirah suresi, Allah Resulü ve bir ümmet eyler.
ashabının çok büyük zorluklar çektiği bir zamanda nazil
olmuştur. Bu sure, Resul-i Ekrem (s.a.s) Efendimizin Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, hidayete davet etmesi için Musa
şahsında bütün müminlerin kıyamet sabahına kadar
kalplerinin nasıl inşirah bulacağını, nasıl huzura (a.s.)’ı Firavun’a gönderdiğinde Hz. Musa,
kavuşacağını haber vermiştir. Sırtımızdaki ağır ‫ص ْد ۪ري َوي َِس ْر ۪ل۪ٓي اَم ْ۪ري‬
َ ‫“ ر َِب اشْ َرحْ ۪لي‬Rabbim! Gönlüme ferahlık
yüklerden nasıl kurtulacağımızın, şanımızı, şerefimizi
nasıl yücelteceğimizin, zorluklarımızı kolaylıklara nasıl ver! İşimi kolaylaştır.”3 diye dua etmişti. Bugün bizler
dönüştüreceğimizin yollarını göstermiştir. de Musa (a.s.) gibi Rabbimize niyaz ediyor ve diyoruz
ki:
Şöyle buyurur Rabbimiz, İnşirah Suresi’nde:
“Habibim! Biz, senin göğsüne inşirah vermedik mi? Rabbimiz! Gönüllerimize inşirah lütfeyle!
Belini büken yüklerinden seni kurtarmadık mı? Zorluklarımızı kolaya dönüştür. Bizleri her nefesini
Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? Elbette senin yolunda tüketenlerden eyle!
zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Muhakkak her Allah’ım! Bizleri göz açıp kapayıncaya kadar
zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse bir işi dahi nefsimizin eline bırakma! Rağbetimizi,
bitirince hemen başka bir işe koyul! Ve rağbetin isteklerimizi, arzularımızı, tutkularımızı sadece senin
yalnızca Rabbine olsun!”2 rızanı aramaya vesile kıl!
Kardeşlerim! Rabbimiz! Şanımızı yücelt! İslam ümmetini
Surenin son iki ayetinden öğrenmekteyiz ki; yeniden aziz bir ümmet eyle!
kalplerimizin inşirah bulmasının, sırtımızdaki ağır
yüklerden kurtulmanın, şanımızı yüceltmenin, 1
Ahmed b. Hanbel; Müsned, 1/259.
2
İnşirâh, 94/1-8.
zorluklarımızın kolaya dönüşmesinin iki şartı vardır. 3
Tâhâ, 20/25-26.
َ ‫ت فَان‬
Birincisi, Rabbimizin ‫ْص ْب‬ َ ‫“ فَ ِاذَا فَ َر ْغ‬Çalış, çabala, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

gayret et, üret!” emrine riayet etmektir. Yani şu kısacık


İLİ : GENEL
‫خذُوا َ اعلاى َيا ادىَ َالظاالمَ َفات اأْط ُروهَُ َ اعلاى َا ْلحاقَ َأ ا ْطرًا‬
ُ ْ‫ل ا َحاتاى َت اأ‬
َ yani
TARİH : 07.04.2017
“Zalimin zulmünü önlemedikçe size de kurtuluş
yoktur.”3 ikazı karşısında sarsılıyoruz. Mazlumlara
karşı insanlık görevimizi, kardeşlik
sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirememiş
olmanın hicabını derinden yaşıyoruz. Ancak her
hâlükârda biliyoruz ki; bize düşen, imanımızı,
umudumuzu ve cesaretimizi yitirmeden tek yürek
olarak mazlumun yanında yer almaktır, zalime karşı
durmaktır.
Kardeşlerim!
Unutmayalım ki, kötülüğün sıradanlaştığı,
şiddete aldırış edilmez olduğu vakit zulüm sadece
mazlumu vurmakla kalmaz, bütün insanlığı kuşatır.
ZULÜM EBEDİ DEĞİLDİR Küresel zulüm günahından her insan nasibini alır.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Bu yüzden haksızlığa şahit olan herkes, buna karşı
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede durmalıdır. Üzülüp yanmakla, acınıp kederlenmekle
şöyle buyuruyor: “İçinizden sadece zulmedenlere yetinmeyip zulmü ortadan kaldırmak için
erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının çalışmalıdır.
ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.”1
Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum Bizler inanıyoruz ki; bu katliamlar, bu kuralsız
hadis-i şerifte hepimize şu uyarıyı yapıyor: ve karanlık savaş bir gün elbet sona erecektir. Bizler
“İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne biliyoruz ki masumların kanları üzerine kurulu
engel olmazlarsa Allah’ın onları genel bir azaba hiçbir hükümranlık ayakta duramaz, duramayacaktır.
uğratması kaçınılmazdır.”2 Gözyaşı ve kanın eksik olmadığı bu coğrafyada
Kardeşlerim! Allah’ın izniyle bir gün adalet ve hakkaniyet
İslam coğrafyası uzun zamandan beri adeta yeniden hayat bulacaktır. Zalimler bu dünyada da
kara bulutlarla kuşatılmış durumda. Bir taraftan ahirette de hak ettikleri cezayı göreceklerdir. Zira
Afrika’da hüküm süren kıtlık ve kuraklık neticesinde Resûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimizin ifadesiyle;
on binlerce çocuk açlıktan ölürken, maalesef on َ‫ َفاإن ا َهُ َلايْسَ َبا ْينا َهُ َ اوبا ْي ا‬،َ َ‫ وااتاقَ َ اد ْع او اَة َا ْلما ْظلُوم‬yani mazlumun
َ‫ن َ ا‬
َ‫الل َحجااب‬
binlerce insan ölüme doğru gidiyor. Diğer taraftan
yanı başımızda yıllardır devam eden savaşta bedduasıyla Allah Teâla arasında hiçbir perde
yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Bombaların, yoktur.4
kimyasal silahların altında kadınlar, çocuklar, Kardeşlerim!
masumlar can vermeye devam ediyor. Geliniz şu kutlu zaman diliminde, bu mübarek
Aziz Kardeşlerim! mabedde el açıp Yüce Rabbimize canı gönülden
Daha birkaç gün evvel Suriye’nin İdlib yakaralım: Allah’ım! Masum insanları, anaları,
kentinde insaf ve vicdanı körelmemiş herkesin yavruları ezip geçen bu hayasızca akının bir an önce
yüreğini derinden dağlayan bir katliama tanık olduk. son bulmasını lütfeyle! İnsanlığa basiret ver, feraset
Kimyasal silahların hedefi olan çocukların yürek ver, vicdan ve merhamet ver! Bizi kardeşliğimizi
yakan feryatlarına hüzünle şahit olduk. Ancak bu unutmaktan muhafaza eyle! Bizi zulme ve haksızlığa
vahşet ne kadar vahim ise, insanlığın bu zulme, bu karşı suskun kalanlardan eyleme!
katliama ses çıkarmaması daha da vahimdir. Bu Allah’ım, Suriye’de ve dünyanın muhtelif
vahşeti durdurmak için hiçbir çaba harcamaması bölgelerindeki katliamlarda hayatını yitiren
bundan daha ağır bir vebaldir. Şu bir gerçek ki, kardeşlerimize rahmet eyle! Yaralanan
mazlumların hayatını kaybetmesinden daha acı olanı kardeşlerimize acil şifalar ihsan eyle! Müslüman
insanlığın vicdanını kaybetmesidir. Çekilen kardeşlerimize içinde bulundukları zor durumdan bir
sıkıntılara, yaşanan acılara, işlenen zulümlere karşı an evvel kurtulmaları için yardımını lütfeyle!
her geçen gün duyarsızlaşmasıdır. İnsanlığın vicdan yükünü omuzlayan aziz
Kardeşlerim! milletimizden yardımını, inayetini esirgeme!
İslam’a inanmış müminler olarak bu dehşet 1
Enfâl, 8/25.
karşısında insanlığımızdan utanıyoruz. Rahmet 2
Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an, 5.
Peygamberi (s.a.s)’in, 3
İbn Mâce, Fiten, 20.
4
Buhârî, Zekât, 63.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL karşılamak için olağanüstü güvenlik önlemleri alınıyor.
TARİH : 14.04.2017 Teknolojinin her türlü imkanı seferber ediliyor.
Bugün yerküremizi kuşatan güven bunalımı öyle
boyutlara ulaşmıştır ki tüm insanlığın ortak yurdu ve evi
olan dünyamızın güvenliği de geleceği de büyük bir
tehlike altındadır. İnsanların bitmek tükenmek bilmeyen
hırs ve tamahları yüzünden tabiatın dengesi bozulmaya
başlamıştır.
Üzülerek ifade edelim ki; tüm bu yaşanan
olumsuzluklardan müminler topluluğu da kendisini
koruyabilmiş değildir. Tarihte “selam ve eman yurdu”
olarak bilinen İslam beldeleri bugün ahlak ve hukuk
HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU tanımayan karanlık ve kuralsız savaşların pençesinde
Aziz Kardeşlerim! tarumar edilmektedir.
Peygamberimiz (s.a.s), bir gün Beytullah’ın
yanındaki Safâ tepesinden Mekke ahalisine şöyle Kardeşlerim!
seslendi: “ ‘Şu vadinin arkasında size saldırmak üzere İşte bütün bu gerekçelerle Diyanet İşleri
bekleyen bir ordu var.’ desem bana inanır mısınız?” Başkanlığımızca 2017 yılı Kutlu Doğum Haftası teması
Mekkeliler hep bir ağızdan, “Evet, inanırız. Zira sen emin “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” olarak
bir kişisin. Güvenilir birisin. Doğruluk ve sadakat belirlenmiştir. Düzenlenecek etkinliklerle yeniden Emin
timsalisin. Biz senin yalan söylediğini hiç işitmedik.” Peygamber’in emin ümmeti olabilmek ve güven toplumu
diyerek karşılık verdiler. Bunun üzerine Rahmet Elçisi, olarak anılabilmek için mümin gönüllerde bir bilinç ve
“Ben sizi elîm bir azaba karşı uyarıyorum.”1 dedi. Ve farkındalık oluşturulmaya çalışılacaktır. Diğer taraftan
Mekkeliler nezdinde bütün insanlığı Allah’a imana insanlığın hep birlikte güvensizlik girdabına doğru
çağırdı. İman ile eman bulmaya, yani her türlü korku ve sürüklendiği günümüzde güvenli, huzurlu, yaşanabilir bir
endişeden güvende olmaya davet etti. dünyanın inşasına katkı sağlanacaktır.
Kardeşlerim! Kıymetli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimizin dünyayı teşriflerinin Bütün peygamberlerin ortak gayesi, tevhid inancını
miladi yıldönümü olan yeni bir Kutlu Doğum Haftasına insanlığa duyurmaktır. İmanı gönüllere yerleştirmektir.
daha girmiş bulunuyoruz. Kutlu Doğum Haftası, Resûl-i İman ile gönülleri, zihinleri, bedenleri, şehirleri, ülkeleri
Ekrem (s.a.s)’i anmaktan anlamaya şiarıyla Diyanet İşleri emana, yani güvene kavuşturmaktır. İnsanlara canın,
Başkanlığımızın tamamen kendi inisiyatifi ile başlattığı inancın, neslin, malın ve haysiyetin emniyette olduğu
ve 1989 yılından beri kutladığı bir haftadır. Kutlu Doğum huzurlu bir toplum takdim etmektir. Âlemlere rahmet
Haftası, mümin gönüllerde Peygamberimize duyulan olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s)’in de, hayatı bu
muhabbetin artmasına, onun insanlığa takdim ettiği uğurda mücadele ile geçmiştir. O, iman ile emân; mümin
güzelliklerin daha iyi anlaşılmasına vesile olan, ile güvenilir olmak arasında sımsıkı bir bağ kurmuştur.
milletimiz ve gönül coğrafyamızca benimsenmiş ilmi ve Mümini “Elinden ve dilinden insanların güvende
kültürel bir faaliyettir. Bu hafta, hicri takvime göre idrak olduğu kişi”3 olarak tanımlamıştır.
ettiğimiz mevlid kandilimizin bir alternatifi değildir. Kardeşlerim!
Aziz Müminler! Bugün emin peygamberin ümmeti olarak bizlere
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de “Biz emaneti düşen de güvenilir müminler olmaktır. Eğer bizler
göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu güvenilir müminler olursak işte o vakit Rabbimizin
yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. O emaneti emanı, himayesi bizimle olur. O, bizi her türlü korku ve
insan yüklendi.”2 buyurmuştur. hüzünden, endişe ve kederden korur. Eğer bizler
güvenilir müminler olursak işte o vakit çevremizden
Kardeşlerim! güven bekleyebiliriz. Eğer bizler güvenilir müminler
İman nimetinden sonra Allah’ın bizlere lütfettiği en olursak işte o zaman hanelerimiz, işyerlerimiz,
büyük nimet emandır. Güven nimetidir. Rabbimiz, mahallelerimiz, şehirlerimiz, ülkemiz ve dünyamız
kainatı insana emanet etmiş ve güvenli bir dünya güvende olur. Zira güvende olan bir dünya ancak
kurmamızı emretmiştir. İnsanın insana, komşunun güvenilir insanlar, emin müminler eliyle inşa edilecektir.
komşuya, işçinin işverene güvendiği bir dünyayı inşa Unutmayalım ki; din güvendir. Mümin güvenilendir.
etmemizi istemiştir. Ne hazindir ki bugün insanlık bütün İnsanlık insana emanettir.
bu emanetlere hakkıyla riayet edemediği için küresel
ölçekte bir güven bunalımı yaşıyoruz. Bireyler ve Kardeşlerim!
toplumlar arası ilişkileri sarsan hâdiselerin bir türlü ardı Bu vesileyle Kutlu Doğum Haftanızı tebrik
arkası kesilmiyor. Gün geçtikçe insanın insanla ve ediyorum. Bu haftanın ülkemiz, milletimiz, gönül
tabiatla ilişkisi bozuluyor. Ve her geçen gün dünyamız coğrafyamız ve bütün insanlık için hayırlara vesile
daha da güvensiz bir hale geliyor. olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum.
Kardeşlerim! 1
Buhârî, Tefsîr, Şu’arâ, 2; Müslim, Îmân, 355.
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda büyük bir kargaşa 2
Ahzâb, 33/72.
3
Ahmed b. Hanbel, XI, 658.
ve kaos ortamı, müthiş bir güvensizlik ve korku tablosu
ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Güven ihtiyacını Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL İbrahim Halilullah, tevhid uğruna atıldığı ateşte
TARİH : 21.04.2017 Allah’ın himayesiyle selamete ve güvene kavuşmuştu.
O, oğlu İsmail’le birlikte Kâbe’nin temellerini
yükseltirken “Rabbim!
Burayı güvenli bir belde yap!”4 diyerek Rabbinden
öncelikle güven niyaz etmişti.
Hz. Yusuf (a.s.), kardeşleri tarafından kuyuya
atıldığında, iffetine iftira edildiğinde hep Rabbine
güvenmişti. Babası Hz. Yakup (a.s.) ve annesi yanına
geldiklerinde,
”Allah’ın izniyle güven içinde Mısır’a girin!”5
MÜMİN GÜVENEN VE GÜVENİLEN İNSANDIR diyerek onları bağrına basmıştı. Hz. Musa ise, Allah’ın
yardımı ve muhafazasıyla Firavun’un yanında güvende
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
büyümüştü.
Hutbemin başında okuduğum âyet-i kerimede Yüce
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edip de imanlarına Aziz Kardeşlerim!
hiçbir zulüm bulaştırmayanlar var ya; işte onlara Hayatı tevhid ve tebliğ yolunda meşakkatlere göğüs
eman ve güven vardır. Onlar, doğru yolda gererek geçen Sevgili Peygamberimiz de hicret
olanlardır.”1 esnasında Sevr Mağarasında Allah’ın emanına
sığınmıştı. Mağaranın ıssızlığında Sâdık dostu Ebû
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle buyuruyor: “Emanete riayet etmeyen kimsenin Bekir’e “Üzülme!
imanı kemale ermez. Ahde vefa göstermeyen kimse Endişelenme! Zira Allah bizimle beraberdir.”6
de kâmil anlamda dindar olamaz.”2 diyerek güven telkin etmişti.
Kardeşlerim! O, dostun da düşmanın da, yakının da uzağın da
Rabbimiz, kâinatı yoktan var etmiş, güven ve huzur kendisine güven duydukları Muhammedü’l-Emin’di.
dolu bir hayat kurması için varlık âlemini insana emanet Elinden, dilinden, halinden, gönlünden kimsenin zarar
etmiştir. Okuduğum ayet-i kerimede güvenli bir dünya görmediği dürüst, temiz, mütevazı insandı.
tesis etmemizin iki şartı olduğu beyan edilmektedir.
Müminler olarak bize düşen, peygamberler zincirini
Birinci şart, imandır. Allah’a ve Resûlüne iman etmeden,
örnek almak, Sevgili Peygamberimizin ahlakıyla
mümin olmadan doğru yola erişilemez. Emaneti koruyup
bezenmek, emin peygamberin emin ümmeti olmaktır.
güvenilir bir insan olmadan da imanın hakikatine
erilemez. Eman olmazsa iman olmaz, İslam yaşanamaz. Unutmayalım ki, güvenilir olmanın şartı imana ve
Rabbimizin emanetlerine sahip çıkmaktan geçer. Ama
Emniyetli bir dünya inşa etmenin ikinci şartı ise insan emanete hıyanet ederse, huzur da, güven de yok
imanımıza hiçbir şekilde zulmü, şirki bulaştırmamaktır. olur. İnsan emin oldukça, haneler emin olur. İnsan emin
Adaleti şiar edinmek, haksızlığa göz yummamaktır. oldukça, beldeler emin olur. İnsan emin oldukça, ülkeler
Yeryüzünün, hayatın, Allah’ın nimetlerinin ve emin olur. Yüreğimizdeki iman ve güven, kâinatın,
çevremizdeki her bir insanın birer emanet olduğunu tabiatın, dünyamızın emin bir yer olmasının teminatıdır.
akıldan çıkarmamaktır.
Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim! Resûl-i Ekrem (s.a.s), Allah’ın varlığının ve kudretinin
Güven; inançtan, imandan, ihlastan beslenir ve delillerinden biri olan hilali gördüğünde “Allah’ım! Bu hilal,
yüreğe yerleşir. Kalbimizde eman oluşturmadan ne kadar üzerimize bereket, iman, esenlik, güven ve emniyet
dış güvenlik tedbirleri alsak da evlerimizin, getirsin.”7 şeklinde dua etmiştir.
çarşılarımızın, okullarımızın emniyetini sağlayamayız.
Gönül evimizin güvenliğini sağlama almadan, Kutlu doğumun rahmet iklimini yaşadığımız bugünlerde
mahallemizin, şehrimizin, ülkemizin güvenliğini Rabbimiz bizleri bir mübarek geceye daha ulaştırdı.
koruyamayız. Önümüzdeki Pazar akşamı Miraç gecesini idrak edeceğiz.
Miraç gecesi, Resûl-i Ekrem Efendimizin önce Mescid-i
Mümin, önce Rabbine güvenir, ne zaman sarsılmaz Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya uzanan
bir güven kaynağı arasa, “esenlik veren ve emniyet ihsan yolculuğuna şahit olan kutlu bir gecedir.
eden” Yaratıcısına sığınır. Sonra bu iman sayesinde
kendine güveni gelişir, çevresine güven aşılayan, dürüst Bu vesileyle Miraç Kandilinizi tebrik ediyorum.
ve merhametli bir insan haline gelir. İman güvendir. Miraçla bütünleşen değerlerin tüm insanlığın hayrına
vesile olmasını, yükseliş ve yücelişimizin nefislerimizden
Mümin güvenen ve güvenilendir. Rabbine, kitabına,
başlayarak dalga dalga toplumun her kesimini kuşatmasını
Peygamberine güvenmeyen bir insan, kendine nasıl
temenni ediyorum. Mescid-i Aksa, Kudüs ve çevresinin tekrar
güvenebilir? Kendine güveni olmayana kim güvenir?
eman ve güven yurduna dönüşmesini, insanlığın ortak
Kardeşlerim! huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini
Bütün peygamberler insanlığı imana davet etmiştir. barış ve huzura bırakmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz
Onlar yeryüzünü bir eman yurduna dönüştürmek için ediyorum.
nice zorluklara, çetin imtihanlara katlanmışlardır. Her
peygamber, emanı önce kendi kalbinde, kendi hayatında 1 En’âm, 6/82.
bizzat yaşamıştır. 2 İbn Hanbel, III, 134.
3 Enbiyâ, 21/87.

“Rabbim! 4 Bakara, 2/126.


5 Yûsuf, 12/99.
senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni her türlü 6 Tevbe, 9/40.

eksiklikten tenzih ederim. Ben gerçekten nefsine 7 Tirmizî, Deavât, 50.

zulmedenlerden oldum.”3 diye yakaran Hz. Yunus


Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
(a.s.), karanlık denizlerde balığın karnında emandaydı.
İLİ : GENEL kırgınlıkları ve endişeleri yok eder. Yürekleri
TARİH : 28.04.2017 birleştirir, şefkat ve nezakete vesile olur.

Kardeşlerim!
Selam sıradan bir ifade, gündelik bir alışkanlık
değildir. Kilitli kapıları açan, gönüller yapan kıymetli
bir anahtardır. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.s)
hicret yolculuğu sonunda Medine’ye ulaştığında,
kendisini büyük bir heyecanla karşılayan kalabalığa
َ ‫“ أ َ ْفشُوا‬Selâmı
şöyle seslenmiştir: “Ey insanlar!” ‫السال َ َم‬

yayın!” ‫“ وَأ َ ْط ِعمُوا الطَعَا َم‬Muhtaçlara ikramda bulunun!”

‫َصلُوا األ ْرحَا َم‬ ُ َ‫صلُوا بِاللَي ِْل وَالن‬


ِ ‫“ و‬Akrabayı gözetin!” ‫اس نِيَام‬ َ ‫َو‬

“İnsanlar uykudayken namaz kılın!” ‫خلُوا ا ْلجَنَةَ بِ َسال َم‬


ُ ‫ت َ ْد‬
GÜVEN VE MUHABBET KÖPRÜSÜ:
SELAM “Ve selâmetle cennete girin!”3
Allah’a ve Resulüne iman etmiş gönüllere selam Kardeşlerim!
olsun! Rahmet Peygamberi Efendimiz, hayatı boyunca
Aziz Kardeşlerim, Cumanız mübarek olsun! selamı dilinden eksik etmemiştir. Kadınıyla erkeğiyle,
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle yaşlısıyla çocuğuyla kimseyi selamsız bırakmamıştır.
buyurmaktadır: “Size selam verildiği zaman ondan O, “İnsanların Allah katında en makbul olanı,
daha güzeliyle veya misliyle karşılık verin. selama önce başlayandır.”4 buyurmuştur. Kabristanın
Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını gereği gibi sakinlerine bile selâm vermiş, esenlik dilemiştir.
yapandır.”1
Peki kardeşlerim! Böyle bir peygamberimiz varken
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz bizler yanı başımızdaki komşumuzu nasıl tanımadan
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İman etmedikçe geçer gideriz? Akrabamızı, yakınlarımızı nasıl selamsız
cennete giremezsiniz! Birbirinizi sevmedikçe de sabahsız bırakırız? Her biri bize emanet olan yoksulları,
kâmil anlamda iman etmiş olamazsınız! Size yetim ve kimsesizleri nasıl görmezden geliriz?
birbirinizi sevmenize vesile olacak bir davranış Unutulmamalıdır ki, Allah’ın selamını esirgemek en
öğreteyim mi? Aranızda selâmı yayın!”2 büyük cimriliktir. “Selâm verirsem borçlu çıkarım”
diye korkanlar şunu bilmelidir ki, aslında mümin selâm
Kardeşlerim! vermedikçe borçlanır. Çünkü Peygamberimiz,
Yüce Rabbimizin isimlerinden biri de “es- Müslüman’ın Müslüman üzerindeki haklarını sayarken,
Selam”’dır. Rabbimiz, barış ve esenliğin kaynağıdır. selâm vermeyi de zikretmiştir.5
Bu yüzden bizler, her namazımızın ardından O’nun
“Selam” adını anarız. “Allahümme ente’s selâm ve Aziz Müminler!
Selâmın dili evrenseldir. Çünkü Rabbimizin Selâm
minke’s selâm. Tebârekte ya ze’l-celâli ve’l-
adı, bütün âlemi kuşatmıştır. Rengi, ırkı, mezhebi,
ikram!” deriz. Yani “Alah’ım sen Selâm’sın. Barış,
meşrebi ne olursa olsun insan, selama muhtaçtır. Zaman
eman ve güven Senden gelir. İzzet ve İkram Sahibi ve mesafe, esenlik rüzgarının önünü kesemez. Uzak
Rabbim, Sen ne kadar yücesin!” diye sesleniriz. coğrafyalardan Medine’ye, Peygamberimize
Bizleri selâmete ve hidayete erdirmesini, huzur ve gönderdiğimiz her selam nasıl ona ulaşıyorsa, din
emniyet içinde yaşatmasını Rabbimizden niyaz kardeşlerimize, mazlumlara, mağdurlara yolladığımız
ederiz. selam ve dualar da öylece yerini bulur.
Aziz Kardeşlerim! Aziz Kardeşlerim!
Selam, müminin şiarıdır. Korku, endişe, keder ve Cenab-ı Hak, yurdumuzda, İslam beldelerinde ve
tehlikeden uzak olmanın, sükûn ve güvenin adıdır. bütün dünyada selamı, huzuru ve güveni hâkim kılsın.
Onun için bizler, tanıdığımız tanımadığımız bütün İmanımızı selama, selamımızı emana dönüştürmeyi
müminlere selam verir, güven ve muhabbet bağları bizlere müyesser kılsın. Allah’ın selamı, rahmeti,
kurarız. Söze başlarken “selâmun aleyküm” “Allah’ın bereketi ve esenliği hepimizin üzerine olsun.
selamı üzerinize olsun” der, iyi niyetlerimizi duaya
dökeriz. 1 Nisâ, 4/86.
2 Müslim, İman, 93.
Selam, dost olduğumuza ve bizden zarar 3 Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 42.
4 Ebû Davud, Edeb, 132-133.
gelmeyeceğine dair karşımızdakine verdiğimiz 5 Müslim, Selâm, 5.
teminattır. Selam, küslüğü ve kini unutup kardeş
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
kalma ahdidir. Zira tebessümle verilen bir selam,
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 05.05.2017 Tövbe, yenilenme ve temizlenme kararlılığıdır.
Dünya hengâmesinde zamanla kirlenen zihinlerin,
dillerin arınmasıdır. Kararan ve katılaşan kalplerin
yumuşamasıdır. Zedelenen gönüllerin durulmasıdır,
sükûnete kavuşmasıdır.
Bizim için bir teselli ve umut kaynağıdır tövbe.
Buhranlı anlarımızda sığınacağımız güvenli bir
limandır. Zira yanlışlarımızda, hatalarımızda herkes
bizi terk etse de Rabbimiz bizi terk etmez. Herkes bize
yüz çevirse de O bize yüz çevirmez.

