Professional Documents
Culture Documents
46128-Klasik Sosyoloji Kuramları-Ünite1
46128-Klasik Sosyoloji Kuramları-Ünite1
SİMON
• Saınt-Simon ve TarihselArka
İÇİNDEKİLER
Plan
• Endüstri Toplumu Kuramı KLASİK SOSYOLOJİ KURAMLARI
• Politka ve Toplum Modeli
• Eşek Arıları ve Bal Arıları
• Yeni Hristiyanlık
Prof. Dr.
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Mevlüt ÖZBEN
HEDEFLER
• Saint-Simon ve onun
düşüncelerinde belirleyici olan
tarihsel arka plan hakkında bilgi
sahibi olabilecek,
• Endüstri toplumu kavram ve
kuramının ortaya çıkışını öğrenmiş
olabilecek,
• Saint-Simon'un politika ve toplum
modeli ile ilgili bilgi sahibi
olabilecek,
• Bal arıları ile eşek arıları
benzetiminin neyle ilgili olduğunu ÜNİTE
öğrenebilecek, ÜNİTE
• Yeni Hristiyanlık hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz. 1
©
1
Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Endüstri Toplumu: Saint-Simon
SAINT-SİMON
Endüstri
Pozitivizm
Toplumu
Sanayiciler-
Newton Dini İlim
bilim Adamları
Endüstri Aylaklar
Sevgi
GİRİŞ
Endüstriyel toplumun yükselişiyle sosyolojinin ortaya çıkışı arasındaki
koşutluğu Sosyolojiye Giriş dersinden hatırlayacaksınız. Endüstri Devrimi ve
kapitalizmin gelişimi, sosyolojik teorinin oluşumunda çok önemli bir etki
kaynağıdır. Çünkü sosyoloji Endüstri Devrimi ve kapitalizmin gelişiminin doğrudan
bir sonucu olan modern toplumları anlamak ve açıklamak iddiası ile ortaya çıkmış
bir bilimdir. Başka bir ifade ile sosyoloji modern toplumların bilimidir ve bu toplum
türünün temel taşı olan endüstriyel üretimin koyutladığı koşullardan kavram ve
teori üreten bir bilimdir.
Özellikle 19. yüzyıl ve sonrasında endüstrileşme, tüm Batı Avrupa ülkelerinin
gerçeği durumundadır. Endüstri Devrimi’yle paralel giden siyasi devrimlerin de
etkisiyle insanların yaşayış, düşünüş ve çalışma biçimlerinde köklü değişiklikler söz
konusu olmuştur. Ev ile iş yerinin ayrılmasından, zamanın planlanmasına ve
çalışma koşullarının değişmesine varıncaya kadar, ortaya çıkan yeni düzen dev bir
bürokrasiyi de beraberinde getirmiştir. Öyle ki, modern toplumları karakterize
eden temel şeylerden biri de bürokrasi olmuştur. Toplumlar modernleştikçe
bürokratikleşmişlerdir.
Üretim biçiminin toprağa dayalı olduğu biçimden,- ki bu binlerce yıllık
uzunca bir tarih dönemine karşılık gelir- endüstriyel üretime dayandığı bir
dönüşümü ifade eden modern toplumlar endüstri toplumları olarak da anılırlar.
Endüstri Toplumu Kuramını, bu ünitede Endüstri Toplumu terimini ilk kez
kullanan Claude Henri de Saint-Simon’un düşünceleri etrafında ele alınacak ve bu
ana konu etrafında onunla ilişkili olan detaylara yer verilecektir.
Endüstri Toplumu Çeşitli sosyal sınıfların farklı farklı hayatlarını fiilen yaşamış olmak Simon’un
terimini ilk kullanan sosyolojiye olan ilgisini artırmıştır. Bu doğrudan ve katılmalı gözlem yoluyla
Saint-Simon’dur. edindiği görgülerin onun düşüncelerinde ve sosyoloji çalışmalarında önemli
katkıları olmuştur. Ne var ki, düzensiz bir yaşayış ve düşünce biçimine alışmış
bulunması, onun görüşlerini ve bilgilerini sistematik bir biçimde işleyip sunmasına
engel olmuştur.
