Professional Documents
Culture Documents
YENİLİK YÖNETİMİ
Yazarlar
Doç.Dr. Ahmet Emre DEMİRCİ (Ünite 1)
Prof.Dr. Cevahir UZKURT (Ünite 2, 4, 5)
Prof.Dr. Nihat IŞIK (Ünite 3)
Doç.Dr. Nilay ALUFTEKİN (Ünite 6)
Dr.Öğr.Üyesi Hülya GÖKTEPE (Ünite 7)
Doç.Dr. Erdal AKDEVE (Ünite 8)
Editörler
Prof.Dr. Cevahir UZKURT
Doç.Dr. Ahmet Emre DEMİRCİ
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Öğretim Tasarımcıları
Dr.Öğr.Üyesi Fatma Seçil Banar
Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan
Kapak Düzeni
Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan
Grafiker
Gülşah Karabulut
Yenilik Yönetimi
E-ISBN
978-975-06-2544-2
İçindekiler
Önsöz .................................................................................................................. vii
Önsöz
Yenilik, günümüz işletmeleri için sürdürülebilir rekabet üstünlüğünün en önemli di-
namiği ve ulusal ekonomiler için de büyümenin itici gücü haline gelmiştir. Yeniliği bu
kadar önemli kılan en önemli nedenler arasında ekonomik, teknolojik ve çevresel faktör-
lerdeki hızlı değişimler yer almaktadır. Bu değişimlerin meydana getirdiği yeni şartlara
uyum sağlamak ve sürdürülebilir bir rekabet startejisi geliştirebilmek, yeni ürün ve hiz-
metlerin üretilmesiyle mümkün olmaktadır.
Ekonomik ve sosyal katma değeri yüksek yeniliklerin ortaya çıkarılması için gerekli
altyapının hazırlanması, yenilikçi işletme kültürünün benimsenmesi ve ulusal yenilik sis-
temlerinin dinamik bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Bunların ötesinde yenilik
süreçlerinin etkin bir biçimde yönetilebilmesi için öncelikle ekonomik aktörler ve toplum
tarafından yeniliğin öneminin farkına varılması ve yenilikçi bir toplumsal kültürün oluş-
turulması kaçınılmaz gözükmektedir.
Gerek uygulamada gerekse akademik çalışmalarda son dönemlerin ilgi odağı olan ye-
nilik kavramının kapsamlı bir şekilde incelenmesi bu kitabın temel misyonunu oluştur-
maktadır. Bu kitap özellikle Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Yönetimi
önlisans programı için hazırlanmış olmakla birlikte, konuyla ilgili diğer bölüm öğrencile-
rinin ve uygulamacıların da yararlanabileceği bir eserdir. Bu açıdan yenilik kavramı bütün
boyutlarıyla bu kitapta incelenmeye çalışılmıştır.
Yenilik Yönetimi kitabı, başta ünite yazarları olmak üzere tasarım biriminin değer-
li ekibinin de oldukça titiz çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu nedenle kitabın
hazırlanmasında emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Kitabı okuyarak,
sosyal katma değerinin artışına katkıda bulunacak bütün öğrencilerimize de şimdiden
teşekkür eder, başarı dileklerimizi iletiriz.
Editörler
Prof.Dr. Cevahir UZKURT
Doç.Dr. Ahmet Emre DEMİRCİ
1
YENİLİK YÖNETİMİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Yenilik kavramını tanımlayabilecek,
Yenilik kavramının işletmeler ve ulusal ekonomi için önemini açıklayabilecek,
İcat ve yenilik arasındaki farklılıkları sıralayabilecek,
Yenilik yönetiminin başarısını etkileyen faktörleri açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Yenilik • Yaratıcılık
• İcat • Girişimcilik
• Tasarım • Rekabet
İçindekiler
• GİRİŞ
• YENİLİK KAVRAMI VE ÖNEMİ
Yenilik Yönetimi • YENİLİK İLE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR
Temel Kavramlar
• YENİLİK YÖNETİMİ KAVRAMI
• YENİLİK YÖNETİMİNİN BAŞARISINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Temel Kavramlar
GİRİŞ
Rekabet güçlerini korumak ve geliştirmek isteyen işletmelerin gündemindeki en önemli
konulardan birinin yenilik olduğu ifade edilebilir. Bunun altında yatan temel nedenlerden
birisi de günümüz ekonomilerinin yaşadığı değişim sürecidir. Değişimin, örgütsel yaşa-
mın da en temel özelliklerinden biri olduğu söylenebilir. Yeni ürünlerin ve hizmetlerin
geliştirilmesi, yeni girdi kaynaklarınının bulunması, yeni iş süreçlerinin geliştirilmesi ve
örgütsel yapı ile ilişkili bir takım yeniliklerin gerçekleştirilmesi, yoğun rekabet koşulları
içerisinde işletmelerin yüzleşmek zorunda olduğu konuların başını çekmektedir.
Rekabet sözkonusu olduğunda işletme yöneticilerinin sözkonusu rekabet savaşların-
dan galip çıkmak için aradığı yollar akla gelmektedir. Zaman içerisinde sözkonusu rekabet
gücü değişkenlerinin de göreceli önem olarak farklılaştığı izlenmektedir. İkinci Dünya
savaşı sonrasında işletmelerin üretim kapasitesi temel rekabet gücü değişkeni olarak kabul
edilirken, zaman içerisinde yalnızca üretim gücü ve kapasitesi rekabetçi gücü koruyabil-
mek için yeterli olmamaya başlamıştır. Üretim kapasitesinin ardından maliyetler, kalite,
hız, esneklik gibi rekabet gücü parametreleri de gündemdeki yerini almıştır. Ancak 2000’li
yıllara girilmesi ile birlikte bütün bu değişkenlere ek olarak farklılaşma ve yenilik değişke-
ni rekabet oyununun kurallarını değiştirmiştir.
OECD ve diğer AB belgeleri incelendiğinde ise yenilik kavramının; bir fikri pazarlana-
bilir bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir üretim ya da dağıtım yöntemine,
ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürme süreci olarak tanımlandığı görül-
mektedir (Ürper, 2008, s.43).
Yenilik mikro ve makro ölçekte büyümenin temel itici güçlerinden biri olarak kabul
edilebilir. Schumpeter, ekonomik kalkınmada yeni ürünlerin ve hizmetlerin önemini vur-
gulayan ilk isimlerden biridir. Schumpeter, mevcut ürün ve hizmetlerin fiyatları üzerinde
yapılan marjinal değişiklikler yerine, yeni ürünlerin geliştirilmesi sonucu ortaya çıkan
rekabetin çok daha önemli olduğunu öne sürmüştür. Örneğin, yeni bir bilgisayar yazılı-
mı ya da yeni bir teknoloji üretebilen ekonomilerin, telefon ya da otomobil gibi mevcut
ürünlerde fiyat indirimi yapan ekonomilere göre daha hızlı büyüyeceğini varsaymaktadır.
Özellikle II.Dünya Savaşı sonrasında ekonomistlerin ekonomik büyüme konusuna daha
fazla ilgi duydukları gözlemlenmektedir. Bu dönemde yeniliğe en önemli katkı sağlayan
unsurların başında endüstriyel araştırma ve geliştirme çalışmalarının geldiği ifade edil-
miştir. Savaş döneminde özellikle askeri alanlarda gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme
faaliyetleri sonucunda önemli teknolojik gelişmeler ve yenilikler ortaya çıkmıştır. Radar
ve uzay bilimlerindeki gelişmeler o dönemde askeri araştırma ve geliştirme çalışmalarının
sonucunda ortaya çıkan ürünler olarak kabul edilebilir (Trott, 2008, ss.7-8).
20. yüzyılın başlaması ile birlikte yenilik ve yenilik performansını etkileyen faktörler
daha fazla tartışılmaya başlandı. Bu tartışmalar günümüzde yenilik yönetimi konusunu
daha iyi bir şekilde anlamamıza önemli katkılar sağlamıştır. Ar-Ge laboratuvarları ile do-
natılmış modern işletmelerin yeniliğin en önemli aktörleri olduğunu ifade eden kişi yine
Schumpeter’den başkası değildir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de başarı, bilgi üretebil-
me ve üretilen bilgiyi yeni ürünler ve hizmetler geliştirmek üzere kullanabilme becerisine
bağlı olacaktır. Farklı disiplinlerin katkı sağladığı bu sürecin başarılı bir şekilde nasıl ger-
çekleştirileceği ise halen yönetim biliminin en önemli konularından biri olmaya devam
etmektedir (Trott, 2008, s.9). Sözkonusu disiplinlerarası katkılar Şekil 1.1’de görülebilir.
Mikro ölçekte bakıldığında işletmeler için de durum farklı değildir. İşletmeler de
uzun dönemli olarak verimlilik performanslarını sürdürülebilir kılmak ve rekabet üs-
tünlüğünü kaybetmemek için yenilik konusunu gündemlerinde tutmak zorundadırlar.
İşletmelerin rekabet üstünlüğüne sahip olup olamamaları, yenilik yapabilme becerileri
ile doğrudan ilişkilidir.
Şekil 1.1
Yenilik Sürecine Katkı
Sağlayan Faktörler
Yenilik ve Girişimcilik
Pekçok çalışmada yenilikçilik ve girişimcilik kavramları birarada kullanılmaktadır. Ancak
zaman zaman bazı yazarların bu iki kavramı birbirinin yerine kullandığı görülebilmek-
tedir. Daha önce de ifade edildiği üzere yenilikçilik ve girişimcilik birbiri ile iç içe olan
kavramlar olmakla birlikte, kesinlikle aynı anlamları taşımamaktadır. Yenilikçilik ile gi-
rişimcilik arasındaki bağlantı ilk defa Schumpeter tarafından vurgulanmıştır. Daha önce
de ifade edildiği üzere Schumpeter’e göre ekonomik kalkınmayı hızlandıran unsurların
başında yenilik gelmektedir ve sözkonusu yenilikler girişimciler tarafından gerçekleştiril-
mektedir. Girişimcinin yenilik yapan kişi olarak konumlandırılması, girişimcinin yenilik
süreci içerisindeki yerini de açıklamaktadır. Bu konum son derece önemli bir konumdur.
Çünkü bu bakış açısından bakıldığında yalnızca yenilikçi fikirlerle yeni bir iş kuran kişi
girişimci olarak kabul edilmektedir. Bu boyutuyla girişimcilik yenilikçi ve yaratıcı eylem-
1. Ünite - Temel Kavramlar 9
leri bünyesinde bulundurmaktadır. Sözkonusu yaratım süreci, hem bireysel anlamda hem
de toplumsal anlamda değer yaratacaktır. Girişimciler, çevrelerindeki fırsatları izleyen ve
değerlendiren kişilerdir. Yenilik ise girişimcilerin başarılı olmasını sağlayacak önemli bir
güçtür. Yenilik ticari bir kimliğe sahiptir ve bu yönüyle pazarın farkında olduğu ya da
olmadığı bir talebi karşılama zorunluluğu vardır. Eğer sözkonusu yenilik ticari başarı elde
edecekse, girişimcilik bu süreçte önemli rol oynamaktadır (Zhao, 2005, s.28).
Yeniliğin ticari bir kimliğe sahip olduğu unutulmamalıdır. Eğer yenilik olarak kastedilen
ürün/hizmet, süreç ya da iş modeli ticari anlamda bir değer yaratmıyorsa yeniliğin varlığın-
dan söz edilemez.
Yenilik ile girişimcilik birbirinin yerine geçen kavramlar olarak kabul edilebilir mi ?
3
Yenilik ve Yaratıcılık
Yeni fikirlerin yaratılması yenilik sürecinin ilk aşaması olarak kabul edilebilir. Sözkonusu
yeni ve faydalı fikirlerin yaratılması süreci yaratıcılık olarak tanımlanabilir. Özgünlük ile
kastedilen, ortaya konulan ürünün daha önce ortaya konulanlardan farklı olmasıdır.
Özellikle iki tip yaratıcılığın yenilik sürecinde önemli rol oynadığı ifade edilebilir.
Bunlardan ilki bireysel yaratıcılıktır. Bireysel yaratıcılık, kişinin entelektüel becerilerinin,
bilgisinin, düşünce tarzının, kişiliğinin, motivasyonunun ve çevrenin bir fonksiyonudur.
Yaratıcı düşünce yapısına ilişkin en önemli entelektüel beceriler arasında sorunlara sıradışı
bir bakış açısı ile bakabilme becerisi, hangi fikirlerin takip edilmeye değer hangilerinin
değer olmadığını analiz edebilme becerisi, fikirlerini başkalarına anlatabilme ve insanla-
rı fikirleri konusunda ikna edebilme becerileri sıralanabilir. Yaratıcılık sürecinde kişinin
sahip olduğu bilgi birikiminin farklı etkileri ve sonuçları mevcuttur. Kişinin bilgi düzeyi
gerektiğinden düşük olduğunda, sözkonusu alana katkı sağlayabilecek bir anlama düzeyine
sahip olamayacaktır. Bilgi düzeyi gerektiğinden fazla olduğunda ise birey, mevcut mantık
ve bakış açıları ile sınırlanabilecek ve sonuç olarak alternatif çözümler geliştiremeyebile-
cektir. Sonuç olarak, alanında yeterli düzeyde bilgi sahibi olan bireylerin yaratıcı fikirler
üretme potansiyeli yüksektir. Şekil 1.2’de bireysel yaratıcılığı etkileyen unsurlar görülebilir.
Örgütsel yaratıcılık ise örgüt içerisindeki bireylerin yaratıcılık düzeylerinin, örgüt içe-
risindeki sosyal süreçlerin ve bireyler arasındaki ilişkilerin bir fonksiyonudur. Bütün bu
boyutlarda bakıldığında örgütsel yaratıcılığın ortaya çıkabilmesi için örgüt içerisindeki
bireylerin yaratıcı olmaları yeterli olmayacaktır. Örgütsel yapı, kurallar ve teşvik sistem-
leri bireysel yaratıcılığı zayıflatabilir ya da güçlendirebilir (Schilling, 2008, ss.17-18). Şekil
1.3’te örgütsel yaratıcılığı etkileyen boyutlar görülebilir.
Şekil 1.2
Bireysel yaratıcılık
sürecinin fonksiyonları
10 Yenilik Yönetimi
Şekil 1.3
Örgütsel yaratıcılık
sürecini fonksiyonları
Yenilik ve İcat
Yenilik kavramı bünyesinde yeni bir ürün, yeni bir hizmet, yeni bir süreç ya da örgütsel
yapının ortaya konulmasını barındırmaktadır. Kavramın açıklanmasında yeni kelimesi-
nin kullanılması nedeniyle yenilik kavramı çoğu zaman icat kavramı ile eşanlamlı olarak
kullanılmaktadır. Her iki kavramın da özgünlük kimliği taşıması da bu eğilimi destekle-
mektedir. Ancak bu iki kavram aynı anlamda değerlendirilemez. Diğer taraftan yenilikte
sözkonusu yeni ürün/hizmet ya da süreç ticari kimliğe bürünür. Aslında 2000’li yılların
Şekil 1.4 başında elektronik ticaret işletmelerinde yaşanan krizde de
bu ayrımın izlerini görmek mümkündür. Sözkonusu dö-
Yaratıcılık, icat
Yenilik arasındaki nemde küçük ölçekteki pekçok girişimci yazılım işletme-
ilişki si icada dönük yeni yazılımlar geliştirmeyi başarmışlardı.
Ancak bu fikirler ve yazılımlar ticari başarıya taşıyacak
sürdürülebilir iş modelleri ile desteklenmeyince sektörde
son derece ciddi bir kriz yaşandı. Bu örnek icatların ancak
ticari bir kimliğe taşındığında yenilik olarak isimlendiri-
lebileceğini açıklamaktadır. Özetle yeniliği ticarileştirilmiş
icat olarak tanımlamak da mümkündür.
Yaratıcılık, icat ve yenilik arasındaki ilişki Şekil 1.4’te
görülebilir.
Yenilik ve Tasarım
Tasarım kavramının işletme bilimini ilgilendiren yönü sürekli genişlemekte ve işletme-
lerin hemen hemen bütün boyutları ile ilgili bir hale gelmektedir. Pekçok kişi için tasa-
rım bir şeylerin geliştirilmesi ve yaratılması anlamına gelmektedir. Bu bakış açısı yenilik
ve tasarım kavramlarının karıştırılması sonucunu doğurabilmektedir. Bu noktada temel
konu tasarım ile araştırma ve geliştirme arasında nasıl bir ilişkinin ortaya konulmasıdır.
Pekçok çalışma içerisinde tasarım ve geliştirme kavramları birbirine yakın kavramlar
olarak ele alınmaktadır. Geleneksel anlamda tasarım çizimlerin, planların ve modelle-
1. Ünite - Temel Kavramlar 11
rin geliştirilmesi olarak tanımlanmaktadır.Örneğin havacılık sektörünü ele alırsak, bir
uçağın modelinin geliştirilmesi sürecinde mühendisler ve tasarımcılar yıllarca birlikte
çalışmışlardır. Tasarım süreci, araştırma ve geliştirme süreci ile iç içe olarak düşünüle-
bilir. Bu kapsamda yenilik süreci içerisinde tasarımın önemli bir yere sahip olduğu ifade
edilebilir (Trott, 2005, s.14).
Örgütün içerisinde ve dışarısında bulunan çok sayıda faktör yenilik performansını doğru-
dan etkiler. Örgütler yenilik çabalarında başarılı olmak istiyorlarsa, inovasyonu destekleyen
ya da yavaşlatan bütün faktörleri yönetebilmelidirler.
Özet
Yenilik faaliyetine ilişkin bakış açıları farklılaşırken, yenilik Yenilik mikro ve makro ölçekte büyümenin temel itici güçle-
kavramı da farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Schumpeter rinden biri olarak kabul edilebilir. Schumpeter, mevcut ürün
yenilik faaliyetlerini; ve hizmetlerin fiyatları üzerinde yapılan marjinal değişiklik-
• Yeni ürünlerin geliştirilmesi ya da mevcut üründe nitelik- ler yerine, yeni ürünlerin geliştirilmesi sonucu ortaya çıkan
sel değişimler gerçekleştirilmesi; rekabetin çok daha önemli olduğunu öne sürmüştür.
• Sektör için yeni süreçlerin geliştirilmesi; İcat, yeni bir ürün/hizmet ya da sürecin ilk somut görüntü-
• Yeni pazarların açılması; sü olarak tanımlanabilir. Diğer taraftan yenilikte, sözkonusu
• Hammadde ve diğer girdiler için yeni tedarik kaynakları- yeni ürün/hizmet ya da süreç ticari kimliğe bürünür. İcatla-
nın bulunması; rın ancak ticari bir kimliğe taşındığında yenilik olarak isim-
• Endüstriyel örgütlenmedeki değişimlerin gerçekleştiril- lendirilebileceği söylenebilir. Özetle yeniliği ticarileştirilmiş
mesi olarak tanımlamıştır. icat olarak tanımlamak da mümkündür.
Udwadia yeniliği, yeni ürünlerin, hizmetlerin ve süreçlerin Öncelikle, örgüt içerisinde yenilik ve yaratıcılık süreçleri-
etkili bir şekilde yaratılması, geliştirilmesi ve uygulanması ni destekleyen ve belli hata toleransınas sahip olan işlet-
olarak tanımlamıştır. melerin daha yüksek yenilik becerileri geliştirmeleri bek-
OECD ve diğer AB belgeleri incelendiğinde ise yenilik kav- lenebilir. Ayrıca, örgütsel yapının da işletmelerin yenilik
ramının; “bir fikri pazarlanabilir bir ürün ya da hizmete, yeni kapasitesi üzerinde etkileri bulunmaktadır. Mekanik olarak
ya da geliştirilmiş bir üretim ya da dağıtım yöntemine, ya da nitelendirilebilecek sıkı denetim sistemlerinin görüldüğü,
yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürme süreci” yüksek hiyerarşinin mevcut olduğu, standartlaşma ve uz-
olarak tanıımlandığı görülmektedir. manlaşmanın yoğun olduğu örgütlerde yenilik becerileri-
Daha önce de ifade edildiği üzere 2000’li yılların başından nin genellikle gelişmemiş olduğu söylenebilir. Bunun ter-
bugüne yenilik konusu iş dünyasının en önemli konularından sine organik olarak nitelendirilen örgüt yapıları genellikle
biri olmayı sürdürmektedir. Her ne kadar bazı çevreler yenilik daha yüksek bir yenilik kapasitesine sahiplerdir. Örgütün
kavramının gereğinden fazla kullanıldığını ve tartışıldığını dü- yenilikçi girişimlere vermiş olduğu önem, vizyon, misyon
şünseler de, günümüz ekonomik koşulları itibariyle yenilik ko- ve hedeflerde de kendisini göstermelidir. Son olarak, örgüt
nusu gündemdeki yerini korumakta ve gün geçtikçe daha fazla içerisinde istenilen düzeyde yeniliklerin gerçekleştirilebil-
işletme tarafından tartışılmaktadır. Mevcut koşullarda pazar mesi için bireylerarası ilişkilerin yönetilmesi ve ekiplerden
lideri konumunda olan işletmeler, yenilikçi ürün ve hizmet yararlanılması gerekmektedir. Çünkü örgüt içerisindeki bi-
geliştirebilme becerilerine sahip olan işletmelerdir. Havacılık- reylerin arasındaki ilişkiler, örgütün yenilikçilik düzeyi ile
tan kimyaya, otomotivden bilişime kadar hemen hemen bütün yakından ilişkilidir.
sektörlerdeki baskın konuma sahip olan işletmelerin yenilik
yapabilme becerisine sahip olan işletmeler olduğu söylenebilir.
14 Yenilik Yönetimi
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi günümüz işletmelerinin rekabet 6. Aşağıdakilerden hangisi yenilik faaliyetlerinin başarısını
üstünlüğü sağlayabilmek üzere değerlendirmeleri gereken olumsuz yönde etkilemektedir?
başlıca konular arasında yer almaz? a. Örgüt içerisinde yapılan hataların belli düzeyde tole-
a. Artan işsizlik oranları re edilebilmesi
b. Yeni ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesi b. Yenilik faaliyetlerinden sorumlu belli bir bölümün
c. Örgütsel yapı ile ilgili değişikliklerin yapılması belirlenmesi
d. Yeni girdi kaynaklarının bulunması c. Çalışanların karar alma yetkileri ile donatılmaları
e. Yeni iş süreçlerinin geliştirilmesi d. Örgüt içerisinde kuvvetli bir iletişim sisteminin ku-
rulması
2. Aşağıdakilerden hangisi II.Dünya Savaşı’nın hemen son- e. Yenilikçi düşüncelerin ödüllendirilmesi
rasında işletmeler için temel rekabet parametresi olmuştur?
a. Esneklik 7. Aşağıdakilerden hangisi Schumpeter’e göre yenilik kav-
b. Üretim kapasitesi ramının unsurlarından biri değildir?
c. Hız a. Mevcut pazarların korunması
d. Farklılaşma b. Sektör için yeni süreçlerin geliştirilmesi
e. Yenilik c. Yeni ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesi
d. Yeni hammadde kaynaklarının bulunması
3. Aşağıdakilerden hangisi yenilik süreçlerinin hızını artı- e. Endüstriyel örgütlenmede gerçekleştirilen değişimler
ran unsurların başında gelmektedir?
a. Nitelikli işgücüne erişim 8. Aşağıdakilerden hangisi Trott’a göre yenilik sürecine kat-
b. Sermaye kaynaklarına erişim kı sağlayan unsurlardan biri değildir?
c. Hammade kaynaklarının artması a. Yaratıcı bireyler
d. Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler b. İşletme fonksiyonları ve faaliyetleri
e. Pekçok sektörde rekabetin azalması c. İşletmenin yapısı
d. İşletmenin dış bağlantıları
4. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin yeni ürün tasarım e. Ödüllendirme ve cezalandırma mekanizmaları
ve üretim süreçlerini önemli ölçüde kısaltan teknolojilerden
biridir? 9. Yenilik ve girişimcilik kavramları arasındaki ilişki ile ilgi-
a. İşletim sistemleri li aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
b. Müşteri ilişkileri yönetimi yazılımları a. Yenilik ve girişimcilik aynı anlama gelen kavramlardır.
c. Kurumsal kaynak planlama yazılımları b. Girişimciler, karşılarına çıkan her türlü yatırım fırsa-
d. Finansal bilgi sistemleri tını değerlendiren kişilerdir.
e. Bilgisayar destekli tasarım sistemleri c. Girişimcilik, yenilikçi ve yaratıcı eylemleri bünyesin-
de barındırır.
5. Yenilik kavramı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi d. Başarılı girişimciler yenilik fırsatlarına rağmen risk
yanlıştır? almaktan kaçınırlar.
a. Yenilik becerileri ile rekabet gücü arasında sıkı bir e. Girişimcinin yaratım sürecinde yalnızca toplumsal
ilişki vardır. değerin yaratılması esastır.
b. Yenilik, örgüt içerisinde yeni fikirlerin yaratılması
sürecidir. 10. Aşağıdakilerden hangisi bireysel yaratıcılığı etkileyen
c. Yaratıcılık, yeniliğin önemli bir parçasıdır. unsurlardan biri değildir?
d. Örgütün her kademesindeki çalışan yenilik yapabilir. a. Entelektüel beceriler
e. AR-GE faaliyetleri yenilik süreçleri için önemli bir b. Düşünce yapısı
yere sahiptir. c. Bilgi birikimi
d. Risk alma istekliliği
e. Çevre
1. Ünite - Temel Kavramlar 15
Sıra Sizde 3
Yenilikçilik ve girişimcilik birbiri ile iç içe olan kavramlar ol-
makla birlikte, kesinlikle aynı anlamları taşımamaktadır. Gi-
rişimci, daha önceden var olmayan bir ürünü ya da hizmeti
sunarak, karşılanmamış talebi karşılayan kişidir. Bu boyutuyla
girişimcilik yenilikçi ve yaratıcı eylemleri bünyesinde bulun-
durmaktadır. Sözkonusu yaratım süreci hem bireysel anlam-
da hem de toplumsal anlamda değer yaratacaktır. Girişimciler
çevrelerindeki fırsatları izleyen ve değerlendiren kişilerdir.
Yenilik ise girişimcilerin başarılı olmasını sağlayacak önem-
li bir güçtür. Yenilik ticari bir kimliğe sahiptir ve bu yönüyle
pazarın farkında olduğu ya da olmadığı bir talebi karşılama
zorunluluğu vardır. Eğer sözkonusu yenilik ticari başarı elde
edecekse, girişimcilik bu süreçte önemli rol oynamaktadır.
16 Yenilik Yönetimi
Yararlanılan Kaynaklar
Hollins, Bill (2000). “Why The Resistance To Long-Term
Innovation Management?”, International Journal of
Innovation Management, C.4 S.2, s.136
Kuczmarksi, Thomas D. (2003). “What is Innovation ? And
Why Aren’t Companies Doing More of It ?”, The Journal
of Consumer Marketing, C.20 S.6, ss.536-541
Kettunen, Jari ve diğ. (2007). Making Sense of Innovation
Management, The Federation of Finnish Technology
Industries, Helsinki
Laird D. McLean (2005). “Organizational Culture’s Influence
on Creativity and Innovation: A Review of the Literature
and Implications for Human Resource Development”,
Advances in Developing Human Resources, S.7, ss.226-246
OECD (1997). Oslo Manual, European Commision - Eurostat
Pavitt, Keith (1990). “What We Know About the Strategic
Management of Technology”, California Management
Review Reprint Series, C.32 S.3, ss.17-26
Perel, Mel (2002). “Corporate Courage: Breaking The
Innovation Barriers”, Research Technology Management,
C.45 S.3, s.9
Schilling, Melissa A. (2008). Strategic Management of
Technological Innovation, McGraw-Hill International
Trott, Paul (2005). Innovation Management and New Product
Development, Pearson Education Limited
Udwadia, Firdaus E. (1990). “Creativity and Innovation in
Organizations: Two Models and Managerial Implications”,
Technological Forecasting and Social Change, C.38 S.1
Ürper, Yılmaz (2008). Girişimcilik (Ed.Yavuz Odabaşı), TC
Anadolu Üniversitesi Yayınları
Zhao, Fang (2005). “Exploring the Synergy Between
Entrepreneurship And Innovation”, International Journal
of Entrepreneurial Behaviour & Research, C.11 S.1, ss.25-41
2
YENİLİK YÖNETİMİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Temel belirleyici unsurları dikkate alarak yenilikleri sınıflandırabilecek,
Yeni ürün geliştirme süreçlerini analiz edebilecek,
Yeni ürünlerin yayılmasını etkileyen faktörleri değerlendirebilecek,
Yeni ürünlerin pazarlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin etkin
çözümler geliştirebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Radikal ve Artımsal Yenilikler • Teknolojik Yenilikler
• Ürün-Hizmet Yenilikleri • Yeniliklerin Benimsenmesi
• Toplumsal Yenilik • Yeni Ürün Geliştirme
İçindekiler
• GİRİŞ
• YENİLİK ÇEŞİTLERİ
• YENİ ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİ
Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin • YENİLİKLERİ YAYILMASI VE
Yenilik Yönetimi
Yayılması BENİMSENMESİ
• YENİLİKLERİ BENİMSEME
KATEGORİLERİ
• YENİLİKLERİN PAZARLANMASI
Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin
Yayılması
GİRİŞ
Geliştirilen her bir yenilik, farklı özelliklere sahip olmakla birlikte kullanım alanları, tek-
nolojik yoğunluğu ve meydana getirdiği etkilerin boyutuna göre de farklılaşmaktadır. Bu
nedenle yenilikler, kullanım alanlarına, yarattıkları değişimin boyutuna ve teknoloik yo-
ğunluklarına göre farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır.
Geliştirilen yenilikler pazara sunulduğunda, hedef kitle açısından benimsenmesi ba-
zen kolay olurken bazen de oldukça uzun süre alabilmektedir. Bu da yeniliklerin eko-
nomik ve sosyal getirisini negatif yönde etkilemektedir. Yeniliklerin toplum tarafından
benimsenip kısa sürede yayılması, yeniliklerin özelliklerine, toplumun yeniliklere bakış
açısına ve bireylerin tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak değişebilmektedir. Bu bağlamda
bireyleri, yenilikleri benimseme eğilimlerine göre bazı kategorilere ayırmak ve bu kate-
gorilerin karakteristik özelliklerine göre yeniliklerle ilgili sunum stratejileri geliştirmek
gerekmektedir.
Yeniliklerin kısa sürede toplum tarafından benimsenmesini sağlamak ve yeniliklerin
başarısını artırmak için yeniliğin üreticileri tarafından bazı araçların yürürlüğe konması
gerekmektedir. Yeniliğin başarı şansını artırmak için yeniliği kullanacak hedef kitlenin
istek ve ihtiyaçlarının en baştan belirlenmesi oldukça önem arzetmektedir.
Firmalar tarafından üretilen yeni ürünlerin başarı şansının günümüz şartlarında ol-
dukça düşük olduğu görülmektedir. Bu başarısızlığın nedenlerinden en önemlilerini, ye-
niliklerin ihtiyaçları karşılama da yetersiz olmasıyla birlikte, yürütülen pazarlama strate-
jilerinin hatalı olması oluşturmaktadır. Yoğun rekabetin yaşandığı pazarlarda yeniliklerle
ön plana çıkmak ve bunu bir rekabet üstünlük aracı haline getirebilmek için firmaların,
yeniliklerin pazarlanma sürecine önem vermeleri kaçınılmaz gözükmektedir.
Yeni ürün ve hizmetlerin üretilmesi kadar onların etkili bir biçimde pazarlanabilmesi
de önemlidir. Pazarlama, yeniliklerin ticarileştirilmesini, ekonomik ve sosyal katma değe-
rinin artırılmasını sağlayacaktır. Yeniliklere ilişkin etkili pazarlama stratejisi geliştirmenin
yolu ise pazar odaklı bir işletme anlayışıyla mümkün olabilecektir. Çünkü, ancak pazar
odaklı bir anlayışla hedef kitlenin istek ve ihtiyaçları tespit edilecek ve bu ihtiyaçlara en
uygun yeni çözümler üretilebilecektir.
Bu bölümde öncelikle, farklı özelliklerine göre yenilik sınıflandırmaları incelenecektir.
İkinci olarak yeni ürün geliştirme süreci analiz edielcek ve yenilikerin toplumda benim-
senmesini etkileyen faktörler ele alınacaktır. Son olarak da yeniliklerin pazarlanmasının
önemi ve etkili yenilik pazarlama stratejisi geliştirmenin önemi vurgulanacaktır.
20 Yenilik Yönetimi
YENİLİK ÇEŞİTLERİ
Yenilikler, bir dizi süreçlerden geçerek meydana gelir ve farklı alanlarda ve gruplar üze-
rinde değişik etki düzeylerine sahip olurlar. Bu çerçevede yenilikler, etki derecelerinden
yapısal özelliklerine kadar çok farklı ölçütler dikkate alınarak sınıflamaya tabi tutulmuş-
lardır. Bu sınıflandırmalar genellikle; yeniliklerin özelliklerine, meydana getirdiği değişim
ve farklılığın derecesine, kullanım alanlarına ve teknoloji yoğunluğuna göre yapılan sınıf-
landırmalardır.
Yenilikler bazen de bireysel, toplumsal ve ulusal düzeyde ele alınışına göre farklı sı-
nıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Toplumsal yenilik kavramı da bu sınıflandırmanın bir
kategorisi olarak son zamanlarda önemle üzerinde durulmaya başlanan bir yenilik olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Yenilik, Ar-Ge aşamasından, ortaya çıkan yeniliklerin pazarlanmasına kadar geçen
süreci de içeren geniş kapsamlı bir faaliyettir. Bu bağlamda bir yenilik süreci, kendi içe-
risinde çok farklı yenilikleri içeren çeşitli aşamalardan meydana gelebilmektedir. Bazen
birden fazla alanda yapılan yeniliklerin birleştirilmesi ya da bir alanda kullanılan bir tek-
noloji, ürün ya da sürecin başka alanlara transferiyle de yenilik gerçekleşebilmektedir. Bu
çerçevede bir yenilik bazen çok farklı türdeki yeniliklerin bileşiminden oluşabilmekte ve
yapılan sınıflandırmalardan birkaçının özelliğini taşıyabilmektedir. Bu nedenle yenilikle-
rin sınıflandırılmalarında çok keskin sınırların olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.
Yeni bir buluş her zaman ve her yerde herkes için bir yenilik olarak kabul edilebildiği
gibi bazen de birileri için yeni olan başka birileri için halen kullanılan sıradan bir şey ola-
bilmektedir. Örneğin; bir pazar için yeni olan bir ürün başka bir pazar için belli bir süredir
kullanılan sıradan bir ürün olabilmektedir. Benzer şekilde bir firma için yeni olan bir pa-
zar başka bir firma için daha önce girilmiş ve terk edilmiş bir pazar olabilmektedir. Bir fir-
ma için yeni olan bir teknoloji başka bir firma için halen kullanılabilmektedir. Bu nedenle
yenilikler, her zaman ve her yerde aynı öneme ve yenilik derecesine sahip olmayabilir.
Bu bölümde en yaygın kullanımı olan yenilik sınıflandırmaları incelenecektir (Tablo 2.1).
1980’li yıllarda Asya firmaları, Avrupa ve Amerikan firmalarına karşı artımsal ve takli-
de dayanan yenilikler üzerine kurulmuş yenilik stratejileriyle meydan okudular. Bu strate-
jileri önemli ölçüde başarılı olmuştur. Bu başarının altında yatan en temel neden ise Asya
firmalarının artımsal yeniliklerdeki etkinlikleri ve iş süreçlerindeki dramatik gelişmeleri
olmuştur (Leifer, 2000, s.2). İlginçtir ki, Amerikan firmalarının buna cevabı daha düşük
maliyetli ve yüksek kaliteli artımsal yeniliklere odaklanan bir strateji olmuştur.
Firmaların uzun dönemli büyümeleri ve sürdürülebilir rekabetçi özellikleri için ra-
dikal yeniliklere önem vermeleri kaçınılmazdır. Ancak bu rekabetçiliğin sürdürülebilir
olması ve korunması da artımsal yenilikler yoluyla sağlanabilecektir (Leifer, 2000, s.2;
Christiansen, 1997).
Süreç yeniliği: Süreç yeniliği, ürün ve hizmetlerin üretim öncesi tedarik; üretim sü-
reci ve üretim sonrası dağıtım şekillerinde, verimlilik ve değer artışını sağlamak amacıyla
yapılan değişim ve farklılıkları kapsamaktadır. Bu alanlarda firma ya mevcut sistemini
tamamen değiştirerek ya da mevcut sisteminde belirli değişiklik ve düzeltmeler yaparak
bir değişim yaratabilecektir (Uzkurt, 2008, s.40). Süreç yeniliği firmaya önemli avantajlar
sağlayabilecektir. Bunların başında; hammaddede, zaman ve personel istihdamında tasar-
ruf sağlayarak maliyetlerin azaltılması ve kalitenin iyileştirilmesi gibi faktörler gelmekte-
dir. Müşterilere sağlanan faydalar ise ürün ve hizmetlere ulaşmada rahatlık, çabukluk ve
etkinlik sağlanması ve patentlerin korunmasıyla ilgili karşılaşılan sorunların üstesinden
gelmede yardımcı çözümler üretilmesi gibi avantajlar sayılabilir. Süreç yenilikleri saye-
sinde, gerek firmaya gerekse müşterilere sağlanan bu faydalarla birlikte firma, önemli bir
rekabet üstünlüğü yakalama fırsatına sahip olacaktır (Ise, 1995, s.41).
Pazarlama yenilikleri: Pazarlama sürecinin tamamını kapsayacak şekilde ya da pazar-
lama sürecinin herhangi bir aşamasına yönelik olarak anlayış, uygulama ve süreçlere iliş-
kin yapılan yenilikler pazarlama yeniliği olarak kabul edilirler. Pazarlama yeniliği, müşteri
ilişkilerinde yeni bir tekniğin uygulanması şeklinde ortaya çıkabileceği gibi yeni pazarlara
girişte uygulanacak yeni bir pazarlama stratejisi olarak da meydana gelebilecektir. Yeni-
liklerin ekonomik katma değerinin artırılmasında, etkin pazarlama stratejilerinin önemli
olduğu düşünüldüğünde, bu yeniliklerin pazarlanmasında da yeni pazarlama uygulama-
larının geliştirilmesi oldukça önem kazanmaktadır.
bileceği gibi ürün ve hizmetler için yeni bir pazarlama tekniği, yeni bir pazar bulma ya da
müşteriler yeni bir iletişim şekli olabilir.
Teknolojik ve teknolojik olmayan yenilikler gerçekleşme sürecinde, çoğu zaman bir-
birlerine ihtiyaç duyarlar ve birbirlerini tamamlayan bir sistem içerisinde gerçekleşirler.
Teknolojik bir yeniliğin sosyal ve ekonomik katma değerini artırabilmek için yine o yeni-
liğin çeşitli pazarlama stratejileriyle pazara sunulması gerekmektedir. Bu da teknolojik bir
yeniliğin, teknolojik olmayan bir yenilikle değer kazanması anlamına gelmektedir. Benzer
şekilde teknolojik yeniliklerin bir işletmede gerçekleşmesi için o işle ilgilenen persone-
lin motivasyonu, çalışma sistemi, ücretlendirilmesi ve örgütlenme biçimleri önemli hale
gelecektir. Bu da teknolojik gelişmelerin, teknolojik olmayan yeniliklerle desteklenmesi
ve motive edilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla teknolojik ve teknolojik
olmayan yenilikler, birbiriyle koordineli bir şekilde gerçekleştirildiği zaman toplumsal ve
ekonomik katma değerleri artacak ve taraflar için getirisi yüksek olacaktır.
Teknolojik ve teknolojik olmayan yenilik ayrımına benzer bir şekilde, teknik ve yöne-
timsel yenilik ayrımı da yapılmaktadır (Afuah, 2003, s.14). Teknik yenilikler, ürün, hizmet
ve süreçlerin geliştirilmesinde kullanılan teknik özelliği ağır basan yenilikleri ifade eder-
ken; daha çok yönetim süreçleri ve örgütlenme biçimleriyle ilgili geliştirilen yeni yöntem-
ler ise yönetimsel yenilikler olarak adlandırılmaktadır (Kimberly ve Evanisko, 1981).
Tamamen (İcat olarak) yeni olan ürünler: Bu ürünler yeni bir bilimsel gelişmeye,
bir buluşa ya da Ar-Ge çalışması sonucunda ortaya çıkan yeni bir fikre dayalı olarak ge-
liştirilen ve daha önce benzeri olmayan yeni ürünleri kapsamaktadır. Bu tür yenilikler,
diğer yeniliklere göre çok sık yapılan yenilikler olarak ortaya çıkmazlar. Bu yenilikler aynı
zamanda artımsal olarak geliştirilecek yeni ürünler için de önemli bir başlangıç noktası
oluştururlar.
Pazar için yeni olan ürünler: Bu tür ürünler, diğer yeni ürünler gibi yeni geliştiril-
miş ürünler olmanın ötesinde, mekansal bir farklılıktan dolayı yeni olma özelliğine sahip
ürünlerdir. Gerçekte bu tür ürünler vardır ve başka pazardaki tüketiciler tarafından kul-
lanılmaktadır. Ancak tüketiciler tarafından bilinmeyen ya da kullanılmayan bir pazara ilk
defa sunulması halinde bu tür ürünler de yeni ürünler olarak değerlendirilmektedir. Bu
bağlamda ilgili pazar için yeni olan bu tür ürünlerin pazarlanmasında ve tutundurulma-
sında yeni ürünler için izlenen stratejilerin izlenmesi faydalı olacaktır.
İşletme için yeni olan ürünler: Pazarda daha önceden benzerleri mevcut olan ve baş-
ka işletmeler tarafından üretilen ancak, ilgili ürünü üretmeye başlayan bir işletme için
yeni olan ürünleri kapsamaktadır. Bu tür ürünleri yeni üretecek işletmeler için özellikle
yeni teknolojik altyapı, yeni insan kaynağı, yeni üretim teknikleri ve yeni dağıtım kanalı
gerektirmesinden dolayı yeni olarak nitelendirilmesi önemlidir.
İşletmeler bazen, teknolojik gelişmeler işletmelere yeni ürün vehizmet üretmeleri ko-
nusunda ilham kaynağı olurlar. Teknolojik gelişmelerin dışında da bazen işletmeler mev-
cut ürünlerinde çeşitli ekleme, basitleştirme ya da iki farklı ürünü birleştirme yaparak
yeni bir ürün geliştirirler, bazen de mevcut ürünün kullanım alanını, pazarını, özellikleri-
ni ya da konumlandırmasını değiştirerek ortaya yeni bir ürün çıkarabilirler. Her durumda
da yeni ürünlerin mevcutlara oranla tercih edilebilir üstünlüklerinin olması, sosyal ya da
ekonomik faydalarının gözlenebilir oranda yüksek olması önemli olmaktadır. Aksi tak-
dirde, yeni olarak üretilen ürünlerin pazardaki tüketiciler tarafından benimsenme oranı
oldukça düşük olacak ve bu da yeni üründen beklenen ekonomik getirinin düşük olması
sonucunu doğuracaktır.
Şekil 2.1
Yeni Ürün Geliştirme Süreci
Şekil 2.1’de yeni ürün geliştirme sürecinin aşamaları görülmektedir. Şekilden de gö-
rülebileceği üzere, yeni ürün geliştirme süreci işletmenin genel amaç ve stratejilerine
bağlıdır. Sürecin ilk üç aşaması kavramsal çabaları kapsarken, som üç aşaması ise yeni
ürünlerin somut olarak geliştirilip pazara sunulması söz konusudur (Altunışık v.d, 2006).
Yeni ürün geliştirme süreci, pazardaki değişimlerin izlenmesi ile başlamaktadır. Pa-
zardaki değişimler; tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarının tespiti, makro ve mikro çevre fak-
törlerindeki değişimin ne tür ihtiyaç alanları (Yeni pazar) oluşturduğunun tespitini ve
pazardaki rekabetle ilgili bilgilerin toplanmasını ve işletmeye aktarılmasını kapsamakta-
dır. Bununla birlikte teknolojik ve bilimsel ilerlemeler de, yeni ürün geliştirme sürecinde,
pazarın ihtiyaçlarıyla birleştirilerek bir başlangıç noktası oluşturabilmektedir.
Pazarın ihtiyaçları, makro ve mikro çevre faktörlerindeki değişimler, teknolojik ve bi-
limsel gelişmelere ilişkin bilgi ve enformasyon elde edildikten sonra işletme içerisinde bu
bilgilerin, ilgili birimler tarafından paylaşılıp yorumlanır. Bu paylaşımdan hareketle, pa-
zara hangi özelliklere sahip yeni ürün sunulacağı konusunda fikirler geliştirilir. Bu fikirler
doğrultusunda, geliştirilecek ürünlerin, işletmenin strateji ve politikaları ile teknolojik ve
insan kaynağı altyapısıyla birlikte değerlendirilir. Üretim departmanı tarafından gelişti-
rilen yeni ürün öncelikle, pilot bir pazar testine tabi tutulur ve daha sonra ticarileştirme
sürecine geçer. Pazara sunulan yeni ürünlere ilişkin tüketici tepkileri incelenerek kabul
şansı yüksek ve rekabetçi bir yeni ürün için sürekli iyileştirmeler yapılarak süreç devam
ettirilir. Bu sürecin aşamaları arasındaki iletişim tek taraflı değildir. Her aşama bir ya da
birkaç önceki aşamayla sürekli olarak işbirliği halinde yeni ürünün en iyi şekilde geliştiril-
mesi için etkileşimde bulunur.
Yeniliklerin Yayılması
Yeniliklerin yayılması, ortaya çıkan yeniliklerin toplumun önemli bir kesimi, ilgili işlet-
meler, sektörler pazarlar ve ülkeler tarafından kullanımının yaygınlaşmasını ifade eder.
Yeniliklerin yayılma hızı ve kapsamı, yeniliklerden elde edilecek sosyal ve ekonomik fay-
dayı maksimize etmede oldukça önemli bir rol oynayacaktır. Yeniliklerin çok sınırlı bir
kitleye ulaşması, yenilikten beklenen ekonomik ve sosyal faydanın da düşük olmasını
sağlayacak ve böylece yenilik çalışmalarının etkinliğini düşürecektir. Yeniliklerin yayıl-
ma hızı aynı zamanda diğer yeniliklerin geliştirilmesine de olumlu katkı sağlayacaktır.
Yayılma sürecinde kurulan işbirlikleri, tarafların tek başlarına ulaşamayacakları ve elde
edemeyecekleri bilgi, teknoloji ve diğer kaynaklara ulaşma imkanı sağlayarak bir sinerji
ortaya çıkaracaktır (Oslo Manual, 2005).
Rogers (1995, s.5) yeniliklerin yayılmasını sosyolojik açıdan ele almış ve yeniliklerin
sosyal sistemin üyeleri arasında, belirli bir süre içerisinde bir takım iletişim kanallarıyla
iletilmesi ve paylaşılması olarak tanımlamıştır. Yeniliklerin yayıldığı sosyal sistemin üye-
leri, birbirleriyle etkileşerek ve birbirlerine bilgi sağlayarak, hem yeniliklerin paylaşımını
hızlandırırlar hem de yeniliklerle ilgili belirsizlikleri ortadan kaldırırlar.
Yukarıdaki tanım dikkate alındığında yeniliklerin yayılmasının dört temel bileşen
üzerine bina edildiği görülmektedir. Bunlar; yeniliğin kendisi, sosyal sistem, iletişim ka-
nalı ve zamandır.
