You are on page 1of 23

Accelerat ing t he world's research.

ÖFKE VE ÖFKE DENETİMİNİN


KURAMSAL TEMELLERİ
Hülya Şahin

uvt.ulakbim.gov.tr

Related papers Download a PDF Pack of t he best relat ed papers 

ÖFKE VE EMPAT I I
Selahat t in Eroğlu

İLKÖĞRET İM DENET MENLERİNİN DENET İM SÜRECİNDE KARŞILAŞT IKLARI SORUNLAR


Ruhi Sarpkaya

İŞGÖREN PERFORMANSI AÇISINDAN ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİNİN ÖRGÜT SEL SİNİZME ET KİSİ


H Tezcan Uysal
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

*
ÖFKE VE ÖFKE DENET M N N KURAMSAL TEMELLER

**
Yrd. Doç. Dr. Hülya AH N

ÖZET

Öfke, bireyin istek, ihtiyaç ve planlarının engellenmesi ve


haksızlıklara u raması kar ısında, kendini olumlu yollardan ifade
edememesi sonucunda ya adı ı duygu durumudur. Sık olarak ya anan,
küçük hayal kırıklıklarından yo un hiddete kadar de i ik süreçlerde ve
yo unluklarda var olan, fizyolojik ve biyolojik de i imlerin de e lik edip etkide
bulundu u normal bir duygudur. Öfke pek çok kuramcı tarafından temel ve
olumsuz bir duygu olarak tanımlanmı tır. Bununla birlikte yaygın bir görü de
öfkenin kendisinin de il, öfkenin ifade edili biçiminin olumsuz oldu udur.
Öfkeyi ifade edi biçimi ve öfkeye yol açan durumların cinsiyete göre
de i ti i, erkeklerde hangi ya ta olursa olsun, öfke duygusunun daha kabul
edilebilir oldu u belirtilmektedir. Ayrıca, öfkenin olumsuz sonuçları yanı sıra
öfkelenmeyi peki tiren, öfkenin i levleri oldu u da ifade edilmektedir. Ki iler
öfkelendiklerinde bedenlerinde, kas geriliminin artması, yumrukların
sıkılması, titreme, uyu ma gibi bir takım fiziksel de i melerin oldu u ve
bunların ki i için öfkeleneceklerine dair ipucu olabilece i de belirtilmektedir.
Bu ipuçları, ço unlukla kontrol edilemeyece i dü ünülen öfkenin
denetiminde önemli bir yer tutmaktadır. Çe itli kuramlara dayandırılarak
geli tirilen öfke denetimi programları aracılı ıyla, bireyler öfkelerini
denetlemeyi ö renebilmektedirler.

Anahtar sözcükler : Öfke, Öfke Denetimi.

THEORETICAL BASES OF ANGER AND ANGER MANAGEMENT

ABSTRACT

Anger is the state of inviduals feeling experienced as a result of


invidual’s having hindered desires, needs and plans, having been acted
injustly and not being able to express himself/herself via positive ways.
Individuals often have a normal feeling seen at small disappointments and
*
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne ba lı olarak, “Saldırgan Çocuklarda
Öfke Denetimi E itiminin Etkisi” konulu doktora çalı masından üretilmi tir.
**
SDÜ Burdur E itim Fakültesi E itim Bilimleri Bölümü

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 1


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

severe angers within different processes and severities and accompanied


and influenced by physiological and biological changes. Anger is described
as a basic and negative feeling by a number of theorists. Nevertheless, a
widespread idea is that the way of anger expression is negative, not anger
itself. It is pointed out that the way of expressing anger and conditions
causing anger differs in terms of gender and the feeling of anger is more
acceptable for men at any age. In addition, it is pointed out that anger is
only negative but also it has some functions hardening anger. When the
individuals get angry they have some phsysical changes such as increase of
muscular tension, getting numb and these are the signs of coming anger.
These signs are important for controlling the anger which is mostly
considered to be uncontrollable. Individuals learn how to take control of their
anger via anger management programmes improved depending on various
theories.

Key Words : Anger, Anger Management.

GR

Günümüzde bireylerin ya am olayları kar ısında sakin kalabilmeleri


önemli bir beceri haline gelmi tir. Hemen her gün “ Ne oluyor bize?” dedirten
pek çok haberle kar ıla maktayız. Bu gibi haberlerin içeri ini olu turan
olayların ekonomik, sosyal ve ki isel pek çok nedeni olabilmektedir. Toplum
düzenini bozan, bireysel olarak ki ileri zora sokan durumların nedenlerinden
birinin de öfke duygusu ve bu duyguyla nasıl ba açıkılaca ının bilinmemesi
oldu u dü ünülmektedir. lgili literatürde öfkenin pek çok tanımının yapıldı ı
görülmektedir. Kısaç (1997) öfkeyi, bireyin istek, ihtiyaç ve planlarının
engellenmesi ve kar ıla tı ı farklı durumların haksızlık, adaletsizlik ve
kendine yönelik bir tehdit olarak algılanması sonucunda kendini savunmak
ve kar ıdakini uyarmak amacıyla ortaya konulan temel bir duygulanım biçimi
olarak tanımlamaktadır. Webster sözlü ünde öfke, güçlü bir husumet
duygusu ve ho nutsuzlu un do urdu u yo un bir duygusal durum olarak
tanımlanmı tır. Anlamda ları; kızgınlık, hiddet ve gazaptır (Akt. Balkaya
2001). En genel anlamıyla öfke, gösterilen tepkinin adıdır. Törastad ise,
öfkenin planlanarak ortaya çıkmadı ını; ço unlukla engellenme, haksızlı a
u rama, ele tirilme, küçümsenme gibi rahatsız edici durumlarda ortaya
çıktı ını belirtmektedir (Akt. Balkaya 2001). Engelleyici bir durumla
kar ıla an bireylerden bazıları öfkelerini o anda sergilerken, bazıları o durum
sona erdikten sonra öfkelerini fark edebilirler, bu noktada kimileri de bu
duyguyu bastırabilirler (Geçtan 1995). Öfke duygusu mantıklı olmak
zorunda de ildir ve kendisine kasıtlı olarak herhangi bir kötülük yapmayan
ki ilere, durumlara bile uygulanabilmektedir. Bir amaca ula ması ya da
ihtiyacının kar ılanması engellendi inde, birey kızgınlık ve saldırganlık
duyguları ya ayabilmektedir (Cücelo lu, 1996). Nazik de benzer bir biçimde

2
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

(2001), öfkeyi engellenme, incinme ya da gözda ı kar ısında gösterilen


saldırganlık tepkisi olarak tanımlamı tır. Organizmanın bir çe it rahatlama
ve bo almasına yardım eden öfke duygusu, bazen ki ilere zararlı
olabilmektedir. ”Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözü de bunu anlatmaktadır.

Öfke duygusunun, engellenme ve saldırganlıkla ili kilendirildi i


görülmektedir. Öfke duygusunu açıklayan pekçok kuramsal görü
bulunmaktadır. Sözü edilen bu kuramlar ile, öfkenin ifade biçim, i levleri,
fizyolojisi, öfke cinsiyet ili kisi ve öfke denetimine ili kin görü ler a a ıda
açıklanmı tır.

ÖFKE LE LG L KURAMSAL GÖRÜ LER

Öfkeyi anlamak için önce “Duygu nedir?” sorusunun cevaplanması


gerekti i öne sürülmektedir. Bu soruyu kibinbe yüz yıl önce, Platon ve
Aristo da kendilerine sormu ve duyguların kayna ını tartı mı lardır. Aristo,
Konu ma Sanatı adlı eserinde, en modern ele tirilere kar ı bile hala
günümüzde ayakta durabilen modern bir duygu kuramı geli tirmi tir. Yüz yıl
önce, Amerikan filozofu ve psikolo u William James de öfke duygusunun ne
oldu unu sorgulayarak açıklamalar getirmeye çalı mı tır (Akt: Calhoun ve
Solomon ,1984).

