You are on page 1of 17

Periglasiyal Topoğrafya: Buzul Çevresi Coğrafyası ve Bu Bölgelerde

Görülen Yeryüzü Şekilleri

Görsel Kaynağı: Pixabay (https://pixabay.com/photos/volcano-klyuchevskaya-sopka-2646323/)

17 Ağustos 2019 15 dakika 11,027

Ahmet Özkaya (https://evrimagaci.org/ahmetozkaya)


Yazar

Çağrı Mert Bakırcı (https://evrimagaci.org/cagrimertbakirci)


Editör

Periglasiyal ya da Türkçe ismiyle buzul çevresi, morfojenetik bölgelerden bir tanesidir. Bu morfojenetik bölge,
iklimi ve meydana getirdiği şekiller itibariyle, glasiyal (buzul) topoğrafyasında farklı özellikler barındırır.

Tıpkı kurak ve yarı kurak bölge ayrımında olduğu gibi bu sahaların kesin sınırını çizmek oldukça güçtür. Geçmiş
jeolojik dönemlerde meydana gelen iklim kaymaları, morfojenetik bölgelerin günümüz iklimi altında iç içe
geçmesini sağlamış ve bölgeler arası yeryüzü şekilleri, günümüzde farklı morfojenetik bölgelerde ortaya
çıkmıştır. Günümüzde nemli bir iklime sahip olan bölgede fosil şekil olarak adlandırılan bir periglasiyal
topoğrafyaya ait şekiller görülebilir. Ancak biz bu yazımızda günümüz iklimi altında faaliyet gösteren periglasiyal
topoğrafyanın özelliklerini ve meydana getirdiği şekilleri ele alacağız.

Periglasiyal terimi ilk defa coğrafyacı Walery Lozinski tarafından 1909 yılında ifade edilmiştir. Konu hakkında
buraya (https://www.pgi.gov.pl/images/stories/przeglad/2010rok/pg_2010_02_19.pdf)tıklayarak daha detaylı
bilgilere ulaşabilirsiniz.

Periglasiyal Topoğrafyanın Dünya’da Dağılışı

14
Periglasiyal sahalar, Kuzey yarımkürede daha fazla alan kaplamaktadır. Bunun sebebi, kuzey yarım küredeki
karaların fazlalığıdır. Ana hatlarıyla kuzey yarımkürede periglasiyal bölgelerin dağılışı tundralara rastlar. Genel
olarak tundralar, yılın 3/4’ünde karlarla kaplıdır. Permafrost topraklar, periglasiyal topoğrafyanın genel bir
karakteristik özelliğidir.

Periglasiyal bölgelerin dağılış haritası. Haritadaki yazılar, Evrim Ağacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: revision world (https://revisionworld.com/gcse-revision/geography/cold-environments/global-distribution)

Haritaya baktığımızda periglasiyal bölgenin kutup çevresine rastladığını görürüz. Haritada ifade edilen sürekli
permafrost, yıl boyunca donmuş toprakları ifade eder. Süreksiz permafrost’un kuzeyinde yer alırlar. Süreksiz
permafrost ise, yılın belirli bir mevsiminde çözülen topraklara karşılık gelirler. Sürekli ve süreksiz permafrostlar,
haritada belirtildiği üzere subarktik ya da yarı arktik bölgenin kuzeyini kapsarlar. Bu alan yaklaşık 50°N ile 70°N
kuzey enlemlerine tekabül eder. Bu enlemlerdeki ülkelere baktığımızda Alaska, Kanada, İzlanda, İskandinavya,
Rusya ve Kuzey Moğolistan yer almaktadır.

Ancak belirtelim ki Avrasya’da periglasiyal topoğrafyalar, yaklaşık 66 N kuzey enlemlerinde yer alırlar. Buna
karşılık Kuzey Amerika’da 60 paralelinin kuzeyine kadar inerler. Bu durumun sebebi, Grönland buz kütlesinin ve
Labrador soğuk su akıntısının, Kuzey Amerika’da meydana getirmiş olduğu soğumanın sebep olmasıdır.