Sosyal sistem, bireyler, gruplar ve organizasyonlar gibi alt sistemlerden oluşan ve
belirli konuları ve ortaya çıkan problemleri birbirleriyle paylaşan bütünleşmiş bir yapı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeniliklerin yayılması her ne kadar sosyal sistem içerisin-
de gerçekleşse de sosyal sistemin yapısı da yeniliklerin yayılmasında yönlendirici bir rol
oynayabilir. Bu nedene sosyal sistemin yapısı ve üyelerin özellikleri, yeniliklerin yayıl-
masını hızlandırabildiği gibi engelleyebilir de. Sosyal sistem içerisinde yeniliğin yayılma
hızını etkileyen faktörleri; normlar, fikir liderliği, değişim temsilcileri olarak sıralamak
mümkündür. Normlar, sitemin üyeleri tarafından benimsenmiş davranış kalıplarını ifade
ederler ve yenilikçi davranışa sahip bireylerin oluşturduğu sistemlerde, yenilikler hakkın-
daki paylaşımlar daha fazla gerçekleşir. Fikir liderleri, toplumun diğer bireyleri üzerinde
önemli bir yönlendirici role sahip olduğu için onlar tarafından söylenen sözlerin ve dav-
ranış biçimlerinin diğer bireyler tarafından benimsenme oranı oldukça yüksek olur. De-
ğişim temsilcileri, değişimi yönetenler tarafından toplumun kararlarını etkilemek üzere
yetkilendirilmiş bireylerdir. Bu temsilciler, toplumun yeniliklere ihtiyacı olduğunu hisset-
tirmek, yenilikler hakkında bilgi ve enformasyon sağlamak gibi görevleri yerine getirerek,
2. Ünite - Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin Yayılması 29
yeniliklerin yayılmasına katkı da bulunurlar. Örneğin; doktorların sağlıkla ilgili bir yenilik
konusunda hastalarını bilgilendirmesi ya da yenilikten yararlanma yönünde ikna etmeye
çalışmaları gibi.
Yeniliklerin yayılmasının bir diğer bileşeni olan iletişim kanalları, genel olarak birey-
sel ve kitlesel iletişim araçlarının yeniliğe ilişkin bilgi, enformasyon ve ikna çabalarının
paylaşılmasıyla ortaya çıkar. Kitlesel iletişim kanalları, özellikle yenilikler hakkında bilgi
ve enformasyon sağlamada etkili olurlar. Bireysel iletişim kanalları ise yeniliklerin be-
nimsenmesi ve yeniliklerin gerektirdiği tutum ve davranışların değiştirilmesinde önemli
rol oynar. Yeniliklerin yayılma sürecindeki zaman kavramı ise yayılmanın hızını ve be-
nimseme karar sürecini içermektedir. Yeniliklerin özelliklerine göre, her bir yeniliğin ne
kadar sürede toplumun ne kadarlık bir kesimine yayılacağı önem kazanmaktadır. Bu, hem
işletmelerin yenilikten bekledikleri ekonomik katkının kısa sürede yaratılması hem de
toplumun daha kısa sürede yenilik kaynaklı yaşam standardının yükselmesi açısından
önemlidir.
Yeniliklerin Benimsenmesi
Yeniliklerin yayılmasıyla ilişkili bir diğer kavram olan yeniliklerin benimsenmesi, ortaya
çıkan yeniliklerin başkaları tarafından geliştirilmesi ve uygulanması sürecini ifade eder
(Damanpour, 1991). Başka bir ifadeyle yeniliklerin benimsenmesi, birey ve organizasyon-
ların, yeniliklerden haberdar olmalarından benimseme ve uygulamalarına kadar ki geçen
süreci kapsar. Bu bağlamda yeniliklerin benimsenme hızı da yeniliklerin katma değerini
artırma açısından önemli bir faktördür.
Yeniliğin benimsenmesi ve sosyal yapı içerisindeki dağılım süreci daha önceki araş-
tırmacılar tarafından S eğrisi ile açıklanmaya çalışılmıştır (Rogers, 1995: 258; O’Hare,
1988). Şekil 2.2’de görüldüğü gibi yenilik ilk çıktığı zamanlarda, yavaş yavaş benimsen-
meye başlar. Daha sonra benimsenme oranı hızla artmaya başlar ve belirli bir noktadan
sonra benimsenme oranı tekrar yavaşlamaya başlar. Bu çerçevede S eğrisi, yeniliklerin
benimsenme oranını yavaş başlangıç, uçuşa geçme, hızlı artış ve daha sonra yavaşlayarak
düşüşe geçme olmak üzere dört aşamada gerçekleştiğini varsaymaktadır (O’Hare, 1988).
Şekil 2.2
Yeniliklerin
Benimsenme Süreci
Kaynak: Rogers
(1995: 253), Ryan and
Gross (1945)
kârlı olması, düşük maliyetli olması sosyal prestijinin daha fazla olması ve problemlerini
en iyi çözecek alternatif olması konularında ikna olmalıdır. Aksi takdirde, alternatiflerin-
den tercih edilebilir bir üstünlüğe sahip olmayan yeniliklerin benimsenme ihtimali de
düşük olacaktır.
Uyumluluk (Compatibility): Uyumluluk, yeniliğin hitap ettiği hedef kitlenin (Birey,
toplum ya da organizasyonun) değer, inanç ve geçmiş deneyimleriyle uyumlu olması ve
ihtiyaçlarına en iyi cevabı verebilecek bir özelliğe sahip olmasını ifade etmektedir. Yeni-
likler, hedef kitlenin inanç ve değerleriyle uyumlu, geçmiş deneyimlerine göre olumlu bir
imaja sahip ve ihtiyaçlarını maksimum düzeyde karşılayabildiği ölçüde benimsenme hızı
yüksek olacaktır.
Karmaşıklık (Complexity): Karmaşıklık, yeniliğin potansiyel kullanıcıları tarafından
özellikleri ve kullanımı gibi konulardaki anlaşılırlık derecesini ifade etmektedir. Yeniliğin
karmaşıklık derecesi, kullanıcıların o yenilikle ilgili daha önceki bilgi, tecrübe ve uzman-
lıklarına göre farklı düzeylerde algılansa da, anlaşılırlığı ve sadeliği olmayan yeniliklerin
yayılma hızı yavaş olabilecektir. Teknik özelliklere sahip olan yenilikler belirli bir derece-
de uzmanlık ve bilgi bikrimi gerektirebilirler. Bu tür yeniliklerin yaygınlaşması için de,
toplumun bu konularda kısa sürede bilgi ve tecrübe kazanabileceği eğitim çalışmalarının
yapılması önem arzetmektedir. Örneğin; bilgisayarın ortaya çıktığı ilk yıllarda bilgisayar
kullanım kurslarının yaygın olması gibi.
Denenebilirlik (Trialability): Denenebilirlik, yeniliklerin kullanıcıları tarafından, sa-
hip olmadan önce belirli düzeyde kullanabilme ve tecrübe edebilme derecesini ifade eder.
Kullanıcılar ilk çıkan yenilikleri henüz satın almadan, belli ölçüde test edip, ihtiyaçlarına
uygunluğunu ve tercih edilebilirliğini öğrenmek isteyebilecektir. Bu nedenle yeniliklerin
denenebilirlik imkânına sahip olması, yayılımı için önem arzetmektedir. Örneğin; yeni
model bir otomobille ilgili olarak otomobil bayileri tarafından müşterilerine test sürüşü
imkânının sağlanması ya da yeni çıkan bir içeceğin marketlerde stand açılarak müşterilere
tattırılması gibi.
Gözlemlenebilirlik (Observability): Gözlemlenebilirlik, yeniliğin sonuçlarının kulla-
nıcılar tarafından satın alınmadan görülebilirliğini ifade etmektedir. Bazı yeniliklerin kul-
lanımı ve sonuçları, kısa vadeli olduğu için sonuçların kısa sürede gözlenmesi mümkün
iken; bazı yeniliklerin sonuçlarının ise ortaya çıkması uzun zaman alabilmektedir. Yenilik-
lerin sonuçlarının satın alma öncesi tüketiciler tarafından gözlenebilir olması, yenilikleri
tercih etmede etkili olacaktır. Kısa sürede sonuçlarının ortaya çıkması mümkün olmayan
yeniliklerin sonuçları için daha önce deneyip kullananların tecrübeleri aktarılmak sure-
tiyle potansiyel kullanıcılara belli ölçüde fikir verilmiş olacaktır. Nitekim yeni üretilen bir
zayıflama ve kondisyon aletinin sonuçlarını göstermek için firmaların, reklamlarında bu
yeniliği kullanan insanların tecrübelerini aktarmaları buna bir örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 2.3
Yenilikleri Benimseme
Katgorileri
Kaynak: Rogers
(1995, s.262)
Örgütsel engeller: Bir işletmede çalışanlar, yeniliklerin kabul edilmesiyle birlikte bazen
eski alışkanlıklarından vazgeçmek ve yeni tekniklere ayak uydurmak gibi alternatifle kar-
şı karşıya kalabileceklerdir. Bu da statükocu gruplar için yeniliklere karşı bir direnç nedeni
olarak ortaya çıkabilecektir. Benzer şekilde örgüt içerisindeki bazı baskın kişi ya da gruplar,
yeniliklerin benimsenmesiyle birlikte etkilerini kaybedebilecekleri düşüncesine sahip olabil-
mektedirler. Bu da örgütte yeniliklerin benimsenmesi konusunda isteksizlik yaratabilecektir.
Bu engeller büyük oranda örgüt içerisinde yeniliğe açık ve yenilikçi çabaları motive
den bir kültürün inşa edilmesi ve bunu destekleyen bir yönetim anlayışıyla aşılabilecektir.
YENİLİKLERİN PAZARLANMASI
Yeni olarak üretilenlerin, yenilik (inovasyon) özelliği kazanabilmesi için ticarileştirilmesi
kaçınılmazdır. Başka bir ifadeyle, toplumun faydasına sunulmayan yeni fikirlerin, geliş-
melerin ve icatların, yenilik özelliği kazanamayacağı ve ekonomik ve sosyal fayda ürete-
meyeceği açıktır. Bu nedenle yeniliklerin etkili bir biçimde pazarlanabilmesi yeniliklerin
katma değerini artırmak için kaçınılmazdır.
Yeniliklerin, hedef kullanıcıları tarafından ihtiyaca uygunluklarının hissettirilmesi ve
kısa sürede benimsenmesinin sağlanması, pazarlamanın sorumluluğunda olup yenilikle-
rin pazarlanması için yeni pazarlama teknikleri üretmeyi gerektirmektedir. Yeni ürün ve
hizmetlerin, tüketiciler tarafından kabul şansını artırmak ve benimsenme süresini kısalt-
mak için pazarlama departmanı öncelikle, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını tespit edecek
mekanizmaya sahip olmalı, tüketicileri etkileyen sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik
faktörleri analiz etmeli ve bu çevresel şartlardaki değişimlerin tüketicilerde ne tür yeni ih-
tiyaç alanları yarattığını doğru belirlemelidir. Bu sayede tüketici ihtiyaçlarına en iyi tepki-
yi oluşturacak yeni ürün ve hizmetler için de önemli bir başlangıç noktası oluşturmalıdır.
Pazarlamanın bu fonksiyonunu gerçekleştirebilmesi için işletmenin tamamını kapsayacak
bir pazar odaklı kültürün inşa edilmesi ve dinamik yapıdaki bir işletme bilgi sisteminin
kurulmasıyla mümkün olabilecektir.
İşletmenin, katılımcı bir pazar odaklı yenilik stratejisi oluşturabilmesi için dinamik bir
müşteri odaklılık stratejisine, etkili bir örgütsel sisteme ve örgütsel bağlılığı yüksek yete-
nekli çalışanlara ihtiyacı bulunmaktadır (Doyle ve Bridgewater, 1998, s.10-12). Dinamik
müşteri odaklılık stratejisi, müşteri ihtiyaçlarının tespit edilmesi, yenilikçi çözümlerin
üretilmesi, müşteri tatmini sağlayan ürünlerin üretilmesi ve uzun dönemli bir perspektife
sahip olmakla gerçekleşecektir. Etkili bir örgütsel sistemin temel unsurları ise; temel ör-
gütsel süreçlerin yapılandırılması, fonksiyonel takımların çapraz işbirliği, ağyapıların ve
işbirliklerin oluşturulması ve güçlü markaların yaratılmasıdır. Örgütsel bağlılığı yüksek
yetenekli çalışanlara, vizyon sahibi bir lidere sahip olmakla, yetenekli personele odaklan-
makla, beceri, eğitim ve geliştirme odaklılıkla, motivasyon ve örgütsel bağlılıkla, yetkilen-
dirme ve süreç merkezli olmakla gerçekleşecektir.
Çevresel değişimlerin dinamik olduğu dikkate alındığında, müşteri ihtiyaçlarının da
sürekli değişeceği ve dolayısıyla yeni ihtiyaç alanları ortaya çıkacağı muhtemeldir. Bu bağ-
lamda pazarlama departmanı, sadece yenilik üzerine odaklanan bir stratejik anlayışla de-
ğil, sürekli yeni ihtiyaç alanları ve yeni pazarlar araştırarak bu alanlara uygun yeni ürün ve
hizmetlerin sunulmasını sağlayacak dinamik bir anlayışla hareket etmelidir.
Pazarlama bir taraftan yeni ürün ve hizmetlerin pazarda benimsenmesini ve yaygın-
laşmasını sağlarken, diğer taraftan da kendi pazarlama araçlarında, yöntemlerinde ve an-
layışında da yenilikler yapmak durumundadır. Pazarlamanın yenilikçi olmasını zorunlu
kılan nedenleri; sınırların kalkması, müşteri beklentilerinin ve değişim hızının artması
olarak sıralamak mümkündür (Doyle ve Bridgewater, 1998, s.3). Ülkeler ve pazarlar ara-
sındaki sınırların önemli ölçüde yok olması, bilgi, enformasyon ve etkileşim hızının artışı-
nı ve bu hızlı trafiğin de pazarların birbirlerinden daha hızlı etkileşimini ve dönüşümünü
2. Ünite - Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin Yayılması 33
beraberinde getirmiştir. Çevresel faktörlerdeki değişime ve rekabete dayalı olarak işletme-
lerin, pazara daha yenilikçi sunumlarla çıkmalarına bağlı olarak, tüketicinin beklentileri
de artmıştır. Dolayısıyla bu faktörler pazarlamanın, yeni ürün ve hizmetlerin pazarda et-
kili bir şekilde sunumunu ve rekabet üstünlüğü sağlayacak yeni pazarlama stratejilerini
geliştirmelerini zorunlu kılmıştır.
Pazarlamanın, bir taraftan klasik dört elemanı olan ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma
elemanları üzerinde yenilikler yapmaya çalışırken, diğer taraftan da yeni pazarlar, etkili
müşteri ilişkileri yönetimi, konumlandırma, marka yaratma ve stratejik işbirlikleriyle iş
modelleri geliştirmede de yenilikler yapması gerekli hale gelmiştir.
Pazarlamanın yeniliklerle, pazarda sürdürülebilir başarıyı yakalamasında kullanabi-
leceği en önemli dinamiklerden birisi de ürün ve hizmetlerle sunulan değer yenlilikler-
dir. Değer yeniliği, müşteriye sunulan her türlü yeni önerinin, mevcutlardan ve alter-
natif yeniliklerden daha fazla ihtiyaca karşılık vermesinin bir göstergesidir. Yeni ürün ve
hizmetlerin pazardaki başarı şansı önemli ölçüde, bu ürün ve hizmetlerle sunulan değer
konusunda yapılan yeniliğe bağlı olarak değişecektir (Kim ve Maugborne, 2004). Ürün ve
hizmetlerle birlikte sunulan değerin, tüketici tarafından kabul edilebilir olması tüketici
tarafından bu değerlerin nasıl algılandığına bağlı olacaktır. Dolayısıyla müşteri kendisine
sunulan değere karşılık ödeyeceği parasal ve parasal olmayan değere göre test ettikten
sonra kararını verecektir. Müşterinin sunulan fayda ile ödeyeceği bedeli birlikte değerlen-
dirmesi, bizi müşteri değeri kavramına götürecektir ki bu da, yen ürün ve hizmetlerin pa-
zardaki başarısında önemli ölçü de belirleyici olacaktır. Müşteri değerinin artırılması da
yine işletmenin pazar odaklı bir anlayışla hareket edip pazardaki müşterilerin istek ve ih-
tiyaçlarına karşılık gelecek en iyi cevabı hazırlamak ve bunu da etkili bir şekilde sunmakla
mümkün olacaktır. Müşteri değeri oluşturmada sadece sunulan ürün ve hizmetlerin özel-
likleri dikkate alınmayıp, üretim öncesi müşterinin ihtiyaçlarının tespitinden başlayan ve
satış sonrası süreçleri de kapsayan kapsamlı bir alanda gerçekleşmesi önem arzetmektedir.
Resim 2.1
Yenilik çeşitleri ve
yeniliğin yayılması.
34 Yenilik Yönetimi
Özet
Yenilikler, özelliklerine göre farklı sınıflandırmalara tabi lerin ekonomik ve sosyal katma değerinin gerçekleşmesi açı-
tutulmaktadır. Bu sınflandırmalardan en sık kullanılanları, sından oldukça önem arzetmektedir. Yeniliklerin yayılması
yenilikleri etki derecelerine, yarattığı değişimin boyutlarına, yeniliklerin özelliklerine, sosyal sisteme, iletişim kanallarına
kullanım alanlarına ve teknoloji yoğunluklarına göre yapılan ve zamana bağlı olarak gerçekleşmektedir. Yeniliklerin be-
sınıflandırmalardır. Boyutlarına ve etki derecelerine göre ye- nimsenmesi ise yeniliklerin nispi avantajına, hedef kitlenin
nilikler, radikal ve artımsal yenilikler; değişimin ve farklılı- inanç, değer, tecrübe ve yaşam tarzına uyumluluğuna, kar-
ğın boyutuna göre yıkıcı ve destekleyici yenilikler; kullanım maşıklı derecesine, denenebilirlik özelliğine ve sonuçlarının
alanlarına göre ürün-hizmet, süreç ve pazarlama yenilikleri; gözlenebilirliğine bağlı olmaktadır. Bu nedenle yeniliklerin
teknolojik yoğunluklarına göre teknolojik ve teknolojik ol- kısa sürede hedef kitlesi tarafından benimsnemsini sağlamak
mayan yenilikler olarak sınıflandırılmaktadır. için firmaların, özelliklere dikkat etmesi ve bunlara ilişkin
Rekabbettin artması, teknolojideki ilerlemeler, tüketicilerin çözümler üretmesi gerekmeketdir.
daha bilinçli olması ve uluslararsı sınırların kalkması gibi Yeniliklerin benimsenmesine ilişkin olarak bireylerin kişisel
nedenler, firmaları yeni ürün geliştirme konusunda zorla- değerleri ve kişilik özellikleri de önem arzetmektedir. Bu çerçe-
maktadır. Yeni ürün geliştirme süreçleri daha önceleri Ar-Ge vede yapılan araştırmalar yeniliği benimseyenleri, yenilikçiler,
merkezli olup, Ar-Ge, üretim ve pazarlama fonksiyonlarının erken benimseyenler, erken davrananlar, geç kalanlar ve geride
işbirliğiyle gerçekleşir. Bu süreçte Ar-Ge tarafından geliştiri- kalanlar olmak üzere beş kategoride toplamışlardır. Bu katego-
len yeni ürünlerin üretimi yapılır ve pazarlama deprtamanı rilerin özelliklerinin tanınması ve buna göre bu gruplara yeni-
tarafından pazara sunulurdu. Günümüz de ise bu süreç pa- liklerin sunulması yeniliklerin başarısı için önemli olacaktır.
zar merkezli olup, önce pazarın istek ve ihtiyaçları ile rekabet Yeniliklerin pazardaki başarısı önemli ölçüde onların ticari-
düzeyi belirlendikten sonra yeni ürün ve hizmetlerin geliş- leştirilmesiyle yakından ilgilidir. Çünkü yeniliklerin ticari-
tirilmesi sağlandı ve etkili pazarlama stratejileriyle pazara leştirilmesi (Pazarlanması) eknomik ve sosyal katma değer
sunulmaya başlandı. üretmesi için önemlidir. Bu nedenle yeniliklerin başarısı için
Yeni ürünlerin pazardaki başarı şansının önemli ölçüde dü- her bir pazara ilişkin yenilik stratejisinin geliştirilmesi ve
şük olduğu görülmektedir. Bunun en önemli nedenleri ara- etkin bir şekilde yürülüğe konması gerekmektedir. Başarılı
sında ise tüketici ihtiyaçlarını belirlemedeki yetersizlikler, bir yenilik statejisi için de pazar odaklı bir firma anlayışının
yanlış pazarlama stratejileri, yüksek maliyetler ve rekabetçi varlığı kaçınılmazdır. Ancak bu sayede, pazar ve rekabet bil-
konumlandırmanın yetersiz oluşu gelmektedir. gisiyle, çevresel değişimlere ilişkin enformasyon işletmeye
Yeniliklerin kısa süre içerisinde hedef kitle tarafından be- aktarılacak ve bunların doğrultusunda kabul şansı yüksek
nimsenip, toplumun önemli bir kısmına yayılması, yenilik- yenilikler üretilebilecektir.
2. Ünite - Yenilik Çeşitleri ve Yeniliğin Yayılması 35
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi yenilik sınıflandırmalarından 7. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yeniliğin benimsenmesi
birisi değildir? ve sosyal yapı içerisindeki dağılımını doğru olarak tanımla-
a. Boyutlarına ve etki derecesine göre yenilikler maktadır?
b. Meydana getirdiği değişim ve farklılıklara göre yenilikler
a. Yenilik ilk çıktığı zamanlarda, hızlı bir şekilde be-
c. Ortaya çıkış biçimlerine göre yenilikler
d. Kullanım alanlarına göre yenilikler nimsenmeye başlar. Daha sonra benimsenme oranı
e. Teknolojik yoğunluğuna göre yenilikler yavaşlamaya başlar ve belirli bir noktadan sonra be-
nimsenme oranı tekrar hızlanmaya başlar
2. Cep telefonlarına zaman içerisinde kademeli olarak rad-
b. Yenilik ilk çıktığı zamanlarda, yavaş yavaş benim-
yo, kamera, wap uyumu gibi özelliklerin eklenmesiyle ortaya
çıkan yenilikler aşağıdaki türlerden hangisine örnektir? senmeye başlar. Daha sonra benimsenme oranı hızla
a. Radikal Yenilikler artmaya ve belirli bir noktadan sonra benimsenme
b. Yıkıcı Yenilikler oranı tekrar yavaşlamaya başlar
c. Süreç Yeniliği c. Yenilik ilk çıktığı zamanlarda, yavaş yavaş benimsen-
d. Artımsal Yenilikler meye başlar. Daha sonra benimsenme oranı düşüş
e. Teknolojik Olmayan Yenilikler
gösterir ve belirli bir noktadan sonra benimsenme
3. Ürün ve hizmetlerin üretim öncesi tedarik; üretim süre- oranı tekrar artmaya başlar
ci ve üretim sonrası dağıtım şekillerinde, verimlilik ve değer d. Yeniliğin benimsenmesi ve sosyal yapı içerisindeki
artışını sağlamak amacıyla yapılan değişim ve farklılıkları dağılımı bulunduğu topluma gore farklılıklar gösterir
kapsayan yenilik türü aşağıdakilerden hangisidir?
e. Yeniliğin benimsenmesi ve sosyal yapı içerisindeki
a. Pazarlama Yenilikleri
dağılımı süreç içerisinde değişim göstermez
b. Destekleyici Yenilikler
c. Ürün-Hizmet Yeniliği
d. Yıkıcı Yenilikler 8. Aşağıdakilerden hangisi yeniliğin benimsenme hızını et-
e. Süreç Yeniliği kileyen faktörlerden biri değildir?
a. Değişkenlik
4. Ürün, hizmet, süreç, pazarlama ve yönetimsel alanlarda
yapılan yenilik süreçlerini de kapsayan ve bu alanlardaki ye- b. Nispi avantaj
niliklerle etkileşim içderisinde ortaya çıkan yenilik türü aşa- c. Uyumluluk
ğıdakilerden hangisidir? d. Karmaşıklık
a. Toplumsal Yenilik e. Gözlemlenebilirlik
b. Destekleyici Yenilikler
c. Ürün-Hizmet Yeniliği
9. Yenilikleri kısa sürede kullanmaya istekli olan ve dene-
d. Örgütsel Yenilikler
e. Süreç Yeniliği yimleriyle de diğer kullanıcılar üzerinde önemli bir etkileyici
güce sahip grup aşağıdakilerden hangisidir?
5. Aşağıdakilerden hangisi firmaları yeni ürün ve hizmet a. Yenilikçiler/Öncüler
geliştirmeye iten nedenlerden biri değildir?
b. Geride Kalanlar
a. Uluslararası pazarlardaki sınır ve kısıtların önemli
oranda azalması c. Geç Kalanlar
b. Firmaların daha esnek ve yenilikçi yapıya sahip olmaları d. Erken Benimseyenler
c. Firmaların yeni pazar arayışları e. Erken Davrananlar
d. Yeni ürün ve hizmet geliştirmenin düşük maliyetli olması
e. Tüketicilerin yenilik beklentilerinin artması 10. Aşağıdakilerden hangisi etkili bir örgütsel sistemin temel
6. Aşağıdakilerden hangisi yeni ürünlerin başarısızlık ne- unsurları arasında yer almaz?
denlerinden birisi değildir? a. Temel örgütsel süreçlerin yapılandırılması
a. Rekabetçi özelliklerinin yetersiz olması b. Alanında uzman çalışanlara sahip pazarlama ekibi
b. Pazara sunumda yanlış zamanlama c. Fonksiyonel takımların çapraz işbirliği
c. İkame ürünlerin yanlış analiz edilmesi d. Ağyapıların ve işbirliklerin oluşturulması
d. Önemsiz ayrıntılar üzerine odaklanmak e. Güçlü markaların yaratılması
e. Yeni ürünün özellik, fayda ve kullanım şeklinin tüke-
ticilere doğru aktarılamaması
36 Yenilik Yönetimi
Yararlanılan Kaynaklar
Afuah, A. (2003). Innovation Management: Strategies, Leifer, M. (2000). Singapore’s Foreign Policy: Coping with
Implementation, and Profits. (2nd. ed.). NY: Oxford Vulnerability. London: Routledge.
University Pres. Noori, H. (1990). Managing the Dynamics of New Techno-
Altunışık, R., Özdemir Ş., Torlak Ö. (2006). Modern Pazarla- logy: Issues in Manufacturing Management. New Jer-
ma. İstanbul: Değişim Yayınları sey: Prentice Hall Inc.
Christiansen, J.A. (1997). Learning to Improve Innovation O’Hare, M. (1988). Innovate! How to Gain and Sustain
Performance: The Role of the General Manager. Compatitive Advantage. Blackwell.
Doctoral Dissertation, INSEAD. Oslo Manual (2005). Guidelines for Collecting and Interp-
Damanpour, F. (1991). Organisational Innovation: A Me- reting Innovation Data. OECD & Euorostat Manual.
ta-analysis of Effects of Determinants and Moderators. (Çev: TÜBİTAK, 2006, Oslo Kılavuzu, Yenilik Verileri-
Academy of Management Journal. 34 (3), 555–590. nin Toplanması ve Yorumlanması için İlkeler. 3. Baskı,
Doyle, P. ve S. Bridgewater. (1998). Innovation in Marketing. Ankara).
Oxford: Butterwoth-Heinemann. Rogers, E.M. (1995). Diffusion of Innovations. (4th ed.).
Ise, M. (1995). Entrepreneural Innovation: Beyond New York: The Free Pres.
Schumpeter. Creativity and Innovation Management. 4 Schumpeter, J.A. (1934). The Theory of Economic Develop-
(1), 1995. ment. Cambridge: Harvard University Press.
Kim, W.C. ve R. Mauborgne. (2004). Blue Ocean Strategy. Schumpeter, J.A. (1974). Kapitalizm, Sosyalizm ve Demok-
Harvard Business Review. 1–9. rasi. Cilt I: Kapitalizm. (Çev: T. Akoğlu). İstanbul: Var-
Kimberly, J. R. ve Evanisko, M. J. (1981). Organizational lık Yayınları.
Innovation: The Influence of Individual, Tushman, M.L. ve Anderson, P. (1986). Technological Dis-
Organizational and Contextual Factors. Academy of continuities and Organizational Environments. Admi-
Management Journal. 24 (4), 689-713. nistrative Science Quarterly. 31, 439–465.
3
YENİLİK YÖNETİMİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Tarihsel süreçte yenilikle ilgili geliştirilen modelleri açıklayabilecek,
Yeniliğin difüzyonunu (yayılmasını) ve benimsenmesini etkileyen unsurları
özetleyebilecek,
Toplumsal yenilikle ilgili hayatınızdan örnekler verebilecek,
Yeniliğin demokratikleştirilmesini açıklayabilecek,
Girişimci, girişimcilik ve yenilikçi girişimcilik kavramlarını tanımlayabilecek,
Tüketici yenilikçiliğini ve çeşitlerini tanımlayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Yenilik Modelleri • Yenilikçi Girişimcilik
• Yeniliğin Demokratikleştirilmesi • Açık ve Kapalı Yenilik Modelleri
• Yeniliğin Difüzyonu (Yayılması) • Tüketici Yenilikçiliği
ve Benimsenmesi • Toplumsal Yenilik
İçindekiler
• GİRİŞ
• YENİLİKLE İLGİLİ GELİŞTİRİLEN
MODELLER
• DOĞRUSAL YENİLİK MODELLERİ
• DOĞRUSAL OLMAYAN YENİLİK
Yeniliğin Teorik Altyapısı,
Yenilik Yönetimi MODELLERİ
Modern Anlayış ve Uygulamaları
• AÇIK VE KAPALI YENİLİK MODELLERİ
• TOPLUMSAL YENİLİK
• YENİLİĞİN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ
• YENİLİKÇİ GİRİŞİMCİLİK
• TÜKETİCİ YENİLİKÇİLİĞİ
Yeniliğin Teorik Altyapısı,
Modern Anlayış ve
Uygulamaları
GİRİŞ
Sürdürülebilir kalkınma ve refah seviyesinin artırılması, tüm toplumların ulaşmak is-
tedikleri en temel amaçlar arasında yer almaktadır. Ancak söylem olarak kolay olan bu
hedefler ciddi ve yorucu bir çalışmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Dünyanın küçük bir köy
haline geldiği günümüz küresel ortamında, ülkeler arasındaki sınırlar önemini yitirmiş ve
rekabet, geçmişle kıyaslanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Ülkelerin sahip oldukları reka-
bet güçleri, dünya ekonomisi içerisinde nerede konumlanacaklarının önemli bir göster-
gesidir. Rekabet açısından avantajlı bir konum elde etme noktasında yenilik (inovasyon)
kavramı anahtar bir role sahiptir. Zirâ yenilik göstergeleri açısından önde olan ülkelerin
gelişmiş ülkeler olması bilinen bir gerçektir ve bu sonuç, sürdürülebilir kalkınma ve refah
seviyesi arasında pozitif yönlü bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir.
Ünite boyunca yenilik, İngilizce innovation kelimesinin eşdeğeri olarak kullanılacaktır. Ye-
nilik kelimesinin inovasyon kelimesini tam olarak karşılayıp karşılamadığı hakkında özet
bilgi için (Uzkurt, 2008, s. 17)’ye bakılabilir.
Önceleri yenilik denildiğinde daha dar kapsamlı olarak sadece teknolojik gelişmeler
dikkate alınırken, günümüzde yenilik kavramının kapsamı önemli ölçüde genişlemekte ve
teknolojik gelişmelerin yanı sıra, yeni pazarlara ulaşmaktan, yeni enerji kaynakları üretmeye
kadar birçok farklı alanda yenilikler yapılabilmektedir. Bu süreç kaynakların etkin ve verimli
dağılmasına katkı sağlayarak, maliyetlerde rekabet gücünü artırıcı olumlu katkıları da bera-
berinde getirmektedir. Yenilik sadece; yeni fikir, bilgi, icat ve teknolojilerin ortaya çıkarılma-
sı olarak algılanmamalı, aynı zamanda bu unsurların toplumsal bir fayda ortaya çıkarması ve
ticarileştirilmesi üzerinde de durulmalıdır. Ticarileştirilme sürecinde etkin pazarlama stra-
tejilerinin geliştirilmesi, bunu destekleyen örgütsel bir yapının kurulması ve ulusal düzeyde
fonksiyonel ve dinamik bir yenilik ağının kurulması kaçınılmazdır (Uzkurt, 2008, s.1,10).
OECD ve Avrupa Komisyonu’nun birlikte yayınladığı Oslo Kılavuzu’nda yenilik, “işletme
içi uygulamalarda, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde; yeni veya önemli derecede
iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet), veya süreç, yeni bir pazarlama yöntemi ya da yeni
bir organizasyonel yöntemin uygulanması (OECD, 2005, s.46) şeklinde tanımlanmaktadır.
Literatürde yenilik kavramı J. Schumpeter ile özdeşleşmiştir. Schumpeter, yeniliği;
yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri, yeni üretim kaynakları, yeni pazarların keşfi ve yeni
örgütlenme şekillerinin oluşturulması olarak beşe ayırmaktadır. Ancak, ekonomiler ge-
nellikle ilk iki türe odaklanmış durumdadırlar. Ürün teknolojisi, ürünlerin nasıl oluşturu-
40 Yenilik Yönetimi
lacağı ya da geliştirileceği, üretim teknolojisi ise bu ürünlerin nasıl üretileceği ile ilgili olan
bilgi olarak tanımlamıştır. Ürün teknolojisi ve üretim teknolojileri terimleri aynı zaman-
da, yeni veya geliştirilmiş mal ve hizmetlerin oluşumunu ifade etmek için de kullanılır
ve ürün ve hizmetler ile ilgili olan bu üretim yöntemlerindeki gelişmeleri yansıtır. Ürün
ve süreç yeniliğinin sosyal ve ekonomik etkileri farklı olabilir. Örneğin, yeni ürünlerin
üretilmesinin gelir ve istihdamın artırılması üzerinde açık bir pozitif etkiye sahip olduğu
varsayılırken, süreç yeniliğinde ise, maliyet azaltıcı doğası nedeniyle belirsizliğin daha faz-
la olduğu konusunda görüşler vardır (Fagerberg, 2005, s. 6-7).
Yenilikle ilgili sık sık karmaşık tanımlar verilir. Yeniliğin basit bir tanımı, ekonomik
sürece katkı sağlayan yeni fikirler şeklinde yapılabilir. Bu farklılıklar, yeniliği verimli hale
getiren, yenilik için hayati olan icat, keşif gibi artımsal değişimi ifade etmektedir. Fakat
sözü edilen faydalı fikirlerin yayılımı ve uygulanması için sıkı çalışılması gerektiği gözden
kaçırılmaktadır (Mulgan vd., 2007, s. 8).
Rekabeti, sürdürülebilir ve sıradan rekabet (fiyat rekabeti) olmak üzere ikiye ayırmak
mümkündür. Sürdürülebilir rekabetin temelini oluşturan yenilikler; yeni bir malın üreti-
mi, malın kalitesini yenileme, yeni bir üretim tekniği geliştirme, yeni piyasalara açılma,
yeni bir hammadde kaynağı bulma veya var olanı ele geçirme ve sanayinin yeni bir orga-
nizasyonu şeklinde olabilir (Aktaran: Kumral, 2008, s. 2).
Yenilik; firmalar, bölgeler ve ülkeler arasındaki performans farklılıklarının arkasında
yatan nedenleri açıklayan önemli bir faktördür. Yenilik konusunda başarılı olan firmalar
rakiplerine göre daha güçlü bir yapıya sahiptirler. Yenilikçi ülkeler ve bölgeler, daha az
yenilikçi bölge ve ülkelere nazaran daha yüksek verimliliğe ve gelire sahiptirler. Ülkeler ya
da bölgeler, yenilik faaliyet düzeylerini lider ülkelerin ya da bölgelerin yenilik faaliyetleri
düzeylerine yakınlaştırarak onları yakalamak istemektedirler (Fagerberg, 2005, s. 20).
Yenilik uzun soluklu bir süreçtir ve bu konuda toplumsal bilincin oluşması yeniliğin
sürdürülebilir olmasında ve elde edilen faydanın maksimize edilmesinde oldukça önemli-
dir. Devletin bu konuda gerek ihtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin yapılması, gerekse de
altyapının sağlanması noktasında anahtar bir rolü vardır. Yenilik sürecinde önemli mali-
yetlere katlanılması gerektiği göz önüne alındığında, yasal düzenlemelerle fikri mülkiyet
haklarının korunmasının önemi daha net anlaşılacaktır. Bu süreçte özel sektörün yasal
koruma ve altyapı yatırımlarıyla teşvik edilmesi gerekmektedir. Sürece üniversitelerin de
başta yapılan akademik çalışmaların sayı ve niteliğinin artırılması olmak üzere her yönüy-
le katkı sağlaması sürecin kalıcı olması için büyük önem arz etmektedir. Böylece sağlam
bir teorik altyapı ortaya çıkacak ve karşılıklı işbirliği ortamının doğuracağı sinerji süreç-
ten elde edilecek faydayı dikkate değer biçimde artıracaktır.
Bu ünite iki kısım olarak tasarlanmıştır. İlk kısımda yenilikle ilgili geliştirilen modeller-
den; doğrusal modeller, teknoloji merkezli modeller, pazar merkezli modeller, eş zamanlı ilişki
modelleri, interaktif (etkileşimli) modeller, sistemik ve öğrenen ağ modeli, dinamik yenilik
modeli ve Foster’in “S” eğrisi modeli hakkında bilgi verilecektir. Ünitenin ikinci kısmında ise,
modern yenilik anlayış ve uygulamaları kapsamında; açık yenilik, toplumsal yenilik, yeniliğin
demokratikleştirilmesi, yenilikçi girişimcilik ve tüketici yenilikçiliği üzerinde durulacaktır.
Şekil 3.1
YENİLİK
MODELLERİ
Doğrusal Olmayan
Doğrusal Modeller
Modeller
Dinamik Yenilik
Modeli
Teknoloji Yaşam
Döngüsü Modeli
S Eğrisi Modeli
Yenilik Modelleri
Kaynak: Trott (2005), O’Sullivan ve Dooley (2009) ve Erdal (2008)’den (Aktaran: Kılınç, 2011, s. 10).
Şekil 3.2
Teknoloji itme Doğrusal Yenilik
Modelleri
Ar-Ge İmalat Pazarlama Kullanıcı Kaynak: Trott (2005,
s. 23)
Pazar çekme
Teknoloji itme modelinde Ar-Ge çalışmaları sonucu ortaya çıkan fikirler imalat yoluy-
la ürüne dönüşür. Bu ürünler son olarak pazarlama ve satış yoluyla potansiyel tüketicilere
ulaşır. Bu modelde yenilik süreci çoğunlukla farklı rotalar izler. 1970’li yıllarda yenilik
sürecinde piyasa, etkin bir rol oynamıştır. Bu, ikinci doğrusal modele, yani pazar çekme
modelinin gelişmesine neden olmuştur (bkz. Şekil 3.2). Bu model, müşteriler ile yakın
etkileşimlerden kaynaklanan yeni fikirlere önayak olarak pazarlama süreçlerinin rolüne
vurgu yapan müşteri ihtiyacı odaklı bir modeldir. Bu modelde ilk etapta müşteri ihtiyaç-
ları dikkate alınır. Daha sonra Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan fikirler imalat
yoluyla ürüne dönüşür ve tüketiciye ulaşır (Trott, 2005, s. 23).
Teknoloji İtme ve Pazar Çekme modelleri neyi ifade etmektedir? Bu modeller arasındaki
1 farklılıkların neler olduğunu belirtiniz.
Şekil 3.3
Yeniliğin Dinamikleri
Ürün Yeniliği
Kaynak: Aktaran, Işık
ve Kılınç (2011, s. 23)
Süreç Yeniliği
Yenilik Oranı
Akış aşaması, değişikliklerin büyük bir bölümünün ilk kez yaşandığı aşamadır. Tekno-
loji evriminin akış aşamasında, ürün değişim oranının hızla artması beklenmektedir. Tek-
noloji akış durumunda olduğu zaman, firmalar Ar-Ge harcamalarının tam olarak hangi
düzeyde olacağı konusunda bir fikir sahibi olamazlar. Akış aşamasının ilk zamanlarında,
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 43
süreç yeniliği genellikle ürün yeniliğinin gerisinde kalmaktadır. Yeni ürünler sayesinde
piyasa büyürse, endüstri geçiş aşamasına girebilir. Bir ürün yeniliğinin piyasaya kabulü
ve baskın tasarımın ortaya çıkması geçiş aşamasının temel özellikleridir. Geçiş aşama-
sında ürün ve süreç yenilikleri arasında daha sıkı bir bağ oluşmaya başlar. Bu aşamada,
üretim sürecinde kullanılan makine ve teçhizatın özellikleri artırılır ve pahalı ve özelliği
artırılmış ekipmanların fabrikalarda kullanım oranı artar. Şekilden de görülebileceği gibi,
geçiş aşamasında ürün yenilik oranı azalmakta iken, süreç yenilik oranı hızla artmaktadır.
Maliyet/kalite değer oranının rekabetin ana kaynağı olarak ele alındığı spesifik aşamada,
ürünler oldukça belirli olmaya başlamıştır ve rakiplerin ürünleri arasındaki farklar azal-
mıştır. Ürün ve süreç yenilik oranının azalmaya başladığı bu aşamada, ürün ve süreç ye-
niliği küçük, artımsal basamaklarda gözükmektedir. Ürün performansının artırılmasında
yeniliğin katkısı oldukça fazladır. Yenilik, ürün konusunda müşterilere karşılaştırma ve
değerlendirme imkânı sağladığı zaman, ürün performansında lider konuma geçilebilir.
Ürün ve süreç yenilikleri birbirine bağımlı iken ürün yenilik oranı azalır, süreç yenilik
oranı ise artar. Süreç yeniliğinde daha az emek gücüyle daha özellikli ürünlerin üretilmesi
mümkündür (Aktaran: Işık ve Kılınç, 2011, s. 23-24).
Şekil 3.4
Girişimciler; yeni ürün, hizmet ve süreçler konusunda yeni ticari çözümler ortaya
koymak için, bilimsel ve teknolojik buluşları benimseme ve uygulama yeteneğine sahip-
tirler. Örneğin, piyasa için yeni bir ürün, hizmet ya da süreç geliştirerek yeni bir rekabet
avantajı elde edebileceklerdir. Bu durum, genellikle endüstri sektörü için yeni endüstri
standartlarının oluşumunu sağlayarak, gelecekte de rekabet gücünü elde etmek isteyen
rekabetçi firmaların bu standartlara sahip olabilmesi noktasında yol gösterici olacaktır.
Bu sayede sektördeki tüm rakipler/rekabetçi firmalar yeni teknolojiyi benimseyeceklerdir.
Sonuç olarak yenilikçi firmalar, yeni bir yenilik faaliyetinde bulunmak ya da teknolojik
gelişme sağlamak durumunda kalmaktadırlar. Firmalar böylece yeniden rekabet avantajı
elde edeceklerdir (Lowe ve Marriott, 2006, s. 73).
44 Yenilik Yönetimi
Şekil 3.5
Foster’in “S” Eğrisi
Kaynak: Martinich
(2004, s. 1)
Şekil 3.6
Eşleştirme Modeli
Kaynak: http://
innovatorium.
wordpress.
com/2010/05/03/
rothwells-five-
generations-of-
innovation-models/,
Erişim Tarihi:
02.12.2012.
Berkhout (2006)’ya göre üçüncü kuşak modelleri, ürün ve süreç yeniliklerini vurgu-
layan, organizasyonel ve pazar yeniliklerini göz ardı eden açık Ar-Ge modelleri olarak
görülebilir. Bu ise, üçüncü kuşak yenilik modellerinin kurumsal engeller ve toplumsal
ihtiyaçlara yönelik çözümlerden çok, firmanın yeni teknolojik özelliklerine odaklandığı
anlamına gelir.
lık teknolojileri gibi) stratejik önemine ilişkin bilincin artması eşlik etmiştir. Bilgi teknolo-
jileri temelli yeni nesil ekipmanların ortaya çıkması, imalat stratejisi üzerinde yeni bir odak
noktasının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Küresel anlamda bir strateji kavramının ortaya
çıktığı bu dönemde, sürekli devlet desteği ve teşviki ile şirketler arasındaki stratejik ortaklık-
ların sayısında hızlı artışlar yaşanmıştır. Sadece büyük firmalar değil, aynı zamanda küçük
yenilikçi firmalar da yoğun bir şekilde network (ağ) faaliyetleri ile meşgul olmuşlardır (Rot-
well, 1994, s. 11). Şekil 3.7’den de görülebileceği gibi, dördüncü kuşak yenilik modellerinde
firmalar yeni ürün geliştirme sürecinde farklı uzmanlık alanlarından faydalanmaktadırlar.
Şekil 3.7
İnteraktif (Etkileşimli) YENİ ÜRÜN GELİŞTİRME
Model
Pazarlama
Kaynak: Rottwell
(1994, s. 12)
Ar-Ge
Ürün Geliştirme
Üretim Mühendislik
İmalat
Şekil 3.8
Öğrenme Modeli
Sistemik ve öğrenen ağ modelini işletme içi ve işletme dışı öğrenme kaynaklarını dikkate
alarak açıklayınız. 3
Tablo 3.1’de, yenilikle ilgili günümüze kadar uygulanan modeller ve özelliklerinin bir
özeti yer almaktadır.
Rogers (2005)’e göre, bir yeniliğin zamanla belirli kanallar aracılığıyla sosyal sistemin
üyeleri arasında yayılmasını sağlayan bir süreç olan difüzyon; yeni fikirler icat edildiği,
yayıldığı, benimsendiği ya da reddedildiği zaman belirli sonuçların oluşmasına öncülük
eder ve böylelikle sosyal değişiklikler meydana gelir. Difüzyon’un dört ana bileşeni vardır.
Bunlar; yenilik, iletişim kanalları, zaman ve sosyal sistemdir.
• Yenilik: Rogers’a göre yenilik; bir fikir, proje ya da uygulamadır. Bir adaptasyonun
yenilik özelliği, yenilik-karar sürecinin; bilgi, ikna ve karar basamaklarıyla ilgilidir.
Yeniliğin adaptasyon oranını açıklamaya yardımcı olabilecek; uyumluluk, karma-
şıklık, denenebilirlik, gözlenebilirlik ve göreceli avantaj olmak üzere farklı yenilik
özellikleri vardır. Herhangi bir yenilik için difüzyon sürecindeki belirli bir noktada,
adaptasyon oranı birden aşırı oranlarda artmaya başlar. Bu, adaptasyon oranında bir
kalkışa (havalanma) neden olur ve böylelikle “S” biçimindeki difüzyon eğrisi olu-
şur. Adaptasyon oranı, sosyal sistemin üyelerinin bir yeniliğe adapte olma hızıyla
ilgilidir. Yani, zamanın bir dönemi için yeniliğe adapte olanların sayısı, adaptasyon
oranı olarak ölçülür. Ayrıca bu oran, genellikle sosyal sistemin üyelerinin belirli bir
yüzdesinin bir yeniliğe adapte olmak için harcadıkları zamanın uzunluğu olarak da
ölçülebilmektedir. Şekil 3.9’da yeniliğin difüzyon süreci görülmektedir.
Şekil 3.9
Yeniliğin Difüzyonu Yenilik-1 Yenilik-2 Geç Adapte Olanlar
100%
(Yayılımı)
90%
Adaptasyon Oranı
Rogers (1995) yenilik ile ilgili olarak; teknolojik yenilik, belirsizlik ve bilgi kavram-
larına dikkat çekmektedir. Teknoloji, bilgiyi bir araç olarak kullanarak belirsizliğin azal-
tılmasını sağlar. Teknolojik yenilik ile ilgili bilgi ikiye ayrılır: Birincisi, istenilen çıktıyı
elde etme sürecinde neden-sonuç ilişkisindeki belirsizliği azaltmak amacıyla teknoloji ve
hizmetleri içeren yazılım bilgisi iken; ikincisi, yeniliğin beklenen sonuçlarının elde edil-
mesinde belirsizliği gideren yenilik-değerlendirme bilgisidir. Rogers, belirsizliğin yenilik
adaptasyonunu engelleyen önemli bir unsur olduğunu ifade etmektedir.
