You are on page 1of 20

Diyanet işleri Başkanlığı Yaymlan/1101

ilmi Eserler/181

Yayın Yönetmeni
Dr. Yüksel ·SALMAN

Yayın Koordinatörü
Yunus AKKAYA

· Redaksiyon/Tashih
Ramazan ÖZALPDEMLR

Grafik&Tasanm
AliYÜCEER

Baskı

ÇmarBasım

Tel.: (0212) 628 96 00

Eser inceleme Komisyonu Karan: 08.04.2015/46

1. Baskı, lstanbul 2015


2015-34-Y-0003-1101
LSBN: 978-975-19-6357-4
Sertifika No: 12930

© Diyanet işleri Başkanlığı

iletişim
Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü

Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı


Tel: (0312) 295 72 93-94
Faks: (0312) 284 72 88
e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr
2~14
kutludogunı

"SUFFA ORNEGİ" BAGLAMINDAHZ. PEYGAMBER'İN (S.A.V.)


İNSAN YETİŞTİRME MODELİ

Prof. Dr. Mustafa BAKTIR


Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

A. GENEL OLARAK SUFFA VE SUFFALILAR


Lügatte, gölgelik anlamına gelen Suffa, Mescid-i Nebevi'nin bitişiğinde Medine'de
evi ve kalacak yakınları olmayan fakir sahabilerin kaldığı yer için özel isim olarak kul-
lanılmıştır. Çoğunluğu Mekke'den hicret eden muhacirlerin ve Medine'ye dışardan
gelen fakir sahabilerin teşkil ettiği bu topluluğa da ".Ashab-ı Suffe" veya "Ehl-i Suffe"
adı verilmiştir.

Hz. Peygamber, Medine'ye hicret ettikten sonra ilk işleri günlük namazların kılın­
ması, eğitim ve öğretimin yapılması ve barınabilecekleri bir bina inşa etmeye teşebbüs
etmek olmuştur. Bugün "Mescidu'n-Nebi" diye anılan bu kutlu mekanda üç ayn bö-
lüm bulunmaktaydı. Namaz kılınması için geniş bir kısım, okul ve yatakhane olarak
kullanılan Suffa, bir de Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hantmlarının kaldığı odalar. Kıblenin
tahvilinden sonra Mescid-i Nebevi'de de bazı değişiklikler olmuş, bu sırada Suffa'nın
yeri güneyden kuzeye alınmıştır. Günümüzde Suffa, tamamen Mescid-i Nebevi'nin
içinde kalmıştır.
Suffa' nın mekan olarak genişliğini tam olarak bilemiyoruz. Hz. Peygamber (s.a:v.),
Hz. Zeynep (r.a.) ile evlendikleri zaman Suffa'da ve hane-i saadette verilen davete üç
yüzden fazla davetli iştirak etmiştir. 1 Bir defasında Suffa'da Temim Kabilesine mensup
seksen kişi misafir edilmişti.2

Müslim, Nikah, 94.


2 Ahmed b. Hanbel, Miisııed, III, 371.

221
2~14
kutludogurıı
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Suffa'da kalan sahabilerin sayısı hakkında kesin rakamlar vermemiz mümkün gö-
zükmemektedir. Zira bu sayı sürekli değişmekte idi. Medirıe'ye gelen heyetler çoğal- ·
dıkça Suffa'da kalanların sayısı da arhyordu. Diğer taraftan Mekke'den muhacir olarak
gelip devamlı kalanlar da vardı. Bu sayı, bazen dört yüze kadar çıkıyordu. Ebu Nuaym,
Hilye'de Suffa'da kalan yüz kadar sahabinin isimlerini veriyor.
Suffa'nın sakinleri, öncelikli olarak mallarını, mülklerini bırakıp Mekke'den Me-
dine'ye hicret eden muhacirlerdir. Bu bakımdan Suffa için "Suffatu'l-Muhacirin" tabiri
de kullanılmaktaclır. 3 Diğer taraftan Müslüman olup da Hz. Peygamber'e biahnı bildir-
mek üzere Medirıe'ye gelen ve kalacak bir yeri de olmayan kimseler Suffa'da misafir
ediliyorlardı. Medirıe'de bir tanıdığı olan onun yanına gidiyor, hiçbir tanıdığı olmayan
da Suffa'da k~yordu.
Suffalılar fakir insarılardı.4 EbuHureyre'den (r.a.) Buhari'nin naklettiğine göre Suf-
fa'da kalan yetmiş sahabinin hiçbirinin üzerinde tam bir elbiseleri yoktu. Ya bir izar-
larıya da boyunlarına bağladıkları kisaları vardı. Bazılarınınki baldırlarının yarısına,
bir kısmı da topuklarına kadar uzuyordu. Avret yerleri görülmemesi için elbiselerini
elleriyle tutarlardı. 5 Bir başka rivayette de doğru dürüst elbisesi olamayan otuz kişinin
olduğu kaydediliyor. 6 Hz. Peygamber namaz kıldırırken bazı suffalılar açlıktan ayakta
duramıyor, yere yığılıyorlardı.7 Bazen de Hz. Peygambere hurma yemekten usandık­
larını söylemişlerdir. 8

Suffa'nın idari işlerine Ebu Hureyre (r.a.) ba)uyordu. Hz. Peygamber (s.a.v. ), onları
davet etmek istediğinde Ebu Hureyre'ye (r.a.) bildirir, o da onları çağırırdı. Bir gece Hz.
Peygamber (s.a.v.), Ebu Hureyre'ye (r.a.) Suffalıları çağırmasını söylemiş, o da onları
hane-i saadetirı kapısına toplarnışh. Onları içeri alan Hz. Peygamber (s.a.v.), arpadan
yapılmış bir yemek ikram etmiş ve "Bismillah" diyerek almalarını tavsiye etmişti. 9 Hz.
Fahma (r.a.) kendisine yardım etmek üzere bir hizmetçi istemiş, Hz. Peygamber, Ehl-i
Suffa'nın ihtiyaçlarını karşılayamadığı için bu arzusunu geri çevirmiştir. 10 Hurmaların

3 Ebu Davut, Hurufve'l-Kıraat, 1.


4 Buhari, Salat, 58.
5 Buhari, Salat, 58.
6 İbn Sa'd, I, 255.
7 Ahmedb.Hanbel,.Mıisııed,V1, 18, 19;Tirmizi,Zühd,39.
8 Ahmed b. Hanbel, Mıisııed, lll, 487.
9 İbn Sa'd, I, 256.
1O Buhari, Farzu'l-Humus, 6; Miisııed, I, 197.

222
HZ. PEYGAMBER'iN İNSAN YETİŞTİRME UYGULAMALAR! 2~14
kutludogurrı

hasat zamanı geldiğinde herkes gücüne göre hurma salkımlarını getirir, mescide asar,
Ehl-i Suffa'dan acıkanlar bunlarla karınlarını doyururlardı. 11
Diğer taraftan Suffa'dan bazı sahabilerden bizzat çalışarak geçimlerini temin eden-
16\ de vardı. Bazıları gündüzleri mescide su taşıyarak, dağdan getirdikleri odunları satarak
ihtiyaçlarını temin ediyor, geceleri de Kur'an tilaveti ve ilimle meşgul oluyorlardı. 12

Suffa'run, Hz. Peygamber'in vefatından sonra nasıl bir seyir takip ettiğine dair kay-
naklarda çok az bilgiye rastlıyoruz. İbn Sa'd, Hz. Ömer'in hilafeti döneminde Müslü-
manların mali durumlarının iyileşmesine kadar Suffa'nın devam ettiği kaydediliyor. 13

