You are on page 1of 2

TBMM Nasıl Kuruldu?

M. Kemal Palaoğlu

I. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ulusa geçişi sürecinin de, hem büyük di­
bir parlamentonun herhangi bir döne­ namiği, hem ürünü.
mi gibi bakmak mümkün değil. I. Bir yanda, I . Dünya Savaşı sonrası­
TBMM, olağanüstü bir meclisti. Bu ni­ nın ağır koşulları, emperyalizm, işgal­
teliğiyle çok yönlü, çok renkli ve zen­ ler ve onların oluşturdukları olağanüs­
gin bir tarih laboratuvandır. O Mecli­ tü bir konjonktür. Öteyanda uzun ve
sin henüz, bütün boyutlarıyla ve yete­ renkli bir evrim çizgisi: Demokratik bir
rince araştınldığı ve aydınlatıldığı inan­ değişme ve gelişme çizgisi, inişleriyle,
cında değiliz. çıkışlarıyla ve kesintileriyle bir süreç. Si­
Gerçi TBMM ile ilgili değerli çalış­ yasal egemenliğin kaynağında bir değış-
malar ve eserler var. Bu konuda zen­ me süreci, siyasal egemenlik kaynağı­
gin sayılabilecek bir birikime sahip ol­ nın beşerileşmesi süreci, anayasacılık ve
duğumuz söylenebilir. Bu çalışmalar ve parlamentoculuk gelişmeleri süreci.
ürünleri genel olarak o Meclis'in tari­ “ Millî Mücadele” işte bu iki boyutla
hine, nasıl kurulduğuna, siyasi ve hu­ birlikte incelenmesi ve anlaşılması ge­
kuki niteliklerine ilişkin. Kamuoyu­ reken bir bütün.
muzda ise o Meclis daha çok bir savaş Aşağıda etraflıca görüleceği gibi,
parlamentosu olarak bilinir. O Meclis'- Türk Ulusu’nun emperyalizm karşısın­
in, açıldığı ve çalıştığı yapının, ilkMec- da vermek zorunda olduğu savaş, ege­
lis binasının adının, 1980'li yılların ba­ menliğin halka, ulusa, geçişi sürecini
şında, “ Kurtuluş Savaşı Müzesi” ola­ hızlandıracak, o süreci, inişli, çıkışlı,
rak değiştirilmesi de, bu sınırlı ve tek kesintili bir evrim çizgisinden bir dev­
boyutlu bakışın sonucu olsa gerek. rime dönüştürecek ve egemenlik bütün
işlevleriyle ve fiilen TBMM'ye, yani
I. TBMM A tatürk'ün önderliğinde
ulusa geçecektir.
Kurtuluş Savaşı'mızı yönetti. Bu onun,
Demokratik gelişme ise, Anayasacı-
kuşkusuzbüyük misyonu, baş misyo­
lık ve parlamentoculuk birikimleri ile,
nu idi. Ama, tek misyonu değildi.
bir varolma, yokolma savaşının kesin­
Onun misyonu, bir bütün olarak” Millî
kes muhtaç olduğu ulusa katılmayı ve
Mücadele” idi ve “ İstiklal H arbi” miz
desteği, kongrelerle ve Meclis'le sağla­
o bütünün bir parçasıdır, bir öğesidir, yacaktır. İki boyut, iki dinamik arasın­
kuşkusuz yaşamsal öğesi. “ Millî Mü­
da bir etkileşim. İçiçe bir gelişme.
cadele” , siyasal egemenliğin ulusa ge­
çişini ve emperyalizm karşısında Ulu­
sal Kurtuluş Savaşı’mızı birlikte içerir, TB^MM’den Önce Anayasa ve
bu anlamda bir bütündür. “ Millî Mü- Parlamento
cadele” mizde, ulusal egemenlik ve tam
bağımsızlık içiçedir, onları ayrı düşün­ Osmanlı siyasal iktidan, teokratik ve
mek mümkün değildir. mutlak bir monarşi idi. Siyasal egemen­
liğin kaynağında, etnik ve İslâmî öğe­
Bu yazıda I. TBMM'ne, değişik bir leri içiçedir. Bu “ tipik bir dinî mutla-
açıdan bakmak istedik: Bir bütün ola­ kiyet monarşisi” , eski Türk devletlerin­
rak “ Millî Mücadele” bağlaını içinde, den ve geleneklerinden gelen iktidar gü­
TBMM niçin gerekli idi, niçin zorunlu cünün temerküzü ilkesi, İslâmî kaynak­
idi? Bu yazıda ağırlığı, TBMM nasıl ku- lardan gelen itaat esprisi ve siyasal ik­
ruldudan çok, niçin kuruldu oluştura­ tidarın sınırlanmasına yol açacak sos­
caktır. Kısaca belirtmek gerekirse ya­ yal güçlerin ve düşünsel gelişmenin yok­
zının sorunsalı şudur: TBMM, “ Millî luğu ile açıklanabilir. I 9. yy'a yaklaşır­
Mücadele” için bir Conditio Sine Qua ken imparatorlukta siyasal iktidarın ya­
Non idi, yani Meclis, onsuz olmaz ko­ pısı bu.
şuldu. Niçin? Henüz 18. yy sona ermeden, “ aske­
Emperyalizm karşısında ulusal bo­ rî fen” le sınırlı bazı ıslahat girişimleri
yutta bir başkaldırma ve direnme için var. İlk kez III. Selim daha ileri bir zih­
yeni bir savaş zorunlu idi, yeni bir sa­ niyetle hareket ediyor ve Fransız İhti-
vaş için de Meclis zorunlu idi. Ama he­ lali'nin de farkına varmak istiyordu.
men söylemek gerekir ki, TBMM'ni ta­ Bunları ve “ meşveret usûlü” nü, siya­
rihin gündenüne getiren tek neden, tek sal iktidar kaynağında değişiklik eğili­
dinamik bu değil. TBMM, egemenliğin minin ilk adımları, ilk belirtileri olarak
I 152
M Ü T A R E K E VE M İL L Î M Ü C A D E L E
T B M M N a s ıl K u ru ld u ?

