You are on page 1of 212

19.

ULUSAL
AİLE HEKİMLİĞİ
KONGRESİ
29 Ekim – 1 Kasım 2020
Dijital Kongre

KONGRE KİTABI
www.ulusalaile.com
2 İçindekiler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

İçindekiler Bir Soruya Çözüm İçin Glisemik İndeks Belirlenmesi ......... 48


Aile Hekimliği Polikliniğine Başvuran Obez
Önsöz ........................................................................... 6 Kadınlarda Obezitenin Derecesi İle D Vitamini İlişkisi ......... 49
Kurullar ........................................................................ 7 Obesitesi Olan ve Olmayan Bireylerde Gece
Yeme Sendromunun Değerlendirilmesi..................... 50
Program ....................................................................... 8
Sağlıklı Bireylerde Serum Ürik Asit Seviyeleri
29 Ekim 2020, Perşembe............................................ 8
ile Lipid Parametreleri ve Vücut Kitle İndeksi
30 Ekim 2020, Cuma .................................................. 9
Arasındaki İlişki ........................................................ 51
31 Ekim 2020, Cumartesi.......................................... 13
Üniversite Öğrencilerinde COVİD-19 Pandemi
Sanal Poster Oturumları ........................................... 18 Döneminde Kısıtlı Sosyal Hayatın Fiziksel Aktivite ve
Konuşma Özetleri ................................................... 19 Beslenme Davranışları Üzerine Etkisi ....................... 52
Pandemi Döneminde Bakımda Multidipliner Aile Hekimliği Kliniğinde Yaşlılarda Geriatrik
Süreklilik .................................................................. 19 Depresyon Prevalansı ve İlişkili Faktörler ................. 54
Covid-19 Pandemisinde ASM Yönetimi .................... 22 İleri Yaş Bireylerin Ağız-Diş Sağlığının
Sağlık Çalışanlarının Sağlığı ..................................... 23 Korunmasında Aile Hekimlerinin Rolü....................... 58
Pandemi Döneminde Aile Sağlığı Merkezleri Malignite Tanısı Olan Palyatif Bakım
(ASM Gezileri) .......................................................... 25 Hastalarımızın Bası Yarası Kültür Sonuçları ............. 59
Pandemi döneminde Eğitim Aile Sağlığı Palyatif Bakım Alan Kanser Hastalarında
Merkezleri (E-ASM Gezileri): Haydarpaşa Numune Düşme Riski ............................................................. 61
Ataşehir E-ASM ........................................................ 26 Yaşlılarda Aşılanma Durumunun Ve Bilgisinin
Pandemi döneminde Eğitim Klinikleri........................ 27 Kırsal - Kentsel Semtlere Göre Karşılaştırılması......... 62
Pandemi Döneminde Eğitim Klinikleri ....................... 28 Yaşlılarda Metabolik sendrom ve ilişkili
Salgın Döneminde Kırılgan Hastalar: komorbiditeler ........................................................... 64
Bakımevleri ............................................................... 29 Aile Hekimliği Polikliniğimizde İdiyopatik
Salgın döneminde kırılgan hastalar: Evde Pruritus Vakalarının Değerlendirilmesi ...................... 66
Sağlık ....................................................................... 30 Aile Hekimliğinde Geleneksel ve Tamamlayıcı
Covid-19 Salgınında ASM'de Bebek-Çocuk- Tıbbi Uygulamalar Olabilir mi? Mümkün mü? ........... 69
Ergen İzlemleri .......................................................... 31 Bir Üniversite Hastanesi Acil Yeşil Alan
Covid-19 Salgınında Birinci Basamakta Gebe Polikliniğine Başvuran Hastaların Özellikleri ve
ve Lohusa İzlemleri ................................................... 32 Başvuru Tanılarının İncelenmesi .............................. 70
Covid-19 Salgınında Mevzuat Değișiklikleri, Her Yanık Hastası Yanık Tedavi Merkezine mi
Raporlar ve Belgeler ................................................. 33 Başvurmalı?: Yanık tedavisinde Aile Hekimliğinin
Covid-19 Sınır Ötesinden Bakış ve Çekirdek Rolü .......................................................................... 71
Yeterlilikler ............................................................... 34 Tıp Fakültesindeki Araştırma Görevlilerinin
Pandemi Sürecinde Bilimsel Araştırmalar ................. 35 Kronotipleriyle Bağımlılık Türleri Arasındaki İlişkinin
Kardiyolojide Akıllı Cihazlar ve Uzaktan Takip .......... 36 İncelenmesi .............................................................. 72
Akılcı İlaç Kullanımı ................................................... 37 Bir Aile Sağlığı Merkezi Bünyesinde Kurulan
Pandemi Döneminde Aile Hekimliği Asistanı Sigara Bıraktırma Kliniğinin Veri Analizi .................... 73
Olmak ....................................................................... 38 Koroner Arter Bypass Greft Operasyonu
Pandemi Döneminde Üniversitede Aile Kararı Alınan Hastaların, Birinci Basamakta Koroner
Hekimliği Asistanı Olmak ......................................... 39 Risklerine Yönelik Sağlık Hizmeti Alma Durumları ......... 75
Covid-19 Salgını Sırasında Gebe Olmak .................. 40 Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışı, Gezegen
Sözel Bildiriler ......................................................... 41 Sağlığı ve Yaşam Biçimi Tıbbi ................................ 78
Çocuk Acil Servisine Başvuran Hastaların Sigara Bırakma Polikliniğine Başvuran
Ebeveynlerinin Temel İlk Yardım Bilgisi Düzeylerinin Bireylerin Nikotin Bağımlılığı İle Depresyon-Anksiyete
Değerlendirilmesi ...................................................... 41 Arasındaki İlişkisi Ve Sigara Bırakma Sonuçlarına
Gebelikte Konstipasyon Görülme Sıklığı ................... 42 Etkisi......................................................................... 80
İnfertil Kadınlarda Oksidatif Stres Ve Ümraniye İlçesi Lise Öğrencilerinde Sigara
İnflamasyonun Değerlendirilmesi .............................. 44 İçme Sıklığı, Bunu Etkileyen Faktörler Ve Öğrencilerin
Sigara İle İlgili Bilgi, Tutum, Davranışlarının
İstanbul’da Yaşayan Üreme Çağındaki Suriyeli
Değerlendirilmesi ...................................................... 81
Evli Sığınmacıların Kontraseptif Kullanımı
Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışları ................ 46 Aile Hekimlerinin Alt Ekstremite
Osteoartritlerinde Kullanılan Nonfarmakolojik Tedavi
Maternal gestasyonel diyabet ve erken
Yöntemlerine Yaklaşımları ........................................ 82
çoçukluk çağı obezitesi: Retrospektif kohort çalışması
Aile Hekimliğinde Topuk Ağrısına Yaklaşım:
.................................................................................. 47
Prospektif ve Randomize Bir Çalışma....................... 83
"Diyabet Ve Glukoz İntoleransı Olan Hastalar
Bal Yiyebilir Mi?" Aile Hekimlerinin Sıkça Karşılaştığı
İçindekiler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 3

Fibromiyaljide Hastalık Şiddetinin D Vitamini Değerlendirilmesi........................................................ 125


Düzeyi ve İnflamatuar Belirteçler ile İlişkisi ............... 84 Hipotiroidi depresyon ilişkisi, Hipotiroidili
Sağlık çalışanlarında osteoporoz farkındalığı ............ 87 hastalarda depresif semptomatoloji sıklığı:vaka
Tıbbi Sekreterlerin Kas İskelet Sistemi kontrol çalışması..................................................... 126
Sorunlarının Değerlendirilmesi .................................. 88 HIV İle Yaşayan Kadınların Cinsel Sağlık Ve
Aile Hekimlerinin Kılavuzları Kullanım Tutum Üreme Sağlığı İle İlgili Bilgi Ve Tutumlarına HIV İle
Ve Davranışları ......................................................... 89 Yaşamanın Etkisinin Değerlendirilmesi................... 130
Aile Hekimliği Uzmanları Tarafından İkinci Kısa Sağlık Ölçeğinin Türkçe Çevirisinin
Basamakta Sık Konulan Tanılar ve Sık İstenen İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Hastalık Aktivite
Laboratuvar Tetkikleri............................................... 90 İndeksi ile İlişkisinin İncelenmesi ............................ 131
Ankara Şehir Hastanesi Nöroloji Polikliniğine Obstrüktif Uyku Apnesi Hastalarında Vücut
Baş Ağrısı Şikayetiyle İlk Kez Başvuran Hastaların Yağ Kompozisyonunun Uyku Parametreleri ve Yaşam
Aile Hekimleri Tarafından Takip Ve Tedavi Kalitesi ile İlişkisi..................................................... 132
Edilebilirliğinin Değerlendirilmesi .............................. 91 Oral Antidiyabetik Kullanan Tip 2 Diyabetes
Kocaeli Üniversitesi Öğrencilerinin Mediko- Mellitus Hastalarında Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ve
sosyal Merkezi Hakkındaki Bilgi Ve Memnuniyet Olumsuz İnsülin Tedavisi Algısının Diyabet
Düzeyleri................................................................... 92 Prognozuna Etkisi .................................................. 133
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Ortalama Trombosit Hacmi ve Sayısının
Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Merkez Diyabet ve Koroner Arter Hastalığındaki Değişimi ......... 136
Polikliniğe Başvuran Hastaların İlaç Kullanım Yaşlılarda Hipertansiyon Uyumunu Etkileyen
Alışkanlıkları ............................................................. 98 Faktörlerin Araştırılması.......................................... 137
Üçüncü Basamak Sağlık Kuruluşunda Aile Hasta Ve Hasta Yakınlarının Şarbon
Hekimliği Hasta Profilinin Bir Yıllık Retrospektif Konusunda Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının
Değerlendirilmesi .................................................... 102 Değerlendirmesi ..................................................... 139
Bir Covid-19 Servisinde Yatan Hastaların Hastane Personelinin Hijyen Konusundaki
Klinik Seyirlerini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi ....... 103 Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının Değerlendirilmesi ......... 140
Bir Üniversite Hastanesinde Sağlık Hekimlerin Periyodik Sağlık Muayeneleri
çalışanlarında Covid-19 Temas ve Risk Durumlarının Hakkındaki Bilgi Düzeyi ve Davranışları ile Sağlıklı
Değerlendirilmesi ve Taraması .............................. 104 Yaşam Biçimi Davranışlarının Birlikte
COVID-19 Aşı Araştırmaları Devam Ederken; Değerlendirilmesi.................................................... 142
Toplumun Gelecekteki COVID-19 Aşısına Yönelik İntern Hekimlerin Akılcı İlaç Kullanımı Ve İlaç
Düşünce ve Tutumları............................................. 105 Etkileşimleri Konusundaki Bilgi, Tutum Ve
Türkiye'nin doğusunda yaşayanların mevcut Davranışlarının Değerlendirilmesi ........................... 143
COVID-19 salgını hakkındaki bilgileri, tutumları ve Kahramanmaraş İli Birinci Basamak Sağlık
endişeleri ................................................................ 107 Çalışanlarının Erkek Sünneti Konusundaki Bilgi Ve
Yaşlı Bireylerin COVID-19 Salgınının Uzun Görüşleri................................................................. 144
Süreli Sosyal İzolasyon Sürecinde Biyopsikososyal Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Son
İhtiyaçları: Nitel Bir Çalışma .................................... 112 Sınıf Öğrencilerinin Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
Ana Şikayet Olarak Halsizlik, Yorgunluk İle Konusundaki Algı Ve Tutumları, Kalitatif Araştırma ......... 145
Somatizayon Arasındaki İlişki ................................. 114 Şanlıurfa İlinde Çalışan Aile Hekimlerinin Akılcı
Dr. Lütfi Kırdar Tuzla Eğitim ASM'ye Kayıtlı Antibiyotik Kullanımı Konusunda Bilgi Tutum ve
18-65 Yaş Arası Bireylerde Subjektif Bellek Davranışları ............................................................ 150
Yakınması ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi ......... 116 Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Geleneksel ve
Sağlık Çalışanlarında İşe Bağlı Gerginlik Tamamlayıcı Tıp İle İlgili Bilgi, Tutum ve
Düzeyleri ve İlişkili Faktörlerin İncelenmesi............. 117 Davranışlarının Değerlendirilmesi ........................... 151
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tanılı Hastaların Alkolik Olmayan Karaciğer Yağlanması Olan
COVİD-19 Tanısı Sonrası Anksiyete ve Sosyal Uyum Hastalarda Renal Arter Rezistif İndeks ve Tahmini
Düzeylerinin İncelenmesi ........................................ 118 Glomeruler Filtrasyon Hızı ...................................... 152
Birinci Basamakta Pandemi Dönemindeki Annelerde Anti-HBs'nin Sıklığı Ve Yenidoğana
Poliklinik ve İzlem Sayıların Değerlendirilmesi......... 120 Transplasental Geçiş Düzeyi .................................. 156
COVID-19 hastalığı seyrine yaş ve komorbid Kanama Bozukluğu Hastalarının Takip ve
durumların etkisi; Antalya’da pandeminin ilk üç ayı 122
......... Tedavisinde Birinci Basamak Sağlık Kuruluşlarını
Dönem 3 Gözüyle Covid- 19 Pandemisinde Tercih Etme Davranışlarının İncelenmesi................ 159
Aile Hekimliğine Bakış ............................................ 123 Psoriasis Hastalarında Metabolik Sendrom
Pandemi Sürecinde Evde Sağlık Hizmetleri............ 124 Prevelansı .............................................................. 160
Demir Eksikliği Anemisi Tanısı Alan Hastaların Subklinik Hipotroidili Çocuklarda Yeni
Tedavi Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesinin Antropometrik İndeksler Olan Body Shape İndex Ve
Body Roundness İndex’in Değerlendirilmesi
4 İçindekiler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

........... 163 Açık Kaynaklarda Yayınlanmış Giresun İli


Tüp Bebek Kliniğine başvuran hastaların COVID-19 Vaka Sayıları Üzerinden, Sağlık Bakanlığı
nedenleri ve prevalansı........................................... 164 Durum Raporlarında Yer Alan Bölge Verilerinin
Yeni Tanı Konulan Prediyabetik ve Diyabetik Değerlendirilmesi.................................................... 195
Hastalarda Vitamin D Düzeyinin Değerlendirilmesi ......... 165 Aile Hekimliği, Covıd-19 Ve Apiterapi ..................... 196
Çevre Kirliliğine Bağlı Kanser Riski Analizi: COVID-19 Vaka Serisi: Üç Sağlık
Iğdır İli Örneği ......................................................... 166 Personelinde Tespit Edilen Tekrarlayan COVID-19
Hemodiyaliz Hastalarında C- Reaktif Protein Test Pozitifliği ......................................................... 197
Ve Prokalsitonin Düzeylerinin Değerlendirilmesi ......... 167 Döküntünün Eşlik Ettiği SARS-CoV-2
Kontraseptif Bilgi Değerlendirme Ölçeğinin Enfeksiyonu: Olgu Sunumu .................................... 198
Türkçe Uyarlaması Ve Türkiye Geçerlilik Güvenilirlik Pandemi tıp dönem 6 öğrencilerinde uzmanlık
Çalışması................................................................ 171 alanı seçimini etkiledi mi? ....................................... 199
Polikliniğimize Başvuran ve Yatış Pandemide Aile Hekimi Olmak Ya Da
Gerektirmeyen Hafif/Orta Şiddetli Üriner Sistem Olmamak!............................................................... 200
Enfeksiyonlarında İzole Edilen Mikroorganizmaların Propolis, Coronavirüs’e Karşı İyi Bir Fikir
ve Antibiyotik Duyarlılıklarının Araştırılması............. 172 Olmayabilir! ............................................................ 201
Primer İmmün Yetmezlikli Hastaların Birinci Türk Aile Hekimliği Dergisi Üyelerinin Pandemi
Basamak Sağlık Merkezlerine Olası Klinik Başvuru Döneminde Sağlıklarını Korumak İçin Yaşamlarında
Şekillerinin Araştırılması ......................................... 174 Yaptıkları Değişikler................................................ 202
Sağlık Çalışanlarının İnfluenza Aşısı Hakkında Türkiye’de Yaşlı Dostu Aile Sağlığı
Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının Değerlendirilmesi ......... 175 Merkezlerinin Gelişimi Önemli mi? ........................ 203
Poster Bildiriler ..................................................... 176 Evde sağlık hastalarında enteral beslenmenin
18 Aylık Sağlıklı Çocukta Herpes Zoster................. 176 yönetilmesi ............................................................. 204
Belim Ağrıyor Bir İğne Yaptıracaktım ...................... 177 Evde Sağlık Hizmeti Deneyimi: GRÜ Prof. Dr.
Bir Ergende Ayrıntılı Öykü ve Psikososyal A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile
Değerlendirme İle Konan Bulimia Nervoza Tanısı ......... 178 Hekimliği Kliniği Evde Sağlık Birimi ........................ 205
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağığı Evde Sağlık Ve Palyatif Bakım Hastalarının
Merkezi'ne Kayıtlı 30-65 Yaş Arası Kadınların HPV İdrar Kültürlerinin Karşılaştırılması .......................... 206
Sonuçlarının Değerlendirilmesi ............................... 179 Palyatif Bakım Servisi'nde Sıradışı Bir
Kardiyovasküler Korunmada Birinci Müdahale-Sigara Bıraktırma................................... 207
Basamakta Hasta-hekim İletişiminin Önemi ........... 180 Presenil Demansın Nadir Görülen Tipi Nasu
Levonorgestrel Salınımlı Rahim İçi Sistemin Hakola Sendromu Tanılı Hastanın Palyatif Bakım ve
Kontraseptif Kullanımı: Olgu Serisi ......................... 181 Takibi ..................................................................... 208
Metastatik Akciğer Kanserli Bir Hastada Yazar Dizini ............................................................ 209
Başarılı Sigara Bıraktırma ve Takip ........................ 183
Periyodik sağlık muayenesi ile tespit edilen
derin anemi olgusu ................................................. 184
Aile Hekimliğinde Nadir Görülen Bir Olgu;
Asetamiprid Zehirlenmesi ....................................... 185
Bir İnfektif Endokardit Olgusu ................................. 186
Enfeksiyoz Mononükleoz Olgu Sunumu ................. 187
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağlığı
Merkezi’nde Diyabetik Ayak Kliniği ile Tanısı Konan
Bir Diyabetes Mellitus Olgusu................................. 188
İntraduktal papiller müsinöz neoplazm birinci
basamakta tanınır mı? ............................................ 189
Mütareke İstanbul’unda Yayınlanan “Aile
Tabibi” Adlı Bir Gazete. .......................................... 190
Nadir İzlenen Bir Differansiye Tiroid Kanser
Vakası: Wartin Benzeri Varyant. ............................. 191
Prematür Overian Yetmezlikte Semptom
Yönetimi İçin Akupunktur Tedavisi: Olgu Sunumu ......... 192
Tatilde sağlık fırsatı : Bir alt ektremite deri
enfeksiyonuna kapsamlı bakış ................................ 193
Tekrarlayan Herpes Zosterle Tanı Alan HIV
Olgusu.................................................................... 194
İçindekiler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 5
6 Önsöz / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Önsöz
Değerli Katılımcılarımız

Bugün hepimiz için çok önemli bir gün… En değerli günümüz olan Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97. Yılını
kutluyor, nice 97 yıllara ulaşmamızı diliyorum. Geçtiğimiz yıllarda gittikçe artan bir başarı ile
gerçekleştirdiğimiz Ulusal Kongremizin hazırlıklarına geçen seneki kongremizin hemen ardından başladık.
Genel hazırlıklar, firma görüşmeleri ve otel teklifleri hakkında çalışmalarımızı yaptık ve hazır hale getirdik.
Ufukta görünen pandemi belirsizliği nedeniyle önümüzü görebilmek için biraz bekledik ve korkularımızın haklı
olduğunu gördük. Ancak 1993 yılından beri ara vermeden süren, Türkiye’nin tek “Ulusal Aile Hekimliği
Kongresini” dijital ortama taşıyarak devamını sağlamanın en doğru seçenek olduğuna karar verdik.

Yaklaşık 2 sene önce TAHUD web sitesi ve üye takip sistemi ile ilgili çok önemli bir değişikliğe gittik.
Başlangıçta basit bir web sitesi değişikliği gibi görünen tahud.org.tr adresinde, zaman içerisinde yeni
aşamaları devreye aldık. Artık hepinizin de gördüğü gibi, her üyemizin kendine ait bilgilerini güncel olarak takip
edebildiği, kredi kartı ile aidatlarını ödeyebildiği, Türkiye Aile Hekimliği Sürekli Mesleki Gelişim puanlarını
biriktirebildiği, görev ve unvan değişikliklerini güncelleyebildiği, kongre başlamadan davet mektuplarını
otomatik olarak indirebildiği yaşayan bir ortam haline geldi. Aynı şekilde, kongre biter bitmez sertifikalarınızı
otomatik olarak kendi sayfanızdan indirebilecek ve TAHYK tarafından kongremiz için verilen 30 TAH-SMG
puanının da hesabınıza işlendiğini görebileceksiniz. Katılımcılar ilerleyen yıllarda dahi katıldıkları kongreleri ve
sundukları bildirilerini sistem üzerinden takip edebileceklerdir. Kongre sırasında oturumları kaçıranlar
için, kayıt izni veren hocalarımızın sunumları yıl sonuna kadar web sayfasından izlenebilecektir.

Bu sistemin en önemsediğim son aşamasında ise, bilimsel etkinliklerin de bu sistem üzerinden


düzenlenebilmesi bulunmaktaydı. Bu dönemde en büyük risk, hiçbir kongre düzenleme firması olmadan bu
kongreyi düzenlemek idi ve bu riski aldık. Çok yönlü bir dernek sekreterimiz, çok becerikli bir bilgi-işlem
yöneticimiz ve çok çalışkan bir yönetim kurulumuz olması için bu kararı almamızı kolaylaştırdı. Bu vesile ile
dernek sekreterimiz sevgili Mine Kaya Bezgin’e ve tüm alt yapımızı kuran ve düzenleyen Burak Usgurlu’ya
tüm düzenleme kurulu adına çok teşekkür ederim. Aynı zamanda büyük eforları için başta Esra Saatçı olmak
üzere, kongre sekreterimiz İrep Karataş Eray’a ve her biri özellikle hakim oldukları alanlarda çok büyük
katkılar yapan değerli TAHUD MYK üyelerine de teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Kendilerini telefon ile aradığımda teklifimi hemen kabul eden değerli konuşmacı ve oturum başkanlarına
sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bizi 30. yılımızda yalnız bırakmayan WONCA Avrupa Başkanı sayın
Mehmet Ungan ve WONCA Dünya Başkanı sayın Donald Li’ye; davetimizi kırmayarak bizimle birlikte bulunan
Türk Toraks Derneğine, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Derneğine, Türk Yoğun Bakım
Derneğine, Aile Sağlığı Elemanları Federasyonuna ve Türk Eczacıları Birliğine katkılarından dolayı çok
teşekkür ederiz. Uzmanlık dernekleri arası iletişim ve dayanışmanın önemli bir uygulamasını gerçekleştirmiş
olduk, devamı için de elimizden geleni yapacağız.

Bilimsel programı hazırlarken, akademisyen-saha, Aile Hekimliği-diğer branşlar, gençler-deneyimliler arasında


bir denge olmasına çok dikkat ettik. Kongremizde 3 farklı salona dağılan 19 panel, 3 konferans, 1 uydu
sempozyum, 2 forum bulunmaktadır. Gençlerimiz yine Vasco da Gama oturumlarıyla ve ana bilimsel
oturumlarda da yer alarak geleceğe hazırlanmaktadırlar. Bunların yanında, kongremizde üç farklı oturumda
Aile Hekimliğinin eğitim ve uygulama alanlarını sanal olarak ziyaret ederek, dijital ortamın nimetlerinden de
faydalanmış olduk. Bir “Akademik Gelişim” forumu ve “Korona günlerinde Aile Hekimi olmak” başlıklı son
forum ile kongre sonunda elde ettiğimiz çıkarımlarımızı tartışma ve öneriler geliştirme firsatımız oldu.

Son olarak, TAHUD’un 30. yılını kutladığımız 2020 yılında düzenleyeceğimiz bu ilk dijital kongremiz, bizim
köşe taşlarımızdan biri olarak tarihte yerini alacaktır. Hepinizi bu ilk (ve umarım son) dijital kongreye destek
verdiğiniz için kutluyor, saygılarımı sunuyorum.

Prof. Dr. Serdar Öztora


Kongre Başkanı
/ 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 7

Kurullar

Kongre Başkanı
Prof. Dr. Serdar Öztora

Kongre Sekreteri
Uzm. Dr. İrep Karataş Eray

Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. Esra Saatçı (TAHUD MYK Başkanı)
Uzm. Dr. Erdem Birgül (TAHUD MYK Başkan Yardımcısı)
Doç. Dr. Erdinç Yavuz (TAHUD MYK Üyesi)
Doç. Dr. Memet Taşkın Egici (TAHUD MYK Üyesi)
Uzm. Dr. Nur Şehnaz Hatipoğlu (TAHUD MYK Üyesi ve İzmir Şube Başkanı)
Uzm. Dr. Berk Geroğlu (TAHUD MYK Üyesi)
Uzm. Dr. Hakan Mut (TAHUD MYK Üyesi)
Prof. Dr. Hamdi Nezih Dağdeviren (Edirne Şube Başkanı)
Prof. Dr. Pemra Cöbek Ünalan (İstanbul Şube Başkanı)
Doç. Dr. Yasemin Çayır (Erzurum Şube Başkanı)
Doç. Dr. Ali Ramazan Benli (Kayseri Şube Başkanı)
Uzm. Dr. Zehra Dağlı (Ankara Şube Başkanı)
Uzm. Dr. Halil Volkan Tekayak (Adana Şube Başkanı)

www.ulusalaile.com

ulusal@tahud.org.tr
8 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Program
29 Ekim 2020, Perşembe
15:30 - 16:00 Açılış Töreni ve Açılış Konuşmaları

16:00 - 18:15 Pandemi döneminde bakımda multidisipliner süreklilik


Konum: A Salonu
Süleyman Görpelioğlu (Oturum Başkanı)
Esra Saatçı (Konuşmacı)
Oya İtil (Konuşmacı)
Nurettin Erben (Konuşmacı)
İsmail Cinel (Konuşmacı)

18:15 - 18:20 Günün kapanışı

18:23 - 20:00 Cumhuriyet Bayramı Konseri

Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı Balkan Senfoni Orkestrası

Şef: Prof. Ahmet Hamdi Zafer


Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 9

30 Ekim 2020, Cuma


08:00 - 08:50 Covid-19'a genel bakış
Mehmet Ungan (Oturum Başkanı)
Alpay Azap (Konuşmacı)

08:50 - 09:00 Ara

09:00 - 09:50 Covid'in hissettirdikleri


Konum: A Salonu
Hamdi Nezih Dağdeviren (Oturum Başkanı)
Sanem Nemmezi Karaca (Oturum Başkanı)
Hekim olarak hasta olmak - Murat Yücel (Konuşmacı)
Covid hastası olmak - İbrahim Pekgöz (Konuşmacı)
Hasta yakını olmak - Ayşe Çaylan (Konuşmacı)

09:00 - 09:50 Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk sağlığı


Konum: C Salonu
Burcu Kayhan Tetik (Oturum Başkanı)
Erdinç Yavuz (Oturum Başkanı)
Çocuk Acil Servisine Başvuran Hastaların Ebeveynlerinin Temel İlk Yardım Bilgisi
Düzeylerinin Değerlendirilmesi - Umut Gök Balcı
Gebelikte Konstipasyon Görülme Sıklığı - Bahadir Yazicioğlu
İnfertil Kadınlarda Oksidatif Stres Ve İnflamasyonun Değerlendirilmesi - Nurgül Yıldız
İstanbul’da Yaşayan Üreme Çağındaki Suriyeli Evli Sığınmacıların Kontraseptif Kullanımı
Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışları - Merve Koçak
Maternal gestasyonel diyabet ve erken çoçukluk çağı obezitesi: Retrospektif kohort
çalışması - Kerem Uzun

09:50 - 10:00 Ara

10:00 - 11:00 Aile Hekimliğinde pandemi yönetimi ve hasta takibi


Konum: A Salonu
İlhami Ünlüoğlu (Oturum Başkanı)
Ayşe Gülsen Ceyhun Peker (Oturum Başkanı)
Covid-19 tanısı - İrep Karataş Eray (Konuşmacı)
Covid'de filyasyon - Özlem Güç Suvak (Konuşmacı)
Pandemide Aile Sağlığı Merkezi yönetimi - Saide Eda Cebeci (Konuşmacı)

10:00 - 11:00 Sözel bildiriler 2: Beslenme ve ilişkili durumlar


Konum: C Salonu
Memet Taşkın Egici (Oturum Başkanı)
Zuhal Aydan Sağlam (Oturum Başkanı)
"Diyabet Ve Glukoz İntoleransı Olan Hastalar Bal Yiyebilir Mi?" Aile Hekimlerinin Sıkça
Karşılaştığı Bir Soruya Çözüm İçin Glisemik İndeks Belirlenmesi - Ali Timuçin Atayoğlu
Aile Hekimliği Polikliniğine Başvuran Obez Kadınlarda Obezitenin Derecesi İle D Vitamini
İlişkisi - Nazli Haciağaoğlu
Obesitesi Olan ve Olmayan Bireylerde Gece Yeme Sendromunun Değerlendirilmesi -
Gülseren Pamuk
Sağlıklı Bireylerde Serum Ürik Asit Seviyeleri ile Lipid Parametreleri ve Vücut Kitle İndeksi
Arasındaki İlişki - Nurcan Akbaş Güneş
Üniversite Öğrencilerinde COVİD-19 Pandemi Döneminde Kısıtlı Sosyal Hayatın Fiziksel
Aktivite ve Beslenme Davranışları Üzerine Etkisi - Sedef Duran
10 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

11:00 - 11:10 Ara

11:10 - 12:10 Uydu Sempozyumu: Erişkin pnömokok aşılamasının önemi

Pfizer'in koşulsuz katkılarıyla...

Erdem Birgül (Oturum Başkanı)


Oğuz Kılınç (Konuşmacı)

12:10 - 12:20 Ara

12:20 - 13:20 Pandemi döneminde Aile Sağlığı Merkezleri (ASM Gezileri)


Konum: B Salonu
Özgür Enginyurt (Oturum Başkanı)
S. Cem Bilgiç (Oturum Başkanı)
Nur Şehnaz Hatipoğlu (Konuşmacı)
Halil Volkan Tekayak (Konuşmacı)

12:20 - 13:20 Sağlık çalışanının sağlığı


Konum: A Salonu
Mehmet Uğurlu (Oturum Başkanı)
Dursun Çadırcı (Oturum Başkanı)
Alis Özçakır (Konuşmacı)
Erdoğan Çolak (Konuşmacı)

12:20 - 13:20 Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve palyatif bakım


Konum: C Salonu
Engin Burak Selçuk (Oturum Başkanı)
Mustafa Kürşat Şahin (Oturum Başkanı)
Aile Hekimliği Kliniğinde Yaşlılarda Geriatrik Depresyon Prevalansı ve İlişkili Faktörler -
Burkay Yakar
İleri Yaş Bireylerin Ağız-Diş Sağlığının Korunmasında Aile Hekimlerinin Rolü - Fatih Burak
Alpaslan
Malignite Tanısı Olan Palyatif Bakım Hastalarımızın Bası Yarası Kültür Sonuçları - Nagihan
Yıldız Çeltek
Palyatif Bakım Alan Kanser Hastalarında Düşme Riski - Mahcube Çubukçu
Yaşlılarda Aşılanma Durumunun Ve Bilgisinin Kırsal - Kentsel Semtlere Göre
Karşılaştırılması - İzzet Fidancı
Yaşlılarda Metabolik sendrom ve ilişkili komorbiditeler - Velittin Selçuk Engin

13:20 - 13:30 Ara

13:30 - 14:20 Pandemi döneminde Eğitim Aile Sağlığı Merkezleri (e-ASM Gezileri)
Konum: B Salonu
Dilek Toprak (Oturum Başkanı)
Burkay Yakar (Oturum Başkanı)
Memet Taşkın Egici (Konuşmacı)
İsmail Arslan (Konuşmacı)

13:30 - 14:20 Sağlıkta şiddet


Konum: A Salonu
İsmet Tamer (Oturum Başkanı)
Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 11

Selda Tekiner (Oturum Başkanı)


Ersin Akpınar (Konuşmacı)
Hakan Mut (Konuşmacı)

13:30 - 14:20 Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde çeşitli konular


Konum: C Salonu
Yasemin Çayır
Süheyl Asma (Oturum Başkanı)
Aile Hekimliği Polikliniğimizde İdiyopatik Pruritus Vakalarının Değerlendirilmesi - Ayşen
Fenercioğlu
Aile Hekimliğinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbbi Uygulamalar Olabilir mi? Mümkün mü?
- Remziye Nur Eke
Bir Üniversite Hastanesi Acil Yeşil Alan Polikliniğine Başvuran Hastaların Özellikleri ve
Başvuru Tanılarının İncelenmesi - Zerrin Gamsizkan
Her Yanık Hastası Yanık Tedavi Merkezine mi Başvurmalı?: Yanık tedavisinde Aile
Hekimliğinin Rolü - Merve Akın
Tıp Fakültesindeki Araştırma Görevlilerinin Kronotipleriyle Bağımlılık Türleri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi - Yavuz Özcan

14:20 - 14:30 Ara

14:30 - 15:30 Pandemi döneminde Eğitim Klinikleri


Konum: B Salonu
Adem Özkara (Oturum Başkanı)
Zehra Dağli (Oturum Başkanı)
Önder Sezer (Konuşmacı)
Güzin Zeren Öztürk (Konuşmacı)

14:30 - 15:30 Salgın döneminde kırılgan hastalar


Konum: A Salonu
Serpil Demirağ (Oturum Başkanı)
Coşkun Öztekin (Oturum Başkanı)
Palyatif bakım - Hilal Özkaya
Bakımevleri - Nil Tekin
Evde sağlık - Erdinç Yavuz

14:30 - 15:30 Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik uygulamaları


Konum: C Salonu
Mehmet Özen (Oturum Başkanı)
Kenan Taştan (Oturum Başkanı)
Bir Aile Sağlığı Merkezi Bünyesinde Kurulan Sigara Bıraktırma Kliniğinin Veri Analizi - Onur
Öztürk
Koroner Arter Bypass Greft Operasyonu Kararı Alınan Hastaların, Birinci Basamakta
Koroner Risklerine Yönelik Sağlık Hizmeti Alma Durumları - Meryem Çakır
Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışı, Gezegen Sağlığı ve Yaşam Biçimi Tıbbi - Özden
Gökdemir
Sigara Bırakma Polikliniğine Başvuran Bireylerin Nikotin Bağımlılığı İle Depresyon-
Anksiyete Arasındaki İlişkisi Ve Sigara Bırakma Sonuçlarına Etkisi - Mahmut Sami Demir
Ümraniye İlçesi Lise Öğrencilerinde Sigara İçme Sıklığı, Bunu Etkileyen Faktörler Ve
Öğrencilerin Sigara İle İlgili Bilgi, Tutum, Davranışlarının Değerlendirilmesi - Fethi Sada
Zekey

15:30 - 15:40 Ara


12 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

15:40 - 16:30 Covid'e bölgesel bakış


Konum: A Salonu
Uğur Bilge (Oturum Başkanı)
Berk Geroğlu (Oturum Başkanı)
Muhammet Ali Oruç (Konuşmacı)
Saffet Yavuz (Konuşmacı)

15:40 - 16:30 Pandemi döneminde akıl ve ruh sağlığını korumak


Konum: B Salonu
Berrin Telatar (Oturum Başkanı)
Celal Kuş (Oturum Başkanı)
Ejder Akgün Yildırım (Konuşmacı)

15:40 - 16:30 Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet sistemi


Konum: C Salonu
Ekrem Orbay (Oturum Başkanı)
Hülya Parıldar (Oturum Başkanı)
Aile Hekimlerinin Alt Ekstremite Osteoartritlerinde Kullanılan Nonfarmakolojik Tedavi
Yöntemlerine Yaklaşımları - Sabri Onur Özden
Aile Hekimliğinde Topuk Ağrısına Yaklaşım: Prospektif ve Randomize Bir Çalışma - Hüsna
Çevik
Fibromiyaljide Hastalık Şiddetinin D Vitamini Düzeyi ve İnflamatuar Belirteçler ile İlişkisi -
Nur Demirbaş
Sağlık çalışanlarında osteoporoz farkındalığı - Raziye Şule Gümüştakim
Tıbbi Sekreterlerin Kas İskelet Sistemi Sorunlarının Değerlendirilmesi - Umut Gök Balcı

16:30 - 17:00 Günün kapanışı

17:00 - 18:20 Vasco da Gama Türkiye


Konum: A Salonu
İkbal Hümay Arman (Oturum Başkanı)
Rabia Eroğlu Kılaç (Oturum Başkanı)
18:00-18:40 Covid-19 Salgınında Aile Sağlığı Merkezi. Gebe ve Lohusa İzlem. - Süheyla
Atalay Kahraman (Konuşmacı)
18:40-19:20 Covid-19 Salgınında ASM'de Bebek-Çocuk-Ergen İzlemleri - Demet Yilmaz
(Konuşmacı)

18:20 - 18:40 Ara

18:40 - 20:00 Vasco da Gama Türkiye, 2. Oturum


İkbal Hümay Arman (Oturum Başkanı)
Rabia Eroğlu Kılaç (Oturum Başkanı)
19:40-20:20 Covid-19 Salgınında Bağıșıklama Hizmetleri - Ali Öztürk (Konuşmacı)
20:20-21:00 Covid-19 Salgınında Mevzuat Değișiklikleri, Raporlar ve Belgeler - Halil
Volkan Tekayak (Konuşmacı)
Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 13

31 Ekim 2020, Cumartesi


08:00 - 08:50 Sınırların ötesine bakmak
Konum: A Salonu
Esra Saatçı (Oturum Başkanı)
Mehmet Ungan (Konuşmacı)

08:50 - 09:00 Ara

09:00 - 10:00 Değişen eğitim ihtiyaçları ve dijital dönem


Konum: B Salonu
Nazan Karaoğlu (Oturum Başkanı)
Ülkü Yılmaz (Oturum Başkanı)
Online eğitim toplantıları - Tuncay Müge Alvur (Konuşmacı)
Uzaktan eğitim yöntemleri - Pemra Cöbek Ünalan (Konuşmacı)
Simülasyon eğitimi - Cüneyt Ardıç (Konuşmacı)

09:00 - 10:00 Pandemi döneminde koruyucu hizmetler


Konum: A Salonu
Selçuk Mıstık (Oturum Başkanı)
Canan Tuz (Oturum Başkanı)
Periyodik sağlık muayeneleri - Mustafa Fevzi Dikici (Konuşmacı)
Erişkin bağışıklaması - Arzu Uzuner (Konuşmacı)

09:00 - 10:00 Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği uygulamaları


Konum: C Salonu
Cenk Aypak (Oturum Başkanı)
Esra Meltem Koç (Oturum Başkanı)
Aile Hekimlerinin Kılavuzları Kullanım Tutum Ve Davranışları - Züleyha Güler Memi
Aile Hekimliği Uzmanları Tarafından İkinci Basamakta Sık Konulan Tanılar ve Sık İstenen
Laboratuvar Tetkikleri - Alpaslan Mert
Ankara Şehir Hastanesi Nöroloji Polikliniğine Baş Ağrısı Şikayetiyle İlk Kez Başvuran
Hastaların Aile Hekimleri Tarafından Takip Ve Tedavi Edilebilirliğinin Değerlendirilmesi -
Esra Hündür Doğan
Kocaeli Üniversitesi Öğrencilerinin Mediko-sosyal Merkezi Hakkındaki Bilgi Ve Memnuniyet
Düzeyleri - Nur Ece Öztaş Şükür
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Merkez
Polikliniğe Başvuran Hastaların İlaç Kullanım Alışkanlıkları - Bahadir Yazicioğlu
Üçüncü Basamak Sağlık Kuruluşunda Aile Hekimliği Hasta Profilinin Bir Yıllık Retrospektif
Değerlendirilmesi - Ufuk Ünlü

10:00 - 10:10 Ara

10:10 - 11:00 Pandemi yayını mı, yayın pandemisi mi?


Konum: A Salonu
Emine Zeynep Tuzcular Vural (Oturum Başkanı)
Önder Sezer (Oturum Başkanı)
Bir makalenin anatomisi - Mustafa Kürşat Şahin (Konuşmacı)
Pandemi sürecinde bilimsel araştırmalar - Ümit Aydoğan (Konuşmacı)

10:10 - 11:00 Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile Hekimliği 1


Konum: C Salonu
Fatma Gökşin Cihan (Oturum Başkanı)
14 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Aylin Baydar Artantaş (Oturum Başkanı)


Bir Covid-19 Servisinde Yatan Hastaların Klinik Seyirlerini Etkileyen Faktörlerin
Belirlenmesi - Sena İrkin
Bir Üniversite Hastanesinde Sağlık çalışanlarında Covid-19 Temas ve Risk Durumlarının
Değerlendirilmesi ve Taraması - Kamile Marakoğlu
COVID-19 Aşı Araştırmaları Devam Ederken; Toplumun Gelecekteki COVID-19 Aşısına
Yönelik Düşünce ve Tutumları - Büşra Akarsu
Türkiye'nin doğusunda yaşayanların mevcut COVID-19 salgını hakkındaki bilgileri, tutumları
ve endişeleri - Burkay Yakar
Yaşlı Bireylerin COVID-19 Salgınının Uzun Süreli Sosyal İzolasyon Sürecinde
Biyopsikososyal İhtiyaçları: Nitel Bir Çalışma - Duygu Ayhan Başer

10:10 - 11:00 Teletıp uygulamaları


Konum: B Salonu
Ertan Mert (Oturum Başkanı)
Aslı Pan Korur (Oturum Başkanı)
Kardiyolojide Akıllı Cihazlar ve Uzaktan Takip - Ali Serdar Fak (Konuşmacı)
Aile Hekimliğinde Tele-konsültasyon ve Pandemi - Erdem Birgül (Konuşmacı)

11:00 - 11:10 Ara

11:10 - 11:30 Akılcı ilaç kullanımı


Konum: A Salonu
Serdar Öztora (Oturum Başkanı)
Duygu Ayhan Başer (Konuşmacı)

11:10 - 11:50 Sözel bildiriler 10: Akıl ve ruh sağlığı


Konum: C Salonu
Güldal İzbırak (Oturum Başkanı)
M. Reşat Dabak (Oturum Başkanı)
Ana Şikayet Olarak Halsizlik, Yorgunluk İle Somatizayon Arasındaki İlişki - Zeynep Ayaz
Dr. Lütfi Kırdar Tuzla Eğitim ASM'ye Kayıtlı 18-65 Yaş Arası Bireylerde Subjektif Bellek
Yakınması ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi - Elif Günaydin Beyazal
Sağlık Çalışanlarında İşe Bağlı Gerginlik Düzeyleri ve İlişkili Faktörlerin İncelenmesi -
Levent Çevik
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tanılı Hastaların COVİD-19 Tanısı Sonrası Anksiyete ve
Sosyal Uyum Düzeylerinin İncelenmesi - Mehmet Hamdi Orum

11:10 - 11:50 Sözel bildiriler 9: Covid-19 ve Aile Hekimliği 2


Konum: B Salonu
Elif Deniz Şafak (Oturum Başkanı)
Y. Çetin Doğaner (Oturum Başkanı)
Birinci Basamakta Pandemi Dönemindeki Poliklinik ve İzlem Sayıların Değerlendirilmesi -
Abdullah Ozan Polat
COVID-19 hastalığı seyrine yaş ve komorbid durumların etkisi; Antalya’da pandeminin ilk
üç ayı - Remziye Nur Eke
Dönem 3 Gözüyle Covid- 19 Pandemisinde Aile Hekimliğine Bakış - Fethi Sada Zekey
Pandemi Sürecinde Evde Sağlık Hizmetleri - Özge Tuncer

11:50 - 12:00 Ara


Konum: B Salonu

12:00 - 13:20 Pandemi döneminde Aile Hekimliği Asistanı olmak


Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 15

Konum: B Salonu
Kamile Marakoğlu (Oturum Başkanı)
Funda Yıldırım Baş (Oturum Başkanı)
Mert Bardakci (Konuşmacı)
Gülşah Bal (Konuşmacı)
Furkan Yaşasın (Konuşmacı)

12:00 - 13:20 Pandemi döneminde komorbiditeler


Konum: A Salonu
Turan Set (Oturum Başkanı)
Raziye Şule Gümüştakım (Oturum Başkanı)
Hipertansif hastalara yaklaşım - Okcan Basat (Konuşmacı)
Diyabetik hastalarda dikkat edilecekler - Pinar Topsever (Konuşmacı)
Kronik akciğer hastalıkları - Umut Gök Balcı (Konuşmacı)

12:00 - 13:20 Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar


Konum: C Salonu
Elif Altunbaş Ateş (Oturum Başkanı)
Ümit Aydoğan (Oturum Başkanı)
Demir Eksikliği Anemisi Tanısı Alan Hastaların Tedavi Öncesi ve Sonrası Yaşam
Kalitesinin Değerlendirilmesi - Duygu Ayhan Başer
Hipotiroidi depresyon ilişkisi, Hipotiroidili hastalarda depresif semptomatoloji sıklığı:vaka
kontrol çalışması - Süleyman Ersoy
HIV İle Yaşayan Kadınların Cinsel Sağlık Ve Üreme Sağlığı İle İlgili Bilgi Ve Tutumlarına
HIV İle Yaşamanın Etkisinin Değerlendirilmesi - Özge Mıhcı
Kısa Sağlık Ölçeğinin Türkçe Çevirisinin İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Hastalık Aktivite
İndeksi ile İlişkisinin İncelenmesi - Sehernaz Gök
Obstrüktif Uyku Apnesi Hastalarında Vücut Yağ Kompozisyonunun Uyku Parametreleri ve
Yaşam Kalitesi ile İlişkisi - Gülbahar Ürün Ünal
Oral Antidiyabetik Kullanan Tip 2 Diyabetes Mellitus Hastalarında Sağlık Okuryazarlığı
Düzeyi ve Olumsuz İnsülin Tedavisi Algısının Diyabet Prognozuna Etkisi - Hilal Özkaya
Ortalama Trombosit Hacmi ve Sayısının Diyabet ve Koroner Arter Hastalığındaki Değişimi -
Yıldız Kayalı
Yaşlılarda Hipertansiyon Uyumunu Etkileyen Faktörlerin Araştırılması - Ezgi Sezin Cezik

13:20 - 13:30 Ara

13:30 - 14:50 Forum: Aile Hekimliğinde akademik gelişim


Konum: B Salonu
Hamdi Nezih Dağdeviren (Moderatör)
Mustafa Mümtaz Mazicioğlu (Moderatör)

13:30 - 14:50 Pandemi döneminde özel gruplar


Konum: A Salonu
Ersin Akpınar (Oturum Başkanı)
Zerrin Gamsızkan (Oturum Başkanı)
Çocukluk çağı - Seçil Günher Arıca (Konuşmacı)
Gebeler - Işık Gönenç (Konuşmacı)
Yaşlılık dönemi - Güzel Dişçigil (Konuşmacı)

13:30 - 14:50 Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve davranışlar


Konum: C Salonu
Ahmet Keskin (Oturum Başkanı)
Mahcube Çubukçu (Oturum Başkanı)
16 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Hasta Ve Hasta Yakınlarının Şarbon Konusunda Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının


Değerlendirmesi - Hüseyin Üçer
Hastane Personelinin Hijyen Konusundaki Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının
Değerlendirilmesi - Derya Pekşen
Hekimlerin Periyodik Sağlık Muayeneleri Hakkındaki Bilgi Düzeyi ve Davranışları ile Sağlıklı
Yaşam Biçimi Davranışlarının Birlikte Değerlendirilmesi - Ogün Taydaş
İntern Hekimlerin Akılcı İlaç Kullanımı Ve İlaç Etkileşimleri Konusundaki Bilgi, Tutum Ve
Davranışlarının Değerlendirilmesi - Fatma Türkyön
Kahramanmaraş İli Birinci Basamak Sağlık Çalışanlarının Erkek Sünneti Konusundaki Bilgi
Ve Görüşleri - Halit Aksay
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Son Sınıf Öğrencilerinin Birinci Basamak Sağlık
Hizmetleri Konusundaki Algı Ve Tutumları, Kalitatif Araştırma - Ayşenur Alper Gürz
Şanlıurfa İlinde Çalışan Aile Hekimlerinin Akılcı Antibiyotik Kullanımı Konusunda Bilgi
Tutum ve Davranışları - Ramazan Ayhan
Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp İle İlgili Bilgi, Tutum ve
Davranışlarının Değerlendirilmesi - Ezgi Ağadayi

14:50 - 15:00 Ara

15:00 - 16:30 "Korona günlerinde Aile Hekimi olmak"


Konum: A Salonu
Esra Saatçı (Moderatör)
Serdar Öztora (Moderatör)

15:00 - 16:10 Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1


Konum: B Salonu
Melahat Akdeniz (Oturum Başkanı)
Hüseyin Balcıoğlu (Oturum Başkanı)
Alkolik Olmayan Karaciğer Yağlanması Olan Hastalarda Renal Arter Rezistif İndeks ve
Tahmini Glomeruler Filtrasyon Hızı - Yusuf Aksu
Annelerde Anti-HBs'nin Sıklığı Ve Yenidoğana Transplasental Geçiş Düzeyi - Sevgi Akova
Kanama Bozukluğu Hastalarının Takip ve Tedavisinde Birinci Basamak Sağlık
Kuruluşlarını Tercih Etme Davranışlarının İncelenmesi - Gökmen Özceylan
Psoriasis Hastalarında Metabolik Sendrom Prevelansı - Fatma Etgü
Subklinik Hipotroidili Çocuklarda Yeni Antropometrik İndeksler Olan Body Shape İndex Ve
Body Roundness İndex’in Değerlendirilmesi - İbrahim Solak
Tüp Bebek Kliniğine başvuran hastaların nedenleri ve prevalansı - Arzu Yurci
Yeni Tanı Konulan Prediyabetik ve Diyabetik Hastalarda Vitamin D Düzeyinin
Değerlendirilmesi - Davut Sakiz

15:00 - 16:10 Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2


Konum: C Salonu
Oktay Sarı (Oturum Başkanı)
Dilek Kuşaslan Avcı (Oturum Başkanı)
Çevre Kirliliğine Bağlı Kanser Riski Analizi: Iğdır İli Örneği - Ali Timuçin Atayoğlu
Hemodiyaliz Hastalarında C- Reaktif Protein Ve Prokalsitonin Düzeylerinin
Değerlendirilmesi - Fatma Çölkesen
Kontraseptif Bilgi Değerlendirme Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması Ve Türkiye Geçerlilik
Güvenilirlik Çalışması - Mustafa Emre Eryilmaz
Polikliniğimize Başvuran ve Yatış Gerektirmeyen Hafif/Orta Şiddetli Üriner Sistem
Enfeksiyonlarında İzole Edilen Mikroorganizmaların ve Antibiyotik Duyarlılıklarının
Araştırılması - Arzu Tarakçı
Primer İmmün Yetmezlikli Hastaların Birinci Basamak Sağlık Merkezlerine Olası Klinik
Başvuru Şekillerinin Araştırılması - Fatih Çölkesen
Sağlık Çalışanlarının İnfluenza Aşısı Hakkında Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının
Değerlendirilmesi - Elif Kılıçoğlu
Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 17

16:30 - 17:00 Kapanış oturumu


18 Program / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sanal Poster Oturumları

Posterler etkinlik boyunca Sanal Poster Salonu'nda ziyaretçilere açık olacak.

Aile Hekimliği uygulamaları


18 Aylık Sağlıklı Çocukta Herpes Zoster - Fatma Etgü
Belim Ağrıyor Bir İğne Yaptıracaktım - Özlem Elçi
Bir Ergende Ayrıntılı Öykü ve Psikososyal Değerlendirme İle Konan Bulimia Nervoza Tanısı - Dilara Canbay
Özdemir
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağığı Merkezi'ne Kayıtlı 30-65 Yaş Arası Kadınların HPV Sonuçlarının
Değerlendirilmesi - Türkan Cengiz Kayhan
Kardiyovasküler Korunmada Birinci Basamakta Hasta-hekim İletişiminin Önemi - Dilara Nur Gülbenk
Levonorgestrel Salınımlı Rahim İçi Sistemin Kontraseptif Kullanımı: Olgu Serisi - Zeynep Ayaz
Metastatik Akciğer Kanserli Bir Hastada Başarılı Sigara Bıraktırma ve Takip - Kamile Marakoğlu
Periyodik sağlık muayenesi ile tespit edilen derin anemi olgusu - Meltem Gül

Aile Hekimliğinde çeşitli konular


Aile Hekimliğinde Nadir Görülen Bir Olgu; Asetamiprid Zehirlenmesi - Meryem Çakır
Bir İnfektif Endokardit Olgusu - Deniz Şerife Cebeci
Enfeksiyoz Mononükleoz Olgu Sunumu - Mahmut Sami Demir
Gebelikte Kaşıntı, Akılda Bulunması Gereken Bir Hastalık; Gebelik Kolestazı - Ramiz Yazıcı
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağlığı Merkezi’nde Diyabetik Ayak Kliniği ile Tanısı Konan Bir Diyabetes
Mellitus Olgusu - Nurefşan Yaman Altuntaş
İntraduktal papiller müsinöz neoplazm birinci basamakta tanınır mı? - Işilay Gedik Tekinemre
Mütareke İstanbul’unda Yayınlanan “Aile Tabibi” Adlı Bir Gazete. - Ruşen Topalli
Nadir bir trombositosipeni nedeni: Yalancı trombositopeni - Hatice Tuba Akbayram
Nadir İzlenen Bir Differansiye Tiroid Kanser Vakası: Wartin Benzeri Varyant. - Hüseyin Ali Kocabey
Prematür Overian Yetmezlikte Semptom Yönetimi İçin Akupunktur Tedavisi: Olgu Sunumu - Hatice
Küçükceran
Tatilde sağlık fırsatı : Bir alt ektremite deri enfeksiyonuna kapsamlı bakış - Genco Görgü
Tekrarlayan Herpes Zosterle Tanı Alan HIV Olgusu - Fatma Etgü

Covid-19 ve Aile Hekimliği


Açık Kaynaklarda Yayınlanmış Giresun İli COVID-19 Vaka Sayıları Üzerinden, Sağlık Bakanlığı Durum
Raporlarında Yer Alan Bölge Verilerinin Değerlendirilmesi - Ruşen Topalli
Aile Hekimliği, Covıd-19 Ve Apiterapi - Ali Timuçin Atayoğlu
Ateş Yüksekliği Nedeniyle Başvuran Hastada Nadir Bir Durum; Başvuru Anında Akut İnme - Ramiz Yazıcı
COVID-19 Vaka Serisi: Üç Sağlık Personelinde Tespit Edilen Tekrarlayan COVID-19 Test Pozitifliği - Pelin
Kılıçkaya
Döküntünün Eşlik Ettiği SARS-CoV-2 Enfeksiyonu: Olgu Sunumu - Erkut Etçioğlu
Pandemi tıp dönem 6 öğrencilerinde uzmanlık alanı seçimini etkiledi mi? - Melahat Akdeniz
Pandemide Aile Hekimi Olmak Ya Da Olmamak! - Fethi Sada Zekey
Propolis, Coronavirüs’e Karşı İyi Bir Fikir Olmayabilir! - Muhammed Emin Göktepe
Türk Aile Hekimliği Dergisi Üyelerinin Pandemi Döneminde Sağlıklarını Korumak İçin Yaşamlarında Yaptıkları
Değişikler - Izzet Göker Küçük

Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım


Türkiye’de Yaşlı Dostu Aile Sağlığı Merkezlerinin Gelişimi Önemli mi? - Nil Tekin
Evde sağlık hastalarında enteral beslenmenin yönetilmesi - Murat Güney
Evde Sağlık Hizmeti Deneyimi: GRÜ Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği
Kliniği Evde Sağlık Birimi - Murat Güney
Evde Sağlık Ve Palyatif Bakım Hastalarının İdrar Kültürlerinin Karşılaştırılması - Hüseyin Ali Kocabey
Palyatif Bakım Servisi'nde Sıradışı Bir Müdahale-Sigara Bıraktırma - Onur Öztürk
Presenil Demansın Nadir Görülen Tipi Nasu Hakola Sendromu Tanılı Hastanın Palyatif Bakım ve Takibi - Hilal
Özkaya
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 19

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti Hasta memnuniyeti; cinsiyet, gelir, iş, tanı ya da tedavi ile ilişkili
bulunmamıştır. Hizmete erişim ve bakımın sürekliliği ile anlamlı
ilişkili olduğu saptanmıştır (Wetmore S et al. Can Fam Physician
Pandemi Döneminde Bakımda Multidipliner Süreklilik 2014).

Esra Saatçı Bakımın sürekliliğinin 21’den fazla ölçütü vardır (Flocke SA et al.
J Fam Pract 1997;45:129-135) (Mainous AG III et al. Am J
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 01330
SARIÇAM, Türkiye E-mail: esra.saatci@gmail.com Public Health 2004;94:66-70) (Saultz JW. Ann Fam Med
2003;1:134-143).
Anahtar Kelimeler: pandemi, süreklilik, aile hekimliği,
multidisipliner Süreklilik çeşitleri:

Tam Metin Kişisel/ilişkisel: tekrarlayan temas, insanı tam olarak tanıma,


terapötik bağ, bakımın tutarlılığı (hiyerarşide en üstte)
Bilgi (hiyerarşide en altta)
Aile hekimliğinde bakımın sürekliliği, bakımın kalitesinin önemli Yönetim: Sağlık sorunlarının zaman içinde tutarlı ve uyumlu
bir belirleyicisidir ancak tanımlanması ve ölçümü zordur yönetimi
(McWhinney 1997) (Saultz JW, Lochner J. Ann Fam Med Longitudinal (kronolojik): (hiyerarşide ortada)
2005;3(2):159-166). İyi bir birinci basamağın temel Coğrafi
elemanlarından biri; bakımın koordinasyonu, hasta-merkezli İnterdisipliner (ekibe dayalı)
bakım ve bakımın entegrasyonunun yanı sıra bakımın Ailesel
sürekliliğidir (Starfield B. Primary care. Concept, evaluation and
policy. 1992) (Starfield B. Lancet 1994;344:1129-1133). (Saultz JW. Ann Fam Med 2003;1(3):134-143) (Haggerty JL et
Bakımın sürekliliği, Folsom, Millis ve Willard Raporları’nda da al. Ann Fam Med 2012;10(5):443-451).
vurgulanmıştır (Saultz JW. Textbook of Family Medicine
2000:52-77). Multidisipliner işbirliği:

Sürekliliğin tanımı; “grup practice” sayısındaki artış, kullanıcı 5 komponentli model:


hareketliliğindeki artış, hastane dal uzmanlığının aşırı
branşlaşması, birinci basamak ekibinin yükselişi, tıp bilimindeki Birbirine bağlılık (interdependence)
ve teknolojisindeki ilerlemeler gibi bağlamsal faktörlere bağlı Yeni oluşturulmuş mesleki etkinlikler
olarak değişmiştir (Uijen AA et al. Fam Pract 2012;29:264-271) Rollerde esneklik
(Holland DE. Home Health Care Serv Q 2007;26:3-19). Çok Kolektif sahiplik (hedefler için)
boyutlu tanıma göre süreklilik; hastanın ihtiyaçlarına göre Refleksiyon
(bireysel boyut) bakımın planlanması, bakım sunucu ile
süregelen bir ilişki kurulmasının sağlanması (ilişki), hasta ve (Saint-Pierre C et al. Fam Pract 2018;35(2):132-141).
diğer bakım sunucularla iletişim (iletişim) kurulması, hastanın
hizmetler arasında düzenli hareket edebilmesi (longitudinal), Birinci basamakta sayıları 30’u bulabilen multidisipliner ekipler
geniş hizmet yelpazesi sunulması (kesitsel), hizmetler arasında olabilir. Hekim, hemşire, tıbbi sekreter, ebe, diş hekimi,
esnek hareket edebilme (esneklik), hizmetlere kolay erişim fizyoterapist, chiropodist, occupational therapist, health visitor,
(erişilebilirlik) olmasıdır (Uijen AA et al. Fam Pract sosyal çalışmacı, diyetisyen, psikolog, eczacı, danışman, idari
2012;29:264-271). sorumlu (WHO. The World Health Report 2008: Primary Health
Care: Now More Than Ever).
Aile hekimliği merkezindeki aile hekimi sayısı 10’dan fazla ise,
randevusuz çalışılıyorsa, akşam saatlerinde erişim varsa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sağlık hizmeti politika yapıcıları,
hasta sayısı fazla ise ilişkisel süreklilik daha düşüktür. (Adler R kişisel sürekliliğe daha az önem vermektedir (Stokes T et al.
et al. Fam Pract 2010;27:171-178) (Haggerty JL et al. Ann Fam Ann Fam Med 2005;3(4):353-359).
Med 2008;6(2):116-123).
Süreklilik indeksleri:
Bakımın sürekliliği ile ilişkili kavramlar; koordinasyon,
entegrasyon, hasta-merkezli yaklaşım, olgu yönetimi, taburculuk Usual provider index (UPI)
planlaması, takip, transfer, ekip, paylaşılan, süregelen, Bice-Boxerman Continuity of Care (BB-COC)
kesintisiz, tutarlı, bağlantılı, ilişkili, işbirliğine dayalı, kooperatif, Modified Modified Continuity Index (MMCI)
transmural, düzgün, sorunsuz, erişilebilir, multidisipliner ve Most Frequent Provider Continuity (MFPC)
interdisipliner kelimeleri ile ifade edilebilir (Uijen AA et al. Fam Herfindahl index (HI)
Pract 2012;29:264-271). Number of providers seen (NOP)
Sequential continuity index (SCN) (SECON)
Kişisel hekim-hasta ilişkisi, hasta memnuniyeti oranını yedi kat
arttırır (Hjortdahl P, Laerum E. BMJ 1992). Bakım sürecinde aile (Saint-Pierre C et al. Appl Sci 2019;9:268) (Bazemore A et al.
hekimliği stajyerlerinin ve asistanlarının bulunması “circle of Ann Fam Med 2018;16(6):492-497) (Pollack CE et al. Med Care
care” (bakım çemberi/halkası) olarak adlandırılır. Yapılan bir 2016;54(5):e30-e34) (Uijen AA et al. Fam Pract
çalışmada, katılımcıların %64’ünün hekimi tam zamanlı aile 2012;29:264-271).
hekimliği uzmanı iken %36’sının hekimi aile hekimliği asistanı
olup bu iki grup arasında hasta memnuniyeti açısından anlamlı Hasta açısından sürekliliğin tanımı; bakımın koordine ve düzgün
fark bulunmamıştır (Wetmore S. Can Fam Physician 2014). bir şekilde ilerlemesidir (Freeman G et al. Continuity of care:
Report of a scoping exercise summer 2000).
20 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Amerika Birleşik Devletleri’nde “managed care”, Birleşik Tablo 1: Yaşlı bireylerde süreklilik kavramını ele alan
Krallıkta “shared care” ve Hollanda’da “transmural care” olarak çalışmalar
tanımlanan kavram diğer Avrupa ülkelerinde Yazar Kanıt Kişiler Müdahale Çıktı Sonuç
“kesintisiz/sürekli/multidisipliner”olaraktanımlanmaktadır(Boon düzeyi
H et al. Altern Ther Health Med 2004;10:48-56) (Kodner L, Wasson et RCT (18 55 yaş İki grup, Acile Sürekliliği
Spreeuwenberg C. Int J Integr Care 2002;2:e12). al 1984 ay) üstü erkek tek başvuru, olan grupta
hekimin hastanede daha
Entegrasyon, üç düzeyde sürekli olarak kabul edilir: Bağlantı, sürekliliği yatış süresi düşük
koordinasyon ve tam entegrasyon (sorumluluklar, kaynaklar, (p=0.002
ve
finans kombine edilir) (Leutz WN. Milbank Q 1999;77:77-110 iv-
p=0.008)
v) (Kodner DL, Kyriacou CK. Int J Integr Care 2000;1:e08).
Coleman et RCT (2 yıl) Kronik Hekim, Acile Daha
al 2001 hastalığı hemşire ve başvuru düşük
Bakımın çekirdek nitelikleri; süreklilik, koordinasyon, olan 60 eczacı ile (p=0.005)
entegrasyon, hasta-merkezli yaklaşım ve olgu yönetimidir (Uijen yaş üstü aylık grup
AA et al. Fam Pract 2012;29:264-271). görüşmeler
i
Süreklilik arttığında; acile başvuru azalır (Tammes P et al. Ann Raddish et Veri tabanı Tüm yaş gr Sağlığın Poliklinik b Reçetede
Fam Med 2017;15(6):515-522), mortalite azalır (Pereira Gray al 1999 analizi uplarından sürekliliği o aşvuruları, ve
DJ et al. BMJ Open 2018;8(6):e021161), hasta memnuniyeti farklı rganizasyo hastaneye poliklinik b
artar, hekime güven artar (Haggerty JL et al. Ann Fam Med rahatsızlığı nu yatış, aşvurusun
olanlar reçete, da azalma
2013;11(3):262-271), daha fazla “paylaşılan karar verme”
maliyet (her ikisi
süreci uygulanabilir, hasta aktivasyonu artar, daha iyi hastalık için de
kontrolü sağlanır (Wong ST et al. Med Care p<0.001)
2011;49(5):469-479), hospitalizasyon ihtimali azalır, hastanede Huygen et Hasta 50-65 yaş Tek Hekime Daha az
yatış süresi kısalır, klinik çıktılar aynı kalır ya da iyileşir, koruyucu al 1992 araştırması kadın hekimin başvuru, (p<0.05 ve
işlemlerin yapılması olasılığı artar (Worrall G, Knight J. Can Fam sürekliliği semptom p<0.01)
Physician 2006;52:755-759). Weiss and Retrospekt 65 yaş Sağlığın Hospitaliza Daha
Blustein if üstü sürekliliği o syon, düşük
Süreklilik-mortalite ilişkisinde bias (yanlılık): Yüksek süreklilik, 1996 rganizasyo maliyet
düşük mortalite ilişkisi; daha uzun yaşayanlarda süreklilik daha nu
fazla (zamana bağlı yanlılık), bunu aşmak için farklı zamanlarda
ölçülmelidir. Dal uzmanlarında da süreklilik arttıkça mortalitede RCT: Randomize Kontrollü Çalışma
azalma olmaktadır. (Pereira Gray DJ et al. BMJ Open
2018;8(6):e021161). Morbiditedeki artış, daha fazla hastane uzman bakımı ile
ilişkilidir (Starfield B et al. Ann Fam Med 2005;3(3):215-222).
Süreklilikte artışla yapılan test sayısında artış olabilir; bu Aksine, birinci basamak ile onkologlardan “paylaşılan bakım”
bulgunun önemi belirsizdir, daha dikkatli takip nedeniyle olabilir alan kanser hastalarının komorbid durumları daha iyi
(Van Walraven C et al. Clin Chem 2006;52(12):2219-2228). yönetilmekte, daha çok koruyucu hizmet almakta, birinci
basamak ile kardiyologlar tarafından birlikte yönetilen kardiyak
Geçici süreklilik kaybı, tanı ve yönetime yeni bir bakış açısı hastaların myokard enfarktüsü sonrası çıktıları daha iyi
sağlaması nedeniyle bakımı iyileştirebilir. Süreklilik her zaman olmaktadır (Snyder CF et al. J Clin Oncol
iyi olmayabilir (erişilemeyen ve esnek olmayan hizmetler, uygun 2008;26(7):1073-1079). (Earle CC et al. Cancer
sevk yapılmamasına bağlı sağlık çıktılarında kötüleşme, hizmet 2004;10(8):1712-1719). (Ayanian JZ et al. N Eng J Med
kalite sorunu) (Tandeter HB, Vinson DC. J Fam Pract 2002;347(21):1678-1686).
1998;47:423-424) (Salisbury C et al. Br J Gen Pract
2009;e134-e141). Kişilerarası sürekliliğe daha fazla önem verenler; daha yaşlı,
kadın, daha kompleks hastalığı olan, sağlık durumu daha kötü
İngiltere’deki son değişiklikler: Hastaların her başvuruda aynı olanlardır (Salisbury C et al. Br J Gen Pract
sağlık çalışanını görme ihtimalindeki azalma, birinci basamak 2009;59(561):e134-e141) (Waibel S et al. Int J Qual Health
sağlık hizmeti sunucularının yelpazesindeki genişleme, Care 2012;24(1):39-48).
hemşirelerin daha fazla katılımı, part-time çalışan sağlık
çalışanlarında artış, gündüz ve mesai dışı saatlerin ayrılması Multidisipliner ekiplerde; daha yaratıcı çözümler, daha doğru
(Salisbury C et al. Br J Gen Pract 2009;e134-e141). kararlar, daha az personel hareketliliği gözlenmektedir
(Rodriguez HP et al. Med Care 2007;45:19-27).
Yaşlı bireylerde süreklilik kavramını ele alan çalışmalar Tablo
1’de özetlenmiştir: Hiyerarşik mesleki ilişkiler, personel memnuniyetsizliği, stabilite
kaybı, kişisel çabada azalma, inefektif stratejiler, personel bilgi
ve becerilerinin suboptimal kullanımına neden olabilir
(Rodriguez HP et al. Med Care 2007;45:19-27).

Birinci basamak ile hastane uzmanı arasındaki iş birliği;


elektronik sevkler, uzaktan ya da canlı konsültasyonlar, kronik
bakım kalite raporları, yeterli süre ayrılması ve hemşire desteği
ile güçlendirilebilir (Liss DT et al. Ann Fam Med
2011;9(4):323-329).
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 21

Multidisipliner ekiplerde; daha yaratıcı çözümler, daha doğru


kararlar, daha az personel hareketliliğigörülür (Rodriguez HP et
al. Med Care 2007;45:19-27). Aile hekimleri, hastalarına kişisel
süreklilik çerçevesinde hizmet sunmaya değer verirler. Kişisel
süreklilik, aile hekimliğinin çekirdek değerlerinden biridir. Sağlık
hizmeti sunum sistemleri tasarlanırken mutlaka dikkate
alınmalıdır (Stokes T et al. Ann Fam Med 2005;3(4):353-359).
22 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti genelge ile Aile Hekimliği Birimlerince yapılmaya başlandı;
*1 özellikli izlem görüşmesi 5 dk
*50 özellikli izlem görüşmesi 250 dk= 4,16 saat sürmektedir ve
Covid-19 Pandemisinde ASM Yönetimi uzun bie mesai süresi almaktadır.
Özellikli izlem vaka deneyimleri:
Saide Eda Cebeci *Teşekkür edenler ,aranmak istemeyenler, aranınca özellikle
açmayanlar
Serdivan ASM, 54100 SERDİVAN, Türkiye E-mail: saidedacebeci@hotmail.com * Kişisel cep telefonu ile arama yapan sağlık personeli iltişim
suistimalleri yaşadı, bu sebeple aramalar sadece iş telefonu ile
Anahtar Kelimeler: Covid-19, Pandemi, Aile Sağlığı Merkezi yapılmalıdır.
*Sağlık personelinin bu görüşmeler sırasında izinsiz ses
Konuşma Özeti: kaydının alınması da (ADLİ SUÇ) bu süreçte yaşadığımız
Sağlık Bakanlığının Haziran ayında yayınladığı çalışma tecrübelerdendi.
rehberinde 1.Basamak için ’ Covid 19 Pandemisinde alınması TELETIP UYGULAMALARI
gereken önlemler ’başlığı altında bir dizi önlem yayınlanmıştır. Teletıp uygulamaları 1.Basamağın iş pratiğine Halk Sağlığı
ASM işleyişinde bu kuralları uygulamaya sokabilmek için iş Müdürlüğünün 10 Nisan da yayınladığı genelge ile girdi,
pratiğimizde bazı değişikliklere gittik, sizlerle çalıştığım ASM nin teknolojik gelişmelere vurgu yapan bu genelge ile hekimlere
deneyimini paylaşmak amacıyla bu sunumu sadece telefon görüşmesi yaparak tıbbi değerlendirme yapma
gerçekleştmekteyim. Bakanlığın önerilerini uygulamaya ve reçete düzenleme yetkisi verildi.
sokmada en büyük yardımcımız randevulu sistem olmuştur. Teletıp uygulamasında fizik muayenenin olmayışı bizi hasta
*Her hastanın kendi randevu saatinde gelmesi ile ASM de hasta değerlendirmede eksik bırakabilir!
yoğunluğu oluşmasını engeller Teletıp uygulamalarında malpraktis açısından nasıl bir
*ASM içerisinde fiziksel mesafenin korunması, hijyen düzenleme yapılacak çok önemli!
koşullarının sağlanması, bulaş riskinin minimuma indirilmesini * Teletıp uygulaması 1.Basamak için ne zaman yasalaşacak ve
sağlar günlük iş pratiğimizin bir parçası olacak henüz bilmiyoruz
*Teletıp uygulamaları için sağlık çalışanlarına eğitim verilmeli ve
RANDEVULU SİSTEM de ; uygulamaya girdiğinde hazır olmalıyız
*Her hasta için 10dk muayene süresi vardır
*Poliklinik kapısında bekleyen hasta yoğunluğu baskısı olmadan
çalışma imkanı sağlar
*Hastalara Aile Hekimliği Yaklaşımı (Bütüncül Sağlık Hizmeti)
sunmak, zaten vermekte olduğumuz koruyucu sağlık
hizmetlerini daha kaliteli yapmak için de imkan sağlamaktadır.
Aile hekimliği yaklaşımı, hastaların randevu ile başvuru yapma
motivasyonlarını da arttırıcıdır
PANDEMİDE KRONİK HASTALIK TAKİPLERİ
Hepimizin dikkat etmesi gereken bir konu ‘Kronik hastalık
takiplerinde aksamalar’ ;
* Pandemi döneminde 8 aydır poliklinik ziyareti yapmayan,
evden çıkmayan hastalarımız var. Bu hastaların kronik hastalık
takiplerinin aksaması sebebiyle, ihtiyaç duydukları bakım
gecikebilir , erken tesbit edilip önlenebilecek kronik hastalık
komplikasyonları , ilerleyebilir. Örn: Diyabetik ayak
GEBE , BEBEK ve ÇOCUK AŞILAMALARI:
*Gebe, bebek ve okul çocuğu aşılamaları için ASM de poliklinik
hizmetinin kapatıldığı ayrı gün veya saatler tespit edilmeli , gebe,
bebek ve çocuklar, poliklinik hastaları ile bir araya getirilmemeli
*Pandemi sürecinde bu koşulları yerine getirerek kendi ASM
pratiğimizde gebe, bebek ve çocuk aşılamalarında hiçbir
aksama yaşamadık
ERİŞKİN BAĞIŞIKLAMA
Erişkin Bağışıklamada ‘Prevenar 13 ‘ uygulamasında ciddi
sorunlar yaşandı, bunun sebepleri:
*Prevenar 13 uygulamasında;
-Yoğun aşılanma başvurusu aldık
-Lojistik yetersizlikler oldu ( aşı transfer sayısı , aşı dolabı
kapasitesi)
- Uzun aşı bekleme süreleri ( 2 ay sonrasına aşılanması
planlananlar) ortaya çıktı
-Aşılanabilmek için semptom saklayan hastalar oldu, erişkin
sorgulamada çok dikkat etmeliyiz
* Genişletilmiş Bağışıklama Programı (GBP) kapsamında diğer
erişkin aşılamaları da devam etmektedir, bu aşılamalarda
herhangi bir sorun yaşanmadı.

ÖZELLİKLİ İZLEMLER
Özellikli izlemler, Sağlık Bakanlığının 18 Martta yayınladığı
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 23

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti ergonomik riskler fazlasıyla mevcut. Ayrıntılarına girmeden
mobbing, uygun olmayan çalışma koşulları örneğin bazı yerlerde
morg yanındaki hastane eczanelerinde çalışmak mecburiyetinde
Sağlık Çalışanlarının Sağlığı zorunda kalma, hastanelerde istihdam edilen eczacı sayısının
azlığı dolayısıyla artan iş yükü, uzun çalışma saatleri, görev
Erdoğan Çolak1 tanımının netleştirilmemiş olması dolayısıyla bir anlamda ayniyat
saymanı ya da depo sorumlusu görevine sıkıştırılarak
1. Türk Eczacıları Birliği Başkanı
2. Türk Eczacıları Birliği, 06510 ÇANKAYA, Türkiye E-mail: değersizleştirilme, tehlikeli ilaçlara maruziyet belli kamu,
erdogancolak@gmail.com hastane ve özel sektör eczacıları için belli başlı sorunlar olarak
sıralanabilir.
Sağlık çalışanlarının sağlığı açısından yakın zamana kadar
Tam Metin kamuoyu gündemine gelen en önemli mesele bildiğiniz gibi
sağlık çalışanlarına yönelik şiddetti. Ve bu mesele içinde
bulunduğumuz Pandemi döneminde de kanayan bir yara
Değerli katılımcılar, olmaya devam ediyor. Sağlık hizmet sunumunun temel
Hepinizi şahsım ve Türk Eczacıları Birliği adına saygıyla bileşenlerinden biri olan eczacılar ve eczane çalışanları da sık
selamlıyorum. sık şiddetin hedefi oluyor. Eczane eczacısı kimi zaman istenilen
Yıllardır böylesi önemli bir Kongreye imza atan Türkiye Aile ilacı vermediği için kimi zaman aslında devlet tarafından tahsil
Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD)’ne bizi bu Kongreye etmekle yükümlüğü olduğu muayene ücretleri ve katılım
davet ettikleri ve Pandemi koşulları altında dijital ortamda bizleri paylarını almak zorunda kaldığı için sözlü ya da fiziksel şiddete
buluşturduğu için teşekkürlerimi sunuyorum. Umuyorum ve maruz kalabiliyor hatta öldürülebiliyor. Yine pandemi sürecinde
diliyorum ki yakın gelecekte Covid-19 Pandemisini atlatır, yine kamunun maske dağıtım yöntemindeki sıkıntılar
toplantı ve etkinlerimizi yüz yüze yapma imkânına kavuşuruz. vatandaşların maskeye erişimini güçleştirdiği gibi zaman zaman
Öncelikle şöyle bir belirleme yaparak ve not düşerek söze eczacı ile vatandaşın karşı karşıya gelmesine neden oldu.
başlamak isterim: Özellikle nöbetçi eczaneler bakımından bu riskin daha da
Sağlığı bir eko-sistem olarak düşünürsek, sağlık kavramıyla arttığını; nöbetçi eczanelerde ilaç ve eczacılık hizmeti vermeye
özdeşleşmiş aktörler olmaları dolayısıyla sağlık çalışanları, bu çalışan eczacı ve eczane çalışanlarının can güvenliğinin tehdit
sistemin meydana getirdiği sorunlardan doğrudan doğruya altında olduğunu eklememiz lazım. Sağlık çalışanlarına yönelik
etkilenir. Bir başka deyişle sağlık çalışanlarının sorunlarının, şiddet bütünsel olarak mücadele edilmesi gereken bir olgu. Söz
toplumun genel sağlık sorunlarından ve ülkedeki sağlık konusu mücadelenin sonuç alıcı olabilmesi için bir yandan
sisteminin sorunlarından bütünüyle bağımsız olmadığını şiddetin sebeplerini açığa çıkaracak ve ortadan kaldıracak çok
hatırımızdan çıkarmamamız gerekiyor. boyutlu politikalar geliştirilmesi diğer yandan hekim, eczacı,
Sağlık çalışanlarının sağlığı, çok boyutlu bir mesele. Zaten sağlık hemşire, ebe kısaca sağlık alanının tüm bileşenlerini kapsaması
emek ve meslek örgütleri olarak meselenin tüm boyutlarını uzun zorunludur.
süredir tartışıyor ve kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz. Bunu kimi Covid-19 Pandemisi ile birlikte sağlık çalışanlarının sağlığı
zaman tek tek yaptığımız basın açıklamaları ile, kimi zaman da sorununun boyutlarını gözler önüne serdi. Hepimizin şahit
Türk Tabipleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği ve sağlığa ilişkin olduğu ve deneyimlediği gibi gerek Dünya’da gerekse
diğer birçok derneğin, oluşumun içinde yer aldığı Sağlık ülkemizde sağlık çalışanları çok büyük bir risk altında. Bugüne
Çalışanlarının Sağlığı Kongresi gibi platformlarda dile kadar ne yazık ki 120 sağlık çalışanını yitirmiş durumdayız.
getiriyoruz. Covid-19’a yakalanan sağlık çalışanı sayısı 40 bini geçmiş
Sağlık çalışanlarının sağlığı denilince aklımıza başlıca neler durumda. Biz de bu süreçte 15 eczacımızı ve 4 eczane
geliyor? çalışanımızı kaybettik. Eczaneler, halkın ilk müracaat ettiği
- Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sağlık kuruluşları olmaları nedeniyle bulaş riskinin en fazla
- İş kazaları ve meslek hastalıkları olduğu yerlerden birisi. Pandemi ile mücadelede eczacılar
- Mobbing olarak:
- Stres ve tükenmişlik vb. • Kronik rahatsızlıkları bulunan raporlu hastaların, aile sağlığı
Bu başlıklar çoğaltılabilir elbette. Kısaca sağlık çalışanlarının merkezlerine ya da hastanelere uğramadan, hekim reçetesi
sağlığı derken sağlık hizmet üretiminde karşılaşılan biyolojik, yazdırmaya gerek olmaksızın ilaçlarını doğrudan
kimyasal, fiziksel, psikososyal ve ergonomik risk ve tehditlerden eczanelerimizden verdik.
bahsediyoruz. Söz konusu risk ve tehditler üzerinde ayrı ayrı • COVID-19 teşhisli ayakta hastaların reçetelerini karşıladık.
durmak ve sağlık mesleklerindeki yansımalarını ele almak belki • Hekimlere ulaşamayan hastaların basit rahatsızlıklarında
de saatlerimizi alabilir. O nedenle ben eczacılar cephesinden tavsiyelerde bulunduk.
bazı satır başlarıyla sorunu değerlendirmeye çalışacağım. • Halk sağlığı için büyük önem taşıyan 160 milyon koruyucu
Eczacılar, ağırlıklı olarak yaygın olarak serbest eczaneler maskeyi vatandaşa ulaştırdık.
denilen ama dünya örneklerine baktığımızda toplum eczaneleri Ancak sürecin başından beri sağlık ve güvenliğimizin korunması
olarak adlandırılması daha doğru olan sağlık birimlerinde hizmet noktasında sıkıntılarla yüz yüze kaldık.
veren bir meslek grubu. Nitekim bugün ülkemizde 40 bin • Tüm eczacıların ve eczane personelimizin haftada bir
civarındaki eczacının 27 bine yakını eczanelerde sağlık hizmeti güvenli testlerden geçirilmesi
sunuyor. Ancak kamuda, kurumlarda, devlet hastaneleri ve özel • Eczacılara ve eczane çalışanlarına tulum, siperlik, gözlük
hastanelerde, ilaç sektöründe çalışan binlerce eczacı var. gibi kişisel koruyucu ekipman dağıtılması
Dolayısıyla sorunları birbiriyle aynı olan homojen bir topluluktan • Bulaş riskini azaltmak bakımından tüm reçetelerin elektronik
bahsedemeyiz. olması
Kamuda yani açacak olursak Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve • Eczacıların ve eczane personelinin COVID-19 tanısı almaları
Tıbbi Cihaz Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, İl ve İlçe halinde, bunun iş kazası veya meslek hastalığı kapsamına
Müdürlükleri’nde, devlet hastanelerinde ve özel hastanelerde, alınması
ilaç sektöründe çalışan eczacılar açısından biraz önce yönündeki çağrılarımız yanıtsız kaldı.
zikrettiğim fiziksel, kimyasal, biyolojik, psiko-sosyal ve
24 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Oysa eczacıların ve eczane personelinin mümkün olan en üst


seviyede korunması ilaç ve eczacılık hizmetlerinin kesintisiz
sürdürülebilirliği açısından yaşamsal öneme sahip.
Pandemi döneminde sağlık çalışanlarının sağlığının
korunmasında etkili olacak yöntemlerden birisi de tüm sağlık
çalışanlarının aşılanması. Bu kapsamda eczacılar ve eczane
personelinin de devlet eliyle temin edilecek aşılarla mutlaka
aşılanması şart. Ancak bu dönem getirilen grip aşısı miktarının 2
milyon 400 bin gibi bir rakam olduğu gözönünde bulundurulursa
1 milyon 62 bin civarındaki sağlık çalışanının aşılanması
mümkün gözükmüyor. Bu durumda sağlık çalışanlarının
sağlığının gözetildiğini söyleyebilmek hayli güç.
Değerli katılımcılar,
Topluma sunulan sağlık hizmetlerinin niteliği; sağlık
çalışanlarının sağlığı ile, içinde bulundukları çalışma ve yaşam
koşulları ile yakından ilişkilidir.
Sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliği:
• Sağlık çalışanlarının sağlıklı ve güvenli çalışma alanlarına ve
çalışma koşullarına ulaşmasıyla,
• Haklarının güvence altına alınması ve geliştirilmesiyle,
• Sağlık politikalarının oluşturulmasında ve yürütülmesinde
sağlık çalışanlarının gerçekten söz sahibi olmasıyla
mümkündür.
Bu bağlamda politika yapıcılara önemli görevler düşmektedir.
Zira sağlık çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini korumak ve
geliştirmek devletin başta gelen yükümlülüklerinden birisidir.
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 25

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti gösterilmiş etken maddeleri içeren ve Sağlık Bakanlığı
tarafından verilen ‘Biyosidal Ürün Ruhsatı’ bulunan yüzey
dezenfektanları kullanılır.
Pandemi Döneminde Aile Sağlığı Merkezleri • Eldiven kullanımı el temizliği yerine geçmez. Yapılan iş, eldiven
(ASM Gezileri) kullanımını gerektirmiyorsa, COVID-19’dan korunmak amacıyla
eldiven kullanılmamalıdır.
Halil Volkan Tekayak

Çukurova Kurttepe Aile Sağlığı Merkezi, ÇUKUROVA, Türkiye E-mail:


volkantekayak@gmail.com

Anahtar Kelimeler: Covid19, ASM, aile hekimliği

Konuşma Özeti:
Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve bu merkezlerde hizmet veren
çalışanlar; tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19
pandemisinden gerek iş yükü gerekse alınması gereken
tedbirler hususunda en çok etkilenen grup olmuştur.
Salgın süresince ASM’lerde alınması gereken temel önlemler
arasında:
• COVID-19 pandemisine yönelik bilgilendirici yönlendirmeler ve
görseller girişe ve panolara asılmalıdır.
• Aile Sağlığı Merkezi içerisinde tüm personel ve hastalar maske
takmalıdır.
• Aile Sağlığı Merkezi müracaatlarında kapıda triyaj
uygulamasına devam edilmelidir.
• Triyaj sırasında başvuranların kapı önünde (kapı dış alanında,
bahçede) en az 1 (bir) metre aralıklarla beklemeleri sağlanmalı,
triyaj soruları sorulmalı ve temassız ateş ölçer ile ölçümü
yapılmalıdır.
• Triyajdaki sorulardan herhangi birine “EVET” cevabı
verildiğinde derhal kişiye tıbbi maske takılır, birinci basamak
sağlık tesisinin COVID-19 için ayrılmış muayene odası/alanına
alınır. Burada hasta tekrar değerlendirilerek, ateşi ölçülür.
• Bu soruların hepsine “HAYIR” cevabı verildiğinde
şikayet/başvuru nedeni yönünde ASM’nin ilgili alanına alınarak
değerlendirilir.
• ASM içerisine alınacak kişi sayısı, bekleme alanı büyüklüğüne
göre her 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde belirlenir.
Belirlenen kişi sayısı ASM dış kapısında ilan edilmelidir.
• İhtiyacı olmayan hastaların refakatçisiz olarak kabul edilmesi
önerilir, ancak refakatçi ile geldiyse, mümkünse, hastanın ve en
azından refakatçinin sırasını dışarıda açık havada beklemesi
risk azaltılması için önerilir.
• ASM bekleme alanlarında hasta ve yakınlarının bekleme
alanında oturma düzeni, birbirlerine en az 1 metre mesafe
olacak şekilde planlanmalıdır.
• ASM’nin tüm alanlarında (sosyal alanlar, dinlenme odası,
toplantı ve eğitim odası dahil) sosyal mesafe korunmalı ve
maske kullanılmalıdır.
• Sağlık çalışanlarına COVID-19 belirtileri ve korunma
yöntemleri hakkında periyodik eğitimler verilmeli ve verilen
eğitimler kayıt altına alınmalıdır.
• Sağlık kurumu personeli hasta baktığı ortamdan çıkarken
KKE’ları uygun şekilde çıkararak el hijyeni sağladıktan sonra
(tıbbi maske takılı olarak) sosyal alanlara geçmelidir.
• Pencereler açılarak odaların sık havalandırılması
sağlanmalıdır. Merkezi havalandırma sistemleri bulunan
kurumların havalandırması temiz hava sirkülasyonunu
sağlayacak şekilde düzenlenmeli, havalandırma sistemlerinin
bakımı ve filtre değişimleri üretici firma önerileri doğrultusunda
yapılmalıdır. Vantilatör ve klimalar kullanılmamalıdır.
• Bekleme alanlarının sık ve düzenli temizlik ve dezenfeksiyon
işlemleri yapılmalıdır. Temizlik ve dezenfeksiyon özellikle elle sık
temas edilen yerlere (elektrik düğmeleri, kapı kolları vb.)
yoğunlaştırılmalıdır.
• Yüzey temizliği ve dezenfeksiyonu için; virüslere etkinliği
26 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti Sağlık Bakanlığı’ nın rehberlerine dayalı olarak Covid-19
Pandemisi iş ve işlemleri yapılmaktadır.

Pandemi döneminde Eğitim Aile Sağlığı Girişte triyaj yapılmakta, kişiler COVID-19 gibi kabul edilerek
Merkezleri (E-ASM Gezileri): Haydarpaşa şikayetleri sorgulanmakta, maskesi yoksa maske takılarak
Numune Ataşehir E-ASM gerekirse uygun alanda detaylı anamnez alınmaktadır. Olası/
kesin vaka tanımına uyuyorsa İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne
Memet Taşkın Egici bildirilmekte ve bir ambulans ile ya da hastanın kendi aracıyla en
yakın Pandemi hastanesine yönlendirilmektedir. Ateşi, temas
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, öyküsü ya da semptomu olmayan kişiler ilgili aile hekimine
Üsküdar, Türkiye E-mail: megici@gmail.com yönlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Eğitim Aile Sağlığı Merkezleri, Aile Kayıtlı kişilerin hastalara, çalışanlara virüs taşıması ya da
Hekimliği Saha Eğitimi, Covid -19 Pandemisi, Triyaj kendilerine bulaş riskini azaltmak için gerektiğinde telefon veya
mesajla ulaşılmaktadır. E-ASM’ ye bildirilen temaslılar telefonla
Konuşma Özeti: aranarak sağlık durumu, ev içi temas, temizlik ve izolasyon
Aile hekimliği uzmanlık eğitimi ülkemizde 1984 yılında durumu takip edilmektedir.
başlamıştır. Klinik rotasyonlardan oluşan eğitim 2010’ da 18 ay
klinik rotasyon, 18 ay saha eğitimi olarak düzenlenmiştir. Kronik hastalığı olan ve yaşlı hastalar telefonla aranarak
Sahada sağlık ölçütlerinin kullanımı, ayrışmamış hasta yönetimi, Covid-19 ya da genel sağlık sorunları açısından izlenmekte,
düşük prevalans hekimliği, birinci basamakta tanı testlerinin aşılama ve ilaç kullanımları açısından bilgilendirilmekte ve
akılcı ve etkin kullanımı ve toplum yönelimli birinci basamak gerektiğinde hastaneye sevki sağlanmaktadır. Yenidoğan
hekimliği klinik yöntemlerinin uygulanması aile hekimliği taramaları, aşılamalar, bebek ve gebe izlemleri ayrı bir odada
çekirdek yeterliliklerinin kazanılmasında önemlidir. yapılmakta, olabildiğince günün sakin saatlerinde gelmeleri
planlanmaktadır.
2017 yılında Tıpta Uzmanlık Kurulu saha eğitimi verilecek
yerlere Eğitim Aile Sağlığı Merkezlerini (E- ASM) de ilave Yanlış yönlenme nedeniyle olası ya da test pozitif vakaların
etmiştir. Sağlık Bakanlığı E-ASM’ leri "eğiticinin koordinasyon ve ASM’ ye gelerek toplum, hastalar ve çalışanları enfeksiyon
gözetiminde aile hekimliği uzmanlık öğrencilerinin birinci açısından riskli hale getirmesini engellemek için hastane ve
basamak sağlık hizmetlerini deneyimlerken aynı zamanda diğer kurumlarda yeterli bilgilendirme yapılmalıdır. ASM görev
eğitim de almasına olanak sağlayan, üniversiteler ile il sağlık tanımıyla hizmet sunan E-ASM çalışanlarına da Pandemi ilgili ek
müdürlükleri arasında protokol imzalanarak kurulan yapılar ödeme düzenlemelerinde yer verilmesi gerekmektedir.
olarak" tanımlamıştır. Ülkemizde 2019 sonu itibariyle 35 E-ASM
bünyesinde 104 Aile Hekimliği Birimi bulunmaktadır. Saha uygulaması ile oluşan deneyimlere dayalı öneriler meslek
örgütü TAHUD ve ilgili klinikler tarafından Sağlık Bakanlığı’na
Dayanağı temel mevzuat: iletilmektedir. Bu öneriler dikkate alınarak E- ASM ler
• 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu yaygınlaştırılmalıdır.
• TUK Uzmanlık Eğitimi Rotasyonları. 23/06/2010 tarih ve 82
sayılı karar
• TUK Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi
(TUKMOS) Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Müfredatı
• Eğitim Aile Sağlığı Merkezleri Ödeme ve Sözleşme
Yönetmeliği (26/09/2014-29131Resmî Gazete)
• Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği (25/01/2013-28539
Resmî Gazete)

Haydarpaşa Numune EAH’ de Aile Hekimliği uzmanlık eğitimi,


daha önce diğer branş kliniklerin koordinatörlüğünde
yürütülmekteyken 2018 yılından itibaren müstakil Aile Hekimliği
Eğitim Kliniği olarak verilmektedir. Aile hekimliği, diyabet,
obezite, sigara ve erişkin aşı polikliniği yanında 2019 yılından
itibaren Haydarpaşa Numune Ataşehir E-ASM’ de saha eğitimi
verilmektedir.

E- ASM lerde her şey yolunda mı?


• Mevzuat boşlukları
• Alt yapı zorlukları
• Personel temininde yaşanan sıkıntılar
• Hastaneler, diğer kurumların farkınadlığı
• Özlük Hakları, ek ödeme, yıllık izinler
• E "eğitim" için şartlar uygun mu: Eğitim saati?

Pandemide E-ASM’ ler

Pandemi döneminde diğer ASM’ler gibi E- ASM’ lerde de


koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri yürütülmekteyken
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 27

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti

Pandemi döneminde Eğitim Klinikleri

Güzin Zeren Öztürk

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği, 34371 ADALAR,
Türkiye E-mail: guzin_zeren@hotmail.com

Anahtar Kelimeler: pandemi, Covid-19, uzmanlık eğitimi

Konuşma Özeti:
Pandemi: Kelime olarak eski Yunanca pan (tüm) ve demos
(insan) kelimelerinden oluşmuştur. Anlam olarak bir kıta hatta
tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini
gösteren salgın hastalıktır.
Dünya Tarihi incelendiğinde bugüne kadar insanlığı etkileyen 21
pandemi meydana geldiğini görmekteyiz. Bilinen ilk pandemi
olan Antoninus vebası (Galen Vebası), MS 165-180 yılları
arasında Roma İmparatorluğu'na Yakın Doğu'daki seferlerden
dönen askerlerin getirdiği bir salgındır.5 milyon kişinin ölümüne
neden olduğu düşünülmektedir. 1800’lü yıllardan bu yana
yaşanan pandemilerin etkenlerinin virüs kaynaklı olması dikkati
çekmektedir. Dünyanın yaşadığı son 3 salgın ise SARS, Ebola
ve MERS’dir. SARS 2002’de 37 ülkede 8000’den fazla insanı
enfekte ederek 774 kişinin; Ebola 2014-2016 yılları arasında
11.000 kişinin; MERS ilk defa2012’de Suudi Arabistan’da
saptanan ve bugüne dek dünya genelinde 27 ülkede 2519
insanı enfekte ederek 866 kişinin ölümüne neden olmuştur.
COVİD-19; yüzyılın üçüncü zoonotik insan Coronavirüsü
(MERS, SARS) 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde
Huanan Deniz Ürünleri Pazarı ile bağlantısı olan orijini
bilinmeyen bir grup pnömoni vakası ile ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde vakalar görülmeden önce kademeli önlemler alınmış
ilk vaka 10 Mart 2020 tarihinde görülmüş; ilk ölüm 17 Mart
2020’de bildirilmiştir. Bu süreçler sırasında tüm basamaklarda
çalışan sağlık çalışanları el ele vererek rehberler doğrultusunda
önlemler almaya başlamıştır.
Hastanelerde tüm klinikler branş ayırt etmeksizin COVİD-19
pandemisi için tanı ve tedavi dahil olmuştur. Tıp eğitimi sonrası
branşlaşmanın verdiği spesifik bakış açısının yerini bu dönemde
genel tababet almıştır. Hekimlik sanatının temelini oluşturan tıp
eğitiminin önemi bir defa daha ortaya çıkmıştır.
Aile Hekimliği, yaşamın bütün evrelerinde ve süreklilik içinde,
cinsiyet, yakınma, hastalık gibi bir ayrım yapmaksızın, sağlığın
korunması ve geliştirilmesi ile karşılaşılabilecek tüm sağlık
sorunlarına müdahale eden bir uzmanlık dalıdır. Bu özelliği ile
genel bakış açısına sahip olmamız bu dönemdeki
adaptasyonumuzu kolaylaştırmıştır.
Kliniğimiz hem birinci basamakta eğitim aile sağlığı merkezi hem
de eğitim araştırmada ki konumu nedeniyle iki sahada da
çalışmıştır. Bu dönemde problemlerle karşılaşılsa da aşılmıştır.
Bilinmeyen bir hastalığın korkusu ve anksiyetesi; çalışma
planlama problemleri; eğitim kaygısı; gelecek kaygısı gibi
başlıklarda sorunlar yaşanmıştır. Ancak zaman içersin de
problemleri bir takım problemler çözümlenmiş ancak sürecin
devam etmesi nedeniyle halen bir kısmı devam etmektedir.

Ayrıca Covid-19 dışında hijyen; bulaş; koruyucu malzeme ve


doğal afet ve pandemi durumlarında bir eylem planı oluşturma
ve adaptasyon konusunda bilgilerimizin tazelenmesi ve bu
konuların sadece tıp eğitiminin değil uzmanlık eğitiminin de bir
parçası olması gerektiğini göstermiştir.
28 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti karşısında adaptasyon yeteneğimizi ve gücümüzü görmüş


olduk. Tecrübemiz ve özgüvenimiz bu anlamda arttı. Online
sistemleri kullanma becerilerimiz arttı ki; bu da ileriki
Pandemi Döneminde Eğitim Klinikleri dönemlerde pandemi bitse dahi bu sistemlerin çokça
kullanılacağını düşündürmektedir.
Önder Sezer Kazançların yanında kaybettiklerimiz de oldu. En önemlisi
hayatlar kaybettik, sağlık çalışanları arasında da ciddi kayıplar
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 22030 MERKEZ, yaşadık. Eğitim kalitesi yüz yüze eğitimden uzaklaşıldığı için
Türkiye E-mail: ondersezerdr@gmail.com
düştü; çünkü iletişim olanakları ve samimiyet, bilgisayar
ekranlarında, yüz yüze hayatta olduğu gibi yaşanamıyor. Hasta
Anahtar Kelimeler: pandemi, eğitim, Aile Hekimliği
görüşme sürelerimiz kısaldı; dolayısıyla mesleki tatmin de azaldı.
Sağlık çalışanları arasında tükenmişlik sendromu maalesef arttı.
Konuşma Özeti:
Pandeminin daha ne kadar devam edeceğini kestirmek zor.
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı,
Sağlık camiasının yaşayacaklarını da hep beraber
Yükseköğretim Kurumu’nun 16 Temmuz 1993 tarihinde aldığı
deneyimleyeceğiz. Kaybettiklerimizi telafi edebilmek için
karar doğrultusunda, 17 Eylül 1993 yılında Türkiye’nin ilk Aile
–bazıları mümkün olmasa da- daha çok çalışmamız gerekiyor.
Hekimliği Anabilim Dalı olarak kurulmuştur. Yıllar içerisinde
bünyesinden çok sayıda asistan, uzman, yardImcı doçent,
doktor öğretim üyesi, doçent ve profesörler yetiştirmiştir.
Şu an Trakya Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı 108
asistan, 3 profesör, 1 doktor öğretim üyesi ve 1 klinik psikolog
ile çalışmaya ve üretmeye devam etmektedir. Anabilim Dalına
bağlı olarak hastane binasında 4 odalı Aile Hekimliği Polikliniği,
bunun haricinde Trakya Üniversitesi Ayşekadın Yerleşkesi’nde
bulunan 3 birimlik poliklinik ve Türkiye’nin ilk ve tek Aktif
Yaşlanma Merkezi faaliyetlerini sürdürmektedir.
Mart ayı içerisinde koronavirüs pandemisi nedeniyle hastane
binasında bulunan polikliniklerimiz Pandemi Polikliniği’ne
çevrilerek halkımızın hizmetine sunulmuştur. Öğretim üyelerimiz
ve asistanlarımız hem Pandemi Polikliniği’nde, hem de Pandemi
servislerinde gündüz mesailerine ve nöbetlerine halen devam
etmektedirler.
Pandemi öncesi dönemde 2019 yılı içerisinde Edirne İl Sağlık
Müdürlüğü koordinasyonunda pandemi yönetimi ile ilgili
toplantılar yapılmıştır. Bu toplantılarda hem Üniversite
Hastanesi’nden, hem de Edirne Devlet Hastanesi’nden pandemi
ile ilgili yönetim planlarının hazırlanması istenmiştir. Erken
dönemde yapılan hazırlıklar, Türkiye’de pandemi ilan edildiğinde
Edirne’deki sağlık kurumlarının daha hazırlıklı olmasını
sağlamıştır.
Asistan sayımızın yüksekliği nedeniyle Tıp Fakültesi Dekanlığı,
Üniversite Uygulama Merkezi Başhekimliği ve Edirne İl Sağlık
Müdürlüğü ile görüşülmüş, elimizden gelen her türlü desteğin
adalet çerçevesinde sağlanacağı belirtilmiştir. Bu sebeple
pandemi poliklinik ve servisleri haricinde, Edirne merkezinde,
ilçelerinde ve köylerinde filyasyon ve evde bakım çalışmalarına
yoğun destek sağlanmıştır. Bu durum diğer kurumların da
takdirini kazanmış ve tarafımıza teşekkür ve minnettarlıkları
birçok kez iletilmiştir. Pandemi başında yaşanana maske,
eldiven, önlük gibi ihtiyaçların temininde ve kalitesinde yaşanan
zorluklar da yönetimler tarafından giderilmiştir.
Asistanlarımızın eğitimi içerisinde bulunan rotasyonlar,
pandeminin ilk aylarında sıkıntısız bir şekilde devam ederken,
ileriki zamanda rotasyona gidilen anabilim dallarının direnci ile
de karşılaşılmıştır. İkili ilişkiler ile bu problemler giderilmiştir.
Başlangıçta her ay 20 asistan ile destek verdiğimiz Edirne İl
Sağlık Müdürlüğü görevlendirmeleri, asistanlarımızın eğitim
programının değişkenliği ve Covid (+) olanlar nedeniyle şu anda
aylık 6 kişi olarak devam etmektedir. Asistanlarımızın ikinci
görevlendirme döngüsü bitmek üzeredir, üçüncü döngüye
başlanacaktır.
Edirne’de hasta sayısının azalması ile birlikte Pandemi
Polikliniği Enfeksiyon Hastalıkları bünyesine taşınarak Aile
Hekimliği Polikliniği tekrar hizmet vermeye başlamıştır. Mevcut
durumda ek açılacak pandemi poliklinikleri ve servisleri için
nöbet listeleri hazırlanmıştır.
Pandemi sürecinin bize kazandırdıkları da olmuştur. Problemler
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 29

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti bakımevlerinde kalan yaşlı insanlar. Bu hayal bile edilemeyecek,
çok büyük bir trajedi, Bu kurumlardaki görevliler her zaman
fazla mesai yapıyor ve düşük ücretler alıyor. Bu salgının hiç
Salgın Döneminde Kırılgan Hastalar: bilinmeyen kahramanları bakımevi ve huzurevi çalışanlarıdır.(5)
Bakımevleri Kaynaklar
1-Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK). http://www.tuik.gov.tr
Nil Tekin adresinden 20.10.2020 tarihinde ulaşılmıştır.
2- Tekin N, Şahin HA. Birinci basamak hekimlerinin geriatrik
AÇSHB Narlıdere Huzurevi YBRM, İzmir, 35320 NARLIDERE, Türkiye E-mail: hasta izlemindeki yeri: Geriatrik bakım merkezi örnekleri.
niltekin33@yahoo.com Sendrom Dergisi 2006; 18(11): 61-4.
3-Tekin N, Dişçigil G. A Novel model of comprehensive geriatric
Anahtar Kelimeler: Bakımevi, Pandemi, Kırılgan Yaşlı care center in Turkey. Middle East Journal of Age and Aging
2007; 4(1): 24-25.
Konuşma Özeti: 4- Özge A, Erhan H, Karadaş Ö. COVID-19 ve demansiyel
Yaşlanan Türkiye tablolar: Klinik seyir ve hasta bakımı. Uludüz D, Özge A,
Türkiye İstatistik Kurumunun son verilerine göre 65 yaş üstü editörler. Nörolojik Bilimler ve COVID-19. 1. Baskı. Ankara:
nüfusun % 9,1 olduğu görülmektedir. Yaşlı nüfus son beş yılda Türkiye Klinikleri;2020. p.22-8.
%21,9 artmıştır. (1,2) 5-Şadiye Kömürcü. Covid-19 ve Dünyada Yaşlıların Durumu htt
Bakımevinde Yaşam ps://bianet.org/bianet/print/223450-covid-19-ve-dunyada-
Bakım merkezlerinin temel işlevi yatağa bağımlı, yaşamını yaslilarin-durumu
sürdürmede sürekli destek gereksinimi olan genel olarak 6-https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/dsoden-pandemi-surecin
‘bağımlı’ yaşlılara uzun süreli bakım hizmetinin sunulmasıdır. de-turkiyenin-bakim-altindaki-yaslilarina-yonelik-cabalarina-
(2,3) ovgu/1827170
Pandemide Yaşlı Olmak 7- Kuruluşlarımıza Yönelik Koronavirüs Bilgilendirme Rehberi 1
Pandemide özellikle komorbid tıbbi durum ve ileri yaş dikkati ve 2
çekici prognostik faktörlerdir. COVID-19 enfeksiyonu geçiren 65 8-https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/dsoden-pandemi-surecin
yaş üstü bireylerin %26,1 oranında yoğun bakım ihtiyacı olduğu de-turkiyenin-bakim-altindaki-yaslilarina-yonelik-cabalarina-
ve bu hastaların %72,2-86’sının komorbid tıbbi durumu ovgu/1827170
bulunduğu belirtilmektedir. Yaşlıların dezavantajı yalnızca 9-https://www.trthaber.com/haber/koronavirus/huzurevleri-
hastalığın daha ağır seyretmesi değil, daha hızlı seyretmesidir covid-19a-karsi- siki-onlemlerle-korunuyor-482791.html
(4).
Pandemi Döneminde Bakımevinde Yaşam: Dünya
Pandemi sürecinde farklı ülkelerde kurumsal bakım alanlarında
kalan yaşlıların mağduriyet haberleri vardı. Demans hastalarına
baktığımızda tanı ve tedavi sürecinde sorunlarla karşılaştıkları
görüldü (4). Bazı ülkelerdeki koronavirüs ölümlerinin yüzde
60'ının bakımevleriyle bağlantılı olabileceği, virüsün bakımevleri
üzerindeki etkisinin uluslararası kıyaslamalarının yapılmasının
zor olduğu düşünülmektedir. (5)
Pandemide Önlemler ve Uygulamalar
AÇSHB’ na bağlı 426 huzurevi ve yaşlı rehabilitasyon
merkezinde,toplam 27 bin 500 yaşlı hizmet almaktadır. 7 Ocak
2020’de Türkiye'de ilk vaka açıklanmadan COVID-19 ile ilgili ilk
resmi yazı kuruluşlara gönderilmiştir. Türkiye'de ilk vakanın
resmi olarak açıklanmasından sonra da tüm il müdürlüklerinde,
süreçle hızlı ve etkin şekilde mücadele için Takip İzleme Birimi
oluşturulmuştur". Pandemide huzurevi sakinlerinin ve personelin
sağlığını korumak için kuruluşların alması gereken önlemler ve
prosedürler hakkında bilgilendirme yapılmıştır (6,7).
Pandemide Önlemler ve Uygulamalar
Aile Bilgi Sistemi üzerinden, kuruluşların ihtiyaçlarını ve
stoklarını takip eden bir modül oluşturulurken, kuruluşlarda
kişisel koruyucu donanımların ve dezenfekte ürünlerinin anlık
takipleri yapılmıştır.
Olası riskleri göz önüne alarak tüm kuruluşlarımızda 'izolasyon
odaları ve katları' ve huzurevlerinin dışında 'izolasyon kuruluşları'
oluşturulmuştur. (7)
Yemekhanede hazırlanan yemekler, yaşlılara odalarında, tek
kullanımlık tabaklarda servis edilmiştir. Türkiye'de ise
huzurevlerinde gerçekleşen Covid-19 kaynaklı ölüm oranı yüzde
4'te sınırlanmıştır. Türkiye’de yaşlı bakım kuruluşlarında alınan
tedbirler, bir yayın haline getirilerek DSÖ bünyesinde
yayımlanması planlanmıştır. (8,9)
Salgının -hiç bilinmeyen- kahramanları: Bakımevi ve huzurevi
çalışanları
DSÖ Avrupa Ofisi Başkanı Doktor Hans Kluge: Avrupa
bölgesindeki COVID-19 kaynaklı tahmini ölümlerin yarısı
30 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti 11. Fiziksel uzaklaşma ve sosyal izolasyon, yalnızca zihinsel
sağlıklarına değil, aynı zamanda fiziksel sağlıklarına ve
işlevselliklerine de ağır bir hasar verebilir. Pandemiye yanıt
Salgın döneminde kırılgan hastalar: Evde verirken, fiziksel uzaklaşmanın savunmasız yaşlı yetişkinler için
Sağlık yarattığı zorluklara dikkat etmek ve bu zorlukları doğrudan ele
almak önemlidir.
Erdinç Yavuz Türkiye'de pandemi döneminde ESH zorlu bir sınavdan
geçmektedir. Özellikle 21 Mart 2020'de 65 yaş üstü bireyler için
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 55070 İlkadım, Türkiye E-mail: getirilen sokağa çıkma yasağı hem ESH'nin daha çok kayıt
erdincyavuz@gmail.com talebi almasına hem de pek çok ilde kendi görev tanımı dışında
iş yüklerinin artmasına neden olmuştur. Daha sonra 10 Nisan
Anahtar Kelimeler: evde sağlık, pandemi, kırılgan hasta 2020'de bir bakanlık yazısı ile bu iş yüküne aile hekimleri de
dahil edilmiş, 10 Haziran 2020'de bu kısıtlamaların
Konuşma Özeti: kaldırılmasıyla da ESH olağan işleyişine geri dönmüştür. ESH
Evde sağlık hizmetleri (ESH); “Evinde sağlık hizmetine ihtiyaç çalışanlarının kişisel koruyucu ekipman kullanımının önemi
duyan bireylerin sağlık hizmetlerinin sosyal devlet anlayışı hizmet verilen kırılgan hasta popülasyonu göz önüne alındığında
içerisinde etkin, ulaşılabilir ve ev ziyaretleri kapsamında ortaya çıkmaktadır.
sunulması” olarak tanımlanmıştır. Ülkemizde 2005 yılından bu
yana resmi mevzuatla düzenlenen ESH günümüzde tüm
Türkiye'de kamu hastaneleri bünyesinde kurulan birimlerle
hasta kayıtları oluşturularak sürdürülmektedir. Pandemi
döneminde ESH tüm dünyada hem sağlık kaynaklarının salgın
için yeniden dağılımından hem de birçok ülkede uygulanan
kısıtlamalardan etkilenmiştir. ESH pandemi öncesi kayıtlı
hastaların artan sağlık ihtiyaçlarına ek olarak ikametgahlarından
ayrılamayan ya da tedavisi evde sürdürülen Covid 19
hastalarıyla da ilgilenmek zorunda kalmıştır. ABD'de Covid 19
pandemisi sırasında evlerinde izole olan erişkinlerin sağlık
hizmeti ihtiyaçlarının karşılanması için aşağıdaki öneriler
sunulmuştur:
1.İlk olarak, telefon veya video ziyaretleri basit, sağduyu
müdahaleleri ile geliştirilebilir. Yaşlı yetişkinleri video görüşme
teknolojisine alıştırmak için ziyaretten önce bir aile üyesinin, bir
arkadaşının, ücretli bakıcının veya personelin yardımını isteyin.
2. Ancak teletıp sadece bir yere kadardır. Hem klinisyenler hem
de hastalar arasında refleksif düşünme ve korkunun, yüz yüze
ziyaretlerin gerçekte gerekli olduğu klinik sağduyuyu geçersiz
kılma riski vardır.
3. Klinisyenler bu potansiyel bilişsel tuzağa dikkat etmeli ve
hastalarına da bundan kaçınmalarını tavsiye etmelidir.
4. Kliniğe veya laboratuvara yapılacak bir ziyaret özellikle riskli
veya zorlu olduğunda, evde sağlık hemşiresi tarafından
değerlendirilme, tetkik alma veya ev ziyareti (sıkı enfeksiyon
kontrol önlemlerini korurken) gibi yaratıcı çözümler
düşünülmelidir.
5. Yaşlı hastalarla yüz yüze veya sanal olarak görüşürken,
klinisyenler karşılanmamış sosyal veya fonksiyonel ihtiyaçlar
hakkında araştırma yapmalıdır.
6. Gayri resmi veya resmi hizmetler ve destekler pandemi
döneminde artık sağlanmıyor mu ve eğer öyleyse, kişi durumu
nasıl yönetiyor? Kişi nasıl yiyecek alıyor ve aktif kalıyor?
7. Cevaplar olumsuzsa, sağlık çalışanları sosyal hizmet
uzmanlarını bilgilendirmelidir. Bu sorunların erken belirlenmesi
hastaneye yatmayı önlemeye yardımcı olabilir.
8. Dahası, bakım ve nakil güçlükleri, bakımın hedefleri ve
müdahalelerin uygunluğu hakkında karmaşık karar vermeyi
zorlaştırabilir, tıbbi prosedürler için kapasite ortaya çıktıkça yaşlı
yetişkinleri "sıraya girme" durumunda bırakarak dezavantajlı
duruma düşürebilir.
9. Sınırlı tıbbi kaynakların kullanımı ve prosedür sonrası bakımın
niteliği hakkında karar vermek oldukça zor olabilir. Bu süreçlere
geriatristlerin ve yaşlı yetişkinlerin bakımı için daha fazla
sorumluluk üstlenmiş diğer klinisyenlerin dahil edilmesiyle daha
iyi sonuçlar elde edilebilir.
10. Toplumda yaşayan yaşlı yetişkinlerin, COVID-19 nedeniyle
ölme riskleri oldukça yüksek olsa da, COVID-19 ile ilgisi
olmayan sağlık bakımları unutulmamalıdır.
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 31

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti

Covid-19 Salgınında ASM'de Bebek-Çocuk-


Ergen İzlemleri

Demet Yilmaz

Kağıthane 13 Nolu Aile Sağlığı Merkezi, 34408 KAĞITHANE, Türkiye E-mail:


demet-yilmaz@hotmail.com

Anahtar Kelimeler: covid19, ASM, bebek, çocuk, ergen

Konuşma Özeti:
Çocuk Sağlığı İzlemi “Unicef Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde”
yer alan temel bir haktır. Çocuk Sağlığı İzlemlerinin amacı;
bebek ve çocuk ölümlerini, hastalık ve sakatlıkları azaltmak ve
önlemek, büyüme ve gelişmeyi desteklemek, hastalıkların erken
tanısını yapmak ve çocukların sağlıklı bir yaşam sürmelerini
sağlamaktır. Çocuk Sağlığı İzlemleri anne karnındaki dönemden
başlayıp ergenlik döneminin sonuna kadar aile, çocuk ve
hekimlerin işbirliği ile yürütülen bir süreçtir.
Doğum sonrası ilk izlem ilk 48 saat içinde olmalıdır. Sonraki
izlem 5-7. günlerde olmalı; ilerleyen dönemde, ilk 6 ayda 1-2
ayda bir, 6-12.aylarda 2-3 ayda bir, 13-36.aylarda 6-12 ayda bir
şeklinde devam etmelidir. Okul öncesi dönemde ise yılda bir,
okul çocuğu ve ergenlerde 1-2 yılda bir olmalıdır. Çocuk sağlığı
izlemleri çocuklar için uygun bir ortamda, yeterli zaman
ayırılarak ve anne baba yanında, varsa bebeğin bakıcısı ya da
bakımına yardımcı olan kişiler ile birlikte yapılmalıdır. Ancak
Covid-19 salgını süresince, normal izlemler kadar zaman
ayırılamamakta, minimum sürede maksimum verim alınmasına
çalışılmaktadır. Detaylı bir öykü alınması sonrası antropometrik
ölçümler yapılmalı, büyüme izlem kartı ile sisteme işlenmelidir ve
büyüme değerlendirilmelidir. Ardından sistemik muayene
yapılmalıdır. Çocuk sağlığı izlemlerinde öykü, fizik muayene,
gözlem de birer tarama yöntemi olabileceği gibi, bunların
yanında çocukların yaşlarına uygun bazı taramaların çeşitli
yöntemlerle uygulanması gerekmektedir. Bebek doğduğundan
itibaren başlanarak, çocukluk dönemine kadar; yenidoğan topuk
kanı, işitme taraması, görme işlevinin değerlendirilmesi,
gelişimsel kalça displazisi açısından tarama, anemi taraması,
üriner sistem enfeksiyonu açısından değerlendirme,
hiperlipidemi ve hipertansiyon taraması yapılmalıdır. Ulusal
çocukluk çağı aşı takvimi kapsamında bulunan aşıların uygun
yaşlarda yapılması çocuk sağlığı izlemlerinin önemli bir
parçasıdır. Her izlemde ailelerin ilgili yaş grubu dikkate
alınarak,gerekli konularda bilgilendirilmeleri gerekmektedir.
Gelişimin desteklenmesi için aile bilinçlendirilmeli; doğru
uyaranlar, uygun çevre ve aile davranışları, özellikle santral sinir
sistemi gelişiminin hızlı olduğu erken çocukluk dönemiyle ilgili
aile bilgilendirilmelidir. Ergenlik çağı; erken ergenlik (10-14 yaş),
orta ergenlik (15-18 yaş), geç ergenlik (19-21 yaş) olmak üzere
üç dönemde gruplandırılır. Ergen izlemleri bu üç dönem
içerisinde 1’er kez olmak üzere en az 3 kez yapılmalıdır.
Ergenlerin psikososyal gelişiminin belirlenmesi için HEEADSSS
formu kullanılmaktadır.
32 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti 1.saat ≥180 mg/dl


2.saat ≥ 155 mg/dl ise gestasyonel diyabet tanısı konarak hasta
sevk edilir.
Covid-19 Salgınında Birinci Basamakta Gebe
ve Lohusa İzlemleri LOHUSA İZLEMLERİ
Doğum sonrası 2-5. günler (AH takibi)
Süheyla Atalay Kahraman Doğum sonrası 2. hafta (AH takibi)
Doğum sonrası 6. hafta (AH takibi)
Denizli Merkezefendi Saltak Aile Sağlığı Merkezi, 20070 MERKEZEFENDİ, Amaçlar:
Türkiye E-mail: shyl.atalay@gmail.com Anne-bebek sağlığını değerlendirmek,
Tehlike işaretleri varsa sevk etmek,
Anahtar Kelimeler: gebe, lohusa, izlem Annenin sağlıklı beslenmesi, hijyen koşulları ve cinsel sağlıkla
ilgili bilgilendirilmesini sağlamak,
Konuşma Özeti: Gebelik aralıklarını 2 yıla çıkarmak için kontrasepsiyon
GEBE İZLEMLERİ danışmanlığı sağlamak,
COVID-19; dünyanın yeni karşılaştığı bir enfeksiyondur. Emzirmeyi teşvik etmek, emzirme ile ilgili bilgileri tazelemek,
COVID-19’lu gebe hastalarda, gebe olmayan kişilere göre daha Annenin kendisi ve bebeğinin sağlığı ve bakımı ile ilgili sorularını
ciddi bir hastalık tablosunun oluştuğuna dair net bir bilgi yoktur. yanıtlamak, kaygılarını gidermek,
Fakat gebelikteki kardiyorespiratuvar ve immün sisteme ait bazı Anneye psikolojik destek sağlamak, gerekirse sosyal destek için
fizyolojik değişiklikler, gebeleri enfeksiyonlara karşı daha duyarlı yol göstermektir.
hale getirmektedir. İlk prekonsepsiyonel bakım; gebelik
başlamadan, gebe kalmayı düşünen tüm kadınlara yapılmalıdır.
Gebe kalmak isteyen bir kadını saptamanın en doğru yolu ise;
15-49 yaş kadın izlemleridir.15-49 yaş izlemi yılda 2 kez yapılır.
Bu süreçte kadına gebe kalmak istediğinde mutlaka sağlık
kuruluşuna başvurması söylenir. Doğumsal defektlerden
korunmak için gebe kalmadan en az 1 ay önce (3 ay öncesi
başlanabilir) her gün 400 mikrogram (0.4 mg) folik asit alması,
gebe kaldıktan sonraki ilk üç ay da devam etmesi önerilir.
Sigara ve alkol kullanımına son verilmelidir. Kronik hastalık
(astım, diyabet, obezite, epilepsi, hipertansiyon, enfeksiyon
hastalıklar›, vb.) söz konusu ise kontrol altında olduğundan emin
olunmalıdır. Aşılanma durumunun eksiksiz (güncel) olduğundan
emin olunmalıdır. Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma
Kurulu’nun önerisi ile, gebeliğinin ikinci ve üçüncü trimesterı
influenza sezonuna denk gelen gebelere mevsimsel grip aşısı
önerilmektedir. Gebelerin rutin izlemleri, “Sağlık Bakanlığı
Doğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi’ne” göre ve solunum
yolu hastalıklarına özel tedbirler alınarak, mümkünse randevulu
olarak yapılmalıdır. Riskli gebeliklerin yönetimi ise “Sağlık
Bakanlığı Riskli Gebelikler Yönetim Rehberi’ne” göre
yapılmalıdır. Gebeler birinci basamakta en az 4 kez görülmelidir.
1.İzlem:İlk 14 hafta, 2.İzlem:20-24.hafta arasında
3.İzlem:30-32.Hafta arasında, 4.İzlem:36-38.hafta arasında
yapılır. İlk değerlendirmede risk değerlendirmesi yapılıp, sevk
kriterleri sorgulanır. Her görüşmede öykü (öz ve soygeçmiş,
obstetrik öykü) alınıp, fizik muayene (FM), obstetrik muayene
(Gebenin kilosu, kan basıncı, nabız, uterus yüksekliği, fetüs kalp
sesleri (FKA 120-160/dk)) ve gebelik haftası ile ilişkili takip ve
ölçümler, tahliller (TİT, tam kan sayımı) yapılmalıdır. Özellikle
son 2 izlemde yaygın ödem kontrolü yapılmalıdır. Fakat artık
önerilen FM ve tahlil dışındakilerin çevrimiçi ortamlarda
yapılması ve tüm gebelere randevu verilerek çağırılmasıdır. İlk
12 hafta organogenez dönemi olduğundan ilaç kullanmaktan
kaçınılır, mecbur kalınırsa muhakkak gebeye uygunluğuna göre
seçilir. Gebelikte demir tedavisi 16. haftada “Gebelere Demir
Destek Programı” akış çizelgesi kullanılarak destek veya tedavi
dozuna karar verilerek başlanıp, gebeliğin sonuna kadar devam
edilir. Anemi tespit edildiğinde tedavi dozunda (100mg/gün)
demir başlanmalı, anemi yoksa günde 40-60 mg/gün elementer
demir preparatı başlanmalıdır.12. Haftadan itibaren 1200 IU (9
damla) günlük tek doz D Vitamini preparatı başlanır. İdrar yolu
enfeksiyonu gelişirse tedavi verilir. Tetanoz bağışıklaması 12.
haftadan itibaren yapılabilir. Aşı takvimine uygun olarak diğer
dozlar devam edilir. Gebelik, diyabet riskini artıran bir durum
olduğu için 24-28 .haftalar arasında 75 gr glukoz yükleme testi
yapılması önerilir. Glukoz değerleri:
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 33

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti

Covid-19 Salgınında Mevzuat Değișiklikleri,


Raporlar ve Belgeler

Halil Volkan Tekayak

Çukurova Kurttepe Aile Sağlığı Merkezi, ÇUKUROVA, Türkiye E-mail:


volkantekayak@gmail.com

Anahtar Kelimeler: aile hekimliği, mevzuat, covid19, pandemi

Konuşma Özeti:
Hukuk sistemi yapısında bulunan anayasa, kanun, tüzük,
yönetmelik ve benzeri normlar, düzensiz olarak değil, alt-alta,
üst üste bulunmaktadır. Normlar birbirleriyle ilişkilidir ve piramit
düzeni şeklinde bulunmaktadır. Normlar birbirleriyle altlık üstlük
ilişkisi içerisindedir. Bu ilişki ‘’Normalar hiyerarşisi’’ veya ‘’hukuk
düzeni piramidi’’ olarak adlandırılmaktadır. Söz konusun
piramitte alt kademede yer almakta olan norm, geçerliliğini üst
kademede yer alan normdan almaktadır. Bu sebeple üst
kademedeki norma aykırı olamaz. Bu kapsamda örnek olarak
kanun anayasaya, yönetmelik de kanuna aykırı olamaz.
Aile hekimliği uygulamasına ülke genelinde geçilmesi 10.yılını
geride bıraksa da halen uygulamanın sürdürülebilirliği açısından
beklenen kanun ve yönetmelik hazırlıkları tamamlanmamıştır.
Aile hekimliği yapan herkesin öncelikli olarak aile hekimliğine
dair hazırlanan kanun ve yönetmelikler olmak üzere aşağıdaki
mevzuat hükümlerini detaylarıyla bilmesi önerilmektedir. Bu
anılan mevzuatların en güncel haline www.mevzuat.gov.tr.
adresinden ulaşılabilir.
• 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu
• Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği
• Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği
• 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu
• 1219 sayılı Tababet Ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanun
• Tıbbi Deontoloji Tüzüğü
• 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu
• 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu
• 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
• 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun
Pandemi döneminde Cumhurbaşkanlığı makamı başta olmak
üzere gerek Sağlık Bakanlığı gerekse diğer ilgili bakanlıklar
tarafından özellikle sağlık ve güvenlik alanlarını ilgilendiren
birçok genelge ve özelge yayınlanmıştır. Bu sunumda 15
Mart’tan bu yana yayınlanan tüm bu resmi yazılar kronolojik
sırayla sizlerle paylaşılmaktadır.
34 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti yapılmadan verilmektedir. AH leri hayal kırıklıklarını


belirtmektedirler. Raporlar, dijital reçeteler, e-posta yazma,
Tatilin iptali için bir rapor yaz?, Bana evden çalışmamı
Covid-19 Sınır Ötesinden Bakış ve Çekirdek gerektiren belge yaz?… Bunlar elbette bizim ana işimiz değil.
Yeterlilikler Toplum yönelimi, savunmasız, zayıf hastalara bakmayı içerir.
6. Holistik Bakış COVID-19 un bir hastalıktan daha fazlası
Mehmet Ungan olduğunu belirliyor. Örneğin hafif üsye semptomları olan kişiler
bile çok fazla endişeye kapılmaktadırlar. AHleri hükümetlerinin
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, WONCA Avrupa Başkanı, 06680 ÇANKAYA, salgını yönetme şeklinden memnun. Bununla birlikte, birçok kişi
Türkiye E-mail: mehmetungan@gmail.com psikososyal sonuçlar, evde kalma önlemleri ile yalnızlık,
depresyon, domestik şiddetten endişeleniyor.
Anahtar Kelimeler: Çekirdek Yeterlililkler COVID-19, 7. Kendini korumada kişisel koruyucu ekipman bulmak zordu.
Telemedicine Doktorlar, eczacılardan, endüstriden yardım aldı. Hijyen, sosyal
mesafenin önemi vardır. Birçoğu kendilerini tam olarak nasıl
Konuşma Özeti: korumaları gerektiğine dair doğru, güncel bilgileri izleyemediler.
1.BB Yönetimi:Online randevu kalktı.“Öksürük”, “ateş” olanlar Evde, iş kıyafetlerini çıkarıp duş alıyorlardı Kendi keşfettiklerimiz
muayenehane dışında tutuldu, hiç hasta olmadı. Üsye olmayan dışında, hükümet gerçekten yardımcı olmadı. Sonunda yeterli
akut hastalar görüldü. Telefon görüşmelerine başlandı. Fazla miktarda maske alabildik.
idari iş oluştu Yaşlı, riskli doktorlar, telefonlara odaklandırıldı.
Fizik muayenenin azalmasının gelir üzerindeki etkisi Belçika gibi
ülkelerde kötüleşti. Görevden bağımsız, her vardiyanın
ödenmesi için sistem geliştirdiler. Memnuniyetle karşılandı,
sağlık sigortası artık belirli sınırlar dahilinde telefon
görüşmelerini geri ödüyor, AH hizmet başına ücret sisteminde
çalışırken şimdi her şey havuzda toplanıp tüm gelir, bir doktorun
çalıştığı vardiya sayısına bölünür. Böylece, normalde ücretli bir
hizmet olarak görülmeyen diğer görevler de dahil her vardiya
için ödeme yapılır. İdari işlerin yükü sinir bozucu olduğu için, bu
değişiklik memnuniyetle karşılanmaktadır. Bekleyen hasta sayısı
sınırlandırıldı, hastaların arabalarında beklemeleri istendi.
2. Kişi Merkezli Bakım Telefonla konsültasyon sözlü olmayan
iletişimin kaybolmasına nedendir ve bazı hastaların ihtiyaçlarını
belirtebilme konusundaki sınırlı yetenekleri engeldir. Başlangıçta
alışmak gerekiyordu. AH için vücut dili çok önemlidir. Telefonda
kendi hastalarına sahip olmak avantajdır; tanımadığınız hastalar
zordur. Bu yeni çalışma biçimleri kaçırma korkusuna neden
oluyordu. AH'leri, konsültasyonlarında kişi merkezli bakımın
birincil hedef olduğunu hala vurgulamaktadır.
3. Problem Çözme Becerileri;Klinik karar verme telefon
konsültasyonlarındaki daha az bilgi nedeniyle zordur.
Semptomlar, kendi kendine muayeneler, ateş, nabız ile sınırlıdır.
Değişen epidemiyoloji semptomların nasıl yorumlandığını etkiler.
Virüse odaklanma olduğu ve nsanları neredeyse hiç
incelemediğimiz için ciddi tanıların sık gözden kaçacağını
düşünüyorum… örneğin, normalde antibiyotiklerle tedavi edilen
bakteriyel bir pnömoni… bu bir covid vakası olarak
etiketlenecek… veya telefonda tespit edilemeyecek atriyal
fibrilasyon.
Kronik problemler zayıf ele alınıyor, COVID-19 önceliği ve
hastaların takip için daha az başvurması nedenler. Multimorbid
hastalar, COVID-19 riski altındadır. Konsültasyonlar, ev
ziyaretleri asgariye indirilmiştir. Tekrarlayan ilaç reçeteleri
eczacıya gönderilmiştir bir çok yerde. Hastalar bu sorunlarla az
ilgileniyor, yoğun günlerde zamanımızı almaktan, enfekte
olmaktan korkuyorlar. Düzenli konsültasyon % 70-80 azalmıştır.
Kalp krizi geçiren insanları hiç görmüyoruz ? bize danışmaktan,
virüs kapmaktan korkuyorlar. Ancak örneğin kulak kiri, işitme
cihazı olan bekleyemez.
4. Kapsamlı Bakım. Medya, COVID-19 ile ilgili sağlık tavsiyesi
ve tanıtımı için baskın kaynaktır. Aile hekimleri, tavsiye verme
konusunda önemli bir role sahip olduklarını düşünürler. Açıkça
aşırı bilgi kaynağı var, bazıları yanlış… işimiz yanlış fikirleri
ortadan kaldırmak ve insanlara güven vermektir. Periyodik
Sağlık Muayenelerine ara verildi. Yenidoğan aşıları sürdürüldü.
5. Toplum Yönelimi Evde kalması gereken çalışan hastaların
konsültasyon, ev ziyaretinden sonra rapora ihtiyaçları olur.
COVID-19 krizinde, alışılmadık bir şekilde, hastanın muayenesi
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 35

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti Yayımlanmak üzere dergilere kabul edilen yayınların içerik, etik
onay veya değerlendirme süreçlerinde ciddi eksiklikler, hatta
birçok yayının geri çekilmek durumunda kalınması ile
Pandemi Sürecinde Bilimsel Araştırmalar sonuçlanmıştır.

