You are on page 1of 12

3.

BÖLÜM

TEMEL ETİK KURAMLAR VE ETİĞİN SİSTEMLEŞTİRİLMESİ

TEMEL ETİK KURAMLAR


Bilimsel kuramlar; akılcı yöntemler ile problem edindiği konuya dair açıklayıcı ve ikna
edici düşünsel çabaların ürünüdür. Etiğin konusu olarak tanımlanan ahlak ve ahlakilik ile ilgili
ne kadar soru üretilebilir ise o kadar farklı kuramın var olabileceğini söyleyebiliriz

Bir etik kuramın hangi temel sorunları ele aldığı birçok değişkene bağlıdır. Ancak temel
olarak:

 Kuramın bilgi ile kurduğu ilişkiye


 Birbiri ile bağdaşmayan geçerlilik taleplerinin rekabet içinde olduğu güncel
anlaşmazlıklara,
 İnsan bilimlerindeki pratik açıdan önem taşıyan tartışmalara
 Ahlak filozofları arasındaki düşünce farklılıklarına bağlıdır (Pieper, 2012).

Günümüzde ahlakı bir bilim olarak çalışan araştırmacılar, etik kavramına yönelik bilimsel
ve felsefi çalışmaları genel olarak dört ana başlık altında incelemektedir:
I. Meta etik
a) Görecilik
II. Betimleyici etik
III. Normatif etik
a) Teleolojik etik
b) Deontolojik etik
IV. Uygulamalı etik

I. META ETİK
Meta etik düşünce, ahlak felsefesinde analitik veya eleştirel tavır olarak çağdaş bir
yaklaşımdır. Bu yaklaşım, XX. yüzyılda öne çıkan “yeni felsefe” arayışları içinde kendini
göstermiştir. Felsefe tarihinde XX. yüzyıl felsefenin kendisini yeniden konumlandırma,
yeniden kurma çabalarının yüzyılıdır. Etikte “meta” yaklaşım, bu yeni felsefe anlayışının

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 1


ürünüdür. Meta etiğin teorisyenleri Kant (1724-1804) ve Nietzsche (1844-1900)’dir.

Meta yaklaşımda etiğin bir bilgi alanı olma durumu sorgulanmıştır. Temel etik kavramları
ele alarak ahlaki sistemlerin temellerini ve ahlakın sosyal sistemler içindeki işlevini anlamaya
çalışır. Etik tartışmaların anlamını ve ne derece ispatlanabilir olduğunu inceler. Etik yaklaşımın
temellendirilmesi ve anlamının soruşturulması meta etiğin ana konusudur. Değerler ve değer
yargılarının doğası hakkında sorular soran, sorduğu sorulara cevap vermeye çalışan bir felsefe
disiplinidir. Bu disiplinin ilgilendiği sorun alanları şunlardır (Yıldız A. , 2012):

 Ahlaki dilin nasıl anlaşılacağı


 Ahlaki niteliklerin ontolojik statüleri
 Ahlaki bilginin nasıl açıklanabileceği

Bu alanlar çerçevesinde cevaplamaya çalıştığı ana sorular şunlardır:


 İyi-kötü, doğru-yanlış tanım ve anlamları nedir?
 Etik ve değer yargılar ispat edilebilir, temellendirilebilir ve bunların geçerliliği
gösterilebilir mi?
 Değer yargıları ve akıl yürütmenin mantığı nedir?
 Ahlaksal olmayan karşıtı olarak ahlaksalın anlamı nedir?
 İsteyerek yapma, sorumluluk, motif, affetme, söz verme, niyet, özgür isteme, bilinç,
eylem vb. terimlerin anlamı nedir (Terakye & Ocakçı, 2013) ?

a) Görecilik
Meta etik, ahlak normlarının geçerliliğinin kişilere veya kültürlere bağlı olduğunu, onlara
göre değiştiğini savunur; buna “görecilik” denir. Bu yaklaşım, etik normların birey ve
toplumlara bağlı temellendirilmiş olmasını gerekli görür.