saymak mümkün. Bu yolda önemli ey­ ı Esasi ile, anayasalı ya da meşruti mo­ ç a r k ın ın iş le m e s in e k a tılm a y a b a ş la m a s ı
lem ve belge “ Sened-i İttifa k ” : Bir yan­ narşi düzenine geçildiği halde, padişa­ ö n e m li b ir y e n i/ik ti. N ite k im , K a n u n -ı
da sultanın mutlak iktidannı, yazılı, be­ hın yetkileri son derece geniştir. Sad­ E s a s i ’n i n b ü t ü n o l u m s u z v e a k s a k y ö n ­
şerî bir belge ile sınırlıyor, öteyanda re­ razamı, nâzıriarı ve şeyhülislâmı o se­ le r in e k a r ş ın , ilk O s m a n lı p a r la m e n t o ­
aya ile sultan arasında, aracı durumun­ çer ve atar, iki meclisli olan yasama o r­ s u n u n o lu ş m a s ıy la b a ş la y a n y e n i s iy a ­
da bulunan âyanın fiilen derebeyiere ganından (Meclis-i Um um i) Heyet-i s a l h a y a t. T ü r k i y e ’d e b i r p a r l a m e n t o -
mahsus nüfuzunu tanıyordu. Anayasa- Ayan kanadının üyeleri doğrudan pa­ c u lu k g e le n e ğ in in y e r le ş m e s i b a k ım ın ­
cılarımızın bir Magna Carta diye nite­ dişah tarafından seçilirler, genel seçim­ d a n ö n e m li b ir b a ş la n g ıç tı. B u ş e k ild e
lendirdikleri bu belge, mevcut feodal lerle oluşan Heyet-i Mebusan ’ın yetki­ doğan parlamento ideali, daha sonra­
adem-i merkeziyetçiliğin geç kalmış bir leri 'ise kısıtlıdır. .. Üstelik padişahın ki dönemlerin siyasal uyanışlarını da
belgelendirme ve kurumiaştırma çaba­ Heyet-i Mebusan’ı feshetme yetkisi de besleyen bir kaynak oldu.” Öyle ki, da­
sı idi. vardır ve bu yetkinin kullanılması ol­ ha başından itibaren M illi Mücadelenin
Bütünüyle Tanzim at dönemini, Gül- dukça basit koşulların gerçekleşmesine önderi A tatürk, ısrarlı ve hep “ M illî
hane H a tt-ı H ü m ayû nu ’nu ve öteki bağlıdır. Meclis, M illî M eclis” derken, topluma
Hatt-ı Hümayûnları ve fermanları, ana- Bunlara rağmen ilk meşrutiyet ve yabancı, onun hiç tanışmadığı ve dene­
yasacılığa doğru gidişin önemli evrele­ onun parlamentosu, egemenlik kayna­ mediği bir yaşam biçimini önermiyor­
ri olarak anmak doğru olur. ğında değişiklik yolunda ve genel oya du.
Tanzim at’ın getirdiği modern bürok­ doğru önemli bir adım dır. B. T a n ö r’- 1. Meşrutiyet, 1878’de, I I . Abdülha-
ratik kadroların içinden çıkacak züm­ ün anlatım ıyla " K a n u n - ı E s a s i g e t i r d i ­ m id’in, meclisin halk kanadını, seçim­
reler, imparatorluğun kurtuluşunu, Ba­ ğ i k u r a l v e k u r u m la r b a k ım ın d a n , g e r ­ le gelen ve temsil niteliği ve gücü olan
tılı anayasa biçimlerinin benimsenme­ ç e k a n la m d a m e ş r u ti h ir y a p ı k u r a m a ­ kanadını, “ Heyet-i Mebusan” ı feshet­
sinde, monarşinin meşrutî hale getiril­ m ış , d a h a ç o k , h a life -s u /ta n ın h a k la r ı­ mesiyle sona erdi.
mesinde, yani şartlandınlmasında gö­ n ı h a lk a ve m e c lis e k a rşı k o r u m u ştu . 1908’de başlayan I l . Meşrutiyet dö­
recekler ve meşrutiyetçi akım lar oluşa­ B u n a k a r ş ın o n u n , ta b a n d a n g e le n b a s ­ nemi, birincisinden çeşitli açılardan
caktır. k ıla r s o n u c u k a b u l e d ile n b ir a n a y a s a farklıdır. H er şeyden önce doğuşu, ge­