Ümit Aydoğan Bilimsel araştırmaların üretim ve yayınlanma süreçlerindeki hız;


vakaların denetimi, editöryal prosedürlerin atlanması ya da
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, ertelenmesi gibi editöryal karar alma süreçleri, elde edilen
06018 KEÇİÖREN, Türkiye E-mail: uaydogan06@gmail.com
verilerin geçerlilikleri ve güvenilirliklerini tartışmalı hale
getirmiştir. Ayrıca, dergi ve araştırmacıların etki faktörü ve atıf
Konuşma Özeti:
sayısı kaygısı, çoklu araştırma sonuçlarının klinik yaklaşımlarına
Bilim insanlarının etkinlikleri, yapmış oldukları ve yayımlamış
yön vereceğine karar verme sorunu, bilimsel gelişmelerin
oldukları araştırmalar ve bu araştırmaların önemli bilimsel
yakından takip edilmek zorunda kalınması ve doğru bilginin ayırt
dergilerde yayımlanması ile ortaya konulmaktadır. Tarihsel
edilmesinde zorluklar, kanıt düzeyi A olan meta-analiz ve
süreçte en karanlık noktalardan insanlık hep bilimin yardımı ile
randomize kontrollü çalışmaların az olması nedeniyle COVID-19
gün yüzüne çıkmıştır. Bilim ve insanlığın birlikteliğinde en önemli
ile ilgili nitelikli ve net verilerin sayısı yetersiz durumdadır.
noktalardan birisi, bilimsel bilginin paylaşımı ve paylaşılan
bilginin gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.
COVID-19 Pandemisi nedeniyle, kısa süre içerisinde
üretilebilecek bilgi fazlalığı mevcut bilgi birikiminin faydalı
Bilimsel araştırmalarda; ortaya konulan veriler, her türlü ön
olabileceği kadar, zararlı da olabileceğini de beraberinde
koşulun gerçekleştirilmesi durumunda bile belirli bir hata payı ile
getirmiştir. Yanlış bilgilendirme ile mücadele etmenin en iyi yolu,
gerçekleri yansıtmaları, bir gün yanlışlanabilirlik ihtimali hep göz
sağlık alanındaki bilimsel araştırmacılar tarafından üretilen
önünde bulundurulması evrensel bakış açısından çok önemlidir.
güvenilir verilerden geçmektedir. Nitelikli bilgiye erişim ve iş
Araştırmada şeffaflık, tekrarlanabilirlik, uygun örneklem ve
birliği konusunda edindiğimiz deneyim, daha sonraki
yöntem seçimiyle elde edilen bilgiler çok değerlidir.
pandemileri kontrol altına almamızda etkili olacaktır.
Bilimsel araştırma faaliyetleri aşağıdaki aşamalardan
Sonuç olarak; pandemi döneminde bilimsel araştırmalar
oluşmaktadır:
açısından hem pandemi yayını hem de yayın pandemisi ortaya
1. Araştırmayı planlamak
çıkmıştır.
2. Etik kurul onayı almak
3. Araştırmayı başlatmak ve sonuçlandırmak
4. Araştırmayı yayın haline getirmek
5. Araştırmayı yayımlatmak için uygun dergiye göndermek

T.C. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde “COVID-19


Bilimsel Araştırma Değerlendirme Komisyonu” oluşturulmuştur.
COVID-19 hastalığı dahil tüm araştırmalar için etik kurul
başvurusundan önce komisyona bildirim yapılması
gerekmektedir. Konuyla ilgili bilgi ve komisyon bildirim formları,
www.bilimselarastirma.saglik.gov.tr adresinde bulunmakta olup,
formlar online olarak doldurulmaktadır. Komisyon tarafından en
fazla beş iş günü içinde geri bildirim sağlanmaktadır.

Bilimsel Araştırma Etik Kurulları, pandemi döneminde


COVID-19 ile ilgili araştırmaların değerlendirilmesine öncelik
vermiştir. Öncelik tanınmasının bir avantaj olduğu süreç, özensiz
başvuruların yapılmasını da beraberinde getirmiştir! Bilimsel
araştırma etiğinin ihmal edildiği araştırmaların yanı sıra,
araştırma tasarımı yönünden de zayıf çalışmaların hazırlıkları
veya verisinin toplandığı gözlenmektedir. Bu dönemde, özellikle
elektronik anket formlarının kullanıma girmesi ile birlikte,
aceleyle ve kolaycı yaklaşımlarla veri elde edilmesi gündeme
gelmiştir.

COVID-19 ve SARS-CoV-2 konusunda bilimsel bilgi açığı,


beraberinde araştırmacıların hız beklentisi ve gerekliliğini de
beraberinde getirmiştir. Pandemi döneminde dünya genelinde
bilimsel araştırmaların sayısında ciddi artış yaşanmıştır. Öncelikli
araştırma konuları COVID-19 olurken, diğer araştırmalara
yönelik ilgide ciddi bir azalma olmuştur. COVID-19 sürecinde
dergiler; özel sayılar, ek sayılar ve içeriğin büyük bir kısmını
COVID-19’a ayırarak uyum göstermişlerdir.

Pandemi sürecine dair bilinenlerin az olması, anlaşılmaya


çalışılması, tedavi seçenekleri gözden geçirilmesi, çok sayıda
yayının, bilişim olanakları ve kolaylıklarıyla kısa sürede
yayımlanması, sürecin bazı hataları beraberinde getirmiştir.
36 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti

Kardiyolojide Akıllı Cihazlar ve Uzaktan Takip

Ali Serdar Fak

Türk Kardiyoloji Derneği Dijital Sağlık Proje Grubu, 34728 İstanbul, Türkiye E-
mail: serdarfak@gmail.com

Anahtar Kelimeler: dijital sağlık, dijital tıp, uzaktan takip, akıllı


cihazlar, hipertansiyon, aritmi

Konuşma Özeti:
Dijital dönüşüm kardiyoloji alanında da hastalıkların tanı, tedavi
ve takibinde yeni yöntemleri ve yeni yaklaşımları gündeme
getirdi. Bugün için özellikle hipertansiyon ve aritmik
hastalıklarda verilerin elde edilmesi, hekime veya sağlık
merkezine iletilmesi, depolanması, veri madenciliği / yapay zeka
ile işlendikten sonra hekime karar aşamasında kolaylık
oluşturacak şekilde uygun platformlarda sunulması giderek
mümkün hale gelmeye başladı.
Giyebilir, taşınabilir cihazlar sayesinde kan basıncı ve kalp ritmi,
hatta EKG günlük hayatta neredeyse kesintisiz takip edilebilir
oldu ve başta atriyal fibrilasyon olmak üzere sessiz aritmilerin
daha erken ve daha kolay saptanabildiği kanıtlandı. Diğer
yandan hipertansiyon gibi yaşam tarzı değişikliğinin ve tedaviye
uyumun önemli olduğu kronik hastalıklarda dijital uygulamaların
ve çevrim içi platformların hastaların tedavi süreçlerine
katılımlarını ve tedavi hedeflerini olumlu yönde etkileyebildiği
yönünde yayınlar artmakta.
Akıllı / mobil teknolojinin bugün kan basıncı ve kalp ritmi
verilerini klasik yöntemler kadar hatta daha iyi saptayabildiği
artık kanıtlanmış görünmektedir. Hipertansiyonun daha erken
tanınması, hipertansiyon kontrolünün sahada, birinci basamakta
daha etkin yapılabilmesi, yaşlılarda, yüksek risklilerde, kırsal
bölgelerde tedavinin sürekliliğinin sağlanabilmesi uzaktan takip
ile daha kolay olabilir. Sessiz atriyal fibrilasyonun özellikle
yüksek riskli gruplarda erken saptanması inmenin, kalp
yetersizliğinin ve farklı kardiyovasküler morbiditelerin ve
mortalitenin azaltılması açısından büyük önem taşıyabilir. Diğer
yandan dijital sağlık okuryazarlığının artmasıyla ve dijital hukuk,
güvenlik ve mahremiyet sorunlarının daha iyi çözülmesiyle dijital
dönüşüm hekim-hasta ilişkisine daha fazla nitelikli zaman
ayırabileceğimiz bir sağlık sistemi için yardımcı olma potansiyeli
taşımaktadır.
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 37

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti yazılan ilaçların büyük çoğunluğu birinci basamak sağlık
kurumlarında mesleği icra eden aile hekimleri tarafından reçete
edilmektedir. Aile hekimliği, hastaları uzun süre takip edilebilme,
Akılcı İlaç Kullanımı kolay izleme ve değerlendirme, yeterli zamanı ayırarak tedavi
düzenleyebilme avantajlarına sahip olduğu için Türkiye’de
Duygu Ayhan Başer AİK’in yaygınlaştırılmasına önemli katkılar sunmaktadır.
Dolayısıyla aile hekimlerinin AİK uygulamalarındaki rolünün
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 06100 bilinmesi son derece önemlidir.
ALTINDAĞ, Türkiye E-mail: duyguayhan@outlook.com

Anahtar Kelimeler: Akılcı ilaç, Akılcı Antibiyotik, Aile Hekimliği

Konuşma Özeti:
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), akılcı ilaç kullanımını 1985 yılında
Nairobi’de yapılan toplantıda “Kişilerin hastalığına ve bireysel
özelliklerine göre; uygun ilacı, uygun sürede, uygun dozda ve en
düşük maliyetle kolayca sağlayabilmeleri” olarak tanımlanmıştır.
Tüm dünyada yanlış, gereksiz, etkisiz ve yüksek maliyetli ilaç
kullanımı çeşitli boyutlarda sorunlara neden olmaktadır. Bu
etkiler arasında hastalık ve ölüm oranlarında artış olması,
ilaçların yan etki riskinin artması, kaynakların yanlış
tüketilmesiyle sonuçta temel ilaçlara bile ulaşılabilirliğin
azalması, acil ve temel ilaçlara karşı gelişebilecek dirence dayalı
olarak, tedavinin ekonomik ve sosyal maliyetinin artması
sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı dünyada çeşitli çözüm yolları
üretilmeye, geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda dünyada
“Akılcı İlaç Kullanımı (AİK)” çalışmaları başlatılmıştır.
Akılcı olmayan ilaç kullanımı, yukarıda verilen tanıma göre akılcı
kullanıma uygun olmayan ilaç kullanımını ifade etmektedir. Akılcı
olmayan ilaç kullanımının yaygın örnekleri; bir hasta için
gereğinden fazla sayıda ilacın kullanılması (polifarmasi),
hastalara gereksiz ilaç reçete edilmesi, uygun olmayan
antibiyotik kullanımı, oral alım daha uygun olacak iken
enjeksiyonun tercih edilmesi, klinik kılavuzlara uygun olmayan
ilaçların reçete edilmesi, belirlenen ilaç tedavisine hastalar
tarafından uyulmaması ve hastaların kendilerini –sıklıkla reçete
ile satılan ilaçlarla‐ uygunsuz tedavi etme çabalarıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, ilaçların
%50′sinden fazlası uygun olmayan şekilde reçetelenmekte,
temin edilmekte veya satılmaktadır. Tüm hastaların yarısı da
ilaçlarını doğru şekilde kullanamamaktadır. Tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı halk
sağlığını etkileyen ciddi bir sorundur. Sağlık Bakanlığı Refik
Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha Mektebi
Müdürlüğü’nce 2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre
ilaçların yaklaşık yarısı, tanıya uygunluk bakımından yanlış ya da
gereksiz reçete edilmiştir. Akılcı olmayan ilaç kullanımı
hastaların tedaviye uyumunun azalmasına, ilaç etkileşimlerine,
bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların
tekrarlamasına ya da uzamasına, yan etki görülme sıklığının
artmasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden olur.
Bir endikasyon için uygun ilaç, etkililik, güvenlik, uygunluk ve
maliyet kriterleri dikkate alınmışsa akılcı olarak seçilebilir. Akılcı
İlaç Kullanımının sağlanması konusunda farkındalığın
oluşturulması ve toplum bilincinin artırılmasında hekim, eczacı,
hemşire, diğer sağlık personeli, hasta/ hasta yakını, sektör,
düzenleyici otorite, meslek örgütleri ve diğer (Medya, Akademi
vb.) gruplar sorumluluk sahibi taraflar olarak sayılabilir.
Sonuç olarak, AİK konusunda dünyada ve ona paralel olarak
Türkiye’de belli bir yol alınsa da ilaçların kullanım sorunları
devam etmektedir. AİK bilincinin aşılanması için örgün ve yaygın
eğitim olanakları kullanılmaya ve geliştirilmeye devam
edilmelidir. Eğitim yanında, kazanılan tutum ve davranışların
korunması ve desteklenmesi için gerekli idari düzenlemeler
yapılmalıdır. İlaç politikaları bu yönde şekillendirilmelidir.
Aile hekimliği, sağlık hizmetlerine ulaşmada ilk başvuru yeridir.
Bir başka ifade ile giriş kapısıdır. Hekim özelinde ülkemizde
38 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti

Pandemi Döneminde Aile Hekimliği Asistanı


Olmak

Gülşah Bal

Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 55100 İLKADIM, Türkiye E-mail:


gulsahbal5525@gmail.com

Anahtar Kelimeler: pandemi, aile hekimliği, birinci basamak

Konuşma Özeti:
PANDEMİ DÖNEMİNDE AİLE HEKİMLİĞİ ASİSTANI OLMAK
Aile hekimliği asistanları olarak neler yaptık?
• Hastaların triyajı
• Evde sağlık hizmetleri ve koordinasyon
• Tele tıp
• +65 reçete düzenlemeleri
• Kapsamlı palyatif bakım
• Filyasyon
• COVID-19 poliklinik ve servislerinde aktif görev alma
• Koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmeti
• Kronik hasta takipleri
• Kışla Polikliniği
• Askere Katılış Ve Ayrılış Muayeneleri
Sorunlarımız ?
• Koruyucu sağlık hizmeti ve pandemi
• Kişisel koruyucu ekipman eksikliği
• İş kazası ve meslek hastalığı
• Güvenlik sorunu
• Vekalet ? Görevlendirme?
• Salgın yönetim uygulamalarında standartizasyon
• Ek ödenek
• Haftasonu mesaisi

• Pandeminin en önemli sorunu sağlık çalışanlarının


kaybedilmesi

Çözüm Önerileri…
• Sağlıkta şiddet yasası
• COVID-19 test yaygınlaştırılması
• Aile hekimlerinin görüşleri
• Ücret kesintisi
• Yeterli kişisel koruyucu ekipman
• Meslek Hastalığı
• Meslek Şehidi
• Adil olmayan iş yükü
• Kurallar
• Cezalar
• Sağlık çalışanlarının sağlığı
• Psikolojik destek
• Kamu spotları
Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 39

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti önemini anlayamayan insanlara en güzel cevabı geri çekilerek
değil süreçlerde elimizden geldiği kadar en önlerde katkı
vererek gösterebiliriz diye düşünüyoruz, ki zaten fakültemizde
Pandemi Döneminde Üniversitede Aile ilk kez asistan temsilcisinin, aile hekimliği anabilim dalından
Hekimliği Asistanı Olmak olmasını da aday olurken bu açıdan önemsemiştik.
Bizler hem poliklinikte hem serviste çalıştık. Pediatri
Mert Bardakci rotasyonerlerimiz çocuk acil ve çocuk pandemi servislerinde,
acil rotasyonerlerimiz acilde çalıştı. Aynı zamanda her ay il
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, 22000 MERKEZ, Türkiye E-mail: sağlık müdürlüğüne de her ay değişen sayılarda asistanımız
drmertbardakci@gmail.com görevlendirilmekte…
Suistimal edilmediği sürece yeni süreçlerde de her türlü katkıyı
Anahtar Kelimeler: pandemi asistan sunmaya devam edeceğiz

Konuşma Özeti:
Değerli hocalarım ve değerli katılımcılar. Trakya Üniversitesi Tıp
Fakültesi 3. yıl aile hekimliği asistanıyım. Aynı zamanda şubat
ayından bu yana Trakya üniversitesi Tıp Fakültesinin seçilmiş
asistan temsilciliği görevini yürütüyorum. Sizlere çoğunlukla aile
hekimi asistanı gözünden pandemi sürecine bakışımızı ve
yaşadıklarımızı anlatmaya çalışacağım
Edirne Türkiye’nin en kuzey batısında yer alıyor, Bulgaristan ve
Yunanistan ile komşu. Covid vakasları Türkiye’de görülmeye
başlandığı sıralarda, Edirne’de o sıralarda bir başka kriz zaten
yaşanmaktaydı…
Mülteci krizi… Türkiye sınır kapılarını açınca Yunanistan
sınırında binlerce mülteci birikmişti, yaralananlar, hastalananlar
da Edirne’nin hastanelerine getirilmeye başlanmıştı…
Edirne Merkezde iki tane hastane bulunmakta bunlardan biri
bizim hastanemiz Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, diğeri ise
Edirne Sultan 1.Murat Devlet Hastanesi.
İlk önce devlet hastanesi pandemi hastanesi ilan edilmişti. İl
sağlık müdürlüğümüz o dönemki planı devlet hastanesi % 60-70
i dolduktan sonra, vakaların üniversite hastanemize gelmeye
başlayacağı şekildeydi.
23 Mart pazartesi günü bizim hastanemizde de covid açısından
bir dönüm noktası olacaktı… Halbuki 1 hafta önce biz 3 aile
hekimliği asistanı normal bir şekilde hastanemizin aile hekimliği
polikliniğinde boğazı ağrıyan, ateşi olan hastalara bakmaya
devam ediyorduk.
3 kişi aile hekimliğinden 1 kişi halk sağlığından asistan,
başımızda da bir enfeksiyon hocası olacak şekilde pandemi
polikliniğinde 1 hafta çalışılması planlandı. Sonraki haftalarda
farklı kişiler çalışacak böylece viral yük bölüşülmüş olacaktı.
Kimsenin hazırlıklı olmadığı bir süreç olduğu için pandemi
polikliniğini sıfırdan kurduk diyebiliriz. Neyse ki işlerin hızlı
hallolması için hastane müdür yardımcıları ve dekan yardımcımız
da sabahtan geldiler ve eksikler hızlıca tespit edilip hızlıca
tamamlanmaya çalışıldı.
Süreç bizler için çok çok hızlı ilerledi. Polikliniğin açıldığı günün
ertesi günü 1.pandemi servisimiz açıldı ve artık PCR+ hastaları
sevk etmemeye başladık. 1 hafta sonra 2. Servis açıldı. Birkaç
gün sonra 3. Servis ve bir gün sonra da 4.pandemi servisimiz
açıldı…
Bizde şiftler sabah 08.00- akşam 20.00 2 asistan, akşam 20.00-
sabah 08.00 2 asistan olarak bir serviste bir günde 4 asistan
çalışacak şekilde ayarlandı. Başhekimlik adaletli olsun hekim
olan herkes eşite yakın viral yüke maruz kalsın diye düşünerek ,
“AKAN LİSTE” şeklinde nöbet listesi oluşturmak istedi.
Ancak gerek servislerin çok hızlı açılması, gerek sağlık durumu
izinleri ile başvuruların geç yapılıp geç sonuçlanması ve daha bir
çok aksilikler yaşadık. Bundan sonra birkaç asistanlık bir heyet
oluşturarak başhekimlikle sıkı koordinasyon halinde listelerin ve
sorunların çözümünde aktif rol oynadık.
Bu karışık pandemi sürecinde aile hekimliği asistanları olarak
bizlerin de bu işlerin organizasyonunda görev almamız bu
açıdan da önemli diye düşünüyorum. 1.basamak sağlık
hizmetlerinin ne olduğunu bilmeyen, koruyucu hekimliğin
40 Konuşma Özetleri / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Konuşma Özeti başvurmadan önce uygun durumlarda telefon, mesaj veya
internet görüntülü görüşmeleri üzerinden teletıp hizmetlerinden
yararlanmak gibi davranış modellerinin geliştirilmesi çok
Covid-19 Salgını Sırasında Gebe Olmak önemlidir.
Gebelerde komplike olmayan COVID-19 enfeksiyonu için
Işık Gönenç tedavisiz izlem tercih edilmesi, etkinliği kanıtlanmış bir tedavi
seçeceği bulunmamakla birlikte tanı almış, komorbiditeleri ve
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 34668 İstanbul, Türkiye E- risk faktörleri olan gebelerin yanı sıra ağır seyirli gebelerde
mail: gonenc68@yahoo.com
kullanımı güvenli bulunan hidroksiklorokin ve lopinavir/ritonavirin
tedavilerinin verilmesi önerilmektedir. Tedavi seçenekleri ile ilgili
Anahtar Kelimeler: gebe, pandemi, covid-19
gelişmeler mutlaka yakından izlenmeli, ulusal rehberler eşliğinde
uygun tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir.
Konuşma Özeti:
Gebelerde COVID-19’un ölüm riskinde artışa neden olmadığı
Yaklaşık son bir yıldır hayatımızın her alanında hepimizi
ancak ciddi hastalık riskinde artışa neden olduğu düşünülmekte,
etkileyen COVID-19 (SARS-COV-2) salgını doğal olarak
emzirmeyle ilgili bir engel oluşturmadığı belirtilmektedir. Gebenin
gebeleri, gebelik planlayanları ve yeni anne olanları da çarpıcı
CoVID-19 ile enfekte olduğunun tespit edildiği durumlarda
biçimde etkilemekte.
izolasyon kurallarına uyulmalı, doğum sonrası dönemde annenin
Anne adaylarının bir yandan kendileri hastalanmamaya
bebekle teması konusu ayrıntılı şekilde görüşülmelidir.
çalışırken, bir yandan da hastalığı anne karnındayken veya
CoVID-19 ile enfekte annenin bebeğin bakımının mümkünse
doğum sonrası bebeklerine geçirecekleri konusunda endişeler
enfekte olmayan bir yardımcı tarafından üstlenilmesi, ancak son
ve korkular yaşadığı, gebelik sürecinde de sağlık kurumlarına
kararın anneye ait olması gerektiği önerilmektedir.
başvurmaktan çekindikleri belirtilmektedir. Tüm dünyada
değişmek zorunda kalan sağlık hizmetleri sunumu, gebelik
takipleriyle ilgili kimi durumlarda endişe verici sonuçlara neden
olabilmektedir.
Her gün, COVID-19 literatürüne yeni bilgiler eklenmekte, kesin
nedeni tam olarak ortaya konamamakla birlikte, pandemi
sürecinin başlamasıyla birlikte, ölü doğum ve erken doğumlarda
artış gözlendiği, bunun da muhtemelen, bu olumsuz sonuçlara
yol açabilecek sorunların zamanında ve yeterince
saptanamamasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Hekimler,
COVİD-19 kaynaklı olduğu kesin olsun ya da olmasın, pandemi
sürecinde, gebelik ya da doğum çıktılarının nasıl etkilendiği ile
ilgili gün geçtikçe yığılan literatürü, ulusal ve uluslararası
rehberleri yakından izlemeli ve hastasını bilgilendirmelidir.
Yapılan bazı çalışmalarda, gebelerin en çekindikleri ve
hekimlerine en fazla belirttikleri endişelerin başında gelen,
antenatal ve prenatal bakım hizmeti almak üzere hastaneye
gelmek zorunda olmaları ve COVİD-19’dan korunmak için
yapılması gerekenler, gebe hastayla üzerinde durmamız
gereken en önemli konu başlıklarını oluşturmaktadır.
Günümüzde var olan teknolojik gelişmeler, hasta hekim
iletişiminde de çığır açmıştır. Tıp literatürü diline yeni yeni
girmeye başlayan tele tıp kavramı tıbbın her alanında olduğu gibi
gebelik takiplerinde, gebe ve anne eğitimlerinde yerini almaya
başlamış ve belki de pandemi nedeniyle zorunlu olarak hızla
hayatımıza girmektedir.
Otoriteler antenatal/prenatal bakım kontrollerinin mümkün
olduğunca sürdürülmesi gerektiğini ancak yerel koşullara göre
gerekli modifikasyonların yapılabileceğini, gebelerin COVID-19
semptomlarını iyi tanımalarını ve şüpheli durumlarda geç
kalmadan sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerektiğini
belirtmektedir. Bu durumda en önemli konulardan biri, hasta
hekim ilişkisinin güçlü tutulması gerektiği ve hekimin gebe
hastasının endişelerini anlayarak, bu sürecin bütüncül bir
yaklaşımla hem anne hem bebek açısından en iyi sonuçlara
ulaşacak şekilde yönetilmesinin sağlanmasıdır. Gebelik takipleri
sırasında COVİD-19’a karşı sağlık kurumunda alınan tedbirlerin
gebeyle paylaşılması gebenin endişelerini gidermek açısından
önemlidir.
COVID-19’a karşı uygulanabilecek en doğru strateji, virüse
yakalanmamak olduğundan, COVID-19 belirtileri gösteren
kişilerle temastan kaçınmak, toplu taşımadan uzak durmak, el
hijyeni, maske, el dezenfektanı kullanmak gibi koruyucu
önlemler almak, evden çalışma alternatiflerini değerlendirmek,
özellikle kapalı ortamlarda gerçekleştirilen her türlü toplantıdan
kaçınmak, fiziksel mesafeye dikkat etmek, sağlık kuruluşuna
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 41

Sözel Bildiri / Araştırma 1. World Health Organisation World report on child injury
prevention,
(2008) Editörler: Margie Peden, Kayode Oyegbite, Joan
Çocuk Acil Servisine Başvuran Hastaların Ozanne-Smith, Adnan A
Ebeveynlerinin Temel İlk Yardım Bilgisi Hyder, Christine Branche, AKM Fazlur Rahman, Frederick
Düzeylerinin Değerlendirilmesi Rivara and Kidist
Bartolomeos Internet
Umut Gök Balcı1, İbrahim Dinçer2 http://www.who.int/violence_injury_prevention/child/injury/world
_report/en/ Erişim
1. SBÜ İzmir Tepecik EAH, İZMİR, Türkiye E-mail: dr_ugb@gmail.com Tarihi:01.05.2019
2. SBÜ izmir Tepecik EAH 2. Karatepe UT, Ekerbiçer HÇ, Çocuklarda Ev Kazaları, Home
Accidents Among Chıldren, Sakarya Tıp Dergisi
2017;7(1):69-73
Umut Gök Balcı tarafından 30/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk sağlığı"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
3.Bölükbaşı Kahraman, Kalaycı G,Kahraman Y.Ordu İli Kız
Meslek Lisesi Çocuk Gelişim Son Sınıf Öğrencilerinin Çocuklara
Anahtar Kelimeler: acil servis,ebeveyn,ilkyardım Yönelik İlkyardım Uygulamaları ile İlgili Bilgi Düzeyleri. Erzurum
Atatürk Üniversiteis Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,2007; 10,3.
Amaç:
Bu araştırma, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma hastanesi 4. Bertan M, Çakır B. Halk Sağlığı Yönünden Kazalar. Halk
Çocuk Acil Servisi’ne başvuran hastaların ebeveynlerinin temel Sağlığı Temel Bilgiler. Güneş Kitabevi Yayınları, Ankara: 1997:
ilk yardım bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır 462-472.
5. Potts NL, Mandleco BL. Çocuk c nursing caring for children
Gereç ve Yöntem: and their families, USA, Delmor Company, 2002: 14-17
Araştırmaya Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pediatri
Acil Servisi’ne 15 Aralık 2017 ile 15 Mart 2018 tarihleri arasında
başvuran ebeveylerin gönüllü olup çalışmaya dâhil edilme
kriterlerini taşıyan 350 kişiler dâhil edildi. Araştırmanın evreni 15
Aralık 2017- 15 Şubat 2018 tarihleri arasında başvuran 40000
kişidir. %95 güven aralığında 381 kişilik örneklem
hasaplanmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden 350 kişi
alınmıştır. Örneklemin %91,6’sına ulaşılmıştır.
Veriler tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırmamıza katılan
ebeveynlerin bazı tanımlayıcı özelliklerini, çocuklarının
karşılaştıkları ilk yardım gerektiren durumları ve ilk yardım bilgi
düzeylerini sorgulayan soruların yer aldığı bir anketin yüz yüze
görüşülerek uygulanması ile toplanmıştır.

Bulgular:
: 350 ebeveynin yaş ortalaması 35,57 (±8,21) yıl iken;% 21,4'ü
ilkokul, %18,6'sı ortaokul, %34,9'u lise ve %20,9'u üniversite
mezunuydu. Annelerin %31,4’ü bir işte çalışıyordu. Yine çocuğa
bakım veren ebeveynlerin %71,4'ü anneydi.
Ebeveynlerin %17,6'sı ilk yardım eğitimi almıştı. Ancak ilk
yardım konusunda kendini yeterli görenlerin oranı %8 idi. İlk
yardım gerektirecek bir olayla karşılaşma oranı %47,7 saptandı.
En sık görülen kaza %18 ile kafa travması idi. Kaza sonrası
ebeveynlerin %46,1'i çocuklarını hastaneye götürdüğünü ifade
etti. Ebeveynlerin çoğunluğu kafa travması, yanık, travmaya
bağlı şişlik ve çivi batması ile ilgili sorulara doğru cevap
vermiştir.
İlk yardım eğitimi ile ilk yardım yeterlilik arasında anlamlı bir ilişki
saptanmıştır. Yine eğitim düzeyi ile ilk yardım eğitimi arasında
anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

Sonuç:
Çalışmamızda ebeveynlerin %82,6'sının ilk yardım eğitiminin
olmadığı, %92'sinin ilk yardım konusunda kendini yetersiz
gördüğü saptanmıştır. İlk yardım eğitimi ile ilk yardım yeterlilik
arasında anlamlı ilişki olması ve eğitim düzeyi ile ilk yardım
arasında anlamlı ilişki olması eğitimin önemini göstermektedir.
Sonuç olarak, öncelikle toplumda eğitim düzeyi yükseltilmeli,
çocukların sık karşılaştığı kazalar saptanarak, ebeveynlere
pratik yeteneklerini geliştirecek şekilde ilk yardım eğitim
verilmelidir.

Kaynaklar:
42 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma dahil edilmiştir.

Çalışmaya katılmaya kabul eden gebelere literatür incelenerek


Gebelikte Konstipasyon Görülme Sıklığı hazırlanan anket yüz yüze görüşme metodu ile uygulanmıştır.
Konstipasyon tanısında "Gebelikte Konstipasyon Tanısı İçin
Bahadir Yazicioğlu Basitleştirilmiş Kriterler" kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS
paket program aracılığı ile tanımlayıcı istatistiksel yöntemler
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 55090 İLKADIM, Türkiye E-mail:
bahadiryazicioglu@gmail.com kullanılmıştır. Konstipasyon nedeni olabilecek demir preparatı
kullanım durumu ve hipotroidi varlığı ile konstipasyon arasındaki
Bahadir Yazicioğlu tarafından 30/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk
ilişkiyi değerlendirmek için ki-kare testi ile değerlendirme
sağlığı" başlıklı oturumda sunulmuştur.
yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Gebe, Konstipasyon, Yaşam kalitesi Bulgular

Tam Metin Çalışma toplam 635 gebe ile yapılmıştır. Çalışmaya katılan
gebelerin yaş ortalaması 29,18 (min. 18 ve maks. 44) olarak
bulunmuştur.
Giriş ve Amaç
Gebelikte Konstipasyon Tanısı için Basitleştirilmiş Kriterler ile
Konstipasyon gastrointestinal sisteme ait bir semptomdur. çalışmaya katılan gebelerin 225'ine (%35,4) konstipasyon tanısı
Tanım olarak; haftada 3 yada daha az dışkılama sıklığı veya konmuştur.
normal dışkılama sıklığı ile birlikte tam boşalamama hissi, alt
karın bölgesinde şişkinlik, gerginlik, huzursuzluk , rahatsızlık Gebelikte veya öncesinde hipotiroidi tanısı konulan gebe sayısı
gibi sübjektif şikayetler olarak tarif edilir (1). Konstipasyon 36 (%5,7) olduğu görülmüştür. Düzenli olarak demir preparatı
tanımlaması kişiden kişiye değişebildiği gibi, yaşam kalitesini kullanan gebe sayısı 132 (%20,8)'dir.
çok etkilemediği sürece önemsenmemektedir (2).
Hem hipotiroidi ile konstipasyon arasında (X2:16273; p:0,000)
Konstipasyon tanısı hem objektif ve hem de subjektif hem de demir preparatı kullanımı ile konstipasyon arasında
ölçülebilir değişkenlerle konulabilir. En sık görülen sübjektif (X2:26758; p:0,000) anlamlı ilişki bulunmuştur.
semptomlar; defekasyon sırasında aşırı ıkınma, sert feçes
çıkarma, karında rahatsızlık, karında şişkinlik, uzun süreli
Tablo 1:
defekasyona çıkmama ve defekasyon sonrası yeterli
Konstipasy Konstipasy Toplam p
boşalmama hissi olmasıdır. Objektif ölçüm teknikleri ise; on Yok on Var
defekasyon sıklığının saptanması, çıkarılan günlük feçes Demir Kulla 351 152 503 0.000
miktarı (<35 g/gün), kolonik transit süresi ve anorektal nmayan
fonksiyonlar gibi testler kullanılarak konstipasyon Gebe Sayısı
değerlendirilebilir. Tanısal testler laksatif kullanılmayan Demir 59 73 132
dönemde yapılmalıdır. Özellikle Roma kriterleri ile konstipasyon Kullanan
için tanımlama yapılmıştır (3). Gebe Sayısı
Toplam 410 225 635
Gebelik sürecinde çok fazla fiziksel ve hormonal değişiklikler Tablo 2:
görülür. Bu değişiklikler de gebeyi fiziksel ve ruhsal yönden Konstipasy Konstipasy Toplam p
etkilemektedir (4). Gebelik sürecinde gastrointestinal sistem ile on Yok on Var
alakalı şikayetler çok sık görülür. Bu şikayetler içinde en sık Hipotiroidi 398 201 503 0.000
görülen şikayet bulantı ve kusmadır. Bulantı ve kusma tanısı
şikayetinden sonra en çok görülen şikayet ise; konstipasyondur. olmayan
Literatürde gebelerde %40 gibi oranlara ulaşan konstipasyon gebe
sıklığı bildirilmiştir (5). Hipotiroidi 12 24 132
tanısı olan
gebe
Konstipasyonun tedavisinde ise yaşam tarzı değişikliği, lif
içeriğinin artırılması gibi diyet değişikliğinin yapılması, pre- Toplam 410 225 635
probiyotik kullanımı ve medikal tedavi seçenekleri değerlendirilir.
Sadece diyet değişikliği bile çoğu hastanın problemini çözmede Tartışma
çok etkilidir (6).
Çalışmaya dahil edilen gebelerin 3’te 1’ine konstipasyon tanısı
Bu çalışma gebelikte konstipasyon sıklığını belirlemek ve bu konmuştur. Kaya Odabaş ve Taşpınar’ın çalışmasında da bu
konuda yapılabilecek önerilere dikkat çekme amacıyla oran %38,8 (2); Can ve arkadaşlarının çalışmasında %22,9
yapılmıştır. olmuştur (7); Dönmez ve arkadaşlarının çalışmasında %5,5
olmuştur (8); Hestiantoro’ nun çalışmasında %13,2 (9); Kuronen
Gereç ve Yöntem ve arkadaşlarının çalışmasında ise %40 bulunmuştur (10). Bu
kadar farklı oranlarda konstipasyon tanısı konulmasında
Çalışma kesitsel tipte, tanımlayıcı bir çalışma olarak tanıdaki sübjektif tanı ajanlarından kaynaklı olduğu
planlanmıştır. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın düşünülmektedir.
Doğum ve Çocuk Hastalıkları Ek Hizmet Binasına Haziran,
Temmuz ve Ağustos aylarında başvuru yapan 18 yaş üstü Çalışmaya dahil edilen gebelerin %5’inde hipotroidi olduğu
gebeler ile yapılmıştır. Çalışmaya 18 yaş üstü ve son trimester görülmüştür. Ezzeddine ve arkadaşları tarafından yapılan bir
(32 hafta ve üstü) gebelerden çalışmaya katılmayı kabul edenler çalışmada hipotirodi oranı %17,1 olarak bulunmuştur (11).
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 43

Çoşkun ve arkadaşlarının çalışmasında %22,7 olarak


bulunmuştur (12). Meksika’ da yapılan bir çalışmada %6,7
olarak bulunmuştur (13).

Çalışmamıza katılan gebelerin %20’si düzenli demir preparatı


kullandığını belirtmişken Kaya Odabaş ve Taşpınar’ın
çalışmasında bu oran bizim çalışmamızın aksine %85 oranında
bulunmuştur (2). İzmir’ de yapılan bir çalışmada demir kullanım
oranı %44,6 olmuştur (14).

Sonuç

Gebelik fizyolojik bir değişiklik olmakla birlikte, patolojik olmasa


bile bir çok fizyolojik olmayan duruma neden olmaktadır.
Gastrointestinal yan etkiler ve bunlar içinde de konstipasyon sık
görülen bir durumdur. Büyüyen fetüs, hormonal değişiklikler ve
benzeri etkenler bu durumun görülmesine ve şiddetlenmesine
neden olur. Gebelerin yakın takip edilmesi, semptom
sorgulaması yapma gibi yaklaşımlar ile konstipasyon
durumunun oluşması engellenebilir veya şiddetli durumlar
önlenebilir.

Kaynaklar

1.Bayam K. Konstipasyona Güncel Yaklaşım. Klinik Tıp Bilimleri Dergisi.


2017;5(2):24–9.
2.Kaya Odabaş R, Taşpınar A. Gebelikte Konstipasyon Görülme Durumu Ve
Yaşam Kalitesi ile İlişkisi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi.
2020;23(2):250–8.
3.Kaya M, Kaçmaz H. Roma IV kriterlerine göre fonksiyonel barsak hastalıklarının
yeniden değerlendirilmesi. Güncel Gastroenteroloji Dergisi.
2016;20(4):393–407.
4.Güzel İnal C, Timur Taşhan S. Gebelikte üriner inkontinans ve yaşam kalitesi
üzerine etkisi. Adıyaman Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2020;6(2):150–60.
5.Aygün C, Kumbak Aygün B. Gebelik ve Konstipasyon. Turgut Özal Tıp Merkezi
Dergisi. 2015;17(1):71–5.
6.Öztürk M, Ergene E. Konstipasyonun Diyet Tedavisinde Probiyotiklerin Önemi.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2020;11(11):255–66.
7.Can R, Dereli Yılmaz S, Çankaya S, Kodaz N. Gebelikte Yaşanan Sorunlar ve
Yaşam Kalitesi İle İlişkisi. Sağlık ve Toplum. 2019;29(2):58–64.
8.Dönmez A, Er M, Karaçam Z. Gebe Okuluna Başvuran Gebelerin Yaşadığı
Gebeliğe Bağlı Fiziksel Sağlık Sorunlarının İncelenmesi. Life Sciences2.
2018;13(1):1–10.
9.Hestiantoro A, Baidah PA. The Prevalence and Risk Factors of Constipation in
Pregnancy. Indonesian Journal of Obstetrics and Gynecology. 2018;6(2):84.
10.Kuronen M, Hantunen S, Alanne L, Kokki H, Saukko C, Sjövall S, et al.
Pregnancy, puerperium and perinatal constipation – an observational hybrid
survey on pregnant and postpartum women and their age‐matched
non‐pregnant controls. BJOG: An International Journal of Obstetrics &
Gynaecology. 2020;1–8.
11.Ezzeddine D, Ezzeddine D, Hamadi C, Abbas HA, Nassar A, Abiad M, et al.
Prevalence and correlation of hypothyroidism with pregnancy outcomes among
Lebanese women. Journal of the Endocrine Society. 2017;1(5):415–22.
12.Çoşkun B, Çoşkun B, Şehirli Kıncı Ö, Şimşir C, Pay RE, Karaşahin KE.
Hypothyroidism prevalence in pregnant women according to age groups.
Medical Science and Discovery. 2020;7(2):419–24.
13.López-Muñoz E, Ibarra-Avalos JA, Chan-Verdugo RG, Mateos-Sánchez L,
Sánchez-Rodríguez O. Prevalence of hypothyroidism during pregnancy in a
highly specialised referral centre in Mexico. Journal of Obstetrics and
Gynaecology. 2016;36(8):1069–75.
14.Subay Orbatu D. Use of Nutritional Supplement in Breastfeeding Mothers and
Related Reasons. The journal of Tepecik Education and Research Hospital.
2020;30(1):66–71.
44 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 2,10(0,20-15,20) kontrol grubunun ise 2,20(0,20-15,10) idi.


Çalışma gruplarının hsCRP değerleri arasında istatistiki olarak
anlamlı fark yoktu (p=0,131).
İnfertil Kadınlarda Oksidatif Stres Ve
İnflamasyonun Değerlendirilmesi Sonuç:
Sonuç olarak bu çalışmada infertil kadınlarda tiyol disülfit
Nurgül Yıldız1, İbrahim Solak2, Dilay Gök Korucu3, Yavuz Turgut homeostazisi disülfit lehine bozulmuş olup oksidatif stres
Gederet4, Özcan Erel5, Salim Neşelioğlu5, Mehmet Ali Eryılmaz6 artmıştır. İnfertil kadınlarda hsCRP değerlerinde, kontrol
grubuna göre anlamlı fark çıkmamıştır.
1. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, SELÇUKLU, Türkiye E-mail:
drnurgulkose@gmail.com Kaynaklar:
2. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Aile Hekimliği
3. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Kadın Doğum
1. Al-Gubory KH, Fowler PA, Garrel C. The roles of cellular
4. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Tıbbi Biyokimya reactive oxygen species, oxidativestress and antioxidants in
5. Ankara Şehir Hastanesi, Tıbbi Biyokimya pregnancy outcomes. Int J Biochem Cell Biol.
6. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi
2010;42:1634–1650
2. Burton GJ, Jauniaux E. Oxidative Stress. Best Pract Res Clin
Nurgül Yıldız tarafından 30/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk sağlığı" Obstet Gynaecol.2010;25:287
başlıklı oturumda sunulmuştur. 3. Chandra A, Surti N, Kesavan S, Agarwal A. Significance of
oxidative stress in human reproduction. Arch Med.
Anahtar Kelimeler: İnfertilite, oksidatif stres, tiyol disülfit 2009;5:528–542.
homeostazisi 4. Webster RP, Roberts VH, Myatt L. Protein nitration in
placenta - functional significance. Placenta. 2008;29:985–994].
Amaç: 5. LeGrand A, Fermor B, Fink C, Pisetsky DS, Weinberg JB,
Bu çalışmada, infertil kadınlarda native tiyol, total tiyol, disülfit, Vail TP, et al. Interleukin-1, tumor necrosis factor alpha, and
yüksek duyarlı C-reaktif protein (hsCRP) ölçerek, infertilite ile interleukin-17 synergistically up-regulate nitric oxide and
oksidatif stres ve inflamasyon arasındaki ilişkiyi bulmak prostaglandin E2 pro¬duction in explants of human
istiyoruz. osteoarthritic knee menisci. Arthritis Rheum
2001;44(9):2078-83.
Gereç ve Yöntem: http://dx.doi.org/10.1002/1529-0131(200109)44:9<2078: AID-
Çalışma için Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp ART358>3.0.CO;2-J. Horton JW. Free radicals and lipid
Fakültesi İlaç ve Tıbbi Cihaz Dışı Araştırmalar Etik Kurulu’ndan peroxidation mediated injury in burn trauma: The role of
onay alındı. Çalışmanın hasta grubuna primer infertil kadınlar antioxidant therapy. Toxicology2003;189(1-2):75-88.
alınmıştır. Çalışmaya son bir ay içinde herhangi bir enfeksiyon 6. Cadenas E. Biochemistry of oxygen toxicity. Annu Rev
hastalığı geçirenler, Diyabetes Mellitus, kardiyovasküler Biochem 1989;58:79-110.
hastalık, kanser, gastrointestinal, pulmoner, renal, nörolojik http://dx.doi.org/10.1146/annurev.bi.58.070189.000455.[Young
hastalık hikayesi olanlar, steroid, immünsüpresif ve inflamatuar IS, Woodside JV. Antioxidants in health and disease. J Clin
hastalığı olanlar alınmamıştır. Pathol 2001;54(3):176-86.
7. Biswas S, Chida AS, Rahman I. Redox modifications of
Bulgular: pro¬tein-tiyols: Emerging roles in cell signaling. Biochem
Çalışmaya 75 (51,0)’i hasta, 72 (49,0)’si kontrol olmak üzere Pharmacol
toplam 147 katılımcı alınmıştır. 2006;71(5):551-64.http://dx.doi.org/10.1016/j.bcp.2005.10.044.
Çalışmadaki hasta grubunun native tiyol median değeri Prabhu A, Sarcar B, Kahali S, Yuan Z, Johnson JJ, Adam KP,
393,00(158,90-481,40) kontrol grubunun ise et al. Cysteine catabolism: A novel metabolic pathway
389,26(207,26-517,81) idi. Çalışma gruplarının native tiyol contributing to glioblastoma growth. Cancer Res
değerleri arasında istatistiki olarak anlamlı fark yoktu (p=980). 2014;74(3):787-96.
Çalışmadaki hasta grubunun total tiyol median değeri 8. Mourad T, Min KL, Steghens JP. Measurement of oxidized
435,230(197,53-529,36) kontrol grubunun ise glutathi¬one by enzymatic recycling coupled to bioluminescent
417,59(233,82-541,00) idi. Çalışma gruplarının total tiyol detection. Anal Biochem 2000;283(2):146-52.
değerleri arasında istatistiki olarak anlamlı fark vardı (p=0,045). http://dx.doi.org/10.1006/abio.2000.4659. Glowacki R, Bald E.
Çalışmadaki hasta grubunun disülfit median değeri Fully automated method for simultane¬ous determination of
22,64(9,50-44,40) kontrol grubunun ise 13,72(1,95-24,90) idi. total cysteine, cysteinylglycine, glutathi¬one and homocysteine
Çalışma gruplarının disülfit değerleri arasında istatistiki olarak in plasma by HPLC with UV absorbance detection. J
anlamlı fark vardı (p<0,001). Chromatogr B Analyt Technol Biomed Life Sci
Çalışmadaki hasta grubunun disülfit/native tiyol median değeri 2009;877(28):3400-4. Erel O, Neselioglu S. A novel and
5,83(2,31-12,19) kontrol grubunun ise 3,71(0,48-6,96) idi. automated assay for tiyol/disul¬phide homeostasis. Clin
Çalışma gruplarının disülfit/native tiyol değerleri arasında Biochem 2014;47(18):326-32.
istatistiki olarak anlamlı fark vardı (p<0,001). 9. Erel O, Neselioglu S. A novel and automated assay for
Çalışmadaki hasta grubunun disülfit/total tiyol median değeri tiyol/disul¬phide homeostasis. Clin Biochem
5,22(2,20-9,80) kontrol grubunun ise 3,45(0,48-6,11) idi. 2014;47(18):326-32.
Çalışma gruplarının disülfit/total tiyol değerleri arasında istatistiki 10. Adashi EY: The potential relevance of cytokines to ovarian
olarak anlamlı fark vardı (p<0,001). physiology: the emerging role of resident ovarian cells of the
Çalışmadaki hasta grubunun native tiyol/total tiyol median white blood cell series. Endocr Rev 1990; 11:454–464.
değeri 89,55(80,40-95,59) kontrol grubunun ise 11. Spangelo BL, Judd AM, Call GB, Zumwalt J, Gorospe WC:
93,09(87,78-99,04) idi. Çalışma gruplarının native tiyol/total tiyol Role of the cytokines in the hypothalamicpituitary-adrenal and
değerleri arasında istatistiki olarak anlamlı fark vardı (p<0,001). gonadal axes. Neuroimmunomodulation 1995; 2:299–312.
Çalışmadaki hasta grubunun hsCRP median değeri 12. Bedaiwy MA, Falcone T, Sharma RK, Goldberg JM, Attaran
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 45

M, Nelson DR, Agarwal A: Prediction of endometriosis with


serum and peritoneal fluid markers: a prospective controlled
trial. Hum Reprod 2002; 17:426–431.
46 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 1-https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi


2- Zurriaga O, Martínez-Beneito MA, Galmés Truyols A, Torne
MM, Bosch S, Bosser R, et al. Recourse to induced abortion in
İstanbul’da Yaşayan Üreme Çağındaki Suriyeli Spain: profiling of users and the influence of migrant
Evli Sığınmacıların Kontraseptif Kullanımı populations. Gac Sanit 2009;23(Suppl 1):57-63. Epub 2009
Konusundaki Bilgi, Tutum ve Davranışları Nov 25.
3-Early Marriage and Barriers to Contraception among Syrian
Pemra Cöbek Ünalan1, Tevfik Bayram2, Merve Koçak1, Essam Refugee Women in Lebanon: A Qualitative Study.Cherri Z, Gil
Bahkali3, Heba Khoja3, Zahra Al Moabıd3, Sadaf Tayyipoğlu3, Cuesta J, Rodriguez-Llanes JM, Guha-Sapir D. Int J Environ
Safanur Üstündağ3 Res Public Health 2017 Jul 25;14(8):836. doi:
10.3390/ijerph14080836.
1. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 34662 4-https://www.unfpa.org/news/among-syrian-refugees-dispelling-
ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: pcunalan@gmail.com myths-about-
2. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
3. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi

Merve Koçak tarafından 30/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk sağlığı"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: mülteci, doğum kontrolü, Istanbul, Suriyeli

Amaç:
Birleşmiş Milletlere göre Suriye savaşından sonra Mart 2019
itibariyle Türkiyedeki Suriyeli mülteci sayısı 3.651.635'i
geçmiştir. Göçmenler anne sağlığı, ruh sağlığı ve üreme sağlığı
sorunları nedeni ile kırılgan bir gruptur. Cinsel sağlık ve üreme
sağlığı ihtiyacı hassas bir konu olduğundan sığınmacılar
arasında en çok ihmal edilen sağlık hizmetlerinden birisidir. Bu
çalışmanın temel amacı üreme çağındaki Suriyeli Arap kadın ve
erkeklerin kontraseptif yöntemler ve kullanımları hakkındaki
bilgilerini ve ihtiyaçlarını değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem:
Suriyeli mültecilerin İstanbulda yerleştiği farklı bölgelerde
Arapça anket ve Arap veri toplayıcılarla kantitatif tanımlayıcı bir
çalışma yürütülmüştür. Çalışmanın hedef grubu üreme
çağındaki (15-49 yaş) evli Suriyeli Arap erkek ve kadınlardır.
373 Suriyeli kadın ve erkek bu çalışmaya katıldı. Data analizinde
SPSS programı kullanıldı. Tanımlayıcı analizler ile normal
dağılan kategorik veriler için ki-kare , nominal değişkenler için T-
testi kullanıldı.

Bulgular:
Suriyeli sığınmacılar aile planlamasında çoğunlukla (%79,3;
n:=292) eşleri ile birlikte karar vermeyi tercih ettiler. Suriyeli
sığınmacıların en çok bildiği metod oral kontraseptiflerdir
(%98.1), en çok kullanılan yöntem ise geri çekmedir (%59.2).
Suriyeli sığınmacıların %79,4'ü doğurgan olunan günleri
bildiklerini belirtmişlerdir, fakat bu bilgilerine nazaran sadece
%48'i riskli günleri doğru olarak beyan edebilmiştir. Katılımcıların
%32.9'u doğum kontol yöntemlerini satın almak için market ve
eczaneleri tercih etmiştir. Yöntem kullanmayanların %32'si
doğum kontrol yöntemlerine nasıl ulaşacağını bilmemektedir.
Yöntem kullanmayanların %48.3'ü gelecekte doğum kontrolü
kullanmayı düşünmektedir ve kullanmayı hedefledikleri yöntem
rahim içi araçtır(%18.0)

Sonuç:
Evli Suriyeli sığınmacı çiftler çoğunlukla aile planlaması ile ilgili
kararları beraber almaktadırlar bu nedenle en yaygın olarak
kullanıldığı söylenen geri çekme yönteminin başarılı olması ve
yeterince bilinmediği ortaya çıkan takvime dayalı yöntemlerin
doğru kullanılabilmesi için çiftlerin bilgilendirilmesi
gerekmektedir.

Kaynaklar:
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 47

Sözel Bildiri / Araştırma

Maternal gestasyonel diyabet ve erken


çoçukluk çağı obezitesi: Retrospektif kohort
çalışması

Cüneyt Ardiç1, Kerem Uzun2, Sabri Çolak3, Görsel Salı4,


Teslime Aydemir4, Gökhan Telatar5

1. RECEP TAYYIP ERDOGAN UNIVERSITESI, MERKEZ, Türkiye E-mail:


drcuneytardic@hotmail.com
2. Department of Family Medicine, Faculty of Medicine, Recep Tayyip Erdogan
University, Rize, Turkey
3. Department of Obstetrics and Gynecology, Faculty of Medicine, Recep Tayyip
Erdogan University, Rize, Turkey
4. Faculty of Medicine, Recep Tayyip Erdogan University, Rize, Turkey
5. Department of Public Health, Faculty of Medicine, Recep Tayyip Erdogan
University, Rize, Turkey

Kerem Uzun tarafından 30/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 1: Anne ve çocuk sağlığı"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: gestasyonel diyabet, çocukluk çağı


obezitesi, çocukluk çağı risk faktörleri

Amaç:
Günümüzde çocukluk çağı obezitesi en ciddi halk sağlığı
sorunlarından biri haline gelmiştir. Gestasyonel diabetes
mellitus'un çocukluk çağı aşırı kilo / obezitesi için bir risk faktörü
olduğuna inanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı maternal
gestasyonel diyabet (GDM) ile 1,2 ve 3 yaş çocukluk çağı
obezitesi arasındaki ilişkiyi incelemektir.

Gereç ve Yöntem:
Retrospektif kohort çalışmamıza Rize ili Aile Hekimliği
Uygulamasında düzenli takipleri yapılan 237 GDM, 296 non-
GDM anne ve çocukların analizi yapılmıştır. Maternal GDM
tanısı için dünya sağlık örgütü (WHO) kriterleri kullanılmıştır.
Gestasyonel diyabet ve cinsiyete göre alınan BMI’ye gore aşırı
kilolu/obez çocuklar arasındaki ilişkiyi tanımlamak için
çalışmamızda ayarlanmış lojistik regresyon modeli kullanılmıştır.

Bulgular:
Potansiyel karıştırıcı etkenler (annenin yaşı, annenin eğitim
düzeyi, annenin sigara kullanma durumu, bebeğin cinsiyeti,
anne BMI’si, gestasyonel kilo alımı ve çocuğun doğum kilosu)
dışlandığında GDM’nin çocukluk çağı aşırı kilo/obezite üzerine
olan etkisi 2 ve 3 yaşlarında sırasıyla 2,99 ; 95% CI (1,14 –
7,94) ve 7,77 ; 95 % CI (1,92 – 31,37) bulduk.

Sonuç:
Bu çalışma maternal GDM nin çocukluk çağı obezite riski
üzerindeki erken dönemde dair kanıt sağlamıştır. Bu nedenle,
bu yüksek riskli nüfus için uygun müdahale stratejilerine ihtiyaç
vardır.
48 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma için uzun vadeli geniş çaplı araştırmalara ihtiyaç vardır.

"Diyabet Ve Glukoz İntoleransı Olan Hastalar


Bal Yiyebilir Mi?" Aile Hekimlerinin Sıkça
Karşılaştığı Bir Soruya Çözüm İçin Glisemik
İndeks Belirlenmesi

Ali Timuçin Atayoğlu1, Meltem Soylu2, Sibel Silici3, Neriman


İnanç2

1. İstanbul Medipol Üniversitesi, 34230 İstanbul, Türkiye E-mail:


atatayoglu@medipol.edu.tr
2. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik
Bölümü
3. Erciyes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü,

Ali Timuçin Atayoğlu tarafından 30/10/2020 08:00 tarihinde "Sözel bildiriler 2: Beslenme ve
ilişkili durumlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, bal, diyabet, glukoz


intoleransı, glisemik indeks

Amaç:
Anadolu’da bal, eski zamanlardan beri geleneksel tıp ürünü
olarak kullanılmıştır. "Diyabet ve glukoz intoleransı olan hastalar
bal yiyebilir mi?" aile hekimliği pratiğinde sağlık çalışanlarına
sıklıkla yöneltilen bir sorudur. Bu hastaların diyetlerinin
belirlenmesinde, düşük glisemik indeksli (Gİ) beslenmenin
ortalama kan şekeri konsantrasyonları ve insülin sekresyonları
üzerinde olumlu etkisi olduğu dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla,
bu çalışmada ülkemizde üretilen farklı monofloral balların Gİ
değeri ve bu balların glukoz metabolizmasına etkisinin
belirlenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Literatüre uygun olarak balların Gİ değerleri belirlendi.
Çalışmaya katılan 20 sağlıklı gönüllü katılımcıya farklı
zamanlarda 10-12 saat açlık sonrası 50 g referans besin olan
glukoz ve 50 g karbonhidrata eşdeğer bal verildi. 15, 30, 45, 60,
90 ve 120. dakikalarda alınan kan örneklerinde bulunan kan
şekeri düzeyleri ortalanarak balların Gİ değerleri belirlendi. Gİ
değerleri %55'in altında olan ballar için düşük, %55 ile %69
arasında olanlar orta, %70'in üzerindekiler ise yüksek olarak
tanımlandı.

Bulgular:
Narenciye, kekik, ıhlamur, kestane, çam ve geven ballarının Gİ
değerleri sırasıyla 44,9, 52,6, 55,3, 55,5, 58,8 ve 69 olarak
bulundu. Bal tüketiminden sonra serum insülin değerleri,
referans gıda olan glukoz tüketiminden sonraki değerlere göre
nispeten daha düşüktü ve 120 dakikanın sonunda serum insülin
seviyeleri karşılaştırıldığında, kestane balı tüketiminden sonraki
değer önemli derecede daha düşük gözlendi (p <0.05).

Sonuç:
Çalışılan farklı bal örneklerinin Gİ değerlerinin düşük veya orta
seviyede olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre, diyabet ve
glukoz intoleransı olan bireylere diyetlerinde glukoz yerine bal,
özellikle de narenciye ve kekik balı gibi düşük gisemik indeksli
olan balları tercih etmeleri önerilebilir. Ayrıca, referans gıdaya
göre kestane balı tüketiminden sonra serum insülin düzeylerinin
önemli derecede daha düşük tespit edilmesi ilginçtir. Bu çalışma
farklı botanik orijinli Anadolu ballarının Gİ tayini üzerine bir ilktir.
Farklı balların diyabet ve glukoz intoleransı olan bireyler
üzerindeki metabolik etkilerini ayrıntılı olarak değerlendirmek
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 49

Sözel Bildiri / Araştırma kilolu ve obez çocuklarda D vitamini düzeylerinin


değerlendirilmesi." Turkish Journal of Family Practice/Türkiye
Aile Hekimligi Dergisi 23.3 (2019).
Aile Hekimliği Polikliniğine Başvuran Obez 3.Khosravi, Zahra Sadat, et al. "Effect of Vitamin D
Kadınlarda Obezitenin Derecesi İle D Vitamini supplementation on weight loss, glycemic indices, and lipid
İlişkisi profile in obese and overweight women: A clinical trial study."
International journal of preventive medicine 9 (2018).
Nazli Haciağaoğlu, Engin Ersin Şimşek 4.Dickerson, Roland N., et al. "Obesity attenuates serum
25-hydroxyvitamin D response to cholecalciferol therapy in
KARTAL DR. LÜTFİ KIRDAR ŞEHİR HASTANESİ, 34000 KADIKÖY, Türkiye E- critically ill patients." Nutrition 63 (2019): 120-125.
mail: drnazliunver@gmail.com 5.Börekçi, Nazire Öncül. "D Vitamini eksikliği ile ilgili güncel
bilgiler." The Journal of Turkish Family Physician 10.1 (2019):
Nazli Haciağaoğlu tarafından 30/10/2020 08:00 tarihinde "Sözel bildiriler 2: Beslenme ve ilişkili
durumlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
35-42.

Anahtar Kelimeler: Obezite, Beden Kitle İndeksi, D Vitamini

Amaç:
Obezite toplum sağlığını tehdit eden en önemli problemlerden
birisidir. Toplumda obezite kadınlarda daha sık görülmektedir. D
vitamini insan sağlığı için önemli bir vitamindir ve eksikliği ciddi
sağlık problemleri ile ilişkili olabilmektedir. Bu nedenle öncelikle
riskli gruplarda olmak üzere önlenebilir ve tedavi edilebilir olan D
vitamini eksikliğinin saptanması büyük önem taşımaktadır. Bu
çalışmada amaç Aile Hekimliği polikliniğine başvuran obez
kadınlarda obezitenin derecesi ile D vitamini düzeyinin ilişkisinin
ortaya konulmasıdır.

Gereç ve Yöntem:
Kesitsel ve tanımlayıcı nitelikteki araştırmamıza Aile Hekimliği
polikliniğine başvuran, obez 297 kadın hasta dahil edilmiştir.
Hastalar araştırmacı tarafından poliklinikte değerlendirilerek;
sosyodemografik bilgileri edinilmiş, antropometrik ölçümleri
yapılmış, obezite için rutin laboratuvar tetkikleri yapılmıştır.

Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen 297 kadın hastanın yaş ortalaması
44.7±11.7 bulunmuştur. Katılımcıların beden kitle indeksi (BKİ)
ortalaması 38.8±6.5 bulunmuştur. Katılımcıların 100
(%33.7)’sinin hafif obez, 86 (%29)’unun orta obez, 93
(%31.3)’ünün morbid obez ve 18 (%6.1)’inin süper obez grupta
olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların 199 (%67)’sinde D vitamini
eksikliği, 77 (%25.9)’unda D vitamini yetersizliği saptanmıştır.
Hafif obez grupta D vitamini ortancası 19.7±9.5 ng/mL, orta
derecede obez grupta 17.1±8.6 ng/mL, morbid obez grupta
16.1±9.1 ng/mL, süper obez grupta ise 14.7±6.8 ng/mL
saptanmıştır. Obezitenin derecesi arttıkça D vitamini düzeyinin
azaldığı izlenmiştir. Obezitenin derecesi ile D vitamini düzeyi
arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (p=0.001). Özellikle süper
obez grupta D vitamini eksikliği ve yetersizliği olmayan katılımcı
saptanmamıştır. Veriler Kruskal Wallis testi ile istatistiksel olarak
karşılaştırılmıştır. Alt grup analizlerinde Mann Whitney U testi
kullanılmıştır.

Sonuç:
Çalışmamızın sonucunda; D vitamini düzeyi ile obezitenin
derecesi arasında anlamlı ilişki görülmüştür. Obezite derecesi
arttıkça D vitamini düzeyinin azaldığı izlenmiştir. Özellikle riskli
grup olan obez hastalarda D vitamini eksikliğinin veya
yetersizliğinin tespit edilmesi, D vitamini replasmanının
yapılması obezitenin takip ve tedavisinde önemlidir.

Kaynaklar:
1.Nalbant, Ahmet, and Suat Konuk. "Obezite ile D vitamini, C-
reaktif protein, hemogram parametreleri ve kan grupları
arasındaki ilişki." Ortadoğu Tıp Dergisi 10.1 (2018): 20-25.
2.Atasoy, Volkan, Elif Ateş Altunbaş, and Turan Set. "Fazla
50 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

Obesitesi Olan ve Olmayan Bireylerde Gece


Yeme Sendromunun Değerlendirilmesi

Gülseren Pamuk1, Cüneyt Sütçü2, Kurtuluş Öngel1

1. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Egitim Araştırma Hastanesi, 35040


BORNOVA, Türkiye E-mail: drgulpmk@gmail.com
2. Elazığ Maden Şehit Cengiz Erdur İlçe Devlet Hastanesi

Gülseren Pamuk tarafından 30/10/2020 08:00 tarihinde "Sözel bildiriler 2: Beslenme ve ilişkili
durumlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Depresyon, Gece Yeme Sendromu,


Obezite

Amaç:
Bu çalışmanın amacı, obezitesi olan ve olmayan bireylerde
Gece Yeme Sendromunun(GYS) sıklığının ve ilişkili olabilecek
faktörlerin değerlendirilmesidir.

Gereç ve Yöntem:
Ocak-Mayıs 2018 tarihleri arasında, İzmir Katip Çelebi
Üniversitesi (İKÇÜ) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
polikliniklerine başvuran hastalar alınmıştır. İKÇÜ Girişimsel
Olmayan Etik Kuruldan gerekli izinler alınmıştır. Çalışmaya
katılmaya sözlü ve yazılı onam veren dahil olma ve dışlanma
kriterlerine uyan 420 kişi alınmıştır. Katılımcılar beden kitle
indeksine (BKI) göre 4 gruba ayrılmıştır. Örneklem büyüklüğü,
‘openepi sample size calculator’ ile hesaplanmıştır. % 95 güven
aralığı, %80 güç, %5 hata payı ile minimum sayı her bir grup için
105 kişi olacak şekilde toplamda en az 420 kişilik örneklem
büyüklüğü hesaplanmıştır. Katılımcılara “Gece Yeme Anketi”,
Back Depresyon Ölçeği ve sosyo demografik veri anketi yüz
yüze görüşme tekniği ile uygulanmıştır.
İstatistiksel analizler SPSS 15.0 paket programı ile yapılmıştır.
p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

Bulgular:
Çalışmaya alınan kişilerin yaş ortalaması 42.65±12.95 ve
%68,6’sı kadın olarak bulunmuştur. Katılımcıların %10’unda
GYS olduğu tespit edilmiştir. GYS ile öğün atlama, sigara
kullanımı ve depresyon arasında ilişki bulunmuştur. Ayrıca BMI’
e göre morbid obes olan ve olmayanlar arasında istatistiksel
olarak anlamlı ilişki tespit edilmiştir (p<0,05).

Sonuç:
: Çalışmamız sonuçlarına göre literatüre benzer şekilde, BKI ve
GYS arasındaki anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Bununla
beraber literatürde yer alan çalışmaların farklı özelliklere sahip
kitlelere yapılmış olması çalışma sonuçlarının farklılığını içinde
barındırmaktadır. Gece yeme alışkanlığı olan kişilerin tükettikleri
kalori miktarı, düzensiz beslenme alışkanlıkları, daha sedanter
tarzda yaşamaları böylece kilo almaya daha yatkın olmaları BKİ
artışıyla GYS sıklığının artmasını desteklediği görülmektedir.
Obezitenin birinci basamak sağlık hizmetlerinde önemli bir yere
sahip olması nedeniyle aile hekimlerinin obezite etiyolojisinde
yer alan GYS konusunda farkındalıklarının arttırılması önemlidir.
Başvuruda bulunan kişilerde GYS’nun fark edilmesi ve
planlanan takip ve tedavide dikkate alınması, hem mevcut
patolojinin daha etkin tedavisine hem de GYS sonucu
gelişebilecek kilo fazlalığı gibi yaşam kalitesini azaltabilecek
etkenlerin önlenmesine yardımcı olacaktır.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 51

Sözel Bildiri / Araştırma Jimenez CA, Andres-Hernando A, et al. Asymptomatic


hyperuricemia without comorbidities predicts cardiometabolic
diseases: five-year Japanese cohort study. Hypertension.
Sağlıklı Bireylerde Serum Ürik Asit Seviyeleri 2017;69(6):1036-44.
ile Lipid Parametreleri ve Vücut Kitle İndeksi
Arasındaki İlişki

Nurcan Akbaş Güneş

bolu abant izzet baysal üniversitesi, 14000 MERKEZ, Türkiye E-mail:


drnurak@hotmail.com

Nurcan Akbaş Güneş tarafından 30/10/2020 08:00 tarihinde "Sözel bildiriler 2: Beslenme ve
ilişkili durumlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: ürik asit, trigliserid, lipid parametreleri,


vücut kitle indeksi

Amaç:
Son yıllarda, serum ürik asit düzeylerinin kardiyovasküler
hastalıklarda bağımsız risk faktörü olarak kabul edilmesi
tartışılmaktadır. Çalışmalarda serum ürik asid yüksekliğinin,
hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı, koroner arter hastalığı ve
diyabet gibi komorbiditeler ile arasında ilişki olduğu tespit
edilmiştir. Asemptomatik hiperürisemi ise bir hastalık olarak
kabul edilmese de predispozan faktör olarak
değerlendirilmektedir. Tedavi edilmesinin gerekliliği ve
komorbidite riskini azaltabileceği halen netliğe kavuşamamış
kısımlardır. Bu çalışmanın amacı, sağlıklı bireylerde serum ürik
asit seviyeleri ile vücut kitle indexi (VKİ), LDL, HDL, trigliserid ve
total kolesterol arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem:
Aile hekimliği polikliniğine check-up yaptırmak amacıyla
başvuran 126 (yüz yirmi altı) sağlıklı katılımcı çalışmaya dahil
edildi. Katılımcıların ürik asit, lipid parametreleri, VKİ ve diğer
hematolojik parametreleri retrospektif olarak değerlendirildi.
Katılımcıların ürik asit seviyeleri ile VKİ ve lipid profili arasındaki
ilişki incelendi.

Bulgular:
Çalışmamızda yer alan katılımcıların yaş aralığı 46,98±12,86 idi.
Katılımcıların % 28,6 (n=36)’ sı erkek, %71.4 (n=90)’ ü kadındı.
Çalışmamızda VKİ ile serum ürik asit seviyeleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir (p=0.000,
r=0,571). Serum ürik asit seviyeleri ile LDL, HDL ve total
kolesterol arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişki tespit
edilmemiş, trigliserid seviyeleri ile serum ürik asit seviyeleri
arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir (p=0.001).

Sonuç:
Yapılan çalışmalar hiperüriseminin dislipidemik hasta takibinde
önemini ortaya koymaktadır. Bireylerde VKİ arttıkça ve trigliserid
seviyesi yükseldikçe serum ürik asit seviyelerinin yükseldiğini
yaptığımız bu çalışma ile tespit etmiş olduk. Asemptomatik
hiperürisemi ile hiperlipidemi birlikteliği de bir kardiyovasküler
risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Rutin taramalar
sırasında serum ürik asid yüksekliğinin değerlendirilmesi
gerektiğini düşünmekteyiz.

Kaynaklar:
1. Yip K, Cohen RE, Pillinger MH. Asymptomatic hyperuricemia:
is it really asymptomatic? Current Opinion in Rheumatology.
2020;32(1):71-9.
2. Chalès G. How should we manage asymptomatic
hyperuricemia? Joint Bone Spine. 2019;86(4):437-43.
3. Kuwabara M, Niwa K, Hisatome I, Nakagawa T, Roncal-
52 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma öğrencilerin %67,8’i dışarı çıkmıştır. Salgın döneminde öncesine
göre, telefon/bilgisayar/tablet gibi elektronik aletlerin kullanım
süreleri bireylerin %58,8’inde artmıştır. Öğrencilerin %70.4’ünün
Üniversite Öğrencilerinde COVİD-19 Pandemi Döneminde pandemi döneminden önce sporları yaptıkları saptanırken,
Kısıtlı Sosyal Hayatın Fiziksel Aktivite ve Beslenme pandemi döneminde bu oran aynı kalmıştır. Pandemi
Davranışları Üzerine Etkisi döneminde düzenli uyku oranı öğrencilerin %49,4’ünde
artarken, %19,3’ünde azalmış ve %31,3’ünde değişmemiştir.
Sedef Duran Salgın döneminde uzaktan eğitim gören öğrencilerin %50,6’sı
bu durumu faydalı bulmazken, %23,2’si kararsız kalmış ve
Sağlık Bilimleri Fakültesi, 22030 MERKEZ, Türkiye E-mail:
sedefduran@yahoo.com %26,2’si faydalı bulmuştur.

Sedef Duran tarafından 30/10/2020 08:00 tarihinde "Sözel bildiriler 2: Beslenme ve ilişkili
Tartışma
durumlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Bu çalışma Covid-19 pandemisinin üniversite öğrencilerinin


Anahtar Kelimeler: Covid-19 Pandemisi,öğrenci,sosyal hayat yaşam tarzlarına etkilerini araştırmak için yapılmıştır. Çukurova
üniversitesinde yapılan bir çalışmada, öğrencilerin % 17.4'ü
Tam Metin ailesinin yanında kalırken, %49.3'ü yurtta, %33.3'ü de bekar
evinde kalmaktadır (3). Bu çalışmadaki katılımcıların %46,8’i
Covid-19 salgın döneminden önce yurt/apartta ,%18’i tek başına
Giriş evde %20,2’si arkadaşlarıyla evde, %15’i ise ailesiyle evde
kalmakta iken Covid-19 salgın sonrasında ise %3 yurt/apart,
Koronavirüs pandemisi (Covid-19) bütün dünyada olduğu gibi %8,1 tek başına evde, %3,9’u arkadaşlarla evde, %85’i ise aile
bizde de toplumun sağlığı için tehdid oluşturan ve henüz etkileri ve akraba ile evde seçeneğini işaretlemiştir. Eğitimin uzaktan
çok iyi bilinmeyen bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. olması öğrencilerin Covid-19 pandemi süresinde aileleriyle evde
Pandeminin yayılmasının engellenmesine yönelik alınan kalmasında büyük bir etken olmaktadır.
tedbirlerle birlikte sosyal hayatın kısıtlanmasına bağlı olarak
kişilerin beslenme alışkanlıklarında ve fiziksel aktivite Salgın döneminde oluşabilecek hastalığın yan etkilerini
düzeylerinde meydana gelen değişiklikler toplumun genelini engellemek için sigara ve alkol kullanımını bırakmak veya
etkilemektedir (1). azaltmak önerilen yaşam tarzı değişikliklerinden biridir.
Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan çalışmalara bakıldığında
Devam etmekte olan COVİD-19 pandemi döneminde bireylere Marmara Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerde sigara içme
düşen sorumluluklar özellikle sağlıklı bir hayat tarzını seçmek, oranı %14.2 (4), Dokuz Eylül Üniversitesi’nde %15.2 (5),
bol miktarda meyve ve sebze tüketmek, egzersiz yapmak, kilo Hacettepe Üniversitesi’nde %18 (6) olarak belirlenmiştir. Bu
kontrolünü sağlamaya çalışmak, düzenli ve yeterli uyku için çalışmada, bahsedilen tüm çalışmalardan daha yüksek bir
çaba göstermektir. Ayrıca ek olarak sigara ve alkolden uzak oranda %21 sigara kullanımı olduğu bulunmuştur. Sigara içme
durma ve stresi azaltmak da önerilmektedir (1,2). Böyle olağan oranının yüksek olması öğrencilerin koronavirüs pandemisi
dışı durumlarda toplumda önemli bir kesimi oluşturan genç süresince sosyal hayata fazla katılamama ve yeni normale ayak
erişkin bireylerin beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili uyduramama sebebiyle oluşan streslerinin sigara içmeyi
davranışlarının nasıl etkilendiğini araştırmak çalışmanın amacını arttırarak gidermeye çalışmaya bağlı olabilir
oluşturmaktadır.
Öğrencilerin alkol içme oranlarına bakıldığında diğer
Gereç ve Yöntemler çalışmalarda alkol kullanım oranları %16.1 ve %27 olarak
belirlenmiştir (4,6). Bu çalışmadaki oranlara bakıldığında korona
Araştırma, 01.06-01.07.2020 tarihleri arasında Trakya virüs pandemisi sürecinden önce alkol kullanım oranı %43,3
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinde iken, korona virüs süresince alkol kullanım oranı 38,6 olmuştur.
yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini, anket yapmayı kabul eden Bu azalmanın nedeni öğrencilerin alkolü daha çok
öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmada genel bilgiler, arkadaşlarıyla birlikte veya dışarıda alkollü mekanlarda tercih
antropometrik ölçümler, fiziksel aktivite durumları, beslenme ettiği düşünülebilir veya aile üyelerinden çekindiği için alkol
alışkanlıkları ve sıvı tüketimleri ile ilgili anket uygulanmıştır. tüketimlerinin azalması şeklinde ön görülebilen bir durumdur.

Bulgular Çalışmalarda üniversite öğrencilerinin genellikle sağlıksız ya da


düzensiz beslendikleri tespit edilmiştir. Üniversite öğrencilerinde
Çalışmadaki 233 öğrencinin %67,4’ü kadın, %32.6’sı erkek olup yapılan çalışmalarda düzenli üç ana öğün yapanların oranında
yaş ortalamaları 21,6’dır. Pandemiden önce %46,8’i yurt/apartta oldukça farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Düzenli üç ana öğün
ve %15’i ise ailesiyle evde kalmaktadır. Pandemi sonrasında ise yapanların oranları Litvanya’da tıp fakültesi öğrencilerinde %31
%85’i aile ve akraba ile evde kaldıklarını belirtmişlerdir. (7), Suudi Arabistan’da tıp fakültesi öğrencilerinde %50.5 (8) ve
Pandemiden önce %30,4’ü öğün atlamazken, bu oran Dokuz Eylül Üniversitesi tıp fakültesi öğrencilerinde %53.3 (5)
pandemiden sonra %39,9’dur. Pandemiden önce öğrencilerin olarak saptanmıştır (1). Bu çalışmada korona virüs pandemi
%88’i besin takviyesi kullanmazken, pandemiden sonra öncesi düzenli 3 ana öğün yapanların oranı %33,9 iken,
öğrencilerin %87,6’sı takviye besin kullandığını söylemektedir. sonrasında %34,8 olmuştur. Bu çalışmada öğün atmaların
Pandemiden önce %46,8 sağlıklı beslendiğini düşünürken, sebebi olarak en yüksek oran %53,9 ile sabah geç kalkmalar
sonrasında bu oran azalarak %43,8’e düşmüştür. %47,2 sinin sonucunda olmuştur. Koronavirüs süresince değişen uyku
günlük abur-cubur tüketiminin arttığını söylemektedir. Pandemi düzeni bunun bir nedeni olarak düşünülebilir.
öncesine göre sonrasında öğrencilerin su tüketimlerinin arttığı
saptanmıştır. Pandemi döneminde kahve ve çay tüketiminin Literatürdeki çalışmalarda üniversite öğrencilerinin fiziksel
arttığı bulunmuştur. Katılımcıların %76,8’inde salgın süresince aktivite düzeyinin genellikle düşük olduğu saptanmıştır.
evde yemek pişirme sıklığı artmıştır. Pandemi döneminde
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 53

Hacettepe Üniversitesi’nde sağlıkla ilgili bölümlerde okuyan kalmamakla birlikte; Covid-19 salgın döneminde de fiziksel
öğrencilerle yapılan bir çalışmada öğrencilerin %15’inin fiziksel sağlık, akıl sağlığı ve vücut bağışıklığını güçlendirip geliştirmeyi
olarak aktif olmadığı, %68’inin fiziksel aktivite düzeyinin düşük sağlayacak uygulamalara yönelik yaklaşımlar belirlenerek
olduğu, sadece %18’inde fiziksel aktivite düzeyinin sağlığı öğrencilerin bu konularda motivasyonu arttırılabilir.
korumak için yeterli olduğu görülmüştür (6). Çalışmamızda
öğrencilerin Covid-19 salgın döneminden önce plates, futbol, KAYNAKLAR
zumba, yürüyüş, koşu, fitness, yüzme, kickbox gibi spor
dallarında aktivite yaparken,%29.6’sı spor yapmamaktaymış. Bu 1.Gençalp DK. COVID-19 Salgını Döneminde İlk ve Acil Yardım Öğrencilerinin
Beslenme Alışkanlıkları ve Fiziksel Aktivite Durumlarının Değerlendirilmesi.
oran Covid-19 pandemi döneminde de aynı kalmıştır. Bu oranın Paramedik ve Acil Sağlık Hizmetleri Dergisi 2020;1(1):1-15.
bizim çalışmamızda değişmemiş olmasının sebebi, öğrencilerin 2.Naja, F., Hamadeh, R. (2020). Nutrition amid the COVID-19 pandemic: a multi-
anketi cevapladığı dönemde pandemi kısıtlamalarının kademeli level framework for action. Eur J Clin Nutr 2020;74(8):1117-1121.
olarak serbestleşmesinin etkisine bağlanabilir. 3.Yağmur C. Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin beslenme durumu üzerine bir
araştırma. Beslenme ve Diyet Dergisi 1995;24(2):239-251.
4.Kasap EG. Marmara Üniversitesi 1. sınıf öğrencilerinin kardiyovasküler risk
Yapılan bir çalışmada Covid-19 salgın döneminden önce faktörleri ve bu faktörler hakkındaki bilgi, tutum ve davranışları. Uzmanlık Tezi.
katılımcıların %46,8’i sağlıklı beslendiğini düşünürken, %42,1’i Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2019.
5.Bayrak U, Gram E, Mengeş E, Okumuş ZG, Sayar HC, Skrijelj E, ve ark.
sağlıklı beslenmediğini, %11,1’i ise bu konuda kararsız kaldığı Üniversite öğrencilerinin sağlıkla ilgili alışkanlıklar ve kanser konusundaki bilgi
görülmüştür (1). Çalışmamızda Covid-19 pandemi döneminden ve tutumları. DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi 2010;24(3):95-104.
sonra oranlar değişerek %43,8’i sağlıklı beslendiğini 6.Savcı S, Öztürk M, Arıkan H, İnal İnce D, Tokgözoğlu L. Üniversite
düşünürken, %46,4’ü sağlıklı beslenmediğini ve %9,9’unun öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeyleri. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi
2006;34(3):166-172.
sağlıklı beslenme konusunda kararsız kaldığı görülmüştür. 7.Skemiene L, Ustinaviciene R, Piesine L, Radisauskas R. Peculiarities of
Covid-19 pandemisi süresinde sağlıklı beslenmedeki azalmaya medical students’ nutrition. Medicina (Kaunas) 2007;43(2):145-152.
sebep olabilecek birçok faktör mevcuttur. Bunların başında 8.Alzahrani SH, Saeedi AA, Baamer MK, Shalabi AF, Alzahrani AM. Eating
habits among medical students at King Abdulaziz University, Jeddah, Saudi
öğrencilerin eskisi kadar sıklıkla düzenli yemek yememeleri ve Arabia. Int J General Med 2020;13:77–88.
abur cubura yönlenmeleri olarak düşünülebilir. 9.Korkmaz NH. Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin spor yapma ve beslenme
alışkanlıklarının incelenmesi. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Bir başka araştırmaya katılan öğrenciler sırasıyla %65,4’ü ile 2010;23(2):399-413.
10.Selen F, Özakar Akça S. Üniversite öğrencilerinin öğün atlamaları ve günlük
sütü , %55,6 ile kahveyi hiç içmediklerini belirtirken, %24,8 ile fiziksel aktivitelerinin beden kütle indeksi (BKİ) üzerine etkisi. TSK Koruyucu
çayı tüketmektedirler (9). Bizim çalışmamızda katılımcıların Hekimlik Bülteni 2015;14(5):394-400
%20,6’sı Covid-19 pandemisi öncesinde kahve 11.Avşar P, Kazan EE, Pınar G. Üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıkları ile
obezite ve kronik hastalıklara ilişkin risk faktörlerinin incelenmesi. Yıldırım
tüketmemektedirler. Salgın dönemindeki kahve tüketimi günlük Beyazıt Üniversitesi Hemşirelik E-Dergisi 2013;1(1):38-46.
ortalama %54,5’inde 1-2 fincan, %22,7’sinde 3-4 fincan, 12.Özdoğan Y, Yardımcı H, Özçelik AÖ, Sürücüoğlu MS. Üniversite öğrencilerinin
%2,1’nde 5-6 fincandır. Öğrencilerin %20,2’si pandemi öğün düzenleri. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi
döneminde kahve tüketmemiştir. Pandemi döneminde kahve 2012; 29:66-74.
13.Garibağaoğlu M, Budak N, Öner N, Sağlam O, Nişli K. Üç farklı üniversitede
tüketiminde az miktarda artma olmuştur. eğitim gören kız öğrencilerin beslenme durumları ve vücut ağırlıklarının
değerlendirilmesi. Journal of Health Sciences 2006; 15(3): 173-80.
Günümüzde şişmanlığın diyabet, hipertansiyon ve 14.Ayhan DE, Günaydın E, Gönlüaçık E, Arslan U, Çetinkaya F, Asımı H ve ark.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin beslenme alışkanlıkları ve
kardiyovasküler hastalıklar gibi sorunlara yol açtığı bunları etkileyen faktörler. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2012;38(2):
bilinmektedir. İleri yıllarda şişmanlığa bağlı olarak oluşabilecek 97-104.
sorunların erken tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması çok
önemlidir (10). Çalışmamızda öğrencilerin %12,4’ü zayıf,
%64,3’ü normal vücut ağırlığında, %20,6’sı fazla kilolu, %1,7’ü
1. derece obez, %0,8’i 2. derece obezdir. Yapılan iki çalışmada
fazla kilolu ve obez öğrencilerin oranları %16,5 ve %9,2 olarak
bulunmuştur (11,12). Çalışmamızda fazla kilolu ve obez
öğrencilerin sıklıklarının fazla olması pandemi döneminde
öğrencilerin beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerin olumsuz
yönde etkilendiğini düşündürmektedir. Fazla kilolu ve obez
öğrencilerin erken tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin
alınmasıyla obezite sıklığının azalacağı düşünülmektedir.

Dokuz Eylül ve Uludağ Üniversiteleri Tıp Fakültesi


öğrencilerinde yapılmış çalışmalarda öğrencilerin düzensiz
beslenme alışkanlığı sıklıkları %46,7 ve %29,1 olarak tespit
edilmiştir (13,14). Bizim çalışmamızda ise COVID-19 salgın
döneminden önce %46,8’i sağlıklı beslendiğini düşünürken,
%42,1’i sağlıklı beslenmediğini, %11,1’i ise bu konuda kararsız
kaldığı görülürken pandemi döneminden sonra oranlar
değişerek %43,8’i sağlıklı beslendiğini düşünürken, %46,4’ü
sağlıklı beslenmediğini ve %9,9’unun sağlıklı beslenme
konusunda kararsız kaldığı görülmektedir. Bu sonuçlar bize
üniversite öğrencilerinin doğru ve sağlıklı beslenmeyle ilgili
eğitime ihtiyaçları olduklarını göstermektedir.

Sonuç olarak, Covid-19 pandemisinin öğrencilerin yaşam tarzı


üzerine olumsuz etkilerinin yanında az da olsa olumlu etkilerinin
de olduğu tespit edilmiştir.Sadece pandemi dönemi ile sınırlı
54 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Kesitsel çalışma, Ocak-Haziran 2020 tarihleri arasında Aile
Hekimliği polikliniğine başvuran 60 yaş üstü bir popülasyonla
gerçekleştirildi. Ocak-Haziran 2020 tarihleri arasında Aile
Aile Hekimliği Kliniğinde Yaşlılarda Geriatrik Depresyon Hekimliği kliniğine çeşitli nedenlerden dolayı 60 yaş ve üstü 195
Prevalansı ve İlişkili Faktörler yaşlı birey başvurmuştur. Katılımcılar, (i) 60 yaşında veya daha
büyükse, (ii) katılımcılar görüşme günü halihazırda görüşmeye
Burkay Yakar1, Emel Olgun1, Selim Karakaş1, Erhan Önalan2, engel akut bir hastalıktan muzdarip değilse (uzun süreli kronik
Edibe Pirinçci3 hastalıklar hariç ve (iii) bilgilendirilmiş yazılı (veya sözlü) onam
verebilen tüm bireyler çalışmaya davet edilmiştir. Afazi,
1. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 23110 MERKEZ,
Türkiye E-mail: byakar@firat.edu.tr artikülasyon bozukluğu olan ve şu anda psikotrop ilaç kullanan
2. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı yaşlılar konuşma ve iletişim güçlüğü nedeniyle çalışma dışı
3. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı bırakılmıştır. Polikliniğe başvuran ve çalışma kriterlerini
karşılayan tüm bireyler çalışmaya davet edildi ve 165 kişi
Burkay Yakar tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve palyatif çalışmaya dahil edildi (yanıt oranı:% 85). Çalışma Fırat
bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur. Üniversitesi girişimsel olmayan çalışmalar etik kurulu tarafınan
onaylanmıştır (tarih: 20.02.2020, sayı: 2020 / 04-01). Tüm
Anahtar Kelimeler: Geriatrik depresyon, yaşlı, aile hekimliği. katılımcılardan yazılı onam formu alınmıştır.

Tam Metin Veri toplama

Çalışmada elde edilen (i) sosyo-demografik değişkenler, (ii)


Giriş psikososyal faktörler, (iii) fiziksel sağlıkla ilgili faktörler ve (iv)
Geriatrik Depresyon Ölçeğini içeren tüm veriler yarı
Depresyon, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yapılandırılmış anket formları elde edilmiştir. Anket formları tüm
engelliliğin en önemli nedenidir (1). Önemli bir halk sağlığı katılımcılara iki araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme ile
sorunu ve hastalık yükünün belirleyicisi olan depresyon, özellikle uygulanmıştır. Anketler ilk 15 katılımcıya uygulanmış ve
yaşlı popülasyon da en sık görülen ruhsal bozukluklardan biridir katılımcılara odada uygun bir konuşma yapmaları için yeterli
(2,3). Depresyonu olan yaşlı popülasyonda kronik hastalık, süre verildikten sonra, anlaşılmayan sorular revize edilmiştir ve
sakatlık, intihar ve ölüm riskinin arttığı bildirilmiştir (4-6). Son diğer katılımcılara uygulanmıştır.
yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yaşlı nüfusun
artması dolayısıyla geriatrik depresyonun olumsuz etkileriyle Ölçümler
mücadele daha da önem kazanmıştır.
Sosyodemografik özellikler
Geriatrik depresyon, geç yaşam depresyonu ve 60 yaşından
sonra başlayan depresyon olarak tanımlanmaktadır. Geriatrik Sosyo-demografik değişkenlere ilişkin bilgiler yaş, cinsiyet, aile
depresyon etiyolojisinde biyolojik, sosyal, psikolojik ve çevresel geliri, eğitim durumu, medeni durum ve çalışma durumunu
faktörlerin rol oynadığı öne sürülmektedir. Araştırmalar kadın içermekteydi. Ekonomik durumun göstergesi olarak aile geliri
cinsiyet, yaşlılık, bekar ya da dul olma, sigara veya uyuşturucu sorgulandı: 2000 Türk Lirası (TL) (düşük), 2000-4000 TL (orta)
kullanımı, düşük eğitim durumu, düşük gelir düzeyi, işsizlik, ve 4000 TL'den fazla gelir (iyi) olarak sınıflandırıldı. Bekar olan
kronik hastalık, yalnızlık, sosyal destek eksikliği, stresli yaşam katılımcı sayısının çok az olmasından dolayı Bekar, dul ve
koşulları ve yetersiz beslenme gibi birçok faktörün geriatrik boşanmış katılımcılar aynı kategoride incelenmiştir.
depresyon ile ilişkili olduğunu göstermiştir (7-12).
Düşme öyküsü: Katılımcılara "Geçen yıl hiç düştünüz mü?"
Geriatrik depresyonun yaklaşık 900 milyon yaşlı insanı etkilediği Katılımcılardan soruyu evet veya hayır olarak cevaplamaları
tahmin edilmektedir. Hindistan'da yapılan bir meta-analiz istendi.
çalışmasında geriatrik depresyon yaygınlığının %34,4 olduğu
bildirilmiştir (13). İran'da yapılan bir çalışmada yaşlılık Görme bozukluğu: Katılımcılara "Günlük rutin yaşamınızı
depresyonu prevalansı %43 olarak bildirilmiştir (14). Geriatrik olumsuz etkileyecek görme bozukluğunuz var mı?" sorusu
depresyon prevalansındaki farklılığın nedeninin kültürel, genetik yöneltildi ve evet ya da hayır olarak cevaplamaları istendi.
ve çevresel faktörlerle hatta metodolojik / örneklem
farklılıklarıyla ilişkili olabileceği ve yaşam kalitesini iyileştirmek İşitme sorunu: Katılımcılara "Günlük rutin yaşamınızı olumsuz
için farklı toplumlarda daha geniş yaşlı ruh sağlığı çalışmalarına etkileyecek ve diğer insanlarla iletişim kuracak işitme sorununuz
önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Tüm dünyada olduğu var mı?" sorusu yöneltildi ve evet ya da hayır olarak
gibi Türkiye'de de artan yaşlı nüfusu ve dolayısıyla geriatrik cevaplamaları istendi.
depresyonda önemli bir sağlık sorunu haline geliyor. Bu nedenle
Geriatrik depresyon ile ilgili araştırmalar toplumun ruh sağlığını Geriatrik depresyon ölçeği: 30 maddelik Geriatrik Depresyon
korumada faydalı olabilir. Ölçeği (GDS), orijinal olarak Yesavage ve arkadaşları
tarafından geriatrik popülasyonlar da depresif semptomları
Bu çalışmada aile hekimliği polikliniğine başvuran yaşlılarda değerlendirmek için geliştirilmiştir. Geriatrik Depresyon Ölçeği,
Geriatrik Depresyon prevalansının ve ilişkili faktörlerin bireylerin kendi beyanlarına dayalı ve yaşlıların kolayca "evet"
araştırılması amaçlanmıştır. veya "hayır" olarak işaretleyip cevaplayabilecekleri 30 soru
içermektedir. Ölçekte 3., 4., 5., 6., 8., 10., 11., 12., 13., 14., 16.,
Materyal ve Metod 17., 18., 20., 22., 23., 24., 25., 26. ve 28. sorular ters ifade
içermektedir. Ölçeğin puanlanmasında depresyon lehine her
Çalışma tasarımı ve evreni yanıt için 1 puan, diğer yanıt için 0 puan verilir ve toplam puan
depresyon puanı olarak kabul edilir. Ölçeğin Puanlanması; 0-10
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 55

arası puan “depresyon yok”, 11-13 puan “olası depresyon” ve Tablo 2. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri
14 ve üzeri puan “kesin depresyon” olarak sınıflandırılmıştır
(15). Her yaşlı birey için toplam ölçek puanı, yaşlı bireylerin tüm Özellikler n %
maddelerden aldıkları puanlar toplanarak hesaplanmıştır. Cinsiyet
Ölçeğin Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Ertan ve Kadın 64 38,8
arkadaşları tarafından yapılmıştır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı Erkek 101 61,2
ise 0,77 olarak bildirilmiştir (16). Çalışmamıza katılanlar Gelir Düzeyi
depresyonlu ve depresyonsuz olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Düşük 20 12,1
Depresyon anketinde 0-10 puan alan katılımcılar depresyon
Orta 84 50,9
olmayan grup (depresyon yok), 11 ve üzeri puan alan
İyi 61 37,0
katılımcılar depresyonlu grup (evet) olarak sınıflandırılmıştır (17,
Eğitim düzeyi
18).
Okuma-yazma bilmiyor 48 29,2
İstatistiksel analiz Okuma-yazma biliyor 41 24.8
İlkokul 33 20,0
Verilerin istatistiksel analizi IBM SPSS 22 istatistik paket Lise 19 11,5
programı ile yapıldı. Verilerin normal dağılım gösterip Yüksekokul 24 14,5
göstermediğini belirlemek için Shapiro-Wilk testi kullanıldı. Medeni durum
Verilerin tanımlayıcı istatistikleri normal dağılım göstermeyen Evli 118 71,5
değişkenler için ortanca (min - maks), kategorik değişkenler için Bekar 7 4,2
sıklık ve yüzde (n (%)] olarak ifade edildi. Kategorik değişkenler Dul veya boşanmış 40 24,2
ki-kare testi ile karşılaştırıldı. Gruplar, normal dağılım Günlük işlerinizi
göstermeyen sürekli veriler için Mann-Whitney U testi, ikiden yapabiliyormusunuz?
fazla bağımsız grubun karşılaştırmasında Kruskal-Wallis testi ve Evet 122 73,9
Dunn testleri normal dağılmayan sürekli veriler için post hoc testi Birisinin yardımı ile 29 17,6
için kullanıldı. İstatistiksel olarak anlamlı olan değişkenler Binary Yardımsız 14 8,5
logistik regresyon modellerine girilmiş, lojistik regresyon yapamıyorum
sonuçları % 95 güven aralıkları ile düzeltilmemiş ve düzeltilmiş Kronik hastalık durumu
olasılık oranları olarak rapor edilmiş ve 0,05'ten küçük bir p Evet 116 70,3
değeri ile tüm ilişkiler anlamlı kabul edilmiştir. Hayır 49 29,7
Ailede psikolojik
Bulgular hastalık öyküsü
Yok 157 95,2
Katılımcıların depresyon ölçeği puanlarının ortanca değeri 12,00
Var 8 4,8
(min-maks: 0-30) idi. Katılımcıların % 49.1'inde (n=81)
Son 3 ay içinde
depresyon yoktu, % 4.2'sinde (n=7) olası depresyon ve %
yakınınızı kaybettiniz
46.7'sinde (n =77) depresyon vardı. 75 yaş ve üstü katılımcıların mi?
depresyon anketi puanları diğer yaş gruplarından istatistiksel Hayır 143 86.7
olarak daha yüksekti (p = 0,001). (Tablo 1)
Evet 22 13,3
Son 3 ay içinde iş
Tablo 1. Geriatrik depresyon prevalansı ve yaş ve cinsiyete
hayatında değişiklik
göre depresyon anket puan dağılımı
Hayır 162 98,2
Evet 3 1,8
Değişkenler Katılımcılar (n=166)
Günlük işlerinizi
Depresyon n %
engelleyecek fiziksel
ölçek puan
hastalık
dağılımı
Yok 114 69,1
0-10 puan 81 49.1
Var 51 30,9
11-13 puan 7 4.2
≥14 puan 77 46.7
Cinsiyet Median Min-max p* p**
Kadın 14 (2-30) 0.123
Hanehalkı geliri (p = 0,009), yüksek öğrenim düzeyi (0,019),
Erkek 11 (0-30) günlük işlerini yapabilme (p <0,001), bedensel hastalıkların
Yaş grupları günlük işlerini yapmasına engel olma (p <0,001), işitme kaybı (p
65-69 yaş 10 (0-29)a a-b: 1.00 = 0,001), uyku problemi olma (p <0,001), düşme öyküsü (p =
70-74 yaş 11 (1-30)b 0.001 a-c: <0.001 0,008) ve fiziksel aktivite yapamama (p = 0,008) depresyon ile
≥ 75 yaş 15 (1-30)c b-c: 0.006 ilişkili faktörler olarak saptanmıştır. (Tablo 3)
* çoklu karşılaştırma. ** ikili karşılaştırma
Tablo 3. Geriatrik depresyon ile ilişkili faktörler
Çalışmaya dahil edilen 165 katılımcının yaş ortalaması 72.30 ±
6.09 yıldı. Katılımcıların % 38,8'i kadın (n=64) ve % 61,2'si
erkekti (n=101). Katılımcıların %50.9'unda (n= 84) depresif
belirtiler tespit edildi. Katılımcıların% 73,9'u "günlük işlerini
yapabileceğini", % 70,3'ü "ev dışında fiziksel aktivite
yapabileceğini" belirtmiştir. (Tablo 2)
56 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Depresyon durumu Fiziksel


Değişkenler Yok (n=81) Var (n=84) Toplam p aktivite
Cinsiyet n (%) n (%) Ev dışında 66 (56.9) 50 (43.1) 106 (64.2)
fiziksel
Kadın 27 (42.2) 37 (57.8) 64 (38.8) 0.158
aktivite
Erkek 54 (53.5) 47 (46.5) 101 (61.2) yapabiliyor
Gelir
Evde kısıtlı 8 (33.3) 16 (66.7) 24 (14.6)
Düşük 5 (25.0) 15 (75.0) 20 (12.1) fiziksel
Orta 38 (45.2) 46 (54.8) 84 (50.9) 0.009 aktivite
İyi 38 (62.3) 23 (37.7) 61 (37.0) Yapamıyor 7 (28.0) 18 (72.0) 25 (15.2) 0.008
Eğitim Düzeyi
Okuma- 17 (35.4) 31 (64.6) 48 (29.1)
yazma
bilmeyen Kendi günlük işini yapamama (OR: 19.78, Cl: 1.23-317.83, p =
Okuma- 19 (46.3) 22 (53.7) 41 (24.8) 0.035), işitme problemi olma (OR: 2.74, CI: 1:20 - 6:27 p =
yazma bilen 0.017) ve orta uyku kalitesi (OR : 10.62, Cl: 2.37-42.70, p =
İlkokul 15 (45.5) 18 (54.5) 33 (20.0) 0.019 0.002) veya kötü uyku kalitesi (OR: 4.24, Cl: 1.78-10.06, p =
Lise 12 (63.2) 7 (36.8) 19 (11.5) 0.001) depresyon durumunu etkileyen bağımsız risk
Yüksekokul 18 (75.0) 6 (25.0) 24 (14.6) faktörleriydi. (Tablo 4)
Medeni
durum Tablo 4. Logistik regresyon analizi
Evli 63 (53.4) 55 (46.6) 118 (71.5)
Bekar, dul, 18 (38.3) 29 (61.7) 47 (28.5) 0.080 Değişkenler Odds ratio (OR) 95% Confidence p-value
boşanmış Interval (CI)
Günlük Gelir düzeyi
işlerini Düşük 2.06 0.81-5.20 0.128
yapabilme Orta 2.81 0.60-13.13 0.190
Evet 70 (57.4) 52 (42.6) 122 (73.9) İyi Ref.
Birisinin 10 (34.5) 19 (65.5) 29 (17.6) <0.001 Eğitim Düzeyi
yardımı ile
Okuma-yazma 1.67 0.41-6.91 0.477
Yardımsız 1 (7.1) 13 (92.9) 14 (8.5) bilmeyen
yapamıyorum
Okuma-yazma 2.84 0.72-11.19 0.136
Kronik bilen
hastalık
İlkokul 2.02 0.51-8.08 0.319
Evet 53 (45.7) 63 (54.3) 116 (70.3) 0.179
Lise 1.07 0.22-5.18
Hayır 28 (57.1) 21 (42.9) 49 (29.7)
Yüksekokul Ref.
Ailede psikolojik hastalık öyküsü
Günlük işlerini
Yok 77 (49.0) 80 (51.0) 157 (95.2) * yapabilme
Var 4 (50.0) 4 (50.0) 8 (4.8) Evet Ref.
Son 3 ay içinde yakınınızı kaybettiniz mi? Birisinin yardımı 1.39 0.33-5.96 0.656
Hayır 70 (49.0) 73 (51.0) 143 (86.7) 0.927 ile
Evet 11 (50.0) 11 (50.0) 22 (13.3) Yardımsız 19.78 1.23-317.83 0.035
Son 3 ay içinde iş hayatında değişiklik yapamıyorum
Hayır 81 (50.0) 81 (50.0) 162 (98.2) * Günlük işlerinizi engelleyecek fiziksel hastalık
Evet 0 (0.0) 3 (100.0) 3 (1.8) Yok Ref.
Günlük işlerinizi engelleyecek fiziksel Var 0.661 0.28-1.56 0.345
hastalık İşitme problemi
Yok 67 (58.8) 47 (41.2) 114 (69.1) <0.001 Hayır Ref.
Var 14 (27.5) 37 (72.5) 51 (30.9) Evet 2.74 1.20-6.27 0.017
Görme Uyku düzeni
problemi İyi Ref.
Hayır 72 (51.8) 67 (48.2) 139 (84.2) 0.108 Orta 10.62 2.37-42.70 0.002
Evet 9 (34.6) 17 (65.4) 26 (15.8) Kötü 4.24 1.78-10.06 0.001
İşitme Düşme hikayesi
problemi
Yok Ref.
Hayır 63 (58.9) 44 (41.1) 107 (64.8) 0.001
Var 2.30 0.57-9.25 0.241
Evet 18 (31.0) 40 (69.0) 58 (35.2)
Fiziksel aktivite
Uyku düzeni
Ev dışında Ref.
İyi 59 (67.8) 28 (32.2) 87 (52.7) fiziksel aktivite
Orta 3 (18.8) 13 (81.3) 16 (9.7) <0.001 yapabiliyor
Kötü 19 (30.6) 43 (69.4) 62 (37.6) Evde kısıtlı 1.51 0.36-6.30 0.576
Düşme fiziksel aktivite
hikayesi Yapamıyor 1.05 0.19-5.75 0.953
Yok 76 (53.1) 67 (46.9) 143 (86.7) 0.008
Var 5 (22.7) 17 (77.3) 22 (13.3) Sonuç
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 57

Bu güncel çalışma, yaşlılık depresyonunun yüksek prevalansı Prevalence and risk factors of depression among community
konusunda sağlık çalışanları ve aile hekimleri için endişe verici dwelling elderly. Arch Gerontol Geriatr.
bir sinyal sunmaktadır. Yaşlı popülasyon da yaşlılık 2014;59(1):150-154.
depresyonunun hane halkı geliri, eğitim düzeyi, fiziksel sağlık, https://doi.org/10.1016/j.archger.2014.03.014
işitme sorunu, uyku durumu ve düşme öyküsü ile ilişkili olduğu 13. Pilania M, Yadav V, Bairwa M, et al. Prevalence of depression
saptanmıştır. Bu çalışmanın bulgularının geriatrik depresyonun among the elderly (60 years and above) population in India,
önlenmesinde ve erken tanıda faydalı olabileceğine inanıyoruz. 1997–2016: a systematic review and meta-analysis. BMC
Public Health
Kaynaklar 2019;19:832. https://doi.org/10.1186/s12889-019-7136-z
14. Sarokhani D, Parvareh M, Hasanpour Dehkordi A, Sayehmiri
1. World Health Organization. World Health Report. Geneva, K, Moghimbeigi A. Prevalence of Depression among Iranian
Switzerland: World Health Organization; 2004. Available Elderly: Systematic Review and Meta-Analysis. Iran J
at: https://www.who.int/whr/2004/en/report04_en.pdf?ua=1 Psychiatry.
erişim tarihi: 06.08.2020 2018;13(1):55-64.
2. Blazer DG. Depression in late life: review and commentary. J http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/pmc5994231/
Gerontol A Biol Sci Med Sci. 15. Yesavage JA, Brink TL, Rose TL, et al. Development and
2003;58(3):249-265. validation of a geriatric depression screening scale: a
https://doi.org/10.1093/gerona/58.3.m249 preliminary report. J Psychiatr Res.
3. Mathers CD, Loncar D. Projections of global mortality and 1982;17(1):37-49.
burden of disease from 2002 to 2030. PLoS Med. https://doi.org/10.1016/0022-3956(82)90033-4
2006;3(11):e442. 16. Ertan T, Eker K, Şar V. Geriatrik Depresyon Ölçeğinin Türk
https://doi.org/10.1371/journal.pmed.0030442 Yaşlı Nüfusunda Geçerlilik Ve Güvenilirliği. Nöropsikiyatri
4. Alexopoulos GS, Buckwalter K, Olin J, Martinez R, Wainscott Arşivi; 1997;34(2):62-71.
C, Krishnan KR. Comorbidity of late life depression: an
opportunity for research on mechanisms and treatment. Biol
Psychiatry.
2002;52(6):543-558.
https://doi.org/10.1016/s0006-3223(02)01468-3
5. Abas M, Hotopf M, Prince M. Depression and mortality in a
high-risk population. 11-Year follow-up of the Medical
Research Council Elderly Hypertension Trial. The British
Journal of Psychiatry : the Journal of Mental Science. 2002
Aug;181:123-128.
https://doi.org/10.1017/s0007125000161835
6. Conwell Y, Duberstein PR, Caine ED. Risk factors for suicide
in later life. Biol Psychiatry.
2002;52(3):193-204.
https://doi.org/10.1016/s0006-3223(02)01347-1
7. Barcelos-Ferreira R, Nakano EY, Steffens DC, Bottino CM.
Quality of life and physical activity associated to lower
prevalence of depression in community-dwelling elderly
subjects from Sao Paulo. J Affect Disord.
2013;150(2):616-622.
https://doi.org/10.1016/j.jad.2013.02.024
8. Cong L, Dou P, Chen D, Cai L. Depression and associated
factors in the elderly cadres in Fuzhou, China: a community-
based study. Int. J. Gerontol. 2015;9
(1):29–33. https://doi.org/10.1016/j.ijge.2015.02.001
9. Domènech-Abella J, Mundó J, Leonardi M, Chatterji S,
Tobiasz-Adamczyk B, Koskinen S, et al. The association
between socioeconomic status and depression among older
adults in Finland, Poland and Spain: a comparative cross-
sectional study of distinct measures and pathways. J. Affect.
Disord
2018;241:311–318. https://doi.org/10.1016/j.jad.2018.08.077
10. Luppa M, Sikorski C, Luck T, et al. Age- and gender-specific
prevalence of depression in latest-life--systematic review and
meta-analysis. J Affect Disord.
2012;136(3):212-221.
https://doi.org/10.1016/j.jad.2010.11.033
11. Van Damme A, Declercq T, Lemey L, Tandt H, Petrovic M.
Late-life depression: issues for the general practitioner. Int J
Gen Med.
2018;11:113-120.
https://dx.doi.org/10.2147%2FIJGM.S154876
12. Yaka E, Keskinoglu P, Ucku R, Yener GG, Tunca Z.
58 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma katkı sağlanabilir.

İleri Yaş Bireylerin Ağız-Diş Sağlığının


Korunmasında Aile Hekimlerinin Rolü

Fatih Burak Alpaslan1, Ali Şişman2

1. Aydın Kuyucak Devlet Hastanesi, Aydın, Türkiye E-mail:


fbalpaslan@hotmail.com
2. Sultan Abdulhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Fatih Burak Alpaslan tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve
palyatif bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ağız-diş sağlığı, ileri yaş, koruma

Amaç:
Dünya üzerinde yaşlı nüfus her geçen gün artmaktadır.
Yaşlanma ile birlikte sağlık sorunlarının ortaya çıkma ihtimali de
artmaktadır. İleri yaş bireylerde temel sağlık problemleri kronik
hastalıklar olarak görülmektedir. Ancak beslenme yetersizliğine
bağlı sağlık sorunları genellikle göz ardı edilmektedir. Yaşlı
olgularda beslenme yetersizliğinin en önemli nedenlerinin
başında ağız-diş sağlığı sorunları gelmektedir. Koruyucu diş
hekimliği hizmetlerinin yetersizliği sonucu yetersiz beslenme
yeni hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.
Çalışmamızda ileri yaş olguların ağız-diş hastalıkları konusunda
farkındalıklarını araştırmayı, aile sağlığı merkezlerince tarama
muayenesinin farkındalığı artırmadaki rolünü araştırmayı
amaçladık.

Gereç ve Yöntem:
Bu araştırma kapsamında; Mayıs 2015 – Aralık 2015 tarihleri
arasında, kliniğimizce erişilebilen 65 üzeri 500 bireye ulaşılması
hedeflendi. Toplamda 525 kişiye ulaşıldı. Bireylerin 417’si
çalışmaya katıldı. Sözel iletişim kuramayan, bilişsel olarak
uygulanan anketleri dolduramayacak durumda olan 37 birey
çalışma dışı bırakıldı. Çalışmaya dahil edilen 380 kişiye yüz-yüze
görüşme şeklinde anketler ve testler uygulandı. Bireylerin kendi
ağız-diş sağlığı hakkındaki düşünceleri, bireylerin son bir yıl
içinde diş hekimine gitme durumları sorgulandı. Ağız-diş sağlığı
ölçeği değerlendirildi ve iki veya daha fazla puan alan kişiler diş
hekimine yönlendirildi.

Bulgular:
Araştırmamıza katılan 380 kişinin %47’si (n=179) kadın, %53’ü
(n=201) erkektir. Erkeklerin yaş ortalaması 71,8 (SS=5,27,
min=65, maks=91), kadınların yaş ortalaması 71,4’tür(SS=5,23,
min=65, maks=90). Çalışmamıza dahil olan bireylere ağız-diş
sağlığının durumu sorulduğunda, büyük çoğunluğu (%68,
n=258) bu konuda sorununun olmadığı yanıtını vermiştir.
Araştırmamıza katılan bireylerin son bir yıl içinde diş hekimine
gitme durumları incelendiğinde 268 kişinin (%70) gitmediği
anlaşılmıştır. Bireylere yöneltilen altı soruluk ‘ağız diş sağlığı
ölçeği’ne göre bireylerin %44,5’inin (n=170) diş hekimi
tarafından değerlendirmesi gerekmiştir.

Sonuç:
Çalışmamızda 65 yaş üzeri bireylerin ağız-diş sağlığının
korunmasında aile sağlığı merkezlerinin rolünü araştırdık. İleri
yaş olgularda ağız ve diş sağlığı, genel sağlık durumunun
korunmasında önemli yer tutmaktadır. Ancak yaşlı bireylerin
önemli bir bölümü ağız-diş hastalıklarının farkında değildir. Aile
hekimlerince yapılacak düzenli değerlendirme ile yaşlı bireylerde
farkındalık oluşturulabilir ve gelişecek hastalıkların önlemesine
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 59

Sözel Bildiri / Araştırma dışı bırakılmıştır. Veriler sonucunda duyarlılık yüzdeleri


hesaplanmıştır. Çalışma gruplarının genel özellikleri hakkında
bilgi vermek amacı ile tanımlayıcı analizler yapılmıştır. Sürekli
Malignite Tanısı Olan Palyatif Bakım Hastalarımızın Bası değişkenlere ait veriler ortalama±standart sapma şeklinde;
Yarası Kültür Sonuçları kategorik değişkenlere ilişkin veriler ise n (%) şeklinde
verilmektedir.
Elif Erdoğdu Ceylan1, Nagihan Yıldız Çeltek2
Bulgular
1. Çorum Boğazkale İlçe Devlet Hastanesi, 19000 çorum, Türkiye E-mail:
elif.erdogduceylan@saglik.gov.tr
2. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği ABD. Çalışmaya 27 hasta dahil edilmiştir. Bunların 11 (%40,8)'i kadın,
16 (%59,2)'sı erkekti. Yaş ortalamaları 68,3±7,35 'idi.
Çalışmaya alınan hastaların kanser tanıları oranları Tablo 1. de
Nagihan Yıldız Çeltek tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve
palyatif bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur.
gösterilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Palyatif, bası yarası, infeksiyon Tablo 1: Kanser Tanıları Oranları
Kanser Türü Hasta Sayısı
Tam Metin Mide Kanseri 6 (%22,2)
Kolon Kanseri 4 (%14,8)
Meme Kanseri 3 (%11,1)
Giriş Akciğer Kanseri 3 (%11,1)
Özefagus Kanseri 2 (%7,4)
Bası yarasının tanımı, Avrupa Basınç Ülseri Danışma Paneli Böbrek Kanseri 2 (%7,4)
(The European Pressure Ulcer Advisory Panel- EPUAP) Prostat Kanseri 2 (%7,4)
tarafından 2014 yılında “genellikle bir kemik çıkıntısı üzerindeki Karaciğer Kanseri 2 (%7,4)
deri ve/veya deri altı dokunun, basınç veya basınç ile yırtılma Pankreas Kanseri 2 (%7,4)
sonucunda oluşan bölgesel hasar” olarak yapılmıştır (1). Sıklıkla Kemik Kanseri (osteosarkom) 1 (%3,7)
bası ülseri, dekübit yarası ya da yatak yarası olarak da
anılmaktadır. Cilt ve cilt altı dokuyu aynı anda tutabilmektedir(2). 12 (%44,5) hastanın bası yarasının sakrumda, 5 (%18,5)
Çoğunlukla yüksek basıncın uzun süreli etki ettiği, sürtünme hastanın topukta, 4 (%14,8) hastanın scapulada, 2 (%7,4)
kuvveti uygulanan ve kanlanmanın azaldığı bölgeleri hastanın dirsekte, 2 (%7,4) hastanın gluteusda, 2 (%7,4)
etkilemektedir (3). Kemik çıkıntıların üzerini örten cit bu açıdan hastanın lateral malleolde olduğu görüldü.. Çalışmaya alınan 27
en riskli noktaları oluşturmaktadır. Bu nedenle bası yarası en sık hastanın kültür sonuçlarında 34 üreme incelendi. Bunların 21'i
sakrum, topuklar, oksiput, trokanterler ve malleoller de görülür gram(-), 13'ü gram(+) olarak tespit edilidi. Gram(-) bakterilerden
(4). en sık görülenler Escherichia coli (E.coli) ve Klebsiella
pneumoniae iken gram (+) bakterilerden ise Enterococcus spp
2009 ve 2014 NPUAP/EPUAP ((Ulusal Basınç Ülseri Danışma en sık görülmüştür. Üreyen Bakterinlerin dağılımı Tablo 2. ve
Paneli/ Avrupa Basınç Ülseri Danışma Paneli) kılavuzlarında Tablo 3. de gösterilmiştir.
bası yarası oluşumu için en önemli etkenin hastanın
mobilitesinin sınırlandırılması olduğu ifade edilmiştir. Başka
Tablo 2: Üreyen Gram (-) Bakterilerin Dağılımı
faktörlerin varlığı mobilite sınırlandırılması olmadan tek başına Gram (+) Bakteri Hasta Sayısı (%)
bası yarası oluşması için yeterli olmayacaktır (5).
Enterococcus faecalis 9
Staphylococcus aureus 4
Malignite tanısı olan palyatif bakım hastaları hem
Staphylococcus haemolyticus 3
mobilizasyonlarının azalmış olması hem de malnütrisyonlarının
olması nedeniyle bası yaralarına eğilimlidir. Mevcut malignite
tanısı ve aldıkları tedaviler nedeniyle immun sistemi baskılanmış
bu kişilerin enfeksiyon hastalıklarına da yatkınlıkları söz
konusudur (6). Gelişen bası yarası hospitalizasyon süresini Tablo 3: Üreyen Gram (+) Bakterilerin Dağılımı
Gram (-) Bakteri Hasta sayısı (%)
uzatmakta ve buna bağlı birçok sorunu beraberinde
getirmektedir Klebsiella pneumoniae 5
Pseudomonas aeruginosa 4
Yara yeri tedavisinde kültür ve antibiyogram sonuçlarının Escherichia coli 3
değerlendirilmesi hem maliyeti düşürecek hem de antibiyotik Acinetobacter spp. 2
direçlerinin önüne geçecektir. Bizim de bu çalışmada amacımız Citrobacter 2
bası yeri kültür testleri sonuçlarında üreyen bakteriler ile Pseudomonas stutzeri 1
antibiyotik duyarlılıklarını tanımlamak ve gelecekteki
hastalarımızda spesifik tedaviyi daha erken dönemde Gram (+) bakterilerin tamamı daptomisin ,teikoplanin,
başlanmasını sağlamaktır. vankomisin ve imipenem duyarlı idi. Siprofloksasine % 38
dirençli oldukları tespit edilidi. Gram(-) bakterilerin tamamının
Gereç ve Yöntem kolistin duyarlı olduğu tespit edilidi. Yine gram (-) bakterilerin
%14'ü ertapenem ve imipenem dirençli iken, %24'ü gentamisin
Eylül 2018-Eylül 2020 tarihleri arasında Tokat Gaziosmanpaşa direçliydi.
Üniversitesi Palyatif Bakım Servisinde yatarak tedavi gören ve
malignite tanısı bulunan hastalardan alınan yara yeri kültür Tartışma
testlerinde üreyen bakteriler ve invitro antibiyotik duyarlılıkları
retrospektif olarak incelenmiştir. Üreme olmayan testler çalışma Yara yeri kültürlerinde üreyen mikroorganizmalara erken
60 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

dönemde duyarlı antibiyotiklerin başlanması önem arzettiği için


konuyla ilgili literatürde benzer çalışmalar bulunmaktadır.
Yapılan bir çalışmada hastanede yatan 1169 hastadan alınan
yara yeri örneğinin 775’inde (% 66.3) üreme saptanmış ve en
sık üreyen mikroorganizmalar olarak sırasıyla S.aureus,
Pseudomonas spp. ve E.coli olarak bulmuşlardır. En çok üreme
olan kliniklerin de cerrahi klinikleri olduğunu ifade etmişleridir(7).
1295 yara kültürü ile yapılan bir başka çalışmada en sık
rastlanan etkenler sırasıyla S.aureus (% 28.2), S.epidermidis (%
16), P.aeruginosa (% 11.7) ve E.coli (% 9) olarak saptanmıştır
(8). Bizim çalışmamızda en sık üreyen etken
Enterococcus faecalis’dir. Bu durum hastalarımızın kanser
hastası olması ve immun sistemlerinin bakılanmış olması ile ilgili
olabilir.

Yara yeri kültürlerinin antibiyogramı ile yapılan bir çalışmada


gram(-) mikroorganizmaların en duyarlı olduğu antibiyotikler
imipenem, sefoperazon ve aminoglikozitler olduğu saptanmıştır.
Gram(+) bakterilerin vakomisine duyarlı olduğu görülmüştür (9).

Sonuç

Gelişmekte olan ülkelerde enfeksiyon hastalıkları halen önemli


bir sorun olmaktadır. Bu nedenle belirli aralıklarla yapılan
çalışmalar ile toplumda sık görülen enfeksiyonları antibiyotik
duyarlılıkları belirlenmeli ve akılcı antibiyotik seçimi yapılmalıdır.
Mobilizasyonları azalmış immün sistemi zayıf olan son dönem
kanser hastaları bası yeri yaraları için birçok açıdan oldukça risk
taşıyan bir gruptur. Duyarlı antibiyotik seçiminin erken dönemde
yapılması hastane enfeksiyonlarının önüne geçilmesi açısından
bu grupta büyük önem taşımaktadır. Biz de bu çalışma
sayesinde palyatif bakım servisimizde bası yeri yarası gelişen
hastalarda uygun tedaviyi erken dönemde başlayabileceğiz.

Kaynaklar

1.European Pressure Ulcer Advisory Panel, National Pressure Ulcer Advisory


Panel (U.S.), Pan Pacific Pressure Injury Alliance. Prevention and treatment of
pressure ulcers: quick reference guide. 2014.
2.Wake W. Pressure Ulcers: What Clinicians Need to Know. Perm J [Internet].
2010 Jul 1 [cited 2018 Nov 5];14(2). Available from:
http://www.thepermanentejournal.org/issues/2010/summer/ 110 -pressure-
ulcers-what-cliniciansneed-to-know.html erişim: 20.11.2018
3.Atkinson RA, Cullum NA. Interventions for pressure ulcers: a summary of
evidence for prevention and treatment. Spinal Cord. 2018;56(3):186–98.
4.Tsaras K, Chatzi M, Kleisiaris C, Fradelos E, Kourkouta L, Papathanasiou I.
Pressure Ulcers: Developing Clinical Indicators in Evidence-based Practice. A
Prospective Study. Med Arch. 2016;70(5):379.
5.National Pressure Ulcer Advisory Panel, European Pressure Ulcer Advisory
Panel, Pan Pacific Pressure Injury Alliance. Prevention and Treatment of
Pressure Ulcers: Clinical Practice Guideline. Haesler E, editor. Osborne Park,
Western Australia: Cambridge Media; 2014.
6.Langemo DK. When the Goal Is Palliative Care: Adv Skin Wound Care.
2006;19(3):148–54.
7.Adalati R, Yılboz Döşoğlu N, Akalın N: Hastanede yatan hastaların yara yeri
örneklerinden izole edilen mikroorganizmaların değerlendirilmesi, Türk
Mikrobiyol Cem Derg 2002,32(1-2):35-9.
8.Güriz H, Çiftçi E, Gökdemir R, Aysev D: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cebeci Hastanesindeki yara kültürlerinin değerlendirilmesi, Ankara Üniv Tıp
Fak Mec 2001;54(3):231-5.
9.Yurtsever S.G, Kurultay N, Çeken N, Yurtsever Ş, Afşar İ, Şener A.G, Yılmaz N:
Yara Yeri Örnekerinden İzole Edilen Mikroorganizmlar ve Antibiyotik
Duyarlılıklarının Değerlendirilmesi, ANKEM Derg 2009;23(1):34-38
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 61

Sözel Bildiri / Araştırma

Palyatif Bakım Alan Kanser Hastalarında


Düşme Riski

Mahcube Çubukçu1, Ahmet Şen2, Eda Türe3

1. Sağlık bilimleri üniversitesi Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile


Hekimliği Kliniği, 55160 İLKADIM, Türkiye E-mail: mahcube@yahoo.com
2. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi ve
Reanimasyon Kliniği
3. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile
Hekimliği Kliniği

Mahcube Çubukçu tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve palyatif
bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: palyatif bakım, kanser, düşme, risk faktörü

Amaç:
Kanser hastalarında düşmeler ve düşmeye bağlı yaralanmalar
hayati ve önlenebilir problemlerdendir.¹ Bu çalışmayla,
hastanemiz palyatif bakım servisinde takip ettiğimiz kanser
hastalarının düşme riskini ve sosyo-demografik verilerle, düşme
risk faktörlerini değerlendirme amaçlanmaktadır.