B. CAHİLİYE İNSANINDAN YENİ BİR TOPLUM İNŞASI

I. Suffalılarla ilgiliAyetlerin Genel Mesajı


İslam' ın geldiği dönemde Mekke'de çok katı bir sosyal tabakalaşma vardı. Köle
ve cariyeler mal olarak alınıp satılıyor, en ağır işlerde çalıştırılıyordu. İslam geldiğinde
Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ilk iman edenler de genelde fakir, köle, aşireti olmayan zayıf
insanlardı. Kur'an'da bunlar "Mustazaflar" olarak nitelendiriliyor ve şöyle buyurulu-
yordu: "Düşünün ki, bir zaman siz dünyada az ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp
götürmesinden korkuyordunuz ... " (Enfal, 8/ 126)
Bunlar ilk Müslümanlardan Suheyb-i Rumi (r.a. ), Habbab b. Eret (r.a.) ve Selman-ı
Farisi (r.a.) gibi fakir ve kölelikten gelme kimselerdi. Bunlar hicretten sonra Medine'de
Suffa'nın ilk çekirdeğini oluşturan sahabelerdi. Bu durumdan Kureyşliler çok rahatsız
oldular ve "Bunları yanından kovarsan biz de senirı meclisine iştirak ederiz" dediler. Bir
başka rivayette de kendileri geldiğinde bunları yanından kovmasını, kavimlerinin ken-
dilerini kölelerle birlikte otururken görmesine tahammül edemeyeceklerini söylemeleri
üzerirıe bu ayet gelmiştir. Hatta Hz. Ömer'in (r.a.) teklifi ile Hz. Peygamber (s.a.v.) sırf
Kureyşliler'e İslam' ı anlatmak içirı bu duruma razı olmuştu. İşte bu sırada şu ayet nazil
oldu. 14
"Sabah ve akşam Rablerinirı rızasını
isteyerek niyaz edenleri yanından kovma.
Onların hesabından sana bir şey yok, senirı hesabından da onlara bir şey yok ki onları
kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun." (En'arn, 6/ 52)

11 Ebu Davut, Zekat, 32; Tirmizi, Tefsir, 3.


12 Müslim, İnme, 147; Miisned, III, 270.
13 İbn Sa'd, I, 255.
14 Taberi, VII, 200; Vahidi, s. 124; Alılsi, VII, 160; Elmalılı, III, 1941.

223
2~14
kutludogunı
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Ehl-i Suffa'daiı Selman (r.a.) ve Habbab (r.a.) bu ayetin kendileri hakkında nazil
olduğunu ve bu ayetin gelişinden sonra Hz. Peygamber' in (s.a.v:) onlarla birlikte olmaya
ayrı bir itina gösterdiğini belirtiyorlar.

Daha sonralan Kehf suresuideki şu ayet nazil oldu: "Sabah ve akşam sırfRablerinin
rızasınıdileyerek O'na dua eden kimselerle beraber sabret. Dünya hayatının süsünü
arzu edip de gözlerini onlardan ayırma ... " (Kehf, 18/28) Bu ayetin gelişinden sonra
Hz. Peygamber (s.a.v:) onlar kalkmadan onları terketmez ve onlara dua ederdi. 15
Suffa'da kalan fakir sahabilerin yemeleri için Medinehler hurma salkımlarını getirip
mescide asarlardı. Suffalılar bunlardan olgunlaşanlarını yiyerek açlıklarını giderirlerdi.
Bir ara çok kalitesiz hurmalar gelmeye başlayınca Bakara Sillesinin 267. ayeti nazil oldu.
Bu ayetin gelişinden sonra hurmaların en iyileri gelmeye başladı. 16
Bakara Sillesinin 273. ayeti de Ehl-i Suffa hakkında nazil olmuştur. Suffalılar bütün
vakitlerini ilim öğreru"nek ve cihadla geçirdikleri için, başka şeylerle uğraşmaya vakit
bularnıyorlardı. 17 Ayette şöyle buyuruluyor: "Bu sadakalar kendileriniAllah yoluna ada-
yan ve bu yüzden yeryüzünde dolaşıp geçimlerini sağlama imkanı bulamayan, fakirler
içindir. iffetlerinden dolayı bilmeyenler onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden ta-
nırsın. Onları yüzsüzlük ederek halktan bir şey istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz
mutlakaAllal1 onu bilir." (Bakara, 2/273)
Ehl-i Suffa'dan İbnü Ümmi Mekturn'la (r.a.) ilgili bir hadise de yine Mekke döne-
minde olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v:) müşrikleri ikna etmeye uğraşıyordu. Bu sırada
gözleri görmediği için o da '.'.Allah' ın sana öğrettiklerinden bana da öğret Ya Resulallah"
diyerek söze başladı ve bunu birkaç defa daha tekrarladı. Müşrikler yanlarında fakir
kimselerin söze karışmasından hoşlanmazlardı. Bu duruma Resullullah' ın (s.a:v.) canı
sıkıldı. Bu sırada Abese suresinin ilk ayetleri geldi. Bu hadiseden sonra Resulalah (s.a:v.)
onu gördükçe "Merhaba, Rabbin1in beni azarlamasına sebep olan arkadaşını" diyerek
cübbesini serip onun üzerine oturtur, bir arzusunun olup olmadığını sorardı. 18
Ehl-i Suffadan İbnü Ümmi Mek~ (r.a.) Hazreti Bilal (r.a:) ile birlikte Medi-
ne'de müezzinlik yapardı. Hz. Peygamber (s.a:v.) savaşa giderken namazları kıldırmak
üzere Medine'de onu yerine vekil bırakırdı. Görme engelli birisi olmasına rağmen Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) on üç defa onu kendi yerine vekil bıraktığı kaydedilmektedir. 19

15 Elmalılı, Ill, 1941.


16 Tirmizi, Tefsir, 2; Alıisi, III, 139.
17 Kurtubi, III, 340; Alıisi, Ill, 146.
18 İbn Sa'd, ıv; 208, 209; Vahidi, 252; Kurtubi; XIX, 21l;Alıisi,XX:X:,39; Elmalılı, VIII, 5570.
19 İbn Sa'd, ıv; 205.

224
· HZ .. PEYGAMBER'[N [NSAN YET[ŞT[RME UYGULAMALARl 2~14
kutludoguııı

Ammar b. Yasir (r.a.) kendisi, babası ve annesi ile birlikte Müslüman olmuşlardı.
Babası ve annesi müşril<lerirı ağır işkenceleri altında şehid oldular. Hz. Ammar (r.a.)
çok işkence çekti. Medirıe'ye ilk hicret edip Suffa'da kalanlardandı.
\ Hz.Ammar (r.a.) ile Halid b. Velid (r.a.) arasında söz kavgası olmuş, Hz. Halid (r.a.)
ona ağır şeyler söylemişti. Bu duruma çok üzülen Ammar'ı (r.a.) bizzat Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) şöyle diyerek teselli etti: "Kim Ammar'a (r.a.) düşman olursa, Allah'a düş­
man olmuş gibidir. Kim Ammar' ı (r.a.) kızdırırsa Allah' ı kızdırır:' Bunun üzerirıe Hz.
Halid (r.a.) gelip .onun rızasını aldı. 20
Hz. Peygamber (s.a.v.) Suffa'da kalanları koruyup himaye ediyordu. Hz.
Ömer'irı (r.a.) hilafeti zamanında onu Kufe'ye vali olarak göndermiş ve şöyle demişti:
"Size Ammar'ı emir, Abdullah b. Mes'ud'u (r.a.) da vezir ve muallim olarak gönderi-
yorurn:·21 Her ikisi de Suffa'da kalan en seçkirı sahabelerden idiler.
Ebu Süfyan (r.a.) henüz Müslüman olmadığı bir sırada içlerirıde Selman (r.a.),
Suheyb (r.a.) ve Bilal'irıde (r.a.) bulunduğu bir topluluğun içerisirıden geçerken onlar
"VallahiAllah'ın kılıçları düşmanlarının boynundaki yerirıi almamıştır" dediler. Bunu
işiten Hz. Ebubekir (r.a.): "Siz bunu Kureyş'irı büyüğü ve reisi içirı mi söylüyorsunuz?"
diyerek onlara karşılık verdi ve bu durumu Hz. Peygamber (s.a.v.)'e anlattı. Hz. Pey-
gamber (s.a:v.) on~ "Ya Ebu Bekir, belki sen onları kızdırrnışsındır. Eğer onları gücen-
dirdiysen muhakkak Rabbirıi de gazaba getirirsin" buyurdu. Bunun üzerirıe Hz. Ebu
Bekir (r.a.) onların yanlarına varıp, onlardan helallik aldı. 22
Hz. Selman'ın (r.a.) da bulunduğu bir toplulukta herkesirı kendi nesebirıi sayma-
sı söyleniyor. Sıra ona gelince "İslam oğlu Selman" şeklinde cevap veriyor. Mecliste
bulunan Hz. Ömer (r.a.) bu duruma kızarak kendisirıi "İslam oğlu Selman'ın kardeşi
Ömer" şeklinde takdim etmiştir. 23
Yukarıda kaydedilen ayetlerden de anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber (s.a.v.) Cahi-
liyeden gelen ve soy sop üzerirıe irışa edilen sistemi yıkıp "... Allah katında en değerli
olanınız, ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır ... " (Hucurat, 49/13) ayetirıirı
hükmünü ikame ederek yeni bir toplum irışa ediyordu. Bu işirı merkezirıde de suffa-
lılar vardı.

