You are on page 1of 3

YÛSUF el-MAKASSARÎ

larýnda muhafaza edilmiþtir. “Sâhibü’t- sürdürdü. Genç yaþta Gowa Sultaný Alâ- esrarýn yaygýn olduðunu gördü. Hüküm-
tesânîf” olarak nitelenen Yûsuf el-Kadî’- eddin’in kýzý ile evlendi. Eylül 1644’te Hi- dardan bunlarýn yasaklanmasýný istedi, an-
ye nisbet edilen eserler þunlardýr: es-Sü- caz’a gitmek üzere Makassar Limaný’ndan cak hükümdar malî kayýplara yol açacaðý-
nen (Beyhaký ve Ebû Nuaym el-Ýsfahânî’- ayrýldý. Yolculuðu sýrasýnda uðradýðý Batý ný ileri sürerek onun teklifini kabul etme-
nin önemli kaynaklarýndan olan eseri pek Cava’da sultanlýk ailesi ve saray çevresine di; Yûsuf bunun üzerine memleketini ter-
çok muhaddis kendisinden rivayet etmiþ- yakýn önemli þahsiyetlerle görüþtü. Bura- kedip Bentem’e yerleþti. Bentem’de es-
tir), Kitâbü’l-£Ýlm (Zehebî bu kitabý semâ da bir süre kalýp ardýndan Açe’ye geçti. ki dostu olan yeni Bentem sultaný Ageng
yoluyla dinlediðini belirtmektedir, A£lâ- Bir rivayete göre Bentem Sultaný Abdül- Tirtayasa’nýn kýzýyla evlendi. Bu dönemde
mü’n-nübelâß, XIV, 86), Fe²âßilü ezvâci’n- kadir’in dinî konularda görüþmelerde bu- Bentem Sultanlýðý gerek Cava adasýnda ge-
nebî, Müsnedü Þu£be b. el-¥accâc, Ki- lunmak üzere Açe’ye gönderdiði heyete rekse takýmadalarda uluslar arasý önemli
tâbü’z-Zekât, Kitâbü’½-Øýyâm, Kitâbü’d- dahil edildiði, baþka bir rivayete göre ise bir ticaret merkezi, ayný zamanda Ýslâm
Du£âß. Bentem’de iken adýný duyduðu Nûreddin kültürü ve eðitiminin ana merkezlerinden
BÝBLÝYOGRAFYA : er-Rânîrî’den ders almak maksadýyla Açe’- biriydi. Hollanda kaynaklarýnda Yûsuf sul-
Hatîb, TârîÅu Ba³dâd, XIV, 310-312; Kadî Ýyâz, ye gittiði belirtilir. Ancak Rânîrî o sýrada tanlýðýn en yüksek seviyedeki din adamý,
Tertîbü’l-medârik (nþr. Abdülkadir es-Sahrâvî), Açe’den ayrýlmak zorunda kaldýðý için ona dinî ve siyasî konularda söz sahibi biri di-
Rabat 1403/1983, IV, 296-300; Ýbnü’l-Cevzî, el-
Munta¾am, VI, 96-97; Ýbn Nukta, et-Tašyîd li- ulaþamadý. Yûsuf, Rânîrî ile muhtemelen ye tanýtýlýr.