Pozitivist bilginlerden dersler alan ve onların bilimler gelişiminin pozitif bir
toplum bilimiyle tamamlanacağı görüşünü benimseyen Simon, pozitif siyaset,
sosyal fizik veya siyaset bilimi adı verilecek yeni bir bilimin, toplumsal yaşamın
yasalarını bulacağını ve geleceğin toplumsal düzenini kuracağını ummuştur. Ona
göre, doğa bilimleri doğanın yasalarını bulmak suretiyle nasıl doğaya egemen
olmanın önünü açmışsa; benzer şekilde yeni bilim de toplumsal olguların yasalarını
Resim 1.1. Sanayi Toplumu Teriminin Mucidi Claude Henri de Saint-Sİmon [7]
1816’da Liberal Parti’nin ileri gelenleri ile tanışan Simon, kendi düşünceleri
ile onların düşünceleri arasında paralellik görmektedir. Onların yardımıyla,
endüstrinin modern toplumdaki önemi ile ilgili, her ay 300-400 sayfalık bir dergi
çıkarmayı planlayan Simon bu düşüncesini, 1816 Aralık ayında Endüstri Dergisi’nin
ilk cildinin yayımlanmasıyla gerçeğe dönüştürmüştür (Meriç, 1995: 32-33).
Bankacılar, fabrikatörler ve tüccarların çıkışını desteklediği Endüstri Dergisi,
insanın iktisadi ve sosyal faaliyeti üzerinde o ana kadar hiç kimsenin üzerinde
ısrarla durmadığı kadar durmuş, emeği yüceltmiş ve aylaklığı yermiştir. Bu dergide
yayımlanan düşüncelere bakılırsa tüm toplum üretime dayandığı gibi varlığının da
biricik garantisi üretimdir. Bu bakımdan üretimin gelişmesine en uygun olan
durum, toplum için de en faydalı olandır.
Saint Simon’un Endüstri Dergisi’ni çıkardığı dönemde Fransa’da siyaseten iki
rakip düşünce mevcuttur:
Aristokratik ve Teokratik Düşünce
Liberal ve Devrimi Destekleyen Düşünce
sağlaması gereken bir kurumdur. Ona göre, eski rejimde, güç toplumsal birliği
sağlayan aracı oluştururken; endüstri toplumu tebaa değil, vatandaşları,
emekçileri, hatta en varlıklı mülk sahiplerini de kapsayan ortaklaşa iş birliği
biçimlerini ortaya çıkaracaktır [5].
Toplumu baştan başa endüstriye dayanan bir modelde kavramaya çalışan
Simon için üretime en uygun sosyal sistemi bulmak ve uygulamak gerekmektedir.
Bu bağlamda o politikayı üretim ilmî olarak da tanımlar. Ona göre politik
toplumların takip etmeleri gereken tek makul ve doğru yol, faydalı nesnelerin
üretimidir. Çünkü yaşamın devam ettirilmesi ve refahla ilgili menfaatleri üzerinde
herkes mutabıktır. Bunlar üzerinde insanlar kolayca anlaşabilirler, hatta anlaşmak
zorundadırlar. Politika, der Simon, bunlarla uğraşmalıdır. Politik kavrayış, üretime
en elverişli durumun toplumun da yararına olan olduğunun farkında olmalıdır.
Simon üreticiler Buradan hareketle Simon, üreticilerin yönetici pozisyonunda olduğu bir
yanında kılavuzluk politik modelden yana tavır koyar. Üreticilerin yanında filozoflara da büyük bir
anlamında filozoflara da görev düşmektedir: kılavuzluk.
büyük görevler
düştüğünü düşünür. İçinde olunan çağa uygun en elverişli sosyal düzeni bulmak adına filozoflara
görevler yükleyen Simon, filozofların yaşadıkları toplumu iyi izlemeleri gerektiğinin
altını çizer. Eski rejimde, demektedir Simon, toplumlara rahipler kılavuzluk
etmişlerdir. Endüstri toplumunda ise topluma filozoflar, bilginler, sanatçılar
kılavuzluk edeceklerdir [5].
Saint-Simon’a göre toplumun birbirleriyle uyum içinde işleyen ekonomik ve
politik sistemlerle bilimsel-pozitif ilkeler üzerinde örgütlenmesi gerekir. Onun
toplum modeli de, A. Smith’e benzer şekilde astronomiye dayanmaktadır.
Astronomların yalnızca gözlemle doğrulanan olguları kabullenmelerinden ilham
alan Simon, toplum için de aynısını öngörür. Ona göre bilim pozitiftir.