20 Ahmed b. Hanbel, rv; 89, 90.


21 ibnü'l Esir, Osdıtlgabe, rv; 134.
22 Müslim, Fedatl, 70.
23 Hindi, Keıızıı'l-Uıımıa/, Xlll, 421; Tecrid, III, 18.

225
2~14
l..'Utludoguııı
. ÜÇÜNCÜ OTURUM

2. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Kölelere ve Zayıf İnsanlara Karşı Tavrı


Cahiliye döneminde çok ağır muamelelere maruz kalan kölelere karşı Hz. Pey-
gamber'in (s.a.v.) tavrı çokfarklı idi. Öncelil<le kölelerini azad ediyor, soma da Suffa'da
topluma kazandırıyordu. Hz. Bilal (r.a.) gibi Hz. Peygamber'in (s.a:v.) müezzinliğini
yapan ve onun mali işlerine bakan madden ve manen çok yakınında olanlar da vardı.
Suffa'da kalanlardan bazılarını sırası ile görelim:
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hürriyetine kavuşturduğu Hz. Sevban (r.a.) aslen Ye-
men'li bir köle idi. Hz. Peygamber (s.a;v.) onu azad ettikten soma serbest bıraktı. Fakat
Hz. Sevban Hz. Peygamber'in (s.a;v.) yanında ve onun hizmetinde kalm~yı tercih etti.
Vefatına kadar Hz. Peygamber'e (s.a;v.) hizmette devam etti. Hz. Peygamber de (s.a;v.)
onu ehl-i beytinden sayrnıştır. 24
Hz. Sefine (r.a.) Hz. Peygamber'in (s.a;v.) zevcelerinden Ümmü Seleme (r.a.) va-
lidemizin kölesi idi. Validemiz onu Hz. Peygamber'in (s.a;v.) vefatına Peygamberimize
ona hizmet etmek şartıyla azad etti. Hz. Peygamber'in hizmetinde bulunduğu sürece
Suffa'da kalıyordu. Ağır yükleri kaldırdığı için "Sefine" ismini ona bizzat Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) vermişti. Bundan soma da eski ismini hiç kullanmarnıştı. 25
Hz. Şükran (r.a.) Hz. Peygamber'e (s.a;v.) hediye edilmiş bir köle idi. Hz. Pey-
gamber (s.a;v.) onu azad etti. O da vefatına kadar o'na hizmet etti. Resulullah' ın (s.a;v.)
çok yakınında bulundu. Resulalah'ın (s.a;v.) vefatında cenaze ve defin işleriyle bizzat
meşgul olmuştur. 26

Ebu Müveyhibe (r.a.), Hz. Peygamber'in (s.a;v.) kölelerindendi. Hz. Peygam-


ber (s.a.v.) onu satın alıp azad etmiştir. Hz. Peygamber'in (s.a;v.) hizmetini görür ve
Suffa'da kalırdı. Bir gece Resulalah (s.a;v.) onu Cennetü'l-Baki mezarlığına götürdü ve
birlikte orada yatanlar için istiğfarda bulundular.27
Kur'an'ı en güzel okuyan dört sahabeden birisi olan Salim (r.a.) Ebu Huzey-
fe'nin (r.a.) az adlı kölesi idi. Hz. Ömer (r.a.) vefatı sırasında "Şayet Salim hayatta olsaydı,
halifeliği şliraya havale etmezdim" dediği rivayet edilir.28

Diğer taraftan her davranışında ona uymaya çalış:ın sahabeler, kölelere iyi dav-
ranmada ve köle azad etmekte yarışıyorlardı. Suffa'nın ileri gelenlerinden Abdullah b.

24 İbn Sa'd, I, 498, II, 220; Ebu Nuaym, Hilye, I, 181.


25 İbn Sa'd, I, 498.
26 İbn Sa'd, II, 64; Ebu Nuaym, Hilye, I, 372. ·.
27 İbn Sa'd, I, 498. II7204; Ebu Nuaym, Hilye, II, 28.
28 İbnü'l Esir, üsdıilgabe, II, 308.

226
HZ. PEYGAiv\BER'[N İNSAN YETiŞTiRiv\E UYGULAiv\ALARl 2~14
kutludogurrı

Ömer (r.a.) kölelerine çok iyi davranır1 yemek sofrasına onları da oturtur1 ilk fırsatta da
hürriyetlerine kavuştururdu.29
Diğer taraftan Suffa'da kalıp Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hizmetini gören sahabiler
d~ Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ailesinin bir ferdi gibi kabul edilmiş1 hatta ehl-i beytten
sayılmışlardır.

Vasile b. Eska (r.a.) Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber'e (s.a.v.) hizmet
1

etmiş ve Suffa'd;ı. kalmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) 1 Hz. Ali (r.a.)1 Hz. Hasan (r.a.) 1 Hz.
Hüseyin (r.a.) ve Hz. Fatma'yı (r.a.) Ehl-i beytinden sayıp onlar hakkında dua edince,
"Ya Resulallah ehl-i beyte bende dahil miyim?" diyerek sordu. Hz. Peygamber "Sen de
dahilsin" buyurdular. Hz. Vasile (r.a.) en çok güvendiği amelinin bu olduğunu özellikle
belirtmektedir.30
Rebi b. Ka'b, Hz. Peygamber'in kapısının önünde sabahlar1 abdest ve diğer işlerinde
ona yardımcı olurdu. Resulalah (s.a.v.)'den cennette onunla beraber olmaları için dua
istemiş, Hz. Peygamber de ona "Çok dua ederek bana yardımcı ol" buyurmuşlardır.
Suffa'da kalır1 seferde ve hazarda devamlı olarak Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hizmetine
koşardı. 31

Suffa'dan Bilal (r.a.) ile Abdullah b. Mes'ud (r.a.) Hz. Peygamber'in (s.a.v.) has
dairesinde gece giindüz hizmetine koşar, ondan ayrılmazlardı. Mekke'nin fethi giinü
Bilal'in (r.a.) Kabe'nin damında ezan okurnasını1 Mekke'liler çok garip karşıladılar.
Kureyşliler'in bu tavırlarına "Rasulüllah (s.a.v.) şöyle diyerek cevap vermiştir: "Bilal
müezzirılerin efendisi ve piridir:'32

Bir defasında Selman-ı Farisi (r.a.)ı Süheybi Rumi (r.a.) ve Bilal-i Habeşi'nin (r.a.)
bulunduğu bir topluluğa birisi gelip "Bunlar Resulalah'a yardımcı olan Evs ve Hazreçliler
ya bunlar da kimler?" diyerek onları kastediyordu. Hz. Muaz (r.a.) 1 bu zatı yakalayıp Hz.
Peygamber'in yanına götürdü ve bu durumu ona anlattı. Hz. Peygamber (s.a.v.) insanları
mescide topladı ve Allah'a hamd ettikten sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar, Rabbiniz
birdir. Babanız Adem birdir. Dininiz birdir. Dikkat edin1 Araplık sizin için arınelik ve
babalık değildir1 o sadece bir lisandır. Kim Arapça konuşursa, o Arabdır:' buyurdular. 33

29 İbn Sa'd, N, 167; ibnü'!Esir, Üsdıilgabe, III, 343.