Etikte göreciliğin iki türü vardır; “öznelcilik” ve “nesnelcilik”. Öznelcilik ahlakı kişisel
bir karar olarak görür. Etik öznelciliğin karşıtı nesnelciliktir. Nesnelcilik, herkes için geçerli
etik kuralların olduğunu kabul eder. Bunun en katı biçimi “ahlaksal mutlakçılık”tır. Ahlaksal
mutlakçılık, her etik sorunun tek bir doğru yanıtının olduğunu savunur.

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 2


b) Çözümleme

“Çözümleme” (analiz) meta-etiğin birincil ve ana bilgisel etkinliğidir. Eğer etik bilgi
ortaya koyamayacaksa ya da etik bilgi mümkün değil ise geriye kalan iş, kavramların
çözümlenmesidir. Etik terimlerin açıklığa kavuşturulması ve anlamlarının ortaya konulması
etik sorunların aydınlatılmasını sağlayacaktır. Meta etikçilere göre etiğin başat işi de budur (İyi
& Tepe, 2012).

William Frankena (1908-1994), meta-etiğin dört sorusundan üçü çözümleme ile ilgili
olduğunu söyler. Genel kabule göre meta-etik şu soruları sorar:

1) “Doğru-yanlış”, “iyi-kötü” gibi etik terim ya da kavramların anlamı ya da tanımı nedir? Bu


tür terimleri ya da kavramları içeren yargıların doğası, anlamı ve işlevi nedir?

2) Bu tür terimlerin ahlaki anlamda kullanılışı ile ahlaki olmayan kullanılışından ve ahlaki
yargılar normatif yargılardan nasıl ayrılır? Ahlaki olmayanın zıddı olarak alındığında ahlakinin
anlamı nedir?

3) “Eylem”, “vicdan”, “irade”, “özgür irade”, “niyet”, “söz verme”, “özür dileme”, “güdü”,
“sorumluluk”, “akıl” gibi birbiri ile bağlantılı terimlerin ya da kavramların açıklaması veya
anlamı nedir? (İyi & Tepe, Etik, 2011, s. 93).

c) Temellendirme

Meta-etiğin genellikle çözümlemeyi izleyen ama kimi zaman ondan daha önemli görülen
bilgisel etkinlik temellendirmedir. Nitekim anlama ve açıklama ile ilgili yukarıdaki üç sorunun
yanında meta-etiğin dördüncü sorusu temellendirmeye ilişkin sorudur:

“Etik yargılar ve değer yargıları kanıtlanabilir mi ya da bu yargıların geçerli oldukları


gösterilebilir mi? Evet ise nasıl ve ne şekilde? Ya da ahlaksal akıl yürütme ile değere ilişkin
akıl yürütmenin mantığı nedir?”

Birinci soru ile bu temellendirme ve yönteme ilişkin sorunun meta-etiğin standart soruları
olduğu; bunlardan da son sorunun daha temel bir soru olduğu kabul edilmektedir. Frankena’ya
göre etik tartışmalar söz konusu olduğunda esas bilmek istediğimiz anlamdan çok kabul

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 3


ettiğimiz ahlak ve değer yargılarının temellendirilip temellendirilemeyecekleri;
temellendirilebiliyorlar ise bunun hangi temele dayanarak yapıldığıdır (İyi & Tepe, Etik, 2011).

XX. yüzyıl etiğinde ağırlıklı bir yeri olan meta-etik kuramlarına toplu olarak bakıldığında
ise üç grup kuramsal yaklaşım karşımıza çıkmaktadır:

1) “Temel etik ve değer yargılarının her durumda temellendirilebileceğini” savunan Tanımcı


Kuramlar

2) Temel ilkelerimiz ve değer yargılarımızın sezgisel ve kendiliğinden apaçık olduğunu


savunan Sezgici ya da Doğalcı Olmayan Kuramlar,

3) Değer ve etik yargıların şeylere, kişilere ve eylemlere nitelikler yükleyen (veya onların
varlığını reddeden) ifadeler veya iddialar olmadığını savunan Bilişselci ile Betimleyici
Olmayan Kuramlar (İyi & Tepe, Etik, 2012).