Toplum araştırmasını fizyolojinin bir dalı olarak görmekle, toplumun da,
tıpkı organik bir yapı gibi, bilimsel gözlemlere dayanılarak açığa çıkartılabilecek
doğal gelişme yasaları tarafından düzenlendiğini düşünene Simon’a göre, bir
organizma olarak toplum özellikle gelişme, düzen, istikrar ve normal-dışı
patolojileri vurgulayan bir toplumsal düzen araştırmasıyla incelenebilir.
Saint-Simon’un toplum modeli anlaşılabileceği gibi bütüncüldür. Başka bir
deyişle, Saint-Simon’a göre toplum organik bir bütündür. Bu bakımdan sağlıklı bir
toplum, çeşitli parçaların bütünle işlevsel bir uyum içinde var olduğu bir toplum
modelini öngörür. Buradan da anlıyoruz ki, Simon’un toplum modeli, organizmacı
anlayışın bir sonucu olarak parçaların bütün için gördüğü işleve oldukça önem
vermektedir.
Bireysel Etkinlik
buraya kadar söylenenler dikkate alındığında, sağlıklı bir
toplum için üretici sınıfın nasıl bir öneme sahip olduğunu
yazarak ifade etmeye çalışınız.
Elbette başta Adam Smith’ten başlamak üzere, liberal ekol için tüketici ön
planda olmuştur her zaman ve bu anlaşılabilir bir durumdur. Ancak Saint-Simon
(ona malını sunan) üreticiyi önemli görmüştür. Herkesin harcadığı emeğe, diğer bir
deyişle ortaya koyduğu sermayeye göre karşılık alması gerektiğini düşünen
Simon’a göre tüketici başkalarının yarattığı değeri yok edendir.
Simon, A. Smith’den daha kesin bir biçimde, devlet yönetiminin,
Bozuk düzen, endüstrileşme sürecinin doğurduğu yeni ortaya çıkan toplumsal sınıflara düşman
üreticilerin sırtından
ve asalak bir yapıya sahip olduğunu iddia etmektedir. Onun bakış açısına göre
geçinilen düzendir.
tüketicilerin üreticilerin sırtından geçindiği düzen, bozuk düzendir. Öyle ki, Simon
endüstrinin toplumu üretime yönelteceğini düşünür.
Emeği sosyal bir ödev olarak görmekle, işin bir zorunluluk, bir angarya ve
belki bir yük biçiminde değil, bir zevk olmasının önemine vurgu yapan Saint-Simon,
tek sınıfın kalması gerektiğine, yani bir tek çalışan-üreten sınıfın var olması
gerektiğine inanır. O, devleti çalışanlar şirketine, toplumu da atölyeye benzetir.
Ona göre insanı insan yapan yaratıcılığıdır [3].
Çalışanlar ve aylaklar şeklindeki sınıflandırmadan hareketle Simon aylakları
eşek arılarına benzetir. Rahipler, askerler ya da toprağa terini akıtmayan mülk
sahipleri bu benzetmenin muhataplarıdır. Diğer taraftan, toplum için yararlı işler
görenler, yani çalışanlar-üretenler bal arılarıdır. Tüccarlar, fabrikatörler, çiftçiler,
bankacılar, bilginler, sanatçılar, memurlar ve işçiler bal arılarına benzetilir.
Daha önce de ifade etmeye çalıştığımız gibi Saint-Simon endüstriyel
sistemini sanayici veya üretici aktörlerden hareketle oluşturmuştur. Başka bir
YENİ HRİSTİYANLIK
Eski düzenin bilindik doğaüstü temelinin endüstri toplumunun gerçeği olan
pozitivizmle bir arada olamayacağını düşünen Simon’un bir dünya ahlakı fikrinde
ısrarcı olduğu söylenebilir. Ona göre dünya ahlakı endüstri toplumunun temel
taşlarından biridir ve süreç içerisinde bu ahlak pozitivizm aracılığıyla dinin de
işlevsel dengi olacaktır.
Simon’un yayımlanan ilk eseri olan Bir Cenevrelinin Çağdaşlarına
Mektupları’ndan (1803), onun, ruhani bir iktidar olarak dinin yerine geçmeye aday
bir bilimin yeniden örgütleyici yeteneğine sonsuz bir güven duyduğunu
görebiliyoruz [6].