30 Kandehlevi, Hayatü's-Salıabe, N, 105.
31 EbuNuaym, Hilye, ll, 31; ibnü'!Esir, Üsdıilgabe, II, 216; İbnüHacer, İsabe, l, 511.
32 Ebu Nuaym, Hi(ye, I, 147.
33 Kandehlevi, Hayatii's-Salıabe, III, 36-37.

227
2~14
kutludogunı
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Daha da çoğaltabileceğimiz bu örnekler Hz. Peygamber'in (s.a.v.) aslen köle ve


zayıf olan insanları topluma kazandırmak için nasıl bir gayret içerisinde olduğunu bize
göstermektedir.

C. Suffa'da Eğitim1 Öğretim ve İnsan Yetiştirme Modeli


1. Cami1 Mektep ve Tekke
Medine-i Münevvere'de inşa edilen Mescid-i Nebevi'nin üç bölümden oluştu­
ğuna yukarıda .temas etrrliştik. Mescid-i Nebevi, sadece namaz kılınan bir yer olmayıp
Kur'an ve sünnetin öğretildiği mekanlardı. İslam eğitin1 tariliinde büyük önem arzeden
cami, mektep ve tekke üçlüsünün temeli burada atılmıştır. Ehl-i hadisin sahabeden
temsilcisi sayılan Abdullah b. Ömer (r.a.) ve Ehl-i reyin temsilcisi Abdullah b. Mes'ud
da Suffa'd~·yetişmişlerdi. Diğer taraftan tasavvufun doğup gelişmesinde önemli olan
ilk zahidlerin temsilcileri de yine Suffa'dandır. Aslında sufi ve tasavvuf kelimesinin
Suffa'dan geldiğini söyleyenler de bulurırnaktadır. Nitekim Bediüzzaman Said-i Nursi
Ebu Hureyre'yi anlatırken "Fahr-i Alem Aleyhisselatü vesselanun kudsi medresesi ve
tekkesi olan Suffa'nın demirbaş bir mühim talebesi ve müridi ve kuvve-i hafızasının
ziyadesi için duayı Nebevi'ye mazhar olan Hz. Ebu Hureyre (r.a.) ... "3+ diyerek Suffa'yı
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) mektebi ve tekkesi, Ebu Hureyre'yi'de (r.a.) onun talebesi ve
müridi olarak vasıflandırmıştır.
Gündüzleri eğitim ve öğretim, mescid ve Suffa'da müştereken yapılıyor, gece yat-
mak için ise Suffa kullanılıyordu. Suffalılar fakir insanlar olduğu için iaşelerini genelde
Hz. Peygamber karşılıyordu. Akşam olunca onları birer ikişer ashabına taksim ediyor,
kalanları da hane-i saadete kendileri götürüyordu. Bundan dolayı Suffalılara "Edyafıı
Ehli'l-İslam" yani "Müslümanların misafirleri" tabiri kullanılmıştır. Özellikle Doğu Ana-
dolu'da Medrese'de okuyan talebelerin iaşelerini o beldede oturan ailelerden temin
etmeleri adeti, muhtemelen Suffa'dan kalan bir sünnet-i nebevidir.
Medine'ye dışarıdan gelenlerin orada bir tanıdığı yoksa Suffa'ya misafir olur,
onlarla beraber kalırdı. Bu bakımdan devanili olarak kalanların yanında, geçici olarak
gelip kalanlar da oluyordu. Abdullah b. Ömer (r.a.) gibi evi Medine'de olduğu gibi
Suffa'nın manevi havasından istifade için orada kalanlar da vardı. Suffa'da her yaştan
insanı bulmak mümkündü. Zira eğitin1in yaşı yoktu. İlim ve öğrenme beşikten mezara
kadar devam ediyordu.
Bazen Ehl-i Beyt'e mensup olanların da Suffa'da kaldıklarını görüyoruz. Resu-
lalah (s.a.v.)'in torunu Hz. Hasan (r.a.) onların arasına girer, onların dualarını alırdı. 35

34 Nursi, Bediüzzaman Said, Mektııbat, s. 118.


35 Ebu Nuaym, Hilye, II, 34.

228
HZ. PEYGAMBER'İN İNSAN YETİŞTİRME UYGULAMALARl 2~14
kutludogurıı

2. Suffa'da Eğitim ve Öğretimin Önceliği


Suffalıların iaşe ve geçimleri Rasulüllah (s.a:v.) tarafından karşılandığı için onların
en önemli görevleri, eğitim ve öğretimdi. Zaman zaman Kur'an ayetlerinin nüzulüne
~t oluyor, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bazı sorular sorarak birçok meselenin aydınlan­
masına vesile oluyorlardı. Ebu Hureyre ve arkadaşları mescidde ve mescidin dışında
Rasulüllah (s.a.v.) ile birlikte oldukları için ensarve muhacirinin pek çoğunun işitmediği
hadisleri işitiyorlardı. 36
Suffalılard'an Ukbe b. Amir el-Cüheni (r.a.) anlatıyor: Biz Suffa'da iken Rasu-
lüllah (s.a.v.) bizim yanımıza geldi ve buyurdu ki: "Hanginiz her gün hiçbir günaha
girmeden ve akrabalık bağlarını kesmeden Buthan ve Akik vadisine gidip oradan iki
tane iri hörgüçlü dişi deve getirmek ister?'; "Bunu hepimiz isteriz" diye cevap verdik.
Rasulüllah (s.a.v.): "O halde her birinizin mescide giderek, Allah' ın kitabından iki ayet
öğrenmesi ve okuması onun için üç deveden, dört ayet dört deveden ve her okunacak
ayet o sayıdaki develerden daha hayırlıdır." buyurdular. 37
Diğer taraftan Hz. Peygamber' in ilmi ve ibadeti teşvik ettiğini, ancak ilmi daha
önde tuttuğunu da görmekteyiz. Abdullah b. Amr rivayet ediyor: "Bir giin Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) hücre-i saadetinden çıkıp mescide girdi. Mescidde iki halka olduğunu gördü.
Onlardan birincisi Kur'an okuyan ve Allah'a dua eden halka idi. Diğeri ise, öğrenen ve
öğreten halkaydı. Rasulüllah (s.a:v.) "Hepsi de hayırlı bir iş yapıyor. Bunlar Kur'an oku-
yup Allah'a dua ediyorlar. Diğerleri ise ilim öğrenip, bu ilmi öğretiyorlar. Ben muallim
olarak gönderildim:' buyurdu ve ilim ehlinin yanına oturdu.38
Hz. Peygamber (s.a.v.) Suffa'ya geldiğinde sahabelerden birisi Kur'an'da hangi
ayetin değerinin büyük olduğunu sordu. Rasulüllah (s.a:v.)'de 'Ayetü'l-Kürsi" şeklin­
de cevap verdiler.39 Kaynaklar Hz. Peygamber'in (s.a:v.) açlıktan karnına taş bağlayarak
Suffalılara birşeyler okuyup anlattığını kaydediyorlar.40