• İletişim Kanalları: İletişim, katılımcılar tarafından üretilen bir bilginin, ortak bir
anlama noktasına ulaşabilmek için diğer katılımcılar arasında tahsisini içermekte-
dir. Difüzyon çoğunlukla bir iletişim türüdür ve buradaki mesajlar yeni fikirler ile
ilgilidir. Difüzyon sürecinin özü, bir veya birden fazla kişinin yeni bir fikir üzerine
bilgi alış-verişidir. İletişim kanalında bir mesaj diğer bireylerden alınır. Kitle ileti-
şim araçları, potansiyel adaptasyon sürecinde olanların yenilik ile ilgili olan bilgiye
ulaşmalarında en hızlı ve etkili iletişim kanallarından biridir. Rogers’a göre verimli
iletişim, iki ya da daha fazla birey benzer (homophilous) olduklarında gerçekleşir.
Ancak, yeniliğin yayılması sürecinde kolaylıkla fark edilebilen problemlerden biri,
katılımcıların genellikle benzer olmamaları (heterophilous) durumudur.
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 49
• Zaman: Difüzyon içerisindeki zaman boyutu şu unsurları içermelidir:
i) Yenilik-karar süreci ii) Bireyin yenilik faaliyeti iii) Bir sistemdeki yenilik adaptasyon
oranı. Rogers, yenilik-karar sürecini, bir yeniliğin avantaj ve dezavantajları hakkındaki be-
lirsizliği azaltmak amacıyla bireylerin motive olduğu bir bilgi arama ve bilgi işleme süreci
olarak tanımlamaktadır. Yenilik karar süreci; bilgi, ikna, karar, uygulama ve onay aşamala-
rından oluşmaktadır (bkz. Şekil 3.10). Bilgi aşamasında bireyler yeniliğin varlığını öğrenir-
ler ve yenilik için gerekli olan bilgiyi araştırırlar. İkna aşaması, bireylerin yenilik konusunda
negatif ya da pozitif bir davranış gösterdikleri aşamadır. Karar aşamasında, bireylere yeniliği
benimseme (adapte olma) ya da reddetme konularında tercih hakkı verilmektedir. Uygula-
ma aşamasında bir yenilik uygulamaya konulmaktadır. Onay aşaması, tamamlanan yenilik-
karar sürecinin pekiştirilmesi için yapılan arama çabalarından oluşmaktadır. Bu aşamada
birey isterse daha önce yenilikle ilgili verilmiş olan çelişkili mesajları tersine çevirebilir.
Şekil 3.10
Yenilik-Karar
Sürecinin Aşamaları
• Sosyal Sistem: Ortak bir amaca ulaşmak için problem çözme hususunda bir araya
gelmiş olan birbirleriyle ilişkili kümelerin bir birimidir. Sosyal sistemin üyeleri;
bireyler, informel gruplar, organizasyonlar ve/veya alt sistemler olabilir. Difüz-
yon, bir sosyal sistemde meydana gelir. Sistemin sosyal yapısı yeniliğin difüzyo-
nunu birçok yönden etkilemektedir. Sosyal sistemin fikir liderleri bilgi sağlarlar
ve yenilik konusunda bazı tavsiyelerde bulunurlar. Sosyal sistem değişikliğe açık
hale geldiğinde fikir liderleri oldukça yenilikçi bir hâl alırlarken, sistem normla-
rı değişikliğe izin vermediğinde ise yenilikçi bir davranış gösterememektedirler.
Sistem içerisinde fikir liderleri gibi değişim katalizörü (ajanı) de önemli görev-
ler üstlenmiştir. Bir değişim katalizörü, genellikle yeni fikirlerin adaptasyonunun
elde edilebilmesi için araştırma yapmakta ve istenilmeyen yenilik adaptasyonunu
önlemektedir. Yeni fikirlerin difüzyonunu etkileyen önemli bir olgu olan sosyal
sistem ortaklaşa veya bir otorite kararıyla yenilik konusunda farklı reaksiyonlar
gösterebilir. Ortaklaşa yenilik kararlarında sosyal sistemin üyelerinin oybirliği ile
yenilik reddedilebilir ya da yeniliğe adapte olunabilir. Otorite yenilik kararlarında;
güç, statü veya teknik uzmanlık sahibi olan birkaç bireye, yeniliğe adapte olma ya
da yeniliği reddetme konularında bir seçim hakkı tanınmaktadır.
50 Yenilik Yönetimi
Şekil 3.11
Kapalı Yenilik Modeli Araştırma Geliştirme
Kaynak: Chesbrough
(2003, s. xxii) Firma
Sınırları
Araştırma Projeleri
Pazar
Fakat, 20. yüzyılın son yıllarında ortaya çıkan bazı gelişmeler kapalı yeniliğin teme-
linin sarsılmasına neden olmuştur. Sözkonusu gelişmelerden biri, oldukça deneyimli ve
yetenekli insanların hareketliliğinin artmasıdır. Günümüzde işletmeler, uzun süre kendi
şirketlerinde çalıştıktan sonra ayrılan bir elemanın yerine, iyi donanımlı yeni elemanları
kolaylıkla bulabilmektedirler. Bu duruma yol açan unsur, üniversite ve üniversite sonra-
sı eğitim alan kişi sayısındaki artıştır. Bu insanların sayısının artması, bilginin kurumsal
merkezi laboratuarlardan birçok endüstrideki işletmelere yayılmasını sağlamıştır. Daha
ileri bir unsur ise özel girişim sermayesindeki artıştır. Bu süreçte yeni firma kurma konu-
sunda uzmanlaşmış yüksek düzeyde yetenekli öncü firmalar, daha önce endüstrideki Ar-
Ge’nin çoğunu finanse eden geniş ölçekli firmalar için ciddi bir rakip olmuşlardır. Kapalı
yeniliğin mantığı, pek çok ürün ve hizmette pazara ulaşma süresinin oldukça kısalmasıyla
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 51
daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. Üstelik müşteriler ve üreticilerin bilgi birikiminin
artması, firmaların bu bilgi birikimi artışından fayda sağlama yeteneğini daha da geliş-
tirmiştir. Kapalı yeniliğin varsayımları ve mantığını etkileyen bu gelişmeler bir endüstriyi
etkilemeye başladığında artık kapalı yenilik yaklaşımı etkili bir şekilde uygulanamaz hâle
gelmiştir. Bu gelişmelerin kapalı yeniliği sürdürülemez kılması sonucu, kapalı yeniliğin
yerini Chesbrough (2003) tarafından açık yenilik olarak adlandırılan yeni bir yaklaşım
almıştır. Açık yenilik, firmaların, firma içi fikirlerin yanı sıra, firma dışı fikirler ve pazar
için iç ve dış yöntemler kullanması gerektiğini varsayan bir paradigmadır. Şekil 3.12 açık
yenilik sürecini göstermektedir.
Şekil 3.12
Açık Yenilik Modeli
Araştırma Geliştirme
Kaynak: Chesbrough
(2003, s. xxv)
Yeni Piyasa
Araştırma Projeleri
Mevcut Piyasa
Açık yenilik, firma içi ve firma dışı fikirler ile gereksinimleri bir iş modeli tarafından
tanımlanmış olan yapılar ve sistemleri bünyesinde birleştirir. İş modeli, bir değer oluştur-
mak için hem firma içi, hem de firma dışı fikirleri kullanır. Açık yenilik, firmanın ilave
değer oluşturmak için, mevcut işletmeleri dışında, dış kanallar aracılığıyla firma içi fikir-
lerin pazara götürülebileceğini varsayar (Chesbrough, 2003, s. xxii-xxiv).
Procter&Gamble (P&G), açık yenilik modeli uygulayarak önemli bir başarı kayde-
den şirketlere örnek olarak verilebilir. P&G, açık yeniliğin farkına varınca içerdeki Ar-
Ge merkezinin birçok fonksiyonunu kaldırıp, üniversitelerden, yan sanayilerden ve fir-
ma dışı mucitlerden fikir toplayarak, karşılığında ödül ve belli oranda pay vermek gibi
mükâfatlarla süreci devam ettirmiştir. P&G bu sayede yeni ürün fikirlerinin oranlarını 10
yıl içerisinde %5’lerden %50’lere kadar artırmıştır. Sonuç olarak P&G, açık yenilik mode-
lini uygulayarak 5 yılda %6 oranında büyümüş ve yıllık kârını 3 kat artırarak 8.6 milyar
dolara çıkarmayı başarmıştır. P&G’ın en büyük rakiplerinden birisi olan Unilever, P&G’ın
müşterilerine eskiye nazaran daha yakın olduğunu ve dışarıdan gelen fikirleri, yenilikleri
çok faydalı bir şekilde kullandığını belirtmektedir (Arslan, 2009). Tablo 3.2’de kapalı ve
açık yenilik yaklaşımının temel özellikleri karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
52 Yenilik Yönetimi
Açık ve kapalı yenilik modelleri arasındaki farklılıklar nelerdir? Hangi gelişmeler kapalı ye-
5 nilik modelinden açık yenilik modeline geçişin zeminini hazırlamıştır?
Toplumsal Yenilik
Toplumsal yenilik kavramı, kişilerin bir veya daha fazla ortak amacı gerçekleştirmek için,
kişilerarası aktiviteleri veya sosyal etkileşimleri nasıl organize etmeleri gerektiği konusunda
yeni fikirlerin uygulanması ve üretilmesidir. Yeniliğin diğer biçimlerinde olduğu gibi, top-
lumsal yenilik sonucu üretilen ürünlerin çeşitliliği de ürün yelpazesinin genişliğine ve etki
alanına göre değişebilir. Bu sürecin bir ucu; toplumsal organizasyon veya toplumsal ilişki
hakkında yeni fikirlerin gelişmesi, toplumsal kuruluşların yeni çeşitlerinin ortaya çıkması,
kamu hakkında yeni fikirlerin oluşması veya yeni toplumsal hareketlerin gelişmesini içe-
rir. Sürecin diğer ucunda ise toplumsal yenilik; işbirlikçi çalışma yapısı için yeni süreçler ve
prosedürlerin oluşması, bir grup içerisinde yeni toplumsal uygulamaların ortaya konulması
veya yeni iş uygulamalarının gelişmesini içerir (Aktaran: Mumford, 2002, s. 253).
Toplumsal yeniliğin sonuçları hayatımızın içerisindedir. Bu kapsamda; imeceyle çalı-
şan sağlık grupları, imece usulü ev yapımı, telefon çağrı merkezleri, televizyonlarda hayır
için para toplama, kreşler, Wikipedia ve açık üniversite, alternatif tıp, darülaceze, mikro
kredi ve tüketim kooperatifleri, hayır dağıtan mağazalar, karbon salınımını azaltan konut
projeleri ve daha temiz enerji kullanımına olanak veren ortak rüzgâr çiftlikleri, onarıcı
adalet (restorative justice) ve çeşitli toplumsal konuların tartışıldığı topluluk meclisleri ha-
yatımızın içerisinde karşılaştığımız örneklerdendir. Toplumsal yeniliğin bu örneklerinin
tamamı insanların hayat standartlarını iyileştirmek ve onların baskı altındaki karşılanma-
mış ihtiyaçlarını karşılamaya dönük çabaları içeren yeni fikirlerdir.
Onarıcı Adalet (Restorative Justice): Suçtan doğan mağduriyetin giderilmesini ve aynı za-
manda suç failinin gerçekleştirmiş olduğu hukuka aykırı eyleminden doğan zararı tamir
etmesi suretiyle bozulan toplumsal barışın yeniden tesisini amaçlayan adalet anlayışı. Bu tür
uygulamalara Batı toplumlarında yaygın olarak rastlanabilir.
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 53
Toplumsal yenilik, sosyal hedefleri gerçekleştirme amacında olan yeni fikirlere işaret
eder. Kavram bu şekilde tanımlandığında, potansiyel olarak yeni yaşam biçimlerinden,
yeni ürün ve hizmetlere kadar çok geniş bir alanı kapsar. Daha dar kapsamlı bir tanım-
lamayla toplumsal yenilik, “genelde, öncelikli amaçları toplumsal olan organizasyonlar
aracılığıyla yayılmış ve geliştirilmiş, bir sosyal ihtiyacı karşılama amacı tarafından moti-
ve edilmiş aktivite ve hizmetlerdir”. Bu özellikler toplumsal yeniliğin, öncelikli amacı kâr
maksimizasyonu olan organizasyonlar aracılığıyla yayılmış olan iş yeniliklerinden farklı
olan yönlerini gösterir. Burada elbette birçok belirsiz durum söz konusudur. Örneğin, top-
lumsal organizasyonların öncülük ettiği uzaktan öğrenme modelleri gibi. Fakat daha son-
ra engelli insanların çalışmasına yardımcı olacak yenilikçi yaklaşımlar kâr amacı güden
işletmeler için adapte edilmiştir. Huzurlu ve istikrarlı bir dünya, yeniliğe ihtiyaç duyar.
Yenilik; problemler daha da kötüye gittiği, sistemler çalışmadığı veya kuruluşlar mevcut-
tan ziyade geçmiş problemleri yansıttığında kaçınılmaz hâle gelir. Yeniliğin bir diğer itici
gücü; ne olduğu ve ne olması gerektiği ile, insanların neye ihtiyaçlarının olduğu ve kamu,
özel firmalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından ne önerildiği arasındaki açıktır. Bu
açık, yeni teknolojiler ve yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması sonucu sürekli genişle-
mektedir. Önemli düzeyde yenilik açıklarının olduğu, fakat aynı zamanda yeni çözümler
için büyük fırsatların da bulunduğu alanlardan bazıları; artan ortalama yaşam süresi, ül-
keler ve şehirlerin artan farklılığı, artan davranışsal problemler, ergenliğe geçiş zorluğu ve
mutluluk şeklinde sıralanabilir (Mulgan vd., 2007, s. 9).
Başarılı bilgisayar programcıları için yeni program yazmak oldukça önemlidir. Bilgisayar prog-
ramcılığında ise derin bilgi düzeyine öncelik verilmektedir, çünkü programcılar bilginin, fonksiyo-
nelliği tetiklemek için çok önemli olduğunu bilirler. Ayrıca kendilerini geliştirmek için de program
yazarlar ve doğal olarak ortaya çıkan programın olabilecek en iyi program olmasını isterler. Yara-
tıcılığın önemli bir yerinin olduğu programlamada, mimaride olduğu gibi etkileyici ve fonksiyonel
içerikler vardır. Mimariden ayrı olarak, bir programın tesir edici yanı programcı olmayan kesim
tarafından anlaşılamaz. Bir romanın sanatsal anlatım tarzını, o romanın dilini bilmiyorsanız ya
da o dili akıcı bir biçimde konuşamıyorsanız değerlendirmeniz mümkün değildir. Bu demektir ki
yaratıcı programcılar birbirleriyle işbirliğine eğilimlidirler; yalnızca kendi çevrelerindeki kişiler
onların sanatını gerçek manada takdir edebilirler. Bu durumun oluşmasının diğer bir nedeni
de programcıların yeteneklerine yönelik saygı görme arzularıdır. Bunun yanında bireyin ortaya
koyduğu bir şeyin ne kadar yararlı olduğunu paylaşma isteği de önem taşır. Bu paylaşım tarzı ise
bir topluluk ve arkadaşlık ortamı kurmaya yarayan diğer bir faktördür.
Yenilikçi Girişimcilik
Girişimcileri diğer iktisadi aktörlerden ilk ayıran 18. yüzyılda Richard Cantillon olmuş-
tur. Cantillon iktisadi aktörleri üç sınıfa ayırmıştır: Finansal açıdan bağımsız olan toprak
sahipleri, piyasada kâr elde etmek amacıyla riski üstlenen girişimciler ve sabit gelir kar-
şılığı çalışan işçiler. Cantillon’a göre girişimci, bir metayı belirsiz bir fiyatla satmak üzere
belirli bir fiyattan alan kişidir. Belirsiz fiyat ile belirli fiyat arasında girişimcinin kâr veya
zararı olur. Gelecek belirsizdir ve bilinemez. İnsanlar tam öngörüden yoksundur. Cantil-
lon bu durumu bir piyasa aksaklığı olarak değil, insan doğasının bir özelliği olarak gö-
rür. Cantillon girişimcinin sosyal statüsüne değil, ekonomideki işlevine vurgu yapmıştır.
Cantillon’un girişimci kavramı Knight, Mises ve Schumpeter tarafından geliştirilmiştir
(Aktaran: Işık vd., 2011).
Girişimcinin özellikleri; organizasyon becerisine sahip olan, atıl veya kapasitenin al-
tında kullanılan kaynakları değerlendirmesini bilen, fırsatları görebilen ve değerlendi-
rebilen, ihtiyatlı araştırmalar yapmaktan ziyade tetikte olan, değer yaratmasını bilen ve
oyunun kuralını belirleyen kişi şeklinde sıralanabilir. Girişimci; sektördeki boşlukları sap-
tayan, bu boşluğun doldurulmasına yönelik ciddi yatırımlar, çalışmalar yapan, elindeki
sınırlı kaynaklarla büyük atılımlara girmekten korkmayan, risk alan, en önemlisi risk al-
mayı göze alan tam bir “eylem insanı”dır. Girişimciler; belirsizliğe katlanan, üretimi (ürün
ya da hizmet) yönlendiren ve yöneten, yeni yöntemler, ürünler ve süreçler geliştiren, yeni
pazarlar araştıran ve oluşturan bireylerdir. Üretim faktörlerini birleştirebilen, koordine
ederek yeni sonuçlar ortaya çıkaran ve problemlerin üstesinden gelen kişilerdir. Girişimci,
yenilikleri piyasalaştırandır. Girişimciliği etkileyen faktörler; kültür, eğitim, aile, sosyal
çevre, psikolojik faktör, siyasal, yasal ve idari faktörler ile mali çevredir. (http://www.atil-
lafiliz.com/makale.php?id=50).
Girişimciler ikiye ayrılır. Bunlardan ilki, taklit edici (replicative) girişimciler iken, di-
ğeri yenilikçi girişimcilerdir (http://knowledge.wpcarey.asu.edu/article.cfm?aid=711).
• Taklitçi girişimcilerin aksine, yenilikçi girişimciler, yeni ürünler, hizmetler ve iş
uygulamaları icat ederek bunları ticarileştirirken, taklitçi girişimciler, restoran ve
kuru temizlemeciler gibi, artan nüfusa paralel işletmeler kurarlar.
• Her iki girişimcilik çeşidi ekonomileri çok farklı şekillerde ve ekonomik gelişme-
nin farklı aşamalarında etkilerler. Bundan dolayı, politika yapıcılar tarafından giri-
şimciliğin dinamikleri dikkatli bir şekilde hesap edilmiş olmalıdır.
• Ekonomiler teknolojik sınıra yaklaşırken, var olanı tekrarlama, kişi başına Gayri
Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH)’yı sürekli artıramayacağı için ekonomik büyüme oran-
ları azalır. Bu yüzden bir bölge, hayat standardını artırmak için giderek artan bir
şekilde yenilik aşamasına geçiş yapmalıdır.
• Yenilikçi bir ekonomi ortaya koymak için denenmiş ve esaslı bir reçete yoktur. Fa-
kat, gerekli altyapıyı inşa etmekten, daha yüksek eğitim ve vergi teşviklerine kadar
bilinen yöntemleri bir araya getirmek oldukça önemlidir.
Geleneklere bağlılık girişimcilik olgusuyla bağdaşmaz. Girişimciler yenilikçi ve yara-
tıcı olma özelliklerini içinde barındırır. Girişimcinin yenilikçi ve dinamik olma özelliği
vardır ve girişimci, toplumda değişimi yaratacak kişi ve kurumlar olarak tanımlanır. Kişi-
leri girişimcilikle buluşturan ortak nokta yeniliktir. Farklı kişiliklere sahip girişimcilerin
ortak yönleri, kendilerini sistematik olarak yeniliğe adamış olmalarıdır. Yenilik yapmak ve
uygulamak mümkünse, girişimci faaliyetler yenilikçilik yönünde harekete geçebilir. Aksi
takdirde taklit ve tekrardan kurtulamaz. Mesele teknik olmaktan çok toplumsal ve siya-
sal ortamla ilgilidir. Yenilikçiliğe uygunluğu da; kişisel özellikler, toplumsal yapı, mesleki
çevre ve insani gelişme belirlemektedir. Yenilik kaynakları iki grup halinde toplanmak-
tadır. Birinci grupta olanlar, şirketin veya sektörün içinde yer alır. Bunlar; beklenmedik
56 Yenilik Yönetimi
Tüketici Yenilikçiliği
Bir firmanın yeni ürünler geliştirebilme yeteneği, firma yenilikçiliği (firm innovative-
ness) olarak adlandırılmakta ve firmanın uzun dönemde varlığını sürdürmesi için kritik
bir faktör olarak görülmektedir. Firma tarafından geliştirilen yeni ürünlerin başarısı, şüp-
hesiz bu ürünlerin hedef pazarda müşteriler tarafından kabul görmesine bağlıdır. Ge-
liştirilen yeni ürünlerin pazarda fark edilmesi, denenmesi ve kullanılması ise, tüketiciler
arasında farklılık arz etmektedir. Kimi tüketiciler yeni ürünleri hemen kabullenerek en
azından denemek istemekte; kimileri ise, eski tüketim tercihlerini sürdürmektedir. İşte,
yeni ürünleri diğer tüketicilere göre daha çabuk ve daha çok satın alma eğilimi tüketi-
ci yenilikçiliği (consumer innovativeness) olarak adlandırılmaktadır. Cestre ve Darmon
(1998)’e göre ise tüketici yenilikçiliği sadece bir eğilim değil, aynı zamanda yeni bir ürünü
erken satın alma, yani davranıştır (Aktaran: Özer vd., 2009, s. 38).
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 57
Literatür incelendiğinde tüketici yenilikçiliği kavramı üzerinde temel iki yaklaşımın
var olduğu görülmektedir. Birçok yazara göre yenilikçilik, kişisel, doğuştan gelen bir
özelliktir. Buna göre tüketici yenilikçiliği, az ya da çok her bireyde var olan kişisel bir
özelliktir. Bu yaklaşımda kişisel özellik olarak yenilikçilik (innate innovativeness) bireyin
yeni fikirlere açıklık ve diğer insanlardan bağımsız olarak yenilik yapabilme derecesidir.
Steenkamp ve diğerlerine (1999) göre ise yenilikçilik, daha önceki tüketim tercihlerinden
ziyade, yeni/farklı ürün ya da markaların satın alınması eğilimidir. Bu eğilimi açıklayan
faktörler ise sırasıyla; uyarı ihtiyacı, yenilik arayışı, diğer tüketim deneyimlerinden bağım-
sızlık ve farklılık ihtiyacı olarak sıralanabilir (Aktaran: Aydın, 2009, s. 190).
İş ve pazarlama bağlamında tüketici yenilikçiliği, ürünün benimsenmesiyle yakından
ilişkilidir ve bir ürün pazara girdikten sonra ürünün piyasada benimsenme hızını etkile-
yen bir unsurdur. Bu nedenle tüketici yenilikçiliği internet alışverişinin başarısında büyük
bir etkiye sahiptir. Literatürde tüketici yenilikçiliğinin iki temel çeşidi vardır. Bunlar; açık-
süreç yenilikçiliği (open-processing innovativeness) ve alana-özgü yenilikçilik (domain-
specific innovativeness) şeklindedir. Açık-süreç yenilikçiliği, bir kişinin; duygu, tecrübe
ve iletişim unsurlarının yeni ürünlere reaksiyon gösterme durumunu etkileyeceği düşün-
cesine dayanır. Joseph ve Vyas (1984), bireyin; entellektüel, algısal ve kişisel özelliklerini
içeren bilişsel bir tarz ortaya koymuşlardır. Bu özellikler açısından yüksek seviyede olan
bir kişi; yeni tecrübelere, farklılıklara, sıradışı teşvik ve ödüllere daha açık olacaktır. Bu
kişi diğerlerinden elde ettiği fikirleri kolayca uygulamaya sokacak ve bu fikirleri ihtiyaç-
larına uygun hale getirmek için çaba sarf edecektir. Alana-özgü yenilikçilik yaklaşımında
ise çoğu yenilikçilik çalışması spesifik bir ürün alanında yürütüldüğü için, kullanılan öl-
çüler bu spesifik alan için tasarlanmıştır. Alan ya da ürüne özgü yenilik spesifik bir ürün
ya da alanla ilgili öğrenme ve adaptasyon eğilimini incelerken, daha spesifik ilgi alanların-
da yeniliğin derinlemesine incelenmesini engellemektedir. Bu yaklaşım bir alanda en son
çıkan ürüne adapte olabilecek bir tüketicinin diğer alanlardaki gelişmeleri öğrenmede geç
kalacağını imâ etmektedir (Aktaran: Hui ve Wan, 2004, s. 4-5).
Özellikle pazara yeni giren ürünler, pazarda bulunan yenilikçi müşterilerin varlığı göz
önüne alınarak daha yüksek fiyatlandırılırlar. Bunun nedeni, yenilikçi müşterilerin yeni
bir ürünü kullanmak için daha yüksek fiyatı kabul etme eğilimine sahip olmalarıdır. Bir
başka deyişle, bir tüketicinin yenilikçiliği arttıkça, fiyata olan duyarlılığı azalmaktadır.
Gerçekten de Goldsmith (1996) restoran hizmetleri, Goldsmith ve Newell’de (1997) hazır
giyim ürünleri ile ilgili olarak yaptıkları çalışmalarında, tüketici yenilikçiliğinin fiyat es-
nekliği üzerinde zıt yönlü ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu belirlemişlerdir. Bu nokta-
dan yola çıkarak, yenilikçilik, fiyata olan duyarlılığı negatif yönde etkilemektedir hipotezi
ileri sürülebilir (Aktaran: Özer vd., 2009, s. 37-38).
Yirminci yüzyılın ortalarından beri, yenilikçinin profilini tanıma ve tüketicilerin yeni-
liğe açık olmalarının nedenlerini öğrenmeye dönük bir ilgi var olagelmiştir. İlk araştırma-
lar yenilikçilik için gerekli olan iç faktörleri ortaya koyan tüketicinin kişisel özelliklerine
odaklanmıştır. Örneğin Barnett, 1941’den beri; uyum sağlayamayan, amacına ulaşama-
mış ve takdir edilmemiş olan yenilikçilerin varlığından bahsetmiştir (Aktaran: Dobre vd.,
2009, s. 23-24). Daha sonraki çalışmalar aynı zamanda yenilikçiliği etkileyen diğer faktör-
leri de tanımlamışlardır. Bu faktörler üç kategoriye ayrılabilir. Bunlar; kişisel faktörler-de-
mografik, sosyal özellikler ve kişilik özellikleri-, sosyal ve kültürel çevreyle ilgili faktörler
ve durumsal faktörler şeklindedir (Dobre vd., 2009, s. 24).
Bu çerçevede Tablo 3.3; kişilik özellikleri, demografik, ekonomik, sosyal özellikler ve
yenilikçilik arasındaki ilişkiye yönelik yapılmış olan bir çalışmanın sonuçlarını göster-
mektedir. Tablodan da görülebileceği gibi, sözkonusu faktörlerden dogmatizm ve kader-
cilik ile yenilikçilik arasında negatif yönlü bir ilişki varken, diğer tüm faktörler ile yenilik-
çilik arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır.
58 Yenilik Yönetimi
Tablodan, dogmatizm ile yenilikçilik arasındaki ilişkinin gücünün düşük (%47) ol-
duğu da görülmektedir. Yine zekâ ve sosyal hareketlilik faktörleri ile yenilikçilik arasında
pozitif yönlü tam bir ilişki (%100) olduğu dikkati çekmektedir.
Dogmatizm, herhangi bir iddiayı, önermeyi, düşünce ve inancı hiçbir tartışma konusu yapma-
dan, eleştiriye tabi tutmadan sadece duygulara, kişisel eğilimlere dayanmak suretiyle benim-
semek eğilimidir. Bu eğilime göre, hiçbir mantıksal ya da olgusal kanıt getirmeden, bir şeye
olduğu gibi inanılır. Çünkü ortaya konulan önermenin doğru veya yanlışlığı tartışılmadan
bilirim iddiasında bulunulur (Gündoğan, A. O., Din ve Dogmatizm, Erişim Tarihi: 29.12.2011).
Özet
Doğrusal modeller; teknoloji merkezli ve pazar merkezli ye- Yeniliğin demokratikleştirilmesi, insanların, kullandıkları
nilik modellerinden oluşurken, doğrusal olmayan modeller; ürünlerin geliştirilmesi sürecine nasıl katıldıklarını tasvir
eşleştirme modeli, interaktif (etkileşimli) model ve sistemik etmek için kullanılan bir kavramdır. Tasarım ve prototip
ve öğrenen ağ modeli olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Tekno- oluşturmak için kullanılan kaynakların maliyeti çok düşük
loji merkezli yenilik modelleri ise; Utterback ve Abernathy olduğunda bu kaynaklar geniş bir şekilde farklı kişilerce kul-
dinamik yenilik modeli, Tushman ve Rosenkopf teknoloji lanılabilir ve bu durumda aktarım sorunu önemini yitirir.
yaşam döngüsü modeli ve Foster “S” eğrisi modeli şeklinde Buradaki net sonuç ise, ürün oluşturma fırsatının demok-
sınıflandırılmaktadır. Teknoloji merkezli modellerde Ar-Ge ratikleştirilmesi gerektiğidir. Ürün oluşturma fırsatının de-
faaliyetleri ön plandadır ve Ar-Ge neye karar verirse o üre- mokratikleştirilmesi ise, daha fazla sayıda yetenekli kişinin
tilir ve pazara sunulur. Pazar merkezli modellerde pazarın kendilerine faydalı olacak ürünler geliştirmeleri açısından
ihtiyaçları yeniliklerin kaynağıdır ve Ar-Ge pazarın ihtiyaç- önem taşımaktadır.
larına cevap vermede reaktif bir role sahiptir. Eşleştirme mo- Gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin köşe taşı olan ye-
dellerinde pazarlama ve Ar-Ge birlikte çalışır ve pazarlama, nilikçi girişimcilik, ekonomik gelişme ve teknik ilerleme so-
Ar-Ge ve üretim arasında eş zamanlı iletişim ve bilgi payla- nucunda toplum için büyük yararlar getirmesinin yanında,
şımı vardır. İnteraktif (etkileşimli) modellerde teknolojinin bireyler için daha yüksek hayat standartları ve iş imkânları
itici ve pazarın çekici gücü birlikte dikkate alınır ve pazarla- sağlamaktadır. Günümüzün çok uluslu şirketleri dünün ye-
ma, Ar-Ge ve üretim ile bilim ve pazar arasında interaktif bir nilik konusunda önemli atılımlar yapmış olan şirketleridir.
iletişim vardır. Sistemik ve öğrenen ağ modelinde ise, bilim Bu nedenle, yenilikçi girişimciliği teşvik etmek kamu ve en-
ve pazarın dışında diğer çevresel faktörler de dikkate alınır düstri için merkezi bir önem taşımaktadır.
ve sistem kendini yenileyen, esnek ve öğrenen bir yapıya Yeni ürünleri diğer tüketicilere göre daha çabuk ve daha çok
sahiptir. Kapalı yenilik modelinde başkalarının fikirlerinin satın alma eğilimi tüketici yenilikçiliği olarak adlandırılmak-
kalitesine ve kapasitesine güvenilmediği için, yenilik süre- tadır. Tüketici yenilikçiliği kavramı üzerinde iki temel yak-
cinin herhangi bir aşamasında dışarıyla ilişki kurmak veya laşım vardır. Yenilikçiliğin doğuştan gelen bir özellik oldu-
fikir alışverişinde bulunmak sözkonusu değildir. Bu nedenle, ğunu savunan görüşe göre tüketici yenilikçiliği, bireyin yeni
eğer firma yenilik yapacaksa kendi kendisine yapmalıdır gö- fikirlere açıklık ve diğer insanlardan bağımsız olarak yenilik
rüşü egemendir. Açık yenilik modeli ise, firmaların, firma içi yapabilme derecesidir. Steenkamp ve diğerlerine (1999) göre
fikirlerin yanı sıra, firma dışı fikirler ve pazar için iç ve dış ise yenilikçilik, daha önceki tüketim tercihlerinden ziyade,
yöntemler kullanması gerektiğini ifade eder. yeni/farklı ürün ya da markaların satın alınması eğilimi-
Difüzyon, bir yeniliğin zamanla belirli kanallar aracılığıy- dir. Tüketici yenilikçiliğinin iki temel çeşidi vardır. Bunlar;
la sosyal sistemin üyeleri arasında yayılmasını sağlayan bir açık-süreç yenilikçiliği ve alana-özgü yenilikçilik şeklindedir.
süreçtir. Difüzyon’un; yenilik, iletişim kanalları, zaman ve Açık-süreç yenilikçiliği, bir kişinin; duygu, tecrübe ve ileti-
sosyal sistem olmak üzere dört ana bileşeni vardır. Difüzyon şim unsurlarının yeni ürünlere reaksiyon gösterme durumu-
sürecinin özü, bir veya birden fazla kişinin yeni bir fikir üze- nu etkileyeceği düşüncesine dayanır. Alana-özgü yenilikçilik
rine bilgi alış-verişidir. Difüzyon, bir sosyal sistemde meyda- yaklaşımında ise, çoğu yenilikçilik çalışması spesifik bir ürün
na gelir. Sistemin sosyal yapısı, yeniliğin difüzyonunu birçok alanında yürütüldüğü için, kullanılan ölçüler bu spesifik alan
yönden etkilemektedir. için tasarlanmıştır.
Toplumsal yenilikle hayatımız iç içedir. Nitekim; imeceyle
çalışan sağlık grupları, imece usulü ev yapımı, telefon çağrı
merkezleri, televizyonlarda hayır için para toplama, kreşler,
Wikipedia ve açık üniversite, alternatif tıp, darülaceze, mikro
kredi ve tüketim kooperatifleri, hayır dağıtan mağazalar, kar-
bon salınımını azaltan konut projeleri ve daha temiz enerji
kullanımına olanak veren ortak rüzgâr çiftlikleri, ve çeşitli top-
lumsal konuların tartışıldığı topluluk meclisleri hayatımızın
içerisinde karşılaştığımız toplumsal yenilik örneklerindendir.
60 Yenilik Yönetimi
Kendimizi Sınayalım
1. I. Dinamik Yenilik Modeli 6. Firmaların, firma içi fikirlerin yanı sıra, firma dışı fikir-
II. Eşleştirme Modeli ler ve pazar için iç ve dış yöntemler kullanması gerektiğini
III. Sistemik ve öğrenen ağ modeli varsayan paradigmaya ne ad verilir?
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri doğrusal yenilik a. Dinamik Yenilik
modellerinden değildir? b. Süreç Yeniliği
a. I-II c. Kapalı Yenilik
b. III d. Açık Yenilik
c. II e. Artımsal Yenilik
d. I
e. II-III 7. İmeceyle çalışan sağlık grupları, telefon çağrı merkezleri
ve alternatif tıp hangi tür yeniliğe verilebilecek örneklerdir?
2. Aşağıdakilerden hangisi yeniliğin difüzyonunun (yayılı- a. Teknolojik Yenilik
mının) temel bileşenlerinden biri değildir? b. Toplumsal Yenilik
a. Yenilik c. Pazarlama Yeniliği
b. İletişim d. Yapısal Yenilik
c. Zaman e. Açık Yenilik
d. Ağ (network)
e. Sosyal Sistem 8. “AirBender, Inc.” adlı firmanın üniversitelerden, yan sa-
nayilerden ve firma dışı mucitlerden fikir toplamak suretiyle
3. Sistemik ve öğrenen ağ modeli, işletme içi ve işletme dışı öğ- uyguladığı yenilik modeli aşağıdakilerden hangisi olabilir?
renme kaynaklarına dayanmaktadır. Buna göre, aşağıdakilerden a. Dinamik Yenilik Modeli
hangisi işletme içi öğrenme kaynaklarından birisi değildir? b. Pazar Çekme Modeli
a. Ar-Ge c. İnteraktif (Etkileşimli) Model
b. Geliştirerek öğrenme d. Açık Yenilik Modeli
c. Yaparak öğrenme e. Teknoloji İtme Modeli
d. Test ederek öğrenme
e. Şirket satın almalarından öğrenme 9. Yenilikçi girişimciliğin ekonomiyi etkilediği düzeyler
hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?
4. Aşağıdakilerden hangisi jenerik teknolojilerden değildir? a. Toplam düzey, girişimci düzey ve firma düzeyi
a. İletişim teknolojileri b. Girişimci düzey, tüketici düzeyi, firma düzeyi
b. Enerji Teknolojileri c. Toplam düzey, tüketici düzeyi ve firma düzeyi
c. Nanoteknoloji d. Girişimci düzeyi, firma düzeyi ve sektör düzeyi
d. Uzay ve Havacılık Teknolojileri e. Tüketici düzeyi, firma düzeyi ve sektör düzeyi
e. Biyoteknoloji
10. I. Açık-süreç yenilikçiliğinde, bir kişinin; duygu, tec-
5. Aşağıdaki gelişmelerden hangisi kapalı yeniliğin temeli- rübe ve iletişim unsurlarının yeni ürünlere reaksi-
nin sarsılmasına neden olan gelişmelerden değildir? yon gösterme durumu incelenir.
a. Özel girişim sermayesindeki artış II. Alana-özgü yenilikçilik yaklaşımı piyasadaki tüm
b. Üreticilerin ve müşterilerin bilgi birikiminin artması ürünlerle ilgili öğrenme ve adaptasyonu inceler.
c. Firmaların yenilik için gerekli olan fikirleri kendile- III. Bir tüketicinin yenilikçiliği arttıkça fiyata olan du-
rinin üretmesi yarlılığı artar.
d. Firmaların bilgi birikiminden fayda sağlama yete- Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
neklerinin artması a. Yalnız I
e. Deneyimli ve yetenekli insanların hareketliliğin artması b. I-II
c. Yalnız III
d. I-III
e. I-II-III
3. Ünite - Yeniliğin Teorik Altyapısı, Modern Anlayış ve Uygulamaları 61
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Örgütsel yenilik sürecinin aşamalarını açıklayabilecek,
Örgütsel yenilik sürecinin yönetimindeki belirsizlik ve risk alanlarını değerlen-
direbilecek,
Yenilikçi bir örgüt yaratmak için nasıl bir altyapı gerektiğini analiz edip değer-
lendirebilecek,
Lider ve çalışanların örgütsel yenilik sürecindeki rollerini örneklerle açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Örgütsel Yenilik • Liderlik
• Yenilikçi Örgüt Kültürü • Dışa Odaklanma
• Yenilikçi Örgüt • Örgütsel İletişim
İçindekiler
• GİRİŞ
• ÖRGÜTSEL YENİLİK KAVRAMI
Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi • ÖRGÜTSEL YENİLİK SÜRECİ VE
Yenilik Yönetimi
Örgüt Kültürü YÖNETİMİ
• YENİLİKÇİ ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN
GELİŞTİRİLMESİ
Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi
Örgüt Kültürü
GİRİŞ
Yeni ürün ve hizmet üretme konusunda başarılı olabilmesi için işletmelerin öncelikle, ye-
nilikçi bir altyapıya ve kültüre sahip olmaları gerekmektedir. Bu nedenle işletmeler kendi
örgütsel yapılanmalarını ve kültürlerini, yenilikleri benimsemeyi ve uygulamayı kolaylaş-
tıracak ve motive edecek biçimde inşa etmelidirler. Ancak bu yolla işletmeler, problemle-
rine daha yenilikçi ve etkin çözümler üretebilecek ve dolayısıyla yeni ürün ve hizmetler
üretmede önemli bir avantaj yakalayabileceklerdir.
Örgütsel yenilik, işletmelerin (Örgütlerin) iş yapış tarzından, dış çevreyle iletişimine,
üretim tekniklerinden örgütsel yapılanmasına kadar her alandaki yenilikçiliklerini ve ye-
nilikleri kısa sürede benimseyip uygulayabilecek bir kültüre sahip olmalarını ifade etmek-
tedir. Bugünkü rekabet ortamında işletmelerin değişen çevre şartlarına ayak uydurabil-
mek, dalgalanmanın yüksek olduğu pazarlarda ayakata kalabilmek ve rekabet üstünlüğü
yakalayabilmek için yenilikçi bir yapıda olmaları kaçınılmaz gözükmektedir.
Örgütsel yenilik sürecinin sağlıklı ve başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi belli aşama-
ların varlığını gerekli kılmaktadır. Bu aşamalar ardışık olmanın ötesinde interaktif bir iliş-
kiyi gerektirmektedir. İşletmeler, problemleri için ya da daha iyisi için ihtiyaç duydukları
yenilikleri ya kendileri üretir ya da dışarıdan transfer ederler. Her iki durumda da yenilik
süreci, başlangıç ve uygulama olmak üzere iki temel aşamada gerçekleşir. Bu aşamalar
yenilik sürecinin yönetimi için de önem arz eder. Çünkü her iki sürecin kendine has özel-
liklerinden dolayı farklı işletme kültürünü ve yönetim biçimini gerektirmektedir.
Örgütlerde yenilik yönetimi belirli riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu risklerin
temel kaynaklarını, pazarın yeniliklere vereceği tepkinin belirsizliği, ne kadar kaynak ak-
tarılacağının belli olmaması ve örgüt çalışanlarının yenilikleri benimseme konusundaki
dirençleri oluşturmaktadır. Bu belirsizlik ve risk alanlarının ortadan kaldırılabilmesi için
yenilikçi ve esnek bir işletme yapısı ve kültürünün varlığı oldukça önem taşımakatdır.
İşletmelerin yenilikçi bir yapıya sahip olmaları hiç şüphesiz onların kültürel yapılarıyla
yakından ilgilidir. Çünkü kültür bir işletmenin nasıl bir yönetim anlayışına sahip olması
gerektiğine, ögütlenme biçimine ve çalışma tarzına kadar birçok alanda etkili olmaktadır.
Bu nedenle yenilikçi bir işletme için kültürel kodların, yenilikçiliği destekleyen ve motive
eden bir özelliğe sahip olması gerekmektedir. Yenilikçi örgüt kültürünün oluşturulması
aynı zamanda işletmelerin yenilik üretme ya da dışarıdan transfer edilen yenilikleri be-
nimseme konusunda daha motive edici bir rol oynayacaktır.
66 Yenilik Yönetimi
Kar amacı güden ya da gütmeyen kuruluşların sosyal boyutundan söz etmek gerektiğinde
genelde, örgüt ya da organizasyon kavramları kullanılmaktadır. Bu nedenle bazı yerde örgüt
bazı yerde de işletme kavramı kullanılmaktadır. Bu kitap özellikle, kar amacı güden orga-
nizasyonların yenilikçi yapılarıyla ilgili olduğu için kitapta kullanılan işletme ya da örgüt
kavramlarıyla genel olarak bu tür yapılara işaret edilmektedir.
Yenilik sürecinde örgütler, sorunlarını çözmek için ihtiyaç duydukları yenilikler için
yeni bilgi ve fikirlere ihtiyaç duyarlar. Bu bilgi ve fikirlerin üretilmesi ve paylaşılması için
örgüt içi çalışanlar ve departmanlar ile örgüt dışındaki aktörler arasında bilgi paylaşımını
kolaylaştıracak iletişim sürecinin işletilmesi ve yönetilmesi önem kazanmaktadır. Hatta bu
süreci sürekli kılacak ve dinamik bir şekilde işlevsel hale getirecek bilgi elde etme ve payla-
şım sistemlerinin kurulması oldukça yaralı olacaktır (Nonaka, 1994; Trott, 2002, s.22).
Yenilik, bütün tarafların katılımıyla gerçekleşen bir yönetişim anlayışını gerekli kılsa
da, bu sürecin tam olarak nasıl yönetilmesi gerektiği ya da her türlü örgütsel yapıyı kap-
sayacak bir yenilik yönetim anlayışının olmadığını da söylemek mümkündür. Çünkü her
bir sektörel yapının, örgütlenme biçiminin ve katılımcılarının farklı olduğu düşünülürse
tek bir yönetim şekli ve sürecinden bahsetmek oldukça zor olmaktadır.
Örgütsel yenilik, özel araçlar, kurallar ve disiplin gerektiren bir yönetim süreci olarak
da değerlendirilmektedir (Davila vd., 2006, s.17). Buradan hareketle işletmelerde başarılı
yenilik yönetim süreci, gerekli araçların, dinamiklerin, kural ve düzenlemelerin, örgüt-
sel altyapı, kültür ve uygulamadaki disipliner yapının hazırlanmasıyla mümkün olacaktır.
Bugünkü işletmelerin öncekilere nazaran daha karmaşık yapıda oldukları düşünüldüğün-
de bu tür gerekliliklerin yerine getirilmesinde ve yenilikçi kurumların ihdas edilmesine
daha dikkatli ve özenli yaklaşmak gerekmektedir.
Yenilik sürecinin yönetilmesine katkıda bulunacak kurumsal yapıların yanı sıra çalı-
şanların da bireysel olarak katkısı dikkate alınarak, onların sürece katılımını sağlayacak
motivasyonel mekanizmaların da varlığı kaçınılmazdır. Çünkü gerek yeni fikirlerin ortaya
çıkarılmasında gerekse yeniliklerin işletme içerisinde başarıyla gerçekleştirilip uygulan-
masında çalışanların etkisi oldukça yüksektir. Bu süreçte çalışanlar bazen mucit bazen
girişimci bazen de yönetici gibi roller üstlenerek sürecin temel yapı taşlarından birisini
oluşturacaktır (Trott, 2002, s.10).
Yenilik yönetim sürecinin başarısı ve yeniliklerin işletmelere rekabetçi bir üstünlük
sağlayabilmeleri, bu sürecin belirli dinamikler üzerine bina edilmesiyle mümkün olacak-
tır. Yenilik yönetim sürecinin başarısını belirleyecek bu dinamikleri aşağıdaki gibi sırala-
mak mümkündür (Tidd vd., 2005, s.559).
• Yenilikler belirli bir strateji temeline dayanmalıdır.
• Yenilik sürecinde iç ve dış bağlantılar kurulmalı ve işletilmelidir.
• Yeniliklerin gerektirdiği değişimlerin işletmede uygulanması için esnek bir meka-
nizmanının varlığı gereklidir.
• İşletmelerde yeniliği destekleyecek bir altyapı ve örgütsel yapının varlığı başarılı bir
yenilik için zorunludur.
Yenilik yönetiminin başarısı için stratejik yaklaşımın varlığı önemlidir. Ayrıca ilgili
aktörlerle iletişimi sağlayacak bilgi üretme ile bilginin paylaşımını sağlayacak bir yenilik
bilgi sisteminin varlığı bir diğer önemli unsurdur. Bununla birlikte işletmelerde yenilik
sürecinin başarıyla uygulanması ve çalışanların yenilikçiliğe motive edilmesi de yenilikçi
bir örgüt kültürünün varlığı ile mümkün olacaktır.
Şekil 4.1
Karar Örgütlerin Yenilikleri
Benimseme Süreci
I. BAŞLAMA II. UYGULAMA
Kaynak: Rogers (1995,
1 2 3 4 5
s.392)
Gündem Uyumlaştırma Yeniden Tanımlama Netleştirme Rutin Hale Getirme
Gündem oluşturma: Gündem oluşturma aşaması örgütsel bir problemin ortaya çık-
masıyla başlar. Bu problemler daha çok örgütün performansında meydana gelen düşmeler
olarak kendini gösterir. İşletmeler bu tür problemler ortaya çıktığında yeni yöntem ve
çözümler için araştırmaya başlarlar. Bu araştırma sonunda ortaya çıkan alternatif yeni
çözüm önerileri değerlendirilir ve aralarından işletme için uygun olan seçilir.
70 Yenilik Yönetimi
Yenilikçi örgüt kültürünün olmadığı işletmelerde, insanlar yeni fikirler karşısında hep bir ma-
zaret bulmayı tercih ederler. Siz de günlük hayatınızda bu tür mazaretler ile karşılaştınız mı? 2
(Nystrom, 1990). Bir başka tanımda ise örgüt kültürü, örgütün üyelerini bir arada tutan ve
yazılı olmayan normlar bütünü olarak ifade edilmiştir (Oden, 1997, s.3). Daha kapsamlı
bir tanımda ise örgüt kültürü, örgüt içerisindeki davranışlar için bir norm oluşturan, ör-
gütsel fonksiyonların bireyler tarafından anlaşılmasına yardımcı olan ve aynı zamanda bi-
reyler tarafından da paylaşılan inanç ve değerler sistemi olarak tanımlanmaktadır (Desp-
hande ve Webster, 1989). Örgütün üyeleri, paylaştıkları bu kültürel değerler vasıtasıyla
çevreleriyle iletişim kurabilmekte, içsel bütünleşme ve koordinasyon sorunlarına çözüm
üretebilmektedirler (Blackwell, 2006).
