You are on page 1of 26

NECMETTİN ERBAKAN

ÜNİVERSİTESİ FEN
FAKÜLTESİ

GENEL KİMYA II LABORATUVAR


DENEYLERİ

2020
İçindekiler
DENEY1. ÇÖZELTİLER VE ÇÖZELTİ DERİŞİMLERİ ..................................................................................... 1
DENEY 2. ÇÖZELTİLERİN KAYNAMA NOKTASI.......................................................................................... 4
DENEY 3. ÇÖZELTİLERİN İLETKENLİĞİ (ELEKTROLİTİKLİK) ........................................................................ 7
DENEY 4. BİR MADDENİN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜNÜN BELİRLENMESİ VE SICAKLIĞIN ÇÖZÜNÜRLÜĞE ETKİSİ . 9
DENEY 5. TEPKİME HIZI ÜZERİNE DERİŞİMİN ETKİSİ.............................................................................. 14
DENEY 6. SICAKLIĞIN TEPKİME HIZINA ETKİSİ ....................................................................................... 16
DENEY 7. TEPKİME HIZINA KATALİZÖRÜNETKİSİ ................................................................................... 20
DENEY 8. KİMYASAL DENGE VE LE CHATELİER PRENSİBİ......................................................................... 0
DENEY1. ÇÖZELTİLER VE ÇÖZELTİ DERİŞİMLERİ
Çözeltiler kimyasal reaksiyonlar için ideal ortam sağlamaları bakımından çok
önemlidirler.

1.1.ÇÖZELTİ TÜRLERİ
Çözeltiler, fiziksel özellikleri her yerinde aynı olan homojen karışımlardır. Bir çözeltide
en az iki bileşen vardır. Çözelti içinde miktarı çok olan bileşene "çözücü", miktarı az olan
bileşene ise "çözünen" denir. Çözücü ve çözünen; katı, sıvı veya gaz olabilir. Buna göre
çeşitli çözeltiler hazırlanabilir.

ÇÖZÜCÜ ÇÖZÜNEN ÖRNEK


Katı Katı Alasımlar
Katı Sıvı Ag-Hg Karışımı
Katı Gaz H2'li Pd
Sıvı Katı Tuzlu Su
Sıvı Sıvı Alkollü Su
Sıvı Gaz Gazoz
Gaz Katı Kükürtlü Hava
Gaz Sıvı Nemli Hava
Gaz Gaz Hava

1.2.ÇÖZELTİ DERİŞİMLERİ
Kimyada çözelti derişimlerini ifade etmek için çeşitli birimler kullanılır.

1.2.a. Ağırlıkça (veya kütlece) yüzde [%(a/a)]: Bir çözeltide, bir bileşenin ağırlık yüzdesi o
bileşenin ağırlığının, toplam çözelti ağırlığına oranının yüz katıdır.

% çözelti = [Çözünenin kütlesi / Çözeltinin kütlesi] x 100


100 gr çözeltide çözünen maddeyi g cinsinden verir.

1.2.b. Molarite (Molar Derişim): 1 lt çözeltideki çözünen maddenin mol sayısına denir. M
ile gösterilir. Örneğin 2 Molar NaOH çözeltisi, litresinde 2 mol NaOH bulunan çözelti
demektir.
M = çözünen maddenin mol sayısı / çözelti hacmi (L) = mol / L
M = n/V
1.2.c Molalite: 1000 gram çözücüde çözünmüş maddenin mol sayısına denir ve m ile
gösterilir. Molariteden en önemli farkı, çözücü ve çözünen miktarının bilinmesi fakat çözelti

1
hacminin bilinmemesidir.
m = Çözünen madde miktarı (mol)/ Çözücü miktarı (kg)

1.2.d Normalite: 1 lt çözeltide çözünen maddenin eşdeğer-gram (ekivalent) sayısıdır. N ile


gösterilir. Normal çözeltiler, molar çözeltiler gibi çözeltinin toplam hacmine dayanır.
Eşdeğer-gramın tanımı, dikkate alınan tepkimenin türüne bağlıdır. Her zaman için
reaksiyona giren reaktifin bir eşdeğer gramının diğer bir maddenin bir eşdeğer gramı ile
tepkimeye girdiği kabul edilir. Bu tür çözeltilerin hazırlanmasında en önemli kısım eşdeğer
ağırlığın hesaplanmasıdır.

çözünen madde miktarı (g)


Eşdeğer-gram sayısı = çözünen maddenin eşdeğer ağırlığı
çözünen maddenin mol kütlesi
Eşdeğer ağırlık = çözünen maddenin etkin ağırlığı (a)

N = Çözünen maddenin eşdeğerlik sayısı / çözelti hacmi (lt)

1.3.ETKİN DEĞERLİK (TESİR DEĞERLİĞİ):


1. Asit ve bazlarda çözeltiye verilen H+ ve OH- sayısıdır.
2. Yükseltgen ve indirgenlerde alınan veya verilen elektron sayısıdır.
3. Tuzlarda toplam pozitif veya negatif yük sayısına eşittir.
Eşdeğer-gram sayısının, eşdeğer ağırlığı ile çarpımı çözeltide çözünen maddenin gram
miktarını verir.

1.4.KONSANTRE ÇÖZELTİLERİN DERİŞTİRİLMESİ-SEYRELTİLMESİ


Çözelti seyreltilmesi, ya çözeltiye çözücü eklenerek veya çözeltiden çözünenin
çöktürülmesiyle yapılır. Çözeltinin deriştirilmesi ise çözeltiden çözücünün buharlaştırılması
veya çözünen maddenin ilave edilmesiyle yapılır.
M1 X V1 = M2 X V2
Bu formül kullanılırken, çözünen madde miktarının değişmemesi gerektiğine mutlaka
dikkat edilmelidir.

1.5. ÇÖZELTİ HAZIRLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR


1. Çözelti hazırlamada kullanılan cam kaplar temiz ve kuru olmalıdır.
2. Herhangi bir maddenin istenen çözeltisinin hazırlanmasında, o maddenin orijinal
şişesinin etiketinde yazılı olan % derişim ve yoğunluk bilgilerine dikkat edilmelidir.