ma£rifeti ruvâti’s-sünen ve’l-mesânîd (nþr. Ke- Hindistan’ýn Gucerât bölgesindeki Rânîr Yûsuf’un Bentem’de yerleþtiði haberi
mâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1408/1988, s. 490-491; þehrinde görüþmüþtür. Nitekim bir ese- Güney Sulavesi’ye ulaþýnca Gowa Sultaný
Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, XIV, 85-87; a.mlf., Te×- rinde Rânîrî’den þeyhi ve hocasý diye bah-
kiretü’l-¼uffâ¾, II, 660; Ýbn Hacer el-Askalânî, el- Abdülcelîl bir heyet göndererek onu ülke-
Mu£cemü’l-müfehres (nþr. M. Þekkûr el-Meyâdî-
setmiþ, kendisinden Kadiriyye icâzeti al- sine davet etti. Yûsuf bu teklifi kabul et-
nî), Beyrut 1418/1988, s. 68; Hüseyin b. Kasým b. dýðýný belirtmiþtir. Hindistan’da Ömer b. meyip yerine Halvetiyye ve Nakþibendiy-
M. en-Nuaymî – Hamza b. Hüseyin b. Kasým en- Abdullah Bâ Þeybân ile de görüþtükten ye tarikatlarýndan hilâfet verdiði Makas-
Nuaymî, Ýstidrâkât £alâ TârîÅi’t-türâ¦i’l-£Arabî, sonra Yemen’e gitti. Zebîd’de Muhammed
Cidde 1422, VI, 263; M. Ebû Bekir b. Ali v.dðr., Ýs-
sarlý âmâ talebesi Abdülbeþîr ed-Darîr’i
b. Abdülbâký en-Nakþibendî, Seyyid Ali ez- gönderdi. Bentem’deki ilk yýllarýný ilim, ir-
tidrâkât £alâ TârîÅi’t-türâ¦i’l-£Arabî, Cidde 1422,
V, 137; Ch. Pellat, “Ibn Dirham”, EI 2 Suppl. (Ýng.), Zebîdî ve Muhammed b. Abdülbâký el-Ye- þad ve telif faaliyetiyle geçirdi. Öðrencile-
s. 384-385. menî ile tanýþtý, onlarýn derslerini takip ri arasýnda sultanlýk ailesi ve Bentem eþ-
ÿÝbrahim Hatiboðlu
etti. Muhammed b. Abdülbâký’den Nakþi- rafýnýn çocuklarý vardý. Bentem sultanlýk
bendiyye, Seyyid Ali ez-Zebîdî’den Bâ Ale- ailesinin veliaht prensi Abdülkahhâr da
– — viyye icâzeti aldý. Hac görevini yerine ge-
YÛSUF MA onun talebesi olmuþtu. Zamanla siyasî ko-
tirmek ve tahsilini ilerletmek amacýyla Ye- nulara müdahale etmeye baþlayan Yûsuf
˜ (bk. MA DEXING).
™ men’den Mekke’ye geçti. Hac farîzasýný kendisini hânedan içi kavgalarýn ortasýnda
ifa edip Medine’ye gitti. Onun Hicaz’da bu- buldu. Ayrýca Hollanda’nýn Bentem üzerin-
– — lunduðu yýllar Sumatralý âlim Abdürraûf deki baský ve müdahalelerine karþý müca-
YÛSUF el-MAKASSARÎ es-Sinkilî ile ayný döneme rastlamaktadýr. dele vermek zorunda kaldý. Hânedan içi
( ‫) 
א‬ Ýkisi de burada ayný hocalardan ders al- mücadele, önceki veliaht Abdülkahhâr’ýn
Ebü’l-Mehâsin Muhammed Yûsuf mýþ olmalýdýr. Safiyyüddin el-Kuþâþî, Ýbrâ- Bentem’de tahtý ele geçirmesi ve babasý
Hediyyetullåh Tâcü’l-Halvetî el-Makassarî him el-Kûrânî ve Hasan el-Acemî gibi âlim- Sultan Ageng’in Tirtayasa’ya çekilerek hü-
(ö. 1699) ler onun buradaki hocalarý arasýnda zikre- kümdarlýðýný oradan devam ettirmesiyle
Endonezyalý âlim ve sûfî. dilebilir. Yûsuf, Medine’de Þeyh Ýbrâhim sonuçlandý. Abdülkahhâr, Hollanda taraf-
˜ ™ el-Kûrânî vasýtasýyla Þüttâriyye tarikatýna tarý bir politika izlerken eski sultan ve ye-
intisap etti ve Kûrânî’den icâzet aldý. Ar- ni veliaht Purbaya, Hollandalýlar’ýn bölge-
3 Temmuz 1626’da Endonezya’da Gü-
dýndan Þam’a gitti; burada Ýbnü’l-Arabî den uzaklaþtýrýlmasýný öngören bir siyaset
ney Sulavesi’nin (Selebes) Gowa bölgesin-
Camii imamý Ebü’l-Berekât Eyyûb b. Ah- takip ettiler. Yûsuf bu þartlar altýnda Sul-
deki Moncong Loe köyünde doðdu. Ma-