James’in görü leri özetlenecek olursa, duygu ve özellikle onun


duygulara ili kin bilindik e likçisi olan “hissetme”, fiziksel bir tepkidir.
Aristo’ya göre ise, duygu belirli bir durumun bir tutkuya ba lı olarak (ör: öfke,
intikam arzusu) daha çok veya daha az zekice algılanma biçimidir. Modern
tartı malar bu iki kuram arasında, hem zaman hem de yapı açısından büyük
farklılıklarla, sürüp gitmektedir (Akt: Calhoun ve Solomon, 1984). Calhoun
ve Solomon’a göre (1984), duygunun ne oldu u konusundaki pek çok
açıklama olmakla birlikte duyu sal, fizyolojik, davranı sal, de erlendirici ve
bili sel olmak üzere be önemli duygu analizi yakla ımından söz
edilmektedir. A a ıda bu yakla ımlara göre öfkenin nasıl ele alındı ı kısaca
özetlenmi tir :

Duyu sal kuramcılar (Hume) ve fizyolojik kuramcılar (Descartes,


James) duygunun esas “hissi” üzerinde durmakta, ancak bunun aslında
psikolojik bir his mi (ör: yorgunluk hissi) yoksa gerçekten fizyolojik bir
de i iklik mi (ör: mide bulantısı hissi) oldu u konusunda ayrılı a
dü mektedirler. Duyu sal ve fizyolojik açıklamalara göre ; öfke : “basitçe
kızarma, titreme.. vb. hissi” olarak tanımlanabilmektedir. Genelde öfkeli
ki ilerin davranı ları olarak dü ünülen ba ırma, intikam arzusu ve hakaret
eden birinin farkında olma öfkenin bile enleri olarak kabul edilememektedir.
Ba ırma, intikam arzusu gibi eylemler sadece öfkenin nedeni ve
etkileridir. Bir hakaret insanın öfkelenmesine; öfke insanın

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 3


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

ba ırmasına ve intikam istemesine neden olabilmektedir. Özet olarak


duyu sal ve fizyolojik kuramlar nedensel açıklamaları gerektirmektedir.

Davranı sal kuramcılar ise, adından da anla ılaca ı üzere, özellikle


farklı duygularla görülen belirgin davranı larla ilgilenmektedir. Bu ba lamda
duygular ya davranı ların nedeni (Darwin), ya da sadece davranı ın
biçimlerinden (Dewey, Ryle) olu an bir kavram olarak açıklanmaktadır.
Davranı çı yakla ıma göre öfkeli olma sadece davranı la
tanımlanabilmektedir. Ki inin kendine ve ba kalarına atfetti i bütün zihinsel
durumlar veya olaylar karakteristik biçimlerde davranma e ilimiyle
açıklanabilmektedir. Davranı çılar duygunun, davranı ve davranma e ilimi
tarafından olu turuldu unu öne sürmektedirler (Calhoun ve Solomon,
1984).

De erlendirici yakla ımla duyguları analiz eden Brentano, duyguların


son derece karma ık bir fenomen oldu unu belirtmekte ve öfkenin olumsuz
bir tutuma ek olarak intikam arzusu, fiziksel acı durumu ve ki inin yumru unu
veya di lerini sıkması gibi çe itli bedensel hareketler içerdi ini öne
sürmektedir (Akt.: Calhoun ve Solomon, 1984). Brentano’ya göre bütün
duygular olumlu ya da olumsuz bir de erlendirmeyi içermektedirler. Bu
nedenle öfke, umut ve mutlulu un yanısıra, umutsuzlu un da ifadesi
olabilmektedir. De erlendirici duyguları (sevmek, sevmemek, a ık olmak,
nefret etmek, vs.) ve (Brentano, Scheler) olumlu ya da olumsuz de er
yargılarını kar ıla tırmaktadırlar. Bu tür analizlerde duygunun “objesi”
önemlidir.

Belirli kuramlardan olu an geni bir yelpazaye sahip bili sel


kuramlar, ki inin duyguları ile dünyası, kendisi ve ba kaları hakkındaki
inançları arasındaki ba lantıya odaklanmaktadır. Örne in duygular belirli
inanı lara ba lı gözükmekte (örne in çekemezlik, birisinin insanın
kendisinden daha iyi bir eyler yaptı ına olan bireyin inancına dayanır) ve
ki inin dünya görü ünü ve dünya hakkındaki inançlarını
de i tirebilmektedirler (Calhoun ve Solomon, 1984). Bili sel yakla ıma göre
duyguların akılcılı ının açık ve net bir açıklamasını yapmak mümkündür.
Duygular esas duruma uygun olmasa, ya da mantıksız olsa bile, bu
uygunsuzlu un nedeni bireyin durum hakkında yanlı ya da mantık dı ı
inanı lara sahip olmasıdır. Böylece olay tersine çevrilir; mantıksızlıkla
suçlanması gereken ise duygu de il dü üncedir. Bu görü e göre herhangi
bir durumda öfkelenmenin nedeni, aslında o olayla ilgili sahip olunan
dü üncelerdir .

Bili sel-davranı çı yakla ıma göre öfke, bili ve davranı ın kar ılıklı
olarak etkilendi i, bili sel kökenli duygusal durum olarak tanımlanmaktadır.
Bu olu an duygusal uyarılma ve buna gösterilen tepki, ki inin olayı bili sel
olarak yapılandırmasına ba lıdır. Herhangi bir olay, ki i tarafından
engellenme, can sıkıcı bir durum, a a ılanma, haksızlık ve saldırı gibi

4
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

de erlendirildi inde, öfke olarak ya anan bir duygusal uyarılma


olu maktadır. Bu duygusal uyarılma ise sözel ya da içe çekilme gibi
davranı sal tepkilere yol açmaktadır. Bu mekanizma içinde “bili sel süreçler-
öfke-davranı sal tepkiler arasında kar ılıklı etkile imden söz edilebilir
(Baklaya, 2001). Bu etkile im duyguların olu umunu açıklayan ve bili sel
davranı çı yakla ımı benimseyen Plutchik’in bili ve duygu arasındaki
ba lantılar modelinde de tanımlanmaktadır. Plutchik her duygunun belirli bir
durum kar ısında, hayatta kalabilmek için tepki verilmesinde yardımcı
oldu unu iddia etmektedir. Bu durumu a a ıdaki ekilde özetlemektedir .
(Akt: Kenrick, 1994).

UYARICI OLAY B L SEL YAPI DUYGU DAVRANI ETK


Engel Dü man Öfke Isırma, vurma Yok etme

Duygu kuramcıları duygunun ne oldu unu açıklamaya çalı ırlarken


bir taraftan da, do u tan itibaren herkeste bulunan ve bir araya geldiklerinde
daha özel ve karma ık duyguları olu turan “temel” duyguları sıralamaya
çalı mı lardır. Örne in, Descartes, hayret, sevgi, nefret, arzu, sevinç, ve
üzüntü olmak üzere altı temel duygu oldu unu belirtmektedir. Descartes’e
göre di er bütün duygular bu temel duygulardan olu maktadır. John Watson
ise: öfke, korku, ve sevgi (“ba lılık” anlamında) olmak üzere üç “temel”
duygu sıralamı tır. Onun görü üne göre, duygusal ya antının molekülleri bu
üç elementin atomlarından olu maktadır (Akt: Calhoun ve Solomon 1984).

Kenrick (1994), evrim kuramcılarının dokuz ile on temel duygu


üzerinde fikir birli ine vardıklarını belirtmektedir. Kuramcıdan kuramcıya ufak
farklılıklar olsa da duygu listeleri genellikle korku, öfke, ne e, i renme,
a ırma, utanç ve üzüntüyü içermektedir. Voltan-Acar (2003) ise duyguları
olumlu ve olumsuz duygular olarak sınıflamı ; olumsuz duyguları da
saldırganlık, korku, yetersizlik, mutsuzluk diye kategorilendirmi tir. Voltan-
Acar öfkeyi saldırganlıkla ilgili duygular arasında tanımlamı tır.