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla


bağışlamaz. Diğer bütün günahları dilediği
NEDAMET VE ÜMİDİN ADI: TÖVBE kimseler için bağışlar.”3 Yeter ki bizler, O’nun
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! varlığına ve birliğine olan imanımıza sadık kalalım.
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle Yeter ki, O’nun engin rahmetinden ümidimizi
buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle kesmeyelim. O’nun affından kendimizi mahrum
tövbe edin. Ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün. bırakmayalım. Yeter ki zaaflarımıza yenik düşüp
Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri günah işlediğimizde içtenlikle bağışlanma dileyelim.
utandırmayacağı günde sizi, içlerinden ırmaklar
Kardeşlerim!
akan cennetlerine koysun…”1
Rahmet, mağfiret ve arınma mevsimi Ramazan’ın
Kardeşlerim! habercisi olan bir Berat Kandiline daha ulaşmak
Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de et- üzereyiz. Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye
Tevvab’tır. O, tövbeleri kabul edendir. Engin bağlayan gece, Şaban ayının 15. gecesini yani Berat
rahmetine sığınanları affedendir. O, Ğafûr’dur; Kandilini idrak edeceğiz. Ruha ağır gelen her türlü
dileyeni ve dilediğini bağışlayandır. sıkıntıdan, mümini inciten her türlü hatadan, insana
yakışmayan her türlü kötülükten kurtularak
ayetinde ifade Rabbimizin beratına ulaşmak için eşsiz bir fırsat daha
edildiği gibi, Rabbimiz, tövbe edenleri sever. yakalayacağız. Hızla akıp giden ömür içerisinde
Kendisine yönelen elleri asla boş çevirmez. bizlere böylesine güzel bir fırsat bahşeden Cenab-ı
Samimiyetle yakaran gönülleri mahcup etmez. Hakk’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Berat Kandilinizi
Nedametle gözyaşı dökenleri boynu bükük bırakmaz. şimdiden tebrik ediyorum.
Aziz Müminler! Kardeşlerim!
Hepimiz beşeriz. İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Bu Peygamber Efendimiz (s.a.s), Berat Gecesinde
imtihanda günah da bizim içindir, sevap da. Günahlara yapılacak tövbelerin geri çevrilmeyeceğini haber
karşı kimi zaman direnç gösteriyoruz. Kimi zaman da vermiştir.4 Öyleyse geliniz bu geceyi fırsat bilerek
gaflete düşüp hata işliyoruz. Ancak biliyoruz ki günaha dönmemek üzere tövbe edelim. Dünyanın
günahlarımız karşısında Rabbimizin rahmet kapısı hengâmesi içerisinde zaman zaman âhireti
ardına kadar açıktır. Bize düşense günahta, hatada ısrar unuttuğumuz için tövbe edelim. Kimi zaman en
etmemektir. Bunları düzeltme erdemini yakınlarımızdan bile sevgi, ilgi ve merhameti
gösterebilmektir. Rabbimizin mağfiretine sığınmaktır. esirgediğimiz için tövbe edelim. Eşimizi, evladımızı,
Samimi bir tövbeyle, içten bir yakarışla O’nun affını akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç
talep etmektir. sahiplerini ihmal ettiğimiz günler için tövbe edelim.
Kardeşlerim! Rabbimizin bizlere emaneti olan birbirimizin haklarına
Tövbe, acziyetimizin itirafıdır. Allah’a olan riayet edemediğimiz; Peygamberimiz (s.a.s)’in
ahdimizde zaman zaman zafiyete düştüğümüzün açık emrettiği üzere bir vücudun uzuvları, bir binanın
bir ifadesidir. Tövbe nimetini Yüce Rabbimiz, Kerim tuğlaları gibi olamadığımız için tövbe edelim.
Kitabımızda ilk insanın dilinden bizlere öğretmiştir. Unutmayalım ki pişman olunduğunda günahının
Âdem (a.s) ve eşi Havva validemiz, Allah’a şöyle büyüklüğü sebebiyle tövbe kapısı yüzüne kapanacak
tövbe etmişlerdir: hiç bir günahkâr yoktur.
1 Tahrîm, 66/8.
A’râf, 7/23.
“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Bizi 2
3 Nisa, 4/48, 116.
bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen mutlaka 4 İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 191.

hüsrana uğrayanlardan oluruz.”2 Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 12.05.2017 Riya bulaşırsa şayet, miracımız olan
namazlarımız bizleri kötülüklerden alıkoyamaz.
Böylesi bir namaz, “Yazıklar
olsun o namaz kılanlara!” âyetinde sözü edilen
namazdır. Böylesi bir namaz
“Onlar ki
namazlarını ciddiye almazlar.” âyetinde ifade
edilen namazdır. Böylesi bir namaz
“Onlar ki namazlarıyla gösteriş yaparlar.”2
âyetinde açıkça belirtilen namazdır.
Aziz Müminler!
SAMİMİYETSİZLİĞİN ADI: RİYA Riyaya kurban edilirse eğer oruçlarımız, bizim
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! için kötülüklere karşı kalkan olamaz. Riya ile
Bugünkü hutbemizde, yaptığımız bütün kesilmişse kurbanlarımız, bizleri Rabbimize
iyilikleri yok eden, işlediğimiz bütün amelleri silip yakınlaştıramaz. Riya ile kirletilmişse sadakalarımız,
götüren bir kötülükten söz etmek istiyorum. O da infakımız ve hasenatımız, Rabbimize olan
riyadır. Riya ki; bütün güzellikleri yok eden, sadakatimizi ifade etmekten uzak kalır.
iyilikleri boşa çıkaran samimiyetsizliğin adıdır. Riya Peygamber Efendimiz (s.a.s), riya ile kirletilen
ki; insanî ilişkileri ve karşılıklı güveni zedeleyen, amellerin, kıyamet gününde kişiyi büyük bir hüsrana
kişiyi değersizleştiren bir hastalıktır. sürükleyeceğini haber vermiştir. “Cömert desinler”
Peygamber Efendimiz (s.a.s), ashabıyla bir diye infakta bulunanın ateşi, kendi serveti olacaktır.
sohbetinde riyaya dikkatlerimizi şöyle çekmiştir: “Âlim desinler” diye ilim tahsil edenin ilmi onun
“Hakkınızda en fazla korktuğum şey küçük azabı olacaktır. Hatta “Kahraman desinler” diye
şirktir.” buyurur Allah Resûlü. Ashab, “Küçük şirk şehit olanın şehadeti de kabul görmeyecektir. Çünkü
nedir Ey Allah’ın Resûlü?” diye sorar. Bunun Allah rızasını bir tarafa bırakıp niyetini sadece
üzerine Efendimiz, şu cevabı verir: “Küçük şirk, gösterişe indirgeyenlerin amelinin Âlemlerin Rabbi
riyadır. Allah, kıyamet gününde herkese amelinin nezdinde hiçbir kıymeti yoktur.3
karşılığını verirken riyakârlara şöyle diyecektir: Kardeşlerim!
‘Dünyada kendilerine riyakârlık yaptıklarınızın Her geçen gün dünyada imaj ve gösteriş hâkim
yanına gidin! Bakın! Acaba onların yanında bir olmaktadır. İnsanlık, hızla samimiyetten
mükâfat ya da hayır görebilecek misiniz?’”1 uzaklaşmaktadır. Bugün, zihin ve gönüllerimizi
Aziz Müminler! tahrip eden, iman ve amellerimizi tehdit eden, beşeri
Din-i Mübin-i İslam’ın özü samimiyettir, münasebetlerimizi, dostluklarımızı zedeleyen en
ihlastır. İnancı, kulluğu ve itaati sadece ve sadece büyük tehlikelerden biri gösteriştir, riyadır.
âlemlerin Rabbi olan Allah’a has kılmaktır. Müminler olarak ihlas ve samimiyet sınavından
Sözlerimizde, amellerimizde yalnızca Allah rızasını geçtiğimiz dünyada bizlere düşen, ikiyüzlülükten,
gözetmektir. Olduğumuz gibi görünmek, gösterişten bencillikten uzak durmaktır. Her
göründüğümüz gibi olmaktır. sözümüzde, her işimizde, Rabbimizin rızasını,
O’nun hoşnutluğunu amaçlamaktır. Yüce
Kardeşlerim!
değerlerimizi, samimimi duygularımızı istismar
Ameller, riya ve gösteriş arzusu ile
etmek isteyen riyakârlara karşı uyanık olmaktır. Göz
kirletildiğinde anlamını kaybeder. İhlas ve
boyayarak aramıza fitne, fesat, ayrılık, gayrılık
samimiyetten uzak amellerin dışı süslüdür ama içi
sokmaya çalışanlara fırsat vermemektir.
boştur. Samimiyet olmadan değerler, değerini yitirir.
Samimiyet sadece inanç ve ibadetlerde değil, Aziz Kardeşlerim!
insanlarla ilişkilerimizde de son derece önemlidir. Hutbemi Sevgili Peygamberimizin bir duasıyla
Aile ve akraba ortamında, komşuluk ve arkadaşlık bitirmek istiyorum: “…Ey yücelik ve ikram sahibi,
ilişkilerinde, iş hayatında, kısacası müminin, her şeyin Rabbi olan Allah’ım! Bizi dünya ve
hayatının her alanında içten ve samimi olması en âhirette her an sana ihlâs ve samimiyetle bağlı
büyük ahlaki erdemlerdendir. Bu erdemi kıl!”4
kazanmanın yolu da her işimizde Rabbimizin
rızasına talip olmaktan geçer.
1
Beyhakî, Şuabü’l-îmân, V, 333.
2
Mâûn, 107/4-6.
3
Müslim, İmare, 152.
4
Ebû Dâvûd, Vitr, 25.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Mümin, dünyanın geçici nimetlerine, aldatıcı
TARİH : 19.05.2017 zevklerine esir olmaz. Bilir ki; heva ve hevesinin esiri
olmak, özgürlüğü yitirmektir.
Mümin, varlıkların en şereflisi olarak
yaratıldığının farkında olan kişidir. Bilir ki; bu şerefini
ebedileştirecek olan imanıdır. Müminin hayat rehberi,
doğru ile yanlışın, hak ile batılın, günah ile sevabın
ayırt edicisi olan Yüce Kur’an’dır. Müminin yol
göstericisi, insanlığın yegâne önderi olan Rahmet
Peygamberidir. Allah nezdinde mümini değerli kılan
Allah’ı tefekkür eden bir akıldır. Allah’ın sevgi ve
rızasını en üstün tutan bir gönüldür. Salih amellerle
geçirilmiş bereketli bir ömürdür.
Aziz Kardeşlerim!
GERÇEK ÖZGÜRLÜK: ALLAH’A KULLUK
Ne yazık ki bugün, maddenin manaya öncelendiği,
türlü reklam ve söylemlerle zihinlerin örselendiği bir
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, şöyle dünyada yaşıyoruz. Heva ve heveslerin körüklendiği,
buyuruyor: “Rabbiniz Allah’tır. O’ndan başka ilâh tahrik edildiği bir zaman diliminden geçiyoruz. Daha
çok kazanıp daha çok tüketmenin özendirildiği böylesi
yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na
bir dünyada şüphesiz ki asıl sermayemiz, imanımızdan
kulluk edin. Güvenilip dayanılacak tek varlık
kaynaklanan özgürlüğümüzdür. Asıl kazancımız,
O’dur.”1
imanımızdan neşet eden kanaatkârlığımızdır. Asıl
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz servetimiz, imanımızın hayata yansıması olan salih
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Şu üç haslet vardır ki, amellerimizdir. Asıl üstünlüğümüz, inancımızın ve
bunlar kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: değerlerimizin farkında oluşumuzdur.
Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek. Sevdiği
kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek. Allah Kardeşlerim!
Hutbemi bitirmeden önce kulluğumuzun,
kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar ona
ubudiyetimizin tezahür mekânlarından olan
dönmeyi ateşe atılırcasına korkunç görmek.”2
camilerimizle ilgili bir hususu sizlerle paylaşmak
Kıymetli Kardeşlerim! istiyorum. Milletimizin yardım elini dünyanın dört bir
Yüce dinimizin en büyük gayesi, bizleri Allah’a yanına ulaştırma gayretiyle hizmet eden Türkiye
imanla yüceltmektir. O’na kullukla, ubudiyetle Diyanet Vakfımız, sizlerin yardımlarıyla geçmişten
özgürleştirmektir. Zira inancımıza göre asıl özgürlük, günümüze ülkemizde ve gönül coğrafyamızda çok
sadece Allah’a kul olmaktır. Asıl hürriyet, kula kul ve sayıda cami inşa etmiştir. Bugün de inşaatı devam
esir olmaktan kaçınmaktır. Asıl irade, nefsin hevâ ve eden Kıbrıs Hala Sultan Camii, Kırgızistan Bişkek
heveslerine, istek ve arzularına, şehvet ve tutkularına Camii, Arnavutluk Tiran Merkez Camii, Cibuti Sultan
teslim olmaktan sakınmaktır. II. Abdülhamit Han Camii ve Külliyesi için ülkemiz
Kardeşlerim! genelindeki camilerde yardımlarınıza müracaat
İman, en büyük özgürlüktür. Mümin, ruhu özgür edilecektir. Yüce Rabbimiz, yaptığınız ve yapacağınız
olan kişidir. Zira mümin, sadece Rabbinin huzurunda bütün yardımlarınızı kabul eylesin. Bizleri “Her kim
boyun eğer. Asla kula kulluk etmez. Bilir ki; Allah’tan Allah için bir mescit inşa ederse, Allah da ona
başkasına boyun eğmek, kula kulluk etmek köleliktir. cennette benzeri bir köşk ihsan eder.”4 hadisinin
Mümin, kendisini fani şahsiyetlere değil, bâkî müjdesine nail olanlardan kılsın. Camilerimizi
hakikatlere adar. Hak ve hakikate karşı kör, sağır ve kalplerimizin imarına, birlik ve beraberliğimizin
dilsiz kesilmez. İyiyi ve doğruyu göremeyecek kadar pekişmesine, izzet ve onurumuzun yücelmesine vesile
kalbini ve iradesini köreltmez. Kalbinde hiçbir sevgiyi eylesin.
Allah ve Resûlü’nün sevgisinden daha üstün tutmaz. Hutbemi bir âyet mealiyle bitirmek istiyorum:
Bilir ki; başka sevgileri Allah ve Resûlü’nün sevgisine “(Resûlüm!) De ki: ‘Eğer kulluğunuz, ubudiyetiniz
üstün tutmak, bütün kötülüklerin başıdır. Allah’a ortak olmasa Rabbim size ne diye değer versin’ ”5
koşmaktır. Allah’a ortak koşmak ise en büyük
zulümdür.3 1 En’âm, 6/102.
2 Müslim, Îmân, 67.
Aziz Müminler! 3 Bakara, 2/54, 57; A’râf, 7/177; Hûd, 11/101.

Mümin, yalnızca Allah’ın hoşnut olacağı işlere 4 Müslim, Zühd, 44.


5 Furkân, 25/77.
yönelmeye gayret eder. Bilir ki; O’nun gazabına neden
olacak tercihlerde bulunmak özgürlüğü zedelemektir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 26.05.2017 Üzerimizde anne-babamızın hakkı vardır. Zira
onlar, bizleri türlü meşakkatle dünyaya
getirmişlerdir. Nice zorluğa göğüs gererek büyütüp
hayata hazırlamışlardır. Öyleyse geliniz! Bu
Ramazan ve her zaman anne-babamıza hayırlı birer
evlat olalım. Hürmet ve merhametimizi onlardan
esirgemeyelim.
Üzerimizde eşimizin, evladımızın hakkı
vardır. Zira onlar, bizlere Allah’ın birer emanetidir.
Hayatın yükünü beraberce paylaştığımız
değerlerimizdir. Öyleyse geliniz! Eşimiz ve
evladımıza sevgi, şefkat, ülfet ve muhabbetle
davranalım. Yavrularımızı Rabbini, dinini,
peygamberini, kitabını bilen, İslam’a ve insanlığa
ÜZERİMİZDE HER CANIN HAKKI VARDIR faydalı nesiller olarak yetiştirelim.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede Üzerimizde akraba ve komşularımızın hakkı
şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ibadet edin. O’na vardır. Zira onlar bizim için birer bereket
hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, vesilesidir. Öyleyse geliniz! Akraba ve
akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, komşularımızdan ilgiyi kesmeyelim. Onların sevinç
uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, ve üzüntülerini paylaşalım. Onları kalabalıklar
sorumluluğunuz altındakilere iyilik edin. içinde yalnızlığa terk etmeyelim.
Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri
sevmez.”1 Üzerimizde yetimlerin hakkı vardır. Zira
onlar, bizim için birer imtihan vesilesidir. Öyleyse
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i geliniz! Yetimlere sahip çıkalım. Ellerinden tutup
şerifte şöyle buyurmaktadır: “Üzerinde nefsinin onları hayata hazırlayalım. Gözlerinde
hakkı vardır. Rabbinin hakkı vardır. Misafirinin oluşturacağımız en ufak bir ışıltının onlar için en
hakkı vardır. Ailenin hakkı vardır. Her hak büyük mutluluk, bizim için en kalıcı kazanım
sahibine hakkını ver!”2 olduğunu unutmayalım.
Aziz Müminler! Kıymetli Kardeşlerim!
Yüce Rabbimize hamd-ü senalar olsun ki Üzerimizde her insanın, her canın hakkı
bizleri rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan bir vardır.3 Zira bu dünya bizim olduğu kadar, bizim
Ramazan’a daha ulaştırdı. Bu akşam ilk teravihin dışımızdakilerindir. Öyleyse geliniz! Haklara
coşkusunu hep birlikte yaşayacağız. Bu gece ilk duyarlı olalım. Unutmayalım ki; kendi hakkımızı
sahurun huzurunu hep beraber tadacağız. Yarın ilk ancak başkalarının hakkını koruduğumuz oranda
orucumuzun heyecanını duyacağız. Bir ay boyunca koruyabiliriz. Başkalarının hakkına ne kadar riayet
evimize misafir olacak Ramazan mektebini en güzel edersek, kendi hakkımıza da o kadar riayet
şekilde ağırlamaya çalışacağız.
edilmesini bekleyebiliriz.
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Ramazan mektebinin talebeleri bütün Başkanlığımız, bu yıl Ramazan ayında,
müminlerdir. Bu mektep bizlere ubudiyeti, sabrı,
“Üzerinde Her Canın Hakkı Var, Bu Ramazan
şükrü ve nimetlerin kıymetini idrak etmeyi öğretir. ve Her Zaman” başlığıyla hak kavramına dikkat
Bu mektep, Rabbimize, birbirimize ve çevremize çekecektir. Her geçen gün zayıflayan hak
karşı sorumluluklarımızı hatırlatır. Üzerimizde her duyarlılığının Ramazan ayı vesilesiyle yeniden
canın hakkı olduğuna dikkatlerimizi çeker. Bu pekiştirilmesi için gayret gösterecektir. Bu duygu
mektepten alacağımız en büyük ders orucumuzu, ve düşüncelerle mübarek Ramazan’ın milletimiz,
sahurumuzu, iftarımızı, teravihimizi ve bütün İslam âlemi ve insanlık için hayırlara vesile
iyiliklerimizi birbirimizin hakkına riayet etmeye olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
vesile kılabilmektir. Eş ve çocuklarımızın, anne- Rabbimiz, bizleri haklara riayet eden ve haklarına
baba, komşu ve akrabalarımızın, işçimiz ya da riayet edilenlerden eylesin.
işverenimizin haklarını gözeteceğimize dair
sözümüzü yenilemektir. Yetimlerin, kimsesizlerin, 1 Nisâ, 4/36.
2 Tirmizî, Zühd, 63.
ihtiyaç sahibi her bir yüreğin durumuna ilgisiz 3 Ebû Dâvûd, Tatavvû, 27.

kalmayacağımızın kararlılığını pekiştirmektir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL
TARİH : 02.06.2017 “Nihayet o gün size verilen
bütün nimetlerden mutlaka sorguya
çekileceksiniz.”2
Kardeşlerim!
Peygamber (s.a.s) Efendimiz bu sûreyi okuduğu bir
gün, yanında bulunanlara dönüp her birimizin üzerinde
düşünmemiz gereken şu soruyu yöneltmiştir: “İnsan,
‘Malım, malım!’ der. Ey âdemoğlu! Yiyip
tükettiğinden, giyip eskittiğinden ve sadaka verip
(âhirette karşılığını almak üzere) önden
gönderdiğinden başkası senin malın mıdır?”3
Kardeşlerim!
Tamahkârlık ve açgözlülük, insanın ve insanlığın
ORUCUN AÇLIĞI maruz kaldığı bütün kötülüklerin kaynağıdır.
AÇGÖZLÜLÜĞÜ TEDAVİ EDER Coğrafyamızda dökülen kanların, yaşanan acıların
nedeni küresel güçlerin açgözlülüğü değil midir?
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Kâinatın dengesinin bozulmasının, tabiatın tahrip
Bizleri müminler olarak bir kez daha Ramazan-ı edilip çevrenin kirletilmesinin, bitki ve tohumların
Şerif’in rahmet ve mağfiret iklimine eriştiren yapısı değiştirilerek insan neslinin geleceğiyle
Rabbimize hamd-u senalar olsun. Orucun bir mektep, oynanmasının sebebi bu açgözlülükten başkası mıdır?
ruhumuzu tamir eden bir dost olduğunu bizlere öğreten
Rasul-i Ekrem Efendimize salat ve selam olsun. Kardeşlerim!
İşte böyle bir atmosferde her sene yüreklerimizi ve
Kardeşlerim! beldelerimizi aydınlatmak üzere gelen Ramazan ve
Cenabı Hak heva ve heveslerine esir olan, hırs ve oruç her türlü açgözlülüğümüzden, tutku ve
tamah girdabına sürüklenen insanoğluna can alıcı şu tamahlarımızdan kurtulmamız için büyük bir fırsat
soruyu sormaktadır: “Gidişiniz sunmaktadır. Ramazan ve oruç, sahip olduklarımızın
nereye?”1 “Nereye gidiyorsun ey insan? Gittiğin yolun aslında bizim olmadığını, maddi ve manevi nimetlerin
farkında mısın?” bir imtihan sebebi olduğunu bize hatırlatmaktadır.
Dünyanın gelip geçici, ebedi ve kalıcı olanın ise ahiret
Şu mübarek Ramazan’da, bu Kur’an ayında bu
olduğunu fark ettirmektedir. Ramazan bize
soruyu bir kere daha kendimize sormalıyız. Bu soruyla
paylaşmayı, oruç kanaati ve şükretmeyi öğretmektedir.
silkelenip kendimize gelmeliyiz. Bu sualin cevabı
Ramazan bize gerçek zenginliğin mal çokluğu değil,
üzerinde derin derin düşünmeliyiz.
gönül tokluğu olduğunu talim etmektedir. Dünyada
Aziz Müminler! saadetin, ahirette kurtuluşun yolunun servet yığmaktan
Ramazan, bu soruya vereceğimiz cevapların değil, gönül kazanmaktan, dua biriktirmekten geçtiğini
yaşandığı en güzel zaman dilimlerinden biridir. Zira duyurmaktadır.
Ramazan, bize unuttuklarımızı hatırlatmaktadır. Bizi
O halde Kıymetli Kardeşlerim! Gelin tuttuğumuz
tefekküre davet etmektedir. Oruç, Kur’an, namaz,
oruçların ve diğer ibadetlerimizin bizi açgözlülükten
zikir, tövbe, sadaka ve dua ile Ramazan, ruhumuzu
kurtarıp kanaat ve şükür sahibi müminler yapmasına
sükûnete erdirmektedir. Oruç, bizi imsakten iftara
izin verelim. Gelin kalplerimizi Ramazana teslim
kadar aç bırakarak bütün kötülüklerin kaynağı olan
edelim.
başka bir açlığımızı, açgözlülüğü tedavi etmektedir. Bu
kötülüklerin kaynağının Kur’an’daki karşılığı Kıymetli Kardeşlerim!
“tekâsür” dür. Yüce Rabbimiz, Tekâsür sûresinde Ramazan sevincini yaşadığımız şu günlerde gelen
bizlere bu hakikati şöyle ilan eder: şehadet haberleri millet olarak yüreklerimizi dağladı.
Huzurlu bir Ramazan geçirebilmemiz, birlik ve
“Açgözlülük yarışı, beraberliğimiz, huzur ve dirliğimiz, değerlerimiz
çoklukla övünme yarışı sizi, kabirlere varıncaya uğrunda evlatlarımız şehadete yürüdü. Aziz
şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize acil
kadar oyaladı.” “Hayır!
şifalar niyaz ediyorum. Rabbimiz, şehitlerimizin
Yakında bileceksiniz. Hayır, hayır! Elbette yakında
ailelerine ve milletimize sabır ve metanet ihsan
bileceksiniz.” “Hayır! Kesin eylesin. Milletimizin başı sağolsun.

olarak bir bilseniz.” “And olsun, 1 Tekvir, 81/26.


2 Tekâsür, 102/1-8.
(eğer bu açgözlülükten, çoklukla övünme 3 Müslim, Zühd, 3.
yarışından vazgeçmezseniz) o cehennemi mutlaka
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
göreceksiniz.” “Yine and
olsun onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.”
İLİ : GENEL Değerli Müslümanlar!
TARİH : 09.06.2017 Kur’an’ın rehberliğinde yetişmeleri için
çocuklarımızı küçük yaştan itibaren Kur’an’ın temel
değerleriyle tanıştırmalıyız. Zira çocukların ruhları
Kur’an’ın manevi sofrasına herkesten daha yakındır.
Onların körpe zihinleri, masum yürekleri
Kitabımızın mesajına herkesten daha açıktır.
Ömürlerini Kur’an ile aydınlatmak ve
bereketlendirmek istiyorsak, Ramazan bunun tam
zamanıdır.
Kardeşlerim!
Bu mübarek ayda evlatlarımızın, Yüce
Kitabımızla, Peygamberimizin örnek hayatıyla,
ibadetlerle tanışmaları; cami, minber ve mihrapla
buluşmaları için çok güzel bir fırsat başlıyor. Yaz
KUR’AN AYINDA KUR’AN’LA Kur’an kurslarımız 12 Haziran’da açılıyor. “Kur’an
BULUŞALIM ayında Kur’an’la buluşalım” çağrısıyla
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! camilerimiz, kurslarımız göz aydınlığı
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün ashabına çocuklarımızla bir kez daha şenlenecek.
yatsı namazını kıldırmak üzere kucağında torunuyla Unutmayalım ki çocuklarımızı Yüce Kitabımız ile
birlikte Mescid-i Nebevi’ye gelmişti. Namaz buluşturmak, hem anne baba olarak görevimiz hem
esnasında secdelerden birini alışılmışın dışında de evlatlarımıza bırakacağımız en büyük mirastır.
uzatmıştı. Öyle ki ashab, Allah Resulü’ne bir şey Peygamberimiz (s.a.s), bu gerçeği şöyle dile
oldu ya da vahiy indi diye düşünmeye başlamıştı. getirmiştir: “Hiç bir anne baba çocuğuna güzel
Nihayet namaz bitince sahabe-i güzin efendilerimiz, terbiyeden daha kıymetli bir bağışta
secdeyi neden uzattığını sordular. Rahmet Elçisi, bulunmamıştır.” 3

şöyle cevap verdi: “Durum düşündüğünüz gibi Kıymetli Kardeşlerim!


değildir. Secdeye vardığımda sevgili torunum Geliniz! Allah’ın bizlere büyük bir nimeti olan
sırtıma çıkmıştı. Gönlü hoş olsun, düşüp canı çocuklarımızı Kur’an’ın rahmet yüklü mesajlarıyla
incinmesin diye yere inmesini bekledim.”1 buluşturalım. Geliniz! Yavrularımızın her zerresini
Aziz Müminler! ilimle, irfanla, edeple donatalım. Onları Kur’an’sız
Yüce Kitabımızın ifadesiyle yavrularımız, bırakmayalım. Gönüllerini, zihinlerini ve
gözlerimizin nurudur. Kalplerimizin sürurudur. istikballerini Kur’an ile mamur edelim. Elinde
Onlar dünya hayatının süsüdür. Çocuklarımız, Kur’an, göğsünde iman ile hayatına yön veren
bizlere Allah’ın en önemli emanetlerinden biridir. samimi Müslümanlar yetiştirmek için Ramazan’ı
Bu yüzden müminler olarak bizler, kulaklarına fırsat bilelim. Allah’ın Kitabına aşina olan, Allah’ın
okuduğumuz ilk ezanla ciğerparelerimizi İslam’a Resûlü’nü örnek alan, dinine ve milletine vefa ile
çağırırız. Bu çağrıya fıtratıyla icabet eden her çocuk bağlanan nesiller yetiştirmek için emek verelim. Bu
sevmeyi, inanmayı, güvenmeyi bizden öğrenir. mübarek ayda dünya semasına inen Kur’an’ı önce
Onların yaratılışını bozmadan ruhunu beslemek bize kendi gönüllerimize sonra da yavrularımızın
düşer. Onlara Rabbini ve Peygamberini tanıtmak, gönüllerine indirelim.
ibadet alışkanlığı kazandırmak, güzel ahlak aşılamak Hutbemi Yüce Rabbimizin Kur’an-ı Keriminde
bizim görevimizdir. bizlere öğrettiği şu dualarla bitirmek istiyorum:
Muhterem Cemaatimiz! “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı
Kur’an-ı Kerim’i okumak, doğru anlamak ve en bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı
güzel şekilde yaşamak hepimiz için hayatın ana gelmekten sakınanlara önder eyle”4
gayesi olmalıdır. Zira bizim kurtuluş reçetemiz
Kur’an’dır. Bu Yüce Kitap, kendisine inanıp tabi “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse
olanları her iki cihanda da saadete ulaştırır. “En eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.
doğru yola iletir. İyi davranışlarda bulunan Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”5
müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat 1
Nesâi, Tatbik, 82.
olduğunu müjdeler.”2 2
İsrâ, 17/9.
3
Tirmîzi, Birr, 33.
4
Furkân, 25/74.
5
İbrâhim, 14/40.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL
TARİH : 16.06.2017 demelerinden dolayıdır.”
“Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.”2
Kardeşlerim!
Allah yolunda infak, kişiye cennetin anahtarını
kazandırır. Faiz ise kişiyi Allah’ın gazabına, büyük bir
hüsrana götürür. Zira infak, Allah rızası uğrunda
varlığı paylaşmaktır. O’nun yolunda fedakârlıkta
bulunmaktır. Faiz ise, alın terinin kutsal olduğu
inancını yitirmektir.
Kıymetli Müminler!
ZEKÂT, KAZANCI ARTIRIR; FAİZ YOK Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
EDER
buyurmuştur:
Aziz Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün “Helâk “Allah, faizden elde edilen malı mahveder.
edici yedi günahtan kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, Sadakaları ise artırır, bereketlendirir. Allah hiçbir
“Yâ Resûlallah! Bu yedi günah nedir?” diye sordular. günahkâr nankörü sevmez.”3
Resûlullah şu cevabı verdi: “Helak edici bu yedi Rabbimizin bu âyeti bizlere göstermektedir ki;
günah, Allah’a şirk koşmaktır. Büyü yapmaktır. infak, malı azaltıyor gibi görünse de aslında kat kat
Allah’ın zarar vermeyi yasakladığı bir cana
artırır, bereketlendirir. Faiz, malı artırıyor gibi görünse
kıymaktır. Faiz yemektir. Yetimin malına el
uzatmaktır. Düşmanla karşılaşınca savaştan de aslında azaltır ve bitirir.4 Günümüzde yaşanan nice
kaçmaktır. İffetli mümin kadınlara zina iftirasında iflaslar, buhrana sürüklenen nice aileler, zayi edilen
bulunmaktır.”1 nice emekler haksız kazanç olan faizin bir sonucu değil
midir?
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimizin bizlere lütfettiği her bir nimetin Muhterem Müslümanlar!
şükrü vardır. İnsan olarak yaratılışımızın şükrü O halde geliniz! Sevdiğimiz şeylerden Allah
imandır. Bedenimizin şükrü namazdır. Rızkımızın ve yolunda harcayarak iyilerden olmanın yollarını
sağlığımızın şükrü oruçtur. Malımızın, varlığımızın arayalım. Zekât, sadaka ve fitremizle Allah’a olan
şükrü zekâttır, sadakadır, fitredir. Bütün bunların genel sadakatimizi pekiştirelim. Ramazanımızı, ömrümüzü
adı ise infaktır. maddi ve manevi paylaşımlarımızla bereketlendirelim.
Zekât, zenginlerin sahip olduğu malda Allah Başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve haram
tarafından yoksullara verilen bir haktır. Varlıklı kazançtan sakınalım.
Müslümanın muhtaç ve yoksul kardeşine uzattığı Kardeşlerim!
yardım elidir. Sadaka, hem Rabbimize hem de Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu
kardeşlerimize karşı samimiyet ve sadakatin cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayının sonuna
tezahürüdür. Hâsılı Allah yolunda infak, nimetlerin, doğru yaklaştığımız şu günlerde ayrılığın hüznü
zenginliğin Allah’ın bir emaneti olduğunun bilincinde yüreklerimizi kapladı. Mübarek Ramazan ayı,
olmaktır. Geçici dünya malını, ebedi kılabilmenin ayrılmadan önce bizlere bin aydan daha hayırlı olan
adıdır. Aynı zamanda müminler arasındaki kardeşlik Kadir Gecesini hediye ediyor. Önümüzdeki
hukukunu derinden kavramak, en güzel şekilde Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece her yıl
yaşamak ve yaşatmaktır. kadrimizi yüceltmek üzere gelen Kadir gecesini idrak
Değerli Cemaatimiz! edeceğiz. Geliniz! Hayat kitabımız olan Kur’an’ın
Yüce dinimiz İslâm, zekât ve sadakayı inmeye başladığı bu geceyi, kendimizi muhasebe
emrederken faizi yasaklamıştır. Faiz, haksız yoldan, edebileceğimiz, günahlarımızdan af ve mağfiret
emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kazanmaktır. dileyeceğimiz bir fırsat olarak değerlendirelim.
Rabbimiz, faizin esiri olmuş kişilerin ibretlik akıbetini Bu vesileyle, Kadir Gecenizi şimdiden tebrik
Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir: ediyorum. Bu mübarek gecenin hayırlara vesile
olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