Örgüt kültürünün temel dinamiklerini, gözlenebilir öğeler ve gizli öğeler olmak üzere
iki grupta incelemek mümkündür. Gözlenebilir öğeler; alışkanlıklar, örgüt içi iletişim, yöne-
tim uygulamaları, fiziksel düzenlemeler, hikayeler, semboller ve davranışlardan oluşur. Gizli
olanlar ise; inançlar, değerler, kabuller, etik değerler gibi açıkça gözlenemeyen faktörlerden
oluşur. Gizli ve gözlenebilir öğeler arasında sıkı bir bağ vardır ve biri diğerini destekler.
Bir örgütte değişim yapmak ya da yenilikçi bir örgüt kültürü yaratılmak isteniyorsa,
kültürün hem gizli hem de gözlenebilir öğeleri üzerinde bir takım değişimler ve düzenle-
meler yapmak gerekecektir. Sadece gözlenebilir öğeler üzerinde değişiklik yapmak kültü-
rel yapının değişmesi sonucunu çoğu zaman doğurmayacaktır (Oden, 1997, s.4).
Örgüt kültürünü kategorik yaklaşımla inceleyen çalışmalar belirli karakteristik özel-
liklerini dikkate alarak örgütsel kültürü değişik şekillerde sınıflandırmışlardır. Bu sınıf-
landırmalardan birisi Handy (1985) tarafından yapılan sınıflamadır. Bu sınıflamaya göre
örgüt kültürleri, rol kültürü, güç kültürü, görev kültürü ve birey kültürü olmak üzere dört
grupta toplanmaktadır. Rol kültürü, klasik bürokratik örgüt tipinin özelliklerini yansı-
tırken; güç kültürünün temel özelliği ise örgütün güçlü ve otoriter bir ya da birkaç kişi
tarafından yönetilmesini simgeler. Görev kültüründe, matrix bir yapılanma ve takım ça-
lışması ön planda iken; birey kültüründe bireylerin özerklik ve bireylerarası iletişimi öne
çıkmaktadır.
Bir başka örgütsel kültür sınıflaması ise örgüt kültürünü klan kültürü, hiyerarşi kültürü,
adokrasi ve pazar kültürü olarak gruplandıran sınıflamadır (Quinn, 1988; Desphande vd.,
1993). Bu sınıflamada örgüt tipleri özellikle baskın özellikleri, lider tarzı, birleştirici unsur-
ları ve örgütün stratejik vurguları dikkate alınarak sınıflandırılmıştır. Buna göre klan kültü-
rünün baskın özelliği, katılım ve takım çalışması iken; pazar kültürünün baskın özelliği ise
rekabetçilik ve amaca ulaşmadır. Adokrasi kültürünün stratejik vurgusu yenilik iken; hiye-
rarşi kültürünün stratejik vurgusu ise değişmezlik üzerinedir. Bu özellikler dikkate alındı-
ğında adokrasi kültürünün yenilikçilik üzerinde daha fazla etkisi olması beklenebilir. Çünkü
adokrasi kültürünün temel dinamiğini değişim, yenilik ve girişimcilik oluşturmakta ve lider
ise dinamikleri destekleyici ve cesaretlendirici bir rol üstlenmektedir. Bu da yenilikçi bir
örgütsel yapıyı oluşturmak için oldukça önemlidir. (Uzkurt, 2008, s.134).
Yenilikçi bir işletme yapısı oluşturabilmek, çalışanları yenilik konusunda cesaretlen-
dirmek ve motive etmek için hiç şüphesiz yenilikçi bir örgüt kültürüne ihtiyaç duyula-
caktır (Oden, 1997, s.1-2). Çünkü örgütün yenilikçi bir kültüre sahip olması, yenilik için
gerekli fikirlerin üretilmesinde, yeniliklerin benimsenip hazmedilmesinde, üyeler tarafın-
dan başarıyla uygulanmasında ve bu sürecin sürdürülebilir hale getirilmesinde önemli bir
zemin oluşturacaktır. Örgüt kültürü, örgüt içerisindeki bireylerin tutum ve davranışları
üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğundan dolayı örgütün yeniliklere karşı tutumlarını
belirlemede de anahtar bir rol oynayacaktır. Bu çerçevede, örgüte hâkim olan kültürün
özelliklerine göre üyeler, yeniliklere karşı farklı tutum ve davranışlar göstereceklerdir (Uz-
kurt 2008, s.136). Bu tepkiler, örgüte hakim olan kültürün yapısına göre bazen yenilikleri
benimseme ve yeni fikir üretme yönünde olabileceği gibi bazen de yenilikleri uygulamaya
direnç gösterme şeklinde olabilecektir (Christiansen, 2000, s.158).
4. Ünite - Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi Örgüt Kültürü 73
Kültürü, misyon ve vizyonu, müşteri odaklılığı, amaçlara ulaşma yollarını, örgütsel
imajı, yönetim sürecini, çalışanların ihtiyaç ve amaçlarını bireyler arası ilişkileri ve lider-
liği de içine alan bir yapı olarak görmek mümkündür. Bu yönüyle kültürün kapsadığı bu
boyutlar arasında sıkı bir ilişkinin olması ve boyutların oluşturduğu bütünün de örgütün
yaratıcılığı ve yenilikçiliği üzerinde etkili olması kaçınılmazdır (Martins ve Terblanche,
2003). Bu çerçevede örgütsel kültür, bir yandan örgüt çalışanlarının davranışları için bir
zemin oluştururken diğer yandan da, geliştirilecek stratejiler için yönlendirici bir rol oy-
namaktadır (Schein, 1992; Blackwell, 2006; Martins ve Terblanche, 2003). Bazen de, ör-
gütün stratejileri üzerinde sınırlayıcı ve idare edici bir etkiye sahip olabilmektedir (Çetin,
2004, s.59).
Örgütsel kültür, yenilik üzerinde iki yolla etkisini gösterebilir (Martins ve Terblanche,
2003). Birincisi, örgüt içerisindeki bireylerin sosyalleşme süreciyle gerçekleşir ve bu sü-
reçte bireyler yenilikçi davranışlar konusunda nasıl hareket edeceklerini öğrenirler. İkinci
yol ise, örgütün yapısını, politikasını, yönetim anlayışını ve prosedürlerini yansıtan temel
değerler, inançlar ve varsayımlar gibi kültürel boyutlar vasıtasıyla gerçekleşir. Örgütsel
kültürün bu temel boyutları, örgüt içerisinde yeni fikirlerin gelişmesine katkı sağlayan
önemli bir kaynak da oluşturur. Kültür örgütte, strateji, yapı, destek mekanizmaları, ye-
niliği cesaretlendirici davranışları ve iletişim yoluyla yenilik ve yaratıcılığı destekleyen ve
motive eden bir role sahiptir (Martins ve Terblanche, 2003).
Yenilikçi bir örgüt kültürünün işletmelerde geliştirilebilmesi belirli yapıların tesis edil-
mesi ve bu yapılara işlerlik kazandırılmasıyla mümkün olacaktır. Bu çerçevede işletmede
yenilikçi bir örgüt kültürü tesis edebilmek için aşağıda sıralanan eylemlerin gerçekleştiril-
mesi önemli olacaktır (O’Reilly, 1991, s. 301):
• Örgüt üyelerinin sürece katılımının sağlanması,
• Değişimi destekleyen ve motive eden bir yönetim anlayışı geliştirilmesi,
• İşletme içinden ve dışından gelen bilgi ve enformasyonun toplanması, analiz edil-
mesi ve paylaşılması,
• Yenilikçi çalışmaların ödüllendirilmesi.
Yukarıda sayılanlarla birlikte örgütsel yapıda departmanlararası koordinasyonun,
farklılaşma ve bütünleşmenin de nasıl olacağının belirlenmesi yenilikçi yapı açısından
önemli olacaktır (Afuah, 2003, s.100).
Bir başka açıdan ise bir örgütte yeniliklerin üretilmesini ve benimsenmesini kolaylaş-
tıracak ve böylece örgütte yenilikçi bir kültürün hakim olmasını sağlayacak temel faaliyet-
leri şu şekilde sıralamak mümkündür (Mortimer, 1995):
• Örgüt liderleri öngörülü olmalı,
• Yöneticiler yeni programlara öncülük edecek amaçları gerçekleştirebilecek nitelik-
te olmalı,
• Tepe yönetimi, girişimci eylemleri cesaretlendirmeli ve ödüllendirmeli,
• Yeni ve orijinal fikirlerin geliştirilip değerlendirilebilmesi için gerekli fonlar yara-
tabilmeli,
• Örgütler (İşletmeler), müşterilerin gelecekteki ihtiyaç ve isteklerini öngörerek on-
lara uygun değerler üretebilmeli,
• Pazarlama çalışanları ile teknik elemanlar arasında her düzeyde karşılıklı yakınlaş-
ma ve iletişim sağlanmalı,
• Yenilik sürecinde hataların önemli olduğu bilinmeli,
• Formel olduğu kadar informel iletişime de önem verilmeli,
• Çalışanlara değer vermeli, motive etmeli ve
• Örgütün faaliyetlerinden memnun olanların yanında memnun olmayanların da
şikayet ve talepleri incelenmelidir.
74 Yenilik Yönetimi
Örgütte yenilikçi bir kültürün hakim olmasını sağlayacak temel faaliyetler nelerdir?
3
Bu çerçevede yenilikçi bir örgütün (İşletme) pazar odaklı, risk yönetimi konusunda
ve yenilik sürecindeki tuzaklara karşı deneyimli, yeni fikir üretme konusunda dışa odaklı
olması önemlidir. (Mortimer, 1995).
Zangwill (1993: 58–59) ise yeniliği destekleyen ve motive eden kültürel ortamın sahip
olması gereken özellikleri ise şu şekilde özetlemiştir;
• Tepe yönetimin yeniliği sahiplenmesi,
• Bireysel çıkarların ön planda olduğu davranışlar yerine güven ve dürüstlüğün inşa
edilmesi,
• Cezalandırma ve ayıplama yerine desteğin ve hoşgörünün ön plana çıkarılması,
• Yaratıcı tartışmaların teşvik edilmesi,
• Yöneticiler tarafından yenilikçi fikirlerin dinlendiği ve değer verildiği bir iletişimin
yaratılması,
• Bireyler ve gruplar arası yaratıcı işbirliklerinin kurulması ve geliştirilmesi,
• Tüketici isteklerine değer verilmesi,
• Çalışanların yenilikçi örgüt kültürüyle ilgili düşüncelerinin öğrenilmesi.
Farklı çalışmaların yenilikçi bir kültürün özelliklerine ilişkin yukarıdaki vurguları dik-
kate alındığında, tepe yönetimin desteği, etkin bir iç ve dış iletişim, müşteri ihtiyaçlarına
önem verme ve yenilikçi çabalardaki hataları affetme ve başarıları ödüllendirmenin ol-
dukça önemli olduğunu söylemek mümkündür.
Fikir üreticileri: Fikir üretimi, yeniliklere temel teşkil edecek fikirlerin üretilmesini
sağlayan, yaratıcı bireylerin üstlendiği bir rol olarak karşımıza çıkar. Bu süreç yaratıcı bi-
reylerin varlığını zorunlu kılar. Bu bireylerin aynı zamanda esnek bir işletme yapısı içeri-
sinde daha başarılı olabileceklerini varsaymak mümkündür.
Denetleyici ve dönüştürücüler: Yeni fikir ve gelişmeleri yeni ürün, hizmet ya da tek-
niklere dönüştürme işlevini bu grup üstlenir. Burada teknik ve uzmanlık bilgisi önem
kazanır.
Liderler: Liderler yeni fikir ve gelişmeleri, ekonomik ve sosyal katma değere dönüş-
türecek sürecin sürükleyicileridir. Bunlar aynı zamanda girişimci bir ruha da sahiptirler.
Sponsorlar: Yeni fikirlerin ortaya çıkması için zemin hazırlarlar, yenilikçi fikirleri mo-
tive eder, destekler ve yenilikçileri korurlar. Yenilik sürecini yönlendiren bir role sahiptirler.
Proje yöneticileri: Proje yöneticileri, yenilikçi çalışmaların ve projelerin başarıyla uy-
gulanıp sonuca ulaşmasını sağlamak için süreci planlayanlar ve yönetenlerin üstlendiği
rollerdir.
İşletme çalışanlarının üstlenebileceği bu roller, yeniliğin kısa sürede kabul edilmesini,
yayılmasını ve uygulanmasını hızlandırmak açısından oldukça önemlidir. Bu rollerin ba-
şarısı, işletmede paylaşılan değer, inanç, etkileşim ve davranışlara bağlı olarak değişecektir
(Afuah, 2003, s.106).
4. Ünite - Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi Örgüt Kültürü 77
Özet
Örgütler problemlerine çözüm üretebilecek ya da onları daha Kültürel yapı ile yenilikçi örgüt oluşturma arasında sıkı bir
verimli ve başarılı kılacak yeni fikir ve çözümleri, ya kendileri ilişkiden söz etmek mümkündür. Çünkü kültür, işletmenin
üretir ya da dışarıdan transfer ederler. Her durumda da yeni- işleyiş tarzından, örgütlenmesine, davranış biçiminden dış
liklerin, işletmede kabul edilip uygulanması, belli örgütsel sü- ilişkilerine kadar birçok alanda belirleyici rol oynar. Bu ne-
reçlere dayalı olarak gerçekleşir. Örgütsel yenilik süreçleri genel denle yenilikçi örgüt yapısını oluşturmak için yenilikçi bir
olarak başlangıç ve uygulama olmak üzere iki temel aşamada kültüre ihtiyaç duyulacaktır. Yenilikçi bir işletme kültür için
gerçekleşir. Başlangıç aşaması kendi içerisinde, gündem oluş- de yeniliği destekleyen bir yönetim anlayışının, çalışanların
turma ve uyumlaştırma süreçlerinden oluşurken; uygulama aşa- tamamının yenilik sürecine katılımının, dış çevredeki yenilik
ması ise yeniden tanımlama, netleştirme ve rutin hale getirme kaynaklarıyla bilgi ve enformasyon paylaşımını sağlayacak
süreçlerinden oluşur. Başlangıç aşaması, işletmelerin yeniliklere bir bilgi sisteminin ve yenilikçi çalışmaları ödüllendirecek
olan ihtiyaçlarının gündeme geldiği ve alternatif çözümlerin faaliyetlerin varlığı kaçınılmazdır.
üretildiği aşamadır. Uygulama aşaması ise benimsenen yenilik- Yenilikçi bir örgütün belli özelliklere sahip olması gerek-
lerin işletmeye özgü hale getirildiği ve çalışanlar tarafından be- meketdir Bu özellikleri, liderlik ve yenilikçi viyon, yenilikçi
nimsenmesinin sağlandığı bir aşama olarak karşımıza çıkar. Bu örgüt yapısı, yenilikçi bireyler, eğitim ve gelişme, yüksek ka-
süreçler sonunda, işletme yenilikleri benimseyip uygulayabilir tılım ve takım çalışması ve yaratıcı bir örgütsel iklimin var-
ya da herhangi bir aşamada yeniliklerden vazgeçebilir. lığı şeklinde sıralamak mümkündür. Yenilikçi bir örgüt için
Örgütsel yenilik bir taraftan işletmeleri kendi içlerinde daha liderlerin ve çalışanların önemi de oldukça açıktır. Çünkü
yenilikçi ve esnek yapıya kavuştururken diğer taraftan da lider ve çalışanlar bu sürecte farklı roller üstlenerek bu süre-
daha esnek bir özellik kazandırır. Bu da işletmeleri yaptıkları cin başarıyla sonuçlanmasına katkıda bulunurlar. Üstlenilen
işte daha verimli ve başarılı kılarken dış çevreyle iletişim ve bu rolleri, fikir üreticileri, denetleyici ve dönüştürücüler, li-
etkileşimini de etkin hale getirir. Bu yönüyle örgütsel yenilik, derlerlik, sponsorluk ve proje yöneticiliği şeklinde sıralamak
işletmelerin yönetim anlayışından dış çevreyle iletişimine, mümkündür.
üretim tekniklerinden örgütsel yapılanmasına kadar birçok
alanı kapsamaktadır. Günümüz yoğun rekabet şartları içe-
risinde ve değişen çevreye uyum sağlama da işletmeler için
daha esnek, yaratıcı ve yenilikçi yapılara ve kültüre sahip ol-
mak kaçınılmaz gözükmektedir.
Yenilik sürecinin yönetilmesi oldukça zor olabilmektedir.
Çünkü yenilik süreçleri bazı belirsizlikleri taşımakta ve bu
belirsizliklerde işletme için birtakım riskleri doğurmaktadır.
Yenilik sürecinin belirsizlik alanlarını, teknik belirsizlikler,
pazarla ilgili belirsizlikler, örgütsel belirsizlikler ve kaynak
belirsizlikleri oluşturmaktadır. Bu belirsizliklerin yarattığı
riskler birçok işletmenin yeniliklerden kaçınmasını da bera-
berinde getirmektedir. Yenilik sürecinin etkin yönetilebilme-
si önemli ölçüde, bu belirsizliklerle ilgili bilgi ve enformasyo-
nun sağlanması ve strateji temelli bir yenilik anlayışına sahip
olunmasıyla mümkün olabilecektir.
78 Yenilik Yönetimi
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi örgütsel yeniliğin özelliklerin- 6. Aşağıdakilerden hangisi yeniliğe ilişkin belirsizlik alanla-
den birisi değildir? rından biri olan pazar belirsizlikleri kapsamında değerlendi-
a. Tek başına bir fikir olmaktan ziyade örgüt içerisinde rilebilir?
kullanılan bir ürün, hizmet, süreç ya da yöntemle il- a. Pazardaki tüketicilerin, istek ve ihtiyaçlarının doğru
gili olmalıdır. tespit edilip edilemediğine ilişkin belirsizlikler.
b. Örgüt içeirisinde önemli bir çoğunluğu ya da örgü- b. Yeniliğin temelini oluşturan bilimsel bilgiye ilişkin
tün tamamını ilgilendiren kamusal özelliğe sahip bir belirsizlikler.
yenilik olmalıdır. c. Çalışanların nasıl bir tutum ve davranış içerisinde
c. Rutin bir değişiklik olmanın ötesinde, örgütün işleyi- olacağına dair belirsizlikler.
şine farklılık getirecek bir değişiklik olmalıdır. d. Pazarlama departmanının yeniliğe ilişkin tutumun-
d. Örgütsel öğrenmenin bir sonucu olarak ortaya çık- daki belirsizlikler.
malıdır. e. Yenilik sürecinde ihtiyaç duyulacak kaynaklara iliş-
e. Örgüt için faydalı bir değişiklik olmalıdır. kin belirsizlikler.
2. Tidd’in yenilik modelinin hangi aşaması, yeniliklerin, 7. Yenilik sürecinde ortaya çıkabilecek gelişmelerle ilgili
işletmenin problemine gerçek bir çözüm olacağı ya da çalı- her şeyin tahmin edilebilir olduğuna ilişkin yanılsama aşağı-
şanlar tarafından nasıl bir direnç gösterileceğine ilişkin bazı dakilerden hangisidir?
riskleri taşımaktadır? a. Yönetim yanılsaması
a. Araştırma b. Doğrusallık yanılsaması
b. Değerlendirme, Seçme c. Öngörülebilirlik yanılsaması
c. Uyumlaştırma d. Kontrol yanılsaması
d. Yeniden tanımlama e. Politika yanılsaması
e. Uygulama
8. Aşağıdakilerden hangisi klasik bürokratik örgüt tipinin
3. Zaltman’ın yenilik modelinin aşamaları aşağıdakilerden özelliklerini yansıtan kültür tipidir?
hangisinde doğru olarak verilmiştir? a. Yönetim Kültürü
a. Gözlem – Değerlendirme – Seçme – Rutin hale getirme b. Rol kültürü
b. Araştırma – Geliştirme – Tercih etme - Uygulama c. Güç kültürü
c. Gündem oluşturma – Uyumlaştırma – Yeniden ta- d. Görev kültürü
nımlama – Netleştirme – Rutin hale getirme e. Birey kültürü
d. Araştırma – Değerlendirme, seçme - Uygulama
e. Başlangıç – Uygulama 9. Aşağıdakilerden hangisi örgüte yenilikçi bir kültürün ha-
kim olmasını sağlayacak temel faaliyetlerden biri değildir?
4. Aşağıdakilerden hangisi Rogers’ın yenilik modelinin a. Formel olduğu kadar informel iletişime de önem vermek
başlangıç aşamasında yer alır? b. Müşteri istek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak
a. Gündem oluşturma c. Yenilik sürecinde hataların önemli olduğunu bilmek
b. Netleştirme d. Pazarlama çalışanları ile teknik elemanlar arasında her
c. Araştırma düzeyde karşılıklı yakınlaşma ve iletişim sağlamak
d. Yeniden tanımlama e. Örgütün faaliyetlerinden memnun olanların yanında
e. Rutin hale getirme memnun olmayanların da şikayet ve taleplerini ince-
lemek
5. Aşağıdaki aşamalardan hangisinde benimsenen yenilik,
işletme içerisinde en iyi şekilde uygulanması sağlanarak iş- 10. Aşağıdaki grup üyelerinden hangisi yeni fikir ve gelişme-
letmenin yapısına uygun hale getirilir? leri, ekonomik ve sosyal katma değere dönüştürecek sürecin
a. Gündem oluşturma sürükleyicileridir?
b. Netleştirme a. Proje yöneticileri
c. Uyumlaştırma b. Liderler
d. Yeniden tanımlama c. Sponsorlar
e. Rutin hale getirme d. Fikir üreticileri
e. Denetleyici ve dönüştürücüler
4. Ünite - Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi Örgüt Kültürü 79
Sıra Sizde 3
Örgütte yenilikçi bir kültürün hakim olmasını sağlayacak
temel faaliyetler şunlardır (Mortimer, 1995): Örgüt liderleri-
nin öngörülü olması, yöneticilerin yeni programlara öncülük
edecek amaçları gerçekleştirebilecek nitelikte olması, tepe yö-
netiminin girişimci eylemleri cesaretlendirmesi ve ödüllendir-
mesi, yeni ve orijinal fikirlerin geliştirilip değerlendirilebilmesi
için gerekli fonların yaratabilmesi, örgütlerin, müşterilerin ge-
lecekteki ihtiyaç ve isteklerini öngörerek onlara uygun değerler
üretebilmesi, pazarlama çalışanları ile teknik elemanlar arasın-
da her düzeyde karşılıklı yakınlaşma ve iletişimin sağlanması,
yenilik sürecinde hataların önemli olduğunun bilinmesi, for-
mel olduğu kadar informel iletişime de önem verilmesi, çalı-
şanlara değer verilmesi, motive edilmesi ile örgütün faaliyetle-
rinden memnun olanların yanında memnun olmayanların da
şikayet ve taleplerinin incelenmesidir.
80 Yenilik Yönetimi
Yararlanılan Kaynaklar
Afuah, A. (2003). Innovation Management: Strategies, Nystrom, H. (1990). Organizational Innovation. In M. A.
Implementation, and Profits. (2nd. ed.). NY: Oxford West & J. L. Farr (Eds.) Innovation and creativity at
University Pres. work. New York: John Wiley & Sons Ltd.
Blackwell, S.S. (2006). The Influence of Perception of Oden, W.H. (1997). Managing Corporate Culture,
Organisational Structure & Culture on Leadership Innovation and Intrapreneurship. USA: Library of
Role Requirements: The Moderating Impact of Locus Logress Cataloging in Publication Data.
of Control & Self-Monitoring. Journal of Leadership & O’Reilly, C. (1991). Socialization and Organizational
Organisational Studies. 12 (4), 27–49. Culture. (Der. Barry M. Staw) Psychological
Christiansen, J.A. (2000). Building the Innovation Dimension of Organizational Behaviour. New York:
Organization. New York: Macmillan Business McMillan Publishing Company.
Çetin, M.Ö. (2004). Örgüt Kültürü ve Örgütsel Bağlılık. Oslo Manual (2005). Guidelines for Collecting and
Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Interpreting Innovation Data. OECD & Euorostat
Damanpour, F. (1991). Organisational Innovation: A Meta- Manual. (Çev: TÜBİTAK, 2006, Oslo Kılavuzu, Yenilik
analysis of Effects of Determinants and Moderators. Verilerinin Toplanması ve Yorumlanması için İlkeler. 3.
Academy of Management Journal. 34 (3), 555–590. Baskı, Ankara).
Damanpour, F. ve W. M. Evans. (1984). Organizational Pearson, A.W. (1991). Managing Innovation: An
Innovation and Performance: The Problem of Uncertainty Reduction Process. Edited by Jane Henry
“Organizational Lag”. Administrative Science Quarterly. and David Halker in Managinng Innovation. London
29 (3), 392–409. and Newbury Park: Sage Publications.
Davila, T., M. J. Epstein ve R. Shelton. (2006). Making Qinn, R. E. (1988). Beyond Rational Management:
Innovation Work: How to Manage It, Measure It, and Mastering the Paradoxes and Competing Demands of
Profit from It. Upper Saddle River: Wharton School High Performance. San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Publishing. Rogers, E.M. (1995). Diffusion of Innovations. (4th ed.).
Deshpande, R. ve F.E. Jr. Webster. (1989). Organizational New York: The Free Pres.
Culture and Marketing: Defining The Researchagenda. Rosenberg, A. (1994). Does Evolutionary Theory Give
Journal of Marketing. 53, 3 15. Comfort or Inspiration in Economics. In Mirowski, P.
Freman, C. (1982). The Economics of Industrial Innovation. (Eds.). Natural Images in Economics: Markets Read in
Harmondsworth: Penguin. Tooth and Claw. New York: Cambridge University Pres
Handy, C.B. (1985). Understanding Organizations. (4th Schein, E. H. (1992). Organizational Culture and
ed.). New York, USA: Facts on File Publications. Leadership. San Fransisco: Jossey Bass Publishers.
King, N. ve N. Anderson. (1995). Innovation and Change in Tidd, J., J. Bessant ve K. Pavitt. (2005). Managing Innovation:
Organizations. London & New York Routledge. Integrating Technological, Market and Organizational
Leifer, M. (2000). Singapore’s Foreign Policy: Coping with Change. Wiley.
Vulnerability. London: Routledge. Trott, P. (2002). Innovation Management and New Product
Martins, E. C. ve Terblance, F. (2003). Building Development. (2nd ed.). Prentice Hall, Pearson
Organisational Culture that Stimulates Creativity Education.
and Innovation. European Journal of Innovation Zaltman, G., R. Duncan ve J. Holbeck. (1973). Innovations
Management. 6 (1), 64–74. and Organizations. New York: Wiley & Sons.
Mortimer F. (1995). Conceptual Change or Conceptual Zangwill, W.I. (1993). Lightning Strategies for Innovation.
Profile Change? Science & Education. 4, 267–285. New York: Lexington Books.
Nonaka, I. (1994). A Dynamic Theory of Organizational
Knowledge Creation. Organization Science. 5 (1), 14–37.
5
YENİLİK YÖNETİMİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İşletmelerin yenilikçi bir yapıya sahip olmalarını belirleyen faktörleri ve bunla-
rın etkilerini açıklayabilecek,
Örgütsel yapının işletmelerin yenilikçi kültürlerini nasıl etkilediğini özetleye-
bilecek,
Çevresel faktörlerdeki değişimin yenilikçi örgüt kültürü üzerindeki etkilerini
örneklerle yorumlayabilecek,
İşletmeye özgü yenilik stratejileri planlayabilecek,
Modern işletme anlayışlarının, işletmelerin yenilik çabaları üzerindeki etkisini
sorgulayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Örgütsel Faktörler • Bilgi Yönetimi
• Örgütsel Yapı • Örgütsel Öğrenme
• Yenilik Stratejisi • Pazar Odaklılık
İçindekiler
• GİRİŞ
İşletmelerde Yeniliği Belirleyen • İŞLETMELERDE YENİLİĞİ BELİRLEYEN
Yenilik Yönetimi ÖRGÜTSEL FAKTÖRLER
Faktörler ve Uygulamalar
• YENİLİĞİ DESTEKLEYEN VE
KOLAYLAŞTIRAN UYGULAMALAR
İşletmelerde Yeniliği
Belirleyen Faktörler ve
Uygulamalar
GİRİŞ
Bir örgütün yenilikçiliği bir yandan iş süreçlerinde başarı sağlarken diğer yandan da örgü-
tün dış çevreyle iletişiminde etkinlik kazandıracaktır. Bu yönüyle yenilikçilik, örgütün dış
çevreye uyumunu ve dışarıdaki gelişmelere adapte omasını sağlayan bir olgu olarak kar-
şımıza çıkmakatdır. Buna paralel olarak örgütün yenilikçiliği hem örgütsel faktörlerden
hem de çevresel değişimlerden etkilenen bir görünüm arzetmektedir.
Örgütsel faktörler, örgütlenme biçimini, yönetim anlayışını, dış iletişimi ve iş yapma
tarzını belirleyen faktölerle ilgilidir. Bu faköelrerin hangilerinin işletmenin yenilikçi ça-
baları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğuklarının bilinmesi oldukça önemlidir. Çünkü
bu sayede işletmenin yenilikçiliğini engelleyen faktörlerin ortadan kaldırılması ve teşvik
eden faktörlere yatırım yapılması sağlanacaktır.
Örgütsel yapı olarak işletmeler farklı özelliklere sahip olabilmektedir. Örgütsel yapının
bir yansıması olarak işletmeler yenilik konusunda başarılı olmakta ya da olamamaktadır.
Ancak hangi işletme yapısının yenilikçi çabaları teşvik eden bir role sahip olduğu konu-
sunda henüz net olarak bir şey söylemek mümkün değildir. Fakat esnek, yatay iletişimin
olduğu ve tepe yönetiminin yenilikçilik konusunda pozitif olduğu örgütsel yapıların yeni-
likçilik üzerinde daha olumlu bir etki yarattığını söylemek mümkündür.
İşletmeleri yenilikçi olma konusunda motive eden en önemli faktörlerden birisi de
çevrede yaşanan değişimlerdir. İşletmeler bu değişimlerin yarattığı yeni pazar şartlarına
uyum sağlayabilmek için yeni ürün, hizmet ve fikirler üretmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu nedenle çevredeki hangi değişimin ne tür bir pazar fırsatı meydana getirdiği ve buna
karşılık olarak hangi yeni çözümlerin üretilmesi gerektiği önem kazanmaktadır.
İşletmelerin izleyecekleri yenilik stratejileri de onların nasıl bir yenilikçi yapıda olma-
sı gerektiğini belirlemede önemli rol oynar. Ancak yenilikçiliği ile pazarda öne çıkmak
isteyen firmaların sürekli yeni ürün ve hizmet üretme konusunda bir irade sergilemeleri
ve bunu da stratejik bir yaklaşım olarak benimsemeleri gerekmektedir. Burada izlenecek
yenilik startejilerini formüle etmek yerine her firmaya özgü yenilik startejisi belirlemek
daha doğru olacaktır.
İşletmelerin yenilikçi yapıları üzerinde son dönemde gelişen ve önemli ölçüde uygu-
lamaya dökülen modern işletme anlayışlarının da etkili olduğu görülmektedir. Özellikle
bilgi tabanlı ve öğrenme merkezli işletme uygulamalarının, yenilikçi çabaları destekleyici
ve motive edici bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Yenilik sürecinin temel yapı taşla-
rından birisini yeni fikir, bilgi ve enformasyonun oluşturmasından dolayı bilgi üretmeye
ve öğrenmeye önem veren işletme uygulamalarının benimsenmesi, işletmelerin yenilikçi-
liğine önemli bir dayanak oluşturacaktır.
84 Yenilik Yönetimi
“Örgütler de, bireyler gibi yeniliklerin yayılması sürecinde yeni düşüncelere karşı direnç
gösterebilirler.” İfadesine katılır mısınız? Tartışınız. 1
Örgütsel yapı açısından örgütler, mekanik ve organik örgütler olmak üzere iki grup-
ta incelenmişlerdir (Burns ve Stalker, 1961). Mekanik örgütler, departmanlardan oluşan
hiyerarşik bir örgüt yapısına sahip olan, katı görev tanımlarının olduğu, kıdem esasına
dayalı güç ve otoritenin hakim kılındığı ve dikey iletişimin yaşandığı disipliner bir örgüt
yapısını ifade etmektedir. Organik örgütler ise özel projelere dayanan örgütlenme biçimi-
nin olduğu, esnek görev tanımları ve yatay iletişim tarzını benimseyen, çalışanların beceri
ve yeteneklerine dayalı olarak değişen güç ve otoritenin hakim olduğu örgütsel yapılardır.
Bu özellikler dikkate alındığında organik örgütlerin, mekanik örgütlere göre daha esnek
bir yapıya sahip ve bireysel yeteneklerin ön planda olmasından dolayı daha yenilikçi ol-
dukları söylenebilir. Mekanik ve organik örgütlerin sahip olduğu özellikler Tablo 5.1’de
gösterilmiştir.
Mekanik ve organik örgüt yapılrının hangi çevre koşullarında yenilikçi bir işletme yapısı
oluşturmada daha etkili olduğunu açıklayınız. 2
Çevresel Faktörler
Örgütlerin yenilikçi yapılarını etkileyen önemli faktörlerden birisi de faaliyet gösterdikleri
çevre faktörlerindeki değişim, belirsizlik ve dalgalanmanın boyutudur. Örgütün yenilik-
çi yapısını etkileyen çevresel faktörleri, teknolojik çevre, sosyo-kültürel çevre, ekonomik
çevre ve pazar çevresi olarak dört grupta incelemek mükündür.
Yukarıda sayılan çevresel faktörlerin sürekli değişen dinamik ya da düzenli bir seyir izle-
mesine göre bu çevre içerisinde bulunan işletmelerin faaliyetleri ve örgüt yapıları değişiklik
arzedecektir. Bu, çevresel faktörlerin işletmelerin yapıları üzerindeki kaçınılmaz etkilerinden
kaynaklanmaktadır. Teknolojik gelişmelerin çok hızlı ve yoğun olduğu bir çevrede faaliyet
gösteren işletmeler, bu gelişimelere ayak uydurabilmek ve rakipleri karşısında dezavantajlı
duruma düşmemek için kullandıkları teknolojiyi yenilemek durumunda kalacaklardır. Bu
da çalışanları değişen teknolojiyi kullanma konusunda daha yenilikçi ve esnek bir çalışma
sistemine yöneltecek ve böylece işletmenin yenilikçi yapısı üzerinde olumlu etki yaratacaktır.
Teknolojik gelişmeler bazen sektörün yapısında da önemli değişimler yaratan bir etki-
ye sahip olacaktır. Bu da işletmeleri mevcut ürün ve hizmetlerinden vazgeçerek yeni ürün
ve hizmet üretmeye yöneltecek ve işletmeleri, yenilikçi ve esnek olmaya zorlayacaktır.
Sosyo-kültürel çevredeki değişimler, tüketicilerin satınlama tutum ve davranışlarında
değişikliğe yol açabilecektir. Dolayısyla işletmelerin tüketicilerdeki bu değişimleri sürek-
li izleyen ve bu değişiklikler doğrultusunda ortaya çıkan yeni ihtiyaç alanlarına yönelik
ürün ve hizmet üretmeleri konusunda teşvik edeci bir role sahip olacaktır. Bu da işletme-
lerin yenilikçi yapıya sahip olmalarına olumlu bir katkı yapacaktır. Pazardaki değişimler,
sadece tüketicilerin tutum ve davranışlarıyla sınırlı değildir. Buna ek olarak rekabet yo-
ğunluğuna bağlı bir biçimde rakiplerin sürekli olarak yeniliklerle pazarda rekabetçi üstün-
lük kazanmaya çalışmaları şeklinde de ortaya çıkabilecektir. Bu da her işletme için daha
yeni çözümler üretme konusunda, zorlayıcı bir etki yaratacaktır.
Ekonomik göstergeler, günümüz ekonomilerinin karakteristik özelliklerinden birisi-
nin kırılganlık ve hızlı değişim olduğunu ifade etmektedir. Bu kırlganlık ve değişimler,
işletmeleri sürekli tetikte durmaya itmektedir. İşletmeler, ayakta kalabilmek için bu kırl-
ganlık ve değişimlere ya da ortaya çıkabilecek krizlere karşı hazırlıklı olmalıdırlar. Ayrıca
karşılaşabilecekleri yeni ortama kısa sürede adapte olabilecek esnek bir sisteme sahip ol-
maları da gerekmektedir. Bu da işletmeler için yeni oluşacak ekonomik şartlara hazırlıklı,
yeni çözümleri olan birer varlıklar olmaları konusunda teşvik edici olmakatdır.
Çevresel şartlardaki değişimlerin yoğun yaşandığı bir ortamda işletmelerin, bu deği-
şimleri anlayabilmek, bunlardan haberdar olabilmek, yorumlayabilmek ve doğru çözüm
önerileri üretebilmek için yenilik ve dış odaklı bir bilgi sistemi kurmaları ve aktif hale
getirmeleri gerekmektedir. Bu değişimler bir taraftan çalışanları daha esnek ve yeniliklere
açık tutarken diğer taraftanda işletmenin birimlerini, değişen şartlara ayak uydurma ko-
nusunda daha tecrübeli kılmaktadır. Bunlar da işletmelerin yenilikçi bir işletme yapısına
sahip olması sonucunu doğurmakatdır (Damanpour, 1996).
Yenilik Stratejileri
İşletmelerin izleyecekleri yenilik stratejileri de yenilikçi yapıları üzerinde önemli etkiler
yaratabilecektir. Çünkü işletmeler, stratejileri doğrultusunda örgütlenmesini ve yapılan-
masını tekrar gözden geçirirler ve gerekli düzenlemeleri, izleyecekleri startejiye uygun
oarak yerine getirirler. Bu nedenle bir işletme, kendisine nasıl bir yenilik stratejisi belirle-
mişse, bu doğrultuda yapısal bazı değişiklik ve düzenlemeleri de yapacaktır.
İşletmeler genel olarak lider, taklitçi, savunmacı ve geleneksel olmak üzere dört fatklı ye-
nilik stratejisinden birisini uygularlar. Bu stratejiler de onların, nasıl bir yenilikçi çaba yürü-
teceğini ve işletme yapısıyla örgüt kültürünü hangi doğrultuda oluşturacaklarını tayin eder.
5. Ünite - İşletmelerde Yeniliği Belirleyen Faktörler ve Uygulamalar 89
Bu stratejilerden liderlik stratejisi, işletmenin yenilikçi yapısı üzerinde olumlu etki-
ye sahip olan ve yenilik çabalarını teşvik eden bir strateji olarak değerlendirilmektedir.
Çünkü pazarda yeniliklerle varolan ve yeni ürün ve hizmetleri pazara ilk sunan işletme
stratejisine sahip olmak, yoğun bir yenilik çabasını gerektirecektir. Bu nedenle işletme,
bir taraftan yeni ürün fikirleri geliştiriken diğer taraftanda dışarıda geliştirilmiş olan yeni
ürün fikirlerini, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmek zorunda kalacaktır. Bu da
işletmenin hem içeride çalışanlarını yenilikçi çalışmalar için motive ederken hem de iş-
letmenin dışa açık bir yapıya kavuşmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda işletmeleri sürekli
yeni fikirlere açık ve yeni şartlara adapte olabilen yaratıcı ve esnek bir örgütsel yapı haline
getirecektir. Bu nedenle yenilikçi lider stratejisi, işletmelerin yenilikçi yapılarını güçlendi-
ren bir role sahip olacaktır.
Bu stratejilerden taklitçi strateji ise genelde dışarıda başkaları tarafından geliştirilen
yeni ürün ve hizmetlerin taklidine odaklanan ve lider firmaları bu konuda takip eden,
onlar pazara girdikten bir süre sonra giren ve daha alt pazar bölümlerine hitap eden bir
özelliğe sahiptir. Bu strateji, Ar-Ge ve yenilikçi çalışmaların riskinden ve maliyetlerinden
kaçınmak için çoğu firma tarafından izlenen bir startejidir. Ancak, bu strateji yenilik üret-
mek yerine üretilenleri taklit etme temeline dayandığı için işletmenin yaratıcılığı üzerinde
çok fazla olumlu bir etki yaratmayacaktır. Ancak dışarıdaki yenilikleri takibini ve taklidini
kolaylaştıran bir teknolojiye sahip olmayı gerektirmesi açısından da işletmenin belli ölçü-
de yeni gelişmeleri takip eden bir yapı da olmasını sağlayabilecektir.
Örgütsel Kültür
Yenilikçi bir işletme yapısı, çalışanları yenilik konusunda cesaretlendirmek ve motive et-
mek için hiç şüphesiz yenilikçi bir örgüt kültürüne ihtiyaç duyacaktır (Oden, 1997, s.1-2).
Çünkü, örgütün yenilikçi bir kültüre sahip olması, yenilik için gerekli fikirlerin üretil-
mesinde, yeniliklerin benimsenip hazmedilmesinde, üyeler tarafından başarıyla uygu-
lanmasında ve bu sürecin sürdürülebilir hale getirilmesinde önemli bir zemin oluştura-
caktır. Örgüt kültürü örgüt içerisindeki bireylerin tutum ve davranışları üzerinde önemli
bir etkiye sahip olduğundan dolayı örgütün yeniliklere karşı tutumlarını belirlemede de
anahtar bir rol oynayacaktır. Bu çerçevede, örgüte hâkim olan kültürün özelliklerine göre
üyeler, yeniliklere karşı farklı tutum ve davranış göstereceklerdir (Uzkurt, 2008, s.136). Bu
tepkiler, örgüte hakim olan kültürün yapısına göre bazen yenilikleri benimseme ve yeni
fikir üretme yönünde olabileceği gibi bazen de yenilikçi uygulama konusunda direnme
şeklinde olabilecektir (Christiansen, 2000, s.158).
Örgütsel kültür, örgütün misyonunu, vizyonunu, amaç ve hedeflerini, örgütsel imajını,
örgütsel yapısını ve yönetim sürecini, çalışanların ihtiyaç ve amaçlarını, iç ve dış iletişim
biçimlerini, çalışanlar arası ilişkileri ve yönetim anlayışını içine alan ve bu alanlarda yön-
lendirici rol oynayan geniş yelpazede incelenecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dolayısyla, işletmeyi bu kadar derinlemesine etkileyen bir unsurun, işletmenin yenilikçi
yapısı üzerinde etkili olması kaçınılmazdır (Martins ve Terblanche, 2003). Yenilikçi bir
kültüre sahip olan örgüt, yenilikçi fikirlerin üretilmesinde, yeniliklerin kolaylıkla kabu-
lünde, örgütte başarıyla uygulanmasında ve bu sürecin sürdürülebilir hale getirilmesinde
önemli bir avantaja sahip olacaktır. Örgütsel kültür bireylerin tutum ve davranışları üze-
rinde yönlendirici bir role sahip olmasından dolayı örgütün yeniliklere karşı tutumlarını
belirlemede de etkili olacaktır. (Uzkurt, 2008, s.136). Yenilikçi örgütsel kültür, bir yandan
örgüt çalışanlarının davranışlarının daha yenilikçi ve yaratıcı olması yönünde bir ortam
oluştururken diğer yandan da, işletmenin izleyeceği stratejilerin daha yenilikçi bir özelliğe
sahip olmasını beraberinde getirecektir (Schein, 1992; Blackwell, 2006; Martins ve Terb-
lanche, 2003).
90 Yenilik Yönetimi
Pazar Odaklılık
Pazar odaklılık, modern pazarlamanın temelini oluşturan bir kavram olarak karşımızı
çıkmaktadır. Bu yönüyle pazar odaklılık, üstün müşteri değeri yaratarak rekabet üstünlü-
ğü kazanmak için rakip ve müşteri odaklı bir anlayışı ifade etmeketdir. Pazar odaklılığın
merkezinde ise uzun dönemli karlılık yatmaktadır (Narver ve Slater, 1990). Bir başka açı-
dan pazar odaklılık, üstün müşteri değeri yaratmak ve müşterilerin ihtiyaçlarını maksi-
mum düzeyde karşılamak için ihtiyaç duyulan bilgilerin üretilmesi, bu bilgilerin işletme
içerisinde yorumlanması ve paylaşılması ve bu doğrultuda pazara bir değer sunulması
olarak tanımlanmaktadır (Kohli ve Jaworski, 1990). Bu yaklaşım, pazar odaklı bir işletme
tesis etmek için dinamik bir işletme bilgi sisteminin varlığını ve bütün işletme çalışanları-
nın bilgi üretme ve yorumlama sürecine katılımını zorunlu kılmaktadır. Pazar odaklılığa
her ne kadar farklı bakış açılarıyla değişik tanımlamalar getirilmiş olsa da hepsinin ortak
noktası, müşteriye daha fazla değer sunmak için bilgi odaklı bir anlayışı gerekli kılmakta
ve işletmenin uzun dönemli kârlılığını esas almaktadır.
Tepe yönetimin pazar odaklılığa karşı tutumu, departmanlar arası iletişim, örgütsel
yapı ve ödüllendirme sistemi pazar odaklılığın en önemi belirleyicileri olarak görülmek-
tedir. Bununla birlikte pazar odaklılık, yüksek kar, satış ve pazar payı ile işletme perfor-
mansına olumlu katkı yapmaktadır. (Kohli ve Jaworski, 1990). İşletmede pazar odaklı bir
yapının tesis edilmesi şüphesiz, kültürel bir değişimi de beraberinde getirmekte ve işlet-
mede bilgi ve öğrenme temeline dayanan, dışarıyla etkileşiminin güçlü olduğu bir siste-
min varlığını gerekli kılmaktadır.
Pazar odaklılığın, müşteri, rakip ve sektör bilgisine odaklanarak, hem müşterinin istek
ve ihtiyaçlarındaki değişime hem de sektöre ve rakiplerin stratejilerine odaklı bir bilgi
üretme anlyışıyla hareket etmektedir. Bu da dış çevredeki bilgilerin ve gelişmelerin işlet-
meye aktarılmasını ve bu bilgiler doğrultusunda yeni ürün ve hizmet üretilmesini berabe-
rinde getirmektedir. Bu uygulama, işletmelerin yeni ürün ve hizmet geliştirme sürecinin
önemli bir fonksiyonu olarak da görülmektedir (Slater ve Narver, 1997). Pazar odaklılığın
bileşenlerine ilişkin olarak yapılan önemli çalışmalar ve bu çalışmaların ortaya koyduğu
bileşenleri Tablo 5.3’deki şekilde özetleyebiliriz.
5. Ünite - İşletmelerde Yeniliği Belirleyen Faktörler ve Uygulamalar 91
Rakip ve rekabet bilgilerinin elde edilip bu bilgilerin yeni ürün ve hizmetlerin üretil-
mesinde kullanılması, yeni ürünlerin rekabetçi özelliklerini arttırıcı bir etki yaratacaktır.
Benzer şekilde, müşterilerin istek ve ihtiyaçlarının tespitine yönelik bilgi ve enformasyon
süreci ve bu süreç sonunda elde edilen bilgilerin işletme çalışanlarının katılımıyla yorum-
lanması ve paylaşılması, üretilecek yeniliklerin sosyal ve ekonomik katma değerinin arttı-
rılması sonucunu da beraberinde getirecektir. Bu açıdan bakıldığında, pazar odaklı bir an-
layışın işletmenin yenilikçi yapısı üzerinde olumlu bir etki yaratcağı açıkca görülmektedir.
