You are on page 1of 2

Z Teorisi Nedir?

Z Teorisi, Japon asıllı Amerikalı ekonomist William Ouchi’nin Amerikan ve Japon şirketlerinin yönetim
yapılarını karşılıklı olarak incelediği yönetim kuramıdır.

Ouchi’nin aynı ismi taşıyan kitabında ayrıntılandırdığı bu kuram, özellikle 1970 ve 80’li yıllarda Japon
şirketlerinin artan rekabet gücü ve üretkenliği karşısında, ABD iş piyasalarında Japon şirketlerinin
örgütsel görünümü üzerine uyanan merak ve ilginin bir sonucudur.

Ouchi’ye göre Japon şirketlerinin başarısı yalnızca teknolojiyle açıklanamaz, başarılarının arkasında
yatan asıl neden kendilerine has özel bir yönetim ve organizasyon biçimine sahip olmalarıdır.

Ouchi’nin Z teorisi, McGregor tarafından ortaya atılan X ve Y kuramına bir atıftır.

McGregor’ın X teorisi, insanların doğası gereği tembel oldukları, çalışmaktan kaçındıkları ve


yönetilmeleri gerektiği gibi varsayımlara dayanır; Y teorisi ise zıt bir tarafı temsil ederek, insanların
çalışkanlıklarından, sorumluluk sahibi olduklarından vs. bahseder.

Ouchi’nin Z teorisi ise, X ve Y kuramlarından farklı olarak bireyler arasındaki bireysel ve psikolojik
farklılıklara değil, kurumsal ve organizasyonal yapılar arasındaki farklara odaklanır.

Bu kapsamda Amerikan ve Japon şirketlerini karşılaştırmalı olarak inceleyen William Ouchi, klasik
Amerikan tipi şirketleri A tipi örgütler, klasik Japon tipi örgütleri ise J tipi örgütler olarak tanımlamıştır.

Z tipi örgüt ise, Japon tipi örgütlerin güçlü özelliklerini bünyesinde taşıyan ancak Amerika’da iş
yapmanın gereklerini de yerine getirebilen “hibrit” örgüt modelidir. Diğer bir ifadeyle Z tipi örgütler,
Japon organizasyonlarının Amerikan versiyonlarıdır.

Peki Z tipi örgütlerin özellikleri nelerdir? Z teorisi hangi varsayımlara dayanır?

Ouchi tarafından Japon örgütlerinin yönetimsel yapısından ilham alınarak oluşturulan Z tipi örgütlerin
genel özellikleri şunlardır:

• Uzun süreli istihdam,


• Kolektif karar alma,
• Kolektif sorumluluk
• Uzmanlığa dayanmayan kariyer,
• Personelin sadece iş değil, iş dışındaki hayatıyla da ilgilenme.

Z tipi örgüte dönüştürülmesi gereken A tipi örgütlerde yani klasik Amerikan örgütlerinde ise şu
özellikler hakimdir:

• Kısa süreli istihdam,


• Bireysel karar alma,
• Bireysel sorumluluk,
• Uzmanlığa dayanan kariyer,
• Personelin sadece iş yaşamıyla ilgilenme.

Bu özellikler bağlamında Z tipi örgütlerde personeller iş güvencesine sahip olduklarını ve ömür boyu
örgütlerinde çalışacaklarını düşünerek örgütleriyle aralarındaki ilişkiyi sözleşmeye değil, duygusal bir
bağlılığa dayandırırlar.

Böylece hem personel başka örgütlerde çalışmayı düşünmez, hem de örgüt onu işten çıkarmayı
istemez.
Ayrıca Z tipi örgütlerde kişiler, sadece dar bir alanda uzmanlaşmaktan ziyade, örgüt içindeki çeşitli
işlerde ve birimlerde rotasyona tabi tutularak, şirketin bütünü hakkında bilgi ve tecrübe sahibi
olurlar. Böylece çalıştıkları şirketi daha iyi benimsemiş ve tanımış olurlar. Ayrıca kolektif karar alma
süreçlerine katılımları daha kolay olur.

Z tipi örgütler bir aileye benzer. Kişiler sadece iş yaşamlarıyla değil, iş dışı yaşamlarıyla da örgütün
birer üyesidirler.

Z teorisi, Japon ekonomisinin 1990’lı yılların ortalarından itibaren güç kaybetmeye başlamasıyla eski
popülaritesini yitirmiştir. Sadece Japon kültürüne uygun bir örgütlenme modeli olduğu ya da şirketleri
durağanlaştırdığı eleştirisi gibi pek çok eleştiri almıştır.

Ancak William Ouchi, Z teorisiyle birlikte yönetim bilimi incelemelerinde dikkati, bireysel düzlemden
alarak organizasyon ve örgütsel düzeye taşımış olmakla bu alanda önemli bir iz bırakmıştır.

Kendisinden önce gelen teorilerin pek çoğu örgütün insan boyutu üzerine odaklanırken; Z teorisi,
örgütsel farkların da en az insan unsuru kadar önemli olabileceğini göstermiştir.

You might also like