William James’in klasik görü ü ile aynı çizgide olan Robert Plutchik
(1980), insan beyninin evrim geçirerek hayatta kalma ile ilgili durumlara
uyum sa lamaya yardımcı oldu unu iddia etmi tir. Plutchik, temel
duyguların, en sık kar ıla ılan hayatta kalma durumlarıyla ba a çıkmada
bireye yardımcı olan davranı dizgileriyle ili kili oldu unu ve “bili sel yapının
duyguların hizmetinde oldu unu” varsaymı tır (Akt: Kenrick 1994).
Plutchik’in bili sel yapı ve duygunun di er çe itli yönleri arasındaki ili kileri
gösteren modeli Tablo 1 ’de sunulmu tur.

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 5


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

PLUTCHIK’ N TEMEL DUYGULAR L STES


Tablo 1
Uyarıcı Algılama Duygu Davranı Etki
Olay (bili sel)
Tehdit “Tehlike” korku, terör ko ma Korunma
Engel “Dü man” Öfke, hiddet ısırma, yok etme
vurma
Potansiyel “Sahip ne e, flört etme, üreme
E Olma” mutluluk çiftle me
De erli birini “ zolasyon” üzüntü, yardım için yeniden
kaybetmek keder a lama bütünle me
Grup üyesi “Arkada ” kabul etme, e itme, üye olma
güven payla ma
Tüyler “Zehir” i renme, kusma, reddetme
ürpertici tiksinme ittirme
nesne
Yeni bölge “Orada ne beklenti inceleme, ara tırma
var?” harita
çıkartma
Aniden “Bu nedir?” a ırma durma, uyum
gelen tuhaf tetikte olma
nesne

Plutchik (1980) Akt: Kenrick 1994 :353.

Farklı yakla ımlara göre irdelenen öfke duygusunun, kimi


kuramcılara göre temel duygulardan biri, kimilerine göre ise temel duyguların
ya anmasına ba lı olarak ortaya çıkan bir duygu oldu u görülmektedir.
Öfke duygusunun ortaya çıkmasıyla ilgili olarak en çok kabul gören görü
ise, öfkenin herhangi bir engel durumuyla kar ıla ıldı ında ya andı ıdır.
Ayrıca öfke duygusunu izleyen davranı ın ise ço unlukla vurma, itme,
ba ırma, kırma vb gibi saldırganca davranı lar oldu u görü ü a ırlık
kazanmaktadır.

Schuerger (1979), öfkeyi, öfkeli insan ve di erleri tarafından


ya anan bir problem olarak ele almaktadır. Öfkenin tanımlayıcı
açıklamalarının dı ında, daha geni bakı açısıyla insan hayatındaki pek çok
uyarıcıdan kaynaklandı ını ortaya koyan görü ler oldu u da öne
sürümektedir. Schuerger, öfkeyi mimarların ozalit kopyalarına
benzetmektedir; nasıl ki ozalit kopya evin yapımını kolayla tırıyorsa, öfke de
saldırgan olmayı kolayla tırmaktadır. Anderson ise (1992) öfkeyi, bazı acı ve
üzüntülerden kaçmak için bir savunma duygusu olarak tanımlamı tır.
Öfkenin; bir ba arısızlıkla birlikte ya da özgüven eksikli i, yalnızlık duygusu
ve korkular sonucunda ortaya çıkabilece i belirtilmi tir.
Spielberger (1999), öfkelenmenin nedeni olarak çevresel olaylarda
“haksızlı a u rama” e iliminin öfke duygusunun bili sel alt yapısında

6
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

olabilece ini ve öfkenin sa lı a zararlı oldu unu belirtmektedir. Sa lı a


zararlı öfke, arada sırada bir kaç dakikalı ına öfkelenmek de il, sık sık a ırı
derecede ve uzun süre korunan öfkedir.

Öfke, kuramcıların ço u tarafından di er duygular gibi ele alınarak


farklı bir özellik yüklenmesine kar ın, Kassinove ve Eckhart öfkeyi,
“toplumsal mutlulu un ve ki isel huzurun ba dü manı” olarak
tanımlamı lardır (Akt. Hollenhorst, 1998). Aral ve ark.’na göre (2000) öfke,
bir iste in engele u ramasından do an olumsuz bir duygudur.

Mckay ve Dinkmeyer (1998), öfkenin basit kızgınlıktan öfkeden


köpürmeye kadar dereceleri oldu unu belirtmektedirler. nsanlar
öfkelendiklerinde zorbalık, önyargı, iddet ve küstahlık gibi di erlerinde
görmekten nefret ettikleri olumsuz davranı ları sergilemektedirler. Öfke, çok
yıkıcı olabilir; hatta kimi zaman saldırganlıkla sonuçlanabilmektedir.
Schuerger ise (1979) öfkenin, iddetli öfke (rage) ve hiddet (fury) olmak
üzere iki eklini tanımlamı tır. iddetli öfke ve hiddet ya ayan insana göre
öfke alevine benzemekte, devamlı olmakta ve giderek büyümektedir. Öfke
ve hiddet, belden gö üse do ru yükselen vücut harareti içermektedirler.
Öfke ve hiddet, açı a vuruldu unda, bu duygulara genellikle iddetli bir
hareket ya da ba ırma e lik etmektedir. iddetli öfke ve hiddet, insanların
duygularının iddetiyle karakterize edilmi tir. iddetli öfke ve hiddet , iki
özellikle birbirinden ayıralabilmektedir. Hiddetin içinde her zaman bir
düzensizlikten öç alma vardır, oysa iddetli öfke de ki isel bir hareketten öç
alma bulunmaktadır. iddetli öfke biraz huzursuzluk ve gösteri lilik
içermektedir. Di er bir fark ise hiddet güçlünün tutkusudur. Engellenmi
iddetli öfkeden söz edilmekle birlikte engellenmi hiddetten söz
edilmemektedir. Hiddetin, öç alıcı yönü bulunmaktadır. Efron (1997), öfkenin
basamaklarını a a ıdaki gibi bir “öfke merdivenin” de göstermektedir .

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 7


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

Gözü Dönmü Hiddet

Kısman Kontrol Edilebilen iddet

Üzerine Gitmek ve Engellemek

Küfür Edip Ba ırıp Ça ırmak

Talepler ve Tehditler

Suçlayıp Karalamak

lgisiz Görünmek

Sinsi Öfke

ekil 1. Öfke Merdiveni (Efron 1997:58 )

8
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

ekilden de anla ılaca ı gibi, öfke merdiveni önce ortaya konmayan


öfkenden gittikçe davranı larla ortaya konulan ve iddetlenen öfke
duygusuna do ru ilerlemektedir.

Aristo ve Hollenhorst öfkeyi farklı bir bakı açısıyla ele almı ve


ola an bir duygulanım olarak tanımlamı lardır. ki bin yıl önce Aristo,
insanlar için öfkenin cinsel istekten daha do al oldu unu belirtmi tir.
Aristo’ya göre öfkenin insan hayatındaki genel varlı ı a ırtıcı de ildir.
Aksine, aslında ister istemez bütün canlıların yaptı ı gibi insanlar da dünya
üzerinde varlı ını gösterme ihtiyacı içindedir. Ancak insanlar, hayvanlardan
farklı olarak karar verme becerisine sahiptirler. Kendi kararlılıklarının
farkındadırlar. Bu kararlılık engellendi inde ve hüsrana u ratıldı ında ki i
öfkelenmektedir (Akt: Schuerger, 1979, Hollenhorst, 1998) ).