Ayrıca periglasiyal bölgeler sadece yüksek enlemlerde oluşmazlar. Özellikle yüksek dağlık bölgelerde de
görülebilirler. Alpin dağlarının bazı kesimlerinde ve Himalayalar çevresinde görülebilirler. Bunlar orman üst sınırın
üstlerinde beliren Alpin bitkiler katıdır. Haritada turuncu renkli bölgeler dağların yüksek kesimlerindeki
periglasiyal topoğrafyayı göstermektedir. Ayrıca Güney Amerika’nın Kuzeybatı kesiminden güneybatıya kadar
kıyı boyunca uzanan And dağlarında da görülmektedir. Sürekli süreksiz permafrost sahalarının toplamı, karaların
yaklaşık 1/4 oranına sahiptir.

Periglasiyal Topoğrafyanın Genel Özellikleri


Periglasiyal sahaların en önemli özelliklerinden bir tanesi yukarıda da bahsettiğimiz üzere donmuş topraklardır.
Topraktaki donma ve çözülme olayları sonucu değişik şekiller oluşmaktadır. Donmuş topraklara Tjale ve Tyale
ismi de verilir.
Donmuş toprakların kalınlığı hakim olan sıcaklığa göre değişmektedir. Örneğin tayga ormanlarında toprağın
yaklaşık 25 metresi donmuş halde bulunurken bu durum daha kuzey bölgelerde yaklaşık 400 metreye
yaklaşmaktadır. Ancak özellikle yazın donmuş olan toprakların bu üst kısımlarında çözülmeler meydana gelir.
Kışın donan ve yazın çözülen toprağın bu üst kısmı morfolojik açıdan çok önemlidir. Ayrıca belirtelim ki yazın
toprağın yaklaşık 7 metresi çözülürken bu seviyeden aşağısı sürekli donmuş haldedir. Sürekli don alanı olan bu
bölge, adeta geçirimsiz bir alanı teşkil etmektedir.

Sürekli donmuş ve yıl içinde çözülebilen toprakların enlemlere göre kalınlık değerleri. Görselde ki yazılar, Evrim Ağacı tarafından Türkçeye
çevrilmiştir.
Kaynak: Coolgeography.co.uk (https://www.coolgeography.co.uk/A-
level/AQA/Year%2012/Cold%20environs/Periglaciation/Periglacial%20processes.htm)

Yukarıdaki görselde görüldüğü gibi 74 kuzey enlemlerinde donmuş toprak tabakası yaklaşık 400 metreyi
bulmaktadır. Daha alçak enlemlere doğru gittikçe donmuş toprak katmanının sıcaklık sonucu düştüğü görülür.
Yaklaşık 65 enlemlerine gelince donmuş toprakların 50 metreye düştüğünü görmekteyiz. Görselde yazan aktif
toprak tabakası ise toprağın üst kısmını oluşturmaktadır.

Hatırlarsanız yukarıda aktif donma çözülmenin bu katmanda olduğunu belirtmiştik. 74 kuzey enlemlerinde 0,5 m
olan toprak kalınlığı, donmuş toprakların tam tersine alçak enlemlere ya da ekvatora doğru gittikçe artmaktadır.
Yaklaşık 62 kuzey enlemlerinde bu oran 1,5 metre civarıdır.

Görselin alt tarafında yazan sürekli permafrost yıl boyunca tamamen donan toprakları ifade etmektedir. Yaklaşık
65 kuzey enlemlerinde ise artık süreksiz permafrost yani yıl içerisinde donan ve çözülen topraklara geçilir.
Donmuş toprağın içerisinde donmamış bir toprak tabakası olabilir.

Görselde görüldüğü üzere donmamış toprağın üstünde bir göl meydana gelmiştir. Bu durumun sebebi ise
sürekli permafrost alanların bazı kısımlarında su donmaz. Bu sebeple donmayan su, altındaki toprağında
donmasına engel olur. Görselde ki şekle açık talik ismi verilir. Daha açık bir ifadeyle, donmuş toprağın içinde
donmamış alanda diyebiliriz. 
Aralıklı permafrost ise, yıllık ortalama sıcaklığın 0 (santigrat) derecenin biraz atında olduğu bölgelerde, yazın ise
0 (santigrat) derecenin biraz üstündeki sıcaklıklarda oluşan permafrost alanlarıdır. Bu iklim şartları sonucu aktif
toprak tabakasının altlarında izole olmuş ve donmuş bir toprak tabakası oluşmuştur. Görselde görüldüğü gibi
donmamış toprak alanının içerisinde tamamen izole olmuş ve 10 metre derinliğe ulaşmış bir alandır. Düşük
enlemlerde, özellikle iğne yapraklı ormanların altında gelişim gösterirler.