2
3. Çözelti hazırlamada kullanılan su, oda sıcaklığında ve saf olmalıdır.
4. Katıların çözeltisi hazırlanırken, tartımı alınan katının önce bir beher veya erlende
çözülmesi, sonra bir balon jojeye aktarılması gerekir. Kullanılan beherin bir miktar daha saf
su ile çalkalanıp bu suyun da çözeltiye eklenmesi gerekir.
5. Belli hacimdeki sıvıların aktarılmasında pipetler kullanılır. Bilhassa zehirli ve kolay
buharlaşabilen maddelerin aktarılmasında ağızla emme kesinlikle yapılmaz. Bunun için
puarlar kullanılır.
6. Balon jojelerde çalkalama özel bir dikkat gerektirir. Bunun için balon jojenin kapağı
sıkıca kapatıldıktan sonra kapak avuç içine alınıp ters çevrilir ve öteki el ile balon jojenin
geniş kısmında tutulur. Bu şekilde iyice çalkalandıktan sonra tekrar eski haline getirilir.
7. Balon jojede kesinlikle çözelti saklanmaz. Hazırlanan çözelti uygun hacimdeki temiz ve
kuru bir şişeye boşaltılır ve etiketlenir. Etiket üzerine, çözeltinin cinsi ve derişimi, hazırlama
tarihi mutlaka yazılır.
8. Çözeltisi hazırlanacak olan madde asit ise, balon jojenin içine bir miktar su koyulur.
Asit bu suyun üzerine yavaş yavaş ve gerekirse musluk altında soğutularak eklenir.
9. Balon jojeler kesinlikle ısıtılmaz.
10. Çözelti hazırlamaya başlamadan önce yapılan hesaplamalar bir kez daha gözden
geçirilir.
11. Hacim ölçümünde kullanılan kaplar belli seviyelerine kadar doldurulurken,
cidarlarında hava kabarcığı kalmamasına ve bu volumetrik kapların kalibrasyonu 25°C için
yapılmış olduğundan, ölçülen sıvının bu sıcaklıkta olmasına özen gösterilmelidir.

1.6. GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE GEREÇLER


Derişik H2SO4, Katı NaOH, Potasyum dikromat, Katı KMnO4, Baget, Balon Joje, Terazi,
Mezür, Pipet, Mikro Pipet, Spatül
1.7. DENEYİN YAPILIŞI
Yukarıda anlatılan çözelti hazırlama kurallarına uygun olarak, miktarlarını elinizdeki
balon jojelere göre (100 ml, 250 ml gibi) ayarlayarak, aşağıdaki çözeltileri hazırlayın.
Hazırlanacak Çözeltiler
1. 0,1 N KMnO4 çözeltisi
2. 0,1 M ve 0,04 N NaOH çözeltisi
3. Yoğunluğu 1,8337 g/ml, ağırlıkça yüzdesi %95'1ik, molekül ağırlığı 98 g/mol olan H2SO4'
den yoğunluğu d=1,52 g/ml olan çözeltisi
4. %5' lik K2Cr2O7 çözeltisi

3
DENEY 2. ÇÖZELTİLERİN KAYNAMA NOKTASI

Kaynama noktası saf maddeler için ayırt edici bir özelliktir ve sabit bir
değerdedir. Fakat çözeltilerin sabit bir kaynama noktası yoktur.
Çözüneni uçucu olmayan çözeltilerin buhar basıncı, sabit bir sıcaklıkta saf çözücünün
buhar basıncından düşük olur. Kaynama noktası buhar basıncının atmosfer basıncına eşit
olduğu sıcaklık olduğuna göre, çözüneni uçucu olmayan bir çözeltinin sıcaklığı saf çözücünün
kaynama noktasına ulaştığında, çözeltinin buhar basıncı atmosfer basıncından düşük olacaktır.
Buhar basıncı sıcaklıkla arttığına göre, çözeltinin buhar basıncının atmosfer basıncına
ulaşarak kaynamaya başlaması için, çözeltinin sıcaklığının saf çözücünün sıcaklığından daha
yüksek olması gerekir. Bu nedenle çözüneni uçucu olmayan çözeltilerin kaynama noktası saf
çözücününkinden daha yüksek olur.
Çözeltilerin saf çözücüye göre daha yüksek sıcaklıkta kaynaması yanında, kaynama
süresince sıcaklık sabit kalmaz. Çünkü kaynama süresince çözücü çözeltiden buharlaşarak
ayrılacağından, geride kalan çözeltinin derişimi artacaktır. Derişimin artmasıyla buhar
basıncındaki düşme de artacak ve çözeltinin kaynama noktası kaynama süresince artacaktır.
Bu nedenle çözeltiler kaynarken sabit bir kaynama noktası gözlenemeyecektir.
Çözeltiyi kaynama başladıktan sonra ısıtmaya devam edersek, çözücünün
buharlaşmasından dolayı zamanla derişim ve kaynama noktası artmaya devam edecektir.
Derişimdeki bu artma doygun bir çözelti oluşuncaya kadar devam eder. Bundan sonra su
buharlaşırken çözünen de kristallenerek çökmeğe başlar ve bu andan sonra çözeltinin derişimi
sürekli sabit kalır. Çözelti kaynarken sıcaklığın artması, derişim artmasından kaynaklandığı
için doymuş çözeltiye ulaşıldıktan sonra, çözücünün tümü buharlaşıncaya kadar sıcaklık sabit
kalır. Böylece sadece doymuş çözeltilerde kaynama noktası sabit olur. Doymamış çözeltilerin
sabit bir kaynama noktası yoktur.
Çözüneni uçucu ve elektrolit olmayan çözeltilerin kaynama noktasındaki yükselme o
çözeltideki çözünmüş maddenin tanecik sayısına bağlı olarak değişir. Bir çözeltinin kaynama
noktası yükselmesi molalitesi ile doğru orantılıdır. Bu orantı, Kb gibi bir sabitle çarpılarak
eşitliğe dönüştürülürse,
∆Tb = m.Kb
eşitliği elde edilir. Bu eşitlik molalitesi bilinen bir çözeltinin kaynama noktası yükselmesinin
hesaplanmasında kullanılır. Kb 'ye molal kaynama noktası yükselmesi sabiti (ebuliyoskopi
sabiti) denir. Buna göre çözeltinin kaynama noktası yükselmesi Kb ile molalitesinin çarpımına
eşittir. Kb 'nin sayısal değeri çözücünün türüne göre değişir.