med b. Eyyûb ed-Dýmaþký el-Halvetî’ye in- tan Ageng ve oðlu Veliaht Purbaya’nýn ya-
hallî rivayetlere göre annesi köyün reisi-
tisap eden Yûsuf kendisine Tâcü’l-Halvetî nýnda yer aldý. 1682’de Abdülkahhâr’ýn Hol-
nin kýzý, babasý bir çiftçi ya da orta halli
unvanýný veren bu þeyhten eserlerinde öv- landalýlar’la ortaklaþa düzenlediði askerî
bir köy reisidir. Bazý rivayetlerde babasý-
güyle bahseder. Þam’daki öðreniminden faaliyetler neticesinde Sultan Ageng 1683’-
nýn Hýzýr peygamberin soyundan geldiði ve
sonra Ýstanbul’a kadar gittiði rivayet edi- te Batavia’ya (bugünkü baþþehir Cakarta)
adýnýn Hýzýr olduðu iddia edilir. Ancak ken-
disi bir eserinde babasýnýn adýný Abdullah lirse de kendi eserlerinde buna dair bilgi sürgün edildi. Yûsuf da Bentemli, Makas-
olarak zikreder. Babasýnýn Moncong Loe yoktur. Onun Mekke’de iken Malay-Endo- sarlý, Bugili ve Cavalýlar’dan oluþan 4000
köyünün reisi olduðu ve Müslümanlýðý ka- nezya kökenli öðrencilere ders verdiði kay- civarýndaki bir silâhlý grupla Bentem’de
bul ettikten sonra Abdullah Hýzýr adýný al- dedilir. Hollandalýlar’a karþý mücadeleyi sürdürdü.
dýðý þeklinde bir rivayet daha vardýr. Yû- Osmanlý yönetimi altýndaki Hicaz ve Nihayet Hollandalýlar’ýn bir hilesiyle teslim
suf, Kur’an okumayý öðrendikten sonra Þam’da en az yirmi yýl yaþadýðý anlaþýlan olmak zorunda kaldý. Hollanda kaynakla-
Seyyid Bâ Alevî b. Abdullah Tâhir adlý Arap Yûsuf’un 1664, 1668 veya 1672 yýlýnda ül- rýna göre kumandan Van Happel müslü-
asýllý bir hocadan Arapça, fýkýh, akaid, ha- kesine dönmüþ olabileceði ileri sürülmek- man kýlýðýna girerek Yûsuf’un mevziine ka-
dis, tefsir ve tasavvuf dersleri aldý. On beþ tedir. Yûsuf, Endonezya’ya döndüðünde dar ulaþmýþ ve onu yakalamýþtýr. Diðer bir
yaþýna gelince eðitimini Cikoang’da Celâ- Gowa krallýðý topraklarýnda Ýslâmî kural- rivayete göre ise Van Happel, Yûsuf’un ký-
leddin el-Aydîd adlý bir hocanýn yanýnda larýn tam uygulanmadýðýný, içki, kumar ve zý ile birlikte onun gizlendiði yere gitmiþ,

17
YÛSUF el-MAKASSARÎ

teslim olmasý halinde serbest býrakýlacaðý- karþý direniþi örgütlemiþtir. Yûsuf’un bu


ný söylemiþ, bunun üzerine Yûsuf ve ona mücadelesi ve ardýndan sürgün edilmesi
baðlý kuvvetler teslim olmuþtur; ancak Ci- ülkesinde millî kahraman olarak anýlma-
rebon’a geldiklerinde savaþ esiri ilân edi- sýna vesile olmuþ, 1995’te Endonezya’da
lip hapse atýlmýþ, böylece Bentem direniþi millî kahraman ilân edilmiþtir. Yakýn dö-
sona ermiþtir. nemlerde hakkýnda yapýlan çalýþmalarla
Hollandalýlar’a karþý mücadele eden bü- kýymeti daha fazla takdir edilmeye baþ-
yük bir kahraman olarak görülmeye ve lanmýþtýr. O, beþ yýl kaldýðý Güney Afrika’-
kerametleri halk arasýnda yayýlmaya baþ- da çok güçlü etkiler býrakmýþ, Ýslâmiyet’in
layan Yûsuf’un müslüman halk üzerinde- orada yerleþmesine önemli katkýlar saðla-
ki etkisinden çekinen Hollandalý yetkililer Yûsuf el-Makassarî’nin makam türbesi içinden bir görünüþ
mýþtýr. Güney Afrika müslümanlarý 1994
onu 12 Eylül 1684 tarihinde iki eþi, çocuk- yýlýný Yûsuf el-Makassarî’nin ülkelerine ge-
larý, hizmetçileri, on iki müridi ve yakýn ar- liþinin 300. yýlý olarak kutlamýþ ve onun
kadaþlarýyla birlikte, yine Hollanda dene- anýsýna çeþitli toplantýlar düzenlemiþtir.