Hollenhorst’a göre (1998) öfke, sık olarak ya anan, küçük hayal


kırıklıklarından yo un hiddete kadar de i ik süreçlerde ve yo unluklarda var
olan, fizyolojik ve biyolojik de i imlerin de e lik edip etkide bulundu u
normal bir duygudur. Bu de i imlerin içine yüksek nabzın ve kan basıncının,
kasılan di lerin ve yumrukların olu turdu u kas geriliminin, hızlı nefes
almanın, titremenin, ten kızarmasının, sıkıntının, mide sancısının girdi i gibi
“dövü ya da kaç” davranı larının seçiminde oldukça etkili enerji hormonları
olan adrenalin ve nöradrenalin de girmektedir. Öfke saldırganlıkla ili kisi
olan, ama saldırganlıktan ba ımsız olan bir duygu hali olarak
tanımlamaktadır. Öfke ve saldırganlık, birbiriyle ili kilidir ve zaman zaman
örtü ebilirler. Bununla birlikte, ili ki ve nedensellik kavramları kimi zaman
karı tırılabilmektedir.

Görüldü ü gibi, ba kalarına kar ı ya anan öfke duygusunu pek çok


ara tırmacı olumsuz bir duygu olarak nitelendirmektedir. Bu ki iler öfkeyi
ba kalarını incitme, çatı ma ve iddetle e anlamda tanımlama
e ilimindedirler. Öfke saldırganlı a e lik edebilmektedir. Ancak bazen,
ki isel, politik ve sosyal geli im için olumlu, güdüleyici bir güç de olan öfke,
aslında ne iyi ne de kötü bir duygudur. Önemli olan öfkenin nasıl ifade
edildi i ve yönlendirildi idir; çünkü öfke, stresli durumlarda kaçınılmaz bir
duygudur.

Efron (1997), ki ilerin öfkeyi algılayı biçimlerine göre tepkilerinin


de i ti ini belirtmektedir. Herkes tarafından ya anabilecek normal bir duygu
olarak algılandı ında öfke, ki iye bir sorunu oldu unu bu sorun üzerinde
biraz dü ünmesi ve sonra harekete geçmesi gerekti ini hatırlatmaktadır.
Daha sonra ilk giri im ba arısız olduysa ba ka bir yol denemesi gerekti ini
dü ündürmektedir. Her an öfkeli olan ve öfkeyi kötü bir duygu olarak
algılayan ki i ise, her eyin sorun oldu unu, bunları sürekli olarak
dü ündü ünü ve bunların üzerine sözle ve davranı la hırsla gitti ini, kötü

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 9


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

sonuçları dikkate almadı ını, bu nedenden dolayı hareketlerini de i tirmeyi


ba aramadı ını bunlardan dolayı öfkesinden kurtulamayaca ına
inanmaktadır.

A ırı öfkeli ki iler genelde a ırı duyarlıdırlar ve çok kolay incinmekte


ve çok çabuk hakarete u radıklarına inanmaktadırlar. Bunun sonucu olarak
da, bu ki iler ba kalarının dikkate dahi almayacakları eyler kar ısında
öfkelenmektedirler. Öfkeli ki iler ba ka türlü davranmayı bilmedikleri için
öfkelerini korumaktadırlar. Öfkeli ki iler güç pe ine dü mekte, kontrol kurmak
istemekte ve bunu da hiddetleri aracılı ıyla yapmaktadırlar. Öfkeli ki iler,
ba ırma, dövme, tehdit ve küfür etme gibi davranı lar göstermektedirler
(Efron, 1997).

Öfke ile lgili Çe itli Bakı Açıları

Öfke ile ilgili kuramsal görü lerin dı ında; öfkenin ifade edili biçimi,
öfkenin i levleri,öfke ve cinsiyet arasındaki ili ki ve öfkenin fizyolojisine
ili kin günümüzde yazarlarca yaygın olarak kabul edilen görü ler
bulunmaktadır. Bu görü ler a a ıda özetlenmi tir.

Öfkenin fade Biçimi :

Öfkenin ifade edilmesiyle ilgili bakı açıları be ba lık altında


toplanabilmektedir (Schuerger, 1979). Bunlardan ilki , “düdüklü tencere
görü ü” (hidrolik teori) olarak adlandırılmaktadır. Bu görü ün temel noktası
kısaca öyle açıklanabilir : nsanlar serbestçe akması gereken enerjilere
sahiptir ve bu enerjilerin akması engellenirse patlama meydana gelmektedir.
Bu görü ün öfke ile ili kisi “bir eyi istiyorsam ve bu iste im engellenirse
öfkelenirim.” biçiminde özetlenebilir.

Ellis (1977) ile Alberti ve Emmons (1990), alandaki uzmanların


ço unun öfkeyle mücadele etmede bir ya da iki seçenek sundu unu
belirtmektedirler. Bu seçeneklerden biri ; “öfkeyi hisset ama bastır, sustur,
inkar et.”, di eri ise “öfkeyi hisset ve özgürce ifade et. “ biçiminde ifade
edilmektedir. Ellis, (1977), öfkeyi bastırmanın ki iyi pek bir yere
götürmeyece ini ve ifade edilmemi öfkenin de özgürce ifade edilmi
duygulardan çok daha fazla zarar verece ini belirtmektedir. Ellis, Hidrolik
Kuramda, öfkenin di er duygular gibi basınç altında artma e iliminde
oldu unu, tıpkı bir çaydanlıktaki buhar gibi basınç altında genle ti ini öne
sürmektedir. Bu nedenle, bastırılan öfke duygusuna çıkabilece i bir bo luk
verilmezse, ki inin kendine zarar verme riski aldı ını belirtilmektedir. Söz
konusu riskler mide kanseri ve yüksek tansiyon gibi psikosomatik
rahatsızlıklar olabilmektedir. Hidrolik açıklamaya göre öfkeyi dürüstçe ifade
etmekten kaçınmak ve öfkenin içerde sıkı masına izin vermek öfkeyi
dindirmeye yardımcı olmamaktadır. Öfke bir yere gitmedi i için, tam tersine
muhtemelen ki inin kendini daha da kötü hissetmesine yol açabilmektedir.

10
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

Ellis (1977) ve Anderson’ a (1992) göre ki i sinirlendi i zaman ba kalarının


duygularını bilmesine izin verdi inde ise farklı sorunlarla
kar ıla abilmektedir. nsanlar, ço u durumda ifade edilen öfkeyi a ırı
derecede saldırgan ya da dü manca bir davranı olarak algılayabilecek ve
muhtemelen kendilerini o ki iden soyutlayarak gelecekte kar ıla acakları
saldırganlıklara kar ı kendilerini korumaya çalı abileceklerdir.

kinci bakı açısı, öfkeyi “kendini ba ka biri zannetme” olarak ele


almaktadır. Kendini ba ka biri veya bir ey zannetme, birbirleriyle iyi
geçinemeyen insanların birbirleri üzerindeki etkileri olarak tanımlanmaktadır.
Ki iler, di er insanların gerçekten kendilerini etkilediklerine ve öfkenin bu
etkiden kurtulmak için tek yol oldu una inanmaya ba ladıklarında öfkeleri
kuvvetlenmektedir (Schuerger, 1979).

Üçüncü bakı açısı, öfkenin hissedilmemesi ve ifade edilmemesi


gereken kötü bir duygu oldu unu vurgulayan bakı açısıdır. Genellikle
Hıristiyanlık inanı ıyla özde le tirilen bu bakı açısına göre insan öfkeli
olmamalıdır. Bu görü ün altında yatan dü ünce biçimleri unlardır
(Schuerger, 1979:80).

1) E er bir ki i öfkeyi ya ıyorsa kötüdür.


2) Hiç kimse öfkesini ifade etmemelidir.

Modern ö renme kuramlarından olan dördüncü bakı açısına göre,


öfke ve öfkenin ifadelerinin taklit ve peki tirmeyle ö renilen bir tür cevap
oldu udur. Schuerger (1979), taklidin, saldırgan davranı ların sıklı ı
üzerindeki etkisi oldu unu kanıtlayacak çok sayıda ara tırma bulundu unu
belirtmektedir.

En son bakı açısı ise öfkeyi, gerçekle tirilmemi potansiyele ve


hayatın anlamsızlı ına kar ı insanın tepkisi olarak görmektedir. Ailesinden
birini kaybeden ki iler sıklıkla a ırı ve iddetli öfke ya amaktadırlar, bazen
belli olmayan ve amaçsız bir öfkeyle çevrelerindeki ki ilere veya durumlara
odaklanmaktadırlar. Daha genel bir ifadeyle, insan toplumdaki güçsüzlükle
ilgilidir. Bu bakı açısına göre öfke kaçınılmazdır ve di er olumsuz olarak
algılanan duyguların merkezidir (Schuerger, 1979).