4
Çözünenin elektrolit olması durumunda çözeltinin kaynama noktası yükselmesi de
donma noktası düşmesinde olduğu gibi ,
∆Tb = i.m.Kb
eşitliğinden hesaplanır. Ancak çözünenin uçucu olmaması şartıyla bu eşitlik kullanılabilir.
Kaynama noktası yükselmesinden, çözünenin iyonlaşma derecesi ve mol kütlesi
hesaplanabilir.

2.1. GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE GEREÇLER


Saf su, saf sofra tuzu NaCI, şeker tozu C12H22O11, termometre, mezür, kronometre,
şilifli beher veya büyük tüp, lastik veya mantar tıpa hortum, beher, ısıtıcı, barometre

2.2. DENEYİN YAPILIŞI

1. Aşağıdaki gibi bir kaynama düzeneği hazırlayınız. Çıkan sıcak buharın zarar
vermesini önlemek için çıkış hortumunu su dolu bir behere daldırınız.

2. Laboratuvarın hava basıncını ölçünüz.


3. Damıtma kabına miktarını ölçerek 50 ml saf su koyunuz.
4. Sıcaklığı tam olarak okuyarak, kaydediniz.
5. 1sıtıcıyı, suyun sıcaklığı dakikada yaklaşık 10°C artacak şekilde ayarlayınız.
6. Her 30 saniyede sıcaklığı kaydediniz.
7. Kaynama noktasına yaklaştığınızda, ısıtıcıyı, suyun sıcaklığı dakikada yaklaşık 5°C
artacak şekilde ayarlayınız.
8. Kaynama başladıktan sonra deneyi 2-3 dakika kadar daha devam ettiriniz.
9. Sonuçlarınızdan faydalanarak olaya ait sıcaklık-zaman grafiğini çiziniz.
10. Aynı denemeleri (2-9) içinde 7,3125 g yemek tuzu çözünmüş çözeltiyle

5
tekrarlayınız.
11. Aynı denemeleri (2-9) içinde 3,65625 g yemek tuzu çözünmüş çözeltiyle
tekrarlayınız.
12. Aynı denemeleri (2-9) içinde 42,75 g şeker çözünmüş çözeltiyle tekrarlayınız.

2.3. SORULAR
1. Saf bir sıvının kaynama grafiği ile çözeltinin kaynama grafiğini karşılaştırınız.
2. Çözünmenin kaynama noktası üzerindeki etkisini açıklayınız.
3. Derişimin kaynama noktası üzerindeki etkisini açıklayınız.
4. Basınç değişimlerinin kaynama grafiği üzerindeki etkisini izah ediniz.

6
DENEY 3. ÇÖZELTİLERİN İLETKENLİĞİ (ELEKTROLİTİKLİK)
Metaller elektriği ilettikleri halde ametaller iletmezler. Çünkü metaller oynak
elektrona sahiptirler. Fakat ametal tuzlarının sulu çözeltileri (Örnek: NaCl çözeltisi) asitler ve
bazlar elektriği iletirler. Bunların elektriği iletme dereceleri iyonlaşma durumlarına bağlıdır.
Örnek: HCl asidi, sulu çözeltide CH3COOH'den elektriği daha iyi iletir. Çünkü HCl sulu
çözeltide tamamen iyonlaşır. Apolar maddeler (Benzen, CCl4, ...) elektriği iletmezler. Polar
maddeler ise elektriği çok az iletirler (Örnek: Su, alkol,...). Elektrolitik iletkenlik çözeltinin
özelliğine bağlı olduğu gibi, konsantrasyonuna da bağlıdır. Elektrolitik iletkenlik oluşurken
bir indirgenme ve yükseltgenme reaksiyonu olur. Yükseltgenmenin olduğu elektroda "anot",
indirgenmenin olduğu elektroda ise "katot" denir. Örnek: HCl'ün elekrolitik çözeltisinde;

2H++2e- H2 (Katotda oluşan reaksiyon)

2CI- CI2 + 2e
(Anotta oluşan reaksiyon)

2H+ + 2CI- H2 + CI2 (Toplam reaksiyon)

Elektron akımı, anotdan katota doğrudur

3.1. GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE GEREÇLER


Saf su, şeker tozu, tuz, HCl, NaOH, CH3COOH, NH4OH, beher, bakır tel, lamba.

7
3.2. DENEYİN YAPILIŞI
1. Şekildeki devre kurulur. 50 ml'lik behere 30 ml kadar saf su koyarak devreyi kapatınız.
Lambanın yanmadığını göreceksiniz. Çünkü saf su elektriği iletmez. Bu suyun içine bir
miktar şeker tozu ekleyin. Yine lambanın yanmadığını göreceksiniz. Çünkü şeker de elektriği
iletmez. Başka bir beher alıp herhangi bir tuz (kuru) doldurun. Elektrotları bunun içerisine
batırın. Lambanın yine yanmadığını göreceksiniz. Çünkü kuru tuz elektriği iletmez. Bunun
için 30 ml kadar saf su ilave edip karıştırın. Lambanın
yandığını göreceksiniz. Çünkü tuz çözeltisi elektriği iletir.
2. 4 tane 50 ml'lik beher alıp sırasıyla 0,1 N HCl, NaOH,
CH3COOH, NH4OH çözeltilerinden 30 ml koyun. Her birine
elektrotları daldırıp çözeltilerin elektriği iletme durumlarına
gözleyin. Bu iş yapılırken elektrotları her defasında saf su ile
yıkayın. Bu asit ve bazların elektrik iletkenlikleri farkı,
lambanın verdiği ışık durumunun değişmesine yol açar.
3. 0,1 N CH3COOH ve NH4OH çözeltilerinde 15'er ml alarak
karıştırınız ve iletkenliğini ölçünüz.