timindeki Sri Lanka (Seylan) adasýna sür- Ülkede ýrk ayýrýmcýlýðýna karþý büyük mü-
gün ettiler. Yûsuf, Sri Lanka’da kaldýðý yak- cadele veren devlet baþkaný Nelson Man-
laþýk on yýl boyunca kendisini ilmî faaliyet- toprak ve kemik parçalarý, Nisan 1705’te dela da Yûsuf’un Güney Afrika’ya yaptýðý
lere verdi ve eserlerinin çoðunu burada memleketi Gowa’ya getirilip sultanlýk aile- hizmeti takdir ederek ülkenin önemli bir
yazdý. 1689’da Gowa Sultaný Abdülcelîl ve sinin mezarlarýnýn bulunduðu Lakiung’a þahsiyeti olduðunu vurgulamýþtýr. Güney
sultanlýðýn ileri gelenleri Makassar’daki Hol- defnedilmiþ, Gowalý eþinin mezarý daha Afrika Cumhuriyeti hükümeti 25 Eylül
landa valisine Yûsuf’un serbest býrakýlma- sonra onun yanýna nakledilmiþtir. Sultan 2005 tarihinde onu millî önder ilân etmiþ-
sý için baþvuruda bulundular. Güney Sula- Abdülcelîl, Yûsuf’un ailesinden gelenlere tir.
vesi’deki Hollandalý yetkililerin olumlu yak- bazý muafiyetler tanýmýþ, onun ve eþinin Yûsuf’un tasavvuf anlayýþý zâhidane bir
laþtýðý bu talep Batavia’daki Hollanda ge- mezarlarýnda her yýl ziyaret töreni düzen- sûfîlik deðildir. Tasavvufta ýlýmlý ve orta
nel valisi tarafýndan reddedildi. Gowa sul- leme geleneðini baþlatmýþtýr. Ayrýca Yû- bir yol izlemiþ, dünya ve âhiret dengesini
tanýnýn ýsrarýný sürdürmesi üzerine Hollan- suf’un kýzlarýndan Sitti Labibah’ý veliaht gözeten bir görüþ benimsemiþtir. Tevhidi
dalý yetkililer, hemþerileriyle olan baðlantý- prens Karaeng Anamoncong ile (Sultan tasavvufî düþüncesinin merkezine alan Yû-
sýný devam ettiren Yûsuf’u 7 Temmuz 1693 Ýsmâil) evlendirmiþtir. Yûsuf’un Cape Town suf onu bir aðaca benzetir. Bu aðacýn dal-
tarihinde bu defa çok uzak bir yere, Gü- þehrindeki mezarý üzerine 1903-1913 yýl-
larýný ve yapraklarýný mârifet ve ibadet teþ-
ney Afrika’nýn Cape Town þehrine sürgün larýnda Hacý Süleyman Þah Muhammed
kil eder. Þeriat kurallarýný yerine getirme-
etmeye karar verdiler. Hollanda deneti- adýnda Hint asýllý bir Cape Townlý müslü-
yen bir müminin insân-ý kâmil derecesine
mindeki Cape Town, o dönemde Sri Lan- man tarafýndan büyük bir türbe inþa edil-
yükselemeyeceðini belirtir. Muhyiddin Ýb-
ka’dan sonra Hollandalýlar’ýn tehlikeli gör- miþ, dört talebesinin mezarý ve diðer ya-
nü’l-Arabî’nin tasavvufî görüþlerini benim-
dükleri kimseleri sürgün ettikleri bir yer- pýlarla birlikte çevresi daha sonra yeniden
semekle birlikte tam anlamýyla onun vah-
di. 2 Nisan 1694’te Cape Town’a götürü- düzenlenmiþtir. Yûsuf’un millî miras ka-
det-i vücûd anlayýþýnýn bir takipçisi deðil-
len Yûsuf ve arkadaþlarý Eerste River að- bul edilen Cape Town’daki türbesi günü-
dir. Tasavvufu insanýn Allah’a karþý kullu-
zýnda bir çiftlik köyü olan Zandaliet’e yer- müzde en önemli ziyaret yerlerinden bi-
leþtirildi. Bu yer günümüzde Macassar di- ri, ayný zamanda buradaki Malaylý-Endo- ðunu kuvvetlendirmeye, sâlih amel ve zi-
ye adlandýrýlmaktadýr. Yûsuf müslüman- nezyalý müslüman toplumun merkezidir. kir vasýtasýyla ahlâkýný güzelleþtirmeye yar-