Örgütsel Öğrenme
Yenilikçi örgütlerde, yenilik için gerekli olan yeni fikirlerin üretilmesi, örgüt çalışanlarının
katılımıyla paylaşılması ve bunların yeniliğe dönüştürülmesi oldukça önemlidir. Ancak,
bunlar kadar önemli olan başka bir süreçte, her yenilik süreci sonunda örgütlerin yenilik
yapma konusundaki tecrübe ve beceri kazanabilmeleri ve bir sonraki süreçte daha başarılı
yenilikler yapabilmek için kazandıkları deneyim ve beceriyi gelecekteki çalışmalara ak-
tarabilmeleridir. Çünkü bu sayede, sonraki yenilik çalışmalarının etkinliği ve verimliliği
artacak, ekonomik ve sosyal katma değeri yüksek yenilikler ortaya çıkacaktır. Bu çerçeve-
de, işlerin daha iyi yapılması ve geliştirilmesi için örgütleri birer öğrenen varlıklar haline
getirmeyi amaçlayan örgütsel öğrenme ile yenilikçi örgüt yapısı oluşturma arasında etkili
bir iletişimin varlığı kaçınılmazdır. Bu nedenle yenilikçi örgütlerin aynı zamanda, öğre-
nen örgütler olması gerektiğini de söylemek mümkündür.
Öğrenen örgüt, bir işletmenin sürekli olarak yaşadığı olaylardan sonuç çıkaran, İş-
letmeyi değişen çevre şartlarına adapte edebilen ve işletmelerin sürekli olarak değişen,
gelişen ve kendini yenileyen dinamik birer varlıklar olmasını sağlayan bir kavramdır. Ye-
nilik sürecinde örgütlerin, yeni fikirler için iç ve dış çevre faktörleriyle etkileşimi dikkate
alındığında, yenilikçi bir ortam için öğrenen bir örgüt yapısına sahip olmak da kaçınılmaz
gözükmektedir. Bu gelişim sürecinin son aşamasında, tüm bu süreçlerin uygulanması-
na bağlı olarak öğrenen bir örgüt oluşacaktır. Öğrenen örgütler sürekli öğrenmeyi teşvik
ederler, çalışanların gelişimine öncelik verirler, açık haberleşmeyi ve yapıcı iletişimi sağ-
larlar (Uzkurt 2008 s.188).
Öğrenen örgütlerin sürekli öğrenmeyi teşvik eden, örgüt üyelerinin bireysel gelişi-
mine öncelik veren ve iletişim odaklı olmak gibi özellikleri, başarılı yenilik çabaları için
gerekli süreçlerin etkinliğini de beraberinde getirecektir. Çünkü yenilikçi örgütlerin de
öğrenen, anlayan ve düşünen birer örgütler oldukları, bireysel yaratıcılığın ve etkleşimin
bu örgütler için temel unsurlar olduğu unutulmamalıdır.
Örgütsel öğrenmenin, bilgi edinme, paylaşma, yorumlama ve örgütsel bellek olmak
92 Yenilik Yönetimi
üzere dört temel yapısal faktöre sahip olduğu söylenebilir (Huber, 1990). Örgütlerde öğ-
renme yeteneği, uygulama ve rutinlere, işletme içi ve dışı etkileşim yapısına ve bireysel
bilgilerin harekete geçirilmesine ve etkileşimi teşvik etme yeteneğine bağlı olarak gelişe-
cektir. Böyle bir öğrenme yapısı ise yeni fikirleri geliştiren ve cesaretlendiren daha esnek
ve akılcı bir örgüt yapısı oluşturarark sağlanabilecektir (Oslo Manual, 2005).
Yenilikçi örgütlerde etkili bir öğrenme sisteminin geliştirilmesi ve bunu örgütün gün-
lük işleyiş sürecinde fonksiyonel hale getirilmesi için bazı faaliyetlerin yapılması gerek-
mektedir. Bu faaliyetleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür (Tidd vd., 2005, s.561):
• Deneyimlerin paylaşılması; başkalarının başarı ve hatalarından ders çıkarma.
• Yeni kavramlara açık olma; araç ve tekniklerle ilgili yeni fikirleri benimseme.
• Deneyim; yenilik yönetiminin temel problemlerinin çözümünde farklı yaklaşım-
ları deneme.
• Yeniliğin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda sürekli gözden geçirme ve analiz-
leri yapma.
Yenilikçi örgütlerde etkili bir öğrenme sisteminin geliştirilmesi ve bunu örgütün günlük işle-
3 yiş sürecinde fonksiyonel hale getirİlmesi için ne tür faaliyetlerin yapılması gerekmektedir?
Bilgi Yönetimi
Bilgi bir örgütün etkinliği ve verimliliği üzerindeki en önemli unsurlardan birisi ve tekno-
lojik gelişme ve üretim süreçleri için temel yapı taşı olarak kabul edilmektedir (Sawhney,
2001, s.263). Bilgi, tecrübe, yargı, değer, inanç ve sezgilerden oluşan bir olgu olarak tanım-
lanmaktadır (Davenport ve Pursak, 2001). Bilgi, öğrenme ve deneyim yoluyla kazanılan
ve önceki bilgilerle bütünleştirilen bir değerdir (Nonaka ve Takeuchi, 1995). Bilgi, olay ve
nesneleri yorumlamada bir perspektif kazandıran ve verinin düzenlenmiş hali olan en-
formasyonun, kişisel ve örgütsel olarak içselleştirilmiş halidir (Lang, 2001; Nonaka, 2004,
s.50). Bilgi yönetimi ise bilginin elde edilmesi, organize edilmesi, sınıflandırılması ve ör-
güt içerisinde paylaşımının ve yorumlanmasının sağlandığı bir süreçtir (Malhotra, 2001,
s.9). Bilgi yönetimi, bilginin üretilmesi ve değer yaratması için doğru zamanda, doğru
insanlara ulaşmasını sağlayan sistematik yaklaşımlar bütünüdür (Buckman, 2004, s.17).
Bilgi yönetimi, bilginin elde edilmesi, kişisel bilginin açık bilgi haline dönüştürülmesi, bil-
gi ve insan arasındaki bütünleşmenin sağlanmasıyla ilgili çabaların bütünüdür (O’Leary,
2002, s.101). Bilgi yönetimi, örgüt içeisinde bireylerin tek tek sahip olduğu bilginin pay-
laşılmasını sağlayarak hem öğrenme sürecine hem de yeni fikir ve düşüncelerin ortaya
çıkmasına neden olur. Bu da yenilik çalışmlarının temel süreçlerinden birnin yerine geti-
rilmesinde önemli katkı sağlar.
Yenilik, önemli ölçüde farklı bilgi yapılarının anlamlı bir şekilde bir araya getirilmesiy-
le gerçekleşen bir süreç olarak görülebilir. Yeniliğe esas oluşturacak bilgiler, daha önceki
deneyimlerden, pazar, rakip ve teknolojiyle ilgili araştırmalardan, tartışma ve transfer-
lerden ortaya çıkabilecek açık ve gizli (henüz sözlü olarak ifade edilememiş veya formüle
edilmemiş) bilgilerden oluşabilecektir. Yenilik sürecinin etkili yönetimi vasıtasıyla örgüt
içi ve dışı farklı kaynaklardan üretilen bilgiler anlamlı bir şekilde bir araya getirilir. Bira-
raya getirlen bilgilerin bir değere dönüştürülmesi sağlanarak ortaya katma değeri yüksek
yeni ürün, hizmet ve çözümlerin çıkması sağlanabilir (Tidd vd., 2005, s.15).
5. Ünite - İşletmelerde Yeniliği Belirleyen Faktörler ve Uygulamalar 93
Özet
İşletmelerin yenilikçi yapıları üzerinde örgütsel ve çevresel İzlenen yenilikçi stratejiler de yenilikçi yapıyı etkileyen diğer
olmak üzere bir çok faktörün etkili olduğu görülmektedir. bir faktör olarak değerlendirilebilir. İşletmeler genel olarak
Yenilik ve değişim, işletmeyi hem içeride daha verimli kıla- lider, taklitçi, savunmacı ve geleneksel olmak üzere dört fatklı
cak hem de dışarıyla iletişimini ve uyumunu sağlayacak bir yenilik stratejisinden birisini uygularlar. Bu stratejiler de on-
süreç olarak görüldüğünde, gerek iç gerekse dış çevre faktör- ların, nasıl bir yenilikçi çaba yürüteceğini ve işletme yapısıyla
lerinin bu süreçte etkili olması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, örgüt kültürünü hangi doğrultuda oluşturacaklarını tayin
işletmenin yenilikçiliği üzerinde örgütsel faktörlerin, çevresel eder. Liderlik stratejisi, işletmenin yenilikçi yapısı üzerinde
faktörlerin, yenilik stratejilerinin ve örgütsel kültürün etkili olumlu etkiye sahip olan ve yenilik çabalarını teşvik eden bir
olduğu görülmektdir. Örgütsel faktörleri, işletmenin merke- strateji olarak değerlendirilmektedir. Çünkü, pazarda yeni-
ziyetçi yapısı, uzmanlık ve biçimsellik derecesi, çalışanlarara- liklerle varolan ve yeni ürün ve hizmetleri pazara ilk sunan
sı bağlılık, örgütsel farklılaşma, yönetim anlayışı ve iletişim işletme stratejisine sahip olmak, yenilik çabalarına daha faz-
olarak sıralamak mümkündür. Bunlardan biçimselleşmenin la ağırlık vermeyi ve işletmenin de buna göre yapılanmasını
ve merkeziyetçiliğin derecesi arttıkça yenilik üzerinde nega- beraberinde getirecektir. Buna karşılık, taklitçi bir yenilik
tive bir etkiye sahip olacağı öngörülmktedir. Diğer örgütsel stratejisine sahip olmak ise işletmeleri yeni fikirler üretmek
faktörlerin ise yenilikçilik üzerinde olumlu bir etkiye sahip yerine üretilmişleri taklide yönelteceği için işletmenin yeni-
olduğu görülmektedir. likçiliği üzerinde negatif bir etkiye sahip olabilecektir. Her bir
Örgütsel yapılar genellikle, organik ve mekanik örgütler ol- işletmeye önerilebilecek tek bir yenilik startejisinden bahset-
mak üzere iki grupta incelenmektedir. Organik örgütler, me- mek çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Çünkü her bir iş-
kanik örgütlere göre daha esnek yapıya sahip, yatay iletişimin letmenin pazar yapısı, sektörü, kendi finansal ve teknolojik
olduğu, esnek görev tanımlarının olduğu proje tipi örütlen- altyapısı gibi özellikleri farklılık göstereceği için bu özellikleri
me biçiminin hakim olduğu örgütler olarak tanımlanmakta- dikkate alarak her bir işletmeye özgü yenilik startejisi geliş-
dır. Bu özellikleri itibariyle yenilikçi bir işletme yaratabilmek tirmek daha doğru olacaktır.
için gerekli olan esenklik ve iletişimin bu yapılara sahip işlet- Yenilik süreci bilgi ve öğrenmeye dayalı olduğu için bilgi ve
melerde daha işlevsel olduğu söylenebilir. Mekanik örgütler öğrenme oddaklı bazı modern işletme anlayışlarının da ye-
daha biçimsel ve katı bir görev tanımlamasına sahip olduk- nilikçilik üzerinde olumlu etki yapacağı açıktır. Bunlardan
ları için yeni fikir üretmek ve yaratıcılık için uygun ortamın en önemlileri, örgütsel öğrenme, pazar odaklılık ve bilgi
hazırlanmasında yetersiz kalabileceklerdir. yönetimidir. Bu üç yaklaşımın ortak noktasını bilgi üretimi,
Günümüz çevresel faktörlerindeki değişim düne göre daha paylaşımı ve bu doğrultuda pazara sunum hazırlanması oluş-
hızlı ve dinamik bir yapıda gerçekleşmektedir. turmakta ve öğrenmeye özel bir önem atfedilmektedir. Dola-
İşletmelerin bu değişen çevrede ayakta kalabilmeleri ve re- yısyla yeni fikirlerin üretilmesi, bunların paylaşılması ve yeni
kabetçiliklerini koruyabilmeleri için sürekli yeni çözüm- çözümlere dönüştürülmesi süreci olarak görülen yenilik için
ler üretmeleri ve yeni ürün ve hizmetlere ağırlık vermeleri bu anlayışların işletme tarafından benimsenmesi yenilikçi
gerekmektedir. Çevresel değişimler teknolojik, ekonomik, çabalar için önemli birer dayanak noktası oluşturacaklardır.
sosyo-kültürel ekolojik, ve pazar çeversindeki değişimler-
den oluşmaktadır. Bunlarda meydana gelen değişimler ba-
zen sektörün, bazen rekabetin, bazen tüketicilerin, bazen de
uluslararsı ticaretin doğasını değiştirebilmektedir Örneğin,
bilgisayar ve internet teknolojisinin gelişimine bağlı olarak
birçok yeni ürün ve sanal hizmetler geliştirilirken, daktilo
gibi birçok ürünlerin de ortadan kalkmasına neden olmuş-
tur. Burada önemli olan, hangi değişimin, işletmenin karşısı-
na nasıl bir fırsat ya da tehdit çıkardığını iyi analiz edip yeni
oluşan bu ortama ayak uydurabilecek yeni çözümlerin kısa
sürede üretilmesini sağlamaktır.
5. Ünite - İşletmelerde Yeniliği Belirleyen Faktörler ve Uygulamalar 95
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi mekanik örgütlere ilişkin özel- 6. Aşağıdakilerden hangisinde Narver ve Slater’in kültürel ve
liklerden biridir? davranışsal perspektifinin bileşenleri doğru olarak verilmiştir?
a. Kıdem esasına dayalı güç ve otorite a. Müşteri odaklılık – Rakip odaklılık – Fonksiyonlar
b. Özel projelere dayalı çalışma gruplarından oluşan arası koordinasyon
düz örgüt yapısı b. Karlılık – Koordinasyon - Denetim
c. Yatay iletişim c. Pazar bilgisinin üretilmesi – Pazar bilgisinin payla-
d. Çalışanların etkileşimi sonucunda bireyler tarafın- şılması ve yorumlanması – Bu bilgiler doğrultusunda
dan belirlenmiş esnek görev tanımları pazara tepki oluşturma
e. Bireylerin beceri ve yeteneklerine dayalı olarak, deği- d. Fonksiyonlar arası bilgi üretimi – Stratejik ve taktik
şen durumlarda güç ve otoritenin de değişimi kararlar alma – Bu kararları uygulama
e. İhtiyaç duyulan bilginin tespiti – Bilgi kaynaklarına
2. Aşağıdakilerden hangisi bir işletmede yeni fikirlerin erişim – Bilginin örgüt içerisinde yayılması
üretilmesini, benimsenmesini ve uygulanmasını etkileyen
örgütsel faktörlerden biri değildir? 7. Örgütlerin her yenilik süreci sonunda yenilik yapma ko-
a. Merkezileşme nusunda kazandıkları tecrübe ve becerileri bir sonraki süreç-
b. Uzmanlaşma te daha başarılı yenilikler yapabilmek için aktarabilme yete-
c. Biçimselleşme neklerini aşağıdaki kavramlardan hangisi açıklamaktadır?
d. İletişim/Etkileşim a. Örgütsel öğrenme
e. Yetkilendirme b. Pazar odaklılık
c. Bilgi yönetimi
3. Aşağıdakilerden hangisi kural ve prosedürlerin katı çzi- d. Yenilik stratejisi
gilerle çizildiği ve çalışanların bunlara uymasının önemli ol- e. Örgüt kültürü
duğu bir yapıyı ifade eder?
a. Uzmanlaşma 8. “Yenilik yönetiminin temel problemlerinin çözümünde
b. Merkezileşme farklı yaklaşımları deneme” ifadesini açıklayan kavram aşa-
c. Biçimselleşme ğıdakilerden hangisidir?
d. Bürokratikleşme a. Deneyimlerin paylaşılması
e. Otokratik yapı b. Deneyim
c. Yenilik yönetimi
4. Yenilik ile aralarında negatif yönlü ilişki olan örgütsel d. Araştırma geliştirme
faktör aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak ve- e. Örgütsel öğrenme
rilmiştir?
a. Profesyonellik 9. Günlük rutin işlemlerde ve teknolojilerde kullanılan bilgi
b. Yönetimin görev süresi türü aşağıdakilerden hangisidir?
c. Dışsal iletişim a. Zeki bilgi
d. Kaynaklar b. Özümsenmiş bilgi
e. Merkezilik c. Somut bilgi
d. Kültürel bilgi
5. Yeni ürün ve hizmetleri pazara ilk sunmayı içeren yenilik e. Kodlanmış bilgi
stratejisi aşağıdakilerden hangisidir?
10. Ancak, deneyimlerin paylaşılmasıyla, kişisel etkileşimle,
a. Savunmacı yenilik stratejisi
gözlemlerle ve taklit yoluyla elde edilebilen bilgi aşağıdaki-
b. Lider yenilik stratejisi
lerden hangisidir?
c. Geleneksel yenilik stratejisi
a. Örtülü bilgi
d. Modern yenilik stratejisi
b. Özümsenmiş bilgi
e. Taklitçi yenilik stratejisi
c. Somut bilgi
d. Kültürel bilgi
e. Açık bilgi
96 Yenilik Yönetimi
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İşletmelerde yenilik kavramının önemini açıklayabilecek,
İşletmelerin yenilik yaratmada hangi kaynakları kullandığını tanımlayabilecek,
İçsel ve dışsal yenilik kaynakları arasındaki ayrımı yapabilecek,
Ulusal Yenilik Sistemini ve diğer ülkelerdeki yenilik sistemlerini özetleyebilecek,
İşletmeler için yenilik stratejileri çeşitlerini tanımlayabilecek,
KOBİ’ler için yenilik stratejilerini açıklayabilecek,
KOBİ’ler için yenilik yaratma sürecindeki engelleri açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Küresel Rekabet • Yenilik Kaynakları
• Ulusal Yenilik Sistemi • KOBİ
İçindekiler
• GİRİŞ
• İŞLETMELERDE YENİLİĞİN KAYNAKLARI
Yenilik Yönetimi Yenilik Kaynakları ve Stratejileri • YENİLİK STRATEJİLERİ
• KOBİ’LER İÇİN YENİLİK STRATEJİLERİ VE
PARADOKSLARI
Yenilik Kaynakları ve
Stratejileri
GİRİŞ
Küreselleşen rekabet ortamında teknolojinin hızlı gelişimi ile buna bağlı olarak yeni pa-
zarların ve farklı tüketici isteklerinin ortaya çıkması işletmeler için rekabet avantajı yarat-
mada, yalnızca maliyet unsurunun göz önünde bulundurulması gerçeğini, ortadan kaldır-
mıştır. İşletmeler gelişen yeni pazar ortamında rekabet avantajı yaratabilmek için maliyet
unsuru ile birlikte müşteri isteklerine en kısa sürede cevap verebilme, pazara sunulan ürün
ve hizmetlerin kalitesi, tasarım ve yeni ürün geliştirebilme kapasitesi ile kurumsallaşma
gibi unsurları da dikkate almak zorundadırlar. Bunu gerçekleştirebilen, diğer bir deyiş
ile günümüz rekabet ortamında üstünlük sağlayabilen işletmelerin, yenilikçi işletmeler
oldukları gözlenmektedir.
Yenilikçi işletme, çok genel bir tanım ile faaliyetlerini gerçekleştirdiği süreç içerisinde
bir yenilik gerçekleştirmiş olan işletmedir. İşletmenin gerçekleştirdiği yenilik ürün, süreç,
pazarlama veya örgütsel olarak ortaya çıkabilir. Ancak, işletmede gerçekleştirilen yeni-
liklerin ticarileşmiş olması ya da ticari bir başarı kazanmış olması şartı aranmaz. Birçok
yenilik işletme ve pazar boyutunda başarısızlıkla sonuçlanabilir. Yenilikçi işletme aynı za-
manda rekabetçi ve teknolojik çerçevede, yenilikçilik sürecini devam ettirme ve yönetme
kapasitesine sahip işletme olarak da tanımlanabilir. Politika veya araştırma gereksinim-
lerine bağlı olarak, yenilikçi bir firmayı sınıflandırmanın başka yolları da mümkündür.
Bunlar, dört yenilik türünün her birini ortaya koyan firmaların yüzdesini (büyüklük sı-
nıfına, sektöre, ülkeye veya diğer faktörlere göre) veya ürün ve pazarlama yenilikleri veya
süreç yenilikleri ve örgütsel yenilikler gibi, yenilik kombinasyonları gerçekleştirmiş firma-
ların payını belirtmek üzere kullanılabilir (OECD, 2006).
İşletmeler, yeniliklerin ortaya çıkmasını sağlayan fırsatlar olarak da ifade edilebilen
yenilik kaynaklarını kullanarak kendi başlarına, diğer işletmeler, kamu kurumları, üni-
versiteler veya araştırma merkezleri ile işbirliği içerisinde ya da diğer işletmeler tarafından
geliştirilen yenilikleri benimseme yolu ile yenilik yapabilirler. Peter F. Drucker tarafından
iki grup halinde toplanan yenilik kaynaklarından ilki işletme veya sektör içerisinde yer
alan beklenmedik gelişmeler, uyumsuzluklar, süreç ihtiyaçları, sektör ve pazar yapısın-
daki değişikliklerdir. İkinci gruptakiler ise işletmenin dışındaki sosyal ve entelektüel or-
tamlarda yer alan demografik yapıdaki değişiklikler, algılama değişiklikleri ve yeni bilgi
kaynaklarıdır.
Sürdürülebilir büyüme aracı olarak görülen yenilik, işletmelere yaratıcı, enerjik bir ça-
lışma ortamı ve insanlara yeni iş fırsatları sağlamaktadır. Bunun yanında taleplerin daha
iyi karşılanmasını sağlayan yenilik, müşteri bağlılığını ve memnuniyetini arttırıcı bir rol
100 Yenilik Yönetimi
oynamaktadır. Aynı zamanda yenilik işletmelerin küresel rekabet ortamında ayakta kala-
bilmeleri için bir gerekliliktir. Ancak bu amaçla yapılan yeniliklerin çok az bir kısmı başa-
rıya ulaşmaktadır. Yenilik çalışmalarının başarı yüzdesini arttırabilmek için işletmelerin
yenilik yönetimi sürecinin etkinliğini arttırmaları ve yenilik yaratmada kullandıkları kay-
nakları mevcut durumlarına göre seçerek verimli bir şekilde kullanmaları gerekmektedir.
Bu ünitede ilk olarak işletmelerde yeniliğin kaynakları açıklanarak, diğer ülkelerdeki yeni-
lik sistemleri irdelenecektir. Daha sonra işletmelerin yenilik yaratmada kullandıkları stra-
tejiler ortaya konulacaktır. Son olarak ise, yeniliğin en önemli kaynağı olan Küçük ve Orta
Ölçekli İşletme’ler (KOBİ) için yenilik stratejileri ve paradokslarından bahsedilecektir.
Beklenmedik Gelişmeler
Beklenmedik gelişmeler sadece işletme içinde değil, işletmenin dışında diğer bir deyiş ile
sektörün içinde ve dışında da olabilir. Bu gelişmeler ise beklenmeyen bir başarı, başarısız-
lık veya bir dış olay olarak işletmeler için yenilik fırsatları sunabilir. Beklenilmeyen başarı,
potansiyel yenilik alanı olarak kendini gösterirken, aynı şekilde beklenmedik başarısız-
lıklar da fırsat alanları olarak gelişebilir ve daha sonraki dönemlerde başarının en büyük
kaynağı olabilir. Örneğin ünlü Marriott oteller zinciri Amerika’da henüz farklı bölgeler-
de restaurantlar işletirken Washington DC’de yer alan restaurantlarının aylık cirosunun
diğer restaurantlarına göre düşük olduğunu belirlemiştir. Yönetim, yaptığı araştırmalar
sonucunda bu restaurantın ulusal havaalanının karşısında olduğunu ve yolcuların uçağa
binmeden önce yemek yemek yerine sandviç ve atıştırmalık gibi basit yiyecekleri alarak
uçaklarına binmeyi tercih ettiklerini belirlemiştir (1945 yılında henüz havayolları şirketle-
ri yolculuk sırasında yiyecek ve içecek servisi yapmıyordu). Marriott yönetimi bu başarısız-
lığı bir fırsat olarak değerlendirerek hemen East Havayolları ile bir araya gelerek uçaklarda
yolculara yiyecek servisi yapma teklifinde bulunmuştur. Marriott’un bu teklifi dünyada
hava yollarında yolculara sunulan ilk katering hizmetinin de başlangıcı olmuştur. Beklen-
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 101
meyen gelişmeler ile ilgili bir diğer fırsat 1930’lı yılların ilk dönemlerinde IBM firmasının
karşısına çıkmıştır. IBM ilk modern muhasebe makinesini bankalar için geliştirmiş, ancak
bankalar bu ürüne rağbet etmemişlerdir. IBM’i burada kurtaran beklenmedik gelişme ise
New York Halk Kütüphanesinin bu cihazlardan satın almak istemesi olmuştur. O dönem-
lerde kütüphanelerin bankalara nazaran daha fazla parasal kaynağı olması IBM’in 200’den
fazla makine satmasına neden olmuştur.
Otomotiv sektörünün tarihteki en büyük yeni-otomobil başarısızlığı olan Ford
Edsel’in bu başarısızlığının şirketin daha sonraki başarısının büyük kısmının temelini
oluşturduğunu çok az kişi bilmektedir. Ford, Amerikan otomotiv tarihinin o güne kadar
hiç görmediği derecede büyük bir özenle hazırlanmış otomobili Edsel’i, şirkete, General
Motors’la rekabet etmesini mümkün kılacak eksiksiz bir ürün hattı kazandırmak amacıyla
planlamıştı. Ama bütün o planlamaya, pazar araştırmalarına ve tasarıma rağmen yeni mo-
del fiyaskoyla sonuçlanınca, Ford, otomobil pazarında, GM’nin ve bütün öteki otomobil
üreticilerinin otomobil tasarımını ve pazarlamasını dayandırdıkları temel varsayımlara
ters bir şeyler döndüğünün farkına vardı. Pazar dilimleri artık esas olarak gelir grupla-
rından oluşmuyordu; dilimlere ayrılmanın yeni ilkesi artık “yaşam tarzı” dediğimiz şeydi.
Ford’un buna tepkisi, şirkete belli bir kişilik kazandıran ve onu tekrar sektörün lideri hali-
ne getiren Mustang’ı üretmek oldu.
Uyumsuzluklar
Peter Drucker uyumsuzluğu olması gereken durum ile mevcut durum arasındaki fark ola-
rak tanımlamıştır. Mevcut bir piyasadaki firmaların stratejileri ile tüketicilerin beklentile-
ri veya ekonomik gerçekler arasında uyumsuzluklar olabilir. Bu uyumsuzluklar genellikle
işletmelerin kendilerini yenilememiş olmasından dolayı ortaya çıkar. Böyle durumlarda
bu uyumsuzlukları değerlendirecek yeniliklere ihtiyaç duyulur.
Örneğin, Southwest Havayolları 1970’li yıllarda birçok havayolunun fark edemediği
basit verimlilik problemlerine çözüm bularak konforsuz fakat ucuz havayolu fikrini ge-
liştirmiştir. Bu sayede Southwest, diğer havayollarının göz ardı ettiği müşteri kitlesini ka-
zanmış ve havayolu pazarını genişleterek tüm dünyadaki en karlı havayolu şirketlerinden
bir tanesi olmayı başarmıştır. Bu başarının altında yatan kritik nokta, Southwest’in büyük
havayolu şirketlerinin işleyiş ve müşterilere bakış açılarında gerçekçi olmayan uyumsuz-
lukları fark edebilmiş olmasıdır. Bugün dünyada birçok havayolu Southwest’in iş modeli-
ni ve verimlilik tekniklerini taklit ederek büyük havayollarıyla yarışmaktadır. Avrupa’dan
Ryanair ve Türkiye’den Pegasus bu havayollarına örnek olarak verilebilir.
Süreç İhtiyaçları
Birim üretim veya teslimat maliyetlerini azaltmak, kaliteyi artırmak, yeni ve önemli dere-
cede iyileştirilmiş ürünler üretmek amacıyla kullanılan teknikleri, teçhizatı ve yazılımları
kapsayan süreç ihtiyaçları yeniliklere kaynaklık eden değişik faktörler arasında belki de
en kolay anlaşılanıdır. Ampül, telefon, uçak, ağrı kesici gibi teknolojik ve bilimsel keşifle-
rin çoğu, zaten herkesin bildiği problemlere çözüm çabaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
Burada kritik ve çoğu zaman unutulan nokta bu yeniliklerin çok daha özellikli ve basit
olabildiği gerçeğidir. Diğer bir deyiş ile bir işi daha verimli yapmamızı sağlayan yönetim-
sel teknikler de yenilik tanımı içerisine girer. Ekmek dilimleme makinesi veya elektrikli
su ısıtıcısı da çok önemli araçlardır. Üstelik bunları pazarlamak genellikle yüksek teknoloji
ürünlere kıyasla çok daha kolaydır.
İşletmeleri için süreç ihtiyaçlarını fark etmenin en iyi yolu öncü kullanıcıların davra-
nışlarını ve problemlerini incelemektir. Öncü kullanıcılar fonksiyonel anlamda eğilim-
lerin ilerisinde ihtiyaçları olan kişilerdir. Örneğin araba frenleri açısından baktığımızda,
ralliciler öncü kullanıcılardır.
Öncü kullanıcılar pazarda eksik olan bir ürünü tarif edebilecek, mevcut çözümlerin eksikle-
rini, sorunlarını söyleyebilecek yetenek ve birikime sahip kişilerdir. Kısaca, onların bugün
ihtiyaç olarak gösterdikleri şeyler, bir süre sonra pazarın tam ortasına oturma gücünde ola-
cak ürün ve hizmetlerdir.
Öncü kullanıcılar kendi ihtiyaçları için ürün arayışında olan kişiler de olabilir. Von
Hippel’e göre ABD’deki cerrahların %22’si kendi ameliyat aletlerini geliştiriyor veya farklı-
laştırıyorlar. Fotoğraf ekipmanlarında da benzer bir durum söz konusudur. Bugün yaygın
kullanılan dağ bisikleti, dağlarda spor yapmak isteyen bir meraklı grubu tarafından, ilk
enerji içeceği ise bir Amerikan üniversite takımı tarafından geliştirilmiştir. Linux işletim
sistemi ve mobil cihazlar için uygulamaların çoğu da öncü kullanıcılar tarafından gelişti-
rilmiş ve halen geliştirilmektedir. İşletmeler için ürünleri uç noktada kullanan sektör içi
veya sektör dışı öncü kullanıcı örnekleri de olabilir. Lastiklerde yenilik yapmak isteyen
üreticiler genelde yarış pistlerindeki zorlu şartlara bakarlar. Bir buzdolabı şirketi ise otel-
lere, soğuk hava depolarına ya da marketlere bakabilir.
Demografik Değişiklikler
Günümüz rekabet koşullarında yenilik fırsatı kaynaklarının en güvenilir olanı demografik
değişikliklerdir. Ancak, bu fırsatları yakalayabilmek için işletmelerin hem nüfus yapısın-
daki değişiklikleri izlemesi hem de bu değişimlerin ne anlama geldiğini çok iyi yorumla-
yabilmesi gereklidir. Çünkü nüfus değişimleri sürekli yeni ihtiyaçlar doğuracak, bu ihti-
yaçlar da yenilikleri tetikleyecektir. Örneğin günümüzde değişen nüfus yapısı gençler için
yaşam stilinde, yaşlılar için ise sağlık, güvenlik ve turizm alanlarında yenilik fırsatlarını
ortaya çıkarmaktadır. Nüfustaki hareketlilik bir diğer deyiş ile göç olgusu ise kentlerde
ulaşım ve taşıma sorunlarını yaratmıştır. Bu tür sorunların çözümü için raylı sistem veya
metro gibi yenilikler gerekmektedir. Aynı şekilde boşanmaların artması ve buna bağlı ola-
rak bekar anne ve baba sayısındaki artış, küçük konutlara ve bunlara uygun küçük beyaz
eşyaya olan ihtiyacı arttırmış, bu ihtiyaçlar da yeni ürünlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Burada işletmelerin dikkat etmeleri gereken bir diğer husus demografik değişimlerin
hemen yaşanmadığı, bu değişimlerin gelişme süreçlerinin olduğudur. Nitekim Japonların
bilgisayarlı robot üretiminde önde olmalarının en önemli nedeni gelecekte ortaya çıkacak
olan demografik değişimler için öngörüde bulunmuş olmalarıdır. Çünkü 1970’li yıllarda
gelişmiş ülkelerde doğum oranlarında ciddi bir düşme ve bir eğitim patlaması yaşanmış-
tır. Gençlerin yarısı ya da daha da fazlası liseyi bitirdikten sonra öğrenimlerine devam
etmiş ve bu durum imalat sektöründe geleneksel mavi yakalı işçi sayısının 1990’lı yıllara
gelindiğinde azalacağı işaretini vermiştir. Ancak, bu konuda yalnızca Japonlar harekete
geçmiş ve değişen bu demografik koşullar için yenilik üreterek pazarda hâkim duruma
gelmişlerdir.
Algılama Değişiklikleri
Algılama, beş duyu ile elde edilen her türlü bilginin beynimizde şekillenmesi ve gö-
rünüm kazanmasıdır. Algılama, durumun gerçek olarak kaydedilmesi değil, yorum-
lanarak kaydedilmesidir. Örneğin, çevremizi bir resim olarak düşünürsek, bu resmin
yorumları herkes için farklıdır. Bu farklılığı yaratan, izlenimlerimizi belirleyen algıdır
ve aynı olayda bireyler farklı izlenimler edinebilirler. Bu nedenle algı değişikliği olguları
değiştirmez, onların anlamlarını değiştirir. “Bardağın yarısı dolu” ile “Bardağın yarısı
boş” sözleri aynı olguyu anlatırlar, ama çok farklı anlama gelirler. İşte bu noktada işlet-
melerin bardağı algılayış biçimi onlara büyük yenilik fırsatları yaratabilir. Örneğin, el-
deki bütün olgusal veriler sağlık konusunda yaşanan büyük ilerlemelerden dolayı son 20
yılda gelişmiş ülkelerde yaşayan nüfusun yaşam süresinin uzayacağı ve buna bağlı ola-
104 Yenilik Yönetimi
rak yaşlı nüfusun artacağını göstermektedir. Buna rağmen günümüzde insanların sağ-
lık konusundaki beklentileri artmış, daha uzun yaşamak ve hastalıklardan korunmak
adına farklı arayış içine girmişlerdir. Bu bakış açısı yenilik yapmak isteyen işletmeler
için birçok fırsat yaratmış, yeni sağlık dergileri, egzersiz kursları, yürüme bantları, spor
aletleri ve her türden sağlıklı gıdalar için yeni pazarlar ortaya çıkmıştır. Yine, WholeFo-
ods tüketicilerde ortaya çıkan bu algı değişikliğini kara dönüştürme amacıyla ABD’de
kurulmuş bir süpermarketler zinciridir. Sadece gıda ürünleri satan bu süpermarketler
zincirinin sattığı ürünler sadece doğal ve organik ürünlerden oluşmaktadır. İşlenmiş ve
sentetik gıdalar satmayan Wholefoods mağazaları bu strateji ile 279 mağazaya ulaşmış
ve 2009 satışları 8 milyar doları aşmıştır. Dolayısıyla işletmeler için yenilik yaratmanın
bir diğer yolu da çeşitli faktörlere (sosyo-ekonomik, politik, teknolojik, kültürel, de-
mografik gibi) bağlı olarak gerçekleşen değişimlerin yarattığı algı değişikliklerini kul-
lanarak yeni ve farklı ürün/hizmet yaratmaktır. Bu noktada işletmelerin demografik
değerler gibi toplumsal algı ve değerlerin de sürekli değiştiğinin bilincinde olması ve bu
değişimleri çok iyi takip etmesi gerekir.
Paydaş diyalogu işletmelerde her zaman gerçekleşen bir durumdur. Örneğin, işletme
yöneticileri rutin olarak çalışanlar, tedarikçiler ve müşteriler ile iletişim kurmaktadırlar.
Bu iletişimin yenilik yaratma sürecinde etkin bir şekilde kullanılması yenilik yaratmada
bir fırsat olarak ortaya çıkmaktadır (Zoubi vd., 2006). Paydaşlarla kurulan diyaloglar saye-
sinde elde edilen bilgilerin bütünleştirilmesi ile yeni ürünler, hizmetler, süreç ve stratejiler
geliştirilmektedir. Bu işletmede sürdürülebilir yenilik yapılmasını sağlamaktadır (Dön-
mez ve Çevik, 2010).
İşletmeler için yenilik fırsatı yaratabilecek paydaşlar ve bu paydaşlar ile ilgili yenilik
süreçleri için dört temel yaklaşımdan bahsedilebilir.
Pazarlar ve Müşteriler
Yenilik yaratma sürecinde bilgi kaynağı olarak müşterilerin rolü 1970’li yıllarda ortaya
çıkan bir olgudur (Von Hippel, 1976). Masachusettes Institute of Technology’nin yaptığı
bir araştırmada (Berger ve Piller, 2003) yeniliklerin %95’inin müşterilerle paylaşılan bil-
gi sayesinde gerçekleştirildiği gösterilmektedir. İşletmeler için yenilik yaratma sürecinde
müşterilerle yapılan işbirliği hem pazar zekâsının işletmeye ulaştırılmasında, hem de iş
zekâsının geliştirilmesinde rol oynamaktadır. Bu noktada müşteri işbirliğinde iş süreçle-
rinin müşteriye dayalı olarak yeniden yapılandırılması önem taşımaktadır. (Bueren vd.,
2004).
• Müşteriler ürün ya da süreç yeniliklerini farklı şekilde etkileyebilirler. Bunlar;
• Kullanıcı gereksinimlerini açıklayan tamamlayıcı ve örtük (tacit) bilgi sağlayarak,
• Yeni ve değişen müşteri ihtiyaçları ile ilgili bilgi sağlayarak,
• Aynı kullanıcı topluluğunun yer aldığı pazarda diğer firmaların yaptığı yenilikler
ile ilgili bilgi sağlayarak.
Bu bağlamda pazarda meydana gelen her türlü değişiklikler ve müşterilerin geri bil-
dirimleri işletmeler için yenilik yaratma sürecinde en önemli bilgi kaynaklarından birisi
olarak ön plana çıkmaktadır. Günümüzde yenilik yaratmada öncü olan işletmelerin ye-
nilik süreçlerine müşterilerini dâhil ettiği görülmektedir. Ancak, işletmeler için yenilik
süreçlerinde müşterileri ile işbirliği kurma yeteneği hazır bir reçeteden öte zihniyet deği-
şimi gerektiren bir süreçtir. Bu zihniyetin oluşmasında işletmelerin öncelikle müşterilerin
beklentilerini çok iyi algılamaları gereklidir. Nitekim işletmelerin ve müşterilerin kendi-
lerine ait farklı beklentileri vardır. Bu beklentiler arasındaki en önemli fark müşterilerin
beklentilerinin oldukça açık ve net olmasıdır. Örneğin, müşteriler güvenli oyuncak, kul-
lanımı kolay tak-çalıştır ürünler ve ücretsiz müşteri hizmetleri gibi beklentilere sahiptir.
İşletmelerin beklentileri ise her zaman açık ve anlaşılabilir değildir. Dolayısıyla, işletmele-
rin kendi beklentileri ile müşteri beklentileri arasındaki farkı çok iyi anlamaları ve yenilik
süreçlerinde müşterileri ile kısmen etik, kısmen saydamlık ve kısmen güvenden oluşan bir
işbirliği geliştirmelidirler.
www.babycenter.com
Bu konuda Johnson & Johnson firmasının basit ama keskin bir gözlemden yola çıka-
rak hazırladığı web sitesi “BabyCentre” tamamen duygusal yaklaşımı ile tüketici üzerinde
106 Yenilik Yönetimi
çok etkili olmuş ve fikir markanın önüne geçmiştir. Web sitesinin tasarlanmasından sonra
ilk ay, pano’ya yaklaşık 600 kişi kendi bebeği ile ilgili hikâye bırakmıştır. Reklamı izleyen
kişilerin %52’si daha sonra panoya bırakılan hikâyeleri okumuştur.
İşletmelerin müşteri odaklı yenilik yaratma süreçlerinde dikkat etmesi gereken bir di-
ğer husus ise günümüz tüketicilerinin pazardaki gelişmelere karşı oldukça duyarlı ve bir o
kadar da farklı bakış açılarına sahip olmalarıdır. Bu durum aynı zamanda pazardaki geliş-
meler ile de doğrudan bağlantılıdır. Nitekim bu bakış açıları tişörtlerin tasarımından, çe-
şitli gıdaların besin değerlerine, sağlıklı yaşam için yapılan diyetlerin ve diyet ürünlerinin
uygunluğundan Nike ile Adidas’ın Asya’da faaliyet gösteren fabrikalarında çalışan çocuk
işçi sayısına ve çalışanların yaşam koşullarına kadar farklılık göstermektedir. Bu anlam-
da işletmelerin farklı bakış açılarına sahip olan müşterilerinin isteklerine ve ihtiyaçlarına
karşı esnek olmaları ve bu beklentiler karşısında işletme stratejilerinde, faaliyetlerinde
ya da yenilik süreçlerinde değişim yapabilecek esnekliğe sahip olmaları gerekmektedir.
Örneğin, Nike dünyada müşteri odaklı yenilik yaratma programını başarı ile sürdüren
firmalardan birisidir. Nike ürün yenilikleri yapmadan önce dünya çapında futbol fanatiği
olan müşterilerine danışarak ayakkabı, tişört v.b ürünleri geliştirmektedir.
Yapılan birçok araştırma yeni ürünlerin %70-%80’inin pazar koşullarına uyumsuzluk,
farklılaştırma stratejilerindeki eksiklik, yanlış fiyatlandırma ve tutundurma faaliyetleri
nedeni ile başarısızlıkla sonuçlandığını göstermektedir. Ancak, yeni ürünler için nihai
karar ironik bir şekilde çoğu zaman yeni ürün geliştirme sürecine dâhil olmayan müşteri-
ler tarafından verilmektedir. Günümüzde internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte
birçok işletme yenilik süreçlerine müşterilerini de dâhil ederek müşteri beklentileri ve
ihtiyaçları çerçevesinde ürün geliştirmeyi tercih etmektedir. Bu sayede işletmeler ürün
pazara çıkmadan oluşabilecek olumsuzlukları engelleyebilmektedirler. Bu gelişmeye ör-
nek olarak Crowsourced verilebilir. Crowsourced tüketiciye sunulan bir hizmetin ayrıntı-
larının yine tüketicilerin verdiği oylama sistemi ile değerlendirilmesinden oluşan internet
tabanlı bir sistemdir. Bu sistem içerisinde üretici ürününün desenini, restaurantının me-
nüsünü, elektronik aletinin tasarımını tüketicinin oyuna açmakta ve en çok oy alan ürünü
üretmeye başlamaktadır. Bir diğer deyiş ile işletmeler yenilik süreçlerine internet aracılığı
ile müşterilerini doğrudan dâhil etmektedir. Bu yönteme başvuran en popüler şirketlerin
başında facebook ve twitter gelmektedir.
Turkcell’in “çekim gücü” kampanyasını da müşterilerin yenilik sürecine dâhil edilmesi
kapsamında güncel ve başarılı bir örnek olarak ele alabiliriz. Turkcell her koşul ve ortam-
da ulaşılabilir olmayı, yani kapsama alanı ve çekim gücünün yüksekliğini kendi reklam
ajansının hazırladığı profesyonel reklamlarla değil, bizzat kullanıcıların kendilerinin çek-
tiği amatör reklamlarla vurgulamayı tercih etmektedir. Kullanıcılar; Erciyes’in doruğun-
dan, karlar altındaki ücra bir köye kendi hikâyeleri ile Turkcell’in kampanyasına katkıda
bulunmaktadır. Burada Turkcel öncelikle yüzbinlerce kullanıcısının binlerce fikrinden en
iyi 3-5 tanesine yüksek bir maliyete katlanmadan ulaşmakta ve buna ek olarak televizyon-
da yayımlanmasa da yüzlerce amatör reklam filmi sosyal medya ortamlarında paylaşılıp
yine ücretsiz olarak mesajın kulaktan kulağa yayılmasına katkıda bulunmaktadır.
Yenilik Toplulukları
Yenilikler dahi bireylerin tek başlarına yaptıkları çalışmalar yerine genelde uzun saatlerin
harcandığı ekip çalışmaları, toplu olarak gerçekleşen bir öğrenme ve geliştirme sürecinin
sonucu ortaya çıkmaktadır. Yenilik yaratmak için işletmelerin, sanatçı, düşünür, bilim
adamlarının, müşterilerin, tedarikçilerin kısaca daha önce belirtildiği gibi tüm paydaşla-
rın etkileşim içinde daha etkin sonuçlar üretmesi her geçen gün daha fazla önem taşımaya
başlamıştır.
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 107
Topluluk, nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, aynı yerde bulunan
insan kalabalığı ya da ortak bir ilgisi olan kişilerin bir araya gelmesi olarak tanımlanabilir.
Topluluğu oluşturan bireyler Yunan arkeolojisine ilgi duyanlar olabileceği gibi bir köyde
oturan kişiler de olabilir.
Topluluğun bir kaç kişi bile olsa belirli kimlik özelliklerine ve kıstaslara göre farklı-
laşmış olması önem taşımaktadır. Ancak bu özelliklerin yanında yenilik faaliyetleri için
oluşturulan toplulukların sahip oldukları özellikler her toplulukta bulunmayan özellik-
lerdir. Bu özellikler;
• Eğilim takip eden: Gelecek vadeden eğilimleri önceden fark edebilen ve bu eğilim-
ler üzerinden yeni fikirler üretebilen,
• Gerçekleştiren: Fikirlerin gereksinimlerini tutkulu bir şekilde gerçekleştiren ve uy-
gulamaya koyabilen,
• Fikirleri yayan: Çok hızlı bir şekilde büyük gruplara fikirleri yayabilen,
• Şüpheci: Fikirleri dürüst bir şekilde tartışabilen, olumlu veya olumsuz yorum
yapabilen,
• Katılımcı: Tartışmalara katılan, yorum yapan ve öğrenen.
Bugün topluluklar internetin ve sosyal medyanın gelişmesi ile yeni bir şekil kazan-
mıştır. Sıradan bir ev hanımı kendi icadı bir kekin tarifini daha önce sadece komşula-
rına verebilirken, videoya çekip internette yayınladığında dünyanın dört bir tarafındaki
izleyicilere sunabilmektedir. Çok daha fazla kişiye ulaşan fikirlerin başarılı olma şansının
yüksek olduğu unutulmamalıdır.
Günümüzde yenilik topluluklarının farklı oluşumlar ve farklı amaçlar doğrultusunda
yapılandıkları görülmektedir. Bu kapsamda, yenilik topluluklarını şu başlıklar altında in-
celeyebiliriz;
www.innocentive.com
Pazara yönelik yenilik toplulukları ile rekabete yönelik yenilik toplulukları arasındaki farkı
2 açıklayınız.
Rakipler ve Tedarikçiler
İşletmelerin yenilik yaratma sürecinde dış kaynaklardan elde ettiği bilgilerin en önem-
lilerinden birisi de tedarikçileridir. Tedarikçiler ile kurulan bu etkileşim süreci rekabet
modelinden ortaklık modeline kadar farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. Bugün, ürün
veya süreç yeniliklerinde tedarikçiler ile oluşturulan işbirliği işletmeler tarafından yaygın
bir şekilde kullanılmaktadır. Herhangi bir ön bilgi olmadan tedarikçiler işletmelerin ye-
nilikçi olmasına yardım edebilir hatta onları yenilik yapma konusunda zorlayabilir. Ürün
açısından bakıldığında tedarikçi işletmeye yeni bir malzeme, donanım veya hammadde
sağlayarak işletmenin yapacağı ürün yeniliğine katkıda bulunabilir. Tedarikçiler özellik-
le ürün, süreç ve hizmet yeniliklerinde işletmelerin sahip oldukları yenilik sistemlerini
olumlu yönde etkilemektedirler. Bu noktada işletmelerin tedarikçilerin ne tür teknolojile-
ri sağlayabileceği, sağlanan bu teknolojilerin maliyet unsurlarını ve müşteri ihtiyaçları ile
uyumlu olup olmadığını çok iyi analiz etmeleri gerekmektedir.