1876’da ilk anayasamız Kanun-ı Esa­ v e im p a r a to r lu ğ u n d a ilk a n a y a s a s ı o l­ lişi farklıdır. Yığınların ilk kez siyasal
si ilan edilmiş ve meşrutî dönemler baş­ m a s ı ö n e m liy d i. B u a ç ıd a n e k s ik d e o l­ yaşama girecekleri ve siyasal partilerin
lamıştır. Kanun-ı Esasî’nin getirdiği s a h ir in s a n h a k la r ı lis te s i g e tir m e s i v e ortaya çıkacağı bir dönemin kapılarını
parlamentonun adı Meclis-i U m um i. p a r la m e n to d e n e y in i b a ş la tm a s ı b a k ı­ açar. Kanun-ı Esasî’de yapılan değişik­
İki kanatlı b ir parlamento: Heyet-i M e- m ın d a n b ir k a tk ı n ite liğ in d e y d i. Ç ün­ liklerle ( 1909) sisteme parlamenter bir
busan, Heyet-i Ayan. İlk parlamento ile k ü b ö y le c e , y ö n e tim e k a tılm a v e h u k u k görünüş de getirilir. H üküm et, M ebu-
parlamenter sisteme değil, parlamento- d e v le ti o lm a y o lu n d a c id d i b ir a d ım san’a karşı sorumlu olacaktır. Padi-
lu bir sisteme, geçildi. I. Meşrutiyet’ te a t ı l m ı ş b u l u n u y o r d u . P a d i ş a h ’m o g ü ­ şah’ın Meclisi fesih yetkisi daraltılır,
padişahta toplanan yürütme gücü, hem n e k a d a r te k b a ş ın a k u lla n d ığ ı e g e m e n ­ mebusların kanun teklifi yetkileri üze­
hukuken, hem fiilen üstün. “ Heyet-i lik y e tk ile r in in , y a s a m a -y ü r ü tm e -y a r g ı- rindeki denetim kaldırılır. Ne var ki,
Vükelâ” (yani hükümet), Meclis’e karşı la m a f o n k s i y o n la r ı h a lin d e b ö lü n m e s i kurulmuş gibi görünen bu parlamenter
değil, padişaha karşı sorumlu. Kanun- ve h a lk ın da te m s ilc ile r i e liy le d e v le t düzen tam anlamıyla işleyememiştir.
Yasama-yürütme arasında kurulmuş gi­
bi görünen bu dengeye rağmen 1913’te
İttihat ve Terakki diktası gelecektir. Bu­
na siyaseten kuvvetli icra organları dö­
nemi denebilir, oligarşik bir dönem.
im paratorlukta parlamentoculuğun
bundan sonrası şöyle:
2 Ağustos 1914’te süresiz tatile soku­
lan Meclis, 14 A ralık 1914’te tekrar
toplanacak, I. Dünya Savaşı boyunca
ciddi hiçbir denetlemede bulunamaya­
cak, Mütarekeden sonra 21 A ralık
1918’de feshedilecek, 1920 yılı başında,
son Osmanlı Mebusan Meclisi olarak,
fakat Anadolu hareketi yörüngesinde
ve M üdafaa-i Hukukculardan oluşarak
toplanacak, M isak-ı M illî’yi kabul ve
ilan edecek, İstanbul’un işgali üzerine
birleşimlerine süresiz ara vererek dağıl­
T B M M ’N İ N İŞ L E V İ: T B M M m i l l i m ücadele b a ğ la m ı için d e z o ru n lu b ir son uçtu.
mak zorunda kalacak ve o yılın Nisa-
B ü yü k devletlere karşı b ir b a ş k a ld ırm a n ın , b i r savaşın ö rg ü tle n m e s in in da yattığ ı
ko ş u lla rd a b u z o ru n lu lu k b ir b a k ım a egem enliğin T ü rk m ille tin e a it o lm a sı ge rçe ğ in i de
n ı’nda da, fiilen varolmamasına rağ­
o rta ya çıkarm ıştı. A s lın d a T B M M m illi m ücadele iç in "on.<uz o lm a z "’ b ir ko şu ld u . men hukuki varlığına bile tahammül
M eclis b a lk o n u n d a M u s ta fa K e m a l ve m ebuslar. edilemeyecek ve padişah tarafından fes-
lıedilecektir.

You might also like