3.3. SORULAR
1. Şeker çözeltisi ve kuru tuz elektriği niçin iletmez.
2. Tuz çözeltisi, elektriği nasıl iletir? Açıklayınız.
3. 0,1 M HCl, 0,1 M CH3COOH, 0,1 M NaOH ve 0,1 M NH4OH çözeltilerinden
hangileri elektriği en çok iletir. Niçin?
4. CH3COOH ve NH4OH karışımının elektriği iletmesi; CH3COOH ve NH4OH
çözeltilerinin yalnız başlarına iletmelerinden farklıdır. Niçin?
5. Elektroliz kanunları nelerdir?

8
DENEY 4. BİR MADDENİN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜNÜN
BELİRLENMESİ VE SICAKLIĞIN ÇÖZÜNÜRLÜĞE
ETKİSİ

Günlük yaşamda karşılaşılan maddelerin çoğu, saf maddelerin


bir karışımı şeklindedir. Bazen bir maddenin başka maddelerin bir
karışımı olduğu ilk bakışta anlaşılır. Ancak bazı maddele rin karışını
olduğunu hemen anlamak kolay değildir. Birbirleri içerisinde her
oranda karışarak homojen bir çözelti oluşturabilen sistemler (alkol-su,
vb.) pek yaygın değildir.
İki maddenin birbiri içinde homojen karışmasına çözünme
denir. Bir çözeltiyi oluşturan maddelerden çok olanı genellikle
çözücü, az olanı da çözünen olarak bilinir. Çözücü moleküllerinin bir
iyon veya molekülü sarmasına solvatasyon, çözücünün su olması
durumunda ise bu olaya hidratasyon denir.
Bir maddenin belirli bir çözücünün belirli bir miktarında,
belirli basınç ve sıcaklıkta, çözünebilen maksimum miktarına
(doygunluk hali) çözünürlük denir. Bu sınıra ulaşıldığında eklenen
çözünen madde fazlası çözünmeden kalır ve çözünmeden kalan
çözünen ile, çözünmüş haldeki çözünen arasında bir denge vardır.
Çözücünün çözebileceği sınır miktardan daha az madde çözünmüş
çözeltilere doymamış, daha fazla madde çözünmüş çözeltilere ise aşırı
doymuş çözelti denir. Aşırı doymuş bir çözelti kararlı değildir ve
küçük bir sarsıntıyla ya da az miktarda çözünen eklenmesiyle
çözeltideki çözünen fazlası çökelerek çözeltiden ayrılmaya başlar. Bu
çökelme çözelti doygunluğa erişene dek sürer. Sıcaklık ve basınç
değiştirilmedikçe çözelti doygunluk durumunu korur.
Bir maddenin belirli bir çözücüdeki çözünürlüğü, doygun
çözelti derişimi ile ve genellikle çözücünün 100 g'ı ya da 100 ml'si
başına çözünenin kütlesi olarak verilir. Çözünürlük çözücünün
yapısına, çözünenin yapısına, sıcaklığa ve basınca bağlıdır.

9
Çözünmeye etki eden faktörler; çözücü ile çözünen arasındaki
moleküller arası kuvvetler, sıcaklık, çözümlendirmeye eşlik eden
entropi değişimi, diğer maddelerin varlığı ve miktarları, bazen de
basınç veya çözücü gazın kısmi basıncından etkilenir. Karıştırmak,
çalkalamak, temas yüzeyini artırmak ve sıcaklık çözünme hızını
etkiler.
Bir maddenin çözünürlüğü çeşitli yöntemlerle belirlenebilir.
1. Kütle ölçüm yöntemi (Gravimetri): Çözünürlüğü saptanacak
maddenin doygun çözeltisi tartılır, çözücüsü uçurularak kalan katı
madde tartılır ve çözünürlük belirlenir.
2. Hacim ölçüm yöntemi (Volumetri): Belli bir miktar doygun
çözeltideki çözünen madde miktarı, ayarlı diğer bir çözelti ile titre
edilerek bulunur ve çözünürlük belirlenir.
3. Elektro ölçüm yöntemi (Elektrometri): Çözelti doygun olmasına
karşın, çözünen madde kütle ve hacim ölçüm yöntemleri ile
belirlenemeyecek kadar az ise elektro ölçüm yöntemi kullanılır. Bu
yöntem oldukça duyarlıdır.
Kütle ölçüm yöntemi en kolay ve basit olanıdır ancak
uzun süre gerektirir ve bazı durumlarda kullanılamaz. Örneğin,
çözünürlüğü saptanacak katı uçucu ise çözücünün buharlaştırılması
sırasında buharlaşabilir ya da kristal suyu içeren bazı maddeler
kurutma sırasında bu sularını yitirerek bozunabilirler. Bu durum
çözünürlüklerin hatalı olarak belirlenmesine neden olur.
Bu nedenlerle daha az duyar olan dolaylı bir yöntem kullanılır.
Bu yöntemde bir miktar madde tartılır ve belirli bir sıcaklıkta belirli
hacimdeki suda çözelti doygunluğa erişinceye dek çözülür.
Çözünmeden kalan katı maddenin kütlesi ve hacminden görünür
yoğunluk hesaplanır. Ölçülen hacim yalnızca katının hacmi değil katı

