Professional Documents
Culture Documents
Bu kitabın gün ışığına çıkmasına yardım eden herkese çok teşekkür et
mek istiyorum: Matthieu Ricard Dalai Lama’nın sözlerini banda aldı; Chris
tian Bruyat Tibet konuşmalarına katıldı ve bunlan Fransızcaya çevirdi; Da
lai Lama’nm şahsi çevirmeni Kusho Lhakdor aslına sadık bir çeviri için ko
nuşmaları kopyaladı ve Dalai Lama’nın izniyle, Dalai Lama’nm daha öncesi
ne ait bazı nasihatlannı bu kitapta kullanılmak üzere topladı; Paris’deki Ti
bet Bürosu’ndan Bayan Yutock ve Wangpo Bashi, Sylvie Fénart’la birlikte
projenin tamamlanması için gerekli düzenlemelere yardım etti.
DALAI LAMA
Baskı ve Cilt
M elisa M atbaacılık
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa - İstanbul
Tel: (212) 674 97 23 Faks: (212) 674 97 29
İçindekiler
Önsöz • 5
GİRİŞ
YAŞAMIN DÖNEMLERİ
Gençlere • 7
Yetişkinlere • 1 2
Yaşlılara • 14
YAŞAMIN DURUMLARI
E rkeklere ve Kadınlara • 19
Aile Hayatı Sürenlere • 21
B ekârlara • 27
Bir Topluluk İçinde Yaşayanlara • 29
Zenginlik İçinde Yaşayanlara • 31
Yoksullara • 35
H astalara • 37
Engelliler ve Onlara B akm akla Yükümlülere • 39
Ölmekte Olanlara ve Eşlikçilerine • 41
Ç ok F azla Çalışıp, Çok Az Boş Zamanı Olanlara • 45
M ahkûmlara ve Onları Mahkûm Ettirenlere • 46
Eşçinsellere • 49
TOPLUMDAKİ ROLLER
Politikacılara • 53
Yasa insanlarına • 56
Dünyanın Geleceğini Dert Edenlere • 59
Eğitimcilere • 59
Bilim ve Teknolojiyle İlgilenenlere • 60
Ticaretle Uğraşanlara •61
Yazarlara ve G azetecilere • 62
Tarımla İlgilenenlere • 64
Savaşanlara • 66
Yaşamlarını Başkalarına Adayanlara • 68
Mutlu Olanlara • 73
Mutsuzlara • 75
Kötümserlere • 79
Kaygılılara • 83
İntihar Etmeye Kalkışanlara • 84
Yalnızlıktan Çekenlere, Tecritlere • 86
Öfkeye Teslim Olanlara • 89
Arzularının Esiri Olanlara • 94
Kışkançlıktan Kıvrananlara • 96
Gurur Kurbanlarına • 98
Travma Atlatanlara * 1 0 0
Çekingenlere • 1 0 4
K ararsızlara * 1 0 6
Kendini Sevmeyenlere • 1 0 7
vii
TİNSEL YAŞAM
İnananlara • 1 2 3
İnançsızlara • 126
Dindarlara, Keşişlere ve Rahiplere • 130
Tefekküre Dayalı Bir Yaşam Sürenlere • 134
Büyük İnancı Olanlara • 1 3 5
Dinlere Karşı Tarikatçı Yaklaşımı Olmayanlara • 137
Budist Olmak İsteyenlere • 139
Budistlere • 1 4 2
Sonuç •14 7
Önsöz
Matthieu Ricard.
Shechen Manastırı, Nepal
16 Haziran 2001
Genel Olarak Herkese
Gençlere
9
Yetişkinlere
t
Yaslılara
Erkeklere ve Kadınlara
2 Shanditeva, Budist büyük ustalardan biridir. VIII. yüzyılda yaşamış Hint şa
ir ve filozofu. Bodhicaryavatara adlı ünlü yapıtında, tüm canlıları ıstırapla
rından arındırmak için aydınlanmak isteyen bodhisattva davranışının ve tu
tumunun nasıl olduğunu açıklar.