Eğer yukarıda yazdıklarımızı özetlersek, permafrost ya da donmuş toprak oluşumunda hâkim ana unsur iklim ve
bitki örtüsü gibi özelliklerdir. Yukarıdaki görsel, Kuzey Amerika bölgesindeki permafrost alanıdır. Yazımızın yukarı
kısmında Kuzey Amerika’da donmuş toprakların 60 paralelin kuzeyine kadar indiğini belirtmiştik.

Periglasyal topoğrafyada akarsuların etkisi düşüktür. Ancak süreksiz permafrost alanlarında donma ve çözülme
sebebiyle fiziksel parçalanma çok güçlüdür. Bu fiziksel parçalanma olayı konjelifraksiyon olarak adlandırılır. Bu
duruma şiddetli parçalanmada diyebiliriz. Donma ve çözülme olaylarının birbirini takip etmesi sonucu parçalanan
malzeme, soliflüksiyon sonucu yer değiştirir. Soliflüksiyon, fiziksel parçalanma sonucu oluşan malzemenin
çözülmesi ve eğimi takiben döküntülerin aşağıya hareketidir.

Soliflüksiyon hareketi kendi içerisinde mikro ve makro soliflüksiyon olarak ayrılır. Mikro soliflüksiyon, daha
küçük yer şekilleri meydana getirir. Eğimin daha az olduğu yerlerde meydana gelirler. Makro soliflüksiyon ise
topoğrafyanın eğimi arttıkça daha fazla yer değiştirmeyi ifade eder. Kısacası soliflüksiyon, donmuş materyalin
çözünme sırasında çözünen materyali suya doygun hale getirmesi bu sayede çözünen materyalin içerisinde
hacim değişikliği olması sonucu itici bir güç haline gelmesidir. Çözünmüş materyalin suya doygun hale
gelmesinin sebebi, çözünen materyalin altında, donmuş toprağın geçirimsiz olmasıdır. Bu olaya yer çekiminin de
etkisi katılınca, topoğrafyada yer değişikliği meydana gelir. Bu yer değiştirme olayı sonucu periglasiyal
bölgelerde, çeşitli şekiller meydana gelmektedir. 

Periglasyal bölgelerde yer değiştirme olayı sadece soliflüksiyon değil, rüzgâr ve etkisi az olarak akarsularda
yardımcı olurlar. Tüm bu etkenlerin taşıma olayına yardım etmesi sonucu topoğrafyadan taşınan malzemeler,
bölgede düzleşme meydana getirir. Fiziksel parçalanmanın oluşması ardından materyalin taşınması ve bölgenin
düzleşmesi olayına da kriyoplanasyon denmektedir. Yukarıda anlatılanları benzetme yaparak bir örnekle ifade
edelim:

Bu örnekte hamuru çamur, konjelifraksiyon sonucu parçalanan malzemeyi ise fındık taneleri olarak düşünebiliriz.
Bir hamurun içerisine fındık taneleri koyup hamuru dondurduğumuzda herhangi bir hareket oluşmaz. Ancak
hamur çözünme sırasında kendi içerisinde hacim değişikliği meydana getirecek ve eğiminde etkisiyle fındık
taneleriyle birlikte aşağı hareket ederek soliflüksiyon olayı meydana gelecektir. Hamur ve fındık taneleri, hareket
ettiği bölgeden taşınması sonucu sahanın da düzleşmesine sebep olacaktır. Bu sebeple soliflüksiyon sonucu
soliflüksiyon taraçası, poligonal topraklar ve girland gibi şekiller oluşacaktır. 