10
taneciklerin ve aralardaki boşlukları dolduran doygun çözeltinin
hacimleri toplamıdır. Bu nedenle görünür yoğunluk gerçek
yoğunluktan daha küçüktür. Çözünmeden kalan tuzun görünür
yoğunluğunun tüm sıcaklıklar için aynı olduğu varsayılabilir. Tek bir
sıcaklık için bulunan görünür yoğunluk değeri, farklı sıcaklıklar için
bulunan çözünmeden kalan katı hacmi ile çarpılarak çözünmeden
kalan katının kütlesi, buradan da çözünen katının kütlesi ve
çözünürlük hesaplanabilir.
Çözünürken çevreden ısı alan maddelerin çözünürlüğü
genellikle artan sıcaklıkla artar. Çözünürken çevreye ısı veren
maddelerin çözünürlüğü ise artan sıcaklıkla azalır. Fakat maddelerin
çözünürlüğünün sıcaklıkla değişimi ile ilgili genel bir kural yoktur.
Her bir maddenin çözünürlüğünün sıcaklıkla değişimi deneysel olarak
bulunabilir. Örneğin, artan sıcaklıkla KNO3 ‘ın çözünürlüğünün üstel
olarak arttığı, NaCI' ün çözünürlüğünün çok az değiştiği
Na2SO4.10 H2O'nun çözünürlüğünün ise önce üstel olarak arttığı daha
sonra çok yavaş azaldığı gözlenmiştir. Bu maddeler için çözünürlüğün
sıcaklıkla değişim grafiği şekildeki gibidir.
Bu deneyde seçilen bir maddenin değişik sıcaklıklarda
çözünürlükleri belirlenerek sıcaklığın çözünürlüğe etkisi
incelenecektir.

4.2. GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE


GEREÇLER
Potasyum nitrat, Potasyum klorat, Potasyum klorür, Sodyum
nitrat, Saf su, Deney tüpü (4 adet), Dereceli silindir 10 ml (1 adet),
Tüplük (1 adet), Deney tüpü tutacağı (1 adet), Termometre ( 1 adet),
lsıtıcı(1 adet)

11
4.3. DENEYİN YAPILIŞI
1. Tüplüğe ısıya dayanıklı 4 deney tüpü yerleştirilir.
2. 7 g KNO3; 6,5 g NaNO3; 2,5 g KCI; 1,5 g KCIO3 tartılır.
3. Tuzlar deney tüplerine ayrı ayrı konur ve deney tüpleri
işaretlenir.
4. Her bir deney tüpüne 5 ml sa f su eklenir ve deney tüpleri
çalkalanır.
5. Her deney tüpü için gözlemler kaydedilir.
6. İçinde potasyum nitrat olan deney tüpü tutacakla tutulur.
7. Tuz tamamı çözünene kadar ısıtıcı aleviyle deney tüpü ısıtılır.
8. Isıtma durdurulur ve çözelti termometre ile karıştırılarak
soğutulur (termometrenin tüpün cidarlarına çarpmamasına
dikkat edilmelidir). Aşırı doyma ihtimalini önlemek için çözelti
iyi bir şekilde karıştırılmalıdır.
9. İlk tuz kristalinin oluştuğu andaki sıcaklık termometreden
okunarak tabloya yazılır.
10. Deney tüpüne 5 ml saf su eklenerek 6 ile 9 arasındaki
basamaklar tekrar edilir.
11. 5 ml su eklenerek 10. adım iki kere daha tekrar edilir.
12. Basamak 6 ile 11 arası diğer tuzlar için tekrar edilir. Her deney
tüpü için elde edilen veriler aşağıda verilen örneğe uygun tabloya
yazılır.

12
Suyun
Ölçümler KNO3 NaNO3 KCI KCIO3 hacmi
(Vsu)
1 …….℃ …….℃ …….℃ …….℃ ……… ml
2 …….℃ …….℃ …….℃ …….℃ ……… ml
3 …….℃ …….℃ …….℃ …….℃ ……… ml
4 …….℃ …….℃ …….℃ …….℃ ……… ml

4.4. VERİLER VE HESAPLAMALAR

1. Tuzların çözünürlüğünü dört farklı sıcaklık için hesaplayınız ve


aşağıdaki tabloyu doldurunuz (suyun öz kütlesi 1 g/ml olduğu için,
suyun rakamsal olarak hacmi kütlesine eşittir.).

m tuz
Çözünürlük = m su
x 100

13
DENEY 5. TEPKİME HIZI ÜZERİNE DERİŞİMİN ETKİSİ

5.1. GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE


GEREÇLER
Seyreltik HCl, Sodyum tiyosülfat, Mezür, Erlen, Kronometre

5.2. DENEYİN YAPILIŞI


1. Erlene 50 ml sodyum tiyosülfat çözeltisi koyun ve üzerine 5 ml
seyreltik HCl çözeltisi ilave edin.
2. Asidi ilave eder etmez hemen kronometreyi çalıştırın.
3. Çözeltinin karışması için erleni dairesel hareketlerle karıştırın ve
erleni çarpı işareti koyulmuş bir kağıt üzerine yerleştirin ve erlenin
üstünden bakarak alttaki kağıdın üzerindeki çarpı işaretini görmeye
çalışın.
4. Çarpı işaretini artık göremediğiniz zaman kronometreyi durdurun
ve süreyi not edin.
5. Aynı deneyi farklı sodyum tiyosülfat çözelti derişimlerinde
tekrarlayın. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi sodyum tiyosülfat
çözeltisini toplam 50 ml olacak şekilde hazırlayın.

14
5.3. VERİLER VE HESAPLAMALAR
Elde ettiğiniz verilerden yararlanarak tabloyu doldurunuz.

Sodyum tiyosülfat Suyun Çarpı işa retinin Sodyum tiyosülfat


çözeltisinin hacmi hacmi ( ml) görünmediği çözeltisinin 1/geçen
(ml) süre (s) başlangıç derişimi zaman (s-1)
(g/ml)
50 0
40 10
30 20
20 30
10 40