3 Vajrayana, Budistlerin üç aracından ya da yolundan biridir. Öbür ikisi Hina-
yana (küçük araç) ve Mahayana’dır. Vajrayana (büyük araç) canlıların ve
nesnelerin en yüce doğasından söz eder. Bu doğa yok edilemez ya da değiş
tirilemez, bu nedenle elmasla kıyaslanır. Öbürlerinden Aydmlanma’ya ça
buk bir biçimde ulaşmayı sağlayacak çok çeşitli yöntemler içermesiyle ay
rılır.
Yaşamın Durumları 21
Bekârlara
Yoksullara
Hastalara
6 Bu boş bir öğüt gibi görünebilir, çünkü bir inançsız için ölümden sonrası
diye bir şey yoktur. Ama bir Budist olan Dalai Lama için madde olmayan
zihnimizin madde olan bedenimiz öldüğü için ortadan yok olduğunu kabul
etmek imkânsızdır. Bu ikisinin doğası ayrıdır her şeyden önce. Zihnimiz
ölümle yeniden doğum arasında bir ara durumda varlığını sürdürür, sonra
ölenin geçmiş eylemleri ve ölürkenki zihin durumuna göre belirlenen yeni
bir bedensel forma kavuşur. Bu nedenle Dalai Lama, birkaç paragraf aşağıda
ölenin negatif eğilimler geliştirme riskinden söz ediyor.
Yaşamın Durumları 43
Eşcinsellere
9
Politikacılara
Yasa İnsanlarına
Eğitimcilere
Ticaretle Uğraşanlara
Yazarlara ve Gazetecilere
Tarımla İlgilenenlere
Savaşanlara
şılık beklemeyin, sadece diğer kişi için neyin iyi olacağını dü
şünün.
Asla yardım ettiğiniz insanlardan üstün olduğunuzu dü
şünmeyin. Paranızı, zamanınızı ya da enerjinizi verirken kar
şınızdaki insan pis, aptal ya da hırpani bile olsa her zaman al
çakgönüllü davranın. Şahsen, ne zaman bir dilenciye rastla
sam onu aşağı biri gibi değil de, benden hiç de farklı olmayan
bir insan olarak görmeye çalışırım.
Başkalarına yardım ederken varolan problemlerini çözme
leri için para vermekle yetinmeyin. Sorunlarını kendilerinin
çözümleyebilecekleri araçlara sahip olmalarına gayret göste
rin.
4
ZİHİN DURUMLARINA GÖRE
DAVRANIŞLAR
*
Zihin Durumlarına Göre Davranışlar 73
Mutlu Olanlara
Mutsuzlara
İşte önemli bir konu. Daha önce iki tür tatminsizlikten söz
ettim. İlki duyusal algılarımızla ilgili, İkincisi de düşünce bi
çimimizle.
Sanayileşmiş ülkelerde çok mutsuz insan görürüz. Her şey
leri vardır, rahat bir hayat için gerekli her şeyin keyfini çıkar
tırlar ama yine de paylarına düşenlerden memnun değillerdir.
Kıskançlık ya da başka nedenlerle kendilerini mutsuz ederler.
Bazı insanlar sürekli bir felaket beklentisi içindedirler, kimile
ri de dünyanın sonunun yakın olduğunu düşünür. Böyle in
sanlar sağlıklı düşünemedikleri için kendi acılarını üretirler.
Sadece olayları algılama biçimlerini değiştirseler ıstırapları
yok olacak.
Acı çekmek için gerçek nedenleri olan, çok hasta, ekmek
kuyruğunda, felaket kurbanı ya da suistimal edilen insanlar
var. Yine de çoğunlukla bu durumu iyileştirecek güçleri var
dır. Aslında kendilerini koruyabilirler ve korumalılar, onları
kullananlara seslerini yükseltmeli ve onları mahkemeye çıkar
tarak zararlarının karşılanmasını talep etmeliler, eğer yiyecek,
giyecek alacak paralan yoksa deli gibi çalışabilirler. Zihinsel
olarak da daha olumlu bir bakış açısı geliştirebilirler.