Gereç ve Yöntem:
Tanımlayıcı, kesitsel çalışmamız 01.09.2020- 30.09.2020
tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Samsun Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Palyatif Bakım Servisimizde yatan kanser
tedavisi alan, yatağa yarı bağımlı ve bağımsız kişilere yapıldı.
Etik kurul onayı alındıktan sonra, aydınlatılmış onamı alınan
kişilere sosyo-demografik bilgi içeren anket ve İtaki Düşme
Riski Ölçeği yüz yüze uygulandı. Kişilerin bağımlılık durumu için
de Katz’ın Günlük Yaşam Aktiviteleri (GYA) indeksi kullanıldı.
Verilerin değerlendirilmesinde Pearson ki kare, Mann-Whitney U
ve Student t testi kullanıldı. Veriler SPSS 22.0 programı ile
değerlendirildi. p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular:
44 kanser hastasının yaş ortalaması 57,32±6,10 yıl (min:32
max:78) idi. Kişilerin %54,15’i kadın, %30,44’ü ev hanımı idi.
%74,56’sının herhangi bir kronik hastalığı mevcuttu. Hastaların
en sık (%32,50) kullandığı ilaç antihipertansiflerdi. %76,53’ü
günlük aktivitelerini sürdürmek için yardımcı araç kullanıyordu.
Katz’ın GYA indeksine göre hastaların %70,25’i yarı bağımlı idi.
Son bir yıl içinde hastaların %45,62’si hiç düşmemişken,
%30,47’si bir kez, %23,91’i ise iki kez ve üzeri düşmüştür. İtaki
düşme riski ortalaması 19,25±3,20 idi. Düşme riski yüksek olan
kişilerde en sık (%35,28) saptanan onkolojik tanı akciğer
kanseri idi. Düşme riski ile yaş, kronik hastalık varlığı arasında
anlamlı ilişki saptanmıştır (sırayla p=0,023, p=0,042). Palyatif
bakım alan kanser hastalarında en sık minör risk faktörü kronik
hastalık varlığı iken, en sık görülen majör risk faktörü baş
dönmesi varlığı idi.

Sonuç:
Kanser hastalarının çoğu palyatif bakım tedavisine ihtiyaç
duymaktadır.² Kanser tanısı konması düşme için bir risk
faktörüdür ve bu nedenle onkoloji hastaları yüksek oranda
düşme riski ile karşı karşıyadır.³ Palyatif bakım alan kanser
hastalarında düşme riski yüksektir. İleri yaşlılarda, kronik
hastalığı olanlarsa düşme riski daha yüksek saptanmıştır.
Palyatif bakım tedavisi alan kanser hastalarında belli aralıklarla
düşme riski değerlendirilmelidir.
62 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Çalışmaya katılan 250 kişiden 125’i kırsal 125’i kentsel bölgede
yaşamaktaydı. Ortalama yaş 72,34 ±6,039 idi. Katılımcıların
134’ü (%53,6) kadın, 116’sı (%46,4) erkekti. 43 kişi (%17,2)
Yaşlılarda Aşılanma Durumunun Ve Bilgisinin Kırsal - yalnız, 154 kişi (%61,6) eşiyle, 50 kişi (%20,0) çocuğuyla
Kentsel Semtlere Göre Karşılaştırılması yaşamaktayken; 2 (%0,8) kişi akrabasıyla, 1 kişi (%0,4) ise
başka bir yerde yaşadığını ifade etti. Ortalama eğitim yılı 3,29 ±
Seda Özcan1, Duygu Yengil Taci2, İzzet Fidancı3 2,832 idi.
1. S.B.Ü Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği
2. Ankara EAH Aile Hekimliği Katılımcıların %45,2’si (113) kendi yaş grubunda uygulanması
3. Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 06100 gereken aşılar olduğunu düşünmekteyken; %54,8’i (137)
ALTINDAĞ, Türkiye E-mail: izzetfidanci@gmail.com uygulanması gereken aşı olmadığını söyledi. Aşılar hakkında
bilgi sahibi olma oranları; tetanoz aşısı %78,4, influenza aşısı
İzzet Fidancı tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve palyatif bakım" %76,4, hepatit B aşısı %37,6, pnömokok %26, suçiçeği-zona
başlıklı oturumda sunulmuştur. %15,2 ve hepatit A aşısı %0,8 idi. Katılımcıların %41,2’i tetanoz
aşısı, %32’si influenza aşısı, %5,6’sı pnömokok aşısı ve %5’i
Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, Aşı, Kırsal, Kentsel, Bağışıklama, hepatit B aşısı yaptırdığını belirtti. Hepatit A ve suçiçeği-zona
Bilgi, Tutum, Düşünce aşılarını yaptıran katılımcı bulunmamaktaydı.

Tam Metin İnfluenza aşısını yaptırma ile eğitim seviyesi arasında, Tetanoz
aşısını yaptırma ile eğitim seviyesi ve cinsiyet arasında
istatistiksel olarak anlamlı ilişki vardı (p<0,05). Aşılar hakkında
GİRİŞ bilgi sahibi olma durumuna eğitim seviyesi ve düzenli okuma
alışkanlığı anlamlı düzeyde etkiliyken (p<0,05); cinsiyet ve
Yaşam beklentisinin artması sağlıklı ve aktif yaşlanma lokasyon değişkenlerinin istatistiksel olarak etkili olmadığı
kavramlarını gündeme getirmiştir. Sağlıklı yaşlanmada Dünya görüldü.
Sağlık Örgütü yaklaşımı; düşmelerin önlenmesinden fiziksel
aktivite teşvikine, bağışıklamadan evde bakıma, sosyal TARTIŞMA
durumun iyileştirilmesinden demans bakımına, kişisel bakım
vermede toplumun desteklenmesinden yaşlıya kötü muamelenin Yaşanılan bölgeye göre 65 yaş ve üzeri bireylerde aşılanma
önlenmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar (1). durumu ve bilgisinin karşılaştırıldığı çalışmamızda; katılımcıların
%45,2’si kendi yaş gurubunda uygulanması gereken aşılar
Bağışıklama kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin çok olduğu, %54,8’i ise olmadığı cevabını vermiştir. Aksakal B. ve
önemli bir bileşenidir. Yaşlanmayla birlikte bağışıklık sisteminin arkadaşlarının yaptığı, yetişkinlerde aşılanma bilgisinin
zayıflaması nedeniyle 65 yaş üstü bireylerde bağışıklamanın sorgulandığı çalışmada araştırmaya katılanların %50.5’i 18 yaş
önemi büyüktür (2). Bu nedenle birçok gelişmiş ülkede erişkin üstü kişilere aşı yapılmasının gerekli olduğunu, %9.9’u gerekli
aşılama programları oluşturulmuştur. Bu aşılama programlarının olmadığını, %39.6’sı ise fikri olmadığını belirtmiştir (6).
birçoğu influenza, pnömokok ve varisella zoster aşılarını
içermektedir (3,4). Aşılar hakkında bilgi sahibi olma oranları; tetanoz aşısı %78,4,
influenza aşısı %76,4, hepatit B aşısı %37,6, pnömokok %26,
Ülkemizde ise 65 yaş üstü tüm bireyler için her 10 yılda bir suçiçeği-zona %15,2 ve hepatit A aşısı %0,8’dir. En fazla bilgi
tetanoz, yılda bir influenza ve 65 yaş sonrası bir doz polisakkarit sahibi olunan aşılar tetanoz ve influenza aşısıyken en az bilgi
pnömokok aşısı önerilmektedir (5). Bu bilgiler doğrultusunda sahibi olunan aşı hepatit A aşısıdır. Yalnızca bir kişi hepatit A
çalışmanın amacı, yaşlılarda aşı bilgisi ve aşılanma durumunu aşısıyla ilgili bilgisi olduğunu belirtmiştir. Aksakal B. ve
öğrenmek, aşı yaptırmama sebeplerini belirlemek ve bu bilgi ile arkadaşlarının çalışmasında en çok bilinen erişkin aşısı %72.7
tutumun kırsal-kentsel bölgeler arasında farklılık arz edip ile influenza aşısı olup onu %70.0 ile tetanoz/difteri, %50.4 ile
etmediğini tespit etmektir. hepatit B aşıları takip etmiştir. Sonuçlar bizim çalışmamızla
paralel seyretmiştir (6).
METOD
Aşık ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise en fazla bilinen
Gözlemsel ve analitik nitelikte olan çalışmamıza 17.09.2018 – erişkin aşısı %32 ile influenza iken influenza aşısını sırasıyla
03.03.2019 tarihleri arasında S.B.Ü. Keçiören Eğitim ve tetanoz, hepatit B, pnömokok aşıları izlemektedir (7). Bilinme
Araştırma Hastanesi Yükseltepe Semt Polikliniği (kentsel) ile oranları yüksek olarak tespit edilen tetanoz ve influenza aşıları
Ankara ili Pursaklar ilçesindeki Saray Aile Sağlığı Merkezi’ne devlet tarafından ödenen aşılar grubundadır. Bu nedenle
(kırsal) başvuran başvuran, 65 yaş ve üzeri toplam 250 kişi doktorlar tarafından daha sık öneriliyor olabilir. Ayrıca bu aşılar
dahil edildi. Toplamda altı aşıyla ilgili bilgi ve aşılanama durumu için uygulanması gereken özel bir risk grubu olmayıp tüm 65 yaş
sorgulanmış ve bu sonuçlar üzerinde yapılan istatiksel analizle; üzeri bireylere önerilmektedir. Tetanoz aşılaması hakkındaki
yaş, cinsiyet, eğitim durumu, aylık gelir, düzenli okuma bilgi oranının yüksekliğinin bir sebebi de yaralanmalar
alışkanlığı ve yaşanılan yerin etkisi incelenmiştir. Hazırlanan sonrasında hastanelerde rutin olarak yapılması olabilir.
anket gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden, iletişim Katılımcılar influenza ve tetanoz aşısı dışındaki diğer aşılar ile
kurulabilen, 65 yaş ve üzeri hastalara yüz yüze görüşme ilgili bilgi kaynağı olarak en yüksek oranda komşu ve arkadaşı
yöntemiyle uygulandı. İstatistiksel analizler SPSS 22.0 gösterirken bunu doktor ve sağlık çalışanı izlemiş, televizyon ve
versiyonu ile yapıldı. Sonuçlar yorumlanırken anlamlılık düzeyi medya daha düşük oranlarda bilgi kaynağı olarak gösterilmiştir.
olarak 0,05 kullanıldı. İnfluenza ve tetanoz aşısında ise doktor ve sağlık çalışanı bilgi
kaynakları arasında ilk sıradadır. Mutlu ve arkadaşlarının yaptığı
BULGULAR: çalışmada katılımcılar bilgiyi en yüksek oranda doktor ve sağlık
çalışanından daha sonra çevreden ve en az oranda medyadan
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 63

edindiklerini belirtmişlerdir (8). Bu nedenle yalnızca aşı değil aşılanmayla korunulan


hastalıkların da yaşlı bireylere anlatılması önem arz etmektedir.
Çalışmamızda katılımcıların bilgileri genellikle sosyal
çevrelerinden edindiğini, sağlık çalışanlarının daha geri planda SONUÇ:
olduğunu gördük. Bilgi düzeylerinin yeterli olmayışının ve aşılarla
ilgili yanlış bilgilerinin ve çekincelerinin sebeplerinden biri sosyal Çalışmamızda 65 yaş ve üzerindeki bireylerin aşılar konusunda
çevreden edinilen eksik ve yanlış duyumlar olabilir. Sağlık yeterli bilgiye sahip olmadıkları ve aşılanma oranlarının düşük
çalışanlarının vizitlere kısa süre ayırabilmesi, yaşlıların kronik olduğu görülmüştür. En çok bilinen ve uygulanan aşılar tetanoz
hastalıklarının takibinin ön planda olması nedeniyle aşılarla ilgili ve influenza aşıları olmuştur. Diğer aşıların bilinme oranları daha
bilgilendirmenin geri planda kalması muhtemeldir. Aşılanma düşüktü. Aşılanma bilgisinin ve durumunu kırsal-kentsel olarak
durumuna bakıldığında ise katılımcıların %41,2’sinin tetanoz karşılaştırdığımızda anlamlı bir fark olmadığını her iki bölgede de
aşısı, %32’sinin influenza aşısı, %5,6’sının pnömokok aşısı ve aşılanma durumu ve bilgisinin düşük olduğunu saptadık.
%5’inin hepatit B aşısı yaptırdığı görüldü. Katılımcılar açık uçlu sorulara verdikleri yanıtlarda aşıların hasta
bireylere uygulanacağını düşündüklerini belirtti. Tetanoz aşısı
Hepatit A ve suçiçeği-zona aşılarını yaptıran katılımcı içinse yalnızca yaralanmalar sonucu yapıldığını düşündüklerini
bulunmamaktadır. Akman ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada söylediler. Katılımcıların bir kısmı aşıların çocukluk çağında
en yüksek aşılanma oranı %26,5 ile influenza aşısındadır. yapıldığını, yaşlılar için aşıların olduğunu bilmediklerini ifade etti.
Çalışmada katılanlarda tetanoz aşısı %11 oranında Bazı katılımcılar aşı olmaktansa ilaç kullanmayı tercih
uygulanırken, pnömokok aşısı %3,1 oranında uygulanmıştır (9). edeceklerini söyledi. Yaşla birlikte aşıların da yan etkilerinin
Çalışmamızda aşılanma oranları aşılar hakkındaki bilgi sahibi artacağını düşünen katılımcılar da vardı. Katılımcıların bilgi
olma oranlarıyla paralel seyretmiştir. Katılımcılar tarafından daha kaynakları arasında komşu ve arkadaş ilk sırada gelmekteyken
çok bilinen tetanoz ve influenza aşılarının yaptırılma oranları da ikinci sırada doktor ve sağlık çalışanı yer almaktaydı. Daha az
yüksek çıkmıştır. Bu sonucu değerlendirdiğimizde yaşlı bireyleri oranda ise televizyon, gazete gibi medya organları bilgi kaynağı
aşı hakkında bilgilendirmenin aşılanma oranlarında artış olarak gösterilmişti.
sağlayacağını düşünüyoruz.
Aşı yaptırmama sebepleri incelendiğindeyse öne çıkan sebepler
Katılımcıların aşı yaptırmama sebepleri sorulduğunda tüm aşılar yeterli bilginin olmayışı, aşının koruduğu hastalıkların sorun
için en çok sebep olarak yeterli bilginin olmayışı gösterilmiştir. oluşturmayacağı düşüncesi, aşıların yan etkisi olduğu ve zararlı
İkinci sırada aşının koruduğu hastalıkların herhangi bir sorun maddeler içerdiği fikriydi. Katılımcıların çoğu önerilirse aşı
oluşturmadığı fikri gelmektedir. Her aşı için katılımcılar önemli yaptıracağını ifade etmiştir. Açık uçlu sorumuza verilen
oranlarda aşının yan etkileri olduğu ve zararlı maddeler cevaplarda hastaların çoğu doktorlarına güvendiğini, doktoru
içerdiğini düşündüklerini belirtmiştir. Bal ve arkadaşlarının önerirse aşıları yaptırmaya çekinmeyeceklerini ifade etti.
yaptığı çalışmada aşı yaptırmayanların %69,1’i aşılar hakkında Özellikle hastalarla ilk temas noktası olan aile hekimlerinin
bilgisi olmadığı, %24,3’ü gerekli olduğunu düşünmediği, %4,4’ü çocukluk çağı aşıların yanında erişkin grubu aşılamalarını, özel
doktoru önermediği, %1,7’si güvenilir ve etkili olduğunu risk gruplarını bilmeleri ve hastalarına önermeleri gerekmektedir.
düşünmediği ve %0,5’i de alerji geliştiği için yaptırmadığını
belirtmiştir (10). Mutlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada aşı KAYNAKLAR
yaptırmama sebepleri sorulduğunda %57,44’ü yaptırması
gerektiğini bilmediğini, %12,35’i ise yan etkilerinden çekindiğini, 1.Aile Hekimlerinin Sürekli Mesleki Gelişim Eğitimleri (internet). E.T: 3.12.2018
http://ahuzem.ybu.edu.tr
%9,22’si hastalık önlemede etkili olduğuna inanmadığını 2.Erişkin Bağışıklama Rehberi. Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
bildirmiştir (8). Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği-Erişkin Bağışıklama Rehberi Çalışma Grubu.
İstanbul, 2016
Yürüyen ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada aşılanmama 3.Weinberger B, Grubeck-Loebenstein B. Vaccines for the elderly. Clinical
Microbiology and Infection Diseases 2012;18(5): 100–108.
sebepleri sorgulandığında en sık sebep bilgi yetersizliği olarak 4.CDC (Internet). Recommended Adult İmmünization Schedule for ages 19 years
belirlenmişken bunu aşılamanın yararına inanmama ve yan or older, United States, 2019 erişim tarihi:01.02.2019
etkilerinden çekinme izlemiştir (11). Bu üç çalışmada da bizim https://www.cdc.gov/vaccines/schedules/easy-to-read/adult.html
5.Bahar Özvarış Ş. (Ed.) (2010). Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
çalışmamızda olduğu gibi aşı yaptırmamanın en sık sebebi Müdürlüğü, “Yaşlı Sağlığı Modülleri – Eğitimciler İçin Eğitim Rehberi” içinde
yeterli bilginin olmayışı olarak belirlenmiştir. Katılımcıların aşılar (s.15-23) Ankara
hakkında yetersiz bilgiye sahip olmaları diğer çekinceleri de 6.Baran Aksakal FN, Koçak C, Uğraş Dikmen A, Altun B, Büyükdemirci E.
beraberinde getiriyor olabilir. Ankara’da aile sağlığı merkezlerine başvuran 18 yaş üstü kişilerin erişkin
aşılamasına ilişkin bilgi, tutum ve davranışlarının araştırılması. FLORA
2018;23(3):124-134.
Benzer çalışmalarda da aşılanmama sebepleri bizim 7.Aşık Z, Çakmak T, Bilgili P. Erişkinlerin erişkinlik dönemi aşıları hakkında bilgi
çalışmamızdakine paralel seyretmiştir. Bu da genel olarak yaşlı tutum ve davranışları. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi 2013;17(3):113-118.
8.Mutlu HH, Coşkun FO, Sargın M. Aile hekimliği polikliniğine başvuran 65 yaş ve
bireylerin aşılar açısından yeterince değerlendirilmediği veya üstü kişilerde aşılanma sıklığı ve farkındalığı. Ankara Med J 2018;(1):1‐13.
bilgilendirmenin açık ve net bir şekilde yapılmadığına işaret 9.Akman M, Sarısoy M, Uzuner A ve ark. Altmış beş yaş üstü erişkinlerde
etmektedir. Son yıllarda hız kazanan aşı karşıtlığının da yaşlıları aşılanma durumu ve bilgi düzeyleri. Turkish Family Phsysician 2014;5(3):19-23.
etkilediği açık uçlu sorumuza verilen yanıtlarda göze çarpmıştır; 10.Bal H, Börekçi G. Mersin ilindeki bir aile sağlığı merkezine kayıtlı altmış beş yaş
ve üstü bireylerin erişkin aşılama durumları ve etkileyen faktörler. İstanbul Med
“Aşıların çocuklarda zararlı olduğunu duydum. Gelinim J 2016; 17:121-30.
çocuklara aşı yaptırmak istemiyor. Yaşlılara da aşı dokunabilir.” 11.Yürüyen M, Ayan G, Demirdağ F, Kara Z, Avcı S, Yavuzer H, Döventaş A,
Aşıların yan etkilerinin olduğu ve içinde zararlı maddelerin Erdinçler DS. Why İs Vaccination Frequency Low İn Elderly Patients? Journal of
Clinical and Analytical Medicine 2018;9(2):138-42.
olduğu düşüncesinin ön planda olma sebeplerinden birinin de
bu olduğunu düşünmekteyiz. “Aşı olmaktansa ilaç kullanmayı
tercih ederim.” bu ve buna benzer cevapları
değerlendirdiğimizde bazı katılımcıların tüm hastalıkların ilaçla
düzelebileceğine dair bir inancı olduğu görülmekte. Aşıların
koruduğu hastalıkların kapsamının yeterince bilinmediği görüldü.
64 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma %71, diyabet % 33.6, koroner sendrom %23.8, renal yetmezlik
%6.3, kalp yetmezliği %19, kanser %5.6 sıklıktaydı. Olguların
6’sı (%4.2) çalışma süresi içinde vefat etti. MS kriterlerini
Yaşlılarda Metabolik sendrom ve ilişkili komorbiditeler taşıyan 55 olgu (%38.5) saptandı. Üç metre yürüme testinde
kısıtlılık saptanan 36 olgu %25.2 lik oranı oluşturdu. Kısıtlılık
Velittin Selçuk Engin yaşla anlamlı olarak ilişkili idi (p<0.001). MS ile ilişkili bulunan
kategorik değişkenler Tablo 3’te, önemli bazı sayısal
İstanbul Sağlık Müdürlüğü Melek Hatun Aile Sağlığı Merkezi, 34340 FATİH,
Türkiye E-mail: sengin@istanbul.edu.tr değişkenlerin MS ile ilişkileri ise Tablo 4’te yer almaktadır.
Geriye doğru elemeli regresyonlarda son basamakta kalan
Velittin Selçuk Engin tarafından 30/10/2020 10:20 tarihinde "Sözel bildiriler 3: İleri yaş ve palyatif
değişkenler hareket kısıtlılığı ve hipotiroidi olarak bulundular
bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur.
(Tablo 5).TABLOLAR

Anahtar Kelimeler: Yaşlı hasta, metabolik sendrom,


Tablo 1: Olgularda cinsiyete göre yaş dağılımı
hipotiroidi, hareket kısıtlılığı, kapsamlı geriatrik değerlendirme
Yaş grupları
<75 75-84 85+ Toplam
Tam Metin
Kadın 35 37 11 83
% 42,2 44.6 13,3 58
Giriş ve amaç: Erkek 36 22 2 60
% 60,0 36,7 3,3 42
Dünyada ve ülkemizde beklenen yaşam süresi istikrarlı bir Toplam 71 59 13 1214
şekilde artmaktadır. Buna karşın beklenen sağlıklı yaşam süresi % 49,7 41,3 9,1 100
arzulanan düzeyin çok uzağındadır. TUİK verilerine gore bu
ortalama değerler ülkemiz için sırasıyla 78.3 ve 58.3 olarak
bildirilmektedir (1). Bu farklılık Dünyadaki ve ülkemizdeki sağlık
sistemlerine nispeten yeni bir zorunluluk getirmiştir: Başarılı Tablo 2: Olgularda Cinsiyete gore Beden Kitle İndeksi oranları
yaşlanma hedefleri belirlemek ve buna yönelik stratejiler Beden Kitle İndeksleri
geliştirmek. Bu bağlamda çözülmesi gerekenlerden birisi de <18,5 18,5-24, 25-29,9 30-39,9 >39,9 Toplam
obezite ve bununla etkileşimde olan sağlık sorunlarıdır. Bunları 9
kapsayıcı bir şekilde ifade etmek için çeşitli tanımlar Kadın 2 18 32 25 6 83
geliştirilmiştir. Farklı kriterlerle tanımlanmakla birlikte, bugün % 2,4 21,7 38,6 30,1 7,2 58
yaygın olarak tercih edilen isim Metabolik Sendrom (MS)’ dur. Erkek 2 19 24 14 1 60
Yaşla sıklığı belirgin olarak artan ve yaşlılarda önemli morbidite % 3,3 31,7 40,0 23,3 1,7 42
ve mortalite nedeni olması yanında dizabilite riskinde artışa yol Toplam 4 37 56 39 7 143
açan MS için risk faktörlerinin belirlenmesi, korunma % 2,8 25,9 39,2 27,3 4,9 100
yöntemlerinin geliştirilmesinde yardımcı olacaktır (2,3). Bu risk
faktörlerini kesitsel bir çalışmada araştırmayı hedefledik.

Gereç ve yöntem:
Tablo 3: Metabolik sendromla ilişkili bulunan kategorik
Fatih bölgesindeki Sağlık merkezimize 01-09-2017 ile değişkenler
OR 95% CI p
01-01-2018 tarihleri arasında başvuran 65 yaş ve üzerindeki
Kadın cinsiyet 0,48 0,23-1,00 0,048
hastalara kapsamlı geriatrik değerlendirme uygulandı. Ardışık
150 yaşlı hastadan ağır mental rahatsızlığı olmayan ve Kalp yetmezliği 3,93 1,55-9,96 0,003
çalışmada yer almayı kabul eden 143 yaşlı çalışmaya alındı. Kardiyomegali 3,48 1,35-8,95 0,008
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Metabolik Hareket kısıtlılığı* 3,80 1,5-9,5 0,003
Sendrom Çalışma Grubu kriterlerini karşılayan yaşlılar MS Kanser 8,81 1,03-75,5 0,019
grubunu oluşturdu. MS ile kategorik değişkenler arasındaki ilişki Hipotiroidi 9 1,01-80 0,022
ki-kare, artan değişkenlerle MS arasındaki ilişki Student’s t-test
ile araştırıldı. MS bağımlı değişken yapılarak geriye doğru Wald *:3 m. yürüme testinde
yöntemiyle lojistik regresyonlar uygulandı. İlişkili bulunan
değişkenler karıştırıcı değişkenlerle birlikte modele dahil edildi.
Aralarında çok güçlü ilişki bulunan değişkenler çoklu doğrusallık
sorununa yol açmamak için birlikte modele alınmadı. Tüm
sonuçlarda anlamlı p değeri < 0.05 olarak kabul edildi.

Bulgular:

Olgularda ortalama yaş 73,69 (+/- 8,8) bulundu. Kadın olgular


%58 ile ve üç gruptan genç yaşlılar (<75) %49 ile çoğunluğu
oluşturdular. Yaş grubu büyüdükçe kadınların oranı anlamlı
olarak artmaktaydı (p=0.039) (Tablo 1). Eğitimsizler %43.4,
okuryazar veya ilköğretim mezunu olanlar %52.4, ortaöğretim
ve lise mezunları %3.5 luk oranı oluşturmaktaydı. Engellilik oranı
%9 du. %71 olgu normalin üzerinde Beden Kitle İndeksine
sahipti (BMI >25). Kadınlarda obezite daha yüksek oranda
olmakla birlikte fark anlamlı bulunmadı (Tablo2). Hipertansiyon
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 65

Tablo 4: Metabolik Sendrom (MS) ve bazı önemli sayısal hareket kısıtlılığı da obezite riskini arttırmaktadır. Diğer yandan
değişkenlerin ilişkisi Duke EPESE çalışmasından yapılan bir analizde MS’lu
MS Ortalama SS p yaşlılarda 4 yıl sonra kısıtlı hale gelme riskinin anlamlı olarak
Yaş var 73,10 7,92 NS arttığı gösterilmiştir. Ancak bu konuda yapılan az sayıda
yok 75,23 9,65 NS çalışmaya dayanarak kısıtlılık ile MS arasındaki ilişkinin
Beden Kitle var 31,77 6,48 <0.001
kompleks ve MS bileşenlerine gore değişkenlik gösteren yapıda
İndeksi olduğu bildirilmiştir. Sağlık, yaşlanma ve beden kompozisyonu
yok 26,60 5,36
(Health ABC) çalışmasının bir analizinde obezite varlığında ve
Eğitim yılı var 3,20 4,53 NS
yokluğunda MS’un, MS varlığında ve yokluğunda obezitenin
yok 4,05 4,09 NS
kısıtlılık riskinde anlamlı artışa yol açtığı, kadınlarda her ikisinin
Gelir düzeyi var 1237,35 2402,17 NS birlikteliğinin riski arttırdığı bildirilmiştir. Gerek obezite, gerek MS
yok 903,46 1451,5 NS ve hareket kısıtlılığında artmış enflamatuar belirteçlerin bu
Saat çizme var 2,05 1,39 NS komorbiditenin temelinde yatan mekanizma olabileceği
skorları yok 2,09 1,43 NS vurgulanmıştır. Dolayısıyla MS ve kısıtlılık ilşkisinde de ortak
GYA (günlük var 9,16 2,36 NS patogeneze bağlı komorbidite oldukça olasıdır (7,8,9,10,11).
yaşam yok 8,85 2,91 NS
aktiviteleri) Çalışmamızın düşük olgu sayısı ve kesitsel yapısı yanında tiroid
AGYA (aletli var 11,12 4,07 NS hormon düzeylerini değil, kategorik değişken olarak hipotiroidiyi
günlük yok 10,90 4,89 NS alması bu alandaki literature güçlü bir katkı sağlaması önünde
yaşam akt.)
kısıtlılık getirmektedir. Bununla birlikte, bu düşük olgu sayısı ile
Trigliserid var 205,17 252,22 0.05
tersiyer analizlerde doğrulanan ilişkileri, MS ile ilişkili faktörlerde
yok 110,64 51,05 hareket kısıtlılığı ve hipotiroidinin önemini ortaya koyması
HDL var 44,90 8,75 0.039 açısından dikkat çekicidir.
yok 56,41 23,99
LDL var 178,52 175,60 NS Çalışmamızda herhangi bir çıkar çatışması yoktur.
yok 138,64 25,9 NS
Mini mental var 27,41 4,41 NS
durum yok 25,94 6,09 NS Kaynakça
skorları
Depresyon var 11,39 7,84 NS 1.www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist erişim: 03-03-2018
tarama yok 10,11 7,61 NS 2.Ünal B, Ergör G. Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörlerinin Sıklığı
skorları Çalışması 2013. Sağlık Bakanlığı Yayını; Anıl Matbaa Ltd. Şti. Ankara, 2013.
3.Karan MA. Geriatride metabolik sendrom. Metabolik sendrom yıllığı. S: 213
kullanılan ilaç var 4,51 2,35 0.05 Edit: Oğuz, A. Ayrıntı Basımevi. 2009. ISBN:978-975-277-251-9
sayısı yok 3,51 2,05 4.Meher LK, Raveendranathan SK, Kota SK, Sarangi J, Jali SN. Prevalence of
hypothyroidism in patients with metabolic syndrome. Thyroid Res Pract [serial
online] 2013 [cited 2020 Oct 24];10:60-4. Available
from: https://www.thetrp.net/text.asp?2013/10/2/60/110583
5.Eftekharzadeh A,et al. The Association Between Subclinical Hypothyroidism
Tablo 5: Regresyonlarda metabolik sendromla ilişkili kalan and Metabolic Syndrome as Defined by the ATP III Criteria. Metabolic
Syndrome and Related DisordersVol. 14, No. 3
değişkenler https://doi.org/10.1089/met.2015.0065
B Wald p Exp(B) Güven 6.Iwen KA, Schroder E, Brabant G. Thyroid hormones and the metabolic
aralığı syndrome. Eur Thyroid J 2013;2:83–92 DOI: 10.1159/000351249
7.Dan G. Blazer, MD, PhD,w Celia F. Hybels, PhD,w and Gerda G. Fillenbaum.
Kısıtlılık 1,7±0,63 7,58 0,006 5,76 1,6-20,0 Metabolic Syndrome Predicts Mobility Decline in a Community-Based Sample
Hipotiroidi 1,8±0,89 4,32 0,038 6,35 1,1-36,2 of Older Adults J Am Geriatr Soc 54:502–506, 2006.
Regresyon -0,90±0,35 7,96 0,005 0,37 8.Larrieu S, Peres K, Letenneur L et al. Relationship between body mass index
and different domains of disability in older persons. The 3C Study. Int J Obes
sabiti
Relat Metab Disord 2004;28:1555–1560.
9.Isabelle Carriere, Karine Pérès, Marie Laure Ancelin, Véronique Gourlet,
Tartışma ve sonuç: Claudine Berr, Pascale Barberger-Gateau, Kim Bouillon, Mika Kivimaki, Karen
Ritchie, Tasnime Akbaraly, Metabolic Syndrome and Disability: Findings From
the Prospective Three-City Study, The Journals of Gerontology: Series A,
Bu bulgular net bir neden-sonuç ilişkisi ortaya koymamakla Volume 69, Issue 1, January 2014, Pages
birlikte, hareket kısıtlılığı ve daha zayıf olmakla birlikte 79–86, https://doi.org/10.1093/gerona/glt101
hipotiroidinin MS ile bağımsız ilişkisini doğrulamaktadır. 10.Penninx BW ,Nicklas BJ, Newman AB et al. Metabolic syndrome and physical
decline in older persons: results from the Health, Aging And Body Composition
Literatürde tiroid işlevleri ve MS ilişkisi üzerine değişken veriler Study J Gerontol A Biol Sci Med Sci 2009 64/96-102
olmakla birlikte özellikle hipotiroidi ile MS’un poliglandüler 11.Stenholm S, Koster A, Alley DE et al. Joint association of obesity and
otoimmün sendrom tip II’de olduğu gibi,ortak patogeneze sahip, metabolic syndrome with incident mobility limitation in older men and
women–results from the Health, Aging, and Body Composition Study J Gerontol
sık rastlanan ve kardiyak komplikasyonları arttıran
A Biol Sci Med Sci 2010 65/84-92
komorbiditeler olduğu kabul edilmektedir. Hayvan deneylerinde
T3 ile pankreatik β hücreleri, TSH ile MS un tüm komponentleri
arasındaki ilişkiler ortaya konulmuştur. Gerek subklinik, gerekse
klinik hipotiroidinin glukoz metabolizmasını etkilediği de
gösterilmiştir(4,5,6). Yine de elimizdeki veriler hipotiroidi ile MS
arasındaki nedensellik ilişkisinin yönünü belirleyecek kesinlikte
değildir. Aslen MS’un çoğu bileşeni gibi kendisi de kısır döngü
şeklinde birbirini üreten patolojik süreçlerden oluşmaktadır. Bu
durumda, ortaya çıkan ilişkileri birer risk faktörü olarak kabul
etmenin yanlış olduğu söylenemez. Aynı şeyin, mobilite kısıtlılığı
için de geçerli olması ihtimalden uzak değildir. Hipotiroidi gibi,
66 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Bulgular

Çalışmamıza dahil ettiğimiz 50 hastanın tetkikleri


Aile Hekimliği Polikliniğimizde İdiyopatik Pruritus incelendiğinde, idiyopatik pruritus etiyolojisine yönelik olarak
Vakalarının Değerlendirilmesi gaitada Helicobacter pylori (H. Pylori) antijeni ve dışkıda parazit
incelemesi tüm hastalarda araştırılmıştı. H. Pylori antijeni
Ayşen Fenercioğlu, Nurver Turfaner Sipahioğlu, Tuğba Arpa, sadece 7 hastada (%14) pozitif bulunmasına karşı dışkıda
Semih Güllüoğlu parazit hastaların hiçbirinde tespit edilememişti (Şekil 1).
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği
Anabilim Dalı, KADIKÖY, Türkiye E-mail: aysen.fenercioglu@istanbul.edu.tr Anti-TPO, 50 hastadan 16’sında (%32) bakılmış, 2 hastada
(%12.5) pozitif bulunmuştur. Anti-TG 50 hastadan 15’ inde
Ayşen Fenercioğlu tarafından 30/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde
(%30) bakılmış ve hiçbirinde pozitif bulunmamıştır (Şekil 2 ve 3).
çeşitli konular" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Ürik asit, 50 hastadan 17’sinde (%33) bakılmış, 4 hastada


Anahtar Kelimeler: İdiyopatik Pruritus, etiyoloji, Aile Hekimliği, (%23.5) pozitif bulunmuştur (Şekil 4). Anti-dsDNA, 50 hastadan
birinci basamak 24’ünde (%48) bakılmış ve hiçbir hastada pozitif bulunmamıştır
(Şekil 5). Kompleman C3, 50 hastadan 41’inde (%82) bakılmış
Tam Metin olup 3 hastada (%7) düşük bulunmuştur (Şekil 6). Kompleman
C4, 50 hastadan 41’inde (%82) bakılmış olup 3 hastada (%7)
yüksek bulunmuştur (Şekil 7).
Giriş

Akut kaşıntı, böcek ısırması gibi, saniyelerden haftaya kadar


değişen sınırlı süre kaşıntı yaşanması, kronik kaşıntı ise altı
haftadan uzun kaşıntılara verilen addır.1,2 Kronik pruritus dünya
genelinde bir problemdir. Genel populasyonda kronik pruritus
sıklığının %16-23 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Kronik
pruritusun en sık sebepleri kronik böbrek yetmezliği, kolestatik
karaciğer hastalıkları ve atopik dermatittir. Kronik kaşıntı, ortaya
konulabilir sistemik bir sebep veya primer bir döküntü yoksa
kronik idiyopatik pruritus olarak isimlendirilir.1,2

Kronik idiyopatik pruritus tanısı için cilt hastalıkları (Ör.


psoriasis, urtiker), psikiyatrik hastalıklar (obsessif/kompulsive
bozukluklar, parazitoz hezeyanı, psikosomatik rahatsızlıklar,
beden algı bozukluğu) ve fiziksel hastalıklar (Ör. Böbrek
yetmezliği, karaciğer ve tiroid fonksiyon bozuklukları, kolestaz,
endokrinolojik hastalıklar, Helicobacter pylori (H. Pylori) gibi
enfeksiyonlar, romatizmal hastalıklar, kanser) ilaç kullanımı (Ör.
Antihipertansif ilaçlar, antibakteryal ilaçlar) dışlanmalıdır.3-7

Kronik idiyopatik pruritus tanısı için ayrıntılı araştırma yapılması Şekil 1: İdiyopatik Pruritusun H. Pylori ile İlişkisi
gerekir ancak çoğunlukla Aile Hekimliği polikliniklerinde bu
araştırmalar eksik yapılmaktadır. Çalışmamızda, Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Aile Hekimliği polikliniğinde değerlendirilen
idiyopatik pruritus vakalarında etiyolojiye yönelik yapılan
tetkiklerin yeterliliğini ve sonuçlarının pruritus ile ilişkisini
retrospektif olarak araştırdık.

Materyal ve Metod

Çalışmamızda, 2017-2020 yılları arasında, İstanbul Üniversitesi-


Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği
polikliniğine pruritus şikayeti ile başvurup, dermatolojik ve
sistemik hastalıklarla sebebi açıklanamayan 50 vakayı
retrospektif olarak inceledik.

Çalışmamızda sadece dışkıda parazit, kanda ürik asit seviyesi,


gaitada H. Pylori, kanda anti-TPO, anti-TG, anti-dsDNA,
kompleman C3 ve C4 seviyelerinin bakılıp bakılmadığı ve
bunların kronik idiyopatik pruritus ile ilişkisi araştırılmıştır. Şekil 2: İdiyopatik Pruritusun Anti-TPO ile İlişkisi

Bu çalışmada istatistiksel analizler NCSS (Number Cruncher


Statistical System) Statistical Software (Utah,USA ) paket
programı ile yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde
tanımlayıcı istatistiksel metodlar (sıklık dağılımları, yüzde
dağılımları) kullanılmıştır.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 67

Şekil 3: İdiyopatik Pruritusun Anti-TG ile İlişkisi Şekil 6: İdiyopatik Pruritusun Kompleman C3 ile İlişkisi

Şekil 4: İdiyopatik Pruritusun Ürik Asit ile İlişkisi Şekil 7: İdiyopatik Pruritusun Kompleman C4 ile İlişkisi

Tartışma ve Sonuç

Kronik idiyopatik kaşıntılar dermatolojik ve sistemik hastalıklarla


sebebi açıklanamayan, çoğunlukla deride hasar olmaksızın veya
az oranda sekonder kaşıma lezyonları görülen kaşıntılardır. Tanı
için ayrıntılı tetkikler yapılması gerekir.3,4

Kronik böbrek yetmezliği ve karaciğer fonksiyon


bozukluklarında görülebilen üremi ve ürik asit yüksekliği
kaşıntıya sebep olabilir.5 Ancak çalışmamızda kronik kaşıntılı
hastaların %67’sinde kanda ürik asit seviyesine bakılmamıştı.

Birçok viral, fungal ve parazitik hastalıklar kaşıntıya sebep olur.


İlginç olarak bakteriyel hastalıklar, follikülit hariç, kaşıntıya
sebep olmaz.5 H. Pylori enfeksiyonuna bağlı kaşıntı
olabilmektedir ve üçlü tedavi ile kaşıntı şikayeti geçmektedir.6
Çalışmamızda hastaların hepsine dışkıda parazit ve gaitada H.
Şekil 5: İdiyopatik Pruritusun Anti-dsDNA ile İlişkisi Pylori antijeni bakılmıştı.

Hipotiroidi ile beraber kaşıntı olmaz, deri kuruluğuna bağlı


kaşıntı olur.5 Ancak tiroidit ve romatiznal hastalıklarda olduğu
gibi vücudda inflamasyon varlığında kronik kaşıntı olabilir.5,7 Bu
nedenle kronik kaşıntılı hastalarda inflamasyon durumunun
varlığı detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Kanda TSH, ANA gibi
rutin testlerin yanı sıra anti-dsDNA pozitifliği, anti-TPO, anti-TG
düzeyleri ve kompleman düzeyleri de bu hastalarda bakılmalıdır.
68 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sonuç olarak, kronik idiyopatik pruritusun tanısı, kaşıntıya


sebep olabilen diğer tüm fiziksel ve ruhsal hastalıkların
dışlanması ile konur ve bazı ayrıcalıklı testlerin yapılması gerekir.
Aile Hekimliği polikliniklerinde bu araştırmalar eksik
yapılmaktadır. İdiyopatik pruritus vakalarının etiyolojik açıdan
kapsamlı ve bütüncül olarak değerlendirilmesi Aile Hekimliği
pratiğinde çok önemlidir. Literatür araştırması yaptığımızda bu
konuyla ilgili birinci basamakta yapılmış çok fazla çalışma
olmadığını gördük. İdiyopatik pruritus ile ilgili birinci basamakta
daha fazla bilimsel çalışma yapılmalı ve uzmanlık öğrencilerine
ve sahada çalışan uzmanlara daha fazla eğitim verilmedir.

Kaynaklar:

1.Stander S, Weisshaar E, Mettang T, et al. Clinical classification of itch: a


position paper of the International Forum for the Study of Itch. Acta Derm
Venereol 2007;87:291–4.
2.Savin JA. How should we define itching? JAAD 1998;39:268–9.
3.Zucker I, Yosipovitch G, David M, Gafter U, Boner G. Prevalence and
characterization of uremic pruritus in patients undergoing hemodialysis: uremic
pruritus is still a major problem for patients with end-stage renal disease. J Am
Acad Dermatol 2003; 49:842–6.
4.Mettang T, Pauli-Magnus C, Alscher DM. Uraemic pruritus – new perspectives
and insights from recent trials. Nephrol Dial Transplant 2002;17:1558–63.
5.Yayla ME. Birinci Basamakta Pruritusa Yaklaşım. Ankara Med J, 2015, 15(2):
82-88.
6.Kandyil R, Satya NS, Swerlick RA. Chronic Pruritus Associated with
Helicobacter pylori. J Cutan Med Surg 2002; 103-108.
7.Ayhan MG, Kurku ZT, Eren İ. İdiyopatik Jeneralize Pruritus Hastalarında
Aleksitimi, Anksiyete ve Depresyon. Ankara Med J, 2019; 19(3): 648-657.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 69

Sözel Bildiri / Araştırma yeterliliklerinden biri olan biyopsiksosyal modelin psikososyal


ayağının güçlendirilmesi noktasında da etkili olacağı
düşünülmektedir.
Aile Hekimliğinde Geleneksel ve Tamamlayıcı
Tıbbi Uygulamalar Olabilir mi? Mümkün mü? Kaynaklar:
1. Resmi Gazete. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında
Remziye Nur Eke Yönetmelik, 6 Temmuz 2005 tarih ve 25867 sayılı Resmi
Gazete.
ANTALYA EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ, 07100 Antalya, 2.WHO Traditional Strategy 2014-2023.
Türkiye E-mail: drnureke@gmail.com http://apps.who.int/iris/bitstream /10665/92455
Remziye Nur Eke tarafından 30/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde /1/9789241506090 _ eng.pdf. (Erişim tarihi: 15.11.2016).
çeşitli konular" başlıklı oturumda sunulmuştur. 3.Resmi Gazete. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları
Yönetmeliği, 27 Ekim 2014 tarih ve 29158 sayılı Resmi Gazete.
Anahtar Kelimeler: Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbi 4.Akdeniz M, Baltacı D, Işıldar H, Kara İH, Yaman H,
uygulamalar, aile hekimliği, bütüncül yaklaşım Geleneksel Halk Tedavilerinin Birincil Sağlık Bakımı Üzerine
Etkisi: Ön Çalışma. Konuralp Tıp Dergisi 2012;4(3):1-11.
Amaç: 5.Öztürk C, Karayağız G. Exploration of the use of
Ülkemizde ve yurt dışında yapılan pek çok çalışma geleneksel complementary and alternative medicine among Turkish
ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamalarına talebin her geçen children. Journal of Clinical Nursing 2007;17(19):2558-64.
gün arttığını göstermektedir. Bu tür tıbbi uygulamaların göz ardı 6.Oğur R, Korkmaz A, Bakır B. Herbal Treatment Usage
edilmesinin toplum sağlığını korumaktan çok riske etmeye yol Frequency, Types and Preferences in Turkey. Middle East
açacağı aşikârdır. Journal of Family Medicine 2006;14(3):1-8.
Bu araştırmanın amacı aile hekimliği disiplini içinde GETAT 7.Kotsirilos V. GPs' attitudes toward complementary medicine.
uygulamalarının yerini araştırmaktır. Australian Family Physician. 2007; 36(3):270-271.
8.Zolman C, Vickers A. ABC of complementary medicine: Users
Gereç ve Yöntem: and practitioners of complementary medicine: BMJ 1999;
Tanımlayıcı tipte olan bu araştırmada tıp alanında sıklıkla 319(7213):836-8.
kullanılan arama motorları olan PubMed ve Scholar Google’da
Mart 2020 itibariyle “Birinci basamakta geleneksel ve
tamamlayıcı tıbbi uygulamalar” konulu makaleler tarandı.
Tarama sonucunda bulunan ilişkili makaleler değerlendirmeye
alındı.

Bulgular:
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre Geleneksel Tıp; fiziksel ve
ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme
veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de
kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere
dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan, bilgi, beceri ve
uygulamaların bütünüdür. DSÖ, 2014-2023 Geleneksel Tıp
Stratejisi ile geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın kanıta dayalı,
güvenilir ve etkin bir şekilde sağlık sistemine entegrasyonunu
amaçlamıştır.
Yapılan çeşitli çalışmalarda; hasta ve hasta yakınlarının büyük
çoğunluğunun sadece hekimlerinin önerilerini uygulamadıkları,
ev ilaçları ya da alternatif tedavileri de denedikleri; birinci
basamak hekimlerinden bu hizmeti alan popülasyonun
memnuniyet düzeyinin daha yüksek olduğu ve birinci basamak
hekimlerinin/aile hekimlerinin özellikle nüfusun talep ettiği
GETAT uygulamalarına olan ilgilerinin arttığı, bu konuda eğitim
almak istedikleri görülmüştür.

Sonuç:
Tüm dünyada GETAT uygulamalarına olan ilgi her geçen gün
artmaktadır ve pek çok hasta aile hekimlerinden alternatif tedavi
yöntemleri ile ilgili bilgi almak istemektedir. Bu yüzden modern
tıp eğitimi alan, müfredatında GETAT uygulamalarına yer
verilmeyen ülkemiz aile hekimlerinin ilgili yöntemler konusunda
bilgilendirilmesi/eğitilmesi, ilgi duyan hekimlerin bu yöntemleri
uygulama konusunda desteklenmesi, bu uygulamaların ehil
ellerde yapılmasını sağlayarak halk sağlığının korunmasına katkı
sağlayabilir.
Ayrıca; kanıta dayalı, etkinliği bilimsel çalışmalarla ortaya
konulmuş GETAT uygulamalarına hastalarının tedavi
konusundaki davranışlarını daha iyi bilmeleri nedeni ile aile
hekimlerinin dahil edilmesinin aile hekimliği çekirdek
70 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Emerg Med. 2012 Jan 4;12:2. doi: 10.1186/1471-227X-12-2.
PMID: 22217300; PMCID: PMC3267646.
3. Richardson SK. Increasing patient numbers: the implications
Bir Üniversite Hastanesi Acil Yeşil Alan for New Zealand emergency departments. Accid Emerg Nurs.
Polikliniğine Başvuran Hastaların Özellikleri ve 1999 Jul;7(3):158-63. doi: 10.1016/s0965-2302(99)80076-9.
Başvuru Tanılarının İncelenmesi PMID: 10693386.
4. Dale J, Green J, Reid F, Glucksman E. Primary care in the
Zerrin Gamsizkan accident and emergency department: I. Prospective
identification of patients. BMJ. 1995 Aug 12;311(7002):423-6.
Düzce Üniversitesi Aile Hekimliği AD, 81100 MERKEZ, Türkiye E-mail: doi: 10.1136/bmj.311.7002.423. PMID: 7640591; PMCID:
zgamsizkan@yahoo.com PMC2550493.
Zerrin Gamsizkan tarafından 30/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde
çeşitli konular" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yeşil alan, acil servis, birinci basamak

Amaç:
Bu çalışmanın amacı, bir Üniversite hastanesi Aile Hekimliği Acil
Yeşil alan polikliniğine başvuran hastaların profilini ve
başvuruların özelliklerini tespit etmektir.

Gereç ve Yöntem:
Çalışma retrospektif planda olup, 01.08.2019- 15.10.2019
tarihleri arasındaki dönemde Düzce Üniversitesi Araştırma ve
Uygulama Merkezi yeşil alan polikliniğine başvuran tüm
hastaların verileri geriye dönük olarak incelenmiştir.

Bulgular:
Bu süre içinde Aile Hekimliği acil yeşil alan polikliniğine
başvuran toplam 6842 hastanın verileri değerlendirildi.
Hastaların %44,3’ü (n=3037) erkek ve %56,6’sı (n=3805)
kadındı. Hastalar yaş gruplarına göre incelendiğinde en yoğun
hasta grubunun %76,8 ile 17-44 yaş olduğu görüldü. Yeşil alan
başvuru tanıları incelendiğinde; % 30,9’unun (n=2117) üst
solunum yolu hastalıkları tanıları, %20,3’ünün (n=1394)
halsizlik, kırgınlık, yorgunluk gibi genel tıbbi tanısı, %18,4’ünün
(n=1265) akut gastroenterit tanısı, %10,3’ünün (n=705) ise kas
iskelet sistemi ağrıları tanısı olduğu tespit edilmiştir. Belirtilen
tarih aralığında yeşil alana başvuran hastalar için istenen
konsültasyonlar ve yatışlar incelendiğinde; 22 hasta için genel
cerrahi kliniğinden, 13 hastadan iç hastalıkları kliniğinden, 3
hasta için beyin cerrahisi kliniğinden, 6 hasta için ise kadın
doğum kliniğinden konsültasyon istendiği, 25 hastaya yatış
kararı verildiği tespit edilmiştir.

Sonuç:
Çalışma sonuçlarına göre; yeşil alana başvuran hastaların geliş
tanıları incelendiğinde başvuruların büyük oranda ayaktan tanı
konularak tedavi edilebilecek yakınmalar olduğu görülmektedir.
Durumu acil olmayan hastaların acil servis iş yükünü arttırması
hayati tehlikesi olan gerçek acil vakaların alması gereken
hizmeti aksatmaktadır. Hastaların bu konuda eğitilmesi ve
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Kaynaklar:
1. Akpinar Y, Demirci H, Budak E, Baran AK, Candar A,
Ocakoglu G. Why do patients with minor complaints choose
emergency departments and does satisfaction with primary care
services influence their decisions? Prim Health Care Res Dev.
2018 Jul;19(4):398-406. doi: 10.1017/S1463423617000822.
Epub 2017 Dec 18. Erratum in: Prim Health Care Res Dev.
2018 May;19(3):316. PMID: 29248028; PMCID: PMC6452945.
2. Kantonen J, Menezes R, Heinänen T, Mattila J, Mattila KJ,
Kauppila T. Impact of the ABCDE triage in primary care
emergency department on the number of patient visits to
different parts of the health care system in Espoo City. BMC
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 71

Sözel Bildiri / Araştırma

Her Yanık Hastası Yanık Tedavi Merkezine mi


Başvurmalı?: Yanık tedavisinde Aile
Hekimliğinin Rolü

Merve Akın

Ankara Şehir Hastanesi, 06810 ÇANKAYA, Türkiye E-mail:


merveakin.2002@gmail.com

Merve Akın tarafından 30/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde çeşitli
konular" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yanık, Aile Hekimi, pansuman

Amaç:
Yanık günlük hayatımızda oldukça sık karşılaşılan bir travmadır.
Yanık travmalarının yaklşık ¾ ünde hastaneye yatış
endikasyonu bulunmamaktadır. Ayaktan takibi yapılacak
hastaların 3. basamak sağlık kurumlarına ya da Yanık Tedavi
ünite/merkezlerine yapacakalrı başvuru konusu halen belirsizdir.
Bu çalışmada Total Vücut Yanık Alanı(TVYA) %10 ve altında
olan, yatış endikasyonu olmayan, 24 saat içinde yanık tedavi
merkezine başvuran hastaların pansuman ve takiplerinde aile
hekimlerinin rolü değerlendirildi.

Gereç ve Yöntem:
Ankara Şehir Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi Polikliniğine
2020 yılı Haziran ve Temmuz aylarında yanık nedeni ile
başvuran hastalar yanık nedenleri, başvuru süreleri, TVYA,
tedavi yaklaşımı ve pansuman sıklığı açısından retrospektif
olarak analiz edildi. Bu sürede başvuran hasta sayısı 100’dü.
İstatiksel veriler yüzde olarak ifade edildi.

Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen 100 hastanın 93’ünün hastaneye yatış
endikasyonu yoktu. Ayaktan takip ve pansumanları yapılan
hastaların TVYA %3,7 idi. Yanık meydana geldikten 24 saat
içerisinde hastaneye başvuran ve yatış endikasyonu
bulunmayan 73 hastadan 45’inde (%61.6) 1. derece ve yüzeyel
2.derece yanıklar mevcuttu. Hastaların TVYA %10’dan az olup
ortalama %2,8di. Hastalara ortalama 1.7 kez pansuman yapıldı.
Derin 2. derece ve 3. derece yanıkları olan toplam 28 (%38.6)
hastanın ise ortalama TVYA’ı %2,3 olup ortalama 2.75
pansuman ile iyileşme gerçekleşti.

Sonuç:
Yanık vakalarında hastaneye yatış endikasyonları saptanmış
olsa da, ayaktan hastaların takibi için henüz bir algoritma
belirlenmemiştir. Yapılan bu çalışmada, %10 ve altında TVYA
mevcut olan hastalarda konvansiyonel pansuman yöntemleri
kullanılarak ortalama 10-14 günlük doğal yara iyileşme
süresinde 1-10 kez pansuman yenilenmesi ile yanık alanında
tam iyileşme saptandı. Bu da göstermektedir ki yatış
endikasyonu bulunmayan yanık vakalarının takip ve tedavileri
birinci basamak sağlık hizmeti olarak da verilebilir. Bu hizmetin
daha sağlıklı verilebilmesi için Aile hekimliği uzmanlık eğitimi
sırasında yanık ilk müdahalesi ve takibi müfredata eklenebilir.
Böylece yanık hastalarının pansumanları Aile Sağlığı
Merkezlerinde de etkin bir şekilde uygulanabilir.
72 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

Tıp Fakültesindeki Araştırma Görevlilerinin


Kronotipleriyle Bağımlılık Türleri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi

Yavuz Özcan, Funda Yıldırım Baş, Gökçe İşcan, Canan


Özdoğancı

Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği,


32200 MERKEZ, Türkiye E-mail: dr.yavuzozcan03@gmail.com

Yavuz Özcan tarafından 30/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 4: Aile Hekimliğinde çeşitli
konular" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: bağımlılık. sigara, sirkadiyen ritim

Amaç:
Tıp fakültesindeki araştırma görevlilerinin kronotip özelliklerine
göre internet, alışveriş ve sigara bağımlılıkları arasındaki ilişkiyi
araştırmaktır.

Gereç ve Yöntem:
Tanımlayıcı, kesitsel, anket çalışmasıdır. Araştırmaya, çalışmaya
katılmayı kabul eden 179 kişi katıldı. Veriler; kişisel bilgi formu,
Sabahçıl-Akşamcıl Anketi (SAA), Kompulsif Çevrimiçi Alışveriş
Ölçeği (KÇSA), Young İnternet Bağımlılığı Ölçeği-Kısa Form
(YİBT-KF), Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi (FBNT)
sonuçlarından elde edildi. Veri analizinde tanımlayıcı istatistikler,
Kruskal-Wallis ve Korelasyon analizi kullanıldı.

Bulgular:
Katılımcıların yaş ortalaması 28,17 ±3,2 yıl, 129 ‘u (%72,1)
kadın, 50 ‘si (%27,9) u erkekti. Kronotipi toplam skoru
50,96±7,9, 26 ‘sı (%14,5) akşamcıl, 129’u(%72,1) ara,24’ü
(%13,4) sabahçıl tipte özelliğe sahipti. Kronotip özellikleri ile
cinsiyet, medeni durum, sigara ve alkol kullanımı arasında
istatistiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmazken,
(p=0,10;p=0,31;p=0,89;p=0,16) sigara bağımlılık düzeyleri ile
anlamlı ilişki tespit edildi( p=0,025). Young internet bağımlılık
skor ort.27,32±7,5, kompulsif çevrimiçi alışveriş ölçeği skor ort.
25,30±19,5, Sigara bağımlılık skor ort. 2,60±3,185 ti. Cinsiyete
göre Kronotipi skorları (p=0.016) ve Kompulsif çevirim içi
Alışveriş anketinin alt skoru olan Duygu Düzenleme kadınlarda
anlamlı derecede yüksekti (p=0.001). Kronotipi tipleri ile sigara
bağımlılık skorları arasında anlamlı fark bulundu (p<0.001). ).
Akşamcıl tiplerin sigara bağımlılık skor ortalaması 7,33±2,08 ara
tiplerin 2±2,65 ve sabahçıl tiplerin 0 dı.
Kronotip skoru ile Young internet (r=-0,20,p=0,06) ve sigara
bağımlılık skoru (r=-0,49,p=0,03) arasında negatif, Young
internet ve alışveriş skorları arasında pozitif korelasyon tespit
edildi (r=0,529; p<0.001).

Sonuç:
Çalışma sonuçlarımız değerlendirildiğinde; kronotipi
özelliklerinin bağımlılık üzerine etkili olabileceği tespit edilmiş
olup daha geniş çalışmalarla desteklenmelidir. Akşamcıl tiplerin
bağımlı olma açısından riskli olduğu görülmekte olup bu
özellikteki kişilere önlemler alması yönünde danışmanlık hizmeti
verilebilir
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 73

Sözel Bildiri / Araştırma kullanılarak analiz edilmiştir.

Bulgular: Toplamda 191 hastayla 503 kez görüşülmüştür.


Bir Aile Sağlığı Merkezi Bünyesinde Kurulan Sigara Hastaların %83.3’ü (n=159) erkektir. Genel yaş ortalaması 39.4
Bıraktırma Kliniğinin Veri Analizi ± 12.8’dir. Birim dışından başvuru oranı %73.8’dir (n=141).
Sigarayı bırakma oranı %69,1’dir. Başarı oranlarına göre:
Onur Öztürk1, Mikail Özdemir2 Kombinasyonlar> vareniklin> bupropion> NRT’dir. Görüşme
sayısındaki artışın sigara bırakmayı arttırdığı saptanmıştır
1. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 55070 İLKADIM, Türkiye E-mail:
dr.onurozturk@yahoo.com (p<0,001). Görüşme sayısı ve CO miktarı arasında zayıf ve
2. Osmaniye Toplum Sağlığı Merkezi pozitif yönlü (r=0,17, p=0,02), yaş ve CO miktarı arasında orta
kuvvette ve pozitif yönlü bir korelasyon tespit edilmiştir (r=0,35 ,
p<0,001).
Onur Öztürk tarafından 30/10/2020 12:30 tarihinde "Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
Tablo 1: Hastaların sigara tüketim miktarı, bağımlılık derecesi,
Anahtar Kelimeler: Aile sağlığı merkezi, kırsal, sigara CO değeri ve yapılan görüşme sayısı
bıraktırma Ortalama ±s.s. Medyan Minimum Maksimum
Sigara 22,74 15,22 20,00 1,00 75,00
Tam Metin tüketim
öyküsü
(paket/yıl)
Fagerstro 6,33 2,01 7,00 ,00 10,00
Giriş
m skoru
CO değeri 21,51 11,83 19,00 4,00 76,00
Sigara bağımlılığı önlenebilir ölüm nedenlerinin başında gelen,
Görüşme 2,63 1,34 3,00 1,00 6,00
her yaş grubuna hitap eden ciddi bir halk sağlığı problemidir. Altı
Sayısı
milyondan fazla insan her yıl sigara kaynaklı kardiyovasküler
hastalıklar, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, çeşitli kanserler,
vs. sebeplerden dolayı ölmektedir. Türkiye İstatistik Kurumunun
2012 yılında yapmış olduğu araştırma sonuçlarına göre sigara
kullanma sıkılığı erkeklerde %41,4, kadınlarda ise %13,1 olarak Tablo 2: Demografik değişkenlerin sigara tüketme
saptanmıştır. alışkanlığına etkisi
Sigarayı Tüketimi Aynı veya Bilinmiyor p
Bu çalışmada, bir aile sağlığı merkezinde kurulmuş ve faaliyet Bıraktı Azalttı daha fazla
içiyor
göstermiş olması yönüyle Türkiye’de az sayıda karşılaşılan bir
n % n % n % n %
sigara bıraktırma kliniğinin geriye dönük veri analizinin yapılması
ve birinci basamak perspektifinden değerlendirilmesi Cinsi Kadın 16 (50,0 8 (25,0 1 (3,13 7 (21,8 0,735
yet 0) 0) ) 8)
amaçlanmıştır.
Erkek 80 (50,3 28 (17,6 6 (3,77 45 (28,3
1) 1) ) 0)
Metot
Yaş ≤20 5 (38,4 2 (15,3 0 (,00) 6 (46,1 0,649
6) 8) 5)
Araştırma kesitsel ve retrospektif özelliktedir. İlgili sigara
21-30 17 (47,2 8 (22,2 1 (2,78 10 (27,7
bıraktırma kliniği Samsun iline bağlı Asarcık ilçesi Meydan Aile
2) 2) ) 8)
Sağlığı Merkezi (ASM) 5503006 numaralı aile hekimliği
31-40 32 (50,7 14 (22,2 2 (3,17 15 (23,8
birimince Temmuz 2016- Eylül 2019 tarihleri arasında hizmet 9) 2) ) 1)
vermiştir.
41-50 20 (55,5 6 (16,6 1 (2,78 9 (25,0
6) 7) ) 0)
Hastaların demografik özellikleri, birime kayıtlı olup olmadıkları,
51-64 19 (55,8 3 (8,82 3 (8,82 9 (26,4
bağımlılık seviye skorları, karbonmonoksit (CO) düzeyleri, 8) ) ) 7)
görüşme sayıları, tedavileri ve başarı durumları ≥65 3 (33,3 3 (33,3 0 (,00) 3 (33,3
değerlendirilmiştir. 3) 3) 3)
Başv Kendi 31 (62,0 6 (12,0 2 (4,00 11 (22,0 0,205
Kliniğin standardize şekilde yürütülmesi, ayrıca mevcut ASM urula Bölge 0) 0) ) 0)
görevlerinin aksamaması için haftanın belli saatlerinde, randevu n si
usulü hasta kabul edilmiştir. Klinikte birim nüfusuna bağlı olan Birim Dış 65 (46,1 30 (21,2 5 (3,55 41 (29,0
veya olmayan, 18 yaş ve üzerindeki, başvuru yapan her Bölge 0) 8) ) 8)
hastayla görüşülmüştür. Fager Çok 13 (68,4 6 (31,5 0 (,00) 13 (68,4 0,814
strom Hafif/ 2) 8) 2)
Uygun görülen hastalara sigara bıraktırma kliniklerine sağlık Bağı Hafif
bakanlığı tarafından gönderilen farmakolojik ajanlar, Tütün mlılık Orta 9 (64,2 4 (28,5 1 (7,14 9 (64,2
Bağımlılığı Tedavisi İzlem Sistemi üzerinden ataması yapılarak, Skala 9) 7) ) 9)

ücretsiz olarak, toplum sağlığı merkezi vasıtasıyla dağıtılmıştır. İleri/Ç 74 (69,8 26 (24,5 6 (5,66 74 (69,8
ok 1) 3) ) 1)
Çalışma için Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nden ve SBÜ Samsun İleri
Eğitim ve Araştırma Hastanesi girişimsel olmayan etik
kurulundan onay alınmıştır.

Tüm veriler SPSS sürüm 17.0 (IBM, USA) yazılım paketi


74 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Şekil 1: Görüşme sayısının sigara tüketme alışkanlığına etkisi

Sonuç

Sigara bağımlılığının üstesinden gelmede ASM’leri kapsayacak


şekilde birinci basamakta önlemler ve tedaviler planlanmalıdır.
Toplumun primer sağlık noktası olan ASM’lerde sigara
bıraktırma klinikleri açıldıkça sigara bıraktırma oranları
yükselebilir.

Kaynaklar

1.Unal M, Yalcin BM, Ozturk O. A patient having recurrent aphtous stomatitis


after three years of smoking cessation; a case report and review of literature. J
Addict Res Ther 2014; 5:4. http://dx.doi.org/10.4172/2155-6105.1000202
2.Çelik M, Erdoğan A. Tütün kullanımının epidemiyolojisi. Turkiye Klinikleri J Fam
Med-Special Topics 2016;7(5):6-12.
3.Ozturk O, Fidanci I. The relationship between smoking and cancer: mini review.
Cancer Surg 2016; 1: 108. doi: 10.4172/2573-542X.1000108
4.Türkiye İstatistik Kurumu. 2012 küresel yetişkin tütün araştırması.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13142 Erişim tarihi:
03.03.2014.
5.Öztürk O. Bir aile sağlığı merkezinde kurulan sigara bıraktırma kliniği ve çalışma
disiplini. Turk J Public Health 2019;17(1):100-1.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 75

Sözel Bildiri / Araştırma Kesitsel tanımlayıcı desende planlanan çalışma İzmir Katip
Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp
ve Damar Cerrahisi kliniğinde KABG operasyonu planı olan 45 –
Koroner Arter Bypass Greft Operasyonu Kararı Alınan 75 yaşları arasındaki hastalar üzerinde yapıldı. Böbrek
Hastaların, Birinci Basamakta Koroner Risklerine Yönelik yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, tiroid fonksiyon
Sağlık Hizmeti Alma Durumları bozukluğu, psikiyatrik hastalığı ve malignitesi olan hastalar
çalışmaya alınmadı.
Meryem Çakır, Habib Çakır, Köksal Dönmez, Ertürk Karaağaç,
İsmail Yürekli, Kurtuluş Öngel, Ali Gürbüz İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar
Cerrahisi kliniğinde her ay ortalama 30 izole KABG operasyonu
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 35620
BAYRAKLI, Türkiye E-mail: obgndrmeryem@hotmail.com gerçekleştirildiğinden veri toplanan 10 aylık süre için çalışma
evreni 300 kişi olarak kabul edildi. Çalışma için ulaşılması
Meryem Çakır tarafından 30/10/2020 12:30 tarihinde "Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik
gereken örneklem büyüklüğü %90 güven düzeyi, %5 hata payı
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
ve Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistiklerinde
belirtilen hipertansiyon tarama sıklığının %48.6 olduğu göz
Anahtar Kelimeler: Birinci basamak, bypass, koroner risk önüne alınarak çalışmaya en az 143 KABG operasyonu
planlanan hasta alınması planlandı (4). Çalışmanın istatistik
Tam Metin analizi SPSS 16 paket programı kullanılarak yapıldı. Verilerin
dağılımı Kolmogorov-Smirnov ile test edilmiş ve normal
dağılmadığı görülmüştür. Bu nedenle, iki bağımsız grubun
GİRİŞ ortalama değerlerinin istatistiksel karşılaştırması Mann Whitney
U testi kullanılarak gerçekleştirildi. Kategorik değişkenlerin
Koruyucu hizmetler, hastalık riski taşımayan bireylerin bu gruplar arası karşılaştırmaları Ki-kare testi kullanılarak yapıldı.
risklerden uzak tutulması, risk altındaki bireylerin risklerinin Çalışmada toplanmış olan verilerden sayısal olanlar median
azaltılması, mevcut hastalıkların erken tanı ve tedavisi ile kronik (25-75 persentil), kategorik veriler ise yüzde olarak ifade edildi.
hastalıkların kalıcı hasar oluşturmalarının önlenmesini içerir P değerinin 0,05 ‘in altında olduğu değerler istatistiksel olarak
(1,2). Bu temel amaçlara çeşitli ulusal ve uluslararası anlamlı kabul edildi.
kuruluşlarca standartları belirlenmiş periyodik sağlık
muayeneleri (PSM) yoluyla ulaşılır (2). PSM sağlıklı görünen Çalışma için gerekli olan etik kurul onayı İzmir Katip Çelebi
insanların birinci basamakta görüşme, fizik muayene, Üniversitesi girişimsel olmayan etik kurulundan 21.02.2018
laboratuvar tetkikleri, bağışıklama programları gibi bir dizi tarihli ve 77 sayılı karar numarası ile alındı.
standart işlem kullanılarak yaşa, cinsiyete ve risk gruplarına
göre belli aralıklarla değerlendirilmelerini içeren ve ulusal BULGULAR
programlarımıza göre yapılması önerilen taramalardan
oluşmaktadır (2,3). Çalışmaya toplamda 147 KABG hastası dahil edildi. Hastaların
yaş ortalamaları 62.55±8.26 idi. Hastaların %17 ‘si (n=25) kadın
Koroner arter hastalığı (KAH); uzun yıllar içerisinde gelişen, risk ve %83’ü (n=122) erkekti.
faktörleri oldukça iyi bilinen ve ülkemizdeki en sık ölüm nedeni
olan kronik hastalıktır (3,4). Koroner kalp hastalığının ve diğer Hastaların koroner arter hastalığından korunmalarına yönelik
kardiyovasküler hastalıkların gerek sıklığında gerekse ölüm yaşam tarzı önerileri alıp almadığını incelediğimizde, birinci
oranlarında azalma sağlanabilmesi için öncelikle basamak sağlık kuruluşlarını tercih eden hastaların sigaranın
kardiyovasküler risk faktörlerinin kontrol altına alınması koroner arter hastalığı riskini arttırdığına yönelik daha fazla bilgi
gerekmektedir (3). Hipertansiyon (HT), Hiperlipidemi (HL), aldıkları bulundu (p<0.001). Yine birinci basamak sağlık
Diyabetes Mellitus (DM), obezite, fiziksel aktivite ve sigara kuruluşlarını tercih eden hastaların koroner korunmaya yönelik
modifiye edilebilen kardiyovasküler risk faktörleridir. T.C. Sağlık daha fazla egzersiz yapma önerisi, sağlıklı diyet önerisi ve kilo
Bakanlığı 40 yaş üstü tüm bireylerde ve eğer risk faktörü var ise kontrolü önerisi aldıkları bulundu (p<0.001). Bu veriler tablo 1’de
40 yaş altı bireylerde en az 1 kez kardiyovasküler risk gösterilmiştir.
değerlendirilmesi yapılmasını önermektedir (2). Yine birinci
basamakta uygulanmak üzere, 18 yaş üstü kişilerin yılda 1 kez Sağlık hizmeti almak için öncelikle birinci basamak sağlık
tansiyonlarının ölçülmesi, 35 yaş üstü en az 1 kez ve 5 yılda bir hizmetini tercih eden hastalara daha fazla HT, HL ve DM
olma üzere kolesterol değerlerinin ölçülmesi, 45 yaş üstü taraması yapıldığı bulundu (p<0.001). Çalışmaya katılan
herkeste 3 yılda 1 açlık kan şekeri ölçülmesi, yılda bir vücut kitle hastaların aile hekimliğinde tarama amaçlı tansiyonlarının
indeksi hesaplanması gibi periyodik sağlık muayenesi önerileri ölçülme oranları %45.6 (n=67), kolesterol tetkiki yapılanların
mevcuttur ve söz konusu bu muayenelerin sonuçları koroner oranı %61.2 (n=90) ve kan şekeri kontrolü yapılanların oranı
riski etkilemektedir (2). %61.9 (91) olarak bulundu. Yine sağlık merkezi tercihleri ile HT,
HL ve DM tanılarının varlığı açısından anlamlı fark olmadığı
Koroner arter bypass greft cerrahisi (KABG), KAH tedavisinde (p>0.005) buna karşılık HT, HL ve DM tanısı olan hastalardan
yaygın olarak kullanılan etkin bir tedavi yöntemidir (5). Seçilmiş birinci basamağı tercih edenlerin hastalık kontrollerinin
hasta grubunda KABG’nin yaşam süresini uzattığı bilinmektedir istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha sık yapıldığı bulundu
(5). Toplumdaki ölümlerin en sık nedeninin KAH olduğu (p<0.001) (Tablo 2).
düşünülürse, KAH ve buna bağlı ölümleri engellemeye yönelik
koruyucu hizmetler oldukça önem arz etmektedir. Bu
çalışmamızda, kliniğimizde KABG operasyonu olan hastaların
birinci basamakta KAH riskleri açısından koruyucu sağlık
hizmeti alma durumlarını araştırmayı amaçladık.

MATERYAL VE METOD
76 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Tablo 1: Hastaların Yaşam Tarzı Önerileri Alma Durumları ve Tablo 2: Hastaların Kronik Hastalık Kontrolleri ile Sağlık
Kronik Hastalık Taramaları ile Sağlık Merkezi Tercihleri Merkezi Tercihleri Arasındaki İlişki
Arasındaki İlişki Sosyodemografi Birinci Basamağı Diğer Kurumlara P value
Sosyodemografi Birinci Basamağı Diğer Kurumlara P value k Özellikler Tercih Edenler Başvuranlar
k Özellikler Tercih Edenler Başvuranlar
n (%) n (%)
n (%) n (%) Hipertansiyon
Sigara hakkında tanısı
bilgi almak Yok 30 (38) 49 (62) p<0.001*
Almadı 30 (38) 49 (62) p<0.001* Var 54 (79.4) 14 (20.6)
Aldı 54 (79.4) 14 (20.6) Hipertansiyon
Alkol hakkında tanısı
bilgi almak Yok 42 (42.4) 57 (57.6) p<0.001*
Almadı 42 (42.4) 57 (57.6) p<0.001* Var 42 (87.5) 6 (12.5)
Aldı 42 (87.5) 6 (12.5) Hipertansiyon
Egzersiz yapma tanısı
önerisi almak Yok 34 (40) 51 (60) p<0.001*
Almadı 34 (40) 51 (60) p<0.001* Var 50 (80.6) 12 (19.4)
Aldı 50 (80.6) 12 (19.4) Sürekli Median (25-75 p) Median (25-75 p)
Sağlıklı Değişkenler
beslenme önerisi Hipertansiyon 3 (2-4) 1 (0-2) p<0.001*
almak p<0.001* kontrol sıklığı
Almadı 33 (39.8) 50 (60.2) Hiperlipidemi 3 (2-4) 1 (0-2) p<0.001*
Aldı 51 (79.7) 13 (20.3) kontrol sıklığı
Kilo kontrolü Diyabetes 2.5 (2-4) 1 (0-2) p<0.001*
önerisi almak mellitus kontrol
p<0.001* sıklığı
Almadı 35 (41.2) 50 (58.8)
*İstatistiksel olarak anlamlı (p <0.05)
Aldı 49 (79) 13 (21)
Tansiyon ölçümü
yaptırmak
SONUÇ
Yapılmadı 29 (36.3) 51 (63.7) p<0.001*
Biz bu çalışmada KABG operasyonu planlanan 147 hastanın
Yapıldı 55 (82.1) 12 (17.9)
birinci basamakta koroner arter hastalığı risklerine yönelik sağlık
Hiperlipidemi için
hizmeti alma durumlarını araştırdık. Çalışmanın sonunda birinci
kan tetkiki önerisi
p<0.001* basamağa başvuran hastaların HT, DM ve HL taramalarının
Almadı 19 (33.3) 38 (66.7)
daha fazla yapıldığı ve sigaranın koroner zararları, düzenli
Aldı 65 (72.2) 25 (27.8)
egzersiz ve kilo kontrolünün koroner faydaları hakkında daha
Diyabetes fazla öneri aldıkları bulundu. Yine kronik hastalığı olan
Mellitus için kan
hastalardan birinci basamağı tercih edenlerin hastalık
tetkiki önerisi p<0.001*
kontrollerinin daha sık yapıldığı bulundu.
Almadı 13 (23.2) 43 (76.8)
Aldı 71 (78) 20 (22)
Uluslararası araştırmalar; iyi eğitilmiş aile hekimlerinin çalıştığı
*İstatistiksel olarak anlamlı (p <0.05)
etkili birinci basamak temelinde örgütlenmiş sağlık sistemlerinin,
pasif olanlardan hem ekonomik hem de klinik başarı olarak
daha etkin sağlık bakımı sağladığını göstermektedir (1,6).
Koroner arter hastalığı, Aile Hekimlerinin birinci basamakta en
sık karşılaştıkları hasta gruplarındandır (3).

Birinci basamağa başvuran hastalara T.C. Sağlık Bakanlığının


PSM önerileri doğrultusunda gerekli tetkiklerin yapılması
koroner arter hastalığından korunmaları açısından da yüksek
önem taşımaktadır. Birinci basamakta hastaların sağlıklı yaşam
alışkanlığı kazanmaları, kronik hastalıklardan korunmaları ve
kronik hastalık tanısı olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunun
sağlanması mümkündür. Bunun için birinci basamak sağlık
hizmetlerine yönelik stratejileri arttırmak, birinci basamak
hekimlerinin hizmet içi eğitimler ile bu konudaki bilgi düzeyini ve
farkındalığını arttırmak ve hastalara daha multidisipliner bir
hizmet sunmak amaçlanabilir.

KAYNAKLAR

1.Allen J, Gay B, Crebolder H, Heyrman J, Svab I, Ram P. The European


Definition of General Practice/Family Medicine. WONCA EUROPE 2011
Edition; 2002 :8-12.
2.T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Aile Hekimliği
Uygulamasında Önerilen Periyodik Sağlık Muayeneleri ve Tarama Testleri
2015. Ankara.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 77

3.World Health Organization. Prevention of cardiovascular disease: Guidelines


for assessment and management of cardiovascular risk. Geneva, WHO, 2007.
http://whqlibdoc.who.int/ publications/2007/9789241547178_eng.pdf
(September 2020).
4.T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Sağlık
İstatistikleri Yıllığı 2016. Ankara.
5.Arter, A. K. D. E. K. K., & Grubu, H. Y. G. (2013). Q 2013 ESC Kararlı Koroner
Arter Hastalığı Yönetimi Kılavuzu.
6.Akman M, Çiftçili S. Family practice and chronic care model. Türk Aile Hek
Derg 2010; 14(1): 32-37.
78 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Araştırmaya katılanların hepsi üniversite öğrencisi olup %83’ü
kadın (n = 19), %17’si erkektir (n = 4) ve yaş ortalamaları ise
22’dir.
Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışı, Gezegen Sağlığı ve
Yaşam Biçimi Tıbbi Bulgular: Cinsiyet bağımsız değişkeni üzerinden grup
ortalamalarının kıyaslaması yapılmıştır. Cinsiyet değişkenin
Özden Gökdemir1, Halil Pak2 sadece hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde yaşam biçimi
tıbbına yönelik tavsiyede anlamlı bir ilişkisi olduğu
1. İzmir Ekonomi Üniversitesi / Tıp Fakültesi, 35330 Izmir, Türkiye E-mail:
gokdemirozden@gmail.com gözlemlenmiştir. Diğer bir deyişle, önerilere göre cinsiyetler
2. İzmir Ekonomi Üniversitesi arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (U = 66, p = .03).
Erkeklere (M = 3, SD = .82) kıyasla kadın katılımcıların (M =
4.21, SD = .86) yaşam biçimi tıbbını hastalıkların önlenmesinde
Özden Gökdemir tarafından 30/10/2020 12:30 tarihinde "Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
ve tedavisinde daha fazla önermişlerdir. İlişkisel analizlerin
sonuçlarına göre ise yaş değişkeninin sağlıklı yaşam biçimi
Anahtar Kelimeler: gezegen sağlığı, yaşam biçimi tıbbı, sağlıklı davranışları (rs = .487, p < .05), sağlık sorumluluğu (rs = .447, p
yaşam biçimi davranışı < .05) ve fiziksel aktivite (rs = .466, p < .05) arasında olumlu
yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar yaş
Tam Metin arttıkça bireyler arasında sağlık yaşam biçimlerinin, sağlık
sorumluluklarının ve fiziksel aktivitelerinin arttığına işaret
etmektedir. Diğer anlamlı bir sonuca ulaşılan bulgu ise
Giriş: “Sağlık ve Yaşam” dersi öğrenim çıktılarında sağlık, katılımcılar arasında günlük kalori takibi arttıkça kişilerarası
çevre sağlığı, gezegen sağlığı, yaşam biçimi tıbbı ve toplum ilişkilerin düşmesidir ya da zayıflamasıdır (rs = -.682, p < .001).
tabanlı birinci basamak sağlık hizmeti kavramlarının işlendiği Ayrıca, katılımcılar arasında mobil egzersiz uygulamalarının
haftada üç saatlik bir ders olarak planlanmıştır. Seçmeli ders kullanımı arttıkça sağlık yaşam biçimi davranışlarının (rs = .442,
niteliğinde olduğu için ilk derste tanıtım sonrası uygulanan anket p < .05), sağlık sorumluluklarının (rs = .494, p < .05), fiziksel
çalışma ile hem konuya ilişkin bilgi düzeyleri hem de ölçek aktivitelerin (rs = .614, p < .01) ve beslenme alışkanlıklarının (rs
kullanarak sağlıklı yaşam biçimleri ölçülmüştür. Böylece = .528, p < .01) arttığı gözlemlenmiştir. Son olarak, gündelik
oluşturulan pilot çalışmada Helsinki ilkeleri göz önünde işler arasında yapılan fiziksel aktivite eylemlerinin katılımcıların
bulundurulmuştur. beslenme alışkanlıkları (rs = .465, p < .05) ile olumlu; sigara
içme süreleri (rs = -.584, p < .01) ile olumsuz yönde anlamlı bir
Alma-ata Bildirgesi’nden Astana Bildirgesi’ne kadar sağlık ve ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Buna göre, katılımcılar arasında
sağlık hizmetlerinin toplumun her kesimine ulaşması ve gündelik işler arasında yapılan fiziksel eylemler arttıkça sağlıklı
geliştirilmesi önerilmiştir. Amaç “herkes için sağlık” olarak bu beslenme alışkanlıkları artarken sigara içme süreleri
bildirgelerde belirlenmiştir (9). “Herkes için sağlık” kavramının düşmektedir.
ulaşılabilir ve sürdürülebilir bir hedef olabilmesi için geleceğin
yöneticilerine, sağlık çalışanlarına hem kendi sağlıkları hem de Tartışma: Bu pilot çalışmada kadın katılımcılar, erkek
toplum sağlığı için risklerin belirlenmesi, sorunların tanımlanması katılımcılara göre hastalıklardan korunmak ve/ya hastalıkları
ve önerilerin sunulabileceği ortam yaratılabilmesi bu derste önlemek için yaşam biçimi tıbbını daha çok önermektedirler.
hedeflenmiştir. Şimşek ve ark’nın tıp fakültesi öğrencilerinin sağlıklı yaşam
biçimi değerlendirildiğinde alt boyutlarda ve genel toplamda
Gereç ve Yöntem: Bu pilot çalışma kapsamında tarama cinsiyete göre farklılık bildirmemişlerdir (11). Sorumluluk alma
yöntemine başvurulmuştur. Çalışmanın amacı göz önünde alt boyutu açısından ise daha önce yapılmış çalışmalarda kadın
tutularak sağlık sektöründe iş alanı olan bölümlerin öğrencilerine katılımcıların daha yüksek puan aldıkları yayınlanmıştır (12).
ulaşılması planlanmıştır. Bu doğrultuda amaçlı örneklem yoluyla Bizim çalışmamızda da yaşla sağlıklı yaşam biçimi arasında
2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Güz Döneminde İzmir Ekonomi olumlu ilişkili bulgulanmıştır. Bu durum diğer çalışmalarda da
Üniversitesinde “Sağlık ve Yaşam” dersini alan ve Tıp, Psikoloji, benzerdir (12) (13) (16).
Sağlık Yönetimi ve Genetik ve Biyomühendislik bölümlerinde
okuyan lisans öğrencilerine ulaşılmıştır. Veriler çevrimiçi veri Katılımcıların yaklaşık %52’si sigara içmiyordu. Ülkemizde
toplama aracı olan Google Forms ile toplanmıştır. Tarama üniversite öğrencilerinde yapılan diğer çalışmalarda sigara içme
formunda katılımcıların demografik bilgilerini (cinsiyet, yaş), oranı %12,0 ile %23,5 arasındadır. Açıkgöz ve ark’ın ikinci sınıf
sağlık davranışlarını (sigara içme durumu ve süresi, günlük tıp fakültesi öğrencilerini değerlendirdikleri çalışmalarında
kalori takibi, tuz tüketimi, mobil egzersiz uygulamalarının katılımcıların %20 oranında sigara içmeyi sürdürdüğü
kullanımı, gündelik işler arasında yapılan fiziksel aktivite belirtilmiştir (13). Katılımcıların gündelik işlevleri sırasında
eylemleri) ve hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde yaşam fiziksel eylemlerinin artması, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını
biçimi tıbbına yönelik önerilerini ölçmek için soru bataryaları arttırmakta ve sigara içme süresini ise azaltmaktadır. Yaşam
araştırmacılar tarafından oluşturulmuştur. Sağlık yaşam biçiminin olumlu anlamda tek bir yönde bile değişmesi diğer
biçimlerinin ölçülmesinde Walker ve Hill-Polerecky (1997) olumsuzlukların da giderilmesine yardımcı olabilirken tek başına
tarafından geliştirilen ve Pınar, Çelik ve Bahçeçik (2009) yeterli olmamaktadır. Doğru ve anlaşılır bilgiye ulaşılması bu
tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan Sağlıklı Yaşam Biçimi durumu değiştirebilir.
Davranışları Ölçeği – II (SYBDÖ – II) kullanılmıştır. Toplanan
veriler JASP 0.14.0.0. programı yoluyla analiz edilmiştir (7)(10). Mobil uygulama kullanılması ile sağlıklı yaşam biçimi
Grup ortalamalarının kıyaslanması için Mann-Whitney U testi; uygulamasının, özellikle sağlık sorumluluğu, beslenme
değişkenler arasındaki ilişkisel analizler için de Spearman’s rho alışkanlığı ve fiziksel aktivite açısından anlamlı ilişkisi
testi uygulanmıştır. bulunmaktadır. Mobil uygulamaların, günümüz toplumunda öz
değerlendirme açısından sağlığın geliştirilmesi için yararlı bir
Örneklem: Bu çalışma kapsamında 23 kişiye ulaşılmıştır. araç olarak kullanaılabileceği düşünülmektedir.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 79

Sonuç: Dersin amacı sağlığın korunması ve geliştirilmesidir. Bu


bağlamda kavramlar tanıtıldı ve ders içi uygulamalarla
pekiştirildi. Dönem sonunda öğrenim çıktılarına ulaşıldı.
Çalışmanın sonuçlarına göre beslenme ve stres yönetimi
konusunda ders kapsamının genişletilmesinin yaralı olacağı
görüldü.

Dünya Sağlık Örgütü, yaşam biçimine ilişkin sorunlar nedeniyle


gelecek dünya nüfusunun, yaklaşık üçte ikisinin kronik
hastalıklarla savaşmak zorunda kalacağını bildirmektedir. Tanı
konulan kronik hastalıkların yönetiminde de yaşam biçimi tıbbı
önerileri yer almaktadır (14). Öğrencilerin bu konuda öğrenme
istekleri desteklenmeli ve karşılanmalıdır.

Ulaşılabilir ve sürdürülebilir sağlık hizmetleri açısından mobil


uygulamaların desteklenmesi, ücretsiz sağlayıcıların
planlanması dijital sağlık konusunun geliştirilmesini
sağlayabilecektir.

Kaynaklar:

1.Tayaz E, Kutluturkan S, Beyazıt AY, Sağlık Ü, Fakültesi B, Bölümü H, et al. Tıp


Eğitimi Başlangıcında Sigara Kullanımı ve Etkileyen Faktörler. Ankara Med J.
2019;784(4):784–92.
2.Sarısoy Ayşe Nur. Üniversite Öğrencilerinin Sigara Bağımlılıklarının Nitel
Araştırma Yöntemi İle İncelenmesi : Karabük Üniversitesi Örneği. 2019;636–44.
Yüksek Lisans Tezi
3.Floss M, Barros EF. Saúde planetária: conclamação para a ação dos médicos
de família de todo o mundo TT - Planetary health: a call to action of family
doctors from around the world TT - Salud planetaria: Llamada a la acción de los
médicos de familia de todo el mundo. Rev bras med fam comunidade [Internet].
2019;14(41):e1992–e1992. Available from: https://rbmfc.org.br/rbmfc/article/vie
w/1992/963%0Ahttp://fi-admin.bvsalud.org/document/view/9sf8z
4.TEMD Diabetes Mellitus ve Komplikasyonlarının Tanı, Tedavi ve İzlem Klavuzu
Haziran 2020 14. Baskı ISBN 978-605-4011-40-7
5.Baykal Aynur, Kapucu Sevgisun. Tip 2 Diyabetes Mellituslu Hastaların
Tedavilerine Uyumlarının Değerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Fakültesi Derg. 2015;2(2):44–58.
6.Oğuz S, Çamcı G, Kazan M. The Prevalence of Cigarette Smoking and
Knowing Status for Diseases Caused by Smoking among Students of
University. Van Med J. 2018;25(3):332–7.
7.ŞEMİN İ, TENGİZ Fİ. Effect of Health Education on Healthy Lifestyle Behavior.
Turkiye Klin J Heal Sci. 2016;1(3):194–200.
8.ÇETİN P, KHORSHID L, AKBIYIK A, TUNCER M. Examination of the Patients’
Applications to the Hospital for Complaints of Health Services. Turkiye Klin J
Med Ethics-Law Hist. 2020;28(1):29–37.
9.The Lancet. The Astana Declaration: the future of primary health care? Lancet
[Internet]. 2018;392(10156):1369. Available from:
http://dx.doi.org/10.1016/S0140-6736(18)32478-4
10.Hulme PA, Walker SN, Effle KJ, Jorgensen L, McGowan MG, Nelson JD, et al.
Health-Promoting Lifestyle Behaviors of Spanish-Speaking Hispanic Adults. J
Transcult Nurs. 2003;14(3):244–54.
11.Şimşek H, Öztoprak D, İkizoğlu E, Safali F, Yavuz Ö, Onur Ö, et al. Tıp
Fakültesi Öğrencilerinde Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ve İlişkili Etmenler.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Derg. 2012;26(3):151–7.
12.Söyler S, Çaymak D, Atalay E. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
Öğrencilerinin Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışlarının Değerlendirilmesi : Kesitsel
Bir Araştırma Evaluatıon Of Healthy Lıfe Style Behavıour Of Vocatıonal School
Of Health Servıces ’ Students : A Cross Sectıonal 2019;5(3):257–70. Available
from: https://dergipark.org.tr/tr/pub/usaysad/issue/51245/666824
13.Açıkgöz A, Akgün MF, Korkut B, Cecen E, Kocaoğlu NM, Dayı A. Healthy
lifestyle behaviors and related factors of faculty of medicine students:
observational study. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Derg.
2018;32(2):99–110.
14.Zehirlioglu L, Mert H. Kronik hastalıklara yeni yaklaşım: Yaşam tarzı tıbbı.
Mersin Üniversitesi Sağlık Bilim Derg. 2019;12(2):341–50.
80 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma farmakoterapinin bireylerin mevcut depresyon ve anksiyete


düzeylerinin anlamlı bir düzeyde azalttığını göstermektedir

Sigara Bırakma Polikliniğine Başvuran


Bireylerin Nikotin Bağımlılığı İle Depresyon-
Anksiyete Arasındaki İlişkisi Ve Sigara
Bırakma Sonuçlarına Etkisi

Mahmut Sami Demir, Kamile Marakoğlu

Selçuk Üniversitesi, SELÇUKLU, Türkiye E-mail: kmarakoglu@yahoo.com

Mahmut Sami Demir tarafından 30/10/2020 12:30 tarihinde "Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: sigara; nikotin; depresyon; anksiyete;


fagerstrom

Amaç:
Bu çalışmada; sigara bırakma polikliniğine başvuran bireylerin
nikotin bağımlılığı ile depresyon-anksiyete arasındaki ilişkisi ve
sigara bırakma sonuçlarına etkisinin değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya katılan bireylere 54 sorudan oluşan anket uygulandı.
Anket de hastaların sosyodemografik özelliklerine yönelik
sorular, sigara kullanan hastaların bağımlılık düzeylerini
değerlendirmek için Fagerstrom Nikotin Bağımlılık Testi(FNBT),
depresyon semptomatolojilerini değerlendirmek için Beck
Depresyon Ölçeği(BDÖ) ve anksiyete semptomatolojilerini
değerlendirmek için Beck Anksiyete Ölçeği(BAÖ) kullanıldı.

Bulgular:
Çalışmaya katılan bireylerin yaşları minumum 18 ve maksimum
64 idi (ortanca değeri 32). Katılımcıların %54,6’sının(n=427)
25-44 yaş aralığında olduğu görüldü. Katılımcıların %20,8’inin
(n=163) kadın, %79,2’si(n=619) erkekti. Katılımcıların
%61’i(n=477) evli idi. Bireylerin günlük içtikleri sigara sayısı ile
sigara bırakma başarı durumu arasında istatiksel olarak anlamlı
farklılık vardı(p=0,002). Tasnif edilmiş Fagerstrom puanları ile
kategorize edilmiş yaş grupları(p=0,005), eğitim
durumları(p=0,003), meslekler (p=0,006) ve tanı almış bir
hastalık (p=0,030) açısından istatiksel olarak anlamlı bir ilişki
vardı. Yine tasnif edilmiş Fagerstrom puanları ile sigaraya
başlama yaşı (p<0,001), günlük içilen sigara sayısı(p<0,001),
paket/yıl(p<0,001), kaç yıldır sigara içtiği (p<0,001) ve ölçülen
CO değerleri(p<0,001) arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık
vardı. Cinsiyete göre sınıflandırılmış BDÖ skorları arasında
arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık vardı(p=0,001). Eğitim
durumuna göre gruplandırılmış BDÖ skorları arasında istatiksel
olarak anlamlı farklılık vardı (p=0,001). Çalışmaya katılan
bireylerin BDÖ skoru ortanca değerleri ile tasnif edilmiş
Fagerstrom puanları arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık
vardı (p<0,001). Bireylerin BAÖ skoru ortanca değerleri ile tasnif
edilmiş Fagerstrom puanları arasında istatiksel olarak anlamlı
farklılık vardı(p=0,001). Çalışmayı başarılı bir şekilde
tamamlayan bireylerin ilk geldiklerinde sigarayı bırakmadan
önceki BDÖ ve BAÖ puanı ortanca değerlerinin bir ay sonraki
ortanca değerleri ile karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı
bir şekilde düşme görülmüştür(p<0,001). BDÖ ve BAÖ
puanlarının sigarayı bırakma da etkisi olmadığı görüldü.

Sonuç:
Çalışmamız bireylerin sigarayı bırakma noktasında kendi
motivasyonu, verilen davranış terapisi ve uygun
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 81

Sözel Bildiri / Araştırma ve ailesinde sigara kullanımı olan öğrencilerde sigara kullanım
oranının yüksek olmasıdır. Sigara önleme programlarının
etkinliğini arttırmak için, yakın arkadaş gruplarının , aile
Ümraniye İlçesi Lise Öğrencilerinde Sigara hayatının sigaraya başlama ve idamesindeki baskın etkisi
İçme Sıklığı, Bunu Etkileyen Faktörler Ve hesaba katılmalı, tedavi planlamaları da bu çerçevede olmalıdır.
Öğrencilerin Sigara İle İlgili Bilgi, Tutum,
Kaynaklar:
Davranışlarının Değerlendirilmesi 1- Akkuş D, Karaca A, Şener D K, Ankaralı H. Lise Öğrencileri
Arasında Sigara ve Alkol Kullanma Sıklığı ve Etkileyen
Tuğçe Yıldız Durum1, Süleyman Ersoy2, Emin Pala2, Fethi Sada Faktörler.Anadolu Kliniği. 2017; 22, 1:36-45.
Zekey3 2- Emekdar G, Çıtıl R, Önder Y, Bulut Y E, Yaşayancan Ö,
Kazancı N Ö, Sönmezgöz E, Eğri M. Tokat İli Ortaokul ve Lise
1. SBÜ Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 34000 ÜMRANİYE, Türkiye E-
mail: yildz.tugce@gmail.com Öğrencilerinde Sigara İçme Prevalansı ve Etkileyen Faktörler. J
2. SBÜ Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı ContempMed 2017; 7(1):1-8.
3. Yozgat Bozok Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı 3- Arslan, H. N., Terzi, Ö., Dabak, Ş., Pekşen, Y. (2012).
Samsun İl Merkezindeki Lise Öğrencilerinde Sigara, Alkol Ve
Fethi Sada Zekey tarafından 30/10/2020 12:30 tarihinde "Sözel bildiriler 5: Koruyucu hekimlik Madde Kullanımı. Erciyes MedicalJournal, 2(34), 79-84.
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur. 4- Gölbaşı, Z., Kaya, D., Çetindağ, A., Çapık, E., Aydoğan, S.
(2011).SmokingPrevalenceandAssociatedAttitudesamongHigh
Anahtar Kelimeler: Sigara içmek; lise öğrencileri; sigara School Students in Turkey. AsianPacific Journal of
kullanımına etki eden faktörler CancerPrevention(11), 1313-1316.
5- Güler, N., Güler, G., Ulusoy, H., Bekar, M. (2009). Lise
Amaç: Öğrencileri Arasında Sigara, Alkol Kullanımı ve İntihar
Çalışmamızda Ümraniye ilçesindeki lise öğrencilerinde sigara Düşüncesi Sıklığı. Cumhuriyet Tıp Dergisi(31), 340-345.
içme sıklığını, bunun hangi faktörlerle ilişkili olduğunu ve 6- Aras Ş, Günay T, Özan S, Orçın E. İzmir ilinde lise
öğrencilerin sigarayla ilgili bilgi, tutum, davranışlarını öğrencilerinin riskli davranışları. Anatolian J of Psychiatr.
değerlendirmek istedik. Bunun sonucunda da sigara 2007;8(2):186–96.
kullanımının önlenmesi hakkında gereken tedbirlerin alınması 7- Karlıkaya, C. (2002). Edirne'de Lise Öğrencilerinde Sigara
amaçlanmıştır. İçme Prevelansı. Toraks Dergisi(3), 6-12.
8- Arbak, P., Erdem, F., Karacan, Ö., Özdemir, Ö. (2000).
Gereç ve Yöntem: Düzce Lisesi Öğrencilerinde Sigara Alışkanlığı. Solunum
Çalışmaya Ümraniye ilçesindeki 2019–2020 öğretim yılının ikinci Dergisi(2), 17-21.
yarısında öğrenim gören, 14-18 yaş arasındaki 406 lise 9- Çelik P, Esen A, Yorgancıoğlu A, Şen F S, Topçu F. Manisa
öğrencisi dahil edilmiştir. Veriler anket yöntemi kullanılarak İlinde Lise Öğrencilerinin Sigaraya Karşı Tutumları. Toraks
toplanmıştır. Anket formu öğrencilerin sosyodemografik Dergisi, 2000;1:61-66.
özellikleri (yaş, cinsiyet, okul, bölüm, sınıf, gelir düzeyi vs) sigara 10- Önder R, Egemen A. Lise çağı gençliğinin sigara içme
içme durumları, ailede sigara içen bireylerin olup olmadığı, durumu. Türk HijDenBiyolDerg 1987; 44: 121-30.
öğrencilerin sigaranın zararlarıyla ilgili bilgi düzeyleri ve sigara 11- Kocabaş A. Orta dereceli okul öğrencilerinde sigara içme
kullanımına yönelik tutumlarını öğrenmeye yönelik 34 sorudan alışkanlıkları. Ankara Tıp Mecmuası 1988; 41: 9-22.
oluşmuştur. Kesitsel analiz için SPSS yazılımı kullanılmıştır ve 12- Tümerdem Y, Ayhan B, Emekli U ve ark. İstanbul kentinde
p<0.05 anlamlı olarak kabul edilmiştir. öğrenim gençliğinde sigara içme olayı etkinliklerinin araştırılması
Solunum II 1986; 412-6.
Bulgular: 13- Can G, Topbas M, Oztuna F, et al (2009).
Çalışma 187’si (%46.1) kız ve 219’u (%53.9) erkek olmak üzere Factorscontributingtoregularsmoking in adolescents in Turkey. J
toplam 406 öğrenci ile yapılmıştır. Çalışmamıza katılan SchHealth, 79, 93-97.
öğrencilerin %16.3’ü sigara kullanıyor, %83.7’si 14- Erdamar, G.,&Kurupınar, A. (2014). Ortaöğretim
kullanmamaktadır, %3’ü sigarayı bırakmıştır. Sınıflar arasında öğrencilerinde görülen madde bağımlılığı alıĢkanlığı ve
sigara kullanma oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı yaygınlığı: Bartın ili örneği.
farklılık bulunmaktadır. İkili karşılaştırmalar sonucunda; 15- Berk, S. Doğan, Ö.T. ve Nur, N. (2007). Ağrı-
9.sınıftakilerin sigara kullanma oranı (%3.1), 10.sınıf (%11.8), Doğubayazıt’da Lise Öğrencilerinin Sigara İçme Alışkanlıkları ve
11.sınıf (%18.3) ve 12.sınıftakilerden (%32) istatistiksel olarak Sigaraya Karşı Tutumları. C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 29 (4):
anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. 12.sınıftakilerin sigara 149-155.
kullanma oranı, 10.sınıf ve 11.sınıftakilerden istatistiksel olarak 16- Aykut M, Öztürk Y. ErciyesÜniversitesi’nin çeşitli
anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin %39.4’ü fakültelerindeokuyan öğrencilerin sigara içme durumu ve bunu
sosyal faktörler (arkadaş, çevre) nedeniyle, %34.8’i keyif alma etkileyen bazı faktörler. Sağlık Dergisi 1989;61:60-72.
nedeniyle sigaraya başlamıştır. Öğrencilerin sigara içme 17- Bener A, Al Ketbi LM.
durumunun; erkek cinsiyet, yaş, okul türü, kardeşlerin sigara Cigarettesmokinghabitsamonghighschoolboys in
içme durumu ve yakın arkadaşın sigara içme durumu ile developingcountry. J R SocHealth 1999;3:285-9.
ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır
(p<0.05). Sigara içen öğrencilerde olumsuz tutumlar daha
yüksek oranda görülmüştür.

Sonuç:
Çalışmamızda saptanan en önemli bulgu lise öğrencilerinin belli
bir oranının sigara kullandığı ve bu oranların 1.sınıftan 4.sınıfa
doğru arttığıdır. Diğer bir bulgu ise yakın arkadaşları sigara içen
82 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma yeterli olduğunu düşünen hekimlerin hem nonfarmakolojik


toplam yaklaşım puanı hem de kendilerine verdikleri yetkinlik
puanları anlamlı olarak daha yüksek olarak saptanmıştır.
Aile Hekimlerinin Alt Ekstremite
Osteoartritlerinde Kullanılan Nonfarmakolojik Sonuç:
Tedavi Yöntemlerine Yaklaşımları Çalışmamızda OA tedavi yaklaşımları konusunda bir eğitim
eksikliği saptanmış ve eğitim verildiği zaman aile hekimlerinin bu
Sabri Onur Özden1, Tarik Eren Yilmaz2 eğitimlerden fayda gördüğü anlaşılmıştır.Maliyet etkin ve
uygulaması kolay olan,hastalığın progresyonunu
1. Ankara Şehir Hastanesi - Aile Hekimliği Kliniği, ÇANKAYA, Türkiye E-mail: yavaşlatan,engelliliği azaltan nonfarmakolojik tedavi
sabrionurozden@hotmail.com yöntemlerinin koruyucu hekimliği esas alan aile hekimleri
2. Ankara Numune EAH Aile Hekimliği tarafından daha sık kullanılması gerektiğini bu çalışma
göstermiştir.
Sabri Onur Özden tarafından 30/10/2020 13:40 tarihinde "Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet
sistemi" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aile Hekimliği, Alt Ekstremite


Osteoartritleri, Birinci Basamak, Osteoartritlerde
Nonfarmakolojik Yaklaşım

Amaç:
Osteoartrit,dünyada en yaygın görülen eklem hastalığıdır ve
kronik kas iskelet sistemi ağrılarının en önemli nedenidir.En sık
görüldüğü eklemler alt ekstremite eklemleridir.Alt ekstremite
OA’ leri,birinci basamağa sık başvuru sebeplerindendir.OA
tedavisi ve yönetimi amacıyla yayınlanan kılavuzlarda önerilen
en uygun tedavi yöntemi farmakolojik ve nonfarmakolojik
tedavinin birlikte kullanılmasıdır.Nonfarmakolojik yöntemlerin biri
veya birkaçının beraber kullanılması gerekliliğinin aile
hekimlerince bilinmesi gerekmektedir.Ayrıca aile hekimlerinin bu
konu hakkındaki uygulamaları hastalarına önermesi ve
hastalarının takiplerini yapması beklenmektedir.Bu
çalışmada,Ankara’daki Aile Hekimliği Kliniklerinde çalışan
hekimlerin OA tedavisindeki nonfarmakolojik yöntemler
hakkındaki bilgi düzeyleri ve yaklaşımlarının değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Araştırmamız tanımlayıcı,kesitsel tipte bir
araştırmadır.Ankara’daki Aile Hekimliği Kliniklerinde çalışan
çeşitli unvanlara sahip tüm aile hekimleri çalışma
evrenimizi(n:400) oluşturmaktadır.Katılmaya gönüllü olan aile
hekimlerine,yüz yüze anket uygulama yöntemiyle araştırmacılar
tarafından özgün olarak hazırlanan anket Aralık2019-Ocak2020
tarihleri arasında gerekli izinler alındıktan sonra
uygulanmıştır.Çalışmada tüm evrene ulaşılması
hedeflenmiştir.Çalışmada nonfarmakolojiktoplam yaklaşım
puanı da hesaplanmıştır.Sonuçlar SPSS programı ile
değerlendirilmiş ve istatistiki anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak
alınmıştır.

Bulgular:
Çalışmamıza 234 aile hekimi katılmıştır.Çalışmaya katılan
hekimlerin %70,5’u(n:165) aile hekimliği asistanı,%25,2’si(n:59)
SAHU,%3,4’ü(n:8) eğitim görevlisi ve %0,9’u(n:2) ise aile
hekimliği uzmanı olduğunu ifade etmiştir.Hekimlerin yalnızca
%45,3’ü (n:106) daha önce OA tedavi yaklaşımları konusunda
bir eğitim aldıklarını belirtmiştir.Daha önce OA tedavi
yaklaşımları konusunda eğitim almış olan hekimlerin kendilerine
verdikleri yetkinlik puanı (5,54±1,38), almamış olan hekimlerin
kendilerine verdikleri puanından (4,77±1,42) anlamlı olarak
daha yüksek bulunmuştur (p<0,05).Katılımcıların
nonfarmakolojik tedavi yöntemlerini önerme ve kullanma
sıklıklarına göre hesaplanan nonfarmakolojik toplam yaklaşım
puan ortalamaları 24,57±7,63 olmuştur.Eğitim alanlarla
almayanları karşılaştırdığımız zaman eğitim alan ve bu eğitimin
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 83

Sözel Bildiri / Araştırma göre daha tatmin edici bir sonuç vermiştir.

Aile Hekimliğinde Topuk Ağrısına Yaklaşım:


Prospektif ve Randomize Bir Çalışma

Hüsna Çevik1, Hüseyin Bilgehan Çevik2, Ayşe Selda Tekiner3

1. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, ALTINDAĞ, Türkiye E-mail:


saricahusna@gmail.com
2. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
3. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği ABD

Hüsna Çevik tarafından 30/10/2020 13:40 tarihinde "Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet sistemi"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Topuk ağrısı, Aile Hekimliği, Birinci


basamak

Amaç:
Topuk ağrısı ayaktaki kas-iskelet sistemi patolojilerinin en sık
semptomlarından biri olup tedavisinde literatürde birçok yöntem
uygulanmaktadır. Bu çalışmada, topuk ağrısı için birinci
basamakta uygulanabilecek 3 farklı non-invaziv tedavide elde
edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Prospektif ve randomize olarak planlanan çalışmaya
01.01.2019-30.06.2019 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Aile Hekimliği ABD'ye topuk ağrısı şikayetiyle
başvuran 48 hasta katıldı. Çalışmaya dahil olma kriterleri vücut
kitle indeksinin<30 kg/m2 olması, son 3 haftada topuk ağrısına
yönelik herhangi bir tedavi alınmamış olması, tanı konulmuş
polinöropati bulunmaması, hastanın çalışmaya katılmayı kabul
etmesi olarak belirlendi. Çalışmadan hariç tutulma kriterleri daha
önce topuk ağrısına yönelik invaziv müdahale geçirilmiş olması,
oral non-steroid anti-inflamatuvar ilaç(NSAİİ) kullanımı için
kontrendikasyon olması, herhangi bir nedenle NSAİİ kullanılıyor
olması, pes planus veya ilgili ayakta yapısal bozukluk olması,
ilgili alt ekstremiteden cerrahi işlem geçirilmiş olması olarak
belirlendi. Üç hafta süreyle Grup I’e kas germe
egzersizleri(plantar ve gastrocinemius), Grup II’ye silikon topuk
desteği, Grup III’e oral NSAİİ tedavi verildi. Hastaların klinik
değerlendirmeleri tedavi öncesi ve 3. haftada yapıldı, ağrı
skorları vizüel analog skala(VAS) ile değerlendirildi. Verilerin
analizinde Kruskal-Wallis testi kullanılmış olup ikili
karşılaştırmalar Mann-Whitney U testi ile gerçekleştirildi.
Gruplar içinde Tedavi öncesi VAS ve Tedavi sonrası VAS
arasında farklılık olup olmadığının tespiti Wicoxson işaret testi
(Wicoxson Signed Rank Test) ile yapıldı. Analizler SPSS23.00
yazılımıyla gerçekleştirildi.

Bulgular:
Çalışmaya katılan 48 hastanın(41 kadın, 7 erkek) yaş ortalaması
59.5 idi. VAS ortalaması tedavi öncesinde: Grup I'de 7.19, Grup
II'de 7.31 ve Grup III'de 7.25 saptandı ve tedavi öncesi gruplar
arasında istatistiksel anlamlı farklılık yoktu.
Tüm gruplarda tedavi öncesi ve sonrası farklılığın istatistiksel
olarak anlamlı olduğu görüldü (p<0.01). Yapılan ikili
karşılaştırmalar sonucunda Grup I’de tedavi başarısı Grup II ve
Grup III’e göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek
bulundu (p<0,05).

Sonuç:
Her üç grupta tedavi başarılı olmakla birlikte; kas germe
egzersizleri, NSAİİ grubuna ve silikon topuk desteği grubuna
84 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Vaka-kontrol tipindeki bu çalışmanın örneklemine aile hekimliği


polikliniğine başvuran daha önce FMS tanısı almış 85 kadın
hasta grubu ve polikliniğe herhangi bir şikayet ile başvurmuş
Fibromiyaljide Hastalık Şiddetinin D Vitamini Düzeyi ve daha önce FMS tanısı almamış, benzer şikâyeti olmayan
İnflamatuar Belirteçler ile İlişkisi hastanemizde rutin laboratuar incelemesi yapılan 100 kadın
kontrol grubu olarak alındı. Grupların cinsiyet ve yaş
Nur Demirbaş1, Ruhuşen Kutlu2 parametreleri benzer tutuldu. Katılımcılar ile ilgili verilerin
toplanmasında sosyodemografik özellikleri belirleyen bir anket
1. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ, 42080 MERAM, Türkiye E-mail:
ndemirbas76@hotmail.com formu, FMS hastaları için Fibromiyalji Etki Anketi (FEA)
2. Necmettin Erbakan üniversitesi kullanıldı. Endokrinolojik, romatolojik, enfeksiyöz, nörolojik,
psikiyatrik hastalığı olanlar ile malignite ve travma öyküsü olan
hastalar çalışma dışında bırakıldı. Olguların ve sağlıklı
Nur Demirbaş tarafından 30/10/2020 13:40 tarihinde "Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet sistemi"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
kontrollerin 25(OH) D3 vitamini (ng/ml), nötrofil (K/mm³), lenfosit
(K/mm³), ESH (ml/h), CRP (mg/l) gibi parametreleri kaydedildi.
Anahtar Kelimeler: Fibromiyalji, Vitamin D, İnflamatuar Nötrofil/Lenfosit oranları hesaplandı.
belirteçler
Fibromiyalji Etki Anketi’nin Türkçe versiyonu (FEA) hastaların
Tam Metin fonksiyonel durumunu ve progresyonunu değerlendirmek için
kullanıldı. FEA fonksiyonel durum, genel durum ve semptomlar
olmak üzere üç bölümden oluşan toplam 21 soru ile hastalarda
Giriş oluşan limitasyonları ve fonksiyonel disabiliteyi değerlendiren bir
ankettir. Yüksek skorlar düşük fonksiyonellik düzeyini
Kronik yaygın kas iskelet sistemi ağrılarına sebep olan göstermektedir (10).
hastalıklardan biri olan Fibromiyalji sendromu (FMS), etiyolojisi
aydınlatılmamış ve etkili bir tedavisi olmayan önemli bir sağlık İstatistiksel analiz
sorunudur (1). FMS prevalansının tüm dünyada % 0,2– 6,6
olduğu ve hastalığın, kadınları daha sık etkilediği gösterilmiştir. Frekanslar, ortalama, standart sapma, ortanca, minimum ve
Patogenezinde inflamasyona bağlı yolları destekleyen kanıtlar maksimum değerler, hesaplandı. Niceliksel verilerin
vardır(2). karşılaştırılmasında t-testi kullanılmıştır. Araştırmanın bağımlı ve
bağımsız değişkenleri arasındaki ilişkiyi Pearson korelasyon
Kalsiyum (Ca) ve fosfor (P) dengesinde ve ayrıca kemik analizi, etki ise regresyon analizi ile test edilmiştir. Sonuçlar %
sağlığında önemli işlevi olan D vitamini, steroid yapıda bir 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde
hormondur. Genel popülasyonda % 25-50 oranında D vitamini değerlendirildi.
eksikliğinin oldukça yaygın olduğu tespit edilmiştir. D vitamini
eksikliğinin kas iskelet bozuklukları, nöromüsküler fonksiyon Bulgular:
bozuklukları, enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar, akciğer
hastalıkları, metabolik sendrom, diyabet, kardiyovasküler Çalışmaya katılan FMS’li hastaların yaş ortalaması 43,19±7,47
hastalıklar, bilişsel fonksiyon bozuklukları, psikiyatrik yıl ve kontrol grubunun yaş ortalaması 41,43±8,21 yıl idi
bozukluklar ve birçok kanser türünün artmış riski ile ilişkili (p=0,199). Hasta grubunun FEA puan ortalaması 58,96±10,69
olduğu bildirilmiştir (3). Bununla birlikte, FMS ve D vitamini (25-78) puan bulundu. Hasta ve kontrol gruplarının nötrofil,
eksikliği arasındaki ilişki tartışmalıdır. Bazı çalışmalarda 'pozitif lenfosit ve N/L oranı parametreleri arasında istatistiksel olarak
bir ilişki' bildirilirken (4,5), bazılarında 'hiçbir ilişki' tespit anlamlı ilişki yoktu (sırasıyla p=0,657, p=0,693 ve p=0,260).
edilmemiştir (6,7). FMS hastalarının D vitamini seviyesinin kontrol grubuna göre
istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşük, ESH ve CRP
Fibromiyalji, inflamatuar bir hastalık olarak tanımlanmamaktadır. düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edildi (p=0,034,
Yapılan çalışmalar sitokinleri, inflamatuar belirleyicileri ve diğer p<0,001 ve p=0,004) (Tablo 1).
inflamatuar göstergeleri FMS için potansiyel belirteçler olarak
tanımlamıştır (8). Hastalığın semptom şiddetini ve Tablo 1: FMS’li hasta ve kontrol grubunun yaş ve kan
progresyonunu gösteren güvenilir laboratuvar belirteçleri parametrelerinin karşılaştırılması
bulunmamaktadır. Sistemik inflamasyonda, dolaşımdaki lenfosit FMS(+) Kontrol
sayısında azalma, nötrofili ve trombositoz meydana gelir. ort±SD/ort( ort±SD/ort( t/Z p
Nötrofil lenfosit oranı (N/L) sistemik inflamatuar yanıtı belirlemek min-max) min-max)
için prognostik faktör olarak önerilen inflamatuar parametreler Yaş 43,19±7,47 41,32±8,21 1,659 0,199
arasında değerlendirilmektedir. N/L; diabetes mellitus, koroner 25( 12,0 (2,5-51) 14,3(2,5-68,0 -2,117 0,034
arter hastalığı, ülseratif kolit ve inflamatuar artrit gibi sistemik OH)D3 )
veya lokal inflamatuar yanıtla karakterize bazı patolojilerin vitamini(ng/
ml)
tanısında kullanılabilmektedir (9).
ESH(ml/h) 13,5(2-61) 10(1-55) -4,743 0,000
Bu çalışmada amacımız fibromiyalji hastalarının hastalık şiddeti CRP (mg/l) 3,55(0,22-32, 2,0(0,26-9,12 -2,904 0,004
2) )
ile D vitamini seviyeleri ve inflamasyon belirteçleri olan nötrofil
lenfosit oranı (N/L), eritrosit sedimantasyon hızı (ESH) ve C- Nötr 4,20(1,90-16, 4,00(1,80-9,8 -1,126 0,260
ofil (K/mm³) 30) 0)
reaktif protein (CRP) parametreleri ile ilişkisini
Le 2,35(1,00-5,7 2,20(1,00-4,6 -0,395 0,693
değerlendirmektir.
nfosit 0) 5)
(K/mm³)
Gereç ve Yöntem:
N/L oranı 1,93(0,33-9,4 1,77(0,69-6,5 -1,126 0,080
7) 3)
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 85

Hem FMS’li hasta grubunda hem de kontrol grubunda sağlıklı kontroller arasında nötrofil, lenfosit ve N/L oranı
inflamasyon belirteçleri ile vitamin D düzeyi arasında anlamlı bir parametreleri benzer tespit edilmiştir(13,16). Oysa ki Aktürk ve
korelasyon saptanmadı (p>0,05). FMS’li hastaların FEA puanı ark çalışmasında FMS’li hasta grubunda, kan N/L oranı, kontrol
ile Vitamin D düzeyi arasında negatif yönde orta düzeyde grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmuş ve N/L oranının
anlamlı bir korelasyon saptandı (r=-0,400, p<0,001) (Tablo 2). fibromiyaljiyi gösteren umut verici inflamatuar belirteç
olabileceği, FMS hastalarının teşhisini kolaylaştırmada faydalı
Tablo 2: Vitamin D düzeyi ve FEA skorunun kan olabileceği düşünülmüştür(17).
parametreleri ile korelasyonu
ESH CRP Nötrof Lenfo N/L FEA Klasik kemik metabolizması bozukluklarının yanı sıra D vitamini
il sit eksikliğinin inflamasyon ve endotel disfonksiyonuna yol
FMS(+ r -0,071 -0,050 -0,156 0,062 -0,199 -0,400 açabileceğini destekleyen çalışmalar vardır. Akbaş ve ark.
) p 0,509 0,649 0,130 0,545 0,052 <0,001 Erkuş ve ark yaptıkları çalışmalarda inflamatuar belirteçler ile D
25(OH Kontr r vitamini düzeyi arasında negatif korelasyon tespit edilmiştir
-0,042 0,081 -0,089 0,033 -0,072 -
)D3 (18,19). Sunulan çalışmada ise hem FMS’li hasta grubunda
ol p 0,702 0,455 0,377 0,744 0,478 -
vitami hem de kontrol grubunda inflamasyon belirteçleri ile vitamin D
ni
düzeyi ve FEA arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı.
FEA* FMS(+ r 0,131 -0,011 0,098 -0,025 0,095 - Turgay ve ark. Çalışmasında da benzer şekilde D vitamini ve
) p 0,219 0,923 0,344 0,809 0,358 - FMS hastalık şiddeti ile inflamatuar parametreler arasında
korelasyon bulunmamıştır(15). Bununla birlikte çalışmamızda
* FEA: Fibromiyalji etki anketi FMS’li hastaların FEA puanı ile vitamin D düzeyi arasında
negatif yönde orta düzeyde anlamlı bir korelasyon saptandı.
Tartışma Okumuş ve ark D vitamini düzeyleri FEA skorları ile anlamlı
şekilde korelasyon saptarken(6), Doğru ve ark. D vitamini düşük
Fibromiyalji sendromu (FMS), nedeni tam olarak anlaşılamayan, ve normal FMS’li hastalarda yaşam kalitesi açısından
yaygın kas-iskelet sistemi ağrıları, yorgunluk ile seyreden istatistiksel fark tespit etmemiştir(11).
inflamatuvar olmayan bir hastalıktır (1). Birçok sistemik
bozukluğun eşlik ettiği bu sendrom, her yaşta, cinsiyette ve ırkta Kesin bir tedavi yöntemi olmayan fibromiyalji hastalığının
görülür. Birçok sistemi ilgilendiren semptomlar görülebilmesine tedavisinde D vitamini takviyesi yardımcı adjuvan olarak
rağmen en rahatsız edici semptom yaygın ağrıdır. Bu sadece düşünülebilir (4). Spesifik olmayan yaygın kas ağrılı hastalarda
hasta için değil hekim için de önemli bir konudur. FMS yaşamı D vitamini replasman tedavisi, kas-iskelet sistemi
tehdit eden bir hastalık olmamasına rağmen tedavisinde semptomlarında, depresyon seviyesinde ve hastaların yaşam
karşılaşılan güçlükler ve hasta memnuniyetsizliği nedeniyle ciddi kalitesinde iyileşmeler sağladığını gösteren çalışmalarda vardır
sağlık harcamalarına neden olmaktadır. (11,20,21).

Son yapılan çalışmalar, klinik ve patofizyolojik olarak Sonuç:


açıklanamamasına rağmen FMS hastalarında yüksek oranda D
vitamini eksikliği veya yetersizliği olduğunu göstermektedir Fibromiyalji sendromunda D vitamini, hastalık şiddeti ile
(4,5,11). Akar ve arkadaşlarının çalışmalarında düşük 25 (OH) enflamatuar parametreler arasındaki ilişkiyi araştırdığımız bu
D3 düzeyine sahip hastalarda sağlıklı bireylere göre daha sık çalışmada fibromiyalji hastalarında kontrol grubuna göre D
FMS görüldüğü ve yaygın vücut ağrısı yaşayabileceği vitaminin düzeyinin daha düşük olduğu ve hastalık şiddeti ile D
gösterilmiştir(12). Sunulan çalışmada FMS hastalarının D vitamini seviyesi arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edildi.
vitamini seviyesinin kontrol grubuna göre istatistiksel olarak Fibromiyalji hastalarında enflamasyonun karakteristik
anlamlı şekilde daha düşük olduğu bulundu. Bununla beraber D belirteçlerinden CRP ve ESH seviyelerinin kontrol grubuna göre
vitamini eksikliği insidansının hasta ve kontrol grupları arasında daha yüksek olduğu, enflamatuar yanıtı belirlemek için
benzer olduğu çalışmalarda vardır (6,7). Konum itibari ile çok prognostik faktör olarak önerilen nötrofil lenfosit oranının ise
güneş alan bir bölgede bulunmasına rağmen ülkemizde özellikle gruplar arasında anlamlı olarak değişmediği bulundu. FMS’li
kadın nüfusta D vitamini eksikliği çok sık görülmektedir. D hastaların inflamatuar göstergeleri ve D vitamin düzeyleri erken
vitamininin eksikliğinin Ca ve P metabolizmasına etkisi ile eklem dönemde değerlendirilmeli, gerekli beslenme takviyesi
ağrılarına neden olurken, FMS hastaları genel vücut ağrıları (kalsiyum/vitamin D), uygun egzersiz programları ve gerekirse
nedeni ile kapalı ortamda kalarak yeterli güneş ışığına medikal tedavi uygulanmalıdır.
çıkmamakta ve D vitamini seviyeleri düşük kalmaktadır.
Kaynaklar
FMS'deki kronik ağrının inflamasyonun sonucu olabileceği veya
inflamasyona bir yanıt olabileceği teorisi, nöroimmünoendokrin 1.Bellato E, Marini E, Castoldi F et al. Fibromyalgia syndrome: etiology,
sistemdeki değişikliklerle ilişkili inflamatuar bozuklukların pathogenesis, diagnosis, and treatment. Pain Res Treat. 2012:11;426130.
2.Coskun Benlidayi I. Role of inflammation in the pathogenesis and treatment of
araştırılmasını gerektirmektedir (13). Şimdiye kadar yapılan fibromyalgia. Rheumatol Int. 2019;39(5):781-791. doi:
çalışmaların bazıları, FMS'deki inflamatuar belirteçlerin 10.1007/s00296-019-04251-6.
seviyelerinde artışlar göstermiştir (14,15). Sunulan çalışmada 3.Nair R, Maseeh A. Vitamin D: the “sunshine” vitamin. J Pharmacol
FMS hastalarının inflamatuar belirteçlerden olan ESH ve CRP Pharmacother 2012;3 (2):118–26.
4.Yandara AM, Cardinali C, Ravanelli M, Brunaldi K. Is hypovitaminosis D
düzeylerinin sağlıklı bireylere göre daha yüksek olduğu tespit associated with fibromyalgia? A systematic review. Nutrition Reviews
edildi. Literatürde ESH ve CRP düzeylerinin hasta ve kontrol 2020;78(2):115–133, https://doi.org/10.1093/nutrit/nuz033
grubu arasında farklı olmadığını gösteren çalışmalarda vardır 5.Abokrysha NT. Vitamin D deficiency in women with fibromyalgia in Saudi
Arabia. Pain Med. 2012;13(3):452-8. doi: 10.1111/j.1526-4637.2011.01304.x.
(13,16). Bununla beraber çalışmada hasta ve kontrol gruplarının 6.Okumus M, Koybası M, Tuncay F, Ceceli E, Ayhan F, Yorgancioglu R, Borman
nötrofil, lenfosit ve N/L oranı parametreleri arasında istatistiksel P. Fibromyalgia syndrome: is it related to vitamin D deficiency in
olarak anlamlı ilişki bulunmadı. Samancı ve ark, ataoğlu ve premenopausal female patients? Pain Manag Nurs. 2013;14(4):e156-e163. doi:
arkadaşlarının yaptıkları çalışmalarda da FMS'li hastalar ve 10.1016/j.pmn.2011.09.006.
7.de Rezende Pena C, Grillo LP, das Chagas Medeiros MM. Evaluation of
86 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

25-hydroxyvitamin D serum levels in patients with fibromyalgia. J Clin


Rheumatol. 2010;16(8):365-9. doi: 10.1097/RHU.0b013e3181fe8a90.
8.Kaya H, Ertas F, Islamoglu Y, et al. Association between neutrophil to
lymphocyte ratio and severity of coronary artery disease. Clin Appl Thromb
Hemost. 2014;20:50–4.
9.Imtiaz F, Shafique K, Mirza SS, Ayoob Z, Vart P, Rao S. Neutrophil lymphocyte
ratio as a measure of systemic inflammation in prevalent chronic diseases in
Asian population. Int Arch Med. 2012;5:2.
10.Ediz L, Hiz O, Toprak M, Tekeoglu I, Ercan S. The validityand reliability of the
Turkish version of the Revised Fibromyal-gia Impact Questionnaire. Clin
Rheumatol. 2011;30(3):339-46.
11.Dogru A, Balkarli A, Cobankara V, Tunc SE, Sahin M. Effects of Vitamin D
Therapy on Quality of Life in Patients with Fibromyalgia. Eurasian J Med.
2017;49(2):113-117. doi: 10.5152/eurasianjmed.2017.16283.
12.Akar N, Sayıner Çaglar N, Aytekin E, Akar A, Aksu Ö, Öz N. Low levels of
serum vitamin D3 are associated with fibromyalgia syndrome in pre-
menopausal women: A pilot study. Turk J Phys Med Rehabil. 2020;66(1):67-72.
doi: 10.5606/tftrd.2020.2928.
13.Ataoglu S, Ankarali H, Samanci R, Ozsahin M, Admis O. The relationship
between serum leptin level and disease activity and inflammatory markers in
fibromyalgia patients. North Clin Istanb. 2018;5(2):102-108. doi:
10.14744/nci.2017.31644..
14.Xiao Y, Haynes WL, Michalek JE, Russell IJ. Elevated serum high-sensitivity C-
reactive protein levels in fibromyalgia syndrome patients correlate with body
mass index, interleukin-6, interleukin-8, erythrocyte sedimentation rate.
Rheumatol Int. 2013;33(5):1259-64. doi: 10.1007/s00296-012-2538-6.
15.Turgay T, Günel Karadeni̇z P. Fibromiyaljili Hastalarda D vitamini Düzeyi
Hastalık Şiddeti ve Enflamatuar Göstergeler ile İlişkili midir?. Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2019;45(3): 317-321.
16.Samanci R, Ataoglu S, Ozsahin M, Ankarali H, Admis O. An investigation of
serum irisin levels and inflammatory markers in fibromyalgia syndrome. North
Clin Istanb. 2019;6(4):341-347. doi: 10.14744/nci.2019.95676.
17.Aktürk S, Büyükavcı R. Evaluation of blood neutrophil-lymphocyte ratio and
platelet distribution width as inflammatory markers in patients with fibromyalgia.
Clin Rheumatol. 2017;36(8):1885-1889. doi: 10.1007/s10067-017-3647-0.
18.Akbas EM, Gungor A, Ozcicek A, Akbas N, Askin S, Polat M. Vitamin D and
inflammation: evaluation with neutrophil-to- lymphocyte ratio and platelet-to-
lymphocyte ratio. Arch Med Sci. 2016;12(4):721-7.
19.Erkus E, Aktas G, Atak BM, Kocak MZ, Duman TT, Savli H. Haemogram
Parameters in Vitamin D Deficiency. J Coll Physicians Surg Pak.
2018;28(10):779-782.
20.Mirzaei A, Zabihiyeganeh M, Jahed SA, Khiabani E, Nojomi M, Ghaffari S.
Effects of vitamin D optimization on quality of life of patients with fibromyalgia: A
randomized controlled trial. Med J Islam Repub Iran. 2018;32:29. doi:
10.14196/mjiri.32.29.
21.Yilmaz R, Salli A, Cingoz HT, Kucuksen S, Ugurlu H. Efficacy of vitamin D
replacement therapy on patients with chronic nonspecific widespread
musculoskeletal pain with vitamin D deficiency. Int J Rheum Dis.
2016;19(12):1255-1262. doi: 10.1111/1756-185X.12960.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 87

Sözel Bildiri / Araştırma farkındalığı artmıştır. Her gün fiziksel aktivite yapanlarda
osteoporoz bilgisi ve farkındalığı artmıştır.

