You are on page 1of 25

DEMOGRAFİ:

Nüfus meselelerine sosyolojik bir


bakış

Ders 7 :
Türkiye’de Demografik Dönüşüm

Doç. Dr. Didem Danış


Galatasaray Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü
ddanis@gsu.edu.tr
Ders 7 :
Türkiye’de Demografik Dönüşüm

Bu derste ele alınacak konular


- Türkiye nüfusu ve farklı dönemlere ait yaş piramitleri
- Türkiye’de demografik dönüşüm
1. aşama: 1923-1955
2. aşama: 1955-1985
3. aşama: 1985 ve sonrası
- Gençlik şişkinliği
- Demografik fırsat penceresi
- 2050?
- Demografik değişim açısından tarihsel ve bölgesel farklar
- Nüfus politikaları
Türkiye nüfusu

1927’de yapılan cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımında Türkiye


nüfusu 13,6 milyon olarak tespit edildi.
2000’e gelindiğinde bu sayı 65 milyona çıkmıştı. O yılki verilere göre
doğurganlık hızı (kadın başına düşen çocuk sayısı) 2,6 idi.
2010’da nüfus 73 milyona çıkmış, doğurganlık hızı ise 2,1’e düşmüştü.
 Bu veriler, Türkiye’nin demografik geçiş sürecini neredeyse
tamamladığı anlamına gelmektedir.

Ancak ülke içindeki bölgesel farkları dikkate aldığımızda, bu ifadenin


fazla kaba bir genelleme olduğunu farkederiz.
Önce aşağıdaki 3 yaş piramidini inceleyelim.
Türkiye’de demografik dönüşüm
Demografi alanında Türkiye’nin önde gelen kurumu olan Hacettepe Nüfus
Etütlerinden bir grup araştırmacı 2010 yılında, Türkiye’de yaşanan demografik
dönüşümü inceleyen bir çalışma yayınladılar:
«Son 40 yılda gerçekleştirilen demografik araştırmaların gösterdiği demografik eğilimler bir
bütün olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’nin 2000’li yıllardan başlayarak yeni bir
demografik rejime girdiği görülmektedir. Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan ve günümüze
kadar devam eden süreçte sosyo‐ekonomik alanda ve özellikle son yıllarda anne ve çocuk
sağlığı göstergelerinde gözlenen olumlu gelişmeler beş yaş altı çocuk ölümlerinin ve
kadın başına düşen doğum sayısının önemli ölçüde azalmasına yol açarak Türkiye’yi
Demografik Dönüşüm Kuramı’nda sözü edilen üçüncü yani son aşamaya taşımıştır.
Demografik dönüşümün bu aşamasında Türkiye nüfusu artık yüksek doğurganlık ve
ölümlülük hızlarına sahip genç bir nüfus olmaktan çıkarak, düşük doğurganlık ve
ölümlülük hızlarına sahip ve gittikçe yaşlanan bir nüfusun özelliklerini kazanmaktadır.»

İ. Koç, M. A. Eryurt, T. Adalı, P. Seçkiner Türkiye’nin Demografik Dönüşümü,


Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü Yayını, 2010, s.4
1. AŞAMA: 1923 -1950
Osmanlı dönemi ağır bir demografik miras bırakmıştı: savaşlar ve yokluk
döneminde azalan erkek sayısı, düşük evlilik ve doğurganlık hızı, vb.

- Osmanlı İmparatorluğu’nun
19. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren girdiği uzun
savaşların bitmesi ve
cumhuriyetin ilanıyla nüfus
kademeli bir toparlanma
evresine girdi.
- Ölüm hızı düşerken,
doğurganlık hızı da (özellikle
erkeklerin cepheden
dönüşüyle) artarak, kadın
Cumhuriyete geçiş ve başkentin Ankara’ya taşınması, eski başına 5,5 çocuktan 7’ye
imparatorluğun başkenti olan İstanbul için demografik açıdan ciddi bir
yükseldi.
duraklama anlamına geldi, bu Beyoğlu fotoğrafında görüldüğü gibi.
« Türkiye nüfusunun yaş yapısının
değişimine nüfus piramitleri aracılığı ile
bakıldığında, Türkiye’nin yüksek
doğurganlık rejiminden düşük
doğurganlık rejimine geçişini net olarak
görmek mümkün olmaktadır. 1935
yılından başlayarak 1975 yılına kadar
sürekli olarak yüksek doğurganlık
seviyesine işaret eden geniş tabanlı
nüfus piramitleri olan Türkiye’nin, 1980’li
yıllardan itibaren doğurganlık
seviyesinde azalmayı işaret eden, tabanı
gittikçe daralan nüfus piramitlerine
sahip olduğu görülmektedir.
1935 yılına ait olan nüfus piramidinde Birinci Dünya Savaşı yıllarında doğan 1915‐1920
doğum kuşağının (15‐19 yaş grubu) diğer doğum kuşaklarına göre sayısal olarak daha
küçük nüfusunun olduğu görülmektedir. Bu durum, savaş koşullarında Türkiye’de
doğurganlığın ertelendiğini açık bir şekilde göstermektedir. Bu doğum kuşağının izlerini
1975 yılına kadarki tüm nüfus piramitlerinden de izlemek mümkün olmaktadır. »