“Faiz yiyenler, (kabirlerinden) şeytanın 1


Buhârî, Vesâyâ, 23.
çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” 2
Bakara, 2/275.
3
Bakara, 2/276.
4
İbn Mâce, Ticâret, 58.
“Bu Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
durum, onların, ‘Alışveriş de faiz gibidir’
İLİ : GENEL
TARİH : 23.06.2017 “Sevdiğiniz şeylerden
Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla
erişemezsiniz.” 2 âyetinin bilinciyle zekâtımızla,
fitremizle, sadakalarımızla, iftar sofralarımızla yoksul
ve muhtaç kardeşlerimize yardım eli uzattık.
Komşumuza, yetimlere, kimsesizlere gönüllerimizi
açtık. Paylaşmanın, dayanışmanın, Allah rızası için
karşılıksız vermenin mutluluğunu yaşadık.
Ramazan, bizler için bir aylık bereketli bir
mektep oldu. Bizleri bir maneviyat eğitimine tabi
tuttu. Hayatımızı disipline etmeyi öğretti. Kardeşlik,
birlik, beraberlik duygularımızı pekiştirdi. Geride
ÖMRÜMÜZÜ RAMAZAN KILABİLMEK bıraktığımız ömrümüzü muhasebe, istikbalimizi tekrar
Gönüllerindeki imanla bu güzel mabedi gözden geçirme imkânı sağladı.
dolduran mümin kardeşlerim! Cumanız mübarek
Aziz Müminler!
olsun.
Bugünlerde veda edecek olan rahmet ayı
Aziz Müminler! Ramazan, bizlere öğrettiği bütün bu güzelliklere her
Bugün hem sevinçliyiz, hem de hüzünlüyüz. daim sahip çıkmamızı istiyor. Öyleyse geliniz! Yüce
Sevinçliyiz. Çünkü doya doya Ramazan medeniyetini Rabbimizin, “Ölüm gelinceye kadar Rabbine
yaşadık. Ramazan mektebinin talebeleri olarak ibadet et” emri gereğince imtihanın son anına kadar
3

bayrama yaklaştık. Hüzünlüyüz. Çünkü her sene bize görev ve sorumluluklarımızı yerine getirelim.
Kur’an’ı yeniden getiren, bizi orucun takvasıyla, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in “Allah’a en sevimli
iftarın sevinciyle, sahurun bereketiyle buluşturan, gelen amel, az da olsa devamlı olandır.” 4 hadisi
unuttuklarımızı hatırlatan Ramazan’ı Şerif’e elveda gereği Allah’ın rızasını kazanmak için her an gayret
diyoruz. Şehirlerimizi, sofralarımızı ve gönüllerimizi edelim. Rabbimize, kendimize ve birbirimize karşı
bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan samimiyeti elden bırakmayalım. Ramazanın
rahmet ayı işte gidiyor. Cenab-ı Hak, bizleri kazandırdığı güzellikleri yıl boyunca yaşayalım,
Ramazan’ın haklarında en güzel şekilde şahitlik yaşatalım. Ramazan’ın bizlere sunduğu cömertlik
yaptığı kullarından eylesin. Bizleri imanla, ilimle, karşısında bizler de ömrümüzü Ramazan kılalım.
hikmetle bayrama ve nice Ramazanlara kavuştursun.
Aziz Kardeşlerim!
Değerli Müminler! Hutbemi bitirmeden önemli bir hatırlatmada
Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi Allah’a bulunmak istiyorum. Her yıl yaşadığımız trafik
ulaştıran, fazilet ve bereketiyle ruhlarımızı coşturan kazaları, bayramların huzur ve sevincini acı ve hüzne
bu eşsiz zaman diliminde oruç tuttuk. Uzun yaz dönüştürüyor. Bu kazalarda nice kardeşimiz can
günlerinde açlık ve susuzlukla sınandık. Her türlü veriyor. Nice aileler yok oluyor. Nice anne-babalar,
arzu ve iştaha karşı “Ben oruçluyum” dedik. Sabır evlatlar, yakınlar, gözü yaşlı, boynu bükük kalıyor.
imtihanından geçtik. Kötülüklere karşı zihnimize, Nice ümitler, nice istikballer sönüyor. Bu noktada
elimize, dilimize, hâsılı kendimize sahip çıktık. Oruç bütün kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı
tuttukça şefkat ve merhameti kuşandık. Yoksulun, ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukunu
muhtacın halini bir kez daha anladık. Az ile korumaya davet ediyorum. Yüce Rabbimiz, bayram
yetinmenin değerini daha iyi kavradık. Gönüllere şifa yolculuğuna çıkacak bütün kardeşlerimizin sağ salim
veren, inananları iki dünyada huzura kavuşturan, gidip yuvalarına dönebilmelerini nasip etsin. Bizleri
hidayet rehberimiz Kur’an’ı okuduk; anlamaya ve her türlü kaza, bela ve musibetten muhafaza eylesin.
yaşamaya çalıştık.
Hutbemizi Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in şu
Kıymetli Cemaatimiz! duası ile bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Bizi bağışla!
Bize merhamet et! İbadetlerimizi, hayır ve
Ramazan’da hasenatımızı, dualarımızı kabul eyle! Bizi
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan cennetine koy, cehennem azabından koru! Bütün
kimse mutlaka kurtuluşa erer.”1 âyeti gereği gece işlerimizi ıslah eyle.”5
ve gündüz kıyamlara durduk. Acizliğimizin itirafı
içerisinde miracımız olan namazlarımızla Rabbimizin 1
Â’la, 87/14-15.
huzuruna çıktık. Aynı gaye etrafında toplanarak, aynı
2
Âl-i İmran, 3/92.
3
Hicr, 15/99.
şuur ile saf tutarak teravih namazları kıldık. İftar 4
Buhâri, Rikâk, 18.
anındaki şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki 5
İbn Mâce, Dua, 2.
tövbe ve istiğfarlarımızla günah yüklerinden arınmaya Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
çalıştık.
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 25.06.2017 Geliniz! Bugün, aynı sofrada sevindiğimiz
gibi, aynı kıblede buluştuğumuz gibi, aynı
Peygamber’de birleştiğimiz gibi, aynı Kitab’a
inandığımız gibi kardeş olalım. Bizi birbirimize
düşürmek isteyenleri utandıralım, ayağımıza
dolanan bütün tuzakları bozalım.
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in “Müminler,
bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar,
birbirlerinin hayata tutunmasını temin
ederler.”2 hadisi gereğince birbirimizi tutalım.
Birbirimize tutunalım. Kardeşliğimizi
pekiştirelim. Birbirimize kol kanat gerelim.
RAMAZAN BAYRAMI Şehirlerimizi huzurun, kardeşliğin şehirleri
Bayram Sevinci İle Bu Mabedi Dolduran yapalım. Farklılıklarımızı hoş görelim.
Aziz Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Bayramınız mübarek olsun. Geliniz! Ecdadımıza lâyık evlat olmak için
Aziz Müminler! çalışalım. Bu gök kubbenin altında insanlığın
Bizler bu bayrama nice günlerden, nice bayram ümidi olduğumuzu unutmayalım.
iftarlardan, nice sahurlardan sonra geldik. Bir ay Yeryüzünde kimsenin burnu kanamasın diye
oruç tuttuktan sonra neşenin, sevincin, huzurun çırpınalım. Başkalarının kurtuluşu için dua edelim.
eşiğine vardık. Geliniz! Yüreklerin en ağır yükü olan
Hep birlikte aynı sofranın etrafında, aynı küslüklere son verelim. Bayram sevincini içimizde
bekleyişin yolcusu olduk. Sevindik, sevindirdik, hissedelim. Bayram coşkusunu gönüllerden
sevindirildik. Topluca aynı sevinçleri gönüllere, evlerden evlere, şehirlerden şehirlere
yüreklerimizde paylaştık. Müslümanlar olarak taşıyalım.
aynı çaresizliklerin, aynı kederlerin halkası olduk. Geliniz! Yetimlerin, gariplerin, kimsesizlerin
Bütün farklılıklarımızı unuttuk. Bir olduk, birlik tebessümü ile bayramlarımıza tat katalım. Bayram
olduk. Her akşam iftarı hak ettiğimiz gibi bugün yapamayanlara bayram yaptıralım. Hastane
de bayramı hak ettik. köşelerinde şifa bekleyenlerin gönüllerini alalım.
Muhterem Müslümanlar! İslam beldelerinde zorda, darda ve sıkıntıda olan
Bu bayram, huzur ve esenliğin bayramıdır. kardeşlerimize dua edelim.
Bu bayram, Allah’a gönülden teslim olmuş Geliniz! Cennet vatanımız için canlarını seve
müminlerin bayramıdır. seve feda eden aziz şehitlerimizi ve
Bu bayram, yaratılış gaye ve hikmetine geçmişlerimizi rahmetle yâd edelim. Bu sabahı
uygun bir hayat yaşamanın bayramıdır. Bu bize bayram eden, günümüzü rahmetine garkeden
bayram, Kur’an ile yenilenmenin bayramıdır. Bu Rabbimizin hatırını, cümle hatırların üzerinde
bayram, imsak ile dizginlenen nefislerin mükâfatı tutalım.
olarak nimetlerin ikrama dönüştüğü iftarın Aziz Kardeşlerim!
bayramıdır. Bayramımız yeni bayramlar doğursun.
Bu bayram, yokluğu, açlığı ve susuzluğu Sevincimiz yeni sevinçlerin toprağı olsun.
hissederek, sahip olduğumuz nimet ve kazanımları Mutluluğumuz dünyanın dört bir yanındaki acılara
başkasıyla paylaşmanın bayramıdır. Bu bayram, teselliler sunsun. Soframızdan açlar doysun.
dayanışmanın, yardımlaşmanın, arınmanın, Elimizden susuzlar hep suya kansın. Birliğimiz,
karşılıksız vermenin bayramıdır. huzur ve muhabbetimiz daim olsun. Bayramımız
mübarek olsun.
Bu bayram, yeryüzünü ifsat edenlerin değil,
ıslah edenlerin, felaha erenlerin bayramıdır. Bu 1
Âl-i İmrân, 3/103.
bayram, Rabbimizin “Hep birlikte Allah’ın ipine 2
Buhârî, Salât, 88.

sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.”1 Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


emrine uyarak her türlü fitne, fesat ve tefrikanın
karşısında duranların bayramıdır.
İLİ : GENEL
TARİH : 30.06.2017
Kardeşlerim!
Başta anne-babamız olmak üzere bütün
yakınlarımızla ilgilenmemiz, Rahman’ın
merhametine ulaşmamıza bir vesiledir. Rabbimiz,
Resulü’nün diliyle bir kutsi hadiste şöyle
buyurmaktadır: “Ben Rahman’ım. Akrabalığı
ben var ettim. İsimlerimden birini ona verdim.
Yakınlarıyla ilgilenip akrabalığın hakkını
verene lütufta bulunurum. Akrabasıyla
ilişkisini kesenden ben de rahmetimi
keserim.”4
Aziz Kardeşlerim!
Hepimiz bu dünyada gurbetteyiz. Gurbetin
ALLAH’IN SIKI TUTULMASINI EMRETTİĞİ hüznü, birbirimize uzattığımız yardım eliyle
BAĞ: SILA-İ RAHİM hafifler. Sılanın sevinci gurbetin zorluğunu
Hayırlı Cumalar Kardeşlerim! azaltır. Bizler, gurbetimiz olan bu dünyada
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede birbirimize ülfet ve muhabbetle muamele edersek
şöyle buyuruyor: “…Adını anarak Rabbimiz de kıyamet günü bizlere merhametiyle
birbirinizden talepte bulunduğunuz Allah’a muamele eder. Bizler bu gurbette birbirimize
karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını şefkat, merhamet ve samimiyetimizi ikram
koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, hepinizi edersek Rabbimiz de ebedi yurdumuz olan
görüp gözetmektedir.”1 âhirette bizlere tükenmeyen cennet nimetlerini
lütfeder.
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i
şerifte şöyle buyuruyor: “…Allah’a ve âhiret Kardeşlerim!
gününe inanan, akraba ilişkilerini sıkı Öyleyse geliniz! Rabbimizin rızasını
tutsun…”2 kazanabilmenin şartlarından biri olan sıla-i rahme
özen gösterelim. Anne-babamızın, eş ve
Muhterem Müslümanlar! evladımızın gönlünü hoş tutalım. Yakın-uzak
Sahabeden biri Peygamberimize gelerek, akrabamızla, komşularımızla ilişkilerimizi ihmal
“Ey Allah’ın Resulü! Ben akrabamla ilişkilerimi etmeyelim. Her biri bizim için bir değer olan
sıcak tutmaya çalışıyorum, onlarsa beni arayıp yakınlarımızı gurbetin soğukluğuna terk
sormuyorlar. Onlara iyilik ediyorum, onlar bana etmeyelim. Hayatın koşuşturması içerisinde
kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak farkında olmadan gönüllerimiz arasına duvar
davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar.” örmeyelim. Uzakları yakın eylemek için
dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s), o Ramazan’ın ve bayramın gölgesinde geçirdiğimiz
sahabiye, akrabalarına her şeye rağmen güzel şu günleri fırsat bilelim.
davranmaya devam ettiği sürece Allah’ın
yardımının kendisiyle olacağını bildirdi.3 Unutmayalım ki; asıl sıla-i rahim, sormayanı
sorabilmektir. Aramayanı arayabilmektir.
Aziz Müminler! Gelmeyene gidebilmektir. Zira asıl yücelik,
Sıla-i rahim; ailemizle, akrabamızla, yalnızca iyiliğini gördüklerimize değil,
komşularımızla ilişkilerimizi sürdürmek için görmediklerimize de iyilik edebilmektir.5
önemli bir vesiledir. Sıla-i rahim, akrabamızla
ilgilenmektir. Onların sevinçlerini, kederlerini Aziz Kardeşlerim!
paylaşmaktır. Birbirimize güvenli bir liman Yüce Rabbimiz, bizleri sıla-i rahim
olmaktır. Darda kaldıklarında yakınlarımızın bilincinde olanlardan, akrabalık hak ve hukukuna
yardımına koşmaktır. Düştükleri vakit ellerinden riayet edenlerden eylesin.
tutup onları kaldırmaktır. Dünyanın türlü 1 Nisâ, 4/1.
hengâmesinde bitap düşen zihinlerimizi, 2 Buhârî, Edeb, 85.
gönüllerimizi birbirimizin şefkat, merhamet ve 3 Müslim, Birr, 22.

muhabbetiyle rahatlatmaktır. 4 Ebû Dâvûd, Zekât, 45.


5 Buhârî, Edeb, 15.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL Çaresiz, kimsesiz, sahipsiz bırakmadı. Nusret ve
TARİH : 07.07.2017 inayetini bizden esirgemedi.
Kardeşlerim!
Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, öteden beri
bir hicret yurdudur. Cömertlik ve fedakârlığıyla ün
salmış olan bu necip millet, her daim güvenli bir liman
olmuştur. Son yıllarda coğrafyamızda meydana gelen
iç savaş, vahşet ve katliamlardan kaçan milyonlarca
kardeşimiz zorunlu olarak topraklarımıza sığınmıştır.
Milletimiz, yeryüzündeki bütün toplumları
kıskandıracak bir cömertlikle kendilerine yardım elini
uzatmıştır. Onları en güzel şekilde ağırlamıştır.
Ancak son zamanlarda milletimizin bu
alicenaplığına gölge düşürecek birtakım
olumsuzluklara üzüntüyle şahit olunmaktadır.
Özellikle kimi çevrelerce kardeşlik ve
İMANIMIZ VE İNSANLIĞIMIZIN İMTİHANI: misafirperverliğimize yönelik bir algı operasyonu
MÜLTECİLER yürütülmektedir. Çoğu mesnetsiz iddia ve
Aziz Müminler! paylaşımlarla kin ve nefret duyguları körüklenmeye,
Medineli Ensar, imanları uğrunda evlerini, milletimizin birlik ve beraberliği, huzur ve muhabbeti
yurtlarını terk ederek kendilerine sığınan Mekkeli zedelenmeye çalışılmaktadır. Bu konuda her mümin
Muhacir kardeşlerine gönülden kucak açmıştı. Onlara kardeşimiz dikkatli ve ferasetli olmak durumundadır.
karşı hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştı. Öyle ki bir
Değerli Cemaatimiz!
gün Ensar’dan biri Peygamberimiz (s.a.s)’in misafir
Peygamberimiz (s.a.s)’in ifadesiyle “Müminler,
edilmesini istediği fakir bir muhaciri alıp evine
birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve
götürmüştü. Evinde de sadece çocuklarına yetecek
şefkat göstermede, tıpkı bir organı
kadar yiyecek vardı. Bunun üzerine çocuklarını
rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı
uyuttular. Evdeki o azıcık yemeği misafirlerine ikram
paylaşan bir bedene benzer.”2 Öyleyse geliniz!
ettiler. Hatta bir bahaneyle lambayı da söndürerek
Misafir kardeşlerimizi külfet değil, rahmet vesilesi
misafirle birlikte yemek yiyormuş gibi yaptılar. Karı
olarak görelim. Bazılarının yanlışlarını tamamına
koca o gece çocukları gibi aç uyudular. Yüce
yüklemeyelim. “Allah hiç kimseye, hiçbir millete
Rabbimiz, onlar nezdinde Ensar’ın fedakârlığından
böyle ağır bir imtihan yaşatmasın!” diye dua edelim.
övgüyle söz eden şu âyeti indirdi: “Daha önce
Medine’yi kendilerine yurt edinmiş ve gönülden İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte milletçe bizi
inanmış olanlar var ya; onlar, kendilerine hicret ayakta tutan ve en fazla ihtiyaç duyduğumuz değerlerin
edenlere muhabbet beslerler. Onlara verilenlerden feraset, basiret ve sağduyu olduğunu unutmayalım.
dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Öyle ki Bilelim ki; kardeşliğimiz, birliğimiz, dirliğimiz,
ihtiyaç içinde olsalar bile kardeşlerini kendilerine huzurumuz bizlere emanettir. Merhametimize sığınan,
tercih ederler. Kim nefsinin bencilliğinden bizden yardım uman her bir can, imanımız, İslam’ımız
korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler ve insanlığımızın bir imtihanıdır.
onlardır.”1 Aziz Kardeşlerim!
Muhterem Müslümanlar! Milletimizin varlığına ve değerlerine yönelik
Yüce Rabbimize şükürler olsun ki Allah girişilen 15 Temmuz ihanetinin birinci yıldönümünü
Resûlü’nü rehber edinen, bu ilk Müslüman nesli idrak edeceğiz. Bu vesileyle başta 15 Temmuz
kendisine örnek alan aziz milletimiz de asırlardır şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimizin ruhlarına
muhacire ensar oldu. Irkı, dili, dini ne olursa olsun ithafen ülkemiz genelinde hatm-i şerifler
kendisine sığınanlara hiç düşünmeden gönül kapılarını okunmaktadır. Aynı zamanda 14 Temmuz günü Cuma
açtı. Dünyanın neresinde bulunursa bulunsun mazluma namazı öncesinde bütün camilerimizde şehitlerimizi
ve mağdura kol kanat gerdi. Yetimleri ve kimsesizleri anma programları düzenlenecek ve okunan hatimlerin
gözetti. Fakirlerin ve ihtiyaç sahiplerinin yardımına duası yapılacaktır. Şehitlerimize bir vefa borcu olarak,
koştu. Her daim hakkın, haklının, doğrunun yanında sizleri yapılacak dualara hep birlikte “amin” demeye
yer aldı. Zulme ve zalime karşı dimdik durdu. Ve davet ediyoruz. Canlarıyla bu toprakları bizlere vatan
neticede gariplerin, boynu büküklerin, gözyaşlarıyla kılan bütün şehitlerimize bir kez daha Yüce
yoğurarak Alah’a arz ettikleri duaları, milletimizin Rabbimizden rahmet, gazilerimize şifalar niyaz
tükenmez gücü, aşılamaz kalkanı oldu. Rabbimiz, ediyoruz.
mazlum yüreklerden yükselen bu duaların, mahzun 1
Haşr, 59/9; Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 10.
yüzlerde açan tebessümlerin, mahrum gönüllerde 2
Buhârî, Edeb, 27.
yeşeren ümitlerin hürmetine bizleri hiçbir zaman zelil
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
duruma düşürmedi, hep aziz eyledi.
İLİ : GENEL birlik, beraberlik ve dayanışma ruhudur. 15 Temmuz’da
TARİH : 14.07.2017 hepimiz şahit olduk ki aziz milletimiz, devlet
büyüklerimizin çağrısıyla kendi vatanını, hakkını,
hukukunu, özgür iradesini, istiklal ve bağımsızlığını
savunmak için dilinde tekbir, kulağında salâ sesleri,
kalbinde şehadet arzusuyla meydanlara akın etti. O gece
aziz milletimiz, İstiklal Marşımızın “Hangi çılgın bana
zincir vuracakmış şaşarım/Kükremiş sel gibiyim bendimi
çiğner aşarım” dizelerinde ifade edilen o muazzam ruhu
bütün dünyaya bir kere daha gösterdi. Bilhassa
gençlerimizin “bismillah” diyerek abdestlerini alması,
“şehadet getirerek” evlerinden ayrılması, “Allahu Ekber”
SALÂLARIN ŞAHİT OLDUĞU DİRENİŞ: nidalarıyla yollara düşmesi, milletimizin istikbali
15 TEMMUZ açısından en büyük umut olmuştur.
Aziz Müminler! Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle Daima hatırlamamız gereken bir başka husus, o
buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’ın size olan gece minarelerde yankılanan salâların millet olarak bizi
nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el dimdik ayakta tuttuğu, manevi duygularımızı, ortak bilinç
uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden ve irademizi harekete geçirdiği gerçeğidir. Salâlar, bir
çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Müminler milletin yeniden şahlanmasının, değerleri etrafında
yalnızca Allah’a güvenip tevekkül etsinler.”1 kenetlenmesinin şahidi olmuştur. Zira bizi millet yapan
Kardeşlerim! ve o gecenin karanlığından aydınlığa çıkaran en büyük
Aslında bu âyet, Hendek Savaşı’nda Yüce Allah’ın, gücümüz, Allah’a olan sarsılmaz imanımızdır. O’ndan
İslâm ordusunu melekleriyle nasıl teyit ettiğini, nasıl gayrı hiçbir güce boyun eğmeme irademizdir.
desteklediğini bildirmek için nazil olan bir ayettir. Ancak Aziz Müminler!
Allah’ın bu vaadi, tarihin nice dönüm noktalarında Zihinlerimizden asla çıkartmamamız gereken diğer
tahakkuk etmeye devam etmiştir. Allah’ın bu vaadi bir husus da, o gece maruz kaldığımız ihanet ve işgal
Malazgirt’te, Çanakkale’de gerçekleşmiştir. Sakarya’da, teşebbüsünün din kisvesi altında yapılmasıdır. 15
Dumlupınar’da tahakkuk etmiştir. Ve biz millet olarak Temmuz gecesinde şahit olduk ki suret-i haktan
bundan bir yıl önce 15 Temmuz’da Allah’ın bu vaadinin görünerek 40 yıl boyunca bu milletin dinini, imanını,
gerçekleştiğine yeniden şahit olduk. O gece ülke ve millet değerlerini, duygularını, zekât, sadaka ve yardımlarını
olarak büyük bir ihanet ve işgal teşebbüsüne maruz istismar eden bir ihanet şebekesi, milletimizin varlığına
kaldık. Bu karanlık gecede Allah’ın lütuf ve rahmetini, kast etti. Milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba
yardım ve inayetini bizlerden esirgemediğini bir kez daha eden bir nifak hareketi, müstevlilerin emelleri
müşahede ettik. Bunun için 15 Temmuz’un sene-i doğrultusunda ülkemizin bekasını hedef aldı. Bu ihanet
devriyesinde millet olarak bize düşen en önemli vazife, girişimi bir kez daha gösterdi ki, bizlere düşen vazife,
Allah’ın lütuf ve inayetini, rahmet ve nusretini asla yüce dinimizi sahih kaynaklardan öğrenmektir. İslâm’ı
unutmamaktır. Bu büyük badireyi omuz omuza atlatmış Kur’an ve sünnetin rehberliğinde en güzel şekilde
müminler olarak üzerimize düşen, Yüce Rabbimize olan yaşamaktır. Tarih boyunca medeniyetler kuran ana
hamdimizi, senamızı, şükrümüzü, secdemizi hiçbir yoldan sapmamaktır. Din gibi yüce bir hakikati şahıslar
zaman eksik etmemektir. üzerine bina etmemektir. Bu tür ihanet ve kötülüklere bir
Aziz Kardeşlerim! daha maruz kalmamak, maslahat rengine bürünmüş
Hiçbir zaman unutmamamız gereken bir gerçek de mefsedet hareketlerine boyun eğmemek için bilgi ve
yeryüzünde bize umut bağlamış mazlum, mahrum ve hikmet yolundan ayrılmamaktadır.
mağdur kardeşlerimizin o gece gözyaşları ile yaptıkları Kardeşlerim!
dua ve yakarışlarıdır. O gece hepimiz şahit olduk ki Son olarak unutmamamız gereken bir hakikat de
Gazze’den Saraybosna’ya, Kerkük’ten Somali’ye, değerlerimiz uğruna can veren aziz şehitlerimizi,
Sudan’dan Pakistan’a, Asya’nın steplerinden Afrika’nın yaralarını bir istiklal madalyası gibi bedenlerinde taşıyan
uçlarına kadar dünyanın bütün mazlumları, mağdurları, gazilerimizi her daim minnet ve şükranla anmaktır.
mahrumları, muhacirleri, göçmenleri milletimize dua Cenab-ı Hak, şehitlerimize rahmet eylesin! Onları Bedir,
ettiler. “İslâm ümmetinin son kalesi düşmesin” diye Uhud ve Hendek şehitleriyle, Malazgirt, Çanakkale ve
secdeye kapanarak gözyaşı döktüler. O gece Sevgili Sakarya şehitleriyle buluştursun. Bütün gazilerimize ecir,
Peygamberimiz (s.a.s.)’in “Müminler, bir binanın yapı mükafat ve şifa ihsan eylesin! Bizleri de, onların
taşları gibidir. Onlar, birbirlerinin hayata yollarından ayırmasın!
tutunmasını temin ederler.”2 hadis-i şerifinin anlamını
hep birlikte yaşadık. 1
Mâide, 5/11.
2
Buhârî, Salât, 88; Müslim, Birr ve Sıla, 65.
Kıymetli Müslümanlar!
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Zihinlerimizde her daim canlı tutmamız gereken
diğer bir hakikat, o gece genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-
erkeğiyle milletimizin devletiyle el ele vererek gösterdiği
İLİ : GENEL Aziz Müminler!
TARİH : 21.07.2017 Üzülerek belirtmek gerekir ki tarihte Darü’s-selam,
yani barış ve huzurun merkezi olan Kudüs uzun zamandır
mahzundur. İlk kıblegâhımız Mescid-i Aksâ yaralıdır.
Kudüs, bugün her türlü tecavüze maruz kalarak barışın
kenti olmaktan çoktan çıkmıştır. Her bir köşesinde
insanlığın ortak izlerini, hatırasını barındıran kadim şehir,
huzura hasrettir. Peygamberler diyarında her geçen gün
müminlerin birliği, beraberliği, en kutsal değerleri hedef
alınmaktadır. Masum insanlar acımasızca
katledilmektedir. Müslümanların kendi camilerinde ibadet
etmeleri zalimce ve barbarca engellenmektedir. 1967
yılından beri Mescid-i Aksâ’da ilk kez geçen hafta Cuma
namazı kılınamamıştır. Unutulmamalıdır ki; bir mabedi
ibadete kapatmanın hiçbir hukuki gerekçesi, hiçbir dini
dayanağı, hiçbir insani yönü olamaz. İnsanları
mabetlerden alıkoyanlar, oraları tarumar edenler hakkında
Yüce Rabbimizin şu hükmü son derece açıktır: “Allah’ın
TÜKENMEYEN HÜZNÜMÜZ:
mescitlerinde Allah’ın adının anılmasını yasak eden ve
KUDÜS VE MESCİD-İ AKSÂ
onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir.
Aziz Müminler!
Böyleleri oralara ancak korkarak girebilmelidirler.
Peygamberimiz (s.a.s)’in eşi Hz. Meymune
Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir
validemiz bir gün, “Ya Rasûlallah! Bize Beyt-i Makdis
azap vardır.”4
hakkında bilgi verir misin?” der. Allah Rasûlü şöyle
buyurur: “Orası mahşer ve menşer, yani yeniden diriliş Aziz Müminler!
yeridir. Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Çünkü Coğrafyamız büyük acılar yaşarken Mescid-i Aksâ
orada kılınan bir namaz başka yerdeki bin namaza ve çevresinde olup bitenler, sağduyu sahibi her insanı
bedeldir.” Hz. Meymune: “Peki oraya girmeye gücümüz endişeye sevk etmiştir. Bizler inanıyoruz ki;
yetmezse ne yapalım ya Rasûlallah” dediğinde Rahmet peygamberleri bağrında barındıran bu mübarek
Elçisi şu cevabı verir: “Kandillerini yakmak için topraklarda bir an önce işgal sona erecek; sağduyu, itidal
zeytinyağı, yakıt hediye gönderin. Kim bunu yaparsa ve barış hâkim olacaktır. Müslümanların kalbi, insanlığın
oraya gitmiş ve namaz kılmış gibi olur.’’1 ortak değeri olan Kudüs’te akl-ı selimin devreye girmesi
en büyük temennimizdir.
Muhterem Müslümanlar!
Bir şehir düşünün; nice peygamberin tevhid Şu bir gerçektir ki; Müslümanlar olarak tarihimizde
mücadelesine ev sahipliği yapmış. Bir şehir düşünün; üç bizi mahcup edecek hak ihlalleri, zulüm, vahşet gibi
semavi dinin kıblesi olmuş. Bir şehir düşünün; ismiyle ve insanlık dışı uygulamalar yoktur. Ancak bugün
çevresiyle mukaddes ve mübarek kılınmış. Sözünü kardeşlerimizin maruz kaldığı tüm felaketler, zulümler ve
ettiğimiz bu şehir, Kudüs’tür; Kuts-i Şerif’tir. Diğer adıyla mağduriyetlerden alacağımız dersler vardır. Bir an önce
Beytü’l-Makdis’tir. Binlerce yıldır birçok medeniyete ümmet bilinciyle iman kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz.
beşiklik yapan, bir cazibe merkezi olan Kudüs ve Birbirimizin saygınlığını, haklarını ve kazanımlarını
çevresinde Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yakub, Hz. korumalıyız. İslam ümmetinin yeniden aziz bir ümmet
Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman ve Hz. İsa gibi nice olması için her birimiz olanca gücümüzle çalışmalıyız.
peygamberler yaşamıştır. İslam’ın ilk kıblegâhı,
Kıymetli Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s)’in İsrâ ve Mîrac tecrübesini
Bizler, millet olarak tarih boyunca Kudüs ve
yaşadığı2 Mescid-i Aksâ da Kudüs’tedir. Allah Rasulü, bu
Mescidi Aksâ ile olan gönül bağımızı hiçbir zaman
yüzden Beytü’l-Makdis ile gönül bağımızın olmasını
koparmadık, koparamayız. Bu bilinçle bu Cuma vaktinde
istemiştir. Oradan umre yapmayı bizlere tavsiye etmiştir.3
Rabbimize el açıp şöyle niyaz ediyoruz: Allah’ım!
Kardeşlerim! Kudüs’teki ve yeryüzündeki bütün mazlum
Kudüs, Hz. Ömer’in fethiyle huzura kavuşmuştur. kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissettir! Bizi
Özellikle Osmanlı devrinde Müslümanlar, insaflı ve basiretsizlerden, ferasetsizlerden, vicdansızlardan,
adaletli bir yönetim sergileyerek farklı inanç zalimlerden yana eyleme! Allah’ım! Mescid-i Aksâ’yı ve
mensuplarının canına, malına ve din özgürlüğüne İslam beldelerini işgale yeltenenlere fırsat verme!
herhangi bir müdahalede bulunmamışlardır. Hatta gayr-i Müslüman kardeşlerimize içinde bulundukları zor
müslimler, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümünde durumdan bir an evvel kurtulmaları için yardım eyle!
İslam’ın adaletine sığınmışlardır. Dinimizin engin Bizlere yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta
hoşgörüsünün, kuşatıcı ve kucaklayıcı anlayışının en açık tutmayı nasip eyle! Şu mübarek Cuma günü hürmetine
tezahürü, Halil Kapısı’nın iç duvarında bulunan kitabedir. dualarımızı kabul eyle Allah’ım!
Ecdadımız, “Lâ ilâhe illallah, İbrâhim Halîlullah” yani
“Allah’tan başka ilah yoktur; İbrahim, Allah’ın dostudur.” 1
İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât, 196; Ebû Dâvûd, Salât, 14.
2
İsrâ, 17/1.
yazarak bütün semavi din mensuplarının peygamber kabul 3
Ebû Davûd, Salât, 14; İbn Mâce, Menâsik, 49.
ettikleri Hz. İbrahim’in adını Kudüs’ün surlarına 4 Bakara, 2/114.
nakşetmiştir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL
TARİH : 28.07.2017 Rabbimiz, buyuruyor.
Yani yediğimiz her bir lokmayı, içtiğimiz her bir
damla suyu bizlere lütfeden Allah’tır. Bizlere düşense
her daim helal rızık peşinde koşmaktır. Her nimetin,
her türlü imkânın Rabbimizin birer emaneti olduğunu
unutmamaktır. Varlığı da darlığı da imtihan vesilesi
olarak görebilmektir. Peygamberimiz (s.a.s)’in
buyurduğu gibi “Her hâl ve durumda Allah’a
hamdolsun”3 diyerek şükredebilmektir.