Periglasiyal sahalarda meydana gelen çözünme sonucu, materyalin suya doygun olması sebebiyle yer yüzeyi
pürüzlü ve bataklık halini alır. Ayrıca bu topoğrafyada meydana gelen tümsek ve çukur şekilleri kart
topoğrafyasına benzetildiği için araştırmacılar bu şekillere buz karstı adını vermiştir.
Kayaların, toprağın çözülen kısmının üst tarafında yer alması sonucu, eğimi takiben aşağı hareketi. Görselde ki yazılar, Evrim Ağacı tarafından
Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: geo41 (http://www.geo41.com/processes-landscapes#periglacial-processes-landforms)

Tramvayın temeli olarak kullanılan direklerin, toprağın üst kısmında oluşan hareket sonucu (soliflüksiyon) direklerde eğilme meydana gelmiştir.
Fotoğraf, Norveç'e bağlı bir ada olan Longyearbyen’de çekilmiştir.
Kaynak: swisseduc.ch (https://www.swisseduc.ch/glaciers/svalbard/permafrost/index-en.html?id=21)

Periglasiyal Topoğrafyada Oluşan Yeryüzü Şekilleri

Pingo
Periglasiyal sahalarda oluşan ve yaklaşık yükseklikleri 60 metre olan buz çekirdekli tepelerdir. Bu tepeciğin
içerisinde yer alan buz çekirdeği eridikçe tepenin üst kısmının zamanla çökmesi sonucu kratere benzer bir
görünüm içerirler. 
Açık Sistem Pingo oluşum aşamaları. Görselde ki yazılar, Evrim Ağacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: ZME scıence (https://www.zmescience.com/other/science-abc/pingo-geology-dome-arctic/)

Görselin birinci şeklinde düz bir zemin görülmektedir. Buz çekirdeği zamanla su emerek yavaş yavaş büyür ve
ikinci görselde ki halini almaya başlar. Buz çekirdekleri belirli büyüklüğe ulaşır ve hareket yukarıya doğrudur.
Dördüncü şekilde görüldüğü gibi üst kısımda buzun belirli büyüklüğe ulaşması sonucu tansiyonel ya da gerilme
çatlakları meydana gelir. Buz çekirdeğinin zamanla erimesi sonucu tepenin üst kısmında çökme meydana
gelmiştir. Son şekil ise göl oluşumu ve buz çekirdeğinin erimesi sonucu içerisinde yer alan tortullar, gölün
tabanında çökelirler. 

Pingoların nasıl oluştukları konusu tartışmalıdır. Bu sebeple pingoların oluşumu ile ilgili iki görüş ileri sürülmüştür.
Yukarıdaki görselde gösterilen, Açık Sistem Pingo oluşumudur. Bu oluşuma Grönland tipi pingo da
denmektedir.

Kapalı Sistem Pingolar


Permafrost toprağın çevresinde donmamış olan göl zamanla tortullar ile dolar. Gölün içerisinde suya doygun
olan tortul malzemeler içerisindeki su, zamanla donmaya başlar. Bu sebeple buz zamanla çevresinden de su
alarak onu dondurur ve bu şekilde buz çekirdeği büyür. Buz çekirdeği büyüdükçe üstündeki tortul tabakaları
yukarı kaldırır. Bu şekilde pingo oluşumu gerçekleşir. Bu pingolara Mackenie tipi pingo denmektedir.
Kapalı Sistem Pingo oluşum aşamaları. Görselde ki yazılar,i Evrim Ağacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: BP. Blogspot (https://1.bp.blogspot.com/-
ClRhQcbPra8/US0l8ZUUGEI/AAAAAAAAAWQ/uh6kEQvxyTU/s1600/Formation+Of+Closed+System+Pingos+.jpg)

Açık sistem ve kapalı sistem pingo arasındaki en büyük fark şudur: Açık sistem pingolarda oluşum toprağın
içerisinde gerçekleşir. Kapalı sistemde ise tortul malzemeler ile doldurulmuş olan göl içinde pingo oluşur. Her iki
sistemde yukarıda anlatılan fark harici oluşumları aynıdır.

Pingonun tepesinde buz çekirdeğinin hafif erimesi sonucu oluşan göl.