II. BETİMLEYİCİ ETİK

Betimleyici etik: bir davranışın ahlaki olup olmadığını gerekçeleri ile tanımlar, isminden
de anlaşılacağı gibi betimleme yapar. Kural koymaz, ahlaki ölçütler oluşturma iddiasında
değildir; sadece tanımlar. Bu iyidir, bu kötüdür gibi yargılarda bulunmaktan kaçınır; sadece
olanı olduğu gibi ifade eder.

Buna göre betimleyici etik, ahlak ve ahlaki eylem bağlamında olması gereken yerine olan
ya da olgularla ilgilenir. Bu yaklaşımda etik daha çok seyirci ve gözlemci durumundadır. Yani
etik ahlaki olgu ve olaylara dışarıdan bakar, onları bilimsel yaklaşım ile gözlemleyip tasvir eder
(Cevizci, 2002)

III. NORMATİF ETİK

Normatif etik, birey ve toplum hayatında düşünsel ve yaşamsal tecrübeler sonucu ortaya
konulmuş ve genel geçer doğru kabul edilmiş değerleri belirleyen ve onların geçerliliğini
savunan etik biçimdir. Ahlaki ilke ve standartları belirler; geçerliliğini anlamlandırır.
Sübjektiftir, nötr ve tarafsız değildir.

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 4


Normatif etik, günlük yargılardan bağımsız değer biçicidir. Ahlaksal inançlar üzerine
düşünmeye başladığımızda ve onları açıklayıp temellendirmeye çalıştığımızda günlük
yargılardaki ahlaktan normatif etiğe geçmiş oluruz.

Yalan söylemek kötüdür: Günlük ahlak yargısı.


Yalan söylemek neden kötüdür?: Normatif etik.

Normatif etik, iyi ve kötünün neler olduğunu söyler; bu yönü ile kural koyucudur. Ahlaki
olarak nasıl yaşamamız gerektiğini bildiren ilke ve değerleri araştırır. Üç temel önermesi vardır:
I. Ahlaki erdemler kişinin doğasında vardır, dolayısı ile iyi ve kötü yargılarında
bulunmak insan için doğuştan gelen bir yetidir.
II. Toplum ya da sosyal kurumlar ile ilgili problemlerdir, bir tarafı ile bireyseldir, diğer
taraftan toplumsaldır.
III. İyi veya kötüyü belirleyen değişken faktörler vardır. Kişi, toplum ya da durumun
doğasında yer alabilecek farklılıkları gözetmek gerekir.

Normatif etik düşüncesinin tarihsel gelişiminde “teleolojik” ve “deontolojik” yaklaşımlar


görülür. İyi ya da kötünün belirlenmesinde bu yaklaşımların hareket noktaları farklıdır.

a) Teleolojik Etik
Teleolojik yaklaşıma göre bir davranış sonuçları itibari ile sağladığı fayda veya zarara
göre değerlendirilir. “İyi” demek en çok sayıda insana, en fazla iyiliği getirmek demektir. Tekil
iyiliklerden daha çok yaygınlık kazanan iyilik hedeflenmelidir. Sonuç itibari ile davranış fayda
sağlıyor ise iyidir, zarar veriyor ise kötüdür. Faydacılık etiği teleolojik yaklaşımın bir örneği
olarak değerlendirilebilir.

