Professional Documents
Culture Documents
Bolum 3
Bolum 3
BÖLÜM
Bir etik kuramın hangi temel sorunları ele aldığı birçok değişkene bağlıdır. Ancak temel
olarak:
Günümüzde ahlakı bir bilim olarak çalışan araştırmacılar, etik kavramına yönelik bilimsel
ve felsefi çalışmaları genel olarak dört ana başlık altında incelemektedir:
I. Meta etik
a) Görecilik
II. Betimleyici etik
III. Normatif etik
a) Teleolojik etik
b) Deontolojik etik
IV. Uygulamalı etik
I. META ETİK
Meta etik düşünce, ahlak felsefesinde analitik veya eleştirel tavır olarak çağdaş bir
yaklaşımdır. Bu yaklaşım, XX. yüzyılda öne çıkan “yeni felsefe” arayışları içinde kendini
göstermiştir. Felsefe tarihinde XX. yüzyıl felsefenin kendisini yeniden konumlandırma,
yeniden kurma çabalarının yüzyılıdır. Etikte “meta” yaklaşım, bu yeni felsefe anlayışının
Meta yaklaşımda etiğin bir bilgi alanı olma durumu sorgulanmıştır. Temel etik kavramları
ele alarak ahlaki sistemlerin temellerini ve ahlakın sosyal sistemler içindeki işlevini anlamaya
çalışır. Etik tartışmaların anlamını ve ne derece ispatlanabilir olduğunu inceler. Etik yaklaşımın
temellendirilmesi ve anlamının soruşturulması meta etiğin ana konusudur. Değerler ve değer
yargılarının doğası hakkında sorular soran, sorduğu sorulara cevap vermeye çalışan bir felsefe
disiplinidir. Bu disiplinin ilgilendiği sorun alanları şunlardır (Yıldız A. , 2012):
a) Görecilik
Meta etik, ahlak normlarının geçerliliğinin kişilere veya kültürlere bağlı olduğunu, onlara
göre değiştiğini savunur; buna “görecilik” denir. Bu yaklaşım, etik normların birey ve
toplumlara bağlı temellendirilmiş olmasını gerekli görür.
Etikte göreciliğin iki türü vardır; “öznelcilik” ve “nesnelcilik”. Öznelcilik ahlakı kişisel
bir karar olarak görür. Etik öznelciliğin karşıtı nesnelciliktir. Nesnelcilik, herkes için geçerli
etik kuralların olduğunu kabul eder. Bunun en katı biçimi “ahlaksal mutlakçılık”tır. Ahlaksal
mutlakçılık, her etik sorunun tek bir doğru yanıtının olduğunu savunur.
“Çözümleme” (analiz) meta-etiğin birincil ve ana bilgisel etkinliğidir. Eğer etik bilgi
ortaya koyamayacaksa ya da etik bilgi mümkün değil ise geriye kalan iş, kavramların
çözümlenmesidir. Etik terimlerin açıklığa kavuşturulması ve anlamlarının ortaya konulması
etik sorunların aydınlatılmasını sağlayacaktır. Meta etikçilere göre etiğin başat işi de budur (İyi
& Tepe, 2012).
William Frankena (1908-1994), meta-etiğin dört sorusundan üçü çözümleme ile ilgili
olduğunu söyler. Genel kabule göre meta-etik şu soruları sorar:
2) Bu tür terimlerin ahlaki anlamda kullanılışı ile ahlaki olmayan kullanılışından ve ahlaki
yargılar normatif yargılardan nasıl ayrılır? Ahlaki olmayanın zıddı olarak alındığında ahlakinin
anlamı nedir?
3) “Eylem”, “vicdan”, “irade”, “özgür irade”, “niyet”, “söz verme”, “özür dileme”, “güdü”,
“sorumluluk”, “akıl” gibi birbiri ile bağlantılı terimlerin ya da kavramların açıklaması veya
anlamı nedir? (İyi & Tepe, Etik, 2011, s. 93).
c) Temellendirme
Meta-etiğin genellikle çözümlemeyi izleyen ama kimi zaman ondan daha önemli görülen
bilgisel etkinlik temellendirmedir. Nitekim anlama ve açıklama ile ilgili yukarıdaki üç sorunun
yanında meta-etiğin dördüncü sorusu temellendirmeye ilişkin sorudur:
Birinci soru ile bu temellendirme ve yönteme ilişkin sorunun meta-etiğin standart soruları
olduğu; bunlardan da son sorunun daha temel bir soru olduğu kabul edilmektedir. Frankena’ya
göre etik tartışmalar söz konusu olduğunda esas bilmek istediğimiz anlamdan çok kabul
XX. yüzyıl etiğinde ağırlıklı bir yeri olan meta-etik kuramlarına toplu olarak bakıldığında
ise üç grup kuramsal yaklaşım karşımıza çıkmaktadır:
3) Değer ve etik yargıların şeylere, kişilere ve eylemlere nitelikler yükleyen (veya onların
varlığını reddeden) ifadeler veya iddialar olmadığını savunan Bilişselci ile Betimleyici
Olmayan Kuramlar (İyi & Tepe, Etik, 2012).
Betimleyici etik: bir davranışın ahlaki olup olmadığını gerekçeleri ile tanımlar, isminden
de anlaşılacağı gibi betimleme yapar. Kural koymaz, ahlaki ölçütler oluşturma iddiasında
değildir; sadece tanımlar. Bu iyidir, bu kötüdür gibi yargılarda bulunmaktan kaçınır; sadece
olanı olduğu gibi ifade eder.