15
DENEY 6. SICAKLIĞIN TEPKİME HIZINA ETKİSİ
Endotermik ve ekzotermik tüm tepkimelerin hızı sıcaklık
yükseldikçe artar. Sıcaklığın yükselmesi ile kinetik enerjilerinin
artması ile hızlanan moleküller birim zamanda daha çok sayıda
çarpışırlar. Bunun sonucu çarpışınca tepkime verebilecek eşik
enerjisinden daha yüksek enerjiye sahip moleküllerin sayısı artar,
dolayısıyla etkin çarpışma sayısı da artar.
Sıcaklık 25°C ' den 35°C ' ye yükseldiğinde moleküllerin
ortalama hızı % 2 oranında yükseldiği halde tepkime hızı yaklaşık
olarak % 200 ile % 300 kadar artmaktadır. Bu durum, sıcaklık
yükselmesiyle artan birim zamandaki toplam çarpışma sayısı içindeki
etkin çarpışma kesrinin çok yükseldiğini göstermektedir.
Eğer, A2 ve B2 molekülleri oldukça düşük kinetik enerjiye
sahipseler, elektron bulutlarının itmesini yenemiyecekleri için
etkinleşmiş kompleks oluşturamazlar ve tepkimeye girmeden düşük
hızlarla Brown hareketlerini sürdürürler. Yalnızca yüksek enerjili
moleküller potansiyel enerji duvarına ulaşarak etkinleşmiş kompleks
oluşturabilirler.
Tepkime hızı büyük ölçüde tepkimeye giren maddelerin
özelliklerine bağlıdır. Bununla birlikte tepkimeye giren atom molekül
ya da iyonların çarpışma sayıları ile hız ya da enerjileri dış etkenlerle
değiştirilebilir. Tepkime hızını etkileyen başlıca etkenler,
1. Moleküllerin çarpışma sayılarını değiştiren derişim ve
basınç,
2. Moleküllerin hızını ve enerjilerini değiştiren sıcaklık,
3. İki ayrı fazın sınır yüzeyinde oluşan heterojen tepkimelerde
moleküllerin çarpışma sayısını değiştiren yüzey alanı ve karıştırma,
4. Taneciklerin tepkime verebilmeleri için içermeleri gereken

16
en az enerji olan etkinleşme enerjisini değiştiren katalizörler olarak
sıralanabilir.
Tepkime hızı derişim, basınç, sıcaklık, yüzey alanı ve karıştırma ile
doğru orantılı olarak artar. Katalizörler de tepkime hızını seçimli bir
yönde artırırlar.
Bir kimyasal tepkimenin hızı, tepkimenin cinsine göre ölçülebilen,
gözlenebilen makro özelliklerdeki değişim izlenerek belirlenebilir.
1. Renk, koku, tat, şekil değişimi gibi fiziksel görünümlerdeki
değişme hızı ölçülerek tepkime hızını belirleyebiliriz.
2. Basınç değişimi: Gaz fazında gerçekleşen tepkimelerde tepkimeye
giren gazların mol sayısı ile ürünlerin mol sayısı eşit değilse
basınçtaki değişim ile tepkime hızını ölçebiliriz.
3. İletkenlik değişimi: İyon içermeyen sıvılar elektriği iletmezler.
Tepkimelerde iyonlar oluşuyorsa iletkenlik artarken, iyonlar
azalıyorsa iletkenlik azalır.
4. Isı değişimi: Tepkime ısısı (∆H) bilinen tepkimelerde ısı değişimi
ile hız ölçülebilir.
5. pH değişimi: Asit ya da baz ile gerçekleşen tepkimelerde pH metre
ile hız ölçülebilir.
6. Tepkimede Oluşan Gaz Hacminin Ölçülerek Hızının Belirlenmesi:
Özellikle gaz çıkışının olduğu tepkimelerde, sabit basınçta, çıkan
gazın hacmi ölçülerek, tepkimenin hızı belirlenebilir.

6.1. GEREKLİ KiMYASAL MADDELER, ARAÇ VE GE


REÇLER
KMnO4, H2C2O4, H2SO4, Distile su, Pipet 5 ml, Pipet 10 ml,
Mezür 10 ml, Beher 250 ml, Isıtıcı, Termometre 100°C, Deney tüpleri
(Tıpalı, eğik cam borulu)

17
6.2. DENEYİN YAPILIŞI
1. Dört deney tüpünü 1 ' dcn 4'e kadar numaralandırınız.
2. Her birine 5x10-4 M KMnO4, çözeltisinden 5 ml ve 0,25 M lık
sülfirik asit çözeltisinden l 'er ml koyunuz.
3. Ayrıca dört tüp daha alınız ve 5-8 arasında numaralayınız.
4. Bu tüplerin herbirine 9'ar ml 2,5x10-3 M' lik okzalik asit
çözeltisinden koyunuz.
5. İçinde asitli permanganat bulunan 1 . tüpe 9 ml distile su
katınız, ve çalkalayınız. Bu tüpü bundan sonraki deneylerdeki
tüplerin rengi ile karşılaştırmak üzere tüplüğe yerleştiriniz.
6. Oda sıcaklığında 2. tüpe 5. tüp tek i okzalik asit çözeltisini
ekleyiniz . Tüpün ağzına tıpalı eğik cam boruyu yerleştiriniz.
Cam borunun ucunu içinde su bulunan 100 m l'lik behere
daldırınız. Tüpü çalkalayınız, saati not ediniz. Tüpteki renk
değişimini gözleyiniz. Tepkimenin sona erdiği anı not ediniz.
(Tepkimenin sona erdiği gaz çıkışının durması ya da mor rengin
kaybolması ile anlaşılır.) Tepkimenin tamamlanması için geçen
süre t1 olsun.
7. 3. tüp ile 7. tüpleri içinde 50 °C de su bulunan beher içine
daldırıp 5-10 dakika
bekleyiniz. ( beheri ısıtıcı üzerinde ısıtınız) Dikkatlice okzalik asil

18
çözeltisini permanganat çözeltisi üzerine boşaltıp saati not ediniz.
Tüpü zaman zaman çalkalayarak içinde 50 °C 'de su bulunan beherin
içinde tutunuz. Rengin değişimini izleyiniz. Renk değişiıni bittikten
sonra (Renksiz çözelti oluştuktan sonra ) saati not ediniz. Tepkimenin
tamamlanması için geçen süre t2 olsun.
8. Üçüncü tüpün rengini, birinci ve ikinci tüplerin rengi ile
karşılaştırınız. lsıtıcının sıcaklığını arttırarak beher içindeki suyu
kaynatınız . 4. ve 8. tüplerle yedinci basamakta olduğu gibi
çalışınız ve t3'ü hesaplayınız.