Istırabımızın derecesini belirleyen, zihinsel yaklaşımı
mızdır. Örneğin; hasta biri için en yararlı tepki, iyileşmek
için mümkün olan her şeyi yapmaktır: Bir doktora görün
mek, bir tedavi uygulamak, bazı çalışmalar yapmak ve bu
76 Yürekten Gelen Öğütler
Kötümserlere
Kaygılılara
••
Kıskandıktan Kıvrananlara
t
Gurur Kurbanlarına
Travm a Atlatanlara
Çekingenlere
Kararsızlara
Kendini Sevmeyenlere
Sık sık bir gerçeği yanlış bir biçimde algılar ve yalan söyle
mek gibi bir niyetimiz olmasa da yanlış ifade ederiz. Bir Tibet
hikâyesi vardır. Adamın biri büyük bir balık görmüş, balığın
ne kadar büyük olduğunu anlatması istenmiş. Yanıtlarken el
kol hareketlerinden anlaşıldığına göre balık gerçekten çok bü
yükmüş. İnsanlar daha kesin konuşmasını istemişler. Tam
olarak ne kadar büyük? O zaman balığın boyutları birazcık
küçülmüş. Yani şaka bir yana gerçekten ne kadar büyüktü? Bu
sefer balık gerçekten epeyce küçülmüş. Adamın başta yalan
söylediğini düşünemezsiniz, sadece ne söylediğine dikkat et
miyordu. Garip bir şekilde bazı insanlar kendilerini hep bu şe
kilde ifade ediyor görünürler. Bu konuda Tibetliler bir vaka
dır. Bir hikâye anlattıklarında hiçbir delil ortaya sürmezler ve
kimse de haberlerin nereden geldiğini ya da hikâyenin kim ta
rafından aktarıldığını sormaz. Böyle konuşmaya eğilimli olan
lar, söyledikleri şeylere daha fazla dikkat etmeliler.
Bir açıdan bakıldığında, az şey söylemek ve sadece söyleye
cek bir şeyimiz olduğunda konuşmak iyi bir şey. Yunus ve ba
lina gibi bazı hayvanlar da karmaşık bir iletişim biçimi kulla
nıyor olsalar da, insan ırkının olağanüstü vasıflarından biri
kullandığı dil. Ama insan diline yakından baktığımızda ne ka
dar sınırlı olduğunu görüyoruz. Kavramlar ve kelimeler nes
neleri yapay bir şekilde yalıtıyor, oysaki tanımladıkları objele
rin sayısız sebep ve koşullar sonucu oluşan ve sürekli değişen
yine sayısız yüzü var. Gerçeğin bir halini isimlendirir isimlen
Zihin Durumlanna Göre Davranışlar 113
Başkalarını Eleştirenlere
9 *
Biri beni eleştirse, hatta bana hakaret bile etse, niyeti iyiy
se gönüllü olarak onları bunu yapmaya davet ediyorum. Biri
nin hatasını görmek sonra da tutup ona hiçbir sorun olmadı
ğını söylemek hem anlamsız hem de hiçbir fayda sağlamaz.
İnsanlara yaptıkları şeyin çok da ciddi olmadığını söyleyip,
sonra da arkalarından kötü konuşmak da doğru değil. Düşün
düğümüzü yüzlerine söylemeliyiz. Neyin gerekli olduğunu
açıkça belirtmeli, gerçeği yalandan ayırmalıyız. Şüphelerimiz
varsa söylemeliyiz. Kelimelerimiz biraz sert olsa da söylemeli
yiz. Bu düşüncemizi berraklaştırır ve dedikoduyu engeller.
Ama kendimizi tatlı dilli ve kibar uyarılarla kısıtlarsak her za
man söylentinin çarpıtılması için zemin oluşur. Şahsen dolay
sız konuşmayı tercih ediyorum.