b) Deontolojik Etik
Deontolojik teorinin ana fikri, eylemin ahlaksal değerinin eylemin sonucuna değil
eylemin öncesindeki niyete bağlı olmasıdır. Teleolojik teorilerin aksine eylemlerin sonuçlarını
inceleme konusu yapmaz. Olumsuz niyet taşınan bir eylemin sonucu olumlu olsa bile bu eylem
ilkesel olarak yanlış olabilir. Deontolojik yaklaşım, değerlerin hayata geçirilmesini gözetir.
Ödev, ilke, irade, yükümlülük, yasa ve kural gibi kavramlar deontolojik etiğin temel
kavramlarıdır. Deontolojik yaklaşımın en güzel örneği Immanuel Kant’ın ahlak teorisinde

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 5


görülür.

Sonuç olarak deontolojik yaklaşımda doğru olan eylem iyi olan eylemden bağımsızdır;
teleolojik yaklaşımda ise doğru olan eylem iyiliği maksimize eden eylemdir (Usta, 2012).

Örnek
Teleolojik ve deontolojik etiğin farkı:
“Hırsızlık yapmak kötüdür.”
Soru: Hırsızlık yapmak niçin kötüdür?
Cevap I: Kişinin kendisine ait olmayan bir şeyi izinsiz alması hem insanların hem toplumun
birbirine güvenini zedeler.
Cevap II: Ahlaksal bakımdan yanlıştır; yani ahlak yasasına aykırıdır.
Birinci yanıt, teleolojik teoriler; ikinci yanıt ise deontolojik teoriler tarafından verilebilir.
Her iki yaklaşım da “yalan söylemek kötüdür” sonucuna varır; fakat gerekçeleri farklıdır.

IV. UYGULAMALI ETİK

Uygulamalı etik, davranış ve uygulamalarda ortaya çıkan sorunları ahlaki ölçütler


ışığında incelemeye ve onlara çözüm üretmeye çalışır ayrıca ahlaki sorunlar ile karşılaşan
kişilerin sorumluluklarını belirleyerek netleştirmesine hizmet eder. İş ve meslek hayatında
karşılaşılan ahlaki sorunlara etik prensiplerin uygulanması ile ilgilidir. İş etiği uygulamalı etik
kapsamında olup karar verme durumunda olan yöneticilerin ve çalışanların ahlaki sorumluluk
ve yükümlülüklerini inceler (Tevrüz, 2007). Uygulamalı etik konusu IV. bölümde detaylı
içeriği ile ele alınmaktadır.

ETİĞİN SİSTEMLEŞTİRİLMESİ

Farklı bakış açıları farklı etik sistemleri temsil etmektedir. Etik sistemlerin her biri tek
başına karşılaşılan etik sorun ve ikilemleri çözmeye yetmez. İlgili konunun çözümünde uygun
sistemlerden biri veya birkaçı problemin çözümüne yardım eder. Tek bir etik sistem yerine
farklı etik sistemler kullanılarak bireyin davranışlarını doğru ve iyiye yönlendirmesi beklenir.
Etik kavramı sistemleştirilerek beş ana grupta ele alınmaktadır:

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 6


I. Amaçlayan Sonuç Etiği
II. Kural Etiği
III. Toplumsal Sözleşme Etiği
IV. Kişisel Etik
V. Sosyal Hayat Etiği

I. Amaçlayan Sonuç Etiği

Bir eylemin ahlaki doğruluğunun belirlenmesinde o eylemin sonuçları esas alınır. En


önemli savunucularından biri John Stuart Mill’dir. Ona göre bir eylemin ahlaki doğruluğu
amaçlayan sonuçlar tarafından belirlenir. Faydacılık etiği amaçlayan sonuç etiğine bir
örnektir.Temel sorusu eylemin fayda sağlayıp sağlamadığıdır. Amaçlayan sonuç etiğinin en
güçlü yanları şunlardır:
I. Pratik oluşu
II. Sonuçlara dönük olması
III. İlgili pek çok kişiyi göz önüne alması
IV. Bireylerin sağduyusuna dayalı olması