Kuramsal açıklamalar öfkenin ifade biçimini açıklamaya


çalı maktadır. Öfkeyle ilgili, günümüzdeki yaygın görü öfke duygusunun
hissedilmesinin de il, öfkenin ifade biçiminin ki iyi zora soktu u biçimindedir.

Öfkenin levleri :

Öfkenin di er duygular gibi ola an bir duygu oldu u ilgili literatürce


ortaya konmaktadır. Öfke yaygın olarak olumsuzlu u ça rı tırmakla
birlikte, öfkenin ki ilerin ya amını kolayla tıran bir takım i levleri

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 11


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

oldu u da bilinmektedir. Novaco (1975), öfkenin i levlerini u ekilde


özetlemektedir (Akt. Schuerger, 1979:87).

1. Öfke enerji verir.


2. Öfke, ki inin duygularını daha da kabartan, rahatsız edici
içtepisel davranı ları önler .
3. Öfke, olumsuz duyguların ba kalarına kar ı dı avurumunu
kolayla tırır.
4. Öfke, kaygının dı sal çatı malara yönelmesi sonucu, egonun
zarar görme ihtimaline kar ılık bir savunma olu turur.
5. Öfke, ki iyi isteklerini elde etme konusunda daha atılgan bir hale
getirir.
6. Öfke, ki iyi tahrik edildi ine ili kin uyarır.

Korkut (2002), öfkenin do al bir duygu olmasının yanı sıra bazen


sınırları koruma ve haksızlıkları düzeltmek için harekete geçirici olan öz
koruma i levine sahip oldu unu belirtmektedir. Ayrıca öfkenin güç ve kontrol
etme iste i, sorumluluktan kaçma, zayıf ileti im becerilerine sahip olma, ba ka
duygulara kar ı savunma aracı olarak kullanma ve huy haline getirme gibi
i levleri de bulunmaktadır .

Bu i levlerin dı ında Schuerger (1979) öfkenin, ki ilerin haklılık ve


adalet duygularını korumalarına yardımcı oldu unu belirtmektedir. Öfke,
organizmaya saldırıldı ı zaman, kendisini savunmasına ve sava masına
yardımcı olacak güçlü fizyolojik, duygusal ve davranı sal tepkilerin ortaya
çıkmasını sa lamaktadır. Bu nedenle, belirli düzeydeki öfke duygusu,
varolu için gerekli görülmektedir. Ancak, belli bir uygarlık düzeyinde
ya amayı seçen insanlar için kendilerini kızdıran her nesne ya da ki iye,
fiziksel olarak saldırmak i levsel de ildir ( ahin, 1997).

Ellis’e göre (1977), bütün geli im süreçleri boyunca bir çok insan
hemen hemen her gün kendi içinde öfke hissetmekte ve kar ıla tı ı di er
insanlara öfke duymaktadırlar. Psikoloji alanında bile otoriterlerin ço u,
insanların kendilerini dü manca ve saldırgan bir dünyadan korumak için
öfkeye ihtiyacı oldu unu belirtmektedir.

Efron (1997) da, öfkenin ki iye bir takım yararları oldu unu
belirtmekte ve bu yararlarından ötürü ki ilerin öfkelerinden kolay kolay
kurtulamadıklarını ifade etmektedir. Güç ve kontrol, sorumluluktan
sıyrılmak, etkili ileti imden kaçmak, ba ka duygular ve insanlardan kaçı ,
huy edinmi olma, öfke seline kapılarak heyecan duyma, canlılık hissetme,
öfkenin birlikte getirdi i yararlar olarak betimlenmektedir. Schuerger’ a
(1979) göre öfke; her zaman bir eye kar ı savunmadır. Öfke, ki i istedi ini
elde edemedi inde ortaya çıkmaktadır. Öfkelenmenin her zaman haklılık
payı vardır, çünkü ki isel haklar ihlal edilmi tir. Böylece Schuerger de öfke

12
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

duygusunun olumsuz olmadı ı, normal bir duygu oldu u görü ünü


destekleyenler arasına alınabilir.

Navaro (2000), öfkenin enerjisi oldu unu ve bu enerjinin de i imleri


güdümleyen, ili kilere ivme getiren, dü ündüren, harekete geçiren önemli
bir enerji oldu unu öne sürmektedir. Aral ve ark.’ na (2000) göre öfke,
çocu un istediklerini elde etmesine yardımcı olmaktadır. Çocuk öfkelendi i
an dikkat çekece ini ve istedi inin yerine gelece ini bilmektedir.

Sonuç olarak, öfkenin hedefi, onun sa lıklı ya da zararlı olaca ını


ayırdetmede en önemli ölçüt olarak kabul edilebilir. Öfke, arkada lı ı
korumaya ve sürdürmeye yardımcı oluyorsa, ki inin kendi otoritesini kabul
ettiriyorsa ve öfkeye neden olan ki inin davranı ını de i tirebiliyorsa yararlı
olarak algılanır. Ancak, öfke ona neden olan ki iye zarar veriyorsa, intikam
duygularını peki tiriyorsa veya kar ıdakinin isteklerine uymaya yol açıyorsa
zararlı olmaya ba lamı tır (Tangney ve di erleri 1996).

Öfkenin Fizyolojisi :

nsanlar öfkelendiklerinde bedenlerinde bir takım de i meler


olmaktadır. Bunlar; kas geriliminin artması, ka ların çatılması, di lerin
gıcırdatılması, ters ters bakma, yumrukların sıkılması, kolların ve vücudun
eklinin de i mesi, kızarma (yüzde veya vücutta), benzin atması (renk
kaybetme), kalp çarpıntısı, titreme, uyu ma, tıkanma, se irme, terleme,
kontrolün kaybedilmesi sıcak hissedilmesi, ka ların çatılması, hazımsızlık,
so uk hissetme gibi de i imlerdir (Tavris, 1982: Nazik 2001). Schuerger’ a
(1979) göre ki i öfkelendi inde fiziksel olarak gözlenen en belirgin de i me,
belden gö üs ve kollara, oradan da boyun ve yüze do ru yükselen
sıcaklıktır. Kaslar sertle ir, çabuk a lama gözlenebilir. E er kaynak fiziksel
bir a rıysa, bu duyguya ço unlukla hızlı bir ba ırma e lik etmektedir. Kol ve
bacaklardaki uzun kaslar gerilmekte, gözler açılmakta, a ız gerilmekte ve
di ler sıkılmaktadır.

Sonuç olarak öfkelenmenin fizyolojisinin çok belirgin oldu u ifade


edilebilir. Özetle, kan damarları geni lemekte, kan dola ımı hızlanmakta,
bundan dolayı kızarma ve i me meydana gelmekte, seste çatlaklık
gözlenmektedir. Özellikle, yüz ve alındaki bölümlerin geni lemesi öfkeye
özgüdür (Hançerlio lu 1993).