Sağlık çalışanlarında osteoporoz farkındalığı

Seda Şirikçi Keleş1, Raziye Şule Gümüştakim2, Celal Kuş3

1. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE


HEKİMLİĞİ, 46100 ONİKİŞUBAT, Türkiye E-mail: ssedakeless@gmail.com
2. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSTESİ
3. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

Raziye Şule Gümüştakim tarafından 30/10/2020 13:40 tarihinde "Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet
sistemi" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: osteoporoz, farkındalık, sağlık çalışanları

Amaç:
Amaç: Bu çalışma; KSÜ Tıp Fakültesi’ndeki asistan doktor ve
hemşirelerin osteoporoz bilgi düzeyi ve öz-etkililik algısını
belirleyerek, bunların demografik özellikleri ile ilişkisini
değerlendirmek amacıyla planlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Gereç ve Yöntem: Bu uzmanlık tezi Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan asistan doktor ve
hemşirelerin osteoporoz farkındalık düzeylerini değerlendirmek
amacıyla planlanmış kesitsel, tanımlayıcı bir çalışmadır. Çalışma
01.11.2019-01.12.2019 tarihleri arasında 1 ay boyunca
yapılmıştır. Katılımcılar basit rastgele örneklem yöntemi ile
seçilmiştir.
Literatür taraması sonucu oluşturulmuş 9’u sosyodemografik
özellikleri,14’ü yaşam alışkanlıklarını sorgulayan sorular, 15’i
osteoporoz ile ilgili temel bilgi sorularını içeren 34 soruluk bir
anket ile birlikte 24 soruluk osteoporoz bilgi testi ve 12 soruluk
osteoporoz özetkililik /yeterlilik ölçeği katılımcılara yüz yüze
görüşme yöntemi ile araştırmacı tarafından uygulanmıştır.

Verilerin değerlendirilmesinde ölçüm ile elde edilen


değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu için Kolmogorov
Smirnov testi uygulanmıştır. Tanımlayıcı istatistikler oran (%) ve
frekans(n) ile ifade edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde IBM
SPSS 22 paket programından yararlanılmıştır.

Bulgular:
Bulgular: Ortalama osteoporoz bilgi puanı ve osteoporoz bilgi
testi puanları doktor grubunda hemşire grubuna göre anlamlı
şekilde daha yüksek bulunmuştur (p<0,001). Ortalama
osteoporoz bilgi puanı eğitim alan grupta almayan gruba göre
anlamlı şekilde yüksektir (p<0,001). Ortalama osteoporoz bilgi
testi puanı erkek grubunda kadın grubuna göre anlamlı şekilde
daha yüksektir (p=0,017). Osteoporoz bilgi puanı her gün
aktivite yapanlarda diğer gruplara göre anlamlı şekilde daha
yüksektir (p=0,011) . Ortalama osteoporoz bilgi puanı ve
osteoporoz bilgi testi puanı eğitim alan grupta almayan gruba
göre anlamlı şekilde yüksektir (p<0,001).

Ortalama öz etkililik-yeterlik ölçeği puanı eğitim alan grupta


almayan gruba göre anlamlı şekilde yüksektir (p=0,018). Her
gün aktivite yapan grupta düzenli aktivite yapmayan gruba göre
anlamlı şekilde yüksektir (p<0,001).

Sonuç:
Sonuç: Osteoporoz bilgisi doktorlarda hemşirelere göre anlamlı
olarak artmıştır. Yaş arttıkça osteoporoz bilgisi artmıştır.
Osteoporoz bilgisi erkelerde kadınlara oranla artmıştır . Daha
önce osteoporoz eğitimi alanlarda osteoporoz bilgisi ve
88 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Ergonomics Manual. 2006.


4. Madeleine P, Vangsgaard S, Andersen JH, Ge H-Y, Arendt-
Nielsen L. Computer work and self-reported variables on
Tıbbi Sekreterlerin Kas İskelet Sistemi anthropometrics, computer usage, work ability, productivity,
Sorunlarının Değerlendirilmesi pain, and physical activity. BMC Musculoskelet Disord.
2013;14(1):226.
Umut Gök Balcı1, Başak Yiğit2 5. Asiye GÜL, ÜSTÜNDAĞ H, KAHRAMAN B, PURİSA S.
Hemşirelerde Kas İskelet Ağrılarının Değerlendirilmesi. Sağlık
1. SBÜ İzmir Tepecik EAH, KONAK, Türkiye E-mail: dr_ugb@gmail.com Bilim ve Meslekleri Derg. 1(1):1–10.
2. SBÜ izmir Tepecik EAH

Umut Gök Balcı tarafından 30/10/2020 13:40 tarihinde "Sözel bildiriler 6: Kas ve iskelet sistemi"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: kas iskelet sistemi hastalığı, ofis çalışanı,


tıbbi sekreter

Amaç:
Çalışmanın amacı tıbbi sekreterlerin kas iskelet sistemi
sorunlarını değerlendirmek ve bu sorunların ilişkili olabileceği
durumları belirlemektir

Gereç ve Yöntem:
Araştırmaya İzmir Tepecik Sağlık Uygulama ve Araştırma
Merkezi’nde çalışan 182 tıbbi sekreter dahil edildi. Katılımcıların
yaş, cinsiyet, tıbbi sekreter olarak çalışma yılı, haftalık egzersiz
düzeyi, ek hastalık varlığı ve düzenli ilaç kullanımı
değerlendirildi. Kas iskelet sistemi hastalıklarını değerlendirmek
için Cornell Musculoskeletal Discomfort Questionnaire anketi
Türkçe versiyonu uygulandı. Anketler katılımcılara yüz yüze
görüşülerek uygulandı.

Bulgular:
Tıbbi sekreterlerin herhangi bir vücut bölgesinde kas iskelet
sistemi rahatsızlık sıklığı % 90,1 oranında belirlendi. En sık sırt
(%66,5), boyun (%62,1) ve bel (%61) bölgelerinde görüldüğü
saptandı. Sosyodemografik özelliklerin toplam Cornell skoru ile
ilişkisi incelendiğinde kadın cinsiyetin ve ek hastalık varlığının
toplam Cornell skoru ile anlamlı ilişkisi bulundu (p<0,05), yaş,
tıbbi sekreter olarak çalışma yılı, haftalık egzersiz düzeyi ve
düzenli ilaç kullanımı ile ilişki saptanmadı. Kas iskelet sistemi
sorunlarının en çok görüldüğü sırt, boyun ve bel bölgelerinin
Cornell skorları ile sosyodemografik veriler arasındaki ilişki
incelendiğinde, sırt bölgesinin Cornell skoru cinsiyet, haftalık
egzersiz düzeyi ve ek hastalık varlığı ile ilişkili saptandı (<0,05).
Boyun ve bel bölgesi ise cinsiyet ve ek hastalık varlığı ile ilişkili
bulundu (<0,05).

Sonuç:
Tıbbi sekreterlerde kas iskelet sistemi hastalıkları en sık
omurgada (sırt, boyun ve bel) görülmüştür. Kadınlarda erkeklere
oranla kas iskelet sistemi rahatsızlığının daha çok görüldüğü, ek
hastalık varlığının kas iskelet sistemi sorunları ile ilişkili olduğu
saptanmıştır. Tıbbi sekreterlerde kas iskelet sistemi sorunları
oranı yüksek bulundu ve bu durumun tıbbi sekreterlerin
ergonomik koşullarının uygunsuzluğuna ve çalışma saatlerinin
uzunluğuna bağlı olduğu düşünüldü.

Kaynaklar:
1. Özcan E, Esmaeilzadeh S, Bölükbaş N. Bilgisayar
kullananlarda mesleki kas iskelet hastaliklarindan korunma ve
ergonomi. Evaluation. 2007;36:41.
2. Buckle PW, Devereux JJ. The nature of work-related neck
and upper limb musculoskeletal disorders. Appl Ergon.
2002;33(3):207–17.
3. Durant C, Filacchione L, Gullo R, University C. Office
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 89

Sözel Bildiri / Araştırma

Aile Hekimlerinin Kılavuzları Kullanım Tutum


Ve Davranışları

Züleyha Güler Memi, Serdar Öztora, Hamdi Nezih Dağdeviren

Trakya üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 22000 MERKEZ, Türkiye E-mail:
zguler.1990@gmail.com

Züleyha Güler Memi tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: aile hekimi, aile hekimliği uzmanı, kılavuz,


birinci basamak, kanıta dayalı tıp

Amaç:
Kanıta dayalı tıp uygulamalarının somut hali olarak tanımlanan
kılavuzlar klinik uygulamalardaki farklılıkların sağlık hizmeti
kalitesini etkilemesi ve sunulan sağlık hizmetini zora sokabilme
riskine karşı bu farklılıkların azaltılmasında büyük rol alırlar.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin çeşitliliği nedeniyle
kılavuzların diğer uzmanlık alanlarına göre aile hekimleri için
ayrıca önemli olduğu söylenebilir. Çalışmamız; aile hekimlerinin
kanıta dayalı tıp hakkındaki görüşlerini, kılavuzları kullanım ve
ihtiyaç durumunu araştırmak, kılavuz kullanımına dikkat
çekmek, ulaşılan bilgiler ışığında konuya ilişkin çözüm önerileri
oluşturmak amacıyla planlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Aile hekimliğinde kılavuzların kullanımını Edirne il merkezi örneği
üzerinden araştıran kesitsel ve tanımlayıcı bir anket çalışmasıdır.
Veriler çalışmaya katılmayı kabul eden 52 aile hekiminden anket
çalışması yoluyla toplanmıştır. Anket toplam 33 sorudan
oluşmaktadır. Katılımcıların sosyodemografik verileri, kılavuz
kullanım durumları ve kılavuzlar hakkındaki görüşlerini araştıran
sorular içermektedir.

Bulgular:
Katılımcıların %46,2’ si kadın (n=24), %53,8’ i erkek (n=28) ve
yaş ortalamaları 46,23 ± 5,99 idi. Katılımcıların %40,38’ i kılavuz
kullandığını ifade etmiştir (n=21). Kılavuz kullanmama nedenleri
arasında ilk sırada uzun ve detaylı olması yer almaktadır (%
30,77). Aile hekimliği uzmanlarının kılavuz kullanma oranları
daha yüksekti ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=
0,022). Akademik çalışma yapan hekimlerde kılavuz kullanım
oranı daha yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur
(p=0,005). Hekimlerin en sık kullandıkları kılavuzlar arasında
hipertansiyon, diyabet gibi kronik hastalıklara yönelik kılavuzlar
ve Sağlık Bakanlığı’ nın izlem kılavuzları yer almaktadır.
Katılımcılar kılavuzlarda birinci basamak yaklaşımının ön planda
olması gerektiği ifadesine en yüksek oranda katılmışlardır
(%78,8, n=41).

Sonuç:
Hekimlerin kılavuz kullanmalarını artırmak amacıyla mesleki
gelişimleri için vakit ayırabilecekleri çalışma düzeninin
oluşturulması, kılavuzlara erişimlerinin kolaylaştırılması, sık
karşılaşılan konularda birinci basamağa yönelik kılavuzların
oluşturulması, mevcut kılavuzların bu yönde güncellenmesinin
desteklenmesi faydalı olacaktır.
90 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma % 1.9, diyare ve gastroenterit, enfeksiyöz kaynaklı olduğu


tahmin edilen % 1.8, hipotiroidizm % 1.8, , akut tonsillit % 1.7,
akut sinüzit % 1.5, akut üst solunum yolu enfeksiyonları % 1.3,
Aile Hekimliği Uzmanları Tarafından İkinci allerjik rinit % 1.3, hiperlipidemi % 1.2, gastroenterit ve kolit,
Basamakta Sık Konulan Tanılar ve Sık İstenen enfektif olmayan % 1.0, benign paroksismal vertigo % 1.0,
Laboratuvar Tetkikleri diğerleri % 19.2.
Tetkiklere gelince, toplam ‘tetkik çeşidi’ sayısı 199 olup, ‘tetkik
Alpaslan Mert sayısı/frekansı’ ise 34.900’dir. Hasta/kişi başına istenen tetkik
sayısı 3.2’dir (34.900 /10.956).
Özel Hürrem Sultan Hastanesi ve İstanbul Beykent üniversitesi Sağlık Bilimleri Hastane genelinde ise (aile hekimliği uzmanları hariç) hasta/kişi
Yüksekokulu, 34672 ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: alpaslanmrt@gmail.com başına istenen tetkik sayısı 1.5’dir (210.364 - 34.900 /130.494 -
10.956).
Alpaslan Mert tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
Tetkik sayısı/frekansına göre ilk 7 tetkik CRP, hemogram, ALT,
kreatinin, TSH ,tam idrar tahlili, glukoz-açlık olup toplam tetkik
Anahtar Kelimeler: Tanı sayı ve çeşitleri, laboratuvar sayı ve sayısının/frekansının (17.689/ 34.900) % 50,7’ni oluşturmuştur.
çeşitleri, aile hekimliği uzmanlığı İlk 24 tetkik sayısı ise (28.208/ 34.900) % 80,8’nü
oluşturmuştur.
Amaç: ‘Tetkik çeşidi’ sayısına göre ise ilk 7 tetkik % 3.5’nu (7/ 199), ilk
Çalışmanın amacı ilk müracaat noktaları arasında aile hekimliği 24 tetkik ise % 12.0’ni (24/ 199) oluşturmuştur.
polikliniğinin de olduğu özel bir hastanede iki aile hekimliği Tetkik sayısı/frekansına göre ilk 24 tetkikin oransal sıralanışı şu
uzmanı tarafından konulan tanıları ve istenen tetkikler şekildedir;
araştırmaktır. CRP % 13.5, hemogram % 11.4, ALT % 5.8, kreatinin % 5.8,
TSH % 5.4, Tam idrar tahlili % 4.6, Glukoz - Açlık (AKŞ) % 4.1,
Gereç ve Yöntem: Hb A1c % 3.1, Vitamin B12 % 2.5, Vitamin D3 (25- OH
2018-2020 yılları arasında aile hekimliği polikliniğinde muayene Kolekalsiferol) % 2.4, Sedimentasyon % 2.0, Ferritin % 1.9,
olan 10.956 kişi/hastanın retrospektif olarak, tanıları ve tetkikleri Kolesterol (Total) % 1.9, Üre % 1.8, Trigliserid % 1.8, AST
incelenmiştir. Hasta/kişi sayısı, poliklinik muayene sayısı, (SGOT) % 1.7, Amilaz (serumda) % 1.5, Kan grubu % 1.4,
hasta/kişi başına muayene sayısı, ICD-10 göre tanı sayısı, Kolesterol-VLDL % 1.4, Kolesterol – LDL % 1.4, Kolestrol-HDL
hasta/kişi başına düşen tanı sayısı, hastaların cinsiyetlere göre % 1.4, Ürik Asit % 1.3, insülin (Açlık) % 1.3, HBs Ag % 1.3.
dağılımı, hastaların yaş aralıklarına göre dağılımı, tanıların
cinsiyetlere göre dağılımı, tanıların yaş aralıklarına göre dağılımı, Sonuç:
en sık konular tanılar ve en sık istenen laboratuvar tetkikleri Kamuda çalışan aile hekimliği uzmanları içinde aynı çalışma
incelenmiştir. yapılıp, sağlık giderleri üzerine çalışmalar yapılabilir. Böylece
akılcı laboratuvar kullanımı sağlanabilir.
Bulgular: Ayrıca aile hekimliği uzmanlarının eğitim programları sık
Hastalarımızın % 54.5’i (5.967) kadın, % 45.5’i (4.989) erkekdir. karşılaşılan tanılara göre yeniden düzenlenebilir.
% 25.6’sı 14 yaş altında, % 58.3’i 15-64 yaş arasında ve %
16.1’i 65 yaşından fazlaydı.
Çalışmaya 10.956 kişi/hasta katılmış, 17.009 poliklinik
muayenesi yapılmıştır. Aile hekimliği polikliniğinde kişi başına
muayene sayısı 1.6'dir (17.009/ 10.956). Hastane genelinde ise
1.2’dir (Toplam poliklinik sayısı/ toplam hasta sayısı: 153.430/
130.494).
ICD-10'a göre konulan ‘tanı sayısı/ frekansı’ ise 41.126’dir.
Hasta/kişi başına tanı sayısı ise 3.8'dür (41.126 / 10.956). Bu
süre içinde hastaneye müracaat eden hastaların/kişilerin %
8.4’ini (10.956/ 130.494) aile hekimliği polikliniği oluşturdu.
Poliklinik sayısı olarak ise % 11.1’dir (17.009/ 153.430).
ICD-10'a göre konulan ‘tanı çeşidi’ sayımız 435 olup, ilk 8 tanı;
akut farenjit, akut gastrit, akut bronşit, dispepsi, abdominal ve
pelvik ağrı, akut alt solunum yolu enfeksiyonu, esansiyel
hipertansiyon, vitamin D eksikliğidir. Yani toplam tanı çeşitlerinin
% 1.8’idir (8/ 435).
İlk 24 tanı ise tanı çeşitlerinin % 5.5’ni (24/ 435) oluşturmaktadır.
Fakat ‘tanı sayısı/frekansı’ olarak ise ilk 8 tanı % 51.8'ni (21.312/
41.126), ilk 24 tanı ise % 80.8'ni (33.247/ 41.126)
oluşturmaktadır.
İlk 24 tanının ‘tanı sayısı/frekansına’ göre oran olarak sıralanışı
şu şekildedir;
Akut farenjit % 12.7, akut gastrit % 7.1, akut bronşit % 6.7,
dispepsi % 6.2, abdominal ve pelvik ağrı % 5.5, akut alt
solunum yolu enfeksiyonu % 4.9, esansiyel hipertansiyon % 4.7,
vitamin D eksikliği % 4.1, üriner sistem enfeksiyonu % 3.5,
anemi, tanımlanmamış % 2.5, miyalji % 2.3, anksiyete
bozuklukları % 2.2, diyabetes mellitüs % 2.2, karbonhidrat
metabolizmasının diğer bozuklukları % 2.0, bakteriyel pnömoni
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 91

Sözel Bildiri / Araştırma uzman sayısının arttırılarak her ASM’ye en az bir uzman hekimin
görevlendirilmesi, toplum bilinçlendirilmesi ile bu hastaların
öncelikle birinci basamakta değerlendirilmesi sağlanabilir.
Ankara Şehir Hastanesi Nöroloji Polikliniğine Böylece birinci basamağa başvuru özendirilerek, kademeli sevk
Baş Ağrısı Şikayetiyle İlk Kez Başvuran zinciri uygulanarak ikinci ve üçüncü basamak başvuru
Hastaların Aile Hekimleri Tarafından Takip Ve yoğunluğu azaltılabilir.
Tedavi Edilebilirliğinin Değerlendirilmesi Kaynaklar:
1 2 3 1-Olesen J. Headache Classification Committee of the
Esra Hündür Doğan , İrfan Şencan , Hasan Doğan , Adem International Headache Society (IHS) The International
Özkara4 Classification of Headache Disorders, 3rd edition. Cephalalgia
[Internet]. 2018 Jan 1 [cited 2020 Feb 18];38(1):1–211.
1. Ankara Şehir Hastanesi, 06800 ÇANKAYA, Türkiye E-mail:
esrahundur@gmail.com Available from:
2. Ankara Şehir Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği http://journals.sagepub.com/doi/10.1177/0333102417738202
3. Ankara Şehir Hastanesi Nöroloji Kliniği 2-Ponka D. Top 10 Differential Diagnoses in Family Medicine:
4. Ankara Şehir Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği
Headache. Can Fam Physician [Internet]. 2007 [cited 2020 May
31];53(10):173. Available from:
Esra Hündür Doğan tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17934037/
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur. 3-Hickman FR. Guideline for primary care management of
headache in adults. Int J Math Educ Sci Technol.
Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, baş ağrısı, birinci basamak 1983;14(4):445–8.
4-Bösner, S., Hartel, S., Diederich, J., & Baum, E. (2014).
Amaç: Diagnosing headache in primary care: A qualitative study of
Baş ağrısı en yaygın görülen nörolojik semptomlardan olup GPs’ approaches. British Journal of General Practice, 64(626),
günlük yaşantıyı olumsuz etkilemekte, iş gücü kaybına ve e532–e537.
yüksek sağlık maliyetlerine neden olmaktadır. Birinci basamakta
da sık karşılaşılan bu semptomun yine birinci basamakta
yönetilmesi, ilgili uzman tarafından izlenmesi gereken hastaların
ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde
yararlanması için olanak sağlayacaktır. Biz bu çalışmada baş
ağrısı ile üçüncü basamağa ilk kez başvuran hastaların birinci
basamakta ne oranda yönetilebileceğini göstermeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem:
Araştırmamız kesitsel olup evreni Ankara Şehir Hastanesi
nöroloji polikliniklerine 01.02.2020-31.03.2020 tarihleri arasında
baş ağrısı şikayetiyle ilk kez başvuran 207 hasta
oluşturmaktadır. Çalışmamızda iki ayrı anket formu kullanılmıştır.
Birinci formda hastanın muayene işlemleri ve birinci basamakta
değerlendirilebilme durumu aile hekimi, nöroloji hekimi ve
hastaya sorulmuştur. İkinci formda ise hastaya demografik
özellikleri ve tıbbi öyküsüyle ilgili sorular yöneltilmiştir. İstatiksel
analiz için IBM SPSS Statistics 23 programı kullanılmış,
anlamlılık p<0,05 olarak alınmıştır.

Bulgular:
Katılımcıların baş ağrısının birinci basamakta
değerlendirilebilirliği ile ilgili görüşler karşılaştırılmış, aile hekimi
ve nöroloji hekimi hastalık yönetimi ile ilgili %96,6 oranında
benzer yanıtlar vermiş, bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı
bulunup aralarında çok iyi düzeyde uyum saptanmıştır. Her iki
hekim ortalama %70 oranında hastanın birinci basamakta
yönetilebileceğini düşünmüştür. Hastaların ise %9,2’si
hekimlerle aynı görüşü paylaşmaktadır. Birinci basamakta
çözülebileceği düşünülen vakaların çoğunu primer baş ağrıları
oluşturmaktadır. Hastaların bu şikayetle birinci basamağa
başvurusunun beklenenden az olduğu, başvuranların ise aile
hekiminin önerisinden memnun kalmadığı saptanmıştır.

Sonuç:
Baş ağrısı olan hastalar farklı nedenlerle birinci basamak yerine
çoğunluklaüçüncübasamağabaşvurmaktadırlar.Çalışmamızda
hem nöroloji hem aile hekimi üçüncü basamakta değerlendirilen
bu hastaların çoğunun birinci basamakta yönetilebileceğini
belirtmiştir. Hekimlerin bu konuda eğitim ve yeterliliğinin
arttırılması, aile sağlığı merkezi(ASM) şartlarının iyileştirilmesi,
92 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma farklıdır. Daha çok adölesanlara ve erişkinlere hizmet


sunulmaktadır. Gebe izlemi, çocuk izlemi gibi periyodik sağlık
bakımı uygulamaları yapılmamakta veya çok az yapılmaktadır.
Kocaeli Üniversitesi Öğrencilerinin Mediko-sosyal
Merkezi Hakkındaki Bilgi Ve Memnuniyet Düzeyleri Kocaeli Üniversitesi mediko-sosyal bünyesinde psikolojik
danışmanlık dışındaki sağlık hizmet sunumu Kocaeli
Nur Ece Öztaş Şükür, Eda Bıyıklı Sarı, Tuba Karaçoban, Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi kapsamında yer
Tuncay Müge Alvur alan Aile Hekimliği polikliniklerinde sürdürülmektedir. Bu
nedenle birim birinci basamak sağlık hizmeti sunumu yapan 3.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği AD, 54100 SERDİVAN, Türkiye E-
mail: nureceoztas@gmail.com basamak sağlık kuruluşudur. Çalışmamızın amacı Kocaeli
Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı tarafından hizmet
Nur Ece Öztaş Şükür tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği
verilen Kocaeli Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi’ne
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
başvuran öğrencilerin birimi kullanım oranları, birimle ilgili bilgi
düzeyleri ile mediko-sosyal merkezinin yeterliliğini
Anahtar Kelimeler: Kocaeli Üniversitesi; memnuniyet düzeyi, değerlendirmektir.
mediko-sosyal
GEREÇ VE YÖNTEM:
Tam Metin
Kesitsel nitelikte olan bu araştırma, Kocaeli Üniversitesi mediko-
sosyal merkezine 01.02.2019-28.02.2019 tarihleri arasında
GİRİŞ başvuran 793 kişiden, çalışmaya katılmayı kabul eden 351 kişi
ile gerçekleştirilmiş olup, veriler yüz yüze görüşme tekniği
Yükseköğretim Kurumları Mediko-Sosyal Sağlık, Kültür ve Spor kullanılarak 36 sorudan oluşan veri toplama formu ile
İşleri Dairesi uygulama yönetmeliği resmi gazetede 18301 sıra toplanmıştır. Ankette Veri toplama formunda öğrencilerin yaşı,
no ile 03.02.1984 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. cinsiyeti, öğrenci olduğu bölüm, yaşadığı yer, ailesinin gelir
Yönetmelikte madde 2’de belirtilen kuruluş ve kapsamı; “Mediko- durumu, anne ve babalarının eğitim durumları, sosyal
Sosyal Kültür ve Spor İşleri Dairesi; üniversitelerde hizmet güvenceleri, mediko-sosyal merkezi hakkındaki bilgi durumları,
verdiği kesimin bütünü için bir sağlık kuruluşu, öğrencilerin memnuniyetleri ve karşılaştıkları sorunlar, diş sağlığı, psikolojik
sosyal, kültürel, danışma ve rehberlik ile spor ihtiyaçlarını destek ve hastalanma durumları, başvurdukları sağlık
karşılayan bir hizmet birimi ve aynı zamanda eğitim-öğretimin kuruluşları ve branşlar ile bu kuruluşlarda karşılaştıkları sorunları
desteklenmesi amacıyla bu alanda uygulama ve araştırmaların içeren sorular yer almaktadır. İstatistiksel analizlerde SPSS 20
yapıldığı bir uygulama dairesidir.” Bu yönetmeliğin amacı ise (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanılmıştır.
madde 4’te “Öğrencilerin beden ve ruh sağlığını korumak, hasta Tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra ki-kare testi
olanları tedavi etmek veya ettirmek, barınma, beslenme, uygulanmış ve p<0,05 anlamlılık sınırı olarak alınmıştır.
çalışma, dinlenme ve ilgi alanlarına göre boş zamanlarını
değerlendirmek, yeni ilgi alanları kazanmalarına imkan BULGULAR:
sağlayarak, gerek sağlık ve gerekse sosyal durumlarının
iyileşmesine, yeteneklerinin ve kişiliklerinin sağlıklı bir şekilde Katılımcıların %47,3’ü (n=166) kadın, %52,7’si (n=185)
gelişmesine imkan verecek hizmetler sunmak ve onları ruhsal ve erkekten oluşmaktaydı. Ortalama yaş 21,8 ± 2,54 yıl olarak
bedensel sağlıklarına özen gösteren bireyler olarak yetiştirmek, saptandı. Öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümler ağırlıklı
birlikte düzenli ve disiplinli çalışma, dinlenme ve eğlenme olarak %41,8 (n=146) mühendislik, %8,6 (n=30) öğretmenlik,
alışkanlıkları kazandırmaktır. Dairenin sağlık hizmetlerinden %4,6 (n=16) tıp fakültesi ve %45 (n=159) diğerleri olarak
üniversitede çalışanlar ile emekliler ve bunların bakmakla bildirildi. Evde kaldıklarını belirtenlerin oranı %30,8 (n=108),
yükümlü oldukları aile bireyleri de yararlanır. Daire üniversitede yurtta kaldığını belirtenlerin oranı %68,4 (n=240) idi.
çalışanların “Daire Hekimliği” görevini de yapar. Daire aynı Başvuranların sosyal güvenceleri sorgulandığında %48,3
zamanda bu amacının gerçekleştirilmesine yönelik araştırma ve (n=168) SSK, %17,5 (n=61) emekli sandığı, %6,9 (n=24)
uygulama yapan veya yaptıran bir araştırma eğitim bağkur, %1,7 (n=6) özel sigorta olduğu belirlendi. Öğrencilerin
kuruluşudur.” İfadeleriyle belirtilmiştir. Dairede yürütülecek %4,9’unun (n=17) herhangi bir sağlık güvencesi yoktu ve
başlıca hizmetler ise sağlık hizmetleri, psikolojik danışma ve öğrencilerin %15,2’si (n=53) bu soruya “bilmiyorum” yanıtını
rehberlik hizmetleri, kültürel hizmetler, spor hizmetleri şeklinde verdi (Tablo 1).
madde 10’da belirtilmiştir (1).

Hasta memnuniyeti; hastaların aldıkları sağlık hizmetinden istek


ve beklentilerinin ne ölçüde karşılandığı şeklinde
değerlendirilebilir. Hasta memnuniyeti, verilen hizmet kalitesinin
değerlendirilmesinde önemli bir yer alır ve hizmet sunumundaki
eksiklerin belirlenip, düzeltilmesine katkı sağlar (2).

Üniversiteler bünyesindeki mediko-sosyal birimleri, 2019/10


Sağlık Hizmeti Sunucularının Basamaklandırılması Hakkında
Genelge’ye göre 1. basamak sağlık kuruluşları arasında yer
almaktadır (3). Bu birimler personele, ailelerine ve öğrencilere
birinci basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlardır. Mediko-
sosyal merkezleri ilk başvuru yeri olması nedeniyle “aile
hekimliği hizmeti”ne uygun birimlerdir (4). Bununla birlikte bu
birimler her ne kadar ilk başvuru yeri olarak değerlendirilebilse
de hasta profili aile sağlığı merkezlerinin profillerinden oldukça
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 93

Tablo 1: Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Bazı Sosyodemografik


Özellikleri
Tablo 3: Öğrencilerin Sağlık Durumlarına İlişkin Parametreler
(Devamı)
N % Ayda bir Üç ayda bir Altı ayda bir Yılda bir Hiç
Cinsiyet n % n % n % n % n %
Kadın 166 47,3 Ne sı - - 13 3,7 21 6 60 17,1 231 65,8
Erkek 185 52,7 klıkta
Yaş kan b
18-24 321 91,5 ağışın
da bu
25-30 25 7,1
lunur
31 ve üzeri 5 1,4 sunu
Kaldığı yer z?
Yurt 240 68,4 Ne sı 4 1,2 17 4,8 53 15,1 144 41 106 30,2
Ev 108 30,7 klıkta
Diğer 3 0,9 diş ko
ntrolü
Sosyal güvence
yaptır
Emekli sandığı 61 17,5 ırsınız
SSK 168 48,3 ?
Bağkur 24 6,9 Ne sı 22 6,3 80 22,8 126 35,9 96 27,4 14 4
Genel Sağlık Sigortası 17 4,9 klıkta
Özel sigorta 6 1,7 hasta
olurs
Yeşil kart 2 0,6
unuz
Yok 17 4,9 ?
Bilmiyorum 53 15,2
Ekonomik durum Aylık sağlık gideri harcaması genelin medyanı alındığında 20 TL
Çok iyi 3 0,9 (20-1200 TL) olarak hesaplandı. Kronik hastalığı olanların aylık
İyi 73 20,8 ortalama sağlık gideri harcamasının medyanı 50 TL iken, kronik
Orta 254 72,6 hastalığı olmayan kişilerde medyan 20 TL olarak saptandı.
Kötü 18 5,1
Çok kötü 2 0,6 Katılımcıların en sık başvurdukları sağlık kuruluşu %58,1
(n=204) ile devlet hastanesi iken, %16,8’i (n=59) üniversite
Sürekli ilaç kullandığı bir hastalığı olduğunu belirtenler hastanesi, %12,8’i (n=45) aile sağlığı merkezi, %7,1’i (n=25)
katılımcıların %8,3’ünü (n=29) oluşturmaktaydı. Bu kişilerin özel hastane olup ve mediko-sosyal merkezini işaretleyenlerin
merkezden memnuniyet oranlarına bakıldığında, ‘fikrim yok’ oranı %4,8’dir (n=17) (Şekil 1). En sık başvurduğu merkezin
cevabını veren kişilerin dışında kalanlar arasında kronik mediko-sosyal merkezi olduğunu işaretleyenlerin %3,9’unun
hastalığa sahip olanlar ve olmayan kişilerin memnuniyet (n=3) aile sağlığı merkezi Kocaeli’ndedir.
düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı
(p<0,374). Daha önce psikolojik destek aldığını belirtenler ise
%13,1 (n=46) oranındaydı (Tablo 2). Diş hekimi kontrolü için
başvuranların sıklığı %41 (n=144) oranında yılda bir, %15
(n=53) oranında altı ayda bir olarak bulundu ve %30,2 (n=106)
oranında öğrencinin hiç diş hekimi başvurusu yoktu.
Katılımcıların %6,3’ü (n=22) ayda bir, %22,8 (n=80) üç ayda bir,
%35,9 (n=126) altı ayda bir hastalandığını belirtti (Tablo 3).

Tablo 2: Öğrencilerin Sağlık Durumlarına İlişkin Parametreler


Evet Hayır
n % n %
Sigara içiyor 80 22,8 271 77,2
musunuz?
Alkol 79 22,5 272 77,5
kullanıyor
Şekil 1: En Sık Başvurulan Sağlık Kuruluşu
musunuz?
Sürekli ilaç 29 8,3 321 91,7
Sağlık kuruluşlarında katılımcıların en sık karşılaştıkları sorunlar
kullandığınız
bir sırasıyla %55 (n=193) sıra beklemek, %26,8 (n=94) kalabalık
hastalığınız olması, %25,6 (n=90) ilgisizlik, %20,2 (n=71) iletişim
var mı? problemleri, %12,3 (n=43) doktor sayısının yetersiz olması, %10
Hiç check-up 11 3,1 340 96,9 (n=35) fazla ücret alınması, %4,3 (n=15) hekim dışı sağlık
yaptırdınız personeli ile ilgili sorunlar olarak belirtilmiştir (Tablo 4).
mı?
Daha önce 46 13,1 305 86,9
psikolojik
destek aldınız
mı?
94 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Tablo 4: Sağlık Kuruluşlarında En Sık Karşılaşılan Sorunlar hastanesinde, %42,7’si (n=150) devlet hastanesinde sorunlarını
Evet Hayır çözeceğini belirtti (Şekil 3).
N % N %
Sıra 193 55 158 45 Tablo 5: Mediko-Sosyal Merkezi Hakkında Bilgi Düzeyi
beklemek Evet Hayır Fikrim yok
İlgisizlik 90 25,6 261 74,4 n % n % n %
Kalabalık 94 26,8 257 73,2 Mediko- 115 32,9 235 67,1 1 0
İletişim 71 20,2 280 79,8 sosyal
problemleri tanımını
biliyor mu
Doktor 43 12,3 308 87,7
sunuz?
sayısının
yetersizliği Mediko- 255 72,6 8 2,3 88 25,1
sosyal m
Temizlik 26 7,4 325 92,6
erkezind
problemleri
e 3.
Hekim dışı 15 4,3 336 95,7 basamak
sağlık sağlık
personeli ile hizmeti
ilgili sorunlar veren aile
Fazla ücret 35 10 316 90 hekimliği
alınması polikliniği
nden
Katılımcıların 1. basamak sağlık hizmetlerini kullanımları ve bu memnun
konudaki bilgi düzeyleri sorgulandığında kendi bağlı olduğu aile musunuz
sağlığı merkezi Kocaeli’de olanların oranı %21,9 (n=77) idi. ?
%72,4’ünün (n=254) aile sağlığı merkezi başka şehirde ve Mediko- 81 23,3 74 21,3 192 55,2
sosyal m
katılımcıların %5,7’sinin (n=20) aile sağlığı merkezinin yeri ile
erkezind
ilgili fikri yoktu (Şekil 2). Aile sağlığı merkezi Kocaeli’de e 3.
olmayanlar ise taşımama sebebi olarak %37,9 (n=105) “Fırsat basamak
bulamadım”, %28,9 (n=80) “Aile sağlığı merkezine gitmiyorum”, sağlık
%11,6 (n=32) “hangi aile sağlığı merkezine bağlı olduğumu hizmeti
bilmiyorum” olarak belirtti. verilmesi
sağlık gid
erlerinizd
e fark olu
şturuyor
mu?

Tablo 6: Mediko-Sosyal Merkezine Başvurma Sebebiniz


Evet Hayır
N % n %
Muayene 143 40,7 208 59,3
olma
Kan tahlili 37 10,5 314 89,5
İlaç yazdırma 26 7,4 325 92,6
Diş 7 2 344 98
Şekil 2: Bağlı Olduğunuz Aile Sağlığı Merkezi Kocaeli’de mi? muayenesi
Rapor alma 59 16,8 292 83,2
Katılımcıların %32,9’u (n=115) mediko-sosyal merkezinin
tanımını ve işlevini bilmekteydi. 3.basamak sağlık hizmeti veren
aile hekimliği polikliniğinin mediko-sosyal merkezinde
olmasından memnuniyet duyanlar %72,6 (n=255) oranındaydı,
%2,3 (n=8) memnun değildi ve %25,1’inin (n=88) bu konuda
fikri yoktu. Katılımcıların %23,3’ü (n=81) mediko-sosyal
merkezinde hizmet almanın 3. basamak bir hizmet olması
dolayısıyla sağlık giderlerinde fark yarattığını bilmekte, %21,3’ü
(n=74) bilmemekte ve %55,2’sinin (n=192) bu konuda fikri
yoktu (Tablo 5). Memnuniyet ile ilgili soruya ‘fikrim yok’ dışında
cevap veren kadınların (n=135) 134’ü memnun, erkeklerin
(n=128) 121’i memnun olduğunu belirtmiştir. Bu veriler
istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,026). Öğrenciler mediko-
sosyal merkezini %40,7 (n=143) muayene olmak için, %16,8
(n=59) rapor almak için, %10,5 (n=37) kan tahlili için tercih
etmekteydi (Tablo 6) ve katılımcıların %92’si (n=323)
ihtiyaçlarını burada giderebildiğini belirtti. Mediko-sosyal Şekil 3: Mediko-Sosyal Merkezi Olmasaydı Sorununuzu
merkezi olmasaydı katılımcıların %45’i (n=158) üniversite Çözmek İçin Nereye Başvururdunuz?
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 95

Tablo 9: Özellikle Bilgi Almak İstediğiniz Hastalık/Koruyucu


Sağlık Hizmeti Hangisidir?
Öğrencilere hangi branşlarla ilgili sorunlar için hastaneyi tercih Evet Hayır
ettikleri sorulduğunda %36,5 (n=128) dahiliye, %18,2 (n=64) n % n %
cildiye, %13,7 (n=48) göz hastalıkları için başvurduklarını Bulaşıcı 89 25,4 262 74,6
belirtmişlerdir (Tablo 7). hastalık
Cinsel yolla 48 13,7 303 86,3
Tablo 7: Hangi Branşlarla İlgili Sorunlarınız İçin Hastaneyi bulaşıcı
Tercih Ediyorsunuz? hastalık
Evet Hayır Kanser/ 106 30,2 245 69,8
n % n % lösemi
Cildiye 64 18,2 287 81,8 Kan 68 19,4 283 80,6
hastalıkları/
FTR 10 2,8 341 97,2
anemi
Ortopedi 29 8,3 322 91,7
Psikiyatrik 108 30,8 243 60,2
Dahiliye 128 36,5 223 63,5 hastalıklar
Genel cerrahi 31 8,8 320 91,2 FTR 61 17,4 209 82,6
Göz 48 13,7 303 86,3 Dermatolojik 55 15,7 296 84,3
hastalıkları hastalıklar
Kalp 45 12,8 306 87,2
Mediko-sosyal merkezi aile hekimliği polikliniğinin eksik bulunan hastalıkları
yanları; laboratuvar tetkiklerinin mediko-sosyal merkezi Göz 68 19,4 283 80,6
binasında yapılamaması, devamlı olarak aynı doktorun hizmet hastalıkları
vermemesi ve ambulans bulunmaması olarak tespit edildi
(Tablo 8). ‘Mediko-sosyal merkezini arkadaşlarınıza tavsiye eder misiniz?’
sorusuna katılımcıların %96’sı (n=337) evet olarak yanıt verdi
Tablo 8: Mediko-Sosyal Merkezi’nin Eksik Bulduğunuz Yönleri (Şekil 5).
Evet Hayır
N % n %
Aynı doktor 27 7,7 324 92,3
yok
Laboratuvar 211 60,1 140 39,9
tetkiki yok
Ambulans 25 7,1 326 92,9
yok

Katılımcıların %15,7’si (n=55) koruyucu sağlık hizmeti ile ilgili


bilgi almak istediğini ve %38,6’sı (n=135) bu konuda kararsız
olduğunu belirtti (Şekil 4). Bunlar arasında en çok bilgi alınmak
istenen konular sırasıyla %30,8 (n=108) psikiyatrik hastalıklar,
%30,2 (n=106) kanser-lösemi, %19,4 (n=68) göz hastalıkları ve
%19,4 (n=68) kan hastalıkları ve anemiler olarak saptandı Şekil 5: Mediko-Sosyal Merkezini Arkadaşlarınıza Tavsiye
(Tablo 9). Eder misiniz?

TARTIŞMA:

Kocaeli Üniversitesi 2018-2019 eğitim öğretim yılında ön lisans,


lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde toplam 62788
öğrenci bulunmaktadır (5). Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Aile Hekimliği Anabilim Dalı tarafından Şubat 2017’den itibaren
mediko-sosyal merkezinde poliklinik hizmeti verilmeye
başlanmıştır. Birimde 2 aile hekimliği asistanı, 2 psikolog, 1 diş
hekimi, 2 hemşire tarafından sağlık hizmeti verilmektedir.
Mediko-sosyal merkezinde intramusküler enjeksiyon,
pansuman, kan basıncı ölçümü gibi basit girişimsel işlemler
yapılabiliyorken elektrokardiyografi ve uzun süreli takip
gerektirecek işlemler yapılamamaktadır.
Şekil 4: Bilgi Almak İstediğiniz Bir Hastalık / Koruyucu Sağlık
Hizmeti Var mı? Mediko-sosyal merkezindeki aile hekimliği polikliniğine aylık
yaklaşık 700-900 arası hasta başvurusu olmaktadır. Çalışmayı
gerçekleştirdiğimiz 1-28 Şubat 2019’da toplam 793 hasta
polikliniğimize başvurmuş olup araştırmaya katılmayı kabul eden
351 öğrenci ile araştırma gerçekleştirilmiştir. Katılmayan kişiler
çoğunlukla öğrenci dışı akademik personel ve üniversite
personeli olması sebebiyle çalışma dışı bırakılmış, bir kısım
öğrenci de zaman kısıtlılığı nedeniyle çalışmaya katılmayı
reddetmiştir.
96 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

2009 yılında Düzce Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada tetkiklere duyulan gereksinim nedeniyle olabileceği
öğrencilerin çoğunun çalışmadan önce mediko-sosyal düşünülmektedir. Yine birimin şehir merkezinden uzak ve mesai
merkezinin görev tanımını bilmediği tespit edilmiştir (%67,5) (6). saatleri içerisinde hizmet veriyor olması, bu saatler dışında
Bizim çalışmamızda da katılan öğrencilerin büyük çoğunluğunun sağlık ihtiyacı olan ya da ikameti üniversite yurdu olmayan
mediko-sosyal merkezinin tanımını ve işlevini bilmediği öğrenciler için birime ulaşım güçlüğü mediko-sosyal merkezini
görülmüştür. Bu da mediko-sosyal merkezinde aile hekimliği en sık başvuru yeri olarak tercih edenlerin düşük oranda
bölümü tarafından hizmet verilmesinin 1. basamak aile sağlığı olmasının başka bir sebebi olabilir.
merkezi hizmeti gibi düşünülüp, yanlış değerlendirilmesine yol
açmaktadır. Çalışmamızda öğrencilerin %40,7’si muayene için, %7,4’ü ilaç
yazdırmak için birimimizi tercih ettiklerini belirtmektedir. Kocaeli
Kocaeli Üniversitesi’nde istenilebilen her türlü tetkik mediko- Üniversitesi Tıp Fakültesi Hereke Aile Hekimliği Merkezi’nde
sosyal merkezinde de istenebilirken hastaların tetkik yaptırmak 2001 yılında yapılan çalışmada ise polikliniğe başvuranların
için (örneğin kan, idrar tetkiki, radyolojik görüntülemeler vb.) %37,4’ü ilaç yazdırmak için başvurmuştur (9). Bizim
yürüme mesafesindeki Kocaeli Üniversitesi Hastanesi çalışmamızda bu oranın daha az bulunmasının nedeni
laboratuvarına ve radyoloji birimine gitmelerinin gerekmesi katılımcıların öğrencilerden oluşması ve kronik ilaç kullanımının
birimimizin bir dezavantajıdır. erişkin nüfusa göre çok daha az olması olabilir. Hacettepe
Üniversitesi’nde yapılan araştırmada ise muayene olmak için
Düzce Üniversitesi’nde yapılan çalışmada öğrencilerin büyük başvurduğunu belirtenlerin oranı %57,8 ve %66,6 olarak
kısmının mediko-sosyal merkezinde ambulans bulunmasını bulunmuş olup, bizim çalışmamızda bulunan oranın daha düşük
istediği görülmektedir (6). Bizim çalışmamızda ise katılımcıların olmasının sebebi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
az bir kısmı (%7,1) mediko-sosyal merkezinde ambulans Hastanesi’nin mediko-sosyal merkezine çok yakın mesafede ve
bulunmamasını birimin eksik yönlerinden biri olarak erişilebilirliğinin kolay olması ve kişilerin hastalık durumunda ilk
değerlendirmiştir. Bunun sebebi olarak acil durumlar için bir seçenek olarak devlet hastanesi ve üniversite hastanesini tercih
adet resmi aracın birimimizde hazır bulundurulması ve gerekli etmeleri olduğu düşünülmektedir (8).
durumlarda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil
Servisi’ne hastanın naklini gerçekleştirmesi olabilir. Öğrencilerin sadece %15’i koruyucu sağlık hizmeti almak
istediklerini belirtmektedir. Ayrıntılı sorgulandığında ise
Ülkemiz sağlık örgütlenmesi içinde Üniversite Hastaneleri psikiyatrik hastalıkların en çok bilgi alınmak istenen konular
üçüncü basamakta yer alır. Üniversite Hastanelerine bağlı aile arasında olduğu görülmektedir. Bu gereksinimin de mediko-
hekimliği poliklinikleri de, hastane dışında olsa da, mali açıdan, sosyal merkezinin bünyesinde görev yapmakta olan psikologlar
üçüncü basamak olarak kabul edilmektedir (7). Çalışmaya tarafından verilebilecek psikolojik danışmanlık hizmetleri ile
katılan öğrencilerin %72,6’sı mediko-sosyal merkezinde Kocaeli karşılanabileceği düşünülmektedir. Yine katılımcılar çok yüksek
Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı tarafından 3. basamak bir oranda kanser-lösemi hakkında koruyucu sağlık hizmeti ve
sağlık hizmeti veriliyor olmasından memnundur. Bununla birlikte bilgilendirme istemektedir. Bu hizmet de birimimizde görev
öğrencilerin %76,7’si sağlık giderlerinde muayene ve ilaç katılım yapan aile hekimliği asistanları ve hemşireler tarafından
payı açısından fark yarattığının bilincinde değildir. Çalışmamıza sağlanabileceği gibi, tıp fakültesi öğrencilerinin ve öğretim
göre öğrencilerin büyük bir kısmı bir sağlık güvencesine üyelerinin de desteğiyle üniversite içerisinde konferans,
sahipken (%79,9), %4,9’unun bir sağlık güvencesi bilgilendirme standı, özel haftalarda farkındalık etkinlikleri gibi
bulunmamakta, %15,2’si ise herhangi bir sağlık güvencesi olup faaliyetlerle geliştirilebilir. Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri
olmadığını bilmemektedir. Hizmet sunumunda ileri düzey Dergisi’nde Ocak 2017 tarihinde yayımlanan bir çalışmada (
üniversitelerden birisi olan Ankara Hacettepe Üniversitesi’nin 2 n=452) öğrencilerin %63,5 ‘inin üniversite mediko-sosyal
kampüsündeki öğrenci sağlık merkezlerine başvuran hastalar merkezinde cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile ilgili bir
arasında hizmetten memnuniyet düzeyini belirlemek amacıyla danışmanlık birimi veya poliklinik kurulmasını istedikleri
yapılan bir araştırmada, iki kampüsün verilerine bakıldığında belirlenmiştir (10). Bizim çalışmamızda ise cinsel yolla bulaşıcı
katılımcıların %24 ve %14.6’sının sosyal güvencesi olmadığı hastalıklar konusunda bilgi almak isteyen kişilerin oranı %13,7
tespit edilmiştir (8). olarak bulunmuştur.

Düzce Üniversitesi’nde yapılan çalışmada öğrencilerin sağlık Mediko-sosyal merkezini arkadaşlarına tavsiye edebileceğini
hizmeti için yalnızca %1,4’ünün mediko-sosyal merkezinden belirten öğrencilerin oranı %96 olarak tespit edilmiştir. Bu
yararlandığı, daha ziyade devlet hastanesi (%60,9) ve üniversite oranlar Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan çalışmada %67,2 ve
hastanesini (%27,3) tercih ettikleri görülmüştür (6). %79,6 olarak bulunmuş olup, örneklem sayımız benzer olmakla
Çalışmamızda ise öğrencilerin çoğu (%92) sorununu mediko- birlikte ( Hacettepe çalışması n=398), bizim çalışmamızdaki
sosyal merkezinde çözebildiğini söylemesine ve %72,6’sı memnuniyet oranının daha yüksek olmasının sebebi, muayene
mediko-sosyal merkezinde Kocaeli Üniversitesi Aile Hekimliği için bekleme süresinin az olması, üniversite içerisinde birime
Anabilim Dalı tarafından 3. basamak sağlık hizmeti veriliyor ulaşımın kolay olması olabilir (8).
olmasından memnun olmasına rağmen öğrencilerin en sık
başvurdukları sağlık kuruluşu %58,1 oranında devlet 1978 Alma Ata konferansında, temel sağlık hizmetleri bütüncül
hastanesidir. En sık başvuru yeri olarak mediko-sosyal bir kavram olarak ifade edilmiştir. Süreklilik, kapsayıcılık,
merkezini tercih edenlerin çok düşük bir oranda (%4,8) olduğu ulaşılabilirlik, katılım ve sevk zinciri gibi birçok özellik yer alır
görülmektedir. Birimimizin eksik yönleri olarak belirtilen (11). Bu sağlık hizmet özelliklerini içinde barındıran
laboratuvar hizmetlerinin birim bünyesinde yapılamaması, yapılandırılmış birinci basamak değerlendirme ölçeklerinin
poliklinik hizmeti veren aile hekimliği asistanlarının periyodik kullanılmamış olması araştırmamızın kısıtlılıkları arasında
olarak değişmesi en sık başvuru yerinin diğer sağlık merkezleri sayılabilir (12, 13). Araştırmanın kısıtlılıkları arasında ayrıca,
olmasının sebebi olabilir. Bir diğer sebep olarak da öğrencilerin araştırmanın yapıldığı şubat ayında yarı yıl tatili nedeniyle
en çok dahiliye, cildiye ve göz hastalıkları için hastaneye başvuru sayısının yıllık ortalamadan düşük olması yer
başvurmaları, birimimizde olmayan daha spesifik ve ileri almaktadır. Bununla birlikte araştırmaya katılan kişi sayısı da bu
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 97

başvuru sayısının yarısı kadardır. Bu nedenle mediko-sosyal


bünyesindeki Aile Hekimliği polikliniğinden hizmet alan kişilerin
profilleri ideal güçte temsil edilmemiş olabilir.

SONUÇ

Mediko-sosyal merkezi olmasaydı katılımcılar büyük oranda


üniversite hastanesine ve devlet hastanesine başvuracaklarını
belirtmiştir. 1.basamak hizmeti veren sağlık kuruluşuna (aile
sağlığı merkezi) başvuracağını belirtenlerin oranı çok düşüktür.
Bu sonuçlar bize mediko-sosyal merkezinde verilen sağlık
hizmetinin özellikle kampüs içerisinde bulunan tıp fakültesi
hastanesinin hasta yoğunluğunu önemli derecede azalttığını
göstermiştir. Mediko-sosyal merkezinin öğrenciler tarafından ilk
ve en sık tercih edilen sağlık kuruluşu olması için öğrencilerin
mediko-sosyal yapılarının tanımı ve işlevi konusunda
bilgilendirilmesi, farkındalıklarının artırılması gerektiği
düşüncesindeyiz.

Mediko-sosyal merkezini arkadaşlarına tavsiye edebileceğini


belirten öğrencilerin oranının yüksek olması mediko-sosyal
merkezinde verdiğimiz hizmetlerin devamlılığı açısından bizi
motive etmektedir.

KAYNAK

1.Mevzuat Bilgi Sistemi [Internet]. [a.yer 03 Ağustos 2019]. Erişim adresi:


http://www.mevzuat.gov.tr./Yükseköğretim Kurumları Mediko-Sosyal Sağlık,
Kültür ve Spor İşleri Dairesi Uygulama Yönetmeliği
2.Çetinkaya F, Baykan Z, Naçar M. Yetişkinlerin Aile Hekimliği Uygulaması ile
İlgili Düşünceleri ve Aile Hekimlerine Başvuru Durumu. TAF Preventive
Medicine Bulletin. 2013;12(1).
3.2019/10 Sağlık Hizmetleri Sunucularının Basamaklandırılması Hakkında
Genelge [Internet]. [a.yer 08 Ocak 2020] Erişim adresi:
https://shgm.saglik.gov.tr/TR,55587/201910-saglik hizmeti-sunucularinin-
basamaklandirilmasi-hakkinda-genelge.html
4.Ekerbiçer HÇ, Çelik M, Şaşmaz S. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Mediko-Sosyal Polikliniklerinde Saptanan Dermatozların Dağılımı. Türkiye Aile
Hekimliği Dergisi. 2007;7(2):73-6.
5.KOU Öğrenci Bilgileri [Internet]. [a.yer 03 Ağustos 2019]. Erişim adresi:
https://ogr.kocaeli.edu.tr/KOUBS/Istatistik/index.cfm
6.Kara İH. Düzce Üniversitesi Öğrencilerinin Mediko-Sosyal Gereksinimleri, Bilgi
ve Yararlanma Düzeylerinin Belirlenmesi. Konuralp Tıp Dergisi. 2009;1(1):7-15.
7.Aladağ N, Ciğerli Ö, Topsever P, Topallı R, Görpelioğlu S, Filiz TM. Tıp
fakültesi aile hekimliği polikliniklerinin sağlık hizmeti sunumundaki yeri:
Değirmendere deneyimi. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi. 2007;7(4):165-70.
8.Vaizoğlu SA, Beyhun EN, Çakmak F, Doğan S, Doğan S, Eren Ş, vd. Bir
üniversitenin iki sağlık merkezine başvuranların memnuniyet durumlarının
belirlenmesi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni. 2005;4(1):25-36.
9.Ciğerli Ö, Topsever P, Topallı R, Görpelioğlu S, Filiz TM. Hereke aile hekimliği
merkezi 2001 yılı başvuru nedenleri ve yapılan sevklerin değerlendirilmesi.
Türkiye Aile Hekimliği Dergisi. 2007;7(1):18-22.
10.Aykan ŞB, Altındiş M, Ekerbiçer H, Aslan FG, Altındiş S. Üniversite
Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanımı ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklarla
İlgili Farkındalıkları. Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2017;3(1):1-5.
11.Declaration of Alma-Ata International Conference on Primary Health Care, Alma-
Ata, USSR, 6-12 September 1978 [Internet]. [a.yer 08 Ocak 2020]. Erişim
adresi: https://www.who.int/publications/almaata_declaration_en.pdf?ua=1
12.Europep-hekim-değerlendirme-olcegi-toad [Internet] [a.yer 08 Ocak 2020].
Erişim adresi: https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/europep-hekim-
degerlendirme-olcegi-toad.pdf
13.Birinci Basamak Değerlendirme Ölçeğinin (Primary Care Assessment Tool)
Hizmetten yararlananlar için Türkçe erişkin sürümünün psikometrik özellikleri
[Internet]. [a.yer 08 Ocak 2020]. Erişim adresi: https://toad.halileksi.net/sites/def
ault/files/pdf/birinci-basamak-degerlendirme-olcegi-toad.pdf
98 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma özellikleri daha iyi tanınacaktır. Hastaların demografik verileri,
kronik hastalık varlığı gibi hastalık durumları, özellikle tedaviye
uyumda çok önemli olan ilaç kullanım alışkanlıkları gibi özellikleri
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Aile Hekimleri tarafından yakından gözlenecektir (2). AİK’nın
Hekimliği Anabilim Dalı Merkez Polikliniğe Başvuran yaygınlaştırılması için her türlü faktör önem taşımakta ve Aile
Hastaların İlaç Kullanım Alışkanlıkları Hekimliği Uygulaması ve birinci basamak sağlık hizmetinin de
bu bağlamda etkili olduğunu düşünüldüğünden yerel farklılıkların
Bahadir Yazicioğlu1, Füsun Ayşin Artiran İğde2 da iyice incelenmesinin önemlidir (2,8,9).
1. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 55000 İLKADIM, Türkiye E-mail:
bahadiryazicioglu@gmail.com Literatür incelendiğinde bölgesel olarak farklılıklar göstermekle
2. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi birlikte, hastalar tarafından akılcı olmayan ilaç kullanım
alışkanlıklarının çok yüksek oranlarda olduğu görülmektedir.
Çalışma; Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Aile
Bahadir Yazicioğlu tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği
uygulamaları" başlıklı oturumda sunulmuştur.
Hekimliği Anabilim Dalı (AD) Polikliniğine başvurmuş hastaların
evde artık ilaç bulundurma ve ilaç kullanım alışkanlıkları ve bu
Anahtar Kelimeler: Ekonomi, Farmasötik, Tedavi alışkanlıkları etkileyen faktörler hakkında bilgi edinmek amacıyla
Uyumsuzluğu, Sağlık Tutumu, Temel Sağlık Hizmeti yapılmıştır.

Tam Metin GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışma, Samsun ilindeki hastaların akılcı ilaç kullanım


GİRİŞ ve AMAÇ durumlarını anlayabilmek amacıyla Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Polikliniğine başvuran
Akılcı ilaç kullanımı DSÖ’nün 1985 Nairobi toplantısında şöyle hastaların ilaç kullanım alışkanlıklarını araştırmaya yönelik
tanımlanmıştır; “Kişilerin klinik bulgularına ve bireysel kesitsel tipte, durum saptamaya yönelik tanımlayıcı, analitik
özelliklerine göre uygun ilacı, uygun süre ve dozajda, en uygun özellikte epidemiyolojik bir araştırmadır.
maliyetle ve kolayca sağlayabilmeleridir” (1,2). Akılcı ilaç
kullanımı ile ilgili 5 temel ilke kabul edilmiştir. Bu ilkeler; doğru Çalışmamızda evren, Aile Hekimliği Polikliniği’ ne 6 aylık süre
tanı koyma (hastanın problemini tanımlama), uygun ilacı seçme, içerisinde başvurması beklenen 3000 kişi olarak düşünülmüştür.
tedavi başarısını değerlendirme, çoklu ilaç kullanımı yapılacaksa
etkileşimleri değerlendirme, planlanan tedavinin Akılcı ilaç kullanımı konusunda literatür incelenerek veri toplama
uygulanabilirliğini ve maliyetini önemsemektir (3). amacıyla anket hazırlanmıştır. Hazırlanan anket, 6 aylık süre
içerisinde polikliniğe başvuran hastalardan onayları alınarak yüz
Hekimlerin reçetelerinde tercih ettikleri ilaçların çoğu, kendi yüze görüşme metodu ile rastgele çalışmaya kabul eden kişilere
deneyimlerine göre elde ettikleri bilgilere göredir. Bu sık uygulanmıştır.
kullanılan ilaçlara kişisel ilaç (K-İlaç) denilmektedir. K-ilaçların
seçilmesinde, eğitim süresince hocaların tercihleri ve tedavi Elde edilen veriler bilgisayara işlenerek SPSS (Statistical
rehberleri etkilidir. Ancak günümüzde akılcı ilaç seçiminde Package for the Social Sciences) 20.0 paket program
bilimsel verilerin de kullanılması gerekmektedir (4). sayesinde istatistik analizleri yapılmıştır.

Dünya Sağlık örgütüne göre K-İlaç seçimi süreci (5); Bu çalışma Aile Hekimliği Anabilim Dalı alanında Tıpta Uzmanlık
Tezinden üretilmiştir.
i. Hastalığının tanımlanması
ii. Tedavi amaçlarının belirlenmesi BULGULAR
iii. Etkili ilaç gruplarının listesinin yapılması
iv. Kriterlere göre etkili bir ilaç grubu seçilmesi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile
v. K-ilacın seçilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Hekimliği Anabilim Dalı merkez poliklinikte 01 Temmuz 2014 ile
31 Aralık 2014 tarihleri arasında çalışmamıza 110’u (%40,4)
Akılcı İlaç Kullanımı ve Aile Hekimliği erkek, 162’ si (%59,6) kadın toplam 272 kişi katılmıştır.

Aile hekimleri, disiplinin temel ilkeleri doğrultusunda eğitilmiş Görüşülen kişilerin yaş ortalamaları incelendiğinde, yaş
uzman hekimlerdir. Esas olarak yaş, cinsiyet ve rahatsızlık ortalaması 30,86±13,36 bulunmuştur.
ayrımı yapmaksızın tıbbi bakım arayan her bireye kapsamlı ve
sürekli hizmet sunmaktan sorumlu kişisel hekimlerdir. Bireylere Eğitim durumlarına göre değerlendirildiğinde; görüşülen kişilerin
aile, toplum ve kültürleri bağlamında hizmet sunarlar; bunu %1,1 (n=3) okuryazar değildi. %0,7 (n=2) okuryazar, %5,5
yaparken her zaman hastalarının bağımsız kişiliklerine saygı (n=15) ilkokul mezunu, %5,5 (n=15) ortaokul mezunu, %17,6
duyarlar. Ayrıca topluma karşı da mesleksel sorumluluk taşırlar (n=48) lise mezunu ve %69,5 (n=189) üniversite mezunu idi. En
(6). Aile hekimleri; tüm sağlık sorunları ile ilgilenen sürekli büyük grup %69,5 ile üniversite mezunlarında olarak tespit
iletişime açık hastaların hastalıklar ile ilgili ilk temas ettikleri edildi.
kişilerdir. Toplum yönelimlidir, toplum sağlığı için sorumluluk
hisseder. Toplumdaki sağlıkla ilgili durumları ve alışkanlıkları Görüşülen kişilerin %97,8’ inin (n=266) sosyal güvencesi
toplumda oldukları sıklıkta görür. Hastalara bütüncül ve mevcuttu, meslek dağılımına bakıldığında en büyük oran %47,8
kapsamlı yaklaşımla kişi merkezli bakım gerçekleştirir (7). (n=130) ile öğrenci grubundan oluşmaktaydı.

Aile Hekimliğinin temel özelliklerinin gereklilikleri ile, hastalar Görüşülen kişilerin %65,8’ i (n=179) il merkezinde, %26,8’ i
hekimler tarafından daha yakından takip edilebilecek ve hasta (n=73) ilçe merkezinde, %7,4’ ü (n=20) köy, kasaba veya
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 99

beldede ikamet etmekteydi, %18,8’ inde (n=51) mevcut kronik (n=9) Özel Hastaneye, %0,7’si (n=2) hastalık durumunda ilk
bir hastalık mevcuttu. olarak eczaneye başvurduğu görülmüştür.

Çalışmaya katılan kişilerin evde ilaç bulundurma özellikleri Görüşülen kişilerin %27,2’ si (n=74) evde bulunsun diye ilaç
incelendiğinde; 163 kişi (%59,9) kullanılmayan ilaçları evde yazdırır mısınız sorusuna evet demiştir. Bu hastaların (n=74) en
bulundurduğunu belirtmiştir. sık yazdırdığı ilaçlara bakıldığında, ilaç yazdıranların %87,8’inin
(n=65) ağrı kesici, %44,6’ sının (n=33) antibiyotik, %33,8’ inin
Görüşülen kişilerin evde ilaç saklama yerlerine bakıldığında, (n=25) anti-gribal ilaç yazdırdıkları görülmüştür.
%38,6’ sı (n=105) oda sıcaklığında herhangi bir yerde, %34,9’u
(n=95) buzdolabında, %26,5’ i (n=72) ecza dolabında ilaçlarını Görüşülen kişilerin doktora en sık başvuru sebepleri
saklamaktaydı. İlaç saklama yerlerine kişilerin kronik hastalık incelendiğinde, %7,7’ si (n=21) sağlık konusunda danışmanlık,
durumlarına göre bakıldığında, kronik hastalık durumu evde ilaç %10,3’ ü (n=28) ilaç yazdırmak, %9,2’ si (n=25) kontrol
bulundurma yerleri üzerinde anlamlı derecede farklılık muayenesi ve %72,8’i (n=198) hastalık muayenesi için olduğu
oluşturmaktadır. görülmüştür.

Tablo 1: Kronik hastalık durumuna göre evde ilaç saklama Kronik hastalık durumlarına göre hekime başvuru sebeplerine
yerleri bakıldığında, kronik hastalık durumu hekime başvurusu
Kronik Hastalık Toplam p* sebeplerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık oluşturmaktadır.
Yok Var n %
Oda sıcak 74 (%34,5) 31 (%41,4) 105 38,6 0,01 Tablo 3: Kronik hastalık durumlarına göre doktora başvuru
lığında sebepleri
herhangi Kronik hastalık Toplam p*
bir yer Var Yok n %
Ecza 63 (%34,5) 9 (%21,0) 72 26,5 Sağlık ko 3 (%5,9) 18 (%8,1) 21 7,7 0,0001
dolabı nusunda
Buzdolabı 84 (%30,9) 11 (%37,7) 95 34,9 danışman
Toplam 221 51 (%18,8) 272 100 lık
(%81,8) İlaç 11(%21,6) 17 (%7,7) 28 10,3
yazdırmak
* χ2 Kontrol m 10 (%19,6) 15 (%6,8) 25 9,2
uayenesi
Görüşülen kişilerin hastalık durumu olduğunda ilk yaptıkları Hastalık 27 (%52,9) 171 198 72,8
davranışlara bakıldığında, görüşülenlerin %48,5’ i (n=132) muayene (%77,4)
doktora başvurup muayene olduğu görülmüştür. si
Toplam 51 (%100) 221 272 100
(%100)
Tablo 2: Cinsiyetlere göre görüşülenlerin hastalık
durumundaki tutumları
* χ2 (Tablodaki gözlerin %20’den fazlasında frekansın
Cinsiyet Toplam p*
5’ten küçük olması durumunda grupların birleştirilmesi ile
Erkek Kadın n %
elde edilen p değeri)
Hiçbir şey 27 (%24,5) 50 (%30,9) 77 28,3 0,01
yapmada
n
Görüşülen kişilerin hekime başvurmadan ya da reçetesiz ilaç
hastalığın kullanım durumları sorgulandığında, görüşülenlerin % 47,8’i
geçmesin (n=130) doktora başvurmadan ilaç kullanmadığını, %52,2’ si
i beklerim (n=142) doktora başvurmadan ilaç kullandığını belirtmiştir.
Evdeki 18 (%16,4) 44 (%27,2) 62 22,8
ilaçlarla Görüşülen kişilere muayene olduklarında reçete yazılması
tedaviye durumunda yazılan reçetelerin tarif edilme durumları
başlarım sorgulandığında, görüşülenlerin %55,9’ u (n=152) reçetenin
Eczacıya 0 (%0,0) 1 (%0,6) 1 0,4 kendilerine tarif edildiğini, %36’sı (n=98) reçetelerin bazen
danışarak kendilerine tarif edildiğini ve %8,1’ i (n=22) kendilerine
ilaç alırım
reçetelerin tarif edilmediğini bildirmiştir. Kronik hastalık varlığı ile
Doktora 65 (%59,1) 67 (%41,4) 132 48,5 reçetelerin tarif edilme durumu arasında istatiksel olarak anlamlı
muayene
fark tespit edilmiştir. (χ2:8,47; p:0,01)
olup ilaç
alırım
Görüşülen kişilerin kendilerine reçete edilen ilaçları aldıklarında
Toplam 110 162 272 100
(%100) (%100) prospektüslerini okuma durumlarına bakıldığında %63,6’sı
(n=173) kendilerine yazılan reçetelerin prospektüsünü
* χ2 (Tablodaki gözlerin %20’den fazlasında frekansın okuduklarını, %25,7’ si (n=70) prospektüsleri bazen
5’ten küçük olması durumunda grupların birleştirilmesi ile okuduklarını, %2,2’si (n=6) prospektüsleri sadece yan etki
elde edilen p değeri) oluştuğunu düşündüğünde okuduğunu ve % 8,5’i (n=23) ilaç
prospektüslerini okumadığını belirtmiştir. Kronik hastalık varlığı
Görüşülen kişilerin hastalık durumunda muayene olmak için ilk ile prospektüs okuma durumu arasında istatiksel olarak anlamlı
başvuru yaptıkları yerlere bakıldığında, görüşülenlerin %47,4’ü fark tespit edilmiştir. (χ2:16,29; p:0,001)
(n=129) Aile Sağlığı Merkezlerine, %27,6’sı (n=75) Devlet
Hastanesine, %21’i (n=57) Üniversite Hastanesine, %3,3’ü Görüşülen kişilerin aldıkları ilaçların son kullanım tarihlerine
bakma durumlarına bakıldığında, %72,8’ inin (n=198) son
100 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

kullanma tarihlerine baktıkları, %21’i (n=57) bazen baktıkları ve Tablo 5: Cinsiyete göre ilaç kullanımı değişkenleri
%6,2’ sinin (n=17) son kullanma tarihlerine bakmadıkları Değişkenler %95 Güven Aralığı OR** p*
görülmüştür. Alt sınır Üst sınır
Hasta 1,611 8,105 3,613 0,02
Tablo 4: Cinsiyete göre ilaçların son kullanım tarihine olunca ilk
bakma durumu olarak bir
şey
Cinsiyet p*
yapmadan
Erkek Kadın hastalığın
Evet, kesinlikle 71 (%64,5) 127 (%78,4) 0,00 geçmesini
bakarım beklemek
Bazen bakarım 26 (%23,6) 31 (%19,1) Hasta 1,846 11,478 4,603 0,01
Hayır, bakmam 13 (11,8) 4 (%2,5) olunca ilk
Toplam 110 (%100) 162 (%100) olarak
evdeki
ilaçlarla
* χ2 (Tablodaki gözlerin %20’den fazlasında frekansın
tedaviye
5’ten küçük olması durumunda grupların birleştirilmesi ile başlamak
elde edilen p değeri) Son 2,253 58,840 11,513 0,00
kullanım
Görüşülen kişilerin ilaç kullanırken yan etki gelişmesi tarihine her
durumunda ne yaptıkları sorgulandığında, %72,1’i (n=196) zaman
doktora başvuracağını, %22,8’ i (n=62) ilacı bırakıp kendi dikkat etme
çözüm arayacağını, %2,9’u (n=8) eczacıya başvuracağını ve Son 1,313 39,630 7,214 0,02
%2,2’si (n=6) hiçbir şey yapmadan ilaca devam edeceğini kullanım
belirtmiştir. tarihine
bazen
dikkat etme
Cinsiyet ve ilaç kullanım değişkenleri ile yapılan lojistik
regresyon analizinde; kadın katılımcıların erkek katılımcılara
göre 3,6 kat daha sık olacak şekilde “Hastalık durumunda ilk * p<0,05 olan değerler kalın karakter olarak belirtilmiştir
olarak bir şey yapmadan hastalığın geçmesini beklemek” **OD; Adjusted Odds Ratio
yönünde cevap verdiği ve bu farkın istatiksel olarak anlamlı
olduğu tespit edilmiştir. TARTIŞMA

Benzer şekilde kadın katılımcıların istatistiksel olarak anlamlı Çalışmaya katılanların cinsiyetlere göre dağılımına bakıldığında,
olacak şekilde erkek katılımcılara göre 4,6 kat daha sık olarak %40,4’ü erkek, %59,6’sı kadınlardan oluşmaktaydı. İstanbul
“Hastalık durumunda ilk olarak evdeki ilaçlarla tedaviye Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yapılan bir çalışmada
başlamak” şeklinde cevap verdiği bulunmuştur. kadın katılımcılar %50,7; Neslihan Pınar’ın Adana ilinde yaptığı
çalışmada kadınların oranı %63,5; Baydar Artantaş ve
“Son kullanım tarihine her zaman dikkat etme” konusunda yine arkadaşlarının çalışmasında %61,5 kadın; Sanya ve
kadın katılımcıların istatatiksel olarak anlamlı olacak şekilde arkadaşlarının Nijerya’ da üniversite öğrencilerinde yaptıkları
erkeklere göre 11,5 kat “Son kullanım tarihine bazen dikkat çalışmada %63,8 kadın katılımı sağlanmıştır (10–13). Genel
etme” konusunda ise benzer şekilde 7,2 kat daha fazla ilaç son olarak bakıldığında çalışmaya katılımda benzer olarak kadın
kullanım tarihlerine dikkat etme konusunda hassasiyet oranları yüksek bulunmuştur.
gösterdikleri belirlenmiştir.
Çalışmaya katılan kişilerin yaş ortalamasına bakıldığında
erkeklerin yaş ortalaması 33,64±14,22, kadınların yaş
ortalaması 28,97±12,44 olarak bulunmuştur. Canpolat’ın
İstanbul ilinde yaptığı çalışmada erkeklerin yaş ortalaması
41,67±15,8, kadınların yaş ortalaması 42,71±14,1 olarak
bulunmuştur (10). Bu çalışmaya katılan kişilerin genellikle
öğrenci ve üniversite çalışanlarından oluşması sonucu
başvuranların ağırlıklı olarak genç ve orta yaş grubundan olduğu
görülmektedir.

Çalışmaya katılanların kronik hastalık varlığı sorgulandığında,


%18,8’inin kronik hastalığının var olduğu görülmüştür. Özkan ve
arkadaşlarının Ankara’da yaptığı bir çalışmada kronik hastalığı
olanlar %20,9 oranında, Iptes ve Khorshid’in çalışmasında
kronik hastalık oranı %14, Akici ve arkadaşlarının çalışmasında
%17,3 oranında bulunmuştur (14–16).

Çalışmaya katılanların %65,8’ i il merkezinde, %34,2’ si ilçe


merkezi veya köy-kasabada yaşamaktaydı. Kosanlıoğlu ve
arkadaşlarının Şanlıurfa’da yaptıkları çalışmada şehir
merkezinde yaşama oranı %86,6 oranında, şehir merkezi
dışında yaşayanların oranı %13,4 olarak bulunmuştur (17).
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 101

Çalışmaya katılanların çoğunluğu kullanılmayan ilaçları evde Kullanım Alışlkanlıkları. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni. 2005;4(5):223–37.
15.Iptes S, Khorshid L. Üniversite Öğrencilerinin İlaç Kullanım Alışkanlıklarının
sakladığını belirtmiştir. Yılmaz ve arkadaşlarının Sivas ilinde Değerlendirilmesi. Ege Üniversitesi Hemsirelik Yüksek Okulu Dergisi.
yaptıkları çalışmada, çalışmaya katılanların da %59,2’si evde 2004;20(1):97–106.
ilaç bulundurmadığını belirtmiştir (18). Bu bulguları bizim 16.Akici A, Kalaça S, Uǧurlu MÜ, Toklu HZ, Iskender E, Oktay Ş. Patient
çalışmamız ile benzerdir. knowledge about drugs prescribed at primary healthcare facilities.
Pharmacoepidemiology and Drug Safety. 2004;13(12):871–6.
17.Kosanlioglu S, Koruk S, Koruk I, Udenaes MH. The Frequency of Antibiotics
Hastalık durumunda görüşülenlerin yarısı ilk başvuru yeri olarak Sold without A Prescription and the Appropriateness of Antibiotic Use in
Aile Sağlığı Merkezlerini tanımlamıştır. Neslihan Pınar’ın yaptığı Sanliurfa. TAF Preventive Medicine Bulletin. 2012;11(1):1.
18.Yılmaz M, Güler N, Güler G, Kocataş S. Bir grup kadının ilaç kullanımı ile ilgili
çalışmada hastalık durumunda hastaların %54,1’i sağlık ocağı bazı davranışları: Akılcı mı? Cumhuriyet Med J. 2011;(33):266–77.
ve ASM’ler olmuştur (11). 19.Patel V, Vaidya R, Naik D, Borker P. Irrational drug use in India: a prescription
survey from Goa. Journal of postgraduate medicine. 2005;51(1):9–12.
Çalışmada ilaç yazdıranların en sık yazdırdığı ilaçlara 20.Mnyika KS, Killewo JZJ. Irrational drug use in Tanzania. Health Policy and
Planning. 1991;6(2):180–4.
bakıldığında, katılımcıların büyük çoğunluğu ağrı kesici ilaç 21.Göçgeldi E, Uçar M, Açıkel CH, Türker T, Hasde M, Ataç A. Evlerde Artık İlaç
yazdırdıkları görülmüştür. Patel ve arkadaşlarının Hindistan’da Bulunma Sıklığı ve İlişkili Faktörlerin Araştırılması. TAF Prev Med Bull.
yaptıkları çalışmada en sık yazdırılan ilaç %39,8 oranında 2009;8(2):113–8.
22.Özyiğit F, Arıkan İ. Kütahya İlinde Üniversite Öğrencilerinin Akılcı İlaç Kullanımı
vitaminler, %26 oranında antibiyotik (19); Mnyika ve Killewo Hakkında Bilgi, Tutum ve Davranışları. Bozok Tıp Dergisi. 2015;5(1):47–52.
Tanzanya’da yaptıkları çalışmada en sık yazdırılan ilaçlar 23.Kuvvetlioğlu K. Yaşlı Hastaların İlaç Kullanım Alışkanlıkları ve Etkileyen
sırasıyla; anti-malaryal, anti-diyareik ve akut solunum yolu Faktörlerin Belirlenmesi - Yüksek Lisans Tezi. Yakın Doğu Üniversitesi; 2011.
enfeksiyonları için ilaçlar olduğu görülmüştür (20). Yerleşim
yerlerinin ilaç ihtiyaçları ve tercihleri üzerinde çok etkili olduğu
söylenebilir.

Reçete edilen ilaçların hastaların kendilerine tarif edilme


durumları sorgulandığında, çalışmamıza katılanların yarıdan
fazlası ilaçların kendilerine yeterince tarif edildiğini
belirtmişlerdir. Göçgeldi ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada
yeterince tarif edilme oranı %47,5 olarak bulunmuştur(21).

Çalışmaya katılanların aldıkları ilaçların prospektüsünü okuma


davranışına bakıldığında, katılımcıların çoğunluğunun
prospektüsleri okuduğu görülmüştür. Özyiğit ve Arıkan Kütahya
ilinde öğrenciler üzerinde yaptıkları çalışmada; Kuvvetlioğlu
yaşlılar üzerinde yaptığı araştırmada; Özkan ve arkadaşlarının
çalışmasında; Iptes ve Khorshid’in çalışmasında benzer oranda
yüksek olarak bulunmuştur (14,15,22,23).

KAYNAKLAR

1.Official records of the World Health Organization - No: 2. Geneva; 1948.


2.Çelik SB, Can H. Birinci basamakta akılcı ilaç kullanımı. Smyrna Tıp Dergisi.
2012;2(Ek-1):79–81.
3.Eşkazan E. Akılcı İlaç Kullanımı. Içinde: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Akılcı İlaç Kullanımı Sempozyumu
Kitabı. 1999. s. 9–20.
4.Erden F, Göçmez S. Kanıta Dayalı Tıp ve İlaç Seçimi. Sürekli Tıp Eğitimi
Dergisi. 2004;13(4):134–6.
5.de Vries TPGM, Henning RH, Hogerzeil HV, Fresle DA. Guide to Good
Prescribing: A practical manual. 1994.
6.Aile Hekimliği Avrupa Tanımı. Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği
Yayınları Yayınları - 4. 2011.
7.Alper Gürz A. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Son Sınıf
Öğrencilerinin Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Konusundaki Algı ve
Tutumları, Kalitatif Araştırma - Tıpta Uzmanlık Tezi. Ondokuz Mayıs
Üniversitesi; 2015.
8.Mollahaliloğlu S, Alkan A, Dönertaş B, Özgülcü Ş, Akıcı A. Türkiye’nin Farklı
İllerinde Yazılan Reçetelerin İlaç Kullanımı İlkeleri Açısından İncelenmesi.
Marmara Medical Journal. 2011;(24):162–73.
9.Toklu HZ, Demirdamar R, Gümüşel B, Yarış E, Dülger G. Rational drug use
awareness of the nurses in the Turkish Republic of Northern Cyprus Near East
University Hospital. Marmara Pharmaceutical Journal. 2012;16(2):150–4.
10.Canpolat F. Birinci Basamak Sağlık Kuruluşlarına Başvuran Hastalarda İlaç
Kullanım Alışkanlıklarının ve Reçete Maliyetlerinin Belirlenmesi - Yüksek Lisans
Tezi. Selçuk Üniversitesi; 2007.
11.Pınar N. Adana ilindeki insanların ilaç kullanım alışkanlıkları - Uzmanlık Tezi.
Çukurova Üniversitesi; 2010.
12.Baydar Artantaş A, Karataş Eray İ, Salmanoğlu G, Kılıç T, Öğülmüş S,
Yavaşbatmaz EE, vd. Bir Hastanenin Aile Hekimliği Polikliniklerine Başvuran
Erişkinlerin Antibiyotik Kullanımı Konusundaki Bazı Alışkanlıkları, Görüşleri ve
Bilgilerinin Değerlendirilmesi. Ankara Medical Journal. 2015;15(2):38–47.
13.Sanya TE, Fakeye TO, Adisa R, Segun JS. Use of antibiotics among non-
medical students in a Nigerian University. African Health Sciences.
2013;13(4):1149–55.
14.Özkan S, Özbay OD, Aksakal FN, İlhan MN, Aycan S. Bir Üniversite
Hastanesine Başvuran Hastaların Hasta olduklarındaki Tutumları ve İlaç
102 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma sahip hasta grubu ile ilgilenmelerinin araştırma görevlisi
hekimlerin eğitimlerine katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.

Üçüncü Basamak Sağlık Kuruluşunda Aile


Hekimliği Hasta Profilinin Bir Yıllık Retrospektif
Değerlendirilmesi

Ufuk Ünlü1, Öznur Şahin2, Kübra Şahin3

1. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği ABD, Tokat,


Türkiye E-mail: drufukunlu@gmail.com
2. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı
3. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, Tokat,
Türkiye

Ufuk Ünlü tarafından 31/10/2020 07:00 tarihinde "Sözel bildiriler 7: Aile Hekimliği uygulamaları"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: aile hekimliği, hasta profili, tanı

Amaç:
Çalışmamızda 01.04.2013- 31. 03.2014 tarihleri arasında
üçüncü basamak aile hekimliği hizmeti sunan Gaziosmanpaşa
Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Polikliniği’ne başvuran
hastalar ile ilgili Oktay ve ark. yapmış olduğu, hastaların
demografik verilerinin, başvuru endikasyonlarının, konulan
tanıların, kontrole gelme durumlarının incelendiği çalışma ile
01.03.2019- 28.02.2020 tarihleri arasında aynı polikliniğe
başvuran hastaların benzer parametrelerinin değerlendirerek
poliklinik hizmetimizin zaman içerisindeki değişikliklerini
saptamayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem:
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği
Polikliniğine 01.03.2019- 01.03.2020 tarihleri arasında başvuran
5721 hastanın demografik verileri, başvuru sebepleri, aldığı
tanılar, konsültasyonları, kontrole gelme durumları retrospektif
olarak incelenmiş ve tanımlayıcı analizler yapılmış olup,
kategorik değişkenlere ait veriler n(%); sürekli değişkenlere ait
veriler Ortalama ± Standart sapma şeklinde verilmiştir.

Bulgular:
Çalışmaya alınan 5721 hastanın retrospektif
değerlendirmesinde 65 hasta eksik veri nedeniyle çalışmadan
çıkarılmış ve 5656 hasta incelemeye alınmıştır. Hastaların 2152
(%38,05) erkek, 3504 (%61,95) kadın hasta olup hastaların yaş
ortalaması 36,76±18,34’ tür. Başvuru sıklığı değerlendirildiğinde
3076 (% 54,38) hasta bir, 543 (%9,6) hasta iki kez başvuru
yapmış olduğu saptandı. Yaş gruplarına göre başvuru dağılımı
incelendiğinde en sık 20-24 yaş aralığının 1451 (%25) başvuru
ile ilk sırada yer aldığı saptandı. En sık ilk 3 başvuru sebebinin
tetkik yaptırmak, reçete yazdırmak ve genel sağlık muayenesi
iken en sık konulan ilk 3 tanının üst solunum yolu enfeksiyonu,
vitamin eksikliği ve miyalji olduğu görüldü.

Sonuç:
Çalışmamızda, polikliniğimize başvuran hasta sayısının arttığı,
hasta grubu çoğunluğunun erkek cinsiyetten kadın cinsiyete
doğru kaydığı ve mükerrer başvuruların arttığı gözlemlendi. En
sık başvuru yapan hasta grubunun yaş aralığında ve en sık
konulan tanıda benzerlik olduğu saptandı. Her iki çalışma da
incelendiğinde başvuru yoğunluğunun rapor, tetkik ve genel
muayene ile sınırlı olmasının sebebini; merkezimizin üçüncü
basamak olması ve birçok branşı bulundurması nedeniyle
hastaların şikayetleri ile ilgili spesifik branşlara müracaat
etmelerinden kaynaklı olduğunu düşünmekteyiz. Bu ve benzeri
sebeplerle eğitim aile sağlığı merkezlerinin semptom çeşitliliğine
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 103

Sözel Bildiri / Araştırma gelişiminin yoğun bakım ihtiyacını etkilediği gözlendi.

Bir Covid-19 Servisinde Yatan Hastaların Klinik


Seyirlerini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi

Sanem Nemmezi Karaca1, Sena İrkin2

1. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma


Hastanesi Aile Hekimliği AD., 58040 MERKEZ, Türkiye E-mail:
drsnemmezi@yahoo.com
2. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dönem IV Öğrencisi

Sena İrkin tarafından 31/10/2020 08:10 tarihinde "Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile Hekimliği 1"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Covid, klinik seyir, taburculuk, yoğun


bakım

Amaç:
Koronavirüs hastalığı (Covid 19), milyonlarca insanın sağlığını
ve hayatını tehdit etmiş; DSÖ tarafından pandemi ilan edilmiştir.
Bu çalışmada servise yatırılan hastaların klinik seyirlerini
etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Araştırmamız kesitsel-tanımlayıcı tipte bir ön çalışma olarak
dizayn edildi. Çalışmanın evrenini; ilimizde bulunan pandemi
hastanesinin bir katında, Ağustos 2020 tarihinde, 10 günlük
nöbet sürecinde yatan 105 hasta oluşturmaktaydı. Hastaların,
hastanede kalış süreleri üzerine etkili olabilecek klinik verileri
SPSS 23 programına yüklendi. Analizlerde tanımlayıcı
istatistiklerin yanı sıra ki-kare testi kullanıldı. Yanılma düzeyi
0,05 alındı.

Bulgular:
Katılımcıların %55,2’si kadın olup; yaş ortancaları 64±13,99’du
(23-88) ve %62,9’unun ek bir kronik hastalığı mevcuttu. En sık
eşlik eden hastalıklar %27,6 ile diyabet ve %51,4’le
hipertansiyondu. Hastaların %91,4’ünün PCR pozitifti,
%78,1’inin BT bulgusu vardı. Çalışma süresince hastaların
13’ünde sekonder enfeksiyon, 27’sinde komplikasyon gelişti. Bir
hasta ex oldu, 9 hasta yoğun bakıma devredildi. Bu hastaların
65 yaş üzerinde olduğu gözlendi. Yatışlarının ilk iki gününde
hastaların %29,5’inin ateşleri yükseldi ve en düşük oksijensiz
satürasyon değeri ortancası 90±7,04 (53-98) bulundu.
Katılımcıların %60’ına hidroksiklorokin (HK), %9,5’ine
Favipiravir, %17,2’sine kombine tedavi başlandı. %13,3’ünde
tekli tedaviden yarar görmeyince ardışık tedaviye geçildi,
%5,7’sinde steroid kullanıldı. Hastanede 5 günden uzun
kalanların oranı %42,1 olup; yatış süresi en uzun 10 gündü.
Hastanede kalış süresine cinsiyetin, yaşın, ateşin bir etkisi
gözlenmedi. Kullanılan tedavinin şekli, kronik hastalık varlığı,
sekonder enfeksiyon ve komplikasyon gelişimi taburculuk
süresini etkilemekteydi (p<0,005). Kullanılan tedavi şeklinin,
steroid gereksiniminin, sekonder enfeksiyon ve komplikasyon
gelişiminin yoğun bakım ihtiyacını etkilediği saptandı (p<0,005).
HK kullananların kombine ya da ardışık tedavi kullananlara
kıyasla yatış süreleri daha kısa, yoğun bakım ihtiyaçları daha
azdı (p<0,001). Sekonder enfeksiyon gelişenlerde yoğun bakım
ihtiyacı gelişmeyenlere kıyasla 4 kat daha fazlaydı (p:0,046).

Sonuç:
Bu çalışmada kullanılan tedavi şeklinin, kronik hastalık
öyküsünün, sekonder enfeksiyon ve komplikasyon gelişiminin
taburculuk süresini; kullanılan tedavi şeklinin, steroid
gereksiniminin, sekonder enfeksiyon ve komplikasyon
104 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Sonuç:


Sağlık çalışanları Covid-19 için büyük risk altındadır. Bu nedenle
sağlık çalışanları yaptıkları işlemlere ve aldıkları önlemlere göre
Bir Üniversite Hastanesinde Sağlık kategorize edilerek, Risk değerlendirilmesi yapılması ve gerekli
çalışanlarında Covid-19 Temas ve Risk önlem ve tedbirlerin alınması ve bilgilendirilmeleri önem
Durumlarının Değerlendirilmesi ve Taraması arzetmektedir.

Kamile Marakoğlu1, Hüsamettin Vatansev2, İlhan Çiftci1, Zeynep Kaynaklar:


Ebru Şener1, Aslihan Titrek1, Esma Mutlu1, Cevat Erkan1 World Health Organization. Coronavirus disease 2019
(COVID-19) Situation Report –51. 2020.https://
1. Selçuk Üniversitesi, 42080 SELÇUKLU, Türkiye E-mail: tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_COVID-19_
kmarakoglu@yahoo.com pandemisi. (Accessed date: June 4, 2020).
2. Selçuk Üniversitesi
T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü,2020,
Kamile Marakoğlu tarafından 31/10/2020 08:10 tarihinde "Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile COVID-19 (SARS-CoV-2 Enfeksiyonu) Rehberi. 14 Nisan,
Hekimliği 1" başlıklı oturumda sunulmuştur. 2020. Ankara. p. 79.

Anahtar Kelimeler: Sağlık çalışanı, Covid-19, Temas, Risk, Zhang Z, Liu S, Xiang M, et al. Protecting Healthcare Personnel
Tarama from 2019-nCoV Infection Risks: Lessons and Suggestions.
Frontiers of Medicine 2020;14:229-31.
Amaç: Shen Y, Cui Y, Li N, et al. Emergency Responses to Covid-19
Bu çalışmada; bir üniversite hastanesinde is sağlığı ve güvenliği Outbreak: Experiences and Lessons from a General Hospital in
kapsamında, sağlık çalışanlarının hem genel hem de 1 Haziran Nanjing, China. CardioVascular and Interventional Radiology
normalleşme süreci öncesi ve sonrası; Covid-19 hastası ile 2020;43:810-9.
temas, risk durumlarının değerlendirilmesi, Risk kategorilerine
göre Laboratuvar algoritma, tedavi, ve izolasyonlarının Black J, Bailey C, Swanton C. COVID-19: The Case For Health-
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Care Worker Screening To Prevent Hospital Transmission. The
Lancet 2020;395.
Gereç ve Yöntem: Xiang YT, Jin Y, Wang Y, Zhang Q, Zhang L, Cheung T. Tribute
Retrospektif tipte olan bu çalışma grubunu, bir üniversite to Health Workers in China: A Group of Respectable Population
hastanesi iş sağlığı ve güvenliği birimine 16 Mart -16 Ağustos During the Outbreak of the COVID-19. Int J Biol Sci
2020 tarihleri arasında başvuran 1881 sağlık çalışanı 2020;16:1739-40.
oluşturmaktadır. Çalışma formu olarak Sağlık Bakanlığının
Covid-19 Rehberinden yararlanılarak oluşturulan Sağlık Çalışanı Tostmann A, Bradley J, Bousema T, et al. Strong Associations
Covid-19 Temas Vaka İzlem Formu kullanılmıştır. and Moderate Predictive Value of Early Symptoms for SARS-
CoV-2 Test Positivity Among Healthcare Workers, the
Bulgular: Netherlands, March 2020. Eurosurveillance 2020;25:2000508.
Sağlık çalışanlarının %32,5’i(n=612) doktor, %32,2’si(n=606)
hemşire, %18,7'si(n=352) personel, %8'i (n=150) teknisyen,
%4,8'i(n=90) sekreter ve %3,8'i(n=71) diğer çalışanlardan
oluşmaktaydı. Sağlık çalışanlarının; %51.3’ü erkek, %49.1’i
20-29 yaş grubunda, %35,3’ü sigara kullanmaktaydı. Genel
olarak sağlık çalışanlarının %45.2’si(n=850) Covid-19
servislerinde çalışmaktaydı. Sağlık çalışanların
%73’ünden(n=1373) PCR testi çalışılmış olup;
%27’sinden(n=508) PCR testi çalışılmasına gerek
görülmemiştir;%9.2’sinin(n=172) PCR testi pozitif
sonuçlanmıştır. 1881 Sağlık Çalışanının %53,3’ü (n=1002)
başvuru anında semptom mevcuttu. PCR testi pozitiflerde
negatiflere göre ateş 6.4 kat, öksürük 2.7 kat, kas ağrısı 4.3 kat,
eklem ağrısı 4.6 kat, halsizlik 3.1 kat, baş ağrısı 2.4 kat, burun
tıkanıklığı 3.4 kat fazla bulunmuştur(p<0.001). Normalleşme
süreci öncesi sağlık çalışanlarında 13 PCR pozifliği tespit
edilirken, normalleşme süreci sonrası 159 yeni PCR pozitif
sağlık çalışanı tespit edilmiştir. Normalleşme öncesi PCR
pozitiflerde semptom sıklığı %69.2 iken, normalleşme süreci
sonrası PCR pozitiflerde semptom görülme sıklığı %96.9 olarak
tespit edilmiştir. Normalleşme öncesi PCR pozitifler daha çok
hasta ile ve aile içi temas sıkken, normalleşme sonrası sağlık
çalışanlarının kendi arasında teması ve bilinmeyen temas
öyküsü fazlaydı. Normalleşme öncesi ve sonrası kişisel
koruyucu ekipman tam kullananların sıklığı yüksekti.
Normalleşme öncesi PCR pozitiflerin %46’sında(n=6) tomografi
bulgusu varken, normalleşme sonrası %30,2’sinde(n=48)
tutulum vardı.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 105

Sözel Bildiri / Araştırma Kaynaklar:


1. T. C. Ministry of Health General Directorate of Public Health
2020. COVID-19 (SARS-CoV2 Infection) Guideline.
COVID-19 Aşı Araştırmaları Devam Ederken; https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-rehberi.html (Date
Toplumun Gelecekteki COVID-19 Aşısına of access:27.07.2020)
Yönelik Düşünce ve Tutumları 2. Xu K, Cai H, Shen Y, et al. The Zhejiang experience 2020.
Zhejiang Da Xue Xue Bao Yi Xue Ban 2020;49(1):0. PMID:
Büşra Akarsu1, Dilara Canbay Özdemir2, Duygu Ayhan Başer1, 32096367
İzzet Fidancı1, Hilal Aksoy1, Mustafa Cankurtaran1 3. WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard. https://w
ww.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019
1. Hacettepe Üniveristesi Tıp Fakültesi (Date of access: 27.07.2020)
2. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 06130 ALTINDAĞ, Türkiye E-mail: 4. WHO Coronavirus disease (COVID-19) pandemic. https://ww
dilaracanbay@hotmail.com.tr w.who.int/news-room/feature-stories/ten-threats-to-global-
health-in-2019 (Date of access: 27.07.2020)
Büşra Akarsu tarafından 31/10/2020 08:10 tarihinde "Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile 5. Wood JM. Developing vaccines against pandemic influenza.
Hekimliği 1" başlıklı oturumda sunulmuştur. Philos Trans R Soc Lond B Biol Sci 2001; 356 (1416): 1951-60.
6. Bish A, Yardley L, Nicoll C, Michie S. Factors associated with
Anahtar Kelimeler: COVID-19, Bağışıklama, Düşünceler, uptake of vaccination against pandemic influenza: A systematic
Tutumlar, Aile Hekimliği review. Vaccine 2011; 29 (38): 6472-6484.
7. T. C. Ministry of Health General Directorate of Public Health
Amaç: 2020. https://covid19.tubitak.gov.tr/duyurular/covid-19-turkiye-
COVID-19’a karşı yeni ilaçların ve eski ilaçların klinik platformu-asi-ve-ilac-gelistirme-sanal-konferansi-duzenledi.
çalışmalarının geliştirilmesine ek olarak, bağışıklama çalışmaları (Date of access: 27.07.2020)
da devam etmektedir. Bu çalışmada, bireylerin ülkemizde 8. Thanh Le T, Andreadakis Z, Kumar A, Gomez Roman R,
uygulamaya geçmemiş/ üzerinde çalışmaların devam ettiği Tollefsen S, Saville M, Mayhew S. The COVID-19 vaccine
COVID-19 aşısına yönelik düşüncelerini ve tutumlarını development landscape. Nat Rev Drug Discov 2020; 19:
araştırmayı hedefledik. 305-306.
9. WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard. https://w
Gereç ve Yöntem: ww.who.int/who-documents-detail/draft-landscape-of-
Bu tanımlayıcı çalışma 10/06/2020- 10/07/2020 tarihleri covid-19-candidate- vaccines. (Date of access: 27.07.2020)
arasında internet üzerinden yapılmıştır. Örneklem, sosyal medya 10. Guan WJ, Ni ZY, Hu Y et al. Clinical characteristics of
ve akıllı telefon kullanan 18 yaş üstü tüm bireylerden coronavirus disease 2019 in China. N. Engl. J. Med 2020; 382:
oluşmaktadır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu 1708– 1720
24 sorudan oluşmaktadır; sosyodemografik özellikler için 7 soru; 11. Corey L, Mascola JR, Fauci AS, Collins FS. A strategic
sağlık özellikleri için 2 soru ve COVID 19 enfeksiyonuna dair 3 approach to COVID-19 vaccine R&D. Science 2020; 368(6494):
soru, katılımcıların aşılara ve planlanan COVID 19 aşısına dair 948-950. DOI: 10.1126/science.abc5312
düşüncelerine yönelik 12 soru bulunmaktadır. E-anket formu 12. Amanat F, Krammer F. SARS-CoV-2 vaccines: status
araştırmacılar tarafından 1 ay süreyle internet üzerinden report. Immunity 2020; 52: 583-589.
paylaşılmıştır. Çalışmada örneklem hesabı yapılmamış olup doi:10.1016/j.immuni.2020.03.007 PMID:32259480
belirtilen süre içerisinde anket formunu yanıtlayan kadar kişi 13. Dubé E, Laberge C, Guay M, et al. Vaccine hesitancy: an
araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. overview. Hum Vaccines Immunother. 2013;9(8):1763–1773.
doi: 10.4161/hv.24657
Bulgular: 14. Spielmans GI, Parry PI. From Evidence-based Medicine to
759 katılımcının yaş ortalaması 32.41 ± 9.92 (min = 18; max = Marketing-based
81) ve % 62.8'i kadındır. COVİD-19 için aşı geliştirilmesi Medicine: Evidence from Internal Industry Documents. J Bioeth
durumunda katılımcıların %49,7'si kendisine; %38,4'ü Inq 2010; 7
çocuklarına COVID-19'a karşı aşı yaptıracağını belirtti. COVID (1):13-29. doi:10.1007/s11673-010-9208-8
19 aşısını yaptırma isteği kişilerin cinsiyeti, mesleği, sağlık 15. Latimer K. About 20% of people in recent survey said they
sigortası, anksiyete düzeyi, çocuk sahibi olması ve çocuklarına wouldn’t take COVID-19 vaccine 2020; https://www.cbc.ca/new
aşı yaptırmaya istekli olma durumları ile ilişkiliydi (p<0,05). Aşı s/canada/saskatchewan/covid-survey-first-round-
olmayacağını belirtenler en yaygın neden olarak "Aşının yan results-1.5541053. . (Date of access: 27.07.2020)
etkilerinden korkma’’ "Yeni bir aşı olacağından güvenilir 16. Henley J and Guardian correspondents (2020) Coronavirus
olabileceğini düşünmeme" ve "COVID-19 enfeksiyonunun causing some anti-vaxxers to waver, experts say. https://www.th
biyolojik bir silah olduğunu ve aşının bu virüsü üretenlere hizmet eguardian.com/world/2020/apr/21/anti-vaccination-community-
edeceğini düşünme" belirtti. divided-how-respond-to-coronavirus-pandemic. (Date of
access: 27.07.2020)
Sonuç: 17. Ball LK, Ball R, Pratt RD. An assessment of thimerosal use
Çalışmamızda COVID 19 aşısı konusundaki kararsızlığın ve in childhood vaccines. Pediatrics 2001;107 (5):1147-1154.
aşıyı reddetmenin en sık nedenleri aşının yan etkilerinden doi:10.1542/peds.107.5.1147.
korkmak ve yeni bir aşı olacağı için güvenilir olabileceğini 18.Drasch G, Aigner S, Roider G, Staiger E, Lipowsky G.
düşünmemekti. Ortaya koyduğumuz bu bilgilerin ışığında Mercury in human colostrum and early breast milk, its
gelecekteki COVID 19 aşı kampanyasının başarısız olmaması dependence on dental amalgam and other factors. J Trace
ve hedeflenen düzeyde aşılama yapılabilmesi için medya, Elem Med Biol 1998;12(1):23-27.
politikacılar, sağlık hizmeti sunanlar aşı geliştirme süreçlerini doi:https://doi.org/10.1016/S0946-672X (98)80017-5.
yakından takip etmeli, halkı şeffaf bir şekilde bilgilendirmeli ve 19.Bose-O’Reilly S, Mccarty K, Steckling N, Lettmeier B.
halkın endişelerini dikkate almalıdır. Mercury exposure and children’s health. Curr Probl Pediatr
106 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Adolesc Health Care 2010; 40:


186-215.doi:10.1016/j.cppeds.2010.07.002.
20.Hessel L. Mercury in vaccines. Bull Acad Natl Med
2003;187(8):1501-1510.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15146581.
21.Shaw C, Tomljenovic L. Aluminum in the central nervous
system (CNS): Toxicity in humans and animals, vaccine
adjuvants, and autoimmunity. Immunol Res 2013;56
(2-3):304-316. doi:10.1007/s12026-013-8403-1
22. Orbach H, Agmon-Levin N, Zandman-Goddard G. Vaccines
and autoimmune diseases of the adult. Discov Med 2010;9
(45):90-97.
23. Zhiyuan Hou, Jie Chang, Dahai Yue, Hai Fang, Qingyue
Meng, Yuting Zhang. Determinants of willingness to pay for self-
paid vaccines in China, Vaccine 2014, 32(35), 4471-4477,
doi.org/10.1016/j.vaccine.2014.06.047.
24.Bish AL, Yardley A, Nicoll S, Michie S. Factors associated
with uptake of vaccination against pandemic influenza: a
systematic review Vaccine 2011; 29 (38): 6472-6484
25. Kartal M, Güldal D. Yeni Aşıların Ulusal Programda Yer
Alma Süreci. Türkiye
Klin J Fam Med-Special To. 2011;2 (5):5-10.
26. Asmundson GJG, Taylor S. How health anxiety influences
responses to viral outbreaks like COVID-19: What all decision-
makers, health authorities, and health care professionals need
to know. J Anxiety Disord. 2020;71:102211.
doi:10.1016/j.janxdis.2020.102211
27. Emily Ying-Yang Chan, Calvin Ka-Yeung Cheng, Greta
Chun-Huen Tam, Zhe Huang, Po Yi Lee, Willingness of future
A/H7N9 influenza vaccine uptake: A cross-sectional study of
Hong Kong community, Vaccine 2015, 33 (38); 4737-4740,
doi.org/10.1016/j.vaccine.2015.07.046.). PMCID: PMC7271220
28. Gürbüz Y, Tütüncü EE, Şencan İ, et al. İnfluenza A (H1N1)
2009 pandemisinde hastane çalışanlarının grip aşısına
yaklaşımlarının araştırılması. Pamukkale Tıp Dergisi 2013; 6(1):
12–7. 10.
29.Sevencan F, Ertem M, Özçullu N, Dorman V, Kubat NK. The
evaluation of the opinions and attitudes of healthcare personnel
of the province Diyarbakir against influenza A (H1N1) and the
vaccination. Hum Vaccin 2011; 7(9): 945-51.
30. Örmen B, Türker N, Vardar İ, et al. Hastane personeline
pandemik influenza A (H1N1) aşı uygulamasının ardından
aşılama hakkındaki görüşler ve gözlenen yan etkiler. Mikrobiyol
Bül 2012; 46(1): 57-64.
31.Arda B, Durusoy R, Yamazhan T et al. Did the pandemic
have an impact on influenza vaccination attitude? A survey
among health care workers. BMC Infect Dis. 2011; 11: 87.
32.Giannattasio A, Mariano M, Romano R, et al. Sustained low
influenza vaccination in health care workers after H1N1
pandemic: a cross sectional study in an Italian health care
setting for at-risk patients. BMC Infect Dis. 2015; 15: 329.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 107

Sözel Bildiri / Araştırma Literatür verilerine göre salgınla mücadelede bireylerin bilgi,
tutum ve davranışlarının önemli olduğu bildirilmiştir. Salgının
nüfus üzerindeki psikolojik etkisi, salgınla mücadeleyi
Türkiye'nin doğusunda yaşayanların mevcut COVID-19 zorlaştırdığı için göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle bu çalışma,
salgını hakkındaki bilgileri, tutumları ve endişeleri bireylerin COVID-19 salgını hakkındaki bilgi ve davranışlarını ve
salgının toplumun ruh sağlığı üzerindeki etkisini araştırmayı
Burkay Yakar1, Gamzecan Karakaya1, Edibe Pirinçci2, Erhan amaçlamaktadır.
Önalan3, Mehmet Ferit Gürsu4, Ramazan Fazıl Akkoç5, Kader
Uğur6, Mehmet Onur Kaya7, Süleyman Aydın4 Materyal ve Metod
1. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 23110 MERKEZ,
Türkiye E-mail: byakar@firat.edu.tr Çalışma tasarımı ve örneklem
2. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
3. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Mevcut kesitsel çalışma, 07-21 Nisan 2020 tarihleri arasında
4. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı
5. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı
Türkiye'nin doğu kesiminde bulunan Elazığ ili aile hekimliği
6. Fırat Üniversitesi Tıp fakültesi İç Hastalıkları AD, Endokrinoloji BD merkezlerinde 2 hafta süreyle gerçekleştirildi. Örneklem
7. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı büyüklüğünü belirlemek için Minitab 19.0 yazılımı kullanıldı.
Örneklem büyüklüğü,% 6,3'lük beklenen yaygınlık (Y. Wang ve
Burkay Yakar tarafından 31/10/2020 08:10 tarihinde "Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile
ark. 2020), % 5 Tip 1 hata ve benzer bir önceki çalışmaya göre
Hekimliği 1" başlıklı oturumda sunulmuştur.
% 95 çalışma gücüne göre hesaplanmıştır (12). Kabul edilebilir
en küçük hedef örneklem büyüklüğü 815 olarak hesaplanmıştır.
Anahtar Kelimeler: COVID-19, yeni koronavirüs, SARS- Hedeflenen örneklem büyüklüğüne ulaşmak için çalışma
CoV-2, tutum, bilgi, kaygı kriterlerini karşılayan 1100 kişiye anket formları gönderilmiştir.
Toplam 897 anket cevaplanmıştır (cevap oranı% 81,5). Veri
Tam Metin toplama anketi google formları tarafından geliştirilmiş ve
katılımcılara (WhatsApp) uygulaması aracılığıyla online
gönderilmiştir. Araştırmanın veri toplama araçları, 4 aile sağlığı
Giriş merkezindeki aile hekimleri tarafından katılımcılara çevrimiçi
olarak gönderilmiş ve katılımcılardan doldurmaları istenmiştir.
Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19), SARS-CoV-2 olarak Anketin ilk sorusu katılımcıların çalışmaya katılmaya gönüllü
adlandırılan bir tür yeni koronavirüsten kaynaklanır. Virüs ilk olup olmadıkları soruldu. Çalışmaya katılmaya gönüllü
olarak Aralık 2019'da tespit edildi ve kısa sürede tüm dünyaya olmayanlar için anket ilk soruda sonlandırılmıştır ve gönüllü
yayıldı (1). Yeni tip koronavirüs (SARS-CoV-2) düşük katılımcılar anketi doldurmaları için sonraki sorulara
patojeniteye ve yüksek bulaşıcı özelliklere sahiptir, bu nedenle yönlendirilmiştir. Çalışmaya dahil edilme kriterleri şu şekildeydi:
enfeksiyonun yayılmasını önlemek zordur. Bu nedenle (i) 18 yaşın üzerinde olmak, (ii) çalışmanın yürütüldüğü aile
enfeksiyon çok kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve Dünya sağlığı merkezine kayıtlı olmak, (iii) aile hekimliği sisteminde
Sağlık Örgütü (WHO) 30 Ocak 2020'de Uluslararası Halk kayıtlı iletişim bilgileri olmak ve (iv) çalışmaya katılmaya gönüllü
Sağlığı Acil Durumu endişesini açıklamıştır (2). Bugüne kadar, olmak. Çalışma için Fırat Üniversitesi Girişimsel Olmayan Etik
altı DSÖ bölgesinin tamamında 2,2 milyondan fazla yeni vaka ve Kurul'dan etik onay alınmıştır (2020 / 07-03).
39.000 COVID-19 ölümü bildirilmiştir (3).
Anket formları
Salgın ile ilgili çalışmalar, toplumun salgın hakkındaki yanlış
anlamalarını değiştirmek ve ihtiyaç duyulabilecek yanıt türünü Veriler yarı yapılandırılmış anket yoluyla elde edilmiştir. Anket
belirlemek için temel bilgiler sağlar. COVID-19'a karşı etkili dört ana temadan oluşuyordu: i) cinsiyet, yaş, eğitim seviyesi,
tedavi ve aşıların bulunmaması nedeniyle salgınla mücadelede meslek ve COVID-19 bilgi kaynağı dahil olmak üzere
en iyi yolun önleme olduğu bildirilmiştir (4). Bu bağlamda katılımcıların sosyodemografik bilgileri; ii) COVID-19 hakkında
Türkiye'de ilk vakalardan sonra bazı önleyici prosedürler bilgi düzeyi; iii) COVID-19'a yönelik davranışlar; ve iv) anksiyete
uygulanmıştır. DSÖ'nün COVID-19'un yayılmasını azaltmak için durumu.
önerdiği kriterler, Türkiye'de kural olarak Sağlık Bakanlığı
tarafından tüm vatandaşlara önerilmiştir (5). Kişisel hijyen ve COVID-19 hakkındaki bilgileri ölçmek için literatürde Zhong ve
sosyal izolasyonun virüsün yayılmasını yavaşlatan en önemli ark.'dan uyarlanan 7 soru ile hastalığın klinik özellikleri, bulaşma
öneriler olduğu bildirilmiştir. COVID-19'a karşı başarıya ulaşmak yolu, tedavisi, hastalığın semptomları ve hastalık için riskli
için, bireylerin bu kontrol önlemlerine bağlılığı önemlidir ve durumların sorgulandığı bilgi aneketi uygulanmıştır (13). Bilgi
bireylerin pandemiye yönelik bilgilerinden, tutumlarından ve anketi katılımcıların doğru cevabı için 1 puan, yanlış cevap için 0
uygulamalarından büyük ölçüde etkilenir (6). 2003 yılında SARS puan olarak değerlendirildi. Bilgi anketi 0-7 puan aralığında
salgını sonrası yapılan çalışmalarda, bireylerin bulaşıcı değerlendirildi. Ortalama değerin altında soruları doğru
hastalıklara karşı toplumdaki bilgi, tutum ve panik düzeylerinin cevaplayanlar yetersiz bilgi düzeyi, ortalamanın üzerinde doğru
hastalığın yayılmasını engellemeyi zorlaştırdığı bildirilmiştir (7, yanıt veren katılımcılar ise yeterli bilgi düzeyi olarak
8). Salgının ülke geneline sürekli yayılması ve katı izolasyon gruplandırılmıştır.
önlemlerinin nüfusun ruh sağlığını etkilemesi beklenebilir.
COVID-19 salgını ile ilgili farklı çalışmalarda, COVID-19 Anketin üçüncü bölümünde katılımcıların COVID-19 salgını
salgınının insanlar üzerinde olumsuz psikolojik etkilere neden sırasındaki davranışları 11 soru ile sorgulandı. Katılımcıların
olduğu bildirilmiştir (9, 10). SARS salgınından öğrenilen davranış özelliklerinin sorgulanması için sorular T.C.Sağlık
derslerden birisi de, bilgi ve tutumların, hastalığın yayılmasını Bakanlığı'nın COVID-19 salgını sırasında uyulması gereken 14
kontrol altına almak için önlemleri daha da karmaşık hale kural dikkate alınarak hazırlanmıştır (14). Davranış anketi 5'li
getirebilecek panik ve duygu seviyeleri ile ilişkili olduğudur (11). Likert tarzında hazırlanmıştır. Katılımcılardan kendilerine en
uygun soruları, nadiren, bazen, sık sık ve her zaman
108 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

işaretlemeleri istendi. Anketteki her soru için katılımcılar 1 ile 5 Özellikler (n=897) n %
puan arasında puan aldı (yok = 1 puan, her zaman = 5 puan). Cinsiyet
Anketten alınabilecek en düşük puan 11, en yüksek puan 55 Kadın 581 64.8
oldu. Davranış anketi crohbach alfa puanı 0.829 idi. Davranış Erkek 316 35.2
sorularından alınan yüksek puan, katılımcıların COVID-19'a Eğitim düzeyi
yönelik yüksek olumlu davranışları olarak yorumlandı. Davranış İlkokul 94 10.5
anketinin ortalama puanının altında davranış puanına sahip
Ortaokul 90 10.0
katılımcılar yetersiz davranış düzeyi (olumsuz davranış) olarak,
Lise 134 14.9
davranış puanı ortalamanın üzerinde olan katılımcılar ise yeterli
Üniversite 579 64.6
davranış düzeyi (olumlu davranış) olarak sınıflandırılmıştır.
Meslek
Katılımcıların kaygı düzeyleri 7 maddelik Genelleştirilmiş Memur 571 63.7
Anksiyete Bozukluğu Ölçeği (YAB-7) ile ölçüldü. Kendi kendine Ev hanımı 126 14.1
uygulanan anket formu üç bölümden oluşmaktadır Öğrenci 57 6.3
Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu Ölçeği -7 (YAB-7), DSM- Emekli 72 8.0
IV-TR kriterlerine göre Spitzer tarafından geliştirilmiştir. GAD-7, Serbest meslek 71 7.9
yedi soruluk, dört noktalı bir Likert öz bildirim ölçeğidir. Kronik hastalığınız var
Katılımcıların son iki hafta içinde ki deneyimlerini (0 = yok, 1 = mı?
birçok gün, 2 = günlerin yarısından fazla, 3 = neredeyse her Evet 118 13.2
gün), dört basamakta değerlendiren bir tür ölçektir. Ölçekten Hayır 779 86.8
alınacak puan aralığı 0-21 arasında değişmektedir. Ölçekten Anksiyete düzeyi
alınan toplam puanlar sırasıyla 5, 10 ve 15 olan hafif, orta ve Normal 426 47.5
şiddetli anksiyete için kesme noktalarıdır. Anketin Türkçe Hafif anksiyete 192 21.4
geçerlik güvenirlik çalışması Konkan ve arkadaşları tarafından Orta anksiyete 182 20.3
yapılmıştır ve anketin Cronbach alfa değeri 0,852 bulunmuştur, Ciddi anksiyete 97 10.8
geçerlik ve güvenirliği gösterilmiştir (15).
mean±SD Median
İstatistiksel analiz
(min-max)
Verilerin istatistiksel analizi IBM SPSS 22 istatistik paket Yaş 38.77±11.59 39.00 (18-82)
programı ile yapıldı. Verilerin normal dağılım gösterip
Anksiyete puanı 6.89±5.59 6.00 (0-21)
göstermediğini belirlemek için Kolmogorov-Smirnov testi
Bilgi puanı 5.11±1.63 5.00 (1-7)
kullanıldı. Verilerin tanımlayıcı istatistikleri, sürekli verilerde
Davranış puanı 46.81±5.65 48.00 (30-55)
normal dağılıma sahip değişkenler için ortalama ± standart
sapma, kategorik değişkenler için frekans ve yüzde (n (%))
olarak ifade edildi. İki bağımsız grubun karşılaştırmasında,
normal dağılmış sürekli veriler için Student t testi kullanıldı.
İkiden fazla bağımsız grubun karşılaştırmasında, normal COVID-19 bilgisinin en yaygın kaynakları Medya (TV
dağılımlı sürekli veriler için One-Way ANOVA ve Post-Hoc testi programları) %58,53 ve % 24,30 sosyal medyadır ve en az
için LSD testi kullanıldı. Kaygı puanı ile bilgi ve davranış puanları başvurulan bilgi kaynağı ise bilimsel makaleler (%2,23) olarak
arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için Pearson korelasyon bildirilmiştir. (Şekil 1)
katsayısı kullanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p <0.05 idi. İstatistiksel
olarak önemli olan anlamlılık değerleri tablolarda koyu renkle Figure 1. COVID-19 bilgi kaynakları
belirtilmiştir.

Bulgular
Katılımcıların toplam % 78,8'i COVID-19 hakkında yeterli bilgiye
Çalışmaya toplam 897 katılımcı dahil edildi. Katılımcıların yaş sahipti. Katılımcılar en yüksek oranda doğru yanıtı “COVID-19
ortalaması 38.77 ± 11.59 yıl, %64.8’i (n=581) kadın ve %35.2’si için riskli yaş grubu hangisidir?” sorusuna vermiştir. (Tablo 2)
(n =316) erkek idi. Katılımcılar çoğunlukla TV programlarından
COVID-19 hakkında bilgi edindiklerini bildirmiştir. Katılımcıların Tablo 2. Katılımcıların COVID-19 bilgi düzeyleri
bilgi anketi puan ortalaması 5.11 ± 1.63, davranış anketi puan
ortalaması 46.81 ± 5.65 ve kaygı envanteri ortalama puanı 6.89
± 5.59 idi. (Tablo 1)

Tablo 1. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri


Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 109

Bilgi soruları Correct Wrong Sık 12(1.3) 38(4.2) 247(27.5) 337(37.6) 263(29.3)
dokunulan
n (%) n (%) yerleri her
Covıd-19 hastalığının 877 (97.8) 20 (2.2) gün silerim
etkeni nedir? Yaşlılar
En yaygın bulaşma 361 (40.2) 536 (59.8) gibi riskli
yolu nedir? grupta ki 9(0.9) 14(1.6) 119(13.3) 253(28.2) 502(26.0)
insanlar ile
İnkübasyon (kuluçka) 824 (91.9) 73 (8.1)
maskesiz
süresi ne kadardır?
temastan
En yaygın görülen 547 (61.0) 350 (39.0) kaçınırım
semptom nedir?
Ortak eşya 33(3.7) 95(10.6) 75(8.4) 179(20.0) 515(57.4)
Korunma da uygun aşı 768 (85.6) 129 (14.4)
kullanmakt
mevcut mu? an
En etkin önleme yolu 615 (68.6) 282 (31.4) sakınırım
nedir? Yeterli sıvı
En riskli yaş grubu 888 (99.0) 9 (1.0) alumina ve
hangisidir? düzenli 8(0.9) 27(3.0) 165(18.4) 350(39.0) 347(38.7)
Bilgi sorularından uyumaya
alınan puan dikkat
Ortalama 5.11±1.63 ederim
puan [mean±sd] Tokalaşma
Yetersiz bilgi düzeyi [n 190 (21.2) k ve
(%)] sarılmak 2(0.2) 13(1.4) 18(2.0) 274(30.5) 590(65.8)
gibi yakın
Yeterli bilgi düzeyi [n 707 (78.8)
(%)] temastan
kaçınırım
Bilgi anketi ortalama doğru cevap sayısı: 5.11±1.27.
Davranış (mean±sd) and n(%)
<5 doğru cevap= Yetersiz bilgi düzeyi . ≥5 doğru cevap= Yeterli bilgi anket
puanı
düzeyi
Ortalama 46.81±5.66
puan
[mean±sd]
Yetersiz 367 (40.9)
COVID-19'a karşı uygulanması gereken kuralları sorguladığımız olumlu
davranış anketine göre, katılımcıların çoğunluğu yeterli olumlu davranış [n
davranışlar göstermiştir. El yıkama ve yakın temastan kaçınma (%)]
katılımcıların en fazla olumlu tutum gösterdikleri davranışlar idi. Yeterli 530 (59.1)
(Tablo 3) olumlu dav
ranış [n
Tablo 3. Katılımcıların COVID-19’ a karşı davranışları (%)]
1: hiç. 2: nadiren. 3: bazen. 4: sık sık. 5: her zaman
Özellikler 1 2 3 4 5
Erkek katılımcılar kadınlardan daha yüksek bilgi (p <0,001) ve
n (%) n(%) n (%) n (%) n (%) davranış (p = 0,003) puanlarına sahipti. Eğitim düzeyi yüksek
Ellerimi en 0 (0.0) 4 (0.4) 26(2.9) 509(56.7) 358(39.9) katılımcılarda bilgi ve davranış puanları daha yüksekti (p
az yarım <0,001). Kaygı düzeyi yüksek olan katılımcılarda bilgi (p =
dakika
0,003) ve olumlu davranış puanları (p <0,001) düşük
yıkarım
saptanmıştır. (Tablo 4)
İnsanlar ile 1(0.1) 8(0.9) 168(18.7) 212(23.6) 508(56.6)
arama en
az 3-4 Table 4. Sosyodemografik özellikler ve kaygı puanının bilgi ve
adım davranış puanı ile ilişkisi
mesafe
koyarım
Tek 4(0.4) 3(0.3) 86(9.6) 253(28.2) 551(61.4)
kullanımlık
mendil
kullanırım
Gözüme, 19(2.1) 44(4.9) 238(26.5) 328(36.6) 268(29.9)
ağzıma ve
burnuma d
okunmama
ya çalışırım
Bulunduğu 0(0.0) 3(0.3) 90(10.0) 306(34.1) 498(55.5)
m ortamı
sık sık hav
alandırırım
Giysilerimi 11(1.2) 12(1.3) 222(24.7) 255(28.4) 397(44.3)
60-90 C de
yıkarım
110 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Değişken Bilgi p* Davranış olduğu anksiyetenin bireylerin bilgi ve tutumlarını olumsuz


ler puanı puanı etkilediği belirlenmiştir. Salgınla mücadelede bilgi ve olumlu
p* p** davranış geliştirmenin yanı sıra bireylerde kaygı ve korkuyu
Cinsiyet azaltabilecek uygulamaların geliştirilmesi önerilebilir.
Kadın 4.92±1.7 t=4.69 46.39±5. t=3.02
(n=581) 1 94 Kaynaklar
Erkek 5.45±1.4 p=<0.001 47.57±5. p= 0.003
(n=316) 3 01 1. Carlos WG, Dela Cruz CS, Cao B, Pasnick S, Jamil S. Novel
Eğitim 1-2:0.021 Wuhan (2019-nCoV) Coronavirus. Am J Respir Crit Care
düzeyi Med. 2020;201(4):7-8. https://doi.org/10.1164/rccm.2014P7
İlkokul 3.97±1.3 F=24.45 1-2:0.019 39.78±4. F=133.5 1-3<0.00 2. WHO, Situation report - 10. Coronavirus Disease 2019
(n=94) 51 981 6 1 (COVID-19). Available
Orta okul 4.64±1.3 p=<0.001 1-3<0.00 41.80±4. p<0.001 1-4<0.00 at: https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/situ
(n=90) 62 1 672 1
ation-
Lise 5.09±1.5 1-4<0.00 49.59±4. 2-4<0.00 reports/20200130-sitrep-10-ncov.pdf?sfvrsn=d0b2e480_2
(n=134) 23 1 833 1
(Accessed 25.04.2020).
Üniversit 5.37±1.6 2-4<0.00 48.09±4. 2-3<0.00 3. World Health Organization. Coronavirus disease 2019
e 44 1 634 1
(COVID-19): Situation report– 91. [internet]. WHO;2020.
(n=579)
Available
Kr. Hastalığınız var mı?
from: https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-
Evet 5.26±1.8 t=1.93 47.75±4. t=1.93
coronavirus-2019/situation-reports/ (Accessed 15.10.2020).
(n=118) 2 54
4. Azlan AA, Hamzah MR, Sern TJ, Ayub SH, Mohamad E.
Hayır 5.09±1.6 p= 0.274 46.66±5. p= 0.054
Public knowledge, attitudes and practices towards
(n=779) 0 79
COVID-19: A cross-sectional study in Malaysia. PLoS ONE
Anksiyet
e düzeyi
2020;15(5):
e0233668.
Normal 5.12±1.8 48.47±4. 1-3<0.00
(426) 91 43 1 https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.po
Hafif 5.35±1.5 F=4.32 47.47±4. F=51.03 1-4<0.00
ne.0233668
(192) 92 94 1 5. T.C. Ministry of Health. Suggestions for Avoiding COVID-19
Orta 4.76±1.2 p=0.005 2-3:0.003 44.73±7. p<0.001 2-3<0.00 (Novel Coronavirus Disease) Available
(182) 83 11 1 at: https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-yeni-
Ciddi 5.20±0.7 42.09±4. 2-4<0.00 koronavirus-hastaligi-na-yakalanmamak-i-cin-oneriler [In
(97) 54 91 1 Turkish]
3-4<0.00 6. Johnson ED, Hariharan S. Public health awareness:
1 knowledge, behaviourand behaviour of the general public on
t: Student t test . F: Anova test. * çoklu karşılaştırma. ** ikili health risks during the H1N1 influenza pandemic. J Public
karşılaştırma Health
2017;25(3):333-37.
https://doi.org/10.1007/s10389-017-0790-7
7. Person B, Sy F, Holton K, Govert B, Liang A; National Center
Kaygı düzeyi ile bilgi (r = -0.156, p <0.001) ve davranış puanları for Inectious Diseases/SARS Community Outreach Team.
(r = -0.288, p <0.001) arasında negatif korelasyon vardı. Bilgi Fear and stigma: the epidemic within the SARS outbreak.
düzeyi ile davranış puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki Emerg Infect Dis.
vardı (r = 0.194, p <0.001). (Tablo 5) 2004;10(2):358-63. https://doi.org/10.3201/eid1002.030750
8. Khan MU, Shah S, Ahmad A, Fatokun O. Knowledge and
Table 5. Anksiyete puanı ile Bilgi ve davranış puanı arasında ki behaviourof healthcare workers about Middle East
korelasyon Respiratory Syndrome in multispecialty hospitals of Qassim,
Saudi Arabia. BMC Public Health.
Değişkenler Anksiyete puanı Variables Davranış puanı 2014;14:1281. https://doi.org/10.1186/1471-2458-14-1281
Davranış puanı r= -0.288 Bilgi puanı r= -0.194 9. Yang Y, Li W, Zhang Q, Zhang L, Cheung T, Xiang YT.
Mental health services for older adults in China during the
p<0.001 p<0.001 COVID-19 outbreak. Lancet Psychiatry. 2020
Bilgi puanı r= -0.156 Apr;7(4):e19.
https://doi.org/10.1016/S2215-0366(20)30079-1
p<0.001 10. Cao W, Fang Z, Hou G, Han M, Xu X, Dong J, et al. The
psychological impact of the COVID-19 epidemic on college
Sonuç students in China. Psychiatry Res.
2020;287:112934.
Bu güncel çalışma, COVID-19 bilgisinin ve COVID-19 https://dx.doi.org/10.1016%2Fj.psychres.2020.112934
hakkındaki olumlu davranış düzeylerinin çalışma popülasyonun 11. Person B, Sy F, Holton K, Govert B, Liang A; National Center
da yeterli olduğunu göstermiştir. Cinsiyet ve eğitim düzeyi, for Inectious Diseases/SARS Community Outreach Team.
bireylerin COVID-19 bilgi ve davranış puanları üzerinde Fear and stigma: the epidemic within the SARS outbreak.
istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahipti. COVID-19 bilgi ve Emerg Infect Dis.
davranış puanları erkeklerde ve eğitim düzeyi yüksek 2004;10(2):358-63. https://doi.org/10.3201/eid1002.030750
katılımcılarda daha yüksekti. COVID-19 salgını bireylerde 12. Wang, Y., Di, Y., Ye, J., & Wei, W. (2020). Study on the public
yüksek anksiyete düzeyleri ile ilişkilendirilmiş ve salgının neden psychological states and its related factors during the
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 111

outbreak of coronavirus disease 2019 (COVID-19) in some


regions of China. Psychology, Health &
Medicine. https://doi.org/10.1080/13548506.2020.1746817
13. Zhong BL, Luo W, Li HM, Zhang QQ, Liu XG, Li WT, Li Y.
Knowledge, attitudes, and practices towards COVID-19
among Chinese residents during the rapid rise period of the
COVID-19 outbreak: a quick online cross-sectional survey. Int
J Biol Sci. 2020 Mar
15;16(10):1745-1752. https://doi.org/10.7150/ijbs.45221
14. T.C. Ministry of Health. Suggestions for Avoiding COVID-19
(Novel Coronavirus Disease) Available
at: https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-yeni-
koronavirus-hastaligi-na-yakalanmamak-i-cin-oneriler [In
Turkish]
15. Konkan R, Senormanci O, Güclü O, Aydın E, Sungur MZ.
Validity and Reliability Study for the Turkish Adaptation of the
Generalized Anxiety Disorder-7 (GAD-7) Scale. Archives of
Neuropsychiatry 2013; 50: 53-58. [In Turkish]
112 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 4. T. C. Ministry of Health General Directorate of Public Health.