Müşterilerine gelecekte de yeni fikirler, kaliteli ve yüksek değerli ürünler ile memnun
etme isteğinde olan işletmeler, bu amaçla üretici ve tedarikçi olarak ürünlerinin daimi
şekilde iyileştirilmesinde çalışacak tedarikçilere gereksinim duymaktadır. Yeni teknolo-
jilerin, yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi ve ön planda tutulan bir maliyet
bilinciyle ortak başarıya temel oluşturacak verimli ve güvenilir tedarikçilerle çalışmak
işletmeler için önem taşımaktadır. İşletmeler tedarikçilerinin, yaratıcılığından ve tecrü-
belerinden ağırlıklı şekilde yararlanmaktadır. Bu amaçla müşterek yenilikten teknoloji ge-
liştirmeye kadar işbirliğinin geliştirilip mükemmelleştirilmesinde tedarikçileri ile birlikte
ortak stratejiler geliştirmelidirler.
Örneğin, Apple firmasının İpod ürünü tedarikçiler ile stratejik işbirliği kapsamında
geliştirilen bir ürün olarak güçlü bir marka, başarılı bir pazarlama, çekici tasarım, hızlı
elektronik aksam, sağlam mekanik yapı ve basit bir işletim sistemi ile rakiplerine göre ön
plana çıkan bir üründür. İpod’un iTunes ve eğlence firmaları ile yaptığı tedarikçi işbirliği
bu ürüne farklı bir rekabet avantajı kazandırmış, müzik severler yasal yollardan İpod’ları
için kolaylıkla müzik yükleme olanağına sahip olmuşlardır. Bu ürün için yapılan teda-
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 109
rikçi işbirliği İpod içeriklerine, hafıza kartlarına ve sabit disklerine kullanıcıların kolay-
ca erişebilmelerini de sağlamıştır. Yenilik yaratmada tedarikçileri ile işbirliği yapan bir
başka firma ise IBM’dir. Bilgisayar ve bilgisayar ile ilgili donanımların geliştirilmesinde
ve bu donanımlarda kullanılan entegre edilmiş ürünlerde IBM birebir tedarikçileri ile
çalışmaktadır.
İşletmeler için yenilik yaratma sürecinde fayda sağlayabilecek bir diğer dış kaynak da
rakip işletmelerdir. Rakiplerden elde edilen bilgiler çoğunlukla yeni teknolojilerin artan
karmaşıklığı ve sektörler arası değişken yapısı ile piyasa koşullarındaki belirsizliğin ve Ar-
Ge maliyetlerinin azaltılması ile ilgilidir. Rakiplerden elde edilen bilgiler aynı zamanda
pazara erişim ve yeni bir ürünün ya da sürecin geliştirilmesi için kullanılabilir. Bu nok-
tada kullanılan bilgiler rakibin örtük (tacit) bilgisinin alınması ya da işletmenin yenilik
sürecine adapte edilmesi ya da bu bilginin teknolojik gelişmelere uyarlanarak yeni ürü-
nün tasarım ve pazara giriş sürecini kısaltmak için kullanılabilir. Hangi sektörde olursa
olsun işletmeler aynı pazarda faaliyet gösteren, aynı müşteri kitlesine hitap eden ve aynı
kaynaklara yatırım yapan rakiplerinin davranışlarından farklı boyutlarda mutlaka etkile-
neceklerdir. Ancak, araştırmalar doğrudan rakiplerin birbirlerini yenilik yapma konusun-
da dolaylı olarak etkilediğini, bazı durumlarda doğrudan rakiplerin yenilik süreçlerinde
beraber çalıştıklarını da göstermektedir. Bu durumu yaratan en önemli neden rekabet
veya işbirliğinin, müşterilere yönelik projelerin içeriğinden kaynaklanmasıdır. Özellikle
büyük ve geniş kapsamlı projelerde tek bir işletmenin tüm teknoloji ihtiyacını karşılaması
ve her konuda uzmanlık sağlaması mümkün olmadığından iş ortaklıkları kaçınılmaz hale
gelmektedir. Bu sebeple, işletmeler doğru çözümü oluşturabilmek amacıyla gerektiğinde
rekabet ettiği işletmeler ile işbirliklerine gidebilmektedir. Ayrıca, uluslararası rekabet ve
işbirlikleri de yerel pazarlardaki dengeleri etkiler hale gelmiştir.
Nitekim bilişim teknolojileri (BT) sektöründe son dönemde dikkat çeken bu yapıya
“rakip iş ortaklıkları” adı verilmektedir. IBM, Meteksan Sistem, Siemens, Probil, Logosoft,
Koç Sistem, Bimsa, HP, İndeks, Ericsson ve Nortel Netaş gibi bilişim şirketleri farklı pa-
zarlarda rekabet gücüne sahiptirler. Bu şirketler yazılımdan telekom ve hizmetlere kadar
neredeyse tüm alt kategorilerinde bazen iş ortağı bazense en çetin rakipler olarak yolları-
na devam etmektedir.
Bu noktada işletmelerin rakiplerinin yaptıklarını bir yönetim stratejisi olarak yakın-
dan izlemeleri önem taşımaktadır. İşletmeler bu sayede öncelikle kendi performansını
kıyaslayabilmeyi ve dolayısıyla geliştirebilmeyi sağlayacaktır. Çünkü ölçülmeyen perfor-
mans iyileştirilemez, aynı şekilde karşılaştırılmayan performans da rekabetçilik açısından
değerlendirilemez. En iyi olabilmek, en iyilerle kıyaslanabilmeyi gerektirir. Rakipleri ve
onların performansını yakından izlemek onların geliştirdiği ve piyasada tutunmaya başla-
yan yenilikleri hızlı bir şekilde takip edebilmeyi ve geride kalmamayı, hatta yenilikçi ürün
veya yöntemi daha da geliştirerek piyasaya sunabilmeyi sağlar. Bu sayede işletmeler piyasa
şartlarında neyin çalışıp, neyin çalışmadığını öğrenerek şirket içi yenilikçilik projelerini
de daha doğru yönlendirebilirler. Rakiplerin yeni ürünü piyasaya tanıtma ve tutundurma
çalışmalarının başarısı, aslında bu yeni ürün kategorisinde işletmelerin yapacağı geliştir-
melerin de piyasada daha kolay yer bulmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle, rakiplerin
yeni ürünlerini takip etmek bir anlamda işletmelerin kendi ürünlerinin tutundurma ma-
liyetini düşürür ve kendi ürünlerinin olumlu özelliklerini rakiplerle karşılaştırmalı olarak
sunabilme fırsatı yaratır. Ancak rakipleri izlerken, sadece izleyici konumda kalma riskini
de iyi yönetmek gerekir. Çünkü bir yeniliği ilk geliştirenler öğrenme eğrisinin hızlı olduğu
sektör veya ürünlerde takip edilmesi güç bir maliyet avantajı da elde edebilirler. Ayrıca,
sadece rakibe odaklanmak, müşteri odağının kaybolmasına neden olursa, bu hem rekabet
avantajı yakalamayı, hem de yenilikçiliği zaafiyete uğratabilir.
110 Yenilik Yönetimi
Sonuç olarak dün bir pazarda bir arada duran müşteriler, rakipler ve tedarikçiler birbir-
lerini adeta ‘düşman’ gibi algılarken bugün ihtiyaçları karşılamada birlikte çalışmanın her
kesime yararları olduğunun farkına varmışlar ve bu süreçte kişi ve kuruluşlar arasındaki
kalın duvarlar daha saydam hale gelmiştir. Sonuçta; paydaşlar arasındaki duvarların in-
celmesi ve saydam hale gelmesi, yenilik süreçlerinde tüm paydaşların katma değer elde
edeceği bir kazan – kazan anlayışının uygulanabilmesine neden olmaktadır.
Durumsal Kaynaklar
Durumsallık yaklaşımına göre; işletmenin kendi koşulları, kuruluşun çevresel koşullar ve
unsurlarla ilişkisi, kullandığı teknolojinin özellikleri, kullandığı personelin sosyo-kültürel
özellikleriyle birlikte ele almak ve sorunlara çözüm aramak gerekir. Bu durumda işletme-
lerin belirledikleri yenilik stratejileri taleplerde, arz kaynaklarında görülen değişmelere,
ekonomik durumlardaki dalgalanmalara, teknolojideki yeni gelişmelere ve rakip işletme-
lerin davranışlarına işletmelerin gösterdikleri tepkiler şeklinde olmalıdır. Bu durumda
çevresel faktörler olarak değerlendirilebilecek olan durumsal kaynaklar işletmenin yenilik
stratejilerini belirlerken değişen nüfus, gelir, teknolojinin yarattığı ihtiyaç ve fırsatların
değerlendirilmesi ile belirlenmelidir.
Eğer pazarda istikrar varsa teknolojide ve üretim yöntemlerinde değişim ihtiyacı du-
yulmuyorsa, arz kaynaklarında belirginlik devam ediyorsa az kişiden oluşan bir yönetim
ekibi başarılı olabilir. Ancak günümüz rekabet ortamında saydığımız bu koşulların sürekli
değişim halinde olduğu bir gerçektir. Bu nedenle işletmeler çevresel değişikliklere uyum
göstermek için yeni stratejiler belirlemek zorundadır. Bu yeni stratejilerde örgütsel yapı-
ların değişimini gerektirecektir. Böylece çevresel değişiklikler, yapısal değişiklikleri belir-
leyecek, çevresel değişimin artan hızı (teknoloji, pazarlama ve arz kaynaklarında) stratejik
ve yapısal değişime duyulan ihtiyacı artıracaktır.
Sonuç olarak, işletmeler, ekonomik sistem içinde işlevlerini yerine getirmeye çalışır-
ken çıkarları, amaçları ve beklentileri birbirinden farklı çok sayıda grupla etkileşim halin-
de bulunurlar. Durumsallık konusunda yapılan araştırma sonucunda, örgüt çevresi etki-
leşimleri 3 kısımda incelenebilir. Bunlar;
• Örgüt İçi Çevre: Örgütün %100 kendi denetimi altında olan ve her an değişiklik
yapılabileceği iç çevre unsurlarıdır.
• Yakın Çevre: Örgütün bütünüyle denetim altında olmayan ama kuvvetle etkileme
olanağı olan, örgütün faaliyet ve sonuçlarından etkilenebilen çevresidir.
• Genel Çevre: Örgüt tarafından etkilenmesi son derece zor olan ama örgütü, diğer
örgütsel ve yakın çevre elemanlarını etkileyen hususlardan oluşan ortamdır.
Bir yönetici, yenilik stratejisini ve buna bağlı olarak yenilikleri yönetim biçimini belir-
lerken her şeyden önce işletmesinin çevresel etkileşimin modelini belirlemeye çalışmalı-
dır. Durumsallık yaklaşım etkileşimlerin her işletme örgütünde farklı biçimde olduğunu,
bazılarının bazı çevre faktörlerinde özelliği gereği çok etkilenirken, bazılarının bu faktör-
lerin bir kısmından çok az veya hiç etkilenmediğini ortaya koymaktadır. Örneğin işletme
büyüklüğü ile işletmenin yenilik kapasite arasında pozitif bir ilişki vardır. Diğer bir deyiş
ile işletmenin piyasa gücü arttıkça yenilik faaliyetleri artar ve yenilik faaliyetlerinin artma-
sı da işletmenin rekabet gücünü arttırır.
Stratejik Ortaklıklar
Küresel rekabet koşullarında stratejik işbirliği, artık birçok firma tarafından yaygın bir şe-
kilde uygulanmaktadır. Günümüzde özellikle küresel rekabetin yoğun bir şekilde yaşandı-
ğı yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde stratejik işbirliği daha sık bir şekilde gerçekleşti-
rilmektedir. Günümüz koşullarında düşünüldüğünde stratejik işbirliğinin, firmaların tüm
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 111
fonksiyonlarının yeniden tanımlanmasının gerekli olduğu küresel rekabet koşullarında
değerlendirilmesi bir zorunluluk olmaktadır. Çünkü firmaların diğer faaliyetlerinde ol-
duğu gibi stratejik işbirliği faaliyetlerinde de geçmişe göre günümüzde önemli değişimler
görülmektedir.
Stratejik İşbirliği ortak stratejik amaçlarını gerçekleştirmek için iki veya daha fazla bağım-
sız firma tarafından yapılan ortaklık anlaşması olarak tanımlanabilir.
İşletmelerin stratejik işbirliğine gitmelerinin altında yatan nedenler çok çeşitlidir. An-
cak günümüzde özellikle yüksek Ar-Ge harcamaları yapılmasının zorunlu olduğu yenilik
gerektiren teknoloji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler arasında stratejik işbir-
liğinin çok yaygın biçimde gerçekleştirilmesi, stratejik işbirliği nedenlerini günümüzde
farklılaştırmıştır. (Murray ve Mahon, 1993). Diğer bir deyiş ile işletmelerin stratejik işbir-
liği yapmalarının nedeni yeni teknolojiler elde etmek istemeleridir. Yüksek Ar-Ge maliye-
ti ve riski, ürünlerin yaşam sürelerinin kısalmasının yoğun olduğu sektörlerde teknoloji
transferi ve gerekli üretim kapasitesini sağlamak daha önemli olmaktadır. (Mowery, Oxley
ve Silverman, 1996).
Stratejik işbirliğinde işletmeler, yeni bir ürün veya süreç meydana getirirken sabit
maliyetleri ve riskleri paylaşırlar. İşbirlikleri, işbirliği yapan işletmelerin birbirini ta-
mamlayıcı yetenekleri ve kaynakları getirecek bir yol olarak görülebilir. IBM, Siemens
ve Toshiba’nın yeni bir hafıza çipinin geliştirilmesi için işbirliği yapmaları, Du Pont ve
Sony’nin optik hafıza depolu ürünler geliştirmek için beraberce çalışmaları, yarı iletken
imalatçıları olan Motorola ve Toshiba’nın hayati teknolojileri ve imalat süreçleri ile ilgili
bilgileri takas etmek konusundaki işbirliği, General Motors ve Hitachi’nin otomobillere
elektronik parçalar geliştirmek üzere ortak çalışmaları günümüz stratejik işbirliklerine
örnek olarak verilebilir.
Stratejik işbirlikleri, işletmelerin faaliyet gösterdiği endüstrilerde teknolojik standart-
lar oluşturur. 1992 yılında Hollanda’lı elektronik şirketi Philips’in, küresel rakibi Matsus-
hita ile kayıt ve tüketici elektronik endüstrisinde digital compact cassette (DDC) sistemleri
konusunda yeni bir teknolojik standart oluşturmak için yaptığı işbirliği güzel bir örnektir
(Hill and Jones, 2009). İşbirliklerinin diğer bir üstünlüğü de işbirliği yapan işletmelerin
piyasa ihtiyaçlarına çabuk karşılık vermesidir (Yoshino; Rangan, s.83).
yararlar ve işbirliği çalışmalarında başarıyı sağlayacak temel stratejilere ilişkin bazı değer-
lendirmeler yapmak mümkün görünmektedir.
Başarılı üniversite-sanayi işbirliği uygulamalarında en önemli problem olarak ortaya
çıkan, temsil ettikleri kültüre ait farklılıklar, her iki tarafın karşılıklı çıkar ve beklenti fark-
lılıklarıdır. “Bilimsel itmeli-teknolojik ivmeli” işbirliği çalışmaları, endüstriye doğru bilgi
ve teknoloji transferini sağlayarak mikro ölçekte işletmelerin rekabet gücünü artıracak;
makro ölçekte de teknolojik gelişme ve ekonomik büyüme sağlayacaktır. Üniversite ise,
kaynak yaratacak, eğitim programlarında teknolojiye olan gereksinimleri dikkate alarak
mezunlarına daha kolay iş imkânı bulacaktır. Ancak, üniversitenin temel misyonları olan
eğitim ve sanayinin fazlaca destek sağlamayacağı temel araştırmalar konusunda işbirliği-
nin olası olumsuz etkileri de dikkate alınmalı ve telafi edilmelidir.
Üniversitelerin, sanayinin doğal özellikleri olan kar amaçlı, zamana endeksli beklenti-
lerinin aksine, farklı değerleri, prosedürleri ve amaçları vardır. Farklı kültürden iki tarafı
işbirliğine yönelten ana motivasyon unsurları şunlardır;
Üniversite için,
• Eğitim ve araştırma çalışmaları için finansal destek sağlamak,
• Sanayi ile işbirliğini önkoşul olarak gören kamu fonlarından yararlanmak,
• Kamu fonlarına nazaran daha az kural ve sınır içeren özel fon akışını çoğaltmak,
• Kamu yararına hizmet sunma misyonunu yerine getirmek,
• Öğrencilerine ve fakültelerine endüstriyel tecrübe alanları açmak,
• Anlamlı problemler belirlemek,
• Bölgesel ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak,
• Mezunlarına iş alanları yaratmak.
Sanayi için,
• Üniversitenin araştırma altyapısına ve insan kaynaklarına erişmek,
• Kendisinde olmayan laboratuar uzmanlıklarına erişmek,
• Üniversitelerce sağlanan sürekli eğitim faaliyetlerinden yararlanmak,
• Şirket prestiji ve imajını yükseltmek,
• Teknolojilerinin genişlemesine ve yenilenmesine olanak sağlamak,
• Gelecekteki elemanlarını seçebilmek,
• Rekabet öncesi araştırma olanakları sağlamak, üniversitenin temel ve uygulamalı
araştırma sonuçlarına erişerek bunlardan yeni ürün ve proses geliştirme çalışmala-
rında yararlanmak,
• Kendi araştırma kapasitesini artırmak,
• Bölge ve ülkeye karşı sosyal sorumluluk görevini yerine getirmek.
Üniversite-sanayi işbirliğinde devletin de yer almasını gerektiren ana amaçlar ise
şunlardır:
• Ekonomik gelişme ve fark yaratmayı ileri götürmek,
• Kamu yararını hakim kılmak ve beklentilerin karşılanmasını sağlamak,
• İleri görüşlü olmayı benimsetmek,
• En son teknolojileri sürekli takip ederek yaşam boyu öğrenme ve araştırma yakla-
şımını cesaretlendirmek,
• Uzun dönemli stratejilerle temel araştırmaları desteklemek,
• Yeni teknoloji ve stratejik konularda derinlemesine çözümlemeler yapabilme yete-
nek ve sistemlerinin geliştirilmesini özendirmek.
Tarafların işbirliği sürecindeki beklenti ve istekleri ise üniversite açısından ele alın-
dığında ortak araştırma sonuçlarının yayım hakları, buluşların patentlenerek kamuya
açılması, sanayi ile ileriki aşamalarda da işbirliği, uzun dönemli araştırma fonları, ticari
başarının paylaşımı, tazminat vb. ticari sorumluluklardan arınma ve prestij olarak özetle-
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 113
nebilir. Sanayi ise rekabet üstünlüğü yaratmak, kendi teknoloji tabanını oluşturmak, yeni
teknolojilere pencere açmak, uygun termine bağlı ve sonuç almaya yönelik çalışma iliş-
kileri, araştırma çalışmalarının yönlendirilmesinde kontrol, en uç teknoloji üretenlerle
ilişki kurma, fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması, riskin tanınması ve paylaşımı
ve yatırımlarının geri dönüşlerinin sağlanması konularında beklenti içinde olacaktır.
Sonuç olarak günümüzde üniversitelerin eğitim yolu ile nitelikli insan kaynağı oluş-
turma ve araştırma yaparak bilgi üretme rollerine ek olarak; ürettikleri bilginin yenilik
faaliyetlerine katkı sağlaması ve ekonomiye kazandırılması amacıyla üstlenecekleri rol-
lerinin de pekiştirilmesi konusu öne çıkmaktadır. Üniversiteler böylelikle ulusal yenilik
sistemi içerisinde yenilikçilik ve girişimcilik ekosistemini destekleyici bilgi merkezleri
haline gelmektedir. Bahse konu süreçte iki önemli kavram ön plana çıkmakta olup; bun-
lar girişimci üniversite ve yerel ihtiyaçlara entegre yenilikçi üniversite kavramlarıdır. Bu
kavramlar kapsamında üniversite, sanayi ve devletin yenilik sürecinde işbirliği yapma-
ları ve üniversitelerin ekonomik katma değer yaratma sürecine gerek teknoloji transferi
(araştırma sonuçlarının ve teknolojinin ticarileştirilmesi gibi) gerekse de girişimcilik faa-
liyetleri (girişimci araştırmacıların şirket kurmaları) aracılığıyla dâhil olmaları gerekliliği
ifade edilmektedir. Sunulan örnekler incelendiğinde, yapılan sıralamaların üniversitelerin
rollerinden ikisinin etrafında şekillendiği görülmektedir. Bunlar eğitim ve araştırma rol-
leridir. Nitekim üniversitelerin rollerine bakıldığında bir taraftan geleneksel olarak insan
kaynağı yetiştiren, “bilgi birikim merkezi” olduğu; sanayileşme devriyle birlikte ise “bilgi
üretim fabrikası” rolünü üstlendiği görülmektedir. Ancak günümüz bilgi ekonomisi içe-
risinde üniversitelerin üçüncü rolü de yerel ihtiyaçlarla bütünleşmiş yenilikçi ve girişimci
üniversite olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla üniversitelere düşen bu önemli rolün
de izlenmesini sağlayabilecek endekslerin oluşturulması bir gereklilik olarak değerlendi-
rilmektedir. Ülkemizde yapılacak sıralamalar ile üniversitelerde girişimcilik ve yenilikçilik
faaliyetlerinin ve üniversiteler arasında girişimcilik ile yenilikçilik odaklı rekabetin artma-
sı amaçlanmaktadır. (www.tubitak.gov.tr)
Üniversiteler ile birlikte kamu kesimi de izleyeceği politikalar ile özel kesimde, yeniliği
özendirme ya da köreltme etkisi yaratabilme gücüne sahiptir. Bir ekonomi kamu ve özel
kesim olarak ikiye ayrıldığında kamu kesimi kendi üretim faaliyetini yaparken toplumsal
gereksinimleri daha iyi karşılamak (yeni mal ve hizmetler sunmak, etkinliği artırmak,
kamu hizmetlerinin daha eşitlikçi bir toplum oluşturma amacına yönelmesini sağlamak
için yenilik yapmaya açık olması, kamu çalışanlarının bu yetkinliğe sahip olmasına dikkat
etmesi ve kamu yönetiminde yeniliği özendirici bir yapının benimsemesi gerekir. Kamu
kesiminde yenilik konusunun ne kadar yaygın bir alanı kapsadığına dikkati çekmek için
aşağıdaki iki farklı nitelikte örnek bir fikir verilebilir:
İsveç Hava Kuvvetleri, 1967’de Arap-İsrail savaşındakine benzer bir baskınla uçakla-
rının işe yaramaz hale gelmemesi için savaş uçaklarını şehirlerarası ana yollara dağıtma
yoluna gitmiştir. Bunun sonucu olarak ülkede çok sayıda askeri hava alanı yapılması gere-
ği ortadan kalkmıştır. Öte yandan da, şehirlerarası yollardan kalkabilecek biçimde uçakla-
rın tasarımı gerektiğinden İsveç’in Saab firması kısa mesafede iniş-kalkış yapabilen savaş
uçaklarını geliştirme yoluna gitmiştir.
ABD yönetimi, vergi formlarını bilgisayarda işlenebilir hale getirmiş, mükelleften bazı
temel bilgileri doldurması durumunda kalan hesapları yapabilen formlar geliştirmiştir.
Böylece pek çok vergi mükellefini sıkıntıdan kurtarmış, bu formları da vergi beyanı kabul
ederek, posta masrafı, yığılma vs. gibi yükleri düşürmüştür.
Kamu kesiminin yenilik bağlamında özel kesim üzerinde yapacağı etki iki başlık altın-
da incelenebilir: Bunlardan ilki özel kesimin yenilik yapmasını teşvik edecek, yenilik ile
rekabet gücü kazanacaklarına dair gereksinimi anımsatacak koşulları sağlamak; ikincisi
114 Yenilik Yönetimi
ise özel kesimi yenilik yapmaya özendirmektir. Bunlar sırasıyla zorunlu ve yeterli koşullar
olarak düşünülebilir. Bu koşulun sağlanması özel kesim için olduğu kadar kamu kesimi
için de önem taşımaktadır. Özel kesimde bu koşulun sağlanmasına kamu kesimin katkı-
sının ne olabileceği açısından bakıldığında temel nokta ekonomide rekabet koşullarının
yaratılması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Özel kesimdeki karar alıcıların yurt içinde ve/
veya dışında kendileri ile etkin bir biçimde yarışan rakipleri olduğunun bilinci ile hareket
etmeleri sağlanmalıdır. Rekabeti engelleyici düzenlemelerin (koruma, kamu desteği vs.)
olmaması karar alıcıları, rakipleri ile yarışabilmek için arayışlara yöneltecektir. Türkiye’de
rekabetçi ortamın oluşturulması için rekabet hukukunu çağdaşlaştıracak düzenlemeler
yapılmakla birlikte, devlet yardımları izleme ve denetleme otoritesinin bir an önce kurul-
ması, Türkiye’de uygulanan teşviklerin etkinlik değerlendirmesi için elzem görülmektedir.
Kamu kesiminin önemli bir başka rolü de bir yeniliğin yayılmasının sağlanmasında
ortaya çıkmaktadır. Yenilik yaratmanın temel güdüsü, bu yolla edinilen tekelci konumun
avantajından (tekelci rantı) yararlanmaktır. Ancak, toplumsal açıdan yararlı olan da, bu
yeniliğin diğer üreticiler tarafından benimsenmesi, böylece rekabetin tekelci rantının or-
tadan kaldırılmasıdır. Dolayısıyla yeniliğin ortaya çıkarılması için tekelci rantın yaratıl-
ması, toplumun yenilikten azami ölçüde yararlanabilmesi için ise bu yeniliğin yayılması-
nın sağlanması gerekmektedir. Bu iki amaç arasında bir ödünleşim olduğu açıktır. Kamu
kesiminin yapacağı düzenlemeler, dengenin toplumsal açıdan uygun bir yerde kurulması
için büyük önem taşımakta, dengenin sağlanabilmesi için ise bir ulusal inovasyon politi-
kasına duyulan ihtiyacı gündeme taşımaktadır (http://www.guvencetin.com/inovasyon/
index.htm).
YENİLİK STRATEJİLERİ
Modern yönetim anlayışında stratejik yönetim, işletmenin varlığını sürdürebilmesi ve
bunun da ötesinde bulunduğu ortamlarda sürdürülebilir rekabet üstünlüğünü sağlamak
amacı ile işletmenin uzun dönemde yaşamını devam ettirmesine ve sürdürülebilir reka-
bet üstünlüğü sağlamasına yönelik tüm bilgi toplama, analiz, seçim, karar ve uygulama
faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlanabilir. Bu konuda yapılan çalışmalar sürekli olmak
zorundadır. Çünkü çevre faktörlerinin, üretim, bilgi ve iletişim teknolojilerinin inanılmaz
boyutlarda geliştiği ve değiştiği, ticari sınır ve sınırlamaların kalktığı, değişim ve belirsiz-
liklerin kaçınılmaz olduğu dinamik bir iş dünyasında devamlı bir süreç olarak uygulan-
madığı takdirde stratejik yönetim çalışmaları başarılı olamaz.
Küresel rekabet ortamında şiddetli bir rekabet ile karşı karşıya kalan işletmelerin önün-
de bu yarıştan üstün çıkabilmek için stratejik yönetim kapsamında belirleyecekleri birçok
strateji bulunmaktadır. Günümüzde işletmeler için bu stratejilerin en önemlisi yenilik ya-
parak rakipleri karşısında rekabet avantajı kazanmak, büyümek ve yaşamını sürdürmek
için yenilik stratejileri belirleyerek bu stratejileri uygulamaktır. Bu stratejiler kesin ve net
ayrıntıları ile tam belirli olmasalar da işletmeler belirledikleri yenilik stratejilerinin sadece
birini seçebilir ya da faaliyette bulunduğu sektörlerde farklı stratejiler uygulayabilir. Aynı
zamanda işletmenin değişen iç ve dış çevre koşullarına göre işletmeler yenilik stratejilerini
değiştirebilir ya da yeni düzene adapte edebilir.
İşletmelerin yenilik stratejilerini belirlemede finansal ve insan kaynakları, yönetim fel-
sefesi, örgüt kültürü ve izlediği strateji ile dış çevre faktörleri etkili olmaktadır.
Şekil 6.1
İşletmelerin Yenilik
Startejilerini Belirleme
Süreci
Kaynak: Halime
İnceler Sarıhan,
“Teknoloji Yönetimi”,
İstanbul Denet
Yayınları, 1998, s.59
Örneğin elektronik ve kimya sektörlerinde yenilik çalışmaları en temel strateji olarak gö-
rülebilmektedir. Kaynak kullanımının fazla olması nedeniyle bu tür stratejileri uygulayan
işletmelerin maddi olanakları geniş büyük ölçekli işletmeler olması doğal karşılanabilir.
Ancak küçük işletmelerin de bu tür stratejiler izleyebilmeleri olanaklı gözükmektedir. Ye-
nilik, sadece teknolojik yenilikten ibaret olmadığı için daha düşük bütçeli yenilik çalışma-
ları ile de başarılı sonuçlara imza atabilmek mümkündür. Bu stratejinin başarılı olabilmesi
için sadece Ar-Ge faaliyetlerine odaklanmak da doğru değildir. Yeniliğin pazarda kabul
edilmesi ve işletmeye kar getirmesi için işletmenin üretim ve satış kanadının da kuvvetli
olması gerekmektedir.
Finansman yetersizliği Yöneticilerin/işletme sahiplerinin yeniliğe karşı olan tutumları Tablo 6.1
Türkiye’de KOBİ’lerin
Yüksek oranda risk Ekonomik ve siyasal istikrarsızlık Yenilik Yapma
Pazar hakkında bilgi yetersizliği Takım çalışmasının olmaması Süreçlerini Etkileyen
Nedenler
Kalifiye işgücü/Yetişmiş
Yeniliğin sonuçlarının geç alınması
personal eksikliği Kaynak: İmamoğlu,
Yeni teknolojiler hakkında bilgi 2002
Teknoloji transferi konusundaki yetersizlikler
eksikliği
Aile şirketi yapısı Yeniliğe gerek duyulmaması
Ar-Ge faaliyetlerinin yetersizliği Yasalar, yönetmelikler ve standartlar ile gelen kısıtlamalar
Yenilik faaliyetlerinde
Dışarıdan teknik hizmet alımında güçlük çekilmesi
maliyetlerin yüksek olması
Kurumsallaşmaya karşı direnç Sektördeki istikrarsızlıklar, sektörün yeniliğe kapalı olması
Devlet desteklerinin yetersiz olması / Desteklerde uygulanan
Vergilendirme sistemi
ağır bürokratik süreçler
122 Yenilik Yönetimi
Tablo 6.1.’de görüldüğü gibi KOBİ’lerde yenilik yaratma sürecinde etkili olan en önem-
li sorun finansman yetersizliğidir. Bu sorun aynı zamanda sermaye yapılarındaki zayıflık
ile bağlantılı olarak KOBİ’lerin Ar-Ge harcamaları için yeterli fon ayıramamaları neden
olmakta ve yenilik yapmalarını güçleştirmektedir. Her ne kadar KOBİ’ler yeni fikirler ya-
ratmada esnek bir yapıya sahip olsalar da yenilik yaratma süreci bilgi potansiyeli kadar
ekonomik açıdan da belirli bir büyüklüğü zorunlu kılan yüksek maliyetli bir iştir. Aynı
zamanda bu tür faaliyetler sonucunda oluşan harcamaların ne kadarının yeniliği kapsadı-
ğının, belirlenmesi oldukça güçtür (İmamoğlu, 2002, s.105).
KOBİ’lerin yenilik yaratma sürecinde karşılaştıkları sorunlardan bir diğeri de teknolo-
jik yenilikleri tek başlarına takip edebilecek düzeyde olmamaları ve gerek yurt içinde ge-
rekse yurt dışında gerçekleşen teknolojik ve ticari gelişmeleri izleyememeleridir. Bu durm
KOBİ’lerin gelişmiş teknoloji kullanarak üretim yapabilme kapasitelerini etkilemektedir
(Yelkikalan ve Ener, 2001).
KOBİ’lerin yenilik yapma kapasitelerini arttırmak için faaliyetlerini yeni ürün ve hiz-
met geliştirme ile pazarlama üzerinde yoğunlaştırmak suretiyle büyük işletmelerle reka-
bet edebilir düzeye getirilebilir. KOBİ’ler büyük işletmelerin ürettikleri ürünlerin aynısını
değil, esneklik üstünlüklerini iyi kullanarak büyük işletmelerin giremediği pazar alanla-
rına girmek, talep değişikliklerine uymak, hatta gerektiğinde üretim alanlarını değiştir-
mek biçiminde stratejiler izleyebilirler. Böylece, KOBİ’ler yeniliklere giderek kendilerine
daha geniş bir hareket alanı geliştirebilirler. Yeniliğe ilişkin bu strateji eğilimi, günümüzde
özellikle KOBİ’lerde giderek gelişmeye başlayan bilgisayar alanında belirgin bir biçimde
görülmektedir.
Bu noktada, yeniliklerin köklü yenilikler olabileceği gibi, çok küçük ve kimi zaman
yapay yenilikler de olabilir. Önemli olan, yeniliğin teknik niteliğinden çok piyasa değeri-
dir. Çünkü bir işletme açısından yeniliğin değeri piyasa değeri ile ölçülmektedir. Bu değer
ise yeniliğin ulaştığı müşteri sayısı ile ifade edilmektedir. Bu açıdan KOBİ’ler pazarın ve
talebin, özelde ise üretim ve yönetimin değişen koşullarına uyum bakımından daha fazla
yenilik yapma potansiyeline sahip olabilir (İraz, 2005).
Şüphesiz, KOBİ’ler yenilik uygulama sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşılabilir. İlk
olarak yapılması gerekenlerden birisi yenilik engellerinin saptanmasıdır. Yenilik engelle-
rinin saptanması ve sınıflandırılması KOBİ’lerin yenilik çalışmalarında önemli rol oyna-
maktadır. Karşılaşılan engellerin aşılmasında durumun tespitinin yanı sıra çeşitli önlem-
lerin de alınması gerekir. Bir diğer deyiş ile KOBİ’lerin yapılarına göre farklı engellerin
farklı önemler gerektirdiğinin unutulmaması gereklidir. Örneğin, işletme sahibinin ya da
yöneticisinin ve hatta çalışanlarının eğitim ve kalifikasyondan (iş becerisi) yoksun olması
farklı bir önlem gerektirirken; işletmenin stratejik yoksunluğu ve örgütsel zayıflığı farklı
bir önlem gerektirmektedir.
Yenilik yaratmada KOBİ’ler için teknoloji uyumu çok önemlidir. KOBİ’ler bu sayede
tüketici talep ve isteklerini karşılayabilecek ve yeniliği pazara getirmede daha kolay hare-
ket edebilecektir (İmamoğlu, 2002, s.110). KOBİ’lerin teknolojik uyumu yakalayabilmesi
için yeniden yapılanmaları gerekir. Bunun için; değişen koşulları zamanında görebilmele-
ri, hedeflerini doğru, ihtiyaçlarını zamanında belirlemeleri, hedeflerine ulaşabilmeleri için
uygulanabilir stratejiler geliştirmeleri, stratejilerini hedefe odaklanmış iş yapma biçimleri
ile desteklemeleri, iş süreçlerini etkin ve verimli kılmak için bilgi teknolojilerini doğru
kullanmaları ve tüm bunları gerçekleştirecek ve geliştirecek organizasyon yapısına ve in-
san gücüne sahip olmaları gerekmektedir (Yelkikalan ve Kalmı ş, 2001, s.390-391).
Türkiye’de KOBİ’lerin yeniden yapılandırma süreçlerini kolaylaştırmak ve bu sayede
yenilik yaratma kapasitelerini arttırmak için TÜBİTAK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, KOS-
GEB, DTM ve TTGV bünyesinde Ar-Ge ve yenilik destek programları sürdürülmekte-
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 123
dir. Örneğin, KOSGEB tarafından 2010 yılı Mayıs ayında “Endüstriyel Uygulama Destek
Programı” açılmıştır. Bu programda, Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkarılan ürün-
lerinin ticarileştirilmesine yönelik KOBİ projeleri desteklenmektedir. Ar-Ge ve yenilik
faaliyetleri alanında sağlanan teşvikleri düzenlemek üzere hazırlanan 5746 sayılı Araştır-
ma Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 2008 yılında yürürlüğe
girmesini müteakip 99 adet Ar-Ge Merkezi başvurusu yapılmış ve Eylül 2010 itibarıyla 76
adet işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verilmesi uygun bulunmuştur. Aynı Kanun çerçeve-
sinde uygulanmaya başlanan Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında 2010
yılı Ekim ayı itibariyle toplam 883 adet iş fikri başvurusu alınmıştır. 2010 yılı itibarıyla 27
adet aktif Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunmaktadır. İlki 1992 yılında kurulan KOSGEB
Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER) sayısı, kurulma sürecinde olanlarla birlikte
2010 yılında 28 adete ulaşmıştır. TEKMER’ler, teknoloji yönelimli yeni küçük işletme-
leri desteklemek, mevcut küçük işletmelerin yeni üretim yöntemleri geliştirerek piyasa-
lara yeni ürünler kazandırmalarını sağlamak, işletmelerin Ar-Ge, yenilik ve endüstriyel
uygulama faaliyetlerini desteklemek ve üniversite sanayi işbirliğinin güçlendirilmesine
katkıda bulunmak amacıyla kurulmuştur. TEKMER’lerin yanı sıra, aynı inkübatör man-
tığı çerçevesinde ancak binasız olarak, KOSGEB ile üniversiteler arasında gerçekleştirilen
Ar-Ge ve inovasyon işbirliği sayısı, protokol sürecinde olanlarla birlikte 2010 yılında 36’ya
ulaşmıştır. TEKMER’ler ve üniversite işbirliği protokolleri kapsamında 1992 yılından bu
yana 1.800 Ar-Ge projesi desteklenmiş, 174 proje başarı ile tamamlanmış, 853 projenin
ticarileşmesi ve 312 patent belgesi alınması sağlanmıştır.
Sonuç olarak KOBİ’lerin Ar-Ge, yenilik, tasarım konusundaki farkındalıklarının arttı-
rılması ve faaliyetlerinin desteklenmesi için;
1. Farkındalık, tanıtım ve eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi,
2. Ar-Ge, yenilik, tasarım konusundaki faaliyetlerin desteklenmesi,
3. KOSGEB’in üniversitelerle işbirliği yaparak tesis ettiği Teknoloji Geliştirme Mer-
kezleri (TEKMER) ve Ar-Ge ve inovasyon işbirliği protokolleri kapsamındaki des-
teklerin yaygınlaştırılarak sürdürülmesi,
4. Ar-Ge ve yenilik projelerinin ticarileştirilmesine yönelik destek mekanizmalarının
oluşturulması Ar-Ge faaliyetleri sonuçlarının ürün veya hizmete dönüştürülmesi
süreçlerine yönelik mali ve teknik desteklerin verilmesi,
5. KOBİ’ler ile büyük ölçekli işletmeler ve üniversiteler arasındaki işbirliğinin
arttırılması,
6. KOBİ’lerin, büyük ölçekli işletmeler ve üniversitelerle bir araya gelmesini sağlaya-
cak mekanizmaların geliştirilmesi ve sayıca artırılması önem taşımaktadır.
KOBİ’lerin yenilik yaratma süreçlerinde karşı karşıya kaldıkları en önemli sorun nedir?
4
124 Yenilik Yönetimi
Özet
Sürdürülebilir büyüme aracı olarak görülen yenilik, işletme- vunmaya Yönelik Yenilik Stratejisi özellikle pazara ilk olarak
lere yaratıcı, enerjik bir çalışma ortamı ve insanlara yeni iş giren işletmelerin tecrübelerinden yararlanmak ve onların
fırsatları sağlamaktadır. Bunun yanında taleplerin daha iyi yaptıkları hataları yapmamak isteyen işletmelerin tercihi
karşılanmasını sağlayan yenilik, müşteri bağlılığını ve mem- olan bir stratejidir. Taklitçi ve Bağımlı Yenilik Stratejisi izle-
nuniyetini arttırıcı bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda yeni- yen işletmeler ise genellikle yenilikleri belirli bir mesafeden
lik işletmelerin küresel rekabet ortamında ayakta kalabilme- izleyerek mevcut teknoloji ve bilgileri kullanmaya çalışmak-
leri için bir gerekliliktir. Ancak bu amaçla yapılan yeniliklerin tadır. Patentler ile koruma altına alınmış yeniliklerde patent
çok az bir kısmı başarıya ulaşmaktadır. Yenilik çalışmalarının süresinin dolmasının beklenmesi de bu tür bir stratejinin
başarı yüzdesini arttırabilmek için işletmelerin yenilik yöne- sonucudur. Geleneksel ve Fırsatları İzleme Yenilik Stratejileri
timi sürecinin etkinliğini arttırmaları ve yenilik yaratmada genellikle durağan ve rekabetin az olduğu pazarlarda yer alan
kullandıkları kaynakları mevcut durumlarına göre seçerek işletmeler tarafından uygulanan stratejilerdir.
verimli bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. KOBİ’lerin yenilik yapma kapasitelerini arttırmak için faa-
Yenilik sürecini bir sonuç olarak değerlendirdiğimizde, bu liyetlerini yeni ürün ve hizmet geliştirme ile pazarlama üze-
sonuca ulaşmak için işletmelerin mevcut durumlarını çok iyi rinde yoğunlaştırmak suretiyle büyük işletmelerle rekabet
değerlendirmeleri ve bilinçli bir araştırma faaliyeti ile yeni- edebilir düzeye getirilebilir. KOBİ’ler büyük işletmelerin
lik fırsatlarını, diğer bir deyiş ile yenilik kaynaklarını tespit ürettikleri ürünlerin aynısını değil, esneklik üstünlüklerini
etmesi gerekmektedir. Yenilik kaynakları İçsel ve Dışsal Kay- iyi kullanarak büyük işletmelerin giremediği pazar alanlarına
naklar olmak üzere iki grup halinde incelenmektedir. Ayrıca girmek, talep değişikliklerine uymak, hatta gerektiğinde üre-
pazarlar ve müşteriler, yenilik toplulukları, rakipler ve teda- tim alanlarını değiştirmek biçiminde stratejiler izleyebilirler.
rikçiler, durumsal kaynaklar, stratejik ortaklıklar, üniversite, Böylece, KOBİ’ler yeniliklere giderek kendilerine daha geniş
kamu kurumları ve özel kuruluşlardır. bir hareket alanı geliştirebilirler. Yeniliğe ilişkin bu strateji
İçsel yenilik kaynakları işletmelerin tek başına sahip olduk- eğilimi, günümüzde özellikle KOBİ’lerde giderek gelişmeye
ları bilgi, beceri, öğrenme yeteneği, girişimci özellikleri ile başlayan bilgisayar alanında belirgin bir biçimde görülmek-
birlikte yapılan yatırımlar, Ar- Ge çalışmaları, deneyim ve tedir. Bu noktada önemli olan, yeniliğin teknik niteliğinden
yeni teknolojileri benimseme derecesi gibi faktörlerden oluş- çok piyasa değeridir. Çünkü bir işletme açısından yeniliğin
maktadır. Dışsal yenilik kaynakları ise işletmelerin dışında değeri piyasa değeri ile ölçülmektedir. Bu değer ise yenili-
kalan sosyal ve entelektüel ortamlarda gelişir. Bu kaynakların ğin ulaştığı müşteri sayısı ile ifade edilmektedir. Bu açıdan
ortaya çıkmasına neden olan faktörler ise demografik deği- KOBİ’ler pazarın ve talebin, özelde ise üretim ve yönetimin
şiklikler, algılama değişiklikleri ve yeni bilgi kaynaklarıdır. değişen koşullarına uyum bakımından daha fazla yenilik
Yenilik sistemleri yenilik sürecine dahil olan aktörler arasın- yapma potansiyeline sahip olabilir.
daki ilişkilere büyük önem vermektedir. Bu yaklaşıma göre;
yenilik başarısı yalnızca firmaların, üniversitelerin, araştırma
enstitülerinin ve düzenleyici kurumların nasıl hareket ettik-
lerine değil, aynı zamanda “birlikte” nasıl hareket ettikleri-
ne bağlıdır. Bir başka deyişle, inovasyon ve teknik ilerleme,
bilginin çeşitli türlerini üreten, dağıtan, uygulayan aktörler
arasındaki karmaşık ilişkilerin bir sonucudur. Kavramın ye-
nilik, öğrenme, işbirliği, etkileşim gibi konulara verdiği önem
büyük ilgi görmüş ve kavram kısa bir sürede yaygınlaşmıştır.
Diğer ülkelerin Ulusal Yenilik Sistemleri incelendiğinde bu
sistemi en etkin biçimde uygulayan ülkeler; Almanya, İngil-
tere, İrlanda, Hollanda, Singapur, İsveç ve Güney Kore’dir.,
İşletmelerin yenilik stratejisi olarak kullandığı Saldırgan Ye-
nilik Stratejisine pazar liderliğini ele geçirmek amacı güden
işletmelerde rastlanmaktadır. Genellikle amaç, yenilikleri
rakiplerden önce ve en iyi şekilde piyasaya sürerek öncü ol-
manın getireceği faydalardan yararlanmak şeklindedir. Sa-
6. Ünite - Yenilik Kaynakları ve Stratejileri 125
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Peter Drucker’in belirttiği içsel 6. Nokia ve Microsoft’un yeni üst seviye telefon segmentin-
yenilik kaynaklarından değildir? de yenilik yaratmak için geliştirdikleri ortaklık aşağıdakiler-
a. Beklenmedik gelişmeler den hangisidir?
b. Uyumsuzluklar a. Firma evliliği
c. Demografik değişiklikler b. Stratejik işbirliği
d. Sektör ve Pazar yapısındaki değişiklikler c. Adi ortaklık
e. Bilgi kaynakları d. Geçici ortaklık
e. Pazar ortaklığı
2. Öncü kullanıcıların davranışlarının ve ihtiyaçlarının ön
plana çıktığı yenilik kaynağı aşağıdakilerden hangisidir? 7. Bir ülkenin bilim ve teknoloji alanlarında yetkinlik ka-
a. Süreç ihtiyaçları zanarak; bilim ve teknolojiyi ekonomik ve toplumsal faydaya
b. Demografik değişiklikler dönüştürme becerisini kazanabilmesi için gerekli kurum ve
c. Algılama değişiklikleri araçları sistematik bir bütünsellik içinde tanımlayan yapılar
d. Yeni bilgi kaynakları bütününe ne denir?
e. Uyumsuzluklar a. Ulusal Rekabet Sistemi
b. Ulusal Yenilik Sistemi
3. Aşağıdakilerden hangisi müşterilerin işletmelere yenilik c. Ulusal Pazarlama Sistemi
yaratma sürecinde sağladıkları bilgilerden değildir? d. Ulusal Kalkınma Sistemi
a. Kullanıcı gereksinimleri e. Ulusal Bilgi Sistemi
b. Yeni ihtiyaçlar
c. Diğer firmaların yaptığı yenilikler 8. Genellikle yenilikleri belirli bir mesafeden izleyerek
d. Reklamların izlenme oranı mevcut teknoloji ve bilgileri kullanmaya çalışan işletmelerin
d. Değişen ihtiyaçlar izlediği yenilik stratejisi aşağıdakilerden hangisidir?
a. Taklitçi ve bağımlı yenilik stratejisi
4. Aşağıdakilerden hangisi yenilik topluluklarının özellik- b. Geleneksel ve fırsatları izleme stratejisi
lerinden değildir? c. Savunmaya yönelik yenilik stratejisi
a. Eğilimleri takip etmek d. Saldırgan yenilik stratejisi
b. İnternet bağlantısı olmak e. Hiçbiri
c. Fikirleri yaymak
d. Katılımcı olmak 9. Aşağıdakilerden hangisi KOBİ’lerin yenilik yaratma sü-
e. Şüpheci olmak recinde karşılaştıkları engellerden değildir?
a. Finansman yetersizliği
5. Daha çok tek bir problem ya da fikir üzerinde çalışan ye- b. Kurumsallaşmaya karşı direnç
nilik toplulukları aşağıdakilerden hangisidir? c. Ar-Ge faaliyetlerinin yetersizliği
a. Rekabete dayalı yenilik toplulukları d. İşletmelerin hukuki yapısı
b. Pazara yönelik yenilik toplulukları e. Aile şirketi yapısı
c. B2C yenilik toplulukları
d. Sosyal paylaşım toplulukları 10. …………, İşletmenin başarısından etkilenen ve/veya iş-
e. Hiçbiri letmenin başarısını etkileyen kişi veya gruplardır?
a. Ortaklar
b. Müşteriler
c. Paydaşlar
d. Tedarikçiler
e. Bankalar
126 Yenilik Yönetimi
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Fikri mülkiyet kapsamına giren hakların neler olduğunu ve niçin korunduğunu
açıklayabilecek,
Fikir ve sanat eserleri türlerini ve eser sahibinin haklarını tanımlayabilecek,
Patent ve faydalı model verilebilme koşullarını ve patent türlerini açıklayabilecek,
Endüstriyel tasarımların korunabilme şartlarını, tescilini ve koruma kapsamını
açıklayabilecek,
Marka ve türlerini tanımlayabilecek ve markanın tescilini açıklayabilecek,
Entegre devre topoğrafyalarının tanımını yaparak tescilini açıklayabilecek,
Ticari sır ve know-how tanımını yaparak koruma yöntemlerini açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Fikri Mülkiyet Hakları • Ticari Sır
• Patent • Know-How
• Faydalı Model • Telif Hakları (Copyright)
• Endüstriyel Tasarım • Entegre Devre Topoğrafyaları
• Marka • Sınai Haklar
İçindekiler
• GİRİŞ
• FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI
• FİKİR VE SANAT ESERLERİ ÜZERİNDEKİ
HAKLAR (TELİF HAKLARI, COPYRİGHT)
Yeniliklerin Korunması ve • PATENT
Yenilik Yönetimi • FAYDALI MODEL
Yasal Çerçeve
• ENDÜSTRİYEL TASARIMLAR
• MARKA
• ENTEGRE DEVRE TOPOĞRAFYALARI
• KNOW-HOW VE TİCARİ SIR
Yeniliklerin Korunması ve
Yasal Çerçeve
GİRİŞ
Bilgi çağının başladığı günümüzde üretim, esas olarak bilgiye dayanmaktadır. Bilginin değe-
rinin anlaşılmasıyla bilgi üretimi hızla artmış bununla birlikte bilgiye ulaşılması ve bilginin
korunması kavramları da önemli hale gelmiştir. Bu kavramlar fikri mülkiyet haklarının öne-
mini arttırmıştır. Fikri mülkiyet hakları sistemi günümüzde yenilikçilik, yaratıcılık ve reka-
bet edebilirlik süreçlerini de içine alan disiplinler arası bir yapıya kavuşmuştur. Bu bölümde
fikri mülkiyet haklarının neler olduğu, niçin korundukları, nereye ve nasıl tescil edildikleri,
ulusal ve uluslar arası düzeyde nasıl korunduğu üzerinde durulacaktır.