Ekonomik ilişkiler örgüsü içinde insanları bir araya getiren kozmopolit maddi
bağın, ruhani bir bağ olmaksızın tasarlanamayacağını düşünen Simon için
toplumun endüstriyel mekanizması, bir ruhu, bir ahlaki birliği yerleştiren bir
inançlar birliğini varsaymaktadır. Bu görüşün, sanayicilerin maddi iktidarının öteki
yüzü olan ruhani iktidar olarak bilimsel iktidarın sunduğu toplumsal yeniden
Newton’un Dini
Saint-Simon rüyasında Tanrı’nın kendisiyle konuştuğunu ve ona Newton’un
Dini’ni açıkladığını ileri sürmüştür. Buna göre on iki tanesi birinci sınıf (üç
matematikçi, üç fizikçi, üç kimyacı ve üç fizyolojist) ve dokuz tanesi ikinci sınıf ( üç
edebiyatçı, üç ressam ve üç müzisyen) olmak üzere toplam, Tanrı’nın
yeryüzündeki 21 temsilcisi Newton’un Konseyi’ni oluşturacaklardır. Simon’a göre
bunlara bir matematikçi başkanlık edecektir. Bu konsey insanlığı İngiliz, Fransız,
Alman ve İtalyan olmak üzere dört bölüme ayıracaktır ve bu bölümlerden her biri
de kendi içinde bir yönetici konseyden oluşacaktır. Dünyanın neresinde yaşarsa
yaşasın, her insan mutlaka bu bölümlerden birini seçmek zorundadır. Ayrıca, her
insan dâhil olduğu konseyin üyelerini seçme hakkına da sahip olacaktır. Her
konsey, mutlaka, Newton’un onuru adına içinde bir mozolenin bulunduğu tapınak
inşa etmek zorunda olacaktır. Daha ilginci her çocuk doğumundan hemen sonra
buraya getirilecektir [6].
Bu alegori hayalcilikle, Hristiyanlık dininin dünyevi bir kopyası olmakla
(özellikle doğan her yeni çocuğun tapınağa getirilmesi gibi benzerlikler) ve başka
pek çok bakımdan eleştirilebilir. Ancak, Simon bunların tümünü, endüstri
toplumunun içinde bulunduğu krizden çıkması, kısacası düzen ve barışı kurmak
için tasarlamıştır denebilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Saint-Simon aşağıdakilerden hangisine aktif olarak katılmıştır?
a) Fransız İhtilali
b) Bolşevik İhtilali
c) Amerikan Bağımsızlık Savaşı
d) 30 Yıl Savaşları
e) I. Dünya Savaşı
10. Saint Simon geleneksel sistemin geride kalan otorite biçimlerinin endüstri
toplumunda ahlaki bir boşluk ve toplumsal bir krize neden olduğunu belirtirken
bu sorunu aşmak adına aşağıdakilerden hangisini önermiştir?
a) İnsanlık dini
b) Yeni Hıristiyanlık
c) Tüketimcilik
d) Sosyalizm
e) Toplumlar birliği
Cevap Anahtarı
1.c, 2.b, 3.a, 4.d, 5.a, 6.e, 7.a, 8.c, 9.d, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
[1] Kemerlioğlu, E. (1990), Sosyoloji Notları, Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
[2] Jonathan, H. Turner ve diğerleri, (2012). Sosyolojik Teorinin Oluşumu, Çev:
Ümit Tatlıcan, Bursa: Sentez Yayınları.
[3] Meriç, Cemil, (1995). Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, İstanbul: İletişim
Yayınları.
[4] Macionis, John, J. (2012). Sosyoloji, Çev Ed: Vildan Akan, Ankara: Nobel
Yayınları.
[5] Swingewood, Alan, (2010). Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, Çev: Osman
Akınhay, 3. Basım, İstanbul: Agora Kitaplığı.
[6] Mattelart, Armand, (2005). Gezegensel Ütopya Tarihi, Çev: Şule Çiltaş,
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
[7] Resim 1.1. Sanayi Toplumu Teriminin Mucidi Claude Henri de Saint-Sİmon (Kay:
https://www.britannica.com/biography/Henri-de-Saint-Simon- Erişim
tarihi:7.7.2017/Saati: 17:10)
[8] Resim 1.2. Sain-Simon’un, Endüstri Toplumu ve Bal-Eşek Arıları Benzetmesi
(Kay: http://eskipaper.com/bee-cartoon.html#gal_post_9050_bee-cartoon-
1.jpg Erişim tarihi: 7.7.2018/Saati: 1716)