COVID-19 (SARS-CoV2 Infection) Guideline 2020. Available
from: https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-rehberi.html.
Yaşlı Bireylerin COVID-19 Salgınının Uzun Accessed: 10.04.2020
Süreli Sosyal İzolasyon Sürecinde 5. Johns Hopkins University and Medicine. Coronavirus
Biyopsikososyal İhtiyaçları: Nitel Bir Çalışma Resource Center. Available from:
https://coronavirus.jhu.edu/map.html. Accessed: 10.04.2020
Duygu Ayhan Başer1, Murat Çevik2, İzzet Fidancı1, Hilal Aksoy1, 6. Friedler B, Crapser J, McCullough L. One is the deadliest
Mustafa Cankurtaran3 number: The detrimental effects of social isolation on
cerebrovascular diseases and cognition. Acta Neuropathologica
1. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM 2015; 129(4): 493–509. (PMID: 25537401)
DALI, 06100 ALTINDAĞ, Türkiye E-mail: duyguayhan@outlook.com 7. Van Hout HP, Beekman AT, De Beurs E et al. Anxiety and the
2. Güdül Aile Sağlığı Merkezi risk of death in older men and women. The British Journal of
3. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARIANABİLİM
DALI
Psychiatry 2004; 185(5): 399–404. (PMID: 15516548)
8. Steinman MA, Perry L, Perissinotto CM. Meeting the Care
Needs of Older Adults Isolated at Home During the COVID-19
Duygu Ayhan Başer tarafından 31/10/2020 08:10 tarihinde "Sözel bildiriler 8: Covid-19 ve Aile Pandemic. JAMA Intern Med 2020; 180 (6):819-820 (PMID:
Hekimliği 1" başlıklı oturumda sunulmuştur.
32297903)
9. Galea S, Merchant RM, Lurie N. The Mental Health
Anahtar Kelimeler: Yaşlı, İhtiyaç Değerlendirmesi, Consequences of COVID-19 and Physical Distancing: The
Koronavirüs Enfeksiyonları, Pandemi, Nitel Araştırma Need for Prevention and Early Intervention. JAMA Intern Med
2020. (published online) (PMID: 32275292)
Amaç: 10. Colorafi KJ, Evans B. Qualitative Descriptive Methods in
Tüm popülasyonlar genellikle COVID 19'a karşı duyarlıdır, Health Science Research. Health Environments Research &
ancak altta yatan hastalıkları olan yaşlı insanlar daha hassastır. Design Journal 2016; 9(4): 16-25 (DOI:
COVID-19 etkilerinden dolayı yaşlı populasyon Türkiye'de ve 10.1177/1937586715614171)
birçok ülkede “çok uzun bir süre” sosyal olarak izole kalmıştır. 11. Colaizzi PF. Psychological research as the phenomenologist
Çalışmanın amacı, COVID-19 salgınında kırsal ve kentsel views it. In: Valle RS, King M (Eds). Existential-
alanda yaşayan yaşlı bireylerin derinlemesine görüşmelerle phenomenological alternatives for psychology. Oxford University
biyopsikososyal ihtiyaçlarını değerlendirmektir. Press, New York 1978, pp 48–71
12. Cadore EL, Sáez de Asteasu ML, Izquierdo M.
Gereç ve Yöntem: Multicomponent exercise and the hallmarks of frailty:
Bu nitel araştırmada derinlemesine görüşme yöntemi kullanıldı. considerations on cognitive impairment and acute
65 yaş ve üstü toplam 20 katılımcı (10 kırsal, 10 kentsel hospitalization. Exp Gerontol 2019;122 :10-14. (PMID:
bölgeden) ile görüşme yapıldı. Yeni veri elde edilinceye kadar 30995516)
görüşmeler devam etti. Tüm görüşmeler dijital olarak kaydedildi 13. Goethals L, Barth N, Guyot J, Hupin D, Celarier T, Bongue
ve kayıtlar, önemli temaları tanımlayan iki bağımsız araştırmacı B. Impact of Home Quarantine on Physical Activity Among
tarafından kopyalandı ve kodlandı. Older Adults Living at Home During the COVID-19 Pandemic:
Qualitative Interview Study. JMIR Aging 2020;3(1):e19007
Bulgular: (PMID: 32356777)
Yapılan derinlemesine görüşmelere göre: bu süreçte tüm 14. WHO 2020. Mental health and psychosocial considerations
yaşlıların korku ve kaygıya maruz kaldığı ve kırsal alanlarda during the COVID-19 pandemic.
yaşayan yaşlıların biyopsikososyal olarak pandemik süreçten WHO/2019-nCoV/MentalHealth/2020.1. Available from: https://
daha az etkilendiği ve bölge farketmeksizin yaşlıların çoğunun www.who.int/publications/i/item/WHO-2019-nCoV-
kötü bir hastalık durumu yaşasalar bile pandemi sırasında sağlık MentalHealth-2020.1 Accessed: 10.04.2020
merkezlerine başvurmadığı görüldü. Katılımcıların çoğunluğu bu 15. Brooks SK, Webster RK, Smith LE et al. The psychological
dönemde ev dışında kimseyle görüşmediklerini ifade etmişlerdir. impact of quarantine and how to reduce it: rapid review of the
evidence. Lancet 2020; 395:912-920. (DOI:
Sonuç: 10.1016/S0140-6736(20)30460-8)
Bu insanları biyopsikososyal yaklaşım çerçevesinde 16. Pan PJD, Chang S-H, Yu Y-Y. A support group for home
değerlendirmek büyük önem taşımaktadır. Çalışmamız bu quarantined college students exposed to SARS: learning from
ihtiyacı yaşlılarla derinlemesine görüşmelerle doğrulamıştır. practice. J Spec Group Work 2005; 30: 363–74. (DOI:
Sokağa çıkma yasağının yaşlılar üzerindeki etkilerinden endişe 10.1080/01933920500186951)
duymaktayız; bu kişilere sağlıklı yaşam davranışlarını ve 17. Pellecchia U, Crestani R, Decroo T, Van den Bergh R, Al-
fizyolojik ihtiyaçlarını teşvik etmek için etkili kampanyalar Kourdi Y. Social consequences of Ebola containment measures
yapılmalıdır. in Liberia. PLoS One 2015; 10: e0143036. (PMID: 26650630)
18. Caleo G, Duncombe J, Jephcott F et al. The factors
Kaynaklar: affecting household transmission dynamics and community
1. World Health Organization.Novel-coronavirus-2019. compliance with Ebola control measures: a mixed-methods
Availablefrom:https://www.who.int/emergencies/diseases/nove study in a rural village in Sierra Leone. BMC Public Health 2018;
l-coronavirus-2019. Accessed: 10.04.2020 18: 248. (PMID: 29439682)
2. Rothan HA, Byrareddy SN. The epidemiology and 19. Cava MA, Fay KE, Beanlands HJ, McCay EA, Wignall R.
pathogenesis of coronavirus disease (COVID-19) pandemic. The experience of quarantine for individuals affected by SARS
Journal of Autoimmunity 2020; 109: 102433 (PMID: 32113704) in Toronto. Public Health Nurs 2005; 22: 398–406. (PMID:
3. Armitage R, Nellums LB. COVID-19 and the consequences of 16229732)
isolating the elderly. The Lancet. Public Health 2020; 5(5): e256. 20. Wagner N, Hassanein, Head M. Computer use by older
(PMID: 32199471)
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 113

adults: A multidisciplinary review. Computers in Human


Behavior 2010; 26(5): 870-882. (DOI:
10.1016/j.chb.2010.03.029)
114 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 3. Burton C. Beyond somatisation: a review of the understanding


and treatment of medically unexplained physical symptoms
(MUPS). Br J Gen Pract. 2003 Mar;53(488):231-9.
Ana Şikayet Olarak Halsizlik, Yorgunluk İle 4. Rask MT, Rosendal M, Fenger-Grøn M et al. Sick leave and
Somatizayon Arasındaki İlişki work disability in primary care patients with recent-onset
multiple medically unexplained symptoms and persistent
Zeynep Ayaz1, Pemra Cöbek Ünalan2 somatoform disorders: a 10-year follow-up of the FIP study. Gen
Hosp Psychiatry. 2015 Jan-Feb;37(1):53-9.
1. ilçe sağlık müdürlüğü, KARTAL, Türkiye E-mail: zeynepayaz170@gmail.com 5. Rask MT , Andersen RS, Bro Fet al. Towards a clinically
2. armara Üniv. Aile Hekimliği ABD. useful diagnosis for mild-to-moderate conditions of medically
unexplained symptoms in general practice: a mixed methods
Zeynep Ayaz tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 10: Akıl ve ruh sağlığı" study. BMC Fam Pract. 2014 Jun 12;15:118.
başlıklı oturumda sunulmuştur. 6. Özenli Y,Yoldascan E, Topal K et al. Prevalence and
associated risk factors of somatization disorder among Turkish
Anahtar Kelimeler: somatizasyon, tıbbi olarak açıklanamayan university students at an education faculty. Anadolu Psikiyatri
semptomlar, PHQ-SADS, Dergisi; Sivas Vol. 10, Iss. 2, (Jun 2009): 131-6.
7. Morriss R Lindson N, Coupland C et al. Estimating the
Amaç: prevalence of medically unexplained symptoms from primary
Somatizasyon, ruhsal sıkıntıların ve psikososyal stresin care records. Public Health. 2012 Oct;126(10):846-54.
bedensel belirtilerle ifade edilmesidir.Halsizlik, yorgunluk, genel 8. Smith RC, Dwamena FC. Classification and diagnosis of
vücut ağrısı gibi şikayetlerle defalarca hekime başvuran patients with medically unexplained symptoms. J Gen Intern
hastalarda altta yatan organik patoloji bulunmaması ve bunun Med. 2007 May;22(5):685-91.
üç aydan uzun sürmesi Tıbbi Olarak Açıklanamayan 9. Jackson JL, Passamonti M. The outcomes among patients
Semptomlar(MUS) olarak tanımlanır. Birinci basamakta görülme presenting in primary care with a physical symptom at 5 years. J
oranı %20-30’dur. Bu çalışmanın amacı, yukarıdaki şikayetlerle Gen Intern Med. 2005 Nov;20(11):1032-7.
aile hekimiiği polikliniğine gelen hastalarda PHQ-SADS ölçeği 10. Obimakinde AM, Ladipo MM, Irabor AE. Symptomatology
kullanarak alta yatan psikiyatrik komorbiditeyi ortaya koymaktır. and comorbıdıty of somatızatıon dısorder amongst general
outpatıents attendıng a famıly medıcıne clınıc ın south west
Gereç ve Yöntem: nıgerıa. Ann ıb postgrad med. 2014 dec;12(2):96-102.
Marmara Üniversitesi Pendik EAH Aile Hekimliği polikliniğine 11. Löwe B, Spitzer RL, Williams JB et al.Depression, anxiety
halsizlik, yorgunluk şikayetiyle Ocak2019-Mayıs 2019 tarihleri and somatization in primary care: syndrome overlap and
arasında başvuran hastalardan 18-65 yaş arası, herhangi bir functional impairment. Gen Hosp Psychiatry. 2008 May-
kronik psikiyatrik hastalığı, kanser, kontrolsüz diabet, hipotiroidi Jun;30(3):191-9.
ve romatizmal hastalıkları olmayan hastalar çalışmaya alındı. 12.Rosendal M, Fink P, Falkoe E et al. Improving the
Demografik özellikleri içeren anket ve PHQ-SADS ölçeği classification of medically unexplained symptoms in primary
uygulandı care. European Journal of Psychiatry, Vol. 21, No. 1, 2007, p.
25-36.
Bulgular: 13. Steinbrecher N, Koerber S, Frieser D et al. The prevalence
Katılımcı sayısı 65 olup, yaş ortalaması 36±10.5yıl olup of medically unexplained symptoms in primary care
katılımcıların %84.6’sı kadın, eğitim seviyesi ise ağırlıkla lise ve Psychosomatics. 2011 May-Jun;52(3):263-71.
üstü olarak bulunmuştur. Kronik hastalık ve yaş doğru orantılı 14. Barsky AJ, Orav EJ, Bates DW. Somatization increases
olarak artmıştır. Katılımcıların en sık başvuru şikayetinin halsizlik medical utilization and costs independent of psychiatric and
olduğu ve en sık istenen tetkikin hemogram (%92.2) olduğu medical comorbidity. Arch Gen Psychiatry. 2005
görülmüştür. Tanı olarak en sık demir ve D vitamini eksikliği’nin Aug;62(8):903-10.
bir arada kullanıldığı (n=22) görülmüştür. Katılımcılara 15. Barsky AJ, Ettner SL, Horsky J et al. Resource utilization of
uygulanan PHQ-SADS ölçeğinin alt başlıkları arasında patients with hypochondriacal health anxiety and somatization.
somatizasyona ait semptomları tarayan PHQ-15 alt başlığının en Med Care. 2001 Jul;39(7):705-15.
sık çıkan düzeyi orta-ciddi olup %66.2’dir. Kronik hastalığı 16. Hiller W, Rief W, Brähler E. Somatization in the population:
olanların PHQ-15 ve PHQ-9 puanları daha yüksektir (sırasıyla from mild bodily misperceptions to disabling symptoms. Soc
p=0.025, p=0.22). Psychiatry Psychiatr Epidemiol. 2006 Sep;41(9):704-12.
17. Konnopka A, Schaefert R, Heinrich S et al. Economics of
Sonuç: medically unexplained symptoms: a systematic review of the
Tıbbi olarak açıklanmayan semptomlarla hastalar mükerrer literature. Psychother Psychosom. 2012;81(5):265-75.
doktor başvurusunda bulunmakta ve birini basmakta sıklıkla 18. Mergl R. Seidscheck I, Allgaier AK et al. Depressive,
karşılaşılmaktadır. Bu hastaların somatizasyon düzeyi yüksek anxiety, and somatoform disorders in primary care: prevalence
bulunmuştur. Hekimlerin bunu tanılayarak bu durumu doğru and recognition. Depress Anxiety. 2007;24(3):185-95.
yönetebilmesi bu mükerrer başvuruların azalmasını sağlayabilir. 19. Spitzer RL. Utility of a New Procedure for Diagnosing
Mental Disorders in Primary Care The PRIME-MD 1000 Study
Kaynaklar: Journal of the American Medical Association, 1994; 272(22):
1. Xiong N , Fritzsche K, Wei J et al. Validation of patient health 1749-56.
questionnaire (PHQ) for major depression in Chinese 20. Spitzer RL, Kroenke K, Williams JB. Validation and utility of
outpatients with multiple somatic symptoms: a multicenter cross- a self-report version of PRIME-MD: The PHQ primary care
sectional study. J Affect Disord. 2015 Mar 15;174:636-43. study. Primary Care Evaluation of Mental Disorders. Patient
2. Manshaee GR, Hamidi E. Prevalence of Psychosomatic Health Questionnaire. JAMA 1999 Nov 10;282(18):1737-44.
Symptoms among Adolescent's Computer Users. Procedia- 21. Spitzer RL , Kroenke K, Williams JB et al. A brief measure
Social and Behavioral Sciences 2013 (84); 1326-32. for assessing generalized anxiety disorder: the GAD-7. Arch
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 115

Intern Med. 2006 May 22;166(10):1092-7. screening instrument (PHQ-15) for somatization syndromes in
22. Kroenke K, Spitzer RL, Williams JB et al. Anxiety disorders the general population. BMC Psychiatry. 2013 Mar 20;13:91.
in primary care: prevalence, impairment, comorbidity, and .
detection. Ann Intern Med. 2007 Mar 6;146(5):317-25. 40. Hanel G et al.Depression, anxiety, and somatoform
23. Kroenke K, Spitzer RL, Williams JB et al. The Patient Health disorders: vague or distinct categories in primary care? Results
Questionnaire Somatic, Anxiety, and Depressive Symptom from a large cross-sectional study. J Psychosom Res. 2009
Scales: a systematic review. Gen Hosp Psychiatry. 2010 Jul- Sep;67(3):189-97.
Aug; 32(4): 345-59.
24. Berge T, Bull-Hansen B, Solberg EE et al. Screening for
symptoms of depression and anxiety in a cardiology
department. Tidsskr Nor Laegeforen. 2019 Oct 7;139(14).
25. Yazici GM, Güleç H, Simşek G et al. Psychometric
properties of the Turkish version of the Patient Health
Questionnaire-Somatic, Anxiety, and Depressive Symptoms.
Compr Psychiatry. 2012 Jul; 53(5): 623-9.
26. Shedden-Mora MC, Gross B, Lau K et al. Collaborative
stepped care for somatoform disorders: A pre-post-intervention
study in primary care. J Psychosom Res. 2016 Jan; 80: 23-30.
27. Steinbrecher N, Koerber S, Hiller W et al. The prevalence of
medically unexplained symptoPsychosomatics. .ms in primary
care. 2011 May-Jun; 52(3): 263-71.
28.Aamland A, Malterud K, Werner E. Patients with persistent
medically unexplained physical symptoms: a descriptive study
from Norwegian general practice. BMC Fam Pract. 2014 May
29; 15:107.
29. Morriss R, Lindson N, Coupland C et al.Estimating the
prevalence of medically unexplained symptoms from primary
care records. Public Health. 2012 Oct; 126(10): 846-54.
30. Koch H, van Bokhoven MA, ter Riet G et al. Demographic
characteristics and quality of life of patients with unexplained
complaints: a descriptive study in general practice. Qual Life
Res. 2007 Nov;16(9):1483-9.
31. Verhaak PF, Meijer SA, Visser AP, Wolters G. Persistent
presentation of medically unexplained symptoms in general
practice. Fam Pract. 2006 Aug;23(4):414-20.
32. Isaac ML, Paauw DS. Medically unexplained symptoms.
Med Clin North Am. 2014 May;98(3):663-72.
33. Dirkzwager AJ, Verhaak PF. Patients with persistent
medically unexplained symptoms in general practice:
characteristics and quality of care. BMC Fam Pract. 2007 May
31;8:33.
34. Mejía-Rodríguez D, Rodríguez R Restrepo D.
Sociodemographic Characterization and Psychiatric Symptoms
of Patients With Medically Unexplained Symptoms in a
Healthcare Institution in Medellin (Colombia). evista Colombiana
de Psiquiatria 04 Nov 2017, 48(2):72-9.

35. Koch H, van Bokhoven MA, Bindels PJ et al. The course of


newly presented unexplained complaints in general practice
patients: a prospective cohort study. Fam Pract. 2009
Dec;26(6):455-65.

36. Klaus K, Rief W, Brähler E, Martin A et al. The distinction


between "medically unexplained" and "medically explained" in
the context of somatoform disorders. Int J Behav Med. 2013
Jun;20(2):161-71.
37. McGorm K, Burton C, Weller D et al. Patients repeatedly
referred to secondary care with symptoms unexplained by
organic disease: prevalence, characteristics and referral
pattern. Fam Pract. 2010 Oct;27(5):479-86.

38. Richardson RD, Engel CC Jr. Evaluation and management


of medically unexplained physical symptoms. Neurologist. 2004
Jan;10(1):18-30.

39. Kocalevent RD, Hinz A, Brähler E. Standardization of a


116 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma incelenmeli, laboratuvar parametrelerine bakılarak yerine koyma


tedavileri verilmelidir.

Dr. Lütfi Kırdar Tuzla Eğitim ASM'ye Kayıtlı Kaynaklar:


18-65 Yaş Arası Bireylerde Subjektif Bellek 1. SÖĞÜTLÜ, L., & ALACA, N. (2019). 55 Yaş Altı Unutkanlık
Yakınması ve İlişkili Faktörlerin Şikayeti ile Başvuran Hastalarda Öznel Bellek Yakınmaları ile
Nesnel Bellek Performansı, Depresyon ve Anksiyete Düzeyleri
Değerlendirilmesi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi. Turk Psikiyatri Dergisi, 30(1).
2. Ponds, R. W., Commissaris, K. J. and Jolles, J. (1997).
Elif Günaydin Beyazal1, Can Öner2, Müjgan Kaya Tuna2, Prevalence and covariates of subjective forgetfulness in a
Hüseyin Çetin2, Engin Ersin Şimşek2 normal population in the Netherlands. International Journal of
Aging and Human Development, 45, 207–221.
1. KARTAL DR.LÜTFİ KIRDAR ŞEHİR HASTANESİ, 34890 KARTAL, Türkiye E-
mail: gunaydinelif_52@hotmail.com 3. Mitchell, A. J., Beaumont, H., Ferguson, D., Yadegarfar, M., &
2. KARTAL DR.LÜTFİ KIRDAR ŞEHİR HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ KLİNİĞİ Stubbs, B. (2014). Risk of dementia and mild cognitive
impairment in older people with subjective memory complaints:
meta‐analysis. Acta Psychiatrica Scandinavica, 130(6),
Elif Günaydin Beyazal tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 10: Akıl ve ruh
sağlığı" başlıklı oturumda sunulmuştur.
439-451.

Anahtar Kelimeler: unutkanlık, subjektif bellek yakınmaları,


demans

Amaç:
Unutkanlık şikâyeti genellikle yaşlılık çağındaki hastalarda sık
gözlenmekle birlikte günlük pratiğimizde geriatrik hastalar
dışında da unutkanlık şikâyetinin gittikçe arttığı gözlenmektedir.
Yapılan çalışmalarda subjektif bellek yakınmalarının ilerleyen
dönemlerde demans gibi bilişsel bozulmalarda artışlara yol
açtığı bildirilmektedir. Bu nedenle günlük pratiğimiz içinde
subjektif bellek yakınmalarının taranması önemlidir. Bu
çalışmanın amacı aile sağlığı merkezimize kayıtlı 18-65 yaş
arası hastaların subjektif bellek yakınmalarını belirlemek ve bu
yakınmalarla sosyodemografik özellikler, depresyon ve
anksiyete düzeyleri, uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi belirlemektir.

Gereç ve Yöntem:
Gözlemsel ve tanımlayıcı nitelikteki çalışmamıza 1 Haziran 2019
-31 Temmuz 2019 tarihleri arasında S.B.Ü. Kartal Dr. Lütfi
Kırdar Şehir Hastanesi Tuzla Eğitim Aile Sağlığı Merkezi (E-
ASM)’ne başvuran 18-65 yaş arası hastalar dahil edilmiştir.
Katılımcılara yüz yüze görüşme tekniği ile Sosyodemografik
form, Subjektif Bellek Yakınmaları Ölçeği (SBYÖ), Pitsburg
Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKO) ve Hastane Anksiyete-Depresyon
Ölçeği uygulanmıştır.

Bulgular:
Çalışmaya toplam 360 kişi dahil edilmiş olup katılımcıların
%45,6'sı bellek yakınması şikayeti olduğunu belirtmiştir. SBYÖ
puanı ile yaş arasında anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır.
SBYÖ puanları kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olarak
bulunmuştur. Obez bireylerde SBYÖ puan ortalaması anlamlı
olarak yüksek bulunmuştur. Subjektif bellek yakınmaları ile
Hemoglobin düşüklüğü arasında anlamlı ilişki bulunmuş B12
vitamin düzeyi, TSH, ve D vitamini düzeyi arasında anlamlı ilişki
bulunmamıştır. Katılımcıların SBYÖ puanları ile PUKO puanları
arasında anlamlı bir ilişki bulunmuş olup uyku kalitesi kötü olan
grubun SBYÖ puan ortalaması uyku kalitesi normal olan gruba
göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Anksiyöz ve depresif
belirtisi olanların SBYÖ puan ortalaması anksiyöz ve depresif
belirtisi olmayan gruba göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur.

Sonuç:
Subjektif bellek yakınmaları ile başvuran kişilerin depresyon ve
anksiyete bozuklukları açısından da değerlendirilip ayırıcı tanısı
mutlaka yapılmalıdır. Subjektif bellek yakınmaları ile demans
riski arasındaki ilişki çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Bu
yüzden subjektif bellek yakınması olan hastalar dikkatle
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 117

Sözel Bildiri / Araştırma

Sağlık Çalışanlarında İşe Bağlı Gerginlik


Düzeyleri ve İlişkili Faktörlerin İncelenmesi

Levent Çevik1, Dilek Kuşaslan Avcı2

1. Tuşba ilçe sağlık müdürlüğü Tuşba/Van, 65100 TUŞBA, Türkiye E-mail:


levo.cevik@gmail.com
2. van yyü tıp fakültesi aile hekimliği anabilim dalı

Levent Çevik tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 10: Akıl ve ruh sağlığı"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Anahtar Kelimeler: Sağlık çalışanları, İşe


bağlı gerginlik, Hastalık bulaştırma kaygısı

Amaç:
Yoğun iş yükü, ağır ve genel durum bozukluğu olan hastalara
müdahale ve bakım verme, gerektiğinde hasta ve yakınlarına
duygusal destek vermek zorunda kalma gibi nedenler, sağlık
çalışanlarında İşe Bağlı Gerginliğe (İBG) yol açmaktadır. Bu
çalışmada sağlık çalışanlarının, hastanede çalıştıkları için
ailelerine ve kendilerine hastalık bulaştırma kaygısı yaşayıp
yaşamadıkları ve bu kaygıyı yaşıyorlarsa bu nedenle işlerinden
soğuma veya iş değişikliği düşünüp düşünmediklerine göre İşe
Bağlı Gerginlik Ölçeği (İBGÖ)’nden aldıkları puanların
incelenmesi amaçlanmıştır

Gereç ve Yöntem:
Kesitsel tanımlayıcı tipte olan bu çalışma; Van YYÜ Dursun
Odabaş Tıp Merkezi Hastanesi’nde Mart-Haziran 2019 tarihleri
arasında gerçekleştirildi. Çalışmamızda Revicki ve arkadaşları
tarafından geliştirilen İBGÖ’i kullanılmıştır. İstatistiksel analizler
için SPSS paket programı kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık
düzeyi p<0,05 olarak alındı.

Bulgular:
Çalışmamıza %56,3’ü (n:169) kadın, %43,7’i (n:131) erkek
olmak üzere toplam 300 sağlık çalışanı alındı. Katılımcıların
%86’sı haftalık 40 saat ve üzeri çalışmaktaydı. Katılımcıların
%42’si 1-5 yıl arası, %58’i 6 yıl ve üzeri süredir sağlık alanında
çalışmaktaydı. Katılımcılardan, hastanede çalıştıkları için
ailelerine hastalık bulaştırma kaygısı yaşayanların İBGÖ puan
ortalaması (evet:42,71±6,81), diğer gruplara göre (kısmen:
41,49±7,18 hayır: 38,16±8,72) anlamlı olarak yüksek tespit
edildi(p<0.001). Katılımcılardan kendilerine hastalık bulaştırma
kaygısı yaşayanların İBGÖ puan ortalaması (evet:42,27±7,14),
diğer gruplara göre (kısmen: 40,9±7,76 hayır: 38,21±7,88)
anlamlı olarak yüksek tespit edildi(p<0.05). Sağlık
çalışanlarından, bu kaygı nedeniyle işlerinden soğuduğunu
belirtenlerin İBGÖ puan ortalaması (evet:43,70±6,95), diğer
gruplara göre (kısmen: 42,93±6,60 hayır: 39,86±7,75) anlamlı
olarak yüksek tespit edildi(p<0.001).

Sonuç:
Sağlık çalışanlarının görevleri nedeniyle kendilerine ve ailelerine
hastalık bulaştırma kaygıları yaşadıkları kanaatine varılmıştır. Bu
kaygı sonucunda İBG düzeyleri artmış ve işlerinden soğudukları
tespit edilmiştir. Bu nedenle tüm sağlık kuruluşlarında, hastalık
bulaştırma ihtimalini azaltacak yeni tıbbı teknolojilerin rutin
kullanıma sunulması önerilir.
118 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Ortalama yaş, cinsiyet, medeni durum, ilaç kullanma, çalışma,
eğitim durumları ve psikoterapi öyküsü açısından gruplar
arasında farklılık saptanmadı (p>0,05). A grubunda BAÖ skoru
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tanılı Hastaların COVİD-19 38,56±14,23; BDÖ skoru 22,89±5,65;GDÖ skoru 59,17±9,21;
Tanısı Sonrası Anksiyete ve Sosyal Uyum Düzeylerinin SUKDÖ skoru 29,26±9,66;KPDÖ skoru 56,25±15,54’di. B
İncelenmesi grubunda BAÖ skoru 16,14±7,32; BDÖ skoru 15,15±4,58;
GDÖ skoru 68,87±11,41;SUKDÖ skoru 35,35±6,26;KPDÖ
Mehmet Hamdi Orum skoru 36,65±8,57’ydi. Gruplar arasında BAÖ (p<0,001), BDÖ
(p<0,001), GDÖ (p=0,001), KPDÖ (p<0,001) ve SUKDÖ
Kahta Devlet Hastanesi, 02450 Adıyaman, Türkiye E-mail: mhorum@hotmail.com
(p=0,003) açısından anlamlı farklılık vardı.
Mehmet Hamdi Orum tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 10: Akıl ve ruh
sağlığı" başlıklı oturumda sunulmuştur. Sonuç

Anahtar Kelimeler: COVİD-19, anksiyete, depresyon, sosyal COVİD-19, bir tetikleyici faktör olarak stabil durumda olan YAB
uyum, pandemi hastalarında anksiyete düzeylerinin artmasına ve sosyal uyumun
bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle bilinen YAB’ı
Tam Metin olanların durumlarına özgü psikiyatrik tedavilerinin sürdürülmesi
ve düzenlenmesi için önlemler alınmalıdır. Hem kesin ve olası
hastalarla hem de bu hastaların yakınlarıyla tetkik ve tedavi
Giriş planlarının, gelişmelerin, sağlık durumuyla ilgili güncellemelerin
açık ve hızlı bir şekilde paylaşılması hasta ve yakınlarının
Tüm dünyayı etkisi altına almış olan COVİD-19 pandemisi anksiyete düzeylerinin kontrol altında tutulmasına yardımcı
sosyal damgalamaya ve toplumdaki bireylerin ayrıştırıcı tutumu olabilir. Özellikle şüphe edilen ya da kesin tanı konulmuş
nedeniyle içe kapanıklığa yol açabilir. COVİD-19 tanısı konulan olguların tedavisinin sürdürüldüğü sağlık merkezlerinde çalışan
ya da şüphesiyle değerlendirilen hastaların olası ölümcül sağlık çalışanları da enfeksiyon riskinin yanı sıra YAB sorunları
sonuçları olabilecek bir virüsün bulaşmasının sonuçlarıyla ilgili açısından risk altındadır. Sağlık çalışanları aynı zamanda kendi
korku duyması, karantinada olanların yalnızlık, öfke ve sıkıntıdan yakınlarına, ailelerine enfeksiyonu bulaştırma anksiyetesi de
yakınmaları beklenebilir. Sosyal izolasyon, karamsarlık, yaşarlar. Bu nedenle YAB öyküsü olan hasta ve sağlık
umutsuzluk, çaresizlik gibi düşünceler hastalarda var olan personelinin anksiyete, depresyon ve intihar riski açısından
psikiyatrik belirtilerin artmasına veya ortaya çıkmasına neden düzenli olarak taranması böylesi bir durumda önem taşıyabilir.
olabilir. Dahası enfeksiyonun ateş, hipoksi, öksürük gibi Salgın durumunda YAB açısından daha ciddi ruhsal bozukluk
belirtileri, kortikosteroidlerin uykuyla ilgili etkilerine benzer belirtileri gösterenlerin hızla tedavisi sağlanmalıdır. Ancak
şekilde uygulanan tedavilerin yan etkileri, anksiyete ve ruhsal hastalar ve sağlık çalışanlarında gözlenen pek çok duygusal ve
zorlanmanın kötüleşmesine neden olabilmektedir. Daha önce davranışsal değişikliğin strese verilen uyum yanıtıyla ilişkili
SARS salgınının erken evresinde depresyon, anksiyete, panik olabileceği unutulmamalıdır. Ruh sağlığı çalışanlarının uykuyla
nöbetleri, psikomotor ajitasyon, psikotik belirtiler, deliryum, ilgili sorunlar, anksiyete, öfke, ruminasyon, dikkatle ilgili
intihar düşünce ve davranışları gibi geniş bir aralıkta ruhsal güçlükler, bedensel yakınmalar, çökkün duygudurum ve enerji
bozukluklar bildirilmişti. COVİD-19 ile ilgili çalışmalar da benzer kaybını uyarıcı belirtiler olarak değerlendirmeleri önerilmektedir.
bulgular ortaya koymaktadır. Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) Güvenilir bilgi kaynaklarını takip etmek, olumsuz duyguların
sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumunu ifade edilebilmesi imkanları yaratmak, aile, arkadaş,
ifade eder. Herhangi bir sebep yokken bile kaygı düzeyleri meslektaşlar gibi yakın çevreyle yüz yüze değilse de teması
artabilen YAB hastalarının olası bir COVİD-19 enfeksiyonu sürdürmek, olabildiğince günlük rutinleri devam ettirebilmek ve
sonrasında belirti düzeylerinin daha da artabileceği zevk alınan etkinliklere yer vermek, başta karantinada olan
düşünülmüştür. Burdan yola çıkılarak bu çalışmada, daha önce kişiler olmak üzere, herkes için önerilen başa çıkma yöntemleri
benzeri yaşanmamış bir pandemi sürecinin YAB hastalarının arasındadır. YAB tedavisi başlandıktan sonra hastalar genelde
genel psikiyatrik belirtileri, işlevsellik düzeyleri ve sosyal idame tedaviyi birinci basamakta alırlar. COVİD-19 sürecinde en
uyumları üzerine etkisi incelendi. yoğun çalışan sağlık birimlerinin başında birinci basamak
gelmektedir. Bu yoğunlukları içerisinde, olası bir YAB
Yöntem alevlenmesini zaman kaybetmeden psikiyatri uzmanına
yönlendiren aile hekimleri ruh sağlığı alanına önemli katkı
Bu kesitsel çalışma, Kahta Devlet Hastanesi psikiyatri sunmaktadır.
polikliniğinde gerçekleştirildi. Çalışmaya, DSM-5’e göre YAB
tanısı almış kişilerden, COVİD-19 tanısı almış ve testi bir ay Kaynaklar
önce negatif hale gelmiş 30 hasta (A Grubu, 12 erkek, 18 kadın)
ve COVİD-19 tanısı almamış 32 hasta (B Grubu, 15 erkek, 17 1. Choi EPH, Hui BPH, Wan EYF. Depression and Anxiety in
kadın) dâhil edildi. A grubu çalışma sırasında, B grubu Hong Kong during COVID-19. Int J Environ Res Public Health.
COVID-19 tanısı almadan önce YAB açısından stabildi. Ek 2020 May 25;17(10):3740. doi: 10.3390/ijerph17103740. PMID:
psikiyatrik ya da organik hastalığı olan hastalar çalışmaya dâhil 32466251; PMCID: PMC7277420.
edilmedi ve bu yolla 115 hasta çalışma dışı bırakıldı. Beck
Ansiyete Ölçeği (BAÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Global 2. Sher L. COVID-19, anxiety, sleep disturbances and suicide.
Değerlendirme Ölçeği (GDÖ), Sosyal Uyum Kendini Sleep Med. 2020 Jun;70:124. doi: 10.1016/j.sleep.2020.04.019.
Değerlendirme Ölçeği (SUKDÖ) ve Kısa Psikiyatrik Epub 2020 Apr 25. PMID: 32408252; PMCID: PMC7195057.
Değerlendirme Ölçeği (KPDÖ) uygulandı.
3. Bohlken J, Schömig F, Lemke MR, Pumberger M, Riedel-
Bulgular Heller SG. COVID-19-Pandemie: Belastungen des
medizinischen Personals [COVID-19 Pandemic: Stress
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 119

Experience of Healthcare Workers - A Short Current Review].


Psychiatr Prax. 2020 May;47(4):190-197. German. doi:
10.1055/a-1159-5551. Epub 2020 Apr 27. PMID: 32340048;
PMCID: PMC7295275.

4. Torales J, O'Higgins M, Castaldelli-Maia JM, Ventriglio A.


The outbreak of COVID-19 coronavirus and its impact on global
mental health. Int J Soc Psychiatry. 2020 Jun;66(4):317-320.
doi: 10.1177/0020764020915212. Epub 2020 Mar 31. PMID:
32233719.
120 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma hastadan 1276 hastaya düşmüştür.

Aylara bakıldığında mart ayında daha fazla poliklinik başvurusu


Birinci Basamakta Pandemi Dönemindeki Poliklinik ve varken en az olarak mayıs ayında poliklinik başvurusu
İzlem Sayıların Değerlendirilmesi gerçekleşmiştir.0-5 yaş çocuk izlem 2019 yılında 196 dan 2020
yılında 76 olarak yapılmıştır.
Abdullah Ozan Polat1, Güzin Zeren Öztürk2
15-49 izlem 2019 yılında 58, 2020 yılında 14 kişi yapılmıştır.
1. HALICIOĞLU AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ BEYOĞLU-İSTANBUL
2. Sağlık Bilimleri Universitesi İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Lohusa izlem 2019’da 28, 2020 de 34 kişi değerlendirilmiştir.
Hastanesi Doğum 2019 yılında 11, 2020 yılında 15 kişi yapmıştır.
3. Halıcıoğlu Aile Sağlığı Merkezi,BEYOĞLU, İSTANBUL, Türkiye E-mail:
ozanpolat1987@gmail.com
Yeni gebe bildirimi ise 19 dan 9 a düşmüştür, gebe izlem sayısı
54 den 45 düşmüştür, Çocuk izlem sayısı her iki yılda aynı, 198
Abdullah Ozan Polat tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 9: Covid-19 ve Aile olarak gerçekleştirilmiştir.
Hekimliği 2" başlıklı oturumda sunulmuştur.
2019 yılı için aşı erteleme/iptal 13 (Toplam 7 hastanın 13 aşısı
Anahtar Kelimeler: Covid-19 pandemisi,Birinci iptal edilmiş), 2020 yılı için aşı erteleme/iptal 14 (Toplam 11
basamak,Hasta izlem hastanın 14 aşısı iptal edilmiş). 2019 yılında yapılan doz aşı 314
olup, 2020 yılında 195 doz aşı yapılmıştır.
Tam Metin
2019 yılında mart ayında toplam 2755 hastanın en sık
başvuruda bulanan tanılar sırasıyla; hipertansiyon (n=282),
Amaç genel tıbbı muayene (n=256 ) (raporlar, aşılar dahil), Diyabet
(n=161) idi.
Çalışmamızda 01.03.2019-01.06.2019 ve
01.03.2020-01.06.2020 tarihleri arasında İstanbul-Beyoğlu 2019 yılında nisan ayında toplam başvurulan 2402 tanıda en sık
Halıcıoğlu Aile Sağlığı Merkezin de polikliniğine başvuran 11783 başvuruda bulanan tanılar sırasıyla; Hipertansiyon (n=278), ağrı
hastada, toplam poliklinik sayıları, sağlam çocuk izlemi, gebe ve (n=187), genel tıbbi muayene (n=146)
lohusa izlem, aşı uygulamasının ve polikliniğe en sık hangi tanı
ile başvuru yaptığının aylara ve cinsiyete göre pandemi öncesi 2019 yılında mayıs ayında toplam 2290 hastanın en sık
ile sistemden üzerinden verilerek alınarak karşılaştırılması başvuruda bulanan tanılar sırasıyla; hipertansiyon (n=291), ağrı
amaçlanmıştır. (n=173), Gastroözofajial reflü (n=150) idi.

Yöntem 2020 yılında mart ayında toplam 2091 hastanın en sık


başvuruda bulanan tanılar sırasıyla; ağrı (n=201), akut
Polikliniğe başvuran tüm hastalar yaş ve cinsiyet ayrımı nazofarenjit (n=195), hipertansiyon (n=170) idi.
yapılmadan çalışmaya alınmıştır. Veriler Neuroogle Aile
Hekimliği Bilgi Sistemi üzerinden retrospektif olarak ulaşılmış ve 2020 yılında nisan ayında 1292 başvuruda en sık bulanan
değerlendirilmeye alınmıştır. Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde tanılar sırasıyla; Hipertansiyon (n=120), gastroözofajial reflü
ortalama, en düşük, en yüksek, frekans ve oran değerleri (n=101), ağrı (n=88) idi.
kullanılmıştır. Analizlerde SPSS 26.0 programı kullanılmıştır.
2020 yılında mayıs ayında 953 tanıda en sık başvuruda bulanan
Bulgular tanılar sırasıyla; hipertansiyon (n=126), gastroözofajial reflü
(n=92), ağrı (n=63) idi.
Hastaların yaşları 0 ile 101 arasında değişmekte olup median
yaş 55 olarak bulunmuştur. Toplam 11783 hastanın Kadın hasta Sonuç
sayısı %68.1 (n=8024) erkek hasta sayısı %31.9 (n=3759).
Sonuç olarak, pandemi döneminde kronik ilaçların eczane
2019 yılı Mart-Nisan-Mayıs ayı için; Toplam poliklinik sayısı tarafından karşılanması reçeteleme iş yükünü ve poliklinik
7447 hasta olup, Mart ayı 2755 (%36, 9) kişi, Nisan ayı kişi sayısını belirgin azaltmıştır, kronik ilaç dışı reçetelenme sayısı da
2290 (%30.7), Mayıs ayı kişi 2402 (%32.2), hastaların 5.133 azalmıştır. Pandemi dolasıyla Aile hekimliği tarafından verilen ve
(%68, 6) kişisini kadın hasta 2314 (%32, 4) kişisini erkek hasta genel tıbbi muayene tanılı raporlar (işe giriş, evlilik, ehliyet vb.)
oluşturmaktaydı. azalmıştır.

2020 yılı Mart- Nisan-Mayıs ayı için ;Toplam poliklinik sayısı Gebe-çocuk- lohusa izlemleri, aşı yapma oralarında ve ailelerin
4336 hasta olup, Mart ayı 2091 (%48, 2) kişi, Nisan ayı kişi yaptırma oranında değişiklik olmamıştır.
1292 (%29, 7), Mayıs ayı kişi 953 (%21, 9), bu hastaların 2891
(%66, 7) kişi kadın hasta, 1445 (%33, 3) kişisi erkek hasta Yeni gebelik sayılarında pandemi döneminde anlamlı azalma
oluşturmaktaydı. olmuştur.

2019-2020 yılı için yaş gruplarına baktığımızda 0-5 yaş Kaynaklar


grubunda bir önceki yıla göre hasta sayısın en fazla azaldığı ayı
mayıs olup 2019 Mart- Nisan-Mayıs 160 başvurudan, 27 kişiye 1.World Health Organization (2020) . WHO characterizes
düşmüştür, 5-18 yaş grubunda 882 hastadan 282 poliklinik COVID-19 as a pandemic (online) https:// www.who. int/emerge
başvurusuna, 18-45 yaş 1585 hastadan 1089 hastaya, 45-65 ncies/diseases/novelcoronavirus-2019/events-as-they-happen.
yaş grubunda 2476 hastadan 1581 hastaya, 65 yaş üstü 2300
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 121

2.Epidemiology of COVID-19 Halim İşsever, Tuğçe İşsever


Gözde Öztan. Sağlık Bilimlerinde İleri Araştırmalar Dergisi
2020, Cilt 3, Ek Sayı 1 DOI: 10.26650/JARHS2020-S1-0001.

3.Organization WH. Clinical management of severe acute


respiratory infection (SARI) when COVID-19 disease is
suspected:interim guidance, 13 March 2020.World Health
Organization, 2020.

4.BentzenN.WoncaInternationalDictionaryForGeneral/FamilyPr
actice.WoncaInternationalClassificationCommittee.http://www.p
h3c.org/PH3C/docs/27/000092/000005.pdf.

5.Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Çalışma Kılavuzu. Temaslı


Takibi, Salgın Yönetimi, Evde Hasta İzlemi Ve Filyasyon, 1
Haziran 2020, Ankara.

6.Yeni Coronavirus (COVID-19) Sağlık Bakanlığı Resmi Web


Sitesi https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/
122 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

COVID-19 hastalığı seyrine yaş ve komorbid


durumların etkisi; Antalya’da pandeminin ilk üç
ayı

Remziye Nur Eke1, Mehmet Özen1, Seren Taşkın2, Özge Abacı


Bozyel2

1. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 07100 MURATPAŞA, Türkiye E-mail:


ozenmehmet@isnet.net.tr
2. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü

Remziye Nur Eke tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 9: Covid-19 ve Aile
Hekimliği 2" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: COVID-19, SARS-CoV-2, geriatrik


hastalar, komorbidite

Amaç:
Bu araştırmada; Antalya ilinde laboratuvar testleri ile konfirme
edilmiş COVID-19 hastalarının demografik özelliklerinin, klinik
seyirlerinin, tedavi ve sonuç verilerinin yaşa ve komorbid
hastalıkların varlığına göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Retrospektif, tanımlayıcı çalışmaya 16.03.2020 tarihi ile
15.06.2020 tarihleri arasında Antalya ilinde revers-transkritaz
polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile COVID-19 tanısı konan
438 hasta dahil edildi. On sekiz yaş altında olan, eksik verileri
olan ve özel hastanelerden hizmet alan hastalar çalışma dışı
bırakıldıktan sonra 311 hasta ile çalışmaya devam edildi.
Hastalar 65 yaş altı ve üzeri, kronik hastalıkları olan ve olmayan,
yoğun bakım ünitesine yatışı olan ve olmayan şeklinde gruplara
ayrılarak demografik özellikleri, klinik seyirleri, tedavi ve sonuç
çıktıları açısından karşılaştırıldı.

Bulgular:
Çalışmaya SARS-CoV-2 revers-transkritaz polimeraz zincir
reaksiyonu yöntemi ile COVID-19 tanısı alan 311 hasta dahil
edildi. Yaş ortalaması 47,48±18,08 (min: 18, maks: 94) yıldı ve
252 hasta (%81) 65 yaş altında, 52 hasta (%19) 65 yaş
üzerindeydi. Hastaların %45’i kadın, %55’i erkekti. Geriatrik
hastalarda non-geriatrik hastalara göre komorbid hastalıklar;
hipertansiyon (p<0,001), diabetes mellitus (p=0,010), kronik
akciğer hastalıkları (p=0,001) ve kardiyovasküler hastalıklar
(p<0,001) anlamlı daha sık görülmekteydi. Altmış beş ve üzeri
yaş hastalar ile komorbiditesi olan hastalarda sırasıyla <65 yaş
ve komorbiditesi olmayan hastalara göre dispne, pozitif akciğer
bilgisayarlı tomografi bulguları, hastanede yatış süresi, yoğun
bakım ünitesinde yatış oranı ve mortalite anlamlı artmıştı.
Geriatrik hastalar ile komorbiditesi olan hastaların tedavisinde
oseltamivir, favipiravir, levofloksasin anlamlı olarak daha çok
kullanılmıştı. Altmış beş ve üzeri yaşta olmak hem yoğun bakım
ünitesine yatış hem de mortalite için risk faktörü olarak tespit
edildi.

Sonuç:
Sonuç olarak; 65 ve üzeri yaşta ve/veya komorbiditesi olan
COVID-19 hastalarında yoğun bakım ihtiyacı ve mortalite
artmaktadır. SARS-CoV-2’nin özellikle bu hasta grubuna
yayılmasını önlemeye yönelik tedbirlerin alınması gerektiği
açıktır.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 123

Sözel Bildiri / Araştırma 1- Report of the Royal Commission on Medical Education (Todd
Report) H.M.S.O. London, 1968.
2- Saultz JW. An overview and history of the specialty of family
Dönem 3 Gözüyle Covid- 19 Pandemisinde Aile practice. Textbook of Family Medicine’da. Ed. Saultz JW. New
Hekimliğine Bakış York, McGraw-Hill, 2000;3-16
3- Millis JS, Boyer R, Cole WH, Hughes WC, Larson LW, Levi
Fethi Sada Zekey ED, Odegaard CE, Wearn JT, Whittaker CE, Wolfle D, Young
GB. The Graduate Education of Physicians: The Report of the
Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 66900 Citizens Commission on Graduate Medical Education. American
MERKEZ, Türkiye E-mail: fszekey@yahoo.com Medical Association:Chicago, Ill, 1966.
Fethi Sada Zekey tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 9: Covid-19 ve Aile 4- Willard WR, Land RL, Longmire WP, Williams CH, Johnson
Hekimliği 2" başlıklı oturumda sunulmuştur. AJ, Michaelson J, Lotterhos WE, Caughey JL, Hunter TH,
Wilson VE. Meeting the challenge of family practice.
Anahtar Kelimeler: Aile Hekimliği, Covid-19 Pandemisi, Tıp AMA:Chicago, IL. 1966.
Fakültesi Dönem 3 öğrencisi 5- Folsom MB. American Public Health Association and
National Health Council. Health is a community affair. Report of
Amaç: the National Commission on Community Health Services.
Pandemi sürecinde preklinik safhanın sonunda okumakta olan Boston, MA: Harvard University Press; 1967
dönem3 öğrencilerin aile hekimliğine olan bakış açıları ve aile 6- Saatçi E, Bozdemir N, Akpınar E Türk Aile Hek Derg 2006;
hekimliğinin görev ve sorumlulukları hakkında bilgi ve fikirlerinin 10(2): 79-86
pandemi dinamikleri de göz önüne alınarak değerlendirilmesidir.

Gereç ve Yöntem:
Pandemi sürecinde örgün eğitimi sona eren tıp fakültesi dönem
3 öğrencilerine online olarak gönderilmiş olan 15 soruluk anket
form 59 öğrenci tarafından doldurulmuştur. Anket formu yaş,
cinsiyet ve aile hekimliğinin görev ve sorumlulukları hakkında
bilgi ve fikirlerinin pandemi dinamikleri de göz önüne alınarak
değerlendirmek amaçlı 15 sorudan oluşmuştur. Kesitsel analiz
için SPSS yazılımı kullanılmıştır, p<0.05 anlamlı olarak kabul
edilmiştir.

Bulgular:
Katılımcıların yaşları 20 ila 22 arasında değişkenlik göstermekte
idi. 29 katılımcı kadın iken 30 katılımcı erkek olup cinsiyetlerin
dağılımı arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir(p>0.05).
Katılımcıların %69,5’i aile hekimlerini tanımakta olduğunu
belirmiştir. Pandemi dönemi öğrencilerde ikametgah
değişikliklerine sebep olduğu için %13,5’i aile hekimlerini
değiştirmiştir. Katılımcıların %57,6’sı aile hekimliğinin bir
uzmanlık dalı olduğunu tıp fakültesi öğrenciliği öncesi bilmekte
olduğunu vurgulamıştır. Ayrışmamış hasta yönetiminde hastane
öncesi aile hekimliğine başvurulması gerektiğini düşünenlerin
oranı %94,5 olarak tespit edilmiştir. Tıp fakültesi eğitimi
sonrasında sahada aile hekimi olarak çalışmak isteyenler
%35,6’lık dilimi oluşturmakta idi. Uzmanlık alanı tercihini aile
hekimliği alanında kullanmak isteyenler %30,5’lik kesimi
oluşturmakta idi. Preklinik safhadan kliniğe geçmekte olan
öğrencilerin yalnızca %23,7’si aile sağlığı merkezinin(asm)
taşıması gereken donanımlar hakkında bilgi sahibi idi. Pandemi
sürecinde herhangi bir sağlık hizmeti almak için asm’ye
başvuranlar %16,9’luk kesimi oluştururken ihtiyaç halinde ilk
olarak asm’ye başvurmayı tercih edenler %50,8’lik kesimi
oluşturmakta idi.

Sonuç:
Preklinik safhadan klinik safhaya geçişin kavşak noktasında yer
alan tıp fakültesi dönem 3 eğitiminde öğrencilerin aile
hekimliğine bakış açılarında çalışmamızdaki veriler geniş bir
spektrumla bizi karşı karşıya bırakmıştır. Covid- 19 Pandemi
döneminde dönem 3 öğrencilerin aile hekimliğine karşı
kendilerini diğer dal uzmanlıkları nispetinde daha yakın
hissettikleri ancak aile hekimliğine dair eksiklikler olduğu da
aşikardır.

Kaynaklar:
124 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 65 yaş üstü hastalardan oluşmaktadır. %36 Nörolojik hastalık,
%27 HT, %22 DM tanılı hastalardan oluşmaktadır. %26
oranında da osteoporoz tanılı hastalardan oluşmaktadır.
Pandemi Sürecinde Evde Sağlık Hizmetleri
Mayıs ayı içinde başvurular bir miktar azalmış olup, 1075 kişiye
Özge Tuncer ziyaret gerçekleştirilmiştir. 442 (%41) kişi ilaç raporu için, 151
(%14) kişi alt bezi raporu için başvurmuştur. Malnütrisyon tespit
SBÜ,İZMİR BOZYAKA EAH, 35100 NARLIDERE, Türkiye E-mail:
hamdi.tuncer@gmail.com edilip beslenme ürünü başlanan hasta sayısı ise 119 (%11)
kişidir. 193 (%17,9) kişiye de kan tahlili yapılmıştır. Genelge
Özge Tuncer tarafından 31/10/2020 09:10 tarihinde "Sözel bildiriler 9: Covid-19 ve Aile
kapsamında 162 (%15) kişiye ulaşılmıştır. 22 idrar sondası,4
Hekimliği 2" başlıklı oturumda sunulmuştur.
NG sonda değişimi yapılmıştır. Başvuruların %63’ü kadın
hastalardan oluşmaktadır. Hastaların %57’si 65 yaş üstü
Anahtar Kelimeler: Pandemi, Evde Sağlık, Kronik Hastalıklar hastalardan oluşmaktadır. Hastaların %43’ü Nörolojik
hastalıklar, %24 HT, %24 DM, %30 osteoporoz tanılıdır.
Tam Metin
Tartışma

Amaç Pandemi başlamasıyla birlikte Evde Sağlık Birimimiz geceleri ve


hafta sonu da dahil olmak üzere nöbet ekipleri oluşturularak
ESH; ihtiyacı olan bireylerin muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi hizmet vermiştir. Aynı zamanda evde enjeksiyon, serum takma,
bakım ve rehabilitasyonlarının evinde ve aile ortamında pansuman, kişilerin kendi isteklerine göre kan tahlili talepleri de
sağlanması, bu kişilere ve aile bireylerine, sosyal ve psikolojik çok artmıştır. Kişilerin bu taleplerini hekimlerimiz değerlendirip
destek hizmetlerinin bir bütün olarak birlikte verilmesidir. gerekli durumlarda müdahale edilmiştir. ESH ekibi, kayıtlı
Ülkemizde 11 Mart 2020 tarihinden itibaren Covid-19 hastaları ziyaret etmeden önce telefon yoluyla değerlendirme
enfeksiyonu pandemi olarak kabul edilmiştir. 21.03.2020 yapıp, COVID -19 enfeksiyonu bulguları( ateş, öksürük,nefes
tarihinden itibaren sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle 65 yaş darlığı…) sorgulanmıştır. COVİD -19 enfeksiyonu düşündüğümüz
üstü ve kronik hastalığı olan hastalara evde sağlık hizmeti hastalar alo 184 hattına yönlendirilmiştir. Başvurular
verilmiştir. Bu süreç içinde evde sağlık hizmetlerinin değerlendirilip aciliyet durumuna göre randevu verilmiştir. Üç ay
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. geriye dönük değerlendirildiğinde nisan ayında başvuruların çok
arttığı bu başvurular içinde de kronik hastalığı olanlara hizmet
Yöntem verilmeye başlanmasından dolayı ilaç raporu talebinin arttığı
tespit edilmiştir. 2019 ocak ayından sonra çıkarılan raporlar
SBÜ, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık reçete edilmeden eczaneden alınabileceği belirtilmesine rağmen
Birimine mart-nisan –mayıs ayları içinde gelen başvurular hastalar yine de reçete yazdırmak için başvuruda
değerlendirilmiştir. İzmir, Bozyaka Evde Sağlık Biriminde 1 Aile bulunmuşlardır. Bazıları da son 6 ay içinde raporlu ilaçlarını
Hekimliği Uzmanı, 3 Asistan,4 Hemşire, 1 Tıbbi sekreter, 2 yazdırmadığı için raporlar pasif duruma düşmüştür. Bu
taşıma personeli çalışmaktadır. Hasta ziyaret sayısı, başvuru hastaların raporları yeniden düzenlenip reçeteleri yazılmıştır.
nedenleri, yapılan hizmetler çalışma kapsamına alınmıştır.
Kaynaklar
Bulgular
1. Altuntaş M, Yılmazer TT, Güçlü YA, Öngel K. Evde sağlık
Evde Sağlık Biriminde mart ayında 1086 hasta başvurusu hizmeti ve günümüzdeki uygulama şekilleri. Tepecik Eğit Hast
mevcup olup toplam kayıtlı aktif hasta sayısı 4023’tür. 187 Derg 2010; 20(3):153-8.
(%17,2) hasta başka branşa konsülte edilirken, 197 (%18) 2. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları tarafından evde sağlık
hastaya ilaç raporu çıkarılmıştır. 99 (%9) hastaya malnütrisyon hizmetlerinin sunulmasına dair yönetmelik. 27.02.2015 tarih,
tanısı konarak beslenme ürünü başlanmıştır. 135 (%12,4) 29280 sayılı resmi gazete.
hastaya ise alt bezi rapor edilmiş, 114 (%10,4) kişiye de kan 3. Evde Bakım Derneği Yönetim Kurulu. Evde Bakım Tanımı,
tahlili yapılmıştır. Daha önceden evde sağlık hizmeti almayıp Kapsamı, Temel Kavramlar ve Ülkemizde Mevcut Durum.
genelge kapsamında 40 kişiye hizmet verilmiştir. Bunların İstanbul, 2010.
haricinde 13 kişiye sonda değişimi ve 3 kişiye de NG sonda
değişimi yapılmıştır. Başvuranların %65 kadın hastalardan
oluşmaktadır. Başvuranların %60 ‘ı 65 yaş üstü ve özellikle artış
gösterdiği yaş aralığı 65-85 yaş arasında olup %36 oranında
görülmektedir. Tüm nörolojik hastalıklar %47,3 oranında olup
%25 HT, %16 DM tanılı hastalardan oluşmaktadır. Nörolojik
hastalıklar içinde en yüksek oranda Alzheimer ve CVO tanılı
hastalar görülmektedir.

Nisan ayı içinde başvurular pandemi nedeniyle artmış olup 1359


kişi ziyaret edilmiştir. Başvuruların 437 kişi (% 36) ilaç raporu
için, 148 (%12,5) kişi alt bezi raporu için evde sağlık birimine
başvurmuştur. 195 (%16) kişi başka kliniklere konsülte
edilirken, 210 (%17) kişiye de kan tahlili yapılmıştır. 123 (%10)
kişiye beslenme ürünü başlanmıştır. Genelge kapsamında 483
(%40) kişiye hizmet verilmiş olup üç ay içindeki en yüksek
sayıdır. 18 idrar sondası,3 NG değişimi yapılmıştır.
Başvuranların %52,7 si kadın hastalardan oluşmaktadır. %60’ı
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 125

Sözel Bildiri / Araştırma 2006;107(5)::1747-50.

2. Araujo CR, Uchimura TT, Fujimori E, Nishida FS, Veloso GB,


Demir Eksikliği Anemisi Tanısı Alan Hastaların Szarfarc SC. Hemoglobin levels and prevalence of anemia in
Tedavi Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesinin pregnant women assisted in primary health care services,
Değerlendirilmesi before and after fortification of flour.Rev Bras Epidemiol.
2013;16(2). 535-45 p.
Tuba Beşe1, Duygu Ayhan Başer2, Salih Aksu3
3. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ. Eritrosit Hastalıkları ve
1. AZİZİYE ASM Hemoglobin Bozuklukları. 2011(YETİŞKİNDE DEMİR
2. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU):23-33.
DALI, 06100 ALTINDAĞ, Türkiye E-mail: duyguayhan@outlook.com
3. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM
DALI, HEMATOLOJİ BİLİM DALI
4. Ali R. Demir eksikliği anemisi. In Dolar E.İç hastalıkları. 1.B.
.İstanbul: Nobel Tıp Kitapevleri2005. 553-7 p.

Duygu Ayhan Başer tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik 5. Goddard AF, James MW, McIntyre AS, Scott BB. Guidelines
hastalıklar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
for the management of iron deficiency anemia. British Society of
Gastroenterology.
Anahtar Kelimeler: Demir Eksikliği Anemisi, Yaşam Kalitesi,
Koruyucu Hekimlik, Aile Hekimliği

Amaç:
Anemi dünya çapında önemli bir halk sağlığı sorunudur, en sık
nedeni demir eksikliği anemisidir (DEA). Anemi nedeniyle
oluşan doku hipoksisinin sebep olduğu yorgunluk, halsizlik,
nefes darlığı kontrol altına alınmadığında bireyin günlük yaşam
aktivitelerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu araştırmanın amacı; DEA)olan hastalarda replasman tedavisi
öncesi ve sonrası WHOQOL-BREF yaşam kalitesi ölçeğinin
sonuçlarını karşılaştırıp, hastalarda DEA ve yaşam kalitesinin,
hastalığa dair semptomların, anemi parametrelerinin arasındaki
ilişkiyi değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya 2018 Eylül -2019 Nisan ayları arasında Üniversitesi
Hastanesi Genel Dâhiliye, Hematoloji, Aile Hekimliği
polikliniklerine başvuran 134 DEA olan hasta dâhil edildi. Bu
hastalardan 95’i kontrole geldi. Hastaların tedavi öncesi ve
sonrası kan parametreleri istenip, demir eksikliği anemisi
semptomları sorgulanarak, WHOQOL-BREF yaşam kalitesi
ölçeği dolduruldu. Tedavi öncesi ve sonrası bulgular
karşılaştırıldı. Analizler SPSS 23 paket programında yapıldı.

Bulgular:
Hastaların (N=95) demir replasman tedavisi sonrası eritrosit,
hemoglobin (Hb), MCV, lökosit, ferritin değeri arttı, trombosit
değerleri azaldı (p<0,05). Demir eksikliği anemisi
semptomlarından çabuk yorulma, nefes darlığı, solukluk,
çarpıntı, el-ayaklarında uyuşma şikâyetleri azalmış olarak
saptandı (p<0,05). Hastaların yaşam kalitesi ölçeğinde fiziksel
alan, genel algılanan yaşam kalitesi, algılanan sağlık durumu
puanları tedavi sonrası artmış olup istatistiksel olarak anlamlı
fark oluşturdu (p<0,05).

Sonuç:
DEA toplumda sık görülmekle birlikte, ulaşılabilirliği en kolay
sağlık kuruluşları olarak aile hekimliklerine önemli sorumluluklar
düşmektedir. Anemiye bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılması
için anemi tanısını erken koyup, etkin şekilde replase edip,
hastanın tedaviyi kullanımı yakın takip edilmelidir. DEA olan
hastalara biyopsikososyal açıdan yaklaşılmalı, hastaları tedavi
ederken yaşam kalitesini fiziksel, psikolojik, sosyal ve çevre
alanında arttırmak amaçlanmalıdır.

Kaynaklar:
Beutler E, Waalen J. The definition of anemia: what is the lower
limit of normal of the blood hemoglobin concentration? Blood.
126 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma bozuklukları gelmesine ve son 50 yılda önemli sayıda çalışma
yapılmasına rağmen başlangıçta hedeflenen tiroid aksının
unipolar depresyondaki yerinin netleştirilmesi ve bu hastalığın
Hipotiroidi depresyon ilişkisi, Hipotiroidili hastalarda etyolojisindeki sırrın çözülmesi amacına ulaşılamamıştır. Ancak
depresif semptomatoloji sıklığı:vaka kontrol çalışması yine de bu çalışmalardan çok önemli sonuçlar elde
edilmiştir(7,12). Biz de bu çalışmamızda üzerinde çok durulan
Süleyman Ersoy1, Mustafa Yenigün2 ancak tam aydınlatılamamış olan hipotiroidi ve depresyon
ilişkisini irdelemek amacıyla Haseki Eğitim ve Araştırma
1. Ümraniye EAH Aile Hekimliği, 78070 ÜMRANİYE, Türkiye E-mail:
suleymanersoy@gmail.com Hastanesi Endokrin Polikliniğine başvurmuş hipotiroidili
2. Fatih Medical Park Hastanesi olgularla sağlıklı bireyleri depresif semptomlar açısından
karşılaştırdık.
Süleyman Ersoy tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
MATERYAL VE METOD

Anahtar Kelimeler: Depresyon, Hipotiroidi, Hamilton Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları
Depresyon Ölçeği Endokrinoloji polikliniğine 01.05.1999-01.11.1999 tarihleri
arasında başvuran ve hipotiroidi tanısı almış hastalardan ardışık
Tam Metin olarak seçtiğimiz 39 kişi olgu grubunu, gönüllü 39 sağlıklı birey
de kontrol grubunu oluşturdu. Olgu grubundan tiroid bozukluğu
dışında başka bir endokrinopatisi olanlar kronik ve sistemik
GİRİŞ hastalığı olanlar, kanserli hastalar, gebeler, psikiyatrik hastalık
tanısı almış olanlar, tiroid fonksiyonunu etkileyen ilaç kullananlar
Çeşitli organ ve sistemleri tutan tıbbi hastalıkların seyri sırasında ve 65 yaş üzerinde olanlar çalışma dışı bırakıldı. Görüşme
gerek belirti gerek sendrom düzeyinde görülen en yaygın esnasında alınan öyküde ek bir stres faktörü olduğu fark
bozukluk depresyondur. Hastaların %25 kadarında depresyon edilenler ( kısa süre önce bir yakının kaybedilmesi, boşanma, iş
tıbbi hastalık öncesi, %75 kadarında ise tıbbi hastalığa ve onun kaybı, v.b.) değerlendirilmeye alınmadı. Her iki grup hastaya
etkilerine reaksiyon biçiminde ortaya çıkmaktadır (1,2). çalışmamızın maksadı izah edildikten ve onamları alındıktan
Ülkemizde sağlık ocağına başvuran hastalarda bedensel ve sonra yüz yüze görüşülerek Hamilton Depresyon ölçeği
ruhsal hastalıkları araştıran kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. uygulandı. Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HAM-D);
Depresyonun sık görülen psikiyatrik sorunlar arasında olduğu ve Hamilton ve ark. tarafından geliştirilmiştir ve depresif belirtilerin
yüksek oranda kronik bedensel hastalıkla birlikteliği şiddetini ölçmeyi amaçlamaktadır (13). Türkçe geçerlilik ve
gösterilmiştir (3-6). güvenilirlik çalışması Akdemir ve ark. (14) tarafından yapılmıştır.
Hekim tarafından uygulanan ölçekte on yedi depresif belirtinin
Hipotiroidi psikiyatrik belirtilerin en sık görüldüğü endokrin her biri için belirlenmiş 0 ve 4 arasında değişen puanlama
bozukluklardandır. En sık 40-60 yaş arası kadınlarda,oto immün dizgesi kullanılmaktadır. 14 puan ve altında depresif bulgular
tiroidite bağlı olarak ortaya çıkar(7).Depresyon, bilişsel yok, 14’den 27’ye kadar puan alanlar hafif depresif, 28’den 41’e
bozukluklar, deliryum eşlik edebilir (8). kadar puan alanlar orta depresif, 42 ve üzeri puan alanlarda
majör depresif bulgular var kabul edilmektedir. Çalışmamızda
Aşağıda bulunan tabloda depresyonun endokrin hastalıklardaki (HAM-D) skoru 14 ve üzeri olan denekler depresif semptom
yaygınlığı topluca gösterilmektedir (9). Endokrin hastalıklarda gösteriyor kabul edildi.
görülen major depresyon yaygınlığı
Ardından çalışmaya alınan tüm deneklerin Haseki Eğitim ve
Endokrin bozukluk % Oranları Araştırma Hastanesi Biokimya laboratuarında kemiluminisens
Diabetes mellitus 7-33 yöntemle Immulite 2000 (DPC Los Angelos,USA) cihazında
Hipotiroidizm 33-43 serum total T3, total T4 ve TSH (Tiroid Stimulan Hormon )
Hipertiroidizm 30-70 seviyeleri tespit edildi. T3; 82-179 ng/dl arasında, T4; 4,5-12,5
Hiperparatiroidizm 11-43 µg/dl arasında ve TSH ; 0,4-4,0 µg/dl arasında normal kabul
Cushing sendromu 35-86 edildi.
Addison hastalığı 48
Feokromasitoma 12-18 İstatistik programı olarak SPSS 17.0 kullanıldı. Bağımsız iki grup
Akromegali 2,5 ortalamaları arasındaki farkı test etmek için Student’s t testi ve
bağımsız grupların sayısal değişkenleri arasındaki ilişkiyi tespit
Tiroid bezi salgısı ve işlevi ile ruhsal yaşam ve denge arasındaki etmek için Pearson korelasyon testi kullanıldı. P değeri 0,05 ten
ilişki 19 yüzyıldan beri bilinmektedir. Takiben melankoli ve küçük bulunduğunda anlamlı kabul edildi. Hipotiroidik olma ve
hipotiroidizm arasındaki ilişkiden Asher’in klasik gözlemlerinde depresif semptomatoloji arasındaki ilişki ki kare testiyle
bahsedilmiştir(10). Tiroid hastalıkları ve psikiyatrik özellikle de araştırıldı. Odds oranı ile risk hesaplandı.
affektif bozukluklar arasındaki bu bağlantı tiroid hormonlarının
duygulanım regülasyonunda ve primer affektif hastalıkların BULGULAR
patofizyolojisinde önemli olabileceği kanaatini doğurmuştur.
Başlangıçta spesifik olmayan belirtilerin görüldüğü hipotiroidide Olgu grubunu oluşturan 39 hastanın 7 sinin T3 ve/veya T4’ü
depresyon, unutkanlık, düşüncede yavaşlama, konsantrasyon düşük TSH’si yüksek; 32’sinin T3 ve T4’ü normal TSH’si
bozukluğu en sık görülen psikiyatrik belirtilerdir Ağır klinik yüksek, tamamı hipotiroidik idi. Olgularda cinsiyet dağılımı 35
durumlarda psikotik belirtiler de eşlik edebilmektedir (10,11). kadın(%89,7) ,4 erkek (%10,3) iken kontrol grubunda 31 kadın
(%79,5) ve 8 erkek (%20,5) olarak bulundu. Fark istatistiksel
Endokrinopati-psikiyatrik rahatsızlık birlikteliği açısından en sık olarak anlamlı değildi (p=0,21; güven aralığı: 0,12-1,61).
araştırılan konuların başında tiroid hastalıkları ve duygulanım
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 127

Yaş ortalamaları olgu grubunda 45,03 (SS=11,62) ve kontrol T3 T4 TSH hamilton skoru
grubunda 42,41 (SS=11,94) olarak bulundu. Bunda da T3 Korelasy 1 0,202 -0,107 -0,157
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0,33). on
katsayısı
Olgu grubunun ortalama T3, T4 ve TSH seviyeleri sırasıyla P 0,076 0,353 0,169
117,9 ng/dl ,7,67 µg/dl ve 1,95 µıu/dl bulundu. Ortalama HAM-D T4 Korelasy 0,202 1 -0,268* -0,185
skoru 18,7 olan bu 39 hastanın 27’ si hafif ( HAM-D 14-27 on
arası), 6’sı orta derecede ( HAM-D 28-41 arası) depresif katsayısı
semptom gösteriyordu (DS). Olguların 6’sı DS açısından normal P 0,076 0,018 0,105
bulundu ( HAM-D < 14 ). TSH Korelasy -0,107 -0,268* 1 0,610*
on
Sağlıklı bireylerden seçtiğimiz kontrol gurubunun ise sırasıyla katsayısı
T3, T4 ,TSH ortalamaları 121,5 ng/dl, 8,38 µg/dl ve 1,52 µıu/dl P 0,353 0,018 <0,001
bulundu.HAM-D skor ortalamaları ise 6,66 idi. Kontrol *: istatistiksel olarak anlamlı ilişki.
gurubundaki 39 hastanın ise sadece 4’ü hafif derecede DS
göstermekteydi.

Kadın hastaların HAM-D skorları (13,167±8,64) erkek hastalara


(6,667±5,79) oranla anlamlı derecede yüksek bulundu(p= Tablo 3: Ki kare testine göre depresif semptom ve hipotiroidi
0,004). ilişkisi
Depresi Depresi p Odds Güven aralığı
Student’s t testi sonucu; hipotiroidik hastaların HAM-D skorları f skor f skor oranı
kontrol grubuna kıyasla anlamlı derecede yüksek bulundu ≥14 <14
(p<0,0001). Ayrıca kadın hastaların HAM-D skorları erkek alt üst
hastalara oranla anlamlı derecede yüksek bulundu (p= 0,004). hipotiroi %89.2 %14.6 <0.0001 48,1 12,4 185,9
Tablo 1’de hipotiroidi ve kontrol gruplarının istatistiksel olarak di
anlamlı fark gösterdikleri parametreler verilmiştir. Kontrol %10.8 %85.4
Kadınlar %53 %47 0.020 0.177 0.016 0.872
Tüm olguların ortalama TSH’sı 6,82 ± 8,43 bulundu. Ortalama Erkekler %16.7 %83.3
HAM-D ise 12,17 ± 8,56 olarak bulundu. Olgu ve kontrol
gruplarında TSH ve HAM-D dağılımı şekil 1’de gösterilmiştir.
Olguların HAM-D skorları ile serum TSH seviyeleri arasında
pozitif yönde anlamlı bağıntı bulundu (Tablo 2). Ancak T3 ve T4
seviyeleri ile HAM-D skorları arasında bir korelasyon
bulunamadı.

Ki kare testinin neticesinde hipotiroidili hastaların depresif olma


riski kontrol grubuna kıyasla 48 kat daha yüksek bulundu.
Kadınlarda da risk daha yüksek bulundu (Odds oranı=0,177)
(Tablo 3).

Tablo 1: Hipotiroidi ve kontrol gruplarının demografik


parametreler ve depresyon skorları yönlerinden karşılaştırılması

Hipotiroidi Kontrol grubu p


grubu
Yaş (ort±SD) 45.03±11.6 42.4±11.9 0.330*
ortalaması
Cinsiyet Kadın n (%) 31(%47) 35(%53) 0.209**
Erkek n (%) 8(%66.66) 4 (%33.33)
HAM-D skoru (ort±SD) 18.8±6.63 5.54±3.61 <0.0001*
ortalaması
Şekil 1: depresif semtomatoloji olan ve olmayan grupların TSH
* Student’s t-test ile histogramları

** Ki-kare ile TARTIŞMA

Tablo 2: Tiroid fonksiyon testleri ile depresyon skorları ilişkisi Hipotiroidili olgularla sağlıklı kontrol grubunu mukayese ettiğimiz
(Pearson korelasyon ile) çalışmada hipotiroidi ile DS arasında istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde ilişki saptandı. Bu ilişki hipotiroidi dışında cinsiyet ve
DS arasında da bulundu.

Geçmişte hipotirodinin depresyona yol açtığı bir ön kabul olarak


ifade edilmiştir (15,16).

Ancak bizim çalışmamıza benzer birçok çalışmada hipotiroidili


128 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

hastaların depresyon skorları sağlıklı veya ötiroid kontrol grupları kadınların ötiroid vakalarla kıyaslandığı bir diğer çalışmada
ile karşılaştırılmış ve anlamlı fark bulunmadığı bildirilmiştir. hipotirodik vakalarda hem depresyon hem de anksiyeteye daha
Bunlardan Drinka PJ ve ark. Geriatrik Depresyon Skalası sık rastlanıldığı ancak TSH seviyeleri ile depresif ve anksiyete
kullanarak yaptığı bir çalışmada hipotirodik grup ile kontrol skorları arasında bir bağlantı bulunamadığı ifade edilmiştir(28).
grubu arasında bir fark bildirmemiş ve TSH yüksekliği ile GDS Ülkemizde İbrahim Eren ve ark. yaptığı ve 40 hipotiroidili,40
skorları arasında bir bağlantı kurulmamıştır(17). Engum ve subklinik hipotiroidili hasta ve 45 sağlıklı bireyin dahil edildiği bir
ark.(18) toplumda yaptıkları geniş katılımlı bir çalışmada çalışmada, subklinik ve klinik olmak üzere her iki hipotiroidili
hipotiroidi ile psikopatoloji arasında ilişki olmadığını hasta grubunda depresyon başta olmak üzere somatizasyon,
bildirmişlerdir. Ancak bu çalışmada tiroid hastalığı olduğu bilinen obsessif kompulsif bozukluk,anksiyete,paranoid düşünceler gibi
hastalar dışlanmıştır. Yine Grabe ve ark. (19) hipotiroidinin psikiyatrik bozuklukların sağlıklı kontrollere göre daha yüksek
artmış ruhsal şikayetlerle ilişkisi olmadığını bildirmişlerdir. Buna oranda görüldüğü bildirilmiştir(29). Çalışmamızda buna benzer
benzer olarak Hermann ve ark. psikiyatrik hasta grubunda bir depresyon ile hipotirioidi ilişkisi saptanmakla kalınmamış,
psikiyatrik tanı ile tiroid hastalığı arasında bir ilişki hipotiroidi bağımsız risk faktörü olarak elde edilmiştir. Bu sonuç
saptamamışlardır (20). Baldini ve ark. basit guatrlı hastaları hipotiroidinin affektif bozukluklar için önemli bir risk faktörü
ötiroid ve subklinik hipotiroidi olarak iki gruba ayırıp her iki grup olduğu tezini güçlü olarak desteklemektedir.
hastaya HAM-D ölçeği ve hafıza ve mantığı değerlendiren bir
takım psikometrik testler uygulamışlar ve subklinik hipotiroidili Çalışmamızın güçlü yanı olgu seçiminin titizlikle yapılmış
hastaların mantıksal hafızalarında ötiroid hastalara nazaran olmasıdır. Böylece sonuca etki edebilecek yan faktörler elenmiş
belirgin bir azalma gözlemledikleri halde her iki grubun depresif ve hipotiroidinin ilişkileri daha güvenilir olarak ortaya çıkmıştır.
skorları arasında anlamlı bir farklılık elde edememişlerdir(21). Bunun yanında olgu sayısının ve bilgisayar ortamına aktarılan
verilerin azlığı çalışmamızın zayıf taraflarıdır. Daha geniş hasta
Bu yöndeki literatüre rağmen bizim çalışmamızda olduğu gibi gruplarında yapılmış ve çok değişkenle kontrol edilen benzer
hipotiroidili hastaların afektif bozukluğa dair skorlarını anlamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
derecede yüksek bulan çalışmalar da vardır. Bauer ve ark.
çalışmaları sonucu hipotiroidizmde en yaygın psikiyatrik Sonuç olarak çalışmamızda hipotirodinin depresif semptomları
bozukluğun depresyon olduğunu, ayrıca olguların birçoğunda arttırdığı ve serum TSH seviyesi arttıkça depresif semptomların
zihinsel karışıklıklar görüldüğünü ve %15 olguda psikoz tespit fazlalaştığı neticesine varılmıştır.
ettiklerini bildirmişlerdir (22). Bir diğer çalışmada Haggerty JJ ve
ark. subklinik hipotiroidili 16 hasta ile tiroid fonksiyonları normal KAYNAKLAR
15 hastayı hayat boyu depresyona girme insidensi açısından
karşılaştırmışlar ve subklinik hipotiroidili hastalarda depresyon 1.Özkan S, Bahadır G, Kırpınar İ ve ark. (1994) Genel Tıpta Depresyon.
Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi 1994-1995, İstanbul, Pfizer A.Ş, s. 81-90.
insidensini %56 bulurken kontrol grubunda insidensin %20 2.Rouchell AM, Pounds R, Tierney JG Depression Textbook of Consultation-
olduğunu görmüşler ve hipotirodizmin depresyon eşiğini Liaison Psychiatry, JR Rundell, MG Wise (Ed), Inc. Washington, American
düşürdüğü kanaatine varmışlardır (23). Cleore AJ ve ark. ise Psychiatric Press, 1996; 310-345.
hipotirodizmde merkezi 5-HT aktivitesinin azaldığını ve bunun 3.Rezaki M Bir sağlık ocağına başvuran hastalarda depresyon. Türk Psikiyatri
Dergisi, 1995; 6: 13-20.
da depresyona yol açtığı hipotezini doğrulamak için 10 4.Üçok ÖG Bir sağlık ocağına başvuran hastalarda Bedensel ve ruhsal hastalığın
hipotiroidik hastayı sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırmışlar, birlikte bulunuşu. Türk Psikiyatri Dergisi, 1995; 6: 180-185.
hipotiroidili hastaların %40’ının depresif olduğunu ve TSH 5.Sağduyu A, Ögel K, Özmen E ve ark. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde
depresyon. Türk Psikiyatri Dergisi, 2000; 11: 3-16.
seviyelerinin bunlarda daha yüksek seyrettiğini görmüşler; 6.SB Çelik, H Can, EA Kılınç, M Önde, T Çelepkolu ve ark. Aktif tüberküloz
çalışmalarının neticesinde TSH yüksekliğinin 5-HT azalmasına hastalarında anksiyete ve depresyon birlikteliği.Smyrna Tıp Dergisi
bağlı olarak endokrin değişikliklere yol açtığını ve klinik 2012;1:34-37.
depresyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını 7.Hayriye Elbi Mete.Kronik Hastalık ve Depresyon Klinik Psikiyatri 2008;11(Ek
3):3-18.
belirtmişlerdir(24).Aynı yazarlar bu çalışmalarının devamı 8.Joffe RT Is the thyroid still important in major depression J Psychiatry Neurosci,
niteliğindeki bir başka yayınlarında ise azalmış 5-HT 2006 31(6):367-368.
fonksiyonunun tiroid hormonu replasmanı ile normale dönüp 9.Kathol R Endocrine Disorders. Textbook of Consultation-Liaison Psychiatry,
Rundell JR, Wise MG (Ed),Washington, American Psychiatric Press, 1996 p.
dönmeyeceğini araştırmak için bir grup hipotiroidili hastayı 579-584.
tiroksin tedavisi öncesi ve sonrası test etmişler, netice olarak 10.Asher R. Myxodematous madness.BMJ 2:1949 p.555-562. http://www.ncbi.nlm
TSH seviyelerinin depresif semptomlar ile pozitif yönde .nih.gov/pmc/articles/PMC2051123/pdf/brmedj03641-0005.pdf
bağlantılı olduğunu tiroksin tedavisinin depresyonu azalttığını ve 11.Whybrow PC. Iatrogenic hypothyroid psychosis. Br Med J. 1969 Aug
23;3(5668):474-5. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1984190/
5-HT fonksiyonundaki azalmanın tiroksin replasman tedavisi ile 12.Joffe RT, Levitt AJ. The thyroid and depression. In: Joffe RT, Levitt AJ, editors.
reversibl olduğunu ifade etmişlerdir(25). V.B.Chueire ve ark. 60 The thyroid axis and psychiatric illness. Washington: American Psychiatric
yaş üzeri 451 hastayı aldıkları bir çalışmada depresyon oranı Press; 1993. p.195-253.
13.Hamilton M A rating scale for depression. J Neurol Neurosurg Psychiatry,1960;
subklinik hipotiroidili hastalarda %49 olarak bulunmuş ve yaşlı 23:56-62.
popülasyonda artmış TSH seviyelerinin depresyon riskini ikiye 14.Akdemir A, Örsel SD, Dağ I ve ark. Hamilton Depresyon Derecelendirme
katladığı belirtilmiş, aynı zamanda TSH seviyesi ile depresyon Ölçeği'nin (HDDÖ) geçerliği-güvenirliği ve klinikte kullanımı. Psikiyatri Psikoloji
insidensi arasında pozitif yönde korelasyon olduğu kanaati Psikofarmakoloji Dergisi 1996; 4:251-259.
15.Jackson IM. Does thyroid hormone have a role as adjunctive therapy in
bildirilmiştir( 26). Çalışmamızda da TSH düzeyi yüksek HAM-D depression. Thyroid. 1996 Feb;6(1):63-7.
skorları için bağımsız risk faktörü olarak bulunmuştur. 2007 16.Dzurec LC. Experiences of fatigue and depression before and after low-dose
yılında 94 subklinik hipotiroidili (89 kadın, 5 erkek) (ortalama 1-thyroxine supplementation in essentially euthyroid individuals. Res Nurs
Health. 1997 Oct;20(5):389-98.
yaşları 49.1±10.3) hastanın ve 43 ötiroid (40 kadın, 3 erkek) 17.Drinka PJ, Voeks SK. Psychological depressive symptoms in grade II
(ortalama yaşları 44.8±9.6) kişinin dahil edildiği bir çalışmada, hypothyroidism in a nursing home. Psychiatry Res. 1987 Jul;21(3):199-204.
Hamilton Anksiyete ve Depresyon Ölçekleri ve Beck Depresyon 18.Engum A, Bjøro T, Mykletun A, Dahl AA. An association between depression,
Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmada subklinik hipotiroidili grup, anxiety and thyroid function--a clinical fact or an artefact? Acta Psychiatr
Scand. 2002 Jul;106(1):27-34.
kontrol grubuna göre, depresyon skorlaması bakımından 2.3 kat 19.Grabe HJ, Völzke H, Lüdemann J, Wolff B, Schwahn C, John U, Meng W,
(p<0.05), anksiyete skorlaması bakımından 1.4 kat(p<0.01) Freyberger HJ. Mental and physical complaints in thyroid disorders in the
daha yüksek bulunmuştur (27). 100 vakalık hipotiroidili general population Acta Psychiatr Scand. 2005 Oct;112(4):286-93.
20.Hermann D, Hewer W, Lederbogen F. Testing the association between thyroid
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 129

dysfunction and psychiatric diagnostic group in an iodine-deficient area. J


Psychiatry Neurosci 2004; 29(6):444-449.
21.Baldini IM, Vita A, Mauri MC, Amodei V, Carrisi M, Bravin S, Cantalamessa L.
Psychopathological and cognitive features in subclinical hypothyroidism Prog
Neuropsychopharmacol Biol Psychiatry. 1997 Aug;21(6):925-35.
22.Bauer MS,Broba M,Whybrow PC. Disorders of thyroid.Handbook of clinical
psychoneuroendocrinology.1987.
23.Haggerty JJ,Stern RA,Mason GA,Beckwith J,Morey CE. Subclinical
hypothyroidism, a modified risk factor for depression. Am-J-Psychiatry 1993
March; 150(3): 508-510.
24.Cleare AJ, McGregor A, O'Keane V. Neuroendocrine evidence for an
association between hypothyroidism, reduced central 5-HT activity and
depression. Clin Endocrinol (Oxf). 1995 Dec;43(6):713-9.
25.Cleare AJ, McGregor A, Chambers SM, Dawling S, O'Keane V. Thyroxine
replacement increases central 5-hydroxytryptamine activity and reduces
depressive symptoms in hypothyroidism. Neuroendocrinology. 1996
Jul;64(1):65-9.
26.Chueire VB, Silva ET, Perotta E, Romaldini JH, Ward LS. High serum TSH
levels are associated with depression in the elderly. Arch Gerontol Geriatr. 2003
May-Jun;36(3):281-8.
27.Almeida C, Brasil MA, Costa AJ, Reis FA, Reuters V, Teixeira P, Ferreira M,
Marques AM, Melo BA, Teixeira LB, Buescu A, Vaisman M. Subclinical
hypothyroidism: psychiatric disorders and symptoms. Rev Bras Psiquiatr. 2007
Jun;29(2):157-9.
28.Andrade Junior NE, Pires ML, Thuler LC. Depression and anxiety symptoms in
hypothyroid women.Rev Bras Ginecol Obstet. 2010 Jul;32(7):321-6.
29.İ Eren, E Cüre, İÇ İnanlı, A Kutlucan, BK Köroğlu. Klinik ve Subklinik
Hipotiroidide Psikiyatrik Belirti Düzeyi ve Psikiyatrik Belirtilerin Tiroid Hormon
Düzeyleri İle İlişkisi. Klinik Psikiyatri 2006;9:131-137.
130 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma unutmadan, hastaya özgü görüşmelerle sağlık hizmeti


sunumumuzu yapılandırmalıyız. Aile hekimleri olarak aileleri
anlayıp gerekli önlemleri alarak bireylere kapsayıcı bir sağlık
HIV İle Yaşayan Kadınların Cinsel Sağlık Ve hizmeti sunmalıyız.
Üreme Sağlığı İle İlgili Bilgi Ve Tutumlarına HIV
İle Yaşamanın Etkisinin Değerlendirilmesi

Özge Mıhcı1, Duygu Ayhan Başer2, Meliha Çağla Sönmezer2,


Mustafa Cankurtaran2, Ahmet Çağkan İnkaya2, Serhat Ünal2

1. Niğde Ulukışla İlçe Devlet Hastanesi, 51900 ULUKIŞLA, Türkiye E-mail:


mihci13@gmail.com
2. Hacettepe Üniversitesi

Özge Mıhcı tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: üreme sağlığı, HIV, kadın,cinsel sağlık

Amaç:
HIV infeksiyonu, bireyi ve sosyal hayatını her açıdan etkileyen
kronik bir hastalıktır. HIV ile yaşayan insan sayısı, epideminin
hızının azalmasına rağmen gelişen tedaviler sayesinde hızla
artmaktadır. HIV epidemisinde kadın hakimiyetinin artmaya
başladığı görülmektedir. Toplum ve kişilerin davranışları
değiştirilerek hastaların uğradıkları ayrımcılık ve stigma azaltılıp
hastaların sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri, bulaş korkusu
olmadan cinsel bir hayat sürebilmeleri, gerekirse cinsel sağlık
alanında danışmanlık almaları sağlanabilir. Çalışmamız ile HIV
ile yaşamanın cinsel tutum, aile planlaması yöntem bilgisi ve
cinsel yolla bulaşan hastalık bilgisine etkisini değerlendirmek
amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
01 Mayıs-15 Kasım 2019 tarihleri arasında kesitsel tipteki
çalışmaya Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Anabilim Dalı’nda takipli 18 yaşından büyük kadın hastalardan
katılmayı kabul eden 43 HIV ile yaşayan kadın; Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği
Anabilim Dalı polikliniğine başvuran HIV enfeksiyonu olmayan,
18 yaşından büyük, infertilite, cinsel yolla bulaşan hastalıklar
nedeniyle takip edilmeyen sağlıklı kadın katılımcılardan katılmayı
kabul eden 43 kadın dahil edilldi. Yüzyüze görüşme tekniğiyle
beş bölümden oluşan anket formu uygulandı. Anket bölümleri
sosyodemografik özelliklerine ve HIV ile ilgili ve diğer
hastalıklarla ilgili medikal özgeçmişlerine yönelik sorular, cinsel
yolla bulaşan hastalık bilgi formu, Gebelik Önleme Yöntem Bilgi
Formu, Beck Depresyon Ölçeği, Hendrick Cinsel Tutum
Ölçeği’nden oluştu. Analizler SPSS 23 paket programında
yapıldı.

Bulgular:
HIV ile yaşayan kadınların sosyodemografik özellikleri kontrol
grubuyla benzer bulundu (p>0,05). HIV ile yaşayan kadın
hastaların kontrol grubuna göre cinsel yolla bulaşan hastalık
bilgi puanlarının daha kötüydü (p=0,002), aile planlaması
yöntemleri hakkında bilgi düzeyi ve kullanım durumları arasında
fark bulunmadı (p>0,05). HIV ile yaşayan kadın hastaların cinsel
tutum ölçek toplam puanları kontrol grubundan daha yüksekti
(p=0,02).

Sonuç:
Ülkemizdeki sağlık sisteminin farklı stigmalarla hizmete erişimi
engellenen grupları öngörerek yeniden yapılanması ihtiyacı
vardır. Kişilerin sağlık sistemiyle ilk temas noktası olduğumuzu
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 131

Sözel Bildiri / Araştırma Çalışmamızda Türkçeye çevirerek kullandığımız KSÖ,İBH


hastaları üzerinde hastalık spesifik olan Türkçeye çevrilen ilk
ölçektir.KSÖ'deki sübjektif sağlığın dört boyutu ve toplam
Kısa Sağlık Ölçeğinin Türkçe Çevirisinin skorlar ile hastalık aktivite skorları arasındaki korelasyon
İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Hastalık doğrulandı.
Aktivite İndeksi ile İlişkisinin İncelenmesi

Sehernaz Gök, Ahmet Keskin

Ankara Yıldırım Beyazıt üniversitesi, 06000 ÇANKAYA, Türkiye E-mail:


shrnzgk@gmail.com

Sehernaz Gök tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Kısa Sağlık Ölçeği (KSÖ), İnflamatuvar


Bağırsak Hastalığı (IBH), Yaşam Kalitesi

Amaç:
İnflamatuvar bağırsak hastalığı(IBH) hastalarında kanlı
ishal,karın ağrısı gibi ciddi semptomların olması,aynı zamanda
kronik olarak remisyon ve relapslarla seyretmesi önemli bir
duygusal ve sosyal yük oluşturur.Sayısal olarak ölçülemeyen
yaşam kalitesi kavramını değerlendirebilmek için ölçekler
kullanılmaktadır.Kısa sağlık ölçeği(KSÖ) de bu amaçla yeni
geliştirilmiş,subjektif sağlığın 4 önemli yönünü değerlendiren
görsel analog skala ölçeğidir.
Bu çalışmanın amacı IBH hastalarında sağlıkla ilişkili yaşam
kalitesini ölçmek için hastalığa özgü kısa bir ölçek olan,daha
önceki yapılan çalışmalarda farklı dillerde geçerli,güvenilirliği
gösterilen KSÖ'ni Türkçeye çevirmek ve Türkçe versiyonunun
psikometrik özelliklerini araştırmak,sosyodemografik ve klinik
verilerin etkisini incelemek ve aile hekimliği kliniğinde
kullanılabilirliğini göstermektir.

Gereç ve Yöntem:
75 ülseratif kolit(ÜK) ve 50 Crohn hastası(CH) toplamda 125
hasta üzerinde yapıldı.Geçerlilik için hem bireysel hem de
toplam KSÖ puanları,CH hastalık aktivitesi Harvey-Bradshaw
İndeksi,ÜK ise Truelove- Witts Aktivite İndeksi korelasyonuyla
değerlendirildi.Test güvenilirliği 8 hafta sonra rastgele seçilen
KSÖ'ni ikinci kez tamamlayan 8 ÜK ve 5 CH hastasında yapıldı.
Ölçek kendi kendine uygulanacak şekilde tasarlanmıştır ve
hastalardan durumlarına uygun olduklarını düşündükleri 100
mm'lik görsel analog skalasına bir işaret koymaları
istenmiştir.Toplam puan 0(en iyi sağlık) ile 400(en kötü sağlık)
arasında değişmektedir.KSÖ 4 sorudan
oluşmaktadır.1.Bağırsak hastalığınızın belirtileri ne kadar
şiddetli?2.Bağırsak şikayetleriniz günlük yaşantınızı ne kadar
etkiliyor?3.Bağırsak hastalığınız sizi ne kadar
endişelendiriyor?4.Genel sağlık durumunuz nasıldır?

Bulgular:
Truelove-Witts indeksi ile kısa sağlık ölçeği toplam skoru(r=
0,571;p<0,001), semptom yükü skoru(r= 0,409;p<0,001),
sosyal işlev skoru(r= 0,549;p<0,001), endişe skoru(r=
0,366;p=0,001), genel iyilik hali(r= 0,387;p=0,001) düzeyleri
arasında pozitif korelasyon saptandı. Harvey-Bradshaw indeksi
ile kısa sağlık ölçeği toplam skoru(r= 0,513;p<0,001), semptom
yükü skoru(r= 0,391; p=0,005), sosyal işlev skoru(r=
0,597;p<0,001),genel iyilik hali(r= 0,467;p=0,001) düzeyleri
arasında pozitif korelasyon saptandı,Harvey-Bradshaw indeksi
ile endişe skoru arasında korelasyon saptanmadı.UK ve CH
hastalarında 8.hafta izlemde hastalık aktivite şiddetine ait
dağılımlarda anlamlı farklılık saptanmadı.

Sonuç:
132 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma ve yaşam şeklindeki değişimin önemi vurgulanarak vücut


ağırlığının azalmasına yönelik multidisipliner etkin program
uygulanmalıdır. Ayrıca obez hastalarda OUAS olabileceği
Obstrüktif Uyku Apnesi Hastalarında Vücut yönünde dikkatli olup erken tanı sağlanarak oluşabilecek
Yağ Kompozisyonunun Uyku Parametreleri ve komplikasyonların önüne geçilmesi ve yaşam kalitesinin
Yaşam Kalitesi ile İlişkisi iyileştirilemesi amaçlanmalıdır

Gülbahar Ürün Ünal1, Kamile Marakoğlu2, Osman Gül3, Bülent


Ulusoy4, Baykal Tülek5

1. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakultesi Aile Hekimliği AD, 42090 SELÇUKLU, Türkiye
E-mail: urunbahar@gmail.com
2. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
3. Beyhekim Eğitim ve Araştırma hastanesi KBB Polikliniği
4. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, KBB Ana Bilim Dalı
5. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

Gülbahar Ürün Ünal tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik
hastalıklar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apnesi sendromu, SF-36,


Obezite, Yaşam kalitesi.

Amaç:
Obstrüktif uyku apnesi sendromu (OUAS), yetişkinlerin %
6-13'ünü etkileyen, uyku sırasında tekrarlayan üst solunum yolu
kollapsıyla karakterize, yaygın görülen uyku bozukluğudur. Bu
çalışmada OUAS tanısı konulmuş hastalarda sosyodemografik
özellikleri, vücut yağ dağılımı, antropometrik ölçümleri, vücut
kompozisyon analizleri, depresyon düzeyleri, epworth uykululuk
skalası, berlin testi ve yaşam kalitesi ile OSAS arasındaki
ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı

Gereç ve Yöntem:
Göğüs hastalıkları polikliniğine polisomnografik değerlendirilme
sonucunda OSAS tanısı konulmuş 154 hasta çalışmaya dahil
edilmiştir. Hastaların aile hekimliği polikliniğimizde boyun, kalça,
bel çevresi ölçümleri ve BİA yöntemi ile vücut yağ dağılımı
analizi ve saat başına düşen apne-hipopne sayısı(AHİ)
değerlendirildi. Kadın ve erkeklerin fiziksel ve mental sağlık
skorları, her bir grup için SF-36 alt ölçek puanlarının ortalamaları
alınarak hesaplandı. Etik kurul onayı2019/52 sayılı karar ile
alındı. 46 sorudan oluşan anket uygulandı. Sonuçların OSAS ile
korelasyonu istatistiksel olarak değerlendirildi

Bulgular:
Olguların yaşları 30 ile 74 arasında değişmekte olup; ortalaması
51,53±10,92’dir. Kadınların yaş ortalaması 56,07±6,29,
erkeklerin ise 49,21±12,03’dür. Hastaların %33,8’i kadın
%66,2’si erkeklerden oluşmaktadır.Kadınlarda visseral yağ
alanı, kalça çevresi, bel çevresi, boyun çevresi, yağ yüzdesi
erkeklere göre anlamlı olarak daha fazla bulundu. Vücut yağ
ağırlığı(p=0,000), visseral yağ alanı(p=0,000), kalça
çevresi(p=0,000) arttıkça epworth uykululuk skalası istatistiksel
olarak puanı anlamlı artmaktadır. Ana öğün günde 2 defa
tüketen hastaların %81,8’inde, günde 3 defa tüketen hastaların
ise %61,8’inde berlin uykululuk skalası yüksek bulunup
istatistiksel olarak anlamlıdır(p=0,028). Ara öğün miktarı arttıkça
berlin uyku skalalık düzeyi istatistiksel olarak anlamlı
azalmaktadır(p=0,010). Fiziksel fonksiyon, fiziksel rol,
emosyonel rol, enerji canlılık skoru ile yaş arasında negatif
korelasyon bulundu. Epworth ve AHİ ile SF-36 tüm alt
parametreleri arasında anlamlı negatif korelasyon bulundu

Sonuç:
Obezite OUAS gelişimi için en önemli geri dönüşümlü risk
faktörüdür. 1. Basamak kliniklerde OUAS‘li bireylerin beslenme
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 133

Sözel Bildiri / Araştırma yetersiz sağlık okuryazarlığı düzeyinin, koruyucu sağlık


hizmetlerinin düşük oranlarda kullanımına, kronik hastalıklarla
ilgili bilgi eksikliğine, artmış acil servis kullanımı ve hastane
Oral Antidiyabetik Kullanan Tip 2 Diyabetes Mellitus yatışlarına, sağlıkla ilgili verilen tavsiyeleri anlamada güçlüğe,
Hastalarında Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi ve Olumsuz verilen tedavileri uygulamada güçlüğe, sağlık harcamalarında
İnsülin Tedavisi Algısının Diyabet Prognozuna Etkisi artışa ve mortalitede artışa yol açtığı gösterilmiştir (10,11,12,13).

Lütfullah Ayanoğlu1, Hilal Özkaya2 Çalışmamızda, oral antidiyabetik (OAD) kullanan tip 2 DM
hastalarında sağlık okuryazarlığı düzeyleri ve hastaların insülin
1. Kartal 9 Nolu Aile Sağlığı Merkezi, KARTAL, Türkiye E-mail:
layanoglu@gmail.com kullanımına ilişkin algılarını ölçtük. Çıkan sonuçlarla, sağlık
2. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi okuryazarlığı düzeyi ile insülin kullanımına ilişkin olumsuz algı
arasındaki ilişkiyi ve diyabet tedavi sonuçlarına etkisini
karşılaştırmayı amaçladık.
Hilal Özkaya tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
GEREÇ ve YÖNTEMLER
Anahtar Kelimeler: Tip 2 Diyabetes Mellitus, Sağlık
Okuryazarlığı, Psikolojik İnsülin Direnci, İnsülin Tedavisi Araştırmamız Haziran 2020 – Temmuz 2020 tarihleri arasında
Değerlendirme Ölçeği İstanbul Kartal 9 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’ndeki aile hekimliği
birimlerine kayıtlı 159 tip 2 DM hastasında yapılmıştır. Kesitsel –
Tam Metin tanımlayıcı türde bir çalışmadır. Çalışmaya alınan 18 yaş üstü
gönüllü bireylerden onam alınmıştır ve yüz yüze görüşme ile
anket yöntemi uygulanarak araştırma gerçekleştirilmiştir. Sağlık
Diyabetes Mellitus (DM) tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Bakanlığı İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma
en sık görülen kronik hastalıklardan biridir ve sıklığı giderek Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu, 27.01.2020 tarihli
artmaktadır. Ocak 2010-Haziran 2010 tarihleri arasında yapılan 2020/ 21 sayılı kararı ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık
‘Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hizmetleri Başkanlığı Araştırma Yayın Değerlendirme
Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II Çalışması)’ na Komisyonu 16/06/2020 tarih ve 2020/19 sayılı kararınca izin
göre Türk erişkin toplumunda diyabet sıklığının %13.7’ye ulaştığı alınmıştır. Araştırmamıza dahil edilme kriterleri; çalışmaya
görülmüştür (1). katılmayı kabul etmiş olmak,18 yaş üzerinde olmak, tip 2 DM
hastası olmak, oral antidiyabetik tedavi alıyor olmak, ve daha
Tip 2 DM hastalarını komplikasyonlardan korumak için ilk önce insülin tedavisi almamış olmaktır, araştırmamızdan
önerilen tedavi seçenekleri beslenme tedavisi, egzersiz ve oral dışlanma kriterleri ise; çalışmaya katılmayı kabul etmemek, 18
antidiyabetik ilaçlardır (2). Bu tedavi seçenekleri ile glisemik yaşından küçük olmak, tip 1 DM hastası olmak,daha önce
hedeflere ulaşılamadığı takdirde insülin tedavisine başlanması insülin tedavisi almış olmak ve hastanın iletişim kurulmasına
önerilmektedir. Ancak insülin kullanımına ilişkin negatif tutum engel olan nöropsikiyatrik hastalığı olmasıdır. Araştırma
gösteren hastalarda, insülin tedavisine yeterince erken verilerinin toplanmasında; hastaların sosyodemografik verilerini
başlanamadığı, başlansa bile hasta için belirlenen yeterli dozda ve diğer bilgilerini içeren bilgi toplama formu, sağlık okuryazarlık
ya da sıklıkta kullanılamadığı belirtilmektedir. Petrak ve düzeyini ölçmek için ‘Türkiye Sağlık Okuryazarlık Ölçeği–32
ark.’larının çalışmasında insülin önerilen diyabetli hastaların (TSOY–32)’ve hastaların insülin tedavisi algılarını ölçmek için
%82’si insülin kullanmak istemediği, Polonsky ve ark.’larının ‘İnsülin Tedavi Değerlendirme Ölçeği (İTDÖ)’
çalışmasında diyabet hastalarının %28’inin hekim tarafından kullanılmıştır.İstatistiksel analizler ve hesaplamalar için IBM
insülin reçete edilse bile başlamakta isteksiz olduğu, Nichols ve SPSS Statistics 21.0 ve MS-Excel 2007 programları
ark.’larının çalışmasında tip 2 diyabet hastalarının yarısından kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul
fazlasının HbA1c değerinin %8 ‘in üzerinde olmasına rağmen edilmiştir.
aynı tedaviye ortalama 3 yıl daha devam ettiği görülmüştür
(3,4,5). BULGULAR

Sağlık okuryazarlığı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Çalışmaya katılan bireylerin TSOY ölçek puanı ortalaması
“sağlığın korunması ve sürdürülmesi için bireyin sağlık bilgisine 29.09±8.89’dur. Sağlık okuryazarlığı düzeylerine göre bireylerin
ulaşma, anlama ve kullanma becerisi” olarak tanımlanmaktadır %30.8'i yetersiz, %39.6'sı sınırlı, %20.2'si yeterli ve %9.4'ü
(6). Dünya genelinde sağlık okuryazarlığı düzeyinin, istenilen mükemmel sağlık okuryazarlığı düzeyindedir.
seviyenin altında olduğu belirtilmektedir. Avrupa Sağlık
Okuryazarlığı Araştırmasında yetersiz sağlık okuryazarlığı oranı Sağlık Okuryazarlığı- Eğitim Düzeyi İlişkisi ; Bireylerin eğitim
%12.4 bulunmuş, Amerikan Tıp Derneği tarafından yapılan durumuna göre TSOY ölçek puanları arasında istatistiksel
çalışmada sağlık okuryazarlığı temel düzeyin altında olanların olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (χ2=61.024, p<0.001).
oranı % 16 olarak tespit edilmiş ve Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Bireylerin eğitim düzeyleri arttıkça TSOY ölçek puanı
Çalışmasında bireylerin sağlık okuryazarlığının %24.5 oranında ortancasının arttığı tespit edilmiştir.
yetersiz, %40,1 oranında sorunlu düzeyde olduğu görülmüştür
(7,8,9). Sağlık Okuryazarlığı- Yaş İlişkisi; TSOY Ölçek puanı ile yaş
arasında orta düzeyde, negatif yönlü anlamlı bir ilişki
Diyabetin akut ve kronik komplikasyon riskini azaltmak için bulunmaktadır (Pearson İlişki Katsayısı= -0.413, p<0.001). Yaş
diyabet hastalarında glisemik kontrol düzeylerinin sıkı takip artıkça TSOY ölçek puanı %41.3 oranında azalmakta olduğu
edilmesi ve hastaların komplikasyonlar hakkında eğitimli belirlenmiştir.
olmaları önemlidir. Bu noktada kronik hastalıkların kontrolü ve
komplikasyon görülme durumuna etkisi açısından sağlık Sağlık Okuryazarlığı- Glisemik Kontrol İlişkisi ; HbA1c
okuryazarlığı düzeyinin önemi artmaktadır. Yapılan çalışmalarda düzeylerinin SOY düzeyleri arasında karşılaştırması sonucunda
134 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

gruplar arasında fark bulunmamıştır (χ2=3.44, p=0.342). Aynı okuryazarlığı ile glisemik kontrol ve diyabet komplikasyonları
zamanda TSOY ölçek puanı ile HbA1c arasında anlamlı bir ilişki arasında ilişki bulunmamıştır (17,18,19)
saptanmamıştır.
Sağlık okuryazarlığı düzeyi ile diyabet komplikasyon görülme
İnsülin Tedavi Algısı ile Glisemik Kontrol arasındaki ilişki; sıklığı ilişkisine baktığımızda; çalışmamızda nöropatisi olan
bireylerin Hb1Ac düzeyleri ile İnsülin Tedavisi Algı Puanları bireylerin TSOY-32 ölçek puanı nöropatisi olmayanlara göre
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. istatistiksel olarak daha düşük bulunmuştur. Retinopati ve KAH
ile TSOY-32 ölçek puanını karşılaştırdığımızda ise istatistiksel
Sağlık Okuryazarlığı ile İnsülin Tedavi Algısı arasındaki anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Ayrıca TSOY-32 ölçek
ilişki; TSOY-32 Ölçek puanı ile İnsülin tedavisi pozitif algı puanı puanı arttıkça e-GFR’nin de arttığı belirlenmiştir. Literatürde
arasında çok zayıf, pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır Souza ve ark. çalışması ile Morris ve ark.’larının çalışmasında
(Spearman İlişki Katsayısı= 0.169, p=0.033). TSOY-32 ölçek diyabet hastalarının sağlık okuryazarlık düzeyi ile diyabet
puanı artıkça İTASp puanı %16.9 oranında artmakta olduğu komplikasyonları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
belirlenmiştir. TSOY Ölçek puanı ile İnsülin tedavisi negatif ve bulunmamıştır (15,16). Mann ve ark.’larının çalışmasında SOY
total algı puanı arasında zayıf, negatif yönlü anlamlı bir ilişki düzeyi yetersiz hastalarda mikrovasküler komplikasyonların
bulunmaktadır (Pearson ilişki sayısı= -0.279, p<0.001 p<0.001). özellikle de nöropati görülme sıklığının daha yüksek olduğu
Sağlık okuryazarlığı grupları arasında İnsülin Tedavisi Total Algı saptanmıştır (20).
puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit
edilmiştir (χ2=9.545, p=0.024) Çalışmamıza katılan diyabet hastalarının insülin tedavisi
hakkında ki algılarını incelediğimizde hastaların insülin tedavisi
Sağlık Okuryazarlığı ile Diyabet Komplikasyonları ile ilgili yüksek derecede negatif algıya sahip olduğu söylenebilir.
arasındaki ilişki; Nöropati olup olmama durumuna göre Hermanns ve arkadaşları, Bahrmann ve arkadaşları, Cosson ve
bireylerin TSOY-32 Ölçek puanları arasında istatistiksel olarak arkadaşlarının çalışmalarında insülin kullanan tip 2 diyabet
anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir (Z=2.168; p=0.030). hastalarının daha önce hiç insülin kullanmamış olanlara göre
Nöropatisi olan bireylerin TSOY-32 ölçek puan ortalamaları, insülin tedavisi hakkında daha fazla olumlu düşünceye sahip
nöropatisi olmayan bireylerden daha düşük bulunmuştur. oldukları saptanmıştır (21,22,23). Bizim çalışmamızda sadece
oral antidiyabetik kullanan hastalar çalışmaya alındığından,
TSOY-32 Ölçek puanı ile e-GFR arasında çok zayıf, pozitif insülin tedavisi negatif algısı literatür ile benzer şekilde insülin
yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır (Pearson İlişki Katsayısı= kullanmayan diyabet hastaları ile paralel, insülin kulanan
0.184, p=0.020). TSOY-32 ölçek puanı arttıkça e-GFR %18.4 hastalardan yüksek bulunmuştur.
oranında artmakta olduğu belirlenmiştir.TSOY-32 ölçek puanı ile
retinopati ve KAH arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir Diyabet hastalarının insülin tedavi algısının glisemik kontrolle bir
ilişki saptanmamıştır. ilişkisinin olup olmadığına baktığımızda hastaların Hb1Ac
düzeyleri ile insülin tedavisi algı puanları arasında istatistiksel
İnsülin Tedavi Algısı ile Diyabet Komplikasyonları olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görüldü. Aynı zamanda diyabet
arasındaki ilişki; bireylerin İnsülin Tedavi Algı Puanları (ITASp, komplikasyonlarına sahip bireyler ile komplikasyon bulunmayan
ITASn. ITASt) ile retinopati, nöropati ve KAH görülme sıklığı bireyler arasında insülin tedavi algısı açısından bir fark
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. bulunmadı. Glisemik kontrol durumu ve kronik hastalıklarda
Aynı şekilde ITAS puanları ile e-GFR değerleri arasında bir ilişki komplikasyon gelişip gelişmemesi birçok faktöre bağlı olabilir,
yoktur. (χ2=5.581, p=0.134) çalışmamıza sadece insülin kullanmayan diyabet hastaları
alındığından hastaların diyabet progresyonları birbirine yakın
TARTIŞMA seviyededir dolayısıyla hastaların komplikasyon gelişme
durumlarının birbirine yakın aralıkta olduğunu düşünmekteyiz.
TSOY-32 ölçeği gruplamasına göre çalışmamıza katılan her 10
bireyin 7’sinin sağlık okuryazarlık düzeyi yetersiz ya da sınırlı SONUÇ
düzeyde bulundu. Bu oran, Türkiye Sağlık Okuryazarlığı
çalışmasında %64.6 olarak tespit edilmiştir (9).Çalışmamızda Çalışmamızda, birinci basamakta takip edilen 159 tip 2 diyabet
sağlık okuryazarlığı düzeyi ile sosyodemografik verilerden yaş hastasının sağlık okuryazarlığı düzeyi ve insülin tedavi algısı ile
ve eğitim durumunun ilişkili olduğu saptanmıştır. Eğitim düzeyi glisemik kontrol durumları arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir.
arttıkça sağlık okuryazarlık düzeyi artmaktayken, yaş arttıkça Katılımcıların yüksek oranda (%70.4) yetersiz-sınırlı sağlık
sağlık okuryazarlık düzeyi azalmaktadır.Literatürdeki bulgular okuryazarlığı düzeyinde olduğu aynı zamanda her 10 hastadan
da benzerdir. Almanya’da 2016 yılında 2000 katılımcı ile yapılan 4’ünün kötü glisemik kontrole sahip olduğu görülmüştür.
bir çalışmada sınırlı sağlık okuryazarlığı oranının yaşla birlikte
arttığı gösterilmiştir (14). Çalışmamızda hem sağlık okuryazarlığı düzeyi ile hem de insülin
tedavi algısı ile glisemik kontrol arasında anlamlı bir ilişki
Literatürde yetersiz ve sınırlı sağlık okuryazarlığı düzeyinin saptanmamıştır, sağlık okuryazarlığı düzeyinin diyabet
diyabetik hastalarda daha yüksek HbA1c düzeyleri, daha kötü hastalarında glisemik kontrol durumu ve diyabet komplikasyonu
glisemik kontrol ve daha fazla diyabet komplikasyonu ile ilişkili gelişme durumuna etkisini incelemek için daha fazla çalışmaya
olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Schillinger ve ark. ihtiyaç vardır. Çünkü yetersiz sağlık okuryazarlığa sahip olan
çalışmasında ve Souza ve ark. çalışmasında yeterli sağlık bireylerin sağlık çalışanları ile iletişim kurmakta zorlandıkları,
okuryazarlığına sahip bireylerin glisemik kontrol düzeylerinin kendi sağlık durumlarını ifade etmekte yetersiz oldukları,
daha iyi olduğu görülmüştür (15,16). Literatürde çalışmamızda hastalıklarının tedavileri ile komplikasyonları hakkında yeterince
olduğu gibi sağlık okuryazarlığı düzeyleri ve glisemik kontrol bilgi sahibi olmadıkları bilinmektedir ve bu kişilerin kronik
arasında bir ilişki bulunmayan çalışmalar da mevcuttur. Bains ve hastalık yönetimlerini doğru yapabilmeleri oldukça zordur.
arkadaşlarının çalışmasında, Morris ve ark. çalışmasında ve
Jahanlou ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada sağlık Yapılan çalışmalar daha önce hiç insülin kullanmayan diyabet
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 135

hastalarının, insülin kullanma tecrübesi yaşamış hastalara (2018). Evaluation of Effects of Health Literacy, Numeracy Skills, and English
Proficiency on Health Outcomes in the Population of People With Diabetes in
oranla insülin tedavi algılarının daha olumsuz olduğunu East Harlem. Clinical Diabetes, cd180068. doi:10.2337/cd18-0068
göstermektedir. Çalışmamızın örneklemini oluşturan diyabet 21.Hermanns N, Mahr M, Kulzer B, Skovlund SE, Haak T. Barriers towards insülin
hastaları da daha önce hiç insülin kullanmamışlardır ve insülin therapy in type 2 diabetic patients: results of an observational longitudinal
tedavisine karşı yüksek oranda negatif algıya sahip oldukları study. Health Qual Life Outcomes 2010;4(8):113.
22.Bahrmann A, Abel A, Zeyfang A, et al. Psychological insulin resistance in
görülmüştür. İnsülin kullanmayan diyabet hastalarının negatif geriatric patients with diabetes mellitus. Patient Educ Couns 2014;94:417-22.
algılarını değiştirmek için diyabet eğitimi verilmeli ve danışmanlık 23.Cosson E, Mauchant C, Benabbad I, Le Pape G, Le Bleis M, Bailleul F, Lalau
yapılması önerilmektedir. Tanı alan her diyabet hastasına en JD. Perceptions of insulin therapy in people with type 2 diabetes and
physicians: a cross-sectional survey conducted in France. Patient Preference
başından tip 2 diyabetin ilerleyici bir hastalık olduğu ve tedavide and Adherence 2019:13 Pages 251—260
insülin kullanma gerekliliği olabileceği anlatılmalı, insülinin
glisemik kontrolü sağlamak ve diyabetin ilerlemesini durdurmak
için oral tedavilerden daha etkili olduğu vurgulanmalı, insülin
tedavisini hastalara karşı bir tehdit ya da ceza olarak
kullanmaktan kaçınılmalı ve insülin kullanma gerekliliğinin
hastaların kişisel başarısızlığının bir işareti olmadığı
anlatılmalıdır.

KAYNAKLAR

1.Satman I, Omer B, Tutuncu Y, Kalaca S, Gedik S, Dinccag N, Karsidag K,


Genc S, Telci A, Canbaz B, Turker F, Yilmaz T, Cakir B, Tuomilehto J;
TURDEP-II Study Group. Twelve-year trends in the prevalence and risk factors
of diabetes and prediabetes in Turkish adults. Eur J Epidemiol.
2013;28(2):169-180.
2.Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Diabetes Mellitus ve
Komplikasyonlarının Tanı, Tedavi ve İzlem Kılavuzu 2019
3.Petrak F, Herpertz S, Stridde E, Pfützner A. Psychological insulin resistance in
type 2 diabetes patients regarding oral antidiabetes treatment, subcutaneous
insulin injections, orinhaled insulin. Diabetes Technol Ther 2013;15(8):702-11.
4.Polonsky WH, Fisher L, Guzman S, Villa-Cabalero L, Edelman SV.
Psychological insülin resistance in patients with type 2 diabetes: the scope of
the problem. Diabetes Care 2005;28 (10):2543-5.
5.G.A. Nichols, Y.H. Koo, S.N. Shah, Delay of insulin addition to oral combination
therapy despite inadequate glycemic control: delay of insulin therapy, J. Gen.
Intern. Med. 22 (2007) 453–458.
6.The World Health Organization Report. (1998). Life in the 21st century: A vision
for all. Retrieved March 22, 2014.
7.Sørensen, K., Pelikan, J. M., Röthlin, F., Ganahl, K., Slonska, Z., Doyle, G.,
Fullam, J., Kondilis, B., Agrafiotis, D., Uiters, E., Falcon, M., Mensing, M.,
Tchamov, K., van den Broucke, S., Brand, H. (2015). Health literacy in Europe:
comparative results of the European health literacy survey (HLS-EU). The
European Journal of Public Health, 25(6), 1053–1058.
8.Ad Hoc Committee on Health Literacy for the Counsil on Scientific Affairs.
American Medical Association. (1999). Health literacy: Report of the Council on
Scientific Affairs. Journal of American Medical Association, 281(6), 552- 557.
9.Tanrıöver MD, Yıldırım HH, Ready FND, Çakır B, Akalın HE. Türkiye Sağlık
Okuryazarlığı Araştırması; 2014.
10.Davis TC, Long S, Jackson RH, Mayaux EJ, George RB, Murphy PW
andCrouch MA. (1993). Rapid Estimate of Adult Literacy in Medicine: a
Shortened Screening Instrument. Family Medicine, 25(6): 391-395.
11.Baker, D.W., Parker, R.M., Williams, M.V., Clark, W.S., Nurss, J. (1997). The
relationship of patient reading ability to self-reported health and use of health
services. American Journal of Public Health, 87(6), 1027–1030.
12.Howard, D.H. (2004). The Relationship between health literacy and medical
costs. In: L. Nielsen Bohlman, A.M. Panzer, D.A. Kindig (Eds), Health literacy: A
prescription to end confusion. ınstitute of medicine (pp. 256–266). Washington,
D.C: The National Academies Press.
13.The Center for Health Care Strategies and National Academy on an Aging
Society. (1998). Health Literacy Fact Sheet. The Center for Health Care
Strategies and National Academy on an Aging Society. 202: 842-1275.
14.Berens E-M, Vogt D, Messer M, Hurrelmann K, Schaeffer D. Health literacy
among different age groups in Germany: results of a cross-sectional survey.
BMC Public Health 2016;16:1151.
15.Souza JG, Apolinario D, Magaldi RM, Busse AL, Campora F, & Jacob-Filho W.
Functional health literacy and glycaemic control in older adults with type 2
diabetes: a cross-sectional study. BMJ open, 2014;4(2), e004180.
16.Schillinger D, Grumbach K, Piette j, Wang F, Osmond D, Daher C, Palacios J,
Sullivan GD, Bindman AB. Association of Health Literacy with Diabetes
Outcomes. JAMA. 2002; 288(4):475-482.
17.Bains SS, Egede LE. Associations Between Health Literacy, Diabetes
Knowledge, Self-Care Behaviors, and Glycemic Control in A Low Income
Population with Type 2 Diabetes. Diabetes Technology & Therapeutics. 2011;
13(3):335-341.
18.Morris NS, MacLean CD, Littenberg B. Literacy and Health Outcomes: A Cross-
Sectional Study in 1002 Adults with Diabetes. BMC Family Practice. 2006;
7:049.
19.Jahanlou AS, Karami NA. The effect of literacy level on health related-quality of
life, self-efficacy and self-management behaviors in diabetic patients. Acta Med
Iran 2011;49:153–8).
20.Mann, B. K., De Ycaza Singh, S. A., Dabas, R., Davoudi, S., & Osvath, J.
136 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 1. Radha RKN, Selvam D. (2016). MPV in Uncontrolled &
Controlled Diabetics- Its Role as an Indicator of Vascular
Complication. Journal Of Clinical And Diagnostic Research.
Ortalama Trombosit Hacmi ve Sayısının Diyabet ve doi:10.7860/jcdr/2016/21499.8353
Koroner Arter Hastalığındaki Değişimi
2. Mirzaie AZ, Abolhasani M, Ahmadinejad B, Panahi M. (2012).
Yıldız Kayalı Platelet count and MPV, routinely measured but ignored
parameters used in conjunction with the diagnosis of acute
Kaynarca Şehit Gökhan Ayder İlçe Devlet Hastanesi, 54650 KAYNARCA /
SAKARYA, Türkiye E-mail: dr.yildizkayali@gmail.com coronary syndrome: single study center in Iranian population,
2010. Medical Journal of Islamic Republic of Iran, Vol. 26, No.
Yıldız Kayalı tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar" başlıklı
1, Feb. 2012, pp. 17-21
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: MPV, trombosit sayısı, DM, KAH

Tam Metin

Amaç: Trombosit sayısı ve ortalama trombosit hacmi (MPV)


özellikle son dönemlerde diyabet ve koroner arter hastalığı
patogenezi ile ilişkili olabileceği düşüncesi ile güncellik
kazanmıştır. Çalışmamız trombosit sayısını ve MPV’yi etkileyen
parametrelere açıklık kazandırmayı amaçlamaktadır.

Yöntem: Haziran-Ekim 2020 tarihleri arasında Sakarya


Kaynarca Şehit Gökhan Ayder İlçe Devlet Hastanesi Aile
Hekimliği polikliniğine başvuran ve tam kan sayımı yapılan
hastalar hastane bilgi yönetim sisteminden retrospektif olarak
tarandı. Hastaların demografik verileri, ek hastalıkları ve tam kan
sayımı sonuçları kayıt altına alındı. Hastaların yaş, cinsiyet,
diyabetes mellitus(DM) ve koroner arter hastalığı(KAH) verileri
MPV ve platelet sayıları ile karşılaştırıldı. İstatistik analizler için
Mann-Whitney U ve Spearman’s korelasyon testleri kullanıldı.

Bulgular: Çalışmaya alınan 334 hastanın yaş ortalaması


60,19±10,49(33-88) idi. Hastaların %42,5(n:142)’i kadın iken
%57,5(n:192)’i erkek olarak tespit edildi. Hastalarımızın
%25,1(n:84)’i diyabet, %41(n:137)’i koroner arter hastalığı
nedenli takiplerini sürdürmektedirler. Sırasıyla MPV ve platelet
sayıları ortalamaları 8,28±1,76(5,27-20,5) ve
244,45±69,86(2,8-660)*1000 olarak tespit edilmiştir. Platelet
sayıları ile diyabet ve koroner hastalık arasında bir ilişki
bulunmaz iken yaşla bir korelasyonu da gözlenmedi(p>0,05).
Platelet sayısının kadınlarda erkeklerden anlamlı şekilde fazla
olduğu tespit edildi(p:0,002). Ortalama platelet hacmi ile yaş
arasında korelasyon gözlenmemiş olup MPV ve KAH arasında
da bir ilişki izlenmedi(p>0,05). Diyabetik hastalarda MPV
değerlerinin anlamlı ölçüde artmış olduğu belirlendi(p:0,029).
Kadınlarda anlamlı ölçüde artmış MPV oranları tespit
edildi(p:0,036).