Kaynak: Utrecht University (http://www.geo.uu.nl/fg/berendsen/pictures/photography/alaska/Pingo.jpg)
Pingo eriyerek küçülür ve zamanla çukurlaşabilir . Pingonun çevresinde poligonal topraklar görülmektedir. Poligonal toprakların oluşumunu
aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz.
Kaynak: Journal of Space Exploration (https://www.tsijournals.com/articles-images/space-exploration-pingo-national-landmark-6-1-114-
g002.png)

Tufur
Periglasiyal sahalarda bulunan bataklık alanlarında genellikle yüksekliği 1 metreyi geçmeyen ancak oluşum
itibariyle pingolara benzeyen bu küçük tepeciklere tufur (ing: hummock) denmektedir. Topoğrafyada art arda
oluşurlar. Pingolara makro, tufurlara ise mikro tepeler diyebiliriz. Bu şekiller, topoğrafya son derece arızalı bir
görünüme sahip olur. 
Tufurun oluşum aşamaları yukarıdan aşağıya doğru gösterilmiştir. Görselde ki yazılar, Evrim Ağacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: Arctic, Antarctic, and Alpine Research An Interdisciplinary Journal (https://www.tandfonline.com/doi/pdf/10.1657/1523-
0430%282007%2939%5B99%3ATSADOE%5D2.0.CO%3B2)

Bu görsel bize tufur oluşum itibariyle olgunlaşırken, sürekli donmuş toprak ve çevresinde meydana gelen seviye
değişimlerini anlatmaktadır. Görselde, yıl boyunca donan topraklar üzerinde tufurun gelişim aşamaları
gösterilmiştir. Sırasıyla çökük, az gelişmiş ve iyi gelişmiş tufur oluşumunda sürekli permafrost yüzeyinin nasıl
değiştiği gösterilmiştir. Tufurun oluşumunda buz çekirdekleri çevresinden su emdikçe, C görselinde olduğu gibi
büyüyerek çevresinin çökelmesine sebep olurlar.
Yoğrulmuş Topraklar (Kriyotürbasyon)
Periglasiyal sahalarda oluşan bu şekillere kriyotürbasyon ya da konjelitürbasyon da denilir. Süreksiz permafrost
bölgelerde toprağın üst kısmında donma ve çözülme olayları sonucu oluşurlar. Toprağın alt kısmında sürekli
donmuş bulunan geçirimsiz toprak tabakası ile yüzeyde donmaya başlayan toprak tabakası arasında donmamış
topraklar bulunur. Üstten donmaya başlayan toprak, alttaki donmamış toprağı sıkıştırarak zamanla karıştırır. Tıpkı
suyla unun karıştırılarak hamur meydana gelmesi gibi, bu topraklarda sıkışması sonucu bulamaç hale gelirler.
Eğer özetlersek, iki donmuş toprak tabakasının arasında, sıkışma sonucu oluşurlar. İki donmuş toprak
tabakasının altındaki sürekli donmuş halde bulunurken, üstteki geçicidir. Üst toprak yazın çözüldüğünde bataklık
görüntüsü hâkim olur.

Sıkışma sonucu toprağın karışarak bulamaç bir hale gelmesi.


Kaynak: ground truth trekkıng (http://www.groundtruthtrekking.org/photo/cryoturbation/)

Poligonal Topraklar ve Taş Halkaları


Bu şekillerin meydana gelmesinde yine donma ve çözülme olayları etkendir. Birbirinden farklı tane boyutuna ait
unsurlar, zemin donmaya başladığında buz basıncı sonucu buzun çevresine yayılırlar. Bu hareket buzun
merkezinden çevresine doğrudur. Bu olay sonucu iri ve ince taneler çevreye yayılır. Ancak buzun erimesi sonucu
su, ortaya çıkan çevredeki iri taneleri merkezine getiremese de ince taneleri merkezde toplar. İşte donma ve
çözülme döngüsü içerisinde kenarda iri, merkezde ince unsurlar bulunur. Bunlara poligonal topraklar denir. Eğer
oluşum şekil itibariyle daire şeklini aldıysa bunlara da taş halkaları denir. Bu şekiller çok eğimli yamaçlarda gelişim
gösteremezler. Eğim ya çok az ya da yatay bir alan olması gerekir. 