Alıntı: İ. Koç, M. A. Eryurt, T. Adalı, P. Seçkiner Türkiye’nin Demografik


Dönüşümü, Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü Yayını, 2010, s.7
Bu dönemde doğurganlığı ve dışarıdan göçü destekleyen politikalar etkili
oldu.
 Tüm bunların sonucunda, 1923’ten 1955’e, nüfus 13 milyondan 24 milyona
çıkarak, 32 yıllık bir sürede ikiye katlanmış oldu.

Yeni cumhuriyetin nüfus


eksiği ve daha homojen bir
ulus yaratma isteği göç
politikalarıyla desteklendi.
Soydaşların Balkanlar ve
Kafkasya’dan göçü kadar
1922-24 arasında
gerçekleşen Türk-Yunan
nüfus mübadelesi de bu
açıdan önemli örneklerdir.
(Bu konuda daha uzun bir
tartışma için: Bkz. «Göçler»
dersi)

Foto: Muhacirlerin gelişi. http://www.turkishjournal.com/i.php?newsid=5970


2. AŞAMA: 1955- 1985

Bu dönem demografik açıdan şu özelliklerle tanımlanabilir:


- Sağlık alanındaki gelişmeler sayesinde ölüm hızında hızlı düşme
- Nüfusun hızlı artışı
- Aşırı nüfus kaygısı
- Doğum kontrolü politikalarının benimsenmesi

1950’li yıllar nüfus artış hızının doruk noktası oldu.


 Nüfus artışı yıllık % 2,8 seviyesine çıktı !

Bu 30 yıllık dönemde, nüfus 24 milyondan 51 milyona çıkarak ikiye


katlanmış oldu.
2. AŞAMA
Hızlı ve kitlesel şehirleşme: Köyden kente göçle yaşanan bu
radikal demografik değişimin sosyal ve diğer alanlardaki etkileri

Köyden kente göçün hız


kazandığı 1970’li yıllar 

 Aynı dönemde nüfus fazlasının


işgücü olarak Batı Avrupa’ya göçü
Gençlik şişkinliği
« Genç nüfusun toplam nüfusa oranında
gözlenen yüksekliğe demografide “gençlik
şişkinliği” (youth bulge) adı verilmektedir.
Gençlik şişkinliği kimilerine göre ülke için
bir fırsat penceresidir. İyi yönetildiği
taktirde ekonomik gelişmenin gençlik
şişkinliği ile hızlanacağı söylenmektedir.
(…) Ama kimilerine göre gençlerin
fazlalığı sosyo-ekonomik ve siyasi istikrar
açısından bir tehdit oluşturur.
Özellikle, cinsel yolla bulaşan hastalıkların yaygınlaşması, seks ve uyuşturucu ticareti, terörizm
ve benzeri şiddete dayanan asayiş sorunları, işsizlik, eğitim ve barınma olanaklarının
yetişememesi ve benzeri bir dizi sorun gençlerin sayılarının ve oranlarının artması ile
ilişkilendirilir. (…) Genç nüfus oranının yüzde yirmi olması, ilk olarak Samuel Huntington
tarafından kritik eşik olarak dile getirildi. Genç nüfus şişkinliği ondan sonra bu eşikle
tanımlanır oldu.»
ALINTI: Ferhunde Özbay, ‘Türkiye’de Gençlik, Nüfus ve İktidar’, Türkiye’de İktidarı
Yeniden Düşünmek, Murat Güney (Der.) Varlık Yay. 2009
3. AŞAMA : 1985 sonrası

 Doğum kontrolü ve nüfus planlaması politikaları

 Nüfus artış hızının azalmaya başlaması


 1985-1990 arası yıllık % 2,2
 1990’da % 1,8
 1994’te % 1,6

 Ölüm hızıyla beraber, doğurganlık hızının da


düşmeye başlaması.

 DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİnin açılışı..


DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ
Demografik fırsat penceresi, çalışabilir yaştaki nüfusun (15-64 yaş aralığı) toplam içindeki
oranının artması demektir.
Türkiye’de nüfus artış hızının 1990lardan itibaren yavaşlamaya başlaması ve henüz nüfusta
ciddi bir yaşlanma olmaması, demografların ifadesiyle bir fırsat penceresi açılması
anlamına geliyor. Uzun yıllardır genç nüfusta şişkinlikle tanınan bir ülke için bu çok önemli
bir değişim.
15 yaş altı nüfusun toplam nüfus içindeki payı azalırken, üretken nüfus olarak tanımlanan 15-
64 yaş grubunun payı bir süre daha artmaya devam edecek. Ankara Ticaret Odası'nın
(ATO) Eurostat ve TÜİK verilerinden yararlanarak hazırladığı ‘İstihdam Raporu – 2007’ye
göre, ‘çalışabilir yaştaki nüfusun’ (15-64 yaş arası) toplam içindeki payı 2006’da % 66.
Tahminlere göre bu oran 2010’da %67, 2025’de ise %69 olacak.
Bu demografik değişim hakkında TÜSİAD ve ATO gibi sanayi ve ticaret odaları çeşitli raporlar
yayınladılar (Bkz. Kaynakça). Getirilen eleştirilerden biri, üretken olabilecek nüfus artarken
istihdama katılım oranının düşmesi, yani işsizliğin artmasıyla ilgiliydi.

TARTIŞMA KONUSU: Demografik fırsat penceresinin avantaj ve


dezavantajları neler olabilir? Ekonomi, siyaset, toplum ve kültür alanından
örneklerle tartışın.
BAĞIMLILIK ORANI

2005’te yaş yapısı (%) ve bağımlılık oranları

ÇİN AFRİKA BATI AVRUPA

0-14 yaş 22 42 17

15-64 yaş 70 55 66

65 + 8 3 17

Bağımlılık oranı 0,43 0,82 0,52

Kaynak: C. Rollet, La population du Monde, 2006, p.44


KAYNAK: İ. Koç, M. A. Eryurt, T. Adalı, P. Seçkiner Türkiye’nin Demografik Dönüşümü, Hacettepe Nüfus
Etütleri Enstitüsü Yayını, 2010.
Türkiye’de bağımlılık oranının değişimi

KAYNAK: İ. Koç, M. A. Eryurt, T. Adalı, P. Seçkiner Türkiye’nin Demografik Dönüşümü, Hacettepe Nüfus Etütleri
Enstitüsü Yayını, 2010.
Ya 2050 ?
TÜİK ve diğer kuruluşların 2050’de Türkiye
için nüfus tahmini: 93 milyon

 Bu tahmin, 1970’li yıllarda sanıldığının


aksine, Türkiye’nin 100 milyon eşiğini
geçmeyeceğini gösteriyor.
Pek çok basın kuruluşu TÜİK’in
 Tabii, bu tahmin sadece ölüm ve doğum
istatistiklerine dayanarak yapılmış bir
Haziran 2011’de açıkladığı nüfus
öngörü. Büyük ölçekli bir göç hareketi
verilerini ve ileriye dönük nüfus
olması halinde bu sayıda ciddi bir sapma
tahminlerini büyük bir hayalkırıklığı olması kaçınılmaz.
içinde değerlendirdiler.
Foto:  Böylece Türkiye’de demografik dönüşüm
http://haberyirmibes.com/haber_detay.asp
?haberID=1336 tamamlandığı zaman, dönüşüm katsayısı
7,5 olacak.
TARİHSEL ve BÖLGESEL
FARKLAR
İstanbul’da doğurganlık, çok erken bir tarihte,
19. yüzyıldan itibaren düşmeye başlamıştı. Bu
konuda önemli bir kaynak A. Duben ve C.
Behar’ın yandaki kitabı.
2008’de, Türkiye’de doğum hızı en yüksek bölge
‰ 27,2 ile Güney Doğu Anadolu bölgesi idi. En
düşük ise, ‰ 11,6 ile Batı Marmara.
2000’de Türkiye’de ortalama doğurganlık hızı
2.53 iken, aynı oran Edirne’de 1,66, Şırnak’ta ise
7.06 idi (Özgür, 2004)

İmparatorluktan cumhuriyete geçerken, İstanbul’da nüfusun seyrine dair titiz ve derinlikli bir
tarihsel demografi çalışması olan bu kitap, Türkiye’de aile, doğurganlık ve evlilik konusunda
yaygın kabul gören efsaneleri yerle bir ediyor ve nitelikli bir sosyolojik bakış sunuyor.