Tartışma: Trombosit sayısı ve MPV artışının koroner


damarlarda aterom plaklarının gelişimini hızlandırabileceği
düşüncesi bazı yazarlar tarafından belirtilmiş olsa da bu konuda
yeterli sayıda randomize kontrollü çalışma olmaması nedeniyle
belirsizlik sürmektedir. Bizim çalışmamızda da MPV ve
trombosit sayısı ile KAH arasında ilişki bulunamamıştır.
Diyabetik hastalarda MPV oranlarının yüksek olmasının yanında
mikrovasküler komplikasyonların göstergesi olabileceğini
belirten çalışmalar da mevcuttur. Bizim çalışmamızda da
diyabetik hastalarda MPV oranları bu görüşü destekler nitelikte
yüksek bulunmuştur. Tüm bunlara rağmen MPV ile ilgili
belirsizlik sürmekte ve prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç
duyulmaktadır.

Kaynaklar:
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 137

Sözel Bildiri / Araştırma Katılımcıların VKİ (Vücut Kitle İndeksi) ile KHUÖ puanları
arasında negatif yönlü korelasyon saptanmıştır (p = 0,001).

Yaşlılarda Hipertansiyon Uyumunu Etkileyen Faktörlerin Günlük kullanılan antihipertansif ilaç sayısı arttıkça KHUÖ puanı
Araştırılması azalmaktadır (p = 0,007)

Ezgi Sezin Cezik1, Önder Sezer2, Hamdi Nezih Dağdeviren2 Ailesi hipertansiyon hastalığı, tedavisi hakkında bilgilendirilen (p
= 0,025) ve aile desteği olan katılımcıların KHUÖ puanı daha
1. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
2. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKĞLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI yüksektir (p < 0,001).
3. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 22000 MERKEZ,
Türkiye E-mail: e.sezinkiran@gmail.com Tartışma

Ezgi Sezin Cezik tarafından 31/10/2020 10:00 tarihinde "Sözel bildiriler 11: Kronik hastalıklar" Ülkemiz de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerde hipertansiyon
başlıklı oturumda sunulmuştur. kontrolü üzerine yapılan çalışmalarda kontrol oranları % 30
civarındadır. Çalışmamızda oranın düşük saptanması, sistolik
Anahtar Kelimeler: hasta uyumu, yaşlı, hipertansiyon, Aile kan basıncı 130-140 mmHg, diastolik kan basıncı 70-80 mmHg
Hekimliği olanların kontrol altında kabul edilmesine bağlanmıştır.

Tam Metin 65-74 yaş grubunun KHUÖ puanı anlamlı derecede daha
yüksektir. Yaş ilerledikçe bireylerde fiziksel ve sosyal işlevlerde
azalmalar meydana gelmektedir (3). Buna bağlı olarak bireylerin
Giriş hastalığa uyumu da etkilenmektedir. Aile Hekimliği, yaşlı
bireylerin işlevselliğini daha kapsamlı değerlendirmeye olanak
Hipertansiyon, toplumlarda sık görülen, tedavi edillmediğinde sağlamaktadır. Birinci basamakta kapsamlı geriatrik
komplikasyonlara yol açan önemli bir sağlık problemidir. değerlendirme ve multidisipliner bir yaklaşımla problemler
Tekrarlayan kan basıncı ölçümlerinde sistolik kan basıncının ≥ belirlenerek, bu problemlere müdahale edilebilecek diğer
140 mmHg ve/veya DKB ≥ 90 mmHg olması hipertansiyon bölümlerle koordine bir tedavi planı oluşturulabilir. Bireylerin
olarak tanımlanır. Kan basıncı etiyolojik faktörlere veya kan bulunduğu sosyal çevrede sağlık hizmeti alması sağlanır;
basıncı değerlerine göre sınıflandırılabilir. Kan basıncı böylece kronik hastalıkların takip ve tedavisi hızlı, güvenilir ve
değerlerine göre sınıflandırma, tanı ve tedavi kararlarını düşük maliyetle gerçekleştirilir. Birinci basamakta sadece Aile
kolaylaştırmaktadır. En çok kullanılan sınıflamalardan biri 2018 Hekimliği disiplini ile yetişmiş aile hekimliği uzmanlarının
yılında ESC/ESH Arteriyel Hipertansiyon Kılavuzu olup çalışması, birinci basamakta hizmet veren çalışan sayısının
ülkemizde de 2019 yılında Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporu arttırılarak hekim başına düşen nüfusun azalması sağlanmalı ve
yayınlanmıştır (1,2). sevk zinciri işletilmelidir. Bu sayede oldukça kırılgan bir dönem
olan yaşlılık dönemindeki bireylerin daha kapsamlı ve kaliteli
Çalışmamızın amacı, yaşlıların hipertansiyon hastalıklarına hizmet almaları sağlanabilir.
uyumlarını değerlendirmek ve etkileyen faktörleri belirlemektir.
Yalnız yaşayan katılımcıların uyumunun daha düşük
Gereç ve Yöntem saptanması, yaşlıların ilaçlarını içmeyi unutmaları, diyet,
egzersiz gibi ilaç dışı tedavileri uygulayıp sürdürmede
Çalışmamız kesitsel ve tanımlayıcı bir çalışmadır. Edirne’de zorlanmaları ve sosyal desteğin az olması sebebiyle psikolojik
yaşayan 65 yaş üstü nüfus dahil edilmiş, hipertansiyon iyilik halinin sağlanmasında güçlüklere bağlı olabilir.
prevalansı %30,3 alınarak minimum 319 kişiye ulaşılması
hesaplanmıştır. Katılımcılara KHUÖ Kronik Hastalıklara Uyum Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ile tedavi uyumu arasında ters yönlü
Ölçeği (KHUÖ), sosyodemografik veriler ve tıbbı durumlar ile ilişki olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (4). Katılımcıların
ilgili sorulardan oluşan anket yüzyüze görüşülerek uygulanmış diyet, egzersiz önerilerine uymaması VKİ’de artışa yol
ve kan basınçları ölçülmüştür. açabileceği gibi kronik hastalığın yol açtığı stres de yüksek
VKİ’ye yol açmış olabilir.
Bulgular
Bir meta analizde, kombine tek ilaç kullanımının, her etken
Katılımcılardan 226’sı (% 53,7) kadın, 195’i (% 46,3) erkek; yaş madde için ayrı ilaç kullanımına göre uyumun daha yüksek
ortalaması 75,21 ± 7,68 (minimum yaş 65 ve maksimum yaş olduğu belirtilmiştir (5). Kombine tek ilaç kullanılmasıyla yan
91)’dir. Katılımcılar yaşlarına göre kategorize edildiğinde ise etkilerin görülmesi ve ilacın unutulması olasılığı daha düşük
65-74 yaş arası 206 kişi (% 48,9), 75-84 yaş arası 112 kişi( % olacaktır. Bu sayede hastanın kan basıncı daha iyi kontrol altına
26,6), 85 yaş ve üzeri 103 kişi (% 24,5) çalışmaya dahil alınarak tedavisinden fayda gören bireyin hastalık ile ilgili
edilmiştir. endişeleri azalıp tedavisine daha fazla güven duyacak, tüm
bunların sonucunda hastalığa uyumu daha yüksek olacaktır.
2019 Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporu’nun yaşlılardaki hedef
kan basıncı değerine göre kan basıncı hedefte olan katılımcı Çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak, ailesi bilgilendirilen
sayısı 34’tür (% 8,07). Katılımcıların ortalama KHUÖ puanı katılımcıların uyum düzeyleri daha yüksek bulunmuştur (6,7).
87,04 ± 9,77’dir. Ailenin bilgi sahibi olması, hastalık ve tedavi süreci ile ilgili
kaygılarının azalmasını, tedavinin gerekliliği ve faydaları
65-74 yaş aralığındaki katılımcılarımızın KHUÖ puanı diğer yaş hakkında fikir sahibi olmalarını sağlar. Tedavinin önemini
gruplarına göre anlamlı derecede daha yüksektir (p < 0,001). kavrayan aile, hipertansif bireyi özellikle nonfarmakolojik
Tek yaşayan katılımcıların KHUÖ puanları daha düşüktür (p < tedaviyi uygulama konusunda daha çok motive edebilir, aile
0,001). yaşantısında buna yönelik düzenlemeler yapabilir. Ailenin
138 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

hastalığa uyum sağlaması ve hastaya destek olması hastanın


kaygı seviyesinin azalmasına, psikolojik ve sosyal açıdan da
iyilik halinin sağlanmasına yardımcı olacak ve hasta birey
hastalığına daha fazla uyum sağlayabilecektir.

Literatürde aile desteğinin hastaların uyumunu etkileyen önemli


bir faktör olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur (8,9).
Çalışmamızda da benzer bir sonuç elde edilmiştir. Bireylerin
hastalık uyumlarının sağlanması için aileler tedavi
planlamalarına dahil edilmelidir. Ailenin desteği özellikle
nonfarmakolojik tedavinin devamlılığına katkı sağlayacaktır.

Sonuç

Uyum birçok faktörden etkilenen karmaşık bir prosestir.


Literatürde çoğunlukla ilaç tedavilerine uyum üzerine çalışmalar
bulunmaktadır. Hastaların hastalıklarına uyumlarını etkileyen
durumlara yönelik çalışmaların artması, hastaların uyumlarını
arttırabilmek için yeni yollar geliştirmemizi sağlayabilir.

Kaynaklar

1.Aydoğdu S, Güler K, Bayram F, Altun B, Derici U, Abacı A, ve ark. 2019 Türk


Hipertansiyon Uzlaşı Raporu 2019. Turk Kardiyol Dern Ars 2019;47(6):535-46.
2.Europian Society of Cardiology (ESC). 2018 ESC/ESH Guidelines for the
management of arterial hypertension: The Task Force for the management of
arterial hypertension of the European Society of Cardiology (ESC) and the
European Society of Hypertension (ESH). Eur Heart J 2018;39(33):3021-104.
3.Aydemir O, Ozdemir C, Koroglu E. The impact of co-morbid conditions on the
SF-36: a primary-care-based study among hypertensives. Arch Med Res
2005;36(2):136-41.
4.Uchmanowicz B, Chudiak A, Uchmanowicz I, Rosińczuk J, Froelicher ES.
Factors influencing adherence to treatment in older adults with hypertension.
Clin Interv Aging 2018;13:2425-41.
5.Gupta P, Patel P, Štrauch B, Lai FY, Akbarov A, Marešová V, et al. Risk factors
for nonadherence to antihypertensive treatment. Hypertension
2017;69(6):1113-20.
6.Maslakpak MH, Rezaei B, Parizad N. Does family involvement in patient
education improve hypertension management? A single-blind randomized,
parallel group, controlled trial. Cogent Med 2018;5(1):1537063.
7.Gwadry-Sridhar FH, Manias E, Lal L, Salas M, Hughes DA, Ratzki-Leewing A,
et al. Impact of interventions on medication adherence and blood pressure
control in patients with essential hypertension: a systematic review by the
ISPOR medication adherence and persistence special interest group. Value
Health 2013;16(5):863-71.
8.Barreto MdS, Marcon SS. Patient perspectives on family participation in the
treatment of hypertension. Texto & Contexto-Enfermagem 2014;23(1):38-46.
9.DiMatteo MR. Social support and patient adherence to medical treatment: a
meta-analysis. Health Psychol 2004;23(2):207.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 139

Sözel Bildiri / Araştırma Kaynaklar:


1. Ertek M. Şarbonun ülkemizdeki durumu. Ankem Derg. 2011;
25(Suppl. 2): 88-91.
Hasta Ve Hasta Yakınlarının Şarbon 2. Devrim I, Kara A, Tezer H, Cengiz AB, Ceyhan M, Secmeer
Konusunda Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının G. Animal carcass and eyelid anthrax: a case report. Turk J
Değerlendirmesi Pediatr. 2009; 51(1): 67-8.
3. Doğanay M, Eşel D. Bacillus anthracis ve diğer Bacillus
Hüseyin Üçer1, Oğuz Işik2, Numan Güvenç3, Hamit Sırrı Keten4 türleri. In: Willke Topçu A, Söyletir G, Doğanay M, eds.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi. 3. baskı. İstanbul:
1. Pazarcık 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezi, 46700 PAZARCIK, Türkiye E-mail: Nobel Tıp Kitabevleri, 2008: 2102-14.
drhuseyinucer@gmail.com 4. Kaya A,Taşyaran MA, Özkurt Z, Yılmaz Ş. Şarbon: 68
2. Dr Ayşegül Karakeçi Aile Sağlığı Merkezi olgunun değerlendirilmesi. Flora 1997; 2:51.
3. Pazarcık 2 Nolu Aile Sağlığı Merkezi
4. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı
5. Doğanay M. Şarbon. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Yayını,
No.7,Sivas,1986.
6. Türkiye’de Şarbon: Ne ilk ne de son olacaktır! Bilim Ve
Hüseyin Üçer tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve Aydınlanma Akademisi | Toplum Sağlığını Geliştirme Ve Koruma
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
Bilim Alanı | 22.09.2018

Anahtar Kelimeler: şarbon; bilgi ve tutum; davranış

Amaç:
Şarbon, Bacillus anthracis sporlarının neden olduğu esas olarak
insan ile koyun, keçi, sığır gibi memelilerde hastalığa yol açan
bir zoonotik enfeksiyondur (1,2). Dünya’da her yıl
20.000-100.000 insanın şarbon hastalığına yakalandığı tahmin
edilmektedir. Türkiye’de endemik kabul edilen şarbon hastalığı
hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde sık görülmekte
özelliklede yaz ve sonbahar aylarında artış yaşanmaktadır.
Ülkemizde 1992-2004 yılları arasında 503 vaka, 2008-2017
yılları arasında 1333 vaka görülmüştür (4,5,6). Türkiye gibi tarım
ve hayvancılığın önemli bir populasyon için meslek ve yaşam
tarzı olması şarbon için risk oluşturmaktadır. Bu çalışmada kırsal
bir bölgede bulunan ilçe hastanesine başvuran hastaların
şarbon hastalığı konusunda bilgi düzeylerinin belirlenmesi
amaçlanmaktadır

Gereç ve Yöntem:
Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu çalışma 02.11.2018 -
07.12.2018 tarihleri arasında Diyarbakır ili Kulp ilçesi Dr
Abdullah Biroğul İlçe Devlet Hastanesine başvuran hastalar ile
gerçekleştirildi. Çalışmamız süresince hastaneye başvuran 231
kişi çalışmaya alındı. Katılımcılara sosyodemografik verileri ile
şarbon hastalığına yönelik bilgi düzeylerini sorgulayan anket yüz
yüze görüşme tekniği ile uygulandı. p<0,05 değeri istatistiksel
olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen katılımcıların 79’u erkek (%34.2), 152’si
kadın (%65,8) idi. Katılımcıların yaş ortalaması 26,62 (±7,1)
olarak saptandı. Katılımcıların 83’ü (%35,9) şarbon hastalığını
daha önce duyduğunu, 143’ü (%61,9) ise duymadığını belirtti.
‘Şarbon hastalığı insandan insana bulaşabilir’ önermesine
bireylerin 55’i (%23.8) katıldığını, 33’ü (%14.3) katılmadığını
belirtti. Şarbon hastalığının bulaşma yolu olarak katılımcıların
71’i (%30.7) hasta hayvanlarla direkt temas yoluyla, 95’i
(%41.1) hasta hayvanın et ürünleri yenilmesi ile, 61’i (%26.4)
hasta hayvanın yün, kıl, post ile uğraşılması ile olabileceğini
ifade etti. Katılımcıların 75’i (%32,5) televizyon/radyo, 48’i
(%20,8) internet, 23’ü (%10) arkadaş ve 16’sı (%6,9) aileyi
şarbon konusunda bilgi edinme kaynağı olarak ifade etti.

Sonuç:
Çalışmamızda kırsal bölgede bir ilçe hastanesine başvuran
bireylerin şarbon konusunda bilgi düzeyinin düşük olduğu
belirlendi. Özellikle bulaşma konusunda bilgi düzeyinin düşük
olması dikkat çekiciydi. Şarbon konusunda bilgi kaynağı olarak
görsel medyanın en önemli öğe olduğu saptandı.
140 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma ilköğretim mezunu, 66 kişi (%40,2) lise, 84 kişi (%51,2)
üniversite mezunuydu. Bölümlerine göre incelendiğinde 30 kişi
(%18,3) yemekhane, 13 kişi (%7,9) temizlik personeli, 40 kişi
Hastane Personelinin Hijyen Konusundaki Bilgi, Tutum (%24,4) otomasyon personeli, 50 kişi sağlık hizmetleri (%30,5),
Ve Davranışlarının Değerlendirilmesi 31 kişi de (%18,9) büro personeliydi. Katılımcılardan 54 kişi
(%32,9) daha önce hijyen eğitimi almamışken, 110 kişi (%67,1)
Derya Pekşen1, Gökçe İşcan1, Funda Yıldırım Baş1, Mustafa daha önceden hijyen eğitimi aldığını belirtmişti. Alınan eğitim
Nuri Özkan2 sayısı 1 ile 16 defa arasında değişirken ortalaması 3,61±3,79
idi. Eğitim öncesi doğru sayıları sağlık personellerinde,
1. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ, 32200 MERKEZ,
Türkiye E-mail: deryapeksen07@gmail.com kadınlarda ve daha önce hijyen eğitimi alanlarda anlamlı
2. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği Polikliniği derecede fazlaydı (p=0,043,p=0,031,p=0,002). Ayrıca eğitim
öncesi doğru soru sayı ortalaması 7,52±1,97, eğitim sonrası
8,63±2’ydi. Aralarındaki fark anlamlıydı (p<0.001). Yaş, eğitim
Derya Pekşen tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
durumu ve çalışma süreleriyle eğitim öncesi doğru sayıları
arasında anlamlı farklılık tespit edilmedi. Eğitim sonrası doğru
Anahtar Kelimeler: eğitim, hastane, sağlık çalışanları sayı ortalamaları üniversite mezunlarında ilkokul mezunlarına
göre anlamlı derecede yüksekti (p=0,001).
Tam Metin
Tablo 1:
Eğitim Öncesi Toplam Eğitim Sonrası Toplam
Doğru Doğru
Giriş
Median ±Sd P değeri Median ±Sd P değeri
"Hastaya bir sağlık kurumunda bakım ya da sağlık hizmeti Cinsiyet:
sunulması sırasında gelişen ve o kuruma başvuru sırasında var
Kadın 7,80±2,06 0,031* 9,24±1,64 0,000*
olmayan ya da kuluçka döneminde olmayan enfeksiyonlara
sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyonlar (SHİE)" denir1. Günümüzde Erkek 7,13±1,26 7,76±2,15
sağlık hizmetleri ve enfeksiyon kontrol önlemlerindeki Bölüm:
gelişmelere rağmen SHİE, eski adıyla hastane enfeksiyonları,
güncelliğini korumaya devam etmektedir2. Hastanelerde sağlık Yemekhane 7,47±1,38 7,77±1,38
hizmetinin sağlanmasında ekip çalışması çok önemlidir. Personeli
Yardımcı hizmet personelleri (YHP) de bu ekip zincirinin bir 8,00±1,41 0,043* 8,31±1,10 0,000*
halkasını oluşturmaktadır. YHP sağlık hizmeti veren Temizlik
Personeli 7,23±2,18 8,68±2,12
kuruluşlarda hasta bakımında hasta pozisyonunun ve yatak
çarşaflarının değiştirilmesi ve yatak banyosu gibi birçok Otomasyon 8,10±1,74 9,64±1,57
uygulamalarda aktif olarak görev almaktadır. YHP’ler de Personeli
mikroorganizmaların taşınmasında tüm sağlık çalışanlarıyla 6,84±2,45 8,63±2,00
benzer riski taşımaktadırlar. Bu nedenle YHP hem kendisini Sağlık
korumalı hem de SHİE’lerin önlenmesinde yardımcı olmalı ve Hizmetleri
aynı zamanda da el hijyeni uygulamalarına yönelik bilgi sahibi
olmalıdır3. Bu durumda hastane enfeksiyonlarının önlenmesi Büro
Personeli
öncelikle hastane enfeksiyonu sürveyansının yapılması, el
hijyeni, standart önlemler ve izolasyon önlemleri kurallarına Eğitim:
uyulması, ortam temizliği ve dezenfeksiyonu, aseptik tekniklerin
İlköğretim 7,5±1,45 0,139 7,71±1,27 0,001*
uygulanması, uygun antibiyotik kullanımı, sterilizasyon
dezenfeksiyon ilkelerine uyma gibi stratejiler gerektirir4. Lise 7,17±1,71 8,11±1,95

Sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonların önlenmesinde en kolay, Üniversite 7,81±2,19 9,19±1,99
en ucuz, en etkili yöntemin el hijyenine uyum olduğu bilinse de
yapılan çalışmalar el hjjyenine uyum oranlarını DSÖ, sağlık El yıkama talimatlarını bilen 146 kişi (%59,1), bilmeyen 1 kişi
çalışanlarında %40’dan az olduğunu rapor etmiştir5 6. Hijyen (%0,4), kısmen bilen 17 kişi ( %6,9) iken uygulayan 72 kişi
eğitimleri SHİE önlemede başı çeken uygulamalardan biridir. (%29,1), sıklıkla uygulayan 80 kişi (%32,4),nadiren uygulayan
12 kişi (%4,9) olarak belirtildi. Meslekler arasında el yıkama
Bu araştırma hastaya doğrudan veya dolaylı olarak teması olan talimatlarına uyma konusunda anlamlı farklılık tespit edildi, en
personelin, el hijyeni eğitimi öncesi ve sonrasındaki bilgi ve çok uyan kişiler yemekhane personeliydi (p<0.05). Cinsiyete
gelişimlerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. göre analiz yapıldığında hastane içi, hastane dışı el yıkama, el
yıkama talimatlarını bilme açısından bir fark yokken talimatları
Bulgular uygulama açısından istatistiksel olarak kadınların lehine anlamlı
bir fark saptandı (p=0.001). Bölümlere göre incelendiğinde
Çalışmamıza, hastanemizde çalışan 315 personelden anketi sadece talimatları uygulama açısından anlamlı bir fark bulundu
doldurmayı kabul eden ve hijyen eğitimine katılmış ve anketleri (p<0.001). Yemekhane personeli diğer tüm bölümlerden anlamlı
eksiksiz dolduran 164 kişi dahil edildi. Katılımcılara hijyen derecede farklı olarak talimatlara uymaktaydı (p<0.05). Eli
eğitimi, öncesi ve hijyen eğitimi sonrası eğitim konularını içeren gereken zamanlarda yıkamama sebebi olarak 49 kişi (%58,3) iş
12 soruluk bir anket uygulandı. Katılımcıların yaş ortalaması yoğunluğunu söylerken, 19 kişi unuttuğunu (%22,6); 7 kişi
35,55±6,56 iken çalışma yıl ortalamaları 10,70±5,03’tü. yıkaması gerektiğini bilmediğini( %8,3), 5 kişi (%6), malzeme
Çalışanların 96’sı kadın (%58,5) ve 68’i (%48,5) erkekti. yetersizliğini, 4 kişi de (%4,8) allerjisi olduğunu belirtti.
Personellerin eğitim durumları incelendiğinde 14 kişi (%8,5)
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 141

Cinsiyete göre ilk 5 soru arasında anlamlı bir fark yokken hospitals. American Journal of Infection Control 2020;48(1):77-81.
6.Watson JA. Role of a multimodal educational strategy on health care workers'
(p>0.05) eğitime göre bakıldığında sterilizasyonda yaşayan tüm handwashing. American Journal of Infection Control 2016;44(4):400-04.
mikroplar yok edilmez sorusuna verilen cevapta anlamlı bir fark 7.Allegranzi B, Conway L, Larson E, et al. Status of the implementation of the
bulundu (p=0.028). Ayrıca bölümlere göre incelendiğinde World Health Organization multimodal hand hygiene strategy in United States
koruyucu malzemelerin giyilme sırası (p=0.023) ile hastane of America health care facilities. American journal of infection control
2014;42(3):224-30.
enfeksiyonu tanımlaması açısından anlamlı bir fark bulundu, 8.Lee SS, Park SJ, Chung MJ, et al. Improved hand hygiene compliance is
Temizlik personelinin ortalaması diğer tüm bölümlere göre associated with the change of perception toward hand hygiene among medical
anlamlı derecede yüksekti (p=0.037). Koruyucu malzeme giyme personnel. Infection & chemotherapy 2014;46(3):165-71.
9.SGG Müdürlüğü. Türkiye El Yikama Araştirmasi.
sırası açısından otomasyon ve sağlık hizmetleri arasında anlamlı
bir fark vardı, Sağlık hizmetlerinin ortalaması otomasyona göre
anlamlı derecede yüksekti (p=0.019).

Tartışma

DSÖ’ün bu programı kapsamında 5 ülkede yapılan bir çalışma


sonucuna göre düşük ve orta gelirli ülkelerde eğitimin etkisi ile el
hijyeni uyumunun anlamlı olarak arttığı bildirilmiştir7. Bizim
çalışmamızda da eğitim etkisi talimatları uygulama açısından
fark edilmiş, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
bulunmuştur; ilköğretimin uygulama ortalamaları lise ve
üniversiteden anlamlı derecede düşüktür (p=0,009). Meslekler
arasında el yıkama talimatlarına uyma konusunda ise
istatistiksel olarak anlamlı derecede en yüksek ortalama
yemekhane personelindeydi (p<0.05). Literatürde ise
hemşirelerin diğer çalışanlara göre el hijyeni uyumunun daha
yüksek olduğu belirtilmektedir8 .

2012 Türkiye El yıkama araştırmasının sonuçlarına göre


yıkaması gerektiği halde ellerini yıkamama nedenleri şu şekilde
sıralanmaktadır: Unutma (%34,1), musluk veya el yıkanacak
ortam olmaması (%29,4), zaman bulamama (%24,3), sabun ve
diğer el temizleyicilerinin olmaması (%10,9), el yıkanacak
ortamın hijyenik olmaması (%9,5), lavabonun kolay ulaşılabilir
yerde olmaması (%8,0), ihtiyaç hissetmememe (%6,8),
temizleyicilerin yan etki oluşturması (%2,4) olarak
belirlenmişken Daima ellerin yıkandığı belirtilen durumlar içinde;
tuvaletten sonra (%91,1), sabah kalkınca (%85,7), çöplere
dokunduktan sonra (%83,5), burnunu temizledikten sonra
(%83,1) ellerini yıkama sıklık sırasına göre ilk sıralarda yer
almaktaydı9. Bizim çalışmamızda ise sağlık çalışanlarında
yapılmış olmasının verdiği farklılıklardan kaynaklı olarak
tuvaletten sonra (157 kişi; %95,7), yemeklerden önce (147 kişi;
% 89,6 ) ve sonra (151 kişi; %92)en yüksek düzeyde el yıkama
zamanları olarak bulunmuşken bunları eldiven çıkardıktan sonra
yıkama (107 kişi; %65,2) takip etti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hasta güvenliği için kalite


göstergeleri olarak el hijyeni standartlarını ölçmek, teşvik etmek,
iyileştirmek ve sürdürmenin şart olduğunu belirtmektedir.

Sonuç olarak; en ucuz ve sağlıklı hijyen yolu olan el yıkama ve


tüm hijyen önlemleri açısından sağlık personelinin hijyen eğitimi
alması ve hijyen konusundaki farkındalıklarının arttırılması
hastane enfeksiyonlarının önüne geçilmesi açısından son
derece önemlidir.

KAYNAKLAR

1.Töreci K, Kontrolünün ŞÇYHE. Tarihçesi: Dünyadaki ve Türkiyedeki Durumu.


Doğanay M, Ünal S, Şardan Çetinkaya Y Hastane Enfeksiyonları 2013;2:1-21.
2.Hekimoğlu Udch. Sağlık Hizmeti İlişkili Enfeksiyon Salgınlarının İncelenmesi.
3.Özerdoğan E, Yeşilbalkan Öu. Yardimci Hizmet Personeli El Hijyeni Uyum
Ölçeği’nin Geliştirilmesi: Geçerlik Ve Güvenirlik Çalişmasi1 Development Of
Scale For Hand Hygiene Compliance Of Auxiliary Service Staff: Validity And
Reliability Study. Hastane 2005;19:23.
4.Artuvan Z, Çetin H. Yoğun Bakimda, Kliniklerde Hastane Enfeksiyonlarinin
Önlenmesi Ve El Hijyeni. Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi;23(3):180-84.
5.Sakihama T, Kayauchi N, Kamiya T, et al. Assessing sustainability of hand
hygiene adherence 5 years after a contest-based intervention in 3 Japanese
142 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma sorun olarak düşünülebilir. SYBDÖ'den alınabilecek en yüksek


puanın 208 olduğu göz önünde bulundurulduğunda SYBD'yi
uygulama konusunda daha duyarlı olacakları düşünüldüğünden
Hekimlerin Periyodik Sağlık Muayeneleri Hakkındaki Bilgi hekimlerin puan ortalamasının 128.03±19.41 olması dikkat
Düzeyi ve Davranışları ile Sağlıklı Yaşam Biçimi çekicidir. Hekimlerin SYBD ve özellikle de düzenli fiziksel
Davranışlarının Birlikte Değerlendirilmesi aktivite konusunda bilgi ve farkındalıklarını arttıracak ve
hekimleri SYBD'yi uygulamaya teşvik edecek çalışmalar
Ogün Taydaş, Memet Taşkın Egici yapılması gerekmektedir.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
34674 ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: taydas1400@gmail.com Kaynaklar:

Ogün Taydaş tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
1. Walker SN, Sechrist KR, Pender NJ. The Health-Promoting
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
Lifestyle Profile: Development and Psychometric
Characteristics. Nurs Res. Mart 1987;36(2):76-81.
Anahtar Kelimeler: Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları,
Periyodik Sağlık Muayenesi, Hekimler 2. Grimm KJ, Diebold MM. Periodichealthexamination. In:Rakel
RE, editors. Textbook of FamilyMedicine, 8th ed. Philadelphia:
Tam Metin WB Saunders. 2011;79-99.

3. T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. Aile


Amaç: Hekimlerin periyodik sağlık muayenelerini (PSM) ve Hekimliği Uygulamasında Önerilen Periyodik Sağlık
sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını (SYBD) yoğun çalışma Muayeneleri ve Tarama Testleri. 2015;yayın no:991.
tempoları da göz önünde bulundurulduğunda bireysel olarak
yeterince yerine getirmedikleri bilinmektedir. Daha önce yapılan 4. Walker SN, Sechrist KR, Pender NJ. Health promotion model-
çalışmalarda hekimlerin SYBD ve PSM ile ilgili bilgi düzeyi ve instruments to measure health promoting lifestyle: Health-
davranışları ve bunları etkileyen faktörler incelenmiş ancak hem promoting lifestyle profile [HPLP II](Adult version). 1995
PSM hem de SYBD birlikte yeterince ele alınmamıştır.
Çalışmamızın amacı hekimlerin PSM hakkındaki bilgi düzeyi ve 5. Bahar Z, Beşer A, Gördes N, Ersin F, Kıssal A. Sağlıklı yaşam
davranışları ile SYBD'nin birlikte değerlendirilerek hekimlerin biçimi davranışları ölçeği II’nin geçerlik ve güvenirlik çalışması.
farkındalıklarının arttırılması, davranış değişikliği oluşturulması Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi
ve bu alanda rehber ve uygulamalara katkıda bulunmaktır. 2008;12(1):1–13

Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı, prospektif ve kesitsel tipte olan


çalışmanın evrenini 24 Nisan-24 Temmuz 2020 tarihleri
arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Haydarpaşa
Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde aktif görevde olan
613 hekim oluşturmuştur. Basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile
örneklem genişliği hesaplaması yapılarak araştırmaya katılmayı
kabul eden 263 kişiye katılımcı bilgi toplama formu, PSM ve
tarama testleri hakkındaki bilgi düzeyi ve davranışlarını
saptamaya yönelik olarak hazırlanan iki ayrı anket ile Sağlıklı
Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği (SYBDÖ)-2 kullanılarak
oluşturulan toplam 4 bölümden oluşan anket formu yüz yüze
görüşme şeklinde uygulanmıştır.

Bulgular: Ankete katılan hekimlerin %62.7’si (n=165) kadındır.


Türkiye'de ve Dünya'da yayınlanıp uygulanmakta olan PSM ve
tarama testleri rehberleri hakkında bilgi sahibi olduğunu belirten
hekimlerin yüzdeleri sırasıyla %43 ve %14.1 olarak
saptanmıştır. 35 yaş altı kadın hekimlerde HPV (Human
Papilloma Virüs) testi yaptırma ve kendi kendine meme
muayenesi yapma alt başlıklarında hayır yanıtı yüzdesi yüksek
saptanmıştır. Hekimlerde düzenli fiziksel aktivite davranışı alt
başlığında hayır yanıtı yüzdesi yüksek saptanmıştır. Hekimlerin
sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği (SYBDÖ) puanı
ortalaması 128.03±19.41 olarak saptanmıştır. SYBDÖ alt
boyutlarında en yüksek puan ortalaması kişiler arası ilişkilerde,
en düşük puan ortalaması ise fiziksel aktivitede saptanmıştır.
Hekimlerin sigara kullanma, düzenli egzersiz yapıp yapmama ve
genel sağlık durumuna göre SYBDÖ puanları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır.

Sonuç: Hekimlerin çoğunluğunun ülkemizde ve Dünya'da


yayınlanan PSM ve tarama testleri rehberleri hakkında bilgi
sahibi olmaması dikkat çekicidir. Hekimlerin büyük bölümünün
düzenli fiziksel aktivite yapmadığını ifade etmesi ve farklı
çalışmalarda da benzer sonuçların saptanması dikkate değer bir
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 143

Sözel Bildiri / Araştırma

İntern Hekimlerin Akılcı İlaç Kullanımı Ve İlaç


Etkileşimleri Konusundaki Bilgi, Tutum Ve
Davranışlarının Değerlendirilmesi

Fatma Türkyön1, Funda Yildirim Baş1, Gökçe Dilek İşcan1

1. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ


2. Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, 32000 MERKEZ, Türkiye E-mail:
drfturkyon@gmail.com

Fatma Türkyön tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Farmakovijilans, Farmakoloji,İnternler

Amaç:
Akılcı olmayan ilaç kullanımında, istenmeyen ilaç etkileşimleri,
direnç gelişimi, tedavi uyumunun azalması hastalıkların uzaması
ya da tekrarlaması ayrıca maliyetlerinde artış olabilmektedir.
Amacımız intern hekimlerin akılcı ilaç kullanımı konusundaki
bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek, ilaç etkileşimleri
konusundaki bilgi ve farkındalıklarını arttırmaktır.

Gereç ve Yöntem:
Kesitsel, tanımlayıcı olan çalışmamıza Süleyman Demirel
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2020-2021 döneminde intern
hekim olan ve ulaşılabilen 115 kişi dahil edildi. Kişilere Akılcı ilaç
kullanım Anketi ve ilaç etkileşimleri ile ilgili bilgi düzeylerini ölçen
tarafımızca oluşturulan sorular uygulandı. Veriler ssps22 paket
programında tanımlayıcı istatiksel yöntemler ile değerlendirildi.
İlaç etkileşimi soruları için güvenirlilik analizi uygulandı.

Bulgular:
Çalışmaya 115 kişi dahil edildi. Yaş ortalamaları 23,63 ±0,74 yıl,
68’i kadın (%59,1) ile 47’si erkekti (%40,9). Öğrencilere ilaçlarla
ilgili bilgi düzeyleri sorgulandığında; biyoeşdeğerlilik ( n=54 ,
%47,0) ve ilaç etkileşimleri (n=54 ,%46,1) konusunda
kendilerinin yetersiz oldukları tespit edildi. Anamnez alırken
hastaya vitamin, gıda takviyesi alıp almadıkları (n=37, %32,2) ile
bitkisel ilaç alıp almadıklarını sorgulama durumları (%35,7 n=41)
düşüktü. 87 kişinin (%75,7) hastalara yazdıkları ilaçlarla ilgili
bilgi verdikleri, en sık bilgi olarak tedavi süresi iken (n= 110
,%95) en az bilgi diğer ilaçlarla etkileşim konusundaydı(n=43
,%37,4). Akılcı ilaç kullanımı konusunda mezuniyet öncesi
eğitim almak isteyenlerin sayısı 105 ti (%91,3 ). İlaç
etkileşimleriyle ilgili sorulan sorularda doğru sayısı ortalaması
6,36±5,27, yanlış sayı ortalaması 1,34±2,11, Fikrim yok sayı
ortalaması 12,20±6,02 bulundu. (cronbach ɑ=0,919)

Sonuç:
İlaç etkileşimleri konusunda intern öğrencilerin bilgi düzeyleri
yetersiz olarak bulunmuştur. Akılcı ilaç kullanımı konusunda ilaç
etkileşimleri oldukça önemlidir. Özellikle mezuniyet öncesinde
farmakoloji bilgileri gözden geçirilmeli ve tekrar eğitim
verilmelidir.
144 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Starzyk, E. J., Kelley, M. A., Caskey, R. N., Schwartz, A.,
Kennelly, J. F., & Bailey, R. C. (2015). Infant male circumcision:
healthcare provider knowledge and associated factors. PloS
Kahramanmaraş İli Birinci Basamak Sağlık one, 10(1), e0115891.
Çalışanlarının Erkek Sünneti Konusundaki Srithanaviboonchai, Kriengkrai, et al. "Thai health care provider
Bilgi Ve Görüşleri knowledge of neonatal male circumcision in reducing
transmission of HIV and other STIs." BMC health services
Halit Aksay, Celal Kuş, Raziye Şule Gümüştakim research 15.1 (2015): 520.
Cankorkmaz, L., Çetinkaya, S., & Köylüoğlu, G. (2011).
KSÜ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ABD, 46050 ONİKİŞUBAT, Türkiye E- Pratisyen Hekimlerin Sünnetle İlgili Bilgi Düzeyleri. Balkan
mail: h.aksay@windowslive.com Medical Journal, 28(3).
Brito, M. O., Luna, M., & Bailey, R. C. (2010). The feasibility and
Halit Aksay tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
acceptability of male circumcision among men, women, and
health providers of the Altagracia Province, Dominican
Anahtar Kelimeler: erkek sünneti, sünnet endikasyonları, Republic. AIDS care, 22(12), 1530-1535.
sünnet komplikasyonları, bulaşıcı hastalıklar, HIV Dévieux, Jessy G., et al. "Knowledge, attitudes, practices and
beliefs about medical male circumcision (MMC) among a
Amaç: sample of health care providers in Haiti." PloS one 10.8 (2015):
Birinci basamak sağlık hizmetlerinde aile hekimlerinin ilk tıbbi e0134667.
temas noktası olması, kişiye özel koruyucu sağlık hizmetleri
vermesi nedeniyle sünnet cerrahisi öncesi danışmanlıkta,
komplikasyonların yönetiminde ve gerekli durumlarda sevk
kararını vermede önemli rol oynar. Bu nedenle sünnet cerrahisi
ile ilgili birinci basamak sağlık çalışanlarının yeterli ve doğru
bilgiye sahip olmaları gerekir. Bu çalışmada, birinci basamak
sağlık çalışanlarının sünnet bilimsel endikasyonları, uygulama
şekli, kontrendike olduğu durumlar ve meydana gelebilecek
komplikasyonlar hakkındaki bilgi durumlarının ve görüşlerinin
güncel literatür eşliğinde değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmamız Kahramanmaraş ili birinci basamak sağlık
merkezlerinde çalışan aralarında 36 aile hekimliği uzmanı, 128
aile hekimi, 114 ebe ve 122 hemşirenin bulunduğu toplam 400
sağlık personelinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Verilerimiz
literatür taraması sonucu oluşturulmuş toplam 52 sorudan
oluşan tek anketimize katılan gönüllü sağlık çalışanlarıyla yüz
yüze görüşme yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Anketimizde
sağlık personellerinin erkek sünneti ile ilgili görüşleri ve bilgi
düzeylerini öğrenmek için güncel literatür ışığında oluşturulan
sorular mevcuttu. Elde edilen verilerin istatistiksel
değerlendirmesi SPSS 21 programı kullanılarak yapıldı.
İstatistiksel anlamlılık için p degeri 0,05’in altında ise anlamlı
kabul edildi.

Bulgular:
Katılımcılar mesleklerine göre gruplandırıldığında aile hekimliği
uzmanlarınının yeni literatür bilgilerine diğer gruplara kıyasla
daha hakim oldukları görüldü. Örneğin “Sünnet HIV
enfeksiyonuna karşı koruyucudur” ifadesine katılma sıklığı aile
hekimliği uzmanlarında %36,1 iken en düşük cevap verme oranı
hemşirelerde (%21,3) idi. Gruplar arasında istatistiksel olarak
anlamlı fark olduğu görüldü (p=0,046). Yine “Sünnet cinsel
partnerde serviks kanserine karşı koruyucudur” önermesi için
en yüksek doğru cevap oranı aile hekimliği uzmanlarında %41,7
iken ebelerde %35,1 ve hemşireler ise %29,5 idi. Gruplar
arasında ki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu görüldü
(p=0,008).

Sonuç:
Çalışmamız, birinci basamak sağlık çalışanlarına, sünnet
hakkındaki güncel literatür bilgileri de dahil bilgilerin hem teorik
hem de pratik eğitimlerle örgün eğitim ve mezuniyet sonrası
eğitimlerle verilmesinin gerekliliğini göstermektedir.

Kaynaklar:
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 145

Sözel Bildiri / Araştırma görüşmesinden sonra yanıtların benzer olması, veri


doygunluğuna ulaşılması, algı, beklenti, düşünce ile ilgili
herhangi yeni ifade girişi olmaması nedeniyle diğer görüşmeler
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Son Sınıf yapılmamıştır.
Öğrencilerinin Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
Konusundaki Algı Ve Tutumları, Kalitatif Araştırma Gruplara göre odak grup katılımcıları sayıları; 1.Grup 7 kişi;
2.Grup 4 kişi; 3.Grup 8 kişi; 4.Grup 11 kişi; 5.Grup 10 kişi idi.
Ayşenur Alper Gürz1, Füsun Ayşin Artiran İğde2
Görüşme, odak grup görüşmesi konusunda eğitim almış bir kişi
1. T.C. Sağlık Bakanlığı Samsun İl Sağlık Müdürlüğü, 55050 ATAKUM, Türkiye E-
mail: draysenurag@gmail.com tarafından gerçekleştirilmiştir. Odak grup çalışmalarının önemli
2. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Samsun bir unsuru olan ses kaydı, katılımcıların izni alınarak
gerçekleştirilmiştir. Her görüşme yaklaşık iki saat süreyle,
önceden yapılandırılmış programa uygun olarak
Ayşenur Alper Gürz tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.
gerçekleştirilmiş, çalışmanın ses kaydı daha sonra kişilerin
ağzından çıktığı şekilde dokümante edilerek, önce en çok
Anahtar Kelimeler: Aile Hekimliği, Kalitatif, Tıp Eğitimi söylenen ortak noktalar ve sonra farklı noktalar belirlenerek
deşifre edilip yazılı rapor haline dönüştürülmüştür. Verilerin
Tam Metin analizinde içerik analizi yönteminden faydalanılmıştır.

Görüşmelerden elde edilen ham veriler kodlama yapılarak,


GİRİŞ kategoriler belirlenmiştir. Veriler bu kategoriler altında
sınıflandırılarak okuyucu için anlamlı bir hale getirilmiştir.
Eğitim, belirlenmiş amaçlar için, insanların düşünceleri, Kodlama ve kategorileştirme işlemi araştırmacı tarafından
tutumları, davranışları ve yaşamlarında belirli iyileştirme ve tekrarlı olarak yapılmış verilerdeki yanıtlar dokuz alt başlık
geliştirmeler sağlamaya yarayan, sistematik bir süreçtir (1). altında incelenmiştir. Böylece araştırmanın problemine ve
Yaşam boyu süren tıp eğitiminin temeli, mezuniyet öncesi amacına bağlı kalınarak, gereksiz kodlamalar çıkarılmış, gerekli
dönemde atıldığından bu dönemin titizlikle belirlenmiş, görülen kısımlarda yeni kodlamalar eklenmiştir.
ulaşılabilir, ölçülebilir amaç ve hedefleri olmalıdır (2).
BULGULAR
Hekimlerin dikkatli bir dinleyici, gözlemci ve duyarlı bir iletişimci
ve etkin bir klinisyen olarak yetişmeleri beklenmektedir (3). Bu Çalışmaya alınan 40 öğrencinin 18'i (%45) erkek, 22’si (%55)
şartlarda hekim yetiştirmek için; tıp eğitimi ile sağlık hizmetleri kadındı.
arasında eş güdümün sağlanması, eğitim içeriğinin ulusal
gereksinimlere göre belirlenmesi, bilim ve klinik uygulamaların Çalışmaya alınan kız öğrencilerin yaşları 22-26 arasında, erkek
entegre edilmesi ve sürekli tıp eğitimi önerilmektedir (4). öğrencilerin yaşları ise 22-28 arasında değişmektedir.

Ülkemizin önemli sağlık sorunları birinci basamak sağlık Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğine uygun olarak yapılan
hizmetlerinin uygun şekilde organizasyonu ve sunumuyla önemli odak grup görüşmelerinde öğrenciler; genel olarak tıp fakültesi
ölçüde çözümlenebilir sorunlardır. Bu nedenle, mezuniyet öncesi tercihlerini, uzmanlık tercihlerini, birinci basamağa bakışlarını
tıp eğitimi içerisinde sağlığın korunması, geliştirilmesi ve etkileyen faktörler hakkındaki görüşlerini ve aile hekimliği
toplumda sık görülen hastalıkların tanı, tedavi ve takibi uzmanlığı ile ilgili düşünceleri bildirmişlerdir.
konusuna öncelik verilmelidir. Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin
planlanmasında, eğitimi alan kişilerin görüşlerinin alınmasının Öğrencilerin yaklaşık yarısı doktorların yaptığı işe özendikleri
eğitimde hedefe ulaşmayı olumlu yönden etkileyeceği için, herkesin yapamayacağı bir iş olan ‘hekimlik’ vasıtasıyla
düşünülmektedir (5). Yapılan birçok çalışmada öğrencilerin aile yardıma ihtiyacı olan insanlara ulaşıp mesleki tatmini yaşamak
hekimliği uzmanlığını öncelikli olarak tercih etmedikleri genel istedikleri için seçtiklerini belirttiler.
kanıdır.
‘Mühendislik, yöneticilik gibi meslekleri edinmek, çalışarak
Bu çalışmada; zorunlu bir aylık Aile Hekimliği stajını almakta herkesin yapabileceği bir şey… Yani ‘herkesin yapabileceği bir
olan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf şey değil’ gözüyle baktığım için yazdım…’(4.5)
öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinde etkili olan nedenleri, birinci
basamak sağlık hizmetleri ve Aile Hekimliği uzmanlığı Benzer oranda, büyük çoğunluğu gerek ailelerinden hekim
konusunda bilgi, algı, tutum ve davranışlarına ait duygu ve olanlara özendiği gerekse aileleri istediği doğrultusunda aile
düşüncelerinin odak grup tartışmaları ile ortaya konması etkisi ile tıp fakültesine geldiklerini söylediler.
amaçlanmıştır.
‘Ben aile baskısı ile geldim…’(2.4)
YÖNTEM
Yine bu mesleği seçmelerinde gelecekte iş kaygısı
Çalışmamızda nitel (kalitatif) araştırma yöntemi kullanılmıştır. duyulmayacak bir meslek olarak görülmesinin ve okul biter
bitmez işe başlayabilmelerinin etkili olduğunu ifade eden çok
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Araştırmalar sayıda öğrenci vardı.
Yerel Etik Kurul onayı alındıktan sonra Eylül 2011 tarihinden
itibaren, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir aylık ‘Garanti meslek diye…Mezun olunca iş sahibi olurum diye.
zorunlu aile hekimliği stajı alan Dönem 6 öğrencileri ile yarı Yoksa özel bir isteğim yoktu yani tıpa gireyim diye…’(1.2)
yapılandırılmış odak grup görüşmeleri yapıldı. Odak grubunun
sayısı başlangıçta yedi olarak belirlenmiş, ancak beş grup Bazı öğrenciler üniversite sınavında aldığı puana göre karar
146 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

verdiğini, bazı öğrenciler mesleki saygınlığının, statüsünün ve Öğrencilerin tümü fakülte eğitimi boyunca birinci basamak
maddi kazancının yüksek oluşu nedeniyle bu seçimi uzmanlığına özendirilme olmadığını aksine her fırsatta birinci
yaptığından, birkaç öğrenci ise çocukluk hayali olduğu için basamakta çalışmakla korkutulduklarını söylediler. Birinci
doktor olmayı istediğinden bahsetti. basamak hekimliğine özendirmenin olduğu tek yerin de
intörnlükte alınan aile hekimliği stajı olduğu belirtildi.
‘Ben insanla iç içe olabileceğim bir meslek grubu istiyordum ve
doktorluğunda saygın bir meslek olduğunu düşündüğüm için ‘İlk geldiğimiz günlerde bize söylenen ‘bizim amacımız
geldim... ’(5.7) pratisyen hekim yetiştirmek’ oldu. Ama gerek TUS baskısı
gerek verilen eğitim sonunda hiç de o yönde yetiştirilmedik.
Öğrencilerin yaklaşık yarısı sevdiği ve çalışmaktan zevk alacağı Hele ki aile hekimliği uzmanlığına özendirilme gibi bir durum hiç
bölümleri tercih etmek istediklerini belirttiler. olmadı.’(3.1)

‘Ben genel itibariyle cerrahi branşlardan hoşlanıyorum. Cerrahi Öğrencilerin neredeyse tamamı fakülte eğitimi boyunca birinci
branşlar içinde de özellikle beyin cerrahisi ve ortopedi hoşuma basamak yaklaşımları konusunda çok bilgilendirilmediklerini ve
gidiyor. .. Daha çok yorulurum ama daha mutlu olabilirim.’(5.8) daha fazla bilgi sahibi olmak istediklerini belirttiler.

Öğrencilerin azımsanmayacak bir kısmı da hasta ve hasta ‘Fakülte eğitimimiz boyunca daha fazla bilgi sahibi olmak
yakınlarıyla muhatap olmak zorunda kalmayacakları bölümleri isterdim. Bize verilen o kadar fazla gereksiz bilgi yükü var ki.
seçeceklerini belirttiler. Asıl kullanacak olduğumuz birinci basamak ile ilgili bilgiler
yerine ikinci hatta ağırlıklı olarak üçüncü basamak bilgileri ile
‘… insanlarla çok iletişim halinde olmak da istemediğim için donatılıyoruz. O yüzden de fakülte eğitiminin çok verimsiz
biyokimya olabilir diye düşünüyorum.’(3.2) olduğunu düşünüyorum.’(4.11)

Öğrencilerin büyük çoğunluğu meslek hayatlarında rahat Öğrencilerin yarısı aile hekimliği stajının birinci basamağa bakış
edebilecekleri, mesai saatleri dışında da ailelerine ve kendilerine açılarını olumlu yönde değiştirdiğini, öncesinde düşünmedikleri
daha fazla zaman ayırabilecekleri branşları tercih etmekteydi. halde staj sonrası uzmanlığın gerekli olduğunu hatta seçenekleri
Ayrıca bu bölümleri isteyen öğrenciler çok fazla hukuki uzmanlık alanı olarak düşünebildiklerini söylediler.
sorumluluk altına girmekten çekinmekteydi.
‘Benim bakış açımı değiştirdi. Bu kadar önemli olduğunu ben
‘Radyoloji, FTR, dermatoloji …Mahkemelerde malpraktisle de bilmiyordum. Özellikle ikinci ve üçüncü basamak iş yükünü
uğraşmamak için bu bölümleri seçerim.’ (5.5) azaltmak anlamında Aile Hekimliği Uzmanlığı’nın çok gerekli
olduğunu düşünüyorum.’(3.1)
Öğrencilerin en sık tercih ettikleri branşlar aşağıda özetlenmiştir.
Bazıları yapılan işi kendilerine uygun bulmadığı için bazıları da
Tablo 1: genel olarak doktorlara gösterilen saygının aile hekimlerine
1 Pediatri 6 Halk Sağlığı gösterilmediği düşüncesiyle aile hekimliği alanını
2 Acil 7 Fizik Tedavi ve beğenmemiştir.
Rehabilitasyon
3 Cerrahi 8 Dermatoloji ‘Ben kendim aile hekimime gittiğim için aile hekimliği
Branşlar(Beyin konusunda biraz fikrim vardı zaten … Yalnız staja
Cerrahisi, başladığımda gördüğüm o ki yalnız ilaç yazdırılmaya gidiliyor
Ortopedi, Plastik ve aile hekimine yeterince saygı gösterilmiyor…’(5.2)
Cerrahi)
4 Radyoloji 9 Aile Hekimliği Aile hekimliği stajının başlangıç süresi konusunda öğrencilerin
5 Biyokimya 10 Kadın çeşitli fikirleri mevcuttu. Bir kısmı stajın başlangıç zamanı ve
Hastalıkları Ve
süresinden memnunken, bir kısmı süresinin yetersiz olduğundan
Doğum
yakınmaktaydı. Diğer branşlardan aldıkları verimden çok daha
fazlasını aile hekimliği stajında aldıklarını düşündükleri için
Öğrencilerin büyük çoğunluğu çalışma koşullarının rahatlığını ve
sürenin uzatılması gerektiğini düşünüyorlardı.
maddi getirisinin iyi oluşunu göz önüne alarak aile hekimliği
uzmanlığını kariyer olarak seçebileceklerini söylediler.
‘Zaman açısından stajın 6. sınıfta verilmesi bence ideal.
Sadece süresi daha uzun tutulabilir...’(3.2)
‘Ben istiyorum Aile Hekimliği Uzmanlığı. Sorumluluğu fazla,
alanı geniş ama istendiği takdirde kendini geliştirmeye yönelik
Diğer görüşler de ana olarak üç başlıkta toplanabilmekteydi.
çok fazla zaman ayrılabilecek bir bölüm. Çalışma koşulları
Bunların bir kısmı stajın klinik dersler başlamadan önce
diğer branşlara göre çok iyi. En azından aciliyeti yok. Hasta
verilmesiydi. İkinci görüş ise intörnlük dönemi öncesi alınacak
sürekli elinin altında.’(3.8)
teorik dersleri dönem 6’da pratiğe dökülmesinde faydalı olacağı
kanısındalardı. Bu konudaki üçüncü görüş de, stajın klinik
Öğrencilerin bir kısmı da gerek ülkemiz şartlarında aile hekimliği
dersleri içerisinde verilmesinin daha etkili olacağıydı.
yapmanın kendilerini mesleki anlamda tatmin etmeyeceğini
düşündükleri için gerekse hastaların aile hekimlerine bakışı
‘Bence ikinci sınıfın sonundan itibaren her yaz belli bir süre bir
yüzünden aile hekimliği uzmanlığı yapmak istemediklerini
ASM (Aile Sağlığı Merkezi)’de zorunlu staj olabilirdi....’(1.1)
belirttiler.
‘Aile hekimliği stajı preklinikte bence de çok bir anlam ifade
‘İnsani şartlarda çalışıyor olmaları güzel ama hekim olarak
etmiyor. Dönem 6’ya ek olarak birinci basamak hastasını
tatmin etmiyor. …O yüzden şartları ne kadar iyi olursa olsun
görmek için Dönem 4 ve 5’te de staj konabilir. (2.3)
aile hekimliği uzmanlığı yapmak istemem.’(4.5)
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 147

‘Bence dördüncü sınıftan itibaren her stajın içine entegre yakınlarıyla muhatap olmak istemedikleri için tercihlerini
edilerek verilmeli. Gerekirse her stajda bir hafta ya da her radyoloji, biyokimya, halk sağlığı gibi bölümlerden yana
haftanın bir günü birinci basamak rehberlerine yer verilmeli. kullanacaklarını belirttiler. Yıldız ve arkadaşlarının çalışmasında
Ayrıca sadece teorik bilgi verilmekle kalmamalı, polikliniklerde ise uzmanlık alanı olarak tercih edilen ilk beş alan şunlardır;
pratik de yapılmalı. ’(4.8) pediatri (%14,5), kardiyoloji (%13,9), kadın doğum (%12,1), göz
(%12,1) ve kulak burun boğaz (%9,3) (14). Cerrahi, kardiyoloji,
TARTIŞMA kadın hastalıkları ve doğum, dahiliye diğer ülkelerde de en sık
tercih edilen alanlardır (15-17).
Araştırmamıza katılan öğrencilerin 22’i (% 55) kız ve 18’u (%
45) erkek olup; yaşları 22-28 arasında değişmektedir. Yaş Sonuç olarak, hem Türkiye’de, hem de pek çok farklı ülkede
ortalaması kız ve erkeklerde sırasıyla 24±1,97 ve 24,5 ±1,3'dür. öğrencilerin büyük bölümü benzer alanlarda hastane bağlantılı
Genel yaş ortalaması 24,15±1,19’dur. İngiltere’de 11 öğrenci ile bir uzman olmak istemektedir (18).
yapılan kalitatif bir çalışmada katılımcıların 6’sı erkek, 5’i kız; yaş
ortalaması 24,6 idi (6). Amerika’da yapılan bir çalışmada öğrencilerin %96 sı genel
dahiliye, genel pediatri ve aile hekimi olarak birinci basamakta
Çalışmamızda öğrencilerle üniversite sınavı sonrası tıp çalışmayı düşündüğünü, %51,8’inin ise gelecekte özellikle
fakültesini tercih etme nedenleri tartışıldığında yaklaşık yarısı birinci basamakta çalışmak istediği bulunmuştur (19).
doktorların yaptığı işe özendikleri için, benzer oranda büyük
çoğunluğu aile etkisi ile tıp fakültesine geldiklerini söylediler. Çalışmamızda öğrencilerle kariyer seçiminde aile hekimliği
Yine bu mesleği seçmelerinde gelecekte iş kaygısı uzmanlığına bakışları tartışıldığında yaklaşık yarısı net olarak
duyulmayacak bir meslek olarak görülmesinin ve okul biter fikir beyan edememişlerdir. Bu konudaki düşüncelerini paylaşan
bitmez işe başlayabilmelerinin etkili olduğunu ifade eden çok öğrencilerin ise üçte ikisi kariyer olarak aile hekimliği uzmanlığını
sayıda öğrenci vardı. Yarış ve arkadaşlarının yaptıkları düşünebileceğini ifade ederken, üçte biri hiç düşünmediklerini
çalışmada ise, öğrencilerin doktorluk mesleğini seviyorum ve bildirmişlerdir. Avustralya James Cook Üniversitesi Tıp
idealimdeki meslek %61,7, %8,6 insanlara yardım etmek Fakültesi’nde yapılan bir kohort çalışmada bildirilen en sık
istiyorum, %8,5 doktorluk mesleğinin toplumdaki saygınlığı ve kariyer tercihi birinci yılda aile hekimliği (%37) imiş.
maddi getirisi, %7,5 aile isteği, %2,4 iyi bir eğitim almak isteği, Mezuniyetten iki ay önce tekrar değerlendirildiğinde aile
%1,9 aldığı puandan dolayı olarak bulunmuştur (2). hekimliğinin hala en çok tercih edilen bölüm olduğu, fakat oranın
%26’ya düştüğü gözlenmiştir (16).
Çalışmamıza katılan bazı öğrenciler tercihlerini yaparken
üniversite sınavında aldığı puana göre karar verdiğini, bazı Bazı öğrenciler gerekli olarak gördükleri bir uzmanlık dalı olan
öğrenciler ise mesleki saygınlığının, statüsünün ve maddi aile hekimliği uzmanlığını bir kariyer tercihi olarak istemedikleri
kazancının yüksek oluşu nedeniyle bu seçimi yaptığından, halde son tercih olarak seçebileceklerini kabul etmişlerdir (9, 11,
birkaç öğrenci ise çocukluk hayali olduğu için doktor olmayı 20).
istediğinden bahsetti. Yapılan çalışmaların da desteklediği gibi,
öğrencilerin tıp mesleğini insanlık ideallerinden ziyade, Yener Ö.F’nin yaptığı çalışmada, öğrencilerin %86,4’ü birinci
hekimliğin vaat ettiği toplumsal statü ve iyi kazanç beklentisiyle basamakta çalışmanın hekimi maddi ve manevi olarak tatmin
seçtikleri yönünde de genel bir kanı bulunmaktadır (7). etmediğini düşünmektedir (18). Bizim çalışmamızda da,
öğrencilerin bir kısmı ülkemiz şartlarında aile hekimliği yapmanın
Birçok çalışmada olduğu gibi bizim çalışmamızda da öğrenciler kendilerini mesleki anlamda tatmin etmeyeceğini düşündükleri
meslek hayatlarında rahat edebilecekleri, mesai saatleri dışında için aile hekimliği uzmanlığı yapmak istemediklerini belirttiler.
da ailelerine ve kendilerine daha fazla zaman ayırabilecekleri
branşları tercih etmekteydi. FTR, dermatoloji, radyoloji gibi Birinci basamakta çalışmayı isteyen öğrenci yüzdesinin %5
uzmanlık dallarının yanı sıra bu alanda aile hekimliği de olduğu bir çalışmada, öğrencilerin %42,6’sı aile hekimliği
seçilebilir uzmanlıklar arasında yer almaktaydı. Öğrencilerin aile uzmanlığının toplumda saygın bir uzmanlık dalı olmadığını
hekimliği ile ilgili düşüncelerinin değerlendirildiği beş kalitatif düşündüğünü belirtmiştir (18). Dört Yunan tıp fakültesinde tüm
çalışmada da, benzer şekilde esnek çalışma saatleri sayesinde sınıflardan 591 öğrenci ile yapılan çalışmada öğrencilerin
aile hekimlerinin ailelerine ve sosyal yaşantılarına vakit %40,1’i birinci basamağı ulusal sağlık sisteminin basit ve önemli
ayırabildikleri için seçilebilir bir uzmanlık dalı olduğu bir parçası olarak görürken, %49,2 prestijli değil, %27,7 bilimsel
belirtilmekteydi (8-12). Hukuki sorumluluktan çekindikleri cesareti az doktorlar tarafından seçilmekte, %38,1 bilimsel
gerekçesiyle de öğrencilerimizin bir kısmı tercihlerini yine bu olarak cazip değil, %23,5 maddi kazancının az olduğunu
yönde kullanmışlardır. Tolhurst ve arkadaşlarının yaptığı bir düşünmektedir (21). Benzer şekilde bizim çalışmamızda da,
çalışmada, diğer uzmanlık dalları ile karşılaştırıldığında aile öğrencilerin bir kısmı ülkemizde toplumun aile hekimliğinin bir
hekimliği uzmanlığının tıbbi tazminat açısından yaptırımlarının uzmanlık dalı olduğunu bilmedikleri ve bir yeri kazanamamış
daha az olduğunu ifade etmiştir (8). hekimlerin bu işi yaptığını düşündükleri için prestijinin olmaması
ve bunun da mesleki açıdan kendilerini mutsuz edeceklerini
Çalışmamıza katılan öğrenciler için öncelikli olan sevdikleri işi düşündükleri için aile hekimliği uzmanlığı yapmak istemediklerini
yapmaktı. Bu yüzden çocuk hasta bakmaktan hoşlanan bir grup belirttiler. Birçok çalışmada, öğrencilerin aileleri, arkadaşları ve
öğrenci pediatri istemekteyken bazıları da cerrahi branşlar sosyal çevreleri tarafından edindikleri olumsuz tutum ve algıların
ilgisini çektiği için beyin cerrahisi, ortopedi, plastik cerrahi kariyer tercihini etkilediklerini (6, 8, 9, 11, 20, 22) ve aile
istemekteydi. Çan ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmaya hekimliği dışında bir uzmanlık seçmeleri konusunda baskı
göre öğrencilerin %32,1’i dahiliye, %18,8’i cerrahi dallardan biri, altında hissettiklerini göstermekteydi (8, 20). Medyanın aile
%18,5’i kadın hastalıları ve doğum, %17,7’si pediatri dalında hekimliği ile ilgili olumsuz tutumunun öğrencilerin tercihlerinde
uzmanlaşmak istemektedir (13). önemli bir rolü olduğu üç çalışmada belirtilmiştir (6, 11, 12).

Öğrencilerin azımsanmayacak bir kısmı da hasta ve hasta Aile hekimliği uzmanlığını düşünenlerin nedenlerini sırasıyla;
148 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

uzmanlığa olan ilgi, yaşam tarzı, uzmanlığın yapısı, bireysel tercihini desteklese de, okulda informal bir biçimde egemen olan
yetenek, iş olanakları, ekonomik getirisi, mesleğini özel olarak kültür, yani gizli müfredat, birinci basamağın tamamen aksi
icra etmenin etkilediği bulunmuştur (23). Bizim çalışmamızda yönünde olabilir (25). Yapılan çalışmalarda, öğrencilerin aile
da, hemen tüm çalışmalarda olduğu gibi öğrencilerin büyük hekimliği süresi ve kalitesi ile ilgili olumlu görüşlerinin olduğunu
çoğunluğu çalışma koşullarının rahatlığını göz önüne alarak aile ve bu tutumunun birinci basamak hekimliğini olumlu yönde
hekimliği uzmanlığı yazmak istediklerini söylediler. Yine aile etkilediğini ifade etmiştir. Bu da, mezuniyet öncesi eğitimin
hekimliği uzmanlığı seçme nedenleri arasında olan maddi gelecek kariyerini yönlendirmede ne denli etkili olduğunu
kazanç durumu ülkelerin sağlık sistemine göre değişmekte ve göstermektedir (6, 28).
öğrencilerin tercihlerini etkilemektedir.
Çalışmamızda, öğrencilerin yarısının aile hekimliğini staj
Tıp fakültesi öğrencilerinin kariyer seçimlerini belirleyen öncesinde düşünmedikleri halde staj sonrası uzmanlığın gerekli
etmenler oldukça karmaşıktır ve birbirlerine bağımlı özelliktedir. olduğunu hatta seçecekleri uzmanlık alanı olarak
Öğrencilerin kırsal alanda ve birinci basamak sağlık düşünebildikleri saptanmıştır. Yapılan çalışmalar, öğrencilerin
hizmetlerinde çalışmayı tercih edip etmemelerinde, hemen tercihlerini staj yaparken en fazla sevdikleri, yararlandıklarını
hemen aynı etmenler rol oynar (15, 16, 24-27). Kırsal hekimlik düşündükleri dalları göz önünde bulundurduklarını
ile ilgili olarak öğrencilerin genel kanısı iş yükünün ve göstermektedir (7). 2008 yılında Japonya Tokushima
sorumluluğunun fazla olması yönündeydi (8, 11). Üniversitesi’nde yapılan çalışmada staj öncesi gelecekte aile
hekimi olmak isteyen öğrenci oranı %70 iken, ders sonrası %72,
Türkiye ve Yunanistan’da yapılmış olan çalışmalara pratik uygulama sonrası ise %77 olarak bulunmuştur.
bakıldığında, aile hekimliği çok fazla tercih edilen bir branş Öğrencinin staj öncesi uzak (kırsal) bölgelerde çalışma isteği
değildir. Bunun nedeni ülkelerin sağlık politikalarına bağlanabilir. %52 iken, ders sonrası %52, pratik uygulama sonrası ise %66
Güçlü bir birinci basamak sağlık sistemine sahip olan Kanada, olarak bulunmuştur. Çalışma sonucuna göre toplum hekimliğine
Birleşik Krallık gibi ülkelerin aksine, hem Yunanistan’ın (15, 21), ilgi ve istek uyandırmada derslerden ziyade pratik uygulamalar
hem de Türkiye’nin sağlık sistemi, aşırı uzmanlaşma eğilimli ve daha etkilidir (29).
pazar yönelimlidir. Birinci basamak sağlık hizmetlerini ve aile
hekimlerinin, hem sağlık sistemi içindeki, hem de toplumdaki Bizim çalışmamızda da olduğu gibi, bazı öğrenciler yapılan işi
statüsünü geliştiren sağlık politikaları izlenmemektedir. Bu kendilerine uygun bulamamış, bazıları da toplumun aile
nedenle, aile hekimliğinin popülaritesindeki en önemli hekimlerine gösterilen saygının yetersiz olduğunu düşündükleri
belirleyicinin, ülkelerin sağlık politikalarındaki tercihleri olduğu için bakış açısını olumsuz etkilediğini göstermiştir. Daha önce
sonucuna varılabilir. Örneğin, modern batı sistemlerinde gerçekleştirilen çalışmalar da, öğrencilerin birinci basamak
hekimlerin % 40-50’si aile hekimi iken, Yunanistan’da bu oran sağlık hizmetlerine yönelik tutumlarının en önemli belirleyicisinin
% 1,5 civarındadır. Yunanistan’da aile hekimi ihtiyacının aile hekimleri ile yaşadıkları deneyimler olduğunu bildirmiştir
karşılanabilmesi için sayı % 619 artırılmalıdır. Rakamların (25, 30).
tersine dönmesi için birinci basamak hekimliğinin saygınlığının
ve prestijinin artırılması gerekmektedir. Bu eğilimlerin tersine Bizim çalışmamızda saptanan öğrencilerin çoğunun birinci
dönmesi için tıp eğitim sisteminin birinci basamağa göre basamak ve aile hekimliği uzmanlığı ile ilgili olumlu tutumları,
değiştirilmesi gerekmektedir. Birinci basamağa ilgiyi öğrencilerimizin aile hekimleri ile birlikte çalıştıkları eğitim
artırabilmek için tıp fakültesinde kazanılan deneyimler uzmanlık etkinliklerine ve staj kapsamında uygulanan birinci basamak ve
seçiminin yapılmasında önemli belirleyiciler olduğunda 2. ve 3. toplum yönelimli müfredata bağlanabilir. Benzer şekilde,
yıllarda birinci basamak pratiğini tecrübe etmeli, stajlar konmalı, Kanada’da aile hekimliğini seçen 29 öğrenciyle yapılan
son sınıfta birinci basamağa bağlı kalınmalı ve uygun kariyer çalışmada aile hekimliği hocalarının seçimde önemli bir faktör
danışmanlığı verilmelidir (21). olduğu, erken tıp eğitiminde (1. sınıf) iyi aile hekimi rol
modelleriyle karşılaşmasının öğrenciler üzerinde uzmanlık
Çalışmamızda öğrencilerin tümü fakülte eğitimi boyunca birinci seçiminde güçlü etkiye sahip olduğu gösterilmiştir (31).
basamak uzmanlığına özendirilme olmadığını aksine her fırsatta
birinci basamakta çalışmakla korkutulduklarını belirtmişlerdir. Çalışmamızda, öğrencilerin bir kısmı stajın başlangıç zamanı ve
İfadelerin çok büyük bir kısmında; öğrencilere birinci sınıfa süresinden memnunken, bir kısmı dönem 6’da veriliyor
başlarken birinci basamak hekimi olarak yetiştirildikleri olmasından memnun fakat diğer branşlardan aldıkları verimden
söylenmişken eğitimin hiçbir zaman bu yönde verilmediği çok daha fazlasını aile hekimliği stajında aldıklarını düşündükleri
vurgulanmaktaydı. Birinci basamak hekimliğine özendirmenin için sürenin uzatılması gerektiğini düşünüyorlardı. Bir çalışmada
olduğu tek yerin de intörnlükte alınan aile hekimliği stajı olduğu birinci basamak çalışmalarının öğrencinin ilk klinik uygulama
öğrenciler sıklıkla belirtmişlerdir. İngiltere’de yapılan bir stajı olduğunda balayı etkisi yarattığı ve aile hekimliğinin negatif
çalışmada, görüşülen öğrencilerden çoğunun hastanedeki yönlerinden ziyade olumlu yönlerini hatırlayan öğrenciler için
doktorların aile hekimliği ile ilgili olumsuz görüşler bildirdiği büyüleyici olduğu vurgulanmıştır (32). Bizim çalışmamızda da,
öğrenilmiştir. Ayrıca, müfredat içeriği de öğrencilerin görüşlerini öğrencilerin bir kısmı stajın klinik dersler başlamadan önce
etkilemektedir. Öyle ki, ilk beş yılda PDÖ oturumlarında verilen verilmesi, bir kısmı ise stajın klinikle birlikte başlaması yönünde
senaryoların büyük çoğunluğu hastane ortamında geçmesi ve fikir beyan etmişlerdi.
birinci basamak ile ilgili çok az sunum olması öğrencilerin aile
hekimliği ile ilgili düşüncelerini olumsuz yönde etkilemekteydi (6, Aile hekimliği stajlarını başarılı bir hale getirmek için, öğrenciyi
9, 11). Tıp fakültesi uzun döneme yayılan kent yönelimli bir aile hekimliği hakkında eğitmeyi, kariyer seçeneği olarak
sosyal ve kültürel deneyimdir. Öğretim üyelerinin tutumu da düşünmesini sağlamayı ve aile hekimliği stajını seçen öğrenci
etkilenmeye çok açık olan öğrencilerin tercihlerini sayısını artırmayı hedeflemek gerekmektedir. Bir çalışmada tıp
belirlemektedir. Tıp eğitimi süresince öğrencilerin hem örtülü, öğrencilerinin 3. ve 4. yıllarında gelecekteki uzmanlık seçimlerini
hem de açık yollardan birinci basamakta ve kırsal alanda yaptıkları, uzmanlık alanıyla ilgili bilgilendirildiklerinde, doğru bir
çalışmaktan soğutulduğu düşünülmektedir (26). Bu nedenle, bir bakış açısı kazandırılmaya çalışıldığında, staj olarak
okulun resmi misyonu ve eğitim programı birinci basamak konulduğunda öğrencilerin o uzmanlık dalını tercihinin
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 149

artabildiğini göstermiştir (33). Bizim çalışmamızda da, bazı choices based on third-and fourth-year students’ focus-group discussions.
Acad Med. 1997;72:635-40.
öğrenciler stajın klinik dersleri içerisinde verilmesinin daha etkili 23.Zarkovic A, Child S, Naden G. Career choices of New Zealand junior doctors.
olacağını düşünmekteydiler. Journal of the New Zealand Medical Association. 17-February-2006. Vol.119
No.1229 http://www.researchgate.net/publication/7279922_Career_choices_of
Aile Hekimliği bazı öğrenciler tarafından ilgi çekici olarak _New_Zeala nd_junior_doctors Erişim tarihi: 05.11.2014
24.Bland C.J, Meurer L.N, Maldonado G. Determinants of primary care specialty
bulunsa da genel olarak prestiji düşük ve daha az ilgi duyulan choice: a non-statistical meta-analysis of the literature. Acad Med.
bir uzmanlık dalı olarak görülmektedir. Tıp öğrencilerinin aile 1995;7:620-41.
hekimliği tercihlerini etkileyen faktörleri anlamak önemlidir. 25.Senf J.H, Campos-Outcalt D, Kutob R. Factors related to the choice of family
medicine: a reassessment and literature review. J Am Board Fam Pract.
Birinci basamağa ilgiyi artırmak için tüm tıp fakültelerinin 2003;16:502-12.
müfredatı içerisine aile hekimliği stajı mümkün olan en erken 26.Curran V, Rourke J. The role of medical education in the recruitment and
dönemde başlatılıp, tüm senelere uygun şekilde yayılarak retention of rural physicians. Medical Teacher. 2004;26(3):265-72.
kurgulanmalıdır. Temel sağlık hizmeti sunumunun önemini 27.Meurer L.N. Influence of medical curriculum on primary care specialty choice:
amalysis and synthesis of the literature. Acad Med. 1995;70;388-97.
vurgulayan, uygulamadaki politikalarca desteklenen, tüm tıp 28.Saigal P, Takemura Y, Nishiue T, Fetters M.D. Factors considered by medical
fakültelerinde uygulanabilecek standart bir eğitim programının students when formulating their specialty preferences in Japan: findings from a
planlanması esastır. Sadece hastaneler değil, toplumun tüm qualitative study. BMC Medical Education. 2007; 7:31
doi:10.1186/1472-6920-731.
sağlık kaynaklarını kapsayan alanlar, eğitim programı 29.Tani K, Iwasaki T, Kawaminami S, Yuasa S, Saijo A. Evaluation of primary care
kapsamında değerlendirilmelidir. practice in the University of Tokushima. The Journal of Medical Investigation
Vol.56 2009:81-89.
KAYNAKLAR 30.Henderson E, Berlin A, Fuller J. Attitude of medical students towards general
practice and general practitioners. British Journal of General Practice.
2002;52:359-63.
1.Yıldırım A, Şimşek H. Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara. 31.Jordan J, Brown J.B, Russell G. Choosing family medicine What influences
2013;39-72. medical students? Can Fam Physician. 2003;49:1131-7.
2.Yarış F, Topbaş M, Çan G. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi 32.Miettola J, Mäntyselkä P, Vaskilampi T. Doctor-patient interaction in Finnish
öğrencilerinin tıp eğitimi hakkındaki düşünceleri. OMU Tıp Dergisi. primary health care as perceived by first-year medical students. BMC Med
2001;18(4):233-41. Educ. 2005;5:34.
3.Sayek İ, Odabaşı O, Kiper N. Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp 33.Schafer S, Shore W, Hearst N.Is medical school the right place to choose a
Eğitimi Raporu 2010. specialty? JAMA. 2001;285(21):2782-2783 (doi:10.1001/jama.285.21.2782)
4.Yalçınoğlu N ve ark. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi son sınıf http://jama.ama-assn.org/cgi/content/full/285/21/2782. Erişim tarihi: 03.12.2014
öğrencilerinin tıp eğitimi ile ilgili görüşleri. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi. 2012;
75:3,41-45.
5.Açık Y, Oğuzöncül F, Polat S.A, Güngör Y, Güngör L. Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi öğrencilerinin tıp eğitimi ve mezuniyet sonrası hakkındaki düşünceleri.
Toplum ve Hekim, 2002;17;3:195-201.
6.Firth A, Wass V. Medical students’ perceptions of primary care. Education for
Primary Care(2007)18:364–72.
7.Terzi C. Toplum Sağlığına Bir Köprü Tıp Eğitimi. İletişim Yayınları. İstanbul,
2001.
8.Tolhurst H, Stewart M. Becoming a GP. A qualitative study of the career
interest of medical students. Aust Fam Physician. 2005;34:204–206.
9.Scott I, Wright B, Brenneis F, Brett-MacLean P, McCaffrey L. Why would I
choose a career in family medicine? Reflections of medical students at 3
universities. Can Fam Physician. 2007;53:1956–7.
10.Edgcumbe D.P, Lillicrap M.S, Benson J.A: A qualitative study of medical
students’ attitudes to careers in general practice. Educ Prim Care.
2008;19:65–73.
11.Thistlethwaite J, Kidd M.R, Leeder S. Enhancing the choice of general practice
as a career. Aus Fam Physician. 2008;37:964–8.
12.Hogg R, Spriggs B, Cook V. Do medical students want a career in general
practice? A rich mix of influences! Educ Prim Care. 2008;19:54–64.
13.Çan G, Kapucu M, Türk H. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinden
mezun olacak öğrencilerin gelecek kaygıları. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp
Dergisi. 2000;17(4):246-251.
14.Yıldız A.N, Kurt M, Öktem M.Ş, Özcan S, Özdemir N, Temel F. Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem VI öğrencilerinin tıpta uzmanlık sınavı (TUS)
hakkındaki görüşleri. Hacettepe Tıp Dergisi. 2008;39:60-7.
15.Mariolis A, Mihas C, Alevizos A, Gizlis V, Mariolis T, Marayiannis K, Tountas Y,
Stefanadis C, Philalithis A, Creatsas G. General Practice as a carreer choice
among undergraduate medical students in Greece. BMC Medical Education.
2007;7:15. http://www.biomedcentral.com/content /pdf/1472-6920-7-15.pdf.
16.Veitch C, Underhill A, Hays RB. The carreer aspirations and location intentions
of James Cook University’s first cohort of medical students: a longitudinal study
at course entry and graduation. Rural and Remote Health. 2006;6:537 (Online).
http://rrh.deakin.edu.au. Erişim tarihi: 27.10.2014
17.Goldcare MJ, Turner G, Lambert TW. Variation by medical school in career
choices of UK graduates of 1999 and 2000. Med Educ. 2004;38:249-58.
18.Yener Ö.F. Tıp Fakültesi 6.Sınıf Öğrencilerinin Aile Hekimliği İle İlgili
Düşünceleri Ve Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitiminde Aile Hekimliği Stajının Yerinin
Değerlendirilmesi. Samsun , 2011. http://tez2.yok.gov.tr/ Tez no: 272350.
Erişim tarihi: 19.08.2014.
19.Grayson M.S, Newton D.A, Whitley T.W. First-year medical students’
knowledge of and attitudes toward primary care careers. Fam Med.
1996;28(5):337-42 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8735060 Erişim tarihi:
27.01.15
20.López-Roig S, Pastor M.A, Rodríguez C: Understanding the reputation of and
professional identification with the practice of family medicine among medical
students: a Spanish case study. Aten Primaria. 2010;42:591–601.
21.Avgerinos E, Msaouel P, Koussidis G.A, Keramaris N, Bessas Z, Gourgoulianis
K. Greek medical students’ career choices indicate strong tendency towards
specialization and trainig abroad. Health Policy. 2006;79:101-6.
22.Mutha S, Takayama J.I, O’Neil E.H. Insights into medical students’ career
150 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

Şanlıurfa İlinde Çalışan Aile Hekimlerinin Akılcı


Antibiyotik Kullanımı Konusunda Bilgi Tutum
ve Davranışları

Ramazan Ayhan

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, 63320 KARAKÖPRÜ, Türkiye E-mail:


ramazan.ayhan72@gmail.com

Ramazan Ayhan tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Antibiyotik, Akılcı Antibiyotik Kullanımı,


Antibiyotik Direnci, Aile Hekimleri, Bilgi, Tutum.

Amaç:
Antibiyotikler, hekim reçetelerinde sıklıkla yer alan ve uygunsuz
kullanımın en fazla olduğu ilaç grubudur. Bu durumun yol açtığı
antibiyotik direncinin hem ülkemizde hem de dünyada oldukça
önemli bir sorun teşkil ettiği bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı
aile hekimlerinin akılcı antibiyotik kullanımı konusundaki bilgi,
tutum ve davranışlarının değerlendirmesi ve bu hususta
farkındalığın arttırılmasıdır.

Gereç ve Yöntem:
Prospektif nitelikteki bu çalışma, Şanlıurfa il Merkezi ve
ilçelerinde Ocak -Mart 2020 tarihleri arasında görev yapmakta
olan ve gelişigüzel örnekleme yöntemi ile ulaşılabilen 272 aile
hekimi ile yapılmıştır. Veriler, anket yöntemi kullanılarak
toplanmıştır. Verilerin analizi Statistical Package for the Social
Science 25 (SPSS 25) programı ile yapılmış olup %95 güven
aralığı ve %5 hata payı ile çalışılmıştır.

Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen 272 aile hekiminin %78,7’si (n=214)
erkek, %21,3’ü (n=58) kadın olup yaş ortalamaları 36,37±8,95
yıldır. Katılımcıların %95,2’si (n=259) pratisyen hekim, %4,8’i
(n=13) aile hekimliği uzmanıdır. En sık reçete edilen ilaçlar
%80,9 oranı ile (n=220) ağrı kesicilerdir. Hekimlerin %55,1’nin
(n=150) reçetelerinde %25-50 oranında antibiyotikler yer
almaktadır. En sık üst solunum yolu enfeksiyonlarında %72,4
(n=197) oranı ile antibiyotik reçetelenmiş olup, bu reçetelerin
%74,6’sında (n=203) penisilin grubu antibiyotikler yer almıştır.
Üriner sistem enfeksiyonlarında %44,9 (n=122) oranında
kinolon tercih edilirken, gastroenteritlerde hekimlerin
%53,7’sinin (n=146) hastalarına ilk aşamada destek tedavisi
verdiği görülmüştür. Hekimlerin %78,3’ü (n=213) önceki
deneyimleriyle, %55,5’i (n=151) standart rehberler ve tedavi
kılavuzlarının etkisi ile antibiyotik tercihinde bulunmuştur.
Mezuniyet öncesi ve/veya sonrası akılcı antibiyotik kullanımı ile
ilgili eğitim alan hekimlerin oranı %88,2 (n=240)’dir.

Sonuç:
Çalışmamıza katılan hekimlerin, birinci basamakta beklenenden
daha yüksek oranda antibiyotik reçete ettikleri, tanı ve tedavi
rehberlerinden yeteri kadar faydalanmadıkları görülmüştür.
Akılcı antibiyotik kullanımı konusunda eğitim alan hekimler, bu
konuda kendilerini daha yeterli düzeyde görmektedirler.
Mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası eğitimlerle hekim
adayları ve hekimler antibiyotiklerin akılcı kullanımı hakkında
bilinçlendirilmelidirler.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 151

Sözel Bildiri / Araştırma gerektiğini düşünüyordu.

Sonuç:
Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Geleneksel ve Çalışmamızın ön verileriyle öğrencilerin GETAT yöntemlerinin
Tamamlayıcı Tıp İle İlgili Bilgi, Tutum ve çoğunluğunu bilmediklerini ve bu konuyla ilgili derslerin tıp
Davranışlarının Değerlendirilmesi eğitiminde yer alması gerektiğini düşündüklerini saptadık.

Ezgi Ağadayi, Seher Karahan, Naim Karagöz

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Eğitimi AD, 58140 MERKEZ,
Türkiye E-mail: drezgiagadayi@gmail.com

Ezgi Ağadayi tarafından 31/10/2020 11:30 tarihinde "Sözel bildiriler 12: Bilgi, tutum ve
davranışlar" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Tıp Öğrencileri, Tıp Eğitimi, Geleneksel ve


Tamamlayıcı Tıp

Amaç:
Bu çalışmada amacımız tıp öğrencilerinin geleneksel ve
tamamlayıcı tıp tedavileri(GETAT)hakkında bilgi ve tutum ve
davranışlarını araştırmaktır.

Gereç ve Yöntem:
Araştırmanın Eylül-Aralık 2020 tarihleri arasında Cumhuriyet
Üniversitesi Tıp Fakültesinde okuyan dönem I, II, III, IV, V ve VI
öğrencileriyle yapılması planlanmaktadır. Çalışma anketi etik
kurulu onayı alındıktan sonra öğrencilerin kendi aralarında
iletişim amaçlı kullandıkları platformda online olarak
paylaşılmıştır. Araştırmamız devam etmekte olup şu an için 103
öğrenci çalışmamıza gönüllü olarak katılım sağlamıştır.
Araştırmada kullandığımız veri toplama aracı 24 sorudur. İlk 7
soruda öğrencilerin demografik verileri sorgulanmıştır. Kalan 17
soru ise Sağlık Bakanlığının GETAT uygulamaları yönetmeliği
kapsamında tanımış olduğu GETAT yöntemleri hakkında bilgi
düzeyleri ve bu yöntemlerle ilgili tutum ve davranışlarını ölçen
sorulardır. Çalışmanın ön verileri SPSS 25.0 programında analiz
edilmiş olup tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare analizi
kullanılmıştır.

Bulgular:
Çalışmaya katılan öğrencilerin (N=103), %68,9(n=71)’u kadın,
%31,1(n=32)’i erkek idi. Öğrencilerin %63,1(n=65)’i temel
bilimlerde (Dönem 1,2,3); %36,9(n=38)’u klinik bilimlerde
(Dönem 4,5,6)’da eğitim görüyordu. Öğrencilerin %28,2(n=29)’i
daha önce herhangi bir GETAT yöntemi uygulattırmıştı. Cinsiyet
ile GETAT yöntemi yaptırma arasında anlamlı fark
saptanmadı(p=0,287). GETAT uygulatanların en sık
başvurdukları yöntemler ise; kupa(%53,3;n=16),
kaplıca(%36,7;n=11) ve sülük(%13,3;n=4) idi. Kupa
yaptıranların %81,3(n=13)’ü ev ortamında; sülük yaptıranların
%50,0(n=2)’si ev ortamında, %50,0(n=2)’si doktor
muayenehanesinde işlem yaptırmıştı. GETAT uygulatanların
%50,0(n=15)’si ev ortamında, %26,7(n=8)’si doktor olmayan
kişilerin muayenehanesinde bu işlemleri uygulattırmıştı. Sadece
%10 (n=3)’u sağlık bakanlığına bağlı devlet hastaneleri GETAT
polikliniklerinde, %16,7 (n=5)’si doktor muayenehanesinde
tedavi olmuştu.
Öğrencilerin hiç duymadıkları GETAT yöntemleri en sık;
proloterapi (%96,1;n=99), hirudoterapi (%92,2;n=95) ve
apiterapi (%91,3;n=94) idi. Öğrencilerin en iyi bildiklerini
söyledikleri GETAT yöntemleri ise; kaplıca %55,3 (n=57), kupa
%39,8 (n=41) ve akupunktur %20,4 (n=21) idi.
Öğrencilerin %8,7(n=9)’si GETAT yöntemlerinin plasebo etkisi
ile iyileştirdiğini düşünüyor, %41,7(n=43)’si kararsız,
%49,5(n=52)’i ise bu ifadeye katılmıyordu. Katılımcıların
%75,7(n=78)’si tıp eğitiminde GETAT ile ilgili derslerin olması
152 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, kardiyovasküler


hastalık, astım, kronik obstrüktif solunum hastalığı, akut ve /
veya kronik enfeksiyon, otoimmün hastalığı, bağ dokusu
Alkolik Olmayan Karaciğer Yağlanması Olan Hastalarda hastalığı, sigara öyküsü, alkol bulunan hastalar tüketim, kanser
Renal Arter Rezistif İndeks ve Tahmini Glomeruler ve herhangi bir ilaç kullanımı çalışma dışı bırakıldı. Anadolu
Filtrasyon Hızı Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar etik kurulu bu
çalışmayı onayladı. Sonuçlar dört parametreden oluşuyordu; I.
Yusuf Aksu, Ali Uğur Uslu, Gülten Tarhan Klinik özellikler II. Laboratuvar verileri III. Sağ üst kadran
ultrasonu IV. Renal gri tarama ultrason ve hemodinamik
Yunus Emre Devlet Hastanesi, 26000 TEPEBAŞI, Türkiye E-mail:
drysufaksu@hotmail.com özellikler (Asya-Pasifik Çalışma Grubu tarafından önerilen
kılavuzlara göre Doppler ultrason ile ortaya çıkarıldı) (7).
Yusuf Aksu tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1" başlıklı
NAYKH, yağlı karaciğer varlığıyla teşhis edildi ve aynı anda aşırı
oturumda sunulmuştur.
alkol alımını (erkekler için> 140 g / hafta, kadınlar için> 70 g /
hafta) ve hepatik virüs taşıma öyküsü ve steatojenik veya
Anahtar Kelimeler: non-alcoholic fatty liver disease, kidney, hepatotoksisite ilaçlarının kullanımını dışladı. Yağlı karaciğer,
renal artery resistive index, estimated glomerular filtration rate. ultrason taramasıyla hepatik steatozun varlığı veya yokluğu
olarak değerlendirildi ve 10 yıllık radyoloji uzmanı tarafından
Tam Metin standart yöntem kullanılarak, renal kortekse kıyasla karaciğerde
artmış ekojenite varlığı tespit edildi. NAYKH hastaları ve kontrol
grubu kaydedildi. Böbrek fonksiyon seviyesi, Böbrek
Giriş Hastalığında Diyet Modifikasyonu (MDRD) çalışmasında
geliştirilen ve doğrulanan formülle değerlendirilen tahmini
Alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı (NAYKH), son zamanlarda glomeruler filtrasyon hızı (eGFR) ile tanımlandı (8). MDRD
oldukça sık görülebilmekle birlikte tüm dünyada yetişkin nüfusun formülü şöyledir: eGFR = 186 x SCr-1.154 x yaş-0.203 x 1.233
üçte biri kadarını etkileyebilen önemli bir sağlık sorunudur. (Türk) x 0.742 (kadın ise).
NAYKH’de olayları başlatan anahtar patofizyolojik faktör insülin
direncidir. NAYKH’da insülin direnci sonucu karaciğerde Sağ Üst Kadran Ultrasonu
trigliserid artışı ile basit yağlanma, inflamasyon, fibrozis ve
siroza kadar ilerleyebilen geniş bir yelpazeyi kapsar. Bunların Sağ üst kadran ultrason muayeneleri Gray Scale USG Logiq 5
yanısıra NAYKH’de ekstrahepatik organ ve sistem tutulumları cihazında (GE Healthcare, Milwaukee, Wisc) ve 3.5-5.0 MHz
da görülebilmektedir. Bunlar arasında kardiyovasküler sistem konveks probda yapıldı. Muayeneler, sonografi konusunda 10
hastalıkları, endokrin organlarda tutulum ile birlikte % 20-25 yıllık deneyime sahip uzman radyolog tarafından gerçekleştirildi.
sıklıklarla görülebilen renal değişiklikler ve kronik böbrek Teknik parametreler, sağ üst kadran ultrason muayenesi için
hastalıkları yer almaktadır. Standart protokol kullanılarak her hasta için ayarlandı.

Böbreklerin kanı filtre edebilme yeteneğinin ölçüsü olan tahmini Renal ve Renkli Doppler Ultrason
glomeruler filtrasyon hızı (eGFR) ile, renal değişikliklerde ve
kronik böbrek hastalıklarında klinik seyir ve prognoz hakkında Görüntüleme değerlendirmesi sağ ve sol renal parankimal
fikir edinilebilir. Bununla birlikte renal ultrasonografi (US) ve kalınlık, renal uzun ve kısa eksen uzunluğu ve RRI ortalamasına
renal renkli doppler US renal patolojilerde ve/veya bu dayandırıldı. Bu değerler Gri Skala USG ve Renkli Doppler USG
patolojilere sekonder gelişebilen hemodinamik değişikliklerin ile ortaya çıkarıldı. Hasta ve kontrol gruplarının tüm incelemeleri
değerlendirilmesinde önemli yere sahiptir. Gri skala US’de aynı radyolog tarafından bir Logiq 5 cihazı (GE Healthcare,
böbrek boyutları, parankim kalınlıkları, parankim ekojenitesi Milwaukee, Wisc) ve 3.5-5.0 MHz konveks prob kullanılarak
değerlendirilerek hastalığın kronik dönemi hakkında fikir yapıldı. Ultrason tetkikleri en az 8 saatlik açlık döneminden
edinilebilir. Renal hemodinamik değişikliklerin değerlendirildiği sonra yapıldı. Böbrek boyutu ve parankim kalınlıkları B-mod
doppler US'de renal resistive indeks (RRI), pulsatilite indeksi ultrasonografi ile ölçüldü. Böbrekler, böbrek patolojisi açısından
(PI), sistol diyastol oranı (S/D), pik sistolik hız (PSV) ve kapsamlı bir şekilde tarandı. Görüntülemede kortikomedüller
enddiyastolik hız (EDV) bakılan parametreler arasında yer alır. ayrım yapılamayan vakalar ve şiddetli parankimal ekojenitesi
Bu parametreler içerisinde klinik pratikte en sık kullanılan olan vakalar çalışma dışı bırakıldı.
parametre RRI'dir.
Dupleks Renkli Doppler incelemesi ile interlobar arterler renk
Bizim çalışmamız NAYKH NAFLD hastalarında renal kodunda kodlandı. Arter trasesi belirlendikten sonra, tripleks
hemodinamik değişiklik ile eGFR’nin birlikte incelendiği ve doppler modunda spektral analiz ile işleme alındı. Ölçüm için
aralarındaki ilişkinin değerlendirildiği ilk çalışmadır. Bizim bu dalga formları, en düşük PRP'nin örtüşme önleme, arka plan
çalışmadaki amacımız NAYKH hastalarında renal hemodinamik gürültüsünü kapatmayan en yüksek kazanç ve en düşük duvar
değişikliklerin ve eGFR incelenmesi ve klinik kullanılabilirliğini filtresi ayarlarına göre optimize edildi. Uygun bir pencere
araştırmaktır. genişliği ayarlandıktan sonra, Rezistif indeks değerleri 30-60
derecelik bir Doppler açısında alındı. Tüm vakalarda üst, orta ve
Materyal ve Metod alt polden her iki böbreğe de ölçümler yapıldı ve ortalama
değerler elde edildi. Örnekleme, interlobar arterin minimum 1
Bu çalışma, Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi'nde Ocak cm uzunluğunda görülebildiği seviyelerden yapıldı. En az 3
2015'ten Temmuz 2019'a kadar geriye dönük bir çalışmadır. ardışık tekdüze dalga formu elde edildiğinde ölçümler
Retrospektif çalışmamıza yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş kaydedildi. Ölçümler 3 kez tekrarlandı ve bu okumaların
toplam 69 NAYKH hastası ve 50 sağlıklı kontrol dahil edildi. aritmetik ortalaması kaydedildi. Sistem yazılımı aracılığıyla
Hasta ve kontrol gruplarının temel klinik ve laboratuvar interlobar arter seviyesinden elde edilen RRI, PI, sistolik hız,
parametreleri değerlendirilerek kayıt altına alındı. Anemi, B12 ve diyastolik hız ve S / D oranı değerleri. RRI pik sistolik hız -
folik asit eksikliği, tiroid disfonksiyonu, sekonder hipertansiyon,
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 153

diyastol sonu hız değerleri pik sistolik hız değerleri kullanılarak ark yaptıkları çalışmada NAYKH ile ilişkili eGFR'deki düşüş,
hesaplanırken, PI sistolik hız-diyastolik hız / ortalama hız yüksek NAYKH fibroz skoru olan hastalarda daha yüksek
değerleri ile hesaplandı. olduğunu göstermişlerdir. Yine bu çalışmada, NAYKH bağımsız
olarak kronik böbrek hastalığına ilerlemesi ile ilişkili olduğunu
İstatistiksel analiz belirtmişlerdir. Ek olarak bu çalışmalar, NAYKH’de risk
faktörlerinden bağımsız olarak histolojik şiddeti ile artan böbrek
İstatistiksel analiz SPSS sürüm 14 (Chicago, Illinois) ile yapıldı. hastalığı arasında pozitif ilişki olduğunu göstermişlerdir.
Sürekli değişkenler aritmetik ortalama ± standart sapma olarak
verildi ve kategorik değişkenler yüzde olarak tanımlandı. Normal NAYKH gelişiminde insülin direnci, obezite, hipertansiyon,
olarak dağıtılan veriler Student t testi kullanılarak analiz edildi. dislipidemi ve tip 2 diabetes mellitus ile yakından ilişkili olan
Anormal dağılan veriler, Mann Whitney U testi kullanılarak metabolik sendromun hepatik tazahürü olarak düşünülmektedir.
analiz edildi. Korelasyon analizi için Spearman testi kullanıldı. Afsar ve ark yaptıkları çalışmada artan insülin direncinin artmış
Eğrinin altındaki alıcı-çalıştırma özelliği (ROC) alanı (AUC), bir RRI ile bağımsız olarak ilişkili olduğunu göstermişlerdir. Trovato
teşhis testinin doğruluğu için popüler bir ölçüdür. Daha yüksek ve ark yaptıkları çalışmada, multiple linear regression analizi ile
AUC'ye sahip bir tanısal test, bir hastalığın varlığının daha iyi bir yüksek RRI'yi oluşturan önemli değişkenler arasında abdominal
öngörücüsüdür. NAYKH olan hastaları tahmin etmek için obezite ve hipertansiyon olduğunu tespit etmişlerdir. Bruno ve
RRI'nin doğruluğunu ve ilgili en iyi kesme değerlerini belirlemek ark yaptıkları çalışmada diabetik ve hipertansif hastalarda
için, ROC eğrileri ve bunlara karşılık gelen AUC kullanıldı. RRI’nin kontrol grubuna kıyasla yüksek olduğunu
Doğrusal regresyon analizi, eGFR, RRI ve diğer parametreler göstermişlerdir. Afsar ve ark. yaptıkları çalışmada tip 2 diabetes
arasındaki bağımsız ilişkiyi belirlemek için yapıldı. 2 P <0.05 mellituslu hastalarda çok değişkenli regresyon analizinde artan
anlamlı kabul edildi. RRI’nin azalan 24 saatlik kreatin klirensi ile ilişkili olduğu
bildirmişlerdir.
Sonuçlar
NAYKH’de böbrek hastalığı riskinin fazla görüldüğü yönünde
Gruplar arasında yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksi açısından kanıtlar artmasına rağmen etyolojide yer alan faktörler tam
anlamlı fark saptanmadı (Tablo 1). Hasta grubunda RRI ve olarak açıklığa kavuşmamıştır. NAYKH’de kronik böbrek
eGFR değerleri sırasıyla 0,64 ± 0,06 ve 86 ± 52 mL / dk / hastalığı riskini arttıran faktörler arasında lipotoksisite, artan
1,73m2, kontrol grubunda 0,61 ± 0,05 ve 95,40 ± 20,21 mL / dk oksidatif stres, mitekondriyal disfonksiyon, reaktif oksijen
/ 1,73m2, sırasıyla. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, RRI ve radikalleri, inflamatuvar ve proinflamatuvar sitokin yolaklarının
eGFR değerleri hasta grubunda anlamlı olarak farklıydı (sırasıyla aktivasyonu ile renin-anjiotensin-aldesteron sisteminin yer aldığı
P = 0.003 ve P = 0.025). (Tablo 1; Şekil 1). Hastaların ve kontrol düşünülmektedir. Bununla birlikte hastalığın seyri sırasında
grubunun klinik, demografik ve laboratuvar özellikleri, böbrek görülen ve/veya etyolojisinde de yer alan ek sistemik
boyutları ve renal Doppler'de akım parametrelerinin hastalıklarda böbrek hastalığı riskini arttırmaktadır. Tüm bu
karşılaştırılması Tablo 1'de özetlenmiştir. süreçler sonrası böbrekte oluşan hasar da NAYKH riskini
arttırmaktadır.
RRI ve eGFR arasında pozitif bir korelasyon vardı (r = 0.347, P
= 0.003). Tüm korelasyon analizi sonuçları Tablo 2 ve Şekil 2'de Tüm bu kısır döngü sonucu renal parankimal hasar ve
gösterilmektedir. Alıcı-çalıştırma karakteristik eğrisi analizi, hemodinamik değişiklikler ile sonuçlanabilmektedir. Shen ve ark
NAYKH'li hastalar için optimum RRI kesme değerinin sırasıyla% yaptıkları çalışmada NAYKH hastalarında eGFR’nin kontrol
65 ve% 60'lık bir duyarlılık ve özgüllük ile 0,62 olduğunu grubuna kıyasla düşük olduğunu göstermişlerdir. Catalano ve
göstermiştir ( eğri: 0,663,% 95 güven aralığı = 0,564 - 0,762, p = ark yaptıkları çalışmada NAYKH’de RRI yüksek olduğu
0,002) (Şekil 3). Doğrusal regresyon analizinde RRI ve eGFR göstermişlerdir, yine aynı çalışmada eGFR azalma olduğu tespit
arasında bağımsız bir ilişki vardı (β = -0.301, P = 0.015). etmişlerdir. Bizim çalışmamızda da NAYKH’li hastalarda
Doğrusal regresyon analizi sonuçları Tablo 3'te sunulmuştur. RRI’nin kontrol grubuna kıyasla yüksek, eGFR’nin ise düşük
olduğu tespit edildi. Yine bizim çalışmamızda RRI ile eGFR
Tartışma arasında negatif ilişki olduğu gözlendi.

Bu çalışmada NAYKH’li hastalarda RRI ve eGFR düzeyleri ve Tüm bunların yanı sıra, çalışmamızın da bir takım limitasyonları
aralarındaki ilişki değerlendirildi. Bizim bulgularımız RRI’nin bulunmaktadır. Bu limitasyonlar arasında hasta sayısının az
NAYKH’li hastalarda kontrol grubuna kıyasla yüksek olduğunu, olması, retrospektif bir çalışma olması, NAYKH hastalarında
eGFR değerlerinin ise kontrol grubuna kıyasla düşük olduğunu idrarda protein kaybı ile karaciğer ve böbrek histopatolojik
gösterdi. NAYKH’li hastalarda RRI ile eGFR arasında negatif bir değerlendirilmesinin yapılmamış olması yer almaktadır.
ilişki olduğu tespit edildi.
Sonuç olarak bu çalışma bize, RRI’nin eGFR gibi böbrek
NAYKH varlığının ve şiddetinin azalmış eGFR ile önemli ölçüde fonksiyonları hakkında fikir verebilecek bir belirteç olabileceğini
ilişkili olduğunu düşündürmektedir. NAYKH varlığı tüm düşündürdü. Bu konuda daha fazla hasta sayılarını içeren çok
kardiyorenal risk faktörlerinden bağımsız kronik böbrek hastalığı merkezli prospektif çalışmalara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyiz.
gelişimi ve progresyonu üzerinde etkilerinin olduğunu
öngördürmektedir. eGFR, günlük pratik hayatımızda tahmini
böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve klinik izleminde
kullanılan en yaygın ve kolay uygulanabilen göstergelerinden
biridir. Chen ve ark. yaptıkları çalışmada NAYKH olan olgularda,
NAYKH olmayan olgulara kıyasla eGFR’deki azalmanın daha
fazla olduğunu göstermişlerdir. Hsieh ve ark. yapmış olduğu
çalışmada NAYKH’li hastalarda artan fibrozis skoru ile azalmış
eGFR arasında anlamlı ilişki olduğunu bildirmişlerdir. Jang ve
154 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Tablo 1: The sociodemographic and laboratory parameters in Tablo 3: Linear Regression Analysis for eGFR in patients with
two groups. NAFLD
NAFLD patients Controls P value Independent Variables Beta Regression p value
Coefficient
(n=69) (n=50) BUN -0.097 0.438
Age (years) 48.1 ± 14.9 47.0 ± 14.8 0.673 Creatinine -0.686 <0.001
Gender (M/F), n 41 (15.4) / 28 21 (42)/ 29 (58) 0.062 BMI -0.223 0.074
(%) (40.6) TC 0.477 0.749
BMI (kg/m2) 28.69 ± 4.35 28.97 ± 6.14 0.802 LDL-c -0.492 0.720
Hb (g/dl) 15.07 ± 1.67 13.74 ± 2.28 0.003 HDL-c -0.289 0.361
WBC (103/L) 7.78 ± 1.97 6.87 ± 1.59 0.013 TG -0.299 0.596
BUN 12.17 ± 3.55 12.63 ± 5.01 0.632 WBC -0.159 0.238
Creatinine 0.92 ± 0.13 0.85 ± 0.12 0.010 HB 0.194 0.160
TC (mg/dL) 225.89 ± 86.48 217.83 ± 60.07 0.616 PLT -0.217 0.153
TG (mg/dL) 180.67 ± 106.59 103.26 ± 35.45 0.010 RRI -0.301 0.015
LDL-c (mg/dL) 132.70 ± 42.42 126.76 ± 57.03 0.651
HDL-c (mg/dL) 43.68 ± 8.30 52.00 ± 7.97 <0.001 NAFLD, Non-alcoholic fatty liver disease ; BMI, Body mass
Renal long axis, 112.35 ± 8.46 109.05 ± 9.97 0.060 index; TC, Total cholesterol; HDL-c, high-density lipoprotein
mm cholesterol; TG, Triglycerides; LDL-c, low-density lipoprotein
Renal short axis, 48.49 ± 6.09 43.69 ± 5.96 <0.001 cholesterol; Hb, Hemoglobin; WBC, white blood cell counts;
mm
PLT, platelet; RRI, renal artery resistive index, eGFR; estimated
RPT, mm 12.02 ± 1.38 12.14 ± 1.79 0.707 glomerular filtration rate.
RRI 0.64 ± 0.06 0.61 ± 0.05 0.003
eGFR, mL/min/ 86.52 ± 22.01 95.40 ± 20.21 0.025
1.73m2

NAFLD, non-alcholic fatty liver disease; BMI, body mass index;


RRI, renal artery resistive index; TC, total cholesterol; TG,
triglyceride; LDL-c, low density-lipoprotein cholesterol; HDL-c,
high density-lipoprotein cholesterol; Hb, hemoglobin; WBC,
white blood cell counts; RPT, Renal parenchymal thickness;
eGFR; estimated glomerular filtration rate.

Tablo 2: RRI and correlation analysis of other parameters in


NAFLD patients
RRI
r value P value
Age 0.500 <0.001
BMI 0.095 0.435
BUN 0.112 0.387
Şekil 1: Renal resistive index alkolik olmayan yağlı karaciğer
Creatin 0.046 0.709
hastalarında belirgin yüksek olarak izlenmekte
Hb 0.248 0.046
WBC 0.031 0.562
TC 0.014 0.922
HDL-c 0.049 0.738
TG 0.039 0.768
LDL-c 0.031 0.837
eGFR -0.347 0.003

NAFLD, Non-alcoholic fatty liver disease; BMI, Body mass


index; TC, Total cholesterol; HDL-c, high-density lipoprotein
cholesterol; TG, Triglycerides; LDL-c, low-density lipoprotein
cholesterol; Hb, Hemoglobin; WBC, white blood cell counts;
RRI, renal artery resistive index, eGFR; estimated glomerular
filtration rate.

Şekil 2: Alkolik olaymayan yağlı karaciğer hastalarında e GFR


ve RRI ilişkisi
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 155

Type 2 diabetes with different levels of creatinine clearance and urinary albumin
excretion. Diabet Med 2012; 29:1043–1046.
24.Kiapidou S, Liava C, Kalogirou M, et al. Chronic kidney disease in patients with
non-alcoholic fatty liver disease: What the Hepatologist should know? Ann
Hepatol 2020; 19:134–144.
25.Yasui K, Sumida Y, Mori Y, et al. Nonalcoholic steatohepatitis and increased
risk of chronic kidney disease. Metabolism 2011; 60:735–739.
26.Shen Z, Munker S, Luo F, et al. Effect of Non-Alcoholic Fatty Liver Disease on
Estimated Glomerular Filtration Rate Could Be Dependent on Age. Sookoian
SC, editor. PLoS One 2015; 10:e0130614.
27.Catalano D, Trovato GM, Martines GF, et al. Renal function and severity of
bright liver. Relationship with insulin resistance, intrarenal resistive index, and
glomerular filtration rate. Hepatol Int 2011; 5:822–829. 28

Şekil 3: Receiver-operating characteristic curve of the renal


resistive index width for predicting patients with non-alcoholic
fatty liver disease in study population.

Kaynaklar

1.Younossi ZM, Koenig AB, Abdelatif D, et al. Global epidemiology of


nonalcoholic fatty liver disease-Meta-analytic assessment of prevalence,
incidence, and outcomes. Hepatology 2016; 64:73–84.
2.Byrne CD, Targher G. NAFLD as a driver of chronic kidney disease. J Hepatol
2020 ;72:785–801.
3.Khan RS, Bril F, Cusi K, et al. Modulation of Insulin Resistance in Nonalcoholic
Fatty Liver Disease. Hepatology 2019; 70:711–24.
4.Mikolasevic I, Milic S, Turk Wensveen T, et al. Nonalcoholic fatty liver disease -
A multisystem disease? World J Gastroenterol 2016; 22:9488–505.
5.Adams LA, Anstee QM, Tilg H, et al. Non-alcoholic fatty liver disease and its
relationship with cardiovascular disease and other extrahepatic diseases. Gut
2017; 66:1138–53.
6.Miller WG. Estimating glomerular filtration rate. Clin Chem Lab Med 2009;
47:1017-1019.
7.Quaia E, Bertolotto M. Renal parenchymal diseases: is characterization feasible
with ultrasound? Eur Radiol 2002; 12:2006–2020.
8.Tublin ME, Bude RO, Platt JF. The resistive index in renal Doppler sonography:
Where do we stand? AJR Am J Roentgenol 2003; 180:885–892.
9.Paakkala A, Kallio T, Huhtala H, et al. Renal ultrasound findings and their
clinical associations in nephropathia epidemica. Analysis of quantitative
parameters. Acta Radiol 2002; 43:320–325.
10.Tokgöz Ö, Tokgöz H, Ünal İl, et al. Changes in Renal Doppler Ultrasonographic
Parameters in Patients Managed with Rigid Ureteroscopy. Acta Radiol 2013;
54:327–332.
11.Kohler TR, Zierler RE, Martin RL, et al. Noninvasive diagnosis of renal artery
stenosis by ultrasonic duplex scanning. J Vasc Surg 1986; 4:450–456.
12.Chitturi S, Farrell GC, Hashimoto E, et al. Non-alcoholic fatty liver disease in the
Asia?Pacific region: Definitions and overview of proposed guidelines. J
Gastroenterol Hepatol 2007; 22:778–787.
13.Levey AS, Coresh J, Balk E, et al. National Kidney Foundation Practice
Guidelines for Chronic Kidney Disease: Evaluation, Classification, and
Stratification. Ann Intern Med 2003; 139:137.
14.Nadim MK, Sung RS, Davis CL, et al. Simultaneous Liver-Kidney
Transplantation Summit: Current State and Future Directions. Am J Transplant
2012; 12:2901–2908.
15.Targher G, Chonchol MB, Byrne CD. CKD and Nonalcoholic Fatty Liver
Disease. Am J Kidney Dis 2014; 64:638–652.
16.Chen P-C, Kao W-Y, Cheng Y-L, et al. The correlation between fatty liver
disease and chronic kidney disease. J Formos Med Assoc 2020; 119:42–50.
17.Hsieh M-H, Wu K-T, Chen Y-Y, et al. Higher NAFLD fibrosis score is
associated with impaired eGFR. J Formos Med Assoc 2020; 119:496–503.
18.Jang HR, Kang D, Sinn DH, et al. Nonalcoholic fatty liver disease accelerates
kidney function decline in patients with chronic kidney disease: a cohort study.
Sci Rep 2018; 8:4718.
19.Marchesini G. Nonalcoholic fatty liver, steatohepatitis, and the metabolic
syndrome. Hepatology 2003; 37:917–923.
20.Afsar B, Elsurer R, Sezer S, et al. Insulin resistance is associated with
increased renal resistive index independent of other factors in newly diagnosed
type 2 diabetes mellitus and hypertensive patients. Metabolism 2010;
59:279–284.
21.Trovato GM, Pace P, Martines GF, et al. Stress, abdominal obesity and
intrarenal resistive index in essential hypertension. Clin Ter 2012; 163:299–305.
22.Bruno RM, Daghini E, Landini L, et al. Dynamic evaluation of renal resistive
index in normoalbuminuric patients with newly diagnosed hypertension or type
2 diabetes. Diabetologia 2011; 54:2430–2439.
23.Afsar B, Elsurer R. Comparison of renal resistive index among patients with
156 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma uygulandığı hızlandırılmış şemanın da etkin bağışıklık yanıtı


oluşturduğunu göstermiştirMoro , Museru , Niu , Lewis , Broder
,2014.).Hepatit B taraması rutin gebelik testleri arasındadır;
Annelerde Anti-HBs'nin Sıklığı Ve Yenidoğana yüzey antijeni (HBsAg) pozitif olan annenin bebeğine doğar
Transplasental Geçiş Düzeyi doğmaz aşı ve immunglobulin uygulanması vertikal geçişi
önlemektedir(Sheffield ve ark ,2011).
Sevgi Akova
Dünya popülasyonunun %25,3’ünün doğurganlık çağındaki
sağlık bilimleri üniversitesi ümraniye eğıti araştırma hastanesi, 34 ÜMRANİYE,
Türkiye E-mail: akovasevgi2000@hotmail.com kadınlar oluşturmaktadır(WHO,March 2015).Bu yüzden anne
adaylarının rutin olarak Anti-HBs düzeylerinin taranması ve
Sevgi Akova tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1" başlıklı
hepatit B' ye karşı bu korumanın yenidoğana ne kadar düzeyde
oturumda sunulmuştur.
geçtiğinin önemi çok büyüktür.Bu nedenle çalışmamızda,
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk hastalıkları hastanesinde doğum
Anahtar Kelimeler: sarılık hepatitb AntiHBs yenidoğan kliniğinde yatmakta olan anneler ve bebekleri Ant-HBs düzeyleri
transplesantal geçiş açısından araştırıldı.

Tam Metin Amaç: Kadın doğum kliniğinde yatmakta olan doğum sonrası ilk
24 saat içindeki anneler ve yenidoğanlarının ,Anti-HBs
düzeylerine bakarak,annelerdeki Anti-HBs‘nin sıklığı
Giriş: Geçmişte ,bulaşıcı sarılık olarak tanımlanan viral ile,yenidoğanlaratransplasental geçiş düzeyini araştırdık.
hepatitlere, tarihte M.Ö 5.yüzyılda Yunanistan'da rastlanmıştır
(Krugman,1989). Viral hepatitler karaciğer hastalıkların en Yöntem: Çalışma grubu,30 Eylül-20 Kasım 1997 tarihleri
büyük grubunu oluştururlar. Çoğunlukla etkenleri klasik A, B, C, arasında Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi
D, E hepatitvirüsleridir. Ülkemizde zorunlu bildirim hastalık Doğum Kliniğine yatmakta olan, doğum sonrası ilk 24 saat
grubuna giren akut viral hepatit sayısı yıllık 15-20 bin içerisindeki 200 anne ve Anti-HBs (+) annelerin
civarındadır. Hastalık bildirimindeki aksaklıklar düşünülerek bu yenidoğanlarından oluşturuldu. Tüm annelerin isim, yaş,HBV’na
sayının çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir karşı aşılanmaları ve yenidoğanların cinsiyetleri kaydedildi.Tüm
(Akçam.2003). kan örnekleri venözalındı.Alınanvenöz kan numuneleri Anti-
HBstitreleri açısından ELISA yöntemi ile incelendi.
Dünyada yaklaşık olarak 2 milyar insanın hepatit B
virüsüileenfekte olduğu ve 350 milyon insanın kronik hepatitli Kalitatif sonuçlar için ,cut-offdeğerinden yüksek çıkan değerler
olduğu bildirilmektedir (Dünya Sağlık Örgütü.2013), (Lemon, pozitif olarak kabul edildi .
Walker Alter,Yi,2007). Hepatit B virüsü akut ve kronik
hepatitden, karaciğer sirozu ve hepatosellüler kanser kadar Kantitatif sonuç olarak,0-10-20--50-100-100mik/lt standartları
gidebilen, çok önemli insan hayatını tehlikeye atabilecek sağlık kullanılarak log-log eğrisi çizdirilerekçalışıldı.
problemlerine neden olabilmektedir (World Health Organization,
March 2015). Dünyada her yıl 600 000 kişi hepatit B'nin akut 10-100 mIU/ml altında ve eşit ,negatif (-)
veya kronik sonuçları nedeniyle öldüğü tespit edilmiştir. Bir yaş 100-1000 mIU/ml altında ve eşit, zayıf immün cevap
altında enfekte olan hastalarda enfeksiyonun kronikleşmesi 1000 mIU ve üzeri ise yeterli cevap olarak değerlendirildi.
%90'lara ulaşmaktadır. Bu çocukluk dönemindeki bu
hastalardan kronik enfeksiyona yakalananların ortalama %25’i Bulgular: Bu çalışmaya ,doğum sonrası ilk 24 saat içindeki 200
yetişkinlik döneminde karaciğer kanseri veya siroz nedeniyle anne ile Anti-HBs(+) annelerin bebekleri (n=43) alındı.
öldüğü bilinmektedir (DSÖ,2013).
Anneler gebelik ve öncesinde hiç aşılanmamışlardı( tablo-1).
Hepatit B virüsü Hepadnaviridae ailesinden, çift sarmallı bir
DNA virüsüdür. En sık bulaşma yolları,kontrol edilmemiş kan ya Anne yaşları 17-49 arasında idi.
da kan ürünlerinin kullanımı, cinsel ilişki ve anneden bebeğine
doğum sırasında geçiş şeklindedir. Ayrıca, sterilize edilmemiş Anti-HBs, 43(%21.5) annede pozitif,157 (%78.5)annede ise
materyallerle tıbbi ya da diş müdahaleleri yapılması, kullanılmış negatif bulundu(grafik -1,2).
enjektör paylaşımı, tıraş bıçağı, diş fırçası gibi eşyaların
paylaşımı, sterilize edilmemiş araçlarla dövme ya da vücut Anti-HBs pozitif anneden doğan 43 yenidoğan çalışmaya
takılarının uygulanması da sık bilinen diğer bulaş yollarıdır alındı.43 yenidoğandan 19’u kız(%44),24’ü ise
(Çetin,1990). erkekti(%56)(grafik-3).

Hepatit B'ye karşı aşılama 1982 yılında yapılmaya başlanmıştır. Anti-HBspozitifanne(n=34) ve yenidoğanların(n=34)Anti-
Hepatit B aşısı HBV enfeksiyonunu ve kronik sonuçlarını HBstitrasyonlarıkarşılaştırıldı.Anti-HBstitreleri anne ve
önlemede %95 etkili olup, ayrıca önemli bir kansere karşı yenidoğanlarda eşit bulundu(p>0.05).
geliştirilmiş ilk aşı özelliğini de taşımaktadır (DSÖ,2013).
Anti-HBstitreleri;
Hepatit B aşısı, İnaktif rekombinant DNA aşısıdır. Anne adayı ve
fetüs için bilinen bir yan etkisi gösterilmemiştir, güvenlidir. 10-100 mIU/ml:%25,
Gebelikte gerekli durumda uygulanabilir. Gebe kalmadan önce 100-1000 mIU/ml:%65.2,
aşılama serisi başlamış veya kişisel özellikler nedeniyle Hepatit 1000 mIU/ml ve üzeri %9.3 olarak bulundu.
B ile enfekte olma riski yüksek olan bireylere üç doza
tamamlanmak üzere uygulanabilir (Sheffield, Hickman, Tang, Anne ve bebek Anti-HBs düzeyi eşit olup
Moss, Kourosh, Crawford, 2011). Bazı çalışmalar rutinde olan ortalama554,9±618,7(median:438.69)idi.
0-1-6 ay uygulaması yerine son dozun dördüncü ayda
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 157

Yenidoğanlaratransplasental geçişin %100 olduğu saptandı. Bu çalışmamızdaki anne ve bebeklerin Anti-HBs düzeyleri eşit
geçişte 43 yenidoğan arasında cinsiyet farklılığı yoktu. olması ile %100 oranında bebeklere pasif olarak geçtiğinin
tespit edilmesi ile uyumlu olarak bulundu.
Tartışma: Hepatit B virüsü ,akut hepatit tablosundan, kronik
hepatit,hepatosellülerkarsinom ve siroza kadar giden çok ağır Reddy ve arkadaşları ile bizim yaptığımız çalışmamızın ortak
karaciğer hasarı yapan viral bir etkendir sonucu ile, %100 Anti-HBs geçişi ile aşılanmış anne
(Liang,2009).Yenidoğanda HBV ile temas %90’lara varan yenidoğanlarınınHBV enfeksiyonundan korunduğu anlamı
oranda kronik enfeksiyon ortaya çıkarabilir. Yenidoğanlara bulaş ortaya çıkmaktadır.
bu nedenle çok önemli olmakta ve yenidoğanlara bulaş en sık
enfekte annelerden olmaktadı-Pungpapong, Bu koruyuculuk, dünya sağlık örgütü verilerine göre yıllık 15
Kim,Poterucha,2009). Bunun için toplumun özellikle anne HBV milyon prematüre doğan yenidoğanların, normal hepatit aşılama
enfeksiyon prevelansıyenidoğan açısından çok önemlidir. zamanına kadar geçen sürede, anneden geçen Anti-HBs ile
koruması açısından ekstra önem arz etmektedir.
HbsAg ve Anti-Hbs gibi serumda kalıcı göstergelerin varlığı
sayesinde, HBV enfeksiyonunun prevalansı çok iyi Ayrıca bizim çalışmamızı değerli kılan dikkat edilmesi gereken
araştırılmıştır. Bu araştırmalar doğrultusunda genel bir farklı konuda ,dünyada yirmi yıl önce, “aşı kararsızlığı/aşı
popülasyonda HBV’nin global prevlansının %3,5 olduğu reddi” kavramları ortaya atılması ile giderek artan aşı reddi
saptanmıştır. Dünya nüfusuna göre düşünüldüğünde vakaları nedeniyle aşılama oranlarında düşüşlerin olması ve aşı
doğurganlık çağındaki 65 milyon anne adayının yenidoğanlara ile korunabilir hastalıkların sıklığında artışın ortaya
bulaştırma riski bulunmaktadır(WHO,March 2015).Hepatit B çıkmasıdır(Americanof Pediatrics. AAP
enfeksiyonu prevalansı ile ilgili Türkiye’de 1999-2009 yılları ImmunizationInitiativesNewslette,Jan 2019American).
arasında yapılan çalışmada %4,6 olarak tespit edilmesiyle Ülkemizde de son sekiz yıldır “aşı karşıtlığı” hareketi başlamıştır.
yaklaşık 3.3 milyon kişinin kronik HBV ile enfekte olduğu
bildirilmiştir. En düşük prevelansın 0-14 yaş grubunda (%2.8),en Çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen ailelerin sayısı; 2011’de
yüksek prevalansın ise 25-34 yaş grubunda (%6.3) olduğu 183’ken, 2013’te 980, 2015’te 5 bin 400, 2016’da 12 bin
saptanmıştır(Toy,Önder,2011).Yaşamın ilk 5 yılı,HBV düzeyine yükselmiş, aşı reddi ile ilgili vakasayısı 2018 yılı itibari
enfeksiyonunu önlemede kritik zamanı oluşturmaktadır. ile yirmi üç bin düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’de 2016 yılında
Birleşmiş Milletler 5 yaş altı kronik HBV enfeksiyonu yüzde 98 olan aşılama oranı, 2017 yılında yüzde 96’ya
insidansını,hepatitle mücadelede bir gösterge olarak kabul gerilemiştir(T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel
etmektedir( WHO,2016). Müdürlüğü. Sağlık İstatistikleri Yıllığı Haber Bülteni, 2018).
Hepatit B aşısı dünyada ilk kez 1981 yılında, Türkiye 'de ise
Dünyada ve Türkiye’de çeşitli yaş ve bölge gruplarında Anti-Hbs 1998 yılında yapılmaya başlamasına rağmen aşı reddi oranları
pozitifliği ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır Türk Karaciğer nedeniyle gelecekte aşısız genç anne adaylarının ve gebelerin
Araştırmaları Derneği (TKAD )tarafından yapılan ,5.471 kişinin oranında artış öngörülmektedir. Aşı reddinin genç anne adayları
tarandığı çalışmada Anti‐HBs pozitifliği %32,0 olarak ve gebe takibi yapılan tüm merkezlerde sorgulanması hepatit b
bulunmuştur. Bizim çalışmamızdaki anne Anti-HBs oranı aşısı gecikebilecek riskli yenidoğanların korunması açısından
ise,%21.5 olarak tespit edilmiş olup genel popülasyona göre çok önemlidir .
daha düşüktür( Karaaslan ,Yurdaydın,2009).
Çalışmamızın ortaya koyduğu sonuçlar neticesinde,
Ülkemizde sağlık çalışanlarında Hepatit B enfeksiyonu gerektiğinde takiplerinde Anti-HBs düzeyleri düşük olan ,uzun
durumuna ilişkin çalışmalarda Anti-HBs oranı %15,0‐35,0 süreli yenidoğan yatışı öngörülen riskli gebelerde Hepatit B' ye
olarak bulunmuş olup bizim çalışmamızda anne oranı ile karşı aşılanabilir.
benzerdir(Kelkitli,Yılmaz,Karaoğlanoğlu,Turgut
,2006,),(Türkistanlı,Şenuzun, Karaca,San, Sonuç :Çalışmamızın ortaya koyduğu sonuçlar
Aydemir,2019),(Karslıgil,Uygur neticesinde,reproduktif çağdaki kadınlar ve annelerin, Hepatit B
,2007).(Özsoy,Oncul,Cavuslu,Erdemoglu, Emekdas Pahsa, aşılama durumu, özellikle gebelik takibi yapılan Aile Sağlığı
2003),(Demir,Kaya , Demirci Cicilioğlu,Arıdoğan,2006),(Kocam Merkezleri ve diğer sağlık kurumlarıncaçok iyi sorgulanmalı ve
anoğlu,Sarihasan,,Sener,Leblebicioğlu ,Tür ,Kaya,Bilgin ,2003). taranmalıdır. Bu tarama ilegerektiğinde ,riskli gebeler Hepatit B'
ye karşı aşılanabilir. Türkiye 'de gebe ve genç anne adaylarının
Aslan ve arkadaşları tarafından 450 gebe ile yaptıkları çalışma takibinde özellikle, aile sağlığı merkezlerinde çok aktif olarak
doğrultusunda gebelerde Anti-HBs pozitiflik oranı %21.1,Gül ve görevli olan hemşirelerinde en az doktor kadar bu konuda
arkadaşları tarafından yapılan çalışmada ise %18.6 olarak tespit eğitilmesi gerekmektedir. Bu sağlık personelinin eğitimi ile tüm
edilmiştir(Aslan,Ulukanlıgil,Harma,Seyrek,Taflçı,2001),(Gül,Tür anne adayları ve gebelerin takip amacı , aşı şeması
kdoğan,Zeteroğlu1998). Bu oranlar bizim çalışmamızdaki tamamlanana kadarki periyotta, HBs antikorlarının
annelerin, %21.5 Anti-HBsdüzeyleri ile uyumlu olarak saptandı. transplasental geçişi sağlanarak, yenidoğan yoğun bakımda
tedavileri süren riskli yenidoğanların HBV enfeksiyonundan
Gebelik ve öncesinde hastalık yada hepatit B aşısı sonucu Anti- korunması amaçlanmaktadır.
HBs oluşturan annelerin bunu bebeklerine ne düzeyde
geçirdikleriyle ilgili çalışmalar kısıtlıdır.1994’de Japonya’da Kaynaklar
Reddy ve arkadaşları HBsAg negatif 15 gebede kadına 3 doz
HBV aşısı yapmışlardır. Aşılanan gebelerin hiçbirinde yan etki 1.Akçam Z. HBV Enfeksiyonu. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi 2003;12(6):211-214.
2.Americanof Pediatrics. AAP ImmunizationInitiativesNewsletter. Jan 2019. (cited
gözlenmemiş olup immünolojik cevabın çok iyi geliştiği 2019 March 30): Availablefrom: URL: https://www.aap.org/en-us/document
tespitedilmiştir. Doğumda bu annelerin bebeklerine plasenta 3.Aslan G, Ulukanlıgil M, Harma M,Seyrek A, TaflçıS.Şanlurfa’dagebelerde HBV
yoluyla Anti-HBs antikorlarının pasif transferi %100 olmuş ve seroprevalansı. ViralHepatitDergisi 2001;7:324-26.
ayrıca ilk dönemde bebeklerin buantikorlarla korundukları 4.Çetin ET.Viral Hepatitin önemi.Viral Hepatit B'nintoplumdaki yeri ve korunma
sempozyumu.Şubat1990;1-5.
gözlenmiştir(Reddy,Gupta,Ganguly,1994).Bu sonuçlar ,bizim 5.DSÖ HepatitisBFactsheet N0;204. Erişimadresi:http://www.who.int/
158 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

mediacentre/factsheets/fs204/en/index.html. Erişimtarihi: 10/01/2013


6.Demir İ, Kaya S, Demirci M, Cicilioğlu‐Arıdoğan B. Isparta ili sağlık
personelinde hepatit B virüsseropozitifliğinin araştırılması. EnfeksiyonDergisi.
2006; 20: 183‐7.
7.Guidelinesfortheprevention, careandtreatment of personswithchronichepatitis B
infection. Geneva: World HealthOrganization;March 2015.
http://apps.who.int/iris/bitstream/10665/154590/1/9789241549059_eng.
pdf?ua=1&ua=1
8.Gül A, Türkdoğan M, Zeteroğlu Ş. Bir grup gebedehepatit B ve hepatit C
prevalansı. Perinatoloji Dergisi1998:6.
9.Karaaslan H, Yurdaydın C. Viralhepatitis at the Black Searegion: the problem of
viralhepatitisinTurkeyrevisited. Turk J Gastroenteroloji. 2009; 20: 1‐2.
10.Karslıgil T, Uygur O. Sağlık personeli ve toplumda hepatit B virüsüne karşı
oluşan doğal bağışıklık veimmünizasyonla gelişen antikor düzeylerinin
araştırılması. GÜ Tıp Dergisi 2007; 1: 31‐34.
11.Kelkitli E, Yilmaz B, Karaoğlanoğlu M, Turgut M. Theimportance of hepatitis B
prophylaxis in healthcareworkers. Turk J Gastroenteroloji. 2006; 17: 244‐5.
12.Kocamanoğlu IS, Sarihasan B, Sener B, Leblebicioğlu H, Tür A, Kaya C, Bilgin
S. [Seroprevalenceofhepatitis B and C infections in
surgicalpersonnelandevaluation of predisposingfactors] MikrobiyolBul. 2003;
37: 285‐95.
13.Krugman S.HepatitisHistoricalaspects.Am.J.Infect.Control 1989;160-165.
14.Lemon SM, Walker C, Alter MJ, Yi M. Hepatitisvirus. In: Knipe DM, Howley PM,
editors. FieldsVirology. 5th ed. Philadelphia: LippincottWilliams&Wilkins; 2007.
p. 1253-304.
15.Liang TJ. Hepatitis B: thevirusanddisease. Hepatology. 2009; 49(5 Suppl):
S13‐21.
16.Moro PL, Museru OI, Niu M, Lewis P, Broder K.
ReportstotheVaccineAdverseEventReportingSystemafterhepatitis A
andhepatitis AB vaccines in pregnantwomen. American Journal of obstetrics
and gnecology2014
17.Ozsoy MF, Oncul O, Cavuslu S, Erdemoglu A, Emekdas G, Pahsa A.
Seroprevalences of hepatitis B andCamonghealthcareworkers in Turkey. J
ViralHepat. 2003; 10: 150‐6.
18.Pungpapong S, Kim WR, Poterucha JJ. Natural history of hepatitis B virüs
infection: an updateforclinicians. Mayo ClinProc. 2007; 82: 967‐75.
19.Reddy PA,GuptaI,GangulyNK,Hepatitis-B vaccination in pregnancy:
safetyandimmunogenicresponse in mothersandantibody transfer
toneonates,AsiaOceania J ObstetGynaecol. 1994 Dec;20(4):361-5.
20.Sheffield JS, Hickman A, Tang J, Moss K, Kourosh A, Crawford NM, et al.
Efficacy of an acceleratedhepatitis B vaccination program duringpregnancy.
ObstetGynecol 2011;117(5):1130-5.8
21.Toy M, Önder FO, Wörmann T, Bozdayi AM, Schalm SW, Borsboom GJ, et al.
Age- andregionSpecifichepatitisBprevalencein
Turkeyestimatedusinggeneralizedlinearmixedmodels: a systematicreview. BMC
InfectDis2011;11:337
22.Türkistanlı E, Şenuzun FE, Karaca BS, San AT, Aydemir G. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi araştırma veuygulama hastanesinde sağlık çalışanlarının
bağışıklama durumu. Ege Tıp Dergisi, 2019; 39: 29‐32.
23.T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü. Sağlık
İstatistikleri YıllığıHaber Bülteni, 2018.
24.Worldhealthstatistics2016:monitoringhealthfortheSDGs,sustainabledevelopmen
goals.Geneva:WorldHealthOrganization;2016http://www.who.int/gho/publicatio
ns/world_health_statistics/2016/en/
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 159

Sözel Bildiri / Araştırma 107-112.