larýn ibadet etmesine izin vermeyen, Ma- Yûsuf’un iki ayrý yerde türbesinin bulun- dým eden bir düþünce sistemi olarak gör-
laylý köleleri hýristiyan olmaya zorlayan, masý daha sonra bazý spekülasyonlara yol müþtür. Yûsuf’un eserlerinde “tarîkat-ý
hatta kendisine bile Hýristiyanlýðý benim- açmýþ, bazýlarý onun Cape Town’daki me- Muhammediyye” ve “tarîkat-ý Ahmediyye”
semesi için baský yapýlan Hollandalýlar’a zarýnýn boþ olduðunu ileri sürmüþtür. Ca- tabirlerini kullandýðýna bakýlarak kendi dö-
karþý Güney Afrika’da küçük bir azýnlýk pe Town’daki müslümanlar ise Yûsuf’un neminde yenilikçi bir sûfî anlayýþý temsil
olan Malaylý ve Endonezyalý müslümanla- sadece bir parmaðýnýn kemiklerinin Gowa’- ettiði ileri sürülmüþtür. Kadiriyye, Nakþi-
rýn inançlarýný muhafaza etmeleri için gay- ya götürüldüðüne inanmaktadýr. Bir Go- bendiyye, Bâ Aleviyye, Þüttâriyye ve Halve-
ret gösterdi, bu arada bazý yerlilerin de wa menkýbesinde Cape Town’dan bir par- tiyye gibi tarikatlardan icâzet alan Yûsuf,
Müslümanlýðý benimsemesini saðladý. Bu maðýna ait kemiklerin bulunduðu bir avuç Güney Sulavesi bölgesinde Halvetiyye’nin
faaliyetlerinden dolayý Yûsuf daha sonra- toprak getirildiði, bu topraðýn Gowa’ya kendi adýna nisbet edilen Yûsufiyye þube-
larý Güney Afrika’da Ýslâmiyet’in ilk gerçek ulaþtýrýlmasýnýn hemen ardýndan Yûsuf’un sinin kurucusu kabul edilmektedir; silsi-
kurucusu olarak görülmüþtür. Kadiriyye, bütün bedeninin þeklini aldýðý ifade edilir. lesi günümüze kadar devam etmiþtir.
Þüttâriyye ve Rifâiyye tarikatlarýnýn bölge- Hayatýnýn önemli bir kýsmýný sürgünler- Yûsuf el-Makassarî’nin yirmiden fazla
de onun vasýtasýyla yayýldýðý kabul edilmek- de geçiren Yûsuf el-Makassarî, gerek ülke- eseri olduðu tesbit edilmiþtir. Bunlarýn ço-
tedir. sinde gerekse sürgünde bulunduðu yer- ðu Arapça, birkaçý Endonezya mahallî dil-
Yûsuf el-Makassarî 22 Mayýs 1699 tari- lerde Ýslâmiyet’in geliþmesine önemli kat- lerinden Bugi (Makassar) ve Bentem (Sun-
hinde yetmiþ üç yaþýnda iken Cape Town’- kýlar saðlayan bir âlim ve sûfîdir. Ayný za- da) dillerindedir. Eserleri esas itibariyle ta-
da vefat etti ve ikamet ettiði yere yakýn manda yaþadýðý çevredeki müslüman top- savvuf, ahlâk, fýkýh ve akaid üzerinedir; ta-
olan Faure’de defnedildi. Gowa Sultaný lumu yönlendiren bir lider ve hareket ada- savvufun kelâmla iliþkisi hakkýnda da ri-
Abdülcelîl’in Hollanda hükümetinden ta- mýdýr. Nitekim Bentem Sultanlýðý’nda iç si- sâleleri vardýr. Risâlelerinde tevhid, mâri-
lebi üzerine Yûsuf’un mezarýndan alýnan yasette önemli rol oynamýþ Hollandalýlar’a fet ve þeriat kavramlarýný sýkça iþler; Gaz-

18
YÛSUF MEDDAH

zâlî, Cüneyd-i Baðdâdî, Ýbnü’l-Arabî, Ab- van Bruinessen, “The Tariqa Khalwatiyya in So- (1300) nazmetmesi ve Maktel-i Hüse-
dülkerîm el-Cîlî ve Ýbn Atâullah Ýskenderî uth Celebes”, Excursies in Celebes: Een Bundel yin’i Kastamonu’da iken yazmasý onun bu
Bijdragen bij het Afscheid van J. Noorduyn (ed.