Buna göre betimleyici etik, ahlak ve ahlaki eylem bağlamında olması gereken yerine olan
ya da olgularla ilgilenir. Bu yaklaşımda etik daha çok seyirci ve gözlemci durumundadır. Yani
etik ahlaki olgu ve olaylara dışarıdan bakar, onları bilimsel yaklaşım ile gözlemleyip tasvir eder
(Cevizci, 2002)
Normatif etik, birey ve toplum hayatında düşünsel ve yaşamsal tecrübeler sonucu ortaya
konulmuş ve genel geçer doğru kabul edilmiş değerleri belirleyen ve onların geçerliliğini
savunan etik biçimdir. Ahlaki ilke ve standartları belirler; geçerliliğini anlamlandırır.
Sübjektiftir, nötr ve tarafsız değildir.
Normatif etik, iyi ve kötünün neler olduğunu söyler; bu yönü ile kural koyucudur. Ahlaki
olarak nasıl yaşamamız gerektiğini bildiren ilke ve değerleri araştırır. Üç temel önermesi vardır:
I. Ahlaki erdemler kişinin doğasında vardır, dolayısı ile iyi ve kötü yargılarında
bulunmak insan için doğuştan gelen bir yetidir.
II. Toplum ya da sosyal kurumlar ile ilgili problemlerdir, bir tarafı ile bireyseldir, diğer
taraftan toplumsaldır.
III. İyi veya kötüyü belirleyen değişken faktörler vardır. Kişi, toplum ya da durumun
doğasında yer alabilecek farklılıkları gözetmek gerekir.
a) Teleolojik Etik
Teleolojik yaklaşıma göre bir davranış sonuçları itibari ile sağladığı fayda veya zarara
göre değerlendirilir. “İyi” demek en çok sayıda insana, en fazla iyiliği getirmek demektir. Tekil
iyiliklerden daha çok yaygınlık kazanan iyilik hedeflenmelidir. Sonuç itibari ile davranış fayda
sağlıyor ise iyidir, zarar veriyor ise kötüdür. Faydacılık etiği teleolojik yaklaşımın bir örneği
olarak değerlendirilebilir.
b) Deontolojik Etik
Deontolojik teorinin ana fikri, eylemin ahlaksal değerinin eylemin sonucuna değil
eylemin öncesindeki niyete bağlı olmasıdır. Teleolojik teorilerin aksine eylemlerin sonuçlarını
inceleme konusu yapmaz. Olumsuz niyet taşınan bir eylemin sonucu olumlu olsa bile bu eylem
ilkesel olarak yanlış olabilir. Deontolojik yaklaşım, değerlerin hayata geçirilmesini gözetir.
Ödev, ilke, irade, yükümlülük, yasa ve kural gibi kavramlar deontolojik etiğin temel
kavramlarıdır. Deontolojik yaklaşımın en güzel örneği Immanuel Kant’ın ahlak teorisinde
Sonuç olarak deontolojik yaklaşımda doğru olan eylem iyi olan eylemden bağımsızdır;
teleolojik yaklaşımda ise doğru olan eylem iyiliği maksimize eden eylemdir (Usta, 2012).
Örnek
Teleolojik ve deontolojik etiğin farkı:
“Hırsızlık yapmak kötüdür.”
Soru: Hırsızlık yapmak niçin kötüdür?
Cevap I: Kişinin kendisine ait olmayan bir şeyi izinsiz alması hem insanların hem toplumun
birbirine güvenini zedeler.
Cevap II: Ahlaksal bakımdan yanlıştır; yani ahlak yasasına aykırıdır.
Birinci yanıt, teleolojik teoriler; ikinci yanıt ise deontolojik teoriler tarafından verilebilir.
Her iki yaklaşım da “yalan söylemek kötüdür” sonucuna varır; fakat gerekçeleri farklıdır.
ETİĞİN SİSTEMLEŞTİRİLMESİ
Farklı bakış açıları farklı etik sistemleri temsil etmektedir. Etik sistemlerin her biri tek
başına karşılaşılan etik sorun ve ikilemleri çözmeye yetmez. İlgili konunun çözümünde uygun
sistemlerden biri veya birkaçı problemin çözümüne yardım eder. Tek bir etik sistem yerine
farklı etik sistemler kullanılarak bireyin davranışlarını doğru ve iyiye yönlendirmesi beklenir.
Etik kavramı sistemleştirilerek beş ana grupta ele alınmaktadır:
Buber, insan doğası gereği yaşamda kurallar ile düzenlenemeyecek pek çok durum
olduğu savunusu ile evrensel ahlak yasasını savunan Kant’ın karşısında yer alır. Düşünüre göre
insan doğası gereği evrensel bir ahlak yasası olamayacağı gibi bireyin bu yasaları korumak gibi
bir görevi de yoktur. “Kolektif vicdan” olarak adlandırılan toplumun bireyi yanlışa sürüklediği
durumlarda bireyin toplumun yönlendirmesine uyma zorunluluğu yoktur veya reddetme
iradesine sahiptir.
Etiğin, aralarında belli bir tarihsel ve epistemolojik ilişki bulunan farklı türleri, başka bir ifade
ile ahlak felsefesinde dört ayrı araştırma düzeyi vardır. Bunlar:
I. Meta Etik
Meta etik düşünce, ahlak felsefesinde analitik ve eleştirel tavır olarak çağdaş bir yaklaşımdır.
Genel etik kavramlarını ele alarak ahlaki sistemlerin temellerini ve ahlakın sosyal sistemler içindeki
fonksiyonlarını anlamaya çalışır. Etik tartışmaların anlamı ile ne derece ispatlanabilir olduğunu
inceler. Etik yaklaşımın temellendirilmesi ve anlamının soruşturulması meta etiğin ana konusudur.