4.4 VERİLER VE HESAPLAMALAR

Tepkime denklemlerinden yararlanarak sonuçları yorumlayınız.

4.5 SORULAR
1. t1, t2, ve t3' ü karşılaştırarak sıcaklığın tepkime hızına etkisi
hakkında ne söyleyebilirsiniz?

19
-
DENEY 7. TEPKİME HIZINA KATALİZÖRÜNETKİSİ

7.1.GEREKLİ KİMYASAL MADDELER, ARAÇ VE


GEREÇLER

Maya veya zimaz enzimi, Toz şeker (altı kaşık), 3 adet beher

7.2.DENEYİN YAPILIŞI

1. Beherlerden ilkine oda sıcaklığında, ikinci ve üçüncüsüne


ise, 37 °C sıcaklıkta 200'er ml su koyarak, içlerine ikişer kaşık
şeker atınız. Şekerli suyu karıştırarak şekerlerin çözülmesini
sağlayınız .
2. Beherlerden ilk ikisine birer kaşık maya ilave ediniz ve
dikkatlice karıştırınız .
3. Birinci beheri oda sıcaklığında tutunuz.
4. İkinci ve üçüncü beherlerin sıcaklığını 37° civarında tutmak
için bu beherleri, ılık bir yere (kalorifer üstüne, su banyosu
içine vb.) yerleştiriniz.
5. Yaklaşık yarım saat gözlem yaparak gözlemlerinizi not ediniz.

20
DENEY 8. KİMYASAL DENGE VE LE CHATELİER PRENSİBİ

GİRİŞ

Bir kimyasal tepkimede, tepkimeye giren maddeler bir araya getirildiklerinde tepkime
süresi ne kadar uzun olursa olsun, tepkimeye giren maddelerin tümü ürünlere
dönüşmeyebilir. Tepkimeye giren maddelerin derişimleri tepkime ilerledikçe üstel olarak
azalırken oluşan ürünlerin derişimleri de üstel olarak artar ve bir s üre sonra her iki s i de
sabit kaltr. Bu durumda tepkimede oluşan ürünler, bir yandan yeniden tepkimeye giren
maddelere dönüşmektedir. Tepkimeye giren maddelerden ürünlerin oluşma hızının,
ürünlerden yeniden tepkimeye giren maddelerin oluşma hızına eşit olduğu bu dinamik
duruma kimyasal denge denir.
Örnek olarak sabit sıcaklıkta kapalı bir kapta:

tepkimesini inceleyelim . Kaba önce bir miktar X ve Y koyalım. Zamanla X ve Y' nin
reaksiyona girmesinden dolayı miktarı azalacak, Z ve T' nin miktarı artacaktır. Oluşan Z
ve T reaksiyona girip tekrar X ve Y oluşturacaktır. Bir müddet sonra X ve Y' den Z ve T
oluşma hızı ile Z ve T den X ve Y oluşma hızı birbirine eşit olur. Bu duruma denge
durumu denir. Bu sırada maddelerin konsantrasyonu değiş mezken ileri ve geri yöndeki
reaksiyon eşit hızda sürmektedir. (Dinamik denge). Denge tepkimelerinin çift okla
gösterilmesinin sebebi budur. Bazı reaksiyonlar te k yönlü bazı reaksiyonlar çift yönlüdür.
Bunun izahını şöyle yapabili riz:
a) Maksimum düzensizliğe eğilim. Gazlar sıvılara göre, sıvılar da katılara göre daha
düzensizdir. Mol sayısı fazla olan gaz, az olan gaza göre daha düzensizdir. Bir katı bir
sıvıda çözünürse düzensiz liği artar. Bir gaz bir sıvıda çözünürse düzensizliği azalır.
b) Minimum ene rjiye eğilim . Bir reaksiyonda ıs ının bul unduğu taraf (endotermikte
sol, ekzotermikte sağ taraf) minimum enerji eğil iminin olduğu taraftır.
Dengedeki bir sis teme dışarıdan herhangi bir etki yapıldığında Le Chatelier
prensibine göre, denge reaksiyonu, bu etkiyi azaltacak şekilde, sağa (ileri yöne) veya sola
(ters yöne) kayarak tekrar dengeye gelmek iste r. Yani dışarıdan yapılan etkiye ters şekilde
tepki verir.
Yapılabilecek bazı değişikliklere karşı sistemin nasıl tepki vereceği aşağıda
özetlenmiştir.
1. Derişim: Dengedeki bir sistemde hangi maddenin derişimi arttırılırsa, sistem bu
maddeyi reaktant olarak belirleyen tepkime yönünü tercih edecek, bu yöndeki tepkime
hızı artacak ve yeniden denge oluştuğunda bu maddenin toplam derişiminde azalma
meydana gelecektir. Tabiidir ki bir tarafta tepkimenin hızının artması diğer maddelerin
derişimlerinin de değişmesine sebep olacaktır.
2. Basınç: Basıncın artması hacmin azalması demektir. Basınç artarsa reaksiyon gazların
toplam mol sayısı fazla olan taraftan, az olan tarafa kayar. Gazların toplam mol sayısının
her iki yöndede eşit olduğu reaksiyonlarda basınç - hacim değişiminin denge üzerine
etkisi olmaz.
3. Sıcaklık: Sıcaklık değişimi k sabitini değiştirir. Denge sabitleri yalnzıca sıcaklıkla
değişir. Denge tepkimelerinde ısı tıpkı bir madde gibi düşünülmelidir. Ekzotermik
reaksiyonlarda ısı ürünler tarafına yazıldığından sıcaklık arttırılınca reaksiyon sola
kayar, k sabiti küçülür. Endotermik reaksiyonlarda ısı girenler tarafına yazıldığından
sıcaklık arttırıldığında reaksiyon sağa kayar, k sabiti büyür.
4. Katalizör: Dengedeki bir tepkimeye katalizör kullanılması dengeyi etkilemez. Ancak
dengeye ulaşmamış reaksiyonlarda katalizör kullanılması, dengeye ulaşma hızını arttırır.
5. Bu reaksiyondaki hiçbir madde ile reaksiyona girmeyen bir maddenin eklenmesi dengeyi
etkilemez.