gibi âlim ve mutasavvýflara fazlaca atýflar bölgelerde yaþadýðýný ve tanýndýðýný orta-
H. A. Poeze – P. Schoorl), Leiden 1991, s. 251-
yapar. Eserlerinin tamamýný Bentem’de ve 269; Abu Hamid, Syekh Yusuf Makassar: Seo- ya koymaktadýr. Varaka ve Gülþah mes-
Sri Lanka’da sürgünde kaldýðý sýrada ka- rang Ulama, Sufi dan Pejuang, Jakarta 1994; nevisini de 743 (1342-43) yýlýnda Sivas’ta
leme almýþtýr. Sri Lanka’da yazdýðý eser- Taufik Ismail, Syekh Yusuf: Seorang Ulama Su- yazmýþtýr. Bu iki eserin telif tarihiyle kay-
lerden bazýlarý “Seylâniyye” adýyla da bili- fi dan Pejuang, Jakarta 1994; Nabilah Lubis,
naklarda yer alan diðer bilgiler Yûsuf’un
Syekh Yusuf Al-Taj Al-Makasari: Menyingkap
nir. Bunlarýn çoðunun yazma nüshalarý Ca- Intisari Segala Rahasia, Jakarta 1996; a.mlf., uzunca bir ömür sürdüðünü göstermek-
karta’daki Millî Kütüphane’de, on iki tane- “Min a.lâmi Ýndûnîsyâ: eþ-Þeyp Yûsuf el-Makâ- tedir. Yûsuf Meddah Türkçe’yi çok iyi kul-
si de Hollanda Leiden’deki KITLV Kütüp- sârî (1626-1699)”, Studia Islamika, I/3, Jakarta lanan, divan edebiyatýnýn o yýllardaki maz-
hanesi’nde bulunmaktadýr. Ayrýca yedi ri- 1994, s. 149-175; Sahib Sultan, Syeikh Yusuf Tu-
munlarýna vâkýf, þiirlerini atasözleri ve de-
anta Salamaka Ulama Shufi, Pejuang Abad ke
sâlesi Güney Sulavesi’de Ahyâr Nis tarafýn- yimler yanýnda âyet ve hadislerle zengin-
17 dan Pahlawan Masional, Makassar 1996; Az-
dan el-Mecmû£ât min müßellefâti’þ-ÞeyÅ yumardi Azra, The Origins of Islamic Reformism leþtiren, aruzu, halk deyiþlerini ve tabirle-
Yûsuf (Kumpulan Karangan Syeikh Yu- in Southeast Asia: Networks of Malay-Indone- rini bilen, eserlerinde edebî sanatlara yer
suf al-Maqassary) adýyla bir araya getiril- sian and Middle Eastern ‘Ulama’ in the Seven- veren bir þairdir.