Amaçlayan sonuç etiği anlayışına yöneltilen eleştiriler:


I. Mutluluk, haz ve faydanın tek bir tanımı nasıl yapılabilir?
II. Mutluluk, haz ve fayda nasıl ölçülebilir?
III. Belli bir eylemin sonuçları tam olarak nasıl kestirilebilir?
IV. Kısa ve uzun dönemli mutluluk arasında nasıl bir seçim yapılabilir?
V. Eğer bir toplumun % 90’ı özgür; ancak % 10’u köle ise en üst düzeyde mutluluk
nasıl sağlanacaktır (Aydın İ. , 2001)?

II. Kural Etiği


Eylemin ahlaki doğruluğu standartlar ve yasalar tarafından belirlenir. Temsilcisi,
Immanuel Kant’tır. Ona göre bir eylemin ahlaki doğruluğu standart ve yasalar tarafından
belirlenir. Etik davranışlar için yapılandırılmış güçlü bir çerçeve önermesi kural etiğinin güçlü
yanıdır. Bu kurallar, belli eylemlerin doğruluk ya da yanlışlığını kararlaştırmada oldukça
işlevseldir. Kurallar kesinlik sağlar ve belirsizlikten hoşlanmayan kişilerin işini kolaylaştırır.
Kural etiğine yöneltilen eleştiriler:

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 7


I. İlkeler ve bu ilkelerin doğruluğunu hangi otorite belirleyecektir?
II. Çatışmalı kurallardan hangisi yeğlenmelidir?
III. Belirlenen genel kurallar özel durumlara nasıl uygulanabilecektir?
IV. Değişen durumlar ile bu kurallar nasıl değişecektir?
V. Eğer sonuçları kötü olacak ise niçin bir kuralın uygulanmasında ısrar edilmelidir
(Aydın İ. , 2001)?

III. Toplumsal Sözleşme Etiği

Eylemin ahlaki doğruluğu toplumun norm ve gelenekleri


tarafından belirlenir. Temsilcisi Jean Jacques Rousseau’dur (1712-
1778). Natüralist felsefenin önemli isimlerinden Rousseau için
Rousseau’ya göre gerçek özgürlük bireyin toplumsallaşma ile edindiği bir durum değil
anlamı ile demokrasi hiçbir
doğasından gelen bir özelliktir; ancak toplum yaşantısı içerisinde
zaman var olmadı ve var
olmayacaktır. Büyük bir herkes özgür ve başına buyruk davranamaz. Ona göre bir eylemin
çoğunluğun yöneten ve
daha azının yönetilen ahlaki doğruluğu toplumun norm ve gelenekleri tarafından
olduğu bir düzen doğal belirlenir. Rousseau’nun anlayışının temelinde özgürlük ve eşitlik
yasaya aykırıdır.
sorunu yer alır. Toplumsal sözleşme etiğinin güçlü yanı demokratik
devletin kurulmasında felsefi bir temel oluşturmasıdır.

Toplumsal sözleşme etiğine yöneltilen başlıca eleştiriler:


I. Toplum adına karar verecek “genel politik organ” nasıl seçilecektir?
II. “Kamu yararı”nın anlamı nedir?
III. Bağımsız düşünenler ne olacaktır?
IV. Toplumsal sözleşme etiğine göre Hitlerin Nazi Almanya’sı ahlaki bir toplum
olarak kabul edilebilir mi?
V. Toplumun geneli her şeyin ölçütü müdür (Aydın İ. , 2001)?