Poligonal topraklar (taş poligonları). İri malzeme kenarda toplanırken daha ince malzemeler merkezdedir . Bu alanlar, fotoğrafta görüldüğü gibi
bitki örtüsü açısından fakirdir.
Kaynak: SlideShare (https://www.slideshare.net/willwilliams7/periglacial-processes-and-features)

Norveç’in Spitsbergen adalarında araştırma yapan bilim insanı. Fotoğrafta taş halkaları görülmektedir. Taş poligonlarından farkı, daire şeklini
almalarıdır.
Kaynak: tvn24 (https://www.tvn24.pl/zdjecia/wroclawscy-naukowcy-na-spitsbergenie,24289.html)

Şeritli Topraklar
Oluşumları poligonal topraklarla aynıdır. Ancak toprakların şerit halini almalarının en önemli sebebi eğimdir.
Eğimin artması ve makro soliflüksiyon yani kütle hareketinin yamaçtan aşağı hareketi sonucu poligonal veya
daire şekilli topraklar oluşamaz. Eğim boyunca uzanan taşlar birbirine paralel biçimde uzanırlar. Yapılan
çalışmalara göre taş şeritlerinin oluşması için en az 2 derece eğimin olması gerektiği tespit edilmiştir. Şeritli
topraklar ile taş şeritleri arasındaki fark, taş şeritlerinin iri kayaç kırıntılarından oluşmasıdır. 

Fotoğrafta iri taş kırıntılarından oluşan taş şeritleri gözükmektedir.


Kaynak: Grant Dixon Photographer (http://www.grantdixonphotography.com.au/galleries/image.php?id=5175&gid=30)

Periglasyal Kaldırımlar
Rüzgâr ve çöller ile ilgili yazımızda (https://evrimagaci.org/ruzgarin-coller-ile-dansi-col-nedir-nasil-olusur-
7869) çöl kaldırımları ya da diğer ismiyle hamadanın oluşumundan bahsetmiştik. Deflasyon, rüzgârın ince
malzemeyi götürüp iri malzemeleri bırakması olayıdır. Periglasyal bölgelerde de rüzgâr, orta ve kuvvetli olduğu
için kum, kilt ve silt gibi hafif olan malzemeleri taşıdıkça, iri olan malzemeler yerlerinde kalarak doğal bir kaldırım
görüntüsü oluştururlar.
Periglasyal kaldırımları. Fotoğraf, Antarktika'da bulunan Darwin dağları'nın kuzey tarafındaki Hattanton buzulu çevresinde çekilmiştir.
Kaynak: ResearchGate (https://www.researchgate.net/figure/Examples-of-preservation-features-related-to-cold-based-glaciers-a-
Compressed-desert_fig5_260632851)

Erime Çukurları
Tıpkı karstik arazilerde oluşan dolinlere benzetilebilirler. Ancak burada karstlaşmadan ziyade donmuş toprağın
erimesi sonucu giderek büzülmesi ve zamanla çukur oluşması durumu vardır. Periglasyal sahaların yaz
devresinde zaten suya doygun olan toprak zonunun içerisindeki buzun erimesi ve zamanla büzülme ya da
torbalaşma meydana gelmesi olayıdır. Bu oluşumda torbalaşma önemli bir etkendir. Bu sayede çukur oluşumu
gerçekleşir. Genellikle yuvarlak veya yuvarlağa yakın şekillerde olurlar. Ancak bu şekiller geçicidir. Tufurlarda
oluşan buz çekirdeklerinin yazın erimesi sonucu oluşurlar ancak kışın tekrar donarak tufur oluşumu meydana
gelir.
Kanada’nın Hudson körfezinde çekilen fotoğrafta, erime çukurları görülmektedir.
Kaynak: Wikipedia (https://webcache.googleusercontent.com/search?
q=cache:4xu1145mvxAJ:https://en.wikipedia.org/wiki/Thermokarst+&cd=2&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)

Soliflüksiyon Taraçaları
Makro soliflüksiyon olayı sonucu yamaç aşağı hareket eden toprak kütlesi, bu şekilleri ortaya çıkarır. Basamaklı
yapısından dolayı çelenkli topraklara benzese de onlardan farkı, soliflüksiyon taraçalarının, geniş ve çok daha
yüksek olmasıdır. Oluşumları çelenkli topraklarla aynıdır. Ancak makro soliflüksiyon şiddeti sebebiyle çelenkli
topraklardan ayrılırlar.