Bir gün birisi bana “Mao Zedong’a göre insanın düşünme
ye, konuşmaya ve hareket etmeye cesareti olmalı” dedi. Çalış
mak ve işleri yürütmek için düşünmemiz gerektiği doğru. Dü
şündüğümüzü söylemek ve söylediğimizi yapmak için de ce
sarete ihtiyacımız var. İnsanlar eylemde bulunmazsa ilerleme
mümkün değildir. Ama aynı zamanda kendimize söyleyeceği
miz ya da yapacağımız şeyin yararlı olup olmayacağını da sor
mamız gerekiyor. Birine, dünyadaki en iyi niyetle, ona hiçbir
faydası olmayacak incitici şeyler söylersek saldırgan ve dolay
sız tavrımız hedefine ulaşmamış olur. Belki de bu insanın ih
tiyacı olan şey beyaz yalandır.
Hinayana Budizmi’nde bedene ve konuşmaya dair yedi ta
Zihin Durumlarına Göre Davranışlar 115
Başkalarına
/ Acı Çektirenlere
*
İlgisizlere
İnananlara
İnançsızlara
*
Şüphe yok ki, her dinde inanç önemli bir rol oynar. Ama
geçerli sebeplerden yola çıkılmalı. İkinci yüzyılın büyük Hint
li filozofu Nagarjuna bilgi ve inancın beraber gitmesi gerekti
ğini söyledi. Doğru, biz Budizm’de inancı, daha üst seviyede
yeniden doğumların, bilgiyi de aydınlanmanın kaynağı olarak
görürüz. Aynı zamanda “inancın berrak bilgiden doğduğu”
söylenir, diğer bir deyişle niye inandığımızı bilmek zorunda-
yız.
Budistler inancı üç seviyeye ya da duruma ayırırlar: İlham,
arzu ve kanaat. İlham almış inanç, bir yazı okurken, müstes
na bir insana rastladığınızda ya da birinin Buda hakkında ko
nuştuğunu duyduğunuzda hissedebileceğiniz hayranlıktır.
Arzuya dayalı inanç, rekabet fikrini devreye sokar: Şiddetle
bilmek, daha derine inmek ve hayranlık duyduğumuz şey gi
bi olmak isteriz. Bu tip inançlar kalıcı değildir; çünkü gerçek
anlayış üzerine oturmamıştır. Diğer taraftan kanaate dayalı
inanç şiddetle arzu ettiğimiz şeyin mümkün olduğunu net bir
biçimde anlamaktan doğar. Akıl yürütmeyle desteklenir. Sut-
ralarda Buda müritlerinden onlara anlattığı şeylere körü körü
ne inanmamalannı, aynı bir kuyumcunun ısırarak, ısıtarak ve
çekerek altının saflığını test etmesi gibi onun kelimelerini test
etmelerini ister.
Sadakat sağlam bir şekilde yerleşmedikçe, geçici olma ris
ki taşır. Bazı Budistler, Tibetli ya da değil, bir manevi ustaya
korkunç sadakat gösterirler. Usta ölür ölmez bunu kaybeder
136 Yürekten Gelen Öğütler
9 Budizmde anlaşıldığı haliyle “Boşluk” hiçlik demek dfcgildir. Daha çok hiç
bir şeyin asli olarak gerçekliği olmadığına işaret eder. Her şeyin birbirine
bağlı olması fikri bu kavramla yakından ilintilidir hatta bazen bu iki kavram
eşdeğer addedilir. Olaylar ancak öteki olaylara bağlı olarak var olabilir. Hiç
bir şey kendinin nedeni değildir; mantıksal olarak ilksel bir nedenin var
lığıysa kabul edilemez.
10 Dalai Lama bazen sonsuz sevgi olarak düşünüldüğü sürece, Tann fikrinin
Budistler için problem olmadığını söyler. Tann’yı ilksel neden olarak gör-
138 Yürekten Gelen Öğütler
Budistlere
11 Döngü diye söz edilen epeyce uzun bir zaman dilimi; “hesaplanamaz” da di
yebiliriz. Antik Hint aritmetiğinde kullanılan en yüksek sayıyı gösterir.
12 Budizmin en derin prensiplerinden, boşluğu ve bilgeliği sembolize eden çan,
genellikle Tantrik Budist törenlerde kullanılır. Burada Dalai Lama alay edi
yor. Öğretinin özünü yakalamak için çaba göstermeyip törenlerle yetinenleri
suçluyor.
Tinsel Yaşam 143
Sonuç*
Dharamsala,
Temmuz 2000.