Yüce Rabbimiz, buyuruyor.


Yani Allah, hastalıkların şifasını verendir. Dertlerin
devasını lütfedendir. Çaresizlere çare, ümitsizlere ümit
O’dur. Bizlere düşen, sıkıntılarımız ve
çaresizliklerimiz üzerinden inancımızı, duygularımızı,
samimiyetimizi istismar etmek isteyenlere asla fırsat
vermemektir. Sadece Rabbimizin rahmetine
sığınmaktır. Yalnızca O’na dayanıp güvenmektir. Birer
imtihan olduğu bilinciyle hastalıklara, musibetlere
sabır, metanet ve tevekkülle göğüs germektir.
YARATAN, YAŞATAN, HİDAYET VEREN
ALLAH’TIR Aziz Kardeşlerim!
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s)’in olanca çabasına rağmen Rabbimiz, buyuruyor. Yani,
Mekke müşrikleri, batıl inançlarından, insan onur ve hayatın da ölümün de yegâne sahibi Allah’tır. Bu
haysiyetiyle bağdaşmayan alışkanlıklarından bir türlü hayatı veren de vakti geldiğinde alacak olan da O’dur.
vazgeçmemişlerdi. Tevhid inancını, Allah’tan başka Rabbimiz, ölümümüzden sonra bizleri yeniden
ilah olmadığı gerçeğini kabule yanaşmamışlardı. Bir diriltecektir. Yapıp ettiklerimizin hesabını soracaktır.
gün Peygamberimize gelerek “Bize Rabbini tanıt!” Herkese hak ettiğinin karşılığını eksiksiz verecektir.
dediler. Bunun üzerine Yüce Rabbimiz, tevhid inancını Bizlere düşen, son nefesimize kadar imanımıza sadık
özlü bir şekilde anlatan, kendisini insanlığa en güzel kalmaktır. Ömrümüzü salih amellerle bereketli
şekilde tanıtan ihlas suresini indirdi ve şöyle buyurdu: kılmaktır. Ölüme ve hesap vaktine her daim hazır
olmaktır.
“De ki: ‘O, Allah birdir.’ ”
Allah, buyurarak
“O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Her daima rahmetini ummamızı istiyor. Zira O, imanına
sadık kalanları, kendisine gönülden teslim olanları asla
şey O’na muhtaçtır.” “Onun çocuğu mahcup etmez. Bizlere düşen, günahta, yanlışta ısrar
etmemektir. Acziyetimizin itirafı olan tövbelerimizle,
yoktur. O, doğmamıştır.” “Hiçbir nedametimizin tezahürü olan istiğfarlarımızla
şey O’na denk değildir.”1 Rabbimizin et-Tevvâb ismine sığınmaktır. Bizlere
Aziz Müminler! ebedi kurtuluş vadedenlere itibar etmemektir. Kurtuluş
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim, baştan sona beratımızın Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimiz
bizlere Rabbimiz Allah’ı tanıtan bir kitaptır. O’na (s.a.s)’in örnekliğinde geçirilen bir ömür neticesinde
imanı, teslimiyeti, ibadeti öğreten; insanca bir hayatın, sadece Rabbimizin rızasına bağlı olduğunu
huzura ulaşabilmenin yollarını gösteren hidayet unutmamaktır.
rehberidir. İşte bugünkü hutbemizde bizlere Rabbimizi Kardeşlerim!
en güzel şekilde tanıtan Şuarâ Suresi’nin âyetlerini2 Hutbemizi Şuarâ Suresi’nde Hz. İbrahim’in
sizlerle paylaşmak istiyorum. dilinden bizlere öğretilen şu dua ile bitirmek istiyorum:
Muhterem Müminler! “Ey Rabbimiz! Bizlere katından hikmet bahşet! Bizleri
salih kimseler arasına kat! Ardımızdan gelecek nesiller
Yüce Rabbimiz, arasında bizleri iyilik ve doğrulukla anılanlardan kıl!
buyuruyor. Yani Rabbimiz, yaratan ve hidayet Bizleri naîm cennetinin varislerinden eyle! İnsanların
verendir. Peygamberleri ve kitapları aracılığıyla bizlere diriltilecekleri gün bizleri rezil-rüsva etme Allah’ım!”
sırat-ı müstakimi, dosdoğru yolu gösterendir. Bizlere 1
İhlâs, 112/1-4.
düşen, bu yolun yolcusu olmaktır. Kötülüklerden uzak 2
Şuarâ, 26/78-82.
durmak ve gücümüz nispetinde iyiliği yeryüzünde 3
Ebû Dâvûd, Edeb, 97, 98.
yaymaktır. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Bizden cehennem azabını uzaklaştır!” şeklinde
TARİH : 04.08.2017 yakaranlardır.
Rahman’ın has kulları,

ne cimridirler,
ne de savurgandırlar. Onlar, tasarruf ve harcamalarında
bu ikisi arasında dengeli bir yol takip ederler. Yüce
Rabbimizin kendilerine nimet olarak vermiş olduğu
sağlığı, vakti, serveti israf etmekten kaçınırlar. İman
ederler ki, her nimetin bir gün hesabı sorulacaktır. Onlar,
gerektiğinde Allah yolunda hiçbir fedakârlıktan da geri
kalmazlar.

RAHMAN’A HAS KUL OLABİLMEK Aziz Kardeşlerim!


Rahman’ın has kulları, her daim elif gibi dosdoğru
Aziz Kardeşlerim!
olurlar. Sırat-ı müstakimden bir an olsun ayrılmazlar.
Peygamberimiz (s.a.s) bir gün ashabıyla sohbet
Allah’tan başka hiçbir varlığa boyun eğmezler. Kulluğu
ederken müminin sahip olması gereken güzel hasletleri
sadece O’na özgü kılarlar. Zihinlerini, gönüllerini hiçbir
veciz bir benzetmeyle şöyle dile getirdi: “Mümin, bal
faniye esir etmezler. Allah’ın haram kıldığı cana
arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal
kıymazlar. Zinaya bulaşmazlar. İffet ve haysiyetlerine
şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin halel getirecek, insan onurunu zedeleyecek davranışlarda
peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne bulunmazlar.
de ifsat eder”1
Rahman’ın has kulları,
Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de mümin günahların en
kullarından övgüyle söz eder. Onları gözlerin görmediği, büyüklerinden olan yalancı şahitlikten kaçınırlar. Onlar,
kulakların işitmediği, zihinlerin tahayyül edemediği ebedi zihinlerini yersiz düşüncelerle kirletmezler. Dillerini
nimetlerle müjdeler. Geliniz bugünkü hutbemizde yalan ve iftirayla zehirli bir ok haline getirmezler. Asılsız
Rahman’ın bu büyük müjdesine mazhar olan has kulların sözlere, olumsuz durumlara itibar etmezler. Zira bilirler
özelliklerine hep birlikte kulak verelim. ki bütün bunlar kötülüğün, fitne ve fesadın kaynağıdır;
Kardeşlerim! huzursuzluk ve çöküşün sebebidir. Mümine düşense her
şartta hakkı savunmaktır. Her daim doğrunun yanında yer
Rahman’ın has kulları, almaktır. Hakikatin tercümanı olmaktır.
yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler. Asla Rahman’ın has kulları,
kibirlenmezler, gururlanmazlar, üstünlük taslamazlar.
Zira bilirler ki gerçek üstünlük, Allah’a karşı görev ve
kendilerine
sorumluluk bilincine sahip olmaktan geçer. Gurura ve
Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve
kibre kapılmak, insanlara üstünlük taslamak, kişiyi ancak
sağır kesilmezler. Hayat kitabımız Kur’an’ı doğru bir
Allah’ın rahmetinden, rızasından uzaklaştırır.
şekilde anlamaya, en güzel biçimde yaşamaya çalışırlar.
İçinde yaşadığımız kâinatı ve Allah’ın en mükemmel
Rahman’ın has kulları, âyeti olan insanı tefekkür ederler. Hayata ve olaylara
dünya ve âhiretlerine faydası olmayan boş söz, tavır ve ibret nazarıyla bakarlar.
tutumlardan kaçınırlar. Cahillerin, kendini bilmezlerin
sataşmasına aldırış etmezler. “Selam” diyerek geçip Kıymetli Kardeşlerim!
giderler. Zira bilirler ki haddi aşmak, küstahlık ve Rahman’ın has kulları,
hoyratlık etmek, mümince bir tavır ve tutum değildir.
Mümine yakışan, ölçülü ve saygılı davranmaktır; basiretli “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz
ve ferasetli olmaktır; itidalden ayrılmamaktır. Onun bu aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten
konudaki hayat ölçüsü, Peygamberimiz (s.a.s)’in şu sakınanlara önder eyle” diye dua ederler. İşte onlar,
uyarısıdır: “Mümin, insanları karalayan, lânet eden, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla
kaba ve kötü sözlü, hayâsız birisi olamaz.”2 mükâfatlandırılacaklardır. Orada hoş bir şekilde
Kıymetli Kardeşlerim! karşılanacaklar ve ebedi kalacaklardır. Orası ne güzel bir
Rahman’ın has kulları, Allah’a gönülden teslim duraktır, ne güzel bir konaktır!3
olanlardır. Bu teslimiyetin en belirgin tezahürü, gecenin Ne mutlu Rahmân’a has kul olabilenlere! Ne mutlu
sessizliğinde huşuyla kapandıkları secdelerdir. Onların yaratılış gaye ve hikmetine uygun yaşayarak Allah’ın
imanlarına olan sadakatlerinin ifadesi, seherin rızasını kazananlara! Ne mutlu yolu huzura çıkanlara! Ne
bereketinde Allah’a ihlas ve samimiyetle arz ettikleri dua mutlu fâni âlemi bâki bir kazanca dönüştürenlere!
ve istiğfarlardır. Onlar, günah işlediklerinde gönülden
1
İbn Hanbel, II, 199.
2
Tirmizî, Birr, 48; İbn Hanbel, I, 405.
pişmanlıkla “Ey Rabbimiz! 3
Furkân, 25/63-76.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İL : GENEL zikreden bir dile, şükreden bir kalbe, tefekkür eden bir
TARİH : 11.08.2017 zihne sahip olabilmektir.

Rabbimizin izni
olmadan hiç kimsenin bize ne faydası olabilir ne de
zararı dokunabilir. Allah katında bizi değerli kılan,
O’na olan imanımızdır, teslimiyetimizdir,
sadakatimizdir, sâlih amellerimizdir. Bize düşen,
Rabbimizle aramızdaki iman misakımızı korumaktır.
O’nun rızasına sadece salih amellerimizi, tövbe ve
niyazlarımızı vesile kılmaktır.
Aziz Müminler!
Âyete’l-Kürsi’nin bizlere öğrettiği bir hakikat

de, yani Rabbimize hiçbir


ÂYETE’L-KÜRSİ’DEN ÖĞRENDİĞİMİZ şeyin saklı, gizli kalmayacağı gerçeğidir. O,
HAKİKATLER dilimizden dökülen her bir sözü, gönlümüzden geçen
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! her bir duyguyu, zihnimizdeki her bir düşünceyi bilir.
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Ayete’l- Bize düşen, bütün varlığımızla kötülükten
Kürsi adıyla bildiğimiz muhteşem bir ayet vardır. Bu sakınmaktır. Elimizi, dilimizi, zihnimizi, gönlümüzü
ayette Rabbimiz kendini bizlere veciz bir şekilde iyiliğin merkezi ve hizmetkârı kılabilmektir.
tanıtmıştır. Esma-i Hüsna’sından örnekler vermiştir.
Peygamberimiz (s.a.s) de, “Namazın ardından
Âyete’l-Kürsî’yi okuyan kimse, sonraki namaza Rabbimiz, ilmin
kadar Allah’ın himayesi altındadır.”1 buyurarak ve hakikatin yegâne kaynağıdır. O bildirmezse biz
bizlere bu âyeti okumamamızı tavsiye etmiştir. bilemeyiz. O duyurmazsa biz duyamayız. O
Geliniz bugünkü hutbemizde Rabbimizin Ayete’l- söyletmezse biz söyleyemeyiz. O göstermezse biz
Kürsi’de2 bizlere öğrettiği hakikatlere hep birlikte göremeyiz. Bize düşen, her daim hakkın yanında yer
kulak verelim. almaktır. Hakikatin tercümanı olmaktır. Gücümüz
nispetinde hak ve hakikatin önündeki engelleri
Aziz Müminler! kaldırmaktır. Suret-i haktan görünüp insanları
Rabbimizin Ayete’l-Kürsi’de bizlere öğrettiği ilk aldatanlara karşı uyanık olmaktır.
hakikat Allah’tan başka hiçbir ilah
olmadığıdır. Hepimiz, Allah’ın kuluyuz. Hepimiz, Rabbimizin
O’nun kudreti karşısında aciziz. Hepimiz O’nun kudreti, yüceliği, azameti ve ilmi, her şeyi kuşatmıştır.
yardımına, rahmetine, affına muhtacız. Dünyanın türlü O hiçbir zafiyete düşmeden her şeyi yönetendir. Bize
meşakkatleri karşısında el açıp aman düşen, kulluğu ve ibadeti yalnızca Âlemlerin Rabbine
dileyebileceğimiz, yegâne sığınağımız, dayanağımız has kılmaktır. Kula kulluk etmemektir. Zira,
O’dur. Bize düşen, Rabbimize hakkıyla kul olmaktır.
Kur’an’ın ve Peygamberimiz (s.a.s)’in gösterdiği her türlü yücelik ve üstünlük Allah’a
sırat-ı müstakimden, dosdoğru yoldan ayrılmamaktır. mahsustur. Bizler bu gerçeği namazlarımızın her
Kardeşlerim! rek’atında dile getiririz. Rükûlarımızda

Rabbimiz, ’dur. O, her daim diridir, secdelerimizde


bâkidir. Hayatı veren de alan da O’dur. Her şeyin yani “Şanı yüce olan Rabbim! Her türlü noksanlıktan
varlığı O’na bağlıdır. Bize düşen, dünyanın fani, uzaksın” diyerek Rabbimizi yüceltiriz.
hayatın bir emanet olduğu bilinciyle yaşamaktır. Aziz Kardeşlerim!
Geliniz! Ayete’l-Kürsi’nin bu derin anlamlarını
Allah, yaratılmışlara özgü yeniden tefekkür edelim. Her gün okuduğumuz Âyete’l-
niteliklerden münezzehtir. O, her anımıza, her Kürsi, Rabbimizle aramızdaki iman misakımızın sözlü bir
ifadesi olsun. Kötülüklere karşı kalkan kıldığımız
davranışımıza hâkimdir. Bize düşen, Rabbimizin
namazlarımızın akabinde okuduğumuz bu âyet, bizleri
bizlere şah damarımızdan daha yakın olduğunu
kötülerin şerrinden, bela ve musibetlerden korusun.
aklımızdan çıkarmamaktır. Rabbimiz, bizleri Âyete’l-Kürsi’nin hakikatlerinden, Yüce
Kitabımızın ilkelerinden bir an olsun ayırmasın.
Kâinatta var olan her
şey Allah’a aittir. Mülk O’nundur, Hüküm O’nundur. 1
2
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, III, 83.
Bakara, 2/255.
Nimet O’nundur. Varlık da yokluk da, darlık da Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
bolluk da O’ndandır. Bize düşen, her durumda
İL : GENEL bulunur: “Bir şey satın almak istediğin zaman,
TARİH : 18.08.2017 verebileceğin fiyatı söyle! Bir şey satmak istediğin
zaman da, yüksek fiyat değil, onun piyasadaki
değerini söyle!”7
Değerli Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s), “Kusurlu bir malı,
kusurunu açıklamadan satması Müslümana helâl
değildir.”8 hadisiyle bizleri uyarmıştır. Zira malın
kusurunu gizlemek, alışverişin bereketini, insanların
birbirine olan güvenini yok eder. Satıcı, her ne kadar kâr
etmiş gibi gözükse de onun kârı hüsrandır. Bunun
bilincinde olan bir mümin, kâr ve kazanç elde etmek için
her yolu mubah göremez. Aldatıcı reklam, hile, haksız
rekabet ve aşırı kâr gibi yollara tevessül edemez. Bir
ALIŞVERİŞ VE TİCARET AHLAKI
başkasının kaybı ve zararı üzerinden kazanç ve kâr
Aziz Kardeşlerim!
devşiremez. Bilir ki bir başkasını aldatması aslında
Peygamberimiz (s.a.s), zaman zaman Medine
bizatihi kendisini aldatmasıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz,
pazarına giderdi. Orada alışveriş ve ticaret yapan insanlar
geçmiş toplumlardan kimilerinin, alışverişte dürüst
üzerinde izlenimde bulunur, onlarla sohbet ederdi. Yanlış
davranmayarak yeryüzünde bozgunculuk çıkardıkları için
tutum ve davranışlar sergileyenleri uyarırdı. Nitekim
helak edildiklerini bildirmiştir.9
Yüce Rabbimizin alışverişe yönelik hayati ikazları ihtiva
eden şu ayetleri nazil oldu: “Ölçü ve tartıda hile Kardeşlerim!
yapanlara yazıklar olsun. Onlar, insanlardan bir şey Ticaret ahlâkının temel ilkelerinden biri de
aldıklarında tam ölçüp tartarlar. Kendileri kazancın helâl olmasına dikkat etmektir. Yapıp
başkalarına vermek için ölçtüklerinde ise eksik ettiklerinden bir gün mutlaka hesaba çekileceğine inanan
tartarlar. Onlar, büyük bir gün için diriltileceklerini bir mümin, kazancına haram karıştıramaz. Bu anlamda
hiç mi düşünmezler? O gün insanlar, Âlemlerin Yüce Allah’ın haram kıldığı şeyleri alıp satmak bir
Rabbinin huzurunda hazır beklerler.”1 Müslüman için helâl değildir. İçki, uyuşturucu ticareti
yapmak, kumar oynamak veya oynatmak, vergi kaçırmak
Kardeşlerim!
gibi hususlardan Müslüman uzak durmalıdır.
Bu âyetler nazil olduktan sonra müminler,
Peygamberimizin rehberliğinde alışverişte daha hassas, Aziz Müminler!
daha dikkatli davranmaya başladılar.2 Resûlullah Ne hazindir ki, kimileri gün geçtikçe helal kazanç
Efendimiz (s.a.s), bu durumdan gayet hoşnut oldu. “Yâ duyarlılığını yitirmektedir. Kimileri, her yolu mubah
Rabbi! Bunların ölçü ve tartılarını, alışverişlerini sayarak sadece kazanç ve menfaat odaklı hareket
bereketli kıl!” duasıyla onları ticarete teşvik etti.3 edebilmektedir. Kimileri, hırs ve tamahın, kuralsızca
daha çok kazanmanın, hâsılı dünya malının esiri
Aziz Müminler!
olabilmektedir. Kimileriyse Allah’ın en büyük ayeti olan
Yüce dinimiz İslam, bizlere bir alışveriş, bir ticaret
insanın maddi ve manevi kazanımlarını ölçüsüz ve
ahlakı öğretmiştir. Bu ahlakın başında dürüst davranmak
hayasızca istismar edebilmektedir.
vardır. Yalan ve aldatmaktan kaçınmak vardır. Zira
doğruluk ve dürüstlük, mümin olmanın bir gereğidir. Oysa hayatımızın her alanında olduğu gibi
Erdemli bir birey olarak yaşamanın şartıdır. Kaldı ki, alışverişte de asıl olan Yüce Rabbimizin rızasıdır.
sadece alışverişte değil; mümin, hayatın her alanında Öyleyse geliniz! Kazancımızı doğruluk ve samimiyet
samimiyeti kuşanması gereken kişidir. Yüce Rabbimizin üzerine inşa edelim. Kul hakkına riayet ederek
sofralarımızı, ömrümüzü daha da bereketli kılalım.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”4
Kendimizin, eşimizin, evladımızın boğazından haram bir
emri, müminin söz, tutum ve davranışlarının mihveridir.
lokma geçmemesi için duyarlı olalım. Alışverişimizde,
Peygamberimiz (s.a.s)’in “Bizi aldatan ticaretimizde Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisi hepimiz
bizden değildir”5 uyarısı, müminin insanlarla olan için bir ölçü olsun: “Dünya malı, tatlı ve çekicidir. Kim
ilişkisinde vazgeçilmez bir ilkedir. onu tok gözlü bir şekilde alırsa o mal bereketlenir.
Kıymetli Kardeşlerim! Kim de onu açgözlülük ve ihtirasla alırsa bereketi
Allah Resûlü (s.a.s), “Dürüst ve güvenilir tüccar, kaybolur.”10
peygamberler, dosdoğru kimseler ve şehitlerle 1
Mutaffifîn, 83/1-6.
beraberdir.”6 buyurmuştur. Bu hadisten de anlaşılacağı 2
3
İbn Mâce, Ticâret, 35.
Buhârî, Büyû’, 53.
üzere alışverişte, ticarette açık sözlü, şeffaf olmak, 4
Hûd, 11/112.
5
Müslim, Îmân, 164.
önemli ahlaki bir ilkedir. Şu olay bunun en güzel 6
Tirmizî, Büyû', 4.
örneklerindendir: Sahabeden biri, alışverişle ilgili zihnini 7
İbn Mâce, Ticâret, 29.
8
İbn Mâce, Ticâret, 45.
meşgul eden bazı hususları danışmak üzere 9
Hûd, 11/84-95.
Buhârî, Zekât, 50.
Peygamberimiz (s.a.s)’in yanına gelir. Allah Resûlü, onu
10