Öfke -Cinsiyet li kisi :


Öfke duygusu ve buna ba lı olarak ortaya çıkan saldırgan
davranı lar erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. Bu
konuyla ilgili en yaygın açıklama ise kültürel olarak her iki cinsin yeti tirilme
biçimi ve toplumun onlardan beklentilerinin farklı olmasıdır. Erkeklerin
hissetmesine izin verilen neredeyse tek duygu öfkedir. Erkeklere
saldırgan ve yarı macı olmaları ö retilirken, kadınlara hayatlarındaki

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 13


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

erkeklere, çocuklarına ve birbirlerine sıcak ve destekleyici olmaları


ö retilmi tir (Mckay & Dinkmeyer 1998; Navaro 2000). Sharkin’e (1993)
göre öfke duygusu, güçlülük, sertlik, saldırganlık eklinde ve erke e yakı an
ve onu güçlendiren bir duygu olarak de erlendirilmektedir (Akt: Balkaya
,2001).

lkça lardan günümüze kadar gelen ataerkil düzen anlayı ı, öfke


erkeklerde hayati saldırı ve savunma aracı olarak peki tirildi inde, erkeklerin
öfke ve saldırganlı ı toplum tarafından do al kar ılanmaktadır. Türk
Kültüründe, ba kasının üstünde güç ve baskı kurma sadece erkeklere uygun
görülmekte ve öfkenin gösterilmesi erkeksi bir ifade olarak
benimsenmektedir. Erkekler için öfkeyi ifade etme davranı ları genelde
cinsel rolleri içinde örneklenmi , ö retilmi , toplumsal olarak da bu
davranı lar “erkeksi” olmak adına peki tirilmi tir (Navaro, 2000). Fabes ve
Eisenberg’ a (1992) göre erkek çocuklar öfkeyle ba etme yolu olarak,
öfkelerini dı a vurmayı tercih ederlerken, kızlar saldırgan olmayan yollarla
pasif direni te bulunarak kendilerini savunmaktadırlar (Akt: Balkaya 2001).
Ayrıca ilkö retim döneminde erkek çocukların kızlara göre daha fazla
saldırgan davranı larda bulundukları bilinmektedir (Baklaya, 2001).

ÖFKE DENET M LE LG L GÖRÜ LER

Öfke denetiminin tarihçesine bakıldı ında, öfkenin nasıl


dizginlenebilece i konusundaki ilk dü üncelerin antik ça lara kadar
dayandı ı görülmektedir. Öfke denetimi hakkında bugün sahip olunan
inançların kökenleri felsefeyle birlikte do mu tur; ancak günümüze, bu
inançlar sosyal hayat içinde ya arken dikkat edilmesi gereken önemli dersler
olarak kalmı tır. Toplumun bir parçası olup da öfke yaratacak durumlarda
tepkilerini kontrol etmeyi ba aramayan insanlar, sinirli davranı larda
bulunmakta ve kendilerini mahkeme salonlarında ya da hapishanelerde
bulabilmektedir (Hollenhorst , 1998).

Stoacıların, disipline de er vermelerine ve öfkenin hem sava hem


de spor olaylarında gereksiz oldu unu dü ünmelerine ra men, Aristo
haksızlı a tepki olarak verilen öfkenin haksızlı ı önlemek konusunda bir
önemi oldu una inanmı tır. Ancak, her eye ra men filozofların, öfke
duygusunu dizginlemenin ve kendini kontrol etmenin rasyonel dü ünceyi
geli tirerek ö renilebilece i konusunda fikir birli i içinde oldu u
görülmektedir. Ünlü Stoacı Romalı dü ünür Seneca, ki inin kendini
öfkelenmekten alıkoyabilmesi için, insanın ki isel olarak sinirlendi i eylerin
farkına varması, öfkeye öfkeyle kar ılık vermemesi ve çok fazla alkol
almaması gerekti ine inanmı tır. Ayrıca, öfkenin akıl ile, nüktecilik ile önüne
geçilebilece i ve çocukların kendini kontrol konusunda erken ya ta e itim
alması gerekti i dü ünülüyordu. Uzun zaman önce öne sürülmü bu
dü üncelere ra men, olumsuz duygular üzerine yapılmı çalı malar, öfke

14
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

yerine öncelikle kaygı ve bunalım duygularına odaklanmı tır. Son yirmi–otuz


sene içinde kar ı cinslerin öfkeyi ifade etmedeki farklılıkları ve saldırganlık ile
öfkeyi ayırt etme konuları üzerinde daha fazla durulmaya ba lanmı tır.
Öfkeye ili kin odaklanılan noktaların de i mesine kar ın, Kemp ve
Strongman, öfkeyi algılamanın 2000 senedir pek de fazla de i medi ini
belirtmektedirler (Hollenhorst 1998).

Öfke ve öfke denetimi ile ilgili görü ler incelendi inde, öfkenin
normal bir duygu oldu u, ancak esas sorunun öfkeyi ifade etme biçimi
oldu u görülmektedir. Bu durumda öfkenin kontrol edilmesi mümkündür.
Öfkenin kontrol edilmesi ya da öfke denetimi; kı kırtma, kı kırtmaya
verilen fiziksel tepki ve öfkenin düzgün olarak ifade edilmesi konularına
odaklanmaktadır (Hollenhorst, 1998). Ebette ki öfkeyi kontrol etmeye
çalı manın haklı nedenleri bulunmaktadır. Öfke kontrol edilmedi inde ki i,
bir takım olumsuzluklar ya amaktadır.

Ellis’in (1977) akılcı duygusal yakla ımına göre öfke ile ba etmek
için öncelikle ki inin öfkeli oldu unu itiraf etmesi gerekti ini belirtmektedir.
Daha sonra, bu duyguyu ço unlukla ki inin kendi kendisine ortaya
çıkardı ını kabul etmesi ve bu duygudan kurtulmak için de ki inin kendisinin
sorumlu oldu unu, tamamen ortadan kaldıramasa bile azaltabilece i ve
kontrol edebilece ini fark etmesi önem ta ımaktadır. Öfkeyle ba a çıkmak
için, bu duygunun ki iye ve yakın çevresine yarardan çok zarar getirdi inin
bilinmesi de gerekmektedir.

Tavris, “Ça da Danı anı Duygusal Olarak Rahatlatma


(ventilationist)” (Voltan-Acar, 2003) olarak adlandırılan ve öfkeyi
göstermenin her zaman iyi bir yol oldu unu, göstermemenin ise ki iyi zora
soktu unu öne süren görü e katılmamaktadır. Tavris’e göre (1982), ki i
öfkelendi inde, ba ırıp ça ırmanın, öfkenin ifade edilmesine, dü manlı ın
dı arıya atılmasına katkıda bulunmamaktadır. Tavris (1982), öfkenin dı a
yansıtılmasını u ekilde de erlendirmi tir : “E er ifade edilmi öfkeniz di er
insanın size vurmasına neden oluyorsa, sa lıklı damarlarla ölmeniz pek bir
i e yaramaz.”. Bu görü e göre, bir eylere vurmak, fırlatmak veya kırmak gibi
davranı ların en büyük zararı, problemleri azaltmak yerine genel gürültüyü
artırmaktır. Öfkelerini bo altmaya en fazla e ilimli olanlar yatı acakları yerde
daha da fazla sinirlenmektedirler.

Öfkeyi dı arı attıklarında fiziksel ve psikolojik olarak neler oldu una


bakarak, ki ilerin öfkeyi ifade etme yollarının onlarda neler hissettirdi ini ve
nasıl etkilendiklerini anlamak mümkündür. Ki inin öfkeyi ifade edip etmeme
kararı ne iletmek ve ne elde etmek istedi ine ba lı olarak de i mektedir. Bu
iki amaç birbiri ile uyumlu olmak zorunda de ildir. Öfke bazen misilleme
yapmak ve intikam almak, bazen de kötü bir durumu düzeltmek, hakları
yeniden kazanmak için kullanılabilir. Amaçlar ki inin öfkesiyle ne
"yapması gerekti ini" belirlemektedir (Tavris, 1982).

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 15


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

Ellis (1977), Freud ve Adler gibi, öfkenin kendini çocukça merkezde


görmekten kaynaklandı ına inanmaktadır. Ellis’e göre, öfke ve iddet
nadiren hayal kırıklı ından kaynaklanmaktadır. Bu nedenden dolayı birey
kendini merkezde görmekten ve dünyanın kendi etrafında döndü ünü
dü ünmekten vazgeçti inde öfkeyle de ba edilebilmektedir. Öfkenin,
kayna ı daha çok hayal kırıklı ına olan toleranstır. Birey öfkelendi inde,
onu hayal kırıklı ına u ratan eyin var olmaması gerekti ini, bunun adaletli
olmadı ını, aynı zamanda bu adaletsizli in olmaması gerekti ini, onu
sinirlendiren eylerin ve ki ilerin bu ekilde davranmamaları gerekti ini
dü ünmektedir. Ellis asıl yapılması gereken eyin öfkeyle ba etmede, hayal
kırıklı ı toleransını artırmak oldu unu belirtmektedir .