IV. Kişisel Etik


Eylemin ahlaki doğruluğu kişinin vicdanı tarafından belirlenir. Temsilcisi, Martin Buber
(1878-1965)’dır. Ona göre bir eylemin ahlakiliği sadece bireyin bilgi veya zekâsı ile değil;
vicdanı tarafından da belirlenir. Vicdan ise insanın bağımsız bir şekilde doğru-yanlış
yargılarında bulunmasını sağlayan içsel bir yetidir. İnsanın doğasında doğru-yanlış kriterlerin

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 8


yanı sıra etik davranış standartları da yer alır ve kişi bu standartlara uygun davranmadığında
vicdanen rahatsız olur. Bu rahatsızlık kişinin etik dışı davranışlarını engelleyici bir rol oynar.
Kişisel etiğin güçlü yanı bireylerin kendini ifade etmelerine olanak tanıması ve bireyi çeşitli
kural ve gelenekler ile sınırlamamasıdır.

Buber, insan doğası gereği yaşamda kurallar ile düzenlenemeyecek pek çok durum
olduğu savunusu ile evrensel ahlak yasasını savunan Kant’ın karşısında yer alır. Düşünüre göre
insan doğası gereği evrensel bir ahlak yasası olamayacağı gibi bireyin bu yasaları korumak gibi
bir görevi de yoktur. “Kolektif vicdan” olarak adlandırılan toplumun bireyi yanlışa sürüklediği
durumlarda bireyin toplumun yönlendirmesine uyma zorunluluğu yoktur veya reddetme
iradesine sahiptir.

Kişisel etiğe yöneltilen eleştiriler:

I. “Yapmam gereken en doğru şeyin bu olduğunu hissediyorum” diyebilmek için


nasıl bir yargılama yapılmalıdır?
II. İki kişinin çatışan bakış açılarına nasıl bir çözüm getirilmelidir?
III. Kişisel etiği besleyen bir grupta kamu sınırı nasıl belirlenmelidir?
IV. Örgütlerde kişisel etik sistemi benimsenir ise iş görenler arasında eş örneklik nasıl
sağlanmalıdır (Aydın İ. , 2001)?

V. Sosyal Hayat etiği


Kişinin hayatında uyması gereken sosyal ve ekolojik kurallar vardır. Sosyal hayat etiği,
kişinin sosyal ilişkilerinde uyması gereken kurallar bütünüdür. İnsan dünyada yalnız
yaşamaz. Doğadaki her varlığın yaşamak için diğer varlıklara ihtiyacı vardır; ancak bu ihtiyacı
en fazla hisseden varlık insandır. İnsanların hem kendi aralarındaki ilişkilerinde hem de
doğadaki diğer varlıklar ile kurduğu ilişkilerde uyması gereken kurallara sosyal hayat etiği
denmektedir. Sosyal hayat etiğinin temel sorusu kişinin insan ve diğer varlıklar ile
ilişkilerindeki kurallara uyup uymadığıdır.

Sosyal hayat etiğini somutlaştırmak gerekir ise:


 İnsanlar birbirleri ile olan ilişkilerini karşılıklı saygı ve nezaket kuralları
çerçevesinde yürütürler.

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 9


 Tüm taraflar görevlerinin gerektirdiği hak ve sorumlulukların bilinci ile davranırlar.
 Nüfuz ve güç kullanımı gibi baskı yöntemleri kullanılmaz.
 Meslektaşlar, öğrenciler ve çalışanlar hiçbir çıkar doğrultusunda yönlendirilmez.
 Toplumun tüm üyeleri uygunsuz olarak nitelendirilebilecek davranışlardan kaçınır
(Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, 2006).
Tartışınız

• Ahlakın teorisi hakkındaki bilgilerinizin pratik hayatınıza


yansımaları var mı, varsa nelerdir?

• Ahlakta evrensellik sizce mümkün müdür?

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 10


ÖZET

Etiğin, aralarında belli bir tarihsel ve epistemolojik ilişki bulunan farklı türleri, başka bir ifade
ile ahlak felsefesinde dört ayrı araştırma düzeyi vardır. Bunlar:
I. Meta Etik
Meta etik düşünce, ahlak felsefesinde analitik ve eleştirel tavır olarak çağdaş bir yaklaşımdır.
Genel etik kavramlarını ele alarak ahlaki sistemlerin temellerini ve ahlakın sosyal sistemler içindeki
fonksiyonlarını anlamaya çalışır. Etik tartışmaların anlamı ile ne derece ispatlanabilir olduğunu
inceler. Etik yaklaşımın temellendirilmesi ve anlamının soruşturulması meta etiğin ana konusudur.