dikkatlice dinledikten sonra kendisine şu nasihatte Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : MUŞ İşte Malazgirt Meydan Muharebesi’nden önce Anadolu’da
TARİHİ : 25.08.2017 gönül sultanları vasıtasıyla bu fethi çoktan
﷽ gerçekleştirilmiştir. Bizleri bu fetihlere götüren başarıların
arkasında hep aynı ruh vardır. Bedir’de de aynı ruh vardır,
﴾2﴿ ُۙ ‫اّلل َا ْفوَاجًا‬ ِ ‫خلُو َن ۪في ۪د‬
ِ ٰ‫ين ه‬ ُ ‫﴾ َو َر َايْت ال ٰنَاس يَ ْد‬1﴿ ‫اّلل وَا ْل َفتْ ُ ُۙح‬
ِ ٰ‫جَٓا َء ن َْص ُر ه‬
َ ‫ِاذَا‬ Çanakkale Zaferi’nde de… Mekke’nin Fethi’nde de aynı ruh
vardır, İstanbul’un Fethi’nde de… Kurtuluş Savaşı’nda da
﴾3﴿ ‫َفس ِٰبحْ بِحَمْ ِد َربِٰ َك وَاسْ ت َ ْغ ِف ْرهُ ُۜ ِانَٰهُ َكا َن ت َ َٰوابًا‬ aynı ruh vardır, Malazgirt’te de… Malazgirt’ten asırlar sonra
Avrupa’nın kapılarını İslam’a açan ve her biri Malazgirt
:َ‫اّلل َعلَ ْي ِه وَسلَٰم‬
ُ َٰ ‫ّلل للَٰي‬
ِ َٰ ‫قَا َل رَسُ و ُل‬ Zaferi’nin kardeşleri olan Kosova Zaferi’nde de Niğbolu
Zaferi’nde de aynı ruh vardır. Bütün bunlar, bizim ila-ı
ِ َٰ ‫يل‬
. ‫اّلل‬ ِ َٰ ُ‫مَنْ قَات ََل لِتَ كُو َن َك ِل َمة‬
ِ ‫اّلل هِىَ ا ْل ُعلْيَا فَ ُه َو ِفى س ِب‬ kelimetullah yani Allah’ın adı en yüce olsun düşüncesiyle
gerçekleştirdiğimiz cihatlarımızdır.
ZAFERLER ALLAH’TANDIR. Ve en son 15 Temmuz’da bu ruh milletimiz eliyle
Aziz Müminler! yeniden vücut bulmuştur. İşte bu ruh, yine böyle bir Cuma
Cumanız mübarek olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve
günü Sultan Alparslan’a kefen niyetiyle beyaz elbisesini
mağfireti hepimizin üzerine olsun.
giydirip “eğer şehit olursam bu elbiseler benim kefenim
Yüce Rabbimiz okuduğum Nasr Suresi’nde şöyle olsun” dedirten kahraman ruhtur. Bu ruh, İstiklal şairimizin,
buyuruyor: “Allah’ın zaferi ve fetih geldiğinde ve de “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/Benim iman
insanların akın akın Allah’ın dinine girdiklerini dolu göğsüm gibi serhaddim var/Ulusun, korkma! Nasıl
gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve böyle bir imanı boğar/ ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi
O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul kalmış canavar?” dizelerinde ifade ettiği ruhun ta
edendir.”1 kendisidir.
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte Aziz Müminler!
şöyle buyuruyor: “Kim Allah’ın dini üstün olsun diye Hutbemin başında okuduğum Nasr Suresi’nde
mücadele ederse o, Allah yolundadır.”2 Rabbimiz, her fetih ve zaferden sonra biz müminlerden
Kardeşlerim! kendisini hamd ile tesbih etmemizi ve O’na tevbe ve
Bugünlerde Anadolu’nun kapılarını Din-i Mübin-i istiğfarda bulunmamızı emrediyor. Çünkü insanoğlu zaferden
İslam’a açan, bu toprakları vatan kılmamıza vesile olan sonra günaha sürüklenebilir. Başarıdan sonra nefsine yenik
Malazgirt Zaferi’nin 946. yıldönümünü idrak ediyoruz. düşebilir. Bu başarıları verenin, bu zaferleri ihsan edenin
Ümmet olarak bizlere nice zaferler lütfeden Yüce Rabbimize Allah olduğunu unutuverir de nefsine pay çıkarmaya kalkışır.
sonsuz hamd-u senalar olsun. Rabbim bu topraklarda İslam’ı Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.s) bu sure indikten sonra
ilelebet pâyidar eylesin. “Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullah ve etûbü ileyh.
Değerli Müminler! Allah her türlü noksanlıktan münezzehtir. Hamd sadece
Büyük zaferlere ancak inananlar erişebilirler. Gerçek O’na aittir. Allah’tan mağfiret diler, O’na tövbe ederim.”
zaferlere ancak şu ayet-i kerimelerin bilincinde olanlar duasını çokça yapmaya başlamıştır.6
koşabilirler: “Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve birbirinizle Aziz Kardeşlerim!
çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider.”3 Bugün bizlere düşen, sadece tarihimizdeki fetih ve
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin. Eğer müminler iseniz zaferlerle övünmek değildir. Bizlere düşen asıl vazife, bu
üstün gelecek olanlar sizlersiniz”4 zaferlere götüren ruh ve manayı idrak edip aynı iman ve
Aziz Kardeşlerim! teslimiyete sahip olmaktır. Bizlere düşen varlığımızı ve
Bu ayet-i kerimeler bizlere gösteriyor ki zaferin bekamızı, kardeşliğimizi ve muhabbetimizi, dirliğimizi ve
olmazsa olmaz şartı, hakiki iman, salih amel ve güzel birliğimizi, hasılı bizi biz yapan değerlerimizi korumaktır.
ahlaktır. İşte tarihimizde bizleri zaferden zafere koşturan, Dünya mazlumlarının milletimize olan dualarını
bizlere sahip olduğumuz o muazzam ruhu kazandıran, “Din-i unutmamaktır, onların umutlarını boşa çıkarmamaktır.
Mübin-i İslâm” dır. Bu ruh sayesindedir ki, ecdadımız, Kardeşlerim!
sadece Allah’ın adı en yüce olsun diye mücadele Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran bütün
vermişlerdir. Yeryüzünde hak, hakikat, adalet ve ahlak büyüklerimizi, mübarek ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve
egemen olsun diye çaba sarf etmişlerdir. Onlar, İslâm’ın gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla yâd
selam, huzur ve esenlik dini olduğunu bütün dünyaya ediyoruz. Hasta ve yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.
göstermişlerdir. Mazlumların sığınağı, zalimlerin korkulu Yüce Rabbimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve
rüyası olmuşlardır. Şehadet arzusunu hiçbir zaman muhabbetimizi, dirlik ve huzurumuzu daim eylesin. Hutbeme
yüreklerinden eksik etmemişlerdir. Din, iman, millet, vatan Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğrettiği şu dua ile son
ve mukaddesat uğruna gerektiğinde candan vazgeçmeyi göze vermek istiyorum: “Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve
almışlardır. “Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı dinin üzere sabit
cennet karşılığında satın almıştır”5 ayeti gereğince kıl! Ve Kâfirler güruhuna karşı bize yardım eyle, bize
yaşamışlardır. zafer ihsan eyle!”7
Muhterem Müslümanlar! 1
Nasr, 110/1-3.
Asıl zafer, insanın gönlünü kazanmaktır. Gerçek fetih, 2
Buhârî Cihâd, 15.
kalbi Allah’a açmaktır. Zafer, egemen olma hırsına 3
4
Enfal, 8/46.
Âl-i İmrân 3/139.
kapılmadan güzelliği herkesin avucuna bırakabilmektir. 5
Tevbe, 9/111.
Müslim, Salât, 220.
Fetih, insan iradesini incitmeden, baskı ve zorlama
6
7
Âl-i İmrân, 3/147.
yapmadan, imanın ve İslâm’ın gönüllere teklif edilmesidir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Muhterem Müslümanlar!
TARİH : 25.08.2017 Kurbanlarımız, bir taraftan bizi Rabbimize
yakınlaştırırken, bir taraftan da insanlığımıza anlam ve
derinlik katar. Kurban, her şeyden önce bizlere
sorumluluğumuzu hatırlatır. Hayatın akışı içerisinde
unuttuğumuz değerleri bir kere daha gözden
geçirmemize ve sırât-ı müstakim üzere sebat etmemize
vesile olur. Kurban, aslında nefsin arzu ve isteklerine
esir olmamayı, kulluk basamaklarında samimiyetle
yükselmeyi ifade eder. Zira kurbanımız, Rabbimize
sunduğumuz bir samimiyet ve kulluk beyanımızdır.
Rabbimiz, bu gerçeği bizlere şöyle haber verir:
ALLAH’A YAKIN OLMA ARAYIŞI: “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır;
KURBAN Allah’a ulaşan yalnızca takvanızdır,
Aziz Müminler! samimiyetinizdir.” 3
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “De ki: ‘Şüphesiz namazım da, diğer Kardeşlerim!
ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de sadece ve Kurban, Allah yolunda infak ve paylaşma
sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.’ ”1 bilincimizin göstergesidir. Kurban, muhtaçların,
yoksulların, garip ve kimsesizlerin yüzünü güldürmektir.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz Bayram yapamayanları bayram sevincine ortak etmektir.
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Âdemoğlu kurban bayramı Rabbimize yaklaşırken aynı zamanda komşularımıza,
günlerinde Allah katında kurban kesmekten daha akrabalarımıza, eş ve dostumuza, hâsılı birbirimize de
sevimli bir ibadet yapmış olamaz...”2 yakınlaşmaktır kurban. Bu yönüyle kurban, adını bile
Kıymetli Kardeşlerim! duymadığımız nice ülkelerde daha önce hiç
Yüce Allah’a manen yakınlaşmamıza ve görmediğimiz, tanımadığımız kardeşlerimize uzattığımız
kardeşliğimizin pekişmesine vesile olan kurban bir yardım eli ve kardeşlik dokunuşudur.
bayramının heyecanı bir kez daha yüreklerimizi sardı. Kardeşlerim!
Bizleri bu mübarek günlere ulaştıran Yüce Rabbimize Namaz, zekât, oruç, hac nasıl kendine has bir
sonsuz hamd-u senalar olsun. Önümüzdeki Cuma günü, ibadetse kurban da kendine has bir ibadettir. Yoksula,
müminler olarak hep birlikte bayramı idrak edeceğiz. kimsesize, ihtiyaç sahibine yardım etmek ve hayır
Kurbanlarımızdan elde edeceğimiz sevabın sevinciyle ve işlemek nasıl güzel bir ibadetse kurban da öyle güzel bir
bayramın coşkusuyla en büyük arzumuz olan ibadettir. Bu ibadetin de kendine özgü şartları, rükünleri
Rabbimizin rızasına beraberce ulaşmaya çalışacağız. vardır. Kurbanda aslolan, nisap miktarı mala sahip olan
Aziz Kardeşlerim! müminin gerekli şartları taşıyan hayvanı Allah rızası için
Kurban, yüce Allah’a yakın olma arayışıdır. bizzat kurban etmesidir. Dolayısıyla kurban ibadeti,
Kurban, teslimiyet ve sadakatin, sevgi ve vefanın, maddi yardıma dönüştürülemez.
fedakârlık ve paylaşmanın adıdır. Kardeşlerim!
Kurban, nice hikmet ve ibretlerle dolu manevi bir Diyanet İşleri Başkanlığımız ile Türkiye Diyanet
yolculuktur. Bu yolculukta ihlas ve samimiyet sınavına Vakfımız, bu yıl da vekâletle kurban kesim
tabi tutulan Âdem (a.s)’ın evlatları Habil ile Kabil’i organizasyonu düzenlemektedir. Hem yurt içindeki hem
hatırlarız. Bu sınavda ihlas ve kanaatkârlık kazanırken, de yurt dışındaki mağdur ve muhtaç kardeşlerimize
samimiyetsizlik ve tamahkârlık kaybetmiştir. Zira bütün cömert ve hayırsever milletimizin kurbanları
ibadetlerin kabul şartı ihlas ve samimiyettir. ulaştırılacaktır. Bu vesileyle kardeşlik köprüleri
sağlamlaştırılmaya çalışılacaktır. Aziz milletimizin,
Kardeşlerim! ihtiyaç sahibi kardeşlerimize hediye edeceği her kurban,
Kurban ibadetinde sadakat ve teslimiyet insanlığın, kardeşliğin ölmediğinin; insafın merhametin
sınavından geçen İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail (a.s)’ın tükenmediğinin kanıtı olacaktır. Milletimizin
hatırası vardır. Bu imtihanda Hz. İbrahim ve ciğerparesi yardımseverliğinin göstergesi olan kurbanlar; çaresize
Hz. İsmail, sahip olunan her şeyin Allah yolunda “Biz varız”, muhtaca “Seninleyiz”, yoksula “Beraberiz”
tereddütsüz feda edilebileceğini göstermişlerdir. O gün anlamına gelecektir.
bugündür müminler, sadakatin zirvesinde İbrahim
(a.s)’ı, teslimiyetin zirvesinde İsmail (a.s)’ı Kardeşlerim!
görmüşlerdir. Kurban bağışları 1 Eylül tarihine kadar devam
edecek, müftülüklerimiz tatil günlerinde de hizmet
Ve nitekim kurban ibadetinde Efendimiz sunacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle Rabbimizden
Muhammed Mustafa (s.a.s)’in vefası, fedakârlığı ve hepimizi bayrama huzur içerisinde kavuşturmasını ve
cömertliği vardır. Onun ümmetinde kurban, paylaşma, kurbanlarımızı kabul buyurmasını niyaz ediyorum.
yardımlaşma ve kardeşlik sınavının adı olmuştur.
1
En’âm, 6/162.
2
Tirmizî, Edâhî, 1.
3
Hacc, 22/37.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL hayrı doğrultusunda kullanmak ve korumak, bizim en
TARİH : 01.09.2017 büyük sorumluluğumuzdur.
Bu anlamda dilimiz, yalana değil, doğruya
dönmelidir. Sözümüz, batıla değil, hakka tercüman
olmalıdır. Gözümüz, fitne ve fesadı değil, ıslah ve
huzuru aramalıdır. Elimiz, şerre değil, her daim hayra
uzanmalıdır. Zihnimiz, çevremize kötülük ve çirkinlik
değil, iyilik ve güzellikler saçmalıdır. Gönlümüz, kin ve
nefret değil, sevgi ve muhabbet yaymalıdır.
Kardeşlerim!
Allah Rasulü (s.a.s) şöyle buyurmuştur. “Kıyamet
gününde insanoğlu, şu beş şeyden hesaba
İMAN VE İSLAM’IN TEZAHÜRÜ:
çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere
FAYDASIZ ŞEYLERDEN UZAK DURMAK kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl
Aziz Kardeşlerim! Bayramınız, Cumanız tükettiğinden, gençliğini ne şekilde geçirdiğinden,
Mübarek Olsun. malını/servetini nereden kazanıp nerelere
Müminler olarak bizleri bu kutlu bayram gününe, harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”3
bu Cuma vaktine eriştiren, bizlere bayram sevinci Muhterem Müslümanlar!
lütfeden Yüce Rabbimize hamd olsun. Bizlere imanı ve Bu hadisten de anlaşılacağı üzere hepimiz bir
İslam’ı, ibadeti ve ahlakı, hamdi ve şükrü öğreten hesap vaktine doğru hızla yol alıyoruz. Bu yolculukta
Peygamber Efendimize salat ve selam olsun. sermayemiz, bir saniyesi bile boşa geçirilemeyecek
Kardeşlerim! kadar değerli olan ömrümüzdür. Bu yolculukta en büyük
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle gücümüz, Allah’a olan iman ve teslimiyetimizdir.
buyuruyor: “O müminler, gıybet, dedikodu, yalan Kazanımlarımız, hayır ve iyiliklerimiz, salih
gibi sözleri işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler. amellerimizdir. Bütün bunları israf etmek, beyhude
‘Bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin tüketmek ise bizim en büyük kaybımız ve hüsranımızdır.
yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir. Selam Hayat yolculuğumuzda bize düşen, boş söz, tutum
olsun size. Bizim cahillik edenlerle işimiz yok’ ve davranışlardan uzak durmaktır. Zira mâlâyani olarak
derler.”1 isimlendirilen boş söz ve faydasız davranışlar, öncelikle
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i zihnimizi gereksiz yere meşgul eder; kişiliğimizi ve
şerifte şöyle buyuruyor: “Kendisini ilgilendirmeyen itibarımızı zedeler; zamanla bizleri esir alır. Dünyamıza
söz, tutum ve davranışlardan uzak durması, kişinin da ahiretimize de yararı olmayan meşguliyetler, bizlere
iyi bir Müslüman olduğunun göstergesidir.”2 hayır, bereket ve güzellik kazandırmaz. Aksine
vaktimizi öldürür, ömrümüzü tüketir.
Kardeşlerim!
Bugün, iki bayramı bir arada yaşadığımız büyük Kardeşlerim!
bir gün… Bugün, kaynaşmamız, birbirimize Günümüzde zaman tuzağı olan faydasız bazı
kardeşliğimizi daha fazla hissettirmemiz için televizyon programları, internet siteleri, oyunlar, adeta
Rabbimizin bize armağan ettiği sevinç günü... Bugün, bir mâlâyani sektörü meydana getirmiştir. Dünya ve
telbiyelerin tekbirlere, dua ve niyazlara karıştığı feyizli ahirete bir katkısı olmayan bu tür meşguliyetler, kişiyi
ve bereketli bir gün… kendisinden, Rabbinden ve çevresinden
uzaklaştırmaktadır. Kardeşlerine yabancılaştırmaktadır.
Aziz Müminler! Oysa mümin, ancak iki âleme de yararlı olan salih
Bayramlar, sadece neşe, eğlence ve tatil günleri amellere yöneldikçe zamanın bereketini hisseder.
değildir. Bayramlar, aynı zamanda müminin hayatını Mümin, ancak insanlığına yakışan söz, tutum ve
anlamlandıran, onu Rabbine ve kardeşlerine yaklaştıran davranışlar sergiledikçe erdemli bir birey olur, yücelir
günlerdir. Bu günler, huzur ve mutluluğun müminler ve saygı görür.
arasında paylaşılarak arttığı; hüzün ve kederin
yardımlaşarak azaltıldığı günlerdir. Müminler olarak Aziz Kardeşlerim!
bizler, bayramımızı bu şuurla idrak edeceğiz. Bayramın Hutbemi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu
ve hayatın her anını Rabbimizin rızasına uygun söz ve duayla bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Kulağımızın
davranışlarla değerlendirmeye çalışacağız. Zira mümin, kötülüğünden, gözümüzün kötülüğünden, dilimizin
kendisine, çevresine, insanlığa faydası olmayan söz, kötülüğünden, kalbimizin kötülüğünden sana
tutum ve davranışlardan uzak duran kimsedir. sığınırız.”4 Bizleri bunlardan muhafaza eyle Ya Rabbi!