Ellis’in öfkenin bastırılmasının, ifade edilmemesinin yarardan çok


zarar getirebilece i yönündeki görü leriyle paralellik gösteren bir di er
görü e göre de; insanlar öfke duygularıyla ba a çıkmak için bilinçli ya da
bilinçsiz bazı yollar kullanmaktadırlar. Bu yollar; ifade etme, bastırma ve
sakinle tirme olarak üç ba lık altında toplanabilir. Öfke duygusunu
saldırganlıkla de il de kendi duygu ve dü üncelerini yansıtarak ortaya
koyacak ekilde ifade etmek, bunlar arasında en sa lıklı yoldur. Öfkeyi
saldırganlıkla ifade etmemek için ki i, isteklerinin ne oldu unun farkına
varmalı, bunları açık kar ıdakini incitmeyecek bir ekilde aktarabilmelidir.
kinci yol, öfkeyi bastırıp daha sonra olumlu duygulara ya da ba ka yöne
yönlendirmektir. Bu, öfkeyi ki inin içinde tutup onu dü ünmemeye çalı ıp
dikkatini daha olumlu bir eylere yönlendirmesi demektir. Amaç, ki inin
öfkesini bastırması ve daha yapıcı davranı lara dönü türmesidir. Bu yöntem
bazen i e yarasa da öfkeyi sürekli olarak bastırmak çok sa lıklı olmayabilir.
E er öfke açık bir biçimde ifade edilmezse bir süre sonra bu duygu ki inin
kendine dönmekte ve hipertansiyon, psikosomatik rahatsızlıklar ya da
depresyon gibi sorunlara yol açabilmektedir. Öfke duygusu kar ısındaki
üçüncü yol ise öfke ya andı ında ki inin kendisini sakinle tirmeye
çalı tırmasıdır. Sakinle me sadece dı sal davranı ları de il, içsel tepkilerin
de kontrol edilmesini gerektirir. Yani nefes alı veri leri, kalp atı hızını
kontrol ederek fizyolojik olarak sakinle ip öfke duygusunu hafifletmek
mümkün görünmektedir ( ahin, 1997).

Tavris (1982 )ise de i ik kuramcıların öfkeyle ba açıkmaya ili kin


görü lerinin üç grupta toplanabilece ini öne sürmektedir. Bunlar :

1. Saldırganlık öfkenin içgüdüsel bo almasıdır (katarsisidir),


2. Öfke hakkında konu mak öfkeyi azaltır,
3. Öfke nöbetleri ve di er çocukluk ça ı öfkelenmeleri sa lıklı
ve faydalıdır.

A a ıda bu üç görü e ili kin Tavris’in ele tirel açıklamaları


özetlenmi tir.

16
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

Tavris ve Wade (1993), öfkeyle ba açıkmak için u önerileri


sunmaktadırlar :

• Öfkenin ate iyle konu ulmamalı; bedende hareketlenmenin


ortadan kalkması beklenilmeli
• Problemin tekrar dü ünülüp dü ünülmeyece i gözden
geçirilmeli.
• stenilen sonuçları almak için öfkenin nasıl ifade edilece i iyi
dü ünülmeli.

Ellis ise, Tavris’den farklı olarak, öfkenin içerde tutulmaması


gerekti ini, ifade edilmemi öfkenin, özgürce ifade edilmi hislerden çok
daha fazla zarar verece ini belirtmektedir. Ellis öfkeyle ba a çıkmak için
farklı olarak u yolları önermi tir (1977):

1. e yarayan sonuçların yeniden incelenmesi. Ki i,


sinirlenmenin öfkeyi nasıl arttırabilece ini, öfkenin avantaj
ve dezavantajlarını, amaca ula tıran öfke “zaferlerinin” bile
uzun dönemde do uraca ı sonuçları tahmin edebilmelidir.
Daha sonra öfkeyle ba a çıkmak için alternatifler
üretilmelidir. Örne in; sinirlendiren uyarıcıyı veya
öfkelenmeye katkıda bulunan olayları de i tirmek, aynı
uyarıcıyla kar ı kar ıya iken daha az sinirlenmeyi
sa layacak farklı türden destekleyiciler bulmak, dü manca
davranı ın avantaj ve dezavantajlarına kısa dönemli de il,
uzun dönemli ve fayda sa layıcı açıdan bakmak ve sinir
bozucu insanlara ve olaylara bakı açısını de i tirerek
daha az sinirlendirmelerini sa lamak gibi.
2. Hayal kırıklı ının azaltılması. Her ne kadar hayal kırıklı ı
öfkeye do rudan neden olmasa da, kesinlikle katkıda
bulunmaktadır. Önemli bir süre ciddi ekilde engellenmi lik
duygusu ya ayan insanların ço u kendilerini bu nedenle
üzmek e ilimindedirler ve en sonunda kendilerini hayal
kırıklı ına u ratan durumlara ve insanlara öfkeyle
çıkı maktadırlar. Bu nedenle, hayal kırıklı ı e i ini
yükseltmek ve dünyanın sevimsizliklerine kar ı sızlanmayı
azaltmak için çok çaba sarf etmek gerekti i gibi, bu hayal
kırıklıklarını azaltmak yönünde de çaba gösterilebilmelidir.
3. Narsizme ve kendini büyük görmeye kar ı önlemler
alınması. Narsizm ya da çocukça bir ekilde kendini
merkezde görme insanın do asında vardır ve insan
davranı larının ço unu etkileme e ilimindedir. E er narsizim
öfkenin ana kaynaklarından birini olu turuyorsa, çocuksu
narsizmden vazgeçilmelidir.

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 17


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

4. Tutumların özgürle tirilmesi. Adil davranmayan ki iye


kar ı verilecek tepkiler, insanlara kar ı sahip olunan genel
tutumlar ve uymak zorunda olunan kurallarla yakından
ilgilidir. Örne in; geleneksel inançları olan erkeklerin, daha
modern dü ünceleri olan erkeklere göre rakiplerine daha
dü manca davranabildikleri gözlenmektedir. Ki i e er
ba kalarına kar ı olan öfkelenme e ilimini frenlemek ve
öfkelendiren ki ilere kar ı olan saldırgan ve dü manca
davranı larını ortadan kaldırmak istiyorsa, dünyaya; genel
olarak sahip oldu u tutucu, geleneksel veya tepkisel bakı
açısı yerine daha özgürce bakabilmelidir.
5. Öfke ve iddetin zararının farkında olunması. Ki inin öfke
ve iddetin toplumlara ve kendisine verdi i zararın farkında
olması gerekmektedir. Bu farkındalıkla ki iler,
öfkelendiklerinde kendilerine ve ba kalarına zarar
vermemeye çalı malıdırlar.
6. Yükleme kuramının anla ılması. Ellis bu maddeyi
“Yükleme Kuramı” (Attribution Theory) olarak ifade
etmektedir. Ellis, ki inin kendisine haksızlık eden ya da
hayal kırıklı ı yaratanların davranı larının nedenlerini
açıklamaya çalı masını “yükleme kuramı” olarak
adlandırmaktadır. Kar ısındakinin öfke uyandırabilecek
davranı larının arkasındaki nedenler ara tırıldı ında, ki inin
öfkesi azalmakta ya da öfkelenmesi engellenmektedir.
7. A inalık. Bazen ki iler kendini yabancılara ve onları da
kendine a ina ederek öfkelerini azaltabilmektedirler. Ki iler,
kendilerine yabancı olan ki i ve durumları ne kadar çok
tanırsa, onlardan o kadar az tehlike bekleme e iliminde
olmaktadırlar.
8. Adil bir ekilde tartı ılması. Ki iler adil bir ekilde
kendilerini öfkelendiren ki ilerle kavga etmek yerine
tartı abildiklerinde öfkelerini kontrol edebilmektedirler.
Kar ıdaki ki iyi dikkatlice dinleme, öfkelendiren
ki iye cevap vermeye çalı madan önce onun görü lerini
yeniden dile getirme, kar ılıklı de i iklik istenip istemedi i
konusunda anla maya varma ve bu anla mayı yeniden dile
getirme, adil bir ekilde tartı abilmenin belirgin özellikleridir.
9. Uyu turucudan ve alkolden uzak durulması. Bir dönem
uyu turucu ve alkol ba ımlılı ı olan ki ilerin, bu maddeleri
tamamen bıraksalar bile, sinirli bir yapıya sahip oldukları
gözlenmektedir. Uyu turucu veya alkol ba ımlılılarının bir
kısmı öfkeyle ba a çıkmak için bu maddelere
yönelmektedirler. Ancak alkol ve uyu turucu maddeler,
beklenenin aksine bu ki ilerin daha öfkeli ve saldırgan
olmalarına yol açmaktadır.