6.Ar MC, Balkan C, Kavaklı K. Extended half-life coagulation
factors: A new era in the management of hemophilia patients.
Kanama Bozukluğu Hastalarının Takip ve Turk J Haematol. 2019;36(3):141‐154.
Tedavisinde Birinci Basamak Sağlık doi:10.4274/tjh.galenos.2019.2018.0393
Kuruluşlarını Tercih Etme Davranışlarının 7.Bhardwaj R, Rath G, Goyal AK. Advancement in the treatment
of haemophilia. Int J Biol Macromol. 2018;118(Pt A):289-295.
İncelenmesi Doi: 10.1016/j.ijbiomac.2018.06.084.
8.Schrijvers LH, Schuurmans MJ, Fischer K. Promoting self-
Gökmen Özceylan management and adherence during prophylaxis: evidence-
based recommendations for haemophilia professionals.
Reşadiye Aile sağlığı Merkezi, 59850 ÇORLU, Türkiye E-mail:
gokmenozceylan01@hotmail.com Haemophilia 2016;22(4):499-506. Doi: 10.1111/hae.12904.
9.Schrijvers LH, Beijlevelt-van der Zande M, Peters M, et al.
Gökmen Özceylan tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1"
Adherence to prophylaxis and bleeding outcome in haemophilia:
başlıklı oturumda sunulmuştur.
a multicentre study. Br J Haematol. 2016;174(3):454-60. Doi:
10.1111/bjh.14072
Anahtar Kelimeler: Hemofili, Kanama, Aile hekimi 10.Kazancı EG, Uğur MC, Oymak Y, Kavaklı K. Hemofili
hastalarında selfinfüzyon ve hasta eğitiminin tedavi uyumu
Amaç: üzerine etkisi. The effect of self-infusion and patient education
Kanama bozukluğu nedeniyle hemofili derneğine üye olan on treatment compliance in hemophilia patients. İzmir Dr.
hastaların hastalıklarına bağlı gelişen sağlık sorunlarında ilk Behçet Uz Çocuk Hast. Dergisi 2019;9(2):160-163.
olarak birinci basamak sağlık kuruluşlarını tercih etme Doi:10.5222/buchd.2019.80269.
davranışlarını incelemek ve tercih etmiyorlarsa nedenlerini tespit 11.Uğur MC, Kavaklı K. Tedaviye uyumsuz ağır hemofili
etmektir. hastalarının prospektif değerlendirilmesi. Turk J Hematol
2019;36:122-140.
Gereç ve Yöntem: 12.Akpınar F, Özdemir E, Balcı YI, Polat A. Hemofili hastalarının
Çalışma basit tanımlayıcı kesitsel bir çalışmaydı. Çalışmanın acil servise başvuru nedenleri. Pamukkale Tıp Dergisi
evrenini Tekirdağ ilinde yaşayan hemofili derneğine üye olan 2015;2:106-109
hemofili hastaları oluşturdu (n=48). Çalışmada yüz yüze anket 13.Colvin BT, Astermak J, Fischer K, et al. European principles
yöntemi uygulandı. Çalışmaya katılanlara rahatsızlıklarında ilk of haemophilia care. Haemophilia 2008;14:361–374
tercih ettikleri sağlık kurumları, yaşları, çalışma ve öğrenci olma 14.Zerenler M, Öğüt A. Sağlık sektöründe algılanan hizmet
durumları soruldu. Ayrıca kanama bozukluklarının tipleri, ağırlık kalitesi ve hastane tercih nedenlerinin araştırması: Konya
derecesi ve özgeçmişlerinin tercihlerine etkisi incelendi. örneği. Selçuk Üniv. Sosyal bilimler dergisi 2007;18:502-519
15.Sulser E. A patient perspective on hemophilia. Seminars in
Bulgular: Hematology 2006;43(3):13-16
Kanama bozukluğu ile ilgili rahatsızlıklarında birinci basamak 16.Atasever M, Bağcı H. Türkiye sağlık sistemi 2020,
sağlık kuruluşlarını tercih eden yoktu. Çalışmaya katılanların Akademisyen yayınevi. Erişim Tarihi:18.05.2020 sayfa:12-15.
%42,9’u (n=18), birinci basamak sağlık kuruluşlarını tercih Ekitap: https://books.google.com.tr/books?hl=tr&lr=&id=zSLbD
etmeme sebebi olarak; aile hekimlerinin bu hastalıkla ilgili yeterli wAAQBAJ&oi=fnd&pg=PR22&dq=hematoloji+polikliniklerinde+
bilgisi olmadığını belirtti. hasta+yo%C4%9Funlu%C4%9Fu&ots=QlcMtfbhAy&sig=9UNP
Q4jndNvrR5fCQYp7WT943o0&redir_esc=y#v=onepage&q&f=f
Sonuç: alse.
Kanama bozukluğu olan hastaların aile hekimlerine güvenleri 17.Bulut S, Uğurluoğlu Ö. Aile hekimlerinin bakış açısı ile sevk
yeterli değildir. Hastalıklarının ağırlığından, tipinden ve profilaktik zincirinin değerlendirilmesi. Türkiye Aile Hekimliği Dergisi
ilaç kullanımından bağımsız olarak hastalıklarının takip ve 2018;22(3):118-132
tedavileri için birinci basamak sağlık kuruluşlarını tercih
etmemektedirler.

Kaynaklar:
1. World Federation of Hemophilia (WFH). World Federation of
Hemophilia report on the annual global survey 2007. Erişim
zamanı: 19 Mayıs 2020. Erişim adresi:
http://www1.wfh.org/publications/files/pdf-1430.pdf
2. Yawn BP, Nichols WL, Rıck M. .Diagnosis and management
of Von Willebrand
disease: Guidelines for primary care. AmFamPhysician
2009;80(11):1261-1268.
3.Kavaklı K. Hemofili rehberi 2014. Erişim zamanı: 19.05.2020.
Erişimadresi:http://egehemoder.org/Hemofili_Rehberi_2014.pdf
erişim tarihi 03.04.2020.
4.Srivastava A, Brewer AK, Mauser-Bunschoten EP, et al.
Guidelines of management of hemophilia. World Federation of
Hemophilia, 2nd ed. Monitoring health status and outcome.
2010; 14-15.
5.Güldal D, Günvar T, Mevsim V, Kuruoğlu E, Yıldırım E. Aile
hekimliği çekirdek yeterlilikleri hastaların beklentileri ile
uyuşmakta mıdır? Türk Aile Hekimliği Dergisi 2012; 16(3):
160 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma Hipertrigliseridemi (>150 mg/dl)


Düşük HDL (erkeklerde <50 mg/dl, kadınlarda <40mg/dl)
Hipertansiyon (Kan basıncı >130/85mmHg
Psoriasis Hastalarında Metabolik Sendrom Prevelansı Hiperglisemi (açlık kan glikozu >110 mg/dl) kriterlerinden 3
veya daha fazlasının varlığı MS olarak kabul edilir.
Fatma Etgü1, Emine Derviş2
Verilerin analizinde SPSS21.0 programı kullanıldı. Tanımlayıcı
1. Ordu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği, 52200 ALTINORDU,
Türkiye E-mail: ftmyildirim@hotmail.com istatiklerde ortalama, standart sapma, oran ve frekans değerleri
2. Özel Muayenehane kullanıldı. Değişkenlerin dağılımı kolmogorov simirnov testi ile
kontrol edildi. Niceliksel verilerin analizinde bağımsız örneklem t
test ve mann whitney u test kullanıldı. Niteliksel verilerin
Fatma Etgü tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1" başlıklı
oturumda sunulmuştur.
analizinde ki-kare test kullanıldı.

Anahtar Kelimeler: psoriasis, metabolik sendrom, prevelans SONUÇLAR

Tam Metin Çalışmaya 167’si erkek, 144’ü kadın311 psöriasis hastası dahil
edildi. Psöriasis grubunun yaş ortalaması 41,6 (18-87) idi.
Kontrol grubu ise 70 kadın, 95 erkek hastadan oluşmaktaydı ve
Psoriasis toplumun %1-3’ünü etkileyen, sık görülen, tekrarlayan yaş ortalaması 42,13 idi. Psöriasis grubunda erkek hasta grubu
keskin sınırlı gümüş renkli kabuklu eritemli plaklar ile karakterize fazlayken her iki grubun yaş ortalaması dağılımı benzerdi
bir hastalıktır (1,2). Eskiden sadece cildi tuttuğu düşünülen (p<0.05). Ortalama VKİ değerleri psöriasis grubunda 27 iken
psöriasizin artık inflamatuar süreçlerin artmış aktivitesinin kontrol grubunda 26 idi ve iki grup arasında istatiksel olarak
görüldüğü ve en sık cilt ve eklemleri etkileyen sistemik bir farklı değildi (p>0.05). Hastalık süresi hastaların %47’sinde 10
hastalık olarak kabul edilmektedir (1,3-5). Sistemik bir hastalık yıldan azken %24’ünde 20 yıldan fazlaydı. PASİ skoru %34
olan psöriazisin pek çok komorbideteyle ilişkili olduğu hastada 10’un üzerindeydi.
gösterilmiştir (6-10). Bunlar arasında en sık görülenleri
metabolik sendrom (MS) ve komponentleri ve bunla ilişkili Psöriasis grubunda açlık kan şekeri ortalaması 100 mg/dl iken
olarak da kardiyovasküler olaylardır (7,11). MS abdominal kontrol grubunda 98 mg/dl idi ve psöriasis grubunda kontrol
obezite, insülin direnci, hiperglisemi, aterojenik dislipidemi, grubuna göre açlık kan şekeri değeri istatiksel olarak yüksekti
hipertansiyon gibi birbiriyle bağlı bir grup metabolik (p<0.05).
hastalıklardan oluşmuştur (12). Son zamanlarda pek çok
çalışma psoriasis hastalarında metabolik sendrom ve Psöriasis grubunda HDL ortalaması 44, kontrol grubunda 47 idi.
kardiyovasküler hastalıkların prevelansının artmış olduğu Psöriasis grubunda HDL değeri istatiksel olarak daha düşüktü
gösterilmiştir (13-17). Bu çalışmada biz de psoriasis (p<0.05). Ancak iki grup arasında düşük HDL düzeyine sahip
hastalarımızda MS ve komponentlerinin prevelansını bulmayı kişi sayısı açısından fark bulunmamaktaydı (p>0.05).
amaçladık. Hipertansiyon ve hipertrigliseridemi açısından iki grup arasında
istatiksel anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Bel çevresi
METOD ortalaması psöriasis ve kontrol grubunda sırasıyla 93 ve 89 cm
idi. Ancak iki grup arasında yüksek bel çevresine sahip hasta
Çalışma üçüncü basamak bir hastanenin cildiye polikliniğine sayısı açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05).
başvuran hastalar arasında yapılan retrospektif vaka kontrol
çalışmasıdır. Psoriaisis hastalarının yaşı, cinsiyeti, psöriasis Psöriasis grubunda 60 (%19) ve kontrol grubunda 40 (%24)
süresi, şiddeti, eşlik eden hastalığı, bel çevresi, boy, kilo, sigara kişiye MS tanısı koyuldu. İki grup arasında MS sıklığı
ve alkol alışkanlıkları gibi bilgileri hastane kayıtlarından benzerdi.MS ve komponentlerinin (normal veya yüksek bel
alınmıştır. 18 yaşından büyük olan ve en az 1 aydır herhangi bir çevresine, AKŞ, TG, HT düzeyine, düşük veya normal HDL
sistemik hastalığı olmayan psöriasis hastaları çalışmaya dahil düzeyine sahip hasta sayıları) tablo 1’de gösterilmiştir.
edilmiştir. Hasta ve psöriasis grubunun açlık kan şekeri, kan
lipid değerleri, hipertansiyon değerleri kaydedilmiştir. Tablo 1: Psöriazis ve kontrol grubunun bel çevresi,
hipertansiyon, AKŞ, HDL, TG ve metabolik sendrom
Psöriaisis şiddeti psöriazis alan şiddet indeksi (PASİ) açısından karşılaştırılması
kullanılarak ölçülmüştür. Vücut kitle indeksi (VKİ) ise kilo/boyun Psöriazis Grubu Kontrol Grubu
karesi (kg/m2 formülü kullanılarak hesaplanmıştır. Bel çevresi Sayı % Sayı % p
belin en ince yerinden ölçülmüştür. Kan basıncı ölçümleri en az Bel Yüksek 97 38.6 60 36.4 0.639
yarım saat arayla yapılan ölçümlerin ortalaması alınarak Çevresi Normal 154 61.4 105 63.6
kaydedilmiştir. HT Var 42 13.5 33 20 0.064
Yok 269 86.5 132 80
En az 8 saatlik açlık sonrası venöz kan alınarak açlık kan şekeri, AKŞ Yüksek 53 17.7 15 9.1 0.013
total trigliserid (TG), düşük dansiteli lipoprotein /low density
Normal 246 82.3 149 90.9
lipoprotein (LDL), yüksek dansiteli lipoprotein /high density
HDL Düşük 168 54 77 46.7 0.127
lipoprotein (HDL) düzeyleri ölçülmüştür.
Normal 143 46 88 53.3
Metabolik sendrom kriterleri NCEP ATP3 kriterleri kullanılarak TG Yüksek 90 28.9 44 26.7 0.6
koyulmuştur. Normal 221 71.1 121 73.3
MS Var 60 19.3 40 24.2 0.207
Abdominal obezite bel çevresi kadınlarda 88 cm, erkeklerde Yok 251 80.7 125 75.8
103 cm’ den büyük olanlar
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 161

Psöriasis hastalarında MS olan veya olmayan hastalar sigara ve Chen et al tarafından yapılan çalışmaya benzer şekilde bizim
alkol kullanım açısından farklı değildi (p>0.05), Ortalama yaş çalışmamızda da HDL seviyeleri psöriasis grubunda kontrol
MS olan hastalarda daha yüksekti ancak cinsiyet dağılımı grubundan düşük bulunmuş (32).
açısından iki grup arasında fark yoktu.
Daha önce yapılan çalışmalarda sigara kullanımı MS için risk
TARTIŞMA faktörü olarak bulunmuş olsa da bizim çalışmamızda sigara
kullanımı MS’u olan ve olmayan psöriasis hastalarında farklı
Toplumun %1-3’ünü etkileyen psöriasis artık sistemik bir değildi.
hastalık olarak kabul edilmektedir (3). Epidemiolojik çalışmalar
psöriasis hastalarında kontrol grubuna göre MS ve HT, HL, Çalışmamızın kısıtlılıkları çalışmanın üçüncü basamakta yapılan
obezite, diyabet, kardiyovasküler olaylar gibi MS ile ilişkili bir çalışma olduğu için sonuçlar bütün psöriasis hastalarına
hastalıkların ve bunlara bağlı mortalitenin fazla olduğunu genellenemez. Diğer bir kısıtlılılığı ise vaka sayısıydı.
göstermiş (18-22). Fiziksel inaktivite, obezite, sigara kullanımı
MS oluşumuna katkıda bulunan faktörlerdir ve bunların hepsi Biz çalışmamızda her ne kadar psöriasis hastalarında MS
sosyal izolasyon, depresyon, kötü yeme alışkanlıklarının daha sıklığını artmış bulamazsakda psöriasis hastalarında MS ve
fazla görüldüğü psöriasis hastalarında daha fazla görülmektedir komponentlerinin vede kardiyovasküler hastalıkların yüksek
(23). Psöriasis hastalarında mortalitenin en önemli olduğunu gösteren çok sayıda epidemiyolojik çalışma
sebeplarinden olan kardiyovasküler hastalıkların önüne geçmek mevcuttur. Bu yüzden biz psöriasis hastalarında MS ve
için MS ve komponetlerinin erken tespiti ve buna yönelik hem komponentlerinin erken tanısının ve de gerekli yaşam tarzı
tedavi hem de uygun yaşam tarzı değişikliklerinin başlatılması değişiklikleriyle birlikte uygun tedavinin vakit geçirilmeden
psöriasis hastaları için oldukça önemlidir (24). başlanması gerektiğine inanmaktayız. Psöriasis hastalarıyla
ilgilenen tüm hekimlerin MS riskinden haberdar olmalarının ve
Biz çalışmamızda benzer diğer bazı çalışmalar gibi psöriasis gerektiğinde ilgili bölümlerle birlikte hareket etmeleri oldukça
hastalarında MS sıklığını kontrol grubundan istatiksel olarak önemlidir.
farklı değildi (25-28). Diğer taraftan pek çok önemli çalışmada
MS sıklığı psöriasis hastalarında kontrol grubuna kıyasla yüksek KAYNAKLAR
bulunmuştur (23, 29-31). Çalışmaların sonuçları arasındaki bu
farklılıklar ırksal ve etniksel farklılıklara, yaşam tarzı farklılıklarına 1.Greb JE, Goldminz AM, Elder JT, Lebwohl MG, Gladman DD, Wu JJ, Mehta
NN,Finlay AY, Gottlieb AB. Psoriasis. Nat Rev Dis Primers. 2016 Nov
ve MS tanısını koymak için kullanılan kriterlerin aynı 24;2:16082.
olmamasından kaynaklanabilir. 2.von Csiky-Sessoms S., Lebwohl M. What’s new in psoriasis. Dermatologic
Clinics. 2019;37(2):129–136.
Biz çalışmamızda bel çevresi ortalamasını psöriasis grubunda 3.Ryan C, Kirby B. Psoriasis is a systemic disease with multiple cardiovascular
and metabolic comorbidities. Dermatol Clin. 2015;33(1):41–55.
daha yüksek bulduk ancak yüksek bel çevresine sahip hasta 4.Grozdev I, Korman N, Tsankov N. Psoriasis as a systemic disease. Clin
sayıları iki grup arasında farklı değildi. Yine benzer şekilde Dermatol. 2014;32(3):343–350.
psöriasis grubunda HDL değeri ortalaması daha düşük 5.Takeshita J., Grewal S., Langan S. M., Mehta N. N., Ogdie A., Van Voorhees A.
S., et al. (2017). Psoriasis and comorbid diseases: epidemiology. J. Am. Acad.
olmasına rağmen düşük HDL düzeyine sahip hasta sayısı iki Dermatol. 76 (3), 377–390. 10.1016/j.jaad.2016.07.064
grupta benzerdi. Hiperglisemi oranı kontrol grubuyla 6.Azfar RS, Gelfand JM. Psoriasis and metabolic disease: epidemiology and
kıyaslandığında psöriasis grubunda istatiksel olarak daha pathophysiology. Curr Opin Rheumatol. 2008;20:416–422. Carvalho AV, et al.
fazlaydı. 7.Psoriasis comorbidities: complications and benefits of immunobiological
treatment. An. Bras. Dermatol. 2016;91:781–789.
8.Oliveira Mde F, Rocha Bde O, Duarte GV. Psoriasis: classical and emerging
Bazı çalışmaların aksine bizim çalışmamızda yaş MS gelişimi comorbidities. An Bras Dermatol. 2015;90:9–20.
için risk faktörü olarak bulunamamıştır (32,33). Diğer 9.Dauden E, Blasco AJ, Bonanad C, Botella R, Carrascosa JM, González-Parra
E, Jodar E, Joven B, Lázaro P, Olveira A, Quintero J, Rivera R. Position
çalışmalara benzer olarak psöriasis şiddeti MS sıklığını statement for the management of comorbidities in psoriasis. J Eur Acad
etkilememiştir (25,34). Langan ve Sommer ise yaptıkları Dermatol Venereol. 2018 Dec;32(12):2058-2073..
çalışmalarda psöriaisis şiddeti ve MS sıklığını paralel 10.Aurangabadkar S. J. Comorbidities in psoriasis. Indian Journal of Dermatology,
bulmuşlardır (15-35). Diğer çalışmalardan farklı olarak hastalık Venereology and Leprology. 2013;79(supplement 1):S10–S17.
11.Abrahão-Machado ECF, Mendonça JA, Arruda ACBB, Nucci LB, Santos
süresi ve aile öyküsü olması psöriasis hastalarında MS için risk MASD. Analysisof cardiovascular risk and carotid intima-media thickness in
oluşturmamıştır (36). Zindancı ve arkadaşları da psöriasis patients with psoriasis. An Bras Dermatol. 2020 Mar - Apr;95(2):150-157.
hastalarında MS sıklığının hastalık süresi, şiddeti ve sigara 12. Gisondi P, Fostini AC, Fossà I, Girolomoni G, Targher G. Psoriasis and the
metabolic syndrome. Clin Dermatol. 2018;36:21–28.
kullanımı ile ilgili olmadığını belirtmişlerdir (29). 13.Voiculescu VM, Lupu M, Papagheorghe L, et al. Psoriasis and metabolic
syndrome—scientific evidence and therapeutic implications. J Med
Birçok çalışmada psöriaisis hastalarında abdominal obezitenin Life. 2014;7(4):468–471.
sıklığı bizim çalışmamıza benzer olarak fazla bulunmuştur 14.Armstrong AW, Harskamp CT, Armstrong EJ. Psoriasis and metabolic
syndrome: a systematic review and meta- analysis of observational studies.
(15,32,34). Çalışmamızda daha önceki çalışmaya benzer olarak J.Am.Acad.Dermatol. 2013;68(4):654- 662.
VKİ iki grup arasında farklı bulunmamıştır (37). Ancak bazı 15.Langan SM, Seminara NM, Shin DB, Troxel AB, Kimmel SE, Mehta NN,
çalışmalar VKİ deki her bir artışın psöriasis sıklığını arttırdığını Margolis DJ, Gelfand JM. Prevalence of metabolic syndrome in patients with
psoriasis: a population-based study in the United Kingdom. J.Invest Dermatol.
göstermiş (26, 39, 40). 2012;132(3 Pt 1):556-562.
16.Singh S, Young P, Armstrong AW. An update on psoriasis and metabolic
Pekçok çalışmaya benzer olarak hiperglisemi sıklığı psöriasis syndrome: A meta-analysis of observational studies. PLoS One. 2017 Jul
hastalarında fazla bulunmuştur (23, 30, 31). Çalışmamızın 18;12(7):e0181039.
17.Peralta C, Hamid P, Batool H, Al Achkar Z, Maximus P. Psoriasis and
aksine pekçok yazar psöriaisis hastalarında HT sıklığının Metabolic Syndrome: Comorbidities and Environmental and Therapeutic
arttıığını ifade etmişlerdir (15,23, 29, 34, 35). Implications. Cureus. 2019 Dec 12;11(12):e6369.
18.Puig L. Cardiometabolic comorbidities in psoriasis and psoriatic arthritis. Int J
Mol Sci. 2017;19:58.
Hipertrigliseridemi sıklığı bizim çalışmamızda ve diğer bazı 19.Sondermann W., Djeudeu Deudjui D.A., Körber A., Slomiany U., Brinker T.J.,
çalışmalarda psöriasis ve kontrol grubu arasında farklı Erbel R., Moebus S. Psoriasis, cardiovascular risk factors and metabolic
bulunmamıştır (32, 41). disorders: Sex-specific findings of a population-based study. J Eur. Acad.
Dermatol. Venereol. 2019
162 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

20.Wu C.-Y., Hu H.-Y., Li C.-P. Comorbidity profiles of psoriasis in Taiwan: a laten


class analysis. PLoS One. 2018;13e0192537
21.Oliveira AN, Simões MM, Simões R, Malachias MVB, Rezende BA.
Cardiovascular Risk in Psoriasis Patients: Clinical, Functional and
Morphological Parameters. Arq Bras Cardiol. 2019;113(2):242–249.
22.Brauchli YB, Jick SS, Miret M, Meier CR. Psoriasis and risk of incident
myocardial infarction, stroke or transient ischaemic attack: an inception cohort
study with a nested case-control analysis. Br J Dermatol.
2009;160(5):1048–1056
23.Nisa N, Qazi MA. Prevalence of metabolic syndrome in patients with
psoriasis. Indian J Dermatol Venereol Leprol. 2010;76:662–5.
24.Belinchón I, Vanaclocha F, de la Cueva-Dobao P, Coto-Segura P, Labandeira
J, Herranz P, et al. Metabolic syndrome in Spanish patients with psoriasis
needing systemic therapy:Prevalence and association with cardiovascular
disease in PSORISK, a cross-sectional study. J Dermatolog
Treat. 2015;26:318–325.
25.Kim GW, Park HJ, Kim HS, Kim SH, Ko HC, Kim BS. et al. Analysis of
cardiovascular risk factors and metabolic syndrome in korean patients with
psoriasis. Ann Dermatol. 2012;24(1):11–5.
26.Mebazza A, El Asmi M, Zidi W, Zayani Y, Cheikh Rouhou R, El Ounifi S, et al.
Metabolic syndrome in Tunisian psoriatic patients: Prevalence and
determinants. J Eur Acad Dermatol Venereol. 2011;25(6):705–709.
27.Chen YJ, Wu CY, Shen JL, Chu SY, Chen CK, Chang YT, et al. Psoriasis
independently associated with hyperleptinemia contributing to metabolic
syndrome. Arch Dermatol. (2008) 144:1571–5.
28.Damevska K, Neloska L, Gocev G, Mihova M. Metabolic syndrome in untreated
patients with psoriasis: case-control study. Journal der Deutschen
Dermatologischen Gesellschaft. 2013;11(12):1169–75.
29.Zindancı I, Albayrak O, Kavala M, Kocaturk E, Can B, Sudogan S, et al.
Prevalence of metabolic syndrome in patients witH
psoriasis. ScientificWorldJournal. 2012;2012
30.Gui XY, Yu XL, Jin HZ, Zuo YG, Wu C. Prevalence of metabolic syndrome in
Chinese psoriasis patients: a hospital-based cross-sectional study. J Diabetes
Investig. 2018;9(1):39–43
31.Fukumoto PK, Sanches S, Fabricio LHZ, Skare TL. Metabolic syndrome and
psoriasis: a study in 97 patients. Ferdinando LB, Rev Assoc Med Bras
(1992) 2018;64:368–373.
32.Gisondi P, Tessari G, Conti A, Piaserico S, Schianchi S, Peserico A, et al.
Prevalence of metabolic syndrome in patients with psoriasis:a hospital-based
case-control study. Br J Dermatol. 2007;157:68–73.
33.Meziane M, Kelati A, Najdi A, Berraho A, Nejjari C, Mernissi F-Z. Metabolic
syndrome in Moroccan patients with psoriasis. Int J
Dermatol. 2016;55(4):396–400.
34.Milčić D., Janković S., Vesić S., Milinković M., Marinković J., Ćirković A.
Prevalence of metabolic syndrome in patients with psoriasis: a hospital-based
cross-sectional study. An Bras Dermatol. 2017;92:46–51.
35.Sommer DM, Jenisch S, Suchan M, Christophers E, Weichenthal M. Increased
prevalence of the metabolic syndrome in patients with moderate to severe
psoriasis. Arch Dermatol Res. 2006;298:321–328.
36.Love TJ, Qureshi AA, Karlson EW, Gelfand JM, Choi HK. Prevalence of the
metabolic syndrome in psoriasis: results from the National Health and Nutrition
Examination Survey, 2003–2006. Archives of Dermatology
2011;147(4):419–24.
37.Akcali C., Buyukcelik B., Kirtak N. and Inaloz S. (2014) Clinical and laboratory
parameters associated with metabolic syndrome in Turkish patients with
psoriasis. J. Int. Med. Res. 42, 386–394
38.Parodi A, Aste N, Calvieri C et al Metabolic syndrome prevalence in psoriasis: a
cross‐sectional study in the Italian population. Am J Clin Dermatol 2014.
Aug; 15(4): 371–377.
39.Adışen E, Uzun S, Erduran F, Gürer MA. Prevalence of smoking, alcohol
consumption and metabolic syndrome in patients with psoriasis. An Bras
Dermatol. 2018;93:205–211.
40.Goolam MN, Crowther NJ, Snyman T, Pillay L, Tikly M. High burden of the
metabolic syndrome and its component disorders in South Africans with
psoriasis.Int J Dermatol. 2019 May;58(5):557-562..
41.Farshchian M., Zamanian A., Farshchian M., Monsef A.R., Mahjub H. Serum
lipid level in Iranian patients with psoriasis. J. Eur. Acad. Derm.
Venereol. 2007;21:802–805
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 163

Sözel Bildiri / Araştırma anlamlı ilişki vardır.

Kaynaklar:
Subklinik Hipotroidili Çocuklarda Yeni 1-Zaid, M., Ameer, F., Munir, R., Rashid, R., Farooq, N.,
Antropometrik İndeksler Olan Body Shape Hasnain, S., & Zaidi, N. (2017). Anthropometric and metabolic
İndex Ve Body Roundness İndex’in indices in assessment of type and severity of dyslipidemia.
Journal of physiological anthropology, 36(1), 19.
Değerlendirilmesi 2-Krakauer, N. Y., & Krakauer, J. C. (2012). A new body shape
index predicts mortality hazard independently of body mass
İbrahim Solak1, Zafer Bağcı2, Muammer Büyükinan3, Nesibe index. PloS one, 7(7), e39504.
Akyürek3 3-Thomas, D. M., Bredlau, C., Bosy‐Westphal, A., Mueller, M.,
Shen, W., Gallagher, D., ... & Heymsfield, S. B. (2013).
1. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, MERAM, Türkiye E-mail:
isolaktr@yahoo.com Relationships between body roundness with body fat and
2. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Hastalıkları visceral adipose tissue emerging from a new geometrical model.
3. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Endokrinoloji ve Metabolizma Obesity, 21(11), 2264-2271.
Hastalıkları

İbrahim Solak tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Subklinik hipotroidi, Çocuk hasta, Body


Roundness İndex, Body Shape İndex ,

Amaç:
Bu çalışmada subklinik hipotiroidili (SH) çocuklarda yeni
antropometrik indeksler olan Vücut Şekil İndeksi (ABSI=A Body
Shape Index), Vücut Yuvarlaklık İndeksi (BRI=Body Roundness
Index) ile, İnsülin Direnci için Homeostatik Model
Değerlendirmesi (HOMA-IR=Homeostatic Model Assessment
for Insulin Resistance) ve dislipidemi arasındaki ilişki
araştırılmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Bu çalışma için NEÜ Tıp Fakültesi Etik Kurulundan izin
alınmıştır. Bu çalışma SBÜ Konya EAH Aile Hekimliği Polikliniği
ve Çocuk Hastalıkları ve Endokrinoloji Polikliniklerine başvuran
5-18 yaş arası çocuklarda yapılmıştır. Subklinik hipotroidi
grubuna, Tiroid Stimulan Hormon (TSH)= 5-10 mIU/mL
arasındaki değerlere sahip hastalar alındı. Çalışmaya Diyabetes
Mellitus, kardiyovasküler hastalık, kanser, gastrointestinal,
pulmoner, renal, nörolojik hastalık hikayesi olanlar, steroid,
immünsüpresif tedavi alanlar, düzenli egzersiz yapanlar ile
hipotroidi tedavisi alan hastalar alınmamıştır.

Bulgular:
Çalışmaya 36(%30,8)’sı subklinik hipotroidi hastası, 81(%69,2)’i
kontrol grubu olmak üzere toplam 117 katılımcı alınmıştır.
Çalışmadaki SH grubunda, insülin (p=0,030), BRI (p=0,006),
HOMA-IR (p=0,036) ve VKİ (p<0,001) istatistiki olarak anlamlı
düşük iken, HDL kolesterol ise (p=0,027) istatistiki olarak
yüksekti. Çalışma gruplarının glukoz (p=0,499), total kolesterol
(p=0,323), trigliserit (p=0,142), LDL kolesterol (p=0,199) ve
ABSI (p=0,425) değerleri arasında istatistiki olarak anlamlı fark
yoktu.
Çalışmadaki SH hastalarda, BRI ile insülin (r=0,412, p=0,024),
HDL kolesterol (r=-0,427, p=0,015) ve HOMA-IR (r=0,411,
p=0,024) arasında anlamlı ilişki varken, TSH (r=0,047,
p=0,786), glukoz (r=0,043, p=0,804), total kolesterol (r=-0,51,
p=0,782), trigliserit (r=0,271, p=0,134), LDL kolesterol
(r=-0,175, p=0,337) arasında anlamlı ilişki yoktur.

Sonuç:
Bu çalışmada sonuç olarak, SH grubunda VKİ, BRI, insülin ve
HOMA-IR anlamlı düşük iken, HDL kolesterol anlamlı yüksektir.
SH grubunda BRI ile insülin ve HOMA arasında pozitif yönde
anlamlı ilişki varken, HDL kolesterol arasında negatif yönde
164 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 2.World Health Organization, Laboratory Manual for the
Examination of Human Semen and Sperm- Cervikal Mukus
İnteraction , 4 th, Cambridge University press;1999
Tüp Bebek Kliniğine başvuran hastaların
nedenleri ve prevalansı

Arzu Yurci

Kayseri Memorial Tüp Bebek Merkezi, 38010 KOCASİNAN, Türkiye E-mail:


arzuyurci@yahoo.com

Arzu Yurci tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: İnfertilite, nedenleri,prevalansı, tüp bebek

Amaç:
İnfertilite en az 12 ay süreyle düzenli ve korunmasız ilişkiye
rağmen gebe kalamama durumudur. Bu durum hem erkekten
hemde kadından kaynaklanabilir.İnfertilite çiftlerin yüzde 15 ‘ını
etkilemektedir ve insidansı her geçen gün artmaktadır.Bu
çalışmamızda Memorial Tüp Bebek Merkezimize başvuran
hastaların İnfertilite nedenlerini ve prevalansını saptamaktır.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda Ocak2017/Aralık2019 tarihleri arasında
merkezimize başvuran 1650 hasta retrospektif olarak
tarandı.Hastaların infertilite nedenleri araştırıldı .İnfertil çiftin
bazal değerlendirilmesi için uterin kavite , fallopian tüpler, over
fonksiyonu ve semen analizleri incelendi. Adetin 2-3 gün hormon
profili yapıldı , TV USG ile değerlendirilmeleri yapıldı. Hastaların
HSG ‘leri değerlendirildi. Spermiogramları kontrol edildi.

Bulgular:
Hastaların yaş ortalamaları 34,2(18-38 yaş arası)nda idi. 478
hastada (%29) ovulatuar nedenler,445 hastada (%27) erkek
faktörü, 330 hastada (%20) tubal- peritoneal faktörler, 297
hastada (%18) açıklanamayan infertilite,99 hastada (%6) diğer
nedenler olarak tespit ettik .Hastalar ilk başvurduklarında
ayrıntılı anamnezleri ve fizik muayenelerine bakıldı. Hastaların
bazal hormonlar seviyeleri ölçüldü.Ovulatuar bozuklukları
olanların medikal tedavileri yapıldı. HSG testleri incelendi. HSG
ile tubal parametrelerin yanında uterin kavitenin şekli ve boyutu
değerlendirildi. Histeroskopi ile uterin anomaliler düzeltildi.
Endometrial polipler , septum , sineşi, submukoz myom gibi
rezeksiyon gerektiren durum mevcut ise rezeksiyonları
yapıldı.Spermiogram testleri WHO kriterlerine göre
değerlendirildi.Sperm parametrelerinin düzelmesi için
operasyon gerekenler veya hormonal tedavi alması gerekenlerin
tedavileri düzenlendi .

Sonuç:
İnfertilite nedenleri içinde en çok ovaryan faktorler görülmektedir
. 2. Neden olarakta erkek faktörü oluşturmaktadır . Bunları tubal
- peritoneal nedenler ve açıklanamayan infertilite takip
etmekteydi. Hastaların başvurduklarında ayrıntılı anamnez ve
muayene ile infertilite nedenleri doğru tespit edilirse , doğru
tedavi yaklaşımları ile tedavi imkanları sağlayacaktır. IVF
tedavisi bazı hasta grupları için ilk seçenek olabileceği gibi, bazı
gruplar için en son seçenek olabilir .Bu grupların iyi ayırt
edilebilmesi çok önemlidir, IVF tedavisi alması gereken
hastaların direkt tedaviye başlaması uygun olacaktır.

Kaynaklar:
1.Mascarenhas, M.N.,et al.,National regional, and global trends
in infertility prevalence since 1990:a systematic analysis of 227
helth surveys . PLOS medicine , 2012. 9(12):p.e1001356
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 165

Sözel Bildiri / Araştırma hastalara erken dönemde yapılacak replasman tedavisinin


T2DM gelişimini önleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Yeni Tanı Konulan Prediyabetik ve Diyabetik Hastalarda Kaynaklar


Vitamin D Düzeyinin Değerlendirilmesi
1. Abbasi F, Blasey C, Feldman D, Caulfield MP, Hantash FM,
Murat Çalapkulu1, İlknur Öztürk Ünsal2, Muhammed Erkam Reaven GM. Low circulating 25-hydroxyvitamin D
Sencar2, Davut Sakiz3 concentrations are associated with defects in insulin action and
insulin secretion in persons with prediabetes. J Nutr
1. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ANKARA, Türkiye E-
mail: calapkulumurat89@gmail.com 2015;145(4):714–9.
2. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi
3. Mardin Devlet Hastanesi 2. Nur-Eke R, Özen M, Çekin AH. Pre-Diabetics with
Hypovitaminosis D Have Higher Risk for Insulin Resistance. Clin
Davut Sakiz tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 13: Çeşitli konular 1" başlıklı Lab 2019;65(5).
oturumda sunulmuştur.
3. Dutta D, Maisnam I, Shrivastava A, et al. Serum vitamin-D
Anahtar Kelimeler: Vitamin D, Prediyabet, Tip 2 diyabet predicts insulin resistance in individuals with prediabetes. Indian
mellitus J Med Res 2013;138(6):853–60.

Tam Metin 4. Mattila C, Knekt P, Männistö S, et al. Serum


25-hydroxyvitamin D concentration and subsequent risk of type
2 diabetes. Diabetes Care 2007;30(10):2569–70.
Amaç: Prediyabet, tip 2 diyabetes mellitus (T2DM) gelişiminde
risk faktörü olarak kabul edilen bir klinik durumdur 1–3. 5. Scragg R, Sowers M, Bell C, Third National Health and
Literatürde düşük D vitamin düzeyinin insülin sentez ve Nutrition Examination Survey. Serum 25-hydroxyvitamin D,
sekresyonunu etkileyerek T2DM gelişiminde rolü olduğunu diabetes, and ethnicity in the Third National Health and Nutrition
gösteren çalışmalar mevcuttur 4–6. Bu çalışmada prediyabetik Examination Survey. Diabetes Care 2004;27(12):2813–8.
ve diyabetik hastalarda vitamin D düzeyinin değerlendirilmesi ve
vitamin D düzeyinin glisemik parametreler ile ilişkisinin 6. Mitri J, Muraru MD, Pittas AG. Vitamin D and type 2 diabetes:
incelenmesi amaçlanmıştır. a systematic review. Eur J Clin Nutr 2011;65(9):1005–15.

Yöntem: Bu çalışmaya, 2018-2020 yılları arasında 7. Shankar A, Sabanayagam C, Kalidindi S. Serum


merkezimizde oral glikoz tolerans testi (OGTT) yapılan 208 25-hydroxyvitamin d levels and prediabetes among subjects
hasta alındı. Ek hastalığı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Bu free of diabetes. Diabetes Care 2011;34(5):1114–9.
hastalar OGTT sonucuna göre normal, prediyabet ve diyabet
olarak üç gruba ayrıldı. Bu üç grup arasında 25-hidroksivitamin 8. Modi KD, Ahmed MI, Chandwani R, Kumar KV. Prevalence of
D [25(OH)D] düzeyi karşılaştırıldı. Gruplar arasındaki 25(OH)D vitamin D deficiency across the spectrum of glucose
düzeyini değerlendirmek için tek yönlü varyans analizi kullanıldı. intolerance. J Diabetes Metab Disord. 2015;14:54. Published
25(OH)D düzeyi ile glisemik parametreler arasındaki ilişki 2015 Jun 30. doi:10.1186/s40200-015-0179-5
pearson korelasyon analizi ile incelendi.

Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların 61 (%29.3) tanesinde


OGTT sonucunda patoloji saptanmazken 53 (%25.5) hastada
diyabet saptandı. Prediyabetik 94 (%45.1) hastadan 51’inde
(%24.5) bozulmuş açlık glukozu (BAG), 9’unda (%4.3)
bozulmuş glukoz toleransı (BGT), 34’ünde (%16.3) BAG+BGT
saptandı. Sağlıklı grupta 25(OH)D düzeyi 17.9±7.5 ng/mL
saptanırken, prediyabet grubunda 15.1±5.2 ng/mL ve diyabet
grubunda 11.2±4.8 olarak saptandı. Üç grup arasında anlamlı
düzeyde farklılık mevcuttu (p<0.001). 25(OH)D düzeyi ile açlık
kan şekeri (p:0.001) ve HbA1c (p:0.012) arasında negatif
kolerasyon mevcuttu. Tokluk kan şekeri ile 25(OH)D arasında
anlamlı bir ilişki saptanmadı.

Tartışma: Son yıllarda vitamin D eksikliği ya da yetersizliğinin


prediyabet ve diyabet gelişiminde rolü olabileceği yönünde
çalışmalar yayınlanmıştır 1–8. Shankar ve arkadaşları
prediyabet hastalarında düşük 25(OH)D seviyeleri
saptamışlardır 7. Modi KD ve arkadaşları yayınladıkları bir
çalışmada prediyabetik ve diyabetik hastaların vitamin D
düzeylerininin kontrol grubuna göre düşük olduğunu
saptamışlardır 8. Vitamin D eksikliğinin insülin direncini
tetiklediği ve T2DM’ye yol açan etmenlerden biri olduğu
düşünülmektedir. Bizim çalışmamız literatürdeki çalışmalara
benzer şekilde prediyabetik ve diyabetik hastalarda vitamin D
düzeyinin sağlıklı gruba göre düşük olduğunu göstermiş olup bu
166 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

Çevre Kirliliğine Bağlı Kanser Riski Analizi:


Iğdır İli Örneği

Ali Timuçin Atayoğlu1, Gürsel Karahan2, Enis Kapdan2, Nesli


Bingöldağ2, Halim Taşkın2, Asiye Başsarı2

1. İstanbul Medipol Üniversitesi, 34230 Istanbul, Türkiye E-mail:


atatayoglu@medipol.edu.tr
2. TAEK

Ali Timuçin Atayoğlu tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, çevre kirliliği, ağır metal,


radyasyon, kanser

Amaç:
Aile hekimleri, çevre kirliliği konusunda halkın eğitimi ve
bilinçlendirilmesinde önemli bir role sahiptirler. Günümüzde, ağır
metal ve radyoaktivite ile ilişkili çevre kirliliği ve buna bağlı halk
sağlığı sorunları endişe verici boyuttadır. Nitekim, radyasyona
maruz kalmanın kanser riskini artırabildiği, ağır metallerin ise
hayati organ hasarına neden olabildiği bilinmektedir. Bu
çalışmada, oldukça eskimiş bir merkez olarak çevre sağlığı
açısından tehdit unsuru haline gelmiş olan Metsamor Nükleer
Santrali’ne çok yakın olan Iğdır ilimizde, radyoaktivite ve spesifik
ağır metallere bağlı çevre sağlığı açısından risk analizi yapılması
amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Bölgedeki toprak ve içme suyu örneklerinde radyoaktivite
(226Ra, 232Th, 40K ve 137Cs) ve ağır metal (Cr, Ni, Zn, Mn,
Cu, As, Ba ve Pb) ölçümleri yapıldı ve USEPA ve UNSCEAR
tarafından belirlenen uluslararası yöntem ve standartlara göre
ömür boyu artmış kanser riski (ELCR) değerleri hesaplandı.

Bulgular:
Tehlike oranı (HQ) ve tehlike indeksi (HI) değerlerinin
uluslararası izin verilen sınırlarda olduğu belirlendi. Toprak ve
kozmik radyoaktiviteye bağlı artmış kanser riski (ELCR)
ortalama değerleri sırasıyla 1.8 ± 0.9E-04 ve 2.4 ± 0.04E-04
olarak hesaplandı. Sudaki radyoaktiviteye bağlı artmış kanser
riski (ELCR) ortalama değeri 15.2 ± 13.6E-05 olarak belirlendi.
Ağır metal maruziyetine bağlı artmış kanser riski (ELCR)
ortalama değerleri de izin verilen limitlerde olup, büyükten
küçüğe sırasıyla toprakta Cr < Ni < As ve suda Cr < Cd < Pb
şeklinde belirlendi.

Sonuç:
Elde edilen tüm sonuçlar uluslararası önerilen limit değerler ile
karşılaştırılmış ve mevcut durumun çevre ve halk sağlığı
açısından şu an için tehlike arz etmediği sonucuna varılmıştır.
Bu çalışma, ileride referans olarak mevcut durumu
gösterilebilecek bir ilk olması açısından özel bir öneme sahiptir.
Bundan sonraki süreçte birinci basamak sağlık hizmeti
çalışanları tarafından halkın bilinçlendirilmeye devam edilmesi
ve geç kalınmadan gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 167

Sözel Bildiri / Araştırma GEREÇ VE YÖNTEM

Olgular
Hemodiyaliz Hastalarında C- Reaktif Protein Ve
Prokalsitonin Düzeylerinin Değerlendirilmesi Bu çalışma prospektif olarak Ağustos-Kasım 2015 tarihleri
arasında 4 diyaliz merkezinde haftada 3 kez rutin diyalize giren
Fatma Çölkesen1, Dilek Taymez2 ve enfeksiyon bulgusu olmayan 394 hemodiyaliz hastası
üzerinde yapılmıştır. Çalışmaya alınma gününde hastaların
1. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 42090
MERAM, Türkiye E-mail: fatma.derin@hotmail.com ateşleri ölçülmüş, ayrıntılı fizik muayeneleri yapılmıştır.
2. Kocaeli Devlet Hastanesi Çalışmaya alınma kriterlerini karşılayan hastalar çalışmaya dahil
edilmiştir.
Fatma Çölkesen tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
Çalışmaya Alınma Kriterleri

Anahtar Kelimeler: hemodiyaliz; inflamasyon; C- reaktif 1. 18 yaş üzeri olmak


protein; prokalsitonin 2. KBY nedeni ile hemodiyalize girmek
3. 38oC’ nin üzerinde ateş tespit edilmemesi
Tam Metin 4. Fizik muayenede enfeksiyon odağı saptanmaması
5. Pozitif kültür sonucu (kanıtlanmış enfeksiyon) olmaması
6. Son 3 hafta içerisinde antibiyotik kullanımının olmaması
GİRİŞ VE AMAÇ 7. Malignite ve otoimmün hastalığı olmaması
8. Gebe olmaması
KBY hastalarında enfeksiyonlar ciddi morbidite ve mortalite
nedenidir. Bu hastalar, bağışıklık sisteminin birçok bileşeninin Çalışmaya Alınmama Kriterleri
fonksiyonel bozukluğu nedeniyle enfeksiyona duyarlıdırlar (Park
ve ark 2014). Diyaliz hastalarında, lenfosit ve granülosit 1. 18 yaş altı olmak
fonksiyonlarında üremiye bağlı pek çok anormallik görülür; 2. 38oC’ nin üzerinde ateş tespit edilmesi
bunun sonucunda bu hastaların enfeksiyonlara duyarlılığı artar. 3. Fizik muayenede enfeksiyon odağı saptanması
Bunun dışında hemodiyaliz (HD) pek çok bağlantı, kateter ve 4. Pozitif kültür sonucu (kanıtlanmış enfeksiyon) olması
girişim gerektirir. Diyaliz hastalarında tedavi ile ilgili problemler 5. Son 3 hafta içerisinde antibiyotik kullanımının olması
ve komorbid hastalıklar sebebiyle de enfeksiyonlara artmış bir 6. Malignite ve otoimmün hastalığı olması
duyarlılık vardır. HD hastalarında bakterilerle tetiklenen akut faz 7. Gebelik
yanıtı (AFY), HD prosedürüne bağlı immünolojik fenomen,
üreminin neden olduğu metabolik ve immünolojik bozukluklar Kontrol grubu 152 sağlıklı gönüllüden oluşmaktadır. Sağlıklı
inflamasyonu uyarır. Bu nedenle inflamasyon ve enfeksiyonun gönüllülerin ateşleri ölçülmüş, fizik muayeneleri yapıldıktan
biyolojik belirteçleri çakışmaya eğilimlidir. Bu nedenle sonra kan örnekleri alınmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden
enfeksiyonların tanısında kullanılan inflamasyon parametreleri bütün hemodiyaliz hastalarından ve sağlıklı gönüllülerden
bu hastalarda yanıltıcı olabilmektedir (Trimarchi ve ark 2013). aydınlatılmış onam formu ile onay alınmıştır. Çalışma için Selçuk
Üniversitesi Klinik Araştırma Etik Kurulu‘nun 17.03.2015 tarihli
HD hastalarının normal kişilere oranla 10 kat daha yüksek 2015/99 numaralı onayı alınmıştır. Bu çalışma Selçuk
proinflamatuvar sitokin seviyelerine sahip olduğu bilinmektedir Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma ve Proje Birimi
(Kalantar-Zadeh ve Kopple 2001). Kronik inflamasyonun (BAP) tarafından desteklenmiştir.
patofizyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte proinflamatuvar
sitokinlerin azalmış klirensi, endotoksinemi ile hacim artışı, Laboratuvar Analizleri
oksidatif stres, azalan antioksidan seviyeleri ve komorbid
durumların artması gibi faktörlerin rol oynayabileceği bildirilmiştir Alınan serum örneklerinden Selçuk Üniversitesi Tıbbi
(Rashid ve ark 2015). C-reaktif protein (CRP) düzeyi, KBY Mikrobiyoloji laboratuvarında PCT ve CRP çalışılmıştır. CRP
hastalarında kronik inflamatuvar süreç nedeniyle nonspesifik nefelometrik yöntemle, PCT ise ELISA yöntemi ile çalışılmıştır.
olarak yüksek bulunmaktadır (Park ve ark 2014). HD Ölçümler Cobas e601 otoanalizöründe gerçekleştirilmiş ve
hastalarında prokalsitoninin (PCT) inflamatuvar ve enfeksiyöz Roche Diagnostic kitleri (Roche Diagnostics GmbH, Mannheim,
durumlarda, enfeksiyon belirteci olarak yükseldiği; bunun Germany) kullanılmıştır. Bu kitler ile çalışılan CRP ve PCT cut off
yanında enfekte olmayan hastalarda da yüksek olduğu değerleri sırasıyla 5 mg/dL ve 0.5 ng/mL’dir.
bildirilmiştir (Level ve ark 2001, Sitter ve ark 2002, Mori ve ark
2012). Genel popülasyonda PCT ile bakteri enfeksiyonları İstatiksel Analiz
arasında sıkı bir ilişki olmasına rağmen, diyaliz hastalarında bu
parametre yanıltıcı olabilir ve bu nedenle önerilen PCT cut-off Veriler SPSS 15.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin
değerleri yanlış olabilir (Trimarchi ve ark 2013). Bu durum analizinde ortalama +/- standart sapma ve yüzde dağılım
hemodiyaliz hastalarında enfeksiyon tanısını koymayı tanımlayıcı istatistikleri kullanılmıştır. Kategorik verilerin
zorlaştırmaktadır. Bu hastalarda gereksiz antibiyotik analizinde ki-kare testi, sürekli verilerin analizinde Bağımsız
kullanımına, maliyet artışına ve antibiyotik direncine neden gruplarda T testi kullanılmıştır. İstatistiki olarak anlamlılık için
olmaktadır. Çalışmamızın sonuçlarına göre hemodiyaliz p<0.05 kabul edilmiştir.
hastalarında enfeksiyon tanısını koymadaki karışıklığın
giderilmesi ve bu hastalarda enfeksiyon tanısı için yeni bir C- BULGULAR
reaktif protein ve prokalsitonin cut off değeri belirlenmesi
amaçlanmıştır. Çalışmaya alınan 394 KBY hastasının yaş ortalaması
53.2±15.8, 152 kontrol grubunun yaş ortalaması 49.3 ±15.7
168 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

olarak tespit edildi. Yaş açısından değerlendirildiğinde iki grup Kontrol grubunda cinsiyetlere göre PCT değerlerine bakıldığında
arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0.315). PCT düzeyi erkeklerde kadınlara göre daha yüksek tespit edildi
(p=0.002). PCT değeri kadınlarda 0.23±0.02 ng/mL, erkeklerde
Hasta grubunun %51.5 ‘i erkek, % 48.5’ü kadındı. Kontrol 0.04±0.02 ng/mL olarak bulundu (Tablo 5).
grubunun %49.3’ü erkek, %50.7’si kadındı. Cinsiyetler
açısından değerlendirildiğinde her iki grup arasındaki fark Tablo 4: KBY hastalarında cinsiyetlere göre CRP ve PCT
anlamlı değildi (p=0.254). düzeyleri
Kadın(n=191) Erkek(n=203) p değeri
Hastaların vücut kitle indeksi (BMI) değeri 26.9±6.2, kontrol CRP 14.5±19.9 mg/dL 15.8±19.9 mg/dL >0.05
grubunun ise 26.7±4.6 saptandı. İki grup arasında anlamlı bir PCT 0.43±0.27 ng/mL 0.64±0.2 ng/mL 0.035
fark tespit edilmedi (p=0.099) (Tablo 1).
Tablo 5: Kontrol grubunda cinsiyetlere göre CRP ve PCT
düzeyler
Tablo 1: Hasta ve kontrol grubunun demografik verileri
Kadın(n=77) Erkek(n=75) p değeri
Hasta(n=394 Kontrol p değeri
) (n=152) CRP 3.5±0.77 mg/dL 3.4±0.57 mg/dL >0.05
Yaş 53.2±15.8 49.3 ±15.7 0.315 PCT 0.23±0.02 ng/mL 0.04±0.02 ng/mL p=0.002
Cinsiyet Erkek %51.5 % 48.5 0.254
Kadın %49.5 %50.5 Hastaların ortalama diyalize girme süresi 68.7±54.6 ay olarak
saptandı.
BMI 26.9±6.2 26.7±4.6 0.099

Diyaliz süresi ile CRP ve PCT arasında korelasyon tespit


Hasta grubunun %48.9’unda, kontrol grubunun % 32.9 ‘unda
edilmedi (p=0.350, p=0.132).
kronik hastalık varlığı tespit edildi. Bu fark istatistiki olarak
anlamlı idi.(p=0.001) (Tablo 2).
Kronik hastalık varlığı ile CRP ve PCT arasında korelasyon
tespit edilmedi (p=0.830, p=0.288).
Tablo 2: Hasta ve kontrol grubundaki kronik hastalıklar
Hasta (n=394) Kontrol (n=152)
TARTIŞMA
Yok %51.1 %67.1
DM %26.1 %13.1
HD hastaları kronik inflamatuvar bir süreçtedir. HD hastalarının
HT %12.2 %10.7 %35-60’ında inflamasyon bulguları görülmektedir. Bu hastalarda
KOAH %1.5 %.3.8 inflamasyonu tetikleyici birçok faktör bulunmaktadır. Tetikleyici
Hepatit B (%4.9) (%3.0) etkenlerin arasında altta yatan hastalık, üremi, oksidatif stres,
Hepatit C (%3.2) (%1.2) artmış enfeksiyon insidansı ve diyaliz tedavisinden kaynaklanan
Diğer (%1.0) (%1.1) problemler yer almaktadır (Heimburger ve ark 2000).

Hastaların ortalama CRP değeri 15.6±9.7 mg/dL iken, kontrol Enfeksiyonlar, KBY hastalarında ciddi morbidite ve mortalite
grubunda bu değer 3.5±0.6 mg/dL olarak saptandı. CRP nedenidir. Bu hastalar, bağışıklık sisteminin birçok bileşeninin
değerleri açısından iki grup arasında istatistiki olarak anlamlı fonksiyonel bozukluğu nedeniyle enfeksiyona duyarlıdır (Park ve
düzeyde fark saptandı (p=0.001). ark 2014). Aynı zamanda HD hastalarında bakterilerle tetiklenen
akut faz yanıtı, HD uygulamasına bağlı immünolojik fenomen,
Hastaların ortalama PCT değeri 0.63±2.6 ng/mL tespit edilirken, üreminin neden olduğu metabolik ve immünolojik bozukluklar
kontrol grubunun PCT değeri 0.043±0.02 ng/mL saptandı. Bu inflamasyonu uyarır. Bu nedenle enfeksiyonların tanısında
fark istatistiki olarak anlamlı idi (p=0.001) (Tablo 3). kullanılan inflamasyon parametreleri bu hastalarda yanıltıcı
olabilmektedir (Trimarchi ve ark 2013).
Tablo 3: Hasta ve kontrol grubun CRP ve PCT değerleri
Hasta (n=394) Kontrol (n=152) p değeri CRP düzeyi, KBY hastalarında kronik inflamatuvar süreç
CRP 15.6±9.7 mg/dL 3.5±0.6 mg/dL 0.001 nedeniyle nonspesifik olarak yüksek bulunmaktadır (Park ve ark
PCT 0.63±2.6 ng/mL 0.043±0.02 0.001 2014). Hemodiyaliz hastalarının %35-65’inde CRP düzeyleri
ng/mL yüksek bulunmuştur (Chawla 2009). Haubitz ve arkadaşlarının
21 HD hastası ve 33 sağlıklı gönüllüyü dahil ederek yaptığı
KBY hastalarında cinsiyetlere göre CRP değerlerine çalışmada, HD grubunun CRP düzeyi kontrol grubundan anlamlı
bakıldığında iki cinsiyet arasında anlamlı fark tespit edilmedi. derecede yüksek bulunmuştur (sırasıyla 1315 ve 140 ng/mL).
(p>0.05). CRP kadınlarda 14.5±19.9 mg/dL, erkeklerde HD grubundaki CRP yüksekliğinin diyaliz işlemi sırasında akut
15.8±19.9 mg/dL olarak tespit edildi. faz yanıtının aralıklı olarak aktive edilmesine bağlı olabileceği
belirtilmiştir (Haubitz ve ark 2007).
KBY hastalarında cinsiyetlere göre PCT değerlerine
bakıldığında PCT düzeyi erkeklerde kadınlara göre daha yüksek Kaur ve arkadaşlarının 40 HD hastası ve 40 sağlıklı kontrol
saptandı (p=0.035). PCT düzeyi kadın hastalarda 0.43±0.27 grubu ile yaptığı çalışmada CRP düzeyi; çalışma grubunda
ng/mL, erkek hastalarda 0.64±0.2 ng/mL olarak tespit edildi. kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur
(Tablo 4). (sırasıyla 3.93 ± 1.20 ve 0.28 ± 0.24 mg/mL). Bu çalışmada HD
hastalarındaki CRP yüksekliği bu hastalardaki inflamasyona
Kontrol grubunda cinsiyetlere göre CRP değerlerine bağlanmıştır (Kaur ve ark 2012).
bakıldığında iki cinsiyet arasında anlamlı fark tespit edilmedi.
CRP değeri kadınlarda 3.5±0.77 mg/dL, erkeklerde 3.4±0.57 Dashti ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada enfeksiyon ve
mg/dL saptandı. inflamasyon bulgusu olmayan 300 HD hastasının CRP düzeyleri
incelenmiştir. CRP düzeyi 7.96 mg/dL (±1.52) ile yüksek
bulunmuştur. KBY hastalarındaki yüksek CRP düzeyinin kronik
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 169

olarak aktive olan AFY’yi gösterdiği belirtilmiştir (Dashti ve ark arkadaşlarının yaptığı çalışmada, bizim çalışmamızla benzer
2011). şekilde CRP ile cinsiyet arasında ilişki gösterilmemiştir (Haubitz
ve ark 2007).
Zimmermann ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya 280 HD
hastasından oluşan çalışma grubu ve 160 sağlıklı gönüllüden Çalışmamızda hem KBY grubunda hem de kontrol grubunda
oluşan kontrol grubu alınmıştır. Enfeksiyon bulgusu olan hastalar cinsiyetlere göre PCT değerlerine bakıldığında PCT düzeyi
çalışmadan çıkarılmıştır. Çalışma grubunun CRP düzeyi kontrol erkeklerde kadınlara göre daha yüksek saptanmıştır. Lee ve
grubundan anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (sırasıyla arkadaşlarının (Lee ve ark 2015), Cotoi ve arkadaşlarının (Cotoi
16.26±24.5 ve 2.2±2.4). Çalışmanın sonucunda hastaların ve ark 2013), Schiopu ve arkadaşlarının yapttıkları çalışmalarda
önemli bir bölümünün CRP artışı ile karakterize aktif bir akut faz (Schiopu ve ark 2012) bizim bulgularımıza benzer şekilde
cevabı sergilediği söylenmiştir. (Zimmermann ve ark 1999). enfeksiyonu olmayan HD hastalarında PCT düzeyi erkeklerde
kadınlara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p=0.033).
Bizim çalışmamızda HD hastalarının CRP düzeyi kontrol Çalışmalarda bu durum herhangi bir durumla
grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Bu durum ilişkilendirilmemiştir. Bizim çalışmamızda da erkeklerde PCT
HD prosedürünün sürekli olarak immün sistemi aktive etmesi ve düzeyinin yüksek olması herhangi bir durumla
kronik inflamatuvar süreç ile ilişkilendirilmiştir. ilişkilendirilememiştir.

Enfekte olmayan KBY hastaları genel popülasyona kıyasla daha Çalışmamızda kronik hastalık varlığı ile CRP ve PCT arasında
yüksek PCT düzeylerine (çoğunlukla 0.1-1 ng/mL aralığındadır) korelasyon tespit edilmemiştir. Bizim çalışmamızla benzer
sahiptir. Bu durum muhtemelen PCT’nin inflamatuvar durumu şekilde Level ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada CRP düzeyi
göstermesindendir. Ayrıca PCT seviyesi, kısmen glomerüler ile altta yatan kardiyovasküler hastalık, sol ventrikül hipertrofisi,
filtrasyon hızındaki azalmaya bağlı renal fonksiyon nefropatinin türü, HT ve DM arasında ilişki kurulamamıştır
bozukluğunda da artmaktadır (Herget-Rosenthal ve ark 2005). (Level ve ark 2001). Bizim çalışmamızdan farklı olarak
Üremik inflamasyon PCT düzeylerinin artmasına neden olur ve Zimmermann ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada diyabetik HD
bu durum böbrek replasman tedavileri ile daha da hastalarında CRP düzeyi nondiyabetik olanlara göre anlamlı
tetiklenmektedir. PCT üretimi bakteriyel endotoksinler ve hem derecede yüksek bulunmuştur (p<0.05) (Zimmermann ve ark
enfeksiyon sırasındaki hem de HD’deki aseptik inflamasyondaki 1999). Level ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada PCT düzeyi ile
sitokinlere bağlıdır. (Trimarchi ve ark 2013). altta yatan vasküler hastalık, sol ventrikül hipertrofisi ve
nefropatinin türü arasında ilişki kurulamamıştır (Level ve ark
Trimarchi ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya aktif enfeksiyon 2001). Haubitz ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada CRP ile
ve kanseri olmayan 48 rutin HD hastası ve 36 sağlıklı gönüllü primer böbrek hastalığı arasında ilişki gösterilememiştir (Haubitz
dahil edilmiştir. Kontrol grubunun PCT medyan değeri, HD ve ark 2007).
hastalarınınkinden anlamlı şekilde düşük bulunmuştur (sırasıyla
0.034 ve 0.26 ng/mL). Bu çalışmanın sonucuna göre HD Çalışmamızda diyaliz süresi ile CRP ve PCT arasında
hastalarında, enfeksiyon ve inflamasyon ayırımını yapmak için korelasyon tespit edilmemiştir. Bizim çalışmamıza benzer olarak
PCT üst limitinin 0.8 ng/mL kabul edilmesi önerilmiştir. Haubitz ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada CRP ile HD
(Trimarchi ve ark 2013). tedavisinin süresi arasında ilişki kurulamamıştır (Haubitz ve ark
2007). Bizim çalışmamızdan farklı olarak Sethi ve arkadaşlarının
Lavin-Gomez ve arkadaşlarının 69 sağlıklı ve 23 HD hastasında yaptığı çalışmada ise CRP ile HD yılı arasında korelasyon
yaptığı ve PCT düzeylerinin karşılaştırıldığı çalışmada HD saptanmıştır. Bu çalışmada hemodiyaliz süresi uzadıkça CRP
hastalarında PCT düzeyleri sağlıklı gruba göre anlamlı düzeyde düzeyini yükseldiğini gösterilmiştir. Bu durum hemodiyaliz
yüksek bulunmuştur (sırasıyla 0.79 ve 0.03 ng/mL). Çalışmanın sürecindeki inlamatuvar olaylar ile ilişkilendirilmiştir (Sethi ve ark
sonucunda bulunan HD hastalarındaki bu yüksekliğin diyaliz 1988).
tedavisinin mikrovasküler etkileşimlerine bağlı olabileceği
düşünülmüştür (Lavin-Gomez ve ark 2011). SONUÇ VE ÖNERİLER

Montagnana ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada 44 HD Hemodiyalize giren kronik böbrek yetmezliği hastalarında C-
hastasında PCT düzeyleri çalışılmıştır. Hastalarda enfeksiyon, reaktif protein ve prokalsitonin düzeyleri enfeksiyondan
son 2 ay içinde geçirilmiş inflamatuvar hastalık, kanser, bağımsız olarak yüksek seyretmektedir. Bu durum HD
karaciğer anormalliği ve hiotiroidizm dışlanmıştır. Tüm uygulamasının sürekli olarak immün sistemi aktive etmesi ve
hastalarda PCT düzeyi normal üst limitin üzerinde bulunmuştur. kronik inflamatuvar süreç ile ilişkilidir. Bu parametrelerin
Sonuç olarak PCT’nin sistemik bakteriyel enfeksiyonun duyarlı yüksekliği HD hastalarında gereksiz antibiyotik kullanımına ve
ve özgül tanısal ve prognostik belirteci olduğu düşünülmekle antibiyotik direncine neden olmaktadır. Bu nedenle HD
birlikte böbrek fonksiyonlarında bozulma olan hastalara özgül hastalarında enfeksiyon tanısında kullanılan yeni CRP ve PCT
belirli referans aralıklarının geliştirilebileceği önerilmiştir cut-off değerlerinin belirlenmesi önemlidir. Bizim çalışmamızın
(Montagnana ve ark 2009). sonuçlarına göre bu hasta populasyonunda CRP’nin cut-off
değeri 15.6±9.7 mg/dL, PCT’nin cut-off değeri için 0.63±2.6
Bizim çalışmamızda HD hastalarının PCT düzeyi kontrol ng/mL olarak bulunmuştur. Bu sonuçların daha ileri çalışmalarla
grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Bu durum desteklenmesi gerekmektedir.
PCT’nin inflamatuvar durumlardan etkilenebileceğini ve HD gibi
kronik inflamatuvar süreçlerde normalden yüksek KAYNAKLAR
bulunabileceğini göstermektedir.
1.Park JH, Kim DH, Jang HR, Kim MJ, Jung SH, Lee JE, Huh W, Kim YG, Kim
DJ, Oh HY. Clinical relevance of procalcitonin and C-reactive protein as
Çalışmamızda hem KBY grubunda hem de konrol grubunda infection markers in renal impairment: a cross-sectional study. Critical Care
cinsiyetlere göre CRP değerlerine bakıldığında iki cinsiyet 2014; 18:640.
arasında anlamlı fark tespit edilmemiştir. Haubitz ve 2.Trimarchi H, Dıcugno M, Muryan A, Lombi F, Iturbe L, Rana MS, Young P, Nau
K, Iriarte R, Pomeranz V, Forrester M, Karl A, Alonso M. Pro-Calcıtonın And
170 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Inflammatıon In Chronıc Hemodıalysıs. Medicina (Buenos Aires) 2013; 73:


411-416.
3.Kalantar-Zadeh K, Kopple JD. Relative contributions of nutrition and
inflammation to clinical outcome in dialysis patients. Am J KidneyDis.
2001;38(6):1343-50.
4.Heimburger O, Qureshi AR, Blaner WS, Berglund L, Stenvinkel P. Handgrip
muscle strength, lean body mass, and plasma proteins as markers of nutritional
status in patients with chronic renal failure close to start of dialysis therapy. Am
J KidneyDis. 2000;36(6):1213-25.
5.Rashid H, Haq R, Rehman A. Comparison of C-reactive protein levels with
delivered dose of Kt/V in patients with end-stage renal disease on maintenance
hemodialysis. Saudi Journal Of Kidney Diseases And Transplantation.
2015;26(4):692-6.
6.Park JH, Kim DH, Jang HR, Kim MJ, Jung SH, Lee JE, Huh W, Kim YG, Kim
DJ, Oh HY. Clinical relevance of procalcitonin and C-reactive protein as
infection markers in renal impairment: a cross-sectional study. Critical Care
2014; 18:640.
7.Level C, Chauveau P, Delmas Y, et al. Procalcitonin: a new marker of
inflammation in haemodialysis patients. Nephrol Dial Transplant 2001; 16:
980-6.
8.Mori KI, Noguchi M, Sumino Y, Sato F, Mimata H. Use of procalcitonin in
patients on chronic hemodialysis: procalcitonin is not related with increased
serum calcitonin. International Scholarly Research Network Urology 2012;
2012: 1-6.
9.Sitter T, Schmidt M, Schneider S, Schiffl H. Differential diagnosis of bacterial
infection and inflammatory response in kidney diseases using procalcitonin. J
Nephrol 2002; 15: 297-301.
10.Chawla LS. Hemodialysis International 2009; 13:222–234 Keysen GA Clin J
Am Soc Nephrol 4: S56–S63, 2009.
11.Haubitz M, Brunkhorst R, Wrenger E, Froese P, Schulze M, Koch KM. Chronıc
Inductıon Of C -Reactıve Proteın By Hemodial Ysıs, But Not By Perıtoneal Dıal
Ysıs Therapy. Peritoneal Dialysis International, Vol 16 pp (2007). 158-162.
12.Kaur S, Singh NP, Jain AK, Thakur A. Serum C-reactive protein and leptin for
assessment of nutritional status in patients on maintenance hemodialysis.
Indian J Nephrol. 2012 Nov-Dec; 22(6): 419–423.
13.Dashti N, Einollahi N, Nabatchian F, Sarabi M, Zarebavani M. Significance of
Albumin and C-Reactive Protein Variations in 300 End Stage Renal Disease
Patients in Tehran University of Medical Sciences Hospitals During Year 2010.
Acta Medica Iranica, 2012; 50(3): 197-202.
14.Zimmermann J, Herrlinger S, Pruy A, Metzger T, Wanner C. Inflammation
enhances cardiovascular risk and mortality in hemodialysis patients. Kidney
International, Vol. 55 (1999), pp. 648–658.
15.Herget-Rosenthal S, Klein T, Marggraf G, et al. Modulation and source of
procalcitonin in reduced renal function and renal replacement therapy. Scand J
Immunol 2005; 61: 180-6.
16.Lavin–Gomez BA, Palomar–Fontanet R, Gago–Fraile M, Quintanar–Lartundo
JA, Gomez–Palomo E, Gonzalez–Lamuno D, García–Unzueta MT,
Arias–Rodríguez MA, Gomez–Gerique JA. Inflammation Markers, Chronic
Kidney Disease, and Renal Replacement Therapy. Advances in Peritoneal
Dialysis, Vol. 27, 2011.
17.Montagnana M, Lippi G, Tessitore N, Salvagno GL, Danese E, Targher G,
Lupo A, Guidi GC. Procalcitonin values after dialysis is closely related to type of
dialysis membrane. Scand J Clin Lab Invest. 2009;69(6):703-7.
18.Lee WS, Kang DW, Back JH, Kim HL, Chung JH, Shin BC. Cutoff value of
serum procalcitonin as a diagnostic biomarker of infection in end-stage renal
disease patients. Korean J Intern Med. 2015 Mar;30(2):198-204.
19.Cotoi OS, Manjer J, Hedblad B, Engstrom G, Melander O, Schiopu A. Plasma
procalcitonin is associated with all-cause and cancer mortality in apparently
healthy men: a prospective population-based study. BMC Medicine 2013,
11:180.
20.Sethi D, Muller BR, Brown EA, Maini RN, Gower PE. C reactive protein in
haemodialysis patients with dialysis arthropathy. Nephrol Dial Transplant 1988;
3:269-71.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 171

Sözel Bildiri / Araştırma Değerlendirme Anketi olarak çalışmamızın yüksek güvenilirlik ve


yüksek geçerliliğe sahip olduğu sonucuna varıldı.

Kontraseptif Bilgi Değerlendirme Ölçeğinin


Türkçe Uyarlaması Ve Türkiye Geçerlilik
Güvenilirlik Çalışması

Mustafa Emre Eryilmaz1, Celal Kuş2, Raziye Şule Gümüştakım3

1. ksü tıp fakültesi aile hekimliği ABD


2. sü tıp fakültesi aile hekimliği ABD
3. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
4. KSÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği ABD, ONİKİŞUBAT, Türkiye E-mail:
emrerylmz@hotmail.com

Mustafa Emre Eryilmaz tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular
2" başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: kontrasepsiyon, aile planlaması, geçerlilik,


güvenilirlik, bilgi değerlendirme

Amaç:
Çalışmamızda kontraseptif yöntemler hakkında ülkemizde
yeterli geliştirilmiş ölçek eksikliği sebebiyle geniş kapsamlı
değerlendirilmiş bir yurtdışı ölçeği olan ‘Kontraseptif bilgi
değerlendirme (contraceptive knowledge assessment-cka)
anketinin Türkçe uyarlanması ve anketin uygulanıp geçerlilik
güvenilirlik çalışması yapılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmamız 2020 Nisan-Temmuz aylarında Kahramanmaraş ili
ve çevresinde yapılmıştır. Çalışmamız metodolojik tipte bir
geçerlilik ve güvenirlik çalışması olarak tasarlanmıştır. Örneklem
büyüklüğü geçerlilik güvenilirlik analizlerinde ölçek soru
sayısının 5-10 katı olması gerektiğinden ölçek 250 kişiye
uygulanmıştır. Bu bilgiye dayanarak 30 katılımcıya 2-4 hafta
arayla test-tekrar test uygulanmıştır. Çalışmamızda geçerlilik
analizi olarak faktör analizleri, güvenilirlik analizi olarak
Cronbach alfa, madde-toplam korelasyonu, test-tekrar test
korelasyon analizi yapılmıştır. Çalışmamızda istatistiksel
anlamlılık düzeyi p<0.05 kabul edilmiş ve hesaplamalarda
SPSS istatistik programı kullanılmıştır.

Bulgular:
Araştırmaya dahil edilen 240 kişinin ortalama yaşı 26,55±5,27
yıldı. %54,5’i (n=131) 18-25 yaş grubundaydı. Araştırmaya
katılan kişilerin %57,1’i (n=137) kadın, %42,9’u (n=103) erkekti.
Çalışmamızda %52,1’i (n=125) tıp öğrencisi, %47,9’u (n=115)
çalışan kesimdi. Tıp öğrencileri ile çalışan kesimin kontraseptif
bilgi değerlendirme puanları karşılaştırıldığında tıp öğrencileri
14,26±4,69 puan, çalışan kesim 11,17±6,35 puan almıştır.
Gruplar arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur
(p<0,001). Çalışmamızda geçerlilik için bakılan faktör analizi
sonucunda Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) değeri 0,86 ve Bartlett
sonucu p<0,05’ tir. Güvenilirlik için bakılan Cronbach alfa
katsayısı 0,86 bulunmuştur. Test-tekrar test grubundaki
popülasyonu testi ilk uygulamada 12,73±7,08 puan alırken 2-4
hafta süre sonra tekrar uygulamada 13,93±6,48 puan almıştır.
Bu puanların korelasyon analizi ise 0,975 (%97,5), p değeri de
0,000 çıkarak test puanları ile tekrar test puanları arasında
anlamlı fark bulunmuştur.

Sonuç:
Haynes ve ark. tarafından geliştirilen “Contraceptive Knowledge
Assessment” ölçeğinin Türkçe uyarlaması ve Türkiye’ deki
geçerlilik güvenilirliği araştırılan bu çalışmada yaptığımız
anketler ve analizler sonucunda Kontraseptif Bilgi
172 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma 65,7, kadınların yaş ortalaması 59,1 idi. Çalışmaya dahil edilen
93 hastanın idrar kültürlerinde tek patojen saptanırken, 2
hastada 2 farklı patojen olmak üzere toplam 95 hastadan 97
Polikliniğimize Başvuran ve Yatış Gerektirmeyen mikroorganizma izole edildi (Şekil 1). İzolatların 84’ü (%86,5)
Hafif/Orta Şiddetli Üriner Sistem Enfeksiyonlarında İzole gram (-) iken 13’ü (%13,5) gram (+) idi. En sık izole edilen
Edilen Mikroorganizmaların ve Antibiyotik mikroorganizma ESBL (+) E. coli (n:34, %35) idi. Bunu sırasıyla
Duyarlılıklarının Araştırılması ESBL (-) E. coli (n:28, %28,9), Enterococcus faecalis (n:11,
%11,4), ESBL (-) Klebsiella spp. (n:11, %11,4), ESBL (+)
Arzu Tarakçı Klebsiella spp. (n:7, %7,2), Enterobactericea (n:3, %3,1), S.
saprophyticus (n:2, %2) ve Proteus mirabilis (n:1, %1) izledi
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, 42090 MERAM, Türkiye E-mail: (Şekil 1). ESBL (+) E. coli ve Klebsiella suşlarının antibiyoik
aaaribas1972@hotmail.com duyarlılık oranları Tablo 1’de, ESBL (-) E. coli ve Klebsiella
suşlarının antibiyoik duyarlılık oranları Tablo 2’de özetlendi. İzole
Arzu Tarakçı tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2" başlıklı
oturumda sunulmuştur.
edilen 11 Enterococcus faecalis suşunda %72 ampisilin
duyarlılığı tespit edilirken hiçbirinde vankomisin direnci
Anahtar Kelimeler: üriner sistem, enfeksiyon, mikroorganizma, saptanmadı. Çift mikroorganizma üreyen hastaların birisi 71
direnç yaşında diğeri 52 yaşında kadın hastalar idi. Her ikisinde de
ESBL(+) Klebsiella ve Enterococcus faecalis birlikteliği
Tam Metin vardı. S. saprophyticus üremesi olan hastalar 29 ve 38
yaşlarında genç kadın hastalar idi. Her iki suş da TMP-SMX,
siprofloksasin ve nitrofurantoin duyarlı, fosfomisin dirençli idi.
Giriş Üreyen tek Proteus suşu 55 yaşında bir kadın hastaya aitti ve
geniş antibiyotik duyarlılığı mevcuttu.
Üriner sistem enfeksiyonları (ÜSE) erişkinlerde sıkça rastlanan
klinik enfeksiyonlardandır. Etkin bir tedavi için ÜSE’nin
epidemiyolojisi, yol açan etkenlerin dağılımı ve antibiyotik
duyarlılık profillerinin bilinmesi önemlidir. İzole edilen etkenlerin
%75-90’nı Enterobacteriaceae ailesindeki bakteriler olup, ilk
sırayı Escherichia coli almaktadır [1,2].

Günümüzde genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (ESBL)


üreten Enterobacteriaceae suşlarına toplum kaynaklı ÜSE’lerde
de rastlanmaktadır. Bu durum etkin tedavi seçeneklerini
sınırlandırmakta ve hastaların tedavisinde güçlüklere yol
açmaktadır (3). Etkin olmayan tedaviler, sık antibiyotik
maruziyeti ile beraber her geçen gün artan antibiyotik direncine
sebep olmaktadır (4).

Septik formda seyreden şiddetli ÜSE’ler çoğunlukla hastanede


yatarak tedavi gerektirirken, hafif ve orta dereceli ÜSE’lerde
ayaktan tedavi mümkün olabilmektedir. Tablo 1: ESBL (+) E.coli (n:34) ve Klebsiella (n:7) suşlarının
antibiyotik duyarlılık oranları
Bu çalışmada, polikliniğimizde takip edilen ve yatış
Antibiyotik ESBL (+) E.coli (%) ESBL (+) Klebsiella
gerektirmeyen hafif/orta dereceli ÜSE’lerde izole edilen (%)
mikroorganizmaların dağılımı ve antibiyotik duyarlılık oranları
Fosfomisin 100 86
saptanarak, birinci basamak sağlık kuruluşlarında ampirik
Nitrofurantoin 100 71
tedavide reçete edilebilecek antibiyotik seçeneklerinin
Trimetoprim/sülfameta 38,8 28,5
belirlenmesi amaçlandı.
ksazol
Amoksisilin klavulonat 16,6 -
Materyal ve Metod
Siprofloksasin 5,5 14,3
Gentamisin 50 57
Çalışmaya 01.06.2019-31.12.2019 tarihleri arasında
polikliniğimize başvuran ve idrar kültürlerinde üreme olan 95 Amikasin 27,7 57
hasta dahil edildi. Hastaların tümünde yatış gerektirmeyen
hafif/orta dereceli üriner sistem enfeksiyonu mevcuttu.
Hastaların idrar kültürleri antibiyotik tedavisi başlanmadan
alındı. Üreyen 97 mikroorganizmanın antibiyotik duyarlılıkları
Clinical Laboratory Standarts Institute temel alınarak disk
diffüzyon yöntemi ile araştırıldı.

Bulgular

Poliklinikten takibe uygun, idrar kültüründe üreme saptanan


hafif/orta dereceli üriner sistem enfeksiyonu olan 95 hasta
çalışmaya dahil edildi. Hastaların 74’ü (%78) kadın, 21’i (%22)
erkekti. Hastaların yaş aralığı 20-88, erkeklerin yaş ortalaması
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 173

Tablo 2: ESBL (-) E.coli (n:28) ve Klebsiella (n:11) suşlarının TMP-SMX duyarlılığı siprofloksasinden daha yüksek olarak
antibiyotik duyarlılık oranları bulunmuştur. Bu durum ülkemizde son yıllarda siprofloksasinin
Antibiyotik ESBL (-) E.coli (%) ESBL (-) Klebsiella (%) üriner sistem infeksiyonlarında sık reçete edilmesine ve TMP-
Fosfomisin 100 90,9 SMX’in reçete tercihlerinde daha arka sırada yer almasına bağlı
Nitrofurantoin 100 100 olarak düşünüldü. TMP-SMX reçete edilme oranının düşük
Trimetoprim/sülfameta 64 72,7
olmasının sebebi de daha önceki yıllarda yapılan çalışmalardan
ksazol elde edilen verilerde TMP-SMX duyarlılığının düşük saptanması
Ampisilin 53,5 27,2 olabilir. Bu da gösteriyor ki az kullanılan antibiyotiklere karşı
zaman içerisinde mikroorganizmalar tekrar duyarlı hale
Amoksisilin klavulonat 71,4 72,7
gelebilmektedir. Bu nedenle ampirik antibiyotik tercihlerinin
Siprofloksasin 67,8 81,8
isabetli olabilmesi için lokal ve güncel kültür-antibiyogram
Sefuroksim 71,4 90,9
sonuçlarının takibi önem arz etmektedir.
Sefuroksim aksetil 71,4 90,9
Gentamisin 89,2 72,7 Sonuç
Amikasin 96,4 81,8
Seftriakson 100 90,9 ÜSE’de etken büyük oranda gram negatif bakterilerdir. ESBL (-)
gram negatif mikroorganizmalar geniş antibiyotik duyarlılığına
Tartışma sahip oldukları için birinci basamak sağlık kuruluşlarında
reçetelenebilecek tedavi seçenekleri mevcuttur ancak dirençli
ÜSE’ ler uygunsuz ve yaygın antibiyotik kullanımı sonucunda mikroorganizmalarda seçenekler kısıtlanmaktadır. Kültür
giderek artan direnç nedeniyle gerek ülkemizde gerekse dünya imkanının olmadığı birinci basamak sağlık kuruluşlarında
genelinde tedavisi güçleşen ve maliyeti artan enfeksiyonlar ampirik antibiyotik tedavisi düzenlenmesinde hafif dereceli
haline gelmiştir. ÜSE’de tedaviye genellikle ampirik olarak enfeksiyonlar için fosfomisin ve nitrofurantoin ön plana çıkarken,
başlandığından, bölgesel olarak etken mikroorganizmaların orta şiddetli enfeksiyonlarda hastanın böbrek fonksiyon testleri
antibiyotik duyarlılıklarındaki değişimlerin bilinmesi önem normal sınırlarda ise aminoglikozidler ve
taşımaktadır (5). trimetoprim/sülfametoksazol reçete edilebilecek uygun
antibiyotikler olarak görülmektedir.
Geniş kapsamlı, 18.474 E. coli ve Klebsiella izolatında oral
fosfomisin direncinin ele alınmış olduğu bir çalışmada, Kaynaklar:
çalışmamıza benzer şekilde izolatlar arasında ilk sırayıESBL(+)
E.coli alırken bunu sırasıyla ESBL (-) E.coli ve Klebsiella suşları 1.Eroğlu M, Koçoğlu E, Karabay O, Semerciöz A. Toplum kaynaklı üriner sistem
izlemiştir. Bu çalışmada bizim çalışmamızdan farklı olarak enfeksiyonlarında izole edilen Enterobacteriaceae türlerinin bazı antibiyotiklere
duyarlılıkları. Türk Üroloji Derg 2007;33:100
ESBL(+) Klebsiella oranı ESBL (-) klebsiella’dan daha yüksek 2.Kucheria R, Dasgupta P, Sacks SH, Khan MS, Sheerin NS. Urinary tract
iken bizim çalışmamızda ESBL(-) klebsiella üçüncü sırayı infections: new insights into a common problem. Postgraduate Med J
almaktadır. Bu çalışmada oral fosfomisin direnci E.coli’de %1, 2005;81:83- 6.
3.Arslan H, Azap OK, Ergonul O, Timurkaynak F, Urinary Tract Infection Study
Klebsiella’da %19 olarak tespit edilmiştir (6). Çalışmamızda
Group. Risk factors for ciprofl oxacin resistance among Escherichia coli strains
benzer şekilde E. coli suşlarında fosfomisin direnci isolated from communityacquired urinary tract infections in Turkey. J Antimicrob
saptanmazken, ESBL (-) Klebsiella suşlarında %9, ESBL (+) Chemother 2005;56:914-8
Klebsiella suşlarında % 14 fosfomisin direnci saptanmıştır. 4.Judith A. Anesi , Ebbing Lautenbach , Irving Nachamkin, Charles Garrigan ,
Warren B. Bilker , Jacqueline Omorogbe , Lois Dankwa , Mary Wheeler , Pam
Tolomeo , Jennifer H. Han. The role of extended-spectrum cephalosporin-
Ülkemizde yapılan 14.383 idrar kültürü örneğinin ESBL (+) resistance in recurrent community-onset Enterobacteriaceae urinary tract
E.coli ve Klebsiella suşları için araştırıldığı bir çalışmada ESBL infections: a retrospective cohort study (kaynak ddüzenlenecek)
5.Drew RH. Antimicrobial stewardship programs: how to start and steer a
(+) E. coli suşlarında antibiyotik duyarlılık sıralaması
successful program. J Manag Care Pharm 2009; 15(2 Suppl): 18-23.
çalışmamızla birebir örtüşmektedir. Aynı çalışmada ESBL (+) 6.Matthews PC , Barrett LK , Warren S. Oral fosfomycin for treatment of urinary
Klebsiella suşlarında ise ilk sırayı alan fosfomisin duyarlılığını tract infection: a retrospective cohort study. BMC Infectious Diseases. (2016)
gentamisin izlerken üçüncü sırayı siprofloksasin almaktadır (7). 16:556 DOI 10.1186/s12879-016-1888-1
7.Coşkun US. Fosfomycin and nitrofurantoin susceptibilities of Escherichia
coli and Klebsiella pneumoniae isolates producing extanded spectrum Beta-
Yine ülkemizde yapılan başka bir çalışmada idrar kültürü lactamase causing urinary tract infections. Journal Of Contemporary Medicine.
izolatlarından elde edilmiş olan 626 E. coli suşu incelenmiş DOI: 10.16899/gopctd.450476 J Contemp Med 2019;9(1):55-58
8.Çopur Çiçek A, Sandallı C, Budak EE, Yağmur G, Çizmeci Z, Ak S, Balcı PÖ,
seftriakson ve sefuroksim için % 77 duyarlılık tespit edilmiştir.
Şay Coşkun SU, Ay Altıntop Y, Fırat M, Sarı F, Çalışkan A, Yıldız N, Sancaktar
Bizim çalışmamızda da ESBL (-) E. coli suşlarında benzer M, Özgümüş OB. Characterization of class 1 and class 2 integron gene
şekilde sefalosporin duyarlılığı % 70’in üzerinde tespit edilmiştir cassettes in Escherichia coli strains isolated from urine cultures: a multicenter
(8). study. Mikrobiyol Bul. 2016;50:175-85.
9.Tulara NK. Nitrofurantoin and Fosfomycin for Extended Spectrum Beta-
lactamases Producing Escherichia coli and Klebsiella pneumoniae. Journal of
ESBL (+) E.coli ve klebsiella’nın incelendiği 464 izolat içeren Global Infectious Diseases . J Glob Infect Dis. 2018 Jan-Mar; 10(1): 19
diğer bir çalışmada E. coli %82,75 oranıyla ilk sırayı alırken 21.doi: 10.4103/jgid.jgid_72_17)
bunu %17,24 oranı ile Klebsiella suşları izlemiştir. E.coli
suşlarında antibiyotik duyarlılık oranı sırası ile fosfomisin %99,6,
nitrofurantoin %93,7, aminoglikozitler %47,8, TMP-SMX %37,9
ve kinolon %24,3 olarak saptanırken Klebsiella suşlarında sırası
ile fosfomisin %87,7, nitrofurantoin %57,7, aminoglikozitler
%53,8, kinolon %45,3, TMP-SMX %28,8 oranında duyarlı
olarak tespit edilmiştir (9). Benzer şekilde ESBL (+) E. coli ve
klebsiella suşlarında bizim çalışmamızda da en yüksek duyarlılık
oranı fosfomisin ve nitrofurantoin’de tespit edilirken bunu
aminoglikozit duyarlılığı izlemektedir. Farklı olarak çalışmamızda
174 Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Sözel Bildiri / Araştırma

Primer İmmün Yetmezlikli Hastaların Birinci


Basamak Sağlık Merkezlerine Olası Klinik
Başvuru Şekillerinin Araştırılması

Fatih Çölkesen, Recep Evcen

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD,


İmmünoloji ve Alerji BD, 42090 Konya, Türkiye E-mail: drvefa42@hotmail.com

Fatih Çölkesen tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Primer immün yetmezlik; Birinci basamak


sağlık hizmetleri; Rekürren enfeksiyon; Otoimmunite;
İnflamasyon

Amaç:
Primer immün yetmezlikler (PİY), immün sistemle ilgili
enfeksiyöz ve non-enfeksiyöz komplikasyonlara yatkınlığın
arttığı bağışıklık sistemindeki kalıtsal hastalıklardır. PİY rekürren
enfeksiyonlar dışında otoimmun hematolojik bulgular, otoimmün
hepatit, lenfoma ve diğer maligniteler, inflamatuar barsak
hastalığı bulguları, kronik akciğer hastalığı bulguları,
malabsorbsiyon bulguları ile de kliniğe başvurabilmektedir.
Rekürren enfeksiyon dışındaki klinik prezentasyonları primer
immün yetmezlikli hastaların % 30-40’ında görülebilmektedir.
Çalışmamızda primer immün yetmezliğin değişken klinik
prezentasyonuna dikkat çekerek bu konuda farkındalık
oluşturmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem:
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Erişkin
İmmünoloji ve Alerji Kliniğinde 2015-2020 yılları arasında primer
immün yetmezlik tanısı almış hastaların klinik verileri hasta
dosyalarından elde edildi.

Bulgular:
Çalışmaya 78 PİY hastası dahil edildi. Hastaların ortalama yaşı
36 ± 13 ve 42’si (%54 ) kadındı. Hastaların 57’sinde (% 73)
rekürren enfeksiyon geçirme öyküsü mevcuttu. Hastaların
38’inde (%48,7) otoimmun sitopeni, 35’inde (%44,8) kronik
akciğer hastalığı ,40’ında (%51,2) malnutrisyon, 6’sında (%
7,6), inflamatuar barsak hastalığı, 4’ünde (%5,1) lenfoma
mevcuttu.

Sonuç:
Primer immün yetmezlikli hastaların tekrarlayan enfeksiyon
atakları dışında çeşitli klinik prezentasyon şekilleri mevcuttur. Bu
konuda birinci basamak sağlık merkezlerinde çalışan hekimlerin
farkındalığının oluşması, primer immün yetmezlik gibi tanı
konulmasında yıllarca gecikme yaşanabilen, gerekli tedavileri
alamadıkları için bu süreçte kalıcı komplikasyonlar gelişebilen
hasta grupları için hayati önem taşımaktadır. Primer immün
yetmezlikli hastaların birinci basamak sağlık merkezlerine
başvurularında ayrıntılı bir anamnez ve aile öyküsü alınması,
primer immün yetmezlik tanısından şüphe edilip immünoloji
kliniklerine yönlendirilmesi önem arz etmektedir.
Sözel Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 175

Sözel Bildiri / Araştırma

Sağlık Çalışanlarının İnfluenza Aşısı Hakkında


Bilgi, Tutum Ve Davranışlarının
Değerlendirilmesi

Elif Kılıçoğlu1

1. afyon çobanlar ilçe devlet hastanesi


2. Afyon Çobanlar İlçe Devlet Hastanesi, ÇİĞLİ, Türkiye E-mail:
dr.eliff@hotmail.com

Elif Kılıçoğlu tarafından 31/10/2020 13:00 tarihinde "Sözel bildiriler 14: Çeşitli konular 2" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: influenza aşısı, sağlık çalışanları, tutum,


davranış

Amaç:
Bu çalışma ile sağlık çalışanlarının influenza aşısı hakkında bilgi,
tutum ve davranışlarını değerlendirerek, yüksek olan
aşılanmama oranlarının nedenlerinin belirlenmesi ve
irdelenmesi, influenza infeksiyonunun önemi, aşının faydaları
gibi konulara dikkat çekerek aşılanma oranlarının artırılması
amaçlandı.

Gereç ve Yöntem:
Etik kurul onamı alındıktan sonraki 4 ay boyunca Sağlık Bilimleri
Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi
sağlık çalışanlarının influenza aşısı hakkında bilgi, tutum ve
davranışlarının değerlendirildiği tanımlayıcı bir çalışmadır.
Araştırma, Mart 2018 ile Temmuz 2018 arasındaki 4 aylık
sürede gerçekleştirilmiştir. Sağlık çalışanlarının önceden
hazırlanmış anket sorularına cevap vermeleri istenmiştir.
Anketler, katılımcıların çalışma hakkında bilgilendirilmesi ve
sözlü onamlarının alınmasından sonra uygulanmıştır. Verilerin
tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama, standart sapma, medyan
en düşük, en yüksek, frekans ve oran değerleri kullanılmıştır.

Bulgular:
Çalışmanın sonuçlarına göre; katılımcıların %50,8’i doktor,
%49,2’si yardımcı sağlık personelidir. Çalışmamıza katılanların
%59,1’i hiç mevsimsel influenza aşısı yaptırmadığını, sadece
%3,3’ü her yıl düzenli aşı yaptırdığını ifade etmiştir. 2017-2018
sezonunda influenza aşısı yaptıranların oranı ise sadece %5,2
dir.
Bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik sorulara verilen cevaplar
değerlendirildiğinde; katılımcıların toplam bilgi puan ortalaması
6,7+2,9; median değeri ise 7 olarak bulunmuştur. Çalışmamıza
katılan sağlık çalışanlarının %45’i median değerin altında
kalmıştır. Açıkça görülmektedir ki; sağlık çalışanlarının influenza
aşısı olma oranları, aşı ile ilgili tutumları ve bilgi düzeyleri istenen
seviyelerde değildir.

Sonuç:
Sağlık çalışanlarının influenza aşısı olmama nedenlerine
bakıldığında aslında bu nedenlerin çoğunun, ülke çapında
yapılacak sağlık çalışanlarında bilinçlendirme ve farkındalığın
artırılmasına yönelik eylemler ve stratejilerle ortadan
kaldırılabilmesi mümkün gözükmektedir. Ek olarak her sağlık
kuruluşunun kendine spesifik influenza aşı programını
geliştirmesi, aşı ile ilgili her yıl eğitim toplantıları düzenlemesi ve
aşı takvimini bildirmesi önemlidir. Sağlık çalışanlarına gerçek bir
kontraendikasyon varlığınının olmaması durumunda influenza
aşısınının zorunlu kılınması da bir seçenektir.
176 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu Indian Dermatol Online J. 2018 Nov-Dec;9(6):383-388. doi:


10.4103/idoj.IDOJ_107_18. PMID:30505776
2. Balamtekin N, Ünay B, Kalman S, Akın R. Sağlıklı iki çocukta
18 Aylık Sağlıklı Çocukta Herpes Zoster herpes zoster. Gülhane Tıp Dergisi 2004; 46: 169-71.
3. Ozuguz, Pinar & Dogruk Kacar, Seval & Polat, Serap &
Fatma Etgü1, Mehmet Katırcıoğlu2 Karaca, Semsettin & Kundak, Afsin. (2014). Childhood Zona
Zoster Infection: 12 Case Reports. Abant Medical Journal. 3.
1. Ordu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği, 52200 ALTINORDU, 253-256. 10.5505/abantmedj.2014.07108.
Türkiye E-mail: ftmyildirim@hotmail.com
2. Özel Muayenehane
4. Erdoğmuş, Sema & Cerrah, Gökçen & Köstek, Hümeyra &
Kıral, Asuman & Saglam, Zuhal. (2015). Childhood involvement
of herpes zoster. Medeniyet Medical Journal. 30.
Fatma Etgü tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı 10.5222/MMJ.2015.186.
oturumda sunulmuştur.
5. Karagun, Ebru. (2019). Childhood Herpes Zoster Infection: A
Retrospective Study. Turkish Journal of Dermatology. 13.
Anahtar Kelimeler: herpes zoster, sağlıklı çocuk, asiklovir, 20-24. 10.4274/tdd.galenos.2018.3701.
varisella zoster virüs 6. Increased risk of herpes zoster in children with cancer: A
nationwide population-based cohort study. Lin HC, Chao YH,
Giriş: Wu KH, Yen TY, Hsu YL, Hsieh TH, Wei HM, Wu JL, Muo CH,
Herpes zoster varisella zoster virüsün sebep olduğu latent bir Hwang KP, Peng CT, Lin CC, Li TC.Medicine (Baltimore). 2016
enfeksiyondur. Genellikle yaşlılarda görülür. 10 yaş altında Jul;95(30):e4037. doi:
nadirdir ve görüldüğünde altta yatan immünsupresyonla birlikte 10.1097/MD.0000000000004037.PMID:27472677
olduğu düşünülmektedir. Biz 18 aylık sağlıklı çocukta gelişen 7. Cocukluk Cagi Herpes Zoster Infeksiyonun Klinik
herpes zoster enfeksiyonunu nadir görüldüğü için sunmak Özellikleri/Clinical Features of Herpes Zoster Infections in
istedik ChildhoodCölgecen, Emine; Kücük, Öznur; Balci,
Mehmet.Turkderm; Istanbul Vol. 46, Iss. 1, (2012): 26-28.
Olgu: 8. Çiçek D. İnfantil dönemde bir herpes zoster olgusu. Fırat Tıp
18 aylık kız bebek sırt bölgesinde ağrı, kızarıklık ve su Dergisi 2007; 12: 313-4.
kabarcıkları şikayetiyle değerlendirildi. Hastanın öyküsü 9. Mahmut Demir, Mustafa Aksoy. Lumbosacral region herpes
alındığında hastanın önce ağrısının olduğu sonrasında zoster case in healthy child. Van Med J. 2017; 24(4): 394-396
döküntülerin çıktığı öğrenildi. Hastanın özgeçmişinde bilinen
herhangi bir hastalığı, immunsupresyonu veye ilaç kullanımı
bulunmamaktaydı. Hastanın 10 aylıkken su çiçeği enfeksiyonu
geçirdiği öğrenildi. Hastanın ailesi stres tariflemekteydi.
Yapılan dermatolojik muayenesinde hastanın servikal
bölgesinde sırt orta hattan başlayıp sol kola skapulaya uzanan
dermatomal yerleşimli eritemli zeminde çok sayıda grube
veziküller görüldü. Öykü ve dermatolojik muayene bulgularıyla
herpes zoster tanısı koyulan hastaya ağrısı fazla olduğu için
asiklovir 20 mg/kg, günde 4 doz olarak tedaviye başlandı.
Takibimizde hastanın şikayetleri geriledi ve herhangi bir
komplikasyon oluşumu gözlenmedi

Sonuç:
Herpes Zoster enfeksiyonunun etkeni olan Varisella zoster
virüsü (VZV), zarflı ve çift zincirli DNA virüsüdür. Virüs arka kök
ganglionlarına yerleşerek latent hale gelir.
Virüs, stress, immünsupresyon veya yaşlılık gibi bir tetikleyicinin
etkisiyle reaktif hale gelir ve herpes zoster oluşur. Herpes zoster
etkilenen gangliyonun duyusal alanında dermatomal yerleşen
veziküler cilt döküntüsü ile karakterizedir. Döküntüden önce
veya döküntü sırasında ağrı görülebilir.
Herpes Zoster çoğunlukla erişkinlerde görülmektedir.
Çocuklarda görüldüğünde sıklıkla altta yatan immunsupresyon
olduğu düşünülmektedir. Ancak yapılan çalışmalarda herpes
zosterin sağlıklı çocuklarda da görüldüğü bildirilmiştir.
Herpes zoster sağlıklı çocuklarda genellikle sorunsuz iyileşir ve
tedavi gerekmez. Ancak şiddetli ağrı, atopik dermatit veya
immünsupresyon varlığında antiviral tedavi verilebilir.
Herpes zoster genellikle yaşlılarda görülen ve çocuklarda
görüldüğünde altta yatan immunsupresyon olduğu düşünülen bir
hastalıktır ancak yapılan çalışmalarda gösterildiği gibi sağlıklı
çocuklarda da herpes zoster gelişebilir ve her zaman altta yatan
immunsupresyon araştırılması gerekli olmayabilir.

Kaynaklar:
1. A Clinico-epidemiological Study of Childhood Herpes Zoster.
Mitra B, Chopra A, Talukdar K, Saraswat N, Mitra D, Das J.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 177

Poster Bildiri / Olgu

Belim Ağrıyor Bir İğne Yaptıracaktım

Özlem Elçi1, Serdar Öztora2

1. çıldır 01 nolu aile sağlığı merkezi, 75000 ÇILDIR, Türkiye E-mail:


ozlemelci90@gmail.com
2. Trakya Üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Özlem Elçi tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı oturumda
sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: aile hekimliği, depresyon, birinci basamak,


kapsamlı yaklaşım

Giriş:
Aile hekimleri bireylerin ilk temas noktasıdır ve günlük pratikte
ayrışmamış hastayla karşılaşırlar.
Depresyon; en sık olarak hiçbir şeyden zevk alamama, çökkün
ruh hali ve işlevsellik kaybıyla seyreden bir duygu durum
bozukluğudur ve birinci basamakta en sık karşılaşılan
hastalıklardan biridir.
Ve depresyondaki hastaların birçoğu halsizlik, yorgunluk ve
iştahsızlık semptomlarıyla en sık birinci basamağa
başvurmaktadır.
Bu olgumuzda; anamnezin doğru ve eksiksiz alınması, hastaya
biyopsikososyospritüel yaklaşımın ve birinci basamakta hasta
yönetiminin öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.

Olgu:
25 yaş erkek hasta, 1-2 haftadır devam eden bel ağrısı ve hafif
balgam şikâyetleri vardı.
Bilinen kronik bir hastalığı ve düzenli kullandığı bir ilacı yoktu.
Fizik muayenesinde genel durumu iyi, akciğerlerinde dinlemekle
sağ alt bazalde ronküs mevcuttu. Diğer sistem muayeneleri
doğaldı.
Sigara öyküsü 12 paket/yıldı.
Hastanın anamnezi derinleştirildiğinde sigarayı önceleri günde
bir paket içerken, son bir yıldır günde iki paket içmeye
başlamıştı. Genel olarak bir isteksizlik ve hiçbir şeyden zevk
alamama hali mevcutmuş. Birinci Basamak için Beck
Depresyon Tarama Ölçeği uygulandığı zaman toplamda 12
puan almıştı. Ölçekten 4 ve üzeri puan %90 depresyon olasılığı
taşımaktadır.
Kişinin aktif bir intihar düşüncesi olmadığı için ayaktan psikiyatri
konsültasyonu istendi. Atipik pnömoni düşünülüp hastaya
reçetesi düzenlendi ve bir hafta sonrasında kontrole çağrıldı.
Psikiyatrik semptomlar haricinde aktif şikâyeti yoktu ve psikiyatri
hekimiyle görüşen hastaya ilaç tedavisi başlanmıştı. Birer ay
aralıklarla izleme çağrılan hastada 6 ayın sonunda belirgin
olarak semptomlarda gerileme ve iyileşme gözlendi. Hastaya
Birinci Basamak için Beck Depresyon Tarama Ölçeği tekrar
uygulandığı zaman aldığı skor 3’e kadar gerilemişti. Hastanın da
isteğiyle 1 yıl ilaç tedavisine devam edilip tedavisi sonlandırıldı.

Sonuç:
Birinci basamak bir hastalığın tanı ve tedavisinden çok daha
fazla şey barındırır. Sadece tanı koymak ve tedavi etmek değil,
gerekirse konsültasyonları istedikten sonra süreci yönetmek de
aile hekimine düşen görevler arasındadır. Hastalara
biyopsikososyal bir bütün olarak yaklaşmak aile hekimliği
pratiğinde asla göz ardı edilmemelidir.
178 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu ''Birinci Basamak Sağlık Çalışanları İçin Ergen Sağlığına ve
Sorunlarına Yaklaşım Cep Kitabı'' T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu, 1049, Ankara, 2017
Bir Ergende Ayrıntılı Öykü ve Psikososyal
Değerlendirme İle Konan Bulimia Nervoza
Tanısı

Dilara Canbay Özdemir1, Duygu Ayhan Başer1, Orhan Derman2

1. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 06130 ALTINDAĞ, Türkiye E-mail:


dilaracanbay@hotmail.com.tr
2. Hacettepe Üniveristesi Tıp Fakültesi

Dilara Canbay Özdemir tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Adolesan, Beslenme Bozukluğu, Bulimia


Nervoza, Koruyucu Hekimlik, Aile Hekimliği

Giriş:
Yeme bozuklukları biyolojik, sosyal, çevresel ve psikolojik
etkenlerin birbirleriyle etkileşimi sonucunda gelişmektedir ve en
ciddi yeme bozuklukları olan anoreksiya nevroza (AN) ve
bulimia nevroza (BN) tipik olarak adolesan dönemde
başlamaktadır. Aile hekimleri de yeme bozukluğu ile günlük
pratiklerinde sıkça karşılaşmaktadırlar. Bu vakada, polikliniğe
başvuran ergenlerde ayrıntılı öykünün ve psikososyal
değerlendirmenin önemini vurgulamayı amaçlıyoruz.

Olgu:
17 yaş 3 aylık erkek hasta, halsizlik, yorgunluk, 2-3 haftadır
devam eden mide ağrısı, bulantısı ve kusma şikayetleri ile
üniversite hastanesi ergen sağlığı polikliniğine başvurdu.
Aynada kendisini morbid obez olarak gördüğünü; 5-6 aydır,
midesi bulandığında kendisinin provoke edip kustuğunu ve
kusma dürtüsünü yok etmek için daha fazla yemek yediğini;
günde genellikle 2 öğün olmak üzere, bazen bir öğünde 3 büyük
porsiyon besin tükettiğini belirtti. Hasta kendisini değersiz olarak
gördüğünü, kendine zarar vermeyi düşünüp bazen zarar
verdiğini belirtti. Aşıları tam ve özgeçmiş ve soygeçmişinde
özellik olmayan hasta, çocuk ve ergen ruh sağlığında kronik
majör depresyon nedeniyle takipliydi, ancak ilaç kullanımını
reddetmekteydi. Hastanın ayrıntılı yapılan fizik muayenesinde bir
soruna rastlanmadı. Hastanın antropometrik ölçümleri
değerlendirildiğinde; vücut ağırlığı: 82,4 kg (90 p), boy uzunluğu:
172,5cm (25p-50p), vücut kitle indeksi (VKİ): 27,69 olduğu
görüldü. Hastada saptanan riskler nedeni ile planlanan
Hemoglobin (Hb):15,9, Ferritin: 15,7 , Demir: 142 , Total Demir
Bağlama Kapasitesi: 436, Kreatinin 0,80 , 25-OH Vitamin D :
16,23 , Helicobacter pylori antijeni negatifti, sol el bilek grafisi
18 yaş ile uyumluydu. Hasta aynı gün içerisinde Bulimia
Nervosa tanısını aldı. Çocuk ve ergen ruh sağlığına
konsültasyonu yapıldı.

Sonuç:
Ergen sağlığı muayenelerinde ayrıntılı öyküye ve psikososyal
değerlendirmeye dikkat edilmelidir. Yeme bozukluğu olan
ergenlerde major depresyon, intihar düşünceleri ve girişimleri
görülebilmekte ve ergenlik döneminde major depresyon yeme
bozukluğu gelişimi için risk etkeni olabilmektedir. Hastanın var
olan semptomları ayrıntılı psikosoyal değerlendirme ile
incelenmeseydi gelecekte mevcut hastalığın komplikasyonları
ortaya çıktığında tanı alabilecekti, belki de tanı koymak için geç
kalmış olacaktık.

Kaynaklar:
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 179

Poster Bildiri / Araştırma Kaynaklar:


Ferlay et al., GLOBOCAN 2012 v1.0, Cancer Incidence and
Mortality Worldwide: IARC CancerBase No. 11 [Internet]. Lyon,
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağığı France: International Agency for Research on Cancer; 2013
Merkezi'ne Kayıtlı 30-65 Yaş Arası Kadınların Turkish Cervical Cancer and Cervical Cytology Research
HPV Sonuçlarının Değerlendirilmesi Group. Prevalence of cervical cytological abnormalities in
Turkey. International Journal of Gnecologyand Obstetrics
Türkan Cengiz Kayhan, Memet Taşkın Egici, Emine Zeynep 2009;106:206-9.
Tuzcular Vural, Meltem Gül
Huh WK, Ault KA, Chelmow D, Davey DD, Goulart RA, Garcia
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 34734 KADIKÖY, Türkiye E- FA, et al. Use of primary high-risk human papillomavirus testing
mail: drturkankayhan@gmail.com for cervical cancer screening: interim clinical guidance. Gynecol
Oncol 2015;136:178-82
Türkan Cengiz Kayhan tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
Selçuk A., Yanıkkerem E., Serviks Kanseri ve Human
Anahtar Kelimeler: HPV, pap smear, serviks kanseri Papillomavirüs (HPV) Prevalansı ile HPV Aşı Programları,
Derleme, Kadın Sağlığı Hemşireliği Dergisi 2018, 4 (2);
Amaç: 40-552018, 4 (2); 40-55
Serviks kanseri, dünyada kadınlar arasında sık görülen, tarama
testleriyle erken dönemde saptanabilen mortalitesi ve
morbiditesi yüksek bir kanser türüdür. Epidemiyolojik çalışmalar
serviks kanseri için majör risk faktörünün HPV (Human
papilloma virus) enfeksiyonu olduğunu göstermektedir. HPV
enfeksiyonu, servikste invaziv karsinom gelişim sürecinin ilk
basamağını oluşturur. Dünya sağlık örgütü HPV bazlı taramayı
önermektedir. Ülkemizde 2014 yılında HPV DNA temelli
kapsamlı bir tarama programı başlatılmış ve 30-65 yaş arası
kadınların taranması hedeflenmiştir. Bu çalışmada Haydarpaşa
Numune Eğitim Aile Sağlığı Merkezi'nde (EASM) kayıtlı 30-65
yaş arası kadınların HPV DNA testi tarama sonuçlarının ve
sosyodemografik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Retrospektif, kesitsel ve tanımlayıcı tipteki çalışmaya;
Haydarpaşa Numune EASM'de kayıtlı, Mart 2019-Mart 2020
tarihleri arasında rahim ağzı kanser taraması yapılmış 30-65 yaş
arası araştırmayı kabul eden 72 kişi dahil edildi. Veri toplama
aracı olarak HPV sonuçlarıyla birlikte sosyodemografik
özellikleri ve rahim ağzı kanser risklerini içeren anket uygulandı.
Veriler SPSS 22.0 paket programında değerlendirildi.
Analizlerde tanımlayıcı testlerden yüzde ve ortalama; ikili
karşılaştırmalarda ise Mann Whitney U testi kullanıldı.

Bulgular:
Çalışmaya dahil edilen kadınların %9,7'sinde (n=7) HPV DNA
pozitif (+) olarak tespit edildi; %2,7'sinde (n=2) yüksek riskli
(16/18 ve 52/58) HPV DNA (+) saptanırken %6,9'unda (n=5)
düşük riskli HPV DNA (+) saptandı. Katılımcıların yaş ortalaması
42,05±7,5, ilk koitus yaşı ortalaması 22,2±5,6 (min:14,
maks:38), ilk gebelik yaşı ortalaması 23,35±5,7 idi. Ortalama
gebelik sayısı ise 3,87±2,5 idi. Katılımcıların %22,2'si sigara
içiyordu. %15,3'ü menapozdaydı; %23,6'sı korunma yöntemi
olarak geri çekmeyi uyguluyordu. HPV pozitiflik durumu ile diğer
veriler arasında anlamlı ilişki saptanmadı.

Sonuç:
Tüm dünyada HPV prevalansı bölgelere göre farklılık
göstermekle birlikte %2-44 arasındadır; HPV 16/18 prevalansı
kadınlarda %4,1 olup bu çalışmada daha düşük bulunmuştur.
HPV DNA testinin yüksek sensitiviteye sahip olması servikal
kanser prevalansının yüksek olduğu ülkelerde erken tanı için
çok önemlidir. Birinci basamakta koruyucu sağlık hizmetlerine
önem verilmesi ve kadınların tarama programları konusunda
eğitimlerini arttıracak projelerin geliştirilmesi kadın sağlığı
açısından büyük önem taşımaktadır.
180 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu

Kardiyovasküler Korunmada Birinci


Basamakta Hasta-hekim İletişiminin Önemi

Dilara Nur Gülbenk1, Hilal Özkaya2, Memet Taşkın Egici1

1. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi


Aile Hekimliği Kliniği, 34668 ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: dgulbenk@gmail.com
2. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği

Dilara Nur Gülbenk tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: hasta-hekim iletişimi, koruyucu hekimlik,


sigara bırakma

Giriş:
Kardiyovasküler olaylar dünyada mortalitenin en sık sebebi olup
risk faktörleri arasında olan sigara kullanımının ilk
kardiyovasküler olaydan sonra bırakılması bir yıl içinde ikinci
kez nüks oranını %50 azaltmaktadır. Hasta-hekim iletişiminin ve
hekim tarafından hastaların hastalıklarıyla sigara kullanımının
ilişkilendirilmesinin sigara bırakma oranını arttırdığı
bilinmektedir. Vakamızda ayaküstü başvurmuş hastada dahi iyi
bir iletişimin hasta için hayat kurtarıcı özelliği tartışılmaktadır.

Olgu:
63 yaşında erkek hasta, mide yanması şikayetiyle ASM’ye (Aile
Sağlığı Merkezi) başvurdu. Vekalet ettiğimiz diğer birime kayıtlı
olan ve ilk defa karşılaştığımız hastanın şikayeti kendisine göre
şu an çok düşük şiddetteydi. Mide yanması bir gün önce
başladığında, yarım saatten fazla süren, aralıklı olarak iki kez
şiddetlenen özelliği mevcuttu. Bir gün önce aile hekimi mesai
saatleri dışındayken ASM’ ye uğradıktan sonra ertesi gün
gitmeye karar veren, genelde sağlık kuruluşlarına başvurmayan
biri olduğunu belirten hastanın ilk gün midede yanma hissine ek
olarak göğüs ağrısı ve minimal terlemesinin olduğu öğrenildi. 40
paket/yıl sigara öyküsü mevcuttu. Tansiyonu normal
sınırlardaydı. Fizik muayenede ek bulgu, bilinen bir hastalığı ve
kullandığı ilacı yoktu. Hastaya çok uzun zamandır sigara
kullanımının kalp kriziyle ilişkisi kısaca anlatılarak acilen
yakındaki hastaneye sevk edildi. Üst merkezde ST depresyonu,
T negatifliği ve troponin yüksekliği olan Non-STMI tanılı
hastamıza yapılan koroner anjiyografide, 3 koroner arterde en
büyüğü %99 olmak üzere stenoz gözlendi. Sonrasında bypass
operasyonu uygulandı. Hastaneye yatışından yaklaşık 2 hafta
sonra enfeksiyon tedavisi de tamamlandığında taburcu oldu.
Taburculuğu sonrasında ASM’de düzenli olarak ilaçlarını
yazdıran hasta, sevk edildiği an verdiği karardan bu yana 9
aydır sigara kullanmamakta ve takipleri devam etmektedir.

Sonuç:
ASM’de karşılaştığımız her hasta, birimimize kayıtlı olmasa da
hastayı sahiplenmek ve aile hekiminin koruyucu hekimlik
görevini de elimizden geldiğince uygulamak faydalı olacaktır.
Yaşla beraber hastalıkların ortaya çıkabileceği konusunda
hastaların bilgilendirilmesi önemlidir. Hastalarımıza her
muayenede sigara kullanma durumlarının sorulması sayesinde
bu hastaların hem ilk hem son başvurusundaki durumu takip
edilebilmekte ve sigarayı bırakmalarındaki olası relapslarda
destek olunabilmektedir.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 181

Poster Bildiri / Olgu profile, and safety of two low-dose levonorgestrel-releasing


intrauterine contraceptive systems and Mirena. Fertil Steril.
2012;97(3):616-22.
Levonorgestrel Salınımlı Rahim İçi Sistemin 7. Nelson A, Apter D ,Hauck B, Schmelter T, Rybowski S,
Kontraseptif Kullanımı: Olgu Serisi Rosen K, et al. Two low-dose levonorgestrel intrauterine
contraceptive systems: a randomized controlled trial. Obstet
Zeynep Ayaz1, Arzu Uzuner2 Gynecol. 2013;122(6):1205-13.
8. Black A , Guilbert E , Costescu D , Dunn S , Fisher W , Kives
1. ilçe sağlık müdürlüğü, KARTAL, Türkiye E-mail: zeynepayaz170@gmail.com S et al. Canadian Contraception Consensus (Part 3 of 4):
2. armara Üniv. Aile Hekimliği ABD. Chapter 7--Intrauterine Contraception. J Obstet Gynaecol Can.
2016;38(2):182-222.
Zeynep Ayaz tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı 9. Gupta J , Kai J, Middleton l, Pattison H, Gray R, Daniels J et
oturumda sunulmuştur. al. Levonorgestrel Intrauterine System versus Medical Therapy
for Menorrhagia. N Engl J Med 2013; 368:128-137.
Amaç: 10. Heikinheimo O, Gemzell-Danielsson K. Emerging
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi indications for the levonorgestrel-releasing intrauterine system
Aile Hekimliğine bağlı Üreme Sağlığı/Aile Planlaması (LNG-IUS). Acta Obstet Gynecol Scand. 2012 ;91(1):3-9.
polikliniğinde LNG-RİS uygulanmış olan hastaların demografik 11. Yap C, Furness S, Farquhar C . Pre and post operative
özellikleri, bu yönteme uyumları, yöntem sonrası memnuniyet ve medical therapy for endometriosis surgery. Cochrane Database
olası yan etkilerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Syst Rev. 2004;(3):CD003678.
12. Abou-Setta AM Houston B, Al-Inany HG, Farquhar C .
Gereç ve Yöntem: Levonorgestrel-releasing intrauterine device (LNG-IUD) for
Retrospektif, kesitsel, tanımlayıcı olarak planlanmış olup symptomatic endometriosis following surgery. Cochrane
2013-2109 yılları arasında aile planlaması polikliniğimize Database Syst Rev. 2013 Jan 31;(1):CD005072
başvurmuş ve LNG-RİS uygulanmış hastaların kayıtları 13. Lee TS, Seong SJ, Kim JW, Ryu HS, Seop Song ES, Byung
taranarak tespit edilen 38 hastanın verileri analiz edilmiştir. Ho Nam BH. Management of endometrial hyperplasia with a
levonorgestrel-releasing intrauterine system: single arm,
Bulgular: prospective multicenter study: Korean gynecologic oncology
Katılımcıların yaş ortalaması 36±5 yıl olup çalışmamızda group study (KGOG2006). Jpn J Clin Oncol. 2011
yöntemin uygulanmasından sonra gebe kalan hasta tespit Jun;41(6):817-9.
edilmemiştir. Bizim çalışmamızda 2013-2014 yıları arasında 14. Intrauterine Levonorgestrel. Drugs and Lactation Database
mirena kullanan kişiler arasında beş yıllık devam hızı %21, (LactMed) [Internet]. Bethesda (MD): National Library of
ortalama devam etme oranı %76 idi. Mirena kullanmaya devam Medicine (US); 2006-
etmeyen 9 hastanın bir tanesi glial tümör tanısı almasından 15. Rowe P, Farley T , Alexandre Peregoudov A , Piaggio G ,
sonra, iki hasta fazla kanama olduğu için, bir hasta miyoma uteri Boccard S 1, Sihem Landoulsi S . Safety and efficacy in parous
nedeniyle histerektomi geçirdiği için, iki hasta ipi görünmediği women of a 52-mg levonorgestrel-medicated intrauterine
için, iki hasta rahim içi istemin kaymış olduğu söylendiği için, bir device: a 7-year randomized comparative study with the
hasta gebelik planı olduğu için çıkartmıştı. Çalışmamızda hem TCu380A. Contraception. 2016 Jun;93(6):498-506.
menstruasyon süresi hem de kanama miktarında azalma olduğu 16. Heinemann K. Comparative contraceptive effectiveness of
görülmüştür levonorgestrel-releasing and copper intrauterine devices: the
European Active Surveillance Study for Intrauterine Devices.
Sonuç: Contraception. 2015 Apr;91(4):280-3.
LNG-RİS etkili,güvenilir ve düşük yan etki profiline sahip bir 17. French R, Van Vliet H, Cowan F, Mansour D, Morris S,
kontrasepsiyon yöntemidir. Menstruel kanmada azalmaya Hughes D. Hormonally impregnated intrauterine systems (IUSs)
neden olması ile kadınlar tarafından tercih edilmektedir.Halen versus other forms of reversible contraceptives as effective
birinci basamakta uygulanması kısıtlı olup bunun daha da methods of preventing pregnancy. Cochrane Database Syst
yaygınlaşması uygun olacaktır. Rev. 2004;(3)

Kaynaklar: 18. BackmanT. Benefit-risk assessment of the levonorgestrel


1. Costescu J. Levonorgestrel-releasing intrauterine systems for intrauterine system in contraception.Drug Saf.
long-acting contraception: current perspectives, safety, and 2004;27(15):1185-204
patient counseling. International Journal of Women’s Health 19. US Medical Eligibility Criteria (US MEC) for Contraceptive
2016:8 ;589–98. Use, 2016CDC Contraceptive Guidance for Health Care
2. Speroff L, Darney P. A Clinical Guide for Contraception. Providers
Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 2011. Fifth 20. . PaulineBosco-Lévy P, Amandine Gouverneur A, Langlade
edition, edit. Wolters Kluwer. Intrauterine contraception. 239-81. C, Miremont G2, Pariente A . Safety of Levonorgestrel 52 Mg
3. Inki P. Long-term use of the levonorgestrel-releasing Intrauterine System Compared to Copper Intrauterine Device: A
intrauterine system. Contraception. 2007;75(6 Suppl): S161-6. Population-Based Cohort Study. Contraception.
4. Perino A, Quartararo P, Catinella E, Genova G, Cittadini E.et 2019;99(6):345-349
al. Treatment of endometrial hyperplasia with levonorgestrel 21. Paula H Bednarek 1, Jeffrey T Jensen. Safety, Efficacy and
releasing intrauterine devices. Acta Eur Fertil. Patient Acceptability of the Contraceptive and Non-
1987;18(2):137-40. Contraceptive Uses of the LNG-IUS. .Int J Womens Health.
5. Mirena Wayne NJ: Bayer Healthcare Pharmaceuticals INC; 2010 Aug 9;1:45-58.
c2013.(cited 2013 Feb 15). 22. Nascimento R, Bahamondes L, Hidalgo M, Perrotti M ,
6. Kristina Gemzell-Danielsson , Ilka Schellschmidt, Dan ApterA Espejo-Arce X, Carlos, Petta A. Users' Perspectives on
randomized, phase II study describing the efficacy, bleeding Bleeding Patterns After Two Years of Levonorgestrel-Releasing
182 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Intrauterine System Use. Drugs R D. 2002;3(6):387-91.