Kardeşlerim! 1
Kasas, 28/55.
2
Tirmizî, Zühd, 11.
İman etmek, sorumluluğu üstlenmektir. Bu 3
Tirmizi, Sıfatü’l- Kıyâme, 1.
anlamda bizlere verilen her nimet, bir şükrü gerektirir. 4
Nesâî, İstiâze, 4.
Bizlere lütfedilen her imkân, beraberinde bir sorumluluk Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
getirir. Bu imkanları Rabbimizin rızası ve insanlığın
İLİ : GENEL Kıymetli Kardeşlerim!
TARİH : 01.09.2017 Kurban bayramı, huzurun, esenliğin, kardeşliğin,
birlik ve beraberliğin bayramıdır. Her türlü farklılığı bir
kenara bırakıp kesrette vahdete ulaşanların, kendini ve
Rabbini bilenlerin, tefekkür ve tezekkür edenlerin,
gönülden Rabbine teslim olanların bayramıdır. Bu bayram,
zihinlerini kötülüklerden arındıranların, gönüllerini manevi
kirlerden temizleyenlerin, günahlardan uzak duranların
bayramıdır. Bu bayram, nefsini terbiye edenlerin, hiçbir
canlıyı incitmeyenlerin ve çevresine güven verme
gayretinde olanların bayramıdır. Bu bayram, sabrı ve şükrü
KURBAN BAYRAMI kuşananların, varoluşumuzun hikmet ve gayesi
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Rasûlallah! doğrultusunda bir hayat sürenlerin bayramıdır. Bu bayram,
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Habiballah! değerlerimizi yaşatanların; yetime, yoksula, yalnıza,
Essalâtü ve’s-Selâmu Aleyke Yâ Seyyide’l-Evveline kimsesize yaklaşanların, çaresizlere çare olanların
ve’l-Âhirin bayramıdır.
Kardeşlerim!
Aziz Kardeşlerim! Bayramınız Mübarek Olsun! Bayramlar, Rabbimize ve birbirimize daha çok
Bizlere böyle bir bayram sevinci lütfeden Yüce yakınlaşmamız gereken zamanlardır. Bayramlar, birlik ve
Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. beraberlik duygularının, paylaşma ve infakın zirveye
çıktığı günlerdir. Bayramlar, kâh sevinç, kâh hüzünle akıp
Aziz Müminler! giden hayat yolculuğumuzda her şeyin bir imtihan olduğu
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle bilincini yeniden hatırlama günleridir.
buyuruyor: “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a Öyleyse geliniz! Bayramda anne-babamızın, eş ve
ulaşır. Allah’a ulaşan, yalnızca takvanızdır, çocuklarımızın, kardeşlerimiz ve komşularımızın yüzünü
1
samimiyetinizdir.” güldürelim. Yalnızlara, kimsesizlere, yoksullara, boynu
Peygamberimiz (s.a.s) de yine böyle bir bayram büküklere ve yaşlılara bayram sevinci götürelim. Kırılan
günü, okuduğum hadis-i şerifteki şu dua ile kurbanlarını kalpleri, yıkılan gönülleri, bayramın bereketi ve
kesmiştir: “Allah’ım! Bu kurbanlar senin nimetindir ve güzellikleriyle mamur edelim. Kardeşliğimize ve bayram
senin rızan içindir. Benim, ailemin ve ümmetimin sevincimize gölge düşüren dargınlıklara, küskünlüklere ve
kurbanlarını kabul eyle!”2 çekişmelere bugün bir son verelim.
Unutmayalım ki; sunduğumuz her bayram hediyesi,
Kardeşlerim! bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracaktır. Birbirimize
Neşe ve coşku günleri olan Kurban Bayramına hep sunabileceğimiz en güzel bayram hediyesi ise kalbimizin
birlikte bir kez daha ulaşmanın huzur ve mutluluğunu derinliklerinden gelen selam, içten dualarımız, tebessüm ve
yaşıyoruz. Kurban Bayramı, bizlere her yıl İslâm’ın beş ziyaretlerimiz olacaktır.
temel ibadetinden biri olan haccı getirir. Rabbimize Kardeşlerim!
yakınlaşma vesilesi olan kurban ibadetini takdim eder. Bu Hutbemi bitirmeden önemli bir hatırlatmada
bayram, bizlere Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in bulunmak istiyorum. Yaşanan trafik kazaları bayramların
teslimiyetini yeniden hatırlatır. Efendimiz Muhammed sevincini hüzne dönüştürüyor; millet olarak hepimizin
Mustafa (s.a.s)’in vefasını, cömertliğini, mümince yüreğini burkuyor. Bu kazalarda nice insanımız, nice
duruşunu ve örnek bir insan oluşunu bir kez daha kardeşimiz can veriyor. Nice aileler yok oluyor. Nice
gözlerimizin önüne getirir. ümitler, nice istikballer sönüyor. Bu noktada bütün
kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı ve dikkatli
Kıymetli Kardeşlerim! davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya
Bugünlerde milyonlarca kardeşimiz hac ibadeti için davet ediyorum. Geliniz! Hem kendimizin, hem de
Beytullah’a, Arafat’a akın ettiler. Rabbimizle olan iman kardeşlerimizin güvenliği için frene değil, kurala
misaklarını yenilediler. Bütün dünya Müslümanları olarak güvenelim.
bizler de bugün kurbanlarımızı Allah’ın adıyla keseceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt
Tevhid inancımızı, kulluk şuurumuzu tahkim edeceğiz. dışında yaşayan millet varlığımızın, gönül coğrafyamızdaki
Hacdaki kardeşlerimiz, hata ve günahlardan arınmayı bütün kardeşlerimizin ve âlem-i İslâm’ın Kurban
ifade eden bembeyaz ihramlarıyla, en içten yakarışlarıyla Bayramlarını tebrik ediyorum. Kurbanlarımızın makbul,
Allah’tan başka hiçbir sığınağın olmadığını ikrar ediyorlar. bütün kardeşlerimizin haccının mebrur, günahlarımızın
Dünyanın dört bir yanından Kabetullah’a gelen mağfur, bayramlarımızın mesrur olmasını Yüce
kardeşlerimizin duaları aynı duygularla birleşiyor. Rabbimizden niyaz ediyorum. Hutbemizi hakiki
Yürekten söylenen “Lebbeyk” sadaları gök kubbeyi bayramları dile getiren şu dizelerle bitirmek istiyorum:
inletiyor. Bizler de bugün kurbanlarımızı keserken, Can bula cananını, bayram o bayram ola!
aslolanın Allah’a yakınlık olduğunu dile getireceğiz. Kul bula sultanını, bayram o bayram ola!
Hacdaki kardeşlerimiz, haccın her bir aşamasında Hüzn-ü keder def ola, dilde hicap ref ola!
dünyevi arzu ve isteklerin esiri olmamak gerektiğini, Cümle günah affola, bayram o bayram ola!
kurtuluşun ancak takvada olduğunu ifade ediyorlar. Bizler
de bugün kurbanlarımızla, bütün varlığımızı Allah’ın 1
Hacc, 22/37.
yolunda adamaya hazır olduğumuzu göstereceğiz. 2
İbn Mâce, Edâhî, 1; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL kaldığı katliamlara farklı dünyaların, gözünü
TARİH : 08.09.2017 kapamasıdır.
Aziz Müminler!
Yüce dinimizde bir insanın katli bütün insanlığın
katli gibidir. Zira inancımızda insan, bizatihi insan
olduğu için değerlidir. Allah’ın bir âyeti olduğu için
saygındır. Herkesin canı, inancı, malı ve haysiyeti
dokunulmazdır. Hiç kimse inancından dolayı temel hak
ve özgürlüklerinden alıkonamaz. Yerinden yurdundan
çıkarılamaz. Şiddete, vahşete maruz bırakılamaz.
İnancımızda zulmetmek şöyle dursun, zulme sessiz dahi
kalınamaz. Hangi gerekçeyle olursa olsun zalime asla
meyledilemez. Mazluma sırt çevrilemez. Bu konudaki
temel prensibimiz Peygamberimiz (s.a.s)’in şu
uyarısıdır: “İnsanlar bir zalimi görürler de onun
zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları umumi
MAZLUMUN YANINDA YER ALMAK bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”3
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle
İnancımız gereği asla ümitsizliğe kapılamayız.
buyuruyor: “Sakın, zalimlerin yaptıklarından Allah’ı
Bizler inanıyoruz ki zalimler er ya da geç hak ettikleri
habersiz sanma! Allah onları cezalandırmayı, cezayı göreceklerdir. Bizler biliyoruz ki bütün bu
korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne olumsuzluklar elbette son bulacaktır. Yeter ki,
erteliyor.”1 insanlığa tarih boyunca umut olmuş bir milletin
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i evlatları olarak bizler, birlik ruhuyla mazluma,
şerifte şöyle buyuruyor: “Bir kötülüğe şahit olan, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim. Dil,
gücü yettiği takdirde onu eli ile düzeltsin. Buna gücü din, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin geçmişte
yetmez ise dili ile düzeltsin. Buna da gücü yetmezse olduğu gibi bugün de zalimin karşısında, mazlumun
kalbi ile o kötülüğe karşı tavır koysun. Kaldı ki bu yanında yer alalım. Yalnız kalsak da en büyük
durum da imanın asgarî gereğidir.”2 yardımcımızın Rabbimiz olduğu inancıyla zulmün her
türlüsüne karşı duralım. Şer odakları topyekûn
Değerli Kardeşlerim!
üzerimize gelse de en büyük gücümüzün mazlumların
İslam dünyası olarak ne yazık ki yine hüzünlü bir
duası olduğu şuuruyla her daim hakkı ve haklıyı
bayram geçirdik. Gönüllerimiz mahzundu, gözlerimiz
savunalım. Haksızlıklar karşısında asla susmayalım.
yaşlıydı. Bayramın sevincini yüreğimizin
derinliklerinde hissedemedik. Haccın manevi iklimini “Müslümanların
tam anlamıyla yaşayamadık. Kurbanın heyecanını haline duyarsız kalan kimse onlardan değildir.” 4
doyasıya tadamadık. Zira bir taraftan İslam hadisi gereği kardeşliğimize sahip çıkalım. Sevincimizi
coğrafyasındaki kısır çekişmeler, şiddet ve çatışmalar, ve üzüntümüzü, varlığımızı ve yokluğumuzu
bizleri üzmeye devam ediyor. Diğer taraftansa kardeşlerimizle paylaşalım.
Arakan’daki kardeşlerimizin maruz kaldığı baskı,
zulüm, vahşet ve katliamlar yüreğimizi dağlıyor. Aziz Müminler!
Geliniz bu mübarek Cuma vaktinde el açıp Yüce
Masum ve mazlumların uzak diyarlardan yükselen
Rabbimize canı gönülden yalvaralım: Allah’ım!
çığlıkları bizleri derinden yaralıyor.
Dünyanın çeşitli yerlerinde varlık mücadelesi veren
Aziz Kardeşlerim! kardeşlerimize rahmetinle, nusretinle muamele eyle!
Bugün Müslümanların maruz kaldığı haksızlıklar, Onların bir an önce sıkıntıdan kurtulmalarını nasip
asılsız ithamlar, şiddet ve zulümler hepimizi eyle! Allah’ım! Arakan’da ve dünyanın muhtelif
sarsmaktadır. Lakin bundan daha acısı ise bütün bu bölgelerindeki katliamlarda hayatını yitiren
yanlışlıklar karşısında büyük ölçüde insanlığın kardeşlerimize rahmet eyle! Yaralanan kardeşlerimize
sergilediği duyarsızlıktır. Varlık amacı yeryüzünde acil şifalar ihsan eyle! Allah’ım! İnsanlığın vicdanı olan
kötülüğü, zulmü, haksızlığı önlemek olan kuruluşların aziz milletimizden yardımını esirgeme! İnsanlığa ve
sessizliğidir. Mazlum ve masumların arşı titreten âlem-i İslam’a feraset, basiret, huzur ve dirlik lütfeyle!
feryatlarına dünyanın kör ve sağır kesilmesidir. Karaya Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca
vuran bir balina için seferber olunurken, kıyıya vuran yaşayanlardan eyle Allah’ım!
cansız minik bedenlerin görmezden gelinmesidir.
İnsanların açlıktan hayatını kaybetmesi; çocuk, kadın, 1
İbrahim, 14/42.
2
Müslim, Îmân, 78.
yaşlı demeden evinden, yurdundan sürülmesi karşısında 3
Ebû Dâvûd, Melâhim, 17.
insaf ve vicdanın yitirilmesidir. Müslümanların maruz 4
Taberânî, el-Mu’cemü’s-sağîr, II, 131.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Bilgi, kişiyi kendisinden, Rabbinden, insanlardan
TARİH : 15.09.2017 uzaklaştırmamalıdır. Onu çevresine
yabancılaştırmamalıdır. Bilgi, insanı hikmete
taşımalıdır. Onun kalbine, gönlüne hitap etmelidir.
Bilgi, ahlak ve sorumluluk bilinciyle hayata
yansımalıdır. Kişiyi Allah rızasına ulaştıran bir araç
olarak görülmelidir.
Kardeşlerim!
Bizler, nasıl ki Allah’ın kitabını okuyup
hayatımıza yansıtmakla mükellefsek kâinatı ve
kâinattaki nizamı da okumak, yani anlamakla
BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU? mükellefiz. İnsana ve insanlığa fayda sağlayan her türlü
Aziz Müminler! ilmi tahsil etmekle sorumluyuz. İlmi çıkar ve tatmin
Bir gün Mescid-i Nebevi’de bir grup sahabî, vesilesi olarak asla göremeyiz. İnsanlığa zarar vermek,
tesbih ve duayla, diğer bir grup sahabî de ilimle yeryüzünü tahrip etmek ve yaşanmaz hale getirmek için
meşguldü. Ashabın bu durumunu gören Peygamberimiz ilim tahsil edemeyiz.
(s.a.s), şöyle buyurdu: “Her iki grup da hayırlı bir
Aziz Müminler!
işle meşguller. Bir kısmı Allah’a dua ediyor ve
Yavrularımız, gençlerimiz, yeni bir eğitim-
O’ndan bir şey istiyorlar. Allah, onlara dilerse verir,
öğretim dönemine başlıyor. Öğretmenlerimiz, vicdan ve
dilerse vermez. Diğerleri ise ilim tahsil ediyorlar ve
merhamet sahibi; erdemli, değerlerine bağlı, milletinin
bilmeyen kimselere ilim öğretiyorlar. İşte bunların
ve insanlığın yararına çalışan nesiller yetiştirmeye
yaptığı daha faziletlidir.”
devam edecektir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim
Allah Resûlü (s.a.s), ilim tahsil eden sahabeyi yılımızın geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza,
sadece bu şekilde taltif etmekle kalmadı. “Şüphe yok değerli öğretmenlerimize, tüm ailelere ve milletimize
ki, ben de bir öğretmen, bir öğretici olarak hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
gönderildim.” buyurarak onların yanına oturdu. 1 Zira Rabbimiz, evlatlarımıza kendi rızasına ulaştıracak,
o, “Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?” 2 âyeti ülkemizin, âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yararına
doğrultusunda bilginin, ilmin üstünlüğünü yaşantısıyla kullanacakları bilgilerle donanmalarını nasip eylesin.
ortaya koyan bir peygamberdi.
Bu vesileyle velilerimize de önemli bir hususu
Kardeşlerim! hatırlatmak istiyorum. Geliniz, yavrularımızın
Resûlullah Efendimiz, ömrü boyunca ilme, Kur’an’ın rahmet iklimiyle buluşmaları,
bilgiye, öğrenmeye büyük önem verdi. Onun en büyük Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatını öğrenmeleri
gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve noktasında sorumluluğumuzu ihmal etmeyelim.
hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı Okullarımızda seçmeli olarak okutulan Kur’ân-ı Kerim
yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda ve Peygamberimizin Hayatı derslerini tercih etmeleri
verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.”3 şeklinde yakaran için yavrularımıza rehberlikte bulunalım.
bir Rahmet Elçisiydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak
Kıymetli Kardeşlerim!
hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine
Hutbemi bitirmeden önce sizlerle iki hususu
muhatap olmuştu. Yüce Rabbimiz, Son Elçisi nezdinde
paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki Perşembe hicri yeni
insanlığa evvela şöyle buyurmuştu: “Yaratan
yılın ilk gününü idrak edeceğiz. Bu vesileyle yeni
Rabbinin adıyla oku. O, insanı döllenmiş
yılınızı şimdiden kutluyorum.
yumurtadan yarattı. Oku! Senin Rabbin, sonsuz
kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye
İnsana bilmediğini öğreten O’dur.”4 Diyanet Vakfı ile birlikte Arakan’lı kardeşlerimize
yönelik bir yardım kampanyası başlatmıştır. Kampanya
Aziz Kardeşlerim!
çerçevesinde bugün ülkemiz genelindeki bütün
Bizler, bilginin hikmetle buluştuğu, ilmin irfanla
camilerde necip milletimizin yardımına müracaat
yoğrulduğu, âlimin ahlâkla bezendiği bir medeniyetin
edilecektir. Toplanan yardımlar, Arakan’lı mazlum ve
mensuplarıyız. Medeniyetimizde ilim, aklın ibadeti
masum kardeşlerimize ulaştırılacak, onların yaralarına
olarak görülür. İlim, en başta eşyanın hakikatini,
merhem olunmaya çalışılacaktır. Yüce Rabbimiz, hayır
varlığın gaye ve hikmetini anlamaya çalışmaktır. İlim,
ve hasenatınızı kabul eylesin. Mazlumların,
kendini bilmektir. Zira kendini bilen, Rabbini bilir.
mağdurların, çaresizlerin ümidi olan ülkemize ve aziz
Rabbini bilen, eşyanın hakikatini öğrenmeyi gaye
milletimize zeval vermesin.
edinir. Kendi varlığının farkında olan, çevresinin,
kâinatın, hayatın farkında olur. 1
Dârimî, Mukaddime, 32.
2
Zümer, 39/9.
3
Tirmizî, Deavât, 128.
4
Alak, 96/1-5.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL girişilen kutlu bir yolculuktur. Hicret; şiddetten
TARİH : 22.09.2017 merhamete, esaretten özgürlüğe gidişin adıdır. Allah’a
itaatin, sadece O’na kul olmanın göstergesidir.
Hicret, İslam davası uğruna anadan, babadan,
evlattan hatta candan vazgeçişin, ibretli ve meşakkatli
kıssasıdır. Hicret, yârını, diyârını, malını-mülkünü Allah
için göz kırpmadan terk eden Muhacir ve onları
bağırlarına basan3 Ensârın destanıdır. Bu destanda
fedakârlık, kardeşlik, ahde vefa, birlik ve beraberlik,
sevgi, saygı, paylaşma ve kucaklaşma vardır. Hâsılı hicret,
Allah’a ibadete, insanî erdemlere, rahmet ve medeniyete
gönlünü açanların azmi ve kararlılığı, bu değerlere
kapılarını kapatanların ise hüsranıdır.
Kıymetli Müminler!
Resûlullah Efendimizin hadisi doğrultusunda asıl
HİCRET: KUTLU BİR YOLCULUK
hicret, haram ve günahları terk ederek Yüce Allah’a
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle teslimiyettir. Allah Resulüne gönülden bağlılığın,
buyuruyor: “İman edenler, hicret edenler, Allah sadakatin, ümmet olabilme gayret ve samimiyetinin
yolunda cihad edenler, şüphesiz bunlar Allah’ın ifadesidir. Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her türlü
süflî duygu ve emellere sırt çevirmektir. Ulvî değerler
rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayan ve merhamet
uğruna mücadele etmektir. Hicret; bâtıldan, boş şeylerden,
edendir.”1
ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmaktır.
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) Hakk, hakikat ve ahlak yolunda ilerlemektir. Yüce
şöyle buyuruyor: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Mevlâ’nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza
müslümanların emin oldukları kimsedir. Muhacir ise edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzak durup,
Allah’ın yasakladığı şeyleri terk edendir.”2 imana sadık kalabilmektir.
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Müminler olarak dün hep birlikte Muharrem ayının Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah’a kul,
ilk gününü idrak ettik. Hicri 1439 yılına girmenin Rasulüne ümmet olma bilinciyle, yeryüzünde iyiliğin
heyecanını yaşadık. Bizleri yeni bir hicri yıla ulaştıran hâkim olması için gayret göstermektir. Sevgi, saygı,
Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. Cennetten paylaşma, yardımlaşma duygusuyla, samimiyetle
yeryüzüne adım atışımızla başlayan hicret hikâyemizin, kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı olmaktır.
cennette hitama ermesi niyazıyla hicri yeni yılınızı Dolayısıyla İslam’ın bütün değerlerini istismar ederek,
kutluyorum. Yeni yılın, İslam ve insanlık âleminin huzur vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret
ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır.
ediyorum. Böylelerinin, içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini
Aziz Müminler! kirleterek müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz gibi ulvi bir kavramı istismardan başka bir şey değildir.
(s.a.s.)’i, insanî erdemlerden ve kulluk bilincinden Kardeşlerim!
uzaklaşmış cahiliye toplumu hazmedemedi. Mekkeli Geliniz! Bu mübarek saatte iyilik ve hayırlara
müşrikler, kendilerine bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı hicrete, hakiki bir muhacir olmaya söz verelim. Salih ve
olarak gönderilen Merhamet Peygamberine akla hayale sadık kul olmak, Muhacir ve Ensar kardeşliğini aramızda
gelmedik baskı ve zulmü reva gördüler. Ona kucak yeniden kurmak ve ilahi rahmeti tecelli ettirecek hicretlere
açmak, onunla yeniden kendilerine gelmek yerine onu koyulmak adına bu günümüzü milat bilelim.
dışladılar, Onun hayatına kastettiler. Bu baskı ve şiddet Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şekilde, Allah’ın
ortamında İslam’ı yayma ve yaşama imkanı kalmadığını emrettiklerini yapıp yasaklarından uzak kalalım ve
gören Peygamberimiz önce sahabeden bazılarını gönderdi, böylece bizler de hicret sevabına nâil olalım. Gönül
sonra da kendisi gitti fedakar insanların şehri Medine’ye. yesribimiz, İslam’ın nuruyla erdemi, ahlakı, insaniyeti
Kardeşlerim! temsil eden tenvir edilmiş Medine olsun.
İşte Allah Resûlü ve ashabının bu kutlu Ne mutlu hayat yolculuğunu kutlu bir hicrete
yolculuğunun adı hicrettir. Bu hicret, sıradan bir göç dönüştürebilenlere!
değildir. Hz. Ömer döneminde takvim başlangıcı kabul
edilen hicret, Müslümanlar için bir milattır. Hicretle Ne mutlu bu hicretin sonunda Allah’ın rızasına
beraber İslam’ın yüksek hakikatleri Medine’den bütün ulaşabilenlere!
yeryüzüne dalga dalga yayılmaya başlamıştır. 1
Bakara, 2/218.
2
Buhârî, İmân, 4.
Hicret, Müslümanlar için birçok dersler 3
Haşr, 59/9.
içermektedir. Her şeyden önce bu hicret, bir kaçış değil, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
yüce değerlerin yeryüzünde neşv-ü nemâ bulması için
İLİ : GENEL Kıymetli Kardeşlerim!
TARİH : 29.09.2017 Biz müminler için hayattır cami. Zira camide
yalnızca Allah’a kul olmanın, sadece O’nun
huzurunda eğilmenin hazzını iliklerimize kadar
hissederiz. Camiler, bizi hayatın bitmek bilmeyen
hengâmesinden çekip alır. Manevi iklimiyle yeni bir
şuur kazandırarak tekrar hayata katar. Duygu ve
düşüncelerimizi ilmek ilmek dokuyarak bizi eğitir.
Bu yönüyle camiler bizim için her daim bilgi ve
hikmet, ilim ve ahlak mekânlarıdır. Rabbimizi,
Dinimizi, Kitabımızı, Peygamberimizi,
kardeşliğimizi ve hayatı öğrendiğimiz mekteplerdir.
CAMİ, ŞEHİR VE MEDENİYET
Camiler, Rahman’ın huzurunda kalplerimizi
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
birleştiren yerlerdir. Camiler, omuz omuza saf
Geliniz! Bugünkü hutbemizin başında yarın
tutarken, birlikte kıyam ederken, rükû ve secdeye
idrak edeceğimiz Âşûre gününü ve asırlardır hepimizi
varırken sahip olduğumuz birlik ruhunu
hüzne boğan Kerbelâ’yı yâd edelim. Şehitlerin ser
toplumumuza taşıyalım diye inşa edilir. Camilerimiz,
çeşmesi, cennet gençlerinin efendisi, Allah
elinden ve dilinden emin olunan “güvenilir mümin”,
Resûlü’nün iki güzide torunundan biri, müminlerin
kendisine gıpta edilen “örnek insan” şuurunu
gözbebeği Hz. Hüseyin’i hayırla analım. Bu vesileyle
evlerimize, mahallelerimize, ülkemize ve insanlığa
Resûl-i Ekrem Efendimize ve onun ehl-i beytine salât
taşıyalım diye yapılır.
ve selam gönderelim.
Muhterem Kardeşlerim!
Kardeşlerim!
Camiler, varlığıyla İslam beldelerinin
Geliniz! Bugünkü hutbemizde bir de camiyi ve
bağımsızlığının göstergesidir. Minaresiyle tevhidin
çeyrek asrı aşkın bir süredir kutladığımız Camiler ve
sembolüdür. Ezanlarıyla şehadetin ifadesidir.
Din Görevlileri Haftası’nı hatırlayalım. Camiyi
Salâlarıyla bir milleti dirilten ve ayağa kaldıran
yeniden şehrin kalbine, hayatın merkezine
merkezlerdir. Minberleriyle ilim, hikmet ve marifetin
yerleştirmenin, medeniyetin beşiği haline getirmenin
mekânıdır. Kürsüleriyle hak ve hakikatin sesidir.
yollarını arayalım. Mescidin, mabedin, hayatımızda
Mihraplarıyla gönlümüzü esir almaya çalışan
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşünelim.
günahlara, öfke, kin, nefret gibi her türlü kötülüğe
Aziz Kardeşlerim! karşı bir mücadele yeridir.
Yüce Rabbimiz, hutbemizin başında okuduğum
Kıymetli Kardeşlerim!
âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Allah’ın
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Camiler ve Din
mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman
Görevlileri Haftası’nın bu seneki temasını “Cami,
eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve
Şehir ve Medeniyet” olarak belirlemiştir. Hafta
Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar
boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle caminin
eder. İşte doğru yolda olmaları umulanlar
bir müminin hayat bulması, bir şehrin ruh kazanması,
bunlardır.”1
bir medeniyetin ortaya çıkmasındaki önemine vurgu
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de hutbemizin yapılacaktır. Camiyi asr-ı saadetteki fonksiyonuna
başında okuduğum hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: kavuşturmanın, müminler olarak hepimizin görevi
“Şehirlerin Allah’a en sevimli olan mekânları olduğu yeniden hatırlatılacaktır.
camilerdir.”2
Bu vesileyle Camiler ve Din Görevlileri
Aziz Müminler! Haftası’nın hayırlara vesile olmasını temenni
Camiler, İslam medeniyetinin kalbidir. ediyorum. Camilerimize hizmeti geçmiş ve dâr-ı
Medeniyetimizde hiçbir şehir, camisiz, mabetsiz bekâya irtihal etmiş bütün kardeşlerimize Yüce
düşünülemez. Peygamberimiz (s.a.s.), Medine’ye Rabbimizden rahmet, hayatta olanlara sağlık ve
vardığında ashabıyla birlikte Medine’nin kalbine huzur diliyorum. Rabbimiz gönüllerimizi,
derhal Mescidi Nebevi’yi inşa etmiştir. Mescid-i zihinlerimizi, bedenlerimizi camiden ayırmasın.
Nebevi, Medine’nin merkezi, medeniyetin beşiği Şehadetleri dinin temeli olan ezandan bizleri mahrum
olmuştur. İlim, irfan, ahlak, adalet, sevgi, saygı, bırakmasın.
şefkat, merhamet gibi değerler, dünyanın dört bir
yanına dalga dalga bu kutlu mekândan yayılmıştır. O
1
Tevbe, 9/18.
2
Müslim, Mesâcid, 288.
günden bugüne İslam beldeleri, camilerin etrafında
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
şekillenmiştir. Hâsılı cami, şehrin ruhu olmuştur.
İLİ : GENEL yolu gösterecek en güzel ahlaka sahip bir Peygamber
TARİH : 06.10.2017 gönderdi. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i lütfetti. O, bize
hak ve hakikatin, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ne
olduğunu öğretti. Yeter ki bizler, onun sünnetine tabi
olalım. Onun eşsiz örnekliğinden ayrılmayalım.
Hayatımızı, onun rahmet yüklü mesajlarıyla bereketli
kılalım.
Namazımız, kurbanımız, haccımız, zekâtımız,
orucumuz, hâsılı bütün ibadetlerimiz, her daim
Rabbimizi hatırlayalım diye emredildi. Yeter ki bizler,
ibadetlerimizin bizi Rabbimize yakınlaştırdığını,
ALLAH’I UNUTANLAR, UNUTULURLAR O’nun katında bizi değerli kıldığını unutmayalım.
Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s.), amcasının oğlu Kıymetli Kardeşlerim!
Allah’ı unutarak yaşayanları Allah da hem
Abdullah’la birlikte yolculuğa çıkmıştı. Bir ara ona
dünyada hem de ahirette unutacaktır. Bu dünyada
“Yavrum! Sana bazı tavsiyelerde bulunacağım.
Bunları sakın aklından çıkarma!” buyurdu. kendisine nankörlük edenleri Allah, o büyük günde
Ardından bu genç sahabîye Rabbi ile arasındaki bağı rahmetinden mahrum bırakacaktır. Dünyanın esiri
asla koparmaması gerektiğine dair şu nasihatte olanlara, Allah’ın merhametinden başka hiç bir
bulundu: “Allah’ın hakkını koru ki, O da seni sığınağın olmadığı mahşer gününde şöyle
seslenilecektir: “Siz bu günü yaşayacağınızı nasıl
korusun. Allah’ın hakkını koru ki, O’nu her daim
yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman unuttuysanız biz de bugün sizi unutuyoruz.
Allah’tan iste. Yardım dileyeceğin zaman Allah’tan Şüphesiz varacağınız yer, ateştir. Size yardım
dile. Bil ki, bütün varlıklar sana yardım etmek edecek kimse de yoktur.”4
üzere bir araya gelseler, Allah’ın dilediğinden Kardeşlerim!
başka yardımda bulunamazlar. Sana bir zarar Geliniz! Şu kısacık hayatımızda Rabbimize,
vermek üzere elbirliği etseler, Allah’ın takdir ailemize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı unutup
ettiğinden başka bir zarar da veremezler.’”1 ihmal etmeyelim. Bize düşenin, Allah’ın rızasına
uygun yaşamak olduğunu unutmayalım. Varlık
Aziz Müminler!
Hepimiz insanız. Hayat meşgalesinde kimi gayemizin, o büyük güne hazırlanmak olduğunu
zaman komşumuzu, eşimizi-dostumuzu unutuyoruz. hatırımızdan çıkarmayalım. Rabbimizin nimetlerine
Kimi zaman akrabalarımızı, kardeşlerimizi, yetimleri, karşı şükran ifademiz olan ibadetlerimizi
muhtaçları unutuyoruz. Kimi zaman kendimizi, aksatmayalım. O’nun her an bizi gördüğü, her
davranışımızı bildiği, her sözümüzü duyduğu bilinciyle
çevremizi, sorumluluklarımızı unutuyoruz. Ancak
yaşayalım. Ebedi huzurun, Allah rızası doğrultusunda
bütün bunların ötesinde bir insan için en kötü olanı,
geçirilen bir ömre bağlı olduğunu unutmayalım.
yaratılış gaye ve hikmetini unutmasıdır. Asıl hüsran,
kişinin Rabbini unutarak yaşamasıdır. Allah’la olan Kardeşlerim!
misakını, kulluk ahdini hiçe saymasıdır. Dünyanın fani Hutbemi, Rabbimizin Kuran’ı Kerim’de bizlere
olduğu gerçeğini unutarak hesabı, mizanı, ahireti göz öğrettiği şu dualarla bitiriyorum:
ardı etmesidir. İşte Rabbimiz, kendisini unutanlardan
“Rabbimiz! Unutur ve hata edersek bizi
olmamamız için bizleri şöyle uyarmıştır:
sorumlu tutma!”5

“Allah’ı unutan, bu “Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten


yüzden Allah’ın da kendilerini unutturduğu sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir
rahmet bağışla. Hiç kuşku yok ki, lütfu bol olan
kimseler gibi olmayın.” “İşte onlar yalnız sensin.”6
gerçekten yoldan çıkmış kimselerdir.”2 “Rabbimiz! Günahlarımızı affet,
Aziz Kardeşlerim! kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al!
Rabbimiz, görev ve sorumluluklarımızı öğretmek Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığıyla bize vaad
için bize Kur’an-ı Kerim’i gönderdi. Yüce Kitabımızın ettiklerini ver; kıyamet gününde bizi rezil etme!
bir adı da Zikr-i Hâkim’dir. O, bize unutmamamız Sen asla sözünden caymazsın.”7
gerekenleri hatırlatan bir kitaptır. Bizim yolumuzu 1
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59.
aydınlatan bir kandildir, bir rehberdir. Yeter ki biz ona 2
Haşr, 59/19.
sımsıkı sarılalım. Yeter ki ona gönlümüzü, zihnimizi, Ğâşiye, 88/21.
3
4
Câsiye, 45/34.
hayatımızı açalım. 5
Bakara, 2/286.
6
Âl-i İmrân, 3/8.
Rabbimiz, “Sen ancak bir uyarıcısın” 3 Âl-i İmrân, 3/193-194.
7