18
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

10. Öfkeli ve saldırgan davranı ların peki tirilmesi. Öfkeli ve


saldırgan ki ilerin olumsuz ve yıkıcı davranı ları
cezalandırılmaz ve hatta bu davranı ları sonrasında istekleri
hemen yerine getirilirse iddet ve iddetin süreklili i
desteklenmi olur. Bu nedenle bu tür davranı ların
cezalandırılmasa bile peki tirilmemesi gerekmektedir.
11. Affetme. Herkesin hata yapabilece ini kabul etmek ve
onlara iyi davranma fırsatı vermek gerekmektedir. Bu fırsat
aslında ba kalarının öfke duygusu için tetikleyici olmalarını
engellemekte ve böylece ki iler daha az
öfkelenebilmektedirler.

SONUÇ

Bireyler, gün geçtikçe artan ya am güçlükleriyle etkili bir ekilde


ba açıkmak durumunda kalmaktadırlar. Öfke,ekonomik, sosyal ya da ki isel
problemler ve engellemeler kar ısında ya anılan çok temel bir duygudur.
Öfke aynı zamanda ba açıkılması gereken bir duygudur. lgili literatürde de
belirtildi i gibi, etkili bir ekilde ba açıkılmadı ında, fiziksel, psikolojik ya da
hukuksal problemler ya anmasına yol açacak sonuçlar ortaya
çıkabilmektedir. Bu çalı mada öfkenin ne oldu u, ifade biçimleri, öfkenin
i levlerinin de oldu u, fizyolojisi ve öfke-cinsiyet ili kisine ili kin görü ler ile
öfkenin kontrol edilebilece i özetlenmi tir. Böylece öfke ile ilgili yanlı
inanı ların (öfkenin önlemeyece i, öfkenin olumsuz bir duygu oldu u gibi)
azaltılması amaçlanmı tır. Ayrıca öfke duygusunun do ru tanımlanmasına
paralel olarak öfkenin denetlenebilen bir duygu oldu u ve buna yönelik
açıklamalar ile öfke denetimi e itim programlarından bireylerin haberdar
edilmesi amaçlanmı tır. Öfke denetime yönelik programların hazırlanması
ve bu programlardan yararlanma imkanlarının yaratılması, bireysel oldu u
kadar toplumun ruh sa lı ını korumaya yönelik önleyici çalı malar
kapsamında de erlendirilmelidir.

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 19


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

KAYNAKÇA

ALBERTI R. ve M. EMMONS. (1990) Your Perfect Right, USA:


mpact Publishers Inc.

ANDERSON, L. S. (1992) Dealing with Angry Child, USA :


Goverment Printing Office.

ARAL N., . BULUT, G. BARAN ve S. Ç MEN. (2000) Çocuk


Geli imi, stanbul : Ya -Pa Yayınları

BALKAYA, F. (2001) “Öfke : Temel Boyutları, Nedenleri ve


Sonuçları”, Türk Psikoloji Yazıları, IV,7: 21-45

CALHOUN, C. ve R.C SOLOMON.(1984) What is Emotion, New


York : Oxford University Press

CÜCELO LU, D. (1996) nsan ve Davranı ı – Psikolojinin Temel


Kavramları, stanbul: Remzi Kitabevi,

EFRON, R. P. (1997)Her An Öfkeli misiniz? ( Öfkenizi Denetim


Altında Tutabilmek çin Bir Kılavuz),(1994) (Çev . Semra
Eren), Ankara: HYB Yayıncılık

ELLIS, A. A.(1977)How to Live with and without it. USA: nstutue


for Rational Living,.

GEÇTAN, E. (1993)Ça da Ya am ve Normal Dı ı Davranı lar,


stanbul : Remzi Kitabevi,.
HANÇERL O LU, O. (1993) Ruhbilim Sözlü ü, stanbul: Remzi
Kitabevi, 2. Baskı

HOLLENHORST, P. S.(1998) “What Do We Know About Anger


Management Programs in Corrections”, Federal
Probation, USA: .Dec. , 62,2, :52-65.

KENRICK, D. T.ve J. G. S. (1994) Psychology, New Jersey, USA :


Second Edition, Prentice Hall, Englewood Cliffs

20
Burdur E itim Fakültesi Dergisi
Öfke ve Öfke Denetimi Hülya AH N

KISAÇ, . (1997) “Üniversite Ö rencilerinin Bazı De i kenlere Göre


Sürekli Öfke ve Öfke fade Düzeyleri”, (Yayınlanmamı
Doktora Tezi), Ankara : Hacettepe Üniversitesi

KORKUT, F. (2002) “Kızgınlık ve Kızgınlıkla Ba açıkabilme”


Dergimiz Çankaya RAM, 1,:9-16.

MCKAY,G. D. ve D. DINKMEYER (1998)Ne Hissetti iniz


Kendinize Ba lı, (Çev. Ay e Güran), Ankara: HYB
Yayıncılık

NAZ K, B. (2001)Çocuk Ruh Sa lı ı, stanbul : Ya-Pa Yayıncılık:

NAVARO, L. (2000) Bir Cadı Masalı, stanbul: 4. Basım, Remzi


Kitabevi

SHUERGER, J. M. (1979) Understanding And Controlling Anger,


Eisenberg S. Ve Patterson, L. E (Eds.) Helping Clients with
Special Concerns, London: Houghton Mifflin Company

SPIELBERGER, C. D. (1999) State-trait Anger Expression Inventory


- 2 (STAXI-2), USA: Psychological Assessment
Resources, Inc.

AH N, N. H. (1997) “Öfke, O Sizi Kontrol Edece ine Siz Onu


Kontrol Edin”,( APA’nın aynı adlı bro üründen çeviri), Türk
Psikoloji Bülteni, 3,7, :79-85.

TANGNEY,J.P, P. (1996) WAGNER, D.H LL-BARLOW, D.E.


MARSCHALL, ve R. GRAMZOW. “Relation of Shame
And Guilt To Constructuvite Versus Destructive Responses
To Anger Across The Lifespan.” Journal and Social
Psychology, 70,4, : 797-809.

TAVRIS, C. (1982) Anger, The Misunderstood Emotion, New York,


USA:Simon and Schuster,.

TAVRIS, C. & WADE, C.(1993) Psychology,(third edition), New


York. USA: Herper College Publishers

Burdur E itim Fakültesi Dergisi 21


Hülya AH N Öfke ve Öfke Denetimi

VOLTAN-ACAR, N.(2003) “ Psikolojik Danı mada Kullanılan Kavramların


Durumu”, N. VOLTAN-ACAR, PDR’de Yirmibe Yıl
(Makaleler), Ankara: Nobel Yayınevi, III. Bölüm:163.

VOLTAN-ACAR, N.(2003) “Duygu Yansıtan sözcüklerin Anlamsal


Çözümlemesi”, N. VOLTAN-ACAR, PDR’de Yirmibe Yıl
(Makaleler), Ankara: Nobel Yayınevi, II. Bölüm:123.

22
Burdur E itim Fakültesi Dergisi

You might also like