Bu rivayetlerden anlıyoruz ki, Rasulüllal1 (s.a:v.) Suffa'da bizzat kendisi dersler


veriyordu. Kendisinden başka hoca olarak tayin ettiği bazı kimseler de vardı. Rasu-
lüllah (s.a:v.) Kur'an'ı Abdullah b. Mes'ud (r.a.), Salim (r.a.), Muaz b. Cebel (r.a.) ve
Ubey b. Ka'b'dan (r.a.) öğrenmelerini emretmiş, bunları da Suffa'ya hoca olarak gö-
revlendirmiştir.41

36 Buhari, Büyı1, 1.
37 Müslim, Salatü'l-Misafirin, 251; Ebu Davud, Salat, 349; Ahmed b. Hanbel, Aıiiisııed, rv; 154.
38 İbnMace,Muk:addime, 17.
39 Ebu Davud, Hurufve'l-Kıraat, 1.
40 Ebu Nuayrn, Hilye, I, 342.
41 Buhari, Fedailü'l-Kur'an, VI, 102.

229
2~14
kutludoguııı
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Ubey b. Ka'b (r.a.) vefat edinceye kadar Suffa'da Kur'an öğretmeye devam etmiş,
son günlerini yaşarken bile Hz. Peygamber'in (s.a.v.) verdiği bu vazifeyi ihmal etme:
miştir.42

3. Suffa'da İbadet, Zikir ve Dua


Hz. Peygamber ilim tahsilinin yanında, Suffalıları ibadet, zikir ve duaya da teşvik
ediyor, manevi yönden onları yetiştiriyordu.
Ebu Hureyre (r.a.), aşırı unutkanlıktan şikayet edince, Rasulüllah (s.a:v.) "Ridanı
yay" buyurdular. "Bende yaydım. Elleriyle bir şey avuçlayıp ridanın içine atıyor gibi
yaptı. Sonra toplamamı söyledi, ben de topladım. İşte ondan sonra artık hiçbir şeyi
unutmadım:' 43
·,

Ebu Hıneyre (r.a.) ayda en az üç giin oruç tutar, gecelerirı çoğunu ibadetle geçi-
rirdi. Üzerirıde birı düğüm olan bir ipi vardı. Her gece Allah' ı tesbih ederek bitirmeden
uyumazdı.44

Abdullah b. Ömer de (r.a.) vaktinirı çoğunu mescidde Rasulüllah' ın (s.a.v.) dizinirı


dibirıde geçirirdi. Geceleri evlerirıe gitmeyip, Suffa'da kalırdı. Gördüğü bir rüyayı kız
kardeşi Hz. Hafsa (r.a.) annemize anlatıp, Hz. Peygamber'den (s.a:v.) tabirini-istedi.
Rasulüllah (s.a:v.): '.'.Abdullah (r.a.) ne iyi adam, bir de gece namazı kılsa" buyurdular.
Bundan sonra Abdullah b. Ömer (r.a.) geceleri çok az uyuyordu.45
Hazreti Bilal de Hz. Peygamber'irı (s.a:v.)manevi terbiyesi altında yetişmişti. Ra-
sulüllah (s.a:v.) sabah namazı vaktinde Bilal'e (r.a.): "Ya Bilal, bana İslam'da sence en
çok fayda umduğun bir amelini söyle. Çünkü ben bu gece cennette önümde senirı
ayaklarının tıkırtısını işittim" buyurdular. Bilal-ı Habeşi (r.a.): "Ben İslam'da gecenirı ve
giindüzün bir saatinde tertemiz paklanarak o temizlikle Allal1' ~bana takdir ettiği kadar
namaz kılmamdan daha menfaatini umduğum bir amel işlemedim:' dedi.46
Birgiin Rasulüllah (s.a:v.) Hz. Ebu Be.kir (r.a.) ve Hz. Ömer'le (r.a.) mescide girdi.
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) namaz kılıyor, namazda Nisa sillesini okuyordu. Namazı bi-
tirirıce içli içli dua etmeye başladı. Rasulüllah (s.a.v.) onun bu duasına "Ne istersen iste,
istediğin verilecektir:' buyurdular. Bu durumu Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.)
ona müjdeleyip neler istediğini merak edip sordular.O da neler istediğini onlara anlattı.47

42 İbn Sa'd, III, 500-502.


43 Buhari, İlim, 42; Tirrnizi, Menkıbe, 47.
44 Ebu Nuaym, Hi~1 e, I, 383; İbnü Hacer, İsabe, ıv; 209.
45 Müslim,Fedatl, 140.
46 İbn Sa'd, III, 238. ~
47 Ahmed b. Hanbel, Miisned, I, 454.

230
HZ. PEYGAMBER'[N lNSAN YET[ŞT[RME UYGULAMALAR! 2~14
kutludogımı

Abdullah b. Mes' ud (r.a.) da çeşitli vesilelerle Hz. Peygamber'in (s.a.v.) duasına mazhar
olmuş seçkin sahabilerden birisidir.

Hz. Aişe (r.a.) annemizin rivayetine göre, Selman-ı Farisi (r.a.) birçok geceler mes-
ddde Hz. Peygamber'le (s.a:v.) yalnız kalırdı. Bu gecelerde ezvac-ı tahirat bile onların
yanına giremezdi. Hz. Selman'ın (r.a.) Hz. Peygamber'e (s.a.v.) olan bu yakınlığı Rasu-
lüllah'ın (s.a:v.) vefatlarına kadar devam etmiştir.48

Bu arada sµfRamazan ayını ihya etmek üzere mescide gelenler de vardı. Abdullah
b. Üneys el-Cüheni (r.a.) Medine'den biraz uzakta çölde otururdu. Ramazan geldiğinde
Medine'ye gelir, gündüzleri mescidde geceleri de Suffa'da geçirirdi. 49 Bu rivayet gös-
teriyor ki Suffa'da sadece bekar ve fakir insanlar kalmıyor, evi barkı olup mali durumu
iyi olanlar da ilim ve ibadet için orada kalabiliyorlardı.
Hz. Peygamber SuffalılardanEbu Rezin'e (r.a.) şöyle buyurdu: "Ya Ebu Rezin, boş
kaldığın zaman dilinle Allah' ı zikret." Yine
o mezarlıktan geçerken bir şey yapmasının
gerekip gerekmediğini sordu. Hz. Peygamber de onlara selam vermesini tavsiye ettiler.sa
Ehl-i Suffa'dan Hazim b. Harmele'yi (r.a.) Hz. Peygamber (s.a:v.) yanına çağırdı
ve şöyle buyurdu: "Ey Hazim, la havle ve'la kuvvete illa billahi'l-aliyyi'l-azim" demeyi
artır. Çünkü bu cennet hazinelerinden bir hazinedir.si

Suffa'da Harınele b. İyas da (r.a.) Hz. Peygamber'in (s.a:v.) yanından ayrılırken ne


yapması gerektiğini sormuş, Hz. Peygamber de ona: "Marufu yani meşru olanı yap,
münkerden yani kötü olan şeyden de kaçın:' buyurdular.52
Suffa'nırı ileri gelenlerinden ve ilk zahidlerden sayılan Ebu Zerri' 1-Gıfari (r.a.) an-
latıyor; "Benim dostum Rasulüllah (s.a:v.) bana yedi şeyi tavsiye etti~

1. Fakirleri sevmemi ve onlara yaklaşmamı,


2. Maddi yönden kendimden aşağı olanlara bakmamı,
3. Hiç kimseden bir şey istemememi,
4. Gelmeseler bile yakın akrabayı ziyaret etmemi,
5. Acı da olsa hakkı söylememi,
6. Allah hakkında hiçbir kınayanın kınamasından korkmamamı,

48 Nedvi,Asr-ı SaadeOII, 211.

49 Ebu Davud, Salat, 319; Müslim, Siyam, H. No: 218.


50 Ebu Nuaym, Hilye, l, 366-367; İbn Hacer, İsabe, N, 69.
51 Ebu Nuaym, Hilye, l, 356; İbn Hacer, İsabe, I, 299.
52 Ebu Nuaym, Hilye, l, 356; İbn Hacer, İsabe, I, 299.