Fikir ve sanat eserleri hukuku, patent ve faydalı modeller hukuku ve endüstriyel ta-
sarımlar hukuku, fikri ürün temeline otururlar. Eser, buluş, faydalı model ve endüstriyel
tasarım yaratıcı aklın, yani fikrin ürünleridir. Fikri ürün bu hukukların ortak paydasıdır.
Marka, coğrafi işaret, ticaret unvanı ve işletme adı fikrin ürünleri değildir, bunlar ayırt
ettirici niteliğe sahiptirler.
Telif hakları, eserin meydana getirilmesiyle kendiliğinden doğar. Bunun için bildirim ya da
tescil gibi bir prosedüre ihtiyaç bulunmamaktadır. Buna karşılık patent, faydalı model, mar-
ka ve tasarım gibi sınaî mülkiyet kategorisinde yer alan haklar Türk Patent Enstitüsü (TPE)
gibi bir idari kurumda tescil ettirilmelidir.
www.wipo.int
www.turkpatent.gov.tr
Uluslar arası ticaret açısından ülkeye yabancı sermaye ve yeni teknolojinin gelebilmesi
için fikri ve sınai mülkiyet haklarının gereğince korunması gerekmektedir. Yeni teknolo-
jilere dayalı olarak üretim yapma amacıyla bir ülkeye gelmeyi planlayan yatırımcı açısın-
dan, sınai hakların o ülkede korunuyor olması, yatırım kararını olumlu yönde etkileyen
bir faktördür.
Dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan Pfizer ilaç firması yetkilileri bu konuya
özellikle işaret etmektedirler. Yabancı şirketler, faaliyetleri açısından yasal düzenlemenin
etken olarak mevcut bulunduğu ülkelerde yatırım ve iş yapmayı tercih etmektedirler.
Teknolojinin gelişimiyle birlikte kopyalama, kayıt ve taklit gibi eylemler kolaylaşmış,
fikri mülkiyet haklarına tecavüz de artmıştır. Son zamanlarda bu hakların yeterince korun-
maması nedeniyle konuyla doğrudan ilgili sektörlerde çok ciddi mali kayıplar yaşanmış
ve yaşanmaya da devam etmektedir. Bu durum karşısında fikri mülkiyete konu buluşları,
özgün tasarımları, tanınmış markaları üreten gelişmiş ülkeler, anılan hakların uluslararası
boyutta korunması için önemli çabalar içine girmiştir. Sonuçta ülkeler fikri mülkiyet hak-
larının uluslar arası boyutta korunabilmesine yönelik anlaşmalar yapmışlardır.
Uluslararası ilişkiler bakımından da fikri mülkiyet haklarının korunması gereklidir.
Sözgelimi, AB-Türkiye arasındaki Gümrük Birliğini kuran 1/95 Sayılı Karara imza koyan
Türkiye, fikri mülkiyet mevzuatını AB mevzuatı ile uyumlaştırma ve bu hakları etkin şe-
kilde koruma yükümlülüğü altına girmiştir.
Fikri mülkiyet korumasının amaçları şöyle sıralanmaktadır:
1. Zihni üretkenliğin toplum tarafından tanınması,
2. Adil bir rekabet düzeni kurularak buluş ve yenilik faaliyetinin özendirilmesi,
3. Teknolojik ve kültürel ilerlemenin desteklenerek fikir işçilerinin ödüllendirilmesi,
4. Ekonomik büyümenin ve istihdamın desteklenmesi,
5. Kamusal bilgi ve kültür hazinesinin zenginleştirilmesi,
6. Ar-Ge sonuçlarının açıklanarak, teknik bilginin yaygınlaştırılması,
7. Yabancı sermayenin çekilmesi,
8. Uluslar arası ilişkiler
Bu amaçlara ulaşmak için buluş ve yenilik sahiplerine yasalarda öngörülen sürelerde
tekel hakkı tanınır. Öngörülen süre içinde söz konusu buluşu ya da yeniliği sadece hak
sahibi veya onun izin verdiği kişiler ticari amaçla kullanabilir. Bu tekelci hak ise, mal ve
hizmet piyasalarında rakip şirketlere karşı büyük avantajlar sağlar.
mali haklar birbirinden bağımsız olarak kullanılabilir. Yasadaki fikir ve sanat eserlerinden
doğan mali haklar şunlardır: İşleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma, kiralama ve ödünç
verme hakkı, temsil hakkı, radyo, TV ya da internetle iletim hakkı, pay hakkıdır.
Manevi haklar, kişiliğe sıkı sıkıya bağlı haklardandır ve devredilemezler. Eser sahibi-
nin fikir ve sanat eserlerinden doğan manevi haklarını: eseri topluma sunma, eserin ta-
nıtılması ve yayınlanmasını men hakkı, eser üzerinde adının belirtilmesini isteme hakkı,
eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı, eserin aslından geçici bir süre yararlanma
hakkı, kullanım sonrası iade edilmek üzere eseri çalışma ve sergilerde kullanma hakkı,
eseri tahrip etmeyi önleme hakkı şeklinde sıralamak mümkündür.
Eser sahibi, manevi ve mali haklarını ihlal eden kişilerin bu ihlali durdurmalarını,
ihlalin etkilerini gidermelerini, ihlalden dolayı uğradığı maddi ve manevi zararın tazmin
edilmesini talep edebilir.
Mali hakların koruma süresi, FSEK’in 27. maddesi uyarınca, eser sahibinin yaşadığı
müddet ve ölümünü takip eden yetmiş yıldır. Sahibinin ölümünden sonra alenileşen eser-
lerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra yetmiş yıldır. Eser sahibinin tüzel kişi olması
halinde ise koruma süresi, aleniyet tarihinden itibaren yetmiş yıldır.
FSEK aynı zamanda bağlantılı hakları (komşu hakları) da kapsamaktadır. Eser sahi-
binden başka FSEK ile bağlantılı haklar adı altında eserle ilgili girişimci ve sanatçı gibi
kişiler de korunmuştur. Bağlantılı hak sahipleri şunlardır: i) İcracı sanatçılar, ii) Fonogram
(plak) yapımcıları, iii) Radyo-TV yayın kuruluşları, iv) Film yapımcıları.
PATENT
Patent, buluş sahibinin yaratıcı düşüncesinin belirli bir zaman dilimi süresince yasal hü-
kümler çerçevesinde koruma altına alındığını gösteren belge olarak tanımlanabilir. Bir
buluş için buluş sahibine devlet tarafından verilen bir patent, buluş sahibinin izni olma-
dan başkalarının buluşu üretmesini, kullanmasını veya satmasını belirli bir süre boyunca
engelleme hakkı vermektedir. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO), patenti, resmi bir
daire veya bir çok ülke adına iş yapan bölgesel ofis tarafından talep üzerine verilen, bir
7. Ünite - Yeniliklerin Korunması ve Yasal Çerçeve 135
buluşu tarif eden ve meydana getirdiği yasal bir durum içerisinde sadece patent sahibinin
veya kanuni haleflerinin yetkisiyle işletilebilen, imal edilebilen, kullanılabilen, satılabilen
ya da ithal edilebilen bir doküman olarak tanımlamıştır.
Patentli bir buluş; tıpkı işle ilgili alınıp satılabilen, kiralanıp, kiraya verilebilen diğer
mallar gibi buluş sahibinin mülkiyeti haline gelir. Patentler alındıkları ülkeler için hak
sahipliği doğurur. Türkiye’de alınmış bir patent, sadece Türkiye içinde sahibine hak sağ-
lamaktadır.
Patenti, patent sahibinin haklarını konu alan patent mevzuatının amaçları; 1.Buluş
yapma faaliyetini özendirmek, 2.Buluşların sanayiye uygulanması ile teknik, ekonomik
ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesini sağlamak için buluşlara patent ve faydalı model
belgesi vererek korumaktır. Buluş, buluş sahibinin manevi ve ekonomik menfaatlerinin
güvence altına alınması suretiyle özendirilebilir.
Türk hukukunda patente ilişkin temel düzenleme 551 sayılı Patent Haklarının Korun-
ması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’dir (PatKHK)(RG.27.7.1995, S.22326).
Patent Başvurusu
Patent isteme hakkı buluşu yapana veya onun haleflerine aittir. Buluş birden çok kişi ta-
rafından gerçekleştirilmişse, patent isteme hakkı, taraflar başka türlü kararlaştırmamışsa,
bunlara müştereken ait olur. Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi sabit oluncaya kadar,
patent isteme hakkının sahibidir. Hizmet buluşlarında patent isteme hakkının sahibi iş-
veren olacaktır.
Patent başvurusu, buluş sahibi veya buluş bir hizmet buluşu ise işveren tarafından Türk
Patent Enstitüsüne yapılır. Başvuru alındığında, tarih, saat ve dakika yazılarak başvuru anı
kesinleştirilir. TPE tarafından yapılan inceleme, başvurunun tamam olup olmadığının ve
şekil şartlarına uygun bulunup bulunmadığının (PatKHK m.53,54, PatKHKY m.18-26)
incelenmesi ile başvurunun ve tekniğin bilinen durumuna ilişkin raporun değerlendirilip
yayınlanmasını ve ilgililere tebliğini içerir.
PatKHK başvuru sahibine incelemesiz patent verilmesi sistemi ile incelemeli patent
verilmesi sisteminden birini seçme olanağını vermektedir. İncelemesiz olarak verilen pa-
tentin koruma süresi yedi yıldır. İncelemesiz patent verilmesi sisteminde, TPE mezkur
görüş ve cevapları aldıktan sonra, yenilik incelemesini yaptırmadan yedi yıllık bir süre
için, talebine uygun olarak başvuru sahibine patenti vermektedir. Talep edilmediği takdir-
de inceleme yapılmaz yedi yıl sonra patent sona erer. Yedi yıl içinde başvuru sahibi veya
üçüncü kişiler istemişlerse inceleme yapılır ve inceleme olumlu sonuçlanırsa, başvuru sa-
hibine incelemeli patent verilir.bu durumda patentin süresi başvuru tarihinden itibaren
hesaplanan yirmi yıla tamamlanır.
İncelenerek verilen patentin süresi ise yirmi yıldır. (PatKHK m.7). Süre uzatılamaz,
dolunca patent serbest hale gelir. Ancak manevi yetkiler ve Medeni Kanun m.23-26’dan
doğan şahsiyet haklarına ilişkin talepler ileri sürülebilir.
Patent Türleri
Ek Patent
Asıl patent veya patent başvurusu konusu buluşu mükemmelleştiren veya geliştiren ve
onların konusu ile bütünlük içinde bulunan buluşların korunması için verilen patente
ek patent denir (PatKHK m.121). Örneğin, yürüyen merdivenlerin üzerindeki belli bir
ağırlığa kadar, elektrikten tasarruf amacı ile kendiliğinden durması gibi. Ek patent, asıl
patentin tamamlayıcı bir parçasıdır. Tekniğin bilinen durumunun aşılması, ek patent-
ler için uygulanmaz. Ek patentin başvuru sahibi tarafından asıl patente dönüştürülmesi
mümkündür. Bunun için bağımsız bir başvuru ve gerekli ücretlerin ödenmesi gerekir. Ek
patent iken, asıl patent haline dönüşen patentlerde koruma süreleri asıl patentin koruma
süresi ile aynıdır.
Gizli Patent
Gizli patent, milli savunma açısından önem taşıyan ve belli süre için kamu incelemesine
açık olmayan bir sicile kaydedilen gizlenen buluşlara verilen patenttir (PatKHK m.125).
Türk Patent Enstitüsü ile Milli Savunma Bakanlığı arasında işbirliği sağlanarak, bu işbir-
liği ile hangi buluşların milli savunma için önem taşıyacağı tespit edilir. Gizlilik kararı
alınan başvurulara ilişkin işlemler Enstitü tarafından gizli olarak yürütülür. Gizlilik kura-
lına uyularak verilen patent, gizli tutulan bir Patent Siciline kayıt edilir ve verilmesinden
itibaren bir yıllık süre içinde gizli tutulur. Gizlilik süresinin yıllık olarak uzatılması müm-
kündür. Bu durumda patent sahibine bilgi verilir. Patent sahibi patentin gizli tutulduğu
süre için devletten tazminat isteyebilir.
Paris Sözleşmesi
Anlaşmanın uygulaması Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından takip edilmek-
tedir. “Sınai Mülkiyetin Anayasası” olarak nitelendirilen Sözleşme, markalar, buluşlar, en-
düstriyel tasarımlar, faydalı modeller, ticaret unvanları ve haksız rekabetle ilgili düzenle-
meleri içerir.
138 Yenilik Yönetimi
Sözleşmenin oluşturduğu Birlik, üye ülkeler arasında denklik sağlayarak sınai mülki-
yet haklarını uluslar arası alanda kabul edilebilir kılmayı amaçlamıştır. Bu nedenle üye ül-
keler yükümlülükler yüklenerek diğer üye ülkelerin vatandaşlarına kendi ulusal hukukun-
da tanıdığı korumayı sağlamalarını düzenlemiştir. Böylelikle marka hakkında vatandaşlık
değil tescil ilkesi öne çıkmıştır. Üye olmayan ülkelerin vatandaşları için de üye ülkelerde
ikamet ediyor olmak ya da sanayi veya ticari kuruluşa sahip olmak, korumadan yararlan-
mak için yeterli kılınmıştır.
Sözleşmenin temeli eşitlik ilkesi ile rüçhan hakkı (öncelik hakkı) temeline dayanmak-
ta (m.4) ve Sözleşmeye taraf olan ülkelerin sınai mülkiyet alanında kendi vatandaşlarına
yaptığı uygulamaları diğer ülke vatandaşlarına veya o ülkede ikamet edenlere veya işlet-
meye sahip olanlara ayrım yapmaksızın uygulama yükümlülüğünü getirmektedir. Söz-
leşmede öngörülen ve sınai mülkiyet açısından büyük önem taşıyan rüçhan hakkı saye-
sinde ise üye ülkelerden birinde tescil başvurusunda bulunan hak sahibi markalarda ve
endüstriyel tasarımlarda 6 ay, patent ve faydalı modelde 1 yıl içinde üye başka ülkelerde
başvuruda bulunabilir. Bu süre içinde başka başvuru sahipleri varsa rüçhan hakkı sahibi-
nin önceliği kabul edilir.
Sözleşme patentin bir ülkede reddedilmesi, iptali ya da son verilmesi nedeniyle başka ül-
kede bu nedenle iptal ya da reddedilemeyeceğini ve sonlandırılamayacağını da düzenlemiştir.
FAYDALI MODEL
Küçük buluş ve küçük patent diye anılan faydalı model, basit formüllere ve ilkelere daya-
nan, bazı gereksinimlere cevap veren, teknik çözümler olarak tanımlanmaktadır. Mesela,
ayak tabanının çökme noktalarına göre imal edilmiş bir terlik; bütün bir sayfanın altına
konulup okunabileceği bir büyüteç; pencereyi istenilen aralıkta tutan bir çelik panel; oto-
mobiller için anahtarsız, uzaktan kumandasız, butonsuz giriş-çıkış sistemi; portatif kol-
tuk; plastik ışıklı taksi reklam panosu, teleskopik elektrik direği gibi. Faydalı model sadece
üründe olur, usulde faydalı model belgesi alınamaz.
Türkiye’de faydalı model PatKHK’de yer alan özel hükümlerle korunmaktadır.
PatKHK’nun “faydalı model belgeleri” başlığını taşıyan onbirinci kısımda, faydalı model-
lere özgü bazı düzenlemelere yer vermiş ve bunun dışında da patenti düzenleyen bazı
maddelerin faydalı modellere de uygulanacağını belirtmiştir. PatKHK m.166, faydalı mo-
del belgelerine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı ve faydalı model belgelerinin özelliği
ile çelişmediği takdirde patentler için öngörülen hükümlerin faydalı modeller için de uy-
gulanabileceği düzenlemesini getirmiştir.
Patent konusu buluşların taşıması gereken bazı nitelikleri, faydalı model belgesi veri-
lecek buluşların da taşıması gereği vardır. Yeni olan ve sanayiye uygulanabilen buluşların
faydalı model belgesi verilerek korunabileceği düzenlenmiştir (PatKHK m.154). Buluşun
tekniğin bilinen durumunu aşmış olması koşulu aranmamıştır. Faydalı model başvurusu-
na konu olan buluş başvuru tarihinden önce, Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşa-
bileceği şekilde yazılı olarak veya başka bir yolla açıklanmış veya yöresel veya ülke çapında
kullanılmış ise yeni değildir. Buluş, tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir
veya kullanılabilir nitelikte ise, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir.
Patent verilemeyecek konular ve buluşların yanı sıra usuller ve bu usuller sonucunda
elde edilen ürünler ile kimyasal maddeler hakkında faydalı model belgesi verilmez.
Hakkın Korunması
Faydalı modelin tescili için TPE’ye başvurulur. Faydalı model belgesi başvurusu yapılabil-
mesi için gerekli olan belgeler, başvuru dilekçesi dışında patent başvurusunda gerekli olan
belgelerle (tarifname, istem/istemler, özet, resimler, başvuru ücretinin ödendiğini gösterir
belge) aynıdır. Başvuru sırasında faydalı model belgesi talep edildiği açıkça belirtilmelidir.
Faydalı model başvurusu sahibi talep etmediği takdirde, patent başvurularında düzen-
lenen tekniğin bilinen durumu ile ilgili araştırma raporu düzenlenmez. Faydalı model
koruma süresi 10 yıl olup, bu süre uzatılamaz.
Patent başvurusu faydalı model başvurusuna dönüştürülebileceği gibi, faydalı model
başvurusu da patent başvurusuna dönüştürülebilir. Dönüştürme talebi, TPE’nin faydalı
model belgesi verilmesine ilişkin kararından önce yapılmalıdır TPE’nin faydalı model bel-
gesinin verilmesine ilişkin kararından sonra, patent başvurusuna dönüştürme istenemez.
Faydalı model başvurusun patent başvurusuna dönüştürülmesi ile faydalı model başvu-
rusu geçersiz kalır ve başvuru patent başvurusu olarak işlem görür. Başvurunun patent
başvurusuna değiştirilmesi halinde, incelemeli patent tercih ediliyorsa, artık incelemeli
patente ilişkin süreler geçerli olacaktır. Ancak aynı buluş için hem patent hem de faydalı
model belgesi alınamaz. Faydalı model endüstriyel tasarım olarak da tescil edilebilir. Bu
durumda faydalı model Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmün-
de Kararname (EndTasKHK) hükümleri ile de korunur.
Faydalı model başvurusu ve belgesi devredilebilir, mirasla geçebilir, haczedilebilir,
rehnedilebilir, hapis hakkına konu olabilir. Faydalı model sahibi patent sahibine sağlanan
korumadan yararlanır.
140 Yenilik Yönetimi
Buluş sahibi, buluşunu faydalı model olarak Türk Patent Enstitüsü’ne tescil ettirmiş ve fay-
1 dalı model belgesi almıştır. Daha sonra buluşunun talep görmesi üzerine koruma süresini
uzatmak amacıyla aynı buluşun patent olarak tescili için Enstitü’ye başvurmuştur. Talebi
Türk Patent Enstitüsü tarafından kabul edilebilir mi?
ENDÜSTRİYEL TASARIM
Tasarım görünümdür. Bu, bir ürünün veya ürün parçasının; ürün üzerindeki süslemenin
çizgilerinin, renklerinin, dokunun, malzemenin, esnekliğin ve bunun gibi insan duygula-
rıyla algılanabilen unsur ve özelliklerin; bunların tamamının veya bir kısmının bileşimi-
nin ya da takımının görünümüdür. Türkiye’de tasarımlar 554 sayılı Endüstriyel Tasarımlar
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (EndTasKHK)( RG. 27.6.1995, S.22326) ile ilk
defa koruma kapsamına alınmışlardır. EndTasKHK m.3/1(a)’e göre tasarım; “bir ürünün
tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malze-
me veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur ve özelliklerinin bütünü”
olarak tanımlanmıştır.
Tasarımlar, estetik ve işlevsel tasarımlar diye iki gruba ayrılır. Estetik tasarımlar sa-
dece duygulara, özellikle görme duygusuna hitap eder, bir ipek kadın kumaşı üzerindeki
motifler gibi. İşlevsel tasarımlar ise bir ihtiyaca cevap verir. Örneğin, ütü masası gibi. Çoğu
kez iki işlev bir aradadır. EndTasKHK her iki tasarım türünü de kapsayıp korumaktadır
Bir tasarım bir marka olarak da kullanılabilir. Mesela, İş Bankasının logosu.
Tasarım üzerindeki hakkın özelliği onun birkaç fikri mülkiyet konusunun alanı içine
girebilmesidir. Bir faydalı model aynı zamanda tasarım olarak da tescil edilebilir (PatKHK
m.169). Bu durumda EndTasKHK hükümleri uygulanır. EndTasKHK çerçevesinde tasa-
rım olarak sağlanan koruma, FSEK’de aranan şartların gerçekleşmesi halinde, tasarımın
eser olarak da korunmasına mani oluşturamaz (EndTasKHK m.1). Ambalajlar, logolar,
işaretler ve her türlü şekiller bir taraftan tasarım diğer taraftan da marka olabilir ve hem
EndTasKHK hem de Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye
(MarKHK) göre korunabilirler. Tasarımların endüstriyel model ve resim olarak kullanıl-
maları onların eser olmalarını engelleyemez. Ayrıca FSEK’in 2. maddesinde “endüstri,
çevre ve sahne tasarımları” ilim ve edebiyat eseri sayılmıştır.
Tescil edilmemiş tasarımda, tasarımcının izni olmaksızın tasarımın uygulandığı ürünü üre-
tip satan kişilere karşı ne yapılabilir? 2
Tasarımların Uluslar Arası Tescili
Tasarımların uluslar arası tescili ve korunmasına yönelik hükümler içeren uluslarara-
sı sözleşmeler daha önceki konularda bahsedilen Paris Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi ve
TRIPs’dir. Bu sözleşmeler ile fikri mülkiyet hakları uluslar arası boyut kazanmıştır. Bun-
142 Yenilik Yönetimi
MARKA
Türk hukukunda markalara ilişkin temel düzenleme 556 sayılı Markaların Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamedir. (MarKHK) (R.G. 24.6.1995 S.22326)
556 Sayılı MarKHK m.5/I’e göre marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir baş-
ka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla,kişi adları dahil
özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle
görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve
çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Marka olarak kullanılacak işaretin iki unsuru bulunmalıdır. Birincisi, bir işletmenin
mal ya da hizmetlerini diğerlerinkinden ayırt etme gücünün bulunması gerekir. Bu nite-
liğe sahip olmayan işaretler örneğin kolonya şişesi üzerinde yer alan “kolonya” sözcüğü,
marka olamaz. İkincisi, marka çizimle görüntülenebilmeli veya benzer şekilde ifade
edilebilmelidir.
Marka Türleri
Tescil edilebilecek marka türleri şunlardır:
Ticaret markası, bir işletmenin imalatını ve/veya ticaretini yaptığı malları başka işlet-
melerin mallarından ayırt etmeye yarayan işarettir(MarKHKY m.8)
Hizmet markası, bir işletmenin hizmetlerini diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt
etmeye yarayan işarettir(MarKHK m.5/I). Bankacılık, sigortacılık, turizm, sağlık, taşıma,
danışmanlık, otelcilik, eğitim gibi alanlarda çalışan işletmelerin malları yoktur, fakat hiz-
metleri vardır. Hizmet işletmelerinin hizmetlerini tanıtmak için kullandıkları markalara
hizmet markaları denir. Bir marka, bir gerçek veya tüzel kişiye ait olup o markanın sağla-
dığı haklar sadece bir kişiye aitse böyle markalara bireysel (ferdi) marka denilir.
Garanti markası, marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o iş-
letmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti
etmeye yarayan işarettir (MarKHKY m.7). Örneğin, Uluslar arası Yün Birliğine ait Wool-
mark ve Türkiye’de TSE markaları gibi.
Ortak marka, üretim veya ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan, bir grubun mal
ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işarettir
(MarKHKY m.6, MarKHK m.55/I).
Bu marka türlerinin yanı sıra bir de tanınmış marka vardır, fakat tanınmış marka tanı-
mına yasal düzenlemelerde yer verilmemiştir.Tanınmış marka, mal veya hizmetlerle ilgili
korumanın sağlanacağı alanda, markanın tanıtımı sonucunda kazanılan sadece o markayı
taşıyan mal ya da hizmetlerle ilgili çevre için değil, bu çevre dışında, o mal ya da hizmetle
ilgisi olmayan kişilerce de bilinen marka olarak tanımlanmaktadır. T.C. Türk Patent Ens-
titüsü tarafından tanınmış marka sayılan markalardan bazıları şunlardır: Vestel, Özdilek,
Taç, Arçelik, Uludağ, Microsoft ve İpana.
Türkiye’de mobilya imalatı ve satımı işiyle uğraşan A, markasını “Oyma mobilya” olarak
tescil ettirmek istemektedir. Türk Patent Enstitüsü talebi reddetmiştir, sizce karar doğru 3
mudur?
Markanın Tescili
Markanın, 556 sayılı MarKHK’nın sağladığı korumadan yararlanabilmesi için TPE’ye tes-
cil ettirilmiş olması gerekmektedir. Marka korumasından yararlanacak kişiler TC sınırları
içerisinde ikametgahı olan veya sınai veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişi-
ler veya Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri da-
hilinde başvuru hakkına sahip kişilerdir. Ayrıca MarKHK kapsamına girmemekle birlikte,
kendi ülkesinde Türk vatandaşlarına koruma sağlayan yabancı ülkelerin vatandaşları da,
karşılıklılık ilkesi çerçevesinde Türkiye’de marka korumasından yararlanabilir.
MarKHK m.23’de belirlenen unsurları taşıyan başvurularda eksiklik görülmesi halin-
de başvuru sahibine tamamlaması için süre verilir. Eksiklik görülmemesi halinde başvuru
TSE’ye verildiği anda kesinleşir, eksikliklerin usulüne uygun olarak süresi içinde gideril-
mesi halinde ise başvuru yayınlanır ve bu tarihte kesinleşir. Bu eksikliklerin dışında süresi
içinde itiraz yapılmadığı veya yapılıp kesin olarak reddedildiği takdirde ise TPE tarafın-
dan marka tescili yapılarak başvuru sahibine Marka Tescil Belgesi verilir.
Tescil edilmiş markanın koruma süresi on yıldır. Bu süre onar yıllık süreler halinde
yenilenebilir. Koruma süresinin bitiminden itibaren altı aylık süre içerisinde yenileme ta-
144 Yenilik Yönetimi
lebinde bulunulmadığı takdirde marka hükümsüz sayılır. Tescilli marka sahibi markasını
kullanmakla yükümlüdür. Tescilden itibaren beş yıl içerisinde, haklı bir neden olmaksı-
zın kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıl kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal
edilir.
Tescilli marka başkasına devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı
konusu olabilir, yani lisans verilebilir, rehin edilebilir, üzerinde hapis hakkı tesis edilebilir,
haczedilebilir.
Türk Hukukunda entegre devre topoğrafyası hakkı, 2004 yılında yürürlüğe giren
22.04.2004 tarih ve 5147 sayılı Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunmasına İlişkin Ka-
nun (EDTK) ile tanınmıştır. EDTK m.2 hükmünde verilen tanıma göre, “entegre devre,
elektronik bir işlevi veya bunun gibi diğer işlevleri yerine getirmek üzere tasarlanmış, en
az bir aktif elemanı olan ve ara bağlantılarından bir kısmının ya da tümünün bir parça
malzeme içerisinde ve/veya üzerinde bir araya getirilmiş ara veya son formdaki bir ürü-
nü” ifade eder. Entegre devre topoğrafyası ise, “Entegre devreyi oluşturan tabakaların üç
boyutlu dizilimini gösteren, üretim amacıyla hazırlanmış ve herhangi bir formatta sabit-
lenmiş görüntüler dizisi olup, her görüntü entegre devrenin üretiminin herhangi bir aşa-
masındaki yüzeyinin tamamının veya bir kısmının görünümünüdür” (EDTK m.2).
Entegre devre topoğrafyalarının hukuki korumadan yararlanabilmesi için orijinal
nitelikte olması ve TPE’ye tescil edilmesi gerekmektedir. Bir entegre devre topoğrafya-
sı, tasarlayıcısının kendi fikri çabası sonucu ortaya çıkmış ve tasarlama sırasında entegre
devre üreticileri ve entegre devre topoğrafyası tasarlayıcıları arasında bilinmiyorsa orijinal
sayılır (EDTK m.5/I). Bilinen elemanların ve ara bağlantıların düzenlenmesinden oluşan
bir entegre devre topoğrafyası, bütün olarak ele alındığında, bir araya getirilmiş şekli ba-
kımından orijinallik şartını taşıyorsa korumadan yararlanır (EDTK m.5/II).
Entegre devre topografyası gizlilik gerektiren haller dışında, ticari olarak kullanıl-
mamışsa ve tasarlandığı tarihten itibaren onbeş yıl içerisinde Enstitüye tescil için başvu-
rulmamışsa entegre devre topoğrafyasını koruma hakkı talep edilemez (EDTK m.6/III).
Tescil talebinde bulunmaya yetkili kişi, patent ve tasarım haklarında olduğu gibi, gerçek
tasarımcı veya onun hukuki halefleridir (EDTK m.7/I). Entegre devre topoğrafyası üze-
rindeki hakkın süresi, piyasaya sürülme tarihinden itibaren en geç iki yıl içinde tescil için
başvurunun yapılmış olması koşuluyla, entegre devrenin hak sahibi ya da onun izni ile
başkası tarafından yurt içinde ya da dışında piyasaya sürüldüğü tarihten itibaren on yıldır;
piyasaya sürüm gerçekleşmemiş ise on senelik süre başvuru tarihinden itibaren hesaplanır
(EDTK m.6/I, II).
Hak sahibi entegre devre topoğrafyası üzerindeki hakkını serbestçe kullanabilir, kul-
landırabilir, devredebilir, hakkından feragat edebilir. Hak sahibi hakkının ihlaline karşı,
hakkını ihlal suretiyle elde edilmiş topoğrafya hakkının hükümsüzlüğünü ileri sürebilir
(EDTK m.19/I) ya da gasp davası açarak yetkisiz kimse tarafından yapılmış başvurunun
veya kazanılmış topoğrafya hakkının kendisine devrini (tescilin yayınlanmasından itiba-
ren üç yıl içinde) talep edebilir (EDTK m.25). İzinsiz kullanımın doğurduğu etkilerin gi-
derilmesini ve uğradığı zararın tazminini talep edebilir.
Know-How
Know-how kavramı, tamamen uygulama tarafından geliştirilmiş ve ilk defa ABD’de orta-
ya çıkmıştır. Know-how terimi, nasıl yapıldığını bilme anlamına gelen “know, how to do
it” cümlesinin kısaltmasıdır. Kavram daha sonra kıta Avrupası hukuk sistemlerinde de
aynı isimle kullanılmaya başlanmıştır. Uluslar arası alanda know-how terimi genel kabul
görmüş bir terimdir.
Know-how kavramı için farklı tanımlar bulunmaktadır. Dünya Fikri Mülkiyet
Örgütü’ne (WIPO) göre know-how, sınai mülkiyet ile ilgili tekniğin kullanılmasına yara-
yan bilgi ya da üretim yöntemleridir. Türk Rekabet Kurumunun 2002/2 nolu Dikey Anlaş-
malara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğine göre know-how; sağlayıcının tecrübe, denemeleri
sonucu elde ettiği ve patentli olmayan, uygulamaya yönelik, gizli, esaslı ve belirlenmiş
bilgi paketi anlamına gelir.
7. Ünite - Yeniliklerin Korunması ve Yasal Çerçeve 147
Teknik alandaki bilgi ve deneyimler ile birlikte, teknik nitelik taşımasa dahi işletmenin
yönetim ve organizasyonuna ilişkin bilgiler, üretim, kalite, montaj, pazarlama ve reklam
teknikleri, proje uygulamaları, tasarımlar, hesaplamalar, formüller, maliyet-muhasebe ve
müşteri yöntemleri de know-how kapsamına girer. Know-how kapsamına girecek bilgiler
kural olarak gizli olmalıdır. Sınırlı sayıdaki kişiler tarafından bilinmeli ve gizli kalması
yönünde işletme sahibinin iradesi ve ekonomik bir menfaati bulunmalıdır. Bilgiye ihtiyaç
duyan kimsenin emek, zaman ve para harcamadan elde edemeyeceği bilgi ve deneyimler
gizlilik niteliğine sahip kabul edilir.
Bir bilgi veya deneyimin know-how kapsamında değerlendirilebilmesi için devredi-
lebilir olması gerekir. Esas itibariyle gayri maddi nitelik taşıyan bilgi ve tecrübenin kar-
şı tarafa nakledilmesinde maddi araçlar kullanılır. Her türlü belgeler, fotoğraflar, mikro
filmler, elektronik depolama araçları (hard diskler, bilgisayar hafıza kartları, optik diskler
vb) maddi araçların örnekleridir.
Ticari Sır
Bağımsız ekonomik bir değeri olan ve iktisadi faaliyetler sahibi lehine bir rekabet avantajı
sağlayan, aleni olmayan ve sahibinin gizli kalmasını istediği her türlü bilgi ticari sır ola-
rak tanımlanmaktadır. Ticari sırların kapsamı geniş olup, ticaret ile ilgili sırları, firmaya
ait know-howları, müşteri listesi gibi bilgileri ve sözleşmeleri, hatta açık hale gelmemiş
fikirleri de içermektedir. Ticari sırlar, usule veya yasaya aykırı bir tarzda kullanılmaya
başlandığı zaman korunmaktadır.
Ticari sırrın unsurları; bilgiyi içermesi, ticari nitelikte olması, sır olması ve bilgi sahi-
binin sır olarak saklama iradesinin bulunmasıdır.
Ticari sırrın konusunu bilgi oluşturur. Bilginin basit veya karmaşık olması, yazılı ol-
ması, yenilik içermesi ve fiilen kullanılan bir bilgi olması zorunlu değildir. Buna karşılık
bilginin doğru olması gerekir.
Ticari nitelik taşıyan bilgiler ticari sır olabilir. Ticari işletmeyi ilgilendiren bilgiler ti-
cari nitelikte kabul edilir. Yani bilginin konusu doğrudan ticari işletmenin kendisi veya
işletmenin faaliyetlerine ilişkin olmalıdır. Ticari nitelik taşımayan kişisel sırlar, bilimsel
bilgiler veya devlet sırları, ticari sır kapsamında korunmazlar.
Ticari sırdan bahsedebilmek için en önemli unsur, bilginin sır niteliğine sahip olma-
sıdır. Bu özellik ticari sırrı, know-how’dan ayırır. Know-how’da bilginin gizli olması ge-
nel kuraldır, ancak sır niteliğine sahip olmayan bilgilerde know-how kapsamına girebilir.
Buna karşılık, sır niteliğine sahip olmayan bir bilgi ticari sır korumasından yararlanamaz.
Bilginin sır olmasından maksat, herkesçe bilinmemesi, önemli zahmetlere katlanmaksızın
normal yollardan kolaylıkla öğrenilmesinin mümkün olmamasıdır. Burada önemli olan
bilginin kamuya açıklanmamış olmasıdır.
Bilginin ticari sır olarak değerlendirilebilmesi için yalnızca gizli olması yeterli değildir,
ayrıca bilgi sahibinin bunu sır olarak saklama iradesine de sahip olması gerekir. Bilgi sa-
hibinin bu yöndeki iradesi açık veya örtülü bir şekilde belirtilebilir. Örneğin, işletme sahi-
binin çalışanlarla sır saklama yükümlülüğü içeren sözleşmeler imzalaması bilginin açıkça
sır olarak saklanmak istendiğinin göstergesidir. Bunun gibi böyle bir sözleşme bulunmasa
bile sır olarak nitelendirilen bilginin kullanıldığı işletmenin ilgili (örneğin, üretim) bö-
lümlerine sadece belirli kimselere giriş izni verilmiş olması, işletmenin bilgi veritabanına
belirli kimselerin erişim hakkının bulunması gibi durumlar da bilginin sır olarak saklan-
mak istendiğine dair örtülü sır saklama iradesi olarak kabul edilebilir.
Ticari sır olan ek bilgi, eğer bir patentle bağlantılı bir bilgi ise anlaşmada sır olarak sak-
lanma süresi patentin süresi ile eş tutulabilir. Sunulan ek gizli bilgi, eğer kendi başına bir
ticari kazanç kaynağı ise, onu gizli tutacak önlemler alınabildiği ve eldeki koşullar buna
olanak sağladığı sürece sonsuza kadar saklanabilir.
148 Yenilik Yönetimi
Türkiye’de Durum
Türkiye’de ticari sırlar ve know-how koruması Türk Ticaret Kanununun (TTK) haksız
rekabete ilişkin hükümleri çerçevesinde veya koşullarının gerçekleşmesi halinde Borçlar
Kanunundaki haksız fiillere ilişkin hükümlerle yapılmaktadır. Haksız rekabete ilişkin ko-
ruma sözleşme ilişkisi olmadan ticari sırların elde edilmesi ve kullanılması hallerinde,
yani üçüncü kişilere karşı uygulanabilecek koruma yöntemidir.
Ticari sırlara ilişkin bir Kanun Tasarısı hazırlanmıştır, TBMM Komisyonunda bulun-
maktadır. Adı “Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı” olan bu
Tasarının 2/a maddesinde ticari sırrın tanımı yapılmaktadır. Bu maddeye göre, “ticari sır:
bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve
diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenil-
mesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması
gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi
bulunan; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araş-
tırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik
özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları,
toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tâbi veya tâbi olmayan sözleşme
bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeler” olarak tanımlanmıştır.
150 Yenilik Yönetimi
Özet
Fikri mülkiyet hakları, fikir ve sanat eserleri (telif hakları) ve patent için 7 yıl , faydalı model için 10 yıl olup, bu süreler
sınai mülkiyet hakları olarak iki grupta ele alınabilir. Fikir ve uzatılamaz. Patentin, ürün ve usul patenti, incelemeli ve in-
sanat eserleri, bilgisayar programları ve veri tabanları dahil celemesiz patent, ek patent ve gizli patent gibi türleri vardır.
olmak üzere, bilim, edebiyat, müzik, mimari dahil güzel sa- Endüstriyel tasarım, bir ürünün tümü veya bir parçası veya
nat veya sinema alanındaki eserlerdir. Sınai mülkiyet hakları üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, mal-
ise patent ve faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar, mar- zeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli
kalar, coğrafi işaretler, entegre devre topografyaları, ticaret unsur ve özelliklerinin bütünü olarak tanımlanmaktadır. Ta-
unvanları ve diğer ad ve işaretlerden oluşur. Fikri mülkiyet sarımların korunması için yeni ve ayırt edici niteliğe sahip
hakları, araştırma geliştirmeyi teşvik etmek, yeni buluşlara olmaları gerekir. TPE’ye tescil ettirilen tasarımlar tescille bir-
özendirerek, ekonomik, sosyal ve kültürel ilerlemeyi sağla- likte 5 yıllık korumaya alınırlar. Bu koruma uzatılabilmekte
mak, yabancı yatırımcıyı çekmek ve uluslar arası anlaşmalara ancak en çok koruma 5’er yıllık dönemler halinde toplam 25
uyum sağlama açısından koruma altına alınmaktadır. yıla tamamlanabilmektedir.
Fikir ve sanat eserleri, sahibinin hususiyetini taşıyan, fikri Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka te-
ve zihni bir çaba sonucu meydana getirilen her nevi fikri şebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan
ürünlerdir. Fikir ve sanat eserleri; ilim ve edebiyat, musiki, koşuluyla,kişi adları dahil özellikle sözcükler, şekiller, harfler,
güzel sanatlar ve sinema eserleri olmak üzere dört gruba ay- sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görün-
rılmaktadır. Ayrıca işlenme ve derleme eserlerde beşinci eser tülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yo-
grubunu oluşturur. Bilgisayar programları ile veri tabanları luyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir. Tescil
da fikir ve sanat eserleri kapsamı içine alınmıştır. Eser sahi- edilebilecek marka türleri; ticaret markası, hizmet markası,
bine tanınan haklar, manevi ve mali haklar olarak ikiye ayrıl- garanti markası ve ortak markadır. Korumadan yararlanabil-
maktadır. Mali haklar; işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma, mesi için marka TPE’ye tescil ettirilir. Tescil edilmiş marka-
kiralama ve ödünç verme hakkı, temsil hakkı, radyo, TV ya nın koruma süresi on yıldır.
da internetle iletim hakkı, pay hakkıdır. Manevi haklar ise; Entegre devre topoğrafyası; entegre devreyi oluşturan taba-
eseri topluma sunma, eserin tanıtılması ve yayınlanmasını kaların üç boyutlu dizilimini gösteren, üretim amacıyla ha-
men hakkı, eser üzerinde adının belirtilmesini isteme hakkı, zırlanmış ve herhangi bir formatta sabitlenmiş görüntüler
eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı, eserin aslından dizisi olup, her görüntü entegre devrenin üretiminin herhan-
geçici bir süre yararlanma hakkıdır. Mali hakların koruma gi bir aşamasındaki yüzeyinin tamamının veya bir kısmının
süresi, eser sahibinin yaşadığı müddet ve ölümünü takip görünümünüdür. Entegre devre topoğrafyalarının hukuki
eden yetmiş yıldır. korumadan yararlanabilmesi için orijinal nitelikte olması ve
Patent, buluş sahibinin yaratıcı düşüncesinin belirli bir za- TPE’ye tescil edilmesi gerekmektedir.
man dilimi süresince yasal hükümler çerçevesinde koruma Know-how; sağlayıcının tecrübe, denemeleri sonucu elde et-
altına alındığını gösteren belge olarak tanımlanabilir. Bir bu- tiği ve patentli olmayan, uygulamaya yönelik, gizli, esaslı ve
luşa patent verilebilmesi, o buluşun yeni olmasına, tekniğin belirlenmiş bilgi paketi anlamına gelir. Ticari sır ise; bağımsız
bilinen durumunu aşmasına ve sanayiye uygulanabilmesine ekonomik bir değeri olan ve iktisadi faaliyetler sahibi lehine
bağlıdır. Bir buluşun patent alabilmesi için, bu üç kriterin de bir rekabet avantajı sağlayan, aleni olmayan ve sahibinin gizli
aynı anda var olması aranmaktadır. Tekniğin bilinen duru- kalmasını istediği her türlü bilgi olarak tanımlanmaktadır.
munu aşılması koşulunu gerçekleştirmeyen buluşlar da, di- Ticari sırlar, usule veya yasaya aykırı bir tarzda kullanılma-
ğer iki koşulu gerçekleştirmeleri halinde faydalı model bel- ya başlandığı zaman korunmaktadır. Türkiye’de ticari sırlar
gesi verilerek korunabilir. Küçük buluş ve küçük patent diye ve know-how koruması Türk Ticaret Kanununun haksız
anılan faydalı model, basit formüllere ve ilkelere dayanan, rekabete ilişkin hükümleri çerçevesinde veya koşullarının
bazı gereksinimlere cevap veren, teknik çözümler olarak ta- gerçekleşmesi halinde Borçlar Kanunundaki haksız fiillere
nımlanmaktadır. Patent ve faydalı model TPE’ye tescil ettiri- ilişkin hükümlerle yapılmaktadır. Ticari sırlara ilişkin kanun
lir. Koruma süresi incelemeli patent için 20 yıl, incelemesiz tasarısı hazırlanmıştır.
7. Ünite - Yeniliklerin Korunması ve Yasal Çerçeve 151
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi sınai mülkiyet haklarından biri 6. Faydalı modelin tescil merci aşağıdakilerden hangisidir?
değildir? a. Türk Patent Enstitüsü
a. Marka b. Ticaret sicili
b. Patent c. Ticaret ve sanayi odası
c. Faydalı model d. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı
d. Sinema eseri e. Ticaret mahkemesi
e. Coğrafi işaretler
7. Aşağıdakilerden hangisi tasarımların uluslar arası tescili
2. Aşağıdakilerden hangisi fikir ve sanat eserleri ile bağlan- ve korunmasına yönelik hükümler içeren uluslararası sözleş-
tılı hak sahiplerinden biri değildir? melerden biri değildir?
a. İcracı sanatçılar a. Bern Sözleşmesi
b. Plak yapımcıları b. Paris Sözleşmesi
c. Bilgisayar programcıları c. TRIPS
d. Radyo-TV yayın kuruluşları d. Locarno Sözleşmesi
e. Film yapımcıları e. Madrid Sözleşmesi
3. Aşağıdakilerden hangisi fikir ve sanat eseri sahibinin 8. Bir işletmenin mal ve hizmetlerini başka işletmenin mal
manevi haklarından biridir? ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan her türlü işarete ne
a. Eseri topluma sunma ad verilir?
b. İşleme hakkı a. Patent
c. Çoğaltma hakkı, b. Marka
d. Kiralama ve ödünç verme hakkı c. Eser
e. Temsil hakkı d. Faydalı Model
e. Endüstriyel tasarım
4. İncelemeli Patent için koruma süresi kaç yıldır?
a. 5 9. Aşağıdakilerden hangisi marka türlerinden biri değildir?
b. 7 a. Ticaret markası
c. 10 b. Hizmet markası
d. 15 c. Ortak marka
e. 20 d. Şirket markası
e. Garanti markası
5. Aşağıdakilerden hangisi patent türü değildir?
a. Ek patent 10. 5147 Sayılı Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunma-
b. Çoklu patent sına İlişkin Kanun hangi yıl yürürlüğe girmiştir?
c. Ürün patenti a. 2001
d. Gizli patent b. 2002
e. Usul patenti c. 2004
d. 2008
e. 2010
152 Yenilik Yönetimi
Yararlanılan Kaynaklar
Arkan S. (1997), Marka Hukuku, Cilt 1, Ankara Üniversitesi Odman N. A. (2002), Fikri Mülkiyet Hukuku ile Rekabet
Hukuk Fak. Yayınları No:520, AÜHF Döner Sermaye Ya- Hukukunun Teknolojik Yeniliklerin Teşvikindeki
yınları No:35, Ankara. Rolü, Seçkin Yayıncılık, Ankara.