miþtir. Nabilah Lubis tarafýndan tesbit edi- teenth and Eighteenth Centuries, Honolulu 2004,
s. 87-108; N. Heer, A Concise Handlist of Jawi Eserleri. Yûsuf veya Ýbn Yûsuf adlý baþ-
len yirmi üç eseri þunlardýr: el-Berekâ- Authors and Their Works, Seattle 2006, s. 44; ka þairlerle karýþtýrýlan Yûsuf Meddah’ýn
tü’s-Seylâniyye, Bidâyetü’l-mübtedî, Thomas Gibson, Islamic Narrative and Autho- günümüze ulaþan mesnevi tarzýndaki eser-
Def£u’l-belâß, Fet¼u keyfiyyeti’×-×ikr, rity in Southeast Asia: From the 16 th to the 21st
Century, New York 2007, s. 68-83; Lukmanul Ha- leri þunlardýr: 1. Varaka ve Gülþah. Yak-
el-Fevâßi¼u’l-Yûsufiyye fî beyâni ta¼-
kim Darusman, Jihad in Two Faces of Shariah: laþýk 1700 beyitten meydana gelen eser
š¢šý’½-Øûfiyye, ¥ablü’l-verîd, ¥âþiye fî
Sufism and Islamic Jurisprudence (Fiqh) and aruzun “fâilâtün fâilâtün fâilün” kalýbýyla
Kitâbi’l-enbâß fî i£râbi “Lâ ilâhe illal- the Revival of Islamic Movements in the Malay yazýlmýþtýr. Ertaylan, mesnevinin bir nüs-
låh”, Hâ×ihî fevâßidü’l-lâzime: ¬ikru World (Case Studies of Yusuf al-Makassary and
Dawud al-Patani) (doktora tezi, 2008), The Aus-
hasýna dayanarak 770’te (1368-69) Konya’-
“Lâ ilâhe illallåh”, Keyfiyyetü’n-nefy
tralian National University, s. 234-329; Chris Grey- da telif edildiðini söylüyorsa da (Türk Di-
ve’l-i¦bât bi’l-¼adî¦i’l-šudsî, Me¹âlibü’s-
ling, “Schech Yusuf: The Founder of Islam in So- li ve Edebiyatý Örnekleri, s. 1) daha son-
sâlikîn, Mušaddimetü’l-fevâßidi’lleti uth Africa”, Religion in Southern Africa, I, Ca- ra bulunan nüshalardan anlaþýldýðýna gö-
mâ lâ büdde mine’l-£ašåßid, en-Nef¼â- pe Town 1980, s. 9-21; R. M. Feener, “Shaykh
re eser 743 (1342-43) yýlýnda, “Baþladýk Si-
tü’s-Seylâniyye, Æurretü’l-£ayn, Risâle- Yusuf and the Appreciation of Muslim ‘Saints’ in
Modern Indonesia”, Journal for Islamic Studies; vas þehrinde bunu / Kim rebîülevvelin ev-
tü ³åyeti’l-iÅti½âr ve nihâyeti’l-inti¾âr,
XVIII-XIX, South Africa 1998-99, s. 112-131; Mus- vel günü” beytinde de ifade edildiði gibi
Sefînetü’n-necât, Sýrrü’l-esrâr, Resâßi-
tapha Keraan – Muhammed Haron, “Selected Su- Sivas’ta yazýlmýþtýr. Altý meclis (bab) halin-
lü’þ-ÞeyÅ Yûsuf ilâ Sul¹ân Vezîr Ka- fi Texts of Shaykh Yusuf: Translations and Com-
raeng £Abdullåh, Tenzîlü’l-£inâye ve’l- de düzenlenen eser tevhid ve na‘tla baþ-
mentaries”, Tydskrif vir Letterkunde, XLV/1, Jo-
hidâye, Tâcü’l-esrâr, Tu¼fetü’l-ebrâr, hannesburg 2008, s. 101-122; “Yusuf, Syekh”, lamakta, kahramanlarýn birbirlerine söy-
Tu¼fetü’¹-¹âlibi’l-mübtedî, el-Va½ýyye- Ensiklopedi Islam, Jakarta 1999, V, 216-218. ledikleri on iki gazeli de içine almaktadýr.