231
2~14 ÜÇÜNCÜ OTURUM
kutludogunı

7.Arşın altında bir hazine olan "La havle ve' la kuvvete illa billahi" çokzikretmemi.53

4. Suffa'da Eğitim Karşılıksız İdi


Hz. Peygamber (s.a:v.) Suffa'da hocalık yapan sahabilerin ücret almamalarını, he-
diye bile kabul etmemelerini, yalnız Allah rızası için vazife yapmalarını istiyordu.
Suffa'da Kur'an ve okuma-yazma öğreten Ubade b. Sarnid'e (r.a.) öğrencilerinden
birisi bir yay hediye etti. Kendisi "bu değerli bir mal değildir, bununla Allah yolunda ok
atarım" diyerek bu hediyeyi kabul etti. Ama durumu Hz. Peygamber'e arzetmeden de
edemedi. Rasulüllah (s.a:v.) ona şöyle cevap verdi: "Eğer ahirette boynuna ateşten bir
halka takmayı arzu edersen kabul ef54 Buna benzer bir hadisenin Suffa'daki hocalardan
Ubey b.: Ka'b' ın (r.a.) başından da geçtiği nakledilmektedir.55
Aslen köle olup da Suffa'da yetişen ve çok güzel Kur'an okuyan Salim (r.a.) orada
Kur'an hocalığı yapıyordu. Rasulüllah (s.av.) ve Hz.Aişe (r.a) arınemiz mescidde Kur'an
okurken onu zevkle dinliyorlardı. 56

5. Suffalıların Hz. Peygamber Tarafından Denetlenmesi


Hz. Peygamber (s.av.) Suffa'da veya başka yerlerde gördükleri yanlışlara müdahale
eder onları düzeltirdi. Nitekim sünnetin üç çeşidinden "Takriri Sünnet" Hz. Peygam-
ber'in görüp de ses çıkarmayıp, olumlu karşıladığı meselelerdir.
Hz. Peygamber'in (s.av.) hane-i saadetleri mescidin bitişiğinde olduğu için Suffa'ya
sık sık uğrar, onların bir isteklerinin olup olmadığını sorardı. Sadece gündüz ve akşam
değil, geceleri bile onlarla ilgilenir, eksik ve yanlış olan şeyleri düzeltirdi. Bunlara birkaç
örnek vermek istiyoruz.
Bir defasında Ebu Zerri'l-Gıfari (r.a.), yüzükoyun yatarken Rasulüllah (s.a:v.) geldi,
ayağıyla ona dokundu ve bu yatışının şeytan yatışı olduğunu söyledi.57

Suffa ehlinin fakirlerinden Cerhed b. Huveylid'in (r.a.) elbises~ kısalığından dizi


açılmış, Rasulüllah da (s.a:v.) ona: "Dizini ört, dizin avret mahalli olduğunu bilmiyor
musun?" buyurdular.58 Bir defasında Cerhed b. Huveylid'in sağ elinde bir rahatsızlığı
olduğu için sol eliyle yemek yiyordu. Rasulüllah (s.a:v.) ona: "Sağ elinle ye" buyurdular.

53 İbn Sa'd, rv, 229; İbnü'l-Esir; üstıtlgabe, I, 357.


54 Ebu Davud, Büyıi, 37; İbn Mace, Ticaret, 8; Ahmed b. Hanbel, Mılsned, V, 315.
55 İbn Mace, Ticaret, 8.
56 Ahmed b. Hanbel, Miisııed, V, 165.
57 Ebu Nuaym, Hilye, İ, 352.
58 Ebu Davud, Hammam, 2.; İbn Mace, Mesacid, 6; Ahmed b. Hanbel, Miisned, III, 479.'

232
HZ. PEYGAMBER'iN lNSAN YET[ŞTlRME UYGULAMALAR! 2~14
kutludogurrı

Artık ondan sonra devamlı sağ eliyle yedi ve vefatına kadar da, sağ elinden hiç şikayet
etrnedi.59
Ehl-i Suffa'dan Tıhfe b. Kays'ı (r.a.) bir akşam Rasulüllah (s.a.v.) Hz. Aişe (r.a.)
a\nemizin evine akşam yemeğine getirdi. Yemekten sonra T ıhfe, karnı üzeri uykuya
daldı. Gece vakti Rasulüllah (s.a.v.) geldi ve: "Bu yatış Allah'ın buğzettiği biryabştır"
diyerek onu ikaz etmiştir. 60

6. BazıAşrrılıkların Giderilmesi
Hz. Peygamber (s.a:v.) özellikle Ehl-i Suffa'ya çok yakın olduğu için onları gözetim
altında tutuyor, bazı aşırılıklarına da müdahale ediyordu. Osman b. Maz'un (r.a.) çok
erken dönemlerde Mekke'de Müslüman olup, zahidane hayat yaşayan bir sahabe idi.
Hicret izni çıkınca Medine'ye ilk hicret edenlerden birisi oldu. Gündüzleri devamlı oruç
tutuyor, geceleri de namaz kılıyordu. Çok az uyuyordu. Kadınlardan ve şehevi hislerden
uzakidi. Osman b. Maz'un (r.a:) kadınlardan uzaklaşıp devamlı ibadetle meşgul olması
için Hz. Peygamber'den izin istedi. Fakat Rasulüllah (s.a:v.) ona bu izni vermedi. Sa'd b.
Ebi Vakkas (r.a.) diyor ki: "Şayet Rasulüllah (s.a:v.) ona izin verseydi, biz de kendimizi
hadım edecektik."61

Bir defasında Osman b. Maz' un' un (r.a.) hanımı Rasulüllah' ın (s.a.v.) hanımlarına
gelerek ondan şikayetçi oldu. Rasulüllah (s.a.v.) onu çağırarak şöyle buyurdular: "Böyle
yapma, gözünün senin üzerinde hakkı vardır, cesedinin sende hakkı vardır. Ailenin sende
hakkı vardır. Bazen namaz kıl, bazen uyu. Bazen oruç tut, bazen de tutrna:' 62

Osman b. Maz'un (r.a.) kendisine hususi bir yer yapıp, devamlı olarak orada iba-
detle meşgul oluyordu. Bu durumu öğrenen Rasulüllah (s.a.v.) kaldığı yerin kapısını açb
ve ona şöyle buyurdu: "Ey Osman Allah beni ruhbanlık tesis etmek için göndermedi ...
Allah indinde dinin hayırlısı kolaylık üzere olanıdır."63
Vefatında Osman b. Maz'un'un cennetlik olduğunu söyleyen bir kadına Hz.
Peygamber (s.a.v.) müdahale ederek kendisinin peygamber olduğu halde bu durumu
kendisinin dahi bilmediğini özellikle belirtmiş ve gözyaşları arasında onun cenazesini
öpüp defnetmiştir. 64

59 İbn Sa'd, N, 298; İbnü Hacer, İsabe, I, 231.


60 Ahmed b. Hanbel, Miisned, III, 429-430; Ebu Nuaym, Hi&ıe, I, 373.
61 Buhari, Nikah, 8; Tirmizi, Nikah, 2; İbn Mace, Nikah, 2.
62 İbn Sa'd, III, 395.
63 İbn Sa'd, III, 395.
64 İbnü'l-Esir; Üstiilgabe, III, 600.