Denge durumundaki bir tepkimede stokiyometrik katsayıları üs olarak alınmış ürünlerin


derişimleri çarpımının, stokiyometrik katsayıları üs olarak alınmış tepkimeye giren
maddelerin derişimleri çarpımına oranı belirli bir sıcaklık için değişmez bir sayıdır ve denge
sabiti olarak adlandırılır.

şeklindeki bir tepkimenin denge sabiti:

genel ifadesi ile verilir.


Örneğin Fe3+ iyonu ile SCN- iyonu

tepkimesi için,

1
biçiminde yazılan K denge sabitinin sayısal değerinin saptanabilmesi için Fe3+, SCN- ve
FeSCN2+ iyonlarının denge derişimlerinin bilinmesi gerekir. FeSCN2+ iyonlarının denge
derişimi bu iyonları içeren çözeltinin renkli olmasından yararlanılarak renk ölçüm yöntemi
(kolorimetri) ile bulunabilir.

Bir çözeltinin renk koyuluğu, içindeki maddelerin derişimine ve çözelti yüksekliğine


bağlıdır . Örneğin, eşit çaplı iki tüpe konulan aynı renkli maddenin 0,1 M derişimindeki
çözeltisinin 2 cm' si ile 0,2 M dcrişimindeki çözeltisinin 1 cm'si aynı renk koyuluğunu verir.
Diğer bir anlatımla aynı maddeyi içeren eşit çaplı iki tüpe yukarıdan bakıldığında renk
koyulukları aynı ise ilk tüpteki çözelti nin derişimi ile yüksekliğinin çarpımı, ikinci tilpteki
çözeltinin derişimi ile yüksekliğinin çarpımına eşit olacaktır.

FeCN2+ iyonlarının denge derişiminin renk ölçüm yöntemiyle bulunabilmesi için, FeCN2+
iyonu derişimi bilinen bir karşılaştırma çözeltisine gereksinim vardır. Bu çözelti, C iyonu
derişimi az olan bir çözeltiye aşırı Fe3+ iyonu eklenerek hazırlanabilir. Böylece bütün
CW ' nin FeSN+2 ' ye dönüştüğü varsayılır.

Denge derişimleri belirlenirken, FeSCN+2 iyonunun denge derişimi renk ölçüm yöntemi
ile , Fe3+ ve SCN- iyonlarının denge derişimleri ise, Fe+3 ve SCN- iyonlarınm başlangıç
derişimlerinden oluşan FeCN+2 iyonunun denge derişimi çıkarılarak bulunur. Fe3+ ve
SCN­ iyon larının başlangıç derişimleri hesaplanırken, çözeltil erin hazırlanmasında
kullanılan Fe(NO3)3 ve NaSCN tuzlarının tümüyle iyonLarına ayrıştıkları varsayılır. Aynca
bu iki çözeltinin karıştırılması sırasındaki seyrelme etkeni de unutulmamalıdır.

Bu deneyde, sabit sıcaklıkta başlangıç derişimleri farklı olan tepkimeye giren maddelerle
gerçekleştirilen bir tepkimenin denge sabiti Kd belirlenecektir.

2
8.1.GEREKLİ KiMYASAL MADDELER, ARAÇ VE GEREÇLER
0,002 M NaSCN çözeltisi, 0,2 M Fe(NO3)3 çözeltisi, Deney tüpü (6), 25 ml'lik mezür,
Cam çubuk, 10 ml'lik pipet

8.2.DENEYİN YAPILIŞI

1. Boyları ve çapları aynı olan 6 deney tüpündcn biri karşılaştırma tüpü olmak üzere
diğerlerini 1'den 5'e kadar numaralayın. Tüplerin tümünc 5'cr ml 0,002 M NaSCN çözeltisi
koyun.

2. Karşılaştırma tüpüne 5 ml 0,2 M Fe(NO3)3 çözeltisi ekleyerek karşılaştırma çözeltisini


hazırlayın.

3. 25 ml’lik mezüre 0,2 M Fe(NO3)3 çözeltisi koyduktan sonra damıtık sui le 25 ml’ye
tamamlayın (0,08 M Fe3+) ve çözeltiyi iyice karıştırın. Bu çözeltinin 5 ml'sini 1 nolu tüpe
ekleyin ve tüpü çalkalayın.

4. Mezürde tam 10 ml 0,08 M Fe(N03)3 Çözellisi kalıncaya dek pipetle alıp kalan
çözcltiyi damıtık su ile 25 ml'ye seyreltin (0,032 M Fe3+) ve çözeltiyi iyice karıştırın. Bu
çözeltinin 5 ml'sini 2 nolu tüpe ekleyin ve tüpü çalkalayın.

5. İşlem 4'te anlatıldığı şekilde seyreltilme işlemi sürdürülen Fe(N03)3 çözeltisini ve 5 nolu
deney tüplerine 5 er ml ekleyin ve tüpleri çalkalayın.

6. Karşılaştırma tüpünün renk koyuluğunu diğer tüplerin her biriyle karşılaştırın. Bunun için
karşılaştırılacak iki tüpü alın ve yan yana tutarak beyaz kağıtla sarın. Her iki tüpe de ışık
aynı yönden gelecek biçimde, beyaz bir zemin üzerinde yukarıdan aşağıya doğru bakın.
Tüplerdeki çözeltilerin renk koyulukları aynı ise bir cetvelle her iki çözeltinin de
yüksekliklerini ölçün. Renk aynı değilse karşılaştırma çözeltisinin bir kısmını temiz ve kuru
bir behere alın (bu kısım yeniden kullanmak için gerekebilir). Renk koyulukları aynı
oluncaya dek yalnızca karşılaştırma çözeltisinin yüksekliğini değiştirerek işlemi sürdürün.
Eş renkli çözeltilerin yüksekliklerini ölçün. Tüm tüpler için renk ölçüm işlemini yineleyin.

KAYNAKLAR

Öztürk, A. E., 2010, Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Genel Kimya
Laboratuvar I-II Ders Notları, Erzurum.

You might also like