Arkan S. (1998), Marka Hukuku, Cilt 2, Ankara Üniversitesi Schilling M. A. (2008), Strategic Management of Techolo-
Hukuk Fak. Yayınları No:533, AÜHF Döner Sermaye Ya- gical Innovation, McGraw Hill Companies, s.189-190.
yınları No:48, Ankara. Suluk C. (2003), Tasarımların Uluslar arası Başvurusu,
Arkan S. (2001), Ticari İşletme Hukuku, Altıncı Baskı, Tescili ve Korunması, http://www.turkhukuksitesi.com/
Banka ve Ticaret hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, makale_108.htm, Erişim tarihi 20/03/2010.
s.261-263. Suluk C. (2003), Tasarım Hukuku, Seçkin Yayıncılık San. Ve
Aslan A. (2004), Türk ve AB Hukukunda Fikri Mülkiyet Tic. AŞ., Ankara.
Haklarının Tükenmesi (Mukayeseli), Beta Basım Yayım Suluk C. (2008), Fikri Mülkiyet Hukuku, http://www.fikri-
Dağıtım A.Ş., İstanbul. mulkiyet.com/fikri-mulkiyet-haklari-2.html.
Bozkurt Yüksel A. E. (2009), Patent Uyuşmazlıklarının Çö- Suluk C. (2008), Telif Hakları, http://www.fikrimulkiyet.
züm Yolları, Yetkin Yayınevi, Ankara. com/telif-haklari.html, Erişim tarihi 20/03/2010.
Camcı Ö. (2000), Endüstriyel Tasarım Davaları, İstanbul. Taylan,E. Ç. (2001), Marka Hakkının Kullanımıyla Paralel İtha-
Devlet Planlama Teşkilatı (2000), Fikri Haklar Özel İhtisas latın Önlenmesi, Seçkin Yayıncılık San. Ve Tic. AŞ., Ankara.
Komisyonu Raporu, Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr/ Tekinalp, Ü. (2002), Fikri Mülkiyet Hukuku, Güncelleştiril-
hukuk/oik521.pdf, Erişim tarihi 20/03/2010. miş 2. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.
Doruk Utku (2009), Sınai Hakların Rehni, Yetkin Yayınları, Topçu D. (2007), Sınai Mülkiyet Hakları Aleyhine İşlenen
Ankara . Suçlar, Seçkin Yayınları, Ankara.
Ergün M, Aslan İ.Y. ve Şenyüz D (2005), İşletme Hukuku, Türk Patent Enstitüsü (2008), Uluslar arası Marka Tescili ve
Ekin Kitabevi, Bursa. Madrid Protokolü Hakkında Temel Bilgiler.
Erdem B. (2005), “Fikri Hakların Korunmasına Uygula- Türk Patent Enstitüsü (2004), Sınai Mülkiyet ile İlgili Ulus-
nacak Hukuk”, I. İstanbul Fikri Mülkiyet Hukuku Sem- lar arası Anlaşmalar ve Türkiye’nin Bu Anlaşmalarla
pozyumu 5-6 Mayıs 2005, İstanbul Ticaret Üniversitesi İlgili Durumu.
Yayınları, İstanbul. Türk Patent Enstitüsü (2008), Endüstriyel Tasarım Başvuru
Karahan S., Suluk C., Saraç T. Ve Nal T (2007), Fikri Mülki- Kılavuzu.
yet Hukukunun Esasları, Seçkin Yayıncılık, Ankara. Türk Patent Enstitüsü (2008), Patent/Faydalı Model Başvu-
Koç Çelik N. (2009), Tasarımların Ulusal ve Uluslar arası ru Kılavuzu.
Hukukta Tescili ve Korunması, Adalet Yayınevi, Ankara Türk Patent Enstitüsü (2008), Marka, Coğrafi İşaretler Baş-
Noyan E. (2009), Patent Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara. vuru Kılavuzu.
8
YENİLİK YÖNETİMİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Ulusal yenilik sistemi ve ağ yapılarını detaylı bir şekilde tanımlayabilecek,
Bölgesel yenilik sisteminin yeri konumlandırabilecek,
Üniversite-özel sektör işbirliği ve ulusal yenilik sistemindeki rolünü açıklayabilecek,
Ulusal yenilik sistemi içinde özel sektörün sanayi yapılaşması ve diğer destekle-
yici kamu kurumlarının etkilerini tartışabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Ulusal Yenilik Sistemi • İşbirliği
• Ağyapı • Sanayi Kümesi
• Üniversite-Sanayi • Küresel Rekabet
İçindekiler
• GİRİŞ
• ULUSAL YENİLİK SİSTEMİ
• BÖLGESEL YENİLİK SİSTEMLERİ
• ÜNİVERSİTE VE ÖZEL SEKTÖRÜN ROLÜ
Yenilik Yönetimi Ulusal Yenilik Sistemi
• TÜRKİYE’NİN YENİLİK SİSTEMİ VE İLGİLİ
KURUM VE KURULUŞLAR
• ULUSAL DÜZEYDE YENİLİK ÖLÇÜMÜ
VE GÖSTERGELERİ
Ulusal Yenilik Sistemi
GİRİŞ
Küresel rekabetçi pazarların işletme ve ülkeler üzerindeki baskısından dolayı yenilik poli-
tikaların kurumsallaştırılması ihtiyacı artmaktadır. Küresel pazara mal veya hizmet sunan
işletmelerin yalnız bir şekilde rekabet etmesi mümkün olmamaktadır. Çeşitli kurum ve
kuruluşlarla işbirlikleri işletmelerin küresel pazarda sürdürülebilir olmasını sağlamakta-
dır. Bu işbirlikleri üretim işbirliğinin ötesinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde de
işbirliğini gerektirmektedir. Dolayısıyla, ülkelerin günümüzde küresel rekabete yönelik
ulusal politikalar geliştirmesi ve uygulaması beklenmektedir.
Küresel düzeydeki rekabette sürdürülebilir olmak sadece işletmelerin yalnız başına
gayret göstermeleri ile mümkün olmamaktadır. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki iş-
letmelerin (KOBİ) küresel ölçekte rekabet stratejilerini uygulamalarında ciddi kısıtlama-
ları vardır. Rekabet stratejileri iki önemli avantaj unsuruna dayanmaktadır: fiyat liderliği
(maliyet avantajı) ve farklılaştırma (yenilikçilik avantajı).
KOBİ’lerin ölçek ekonomisinden dolayı fiyat liderliğine dayalı stratejiler uygulaması iş-
letmenin sürdürülebilirliği açısından risklidir. Günümüzde, maliyet kontrolü ya da etkin
maliyet yönetimine dayalı kar marjları oldukça daralmıştır. En önemli rekabet stratejisi ye-
nilikçiliğe dayalı farklılaşma başarısıdır. Benzer şekilde, etkin maliyet yönetimi işletmenin
süreçlerinde verimlilik sağlayan yenilikçi iyileştirmelere dayanmaktadır. Nihayetinde, mali-
yet ve rekabet avantajı elde etmek işletmenin yenilikçi eylem ve somut sonuçlarına bağlıdır.
KOBİ’lerin hem yenilikçiliğin doğası ve hem de araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin
maliyetli olmasından dolayı çeşitli işbirliklerine ve kurumsal desteklere ihtiyacı olmak-
tadır. Yenilikçilik, izole bir ortamda değil tam aksine sistemsel yaklaşım içinde etkileşi-
min varolduğu bir çevrede oluşabilir. Bu etkileşimin ulusal düzeyde gerçekleşmesi, ulusal
yenilik sistemi olarak ifade edilmektedir. Daha geniş bir anlamda, ulusal düzeyde mal
ve hizmet üretimi veya ticareti ile ilgili doğrudan ve dolaylı tüm kurum ve kuruluşların
yer aldığı oluşumun planlanması, yönetilmesi ve uygulanmasıdır. Ulusal düzeyde politika
ve stratejilerin tanımlanması ve uygulanması, ülkenin küresel pazarlarda daha rekabetçi
olmasına yöneliktir. Bir ulusun temel ekonomik hedefi, yurttaşlarına yüksek bir yaşam
standardı sağlamak ve bunu sürdürülebilir kılmaktır. Bunu başarma yeteneği, ulusal kay-
nakların verimli kullanılması ile birey ve kuruluşların temel yeteneklerinin belirlenerek
güçlendirilmesiyle rekabet edilebilirliğine dayanmaktadır. Ulusal düzeyde başarı, sistemin
kurgulanması ve etkin yönetilmesi ile mümkün olmaktadır.
Bu ünitede ilk olarak ulusal yenilik sistemi kavramı ve bunun alt düzeyi olan bölgesel
yenilik sistemi kavramı açıklanacaktır. Daha sonra üniversite-ve özel sektörün rolü, ulusal
156 Yenilik Yönetimi
sistem ve unsurları açısından etkin bir yönetim yeteneği sunacaktır. Dolayısıyla ülke ça-
pında geliştirilen ulusal yenilik sistemlerinin uygulama ya da eylem planlarını ülke içinde
bölgesel kalkınma yaklaşımı çerçevesinde bölgesel yenilik sistemleri temsil edecektir.
Bölgesel yenilik sistemi ile ulusal yenilik sistemi arasında nasıl bir ilişki vardır?
3
8. Ünite - Ulusal Yenilik Sistemi 159
Bölgesel Yenilik Sistemleri’nin önemli üstünlüklerini;
• Kültürel davranışlardaki göreceli homojenlik,
• Bölgesel aidiyetin gücü,
• Ortak hedeflerin paylaşılabilirliği oluşturmaktadır (OECD, 2005).
Bu gelişmiş dağıtım mekanizmaları doğrultusunda bölgesel yenilik sisteminin önemli
yanlarından biri arz ve talep ile ilgili tanımlamalardır. Sistem, arz tarafı, talep tarafı ve
aracı taraf olmak üzere üç ana aktörü içerir;
• Arz tarafı: yenilik için gerekli bilgiyi yaratanlar (araştırmacılar, üniversiteler vb.).
• Talep tarafı: esas olarak bilimsel ve teknolojik çıktıyı kullananlar (işletmeler, yeni-
likten yararlanan pazar, vb.).
• Yenilik destek kuruluşları: arz ve talep tarafları arasında köprü görevi görenler
(destekleyici ve düzenleyici kuruluşlar, finansman kurumları vb.).
Bu arz-talep dengesi, politika planlamada entelektüel bir deneyim olarak BYS geliştir-
mek, sonuçları tüm paydaşlarınca (işletme, hükümet, teknoloji transferi ve yenilik hizmet
sağlayıcılar gibi) kabul görmedikçe ve spesifik bölgesel aktörler veya farklı işletme sınıfla-
rını hedefleyen uygulanabilir projelere dönüştürülmedikçe bir anlam ifade etmemektedir.
Bölgesel kalkınma stratejileri temelde iki boyutta incelenebilir:
• Kamu-özel sektör işbirliğine dayanır (Özel sektör ve anahtar bölgesel aktörler ge-
liştirme ve uygulama sürecinde yakın ilişkide olmalıdırlar);
• Her iki tarafta açık bir karaktere sahip olmalıdır (Bir bölgede test edilen politika
başka bölgelere başarılı bir şekilde transfer edilebilmelidir).
Bölgesel kalkınma planının yapısı ve bu yapının çevresi; yenilik politikaları, işbirli-
ğinin yayılması ve devamı için gerekli olan halkla ilişkiler kabiliyeti geliştirilen stratejiyi
destekleyecek politikaları kapsayan özel bir teknik beceri gerektirmektedir.
Bu bağlamda ayrı ayrı başarı noktaları olarak da düşünebilecek ve değerlendirmeye alı-
nabilecek “bölgesel yenilik sisteminin çevresi” olarak tanımlanan elemanlar şu şekildedir:
• Pazar (yeniliğin nihai alıcısı ve temel uyarıcısı),
• Eğitim ve yetiştirme sistemi (yetenek sahibi işgücünü sağlar),
• Kamu otoriteleri (yenilik sistemine destekleme, düzenleme ve yönlendirmelerle
müdahale eder),
• Yerel kültür (girişimcilik, ortak kimlik, güven ortamı, kolektif çalışma vb. tüm sis-
temi kapsayan ve etkileşmeyi kolaylaştıran özellikler).
Yenilik politikaları, bölgesel kalkınma politikasının önemli bir unsuru olarak görüldü-
ğünden bölgelerin stratejik planlama kültürüne sahip olmasında BYS’nin ciddi bir katkısı
bulunmaktadır.
Ayrıca açık bir sistem olan BYS;
• Sistem dışından benzer elemanlarla ilişki kurar (üniversite araştırma merkezleri
arasındaki uluslararası işbirliği, işletmeler arasındaki uluslararsı ilişkiler, teknoloji
merkezleri arasındaki bölgeler/uluslararası bilgi mübadelesi, eğitim kurumları ara-
sındaki destek programları vb.) veya
• Sistem dışından değişik elemanlarla işbirliği yapılmasını teşvik eder (işletmelerin
dış araştırma merkezleri ile yaptıkları sözleşmeli araştırmalar, işletmelerle eğitim
kurumları arasındaki ulus-aşırı araştırmacı ziyareti, teknoloji transfer kuruluşları-
nın bölgesel sistemin dışına çıkan faaliyetleri vb.).
Gelişmekte olan sanayi işletmelerindeki yenilik destekleri karmaşık olarak görülmek-
tedir. Ayrıca, işletmelerin karşı karşıya kaldığı birçok kurum ve düzenleme de mevcuttur.
Bunun yanı sıra, yenilik için işletmelerin teknoloji, pazarlama, finans, eğitim gibi konular-
da desteğe ihtiyacı olmasına rağmen bu farklı hizmetleri sunan kurumlar arasında ciddi
bir koordinasyon eksikliği mevcuttur.
160 Yenilik Yönetimi
İşbirliği
Bir ilişki, işletmelerin olgun beklentilerinin yanında işletmeler ile çatışma durumu veya
işbirliği ve ilişkilerin yakınlığı veya uzaklığı arasında meydana gelen güç bağımlı ilişkisi
alanında tanımlanabilen bir atmosferdir (Hakansson, 1982). Bu atmosfer fikri, ilişkileri
tanımlamak için geliştirilen “güven” unsuru (Anderson ve Weitz, 1989; Donney ve Can-
non, 1997; Geyskens vd., 1996; Moorman vd., 1992 Ritter ve Gemündeni, 2003) ve “bağ-
lılık” unsuru (Anderson ve Weitz, 1992; Dwyer vd., 1987; Grundlach vd., 1995; Moorman
vd., 1992; Young ve Denize, 1995 Ritter ve Gemündeni, 2003) gibi bazı yapılarda da bu-
lunabilir. Son zamanlarda tüm bir yapı içindeki bu fikirlerin bazılarını birleştiren “ilişki
kalitesi” fikri gelişmiştir.
Taraflar arasındaki ilişkiler ve tanımlanan amaçlar bakımından yatay ve dikey ilişki-
ler arasında çeşitli farklılıklar mevcuttur. Dikey ilişkiler ‘bağlılık’ unsurunu vurgularken;
yatay ilişkiler ‘diyalog’ üzerinde durur (Achrol, 1997). İşbirliğini sağlayan çeşitli unsur ve
mekanizmalar olmasına rağmen birçok çalışma kurumlararası ilişkilerde işbirliğinin oluş-
turulması ve sürdürülmesinde ‘güven’ unsurunu merkezi bir rol olarak tanımlamışlardır
(Anderson ve Narus, 1990; Moorman vd. 1992; Morgan ve Hunt, 1994, Rindfleisch, 2000).
Güven konusu, dikey işbirliğindeki katılımcılar arasında yoğun bir şekilde incelenmesine
rağmen yatay ilişkilerde güven ve işbirliği arasındaki bağ sistematik olarak tam anlamıyla
araştırılmamıştır (Rindfleisch, 2000).
Öte yandan, Rindfleisch (2000) güven unsurunun kurumlararası ilişki yapılarında
sergilediği farklılığı üç ana olgunun sonucundan kaynaklandığını belirtmiştir. Buna göre
dikey ilişkilerdeki işletmelere göre yatay ilişkilerde yer alan işletmeler için;
• Daha yüksek oportünizm (fırsatçılık)
• Daha düşük karşılıklı bağımlılık
• Daha güçlü kurumsal ve kişilerarası bağlar söz konusudur.
8. Ünite - Ulusal Yenilik Sistemi 161
Bu üç faktör yatay ilişkilerde yer alan işletmeler için daha düşük kurumsal güven ve
kurumlararası işbirliğinde kurumsal güven etkisinin daha zayıf olmasına yol açmakta-
dır. 1990’lı yıllardan itibaren çok sayıda işletme, kısa dönemli işbirliklerin ötesinde uzun
dönemli kurumlararası ilişkiler içerisinde yer almaktadır. Çeşitli şekillerde oluşan bu ku-
rumlararası ilişkilerin en büyük problemi bu ilişkiyi etkinleştiren unsur olan katılımcılar
arasında işbirliğinin oluşturulması ve süreklilik kazanmasıdır.
The Competitive Advantage of Nations kitabında Porter (1990) bir ulus veya bölgedeki
yerel tabanlı endüstri kurulumunun küresel rekabet avantajı için kurumsal yapıyı temsil
ettiği yargısına ulaşılmış ve bir ulusun gelecekteki refahının anahtarı olarak da o ulusun
sınırları içerisinde kümelerin kurulumuyla verimlilik kabiliyetinin geliştirilmesini işaret
etmiştir. Porter (1990) kümeyi birbirleriyle bağlantısı olan işletmeler ile ilgili kurumların
bir alan içinde coğrafi olarak, hem birbirleriyle ortaklıkları hem de birbirlerini tamam-
lama açısından, yakınlaşmaları olarak ifade etmektedir. Ekonomik üstünlük için işbirliği
ve dayanışma içinde olan işletmelerin coğrafi olarak kümeleşme fikri yeni değildir. Bu tip
endüstri bölgelerinin 19. yy’da da varolduğu bilinmektedir (Piore ve Sabel 1984). Bu bakış
açısı, toplama/yığın ilkeleriyle açıklama yapmaya çalışan ekonomik gelişme modellerinde
ortaya atılan “Marshall Modeli” olarak tanımlanabilir.
Şekil 8.1
Porter Elmas Modeli
Porter (1990) çok bilinen elmas modelinde yerel sanayinin rekabet kapasitesini güç-
lendirecek önemli role sahip dört ana unsur şu şekilde detaylandırılmıştır:
• Faktör Şartları: Maliyet, yapı, kaynaklar ve bölgedeki bilimsel-teknik bilgi,
• Talep Şartları: Yerel ve ihracat talebin gücü,
• İlgili Destekleyici Endüstriler: Yerel destek sağlayanlar,
• İşletme Stratejisi ve Rekabet: İşletmeler arasındaki işbirliği ve rekabetçi ilişkiler.
“Endüstriyel kümeler” terimi, Porter (1990) tarafından ortaya konulduğu gibi, yakın
ilişkili sanayiler ve işletmeler arasındaki uzmanlık yoğunlaşmalarına işaret etmektedir ve
tekil endüstriler arasındaki karşılıklı ilişkiler ve etkileşim üzerine odaklanılmaktadır. Kü-
meler, işlevsel olarak birbirine bağlı olan işletmeler arasında bilgi ya da ürün akışı yoluyla
oluşmaktadır. Üreticilerin, müşterilerin ve rakiplerin yığılması, ister yakın bir coğrafyada
konumlanmış, ister tamamlayıcı uzmanlıkla bağlantı kurulmuş olsun, etkililiği teşvik eder
ve uzmanlaşmayı arttırır. Yığılma, artan yenilik yoluyla ve özellikle de teknolojik taşma
vasıtasıyla pozitif dışsallıkları teşvik eder. Bu kavram bir ülkenin rekabetçi avantajını oluş-
turmak için gerekli istenen faktör şartlarının birbirlerine olan etkisini kısaca tanımlayan
Porter’in “Elmas” modeline de destek teşkil etmektedir.
Üniversite-Sanayi İşbirliği
Ar-Ge destekleri ve diğer devlet desteklerinin sağlanmasında da farklı kaynak ve kurum-
lar devreye girmektedir. Ülke çapında teknoloji ve Ar-Ge politikaları ve yönlendirmele-
rinde etkinlik sağlanmamaktadır. Benzer konularda birden çok kurum destek mekaniz-
malarına sahiptir. KOBİ destekleri bağlamında mevzuat birlikteliğinin sağlanması gerekir.
KOBİ’ler için çeşitli kaynaklardan sağlanan Ar-Ge, ihracat ve diğer desteklerde beklenen
sonuç ya da başarıya tam olarak ulaşılmamaktadır. Destek mekanizmalarının çoğu sağlıklı
bir sanayi-üniversite işbirliği için gereksinimlerin tümünü karşılamamaktadır. Sanayinin
ihtiyaçlarını doğru yorumlayıp, doğru kaynakları tespit edebilecek ara yüzler sunmamak-
tadır. Ülke olarak üyesi olduğumuz Avrupa Birliği’nin Çerçeve Programları genel anlamda
tüm taraflar arasında işbirliğini sağlamakta ve tüm Ar-Ge mekanizmalarını doğru yönde
harekete geçirmektedir. Bu da doğal olarak istenen seviyede bir üniversite sanayi işbir-
liğini sağlamaktadır. Bu işbirliğinin kalitesini arttırmak için sürekli bir gözden geçirme
sistematiği vardır.
Yenilik unsurunun en önemli iki aktörü olan akademisyen ve sanayicinin ortak bilgi
havuzunda (teknoloji transfer merkezleri) biraraya getirilmesi elzemdir. Bu yaklaşım çer-
çevesinde, oluşturulması ve/veya güçlendirilmesi önerilen ticaret birlikleri, ortaklıklar çer-
8. Ünite - Ulusal Yenilik Sistemi 165
çevesinde, işletmeler ortak teknoloji geliştirme, teknoloji transferi ve ar-ge girişimlerinde
bulunmalıdırlar. Standart teknoloji transferi yöntemlerinden ayrı biçimde, güncel ve yetkin
teknolojik bilgiye erişim için işletmeler, farklı ar-ge ağyapılarında yer almalıdırlar. Teoride
ve pratikte, teknoloji transferi yöntemleri ile öğrenilen bilginin, yeni üretim süreçlerinin
yaratımını tetiklediği ve bu yaklaşım içerisinde, işletmelerin stratejik teknoloji geliştirme
ağyapılarına eklemlenebilmesi esasının güncel bilgiye ulaşabilen aktörlerin (diğer işletme-
lerin) tespitine olanak sağladığı, işletmelerarası bilgi akışlarını kolaylaştırdığı ve zenginleş-
tirdiği ve aslında bu sayede işletmelerin yenilik yapmasını tetiklediği görülmüştür.
Mekansal yakınlığın yanında etkin bir üniversite-sanayi işbirliğinde özellikle; sana-
yinin ihtiyaçlarının doğru bir şekilde tanımlanması, üniversitelerin ülke ya da bölgesel
teknolojiyi ileriye götürecek çalışma planına sahip olması, sanayi ile üniversite arasında
etkileşim oluşturacak bir mekanizmanın uygulamaya geçirilmesi gerekir. Mali yetersiz-
liklerden dolayı işletmenin bu personeli istihdam edememesi durumunda işletmenin ko-
numlandığı sanayi bölgelerinde ortak araştırma merkezlerinin devreye girmesi gerekir.
Sanayi tarafında önemli bir eksiklik sanayide üniversitedeki projeleri takip edebilecek,
yönlendirebilecek ve destek olabilecek insan gücünün yokluğudur. Bu durum KOBİ’lerin
Ar-Ge ve yenilik sürecinde en büyük çıkmazı olan Ar-Ge personelini istihdam edeme-
mesinin bir sonucudur. İşgücü yetkinliği ve kalitesi açısından yine sanayi ve üniversite
arasında bir amaç birlikteliğinin kurulması gerekmektedir. Sanayide nitelikli işgücünün
bulunması ve bunların bölge içerisindeki hareketliliği KOBİ’ler için bilgi yayımı ve öğren-
me kapasitesini olumlu anlamda etkilemektedir. Yüksek Öğretim Kurumlarından mezun
olanların sanayinin ihtiyaçlarına uygun olmadığı konusunda ciddi tepkiler söz konusu-
dur. Bunun için Yüksek Öğretim İdaresi ile sanayi temsilcileri arasında görüş alışverişini
sağlayacak etkin bir platformun oluşturulması gerekmektedir.
Türkiye’deki OSB’ler ile ilgili detaylı bilgi için www.osbuk.org.tr sitesini inceleyebilirsiniz.
Tarihte 19. yüzyılın sonunda İngiltere’de ortaya çıkan organize sanayi bölgeleri
Türkiye’de planlı sanayinin uygulanması süreci içerisinde şekillenmiş ve ilk olarak 1960
yılında Bursa’da Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulmasıyla uygulama alanı bulmuştur.
Türkiye ekonomisinde sanayileşmeyi esas alarak bunu organize sanayi bölgeleri üzerin-
den gerçekleştirmiştir. Sanayici niteliğindeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin OSB içeri-
sinde yer aldığı görülmektedir. Kurularak işletmeye geçen pek çok OSB olmasına, hatta ilk
kurulan OSB’nin 45 yaşına girmesine rağmen; OSB’lerin kuruluş ve işleyişi ile kimliğini
belirleyecek yasal düzenlemenin yokluğu, hukuki, mali ve idari bakımdan büyük sıkıntılar
meydana getirmiştir. OSB’lerin mevzuat olarak tanınması ve yerinde yönetimi sağlayan
tüzel kişiliğe kavuşması 2000 yılındaki ‘4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’ ile
mümkün olmuştur. Türkiye’de yaygın olan OSB misyonu şu şekilde belirtilmektedir:
• Sanayinin disipline edilmesi,
• Şehrin planlı gelişmesine katkıda bulunulması,
• Birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teşvik eden sanayicilerin bir ara-
da ve bir program dahilinde üretim yapmalarıyla, üretimde verimliliğin ve kâr ar-
tışının sağlanması,
• Sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması,
• Tarım alanlarının sanayide kullanılmasının disipline edilmesi,
• Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir altyapı ve ortak sosyal tesisler kurulması,
• Müşterek arıtma tesisleri ile çevre kirliliğinin önlenmesi,
• Bölgelerin devlet gözetiminde, kendi organlarınca yönetiminin sağlanması.
Türkiye’de kurulmuş OSB’ler, çeşitli sektörlerin yer aldığı ‘karma bölge’ ve belli bir
sektörün konumlandığı ‘ihtisas bölge’ olmak üzere iki tür yapılaşma mevcuttur.
Serbest Bölgeler
Serbest bölgeler; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari dü-
zenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınaî ve ticari faaliyetler için daha
geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda serbest bölgelerin kurulması ve işletilmesindeki
temel amaçlar; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatı-
rımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslara-
rası ticareti geliştirmektir.
Serbest bölgeler; ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağla-
yacak uygun zemin yaratılması, sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara mal-
ların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi, sağlanan
teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı, Türkiye dışından gelen malla-
168 Yenilik Yönetimi
rın transit olarak diğer ülkelere satımı, yeni istihdam olanaklarının yaratılması, Türk ih-
raç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırarak hızlandırılması bakımından bir basamak olması
işlevlerini görmektedir. Türkiye’de toplam 21 adet Serbest Bölge bulunmaktadır. Serbest
bölgelerde faaliyet ruhsatı kapsamında çalışmakta olan serbest bölge kullanıcılarının imal
ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları, Avrupa Birliği üyeliğinin gerçek-
leşeceği yılın vergileme dönemi sonuna kadar gelir veya kurumlar vergisinden muaftır.
Serbest bölgelerde üretilen ürün bedelinin en az yüzde 85’ini yurtdışına ihraç eden kulla-
nıcıların, istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden muaf tutulmuş-
tur. Ayrıca, üretim faaliyetinde bulunan serbest bölge kullanıcılarının, serbest bölgelerde
gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemleri ve düzenlenen kâğıtları damga
vergisi ve harçlardan muaf tutulmuştur. Üretim faaliyeti dışındaki konularda 6 Şubat 2004
tarihinden önce ruhsat almış olan kullanıcıların gelir veya kurumlar vergisi muafiyeti,
faaliyet ruhsatı süresi sonuna kadar devam edecektir. Söz konusu tarihten itibaren diğer
konularda düzenlenen faaliyet ruhsatları kapsamında vergi muafiyeti bulunmamaktadır.
Endüstri Bölgeleri
Endüstri Bölgeleri, yatırımları teşvik etmek, yurt dışında çalışan işçilerin tasarruflarını
ülkede yatırıma yönlendirmek ve yabancı sermaye girişini artırmak amacıyla kurulan
üretim bölgeleridir. Bakanlar Kurulu Kararı ile Endüstri Bölgesi yeri olarak belirlenen
alan Hazine adına kamulaştırılır. Kamulaştırma gideri, alt yapıya yönelik tüm plan, etüt,
proje ve alt yapı inşaatı giderleri Bakanlık bütçesinden karşılanmaktadır. Yapılan bu har-
camalara ait ödenek hibe niteliğinde olup kamuya geri dönüşü yoktur. Endüstri bölgeleri;
OSB’lerden dönüştürülen Endüstri Bölgesi, münferit yatırım yeri, karma Endüstri Bölge-
si, ihtisas Endüstri Bölgesi, özel Endüstri Bölgesi gibi türlerden oluşmaktadır.
Endüstri Bölgelerinin en büyük avantajı kuruluş zamanında ortaya çıkmaktadır. En-
düstri Bölgesi tüzel kişiliğinin kurulması için gerekli arsa veya arazi temini ve alt yapı
ile ilgili mal ve hizmet alımları ile yapım işleri için giderler Bakanlık bütçesine konulan
ödeneklerden karşılanır.
Şekil 8.2
Kaynak: www.tubitak.gov.tr/ubtys
2011-2016 dönemi ulusal bilim, teknoloji ve yenilik stratejisi için belirlenen eylem
planı yukarıdaki şekilde belirlenmiştir. Eylem planlarının uygulanmasında sorumlu olan
kurum ve kuruluşlar (çoğunlukla BTYK üyesi kurumlara bağlı ve ilgili kurum ve kuruluş-
lar) ilgili strateji belgesinde somut bir şekilde tanımlanmaktadır.
Özet
Günümüz küresel rekabette sürdürülebilir olmak için sadece Teknolojik gelişme, bilgi yoğun sektörlerde pazarlanabilir
işletmelerin gayretleri değil konumlandığı ve faaliyet göster- yeniliklerin düzeyine bağlıdır. Bilginin pazarlanabilir mal
diği bölge ekonomisinin tüm taraflarının etkin işbirliği ile ve hizmee dönüştürülmesi, bilgi üreticisi ile pazarda aktif
mümkün olacaktır. Ulusal düzeyde tüm ülkenin toptan re- olan işletmelerin etkin işbirliğine dayanır. Bilgiyi üreten üni-
kabetçi olması beklenmektedir. Bunun için ulusal düzeyde versite ve araştırma merkezleri ile özel sektörü temsil eden
rekabet stratejilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Küresel ticari işletmeler ya da sanayi arasındaki işbirliği araştırma-
pazarda farklılaştırma sağlayacak olan rekabet stratejilerinin geliştirme süreçlerinin etkin yönetimi ve nihayetinde ticari
uygulanması ile yenilikçi politikalarının belirlenmesini ge- yenilik amacının gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Bu iş-
rektirmektedir. Tüm ülkeyi kapsayacak olan yaklaşım, ulusal birliği çeşitli sanayi yapılaşmalarında gerçekleşebilmektedir.
yenilik sistemi olarak tanımlanmaktadır. Bu sistem, yeni tek- Türkiye’de sanayinin konumlandığı ve ağyapı aktörleri ara-
nolojilerin planlanması, alınması ve uygulanmasına yönelik sında coğrafi yakınlık sağlayan yapılaşmalar; organize sanayi
özel sektör ve kamu kurum ve kuruluşlarının oluşturmuş bölgesi, serbest bölge, endüstri bölgesi ve teknoloji geliştirme
olduğu bir kurumsal ağyapı olarak görülebilir. Bu sistemin bölgesi olarak sıralanabilir.
kurumsallaşması; ulusal ekonomideki tüm aktörlerin görev- Ulusal yenilik sisteminde üniversite-sanayi işbirliği dışında
lerinin tanıtılması, temel yeteneklerin desteklenerek güçlü Türkiye’deki destekleyici kurumlar yasal olarak tanımlanmış-
yönlerin belirlenmesi ve geliştirilmesi gereken zayıf yönlerin tır. Bilim, teknoloji, yenilik politikalarını ve uygulama araçla-
farkına varılmasını sağlayacaktır. En önemlisi, aktörler ara- rını ulusal düzeyde belirleyen en üst organ Bilim ve Teknoloji
sında güçlü bir etkileşim ve işbirliğinin altyapısını sağlaya- Yüksek Kurulu’dur. Başbakan’ın başkanlığında oluşturulan
caktır. Bu kurumsal ağyapının aktörleri; mal ve hizmet üre- bu kurul ilgili kamu kurumları, yükseköğretim kurulu ve
ticileri, Ar-Ge sistemi, eğitim kurumları, finansal sistem ve özel sektörü temsilen Türkiye Odalar Borsalar Birliği bulun-
destekleyici kamu kurumlarından oluşmaktadır. maktadır.
Ülkenin farklı bölgelerindeki yerel özelliklerin yerinde plan- Ulusal düzeyde yenilik ölçümü, belirlenen politikaların uy-
lanması ve yönetilmesi ulusal rekabetin güçlendirilmesi açı- gulanabilirliği ve uygulama sonuçlarının etkinli açısından
sından önemlidir. Ulusal yenilik sistemin bir alt birimi olarak önemli bir geri bildirim mekanizması olarak kullanılmak-
yapılacak olan bu yaklaşım, bölgesel yenilik sistemi olarak tadır. Bu sistemin başarısı pazardaki ticari yenilik düzeyi ile
tanımlanmaktadır. Bölgesel politika ve uyum konusunda doğrudan ilgili çeşitli göstergeler yoluyla ölçülmektedir. Bu
başarılı kamu müdahalelerinin göstergesi, bölge işletmeleri- göstergeler, Ar-Ge kapasitesini doğrudan etkileyen ve pa-
nin hangi düzeyde performanslarını sürdürülebilir anlamda zarlanabilir yeni ürün ve hizmetleri destekleyici ve yürütücü
geliştirdikleri ve istihdamı ve sosyal refahı koruma ve arttır- unsurlardır.
masına bağlıdır. Bölgesel ekonominin aktörleri arasındaki
etkileşim bölgesel ağyapılarının katma değer ve teknolojik
gelişmesi doğrudan ulusal yenilik sistemine katkı sağlayacak-
tır. Bölgesel yenilik sisteminde işbirliği ve işbirliğinin somut
yapıları olarak ağyapılar ve sanayi kümeleri odaklanması ge-
reken önemli alanlardır. Rekabetçi ağyapıları ve sanayi kü-
meleri, bölgedeki aktörlerin işbirliği ve destek mekanizmala-
rı için gereken imkan ve altyapıları sunması beklenmektedir.
174 Yenilik Yönetimi
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi rekabet stratejilerinden değildir? 6. Aşağıdakilerden hangisi yenilik amacıyla kurulan işbirli-
a. Düşük fiyat ği çeşitlerinden değildir?
b. Güçlü ve güvenilir marka a. Ürün tanıtımı
c. Yenilik b. Üretim işbirliği
d. Farklılaştırma c. Ortak tasarım
e. Kurumsallaşma d. Üniversite-sanayi işbirliği
e. Ağyapılar
2. Aşağıdakilerden hangisi ulusal yenilik sisteminin ana ak-
törlerinden değildir? 7. Aşağıdakilerden hangisi Porter Elmas Modelinde tanım-
a. İşletmeler lanan unsurlardan değildir?
b. Üniversite a. Faktör şartları
c. Bankalar b. İstatistiki yayınlar
d. Halk Eğitim Merkezleri c. İşletme stratejisi
e. Kalkınma Bankası d. İlgili destekleyici endüstriler
e. Pazar Şartları
3. Aşağıdakilerden hangisi bölgesel ekonomik performan-
sın rekabetçi üstünlüğünü belirleyen ana etkenlerdendir? 8. Aşağıdakilerden hangisi üniversite-sanayi işbirliğinin
a. İstihdam artışı amaçları arasında değildir?
b. Bölgesel teknolojik gelişmeler a. Pazara giriş risklerinin azaltılması
c. Üniversite mezun sayısındaki artış b. Teknoloji geliştirme
d. İşletme sayısındaki artış c. Ölçek ekonomisini sağlamak
e. Vergi gelirlerindeki artış d. Yeni ürünlerin pazarlanabilmesi
e. Üniversite mezun sayısının arttırılması
4. Aşağıdakilerden hangisi bölgesel yenilik sisteminin üs-
tünlüklerinden biridir? 9. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’deki sanayi yapılaşmala-
a. Kurumsal işletme sayısı rından değildir?
b. Ortak hedeflerin paylaşılabilirliği a. Teknoloji Geliştirme Bölgesi
c. Kitap okuma oranı b. Endüstri Bölgesi
d. Şirketlerin borsaya kaydolması c. Serbest Bölge
e. Teknolojik ürün kullanımı d. Ürün Borsaları
e. Organize Sanayi Bölgesi
5. Aşağıdakilerden hangisi bölgesel yenilik sisteminin çev-
resindeki unsurlardan değildir? 10. Aşağıdakilerden hangisi ulusal yenilik ölçüm göstergele-
a. Eğitim sistemi rinden değildir?
b. Kamu otoriteleri a. Teknoloji ihracat yoğunluğu
c. Hukuk ofisleri b. Kamu harcamaları denetimi
d. Pazar c. Özel sektörün Ar-Ge harcamaları
e. Yerel kültür d. Nitelikli işgücü
e. Bilişim teknolojisi harcaması
8. Ünite - Ulusal Yenilik Sistemi 175
Sıra Sizde 4
Pazar (yeniliğin nihai alıcısı ve temel uyarıcısı), eğitim ve
yetiştirme sistemi (yetenek sahibi işgücünü sağlar), kamu
otoriteleri (yenilik sistemine destekleme, düzenleme ve yön-
lendirmelerle müdahale eder) ve yerel kültür.
Sıra Sizde 5
Dikey ilişkiler ‘bağlılık’ unsurunu vurgularken; yatay ilişkiler
‘diyalog’ üzerinde durur. Yatay işbirliği resmi bir anlaşmadan
çok güven unsuruna dayanır.
Sıra Sizde 6
İşbirliğine yönelik altyapı imkanı sağlar. Coğrafik yakınlık-
tan dolayı sosyal etkileşim ve aynı zamanda destek mekaniz-
malarını geliştirir.
Sıra Sizde 7
Tablo1’e bakınız.
Sıra Sizde 8
Teori ve pratiğin etkileşimi ile bilginin pazarlanabilir olması,
teknoloji transferi, sanayinin ihtiyaç duyduğu doğru işgücü-
nün yetiştirilmesi gibi faydaları vardır.
176 Yenilik Yönetimi
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 9 Achrol, R.S., (1997), “Changes in the Theory of Interorgani-
OSB, Endüstri Bölgesi, Serbest Bölge ve Teknoparklar. zational Relations in Marketing: Toward a Network Pa-
Türkiye’de bu yapılaşmalar arasında en köklü olanı organize radigm”, Journal of Academy Marketing Science, S.25,
sanayi bölgeleridir. Geleneksel sanayi üretimlerin gerçekleş- C.1, s.56-71.
tiği OSB’nin dışında teknoloji tabanlı üretim faaliyetlerinin Akdeve, Erdal (2008), Sanayi Kümelerinde Yenilik, İşletme-
konumlandırılması için kurulan Teknoparklar, özellikle üni- lerarası İlişkiler ve Yakınlıklar Organize Sanayi Bölge-
versite-sanayi etkileşimi için önemli bir imkan sunmaktadır. sinde Uygulama, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara
Çeşitli vergisel teşvikler sunan tamamıyla ihracata odaklı Üniversitesi.
Serbest Bölgeler ve doğrudan yabancı yatırımlara özel alan Anderson, E., Weitz, B., (1989), “Determinants of Continuity
olarak Endüstri Bölgeleri diğer sanayi yapılaşmalarıdır. in Convertional Industrial Channel Dyads”, Marketing
Science, S.8, C.4, s.310-323.
Sıra Sizde 10 Anderson, J.C., Narus, J.A., (1990), “A Model of Distributor
Göstergeler; Ar-Ge harcamaları, patent sayısı, nitelikli işgü- Firm and Manufacturer Firm Working Partnerships”, Jo-
cü, yenilikçi girişimcilik, bilişim teknolojisi harcaması, üni- urnal of Marketing, S.54, s.42-48.
versite-sanayi işbirliği, teknoloji yoğun üretim faaliyetlerin- Arndt, O., Sternberg, R., (2000), “Do Manufacturing Firms
den elde edilen katma değer, ihracata konu olan sektörlerin Profit from Intraregional Innovation Linkages? An Em-
teknoloji yoğunluğu. Ölçümün faydası; ülkelerin yenilik po- pirical Based Answer”, European Planning Studies, C. 8,
litikaları ve rekabetçilik posizyonunu ölçer ve geliştirilmesi C 4, s.465-485.
gereken zayıf yönleri belirler. Asheim, B.T., Isaksen, A., (1997), “Location, Agglomeration
and Innovation: Towards
Regional Innovation Systems in Norway”, European Plan-
ning Studies, S.5, C.3, s.299-330.
Brusco, S., (1982), “The Emilian Model: Productive Decent-
ralization and Social Integration”, Cambridge Journal of
Economics, S. 6, C.1, s.167-184.
Camagni, R., (1991), Innovation Networks, London: Belha-
ven Press.
Cooke, P., Morgan, K., (1998), The Associational Economy:
Firms, Regions and Innovation, Oxford: Oxford Uni-
versity Press.
Cooke, P., (2001), Knowledge Economies : Clusters, Lear-
ning & Co-Operative Advantage, London: Routledge.
Donney, P.M., Cannon, J.P., (1997), “An Examination of the
Nature of Trust in Buyer–Seller Relationships”, Journal of
Marketing, S.61, s.35-51.
Forsman, M., Solitander, N., (2003), “Knowledge Transfers in
Clusters and Networks: An Interdisciplinary Conceptual
Analysis”, Journal of International Business Studies, Li-
terature Review, C.3.
Freeman, C., (1991), “Networks of Innovators: A Synthesis of
Research Issues”, Research Policy, S.20, s. 499-514.
Geyskens, I. Et al., (1996), “The Effects of Trust and Inter-
dependence on Relationship Commitment: A Trans-
Atlantic Study”, International Journal of Resource Mar-
keting, S.13, C.4, s.303–317.
8. Ünite - Ulusal Yenilik Sistemi 177
Hakansson, H., (1982), International Marketing and Purc- Porter, M.E., (1998), “Clusters and The New Economics of
hasing of ındustrial Goods: An ınteraction Approach, Competitiveness”, Harvard Business Review, Aralık,
Chichester: Wiley. 1998, s.77-90.
Hakansson, H., Johanson, J., (1993), “Industrial Functions of Rindfleisch, A., (2000), “Organizational Trust and Interfirm
Business Relationships”, Advanced International Mar- Cooperation: An Examination of Horizontal Versus Ver-
keting, S.5, s.13–29. tical Alliances”, Marketing Letters, S.11, C.1, s.81-95.
Hill, E. W., Brennan, J., (2000), “A Methodology for Identif- Ritter, T., Gemünden, H.G., (2003), “Network Competence:
ying the Drivers of Industrial Clusters: The Foundation Its Impact on Innovation Success and its Antecedents”,
of Regional Competitive Advantage”, Economic Develop- Journal of Business Research, S.56, C.9, s.745-755.
ment Quarterly, S.14, C.1, s.65-96. Roelandt, T. J. A., den Hertog, P., (1999), Boosting Innovati-
Johanson, J., Mattsson, L-G., (1992), “Network Positions and on: The Cluster Approach, Paris: Organisation for Eco-
Strategic Action — An Analytical Framework”, B. Axels- nomic Co-operation and Development.
son, G. Easton (ed.), Industrial Networks: A New View Rosenfeld, S. A., (2001), Networks Aand Clusters : The Yin
of Reality, İçinde, s.205-214, London: Routledge. and Yang of Rural Development, Exploring Policy Op-
Lundvall, B., (1992), National Systems of Innovation: To- tions for a New Rural America, Federal Reserve Bank
wards a Theory of Innovation and Interactive Lear- of Kansas City.
ning, London: Pinter Publishers. Sakarya, A.O. (2011), Institutions’ and Initiatives’ Role in
Malmberg, A., Maskell, P., (1999), “Guest editorial: Localised Turkey’s National System, International Business and
Learning and Regional Economic Development”, Euro- Economics Research Journal, March, V.10, N.3, s.29-39.
pean Urban and Regional Studies, S.6, C.3, s.5-8. Storper, M., (1997), The Regional World - Territorial De-
Maskell, P., (1998), Competitiveness, Localised Learning velopment in a Global Economy, New York: Guilford
and Regional Development, London: Routledge. Press.
Moorman, C. Et al., (1992), “Factors Affecting Trust in Mar- Tidd,J., Bessant, J., Pavitt, K. (2002) Managing
ket Research Relationships”, Journal of Marketing, S.57, Innovation:Integration Technological, Market, and Or-
(Ocak), s.81-101. ganizational Change,
Morgan, R., Hunt, S., (1994), “Commitment-Trust Theory of TÜBİTAK (1997), Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikası,
Relationships Marketing”, Journal of Marketing, S.57, TÜBİTAK BTP 97/04, Ağustos.
(Temmuz), s.20-38. TÜSİAD (2003), Ulusal İnovasyon Sistemi, Yayın No.
Morosini, P., (2004), “Are Mergers And Acquisitions About TÜSİAD-T/2003/10/362.
Creating Values?” P. Morosini, U. Steger, (ed.), Managing Uzkurt, Cevahir (2008), Pazarlamada Değer Yaratma Aracı
Complex Mergers: Real World Lessons in Implemen- Olarak Yenilik Yönetimi ve Yenilikçi Örgüt Kültürü,
ting Successful Cross-Cultural Mergers and Acquisiti- Beta Yayınları, Istanbul.
ons, İçinde, London: Prentice Hall. Young, L.C., Denize, S., (1995), “A Concept of Commitment:
Piore, M. J., Sabel, C., (1984), The Second Industrial Divide: Alternative Views of Relational Continuity in Business
Possibilities for Prosperity, New York: Basic Books. Service Relationships”, Journal of Business Industrial
Piscitello, L., Sgobbi, F., (2003), “SMEs in the New Economy Management, S.10, C.5, s.47-62.
- Evidence from the Selected Italian Districts”, Competi-
tion & Change, S.7, C.1., s.61-78.
Porter, M.E., (1990), The Competitive Advantage of Nati-
ons, London: Macmillan.