233
2~14 ÜÇÜNCÜ OTURUM
kutludoguın

Bir gün Hz. Peygamber'in kıyameti anlattığı bir mecliste içlerinde Hz. Ebu Be-
kir (r.a.), Hz.Ali (r.a.) veEhl-iSuffa'danAbdullah b.Mes'ud (r.a.),Abdullah b.Amr (r.a.),
Ebu Zerri'l-Gıfari (r.a.), Salim (r.a.) ve Selman-ı Farisi'nin (r.a.) de bulunduğu bir grup
sahabi Osman b. Maz'un'un (r.a:) evinde toplanıp devamlı oruç tutmak, geceleri ihya
etmek, yatakta yatmamak, et ve yağ yememek, kadınlara yaklaşmamak ve dünyayı terk
etmek üzere aralarında anlaştılar. Bu durumu haber alan Rasulüllah (s.a.v.) onların ya-
nına gitti. "Şu konular üzerinde sözleşenler sizler misiniz?" diye onlara sordu. Onlar bu
işi hayır umdukları için yaptıklarını söyleyince onlara şöyle buyurdu: "Ben bununla
emrolunmadım. Nefsinizin sizin üzerinizde haldcı vardır. Bazen oruç tuturi, bazen tut-
mayın. Gecenin bir kısmında ibadet edin, bir kısmında uyuyun. Benim sünnetimden
ayrılan ~enden değildir:' Rivayete göre bu hadise üzerine şu ayet nazil oldu.65 "Ey iman
edenler!'Afüıh'ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyleri kendinize haram etmeyin. Haddi
aşmayın, çüı:iküAllah haddi aşanları sevmez." (Maide, 5/87)
Ehl-i Suffa'dan Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) Veda Haccında ağır bir şekilde hastalandı.
Hz. Peygamber'e malının hepsini Allah yolunda harcamak istediğini söyledi. Geriye
varis olarak küçük bir kızı vardı. Fakat Rasulüllah (s.a:v.) buna razı olmadı. Yarısını
vermek istedi, yine razı olmadı. Üçte birini vermek istediğinde Hz. Peygamber (s.a.v.)
"Üçte bir de çok ama olsun. Ey Sa'd, senin varislerini zengin bırakman, onları muhtaç
bırakıp halka el avuç açtırmandan daha hayırlıdır:' 66

Hz. Peygamber (s.a:v.) Suffalıları devamlı gözetim altında tutmuş ve onların bazı
aşırılıklarını gidermiştir.

7. Haram-Helal Duygusu
Hz. Peygamber (s.a:v.) özellikle dinin temel prensiplerinin yaşanmasında hassasi-
yet göstermiş, gerektiğinde Suffalıları ikaz etmiştir. Rasulüllah (s.a.v.) kendisine gelen
hediyelerin sadaka mı yoksa hediye mi olduğunu sorardı. Hediyeden bir miktar alır,
sadakaların hepsini Suffa'ya gönderirdi. Bir gün torunu Hz. Hasan'm (r.a.) zekat hur-
malarından bir tane alıp yediğini görünce, parmağını ağzına sokup geri çıkarmış ve
Ehl-i Beyt'in sadaka yemesinin helal olmadığını belirtmiştir. 67
Ehl-i Suffa'dan Sad b. Ebi Vakkas Bedir kazasında büyük kahramanlıklar gösterdi
ve öldürdüğü bir müşrikin kılıcının kendisinde kalması için Hz. Peygamber'den (s.a.v.)
müsaade istedi. Fakat Resulalal1 (s.a:v.) müsaade etmedi. Sa'd ısrar ettiyse de müsaade

65 Taberi, VII, 8-9; Vahidi, s. 118; Kurtubi, VI, 260.


66 Müslim, Fedfill, 42.~
67 Müslim, Zekat, 161.

234
HZ. PEYGAMBER'[N İNSAN YET[ŞT[RME UYGULAMALARl 2~14
kutludogum

alamadı ve bu hadise üzerine savaş ganimetleri ile ilgili olarak Enfal süresinin ilk ayetleri
geldi.68
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) mali işlerine bakan Hz. Bilal'in yanında Rasulüllah (s.a:v.)
b\. yığın hurma gördü ve ne olduğunu sordu. Hz. Bilal de (r.a.) Hz. Peygamber (s.a:v.)
ve onun misafirleri için ayırdığını söyledi. Rasulüllah (s.a.v.) bu durumu hoş karşılamadı
ve hemen dağıtmasını istedi.69

8. İslam'ıı1 Tebliği için Cihad Aşkı ve Fedakarlık


İslam'ın çok erken dönemlerinden itibaren Medine'deki çekirdek kadro duru-
munda olan Suffalılar maddi ve manevi her türlü fedakarlığa katlanmışlardır. Onların
bu durumları gelen ayetler ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadisleriyle övülmüş ve örnek
gösterilmiştir. Ehl-i Suffa'nın cihad ve fedakarlık ruhuyla ilgili birkaç örnek vermek
istiyoruz.
İslam'ı tebliğ etmek üzere Suffa'dan gönderilen 70 Kurra sahabi Bi'r-i MaıJne'de
şehid edildiler. Rasulüllah'ın (s.a.v.) yüreği yanmış1 40 gün sabah namazından soma bu
kabileleri ismen sayarak onlar hakkında beddua etmiştir.7°
Abdullah b. .Ömer'in (r.a.) yaşı küçük olduğu için Bedir'e iştirak edememişti. 15
veya 16 yaşlarında Hendek Gazvesine iştirak etmiş, ondan soma da Hayber1 Mekke'nin
Fethi, Huneyn1 Mu'te ve Yermükmuhaberelerinde bulunmuştur.7 1
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) Rasulüllah'ın (s.a.v.) yanında Bedir1 Uhud ve Hendek
gibi bütün gazalara iştirak etmiş1 kendisi cüsse olarak zayıf olmasına rağrnen1 Bedir'de
Ebu Cehil' in kafasını kesip Rasulüllah'a (s.a:v.) getirmiştir. 72
Selman-ı Farisi (r.a.) köle olduğundan Bedir ve Uhud'a iştirak edememiş1 Hen-
dek'te bulunmuş1 Hendek kazma fikri de ilk olarak ondan gelmiştir. 73
Mekke'nin yakışıklı ve nazlı delikarılısı. Mu'sab b. Umeyr (r.a.)1 Mekke'deki lüks
denilebilecek bir hayatı bırakıp1 Medine'ye hicret etmişti. Medine'de çok sade bir hayatı
vardı. Bedir günü muhacirlerin sancaktarlığını yapıyordu. Uhud günü de yine sancak-
tardı. Henüz 40 yaşlarında iken Uhud'da şehit edildi. Rasulüllah (s.a.v.) onun başında
durdu1 eski bir elbisenin içinde saçları dağılıruş1 vücuda kılıç ve mızrak darbeleriyle lime

68 Müslim, Fedfill, 43; Ahmed b. Hanbel, Miisned, I, 180.


69 Ebu Nuayrn, Hi(ye, I, 149.
70 Baktır, Mustafa, Sujfa Ashabı, 44, 45.

71 Baktır, Sıif{aAslıabı, s. 62.


72 ibnSa'd,III, 155.
73 Baktır, SıiffaAslıabı, s. 88, 89.