II. Betimleyici Etik


Betimleyici etik, bir davranışın ahlaki olup olmadığını gerekçeleri ile tanımlar, isminden de
anlaşılacağı gibi betimleme yapar; kural koymaz sadece tanımlar. Bu iyidir, bu kötüdür gibi yargılarda
bulunmaktan kaçınır; sadece olanı ifade eder.

III. Normatif Etik


Normatif etik hem birey hem de toplum hayatında düşünsel ya da yaşamsal tecrübeler sonucu
ortaya konulmuş ve genel geçer doğru kabul edilmiş değerleri belirleyerek onların geçerliliğini
savunan etik biçimdir. Ahlaki ilke ve standartları belirler, geçerliliğini anlamlandırır. Sübjektiftir, nötr
ve tarafsız değildir.

IV. Uygulamalı Etik


Uygulamalı etik, iş etiğinde ve belirli durumlarda ortaya çıkan ahlaki çıkmaz, seçim, standart
ve kavramların belirli bir konuya uygulanmasını inceleyen etik türüdür. Uygulamalı etik ile
uğraşanların çoğu ahlak teorilerinden çok genel etik ilkeler ile çalışmayı tercih ederler. Kişiler bütün
bir ahlak teorisini benimsemeden etik karar ya da ilkeleri kullanabilirler.
Farklı bakış açıları farklı etik sistemleri temsil etmektedirler. Etik sistemlerin hiçbiri tek
başına, karşılaşılan etik sorunları ve ikilemleri çözmeye yetmez. İlgili konunun çözümünde uygun
gelen sistemlerden bir veya birkaçı problemin çözümüne yardım eder. Tek bir etik sistemi yerine
farklı etik sistemler kullanarak bireyin davranışlarını doğru ve iyiye yönlendirmesi beklenir.
Etik kavramı sistemleştirilerek beş ana grupta ele alınmaktadır:
I. Amaçlayan Sonuç Etiği
II. Kural Etiği
III. Toplumsal Sözleşme Etiği
IV. Kişisel Etik
V. Sosyal Hayat Etiği

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 11


KAYNAKÇA

Aydın, İ. (2001). Yönetsel Mesleki ve Örgütsel Etik. Ankara: Pagem akademik


Yayıncılık.
Cevizci, A. (2002). Etiğe Giriş. İstanbul: Paradigma Yayınları.
Mesleki Eğitim ve Öğretim sisteminin Güçlendirilmesi Projesi. (2006).
İstanbul.meb.gov.tr. 09 05, 2014 tarihinde
istanbul.meb.gov.tr/upload/bolumler/etik/EĞİTİMDEETİK.ppt adresinden alındı
Pieper, A. (2012). Etiğe Giriş. (G. Sezer, & V. Atayman, Çev.) İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Terakye G. , Ocakçı A. F. ( 2013). Etik Konulardan Seçmeler, İstanbul, İstanbul Tıp
Kitabevi
Tevruz, S. (2007). Etik Yaklaşımlar ve İş Ahlakı. S. Tevruz içinde, İş Hayatında Etik.
İstanbul: Beta yayınları.
Usta, A. (2012). Kuramdan Uygulamaya Kamu Yönetiminde Etik ve Ahlak.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, s. 39-50. 09 08,
2014 tarihinde iibfdergisi.ksu.edu.tr/Imagesimages/files/3_uni_0.pdf adresinden alındı

DR. MEHMET AKİF DEMİR – DR. BURCU GÜDÜCÜ 12

You might also like