Altta donmuş toprağın üzerinde eğim boyunca akan üst toprak ve taraçalar. Altta geçirimsiz tabakanın varlığı sonucu sızamayan sular bu sayede
toprağı harekete geçirirler. Görselde ki yazılar, Evrim Ağacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kaynak: Cold as Ice (https://learningglaciers.blogspot.com/2012/09/periglacial-processes.html)
Soliflüksiyon taraçaları.
Kaynak: Pacific Marine Arctic Regional Synthesis Data Archive
(https://archive.eol.ucar.edu/projects/atlas/seward_cd/group/PS/Photos/Solifluction_lobes.jpg)

Çelenkli Topraklar (Girland)


Eğimin kuvvetli olduğu periglasiyal sahalarda, soliflüksiyon sonucu aşağı taşınan topraklarda görülürler. Tipik
olarak basamaklar halinde yer alırlar. Basamaklı ve genellikle taraça şekline benzerler. Bu şekillerin cepheleri,
Alpin bitkilerle kaplıdır. Ancak şekillerin yüzeylerinde herhangi bir bitkiye az veya hiç rastlanmaz.
İsviçre Milli Parkı'nda soliflüksiyon yamacında çelenkli topraklara benzer oluşumlar. Şekillere kuş bakışı bakarak bir çelenge benzediğine dikkat
ediniz.
Kaynak: Wikipedia (https://webcache.googleusercontent.com/search?
q=cache:45779nPxBIUJ:https://en.wikipedia.org/wiki/Solifluction+&cd=2&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)

Sonuç
Morfojenetik bölgelerden bir tanesini oluşturan ve kendisine has yeryüzü şekillerine sahip olan bu
topoğrafyadan temel olarak bahsetmeye çalıştık. Donma ve çözülme olayları sonucu fiziksel parçalanma ya da
bu topoğrafya için kullanılan adıyla konjelitürbasyon olayı, kayaçların parçalanmasını, ardından soliflüksiyon
sonucu yer değiştirmesini sağlar. Mikro soliflüksiyon küçük, makro soliflüksiyon ise büyük yer şekilleri oluşturur.

Bu bölgede rüzgârın gücü de önemlidir. Tıpkı bitki örtüsünden yoksun veya çok az olan kurak sahalarda olduğu
gibi rüzgâr faaliyeti bu bölgede de önem addeder. Ancak rüzgârın önemi, bitki örtüsünün daha cılız olduğu
alanlarda daha etkindir. Bu sayede konjelifraksiyon sonucu ufalanan malzeme rüzgâra hazır hale getirilir.

Tüm bu etkenler sonucu sanki insanlar tarafından oluşturulmuş gibi algılanan kendisine has bu şekiller ortaya
çıkar. Bu bölgeye ait olan olaylardan bir tanesi ise sürekli donmuş toprağın üstünde yazın çözülen toprağın,
alttaki geçirimsiz tabaka sonucu suya doygun hale gelmesiyle adeta bataklık görünümüne sahip olmasıdır.
Erime çukurlarının oluşumunda görüldüğü gibi kışın donmuş üst toprağın varlığı, yazın ise çözünmesi sonucu
zamanla torbalaşarak çukurların oluşması ve suyla dolması bu bölgeye has diğer şekillerdendir. 

Buzul ve kurak sahalar ile birlikte dünyanın en zor şartlarını oluşturan bu bölgede, tarım ve hayvancılık gibi
ekonomik faaliyetler yapılamasa da dünyamızda önemli bir yer tutan doğal gaz ve petrol, bu bölgede çok
zengin olarak bulunmaktadır. Bu bölgedeki şekillerin nasıl oluştuğu konusunda çok önemli ilerlemeler kaydedilse
de yukarıda açıklandığı üzere bazı şekiller tartışmalıdır. Anca son 50 yılda yoğun çalışmalar sonucu bu bölgeyi
daha iyi tanımaya başladık. 

Dünyamızın gerek matematik konumundan gerekse özel yer şekilleri bakımından ve en önemlisi de dünyamızın
geoit şeklinden dolayı ekvatordan kutuplara doğru eğik açıyla gelen güneş ışınları sonucu oluşan iklim, çok farklı
morfojenetik bölgeler ve bunların içerisinde göz kamaştıran bu şekilleri oluşturmuştur. Bu şekilleri ve nasıl
oluştuklarını bilerek yaşadığımız dünyayı daha iyi tanıyacak ve tanıdıkça onunla daha uyumlu bir ilişki içerisine
gireceğiz. Böylece karşılıklı ve zararsız insan doğa ikileminde ona zarar vermekten çok, ondan daha iyi
yararlanabiliriz.