235
2~14 ÜÇÜNCÜ OTURUM
kutludogurıı

lime olmuştu. Onu saracak bir kefen de bulamadılar. Eski kaftanı ile başını örttüklerinde
ayakları, ayaklarını örttüklerinde de başı açıkta kalıyordu. Rasulüllah Efendimizin (s.a.v.)
emri ile başını örtüp, ayaklarını da ızhır otu ile örtüp Uhud şehitleri arasına defnettiler.74
Bilal de (r.a.) başta Bedir olmak üzere bütün gazalara iştirak etti. Kendisine işkence
eden Ümeyye b. Halefi bizzat kendisi öldürdü. Hz. Ebu Bekir' in (r.a.) hilafeti zamanın­
da cihada iştirak etmek istediğini söylediyse de, Hz. Ebu Bekir (r.a.) artık yaşlandığını
ve Medine'de kalmasının daha uygun olacağını söylemiştir. 75
Ehl-i Suffa'dan Sa'd b. Ehi Val<lcas da (r.a.) başta Bedir olmak üzere bütün gazalara
katılmış, Hz. Peygamber tarafından gönderilen seriyyelere komutan ve bir nefer olarak
iştirak etmişti. Allah Rasulu (s.a.v.) onun için '.'.Anam, babam sana feda olsun. At Sa'd at"
diyerek 6n~ ok atmaya teşvik ediyordu.
Suffalılardan Ebu Ubeyde b. Cerrah da (r.a.) iyi bir komutan olup Bedir'den iti-
baren bütün gazalara iştirak etmiştir. Hatta Bedir'de düşman saflarındaki babasını öl-
dürmüştür. Hz. Mus'ab da kardeşini öldürmüştü. Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.) İslam'ı
anlatmak üzere tebliğci istenen Yemen ve Necran gibi yerlere Hz. Peygamber (s.a.v.)
tarafından gönderilmişti.76

Hicretten sonra Hz. Peygamber'i (s.a.v.) evinde barındıran İstanbul' un aziz misafiri
Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.), Bedir'den itibaren bütün gazalara iştirak etmiş, ilerlemiş ya-
şına rağmen cihad ruhu sönmemiş, İslam orduları ile İstanbul'a kadar gelmiş ve orada
şehid olmuştur.

Ehl-i Suffa'dan bazıları da harplere iştirak etmek istedikleri halde Rasulüllah (s.a.v.)
onlara binek ve savaş malzemesi bulamadığı için üzülerek geri dönüp gidiyorlardı. Suf-
fa'dan Irbad b. Sariye (r.a.) ve Salim b. Umeyr (r.a.) Tebılk seferine iştirak edemediler
ve bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "Ey Resulüm, binek temin etmek için sana geldik-
lerinde, sizi bindirecek bir şey bulamıyorum deyince bu uğurda harcayacakları bir şey
bulamadıklarından dolayı, üzüntüden gözlerinden yaşlar döke döke dönüp gidenlere
de bir sorurrıluluk yoktur:' (Tevbe, 9/92) .
Burada verdiğimiz birkaç örneğin dışında Ehl-i Suffa'nın İslam' ın tebliği için maddi
ve manevi büyük fedakarlıklara katlandıklarını ve birçoğıınun harp meydanlarında şehit
olarak bu fani dünyadan göçtüklerini görmekteyiz.·

74 Baktır, Sııffa Ashabı, s. 111.


7S Baktır, Sııffa Ashab(s. 122.
76 Baktır, Sııffa Ashabı, s. 144.

236
HZ. PEYGAMBER'[N lNSAN YET[ŞT[RME UYGULAMALARl 2~14
kutludogurrı

D.SONUÇ
İslam'da ilk eğitim müessesi diyebileceğimiz Suffa'yı Hz. Peygamber (s.a.v.) tesis
etmiş1 kendisi de orada dersler vermiştir. Suffa'daki eğitim ve öğretim pren~ipleri de
~zzat Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından konulmuştur.
Suffa'da gece kalan yatılı öğrenciler bulunmakla birlikte evi Medine'de olup da
günübirlik gelenler de vardı. Uzak yerlerden İslam' ı öğrenmek üzere gelip1 bir müddet
kaldıktan sonra, memleketlerine dönüyorlardı. Her yaştan insanın kalabileceği Suffa'da
eğitim parasız ve karşılıksızdı.

İslam toplumunu oluşturmada önemli müesseseler olan carni1 medrese ve tekkenirı


ilk temelleri Suffa'da atılmıştır. Sonuç olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) manen çürümüş
cahiliyye toplumundan bütün dünyaya örnek olan bir sahabe nesli yetiştirmiştir.
Günümüz İslam toplumlarındaki sıkıntı ve problemlerin çözümü ve İslam'ın he-
deflediği fertlerin yetiştirilmesi için Rasulüllah (s.a;v.)'ın koyduğu temel prensipler iyi
talilil edilmeli ve hayata geçirilmelidir.

BİBLİYOGRAFYA
Ahmed b. Hinbel; Miisııecl Beyrut 1969.
Alusi1 Şihabüddin Mahmud; Rıılııı'l-Ma'ani, Mısır1 1353.
Baktır1 Mustafa; İslaııı'da İlk Eğitim Müessesesi: Sııjfa Ashabı, İstanbul 1984.
Baktır1 "Suffe" mad.1 TDV İslam Aıısiklopedisi1 İstanbul 20091 XXVIlı469-470.
Buhfui Muhammed b. İsmail; Salıi/ı, İstanbul 1979.
1

Ebu Davud, Süleyman b. Eş'as1 Siineıı, Humus 1970. 1

. Ebu NuaymAhmed b.Abdillah, Hilyetii'l-E11liya, Beyrut 1967.


Elmalılı1 M. Hamdi Yazır; Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1960.
Hindi, AlaüddinAliyyü'l-Mütteki, Kenzu'l-Uınmal Beyrut 1979.
İbnü Hacer, ŞihabüddinAhmed; el-İsabe, Mısır1 1328.
İbn Mace, Muhammed b. Yezid, Sünen, Mısır, 1952.
İbnü'l-Esir, Ebi'l-HasenAli b. Muhammed, Üsdiilgabe, Mısır 1970.
İbn Sa'd1 ct-Tabakatii'l-Kiibra, Beyrut, 1960.
Kandehlevi, Muhammed Yusuf, Hayatii's-Salıabe, Dırnışk1 1968.
Kurtubi, Muhammed b. Ahmet, el-Cami fi Ahka111i'l-Kıır'an1 Beyrut, ts.
Müslim, Müslim b. Haccac; Salıilı, Beyrut1 1957.
NedviAhmed; Asr-ı Saadet (Haz. EşrefEdib), İstanbul 1969.
Nursi, Bediüzzaman Said; Mektııbat İstanbul 2003.

237
2~14 ÜÇÜNCÜ OTURUM
kutludogurrı

Taberi, Ebu Cafer Muhammedi Camiıı'l-Beydn, Mısır, ts.


Tirmizi, Ebu İsa Muhammed, el-Cami'ıı's-sahilı, Kahire, 1937.
Vahidi, Alı b. Ahmed, Esbabıı'n-Nüzııl, Bsm Yeri Yok, 1968.
Yılmaz, H. Kamili "TasavvufiAçıdanAshab-ı Suffa", TasavvıifDergisi, İstanbul 2001, Sayı:
7, s. 9-31.

OTURUM BAŞKANI- Evet, Mustafa Baktır hocama çok teşekkür ediyorum.


Hocamızıı~ yıllar önce yayınlanan Suffa ashabıyla ilgili bir de kitabı var zaten. Bu-
rada da bir fotoğrafım çizmiş ve İslam'ın insan tasavvuruna dair notlar düşmüş oldu.
Şirr{di.J:ıemen sözü ikinci tebliğcirnize bırakmak. istiyorum, Prof Dr. Adil Yavuz
Bey'e. '
O da "Hazret-i Peygamber'in İnsan Yetiştirme Metodunun Öncelikleri" konulu
tebliğini sunacaklar.

Hocam buyurun.

238

You might also like