23. J Diaz 1, L Bahamondes, I Monteiro, C Petta, M M Hildalgo,
X E Arce. Acceptability and Performance of the Levonorgestrel-
Releasing Intrauterine System (Mirena) in Campinas, Brazil.
Contraception 2000;62(2):59-61.
24. Jeffrey T Jensen 1, Anita L Nelson, Antonio C Costales.
Subject and Clinician Experience With the Levonorgestrel-
Releasing Intrauterine System. Contraception 2008
Jan;77(1):22-9.
25. Roberta Nascimento 1, Luis Bahamondes, Margarete
Hidalgo, Marcos Perrotti, Ximena Espejo-Arce, Carlos Alberto
Petta. Users' Perspectives on Bleeding Patterns After Two
Years of Levonorgestrel-Releasing Intrauterine System Use.
Drugs R D 2002;3(6):387-91.
26. Richard Lyus, Patricia Lohr, Sarah Prager. Use of the
Mirena LNG-IUS and Paragard CuT380A Intrauterine Devices
in Nulliparous Women. Contraception. 2010 May;81(5):367-71.
27. 27.Marion Bachofner 1, Kerstin Blickenstorfer 1, Juliane
Hutmacher 1, Lucia Wehrle 1, Brigitte Leeners 1, Gabriele
Merki-Feld. Intrauterine Device Continuation Rates and
Reasons for Discontinuation in a Central European Clinic With a
High Standard of Care and Ultrasound Follow-Up: A
Retrospective Cohort Study
28. Eur J Contracept Reprod Health Care. 2018
Dec;23(6):407-414
.
29. Dirk Wildemeersch 1, Norman D Goldstuck 2, Geert
Jackers. Results of a 5-year Contraceptive Trial in Parous and
Nulliparous Women With a New LNG-IUS. Gynecol Endocrinol.
2017 Mar;33(3):223-226.
30. A F Glasier 1, K B Smith, Z M van der Spuy, P C Ho, L
Cheng, K Dada, K Wellings, D T Baird. Amenorrhea Associated
With Contraception-An International Study on Acceptability.
Contraception. 2003 Jan;67(1):1-8.
31. R L Jones 1, H O Critchley. Morphological and Functional
Changes in Human Endometrium Following Intrauterine
Levonorgestrel Delivery. Hum Reprod. 2000 Aug;15 Suppl
3:162-72.
32. L Fedele 1, S Bianchi, G Zanconato, A Portuese, R Raffaelli.
Use of a Levonorgestrel-Releasing Intrauterine Device in the
Treatment of Rectovaginal Endometriosis.
Fertil Steril. 2001 Mar;75(3):485-8.

33. Jie Sheng 1, Wei Yuan Zhang, Jian Ping Zhang, Dan Lu.
The LNG-IUS Study on Adenomyosis: A 3-year Follow-Up
Study on the Efficacy and Side Effects of the Use of
Levonorgestrel Intrauterine System for the Treatment of
Dysmenorrhea Associated With Adenomyosis.
Contraception2009 Mar;79(3):189-93.

34. Farhana B Lockhat 1, Joseph O Emembolu, Justin C Konje.


The Efficacy, Side-Effects and Continuation Rates in Women
With Symptomatic Endometriosis Undergoing Treatment With
an Intra-Uterine Administered Progestogen (Levonorgestrel): A
3 Year Follow-Up.
Hum Reprod. 2005 Mar;20(3):789-93.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 183

Poster Bildiri / Olgu hastaların sigara bırakması önerilmektedir.

Kaynaklar:
Metastatik Akciğer Kanserli Bir Hastada Mills E, Eyawo O, Lockhart I, et al. Smoking cessation reduces
Başarılı Sigara Bıraktırma ve Takip postoperative complications: a systematic review and
metaanalysis. Am J Med 2011;124:144-54.
Kamile Marakoğlu1, Zeynep Ebru Şener1, Orhan Önder Eren2 Özlü T, Bülbül Y. Smoking and lung cancer. Tüberküloz ve
Toraks Dergisi 2005; 53(2): 200-209
1. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Jaklitsch MT, et al. The American Association for Thoracic
Selçuklu/KONYA, Türkiye E-mail: zesodan@gmail.com Surgery guidelines for lung cancer screening using low-dose
2. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı
computed tomography scans for lung cancer survivors and
other high-risk groups. J Thorac Cardiovasc Surg. 2012 Jul;
Kamile Marakoğlu tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı 144(1):33-8.
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: sigara, akciğer kanseri

Giriş:
Bu bildiride önemli bir halk sağlığı sorunu olan sigara
kullanımının gelişme riskini arttırdığı akciğer kanserini, yol açtığı
komplikasyonları ve sigara bırakmanın önemini anlatmayı
hedefledik.

Olgu:
76 yaşında erkek hasta son 2 aydır mevcut bel ağrısı sebebiyle
dış merkezde beyin ve sinir cerrahisi polikliniğine
başvurmuş.Yapılan fizik muayene, tetkik ve görüntülemeler
sonucunda hastaya lomber disk hernisi konulmuş.Hastaya
operasyon planlanmış, operasyonda kemik dokuda daha
yumuşak ve renk olarak farklı olan alandan biyopsi alınmış,
sonucu primeri akciğer kaynaklı küçük hücreli karsinom
metastazı olarak raporlanmış.Sonrasında çekilen PET-BT’de
yaygın metastaz(akciğer-karaciğer-kemik)olması üzerine hasta
S.Ü.Tıp Fakültesi Onkoloji polikliniğine başvurmuş.Toraks
BT’sinde bilateral en büyükleri 38x23mm lenfadenopatiler, sol
akciğer alt lob süperior segment santralinde 44x36mm,
düzensiz sınırlı ve spiküler uzanımları olan kalsifikasyon içeren
kitle lezyonu, sağ akciğer üst lob anterior segmentte 9.5mm
kalsifik, 5mm nonkalsifik nodül izlenmiştir.Karaciğer de birkaç
adet metastaz lehine hipodens nodüler kitle izlenmişti. Hastanın
beyin MR’ında her iki serebral parankimde metastaz
saptanmıştı.Hasta polikliniğimize sigara bırakma amacıyla
yönlendirildi.Hastanın 55paket/yıl sigara içme öyküsü
vardı.Hasta sigara içmeye 25 yaşında başlamış.Hastanın daha
önce toplamda 7 yılı bulan 3 ayrı sigara bırakma dönemi
olmuş.Hastanın özgeçmişinde mesane kanseri, hipertansiyon,
hiperlipidemi, diyabetes mellitus, KOAH, koroner arter hastalığı
ve yeni tanı metastatik akciğer kanseri vardı. Hasta
değerlendirilmesinde Fagerstrom nikotin bağımlılık puanı 7
olarak hesaplandı.Hastaya mevcut hipertansiyon ve koroner
arter hastalığı nedeniyle nikotin replasman tedavisi, beyin
metastazı nedeniyle de vareniklin ve bupropion tedavisi
kontraendike olması nedeniyle farmakolojik tedavi öncelik
olarak düşünülmedi.Bilişsel davranış terapisi eşliğinde sigara
azaltılarak bıraktırıldı.Hasta 2.hafta, 1.ay, 3.ay ve 6.ay
takiplerinde sigara içmiyordu.Hasta takibinin 9.ayında, başarılı
olarak devam etmektedir.

Sonuç:
Gerek tanı gerekse tedavi aşamasında sigaranın bırakılması
akciğer kanserine bağlı yaşam süresini uzatmaktadır.Kanserli
hastaların tedavi aşamasında sigarayı bırakması, tedavinin
etkinliğini arttırmakta, tedavi süresince daha kaliteli yaşam
sağlamakta ve yaşam süresini uzatmaktadır.Bu yüzden risk
grubundaki hastaların tespit edilmesi sağlık taramaları için ilgili
doktorlara yönlendirilmesi ve her ne zaman olursa olsun
184 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu basamak uygulamalarının önemli bir bileşenidir. Aile hekimleri,
kendilerine bağlı popülasyonun sağlıklarını koruma ve iyileştirme
konusunda çok önemli bir konuma sahiptir. Sık görülen demir
Periyodik sağlık muayenesi ile tespit edilen eksikliğinin gözden kaçmaması için periyodik muayenelerde
derin anemi olgusu dikkat edilmesi önemlidir.

Meltem Gül, Memet Taşkın Egici, Emine Zeynep Tuzcular Vural, Kaynaklar:
Hilal Özkaya 1-Akyüz Özkan E, Hüsrevşahi H. Çocuklarda Anemiye
Yaklaşım, Klinik Tıp Pediatri Dergisi Cilt: 10 Sayı: 1 Ocak -
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Şubat 2018
34672 ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: meltem.gul18@gmail.com 2- T. C. Sağlık Bakanlığı, Anne Çocuk Sağlığı Genel Müdürlüğü.
Meltem Gül tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliği uygulamaları" başlıklı 12- 23 aylık çocuklarda demir kullanımı araştırması raporu,
oturumda sunulmuştur. 2008, Ankara
3- Oski FA, Brugnara C, Nathan DG. A diagnostic approach to
Anahtar Kelimeler: demir eksikliği, anemi, periyodik sağlık the anemic patient. In: Nathan DG, Orkin SH, eds. Nathan and
muayenesi, aile hekimliği Oski’s hematology of infancy and childhood. 5th ed.
Philadelphia, PA: W.B. Saunders Co., 1998:375-84.
Giriş: 4-Ersoy E,Saatçi E,Periyodik Sağlık Muayenelerine Genel
Anemi, milimetreküpte hemoglobin konsantrasyonu, hematokrit Bakış,Türk Aile Hekimliği Dergisi,2017;21(2):82-89
ya da eritrosit sayısının azalması olarak tanımlanır. Anemik
hastaya ilk tanısal yaklaşım ayrıntılı öykü, fizik muayene ve
birincil basamak testlerini içerir. Çocuklarda mikrositik aneminin
en sık görülen nedeni demir eksikliği
anemisidir(DEA).Ülkemizde değişik yaş gruplarında yapılan
geniş kapsamlı çalışmalarda DEA'nın %30-78 gibi çok yüksek
oranlarda olduğu tespit edilmiştir.Tanı düşük ferritin, düşük
serum demiri, düşük transferrin, düşük transferrin satürasyonu
ile konur. Hemoglobin, hematokrit değerleri ve MCV yaşa göre
azalmıştır Eritrosit indekslerinden MCH (< 27pg),MCHC
(<%30),RBC azalmıştır.RDW artmıştır.(>16-17). Özellikle süt
çocukluğu ve adolesan dönemde DEA gelişmesine en sık yol
açan neden, artan demir ihtiyacının beslenme ile
karşılanmamasıdır.Rutin öğrenci muayene izlem formu ile
tarafımıza başvuran,aktif şikayeti olmayan ve tetkiklerinde derin
anemi saptanan olguyu sunmayı amaçladık.

Olgu:
13 yaşında kız hasta, Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağlığı
Merkezi’ne okul tarafından periyodik izlem yapılması amacıyla
yönlendirilmişti.Kronik hastalık öyküsü ve aktif şikayeti
yoktu.Fizik muayenesinde ciltte ve mukozalarda solukluk
dışında patoloji saptanmadı.Yapılan tetkiklerinde HGB:7.5
g/dL,HCT:%27.2, MCV:57.70 fL, MCH:16.50 pg,
MCHC:27g/dL,RBC:4,PLT:470.00 K/µ,WBC:5.18 K/µ,ferritin:2
ng/mL,serum demiri:8 ug/dL,demir bağlama kapasitesi:420
ug/dL,RDW:%21,vitamin B12:206 pg/ml,folat:5.3ng/ml
saptandı.Hemoglobin elektroforezi normal tespit edildi.Hastanın
menstrüel öyküsünde patoloji saptanmadı.Demir eksikliği
etiyolojisi açısından detaylı sorgulandı,çocuk hastalıkları
kontrolü önerildi.Demir eksikliğinin alım azlığına bağlı olduğu
düşünüldü.Oral demir tedavisi başlandı.Beslenme önerilerinde
bulunuldu.Kontrol muayenesi için tekrar tarafımıza başvuran
hastanın bakılan tetkiklerinde HGB:11.2
g/dL,HCT:%37.3,MCV:73 fL,MCH:22.5pg,PLT:440.00
K/µ,WBC:6.96 K/µ,RDW:%15.3,ferritin:5ng/mL,demir:36ug/dL
olarak saptandı.Demir tedavisine devam edilmesi ve takibi
önerildi.

Sonuç:
Periyodik sağlık muayenesi, henüz bir hastalık belirtisi
göstermeyen sağlıklı kişilerin, tarama testleri ve fizik muayene
ile danışmanlık ve sağlık eğitimi yoluyla sağlıklarının
korunmasına katkıda bulunmak amacıyla yapılan düzenli sağlık
kontrolüdür. Aile hekimliği, sağlık hizmeti sunum sistemiyle ilk
tıbbi temas noktasını oluşturur. Periyodik sağlık muayenesi
sağlığı geliştirme ve hastalıkları önleme bağlamında birinci
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 185

Poster Bildiri / Olgu 2 Nauen R, Denholm I. Resistance of insect pests to


neonicotinoid insecticides: current status and future prospects.
Arch Insect Biochem Physiol 2005;58:200–15.
Aile Hekimliğinde Nadir Görülen Bir Olgu; 3 Lin PC, Lin HJ, Liao YY, Guo HR et al. Acute Poisoning with
Asetamiprid Zehirlenmesi Neonicotinoid Insecticides: A Case Report and Literature
Review. Basic & Clinical Pharmacology & Toxicology, 2013,
Meryem Çakır, Deniz Almak, Kurtuluş Öngel 112, 282–286.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 35620


BAYRAKLI, Türkiye E-mail: obgndrmeryem@hotmail.com

Meryem Çakır tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Asetamiprid, birinci basamak, zehirlenme

Giriş:
Yeni bir insektisit grubu olan neonikotinoidler, böceklerdeki
reseptörler için yüksek özgüllüğe sahiptirler (1,2). Neonikotinoid
sınıfında olan Asetamiprid maruziyeti sonrası insanlarda klinik
bulgu ya da zehirlenme oldukça nadir görülmektedir (3).
Neonikotinoid zehirlenmelerinin mortalite oranları diğer insektisit
zehirlenmelerine göre çok daha düşüktür fakat yine de
maruziyetleri sonrası şiddetli zehirlenme ve hatta ölümler rapor
edilmektedir (2,3). Biz bu vaka takdiminde %20 Asetamiprid’e
deri ve inhalasyon yolu ile maruziyeti sonrası klinik semptomu
gelişen 40 yaşında bir erkek hastaya klinik yaklaşımımızı
sunmayı amaçladık.

Olgu:
40 yaşında erkek hasta Aile Hekimliği Polikliniğine bulantı,
kusma, disfaji, güçsüzlük, terleme, iştahsızlık ve ara ara baş
dönmesi şikayetleri ile başvurdu. Hastanın bilinen kronik
hastalığı yoktu. Özgeçmişinde 5 yıl önce mide kanaması öyküsü
mevcut ve 50 mg pinaveryum tablet ve 15 mg lansoprazol
tableti sürekli kullanmaktaydı. Hastanın anamnezi
detaylandırıldığında mesleğinin çiftçilik olduğu, 7 gün önce
tarlasında %20 Asetamiprid ile ilaçlama işlemi yaptığı öğrenildi.
Hastanın fizik muayenesinde inspeksiyonda diyaforez ve ağız
kuruluğu olduğu görüldü. Batında epigastriumda ağrı ve
hassasiyet mevcuttu. Hastadan Hemogram, Biyokimya,
Elektrokardiyogram ve Tam İdrar Tetkikleri istendi. Laboratuvar
sonuçlarında eosinofil ve lenfosit artışı dışında anormallik
saptanmadı. Hastanın anamnezi, klinik bulguları ve laboratuvar
sonuçları göz önüne alınarak hastada asetamiprid maruziyetine
bağlı toksisite geliştiği düşünüldü. Asetamiprid zehirlenmesinde
destekleyici tedavi önerildiğinden hastadan pinaveryum ve
lansoprazol tedavilerine devam etmesi istendi ve bol hidrasyon
önerildi. 1 hafta sonra poliklinik kontrolüne gelmesi istendi.

Sonuç:
Asetamiprid gibi insektisitlere bağlı zehirlenmelerin tanısını
koyabilmek için öncelikle şüphe duyulması ve hastalardan
detaylı anamnez alınması gerekmektedir. Aile Hekimliği
uygulamasında hastanın semptomları kadar yaşam koşulları,
çevre ile ilişkisi, aile yapısı, sağlık inanç ve tutumları gibi
psikososyal etmenlerinde çok önemli olduğu bilinmekte ve
hastalara biyopsikososyal olarak yaklaşılması önerilmektedir.
Kişi merkezli bakım ilkesinin klinik pratikte kullanan Aile
Hekimleri hastalara yalnızca mevcut patolojilerine göre değil,
kişi özelinde ve onun yaşadığı ortamda oluşan sorunlarıyla da
ilgilenmelidir.

Kaynaklar:
1 Tomizawa M, Casida JE. Neonicotinoid insecticide toxicology:
mechanisms of selective action. Annu Rev Pharmacol Toxicol
2005;45:247–68.
186 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu

Bir İnfektif Endokardit Olgusu

Deniz Şerife Cebeci1, Erkut Etçioğlu2, Büşra Özoğlu3

1. Akdeniz üniversitesi aile hekimliği Anabilim Dalı, 07030 MURATPAŞA, Türkiye


E-mail: Drserifecebeci@gmail.com
2. Sakarya Üniversitesi EAH Aile Hekimliği Anabilim Dalı
3. Kocaeli üniversitesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Deniz Şerife Cebeci tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Anahtar kelimeler: İnfektif endokardit,


mortalite, kan kültürü

Giriş:
İnfektif endokardit(İE) 2-7/100.000 oranında görülen mortalitesi
ve morbiditesi yüksek kalp ve kalp kapakçıklarının iç yüzeyini
döşeyen endokardiyumun inflamasyonudur. Hastalık tedavi
edildikten sonra mortalite oranları yüksek seyretmektedir. Bunun
nedeni olarak enfeksiyonun tekrarlaması veya kalp yetmezliği
gibi İE komplikasyonları olduğu gösterilmiştir. Hastalığın nadir
görülmesi ve tanısının genellikle ekartasyon ile konması
nedeniyle teşhis süresi uzun sürebilmektedir.
Biz bu olgumuzda ateş semptomuyla gelen hastada infektif
endokardit tanısına yaklaşımı değerlendirdik.

Olgu:
Altmışyedi yaşında erkek hasta 4 aydır ara ara ateş, kilo verme,
halsizlik , eklem ağrısı ve boğaz ağrısı şikayetleriyle tarafımıza
başvurdu. Hastaya dış merkezde ara ara antibiyoterapi verilmiş.
Fizik muayenede vitalleri stabil olan hastada boğazda hiperemi
ve eklemlerde hassasiyet haricinde ek patoloji izlenmedi. Dış
merkez batın USG de HSM saptanmamış olup, her 2 böbrekte
kortikal kist izlenmişti. Dış merkez endoskopi antral gastrit,
kolonoskopi sigmoid kolonda hiperemik alanlar olarak
yorumlanmıştı. Yapılan kan tahlilinde sonuçlar; hg: 8,4 g/dl,
WBC:5970mm3, platelet:148bin mm3, C reaktif protein:7,2
mg/dl, sedimentasyon:64 mm/saat. Hastada kronik hastalık
anemisi düşünüldü. Kan kültüründe Streptococcus sanguis ve
Enterococcus Faecium izlenen hastanın tekrarlanan fizik
muayenesinde 2/6 pansistolik üfürüm saptandı. Hastanın
enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu neticesinde ampirik olarak
4*1500 mg ampisilin+sülbaktam intravenöz(IV) başlandı.
Ekokardiyografide mitral kapakta ve aort kapağında
vejetasyonlar izlendi. İE tanısı ile hastanın tedavisine
vankomisin 4*500 mg IV ve gentamisin 3*80mg IV eklendi.4
haftalık antibiyoterapi sonrası vejetasyon boyutlarında küçülme
olmayan hasta opere edildi.

Sonuç:
İnfektif endokardit hastalığı nadir görülür ancak mortalitesi
yüksektir. Ülkemizde gelişmiş ülkelere göre tanı alan yaş grubu
daha gençtir. Tanı sürecinin uzunluğu ile birlikte tedavi süreci de
uzundur. İE tanısı Modifiye Duke tanı kriterlerine göre
konulmaktadır(tablo). Tanı 2 majör kriterinin pozitifliği ile
konuldu. Kültür negatif İE vakalarının yönetimi özellikle zordur.
Bu durum hastanede yatış süresini daha da uzatmaktadır.
Hastanın tedaviye uyum sürecini de zorlaştırmaktadır. Ateş
yüksekliği olan hastada özellikle kardiyak oskültasyonu, eklem
şikayetlerini ayrıntılı değerlendirip İE tanısı mutlaka akılda
bulundurulmalıdır.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 187

Poster Bildiri / Olgu T.Bilurubin:0,87U/L olarak tetkik edildi.

Sonuç:
Enfeksiyoz Mononükleoz Olgu Sunumu Enfeksiyoz mononükleoz; ateş, tonsillit, lenfadenopati,
organomegali, bisitopeni, makülopapüler döküntü gibi çok farklı
Zeynep Ebru Şener1, Sinan Şener2, Kamile Marakoğlu1, klinik bulgularla karşımıza çıkabilir ve bizim olgumuzda olduğu
Mahmut Sami Demir3 gibi birçok viral yada bakteriyal enfeksiyon tablosuyla
karışabilir.Her ne kadar kendini sınırlayan bir hastalık olsa da
1. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 42250 ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu yüzden ayırıcı tanıda
SELÇUKLU, Türkiye E-mail: zesodan@gmail.com
2. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
akılda tutulmalı ve hasta bu açıdan takip edilmelidir.
3. selçuk üniversitesi tıp fakültesi aile hekimliği anabilim dalı
Kaynaklar:
Baran A.İ, Sünnetçioğlu M. Epstein-Barr Virus Enfeksiyonları.
Mahmut Sami Demir tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular"
Turkiye Klinikleri J Inf Dis-Special Topics. 2018;11(1):35-4.
başlıklı oturumda sunulmuştur.
Çağlar M, Işık Balcı Y, Polat A, Cevahir N, Çölgeçen Ş.
Enfeksiyöz Mononükleoz Tanısı Alan Hastaların
Anahtar Kelimeler: EBV, Enfeksiyoz mononükleoz
Değerlendirilmesi. Pam Med J 2014;7(3):210-213.
Giriş:
Epstein-Barr virüsü(EBV) bir herpes virüstür.EBV'nin neden
olduğu klasik(tipik) enfeksiyöz mononükleoz, klinik olarak;
boğaz ağrısı, ateş ve lenfadenopati, serolojik olarak; heterofil
antikorların varlığı, hematolojik olarak; atipik lenfositleri içeren
bir mononükleer lökositozla karakterize akut bir
hastalıktır.Vakalarının çoğu, herhangi bir tedavi gerektirmeden
2-3 haftalık bir sürede kendiliğinden düzelmektedir.Bu olgudaki
amacımız enfeksiyöz mononükleoz şüphesi olan hastalarda
ayırıcı tanının tam yapılabilmesi için detaylı fizik muayenenin
yapılmasının ve serolojik testlerin kullanımının önemini
anlatmaktır.

Olgu:
18 yaşında kadın hasta halsizlik, iştahsızlık, boğaz ağrısı
şikayetleriyle polikliniğimize başvurdu. Özgeçmiş ve
soygeçmişinde özellik yoktu.İlaç kullanımı yoktu.Fizik
muayenesinde nabız:67/dk, kan basıncı:120/70mmHg, vücut
ısısı:37,5°C olarak ölçüldü.Genel durumu ortaydı.Orofarenkste
eksudatif tonsillofarenjit mevcuttu.Batın rahattı, defans yoktu,
rebound yoktu, hepatomegali yoktu, splenomegali
mevcuttu.Diğer sistem muayeneleri doğaldı.Lökosit:6000/mm3,
Plt:116000/mm3, Hgb:14,5 g/dL, Ne:2000/mm3,
Lym:3100/mm3, ALT:426U/L AST:261U/L, LDH 477U/L,
ALP:293 U/L, GGT:197U/L, D.Bilirubin:0,32mg/dL,
İ.Bilirubin:0,74mg/dL, INR:1,09, aPTT:11,9sn, CRP:10,0mg/dL
olarak geldi.Hastanın hemogramında lenfositoz hakimiyeti
mevcuttu.Hastadan viral hepatit, EBV enfeksiyonu ön tanısıyla
hepatobilier ultrason ve serolojik tetkikler istendi.Hepatobilier
ultrasonda dalak vertikal uzunluğu 15cm ile normalden büyük
ölçülmüş, dalak inferiorunda 2cm çaplı aksesuar dalak
izlenmişti.CMV IgM:0,784(negatif), Anti-HAV
IgM:0,234(negatif), Anti-Hbc IgG:1,94(negatif), Anti-HBc
IgM:0,149(negatif), Anti-HBe :1,5(negatif), Anti-
HBs:4,5(negatif), Anti-HCV:0,049(negatif), Anti-
HIV:0,164(negatif), HbsAg:0,472(negatif), IgG:12,0
g/L(negatif), IgM:3,80 g/L(pozitif), AMA:negatif, LKM: negatif,
ASMA:negatif, EBV-VCA IgG:negatif, Ebv-EA:poz/neg,
ANA(IFAT):negatif, EBV-VCA IgM: pozitif, EBV-VCA
IgG:negatif, EBV-EBNA:poz/neg olarak geldi.Hastada aktif EBV
enfeksiyonu saptandı.Gastroenteroloji bölümüne danışıldı, yatış
önerildi.Damlacık izolasyonuna alındı.Yakın hemogram ve
karaciğer fonksiyon testleri takibine alındı.Hidrasyonu
sağlandı.N-asetil-sistein, ursodeoksikolikasit desteği
verildi.Boğaz kültüründe A grubu beta hemolitik streptekok
üremesi olmadı.Takiplerinde fizik muayenesi düzelen ve
tetkikleri gerileyen hasta taburcu edildi.Hasta taburculuktan 15
gün sonra tarafımıza kontrol amacıyla geldi.AST:23U/L,
ALT:20U/L, ALP:116U/L, GGT:43U/L, LDH:220U/L,
188 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu Tutumlarının İrdelenmesi ve HbA1C’nin Diabetik Ayak İle


İlişkisi, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Uzmanlık Tezi,
İstanbul, 2005.
Haydarpaşa Numune Eğitim Aile Sağlığı 2. Gordois A, Scuffham P, Shearer A, Oglesby A, Tobian JA.
Merkezi’nde Diyabetik Ayak Kliniği ile Tanısı The health care costs of diabetic peripheral neuropathy in the
Konan Bir Diyabetes Mellitus Olgusu US. Diabetes Care 2003; 26: 1790-5.
3. International Diabetes Federation. Time to Act: diabetes and
Nurefşan Yaman Altuntaş, Memet Taşkın Egici, Işık Gönenç, foot care. Brussels International Diabetes Federation 2005.
Akın Dayan 4. Batkın D, Çetinkaya F. Diabetes Mellitus Hastalarının Ayak
Bakımı ve Diabetik Ayak Hakkındaki Bilgi, Tutum ve
SBÜ Haydarpaşa Numune EAH, 34668 ÜSKÜDAR, Türkiye E-mail: Davranışları, Sağlık Bilimleri Dergisi (Journal of Health
drnurefsanyaman@gmail.com Sciences) 2005; 14: 6-12.
5. Çaparuşağı Neşe A, Ovayolu N. Diyabetik Ayak ve Bakımı
Nurefşan Yaman Altuntaş tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli
konular" başlıklı oturumda sunulmuştur.
(Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi Cilt: 9
Sayı: 2 2006: 89-97)
Anahtar Kelimeler: aile sağlığı merkezi, diyabetik ayak,
komplikasyon

Giriş:
Dünyada en sık rastlanan endokrin hastalık olan Tip 2 Diabetes
mellitus (DM) tanılı hastalar, mikrovasküler ve makrovasküler
komplikasyonlar yaşarlar. Diyabetli hastalarda en sık alt
ekstremitelerde nörolojik hasar ve tıkayıcı damar hastalığı
nedeniyle dolaşım bozukluğu ortaya çıkar.
Bu olgu sunumunda, daha önce tanı konmamış ancak diyabetin
geç komplikasyonu olarak ayağında iyileşmeyen açık yarası ile
Eğitim Aile Sağlığı Merkezi (E-ASM)’ mize pansuman amacıyla
başvuran tip 2 DM olgusu sunulmaktadır. DM'li hastalarda
komplikasyonların gözden kaçmaması için aile hekimlerinde
farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır.

Olgu:
E-ASM’ mize sağ ayağında iyileşmeyen yarasına pansuman
yaptırmak amacıyla başvuran 41 yaşındaki erkek hasta,
yaklaşık iki hafta önce ayağına ev tipi fırın düşürdüğünü belirtti.
Sağ ayak ikinci parmakta tırnak yatağının altından proksimal
interfalangeal ekleme uzanan 2 cm uzunluğunda nekrotik alan
ve üçüncü parmakta bal rengi kurutlu lezyon görüldü. Ayak
metatarsında horizontal uzanan 3 cm'lik ekimotik alan mevcuttu.
Çok su içtiğini ve çok idrara çıktığını belirten hastada başka
kronik hastalık ve ilaç kullanımı yoktu. Annesinde tip 2 DM olan
hastanın yapılan tetkiklerinde;
Açlık kan şekeri:333 mg/dl, HbA1c: %13,7, idrarında 3+glukoz
bulundu. İdrarında keton negatifti. Hasta acil servise, yatış kararı
açısından yönlendirildi. Kan şekeri regülasyonu ve sıvı
replasmanı amacıyla yatırılan hastaya, 50 mg Vildagliptin+ 1000
mg Metformin kombinasyonlu ilaç reçete edilerek ve ayak
yarasının debridman ve günlük pansumanlarla iyileşmeye
bırakılarak taburcu edilmsinden sonra pansumanları tarafımızca
yapılmış ve iyileşme sağlanmıştır.

Sonuç:
Diyabetin önlenebilir kronik komplikasyonlarından olan diyabetik
ayak ile en önemli başa çıkma stratejisi, riskli kişilerin
belirlenmesi ve uygun önlemlerin alınmasıdır. Kan şekerinin
düzenlenmesi, hastalara ayak bakımı eğitimi verilmesi, ayak
bakımının sağlanması, erken tanı konulması gibi tedbirler,
yaşam kalitesini ileri düzeyde bozan, çok önemli morbidite ve
mortalite sebeplerinden biri olan diyabetik ayağı önlemede en
etkili yöntemlerdir. Hekimler iyileşmeyen ayak yarasıyla
başvuran hastalarda diyabetik ayağı mutlaka akıllarına getirmeli
ve tanı almamış bir DM hastasının geç dönem komplikasyonla
karşımıza çıkabileceğini hatırlamalıdırlar.

Kaynaklar:
1-Güner A. Diabetik Hastaların Diabetik Ayak İle İlgili Bilgi ve
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 189

Poster Bildiri / Olgu Lapuyade B, Subtil C, Adam JP, Vendrely V, Dabernat S,


Laurent C, Chiche L. Intraductal papillary mucinous neoplasms
of the pancreas and European guidelines: importance of the
İntraduktal papiller müsinöz neoplazm birinci surgery type in the decision-making process. BMC Surg. 2019
basamakta tanınır mı? Aug.
Özsoy, M., Ahmet, B. A. L., Celep, B., Özkeçeci, T., Kacar, E.,
Işilay Gedik Tekinemre1, Burcu Kayhan Tetik2 Gönül, Y., & Arıkan, Y. (2014). Pankreasın Intraduktal Papiller
Musinöz Neoplazileri: Olgular Eşliğinde Lirteratüre Genel Bakış.
1. Elazığ İl Sağlık Müdürlüğü, BATTALGAZİ, Türkiye E-mail: Bozok Tıp Dergisi, 4(2), 59-63.
isilaygedik@hotmail.com
2. İnönü Üniversitesi

Işilay Gedik Tekinemre tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: İntraduktal papiller müsinöz neoplazm,


birinci basamak, karın ağrısı

Giriş:
Radyolojik görüntüleme sıklığının artması ile pankreatik kistik
lezyonlara tanı konulma sıklığı da artmıştır. Pankreatik kistik
lezyonlar içinde en sık görüleni intraduktal papiller müsinöz
neoplazm (IPMN)’ dır. IPMN düşük dereceli displaziden invaziv
karsinoma kadar geniş bir spektrumda yer alan pankreasın
kistik tümörlerindendir. Kaynaklandığı yere göre ana kanal, yan
dal ve karışık tip olarak sınıflandırılır ve tedavisi cerrahidir.

Olgu:
Altmışiki yaşında erkek hasta halsizlik ve tekrarlayan karın ağrısı
şikayeti ile polikliniğe başvurdu. Hastanın hipertansiyon ve
benign prostat hiperplazisi dışında bilinen hastalığı yoktu. 50
paket/yıl sigara öyküsü vardı. Fizik muayenede derin
palpasyonda sol üst kadran ağrısı dışında bulguya rastlanmadı.
Laboratuvar tetkiklerinde hemogram, biyokimya ve idrar
tetkiklerinde anormal bir değere rastlanmadı. Hastanın
ultrasonografisi normal olarak değerlendirildi. Hastaya çekilen
bilgisayarlı tomografi görüntülemesinde pankreas baş
kesiminde yaklaşık 3 cm boyutlarında multilobule kistik lezyon
(IPMN) saptandı. Hasta tedavisinin yapılması için genel cerrahi
polikliniğine yönlendirildi. Orada yapılan değerlendirmede 6 ay
ara ile MR görüntüleme ile Ca 19-9 takibi önerildi. Takiplerinde
hastanın şikayetleri değerlendirilip genel fizik muayenesi
yapılmakta ve genel cerrahi hekimleri ile koordineli hareket
edilmektedir.

Sonuç:
IPMN invaziv karsinoma neden olabilen ve acil tedavi
gerektirebilen bir hastalık olması nedeniyle erken tanısı prognoz
için oldukça önemlidir. Birinci basamakta nadir görülmesine
rağmen, erken tanındığında kişinin yaşam şansını çok
değiştireceğinden olgumuzu paylaşarak farkındalık yaratmak
istedik.

Kaynaklar:
Tanaka M, Fernández-Del Castillo C, Kamisawa T, Jang JY,
Levy P, Ohtsuka T, Salvia R, Shimizu Y, Tada M, Wolfgang CL.
Revisions of international consensus Fukuoka guidelines for the
management of IPMN of the pancreas. Pancreatology. 2017
Sep-Oct;17(5):738-753. doi: 10.1016/j.pan.2017.07.007. Epub
2017 Jul 13. PMID: 28735806.
Aronsson L, Marinko S, Ansari D, Andersson R. Adjuvant
therapy in invasive intraductal papillary mucinous neoplasm
(IPMN) of the pancreas: a systematic review. Ann Transl Med.
2019 Nov;7(22):689. doi: 10.21037/atm.2019.10.37. PMID:
31930090; PMCID: PMC6944598.
Buscail E, Cauvin T, Fernandez B, Buscail C, Marty M,
190 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Derleme

Mütareke İstanbul’unda Yayınlanan “Aile


Tabibi” Adlı Bir Gazete.

Ruşen Topalli

Giresun Merkez Toplum Sağlığı Merkezi, 28100 MERKEZ, Türkiye E-mail:


rtopalli@gmail.com

Ruşen Topalli tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Süreli Yayın, Gazete, Tarih, Avanzade


Mehmet Süleyman, Aile Hekimliği

Amaç:
Aile tabibi tamlaması, aile hekimliği uzmanlığının ortaya
çıkmasından çok önce halkımız tarafından kullanılmaktaydı.
Türkiye’de Aile Tabibi adıyla yayınlanan ilk kitap 18. Ulusal
kongremizde bir poster bildiri ile sunulmuştu. Bu kez de “Aile
Tabibi” adını taşıyan ilk süreli yayının tanıtılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Gazete ve sahibi Avanzade Süleyman hakkında kaynak
araştırması yapılmış. Gazetenin Milli Kütüphane’de bulunan
dördüncü sayısı künye ve içerik açısından incelenmiştir.

Bulgular:
Gazeteyi yayınlayan, Avanzade Mehmet Süleyman’ın (1871 –
1922) esas mesleği eczacılıktır. Üretken bir kişi olup geride
yüzden fazla telif ve çeviri eser bırakmıştır. Hem imtiyaz sahibi,
hem de başyazarı olduğu “Aile Tabibi” gazetesi haftalık olarak
çıkarılmaya başlanmış ve sadece dört sayı yayınlanmıştır.
İncelenen 27 Kanunusani 1338 (27 Ocak 1922) tarihli dördüncü
sayısı ikişer sütunlu 8 sayfadan oluşmaktadır. Haftada bir
neşrolunan “musavver (resimli) sıhhi gazete” olarak
tanımlanmasına karşın bu sayısında resim bulunmamaktadır. İlk
sayfada “İfade-i Mahsusa"nın ardından yer alan “Faziletkar Bir
Hanımefendi” başlıklı yazıda Amerikan Kızılhaç yardım komitesi
başkanlığına seçilen Naciye Hanım’dan bahsediliyor. “Sual ve
Cevap” kısmında okuyuculardan gelen sorular ve cevapları yer
alıyor. Örnek olarak: Saçlarının sertliğinden yakınan, iyi bir diş
tabibi tavsiyesi isteyen, en iyi gut ilacını soran okuyuculara
verilen cevaplar sayılabilir. Bunu “Güzel Sözler” ve “Gülünçlü
fıkralar” başlıkları izliyor. “Şıranın Faydaları” başlıklı kısa yazıda
şıranın ve üzümün yararlarından bahsediliyor. Bunu izleyen
“Yürümekle Tedavi” kısmında yürümenin faydaları ve nasıl
yürünmesi gerektiği anlatılmış. “Yangın” başlıklı yazıda ise tuz
ve nişadırla hazırlanan bir yangın söndürücü karışımı ve
kullanılması tarif ediyor. “İdare-i Beytiye” (Ev idaresi) kısmında
ise bu sayıda özel bir salamura yapımı anlatılmış. Gazetede yer
alan “Tereyağ” başlıklı son yazı ise “hem deva hem gıda” olarak
tanımlanan tereyağının yararlarından ve kullanılmaması gereken
durumlardan söz ediyor.

Sonuç:
Aile hekimi adının çok eskiden beri bilindiğinin bir başka kanıtı
olan “Aile Tabibi” gazetesi, okuyucularına sağlıklı yaşam bilgileri
vererek, aile hekimliğinin koruyucu hekimlik görevini 98 yıl
öncesinden ortaya koymaktadır.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 191

Poster Bildiri / Olgu Ayça Erşen 1, Merih Güray Durak, Tülay Canda, Ali Ibrahim
Sevınç, Serdar Saydam, Mehmet Ali Koçdor Türk patoloji
dergisi
Nadir İzlenen Bir Differansiye Tiroid Kanser
Vakası: Wartin Benzeri Varyant. 3-Variants of Papillary Thyroid Carcinoma: Multiple Faces of a
Familiar Tumor
Hüseyin Ali Kocabey1, Oğuz Dikbaş2, Alev Baylan2 Serpil Dizbay Sak 1 Türk patoloji dergisi

1. Giresun üniversitesi, 28200 MERKEZ, Türkiye E-mail:


huseyinali.kocabey@gmail.com
2. giresun üniversitesi

Hüseyin Ali Kocabey tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: 1-Wartin benzeri varyant, 2-Differansiye


tiroid kanseri, 3-Tiroid nodülü

Giriş:
Differansiyetiroid kanserleri (DTK) sık izlenen malignitiler
arasında yer alır. Radyasyon öyküsü, ailede tiroid kanseri varlığı
gibi risk faktörleri ile ilişkilidir. Tiroidpapillerkarsinom(PTK) en
sık izlenen ve DTK lar arasında prognozu en iyi olandır. Biz
burada tiroid PTK varyantları arasında oldukça nadir izlenen bir
tümör olan wartin tümör tanısı konan bir vakayı sunmayı
amaçladık

Olgu:
61 yaşında kadın hasta boyunda takılma hissi nedeniyle çekilen
ultsanografisesol orta lobda 6.5x6.5x8 mm belirsiz sınırlı, sağ
lobda 10x10x10 cm boyutunda periferal kaba kalsifikasyon
izlenen izoekoiktiroidnodülü saptanması üzerine yapılan tiroid
ince iğne aspirasyon biyopsisi sonucu folikülerneoplazi şüphesi
olarak raporlanmıştır. Hastanın serum kalsiyum: 8.6 mg/dl
(8.8-10.2), fosfor: 4.19 mg/dl (2.3-4.7), serbest t3: 2.7 pg/ml
(2-4.4), serbest t4:1.58nng/dl (0.93-1.7), TSH: 0.87 μIU/ml
(0.27-4.2) olarak ölçülmüştür. Hastaya bunun üzerine total
tiroidektomi uygulanmıştır. Patoloji sonucu multifokalPTKwartin
benzeri varyant olarak raporlanmıştır. Hasta 100 miliküri I-131
radyoaktif iyot tedavi almıştır. Hasta 3 yıldır levotiroksin sodyum
tedavisi ile remisyonda izlenmektedir

Sonuç:
DTK prognozu oldukça iyi olan ve 5 yıllık sağ kalım oranı % 100
e yaklaşan bir tümördür. Bununla beraber tallcell, hurtlecell gibi
bazı varyantları agresif gidişlidir. PTK wartin tümör varyantı ise
genel olarak agresif seyir izlememektedir. Bizim vakamızda da
lokal ve sistemik metastaz izlenmemiştir. Literatürde bu
varyantın az sayıda olması nedeniyle, klinik seyri ile ilgili
deneyimimizi sunduk.

Kaynaklar:
1-2015 American Thyroid Association Management Guidelines
for Adult Patients with Thyroid Nodules and Differentiated
Thyroid Cancer: The American Thyroid Association Guidelines
Task Force on Thyroid Nodules and Differentiated Thyroid
Cancer
Bryan R Haugen 1, Erik K Alexander 2, Keith C Bible 3, Gerard
M Doherty 4, Susan J Mandel 5, Yuri E Nikiforov 6, Furio Pacini
7, Gregory W Randolph 8, Anna M Sawka 9, Martin
Schlumberger 10, Kathryn G Schuff 11, Steven I Sherman 12,
Julie Ann Sosa 13, David L Steward 14, R Michael Tuttle 15,
Leonard Wartofsky 16 Thyroid

2-Warthin-like papillary carcinoma of the thyroid: a case series


and review of the literature
192 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu mediating PI3K/AKT/mTOR pathway. Life Sci. 2019; 217(15):
169-75.

Prematür Overian Yetmezlikte Semptom


Yönetimi İçin Akupunktur Tedavisi: Olgu
Sunumu

Hatice Küçükceran1, Çoşkun Öztekin2, Kamile Marakoğlu3

1. Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 42100


SELÇUKLU, Türkiye E-mail: drhaticeran@gmail.com
2. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı
3. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı

Hatice Küçükceran tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Prematür Ovarian Yetmezlik, Akupunktur,


Menapoz

Giriş:
Prematür over yetmezlik (POF), zaman zaman ovulasyon ve
menstrüel kanamalar olabilse de 40 yaş öncesi oluşan erken bir
menapozal süreçtir. İnsidansı %1-3 arasında değişen bu
hastalıkta çeşitli hormonal, fiziksel ve duygusal değişimler olur.
Sıcak basması, yüz kızarması, gece terlemesi, uykusuzluk gibi
vazomotor değişiklikler dışında, atrofik ve psikolojik değişiklikler
de oluşabilir. Uzun dönemde ise kardiyovasküler hastalıklar ve
osteoporoz gelişebilir. Bu olgu sunumunda POF’da
akupunkturun hastanın semptomları ve bazı endokrinolojik
parametreleri üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir.

Olgu:
38 yaşında, evli, nullipar bayan hasta ateş basması ve
menstrual düzensizlik sebebiyle Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp
Polikliniğimize başvuru yaptı. Hastanın menstrual düzensizlikleri
yaklaşık 4 yıl önce başlamış ve hastaya 35 yaşında erken
ovarian yetmezlik tanısı konulmuş. Bu hastanın akupunktur
tedavisinden beklentisi, menopozal şikayetlerinin hafiflemesi idi.
Hastaya yapılan menopoz semptom değerlendirme ölçeği(MRS)
tedavi öncesi 25 idi. Hastaya haftada 2 seans toplam 10 hafta
akupunktur tedavisi uygulandı. 10 hafta sonra hastaya MRS
ölçeği tekrar uygulandı ve 3 olarak değerlendirildi. Hastanın
özellikle yoğun olan sıcak basma ve terleme şikayeti tamamen
geçtiği görüldü. Hasta yaklaşık 1 yıl sonra telefonla arandı ve
şikayetleri konusunda bilgi alındı. Hasta akupunktur tedavisini
tamamladıktan sonra 1 yıldır ek bir tedavi yöntemi
kullanmadığını belirtti. Şikayetleri tekrar sorgulandı MRS değeri
4 olarak değerlendirildi. Ayrıca hastanın östrojen düzeyi tedavi
öncesi 26,7 ug/L iken, 10 hafta sonra 52,27 ug/L'ye yükseldi.
FSH değeri 67,9 U/L'den 41,9 U/L'ye, LH değeri de 56,9
IU/L'den 33,89 IU/L'ye düştüğü görüldü.

Sonuç:
Aile hekimliği pratiğinde menapozal şikayetler ile sık
karşılaşılmaktadır. Menopazal semptomların yönetiminde
akupunkturun etkileri ilgili çeşitli çalışmalar mevcuttur.
Akupunktur, sadece östrojenin yan etkileri olmaksızın bariz
terapötik etkilere sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda basitlik,
rahatlık, düşük maliyet ve verimlilik gibi avantajlara da sahiptir.

Kaynaklar:
1. Şenocak GNC. Prematüre Ovarian Yetmezlikler. Medical
Sciences 2019; 14(1): 70-81.
2. Zhang H, Qin F, Liu A, Sun Q, Wang Q, Xie S et al. Electro-
acupuncture attenuates the mice premature ovarian failure via
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 193

Poster Bildiri / Olgu Hekimleri Uzmanlık Derneği Yayınları, 4 Nisan 2011), 17


2) Tay EY, Fook-Chong S, Oh CC, Thirumoorthy T, Pang SM,
Lee HY. Cellulitis Recurrence Score: A tool for predicting
Tatilde sağlık fırsatı : Bir alt ektremite deri recurrence of lower limb cellulitis. J Am Acad Dermatol.
enfeksiyonuna kapsamlı bakış 2015;72(1):140–5.

Genco Görgü

Balıkesir Marmara İlçe Devlet Hastanesi, 10360 MARMARA, Türkiye E-mail:


ggorgu@gmail.com

Genco Görgü tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: selülit, erizipel, kapsamlı yaklaşım, birinci


basamak, ada

Giriş:
Aile Hekimleri hastalarının geniş bir yelpazede sunduğu
yakınmaları ile akut ve kronik hastalıkların yönetimini aynı anda
sağlamalıdır; zira her tıbbi görüşme, sağlığın geliştirilmesi için bir
fırsattır. Alt ekstremite deri enfeksiyonları nedeniyle takip edilen
hastalarda rekürrenslerin sık olması hastaların hastane
başvurularını arttırmakta ve maliyeti olumsuz yönde
etkilemektedir. Literatürdeki birçok çalışmada rekürren alt
ekstremite enfeksiyonlarının önemli bir risk faktörü olarak, tinea
pedis gösterilmektedir

Olgu:
51 yaşında erkek hasta sol bacakta kızarıklık ve ağrı yakınması
ile izole bir adada konuşlanmış entegre ilçe devlet hastanesine
başvurdu. HBV seropozitifliği dışında, kronik hastalığı olmayan
hasta, daha önce birçok kez aynı şikayetle hastane yatışı
olduğunu; pandemi nedeniyle kent merkezide tedavi olmak
istemediğini ifade etti. Fizik muayenede sol bacak pretibial
yerleşimli 4x3 cm ebatlarında eritematöz-endüre lezyon
saptandı. Lezyon hassas ve sıcak, periferik nabızlar açık,
Homans bulgusu negatifti. Sol ayak tırnaklarındaki
hiperkeratotik görünüm onikomikoz lehine değerlendirildi.
Hastanın laboratuar tetkiklerinde beyaz küre: 24,5 10^9/L, CRP:
38,7 mg/dl idi. Derialtı enfeksiyonu lehine düşünüldü ve
intramuskuler sefazolin 1 g/gün başlandı. Eşi hasta onayıyla
HBV açısından bilgilendirilip; serolojisi istendi. 5 gün sonraki
kontrol muayenesinde, lezyondaki kızarıklık ve hassasiyetin
gerilediği görüldü. Laboratuvar testlerinde beyaz küre:9,8
10^9/L, CRP:4,7, ALT:28, AST:22 olarak ölçüldü. HBsAg
negatif, Anti-Hbs <10 IU/L saptanan eşine HBV
immunoprofilaksisi başlandı. Onikomikoz için 3 ay süreyle oral
terbinafin 250 mg/gün ve topikal %8 siklopiroks önerildi. Kayıtlı
olduğu aile sağlığı merkezinde yapılan 3.ay değerlendirmesinde
yan etki görülmemiş, onikomikozun gerilediği hastada oral
terbinafin tedavisi sonlandırılıp, topikal siklopiroks tedavisine
devam edilirken; enfeksiyon bulgusuna rastlanmamıştır.

Sonuç:
Birinci basamakta sağlık hizmetinin, sosyal, coğrafi ve
demografik özelliklerine göre farklı biçimde örgütlenmiş, ilk
temas noktası niteliğinde klinikler mevcuttur ve pandemi süreci
bu özelliklerin kapsamını genişletmiştir. Bu olgu kapsamında
hastanın güncel yakınmasının yanı sıra, muayene bulgularından
hareketle kronik sorunların tespiti ve akut hastalıkla ilişkisinin
çözümlenmesi ve hastanın içinde bulunduğu psikososyal
duruma uygun tedavi fırsatları sunulması; kapsamlı yaklaşımın
önemini vurgulamaktadır.

Kaynaklar:
1) WONCA AVRUPA 2005 Basımı Türkçe Çevirisi (Türkiye Aile
194 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu study in the Clinical Practice Research Datalink 2000-2012.
BMJ Open. 2018 Jun 7;8(6):e020528. doi:
10.1136/bmjopen-2017-020528. PMID: 29880565; PMCID:
Tekrarlayan Herpes Zosterle Tanı Alan HIV PMC6009512.
Olgusu 2. Jansen K, Haastert B, Michalik C, Guignard A, Esser S,
Dupke S, Plettenberg A, Skaletz-Rorowski A, Brockmeyer NH.
Fatma Etgü Incidence and risk factors of herpes zoster among hiv-positive
patients in the german competence network for HIV/AIDS
Ordu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği, 52200 ALTINORDU, (KompNet): a cohort study analysis. BMC Infect Dis. 2013 Aug
Türkiye E-mail: ftmyildirim@hotmail.com 10;13:372. doi: 10.1186/1471-2334-13-372. PMID: 23937603;
Fatma Etgü tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Aile Hekimliğinde çeşitli konular" başlıklı PMCID: PMC3751196.
oturumda sunulmuştur. 3. Filo-Rogulska M, Pindycka-Piaszczyńska M, Januszewski K,
Jarząb J. Disseminated atypical molluscum contagiosum as a
Anahtar Kelimeler: herpes zoster, tekrarlayan, hiv presenting symptom of HIV infection. Postepy Dermatol Alergol.
2013 Feb;30(1):56-8. doi: 10.5114/pdia.2013.33380. Epub
Giriş: 2013 Feb 20. PMID: 24278047; PMCID: PMC3834695.
Herpes Zoster(HZ) sıklıkla yaşlılarda veya immün sistemi çeşitli 4. Barnabas RV, Baeten JM, Lingappa JR, Thomas KK,
nedenlerle baskılanmış bireylerde görülen Varisella Zoster Hughes JP, Mugo NR, Delany-Moretlwe S, Gray G, Rees H,
Virüs’ün sebep olduğu ağrılı, dermatomal yerleşimli veziküller ile Mujugira A, Ronald A, Stevens W, Kapiga S, Wald A, Celum C;
karakterize cilt döküntüsüdür.Human Immunodeficiency Virus Partners in Prevention HSV/HIV Transmission Study Team.
(HIV)/ İnsan İmmün Yetmezliği Virüsü enfeksiyonu HZ ve Acyclovir Prophylaxis Reduces the Incidence of Herpes Zoster
komplikasyonlarının gelişimi için risk faktörüdür. Kütanöz Among HIV-Infected Individuals: Results of a Randomized
bulgular HIV hastalığın sıklıkla ilk bulgusu olabilmektedir. Ayrıca Clinical Trial. J Infect Dis. 2016 Feb 15;213(4):551-5. doi:
HIV enfeksiyonunda HZ daha uzun sürmekte ve tekrarlama riski 10.1093/infdis/jiv318. Epub 2015 Jun 8. PMID: 26142452;
daha fazla olabilmektedir. Bizde tekrarlayan HZ ile başvuran ve PMCID: PMC4721901.
HIV tanısı alan hastamızı paylaşmak istedik. 5. Kawai K, Gebremeskel BG, Acosta CJ. Systematic review of
incidence and complications of herpes zoster: towards a global
Olgu: perspective. BMJ Open. 2014 Jun 10;4(6):e004833. doi:
49 yaşında erkek hasta bel bölgesinde ağrılı döküntüler 10.1136/bmjopen-2014-004833. PMID: 24916088; PMCID:
şikayetiyle başvurdu. Hastanın yapılan muayenesinde karın ön PMC4067812.
sol yüzde, umbilikal bölgesin lateralinde dermatomal yerleşimli 6. John AR, Canaday DH. Herpes Zoster in the Older Adult.
eritemli zeminde grup yapmış ağrılı veziküller bulunmaktaydı. Infect Dis Clin North Am. 2017 Dec;31(4):811-826. doi:
Hastaya muayene sonucu herpes zoster tanısı koyuldu. 10.1016/j.idc.2017.07.016. PMID: 29079160; PMCID:
Hastanın öyküsünde 6 ay önce yine benzer döküntülerinin PMC5724974.
olduğunu ifade etti. Hastanın sistemik muayenesinde özellik 7. Kim YJ, Lee CN, Lee MS, Lee JH, Lee JY, Han K, Park YM.
yoktu. Hastanın özgeçmişinde hipertansiyonu ve diyabeti Recurrence Rate of Herpes Zoster and Its Risk Factors: a
bulunmaktaydı. Stres tariflememekteydi. Hastanın tekrarlayan Population-based Cohort Study. J Korean Med Sci. 2018 Dec
herpes zosteri olması nedeniyle detaylı hemogram, biyokimya, 20;34(2):e1. doi: 10.3346/jkms.2019.34.e1. PMID: 30636941;
seroloji tetkikleri istendi. Tetkik sonuçlarında özellik olmayan PMCID: PMC6327089.
hastanın HIV antikoru pozitif geldi. Doğrulamaya sonucu da 8. Yawn BP, Wollan PC, Kurland MJ, St Sauver JL, Saddier P.
pozitif gelen hasta enfeksiyon hastalıkları kliniğine yönlendirildi. Herpes zoster recurrences more frequent than previously
reported. Mayo Clin Proc. 2011 Feb;86(2):88-93. doi:
Sonuç: 10.4065/mcp.2010.0618. Epub 2011 Jan 10. PMID: 21220354;
HZ dermatomal yerleşimli ağrılı veziküller ile karakterizedir. PMCID: PMC3031432.
Yaşam boyu HZ gelişme riski %20-30 olarak bildirilmiştir ve 50
yaşından sonra hızla artmaktadır. 85 yaşından sonra ise risk
%50’ye çıkmaktadır. Ayrıca HZ gelişme riski immün sistemi
baskılayan durumlar varlığında da artmaktadır.
HZ sıklıkla yaşam boyu bir kere görüldüğü kabul edilir ve
tekrarladığında altta immünyetmezlik olduğu düşünülmektedir.
HIV enfeksiyonunda HZ gelişme riski 12-17 kat artmıştır. HIV
positif hastalarda HZ daha şiddetli seyretmekte, birden fazla
dermatoma yayılma daha çok görülmekte, sistemik etki ve
postzoster nevralji gibi yan etkiler daha fazla görülmektedir.

HZ sıklığının yaşla ve immünsupresyonla arttığı bilinmektedir. Ve


yine rekürrenslerin daha çok immün sistemi çeşitli nedenlerde
baskılanmış hastalarda olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle genç,
uzun süreli, tedaviye dirençli veya rekürren HZ hastalarında altta
yatan immünsüpresyon durumu araştırılmalı ve HIV enfeksiyonu
da akılda tutulmalıdır

Kaynaklar:
1. Yanni EA, Ferreira G, Guennec M, El Hahi Y, El Ghachi A,
Haguinet F, Espie E, Bianco V. Burden of herpes zoster in 16
selected immunocompromised populations in England: a cohort
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 195

Poster Bildiri / Araştırma

Açık Kaynaklarda Yayınlanmış Giresun İli


COVID-19 Vaka Sayıları Üzerinden, Sağlık
Bakanlığı Durum Raporlarında Yer Alan Bölge
Verilerinin Değerlendirilmesi

Ruşen Topalli

Giresun Merkez Toplum Sağlığı Merkezi, 28100 Giresun, Türkiye E-mail:


rtopalli@gmail.com

Ruşen Topalli tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: COVID-19 Giresun Vaka Sayısı Sağlık


Bakanlığı

Amaç:
Sağlık Bakanlığı’nca her gün akşam saatlerinde “Turkuaz
Tablo” olarak bilinen formatta o günün ve o güne kadarki
durumun bir özetini oluşturan COVID-19 Türkiye verileri
açıklanmaktadır. Aynı veriler biraz daha ayrıntılı olarak internet
ortamında yer almaktadır. Giresun iline ait yerel basında yer alan
verilerle, Bakanlıkça açıklanan durum raporlarındaki Doğu
Karadeniz bölge verileri karşılaştırılarak Bakanlık verilerinin
güvenilirliği sorunsalının çözümüne katkıda bulunmak
amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Giresun’da yerel basılı ve elektronik medya organlarında
muhtelif zamanlarda “Turkuaz Tablo”nun yerel versiyonu
yayınlanmaktadır. Bunlardan 6, 9 ve 12 Eylül 2020 tarihinde
yayınlanan tablolar ile Sağlık Bakanlığınca https://covid19.saglik
.gov.tr/TR-68444/gunluk-rapor--daily-report.html adresinde yer
alan Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon illerini
kapsayan Doğu Karadeniz Bölgesi verileri karşılaştırılmıştır.
Bölge nüfusunun yaklaşık %16,7’si Giresun ili tarafından
oluşturulmaktadır. Giresun il verileri sıkça basında yer almasına
rağmen bugüne kadar Bakanlık veya il müdürlüğü tarafından
yalanlanmadığı için doğru kabul edilmiştir.

Bulgular:
6, 9 ve 12 Eylül tablolarında Giresun ili geneli toplam vaka sayısı
sırasıyla 3366, 3606 ve 3816 olarak belirtilmiştir. O günlere ait
yeni vaka sayıları ise, sırasıyla, 55, 70 ve 60’tır. 6 Eylül’den 12
Eylül’e geçen altı gün içerisinde saptanan yeni vaka sayısı 450
olarak hesaplanmıştır. Bakanlıkça açıklanan durum raporunda
6, 9 ve 12 Eylül günlerine ait Doğu Karadeniz bölgesi yeni vaka
sayıları sırasıyla 34, 34 ve 27’dir. Verilerin kapsadığı saat
farklılıkları olabilir diye düşünülerek, uç günler de dahil edilip 7
günlük olarak hesaplanmasına rağmen, Bakanlık raporundaki 6
– 12 Eylül arası toplam Doğu Karadeniz yeni vaka sayısı 248’dir.

Sonuç:
Belirtilen günlerde Giresun ilinde yeni saptanan COVID-19 vaka
sayıları, Giresun ilinin de içinde bulunduğu Doğu Karadeniz
bölgesinden fazla görülmektedir. Dinamikleri benzer olan bölge
illerinde nüfusa göre vaka sayılarının Giresun ile benzer olduğu
varsayıldığında, Giresun’da 450 yeni vaka görüldüğü bu 6
günlük dönemde Doğu Karadeniz bölgesinde 2694 yeni vaka
görülmesi beklenirken Bakanlıkça açıklanan sayının 248 olması
dikkat çekicidir.
196 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Derleme

Aile Hekimliği, Covıd-19 Ve Apiterapi

Ali Timuçin Atayoğlu1, Onur Öztürk2

1. İstanbul Medipol Üniversitesi, 34230 İstanbul, Türkiye E-mail:


atatayoglu@medipol.edu.tr
2. SBÜ Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Ali Timuçin Atayoğlu tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, antioksidan, apiterapi,


Covid-19, immünmodülasyon

Derleme:
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2014–2023 Geleneksel Tıp
Stratejisi kapsamında, üye ülkelerin kendi ulusal sağlık
politikalarını mümkün olduğunca entegre bir düzlemde
geliştirmeleri yönünde tavsiyede bulunmuş, akabinde bu
entegrasyonunun, özellikle de birinci basamak sağlık hizmetleri
için yapılmasını önermiştir (WHA 67.18). Ülkemizde 27 Ekim
2014 tarihinde yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp
(GETAT) Uygulamaları Yönetmeliği bu entegrasyona yönelik
atılmış adımlardandır. Söz konusu yönetmelik kapsamında, 15
ayrı uygulama yöntemi belirtilmektedir. Bunların arasında
Apiterapi, arı ve arı ürünlerinin sağlık amaçlı kullanılmasıdır.
Temel arı ürünleri bal, bal mumu, arı poleni, arı sütü, propolis ve
arı zehridir. Zengin antioksidan içeriği olan apiterapi ürünlerinin
immünmodülasyon etkisi, apiterapi uygulamalarını özellikle
birinci basamak sağlık hizmetlerinde faydalanılması konusunda
öne çıkarmıştır. Bununla birlikte, özellikle Covid-19 pandemisi
döneminde apiterapi ürünlerinden faydalanılabileceğine yönelik
bir takım bilimsel çalışmaların yayınlanması apiterapiye olan
ilgiyi daha da artırmıştır. Dolayısıyla, aile hekimlerinin bu alanda
kanıta dayalı ve güncel bilgileri takip etmesinin önemi açıktır. Bu
derleme, içinde bulunulan pandemi döneminde hastaları
tarafından sıklıkla “Doğal olarak ne yapmamızı önerirsiniz?”
sorusuna muhatap olan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün bahsi
geçen entegrasyon tavsiyesi bağlamında özellikle apiterapiye
ilgi duyan aile hekimleri için faydalı olabilecek bilgiler
içermektedir.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 197

Poster Bildiri / Olgu 1.Chen D, Xu W, Lei Z, et al. Recurrence of positive SARS-


CoV-2 RNA in COVID-19: A case report. Int J Infect Dis.
2020;93:297-299.
COVID-19 Vaka Serisi: Üç Sağlık Personelinde 2.Loconsole D, Passerini F, Palmieri VO, et al. Recurrence of
Tespit Edilen Tekrarlayan COVID-19 Test COVID-19 after recovery: a case report from Italy [published
Pozitifliği online ahead of print, 2020 May 16]. Infection. 2020;1-3.

Yalçın Hacıoğlu1, Pelin Kılıçkaya2, Zuhal Aydan Sağlam1

1. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi


2. Burdur Tefenni İlçe Devlet Hastanesi, 20030 MERKEZEFENDİ, Türkiye E-mail:
pelinkilickaya89@gmail.com

Pelin Kılıçkaya tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: COVID-19, Sars-CoV-2, serolojik tanı testi

Giriş:
Koronavirüs hastalığı 19 (COVID-19) için Mart itibariyle
rekürrens vakalar bildirilmeye başlanmıştır (1,2). Nisan ve
Haziran 2020 arasında şiddetli akut solunum yolu sendromu
koronavirüsü 2 (SARS-CoV-2) IgM/ IgG hızlı antikor testi
(Qingdao Hightop Biotech Co Ltd-China) ile hastanemizde
kandan COVID-19 taraması yapılmıştır. Bu yazımızda tarama
sonrası 3 sağlık çalışanımızda ortaya çıkan tekrarlayan test
pozitifliklerini sunmak istiyoruz.

Olgu:
OLGU 1:
42 yaş erkek, bilinen hastalığı yok. 17 Nisan 2020 tarihinde
yapılan taramada, semptomsuz IGM+ IGG- olduğu tespit
edilmiştir. 19 Nisan 2020’de bakılan gerçek-zamanlı reverse
transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (rRT-PCR)’ı
negatiftir. 20 Mayıs 2020 tarihinde öksürük ve ateş sonrası rRT-
PCR’ı negatif olup çekilen toraks bilgisayarlı tomografi (BT)
sonucu COVID-19 ile uyumludur. 29 Mayıs 2020 kontrol rRT-
PCR’ının negatif, kontrol toraks BT’sinde COVID-19
bulgularında ilerleme olduğu raporlanmıştır.
OLGU 2:
37 yaş kadın, bilinen hastalığı yok. 17 Nisan 2020 tarihinde
yapılan taramada, semptomsuz IGM+ IGG+ olduğu tespit
edilmiştir. 17 Nisan 2020’de bakılan rRT-PCR’ı negatiftir. 24
Temmuz 2020’de öksürük sonrası rRT-PCR’ı pozitif, toraks
BT’si negatif olarak saptanmıştır. Nefes darlığı nedeniyle 5
Ağustos 2020’ de çekilen kontrol BT’si COVID-19 ile uyumlu
bulunmuştur. 10 ve 17 Ağustos’taki rRT-PCR’ları ise negatiftir.
OLGU 3:
34 yaş erkek, bilinen hastalığı yok. 20 Nisan 2020 tarihinde
yapılan taramada, semptomsuz IGM+ IGG+ olduğu tespit
edilmiştir. 17 Nisan 2020’de bakılan rRT-PCR’ı negatiftir. Yakın
temaslı olduğu için 12 Ağustos 2020’de bakılan rRT-PCR’ı
pozitiftir ve semptomu yoktur. 19 Ağustos 2020’deki kontrol rRT-
PCR’ı da pozitiftir ve semptomu yoktur. 25 Ağustos-27
Ağustos’ta bakılan kontrol rRT-PCR’ları ise negatiftir.

Sonuç:
Tarama amaçlı bakılan serolojik testlerde saptanan pozitiflikler
sonrasında, semptomatik ya da asemptomatik bireylerde,
tekrarlayan COVID-19 BT ve/veya rRT-PCR pozitifliklerinin
saptanması, serolojik testlerin güvenilirliğinin sorgulanmasına
yol açmaktadır. Bu testlerin doğru olması koşulu ile COVID-19
karşısında bağışıklığın kalıcı ya da uzun süreli sağlanamadığı
söylenebilir.

Kaynaklar:
198 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu 1. Guo, Y, Cao, Q Hong Z. et al.  e origin, transmission and
clinical therapies on coronavirus
disease 2019 (COVID-19) outbreak–an update on the status.
Döküntünün Eşlik Ettiği SARS-CoV-2 Military Med Res. 2020;7:11.
Enfeksiyonu: Olgu Sunumu 2. Centers for Disease Control and Prevention. Symptoms of
Coronavirus in Coronavirus
Erkut Etçioğlu, Abdülkadir Aydın, Bahar Sevimli Dikicier Disease 2019 (COVID-19) https://www.cdc.gov/coronavirus/20
19-ncov/symptoms-testing/symptoms.html?CDC_AA_refVal=htt
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 54100 SERDİVAN, Türkiye E- ps%3A%2F%2Fwww.cdc.gov%2Fcoronavirus%2F2019-ncov
mail: erkutetcioglu@gmail.com %2Fabout%2Fsymptoms.html (Accessed on May 3, 2020)
Erkut Etçioğlu tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı 3. World Health Organization. Clinical management of severe
oturumda sunulmuştur. acute respiratory infection
(SARI) when COVID-19 disease is suspected.2020. Available
Anahtar Kelimeler: COVID-19, Cilt Bulguları, SARS-CoV-2 at:https://www.who.int/publications-detail/clinical-management-
Enfeksiyonu of-severe-acute-respiratory-infection-when-novel-
coronavirus-(ncov)-infection-is-suspected. (Accessed May 2,
Giriş: 2020)
SARS-CoV-2 olarak adlandırılan bir koronavirüs, Çin’in Hubei 4. Guan WJ, Ni ZY, Hu Y, et al. Clinical characteristics of
eyaletindeki Wuhan kentinde akut solunum yolu hastalıklarına coronavirus disease 2019 in China.
neden olan etken olarak 2019’un son aylarında tanımlandı.Mart N Engl J Med. 2020;382:1708-1720.
2020’de ise mevcut tablo pandemi olarak 5. Zhang JJ, Dong X, Cao YY, et al. Clinical characteristics of
nitelendirildi.COVID-19 hastalığının sık görülen klinik belirtileri 140 patients infected with SARSCoV-2 in Wuhan, China.
arasında; öksürük,nefes darlığı, ateş yüksekliği, yorgunluk, koku Allergy. 2020;00:1–12. doi: 10.1111/all.14238.
ve tat almada değişiklik, bulantı, kusma, ishal ve yaygın kas 6. Recalcati S. Cutaneous manifestations in COVID-19: a first
ağrısı vardır.Dünya çapında görülen olgu sayısında artışla perspective. J Eur Acad Dermatol Venereol. 2020. doi:
birlikte hastalığın klinik belirtilerindeki çeşitlilik de ortaya 10.1111/jdv.16387. [Epub ahead of print]
konmaya başlanmış ve COVID-19 hastalığı geçiren kişilerde 7. Joob B, Wiwanitkit V. COVID-19 can present with a rash and
farklı cilt bulguları görülebildiği belirtilmiştir. be mistaken for Dengue. J Am
Acad Dermatol. 2020;82(5):e177. doi:
Olgu: 10.1016/j.jaad.2020.03.036.
Otuz altı yaşında nefes darlığı, ateş yüksekliği ve tüm vücutta 8. Jimenez-Cauhe J, Ortega-Quijano D, Prieto-Barrios M,
kaşıntı şikayetleri olan kadın hasta dış merkezden pulmoner Moreno-Arrones OM, Fernandez-Nieto D. Re-ply to “COVID-19
tromboembolizm ve ilaç erupsiyonu ön tanılarıyla hastanemize can present with a rash and be mistaken for Dengue”:
sevk edildi.Hastanın anamnezinden 5 gün önce öksürük ve Petechial rash in a patient with COVID-19 infection. J Am Acad
halsizlik şikayetleri ile başvurduğu dış merkezde çekilen Toraks Dermatol. 2020. doi:
Bilgisayarlı Tomografisinde COVID-19 hastalığı ile uyumlu 10.1016/j.jaad.2020.04.016. [Epub ahead of print]
bulguların görülmesi üzerine yatırılarak tedavi verildiği 9. Zhang Y, Cao W, Xiao M, et al. Clinical and coagulation
öğrenildi.Fizik muayenesinde yüzünde ve alt ekstremitelerde characteristics of 7 patients
yaygın yerleşimli, eritemli, keskin sınırlı, birbirleriyle birleşme with critical COVID-2019 pneumonia and acro-ischemia.
eğiliminde makül ve papüller izlendi. Gövdede ve mukozalarda Zhonghua Xue Ye Xue Za Zhi.
bulgu gözlenmedi.Döküntülerin bir önceki dış merkezde yattığı 2020;41(0):E006. doi:
dönemin 3. gününde başladığı öğrenildi. Orofarinks ve 10.3760/cma.j.issn.0253-2727.2020.0006. [Epub ahead of
nasofarinksten alınan sürüntü örneğinin RT-PCR testi pozitif print]
olarak saptandı.Çekilen Toraks Bilgisayarlı Tomografisi
incelemesinde sağ akciğer üst lob posterior ve orta lobda
subplevral alanda şüpheli fokal buzlu cam tarzında dansite
artımı saptandı ve bu bulgular COVID-19 için şüpheli bulgular
olarak değerlendirildi.Hastanın döküntüleri ön planda ilaç
erupsiyonu düşünülerek, mevcut tedavi de 5 günü
doldurduğundan dolayı tedavi sonlandırıldı.Döküntülerine
yönelik tedavisine levosetirizin 10 mg 1*1 po eklendi.İlaçlarının
kesilmesine ve levosetirizin tedavisine rağmen hastanın
döküntüleri ve kaşıntı şikayeti devam etti.Levosetirizin kesilip,
feniramin 45.5 mg/2 ml intravenöz (IV) 1*1 başlandı.Hastanın
döküntü ve kaşıntı şikayetleri antihistaminik tedavisi
başlandıktan 5 gün sonra ortadan kalktı.Hastanın döküntü ve
kaşıntı şikayetlerinin geçmesiyle eşzamanlı alınan sürüntünün
RT-PCR sonucu negatif saptandı.

Sonuç:
Yeni tanımlanmakta olan COVID-19’un klinik bulgularının
anlaşılmaya çalışıldığı bu günlerde, hastalık sürecinde sonradan
ortaya çıkan makülopapüler döküntü klinisyenler tarafından
akılda tutulması gereken nadir bir bulgu olabilir.

Kaynaklar:
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 199

Poster Bildiri / Araştırma COVID-19. Erişim: https://www.who.int/news-


room/detail/27-04-2020-who-timeline---covid-19
2. Ferrel MN, Ryan JJ. The Impact of COVID-19 on Medical
Pandemi tıp dönem 6 öğrencilerinde uzmanlık Education. Cureus. 2020; 12(3):e7492. DOI
alanı seçimini etkiledi mi? 10.7759/cureus.7492 10.7759/cureus.7492
3. Ahmed H, Allaf M, Elghazaly H. COVID-19 and medical
Melahat Akdeniz, Hasan Hüseyin Avcı education. Erişim:
www.thelancet.com/infection Vol 20 July 2020
Akdeniz Üniversitesi, 07070 KONYAALTI, Türkiye E-mail: 4. Byrnes YM, Civantos AM, Go BC, McWilliams TL,
melahatakdeniz@gmail.com Rajasekaran K. Effect of the COVID-19 pandemic on medical
Melahat Akdeniz tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı student career perceptions: a national survey study. Medical
oturumda sunulmuştur. Education Online, 25:1, 1798088,
5. Gray DP, Freeman G, Johns C, Roland M. Covid 19: a fork in
Anahtar Kelimeler: Pandemi, uzmanlık tercihi, İntörn the road for general practice. BMJ 2020;370:m3709

Amaç:
Giriş, amaç: Türkiye’de ilk COVİD-19 olgusu 11 Mart 2020’de
bildirilmiştir. Aynı tarihte DSÖ’de COVİD-19’u tüm dünyada
yayılan yeni bir hastalık ve pandemi olarak ilan etmiştir (1).
COVİD-19 pandemisi tüm dünyada yaşamı olumsuz etkilemiştir.
Tıp eğitiminde de etkileri görülmüştür. Türkiye’de ilk COVİD-19
vakasının görüldüğü tarihten sonra tıp fakülteleri dahil okullar
yüzyüze eğitime ara vermişlerdir. Eğitimin COVID-19 salgını
tarafından aniden ve önemli ölçüde kesintiye uğraması
belirsizliğe, kafa karışıklığına ve tıp öğrencilerinin gelecekteki
kariyerleri ve yaşamları hakkında önemli endişelere neden
olmuştur. Tıp öğrencilerinin Klinik eğitime daha az maruz
kalması tıp eğitimi üzerinde, özellikle kariyerlerine başlamadan
önce belirli yapılandırılmış yetkinlikler ve beceriler kazanmaları
beklenen son sınıf tıp öğrencileri üzerinde önemli etkilere neden
olmuştur. Tüm dünyada bazı tıp fakülteleri tıp öğrencilerini
enfeksiyondan korumak amacıyla klinik maruziyeti
azaltmışlardır. Bu çalışma COVİD -19 pandemisinin tıp fakültesi
son sınıf öğrencilerinde uzmanlık tercihlerini etkileyip
etkilemediğini değerlendirmek için yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem:
Akdeniz Üniversitesi Tıp fakültesinde 27 temmuz 2020
tarihinden itibaren halk sağlığı stajı içinde 2 haftalık aile
hekimliği stajını yeniden uygulamaya başladık. 21 Eylül 2020 – 2
Ekim 2020 tarihleri arasında toplam 70 öğrenci aile Hekimliği
stajı bağlamında ASM’lerde bir aile hekiminin refakatinde Aile
hekimliği stajı yapmıştır. Bu öğrencilere staj sonrasında 4
soruluk bir anket uygulanmıştır. Çalışma verileri IBM SPSS
Statistic versiyon 23’de analiz edilmiştir.

Bulgular:
Araştırmaya toplam 70 kişilik Aile hekimliği staj grubundan 65
intörn katıldı. Yanıtlama oranı %93 olarak hesaplandı.
Katılımcıların ortalama yaşı 24.52 (min. 22, maks: 30); %72.3’ü
(n=47) erkektir. Pandeminin uzmanlık seçimini değiştirdiğini
bildiren katılımcı sayısı 9 (%13.84), Aile hekimliği stajının
uzmanlık tercihini değiştirdiğini bildiren kişi sayısı ise 11
(%16.92) kişidir.

Sonuç:
Pandemi tıp fakültesi son sınıf öğrencilerin sadece %13’ünde
uzmanlık tercihini etkilemiştir. Uzmanlık tercihleri enfeksiyona
yakalanma riskinin daha az olduğu uzmanlık alanlarına
kaymıştır. Alan Eğitimi Uzmanlık alanı olarak aile hekimliğine
ilgiyi çok az artırmıştır. Daha uzun süreli ve normal dönemlerde
yapılan alan eğitimlerinin öğrenciler üzerinde daha etkili
olabileceği düşünülmektedir.

Kaynaklar:
1. World Health Organization. Archived: WHO Timeline -
200 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Derleme

Pandemide Aile Hekimi Olmak Ya Da


Olmamak!

Kübra Uyar1, Zafer Cengiz Er2, Fethi Sada Zekey3

1. YOZGAT MERKEZ TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ


2. YOZGAT BOZOK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP VE DAMAR
CERRAHİSİ ANABİLİM DALI
3. YOZGAT BOZOK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ
ANABİLİM DALI
4. Yozgat Merkez Toplum Sağlığı Merkezi, 66100 MERKEZ, Türkiye E-mail:
kubra_uyar@hotmail.com

Fethi Sada Zekey tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: aile hekimi, pandemi, birinci basamak

Derleme:
GİRİŞ: Tüm dünyada birçok kişinin ölümüne sebep olan Covid
-19 hastalığı, ülkemizde de toplumun büyük bir yüzdesinin
virüsle enfekte olmasına ve çok büyük oranda can kaybına
neden olmuştur Hastalar için sağlık hizmetlerinin ilk ve kolay
ulaşılabilir temas noktası konumunda yer alan aile hekimleri de
bu süreçten hem hekim olarak hem de kimi zaman hasta
konumunda olarak etkilenen grubun başında gelmektedir.

Aile hekimleri koruyucu sağlık hizmetleri olan gebe,bebek


aşılama ve izlemleri, kronik hastalık izlem ve tedavisi, 15-49 yaş
izlemleri, hedef nüfusta kanser tarama gibi hizmetleri vermeye
devam ederken , Covid nedeniyle riskli grupta yer alıp il dışından
gelen 65 yaş üstü bireylerin izlemi, yurtdışından gelen kişilerin
izlemi ve Covid pozitif hastalar ve temaslılarını telefonla
arayarak evde izlem gibi görevleri üstlenmişlerdir.

Covid 19 pozitif veya temaslı olan kişilere iş göremezlik raporu


düzenleme görevi de aile hekimlerine verilmiştir. Bu durum rapor
almak için çoğu zaman Covid + kişinin aile sağlığı merkezine
gelmesi ve sağlıklı kişilerin de yüksek oranda bulaş riskiyle karşı
karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Her ne kadar çoğu aile
sağlığı merkezi girişinde hastalara triaj uygulanıp, hasta olması
muhtemel kişiler izolasyon odasına alınsa da pozitif hastanın
sağlıklı kişilerle teması , riski yüksek oranda arttırmaktadır .

Aile hekimleri tarafından düşündürücü olan bir diğer problem


telefonla evde izlem amaçlı takip ettikleri hastalar/ temaslılara iş
göremezlik raporu düzenlenmesi ve bu durumun ileride yol
açabileceği hukuki boyuttur. Türk Ceza Kanunu'na göre hastayı
görmeden belge tanzim edilmesi (reçete , rapor vb) görevi
kötüye kullanma nedeniyle suç teşkil etmektedir.

SONUÇ: Aile hekimleri birinci basamağın temel görevi olan


koruyucu sağlık sağlık hizmetlerini yerine getirmekte, bir yandan
da pandemi nedeniyle riskli hasta grubuyla yüzyüze ve telefonla
karşı karşıya gelmektedir. Aile hekimliği sisteminin işleyişi
açısından bazı konular hekimlerde belirsizlik oluşturup hukuki
yönden ileriye dönük kaygı yaratsa da, aile hekimleri
pandeminin temel taşı olarak görevlerini en iyi şekilde devam
ettirmektedir.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 201

Poster Bildiri / Derleme 5- Bastos EMAF, Simone M, Jorge DM, Soares AEE, Spivak M.
In vitro study of the antimicrobial activity of Brazilian propolis
against Paenibacillus larvae. Journal of Invertebrate Pathology.
Propolis, Coronavirüs’e Karşı İyi Bir Fikir 2008;97(3): 273–281.
Olmayabilir! 6- Debiaggi M, Tateo F, Pagani L, Luini M, Romero E. Effects of
Propolis Flavonoids on Virus Infectivity and Replication.
Onur Öztürk1, Mustafa Ünal2, Muhammed Emin Göktepe1, Microbiologica. 1990;13 (3): 207-13.
Muhammet Zahid Öncü3 7- Ferreira LN, Finger PF, Castro CC, Siedler BS, Munhoz LS,
Vargas GD, Fischer G, Hübner SO. Effect of the ethanolic
1. SBÜ Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği, 55270 extract from green propolis on production of antibodies after
ATAKUM, Türkiye E-mail: drmeg38@gmail.com immunization against canine parvovirus (CPV) and canine
2. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
3. Başakşehir 4. Etap Aile Sağlığı Merkezi
coronavirus (CCoV). Braz. J. Vet. Res. Anim. Sci.
2012;49(2):116-121.

Muhammed Emin Göktepe tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: covid19, pandemi, propolis, getat

Derleme:
COVID-19 pandemisi ile boğuştuğumuz şu günlerde, tedavi için
kullanılabilecek her türlü fikre açık olmak gerekmektedir.
Yüksek doz vitamin C, ivermektin ve faviripavir gibi farklı
tedaviler bu pandemi ile mücadelede ortaya çıkan ve kullanılan
tedavilerdir. Propolis bu adaylardan biri olmuştur, dünyada ve
Türkiye’de satışında patlama görülmüştür (1-3).
Propolis, balın ardından bilinirliği en yüksek arı ürünüdür. Apis
mellifera tarafından çeşitli bitki kaynaklarından toplanan bir
reçine karışımıdır. Tedavi edici etkinliğini önemli oranda
sağlayan bileşikler polifenoller ve flavonoidlerdir (4). Propolisin
bakteriler, virüsler, protozoalar ve mantarlara karşı savaşabildiği
gösterilmiştir (5). Fakat, virüslerle savaşta bakterilerde olduğu
kadar kadar parlak başarılar kazanılamamıştır. Bunun muhtemel
sebebi, özellikle RNA virüslerinlerinin replikasyon sırasında
ortaya çıkan hataları düzeltememelerinden kaynaklanan devamlı
mutasyonlarıdır.
Literatürde coronavirus ve propolis ilişkisini irdeleyen çalışma
yok denecek kadar azdır. Debiaggi ve ark. propolis
flavonoidleriyle viral plak indirgeme tekniği kullanarak hücre
kültürlerinde in vitro olarak deneyler gerçekleştirmiştir.
Propolisin Coronaviruse karşı viral infektivite ve replikasyonun
inhibisyonunda yüksek aktivite gösteren flavonoidi olmadığı
görülmüştür (6). Ferreira ve ark. ise propolis ile immunize
edilmiş farelerle edilmeyenler arasında coronaviruse karşı
antikor düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark
saptamamışlardır (7).
Pandemi döneminde can kaybını azaltmak için her türlü tedaviye
açık olmak gerekirken propolisle coronavirus üzerine daha fazla
çalışma yapılması gerekmektedir.

Kaynaklar:
1- Interest in propolis increases amid virus outbreak. https://ww
w.hurriyetdailynews.com/interest-in-propolis-increases-amid-
virus-outbreak-153410. (Access: 03.04.2020)
2- Coronavirus (COVID-19) – Well, regarding those in China…
almost everyone smokes there, which weakens the lungs, the
primary target of the Coronavirus. https://www.modernghana.co
m/news/988923/coronavirus-covid-19-well-regarding-
those.html. (Access: 03.04.2020)
3- A unique method of prevention of coronavirus developed in
Russia.https://thetimeshub.in/a-unique-method-of-prevention-of-
coronavirus-developed-in-russia/1212/.(Access: 03.04.2020)
4- Salomao K, Pereira PRS, Campos LC, Borba CM, Cabello
PH, Marcucci MC, et al. Brazilian propolis: correlation between
chemical composition and antimicrobial activity. Evidence-
Based Complementary and Alternative Medicine. 2008;5(3):
317–324.
202 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Araştırma Kaynaklar:


1. https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66935/genel-koronavirus-
tablosu.html (Erişim tarihi 20/09/2020).
Türk Aile Hekimliği Dergisi Üyelerinin Pandemi 2.https://www.amnesty.org.tr/icerik/kuresel-tum-dunyada-7-bini
Döneminde Sağlıklarını Korumak İçin n-uzerinde-saglik-calisani-covid-19-nedeniyle-oldu(Erişimtarihi
Yaşamlarında Yaptıkları Değişikler 20/09/2020).
3. https://tr.euronews.com/2020/09/20/koranavirus-nedeniyle-
Izzet Göker Küçük hangi-ulkede-kac-saglik-calisani-hayatini-kaybetti (Erişim tarihi
20/09/2020).
Kemalöz Aile Sağlığı Merkezi, 64000 MERKEZ, Türkiye E-mail:
izzetgoker@gmail.com

Izzet Göker Küçük tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Covid-19 ve Aile Hekimliği" başlıklı
oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, Covid-19, pandemi

Amaç:
Bu ön çalışma ile aile hekimi olarak çalışan hekimlerin Covid-19
pandemi döneminde sağlıklarını korumak için yaşamlarında
yapmaya başladıkları değişikleri tespit etmeyi hedeflenmiştir.

Gereç ve Yöntem:
Kesitsel tipte düzenlenen bu ön çalışma 11-20 eylül 2020
tarihleri arasında Türk Aile hekimliği Facebook grubunda
yapılmıştır. Katılımcılara ‘’Pandemi döneminde sağlığınızı
korumak için aşağıdakilerden hangisi/hangilerini yapmaya
başladınız?’’
A) Hijyen kurallarına daha fazla dikkat ediyorum
B) Sağlıklı besleniyorum
C) Uykuma dikkat ediyorum
D) Spor yapıyorum
E) D vitamini desteği alıyorum
F) Sigarayı bıraktım
Sorusu soruldu. Katılımcılar 6 seçenekli ve birden çok seçme
hakkı olan soruyu yanıtlamaları istendi.

Bulgular:
Çalışmaya toplam 120 hekim katılmıştır. Katılımcıların
sağlıklarını korumak için en fazla yaptıkları değişiklikler sırasıyla
88 kişi (%73,3) ‘’Hijyen kurallarına daha fazla dikkat ediyorum’’,
56 kişi (%46,6) ‘’Sağlıklı besleniyorum’’, 41 kişi (%34,1)
‘’Uykuma dikkat ediyorum’’, 19 kişi (%15,8) ‘’Spor yapıyorum’’,
17 kişi (%14,1) ‘’ D vitamini desteği alıyorum’’, 6 kişi (%5) ‘’
Sigarayı bıraktım’’ oldu. Yorum kısmında ise 2 kişi (%1,6) ise
‘’Gıda takviyeleri alıyorum’’ cevabını vermişti. Değişiklik yapma
sayılarına bakacak olursak 65 kişi (%54,1) 1 değişiklik, 21 kişi
(%17,5) 2 değişiklik, 22 kişi (%18,3) 3 değişiklik, 6 kişi (%5) 4
değişiklik ve 6 kişi (%5) 5 değişiklik yapmıştı.

Sonuç:
Covid-19 pandemisinin ülkemizde başladığı tarih olan 11 Mart
2020’den 20/09/2020 tarihine kadar ülkemizde 302.867 vaka
görüldü, 7.506 kişi vefat etti (1). Uluslararası Af Örgütü'nün
(Amnesty International) eylül ayı başında yayınlanan raporunda
dünya genelinde Covid-19 nedeniyle ölen sağlıkçı sayısı 7000’i
geçti (2). Sağlık bakanı Dr.Fahrettin Koca’nın açıklamalarına
göre toplam 7.428 sağlık çalışanı enfekte oldu. Türk tabipleri
birliğine göre ise en az 52 sağlık çalışanı hayatını kaybetti (3).
Sağlık çalışanları pandemi döneminde kendilerini ve ailelerini
korumak için yaşamlarında pek çok değişiklik yapmak zorunda
kaldılar.
Sonuç olarak aile hekimlerinin sağlıklarını korumak için
yaşamlarında en fazla yaptıkları değişiklik hijyen kurallarına
daha fazla dikkat etmek olmuştur. Pandemi döneminin sağlık
çalışanları üzerinde kalıcı davranış değişiklerine neden
olabileceğini düşünmekteyiz.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 203

Poster Bildiri / Derleme ulaşılmıştır.


2-Uncu Y,Özçakır A. Yaşlı hastaya birinci basamakta yaklaşım.
Turk J Geriatrics 6(1):31-37, 2003.
Türkiye’de Yaşlı Dostu Aile Sağlığı 3-Kane R.L. Geriatrics as a paradigm for good chronic care.Age
Merkezlerinin Gelişimi Önemli mi? and Aging 31:331-332, 2002.
4-Yaman H, Kanevetçi Z, Akdeniz M. Ülkemizde Beklenilen
Nil Tekin1, Nur Şehnaz Hatipoğlu2, Nilgün Özçakar3 Demografik Değişime Hazırlık: Yaşlı Dostu Birincil
Bakım Merkezleri. RNA Aile Hekimliği Dergisi. 2008 ; 2(2)
1. AÇSHB Narlıdere Huzurevi YBRM, İzmir, 35320 NARLIDERE, Türkiye E-mail: :14-21.
niltekin33@yahoo.com 5-Age-friendly Primary Health Care Centres Toolkit. WHO
2. Konak 24 No'lu M.F. Özsaruhan Aile Sağlığı Merkezi İzmir
3. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı
Library Cataloguing-in-Publication Data, 2008.
6-Acosta-Benito MA,Rodríguez-Fernández V, Barrio-Cortes J,
García-Pliego RA Age-friendly primary care health centers why
Nil Tekin tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım" are
başlıklı oturumda sunulmuştur.
they necessary? J Fam Commun Med. 2018;2(4):180‒183.

Anahtar Kelimeler: Yaşlı, Yaşlılar için sağlık hizmetleri, Aile


hekimliği

Derleme:
Türkiye İstatistik Kurumunun son verilerine göre 65 yaş üstü
nüfusun ülkemizde son beş yılda %21,9 arttığı ve % 9,1’ e
ulaştığı görülmektedir. Yaşlı nüfusun giderek artmasıyla, yaşlı
hastalar birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda gittikçe
daha fazla oranda yer almaktadır. Bu nedenle sunulan birinci
basamak sağlık hizmetlerinin aynı doğrultuda gelişmesi
gerekmektedir.
Yaşlılık sürecinin iyi bilinmesi ve uygun yönetilmesi gereklidir.
Bu süreçte sağlığın korunması ve geliştirilmesi temel olarak ele
alınmalıdır. Yaşlıların ve bakım veren kişilerin sağlık ve sosyal
sorunları birlikte değerlendirilmelidir. Yaşlılık dönemine ait
özellikleri ve engellilikleri bilerek yaklaşım, yaşlılarla uygun
iletişim yanında çalışılan ortamda yapılacak düzenlenmeler
önemlidir.
Sağlık çalışanlarına yaşlılıkta artan sorunlarının ve kronik
hastalıkların tanı ve tedavi yönetiminde yardımcı olması
hedeflenen Yaşlı Dostu Birincil Bakım Merkezi enstrümanı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2008 yılında
geliştirilmiştir. Bu enstrüman ile yaşlılar için birinci basamak
sağlık hizmeti sunumunu iyileştirmek, birinci basamak sağlık
çalışanlarını yaşlı hastaların ihtiyaçları konusunda duyarlı hale
getirmek ve eğitmek, yaşlıların sağlığını değerlendirmek için bir
dizi araç sağlamak, yaşlıların yaşadığı engeller konusunda
farkındalık yaratmak, birincil sağlık bakımı yönetimi
prosedürlerinin yaşlıların ihtiyaçlarına daha duyarlı hale
getirilmesine rehberlik etmek amaçlanmıştır.
Ülkemiz için DSÖ’nün enstrümanına göre değerlendirildiğinde
Yaşlı dostu bir Aile Sağlığı Merkezi (ASM)’nin dikkate alması
gereken bazı unsurlar yaşlıların adaptasyonunda önemlidir. Bu
adaptasyon: fiziksel engeller, klinik yardım, hastanın
bilgilendirilmesi, korunma ve sağlığın teşviki ile sosyal ve
toplumsal faaliyetler eksenleri etrafında yapılmalıdır.
DSÖ'nün yaşlanma ve sağlıkla ilgili küresel raporuna göre,
sağlık sistemleri yaşlıların ihtiyaçları ve tercihleri etrafında daha
iyi organize edilmelidir. Ülkemizde ‘Yaşlı Dostu ASM’lerinin
gelişiminin aile hekimliği uygulamasının yaşlılara uyarlanması,
daha yüksek sayıda ve daha iyi sağlık hizmet sunumuna yönelik
stratejiler oluşturmak için önemli olduğu düşünülmektedir.
Ülkemizin demografik değişimiyle birlikte oluşacak
gereksinimlerin karşılanmasında ‘Yaşlı Dostu ASM’ lerin
gelişiminin önemli
olduğu ve artan yaşlı hastaya verilen birinci basamak sağlık
hizmetinin geliştirilmesine yönelik bir çözüm önerisi sunduğu
düşünülmektedir.

Kaynaklar:
1-TUIK. İstatistiklerle Yaşlılar. http://www.tuik.gov adresinden
204 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Derleme

Evde sağlık hastalarında enteral beslenmenin


yönetilmesi

Murat Güney, Hülya Akan

GRÜ Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 28000 MERKEZ,
Türkiye E-mail: guney.murat@windowslive.com

Murat Güney tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: enteral beslenme PEG evde sağlık

Derleme:
Derlememizde, evde sağlık hastalarını yakından ilgilendiren
malnütrisyon riskini belirleme, malnütrisyon tedavisi, tedavide
karşılaşılan zorluklar, bunlara çözüm önerileri üzerinde durulmuş
olup deneyim paylaşımı hedeflenmiştir.
Malnütrisyon, besin alımı yetersiz olan kişilerde oluşan vücut
kompozisyonunun yol açtığı, fiziksel, mental fonksiyonlarının
azalmasıyla birlikte klinik olarak hastalığın kötüleşmesidir.
Malnütrisyon, morbidite ve mortalitede artışa, fonksiyon ve
yaşam kalitesinde azalmaya, hastanede kalış sıklığının,
süresinin artmasına ve daha yüksek sağlık bakım maliyetlerine
yol açar. Yetişkinlerde malnütrisyon insidansının ve
prevalansının belirlenmesi zor olan, yaygın ancak sıklıkla fark
edilmeyen bir sorundur.
ESPEN, Nütrisyonel Risk Taraması(NRS-2002) kullanımını
önermektedir(Tablo-1).
Oral yolla yeterli beslenme sağlanabilecek hastalarımıza
güçlendirilmiş diyet ve/veya hastaya uygun oral beslenme
ürünleri başlamaktayız. Oral yolla gerekli besin alımını
sağlayamayan hastalarımıza ise enteral tüp yoluyla
beslenmesini önermekteyiz. Evde sağlık hastalarımızda enteral
tüple beslenmede en sık, nazogastrik tüple(NG) beslenme ve
perkütan endoskopik gastrostomi(PEG) ile beslenme yöntemini
kullanmaktayız. Tüple beslenme süresi 4 haftadan kısa
olacaksa NG, daha uzunsa PEG seçilmelidir.
GRÜ Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Aile Hekimliği Kliniği Evde Sağlık Hizmetleri Birimi olarak,
malnütrisyon riski altında olan evde sağlık hastalarını ilk
farketmesi gereken sağlık birimi olduğumuzun ve sorumluluk
almamız gerektiğinin farkındayız. Evde sağlık hizmetlerini daha
da iyiye götürmek üzere yola çıktık ve bu amaçla kendi
birimlerimizi analiz ettiğimizde, PEG uygulamasının geciktiğini,
bu gecikmenin tanımlanmış bir süreç olmamasına bağlı
olduğunu saptadık. Bu veriden yola çıkarak PEG endikasyon ve
uygulama süreçlerini yeniden tanımladık ve hastanemizin ilgili
gastroenteroloji uzmanıyla bir protokol yaptık. Bu protokole
göre, PEG endikasyonu bulunan hastalarımızın işlem öncesi
hazırlıklarını birimimiz yapmaktadır. Hazırlıklarla gereksiz
hastaneye transfer veya yatışın önüne geçilmektedir. Bu yönüyle
de maliyet etkin olduğu görülmektedir. Bu hazırlıklar; hasta
yakınlarından sözel onam alınması, muayene edilip tetkik
alınması, muayene/tetkik sonucu kontrendike durum varsa veya
sistemik enfeksiyon varsa bu durumun düzeltilmesi,
antikoagülan ve antiagregan kullanımının işlem öncesi
ayarlanmasıdır. Daha sonra 112 nakil ambulansıyla
hastanemizin gastroenteroloji kliniğine transferi sağlanmakta,
PEG işlemi tamamlanmaktadır.
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 205

Poster Bildiri / Araştırma 1. Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin


Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge, https://www.sagl
ik.gov.tr/TR,11271/saglik-bakanliginca-sunulan-evde-saglik-hiz
Evde Sağlık Hizmeti Deneyimi: GRÜ Prof. Dr. A. metlerinin-uygulama-usul-ve-esaslari-hakkinda-yonerge.html,
İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Erişim Tarihi: 06.10.2020.
Aile Hekimliği Kliniği Evde Sağlık Birimi 2. Giresun İli Evde Sağlık Hizmetleri
Tarihçe,https://giresunesh.saglik.gov.tr/TR,112018/tarihce.html
Murat Güney Erişim Tarihi: 06.10.2020.
3. Karaman D., Kara D. ve Atar N. Y. (2015) Evde Sağlık
GRÜ Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 28000 MERKEZ, Hizmeti Verilen Bireylerin Hastalık Durumlarının ve Bakım
Türkiye E-mail: guney.murat@windowslive.com İhtiyaçlarının Değerlendirilmesi: Zonguldak Örneği. Gümüşhane
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 4(3): 347–359.
Murat Güney tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım"
başlıklı oturumda sunulmuştur.
4. Enginyurt Ö. ve Öngel K. (2011) Evde Bakım Hizmeti
Kapsamındaki Hastaların Sosyodemografik Özellikleri ve Tıbbi
Anahtar Kelimeler: evde sağlık tanımlayıcı özellikler Durumları. Smyrna Tıp Dergisi 45-48.
5. Çatak B, Kılınç AS, Badıllıoğlu O, Sütlü S, Sofuoğlu AE, Aslan
Amaç: D. Burdur‟da Evde Sağlık Hizmeti Alan Yaşlı Hastaların Profili
Evde sağlık hizmeti, çeşitli hastalıklara bağlı olarak evde sağlık ve Evde Verilen Sağlık Hizmetleri. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi
hizmeti sunumuna ihtiyacı olan bireylere, evinde ve aile 2012; 10(1): 13-21
ortamında, sosyal ve psikolojik danışmanlık hizmetlerini de 6. Akiyama A, Hanabusa H, Mikami H. Characteristics of Home
kapsayacak şekilde verilen muayene, tetkik, tedavi, tıbbi bakım, Care Supporting Clinics Providing Home Care for Frail Elderly
eğitim, danışmanlık, takip ve rehabilitasyon hizmetleridir(1). Persons Living Alone in Japan. Archives of Gerontology and
2009 yılından beri Giresun ilinde evde sağlık hizmeti Geriatrics 2011; 52(2): 85-88.
sunulmaktadır(2). Bu çalışmada son dört ayda ziyaret edilen
hastalarımızın cinsiyet, başvuru sebebi, tanı gibi değişkenlerinin
dağılımı incelenerek deneyim paylaşımı hedeflenmiştir.

Gereç ve Yöntem:
Bu çalışma tanımlayıcı bir çalışma olup, 01.06.2020 -
30.09.2020 tarihleri arasında, GRÜ Prof. Dr. A. İlhan Özdemir
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği Evde Sağlık
Hizmetleri Birimi tarafından ziyaret edilen hastaların tanımlayıcı
özellikleri, aylık çalışma defteri retrospektif olarak taranarak
çalışmaya dahil edilmiştir.

Bulgular:
Aylık ziyaretler baz alındığında 1345 hastaya (haziran ayı 397,
temmuz 337, ağustos 317, eylül 294 hasta) toplamda 2761
ziyaret düzenlenmiştir. Aylık ortalama 336 farklı hastaya 690
ziyaret düşmektedir. Tablo 1’de birime başvuran hastaların yaş,
cinsiyet, ziyaret sıklığı, sunulan hizmet şekli ve evde sağlığa
başvuru nedeni olan esas hastalığına göre dağılımları verilmiştir.

Sonuç:
Hastalarımızın yaş, cinsiyet ve primer tanı dağılımları literatür ile
uyumludur(3,4,5,6). Konsültasyon istem sayıları düşük olarak
gözükmektedir. Bunun olası nedenleri; birimimizde çalışan üç
doktorumuzun da Aile Hekimliği Uzmanı olması dolayısıyla,
beslenme ürünleri, pek çok ilaç ve malzeme raporu birimimizce
düzenlenmekte olması, acil sevki gereken hastaların 112 Acil
Sağlık Hizmetleri ile hastaneye yönlendirilmesi ve yeni hasta
sayımızın daha önceden takipli hasta sayısına göre daha az
olmasıdır. Tüm bunların yanında, Covid-19 salgını nedeniyle
hasta yakınlarının/hastaların hastaneye gitmekten çekinmesi
nedeniyle evde sağlık birimimiz tarafından çözüm üretilmeye
çalışılması da oranları düşürmüş olabilir.
Tüm sağlık hizmetleri gibi evde sağlık hizmetleri de bilgi ve
deneyim birikimi, değişen gereksinimler ve ilerleyen/artan
teknolojik ve diğer maddi olanaklar ile değişmekte ve
gelişmektedir. Merkezimize ait çalışma şekli, sunulan
hizmetlerin sıklığı göz önünde bulundurularak, etkin
personel/kaynak planlaması ve görüntülü hasta başı
konsültasyon protokolü oluşturmak gibi çözümlerle eksik kalan
yönlerin giderilmesi sağlanabilir.

Kaynaklar:
206 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Araştırma yapılmalıdır.

Kaynaklar:
Evde Sağlık Ve Palyatif Bakım Hastalarının 1- Gülcan A ve ark. Performance evaluation of urinanalysis and
İdrar Kültürlerinin Karşılaştırılması culture results in patients suspected urinary tract infection Abant
Med J 2012;1(2):61-642.
Hüseyin Ali Kocabey1, Arzu Ayraler2, Merve Güneysu2, Hande 2- Lane DR, Takhar SS. Diagnosis and management of urinary
Çağlak2 tract infection and pyelonephritis. Emerg Med Clin North Am
2011;29(3):539-52.
1. Giresun üniversitesi, 28200 MERKEZ, Türkiye E-mail: 3- Bruera E, Higginson I, von Gunten CF, Morita T. Textbook of
huseyinali.kocabey@gmail.com Palliative Medicine and Supportive Care, In: Navari RM, Green
2. giresun üniversitesi
C, Haney ML, Roach NL. Infection in Palliative Care. Second
Edition, CRP Press Taylor&Francis Group, 2015. pp. 789-2.
Hüseyin Ali Kocabey tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif 4- Gökçe-Kutsal Y, Atlı T, Biberoğlu K, Aslan D. T.C. Sağlık
bakım" başlıklı oturumda sunulmuştur. Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Birinci
Basamak Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Hekimler İçin Yaşlı
Anahtar Kelimeler: idrar yolu enfeksiyonları, palyatif bakım, Sağlığı Tanı ve Tedavi Rehberi 2010, Ankara.
antibiyotik direnci 5- Başgul C, Keskin İ, Kara H, Aksoy M. Sağlık alanında yeni bir
hizmet:Evde Sağlık Hizmetleri [İnternet]. Ankara: Ankara İl
Amaç: Sağlık Mudurluğu
İdrar yolu enfeksiyonları (İYE) minimal asemptomatik sistitten 6- Sevgisun Kapucu . Palyatif Bakım Alan Kanser Hastalarında
septik şoka kadar gidebilen ve sıklıkla bakterilerin sebep olduğu Enfeksiyon ve Yönetimi ,ACU Sağlık Bil Derg 2018;
toplumda yaygın olarak görülen enfeksiyonlardandır . Biz bu 9(4):366-370
çalışmamızda palyatif bakım merkezinde (PBM) yatarak tedavi
alan ve Evde sağlık hizmetlerinden (ESH) yaralanan hastaların
idrar kültürlerini karşılaştırmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem:
1 Ocak 2019 – 31 Aralık 2019 Tarihleri arasında GRÜ Prof.
A.İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Palyatif
bakım servisi ve Evde Sağlık birimlerinde takip ve tedavi edilen
hastaların idrar örneğinin kültür-antibiyogram sonucu
retrospektif olarak değerlendirildi. Veriler SPSS 20 istatistik
programında kaydedildi , ki-kare, fisher-exact testleri ve
Pearson korelasyon analizi ile değerlendirildi ve p değerinin
<0.05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular:
Toplam 249 idrar örneğinin 43( %17,2 ) si Evde sağlık hastası,
206 (%82,7) si Palyatif bakım servisinden hizmet alan hastalar
idi. Örneklerin 128 tanesi erkek, 121 tanesi kadındı. Örneklerin
123 tanesinde(%49) üreme saptanırken 105 tanesinde(%42,2)
üreme saptanmamış, 21 tanesinde(%8,4) kontaminasyon
gözlenmiştir. Mikroorganizma izole edilen 123 örneğin
46(%37.4) sı E.Coli, 20(%16.3)si Candida , 19(%15.4)u
Klebsiella, 12(%9.8) si Enterecoccus, 8(%6.5) i Proteus,
8(%6.5) i Non Albicans Candida, 7(%5.7)si Pseudomonas,
1(%0.8) i Acinetobacter, 1(%0.8) i Providencia, 1(%0.8) i
Serratia idi.Evde sağlık hastalarında izole edilen 13 E.Coli
örneğinin Ampisilin antibiyotik duyarlılığına bakıldığında %76,9
unun ampisiline dirençli, %23 ünün duyarlı olduğu görülmüştür.
Palyatif serviste izole edilen ve direnç bakılan 32 E.Coli
örneğinin %12.5 inin duyarlı, %87.5 inin dirençli olduğu
görülmüştür. Yine Evde sağlık hastalarında izole edilen 13
E.Coli örneğinin antibiyotik duyarlılığına bakıldığında %61.5 inin
Ciprofloxacin e dirençli, %38.4 ünün duyarlı olduğu görülmüştür.
Palyatif serviste izole edilen 33 E.Coli örneğinin %84.8 inin
Ciprofloxacin dirençli %15.1 inin Ciprofloxacin duyarlı olduğu
görülmüştür

Sonuç:
Çalışmamızda ESH ve Palyatif bakım servisinde en sık görülen
idrar yolu enfeksiyonu E.Coli olarak bulunmuştur. Multi
antibiyotik kullanan , üriner kateter kullanan hastane ortamında
bulunan hastalarda antiyotiğe direnç fazla direnç gelişmiştir.
Akılcı antibiyotik kullanımı konusunda daha fazla çalışma
Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 207

Poster Bildiri / Olgu oncological patient – Main points. Arch Cancer Sci Ther. 2020;
4: 015-016. DOI: 10.29328/journal.acst.1001015
2- Buchbinder M, Wilbur R, Zuskov D, McLean S, Sleath B.
Palyatif Bakım Servisi'nde Sıradışı Bir Teachable moments and missed opportunities for smoking
Müdahale-Sigara Bıraktırma cessation counseling in a hospital emergency department: a
mixed-methods study of patient-provider communication. BMC
Nurbanu Kahraman, Latife Merve Yağlıoğlu, Ayşe Pınar Doğru Health Serv Res., 2014;14:651.
Balakbabalar, Onur Öztürk doi:10.1186/s12913-014-0651-9
3- Ozturk O, Ozturk G, Yazicioglu B, Yalcin BM, Unal M.
SAMSUN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, 55270 ATAKUM, Türkiye E- Smoking frequency, cessation knowledge; attitudes and beliefs
mail: latifeyaglioglu05@gmail.com among internal and surgery residents. J. Exp. Clin. Med.,
Onur Öztürk tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım" 2015;32(4), 171-175. doi : 10.5835/jecm.omu.32.04.006
başlıklı oturumda sunulmuştur. 4- Öztürk O, Selçuk MY, Yalçın BM, Ünal M. Self-Control,
Everything for Smoking Cessation? TJFM&PC,
Anahtar Kelimeler: SİGARA, SİGARA BIRAKTIRMA, 2016;10(1):4-5.DOI:10.5455/tjfmpc.213976
PALYATİF BAKIM 5- Trout S, Goldstein AO, Marks L, Ripley-Moffitt C. Treating
Tobacco Use in Patients with Incurable Malignancies: Should
Giriş: We Even Start the Conversation? J Palliat Med. 2018
Palyatif bakım, hasta ve yakınlarının fiziksel, psikososyal ve Jun;21(6):746-750. doi: 10.1089/jpm.2017.0304.
ruhsal ihtiyaçlarını ele alarak yaşam kalitesini yükseltmeyi ve 6- Heyrman J. ed. , EURACT Educational Agenda, European
yaşamı tehdit edici bir durumla uzlaşırken, semptomları erken Academy of Teachers in General Practice EURACT, Leuven
tedavi etmeyi amaçlayan yaklaşımdır.Tıp dünyasında palyatif 2005. Pp 31-33.
bakımın nasıl verilmesi gerektiği konusunda fikir birliği olmayıp 7- Rotar Pavlič D, Aarendonk D, Wens J, Rodrigues Simões JA,
sigara bıraktırma bu yaklaşımlardan biri olabileceği gibi bu Lynch M, Murray S. Palliative care in primary care: European
posterde, onkolojik bir vakada palyatif bakım servisi şartlarında Forum for Primary Care position paper. Primary Health Care
sigara bıraktırma müdahalesinden bahsedilecektir. Research & Development 2019; 20(e133): 1–6. doi: 10.1017/
S1463423619000641
Olgu:
Sigarayı bırakma amacıyla aile hekimliği kliniğimize başvuran 45
yaşında erkek hasta, gözlem altında tutulması amacıyla
kliniğimize bağlı palyatif bakım servisimize Temmuz 2020'de
yatırılmıştır. Evli ve ilkokul mezunudur. Yıllarca inşaat işçisi
olarak çalışmıştır, son iki senedir işsizdir. Üç ay önce ateş ve
öksürük ile göğüs hastalıkları kliniğinde akciğer kanseri tanısı
konmuştur. Sonuncusu Temmuz 2020’de olmak üzere totalde
beş doz kemoterapi almıştır. Oryante ve koopere olan hastanın
vital bulguları ve fizik muayenesi doğaldır. Psikiyatrik
muayenesinde mutsuzluk, umutsuzluk, uyku bozukluğu gibi
depresif semptomları mevcuttur. Tam kan sayımı ve
biyokimyasında anlamlı bulgu yoktur.PA akciğer grafisinde sol
üst lobda tümör şüpheli görüntü, thorax CT’de mediastende
konglemerat oluşturan lenfadenopatilerden biyopsi sonucu
küçük hücreli karsinom tespit edilmiştir. Sigaraya başlama yaşı
15'tir. 75 paket/yıl sigara içen hasta, tanı aldıktan sonra günde
bir paket sigara içmektedir. Uyanınca ilk sigarasını ilk beş
dakika içip, sigara içmenin yasak olduğu yerlerde
zorlanmaktadır. Sabah içtiği ilk sigaranın daha değerli olduğunu
söylemiştir. Uyandığı ilk saatlerde, gün içinde içtiğinden daha
çok sigara içmektedir. Hasta olduğunda ve yatakta yatmak
zorunda kaldığında bile sigara içtiğini söylemiştir. Fagerström
nikotin bağımlılık skoru 8(çok yüksek düzeyde bağımlı) olan
hastaya davranış değişikliği önerilerinde bulunulmuş, bupropion
ve nikotin replasman tedavisi başlanılmıştır. Takibinde birkaç
gün serviste yatan hasta , taburculuk sonrası telefonla takip
edilmiş ve sigarayı 12. günde bırakmıştır. Hasta hala sigara
içmemekte olup yaşam kalitesinin arttığını söylemektedir.

Sonuç:
Palyatif bakımda tütün ürünlerinin kullanımının bıraktırılması,
kanser tedavisinin etkinliğini ve hastanın motivasyonunu
arttırabilir. Bu vaka; onkologları, aile hekimlerini ve palyatif
bakım ekiplerini sigarayı bıraktırma konusunda alarma
geçirebilir.

Kaynaklar:
1- Göktepe ME, Öztürk O, Ünal M. Palliative care approach to
208 Poster Bildiriler / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Poster Bildiri / Olgu

Presenil Demansın Nadir Görülen Tipi Nasu


Hakola Sendromu Tanılı Hastanın Palyatif
Bakım ve Takibi

Hilal Özkaya1, Bedia Samancı2, Başak Korkmazer1, Sibel Baktır


Altuntaş1

1. SBÜ Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği,


BAŞAKŞEHİR, Türkiye E-mail: ozkaya2012@gmail.com
2. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Nöoroloji ABD.

Hilal Özkaya tarafından 29/10/2020 06:00 tarihinde "Evde sağlık, yaşlı sağlığı, palyatif bakım"
başlıklı oturumda sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Nasu Hakola sendromu, demans, aile


hekimliği, bütüncül yaklaşım, palyatif bakım

Giriş:
Presenil demansın nadir görülen tiplerinden olan Nasu Hakola
Sendromu; TREM2 (Triggering Receptor Expressed on Myeloid
cells 2) geninde mutasyon sonucu oluşan otozomal resesif
geçişli bir hastalıktır. Erken yaşta başlayan ve genellikle
frontotemporal özellikli demans, multifokal kemik kistleri ve
epilepsi ataklarıyla seyreden hastalığın ilerleyici özelliği
nedeniyle takibinde palyatif bakım ve bütüncül yaklaşım da
önem arz etmektedir.

Olgu:
Olgumuz; 3 yıl önce başlayan duygu durum değişiklikleri üzerine
eklenen davranış değişiklikleri ve daha sonra başlayan epilepsi
nöbetleri nedeniyle hastaneye başvurmuş olan ve şu an 39
yaşında bir kadın hastadır. Yapılan ileri değerlendirme ve
genetik analiz sonucu hastaya Nasu Hakola Sendromu tanısı
konarak antiepileptik tedavi ile evde bakım ve takibine
başlandığı, tedaviye rağmen ara ara epilepsi nöbetleri geçirdiği
öğrenilmiştir. Hastanın en son 3 ay önce status epilepticus
tablosu ile yoğun bakım ünitesinde takip edilerek taburcu
edildiği, bir gün sonra aynı tablo ile rehospitalize edildiği
öğrenildi. Yoğun bakım ünitesinden taburculuğu sonrası Palyatif
Bakım Merkezimize yatırılan hasta, Yoğun Bakım Ünitesinde
iken uygulanan PEG (Perkütan Endoskopik Gastrostomi) ile
beslenme için aile eğitimi, uygulanan antiepileptik dozlarının
optimizasyonu ve kronik diğer sorunlarına palyatif yaklaşım
amacıyla 11.09.2020-24.09.2020 tarihleri arasında
merkezimizde tedavi ve takip edilerek taburcu edildi.

Sonuç:
Demans; kronik ilerleyici bir nörolojik hastalık olup, hastalığın
her evresindeki hastanın takip ve bakımında, aileyi de içine alan
bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir. Nasu Hakola Sendromu
presenil bir demans hastalığı olup hem dünyada hem de
ülkemizde bildirilen vaka sayıları çok azdır. Vakamız 39 yaşında
ve 3 yıl önce frontotemporal özellikli demans tablosu ile tanı
konulmuş olup, epilepsi nöbetleri mevcut olan ancak kemik
kistleri mevcut olmayan bir Nasu Hakola hastasıdır. İlerleyen
demans sonucu disfajisi gelişen ve yatağa bağımlı olan hastanın
nütrisyonu, kronik dermatiti ve aile eğitimi için palyatif bakım
alması, aile hekimliğinin bütüncül yaklaşım prensibine uygun
görünmektedir.
Yazar Dizini / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 209

Yazar Dizini Çevik, Hüseyin Bilgehan 83


Çevik, Hüsna 83
Abacı Bozyel, Özge 122 Çevik, Levent 117
Ağadayi, Ezgi 151 Çevik, Murat 112
Akan, Hülya 204 Cezik, Ezgi Sezin 137
Akarsu, Büşra 105 Çiftci, İlhan 104
Akbaş Güneş, Nurcan 51 Cöbek Ünalan, Pemra 46
Akdeniz, Melahat 199 Çolak, Erdoğan 23
Akın, Merve 71 Çolak, Sabri 47
Akkoç, Ramazan Fazıl 107 Çölkesen, Fatih 174
Akova, Sevgi 156 Çölkesen, Fatma 167
Aksay, Halit 144 Çubukçu, Mahcube 61
Aksoy, Hilal 105, 112 Dağdeviren, Hamdi Nezih 89, 137
Aksu, Salih 125 Dayan, Akın 188
Aksu, Yusuf 152 Demir, Mahmut Sami 80, 187
Akyürek, Nesibe 163 Demirbaş, Nur 84
Al Moabıd, Zahra 46 Derman, Orhan 178
Almak, Deniz 185 Derviş, Emine 160
Alpaslan, Fatih Burak 58 Dikbaş, Oğuz 191
Alper Gürz, Ayşenur 145 Dilek İşcan, Gökçe 143
Alvur, Tuncay Müge 92 Dinçer, İbrahim 41
Ardiç, Cüneyt 47 Doğan, Hasan 91
Arpa, Tuğba 66 Doğru Balakbabalar, Ayşe Pınar 207
Artiran İğde, Füsun Ayşin 98, 145 Dönmez, Köksal 75
Atalay Kahraman, Süheyla 32 Duran, Sedef 52
Atayoğlu, Ali Timuçin 48, 166, 196 Egici, Memet Taşkın 26, 142, 179,
Avcı, Hasan Hüseyin 199 180, 184, 188
Ayanoğlu, Lütfullah 133 Eke, Remziye Nur 69
Ayaz, Zeynep 114, 181 Elçi, Özlem 177
Aydan Sağlam, Zuhal 197 Engin, Velittin Selçuk 64
Aydemir, Teslime 47 Er, Zafer Cengiz 200
Aydın, Abdülkadir 198 Erdoğdu Ceylan, Elif 59
Aydın, Süleyman 107 Erel, Özcan 44
Aydoğan, Ümit 35 Eren, Orhan Önder 183
Ayhan Başer, Duygu 37, 105, 112, Erkan, Cevat 104
125, 130, 178 Ersoy, Süleyman 81, 126
Ayhan, Ramazan 150 Eryilmaz, Mustafa Emre 171
Ayraler, Arzu 206 Eryılmaz, Mehmet Ali 44
Bağcı, Zafer 163 Etçioğlu, Erkut 186, 198
Bahkali, Essam 46 Etgü, Fatma 160, 176, 194
Baktır Altuntaş, Sibel 208 Evcen, Recep 174
Bal, Gülşah 38 Fak, Ali Serdar 36
Bardakci, Mert 39 Fenercioğlu, Ayşen 66
Başsarı, Asiye 166 Fidancı, İzzet 62, 105, 112
Baylan, Alev 191 Gamsizkan, Zerrin 70
Bayram, Tevfik 46 Gederet, Yavuz Turgut 44
Beşe, Tuba 125 Gedik Tekinemre, Işilay 189
Bingöldağ, Nesli 166 Gök Balcı, Umut 41, 88
Bıyıklı Sarı, Eda 92 Gök Korucu, Dilay 44
Büyükinan, Muammer 163 Gök, Sehernaz 131
Çağlak, Hande 206 Gökdemir, Özden 78
Çakır, Habib 75 Göktepe, Muhammed Emin 201
Çakır, Meryem 75, 185 Gönenç, Işık 40, 188
Çalapkulu, Murat 165 Görgü, Genco 193
Canbay Özdemir, Dilara 105, 178 Gül, Meltem 179, 184
Cankurtaran, Mustafa 105, 112, 130 Gül, Osman 132
Cebeci, Deniz Şerife 186 Gülbenk, Dilara Nur 180
Cebeci, Saide Eda 22 Güllüoğlu, Semih 66
Cengiz Kayhan, Türkan 179 Gümüştakim, Raziye Şule 87, 144
Çetin, Hüseyin 116 Gümüştakım, Raziye Şule 171
210 Yazar Dizini / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı

Günaydin Beyazal, Elif 116 Özceylan, Gökmen 159


Güney, Murat 204, 205 Özdemir, Mikail 73
Güneysu, Merve 206 Özden, Sabri Onur 82
Gürbüz, Ali 75 Özdoğancı, Canan 72
Gürsu, Mehmet Ferit 107 Özen, Mehmet 122
Güvenç, Numan 139 Özkan, Mustafa Nuri 140
Haciağaoğlu, Nazli 49 Özkara, Adem 91
Hacıoğlu, Yalçın 197 Özkaya, Hilal 133, 180, 184,
Hatipoğlu, Nur Şehnaz 203 208
Hündür Doğan, Esra 91 Özoğlu, Büşra 186
İnanç, Neriman 48 Öztaş Şükür, Nur Ece 92
İnkaya, Ahmet Çağkan 130 Öztekin, Çoşkun 192
İrkin, Sena 103 Öztora, Serdar 89, 177
İşcan, Gökçe 72, 140 Öztürk Ünsal, İlknur 165
Işik, Oğuz 139 Öztürk, Onur 73, 196, 201,
Kahraman, Nurbanu 207 207
Kapdan, Enis 166 Pak, Halil 78
Karaağaç, Ertürk 75 Pala, Emin 81
Karaçoban, Tuba 92 Pamuk, Gülseren 50
Karagöz, Naim 151 Pekşen, Derya 140
Karahan, Gürsel 166 Pirinçci, Edibe 54, 107
Karahan, Seher 151 Polat, Abdullah Ozan 120
Karakaş, Selim 54 Saatçı, Esra 19
Karakaya, Gamzecan 107 Şahin, Kübra 102
Katırcıoğlu, Mehmet 176 Şahin, Öznur 102
Kaya Tuna, Müjgan 116 Sakiz, Davut 165
Kaya, Mehmet Onur 107 Salı, Görsel 47
Kayalı, Yıldız 136 Samancı, Bedia 208
Kayhan Tetik, Burcu 189 Şen, Ahmet 61
Keskin, Ahmet 131 Şencan, İrfan 91
Keten, Hamit Sırrı 139 Sencar, Muhammed Erkam 165
Khoja, Heba 46 Şener, Sinan 187
Kılıçkaya, Pelin 197 Şener, Zeynep Ebru 104, 183, 187
Kılıçoğlu, Elif 175 Sevimli Dikicier, Bahar 198
Kocabey, Hüseyin Ali 191, 206 Sezer, Önder 28, 137
Koçak, Merve 46 Silici, Sibel 48
Korkmazer, Başak 208 Şimşek, Engin Ersin 49, 116
Küçük, Izzet Göker 202 Sipahioğlu, Nurver Turfaner 66
Küçükceran, Hatice 192 Şirikçi Keleş, Seda 87
Kuş, Celal 87, 144, 171 Şişman, Ali 58
Kuşaslan Avcı, Dilek 117 Solak, İbrahim 44, 163
Kutlu, Ruhuşen 84 Sönmezer, Meliha Çağla 130
Marakoğlu, Kamile 80, 104, 132, Soylu, Meltem 48
183, 187, 192 Sütçü, Cüneyt 50
Memi, Züleyha Güler 89 Tarakçı, Arzu 172
Mert, Alpaslan 90 Tarhan, Gülten 152
Mıhcı, Özge 130 Taşkın, Halim 166
Mutlu, Esma 104 Taşkın, Seren 122
Nemmezi Karaca, Sanem 103 Taydaş, Ogün 142
Neşelioğlu, Salim 44 Taymez, Dilek 167
Nur Eke, Remziye 122 Tayyipoğlu, Sadaf 46
Olgun, Emel 54 Tekayak, Halil Volkan 25, 33
Önalan, Erhan 54, 107 Tekin, Nil 29, 203
Öncü, Muhammet Zahid 201 Tekiner, Ayşe Selda 83
Öner, Can 116 Telatar, Gökhan 47
Öngel, Kurtuluş 50, 75, 185 Titrek, Aslihan 104
Orum, Mehmet Hamdi 118 Topalli, Ruşen 190, 195
Özçakar, Nilgün 203 Tülek, Baykal 132
Özcan, Seda 62 Tuncer, Özge 124
Özcan, Yavuz 72 Türe, Eda 61
Yazar Dizini / 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi - Kongre Kitabı 211

Türkyön, Fatma 143


Tuzcular Vural, Emine Zeynep 179
Üçer, Hüseyin 139
Uğur, Kader 107
Ulusoy, Bülent 132
Ünal, Mustafa 201
Ünal, Serhat 130
Ünalan, Pemra Cöbek 114
Ungan, Mehmet 34
Ünlü, Ufuk 102
Ürün Ünal, Gülbahar 132
Uslu, Ali Uğur 152
Üstündağ, Safanur 46
Uyar, Kübra 200
Uzun, Kerem 47
Uzuner, Arzu 181
Vatansev, Hüsamettin 104
Vural, Emine Zeynep Tuzcular 184
Yağlıoğlu, Latife Merve 207
Yakar, Burkay 54, 107
Yaman Altuntaş, Nurefşan 188
Yavuz, Erdinç 30
Yazicioğlu, Bahadir 42, 98
Yengil Taci, Duygu 62
Yenigün, Mustafa 126
Yiğit, Başak 88
Yildirim Baş, Funda 143
Yilmaz, Demet 31
Yilmaz, Tarik Eren 82
Yıldırım Baş, Funda 72, 140
Yıldız Çeltek, Nagihan 59
Yıldız Durum, Tuğçe 81
Yıldız, Nurgül 44
Yurci, Arzu 164
Yürekli, İsmail 75
Zekey, Fethi Sada 81, 123, 200
Zeren Öztürk, Güzin 27, 120

19.
ULUSAL
AİLE HEKİMLİĞİ
KONGRESİ
29 Ekim – 1 Kasım 2020
Dijital Kongre

KONGRE KİTABI
www.ulusalaile.com
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)

You might also like