Kaynaklar ve İleri Okuma

1. B. Davies. Periglacial Environments. (5 Kasım 2018). Alındığı Tarih: 5 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Antarctic Glaciers (http://www.antarcticglaciers.org/glacial-
geology/glacial-landforms/antarctic-periglacial-environments/)
| Arşiv Bağlantısı (https://web.archive.org/web/*/http://www.antarcticglaciers.org/glacial-
geology/glacial-landforms/antarctic-periglacial-environments/)
2. M. Pidwirny. Periglacial Processes And Landforms. (15 Şubat 2006). Alındığı Tarih: 5 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Fundamentals of Physical Geography
(http://www.physicalgeography.net/fundamentals/10ag.html)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/http://www.physicalgeography.net/fundamentals/10ag.html)
3. Department of Geography and Environmental Science, Hunter College. Periglacial Geomorphology. (6 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2019. Alındığı
Yer: (http://www.geo.hunter.cuny.edu/~fbuon/GEOL_231/Lectures/Periglacial Landforms.pdf)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/http://www.geo.hunter.cuny.edu/~fbuon/GEOL_231/Lectures/Periglacial Landforms.pdf)
4. Cool Geography. Periglacial Processes. (6 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 6 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Cool Geography (https://www.coolgeography.co.uk/A-
level/AQA/Year 12/Cold environs/Periglaciation/Periglacial processes.htm)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/http://www.coolgeography.co.uk/A-level/AQA/Year 12/Cold environs/Periglaciation/Periglacial processes.htm)
5. Geo41. Glacıal Processes & Landforms. (7 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 7 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Geo41 (http://www.geo41.com/processes-
landscapes#glacial-processes-landforms)
| Arşiv Bağlantısı (https://web.archive.org/web/*/http://www.geo41.com/processes-landscapes#glacial-processes-
landforms)
6. M. Andreı. Domes Of Ice And Grass: The Pingos. (23 Temmuz 2015). Alındığı Tarih: 7 Ağustos 2019. Alındığı Yer: ZME Scıence
(https://www.zmescience.com/other/science-abc/pingo-geology-dome-arctic/)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/https://www.zmescience.com/other/science-abc/pingo-geology-dome-arctic/)
7. S. Erinç. (2015). Jeomorfoloji Ii. ISBN: 978-975-353-394-2. Yayınevi: Der.
8. M. Anderson. Pingo. (8 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Britannica (https://www.britannica.com/science/pingo)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/https://www.britannica.com/science/pingo)
9. M. Y. Hoşgören. (2015). Jeomorfoloji'nin Ana Çizgileri. ISBN: 978-975-7206-35-4. Yayınevi: Çantay.
10. Wikipedia. Periglaciation. (5 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Wikipedia (https://webcache.googleusercontent.com/search?
q=cache:Q9TRiEoToucJ:https://en.wikipedia.org/wiki/Periglaciation+&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)
| Arşiv Bağlantısı
(https://web.archive.org/web/*/https://webcache.googleusercontent.com/search?
q=cache:Q9TRiEoToucJ:https://en.wikipedia.org/wiki/Periglaciation+&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)
11. M. Y. Hoşgören. (2014). Jeomorfoloji Terimler Sözlüğü. ISBN: 978-975-9060-85-5. Yayınevi: Çantay.
12. V. L. Junior. What Is Solifluction?. (28 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 8 Ağustos 2019. Alındığı Yer: worldatlas (https://www.worldatlas.com/articles/what-is-
solifluction.html)
| Arşiv Bağlantısı (https://web.archive.org/web/*/https://www.worldatlas.com/articles/what-is-solifluction.html)

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı


kullanılarak 15/02/2023 18:55:36 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim
Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı,
birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden
geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı
tarihten sonra
yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak
için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7909

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler


orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin
alınmaksızın
paylaşılabilir,
kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir,
dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin
alınmaksızın değiştirilemez ve
değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi
sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça
belirtilmiş yazarlarından ve
Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu
sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve
içeriğin
diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

You might also like