 Alan Duben & Cem Behar (1996) İstanbul Haneleri Evlilik, Aile ve Doğurganlık 1880-1940 , İletişim Yay.
Türkiye’de Toplam Doğurganlık
Hızında Mekansal Farklılıklar (1980)

Source : E.MuratE.Murat
KAYNAK: ÖZGÜR
ÖZGÜR “TÜRKİYE’DE “Türkiye’de
TOPLAM Toplam
DOĞURGANLIK Doğurganlık
HIZININ MEKANSAL Hızının
DAĞILIŞI” Mekansal
Coğrafi Bilimler Dergisi, CiltDağılışı”
2, Sayı 1 , 2004
Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004
Türkiye’de toplam doğurganlık hızı
(2000)

KAYNAK: E.Murat ÖZGÜR “Türkiye’de Toplam Doğurganlık Hızının Mekansal Dağılışı” Coğrafi
Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004 : E.Murat ÖZGÜR “TÜRKİYE’DE TOPLAM DOĞURGANLIK
HIZININ MEKANSAL DAĞILIŞI” Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004
1980’den 2000’e doğurganlık hızının
değişimi

KAYNAK: E.Murat ÖZGÜR “Türkiye’de Toplam Doğurganlık Hızının Mekansal


Dağılışı”
Source Coğrafi
: E.Murat ÖZGÜR Bilimler
“TÜRKİYE’DE Dergisi,
TOPLAM CiltHIZININ
DOĞURGANLIK 2, Sayı 1 , 2004
MEKANSAL DAĞILIŞI” Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004
Bu büyük bölgesel fark nasıl
açıklanabilir?

 Eğitim seviyesi
 Kentsel ve kırsal yerler arasındaki farklar
 Kadınların işgücüne katılımı
 Ataerkil kültür: Erkek çocuk isteği
 Ve diğer ???
KAYNAK: E.Murat ÖZGÜR “Türkiye’de Toplam Doğurganlık Hızının Mekansal Dağılışı” Coğrafi
Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004
TÜİK 2009 istatistiklerine göre Türkiye’de
doğumlar ve doğurganlık

 Doğumlarda azalma: 2008 yılında 1 milyon 281 bin 302 olan canlı doğum sayısı,
2009 yılında 1 milyon 241 bin 617'ye geriledi.
 Kaba doğum hızında düşüş. 2009’da ‰17,3 olan bu sayı 2008 yılında ‰ 18’di. Yani,
2008 yılında bin nüfus başına 18 doğum, 2009 yılında bin nüfus başına 17,3 doğum
düştü.
 Bölgesel farklar: 2008’de kaba doğum hızının en yüksek olduğu bölge ‰ 27,2 ile
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, en düşük olduğu bölge ise ‰ 11,6 ile Batı Marmara
oldu.
 Toplam doğurganlık hızında azalma: Bir kadının doğurgan olduğu dönem yani 15-
49 yaş dönemi boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2008 yılında 2,14
çocuk iken, 2009’da 2,06 oldu.
 En yüksek doğurganlık hızı 20-29 yaş grubunda.
 2009 yılında doğum yapan annelerin ortalama yaşı: 27.
Kaynakça

- İ. Koç, M. A. Eryurt, T. Adalı, P. Seçkiner Türkiye’nin Demografik Dönüşümü,


Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü Yayını, 2010.
- Ferhunde Özbay, “ Türkiye’de Gençlik, Nüfus ve İktidar ”, Türkiye’de İktidarı
Yeniden Düşünmek, Murat Güney (Der.) Varlık Yay. 2009
- E.Murat Özgür, “Türkiye’de Toplam Doğurganlık Hızının Mekansal Dağılışı”
Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1 , 2004
- Alan Duben & Cem Behar, İstanbul Haneleri Evlilik, Aile ve Doğurganlık 1880-1940 ,
İletişim Yayınları, 1996.
- Türkiye'nin Fırsat Penceresi - Demografik Dönüşüm ve İzdüşümleri, TÜSİAD
yayınları, 1999.
- Ankara Ticaret Odası, İstihdam Raporu, ATO Yayınları, Mart 2007

You might also like