tü’l-münciyât £an ma¾arrâti’l-¼icâb, Ahmet Ateþ’e göre eserin kaynaðý Arap
ÿÝsmail Hakký Göksoy
Zübdetü’l-esrâr. Son yýllarda Yûsuf el- halk hikâyeleridir. Varaka ve Gülþah,
Makassarî’nin hayatý, düþünceleri ve eser- bunlar arasýnda en çok Benî Uzre kabile-
leri üzerindeki çalýþmalar giderek artmak-
– — sinden Urve b. Hizâm adlý Arap þairinin
YÛSUF MEDDAH hayat hikâyesine benzemektedir (TDED,
ta, kitap ve risâleleri çeþitli yönlerden in-
( ]‫) 
א‬ II/1-2 [1947], s. 1-19). Varaka ve Gülþah
celenmektedir. Bunlardan yirmi bir tanesi
Endonezyalý yazar Tudjimah tarafýndan En- Varaka ve Gülþah adlý ilk defa Ýran edebiyatýnda Gazneli Mah-
donezyaca’ya tercüme edilmiþtir (Syekh mesnevisiyle tanýnan XIV. yüzyýl þairi. mud zamanýnda (998-1030) Ayyûký tara-
˜ ™
Yusuf Makasar: Riwayat Hidup, Karya dan fýndan nazmedilmiþtir (Varaša ve Gülþâh-ý
Ajarannya, Jakarta 1987). En önemli eser- Hayatýna dair fazla bilgi yoktur. Eser- £Ayyûš¢, nþr. Zebîhullah Safâ, Tahran 1343
lerinden biri sayýlan Zübdetü’l-esrâr’ý Gü- lerinde Yûsuf Meddah yanýnda “Yûsufî” hþ.). Ayyûký’nin eseriyle Yûsuf Meddah’ýn
ney Afrikalý araþtýrmacý Suleman Essop mahlasýný da kullanmýþtýr. Ýyi bir tahsil gör- eseri arasýnda yine büyük benzerlik olmak-
Dangor Endonezyaca’ya ve Ýngilizce’ye çe- düðü, Arapça ve Farsça bildiði, dinî ilimle- la birlikte (Ateþ, TDED, V [1953], s. 49-50)
virmiþtir (Zubdat al-Asrår, Durban 1990). re vâkýf olduðu eserlerinden anlaþýlmak- Grace Martin Smith’e göre ikisi arasýnda
Yine Mustafa Keraan ve Muhammed Ha- tadýr. Gençlik yýllarý Azerbaycan’da geçti- ayrýntýlarda bazý farklýlýklar mevcuttur ve
ron adlý araþtýrmacýlar Cape Town’da onun ðinden eserleri daha çok Âzerî edebiyatý Yûsuf Meddah’ýn eseri Ayyûký’nin sadece
üç küçük risâlesini bir incelemeyle birlikte sahasýnda deðerlendirilmiþtir. Konya civa- bir tercümesinden ibaret deðildir (Y†suf-ý
Ýngilizce olarak yayýmlamýþlardýr (bk. bibl.). rýna geldikten sonra Mevlevîliðe intisap et- Meddå¼: Varqa ve Gülþåh, s. 13-14). Mes-
BÝBLÝYOGRAFYA : tiði eserlerinden (Varka ve Gülþah, haz. nevinin konusu özetle þöyledir: Hz. Pey-
Suleman Essop Dangor, A Critical Biography Kâzým Köktekin, s. 5) ve baþka kaynaklar- gamber zamanýnda Mekke’de Benî Þey-
of Shaykh Yusuf, Durban 1982; a.mlf., “In the dan öðrenilmektedir. Ayrýca Meddah un- be kabilesinin reisi iki kardeþ Hümâm ile
Footsteps of the Companians: Shaykh Yusuf of vanýndan anlaþýlacaðý üzere halkýn ve ile- Hilâl’dir. Hilâl’in Varaka adlý bir oðlu, Hü-
Macassar (1626-1699)”, Pages from Cape Mus- mâm’ýn Gülþah adlý bir kýzý dünyaya gelir.
ri gelenlerin önünde þiir söyleyen, eserle-
lim History (ed. Y. Da Costa – A. Davids), Pieter-
mamaritsburg [South Africa] 1994, s. 19-46; C.
rini anlatan bir kiþidir. Hâmûþnâme adlý Evlenme çaðýna geldiklerinde düðünleri-
S. Tudjimah, Syekh Yusuf Makasar: Riwayat Hi- kýsa mesnevisini genç yaþta Erzincan’da nin yapýlmasýna karar verildiði bir sýrada
dup, Karya dan Ajarannya, Jakarta 1987; M. yaþadýðý bir hadiseye baðlý olarak 699’da kâfir Benî Dayf kabilesinin reisi Amr, Gül-

19

You might also like