buyurarak müminlere kendisini hatırlatacak, doğru Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL kitaplarına, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan
TARİH : 13.10.2017 olduğuna gönülden inanmak mümin olabilmenin ilk
şartıdır. Mümin, Allah’a gönülden teslim olmuş
kişidir. Mümin, son nefesine kadar imanına sadık
kalan kimsedir. O, bu uğurda türlü musibetlere
maruz kalsa da sadakat ve teslimiyetini yitirmez.
Kardeşlerim!
Cennete giden yolda ilerleyebilmenin şartı
ibadettir, salih ameldir. İhlasla kılınan namaz,
samimiyetle tutulan oruç, hac, zekât, kurban nasıl
birer ibadetse, sırf Allah rızası gözetilerek yapılan
her güzel iş de bir ibadettir. Anne-babamıza,
eşimize-evladımıza, komşu ve akrabamıza, can
taşıyan her bir varlığa iyilikte bulunmak ibadettir.
CENNET YOLCUSU OLABİLMEK Hayatı birbirimize kolay kılmak, sahip olduğumuz
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! nimet ve imkânları kardeşimizle paylaşmak,
Yüce Rabbimiz okuduğum âyet-i kerimede yardımlaşmak bir ibadettir. Tutamayanın eli,
şöyle buyurmuştur: “Rabbinizin mağfiretine, göremeyenin gözü, yürüyemeyenin ayağı,
genişliği göklerle yer arası kadar olan ve takva konuşamayanın dili olmak bir ibadettir. Hâsılı
sahipleri için hazırlanmış bulunan cennete kötülükten uzak durma ve iyilik yolunda olma
koşun.” 1 gayreti bir ibadettir.
Peygamberimiz (s.a.s) de “Cennete girmeye Aziz Müminler!
vesile olacak en önemli husus nedir?” diye soran bir Cennete giden yolda yücelebilmenin şartı güzel
sahâbiye, “Takva, yani Allah’a karşı sorumluluk ahlaktır. Rabbimize, kendimize, çevremize karşı
bilinci ve güzel ahlaktır.” buyurmuştur.2 samimiyeti kuşanmaktır. Doğruluk ve istikametten
Aziz Müminler! asla ayrılmamaktır. Ahde vefayı elden
Yüce Rabbimiz, bizlere birbirini takip eden iki bırakmamaktır. Emanete ihanet etmemektir. Zira
hayat vermiştir. Birincisi fâni, kısa ömürlü ve Rahmet Elçisi (s.a.s) tarafından “elinden ve dilinden
kazanca dönüştürülmesi gereken dünya hayatıdır. emin olunan kişi” diye tarif edilen mümin, hiçbir
İkincisi ise ebedi ve ölümsüz olan âhiret hayatıdır. kimseye zarar veremez. Yüce Allah’ın saygın bir
Dünya hayatı, âhirete uzanan zorlu ve sonlu yoldur. varlık olarak yarattığı insanın onur ve haysiyetini
Âhiret hayatı ise dünya tarlasında ektiğimizi zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarla kısacık
biçeceğimiz, yapıp ettiklerimizin karşılığını eksiksiz ömrünü israf ve heba edemez. Mümin,
göreceğimiz bir hayattır. Bu hayatta bizler için ya “Utanmazsan dilediğini yap.”3 hadisi
hüzün ya da sevinç vardır. doğrultusunda güzel ahlakı kendisine şiar edinir.
Dünya imtihanında başarılı olmak için gayret Kardeşlerim!
gösterenler, Allah’ın rızasına ve ebedi nimetler Hutbemizi şu duayla bitirmek istiyorum:
yurdu olan cennete kavuşacaklardır. Bu imtihanı “Allah’ım! Senden cenneti ve bizi cennete
kaybedenler ise âhirette pişmanlık ve hüsrana yaklaştıran söz ve amelleri isteriz. Cehennem
uğrayacaklardır. ateşinden ve bizi ona yaklaştıran söz ve
davranışlardan sana sığınırız.”4
Kıymetli Kardeşlerim!
Rabbimiz, cennetine götürecek, cehennemden Allah’ım! Vatanımıza, milletimize; birliğimize,
kurtaracak yolu bizlere hayat rehberimiz olan dirliğimize kastedenlere fırsat verme!
Kur’an-ı Kerim’de öğretmiştir. Peygamberimiz Yâ Rabbi! Değerlerimiz uğrunda canlarını feda
(s.a.s) de bu yolu bizzat yaşayarak göstermiştir. Söz eden aziz şehitlerimize rahmetinle muamele eyle!
konusu bu yolun sonu ebedi kurtuluştur. Bu yolun Gazilerimize acil şifalar lütfeyle! Bizleri onların
sonu bitmeyecek olan bir huzurdur. Geliniz bugünkü uğrunda canlarını feda ettikleri, kanlarını akıttıkları
hutbemizde cennet yolcusunun özelliklerine hep yüce değerleri yaşayan ve yaşatanlardan eyle!
birlikte bakalım.
1
Âl-i İmrân 3/133.
Aziz Müminler! 2
İbn Mâce, Zühd, 29.
Cennete giden yola imanla girilir. Zira ebedi
3
Buhâri, Ehadisü’l- Enbiya, 54.
4
İbn Mâce, Dua, 4.
kurtuluş, imandan geçer. Allah’ın varlığına ve
birliğine, O’nun peygamberlerine, meleklerine, Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL merhamet etmezsen mutlaka hüsrana
TARİH : 20.10.2017 uğrayanlardan oluruz.”3
Kıymetli Kardeşlerim!
Tevekkül, tevhid inancı uğrunda ateşe atılmayı
göze alan Hz. İbrahim gibi azimli ve kararlı olmaktır.
İsmail (a.s.) gibi gerektiğinde Allah yolunda bütün
varlığını feda edebilme cesaretini gösterebilmektir.
Yaraları kemiğe dayandığı halde, Eyyûb Peygamber
gibi, sabrı ve metaneti kuşanmaktır tevekkül.
Ciğerpâresi Yusuf’un hasretinden, gözlerini yitiren
Yâkup Peygamber gibi, fedakâr olabilmektir.
Tevekkül, iffet ve hayâ timsali Yusuf (a.s.) gibi her
türlü imtihanın karşısında Allah’a sığınmaktır.
Ve nihayet tevekkül, her türlü olumsuzluğa
MÜMİNCE BİR DURUŞ: TEVEKKÜL
rağmen, Rahmet Elçisi Muhammed Mustafa (s.a.s)
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
gibi ümitvâr olmaktır. Onun gibi her daim sarsılmaz
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ve Hz. Ebû Bekir,
bir imana, yüce ideallere, diriltici bir gayrete sahip
Medine’ye hicret için yola çıkmışlardı. Durumdan
olabilmektir. Şefkat ve merhametin; hak ve
haberdar olan müşrikler her tarafta onları aramaya
hakikatin; ahlak ve erdemin yolunda sebat
başlamışlardı. Takip edilmemek ve müşrikleri
edebilmektir.
şaşırtmak amacıyla Allah Resûlü, yol arkadaşıyla
birlikte Sevr Dağı’nda bir mağaraya sığınmıştı. Aziz Kardeşlerim!
Müşrikler, bir ara mağaranın önüne gelip Tevekkül, tembellik ve miskinliğin mazereti
dayanmışlardı. Bu esnada Hz. Ebû Bekir, “Yâ olamaz. Aksine tevekkül, çalışkanlığın, üretkenliğin
Resûlallah! Eğilip ayaklarının dibine bir baksalar bizi diriltici bir unsurudur. Tedbiri terk ederek,
görecekler.” sözüyle endişesini dile getirmişti. sorumluluğu yerine getirmeden, sebeplere
Allah’a karşı her daim tam bir güven ve teslimiyet tutunmadan tevekkül etmek İslam’ın ruhuyla
içinde olan Resûlullah Efendimiz ise âyette de ifade bağdaşmaz. Böyle bir tevekkül anlayışı, işin kolayına
edildiği üzere1 şöyle diyerek arkadaşını kaçmaktır, tembellik ve tedbirsizliktir. Çalışıp
sakinleştirmiş ve bir yönüyle bizlere tevekkülü çabalamaksızın kuru bir tevekkül anlayışına sahip
öğretmişti: “Üzülme! Allah bizimle beraberdir. olmanın sonu hüsrandır.
Allah’ın yanlarında olduğu iki kişi hakkında Muhterem Kardeşlerim!
neden endişe ediyorsun ki?”2 Öyleyse her birimiz, görevlerimiz konusunda
Kardeşlerim! gayret gösterelim. Sorumluluğumuzu yerine getirerek
Müminde bulunması gereken en önemli Yüce Mevla’dan istemesini bilelim. Fani olan
hasletlerden biri de tevekküldür. Tevekkül, elimizden dünyaya ve dünyalıklara değil, sadece Bâkî ve her
gelen gayreti gösterdikten sonra sonucu Allah şeye kâdir olan Allah’a dayanıp güvenelim. Yüce
Teâla’ya havale etmektir. Acizliğimizi, Kitabımızın şu âyetinde belirtilen gerçek müminlerin
çaresizliğimizi itiraf ederek Yüce Mevla’ya kayıtsız özelliklerine sahip olmak için çaba sarf edelim:
şartsız teslimiyettir tevekkül. Sevinçte-kederde, “Müminler o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman
bollukta-darlıkta, kısacası her anımızda Allah’a kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine
sığınmaktır. En zor anlarımızda yanımızda kimseyi okunduğu zaman bu onların sadece imanını
bulamasak da, ümidimizi kesmeden el açıp Yüce artırır. Onlar yalnızca Rablerine tevekkül
Rabbimizden yardım dilemektir. ederler.”4
Aziz Müminler! Aziz Müminler!
Gerçek tevekkülün ne olduğunu görmek için Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu
peygamberlerin hayatına bakmak gerekir. Zira dua ile bitirelim: “Allah’ın adıyla tevekkül ettim.
onların her birisi bizlere tevekkülün en güzel Allah’ım! Ayağımızın kaymasından, şaşırmaktan,
örneklerini göstermiştir. zulmetmekten zulme uğramaktan, cahillik
etmekten veya bize cahillik edilmesinden sana
İnsanlık için tevekkülün ilk örneğini Hz. Âdem
sığınırız.”5
sergilemiştir. Onun nezdinde hata ve günahtan
pişmanlığın, Allah’ın rahmetinden ümidi 1
Tevbe, 9/40.
kesmemenin adıdır tevekkül. Âdem (a.s.) ile eşi 2
Buhârî, Fedâilü’l-Ashâb, 2.
3
A’râf, 7/23.
Havva annemiz, yaptıkları yanlışın farkına varınca 4
Enfâl, 8/2.
şöyle niyazda bulunmuşlardır: “Rabbimiz! Biz 5
Tirmizî, Deavât, 35.
kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Aziz Kardeşlerim!
TARİH : 27.10.2017 Şükür, Allah’ın emaneten verdiği nimetlerin
kadrini bilmektir. Şükür, arzu ve isteklerin, hırs ve
tamahın esiri olmaktan kendimizi koruyabilmektir.
Şükür, yaratılış gaye ve hikmeti doğrultusunda
yaşamanın bir göstergesidir. Şükür, yapılan iyiliğe
kör ve sağır kesilmemektir. Sadece varlığın
kıymetini bilmek değil, yokluğa da sabredebilmektir
şükür. “Hani Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Eğer
şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.
Nankörlük ederseniz gerçekten azabım çok
çetindir.”3 âyetinin bilinciyle şükür, her durumda
Allah’ın gazabından rahmetine sığınmaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
ŞÜKREDEN BİR KUL OLABİLMEK Şükretmek sadece dille “Elhamdülillah, Ya
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Rabbi şükür” demek değildir. Asıl şükür, her nimeti,
Peygamberimiz (s.a.s) zaman zaman geceleri Allah’ın razı olacağı şekilde değerlendirmektir.
kalkar ve ibadet ederdi. Uzunca bir süre huşu Aldığımız her nefesin, hayatımızın, aklımızın,
içerisinde kıyamda dururdu. Gözyaşları eşliğinde sağlığımızın, bütün imkânlarımızın kendine has bir
secdeye kapanırdı. Gönülden Allah’a yakarışta şükrü vardır.
bulunurdu. Onun bu haline gıptayla şahit olan Hz.
Aişe validemiz, “Yâ Resûlallah! Rabbin geçmiş ve Mükerrem bir insan olarak yaratılmış
gelecek bütün günahlarını bağışladığı hâlde niçin bu olmamızın şükrü imandır. Kalbimizin şükrü, kin,
kadar ibadet ediyorsun?” diye sordu. Allah Resûlü nefret gibi kötü duygulardan uzak durmaktır.
(s.a.s), değerli eşinin bu sorusuna nice anlam ve Zihnimizin şükrü Allah’ın yüceliğini tefekkür ve
ibretlerle dolu şu cevabı verdi: “Allah’a şükreden tezekkürdür. Dilimizin şükrü, Allah’ı zikirdir.
bir kul olmayayım mı Ey Aişe?”1 Bedenimizin şükrü, her daim Allah rızası
doğrultusunda yaşamak ve ibadetlerimizi eda
Aziz Müminler! etmektir. Malımızın şükrü, sadaka ve zekât vererek
Bizler, bu fâni dünyada birer misafir olarak ihtiyaç sahiplerine infakta bulunmaktır. İlmimizin
bulunuyoruz. Gözümüzü çevirdiğimiz her yerde şükrü, öğrenci yetiştirerek, ardımızda kalıcı eserler
Allah’ın nimetlerini görüyoruz. Her lokmada O’nun bırakarak insanlığa faydalı olmaktır.
ikramlarını tadıyoruz. Her nefeste O’nun bize
bağışladığı hayatı yaşıyoruz. Biliyoruz ki bütün Aziz Müminler!
bunlar bizim içindir. Her birimiz, bize yapılan küçük bir iyilik
karşısında dahi teşekkür etme gereği hissederiz. Peki
Bir an için duralım ve birkaç saat içinde sahip bunca nimeti bizlere ikram eden Rabbimize karşı
olduğumuz nimetleri şöyle bir hatırlayalım. O şükürden uzak kalmamız düşünülebilir mi? Bu
nimetlerin her biri ile nasıl buluştuğumuzun nimetleri görmezden gelmek, kulluk bilinci ve
muhasebesini yapalım. O nimet, toprağın mümin ahlakı ile bağdaşır mı? Elbette ki bağdaşmaz.
derinliklerinden çıkan bir ağacın meyvesi ise, Allah
onu çeşitli aşamalardan geçirerek bizim için Öyleyse kardeşlerim! Zihnimizi, kalbimizi,
hazırlamıştır. Eğer o, bir damla su ise, Allah onu dilimizi, bedenimizi şükür nimetinden mahrum
okyanuslardan bulutlara çıkarmış, bulutlardan bırakmayalım. Ömrümüz, şükrümüzle bereketlensin.
yeryüzüne bizim için indirmiştir. Eğer o bir ışık ise, Şükrümüz, nimetlerimizin artmasına vesile olsun.
Allah onu uzayın derinliklerindeki güneş yoluyla Hamdimiz, bizleri Rabbimize yakınlaştırsın ve
bize göndermiştir. yüceltsin.
Kardeşlerim! Hutbemizi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in
Yüce Rabbimizin bu ikramlarını gördükten sıkça yaptığı bir dua ile bitirelim: “Allah’ım! Seni
sonra, bir bakalım, bütün benliğimizi kaplayan o anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en
şükran duygusu bizi nerelere götürecek! İşte o güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım
zaman Rabbimizin bize bağışladığı bunca nimet eyle!”4
arasında şükretmenin ayrı bir yeri olduğunu 1
Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 81; İbn Hıbban, Sahih, II, 36.
göreceğiz. Onun içindir ki, Yüce Rabbimiz, “Kim 2
Lokmân, 31/12.
şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Kim de 3
İbrâhîm, 14/7.
4
Ebû Dâvûd, Vitir 26.
nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.”2 buyuruyor.
İLİ : GENEL emretmiştir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ifade
TARİH : 03.11.2017 edildiği üzere Peygamber Efendimize uymak Allah’ı
sevmekle doğrudan ilgili ve irtibatlıdır. Bu itibarla,
Peygamber Efendimize hürmet göstermeyen bir inanç,
kişiyi ne mümin kılar, ne de Müslüman.
Aziz Müminler!
Peygamberimiz, bütün insanlığa gönderilmiş
rahmet ve hidayet kaynağıdır. O, bize varoluşumuzun
gayesini haber vermiştir. Allah’a, doğru ve hakkıyla
ibadet etmenin, O’nun rızasını kazanmanın yolunu
öğretmiştir. O, bizleri özüyle ve sözüyle fazilet ve
SÜNNET: NEBEVİ KILAVUZ erdeme davet etmiştir.
Aziz Müminler! Şu bir gerçektir ki; dünya ve ahiret saadeti
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle hedefleyen her mümin, Peygamberimiz (s.a.s)’in sahih
buyuruyor: “(Resûlüm!) De ki: ‘Eğer Allah’ı sünnetine tabi olmak durumundadır. Gerçek anlamda
seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve sünnete tabi olmaksa, öncelikle Kur’an-ı Kerim’i
günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok Peygamberimizin tebliğ ettiği şekilde doğru anlayıp
merhamet edendir.’ ”1 hayatımıza yansıtmaktan geçer. Sünnete uymak
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz müminleri engin bir gönle, derin bir ufka, yüce bir ruha,
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. erdemli bir karaktere ulaştırır. Sünnete tabi olmak,
Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla cehalet ve tembelliğin, kin ve nefretin, şiddet ve
şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve tefrikanın karşısında dimdik durmaktır. Gelecek nesillere
Peygamberinin sünnetidir.”2 daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için her daim yüce
Değerli Kardeşlerim! ideallerin peşinden koşmaktır. Sünnete tabi olmak,
İman edilmesi gereken esaslardan biri de Peygamber Efendimiz gibi feraset ve basireti, sadakat ve
peygamberlere imandır. Müminler olarak bizler, Âdem güvenilirliği, sabrı ve metaneti, şefkat ve merhameti,
(a.s.)’dan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa saygı ve sevgiyi, dahası ahlakı kuşanmaktır.
(s.a.s)’e kadar gönderilen bütün peygamberleri tasdik Aziz Kardeşlerim!
ederiz. Peygamberimize ve onun tebliğ ettiği hususların Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in örnek hayatını
tamamına inanırız. İmanımızın sözlü bir ifadesi olan bizlere aktaran sünneti ve hadisleri bütün müminlerin
kelime-i şehadette ve kelime-i tevhitte bu inancımızı ortak mirasıdır. Peygamberimize gönülden muhabbet
gönülden dile getiririz. Biliriz ve iman ederiz ki besleyen, O’nun örnekliğini benimseyen, yolundan
Peygamberimize iman olmadan tevhit inancı olmaz. yürüyen her bir mümin, sünnet ehlidir. Hiçbir kimse ya
Peygamberimizi herkesten ve her şeyden daha çok da zümrenin, kendisini sünnetin tek hamisi olarak
sevmedikçe kâmil manada mümin olunamaz. Biliriz ve görmeye hakkı yoktur. Aynı şekilde sünneti
iman ederiz ki onun sahih sünnetine tabi olmadan gerçek itibarsızlaştırmaya ve devre dışı bırakmaya yönelik
anlamda İslam dini yaşanamaz. anlayış ve gayretler de beyhude birer çabadan ibarettir.
Aziz Kardeşlerim! Unutulmamalıdır ki Allah Resûlü (s.a.s)’in sünnet-i
Bizler, Yüce dinimiz İslam’ı iki ana kaynaktan seniyyesi üzerinden ötekileştirici, ayrıştırıcı bir takım
öğreniriz. Birincisi hidayet rehberimiz olan Kur’an-ı söylemler; kardeşliğimizi, muhabbetimizi, birlik ve
Kerim’dir. İkincisi ise Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in beraberliğimizi zedeleyecektir.
çağlara ışık tutan sünnet-i seniyyesidir. Nasıl ki Ne mutlu Allah ve O’nun Peygamberi Hz.
peygambere iman olmadan Allah’a imanın bir geçerliliği Muhammed Mustafa (s.a.s)’in yolundan gidenlere! Ne
yoksa Peygamberimizin örnek hayatı, sireti, sahih mutlu Allah’ın Kitabına ve O’nun Peygamberinin
sünneti ve hadisleri olmadan da Kur’an-ı Kerim’i doğru sünnetine ittiba edenlere!
anlamak ve yaşanan bir hayata dönüştürmek mümkün Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın
değildir. Zira Kur’an-ı Kerim, Peygamberimize Resûlü! Salat ve selam senin üzerine olsun Ey Allah’ın
indirilmiş, O’nunla anlaşılmış ve O’nun örnekliğinde Habibi!
hayata yansıtılmıştır.
Kardeşlerim!
Kardeşlerim! Dün milletimizin bekası ve huzuru için canlarını
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de, feda eden aziz şehitlerimize Cenab-ı Haktan rahmet
“Ey İman edenler! niyaz ediyor, yakınlarına ve milletimize sabır ve baş
Allah’a ve Resûlüne iman edin…”3 buyurarak sağlığı diliyorum. Yüce Rabbimiz, şehitlerimizin
kendisiyle birlikte Resûlüne inanmayı emretmiştir. uğrunda canlarını verdikleri değerlerimizden bizleri asla
ayırmasın.
“Ey İman edenler! 1
Âl-i İmrân, 3/31.
Allah’a ve Resûlüne itaat edin…”4 buyurarak 2
Muvatta’ , Kader, 3.
3
Nisâ, 4/136.
kendisine itaatle birlikte Resûlüne tabi olmayı da 4
Nisâ, 4/59.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kıymetli Müminler!
TARİH : 10.11.2017 Peygamberimizin ifadesiyle hurma ağacı gibidir
mümin.5 Her daim imanından aldığı kuvvetle canlılığını,
diriliğini korur. Yaratılış gayesini unutmadan insanlığa
yararlı olur.
Mümin, türlü musibetlerle imtihan edilse de
yıkılmaz, ayakta kalır.6 Bilir ki kula düşen, imtihan ve
musibetleri Eyüp misali sabır, metanet ve vakarla
kabullenmektir. Yüce Allah’tan gelene “lütfun da hoş,
kahrın da hoş” diyebilmektir.
Aziz Müminler!
Müminin hayatında hüzne ve ümitsizliğe yer
yoktur. O, “Üzülme! Allah bizimle
beraberdir” âyetine gönülden inanır. Bilir ki herkesin
7

onu terk ettiği anda kendisini terk etmeyen, ona ümit ve


çare olan bir mevlası vardır.
ÖRNEK İNSAN: MÜMİN Elinden ve dilinden insanların güvende olduğu
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle kişidir mümin.8 “Aldatan bizden
buyuruyor: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar değildir.” hadisi gereği aldatmaktan ve aldanmaktan
9

birbirlerine dostturlar. İyiliği emreder, kötülükten Allah’a sığınır. Müminin dilinden kötü ve yalan sözler,
alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. onur kırıcı ve gönül yaralayıcı ifadeler dökülmez. O,
Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah ötekileştirici değil birleştiricidir; nefret ettirici değil
merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç müjdeleyicidir. Her bir sözünün, her bir işinin bir gün
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”1 mutlaka hesabını vereceğinin bilincindedir.
Peygamberimiz (s.a.s), bir gün sahabeye Aziz Kardeşlerim!
“Hanginizin iyi, hanginizin kötü insan olduğunu size Peygamberimiz (s.a.s)’in dilinde feraset, basiret ve
haber vereyim mi?” diye sordu ve ardından şöyle itidal sahibidir mümin. Hayata ve olaylara tefekkür,
buyurdu: “İyi olanınız, kendisinden herkesin hayır hikmet ve ibret nazarıyla bakar. “Mümin, bir delikten
umduğu ve şerrinden emin olduğu kimsedir. Kötü iki defa ısırılmaz.”10 Bile bile hataya düşmez.
olanınız ise kendisinden hiç kimsenin hayır İnancının, duygu ve düşüncelerinin istismar edilmesine
ummadığı ve şerrinden emin olmadığı kimsedir.”2 izin vermez. Gönlünü, zihnini başkalarına esir etmez.
Değerli Kardeşlerim! “Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kişi
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), iyi bir müminin, cennete giremez.”11 hadisinin bilinciyle mütevazi
örnek bir insanın nasıl olması gerektiğini sözleri ve kişidir mümin. Yaratılanı sırf Yaratan’dan ötürü sever.
yaşantısıyla bizlere göstermiştir. Geliniz bugünkü Bilir ki insanlarla dost olmayan ve kendisiyle dostluk
hutbemizde Muhammedü’l-Emin olan Peygamberimizin kurulamayanda hayır yoktur.12 Onun davranışları şefkat,
ortaya koyduğu örnek bir müminin özelliklerine merhamet, samimiyet, ülfet ve muhabbetle örülüdür.
beraberce kulak verelim. Bizlere bu dünyada huzur ve Ve nihayet mümin, güzel koku satan attar gibidir.13
mutluluğu, ahirette ise ebedi kurtuluşu kazandıracak İnsanlara ahlâk, âdâb, erdem takdim eder. Zihinlerde
güzel hasletleri hep birlikte yeniden hatırlayalım. hep olumlu yer edinir. Gönüllerde hep hoş sada bırakır.
Kardeşlerim! Kardeşlerim!
Resûlullah (s.a.s)’in dilinde mümin, her şeyden Ne mutlu Peygamberimiz (s.a.s)’in bu övgülerine
önce teslimiyet ve sadakat sahibidir. O, tıpkı altın gibi mazhar olanlara! Ne mutlu yaratılış hikmetine sarılarak
değerlidir.3 Hayatı boyunca İbrahimî bir duruş sergiler Yüce Allah’ın rızasına ulaşanlara! Ne mutlu fâni âlemi
bâki bir hazineye dönüştürenlere!
ve vakarını korur. Her şart ve durumda
“Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.” diyerek imanından, 1
Tevbe, 9/71.
değerlerinden asla taviz vermez. Kur’an-ı Kerim’in ve 2
3
Tirmizî, Fiten, 76; Ahmed b. Hanbel, II, 268.
Ahmed b. Hanbel, II, 199.
sünnet-i seniyyenin rehberliğini terk etmez, sırat-ı 4
Ahmed b. Hanbel, II, 199.
müstakimden yüz çevirmez. 5
Buhârî, Edeb, 89.
6
Buhârî, Tevhid, 31.
Resul-i Ekrem (s.a.s)’in dilinde mümin bal arısı 7
Tevbe, 9/40.
8
Buhârî, Îmân, 4.
gibidir. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer, 9
Müslim, Îmân, 164.
hep güzel şeyler üretir. Kimseyi kırıp incitmez.4 Onun 10
Buhârî, Edeb, 83.
11
Müslim, Îmân, 147.
gönlünde kötüye değil iyiye, zararlıya değil faydalıya, 12
Ahmed b. Hanbel, II, 400.
olumsuza değil olumluya yer vardır. 13
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebir, XII, 319.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü


İLİ : GENEL iman ederiz. Yine biliriz ve iman ederiz ki Allah katında
TARİH : 17.11.2017 kıyamete kadar geçerli olan tek hak din İslam’dır. Bütün
insanlığın ebedi kurtuluşu Allah’ın son dini İslam’a teslim
olmaktan geçer. Dünya ve ahiret saadeti, Kur’an-ı
Kerim’in hayat veren mesajlarına, Resûlullah Efendimizin
eşsiz örnekliğine imana bağlıdır.
Gönülden kelime-i şehadet getiren, Allah’ın
huzuruna itaatle, salih amelle, hayır ve iyiliklerle çıkan her
bir mümin, Rabbimizin rahmetine mazhar olacaktır. Rab
olarak Yüce Allah’ı, din olarak İslam’ı, peygamber olarak
Muhammed Mustafa (s.a.s)’i, kitap olarak Kur’an’ı tasdik
etmeyenler ise kendilerine yazık edeceklerdir.5 Onlar
hakkında Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurmaktadır:
ALLAH KATINDA DİN İSLAM’DIR
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in hizmetinde çalışan “Her kim İslam’dan başka bir din ararsa, bu
Yahudi bir genç, amansız bir hastalığa tutulmuştu. kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ve o, ahirette
Vefakârlık örneği Peygamberimiz, ölüm döşeğinde yatan hüsrana uğrayanlardan olacaktır.”6
bu genci ziyarete gitti. Gencin, ruhunu bu şekilde teslim
Aziz Müminler!
etmesine gönlü razı olmayan Rahmet Elçisi, şefkat dolu
İslam’ın dalga dalga yeryüzünde yayılmasını ve
üslubuyla bir kez daha onu Müslüman olmaya davet etti.
gönüllerde yankılanmasını hazmedemeyenler, öteden beri
Genç, çekingen bir edayla yanında bulunan babasına baktı.
dinimizin aleyhine türlü teşebbüslerde bulunmuşlardır.
Belli ki Müslüman olması durumunda ailesinin tepkisinden
Bütün insanlığın kurtuluş ümidi olan, şefkat ve merhamet,
korkuyordu. Lakin sonuç korktuğu gibi olmadı ve babası,
huzur ve güven dini İslam, günümüzde de terör, şiddet gibi
Allah Resûlü’nün bu nazik davetini kabul etmesini istedi.
bir takım haksız ithamlarla karalanmaya çalışılmaktadır.
Genç de kelime-i şehadet getirerek İslam ile müşerref oldu.
Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, ötekileştirme,
Bu duruma son derece sevinen Peygamber Efendimiz
ayrımcılık, baskı, şiddet ve zulüm gibi insaf ve vicdanla
(s.a.s), şöyle diyerek şükrünü ifade etti: “Benim vasıtamla
bağdaşmayan türlü uygulamalara maruz bırakılmaktadır.
bu genci ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun.”1
Her geçen gün İslamafobi hızla yaygınlık kazanmaktadır.
Aziz Müminler!
Kardeşlerim!
Hutbemizin başında okuduğum ayet-i kerimede Yüce
Tarih boyunca dinimizi, inancımızı, değerlerimizi
Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: zedelemeye ve yok etmeye yönelik girişimler, İslam
“Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.”2 hakikatine hiçbir zarar verememiştir. Allah’ın izniyle
bundan sonra da zarar veremeyecektir. Yeter ki bizler,
Peygamberimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte
bütün bu olumsuzluklara rağmen dinimizin kıymetini iyi
şöyle buyurmaktadır: “Kim kalbiyle tasdik ederek
bilelim. Bu dini bizlere lütfeden Rabbimize çokça
Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in
şükredelim. Yüce dinimizi, Kur’an ve sünnete dayalı sahih
Allah’ın Rasûlü olduğuna şahadet ederse Allah ona
bilgilerle öğrenelim ve gelecek nesillere öğretelim. Yeter
cehennemi haram kılar.”3
ki İslâm’ın iman, ibadet ve ahlâk esaslarını hayatımıza
Kardeşlerim! doğru bir şekilde yansıtalım ve insanlığa iyi örnek olalım.
Hz. Âdem’den itibaren bütün peygamberler, insanlığı İnancımız ve ibadetlerimize, kardeşlik ve muhabbetimize,
sadece bir olan Allah’a teslimiyet ve ibadete davet etti. hâsılı bütün değerlerimize hep birlikte sahip çıkalım.
Tevhid inancından uzaklaşıldığı, yaratılış gaye ve
Kıymetli Kardeşlerim!
hikmetinin unutulmaya yüz tuttuğu dönemlerde Yüce
Hutbemi Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğretilen şu
Rabbimiz, peygamberleri vasıtasıyla davetini yineledi. Bu
dualarla bitirmek istiyorum:
kutlu davanın son elçisi, âlemlere rahmet olarak gönderilen
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s) oldu. O, “Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra
kendisinden önceki peygamberler gibi sadece Allah’a iman kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet
ve ibadete, hak ve hakikate, bilgi ve hikmete, ahlak ve bağışla! Kuşku yok ki lütfu bol olan yalnız sensin”7
erdeme çağırdı. “Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve
işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı
dinin üzere sabit kıl! Ve kâfirler güruhuna karşı bize
“Bugün dininizi kemale erdirdim. Nimetlerimin yardım et, bize zafer ihsan eyle!”8
tamamını size bahşettim ve sizin için din olarak
İslâm’dan hoşnut oldum.”4 âyetinde de belirtildiği üzere 1
Buhârî, Cenâiz, 79.
İslam, Resûl-i Ekrem Efendimiz ile kemale erdi. O, dünya 2
Âl-i İmrân, 3/19.
3
Buhârî, İlim, 49.
ve ahiret saadetine ulaşmanın yollarını insanlığa öğretti. 4
Mâide, 5/3.
5
Müslim, Îmâre, 116.
Aziz Kardeşlerim! 6
Âl-i İmrân, 3/85.
Bizler, bütün peygamberlerin Allah’ın kulu ve elçisi 7
Âl-i İmrân, 3/8.
olduklarına, onlar aracılığıyla gönderilen kitapların aslına
8
Âl-i İmrân 3/147.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL (s.a.s) de kendisinin rahmet ve tövbe peygamberi
TARİH : 24.11.2017 olduğunu belirtmiştir. 2
Bu âyet-i kerime ve hadis-i şerif bizlere
göstermektedir ki; Peygamberimizi doğru anlamakla
birlikte bizlere düşen asıl vazife, onun bizlere
yaşayarak öğrettiği Kur’an-ı Kerim’i hayatımıza doğru
yansıtmaktır. Peygamber Efendimizin örnekliğini,
güzel ahlakını kendimize şiar edinmektir. Onun gibi
örnek bir mümin, iyi bir insan olmak için gayret
göstermektir. Onun gibi sadakatli bir eş, hayırlı bir
evlat, şefkatli bir dede, merhametli bir baba olmaya
çalışmaktır. Onun gibi emin bir komşu, candan bir
kardeş, vefalı bir akraba olarak tanınmaktır.
MEVLİD-İ NEBİ Aziz Kardeşlerim!
Bugün insanlık, Peygamberimiz (s.a.s)’in güzel
ahlakına, eşsiz örnekliğine her zamankinden daha fazla
muhtaçtır. Zira insanlık, huzursuzluk girdabında,
zulüm ve haksızlıkların karanlığında savrulmaktadır.
Salât ve Selâm Senin Üzerine Olsun Ey Resûlullah Efendimizin idealleri, varlık ve insan
Allah’ın Resûlü! Salât ve Selâm Senin Üzerine tasavvuru tam olarak kavranamadığı için özellikle
Olsun Ey Allah’ın Habibi! Salât ve Selâm Senin İslam coğrafyasında terör, şiddet, savaş ve vahşet kol
Üzerine Olsun Ey Âlemlere Rahmet Nebi! gezmektedir. Peygamberimizin öldürmeyi değil
Kardeşlerim! yaşatmayı esas alan anlayışı bir kenara bırakıldığı için
Önümüzdeki Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan İslam diyarlarında her gün nice insan acımasızca
gece hep birlikte Mevlid-i Nebi’yi idrak edeceğiz. katledilmektedir.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed Kardeşlerim!
Mustafa (s.a.s) Efendimizin dünyayı teşriflerini bir kez Bugün Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e karşı
daha coşkuyla kutlayacağız. Geceniz şimdiden yapılabilecek en büyük ihanet, onun mübarek adının
mübarek olsun. Yüce Rabbimiz, Resûl-i Ekrem bir takım karanlık düşüncelere alet edilmeye
Efendimize duyduğumuz derin hürmet ve çalışılmasıdır. İnsanlığa takdim ettiği yüce değerler
muhabbetimizi hiçbir zaman eksik etmesin. Bizleri kullanılarak güç ve çıkar devşirilmesidir. Mümin
onun yolundan, sünnet-i seniyyesinden bir an olsun gönüllerdeki tertemiz peygamber sevgisi ve
ayırmasın. muhabbetinin hayasızca istismar edilmesidir.
Aziz Müminler! Unutulmamalıdır ki; Peygamberimizin sünneti ve
Ümmeti olma bahtiyarlığına erdiğimiz Resûlullah sireti, örnek hayatı, bizlere miras bıraktığı yüce
Efendimiz, insanlığa sorumluluk ve görevlerini değerler, müminler olarak hepimize emanettir.
yeniden hatırlatan son peygamberdir. O bizlere; hayata Rabbimiz, bizleri bu emanetlere sahip çıkan emin
ve ölüme, maziye ve istikbale dair mümince bir bakışı kullarından eylesin.
öğretmiştir. Teslimiyet ve sadakati, hak ve hakikati, Aziz Müminler!
insaf ve vicdanı, adalet ve fazileti, sabır ve hoşgörüyü Bugün yavrularımızı kendilerine emanet ettiğimiz,
bizzat yaşayarak göstermiştir. nesillerimizin yetişmesinde büyük emekleri olan
Kardeşlerim! öğretmenlerimizin günüdür. Değerli öğretmenlerimizin
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in ümmeti olarak gününü kutlarken aynı zamanda yarın da “Kadına
bizlere düşen ilk vazife, onu doğru tanıyıp doğru Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olduğunu
anlamaktır. Onu doğru tanıyıp doğru anlamak ise hatırlatmak istiyorum. Bu günler vesilesiyle
öncelikle yaratılışın gaye ve hikmetini, insanî ve ahlâkî Peygamberimizin ilme, alime ve kadına verdiği değeri
değerleri, onun hayat anlayışını, şefkat ve merhamet asla unutmamalıyız. Üzerimize düşen görev ve
yüklü bakışını anlamaktan geçer. Peygamberimizi sorumluluklarımızı ihmal etmemeliyiz.
doğru tanımak, hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim’i daha Hutbemi istiklal şairimizin Peygamberimize
iyi anlamaya vesile olacaktır. Zira Yüce Kitabımız, yönelik şu dizeleriyle bitirmek istiyorum:
Peygamberimizle yaşanan bir hayata dönüşmüştür. Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep,
Kıymetli Kardeşlerim! Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi,
Yüce Rabbimiz, “Andolsun, Allah’ın Resülünde Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet,
sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret!
uman, Allah’ı çokça zikreden kimseler için güzel 1
Ahzâb, 33/21.
örnekler vardır.”1 buyurmuştur. Peygamberimiz 2
Müslim, Fedâil, 126.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Hafta boyunca yaptığımız ibadet ve iyiliklerimizi bu
TARİH : 01.12.2017 buluşmada Rabbimize adeta yeniden arz ederiz.
Aziz Kardeşlerim!
Bizim için bir muhasebe zamanıdır Cuma.
Gidişatımızı yeniden gözden geçirme, bilerek ya da
bilmeyerek yüklendiğimiz günahlardan arınma anıdır.
Cuma, duaların geri çevrilmeyeceği bilinciyle Allah’a
yakarışın, O’nun engin rahmeti ve merhametine
sığınmanın tam da vaktidir.
Birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve
muhabbetimizi gür bir sedayla haykırdığımız gündür
Cuma. Bizler, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle
GÜNEŞİN DOĞDUĞU EN HAYIRLI GÜN: CUMA Cuma namazında aynı inançla, aynı niyetle, aynı
İslam’ın şeâirinden olan Cuma namazını eda ideallerle camilerimizde toplanırız. Peygamber makamı
etmek üzere bu kutlu mabette bir araya gelen aziz bu minberlerden yankılanan hutbeleri can kulağıyla
kardeşlerim! Cumanız mübarek, gününüz hayırlı dinleriz. Sevincimizle hüznümüzle yeniden kaynaşırız.
olsun! Hep birlikte Allah’a kul olmanın, kardeş olmanın,
Yine böyle bir Cuma günüydü. Peygamber paylaşmanın, dayanışmanın hazzını iliklerimize kadar
Efendimiz (s.a.s), günlerce süren meşakkatli hicret yaşarız.
yolculuğunda nihayet Medine’ye yaklaşmıştı.
Medine’nin yakınında bulunan “Rânûnâ” denen yere Aziz Müminler!
ulaştığında öğle vakti girmişti. Rahmet Elçisi, coşkuyla Peygamberimiz (s.a.s)’in ifadesiyle güneşin
kendisini karşılamaya gelen kalabalığa hutbe irad etti doğduğu en hayırlı gündür Cuma.3 Bu yüzdendir ki
ve ilk Cuma namazını kıldırdı. Bu hutbede Cuma, Yüce Dinimiz İslam’ın sembollerinden biridir.
Peygamberimiz (s.a.s), ashabı nezdinde hepimize şöyle Cuma rahmettir. Cuma berekettir. Cuma huzurdur. Şu
buyurdu: “Kendiniz gitmeden önce âhirete salih kadar var ki; inancımızda her bir saniyemiz, her bir
ameller gönderiniz. Allah’a yemin olsun ki, her günümüz değerlidir. Çünkü zamanı yaratan da, bizlere
biriniz dünyaya veda edeceksiniz. Sonra Allah, emanet olarak lütfeden de Yüce Rabbimizdir. Ve Allah
‘Resûlüm sana dinimi tebliğ etmedi mi? Sana mal katında zamana ne atfedildiğinden, günlerin nasıl
vermedim mi? İmkan bahşetmedim mi? isimlendirildiğinden daha önemlisi vaktin nasıl
Dünyadayken ahiretin için ne hazırladın?’ diye değerlendirildiğidir. Her bir nefesimizi Rabbimizin
soracak… Öyleyse herkes gücü nispetinde kendini rızası doğrultusunda tüketip tüketmediğimizdir. Kısacık
cehennem ateşinden korusun. Yarım bir hurmayı ömür sermayemizi ebedi bir kazanca dönüştürüp
infakla ya da güzel bir sözle dahi olsa bunu dönüştüremediğimizdir.
yapsın.”1 Kıymetli Kardeşlerim!
Kardeşlerim! Son zamanlarda sıkça duyduğumuz “Kara Cuma”
Bugün Cuma. Bugün haftalık bayram günümüz. ifadesi, müminler olarak hepimizi rahatsız etti. Zira
Bizler, her Cuma büyük bir sevinç yaşarız. Tarifi bizim inancımızda bütün günler Allah’ındır. Her günün
imkansız bir coşku ve heyecanın tadına varırız. Zira sabahı, aydınlık bir geleceğe uyanıştır. Bir inancın
Cuma, haftalık dirilişimize, hayata yeniden sembolünü hedef alan ve mensuplarını yok sayan
tutunmamıza vesile olan müstesna bir gündür. Cuma, böylesi saygısız ifade ve yaklaşımların bizim
hayatın türlü hengâmesinde bunalan ruhlarımızın geleneğimizde yeri yoktur. Bir dinin kutsalının çılgınca
sükunete kavuştuğu gündür. Türlü zorluklar içinde ve sınırsızca bir tüketim anlayışına alet edilmesi asla
bitap düşen gönüllerimizin durulup kendini bulduğu kabul edilemez bir durumdur.
kıymetli bir zaman dilimidir. Kardeşlerim!
Kıymetli Kardeşlerim! Zihinlerde olumsuz bir algı oluşmasına sebep
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman olacak bu tür gayretler karşısında müminler olarak
edenler! Cuma günü ezan okunduğunda namaz için bizlere düşen, dinimize ve değerlerimize sımsıkı
koşun ve alışverişle meşguliyeti bırakın. Bilesiniz ki sarılmaktır. Bugün insanlığa karşı en önemli görevimiz,
bu, sizin için daha hayırlıdır.”2 buyurmuştur. Bu Yüce Dinimiz İslam’ı, hidayet rehberimiz Kur’an’ı,
yönüyle Cuma, gündelik meşgalelerden, her türlü Âlemlere Rahmet Peygamberimizi en iyi şekilde temsil
dünyevi kaygıdan sıyrılarak Yüce Allah’ın huzuruna etmektir, doğru tanıtmaktır. Unutmayalım ki biz bu
duruşumuzun adıdır. Nasıl ki günde beş vakit uğurda gayret ettiğimiz müddetçe Allah’ın yardımı da
namazımızda Rabbimize olan teslimiyet ve bizimle beraber olacaktır.
sadakatimizi gösteriyorsak Cuma namazında da bu 1
İbn Hişâm, Sîret, III, 30.
kararlılığımızı perçinleriz. Her Cuma kulluk ahdimizi 2
Cum’a, 62/9.
yenileriz. 3
Müslim, Cum’a, 18.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 08.12.2017 Kudüs ve çevresinde yaşayanlar, baskı, şiddet ve
yalnızlaştırma gibi insanlık dışı uygulamalara maruz
bırakılmaktadır. İnsanların yaşama, inanç ve düşünce
özgürlüğüne insafsızca kastedilmekte, kimlik ve
kişilikleri, onur ve haysiyetleri hedef alınmaktadır.
Gözbebeğimiz olan Mescid-i Aksa’dan daha dün
müminler alıkonmuşken bugün ise Kudüs, işgal edilmeye
çalışılmaktadır. İnsanlığı, kadim geleneği ve uluslararası
hukuku hiçe sayan pervasız bir anlayış, Kudüs’ü İsrail’in
başkenti yapma gayreti içerisindedir.
Bilinmelidir ki; böylesi fütursuzca girişimler,
Kudüs ve çevresini huzursuzluk ve çatışma yurdu haline
getirecektir. Bu tür kabul edilemez teşebbüsler,
sağduyuya ve insanlığın vicdanına vurulan büyük bir
KAPANMAYAN YARAMIZ: KUDÜS
darbedir. Huzuru, barışı ve güvenliği yok etmeye yönelik
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!
tehlikeli bir adımdır.
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını Kıymetli Müminler!
gösterelim diye kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan İnsanlık şiddet, zulüm, savaş ve göç gibi
çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya olumsuzluklar nedeniyle büyük acılar yaşamaktadır.
götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, Bütün bunlara ilaveten Kudüs’e yönelik basiret ve
hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”1 ferasetten uzak, insaf ve vicdandan mahrum bu
teşebbüsler, sağduyu sahibi her insanı endişeye sevk
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s)
etmiştir. Bütün bunlar karşısında her birimize düşen
şöyle buyuruyor: “Üç mescit için ibadet maksadıyla
vazife, bu tür olumsuzluklara asla rıza göstermemektir.
yolculuğa çıkılabilir: Mescid-i Haram, Benim şu
Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa
mescidim ve Mescid-i Aksa.”2
yapılsın, yanlışa ve haksızlığa boyun eğmemektir.
Kardeşlerim!
Şu bir gerçektir ki; bugün İslam coğrafyasının,
Kudüs, bizim gözbebeğimizdir. Kudüs, bizim
kardeşlerimizin ve insanlığın maruz kaldığı tüm felaket,
tükenmeyen özlemimizdir. Kudüs, nice peygamberin
zulüm ve mağduriyetlerden çıkaracağımız dersler vardır.
tevhid mücadelesine sahne olmuş, ismiyle ve çevresiyle
Geliniz, bir an önce ümmet bilinciyle iman kardeşliğimizi
mukaddes ve mübarek kılınmış bir şehirdir. Kudüs, Kutsi
pekiştirelim. Birbirimizin saygınlığını ve haklarını
Şerif’tir. Diğer adıyla Beytü’l-Makdis’tir. Binlerce yıldır
koruyalım. İçinde bulunduğumuz zorluklardan, acılardan,
birçok medeniyete beşiklik yapan Kudüs ve çevresinde
mahrumiyetlerden kurtulabilmek için her birimiz olanca
Hz. İbrahim, Hz. Yakub, Hz. Musa, Hz. Süleyman ve Hz.
gücümüzle çalışalım. İnancımızı, değerlerimizi yaşayalım
İsa gibi nice peygamberler yaşamıştır. İsrâ ve Mirâc olayı
ve gelecek nesillerimize öğretelim.
ile Kudüs’ün son kutlu misafiri Efendimiz Muhammed
Mustafa (s.a.s) olmuştur. İslam’ın ilk kıblesi Mescid-i Kıymetli Kardeşlerim!
Aksâ da Kudüs’tedir. Aziz milletimiz, tarih boyunca Kudüs’le, Mescidi
Aksâ ile ve Filistinli mazlum kardeşlerimizle gönül
Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin
bağını hiçbir zaman koparmamıştır. Bundan sonra da
müjdesi ve emanetidir. Kudüs, her müminin gönülden
koparmayacaktır. Bizler bu bilinçle bu Cuma vaktinde
bağlandığı ve aziz bildiği bir şehirdir. Kudüs, herhangi
Rabbimize el açıp şöyle niyaz ediyoruz: Allah’ım! Bizi
bir toprak parçası değildir. Kudüs, sadece Filistin ve
yeryüzündeki bütün mazlum kardeşlerimizin acısını
Mescid-i Aksa civarında yaşayanların değil, tüm dünya
yüreğinde hisseden ve onlara yardım için maddi-manevi
Müslümanlarının ve insanlığın ortak meselesidir.
varlığını seferber eden samimi Müslümanlar eyle! Bizi
Kıymetli Kardeşlerim! basiretsizlerden, ferasetsizlerden, vicdansızlardan,
Kudüs, Hz. Ömer’in fethiyle huzura kavuşmuştur. zalimlerden yana eyleme!
Müslümanlar, Kudüs’te uzun yıllar adaletli bir yönetim
Allah’ım! Kudüs’ü ve İslam beldelerini işgale
sergilemişlerdir. Herkesin canına, malına, inancına saygı
yeltenenlere, ıslah adı altında ifsat edenlere ve barışı
duymuşlardır. Hatta gayr-i müslimler, aralarındaki
baltalayanlara fırsat verme! Şu mübarek Cuma günü
anlaşmazlıkların çözümünde İslam’ın adaletine
hürmetine dualarımızı kabul eyle Allah’ım!
sığınmışlardır. Ama Darü’s-selam, yani barış ve huzurun
merkezi olan Kudüs uzun zamandır mahzundur, yıllardır 1
İsrâ, 17/1.
kan ağlamaktadır. Kudüs, bugün kapanmayan yaramız, 2
Müslim, Hac, 511.
dinmeyen sızımızdır. Kudüs, her türlü saldırıya maruz
kalarak barışın şehri olmaktan çıkmıştır. Peygamberler Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
diyarında silahlar susmamaktadır. Masum insanlar
acımasızca katledilmektedir.
İLİ : GENEL Aziz Kardeşlerim!
TARİH : 15.12.2017 Günlük hayatımızda zihinlerimiz türlü
haberlerle yorgun düşmektedir. Kulaklarımız, arzu
edilen edilmeyen nice sözler işitmektedir. Özellikle
kitle iletişim araçları ve sosyal medyada çoğu zaman
dedikodu, yalan, iftira gibi çirkin sözler, ilgi ve
merak uyandıracak şekilde sunulabilmektedir.
Zaman zaman sorumsuz ve şuursuzca yayınlanan
asılsız haber ve yorumlarla insanların onur ve
haysiyeti hedef alınabilmektedir. Oysa
Peygamberimiz (s.a.s), Müslümanı “elinden ve
dilinden emin olunan insan”3 diye tanımlamıştır.
Kardeşlerim!
Resûlullah (s.a.s), şu hadisiyle gıybet,
dedikodu, su-i zan ve özel halleri araştırma gibi
mümine yakışmayan durumlardan uzak durmayı
KARDEŞLİĞE SAPLANAN HANÇER: GIYBET emretmiştir: “Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! Gizli hâllerinizi araştırmayın. Çünkü her kim
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s)’in eşi Aişe insanların gizli hâllerini araştırırsa Allah da
validemiz, Safiyye validemizin boyunun kısa onun gizli hâlini araştırır. Ve neticede onu evinde
olduğunu ima etmişti. Bunun üzerine Allah’ın bile olsa rezil eder.”4
Resûlü şu ikazıyla gıybetin ne kadar kötü bir tutum
olduğuna dikkat çekti: “Ey Aişe! Sen öyle bir söz Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Allah’a ve ahiret
söyledin ki, o söz denize karışsaydı denizin gününe iman eden ya hayır konuşsun ya da
suyunu bile kirletirdi.”1 sussun.”5 buyurmuştur. Her duyduğunu
söylemesinin, kişiye günah olarak yeteceğini
Aziz Müminler! bildirmiştir.6
Gıybet, bir kardeşimizi hoş olmayan sözlerle
anmaktır. Yokluğunda onun onur ve haysiyetini Heyhât! Gelin görün ki bugün bir sektör haline
zedelemektir. Kul hakkına girmektir. Gıybet, güven gelen yalan, iftira, gıybet ve dedikodu ile kimilerince
ve samimiyete, huzur ve muhabbete, birlik ve algı operasyonları yürütülmektedir. Bu tür
beraberliğe, hâsılı kardeşliğe saplanan bir hançerdir. olumsuzluklarla, birey ve toplumun huzur ve
İnsanlıkla bağdaşmayan, mümine yakışmayan, sükûnetine büyük zararlar verilmektedir.
bireyi ve toplumu sarsan çirkin bir tutum ve Değerli Kardeşlerim!
davranıştır. Bu yüzden Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Dilimiz, fitne ve fesat için değil; her daim
Kerim’de şöyle buyurarak gıybeti haram kılmıştır: güven ve itimat, huzur ve sükûnet için dönsün.
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Sözlerimiz, gıybet ve dedikodu, iftira ve yalan için
Çünkü öyle zanlar vardır ki günahtır. değil; sadakat ve doğruluk için dökülsün.
Birbirinizin özelini araştırmayın. Birbirinizin Kelamımız, kin, nefret ve düşmanlığa değil; ülfet,
gıybetini yapmayın. Biriniz ölmüş bir kardeşinin muhabbet ve kardeşliğe vesile olsun. Unutmayalım
etini yemekten hiç hoşlanır mı? Bundan ki, o büyük gün ebedi nimetlere kavuşacak olanlar,
tiksindiniz değil mi? O hâlde Allah’a karşı zihnine, gönlüne, diline, eline, hâsılı bütün bedenine
gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok sahip çıkan ve hayata mümince bakanlardır.
kabul edendir, çok merhametlidir.”2
Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in şu
Kardeşlerim! duasıyla bitirmek istiyorum:
Bizler, birbirine iman kardeşliği ile bağlı
“Allah’ım! Kulağımın, gözümün ve dilimin
müminleriz. Bu kardeşlik, bir binanın birbirine
şerrinden, kalbimin kötülüğünden sana
kenetlenmiş yapı taşları gibi sapasağlam bir
sığınırım.”7
kardeşliktir. Bu kardeşlikte kardeşler birbirine
emanettir. Kardeşimizin canı bizim canımızdır. Onur 1
Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51; Ebû Dâvûd, Edeb, 35.
ve haysiyeti bizim onur ve haysiyetimizdir. 2
Hucurât, 49/12.
3
Buhârî, Îmân, 4.
Birbirimizi en ufak bir îma ile dahi incitmemek bu 4
Ebû Dâvûd, Edeb, 35.
kardeşliğin bir gereğidir. Gönül erlerinden birinin şu 5
Buhârî, Rikâk, 23.
6
Ebû Dâvûd, Edeb, 80.
sözü bu gerçeği ne de veciz ifade etmektedir: “Sakın 7
Tirmizî, Daavât, 74; Ebû Dâvûd, Vitir, 32.
incitme bir canı. Yıkarsın arş-ı Rahmân’ı.” Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İLİ : GENEL Helâl-haram duyarlılığını yitirerek israf edilmiş
TARİH : 22.12.2017 bir ömrün akıbeti hüsrandır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Dinimizde hiç kimsenin kendi arzusuna göre
helal ve haram koyma yetkisi yoktur. Kur’an-ı
Kerim’in rahmet yüklü mesajlarına iman eden,
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in kutlu yolundan
yürüyen her mümin, helal-haram duyarlılığına sahip
olmak zorundadır. Mümin, imanının gereği olarak
Rabbini seven, sınırlarını bilen, kendini tanıyan
insandır. O, vicdan ve merhametini yitirerek hiçbir
canı incitemez. Duyarsız, hürmetsiz ve iffetsiz
davranarak kendisinin ve başkasının haysiyetini
çiğneyemez.
HELAL HARAM DUYARLILIĞI Mümin, şu geçici dünyada sayılı nefeslerini
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! falcılık, kumar, şans oyunları, faiz, rüşvet, tefecilik,
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede hırsızlık gibi haksız kazançlarla tüketemez. Allah’ın
şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! İçki ve kendisine emanet verdiği bedenini alkollü içki ve
benzeri şeyler, kumar, dikili taşlar ve fal okları uyuşturucu maddelerle zehirleyemez. Helal olmayan
ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının yiyecek ve içeceklerle sağlığına yazık edemez.
ki kurtuluşa eresiniz.”1
Mümin öyle bir insandır ki; yetim malına el
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de, okuduğum uzatamaz. Kul ve kamu hakkına giremez. Eş ve
hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Helâl de çocuklarına, anne ve babasına, komşu ve akrabasına
bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında kötü muamelede bulunamaz. Yalan, yalancı şahitlik,
birtakım şüpheli hususlar vardır ki insanların iftira ve kötü sözlerle dilini kirletemez. Emanete asla
çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden ihanet edemez, verdiği sözden dönemez. Fitne ve
sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. fesat peşinde koşamaz, bozgunculuk yapamaz.
Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş
olur…”2 Değerli Kardeşlerim!
Müminler olarak, helal ve haram sınırları
Kardeşlerim! karşısındaki tutumumuza bakalım. Her birimiz, şu
Yüce Rabbimiz, insanı en değerli varlık olarak soruları kendimize soralım: Helal-haram duyarlılığı
yaratmıştır. Tertemiz fıtratını korumak ve ebedi çerçevesinde bir hayat mı yaşıyoruz? Yoksa bir
kurtuluşa ulaşmasını sağlamak için ona bazı sınırlar idrak tutulması içinde miyiz? Günahı
çizmiştir. Hayatımız boyunca riayet etmemiz umursamayarak, haramdan kaçınmayarak dünya ve
gereken bu sınırlara helal ve haram diyoruz. ahiret mutluluğumuzu tehlikeye mi atıyoruz? Yoksa
Helal, yaratılışın gaye ve hikmetine uygun olan gönülden bir tövbe ile bir daha geri dönmemek üzere
güzelliklerdir. Haram ise, mükerrem olarak yaratılan yanlışlarımızı terk edebiliyor muyuz?
insanın onur ve haysiyetini zedeleyen, ona zarar Kıymetli Kardeşlerim!
veren çirkinliklerdir. Helal, Allah’ın rızasına uygun Unutmayalım ki; mümine yaraşan, helale ve
söz, tutum ve davranışlardır. Haram ise Rabbimizin harama karşı uyanık olmaktır. İnsan hata yapabilir.
gazabına ve insanların kınamasına neden olacak Ama hata edenlerin en ferasetlileri, en kısa zamanda
kötülüklerdir. hatadan dönen ve tövbe edenlerdir.
Değerli Müminler! Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in şu duasıyla
Helali gözetmek, Allah’a imanın yani O’na bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Doğu ile batı
verdiğimiz kulluk sözüne sadakatin göstergesidir. arasını uzaklaştırdığın gibi benimle günahlarımın
Harama bulaşmak ise bu sözü göz ardı etmektir. arasını da uzaklaştır!
Helalin peşinde koşmak, insana yaraşır, nezih ve
şerefli bir hayat yaşama gayretidir. Harama dalmak Allah’ım! Beyaz elbisenin kirden arınması
ise zihni ve gönlü bulandırma; heva ve hevesin, arzu gibi beni de günahlarımdan arındır!”3
ve isteklerin esiri olma halidir. 1
Mâide, 5/90.
İnsan, helale ne kadar yaklaşırsa huzura da o Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
2
3
Buhârî, Ezân, 89.
kadar yaklaşır. Harama doğru yürümenin sonu ise
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
pişmanlık ve mutsuzluktur.
İLİ : GENEL Kardeşlerim!
TARİH : 29.12.2017 Öyleyse ömrümüzden bir seneye daha veda
ederken hep birlikte kendimize şu soruları yöneltelim:
Yerde ve gökte bulunan varlıklar, kendi
lisanlarıyla Yüce Allah’ı tesbih ederken biz O’na ne
kadar yakın olabildik? “Ben sizin Rabbiniz
değil miyim?”3 sualine karşı Allah’a verdiğimiz söze ne
kadar sadık kalabildik? O’nun emirlerini ne kadar
tutabildik? Yasaklarından ne kadar sakınabildik?
Bu yıl boyunca sevap hanemize hangi hayırları,
hangi iyilik ve güzellikleri kaydedebildik? Elimizi,
EŞSİZ SERMAYEMİZ: ÖMÜR dilimizi, gözümüzü, kulağımızı, zihnimizi, gönlümüzü
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler! haram ve günahlardan ne kadar koruyabildik?
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle İki günü birbirine denk olanın zararda olduğu şu
buyuruyor: “Allah, hanginizin daha iyi amel işlediğini hayatta acaba kaç günümüzü diğerinden daha verimli
ortaya koymak amacıyla sizi imtihan etmek için kılabildik? Kaç günümüzü ebedi kazanca
ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, dönüştürebildik?
çok bağışlayandır.”1
Anne ve babamıza, eş ve evladımıza, akraba ve
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i komşularımıza karşı vazifelerimizi ne kadar yerine
şerifte şöyle buyuruyor: “İki nimet vardır ki getirebildik? İhtiyaç sahiplerinin derdiyle ne kadar
insanların çoğu bunları değerlendirme hususunda dertlenebildik? Dünyanın neresinde olursa olsun mağdur
aldanmıştır: Sağlık ve boşa geçirilen vakit.”2 ve mazlum kardeşlerimizin acısını dindirmek için neler
Kardeşlerim! yapabildik?
Bugünlerde yeni bir miladi yılın eşiğindeyiz. En Kardeşlerim!
değerli sermayemiz olan ömrümüzden bir yılı daha Bütün bu soruların cevabını vermemiz gereken
geride bırakmak üzereyiz. Yüce Rabbimiz, hepimize saatleri, inancımızda, kültür ve geleneğimizde olmayan
bereketli bir ömür nasip eylesin. Gelecek günlerimizi, bir takım yanlış davranışlarla israf etmek bizlere
geride bıraktığımız günlerden daha hayırlı kılsın. yakışmaz. Piyango ve şans oyunlarına umut bağlayarak
Kıymetli Kardeşlerim! alın teri dökmeden, emek harcamadan kazanmaya
Yılları ister hicri, ister miladi diye adlandıralım. çalışmak, dinimizin helal kazanç duyarlılığıyla
Günleri ister hicri ister miladi takvime göre bağdaşmaz. Alkollü içkilerle sağlığı heba etmek, sınırsız
hesaplayalım. Zamanın yegâne sahibi Yüce ve uygunsuz eğlencelerle vakti öldürmek, müminde
Rabbimizdir. Her bir ânımızı bizlere emanet olarak bulunması gereken emanet bilinciyle asla uyuşmaz.
lütfeden O’dur. Ve Rabbimizin katında asıl önemli Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in ifade ettiği
olan, zamanı nasıl geçirdiğimizdir. Sayılı nefeslerimizi gibi mümin, hastalığa yakalanmadan önce sağlığının
ne uğrunda tükettiğimizdir. Ömür nimetini, yaratılış kıymetini bilmelidir. Meşguliyete düşmeden önce boş
gayemize uygun değerlendirip değerlendirmediğimizdir. zamanını faydalı işlerle geçirmelidir. İhtiyarlık gelip
Kardeşlerim! çatmadan önce gençliğini hayırlı amellerle
Rabbimizin dünya imtihanında bizler için takdir değerlendirmelidir. Darlığa ve yokluğa maruz kalmadan
ettiği kısa zaman dilimine ömür diyoruz. Ömür, mamur önce varlığını ve imkânlarını dünya ve ahiret saadetine
edilmesi, ebedi kazanca dönüştürülmesi gereken hayatı vesile kılabilmelidir.4
ifade eder. Eğer fani dünya hayatı, Allah’a iman ve salih Kardeşlerim!
amellerle donatılmışsa mamur edilmiş demektir. Eğer bu Yılın bu son Cuma vaktinde Yüce Rabbimizden
kısacık hayat, emanet ve sorumluluk bilinciyle Allah’ın niyazımız odur ki; bahşettiği iman nimetini son
razı olacağı şekilde yaşanmışsa bereketlenmiş demektir. nefesimize kadar taşıyabilmeyi bizlere lütfeylesin.
Aziz Kardeşlerim! Günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı salih amellerle
Yüce Rabbimiz, ömrümüzü daha anlamlı ve bereketli kılsın. Bizleri iyi olan ve iyi işler yapan,
bereketli kılabilmemiz için fırsatlar sunar her birimize. kötüden uzak duran ve kötülüğe engel olan kullarından
Zamanın hızla geçişini haber veren her yeni yılın eylesin. Cennetini kazandıracak işleri yapabilme,
başlangıcı da bu fırsatlardan biridir. Bu fırsat, hayata cehenneme götürecek davranışlardan kaçınabilme
adeta yeni bir başlangıç yapmamız ve tertemiz bir sayfa konusunda bizlerden yardımını esirgemesin.
daha açmamız içindir. Bir yıla yönelik yeni niyetler ve 1
Mülk, 67/2.
yüce idealler belirlememiz, hayırlı planlar yapmamız 2
Buhâri, Rikâk, 1.
içindir. Bu fırsat, kendimizi hesaba çekmemiz, 3
A’râf, 7/172.
hatalarımızı gözden geçirip düzeltmemiz ve
4
Hâkim, el-Müstedrek, IV, 341.

günahlarımıza tövbe etmemiz içindir. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

You might also like